Bilimi yaratanlar son

67
TEKNOLOJI VE TASARıM ÖĞRETMENI Osman KESKİN TEKNOLOJI VE TASARIM DERSINDE KULLANILMASI İÇİN BİLİM VE TEKNİK DERGİLERİNDEN DERLEMEDİR

Transcript of Bilimi yaratanlar son

Page 1: Bilimi yaratanlar son

T E K N O L O J I V E T A S A R ı M Ö Ğ R E T M E N I

Osman KESKİN

T E K N O L O J I V E T A S A R I M D E R S I N D E K U L L A N I L M A S I İ Ç İ N

B İ L İ M V E T E K N İ K D E R G İ L E R İ N D E N D E R L EM E D İ R

Page 2: Bilimi yaratanlar son

Rachel Louise Carson’u bugün yazar, biyolog,çevre korumac› kimlikleriyle tan›yoruz. Carson, 27May›s 1907’de Amerika Birleflik Devletleri’ninPenssylvania eyaletinde, nehir k›y›s›nda bir kasa-ba olan Springdale’de dünyaya gelmiflti.Üç kardeflin en küçü¤üy-dü. Sprindale nehir kena-r›nda, do¤ayla iç içe birkasabayd› ve Rachel’inannesi de do¤aya düflkünbiriydi. Carson, sonraki y›l-larda do¤a sevgisini anne-sinden ald›¤›n› ifade ede-cekti. Do¤a sevgisinin yan›n-da bir ikinci tutkusu da yazar-l›kt›. Küçük yafllardan beri yaz-

maya olan merak›, gelecekte çevre konusundaçok önemli kitaplar kaleme almas›na neden ola-cakt›. ‹lk yaz›s›, henüz on yafl›ndayken çocuklar

için yay›mlanan bir dergide yer alm›fl-t›. Siyah k›v›rc›k saçl›, okumaya düfl-kün bu utangaç k›z, kufllara ve do-¤aya hayrand›. Deniz biyolojisineolan merak› çal›flmalar›na yön ve-recekti. 1929 y›l›nda bugünkü ad›Chatham College olan Penns-ylvaina College For Women’danmezun oldu. 1932’deyse JohnHopkins Üniversitesi’nde zoolojiüzerine çal›flt›¤› lisansüstü çal›fl-malar›n› bitirdi. Doktora yap-mak için e¤itimine devam et-

Sanayileflme bize birçok rahatl›k ve kolayl›ksa¤lad›. Bununla birlikte insan›n do¤ayaverdi¤i zararlar da çok artt›. Yirminci yüzy›lçevre felaketlerinin, kirlenmelerin hatta ozontabakas›n›n delinmesinin yüzy›l› oldu. Oysa birbiliminsan›, Rachel Carson adl› bir biyolog,yazd›¤› bir kitapla bugün tüm dünyan›nduyarl› oldu¤u çevre bilinci düflüncesinintemellerini at›yordu.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Çevre Dostu Bir BilimciRRaacchheell LLoouuiissee CCaarrssoonn

bilimadamiN 4/11/06 3:07 PM Page 26

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 3: Bilimi yaratanlar son

mek istiyordu fakat aile problemleri yüzünden buiste¤ini gerçeklefltiremedi. Bu y›llar Maryland Üni-versitesi’nde zooloji dersleri verdi¤i y›llard›. Ayn›zamanda yazlar› bir deniz biyolojisi laboratuvar›n-da çal›flmalar›n› sürdürüyordu. Yirmili yafllar› onundenizin büyüsüne kap›ld›¤› y›llard›. Bir deniz biyolo-¤u olarak keflfedilmesi uzun sürmedi. Bal›kç›l›k Bü-rosu, ondan radyoda yay›mlanmak üzere yaz›laryazmas›n› istedi. Bunu, “Baltimore Sun” adl› gaze-teye yazd›¤› yaz›lar izledi. K›sa zamanda gazeteve dergilerde yazd›¤› yaz›lar›n yan›nda, deniz bi-yolojisi üzerine yazd›¤› kitaplar› da yay›mlanmayabafllad›. 1941 y›l›nda yay›mlanan ilk kitab›n› gele-cek y›llarda baflka kitaplar da izledi. Carson, böy-lece bir biliminsan› olman›n yan› s›ra bir bilim yaza-r› olarak da tan›nacakt›.

ABD’de o y›llarda s›kça kullan›lan ve bir muci-ze ilaç olarak görülen böcek zehiri vard›: DDT. Tar-lalarda ya da bahçelerde, ürünlerin zararl› bö-ceklerden korunmas› amac›yla DDT kullan›l›rd›. Nevar ki Rachel Carson bu ilac›n yaln›zca zararl› bö-cekleri öldürmekle kalmad›¤›n›, bütün çevreye

zarar verdi¤ini gördü. Hatta öyle ki bu zehir besinzinciri yoluyla insanlara kadar ulafl›yor, zehirlen-melere, ölümlere ve sakat do¤umlara neden olu-yordu. DDT’nin zararlar› üzerine yaz›lar yazan Car-son, “Silent Spring” (Sessiz Bahar) ad›n› verdi¤i ki-tab›yla büyük ses getirdi. Bu kitap, sonralar› insan-l›¤›n çevre bilinci edinmesinde ve do¤a koruma-c›l›¤›nda önemli bir kilometre tafl› olarak de¤er-lendirilecekti. Bir arkadafl›na yazd›¤› mektuptaCarson, “Yaflayan dünyan›n güzelliklerini koruma-ya çal›fl›yorum” diyecekti. DDT’nin kullan›mdankalkmas›n› bir anlamda ona borçluyuz.

Rachel Carson, 1964 y›l›nda yaflamaya gözle-rini yumdu. Uzun süredir gö¤üs kanseriyle müca-dele ediyordu. Yaflam› boyunca yazd›¤› kitaplarve çevreye karfl› duyarl›l›¤›, bize do¤a sevgisini veçevreye karfl› duyarl› olmay› ö¤retti.

Gökhan Tok

Kaynaklar:http://www.rachelcarson.org/index.cfm?fuseaction=bio

http://www.time.com/time/time100/scientist/profile/carson.htmlhttp://www.lkwdpl.org/wihohio/cars-rac.htm

bilimadamiN 4/11/06 3:07 PM Page 27

Page 4: Bilimi yaratanlar son

Bilgisayarlar günümüzün vazgeçilmezaletleri. Bilgisayarlar, yaflam›m›z›birçok yönden kolaylaflt›r›yor. Hesapyapmaktan tutun da, yaz› yazmaya,‹nternet üzerinden veri al›flverifligerçeklefltirmeye kadar pek çokalanda bilgisayarlar› kullan›yoruz. Bu noktaya elbette bir anda gelinmedi. Eskiça¤larda insanlar›n gereksinimleri daha basitti. Günümüzdeki gibi karmafl›khesaplara gerek duyulmuyordu. Nüfus artt›kça, ticaret ve bilim gelifltikçe,karmafl›k hesaplar yapabilen aletlere gereksinim duyuldu. Bilim tarihi boyuncapek çok düflünür ve biliminsan› günümüzde bilgisayar ad›n› verdi¤imiz aletingelifltirilmesine çeflitli katk›larda bulundular. Bu insanlardan biri de AdaLovelace adl› bir kad›nd›. Yaflam› çok uzun sürmese de bilgisayar dünyas›nayapt›¤› katk›larla sonsuza dek tarihin sayfalar›ndaki yerini ald›. Bugün onunad›n›n verildi¤i bir bilgisayar program› var. Ada Lovelace’›n açt›¤› yoldailerleyen programc›lar günümüz dünyas›n› flekillendiriyorlar.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

DDüünnyyaann››nn ‹‹llkk BBiillggiissaayyaarr YYaazz››ll››mmcc››ss››

AAddaa AAuugguussttaa LLoovveellaaccee

bilimadamimay›s06 5/10/06 12:37 PM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 5: Bilimi yaratanlar son

Makinelerle hesap yapma, bu hesaplarla kar-mafl›k iflleri kolaylaflt›rma düflüncesi insano¤lununyüzy›llard›r üzerinde çal›flt›¤› bir konuydu asl›nda.Bu çal›flmalara katk›da bulunanlar›n bafl›nda yeralan kiflilerden biri bir kad›n, hem de soylu biriydi.Ünlü flair Lord Byron’un ve Anne Isabelle Milban-ke’›n k›z› olan Ada Augusta Byron, Londra’da1815 y›l›nda dünyaya geldi. Anne babas›, Ada’n›ndo¤umundan yaln›zca birkaç hafta sonra ayr›ld›-lar ve babas› ‹ngiltere’yi bir daha dönmemek üze-re terk etti. Ada, babas›n› hiç tan›madan büyüdü.Önce özel ö¤retmenlerden ders ald›. ‹lerleyen y›l-larda da kendi kendini e¤itmeyi sürdürdü. Yaflam›gelgitli günler içinde geçiyordu. Duygular ve ger-çeklik, öznellik ve nesnellik, fliir ve matematik, has-tal›klar ve sa¤l›k aras›nda gidip geliyordu. Annesi,ünlü bir flair olan babas›n›n yapt›¤› hatalar› yinele-memesi amac›yla onu fliirden uzak tutmaya çal›fl-t›. Ada, daha çok müzik ve matematikle u¤raflt›.Bilimsel yan›, özellikle matematik zekâs› çok keskin-di. 1828’de, henüz 13 yafl›ndayken uçan bir maki-ne tasarlad› ve hesaplad›. Matematik, onun yafla-m›na kanatlar tak›yor gibiydi.

Matematik ve bilimle u¤raflt›¤› yaflam›n›n dö-nüm noktas› 1833 y›l› oldu. Londra’da tan›flt›¤› birgrup arkadafl›, bilimin birçok alan›yla ilgileniyor,farkl› konularda uzmanlafl›yordu. Onyedi yafl›n-dayken tan›flt›¤› Charles Babbage onlardan biriy-di. Babbage, Cambridge Üniversitesi’nde mate-matik profesörüydü. Hesap yapmaya yarayan birmakine tasarlam›flt› ve bu makineyi gelifltiriyordu.Her ikisi de dostluklar›n› mektuplarla pekifltirdiler,düflüncelerini paylaflarak iflbirli¤i içine girdiler.Çokça yaz›flt›lar; konular› matematik, mant›k veçeflitli ilgi alanlar›yd›.

Babbage 1834 te, üzerinde çal›flt›¤› ilk makinebitmemifl olmas›na karfl›n, yeni bir hesap makinesitasarlad›. Buna “analitik makine” ad›n› veriyordu.Kendisine mali destek sa¤layanlar, önceki bitme-den yeni makine için daha fazla para aktarmay›istemiyorlard›. Babbage, tüm bunlara karfl›n çal›fl-malar›n› sürdürdü. 1842’de bir ‹talyan matematik-çi, bu makine hakk›nda Frans›zca yaz›lm›fl bir ince-leme yay›mlad›. Babbage, Ada’y› çevirmen ola-rak seçti ve bu incelemeyi o çevirdi. ‹ki y›l u¤raflt›-¤› bu çeviri, ona konu hakk›nda yeni görüfller ka-zand›rd›.

Aletin planlar›n› Babbage kadar anlamaklakalm›yor, yapabileceklerini daha iyi kestiriyordu.

Her ifllevini çözebilece¤i kan›s›ndayd›. Ada’n›n,genel olarak bilime, özellikle de Babbage’›n çal›fl-malar›na büyük katk›s› oldu. Babbage’›n aleti içingelifltirdi¤i kodlarla dünyan›n ilk bilgisayar yaz›l›m-c›s› oldu. Bugün hâlâ, bilgisayarlar›n geliflme süre-cinde öncü olmas›n›n yan›nda, ilk bilgisayar yaz›l›-m›n› haz›rlayan kifli olarak an›l›yor. Günümüzdeonun ad›n›n verildi¤i “ADA” adl› bir bilgisayar yaz›-l›m dili de var. Bu dilin kökeninde Ada Lovelace’inCharles Babbage’›n makinesi için yazd›¤› yaz›l›mdili var. Biliminsanlar›, bu yaz›l›m› temel alarak ge-lifltirdikleri ve günümüze uyarlad›klar› bu yaz›l›maAda’n›n ad›n› vermifller.

Ada, 1835 y›l›nda William King adl› bir soyluylaevlenmifl ve Lovelace kontesi ünvan›n› alm›flt›. Buevlili¤inden üç çocu¤u oldu. Bununla birlikte için-deki bilim aflk› sönmedi ve çal›flmalar›n› sürdürdü.1852 y›l›nda, henüz 37 yafl›ndayken kanser yüzün-den yaflama gözlerini yumdu. Günümüzde birçokbiliminsan›, 1940’larda ya da günümüzde yafla-sayd›, Kontes Ada Byron Lovelace’in büyük bafla-r›lara imza ataca¤›n› düflünüyor.

Gökhan Tok

http://en.wikipedia.org/wiki/Ada_Lovelacehttp://www.sdsc.edu/ScienceWomen/lovelace.html

Charles Babbage’›n yapt›¤›ve Ada Lovelace’in ilkprogram›n› yazd›¤› makinesonradan yeniden yap›larakincelendi.

bilimadamimay›s06 5/10/06 12:37 PM Page 37

Page 6: Bilimi yaratanlar son

Thomas Alva Edison, 11 fiubat 1847’deABD’de, Ohio Eyaleti’nin Milan kentinde do¤du.Babas› Samuel Ogden, annesiyse Nancy Matt-hews Edison’du. Ailesinin yedinci çocu¤uydu. Ge-çirdi¤i a¤›r bir hastal›k yüzünden okula geç baflla-mak zorunda kald›. Bunun yan›nda okul yaflam›n›nçok uzun ve baflar›l› geçti¤i söylenemez. Ö¤ret-menleri onun, ö¤retilenleri alg›lamakta yavafl ol-du¤unu düflündükleri için, düzenli e¤itim yaflam›yaln›zca üç ay sürdü. Bununla birlikte annesi birö¤retmendi ve o¤lunun e¤itimini severek üstlendi.O¤lunu sürekli okumaya, çal›flmaya ve deneyleryapmaya yüreklendiren annesini Edison flu sözler-le anlat›yor: “Annem bana o kadar güveniyor, be-ni öylesine yüreklendiriyordu ki, onu düfl k›r›kl›¤›nau¤ratmak istemiyordum.”

Ö¤retimini kitap okuyarak sürdüren Edison, ev-lerinin kilerine de bir kimya laboratuvar› kurmufltu.Kimya deneylerine, özellikle Volta kaplar›ndanelektrik ak›m› elde etmeye yönelik deneylere ilgiduyuyordu.

Küçük yafllar›ndan beri Edison çok çal›flan, dü-flünüp deneyler yapmaktan usanmayan azimli bi-riydi. “Dehan›n yüzde 1’i ilham, yüzde 99’u terdir”sözü bugün onun unutulmaz sözleri aras›nda yeral›yor. Çal›flkanl›¤›n›n yan›nda azimli biri oldu¤u-nuysa elektrik ampulünü 1001. denemede buldu-¤unda ona sorulan bir soruya verdi¤i yan›t göste-riyor. Öyle ki 1000 kez baflar›s›z oldu¤unu hat›rlatanbir gazeteciye Edison, “Hay›r” diye yan›t veriyor-du, “elektrik ampulü 1001 ad›mda gerçeklefltirilenbir bulufltur.”

Biliminsanlar› aras›nda en ünlüsü kimdirdiye sorulacak olsa, birçok insan ThomasAlva Edison ad›n› söyleyecektir. Edison,yayg›n olarak elektrik ampulünü yapan kifliolarak biliniyor. Bunun d›fl›nda yaklafl›k1200 bulufla imza att›¤›n› da pek az kiflibilir. Edison, buluflçular›n ençal›flkanlar›ndan biriydi ve yaflad›¤›m›zdünyan›n biçimlendirilmesine önemlikatk›lar› oldu.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

ÇÇaall››flflkkaann BBiirr BBuulluuflflççuuTThhoommaass AAllvvaa EEddiissoonn

B‹L‹M‹ YARATANLAR

haziranbiladam 6/1�/�6 3:58 PM Page 34

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 7: Bilimi yaratanlar son

Edison, 1868'de kendine biratölye kurdu. Ayn› y›l gelifltirdi¤ielektrikli bir oy kay›t makinesininpatentini ald›. Ayg›t çok ilgi top-lam›fl ama kimse taraf›ndan sat›nal›nmam›flt›. Edison'un flans›, NewYork alt›n borsas›n›n düzenlenme-sinde kullan›lan telgraf›n bozul-mas›yla döndü. Borsa yetkililerinin istemi üzerineayg›t› ustaca tamir eden Edison, “Western UnionTelegraph Company”den telgrafl› kay›t ayg›tlar›n›gelifltirme önerisi ald›. Bunun üzerine bir arkadafl›y-la birlikte yeni bir flirket kurdu. Satt›¤› patentlerle k›-sa sürede önemli denebilecek bir servet edindi. Buparayla bir imalathane kurarak telgraf ayg›tlar›üretmeye bafllad›. Bir süre sonra imalathanesinikapatarak New Jersey'deki Menlo Park'ta bir arafl-t›rma laboratuvar› kurdu. Tüm zaman›n› yeni bulufl-lar yapmaya ay›rd›. Gerek buras›, gerekse sonra-dan çok daha büyük olarak tasarlay›p infla ettirdi-¤i Edison laboratuvarlar› her zaman bir bulufl fab-rikas› olarak çal›flt›. Edison’un buluflçulu¤undanbaflka önemli bir yönü de, bugünkü modern arafl-t›rma ve gelifltirme kavram›n› baflar›yla uygulama-s›yd›. Edison, bulufl sürecinin bir düzen içinde ger-çeklefltirilebilece¤ini düflünüyordu ve bunu bafla-r›yla uygulam›flt›. Laboratuvarlarda her gün yenibir bulufl yapmak neredeyse s›radan bir hale gel-miflti. Edison’un elektrik ampulü, ses kay›t ayg›t›,gramofon gibi yüzlerce önemli buluflu var. Ancak

as›l büyük miras›, kurdu¤u laboratu-varlar ve bafllatt›¤› ar-ge (araflt›rma-gelifltirme) çal›flmalar›d›r. Edison vearkadafllar›, laboratuvarlar›nda ayn›anda 40 ayr› proje üzerinde çal›fl›yor-lard›. Hatta Edison, bu çal›flmalar›n-dan o kadar emindi ki, her on gün-de bir küçük, her alt› ayda bir deönemli bir bulufl gerçeklefltirecekle-rini aç›klam›flt›. Ömrü boyunca da

bu sözünde hakl› oldu¤unu gösterdi.Edison’un gelifltirdi¤i do¤ru ak›m, elektrik am-

pulü gibi bulufllar, kentlerin çehresini de¤ifltirmiflti.Sokaklar art›k geceleri elektrik ampulleriyle ayd›n-lat›l›yordu. Ünlü buluflçu 1831 y›l›nda öldü¤ündetüm New York kenti, an›s›na ›fl›klar›n› bir dakika sü-reyle söndürmüfltü. ‹ki kez evlenen Edison’un alt›çocu¤u vard›. Edison, bulufllar› kadar, bir di¤er ün-lü buluflçu olan Nicola Tesla’yla yaflad›¤› rekabet-le de hat›rlan›yor. Bir dönem birlikte çal›flan Edisonve Tesla sonralar› anlaflmazl›¤a düflmüfl, Edison’undo¤ru ak›m›na karfl› Tesla alternatif ak›m› gelifltir-miflti.

Edison, bulufllar›yla dünya tarihinde gelmiflgeçmifl en önemli insanlardan biri say›l›yor. Biliminilerlemesine yapt›¤› katk›larla bugün kulland›¤›m›zbirçok fleyin temelini de att›. Onu, modern dünya-y› biçimlendiren insan olarak tan›mlamak bu ba¤-lamda hiç de yanl›fl olmaz.

Gökhan Tok

http://en.wikipedia.org/wiki/Ada_Lovelacehttp://www.sdsc.edu/ScienceWomen/lovelace.html

haziranbiladam 6/1�/�6 3:58 PM Page 35

Edison’nun say›s› bini aflanbulufllar›ndan biri de fonograft› (üstte sa¤da).

Page 8: Bilimi yaratanlar son

Goddard, 1882’de Massachusetts’in Worces-ter kentinde do¤du. Küçük yafltan beri bilime vebilimkurguya merakl›yd›. Nahum Park ve Fanny Lo-uise Goddard’›n tek çocu¤uydu. 1880’ler ABD’ninelektrikle tan›flt›¤› y›llard›. Bu dönemde babas›, kü-çük Robert’a yün hal›lar›n üzerinde statik (durgun)elektri¤in ne oldu¤unu göstermiflti. Bu, onda bilimeve deney yapmaya karfl› büyük bir ilgi uyand›rm›fl-

t›. ‹lerleyen y›llarda bilimsel merak›n› ateflleyen birdi¤er olaysa ünlü yazar H. G. Wells’in Mars ve Mars-l›larla ilgili öyküleriydi. Genç Goddard, zaman›n›Mars’a gitmenin mümkün olup olamayaca¤›n› dü-flünerek geçiriyordu. On yedi yafl›nda dallar›n› bu-damak için t›rmand›¤› a¤ac›n tepesinde Mars’› iz-lerken ilk uzay düfllerini kurmaya bafllam›flt›. Buolaydan sonra konu onda bir tutku haline geldi. Ki-

Roket dendi¤inde akl›n›za ne geliyor?Ay’a ya da uzay›n derinliklerineastronotlar› ya da uzay mekiklerinitafl›yan araçlar›n roketler oldu¤unubiliyorsunuzdur. Uzaya aç›lmayabafllayan insanl›¤›n çal›flmalar›ndaroketlerin önemi büyük. Ne var ki ilkroketlerin asl›nda yüzlerce yafl›ndaoldu¤unu hat›rlatmal›y›z. Elbette bunlaryaln›zca e¤lence amac›yla kullan›lan, özel günlerde atefllenen havi fifleklerdenbaflka bir fley de¤illerdi. ‹lk olarak Çin’de barutun kullan›lmaya bafllamas›n›nard›ndan ortaya ç›kan havai fifleklerin, insanl›¤› uzaya tafl›yan roketleredönüflmesinin ard›ndaki isimse ABD’li Robert Hutchings Goddard. Ünlü bilimci,s›v› yak›tla çal›flan ve uçuflu kontrol edilebilen ilk roketleri yapan insand›.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

RRookkeettlleerriinn BBaabbaass››

RRoobbeerrtt HH..GGooddddaarrdd

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 9: Bilimi yaratanlar son

raz a¤ac›n›n tepesinde, Mars’a yükselebilecek bira¤aç yapabilmenin ne müthifl bir olay olabilece¤i-ni düflünmüfltü. Dald›¤› düfller öylesine güçlüydü ki,daha sonralar› an›lar›nda flöyle yazm›flt›: “A¤açtanindi¤imde bambaflka bir çocuktum.”

Robert Goddard, gençli¤inde geçirdi¤i akci-¤er veremi nedeniyle ö¤renimine bir süre ara ver-mifl, daha sonra1908 y›l›nda Worcester PoliteknikEnstitüsü’nden fizik diplomas› alm›flt›.

Bir uzay arac›n›n yap›labilmesi için fizik ve ma-tematik kurallar›ndan yararlanmak gerekti¤ini dü-flünmeye bafllam›flt›. Goddard, art›k belli bir a¤›rl›-¤›n yerden yukar› do¤ru yükseltilebilmesi için ge-rekli patlay›c› güçten, oksijen roketlerine ve uzakgezegenlerin foto¤raflar›n› çekecek kameralardaGünefl enerjisinden yararlan›lmas›na dek birçok il-ginç konuya e¤ilmiflti. 1911’de doktoras›n› tamam-lad›ktan sonra fizik dersleri vermeye ve roket de-neyleri yapmaya bafllam›flt›.

‹lkel roketler, barut gibi kat› yak›t kullan›yordu.Goddard’sa yapt›¤› deneylerde baflar›l› olmufl ve1914 y›l›nda ilk s›v› yak›tl› ve tepkili roketin patentinialm›flt›. 1916 y›l›nda bir enstitünün ba¤›fl›yla, God-dard düfllerini gerçeklefltirmek üzere küçük dene-me roketleri yapmaya bafllad›.

‹nsano¤lu yüzlerce y›ld›r roket yapmaya çal›fl-m›flt›, ama son y›llara dek temel ilkeler hiçbir flekildede¤ifltirilmemiflti. ‹çi bofl bir çubu¤a doldurulan ba-rut atefllendi¤inde, s›cak gazlar bir a¤›zdan d›flar› f›fl-k›r›yordu. Goddard özel gazlar kullanarak bu ateflle-me olay›nda önemli bir de¤ifliklik gerçeklefltirdi.

Deneyler k›sa zamanda propan ve oksijen gibis›v› gazlar›n daha uygun olaca¤› sonucunu vermifl-

ti. Kuramsal olarak da, bu tür gazlar›n daha çok f›r-latma gücü oldu¤u biliniyordu. Ayr›ca, f›rlatma gü-cü istenildi¤i biçimde kontrol alt›nda tutulabilir yada gerekirse kapat›labilirdi. Ama di¤er roketler, birkez atefllendikten sonra tükenene dek yan›yordu.

1923 y›l›nda Goddard en geliflmifl roketini ta-mamlad›. Bir örümcek a¤› izlenimini veren roket,yanma bölmesi ve öndeki yak›t tanklar›n›n konik birkapakla korundu¤u biçimiyle bugünkü roketlerebenziyordu.16 Mart 1926 günü 2,5 dakikada 56 mkateden roket, s›v› yak›tla uçan ilk örnek olarak ta-rihe geçti.

‹lerleyen y›llarda ünlü pilot Charles Lindbergh’inde deste¤iyle çal›flmalar›n› sürdüren Goddard1930 y›l›nda Roswell kentinde bir laboratuvar kur-du. 1935 y›l›nda s›v› yak›tla çal›flan sesten h›zl› bir ro-ket gelifltirdi. Bunun yan›nda roketlere dümen ekle-yerek yönlendirilmelerini, “çok katl› roketler” proje-siyle de roketlerin daha uza¤a ve daha yükse¤eulaflmalar›n› sa¤lad›.

Robert Goddard, 10 A¤ustos 1945’te yaflamagözlerini yumdu¤unda insanl›¤›n roketler yard›m›y-la uzaya ç›kt›¤›n›, çok merak etti¤i Mars gezegeni-ne uzay araçlar› gönderdi¤ini görmemiflti. Bilimin-sanlar›, onun yolundan yürüdüler ve roketler günü-müzdeki halini ald›.

Gökhan Tok

http://inventors.about.com/library/inventors/blgoddard.htmhttp://www.nasa.gov/centers/goddard/about/dr_goddard.html

Goddard, baflar›yla uçurdu¤u ilk roketlerden birinin bafl›nda.

Goddard’›n roketler üzerine çal›flmalar yapmas›n›nard›ndaki itici güç, Dünya’dan Mars’a gitme hayaliydi.

Page 10: Bilimi yaratanlar son

Alman bakteriyolog Paul Ehrlich, 1854 y›l›ndaPrusya, Silezya’da do¤du. Sanayici bir ailenin o¤-luydu. Daha çocukken t›bba merakl›yd›. Yaflam›boyunca hep bu merak›n›n peflinden gitti ve ilkolarak Leipzig Üniversitesi’nde t›p okudu. Henüz bir

t›p ö¤rencisiyken yabanc› maddelerin vücuttakida¤›l›m› konusunu inceledi. Mikroskopta doku in-celemeyi kolaylaflt›ran doku boyama yöntemleride özel ilgi alan›yd›. Belki de bu ilgisini ünlü bir bak-teriyolog olan annesinin ye¤eni Karl Weigert’e

Yüzy›llar boyunca bulafl›c› hastal›klarinsanl›¤›n en büyük sorunlar›ndan birioldu. ‹nsanl›k, bu büyük sorunla ancak18. yüzy›lda bafledebilmeye bafllad›.Çünkü bu dönemde laboratuvaryöntemlerinde ve kullan›lan araçlardaönemli geliflmeler oldu. Her fleydenönemlisi de, bulafl›c› hastal›klarla ilgilieski düflünceler, yerlerini“bakteriyoloji” adl› bilim dal›na b›rakt›.Bakterileri ve neden olduklar› hastal›klar› inceleyen bu bilim dal›nda pek çokbiliminsan› çal›flt›. Her biri, çok önemli geliflmelere imza atan bu kiflilerden biride Paul Ehrlich’ti (erlih okunur). Ehrlich, birçok hastal›¤›n tan› ve tedavisine kap›açan araflt›rmalar yapt›. Araflt›rmalar›, biyoloji, kimya ve t›bb› birlefltirici nitelikteolmas› nedeniyle önemliydi. Ayr›ca hastal›klar›n kimyasal mekanizmalar›naodaklanan tedavi yaklafl›m›n› ilk ortaya atan kifli de o oldu.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

TT››pp DDüünnyyaass››nn››nnDDeevvlleerriinnddeenn BBiirrii

PPaauull EEhhrrlliicchh

bilimadamiagustos 8/10/05 4:01 PM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 11: Bilimi yaratanlar son

borçluydu. 1883 y›-l›nda Hedwig Pin-kus’la evlendi.Bu evlilikten iki k›-z› oldu.

Ehrlich’in, üni-versite ö¤rencisiy-ken yapt›¤› çal›fl-malar gelecekte,onun Berlin’dekiünlü Charité Hasta-nesi’ne araflt›rmac› olarak davet edilmesini sa¤la-d›. Ard›ndan Robert Koch’un daha önceden bul-mufl oldu¤u ve vereme yol açan bakterinin ince-lenmesini sa¤layan yeni bir boyama yöntemi gelifl-tirdi. Verem hastal›¤› tan›s›n›n koyulabilmesini sa¤-layan bu yöntem t›p tarihinin en önemli geliflmele-rinden biri oldu. Bunun d›fl›nda tifo gibi pek çokhastal›¤›n tan›s›nda kolayl›k sa¤layan yöntemlerde buldu. Sinir sistemi hastal›klar›nda metilen mavi-si adl› bilefli¤in kullan›labilece¤ini gösterdi. Ayr›caatefl kontrolü ve birtak›m göz hastal›klar›n›n tedavi-si konusunda da yararl› çal›flmalar yapt›.

