Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız...

26

Transcript of Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız...

Page 1: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor
Page 2: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

Ailede Eşler Arası İletişim

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Page 3: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 3

Mümkün olduğu kadar bu konferansımızın etkileşim çalışması ol-masında fayda var. Herhangi bir kitaptan okuyup alınacak bilgileri aktar-mak yerine interaktif olmasında, bunun için de sizin sorularınızın,katkılarınızın olmasında fayda var.

Aile içi sorunlar, canlı sorunlardır. Bu sorunlara olgu üzerindengiderek, yaşananlar üzerinden giderek, o olaylara farklı bakışlar getirerek,çözüm olarak seçenekler üzerinden giderek yaklaşırsak daha yararlı birçalışma yapmış oluruz.

Aile içi iletişimde bazı temel kurallar var. Bu kuralları aslında evimizinbir köşesine yazıp koysak, zaman zaman o kuralı uygulayıp uygula-madığımızı düşünsek birçok şey daha kolay çözülür. Bu kurallar, tıpkı trafikkuralları gibi. Şimdi uzaydan bir insan gelse, birdenbire İstanbul'a inse vetrafik kurallarını bilmiyorsa burada perişan olur. Nerede duracağını, neredehızlanacağını bilemez. Hayat yolculuğunda da aynı şekilde nerede dura-cağımızı daha küçük yaşta öğreniyoruz. Evlilikte de bunun gibi ortakevrensel kurallar var. Bu kuralları bilmek birçok şeyi kolaylaştırır.

Mesela bu kurallardan bir tanesi “altın orta” nokta kuralıdır. Bu kuralşöyle işler. Bir taraf bir adım atacak, diğer taraf bir adım atacak, orta nok-tada buluşulacak ve böyle bir çözüm bulunacak. Yani hep “ben burada du-rayım, karşı taraf bana gelsin” tarzında davranıyorsak kurala uymuyoruzdemektir. Bunun sonucuna katlanırız. Bunu evliliğin başında iki taraf dakabul ederse büyük bir avantaj elde edilir. Gereksiz duvarları, kapıları zor-

Ailede Eşler Arası İletişim

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Page 4: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 4

lamaları önlemiş oluruz.

Bu kuralların bir tanesi de iyi zan kuralıdır. Sırf suizan nedeniylebirçok evlilik zehir oluyor. Karşı tarafın her hareketten yanlış anlamçıkardığı bir durum bu. Suizanda bulunan kişiler, birisi bir selam verse“benden ne menfaati var ki bana selam verdi” diye düşünür. Ben öyle birbaba biliyorum ki çocuğu gelmiş, “baba nasılsın” diye öpüyor, ve babaçocuğa “ne isteyeceksin” diye soruyor. Bu çocuğun ruhuna sen negatif to-humlar ektin demektir bunu söylediğin an. Bu kural, aslında iyi insan olmakuralıdır. Her olayda dostlarına karşı, sevdiği kişilere karşı iyi zanda bu-lunması insanın bilgelik özelliğidir, ahlaki bir değerdir, erdemdir. Düşmankonumundaki kişilere karşı kötü zanla korunulur. Aile içerisindeki bireylerleilişkimizde öküzün altında buzağı arayan bir yapımız varsa sorun bizdedemektir. Yani eşimiz biraz gecikse hemen onun arkasından bir anlamçıkarıyorsak, bir gün neşesi yoksa hemen onun arkasından yanlış anlamlarçıkarıyorsak, iyi zanda bulunmayı ilke edinmemişsek sorun bizde demektir.İyi zan, kuraldır. Kötü zan, istisnadır. Bunu böyle bilmek gerekir. Bazı in-sanlarda kötü zan, kuraldır ve iyi zan ise istisnadır. Bir insanla karşılaştığızaman ilk önce “bu insan kötüdür” der bu kişiler. İyi taraflarını gördükçe“iyiymiş” der. Bu kişiler zaten mutlu olamazlar. İyi zan kuralı, evliliktekiiletişimin temel kuralıdır.

Kuralların bir tanesi de kendini gerçekleştiren kehanete dikkat etmek.Bu kendini gerçekleştiren kehaneti bilirsiniz. Politikada da önemli bir şeydirbu. Evlilikte ise genelde gelin-kaynana arasında olan problemlerde olur.Yeni evli bir gelin şöyle düşünüyor; “bu kaynana kocamı elimden alacak,evliliğimize zarar verecek.” Böyle bir düşünce kalıbı var. Yahut kayınvalidede “benim el bebek gül bebek büyüttüğüm çocuğumu yabancı bir kız geldi,benden alıyor” diye düşünüyor. Böyle bir düşünce varsa bu düşünce ken-dini gerçekleştiren kehanet oluyor. Böyle düşünen bir kimse buna inanı-yorsa bu, onun beden diline de yansıyor. Farkında olmadan ona bakışı,gülüşü, ses tonu, vurguları, davranış biçimi değişiyor. Öbür taraf da “bukadın bana ters bakıyor, herhalde beni istemiyor” diye düşünmeye başlıyorve onda da diğerine karşı negatif duygular oluşmaya başlıyor. Bu yollakarşı taraf iyi düşündüğü halde onda kötü düşünceler uyandırırsınız. Bu,insan ilişkilerinde de vardır. Bir insana “bana zarar verecek” diye baktığınzaman o kişinin savunma duruşu, farkında olmadan karşı tarafta saldırıhissine dönüşür. Bir insan savunma halinde duruyorsa karşı tarafta da “bubana savunma halinde duruyor, demek ki niyeti iyi değil, ben de savun-maya geçeyim” duygusu uyanır. Bu ülkeler arasında da vardır. Eğer birdevlet çok silah alıyorsa komşuları çok rahatsız olur. “Bu kadar silahaldığına göre bunun niyeti saldırmak” diye düşünüp o da silah almayabaşlar ve kendini gerçekleştiren kehanet ortaya çıkar. İlişkilerde tarzımızhep savunmaya, suçlamaya, yargılamaya göreyse karşı tarafla iletişimimahvederiz. Hayatın birçok güzelliğini kaçırmış oluruz.

Page 5: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 5

Bir kural da eşinin kişiliğini değiştirmeye çalışmamak, eşinideğiştirmemek kuralıdır. Genellikle evlilikte, ilişkilerde insanlar, kendilerihakkında düşünmekten çok eşleri hakkında düşünüyorlar. Eşinin hatalarınıdüzeltmeye çalışıyorlar. Bunların çoğu iyi niyetli çabalar. Ama kendihakkında düşünmeyip eşi hakkında düşündüğü için eşini yönetmek gibibir durum ortaya çıkıyor. Eşinin yediğine, içtiğine, güldüğüne bile karışıyor.Mesela dalıp gitse “ne düşünüyordun” diye soruyor. Hatta gece eşini uyku-dan uyandırıp da “ne rüya görüyordun” diyene rastladım. Boşanmadavasında karşılaştım bununla. Mahkemeye gittik ve “kıskançlığı ne dere-cede” diye sordu hâkim. Ben bunu anlattım ve hâkim kendini tutamayıpgüldü. Hastalık derecesinde kıskançlık hezeyanı vardır ki ilaçla düzelir bu.İlacı alıp düzeldi ama sonra bırakınca evlilik yürümedi. Eşini değiştirmeyeçalışmak yerine kendine bakmalı insan. Zaten bu, bütün semavi öğreti-lerde olan temel bir kuraldır. Önce kendini tanımak gerekir. “Nefsini bilenRabbini bilir” ilkesi gibidir. Kendini tanımak, psikolojik sağlığın ilk adımıdır.Kendini değiştirmek zor iştir. Kendiyle yüzleşecek, kusurlarıyla yüzleşecek,rahatsız olacak… Bunun yerine kolaya kaçıp sorunların sorumluluğunukendi dışında bir nedene bağlıyor insanlar. “Eşim şöyle olduğundan bizenazar değdi” falan diyor. Çok kolay bir şeydir bu. Yükü üzerinden atmanınklasik taktiğidir “bize büyü yapıldı” demek. Hatta bir defa şöyle bir olaylakarşılaştım. “Sizde büyü var demişler” bir çifte ve onlar da büyücüye git-mişler. Büyücü, aileyi yakından tanıyan birisi ve biliyor ki ailede sohbet,konuşma yok. Bunun yerine bütün gün televizyon seyrediyorlar. Bununüzerine “sizdeki büyü televizyon, onu kaldırın bak nasıl düzelecek prob-lemler” demiş. İşte aslında sorun, iletişimin olmaması. İletişim eksikliği varama sorunu “büyü yapıldı” diye başka konuya yüklüyorlar. Bunun içineşimizi değiştirmeye çalışmak yerine kendimizi değiştirmemiz lazım. Tols-toy'un çok güzel bir sözü var. “Dünyayı değil, kendimizi değiştirelim” diyor.Dünyayı değiştirmeden önce kendimizi değiştirmek esas olmalı. Bunuprensip edinmek, altın nokta kurallardan birisidir.

