7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

33

Transcript of 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

Page 1: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"
Page 2: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

32 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

TAK

DİM Biz millet olarak Kur’anımızı severiz.

Onu bayrakla sarıp sarmalar, öpüp başımıza koyarız. Hep evimizin en mutena yerlerinde asılı durur. Kur’anımız her zaman yüreğimizi ısıtır. Çocuklara Kur’an sesi, inananlar için anne rahminde üçüncü devrede başlar ve sâba meltemi gibi içimize dolar.

Okul öncesi dönem çocuğun dini duygusunun gelişiminin ve dini konulara merakının en yoğun olduğu evredir. Bu dönemde çocuğun aldığı dini eğitim onun ileriki yaşlarda sahip olacağı dindarlığın şeklini belirler.

Din olgusu, iman, ibadet ve ahlak esaslarından oluştuğuna göre çocuğun ahlak eğitimi de önemlidir. Çocuk okul öncesi dönemde aldığı din ve ahlak eğitimi ile kendisine özgüveni olan, Allah ile barışık, toplum ile uyumlu ve otonomisi gelişmiş bir birey haline gelir.

Durup düşünelim. Kalan ömrümüzü, Kur’an’la daha içten, daha yakından, daha deruni, daha yürekten, daha kalbi, daha sıcak, daha samimi..... bağlar kurmak için değerlendirelim. Kur’an’a doğru bir yürüyüş başlatalım. Dudaklarımızı Kur’an pınarına dayayalım, kana kana içelim ondaki hayat suyunu, kalbimizden bedenimize doğru bir Kur’an inşası başlatalım...

Kur’ân Dostları,

Zaman geçiyor. Şimdi değilse ne zaman? Bugün değilse hangi gün?

Kur’an’la ne zaman buluşacağız?

Bu ailede Kur’an çağıltıları ne zaman kulakları doyuracak? Gönülleri ihya edecek? Ne zaman?

Kur’an’la büyümek var, bir... Yuvamızın hamuruna Kur’an sevgisini katmak var. Yüreklerimizi ilmek ilmek Kur’an’la dokumak var.

Rasûlullah Efendimiz, “Kur’ansız yürek, harap bir ev gibidir” buyuruyor... Kur’ansız bir ev acaba ne gibidir?

Hadi al Kur’an’ı eline. Bas bağrına, şöyle, bir çocuğun Elif cüzünü bağrına bastığı gibi. Sev onu, gir içine, yudumla, çöz anlamını, anla sana hitabını... Ve sonra;

-Lebbeyk, de... Allahümme lebbeyk!

-Tüm varlığımla hazırım Ya Rabbi... Bana sevgini ver Ya Rabbi. Bana Sana ulaşacak yolu göster Ya Rabbi.

Kıymetli Okuyucularımız,

Nihat DURUR Yönetim Kurulu Başkanı

Page 3: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

54 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

HAYAT NOTLARI

HOŞGÖR KUR’ÂN KURSLARI YAPTIRMA VE

YAŞATMA DERNEĞİ

GENEL YAYIN YÖNETMENİNihat DURUR

YAYIN KURULUAbdullah BAYRAM

Yusuf KİRAZYusuf KAROĞLU

Ebubekir SEYHANİsmail YILMAZ

Salih Bayram DALSümeyye AYDIN

GRAFİK Mehmet SÖNERCAN

BASKIGNG OFSET

ADRES:Boyacı Mah. Buğday Pazarı

Pürsefa Hanı No: 21Şahinbey/GaziantepTel: 0342 2312567

YAZIŞMA ADRESİ:Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu

Havaalanı Yolu Üzeri Şahinbey/GaziantepTel: 0342 4240251

Karataş Hoşgör Yatılı Kız Kuran KursuKarataş 1. Bölge

Şahinbey/GaziantepTel: 0342 3717601

Hoşgör Hayriye Özbudak Anaokulu

Karataş Mah. 103401 Cad. No:24 Şahinbey Gaziantep

0342 371 5741

İÇİNDEKİLER RÖPORTAJ, MAKALE, YAZI DİZİSİ, HABERLER, ETKİNLİKLER...

HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI

06-09 Musa İMAMOĞLUSUNUŞ YAZISI “HAYATA KUR’AN İLE BAŞLA“

50-51 KURUMLAR HOŞGÖR KARATAŞ KIZ KURAN KURSU

52-53KAZANIMLARVELİ ZİYARETLERİ HAFIZLIK YEMEĞİ

24-27Ahmet M. ZİYLANHAYAT NOTLARI “BİR TABAK İNCİR”

38-39 ANMA PROGRAMI ADİL HOCA 17. YILINDA ANILDI

42-45 KURUMLAR HOŞGÖR HAYRİYE ÖZBUDAK ANAOKULU

40-41 PROGRAM KUTLU DOĞUM ETKİNLİKLERİ

10-13RÖPORTAJDÜNE DAİR NE VARSA: HOŞGÖR

HAYATA KUR’AN

İLE BAŞLA

30-33PORTRE HAFIZ AHMET SÖYLEMEZ

58-59 ETKİNLİKLER MÜBAREK GÜN VE GECELER

46-47MERASİM KINA MERASİMİ HAYIR KERMESİ

14-17 Prof.Dr. Şehmus DEMİR MAKALE “İNSAN – İBADET İLİŞKİSİ”

20-21Okt. İsmail YILMAZ MAKALE “KUR’AN DONANIMLI ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK”

18-19 Ahmet ÇELİKMAKALE “Kur’an Rahmettir- Şifadır”

28-29Yusuf KAROĞLU MAKALE “ŞUURLU EĞİTİM”

22-23 Ökkeş ERUSLURÖPORTAJ VAKIF BAŞKANI

54-55 HABERERUSLU CAMİİ AÇILIŞ TÖRENİ

56-57 HABERZİYLAN CAMİİ AÇILIŞ TÖRENLERİ

34-37MERASİM HOŞGÖR FATİH KURAN KURSU

48-49 KURUMLAR HOŞGÖR BÜLBÜLZADE KIZ KURAN KURSU

60-61 ETKİNLİKKONFERANSLAR AKADEMİK SUNUM

Page 4: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

76 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

SUNUŞ YAZISI

HAYATA KUR’AN İLE BAŞLAMusa İMAMOĞLU (Şahinbey İlçe Müftüsü)

“İçinde Kur’an’dan bir

şey olmayan kişi harap olmuş

bir eve benzer” Sünen-i Tirmizi;

5/177

“İçinde Kur’an okunan ev, içindeki aile

fertlerine (okyanuslar

kadar) genişler. Melekler oraya iner, şeytanlar

ise oradan kaçar. O ev hayır ve bereketle dolar. Kuran okunmayan ev, halkına

daralır, melekler orayı terk eder,

şeytanlar ise oraya musallat

olur. O evin hayır ve bereketi kaçar”

Tirmizi:5/18.

Yüce Allah eşrefi mahlukat olarak yarattığı insanları hiçbir zaman diliminde kendi haline bırakmamış, onlara doğru yolu göstermek için peygamberler göndermiş, kitaplar indirmiştir.

Yaşayan ölüler haline gelen insanlığa hayat vermek üzere indirilen son kitap Kur’an-ı kerimdir. Kur’an bütün varlıkları yaratan, onlara hayat veren Allahın kelamıdır.

Cehalet bataklığına saplanan ve bu kötü durumdan kurtulmak için bir türlü çıkış yolu bulamayan

insanlık kur’an sayesinde bu bataklıktan kurtulmuş, yeniden can bulmuştur.

Bu gerçek Kur’anda şöyle anlatılır:

Bu kitap, insanların aklını aydınlatan ışık, inananlar için bir kılavuz, bir rahmettir.(1)

Kur’an Hablullahtır. Yani Allahın ipidir. Yüce Allah bu ipe hep beraber sımsıkı sarılmamızı istiyor. Kur’andan uzak yaşamanın ateş çukuruna düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak olduğunu bildiriyor.

Kur’an ayetlerinin ilk muhatabı olan Allah Resûlü (SAV) hayatı boyunca, Kur’an’a herkesten daha çok sahip çıkmış, saygı duymuş, bütün emir ve yasaklarına riayet etmiş, herkesten çok ona hürmet ve bağlılık göstermiş, adeta Kur’anla bütünleşmiştir.

Sevgili Peygamberimizin;

Kur’an okuyan mü’mini kokusu hoş, tadı güzel bir portakala benzetmesi, Kur’an okumayan mü’minin ise hurma gibi tatlı, ama güzel bir kokudan mahrum olduğunu söylemesi ne kadar anlamlıdır (3).

Allah rasulü (sav) Kur’anın, kendisine uyanları koruduğunu, imar ve ihya ettiğini, Kur’andan uzak kalmanın ise insanı harap ettiğini bildirir:

“İçinde Kur’an’dan bir şey olmayan kişi harap olmuş bir eve benzer” (4).

“İçinde Kur’an okunan ev, içindeki aile fertlerine (okyanuslar kadar) genişler. Melekler oraya iner, şeytanlar ise oradan kaçar. O ev hayır ve bereketle dolar. Kuran okunmayan ev, halkına daralır, melekler orayı terk eder, şeytanlar ise oraya musallat olur. O evin hayır ve bereketi kaçar” (5).

Hem Mekke’de hem de Medine’de ashabını Kur’an öğretiminden geçiren Hz. Peygamber, Kendisine vahyedilen ayetleri dinleyenlere öğrettiği gibi, işitemeyenlere de bir yolunu bulup ulaştırıyordu. Herkes vahyin gelmesini bekliyor; gelir gelmez de hemen öğrenmek için can atıyordu.

Kur’an öğretimi denilince akla gelen ilk yer, Peygamber Efendimiz’in mescidi idi. Mescid-i Nebevi Kur’ân okuyan sahabelerle dolup taşar, mescidin her tarafından Kur’ân sesleri yükselirdi. Hatta Resûlullah (sav) namaz kılanların yanılmaması için Kur’an okuyan ashabına seslerini fazla yükseltmemelerini emretmişti. [6]

Peygamber Efendimiz’in zamanının önemli bir kısmı mescidde geçerdi. Sahabe-i kiram Mescid-i Nebevi’de Efendimiz’in etrafında halkalar oluştururlar, Peygamber Efendimiz’in anlattıklarını dikkatle dinlerlerdi. [7] Hz. Peygamber bir gün evinden çıkıp mescide gitmiş, orada insanların iki halka oluşturduklarını görmüştü. Bu halkalardan birinde bulunanlar Kur’ân-ı Kerîm okuyor ve Allah’a dua ediyordu. Diğer halkada bulunanlar ise ilim öğreniyorlar ve öğretiyorlardı.

Page 5: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

98 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

SUNUŞ

Peygamber Efendimiz,

“Bunların hepsi de hayırlıdır; şunlar Kur’ân okuyorlar ve Allah’a dua

ediyorlar. Allah dilerse onlara

isteklerini verir, dilerse vermez.

Bunlar ise öğreniyorlar

ve öğretiyorlar. Ben de

muallim olarak gönderildim”

Musa İMAMOĞLU (Şahinbey İlçe Müftüsü)

Peygamber Efendimiz, "Bunların hepsi de hayırlıdır; şunlar Kur'ân okuyorlar ve Allah'a dua ediyorlar. Allah dilerse onlara isteklerini verir, dilerse vermez. Bunlar ise öğreniyorlar ve öğretiyorlar. Ben de muallim olarak gönderildim” buyurarak onların halkasına oturmuştu. [8]

Hz. Ali (ra) Kufe Mescidi'nde insanların Kur'ân okuduklarını ve okuttuklarını işitince şöyle demişti: "Bunlara müjdeler olsun. Bunlar Rasûlullah'a insanların en sevimlisi idi.” [9]

Tabiînden, zühd ve takvasıyla meşhur Ebû Abdurrahman es Sülemi (ö. 73/692), Hz. Osman (ra)'ın hilafetinden itibaren Kufe Valisi Haccac zamanında Kufe mescidinde Kur’ân okutmaya devam etmiş ve "Sizin en hayırlınız Kur'ân'ı öğrenen ve öğreteninizdir” hadis-i şerifine işaret ederek: "Beni burada oturtan işte bu hadistir” [10] demiştir.

Yukarıda dile getirilen bazı ayet ve hadislerden de anlaşılacağı gibi hayat kuranla güzelleşiyor, Kur’anla anlam kazanıyor.

Kur’anı öğrenmek ve öğretmek her Müslüman’ın en büyük gayesi olmalıdır. Yani hayat Kur’an ile başlamalı, Kur’an ile devam etmelidir.

Bu duygu ve düşünceler doğrultusunda hareket eden Müslümanlar her zaman ve her yerde Kur’anı hayatlarının tam merkezine yerleştirmiş, Yüce Allahın insanlığı hidayete ulaştırmak için indirdiği bu son kitabı okumak ve okutmak için çok büyük gayret sarfetmiş, bu yolda hiçbir fedakarlıktan kaçınmamışlardır.

Osmanlıda Kur’an eğitimine sıbyan mekteplerinde başlanırdı. Sıbyan Mektepleri Şimdiki anaokullarının karşılığıdır. Buralarda sabî denilen 5-6 yaşındaki çocuklar eğitim gördüğü için “mektep” adını almıştır.

Bu mektepler umûmiyetle câmilerin avlusunda, yakınında ya da câmilere bitişik tek bir odadan ibâret mekanlardı.

Sıbyan mekteplerinin câmi çevrelerinde ya da câminin içinde olmasının sebebi; çocukların mânevî bir atmosfer içinde dini eğitim almaları ve bunu uygulamalı olarak öğrenmeleriydi.

Sıbyan mektepleri tek bir odadan oluşurdu. Buralarda ders veren medrese mezunu hocalar, umûmiyetle mektebin yakınındaki câminin imamı veya müezzini olurlardı.

Bir sıbyan mektebinde ortalama 30 çocuk okurdu. Bu çocuklar her akşam evlerine gitmeden önce mektebi yaptıranın rûhuna fâtiha okurlardı.

Osmanlıyı yüzyıllarca dimdik ayakta tutan işte bu ulvi ruh idi. Onlar hayata kur’an ile başladılar. Hayatlarını Kur’an ile güzelleştirdiler. Bu güzelliği dünyanın her tarafına yaymaya çalıştılar.

Onlar üzerlerine düşen görevi güzel bir şekilde yerine getirerek arkalarında güzel bir miras bırakıp gittiler.

Hayata yeni başlayan çocukları Kur’anla tanıştırmak, onları kur’an ahlakıyla yetiştirip geleceğe hazırlamak her müslümanın en önemli görevidir.

Bu görevi yerine getirirken modern kreşlere, ana okullarına, kur’an kursu binalarına, uzman ve idealist hocalara şiddetle ihtiyaç olduğu göz ardı edilmemeli.

Hayata Kur’an ile başlayan, Kur’anın okunup okutulması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan kuran dostu mü’minlere salam olsun.

--------------------------------

(1) Casiye, 45/20 (2) Al-i İmran, 3/103 (3) Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 17 (4 ) Sünen-i Tirmizi; 5/177 (5) Tirmizi:5/18. (6) Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 324; Zerkani, Menahilü’l-irfan, Beyrut 1996, I, s.169. (7 ) Malik, Muvatta, Selam, 4; Buhari, İlim, 8; Salat, 84; Müslim, Selam, 26; Ebû Davud, Edeb, 14; Tirmizi, İsti’zan, 29; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V,219, 284, 298, 401. (8) İbn Mace, Mukaddime, 17; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 328. (9)Heysemi,Mecmeu’z-zevaid,VII, 162, 166. (10) Buhari, Fedailü’l-Kuran, 21.

