New cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2020. 9. 1. · tin dünyanın dönmediğine delalet ettiği...

3
MEDYEN and History", JSS, XXIX {1 984). s. 53-64; Sh . Abramsky. " Midian, Midianites", EJd. , Xl, 1505-1507 ; Fr. Buhl. "Medyen iA , VII, 473-474; a.mlf. - [C. E. Bosworth) , "Madyan Shu'ayb", E/ 2 {Fr.). V, 1145-1146; Sargen Er- dem. "Amii.lika" , DiA, ll, 557 . L Iii ÖMER FARUK HARMAN Ebu Medyen b. Hüseyin'e . 594/1 98) nisbet edilen bir tarikat. _j olarak da Medyeniyye, Kuzey Afrika'da ortaya ilk tarikat olup olmak üzere bu rafyada görülen tarikatlar üzerin- de etkili Ebu Medyen'in hacca bir Arafat'ta Abdülkadir-i Gey- lani ile ondan ol- s. 06-1 07) Medyeniyye'yi Kadiriyye'nin bir kolu sa- yanlar varsa da bu Ebu Medyen'in tarikat silsilesi Ebu Said ei -Endelüsl. Ebu Ya'za Ebü'I- Fazl Muhammed Ahmed ei- Gazzall, Ebu Bekir en-Nessac. Ebü'I-Ka- ei-Gürganl, Ebu Osman Ebu Ali er-RQzbarl, Cüneyd-i Seri es-Sakat!. Ma'rQf-i Kerhl, DavQd et- Ta!, Habib el-Acemi. Basri yoluyla Hz. Ali'ye Rinn bu silsileden üç silsile daha zikreder (Marabout et Khouan , s. 217). Ebu Medyen'in halifeleri ei- Cezüli, Abdürrahlm Abdüsselam b. el-Haseni ve Ebü'I-Haccac Yu- suf b. Abdürrahlm ei-Uksurl Kuzey Afrika'ya Medyeniyye'nin ve tarihi konusunda ye- terli bilgi Ancak Ebu Medyen'in tasavvuf kendisinden feyiz alan Muhyiddin Arabi'nin eserleri ve özellikle bu konuda ilk ve en önemli ye'de kendisinden en çok söz edilen Ebu Medyen'dir. "Günahkar- lar hiç çekinmeden günah liyorlarsa siz de öylece ibadet edi- niz. size ihsan her türlü ni- meti üzerinizde gösteriniz" diyen (Münavl, 667) Ebu Medyen'i "rical-i za- hir"den sayar. Cehri zikrin esas Medyeniyye'de yemekten sonra iki rek'at nafile namaz Halvette, "La ilahe illallahü vahdehQ la leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-ham- d9 ve hüve ala külli kadlr'' cümlesi 348 vird olarak okunur (Muhammed es-Sen O- si, s. Medyeniyye Abbasiyye (kuru- cusu Ebü'I-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Endelüsl, ö. 633/ 1236). Amüdiyye (ku- rucusu EbO Said b. el-Amüdl), Ay- derüsiyye (kurucusu EbO Bekir b. Abdul- lah el-AyderOs, ö. 9 4/ 508), Düdiniyye (kurucusu Ahmed ed-Dücanl. ö. 544). Haccaciyye (kurucusu Ebü'I-Haccac Yusuf el-Uksurl, ö. 244). Mehdaviyye (ku- rucusu Abdülazlz b. E bO Bekir ei-Mehda- vl, ö. 224). (kurucusu Ab- düsselam b. el-Hasenl, ö. 625/1228). MeymQniyye kurucusu Ali b. MeymOn, ö. Sebtiyye (kurucusu Ahmed b. Ca 'feres-Sebtl, ö. Taziyye (kurucusu EbO Salim ibrahim et- Tazl) koliara Ekberiyye, Cebertiyye. Yafiiyye ve Senüsiyye gibi tarikatlar da Medyeniyye'nin zikredil- mektedir. Mehmed Tahir, Bedreddin Simavi'nin Medyeniyye'den icazetli söyler Müel- lifleri , 39). Kuzey Afrika'dan sonra ve Orta Afri- ka ile kadar Medye- niyye, zamanla ve SenQ- siyye olmak üzere tarikatlar içeri- sinde ve XIX. yok denecek kadar (Trimingham , s. 47, 89-90). Hüseyin Vas- saf bunun sebebini, tarikatlardan da icazetli Medyeniyye yerine ad- (Se{ine, 233). Medyeniyye tarihe olmakla bir- likte plrin etkisi hala devam etmektedir. Pir bugün dahi Tilimsan ve çevresinin ma- nevi sahibi ve koruyucusu olarak kabul edilmekte, bütün Kuzey Afrika'da büyük görmektedir. : Behcetü' l-esrar, Kahire s. 06 -1 07; Müniivi, ei-Kevakibü'd-dürriyye, Ka- hire, ts. 665-670 ; Mir 'a tü 't-turuk, istanbul 1306, s. 0-11; Zebidi, 'i kd, s. 100-1 O Muhammed es-Senüsi, Selsebilü '1-mu'in, Kahire s. Haririziide, Tibyan , ll , vr. 209'; lll, vr. 118'-12 Jb; A. Le Chatelier, Les con{reries musulmanes du Hedjaz, Paris 1887, s. 77- 78; Hüseyin Vassiif, Sefine, 231-233; L. Rinn, Marabout et Khouan, Alger 1884, s. 31, 217, 529-532; Müelli{leri, 1, 39; J. S. Trim- ingham, The Sufi Orders, Oxford 1971, s. 46- 47, 88-90, 278-279; Amir en-Necciir. et-Turu- ku fi Kahire, ts ., s. 82-85, 172- Dilaver Gürer, Abdülkadir Geylani: Ha- Eserleri, istanbul 1999, s. 349- 350; Tahsin "Ebu Medyen", DiA, X, 186- 187. Iii DiLAVER GüRER r MEDYUM kimselerin mesajlar veya ölülerin söylenen (bk. RUH ÇAGIRMA). L _j r L L (bk. MEFSEDET). Fahreddin er-Razi'nin (ö. 606/1210) Kur' Kerim tefsiri. -, _j -, _j sürelerin sonunda yer alan tarih- lerden ve en son Feth süresinde zikredi- len 603 (1206-07) üzere müellifin son kaleme eser ilim çevrelerinde daha çok et-Tefsirü'l -kebir ve Tefsirü'r-Razi Fahreddin er- Razl'nin tamamlaya- eksik kalan bölümünün tale- beleri ileri sürenler da Razi üzerine yapan Muhsin Abdülhamld, Muham- med Salih ez-Zerkan gibi alimler eserin Razi'ye ait dedir (Muhsin Abdülhamld, s. 54). Fahreddin er-Razi, yazmaktaki prensipleri ve istidlal Kur'an'a yönel- tilen önlemek, ilgili istidlalleri güçlendirmek ve bu konu- da ileri sürülen fikirleri reddetmek belirtmektedir '1- gayb, 46-56) . Müellif eserinde rivayet ve dirayet birlikte çok miktarda akli istidlalde bulunarak nakli bilgileri akli delillerle desteklemeye yer yer felsefi lara arak Mushaf tertibinin esas eserde Fatiha suresi müstakil bir cilt olacak kilde ele müfessir metodunu bu ciltte ortaya Eserde her sü- renin tefsiri bir kitap niteli- olup kitaplar bablara, bablar mese- lelere Meseleler de yer yer mukaddime, hüccet, latlfe, hüküm ve vecih alt Fahreddin er-Razi ayetlerin tef- sirine bazan sebeb-i nüzQlle, bazan filo- lojik bazan

