AYAKTAN KEMOTERAPİ ALAN GASTROİNTESTİNAL KANSERLİ...
Transcript of AYAKTAN KEMOTERAPİ ALAN GASTROİNTESTİNAL KANSERLİ...
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
AYAKTAN KEMOTERAPİ ALAN GASTROİNTESTİNAL
KANSERLİ HASTALARIN EVDE KARŞILAŞTIKLARI
SORUNLAR VE KULLANDIKLARI BAŞ ETME
DAVRANIŞLARI
Çiğdem ÖKTEN
HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
DANIŞMAN
Prof. Dr. Tülin BEDÜK
2012- ANKARA
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
AYAKTAN KEMOTERAPİ ALAN GASTROİNTESTİNAL
KANSERLİ HASTALARIN EVDE KARŞILAŞTIKLARI
SORUNLAR VE KULLANDIKLARI BAŞ ETME
DAVRANIŞLARI
Çiğdem ÖKTEN
HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
DANIŞMAN
Prof. Dr. Tülin BEDÜK
2012- ANKARA
ii
Kabul ve Onay
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Hemşirelik Yüksek Lisans Programı
çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma, aşağıdaki jüri tarafından
Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.
Tez Savunma Tarihi: 21 /05 / 2012
Prof. Dr. Hatice FESCİ
Gazi Üniversitesi
Jüri Başkanı
Prof. Dr. Tülin BEDÜK
Ankara Üniversitesi
Doç. Dr. Ayfer TEZEL
Ankara Üniversitesi
Doç. Dr. Ayten DEMİR ZENCİRCİ
Ankara Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Hayriye ÜNLÜ
Başkent Üniversitesi
Raportör
iii
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay
ii
İçindekiler iii
Önsöz vi
Şekiller vii
Çizelgeler viii
1.GİRİŞ
1
1.1. Problemin Tanımı ve Önemi 1
1.2. Araştırmanın Amacı 3
1.3. Genel Bilgiler 4
1.3.1 Tümörlerin Adlandırılması 4
1.4. Kanserlerin Etiyolojisi 5
1.5. Kanserde Tanı Yöntemleri 6
1.6. Kanserin Tedavisi 6
1.7. Kanserli Hastalarda Sorunlar ve Hemşirelik Bakımı 9
1.7.1. Semptomların Kontrolü 9
1.7.1.1. Bulantı-Kusma 10
1.7.1.2. İştahsızlık 11
1.7.1.3. Yorgunluk 12
1.7.1.4. Saç Dökülmesi 12
1.7.1.5. Tırnak Değişiklikleri 13
1.7.1.6. Stomatit ve Tat Değişiklikleri 14
1.7.1.7. Konstipasyon 15
1.7.1.8. Diyare 15
1.7.1.9. Lökopeni/Nötropeni 16
1.7.1.10. Trombositopeni 17
iv
1.7.1.11.
1.7.2.
1.7.3.
Anemi
Ağrı Kontrolü
Psikososyal Destek
17
18
18
2. GEREÇ VE YÖNTEM 20
2.1. Araştırmanın Şekli 20
2.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer 20
2.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi 21
2.4. Araştırmanın Hipotezleri 21
2.5. Bağımlı ve Bağımsız Değişkenler 22
2.6. Veri Toplama Araçları 22
2.6.1. Nightingale Semptom Değerlendirme Ölçeği(N-SAS) 22
2.6.2. Görüşme Formu 23
2.7. Araştırma İle İlgili İzinler ve Etik Onam 23
2.8.
2.9.
Ön Uygulama
Uygulama
24
24
2.10. Süre ve Olanaklar 24
2.11. Verilerin Analizi 24
3.BULGULAR
26
4.TARTIŞMA 57
4.1.
Hastaların Kişisel ve Hastalıkla İlgili Özelliklerinin
Değerlendirilmesi 57
4.2.
Hastaların Genel iyilik Hali Puanlarının
Değerlendirilmesi 58
v
4.3.
4.4.
Hastaların Ortaya Çıkan Sorunlara Yönelik Kullandığı
Baş Etme Davranışlarının Değerlendirilmesi 62
Hastaların Ortaya Çıkan Sorunlara Yönelik Kullandığı
Baş Etme Davranışlarını Öğrendiği Kaynakların
Değerlendirilmesi 69
5. SONUÇ VE ÖNERİLER 70
5.1.
5.2.
5.3.
5.4.
5.5.
Hastaların Kişisel ve Hastalıkla İlgili Özelliklerine
İlişkin Sonuçlar 70
Hastaların Genel İyilik Hali Puanlarına İlişkin Sonuçlar 70
Hastaların Ortaya Çıkan Sorunlara Yönelik Kullandığı
Baş Etme Davranışlarına İlişkin Sonuçlar 71
Hastaların Ortaya Çıkan Sorunlara Yönelik Kullandığı
Baş Etme Davranışlarını Öğrendiği Kaynaklara İlişkin
Sorunlar 72
Öneriler 73
ÖZET
74
SUMMARY 75
KAYNAKLAR 76
EKLER 82
EK-1 82
EK-2 83
EK-3 85
EK-4 93
EK-5 96
ÖZGEÇMİŞ 99
vi
Ankara, Nisan 2012
ÖNSÖZ
Araştırma konusunun seçimi, yürütülmesi ve tez yazımı aşamalarındaki tüm
yardımlarından dolayı değerli tez danışmanım Prof. Dr. Tülin BEDÜK’e, deneyim ve
bilgileriyle yol gösteren Ankara Üniversitesi Hemşirelik Anabilim Dalı Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Ayten DEMİR ZENCİRCİ, Doç. Dr. Ayfer TEZEL ve Dr. İnci
AÇIKGÖZ’e, bölümlerinde çalışmamı destekleyen Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyelerine ve Gündüz Tedavi Ünitesi
hemşirelerine, araştırmayı kabul eden tüm hastalara ve desteklerini esirgemeyen
sevgili aileme teşekkür ederim.
Çiğdem ÖKTEN
vii
ŞEKİLLER
Şekil 1.1. Gastrointestinal Sistem Kanserlerinin Yıllara Göre İnsidansı 2
viii
ÇİZELGELER
Çizelge 3.1. Hastaların Kişisel Özellikleri 26
Çizelge 3.2. Hastaların Hastalık İle İlgili Özellikleri 28
Çizelge 3.3. Hastaların N-SAS İyilik Hali Puanlarının Dağılımı 29
Çizelge 3.4. Yaşa Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı 29
Çizelge 3.5. Cinsiyete Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı 30
Çizelge 3.6. Eğitim Durumuna Göre Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı 30
Çizelge 3.7. Medeni Durumuna Göre Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı 31
Çizelge 3.8. Çalışma Statüsüne Göre Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı 31
Çizelge 3.9. Hastaların Yaşadığı Yere Göre Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı 32
Çizelge 3.10. Gelir Düzeylerine Göre Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı 32
Çizelge 3.11. Hastaların Birlikte Yaşadığı Kişilere Göre Genel İyilik Hali
Puan Ortalamalarının Dağılımı 33
Çizelge 3.12. Tanıya Göre Hastaların Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı 34
Çizelge 3.13. Tanı Süresine Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı 34
Çizelge 3.14. Hastalığın Evresine Göre Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı 35
Çizelge 3.15. Tedavi Protokolüne Göre Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı 35
Çizelge 3.16. Cerrahi Tedavi Alma Durumuna Göre Genel İyilik Hali
Puan Ortalamalarının Dağılımı 36
Çizelge 3.17. Hastaların Bulantı-kusma Yaşama Durumu, Sorunla Baş Etme
Davranışları ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı 37
ix
Çizelge 3.18. Bulantı-kusma Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların
Etkili Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı 38
Çizelge 3.19. Hastaların Halsizlik-Yorgunluk Yaşama Durumu, Sorunla
Baş Etme Davranışları ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin
Dağılımı 39
Çizelge 3.20. Halsizlik-Yorgunluk Sorunu Olan Hastaların
Kullandıkları Davranışların Etkili Olma Durumuna Göre,
Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı 40
Çizelge 3.21. Hastaların Ateş Yaşama Durumu Sorun ile Baş Etme Davranışları
ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı 41
Çizelge 3.22. Hastaların Saç dökülmesi Yaşama Durumu, Sorun ile Baş Etme
Davranışları ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı 42
Çizelge 3.23. Saç Dökülmesi Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların
Etkili Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı 43
Çizelge 3.24. Hastaların Ağızda YaraYaşama Durumu, Sorun ile Baş Etme
Davranışları ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı 44
Çizelge 3.25. Ağızda Yara Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların
Etkili Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı 45
Çizelge 3.26. Hastaların Kabızlık Yaşama Durumu, Sorun ile Baş Etme
Davranışları ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı 46
Çizelge 3.27. Kabızlık Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili
Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı 47
Çizelge 3.28. Hastaların Diyare Yaşama Durumu, Sorun ile Baş Etme Davranışları
ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı 48
Çizelge 3.29. Diyare Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili
Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı 49
x
Çizelge 3.30. Hastaların İştahsızlık Yaşama Durumu Sorun ile Baş Etme
Davranışları ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı 50
Çizelge 3.31. İştahsızlık Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili
Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı 51
Çizelge 3.32. Hastaların Tat ve/veya Koku Değişikliği Yaşama Durumu, Sorun ile
Baş Etme Davranışları ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin
Dağılımı 52
Çizelge 3.33. Tat ve/veya Koku Değişikliği Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları
Davranışların Etkili Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali
Puan Ortalamalarının Dağılımı 53
Çizelge 3.34. Hastaların Anksiyete Yaşama Durumu, Sorun ile Baş Etme
Davranışları ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı 54
Çizelge 3.35. Anksiyete Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili
Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı 55
Çizelge 3.36. Hastaların Kemoterapinin yan etkilere ilişkin Eğitim Alma, Eğitim
Materyali Verilme ve Eğitim Aldıkları Kişilerin Dağılımı 56
1
1.GİRİŞ
1.1.Problemin Tanımı ve Önemi
Hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması olarak tanımlanan kanser,
günümüzde en önemli sağlık sorunlarından biridir (Kutluk ve Kars, 2001; American
Cancer Society, 2010).
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2008 verilerine göre dünya genelinde 12,4
milyon yeni kanser vakası ve 7,6 milyon kanser nedenli ölüm meydana gelmiştir
(DSÖ Dünya Kanser Raporu, 2008). Kanser ölüm oranının yüksek olması konunun
önemini daha da arttırmaktadır. Günümüzde kanser en sık ölüm nedenleri arasında,
birçok gelişmiş ülkede, kalp-damar hastalıklarından sonra 2. sırayı almaktadır.
Ülkemizde 0-1 yaş grubu hariç tutulursa ölüm nedenleri arasında 2. sırada yer
almakta ve her 10 ölümden birisi kanser nedeni ile olmaktadır ( Kutluk ve Kars,
2001).
Yine DSÖ’nün 2008 verilerine göre dünyada en yaygın görülen kanserler
akciğer (1,52 milyon), meme (1,29 milyon) ve kolorektal (1,15 milyon) kanserlerdir.
Kötü prognoz nedeniyle, akciğer kanseri (1,31 milyon) en fazla ölüme neden olan
kanserken onu mide kanseri (780.000 ölüm) ve karaciğer kanseri (699.000 ölüm)
izlemektedir. Bu veriler gastrointestinal (GİS) kanserlerinin görülme sıklığı ve ölüm
nedenleri arasında önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir (DSÖ Dünya Kanser
Raporu, 2008).
Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı’nın 2004-2006 verilerine göre erkeklerde en sık
görülen kanserler sırasıyla akciğer (%37,1), prostat (%27), mesane (%10,9) ve
kolorektal (%8,2), kadınlarda ise sırasıyla meme (%47,2), kolorektal (%23,8) ve
tiroid (%7,9) kanserleridir (TC Sağlık Bakanlığı Türkiye Kanser İnsidansı, 2006)
Ayrıca yaşla birlikte kanserin görülme sıklığı da artmaktadır. Yaklaşık tüm
kanser türlerinde tanı konan hastaların %78’inin yaşı 55 ve üzeridir (American
Cancer Society, 2010).
2
Şekil 1.1. Gastrointestinal Sistem Kanserlerinin Yıllara Göre İnsidansı (Kaynak: TC Sağlık
Bakanlığı 2003-2006 Yılları Türkiye Gastrointestinal Kanser İnsidansı)
Sağlık Bakanlığı’nın 2006 verilerine göre gastrointestinal sistem kanser insidansı
erkeklerde yüzbinde 45,90 kadınlarda ise yüzbinde 26,10 dur.
Aynı kaynak mide kanseri insidansını erkeklerde yüzbinde 15,00 kadınlarda
yüzbinde 7,70; kolon kanseri insidansını erkeklerde yüzbinde 10,70 kadınlarda
yüzbinde 7,40; rektum kanseri insidansını erkeklerde yüzbinde 7,80 kadınlarda
yüzbinde 4,30; karaciğer kanseri insidansını erkeklerde yüzbinde 3,70 kadınlarda
yüzbinde 1,60; safra kesesi kanseri insidansını erkeklerde yüzbinde 1,40 kadınlarda
yüzbinde 1,20 ve pankreas kanseri insidansını erkeklerde yüzbinde 4,80 kadınlarda
ise yüzbinde 2,60 olarak ifade etmektedir (TC Sağlık Bakanlığı Türkiye Kanser
İnsidansı, 2006).
GİS kanserinin görülme sıklığının yıllara göre dağılımı şekil 1.1’de yer almaktadır.
GİS kanserinin görülme sıklığının erkek ve kadınlarda giderek arttığı ve bu artışın
kadınlara oranla erkeklerde daha fazla olduğu grafikten anlaşılmaktadır (TC Sağlık
Bakanlığı Türkiye Kanser İnsidansı, 2006).
Kanser tedavisinde yaygın olarak kullanılan dört yöntem
kemoterapi,radyoterapi, immünoterapi ve cerrahidir. Kanser tedavisinde kullanılan
33,23 33,48 34,96
45,90
21,88 22,63 22,11
26,10
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
50
2003 2004 2005 2006
İNS
İDA
NS
(Y
ÜZ
BİN
DE
)
ERKEK
KADIN
3
yöntemlerden biri olan kemoterapi, kanserin ilaçla tedavisi anlamına gelmektedir. Bu
ilaçlar kanser hücresinin çoğalmasını durdurmakta ve/veya yok etmektedir. Ancak
kanserli hücrelerin yanı sıra sağlıklı hücrelere de etki ettiğinden birçok yan etki
ortaya çıkabilmektedir. Bunların başlıcaları; bulantı, kusma, saç dökülmesi, halsizlik,
diyare, konstipasyon,deri ve ilaç reaksiyonları, nötropeni, trombositopeni ve tat
değişiklikleridir (Birol ve ark., 1997; Kutluk ve Kars, 2001; American Cancer
Society, 2010).
Günümüzde kemoterapi sıklıkla ayaktan kemoterapi ünitelerinde uygulanmakta,
hastalar evlerine gittiklerinde kemoterapinin yol açtığı sıkıntılarla baş başa
kalmaktadır. Kemoterapi ünitesinde verilen eğitim bazı durumlarda hastaların evde
yaşadıkları sıkıntılarla baş edebilmeleri için yeterli olmamakta ve/veya hastalar bu
sıkıntılarla baş edebilmek için kendi kendilerine bazı yöntemler
uygulayabilmektedirler. Bu yöntemlerde yer alan bazı davranışların sorunlarla baş
etmede yeterli, bazılarının kısmen yeterli, bazılarının da yetersiz olduğu ilgili
çalışmalarda belirtilmektedir (Richardson ve Ream, 1997; Aslan ve ark., 2006;
Piamjariyakul ve ark., 2010; Can ve ark., 2010). Kemoterapi alan hastaların ortaya
çıkan sorunlarla baş edebilmesi onların yaşam kalitesi ve öz bakım gücünü
arttıracağından önemlidir. Bu nedenle kanserli hastaların kemoterapiye bağlı olarak
evde yaşadığı sorunlar, bu sorunlara yönelik olarak izledikleri baş etme yöntemlerini,
kendine uyguladıkları bakım davranışlarını ve bu davranışların etkili olup olmadığını
belirlemek, hastalara verilecek hemşirelik bakımını yönlendirebilir. Bunun yanı sıra
hemşirelik bakımının oluşturulması ve bireyselleştirilmesi için etkili bir rehber
olabilir. Ayrıca ayaktan kemoterapi alan hastalara verilen eğitimin etkinliğini de
arttırabilir.
1.2.Araştırmanın Amacı
Bu araştırma; ayaktan kemoterapi alan GİS kanserli hastaların evde karşılaştıkları
sorunları belirlemek, bu sorunlara yönelik hastaların kullandığı baş etme
davranışlarını ve bu davranışların etkili olup olmadığını saptamak amacıyla
yapılmıştır.
4
1.3.Genel Bilgiler
Latincede “cancer” Yunanca’da “corcinos” kelimelerinden temel alan, yengeç
anlamına gelen kanser, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesi ve anormal hücre
yayılımı ile kartakterize hastalık grubuna verilen isimdir. Epitelial kökenli malign
tümörler için kullanılır (Birol ve ark., 1997; Kutluk ve Kars, 2001; Gürel, 2007;
American Cancer Society, 2010).
Şişlik anlamındaki tümör, anormal bir doku kitlesi olup, normal dokulardan
farklı olarak sürekli gelişme halinde bulunur ve kanserojen etki ortadan kalktıktan
sonra da büyümesini sürdürür. Neoplazm ise tümörle eş anlamlı olup yeni ve
anormal gelişme demektir ( Birol ve ark., 1997; Celasun, 2006).
Tümörler iki ana grup altında toplanır;
Benign(iyi huylu) tümörler: Sınırlı bir büyüme potansiyelleri olup bulundukları
bölgede büyüyüp gelişirler ve metastaz yapmazlar (Birol ve ark., 1997; Celasun,
2006).
Malign(kötü huylu) tümörler: Hızlı çoğalıp çevre dokulara infiltre olurlar. Uzak
organlara kan ve lenf yoluyla metastaz yaparlar (Birol ve ark., 1997; Celasun, 2006).
1.3.1.Tümörlerin Adlandırılması
Tümörlerin adlandırmasının temel amacı, bulunduğu yer ve olası biyolojik
davranışı konusunda bilgi vermektir. En yaygın adlandırma yaklaşımı, tümörlerin
morfolojik ve işlevsel olarak benzedikleri veya kaynaklandıkları dokuyu öne
çıkarmaktır. Örneğin; kollagen üreten fibroblastik hücrelerden oluşan bir neoplazm,
fibroma; kıkırdaksı hücreler içeren bir neoplazm kondroma olarak adlandırılır.
Sondaki -oma takısı bu tümörlerin benign olduğunu gösterir. Epitelyal hücrelerin ana
bileşen olduğu tümörlerde, glandlar oluşturan veya glandlardan kaynaklanan benign
bir tümör adenoma olarak adlandırılır. Malign tümörlerde ise; epitelyal olanlar için
kanser veya -karsinoma, mezenkimal olanlar için -sarkoma son ekleri kullanılır.
Buna göre, kemik dokusuna benzeyen malign mezenkimal tümör osteosarkoma,
5
glandlar oluşturan bir kötücül epitelyal tümör adenokarsinoma olarak adlandırılır
(Birol ve ark., 1997; Celasun, 2006).
1.4.Kanserin Etiyolojisi
Kanser oluşumuna neden olan faktörler şöyle özetlenebilir;
İyonize Radyasyon: Yapılan çalışmalarda çok fazla alınan iyonize radyasyonun
kansere neden olduğu gösterilmiştir. Başta lösemiler ve epitelyal kanserler olmak
üzere iyonize radyasyonun çeşitli kanserlere yol açtığı Japonya’ya atılan atom
bombasına maruz kalanlarda ankilozan spondilit hastalığı nedeniyle radyasyon
verilenlerde ve çeşitli nedenlerle radyasyon alanlarda gösterilmiştir (Kutluk ve Kars,
2001).
Ultraviyole Işınları: Ultraviyole ışınları deri epitel hücrenin DNA yapısını bozarak
tümör gelişimine neden olmaktadır (Birol ve ark., 1997). Açık havada çalışanlar, deri
rengi açık insanlar ve kontrolsüz şekilde güneş ışığına maruz kalanlarda deri kanseri
daha sık görülmektedir (Kutluk ve Kars, 2001).
Hava Kirliliği: Hava kirliliğinin özellikle sanayi şehirlerinde akciğer kanserinin
oluşumunda rol oynadığı bilinmektedir (Tominaga, 1999).
Kimyasal Karsinojenler: Meslekleri gereği asbest, benzin, krom, katran, kömürün
yanma ürünleri gibi maddelerle karşılaşmanın kanser oluşumuna neden olduğu
bilinmektedir (Kutluk ve Kars, 2001).
Beslenme Faktörleri: Yağlı, kalorili, tuzlu yiyecekler özellikle sindirim sistemi
kanserlerinin oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Ayrıca besinlerdeki katkı
maddeleri, pişirme ve saklama yöntemleri de kanser oluşumunda rol oynamaktadır
(Birol ve ark., 1997; Kutluk ve Kars, 2001).
Sigara: Sigara ile akciğer kanserinin ilişkisi kesin olarak kanıtlanmış olup, sigara
ayrıca larenks, ağız boşluğu, yutak, mesane ve pankreas kanserlerinin riskini de
arttırmaktadır (Kutluk ve Kars, 2001).
Alkol: Aşırı alkol kullanımının farenks, larenks ve özefagus kanserleriyle ilişkili
olduğu bilinmekle birlikte; karaciğer, kolon, rektum ve meme kanserleriyle de ilişkili
olduğu yönünde kanıtlar vardır (Tominaga, 1999).
6
Enfeksiyon: Bazı virüslerin kanserle ilişkili olduğu bilinmektedir. Örneğin; Hepatit-
B ve hepatit-C nin karaciğer kanseriyle, human papilloma virüsü (HPV) ve herpes
simpleks tip 2 virüsünün (HSV-2) servikal kanserle, Helikobacter pylori’nin mide
kanseriyle ilişkili olduğu saptanmıştır (Tominaga, 1999).
Ayrıca kalıtım,ırk, yaş, cinsiyet, hormonlar, immünolojik etkenler de risk faktörleri
arasında yer almaktadır (Birol ve ark., 1997; Gürel, 2007).
1.5.Kanserde Tanı Yöntemleri
Kanser tanısında kullanılan çok sayıda yöntem vardır. Kanser tanısı için tek bir
yöntem yeterli olmayıp birçok yöntem birlikte kullanılmaktadır. Ayrıca tanı
yöntemleriyle hastalığın yayılma derecesi de değerlendirilmektedir (Birol ve ark.,
1997; Kutluk ve Kars, 2001). En yaygın kullanılan yöntemler, hastalığın öyküsü,
fizik muayene, laboratuar incelemeleri, kan sayımı, biyokimyasal analizler, röntgen
incelemeleri, radyoizotop taramalar, endoskopi, ultrasonografi, Bilgisayarlı
Tomografi (CT), Magnetik Rezonans (MR), sitoloji, biyopsi ve histopatolojidir.
Histopatoloji, şüpheli dokudan biyopsi ile alınan örneklerin mikroskop altında
incelenmesidir. Şüphelenilen dokudan mutlaka biyopsi alınmalıdır. Biyopsi kesin
tanı konmasında, tümörün evrelendirilmesinde, yayılımın büyüklüğünün
belirlenmesinde ve tümörle ilgili diğer özelliklerin belirlenmesinde önemlidir (Birol
ve ark., 1997; Kutluk ve Kars, 2001; Gürel, 2007).
1.6.Kanserin Tedavisi
Kanserin tedavisinde kullanılan başlıca yöntemler cerrahi tedavi, radyoterapi,
kemoterapi ve immünoterapidir. Kanserin türü ve yaygınlığına göre ayrı olarak yada
birkaç yöntem birlikte kullanılabilmektedir (Can, 1995; Gürel, 2007).
Cerrahi Tedavi: Eski zamanlardan beri kullanılan bir yöntemdir ve ilk tedavi
aşaması olarak yerini korumaktadır. Ancak metastaz olup olmamasına göre diğer
tedavi yöntemleriyle birlikte kullanılmaktadır. Cerrahi tedavi amaçlarına göre tanısal
7
cerrahi, önleyici cerrahi, radikal cerrahi ve palyatif cerrahi olarak dörde
ayrılmaktadır (Kutluk ve Kars, 2001).
Tanısal cerrahide; kanserli dokudan örnek alınır. Kanseri türü ya da yaygınlığına
göre ya biyopsi alınır ya da kanserli dokunun bütünü çıkartılır. Önleyici cerrahide;
kanser olmamasına rağmen kansere dönüşeceği bilinen dokular çıkartılır. Radikal
cerrahide; kanserli dokunun ve yayılma olasılığının yüksek olduğu bölgeler çıkartılır.