Page 6: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

1110 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

RÖPORTAJ

Hoşgör ; Dernek ne zaman ve kimler tarafından kuruldu ve Kur’an kursumuzun mâzisinden bahseder misiniz ?

1977’de Hayri SERTBAŞ , Mehmet ÇOLAK ,Haşim BAKBAK ve Ali BİLEN Başkanlığında kuruluyor..

O zamanda sadece Hoşgör Camisi’nin altında boş bir yer vardı. Hâfızlık kursumuz ilk orda başladık . Başka resmi kuran kursu yoktu.

1977’de Ali BİLEN başkanlığında kurulan derneğin ilk yılında çok fazla sayıda kayıt yapılır. Şerif Bayram yönetim kurulu başkanı seçildi. O zamanda mevcut olan Kuran kursu hizmeti çok yetersiz kalıyordu. 30 tane öğrenci geliyordu ancak 10 tanesini kayıt alabiliyorduk.20 tane talebeyi geri gönderiyorduk .Hep de muhtelif beldelerden geliyorlardı. Kimisi Kilis ,kimisi Osmaniye,

kimisi Şanlıurfa, kimisi Kahramanmaraş vs.

1989 yılında dernek başkanımız ve veliler biz bu vaziyetten ziyadesiyle mahçuptuk. Tâlep çok fazla ama maalesef imkânlarımız ve zeminimiz çok kısıtlı idi . Bundan çok müteessir ve üzgün idik. 1991 yılında dernek başkanımız Mehmet Konukoğlu acilen buna bi çâre bulmalıyız diye, kendi derneğimizde uzun uzun istişâreler ve toplantılar yapıldı. Bu istişare ve toplantılar neticesinde herkesin de tasdik ve kanaâtiyle, ihtiyaca cevap verecek büyük bir Külliye fikri ortaya çıktı.

Hacı Mahmut Konukoğlu ağabey madem öyle o zaman hadi bu kursu yapalım dedi. ALLAH’ın izniyle demişti, hemen kolları sıvadık başladık faâliyetlere ... Şimdi bize geniş bir arazi lâzım ve arazi nerede olacak diye ilk önce arazi çalışması yaptık..

DÜNE DAİR NE VARSA: HOŞGÖRMAHMUT KONUKOĞLU - ŞERİF BAYRAM - CELAL YEŞİLNACAR

Bugün ki Kur’an Kursu Külliyemizin bulunduğu 25.000 metrekarelik boş araziyi bulduk .Kiminmiş bu arazi diye soruşturmaya başladık. En sonunda sahibinin adını tespit ettik, SARI NÂDİR diye birininmiş.

Gittik arsa sahibine bu araziyi bize sat dedik, adam bende satılık arsa yok diye bizi mahcup etti. Hemen bu adamı tanıyan biri var mı diye bize bir aracı, vesile olsun manasında bunu tanıyan Şerif Bayram amcanın kardeşi Abdullah Bayram isminde birini bulduk.

Hemen bu zâta merâmımızı güzel güzel anlattık, bu arazinin konumu çok uygun, tam istediğimiz genişlikte vs.

Böylelikle Abdullah beyin vesilesiyle arazi alındı.

Bu seviyeye gelmesi SARI NADİR’e anlattığımız şu konuyu çok iyi kavramış olduğundandır.

Dünya fânidir, binlerce sene yaşamak olsa, bâki olan hayat-ı uhreviyenin yanında, hiç ender hiç mesâbesindedir. Fakat fâni olmakla beraber, bâki hayatın bâki meyvelerini verecek bir mezraâsıdır.

Zirâ eken biçer sözü atalarımızdan kalma mübarek bir sözdür.

Daha sonra araziyi aldık, arazinin tapusunu sağ salim üzerimize geçirdik. Ondan sonra acaba proje nasıl olsun diye düşündük, istişâre ettik.

İstanbul / Pendik’te bir Kız Kur’an Kursu var dediler, biz de onu görmeye gittik. Çok büyük ve şekil olarak L şeklindeydi bizim kuran kursumuz da U şeklinde olsun diye

bir teklif geldi ve Kur’an Kursumuzun kaba inşaatına başladık.

Hüseyin Erturhan bey, inşaat ile ilgili her şeyden anlıyordu, eli bu işlere çok yatkındı. Su hattını , elektrik hattını çekmede bize çok yardımcı oldu. Bu inşaata sıfır bütçeyle başladık. Hiç tereddüt etmeden, Allah gönderir dedik. Zirâ Allah’ın Kitâb-ı Mübini için çalışıyorduk. Bizi yarı yolda bırakmaz, lütfunu ve ikrâmını bizden esirgemez, kendi yolunda çalışan bu mübârek insanları mahçup etmez, perişan etmez, zor durumda bırakmaz dedik . Ve hakîkâten de çoğu zaman bir çok acâyip şeyle karşılaştık.

İlk önce herkesin kendi aidatından verdiği çok cüz’î bir miktar toplandı . Pek fazla bir şey değildi ama böyle bir numûne olarak böyle başladık.

Kursu yıkmaya geldiler

Aslında bu arsa daha imara girmemişti. Biz inşaata başladıktan sonra 5 veya 6 kere mühürlediler. Gaziantep Belediyesi o zaman halk partililerin elindeydi. Burayı yaptırmayız, izin vermeyiz diye çok direttiler. Belediye personeli bir arkadaş da siz onlara bakmayın inşaatınıza devam edin diye bize telkinat veriyordu. Tamamen ortada olacak, herkesin olacak, yani tamamen halkın olacak.

Page 7: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

1312 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

RÖPORTAJ

İlk toplantılarımızı Hacı Kazım Keçeci’nin bağ evinde gerçekleştiriyorduk. Kongre vardı. O kongrede yönetim kurulu belirlendi.

Hacı Kazım abi Tercüman gazetesinin yazarı Ahmet Kabaklı’yı bağ evine getirmişti. Birçok önemli iş bu bağ evinde karara bağlandı.

Kurs kurulurken özellikle şu ana esasları göz önünde bulundurmayı belledik. Bir bu kursa kesinlikle hiçbir siyasi görüş belli değilmeyecek. Hiçbir partiye Muhibbanlık mensubiyet aşikar ne söylenmeyecek yapılmayacak. İkincisi hiçbir mezhep hiçbir tarikat hiçbir siyasi görüş adı taşımamalı hiçbir şeye bağlı olmamalı. Burası öyle diye karar aldık ve bu sebeple yani bu Kur’an kursumuz her zaman halka

açık bir yer oldu, herkes geldi.Halk bize çok sahip çıktı. Yoksa biz bu kursu asla bitiremezdik

Hoşgör derneğe çok sayıda adam geldi. O zaman Hasan Kalyoncu, Hakkı Tataroğlu girmişti. Kursun ikinci katı bu zatlar vesilesiyle yapıldı. Sonradan kursumuzun hepsini parça parça yaptık.

Hoşgör: Vakıf adına para toplamak zor oldu mu?

Tabi ki. Anlatayım Bedestende Ahmet Mutafoğlu var. Bedestende herkesin yanına gidiyoruz bir şeyler istiyoruz ama Ahmet Mutafoğlu’nun yanına gitmiyoruz. Bize dediler ki bu adam hiç yardım etmez hiç bununla uğraşmayın, muhatap olmayın. Neyse bir gün Ahmet Mutafoğlu bizi yakaladı, bana niye

gelmiyorsunuz diye sitem etti. Bize bir miktar para verdi.

Bazı insanlar var ki, isimlerini mutlaka bu vesileyle anmamız gerekiyor

Bunlardan biri de Hacı Halil Çeliksoy... bize yüklü miktarda para döviz verdi. Allah razı olsun bizim işimizi görmüştü o zaman da. Kendisine isminizi yazalım dedik. Kabul etmedi ve benim verdiğimi kimseye söylemeyeceksiniz diye bize sıkı sıkı tembih etmişti.

Birgün Mahmut Konukoğlu, Hüseyin Erturhan, Hayri Evlek ve Celal Yeşilnacar’dan oluşan yönetim kurulu olarak Sani Konukoğlu’nun yanına gittik. O zaman meseleyi anlattık. kendisi de şöyle dedi. ‘’Siz çok büyük bir işe girmişsiniz yani hakîkâten çok ciddi bir iştir.’’

Celal Yeşilnacar dediki ;

‘’Bu Kur’an kursuna babanız Zekeriya Konukoğlu’nun adını verelim, bu kursun yapımını sen üstlen. “

O zât; ‘’Yok ağam dedi , beni bu işe koymayın ancak ben size yardım ederim” dedi.

Ancak Sani Konukoğlu’ nun ömrü kifâyet etmedi. Hakk’ın rahmetine kavuştu. Allah ebeden kendinden râzı olsun. Allah Rahmet etsin, mekânı ve makâmı âlî olsun. Daha sonra inşaâtın yapımında ismini sayamayacağımız kadar bir çok Allah dostunun ve insanların destekleri oldu. Cenâb-ı Hâk cümlesinden râzı olsun. Yine bir gün Kur’an kursunun yapımı ve inşaat malzemelerinin ücretlerinin ödenmesinden dolayı çok ciddi bir sıkıntı içerisindeydik.

Daha sonra Merhûm Sani Konukoğlu’ nun oğlu olan Abdulkadir Konukoğlu’nu telefon ile arayıp bir randevu aldık, ertesi gün yanına gittiğimizde yerinde bulamadık, âcil bir iş nedeniyle İstanbul’ a gitmek zorunda kalmıştır.

Biz ise Abdulkadir bey ile görüşmüştük. Abdulkadir bey ile telefon görüşüp ihtiyaçtan daha fazla parayı verdi.

Daha sonra paraya ihtiyacımız

olduğunda İstanbul’a gidelim, yardım manasına diyerek biraz böyle topladık. Ama çok sıkıntılar çektik, çok olumsuz şeylerle karşılaştık.

O iki gün en çok yardımı Ahmet Ziylan abimiz yapmıştı. Kursa o zamanda yardım edenler dokumacılar, İplikçi, iğneci halıcı esnafıydı. İnşaatın ilerleyen safhalarında o zaman Antepteki esnafın çoğu bize yardım etti.

Hoşgör: Kursun ilk yıllarından kimleri hatırlıyorusunuz?

Şerif Bayram, Yusuf Çelebi, Mehmet Çolak Hayri Sertbaş,

Gaziantep Lisesinin Şükrü bey isminde bir müdürü vardı.Hatta müftü Çolakoğlu’nun da dâmadı idi.

İlk muhatap olduğumuz Hüsamettin Baykal hocaydı. Mustafa Deniz hocanın hocası, daha sonra Hâfız Hüseyin Emre hoca geldi. O dönemde Adil Hocaefendi dernek onursal başkanı oldu. 1996’ da vakıf kuruldu.

Birinci dönem başkanlığını ben (Şerif Bayram) yaptım.

Burada esas önemli faaliyetler bizden sonra gelen dernek tarafından yapıldı. 2005’te biz derneği genç olan Nihat Durur ve ekibine teslim ettik. Dernek başkanlığından çekildik.

‘’Siz çok büyük bir işe girmişsiniz

yani hakîkâten çok ciddi bir iştir’’

Page 8: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

15http://www.hosgorkulliyesi.org

Bu bağlamda ibadeti, şekli ibadetler ve şekli olmayan ibadetler şeklinde ikiye ayırmak mümkündür.

Şekli ibadetlerden kasdettiğimiz, belirli zaman veya mekanda, belirli kurallar dahilinde yapılan; namaz, oruç, zekat, hac ve benzeri ibadetlerdir. Bu tür ibadetleri etki ve sonuç itibariyle sırf ahiretle irtibatlandırıp, ahirette meydana gelecek kazanımlarla sınırlamak, doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Zira bu tür ibadetler incelendiğinde, sırf ahireti ilgilendiren ve bütün yönleriyle ahiret hedefli hiçbir ibadetin olmadığını; bilakis, şekli veya formel diye nitelendirdiğimiz tüm ibadetlerin insan hayatındaki yaşam tarzını belirleme konusunda fonksiyonel rol aldıklarını, bireysel ve toplumsal yönlerinin bulunduğunu açıkça görmek mümkündür.

Sözgelimi, müslüman bireyin günlük hayatının bir parçası, dinin direği ve ibadetlerin sembolü olan namazı ele alalım; Namazın, bütün müslümanların yerine getirmesi zorunlu olan bir ibadet olduğu Kur’an’ın bir çok yerinde belirtilir. İlk bakışta namazın ahiretle ve insanın ruhi yönüyle ilgili bir eylem olduğu görülebilir. Ancak Kur’an namazı; “Şüphesiz namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.”

(Ankebut, 29/45) şeklinde tanımlayarak, namazın, insanı her türlü kötülükten ve insani olmayan davranışların tümünden alıkoyacağını / alıkoyması gerektiği ısrarla vurgulamaktadır. O halde müslüman fert namaz kılmakla birlikte çizilen ilahi sınırları rahatlıkla aşabilmekteyse, namazın hakikatine ulaşamamış olmakta ve temel ibadetini, şekilsel kurallar yığını içerisinde icra edilen bir eyleme indirgemiş olmaktadır. Bu eylemin onun yaşamında derinliğine bir etki yapamayacağı ise bilinen bir gerçektir. Yüce Allah’ın namaz ibadetine yüklemiş olduğu fonksiyonun, yukarıda tasvir etmiş olduğumuz tipin davranışıyla örtüşmediği açıktır. İbn Abbas’ın (v. 68/687), kendisini iyiliklere yöneltmeyen ve kötülüklerden alıkoymayan insanın kıldığı namazın, o kişiyi Allah’tan daha fazla uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramayacağını belirten ifadesi de bu hususu destekler niteliktedir.

Örnekleri çoğaltmak mümkün olmakla birlikte, ifade edilmesi gereken husus, namazla ilgili olarak ifade ettiğimiz dünyevi, bireysel ve toplumsal boyutun, benzer bir tarzda diğer tüm ibadetler için de geçerli olduğudur.

“Şüphesiz namaz, hayasızlıktan ve kötülükten

alıkoyar.” (Ankebut, 29/45)

HOŞGÖR BÜLTENİ-201614

İNSAN – İBADET İLİŞKİSİİNSAN – İBADET İLİŞKİSİ

Kur’an’ın ibadet anlayışını özet ve çarpıcı bir şekilde ortaya koyan ayet şudur: “İnsanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” Bu ayet incelendiğinde, insan hayatında ibadet dışında tanımlanan bir alana yer bırakılmadığını, başka bir ifadeyle öyle bir alanın tanınmadığını tespit etmek zor olmayacaktır. Zira ayette, insanların sırf ibadet etmek amacıyla yaratıldıkları ifade edilmektedir. Dolayısıyla hayatın bütününün ibadet kapsamında değerlendirilmesinin, yani ibadetle geçirilmesinin bir zorunluluk, bir gereklilik olduğu hususu ön plana çıkarılmaktadır. İşte tam da burada, ibadetin ne olduğu veya ne tür davranışları kapsadığı sorusu can alıcı bir şekilde kendini hissettirmektedir.

Prof. Dr. Şehmus Demir (Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı)MAKALE

Page 9: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

1716 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

Ferdin ilahi emirler doğrultusunda işleyeceği her fiil, onu Yüce Allah’a yaklaştırmaya ve sonsuz aleme bağlamaya bir araç niteliğinde olacağından, insan bunu yapmakla Yüce Allah’ın evreni yaratmasındaki gayesini gerçekleştirmiş olacaktır.

