a.ll.:r › dosya › 6 › C06002335.pdfkisi bulunduğunu savunmuş, bu sebep le insan fiilierinden...

2
geçti. Genç Mercirahit Sa- nda (684) . Mervan ile birlikte seferine ve oraya vali tayin edilen Abdülaziz'in Fakat bir sü- re sonra iki ve muhtemelen Suriye'ye döndü. dan sonra hilafet geçen beyi Abdülmelik. Mus'ab b. Zübeyr'e kar- seferden sonra Katan b. Abdullah el- Farisi'yi Küfe az- ledip yerine b. tayin etti (71 / 690-91). Abdülmelik 692'de Harici- ler'e için az- Halid b. Abdullah b. Halid'in yeri- ne Basra de ona verdi. Bir sonra Amr b. Hureys ei-MahzOmf'- yi Küfe'de vekil Basra'ya gitti. Bu Ezraki Haricileri'ne sa- birliklerin de idi. Halifeden, bu görevi hiç Mü- helleb'e devretmesine dair emir çok üzüldü. Çünkü bu görevin Ömer b. Ubeydullah b. Ma'mer'e verilmesini is- tiyordu. Bu sebeple son derece hissi dav- ranarak Küfe kuwetlerinin na Mühelleb'in faaliyetlerini sekteye tavsiye etti ve Mühelleb'i zor durumda Basra ve Küfe valilik- leriyle yetinmeyerek Abdülmelik'e yaz- bir mektupta bir elinin Irak ile gul fakat elinin kal- ifade edince halife Haremeyn ile Yemen de ona verdi. Ancak bu tayin eline geçmeden has- ve küsur iken Bas- ra'da öldü. Onun genç ve beklen- medik bir anda ölümü askerler da panik ve kütleler halinde da- sebep oldu. Halife Abdül- melik b. Mervan bu tehlikeli vaziyeti dü- zeltmek gayesiyle Irak yöresinin idare- sini kumandan Haccac b. Yusuf es-Sekaffye tevdi etmek de huylu, müsamahakar. cömert, mOsikiden ve zevk alan, zarif ve edip bir yaz- severdi. ve lerin gönlünü Ferezdak, Ce- rir, Eymen b. Hureym gibi Arap kasidelerinde onu · Halk hiçbir engelle hu- zuruna derdini anlatabilirdi. Ten- kit edilen yegane bayram na- ezan akutmak gibi dini me- rasimlerde ihdas yenilikler- dir. Tarihçiler ondan Basra· da ölen ilk emir olarak söz ederler. Sa'd. et-Tabakiit, V, 59; VI, 64; VII , 128; Kuteybe, · e·l-Ma 'arif s. 354-355, 571; a.mlf .. 1, 420, 453; Belazüri. Ensab, V, 139, 140, 164, 166, 180, 303, 335, 338, 346, 351, 354, 374-376; Mü- berred. el-Kamil M. Ahmed ed-Dali), Bey- rut 1406/1986, lll, 1297-1301, 1303-1304, 1439; Ya'kübi, Tarfl], ll, 258, 272 ; Ta beri. Ta- rf!] (Ebü'I-Fazl), VI, 164, 169, 171 , 173, 178, 193-197, 201 , 202, 21 O, 259; Mes'üdi, Müra- cü'?·?eheb (Abdülhamid), lll, 117-118; Esir, el-Kamil, IV, 285, 331, 343, 344, 347, 363- 365, 373, 380, 381 ; Manzür, Muhtasaru Ta- rfl)i V, s. 213-217; Zehebi.