Palyatif cerrahide ise;ilerlemiş kanser vakalarında hastalığın acil sorun yaratan bazı
bulgularını düzeltmek, önlemek ve yaşamı uzatmak amacı ile yapılır (Kutluk ve
Kars, 2001).
Radyoterapi: Lokal bir tedavidir. X ışınları, gama ışınlar,elektronlar gibi iyonize
ışınlar kullanılarak yapılır. Radyoterapi de cerrahi gibi radikal ve palyatif amaçla
kullanılmaktadır. Ayrıca brakiterapi denilen metot ile sadece kanserli bölgeye
radyoterapi uygulaması son yıllarda giderek daha yaygın kullanılmaya başlanmıştır.
Böylece sağlam dokuların radyasyonun yan etkilerinden korunması da amaçlanmıştır
(Can, 1995; Kutluk ve Kars, 2001; Gürel, 2007).
İmmünoterapi: Vücudun bağışıklık sisteminin uyarılmasıyla kanser hücresinin
yok edilmesi işlemidir. Bu amaçla BCG aşısı gibi bağışıklık sistemini uyaranlar,
interlökin, interferon gibi biyolojik moleküller kullanılmaktadır (Can, 1995; Kutluk
ve Kars, 2001).
Kemoterapi: Kemoterapi kanserin ilaçla tedavisi demek olup sistemik bir
tedavidir.Özellikle çoğalan hücrelara karşı seçici öldürücü etkileri olan doğal veya
sentetik kimyasal, biyolojik ajanlar ve hormonlarla yapılan tedavi şeklidir (Can,
1995; Akyol, 2004; Gürel, 2007).
Sadece hastalığın başladığı yere değil uzak bölgelere yayılmış olan saptanmış
veya saptanamayan tüm kanserli hücrelere etki eder. Kemoterapide kullanılan ilaçlar
DNA ve RNA’yı etkileyerek protein sentezini bozarlar (Can, 1995; Akyol, 2004).
Kemoterapide kullanılan ilaçlar kanser hücrelerinin çoğalmalarını durdurmakta ve
yok etmektedir. Ancak bu ilaçlar vücuttaki normal hücrelere de etki edebilir ve ciddi
yan etkilere yol açabilirler. Bu etkilerin başlıcaları; bulantı-kusma, saç dökülmesi,
yorgunluk,iştahsızlık, stomatit ve tat değişiklikleri, konstipasyon, diyare, nötropeni,
trompositopeni ve anemidir (Can, 1995;Kapucu, 2004).
Kanserde kullanılan ilaçlar şu şekilde sınıflandırılmaktadır;
8
Alkilleyici Ajanlar: Hücre çekirdeğindeki DNA sentezini bozarak mitoz bölünmeyi
önler ve hücre ölümüne yol açar. Bu gruba örnek olarak Nitrojen mustardlar,
Aziridin ve epoxidler (thiotepa, miyomicin C, dianhydrogalactitol), Alkil fulfonatları
(Bisulfan), Nitrosoureler, platin bileşikleri (cisplatinum, carboplatin) gösterilebilir.
Bulantı-kusma,ekstravazasyon, allopesi, kemik iliği supresyonu, dermatit, stomatit
başlıca yan etkileridir (Can, 1995; Aslan, 2003).
Antimetabolitler: Antimetabolitler, hücre fonksiyonu için gerekli olan vitamin,
nükleosit,amino asit gibi metabolitlere benzerdir. Bu ilaçlar hücre tarafından absorbe
edilir ve RNA sentezi için gerekli olan belirli biyokimyasal reaksiyonları ve hücresel
büyümeyi inhibe eder. Bu grupta yer alan ilaçlar Methotrexate, Cyitosine
arabisonide, Fuludarabine, 5-Fluourasil, 6-Mercaptopurine, 6-Thioguanine,
Hydroxyurea’dır. Bulantı-kusma, stomatit, diyare, allopesi, myelosupresyon başlıca
yan etkileridir (Can, 1995; Aslan, 2003).
Sitotoksik Antibiyotikler: DNA ve/veya RNA sentezini doğrudan inhibe ederek
veya DNA’ya bağlı protein sentezini inhibe ederek hücre bölünmesini önlerler.bu
grupta yer alan ilaçlar antrasiklin türevleri (Daktinomicin, daunorubicin,
doksorubicin, epirubicin, aklarubicin), Bleomicin, Plikamicin, Mitomicin’dir.
Stomatit,allopesi, ekstravazasyon, myelosupresyon, hiperpigmentasyon başlıca yan
etkileridir (Can, 1995; Aslan, 2003).
Alkaloidler: Alkaloidler bitkilerden elde edilir. Bu ilaçlar metafaz aşamasını
engeller ve hücre ölümüne neden olurlar. Ayrıca RNA sentezini de inhibe ederler. Bu
grupta yer alan ilaçlar Etoposide, Teniposide, Vincristine, Vinblastin, Vindesine,
Vinorelbine’dir. Lökopeni, konstipasyon, alopesi, hafif bulantı-kusma başlıca yan
etkileridir (Can, 1995; Aslan, 2003).
Hormon ve Hormon Antagonistleri: Bu ilaçlar stotoksik değil,stostatik (çoğalmayı
baskılayıcı) etki yaptıklarından sürekli verilmeleri gerekir. Estrojen
(Dietilstilbestrol), Antiestrojen (Tamoxifen), Progestin (Megestolacetate),
Androjenler (Fluoxymesterone, testelactone), kortikosteroidler (Prednisone,
dexamethasone), Antiandrojen (Flutamid) bu gruptadır (Can, 1995; Aslan, 2003).
Enzimler: Enzimler belli hücre metabolitlerini inhibe ederler ve protein sentezini
önlerler. L-asparaginase bu gruba örnek verilebilir. Bulantı-kusma, ateş, titreme,
disoryantasyon başlıca yan etkileridir (Can, 1995; Aslan, 2003).
9
1.7. Kanserli Hastalarda Sorunlar ve Hemşirelik Bakımı
Kanser tedavisindeki hemşirelik bakımı, birçok yönden diğer hastalıkların
tedavisindeki bakıma benzer. Bunun yanısıra hastaların bakımında görev alacak
hemşirelerin hasta gereksinimlerini saptama, bakımı hastayla birlikte planlama ve
uygulamada yeterli bilgi ve beceriye sahip olması gerekmektedir. Ayrıca terminal
dönemdeki hastalarda tedavinin yanı sıra kalan yaşam süresinin kalitesinin arttırılması
da sağlanmalıdır. Yaşam kalitesi, memnuniyet, mutluluk, bağımsızlık,saygı,moral,
iyilik hali gibi kavramları içerir; zamana,yere ve kişilere göre değişiklik gösterebilir.
Genel olarak bireyin fiziksel, psikolojik ve sosyal sağlığına yönelik subjektif görüşleri
olarak tanımlanır. Kanser kelimesi, anksiyete ve korku gibi olumsuz duygular
uyandıran bir kavram olarak görülmektedir. Hastanın ölüm korkusu, gelecek endişesi,
yorgunluk, bulantı-kusma, ağrı çekme gibi yaşam kalitesini etkileyen fiziksel ve
psikolojik birçok olumsuz deneyimler yaşamasına neden olmaktadır. Kanser tanısını
alan birey, o güne kadar yaşamını sürdürmekte ve sorunları çözmekte kullandığı başa
çıkma mekanizmalarının yeterli olmadığını fark eder. Güçsüzlük, korku, kaygı ve
çaresizlik gibi duygular yaşar. Kanserli hastakarda tedavi ve bakımın temel amacı
hastalığa yönelik olduğu kadar yaşam kalitesinin yükseltilmesine de yöneliktir. Bu
nedenle sağlık personelinin tedavi edici yaklaşımları yaşam kalitesini yükseltmek
açısından önem kazanmaktadır (Decosse ve Cennerazzo, 1997; Kapucu, 2004; Ünsar
ve ark., 2007; Bahar, 2007; Gürel, 2007; Kim ve Kwon, 2007).
1.7.1. Semptomların Kontrolü
Kanserli hastalar hastalık sürecinden kaynaklanan semptomlar kadar kemoterapi
ve radyoterapinin yan etkileri nedeni ile bulantı-kusma, yorgunluk, dehidratasyon,
mukozit, iştahsızlık, konstipasyon, anksiyete gibi fiziksel ve emosyonel semptomları
yoğun bir şekilde yaşamaktadırlar ve bu semptomlar kanserli hastaların yaşam
kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Hemşirelik bakımı bu komplikasyonları
önleme, erken dönemde saptama ve kontrol etmeye yönelik planlanır ve uygulanır.
Hemşirenin hastada görülebilecek olan semptomları belirleyip uygun önlemler alması,
10
hasta ile birlikte baş etme stratejilerinin belirlenmesi, semptomların kontrol edilmesi
için hasta ve ailenin yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyecektir (Kapucu, 2004;
Ünsar ve ark., 2007; Gürel, 2007).
Bu bölümde GİS kanserlerin tedavisinde kemoterapiye bağlı olarak ortaya çıkan
genel belirtiler ele alınmıştır.
1.7.1.1.Bulantı-Kusma
Bulantı-kusma kemoterapi ve radyoterapinin sık görülen yan etkileridir. Akut
bulantı-kusma; kemoterapi verildikten sonra 24 saat içinde meydana gelir ve
kusmanın en şiddetli fazını oluşturur. Gecikmiş bulantı-kusma kemoterapiden 24 saat
sonra başlar ve 6-7 güne kadar devam edebilir. Beklenti bulantı kusması ise
Pavlovun klasik şartlanma tepkisiyle açıklanabilen, önceki kemoterapilerde zayıf
şekilde kontrol altına alınmış bulantı-kusma yaşayan hastalarda görülmektedir
(Aslan, 2003; Genç, 2005; Can, 2010).
Bulantı-kusma; iştahsızlık, beslenme problemleri, kaşeksi, sıvı-elektrolit
dengesizliği, dehidratasyon, yorgunluk, tedaviye uyum sağlayamama ve günlük
aktivitelerini yerine getirememe gibi problemleri beraberinde getirebilmektedir
(Aslan, 2003; Can, 2010).
Piamjariyakul ve arkadaşlarının (2010) kemoterapinin yan etkilerine yönelik yaptığı
çalışmada hastaların %60’ının bulantı, %35’inin ise kusma yaşadığı saptanmıştır.
Can ve arkadaşlarının (2010) yaptığı benzer bir çalışmada ise hastaların %70,8’inin
bulantı yaşadığı belirlenmiştir.
Bulantı-kusmaya yönelik uygulanabilecek hemşirelik girişimleri şöyle sıralanabilir;
Antiemetikler istem edildiği gibi uygulanır.
Kusmanın sıklığı, miktarı, içeriği izlenir ve kaydedilir.
Serum elektrolit düzeyleri izlenir.
Dehidratasyon riskine karşı aldığı-çıkardığı sıvı ve kilo takibi yapılır.
Temiz hava ve kokusuz ortam sağlanır.
Ağız hijyenine dikkat edilir, sık sık ağız bakımı verilir.
11
Tatlı, baharatlı, kızartma, yağlı gıdalardan kaçınılması önerilip kompleks
karbonhidratların yararlı olabileceği konusunda bilgi verilir.
Bulantının azalması için gevşeme teknikleri, dikkati başka yöne çekme gibi
yöntemler uygulanır
(Aslan, 2003; Ünsar ve ark., 2007; Can, 2010).
1.7.1.2.İştahsızlık
Kemoterapi ilaçları ve radyoterapi iştahta azalmaya yol açabilir. Kilo kaybına
neden olabilir. Bulantı-kusma , stomatit, tat değişiklikleri de iştahsızlığa sebep
olabilir. Ayrıca iştahsızlık halsizlik, yorgunluk ve düşük yaşam kalitesine yol açabilir
(Aslan, 2003; Genç, 2005).
Uygun bir beslenme kanser tedavisinin başarısı ve özellikle hastalıktan
kaynaklanan komplikasyonların gelişme riskinin azaltılması açısından çok önemlidir.
Hemşire ve kanser tedavisine katkıda bulunan tüm sağlık çalışanlarının beslenmedeki
erken tanı ve girişimleri, tedaviye eşlik eden beslenme bozukluklarını önlemede
önemlidir (Birol ve ark., 1997; Gürel, 2007; Ertem, 2008; Karakoç, 2008).
Piamjariyakul ve arkadaşlarının (2010) kemoterapinin yan etkilerine yönelik yaptığı
çalışmada hastaların %73’ünde iştahsızlık geliştiği saptanmıştır.
İştahsızlığa yönelik uygulanabilecek hemşirelik girişimleri şöyle sıralanabilir;
İştahsızlık gelişebileceği konusunda hasta ve ailesi bilgilendirilir.
Hastanın tedavi başındaki boy ve kilosu ölçülür, her tedaviden önce kilodaki
değişiklikler değerlendirilir.
Yüksek kalorili ve proteinli besinler alınması konusunda hasta bilgilendirilir.
Besin alımı değerlendirilir, az ve sık beslenmesi önerilir.
Hasta açlık hissettiği anda yemek yemesi için cesaretlendirilir.
Her öğünden önce ağız bakımı yapılır.
Hastanın rahat, sakin, kokusuz ortamda yemek yemesi sağlanır
(Aslan, 2003; Ünsar ve ark., 2007; Can, 2010).
12
1.7.1.3.Yorgunluk
Yorgunluk, fiziksel ve emosyonel enerjideki azalma ve günlük yaşam
aktivitelerini sürdürmede güçlükle karakterizedir (Richardson ve Ream, 1997; Aslan,
2003). Richardson ve Ream’ın (1997) yaptığı araştırmada kemoterapi alan hastaların
%90’ının yorgunluk yaşadığı saptanmıştır. Can ve arkadaşlarının (2010) yaptığı
benzer bir çalışmada hastaların %85’inin yorgunluk yaşadığı belirlenmiştir.
Yorgunluğa yönelik uygulanabilecek hemşirelik girişimleri şöyle sıralanabilir;
Hastada yorgunluğa neden olabilecek risk faktörleri değerlendirilir
(kemoterapi, radyoterapi, cerrahi, kötü beslenme, enfeksiyon, ağrı gibi)
Hastanın bakım gereksinimleri kısa sürede tamamlanır.
Hastanın gece en az 7-8 saat uyuması ve gün içinde sık sık dinlenmesi
sağlanır.
Hastaya kendini iyi hissettiğinde tedavi tipine göre yürüyüş/hafif egzersiz
yapması önerilir.
Hastanın yeterli ve dengeli beslenmesi önerilir.
Yıkılan hücrelerin ve atık ürünlerin uzaklaştırılabilmesai için günde en az 8-
10 bardak su içmesi önerilir
(Aslan, 2003; Ünsar ve ark., 2007; Can, 2010).
1.7.1.4.Saç Dökülmesi
En sık karşılaşılan cilt toksisitesidir. Saç kaybı kişilerde dış görünüşte
değişikliğe neden olduğu için benlik ve kişilik algısında düşme ve ruhsal problemler
ortaya çıkabilir (Genç, 2005; Can, 2010). Saçlara ek olarak kaş, kirpik, yüz kılları,
bacak kılları da dökülür. Tedavi bitiminden 2-3 hafta sonra dökülen saçlar tekrar
çıkmaya başlar. Ancak saçların şekil ya da renginde, sıklığında farklılıklar olabilir.
Yapılan çalışmalarda hastaların %65-68’inde saç dökülmesi olduğu
belirlenmiştir (Can ve ark., 2010; Piamjariyakul ve ark., 2010).
Saç dökülmesine yönelik uygulanabilecek hemşirelik girişimleri şöyle sıralanabilir;
Hastaya saç kaybı olacağı ve tedaviden sonra tekrar çıkacağı açıklanır.
13
Saçların yapı, renk ve sıklığında farklılıklar olabileceği hastaya açıklanır.
Hastanın kemoterapiden önce saçlarını kısaltması önerilebilir.
Göz kalemi, kaş kalemi, takma kirpik kullanılması önerilebilir.
Kalan saçlar için sık şampuan uygulamama ve yumuşak fırça kullanılması
önerilir.
Saçlarını kazıtması önerilebilir.
Şapka, bone, peruk gibi materyaller konusunda bilgilendirilir
(Aslan, 2003; Ünsar ve ark., 2007; Can, 2010).
1.7.1.5.Tırnak Değişiklikleri
Tırnak değişiklikleri genellikle tırnak matriksinde, tırnak yatağında ve tırnak
etrafındaki damarlarda oluşmaktadır. Tırnak etrafı derinin iltihaplanması, tırnak
yüzeyinde oluk biçiminde yatay çizgiler, tırnak plağının tırnak yatağından ayrılması,
tırnak plağının beyazlaması, tırnak altı hematom ve tırnak yapısının bozulması en sık
rastlanan tırnak değişiklikleridir. Yapılan araştırmalar kısıtlı olmakla birlikte buz
uygulamasının tırnak değişikliklerinin görülme sıklığının azalmasında etkili
olabileceği düşünülmektedir. Bunun dışında uygulanabilecek hemşirelik girişimleri
şunlardır;
Tırnaklar kısa kesilir.
Hijyene önem gösterilir.
Tırnak ve tırnak etrafına zarar verecek kimyasallardan ve deterjanlardan uzak
durulur.
Hastaların tırnakları B vitaminli(5 mg) suda günde 2 kez 10 dakika süreyle
bekletilir, biotin uygulanır.
Günlük yaşamın devam ettirilmesi için eldiven kullanılır.
Tırnakta ve tırnak etrafında ağrı var ise hekime danışılarak uygun bir ağrı
kesici kullanılır.
Gerektiğinde lokal topikal antifungal ve antibiyotikler kullanılır
(Aslan, 2003; Ünsar ve ark., 2007; Can, 2010).
14
Saç dökülmesi ve tırnak değişikliklerinden başka; enjeksiyon bölgesinde irritan
ilaçların neden olduğu allerjik reaksiyonlar, cilt pigmentasyonu, kemoterapinin yol
açabileceği diğer değişikliklerdir.
1.7.1.6.Stomatit ve Tat Değişiklikleri
Stomatit müköz membranların ülserasyon ve enfeksiyonunu içerir. Kemoterapi
ilaçları oral mukozanın hızla bölünen hücrelerine zarar verebilir. Ağızda ve ağız
içindeki yumuşak dokularda inflamasyon, ülserasyon, enfeksiyon, kuruma olabilir
(Dalgıç ve ark., 1998; Chang, 2007). Yutma sırasında oluşan ağrı, ağız yaraları gibi
tedavilerin yan etkileri anoreksiya ve kaşeksi gibi beslenme sorunlarını ortaya
çıkartabilir.
Hastanın tat alma duyusunda kayıp, artış, azalma olabilir ya da hasta tat alma
duyusunda ekşi, metalik, acı, tuzlu tat hissi gibi değişimler yaşayabilir (Can, 2010).
Ayrıca hastalarda tat değişikliklerinin yanında koku alma duyusunda kayıp, artış,
azalma, kokulardan rahatsız olma (parfüm kokusu gibi) ve farklı kokular alma gibi
koku değişiklikleri de ortaya çıkabilir (Bernhardson ve ark., 2009; Can, 2010).
Yapılan çalışmalarda tat ve/veya koku değişikliği olan hastaların oranı %65-67
olarak bulunmuştur (Bernhardson ve ark., 2009; Piamjariyakul ve ark., 2010).
Uygulanabilecek hemşirelik girişimleri şöyle sıralanabilir;
Oral kavite her tedaviden önce kırmızılık, beyazlık, sarılık yönünden
değerlendirilir ve kaydedilir.
Hastaya uygun ağız bakımı öğretilir.
Hastanın öğünlerden önce ve sonra ağız bakımı yapması sağlanır.
Stomatit, kanama ve enfeksiyon belirti ve bulguları değerlendirilir, bu
belirtiler olursa hastaya mutlaka sağlık personeline danışması gerektiği
açıklanır.
Stomatit oluşmuşsa uygun solüsyonlar önerilir. Kliniğin yaklaşomına göre
Sodyumbikarbonat ya da yarı yarıya sulandırılmış hidrojen peroksit
kullanılabilir.
Sıcak, asitli, tuzlu, baharatlı besinlerden kaçınılması sağlanır.
15
Yumuşak, protein ve vitamin yönünden zengin yiyecekler önerilir.
Dudaklar kuru ise vazelin önerilir.
Yumuşak diş fırçası kullanılması önerilir.
Ağrı için isteme göre anestezik kullanımı sağlanır.
Yemeklerden önce lokal anestetikli atuşman yapılabilir
(Dalgıç ve ark., 1998; Aslan, 2003; Chang, 2007; Ünsar ve ark., 2007; Can, 2010).
1.7.1.7.Konstipasyon
Gastrointestinal bölgedeki tümörler, kemoterapi ya da hareket azlığına bağlı
olarak ortaya çıkabilir. Konstipasyon, periferik nöropatinin otonom sinir sisteminde
en sık görülen belirtisidir. Kemoterapik ilaçlar peristaltislerde artış ve azalmalara
neden olabilir. Peristaltizmdeki azalmalar konstipasyona neden olur (Genç, 2005;
Can, 2010). Piamjariyakul ve arkadaşlarının (2010) yaptığı çalışmada hastaların
%52’sinin konstipasyon yaşadığı saptanmıştır.
Konstipasyona yönelik uygulanabilecek hemşirelik girişimleri şöyle sıralanabilir;
Kemoterapi ilaçlarının konstipasyona neden olabileceği hastaya açıklanır.
Hastanın normal dışkılama alışkanlığı değerlendirilir.
Sebze, meyve, yulaf gibi lifli besinler önerilir.
Günde en az 8-10 bardak sıvı alımı sağlanır.
Aktivite önerilir.
Düzenli defekasyon alışkanlığı kazandırılmaya çalışılır.
Dışkılama, bağırsak sesleri, bulantı, abdominal distansiyon gibi paralitik ileus
belirtileri izlenir ve kaydedilir.
İsteme göre laksatif verilir
(Aslan, 2003; Ünsar ve ark., 2007; Can, 2010).
1.7.1.8.Diyare
Gastrointestinal sistemdeki tümörler ya da kanser tedavisi nedeniyle ortaya
çıkabilir. Kemoterapi sırasında ortaya çıkan diyare; sıvı-elektrolit dengesizliklerine
16
neden olur. Kontrol altına alınamazsa sıvı-elektrolit ve asit baz dengesizlikleri ortaya
çıkabilir. Diyare başlangıç ya da süresine göre akut ya da kronik olarak
sınıflandırılmaktadır. Akut diyare, tipik olarak 24-48 saat içinde başlar ve uygun
müdahalelerle 7-14 günde düzelme gösterir. Kronik diyare ise neden olan faktöre
bağlı olarak 2-3 haftadan daha uzun süre devam eder (Can, 2010).
Uygulanabilecek hemşirelik girişimleri şöyle sıralanabilir;
Kemoterapi ilaçlarının diyareye neden olabileceği hastaya açıklanır.
Hastanın normal dışkılama alışkanlığı değerlendirilir.
Aldığı-çıkardığı sıvı takibi yapılır, kaybedilen sıvının yerine konması
sağlanır.
Yağlı, baharatlı, acı, aşırı sıcak-soğuk yiyeceklerden kaçınılması sağlanır.
Perine bölgesinde irritasyon ve rahatsızlığı önlemek için perine bakımı yapılır
(Aslan, 2003; Ünsar ve ark., 2007; Can, 2010).
1.7.1.9.Lökopeni/Nötropeni
Kemoterapi ilaçlarının kemik iliğini baskılaması sonucu lökosit ve nötrofil
sayılarında azalma olur. Buna bağlı olarak enfeksiyon riski artar. Kemoterapi
uygulamasını takiben 3-7 gün sonra ortaya çıkar (Genç, 2005; Can, 2010).
Uygulanabilecek hemşirelik girişimleri şöyle sıralanabilir;
Lökosit ve nötrofil sayısı izlenir.
Hastada enfeksiyon belirtileri (ateş, kızarıklık, sıcaklık, ödem, ağrı vb.)
gözlemlenir ve bu belirtiler hastaya öğretilir.
Deri bütünlüğünün korunması sağlanır.
Hastanın ağız ve vücut hijyeni sağlanır.
Tırnakların kısa ve düz kesilmesi sağlanır.
Nötrofil sayısı 1000 mm³ altında ise koruyucu maske, hastanın ayrı odada
yatırılması gibi koruyucu önlemler ve nötropenik diyet uygulanır
(Aslan, 2003; Ünsar ve ark., 2007; Can, 2010).