Allah Rasulü (s.a.v.), yeryüzünün tamamının mescid olduğunu belirtmiştir. Bu bakış açısından anlaşılması gereken anlamlardan biri de, dünyevi fiillerle ibadetlerin bir bütün olarak değerlendirilmiş olmasıdır. O halde müslüman bireyin ibadeti, cami duvarları ile, başka bir ifade ile formel ibadet ile sınırlı değildir. Yaşantısını Yüce Allah’ın belirlemiş olduğu ilkeler çerçevesi dahilinde devam ettirmesi halinde; iş yeri, okulu, çarşısı, evi ve benzeri tüm mekanlar onun için birer mescid olur. Bu mekanlarda kendisinden sudur eden aktiviteler bütünü ise ibadet konumuna geçer.

Kur’an’da yer alan; “De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi içindir.” (En’am, 6/162) ifadeleriyle, müslüman bireyin tüm davranışlarından gayesinin Allah rızasını kazanmak olması gerektiği vurgulanmaktadır. Bir ayırım, bütünlüğün bozulması söz konusu değildir. Zira bu ayet, tüm davranışları içerir niteliktedir.

Binaenaleyh, ilgili ayetteki ibadet kavramının söz konusu geniş

anlam örgüsü, müslüman bireyin hayatının bir bütün olarak dini görünümlü olduğunu / olması gerektiğini ifade eder. Ancak bu geniş ve bütüncül yaklaşımın sağladığı bakış açısıyla, insanın sırf ibadet etmek amacıyla yaratıldığını ifade eden ayet daha doğru ve sağlıklı bir şekilde anlaşılabilir. İbadeti belirli zaman ve mekanlarda yapılan belirli ritüellerle sınırlamak, ayetin anlaşılma imkanını ortadan kaldıracağı gibi, yaşam içerisinde bir parçalanmışlığa, ibadet ve ibadet dışı şeklinde iki ayrı alanın oluşmasına neden olacak, ve neticede, Hz. Peygamber dahil, hiçbir insan bu ayete muvafık bir hayat tarzını yaşayamamış olacaktır / yaşayamayacaktır. Zira ilgili ayette; “sadece bana ibadet etsinler diye” ifadesi kullanılmaktadır.

Oysa her insanın belirli zaman veya mekanda ve belirli kurallar dahilinde icra ettiği ibadetlerin dışında yapmış olduğu davranışlar da vardır ve bu anlayışla bunların ibadet kategorisi içerisine dahil edilebilmeleri mümkün değildir. Bütünlük anlayışı içerisinde değerlendirildiğinde ise fert, din ile bütünleşir. Din, müslüman bireyin hayatının sadece ibadetler yönünü değil, bütün yönlerini belirli bir disiplin altına alarak, ibadet olarak değerlendirir ve böylece ferdin din dışı, salt dünya ile ilgili hiçbir aktivitesi kalmaz.

Formel veya şekli olmayan ibadetler ise, belirli zaman ve mekanda, belirli kurallar dahilinde yapılması istenen ibadetlerin dışında kalan, müslüman insanın günlük hayatındaki tüm zaman dilimlerini içeren davranışlarıdır. Bu zaman dilimlerinde yapılacak olan ve tamamen insanın günlük yaşamıyla ilgili görünen, ahiretle ilgisi düşünülmeyebilecek olan davranışların da Yüce Allah’ın koymuş olduğu ilkeler dahilinde kalmak şartıyla ibadet kapsamına girdiğini ifade etmek gerekmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de, sözgelimi, ölçü ve tartıda doğruluğun iyi bir davranış olacağı (hayr) ve sonuç itibariyle de yararlı ve güzel olacağı vurgulanmaktadır. Benzer bir şekilde, insanlara borç vermenin Allah’a borç verme anlamına geleceği ve bunun karşılığında işlenen günahların silineceği, ayrıca bir mükafatlandırmaya gidileceği ve bu eylemde bulunana verdiğinin kat kat fazlasının verileceği ifade edilmektedir.

Ayrıca hadislerde, ağaç dikerek veya ekin ekerek insanlara veya hayvanlara fayda sağlamanın, insanın; ailesine infakta bulunmasının, kardeşinin yüzüne gülümsemesinin, iyiliği emredip kötülükten men etmesinin, yolunu şaşırmış olana yol göstermesinin, taşı, dikeni, kemiği yol üzerinden kaldırmasının, yardımda bulunmasının, hatta eşiyle cinsi münasebette bulunmasının sadaka kapsamında değerlendirildiği görülmektedir.

Anlaşılacağı üzere, tamamen günlük hayatın bir parçası diye nitelendirilebilecek olan maddi fiiller, insanın bedeni yönünü tatminine ait davranışlar, ibadet olarak değerlendirilmektedir. O halde, Kur’an perspektifinden bakıldığında, ahirete sürekli göndermede bulunan, ibadet duygusuyla yapılan bir davranış modelinin idealize edilmiş olduğunu tespit etmek mümkündür.

“De ki: Şüphesiz benim namazım,

ibadetlerim, hayatım ve

ölümüm hepsi alemlerin Rabbi içindir.” (En’am,

6/162)

MAKALE

Page 10: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

1918 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

MAKALE

Kur’an Rahmettir- ŞifadırAhmet Çelik (Gaziantep İl Müftüsü)

”Biz Kur’an’ı düşünüp öğüt

almak için kolaylaştırdık,

yok mudur düşünüp öğüt

alan.”

Kamer,32

İsra suresi 82. ayeti kerimesinde şöyle buyurulur: “Kur’an’da müminler için şifa olacak şeyler ve bir rahmet indirmekteyiz.”

Kur’an manen felç olmuş bedenin organlarına tek tek hücre hücre yeniden hayat veriyor. Bozulmuş düşünceleri, hayata ve ölüm ötesine bakan, sosyal ilişkilerimizi, gönül dünyamızı yeniden tuğla tuğla ilmik ilmik örüyor, inşa ediyor. İnsan olmamızın anlamını dünyaya gelmenin gayesini öğretiyor. İnsana kendisini okutuyor, geçmişini, geleceğini

okutuyor. Geçmişten geleceğe bir hayat köprüsü kurduruyor. Rahmet olarak bir mü’min inşa ediyor. İnsana özel de mü’mine bir yol haritası çizmiştir. Bu yolda dosdoğru yürümekle hem dünya hem de ahiret saadeti kazanacaktır mü’min. mü ‘mine cennet kapıları açılacaktır.

Efendimiz (SAV) bu ifadesiyle bir mi,minin Kur’an’la ilişkisinin nasıl olacağının çerçevesini çizmiş oluyor. Bir mü’minin doğruyu, yanlışı belirlemede, anlamada ölçü bu olacaktır.

Allah (cc)’ın ve Resulünün daveti Kur’an’adır. Bu çağrı, davet defalarca yinelenmiştir. ”Biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık, yok mudur düşünüp öğüt alan.” buyurmaktadır Kur’an’da Cenabı Hak. Evet, bu davet bizden cevap bekliyor. Kur’an okumalı ve üzerinde düşünmeli, tefekkür etmeliyiz. Onunla yeniden yenilenmeliyiz.

Onun rahmet esintileriyle bahar mevsimi gibi çiçeklenmeli yapraklanmalı ve dallar meyveye durmalıdır.

Kur’an-ı sahabe-i kiram gibi okumalı, anlayıp yaşamalıyız. Gerçekten onlar bize örnek olmalılar, çünkü onlar kaynağından öğrenmişlerdir. Onlar derler ki; “Biz Kur’anı hem ilim olarak, hem de amel olarak beraberce öğrendik.” Bundan dolayı her ayet üzerinde uzun uzun tefekkür ederek anlamaya çalışırlardı. Hz. Osman (r.a)nın etrafı kuşatılmışken , Kur’an-a sığınıp onunla hemhal olması bize ibret olmalıdır. Abdullah Bin Mesud’un, müşriklerin onca tehdidine rağmen Kabe de açıktan Kur’an okuması, darp edildiği halde onlara meydan okuması

ne manidardır. Hz. Ömer (r.a) Bakara süresini sekiz senede ezberlemiştir. Sekiz senede sadece ezber yapmamış, bu sureyi bütün yönleriyle anlamaya çalışmıştır.

Onlar ruhlarının derinliklerinde iliklerine kadar Kur’an’ın anlamlarını yaşıyorlardı. Onlar Kur’an’ı sadece dil ile değil aynı zamanda kalp gözleriyle de okuyorlardı.

Kur’an gönderildiği çağdaki gibi okunmalı, anlaşılmalı ve tefekkürle yaşanmalıdır. Değilse Hz. Peygamber Efendimiz yarın mahşerde bizden şikâyetçi olacaktır. “ Ya Rabbi dedi, Kıyamet günü peygamber benim ümmetim bu Kur’an’ı terk etti.” Ayetin tefsirinde denmiştir ki; “ Kim Kur’an’ı okumazsa onu terk etmiş sayılır, kim Kur’an’ı okur fakat tefekkür edip anlamazsa onu terk etmiş sayılır, kim anlar fakat mucibince amel etmezse o da onu terk etmiş sayılır.”

Onun şikâyetine sebep olacak bir duruma düşmemiz hiç şüphesiz Peygamber Efendimize çok zor gelir. Bize de zül olur.

Şair diyor ki,

Hala o büyük cazibenin feyzini Kur’an İmanlı gönül bezmine bahşetmede heran

Yüz yılları Kur’anla aşalım gey Allaha giden yolda beraber koşalım gel Coştukça denizler gibi kalplerdeki iman

Bin Ders-i hakikat veriyor akıllara Kur’an Her müşkilinin hallini Kur’an’da görürde

Hakkın sesi derman olur alemde ki derde! Kur’an iki cihanda yoldaşımız olsun…

Page 11: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

2120 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

MAKALE

KUR’ ÂN DONANIMLI ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK Konu çoçuklarımızın Kur’an’ı Kerimi okumayı, namaz kılmayı öğrenmesinin çok ötesindedir. Kız çocukları buluğ çağına kadar annelerine özeneip tesettüre büründüler. Buluğ çağıyla birlikte caminin yolunu ve tesettürü unuttular. Bilinçsizce uygulanan eğitim veya eğitimde kullanılan tarz, pedagojiye dikkat etmeden kullanılan yöntem çocukalarımızı namazdan soğuttuğu gibi; üç beş yaşında kısa sureleri, Yasin’i ezbere okuyan çocuklar, altmış yaşına geldikleri halde altı satır Kur’an okuyamıyorlarsa anne baba çocuğuna ibadet öğretmiş ama ibadetten zevk alması öğretilememiş demek oluyor. Anneler ve babalar olarak en çok bizi yanıltan hususların başında üç-beş yaşına kadar her şeyi verdiğimizi zannediyoruz. Muşahhas bir örnek ebeveyn olarak en büyük arzumuz çoğumuzun hafız olması yani Allah’ın kitabını baştan sona ezberlemiş olmasıdır. Ancak Allah’ın kitabı, sadece ezber kitabı değildir. Ezberden çok iman ve amel kitabıdır. Anne ve baba, çocuğa Kur’an’ı ezberletmekle sadece vazifelerinden küçük bir bölümünü yerine getirmiş olur. Geriye çocuğa ezberletilen

Kur’anı nasıl anlaması ve hayatına nasıl tatbik etmesi gerektiği gibi önemli bir sorumluluk kalmaktadır. Anne ve babalar çocukların ilk öğretmenleri hasebiyle Kur’an-ı Kerim’I okumayı öğretmeden de önce Kur’an imanı, Kur’an şuuru, Hz. Peygamberin ümmeti olma payesini kazandırmalıdır. Bizim vazifemiz bizzat kendimiz; Kur’an adamı olmaktır. Daha sonar çocuklarımızı Kur’an donanımlı, Kur’an ahlaklı insanlar olarak yetiştirmektir. Eğer Kur’an ahlakını almıyorsak hafızlık bunu sağlamıyorsa tam aksine hafız olduğu halde yani Kur’an bildiği hâlde Hz. Peygamberin hadislerini, fıkhı bildiği hâlde mü’min karakterinden ve ahlakından uzak yaşıyorsa evlatlarımız yaptığımız yatırımı doğru yapmadığımız sonucu ortaya çıkmaktadır. Ezberlediği Kur’an’ın yansımaları davranışlarına sirayet ettiği zaman eğitim veriyoruz demektir Bu Kur’an eğitiminde de böyle, namazda da böyle. Nice anneler babalar çocuğu rükû yapmayı, secde yapmayı, Fatiha’yı Fil Suresi’ni namazda okuttukları için kendilerini teselli etmişler ve dini terbiyeyi verdik diye avunmuşlardır. Anne ve

babanın bu öğrettikleri buluğ çağına gelince çocukta pratiğe geçmemişse anne baba emanate sahip çıkma sınavında kaybederek çıkmış demektir.

İbadet eğitimi kesinlikle yarınları için olmalıdır. Hiçbir anne ve baba evladı üzerinde belli bir süreliğine proje yapmamalıdır. Plan ve projelerimiz fani dünyadan irtihal edinceye kadar olmalıdır. Kuru bilgileri çocuklarımıza yükleme yerine ibadetlerin ruhunu aşılamamız gerekmektedir. Kaldı ki gaye sadece bilgi olsaydı bugünkü teknoloji ve imkanlar her türlü bilgiyi en güzel ve en donanımlı şekliyle çocuklarımızın ve bizim istifademize sunmaktadır. Böyle bir zamanda çocuklarımızın öğretilme ihtiyacı yoktur; eğitilme ve lezzet aldırılma ihtiyacı vardır.

Çok Kur’an okutmak, çok ilmihal okutmak, her türlü dini bilgiyi öğretmek, imkanlar nisbetinde umreye götürmek; bunlar geçici tedbirlerdir. Asıl olan ona ibadetleri gönül rahatlılığıyla yapacağı, Kur’anını okuyacağı ve seveceği ortamı oluşturmaktır. O ortamı oluşturmak da çevreyle mümkündür.

Anne ve baba Allah’ın ibadet etmek için yarattığı bir küçük çocuğu, ibadet dışında hangi noktaya getirirse getirsin Allah’ın yarattığı ulvi gayeyenin dışında tutuyor demektir. Sözde bütün mü’minlerin gayesi olan Allah’lı Peygamberli alnı secdeli dili Kur’anlı bir nesil yetiştirme payesini ancak öze indirebildiğimizde gerçek manada özlenen nesiller yetişebilir. Aksi durumda sadece sözde kalmaya ve bu nesillerin hasretini çekmeye devam ederiz. Hep dünyevi hedefler, gayeler peşinde koşan ve evlatları üzerindeki bütün planlarını kendisin ulaştığı veya uşalaşamadığı

fani dünyanın görünen menfaatleri üzerine yapan ama söze gelince cennet için, Allah’a kulluk için, ibadet için diyen bir anne baba kendisine Allah tarafından emanet verilen evladına hakiki manade annelik babalık yapamamış demektir. Çocuk eğitimi daha cenin halindeyken anne karnında başlamaktadır. Üç yaşına kadar annenin yediği, içtiği, konuştuğu, söylediği, oturduğu, kalktığı, misafirliğe gittiği, misafir getirdiği her şey; bu çocuğun eğitimidir. Konuşulan dinlenilen her şeyi duymakta ve tepki vermektedir. Emzirme döneminde anneni vermis

olduğu süt onda ete kemiğe bürünmekte ve annedeki ahlak, varsa hastalıklar çocuğa geçmektedir. Çocukların camiye Kuran eğitimi için gönderilmesi, babayla birlikte camiye namaza gitmesi sonuçlarının o an beklendiği bir yatırım değildir. Aynı anne sütü gibi o atılan tohumların semeresini daha sonraki yıllarda alınmasıdır. Bu sebeple bir anne baba çocuğuna kevser süresini ihlas suresini ezberletirken, namazı, rukuyu, secdeyi öğretirken, yirmi sene, elli sene, yüz sene sonrasının yatırımını yapan bir proje üzerinde olduğunu bilmelidir.

Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim’de Zâriyât suresi 56. Ayetinde “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” buyurmaktadır. Dolayısıyla cinlerin de insanların da yaratılma gayesi ibadettir, kulluktur. Bir anne ve babanın, çocuğa kazandırabileceği en yüce makama; o çocuğun ibadet eden ve Allah’a kulluk etmekten zevk alan bir birey olmasıdır. çünkü kul ancak ibadet eden biri olduğu zaman yaratılış gayesine uygun yürür.

İsmail Yılmaz - İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi

Page 12: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

2322 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

Sayın Ökkeş ağabey, Hoşgör Bülteninin 7. Sayısı için Ahmet Ziylan amca sizinle Röportaj yapmamızı tavsiye ettiler. Bu sayımızın konusunu “Hayata Kur’ân ile Başla” olarak belirledik. Yaptığımız röportajlarda Hoşgörün kuruluşundan bugüne kadar yapılan hizmetlere vesile olan vakıf insanlarını ve Gaziantep’in din eğitimini yansıtmaya çalışıyoruz.

Hoşgör : Ne zaman Kur’ân okumayı öğrendiniz?

Ökkeş Eruslu : O dönem din eğimi almak için müessese yoktu. Beş yaşındaydım. Evimiz Tabakhaneye yakın Mehmetoğlu sokakta idi. Rahmetlik Annem beni iki kapı aşağıdaki Zekiye hocaya götürdü. Sene 1949… İki hafta sonra bir bekçi geldi. Hoca hanım ile görüştü. Elifba

cüzlerini topladı, sakladı ve bir daha da gelmeyin dedi. Zaman içinde rahmetli babamdan da ders aldım. Hoşgör : Hoşgör denilince aklınıza ne geliyor?

Ökkeş Eruslu : Gaziantep’ te kurulan ilk Kur’ân kursudur. Önce Hoşgör Camii yapılmıştı. Camiinin bir odasında da Kur’ân eğitimi yapılıyordu. O zamanlar rahmetli Haşim Bakbak vardı. O semtte fırıncıydı. Öğrenciye kendi elleriyle ekmek yapıp yedirirdi derler. Camii ve Kur’ân Kursu yapımında özveri ile çalıştığı söylenir.

Hoşgör : Hoşgör Camiası ile ne zaman tanıştınız?

Ökkeş Eruslu : 80’li yıllarda kursta Hüsamettin Baykal hocaefendi vardı. Mahmut Konukoğlu dernek başkanıydı.

Celal Yeşilnacar, Şerif Bayram dernek üyeleriydi. Yaz Kuran Kursuna yüzünden okumak için çocukları Hoşgöre götürmüştüm. Daha sonra kursu ısıtmak için kalorifer peteği lazım olduğunu duydum. Dernek üyesi İpekçi Ali Durur bu hayırı işlememize vesile olmuştu. Ali Durur ile sima olarak tanışırdık. Yeşil Cami’de namaz kılarken rahmetli kurstaki çocukların üşüdüğünü söyledi. başüstüne dedik. Bu vesileyle Hoşgör ile tanışmış olduk.

Hoşgör : Adil hoca ile temasınız nasıl başladı?

Ökkeş Eruslu : Hocamız haftada 3 gece esnaflara Kuran dersi verirdi. İmam Gazali’den ders yapar, sohbet yapardı. Bu memlekette belli bir dönemden sonra İslâmî hareketi başlatan Âdil Özberk hocaefendi’dir.

RÖPORTAJ RÖPORTAJHOŞGÖR FATİH İLİM ARAŞTIRMA VAKFI BAŞKANI ÖKKEŞ ERUSLU İLE ...

Kendisinden sonra bir nesil yetişmiştir. O baskı dolu dönemde cesaretle ve vakar ile bu işe girmişti. Sohbetlerinde dinleyicileri kamçılardı. Müslüman isen Müslüman gibi yaşa derdi. Tatlı sert olduğundan kimse alınmazdı.

Bir keresinde beraber denize gitmiştik. Deniz de nimettir, Allah’ındır. Usûlüne göre girerseniz neden olmasın demişti. Yemekler yenmişti. Öğrencilerle piknik yapardı. İslami yaşamı bu memlekete tekrar hatırlatan bir zattı.

O dönem camiler müze olmuş, şahıslara satılmıştı. Biz okula giderken Mehmet Paşa Camiini müze diye gezerdik. Hocamız Mehmet Paşa Camii’nin yeniden kazanılmasına öncülük etmişti.

Hoşgör : Gaziantep deyince din adına hizmet etmiş kim aklınıza geliyor ?

Ökkeş Eruslu : Hâfız Tevfik Karslıgil hocaefendiyi hatırlıyorum. Evi Şırahan’ın yanındaki eski belediyenin yanındaki itfaiyenin karşısındaydı. Hacı Nasır Camiinde imam-hatip olarak yıllarca görev yaptı. Bizim dükkanımız orada olduğundan arkasında çok namaz kıldım. Hafız efendi, evinden erkenden çıkardı.

Camiye giderken dükkan önünde oturan esnaflar geçinceye kadar ayağa kalkar, saygı gösterirlerdi. Bir ara rahatsızlaşınca İmam-Hatip okulu müteşebbislerinden Hayri Sertbaş imam-hatiplik etti.

O gün hava da çok bulutlu, yağmur havası vardı. İkindi vakti Hacı Nasır Camii karanlık olur. Cemaatten biri elektriği yaktı. Hoca bu gavur icadı deyip kapattı. Namazdan sonra cemaat hocaya “Madem bu gavur icadı sen evde elektrik yakmıyor musun” dediler. Hoca ile cemaat arasında tatlı bir münakaşa olmuştu. Bir hassasiyet vardı. Ben 17-18 yaşlarındaydım. Ezan okununca hemen camiye giderdik.

Ancak Hz.Ali’nin bir sözü var. “İlim yitirilmiş malımızdır”. Din adamlarımız bilimi, bilim adamlarımız da İslam ilmini iyi bilmelidir. Karşı çıkarak bir yere varamayız. Hem iman olacak hem de teknoloji olacak.

Hoşgör : Ne zaman Bakıf Başkanı oldunuz?

Ökkeş Eruslu : Hoşgör Derneği 1996 yılında vakıf kimliğini kazandı. Benden önce Şerif Bayram, Mahmut Konukoğlu ağabeyler

başkanlık yapmıştı. 2002 yılında vakıf başkanı oldum Halen devam ediyoruz.

Hoşgör : Okul öncesi eğitim ile tavsiyeleriniz nelerdir?

Ökkeş Eruslu : Suudi Arabistan da 4-6 yaşında hafızlığa çalışıyor. Çünkü o yaştaki çocuğun hafızası boş. Kahraman Eruslu’nun yaptırdığı okulda da bu eğitim veriliyor. Artık her yaşta Kur’an öğrenebilme imkanı vardır. Hayata Kur’ân ile Başla…

Hoşgör : Okuyucularımıza, öğrencilerimize tavsiyeleriniz nelerdir?

Ökkeş Eruslu : Hayat geçicidir. Herkes de bir çoban misali ailesinden sorumludur. Çocuklarını İslami şuur ile yetiştirip, arkasında hayırlı bir evlat bırakırsa kendisi için faydalıdır. Zaten yüce peygamberimizin dediği gibi insan ölüyor. Bu dünya da herşey bitiyor. Geride üç şey bırakıyor. Bunlardan birisi de evladının islamı yaşaması lazım. Müslümanım diyen her insanın dinini hem nefsinde hem de neslinde yaşaması lazım. O yüzden bu Kur’ân Kursları çok önemli. Allah İslâmı yaşayan evlatların sayılarını artırsın. Amin.

Page 13: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

2524 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

HAYAT NOTLARI

BİR TABAK İNCİRAhmet M. ZİYLAN

Ben camdan ilçenin cumartesi günlerine mahsus bu hareketli vaziyetini seyrederken, lüks bir otomobil gelip, bakkalın önüne park etti. Bakkal bir hışımla çıktı;

«–Yok, arkadaş dükkânın önüne park etme!» dedi.

Zaten ‘pazarın kurulduğu gün’ olduğu için, bakkala giden gelen yok. Bir de dükkânın önü kapanacak diye adamcağız iyice asabîleşti. Arabanın sahibi de haklı;

«–Yahu burada park yasağı mı var? Niye park etmiyormuşum?!.» diye çıkıştı. Baktım gereksiz bir münakaşa çıkacak. Hemen indim, arabanın sahibine;

«–Arkadaş, bugün ilçenin pazarı var. Gelen-giden çok. Bakkal; ‘Belki satış yaparım’ diye dükkânın önü kapansın istemiyor. Burada arabana zarar gelmesin. Müftülüğün bahçesinde müsait park edecek yer var. Ben kapısını açayım, oraya koy.» dedim.

«–Olur...» dedi.

Arabayı park ettikten sonra;

«– Yukarıda çay demledim, tek başıma içiyorum, istersen buyur birlikte

içelim» dedim.

«–Olur, içelim.» dedi. Teşekkür etti.

Yukarı çıktık. Bir yandan çaylarımızı içiyor, bir yandan tanışıyor, konuşuyorduk.

O sırada müftülüğün kapısı açıldı. İçeriye elleri titreyen yaşlı bir hanım girdi. Elinde tek sıra dizilmiş bir tabak incir.

«–Oğlum, müftülüğün kapısını açık gördüm de içeri girdim. Kusura bakmayın. Ben bu incirleri bizim bahçeden topladım. Pazara satmaya götürüyorum. Parasını da sana getireceğim bir kız Kur’ân kursu yaptırırsınız diye...»

Bir tabak incir... 1 kilo ya gelir, ya gelmez. Kilosu 5 lira olsa... Al sana 5 lira... Kur’ân kursu yaptırmak için onu getirip hayır olarak müftülüğe verecek...

Duygulandırıcı bir samimiyet, niyet ve arzu...

Ben dondum kaldım. Misafirim de duygulandı. Hanıma dedi ki:

«–Kaça satıyorsun?»

Kadıncağız, mütevekkil;

«–Ne verirseniz?» dedi.

Adam da coştu:

«–Peki, bir Kur’ân kursu yaptırmaya verir misiniz?»

Yâ Rabbî!..

Bir tabak incir ile bir Kur’ân kursu...

Adam bu güzel niyeti gerçekleştirmek için harekete geçti. O kadıncağızın arzusu gerçek oldu...”

Siz ne derseniz deyin, bunun adı samimiyetten başka bir şey değil. Samimiyetle, ihlâsla istersen; Mevlâ’m karşılığını hemen, fazlasıyla verir.

Verir ammâ rahmetin yağması için birtakım şartlar da meydana gelecek.

Müftünün cumartesi dairesine gelmesi, çıkıp adamla ilgilenmesi, bir münakaşaya mâni olması, adamı yukarıya davet edip çay ikram etmesi... Bunun üzerine o bir tabak incir ile Rabbim vesile kılmış.

O kadıncağız, istemiş, gönülden arzu etmiş. «Benim ne imkânım var ki?» diye düşünmemiş. «Bir tabak incirden ne olur...» dememiş. Onu toplamış. «Bana gülerler...» dememiş, yola koyulmuş. Bunlar hep bereketin sırları...

Bir dergâh, medrese, kervansaray, çeşme...

Hulâsa yaratılmışlara faydalı olan bir şey. Tarihî şehirlerin her köşesi böyle eserlerle dolu.

Niçin bu gayret?

Çünkü insan fânî, fakat bırakılacak eser bâkî...

Çünkü dünya fânî, hayır-hasenat ise âhirete de faydalı...

Çünkü insan ölür, amel defteri kapanır. Ancak böyle bir hayır bırakabildiysen, o işledikçe amel defterine de hayırlar yazılır da yazılır...

Peygamber Efendimiz’in müjdesi bu.

“İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnâdır:

• Sadaka-i câriye,

• İstifade edilen ilim,

• Kendisine duâ eden hayırlı evlât.” (Müslim, Vasiyyet, 14)

Bu arzu sadece zenginlerin, varlık sahiplerinin gönlünden mi geçer? Hayır, ganî gönüllü her mü’minin kalbinde böyle bir hayrat bırakma aşkı ve iştiyâkı yanar durur.

Niyet samimî ise, Rabbim nasip eder mi eder. İşte yakınlarda bir müftümüzden dinlediğim bir kıssa bu hakikati anlatıyor.

Onun anlatışıyla aktaralım:

“Anadolu’da bir ilçede müftüydüm. Günlerden cumartesi. «Kaza»nın pazarı da o gün kurulur. Daireler kapalı... «Evde oturacağıma, müftülüğe gideyim.» dedim. Daireye vardım, bir çay demledim, camdan dışarı bakıyorum. Bahsettiğim pazar, müftülüğün biraz ilerisinde kurulur. Kimi almaya, kimi satmaya, herkes pazara geliyor. Pazar kalabalık. Müftülüğün karşısında bir bakkal var.

Kâmil odur ki, bıraka dünyada bir eser, Eseri olmayanın yerinde yeller eser... Farklı farklı söylenen mühim bir hakikat: İnsan bu dünyada bir eser bırakma gayretinde olmalı.

Mâzîye bakınca ecdâdın en büyük gayesinin bu olduğunu görüyoruz. Arkalarında bir eser bırakmak!

Bir vakıf, bir camii, okul, kitap, hastahâne, külliye...

Page 14: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

2726 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

HAYAT NOTLARI

Karacaoğlan ne diyor:

Sen iyilik eyle hiç zâyî olmaz,

Kötülerle konup göçücü olma!

Nice büyük projelerin, büyük hayır-hasenatın arkasında böyle fakirlerin duâları var.

Âyet-i kerîme darlıkta infâk edenleri methediyor:

“O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için infâk ederler; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da, (bu şekilde davranan) ihsan sahiplerini sever.” (Âl-i İmrân, 134)

Bu âyet i kerîmeyi hiç aklımızdan çıkarmamamız lâzım.

Sahâbe-i kiramdan Ebû Zer -radıyallâhu anh-, çok fakir biriydi. Lâkin infaktan hiç geri durmazdı çünkü Peygamberimiz ona;

“−Yâ Ebâ Zer! Çorbana biraz daha su kat ve komşunu da gözet.” (Müslim, Birr, 142) buyurmuştu.

Peygamber Efendimiz’e infâk âyetleri nâzil olunca, kimisi gidiyor, bir avuç hurma getiriyor;

“Yâ Rasûlâllah! Kabul buyur, benim de elimde bu var!”

diyor. Efendimiz kabul ediyor. Çünkü getiren öyle samimî ki... Kenarda ise münafıklar gülüyorlar, kaş göz ediyorlar;

“Şunun getirdiğinden ne olur ki!” diyorlar.

Bereket nerede, sen nereden bileceksin?