-A'iamü'n - nübela', IV, 145-146; Safedi, el·Vaff, X, 152· 153; Kesir, el-Bidaye, IX, 7; 83; Abdülkadir ljizane- tü'l·edeb, Beyrut, ts . IV, 117; J. Wellhausen. Arap Devleti ve Sukütu (tre. Fikret An· kara 1963, s. 98, 105, 107, 108; B. Lewis, ls- lam, London 1974, s. 23; Abdülmün'im Macid, et· Tarfl)u's·siyasf li 'd·devleti 'l· 'Arabiyye: rü '1-l]ule{a' i'l-Emeviyyfn, Kah i re 1982, s. 128, 148; Hudari. (Emeviyye), s. 154· 155 ; H. Lammens. iA, ll, 656; L. Veecia Vaglieri, b. Marwan", E/ 2 (ing.), 1242- 1243. .. ÜZAYDIN L b. MUFADDAL (j4WI.:r,A) Ebu b. ei-Mufaddal b. Lahik er- el-Basri 187/803 [?]) Hadis _j Kuzey Arabistan'da Beni Ra- için diye fazla bilgi yoktur. olmak üzere Mu- hammed b. Münkedir, Humeyd et- Tavli, Yahya b. Said ei-Ensari gibi muhaddis- lerden hadis okudu. Kendisinden de Mü- sedded b. Müserhed, Ali b. Medini, Ah- med b. Hanbel ve Amr ei-Fellas gibi ta- muhaddisler hadis rivayet etti- ler. Ahmed b. Hanbel'in muhad- disler adc'ilet* ve zabt * en yüksek mertebede hadis münek- kidi Yahya b. Main da Basra'- en güvenilir muhaddislerinden biri diye Rivayet hadis- lerde hiç iki bulundu- söyleyen EbO DavOd, b. Mu- faddal ile Uleyye'nin zikret- münekkitler de onun güveni- lir bir ravi ittifak Talebesi Ali b. Medini, gün oruç ve her gün 400 rek'at namaz söylemektedir. Rivayetleri Kütüb-i Sitte'de yer alan ve Hz. Osman (Osmaniy- ye) kaydedilen b. Mufad- BiSR b. MU'TEMiR seksen bir ömürden sonra 187'de (803; veya 186/802) vefat bildirilmektedir. Sa'd. et· Tabak;iit, VII, 290; Halife b. Hay- yat. et· Tabak;iit (Zekkar). 541-542; Buhar!, et-Tarfl]u'l·kebfr, ll, 84; ve't·ta 'dr/, ll, 366; Sem'ani, el·Ensab, VI, 146·147; Zehebi. Tezkiretü'l·hu{{iiz, 309·310; a.mlf., A'lamü 'n- nllbela' , 36-39; Hacer. Teh?fbü't· Teh· ?fb, 458-459. M. L b. (__,.:;a.ll.:r.Al Ebu Sehl b. el-Mu'temir el- Hilal! el- (ö. 210/825) Mu'tezile'nin eko1 ünün kurucusu, tevellüd nazariyesinin mucidi ve reisi, edip. _j . fazla bilgi yoktur. rivayet edilir. Aslen KOfeli olup sonradan söyleyenler de köle tica- retiyle ve bir olan Basra 'ya gidip V b. b. Said, EbO Osman ez-Za'ferani ve Muammer b. Abbad es-Sülemf'den Mu'tezile mez- hebinin Daha sonra dönerek Mu'- tezile'nin ekolünü kurdu ve fikir- lerini yaymaya EbO Musa b. Sa- bm el-Murdar. Sümame b. Ahmed b. EbO Duad, Ca'fer b. Harb ve Ca'fer b. onun benimseyen Abbasi ve- ziri Fazi b. Yahya el-Bermeki ile iyi kiler kurdu; Halife Me'mOn'dan himaye gördü; Merv'de Ali er- hilafetin va- risi ilan eden imzalayanlar ara- yer Muhtemelen Bermeki aile- sinin iktidardan sonra , Ha- kem Hz. Ali'nin için suçlanarak Mu'te- zile'ye olan halifesi HarO- hapsedildL Hapiste iken müdafaa için pek çok Bu ilim meclislerinde görüp ve üzerine halife, ser- best Ölüm tarihi olmak- la birlikte 210'da (825) vefat kaydeder. hem hem de olarak ün ortaya ko- yan ve itikadi ihtiva eden bir- çok eseri kaydediliyorsa da bun- 223