Transcript of New cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2020. 9. 1. · tin dünyanın dönmediğine delalet ettiği...

Page 1: New cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2020. 9. 1. · tin dünyanın dönmediğine delalet ettiği ni söylemiştir (Me{atff).u'l-gayb, ll. 102). Fahreddin er-Razi. gerek aldığı

MEDYEN

and History", JSS, XXIX { 1 984). s. 53-64; Sh. Abramsky. "Midian, Midianites", EJd. , Xl, 1505-1507; Fr. Buhl. "Medyen Şuayb", iA, VII, 473-474; a.mlf. - [C. E. Bosworth), "Madyan Shu'ayb", E/2 {Fr.). V, 1145-1146; Sargen Er­dem. "Amii.lika" , DiA, ll, 557.

ı

L

Iii ÖMER FARUK HARMAN

MEDYENİYYE (~..Wf)

Ebu Medyen Şuayb b. Hüseyin'e (ö. 594/1 ı 98)

nisbet edilen bir tarikat.

ı

_j

Şuaybiyye olarak da anılan Medyeniyye, Kuzey Afrika'da ortaya çıkan ilk tarikat olup başta Şazeliyye olmak üzere bu coğ­rafyada görülen diğer tarikatlar üzerin­de etkili olmuştur. Ebu Medyen'in hacca gittiği bir yıl Arafat'ta Abdülkadir-i Gey­lani ile görüşüp ondan hırka giymiş ol­ması dolayısıyla (ŞattanOfl, s. ı 06-1 07) Medyeniyye'yi Kadiriyye'nin bir kolu sa­yanlar varsa da bu doğru değildir.

Ebu Medyen'in tarikat silsilesi Ebu Said ei-Endelüsl. Ebu Ya'za ei-Mağribl, Ebü'I­Fazl Muhammed ei-Bağdadl, Ahmed ei­Gazzall, Ebu Bekir en-Nessac. Ebü'I-Ka­sım ei-Gürganl, Ebu Osman ei-Mağribl, Ebu Ali er-RQzbarl, Cüneyd-i Bağdactl. Seri es-Sakat!. Ma'rQf-i Kerhl, DavQd et­Ta!, Habib el-Acemi. Hasan-ı Basri yoluyla Hz. Ali'ye ulaşır. Rinn bu silsileden başka üç farklı silsile daha zikreder (Marabout

et Khouan, s. 217).