Bir diğer kural da evlilik ilişkilerinde “avukat gibi olmamak”tır. Avukat-ları tenzih ederek söylüyorum ama Batı hukukunun bize getirdiği bir tarzne-ticesinde avukatlar, müvekkillerini körü körüne savunurlar. Aslındadoğru olan, müvekkilini körü körüne savunmak değil, doğruyu bulup çıkar-maktır. Onun için devamlı çabalaması gerekir avukatın. Bunun için özellikleAmerika’da hukuk sistemlerinde çakal avukatlar vardır. Beklerler.Çakalların en büyük özellikleri aslanın koşturup yakaladığı ve birazınıyediği avın üstüne sürü halinde gelip yemeleridir. Aslan “lanet olsun” derve avı onlara bırakır. Çakallık tabiri de buradan, kolay elde etmeden gelir.İşte bu avukatlar, sorunu çözmek yerine bir şekilde müvekkilini haklı çıkar-mak için çabalarlar. Hatta şöyle bir örnek var. Bir karı koca kavgasındaadam, karısını öldürüyor ve sonra çok kuvvetli bir avukat tutuyor. Öldürüyorama ceset yok ortada. Günler geçiyor ceset yok. Adam “ben öldürmedim”

Page 6: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 6

diyor. Mahkemeye çıkıyor. Jüri de var mahkemede. Avukat şöyle diyor;“ben size bir sürpriz yapacağım, biraz sonra ona kadar sayacağım, ondediğim anda ölen kişi içeri girecek.” Bunun üzerine herkes heyecan-lanıyor ve avukat “on” dediği anda herkes kapıya bakıyor. Bunun üzerineavukat “bakın, demek ki siz onun öldüğüne inanmıyorsunuz, onun için oölmemiştir ve bu yüzden müvekkilimi mahkum edemezsiniz” diyor. Fakathâkim müvekkili mahkum ediyor. Soruyorlar hâkime “niye mahkum ettin”diye. “Kapıya herkes baktı ama senin müvekkilin bakmadı” diye cevaplıyor.

Karı koca ilişkilerinde böyle avukat olmamak lazım. Doğruyu bulmaçabası esas olmalı. Savcı körü körüne devleti savunur, avukat körü körünemüvekkilini savunur. Bu çatışma esnasında doğruyu bulmak vardır. YaniBatı hukukunun temeli yardımlaşmak değil de mücadele üzerinden hukukusağlamaktır. Hâlbuki bizim geçmişimizde, bizim hukukumuzda doğruyubulma çabası içerisindedir herkes. Mağdurun da mazlumun da “doğrunedir” kaygısıyla hareket etmesi gerekir. Bunu yasalarda yapamıyoruzama hiç olmazsa aile içi konularda doğruyu tespit etmek lazım. Yoksa ego-muzu tatminden başka işe yaramaz yaptığımız şey. Nefsin bir hilesidiravukatlık yapmak. Egomuzu tatmin ederiz ama sorunu çözmeyiz. Karıkoca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, buyaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor mu, ne yaparsam egomu tatminederim, üste çıkarım” duygusuyla hareket ediyorsak çiğiz, olgunlaş-mamışız demektir.

Bir diğer kural da evlilikte herkesin aykırı duygulara sahip olmahakkının olduğunu kabul etmek. Bazı totaliter kişiler vardır ki “herkesbenim gibi hissetsin, benim üzüldüğüme o da üzülsün, benim sevindiğimeherkes sevinsin, bu evde herkes fasulye sevmeli” gibi yaklaşımlara sahip-tirler. Böyle düşündüğü zaman evlilikte totaliterdir bu kişi. MeselaTürkiye'de de sistem, totaliter bir sistemdir. Resmi bir ideoloji var ve herkesbu ideolojiyi sevmek zorunda. Avrupa Birliği bunu istemiyor, “değişmesilazım” diyor. Avrupa Birliği karşıtları bu yüzden çıkıyor. Çağdaşlık bu değil.Resmi ideolojisi olmaz devletin. Ailede de aynı şey geçerlidir. Onun içindemokrasi, aileden başlıyor. Demokratik kişiliğin üç ana özelliği var. Birin-cisi kişi, eleştiriye açık olmalı. Eğer bir insan eleştiriye açık değilsedemokrat olamaz. Zaten olgun insan da olamaz. Çünkü içinde öneri olaneleştiriler çok faydalıdır. Bunlar kendini geliştirmek, doğruyu bulmak içinkritik materyallerdir. İçinde öneri olan eleştirilere saygı duyup beklemeklazımdır. “Eleştirin, eksiğimi gösterin, düzelteyim” çabası içerisinde olmaklazımdır. Eleştiriye açık olmak, hayat yolunda ilerlemenin işaretidir. Endoğru eleştiri de özeleştiridir. Demokratlığın bir diğer özelliği de çoğulcu-luktur. Çoğulcu demek, farklı fikirlere fırsat vermek, totaliter olmamak de-mektir. Bir evde anne, baba ve çocuk olduğunu düşünün. Eğer farklıfikirlere sahip olma hakkı varsa herkes kendi fikrini söyler. Konuşulabildiğiiçin, açık iletişim olduğu için böyle durumlarda sorun çözmek daha kolay

Page 7: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 7

olur. Öbür türlü duygularını bastırır ve erteler. Mesela çocuk, ergenlikdönemi geldiğinde ailenin tam tersi olur. Ben öyle bir aile biliyorum ki babaTHY'de yüksek derecede memurdu ve çocuğunu her sabah zorla, bağırıpçağırıp tekmeleyerek sabah namazına kaldırıyordu. Bu dediğim yirmi seneevvel yaşanan bir durum. Çocuk daha sonra ateist oldu. Niyeti iyi fakatmetodu yanlıştı. Çocuğuna zarar vermektir bu. Çocuk katılmıyorsa dafikrini söylesin, en azından üzüldüğünü hissettirsin. Çoğulculuk, bunun içindemokratik kişiliğin en önemli özelliğidir. Yetenekler bu şekilde gelişir veyarışmacılık oluyor. Demokratlığın diğer özelliği de kendi fikrini zorla kabulettirmemek, yani otoriter olmamaktır. Disiplin ayrı, otoriter olmak ayrıdır.Disiplin demek, kurallı ortam demektir. Kurallı ortam olması tabii ki gerek-lidir. İnsan dünyaya top oynamak için bile gelse bunun da kuralları vardır;sarı, kırmızı kartlar vardır. Aynı şekilde hayatta da kurallar muhakkak ola-cak. Kuralların olması demek, otoriter olmak demek, kuralları zorla kabulettirmek demek değildir. İkna ve inandırma yoluna gitmek gerekir. Çocuğakırmızı ışıkta geçmenin yanlış olduğunu anlatıyorsak “kırmızı ışıktageçmek yasak hemşerim” demek yerine kırmızı ışıkta geçmeyle ilgiliyaşanan muhtemel riskleri, kazaları anlatmak gerekir. Böylece hayatıöğretmiş oluruz. Zorla kabul ettirmemek, otoriter olmamak önemli.

Bir diğer kural da katılımcılıktır. Katılımcılıkta kararlar birlikte verilir.Bazı katılımcı olmayan ailelerde birisi “haydi bu hafta şuraya gidiyoruz”der ve herkes oraya gider. Belki kolaydır bu ama katılımcı olan demokratikailelerde “bu haftasonu ne yapalım” diye oturulup konuşulur. Herkes kendifikrini söylediği için aidiyet duygusu, aileye bağlılık duygusu kuvvetlenir.Bireylerin kendi fikirleri sorulmadığı zaman aile bağları zayıflar. İlk fırsattaevden çıkmak, ayrı ev açmak istenir. Çocuk, ergenlikten sonra “ben ayrıev tutacağım” der. Sırf bunun için okuyan çocuklar vardır. Evde sağa baksasuç, sola baksa suç, fikri sorulmuyor, değer verilmiyor. Bunun için katılım-cılık önemlidir. Değerli hissettirir. Sonuçta doğru olan fikir neyse o yapılır.Bunları yapmak psikolojik sağlamlık ister. İyi evliliklere bakınca hep emekverilmiş evlilikler olduğunu görürsünüz. Emek verilmeden, çabalamadangüzel evlilik oluşmuyor, oluşması da mümkün değil. Olsa hoş olurdu. İyievliliklerin hepsi, kendisine yatırım yapılmış evliliklerdir. Bu yatırım parasaldeğildir, psikolojik yatırımdır. Zaman verilmiş, emek verilmiş, sevgi verilmiş,kafa yorulmuş, düşünülmüş evliliklerdir.

Diğer bir kural da karşı tarafa da saldırı hakkı tanımaktır. Saldırı hakkıtanımak, en çok erkeklerin hoşuna gidiyor. Şimdi insan sıfır hatalı değildir.İnsanın psikolojik doğasına, biyolojik doğasına uymaz bu. Kırk yaşındakibir insanın olgunluğunu on beş yaşındaki bir çocuktan beklemek mantıklıda değil, haklı da değil. Mesela akşam sendromu vardır. Akşam evegeldiğinde iki tarafta belli bir birikim ve stres oluşmuştur. Bu yük içerisindekadının da erkeğin de saldırı hakkı vardır. Mesela “bütün gün çocuklarlauğraştım, çamaşır makinesi de çalışmıyor, al biraz da sen bak” diye üç