Transcript of a.ll.:r › dosya › 6 › C06002335.pdfkisi bulunduğunu savunmuş, bu sebep le insan fiilierinden...

  • yanında geçti. Genç yaşta Mercirahit Sa-vaşı' nda sancaktartık yaptı (684). Aynı yıl babası Mervan ile birlikte Mısır seferine katıldı ve oraya vali tayin edilen kardeşi Abdülaziz'in yanında kaldı. Fakat bir sü-re sonra iki kardeşin arası açıldı ve Bişr muhtemelen Suriye'ye döndü. Babasından sonra hilafet makamına geçen ağabeyi Abdülmelik. Mus'ab b. Zübeyr'e kar-şı düzenlediği seferden sonra Katan b. Abdullah el-Farisi'yi Küfe valiliğinden az-ledip yerine Bişr b. Mervan'ı tayin etti (71 / 690-91). Abdülmelik 692'de Harici-ler'e karşı başarı sağlayamadığı için az-lettiği Halid b. Abdullah b. Halid'in yeri-ne Basra valiliğini de ona verdi. Bir yıl sonra Bişr, Amr b. Hureys ei-MahzOmf'-yi Küfe'de vekil bırakıp Basra'ya gitti. Bu sırada Ezraki Haricileri'ne karşı sa-vaşan birliklerin de başkumandam idi. Halifeden, bu görevi hiç sevmediği Mü-helleb'e devretmesine dair emir alınca çok üzüldü. Çünkü bu görevin Ömer b. Ubeydullah b. Ma'mer'e verilmesini is-tiyordu. Bu sebeple son derece hissi dav-ranarak Küfe kuwetlerinin kumandanına Mühelleb'in faaliyetlerini sekteye uğratmasını tavsiye etti ve Mühelleb'i zor durumda bıraktı. Basra ve Küfe valilik-leriyle yetinmeyerek Abdülmelik'e yaz-dığı bir mektupta bir elinin Irak ile meşgul olduğunu. fakat diğer elinin boş kal-dığını ifade edince halife Haremeyn ile Yemen valiliğini de ona verdi. Ancak Bişr bu tayin fermanı eline geçmeden has-talandı ve kırk küsur yaşında iken Bas-ra'da öldü. Onun genç yaşta ve beklen-medik bir anda ölümü askerler arasında panik yarattı ve kütleler halinde da-ğılmalarına sebep oldu. Halife Abdül-melik b. Mervan bu tehlikeli vaziyeti dü-zeltmek gayesiyle Irak yöresinin idare-sini meşhur kumandan Haccac b. Yusuf es-Sekaffye tevdi etmek mecburiyetİnde kaldı.

    Bişr yumuşak huylu, müsamahakar. cömert, mOsikiden ve eğlenceden zevk alan, zarif ve edip bir insandı . Şiir yaz-mayı severdi. İhsan ve bağışlarıyla şairlerin gönlünü kazanmıştı. Ferezdak, Ce-rir, Eymen b. Hureym gibi meşhur Arap şairleri kasidelerinde onu övmüşlerdir.

    · Halk hiçbir engelle karşılaşmadan hu-zuruna çıkıp derdini anlatabilirdi. Ten-kit edilen yegane davranışı, bayram na-mazlarında ezan akutmak gibi dini me-rasimlerde ihdas ettiği bazı yenilikler-dir. Tarihçiler ondan Basra· da ölen ilk emir olarak söz ederler.

    BİBLİYOGRAFYA: İbn Sa'd. et-Tabakiit, V, 59; VI, 64; VII, 128;

    İbn Kuteybe, · e·l-Ma 'arif (Ukkaşe). s. 354-355, 571; a.mlf .. eş-Şi'r ve 'ş·şu'ara', 1, 420, 453; Belazüri. Ensab, V, 139, 140, 164, 166, 180, 303, 335, 338, 346, 351, 354, 374-376; Mü-berred. el-Kamil (nşr. M. Ahmed ed-Dali), Bey-rut 1406/1986, lll, 1297-1301, 1303-1304, 1439; Ya'kübi, Tarfl], ll, 258, 272 ; Ta beri. Ta-rf!] (Ebü'I-Fazl), VI, 164, 169, 171 , 173, 178, 193-197, 201 , 202, 21 O, 259; Mes'üdi, Müra-cü'?·?eheb (Abdülhamid), lll , 117-118; İbnü'IEsir, el-Kamil, IV, 285, 331 , 343, 344, 347, 363-365, 373, 380, 381 ; İbn Manzür, Muhtasaru Ta-rfl)i Dımaşk;, V, s. 213-217; Zehebi.-A'iamü'n-nübela', IV, 145-146; Safedi, el·Vaff, X, 152· 153; İbn Kesir, el-Bidaye, IX, 7 ; İbnü 'I-İmad, Şe?erat, ı, 83; Abdülkadir ei-Bağdadi, ljizane-tü'l·edeb, Beyrut, ts. IV, 117; J. Wellhausen. Arap Devleti ve Sukütu (tre. Fikret lşıltan). An· kara 1963, s. 98, 105, 107, 108; B. Lewis, ls-lam, London 1974, s. 23; Abdülmün'im Macid, et· Tarfl)u's·siyasf li 'd·devleti 'l· 'Arabiyye: 'aş· rü '1-l]ule{a' i'l-Emeviyyfn, Kah i re 1982, s. 128, 148; Hudari. Mutıaçlarat (Emeviyye), s. 154· 155 ; H. Lammens. "Bişr", iA, ll, 656; L. Veecia Vaglieri, "Bi~r b. Marwan", E/2 (ing.), ı , 1242-1243. ı:;:ı ..