Ehrlich’in yaflam›ndaki en büyük terslik, veremeyakalanmas› oldu. ‹ki y›l M›s›r’da kald›ktan sonra iyi-leflti ve küçük bir laboratuvar kurdu. Bir süre sonraRobert Koch yönetimindeki Bulafl›c› Hastal›klar Ens-titüsü’nde çal›flmaya bafllad› ve ba¤›fl›kl›k konusun-da önemli çal›flmalar gerçeklefltirdi. Bu dönemiçinde, “yan zincir” ad› verilen bir kuram gelifltirdi.Bu kuram, henüz bir üniversite ö¤rencisiyken yapt›-¤› çal›flmalar› temel al›yordu. Kurama göre, hasta-l›k etkenlerini öldürebilen, ancak vücuda zarar ver-meyen belirli kimyasal antikorlar yapay olarak üre-tilebilirdi. Ehrlich, difteri hastal›¤›na karfl› bir antitok-sin gelifltirmifl olan Emil von Beh-ring’le tan›flt›. Bu iki araflt›rmac›güçlerini birlefltirdiler ve difteri has-tal›¤›n›n iyilefltirilmesini sa¤layan birserum gelifltirdiler. Daha sonraaralar› bozulmufl olsa da onlar›nbu çal›flmalar› sayesinde difterinintedavisinde çok önemli bir ad›mat›lm›fl oldu.

Ehrlich, 1899 y›l›nda kurulanKraliyet Deneysel Tedavi Enstitü-sü’nün yöneticisi oldu. Kimi bula-fl›c› hastal›klar›n tedavisinde se-

rumlar pek ifle yaram›yordu. Bunu fark eden Ehr-lich, yeni maddeleri birlefltirerek bunlar› tedavidekullanma yoluna gitti. Amac›, insan ve hayvanlarazarar vermeden, vücutlar›ndaki mikroplar› bu kim-yasal maddelerle öldürmekti. ‹lk çal›flmalar› baflar›-s›zl›kla sonuçlanm›fl olsa da y›lmad›. Bu sayede çokiyi bir çal›flma grubu kurdu. Bu çal›flma grubuylabirlikte cinsel yolla bulaflan frengi hastal›¤›n›n ilk et-kili ilac› olan “salvarsan”› buldu. Böylece hastal›kla-r›n kimyasal mekanizmalar›n› temel alan tedavisiyaklafl›m›n›n da öncülü¤ünü yapt›. Ehrlich, bu kim-yasal maddeleri birer “sihirli mermi” olarak görüyor-du.

1915’te yaflama veda eden Ehrlich’in çal›flma-lar›, ba¤›fl›kl›k, kan ve kimyasal tedavi alanlar›ndaöncü niteli¤i tafl›d›. T›pk› Robert Koch ve Louis Pas-teur gibi bakteriyoloji alan›n›n geliflmesine önemli

katk›lar› oldu. Ayr›ca ba¤›fl›kl›k alan›ndakiaraflt›rmalar› nedeniyle 1908y›l›nda, çal›flma arkadafl› ‹lya‹liç Meçnikov’la birlikte No-bel Fizyoloji ve T›p Ödülü’nüald›.

Zuhal Özer

Kaynaklar:http://nobelprize.org/nobel_prizes/medi-

cine/laureates/1908/ehrlich-bio.htmlhttp://www.chemistryexplained.com/Di-

Fa/Ehrlich-Paul.htmlwww.uab.edu/reynolds/MajMedFigs/Ehr-

lich.htm

Paul Ehrlich,frengi tedavisikonusundakiçal›flmalar›n›SachahiroHata adl›araflt›rmac›ylabirlikte sürdürdü (üstte). Bu hastal›¤›n ilk etkilitedavisini birlikte gelifltirdiler.

Paul Ehrlich, çal›flma odas›nda

Paul Ehrlich’in araflt›rmalar›n›

yapt›¤› mikroskop

bilimadamiagustos 8/10/05 4:01 PM Page 37

Page 12: Bilimi yaratanlar son

Evreni bir bulmaca olarakgören Einstein, onun gizemlerini

çözmeye çal›flmaktan büyük keyif al›rd›.Bu nedenle, kuramlar›, en basitinden en

karmafl›¤›na, evrenle ilgili temel sorular›aç›kl›yordu. Bu kuramlar› gelifltirmek için

gereksinim duydu¤u tek fley, en de¤erli arac›olan düfl gücüydü. Kendisi de, düfl gücünün

bilgiden daha önemli oldu¤unu, çünkübilginin s›n›rlar› oldu¤unu

söylerdi.

Einstein, 20. yüzy›l›n bafllar›nda gelifltirdi¤ikuramlarla kütle ve enerjinin eflde¤erlili¤inikan›tlam›fl; uzay, zaman ve kütleçekimi üzerinetümüyle yeni düflünme yollar› önermiflti. Özelliklegörelilik kuramlar›, Newton’dan sonra fizik alan›ndayeni bir 盤›r açm›flt›. “Görelilik” dendi¤inde,nesneleri göreli yapan fleyin, farkl› görüfl aç›lar›oldu¤u anlat›lmak istenir. Örne¤in, uza¤›m›zdakinesneler bize olduklar›ndan daha küçükgörünürler. Bu, o nesnelerin ölçülerinin göreliolmas›ndan kaynaklan›r. Nesnenin bulundu¤unoktadaysa, nesne, her zaman oldu¤uölçülerdedir. Einstein, farkl› noktalardanbak›ld›¤›nda zaman, uzay ve kütlenin ayn›kalmas›n›n olanaks›z oldu¤unu gördü. Einstein’›n görelilik kuramlar›n› anlamak için, ilkolarak Isaac Newton’un zaman›na geri dönelim.Newton, (1642-1727) evrensel çekim yasas›n›keflfetmifl, a¤›rl›k dedi¤imiz fleyle gökcisimleriaras›ndaki çekimin ayn› fley oldu¤unu ilerisürmüfltü. Newton’a göre zaman, uzay ve kütleninde¤iflmemesi gerekiyordu. Einstein, bunlar›ngerçekten de¤iflmez olup olmad›¤›n› sorgulamaklaifle bafllad›. Newton’unkütleçekim yasas›n›n ço¤uzaman geçerli olsa da,

çok büyük ve çok uzak cisimler için geçerliolmad›¤›n› farketti.

1905’te özel görelilik kuram›n› anlatan makalesininyay›mland›¤› dönemde, ›fl›¤›n elektromanyetik birdalga özelli¤i tafl›d›¤› ve boflluktaki h›z›n›n dasaniyede yaklafl›k 300.000 km oldu¤u görüflükabul ediliyordu. Ancak, bu dalgalar›n boflluktailerleyebilmesini sa¤layan ve madde d›fl›ndaki tümbofllu¤u dolduran “esir” ya da “eter” adl› a¤›rl›ks›z,esnek bir ortam›n var oldu¤u düflünülüyordu. Esirinvarl›¤›n› kan›tlamak için yap›lan tüm çal›flmalarsaolumsuz sonuç veriyordu. Newton’un hareketyasalar›na göre, ›fl›¤›n h›z› gözlemcinin hareketineba¤l›yd›. Oysa Einstein’›n önermelerine göre, fizikkurallar›, h›z› sabit olan tüm gözlemciler içinayn›yd›. Ifl›¤›n boflluktaki h›z›ysa, tüm gözlemcilerinhareketinden ve ›fl›¤›n kayna¤›ndan ba¤›ms›zd› veher zaman sabitti. Bu, ›fl›¤›n her zaman ayn› h›zdagitmeye devam edece¤i anlam›na gelir. Einstein,özel görelilik kuram›nda, zaman ve uzay›n da görelioldu¤undan söz etmiflti. Yani, zaman› ve uzay›alg›lamam›z, di¤er gözlemcilere göre hareket

durumumuza ba¤l›d›r. Bu durumdaNewton’un uzay ve zaman›

de¤iflmez olarak gösteren

EEEE iiii nnnn ssss tttt eeee iiii nnnn ’’’’ ›››› nnnnEEEE vvvv rrrr eeee nnnn iiii

(((( 1111888877779999---- 1111999955555555))))

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 13: Bilimi yaratanlar son

görüflleri geçerlili¤ini kaybetti. Deneyle vegözlemle saptanmam›fl “esir” gibi kavramlarsaterkedildi.

Einstein’dan önce enerjinin kütleyle iliflkili oldu¤udüflünülmemiflti. Einstein, çok yüksek h›zlardahareket eden nesnelerin enerji kazand›¤›n› belirledi.Bu flekilde madde ve enerjinin birbiriyle iliflkilioldu¤unu, hatta birbirine eflit oldu¤unu söyledi. Bueflitli¤i de ünlü E=mc2 denklemiyle ifade etti.Burada E enerjiyi, m kütleyi, c ›fl›k h›z›n›gösteriyordu. Buna göre, bir cismin h›z› artt›kçakütlesinin artmas›n›n nedeni, o nesnenin kazand›¤›enerjiydi. Her enerjinin bir kütlesi vard› ve kütle yada madde bir enerji biçimiydi. Bu nedenle de kütleve enerji, ayn› fleyin iki de¤iflik biçimde ortayaç›k›fl›n› simgeleyen eflde¤erde iki kavramd›.

Özel görelilik kuram›, kütleçekiminin yoklu¤undahareket eden cisimlerle s›n›rl›yd›. Einstein,kütleçekiminin de hesaba kat›ld›¤› genel görelilikkuram›n›, 11 y›ll›k bir çal›flman›n ard›ndan 1916’daaç›klad›. Gözlemcilerin birbirine göre sabit olmay›p,de¤iflen h›zlarda hareket ettikleri durumda ortayaç›kan olaylar› araflt›rm›flt›. Bu kurama görekütleçekimi, Newton’un söyledi¤i gibi, iki maddearas›ndaki çekim kuvveti de¤ildi. Uzay-zaman›ne¤rili¤inin bir sonucuydu. Einstein, uzay›n yükseklik,en ve derinlikten oluflan üç boyutuna dördüncü birboyut olan zaman boyutunu eklemifl ve bu boyutauzay-zaman boyutu ad›n› vermiflti. Uzay-zamanboyutunu daha iyi anlamak için, bize en yak›ny›ld›zlardan biri olan Sirius'a bakt›¤›m›z› düflünün.Sirius, Günefl Sistemi’ne yaklafl›k 8,5 ›fl›k y›l›uzakl›ktad›r. Bu, o y›ld›zdan ç›kan bir ›fl›k ›fl›n›n›ngözümüze ancak 8,5 y›l sonra ulaflabildi¤i anlam›nagelir. Yani bu y›ld›za bakt›¤›m›zda, onun 8,5 y›lönceki halini görürüz. Bu durumda uzay ve zaman›nayr› ayr› düflünülmemesi gereken kavramlar oldu¤udüflünülür. Çünkü, gökyüzünü incelerken, asl›ndaevrenin geçmiflini görürüz. ‹flte, birbirinden ayr›olarak düflünmedi¤imiz, en, boy, yükseklik vezamandan oluflan bu dört boyutlu anlay›fla uzay-zaman denir.

Kütleçekiminin, uzay-zaman›n biçiminin bir sonucuoldu¤unu söylemifltik. Çünkü, büyük cisimler uzay-zamanda çukurlar oluflturarak onun biçimini bozar.Bu durumda, ortamdaki di¤er cisimler, uzay-zamanda oluflan çukura do¤ru düflme e¤ilimigösterirler. A¤›r bir topu ince sünger bir yata¤›nüzerine koydu¤unuzda, topun yata¤agömüldü¤ünü görürsünüz. Daha hafif ve küçük bir

topu yata¤›n kenar›ndan yuvarlad›¤›n›zda, küçüktop büyük topa do¤ru gider. T›pk› uzayda, küçüknesnelerin büyük nesnelere do¤ru gitti¤i gibi.Madde, uzay-zaman›n e¤rilmesine neden olur.Uzay-zaman da maddenin hareketini belirler. Bukuram, kütleçekiminin bir kuvvet de¤il, uzay-zamanda, bir kütlenin etkisiyle oluflan e¤rilmifl biralan oldu¤unu öngörür. Bu nedenle, büyükkütlelerin yak›n›ndan geçen ›fl›k ›fl›nlar›n›ndo¤rultusunda da bir sapma oluflur. Bu e¤im ayr›ca,zamana da etki eder. Di¤er bir deyiflle çekimkuvveti zaman› yavafllat›r. Uzayda, e¤im ne kadarfazlaysa o bölgede zaman da o ölçüde yavafl ifller.

Genel görelilik kuram›n›n do¤rulu¤u, yine Einstein’›nönerdi¤i gibi, 1919’da yap›lan bir Günefl tutulmas›gözlemiyle kan›tland›. Bu tutulma s›ras›nda,uzaydaki konumu önceden bilinen bir y›ld›zgözlenmiflti. Y›ld›z›n ›fl›¤›nda, Günefl’in yan›ndangeçerken bir sapma oldu¤u aç›kça görünüyordu.Sonuç mu? 20. yüzy›l›n dehas› Einstein oldu.Einstein’dan pay›m›za düflen, onun da dedi¤i gibi,merak duygumuzu bask›lamamak vesorgulamaktan vazgeçmemek olmal›. Onun“Hiç hata yapmam›fl bir kimse, hiç yeni bir fleydenememifl bir kimsedir” sözüne kulakvermek, belki de en iyisi.

Kaynaklarhttp://www.wesleyan.edu/synthesis/culture-

cubed/haas/maintemp.htmhttp://www.physics.fsu.edu/Courses/Spring98/AST3033/

Relativity/GeneralRelativity.htm

n n n n n n n Meltem Y. Coflkun

Page 14: Bilimi yaratanlar son

Pasteur,yaflam›n› sanayi, tar›m ve t›p

dünyas›n›n sorunlar›n› çözmeye adam›flbir bilimadam›yd›. Çal›flmalar› stereokimya,

mikrobiyoloji, bakteriyoloji, viroloji, immünoloji vemoleküler biyoloji gibi çeflitli bilim dallar›n›n

do¤mas›n› sa¤lam›flt›. Hastal›klara mikroplar›n nedenoldu¤unu farketmesi, t›p dünyas›nda devrim

yaratm›flt›. Gelifltirdi¤i pastörizasyon veba¤›fl›kl›k kazand›rma, yani afl›lama

yöntemlerindense tüm dünya hâlâyararlan›yor.

Fransa’da Dole’da do¤an Louis Pasteur (LuiPastör okunur), küçük bir kasaba olan Arbois’debüyür. ‹lkö¤retim ça¤lar›nda pek de parlak birö¤renci de¤ildir. Bu dönemde daha çok bal›ktutmay› ve resim yapmay› tercih eder. Özelliklelise döneminde yapt›¤› resimlerin çokprofesyonelce oldu¤u söylenir. Kimbilir bilimeyönelmeseydi, belki de onu ünlü bir ressamolarak tan›yacakt›k. Ancak, Pasteur kimya vedi¤er bilim dallar›na artan ilgisi sonucu, ozamanlar Fransa’n›n en sayg›n okulu olan YüksekÖ¤retmen Okulu’na gider. Buras› bilim veedebiyatta üniversite kariyeri yapmak isteyenyetenekli ö¤rencileri yetifltiren bir okuldur.Pasteur, burada araflt›rmalar›na bafllar vekristaller üzerinde uzmanlafl›r. K›sa süredeprofesörlü¤e yükselir. 1854’te de LilleÜniversitesi’nde yeni kurulan Fen Fakültesi’nindekan› olur. Bu arada Marie Laurent’la evlenir.Befl çocu¤u olur. Ancak çocuklar›ndan üçünütifo yüzünden kaybeder. Belki de bu yüzdenPasteur kendini, insanlar› hastal›klardankorumaya adar.

Fen Fakültesi Dekanl›¤› döneminde mayalanma(fermentasyon) üzerine araflt›rmalara bafllar.

Amac›, bölgenin flarap, bira ve sirke üretensanayicilerinin karfl›laflt›¤› sorunlar› çözmektir.Sanayiciler, flekerin mayayla alkoledönüfltürülmesi s›ras›nda ürünlerininbozulmas›ndan flikayetçidir. Pasteur, ürünleri ekfliyapan laktik asit ya da asetik asit gibi istenmeyenmaddelerin oluflumunun bakteri gibi canl›lar›nvarl›¤›ndan kaynakland›¤›n› anlar. Mayalanman›n, oy›llarda san›ld›¤› gibi basit bir kimyasal tepkimeolmad›¤›n›, canl›lar›n gerçeklefltirdi¤i bir olayoldu¤unu kan›tlar. Mayalanma, çürüme,enfeksiyon (bulaflma) ve ekflimeye hep canl›mikroorganizmalar›n neden oldu¤unu keflfeder.Ayr›ca mayalanman›n, ortamda havabulundu¤unda h›zland›¤›n› da saptar. Böylecebesinlerin mikroplar›n kendili¤inden türemesiylede¤il, havada bulunan ve kokuflmaya neden olanmikroplarla karfl›laflt›¤›nda bozuldu¤unu düflünür.K›sa bir süre sonra da devrim yaratan “mikropkuram›”n› aç›klar.

Pasteur, o güne kadar bilimadamlar›n›ndestekledi¤i ve mikroorganizmalar›nkendili¤inden türedi¤i varsay›m›na dayanankuram›n do¤rulu¤unu araflt›r›r. Sonuçta,mikroplar›n yoktan var olamayaca¤›n›, her

PPPP aaaa ssss tttt eeee uuuu rrrr ’’’’ üüüü nnnnAAAA flflflfl ›››› llll aaaa rrrr ››››

(((( 1111888822222222---- 1111888899995555))))

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 15: Bilimi yaratanlar son

canl›n›n yaln›zca baflka bir canl›dantüreyebilece¤ini öne sürer ve bunu kan›tlar.Mikrop kuram›, genifl ölçekli bira mayalama, flarapyap›m›, pastörizasyon ve mikroplar›n yay›lmaolas›l›¤›n› azaltmak için antiseptik kullan›m› gibiçok say›da uygulaman›n temelini oluflturur. Ayr›caPasteur bu kuramla bulafl›c› hastal›klara havadabulunan mikroplar›n neden oldu¤unu keflfeder.

Pasteur’ün bu bulgular›, çeflitlibilimadamlar›n›nkilere ters düfler. Mikroplar›nhastal›klarda oynad›¤› rolün ikinci dereceden veönemsiz oldu¤u ileri sürülür. Küçücük canl›lar›nçok daha büyük olanlara zarar verebilmesidüflüncesi pek çok insana gülünç gelir.Tart›flmalar, Pasteur’ün hakl› oldu¤unun kabulüyle,1870’lerde kesin olarak son bulur.

Pasteur daha sonra, bu ürünlerin bozulmas›na yolaçan mikroorganizmalar›n ›s› yoluyla yokedilmesine dayal› pastörizasyon yönteminigelifltirir. Alkol üretiminin ilk aflamas›nda kullan›lanflekerli çözelti yüksek s›cakl›klarda ›s›t›ld›¤›nda,bozulmaya neden olan bakteriler ölmektedir.Pasteur, bu yöntemi süt baflta olmak üzerebaflka ürünlerde de kullanmak için geniflletir.Mikroplar› öldüren s›cakl›k sütün kaynamanoktas›n›n alt›ndad›r. Oysa süt, pastörizasyonyerine kaynat›l›rsa içindeki yararl› baz› maddelerde kaybolur. Is›tma süresi ve s›cakl›¤› sporoluflturmayan hastal›k yap›c› mikroorganizmalararas›nda ›s›ya karfl› en dayan›kl› olan veremetkeni bakteriye göre ayarlan›r. Pastörizasyonyöntemi, mikroorganizmalar› öldürürken,yiyeceklerin bozulmadan korunmas›n› vetafl›nmas›n› sa¤lar, hastal›klar›n yay›lmas›n› önler.

1865’te Pasteur’e ipekböce¤i hastal›klar›n›araflt›rma görevi verilir. Ülkenin yüksek orandakiipek üretimi, pebrin (karabatan) olarak bilinen biripekböce¤i hastal›¤› yüzünden azalm›fl, hastal›ksalg›n boyutuna gelmifltir. Üç y›l sonra, Pasteurbu hastal›klar›n etkeni olan iki farkl› bakteriyitan›mlayarak, ipekböceklerini bunlardankoruman›n yollar›n› aç›klar. Hastal›¤a,ipekböceklerinde, güvelerde ve yumurtalardabulunan belli mikroskopik canl›lar›n nedenoldu¤undan kuflkulan›r. Daha sonra, pebrinhastal›¤›n›n bulafl›c› oldu¤unu da kan›tlar. Bunedenle çözüm, hasta olmayan yumurtalar›nseçilmesidir. Bu seçme yöntemini benimseyenipek sanayii batmaktan kurtulur.

Pasteur, daha sonra flarbon hastal›¤›n› araflt›rmaya

bafllar. Bu, genelde s›¤›rlarda görülen öldürücü birhastal›kt›r. Pasteur, bu hastal›¤a bir bakterininneden oldu¤unu kan›tlar. Tedavisi için çal›flmalaryaparken de, ba¤›fl›kl›k kazand›rma / afl›lamakavram›n› keflfeder. Bir mikroorganizman›nzay›flat›lm›fl formunu, ayn› mikroorganizman›ndaha kuvvetli olan öldürücü formlar›na karfl›ba¤›fl›kl›k kazanmak amac›yla kullan›r. Böylece,zay›flat›lm›fl mikroorganizmalarla afl›lananhayvanlar, ölümcül hastal›klardan korunabilirler.

S›ra kuduz hastal›¤›na gelir. Kuduz afl›s› Pasteur’ünen bilinen çal›flmas›d›r. Hastal›¤a yakalanm›flhayvanlar›n tükürükleriyle yapt›¤› deneylerdensonra, hastal›¤›n vücutta bir duraklama devresigeçirdi¤ini farkeder. Bu bulgu, enfeksiyon sonras›tedavi çal›flmalar›n› h›zland›r›r. Ayr›ca, kuduzun ogünün mikroskoplar› alt›nda görünemeyecekkadar küçük virüslerle bulaflt›¤›n› da keflfeder. Budefa da hasta hayvanlar›n dokular›yla çal›flarakvirüsün afl› için kullan›labilecek zay›f formunu eldeetmeyi baflar›r. 1885’te kuduz bir köpe¤in ›s›rd›¤›bir çocu¤u bu yeni yöntemiyle tedavi eder.Kuduz virüsüyle afl›lanan çocuk 10 gün sürentedavinin sonunda iyileflerek sa¤l›¤›na kavuflur.

Pasteur, septisemi, kolera, difteri, tavuk koleras›,tüberküloz, çiçek gibi çeflitli hastal›klar›n nedeni vebunlar›n afl›larla önlenmesi üzerinde çal›flmayadevam eder. Kuduzla ilgili çal›flmalar›n›ysa 1888’desonuçland›r›r. Ayn› y›l, hastal›¤›n tedavisi amac›ylaParis’te özel bir enstitü kurulur. Pasteur Enstitüsüad›n› alan bu yeri, ölene kadar kendi yönetir. Hâlâetkinliklerini sürdürmekte olan bu enstitü,enfeksiyon hastal›klar› ve mikroorganizmalarlailgili di¤er konularda çal›flmalar yapandünyadaki en önemli merkezlerden biridir.

Kaynaklar http://inventors.about.com/library/inventors/blpasteur.htm

http://homepage.oanet.com/jaywhy/pasteur.htmhttp://www.louisville.edu/library/ekstrom/special/

pasteur/cohn.html

n n n n n n n Meltem Y. Coflkun

Page 16: Bilimi yaratanlar son

Jane Goodall, 1934 y›l›nda Londra’da do¤ar.Hayvanlara olan büyük ilgisi daha çok küçükkenkendini gösterir. Bir biliminsan› gibi, onlar›ndünyas›n› gözler, keflfetmeye çal›fl›r. 10-11 yafllar›nageldi¤inde en büyük düflü, Afrika’ya giderekhayvanlarla birlikte yaflamak olur. Annesinin dedeste¤iyle, 23 yafl›na geldi¤inde bu düflünügerçeklefltirebilmek için ilk ad›m› atar. Bir okularkadafl›n›n davetiyle Kenya’ya gider. Burada ünlüpaleontolog ve antropolog Dr. Louis Leakey’letan›fl›r. Dr. Leakey, Goodall’u yard›mc›s› yapar.Birlikte fosil arama çal›flmalar› yaparlar. Sonra

Kenya’da bir müzede çal›flmaya bafllar. Daha sonrada Leakey’le, Jane’in Tanganika Gölü k›y›lar›ndakiflempanzeler üzerinde çal›flma yap›p yapamayaca¤›üzerine görüflmeye bafllarlar. Ancak ‹ngiliz yetkililergenç bir kad›n›n Afrika’da vahfli hayvanlar aras›ndayaflamas› düflüncesine karfl› ç›kar. Jane’in annesiVanne, ilk üç ay boyunca k›z›na efllik edebilece¤inisöyleyince durumu kabul ederler.

1960 Haziran’›nda Jane ve annesi, Tanganika’dakiGombe Ulusal Park›’na var›rlar. Bafllang›çtaGombe’nin flempanzeleriyle çal›flmak Jane için hiçkolay olmaz. Hayvanlar, ondan korkarak kaçarlar.Onlara yaklaflabilmek Jane’in aylar›n› al›r. Kararl›l›klaher gün orman› araflt›r›r. Ço¤u gün bir tepedendürbünle onlar› gözlemler. Zamanla flempanzeleronun varl›¤›na al›flmaya bafllarlar ve yaklaflmas›naizin verirler. Bir gün iki flempanzenin termityakalamak amac›yla dallar›n yapraklar›n› soyarak,kendilerine bir tür alet yapt›klar›n› görür. Ozamanlar bilimadamlar›, insanlar›n alet yapabilen tekcanl› türü oldu¤unu düflünmektedir. Ancak Jane’ingördükleri durumun böyle olmad›¤›n› kan›tlar. Jane,Gombe’deki ilk y›l›nda, genelde bitki ve meyvelerlebeslenen, yaln›zca ara s›ra böcek ve küçük

1960 yaz›nda 26 yafl›ndaki JaneGoodall, bölgedeki flempanzeleriincelemek üzere Do¤u Afrika’dakiTanganika Gölü k›y›lar›na gider. Birkad›n›n Afrika ormanlar›n›n vahflido¤as›na gidifli al›fl›lmad›k bir fleydir.Ancak, Goodall, çocukluk düflleriningerçekleflmesi anlam›na gelen buyolculuk sonucunda, herkesindüflündü¤ünden çok daha fazlabaflar› gösterir. Bölgede hâlâsürmekte olan çal›flmalarla Goodall,dünyan›n en ünlü primatologlar›aras›na girer.

GGooooddaallll’’uunnfifieemmppaannzzeelleerrii

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 17: Bilimi yaratanlar son

Bilim Çocuk 23

kemirgenlere yöneldikleri düflünülenflempanzelerin ayn› zamanda etçil de olduklar›n› dagözlemler. Çünkü flempanzelerin büyük hayvanlar›da avlad›¤›n› görür. Yine ilk y›l, flempanzelerinbirbirlerinden farkl› kiflilik özelliklerine sahipolduklar›n› anlar. Ayr›ca flempanzelerle insanlararas›ndaki benzerlikler de gün ›fl›¤›na ç›kmayabafllar.

Dr. Goodall, Gombe’deki flempenzalere numarayerine ad vererek bilimsel geleneklere karfl› koyar.Hayvanlar›n farkl› kiflilikleri, düflünceleri ve duygular›oldu¤u yönündeki gözlemlerinin geçerlili¤iüzerinde ›srar eder. fiempanzelerin aile iliflkilerininsa¤laml›¤› üzerine yaz›lar yazar. 1977’de, araflt›rma,e¤itim ve koruma amaçl› Jane Goodall Enstitüsü’nükurar. Böylece, vahfli flempanzeler üzerinde yap›lanaraflt›rmalara sürekli bir kaynak sa¤lanm›fl olur.Enstitü günümüzde flempanzeleri ve onlar›n do¤alortam›n› koruma çabalar›nda lider durumunda;70’ten fazla ülkede de e¤itim çal›flmalar›n›sürdürüyor.

Goodall’un çal›flmalar›, do¤al ortam›ndaki herhangibir hayvan türü üzerinde yap›lan en uzun çal›flmalar›oluflturuyor. Gombe’deki araflt›rmalar bugün desürüyor. Ancak bu çal›flmalar›, art›k e¤itimliTanzanyal› ekipler yap›yor. Goodall’sa, zaman›n›nço¤unu konferanslar vererek, gençleri kendidünyalar›nda bir fark yaratmalar› içincesaretlendirerek geçiriyor. O, art›k çok say›daödülün sahibi ve pek çok kitap ve makalenin yazar›olarak, hem bilimsel çevrelerde hem de toplumdaçok sayg› duyulan ve dünya çap›nda üne sahip birbiliminsan›.

n n n n n n n Meltem Yenal Coflkun Kaynak

http://www.janegoodall.org

Jane Goodall’un Kaleminden…Gombe’de gün genelde sabah 6:45’de bafllar. E¤erflempanzelerin uyan›fllar›n› seyredeceksem bir saat öncekalkar›m. Sahildeki evimden ç›k›p flempanzelerin yan›na giderim.Bir gece önceden onlar› nerede b›rakt›ysam oraya t›rman›r,yuvan›n alt›nda oturur ve beklerim. Yavafl yavafl birbiri ard›nauyanmaya bafllarlar. K›sa bir süre otururlar. Daha sonra birazbafl›bofl gezinir ve beslenmeye bafllarlar. En sevdi¤im günler, biranneyi ve yavrular›n› akflama kadar izleyerek geçirdi¤imgünlerdir. fiempanze, babun (k›sa kuyruklu iri bir maymun türü)ya da di¤er vahfli hayvanlarla çal›flman›n en güzel yan›, sabahuyand›¤›n›zda kendinize flu soruyu sorabilmenizdir: "Bugün negörece¤im?" D›flar›dayken ö¤le yeme¤ini pek düflünmem.fiempanzelerin yedi¤i yabani meyvelerin ço¤unun tad› berbatolsa da, baz›lar›n›n olgunlar› oldukça lezzetlidir. Çal›lar aras›ndayaflarken gerçekten özledi¤im bir fley yok. Yüksekleret›rmanmak, evden giderek uzaklaflmak ve h›zl› hareket etmekzorunda olmak çok yorucu olabiliyor. Saat 15:00 civar›ndakendimi çok yorgun hissederim. Çünkü günü ço¤unluklakarn›m›n üzerinde geçirmiflimdir. Yerlerde sürüklenirim, saçlar›mçal›lara tak›l›r durur. Ama yine de bu orman benim içinyeryüzündeki cennet gibidir. Karanl›k bafllarken flempanzeleryuvalar›na giderler. Yavru flempanzeler anneleriyle ya dadallarda oyun oynar ve hava tümüyle karard›¤›nda annelerininkollar›na geri dönerler. Onlar uykuya geçti¤inde ben de evimegeri dönerim. Gombe, akflamlar› büyülüdür. 19:30’da hava karar›r,ben de Tanganika Gölü’ne atlar›m. Temiz taze su tümyaralar›m›, a¤r›lar›m› ve yorgunlu¤umu al›r götürür.Daha sonra aç›k atefl üzerinde kendime birfleyler pifliririm. Gombe’de gündüz zaman›yemek piflirecekseniz uyulmas› gereken ilkkural evin kap›s›n› kapal› tutmakt›r. Çünkübabunlar gelip yeme¤inizi çalarlar.