Page 8: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 8

tane çocuğu kocasının önüne sürer. Bu böyle oluyorsa erkeğin saldırıhakkı tanıması lazımdır. Bütün gün yorulmuştur çünkü kadın. Aslındakadının öyle söylemesi “çocuklarla ilgilen” demek değildir, beni anla de-mektir. Obsesif bir akşam sendromunda sessizlik gerekiyor. Yahut erkek,bütün gün yorulmuştur. Suratı asıktır ve eşyalarını sağa sola fırlatarak evegiriyordur. Böyle durumlarda ona saldırı hakkı tanımak gerekir. Niye tanı-mak gerekir? Evcil hayvanlara yaralı olduğu zaman yaklaşırsanız sahibinebile tepki verdiğini görürsünüz. Sahibini istemediğinden değildir o tepki.İncinme korkusu vardır. Morali bozuk bir insan da aynı şe-kildedir. İn-cinecek, yarasına dokunacak gibi hisseder, tepki verir ve bu tepkiyi dekarşı taraf yanlış anlayınca çatışma çıkar, evde tabaklar uçuşmaya başlar.Böyle durumlarda saldırı hakkı tanımalı. O da bir insandır, zaafı vardır. Bu-rada çok sihirli bir kelime devreye giriyor. “Sabır” kelimesi... Sabır, sessizbir bekleyiş değildir. Aktif sabır var. Hareket halinde sabır var. Sabır,genelde “kenara çekil ve bekle” şeklinde anlaşılır. Hiçbir şey yapmadanbeklemek, sabır değil, tembelliktir. Sabır, doğanın hız ve ritmine uygundavranmaktır. Yerinde, zamanında beklemeyi başarabilmektir. Onun içinsabra meditatif bir eylem deniyor psikolojide. Soylu bir davranıştır. Bunuyapabilmek kolay değildir. En çok rahatsız eden duygudur. Acıdır amameyveleri çok tatlıdır. Evlilikte bu, çok kritik bir kelimedir. İnsan bunuyerinde, zamanında kullanmayı başarabilirse onun sonuçlarına katlanır.Sabır öyle bir şey ki hayatın birçok güzel zevkleri sabretmeyi başaranlarageliyor. Hayat, mükâfatını hep tahammül edenlere, sabırlı olanlara veriyor.Hatta yapılan araştırmalarda beyinde sebatlılıkla ilgili bağlantılar olduğuve bu bağlantıların çocukken geliştirilmesi gerektiği belirtiliyor. Sebatlılıklailgili bağlantıları geliştirilen kişiler ileride daha başarılı oluyor, duygusalzekaları daha yüksek oluyor. Hatta bununla ilgili duygusal zeka çalışmalarıvar. Anaokulu çocuklarına bir kutu lokum getiriliyor sınıfa. Hemen isteyenebirer lokum veriliyor, on beş dakika beklemeye tahammül edenlere ikişerlokum veriyorlar. On beş dakika beklemeyi başaran çocuklar, lokum oradadurduğu halde yemiyorlar. Dışarıdan da öğretmenler gözlüyor bunları. Onbeş dakika bekleyenler ve hemen yiyenler birbirinden ayrılıyor. Sonra yirmisene takip ediliyor bu çocuklar. Sabredenlerin zekalarının ve sosyalbaşarılarının daha yüksek olduğu tespit ediliyor. Bunun zihinsel bir beceriolduğu ortaya çıkıyor böylece. Biz sebatla ilgili beyin alanlarını çocuklardageliştirirsek bu çocuklar ileride başarılı olacaklardır. Bazı anneler vardır kisevgi, şefkat fazlalığından çocuklarının bir dediğini iki etmezler. Bunaeşlerde de rastlıyoruz. Kocasının bir dediğini iki etmiyor. Ondan sonra ko-cası bir noktaya geliyor ki artık eşine değer vermemeye başlıyor. Herdediğine evet demek bir sevgi, şefkat değildir. Sevgi, şefkat suistimalidir.“Aman kızım fedakâr ol, verici ol, sabırlı ol” tarzında yetiştiriyor annelerçocuklarını. Aslında bu, sabırlı olmak değil. Kendi kişi-liğini yok etmedenilişki kurmak gerekiyor. Yani ne ezilecek ne ezdirecek insan kendisini.Hatta benim yaşadığım bir örnek var. Üç tane çocuğu olan bir hanımefen-dinin çok ağır depresyonu vardı. İlaç kullandı ama cevap vermedi. Has-

Page 9: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 9

taneye yatırıp şok tedavisi yapılınca düzeldi. Hastalık döneminde kayın-validesi ile birlikte yaşıyordu ve biz soruyorduk “eşin nasıl, kayınvalidennasıl” diye. “Hiçbir şikayetim yok” diyordu. Şok tedavisinden sonra hastalıkgeçip iyileşince terapilere devam ettik. Orada şunları söyledi: “Ailem benisabırlı ol, fedakar ol diyerek yetiştirdi. Onun için hiç şikayet etmiyordum.”Böyle olunca aşırı duygularını bastırmaktan ağır dep-resyona girmişti.Daha sonra hayır demeyi başardı. Kayınvalidesi de iyi bir insan, onu ezm-eye çalışmıyor ama o, kendi sınırlarını korumayınca karşı taraf farkındaolmadan yükleniyor. Çünkü karşı tarafta nasıl olsa evet diyen biri var.Bütün yük onun üzerinde. Kendini kimliksiz, kişiliksiz bir halde hissetmeyebaşlamış aşırı verici davranması nedeniyle. Vericiliğin, ölçülü ve dengeli,yerine ve zamanına göre olması gerekiyor. Sabır demek, katlanmakdemek değildir, doğanın hız ve ritmine uygun davranmak demektir. Medi-tatif bir eylemdir sabır. İlk başta zordur ama uzun vadede kazanımlarıvardır.

Aile içi bu kuralların hepsi, insan ilişkilerinde de önemli kurallardır.Bunu başarabilirsek herhalde Sokrat gibi oluruz. Evliliği çok kötü gidiyor-muş Sokrat'ın. Hatta bir gün karısı ona bütün talebelerinin arasında ağzınageleni söylemiş ve ondan sonra hızını alamayıp bir kova da su dökmüş.Sokrat gülmüş ve “bu kadar fırtınadan sonra bir sağanak yağış beklenirdi”demiş. Sokrat'a talebelerinden birisi “evleneyim mi” diye soruyor. “Evlenevladım, iyi çıkarsa mutlu olursun, kötü çıkarsa benim gibi filozof olursun”diyor. Yine buna benzer bir şekilde Allah dostu bir insanın onu devamlıaşağılayan, cazgır bir eşi varmış. Bir gün çok bunalmış adam ve pencere-den uçarak gidiyormuş. Arkasından, “kaçma kaçma, yakalarsam sorarımsana” diye bağırıyormuş. Tabii bunlar erkek için de geçerli kadın için de.

Page 10: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 10

SORULAR

Soru: Biz ebeveyn olarak yüksek derecede bürokratız. Kime selamversek, kime iyilik yapsak hep bizlerden bir şeyler istiyorlar. Kısacası akra-balarımızla bile dostluk sadece biz verici olursak gerçekleşiyor. Biz nasıldost oluruz?

Nevzat Tarhan: İnsanları değiştirmeye çalışmak çok anlamsız vegereksiz. Bir yerde bağ varsa sinekler oraya üşüşür. Bu eşyanın tabiatındaolan bir durumdur. Bir yerde güçlüysen, verici olarak da biliniyorsanmuhakkak yiyeceğini açmışsın demektir. O zaman da sinekler, mikroplargelecektir. Böyle durumlarda seçici olmayı başarabilmek gerekiyor.Herkese evet demeye çalışmak yerine samimi olanla olmayanı, gerçekolanla olmayanı ayıklamaya çalışabilmek gerekir.

Bir de insanın yaptığı işin kuralları vardır. Kurallara uyulmasıgerekiyor. “Birine ver, diğerine verme” tarzı uygun değil. Burada güneş gibiolmak çok önemli. Güneş, sevene de sevmeyene de verir. Verebilmesi içinkarşı taraftakinin penceresini açması gerekiyor. Gübre yığınlarına güneşgelir, orada çiçekler çıkar. Bazı yerde de güneş ışığından bozulmalar,kokular çıkar. Maddi vermeler için bu her zaman geçerli değildir. Sevgigüneş gibidir. Dostun da olsa, düşmanın da olsa ver. Mevlana bunu çokgüzel yapmış. Sevsin veya sevmesin, hiç kimseyi ayırt etmemiş. Herkesevermiş ve bu asra kadar ruhsal enerjisi gelmiş. Gelmesinin sebebi vermişolması, sevgi cömerti olmasıdır.

Page 11: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 11

Sevgiyi verelim ama maddeyi verirken doğru kişiye vermemiz gerekir.Projesi olan kişilere yardım edin. Projesi olmayan kişilere yardım etmeyin.Mesela bazı kişilerde şu vardır. Kendisinden yardım isteyenlerden sorumlubir kişisi vardır. O kişiye birisi gelince o kişi onu araştırır, inceler ondansonra yardım eder. Vakıflar bunun için kurulmuştur Osmanlı’da. Yardımetme arzusunu doğru yönetebilmek için kurulmuştur. Burada, doğru kişiyevermeye çalışmak esastır.

Gelen dostlar için de suizanla bakıp “herkes çıkarı için benim yanımageliyor” dememek lazım. Gelen kişilerin bu isteklerinde, taleplerinde bek-lentileri ne derece doğrudur, gerçekçidir, onu ayırt etmek lazım. Ama yanlışkişiye de versen, verici olmak gerekir. Verebilen durumda olmak, büyükbir şanstır. Allah herkese verici olmayı nasip etmiyor. Verici olmakta faydavar. Kaybetmezsiniz. Yapılan iyilikler de boşa gitmiyor.

Geçenlerde Hz. Peygamber'in hayatıyla ilgili şöyle bir örnek okudum.Hz. Ali'nin altı kuruş –veya altı dinar, o zamanki para neyse artık- parasıvar. Eve yiyecek alacak, çocuklar ağlıyor. Bu durumda giderken iki kişininkavga ettiğini görüyor. Birinin altı dinar borcu var. Altı dinarı verirse kavgabitecek. Veriyor Hz. Ali ve kavgayı bitiriyor. Fakat bu kez de alışveriş ya-pamıyor. Eve dönüyor ve durumu Hz. Fatıma'ya anlatıyor. Hz. Fatımagülüyor ve kavga eden iki kişiyi barıştırdı diye seviniyor. Biraz sonra çocuk-lar “açız” diye başlıyorlar ağlamaya. Dışarı çıkıyor Hz. Ali ve önünde birdeveyle birisinin geldiğini görüyor. “Ben bu deveyi yüz elli dinara sata-cağım” diyor adam. “Ben alamam ki” diyor Hz. Ali. “Sonra verirsin parasını”diyor adam. Peki deyip alıyor deveyi Hz. Ali. Devam ediyor yoluna vebaşka birisine rastlıyor. O başka birisi de şöyle diyor; “elindeki deve çokgüzel, çok hoşuma gitti, bunu üç yüz dinara alacağım.” Hz. Ali “ben bunuyüz elliye aldım, üç yüze satamam” diyor. Adam “olsun ben alacağım, deveçok hoşuma gitti” diyor ve deveyi üç yüz dinara alıyor. Yüz elli dinar kârediyor. Ondan sonra bütün ihtiyaçlarını alıp dönüyor eve. Sonra Peygam-berimiz’e rastlıyor. Daha o konuyu açmadan Hz. Peygamber soruyor “neoldu deve meselesi” diye. “O ilk gelen Cebrail'di, üç yüze alan da Mikail'di”diyor. Yerinde ve zamanında iyilik yapıldığı zaman insana fazlasıyla geridönüşü oluyor yani. Sadece uhrevi yatırım değil, manevi yatırım aynı za-manda. Atalarımız bunun için sadaka taşları koymuş. İnsanlar parakoyuyor, ihtiyacı olan ihtiyacı olduğu kadar alıyor oradan. Bizim gelenek-lerimizde komşu çanağı vardır. Bir şey piştiği zaman o çanağa konur vekomşuya gönderilir muhakkak. Bunlar tabii hep unutulan güzelliklerimiz.Vermeyi ilke edinmek ama seçici olmak, yalancı dostları önler. Doğru kişiyevermek gerekir.