    ~ ABDÜLKERİM ÜZAYDIN

    L

    BİŞR b. MUFADDAL (j4WI.:r,A)

    Ebu İsmail Bişr b. ei-Mufaddal b. Lahik er-Rakaşi el-Basri

    (ö.· 187/803 [?])

    Hadis hı'i.fızı. _j

    Kuzey Arabistan'da yaşayan Beni Ra-kaş'ın mevlc'i * sı olduğu için er-Rakaşi diye anılır. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Başta babası olmak üzere Mu-hammed b. Münkedir, Humeyd et-Tavli, Yahya b. Said ei-Ensari gibi muhaddis-lerden hadis okudu. Kendisinden de Mü-sedded b. Müserhed, Ali b. Medini, Ah-med b. Hanbel ve Amr ei-Fellas gibi ta-nınmış muhaddisler hadis rivayet etti-ler. Ahmed b. Hanbel'in Basralı muhad-disler arasında adc'ilet* ve zabt* bakımından varılacak en yüksek mertebede olduğunu söylediği Bişr, hadis münek-kidi Yahya b. Main tarafından da Basra'-nın en güvenilir muhaddislerinden biri diye gösterilmiştir. Rivayet ettiği hadis-lerde hiç yanılmayan iki kişi bulundu-ğunu söyleyen EbO DavOd, Bişr b. Mu-faddal ile İbn Uleyye'nin adlarını zikret-miş, diğer münekkitler de onun güveni-lir bir ravi olduğunda ittifak etmişlerdir. Talebesi Ali b. Medini, Bişr'in gün aşırı oruç tuttuğunu ve her gün 400 rek'at namaz kıldığını söylemektedir.

    Rivayetleri Kütüb-i Sitte'de yer alan ve Hz. Osman taraftarlarından (Osmaniy-ye) olduğu kaydedilen Bişr b. Mufad-

    BiSR b. MU'TEMiR

    dal'ın seksen yıllık bir ömürden sonra 187'de (803; veya 186/802) vefat ettiği bildirilmektedir.

    BİBLİYOGRAFYA:

    İbn Sa'd. et· Tabak;iit, VII, 290; Halife b. Hay-yat. et· Tabak;iit (Zekkar). ı, 541-542; Buhar!, et-Tarfl]u'l·kebfr, ll , 84; el·Certı ve't·ta 'dr/, ll, 366; Sem'ani, el·Ensab, VI, 146·147; Zehebi. Tezkiretü'l·hu{{iiz, ı, 309·310; a.mlf., A'lamü'n-nllbela', ıx: 36-39; İbn Hacer. Teh?fbü't· Teh· ?fb, ı , 458-459. ı:;:ı

    ~ M. yAŞAR KANDEMİR

    L

    BİŞR b. MU'TEMİR

    (__,.:;a.ll.:r.Al Ebu Sehl Bişr b. el-Mu'temir

    el-Hilal! el-Bağdadt (ö. 210/825)

    Mu'tezile'nin Bağdat eko1ünün kurucusu,

    tevellüd nazariyesinin mucidi ve Bişriyye'nin reisi, edip.

    _j.

    Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Bağdat'ta doğduğu rivayet edilir. Aslen KOfeli olup Bağdat'a sonradan gittiğini söyleyenler de vardır. Bağdat'ta köle tica-retiyle uğraşan ve cüzzamlı bir şair olan Bişr, gençliğinde Basra 'ya gidip V asıl b. Ata'nın arkadaşlarından Bişr b. Said, EbO Osman ez-Za'ferani ve Muammer b. Abbad es-Sülemf'den Mu'tezile mez-hebinin esaslarını öğrendi. Daha sonra Bağdat'a değişik fıkirlerle dönerek Mu'-tezile'nin Bağdat ekolünü kurdu ve fikir-lerini yaymaya başladı. EbO Musa b. Sa-bm el-Murdar. Sümame b. Eşres, Ahmed b. EbO Duad, Ca'fer b. Harb ve Ca'fer b. Mübeşşir onun görüşlerini benimseyen meşhur simalardandır. Bişr, Abbasi ve-ziri Fazi b. Yahya el-Bermeki ile iyi ilişkiler kurdu; Halife Me'mOn'dan himaye gördü; Merv'de Ali er- Rıza'yı hilafetin va-risi ilan eden vesikayı imzalayanlar ara-sında yer aldı. Muhtemelen Bermeki aile-sinin iktidardan düşmesinden sonra, Ha-kem Olayı'nda Hz. Ali'nin haklı olduğunu savunduğu için Şiilik'le suçlanarak Mu'te-zile'ye karşı olan zamanın halifesi HarO-nürreşid tarafından hapsedildL Hapiste iken görüşlerini müdafaa için pek çok şiir yazdı. Bu şiirlerin ilim meclislerinde rağbet görüp okunınası ve taraftarlarının çoğalması üzerine halife, Bişr'i ser-best bıraktı. Ölüm tarihi ihtilaflı olmak-la birlikte kaynakların çoğu 210'da (825) vefat ettiğini kaydeder.

    Bişr hem kelamcı hem de şair olarak ün kazanmıştır. Kelamcılığını ortaya ko-yan ve itikadi görüşlerini ihtiva eden bir-çok eseri olduğu kaydediliyorsa da bun-

    223

  • BiŞR b. MU'TEMiR

    ların hiçbiri günümüze kadar gelmemiştir. Bu sebeple onun kelami görüşlerini sadece muhaliflerinin kitaplarından öğrenebilmekteyiz. Temelde Mu'tezile'nin görüşlerini benimseyen Bişr bazı konu-larda Basra ekolünden farklı düşünmüştür. Mesela tevellüd nazariyesini ilk de-fa ortaya atan odur. Birçok kelam prob-lemiyle ilgilenmekle birlikte daha çok in-sanın sorumluluğu üzerinde durmuş ve tevellüd nazariyesiyle bu sorumluluğun sınırlarını çizmeye çalışmıştır. Ona göre insanın iradesiyle yapmış olduğu bir fıil- ı den başka birtakım fiiller doğar ki bu-na tevellüd denir. Mesela kapıyı açmak isteyen insanın anahtarı kilide sokması ve çevirmesi onun iradesiyle meydana gelen bir fiildir. Fakat anahtarın dili va-sıtasıyla kapının açılması insanın irade-siyle doğrudan doğruya yaptığı fiilin dışında bir olaydır. İşte bu dalaylı olay te-vellüddür. Bişr'e göre anahtarın hareke-tine sebep olan insan, yaptığı fiilin do-ğuracağı sonuçları önceden bildiği için sorumlu olmalıdır. Bişr, temel felsefesi-ni tevellüd nazariyesi üzerine kurduğundan, duyu organlarıyla edinilen bilgileri zorunlu idrakler olarak kabul eder. Gör-mek, işitmek, tatmak gibi duyumlar bi-rer araz olup mekanik bir tarzda mey-dana gelirler. Aklın idraki de duyular gi-bi otomatiktir. Ergiriliğe ulaşan her in-sanda akıl , vahiy desteği olmadan da iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini birbirinden ayırabilir. Buna rağmen insanın iyi ve-ya kötü davranması iradesiyle ilgili bir problemdir (Kadi Abdülcebbar, el-Mugnr, IX. I 2; ayrıca bk. TEVLID ). Bişr' in görüşleri arasında zikredilen bir problem da-ha vardır ki bu da insanın mesuliyetiyle ilgili sayılabilecek olan çocukların fiille-ridir. Ona göre çocuk yaptığı işlerden sorumlu değildir. Bununla birlikte Allah dilerse ona azap edebilir; fakat sorum-lu olmayana verilecek bir ceza zulüm sayılacağından Allah hakkında böyle bir ifadeyi kullanmak uygun değildir (a.g.e., VI / I, s. 128)