Ne yaz›k ki art›k Gombe’ye çok seyrekgidebiliyorum ve orada çok az kalabiliyorum.Oradayken yaln›zca ormana do¤ru sessizceyürümek ve flempanzelerle birlikte oturmak veböylece tekrar enerji kazanmak istiyorum. 1986’dan berihiçbir yerde üç haftadan daha uzun süre kalmad›m. Süreklikonferanslar, tan›fl›lacak yeni insanlar, resepsiyonlar, bas›ntoplant›lar› oluyor. Afrika d›fl›ndaki tipik bir günüm uçaklardageçiyor. Ç›lg›n gibi destek arayarak, mektuplar› yan›tlayarak vekonferanslara haz›rlanarak. Çocuklardan gelen mektuplar›özellikle yan›tlamaya çal›fl›r›m. ‹fle bir türlü ara veremiyorum.Çünkü bir kez b›rakt›¤›mda akl›ma zincirlerle ba¤lanm›fl ya dalaboratuvarlarda incelenen flempanzeler geliyor. Bu, korkunç birfley. Hiçbir suç ifllemedikleri halde parmakl›klar ard›nda tutulandi¤er flempanzeler gelir sonra akl›ma. Onlar› bir kez gördüysenizbir daha unutamazs›n›z. Ancak Afrika’n›n ve tüm Dünya’n›ngelece¤i için hâlâ umut var. Zaten umudumuz olmasa tümyapabilece¤imiz son kaynaklar›m›z› yiyip içmek vegezegenimizin ölümünü seyretmek olurdu. Yaflayan her fleyekarfl› sayg› beslememiz; sab›rs›zl›k ve hoflgörüsüzlü¤ün yerini,anlay›fl, flefkat ve sevgiye b›rakmam›z gerekiyor.

Page 18: Bilimi yaratanlar son

Charles Francis Richter, Nisan 1900’de ABD, Ohio,Hamilton’da bir çiftlikte do¤ar. Daha küçükken annesive babas› boflan›r. Annesi "Richter" soyad›n› geri al›r.1909’da Los Angeles’a tafl›n›rlar. 16 yafl›nda GüneyCalifornia Üniversitesi’ne girer. Bir y›l sonra StanfordÜniversitesi’ne geçer ve 1920 y›l›nda fizik bölümündenmezun olur. Gökbilim konusunda çal›flmay› planlad›¤›bir dönemde, bir teklif üzerine sismoloji(deprembilim) laboratuvar›nda asistan oluverir.Derken sismoloji, onun dünyas›n›n bir parças› halinegelir. 1952’de profesör olur. 1959-1960 y›llar› d›fl›nda tümmeslek yaflam› California Teknoloji Enstitüsü’nde(Caltech) geçer.

Sismolojinin öncü bilimadamlar›ndan olan CharlesRichter, 50 y›l› aflk›n bir süre sismoloji ve depremmühendisli¤i alanlar›nda etkin bir biçimde çal›fl›r.Gelifltirilmesine büyük katk›da bulundu¤u ve kendisoyad›n› tafl›yan deprem ölçe¤iyle dünya çap›nda ünkazan›r. Richter, bu yeni ölçe¤i gelifltirmeden öncegenelde "Mercalli fliddet ölçe¤i" ad› verilen bir ölçekkullan›l›rm›fl. Ancak, bu ölçekle depremin büyüklü¤üde¤il, fliddeti ölçülürmüfl. Ayr›ca, depremin merkezi

yerine, deprem kay›t aletlerinin (sismograf)bulundu¤u nokta temel al›n›rm›fl. Bu yüzdengereksinim duyulan fley, depremlerin fliddetinin de¤il,büyüklü¤ünün ölçülmesiymifl.

Depremin gücünü belirlemek için ya büyüklü¤üne yada fliddetine bak›lmas› gerekiyor. Bu iki kavramgenelde birbiriyle kar›flt›r›l›yor. "Büyüklük" deprems›ras›nda ortaya ç›kan enerjiyle ilgili bir de¤er vesismograflarda kaydedilen deprem dalgalar›n›ngenli¤ine bak›larak, Charles Richter’in gelifltirdi¤iölçe¤e göre hesaplan›yor. En çok kullan›lan fliddetölçeklerinden olan Mercalli fliddet ölçe¤indeyse,Roma rakam›yla birden onikiye kadar derecelerbulunuyor. Bu derecelerin her biri, depreminyeryüzünde yaratt›¤› zarar› yans›t›yor. Ölçe¤e görefliddeti I’den V’e kadar olan depremler yap›lardahasar oluflturmuyor ve insanlar›n depremi hissetmeve baflkalar›na aktarma biçimlerine görede¤iflebiliyor. VI – XII aras›ndaki fliddetlerse, yap›lardaoluflan zarar ve yeryüzündeki k›r›lma, yar›lma gibibulgulara göre de¤erlendiriliyor. Sonuç olarakdepremin fliddetine bilimsel verilere göre de¤il,gözlemlere göre karar veriliyor. Büyüklükleri ayn› olaniki ayr› depremin fliddetleri farkl› olabiliyor. Çünküfliddet, yap›lar›n sa¤laml›¤›, kurulduklar› zeminin yap›s›gibi etkenlere göre de¤ifliklik gösteriyor. Ayr›ca,depremin etkisi merkezden uzaklaflt›kçaazald›¤›ndan, ayn› deprem için farkl› bölgelerde farkl›fliddet de¤erleri saptanabiliyor. Oysa bir depreminbüyüklü¤ü her koflulda ayn›d›r, de¤iflmez.

Ülkemiz ne yaz›k ki depremlerin s›kl›klayafland›¤› bir bölgede bulunuyor. Buyüzden eminiz ki ço¤unuz "meydanagelen deprem, Richter ölçe¤ine göre4,5 büyüklü¤ündeydi" gibi aç›klamalarduymuflsunuzdur. ‹flte, bu say›m›zdadepremlerin büyüklü¤ünühesaplamaya yarayan ölçe¤i gelifltirenCharles Francis Richter’den sözedece¤iz.

RRiicchhtteerr’’iinnÖÖllççee¤¤ii

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 19: Bilimi yaratanlar son

fiimdi Richter’in ölçe¤ine geri dönelim. Richter, buölçe¤i Caltech’deki profesörlerden Beno Gutenberg’inkatk›s›yla gelifltirmifl. ‹lk olarak 1935 y›l›nda kullan›lanölçekle, matematiksel formüller yard›m›yla depremlerinbüyüklü¤ü hesaplan›yor. Yani, Richter ölçe¤i, ço¤ukiflinin düflündü¤ü gibi, fiziksel bir alet de¤il. Ölçekbafllang›çta California’daki depremleri ölçmek içinhaz›rlanm›fl. Daha sonra gelifltirilerek tüm dünyadakullan›lmaya bafllanm›fl. Ölçek, 0’dan 8,9’a kadarrakamlarla belirtiliyor. Ancak büyüklü¤ü 0’dan dahaküçük olan depremler de olabiliyor. 8,9’dan büyükde¤erde deprem olmas›ysa pek olas› görünmese deolanaks›z de¤il. Çünkü, bir depremin büyüklü¤ü,

depremin olufltu¤u yerkabu¤u k›r›¤›n›n uzunlu¤uyla iliflkili.Bu k›r›k ne kadar uzun olursa, deprem de o kadar büyükolabiliyor. Ancak, örne¤in 10,5 büyüklü¤ünde bir depremyaratabilecek uzunlukta bir k›r›¤›n varl›¤› bilinmiyor.Ölçekte birbiri ard›ndan gelen iki tam say› aras›ndakifark, depremin genli¤indeki 10 kat art›fl› gösteriyor. Yanibir kaya parças›, büyüklü¤ü 4 olan bir depremle yaln›zca1 cm ileri geri titrefliyorsa, ayn› kaya büyüklü¤ü 5 olan birdepremle 10 cm’lik titreflimler yap›yor. Yerintitreflimindeki bu 10 kat art›fl›n enerji cinsinden karfl›l›¤›ysayaklafl›k 30 katl›k bir art›fl. Örne¤in, 5 büyüklü¤ünde birdeprem, 4 büyüklü¤ünde bir depremden yaklafl›k 30kat daha fazla enerji a盤a ç›kar›yor.

Charles Richter’in yapt›¤› bu çal›flmalar›n günümüzdeprembilimcilerinin e¤itiminde de önemli bir rolü var.Kitaplar› ders kitab› olarak okutulan Richter, araflt›rmalar›ve çal›flmalar›yla deprembilimin geliflmesine vetoplumlar›n depremleri anlamas›na büyük katk›dabulunmufl. Caltech’te, 1985 y›l›nda ölen Charles F.Richter’le ilgili genifl bir koleksiyon bulunuyor. Bukoleksiyonda, çok yönlü bir insan olan Richter’inyaflam›ndan kesitler sunan günlükleri, an›lar›, notlar›, fliirleri,düzyaz›lar›, denemeleri, foto¤raflar›, müzik, felsefe vetarih gibi çeflitli konulardaki tart›flma notlar›,yay›mlanmam›fl bilimkurgu roman denemeleri, bilimkurguyay›nlar› koleksiyonu, ders notlar› ve teknik notlarbulunuyor. Ayr›ca, koleksiyonda çok dalg›n bir kiflioldu¤undan baz› iflleri tamamlamakta güçlük çekenRichter’in, efli Lillian’›n yazd›¤›, ifliyle ilgili hat›rlatma notlar›da yer al›yor.

n n n n n n n Meltem Yenal Coflkun

Kaynaklarhttp://earthquake.usgs.gov/

http://www.deprem.gov.trhttp://www.koeri.boun.edu.tr

http://www.aip.org/history/ead/caltech_richter/19990015_content.html

Sismograflar (solda), deprem dalgalar›n› kaydetmek amac›yla kullan›lan aletlerdir. Temel olarak olabildi¤ince hareketsiz tutulan bir a¤›rl›k, bir yay ya da ipleas›l› tutulur. Deprem s›ras›nda, sismograf›n çerçevesi sallan›rken, bu a¤›rl›k hareketsiz durur. A¤›rl›¤n ucundaki kalem, alt›nda bulunan ve dönerek aç›lan silindirbiçiminde sar›lm›fl k⤛t fleride titreflimleri kaydeder. Bu kay›t k⤛tlar›na sismogram denir (sa¤da). Deprembilimciler, bu sismogramlar› inceleyerek, depreminbüyüklü¤ünü, süresini belirlerler. Dünyada, birbirleriyle iletiflim halinde olan ve binlerce sismograftan oluflan bir a¤ vard›r. Bu a¤ sayesinde de depremlerinmerkezi saptan›r. Büyük depremler, tüm dünyadaki sismograflarca alg›lan›r. Küçük depremleriyse yaln›zca yerel sismograflar kaydedebilir.

yay

a¤›rl›k

DepremDalgalar›

Rayleigh Dalgas›

Love Dalgas›

Deprem dalgalar› iki türdür. Yerin iç k›sm›ndaki odak noktas›ndan yay›lan“cisim dalgalar›” ve yeryüzündeki odak noktas›na en yak›n yerden yay›lan“yüzey dalgalar›”. P ve S dalgalar› cisim dalgas›d›r. Bunlar, yerkabu¤unun içk›s›mlar›nda etkili olurlar. P dalgalar› en h›zl› ilerleyen dalgalard›r vedeprem ölçüm merkezlerine ilk onlar ulafl›r. ‹kinci olarak ulaflan dalgalarsaS dalgalar›d›r. Yüzey dalgalar› olan Rayleigh ve Love dalgalar›n›n h›z› dahaaz olmas›na karfl›n, daha y›k›c›d›rlar. Çünkü, daha fazla yer hareketiyarat›rlar ve yavafl hareket ettikleri için etkileri daha uzun sürer.

S›k›flmaS›k›flmaS›k›flmaYay›lma Yay›lma

S Dalgas›Dalgaboyu

P Dalgas› Dalga hareketinin yönü

dönen silindir

kalem

Page 20: Bilimi yaratanlar son

Johann Mendel, 1822’de Çekoslovakya’n›n tar›mlau¤raflan bir köyünde do¤ar. Çocuklu¤undabahçelerde çal›fl›r. Bu sayede bitkilerle küçük yafllardatan›fl›r. E¤itimini maddi zorluklardan ötürü zorsürdürür. Bu yüzden 1843’de rahip aday› olarakBrno’daki manast›ra girer. Bu seçiminin nedeni,buras›n›n botanik müzesi, bahçe bitkileri ve geniflkütüphanesiyle ünlü olmas›d›r. Buraya girerkengelene¤e uygun olarak kendine yeni bir ad seçer veGregor ad›n› al›r. Onu, bugün de bu adla biliyoruz.

Manast›rdaki ilk y›l›nda klasik dersleri okur. Ancak dahasonra zaman›n›n ço¤unu do¤a bilimlerine ay›rmayabafllar. Tar›mbilim derslerine kat›l›r. Verimi art›rmak içinbitkilerin daha fazla ürün veren cinsleriyle yapayolarak nas›l döllenebilece¤ini ö¤renir. Daha sonraö¤retmen olarak bir köy okuluna gitmeye bafllar.Matematik, Latince ve Yunanca dersleri verir.Böylece para da kazan›r. Ancak ö¤retmenli¤isürdürebilmek için geçmesi gereken s›navda baflar›l›olamaz. Bunun üzerine manast›r›n baflrahibi onudo¤a tarihi ö¤renimi görmesi için 1851’de ViyanaÜniversitesi’ne gönderir. Dört y›l›n› geçirdi¤i bu

üniversitede çal›flmalar›na yön veren bilgiler edinir.Döndükten sonra, manast›r›n deney bahçesindeçal›flmalar›na bafllar. 1856 - 1863 y›llar› aras›nda,yetifltirdi¤i bezelye bitkileri üzerinde denemeleryapar. Bu çal›flmalarda hangi özelliklerin di¤erkuflaklara nas›l geçti¤i sorusuna yan›t arar. Buldu¤uyan›tlar, ileride genetik biliminin temelini oluflturur. Buarada ö¤retmenlik s›nav›nda tekrar baflar›s›z olur,ancak do¤a tarihi ve fizik dersleri vermeyi sürdürür.

Mendel’in ilk deneyleri için seçti¤i bitkiler Pisumcinsinden bezelye çeflitleridir. Daha sonra aç›klad›¤›nagöre, bu seçimin nedenleri Pisum’dan birbirindenrahatl›kla ay›rdedilebilen k›s›r olmayan melezler eldeedilebilmesi, bu bitkide çapraz döllenmenin kolayl›klasa¤lanabilmesiydi. Mendel deneylerinde iki al›fl›lmad›kyaklafl›m benimser. Öncelikle, bitkilerin incelemekistedi¤i özelliklerinin kuflaktan kufla¤a aynen geçipgeçmedi¤ini anlamak için, iki y›l süreyle izler. ‹kinciolarak, özellikleri kuflaklar boyu de¤iflmeden kalanmelezleri di¤erlerinden ay›r›r. Bunlar, daha önceyap›lmam›fl fleylerdir.

Mendel, Pisum bitkisinin de¤iflik soylar›n›n en az yediözelli¤ini araflt›r›r. Bunlar aras›nda çiçeklerin sapüzerindeki konumu, sap boylar› aras›ndaki farkl›l›klar,olgunlaflmam›fl kap盤›n rengi, olgun tanenin biçimi

Yaflad›¤› dönemde, meteoroloji vear›c›l›k üzerine araflt›rmalar yapan,de¤iflik çiçek türleri yetifltirenaraflt›rmac› bir rahip olarak an›l›rd›.Bezelye bitkileriyle yapt›¤› çal›flmalaradayanan genetikle ilgilikuramlar›ndansa kimse söz etmezdi.Oysa Mendel bu çal›flmalar› sayesinde,bir canl›n›n art arda gelen kuflaklar›n›nözelliklerini izleyen ve ortaya ç›karan ilkkifli olmufltu. De¤eri, ancak o öldükten30 y›l sonra anlafl›lan bu çal›flmalar,genetik biliminin temelini oluflturur.

MMeennddeell’’iinnBBeezzeellyyeelleerrii

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 21: Bilimi yaratanlar son

ve tohum kabu¤unun rengi vard›r. En ünlü çal›flmas›,tanenin biçimiyle ilgili oland›r. Bu deneyde Mendel,düzgün yuvarlak taneleri olan bir Pisum çeflidini,burufluk taneli bir çeflitle çaprazlar. ‹lk kuflak ürününtümü düzgün taneli olur. Bir sonraki y›l Mendel, butaneleri tohum olarak kullan›r. Bunlardan yetiflen ikincikuflak bitkileri de inceler. Sonuçta 3:1’lik bir oranladüzgün tanelerin daha fazla oldu¤unu görür. Mendel,bezelye bitkilerinin öteki özelliklerinin kal›t›m›n›incelemek için deneylerini sürdürür ve ayn› sonuçlar›elde eder. Mendel’in buraya kadar elde etti¤ibulgular, asl›nda ondan önce yap›lanlardan farkl›de¤ildir. Ancak, Mendel’in çal›flmalar›n›n fark›,bulgular›n›n matematiksel analizini yapm›fl olmas› vebu analizden ç›kard›¤›, daha sonralar› Mendel Yasalar›olarak an›lan sonuçlard›r. Tüm bunlar, ileride do¤acakolan genetik biliminin temel tafllar›n› oluflturur. Ancak,

araflt›rmas›n›n sonuçlar›n›yay›mlad›¤›nda kimse ilgigöstermez. Mendel,baflka bitki türleriyle deçok say›da deney yapar.Ancak, Pisum d›fl›ndakibitkilerle ilgiligözlemlerinin ço¤unuyaln›zca Almanbilimadam› Karl Nageli’yeyazd›¤› mektuplardaaç›klar.

1868 y›l›nda, Brno manast›r›n›n baflrahipli¤ine seçilir.Bu, bilimsel çal›flmalar›n› ve yaflam›n› tümüylede¤ifltiren bir olayd›r. Önceleri deneylerine daha çokzaman ay›rabilece¤ini umar ama böyle olmaz. Budönemde farkl› bilim alanlar›na yo¤unlafl›r. Bunlardanbiri meteorolojidir. Mendel, bölgesinin en iyimeteorologlar›ndan biri olarak ünlenir. Çal›flmalar›ndadi¤er meteorologlardan farkl› olarak ilk kez istatistikilkelerinden yararlan›r. Bunlar, bitki araflt›rmalar›ndakulland›¤› yöntemleriyle ayn›d›r.

Mendel’in araflt›rma konular› aras›nda ar›c›l›k da yeral›r. O zamanlar de¤iflik ar› ›rklar› çaprazlanarak balverimi art›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Mendel de ayn›amaçla K›br›s, M›s›r ve Güney Amerika ar›lar›n›birbirleriyle çaprazlar. Bu u¤rafl›n›n bir nedeni de, balüretim miktar›n› art›rman›n yan› s›ra, bezelyelerleyapt›¤› çal›flmalar›n sonuçlar›n› do¤rulamakt›r.Çal›flmalar› sonucunda ar› üreticili¤i ve yetifltiricili¤ikonusunda uzman kabul edilir. Ancak bir süre sonrabitki çal›flmalar›na tekrar yo¤unlaflabilmek için ar›c›l›kçal›flmalar›na son verir.

Mendel, son y›llar›n› Viyana’daki yeni hükümetlearas›nda sürüp giden anlaflmazl›k yüzünden s›k›nt›l›geçirir. 1883’de, y›llard›r çekti¤i böbrek rahats›zl›¤›fliddetlenir ve Ocak 1884’de ölür. Mendel’inçal›flmalar›n›n de¤eri ancak 30 y›l sonra anlafl›l›r. ‹flte, ozaman ölmeden önce söyledi¤i sözler hat›rlan›r:"Benim bilimsel çal›flmalar›m bana büyük doyumsa¤lad› ve eminim çok geçmeden bu çal›flmalar›m›nsonuçlar› tüm dünyada kabul görecek."

n n n n n n n Meltem Yenal Coflkun

KaynakEdelson E., "Gregor Mendel - Geneti¤in Temelleri", TÜB‹TAK Popüler Bilim Kitaplar›, 2002

Bir düzgün, bir burufluk bezelyeninçaprazlanmas›yla, birinci kuflakta yaln›zcadüzgün bezelyeler elde ediliyor. Düzgünlük,bask›n olan özellik. Birinci kufla¤›n kendi içindeçaprazlanmas› sonucundaysa 3 düzgün, 1burufluk bezelye olufluyor. Burufluk olmaözelli¤iyse çekinik.

MMMM eeee nnnn dddd eeee llll ’’’’ iiii nnnn DDDD eeee nnnn eeee yyyy iiii

Çaprazlananbitki

Çaprazlananbitki

Çiçektozu

Bezelyemeyvesi

Mendel, deneyleri s›ras›nda bezelyeleri çaprazl›yordu. Bunun içinçiçekteki erkek organdan çiçektozlar›n› al›yor, bunlar› istedi¤içiçekteki difli organ›n üzerine b›rak›yordu.

Mendel Yasalar›Mendel’in bulgular›n› basit olarak flöyle özetleyebiliriz:n Kal›t›m yoluyla geçen her özellik bir ö¤e yani bir gen taraf›ndanbelirlenir. Belli bir özellikle ilgili genler, alel ad› verilen de¤iflikbiçimlerde var olabilir. Örne¤in, saç rengiyle ilgili genin bir aleli kiflininsar› saçl› olmas›na yol açarken, baflka bir aleli siyah saçl› olmas›naneden olur. Baflka bir deyiflle aleller ayn› genin farkl› çeflitleridir. n Her birey, bitki ya da hayvan olsun, belirli bir özellikle ilgili olarak,birini annesinden, di¤erini babas›ndan ald›¤› iki gene sahiptir. n Genler, genellikle kuflaktan kufla¤a de¤iflmeden aktar›l›rlar. Herkufla¤›n özellikleri önceki kufla¤›n gen bileflimlerinin kar›flarak yenidendüzenlenmesi sonucu oluflur. nAlel genler, bask›n ya da çekinik olabilir. Bir özellikle ilgili olarak annebabas›ndan iki bask›n alel ya da tek bask›n alel alan bir bireyde obask›n özellik ortaya ç›kar. Çekinik bir özelli¤in ortaya ç›kmas› içinbireyin iki çekinik alel almas› gerekir.

Çaprazlamayap›lankuflak

‹kinci kuflak

Birinci kuflak

Gametler

Gametler

Yumurtalar Sperm

Birinci kuflakkendi içindeçaprazlan›yor.

23

Page 22: Bilimi yaratanlar son

Marie Sklodowska, 1867’de Varflova (Polonya)do¤ar. Bu dönemde Varflova, Rusya’n›n deneti-mindedir. Çocukluk y›llar› zorluklar içinde geçer.E¤itimini sürdürmeye kararl› olan Marie, gizli bir ge-ce okuluna gider. Çünkü, Polonyal› kad›nlar›n üni-versitede okumas›na izin verilmez. Bu y›llarda mate-matik ve fizi¤e yönelir. 1891 sonbahar›nda resmiüniversite ö¤renimi için, Paris’e gider. 1893 – 1894y›llar›nda fizik ve matematik dallar›ndaki lisansüstüçal›flmalar›n›n birini birincilikle, di¤erini de ikincilikletamamlar. Paris’teki Endüstriyel Fizik ve Kimya Oku-lu’nun laboratuvar yöneticisi olan Pierre Curie’yletan›fl›r. Pierre’le 1895’te evlenirler. Doktora çal›flma-s› için, uranyum elementinin ›fl›ks›z ortamda yayd›¤›

›fl›nlar› konu olarak seçer. Bu ›fl›nlar›, k›sa zaman ön-ce Frans›z fizikçi Henri Becquerel bulmufltur.

Marie, uranyum ›fl›nlar›n›n oluflturduklar› çok za-y›f elektrik alanlar›n› ölçmeye bafllar. Defalarca tek-rarlad›¤› deneyler sonucunda, uranyum ›fl›nlar›n›nelektriksel etkilerinin hep sabit kald›¤›n›, ›fl›ktan, ›s›-dan, uranyumun kat› ya da toz, kuru ya da nemli,saf ya da bileflik halde olmas›ndan etkilenmedi¤inibelirler. Uranyum oran› daha yüksek olan bileflikle-rin, daha fliddetli ›fl›n›m yayd›¤›n› farkeder. Bunun,uranyumun atom yap›s›ndan kaynakland›¤›n› an-lar. Daha sonra, toryumun da bu ›fl›nlardan yayd›¤›-n› belirler. Bu iki elementin davran›fl›n› tan›mlamaküzere “radyoaktivite” sözcü¤ünü türetir. Ayr›ca, ça-

‹nsanl›¤›n hizmetine sundu¤u bilimsel çal›flmalar›yla iki kez Nobel Ödülü alan Marie Curie, 20. yüzy›l›n en ünlü biliminsanlar›ndan biri. Kimilerine göre gerçek bir kahraman. Küçükken hep bir biliminsan› olmay›düfllemifl; ancak bu düflünü gerçeklefltirmesi hiç de kolay olmam›fl. Onun yaflamöyküsü ve baflar›lar›, kendinden sonraki kuflaklar için her zaman bir esin kayna¤› olmufl.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Curie’nin Radyoaktif Elementleri

Curie’nin Radyoaktif Elementleri

Osman KESKÿNOsmanFacebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 23: Bilimi yaratanlar son

l›flmalar› s›ras›nda uranyum mineralleriolan pekblend (uranyum oksit) vekalkolitin (bak›r uranil fosfat) uran-yumdan çok daha etkin olduklar›n›gözler. Bu yüzden, bunlar›n henüzkeflfedilmemifl bir baflka radyoaktifelement içerebilece¤ini düflünür. Pier-re’le birlikte bu yeni elementleri bulma-ya çal›fl›rlar. Ancak, pekblend minera-linin kimyasal bileflimi çok kar›fl›kt›r. Ma-rie, pekblendi inceleyerek, en fazlaradyoaktivitenin biri bizmut, di¤eri baryum içeren ikibileflikte topland›¤›n› bulur. Curie’ler, her iki bilefliktede o güne kadar bilinmeyen birer elementin bulun-du¤una karar verirler. Bu elementlere 1898’de “po-lonyum” ve “radyum” ad›n› verirler. Curie’ler, bun-lar›n kimyasal özelliklerinin birbirinden tümüyle farkl›oldu¤unu anlarlar. Tek ortak yanlar› yüksek düzey-deki radyoaktiviteleridir. Marie 0,1 gram saf radyumklorür elde etmeyi baflar›r. Polonyumu ay›rma ça-bas›ysa baflar›s›zl›kla sonuçlan›r. Çal›flmalar› sonu-cunda Curie’ler bir ton pekblendde ancak 0,2 – 0,3gram radyum oldu¤unu anlarlar. Curie’ler radyu-mu bulduktan sonra giderek ünlenirler. Ancak biryandan da sa¤l›klar› radyasyondan zarar görür. Birsüre sonra Pierre, radyumun yaln›zca ›fl›k de¤il ›s› dayayd›¤›n› anlar. Radyoaktivitenin hasta hücreleri öl-dürebilece¤i ve kanser tedavisinde radyumun kul-lan›labilece¤i sonucuna var›r. Çal›flmalar›n›n sonu-

cunda, radyoterapi (›fl›n tedavisi) geliflti-rilir. 1903’de Marie doktora derecesinial›r. Çal›flmas›, o zamana kadar bilimdünyas›na bir doktora teziyle yap›lanen büyük katk›d›r. Ayn› y›l, radyasyon-

la ilgili ortak araflt›rmalar› nedeniyle fi-zik dal›nda Nobel Ödülü’ne lay›k görü-

lürler. Ödülü Becquerel’le paylafl›rlar. An-cak Curie’ler çok hasta olduklar› içinödül törenine gidemezler. 1906’da Pier-re, aya¤› kayarak bir at arabas›n›n önü-

ne düfler ve yaflam›n› yitirir. Bu beklenmedik ölümüzerine Paris Üniversitesi Pierre’in akademik unvan›-n› Marie’ye önerir. Marie, öneriyi Pierre’e lay›k bir la-boratuvar kurabilmek umuduyla kabul eder.1910’da saf radyumu elde eder. Farkl› onursal un-vanlara ve madalyalara lay›k görülür. “Curie” ola-rak adland›r›lan radyumun ölçü birimini tan›mlamagörevi ona verilir. Ertesi y›l standart curie birimini, 1gram radyum taraf›ndan sal›nan radyasyon mikta-r› fleklinde tan›mlar. Bu birim, günümüzde saniyede37 milyar kez parçalanan radyoaktif madde mikta-r› olarak tan›mlan›yor.

Marie, 1911’de radyum ve polonyum element-lerinin bulunmas›, radyumun ayr› olarak elde edil-mesi ve bu elementin özellikleri ve bileflikleriyle ilgiliaraflt›rmalar›ndan dolay› bir kez daha Nobel Ödülükazan›r. 1914’te I. Dünya Savafl› bafllay›nca, X ›fl›n›teknolojisinin cephelerde ve askeri hastanelerdekullan›lmas› için çal›fl›r. Savafl sonras›ysa, tekrar Rad-yum Enstitüsü’ne odaklan›r. Enstitünün hemen he-men hiç donan›m› yoktur. May›s 1920’de enstitüyeyüklü bir para yard›m› gelir. Bu yard›mlar sayesindeözenle seçilmifl genç bilimadamlar› önemli çal›flma-lara imza atarlar. Marie’nin k›z› Irene ve damad› Fre-deric Joliot da enstitüde çal›flmaktad›r. ‹kisi, radyo-aktif elementlerin izotoplar›n›n yapay olarak eldeedilebilece¤ini gösterirler ve bu çal›flmalar›yla 1935y›l› Nobel Kimya Ödülü’ne lay›k görülürler. AncakMarie, 4 Temmuz 1934’te yaflam›n› yitirir ve k›z›yladamad›n›n Nobel Ödülü ald›klar›n› göremez. Ölümnedeni, radyasyonun zehirleyici etkilerinden kay-naklanabilen bir kans›zl›k hastal›¤›d›r…

Meltem Yenal Coflkun

KaynakPasachoff, N., Marie Curie Radyoaktivitenin Keflfi,

TÜB‹TAK Popüler Bilim Kitaplar›, 2002

Marie, Amerika’da bir tan›t›m turunaç›kar ve çok ilgi görür.

Curie’ler, balaylar›n› Fransa’n›n k›rsal bölgelerini bisikletle gezerek geçirirler.Ancak bir an önce ifllerinin bafl›na dönebilmek için sab›rs›zd›rlar.