Soru: Çocuklarımızla iletişim kuramıyoruz, hiçbir şeylerini bize an-latmıyorlar. Bu bizi çok üzüyor.

Page 12: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 12

Nevzat Tarhan: Çocukların kaç yaşında olduğu önemli. Ergenlikdöneminde iletişim kurulamıyorsa bu farklı bir konudur. Daha küçükolduğunda farklı... İletişim kurulamayan ailelerde en çok rastladığımızsorunlar şöyledir. Birinci sorun, anne babanın çok eleştirici olmaları. Anne,babanın beklenti düzeyleri yüksek. Beklentileri yüksek olunca çocukmükemmeliyetçi oluyor. Çocuk ne yapsa beğenmiyor annesi. Diyelim 90aldı, “niye 100 almadın” diyor. Böyle bir durumda çocuk kapatıyor ken-disini. “Ne yapsam annemi mutlu edemiyorum” diye düşünüp “en iyisi hiçbirşey yapmamak” diyor ve iletişimi kapatıyor. Yahut çok meraklı annelervardır. Çocuğunun yediğine, içtiğine, giydiğine, çekmecelerini karışır. Böyledurumda da o annelere karşı anlatmazlar. Çünkü konuşursa karşılığındaanneden bir konferans, bir vaaz dinleyeceğini bilir. Yahut kahvaltıda bir lafaçsa onun ardından bir hayat dersi başlayacaktır. Annesini gördüğü zamanders çalışmayı hatırlıyordur çocuk. Annesinin ders çalış demesine lüzumyoktur bile.

Konuşamamanın, iletişim kuramamanın en büyük nedeni eleştirici-liktir. Annenin eleştirici olması, sinirli olması… Sinirli anne-babanın çocuk-ları “yine sinirlenecekler” diye susmayı tercih ederler. Soru sormaktankorkarlar, sakınırlar. Onun için kusuru çocukta aramak yerine hangidavranışımız böyle bir şeye sebebiyet veriyorsa ona bakmak gerekir.Bunun çözümü de şöyledir. Çocuğun ilgi alanını bulup ona girmek.Çocuğun ilgi alanı Play Station’dır, oyun oynamaktır, evciliktir… Her neyseo alana girdiğimizde onunla iletişim yolu açılır. Bu zor değil. Mesela çocuk-lar bilgisayarı çok iyi biliyorlar. “Haydi şunu bana öğret, göster” dediğinizdebu, çocuğun hoşuna gider ve oradan başlar iletişim. Sırf bunun için Fener-bahçeli, Galatasaraylı olan babalar biliyoruz. Çocuğuyla iletişim kurmakiçin. Elli yaşından sonra çocuğuyla iletişim kurmak için kayak öğrenen, atabinmeyi öğrenen babalar var.

Soru: Eşimle hayatımız hep küserek geçiyor. Bundan çocuklar kötüetkileniyor. Aramızda kıskançlık var, eşimin bana güveni yok. Çocuklarımhırçın. Benim yüküm çok ağır. Hem anneyim hem babayım. Bir anneolarak ne yapmam gerekiyor?

Nevzat Tarhan: Bu da önemli bir sorun. Ben böyle iki sene küs olançiftler biliyorum. Sofrayı kuruyor, gidip başka yerde oturuyor. Bazı insan-ların küslük hoşuna gider. Bazı kişiler dayanamaz. Kavga çıkınca karşıtaraf küser, barışan hep öbür taraf olur. Burada küs olmaya neden olanolayı iyi bilmek gerekir. Genellikle kolay küsen kişiler alıngan kişilerdir. Alın-gan kişilerde kuşkucu kişilik özellikleri vardır. Mesela kıskançlık da varsagüveni yok demektir. Demek ki her şeyi sorgulayan, emin olamayan, be-lirsizliğe tahammül edemeyen bir kişilik yapısı var. Burada çocuklar da kötüetkilenir. Küsmeyi insan ilişkilerinde yöntem olarak seçen kimse konuş-maktan korkuyordur, çekiniyordur. Genellikle küsen kişiler duygularını

Page 13: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 13

bastırırlar. Küsen kişilerin diğer kişilere nazaran üç-beş misli sevgi, övgü,takdir, onay sözlerine ihtiyacı vardır.

Küsen kişiler “pasif agresif” dediğimiz kişilik yapısındadırlar. Pasifagresif kişilik yapısı da şöyledir. Saldırganlığın bir türüdür küsmek. Bazıkişiler birisine kızdığı zaman ağzına geleni söyler, bağırır, çağırır ama bu,saman alevi gibi geçer. Bazı kişiler küsünce mesela yapması gereken birişi yapmazlar, alması gereken bir şeyi almazlar, inatçılık yaparlar ve buşekilde karşı tarafı üzerler. Bilinçaltı bundan zevk alır farkında olmadan.Küstüğü zaman ısrarla üzüldüğünü hissettirip üzerine gidersek o davranışıpekiştirmiş oluruz.

Alıngan kişilerle ilgili bir örnek vardır. Ördek Ahmet lakabı olan birisiçok alınganmış. Bir gün arkadaşıyla giderken arkadaşı “bugün hava bu-lutlu” demiş. O da çok sinirlenmiş “sen bana ördek” dedin diye kavga et-meye başlamış. Arkadaşı “ne alakası var. Ben hava bulutlu dedim” diyeısrar edince Ördek Ahmet şunu demiş; “hava bulutlu ise yağmur yağacak,su birikecek, su birikince ördekler yüzecek, bana bunu kastettin.” Yani biryerden bağlantı kuruyor. Saçma saçma bağlantılar kurarlar. Konuşabilmek,bu kişilerle sorunu çözer. Ama konuşmadan önce o kişileri rahatlatmakgerekiyor. Rahatlatmak için önce onun iyi hareketlerini yakalayıp övgü veonayla yaklaşarak psikolojik ihtiyacını gidermek gerekir. O psikolojik ihti-yacı, onaylanma ihtiyacıdır. “Niye küstün, ben haklıydım, sen haksızdın”yaparsak daha çok artar küslüğü. Onun yerine fırsatını kollayıp “yaptığınyemek ne güzel olmuş” gibi şeyler demek gerekir. Ya da “iş hayatındakibaşarıları vurgulamak” gerekir. Bunun gibi takdir, övgü sözlerini fazla kul-lanmak gerekir. Bu da karşı tarafın iç dünyasını açmasını kolaylaştırır.

Hiç kimseye güvenmeyen kişiler içlerinde korku olan kimselerdir.Sevgi, korkuyu azaltıp güveni artırır. Sevgiyi esirgememek gerekiyor. Birtaraf, devamlı olarak halinden şikâyet ediyorsa, karşı tarafı küsmeye ite-bilir. Ben böyle bir aile biliyorum ki adam dışarıda şen şakrak, eve gelincesuratı asılıyor. Bir gün çocuk bunu fark ediyor ve “baba sen dışarıdaneşeliydin, eve girince suratın asıldı” diyor. “Annenin yanında böyle oluyor”deyince annede jeton düşüyor ve “ben ne yapıyorum” diye düşünüyor.Çünkü eve geldiği zaman eğer kocası neşeliyse başlıyor bir sürü sorunanlatmaya. Adam sorun getirince suratını asıyor ki “sorun getirmesin bana”diye. Hatta bir aile terapisinde kadın şikâyet ediyor “kocam sonuna kadartelevizyonun sesini açıyor” diye. Kocasıyla konuştuk “doktor bey, televizy-onu açmasam devamlı o konuşuyor, çare olarak bunu gördüm” diyor. Oda tabii ilkel bir tepki. Önce karşı tarafı değiştirmek yerine kendimizideğiştirmek… Dünyayı değiştirmek yerine kendimizi değiştirmeyi birinciplanda tutmak, psikolojik sağlığın ilk adımıdır.