    Bişr b. Mu'temir ruh ve bedenin ayrı ayrı hayata sahip olduklarını. bir fiilin meydana gelmesinde her ikisinin de et-kisi bulunduğunu savunmuş, bu sebep-le insan fiilierinden doğan sorumlulu-ğun hem ruh hem de bedene ait olaca-ğını söylemiştir (a.g.e., XI. 310, 335) Onun üzerinde durduğu ve sorumlulukla ilgi-sini incelediği diğer bir konu da kebir e* problemidir. Günah işleyen kimse bir da-ha o günahı işlememek şartıyla tövbe etmelidir ki tövbesi kabul edilsin. Töv-beden sonra günah işleyen , hem birinci

    224

    hem de ikinci günahın cezasını çekecek-tir. Zira ikinci defa günaha dönmek so-rumluluk duygusuyla bağdaşmaz.

    Allah'ın varlığının, insan için sağlam bir rehber olan akıl yardımıyla canlılar aleminden istidlal edilmesi gerektiğini söyleyen Bişr bu konuda birçok şiir yaz-mıştır. Ayrıca o ilahi iradenin sınırını da-raltan i'tizali görüşlere karşı çıkar. Zira irade biri zati, diğeri fiili olmak üzere iki yönlü bir sıfattır. Zati sıfat olan ira-de Allah'ın bütün ilahi fiilieri ve kulla-rın bütün itaatlarını dilemesi demektir. Çünkü bir alimin iyi ve uygun olanı bilip de onu dilemernesi caiz değildir. Allah iyi ve uygun olan bütün hususları bildi-ğine göre bunların vuku bulmasını ezel-de dilemiştir. Fiili sıfat olan irade ise Al-lah'ın kendi fiilini yaratmasıdır. Fiili ira-de sıfatıyla kulların fiilierini dilemesi de onları emretmesi demektir (a.g.e., VI / Il, s. 3). Bişr, irade sıfatına bağlı bir prob-lem olan aslah (Allah ' ın kul için en iyi ve faydalı olanı yaratması) fikrini de redde-der. Çünkü Mu'tezile'nin aslah prensibi kabul edilecek olursa Allah'ın bütün in-sanları cennette yaratıp orada yaşatması gerekirdi. Bu şekilde aslah fikrini kabul etmediği , insanlar hakkında en faydalı ve iyi olanı yaratmanın Allah için bir vazife değil O'nun insanlara bir lut-fu olduğunu düşünmesi sebebiyle "as-habü'l-lutf"tan sayılan (a.g.e., XIII , 200) Bişr b. Mu'temir. Allah'ın kullarına lutuf-ta bulunmasının da bir zorunluluk olma-dığını söyler. Zira bu düşünce Allah ' ın kudret ve iradesinin sınırlı olduğunu ha-tıra getirmektedir. Eğer bu Allah'a va-cip olsaydı alemde O'na isyan eden hiç-bir kulun bulunmaması gerekirdi. Çünkü Allah her mükellefe iyiyi. güzeli ve yap-ması gerekli olanı tercih etmesini sağlayacak lutufta bulunmaya muktedirdir. Fakat bu lutfu ihsan etmemiştir. Çün-kü insanı akıl ve peygamber vasıtasıyla iman etmeye muktedir kılmıştır. İnsanların bir kısmının itaatkar, bir kısmının asi olduğu dikkate alımnca lutfuri Allah'a vacip olmadığı sabit olur (Kadi Abdülceb-bar, Şerfıu ' l-Uşali 'l·l].amse, s. 520, 798) Bişr, bu görüşlerinden dolayı Kadi Ab-dülcebbar tarafından tenkit edilir.