17
1.7.1.10.Trombositopeni
Kemoterapi ilaçlarının kemik iliğini baskılaması sonucu trombositopeni ortaya
çıkar ve kanamalara yol açabilir. Kemoterapi ilaçlarının uygulanmasını takiben 6-10
gün sonra ortaya çıkar (Genç, 2005).
Uygulanabilecek hemşirelik girişimleri şöyle sıralanabilir;
Hasta çarpma, düşme ve travmalara karşı korunur.
Ağız bakımı için yumuşak materyal kullanılır.
Damara girilen bölgede kanama olursa bölgeye 3-5 dk basınç uygulanır.
Deride peteşi, ekimoz kontrolü yapılır.
Diş eti, burun, idrar, dışkı kanaması yönünden hasta izlenir.
Kabuklu ve sert yiyecekler önerilmez.
Konstipasyon mutlaka önlenmelidir.
İntrakraniyal kanama olasılığına karşı bilinç, pupil ve ekstremite kontrolü
yapılır.
Hipotansiyon ve filiform nabız açısından hasta gözlenir
(Aslan, 2003; Ünsar ve ark., 2007; Can, 2010).
1.7.1.11.Anemi
Kemoterapi ilaçlarının kemik iliğini baskılaması sonucu eritrositlerdeki
azalmayla anemi gelişir. Anemili hastalarda yorgunluk, bitkinlik, nefes darlığı ve
günlük yaşam aktivitelerini sürdürmede güçlük gibi semptomlar ortaya çıkabilir
(Aslan, 2003; Genç,2005).
Anemi için uygun hemşirelik girişimleri aşağıda yer almaktadır;
Kemoterapi öncesinde ve sonrasında eritrosit, hemoglobin ve hematokrit
düzeyleri izlenir.
Anemi belirti ve bulguları hastaya öğretilir.
Yaşam bulguları izlenir, gerektiğinde oksijen verilir.
Günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirme yeteneği değerlendirilir, hastanın
dinlenmesi sağlanır (Aslan, 2003; Ünsar ve ark., 2007; Can, 2010).
18
1.7.2. Ağrı Kontrolü
Kanser ile ilgili ağrı hastalık süreci ya da kanser tedavisine bağlı olarak ortaya
çıkabilir. Yapılan çalışmalarda hastaların %37-92,5’nin ağrı deneyimlediği
saptanmıştır (Aydın ve Eşer, 2010; Piamjariyakul ve ark., 2010). Ancak kanser
ağrısının giderilmesinde yeterince başarılı olunamamaktadır (Kutlutürkan ve Bedük,
2003). Günümüzde ağrı kontrolü multidisipliner bir yaklaşımla yürütülen ekip
çalışmasını gerektirir ve hemşire bu ekipte önemli bir role sahiptir. Gün içinde hastayı
en yakından izleyen kişi olarak hemşirenin hem ağrının değerlendirilmesinde hem de
analjeziklerin uygulanmasında sorumluluğu vardır (Gürel, 2007).
Kanser ağrısı akut ya da kronik olabilir. Akut ağrı genellikle doku hasarı nedeni
ile oluşur ve süresi sınırlıdır. Kronik ağrı ise daha inatçıdır ve 3 aydan uzun sürer.
Ağrı kontolünde kullanılan yöntemler farmakolojik ve nonfarmakolojik olmak
üzere ikiye ayrılır. Farmakolojik yöntemler, analjezik ve analjeziklerin etkisini
güçlendiren ilaçların kullanımını içerir. Analjeziklerin düzenli aralıklarla ve sürekli
verilmesi gerekir. Ağrı kontrolünde hafif ağrılarda aspirin ve nonsteroid
antienflamatuvar ilaçlar, orta şiddetteki ağrılarda kodein, şiddetli ağrılarda ise
morphine yada diamorphine kullanılmaktadır. Nonfarmakolojik yöntemler ise sıcak-
soğuk uygulama, masaj, ılık banyo yapma, dikkati başka yöne çekme gibi
uygulamaları içerir. Bu uygulamalar ilaç kullanmayı geciktireceği gibi ilaçlarla birlikte
kullanıldığında daha düşük dozda ilaç kullanımını sağlaması bakımından da önemlidir
(Birol ve ark., 1997; Kutlutürkan ve Bedük, 2003; Gürel, 2007).
1.7.3.Psikososyal Destek
Kanser kişilere, ailelere ve topluma sosyal,ekonomik, ruhsal yönden yük ve
sorumluluklar getiren bir sağlık sorunudur. Kanser ölümü ve yaşam üzerindeki
kontrolün sınırlılığını sembolize eden kronik bir hastalıktır. Ölüm korkusu,ağrı ve acı
çekeceği düşüncesi, bağımlı kalma sıkıntısı, beden şeklinin bozulması yeteneklerini
kaybetme, kişiler arası ilişkilerde bozulma, rol işlevi kaybı ve ekonomik sorunlar en
önemli kaygılardır. Sağlıklı bir yaşamdan hastalığa geçiş vardır. Bu geçiş dönemde en
19
sık görülen bozukluklar depresyon, uyum bozukluğu, anksiyete v.b.’dir. Hastaya etkili
bir şekilde yardım edebilmek içinde hemşirelik girişimlerinin hasta ve ailenin sorun ve
gereksinimlerine yanıt verecek şekilde olmalıdır (Gürel, 2007; Can, 2010).
20
2.GEREÇ VE YÖNTEM
2.1.Araştırmanın Şekli
Araştırma, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalına bağlı
Gündüz Tedavi ünitelerinde ayaktan kemoterapi alan GIS kanserli hastalarda ortaya
çıkan sorunları ve bu sorunlarla baş etmek için hastaların kullandığı davranışları ve
bu davranışların etkili olup olmadığını saptamak amacıyla tanımlayıcı olarak
yapılmıştır.
2.2.Araştırmanın Yapıldığı Yer
Araştırma, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Tıbbi
Onkoloji Bilim Dalına bağlı Gündüz Tedavi ünitesinde yapılmıştır. Tıbbi Onkoloji
gündüz tedavi ünitesi halen cebeci ve İbni Sina hastanelerinde hizmet vermektedir.
Ancak araştırmanın yapıldığı tarihlerde ünite sadece Cebeci yerleşkesinde hizmet
vermekteydi. Bu ünitede 3 doktor, 5 hemşire hizmet vermekte ve 14 tedavi koltuğu
bulunmaktadır. Gündüz tedavi ünitesine ayaktan kemoterapi alan hastalar
başvurmaktadır. Bu ünitede hastalar kemoterapi alırken kemoterapinin etki ve yan
etkileri hakkında hemşireler tarafından bilgilendirilmekte ve eğitim broşürü
verilmektedir. Bu eğitim sadece 1.kür için gelen hastalara tedavi öncesi
yapılmaktadır. Hastalara verilen eğitim broşürü kemoterapi hakkında genel bilgileri,
kemoterapinin etki ve yan etkilerini içermektedir. Kemoterapi tedavisi sırasında
ortaya çıkabilecek bulantı-kusma, halsizlik-yorgunluk, saç dökülmesi, kabızlık, ishal,
ağızda yaralar gibi yan etkilere karşı hastaların alabileceği önlemlerden
bahsedilmektedir. Ayrıca hekime başvurulması gereken yüksek ateş, gaitada kan,
şiddetli kusma gibi durumlar anlatılmaktadır.
21
2.3.Araştırmanın Evreni ve Örneklemi
Araştırmanın evrenini Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları
Anabilim Dalı Tıbbi Onkoloji Bilim Dalına bağlı Gündüz Tedavi ünitesine 1 yılda
başvuran 1020 GİS kanserli hasta oluşturmaktadır.
Örneklemin belirlenmesinde evrendeki birey sayısı bilindiği durumlarda
kullanılan formül kullanılmıştır (Sümbüloğlu ve Sümbüloğlu; 1988).
n=N.t².p.q/(d².(N-1)+t².p.q)
Bu formülde GİS kanseriyle ilgili bir prevalans çalışmasına ulaşılamadığından
görülme sıklığı p=0,50 olarak kabul edilmiştir. α=0,05 anlamlılık düzeyinde, d=0,10
örneklem hatası ile örnekleme alınacak GİS kanserli hasta sayısı 88 olarak
belirlenmiştir.
Araştırma;
Araştırmaya katılmayı kabul eden,
İletişim kurulabilen,
GİS kanseri tanısı almış ve ayaktan kemoterapi alan,
2. kür kemoterapi tedavisini tamamlamış ve 3. kür tedaviyi alamak üzere
kliniğe gelen hastalara uygulanmıştır. Oluşabilecek yan etkilerin ortaya
çıkması için 2. kür tedaviyi tamamlamış hastalar araştırmaya alınmıştır.
2.4.Araştırmanın Hipotezleri
Araştırmanın hipotezleri şunlardır;
1. Hastaların demografik özellikleriyle Semptom Değerlendirme Ölçeği (N-SAS)
puanları arasında ilişki vardır.
2. Hastaların yan etkilere karşı kullandıkları baş etme yöntemleri genel iyilik hali
puanlarına etkilidir.
22
2.5.Bağımlı ve Bağımsız Değişkenler
Araştırmada; hastaların Nightingale Semptom Değerlendirme Ölçeği(N-SAS)
puanları ile ortaya çıkan yan etkiler ve bu yan etkilerle baş etme yöntemleri bağımlı
değişken olarak alınmıştır.
Araştırmanın bağımsız değişkenleri ise; yaş, cinsiyet, eğitim durumu, medeni durum,
meslek, yaşadığı yer, ekonomik durumdur.
2.6.Veri Toplama Araçları
Araştırmada veri toplama aracı olarak Nightingale Semptom Değerlendirme
Ölçeği(N-SAS) ile araştırmacı tarafından geliştirilen, hastaların tanıtıcı özellikleri,
karşılaştıkları sorunlar ve baş etme davranışlarıyla ilgili soruları içeren görüşme
formu kullanılmıştır.
2.6.1. Nightingale Semptom Değerlendirme Ölçeği (N-SAS)
Nightingale Semptom Değerlendirme Ölçeği Gülbeyaz Can ve Adnan Aydıner
(2009) tarafından geliştirilen, geçerliliği ve güvenirliliği yüksek bir ölçektir
(Cronbach’s α 0,93). 5’li Likert tipi bir ölçek olan N-SAS, hastanın tedaviye bağlı
iyilik halini göstermektedir. Alınan puan arttıkça hastanın iyilik hali kötüleşmektedir.
Ölçek toplam 38 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin 10 maddesi hastaların psikolojik
iyilik halini, 8 maddesi sosyal iyilik halini, 20 maddesi ise fiziksel iyilik halini
göstermektedir. 38 maddeden elde edilen puan ise hastaların genel iyilik halini
göstermektedir. Ölçekte yer alan maddelerin karşısında sırasıyla “hayır”, “çok az”,
“biraz”, “oldukça” ve “çok fazla” biçiminde deneyimlenen semptomların derecesini
gösteren beş seçenek verilmiştir. Puanlaması “hayır: 0, çok az: 1, biraz: 2, oldukça:3,
çok fazla: 4 şeklinde olup ölçekten alınan toplam puan madde sayısına bölünerek
23
ortalama puan hesaplanmaktadır. Ölçekten alınan en yüksek puan 4,00 olup, alınan
puanın;
0-0,50 arası olması iyilik halinin çok iyi düzeyde olduğunu,
0,51-1,50 arası olması iyilik halinin iyi düzeyde olduğunu,
1,51-2,50 arası olması iyilik halinin orta düzeyde olduğunu,
2,51-3,50 arası olması iyilik halinin kötü düzeyde olduğunu,
3,51-4,00 arası olması iyilik halinin çok kötü düzeyde olduğunu
göstermektedir.
2.6.2.Görüşme Formu
Araştırmacı tarafından geliştirilen form iki bölümden oluşmaktadır.
1.bölüm hastaların demografik özellikleri ile tanı ve tedaviye ilişkin bilgilerini
belirlemek amacıyla hazırlanmıştır. Hastaların yaş, cinsiyet, eğitim durumu, medeni
durum, çalışma statüsü, yaşadığı yer, sosyal güvencesi gibi özelliklerini belirlemeye
yönelik sorulardan oluşmaktadır. Ayrıca bu formda yer alan hastanın tanısı,
hastalığın evresi, tedavi protokolü gibi bilgiler hasta dosyasından araştırmacı
tarafından elde edilmiştir (Bakınız ek 3).
2.bölümde ise kemoterapi sonrasında evde yaşadıkları bulantı-kusma, yorgunluk-
halsizlik, konstipasyon, iştahsızlık, ağız yaraları gibi sorunları, bu sorunlarla baş
etme yöntemlerini, yöntemlerin kimden öğrenildiğini ve yöntemin etkili olup
olmadığını ortaya koyacak 44 soru sorulmuştur.
2.7. Araştırma İle İlgili İzinler ve Etik Onam
Araştırma öncesinde Helsinki bildirgesine uygun olarak etik kuruldan onay, ilgili
kurumdan yazılı izin ve görüşme öncesinde her hastadan yazılı bilgilendirilmiş onam
alınmıştır.
24
2.8.Ön Uygulama
Ön uygulama araştırmacı tarafından GİS kanseri olmayan 10 hasta üzerinde
gerekli izinlerin alınmasından sonra uygulanmıştır. Ön uygulama sonuçlarına göre
formunda gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
2.9.Uygulama
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Tıbbi Onkoloji
Bilim Dalına bağlı Gündüz Tedavi Ünitesine 3. kür için gelen hastalara Nightingale
Semptom Değerlendirme Ölçeği ve görüşme formu uygulanmıştır. Veriler yüz yüze
görüşme yöntemi ile araştırmacı tarafından toplanmıştır. Bir görüşme yaklaşık 30
dakika sürmüştür.
2.10. Süre ve Olanaklar
Araştırmanın planlanmasına Eylül 2010’da başlanmıştır. Aralık 2010’da tez
önerisi sunulmuştur. Gerekli izinler alındıktan sonra Şubat 2011-Eylül 2011 tarihleri
arasında veriler toplanmış ve veri girişi yapılmıştır. Ekim 2011-Nisan 2012 tarihleri
arasındaki süre verilerin analizi ve tez yazımı için kullanılmıştır.
2.11.Verilerin Analizi
Verilerin analizinde SPSS 17 for Windows istatistik paket programı kullanıldı.
Verilerin niteliğine göre, değerlendirmede Tek Yönlü Varyans Analizi (F Testi),
gruplar arasındaki farkın önemli çıktığı durumlarda ise Bonferroni testi ile farkın
25
kaynağı saptandı. İkili grupların karşılaştırılmasında ise Student t Testi (t testi)
kullanıldı. Verilerin parametrik test varsayımlarını yerine getirmediği durumlarda ise
Tek Yönlü Varyans Analizi yerine Kruskall Wallis Varyans Analizi, Student t Testi
yerine Mann Whitney U Testi kullanıldı.
26
3.BULGULAR
Araştırmada elde edilen bulgular aşağıda yer almaktadır.
Çizelge 3.1. Hastaların Kişisel Özellikleri(n=88)
Kişisel Özellikler
Sayı
(n)
%
Cinsiyet
Kadın
Erkek
41
47
46,6
53,4
Yaş
35-49
50-64
65-79
14
45
29
15,9
51,1
33,0
Eğitim Durumu
İlkokul
Ortaokul
Lise
Yükseköğrenim
Örgün eğitim almayan
53
4
14
11
6
60,2
4,5
15,9
12,5
6,8
Medeni Durum
Bekar
Evli
Dul
2
77
9
2,3
87,5
10,2
Çalışma Statüsü
Ev Hanımı
Memur
Emekli
İşçi
Çiftçi
37
14
11
6
7
42,0
15,9
12,5
6,8
8,0
27
Serbest çalışan 13 14,8
Yaşadığı Yer
İl
İlçe
Köy
70
10
8
79,5
11,4
9,1
Birlikte Yaşadığı Kişiler
Eş
Eş ve Çocuk
Çocuk
Anne-Baba
Kardeş
Yalnız
34
39
5
2
2
6
38,6
44,3
5,7
2,3
2,3
6,8
Sosyal Güvencesi
Genel Sağlık Sigortası
Yok
87
1
98,9
1,1
Ailenin Aylık Geliri
1000 TL ve altı
1001-2000 TL arası
2001-3000 TL arası
3001-4000 TL arası
4001-5000 TL arası
5001 TL ve üstü
44
34
5
1
2
2
50,0
38,6
5,7
1,1
2,3
2,3
Hastaların kişisel özelliklerinin dağılımı çizelge 3.1’de görülmektedir. Çizelgeye
göre hastaların %46,6 ’sı kadın, %53,4’ü erkektir. Örneklemi oluşturan hastaların yaş
ortalaması =60 olup, hastaların çoğunluğunun (%51,1) yaşı 50-64 arasındadır.
Eğitim durumu ilkokul olan hastalar örneklemin %60,2’sini oluşturmaktadır. Ayrıca
hastaların %6,8’i hiç eğitim almamıştır. Hastaların %87,5’i evlidir. Örneklemin
%42’si ev hanımı olup, %79,5’i ilde yaşamaktadır. Hastaların %44,3’ü eş ve
çocukları ile yaşamaktadır. Hastaların yarısının aylık geliri 1000 TL ve altında olup
büyük çoğunluğu (%98,9) Genel Sağlık Sigortasına sahiptir.
28
Çizelge 3.2. Hastaların Hastalık İle İlgili Özellikleri (n=88)
Hastalık İle İlgili Özellikler
Sayı
(n)
%
Tanı
Özefagus Ca
Mide Ca
Kolon Ca
Rektum Ca
Pankreas Ca
Safra Kesesi Ca
1
13
43
14
15
2
1,1
14,8
48,9
15,9
17,0
2,3
Tanı Süresi
6 ay ve öncesi
1 yıl
2 yıl
69
11
8
78,4
12,5
9,1
Evre
2. evre
3. evre
4. evre
25
33
30
28,4
37,5
34,1
Tedavi Protokolü
Folfox
Folfox-4
Folfox-6
Gemcitabine
Gemcitabine+Cysplatin
5-FU+folinik asit
Cysplatin+Etoposid
3
37
1
6
10
30
1
3,5
42,0
1,1
6,8
11,4
34,1
1,1
Cerrahi Tedavi
Alan
Almayan
76
12
86,4
13,6
29
Hastaların hastalıkla ilgili özelliklerinin dağılımına baktığımızda (Çizelge 3.2),
örneklemi oluşturan hastaların %48,9’unun kolon, %17’sinin pankreas, %15,9’unun
rektum, %14,8’inin mide, %2,3’ünün safra kesesi, %1,1’inin ise özefagus kanseri
tanısı aldığı belirlenmiştir. Hastaların %78,4’üne 6 ay ve öncesinde, %12,5’ine 1 yıl,
%9,1’ine ise 2 yıl önce tanı konmuştur. Örneklemi oluşturan hastaların %37,5’inin
hastalığı üçüncü, %34,1’inin dördüncü, %28,4’ünün ikinci evrededir. Hastalar en
sıklıkla folfox-4 (%42), 5-Flourouracil+folinik asit (%34,1) ve
Gemcitabine+Cysplatin (%11,4) tedavisi almaktadır. Ayrıca hastaların %86,4’ü
cerrahi tedavi almıştır.
Çizelge 3.3. Hastaların N-SAS İyilik Hali Puanlarının Dağılımı(n=88)
Puan n %
0-0,50 çok iyi düzeyde
0,51-1,50 iyi düzeyde
1,51-2,50 orta düzeyde
2,51-3,50 kötü düzeyde
3,51-4,00 çok kötü düzeyde
12
59
14
3
0
13,6
67,0
15,9
3,4
0
Toplam 88 100,0
Hastaların genel iyilik hali puanlarının dağılımına bakıldığında (Çizelge 3.3),
%13,6’sının iyilik halinin “çok iyi”, %67’sinin “iyi”, %15,9’unun “orta” ve
%3,4’ünün ise “kötü” düzeyde olduğu belirlenmiştir.
Çizelge 3.4. Yaşa Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı(n=88)
Yaş n ±ss Değerlendirme p
35-49 14 0,87±0,35
F=1,262
0,292 50-64 45 0,90±0,47
65-79 29 0,96±0,63
30
Yaşa göre hastaların genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımına Tek Yönlü
Varyans Analizi ile bakıldığında (Çizelge 3.4), 35-49 yaş arası olan hastaların puan
ortalaması 0,87 (±0,35), 50-64 yaş arası olan hastaların puan ortalaması 0,90 (±0,47),
65-79 yaş arası olan hastaların puan ortalaması 0,96 (±0,63) olarak bulunmuştur.
Genel iyilik hali puanları açısından yaş grupları karşılaştırıldığında gruplar
arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0,05).
Çizelge 3.5. Cinsiyete Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı (n=88)
Cinsiyet n ±ss Değerlendirme p
Kadın 41 1,17±0,56 Z=4,507* 0,0001
Erkek 47 0,69±0,34
* Mann Whitney U Testi yapıldı.
Cinsiyete göre genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımına bakıldığında
(Çizelge 3.5), kadın hastaların puan ortalaması 1,17 (±0,56), erkek hastaların ise
puan ortalaması ise 0,69 (±0,34) olarak bulunmuştur.
Cinsiyete göre genel iyilik hali puanları arasında fark olup olmadığı istatistiksel
olarak değerlendirmek için Mann Whitney U Testi kullanılmış ve gruplar arasındaki
fark önemli bulunmuştur (p=0,0001).
Çizelge 3.6. Eğitim Durumuna Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı (n=88)
Eğitim Durumu n ±ss Değerlendirme p
İlkokul 53 0,94±0,52
F=1,262 0,29
Ortaokul 4 0,90±0,29
Lise 14 0,96±0,61
Yükseköğrenim 11 0,62±0,29
Örgün eğitim almayan 6 1,15±0,44
Hastaların eğitim durumuna göre genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı
çizelge 3.6’ da görülmektedir. Çizelgede görüldüğü gibi ilkokul mezunu olan
hastaların puan ortalaması 0,94 (±0,52), ortaokul mezunu olan hastaların puan
31
ortalaması 0,90 (±0,29), lise mezunu olan hastaların puan ortalaması 0,96 (±0,61),
yükseköğrenim mezunu olan hastaların puan ortalaması 0,62 (±0,29), hiç eğitim
almamış hastaların puan ortalaması ise 1,15 (±0,44) olarak bulunmuştur.
Genel iyilik hali puanları açısından eğitim durumu grupları karşılaştırıldığında
gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0,05).
Çizelge 3.7. Medeni Durumuna Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı
(n=88)
Medeni Durum n ±ss Değerlendirme p
Bekar 2 0,98±0,13
X2=0,950* 0,622 Evli 77 0,93±0,54
Dul 9 0,74±0,20
*Kruskall Wallis Varyans Analizi uygulandı.
Örneklemi oluşturan hastaların medeni durumuna göre genel iyilik hali puan
ortalamalarının dağılımı çizelge 3.7’de görülmektedir. Çizelgede de görüldüğü gibi
bekar olan hastaların puan ortalaması 0,98 (±0,13), evli olan hastaların puan
ortalaması 0,93 (±0,54), dul olan hastaların puan ortalaması 0,74 (±0,20) olarak
bulunmuştur.
Medeni durumun genel iyilik hali puanlarına etkili olup olmadığı araştırıldığında
gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak önemli olmadığı görülmüştür.(p>0,05).
Çizelge 3.8. Çalışma Statüsüne Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı
(n=88)
Çalışma Statüsü n ±ss Değerlendirme p
Ev hanımı 37 1,15±0,53
F=3,443 0,007
Memur 14 0,78±0,59
Emekli 11 0,90±0,35
İşçi 6 0,71±0,25
Çiftçi 7 0,70±0,39
Serbest çalışan 13 0,62±0,34
32
Hastaların mesleklerine göre genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımına
bakıldığında(Çizelge 3.8), ev hanımı olan hastaların puan ortalaması 1,15 (±0,53),
memur olan hastaların 0,78 (±0,59), emekli olan hastaların 0,90 (±0,35), işçi olan
hastaların 0,71 (±0,25), çiftçi olan hastaların 0,70 (±0,39), serbest çalışanların ise
0,62 (±0,34) olarak bulunmuştur.
Genel iyilik hali puanları açısından meslek grupları karşılaştırıldığında gruplar
arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p=0,007). Yapılan ileri testler
sonucunda farkı yaratan grubun ev hanımlarının aritmetik ortalamasının yüksek
olmasından kaynaklandığı belirlendi (Bonferroni p=0,015).
Çizelge 3.9. Hastaların Yaşadığı Yere Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı (n=88)
Yaşadığı Yer n ±ss Değerlendirme p
İl 70 0,93±0,53
F=1,062 0,350 İlçe 10 0,98±0,46
Köy 8 0,67±0,29
Hastaların yaşadığı yere göre genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı
çizelge 3.9’da yer almaktadır. İlde yaşayanların puan ortalaması 0,93 (±0,53), ilçede
yaşayanların puan ortalaması 0,98 (±0,46), köyde yaşayanların puan ortalaması ise
0,67 (±0,29) olduğu çizelgede görülmektedir.