Empatisi olmayan insanlar gerçekten narsist insanlardır. Onlarla

Page 14: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 14

yaşamak bir kediyle aynı çuvalda yaşamak gibidir, çok zordur. İnsanı filozofyapar, psikolog yapar, kendini geliştirir ama yaşanılmaz diye bir şey yokbunu söyleyeyim. Bu asrın iki önemli hastalığı vardır. Birisi egoizmdir. Herçağda var bu ama bu çağ kadar egonun şişirildiği abartıldığı bir çağ ol-mamıştır. Çünkü 1900’lü yıllarda başlayan hümanizm akımı insanımerkeze almış. İnsanı merkeze alan akım insanı mükemmel, kusursuzgörüyor. İnsan kusursuz, mükemmel diye düşünülüyorsa kapitalist sistemde “insan hata yapmaz” diyerek egoları şişirmeye herkesi teşvik ediyor.Yarışmacılığı istiyor bunun arkasından. Yarışmacılığı istediği için herkeskendi egosunu üstün görüyor. Mesela Amerikan şirketlerinin meşhur özel-liğidir. Şirket içi rekabet oluştururlar. Herkes birbiriyle yarışır. On kişi yarışırve üç kişi başarılı olur, yedi kişi başarısızdır. Başlangıçta dahi onda yedibaşarısızlık vardır. On kişiden yedi kişi mutsuz olacaktır. Sonuçta fabrika,üretimi artırır. Bunu hedefliyorlar ama uzun vadede baktığımızda şimdi iş-yerinde müdürle çalışanlar yarışıyor. Bunu teşvik ediyor sistem. Çok çalış-maya sebep oluyor fakat kurumsal kalite açısından yanlışlar ortaya çıkıyor.Kurumsal başarının olması için yarışanların birbirine yardım etmesi gerekir.Egonun şişirildiği yerde yardım etmiyor çünkü “yanımdakine yardım eder-sem beni geçer” diyor. Bencillik ve yalnızlaşma ortaya çıkıyor. Bu nedenleyalnızlığın, aslında insanın çıkarına olmadığı, bu derece bencilliğin insanıyalnızlaştırdığı, insanın mutlu olmasını engellediği, toplam kaliteye dezarar verdiği söyleniyor.

Narsist insanların egoları öyle büyük, öyle kabarık ki dünyayı “benve diğerleri” diye ayırırlar. Sıradan olmaktan korkarlar, sürekli çalışırlar.Köpekbalıkları 24 saat yüzerler, durmazlar, durdukları an ölürler, yirmi dörtsaat yüzmek zorundadırlar ve denizlerdeki çöpleri, kanları temizlerler.Köpekbalıklarının durması onların ölümü anlamına geldiği gibi bu kişilerde sıradan olmaktan korktukları için sıradan olduklarında yaşam sebep-lerinin ortadan kalktığını düşünürler. Böyle kişilere empati öğretmekgerekiyor.

Egoist kişilerle yaşayan insanlar ne yapmalı peki? Ne kadar anlatsakbitmez? Narsist kişilerin olumlu tarafları da var. Çok çalıştıkları için akıllıve çalışkan olduklarını göstermek çabası vardır. Övgüyle beslenirler. Birkimsenin övgüsünü aldıktan sonra da onu yok sayarlar artık. Böyle kişilerinyanlışlarını onayladığımız zaman, hatalarını söylemediğimiz zaman okişilere zarar vermiş oluruz. Böyle kişiler eleştiriye kapalı kişilerdir. Eleştiriyikişiliğine müdahale gibi, saldırı gibi algılarlar. Haklı eleştirileri, onayla-madığınızı hissettirin. Diyelim ki narsist bir eşiniz var ve önce kendi ego-sunu düşünüyor. Çocuklar aç ama önce kendisi yer. Erkeklerde çokfazladır bu. Hep kendisini odak noktası gibi görme eğilimi vardır. “Amanolay çıkmasın” diye kadın da bunu temin ediyor devamlı olarak. Ondansonra da çocuklar babaya düşman oluyorlar. Annenin yaptığı burada iyideğil, doğru değil. Burada kocasının kızıp bağırmasını önemsemeden

Page 15: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 15

“çocukların karnını doyurmam gerekmez mi” demesi lazım.

Demokratik sistemlerde de muhalefetin varlığı bunun için gerekli.Hitler karşısında doğru dürüst muhalefet olmadığı için Hitler olmuştur.Muhalefet olsa, eleştirilse böyle olmazdı. Hitler, dünyanın en büyük nar-sistlerinden birisidir. Eleştiriye kapalı, kendisi gibi düşünmeyeni dışlayanbiridir. Karşısında bir muhalefet olmadığı için diktatör olmuştur. İnsan iliş-kilerinde de aynı şekilde… Bunun için demokratik sistem, İkinci DünyaSavaşı’ndan sonra Hitler'e tepki olarak doğmuştur.

Aile içerisinde de böyle... Narsist bir eş varsa evlilikte iletişimin açıkolmasını sağlamak gerekir. Kararları birlikte vermeyi sağlamalı. Böyle kişi-leri, yanlışları olduğu zaman toplum içinde eleştirmemek gerekir. Yalnızolduğu zaman gerekçeleriyle beraber eleştirmek gerekir. Onayla-madığımızı hissettirmemiz gerekir. İçinde öneri olan eleştiriler işe yarar.Kişiliklerini eleştirmemek gerekir ama hatalarını ve davranışlarınıeleştirmek gerekir. “Şu davranışın şöyle şöyle zararlar veriyor” demek veböyle kabullenip yönlendirmek gerekiyor. Narsist kişilere “seni seviyoruz,önemlisin, değerlisin fakat şu yanlışların şöyle şöyle zararlar verebilir”dediğimiz zaman o narsizmini sorgulama ihtiyacı hisseder. Narsistlerinhatalarını göz ardı edip başarılarını överseniz o kişi, kendi egosunu kut-sallaştırır ve o kişiye en büyük kötülüğü yapmış olursunuz.

İnsanı helak eden en büyük duygulardan biridir egoizm. İnsanınmutlu olmasını engelleyen, insanı yalnızlaştıran bir duygudur. Özellikle deAmerika'da CEO hastalığı olarak geçiyor. Senede 10 milyon dolar kazananbüyük uluslararası firmaların genel müdürleri o kadar güçlüler ki… Fakatbu kişiler emekli olduktan sonra çoğu kalp krizi geçiriyor, kanser oluyor,ölüyor. Bu kişilerde meslek hastalığıdır narsisizm. Etrafındaki insanlar hepona katlanıyorlar. Sırf zarar gelmesin diye, güçlü diye evet diyorlar. Evetdedikleri için kişiler diktatör oluyorlar. Emekli olduktan sonra etrafındakimse kalmıyor. İnsanlar, böyle aşağılıklar zaten. Güçlü olunca yanındalar,güçsüz olunca kimse kalmıyor deyip insanları suçluyorlar. Hâlbuki sen za-manında iyilik yapmış olsaydın o insanların bir kısmı gitse bile gerçek dost-ların kalırdı yanında. Hatta bu, Simyacı’nın hikayelerinde vardır. Bir adamsusuz kalıyor çölde. Atı var, köpeği var. Bir kapı buluyor. Bir bekçi bekliyorkapıda. “Ben susuzum” diyor adam. Bekçi şöyle diyor; “sana su veririz amahayvanlara veremeyiz. Onlar dışarıda kalır, sen git iç.” Kapısında da oranıncennet yazıyormuş. Girmiyor oraya. Ondan sonra başka bir yere gidiyor.Orada daha gösterişsiz bir kapı var. Oradaki “girebilirsiniz” diyor. Adam“biraz önce başka bir kapıya gittik, hem de gösterişli güzel bir kapıydı, okapıdan girmediğimiz için buraya geldik” diyor. “Burada siz iyi karşıladınız.Niye orada öylesine güzel, gösterişli bir kapıda almadılar da sen aldın”diye soruyor. Bekçi “gerçek cennet burası, dostlarını satanlar orada kalıyor,aslında orası cehennem, dostlarını satmayanlar buraya geliyor” diyor. İn-

Page 16: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 16

sanın dostlarını oluşturabilmesi için doğru ahlaki değerleri, normları, yetileriolması gerekir. Böyle kişiler yalnız kalmazlar. Güçleri ellerinden gittiğizaman bile yalnız kalmazlar. Bunlar söylemesi kolay ama uygulamasıkolay olmayan şeyler.

Narsist kişilere yaklaşırken yanlışlarını gerekçeleriyle birlikteeleştirmek gerekir. Empatisi yoktur bu kişilerin. Empati doğuştan gelen biryetenek değildir, bir beceridir, öğrenilir. Yalnızca duygularda değil,davranışlarda da vardır. Empatisi olan kimseyle olmayan kimse şöyle an-laşılır. Empatisi olan bir kimse karşı tarafa yolu tarif ederken karşı tarafınsağını gösterir, olmayan kimse kendi sağını gösterir. Empatisi olmayansadece kendi penceresinden bakar. Empatisi olan karşı tarafın dapenceresinden bakar, onun hissettiğini hisseder. Ama empati demek, otu-rup onunla beraber ağlaması demek değildir. Onun hissettiğini anlayıp onagöre yaklaşmak demektir. Narsist kişilerde bu özellik olmadığı için iş or-tamında başarılıdırlar ama özel yaşantılarında başarılı değildirler. Yal-nızdırlar, sevdiklerini incitirler.

Böyle kişilerle ilişkide zaman çok önemlidir. Doğruları yapıp bekle-mek gerekir. Bu kişiler genelde hata yaparlar. Böyle durumlarda onunyanında olduğunu anladığı zaman empatiyi öğretmek için fırsattır bu. Egoöyle bir duygu ki gerçekleri görmeye engel olur. Narsist kimseye nasihatvermek yerine olaylar üzerine farklı bakmasını sağlamak gerekir.

Soru: Annem ve babam ayrı. Bu zamana kadar babamla aramda hiçbaba-kız ilişkisi olmadı. Psikolojik problemleri var. Daha önce bizi bıçaklaöldürmeye kalktı. Sekiz aydır görüşmüyorduk. Geçenlerde benimle konuş-mak istedi. Görüşmek istemiyorum fakat ailede “onu kurtaracak tek kişisensin” diye baskı alıyorum. Ona sadece yardımcı olmak istiyorum. Sonrabeni bıraksın istiyorum. Ona nasıl davranmalıyım.