İşte bir tabak incirdeki bereket.

Bir başka husus: Bir Anadolu kazasındaki bir kadıncağızın derdi:

Bir kız Kur’ân kursu yaptırmak, Kur’ân’a hizmet etmek...

Peygamberimiz’in derdi de bu değil mi?

Mekke’de Dâru’l-Erkâm...

Medine’de Mescid-i Nebevî’nin suffa mektebi...

Her işin başı Kur’ân... Kur’ân’a hizmet...

Bazen nasıl olsa yapılıyor, nasıl olsa birileri bu işlerle meşgul denilerek ihmale uğruyor. Hâlbuki herkes mes’ûliyetini bilmeli, kendine düşeni yapmalı.

Kimisi bir külliye, kimisi bir tuğla ile... Zaman geçirmeden, âhiret gününü unutmadan bir şeyler yapmalı. Bunu anlatan

bir hâtıramızı da nakledelim:

Âdil ÖZBERK Hocamızdan daha evvel de birkaç kez bahsettik. Ezher’i iftiharla, birincilikle bitirmiş bir âlim idi. İmam-hatip lisesinde hoca idi. Vaazları çok meşhur idi. Hangi camide vaaz ediyorsa, o caminin yolları tıkanırdı. Sesi, sadâsı, Kur’ân tilâveti de çok güzeldi. Celâlli idi. Hakikatin gür ve cesur sesi idi.

Allah ganî ganî rahmet eylesin.

1977-78 yılları idi. Gaziantep’te dostları-müşterileri ziyarete gitmiştik. Bir arkadaşımızın dükkânında oturuyorduk. Âdil Hoca dükkâna, yanımıza geldi. Hürmet ettik, yer gösterdik, oturdu. Morali bozuk gözüküyordu. Hâl hatır sorduk;

“–Ben bugün çok gamlıyım, çok da öfkeliyim.” dedi.

“–Hayırdır inşâallah hocam öfken niye?” “–Nasıl öfkeli olmayayım ki!” deyip anlatmaya başladı:

“İmam-hatipte kayıt zamanı. Çocukları okullara kaydediyorlar. Ben de okuldaydım. Bir adam çocuğunu elinden tutmuş bana geldi:

«–Hocam sen camide vaaz ederken çocuklarınızı imam-hatip okuluna verin demiyor musun?»

«–Diyorum.»

«–Ben de çocuğumu getirdim fakat bana; ‘Yerimiz yok!’ diyorlar. Mademki çağırdın, ben de geldim. Benim çocuğumu aldır bu okula, ama nasıl aldırıyorsan aldır!»

Gittim müdürün yanına:

«–Bu çocukları nasıl almazsınız?!.»

«–Hocam nasıl alalım 30 kişilik sınıfa 60 kişi doldurduk, hâlâ da talep var. Daha da doldurursak ne onlara faydalı olabiliriz ne kendimize faydalı olabiliriz.» dedi.

O da haklı... Benim canım çok sıkıldı. Bu memlekette niçin kâfi miktarda Kur’ân kursu ve imam-hatip yok? Para sahipleri, iş adamları, zenginler niye okul yapmazlar? Bu kadar söylüyorum, niye duymazlar?

Madem böyle;

Ben de burada ilân ediyorum, yeni imam-hatip okulu yapılana kadar ben hiçbir yerde vaaz etmeyeceğim!”

Elhamdülillâh; orada hocanın o haklı sitemini giderecek, hayırlı başlangıçlara imza atıldı. Yeni bir imam-hatip okulu inşaatına başlandı. Müteâkip yıllarda biz de takip ettik.

Fakat yeterli mi?

Hayır.

Her köşede bir hizmet başlatmalı.

Çünkü ihtiyaç çok.

Âdil Hocanın; «Okullar yapılmazsa vaaz etmem!» demesi biraz naz, biraz da sitem. Tesir etmeyecekse, harekete geçirmeyecekse, konuşmanın, dinlemenin çok da bir faydası yok. Hakikî irşad ehline yakışan bir davranış. Eğer davranışları düzeltmiyorsa, tesiri olmuyorsa «niye nefes tüketeyim?» dercesine.

Hâlbuki Adil Hoca her zaman;

“–Biz anlatmaya mecburuz, vazifemiz bu...” derdi.

Vaaza, irşada elbette ihtiyaç var. Fakat kurslara da ihtiyaç var. Ev hanımlarına gündüzlü kız Kur’ân kursları lâzım... Okul çocuklarına; ödevlerini yapıp, Kur’ân

öğrenecekleri, namazlarını edâ edecekleri merkezler ihtiyaç. Kütüphaneler ihtiyaç. Kitapları, okuyacak fakat imkânı olmayan gençlere ulaştırmak ihtiyaç... Sağlık ocakları ihtiyaç... Sohbet mekânları ihtiyaç.

Her yaşa, her gönle hitap edecek hizmetler bulmalı, sürdürmeli. Açlara aş, çıplaklara giysi, huzursuzlara huzur, yalnızlara dost olacak hizmetler geliştirmeli.

Hizmet hizmet hizmet...

Ecdat bu hayır-hasenat gayretinde o kadar ilerlemiş ki, ufkunu öyle genişletmiş ki; çeşmelerden şerbet akıtmış, fakir kızların çeyizini hazırlamış, yaralı göçmen kuşlara hizmet götürmüş. Sokak hayvanlarına hizmet edecek müesseseler açmış. Neler neler... Bugünün imkânları onların eline geçse daha neler yaparlardı. Biz de onların hayırlı evlâdı olduğumuzu göstermeliyiz. Rabbim muvaffak eylesin.

Rabbim, az veya çok, infaklarımıza bereket versin. Niyetlerimizi samimî eylesin. Hayırlarımızı kabul eylesin. Amel defterlerimize kıyâmete kadar hayırlar yazdıracak sadaka-i câriyeler nasîb eylesin. Âmîn...

Page 15: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

Yaptığımız tüm işlerde başarı ancak ALLAH’ tandır. Biz şuurlu, ihlâslı ve azimle çalışınca Allah bizi mutlaka başarıya ulaştıracaktır.

2928 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

MAKALE

Yapılan her işte olduğu gibi kuran eğitiminde de şuur, yani bilinçli olmak şarttır. Yaptığımız işte amacımıza ulaşmak istiyorsak şuurlu (Bilinçli) olmak durumundayız. Düşünmeden öğrenmek, yitirilmiş emektir. Diyor bir düşünür. Çok doğru ve yerinde bir tespit. Şuursuzca, düşünmeden öğrenmek heba olmuş emektir. Bizim için çok önemli olan kuran eğitiminde de şuur, ihlas, samimiyet şarttır. Aslında doğru orantıdadır. ihlas ve şuur. İhlas olunca şuur da olacaktır. Şuur her şeyden önce öğrendiğimiz ve öğrettiğimiz kuranla amel etmektir. Kuranı öğrenen ve öğretenin asıl amacı anlamak, yaşamak ve anlatmak olmalıdır. Bu gün kuran eğitimindeki şikayetlerin altında hep bu eksiklikler yatmaktadır.

İyi bir Kur’an eğitimi için şuurlu öğretici, şuurlu öğrenci ve şuurlu veliden oluşan üçlü mekanizmayı kurmak gerekir. Bu üçlü mekanizmanın birinde oluşan veya olan bir arıza diğer iki mekanizmayı da olumsuz etkileyecek ve istenilen başarı elde edilemeyecektir.

Şuurlu öğretici okuduğu kuranı anlayan (en azından anlamaya çalışan) anladığını hayatına tatbik edendir. Şuur haliyle ihlası artıracak, ihlasla yapılan ders başarıya ulaşacak, söylenen söz hedefine varacaktır. Hz Ali ne güzel söylemiş kalpten çıkan kalbe ulaşır. Dilden çıkan kulak duvarını aşamaz. Kuranı anlayan, yaşayan ve anlatan öğrenci veya öğreticinin söz kalbinden çıkacak ve başarıya ulaşacaktır.

Kuran eğitiminde sadece yüzüne okumakla yetinilmemeli, öğretici öğrencilerine günlük hadisler okuyup açıklamalı, haftanın en az bir günü kısa bir surenin tefsirini yapmalıdır. Bununla beraber her öğrencisine bir sahabe ismi verebilir, her öğrenci kendisine ismi verilen sahabeyi araştırıp

derste anlatabilir. Her biri şuur ve ihlas abidesi olan sahabe efendilerimizde yakından tanınmış olunacaktır. Öğrenci yüzüne okuduğu sayfalarının mealine bakmalı ki kuran okumadaki asıl amaç hasıl olmalıdır. Öğrenci kuran dersine çalışırken rabbiyle konuştuğunun farkında olmalı ve bu hassasiyetle çalışıp okumalıdır. Yaptığımız tüm işlerde başarı ancak ALLAH’ tandır. Biz şuurlu, ihlâslı ve azimle çalışınca Allah bizi mutlaka başarıya ulaştıracaktır. Bir hadisi şeriflerinde peygamberimiz (SAV) şöyle buyurmaktadır. Allah sizin yüzlerinize ve bedenlerinize değil ancak kalplerinize bakar. Kısacası Allah kullarının niyetine, ihlâsına ve şuuruna değer vermektedir. Bunlara sahip bir Müslüman kuran eğitiminde Allahın izniyle başarı elde edecektir. Allah bizleri, kuranı anlayan onun emir ve yasaklarını samimi olarak yerine getiren ve ilahi kelimetullah uğrunda çalışanlardan eylesin. Rabbim tüm ehli sünneti kendisinin razı olduğu kullarından eylesin.

(Amin)

Eğitim fertlerin dolayısıyla da toplumların gelişmesi ve ilerlemesi açısından büyük önem arz eder.

Bundan dolayı eğitime büyük önem verilmiş şahıslar kendi çocuklarının devletlerde vatandaşlarının eğitimi için maddi manevi büyük fedakârlıklarda bulunmuşlardır.

İnsanın kendisine lazım olan doğru eğitimi mutlaka alması lazımdır. Şöyle bir örnek vermek yanlış olmaz herhalde şu kısa ömrümüzde rahat bir hayat için neler yaparız. Daha küçücük yaşındayken çocuklar kreşe başlar. Sonra anaokulu,

ilkokul, ortaokul derken lise ve üniversite. Amacımız iyi bir eğitim ve rahat bir yaşam bu kısa ömrü hayatımızda.

Tüm bunlar tabi ki lazım ve olmazsa olmazlardandır Her insan için. Ama inananlar için durum biraz farklı hem dünya hem ahret için tüm bunlarla beraber olması gereken bir eğitim daha var. Kuran eğitimi.

Kişiyi dünyada huzura ve mutluluğa ulaştıracak aynı zamanda hayatına tatbik ettiği zaman (Allahın izniyle) ebedi mutluluğa erdirecek olan eğitim. Her şeyden önce şuurla yapılacak bir Kur’an eğitimi alemlerin

efendisinin övgüsüne mazhar olmaktır. Hem öğreten hem öğrenen için. Ne büyük bir bahtiyarlık efendimizin(S.a.s) övgüsüne mazhar olmak.

Osmanlı padişahlarından II.Mehmet, Efendimizin (S.A.V) övgüsüne mazhar olmak için neler yapmıştı. Gecelerce uyumayıp planlar hesaplar yaptı. Haftalarca İstanbul’u kuşatma altında tuttu. O zamana kadar hiç kimsenin hayal bile edemediğini yapıp gemileri dağdan denize indirdi. Ve sonunda İstanbul’ un Fatihi oldu. Tabi en önemlisi efendimizin övgüsüne mazhar oldu.

Yusuf Karoğlu Kuran Kursu Öğreticisi

ŞUURLU EĞİTİM

Yaptığımız tüm işlerde başarı ancak ALLAH’

tandır. Biz şuurlu, ihlâslı ve azimle

çalışınca Allah bizi mutlaka başarıya

ulaştıracaktır.

Page 16: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

3130 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

UNUTULMAYANLAR

Gaziantep’te Boyacı Camii’nde 20 yıl hatimle teravih kıldıran, son günlerini Hoşgör Kuran Kursları’nda hafızlık öğrencilerinin derslerini dinleyerek geçiren Hafız Ahmet Söylemez hocamızı 1 Ocak 2016 günü kaybettik. Cenazesi Erzurum'da defnedildi.

Hâfız Ahmet Söylemez unutulmaması gereken, ömrünü Kur’âna adayan örnek

şahsiyetlerden biridir.

Bu haberi kurumsal sayfalarımızdan ve sosyal medyadan paylaştığımızda her kesimden seveni olduğunu, kendisinin Kur’an ehli olduğuna şahitlik ettiklerini gördük.

Ahmet Söylemez hocamızı daha yakından tanıyabilmek için Zeki Hoca’ya sorduk.

Hoşgör: Hocamızdan bahseder misiniz?

Zeki Hoca: 1940 yılında Erzurum’un ILICA’ya bağlı ALACA köyünde dünyaya gelmiştir.

Bana anlattığı kadarıyla 12 veya 13 yaşlarında hâfızlığa başlamıştır. Kendi köyünde hafızlığını bitirdikten sonra Erzurum Gürcükapı Kuran Kursunda Hafız hoca Efendiden talim dersi okumuş. Talimi bitirdikten sonra Kurşunlu medreselerinde Arapça okumaya başlar. Ve bana anlattığı kadarıyla 1960 yılında Gaziantep’e gelir. Borcalı köyünde İmamlık yapar. Ahmet hocam 1976 yılında ben göreve başladığımda Ağa Camii’nde görevli idi. Yaklaşık üç sene sonra Saçaklı Camii’ne imam oldu. Bilahare Saçaklı’ dan sonra Kozlu Camii’ne naklini aldı. Ahmet hocam Kurra hafızlardandır.

Hatta bana bir hatırasını anlattı:

Bir gün kışın sabah namazına kalktım. Caminin odasında kalıyordum, hücresinde kapıyı açtım. Beyaz bir örtü ile karşılaştım. Öyle bir kar yağmıştı ki caminin kapısını dışarıya kapatmıştı. Dışarıya zorla çıktım. Hatırasını anlattıktan sonra

Kozluca Camii’nden Boyacı Camii’ne yine naklini yaptı. Hafız Ahmet anlatırken içim sızlıyor. Öyle bir kurra hafız kaybettik ki teravih namazını hatim ile tek başına ve seri kıldırırdı. Onun namaz kıldırmasına hayrandım. Ben o zaman Pürsefa Camii’nde imam hatip idim. Ben namazı 20:25 dakika da kıldırır yanına giderdim. Böyle birkaç seferinde hemen namaza tabii olurdum.O kadar seri ve düzgün güzel okurdu ki okuyuşuna hayran kalırdım.

Maşaallah bütün sûreleri Fatiha Sûresi gibi net ve pürüzsüz okurdu. 20-25 sene Allahu-alem hatim ile namaz kıldırdı. Hafız Ahmet gerçekten iyi bir insandı. Kurra hafızdı. Büyük insandı. Çok büyük kaybımızdır. Allah makamını cennet eylesin. Hoşgör : Ahmet hocanın misafirlerine karşı çok cömert olduğu söylenir. Bunun hakkında ne dersiniz?