Ebu Medyen'in halifeleri Abdürrazık ei­Cezüli, Abdürrahlm ei-Kınal, Abdüsselam b. Meşlş el-Haseni ve Ebü'I-Haccac Yu­suf b. Abdürrahlm ei-Uksurl vasıtasıyla Kuzey Afrika'ya yayılan Medyeniyye'nin esasları ve tarihi gelişimi konusunda ye­terli bilgi bulunmamaktadır. Ancak Ebu Medyen'in tasavvuf anlayışı hakkında kendisinden feyiz alan Muhyiddin İbnü'I­Arabi'nin eserleri ve özellikle el-Fütıl­J.ıdtü'l-Mekkiyye bu konuda ilk ve en önemli kaynaktır. el-FütUJ:ıatü 'l-Mekkiy­

ye'de kendisinden en çok söz edilen şeyh Ebu Medyen'dir. İbnü'I-Arabl. "Günahkar­lar nasıl hiç çekinmeden açıkça günah iş­liyorlarsa siz de öylece açıkça ibadet edi­niz. Allah'ın size ihsan ettiği her türlü ni­meti üzerinizde açıkça gösteriniz" diyen (Münavl, ı , 667) Ebu Medyen'i "rical-i za­hir"den sayar. Cehri zikrin esas olduğu Medyeniyye'de yemekten sonra iki rek'at nafile namaz kılmak tarikatın actabından­dır. Halvette, "La ilahe illallahü vahdehQ la şerlke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-ham­d9 ve hüve ala külli şey'in kadlr'' cümlesi

348

vird olarak okunur (Muhammed es-Sen O­si, s. 6ı).

Medyeniyye tarikatı Abbasiyye (kuru­cusu Ebü'I-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Endelüsl, ö. 633/ 1236). Amüdiyye (ku­rucusu EbO İsa Said b. İsa el-Amüdl), Ay­derüsiyye (kurucusu EbO Bekir b. Abdul­lah el-AyderOs, ö. 9 ı 4/ ı 508), Düdiniyye (kurucusu Ahmed ed-Dücanl. ö. 951/ı 544). Haccaciyye (kurucusu Ebü'I-Haccac Yusuf el-Uksurl, ö. 642/ ı 244). Mehdaviyye (ku­rucusu Abdülazlz b. E bO Bekir ei-Mehda­vl, ö. 621/ı 224). Meşişiyye (kurucusu Ab­düsselam b. Meşlş el-Hasenl, ö. 625/1228). MeymQniyye (Havatıri yye, kurucusu Ali b. MeymOn, ö. 9ı 7/ ı 5ı ı). Sebtiyye (kurucusu Ahmed b. Ca 'feres-Sebtl, ö. 60ı/ı205). Taziyye (kurucusu EbO Salim ibrahim et­Tazl) adlı koliara ayrılmıştır. Bunların dı­şında Şazeliyye, Ekberiyye, Cebertiyye. Yafiiyye ve Senüsiyye gibi tarikatlar da Medyeniyye'nin kolları arasında zikredil­mektedir. Sursalı Mehmed Tahir, Şeyh Bedreddin Simavi'nin Medyeniyye'den icazetli olduğunu söyler (Osmanlı Müel­

lifleri, ı . 39).

Kuzey Afrika'dan sonra İç ve Orta Afri­ka ile Ortadoğu'ya kadar yayılan Medye­niyye, zamanla başta Şazeliyye ve SenQ­siyye olmak üzere diğer tarikatlar içeri­sinde erimiş ve XIX. yüzyıla gelindiğinde mensupları yok denecek kadar azalmıştır (Trimingham, s. 47, 89-90). Hüseyin Vas­saf bunun sebebini, başka tarikatlardan da icazetli olmaları dolayısıyla şeyhlerin Medyeniyye yerine diğer tarikatların ad­larıyla anılmasına bağlar (Se{ine, ı. 233). Medyeniyye tarihe karışmış olmakla bir­likte plrin etkisi hala devam etmektedir. Pir bugün dahi Tilimsan ve çevresinin ma­nevi sahibi ve koruyucusu olarak kabul edilmekte, bütün Kuzey Afrika'da büyük saygı görmektedir. BİBLİYOGRAFYA :