Hastaların sürekli yaşadıkları yere göre genel iyilik hali puanları arasında
istatistiksel olarak önemli bir fark bulunmamıştır (p>0,05).
Çizelge 3.10. Gelir Düzeylerine Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı (n=88)
Ailenin Aylık
Geliri
n ±ss Değerlendirme p
2000 TL’den
düşük*
78 0,96±0,52
U=212,000** 0,019 2000 TL’den
yüksek*
10 0,59±0,22
33
*İstatistiksel analiz yapılırken gelir düzeyi 1000 TL ve altı ile 1001-2000 TL arası olan
gruplar “2000 TL’den düşük” adı altında, gelir düzeyi 2001-3000 TL, 3001-4000 TL, 4001-
5000 TL, 5001 TL ve üstü olan gruplar “2000 TL’den yüksek” adı altında toplanmıştır.
**Veriler non-parametrik test varsayımlarına uygun olduğu için Mann Whitney U testi
yapıldı.
Ailenin aylık gelirine göre genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı çizelge
3.10’da görülmektedir. Buna göre gelir düzeyi 2000 TL’den düşük olanların puan
ortalaması 0,96 (±0,52), gelir düzeyi 2000 TL’den yüksek olanların puan ortalaması
ise 0,59 (±0,22) olarak bulunmuştur.
Gelir düzeyine göre genel iyilik hali puanları arasında fark olup olmadığı
araştırılmış, sonuçta gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur
(p=0,019).
Çizelge 3.11. Hastaların Birlikte Yaşadığı Kişilere Göre Genel İyilik Hali Puan
Ortalamalarının Dağılımı (n=88)
Birlikte Yaşadığı
Kişiler
n ±ss Değerlendirme p
Aileyle yaşayanlar* 82 0,92±0,52 t=1,131 0,262
Yalnız yaşayanlar 6 0,78±0,26
*İstatistiksel analiz yapılırken eş, eş ve çocuk, çocuk, anne-baba, kardeş grupları aileyle
yaşıyanlar adı altında toplanmıştır.
Hastaların birlikte yaşadığı kişilere göre genel iyilik hali puan ortalamalarının
dağılımına bakıldığında (Çizelge 3.11), aileyle yaşayanların puan ortalaması 0,92
(±0,52), yalnız yaşayanların puan ortalamasının ise 0,78 (±0,26) olduğu
görülmektedir.
Genel iyilik hali puanları açısından gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak
önemsiz bulunmuştur (p>0,05).
34
Çizelge 3.12. Tanıya Göre Hastaların Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı (n=88)
Tanı n ±ss Değerlendirme p
Özefagus Ca 1 0,78±0
X2=6,378* 0,271
Mide Ca 13 0,80±0,46
Kolon Ca 43 0,85±0,49
Rektum Ca 14 1,24±0,71
Pankreas Ca 15 0,91±0,29
Safra kesesi Ca 2 0,71±0,22
*Kruskall Wallis Varyans Analizi uygulandı.
Hastaların tanılarına göre genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı çizelge
3.12’de yer almaktadır. Buna göre özefagus kanseri olan hastaların puan ortalaması
0,78, mide kanseri olan hastaların puan ortalaması 0,80 (±0,46), kolon kanseri olan
hastaların 0,85 (±0,49), rektum kanseri olan hastaların 1,24 (±0,71), pankreas kanseri
olan hastaların 0,91 (±0,29), safra kesesi kanseri olan hastaların puan ortalaması ise
0,71 (±0,22) olduğu görülmektedir. Genel iyilik hali puanları açısından tanı grupları
karşılaştırıldığında gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır
(p>0,05).
Çizelge 3.13. Tanı Süresine Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı
(n=88)
Tanı Süresi n ±ss Değerlendirme p
6 ay ve öncesi 69 0,85±0,48
F=2,913 0,060 1 yıl 11 1,16±0,62
2 yıl 8 1,15±0,50
Tanı süresine göre genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımına bakıldığında
(Çizelge 3.13), tanı süresi 6 ay ve öncesi olan hastaların puan ortalaması 0,85
35
(±0,48), 1 yıl olan hastaların 1,16 (±0,62), 2 yıl olan hastaların 1,15 (±0,50) olduğu
görülmektedir.
Genel iyilik hali puanları açısından gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak
önemsiz bulunmuştur (p>0,05).
Çizelge 3.14. Hastalığın Evresine Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı(n=88)
Evre n ±ss Değerlendirme p
2. evre 25 0,83±0,49
F=4,975 0,009 3. evre 33 0,77±0,44
4. evre 30 1,14±0,54
Hastalığın evresine göre genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımına
bakıldığında(Çizelge 3.14), 2. evrede olan hastaların puan ortalaması 0,83 (±0,49), 3.
evrede olan hastaların 0,77 (±0,44), 4. evrede olan hastaların puan ortalamasının ise
1,14 (±0,54) olduğu görülmektedir.
Hastalığın evresine göre genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında
gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p=0,009). Bu farkın
4. evrede olan hastalardan kaynaklandığı saptanmıştır (Bonferroni p=0.011).
Çizelge 3.15. Tedavi Protokolüne Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı(n=88)
Tedavi Protokolü n ±ss Değerlendirme p
Folfox 3 1,00±0,53
Folfox-4 37 0,98±0,60
Folfox-6 1* 1,26±0
Gemcitabine 6 0,94±0,37
Gemcitabine+Cysplatin 10 0,90±0,24
5-FU+folinik asit 30 0,81±0,49
Cysplatin+Etoposid 1* 0,78±0
*İki gözde denek sayısı 2’nin altında olduğu için test yapılamadı.
36
Tedavi protokolüne göre genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımına
bakıldığında (Çizelge 3.15), tedavi protokolü Folfox olan hastaların puan ortalaması
1,00 (±0,53), Folfox-4 olan hastaların 0,98 (±0,60), Folfox-6 olan hastaların 1,26,
Gemcitabine olan hastaların 0,94 (±0,37), Gemcitabine+Cysplatin olan hastaların
0,90 (±0,24), 5-FU+folinik asit olan hastaların 0,81 (±0,49), Cysplatin+Etoposid olan
hastaların puan ortalaması ise 0,78 olduğu görülmektedir.
Çizelge 3.16. Cerrahi Tedavi Alma Durumuna Göre Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı (n=88)
Cerrahi Tedavi n ±ss Değerlendirme p
Alan 76 0,89±0,52 t=1,118 0,267
Almayan 12 1,07±0,43
Cerrahi tedavi alma durumuna göre genel iyilik hali puan ortalamalarının
dağılımına bakıldığında (Çizelge 3.16) cerrahi tedavi alan hastaların puan ortalaması
0,89 (±0,52), almayan hastaların puan ortalamasının ise 1,07 (±0,43) olduğu
görülmektedir.
Cerrahi tedavi alma durumuna göre genel iyilik hali puanları karşılaştırıldığında
gruplar arasındaki fark önemsiz bulunmuştur (p>0,05).
37
Çizelge 3.17. Hastaların Bulantı-kusma Yaşama Durumu, Sorunla Baş Etme Davranışları ve
Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı(n=88)
Bulantı-Kusma n %
Olan
Olmayan
65
23
73,9
26,1
Bulantı-Kusma Sorunuyla Başetmek İçin Kullanılan
Davranışlar
n* %
Bulantı giderici ilaç aldım 41 46,6
Tuzlu kraker yedim 20 22,8
Soğuk yiyecekler yedim 11 12,5
Ağzımı limonlu su ile çalkaladım 5 5,7
Evde yiyecek kokusu olmamasına dikkat ettim 22 19,3
Müzik dinleme,tv izleme gibi aktivitelerle dikkatimi başka
yöne çekmeye çalıştım
5
5,7
Ağız hijyenime dikkat ettim 33 34,1
Hiç birşey yapmadım 10 11,4
Bulantı-Kusma Sorunuyla Başetme Davranışlarını
Öğrendikleri Kişiler
n** %
Doktor 42 47,7
Hemşire 5 5,7
Yakınım veya komşum 21 23,9
Kimseden öğrenmedim, kendim yaptım 3 3,4
* Bir hasta birden fazla seçenek belirtmiştir.
** Hiç birşey yapmadığını ifade edenler dahil edilmemiştir.
Hastaların bulantı-kusma yaşama durumu, sorunla baş etme davranışları ve bu
davranışları öğrendikleri kişilerin dağılımı çizelge 3.17’de verilmiştir. Çizelgede
görüldüğü gibi örneklemi oluşturan hastaların %73,9’unun ayaktan kemoterapi
38
aldıktan sonra bulantı-kusması olduğu, %26,1’inin bu sorunu yaşamadığı
belirlenmiştir. Hastaların bulantı-kusma sorunu ile baş etmede kullandıkları
davranışların en sıklıkla “bulantı giderici ilaç alma” (%46,6), “ağız hijyenine dikkat
etme” (%34,1) ve “tuzlu kraker yeme” (%22,8) olduğu belirlenmiş, daha sonra
sırasıyla “evdeki kokuları önleme” (%19,3), “soğuk yiyecekler yeme” (%12,5),
“ağzını limonlu su ile çalkalama” (%5,7), “dikkatini televizyon, kitap okuma gibi
aktivitelerle başka yöne çekme” (%5,7) davranışlarının kullanıldığı ifade edilmiştir.
Hastaların %11,4’ü bu konuda hiçbir şey yapmadıklarını ifade etmişlerdir. Hastalar
bulantı-kusma sorunuyla baş etme davranışlarını öğrendikleri kaynak olarak %47,7
oranında doktoru, %23,9 oranında yakınlarını ve komşularını, %5,7 oranında ise
hemşireleri göstermişlerdir. Bunun yanı sıra hastalar %3,4 oranında yöntemi
kimseden öğrenmediklerini, kendilerinin yaptığını ifade etmişlerdir (Çizelge 3.17).
Çizelge 3.18. Bulantı-kusma Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili
Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı (n=55)
Etkili Olma
Durumu
n % ±ss Değerlendirme p
Oldu 21 23,9 0,86±0,35
X2=8,030* 0,018 Kısmen oldu 26 29,5 1,28±0,61
Olmadı 8 9,1 0,96±0,33
*Kruskall Wallis Varyans Analizi uygulandı.
Bulantı-kusma sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma
durumuna göre, genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı çizelge 3.18’de
görülmektedir. Buna göre, hastaların %23,9’u kullandığı davranışın etkili olduğunu,
%29,5’i kısmen etkili olduğunu, %9,1’i etkili olmadığını ifade etmiştir. Kullandığı
davranışların etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 0,86 (±0,35), kısmen
etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,28 (±0,61), etkili olmadığını ifade
edenlerin puan ortalaması 0,96 (±0,33)’dır.
Araştırmamızdaki bulgulara göre, bulantı-kusma sorunu olan hastaların
kullandıkları davranışların etkili olma durumuna göre genel iyilik hali puanları
karşılaştırıldığında gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur.
39
Bu farkın kullandığı davranışların “etkili olduğunu” ve “kısmen etkili olduğunu”
ifade eden gruplardan kaynaklandığı belirlenmiştir (p=0,018) (Çizelge 3.18).
Çizelge 3.19.Hastaların Halsizlik-Yorgunluk Yaşama Durumu, Sorunla Baş Etme
Davranışları ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı (n=88)
Halsizlik-Yorgunluk n %
Olan
Olmayan
78 88,6
10 11,4
Halsizlik-Yorgunluk Sorunuyla Başetmek İçin
Kullanılan Davranışlar
n* %
Sık dinlendim/Günü yatarak ya da uyuyarak geçirdim 77 87,5
Kendimi iyi hissettiğimde aktivitelerimi yaptım 31 35,2
Günde 8-10 bardak sıvı aldım 24 27,3
Erken yattım 19 21,6
Yeterli uyku (günde 7-8 saat) uyudum 39 44,2
Hiç birşey yapmadım 0 0
Halsizlik-Yorgunluk Sorunuyla Başetme
Davranışlarını Öğrendikleri Kişiler
n* %
Doktor 17 19,3
Hemşire 9 10,2
Yakınım veya komşum 1 1,1
Kimseden öğrenmedim, kendim yaptım 63 65,9
* Bir hasta birden fazla seçenek belirtmiştir.
Hastaların halsizlik-yorgunluk yaşama durumu, sorunla baş etme davranışları ve
bu davranışları öğrendikleri kişilerin dağılımı çizelge 3.19’da verilmiştir. Çizelgede
görüldüğü gibi örneklemi oluşturan hastaların %88,6’sının ayaktan kemoterapi
aldıktan sonra halsizlik-yorgunluğu olduğu, %11,4’ünün bu sorunu yaşamadığı
belirlenmiştir. Hastaların halsizlik-yorgunluk sorunu ile baş etmede kullandıkları
davranışların en sıklıkla “sık dinlenme/günü yatarak ya da uyuyarak geçirme”
(%87,5), “yeterli uyku (günde 7-8 saat) uyuma” (%44,2) ve “kendini iyi hissettiğinde
40
aktivitelerini yapma” (%35,2) olduğu belirlenmiş daha sonra sırasıyla “günde 8-10
bardak sıvı alma” (%27,3) ve “erken yatma” (%21,6) davranışlarının kullanıldığı
ifade edilmiştir.
Hastaların halsizlik-yorgunluk sorunuyla baş etme davranışlarını öğrendikleri
kaynaklar araştırıldığında %65,9’u kullandığı davranışı kimseden öğrenmediğini,
kendilerinin yaptığını ifade etmişlerdir. Hastaların %19,3’ü doktoru, %10,2’si
hemşireleri, %1,1’i ise yakınları ve komşularını kaynak olarak göstermişlerdir
(Çizelge 3.19).
Çizelge 3.20. Halsizlik-Yorgunluk Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili
Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı(n=78)
Etkili Olma
Durumu
n % ±ss Değerlendirme p
Oldu 22 25,0 0,82±0,33
X2=2,398* 0,301 Kısmen oldu 54 61,4 1,04±0,55
Olmadı 2 2,3 0,96±0,50
*Kruskall Wallis Varyans Analizi uygulandı.
Halsizlik-yorgunluk sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili
olma durumuna göre, genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı çizelge 3.20’ de
görülmektedir. Buna göre, hastaların %25,0’ı kullandığı davranışların etkili
olduğunu, %61,4’ü kısmen etkili olduğunu, %2,3’ü etkili olmadığını ifade etmiştir.
Kullandığı davranışın etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 0,82(±0,33),
kısmen etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,04(±0,55), etkili olmadığını
ifade edenlerin puan ortalaması 0,96 (±0,50)’dır.
Araştırmamızdaki bulgulara göre, halsizlik-yorgunluk sorunu olan hastaların
kullandıkları yöntemlerin etkili olma durumuna göre genel iyilik hali puanları
karşılaştırılmış ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak önemsiz olduğu
bulunmuştur (p>0,05).
41
Çizelge 3.21.Hastaların Ateş Yaşama Durumu Sorun ile Baş Etme Davranışları ve Bu
Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı(n=88)
Ateş n %
Olan
Olmayan
13
75
14,8
85,2
Ateş Sorunuyla Başetmek İçin Kullanılan Davranışlar n* %
Ateşimi ölçerek takip ettim 3 3,4
Ilık duş aldım 1 1,1
Ateş düşürücü aldım 1 1,1
Sağlık kuruluşuna başvurdum 10 11,3
Hiç birşey yapmadım 2 2,3
Ateş Sorunuyla Başetme Davranışlarını Öğrendikleri
Kişiler
n** %
Doktor 7 8,0
Hemşire 2 2,2
Kimseden öğrenmedim, kendim yaptım 2 2,2
* Bir hasta birden fazla seçenek belirtmiştir.
** Hiç birşey yapmadığını ifade edenler dahil edilmemiştir.
Hastaların ateş yaşama durumu, sorun ile baş etme davranışları ve bu
davranışları öğrendikleri kişilerin dağılımı çizelge 3.21’de verilmiştir. Çizelgede
görüldüğü gibi örneklemi oluşturan hastaların %14,8’inin ayaktan kemoterapi
aldıktan sonra ateşi olduğu, %85,2’sinin bu sorunu yaşamadığı belirlenmiştir.
Hastaların ateş sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların en sıklıkla “sağlık
kuruluşuna başvurma” (%11,3), “ateşi ölçerek takip etme” (%3,4) olduğu
belirlenmiş, daha sonra “ılık duş alma” (%1,1) ve “ateş düşürücü alma” (%1,1)
davranışlarının kullanıldığı ifade edilmiştir. Hastaların %2,3’ü bu konuda hiç birşey
42
yapmadıklarını ifade etmişlerdir. Ateş sorunuyla baş etme davranışlarını öğrendikleri
kaynak olarak %8,0 oranında doktoru göstermişlerdir.
Ateş sorunu olan hastaların (%12,5) tümü kullandığı davranışın etkili olduğunu
ifade etmiştir.
Çizelge 3.22. Hastaların Saç dökülmesi Yaşama Durumu, Sorun ile Baş Etme Davranışları
ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı(n=88)
Saç Dökülmesi n %
Olan 41 46,6
Olmayan 47 53,4
Saç Dökülmesi Sorunuyla Başetmek İçin
Kullanılan Davranışlar
n* %
Şapka ve benzeri materyaller kullandım 14 15,9
Saçımı kemoterapiden önce kısa kestirdim 9 10,3
Hiç birşey yapmadım 20 22,7
Saç Dökülmesi Sorunuyla Başetme Davranışlarını
Öğrendikleri Kişiler
n** %
Kimseden öğrenmedim, kendim yaptım 21 23,9
* Bir hasta birden fazla seçenek belirtmiştir.
** Hiçbir şey yapmadığını ifade edenler dahil edilmemiştir.
Hastaların saç dökülmesi yaşama durumu, sorun ile baş etme davranışları ve bu
davranışları öğrendikleri kişilerin dağılımı çizelge 3.22’de verilmiştir. Çizelgede
görüldüğü gibi örneklemi oluşturan hastaların %46,6’sında ayaktan kemoterapi
aldıktan sonra saç dökülmesi olduğu, %53,4’ünün ise bu sorunu yaşamadığı
belirlenmiştir. Hastaların saç dökülmesi sorunu ile baş etmede kullandıkları
davranışların en sıklıkla “şapka ve benzeri materyaller kullanma” (%15,9) “saçları
kemoterapiden önce kısa kestirme” (%10,3) olduğu belirlenmiştir. Hastaların
%22,7’si ise bu konuda hiçbir şey yapmadıklarını ifade etmişlerdir.
Hastalar saç dökülmesi sorunuyla baş etme davranışlarını öğrendikleri kaynaklar
olarak %23,9’u kullandığı davranışı kimseden öğrenmediğini, kendilerinin yaptığını
ifade etmişlerdir (Çizelge 3.22).
43
Çizelge 3.23. Saç Dökülmesi Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili
Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı(n=21)
Etkili Olma
Durumu
n % ±ss Değerlendirme p
Oldu 17 19,3 1,10±0,58
Kısmen oldu 3 3,4 1,92±0,56
Olmadı 1* 1,1 1,84±0
*Denek sayısı 2’den az olduğu için test yapılamadı.
Saç dökülmesi sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma
durumuna göre, genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı çizelge 3.23’ de
görülmektedir. Buna göre, hastaların %19,3’ü kullandığı davranışların etkili
olduğunu, %3,4’ü kısmen etkili olduğunu, %1,1’i etkili olmadığını ifade etmiştir.
Kullandığı davranışların etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,10
(±0,58), kısmen etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,92 (±0,56), etkili
olmadığını ifade edenlerin puan ortalaması 1,84’dür.
44
Çizelge 3.24. Hastaların Ağızda YaraYaşama Durumu, Sorun ile Başe Etme Davranışları ve
Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı(n=88)
Ağızda Yaralar n %
Olan 35 39,8
Olmayan 53 60,2
Ağızda Yara Sorunuyla Başetmek İçin
Kullanılan Davranışlar
n* %
Ağız hijyenime dikkat ettim 24 27,3
Yumuşak diş fırçası kullandım 7 8,0
Sıcak, baharatlı, asitli yiyecek ve içeceklerden
kaçındım
14 15,9
İlaçla gargara yaptım 22 25,0
Dudaklarıma nemlendirici krem sürdüm 1 1,1
Soğuk içecekler içtim 3 3,4
Yumuşak yiyecekler yedim 9 10,2
Karbonatlı su ile ağzımı çalkaladım. 12 13,6
Kara dut suyu içtim 2 2,2
Hiç birşey yapmadım 1 1,1
Ağızda Yara Sorunuyla Başetme
Davranışlarını Öğrendikleri Kişiler
n** %
Doktor 20 22,7
Hemşire 11 12,5
Yakınım veya komşum 2 2,3
Medyadan öğrendim 1 1,1
Kimseden öğrenmedim, kendim yaptım 9 10,2
* Bir hasta birden fazla seçenek belirtmiştir.
** Hiç birşey yapmadığını ifade edenler dahil edilmemiştir.
45
Hastaların ağız yarası yaşama durumu, sorun ile baş etme davranışları ve bu
davranışları öğrendikleri kişilerin dağılımı çizelge 3.24’de verilmiştir. Çizelgede
görüldüğü gibi örneklemi oluşturan hastaların %39,8’inin ayaktan kemoterapi
aldıktan sonra ağız yarası sorunu olduğu, %60,2’sinin bu sorunu yaşamadığı
belirlenmiştir. Hastaların ağız yarası sorunu ile baş etmede kullandıkları
davranışların en sıklıkla “ağız hijyenine dikkat etme” (%27,3) “ilaçla gargara
yapma” (%25,0), “sıcak, baharatlı, asitli yiyecek ve içeceklerden kaçınma” (%15,9)
olduğu belirlenmiş, daha sonra sırasıyla “karbonatlı su ile ağızı çalkalama” (%13,6),
“yumuşak yiyecekler yeme” (%10,2), “yumuşak diş fırçası kullanma” (%8,0),
“soğuk içecekler içme” (%3,4), “karadut suyu içme” (%2,2) ve “dudaklara
nemlendirici krem sürme” (%1,1) davranışlarının kullanıldığı ifade edilmiştir.
Hastaların %1,1’i ise bu konuda hiçbir şey yapmadıklarını ifade etmişlerdir.
Hastalar ağızda yara sorunuyla baş etme davranışlarını öğrendikleri kaynak olarak
%22,7 oranında doktoru, %12,5’i hemşireleri, %2,3’ ü yakınlarını veya komşularını,
%1,1’i medyayı göstermiştir. Bunun yanı sıra hastaların %10,2’si davranışı kimseden
öğrenmediklerini, kendilerinin yaptığını ifade etmişlerdir.
Çizelge 3.25. Ağızda Yara Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili Olma
Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı(n=34)
Etkili Olma
Durumu
n % ±ss Değerlendirme p
Oldu 19 21,6 1,11±0,38
F=2,745 0,080 Kısmen oldu 13 14,8 1,12±0,70
Olmadı 2 2,3 2,06±0,76
Ağızda yara sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma
durumuna göre, genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı çizelge 3.25’ de
görülmektedir. Buna göre, hastaların %21,6’sı kullandığı davranışların etkili
olduğunu, %14,8’i kısmen etkili olduğunu, %2,3’ü etkili olmadığını ifade etmiştir.
Kullandığı davranışların etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,11
(±0,38), kısmen etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,12 (±0,70), etkili
olmadığını ifade edenlerin puan ortalaması 2,06 (±0,76) dır.
46
Ağızda yara sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma
durumuna göre genel iyilik hali puanları karşılaştırıldığında gruplar arasındaki fark
istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur (p>0,05).
Çizelge 3.26. Hastaların Kabızlık Yaşama Durumu, Sorun ile Baş Etme Davranışları ve Bu
Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı(n=88)
Kabızlık n %
Olan 38 43,2
Olmayan 50 56,8
Kabızlık Sorunuyla Başetmek İçin Kullanılan
Davranışlar
n* %
Yeterli sıvı(günde 8-10 bardak) ve yiyecek almaya
çalıştım
13 14,8
Liften zengin sebze, meyve, tahıl gibi yiyecekler
yedim
21 23,9
Kuru kayısı, kayısı suyu, kuru erik gibi yiyecekler
yedim
25 28,4
Yürüyüş /egzersiz yaptım 7 8,0
Kabızlık giderici ilaç kullandım 18 20,4
Hiç birşey yapmadım 4 4,5
Kabızlık Sorunuyla Başetme Davranışlarını
Öğrendikleri Kişiler
n** %
Doktor 23 26,1
Hemşire 5 5,7
Yakınım veya komşum 2 2,2
Kimseden öğrenmedim, kendim yaptım 12 13,6
* Bir hasta birden fazla seçenek belirtmiştir.