Page 24: Bilimi yaratanlar son

Alexander Fleming, 1881 y›l›nda ‹skoçya’dado¤ar. Çocuklu¤u, 7 kardefliyle birlikte çiftlikleri-nin çevresini saran akarsular, vadiler ve çal›l›klararas›nda geçer. Fleming, sonralar› buran›n do-¤as›ndan bilinçsizce de olsa çok fley ö¤rendi¤inisöyler. Babas› ölünce, üç kardefliyle Londra’yagider. 1901’de Londra Üniversitesi St. Mary T›pOkulu’na girer. 1905’te cerrah olarak uzmanlafl-maya bafllar. Ancak cerrah olarak çal›flmayabafllarsa St Mary’den ayr›lmas› gerekecektir. Buyüzden afl› servisine geçmeyi tercih eder ve kari-yerinin sonuna kadar St. Mary’de kal›r. 1906’daaraflt›rmalar›na bafllar. ‹lk y›llar, bakteriler ve an-

tiseptiklerle ilgilenir. ‹nsan dokular›na zarar ver-meyen antiseptik maddeler üzerinde çal›flmayabafllar. 1908-1914 aras›nda burada okutmanl›kda yapar.

I. Dünya Savafl› boyunca, orduda doktorolarak hizmet verir. Bu dönemde de araflt›r-malar›na devam eder. Burada, çal›flmaarkadafllar›yla birlikte çok a¤›r enfeksiyonlar-la karfl›lafl›r.Ancak asl›nda bunlar bugün içinküçük sayabilece¤imiz enfeksiyonlard›r.Fleming, “enfeksiyona neden olan mikroor-ganizmalarla savaflmaya yard›mc› olabilecek birkimyasal olmal›” diye düflünür hep. Savafl bo-

Alexander Fleming’in keflfetti¤ipenisilin, bakteriyel enfeksiyonlar›tedavi etmede baflar›yla kullan›lanilk antibiyotikti. Ondan önce, pekçok insan günümüzde çok basitsay›lan bakteriyel enfeksiyonlarnedeniyle yaflam›n› yitirmiflti.Bakteriyel bir enfeksiyona, vücut sistemimizde hayatta kalmaya veço¤almaya çal›flan milyonlarcaküçük bakteri neden olur.Antibiyotiklerse bu bakterileresald›rarak onlar› öldürürler ya da enaz›ndan ço¤almalar›n› engellerler.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Fleming’inPenisiliniFleming’inPenisilini

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 25: Bilimi yaratanlar son

yunca yaral›lar› tedavi edebilmek için pek çokyenilik yapar. ‹ltihab›n hastal›klarla savaflmak içinolufltu¤unu kan›tlar ve yayg›n bir hastal›k olanfrengiye karfl› yeni bir tedavi gelifltirir. Ancak da-ha sonra yapaca¤› keflif bunlar› gölgede b›ra-kacakt›r.

1918’de savafl bitince tekrar St. Mary T›pOkulu’na döner. 1920’lerde gözyafl›, tükürük gibipek çok vücut s›v›s›nda bulunan bir enzimin var-l›¤›n› keflfeder. “Lizozim” ad›n› verdi¤i bu enzim,bakterilerin hücre duvarlar›na zarar vererek, on-lar› öldürür. Ancak, antibiyotik etki gösteren buenzim, a¤›r enfeksiyonlarda etkili de¤ildir.Fleming, aramaya devam eder.

St. Mary’nin laboratuvar›nda pekçok ifl bir arada yürütülmektedir vebu yüzden buras› genelde dü-zensizdir. Ancak, bu düzensizlikflansa dönüflür. Fleming1928’de, içlerinde bakteriüretilen petri kaplar›n› te-mizleyip düzenlemeye ça-l›fl›rken, biri dikkatini çe-ker. Çünkü, o zamanlar›nen ciddi enfeksiyonlar›naneden olan stafilokok gru-bu bakterilerin bulundu¤ubu kapta küf olufltu¤unugörür. fiafl›rt›c› olan, bu kü-fün çevresinde bakterisiz birbölge olmas›d›r. Bakterilerlebafla ç›kman›n yollar›na sürekli il-gi duymufl olan Fleming, küftenbir örnek al›r. ‹nceledi¤inde bu-nun Penicillium notatum adl› küfmantar› oldu¤unu anlar. Buküfün, zararl› bakterilerin gelifl-mesini engelleyen bir madde salg›lad›¤›n› bulur.Fleming, bakterileri öldüren bu etken maddeye“penisilin” ad›n› verir. Penisilinle baz› deneyleryapan Fleming, onu saf halde elde etmeyi ba-flaramaz. Ancak, küf kültürünün, 800 kez sulan-d›r›ld›¤›nda bile, bakterilerin büyümesini engel-ledi¤ini görür. Yeni buluflunu zarar vermeyecekbiçimde hayvanlar üzerinde dener.

Fleming’in 1929’da yay›mlad›¤› bulgular›,çok az ilgi uyand›r›r. Bir süre daha küfle çal›flma-

ya devam etse de, penisilini ay›rmak ve ar›tmakçok zordur. Bu yüzden bu ifli kimyac›lara devre-der. Ancak, t›p dünyas›n›n yeteri kadar destekvermemesi sonucu araflt›rma durur. Penisilinekarfl› olan ilgi, bundan sonra ancak II. Dünya Sa-vafl› s›ras›nda yeniden canlan›r. 1940’da kimyac›Ernst Chain ve Howard Florey, ifle b›rak›lan yer-den devam ederek penisilini ay›rmay› ve ar›tma-y› baflar›rlar. Fareler üzerinde yap›lan bir deney-de penisilin, streptokok grubu bakterileri öldüre-rek enfeksiyonlu fareleri iyilefltirir. Bu, büyük birbaflar›d›r; ancak, penisilinin insanlarda kullan›l-mas› için çok daha büyük miktarlarda (yaklafl›k3000 kat fazlas›) elde edilmesi gerekir. Florey, ‹n-

giliz ilaç firmalar›n›n ilgisini çekemeyin-ce, ABD’ye yönelir ve burada peni-

silin üretimine önayak olur. II.Dünya Savafl› sonlar›nda, müt-

tefik kuvvetlere ba¤l› tüm as-kerlerdeki bakteri enfeksi-yonlar›n› tedavi etmeye ye-tecek kadar penisilin üretil-mektedir.

Fleming, uzmanlaflt›¤›immünoloji (ba¤›fl›kl›k bili-mi), bakteriyoloji ve kemo-terapi üzerine çok say›da

makale yazar. Bunlar, bilim-sel dergilerde yay›mlan›r.

Çal›flmalar›ndan ötürü pekçok ödül ve madalya kazan›r.

1944 y›l›nda Sir unvan›na, 1945’tede Chain ve Florey’le birliktepenisilinle yapt›klar› çal›flmalar-dan ötürü Nobel Ödülü’ne lay›kgörülür. Fleming, alçakgönüllübir biçimde penisilini do¤an›n

yapt›¤›n›, kendisinin yaln›zca onun varl›¤›n› farketti¤ini söyler. 1945 sonras›ysa antibiyotik ça¤›olur. 1948’de emekli olan Fleming, iki evlilik ya-par ve bir o¤lu olur. 1955’de de bir kalp krizi so-nucu ölür.

Meltem Yenal Coflkun

Kaynaklarhttp://www.pbs.org/wgbh/aso/databank/entries/bmflem.html

http://nobelprize.org/medicine/laureates/1945/fleming-bio.htmlhttp://nobelprize.org/medicine/educational/penicillin/readmore.html

Penisilinin kayna¤› Penicillium notatum

Page 26: Bilimi yaratanlar son

K›talar›n kaymas› kuram›n› gelifltiren kifli, AlfredLothar Wegener. Wegener, 1812 y›l›nda Alman-ya’da, Berlin’de do¤mufltu. Üniversite y›llar›ndagökbilim okudu. Bununla birlikte 1905 y›l›nda gök-bilim doktoras›n› tamamlad›¤› y›llarda iklimbilim(meteoroloji) ve yerbilimlerine de ilgi duymayabafllam›flt›. Wegener’in bu ilgisi, onu araflt›rmayapmaya itiyordu. Çal›flmalar›n›n bir parças› ola-rak Grönland’a dört araflt›rma gezisi düzenledi.Bu y›llarda art›k Grönland’› en iyi tan›yan bilima-damlar›ndan biri olarak kabul ediliyordu. Bir Grön-land uzman› olarak Wegener, 1908’le 1912 y›llar›aras›nda Marburg Fizik Enstitüsü’nde dersler verdi.

Wegener, bu dönemde Dünya’n›n uydusuAy’la da ilgileniyordu. Ay yüzeyinde bulunan irili

ufakl› kraterler, bu y›llarda bilimadamlar›n›n ilgisiniçokça çekiyordu. Wegener bu kraterlerin Ay’da-ki bir volkanik hareket nedeniyle oluflmad›¤›n› ilerisürdü. Ay’da bu tür kraterler oluflturacak yanar-da¤lar ve yanarda¤ patlamalar› görülmüyordu.Ona göre, Ay’daki bu kraterler göktafllar› yüzün-den olufluyordu. Ay yüzeyine çarpan irili ufakl›göktafllar›, çarpman›n etkisiyle yüzeyde bu türkraterlere neden oluyordu.

Alfred Wegener, bilim dünyas›ndaki as›l ününü“k›talar›n kaymas›” teorisine borçlu.

20. yüzy›l›n bafl›nda Alfred Wegener, Afrika’n›nbat› k›y›s›yla Güney Amerika’n›n do¤u k›y›s› aras›n-daki benzerlik karfl›s›nda flaflk›na döndü. 1915’tek›talar›n kaymas› adl› kuram›n› yay›mlad›. Bu ku-

Toplam befl k›ta ve bunlar›n çevresindeki adalarlayeryüzü, dura¤an bir yap›ya sahip gibi görünür. Ama busizi yan›ltmas›n. Dünyan›n bu en sa¤lam zeminleri,asl›nda suyun üzerinde yüzen bir gemi gibi hareketli.Elbette durum, söz konusu olan k›talar oldu¤u için birazdaha farkl›. Günümüzden milyonlarca y›l önce Dünya’y›ziyarete gelseydik, karfl›m›za flimdikinden çok daha farkl› bir manzara ç›kacakt›.O dönemlerde kara parçalar› tek bir kütle halinde bulunuyordu. Bu süper k›tay›da günümüz okyanuslar›ndan çok daha büyük, dev bir okyanus çevreliyordu.Zamanla bu k›talar kayarak yer de¤ifltirdi ve Dünyam›z bugünkü görünümünekavufltu. Bu görüflü ortaya atan ilk kifli Alfred Wegener’di.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Alfred Wegener ve K›talar›n Kaymas›Alfred Wegener ve K›talar›n Kaymas›

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 27: Bilimi yaratanlar son

ram flu anki bü-tün k›talar›n geç-miflte bir zaman-lar tek bir büyükkara parças›n›n(Pangaea) parçalar› ol-du¤unu ortaya koyuyordu.Bu kurama göre Pangeadaha sonra ayr› kara par-çalar›na bölünmüfl, buparçalar birbirlerinden uzaklaflm›fl ve en sonundabugünkü k›talar oluflmufltu. Wegener’in kuram›, k›-ta kaymalar›n›n ard›nda yatan mekanizma içinbilimsel bir aç›klama yapmay› o dönemde bafla-ramad›. Buna karfl›n bu kuram, yerbilimlerinde ne-redeyse bir devrim yaratt›. Bununla birlikte Wege-ner’in kuram›, döneminde büyük tart›flmalara ne-den oldu. K›talar›n kaymas› kuram› tutucu yerbilimtoplulu¤u taraf›ndan fliddetle reddedildi. JeologChester Longwell, k›ta s›n›rlar›n›n bu denli kusursuzbir flekilde uyuflmas›n›n, bizleri kand›rmak için“fleytan›n bir numaras›” oldu¤unu söyleyecek ka-dar ileri gitti. Daha sonraki 60 y›l boyunca yer ka-bu¤unun sabit oldu¤u varsay›m›yla yerbilimleriningeliflimi yavafllad›. Ama bu yanl›fl varsay›m teme-linde bile ileriye do¤ru büyük ad›mlar at›labildi vebu ad›mlar gözlem sonuçlar›yla giderek daha

çok çeliflen kura-m›n yads›nmas›n›nzeminini haz›rlad›.

Wegener, kuram›n›ortaya att›¤›nda, k›ta-

lar›n kaymas›n› aç›kla-mak için hafif silisyum vealüminyumdan oluflank›talar›n okyanusun ta-ban›n› meydana geti-

ren silisyum-magnezyum üzerinde, t›pk› buzda¤la-r›n›n denizlerde yüzmesi gibi kayd›¤›n› düflünüyor-du. O dönemin bilimadamlar› aras›nda bir süre,farkl› düflüncelerden dolay› tart›flmalar yafland›y-sa da, Wegener’in kuram› bir süre sonra kabulgörmeyerek unutuldu.

Alfred Wegener’in düflünceleri, bir süre sonrafarkl› bir biçimde yeniden gündeme gelecekti.Yerbilimlerinin geliflmesiyle, 1960’l› y›llarda “levhatektoni¤i” do¤du. Buna göre, yerkürenin tabakal›yap›s›n›n en üstünde, yerkabu¤unu da içine alan,yaklafl›k 100 km kal›nl›ktaki litosfer, yani taflküre bu-lunur. Litosfer, "levha" ad› verilen irili ufakl› birçokparçaya ayr›l›r. Levhalar sabit de¤ildir ve en alttabulunan s›v› haldeki manto tabakas› üzerinde ha-reket ederler. Wegener’in ortaya att›¤› kuram bu-rada de¤iflerek de olsa yeniden karfl›m›za ç›kt›.Bununla birlikte hareket eden k›talar de¤il levha-lard›. Levhalar, üzerinde tafl›d›klar› k›talarla birliktehareket ediyordu.

Yeryüzünde kaymalar bitmifl de¤il, hâlâ sürü-yor. Günümüzde yaflanan depremlerin nedenle-rinden biri de bu kaymalar. Gelecekte bu kayma-lar›n sonucunda Güney ve Kuzey Amerika’n›n bir-birinden ayr›laca¤›, Akdeniz’in yok olaca¤› gibitahminler var.

Alfred Wegener, Kas›m 1930’da Grönland’ayapt›¤› bir keflif gezisinde yaflam›n› kaybetti. Orta-ya att›¤› düflünceler, yirmi y›ldan uzun süre unutul-du gibi göründüyse de 20. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndayeniden gündeme geldi. Böylece Alfred Wege-ner, bilim tarihinin sayfalar›nda yerini alm›fl oldu.

Gökhan Tok

Kaynaklar:http://www.ucmp.berkeley.edu/history/wegener.html

http://pangaea.org/wegener.htm

Wegener, Grönland’a yapt›¤›keflif gezilerinden birinde...

Alfred Wegener, k›talar›n milyonlarca y›l önce bir arayatoplanm›s bir “süperk›ta” oluflturdu¤unu, sonradan yer

de¤ifltirerek günümüzdeki yerlerini ald›¤›n› ileri sürmüfltü.

Page 28: Bilimi yaratanlar son

Nikola Tesla, 1856 y›l›nda, o dönemde Avus-turya-Macaristan ‹mparatorlu¤u s›n›rlar› içindekiH›rvatistan’da do¤du. S›rp as›ll› bir ailenin çocu¤uolan Tesla’n›n, alt› dili çok rahat konufltu¤u söyle-nir. Matematik, fizik ve mekanik okudu. Çal›flmala-r›n›ysa elektrik üzerinde yo¤unlaflt›rd›. O dönemdeelektrik enerjisi henüz emekleme dönemini yafl›-yordu. Tesla, Graz Teknik Üniversitesi ve Prag Üni-versitesi’ndeki e¤itimini tamamlad›ktan sonra birsüre Budapeflte’de telefon mühendisi olarak ça-l›flt›. Yaflam›n›n dönüm noktalar›ndan biri, ABD’yegitmesiydi. Tesla, ABD’de Edison’un yan›nda ça-l›flmaya bafllad›. O dönemlerde ampullerin içinekoymak için akkor telini bulan Edison’la çal›flmak,elektrik üzerine çal›flmak isteyen birinin rüyas› gi-

biydi. Tesla, ilgi duydu¤u konuda çal›fl›yordu. Edi-son, o günlerde elektri¤in aktar›lmas›yla u¤rafl›yor-du. Üzerinde çal›flt›¤› konu, do¤ru ak›m›n (DC) ak-tar›lmas›yd›. Ne var ki, do¤ru ak›m sürekli sorun ç›-kar›yordu. Edison, Tesla’y› yan›na ça¤›rd› ve sis-temdeki sorunlar› çözerse kendisine büyük birmaddi ödül verece¤ini söyledi. Tesla karfl›s›na ç›-kan sorunlar› çözdüyse de Edison vaadetti¤i ödü-lü vermedi. Bu, çal›flmalar›nda yöntem farkl›l›kla-r›ndan dolay› da anlaflamayan ikilinin aras›n›naç›lmas›na neden oldu. Tesla, ödülünü alamad›¤›için istifa etti, Edison’sa bu davran›fl› hazmedeme-yerek Tesla’n›n çal›flmalar›n› kötülemeye bafllad›.Tesla’n›n bugün Edison kadar tan›nmamas›ndabu çekiflmenin rolü oldu¤u söyleniyor.

Nikola Tesla, ça¤›m›z›n enönemli mühendislerinden biri.Çal›flmalar›n› elektrik üzerineyo¤unlaflt›ran bilimadam›, döne-minde Thomas Edison kadartan›nan ve sayg› duyulan birkifliydi. Günümüzde Tesla’n›nad›, Edison kadar bilinmiyor.Bunun nedenini kendisininyaflam›nda bulmak mümkün.Nikola Tesla’n›n yaflam›, tutku-lar›n ve zorluklara gö¤üs ger-menin öyküsü gibidir.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Bir Elektrik DahisiNikola TeslaBir Elektrik DahisiNikola Tesla

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 29: Bilimi yaratanlar son

Tesla, Edison’un yan›ndan ayr›ld›ktan sonrakendi laboratuvar›n› kurdu; elektri¤in tafl›nmas›için Edison'unkinden çok daha iyi bir sistem gelifl-tirdi. Sistemde DC yerine alternatif ak›m (AC) kul-land›. Tesla'n›n gelifltirdi¤i transformatörler yard›-m›yla elektri¤i ince kablolar üzerinden uzak mesa-felere kay›ps›z tafl›mak mümkündü art›k. Oysa DCtemeline dayanan aktar›m sisteminde, çok yak›nmesafelerde büyük bir elektrik santrali kurmak veçok kal›n kablolar kullanmak gerekiyordu.

Bu arada AC konusundaki baflar›lar›, GeorgeWestinghouse ad›ndaki bir giriflimcinin kula¤›nagitmiflti. Westinghouse, Tesla’yla bir sözleflme im-zalad›. Tesla, tasarlad›¤› ama paras›zl›k nedeniylegerçeklefltiremedi¤i çal›flmalar› için bir anda nakitparaya kavuflmufltu.

Ancak, Edison da DC sistemi için büyük yat›-r›mlar yapm›flt›. Tesla'n›n AC sistemini yerden yerevurmak konusunda her f›rsat› ustal›kla de¤erlendi-riyordu. AC'nin, DC'ye oranla çok tehlikeli oldu¤u-nu öne sürüyordu. Tesla, bu karalama kampan-yas›na karfl› kendi pazarlama kampanyas›n› bafl-latt›. 1893'te Chicago'da düzenlenen Dünya Fua-r›'nda (fuar› 21 milyon kifli ziyaret etmiflti) AC'nin ne

kadar güvenli oldu¤unu göstermek için, vücu-dundan geçirdi¤i elektrikle çok say›da ampulyakt›. Daha sonra kendi ad›n› verdi¤i bobinleri kul-lanarak flimflek yarat›p bunlar› izleyicilerin üzerinef›rlatt›. Hiç kimseye bir fley olmam›flt›. Bu da, Tes-la’n›n sistemlerinin do¤ru kullan›ld›¤›nda ve gerek-li önlemler al›nd›¤›nda daha güvenli oldu¤ununkan›tlanmas› amac›n› tafl›yordu.

Tesla, 1893 y›l›nda, yani Marconi’den iki y›l ön-ce radyo dalgalar›yla ilgileniyordu. Ne var ki, rad-yo dalgalar›n› kullanarak iletiflim kurmak yerineenerji iletimi sa¤lamay› hedefliyordu. Çal›flmalar›-n›, telsiz enerji iletimi üzerine yo¤unlaflt›rd›. GerekEdison’un karalamalar› gerekse Tesla’n›n s›ra d›fl›bir kiflilik olmas›, bas›n›n Tesla’n›n çal›flmalar› hak-k›nda çarp›t›lm›fl haberler yapmas›na neden ol-du. Tesla’n›n enerji iletimi için de¤il, bir ölüm ›fl›n›üzerine çal›flt›¤›n› ileri sürdüler. Kimi gazeteler deTesla’n›n uzayl›larla iletiflim kurdu¤unu bile yazd›.Tesla’n›n deneyleri için paraya gereksinimi vard›.Ancak, onu destekleyenler, hakk›nda ç›kan kötüsözler yüzünden ona verdikleri deste¤i bir bir çek-tiler.

Yüzlerce buluflu için patent alm›fl, elektrik veelektri¤in kullan›m› üzerine 盤›r açm›fl ve ça¤›n›nötesinde birçok çal›flmas› olan Tesla, bir otel oda-s›nda yoksulluk içinde öldü.

Gökhan Tok

Kaynaklar:http://arsiv.com.tr/agora/00/10/23/tarih_l_goktem.htm

Compton’s Interactice Encylopedia Deluxe, Nicola Tesla, 1998Tesla, Edison’un üzerinde çal›flt›¤› do¤ru ak›m yerine alter-natif ak›m› kullanman›n daha etkili olaca¤›n› gösterdi

Tesla’n›n en önemli bulufllar›ndan biri de kendi ad›n› verdi¤ielektirik bobini

Page 30: Bilimi yaratanlar son

Konrad Lorenz, 1903 y›l›nda Avusturya’n›n Al-tenberg kentinde do¤du. Ailesinin büyük bahçe-si olan bir evi vard›. Lorenz burada do¤ayla iç içeyaflarken, henüz küçük yaflta hayvanlara ilgi duy-maya bafllad›. Bir ortopedi uzman› olan babas›,Konrad’la ilgilenmesi için Resi Führinger ad›ndabir bak›c› tutmufltu. Resi bir gün, ünlü yazar SelmaLagerlöf’ün “Nils ve Uçan Kaz” öyküsünü Kon-

rad’a okudu. Konrad Lorenz, bu öyküden nas›l et-kilendi¤ini ve yaflam›n›n nas›l de¤iflti¤ini flu sözlerleanlat›yor: “Resi bana bu öyküyü okuduktan sonraben de bir yaban kaz› olmak için yan›p tutuflmufl-tum. Bunun mümkün olmayaca¤›n› anlay›nca hiçolmazsa bir yaban kaz›m olsun istedim. Bu da ola-naks›z gibi görünüyordu. Ben de evcil kazlarla ye-tinmek zorunda kald›m. Bir süre sonra onlar›n dav-

Konrad Lorenz ad›n› belki Albert Einstein kadar çok duymad›n›z. Oysa biyoloji dünyas›,onu hayvan davran›fllar› konusundaki çal›flmalar› nedeniyle biyolojinin Einstein’› olarakadland›r›r. Avusturyal› bilimadam›, hayvan davran›fllar›n› konu alan “etoloji” bilimininkurucular›ndan biri olarak kabul edilir. fiakayla kar›fl›k olarak, onu gri kazlar›n “babas›”olarak adland›ranlar da vard›r. 1989 y›l›nda yaflama gözlerini yuman Lorenz, bu tarihekadar hayvan dünyas›n›n kap›lar›n› insanlara açan ve onlar›n yaflamlar›n› bizlere tan›-tan insan olarak tan›nmas›na neden olan çal›flmalar›n› yürüttü.

36 Bilim Çocuk

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Hayvan Dünyas›n›n Kap›lar›n› Açan Adam

Konrad LorenzHayvan Dünyas›n›n Kap›lar›n› Açan Adam

Konrad Lorenz

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 31: Bilimi yaratanlar son

ran›fllar›ndan çok etkilen-di¤imi, ayr›ca onlar› daetkiledi¤imi fark ettim.”Lorenz, k›sa sürede kazve ördek gibi hayvanlar›incelemeye bafllay›p,davran›fllar›n› not ederolmufltu. Ayr›ca Schön-brunn hayvanat bahçe-sinde hasta hayvanlarabak›c›l›k yap›yordu. Zo-olojiye ilgi duyuyordu,ama 1922 y›l›nda babas›-n›n iste¤iyle t›p okumakiçin New York’a gitti. ‹kidönem sonra Viyana’ya döndü ve t›p okulunuburada bitirdi. Bu s›rada hayvanlar üzerindeki ça-l›flmalar›n› da sürdürüyordu. K›sa süre sonra zoolo-ji üzerine doktoras›n› tamamlad›. Bu süre içindekargalar› izleyerek onlar›n davran›fllar›n› anlatanbir yaz› yay›mlad›. Bu dönemde ördek ve kaz yav-rular›n›n ö¤renme biçimleriyle ilgili çal›flmalar dayap›yordu. 1936 y›l›nda ileride çok s›k› dost olaca-¤› ve Nobel ödülünü paylaflaca¤› arkadafllar›n-dan biri olan Hollandal› Nikolaas Tinbergen’le ta-n›flt›. Tinbergen de hayvan davran›fllar›n› inceliyor-du. Hayvan psikolojisi ve davran›fllar›yla ilgili çal›fl-malar›n› yürüttü¤ü y›llarda ‹kinci Dünya Savafl› ç›k-t›. Lorenz, Almanya’n›n kendi topraklar›na katt›¤›Avusturya ordusunda doktor olarak çal›fl›yordu.Almanya’n›n savafl› kaybetmesinin ard›ndan tut-sak düfltü ve Rusya’ya götürüldü. Rusya’da çeflitlihastanelerde çal›flt›r›ld›ktan sonra 1948 y›l›nda ser-best b›rak›ld› ve Viyana’ya döndü. Altenberg’edöndükten sonra 1951’e kadar Karfl›laflt›rmal› Eto-loji Enstitüsü’nün yöneticili¤ini yapt›. Bu dönemdeherkesin anlayaca¤› dille yaz›lm›fl iki de kitap ya-y›mlad›.

Konrad Lorenz, 1950 y›l›nda Max Planck Ensti-tüsü’nde, Karfl›laflt›rmal› Etoloji bölümünün kurul-mas›na önayak oldu. 1954 y›l›nda bu bölümdeyönetici olarak çal›flacakt›. Lorenz, uzun y›llar MaxPlanck Enstitüsü’nün çeflitli bölümlerinde yönetici-lik yapt›. Ayr›ca bir süre Altenberg’de bulunanAvusturya Bilimler Akademisi’ne ba¤l› Karfl›laflt›r-mal› Etoloji Enstitüsü’nde hayvan sosyolojisi üzeri-ne çal›flt›. Bu dönemde gri kazlar›n genel toplum-

sal ve biyolojik iliflkileriniele alan “Gri Kazlar›n Y›l›”adl› kitab› yazd›.

Lorenz, Rusya’da bu-lundu¤u y›llarda psikolojive insan davran›fllar› üze-rine de gözlemler yap-ma olana¤› elde etmiflti.Farkl› ülkelerde insanlar›gözlemledi¤i çal›flmalar›ileriki y›llarda davran›fl bi-limleriyle ilgili çal›flmala-r›nda ona büyük yararsa¤layacakt›. Sald›rgan-l›¤›n insanda do¤ufltan

bulundu¤unu savunan ünlü etolog Konrad Lo-renz’e göre sald›rganl›k, tüm di¤er canl›lardada bulunan kavga etme içgüdüsünden kay-naklan›yordu. Bu içgüdüyle ilgili itici güç, de¤i-flen oranlarda her insanda üretiliyordu. Sald›r-ganl›¤›n ortaya ç›kmas›, biriken bu itici güce vesald›rganl›k do¤urucu uyaran›n varl›¤›na ve gü-cüne ba¤l›yd›. ‹çgüdüsel davran›fl kal›plar›, özel-likle bu davran›fllar›n ortaya ç›k›fl süreci ve eyle-me dönüflmeleri için gereken sinirsel enerji kay-naklar› üzerine çal›flmalar›, hayvan davran›fllar›-n›n anlafl›lmas› yolunda önemli katk› yapt›.

Bir hayvanda ayn› anda etkinli¤e geçen ikiya da daha çok temel dürtünün nas›l davran›fldurumuna geldi¤ini inceleyen Lorenz, arkadafl›olan Hollandal› zoolog Tinbergen’le yapt›¤› çal›fl-malar sonucunda farkl› davran›fl biçimlerininuyum içinde bir araya gelerek tek bir eylem dizi-si oluflturdu¤unu gösterdi. Lorenz, ortaya att›¤›kavramlarda türlerin davran›fl kal›plar›n›n ekolojiketkilerle de¤iflip geliflebilece¤ini, bunun türünvarl›¤›n›n devam›na yönelik “uyarlanma” konu-sunda yararl› oldu¤unu savundu. Lorenz, son y›l-larda insan davran›fllar› üzerine çal›fl›rkende hay-van dünyas›ndan ve çevreden uzak kalm›yordu.1989 y›l›nda ölünceye kadar çevre ve çevreninkorunmas› üzerine çal›flmalar da yapt›.

Gökhan Tok

Kaynaklar:http://nobelprize.org/medicine/laureates/1973/lorenz-autobio.html

http://home.tiscalinet.ch/biografien/biografien/lorenz.htm

Bilim Çocuk 37

Page 32: Bilimi yaratanlar son

Soren Peter Lauritz Sorensen, kimyada pH kav-ram›n› bulan ve tan›mlayan bilimadam› olarak ta-n›n›yor. Danimarkal› biyokimyac›, bu bulufluylakimyada asitlerin ve bazlar›n tan›mlanmas›naönemli bir aç›l›m getirmifl oldu. pH bir k›saltma. Buk›saltmada p, eksi logaritmay›, H ise hidrojen iyo-nunu (H+) gösteriyor. pH, s›v›n›n bir molündeki H+

iyonu derifliminin eksi logaritmas› olarak düflünülü-yor (mol, kimyada kullan›lan bir, ölçü birimidir; tümmaddelerin bir molünde yaklafl›k 6,02252x1023

molekül bulunur; logaritmaysa matematiktebüyük çarpma, bölme, kök ve kuvvet alma gibiifllemleri kolay yapmak için kullanlan bir yoldur).pH, 0 - 14 aras›nda de¤er alabiliyor. pH de¤eri0’dan 7’ye kadar olan s›v›lar asidik, 7’den büyük

olanlarsa bazik, 7’yse nötr olarak kabul ediliyor.Sözgelimi limon suyu asidiktir, sabunsa bazik.

pH kavram›n› bulan Sorensen, Danimarka’n›nSlaglese kenti yak›nlar›ndaki Havrevjerg’de 1868y›l›nda do¤du. Sorensen, üniversite y›llar›nda ilkolarak t›p okumaya bafllam›flt›. Sonradan Kopen-hag Üniversitesi’de kimya bölümüne geçti. 1881y›l›nda buradan mezun oldu. On y›l boyunca inor-ganik maddelerin sentezlenmesi konusunda çal›fl-t›.