Şattanüfl. Behcetü'l-esrar, Kahire ı304, s. ı 06-1 07; Müniivi, ei-Kevakibü'd-dürriyye, Ka­hire, ts. (el-Mektebetü' ı-Ezheriyye). ı , 665-670; Bandırmalıziide, Mir'atü 't-turuk, istanbul 1306, s. ı 0-11; Zebidi, 'i kd, s. 100-1 O ı; Muhammed es-Senüsi, Selsebilü '1-mu'in, Kahire ı353, s. 6ı -6 3; Haririziide, Tibyan, ll , vr. 209'; lll, vr. 118'-12 Jb; A. Le Chatelier, Les con{reries musulmanes du Hedjaz, Paris 1887, s. 77- 78; Hüseyin Vassiif, Sefine, ı , 231-233; L. Rinn, Marabout et Khouan, Alger 1884, s. 31, 217, 529-532; Osmanlı Müelli{leri, 1, 39; J. S. Trim­ingham, The Sufi Orders, Oxford 1971, s. 46-47, 88-90, 278-279; Amir en-Necciir. et-Turu­ku 'ş-şüfiyye fi Mışr, Kahire, ts ., s. 82-85, 172-ı73 ; Dilaver Gürer, Abdülkadir Geylani: Ha­yatı, Eserleri, Görüşleri, istanbul 1999, s. 349-350; Tahsin Yazıcı. "Ebu Medyen", DiA, X, 186-187. Iii DiLAVER GüRER

r MEDYUM

Ölmüş kimselerin ruhlarından mesajlar aldığı veya

yaşayanlarla ölülerin ruhları arasında haberleşme sağladığı söylenen kişi

(bk. RUH ÇAGIRMA). L _j

r

L

ı

L

MEFASİD

(bk. MEFSEDET).

MEFATİHU'I-GAYB (~f~Li.o)

Fahreddin er-Razi'nin (ö. 606/1210)

Kur' an-ı Kerim tefsiri.

-,

_j

-,

_j

Bazı sürelerin sonunda yer alan tarih­lerden ve en son Feth süresinde zikredi­len 603 (1206-07) yılından anlaşılacağı üzere müellifin hayatının son yıllarında kaleme alınan eser ilim çevrelerinde daha çok et-Tefsirü'l-kebir ve Tefsirü'r-Razi adlarıyla şöhret yapmıştır. Fahreddin er­Razl'nin Metatif.ıu'l-gayb'ı tamamlaya­madığını, eksik kalan bölümünün tale­beleri tarafından yazıldığını ileri sürenler olmuşsa da Razi üzerine çalışma yapan İbn Aşar. Muhsin Abdülhamld, Muham­med Salih ez-Zerkan gibi alimler eserin tamamının Razi'ye ait olduğu görüşün­dedir (Muhsin Abdülhamld, s. 54).

Fahreddin er-Razi, MefatiJ:ıu'l-gayb'ı yazmaktaki maksadının akıl prensipleri ve istidlal yolları ışığında Kur'an'a yönel­tilen hücumları önlemek, İslam inancıyla ilgili istidlalleri güçlendirmek ve bu konu­da ileri sürülen karşı fikirleri reddetmek olduğunu belirtmektedir (Mefatil:ıu '1-gayb, xııı. 46-56) . Müellif eserinde rivayet ve dirayet metotlarını birlikte kullanmış. çok miktarda akli istidlalde bulunarak nakli bilgileri akli delillerle desteklemeye çalışmış. bunları yer yer felsefi tartışma­lara dayandır ar ak incelemiştir.

Mushaf tertibinin esas alındığı eserde Fatiha suresi müstakil bir cilt olacak şe­kilde ele alınmış, müfessir metodunu bu ciltte ortaya koymuştur. Eserde her sü­renin tefsiri başlı başına bir kitap niteli­ğinde olup kitaplar bablara, bablar mese­lelere bölünmüştür. Meseleler de yer yer mukaddime, hüccet, latlfe, hüküm ve vecih şeklinde alt başlıklara ayrılarak iş­lenmiştir. Fahreddin er-Razi ayetlerin tef­sirine bazan sebeb-i nüzQlle, bazan filo­lojik açıklamalarla, bazan farklı kıraatleri

Page 2: New cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2020. 9. 1. · tin dünyanın dönmediğine delalet ettiği ni söylemiştir (Me{atff).u'l-gayb, ll. 102). Fahreddin er-Razi. gerek aldığı

zikretmekle, çoğunlukla da ayetler ara­sındaki münasebeti göstermekle başlar. Müellif bir ayeti tefsir ederken genellikle önce onu açıklayan diğer ayet veya ayet­lere işaret etmiş. önceki ayetlerle müna­sebetini kurmuş. ardından ayetin kıraat yönüne geçmiş. filolojikyönünü ele almış. en sonunda çıkarılabilecek manaları et­raflıca sıralamıştır.

MefatiJ:ıu'l-gayb'da kaynak belirtil­rneksizin tekrarlar dışında genellikle se­nedsiz olarak 1600 hadise yer verilmiş olup bunlardan 1062'si Kütüb-i Sitte'de bulunmakta, zayıf görülen rivayetler ten­kit edilmektedir. Tefsirdeki hadisler için önemli bir kaynak da Gazzali'nin İJ:ıya'ü 'ulCımi'd-din adlı eseridir. Müellif çok de­fa, hadis literatürüne ve tefsirlere giren İsrailiyat'ı gerek rivayet tekniği gerekse akli istidlal yöntemiyle eleştirerek reddet­miştir (Cerrahoğlu . sy. 2 ı 19771. s 3 I -32).