Zeki Hoca : Ahmet hoca Boyacı Camiinde görev yaptığı yıllarda sabah namazını kıldırıp yanına giderdim. O zaman hücrede çayımızı hazırlamış, sobayı yakmış, içerisini ateş gibi sıcak olmuş bulurduk. Şimdiki Yeşil Camii’ nin

imamı Faruk hoca, diğer camilerin imamları ve normal halktan kesimler gelirdi.Bazen 15 kişi olurdu. Orada saat 9:00’a kadar kahvaltımızı yapardık. Daha sonrada dağılır giderdik. Bize ve misafirlerine çok ikramlarda bulunurdu. Çok hürmet ederdi.

Hatta sabah nereye gidiyorsun diye bizim hanım sorardı. Biz de Şeyhimizin yanına, hücreye gidiyoruz diye bir latifede bulunurduk. Çünkü hakikaten hocamızdı. büyüğümüzdü, şeyhimizdi.

Hoşgör : Ahmet hoca randevularına önem verir miydi ? Söz verdiği zaman nasıl davranırdı?

Zeki Hoca : Ahmet hocam söz verdiğinde mutlaka yerine getirirdi.

Hatta şöyle bir meselesini anlatayım size;

Ahmet Hoca’nın bir arsası vardı. 70 bin liraya birine satmış. Daha sonra birileri gelip, fiyatı 90 bin eder, başka birisi de 120 bin eder demiş. O da bu duruma çok kızmış. 270.000 TL’ de verseler ben o adama söz verdim. Ben o arsayı o adama vereceğim demiş. Mübarek çok sözüne sâdıktı . Sözüne çok önem verirdi.

HÂFIZ AHMET SÖYLEMEZ ÖMRÜNÜ KUR’ÂNA ADAYAN ŞAHSİYETLER

Page 17: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

3332 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

UNUTULMAYANLAR

Hoşgör : Ahmet hocamızın Camii cemaati ile münasebetleri ilişkileri nasıldı?

Zeki Hoca: Sadece camii cemaati ile değil insanların hepsi ile barışık idi. Soyadı Söylemez idi. Her kim ne derse desin hakikaten dinlemesini bilirdi ve ne zaman söz hakkı verirseler o zaman konuşurdu. Öyle rastgele konuşmazdı. Hatta bazen ben söylerdim senin soyismin Söylemez, soy ismin ile müsemmasın. Bana gülerdi çok alçak gönüllüydü.

Hatta kendisiyle bir iş ortaklığı yapmıştım. Birgün bir mesele oldu. Ben böyle sesimi yükselttim. O zaman yav deli misin sen, dünya için kalp kırmaya değer mi dedi. Bu cümlesinden sonra

ben çok mahcup olmuştum.

Gerçekten çok mübarek bir insandı saf ve temizdi. Hani derler ya su gibi berrak ve temizdi.

Kuran dersine önem verirdi. Söz verdiği zaman sözünü yerine

getirirdi. Bazen de sözünde durmayanlara çok kızardı. Böyle içten içe kızardı. Ya böyle şey olur mu aslında bunu yapmaması lazımdı. Böyle yapması gerçekten çok acı bir durum derdi .

Aslında Ahmet hocanın bu meselede bir hatırası daha var. Şöyle ki;

Birgün sabah namazında Boyacı camiinde mukabele okuyorum. Öyle uyuyakalmışım, uyumuşum. Gözümü bir açtım sanki bir köpek ağzını açmış sanki beni yiyecek gibi duruyordu.

Ben de hemen geri uyanırdım, halbuki o köpek zannettiğim şey mikrofonun ön kısmıymış.

Yine birgün böyle onun

camisinde bir vaka daha yaşanmıştı. Sabah namazının birinci rekatını kılarken Kur’an’dan çok hoşuma giden bir yeri okuyordu. Bu arada camide bir tanesi vardı. Allah Allah diyen biri var sandım. Ben de ikinci rekatta biraz daha sureyi kısa tuttum. Hulasa namazı bitirdim selam verdik Bir de baktık ki sağ tarafımızda bir köpek var. Köpekle aynı safta duruyoruz. Hatta cemaatten biri Zeki hocam sen oku. Öyle güzel okudun ki köpek havladı, geldi ve bizimle beraber safa durdu.

Bazen bize latife olarak ben köpeklere bile imamlık etmişim derdi.

Hoşgör : Ahmet Hoca’nın öğrencilerle ilişkisi nasıldı?

Zeki Hoca: Öğrenciler gelip yanında okurdu, onlara çok merhametli, çok latif ve şefkatli davranırdı. Hatta ben derdim ki; Ahmet hocam bari biraz sert ol, yumuşak olma yoksa bunlar seni suistimal ederler. Bu söylediklerime tebessüm ederek onlar ilerde çok iyi anlarlar. Hem de çok iyi anlarlar gibisinden bizlere mukabele de bulunurlardı.

Hoşgör: Ahmet hocamızın komşularla münasebeti nasıldı ?

Zeki hoca: Ben bir kaç sefer karşılaştığım esnafa Ahmet hocamı nasıl bilirsiniz diye sormuştum. Onlar da keşke bütün komşularımız böyle olsa idi dediler. Çok sözüne sadık ağırbaşlı, efendi, terbiyeli bir hoca dediler.

Hoşgör: Siz Ahmet hocamın çok yakın arkadaşlarından bir tanesiniz, peki yakın arkadaşlarına karşı Ahmet hocam nasıldı ?

Zeki Hoca: Bir gün birbirimizi görmesek ne yaptın neredesin, vaziyetin durumun nasıldı diye hemen telefon ile arardı. Herkesee karşı böyle hoşgörülüydü, sevecendi.

Herkese aynı mesafedeydi herkesle güzel konuşurdu.Dinlerdi, dinlemesini bilirdi. Temiz giyinirdi.

Üstü başı her zaman sade ve düzgündü.

Hatta bazen bazı insanları görüyorum çok kendilerini böyle yüksek makamlarda görüyorlar derdi. Yücelik büyüklük yalnızca Allah’a mahsustur insanlar sadece iyilik yaparsa karşılığını görür. Evet iyilik yapmayı severdi. Temiz insanları severdi. İyi Kur’an okuyan hafızları çok severdi. Hâfızlık aşığıydı. Kuran-ı Kerim aşığıydı.

Hatta bazı zaman sünnetlerde bir Cüz kuran okuduğunu söylerdi.

Bazen yolda giderken bir şeyler mırıldanırdı , biz derdik şeyhim bir emrin mi var bize ne dediniz anlamadık diye. ‘’Yok Kuran okuyorum‘’ derdi .

Hoşgör: Ahmet hocamızın malı mülkü var mıydı ?

Zeki Hoca : Yok öyle pek bir şey yoktu. Küçük bir arsası vardı. arsayı sattı kendine küçük bir ev aldı. İşte böyle küçük bir evi vardı. Maddiyata pek önem vermezdi. Kendisine hanımı tarafından Perilikaya tarafında bir tarla vermek ismetişler. Ne yapacağım deyip tarlayı almamış. Hakikaten bizim için çok acayip bi olay, biz olsak hiç tereddüt etmeden alırdık .

Ağa camisinin orada Ahmet hoca o eskimez Osmanlıca yazılara çok ehemmiyet verirdi. Onları çok güzel ciltler, muhafaza ederdi. Aynı zamanda ben de ondan ciltlemeyi öğrendim. Gerçekten Kuranı çok güzel ciltlerdi.

Allah ondan razı olsun bizim üzerimizde çok emeği var. Allah makamını cennet eylesin.

Page 18: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

3534 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

HAYAT NOTLARI

HAFIZLIK MERASİMİ BU SENE ÇOK FARKLIYDI.

2015

Program öncesinde Hoşgör Mehter Takımı kısa bir gösteri yaptı. Hâfız Abdullah Ayhan hocamızın şefliğinde Hoşgör Tasavvuf Musikisi Korosu mini bir konser verdi.

Şahinbey İlçe müftüsü Musa İmamoğlu, Fatih İlim Araştırma Vakfı Başkanı Ökkeş Eruslu, Vakıf Onursal Başkanı Ahmet Ziylan, Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik ve Dernek Başkanı Nihat Durur günün anlam ve önemine binaen konuşmalar yaptılar.

10 Mayıs 2015 Pazar günü Saat:09.30 da Şehitkamil Kongre Merkezinde Hâfızlık Merasimi icra edildi. Sunuculuğunu Hâfız Mustafa Efe’nin yaptığı program Gaziantep Olay Tv ve Dost Tv den canlı yayınlandı. Merasim dolu dolu bir içerik ve çok sayıda katılımcının yanı sıra kalabalık bir izleyici ile gerçekleşti.

Konuşmalar da “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir. Ümmetimin en şereflileri Kur’an’ı ezberleyenlerdir” hadis-i şerifine vurgu yapıldı.

Page 19: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

3736 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

HAYAT NOTLARI

Sunucu Hâfız Mustafa Efe’nin etkili sunumu ve Tekbirlerle belge alan 27 Hâfız salona geldi. Bu güzel tabloda Ahmet Ziylan’ın ilerlemiş yaşına rağmen hafızları ayakta selamlaması katılımcıların dikkatinden kaçmadı.

Programda Hâfız Mustafa Efe, Hâfız Mehmet Bilir, Hâfız Mustafa Kızılcaoğlu ve Din hizmetleri uzmanı Davut Kaya Kur’an okudular. Bu sene ilk defa “Hâfızlık nedir?” konulu hazırlanan bir röportaj videosu gösterildi. Şair Hâfız Muhammed Ali Eşmeli tarafından şiir dinletisi gerçekleştirildi.

Diyanet İşleri Başkanlığımızı temsilen Program Geliştirme Daire Başkanı Hâfız Cafer Tayyar Doymaz programa katıldı. Kendisi de hâfız olan Doymaz, Gaziantep’deki Hoşgör Kur’ân Kursunu daha önce duyduğunu ancak bu kadar hizmeti yerinde görmekten mutluluk duydugunu ifade etti.

Ayrıca, hâfızlık yaptığı yıllardan örnekler vererek, hâfız olmasına vesile olan hocasından, dedesinden ve vesile olanlardan rızalık istedi. Belge alan hâfızlara güzel nasihatler de bulundu.

2015 HAFIZLIK MERASİMİ

Page 20: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

3938 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

ADİL HOCA BİRÇOK İBDADETHANENİN TEMELİNİ ATTI

Ulu Camii gibi birçok ibadethanenin yapımında önderlik etmiştir. Hoşgör Fatih Kuran Kursu’nun da temelini attıran Adil Hoca sayesinde 1996’dan bu yana sayısı 500’ü aşkın hafızın yetişmesine vesile olmuştur. Gaziantep’in manevi mimarının tek gayesi memleketindeki insanlara bir Besmele dahi öğretebilir miyim olmuştur. Adil Özberk Hoca 1999 yılının Şubat-Mart aylarında sabah namazından sonra talebelerine ders verirken rahatsızlandı, 3 gün hastanede yattı ve 6 Nisan 1999 günü Hakk’ın rahmetine kavuştu.

Gaziantep’in manevi mimarlarından Adil Hoca vefatının 17. Yılında ŞKM’ de özlem ve rahmetle anıldı. Programın hazırlanmasında Adil Hoca İlmi Arşatırmalar Derneği, Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı, Hoşgör Kuran Kursları Yaptırma ve Yaşatma Derneği, Gaziantep İmam Hatip Liseleri Derneği tertip komitesinde yer aldı. Programa İl ve İlçe müftüleri, Ahmet Ziylan, Prof.Dr. Mehmet Tarakçıoğlu, Prof.Dr. Cahit Bağcı, Prof.Dr. Arif Özsağır, Dernek ve STK temsilcileri ve gönüldaşlarımız katıldı.

ANMA PROGRAMI

Prof. İhsan Süreyya Sırma hocanın konuşmacı olarak katıldığı gecede duygusal anlar yaşandı. İhsan hoca hurafelerden uzak durulması gerektiğini birçok bid’anın yalan yanlış şeylerin hayatımızda yer tutmasının nedenini cahillikle, cahilliğin ortadan kalkmasını ise Kur’an-ı Kerim’in ilk emri oku ile ortadan kalkacağından bunun için ilim adamlarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğundan bahsetti. Peygamberimizin hatem ul enbiya olduğu için imtihan dünyasının zamanının hızla tükendiğinden bahseden Sırma, peygamberimizi yaratana mahcup etmeyecek bir yaşam ile hayatımıza yön vermemiz gerektiğinin altını çizdi.

Çifte ezan okuyan Abdullah Ayhan ve Mehmet Ali Devrim dinleyicilere mana aleminde derin bir yolculuk yaptırdı..

Ökkeş Daloğlu’nun kısa aşr-ı şerifinden sonra,

Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik ise okunan kur an ve getirilen selat ü selamın duasını yaptı.

Bekir Öztekin tarafından Prof. İhsan Süreyya Sırma’ya plaket takdimi yapıldı.

ADİL HOCA 17. YILINDA ANILDI

Programın sunuculuğunu Adil hocanın talebelerinden Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi İsmail Yılmaz yaptı. Adil Hoca İlmi Araştırmalar Derneği Başkanı Mustafa Kursav, birlik ve beraberliğe vesile olması adına her yıl düzenledikleri anma programında öğrencilere, velilere ve öğretim görevlilerine seslenerek, gelişen dünyanın ihtiyaçlarına, ilmi anlamda daha şuurlu bir nesil ve alimler yetiştirilmesi gerekliliğinin altını çizerek, anma gecesinin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür etti.

DİNLEYİCİLERİ İHYA ETTİ

İstiklal marşımızın okunmasından sonra , İlk Kur’an-ı Kerim tilavetini okuyan Adil Hocanın talebelerinden Eyüp Özberk salonda dinleyenleri ihya etti. Daha sonra Adil hocanın yaşamını anlatan belgesel davetliler tarafından hasretle izlendi. Gaziantep Mevlevihane’since okunan kasideler konuklardan tam not aldı.

Page 21: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

4140 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

KUTLU DOĞUM ETKİNLİKLERİ

Programın açılış konuşmasını yapan Şahinbey ilçe müftümüz Musa İmamoğlu “ Aziz milletimizin Kur’ân ve İslâm ile bağlılığımızın en büyük müsebbibinden bir tanesi Şanlı Osmanlı Devletimizin olduğunu’’ ifâde ettiler. İmamoğlu, “Osmanlıda Kur’an eğitimine sıbyan mekteplerinde başlanırdı. Sıbyan Mektepleri Şimdiki anaokullarının karşılığıdır. Bu mekteplerde sabî denilen 5-6 yaşındaki çocuklar eğitim gördüğü için bu adı almıştır. Sıbyan mekteplerinin câmi çevrelerinde ya da câminin içinde olmasının sebebi; çocukların mânevî bir atmosfer içinde dînî eğitim almaları

ve bunu uygulamalı olarak öğrenmeleriydi. Buralarda ders verenler medrese mezunu hocalar, umûmiyetle mektebin yanındaki ya da yakınındaki câminin imamı veya müezzini olurlardı. Bir sıbyan mektebinde ortalama 30 çocuk okurdu. Bu çocuklar her akşam evlerine gitmeden önce mektebi yaptıranın rûhuna fâtiha okurlardı. Osmanlıyı yüzyıllarca dimdik ayakta tutan işte bu ulvi ruh idi. Onlar hayata kur’an ile başladılar. Hayatlarını Kur’an ile güzelleştirdiler. Bu güzelliği dünyanın her tarafına yaymaya çalıştılar. Onlar üzerlerine düşen görevi güzel bir şekilde yerine getirerek arkalarında güzel bir miras bırakıp gittiler.” dedi.

Konuşmaların akabinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nca hazırlanan “Tevhid ve Vahdet Gelin Birlik Olalım” konulu kutlu doğum sinevizyonu izlendi.