Nevzat Tarhan: Burada alkol var mı onu bilmek gerekir. Böyle birdurumda genellikle bir hastalık çıkıyor arkasından. Baba-kız ilişkisindebaba görüşmek istediğine göre bu görüşme amacı nedir, görüşmemek birçözüm müdür? Bunu iyi sorgulamak gerekir. Alkol varsa, hastalık varsa“baba ben seninle görüşmek istiyorum, sen iyi bir insansın, iyi özelliklerinvar, çözümü kabul ediyorsan görüşürüm” demek gerekir. Mesela alkolvarsa “alkol için tedaviyi kabul ediyorsan görüşelim” demek gerekir. Yahutöfkeliyse, sinirliyse… Öfkelilik, aslında bir hastalıktır ve erkeklerde çokgörülür. Amerika'da yaşayan iki Türk aile geldi. İşyerinde kavga ediyorlar-mış karı koca. İşyerinde demişler ki “siz Türkiye'ye gittiğinizde öfke kontrolüeğitimi alırsanız ve bunu bize belge halinde, rapor halinde getirirseniz sizitekrar işe alacağız, yoksa almayacağız.” Onun için bize başvurdular. Öfkekontrolü eğitimi verdik ve gittiler. Sonra ne olduğunu bilmiyorum. Öfke kont-rolü eğitimi var. Kişiler öfkeli olmak istemiyorlar ama öfkelerini kontrol

Page 17: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 17

edemiyorlar. Bu bir hastalık ve önemli bir kısmı da basit ilaçlarladüzelebiliyor. Öyle bir işadamı biliyorum ki bağırdığı zaman işyerindekiherkes illallah dermiş. Her şeye kızan bir adam…. İlk tedaviye geldi veilaçlardan faydalandı. Muhasebecisi her gelişten önce telefon ediyor “amandoktor bey, ilaçları kesmeyin, bizim patron çok iyi” diye. Düzelebilen birşey... Gene bir öğretmen hanımda rastlamıştım. Bağırdığı zaman okul in-lermiş. Bize geldikten üç hafta sonra kontrole geldi “ya doktor bey, bu kadarda olmaz ki, öğrenciler sıranın üzerinde dolaşıyor ama bağıramıyorum”dedi.

Bu öfkelilik, bir hastalık... Hastalıkla ilgisi olduğu için tedavisi olan birdurum. Bazen basit çözümleri bile olabiliyor. Yardım konusunda aileye so-rumluluk düşüyor. Baba ne kadar kusurlu da olsa, hatalı da olsa babalıkhukuku ile evlatlık hukuku arasındaki dengeyi kurduğu zaman, evladınböyle durumlarda babaya küsme hakkı yoktur. Bir insanı değerlendirirkensadece o günkü olayı kesit olarak ele alıp değerlendirmemek lazım. Dikeydeğerlendirme yanlış, yatay değerlendirme gerekir. Bebeklik dönemlerindeo çocuğa yaptığı vericiliği, fedakârlığı düşünmek lazım. Ne kadar kötübaba olsa da babalık hukuku, evladın babaya olan hukukundan çok dahafazladır. Böyle durumlarda babanın ihtiyacı var demektir. Evladın yardımakoşması ama doğru şekilde yapması gerekir. Her dediğine evet demekdeğildir bu. Şartları kendisi belirleyemeli. “Ben yardım etmek istiyorum amaşunları kabul ediyorsan, çözüme hazırsan yapalım” tarzında bir girişyapılabilir.

Soru: Fazla empatinin zararları olabiliyor, bunu engellemek için neyapabiliriz?

Nevzat Tarhan: Sevginin de fazlasının zararı var. Çiçeğe suyu fazlaverirseniz su zehirlenmesi olur, çiçek çürür. Bunun gibi sevginin de, em-patinin de fazlası zararlıdır. Empati aslında bizim kültürümüzde diğerkâmlıkkelimesi olarak var. Empati kelimesi daha çok tuttuğu için onu kullanıyoruz.Hodkâm, kendisi hakkında endişe hisseden bencil kimsedir. Diğerkâm isebaşkaları hakkında da kaygı hisseden kimsedir. Empati demek başkasınınyerine kendisini koymak demek değildir. Sempatidir onun adı. Birisi düştü,ayağı kırıldı, ağlıyor diye onunla beraber ağlarsanız bunun adı sempatidir.Onunla birlikte ağlamak yerine onunla acı çektiğini hissettirip ona yardımetmektir empati.

Toplum olarak insan ilişkilerinde yakınızdır. Hatta bazen öyle oluyorki yapış yapış ilişkiler. Çat kapı gelmek bazı kişilerle sınırlı olursa iyi oluyorama hiç özeli olmuyor insanın. İstediği zaman, istediği yerde, istediği şe-kilde davranılabiliyor. Mesela mutfağına girip karıştırıyor. Hatta o kişininen özeline bile hâkim, öğrenmek istiyor. İnsan ilişkilerinde sosyal sınırlarıiyi çizmek gerekiyor. Yoksa ilişki sınırlarını koruyamadıkları için en sevdiği

Page 18: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 18

insanla düşman olan insanlar oluşuyor toplumda.

Empatiyi şöyle tanımlayabiliriz. Öğrenciler arasında empati nasıloluyor? Diyelim ki çocuklar koşarak oynuyorlar, bir tanesi düştü, yaralandı.Empatisi olan çocuklar -genellikle kız çocukları oluyor- hemen düşenarkadaşına yardım ediyorlar. Genellikle erkek çocuklar oynamaya devamediyorlar. Onların empatiyi öğrenmesi gerekiyor.

Empatinin fazlalığı da kişinin kendi kişilik sınırlarından fazla fedakâr-lık yapması, fazla verici olması demektir. Hamlet'te vardır mesela. “Kocambeni seviyor mu” diye soruyor “senin için yaptığı fedakârlıklara bak” diyecevaplıyor. Fedakârlık yapmak vericiliğin ve sevginin dillerinden birisidir.Vericilik, sevip sevmediğini anlamanın ölçülerinden birisidir. Bencil erkeklerkarısına hediye aldıkları zaman kendi işine yarayacak bir hediye alırlarmış.Çikolata alıyor karısına, oturup kendi yiyor.

Empatide karşı tarafa verici davranırken ne için verildiğini tespitetmek önemli. Bazı insanlar vardır ki çok vericidirler ama bu vericilik empatideğildir, fedakârlık değildir, bencil bir vericiliktir. Verirler, bir dediğini iki et-mezler ama onun karşılığında kendine körü körüne itaat isterler. Ondansonra da “ben bu adamın bir dediğini iki etmiyorum fakat hiç benimdediğimi yapmıyor” derler. Bu, bencil vericiliktir. Veriyorsunuz amakarşılığında beklentiyi yüksek tutuyorsunuz. İdeal vericilik, mesela an-nelerin çocuklarıyla ilgili vericiliğidir. Şefkat olarak tanımlanır. Batıkültüründe şefkat kelimesinin tam karşılığı yoktur. Sevgi var ama şefkatsadece bizim kültürümüzde olan bir tabirdir. Koşulsuz sevgi gibi söylenirgenellikle. Bencil bir verici olmamak gerekir.

Soru: Yedi yaşında oğlum var. Sözümüzü hiç dinlemiyor. Bir şey yap-tırmak için beş altı defa söylüyoruz. Ne yapmamız lazım?

Nevzat Tarhan: Bu yaş, gerçeklik duygularının algılandığı çağdır.Bunun arka planında genellikle şu vardır. Çocuk geçmişte anneden bir şeyistediğinde bir defa istediğinde yapmıyor anne, iki defa istediğinde yap-mıyor. Beş altı defa istiyor çocuk ve ondan sonra anne yapıyor onundediğini. Ya da ağladığı zaman dediğini yaptırıyor. Bir müddet sonra çocuk,anneden her istediğini ağlayarak ister ve biz de onun ağlayarak istemesinezemin hazırlamış oluruz.

Kendi davranışlarını sorguladığı zaman insan bunun nedenini anlar.Beş altı defada dediğini yaptırmama, genellikle disiplini oluşturamayanailelerde oluyor. Anne bugün “evet” dediğine yarın “hayır” diyorsa yahutanne baba farklı mesaj veriyorsa ortaya çıkıyor bu durum. Disiplin oluş-turmada kararlı, tutarlı, devamlı olmak çok önemlidir. Bir şey söylediğindedüşünerek söyleyecek ve geri adım atmayacak. Israr edince fikir değiştiri-

Page 19: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 19

yorsa böyle durumlarda güven oluşturamaz anne. Annenin, çocuğunasözünü geçirememe sebebi, farkında olmadan annenin çocukla ilgili fikirdeğiştirmesidir. Çocuğa bir söz söylerken onu büyük insan gibi düşün-melidir. Beyaz yalanlarla çocuğu oyaladığınız zaman bir müddet sonra an-nesine değil de abisine, babasına daha çok güvenebilir.

Yapılan bir işte takipçi olmak gerekiyor. Disiplin oluşturmanın enönemli sırrı takipçi olmaktır. Çocuklar sınırları zorlamayı çok severler. Anneyufka yürekli davranıyorsa, fazla kararlı değilse çocuk sınırı zorlar, kurallarıdeler. Kararlı, tutarlı, örnek olmamız gerekir. Beş altı defa söylüyorsaçözüm ne olabilir bundan sonra? Böyle durumlarda şunu yapmak gerekir.“Düşündüm taşındım, beş altı defa söylemeyeceğim.” Bunu yapmazsanbunun bir yaptırımı olması lazım. Mesela bildiğim bir kız çocuğu vardı ve28 yaşındaydı. Babası bana şöyle şikayet ediyordu; “halen terlik giydi-remedim bu çocuğa.” Diyecek bir şey bulamadım. 28 yaşına gelmiş bir in-sana terlik giydiremiyorsan bırak artık. O yaşa gelmiş, ayağı üşüsün,yaşasın. ama bize muayeneye gelişte de şikayet 28 yaşındaki kız çocuğu-nun evde hiç konuşmamasıydı. Biz hatta “beyninde bir hastalık var mıacaba” diye düşündük. Okula gidiyordu, üniversitede okuyordu, bitirmeküzereydi ama okulda da kimseyle konuşmuyordu. Ağzından laf çıkmıyor.Dersi dinliyor ve gidiyordu. Böyle mutizm diye bir hastalık vardır. Konuşmamelekesini kaybetmiş diye düşündük fakat araştırdığımızda baktık ki fazlaeleştiren bir ailesi vardı. Çocuk duvar örmüş kendisine. Halen çocuğu ilkmektep çocuğu gibi görüyorlar. 17 yaşına gelmiş çocuğun dişini hala an-nesi fırçalıyor. Şaka değil bunlar, aksine yaşadığım örnekler. Böyle durum-larda çocuk kendisini kimliksiz kişiliksiz hissediyor ve nerede duracağınıbilmeyen bir çocuk ortaya çıkıyor. Böyle çocuklar genelde hazırcı oluyor,kolaya alışıyorlar. Emek vermeden, yorulmadan elde etmek istiyorlar. Nar-sizmin yetişmesinde sevgi fazlalığının ciddi şekilde zararı var.