Fahreddin er-Razi, Kur'an'da neshin varlığını kabul ederse de mensuh ayetle­rin sayısını az gösterme eğilimindedir. Ayetler ve sureler arasındaki irtibat üze­rinde önemle duran Razi. bunu ya tek bir ifadeden muhtemel anlamlar çıkararak veya ayetler arasında mevcut gizli ilişkiyi ortaya koyarak gerçekleştirmeye çalışır, ayetlerin nazmına özen göstermeyen müfessirleri eleştirir. Müellifin üzerinde önemle durduğu bir başka konu da kıra­atlerdir. Sahih ve meşhur kıraatierin doğ­ruluğuna Arap dili ve şiirinden deliller getirir. Çeşitli okuyuş vecihleri arasında tercihlerde bulunur. bunu yaparken ayet­ler ve sureler arası münasebet ve insi­camı dikkate aldığı görülür ( Adıgüze l . s. 446-448).

Geçmiş müfessirlerden nakllde bulun­makla birlikte Fahreddin er-Razi tefsi­rinde kendi varlığını kuwetli bir şekilde belli eder. Naklettiği görüş ve değerlen­dirmeleri tartışır ve aralarında tercihler yapar. Daha çok dirayet metodunu kul­landığı için tefsirinde ilmi kişiliği ve kud­reti açık bir şekilde görülür. İslam felse­fecilerinin ve Yunan filozoflarının fikirle­rini nakledip Ehl-i sünnet' e aykırı bulduk­larını reddeder. Razi müteşabih ayetterin te'vilinde de gücünü ve dirayetini göster­miş. ancak bu konudaki ısrarlı tutumu sebebiyle Takıyyüddin İbn Teymiyye gibi alimierin şiddetli tenkidine uğramıştır (Yıldırım, s. 24-25) . Müellifin Kur'an'da her şeyin mevcut olduğuna dair inancı tefsirinde çeşitli bilgilere yer vermesine sebep olmuştur (Ceylan, sy. 3 ı ı 987!. s. 49) . Bazı ayetleri tefsir ederken zamanın fen bilimlerinden ve özellikle astronomi-

den ma!Gmat aktarmış (M. Hüseyin ez­Zehebl, ı . 294), ancakbazanyanlış sonuç­lara ulaştığı olmuştur. Mesela, "O yeryü­zünü size bir döşekyaptı" mealindeki aye­ti (el-Bakara 2/22) tefsir ederken bu aye­tin dünyanın dönmediğine delalet ettiği­ni söylemiştir (Me{atff).u'l-gayb, ll. 102).

Fahreddin er-Razi. gerek aldığı eğitim gerekse yaşadığı dönem itibariyle ketarn konularının hemen hepsine eğilme gere­ğini duyar. çeşitli mezhepterin görüşlerini tartışır. Bu sebeple Mefatil:ıu'l-gayb ke­t am ilmi açısından vazgeçilmez bir kay­naktır. Bütün gayretini Sünni inancını sa­vunmaya harcayan müfessir, Eş' ari olma­sı sebebiyle "cebr-i mütavassıt" diye ad­landırılan yaklaşımı destekleyerek savun­muştur (Bilmen, ll, 490). Bazı konularda mezhebinin görüşlerine muhalefet etmiş. diğer kelamcılardan. filozoflardan. hatta muhalif tırkalardan da yararlanmıştır (mesela bk. Mefatif:ı.u'l-gayb, lll. I I; IV, 2 ı; XXI, 160; XXV, 24). Razltefsirinde ke­lam mücadelesini bilhassa Mu'tezile'ye karşı yapmış. kaza ve kader meselelerin­de onların görüşünü reddetmiştir. Şla ile en önemli tartışması, Hz. Peygamber'den sonra en faziletli müslümanın Hz. Ebu Bekir ve Ali'den hangisinin olduğuyla ilgi­lidir. Tefsirinde Mu'tezile ve Şla ile yaptığı tartışmalarda rivayete dayanan bilgiler­den çok usul kurallarına başvurmuştur (Yıldırım, s. 310-312) .

Razi'nin tasawufa meylettiği bir za­manda yazıldığı söylenen tefsirinde tasav­vufi açıklama ve değerlendirmeler bir hayli fazladır. Onun bazan hiç beklenme­dikyerde ayetin bir kelimesinden işarl an­lamlar çıkardığı. mutasawıfların delil ola­rak kullanmadığı birçok ayetten tasawuf lehine deliller ve anlamlar istinbat ettiği ifade edilmiştir. Fahreddin er-Razi. vah­det-i vücud gibi tasawufun en hassas konularını bile şer'l ölçüleri zedeleme­den ele alabilmiş . makul bir üslupla ta­sawufi tefsirin bir örneğini ortaya koy­muştur (Bilmen, ll, 49 I; Yüce, s. 25 I -252 ve tür. yer.).