Sorensen, çal›flma yaflam›n›n bir bölümünü,1901 y›l›nda bafl›na geçti¤i Kopenhag’daki Carl-sberg Laboratuvar›’nda geçirdi. Biyokimya alan›n-da birçok öncü deneysel çal›flmay› ve yol aç›c›deneyleri burada gerçeklefltirdi. Aminoasitleri,

Turnusol k⤛tlar›n› bilir misiniz? Bu k⤛tlar, birs›v›ya sokulduklar›nda renk de¤ifltirirler. O s›v›n›nasit ya da baz özelli¤i içeren bir s›v› oldu¤unu buk⤛tlar›n ald›klar› renk yard›m›yla anlar›z. Maviturnusol k⤛d›, asite bat›r›ld›¤›nda k›rm›z› rengedönüflür. Pembe turnusol k⤛d›ysa baza bat›r›ld›-¤›nda mavi renge dönüflür. ‹flte, bu asitlik ve bazl›k oranlar›n› belirleyen vebunlar› anlatan pH kavram›n› ilk tan›mlayan kifli Soren Sorensen’di.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Asitlerin ve Bazlar›n Babas›

Soren Sorensen

Asitlerin ve Bazlar›n Babas›

Soren Sorensen

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 33: Bilimi yaratanlar son

proteinleri ve enzimleri incelemeye bafllad›. Çal›fl-malar›n› dört ana bafll›kta toplad›: 1. Hidrojeniyon derifliminin belirlenmesinin elektrometrik yön-temi, 2. pH çözeltilerinin haz›rlanmas› 3. pH de¤er-lerinin renk dereceleriyle ifade edilmesi 4. Enzimlerve proteinler üzerinde bu süreçlerin uygulanmas›.

Sorensen’in Carlsberg Laboratuvar›’nda birgrup çal›flma arkadafl›yla birlikte yapt›¤› bu çal›fl-malar, proteinler ve aminoasitler hakk›nda önemliaç›l›mlara neden oldu. Çal›flma sonuçlar›, 17 raporhalinde yay›mland›. Bu raporlar, sonralar› proteinkimyas› üzerinde yap›lan çal›flmalara kaynak olufl-turdu. Sorensen’in yaz›lar›, bu dalda çal›flan arafl-t›rmac›lar›n baflvurdu¤u temel metinler olarak ka-bul edildi. Carlsberg Laboratuvar›, bu dönemdebiyokimya alan›nda dünyan›n en üretken labora-tuvar› olarak dikkat çekiyordu. Bu özelli¤iyle Soren-sen’in yönetimindeki çal›flmalara dünyan›n her ül-kesinden bilimadamlar› ilgi gösteriyor ve laboratu-varda birlikte çal›flabilmek için baflvurular güngeçtikçe art›yordu. Ayn› dönemde Sorensen, pro-tein kimyas›n›n termodinami¤i üzerine yapt›¤› ça-l›flmalar›yla da ön plana ç›k›yordu.

Enzim tepkimelerinde hidrojen iyon deriflimleri-nin anahtar bir rol oynad›¤›n› gören Sorensen, bu-nu ölçmenin ve belirtmenin kolay bir yolunu bul-du. Hidrojen iyon derifliminin eksi logaritmas›n›n uy-

gun bir derecelendirme sistemiyle belirtilmesi yada di¤er bir deyiflle pH de¤erleri çal›flmas›, Soren-sen’in çal›flmalar› aras›nda en çok dikkat çekenioldu. pH de¤erlerinin bugün tüm dünyada yayg›nolarak kullan›lan say›sal ölçütlerini de belirleyen yi-ne Sorensen’di. Bir zay›f asit ve tuzunu ya da bir za-y›f baz ve tuzunu içeren çözeltilere “tampon çö-zeltiler” denir. Sorensen, pH de¤erlerinin sabit kal-mas› için kullan›lan tampon çözeltileri ilk haz›rlayankiflidir.

Soren Sorensen’in, pH derecelerini gelifltirme-sinden önce, hidrojen iyon deriflimlerini yayg›n ola-rak kabul edilmifl ve titizlikle ölçüm yapabilen birsistem yoktu. Sorensen’in bilim dünyas›na yapt›¤›bu katk›, onu unutulmaz buluflçular aras›na soku-yor. Danimarkal› bilimadam›, 1938 y›l›nda emeklioluncaya kadar Carlsberg Laboratuvar›’ndaki ça-l›flmalar›n› sürdürdü. 12 fiubat 1939 y›l›nda yaflamagözlerini yumdu. Elinizi y›kamak için bir sabun ald›-¤›n›zda ya da limon yerken bu maddelerin asit miya da baz özelli¤i mi tafl›d›¤›n› düflünüp pH de¤er-lerini an›msay›n. Bu size, ayn› zamanda Soren So-rensen’i de an›msatacak.

Gökhan Tok

Kaynaklar:http://www.geocities.com/bioelectrochemistry/sorensen.htm

http://orac.sunderland.ac.uk/~hs0bcl/gg/ph.htm

Page 34: Bilimi yaratanlar son

Richard Feynman’›n babas› Melville, bugünküBelarus’un baflkenti olan Minsk kentinde do¤mufl-tu. Ailesiyle birlikte Amerika’ya göç etti¤inde he-nüz befl yafl›ndayd›. ‹leride bir ifl adam› olacakMelville’in as›l ilgi alan› bilimdi. Polonya’dan göçeden bir ailenin k›z› olan Lucille Phillips’le evlendi.Bir süre sonra ilk çocuklar› olan Richard do¤du-¤unda çok sevindiler. Her ikisi de çocuklar›n›n bi-limle ilgilenmesini istiyordu. Küçük Richard’›n bü-yüdükçe bilime ilgi duymas›, onlar› hem sevindirdihem de heyecanland›rd›. Tan›d›klar›, Richard’›nbilime olan tutkusunu babas›ndan, esprili tav›rlar›-n› ve güzel öyküler anlatabilme yetene¤ini de an-nesinden ald›¤›n› söylüyorlard›. Richard’›n bilimetutkusu çok küçük yafllar›nda bile gözle görünürderecede belirgindi. Britannica Ansiklopedi-si’nden temel matemati¤i ö¤rendi¤inde henüz

okula bafllamam›flt› bile. Bunun yan›nda odas›n-da elektrikle ilgili deneyler yapabilece¤i bir labo-ratuvar kurmufltu. Ampuller ve elektrik devreleriy-le ilgili çal›flmalar yap›yordu. Kendi kendine bir h›r-s›z alarm› bile keflfetmiflti. Evde bozuk radyolar›açar ve zarar görmüfl devrelerini tamir ederdi.

Lisede bilime, özelikle de matemati¤e olanilgisi giderek artt›. Bofl kald›¤› zamanlarda trigo-nometri, diferansiyel, integral hesaplar› ve kar-mafl›k say›lar üzerine çal›fl›yordu. Bunlar, ö¤retimprogram›nda yer almayan konular oldu¤u içinFeynman, bunlar› kendi kendine ö¤renmek zo-runda kal›yordu. Hatta bu yüzden sinüs, kosinüsgibi kavramlar için normalde kullan›lan simgeleryerine, daha kullan›fll› oldu¤unu düflündü¤ükendi simgelerini bulmufltu. Matematikte gerçekbir y›ld›z olan Richard, lisedeki son y›l›nda bir ya-

2005 y›l›, “Dünya Fizik Y›l›” olarak ilan edil-di. Fizi¤in, yirminci yüzy›lda ne kadargeliflti¤ini biliyoruz. Bu geliflmede rolü olanfizikçilerin bafl›nda Richard Feynman geliyor.Nobel Ödülü sahibi de olan Feynman,yaln›zca fizik ve matematik alan›ndakiçal›flmalar›yla de¤il, yaflam›n›n her alan›ndabaflar›lara imza att›¤› renkli kiflili¤iyle de ön plana ç›k›yor. Bilimadam›,akademisyen, müzisyen, ressam, kilit uzman›… Feynman’›n yaflam›, dersleral›nmas› gereken renkli bir yaflam.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Bilimin E¤lenceli Yüzü

Richard Philips Feynman

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 35: Bilimi yaratanlar son

r›flmada, New York Üniversitesi matematik flam-piyonlu¤unu kazanm›flt›.

Richard Feynman, 1935 y›l›nda MassachusettsTeknoloji Enstitüsü’ne girdi. Bafllang›çta matema-tik bölümündeyse de sonradan elektrik mühen-disli¤i, ard›ndan da fizik bölümüne yöneldi. Fizikbölümünden ders al›rken yine akranlar›n›n çokönündeydi. Henüz ikinci s›n›ftayken, lisansüstü ö¤-rencileriyle birlikte teorik fizik dersleri al›rd›. O dö-nemlerde üniversitede kuantum fizi¤iyle ilgili ders-ler verilmedi¤i için Feynman, bu konuda kendikendini yetifltirmek zorundayd›. Paul Dirac’›n yaz-d›¤› “Kuantum Mekani¤inin ‹lkeleri” adl› yap›t›okudu¤unda, görüfllerinin kendi fikirleriyle ne ka-dar uyumlu oldu¤unu gördü. Dirac, Feynman’›nömür boyu en çok sayg› duydu¤u bilimadamla-r›ndan biri oldu. Doktoras›n› Princeton Üniversite-si’nde sürdüren Feynman’›n, burada verdi¤i ilk se-minere dinleyici olarak kat›lanlar aras›ndaEinstein, Pauli ve von Neumann gibi fizik dal›ndaünlü olan kifliler de vard›. Feynman’›n çal›flmalar›k›sa sürede ünlü olacakt›. Teorik fizik ve kuantummekani¤i alan›ndaki çal›flmalar› genç yafl›na kar-fl›n, çok etkileyici bulunuyordu.

Richard Feynman, 1941-42 y›llar› aras›ndaPrinceton Üniversitesi’ndeyken ‹kinci Dünya Sa-vafl› da tüm dünyay› kas›p kavuruyordu. Sava-fl›n bir an önce sona erdirilmesi için yürütülenManhattan Projesi’nde Feynman da yer ald›.

‹kinci Dünya Savafl›’n›n ard›ndan Feyn-man’a çeflitli üniversitelerden teklifler geliyor-du. Ne var ki o, savafltan önce üzerinde çal›flt›-¤› kuantum elektrodinami¤i üzerine çal›flmak is-tiyordu. Bir süre Cornell Üniversitesi’nde çal›flt›y-sa da burada çok mutlu olmad›. Bu dönemdeCalifornia Teknoloji Üniversitesi’nden teorik fizikalan›nda çal›flmak üzere bir davet al›nca buteklifi kabul etti ve profesör oldu. Buras› bilimyaflam› boyunca kalaca¤› yuvas› olacakt›.1965 y›l›nda çal›flmalar›yla Nobel ödülü kazan-d›. Richard Feynman, 1988 y›l›na kadar yaflam›-n› sürdürdü. Son y›llar›nda üstlendi¤i görevleraras›nda 1986 y›l›nda uzaya giderken patlayanChallenger Uzay Meki¤i’nin neden kaza geçir-di¤ini araflt›rmak da vard›.

Richard Feynman’›n bilimadam› kimli¤i ya-

n›nda çok renkli bir kiflili¤i var. Kilit açmakta

çok usta olan bilim adam›, bu yetene¤ini Los

Alamos’ta, Manhattan Projesi üzerine çal›fl›r-

ken kazand›¤›n› söylüyor. Çok gizli olan Man-

hattan Projesi s›ras›nda, neredeyse dünyadan

yal›t›lm›fl bir yaflam süren bilim adam›, can› s›-

k›ld›¤› zamanlarda çok gizli nükleer bilgilerin

bulundu¤u kasalar› kolayca aç›vermesiyle ün-

lenmifl. Günümüzde nanoteknoloji olarak

adland›rd›¤›m›z, maddenin milyonda birine

yak›n ölçeklerde ayg›tlar›n gelifltirilmesi

düflüncesinin öncülü¤ünü yapt›. Çok güzel da-

vul ve bongo çalan Feynman, ayn› zamanda

baflar›l› bir ressamd›. Ömrünün son y›llar›nda

çok ünlenen bilimadam›, halk›n tan›d›¤› ve

sevdi¤i çok renkli bir insand›.

Gökhan Tok

Kaynaklar:

http://www-groups.dcs.st-and.ac.uk/~history/Mathematicians/Feyn-

man.html

http://www.feynmanonline.com/

Page 36: Bilimi yaratanlar son

Jonas Salk, 28 Ekim 1914’te Amerika BirleflikDevletleri’nin New York kentinde do¤du. Ailesi,Rusya’dan ABD’ye daha iyi bir yaflam için gelmiflgöçmenlerdi. Jonas Salk’› tan›yanlar çocuklu¤u-nu flöyle anlat›yor: “Biraz utangaç, narin ve koyusaçl› bir çocuktu. Hipermetrop yüzünden küçükyafltan beri gözlük tak›yordu. Evdeki küçük iflleriy-le ve kimi hobileriyle u¤rafl›yor, sokakta oyun oy-nuyordu, ama as›l ilgi alan› okulla iliflkiliydi.” Ba-flar›l› bir ö¤renci olan Jonas, bafllang›çta hukuküzerine e¤itim al›p avukat olmak istiyordu. Nevar ki, bu karar›n› de¤ifltirecekti. Salk, yaflam›n›n

yönünü de¤ifltiren olay› “laboratuvar bilimi” der-si olarak aç›kl›yor. New York Eyalet Üniversite-si’nde ald›¤› bir kimya dersi s›ras›nda Salk, bilimhakk›nda daha fazlas›n› ö¤renmeye hevesli ol-du¤unu fark etmiflti. Üniversiteye, lisedeykenplanlad›¤› gibi hukuk dal›nda bafllayan Salk, ön-ce ana branfl›n› kimyaya çevirdi ve daha fazlabilim dersi ald›. Bilim, ona istedi¤i alanlarda çal›fl-ma olana¤› veriyordu. Salk, hastal›klar ve bunla-r›n tedavisi üzerine çal›flmak istiyordu. Bu neden-le t›p fakültesine girmeye karar verdi. Salk’› polyoaraflt›rmas›na iten olay 1947’de gerçekleflti. ABD

Salg›n hastal›klar yüzy›llar boyunca insanl›¤›n enkorktu¤u fleyler aras›nda. Salg›nlar, yani birçokinsanda ayn› anda yo¤un ve ani hastal›kpatlamalar›, kentleri, bölgeleri hatta ülke ve k›talar›tehdit eden tehlikelerdi. Geçti¤imiz yüzy›llardaçiçek, veba ve difteri gibi hastal›klar›n salg›nlar› birçok insan›n ölmesine nedenolmufltu. Geçti¤imiz yüzy›l›n bafl›nda, 1916 y›l›nda insanlar›n korkusu,polyomiyelit, yani bizim çocuk felci dedi¤imiz, k›saca “polyo” denen hastal›kt›.O y›l Amerika Birleflik Devletleri, o güne dek yaflanan en büyük salg›nla karfl›karfl›ya kalm›flt›. Resmi rakamlara göre 27.000’den fazla insan polyo yüzündenfelçli kalm›fl, 7000’den fazla insan da bu hastal›ktan dolay› yaflam›n› yitirmiflti.Gerçek rakamlar›nsa aç›klanandan çok daha fazla oldu¤u söyleniyordu. Bukorkunç hastal›¤a çare bulacak kifli Jonas Salk olacakt›.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Çocuk Felcini Yenen AdamJonas Salk

bilimadami 3/9/05 7:10 PM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 37: Bilimi yaratanlar son

Ulusal Çocuk Felci Vakf›’n›n üyelerin-den bir olan ve bu hastal›k üzerineyürütülen çal›flmalar›n yöneticisi olanHarry Weaver, bu hastal›¤a birdenfazla virüsün neden oldu¤una kararvermiflti. Ama kaç virüsün bu hastal›k-tan sorumlu oldu¤unu kimse bilmiyor-du. Polyonun durdurulabilmesi için,önce bu hastal›¤a neden olan bütünvirüslerin tan›mlanmas› gerekiyordu.Weaver, bu virüslerin incelenmesinive her birinin tiplenmesini amaçla-yan bir proje bafllatmak istiyordu. Bu,uzun ve zahmetli bir iflti. Virüslerinhepsini tiplemek iki ya da üç y›l süre-bilirdi. Salk, Weaver’›n plan›n› dinle-dikten sonra bunun, kendisini en çokilgilendiren konular olan virüsler veba¤›fl›kl›k bilimi üzerinde çal›flmak içinharika bir olanak oldu¤unu düflündü.1949 ve 1951 y›llar› aras›nda Salk vearkadafllar› zahmetli bir ifl olan polyo-virüs tiplemesini tamamlad›lar. Virüsörnekleriyle 17.500 maymun üzerindebinlerce test gerçeklefltirmifl ve yakla-fl›k yüz de¤iflik polyovirüs tiplemifllerdi.1950’lerin bafl›nda çocuk felci salg›n-lar› en yüksek düzeye ulaflm›flt›. Salg›nlar›n her y›lgiderek artmas› insanlar› korkutuyordu. 1955 y›l›n-da insanlar üzerinde yap›lan çal›flmalar baflar›ylasonuçlan›nca, hastal›¤›n yenilgiye u¤rat›ld›¤› ilanedildi. Bu Jonas Salk’›n baflar›s›n›n onayland›¤› veinsanlar›n rahat bir soluk ald›¤› y›ld›. Birçok insan›

öldüren ya da sakat b›rakan hastal›¤a çare bu-lunmufltu. Salk’›n afl›s› ilerleyen y›llarda gelifltirildive a¤›zdan da al›nabilir çeflitleri yap›ld›. Salk, 1963y›l›nda kendi ad›n› verdi¤i “Jonas Salk BiyolojikÇal›flmalar Enstitüsü”nü kurdu. Çal›flmalar›n› ömrü-nün sonuna dek bu enstitüde sürdüren bilimada-m›, birçok kitap yazd›. Çal›flmalar› hakk›nda soru-lan sorulara flöyle yan›t veriyordu: “Kendimi birkahraman gibi hissetmiyorum, ama insanlar›n be-nim hakk›mda ne hissettiklerini biliyorum.”

Jonas Salk, 1995 y›l›nda yaflama veda etti. Sony›llar›nda bir baflka ölümcül hastal›k olan AIDSüzerine çal›fl›yordu.

Gökhan Tok

Kaynaklar:Sherrow, V., Jonas Salk, Çocuk Felci’nin Muhteflem Yenilgisi, Çev: Fa-

tih Özbay, Evrim Yay›nlar›, 2000http://www.achievement.org/autodoc/page/sal0bio-1

http://www.answers.com/topic/jonas-salkhttp://www.jsms.com/salkbio.htm

bilimadami 3/11/05 3:57 PM Page 37

Page 38: Bilimi yaratanlar son

Tam ad› Max Karl Ernst Ludwig Planck olan bi-liminsan›, 23 Nisan 1858 y›l›nda Almanya’n›n Kielkentinde dünyaya geldi. Babas›, anayasa hukukuprofesörü olan Julius Wilhelm, annesiyse EmmaPlanck’t›. Dokuz yafl›na geldi¤inde, o dönemdeMünih’in en gözde okullar›ndan biri olan Maximili-an Gymnasium’a girdi. Genç Planck, matemati-¤e ve fizi¤e, yan›s›ra müzi¤e de bu y›llarda meraksarm›flt›. Mezun olduktan sonra fizik alan›nda ça-l›flmaya karar verdiyse de, müzik yaflam›nda herzaman büyük önem tafl›d›. Çok iyi piyano çalanPlanck, en sevdi¤i besteciler olan Brahms veSchubert’in eserlerini çalmaktan büyük keyif al›r-d›. Planck’›n bu y›llarda do¤a sporlar›na, özelliklede da¤c›l›¤a merakl› oldu¤u da biliniyor.

Planck, 1874 y›l›nda Münih Üniversitesi’ne gir-di. Burada üç y›l ö¤renim gördükten sonra 1877y›l›nda Berlin Üniversitesi’ne geçti. Ünlü bilim insan-lar› Hermann Helmholtz ve Gustave Robert Kirc-hoff’un ö¤rencisi oldu. Bir söylentiye göre, Helm-holtz ona art›k fizikte bulunacak her fleyin bulun-du¤unu, bilimde ilerlemek istiyorsa baflka bir dalseçmesi gerekti¤ini söylemiflti. Planck’›n bu sözüdinlemedi¤ini ve daha 21 yafl›ndayken geri dön-dü¤ü Münih Üniversitesi’nde fizik alan›nda dokto-ra derecesi ald›¤›n› biliyoruz. 1880 - 1885 y›llar› ara-s›nda Münih Üniversitesi’nde ö¤retim üyesi olarakçal›flan Planck, 1885’te Kiel Üniversitesi’nde do-çent oldu. Bir süre sonra Berlin Üniversitesi’nin da-vetini kabul ederek buraya geçen fizikçi›, 1892 y›-

Bu y›l fizik y›l› olarak kutlan›yor. Gü-nümüzde fizi¤in, bilimin en ileri dal-lar›ndan biri olmas›n›n nedeni, geç-miflte yaflayan ve ola¤anüstü baflar›la-ra imza atan biliminsanlar›. MaxPlanck da onlardan biri. Nobel Ödü-lü’ne de lay›k görülen fizikçi, günü-müzde fizi¤in en önemli dallar›ndanbiri olarak kabul edilen kuantumfizi¤inin temelini atm›flt›.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Kuantumun Babas›Max Planck

bilimadami 4/11/05 7:26 PM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 39: Bilimi yaratanlar son

l›nda burada kuramsal fizik profesörü olacakt›.Planck, 1926 y›l›nda emekli oluncaya dek Ber-lin’de kald›. Kuramsal fizik alan›nda devrim niteli-¤inde çal›flmalara imza att›¤›n› söyleyebiliriz. Bu-nun en önemli nedenleri aras›nda o y›llarda ku-ramsal fizi¤in henüz bafll› bafl›na bir dal olarak dü-flünülmemesiydi. Daha lise y›llar›ndayken bile,enerji korunumuyla ilgili olan termodinami¤in bi-rinci yasas› onu etkiliyordu. Sonralar› termodinami-¤in ikinci yasas› olarak bilinen entropinin de temelbir do¤a yasas› oldu¤u fikrini benimsedi. Doktoratezinin konusunun temelini de entropi yasas› olufl-turuyordu. Bu yasalar, ayn› zamanda 1900 y›l›ndaortaya ataca¤› ve sonradan Planck sabiti ad›ylaan›lacak olan sabit say›y› bulmas›nda önemli roloynayacakt›.

Planck, kara cisim ›fl›n›m›n›, hâlâ esrar›n› koru-makta olan temel bir olay olarak önemli buldu.Alt› y›l boyunca üzerinde çal›flt›¤› bu olaya fizikselbir yorum getirmeye çal›flt›. Çal›flmas›, ›fl›n›m s›ra-s›nda enerjinin sürekli de¤il, paketçikler halindekesikli olarak sal›nd›¤›n› bulmas›yla sonuçland›.Planck, her biri belirli bir enerji miktar›n› içeren bupaketçiklere “kuantum” ad›n› verdi. Kuantum ku-ram›, ›fl›¤›n çok küçük paketçiklerden olufltu¤unuileri sürer. Foton olarak da adland›r›lan bu paket-çikler, hem parçac›k hem dalga özelli¤ine sahip-tir. Planck, 1900'de bu keflfi yapmas›na karfl›n,uzun süre kuantumlar›n gerçekli¤i hakk›nda kuflkuduydu. Daha sonra bunlar›n fizikte çok önemli biryeri oldu¤unu fark etti. Planck'›n 1918'de Nobelödülü almas›n› sa¤layan bu keflif, bugün modernfizi¤in bafllang›c› kabul edilir. Günümüzde de ku-

antum fizi¤i, biliminsanlar›n›n en çok ilgisini çekenkonulardan biri.

Prusya Bilimler Akademisi’nin bir üyesi olanPlanck, 1920 y›l›nda ‹ngiliz Kraliyet Cemiyeti’neyabanc› üye olarak seçildi. Çal›flmalar›n› iki ki-tapta toplayan Planck, 1928 y›l›nda alan›ndabaflar›l› olan biliminsanlar›na verilen Copley Ma-dalyas›’na lay›k görüldü. 1930-1937 y›llar› aras›n-da Almanya’da bilimsel çal›flmalar›n öncülü¤ü-nü yapan Kaiser Wilhelm Cemiyeti’nin baflkanl›-¤›n› yürüttü.

Max Planck, ‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda ya-flam›n›n en zor dönemini geçirdi. Bu y›llarda ül-kesi Almanya, Nazilerin bask›s› alt›ndayd›. Yurt-sever birisi olarak ülkesinden ayr›lmay› düflünme-yen Planck, s›k s›k Nazi yönetimiyle karfl› karfl›yageldi. 1944 y›l›nda küçük o¤lu Hitler’e suikast dü-zenledi¤i gerekçesiyle idama mahkum edildi.Büyük o¤lu da 1916’da cephede ölen Planckiçin bu, son derece üzücü bir durumdu. Yine1944 y›l›nda, Berlin’deki evinin bir bombard›-manda y›k›lmas› sonucunda bütün kitaplar›n› veözel notlar›n› kaybetti. Max Planck, savafltansonra Göttingen kentine yerleflti ve 1947 y›l›ndaburada öldü. Planck, kuramsal fizik alan›ndakiçal›flmalar›yla bir 盤›r açm›flt›. Bugün ad›, en bü-yük fizikçiler aras›nda an›l›yor.

Gökhan Tok

Kaynaklar:http://wwwchem.csustan.edu/chem3070/Raul1.htm

http://nobelprize.org/physics/laureates/1918/planck-bio.htmlhttp://66.102.9.104/search?q=cache:c22Htcncz2IJ:www.sonbo-

yut.net/UNLULER/Planck.htm+planck&hl=tr&lr=lang_tr

bilimadami 4/11/05 7:26 PM Page 37

Page 40: Bilimi yaratanlar son

Ünlü Danimarkal› biliminsan› Niels Bohr, 7 Ekim1885’te Kopenhag’da dünyaya geldi. Babas›, fiz-yoloji profesörü olan Christian Bohr, annesi EllenBohr’du. Genç Niels, ileride bir matematik profe-sörü olacak kardefli Harald’la birlikte büyüdü.1903 y›l›nda Gammelholm Gramer Okulu’ndanmezun olduktan sonra Kopenhag Üniversitesi’negirdi. Burada fizik ö¤renimi gören Bohr, 1909 y›l›n-da yüksek lisans, 1911 y›l›nda da doktora derece-lerini kazand›. Doktora konusu, metallerin elektronkuram› üzerineydi. Bu tezde, maddenin atomlardüzeyinde incelenmesinde klasik fizi¤in yetersizkald›¤›n› öne sürüyordu. Genç biliminsan› henüzö¤renciyken, ak›flkanlardaki yüzey gerilimlerininölçülmesi amac›yla, çok h›zl› ak›fl halindeki suyuntitreflimleri üzerine yapt›¤› deneyleriyle ve bu ko-nudaki kuramsal çözümleriyle Danimarka Kraliyet

Bilim Akademisi’nce bir alt›n madalyayla ödüllen-dirildi. Bohr, doktoras›n› tamamlad›ktan sonra ‹n-giltere’de Cambridge’e giderek bir süre çal›flma-lar›n› Cavendish Laboratuvar›’nda J.J. Thom-son’la birlikte yürüttü. Ne var ki Thomson’un kendiçal›flmalar›na yeterli ilgiyi göstermedi¤ini düflün-dü¤ü için, burslu oldu¤u bir y›ll›k sürenin son yar›-s›nda Manchester’a gitti ve burada Ernest Ruther-ford’un, atom yap›s›na iliflkin çal›flmalar yapangrubuna kat›ld›. Genç bilimci, burada, Ruther-ford’un bir süre önce öne sürdü¤ü atom çekirde-¤i modeli üzerine de çal›flt› . Rutherford, daha çokdeneylerle çal›flan biriydi, Bohr’sa iflin kuramsalyönüyle daha çok ilgileniyordu. Yine de bu, ikisi-nin ömür boyu sürecek dostlu¤una engel olmad›.Bohr, Max Planck, Albert Einstein gibi kuramsal fi-zikçilerin yeni gelifltirmifl oldu¤u kuantum fizi¤i kav-

Fizik, do¤a bilimlerinin temelinde yeralan bilim dallar›ndan biri. Bualandaki en büyük geliflmelerseyirminci yüzy›lda yafland›. Yirminciyüzy›lda fizikte at›lan belki de enbüyük ad›m, kuantum fizi¤inin ortayaç›kmas›yd›. Niels Bohr, bu kuram›ngünümüzdeki halini almas›n› sa¤layanfizikçilerden biri.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Fizikte Danimarkal› Bir SolukNiels Bohr

bilimadami 5/11/05 8:52 PM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 41: Bilimi yaratanlar son

ramlar›n› kullanarak, Rutherford’un modeline ka-rarl›l›k kazand›rd›.

Bohr, 1912 y›l›n›n yaz›nda Manchester’dan Ko-penhag’a döndü. Burada, niflanl›s› Margaret Nor-lund’la evlendi. 1913-1914 y›llar›nda KopenhagÜniversitesi’nde, 1914-1916 y›llar› aras›ndaysa ‹n-giltere’de, Manchester Victoria Üniversitesi’ndedersler verdi. Birinci Dünya Savafl›’n›n sürdü¤ü y›l-larda Danimarka tarafs›z bir ülkeydi. Bohr, bu sa-yede savafl y›llar›nda çal›flmalar›n› rahat sürdüre-bildi. 1916’da kuramsal fizik alan›nda profesörolan Bohr, Kopenhag Üniversitesi’nde, KuramsalFizik Enstitüsü’nü kurdu. 1921 y›l›nda çal›flmayabafllayan bu enstitünün baflkan› olan Bohr, ölün-ceye kadar bu görevini sürdürdü. Enstitü, kurulu-flundan k›sa bir süre sonra, birçok ülkeden gelenkuramsal fizikçilerin topland›¤› bir bilim yuvas›nadönüflmüfltü. George de Hevesy, Oskar Klein,Werner Heisenberg, Wolfgang Pauli, John Slatergibi fizi¤in birçok ünlü ismi s›k s›k Kopenhag’a ge-lip, enstitünün çal›flmalar›na katk›da bulunuyordu.Niels Bohr’un kuantum fizi¤i üzerine yapt›¤› bu ça-l›flmalar, 1922 y›l›nda ona Nobel Ödülü de kazan-d›rd›. ‹kinci Dünya Savafl› y›llar›na kadar Kopen-hag, hem Bohr’un hem de di¤er kuramsal fizikçi-lerin kuantum fizi¤ini sürekli gelifltirdikleri bir bilimmerkezi oldu. Ne var ki Avrupa’da h›zla yay›lansavafl, bir süre sonra Danimarka’y› da içine ala-cak ve bilimsel çal›flmalar› kesintiye u¤ratacakt›.Bohr, savafl y›llar›nda önce ‹sveç’e, oradan daAmerika’ya kaçt›.