Soru: Kızım imam hatip lisesi ikinci sınıfta ve 15 yaşında… Dinîkonularda ilkokuldan beri hem örnek davranış hem de görsel olarak üzeri-me düşeni yaptığımı düşünüyorum ama namazlarında ihmalkâr. Başıörtülü, diğer ahlaki konularda çok duyarlı ama namazda süreklilik yok. Kız-madan hatırlatıyorum. “Tamam” diyor ama daimi değil. Ne yapmalıyım?

Nevzat Tarhan: On beş yaş dönemi, yani ergenlik dönemi protestodönemidir. Anneden babadan gelen bilgileri sorguladığı dönemdir. Kendikimliğini arayıp bulma dönemi olduğu için böyledir. Annenin sunduğu kim-liği, toplumun sunduğu kimliği sorgulayıp kendi kimliğini oluşturuyor. “Benkimim, nereye, niçin yönelmeliyim” sorularını soruyor. Bu çocuklar, aileninsunduğu yaşantıya karşı denemelere başlar ve bu, bir risk oluşturur. 90sonrası doğan çocuklar ciddi bir risk altında çünkü iletişim teknolojisi aşırıgelişti. Çok rahatlıkla yasaklamalarla çocukları eğitemiyoruz şimdi. Özel-likle dinî değerleri korkutmayla verdiğimiz zaman çocukta ters durum

Page 20: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 20

oluşuyor. Mesela anneler genellikle şöyle yapıyorlar. Çocuğunu eğite-bilmek için Allah'ın cezalandırıcı sıfatını “Allah yakar, cehennem yakar” gibitelkinlerle çocuklara veriyorlar. Çocuk bir müddet sonra ergenlik döneminegeldiği zaman anne, disiplini sağlamak için bir nevi Allah inancını sopa gibikullanıyor. Böyle durumlarda farkında olmadan Allah inancını soğutuyorçocuğun, ona karşı negatif duygular oluşturuyor.

Amerika'da yaşayan bir meslektaşımın anlattığı bir hikaye… 11Eylül'den sonra İslam fobisi oluştu. Üniversiteden bir hocası “nedir buİslam” diye merak sarıyor. O da İngilizce Kur’ân-ı Kerim veriyor. Hoca in-celiyor. “114 tane sure var” diyor. “Surelerin bir tanesi hariç hepsi Allah'ınrahmet, merhamet sıfatlarıyla başlıyor. Bu kadar rahmet, merhameti vur-gulayan bir din, şiddete müsaade etmez. yapılan propaganda benim içinanlamlı değil artık” diyor. Allah’ın merhametli sıfatının en çok kullanılacağıçağdayız çünkü bu zamanın insanında bencillik var, açgözlülük var,doyumsuzluk var, hırs var. Böyle bir çağda şefkat duygusundan daha etkilibir silah yoktur. Çocuklara karşı bu duyguyu kullanmamız gerekiyor.Çocuk, hatasını yaptığında onaylamadığımızı hissettirelim ama çocuk, an-nesinin sevgisini, şefkatini kaybedeceği korkusunu yaşasın içinde. Engüzel eğitim, güzel bir şeyi kaybetme korkusudur. Çocuğa bağırıp çağırıpazarlamak yerine güzel bir şeyden mahrum etmek en güzel eğitimdir.Sevgi veren bir anne, sevgisini nerede kaybedebileceğini çocuğuna his-settirsin. Üzüldüğünü hissettirmesi, onaylamadığını hissettirmesi şu andayeter.

Hata yapma hakkı tanımamız gerekir. Bu hatasından dolayı ilişkiyibozarsak çocuk o zaman kaybedilir. İlişkiyi bozmadan, anne-kız ilişkisinibozmadan bu işi çözmek gerekir. Üzüldüğünü hissettirmek bile ceza olarakyeter.

Bu zamanda insanlar namazın nasıl kılınacağından çok namazınniçin kılındığını soruyorlar. “Niçin kılacağım ben namaz” diye soruyorçocuk. Kafasında bu soru var ve bu soruyu aydınlatmak gerekir. “Bu çağınçekici yaşantısı, bu kadar zevk varken niye ben kendimden fedakârlık ya-payım” diyor. “Gezip eğlenmek varken niye kendimi kısıtlayayım” diyor.Bütün bunların nedenlerini, gerekçelerini anlatmak gerek. Neden insanınibadete ihtiyacı var? Bütün bunları konuşabilmek gerekiyor. Konuşulamı-yorsa bu sorulara cevap verecek kişilerle ilişki kurulabilir. Bu konudakisamimi çaba boşa gitmez. 40 yaşındaki bir insanın bile zorla yaptığı biribadeti 15 yaşındaki bir çocuğun kolayca yapmasını beklemek doğru değil.Çocuklar 6-7 yaşlarında sanki 40 yaşındaymış gibi dinin gereklerini yerinegetiriyor ama bakıyorsunuz o çocuklar 15 yaşına geldiklerinde tam tersioluyor. Çünkü çocuk bir özerklik duygusu yaşadığı zaman o hayat onusıkıyor, bunaltıyor ve çocuk da tam tersine yöneliyor.

Page 21: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 21

Mesela izole yaşatılan çocuklar var. Radyo açtırılmıyor, televizyonseyrettirilmiyor. Ondan sonra böyle bir genç kız, kendine ilgi gösteren ilkerkeğe aşık oluveriyor hemen. Bunlar çok ciddi riskler oluşturuyor. Bununiçin anne-kız ilişkisi iyi tutulursa eğer bu aşılıyor. Hatta bunun tam tersiörnekler de var. 17-18 yaşlarında bir genç kız sokaklarda yaşıyor, uyuştu-rucu kullanıyor, rastgele cinsel ilişkilere giriyor ve en sonunda kız intiharediyor, hastaneye gidiyor, komadan çıkıyor, annesi başında bekliyor,saçlarını okşuyor. “Anne, ben bu kadar berbat bir çocuğum, sana yap-madığımı bırakmadım, acı çektirdim, seni üzdüm, sen hala niye seviyorsunbeni” diyor. Annenin orada verdiği bir cevap, çocuğun dünyasınıdeğiştiriyor. “Bilmiyorum ki” diyor “burada şart yok.” Bunu söylerken çocuğaşu hediyeyi vermiş oluyor. Birincisi, koşulsuz sevgi… Ben, ne yaparsanyap seni seviyorum. Çocuk bu kadar hatasına rağmen annesinin,babasının onu kabul ettiğini hissediyor. İkinci olarak, armağan da affet-mektir mesela. Hatasını affediyor. Bu armağanı aldığı zaman çocuk ken-disini düzeltiyor. Azarlamak, bağırmak, çağırmak yerine çocuğunuza onusevdiğinizi hissettirin. Bu arada yanlışlarını onaylamadığınızı da hisset-tirin.

Soru: İki taraf ailelerinin onaylamadığı bir evliliğe başlamak ne kadardoğru? Tabii çiftler arasında hiçbir anlaşmazlık yok. Eşlerin mutluluklarınıdevam ettirebilmeleri için nasıl bir iletişim içinde olmalılar?

Nevzat Tarhan: İki tarafın onaylamadığı evliliklere başlamak içinevlilik öncesi gözünü dört açacaksın, evlilikten sonra gözünü yarım aça-caksın. Kural bu… Yani evlilikten sonra gözünü dört açmaya başlarsaevlilik yürümez. Evlenecek tarafların her şeyi iyi sorgulayıp iyi değer-lendirmesi gerekir. İki tarafın onaylamama gerekçeleri, anlamlı gerekçe-lerse, evlilikte o iki kişinin mutlu olmasını engelleyecek gerekçelerse onlarkaale alınmalı. Bazı gerekçeler birbirini seven iki insanı ayıracakgerekçeler değildir. Yüzde yüz uyuşan evlilik var mı ki? Yüzde yetmiş, sek-sen uyuyorsa zaten o evliliğe onay verilir. Bazı anne babalar var.Evlenecek kişide “çocuklar birbirine uygun mu”dan çok “bizim ailemizeuygun mu, kültürümüze uygun mu, ben bu kızı yanıma alıp gelin olarakdolaştırır mıyım” diye düşünüyorlar. Çocuk açısından değil kendi açısındanbakıyorlar. Hayat onların. Anne, baba onaylamadığı şeyleri söyleyip dahasonra son kararı onlara bırakmalı. Ama onaylamadığını hissettirip birazzamana yaymak gerekiyor. Zaman içerisinde onlar devam ediyorsa kaçyaşlarında oldukları önem kazanıyor. Liseli aşıklar gibiyseler bunu zamançözebilir. Liseli aşıklar, aşık olduğu kişiden başka bir şey düşünmezler,biliyorsunuz. Üniversiteye gidince unuturlar bu aşklarını. O tarz aşklarızaman çözer.