Şafii mezhebine mensup olan Fahred­din er-Razi'nin tefsirinde fıkhl izahlar büyük bir yekün tutar. Özellikle ahkam ayetlerinin tefsirinde mezhepterin ihti­lilflarına genişçe yer verir. fıkıh usulüyle ilgili açıklamalar yapar; ayetlerden hangi hükümterin ne şekilde istinbat edildiğini gösterir. Genelde Şafii mezhebini des­teklemek için Hanefiler'den Cessas ile mücadeleye girişir, onun AJ:ıkamü'l­Kur'an'ından alıntılar yaparak bunlara cevap verir (Yıldırım, s. 24-25) .

MEFATiHU'ı -GAYB

Müellif, tefsirinin rivayet ve dil yönünü büyük ölçüde Abdullah b. Abbas'tan ge­len naklilere dayandırmış. kelimelerin iş­tikakı, kıssalar. haberler. esbilb- ı nüzul ve kıraatle ilgili bir kısım bilgileri ondan ak­tarmıştır. Ancak rivayetinde zaaf bulun­ması. anlamının Kur'an'ın nassına muha­lif olması veya İsrailiyat'tan kabul edil­mesi gibi sebeplerle İbn Abbas'tan gelen bazı bilgileri reddetmiştir (Cerrahoğlu, sy. 2 ı 19771, s. ı 7- 18). Taberi'nin Cami'u '1-beyan'ı Fahreddin er-Razrnin en önemli rivayet kaynağıdır. Kelime ve cümle tahlili gibi fılolojik konularda ise daha çok Zec­cac ve Yahya b. Ziyild ei-Ferra'dan yarar­lanmıştır. Ayetterin akli, psikolojik ve ah­laki yorumu için pek çok yerde uzun alın­tıtarla Gazzall'ye dayanmıştır. Ayrıca de­ğişik kaynaklardan ketama ve felsefeye dair bilgiler nakletmesine rağmen bu kay­nakların adını zikretmediği de olmuştur (Ceylan, sy. 3 ı ı 9871. s. 50). Ebu Ali el-Cüb­bill. Ebu Müslim ei-İsfahilnl. Kadi Abdül­cebbilr, Ebu Bekir ei-Esam. Rummanl ve özellikle Zemahşerl gibi ilk devir M u'tezile alimlerinin eserlerinden bazan eleştir­mekle birlikte çokça yararlanmıştır. Bun­lardan Ebu Müslim el-İsfahilnl, filolojik tahliller ve ayetler arasındaki uyum konu­larında Razi'nin önemli kaynaklarından biri olmuştur (Cerrahoğ l u . sy. 2 ı 19771, s. 22-23) .

Fahreddin er-Razi bu eseriyle kendisin­den sonra gelenleri geniş çapta etkile­miş. özellikle dirayet tefsiri metodunu kullanan müfessirlerin kaynağını teşkil et­miştir. Kadi Beyzavl, Ebu Hayyan el-Ende­lüsl. bir rivayet müfessiri olduğu halde İbn Keslr. Ebüssuud Efendi. İsmail Hakkı Bursevl. Şehilbeddin Mahmud eı-Aıusl. Ahmed Mustafa ei-Meragi, Muhammed Abduh. Reşld Rıza, Elmalılı Muhammed Harndi gibi müfessirler MefatiJ:ıu 'l­

gayb'dan önemli ölçüde istifade etmiş­lerdir (Muhsin Abdülhamld, s. I 69- ı 9 ı; Cerrahoğlu, sy. 2 ı 19771, s. 55-56). Bütün bunlara rağmen, "Razl'nin tefsirinde tef­sirden başka her şey vardır" diyenler de olmuştur. Müfessirin dirayet metodunun gereği olarak yaptığı felsefi ve ilmi açık­lamaları bu tenkidin ana sebebi olmuş­tur. İbn Hacer ei-Askalanl. Razl'nin. şüp­heleri ortaya koymada gösterdiği başarıyı bunlara cevap verınede gösteremernesi yüzünden eleştiriidiğini belirtir. Muhsin Abdülhamld ise bu tenkitterin çok insaflı olmadığını söyler (er-Razi, s. ı 94) .

MefatiJ:ıu'l-gayb'ın Türkiye'de ve Tür­kiye dışındaki kütüphanelerde çok sayıda yazma nüshası bulunmaktadır (Brockel-

349

Page 3: New cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2020. 9. 1. · tin dünyanın dönmediğine delalet ettiği ni söylemiştir (Me{atff).u'l-gayb, ll. 102). Fahreddin er-Razi. gerek aldığı