Her ne kadar Bohr, 1945'e kadar Los Ala-mos'ta, atom bombas› üretmek amac›yla sürdü-rülen Manhattan Projesi'nde çal›flt›ysa da, nükle-er silahlar›n kontrol alt›na al›nmas› gerekti¤ini dü-

flünüyordu. Bu amaçla ABD Baflkan› Roosevelt ve‹ngiltere Baflbakan› Churcill’le görüflmeler yapt›ve atom hakk›ndaki bilgilerin baflka ülkelerle depaylafl›lmas› gerekti¤ini savundu. Savafltan sonra,atom enerjisinin bar›flç› kullan›m›n›n gelifltirilmesiniiçeren karar›n›, birçok yerde aç›klad›. 1957'de de”Bar›fl ‹çin Atom” ödülünü ald›. O¤lu Aage Bohrda büyük bir fizikçi oldu. O da 1975 Nobel FizikÖdülü’nü kazand›.

Yaflam›n›n son y›llar›nda moleküler biyolojiyede merak saran Bohr, 18 Kas›m 1962’de Kopen-hag’da yaflama gözlerini yumdu. Kuramsal fizi¤eyapt›¤› katk›lar› onu unutulmayacak biliminsanla-r›ndan biri yapt›.

Gökhan Tok

Kaynaklar:http://nobelprize.org/physics/laureates/1922/bohr-bio.html

http://www.atominsan.com/niels_bohr.htm

bilimadami 5/11/05 8:52 PM Page 37

Page 42: Bilimi yaratanlar son

Ernst August Friedrich Ruska, 25 Aral›k 1906’daAlmanya’n›n Heidelberg kentinde dünyaya gel-di. Babas› Profesör Julius Ruska, annesiyse Elisa-beth Merx Ruska’yd›. Yedi çocuklu bir ailenin be-flinci çocu¤u olarak büyüdü. Kalabal›k, ama bi-limle u¤raflan bir aile içinde büyüyen Ernst Ruskada o y›llarda gelecek yaflam› hakk›nda seçimleryapmaya bafllam›fl ve bilimle u¤raflmaya kararvermiflti. Gelece¤in buluflçusu, lise e¤itimindensonra, 1925 y›l›n›n sonbahar›nda Münih Teknik Üni-versitesi’nde elektronik okumaya bafllad›. Bura-daki e¤itimi iki y›l sürdü. ‹ki y›l sonra ö¤renimini sür-dürmek üzere Berlin’e geçti. Berlin Teknik Üniversi-tesi’nde ö¤renci oldu¤u y›llarda, bir yandan da odönemde Almanya’da ad› duyulmaya bafllam›flçeflitli sanayi kurulufllar›nda çal›fl›yordu. Ruska, ay-n› y›llarda üniversitenin Yüksek Voltaj Enstitü-

sü’nde Adolf Matthias yönetiminde vakum tekno-lojileri ve yüksek elektrik voltaj›yla ilgili çal›flmalaryapmaya bafllad›. Ernst Ruska’n›n yaflam›n›n dö-nüm noktas› belki de lisans e¤itimini bitirmesindensonra olmufltu. Doktoras›n› yapt›¤› s›rada dan›fl-man› Max Knoll’du. Knoll, Ernst Ruska’n›n hem da-n›flmanl›¤›n› yapm›fl hem de gelecekte NobelÖdülü’yle taçland›r›lacak bir çal›flmada ona eflliketmiflti. Bu y›llarda birlikte çal›flmalar yapan bu iki-li, Ruska’n›n elektronlar› kullanarak nesneleri gö-rüntülemeye olan merak› yüzünden bir elektronmikroskopunun ilk temellerini at›yorlard›. Ruska,1928-1929 y›llar› aras›nda sürdürdü¤ü bir çal›flmas›sonucunda bir bobinden geçirilen elektri¤in ne-den oldu¤u manyetik alan›n bir elektron mercekgibi davranaca¤›n› buldu. O zamana dek kullan›-lan mikroskoplar›n cismin görüntüsünü büyüterek

Biliminsanlar›, küçük cisimleri inceleyebil-mek için mikroskop kullan›rlar. Bir cismi de-falarca büyütebilen mikroskoplar uzun y›llar-d›r biliniyordu. Ne var ki çok daha küçük ci-simleri inceleyebilmek elektron mikroskopla-r›n›n bulunmas›ndan sonra mümkün oldu.Mikroskoplarda elektron demeti kullanarakcisimleri yüzlerce kat büyütmeyi ilk baflarankifli Alman mühendis Ernst Ruska’yd›.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Elektron Mikroskopunun MucidiErnst Ruska

bilimadami 6/10/05 6:35 PM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 43: Bilimi yaratanlar son

ayr›nt›lar› belirleme gücü, cismin üzerine düflürü-len ›fl›k demetlerinin dalga boyuyla ilintiliydi. Bu-nun üzerine Ruska, elektronlar›n cisim üzerine t›pk››fl›k gibi odaklan›p odaklanamayaca¤›n› incele-meye giriflti. 1920’li y›llarda elektronlar›n ›fl›¤›n dal-ga boyundan yüz bin kat daha k›sa dalga özellik-lerine sahip olduklar› kan›tlanm›flt›. Bütün bunlar›n›fl›¤›nda Ruska, 1931’de o zamana dek yap›lan ilkelektron mikroskopu olarak kabul edilen mikrosko-pu yapt›. Bilim dünyas›nda kimi zaman, elektronmikroskopunu bulan›n tek bir kifli olmad›¤›, zamaniçinde çeflitli kiflilerin de katk›lar›yla gelifltirildi¤i söy-lenir. Bununla birlikte 1931 y›l›nda yap›lan bu elek-tron mikroskopu, elektrondemetleri kullan›larak yap›-lan ilk makine olmas›ndanötürü tarihe geçti.

Ernst Ruska, ilk elektronmikroskopunu yapm›flt›. Bumikroskop, oldukça kabay-d› ve bir cismi yaln›zca 400kez büyütüyordu. Bununlabirlikte gelifltirilmeye aç›kt›.Bir araflt›rma enstitüsününbütçesi bu buluflu gelifltir-meye, bu konuda çok pa-ra harcamaya yetmedi¤iiçin Ruska çal›flmalar›n› özelflirketlerde sürdürme karar›ald›. 1936’yla 1939 aras›n-daki y›llarda mikroskopungelifltirilmesi sürdü ve dahaküçük cisimlerin gözlenebil-mesi mümkün oldu. O y›llar-

da Ernst Ruska’n›n kardefli Helmut Ruska da, bubuluflu t›bbi ve biyolojik çal›flmalarda gözlem yap-mak amac›yla kullanmaya bafllam›flt›. Elektronmikroskopunun bilimin çeflitli dallar›nda araflt›rmayapan insanlar için çok yararl› olabilece¤i anlafl›l-d›ktan sonra, bu çal›flmalar› yönlendirecek birElektron Mikroskopu Çal›flmalar› Enstitüsü kurulma-s›na karar verilmiflti. ‹kinci Dünya Savafl›’n›n son y›l-lar›na dek çal›flmalar›n› sürdüren bu enstitü, sava-fl›n sonlar›na do¤ru yaflanan bombard›manlarday›k›lm›flt›. ‹lk elektron mikroskoplar›n› böylece kay-beden Ruska ve çal›flma arkadafllar›, savafltansonra yeni elektron mikroskoplar› yaparak Ensti-

tü’yü yeniden canland›rd›-lar.

Ruska, 1955 y›l›ndan son-ra 1972’ye kadar uzun süreFritz Haber Enstitüsü’nün bafl-kanl›¤› görevini yürüttü. Ayn›y›llarda Berlin Üniversite-si’nde de elektron mikrosko-pisinin temel ilkeleri üzerinedersler veriyordu. Ernst Rus-ka, 1986 y›l›nda, Nobel FizikÖdülü’nü Gerd Binning veHeinrich Rohrer’le paylaflt›.Bu tarihten k›sa bir sonra,1988 y›l›nda yaflama gözleri-ni yumdu.

Gökhan Tok

http://ernst-ruska.biography.ms/ http://www.unl.edu/CMRAc-

fem/em.htmhttp://ernst.ruska.de/daten_e/mainfra-

me_e.html

Elektron mikroskopuyla görüntülenmifl sinek.

bilimadami 6/10/05 6:35 PM Page 37

Page 44: Bilimi yaratanlar son

Bedrich Hrozny, 6 May›s 1879’da AvusturyaMacaristan ‹mparatorlu¤u’nun Lysa nad Labemkentinde do¤du. Bugün Çek Cumhuriyeti s›n›rlar›içinde kalan o bölge, o dönemlerde Bohemyaolarak adland›r›l›yordu. Kolin ad›ndaki kasabadayaflad›¤› y›llarda ‹branice ve Arapça ö¤rendi. Bu-nu, Viyana Üniversitesi’nde ö¤rendi¤i diller izledi.Burada eski uygarl›klara ait, Akkadca, Aramca,Etiyopyaca, Sümerce ve Sanskritçe ö¤rendi. Bun-lar›n yan› s›ra Anadolu’da, Mezopotamya’da ve‹ran’da kullan›lan eski çivi yaz›s› dilleri üzerinde deçal›fl›yordu. Berlin Üniversitesi’nde do¤u uygarl›k-lar›n› da inceledi. Bedrich Hrozny, toplam 20 dil bi-liyordu.

Hrozny, 1904 y›l›nda henüz 25 yafl›ndayken Fi-listin’in kuzeyinde yap›lan kaz›lara kat›ld›. 1905 y›-

l›nda Viyana Üniversitesi’nde profesör oldu. 1919 -1952 y›llar› aras›ndaysa Prag’daki Karlova Üniver-sitesi’nde çivi yaz›s› araflt›rmas› ve eski do¤u tarihidersleri verdi.

Ça¤›m›zda Anadolu topraklar› üzerinde yap›-lan en önemli keflif, Ankara’n›n 150 km do¤usun-da bulunan Bo¤azköy’deki arflivlerin gün ›fl›¤›naç›kar›lmas›. 1906 y›l›ndan günümüze dek sürdürü-len Bo¤azköy kaz›lar›nda 30.000’in üzerinde çiziyaz›l› tablet ve tablet parças› bulundu. Bu tablet-lerin k›sa zamanda incelenmesi sayesinde, Hitituygarl›¤›n›n s›rlar› çözüldü ve baflkentlerinin Hattu-fla oldu¤u anlafl›ld›. Birinci Dünya Savafl› s›ras›ndaViyana’da Asuroloji profesörü olan BedrichHrozny, yapt›¤› araflt›rmalarda Hititçe’nin bir Hint-Avrupa dili oldu¤unu göstermeyi baflard›. Hitit-

Geçmifl uygarl›klar›, bize kalan eserleri yoluyla biliyoruz. Ka-z›bilimciler, topra¤›n alt›ndan ç›kard›klar› eserleri inceleyiponlar hakk›nda çeflitli görüfller ileri sürüyor, ne amaçl› kulla-n›lm›fl olabilece¤ini, kimlerin o eseri yapm›fl oldu¤unu tahminetmeye çal›fl›yorlar. Topraktan ç›kar›lan tarihi eserlerin yan›n-da eski uygarl›klardan bize kalan yaz›tlar, o uygarl›¤›n s›rlar›-n› çözmemize yard›mc› oluyor. Ne var ki bu yaz›tlar› okuya-bilmek için, o dili çözmek gerekiyor. ‹flte, Anadolu’nun en es-ki uygarl›klar›ndan biri olan Hititlerin dilini çözen kifli Bedrich Hrozny. BugünHititler hakk›nda bilinenlerin ö¤renilmesine Hrozny önayak olmufltu.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

Hitit Gizemini Çözen ‹nsanBedrich Hrozny

bilimadamihazi 7/8/05 11:12 AM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 45: Bilimi yaratanlar son

çe’nin çözülebilen ilkcümlesi flöyleydi:“Ninda an ezzateniwatarra ekutteni.” Bucümlenin anlam›ysaflöyleydi: “Ekme¤i yi-yeceksiniz ve suyuiçeceksiniz.” Cümle-nin ilk k›sm›ndaki “nin-da” ideogram›n›n(resim yaz›s›) Sümer-ce’de ekmek anla-m›na geldi¤i dahaeski zamanlardan be-ri biliniyordu. “Ezza” sözünü Hrozny, ‹ngilizce’deki“to eat” ve Almanca “essen” (yemek) fiilleriylekarfl›laflt›rd›. Cümlenin ikinci k›sm›ndaki “watar-ra”n›n temel ald›¤› “watar” sözünü de Hrozny, ‹n-gilizce “water”, Almanca “wasser” sözcükleriylekarfl›laflt›rd› ve Hititçede içmek anlam›na gelen“eku” fiilini Latince su anlam›na gelen “aqua”sözcü¤üyle karfl›laflt›rd›. Böylece Hititçe cümlelerilk kez anlaml› bir biçimde çevrilmifl oldu.Hrozny’nin bu bulufllar› bütün dünyada, bilim çev-relerinde önemli yank›lar buldu.

Hrozny, Hititçe’nin Hint Avrupa dil ailesindeyer ald›¤›n› ve Slav, ‹ran ve Kelt dilleriyle de akra-ba oldu¤unu gösterdi¤i bir çal›flma yay›mlad›.1915 y›l›nda yay›mlanan bu çal›flma, “Hititçe, Ya-p›s› ve Hint Avrupa Dilinden Oluflu” ad›n› tafl›yor-du. Ne var ki, bu çal›flma yay›mland›¤› ilk y›llardaçok tepki çekti, birçok elefltiri ald›. Ama Hrozny, birsüre sonra aralar›nda Hitit yasalar›n›n da bulundu-¤u çok say›daki belgeyi Almanca’ya çevirip1919’da “Bo¤azköy, Çivi Yaz›s› Metinleri, Trans-kripsiyon (çözümleme) Çeviri ve Yorum” ad› alt›n-da yay›mlad›. Bu, ileri sürdü¤ü tezlerin kan›tlan-mas› anlam›n› tafl›yordu.

Hrozny, 1925 y›l›nda Kültepe’de kaz› yapanÇek arkeologlara baflkanl›k etti. Bu kaz›lar sonu-cunda, kentin Asurlu tüccarlara ait oldu¤u dö-nemden kalma 1000 kadar tablet bulundu. Bubölgedeki eski Kanefl kentini de kazan Hrozny,kentin günlük yaflam›yla ilgili ipuçlar› elde etti. Ya-flam›n›n geri kalan y›llar›nda ç›kar›lan eski metinle-rin çözülmesi için çal›flt›. 1952 y›l›n›n 18 Aral›¤›nda

Prag’da yaflama gözlerini yumdu¤unda 73 yafl›n-dayd›.

Bedrich Hrozny’nin öncülük etti¤i çal›flmalaryaln›zca bir dilin baflka dillere çevrilmesi anlam›nagelmiyor. Hrozny, t›pk› Eski M›s›r uygarl›¤› gibi güç-lü, döneminin önde gelen devletlerinden birini,tarihin karanl›klar›nda unutuldu¤u yerden ç›kard›ve Anadolu’ya tarihini geri verdi. Hrozny, bugünAnadolu’daki uygarl›klar›n en eskilerinden biriolan Hitit uygarl›¤›n›n binlerce y›l sonra gönderdi-¤i bir elçi gibidir.

Gökhan Tok

http://hittites.biography.ms/http://bedrich-hrozny.biography.ms/

Alp, S., Hitit Ça¤›nda Anadolu, TÜB‹TAK Popüler Bilim Kitaplar›,2001

Bedrich Hrozny’nin kendi el yaz›s›ndan çal›flma notlar›bize çivi yaz›s›n› nas›l çözdü¤ünü gösteriyor.

Bedrich Hrozny Kültepe’de kaz› çal›flmalar›nda

bilimadamihazi 7/8/05 11:12 AM Page 37

Page 46: Bilimi yaratanlar son

Kaptan Cousteau’yu düflününce gözümüzünönüne, bafl›nda k›rm›z› beresi ve üzerinde dalg›ç k›-yafetleriyle kocaman gülümsemesi gelir. 11 Hazi-ran 1910 y›l›nda Fransa’n›n küçük bir kasabas›ndado¤an Cousteau, çocuklu¤undan beri denize me-rakl›yd›. Ortaokul y›llar›ndaysa makinelere meraksald›. 11 yafl›nda model vinç, 13 yafl›ndaysa pilleçal›flan bir araba yapt›. Anlayaca¤›n›z Kaptan Co-usteau da Bilim Çocuk Dergisi buluflçular› gibi gençbir buluflçuydu. Bu merak›, onun ileriki y›llarda deni-zalt› dünyas›n›n keflfedilmesinde çokönemli bir ayg›t yapmas›na yard›mc› ol-du. Ayn› yafllarda belgesel çekme mera-k› da bafllad› ve para biriktirerek kendisinebir kamera ald›.

Okul y›llar›nda yaramaz biri oldu¤u için ailesionu disipliniyle ünlü bir okula yollad›. Burada olduk-ça baflar›l› oldu ve mezun olunca deniz akademi-sine yaz›ld›. 1933 y›l›nda deniz akademisinden top-çu olarak mezun oldu ve deniz kuvvetlerinde çal›fl-maya bafllad›. Deniz akademisinde okumufl olsada, pilot olmak isteyen ve pilotluk e¤itimi almayabafllayan Cousteau’nun hayat›n› bir trafik kazas›de¤ifltirdi. ‹lgisi alan›n› gökyüzünden deniz alt›nakayd›rd› ve dalmaya bafllad›.

1942 y›l›nda mühendis arkadafl› Emile Gagnanile birlikte, sualt›nda soluk almay› kolaylaflt›ran bir

ayg›t (regülatör) gelifltirdi.Bu ayg›t sayesinde, sualt›-

na indirdikleri, içinde ba-

DO⁄ADA BU AYDO⁄ADA BU AY

Yaz mevsimi geldi, s›caklar iyice bast›rd›. Tatildesiniz ve sa-n›r›m ço¤unuz denizin keyfini ç›kar›yordur. Deniz deyinceakl›n›za ilk neler geliyor? Yüzmek, bal›klar, tekne, mercankayal›klar›, denizy›ld›zlar›? Peki Kaptan Cousteau ve gemisiCalypso deyince akl›n›za ilk ne geliyor? Deniz ve deniz canl›lar›? Do¤ayla ilgilibelgeseller izlemeyi seviyorsan›z ya da denizlerle ilgili araflt›rma yapm›flsan›zKaptan Cousteau’nun ismiyle mutlaka karfl›laflm›fls›n›zd›r. Kaptan Cousteau tambir deniz afl›¤›yd› ve hayat›n› denizlere ve deniz canl›lar›na adad›. Neler mi yap-t›? Onun deniz tutkusunu gelin bu yaz mevsiminde birlikte ö¤renelim.

Hayat›n› Denizlere ve Deniz Canl›lar›na Adad›:

Kaptan Cousteau

dogadatemmuz 7/9/05 11:08 AM Page 44

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 47: Bilimi yaratanlar son

s›nçl› hava bulunan bir tüptekihavay› soluyabildiler. Bu, büyükbir bulufltu. (Üstelik, bu ayg›t› biraraba karbüratöründen yap-m›fllard›!) Böylece, ilk kez s›k s›ksu yüzeyine ç›kmak zorunda kal-madan, sualt›nda özgürce dolafla-bildiler. K›saca, “SCUBA” (Self Contained Under-water Breathing Apparatus - Kendi Üzerinde Tafl›-nabilen Sualt›nda Soluma Ayg›t›) ad›yla an›lan bubulufl, dal›fl›n h›zla yayg›nlaflan bir spor haline gel-mesini sa¤lad›. Deniz kenar›nda tatil yap›yorsan›zçevrenize bir bak›n. Ne kadar çok SCUBA dal›flyapt›ran yer oldu¤unu fark edeceksiniz. KaptanCousteau, bu buluflu sayesinde deniz alt›nda da-ha fazla zaman geçirebilmeye bafllad›. Deniz can-l›lar›yla ilgili birçok araflt›rma yapabiliyor ve onlar›incelemek için yeteri kadar zaman ay›rabiliyordu.

Bir y›l sonra, Kaptan Cousteau ve iki arkadafl›,deniz alt›na olan sevgileri ve sürekli dalarak araflt›r-malar yapmalar› nedeniyle ‘Üç Silahflörler’ olarakan›lmaya bafllad›lar. Dald›klar› derinli¤i her seferin-de biraz daha art›rarak 500’e yak›n dal›fl yapt›lar.Bu dal›fllarda, dal›fl ayg›tlar›n› da iyice gelifltirdiler.SCUBA dal›fl ayg›t› tüm dünyada ilgi gördü ve tak-litleri yap›lmaya bafllad›. Bu s›rada Cousteau ve birarkadafl›n›n ‘Sessiz Dünya’ adl› kitaplar›n› yay›nlad›.Bu, ‹ngilizce olarak yay›mlanan denizalt›yla ilgili ilkkitapt›. 1956 y›l›nda Cousteau ‘Sessiz Dünya’ bel-geselini çekti ve bu belgesel uluslararas› CannesFilm Festivali’nde en iyi belgesel dal›nda ödül ald›.

Kaptan Cousteau’nun da aralar›nda bulundu-¤u bir ekip,1959 y›l›nda, ilk SCUBA kurssistemi ve sertifikasyonu olan “Dün-ya Sualt› Aktiviteleri Konfederasyo-nu”’nu kurdu.

Cousteau ve ekibi, 1962 y›l›n-da sualt›nda yaflam or-

tamlar› kurmak ve denemekiçin çal›flmalara bafllad›. Ekip-ten iki kifli, 7 gün boyunca 10

metre derinlikte kurduklar›Conshelf 1 adl› sualt› yasam ala-

n›nda yaflad›. Bas›nçl› hava ile do-lu olan Conshelf 1, araflt›rmac›lar›n su

yüzeyine hiç ç›kmadan, uzun süre boyunca sual-t›nda araflt›rma yapmalar›n› sa¤l›yordu. Araflt›rma-c›lar, çal›flmalar›n› tamamlad›ktan sonra, yemekyemek ve uyumak çin Conshelf 1’e dönüyorlard›.1963 y›l›nda ayn› çal›flma K›z›ldeniz’de de yap›ld›ve bu kez sekiz araflt›rmac› bir ay boyunca denizalt›ndaki bu özel yerde yaflad›lar.

Denizalt›n› inceledikçe, denizlerin ve denizdeyaflayan canl›lar›n karfl›laflt›¤› sorunlar›n fark›na va-ran Cousteau, 1973 y›l›nda Cousteau Derne¤i’nikurdu. Dernek, bu sorunlar› çözmek amac›yla hâlâçal›flmalar›n› sürdürüyor ve çeflitli ülkelerden300.000’den fazla üyesi var.

Kaptan Cousteau’yu daha iyi tan›d›k. Peki Tür-kiye’de denizler konusunda kimler neler yap›yor bi-liyor musunuz? Türkiye’de denizlerle ilgili araflt›rmayapan üç enstitü var: Orta Do¤u Teknik Üniversite-si, Dokuz Eylül Üniversitesi ve ‹stanbul ÜniversitesiDeniz Bilimleri Enstitüleri. Biz, sizlere Kaptan Cous-teau’yu tan›tt›k. Sizlerin de bizlere Türkiye’de deniz-ler konusunda çal›flan bir araflt›rmac›y› tan›tman›z›istiyoruz. Üç enstitüden size en yak›n olan›n› seçipburada çal›flan biliminsanlar›yla görüflün ve yapt›k-lar› çal›flmalar› anlatan k›sa bir yaz› haz›rlayarak bi-ze gönderin. Yaz›lar›n›zdan seçtiklerimizi önümüz-deki say›larda yay›nlayaca¤›z. Bekliyoruz!

Burcu Meltem Ar›kburcu.ar ik@dogadernegi .org

Kaynaklar: Cousteau Derne¤i www.cousteau.org

www.denizce.com

Sevgili Arkadafllar, do¤ayla ilgili sorular›n›z› ve yapt›¤›n›z çal›flmalar› bize yollayabilirsiniz. Gönderdiklerinizin baz›lar›na zaman zaman köflemizde yer verece¤iz. Mektuplar›n›z› ve e-postalar›n›z› bekliyoruz.

Adres: TÜB‹TAK Bilim Çocuk Dergisi Do¤aya Bu Ay Köflesi/Atatürk Bulvar›/No:221/Kavakl›dere/06100/Ankara/e-posta:[email protected]

Cousteau’nun gemisi “Calypso”.

dogadatemmuz 7/9/05 11:08 AM Page 45

Page 48: Bilimi yaratanlar son

Carl Edward Sagan, 9 Kas›m 1934’te NewYork’ta do¤du. Çocuklu¤undan beri y›ld›zlaramerakl› olan Sagan, Chicago Üniversitesi’nde fizike¤itimi gördü. 1954 y›l›nda üniversiteyi bitirdiktensonra e¤itimine devam eden Sagan, 1960 y›l›ndaastronomi ve astrofizik üzerine doktoralar›n› ta-mamlad›.

1962 y›l›nda Stanford Üniversitesi'nde Nobelödüllü Profesör Joshua Ledeberg’le çal›flmayabafllayan Sagan, buradaki çal›flmalar› s›ras›nda

dünyada yaflam›n, bizim gezegenimize özgü ba-sit organik bilefliklerden do¤du¤unu kan›tlamayagiriflti. 1963–68 y›llar› aras›nda Harvard ÜniversitesiAstronomi Bölümü’nde çal›flan Carl Sagan, ard›n-dan Cornell Üniversitesi'ne tafl›nd›. Burada 1971 y›-l›ndan itibaren Günefl Sistemi’ndeki gezegenlerininsans›z uzay araçlar›yla keflfedilmeleri projelerinekat›ld›. Mariner, Pioneer ve Voyager gibi uzayaraçlar›n›n kullan›ld›¤› görevlerde Venüs, Mars gi-bi gezegenlerin do¤as› hakk›nda bugün bildi¤imiz

Ça¤dafl biliminsanlar› aras›ndaçal›flmalar› en çok bilinen vetan›nanlardan biri ABD’li Carl Sagan.Bunun en önemli nedeni, yaflam›boyunca bilimi genifl kitlelere yaymakiçin gösterdi¤i çabalar. Bir gökbilimciolan Sagan, bilimin birçok dal›ndapopüler kitaplar yazmakla kalmad›,çeflitli e¤itim programlar›ndantelevizyon dizilerine kadar bilimselbirçok çal›flmaya da imza att›.Bilimkurguyla da ilgilenen Sagan’›nkitaplar›ndan biri sinemaya da uyarland›. Dünyan›n bilimle ayd›nland›¤›n›düflünen yazar›n birçok kitab› dilimize de çevrildi.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

BBiilliimmiinn IIflfl››¤¤››CCaarrll SSaaggaann

bilimadamihazi 8/10/05 10:38 AM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 49: Bilimi yaratanlar son

bilgilerin elde edil-mesine öncülük et-ti. Voyager uzayarac›na yerlefltirilenve dünyad›fl› bir ya-flam formuyla karfl›-lafl›lmas› durumun-da onlara dünyay›anlatacak bir metalplaka haz›rlanmas›düflüncesi de onaaitti.

Sagan, yaflam›boyunca Dünya d›-fl›nda bir uygarl›klailetiflim kurulabilme-sinin yollar›n› arad›.Bunun için birçokaraflt›rmac›yla ortakçal›flarak SETI proje-sini güçlendirdi vehep destek oldu.Yaln›zca bir uygarl›-¤› aramakla de¤il,ayn› zamanda Dün-ya'daki yaflam›n kö-kenini aramakla dailgilendi ve bu konuda kitaplar yazd›. Dünya'dakiyaflam›n kökeni ve Dünya d›fl›nda bir yaflam›n olu-flabilmesiyle ilgili çal›flmalar› yeni bir bilim dal›n›oluflturdu: astrobiyoloji.

Sagan, dünyad›fl› yaflam konusundaki fikirleriniflu sözlerle anlat›yor: “Dünyad›fl› yaflam, özelliklede dünyad›fl› zekâ aray›fl› çocuklu¤umdan beriçok ilgili oldu¤um bir konu. Bu fikir beni öylesineetkiledi ki, meslek yaflam›mda en büyük hevesleçal›flt›¤›m alanlar, yak›n gezegenlere uzay arac›gönderilmesi projeleri ve radyo dalgalar›yla dün-yad›fl› zekâ arama çal›flmalar› oldu. Bu projeler-den olumlu sonuç al›nabilse, insanl›k tarihinde birdönüm noktas› yaflanm›fl olacakt›. Ancak bu öy-lesine tart›flmal› bir konu ki, do¤ru olup olmad›¤›n›belirleyebilmek, kesinli¤inden emin olmak içinstandartlar› çok yüksek tutmak zorunday›z.”

Pulitzer Ödüllü Carl Sagan’›n ‹ngilizce olarakbas›lm›fl bilim kitaplar› aras›nda en genifl okuyucu

kitlesine ulaflm›fl olan› “Kozmos” ad›n› tafl›yor. Tele-vizyon dizisi olarak da yay›mlanan, Emmy ve Pea-body gibi ödüller de alan Kozmos, o güne kadar-ki televizyon yay›mc›l›¤› tarihinde en çok izleyicibulmufl dizi oldu. Bu dizi, 60 ülkede 500 milyondanfazla insan taraf›ndan izlendi. Bunlar›n yan› s›ra ençok satan kitaplar listesinde yer alm›fl birçok kitaponun imzas›n› tafl›yor.

Sagan, 1996 y›l›nda, 62 yafl›nda öldü¤ünde ar-d›nda yüzlerce bilimsel makale, birçok kitap, tele-vizyon dizisi ve film b›rakm›flt›. Carl Sagan’a göre“bilim asla tamamlanmam›flt›r” ve Dünyam›z› soru-lar›m›z›n cesareti ve yan›tlar›m›z›n derinli¤iyleönemli k›lar›z. Ad› bir gökcismine de verilen Sagan,ça¤›m›z biliminin en seçkin adlar›ndan biriydi.