Gençlere böyle durumlarda seçenekler sunmak, olaya farklı bakışaçısı getirip, fikirlerini söyleyip biraz zamana yaymayı sağlamak fakat buna

Page 22: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 22

rağmen istiyorlarsa müdahale etmemek lazım. Gençlerin de -eğergerekçeleri haklıysa- anne, babanın görüşlerini alıp ilişkilerini sorgula-maları gerekiyor. Anne-babanın onayı olmadan yapılan evliliklerde sıkın-tılar olabiliyor. Fakat onaylamama gerekçelerinin mantıklı olması gerekli.İki taraf için de aynı şey geçerli. Çünkü insan hayatındaki en önemli ikitasarruf var; meslek seçimi ve evlilik.

Soru: 17 yaşında bir oğlum var. Tek çocuk. Alkol kullanması ve kızarkadaşları konusunda ben dini değerlerimiz gereği uyarıcıyım. Eşim bukonuda çok rahat davranıyor ve oğlum da üniversiteyi kazanınca evdenayrılmak istiyor. Ona bu özgürlüğü vermek daha mı yararlı olur?

Nevzat Tarhan: Günümüzde gençlerle ilgili zevk tuzakları var. Genç-lerin en önemli özelliği kısa vadeli düşünmeleri. Anlık zevkleri düşünürler.Bakıyorsunuz bir reklamda “anı yaşa” diyor. Öyle ki modernizm, hep zevkpeşinde koşmayı hedefliyor. Tipik Amerikalı tarzı... Canının istediğini yapmutlu ol. Zincirleri kır, duvarları ve yık mutlu ol. Aslında bunun yanlışolduğu bilimsel olarak anlaşıldı fakat bu, gençlerin hoşuna gidiyor.Amerika'da yaşayan bir meslektaşımız anlatmıştı. 15 yaşında bir kızı olanbir anne gelmiş kendisine ve şunu anlatmış. Kızı, annesine “ben cinsel bir-liktelik istiyorum arkadaşımla, ne diyorsun” diye sormuş. Annesi “kızım,vücut senin, istediğini yap” demiş. “Bu doğru mu” diye meslektaşımasoruyor. Meslektaşım da şöyle cevaplamış; “şu an için onu mutlu ettin amauzun vadede düşünmek gerek.” Alkol, rastgele cinsellik gibi şeyler hoşagidebilir ama bu, orta ve uzun vadede neleri kaybettirir? İnsanın kalıcızevklerin peşinden koşması gerekli, geçici zevklerin değil. Kalıcı zevklerhedeflenmeli. Mesela cinsellikle ilgili evlilik öncesi flört tarzı… Cinsellik,özel ve önemli bir şeydir. Özel ve önemli bir şeyi bir genç hayatındaki özelve önemli bir kişiyle paylaşmalı. O kişi de eşidir, eşi olacak kişidir. Namussadece kız için değildir. Bunu ilke olarak verirsin ama çocuk uyar veyauymaz. Ama en azından bunu bir değer olarak kabul etmesi gerekirçocuğun. Eğer biz çocuğumuzu Amerikan kültürüne göre yetiştiriyorsakbırakın ne hali varsa görsün, yaşasın görsün. Kendi kültürümüze göreyetiştirmek istiyorsak kendi değerlerimizi çocuğa aktarmamız gerekir. Ak-tarmadığımız zaman Batı’nın hastalığını kendimize aktarmış oluruz.

Şu anda Avrupa'da gençleri okutmakta zorlanıyorlar. O kadar zevkve eğlence baskın ki çocuk, çalışma zahmetine katlanmak istemiyor. Zevkodaklı toplum yetişiyor. Kuzey Avrupa'da ekonomiyi yüklenenler, göçmen-ler. Onlar çalışıyorlar en çok. Kendi toplumları ise eğleniyor. İngiltere'deUzakdoğulular, Pakistanlılar gece gündüz çalışıyorlar. Almanya da bu şe-kilde değişmeye başladı. Konferans için Münih'e gittiğimde akşam 5-6civarında bir yere girdim. Adam “akşam 5’te kapatıyoruz” dedi. Böyle rahat,konforuna düşmüş bir durumdalar.

Page 23: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 23

Gençlere gelecek bilinci, sonuç bilinci öğretmek gerekir. Şu anıyaşadığında ne gibi sonuçlar olacağını konuşabilmek gerekir. Bazı şeylerinaile içerisinde paylaşımı varsa, çocuğun karşısında bir “iyi örnek” varsaçocuk hata yaptığı zaman da toparlanıp düzelebiliyor. Burada esas, evdemutlu olmayı başarabilmesi. Evden ayrılmak istiyorsa bu çocukta risk dahaçok demektir. Böyle durumlarda anne ve babanın fikir birliği içinde olmasıgerekir. Anne, baba farklı mesaj verirse önce babayı ikna etsin hanıme-fendi. Anne, baba farklı davranıyorsa annenin işi zor.

Soru: Dört yıllık evliyim ve 19 aylık oğlumuz var. Karım çalışıyor. İkin-ci çocuk için çevreden baskı var. İkinci çocuğumuzun olmasının karıma veevliliğime zarar vereceğini düşünüyorum. Tek çocuk ileride sorun olur diyekesin bir sonuç var mıdır? Günümüz ailelerine bu konuda ne tavsiye ed-ersiniz?

Nevzat Tarhan: Burada ideal olan, çocuk 19 aylık ise hemenarkasından ikinci çocuğu yapmak. Eşinin çalışması burada bir risk. Tekçocuğun sorun olup olmaması tek çocuğun büyütülme tarzı ile ilgili. Tekçocuklarda rastlanan en büyük problem, paylaşmayı öğrenememeleri.Paylaşmak, sadece oyuncak paylaşmak değildir. Sevgi paylaşmak, insanilişkilerini paylaşmak… Tek çocuğu büyütürken paylaşma konusunda iyibir eğitim verilirse bu, sorun olmayabilir. Tek çocuğun bencil olma ihtimali,ergenlikten sonra anneyi, babayı unutma ihtimali çok daha yüksek. Sadecekendisi için yaşayan bir çocuğun ortaya çıkma ihtimali çok yüksek. İkikardeş olması, paylaşmayı öğrenmesine daha büyük katkı sağlıyor. Bu ol-masa bile çocuk 3 yaşına geldiğinde anaokuluna veya kreşe vermek tekçocuklarda çözüm olarak düşünülebilir. Çocuğu tek başına büyütmeninriski üç-dört kat daha büyük.

Soru: 18 yaşında, üniversiteye hazırlanan bir çocuğum var. Sınavkaygısını aşamıyor. Ne yapmalıyız?

Nevzat Tarhan: Sınav kaygısıyla ilgili tedavi yaklaşımları var. Onlarbirkaç seansta da olsa öğretilir. Sınav kaygısının sebebi şudur; sonucudüşünmek. Biz böyle durumlarda “sınavı düşün ama sonucu düşünme”diyoruz. Çünkü sonuç, insanın kontrol edemeyeceği bir şey. Kontrol ede-meyeceği şeye üzülmek akıllıca değil. Kontrol edebileceği şey ise sınavdır.Günde 100 test çözmek, günde 3 saat çalışmak gibi şeyleri kontrol edebilirinsan. “Kazanacak mıyım, kazanmayacak mıyım” diye düşünürken bu kezsınav kaygısı ortaya çıkar. Yapabileceği şey budur. Yapamazsa bir uzmanyardımı almakta fayda var.

Soru: Çocuğum 4 yaşında ve erkek. Kelime biliyor ama cümle ku-ramıyor. Ne yapılabilir hocam?

Page 24: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

PsikolojiAilede Eşler Arası İletişim ▼ Nevzat Tarhan 24

Nevzat Tarhan: Dört yaşındaki çocuğun cümle kurması gerekiyor.Beynin kelime üretme ile ilgili alanı sol bölgesidir. Sağ bölgesi ise ke-limelere anlam katar. Beynin derin kısımları da kelimelerle ilgili duygularıbelirler. “Kalem çekiyorum” derken fiil çekimi sol tarafta, kalemin ne anlamageldiği sağ tarafta. Kalemi seviyorum, sevmiyorum gibi duygular .... Sistemvar beyinde, onlar devreye giriyor. Sözcük üretme, beyinde her şeyiçalıştırır. Onun için beynin en karmaşık, en komplike fonksiyonu kelimeüretmedir, konuşmadır. Bazen zekası iyi olduğu halde konuşmayı öğre-nemediği için konuşma güçlüğü çekebiliyorlar. Çocuklar, bütün gün tele-vizyonda müzik kanalları seyrediyorlar. Anne baba da ucuz bakıcı olarakgördükleri televizyon karşısında oturmasına izin veriyor. Çocukların konuş-mayla ilgili beyin alanları, sözcük üretmediği için gelişemiyor. Konuşmagüçlüğü zannediyorsunuz çocukta ama tamamen uyaran eksikliğine bağlıbu. Bunu yapamaması, konuşma terapisi almayı gerektirir. Çocukta da,erişkinde de bilgiler çok değişti. Bilimsel yaklaşımın sonucunda bir tedaviplanı yapılırsa yaşı gecikmiş olmadığı için rahatlıkla konuşma öğretilebilir.Beyin kanaması geçirip konuşmayı unutana bile konuşma öğretilebiliyor.Dört yaşındaki çocuğa neden öğretilmesin? Ama sağlıklı olan, çocuğun ikibuçuk yaşında cümle kurmasıdır.

Page 25: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor
Page 26: Ailede Eşler Arası İletişim - Meridyen Derneği · koca ilişkilerinde “evlilik amacımız nedir, ne yaparsam sevgiyi artırırım, bu yaptığım sevgiyi azaltıyor mu artırıyor

Meridyen Destek Derneğiİcadiye Mahallesi Müneccimbaşı Sk.Huzur Apt. No 34/3

Üsküdar/İSTANBULTel: 0216 310 30 39 Fax: 0216 310 10 92

www.meridyendestek.org [email protected]