MEFATIHU'I-GAYB

mann, I, 667; Jomier, sy. 13 11977). s. 279-290). Eser birçok defa istanbul ( 1278, 1294, 1307, 1308). Mısır (Bulak I 278; Ka­hi re 1308-1310, 1327)veBeyrut'ta(I934, ı 4 ı 1/1 990) basılmıştır. Abdurrahman Mu­hammed'in otuz iki cilt olarak neşrettiği yazma (Kah i re ı 933-38) güvenilir bir nüs­hadır. Mefati}J.u'l-gayb, el-Vacj.ı}J. adıy­la Burhaneddin en-Nesefi, Gara,ibü'l­Kur,an ve regii,ibü'l-fur]fiin adıyla Ni­zameddin en-NisabGrl ( nşr. İbrahim Atve !vaz, Kahire 1381/1962), et-Tenvir fi't ­tefsir mu]Jtaşarü't-Tefsiri'l-kebir adıyla Kadi Muhammed er-Rigl tarafından ihti­sar edilmiştir. ibrahim Şemseddin ve Ah­med Şemseddin Feharisü't-Tefsiri'l-ke­bir ev Mefati}J.u'l-gayb adıyla bir indeks hazırlamışlardır(Beyrut 1990, 1992). Sey­yid Süleyman ei-Hüseynl Mefati}J.u'l­gayb'ı Tafşilü '1-beyan ii tefsiri'l-Kur,an ismiyle Türkçe'ye çevirmiştir (İÜ islam Araştırmaları Merkezi Ktp., nr. 6249). Ömer Hulusi b. Serrac Ali, Fahreddin er-Razi'­nin tefsirinden Muamma-yı İlahi(İstan­bul ı 308). Tefsiru Sureti'l-İhlas (İstanbul I 304) ve İ'caz-ı Kur'an (İstanbul I 30 Il 1884, ı 308/189 I) adlarıyla bazı tercüme­ler yapmış, Sırrı Paşa (Sırri-i Giridi) tara­fından Sırr-ı Kur'an ismiyle sadece Fati­ha süresi Türkçe'ye çevrilmiştir (1-111, is­tanbul 1886). Eserin dört mütercim ta­rafından gerçekleştirilen Türkçe tercü­mesi tamdır (1-XXIIl, Ankara ı 988-1997) . R. P. Mc. Neile, "An Index to the Commen­tary of Fakhr al-Razi" adıyla bir fihrist ha­zırlamıştır (London I 933).

Mefatilw'l-gayb üzerine yapılan ça­lışmalar arasında Muhsin Abdülhamld'in er-Razi: Müfessiren (Bağda d I 394/1 974), Yasin Ceylan'ın Theology and Tatsir in the Major Works of Fakhr al-Din al­Razi (Kuala Lumpur I 995) ve Abdülha­kim Yüce'nin Razi'nin Telsirinde Ta­savvuf (İzmir I 996) adlı eserleriyle Ali Yıl­maz'ın Fahruddin er-Razi'nin et-Tef­sirü'l-Kebir Adlı Eserinde Tenasüb ve İnsicam (bk. bibl.). Zeki Yıldırım'ın Razi'nin et-Tefsirü'l-Kebir'inde Fı­kıh Usulü Uygulaması (bk. bibl.). Meh­met Adıgüzel'in Kıraatlar Açısından Fahruddin Razi ve Telsir-i Kebir'i (bk. bibl.), Muhammet Yılmaz'ın Ha­dis Açısından Fahreddin er-Razi'­nin Telsir-i Kebir'i Üzerine Bir İn­celeme (2000, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü). ihsan Kahvecr­nin Fahreddin er-Razi'nin Mefatihu 'l­Gayb Adlı Telsirinde Ulumu'l-Kur'an (200 I, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilim­ler Enstitüsü) adlı doktora tezleri ve Mus-

350

tafa Bayırlı'nın Fahreddin er-Razi'nin Ahkam Ayetleri Telsirinde izlediği Metod (I 999, AÜ Sosyal Bilimler Ensti­tüsü) adlı yüksek lisans tezi zikredilebilir. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens­titüsü'nde yapılan yüksek lisans tezlerin­de tefsirin tamamının fihristi de hazır­lanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA :

Fahreddin er-Razi, Me{aW:ıu '1-gayb, Kahire 1938, 11,102; lll, ll; IV, 21; XIII, 46-56; XXI, 160; XXV, 24; ibn Hallikan. Ve{eyat (Abdülhamld). lll , 381-385; Safedl, e1-Vafi, Wiesbaden 1959, IV, 254; İbn Hacer ei-Askalani, Lisanü '1-Mizan, IV, 427 -428 ; Keşfü 'z-zunün, ll , 1756-1757; Brockelmann. GAL, ı , 667 ; M. Salih ez-Zerkan, Fatırüddin er-Razi ve ara' ühü '1-keliimiyye ve'l­{else{iyye, Kahire 1383/1963, s . 44-45; Muhsin Abdülhamid, er-Razi : Mü{essiren, Bağdad 1394/ 1974, s. 54, 169-191, 194; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Te{sir Tarihi, istanbul 1974, ll, 490-494; M. Hüseyin ez-Zehebi, et-Te{sir ve'l-mü{essirün, Kahire 1976, 1, 294; Abdülvehhilb es-Sabüni, 'Uyünü'l-mü'elle{at (nşr. Mahmud FahOrl). Ha­lep 1413/1992, 1, 305-306; Abdülhak.im Yüce, Razi'nin Te{sirinde Tasavvuf, İzmir 1996, s. 251-252, ayrıca bk. tür.yer.; Ali Yılmaz. Fah­ruddin er-Razi'nin et-Te{sirü'l-Kebir Adlı Ese­rinde Tenasüb ve insicam (doktora tezi, 1996). Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Zeki Yıldırım, Razi'nin et-Tefsirü '1-Kebir'inde Fıkıh Usulü Uygulaması (doktora tezi , 1997) , Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 24-25, 31 0-312; Mehmet Adıgüzel , Kıraatlar