** Hiç birşey yapmadığını ifade edenler dahil edilmemiştir.
Hastaların kabızlık yaşama durumu, sorun ile baş etme davranışları ve bu
davranışları öğrendikleri kişilerin dağılımı çizelge 3.26’da verilmiştir. Çizelgede
47
görüldüğü gibi örneklemi oluşturan hastaların %43,2’sinin ayaktan kemoterapi
aldıktan sonra kabızlığı olduğu, %56,8’inin bu sorunu yaşamadığı belirlenmiştir.
Hastaların kabızlık sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların en sıklıkla
“kuru kayısı, kayısı suyu, kuru erik gibi yiyecekler yeme” (%28,4), “liften zengin
sebze, meyve, tahıl gibi yiyecekler yeme” (%23,9), “kabızlık giderici ilaç kullanma”
(%20,4) olduğu belirlenmiş, daha sonra sırasıyla “yeterli sıvı (günde 8-10 bardak) ve
yiyecek alma” (%14,8) ve “yürüyüş/egzersiz yapma” (%8,0) davranışlarının
kullanıldığı belirlenmiştir. Hastaların %4,5’i ise bu konuda hiçbir şey yapmadıklarını
ifade etmişlerdir.
Hastalar kabızlıkla baş etme davranışlarını öğrendikleri kaynak olarak %26,1
oranında doktoru, %5,7 oranında hemşireleri, %2,2 oranında yakınlarını veya
komşularını göstermiştir. Bunun yanı sıra hastaların %13,6’sı davranışı kimseden
öğrenmediklerini, kendilerinin yaptığını ifade etmişlerdir.
Çizelge 3.27. Kabızlık Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili Olma
Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı(n=34)
Etkili Olma
Durumu
n % ±ss Değerlendirme p
Oldu 21 23,9 1,03±0,50
Kısmen oldu 12 13,6 1,08±0,60
Olmadı 1* 1,1 1,52±0
*Denek sayısı 2’den az olduğu için test yapılamadı.
Kabızlık sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma durumuna
göre, genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı çizelge 3.27’ de görülmektedir.
Buna göre, hastaların %23,9’u kullandığı davranışların etkili olduğunu, %13,6’sı
kısmen etkili olduğunu, %1,1’i etkili olmadığını ifade etmiştir. Kullandığı
davranışların etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,03 (±0,50), kısmen
etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,08 (±0,60), etkili olmadığını ifade
edenlerin puan ortalaması 1,52’ dir.
48
Çizelge 3.28. Hastaların Diyare Yaşama Durumu, Sorun ile Baş Etme Davranışları ve Bu
Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı(n=88)
İshal n %
Olan 44 50,0
Olmayan 44 50,0
İshal Sorunuyla Başetmek İçin Kullanılan
Davranışlar
n* %
Yağsız, az posalı, proteinli yiyecekler yedim 22 25,0
Acı, baharatlı,yağlı yiyeceklerden kaçındım 19 21,6
Yeterli sıvı aldım(günde 8-10 bardak) 13 14,8
İshal giderici ilaç aldım 15 17,1
Hiç birşey yapmadım 13 14,8
İshal Sorunuyla Başetme Davranışlarını
Öğrendikleri Kişiler
n** %
Doktor 18 20,5
Hemşire 5 5,7
Yakınım veya komşum 2 2,2
Kimseden öğrenmedim, kendim yaptım 14 15,9
* Bir hasta birden fazla seçenek belirtmiştir.
** Hiç birşey yapmadığını ifade edenler dahil edilmemiştir.
Hastaların diyare yaşama durumu, sorun ile baş etme davranışları ve bu
davranışları öğrendikleri kişilerin dağılımı çizelge 3.28’de verilmiştir. Çizelgede
görüldüğü gibi örneklemi oluşturan hastaların %50’sinin ayaktan kemoterapi
aldıktan sonra diyaresi olduğu, %50’sinin bu sorunu yaşamadığı belirlenmiştir.
Hastaların diyare sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların en sıklıkla
“yağsız, az posalı, proteinli yiyecekler yeme” (%25), “acı, baharatlı, yağlı
yiyeceklerden kaçınma” (%21,6), “ishal giderici ilaç alma” (%17,1) ve son olarak
“yeterli sıvı (günde 8-10 bardak) alma” (%14,8) olduğu belirlenmiştir. Hastaların
%14,8’i ise bu konuda hiç birşey yapmadıklarını ifade etmişlerdir.
Hastalar diyare ile baş etme davranışlarını öğrendikleri kaynak olarak %20,5
oranında doktoru, %5,7 oranında hemşireleri, %2,2 oranında yakınlarını veya
49
komşularını göstermiştir. Bunun yanı sıra hastaların %15,9’u davranışı kimseden
öğrenmediklerini, kendilerinin yaptığını ifade etmişlerdir (Çizelge 3.28).
Çizelge 3.29. Diyare Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili Olma
Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı(n=30)
Etkili Olma
Durumu
n % ±ss Değerlendirme p
Oldu 15 17,0 0,88±0,42
F=1,069 0,358 Kısmen oldu 12 13,6 1,07±0,62
Olmadı 3 3,4 0,62±0,28
Diyare sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma durumuna
göre, genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı çizelge 3.29’ da görülmektedir.
Buna göre, hastaların %17,0’ı kullandığı davranışların etkili olduğunu, %13,6’sı
kısmen etkili olduğunu, %3,4’ü etkili olmadığını ifade etmiştir. Kullandığı
davranışların etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 0,88 (±0,42), kısmen
etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,07 (±0,62), etkili olmadığını ifade
edenlerin puan ortalaması 0,62 (±0,28) dir.
Diyare sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma durumuna
göre genel iyilik hali puanları karşılaştırıldığında gruplar arasındaki fark istatistiksel
olarak önemli bulunmamıştır (p>0,05).
50
Çizelge 3.30. Hastaların İştahsızlık Yaşama Durumu Sorun ile Baş Etme Davranışları ve Bu
Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı(n=88)
İştahsızlık n %
Olan 61 69,3
Olmayan 27 30,7
İştahsızlık Sorunuyla Başetmek İçin Kullanılan
Davranışlar
n* %
Az ve sık yemek yedim 14 15,9
Rahatlatıcı, yiyecek kokusu olmayan, serin ortamda
yemek yedim
10 11,4
Açlık hisseder hissetmez yedim 4 4,5
Yemek aralarında yürüyüş/egzersiz yaptım 2 2,3
Yeterli sıvı (günde 8-10 bardak) aldım 12 13,6
Hiçbir şey yapmadım 34 38,6
İştahsızlık Sorunuyla Başetme Davranışlarını
Öğrendikleri Kişiler
n** %
Doktor 11 12,5
Hemşire 5 5,7
Yakınım veya komşum 1 1,1
Kimseden öğrenmedim, kendim yaptım 15 17,0
* Bir hasta birden fazla seçenek belirtmiştir.
** Hiç birşey yapmadığını ifade edenler dahil edilmemiştir.
Hastaların iştahsızlık yaşama durumu, sorun ile baş etme davranışları ve bu
davranışları öğrendikleri kişilerin dağılımı çizelge 3.30’da yer almaktadır. Çizelgede
görüldüğü gibi örneklemi oluşturan hastaların %69,3’ünün ayaktan kemoterapi
aldıktan sonra iştahsızlık yaşadığı, %30,7’sinin bu sorunu yaşamadığı belirlenmiştir.
Hastaların iştahsızlık sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların en sıklıkla “az
ve sık yemek yeme” (%15,9), “yeterli sıvı (günde 8-10 bardak) alma” (%13,6),
“rahatlatıcı, yiyecek kokusu olmayan, serin ortamda yemekleri yeme” (%11,4)
51
olduğu belirlenmiş, daha sonra sırasıyla “açlık hisseder hissetmez yeme” (%4,5) ve
“yemek aralarında yürüyüş/egzersiz yapma” (%2,3) davranışlarının kullanıldığı ifade
edilmiştir. Hastaların %38,6’sı ise bu konuda hiç birşey yapmadıklarını ifade
etmişlerdir.
Hastalar iştahsızlık ile baş etme davranışlarını öğrendikleri kaynak olarak %12,5
oranında doktoru, %5,7 oranında hemşireleri, %1,1 oranında yakınlarını veya
komşularını göstermiştir. Bunun yanı sıra hastaların %17’si davranışı kimseden
öğrenmediklerini, kendilerinin yaptığını ifade etmişlerdir (Çizelge 3.30).
Çizelge 3.31. İştahsızlık Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili Olma
Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı(n=26)
Etkili Olma
Durumu
n % ±ss Değerlendirme p
Oldu 8 9,1 1,00±0,28
F=0,100 0,905 Kısmen oldu 12 13,6 0,98±0,34
Olmadı 6 6,8 0,92±0,45
İştahsızlık sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma
durumuna göre, genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı çizelge 3.31’de
görülmektedir. Buna göre, hastaların %9,1’i kullandığı davranışların etkili olduğunu,
%13,6’sı kısmen etkili olduğunu, %6,8’i etkili olmadığını ifade etmiştir. Kullandığı
davranışların etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,00 (±0,28), kısmen
etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 0,98 (±0,34), etkili olmadığını ifade
edenlerin puan ortalaması 0,92 (±0,45) dir.
İştahsızlık sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma
durumuna göre genel iyilik hali puanları karşılaştırıldığında gruplar arasındaki farkın
istatistiksel olarak önemsiz olduğu görülmüştür (p>0,05).
52
Çizelge 3.32. Hastaların Tat ve/veya Koku Değişikliği Yaşama Durumu, Sorun ile Baş Etme
Davranışları ve Bu Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı(n=88)
Tat ve Koku Değişiklikleri n %
Olan 48 54,5
Olmayan 40 45,5
Tat ve Koku Değişikliği Sorunuyla Başetmek
İçin Kullanılan Davranışlar
n* %
Ağız hijyenimi sağladım 32 36,4
Yeterli sıvı aldım(günde 8-10 bardak) 15 17,0
Rahatsız edici kokulardan uzak durdum 21 23,8
Hiç birşey yapmadım 11 12,5
Tat ve Koku Değişikliği Sorunuyla Başetme
Davranışlarını Öğrendikleri Kişiler
n** %
Doktor 7 8,0
Hemşire 4 4,5
Yakınım veya komşum 2 2,3
Kimseden öğrenmedim, kendim yaptım 29 33,0
* Bir hasta birden fazla seçenek belirtmiştir.
** Hiç birşey yapmadığını ifade edenler dahil edilmemiştir.
Hastaların tat ve/veya koku değişikliği yaşama durumu, sorun ile baş etme
davranışları ve bu davranışları öğrendikleri kişilerin dağılımı çizelge 3.32’de
verilmiştir. Çizelgede görüldüğü gibi örneklemi oluşturan hastaların %54,5’i ayaktan
kemoterapi aldıktan sonra, tat ve/veya koku değişikliği yaşadığı, %45,5’inin ise bu
sorunu yaşamadığı belirlenmiştir. Hastaların tat ve/veya koku değişikliği sorunu ile
baş etmede kullandıkları davranışların en sıklıkla “ağız hijyenine dikkat etme”
(%36,4), “rahatsız edici kokulardan uzak durma” (%23,8), “yeterli sıvı (günde 8-10
bardak) alma” (%17,0) olduğu belirlenmiştir. Hastaların %12,5’i ise bu konuda
hiçbir şey yapmadıklarını ifade etmişlerdir.
53
Hastalar tat ve/veya koku değişikliği ile baş etme davranışlarını öğrendikleri
kaynak olarak %8,0 oranında doktoru, %4,5 oranında hemşireleri, %2,3 oranında
yakınlarını veya komşularını göstermiştir. Bunun yanı sıra hastaların %33’ü
yöntemi kimseden öğrenmediklerini, kendilerinin yaptığını ifade etmişlerdir (Çizelge
3.32).
Çizelge 3.33. Tat ve/veya Koku Değişikliği Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları
Davranışların Etkili Olma Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının
Dağılımı(n=37)
Etkili Olma
Durumu
n % ±ss Değerlendirme p
Oldu 6 6,8 1,12±0,50
F=0,456 0,312 Kısmen oldu 26 29,5 1,03±0,41
Olmadı 5 5,7 1,38±0,69
Tat ve/veya koku değişikliği sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların
etkili olma durumuna göre, genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı çizelge
3.33’de görülmektedir. Buna göre, hastaların %6,8’i kullandığı davranışların etkili
olduğunu, %29,5’i kısmen etkili olduğunu, %5,7’si etkili olmadığını ifade etmiştir.
Kullandığı davranışların etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,12
(±0,50), kısmen etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,03 (±0,41), etkili
olmadığını ifade edenlerin puan ortalaması ise 1,38 (±0,69) dir.
Tat ve/veya koku değişikliği sorunu yaşayan hastaların kullandıkları
davranışların etkili olma durumuna göre genel iyilik hali puanları karşılaştırıldığında
gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur (p>0,05).
54
Çizelge 3.34. Hastaların Anksiyete Yaşama Durumu, Sorun ile Baş Etme Davranışları ve Bu
Davranışları Öğrendikleri Kişilerin Dağılımı(n=88)
Anksiyete n %
Olan 50 56,8
Olmayan 38 43,2
Anksiyete Sorunuyla Başetmek İçin Kullanılan
Davranışlar
n* %
Sorunlarımı ve duygularımı ailem/yakın çevremle
paylaştım
29 33,0
Sorunlarımı ve duygularımı doktor ve/veya
hemşireyle paylaştım
5 5,7
Hafif egzersiz/yürüyüşler yaptım 8 9,1
Psikiyatriye başvurup psikolojik destek aldım 0 0
Hiç bişey yapmadım 18 20,5
Anksiyete Sorunuyla Başetme Davranışlarını
Öğrendikleri Kişiler
n** %
Doktor 2 2,3
Hemşire 1 1,1
Yakınım veya komşum 1 1,1
Kimseden öğrenmedim, kendim yaptım 30 34,1
* Bir hasta birden fazla seçenek belirtmiştir.
** Hiçbir şey yapmadığını ifade edenler dahil edilmemiştir.
Hastaların anksiyete yaşama durumu, sorun ile baş etme davranışları ve bu
davranışları öğrendikleri kişilerin dağılımı çizelge 3.34’de verilmiştir. Çizelgede
görüldüğü gibi örneklemi oluşturan hastaların %56,8’i ayaktan kemoterapi aldıktan
sonra, anksiyete yaşadığı %43,2’sinin bu sorunu yaşamadığı belirlenmiştir.
Hastaların anksiyete sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların en sıklıkla
“sorunları ve duygularını aile yakın çevreyle paylaşma”(%33), “hafif
egzersiz/yürüyüşler yapma”(%9,1) “sorunları ve duygularını doktor/hemşireyle
paylaşma”(%5,7) olduğı ifade edilmiştir. Hastaların %20,5’i ise bu konuda hiç birşey
yapmadıklarını ifade etmişlerdir.
55
Hastalar anksiyete ile baş etme davranışlarını öğrendikleri kaynak olarak %2,3
oranında doktoru, %1,1 oranında hemşireleri, %1,1 oranında yakınlarını veya
komşularını göstermiştir. Bunun yanı sıra hastaların %34,1’i davranışı kimseden
öğrenmediklerini, kendilerinin yaptığını ifade etmişlerdir (Çizelge 3.34).
Çizelge 3.35. Anksiyete Sorunu Olan Hastaların Kullandıkları Davranışların Etkili Olma
Durumuna Göre, Genel İyilik Hali Puan Ortalamalarının Dağılımı(n=32)
Etkili Olma
Durumu
n % ±ss Değerlendirme p
Oldu 15 17,0 1,06±0,47
Kısmen oldu 16 18,2 1,22±0,63
Olmadı 1* 1,1 0,94±0
*Denek sayısı 2’den az olduğu için test yapılamadı.
Anksiyete sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma
durumuna göre, genel iyilik hali puan ortalamalarının dağılımı çizelge 3.35’de
görülmektedir. Buna göre, hastaların %17,0’ı kullandığı davranışların etkili
olduğunu, %18,2’si kısmen etkili olduğunu, %1,1’i etkili olmadığını ifade etmiştir.
Kullandığı davranışların etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,06
(±0,47), kısmen etkili olduğunu ifade edenlerin puan ortalaması 1,22 (±0,63), etkili
olmadığını ifade edenlerin puan ortalaması 0,94 dür.
56
Çizelge 3.36. Hastaların Kemoterapinin yan etkilere ilişkin Eğitim Alma, Eğitim Materyali
Verilme ve Eğitim Aldıkları Kişilerin Dağılımı(n=88)
Yan Etkilere İlişkin Eğitim Alma Durumu n %
Evet
Hayır
36
52
40,9
59,1
Eğitim Materyali Verilme Durumu n %
Verilen
Verilmeyen
61
27
69,3
30,7
Eğitimin Alındığı Kişi n %
Doktor
Hemşire
10
26
11,4
29,5
Çizelge 3.36’da hastaların kemoterapi yan etkilerine ilişkin eğitim alma, eğitim
materyali verilme ve eğitim aldıkları kişilerin dağılımı görülmektedir. Hastaların
%40,9 unun kemoterapinin yan etkilerine ilişkin eğitim aldığı, %59,1’inin ise
kemoterapinin yan etkilerine ilişkin eğitim almadığı belirlenmiştir. Eğitim alan
hastaların %11,4’ünün eğitim aldığı kişi olarak doktoru, %29,5’i ise hemşireyi
göstermiştir (Çizelge 3.36).
Ayrıca hastaların %69,3 üne eğitim materyali verildiği % 30,7’sine ise eğitim
materyali verilmediği saptanmıştır.
57
4.TARTIŞMA
Ayaktan kemoterapi alan GIS kanserli hastalarda ortaya çıkan sorunları, bu
sorunlara yönelik hastaların kullandıkları davranışları ve bu davranışların etkili olup
olmadığını saptamak amacıyla planlanan araştırmaya 35-79 yaş arası, araştırmaya
katılmayı kabul eden, iletişim kurulabilen, GİS kanseri tanısı almış ve ayaktan
kemoterapi alan, 2. kür kemoterapi tedavisini tamamlamış ve 3. kür tedaviye gelen
hastalar alınmıştır.
4.1. Hastaların Kişisel ve Hastalıkla İlgili Özelliklerinin Değerlendirilmesi
Araştırma kapsamına alınan hastaların kişisel özellikleri değerlendirildiğinde,
%15,9’unun 35-49, %51,1’inin 50-64, %33,0’ünün 65-79 yaş gruplarında yer aldığı
saptanmıştır. Bu sonuçlara göre vakaların %84,1 gibi büyük bir çoğunluğunun 50-79
yaş arası olduğu görülmektedir (Çizelge 3.1). Bilindiği gibi kanser görülme sıklığı
yaşla birlikte artmaktadır. Yaklaşık tüm kanser türlerinde tanı konan hastaların
%78’inin yaşı 55 ve üzeridir (American Cancer Society, 2010). T.C. Sağlık
Bakanlığı’nın 2004-2006 yılı verilerine göre erkeklerde ve kadınlarda en sık görülen
beş kanserin görülme sıklığının 40 yaşından sonra arttığı görülmektedir (T.C. Sağlık
Bakanlığı Türkiye Kanser İnsidansı, 2006). Bu veriler araştırmamızın sonuçlarıyla
benzerlik göstermektedir.
Araştırma kapsamına alınan hastaların %46,6’sı kadın, %53,4’ü erkektir. T.C.
Sağlık Bakanlığı’nın 2006 verilerine göre GIS kanser insidansı erkeklerde yüzbinde
45,90 kadınlarda ise yüzbinde 26,10 dur. Yine aynı kaynağa göre GIS kanserlerinin
görülme sıklığının her yıl bir öncekine göre arttığı ve bu artışın kadınlara oranla
erkeklerde daha fazla olduğu görülmektedir (Şekil 1.1).
Örneklemi oluşturan hastaların %42,0’sini ev hanımları oluşturmaktadır (Çizelge
3.1). Ev hanımı oranının fazla oluşunun, toplumumuzda kadınlar arasında
çalışmayan kadın oranının fazla oluşuna bağlı olduğu düşünülebilir.
58
Hastaların eğitim durumları ve yaşadıkları yer incelendiğinde, ilkokul mezunu
olan hastaların oranının %60,2 ilde yaşayan hastaların oranının %79,5 olduğu
görülmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun Türkiye genelindeki istatistiksel
sonuçlarına göre eğitim durumu ilkokul olan kişilerin oranı %36,4 il ve ilçede
yaşayan kişilerin oranı ise %76,8 olarak belirtilmektedir.
Araştırma kapsamına alınan hastaların hastalıkla ilgili özellikleri
değerlendirildiğinde, %64,8 gibi büyük bir çoğunluğunun kolon ve rektum kanseri
tanısı aldığı belirlenmiştir. DSÖ’nün 2008 verilerine baktığımızda insidans yönünden
dünyada en yaygın kanserler arasında ikinci sırayı kolorektal kanser almaktadır.
Ülkemizde ise TC Sağlık Bakanlığı 2006 verilerine göre en sık görülen kanserler
arasında kolorektal kanser kadınlarda ikinci, erkeklerde ise dördüncü sırayı
almaktadır.
Örneklemi oluşturan hastaların %78,4’üne 6 ay ve öncesinde tanı konmuştur.
Hastalarımızın %37,5’i üçüncü, %34,1’i ise dördüncü evrededir. Ülkemizde, ortaya
çıkan kanser belirtilerinin gözardı edilmesi ve sağlık kuruluşuna geç başvurulması
nedeniyle tanı ileri evrelerde konulabilmektedir. Ayrıca ileri evrelerde tanılama
sağkalım oranını da azaltmaktadır. Kolon kanserinde 5 yıllık sağkalım oranı 1.
evrede %93 iken ileri evrelerde %8’e kadar düşmektedir (Yıldız, 2008).
Önekleme alınan hastaların %86,4’ü cerrahi tedavi almış olup, %13,6’sı (12 hasta)
almamıştır (Çizelge 3.2).
4.2. Hastaların Genel İyilik Hali Puanlarının Değerlendirilmesi
Hastaların Nightingale Semptom Değerlendirme Ölçeğine göre iyilik hali
puanlarının dağılımına bakıldığında (Çizelge 3.3), %13,6’sının iyilik halinin “çok
iyi”, %67’sinin “iyi”, %15,9’unun “orta” ve %3,4’ünün ise “kötü” düzeyde olduğu
belirlenmiştir. Can ve Aydıner’in (2009) yaptığı çalışmada Nightingale Semptom
Değerlendirme Ölçeğine göre hastaların %27,5’inin iyilik halinin “çok iyi”,
%47,6’sının “iyi”, %23’ünün “orta” ve %1,9’unun ise “kötü” düzeyde olduğu
belirlenmiştir. Can ve arkadaşlarının yaptığı (2010) başka bir çalışmada ise hastaların
%61,4’ünün iyilik halinin “iyi”, %31,7’sinin “orta” ve %6,4’ünün “kötü” düzeyde
59
olduğu belirlenmiştir. Genel iyilik hali “iyi” olan hastaların oranının yüksek olması
bizim sonuçlarımızla benzerlik göstermektedir.
Örnekleme alınan hastalar genel iyilik hali puanları açısından
karşılaştırıldığında, yaş grupları arasındaki fark istatistiksel olarak önemli
bulunmamakla birlikte yaş ilerledikçe genel iyilik hali puanlarının arttığı yani iyilik
halinin kötüleştiği görülmektedir (Çizelge 3.4). Bunun nedeni olarak yaşlı bireylerin
genç bireylere oranla vücut direnci ve diğer yaşamsal fonksiyonunun azalmasına
bağlı olduğu düşünülmektedir. Kızılcı’nın (1999) onkoloji hastalarıyla yaşam
kalitesini etkileyen faktörlere yönelik yaptığı bir çalışmada yaşın hastaların yaşam
kalitesi üzerinde etkili olmadığı bulunmuştur. Gürel’in (2007) yaptığı benzer bir
çalışmada ise hastaların genel iyilik halinin yaş arttıkça düştüğü belirlenmiştir.
Hastaların cinsiyetlerine göre genel iyilik hali puanları karşılaştırıldığında erkeklerin
genel iyilik hali puanlarının kadınlara göre daha iyi olduğu görülmektedir. Bu
sonucun kadınların çoğunun ev hanımı olması ve geleneksel rollerinden dolayı
sorumluluklarının daha fazla olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Cinsiyete
göre gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak da önemli bulunmuştur (p=0,0001).