Gökhan Tok

Kaynaklar:http://www.planetary.org/html/society/tributes/

http://www.answers.com/topic/carl-saganhttp://www.american-buddha.com/sagan.bio.htm

Bilimin birçok dal›nda popülerçal›flmalar yapan Carl SaganM›s›r’da Rosetta tafl›yla birlikte.

bilimadamihazi 8/10/05 10:38 AM Page 37

Page 50: Bilimi yaratanlar son

Enrico Fermi, 29 Eylül 1901'de Roma'da do¤-du. Babas› polis flefi Alberto Fermi, annesi ‹dade Gattis’ti. Enrico, üç kardeflin en küçü¤üydü.Onun, matematik ve fizi¤e olan yetene¤ini ilkkeflfeden ve destekleyen babas›n›n arkadaflla-r›ndan A.Amidei oldu. Özel yetenekleri nede-niyle “harika çocuk” olarak an›lan Fermi, fizikçiolmaya lise y›llar›nda karar verdi. 1918'de PisaÜniversitesi’nin bursunu kazand›. Pisa Üniversite-si’nde 4 y›l kald›ktan sonra 1922'de ProfesörPuccianti'den doktoras›n› ald›. X-›fl›nlar› konu-

sunda yapt›¤› doktoras›n› tamamlad›¤›nda he-nüz 21 yafl›ndayd›. K›sa bir süre Roma’da kald›k-tan sonra, 1923'te ‹talyan hükümetinden burskazand› ve Göttingen'de Profesör Max Born'labirkaç ay birlikte çal›flt›. Sonraki y›llarda yapa-ca¤› çal›flmalarda Born’un bilimsel görüfllerin-den çokça yararlanacakt›. Rockefeller bursuy-la 1924'te Leyden'e Paul Ehrenfest'le birlikteçal›flmaya gitti. Ayn› y›l Floransa Üniversite-si’nde matematiksel fizik dersleri vermek için‹talya'ya döndü.

‹talyan as›ll› ABD’libiliminsan› Enrico Fermi,nükleer ça¤›n en büyükfizikçilerinden biri olarakkabul ediliyor. Temel(atomalt›) parçac›klara, yaniproton, nötron ve elektronailiflkin birçok olgununaç›klamas›n› olanakl› k›lanistatisti¤i gelifltirmifl, nötronetkisiyle oluflan radyoaktifli¤i bulmufl ve ilk kontrollü zincirleme nükleertepkimelerin gerçeklefltirilmesinde önemli rol oynam›flt›. Bugün Fermi’ninad›na, ABD Enerji Bakanl›¤›’nca verilen bir ödül de bulunuyor.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

AAttoommllaarrllaa OOyynnaayyaann AAddaammEEnnrriiccoo FFeerrmmii

bilimadamihazi 9/9/05 2:00 PM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 51: Bilimi yaratanlar son

1926'da “Fermi istatisti¤i” olarak bilinen istatis-ti¤i gelifltirdi. ‹deal gazlar›n davran›fl› üzerine yaz-d›¤› bir makalesinin dikkatleri çekmesinin ard›n-dan Fermi, 1927'de Roma Üniversitesi’nde kuram-sal fizik profesörü oldu. Bu görevini, Mussolini yö-netiminden kaç›p Amerika'ya göç edinceye ka-dar sürdürecekti. 1928’de Laura Capon’la evlen-di ve bu evlili¤inden iki çocu¤u oldu.

Roma'daki ilk y›llar›nda, daha çok elektro-manyetik problemlerin çözümü üzerinde çal›flt›.Fakat as›l ilerlemeyi, atom çekirde¤i üzerinde ça-l›flt›¤› s›rada kaydetti. 1934'de beta bozunumu ku-ram›n› gelifltirdi. Beta bozunumu kuram›, baz› ka-rars›z atom çekirdeklerinin fazla enerjilerini kendi-liklerinden yitirmeleriyle ortaya ç›kan parçalanmasüreçlerini ele al›r. Curie ve Joliot'un yapay rad-yasyonu keflfinden sonra, nötron bombard›man›-na tutulan hemen her elementin nükleer dönü-flüm geçirdi¤ini keflfetti. Bu araflt›rma, yavafl nöt-ronlar›n ve nükleer fisyonun (çekirdek parçalan-mas›) keflfine ve o zamana kadar bilinenlerdenfarkl› elementlerin bulunmas›na da yol açt›.

Fermi, 1938'de nötronlar konusunda tart›flma-s›z en iyiydi. Yavafl nötronlar›n yaratt›¤› radyasyonve nükleer enerji alan›ndaki çal›flmalar›ndan do-lay› 1938'de Nobel Fizik Ödülü’nü ald›. Ard›ndan

ülkesinden kaçt› ve çal›flmalar›na Amerika'da de-vam etti. Amerika'ya var›fl›ndan hemen sonra Co-lumbia Üniversitesi’ne fizik profesörü olarak atan-d›. Otto Hahn ve Fritz Strassmann'in 1939'un baflla-r›nda fisyonu keflfinden sonra, ikincil nötronlar›nyay›lma ve zincirleme tepkime olas›l›¤›n› hesapla-d›. Bu çal›flmalar›na büyük bir istekle devam ettive birçok deneyden sonra kontrol alt›nda ilk zin-cirleme tepkimeyi gerçeklefltirdi. Bundan sonraatom bombas› yap›m›ndaki sorunlar›n afl›lmas›n-da önemli rol oynad›.

Fermi, 1944'de Amerikan vatandafl› oldu. ‹kin-ci Dünya Savafl›’ndan sonra Chicago Üniversite-si’nin profesörlük teklifini kabul etti ve nükleer ça-l›flmalar›n› ölümüne kadar burada sürdürdü. Çal›fl-malar›nda a¤›rl›¤›, yüksek enerji fizi¤ine verdi. Fer-mi, yaflam›n›n son y›llar›n› kozmik ›fl›nlar›n kayna¤›-n› araflt›rmakla geçirdi. Sonunda kozmik ›fl›nlar›nçok büyük enerji kaynaklar› oldu¤unu gösterenbir kuram gelifltirdi. Bofl zamanlar›nda yürüme, t›r-manma ve k›fl sporlar›yla u¤raflmay› seven Fermi,29 Kas›m 1954'de Chicago'da öldü.

Gökhan Tok

Kaynaklar:http://nobelprize.org/physics/laureates/1938/fermi-bio.html

bilimadamihazi 9/9/05 2:00 PM Page 37

Page 52: Bilimi yaratanlar son

Stephen William Hawking, ‹kinci Dünya Sa-vafl›’n›n en yo¤un döneminde, 8 Ocak 1942’deOxford’da do¤du. Bu tarih, ayn› zamanda Ga-lileo Galilei’nin üç yüzüncü ölüm y›ldönümüy-dü. Ailesinin evi Londra’da olmas›na karfl›n, sa-vafl y›llar›nda Oxford güvenli bir bölge kabuledildi¤i için buraya tafl›nm›fllard›. Sekiz yafl›nageldi¤inde ailesi Londra yak›nlar›ndaki St. Al-bans’a tafl›nd›. Hawking birkaç y›l içinde bura-daki St. Albans Okulu’nda e¤itimine bafllaya-cakt›. Bunu Oxford Koleji’ndeki y›llar izledi. ‹ler-leyen y›llarda, babas›n›n t›p okumas› iste¤inekarfl›l›k, Stephen Hawking matematik okumak

istiyordu. Ne var ki okulunda matematik bölü-mü yoktu. Bu da onun fizik e¤itimine yönelmesi-ne neden olacakt›. Üç y›l içinde, kendi anlay›fl›-na göre çok da fazla çal›flmadan, do¤a bilim-lerinde birinci s›n›f onur derecesi kazanacakt›.

Üniversite yaflam› için Hawking, dönemin engözde okullar›ndan biri olan Cambridge Üniver-sitesi’ne gitti. Buras› Hawking’in evrenbilim üze-rine çal›flmaya bafllad›¤› yerdi. Dan›flmanl›¤›n›yapan Denis Sciema, onun oldukça yeteneklibir ö¤renci oldu¤unu düflünüyordu. Bununlabirlikte Hawking, okulun koflullar›na uymak içineskisine göre daha çok çal›flmas› gerekti¤ini

Bilimde dünyaca ünlü biri olabilmek içingerçekten büyük ifller baflarmak gerekir.Yaln›zca biliminsanlar›n›n de¤il, s›radaninsanlar›n da bildi¤i biri olmak, çokçal›flman›n sonucudur. ‹ngiliz fizikçi StephenHawking de, tüm insanl›¤›n evrene bak›fl›n›de¤ifltiren, devrimci düflünceler ortaya atanbir kifli. Evrenin sonsuz varl›¤›n›anlayabilmek için çal›flmalar yapanHawking, günümüzün en önemlifizikçilerinden biri olarak kabul ediliyor.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

EEvvrreennddee DDoollaaflflaann AAddaammSStteepphheenn HHaawwkkiinngg

bilimadamihazi 10/10/05 10:36 AM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 53: Bilimi yaratanlar son

görüyordu. Ne var ki Cambridge’dekiy›llar›, ayn› zamanda onu gelecektetekerlekli sandalyeye mahkum ede-cek hastal›¤›n›n bafllad›¤› y›llard›. Mo-tor nöron bozuklu¤u olarak tan›nanhastal›¤› yüzünden Hawking’de giderekartan felç bafllayacakt›. Öyle ki, hastal›-¤›n›n ilk döneminde doktorlar onun uzunyaflayamayaca¤›n› düflünmeye bafllam›fllard›.Bu düflünce, Hawking’de bafllang›çta moralbozuklu¤una yol açt›ysa da, kendisini çal›flma-lar›na vererek kötü düflüncelerden uzaklafl-t›.1963 y›l›nda, ileride evlenece¤i Jane Wilde’latan›flt›. 1966 y›l›nda doktoras›n› tamamlayanHawking, önce araflt›rma asistan›, ilerleyen dö-nemde de Gonville and Caius Koleji’nde yar-d›mc› profesör oldu. 1960’l› y›llarda, evrenin or-taya ç›k›fl› çok konuflulan konular aras›ndayd›.Biliminsanlar›, evrenin sürekli geniflledi¤ini düflü-nüyor ancak bafllang›çta nas›l olufltu¤unu bile-miyorlard›. Hawking, çal›flmalar›n›n sonunda ev-renin sonsuz yo¤unluktaki tek bir noktadan olufl-mufl olabilece¤i sonucuna vard› ve bu fikriniLondra Üniversitesi’ndeki ünlü fizikçi Roger Pen-rose’a açt›. ‹ki fizikçi, birlikte çal›flarak AlbertEinstein’›n görelilik kuram›yla uyuflan kendi ku-ramlar›n› ortaya koydular. Bu, ileride “büyükpatlama” olarak an›lacak kuramd›. Hawking,bu kuram›n›n ard›ndan “zaman›n da bir bafllan-g›c› oldu¤unu gösterdim” diyecekti. ‹leride bu

fikirlerini anlatt›¤› kitab› “Zaman›n K›saTarihi” tüm dünyada dokuz milyondanfazla satacak ve en çok satan kitap-lar aras›na giren ilk bilimsel kitap ola-cakt›. Hawking, ayn› dönemlerde

evrenin gizemli cisimleri karadelikler üzerinede çal›fl›yordu. Karadeliklerin yap›s›n› ortaya ko-yan fizikçi, bu yolla evrenin bilinmeyen yap›s›hakk›nda birçok bilgiyi a盤a ç›kard› ve bugün-kü evrenbilim çal›flmalar›n›n yeniden flekillen-mesine neden oldu. Yetmiflli ve seksenli y›llardaart›k hastal›¤› çok ilerledi¤i için tekerlekli san-dalyeye ba¤›ml› yafl›yor ve çevresindekilerle ile-tiflim kurmas›n› sa¤layan bir bilgisayar kullan›-yordu. Bu dönem, görüfllerini popüler bir dilleaktararak onlar› milyonlarla paylaflt›¤›, tan›nanve sevilen bir fizikçi oldu¤u y›llard›.

‹ki kez evlenen Hawking’in üç çocu¤u ve birde torunu var. Evrenin yap›s› üzerine çal›flmala-r›n› halen sürdüren ünlü fizikçi, birçok ödüle lay›kgörüldü. 12 onur derecesi bulunan Hawking, ‹n-giltere Kraliyet Cemiyeti’nin ve Amerikan Bilim-ler Akademisi’nin de üyesi.

Gökhan Tok

Kaynaklar:http://www.hawking.org.uk/text/about/about.html

http://www-groups.dcs.st-and.ac.uk/~history/Mathematicians/Hawking.html

Bir grup araflt›rmac›ve Bill Gates Haw-king’le birlikte.

Hawking’in yan›ndaki kifli, b‹r baflkaevrenbilimci olan George Smoot.

bilimadamihazi 10/10/05 10:36 AM Page 37

Page 54: Bilimi yaratanlar son

Rosalind Elsie Franklin, 25 Temmuz 1920’deLondra’da dünyaya geldi. O dönemde ‹ngilte-re’de bulunan k›z okullar› içinde fizik ve kimya e¤i-timi veren nadir okullardan birinde çal›flkanl›¤› vebilgisiyle ön plana ç›k›yordu. Rosalind, onbefl yafl›-na geldi¤inde gelecekte ne olaca¤›yla ilgili fikrikesinleflmiflti art›k: O, bir bilimkad›n› olmak istiyordu.Ne var ki bu duruma engel olabilecek ilk kifli baba-s›yd›. Babas›, k›z›n›n yüksekokula gitmesine karfl›yd›.K›z›n› okutmak yerine onun, yard›m kurulufllar› içinçal›flan bir sosyal güvenlik uzman› olmas› gerekti¤i-ni düflünüyordu. Ne var ki k›z›n›n ›srarlar›na dayana-mayacak ve yumuflayacakt›. Babas›n›n okumas›için izin vermesinin ard›ndan Rosalind Franklin,

1938 y›l›nda Cambridge’de bulunan NewnhamKoleji’ne girdi. Burada fiziksel kimya ö¤renimini ta-mamlad›ktan sonra 1941’de mezun oldu.

Okuldan mezun oldu¤unda ifl yaflam› onubekliyordu. Mezun oldu¤u 1941 y›l›nda okulununmezunlar derne¤inde çal›flt›ysa da bir y›l sonraburadan ayr›l›p ‹ngiliz Kömür De¤erlendirme Arafl-t›rmalar› Birli¤i’ne girdi. Burada kömürün so¤urmaözelliklerine iliflkin çal›flmalarda yer ald›. Kömür vegrafitin mikro yap›lar›na iliflkin çal›flmalar› sonra-dan yapaca¤› doktoras›n›n temelini oluflturuyor-du. Çal›flmalar›n› titizlikle sürdürdü ve 1945’teCambrigde Üniversitesi’nden fiziksel kimya dal›n-da doktora derecesi ald›.

Genetik çal›flmalar›, yüzy›l›m›za damgas›n›vuran bilimsel geliflmeler aras›nda. Bugünbiliyoruz ki bu çal›flmalar›n temelini olufl-turan ve DNA denen nükleik asit molekül-leri büyük önem tafl›yor. Bugün ansiklope-dileri açt›¤›n›zda DNA’y› keflfeden insan-lar olarak karfl›n›za a¤›rl›kl› olarak JamesWatson ve Francis Crick’in adlar› gelir.Oysa genetik alan›ndaki çal›flmalar›ylaonlara yol açan öncü bir kad›n vard›:Rosalind Franklin.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

YYaaflflaamm››nn SS››rrrr››nn›› ÇÇöözzeenn KKaadd››nnRRoossaalliinndd FFrraannkklliinn

bilimadamihazi 11/9/05 3:11 PM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 55: Bilimi yaratanlar son

Avrupa’da ‹kinci Dünya Savafl› so-na ermifl, y›k›m dolu günlerin ard›ndanbilimsel çal›flmalar yeniden h›z kazan-maya bafllam›flt›. Rosalind Franklin,Cambridge’te geçirdi¤i y›llar›n ard›ndangeldi¤i Fransa’da, çok üretken üç y›l ge-çirecekti. 1947 - 1950 y›llar› aras›nda Paris’te,Jacques Mering’le birlikte Devlet Kimya Hizmetle-ri Merkez Laboratuvar›’nda X ›fl›nlar› k›r›n›m› yönte-mi üzerinde çal›flt›. Bu yöntemle, bir maddeninatomlar›na X ›fl›nlar› kullanarak bakt›¤›n›zda onla-r›n kristal yap›s›n› görebiliyordunuz. Bu çal›flmalar›netkisiyle, ›s›t›lan karbonlarda grafit oluflumundankaynaklanan yap›sal de¤ifliklikleri araflt›rarak kokkömürü sanayii ve atom teknolojisi aç›s›ndan de-¤erli bulgular elde etti.

Rosalind Franklin, 1951’de yeniden ‹ngilte-re’ye döndü. Londra’da Kings College’a ba¤l› la-boratuvarlarda John Rendall’la birlikte çal›flacak-t›. Burada, ileride Nobel Ödülü alacak MauriceWilkins’le tan›flt›. Her ikisi de DNA üzerinde çal›fl-malar›na karfl›n iki ayr› ekipte, iki ayr› proje üzerineçal›fl›yorlard›. John Randall, Franklin’e DNA üzerin-de çal›flmas›n› söylemiflti. Genç bilimkad›n›, bura-da Fransa’da ö¤rendi¤i X ›fl›nlar› k›r›n›m yönteminikullanarak DNA’n›n yo¤unlu¤unu, sarmal biçiminive baflka önemli özelliklerini saptad›.1951’den1953’e dek süren çal›flmalar› s›ras›nda RosalindFranklin’in konumu, erkek meslektafllar›n›n yan›n-da sönük kalm›flt›. O dönemde kad›n bilimcilerinçok fazla ön plana ç›kmamas›, önemli ölçüde er-

keklerin kad›nlara önyarg›ylabakmas›ndan kaynaklan›yor-du. DNA sarmal›na iliflkin çal›fl-malar›ndan yararlanan ve buçal›flmalar›yla Nobel Ödülüalan James Watson veFrancis Crick, çal›flmalar›naöncülük eden kifli olanFranklin’den çok Wilkins’inad›n› an›yorlard›.

Rosalind Franklin, 1953 - 1958y›llar› aras›nda çal›flmalar›n› Londra’dakiBirckbeck Laboratuvarlar›’nda sürdürdü. Burada-ki çal›flmalar› s›ras›nda art›k kömür üzerinde yapt›-¤› çal›flmalar› tamamlam›flt›. Yeni görev yerindeFranklin, tütün mozaik virüsünün moleküler yap›s›-n› inceliyordu. Bu virüsteki ribonükleik asitin (RNA),virüsün ortas›ndaki bofllukta de¤il, protein bölümüiçinde bulundu¤unu ve geliflmifl canl›lar›nDNA’s›nda oldu¤u gibi ikili de¤il, tek kollu sarmaloldu¤unu gösteren çal›flmalara kat›ld›.

1956 y›l›n›n yaz aylar›nda Rosalind Franklin kan-ser oldu¤unu ö¤rendi. ‹ki y›ldan k›sa bir sürede,1958 y›l›n›n 16 Nisan’›nda, henüz 37 yafl›ndaykenyaflama gözlerini yumdu. 1962 y›l›nda Watson,Crick ve Wilkins DNA çal›flmalar›ndan dolay› NobelÖdülü al›rlarken Franklin’in ad› bile an›lmad›. Buna,kimi çevreler ölmüfl kiflilerin ödüle aday gösterile-meyece¤i nedenini gösterdiler, kimileriyseFranklin’in hakk›n›n yenildi¤ini söyledi. Her ne olur-sa olsun bugün bilim çevreleri, DNA çal›flmalar›üzerinde Rosalind Franklin’in önemli katk›lar› oldu-¤unu ve öncü çal›flmalar yapt›¤›n› kabul ediyor.

Gökhan Tok

Kaynak:http://www.accessexcellence.org/RC/AB/BC/Rosalind_Franklin.html

Rosalind Franklin’in 1953 y›l›nda çekti¤i bu fo-to¤raf DNA’n›n yap›s›n›n çözümlenmesi aç›s›n-dan büyük önem tafl›r.

Page 56: Bilimi yaratanlar son

James Clerk Maxwell, 13 Haziran 1831’de ‹s-koçya’n›n Edinburgh kentinde dünyaya geldi. Ün-lü avukat John Clerk’ün tek çocu¤uydu. Annesiy-se o henüz sekiz yafl›ndayken yaflama veda etmifl-ti. Maxwell, ö¤renimine Edinburgh Akademisi’ndebafllad›. 1845 y›l›nda 14 yafl›ndayken, ilk bilimselmakalesini yazm›flt›. Makale, çiviler ve iplik arac›l›-¤›yla çizilebilen oval e¤riler üzerineydi. Bunu, y›llariçinde yazd›¤› baflka makaleler de izledi. GençMaxwell, do¤a felsefesi üzerine de çal›fl›yor, bilim-de parlak bir ö¤renci oldu¤unu gösteriyordu.

Maxwell, 1854 y›l›nda matematik bölümündenbaflar›yla mezun oldu. Diplomas›n› s›n›f ikincisi ola-

rak alm›flt›. Okul y›llar›nda yazd›¤› makalelerden bi-ri, esneklik kuram›n›n temellerini oluflturuyordu.Geometrik optik alan›nda yazd›¤› bir baflka maka-leyse “bal›k gözü” denen merceklerin bulunmas›-na yol açacak ilkeleri içeriyordu.

Mezuniyetini izleyen 1855 y›l›nda Trinity Colle-ge'da ö¤retim üyesi olan Maxwell, babas›n›n sa¤-l›¤›n›n bozulmas› üzerine ‹skoçya'ya döndü. Ertesi y›lAberdeen’deki Marischal College’da do¤a felse-fesi profesörü oldu.

Maxwell’in üzerinde çal›flt›¤› ilk konulardan biri,Satürn gezegeninin halkalar›yd›. Halkalar›n tama-men s›v› ya da kat› olamayaca¤›n› ileri sürüyordu.

Ça¤›m›z›n en büyük fizikçilerinden biriJames Clerk Maxwell.Elektromanyetizma kuram›n› gelifltirenbilimci, modern fizi¤i etkileyen büyükisimlerden biri. Ad› Einstein, Newtongibi bilimin öncüleri aras›nda an›lanMaxwell, fizi¤e yapt›¤› katk›lardan dolay›unutulmaz isimlerden biri oldu.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

FFiizziikkttee BBüüyyüükk BBiirr‹‹ssiimmJJaammeess CClleerrkkMMaaxxwweellll

bilimadamiaral 12/6/05 4:40 PM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 57: Bilimi yaratanlar son

Bu çal›flmas›, ona 1859 y›l›nda Cambridge Üniversi-tesi’nin verdi¤i Adam Ödülü’nü kazand›rd›. Ayn› y›l-larda renklerin alg›lanmas›, renk körlü¤ü ve renklifoto¤raf›n temelleri üzerine de çal›fl›yordu.

1860'ta Marischal College ile Aberdeen'dekiKing's College'in birlefltirilerek Aberdeen Üniversite-si’ne dönüfltürülmesi s›ras›nda kadrosuzluk nede-niyle görevinden ayr›lmak zorunda kalan Maxwell,Edinburgh Üniversitesi’ne baflvurdu. Bu baflvuru-dan sonuç alamay›nca Londra’daki King’s Colle-ge'da do¤a felsefesi profesörlü¤ünü kabul ederek‹skoçya’dan ayr›ld›. Bu görevde kald›¤› befl y›l Max-well'in en verimli dönemini oluflturdu. Maxwell, enönemli çal›flmalar›n› elektromanyetizma üzerineyapt›. Elektromanyetik ve elektrostatik birimler ara-s›ndaki oran› ölçerek bu oran›n, gelifltirdi¤i elektro-manyetizma kuram›n›n öngörüsüne uygun olarak,›fl›k h›z›na eflit oldu¤unu gösterdi.

1861'de ‹ngiltere Kraliyet Toplulu¤u üyeli¤ineseçildi. Bilimsel araflt›rmaya daha çok zaman ay›-rabilmek amac›yla King’s College'daki görevindenayr›larak ‹skoçya'daki malikânesine çekilen Max-well, alt› y›l boyunca elektromanyetizma kuram›üzerindeki ünlü yap›t›n› haz›rlad›. Maxwell, o günede¤in bulunmufl olan elektrik ve manyetizma yasa-lar›n› sistemli bir bütünlük içinde matematiksel biryap›ya kavuflturmufl, de¤iflken elektrik ve manyetikalanlar›n birbirlerinden ayr› olarak var olamayaca-¤›n› göstermifl, ›fl›¤›n da bir elektromanyetik dalgaoldu¤unu belirleyerek elektrik, manyetizma ve op-ti¤i tek bir temele oturtmufltu. Tüm elektriksel vemanyetik olaylar› ve bunlar aras›ndaki iliflkiyi günü-müzde Maxwell denklemleri olarak bilinen ve dörtyal›n denklemden oluflan bir denklem tak›m›yla or-taya koydu.

James Maxwell’in en önemli çal›flmalar›ndanbiri de gazlar›n kinetik kuram› üzerine. Gaz mole-küllerinin nas›l hareket etti¤ini aç›klayan kuram›,sonradan Avusturyal› fizikçi Boltzmann’›n çal›flma-lar›na da katk›da bulunacakt›. Bugün gaz molekül-lerinin da¤›l›m›n›n hesaplanmas›, Maxwell-Bolt-zmann yasas› yoluyla oluyor.

James Maxwell’in ünlü Britannica Ansiklopedi-si’ne katk›lar› da çok büyük. O dönemde önde ge-len bilimcilerin haz›rlad›¤› Britannica, bu nedendendolay› “bilim adamlar›n›n ansiklopedisi” olarak bili-niyordu. Ansiklopedinin dokuzuncu bask›s›n›n bilimeditörleri aras›nda James Maxwell de vard› ve bubask›da birçok maddeyi kaleme alm›flt›.

Maxwell, 1871 y›l›nda Cambridge Üniversite-si’nde kurulan Cavendish Deneysel Fizik Kürsüsüprofesörlü¤ünü ve ayn› y›l kurulan Cavendish La-boratuvar›’n›n yöneticili¤ini üstlendi. Sonradan çokünlenen Cavendish Laboratuvarlar›’n›n tasar›m›,haz›rl›klar› ve kuruluflunda en büyük pay ona aittir.

Ünlü fizikçi, 1879 y›l›nda geçirdi¤i bir hastal›k so-nucunda yaflama gözlerini yumdu. Bugün en bü-yük fizikçiler aras›nda an›l›yor. Bir kez evlenen Max-well’in çocu¤u olmam›fl. Onun hakk›nda anlat›lanilginç öykülerden biri de, bilimsel kuramlar›n› önceköpe¤ine anlatmas›.

Gökhan Tok

Kaynaklar:http://www.sonnetusa.com/bio/maxwell.asp

http://www.feabd.hacettepe.edu.tr/modernfizik/maxwell.htmhttp://en.wikipedia.org/wiki/James_Clerk_Maxwell

James Maxwell’inçal›flma

alanlar›ndan biri derenklerdi. Özellikle

siyah beyazfoto¤raflardan

renkli foto¤rafageçiflte onun

çal›flmalar› temelal›nm›flt›.

bilimadamiaral 12/6/05 4:40 PM Page 37

Page 58: Bilimi yaratanlar son

John Dalton, 6 Eylül 1766’da ‹ngiltere’ninCumberland bölgesinde dünyaya geldi. Babas›,geçimini dokumac›l›kla sa¤layan yoksul bir köy-lüydü. Ailesi, onu bir din okuluna gönderdi. Buokulda ayn› zamanda matematik ve gramer gibidersler görme olana¤› da vard›. Dalton, daha 12yafl›ndayken, gösterdi¤i baflar›yla bu okulun yö-

neticili¤ini üstlendi ve çevredeki halk›, özellikle deköy çocuklar›n› e¤itti. Bu dönem, ayn› zamandagenç bilimcinin matemati¤e ve fen bilimlerineduydu¤u ilgiyle kendini gelifltirdi¤i y›llard›. ‹ki y›lsonra kardefliyle birlikte Kendal’da bulunan bafl-ka bir okula geçti ve burada ö¤retmen olarake¤itim vermeyi 12 y›l boyunca sürdürdü. 1790 y›l›n-

Maddenin temel parçac›klar›n›n atomlaroldu¤unu biliyoruz. Asl›nda atomdüflüncesi çok eskilere, antik ça¤düflünürlerinden Demokritus’a dekuzan›yor. Ne var ki bu düflünce yüzy›llarboyunca yerinde sayacak, ancak 19.yüzy›la gelinince yeniden ele al›nacakt›.Atom düflüncesinin temellerini atan kifliJohn Dalton’du. Dalton, modern bilimingeliflmeye henüz yeni bafllad›¤›dönemlerde, birçok alanda çal›flmalaryapan çok yönlü bir biliminsan›yd›.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

AAttoomm DDüünnyyaass››nn››nnKKaapp››llaarr››nn››AAççaannllaarrddaann BBiirriiJJoohhnn DDaallttoonn

bilimadamiocak 1/4/06 11:48 AM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 59: Bilimi yaratanlar son

da hukuk ya da t›p alanlar›n›n birinde ö¤renimgörme iste¤indeydi. Ne var ki bu iste¤i gerçeklefl-medi. 1793’e kadar Kendal’da kalan Dalton, butarihte Manchester’a gitti. Bir süre do¤a felsefe-siyle ilgilenen John Gough’la birlikte çal›flt›. Bununsonucunda Manchester’da kurulan New Colle-ge’da matematik ve do¤a dersleri vermesi içinbir teklif ald› ve teklifi kabul etti. Ö¤retmenli¤ininilk y›llar›nda Dalton, meteorolojiye merak sard›.1787’de bafllad›¤› ve yaflam›n›n sonuna dek sür-dürdü¤ü ilk bilimsel çal›flmas›, yaflad›¤› göl bölge-sindeki iklimsel de¤ifliklikleri inceleyen ve200.000’den fazla kay›t düfltü¤ü güncesiydi.

John Dalton, hava olaylar›na ömrü boyuncailgi duymay› sürdürdü, ne var ki tek ilgisi bu de¤il-di. Bir süre bitki ve böcek örnekleri toplamakla ilgi-lendi. 1788 y›l›nda gördü¤ü kutup ›fl›klar› (Auroraborealis: atmosferdeki elektrik yükü etkileflimleri-nin neden oldu¤u ve kutuplara yak›n bölgelerdegözlenen ›fl›k olay›) ilgisini çekince bir süre de buolgu üzerine çal›flt› ve çeflitli yaz›lar yazd›.