Günün anlam ve önemine binaen konferans veren Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik, “Kur’ân kurslarımıza fedâkarlık yapmamızın elzem olduğunu, Hz.Peygamber (A.s.m) islamiyetin sosyal hayatımızı ve yaptığı inkılâbı, Sahabelerin İslâmiyet’e olan bağlılığı ile nasıl canlarını feda ettiklerini ve bunu yaparlarken hiç tereddüt etmediklerini” söyledi.

Ayrıca Selmân-ı Fârisi ve Hz. Ömer’in islâmdan önceki hallerini ve islâmla şereflendikten sonra ki yaşayışlarından bahsetmişlerdir.

Hâfız Abdullah Ayhan hocanın şefliğinde Hoşgör Tasavvuf Musikisi Korosu güzel bir konser verdi. Salâvatların birlikte söylendiği programda, özellikle Efendimizin üzerine yazılan ilahiler seslendirildi. Ayrıca Mehmet Ali Devrim hocaefendi güzel bir kaside ve ilahisiyle koroya eşlik etti.

Daha sonra protokol sahneye davet edilerek, Sevgili peygamberimizi temsil eden kırmızı gül takdim edildi.

Program kurs öğrencilerinden Bayram Ali Mutlu’nun okuduğu Kur’an tilaveti ve Şahinbey İlçe Müftülüğü Şube Müdürü olan ve ömrü hafız yetiştirerek geçen Hafız Mustafa Deniz hocamızın duası ile son buldu.

20 NİSAN’DA KUTLU DOĞUM COŞKUSU YAŞANDI

Şahinbey İlçe Müftülüğü Hoşgör Fatih Kuran Kursu hocaları ve öğrencileri tarafından 20 Nisan 2016 Çarşamba günü Saat:20.00 Şehitkamil Kongre Merkezinde Kutlu Doğum Programı icra edildi. Sunuculuğunu kursun hafızlık öğrencilerinin yaptığı program dolu dolu bir içerik ve katılımcının yanı sıra kalabalık bir izleyici ile gerçekleşti.

Programa Şehitkamil Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Hayri Özkeçeci, Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik, Şahinbey İlçe Müftüsü Musa İmamoğlu, Fatih İlim Araştırma Vakfı Başkanı Ökkeş Eruslu, Vakıf Onursal Başkanı Ahmet Ziylan, Dernek Başkanı Nihat Durur, dernek yönetim kurulu ve çok sayıda öğrenci velisi katıldı.

Program İstiklal Marşı ve kurs öğrencilerinden Seydi Vakkas Bilsin’in okuduğu Kur’an tilaveti ile başladı.

Fatih İlim Araştırma Vakfı Başkanı Ökkeş Eruslu konuşmasında ”Kur’ân hâfızlığının sahabe-i güzin döneminden bu yana,sadece Allah rızâsı esâs alınarak bugünlere kadar mükemmel bir şekilde tevârüs ettiğini, islâmiyetin bugünkü durumundan dolayı , bu islam davasından hepimizin sorumlu olduğunu” dile getirdi. Ayrıca programda emeği geçen herkese teşekkür etti.

Vakıf Onursal Başkanı Ahmet Ziylan konuşmasında, geçmiş yıllarda kendilerinin ve emsâllerinin çok zor şartlar altında Kur’ân’ı tedris ve ta’lim ettiklerini, ma’ruz kaldıkları türlü zorluklar ve sıkıntılar çektiklerini, Hoşgör Kur’ân kursu külliyemizin inşâ ve te’sisindeki mazhar oldukları olaylardan bahsetti. Ayrıca 22 Mayıs 2016 Pazar günü Saat:09.30’ da yapılacak olan Hafızlık Merasimine tüm halkımızı davet etti.

Page 22: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

4342 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

KURUMLAR

ÖZEL HOŞGÖR HAYRİYE ÖZBUDAK ANAOKULU

2015- 2016 eğitim öğretim yılında açılmış olan HOŞGÖR HAYRİYE ÖZBUDAK ANAOKULU uzman ve deneyimli öğretmen kadrosu ile ilimizde ilk kez uygulanan eğitim sistemi ve donanımlı yapısıyla öğrencilerine, velilerine ve topluma hizmet vermektedir.

Okulumuzda 10 sınıf, iki oyun salonu, konferans salonu, atölyeler, 546 metrekare

bahçesi ve hayvan barınakları, 200 kişilik yemekhane, değerler eğitimi sınıfları kum havuzu ve İngilizce sınıfı bulunmaktadır.

Misyonumuz: Çocukluğunu yaşarken eğitim, kültür ve bilgi ile donanan değerlerinin farkında ve onları yaşatan ufukları geniş kendisine ve milletine faydalı çevresine duyarlı bireyler yetiştirmektir.

Uzman eğitim kadromuz yıllardır biriktirmiş oldukları engin tecrübeleri ile çocuklarımızı en güzel şekilde yetiştirmektedir. Okulumuzda eğitim liderlerimiz daha ileriye gidebilmek için yurt dışı ve yurt içi eğitimcilerden düzenli ve sürekli eğitim almaktadır.

DERSLERİMİZ KEŞFEDİYORUM HAYVAN VE BİTKİLER KENDİM YAPABİLİRİM NEREDE YAŞIYORUM YABANCİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ EŞLİĞİNDE İNGİLİZCE PYP MATH VE MATH THEİR WAY İLE MATEMATİK DERSLERİ SATRANÇ KENDİM OKUYORUM KONUMU KENDİM ANLATIYORUM DEĞERLER EĞİTİMİ DERSLERİ

FAALİYETLERİMİZ ATÖLYE ÇALIŞMALARI BAHÇE SAATLERİ JİMNASTİK SAATLERİ TONEL MÜZİK EŞLİĞİNDE YÜZ VE MİMİK EGZERSİZLERİ HER AYA BİR DEĞERLER TİYATROSU KARDEŞ KÖY OKULLARI İLE YAPILAN ÇALIŞMALARI GEZİ FAALİYETLERİ MUTFAK ETKİNLİKLERİ DOĞA GÖZLEMLEME İNCELEME ÇALIŞMALARI EKOLOJİK BAHÇE ÇALIŞMALARI AİLE KATILIMI ÇALIŞAMALRI

ATOLYE ÇALIŞMALARI MARANGOZ ATOLYESİ BİLİM ATOLYESİ ZEKA OYUNLARI ATOLYESİ MASAL ATOLYESİ RESİM ATOLYESİ HALKA AÇIK ANNE-BABA ATOLYESİ

HİZMETLERİMİZ AİLE DANIŞMANLIĞI SERVİSİ OYUN TERAPİSİ HİZMETİ. DİL TERAPİSİ HİZMETLERİ AİLE İÇİ EĞİTİM SEMİNERLERİ EĞİTİMCİ VELİLERİMİZE YÖNELİK SEMİNERLER. SURİYELİ İHTİYAÇ SAHİPLERİNE YARDIM KAMPANYALARIMIZ GERİ DÖNÜSÜM MÖP ÇALIŞMALARIMIZ EĞİTİCİ KAHVALTI VE YEMEK PROGRAMLARIMIZ KİTAP PROJELERİMİZ PROJE ÇALIŞMALARIMIZ

Page 23: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

4544 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

5-KENDİM OKUYORUM KENDİM ANLATIYORUM

HER AYA BİR DEĞERLER TİYATROSU

6- ATÖLYELERİMİZ

AİLE KATILIMLI HALKA AÇIK ANNE VE BABA ATÖLYELERİ

Multibem Gaziantep'te

Gaziantep’te bulunan uzmanlar, Multibem Öğretmen Eğitimi için Özel Hoşgör Hayriye Özbudak Anaokulu'nu ziyaret ettiler.

Multibem eğitim materyalleri ve öğretmenlerimizin hayalleri, hünerli elleriyle yapılan ürünler bizleri mutlu etti.

Multibem Nedir?

İki kanatlı martıdır. Okul dostu bir eğitim programıdır. Dünyada var olan tüm okul öncesi eğitim modelleri incelenerek kültürümüze göre uyarlanmış programdır. Her çocuğun özgün ve özel olduğunu hissettirir

3 YAŞ KOYUN ETKİNLİĞİTİYATRO ETKİNLİĞİ

Değerler Eğitimi : Abdülkadir Geylani’nin hayatını konu alan oyunda yalan söylememe hakkında dersler verilmektedir.

4- NEREDE YAŞIYORUM3- KENDİM YAPABİLİRİM

2- HAYVAN VE BİTKİLER1-KEŞFEDİYORUM

Hoşgör Hayriye Özbudak Anaokulunda herkes sabrı yudum yudum öğreniyor. Kolay deģil işler...

Page 24: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

4746 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

MERASİM

“Türk - İslam Geleneğinde; hem sağlık, hem güzellik, hem de törensel açıdan özel bir yeri olan ve Dede Korkut hikayelerinde de sözü edilen kına,Türk inanç sistemine adanmış olmanın da işaretidir. Bunun içindir ki;”Vatana Kurban Olsun” diye asker adayına, “Allah’a Kurban Olsun” diye kurbanlık koçlara , ”Eşine Kurban Olsun” diye geline kına yakılır.

Kınasız gelinin cennete gitmeyeceğine inanılır. Anadolu’nun her tarafında yaygın olan kına yakma geleneği, Anadolu dışındaki Türklerden; başta Kıbrıs Türkleri

olmak üzere, Bulgaristan Türkleri, Gagauz Türkleri ve Karay Türkleri ile Azerbaycan Türkleri’n de vardır.

Bize ninelerimizden kalma bu gelenek özellikle Anadolu da genç kızların hepsine evlenmeden birkaç gün önce düzenlenir.

Kına geceleri hüznün yoğun olarak yaşandığı bir gündür. Geleneksel kına gecesi düğünden bir gün önce kız evinde yapılır. Çok yakın akrabalar ve genç kızlar kına gecesine katılır.

HÂFİZELERİN KINA TÖRENİ

Kursumuz hocalarından Tuba Baysungur hocamızın hafız öğrencilerinin kına töreni düzenlendi. Duygulu anlar yaşandı

Kursumuzda anne eliyle hazırlanan aylık kermesimize İlçe müftümüz Musa İmamoğlu hocamız ve diğer kurs hocalarımızda katılımda bulundular.

HAYIR

KERMESİ

Bugün O’ nu anmayan hiçbir gönül kalmasın dedik. Programımız elhamdulillah çok istifadeli geçti...

HOŞGÖR KIZ KURAN KURSU KUTLU DOĞUM PROGRAMI

Page 25: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

4948 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

Cuma buluşmaları programı kapsamında kursumuzu ziyaret eden sayın bakanımız Fatma Şahin hanımefendi, DİB müşaviri Belgin Konarılı hanımefendi, Gaziantep İl Müftü Yrd Esma Erten hanımefendi,Ak Parti Kadın Kolları Başkanı Filiz Üzümcü, Büyükşehir Belediye Kadın Aile şube

Müdürü Ayşe Esra Belge hanımefendi ve bu misafirlerimize eşlik eden Ahmet Ziylan beyefendinin eşi Asiye Ziylan, Nihat Durur beyefendinin eşi Fadile Durur ve vakıf temsilcisi Fevziye Çıkmaz hanımefendi 26.02.2016 Cuma günü kursumuzu ziyaret ettiler.

ETKİNLİKLER

24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle kursumuzu ziyarete gelen Sayın İlçe Müftümüz Musa İmamoğlu ve Yeditepe Kur’an Kursu öğreticisi Ayşe Şahin hocamıza ve öğrencilerine ikram ve ziyaretlerinden dolayı teşekkür ederiz .

Hoşgör Bülbülzade Kuran Kursumuzda İlçe Müftümüz Musa İmamoglu, Şube Müdürümüz Mustafa Deniz ve Diyanet isleri Başkanlığından gelen özel misafirimizle kursumuz hakkinda istişare toplantısı yaptık. Hedefimiz daha verimli eğitim ve öğretim için fikir alışverişi yapmaktı.

İlçe Müftümüz Musa İmamoğlu hocamız kursumuzda öğrencilerimize sohbet eşliğinde kıymetli nasihatlerde bulundu.

İDEAL GENÇLİK

Page 26: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

5150 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

ETKİNLİKLERHOŞGÖR KARATAŞ YATILI KIZ KURAN KURSU

KARDEŞLERİMİZİ SOĞUKTAN KORUMAK

Kışın ortasında biz sıcak yataklarımızda yatarken suriyeli kardeşlerimizi unutamazdık. Öğrenci ve hocalarımızla beraber bir nebzede olsa onları soğuktan korumak amacıyla el emeği göz nuru atkı ve bereleri akçakaledeki suriyeli kardeşlerimize gönderdik.

KÜÇÜK BİR İNFAK YAPMAYA NE DERSİNİZ

Yetim gönülleri fethetmeye var mısın? diyerek hoşgör kız kuran kursu hocaları ve öğrencileri olarak yola çıktık ve öğrencilerimize küçük bir infak yapmaya ne dersiniz? diyerek yetim kardeşlerimize ensar olacağımız bu projeyi başlattık.

Kur’an kursumuzda öğrencilerimizin edebiyat alanında da ne kadar kabiliyetli olabileceklerini göstermek için duygu yüklü bir gece düzenlendi.

ŞİİR GECESİ

PANO ÇALIŞMALARI :

Hoşgör Karataş Kız Kuran Kursumuzda Kur’ân eğitiminin yanı sıra öğrencilerimizin el yeteneklerini geliştirmek amacıyla pano çalışmaları yapılmaktadır.

Kursumuzun ihtiyaçlarına bir nebze de olsa katkı sağlamak adına öğrencilerimiz, velilerimiz ve hocalarımızla beraber yıl boyu etkinlikler düzenlendi.

Page 27: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

5352 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

SUNUŞ

KAZANIMLAR

Velilerimizin evlerinde onlara misafir olarak , bütün öğrencilerimizle iştirâk ettiğimiz programlar bir çok sebebe hâizdir .

Bunların birincilerinden en ehemmiyetlisi veliler ailece bizi tanısın, aynı şekilde bizde kendilerini daha iyi tanıyalım, muârefe edelim.

Ailenin sosyal/maddî durumunun nasıl olduğu tesbit ve te’yit edilir.

Maddî anlamda durumu zayıf olan aileleri tespit edip bunları kurs vasıtasıyla desteklemek ve bizde mevcut olan öğrencilerimize o meselelerde daha fazla ilgi/alâka gösterilir ...

Hem evde Allah Kelâmını anlatmak ve günlük olarak okutmaya aile bireylerini teşvik etmek, hafızlıkta bulunan evladlarını desteklerinin sadece maddî anlamda olmadığını ve mânevî anlamda da evde bulunan ortamın evladlarının

üzerinde te’siri olduğu konusunda bilinçlendirmek.

Hem öğrencilerimizin aileleri arasında bir köprü görevi görüp birbirleriyle aile dostluğu kazandırıp , öğrencilerimizin derslerinin zayıf olduğu haftalarda velileri birbirleriyle görüştürüp birbirlerine hem ünsiyet hem de teselli olmalarını te’min etmek..

Öğrencilerimizin kâh sıkıntılı ,kâh stresli olduğu zamanlarda , ders veremediği gün , saat ve vakitlerde motivasyonlarını sağlamak .

Bu ziyaretler kapsamında misafir olduğunuz evlerde yemek ikramlarıyla beraber, evlerini bereketlendirdiğimizi anlatmak ve kendileri de yarının velileri olacağından misafirperverlik ruhunu kazandırmayı amaçladık...