Can ve Aydıner’in (2009) yaptığı çalışmada da bizim sonuçlarımıza paralel olarak
kadınların genel iyilik halinin daha kötü olduğu bulunmuştur.
Genel iyilik hali puanlarının eğitim durumuna göre dağılımına bakıldığında gruplar
arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmamasına karşın hiç eğitim almamış
hastaların genel iyilik halinin en kötü, yükseköğrenim görenlerin ise en iyi olduğu
görülmektedir (Çizelge 3.6). Bunun nedeni olarak bir olasılıkla eğitim düzeyi yüksek
olan hastaların maddi ve sosyal durumlarının daha iyi olabileceği ve semptomlarla
daha bilinçli başedebildiği düşünülmektedir. Gürel’in (2007) çalışmasında eğitimi
ortaokul ve üzeri olan hastaların genel iyilik halinin eğitimi ilkokul ve altı olan
hastalara oranla daha iyi olduğu bulunmuştur. Kızılcı’nın (1999) yaptığı çalışmada
ise eğitim düzeyi arttıkça yaşam kalitesinin de arttığı bulunmuştur.
Hastaların medeni durumunun genel iyilik hali puanlarına etkili olup olmadığı
araştırıldığında dul olan hastaların evli ve bekarlara göre daha iyi durumda
görülmelerine karşın gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak önemli olmadığı
bulunmuştur (p>0,05). Gürel’in (2007) yaptığı çalışmada da medeni durumun genel
iyilik hali üzerinde etkili olmadığı bulunmuştur. Kızılcı’nın (1999) yaptığı çalışmada
60
ise medeni durumun hastaların yaşam kalitesi üzerinde etkili olmadığı bulunmuştur.
Bu sonuçlarda bizim sonuçlarımızla benzerlik göstermektedir.
Hastaların genel iyilik hali puanları çalışma statüsü açısından karşılaştırıldığında,
genel iyilik hali en kötü olan grubun ev hanımları olduğu, ikinci olarak emeklilerin
geldiği görülmektedir. Bu sonucun kadınların geleneksel rolleri, sorumluluklarının
fazla olması ve kendilerine bakım için ayıracakları zamanın az olmasından,
emeklilerin ise ileri yaşta olmaları nedeniyle yaşamsal fonksiyonlarının
azalmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Araştırmamızda genel iyilik hali en
iyi olan grup serbest çalışanlardır. Hastaların genel iyilik hali puanları çalışma
statüsüne göre karşılaştırıldığında gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemli
bulunmuştur (p=0,007). Bu farkın ev hanımı ile serbest çalışanlar arasındaki farktan
kaynaklandığı saptanmıştır. Kızılcı’nın (1999) yaptığı çalışmada mesleğin yaşam
kalitesi üzerinde etkili olduğu ve emeklilerin yaşam kalitesinin diğer gruplara göre
daha düşük olduğu bulunmuştur. Can ve Aydıner’in (2009) yaptığı çalışmada ise
işsiz olanların genel iyilik hallerinin daha kötü olduğu belirlenmiştir.
Hastaların sürekli yaşadığı yere göre genel iyilik halleri puan ortalamaları arasında
istatistiksel olarak önemli bir fark bulunmamakla birlikte köyde yaşayan hastaların
puan ortalamalarının daha düşük olduğu görülmektedir (Çizelge 3.9). Bu sonucun bir
olasılıkla köy yaşamının daha stressiz ve doğal yaşama daha yakın olmasından
kaynaklandığı düşünülmektedir. Gürel’in (2007) yaptığı çalışmada ise genel iyilik
halinin ilde yaşayanlarda ilçe/köyde yaşayanlara oranla daha iyi olduğu bulunmuştur.
Hastaların gelir düzeyine göre genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında,
gelir düzeyi düşük olan hastaların genel iyilik hallerinin daha kötü olduğu
görülmektedir. Bunun nedeni olarak maddi olanakların azalmasıyla tedavi
harcamalarının fazla gelmesi ve kişinin öz bakımının azalması düşünülebilir. Gelir
düzeyine göre genel iyilik hali puanları karşılaştırıldığında gruplar arasındaki fark
istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p=0,019). Can ve Aydıner’in (2009) yaptığı
çalışmada gelir düzeyi düşük olan hastaların genel iyilik hallerinin daha kötü olduğu
ve semptomların daha yaygın olduğu belirlenmiştir.
Hastaların birlikte yaşadığı kişilere göre genel iyilik hali puan ortalamaları
karşılaştırıldığında aradaki farkın istatistiksel olarak önemsiz bulunmasına karşın
aileyle yaşayanların genel iyilik hali puan ortalamalarının daha yüksek olduğu
61
görülmektedir (Çizelge 3.11). Bu sonuç aileyle yaşayanların sorumluluklarının daha
fazla ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler olmasına bağlanabilir. Gürel’in (2007)
yaptığı çalışmada çocuk sayısı arttıkça yaşam kalitesinin düştüğü belirlenmiştir.
Hastaların tanılarına göre genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında
gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz bulunmakla birlikte genel iyilik
hali en kötü olan grup rektum kanseri tanısı almış hastalardır. Daha sonra sırasıyla
pankreas ve kolon kanseri tanısı almış hastalar gelmektedir (Çizelge 3.12). Can ve
Aydıner’in (2009) yaptığı çalışmada kemik, jinokolojik ve meme kanseri tanıları alan
hastaların diğerlerine göre genel iyilik hallerinin daha kötü olduğu görülmüştür.
Tanı süresine göre genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında fark
istatistiksel olarak önemli bulunmamakla birlikte tanı süresi 6 ay ve öncesi olan
hastaların genel iyilik halinin daha iyi olduğu görülmektedir (Çizelge 3.13).
Kızılcı’nın (1999) yaptığı çalışmada yaşam kalitesinin hastalığın ilk 6 ayında daha
yüksek olduğu bulunmuştur. Bu sonuç da bizim sonuçlarımızla benzerlik
göstermektedir.
Hastalığın evresine göre genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında
gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemli olduğu (p=0,009) ve bu farkın 4.
evrede olan hastalardan kaynaklandığı görülmüştür (Çizelge 3.14). Can ve
Aydıner’in (2009) yaptığı çalışmada da metastaz olan hastaların genel iyilik
hallerinin daha kötü olduğu belirlenmiştir.
Hastaların tedavi protokollerine göre genel iyilik hali puan ortalamaları, iki grubun
denek sayısı 2’den az olduğu için karşılaştırılamamıştır. Ancak genel iyilik hali en
kötü olan grupların folfox tedavisi alan hastalar olduğu görülmektedir (Çizelge 3.15).
Literatürde folfox ile tedavi edilen hastaların genel iyilik hali ve benzeri kriterleri
konu alan bir çalışmaya tarafımızca ulaşılamamıştır. Bununla birlikte folfox
protokolündeki ilaçların yan etkilerinin diğer ilaçlara göre daha fazla olduğu bir
olasılıkla düşünülebilir.
Örneklemi oluşturan hastaların cerrahi tedavi alma durumuna göre genel iyilik hali
puan ortalamaları karşılaştırıldığında gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak
önemli bulunmamakla birlikte cerrahi tedavi almayan hastaların genel iyilik
hallerinin daha kötü olduğu görülmektedir (Çizelge 3.16). Bu sonucun bir olasılıkla
örneklemdeki cerrahi tedavi almayan hastaların çoğunun (10 hasta) 4. evrede
62
olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Aslan’ın (2000) kanserli hastaların
yaşam kalitesine yönelik yaptığı çalışmada da cerrahi geçirmiş hastaların yaşam
kalitesi geçirmeyenlere oranla daha yüksek bulunmuştur.
4.3. Hastaların Ortaya Çıkan Sorunlara Yönelik Kullandığı Baş Etme
Davranışlarının Değerlendirilmesi
Araştırmamızda kemoterapiye bağlı olarak hastaların çoğunun(%73,9) bulantı-
kusma sorunu yaşadığı bulantı-kusma yaşamayan hastaların oranının ise %26,1
olduğu belirlenmiştir. Piamjariyakul ve arkadaşlarının (2010) kemoterapinin yan
etkilerine yönelik yaptığı çalışmada hastaların %60 ının bulantı, %35 inin ise kusma
yaşadığı saptanmıştır.
Can ve arkadaşlarının (2010) yaptığı benzer bir çalışmada ise hastaların %70,8 inin
bulantı yaşadığı belirlenmiştir. Bu sonuçlar bizim sonuçlarımızla benzerlik
göstermektedir.
Hastaların bulantı-kusma sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların en
sıklıkla “bulantı giderici ilaç alma” (%46,6), “ağız hijyenine dikkat etme” (%34,1)
ve “tuzlu kraker yeme” (%22,8) olduğu belirlenmiş, daha sonra sırasıyla “evdeki
kokuları önleme” (%19,3), “soğuk yiyecekler yeme” (%12,5), “ağzını limonlu su ile
çalkalama” (%5,7), “dikkatini tv, kitap okuma gibi aktivitelerle başka yöne çekme”
(%5,7) davranışlarının kullanıldığı ifade edilmiştir. Hastaların %11,4’ü bu konuda
hiç birşey yapmadıklarını ifade etmişlerdir. Piamjariyakul ve arkadaşlarının (2010)
hastaların yaşadığı semptomlar ve bu semptomlara yönelik kullandıkları yöntemlerle
ilgili yaptıkları bir çalışmada hastaların bulantı-kusmaya karşı kullandıkları
yöntemlerin “kendini yemek yemeye zorlama”, “diyetine adapte olmaya
çalışma/beslenme şeklini değiştirme”, “ağız hijyenine dikkat etme”, “ekşi ve tuzlu
gıdalar yeme”, “süt yumurta gibi destekleyici gıdaları yeme” olduğu saptanmıştır.
Ayrıca birkaç hasta da güzel kokuların bulantıyı hafiflettiğini ifade etmiştir. Cebeci
ve Yangın’ın (2003) yaptığı benzer bir çalışmada, hastaların %65,6’sının bulantı-
kusmaya karşı doktorun önerdiği antiemetik tedaviyi kullandığı belirlenmiştir. Can
ve arkadaşlarının (2010) hastaların kullandığı farmakolojik ve non-farmakolojik
63
yöntemleri araştırdığı bir çalışmada ise fiziksel semptomların azaltılmasında %72,5
oranında farmakolojik yöntemlerin tercih edildiği saptanmıştır. Bizim çalışmamızda
da bulantı giderici ilaç kullanmanın ilk sırada olması bu araştırmalarla benzerlik
göstermektedir.
Bulantı-kusma sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma
durumuna göre genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında gruplar
arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Bu farkın kullandığı
davranışların “kısmen etkili olduğunu” ifade eden gruptan kaynaklandığı
belirlenmiştir (p=0,018) (Çizelge 3.18). Kullandığı davranışın “kısmen etkili
olduğunu” ifade eden hastaların genel iyilik hali puan ortalamaları daha yüksek,
genel iyilik halleri daha kötüdür. Bu sonucun bir olasılıkla kullandığı davranışı
“kısmen etkili” olarak tanımlayan grubun, davranışın etkisini tam olarak
tanımlayamamalarından kaynaklandığı düşünülebilir.
Araştırma sonuçlarımızda kemoterapiye bağlı olarak hastaların çoğunluğunun
(%86,6) halsizlik-yorgunluk yaşadığı, yaşamayan hastaların oranının %11,4 olduğu
belirlenmiştir. Bizim araştırma sonuçlarımıza benzer olarak Richardson ve Ream’ın
(1997) yorgunlukla ilgili yaptığı bir araştırmada kemoterapi alan hastaların %90 ının
yorgunluk yaşadığı, Can ve arkadaşlarının (2010) yaptığı benzer bir çalışmada ise
hastaların %85’inin yorgunluk yaşadığı belirlenmiştir.
Hastaların halsizlik-yorgunluk sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların
arasında en sıklıkla “sık dinlenme/günü yatarak ya da uyuyarak geçirme” (%87,5),
“yeterli uyku (günde 7-8 saat) uyuma” (%44,2) ve “kendini iyi hissettiğinde
aktivitelerini yapma” (%35,2) olduğu belirlenmiş daha sonra sırasıyla “günde 8-10
bardak sıvı alma” (%27,3) ve “erken yatma” (%21,6) davranışlarının kullanıldığı
ifade edilmiştir. Richardson ve Ream’ın (1997) yorgunlukla ilgili yaptığı çalışmada
hastaların %47,4’ü “yatarak/günlük aktivitelerini kısıtlayarak”, %23,8 i “dengeli
beslenmeye çalışarak”, %9,6’sının “düşük oranda egzersiz yaparak” yorgunluğu
hafiflettiklerini ifade etmişlerdir. Midtgaard ve arkadaşlarının (2009) hastaların
aktivite düzeyini araştırdığı bir çalışmada hastaların kemoterapi tedavisi sırasında %
43’ünün kısıtlı düzeyde fiziksel aktivite yaptıkları saptanmıştır.
Araştırmamızda hastaların %25,0’ı kullandığı davranışın etkili olduğunu, %61,4’ü
kısmen etkili olduğunu, %2,3’ü ise etkili olmadığını ifade etmiştir. Richardson ve
64
Ream’ın (1997) yaptığı araştırmada, hastaların %53,7’si kullandığı yöntemlerin
kısmen etkili olduğunu, %9,4’ü ise etkili olmadığını ifade etmişlerdir.
Halsizlik-yorgunluk sorunu olan hastaların kullandıkları davranışın etkili olma
durumuna göre genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında gruplar
arasındaki farkın istatistiksel olarak önemsiz olduğu saptanmıştır. Grupların genel
iyilik hali puanları birbirine yakındır (Çizelge 3.20).
Araştırmamızda kemoterapi sonrasında ateş sorunu yaşayan hastaların oranı
%14,8 ateş sorunu olmayan hastaların oranı ise %85,2 olarak belirlenmiştir.
Hastaların ateş sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların en sıklıkla “sağlık
kuruluşuna başvurma” (%11,3), “ateşi ölçerek takip etme” (%3,4) olduğu
belirlenmiş, daha sonra “ılık duş alma” (%1,1) ve “ateş düşürücü alma” (%1,1)
davranışlarının kullanıldığı ifade edilmiştir. Hastaların %2,3’ü bu konuda hiç birşey
yapmadıklarını ifade etmişlerdir. Piamjariyakul ve arkadaşlarının (2010) yaptığı
çalışmada kemoterapi sonrasında ateş sorunuyla karşılaşanların oranı %25 olarak
bulunmuştur. Yine aynı çalışmada ateş sorunuyla karşılaşan hastaların en çok
kullandığı yöntemin ateş düşürücü almak olduğu saptanmıştır.
Araştırmamızın yapıldığı yerde sağlık personelinin en çok üzerinde durduğu davranış
ateş yaşandığında sağlık kuruluşuna başvurması gerektiğidir. Bu nedenle bizim
sonuçlarımızda ateş olduğunda kullanılan birinci davranışın “sağlık kuruluşuna
başvurma” olarak ifade edildiği düşünülmektedir.
Araştırmamızda, saç dökülmesi sorunu yaşayan hastaların oranı %46,6 saç
dökülmesi yaşamayan hastaların oranı ise %53,4 olarak bulunmuştur. Yapılan diğer
çalışmalarda saç dökülmesi yaşayan hastaların oranı %61-68 olarak saptanmıştır
(Can ve ark., 2010; Piamjariyakul ve ark., 2010; Cebeci ve ark., 2003).
Hastaların saç dökülmesi sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların en sıklıkla
“şapka ve benzeri materyaller kullanma” (%15,9) “saçları kemoterapiden önce kısa
kestirme” (%10,3) olduğu belirlenmiştir. Hastaların %22,7’si ise bu konuda hiç
birşey yapmadıklarını ifade etmişlerdir.
Can ve arkadaşlarının (2010) yaptığı çalışmada saç dökülmesi olan hastaların
%6,5’inin bere, eşarp, peruk kullandıkları saptanmıştır. Piamjariyakul ve
arkadaşlarının (2010) yaptığı çalışmada ise saç dökülmesine yönelik kullanılan
yöntemlerin eşarp, peruk, şapka kullanma, saçları kısa kestirme, nazik bir şekilde
65
tarama veya bebek şampuanı kullanma ve bitkisel ürünler kullanma olduğu
saptanmıştır. Cebeci ve Yangın’ın (2003) yaptığı benzer bir çalışmada ise hastaların
%28,5’inin eşarp ve peruk kullandığı belirlenmiştir.
Saç dökülmesi sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma
durumuna göre genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında, kullandığı
davranışın “etkili olduğunu” ifade edenlerin puan ortalamaları “kısmen etkili
olduğunu” ve “etkili olmadığını” ifade edenlere oranla daha düşük bulunmakla
beraber bir grubun denek sayısı 1’den az olduğu için istatistiksel analiz
yapılamamıştır (Çizelge 3.23).
Araştırmamızda kemoterapi sonrasında, ağızda yara sorunu olan hastaların oranı
%39,8, ağızda yara sorunu olmayan hastaların oranı ise %60,2 olarak belirlenmiştir.
Yapılan diğer çalışmalarda ağızda yara veya kuruluk yaşayan hastaların oranı %37-
64 olarak saptanmıştır (Can ve ark., 2010; Piamjariyakul ve ark., 2010). Bu sonuçlar
bizim araştırmamızla benzerlik göstermektedir.
Hastaların ağız yarası sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların en sıklıkla
“ağız hijyenine dikkat etme” (%27,3) “ilaçla gargara yapma” (%25,0),
“sıcak,baharatlı, asitli yiyecek ve içeceklerden kaçınma” (%15,9) olduğu belirlenmiş,
daha sonra sırasıyla “karbonatlı su ile ağızı çalkalama” (%13,6), “yumuşak
yiyecekler yeme” (%10,2), “yumuşak diş fırçası kullanma” (%8,0), “soğuk içecekler
içme” (%3,4), “kara dut suyu içme” (%2,2) ve “dudaklara nemlendirici krem sürme”
(%1,1) davranışlarının kullanıldığı ifade edilmiştir. Hastaların %1,1’i ise bu konuda
hiç birşey yapmadıklarını ifade etmişlerdir. Can ve arkadaşlarının (2010) yaptığı
çalışmada ağız problemlerine yönelik kullanılan yöntemlerin sıvı alma (%9) ve ağız
bakımına dikkat etme (%15,9) olduğu saptanmıştır. Piamjariyakul ve arkadaşlarının
(2010) yaptığı çalışmada ise ağız yaralarına yönelik sıklıkla kullanılan yöntemlerin
yumuşak yiyecekler yeme, soğuk içecekler içme veya yemekle birlikte su içme
olduğu saptanmıştır. Bu veriler de araştırmamızla benzerlik göstermektedir.
Ağızda yara sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma durumuna
göre genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında, kullandığı davranışın
“etkili olmadığını” ifade eden hastaların puan ortalamaları “etkili olduğunu” ve
“kısmen etkili olduğunu” ifade eden hastalara oranla daha yüksek çıkmakla beraber
gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur (Çizelge 3.25).
66
Araştırmamızda kemoterapi aldıktan sonra, kabızlık sorunu yaşayan hastaların
oranı %43,2 kabızlık sorunu yaşamayan hastaların oranı ise %56,8 olarak
belirlenmiştir. Hastaların kabızlık sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların
en sıklıkla “kuru kayısı, kayısı suyu, kuru erik gibi yiyecekler yeme” (%28,4),
“liften zengin sebze, meyve, tahıl gibi yiyecekler yeme” (%23,9), “kabızlık giderici
ilaç kullanma” (%20,4) olduğu belirlenmiş, daha sonra sırasıyla “yeterli sıvı (günde
8-10 bardak) ve yiyecek alma” (%14,8) ve “yürüyüş/egzersiz yapma” (%8,0)
davranışlarının kullanıldığı hastalar tarafından ifade edilmiştir. Hastaların %4,5’i ise
bu konuda hiç birşey yapmadıklarını ifade etmişlerdir. Piamjariyakul ve
arkadaşlarının (2010) yaptığı çalışmada hastaların %52’sinin kabızlık yaşadığı
saptanmıştır. Yine aynı çalışmada kabızlığa yönelik sıklıkla kullanılan yöntemlerin
laksatif kullanma, sebze yeme, meyve suyu içme ve bitkisel çayları kullanma olduğu
saptanmıştır. Cebeci ve Yangın’ın (2003) yaptığı benzer bir çalışmada ise hastaların
%9,3’ünün kabızlık için bol sıvı aldığı belirlenmiştir. Bu sonuçlar bizim
araştırmamızla benzerlik göstermektedir.
Kabızlık sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma durumuna göre
genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında, kullandığı davranışın “etkili
olmadığını” ifade eden hastaların puan ortalamaları “etkili olduğunu” ve “kısmen
etkili olduğunu” ifade eden hastalara oranla daha yüksek çıkmakla beraber bir
grubun denek sayısı 1’den az olduğu için istatistiksel analiz yapılamamıştır (Çizelge
3.27).
Çalışmamızda kemoterapi sonrasında, diyare sorunu olan hastaların oranı %50,
diyare sorunu olmayan hastaların oranı ise %50,0 olarak belirlenmiştir. Hastaların
diyare sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların en sıklıkla “yağsız, az posalı,
proteinli yiyecekler yeme” (%25), “acı, baharatlı, yağlı yiyeceklerden kaçınma”
(%21,6), “ishal giderici ilaç alma” (%17,1) ve son olarak “yeterli sıvı (günde 8-10
bardak) alma” (%14,8) olarak ifade edilmiştir. Hastaların %14,8’i ise bu konuda hiç
birşey yapmadıklarını ifade etmişlerdir.
Yapılan çalışmalarda kemoterapi alan hastaların %50-80’inde diyare görülmektedir
(Sharma ve ark., 2005; Can, 2010).
Pimjariyakul ve arkadaşlarının (2010) yaptığı çalışmada diyareye yönelik sıklıkla
kullanılan yöntemlerin bizim sonuçlarımıza paralel olarak diyetine dikkat
67
etme/beslenme şeklini değiştirme ve ishal giderici ilaç kullanma olduğu
belirlenmiştir.
Diyare sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma durumuna göre
genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında, kullandığı davranışın “etkili
olmadığını” ifade eden hastaların puan ortalamalarının diğer gruplara göre daha
düşük çıktığı görülmektedir (Çizelge 3.29). Kullandığı davranışın “etkili olmadığını”
ifade eden hastaların hepsi 5-FU+folinik asit tedavisi almaktadır. 5-florouracil’in en
sık görülen yan etkisi diyare olup diğer yan etkiler daha az görülmektedir. Bu
sonucun bir olasılıkla 5-FU+folinik asitin etkisine bağlı olduğu düşünülmektedir.
Araştırma kapsamına alınan hastaların %69,3’ünde iştahsızlık sorunu yaşandığı
saptanmış, iştahsızlık sorunu olmayan hastaların oranı ise %30,7 olarak
belirlenmiştir. Hastaların iştahsızlık sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışların
en sıklıkla “az ve sık yemek yeme” (%15,9), “yeterli sıvı (günde 8-10 bardak)
alma”(%13,6), “rahatlatıcı, yiyecek kokusu olmayan, serin ortamda yemekleri
yeme”(%11,4) olduğu belirlenmiş, daha sonra sırasıyla “açlık hisseder hissetmez
yeme”(%4,5) ve “yemek aralarında yürüyüş/egzersiz yapma” (%2,3) davranışlarının
kullanıldığı ifade edilmiştir. Hastaların %38,6’sı ise bu konuda hiç birşey
yapmadıklarını ifade etmişlerdir (Çizelge 3.30).
Cebeci ve Yangın’ın (2003) yaptıkları çalışmada hastaların %66,7’sinin iştahsızlık
yaşadığı belirlenmiştir. Piamjariyakul ve arkadaşlarının (2010) yaptığı çalışmada ise
hastaların %73’ünün iştahsızlık sorunu yaşadığı saptanmıştır. Yine aynı çalışmada
iştahsızlık sorunuyla baş etmede sıklıkla kullanılan yöntemlerin “kendini yemek
yemeye zorlama”, “az ve sık yeme”, “süt yumurta gibi destekleyici gıdaları yeme”,
“yiyecekleri iştah arttırıcak şekilde lezzetlendirme”, “ağız hijyenine dikkat etme”
olduğu saptanmıştır. Bu sonuçlar bizim sonuçlarımızla benzerlik göstermektedir.
İştahsızlık sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma durumuna
göre genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında gruplar arasındaki farkın
istatistiksel olarak önemsiz olduğu bulunmuştur (Çizelge 3.31).