Açısından Fahruddin Razi ve Te{sir-i Kebir'i (doktora tezi, 1998). Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 446-448; İsmail Cerrahoğ­lu, "Fahruddin er-Razi ve Tefsiri", i!FD, sy. 2 (1977). s. 17-18,22-23, 31-32, 55-56; J. Jomier, "Les Maratil:ı al-ghayb de !'Imam Fakhr al-Din al-Razi", MIDEO, sy. 13 (ı 977). s. 278-290; Yasin Ceylan, "Fahreddin Razi'nin Mefatihu'I­Gayb Tefsiri üzerine Bazı Mulahazalar", isla­mi Araştırmalar Dergisi, sy. 3, Ankara 1987, s. 49-50; J. H. Kramers, "Razi", iA, IX, 646.

r

L

r

L

!il LUTPULLAH CEBECİ

MEFATiHU'I-GAYB (~f~IA.o)

Molla Sadra'nın (ö. 1050/1641)

ayetlere dayanarak bazı felsefi konularda İşraki-tasavvufi mahiyette

görüşler ortaya koyduğu eseri

(bk. MOLlA SADRA).

MEFA.TiHU'I-İ'CAz .

(j~~f ~IA.o)

Uihici'nin (ö. 912/1506)

Şebüsteri'ye ait Gülşen-iRaz adlı

mesneviye yazdığı Farsça şerh (bk. ı.AHici, Muhammed b. Yahya).

_j

_j

r MEFATIHU'I-ULÜM

( f_,.wı ~Li.a)

Muhammed b. Ahmed el-Harizmi'nin (ö. 387 /997)

ansiklopedik eseri (bk. HARiZMI, Muhammed b. Ahmed).

L _j

r MEFHUM

---,

(f~f)

l..afzın sözde zikri geçmeyen manaya delalet etmesini ifade eden

usfil-i fıkıh terimi. L _j

Fıkhl hükümlerin ana kaynaklarını teş­kil eden Kur'an ve Sünnet'teki ifadelerin yanı sıra fıkhl sonuçların belirlenmesinde etkili olan irade beyanlarının yorumunda lafız unsurunun önemli bir yeri bulundu­ğundan fıkıh usulünde lafız değişik açı­lardan ayınma tabi tutularak zengin bir terminoloji geliştirilmiştir. Bu ayırımlar­dan biri lafzın manaya delalet tarzı ve keyfiyetiyle ilgili olup bunlara "delalet yolları" da denir. Hanefi usul alimleri laf­zın kullanıldığı manaya nasıl delalet etti­ğini , yani mananın doğrudan mı yoksa do­Iaylı mı ifade edildiğini belirlemek üzere delalet yollarını ibarenin, işaretin, nassın ve iktizanın delaleti şeklinde dört kısma ayınrken Şafiiler'in önderliğini yaptığı

mütekellimln metodunu benimseyen usulcüler bu konuyu genellikle "mantGk" ve "mefhum" ana başlıkları altında ince­lemişlerdir. Usulcülerin çoğunluğunca be­nimsenen sonuncu yaklaşıma göre lafzın sözde zikri geçenin ( mantOk bih) hükmü­nü göstermesine "delaletü'I-mantGk" ve­ya kısaca mantGk, sözde zikri geçmeye­nin (meskut anh) hükmünü göstermesi­ne de "delaletü'I-mefhGm" veya kısaca mefhum adı verilir. Cumhurun genel bir isimlendirmeyle mantük adını verdiği du­rumlar Hanefiler'in ibare, işaret ve iktiza dedikleri delalet şekillerini kapsamakta­dır. Mefhum da cumhura ait usul termi­nolojisinin bir parçası olup bazı çeşitleri Hanetiler'ce başka bir isimle karşılan­makta, bazı çeşitleri hakkında ise esasa ilişkin görüş ayrılıkları bulunmaktadır (ay­rıca bk. DELALET; MANTÜK).

Mefhum terimi için usulcüler "söyle­nenin ( mantük bih) düşündürdüğü an­lam", "lafızdan sözün konusu (mahallü'n­nutk) dışında anlaşılan mana". "lafzın sö­zün konusu dışıodakini göstermesi" gibi tanımlar verirler (İmamü'l-Haremeyn ei ­Cüveynl, I, 448; Seyfeddin el-Amidl. III, 63; ibnü' l-Hacib, II, I 7 ı). Buna göre mef-