Dalton, döneminde çevresinde bulunan amanedeni belirlenememifl olgular› saptama ve bukonularda çal›flmalar yaparak aç›klamalar getir-me alan›nda büyük bir yetene¤e sahipti. Bununlabirlikte as›l ününü bir kimyac› olarak duyurmufltu.New College’da alt› y›l boyunca kimya dersleri

vermesine karfl›n, kimya alan›ndaki çal›flmalar›naçok sonra bafllad›. Gazlar konusunda yapt›¤› ilkçal›flmalar›n›n sonucunda kendi ad›yla bilinen“k›smi bas›nçlar yasas›n›” buldu. Buna göre de¤i-flik gazlardan oluflan kar›fl›m›n toplam bas›nc›, bi-lefliminde yer alan gazlardan her birinin tek bafl›-na uygulad›¤› k›smi bas›nçlar›n toplam›na eflitti.Dalton’un önemli çal›flmalar›ndan biri de nesne-lerin atom denen, say›labilir ama bölünemez bi-rimlerden olufltu¤u yönündeydi. Bu düflünceleri,sonradan gelifltirildi ve günümüzdeki halini ald›.

John Dalton’un bir baflka özelli¤i de renkkörüolmas›yd›. Bu özelli¤i, onu renkkörlü¤ü üzerine ça-l›flmaya yönlendirdi. Günümüzde bu rahats›zl›k“Daltonizm” olarak adland›r›l›yor. John Dalton,renkleri göremiyor de¤ildi. Ne var ki, k›rm›z› ve ye-flil renkleri ay›rt edemiyordu.

Dalton, 27 Temmuz 1844’te yaflama gözleriniyumdu. Yaflam› boyunca hiç evlenmemifl, bilimselçal›flmalar›n› ön plana ç›karm›flt›. Dalton’un çal›fl-malar›yla kimyan›n matematiksel bir nitelik kazan-d›¤›n›, hatta bir bak›ma fizikle birleflti¤ini söyleyebi-liriz. Maddenin elektriksel bir yap›s› oldu¤u düflün-cesini de ona borçluyuz. Ça¤›m›zda, atom enerji-sine yönelik bulufllar›n temelinde onun fikirleri yat›-yor. John Dalton, ‹ngiliz Kraliyet Cemiyeti üyesi ve‹ngiliz Bilim Gelifltirme Cemiyeti’nin kurucusuydu.

Gökhan Tok

Kaynaklar: http://en.wikipedia.org/wiki/John_Dalton

http://www.slcc.edu/schools/hum_sci/physics/whatis/biography/dal-ton.html

John Dalton, merak›yla çevresinde gördü¤ü olgular›araflt›r›p, onlara bir aç›klama getirmesiyle tan›n›r.

John Dalton renkkörüydü. Özellikle yeflil ve k›rm›z› renkleriay›rt edemiyordu. Bu rahats›zl›¤› onu renkkörlü¤ü üzerindeçal›flmaya itti. Renkkörlü¤ü olanlar, resimde var olan rakam›göremezler.

bilimadamiocak 1/4/06 11:48 AM Page 37

Page 60: Bilimi yaratanlar son

Carl Gustav Jung, 1875’te ‹sviçre’nin Kesswilkentinde dünyaya geldi. Din adamlar›n›n a¤›rl›kl›oldu¤u ailesinde, Carl Gustav’a dedesinin ad› ve-rilmiflti. Jung’un çocuklu¤una iliflkin anlat›lanlar,onun çok da mutlu bir çocukluk geçirmedi¤inigösteriyor. Annesiyle babas›n›n sürekli kavga etti-¤i, küçük Carl Gustav’›n da zaman›n› evlerinin ta-vanaras›nda tahta bebe¤inden baflka arkadafl›olmaks›z›n geçirdi¤i anlat›l›yor. Jung, köydekiokuldan sonra Basel’de bir okula devam eder.Okul yaflam›n›n ilk y›llar› onun için zor bir dönemolur. Kendi düfl dünyas›nda yaflayan bir çocuktur.Okulla aras› pek iyi de¤ildir. Bir dönem sonra ba-bas›yla daha yak›n iliflkiler gelifltirmesi, s›k s›k yafla-d›¤› bay›lma sorununu gidermesine yard›mc› ola-cak, okulda daha azimli ve çal›flkan olmas›na yolaçacakt›r. Jung sonralar›, çocukluk dönemindeyaflad›¤› bu s›k›nt›lar›n, bir psikolog olarak baz› ra-

hats›zl›klar› daha iyi anlamas›na yard›mc› oldu¤u-nu söyler. Yine de o dönemde annesi ve babas›y-la olan iliflkileri çok iyi de¤ildir.

Jung, ö¤rencilik yaflam› boyunca Basel’de ka-l›r. T›p fakültesini de bu kentte bitirir. 25 yafl›na gel-di¤inde psikiyatri uzmanl›¤› e¤itimi için Zürih’e yer-leflir. Bu seçimi, üniversitedeki ö¤retmenlerinde birhayal k›r›kl›¤› yaflat›r, çünkü o y›llarda psikiyatri faz-la kiflinin seçmedi¤i, biraz da hor görülen bir dal-

Psikoloji, insan davran›fllar›n› inceleyenbilim dal›. Yirminci yüzy›l›n bafl›ndapsikoloji alan›nda çok önemligeliflmeler yafland›. Bu geliflmelereimzas›n› atanlardan biri de Carl GustavJung. Gelifltirdi¤i birçok yeni kuramlaJung, günümüzde modern psikolojininkurucular›ndan say›l›yor.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

MMooddeerrnn PPssiikkoolloojjiinniinn KKuurruuccuullaarr››nnddaann BBiirrii

CCaarrll GGuussttaavv JJuunngg

bilimadamiocak 2/9/06 5:42 PM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 61: Bilimi yaratanlar son

d›r. 28 yafl›na geldi¤inde evlenir; bu ayn›zamanda onun psikiyatri uzman› oldu¤uy›ld›r. 30 yafl›na geldi¤inde Zürih Üniversite-si’nde dersler vermeye bafllam›flt›r. Alan›n-da tan›nmaya bafllam›fl genç bir bilimciolarak Jung’un yaflam›ndaki en büyük dö-nüm noktalar›ndan biri, bir di¤er ünlü psiki-yatrist Sigmund Freud’la tan›flmas› olur. Ta-n›fl›kl›klar› mektupla bafllam›flt›r. Bir süremektuplaflt›ktan sonra yüz yüze ilk karfl›lafl-malar›n›n çok coflkulu geçti¤i anlat›l›r. Or-tak ilgi alanlar› ve konuflmak istedikleri konular okadar fazlad›r ki Sigmund Freud bütün randevula-r›n› iptal eder; iki biliminsan› 13 saat aral›ks›z soh-bet ederler. Jung’dan 19 yafl büyük olan Freud,onu o¤lu gibi görür. Jung için de Freud hasretiniçekti¤i baba figürünün yerini doldurur. Bu dönem,Jung’un, Freud’un gelifltirdi¤i psikanaliz kuram›nailgi duydu¤u y›llard›r. Sözcük-ça¤r›fl›m testi ad›n›verdi¤i bir yöntem üzerine çal›flmaya bafllar. Budeneklere söylenen bir söz ve bu sözün ça¤r›flt›rd›-¤› duygular üzerine yap›lan analizlere dayananbir çal›flmad›r. Jung, 36 yafl›ndayken Uluslararas›Psikanaliz Birli¤i’nin ilk baflkan› olur. Ne var ki bir sü-re sonra Freud’la aralar›nda fikir ayr›l›klar› do¤ma-ya bafllar.

Aralar›ndaki bu fikir ayr›l›¤› sonucunda, k›sa birsüre sonra Uluslararas› Psikanaliz Birli¤i’nden ve Zü-rih Üniversitesi’ndeki görevinden istifa eder. Art›k

yepyeni fikirleri vard›r ve kendi kuramlar›n› yafla-ma geçirmek istemektedir. Jung, Freud’un görüfl-lerinden ba¤›ms›z olarak, özgürce çal›flmay› sür-dürür. Kesin hatlar içine s›n›rl› kalmayarak, psika-naliz içinde söz edilmeyen pek çok konuda,“analitik psikoloji” ad› alt›nda toplad›¤› ekol için-de pek çok yeni kuram üretir. 55 yafl›ndayken Al-man Psikoterapi Derne¤i’ne onursal baflkan seçi-len Jung ad›na bir de enstitü kurulur. Din, mitoloji,sanat gibi dallar› da inceleyerek kuramlar›na ek-lemesiyle, bu alanda yeni aç›l›mlar sa¤lar.

Carl Gustav Jung, 1961 y›l›nda öldü¤ünde 86yafl›ndayd›. Psikoloji, onun zaman›nda henüz ge-liflme ça¤›ndayd›. Jung da gelifltirdi¤i kuramlarlaalan›ndaki en büyük isimlerden biri oldu.

Gökhan Tok

http://www.psikiyatrist.net/tarih16.htmhttp://www.ship.edu/~cgboeree/jung.html

Page 62: Bilimi yaratanlar son

Julius Mathison ve Ethel Sara Turing'in o¤luolan Alan Mathison Turing, 23 Haziran 1912'dea¤abeyi John'dan sonra ailenin ikinci ve son ço-cu¤u olarak Londra'da do¤du. Babas›n›n mesle¤inedeniyle çocuklu¤unun büyük k›sm› Hindis-tan’da geçmiflti. Çok fazla arkadafl› olmayan Tu-ring’in içine kapan›k biri oldu¤u söylenir. On yafl›-na geldi¤inde okudu¤u bir kitap, ona bilimin ka-p›lar›n› açm›flt›.

Bir devlet okulu olan Sherborne’da okudu¤us›rada, bilime duydu¤u ilgi onu arkadafllar›n›nönüne geçiriyordu. Yafl›tlar› matematik, fizik gibidersleri kâbus gibi görürken, bu dersler Alan Tu-ring’in dikkatle izledi¤i ve kaç›rmamaya çal›flt›¤›derslerdi. Turing, gelece¤ini bilimin ve e¤itimin ile-

ri düzeyde ö¤retildi¤i Cambridge Üniversitesi’ndesürdürmek istiyordu. Bu nedenle bir süre sonra Tri-nitiy College’a baflvurdu. Buraya yapt›¤› baflvuru-lar reddedildiyse de bir süre sonra CambridgeÜniversitesi’e ba¤l› baflka bir okul olan King’s Col-lege’a kabul edildi. Burada yarat›c›l›¤›yla ö¤ret-menlerinin dikkatini hemen çekti. Turing, kendisin-den önce yap›lan çal›flmalar› kullanmak istemez-di. Bunun yerine daha önce yap›lan bulufllar üze-rine kafa yorar ve onlar› yeniden yapard›. 1934 y›-l›nda King’s College’dan birincilikle mezun olduk-tan sonra yine bu okulun bursuyla Princeton Üni-versitesi’ne devam etti. Henüz King’s Colle-ge’dan mezun oldu¤› yaz tasarlad›¤› bir makiney-se hem kendi yaflam›nda önemli bir yer tuttu hem

Günümüzde yapay zekâ ve bilgisayarlar,günlük yaflam›m›za kadar girdi ve en önemliifllerimizi yapmam›zda bize yard›mc› oluyor.Bilgisayara giden yolda birçok biliminsan›n›nkatk›s› var. Ancak aralar›ndan biri bu iflte öncü:Alan Mathison Turing. ‹ngiliz matematikçi ve mant›kç› Turing, bilgisayarbiliminin kurucusu say›l›yor. Gelifltirmifl oldu¤u Turing testiyle, makinelerin vebilgisayarlar›n düflünme yetisine sahip olup olamayacaklar› konusunda bir ölçütöne sürmüfltü.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

YYaappaayy ZZeekkâânn››nn BBaabbaass››

AAllaann MMaatthhiissoonnTTuurriinngg

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 63: Bilimi yaratanlar son

de dünyay› de¤ifltirdi. Sonradan “Turing Makinesi”olarak adland›r›lan bu makine, günümüzdeki çokamaçl› bilgisayarlarla ayn›yd›. Turing, bir banttan0 ve 1’lerden oluflabilecek bir diziyi okuyabilecekbir makine tan›mlad›. Bu 0’lar ve 1’ler, özel birproblemi çözmek ya da belirli bir görevi yerinegetirmek için gereken ad›mlar› belirliyorlard›. Tu-ring Makinesi, ad›mlar›n her birini okuyup s›raylauygulayabiliyor ve do¤ru yan›t› verebiliyordu.

Bu kavram o zamanlar için bir devrimdi.1950’lerdeki bilgisayarlar›n ço¤u yaln›zca belirli birgörevin yerine getirilmesi için tasarlanm›flt›. Tu-ring’in tasarlad›¤›ysa her fleyi yapabilen bir maki-neydi. Bu makinede bilgisayara yönerge verme ifliçok önemli bir yer tutuyordu. Asl›nda Turing yaln›z-ca birkaç basit komutu bilen bir makine tan›mla-m›flt›. Bilgisayar›n bir görevi yerine getirmesini sa¤-lamak için, ifli bu basit komutlardan oluflan bir di-zi iflleme bölmek yeterliydi.

Alan Turing, ‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda Al-man flifrelerinin k›r›lmas›nda önemli bir rol oynad›-¤› için savafl kahraman› say›lm›flt›. Bu gerçektençok önemli bir görevdi; çünkü Almanlar, ad›na“enigma” dedikleri ve sürekli de¤iflen flifre kodlar›üreten bir bilgisayar yapm›fllard›. ‹kinci Dünya Sa-vafl›, bu anlamda flifre çözen bilgisayarlar›n da sa-vafl› olmufl ve Turing’i ön plana ç›karm›flt›. Ayr›camodern bilgisayarlar›n da temeli at›lm›fl oluyordu.Alan Turing, yaln›zca bilgisayar alan›nda de¤il,matematikte de önemli çal›flmalara imza att›.Princeton'da beraber çal›flt›¤› tez hocas› AlonzoChurch’le gelifltirdi¤i Church-Turing Hipotezi’ylede matematik tarihine geçti. Turing’in ortaya att›-¤› görüfller ça¤›n›n çok ilerisindeydi. Yapay zekâ

kavram›n› bilim dünyas›na kazand›ran kifli Alan Tu-ring’dir. Turing, insan beyninin iflleyiflini taklit ede-bilecek makineler yap›labilece¤ine inan›yordu.Ona göre, insan beyninin yap›p iyi tasarlanm›fl birbilgisayar›n yapamayaca¤› hiçbir fley yoktu.

1950 y›l›nda, günümüzde “Turing Testi” olarakbilinen testi aç›klayan bir yaz› haz›rlad›. Test, klavyeyoluyla bir insana ve zeki bir makineye sorular sorul-mas›nan ibaretti. Turing, e¤er soru soran kifli ald›¤›yan›tlardan yola ç›karak uygun bir zaman içindemakineyle insan› birbirinden ay›ramazsa makineninbir çeflit zekâs› oldu¤unu kabul ediyordu. Turing’inbu testi aç›klayan yaz›s› say›s›z dergide yay›mland›.Bu test, bu dergilerde “Bir makinede zekân›n varl›-¤›n› onaylayan en iyi test” olarak duyuruldu.

Turing’in az bilinen çal›flma alanlar›ndan biriy-se biyolojiydi. Canl›lar›n biçimlerinin nas›l belirlen-di¤i üzerine de çal›flmalar yap›yordu.

Turing, 7 Haziran 1954 y›l›nda, erken bir yafltayaflama gözlerini yumdu. Çal›flt›¤› birçok alandabir deha olan Turing’in, yeni bir araflt›rmas› için kim-ya çal›flmalar› sürdürürken fark›nda olmadan zehir-lendi¤i gibi çeflitli söylentiler ç›kt›ysa da bunlar net-lik kazanmad›. Ondan insanl›¤a miras olarak ya-pay zekâ ve bilgisayarlar›n çok amaçl› kullan›m›n›nkald›¤›n› söyleyebiliriz. Turing, yaflam biçimimizi de-¤ifltiren biliminsanlar›n›n bafl›nda geliyordu.

Gökhan Tok

http://tr.wikipedia.org/wiki/Alan_M._Turinghttp://www.biyografi.info/kisi/alan-turing

Turing makinesi

Page 64: Bilimi yaratanlar son

‹skoçyal› James Hutton 1726 – 1797 y›llar› ara-s›nda yaflad›. Babas› bir tüccard› ve o küçükken öl-dü. Annesi onun e¤itimini sürdürmesi için büyüközen gösterdi. T›p e¤itimi gören Hutton, ayn› za-manda bir kimyager ve do¤abilimci oldu. Hiç ev-lenmedi ve yaflam›n› üç k›zkardefliyle birlikte geçir-di.

Hutton, e¤itimini görmüfl olsa da t›p konusundaçal›flmak istemiyordu. Otuzlu yafllar›nda bir çiftlikkurdu ve yaflam›n› bu yolla kazanmaya bafllad›.Çiftçilik yapt›¤› dönem içinde yerbilime büyük ilgiduymaya bafllad›. Bu s›rada Avrupa’da s›k s›k gezi-lere ç›k›yordu. Bu gezilerde çevresini dikkatle ince-liyor, sürekli gözlem yap›yordu. Çok iyi bir gözlem-ciydi. Kayaç oluflumlar›, mineraller özellikle çok ilgi-

sini çekiyordu. Çiftçilikten çok iyi kazan›yordu; malidurumu giderek iyileflti. Öyle ki sonunda çiftçili¤i b›-rakt› ve tüm zaman›n› bilime adad›.

Hutton, zaman›n›n ünlü biliminsanlar› ve felsefe-cileriyle dostluk ederdi. Bilimsel toplant›lara kat›l›r,bol bol okurdu. Y›llar boyunca edindi¤i bilgi birikimisayesinde bilim dünyas›na çok önemli katk›lardabulundu. Bak›n neler yapt›? Hutton’a göre, yanar-da¤lar ve s›cak su kaynaklar› gibi oluflumlar›n varl›-¤› nedeniyle Dünya’n›n merkezi büyük bir ›s› kayna-¤›yd›. O, bu ›s› kayna¤›n›n, Dünya’n›n sürekli biçimde¤ifltirmesine neden oldu¤unu düflünüyordu. Üs-telik de¤iflik kayaçlar›n da farkl› do¤al süreçler so-nucunda ortaya ç›kt›¤› görüflündeydi. Hutton,Dünya’n›n bu süreçlerin etkisiyle biçimlendi¤ini sa-

Gözlem becerisi, bir insan›n sahipolabilece¤i en de¤erli hazinelerdenbiri. Bu hazine etkili kullan›ld›¤›ndaneler olabilece¤ini ö¤renmek istermisiniz? O zaman James Hutton’›n,yapt›¤› gözlemlere dayanarakmodern yerbilimin temelini nas›latt›¤›n› ö¤renmenizde yarar var.

B‹L‹M‹ YARATANLAR

MMooddeerrnn YYeerrbbiilliimmiinnBBaabbaass››

JJaammeess HHuuttttoonn

bilimadamiagustos 9/12/05 2:35 PM Page 36

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 65: Bilimi yaratanlar son

v u n u y o r d u .Dahas› Dün-ya’n›n milyon-larca y›ll›k birsüreç içindeo l u fl t u ¤ u n ai n a n › y o r d u .Oysa o zama-na de¤in benim-senen kuramlar bunlardan çok farkl› te-mellere dayal›yd›. Hutton’›n düflüncelerio dönem için çok yeniydi ve genel kabulgörmüyordu.

Hutton, gözlemlerine dayanarak “bi-rörneklilik” (üniformitaryanizm) ad› verilen bir ilke or-taya att›. Bu ilkeye göre, günümüzde gerçekleflendo¤al süreçler geçmiflte de benzer biçimde ger-çeklefliyordu. Örne¤in, erozyon h›z› geçmiflte debugünkü gibiydi.

Hutton, daha sonra tüm düflüncelerinin kan›tla-r›n› içeren iki ciltlik “Yer Kuram›” adl› bir kitap yazd›.‹lgi alanlar›n›n içinde atmosfer de vard›. Uzun birsüre boyunca da atmosferdeki de¤ifliklikleri göz-lemlemiflti. Bu gözlemlerine Yer kuram› adl› kitab›n-da, “Ya¤mur Kuram›” bafll›¤› alt›nda yer verdi. Bukuram›nda havadaki nem miktar›n›n s›cakl›kla art-t›¤›n› ileri sürdü. Buna ba¤l› olarak farkl› s›cakl›klar-daki iki hava kütlesi birbi-rine kar›flt›¤›nda, ne-min bir k›sm›n›n yo¤un-laflt›¤›n› ortaya koydu.Dünyan›n farkl› bölge-lerinin iklim ve ya¤mur-la ilgili verilerini eldeedebildi¤i ölçüde to-

parlad›. Bu verileri inceleyerek ya¤mur ya¤›fl›n›nhavadaki nem miktar›yla iliflkili oldu¤unu buldu.

Hutton, ilgi duydu¤u bir konunun peflinden git-mifl bir bilim insan›. Her ne kadar bafllang›çta gö-

rüfllerinin de¤eri ve do¤rulu¤u anlafl›la-mam›fl olsa da zaman içinde bilimdünyas›nda hak etti¤i yeri bulmufl biraraflt›rmac›. Üstelik kusursuz bir göz-lemci ve yeni düflünceler üretebilençal›flkan bir insan. Do¤ay› çok sevdi-¤i de yapt›¤› ifllerden ve yaflam biçi-minden belli. Bu özelliklerin tümünebirden sahip oldu¤u için de yerbi-lim alan›nda çok önemli bilgilerinortaya ç›kmas›na neden olmufl.

Modern yerbilimin temellerinioluflturmufl. Ne kadar güzel birörnek de¤il mi?

Zuhal Özer

Kaynaklar:http://www.amnh.org/education/resources

/rfl/web/essaybooks/earth/p_hutton.htmlhttp://www.electricscotland.com/history/

other/hutton_james.htmhttp://en.wikipedia.org/wiki/James_Hutton

‹skoçya’daki Siccar Noktas›, James Hutton’›n Dünya’n›n, o

zaman için düflünüldü¤ünden daha yafll› oldu¤unun

kan›tlar›n› buldu¤u yer. Burada dikey ve yatay çizgiler

halinde gördü¤ünüz kayaçlar›n oluflumlar› aras›nda

milyonlarca y›ll›k bir zaman fark› var. Sol üstte yer alan

kayaçlar alttakilerden milyonlarca y›l sonra oluflmufl. Bu

oluflumlar, Hutton’›n “birörneklilik” ilkesinin kan›t›.

‹skoçya’da Edinburg’de bulunan Salisbury

kayal›klar› yerbilimciler için büyük önem tafl›yor.

Çünkü Hutton burada da kayal›klar›n farkl›

zamanlarda olufltu¤una iliflkin kan›tlar bulmufl.

“Hutton Kesiti” denilen bu bölgede buldu¤u

kan›tlara da Yer Kuram› kitab›nda yer vermifl.

Bölge, bugün her yerbilimcinin mutlaka görmek

istedi¤i bir yer.

bilimadamiagustos 9/12/05 2:35 PM Page 37

Page 66: Bilimi yaratanlar son

Albert Einstein, Isaac Newton’dan sonra enbüyük dahi olarak kabul ediliyor. Einstein, çocuk-ken derslerinde çok baflar›l›, dahi oldu¤u düflünü-lebilecek bir çocuk de¤ildi. Tersine, düzgün konufl-may› bile oldukça geç ö¤renen, öteki çocuklardanuzak duran bir çocuktu. Bilime, özellikle de mate-mati¤e pek de ilgi duymuyordu. Hatta, bafllang›çtabunlarda da birtak›m s›k›nt›lar yaflad›.

Einstein’›n yaflam›nda dönüm noktas› olanolaylardan biri, daha befl yafl›ndayken babas›n›nona bir pusula arma¤an etmesiydi. Einstein, bu ba-sit ayg›ttan çok etkilenmiflti. Babas›,onun do¤aya olan ilgisini destekler-ken, annesi de özellikle müzi¤e olanilgisini destekledi. Amcas›n›n ona ver-di¤i bir buhar makinesi de onu ayn› ölçü-de etkilemiflti. Bundan sonra, okulda ö¤ren-me güçlü¤ü yaflamakla birlikte, kendi ken-dine çeflitli mekanik ayg›tlar tasarl›yor-du. Einstein, özelefltirisini yaparken,okuldaki yavafl geliflimine de de¤ini-yor ve flöyle diyor: “Normal bir ye-

tiflkin, zaman›n› uzay ve zaman konular›n› düflün-meye ay›rmaz. Ancak, benim zihinsel geliflimimgecikmeliydi. Bu nedenle, normal becerilere sahipbir çocuktan farkl› olarak, sorunun çok daha derin-lerine inebiliyordum.”

Einstein, ‹sviçre’deki Politeknik Okulu’ndan1900 y›l›nda mezun oldu. Bundan sonra, fizik da-l›nda kariyerine devam etmek istedi; ancak geriçevrildi. K›sa bir süre ö¤retmenlik yapt›ktan sonra,Bern’deki ‹sviçre Patent Ofisi’nde çal›flmaya bafl-lad›. Bu arada, bir yandan da fizik konusundaki ge-

liflmeleri yak›ndan izliyordu.Einstein, yaln›zca izlemekle

kalmay›p, düflünüyordu da.Nitekim, 1905 y›l›nda

benzeri görülmemifl birç›k›fl yapt›. Bu y›l

içinde birbirindenfarkl› konularda pefl pefle

dört makale yay›mlad›. Bu s›-rada, Einstein, 26 yafl›ndayd› ve

bir patent enstitüsünde çal›fl›yordu.

Fizik Y›l›ve Einstein‹çinde bulundu¤umuz 2005 y›l›, Dünya Fizik Y›l› olarak kutlan›yor. Fiziky›l› olarak bu y›l›n seçilmesinin bir nedeni var. Bundan 100 y›l önce, ünlübilimadam› Albert Einstein, bir dizi çok önemli keflfini aç›klad›. Bukeflifler, güncel fizi¤in temelini atan çok önemli kefliflerdi. Einstein,1905’te, sekiz aydan k›sa bir süre içinde, dünyay› tümüyle de¤ifltirecekdört makale yay›mlad›. Özellikle üzerinde çal›flt›¤› üç farkl› konuyla (özelgörelilik, fotoelektrik etkisi ve Brown hareketi) ilgili öne sürdü¤üvarsay›mlar, evrene tümüyle farkl› bir gözle bakmam›z› sa¤lad›.

Fizik Y›l›ve Einstein

Facebook Teknoloji ve Tasarımcılar Grubu - Osman Keskin tarafından derlenmiştir.

Page 67: Bilimi yaratanlar son

Einstein’›n 1905’teki ilk makalesi, foto-elektrik etkisiyle ilgiliydi. Fotoelektrik etkisi,›fl›¤›n bir metalden elektronlar› koparmas›n›aç›klar. Bu etki, ›fl›¤›n hem parçac›k hem dedalga yap›s›nda oluflunu da aç›kl›yordu. An-cak, o s›rada kuantum kuram› ortaya at›lma-d›¤›ndan, bu etki tam olarak anlafl›lamam›flt›.Einstein, 1921 y›l›nda, bu kuram› için NobelÖdülü’nü kazand›.

‹kinci makale, Brown hareketiyle ilgi-liydi. Brown hareketi kuram›, ›s›n›n birmaddenin içindeki moleküllerin hareketenerjisi oldu¤unu söylüyordu. O zamanlar,ne fizikçiler ne de kimyac›lar “atom” diyebir fleyin varl›¤›n› kabul etmiyorlard›. Bun-dan önce atomlar, baz› olaylar› aç›klamadayard›mc› olan düflünsel varl›klar olarak ka-bul ediliyordu. Ancak Einstein’›n, atomla-r›n davran›fllar›n› ele alan makalesi bu dü-flünceyi de¤ifltirdi.

Einstein’›n üçüncü makalesi, özel göreli-lik kuram›n› aç›kl›yordu. Bu kuram, ›fl›k h›z›-n›n gözlemciye göre de¤iflmedi¤ini öne sürü-yordu. Bu da hareket eden bir gözlemcinin,zaman›, uzunlu¤u ve kütleyi, hareket etme-yen ya da baflka bir yöne giden bir baflkagözlemciye göre farkl› olarak alg›lad›¤› anlam›nageliyordu. Bu durum, Newton fizi¤inin asl›ndayanl›fl oldu¤unu kan›tlad›. (Newton’un hareket ku-ramlar› günlük yaflam›m›zda kabul edilebilir dere-cede do¤ru ifller.)

Einstein’›n 1905’te yay›mlanan son makalesi,kütleyle enerjinin birbirine dönüflebilece¤ini varsa-y›yordu. ‹flte Einstein’›n ünlü formülü E=mc2, birmaddenin kütlesiyle ›fl›k h›z›n›n karesinin çarp›m›-n›n onun içerdi¤i enerjiyi verdi¤ini öne sürüyordu.Ne var ki 1930’lu y›llara kadar, ço¤u bilimadam›bu kütle-enerji iliflkisini kabul etmek istemedi. Da-ha sonra bu formül, evrenle ilgili birçok gerçe¤i an-lamam›za yard›mc› oldu.

Einstein’›n çal›flmalar› bunlarla s›n›rl› de¤il.Bunlar yaln›zca 1905 y›l› içinde yapt›klar›. Bundansonra ortaya att›¤› en önemli kuram, 1916’da ya-y›mlanan “Genel Görelilik Kuram›” oldu. Bu ku-

ram, kütleçekiminin uzay ve zamanla iliflkisiniaç›kl›yordu. Einstein’›n bu kuram› da tüm dünyadailgi gördü.

2005’in Dünya Fizik Y›l› olmas› dolay›s›yla,dünya genelinde çeflitli etkinlikler düzenleniyor.Bu y›l özellikle fizik a¤›rl›kl› etkinliklere a¤›rl›kveriliyor. Bunlar aras›nda y›ld›z partileri, yar›fl-malar, çeflitli deneylerin yer ald›¤› gösteriler, se-minerler, toplant›lar gibi birçok etkinlik düzenle-niyor. Dünya Fizik Y›l›’n›n amac›, asl›nda ya-flam›m›zda çok önemli yer tutan, evren ve do¤a-y› anlamam›z› sa¤layan bu bilim dal›na bu y›ldaha çok ilgi çekmek.

Alp Ako¤lu

Kaynaklar:Burnham R., The Man Who Remade The Universe, Astronomy, fiubat 2005

Chalmers M., Five Papers That Shook The World, Physics World, Ocak2005

http://en.wikipedia.org/wiki/Albert_Einsteinhttp://www.physics2005.org