Araştırmamızdaki bulgulara göre, tat ve/veya koku değişikliği olan hastaların
oranı %54,5 tat ve/veya koku değişikliği olmayan hastaların oranı ise %45,5 olarak
belirlenmiştir. Yapılan çalışmalarda tat ve/veya koku değişikliği olan hastaların oranı
68
%65-67 olarak bulunmuştur (Bernhardson ve ark., 2009; Piamjariyakul ve ark.,
2010).
Hastaların tat ve/veya koku değişikliği sorunu ile baş etmede kullandıkları
davranışların en sıklıkla “ağız hijyenine dikkat etme” (%36,4), “rahatsız edici
kokulardan uzak durma” (%23,8), “yeterli sıvı (günde 8-10 bardak) alma” (%17,0)
olarak ifade edilmiştir. Hastaların %12,5’i ise bu konuda hiç birşey yapmadıklarını
ifade etmişlerdir.
Piamjariyakul ve arkadaşlarının (2010) yaptığı çalışmada tat değişikliği sorunuyla
baş etmede sıklıkla kullanılan yöntemlerin diyete yönelik değişiklikler yapma ve ağız
hijyenine dikkat etme olduğu saptanmıştır.
Tat ve/veya koku değişikliği sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili
olma durumuna göre genel iyilik hali puan ortalamaları karşılaştırıldığında gruplar
arasındaki farkın istatistiksel olarak önemsiz olduğu bulunmuştur (Çizelge 3.33).
Araştırma kapsamına alınan hastalarda kemoterapi sonrasında anksiyete yaşama
oranı %56,8 olarak belirlenirken anksiyete sorunu yaşamayan hastaların oranı %43,2
olarak bulunmuştur. So ve arkadaşlarının (2010) yaptığı bir çalışmada kemoterapi
sonrası anksiyete yaşayan hastaların oranı %26,9 olarak saptanmıştır.
Hastaların anksiyete sorunu ile baş etmede kullandıkları davranışlar en sıklıkla
“sorunları ve duygularını aile yakın çevreyle paylaşma” (%33), “hafif
egzersiz/yürüyüşler yapma” (%9,1) “sorunları ve duygularını doktor/hemşireyle
paylaşma” (%5,7) olarak ifade edilmiştir. Hastaların %20,5’i ise bu konuda hiç
birşey yapmadıklarını ifade etmişlerdir.
Piamjariyakul ve arkadaşlarının (2010) yaptığı çalışmada “durgun olma”, “uyumada
güçlük”, “depresyon” yaşayan hastaların sıklıkla kullandıkları yöntemlerin, “dua
veya meditasyonla rahatlamaya çalışma”, “televizyon izleme”, “kitap okuma”,
“müzik dinleme”, “yürüyüş yapma”, “birşeylerle meşgul olmaya çalışma” olduğu
saptanmıştır. Can ve arkadaşlarının (2010) yaptığı çalışmada hastaların
kemoterapinin psikolojik semptomlarıyla baş etmede kullandıkları yöntemlerin
kişilerden destek alma (%7,5), dinlenme (%7,5) ve egzersiz yapma (%1,5) olduğu
saptanmıştır.
69
Anksiyete sorunu olan hastaların kullandıkları davranışların etkili olma durumuna
göre genel iyilik hali puan ortalamalarının karşılaştırılmasında bir grubun denek
sayısının 2’den az olması nedeniyle istatistiksel analiz yapılamamıştır (Çizelge 3.35).
4.4. Hastaların Ortaya Çıkan Sorunlara Yönelik Kullandığı Baş Etme
Davranışlarını Öğrendiği Kaynakların Değerlendirilmesi
Araştırma kapsamına alınan hastaların yarısından fazlası (%59,1) kemoterapinin
yan etkilerine ilişkin eğitim almadığını ifade etmiştir. Bu sonucun nedeni olarak bir
olasılıkla hemşirelerin iş yüklerinin fazla oluşu düşünülebilir. Gözlemlerimize göre
ayaktan kemoterapi ünitesinde bulunan 14 tedavi koltuğunun genellikle hepsinin
dolu olduğu ve bu nedenle hemşirelerin hasta eğitimine ayıracak zaman
bulamadıkları düşünülebilir.
Eğitimin kimden alındığı sorusuna örnekleme alınan hastaların %12,5’i doktordan,
%29,5’i hemşireden eğitim aldığını ifade ettikleri görülürken baş etme davranışlarını
öğrendikleri kaynak olarak hemşireleri daha az oranda ifade etmeleri
düşündürücüdür (Çizelge 3.17, 3.19, 3.21, 3.22, 3.24, 3.26, 3.28, 3.30, 3.32, 3.34).
Ayaktan kemoterapi alan hastaların %69,3’üne eğitim materyali verildiği % 30,7’
sine ise eğitim materyali verilmediği saptanmıştır (Çizelge 3.36). Davranışın
öğrenildiği kaynak olarak eğitim materyalinin hiç bir hasta tarafından gösterilmemesi
bir olasılıkla hastaların okuma alışkanlığının olmamasından kaynaklandığı
düşünülmektedir. Ayrıca yan etkilere ilişkin eğitim aldığını ifade eden hastaların
oranının %40,9 iken eğitim materyali verilen hastaların oranının %69,3 olması
dikkati çekmektedir. Bu sonuç bir olasılıkla sadece eğitim materyali verilip eğitim
yapılmayan hastaların varlığından kaynaklanmaktadır.
70
5.SONUÇ VE ÖNERİLER
5.1. Hastaların Kişisel ve Hastalıkla İlgili Özelliklerine İlişkin Sonuçlar
Örnekleme alınan hastaların %46,6 ’sı kadın, %53,4’ü erkektir. Hastaların
yaklaşık yarısının (%51,1) yaşı 50-64 arasında olup çoğu (%60,2) ilkokul
mezunudur. Ayrıca hastaların %6,8’i hiç eğitim almamıştır. Hastaların %87,5’i
evlidir. Örneklemin %42’si ev hanımı olup, %79,5’i ilde yaşamaktadır. Hastaların
%44,3’ü eş ve çocukları ile yaşamaktadır. Hastaların yarısının (%50) aylık geliri
1000 TL ve altında olup büyük çoğunluğu (%98,9) Genel Sağlık Sigortasına bağlıdır.
Örneklemi oluşturan hastaların %48,9’u kolon, %17’si pankreas, %15,9’u
rektum, %14,8’i mide, %2,3’ü safra kesesi, %1,1’i ise özefagus kanseri tanısı
almıştır. Hastaların %78,4’üne 6 ay, %12,5’ine 1 yıl, %9,1’ine ise 2 yıl önce tanı
konmuştur. Örneklemi oluşturan hastaların %37,5’inin hastalığı üçüncü, %34,1’inin
dördüncü, %28,4’ünün ikinci evrededir. Hastalar en sıklıkla folfox-4 (%42), 5-
Flourouracil+folinik asit (%34,1) ve Gemcitabine+Cysplatin (%11,4) tedavisi
almaktadır. Ayrıca hastaların %86,4’ü cerrahi tedavi almıştır.
5.2. Hastaların Genel İyilik Hali Puanlarına İlişkin Sonuçlar
Hastaların %13,6’sının iyilik hali “çok iyi”, %67’sinin “iyi”, %15,9’unun “orta”
ve %3,4’ünün ise “kötü” düzeydedir.
Hastaların genel iyilik haline yaşın, eğitim durumunun, medeni durumun, yaşadığı
yerin, birlikte yaşadığı kişilerin, tanının, tanı süresinin, tedavi protokolünün ve
cerrahi tedavi alınmasının etkili olmadığı, cinsiyetin, mesleğin, gelir düzeyinin ve
hastalığın evresinin ise etkili olduğu saptanmıştır.
71
5.3. Hastaların Ortaya Çıkan Sorunlara Yönelik Kullandığı Baş Etme
Davranışlarına İlişkin Sonuçlar
Örneklemi oluşturan hastaların kemoterapi sonrasında yaşadıkları sorunlar ve
başetme davranışları ile ilgili sonuçlar aşağıda yer almaktadır:
Hastaların %73,9’u ayaktan kemoterapi aldıktan sonra bulantı-kusma yaşamakta
ve bu sorun ile baş etmede en sıklıkla “bulantı giderici ilaç alma” (%46,6) ve “ağız
hijyenine dikkat etme” (%34,1) davranışlarına başvurmaktadır. Ayrıca hastaların
%11,4’ü bu konuda hiç birşey yapmadığını ifade etmiştir.
Bulantı-kusma sorunu olan hastaların kullandıkları başetme davranışlarının etkili
olma durumununun hastaların genel iyilik hallerini de etkilediği belirlenmiştir.
Hastaların %88,6’sı ayaktan kemoterapi aldıktan sonra halsizlik-yorgunluk
yaşamış ve bu sorun ile baş etmede en sıklıkla “sık dinlenme/günü yatarak ya da
uyuyarak geçirme” (%87,5) ve “yeterli uyku uyuma (günde 7-8 saat)” (%44,2)
davranışlarına başvurmuştur.
Örneklemi oluşturan hastaların %14,8’inin ayaktan kemoterapi aldıktan sonra
ateşi olmuş ve bu sorun ile baş etmede en sıklıkla “sağlık kuruluşuna
başvurma”(%11,3) ve “ateşi ölçerek takip etme” (%3,4) davranışlarına
başvurmuşlardır. Ayrıca hastaların %2,3’ü ise bu konuda hiç birşey yapmadığını
ifade etmiştir.
Hastaların %46,6’sı ayaktan kemoterapi aldıktan sonra saç dökülmesi sorunuyla
karşılaşmış ve bu sorun ile baş etmede en sıklıkla “şapka ve benzeri materyaller
kullanma” (%15,9) ve “saçları kemoterapiden önce kısa kestirme” (%10,3)
davranışlarını kullanmışlardır. Ayrıca hastaların %22,7’sinin bu konuda hiç birşey
yapmadıkları belirlenmiştir.
Örneklemdeki hastaların %39,8’i ayaktan kemoterapi aldıktan sonra ağız yarası
sorunu yaşamışlar ve bu sorun ile baş etmede en sıklıkla “ağız hijyenine dikkat
etme”(%27,3) ve “ilaçla gargara yapma” (%25,0) davranışlarına başvurmuşlardır.
Ayrıca hastaların %1,1’inin ise bu konuda hiç birşey yapmadıkları belirlenmiştir.
Örnekleme alınan hastaların %43,2’si ayaktan kemoterapi aldıktan sonra
kabızlık yaşamış ve kabızlık ile baş etmede en sıklıkla “kuru kayısı, kayısı suyu,
kuru erik gibi yiyecekler yeme” (%28,4) ve “liften zengin sebze, meyve, tahıl gibi
72
yiyecekler yeme” (%23,9) davranışlarını kullanmışlardır. Hastaların %4,5’i ise bu
konuda hiç birşey yapmadığını ifade etmiştir.
Örnekleme alınan hastaların yarısı (%50) ayaktan kemoterapi aldıktan sonra
diyare yaşamış ve diyare ile baş etmede en çok “yağsız, az posalı, proteinli
yiyecekler yeme” (%25) ve“acı, baharatlı, yağlı yiyeceklerden kaçınma” (%21,6)
davranışlarına başvurmuşlardır. Hastaların %14,8’i bu konuda hiç birşey
yapmadığını ifade etmiştir.
Örneklemi oluşturan hastaların %69,3’ü ayaktan kemoterapi aldıktan sonra
iştahsızlık yaşamıştır. iştahsızlık ile baş etmede kullanılan davranışların en sıklıkla
“az ve sık yemek yeme” (%15,9) ve “yeterli sıvı (günde 8-10 bardak) alma” (%13,6)
olduğu saptanmıştır. Ayrıca hastaların %38,6’sının bu konuda hiç birşey
yapmadıkları belirlenmiştir.
Hastaların %54,5’i ayaktan kemoterapi aldıktan sonra tat ve/veya koku
değişikliği yaşamakta ve bu sorun ile baş etmede en sıklıkla “ağız hijyenine dikkat
etme” (%36,4) ve “rahatsız edici kokulardan uzak durma” (%23,8) davranışlarına
başvurmaktadır. Ayrıca hastaların %12,5’i bu konuda hiç birşey yapmadığını ifade
etmiştir.
Örnekleme alınan hastaların %56,8’i ayaktan kemoterapi aldıktan sonra
anksiyete yaşamakta ve bu sorun ile baş etmede en sıklıkla “sorunları ve duygularını
aile, yakın çevreyle paylaşma” (%33) ve “hafif egzersiz/yürüyüşler yapma” (%9,1)
davranışlarını kullanmaktadır. Hastaların %20,5’inin ise bu konuda hiç birşey
yapmadıkları saptanmıştır.
5.4. Hastaların Kullandığı Baş Etme Davranışlarını Öğrendiği Kaynaklara
İlişkin Sonuçlar
Örneklemi oluşturan hastaların %40,9’unun kemoterapinin yan etkilerine ilişkin
eğitim almış, %59,1’inin ise almamış olduğu saptanmıştır. Eğitim alan hastaların
%11,4’i eğitim aldığı kişi olarak doktoru, %29,5’i ise hemşireyi göstermiştir.
Ayrıca hastaların %69,3’üne eğitim materyali verildiği % 30,7’sine ise eğitim
materyali verilmediği saptanmıştır.
73
5.5. Öneriler
Ayaktan kemoterapi alan GIS kanserli hastalarda ortaya çıkan sorunları, bu
sorunlara yönelik hastaların kullandığı baş etme davranışları ve bu davranışların
etkili olup olmadığını saptamak amacıyla planlanan araştırmamızın sonuçlarına
paralel olarak;
1.Hastaların yarısından fazlasının (%59,1) eğitim almadığı belirlendiğinden gündüz
tedavi ünitelerinde hastalara aldıkları tedavinin etkileri, yan etkileri ve bu yan
etkilerle baş etme yollarını kapsayan eğitim programlarının tedaviden önce
başlatılarak tedavi boyunca sürdürülmesi,
2.Yan etkilere ilişkin eğitim aldığını ifade eden hastaların oranının %40,9 iken eğitim
materyali verilen hastaların oranının %69,3 olması, eğitim materyali verilip eğitim
yapılmayan hastaların olduğunu gösterdiğinden hastaların tümüne hem eğitim hem
de eğitim materyali verilmesi,
3.Eğitim içeriğinin saptanan sorunlar ve bireyin gereksinimleri doğrultusunda
bireyselleştirilerek planlanması,
4.Hastaya destek olabilmeleri açısından aileleri ile iş birliği yapılması ve eğitimlere
hastanın birlikte yaşadığı bireylerin de alınması,
5.Eğitimin sürekliliğinin sağlanabilmesi için ünitede yeterli sayı ve nitelikte hemşire
olması ve eğitimin disiplinler arası bir ekiple yürütülmesi,
6.Yaşadığı sorunlara yönelik hiç birşey yapamayan hastaların olduğu
belirlendiğinden, kemoterapi alan hastalara evde yaşadıkları sorunların çözümüne
yönelik bakım ve danışmanlık hizmetlerınin planlanması ve bu hizmetin 24 saat
sürdürülmesi,
7.Onkoloji klinikleri ve gündüz tedavi ünitelerinde kemoterapinin neden olduğu
sorunlara yönelik olarak hasta bakım ve eğitiminin planlanabilmesi ve
bireyselleştirilebilmesi için hastaların durumlarının uygun ölçeklerle
değerlendirilmesi ve ölçeklerin hasta bakımının ve kayıtlarının bir parçası haline
getirilmesi,
8.Araştırmanın örneklemini d=0,10 örneklem hatası ile 88 hasta oluşturmuştur.
Hastaların kullandığı baş etme yöntemlerine yönelik araştırmaların örneklem hatası
küçültülerek daha büyük populasyonda yapılması önerilebilir.
74
ÖZET
Ayaktan Kemoterapi Alan GİS Kanserli Hastaların Evde Karşılaştıkları Sorunlar ve
Kullandıkları Baş Etme Davranışları
Araştırma, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesinde ayaktan kemoterapi
alan GİS kanserli hastalarda ortaya çıkan sorunları belirlemek, bu sorunlara yönelik
hastaların kullandığı baş etme davranışları ve bu davranışların etkinliğini saptamak amacıyla
yapılmıştır.
Araştırmanın örneklemini Şubat-Ekim 2011 tarihleri arasında Gündüz Tedavi ünitesinde
3. kür kemoterapi almak üzere gelen 88 hasta oluşturmuştur.
Araştırmada veri toplama aracı olarak Nightingale Semptom Değerlendirme Ölçeği (N-SAS)
ile araştırmacı tarafından geliştirilen, hastaların tanıtıcı özellikleri, karşılaştıkları sorunlar ve
baş etme davranışlarıyla ilgili soruları içeren görüşme formu kullanılmıştır.
Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 17 programında tek yönlü varyans analizi ve
Bonferroni testi kullanılmıştır.
Hastaların kemoterapi aldıktan sonra bulantı-kusma, halsizlik-yorgunluk, ateş, saç
dökülmesi, kabızlık, diyare, iştahsızlık, ağız yarası, tat ve/veya koku değişikliği ve anksiyete
sorunlarını yaşadıkları belirlenmiştir. Bu sorunlarla baş etmek için en sıklıkla “bulantı
giderici ilaç alma” (%46,6), “sık dinlenme/günü yatarak ya da uyuyarak geçirme” (%87,5),
“sağlık kuruluşuna başvurma” (%11,3), “şapka ve benzeri materyaller kullanma” (%15,9),
“ağız hijyenine dikkat etme” (%27,3), “kuru kayısı, kayısı suyu, kuru erik gibi yiyecekler
yeme” (%28,4), “yağsız, az posalı, proteinli yiyecekler yeme” (%25), “az ve sık yemek
yeme” (%15,9), “sorunları ve duygularını aile, yakın çevreyle paylaşma” (%33)
davranışlarının kullanıldığı belirlenmiştir.
Örneklemi oluşturan hastaların %67’sinin genel iyilik halinin “iyi”, %15,9’unun “orta”,
%13,6’sının “çok iyi” ve %3,4’ünün “kötü” olduğu saptanmiş, ayrıca hastaların genel iyilik
haline cinsiyetin, mesleğin, gelir düzeyinin ve hastalığın evresinin etkili olduğu görülmüştür.
Araştırmanın sonuçları doğrultusunda hastalara verilen eğitimin süresi niteliği ve
bireyselleştirilmesiyle ilgili olarak uygun önerilerde bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Baş etme davranışları, hemşirelik bakımı, kanser, kemoterapi, yan
etkiler
75
SUMMARY
Problems faced by the GIS cancer chemotherapy outpatients at home and their coping
behaviours
Research was done to determine the problems which exist on GIS cancer chemotherapy
outpatients, their behaviours intended to these problems and efficiency of these behaviours in
outpatient unit of Cebeci Hospital of Ankara University Faculty of Medicine.
88 patients who admitted to receiving chemotherapy, for third cure level, at Outpatient
Unit between February-October 2011 constitute the sample of the study.
As data collection tool, Nightingale Symptom Adjustment Scale (N-SAS) and interview
form, contains demographic characteristics of patients, the problems faced by them and
questions are relevant to their coping behaviors with the problems, devoloped by the
investigator, was used.
For evaulating datas oneway variance analysis in SPSS 17 programme and Bonferroni
test was used.
It was determined that after receiving chemotherapy the patients experience nausea and
vomiting, fatique-weakness, fever, alopecia, constipation, diarrhea, loss appetite, mouth
ulcers, taste and/or smell alteration and anxiety problems.
It was found that to coping with the problems, patients was the most frequently applied
“taking antiemetics” (46.6%), often “having a rest /do a day by occupying or sleeping”
(87.5%), “application healthcare instution” (11.3%), “using hat and the like materials”
(15.9%), “caring for oral hygiene” (27.3%), “eating foods like dry apricots, apricot juice, dry
plum” (28.4%), “eating fatless, low-fiber and protein” (25%), “eating often and light”
(15.9%), “sharing the problems and feelings with family or immediate surroundings” (33%).
The general well-being of 67.5% of the patients constitues the sample was determined
as “good”, 15.9% of them as “fair”, 13.6% is as “very well”, and 3.4% of them as “poor”,
in addition it was observed that gender, job, level of income and stage of illness was
effective on patients’ general well-being.
Accordance to the conclusions of the investigation suitable suggestions was made
related with the duration, qualification and individualisation of the patients’ education.
Key words:, Cancer, chemotherapy, coping behaviours, nursing care, side effects
76
KAYNAKLAR
AKDEMİR, N., BEDÜK, T., FESCİ, H., YURTSEVER,S., KUTLUTÜRKAN, S.,
YILMAZER, S., CANLI, Z. (1997) Nursing needs of patients receiving anticancer
chemotherapy, Journal of BUON 4, p:385-390
AKIN, S., CAN G., DURNA, Z., AYDINER, A. (2008) The quality of life and self-
efficacy of Turkish breast cancer patients undergoing chemotherapy, European
Journal of Oncology Nursing 12, p: 449-456
AKYOL, H. (2004) Kemoterapinin Temel İlkeleri, XIII. TPOG Ulusal Pediatrik
Kanser Kongresi, Hemşirelik Programı, s:159-163
ASLAN, S. (2000) Kanserli Hastalarda Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi,
Yüksek lisans tezi, Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Erzurum
ASLAN, Ö. (2003) Kanserli Hastalarda Kemoterapiye Bağlı Semptomların
Değerlendirilmesi ve Bu Semptomların Kontrolünde Hemşirelik Eğitiminin Rolü,
Doktora Tezi, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara
ASLAN, Ö., VURAL, H., KÖMÜRCÜ, Ş., ÖZET, A. (2006) Kemoterapi alan
kanser hastalarına verilen eğitimin kemoterapi semptomlarına etkisi, C.Ü. Hemşirelik
Yüksekokulu Dergisi,10(1), s:15-28
BAHAR, A. (2007) Ölüm Sürecinde Olan Hasta: Terminal Bakım ve Hospis, Fırat
Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2(6), s:147-158
BAILEY, C., CONCER, J., ADDİNGTON-HALL, J., KUMAR, D., HAVİLAND, J.
(2004) Older patients’ experiences of treatment for colorectal cancer: an analysis of
functional status and service use, European Journal of Cancer Care 13, p:483-493
BERGVIST, K., WENGSTROM, Y. (2006) Symptom experiences during
chemotherapy treatment – with focus on nausea and vomiting, European Journal of
Oncology Nursing 10, p:21-29
BERMAN, A.J. (1999) Supporting The Home Care Client Receiving Chemotherapy,
Home Care Provider, 4(2), p:81-85
BERNHARDSON, B.M., TILSELMAN, C., RUTQVIST, L.E. (2007)
Chemosensory Changes Experienced by Patients undergoing cancer chemotherapy:A
Qualitative Interview Study, Journal of Pain and Symptom Management , 34(4),
p:403-412
77
BERNHARDSON, B.M., TILSELMAN, C., RUTQVIST, L.E. (2009) Olfactory
changes among patients receiving chemotherapy, European Journal of Oncology
Nursing 13, p:9-15
BEŞER, N.G., ÖZ, F. (2003) Kemoterapi alan Lenfomalı Hastaların Anksiyete-
Depresyon Düzeyleri ve Yaşam Kalitesi, C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi,
7(1), s:47-58
BİROL, L., AKDEMİR, N., BEDÜK, T. (1997) İç Hastalıkları Hemşireliği, Vehbi
Koç Vakfı Yayınları, Ankara
BÜYÜKDOĞAN, M.(2009) Kolorektal Kanserde Genetik ve Etyolojik Faktörler,
Selçuk Tıp Dergisi,25(3), s:171-180
CAN, G. (1995) Kemoterapi uygulanan hastalarda yan etkilerin kontrolüne yönelik
eğitimin öz-bakım davranışlarına olan etkisinin değerlendirimesi, Yüksek lisans tezi,
İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul
CAN, G., AYDINER, A. (2009) Development and validation of the Nightingale
Symptom Assessment Scale(N-SAS) and predictors of the quality of life of the
cancer patients in Turkey, European Journal of Oncology Nursing xxx, p:1-9
CAN, G., EROL, Ö., AYDINER, A., TOPUZ, E. (2010) Non-pharmacological
interventions used by cancer patients during chemotherapy in Turkey, European
Journal of Oncology Nursing xxx, p:1-7
CAN, G. (Editör) Onkoloji Hemşireliğinde Kanıta Dayalı Bakım, 2010 İstanbul
Konsensusu, Nobel Tıp Kitapevi
CANCER FACT & FİGURES (2010) American Cancer Society, Atlanta
http://www.cancer.org/acs/groups/content/@epidemiologysurveilance/documents/do
cument/acspc-026238.pdf Erişim Tarihi:26.11.2010
CEBECİ, F., YANGIN, H.B. (2003) Günübirlik Kemoterapi Alan Hastaların Evde
Yaşadıkları Güçlükler ve Bu Güçlüklere Yönelik Yaptıklaru Uygulamalar, XV.