    Onun diğer bazı kelami görüşleri de şunlardır: İstitaat (fiili meydana getiren güç) bedenin noksansız ve sağlıklı olma-sı demek olup hem fıilden önce hem de fıille beraber insanda vardır. Allah'ın ke-lamı gerçekten işitilemez, sayfalarda ya-zılı bulunan metinlere ancak mecazi ma-nada Allah kelamı denilebilir. Kabir aza-bı haktır. Arnelierin tartıl_ması (vezn) me-

    cazi anlamda olup hüküm vermek de-mektir. Sırat ise mecazi değil gerçek ma-nada kabul edilmelidir. Cennet ve ce-hennem halen yaratılmıştır. Aralarındaki anlaşmazlıklarda Hz. Ali haklı. Mua-viye ve taraftarları haksızdır (Tritton, s. 97-100)

    Bişr'in itikadf görüşlerini kabul eden-lere Bişriyye denilmiştir. Bu gruba bağlı olan ve yukarıda sözü edilen talebeleri daha sonra Sümamiyye, Ca'feriyye, Mur-dariyye adlı tırkaların kurucuları olarak tanınmıştır.

    Bişr b. Mu'temir kelam ilminde önem-li bir şahsiyet olduğu kadar edebiyat, şiir ve belagatta da büyük bir mevkiye sahiptir. Cahiz onu belagat ilminin ku-rucusu kabul eder (el-Beyan ve't·tebyfn, ı. 94) . Bişr belagat ilminin ·kaidelerinden ilk defa söz eden bir kişidir. Bazı mü-balağalı rivayetlerde 40.000 beyitlik, di-ğer bazılarında ise 300 sayfalık divanı bulunduğu bildirilir. Allah'ın yaratıklardaki hikmetlerini dile getirdiği şiirlerinin çoğu dinler ve mezheplerle ilgili olup öğretici (didaktik) mahiyettedir. Belagat hakkındaki görüşlerini Cahiz'in ondan naklettiği Şa]J.ffe 'den öğrenmekteyiz.

    Ona göre şiir veya yazı yazmak için uy-gun vakit seçilmeli, zihin dinlenmiş ol-malı, telaffuzu ve anlaşılması kolay keli-meler seçilmeli, cümleler konuya ve mak-sada uygun düşmeli, üsiQp çekici olma-lıdır. Bu nitelikte yazı yazma kabiliyeti olmayan kimseler ise başka sahalara yö-nelmelidirler (Cahiz, 1, 94-100) .

    BİBLİYOGRAYFA :

    Cahiz. el-Beyan ve 't·tebyin, ı , 94 ·100; Hay-yat, el-intisar, s. 52, 53, 63; Eş'arf. Makalat (Ritter), s. 618·620; Malatf, et- Tenbfh ve 'r·red, s. 38; İbnü'n-Nedfm. el·Fihrist, s. 185·205; Ka-di Abdülcebbar. ŞerJ:ıu'l · Uşali 'l·l]-amse, s. 520, 798; a.mlf., el·Mugnt, Vl/1, s. 128; VI/ll, s. 3; IX, 12; Xl, 310, 335 ; XIII, 4, 200; Bağdadf, el· Fark (Abdülhamfd), s. 156·158; İbn Hazm. el-Fasi (Umeyre). ı , 385 ; lll, 34 ; V, 63, 69; Şehrista~f. el ·Milel (Kilanf). 1, 64·65; Zehebf, A'la-mü 'n-nübela', X, 203; İbnü'I-Murtaza. Taba-katü 'l-Mu 'tez ile, s. 52·54 ; İbn Hacer. Lisanü 'l· Mfzan, ll, 33; Zühdf Hasan Carullah. el·Mu'te-zile, Kahire 1947, s. 94, 106, 107 ; W. Montgo-mery Watt, islam Düşüncesinin Teşekkül Devri (tre. E. Ruhi Fı ğla lı), Ankara 1981, s. 223, 279; A. S. Tritton, islam Kelamı (tre. Mehmet Dağ), Ankara 1983, s. 97 ·1 00; Adnan Ubeyd el-Ali, "Bişr b. el-Mu 'temir: şi 'ruhu ve şaJ?.ifetühü'lbelagiyye", Mecelle tü Ma' hedi 'l·mal]tatati 'l-'Arabiyye, XXXI / 2, Küveyt 1987, s. 503·541; Ahmed Bedevf, "Mektebetü'n-N~di'l-edeb1 fi'l-luğati'l- 'Arabiyye : şaJ:ılfetü Bişr b. el-Mu'temir", ME, XXXIII/7 (1961), s. 828·836; Carra de Vaux. "Bişr" , iA, ll, 656; Albert N. Na-der. "Bi§hr b. al-Mu'tamir", E/2 (İng.). 1, 1243-1244. ~

    lll!! CiHAD TUNÇ