Ulusal Kanser Kongresi, Antalya
CELASUN B. (2006) Neoplazi, Tanım, Adlandırma, Tümör Büyümesinin Biyolojisi
http://www.patoloji.gen.tr/ogrencilere.htm Erişim Tarihi: 26.11.2010
CHANG,A.M., MOLASSİOTİS, A., CHAN, C.W.H., LEE, I.Y.M (2007) Nursing
Management of Oral Mucositis in Cancer Patients, Hong Kong, Med J, 13( suppl 1),
p:20-23
78
ÇAYIR, K., BİLİCİ, M.,TEKİN, S.B.,EMRE, H., BİLEN, Y. (2010) Evre II-III
Kolon kanserli hastalarda adjuvan tedavinin yan etki profilinin değerlendirilmesi,
Dicle Tıp Dergisi, 37(2), s:145-150
DALGIÇ, G., KARADAĞ, A., KUZU, N. (1998) Kemoterapiye bağlı gelişen
stomatitte hemşirelik bakımı, C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2(2), s:53-59
DECOSSE, J.J., CENNERAZZO, W.J. (1997) Quality of Life Management of
Patients with Colorectal Cancer, CA-A Cancer Journal of Clinicians, 47(4), p:198-
206
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ, Uluslar Arası Kanser Araştırma Kurumu Dünya
Kanser Raporu 2008 http://whqlibdoc.who.int/publications/2009/97892832004237-
tur-p1-104.pdf (Erişim Tarihi:26.11.2010)
ERTEM, G. (2008) Kanser hastalarında beslenme ve hemşirelik yaklaşımı, Dirim
Tıp Gazetesi 83, s:56-63
FELIU, J., SERENO, M., CASTRO, J.D., BELDA, C., CASADO, E. (2009)
Chemotherapy for colorectal cancer in the elderly: who to treat and what to use,
Cancer Treatment Reviews 35, p:246-254
GENÇ, F. (2005) Kemoterapi Alan Akciğer Kanserli Hastalarda Görülen
Semptomlar ve Başaçıkma Tarzları, Yüksek lisans tezi, Atatürk Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Erzurum
GÜNDOĞDU, F. (2004) Etkin kemoterapi uygulamaları hasta ve ailesinin eğitimi,
XIIITPOG Pediatrik Kanser Kongresi, Hemşire Programı, s:164-165
GÜREL, D.K. (2007) Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Erişkin
Onkoloji Hematoloji Kliniklerinde Kemoterapi Uygulanan Hastaların Yaşam Kalitesi
ve Bunu Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi, Yüksek lisans tezi, Çukurova
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Adana
KAPUCU S. (2004) Kanserli hastada yaşam kalitesi ve hemşirenin rolü, Hacettepe
Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 11(2), s:74-80
KARAKOÇ, T. (2008) Kanser Hastalarında Yorgunluk ve Hemşirelik Bakımı, Fırat
Sağlık Hizmetleri Dergisi, 3(8), s:99-118
KIM, K.S., KWON, S.H. (2007) Comfort and quality of life of cancer Patients, Asian
Nursing Research, 1(2),p:125-135
79
KIZILCI S. (1999) Kemoterapi alan kanserli hastalar ve yakınlarının yaşam kalitesini
etkileyen Faktörler, C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 3(2), s:18-26
KUTLUK, T., KARS, A. (2001) Kanser Konusunda Genel Bilgiler, Türk Kanser
Araştırma ve Savaş Kurumu Yayınları, Ankara
KUTLUTÜRKAN, S., BEDÜK, T. (2003) Kanserli Hasta ve Yakınlarının Ağrıyla
Başetmede Kullandıkları Yöntemler ve Yaşadıkları Güçlükler, Hacettepe
Üniversitesi, Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2003/2, s:5-15
MIDTGAARD, J., BAADSGAARD, M.T., MOLLER, T., RASMUSSEN, B.,
QUİST, M., ANDERSEN, C., RORTH, M., ADAMSEN, L. (2009) Self-reported
physical activity behaviour;exercise motivation and information among Danish adult
cancer patients undergoing chemotherapy, European Journal of Onkology Nursing
13, p:116-121
NURAL, N., HİNTİSTAN, S., GÜRSOY, A.A., DUMAN, E.E. (2009) The Effect of
Home Healthcare on Quality of Life in Patients Diagnosed With Gastrointestinal
Cancer, Gastroenterology Nursing, 32(4), p:273-283
ÜNSAR, S., YILDIZ FINDIK, Ü., KURT, S., ÖZCAN, H. (2007) Kanserli hastada
evde bakım ve semptom kontrolü, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2(5), s:89-106
PIAMJARIYAKUL, U., WILLIAMS, P.D., PRAPAKOM, S., KIM, M., PARK, L.,
ROJJANASRIRAT, W., WILLIAMS, A.R. (2010) Cancertherapy-related symptoms
and self-care in Thailand, , European Journal of Onkology Nursing xxx, p:1-8
RİCHARDSON, A., REAM, E.K. (1997) Self-care behaviours initiated by
chemotherapy patients in response to fatigue, Int. J Nurs. Stud., 34(1), p:35-43
SADIRLI, S.K. (2008) Kanserli hastalarda semptom kontrolünün değerlendirilmesi,
yüksek lisans tezi, Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Edirne
SHARMA, R., TOBIN, P., CLARKE, S.J. (2005) Management of chemotherapy –
induced nausea, vomiting, oral mucositis and diarrhoea, Lancet Oncal 6, p:93-102
SO, W.K.W., MARSH, G., LING, W.M., LEUNG, F.Y., LO, J.C.K., YEUNG, M.,
Lİ, G.K.H. (2010) Anxiety, depression and quality of life among Chinese breast
cancer patients during adjuvant therapy, European Journal of Oncology Nursing 14,
p:17-22
80
SÜMBÜLOĞLU V., SÜMBÜLOĞLU K. (1988) Sağlık Bilimlerinde Araştırma
Yöntemleri, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara
ŞİMŞEK, İ. (2005) Mide Kanserinin Tanı ve Endoskopik Tedavisi, 7. Ulusal İç
Hastalıkları Kongresi, İzmir
T.C. Sağlık Bakanlığı Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Onkolojik Hastalıklar ve Hemşirelik Bakımı El Kitabı 2005
T.C. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı, 2004-2006 yılları Türkiye
Kanser İnsidansı, www.kanser.gov.tr/folders/file/8:L-2006-SON.pdf (Erişim
Tarihi:26.11.2010)
TOMİNAGA, S. (1999) Major avoidable risk factors of cancer, Cancer Letters 143,
p:19-23
TUİK (2012) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2011 Yılı Sonuçları,
http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?tb_id=39&ust_id=11 Erişim Tarihi: 20.03.2012
VIALE, P.H., SOMMERS, R. (2007) Nursing care of patients receiving
chemotherapy for metastatic colorectal cancer: Implications of the treatment
continuum concept, Seminars in Ongology Nursing, 23(1), p:22-35
WILLIAMS, S.A., SCHREINER, A.M. (2005) The role of education in managinf
fatigue, anxiety and sleeping disorders in women undergoing chemotherapy for
breast cancer, Applied Nursing Research 18, p:138-147
YALÇIN, Ş. (2004) Kanserli hastalarda gastrointestinal sorunlara yaklaşım, Klinik
Gelişim 17, s:20-23
YAMAGISHI, A., MORITA, T., MIYASHITA, M., KIMURA, F. (2009) Symptom
prevalence and longitudial follow-up in cancer outpatients receiving chemotherapy,
Journal of Pain and symptom management, 37(5), p:823-830
YAVUZŞEN, T., KÖMÜRCÜ, Ş. (2008) Kanser hastalarında halsizlik
semptomunun değerlendirilmesi ve birlikte görülen klinik problemler, Gülhane Tıp
Dergisi 50, s:141-146
YEŞİLBALKAN, Ö.U. (2005) Kemoterapi uygulanan hastalarda eğitimin yorgunluk
düzeyine ve yaşam kalitesine olan etkisinin incelenmesi, yayınlanmamış doktora tezi,
Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İzmir
81
YEŞİLBALKAN, Ö.U., OKGÜN, A. (2010) Patients’ self reports and caregivers’
perception of symptoms in Turkish cancer patients, European Journal of Onkology
Nursing 14, p:119-124
YILDIZ, M.K. (2008) Evre I-III Kolon Kanserinde Prognostik Faktörlerin
Araştırılması, Uzmanlık Tezi, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Edirne
82
EKLER
EK-1
Versiyon no: 01
Versiyon Tarihi:03.01.2011
BİLGİLENDİRİLMİŞ GÖNÜLLÜ OLUR FORMU
Sayın katılımcı;
Bu araştırmanın amacı; kemoterapi tedavisine bağlı ortaya çıkabilecek yan
etkileri/şikayetlerinizi belirlemek, bu yan etkilere karşı uyguladığınız yöntemleri
saptamaktır.
Araştırma sırasında tedavi nedeniyle karşılaştığınız sorunları ve sorunun çözümüne
yönelik olarak uyguladığınız yöntemleri belirlemek için size bazı sorular
sorulacaktır. Bu soruları içeren anketin uygulanması 30 dakika sürecektir.
Araştırmaya katılıp katılmamakta tümüyle özgürsünüz. Çalışmaya katılmama
hakkına sahipsiniz ve çalışmaya katılmazsanız tedavinizde herhangi bir aksama
olmayacaktır.
Herhangi bir sorunuz olduğunda sorumlu araştırmacı Çiğdem ÖKTEN’e
05382523509 nolu telefondan ulaşabilirsiniz.
Araştırma, Ankara Üniversitesi Cebeci Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi
Bölümünde yapılacaktır. Araştırmaya 88 kişi katılacaktır.
Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formunu okudum ve anladım. Araştırma hakkında
sözlü olarak bilgilendirildim. Araştırmaya katılmayı kabul ediyorum.
Hasta Adı Soyadı: Tarih:
İmza:
Sorumlu Araştırmacı Adı Soyadı:
İmza:
83
EK-2
Nightingale Semptom Değerlendirme Ölçeği
Hayır çok az biraz oldukça çok fazla
Psikolojik İyilik Hali
1. Günlük ihtiyaçlarımı karşılamada 0 1 2 3 4
zorlandım
2. Günlük işlerimi sürdürmede zorlandım 0 1 2 3 4
3. Aile /arkadaş ilişkilerim bozuldu 0 1 2 3 4
4. Sosyal yaşamdan uzaklaştım 0 1 2 3 4
5. Daha çabuk sinirlenir oldum 0 1 2 3 4
6. Daha duyarlı /hassas oldum 0 1 2 3 4
7. Kendimi içime kapanmış hissettim 0 1 2 3 4
8. Geleceğe yönelik endişelerim oldu 0 1 2 3 4
9. Dışarıda yürüyüş yapmada zorlandım 0 1 2 3 4
10. Cinselliğe ilgim azaldı 0 1 2 3 4
Sosyal İyilik Hali
11. Unutkanlığım arttı 0 1 2 3 4
12. Saçlarım döküldü 0 1 2 3 4
13. Kirpiklerim ve kaşlarım döküldü 0 1 2 3 4
14. Cildimde kuruluk arttı/pul pul 0 1 2 3 4
döküntüler oldu
15. Avuçlarımda ve ayak tabanlarımda 0 1 2 3 4
kızarıklık oldu
16. Tırnaklarımın görünümü/yapısı değişti 0 1 2 3 4
17. Cilt rengim koyulaştı 0 1 2 3 4
18. Kaşıntım oldu 0 1 2 3 4
Fiziksel İyilik Hali
19. Kendimi yorgun hissettim 0 1 2 3 4
20. Dışarıya çıkmak istemedim 0 1 2 3 4
21. Uyku düzenim bozuldu 0 1 2 3 4
22. Dikkatimi yoğunlaştırmakta 0 1 2 3 4
zorlandım
23. Ağzımda/diş etlerimde hassasiyet oldu 0 1 2 3 4
24. Ağzımda yara oldu 0 1 2 3 4
25. Boğazımda ağrı oldu 0 1 2 3 4
84
26. Lokmaları yutmakta zorlandım 0 1 2 3 4
27. Yediklerimin tadını farklı algıladım 0 1 2 3 4
28. İştahım azaldı 0 1 2 3 4
29. Bulantım oldu 0 1 2 3 4
30. Kusmam oldu 0 1 2 3 4
31. Kabız oldum 0 1 2 3 4
32. İshal oldum 0 1 2 3 4
33. Ateşim 38 C üstüne çıktı 0 1 2 3 4
34. Titremem oldu 0 1 2 3 4
35. Hıçkırığım oldu 0 1 2 3 4
36. El ve ayaklarımda
uyuşma/karıncalanma oldu 0 1 2 3 4
37. Eklem /kaslarımda ağrı oldu 0 1 2 3 4
38. Grip benzeri şikayatlerim oldu 0 1 2 3 4
85
EK-3
AYAKTAN KEMOTERAPİ ALAN HASTALARIN EVDE KARŞILAŞTIKLARI
SORUNLAR VE KULLANDIKLARI BAŞ ETME DAVRANIŞLARININ
SAPTANMASINA YÖNELİK GÖRÜŞME FORMU
BÖLÜM 1
Yaşınız:
Cinsiyetiniz: a)kadın
b)erkek
Eğitim Durumunuz: a) ilkokul
b) ortaokul
c) lise
d) yüksekokul
e) üniversite
Medeni Durumunuz: a)bekar
b)evli
c)dul
Çalışma Statünüz(mesleğiniz):
Sürekli olarak yaşadığınız yer: a)il
b)ilçe
c)köy
Birlikte yaşadığınız kişiler(birden fazla işaretliyebilirsiniz): a)eş
b)kardeş
c)anne
d)baba
e)çocuk
f)Diğer(açıklayınız)……….
Sosyal güvenceniz: a)Genel sağlık sigortası
b)Özel sağlık sigortası
c)yok
Ailenizin aylık geliri nedir a)1000 TL ve altı
b)1000-2000 TL arası
c)2000-3000 TL arası
d)3000-4000 TL arası
e)4000-5000 TL arası
f)5000 TL üstü
86
Tanısı:
Tanı ne zaman kondu:
Kaçıncı evre:
Kemoterapi: a) kaçıncı kür:
b) ilaçları:
Cerrahi tedavi oldunuz mu? a)oldum (açıklayınız)………………………………
b)olmadım
BÖLÜM 2
Kemoterapi tedavisi sonrasında aşağıdaki sorunlardan hangilerini yaşadınız?
1) BULANTI-KUSMA a)oldu
b)olmadı(5. soruya geçiniz)
2)Bulantı-Kusma sorunuyla baş etmek için ne yaptınız? (birden fazla
işaretleyebilirsiniz)
a)Bulantı giderici ilaç aldım.
b)Tuzlu kraker yedim.
c)Soğuk yiyecekler yedim.
d)Ağzımı limonlu su ile çalkaladım.
e)Evde yiyecek kokusu olmamasına dikkat ettim.
f)Müzik dinleme, tv izleme, kitap okuma gibi gibi aktivitelerle dikkatimi başka
yöne çekmeye çalıştım.
g)Ağız hijyenime dikkat ettim.
h)Hiç birşey yapmadım.
i) Diğer(açıklayınız)………………………………….
3)Bu yöntemi/yöntemleri kimden öğrendiniz? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Doktor
b)Hemşire
c)Yakınım veya komşum
d)Medyadan öğrendim
e)Diğer……………………………..
4) Bu yöntem/yöntemler etkili oldu mu? a)oldu
b)kısmen oldu
c)olmadı
87
5)HALSİZLİK-YORGUNLUK a)oldu
b)olmadı(9. soruya geçiniz)
6) Halsizlik-Yorgunluk sorunuyla baş etmek için ne yaptınız? (birden fazla
işaretleyebilirsiniz)
a)Sık dinlendim./Günü yatarak-uyuyarak geçirdim.
b)Kendimi iyi hissettiğimde aktivitelerimi yaptım.
c)Günde 8-10 bardak sıvı aldım.
d)Erken yattım.
e)Yeterli uyku(günde 7-8 saat) uyudum.
f) Hiç bir şey yapmadım.
g) Diğer(açıklayınız)……………………………………………
7)Bu yöntemi/yöntemleri kimden öğrendiniz? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Doktor
b)Hemşire
c)Yakınım veya komşum
d)Medyadan öğrendim
e)Diğer……………………………..
8)Bu yöntem/yöntemler etkili oldu mu? a)oldu
b)kısmen oldu
c)olmadı
9)ATEŞ a)oldu
b)olmadı(13. soruya geçiniz)
10) Ateş sorunuyla baş etmek için ne yaptınız? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Ateşimi ölçerek takip ettim.
b) ılık duş aldım.
c)Ateş düşürücü aldım.
d)Sağlık kuruluşuna başvurdum.
e)Hiç birşey yapmadım.
f)Diğer(açıklayınız)……………………………………………
11)Bu yöntemi/yöntemleri kimden öğrendiniz? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Doktor
b)Hemşire
c)Yakınım veya komşum
d)Medyadan öğrendim
e)Diğer……………………………..
88
12)Bu yöntem/yöntemler etkili oldu mu? a)oldu
b)kısmen oldu
c)olmadı
13)SAÇ DÖKÜLMESİ a)oldu
b)olmadı(17. soruya geçiniz)
14)Saç dökülmesi sorunuyla baş etmek için ne yaptınız? (birden fazla
işaretleyebilirsiniz)
a)Şapka ve benzeri materyaller kullandım.
b)Saçımı kemoterapiden önce kısa kestirdim.
c)Bitkisel şampuan ya da ürünler kullandım.
d)Bebek şampuanı kullandım.
e)Peruk kullandım.
f)Hiç birşey yapmadım.
g)Diğer(açıklayınız)………………………………………
15)Bu yöntemi/yöntemleri kimden öğrendiniz? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Doktor
b)Hemşire
c)Yakınım veya komşum
d)Medyadan öğrendim
e)Diğer……………………………..
16)Bu yöntem/yöntemler kendinizi iyi hissetmenizde etkili oldu mu?
a)oldu
b)kısmen oldu
c)olmadı
17))AĞIZDA YARALAR a)oldu
b)olmadı(21.soruya geçiniz)
18) Ağızdaki yaralarınızla baş etmek için ne yaptınız? (birden fazla
işaretleyebilirsiniz)
a)Ağız hijyenime dikkat ettim.
b)Yumuşak diş fırçası kullandım.
c)Diş etlerime masaj yaptım.
d)Sıcak, baharatlı, asitli yiyecek ve içeceklerden kaçındım.
e)İlaçla gargara yaptım.
f)Dudaklarıma nemlendirici krem sürdüm.
g)Soğuk içecekler içtim.
h)Yemekle beraber su içtim.
ı) yumuşak yiyecekler yedim.
89
i)Hiç birşey yapmadım
j) Diğer(açıklayınız)………………………………………..
19)Bu yöntemi/yöntemleri kimden öğrendiniz? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Doktor
b)Hemşire
c)Yakınım veya komşum
d)Medyadan öğrendim
e)Diğer……………………………..
20)Bu yöntem/yöntemler etkili oldu mu? a)oldu
b)kısmen oldu
c)olmadı
21)KABIZLIK a)oldu
b)olmadı(25.soruya geçiniz)
22)Kabızlık sorunuyla baş etmek için ne yaptınız? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Yeterli sıvı(günde 8-10 bardak) ve yiyecek almaya çalıştım.
b)Liften zengin sebze, meyve, tahıl gibi yiyecekler yedim.
c)Kuru kayısı,kayısı suyu,kuru erik gibi yiyecekler yedim.
d)Yürüyüş /egzersiz yaptım.
e)Kabızlık giderici ilaç kullandım.
f)Hiç birşey yapmadım.
g)Diğer(açıklayınız)…………………………………………
23)Bu yöntemi/yöntemleri kimden öğrendiniz? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Doktor
b)Hemşire
c)Yakınım veya komşum
d)Medyadan öğrendim
e)Diğer……………………………..
24)Bu yöntem/yöntemler etkili oldu mu? a)oldu
b)kısmen oldu
c)olmadı
25) İSHAL a)oldu
b)olmadı(29. soruya geçiniz)
26)İshal sorunuyla baş etmek için ne yaptınız? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Yağsız, az posalı, proteinli yiyecekler yedim.
b)Acı, baharatlı,yağlı yiyeceklerden kaçındım.
c)Sigara, alkolden kaçındım.
90
d)Yeterli sıvı aldım(günde 8-10 bardak)
e)Hiç birşey yapmadım.
f)Diğer(açıklayınız)……………………………………….
27)Bu yöntemi/yöntemleri kimden öğrendiniz? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Doktor
b)Hemşire
c)Yakınım veya komşum
d)Medyadan öğrendim
e)Diğer……………………………..
28)Bu yöntem/yöntemler etkili oldu mu? a)oldu
b)kısmen oldu
c)olmadı
29)İŞTAHSIZLIK a)oldu
b)olmadı(33. soruya geçiniz)
30)İştahsızlık sorunuyla baş etmek için ne yaptınız? (birden fazla
işaretleyebilirsiniz)
a)Az ve sık yemek yedim.
b)Rahatlatıcı, yiyecek kokusu olmayan, serin ortamda yemeklerimi yedim.
c)Açlık hisseder hissetmez yedim.
d)Yemek aralarında yürüyüş/egzersiz yaptım.
e)Yeterli sıvı(günde 8-10 bardak) aldım.
f)Hiç birşey yapmadım.
g)Diğer(açıklayınız)…………………………………….
31)Bu yöntemi/yöntemleri kimden öğrendiniz? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Doktor
b)Hemşire
c)Yakınım veya komşum
d)Medyadan öğrendim
e)Diğer……………………………..
32)Bu yöntem/yöntemler etkili oldu mu? a)oldu
b)kısmen oldu
c)olmadı
33)TAT VE KOKU DEĞİŞİKLİKLERİ a)oldu
b)olmadı(37. soruya geçiniz)
91
34)Tat ve koku değişiklikleri sorunuyla baş etmek için ne yaptınız? (birden fazla
işaretleyebilirsiniz)
a)Ağız hijyenini sağladım.
b)Yeterli sıvı aldım(günde 8-10 bardak)
c)Rahatsız edici kokulardan uzak durdum.
d)Hiç birşey yapmadım.
e)Diğer(açıklayınız)……………………………………………..
35)Bu yöntemi/yöntemleri kimden öğrendiniz? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Doktor
b)Hemşire
c)Yakınım veya komşum
d)Medyadan öğrendim
e)Diğer(açıklayınız)……………………………..
36)Bu yöntem/yöntemler etkili oldu mu? a)oldu
b)kısmen oldu
c)olmadı
37)BUNALTI HALİ (ANKSİYETE) a)oldu
b)olmadı(39.soruya geçiniz)
38)Bunaltı hali olduğunda bununla baş etmek için ne yaptınız?(birden fazla
işaretliyebilirsiniz)
a)Sorunlarımı ve duygularımı ailem/yakın çevremle paylaştım.
b)Sorunlarımı ve duygularımı doktor ve/veya hemşireyle paylaştım.
c)Hafif egzersiz/yürüyüşler yaptım.
d)Psikiyatriye başvurup psikolojik destek aldım.
e)Hiç bişey yapmadım
f)Diğer(açıklayınız)………………………………………….
39)Bunların dışında özellikle belirtmek istediğiniz bir sorun yaşadınız mı?
(açıklayınız)
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
……
40)Kemoterapinin yan etkilerine ilişkin olarak daha önce bir eğitim aldınız mı?
a)Evet
b)Hayır(42. soruya geçiniz.)
92
41)Bu eğitimi kimden ya da kimlerden aldınız? (birden fazla işaretleyebilirsiniz)
a)Doktor
b)Hemşire
c)Medyadan bilgi edindim.
d)Diğer………………………..
42)Elinize yazılı bir materyal verildi mi?
a)Evet
b)Hayır
Anket bitmiştir, teşekkürler
93
EK-4
94
95
96
EK-5
97
98
99
ÖZGEÇMİŞ
I-Bireysel Bilgiler
Adı: Çiğdem
Soyadı: ÖKTEN
Doğum Yeri ve Tarihi: Rize, 17.10.1985
Uyruğu: TC
Medeni Durumu: Bekar
Telefon: 0538 252 35 09
II-Eğitimi
Yabancı Dili: İngilizce
2005-2009 Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü
2001-2004 Pursaklar Anadolu Lisesi-Ankara
1997-2001 Pursaklar Anadolu Lisesi orta kısım
1992-1997 Telsizler İlkokulu-Ankara
III-Ünvanı
Hemşire
IV-Bilimsel Etkinlikler
“Diyabetes Mellitusun Tedavi ve Bakımında Yeni Yaklaşımlar” semineri, Ocak 2010
V-Diğer Bilgiler
Kurs: Hemşirelik Uygulamalarında Rehberlik, Eylül 2011