Velilerimizde öğrencilerimiz içerisinde durumu maddeten iyi olan öğrencimizin olduğunun farkındalığını meydana getirmektir .

Veli ziyareti kapsamında Abdullah Ayhan hocaefendi ve öğrencileri, sınıfında hafızlığını bitiren öğrencilerin ailelerini ziyaret ettiler. Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Oğuzeli’ nde bulunan aileler ziyaret edildi.

Ebubekir Seyhan hocaefendi, şehir merkezinde bulunan aileleri ziyaret ettiler. Bu ziyaretlerden biri de İl Müftü yardıcımız ve aynı zamanda öğrenci velimiz olan Şaban Kondi hocamızın evinde gerçekleştirilmiştir.

Veli ziyareti sırasında aileler çocuklarının hafızlık yapmasından gurur duyuyorlar. Bu ziyaretler bayram havasında geçtiğinden, veliler akrabalarıyla bizleri misafir ediyorlar. Bu müesseselerde görev yapanlara, vesile olanlara, hayır sahiplerine dualar ediliyor.

Misafir olunan hânede hâtim duâsı yapıp, Kur’an dan birer Aşr-i Şerif okunmaktadır. Velilerimizin içinde bulunmuş olduğu sıkıntılardan onları bir nebze de olsun kurtarıp, onalra manevî anlamda yardımcı olmaktır.

VELİ ZİYARETLERİ

Page 28: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

5554 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

ERUSLU CAMİİ AÇILIŞ TÖRENİ

Konuşmasına Miraç Kandili’ni kutlayarak başlayan Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu, “Siyasi konuşmak kolay ama böyle manevi atmosferde konuşmak zordur. Ben yaşantısıyla duruşuyla her zaman bize örnek olan Ökkeş abinin bugün bu yaptırmış olduğu caminin dinimize, milletimize, memleketimize hayırlı ve uğurlu olması temennisiyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum” dedi.

“BİR DÖNEM BU ÜLKEDE CAMİLER AHIR OLARAK KULLANILDI”

Camilerin eski durumundan bahseden AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar ise bu ülkede camilerin bir zamanlar ahır olarak kullanıldığını vurguladı. Tayyar, ”Bu muhteşem camiyi gözlemeye çalıştım ve bu esnada kendimi bir anda tarihin tozlu yaprakları arasında buldum. Bir dönem bu ülkede camilerimiz bakımsız, ezansız kaldı ve yeri geldi ahır olarak kullanıldı. Bu ülkede 1932-1950 yılları arasında tam 18 yıl boyunca camilerde ne idüğü belirsiz sözcükler bize ezan olarak dinletildi. Rabbime şükürler olsun ki, 1950’de bu yasak kalktı. Ama ezen yasağının kalkması 10 yıl sonra 1960 askeri darbesinin en önemli gerekçelerinden birisi sayıldı” ifadelerini kullandı.

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise, “Camiler aslında bizim birliğimizin dirliğimizin şehrimizin huzurunun ve barışının en büyük göstergesidir. Bu eserler bir ibadethaneden daha çok sevginin, kardeşliğin, ilmin, irfanın mekanıdır. Ve özellikle baktığınız zaman

sosyal yardım ve sosyal hizmet anlayışıyla çevresini aydınlatan bir kandildir” diye konuştu.

Vali Ali Yerlikaya ise, camilerin bu dünyadan öbür dünyaya taşınacak önemli eserler olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

“Bu dünyada, bu ömürde elde etiğimiz malı hiçbir zaman toprağın altına götüremiyoruz. Eğer öbür tarafa götürmek ve Sadakay-ı Cariye haline getirmek istiyorsak, bu eserler camiler, çeşmeler, okullar, hanlar ve hamamlar insanlığın hayvanatın hepsinin emrine sunulan bu tür eserleri Allah rızası için yapmalıyız. Yapılan bu eserler bizimle beraber öbür dünyaya gidecek ve amel defteri hiçbir zaman kapatılmayacak.”

İstanbul’dan gelen iki imam tarafından Cuma namazı ezanının okunmasının ve yapılan duaların ardından protokol üyeleri tarafından Eruslu camii’nin açılış kurdelesi kesildi. Törenin ardından, davetliler Cuma namazını kıldı.

Vakıf başkanımız Ökkeş ERUSLU tarafından yaptırılan Eruslu Camii’nin açılışı dualarla yapıldı.

Hayırsever İşadamı ve Ak Parti Eski İl Başkanı Ökkeş Eruslu tarafından Osman Gazi mahallesinde 2012 yılı Nisan ayında temeli atılan Eruslu Camii’nin açılışı için tören düzenlendi. Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başlayan açılış törenine, Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, Büyükşehir Belediye Başkan Fatma Şahin, Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcı Abdülhamit Gül, AK Parti Milletvekilleri Şamil Tayyar, Nejat Koçer, Halil Mazıcıoğlu, AK Parti İl Başkanı Eyüp Özkeçeci, Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik, daire müdürleri, oda ve sivil toplum kuruluşlarının başkanları, işadamları ve çok sayıda seçkin davetli katıldı.

“CAMİLERİMİZ DEPO OLMUŞTU”

Törende açılış konuşmasını yapan işadamı Ökkeş Eruslu, önceden camilerimizin depo olarak kullanıldığını belirterek, “Sevinçliyiz, çünkü insanlar fani ve hayat gelip geçiyor. Arkamızda bir hoş seda bırakabilirsek bizim için ne mutlu. Ben hatırlıyorum, bu

memlekette ‘Elif Ba’nın dahi okunmasının yasak olduğu bir ülkeydik. Camilerimiz depo olmuştu. Ama şimdi Allaha şükür bu açılışları yapıyoruz ve devam eden açılış lar var. Biz bu açılışları ise şan şöhret için yapmıyoruz” dedi.

Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik, “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a inanalar, ahiret gününe inananlar, namazını dosdoğru ikamet edenler, zekatı verenler ve ancak hesabını Allah’a verecek olanlar, inşa ederler ve böyleleri umulur ki doğru yola, hidayete, sırat-ı müstakime ermiş olurlar. Cenabı Hak ayeti kerimede böyle buyuruyor. Değerli kardeşler, cami imarları devlet olmanın başlangıçlarıdır. Hazreti Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi vesellem) Medine-i Münevverede ilk işi cami inşa etmek olmuştur. Çünkü yeri olmayanın yeri olmaz. Bir fikirde, bir düşüncede, bir medeniyette mekan önemlidir, toprak önemlidir. Toprağa değer veren de o toprağın üzerindeki eserlerdir. Toprağı imar eden bu eserlerdir. Onun için Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi vesellem) Mescid-i Nebevi’yi inşa etmekle başlamıştır. İslam medeniyetinin inşaatına” şeklinde konuştu.

HABER

Page 29: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

5756 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

MEHMET ZİYLAN CAMİİ AÇILIŞ TÖRENİ

Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Mehmet Görmez, Gaziantep’te yapımı tamamlanan 3 caminin açılışını yaptı.

Gaziantep’te bulunan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, yapımı tamamlanan 3 caminin açılışını beraberindekilerle kurdele keserek yaptı. Açılış törenlerine Vali Ali Yerlikaya, Gaziantep Milletvekili Canan Candemir Çelik, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, protokol üyeleri, hayırseverler ve vatandaşlarımız iştirak etti.

Abdulkadir Sökücü, Mehmet Ziylan ve İnci Konukoğlu camilerinin açılışını gerçekleştiren Prof.Dr. Mehmet Görmez, Müslümanlar’ın birlik ve beraberlik içerisinde yaşaması gerektiğini belirterek, “Aynı sahada duran insanlar birbirinden haberdar olmalıdır. Hocalar saflarını sık ve düzgün tutturduktan sonra namaza başlarlar.

Safla beraber ruhlarımızı kaynaştırmamız lazım. Gönüllerimizi birleştirmemiz lazım” dedi. Cami sayılarının artmasından mutluluk duyduğunu belirten Başkan Görmez, hayır sahiplerine dua ettiğini bildirdi. Prof. Dr. Mehmet Görmez “ Cami sadece namaz kılma mekanı olmamalı. Cami bilgi mekanı olmalı, bütün sosyal hizmetlerin görüldüğü yerler olmalı, aileyi, erkeği, kadını, çocuğu kuşatmalıdır. Camiyle gençlerin, ailelerin buluşmasına bu yüzden çok önem veriyoruz. İmam sadece namaz kıldıran değil, mahallenin, kasabanın, köyün dini ve manevi hayatını ayağa kaldıran kişidir. Şehrin tüm problemleriyle ilgilenen, gençlerle çocuklarla ilgilenen, düğünlerde neşeyi, cenazelerde acıyı paylaşan kişi olmalıdır.

Yedi Tepe mahallesinde yapımı tamamlanan caminin açılışına Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Valimiz, Milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, il protokolünün temsilcileri, davetliler ve vatandaşlarımız iştirak etti.

Hayırsever işadamı Ahmet Ziylan ve kardeşi Nezihe Ziylan Şerafettinoğlu tarafından yaptırılan camide aynı anda 2.500 kişi ibadet edebilecek.

Açılışta Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Hayırsever Ahmet Ziylan ve Nezihe Şerafettinoğlu katılımcılara hitab ettiler.

Şimşek, açılışta, daha önce mahalleye cami yaptıran Ziylan ailesini tebrik ederek, “Cumhurbaşkanımızın güzel bir sözü vardı; ‘Eşek ölür semeri kalır. İnsan ölür eseri kalır’. Hele eser bu kadar güzel ve anlamlıysa ne mutlu sizlere ve ailenize. Hükümetimiz milletimizin maneviyatına çok büyük önem verdi. Bugün bütün okullarda Kuran-ı Kerim seçmeli ders. Çok şükür o noktaya geldik. Bu ülkenin en önemli gücü maneviyatıdır. Bunu mutlaka güçlü tutmalıyız” ifadelerini kullandı.

Hayırsever Nezihe Şerafettinoğlu “O kadar sevinçli ve mutluyum ki ayakta duramıyorum. Bana bu imkanı veren herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.

Konuşmaların ardından dualar okunarak, cami hizmete ibadete açıldı.

HABERNEZİHE ŞERAFETTİNOĞLU CAMİİ AÇILIŞ TÖRENİ

Page 30: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

5958 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

ETKİNLİK

MÜBAREK GÜN VE GECELER

Hz.Muhammed (SAV)”in doğum günü olan “Mevlid Kandili”ni kursumuzda bulunan Mahmud Sami Ramazanoğlu Camiinde icra ettik.

Ebubekir Seyhan ve Abdulhamit Han hocalarımızın hazırladığı programda, Kur’an Ziyafeti, hoş sohbet, ruhu dinlendiren ilahiler ve ikramlar yer aldı.

Program Ebubekir Seyhan hocanın Kur’an tilaveti ile başladı. Mevlid sohbetini Salih Bayram Dal hocamız yaptı.

“Peygamberler halkasının sonuncusu Peygamber Efendimiz (S.A.V.)in doğumu ile dünyayı şereflendirdiği bu günü. Bizler de mümin olarak, O’nun gösterdiği bu yüce hak yolda kendimize Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.)’in örnek hayatını rehber edinmeliyiz. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Kur’ân’dan sonra en büyük mu’cizesi, kendi zâtıdır.

Yâni: O’nda içtima’ etmiş ahlâk-ı âliyedir ki;

herbir haslette en yüksek tabakada olduğuna, dost ve düşman ittifak ediyorlar. Hatta şecaat kahramanı Hazret-i Ali, mükerreren diyordu: “Harbin dehşetlendiği vakit, biz Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın arkasına iltica edip tahassun ediyorduk.” Ve hâkezâ, bütün ahlâk-ı hamîdede en yüksek ve yetişilmeyecek bir dereceye mâlik idi.” konusu sohbette dile getirildi.

Akabinde ise Abulhamit Han hoca Mevlid-i Şerif okudu.

Programa özel velilerimizin getirdiği hediyeler kurs öğrencilerimize ikram edildi. Programın sonunda salavatlar eşliğinde musafaha yapıldı.

Hoşgör Fatih Kur’an Kursumuzda Aşure programı gerçekleştirildi . Program Kur’an tilaveti ile başladı.

İlçe Müftümüz programda yaptığı konuşmada, günün anlam ve önemine değindi. Muharrem ayı ve aşure gününün İslam ve insanlık tarihinde önemli bir yeri vardır. Bu ayda insanlık tarihinin dönüm noktası olarak görülen pek çok olaylar vuku bulmuştur. Hicri senenin ilk ayı olan muharrem ayının 10. günü aşure günüdür. Bugüne “Aşure” günü denmesinin sebebi; o günde Yüce Allahın 10 Peygamberine değişik ikram ve ihsanda bulunmuş olmasıdır.

Dolayısıyla 10 Muharremde birçok peygamberin hayatında önemli hadiseler meydana gelmiş. Onlar sıkıntılar, zulümler, baskılar görmüşler ve yine bu günde bu sıkıntılardan kurtulmuşlar, yeni ve güzel başlangıçlara, ilahi lütuflara mazhar olmuşlardır.

Aşure gününün de bu bakış açısıyla değerlendirilmesini ifade eden İmamoğlu, birlik ve beraberliğin simgesi olan böylesi günlerin mutlaka yad edilmesi ve geleceğe taşınması gerektiğini vurguladı.

Program sonunda Aşure tatlısı ikram edildi.

AŞURE PROGRAMI

Kadir Gecesi'nde kursumuz Gaziantepli hemşehrilerimizin akınına uğradı. Geleneksel Ramazan programında iftar yapan misafirler, avluda teravih namazı kılıp, ibadetlerini yerine getirdi. Okunan hatimlerin sevabından katılımcıların ve iftar sahiplerinin geçmişleri için dua yapıldı.

Kur'an-ı Kerim’in indirildiği gece olarak bilinen Kadir Gecesi'nde ayrıca başta Filistin, Suriye ve Doğu Türkistan olmak üzere

zulüm ve sıkıntı içindeki Müslümanların kurtuluşu için de dualar edilip, eller semaya açıldı. Okunan Kur'an-ı Kerim ve yapılan dualara 'amin' diyen Müslümanlar, kılınan teravih namazının ardından geceyi en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştı.

Ayrıca ibadet etmek için programa gelenlere Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan güzel hediyeler dağıtıldı.

KADİR GECESİ

MEVLİD KANDİLİ

Page 31: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"

6160 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016

KONFERANSLAR

Vahyin yıkadığı yüzler ve gönüller olan hafızlarla buluşma...

Emine Konukoğlu Camii İmam hatibi Mehmet FIRAT hocaefendi öğrencilerimizle buluşup hasbihal ettiler. Fırat hoca, Kur’ân okuma âdâbı hakkında bilgiler verdi.

Öğrencilere hafızlık eğitimi hakkında bilgi vererek, yaptıklarının ne kadar kıymetli olduğunu anlatan hocamız, bir hâfızımızın bu ümmete çok şeyler kazandırdığını, toplumun Kur’ân ehli hafızlar vesilesiyle teyakkuza geçeceğini ve ıslah olacağını dile getirdi.

Bursa İl Müftüsü Prof.Dr. Mehmet Emin Ay hocaefendi öğrencilerimizle buluşup hasbihal ettiler. Fırat hoca, Kur’ân hafızı olmak hakkında bilgiler verdi.

Konuşmasında, “ Gerçekten bu ülkenin evlatlarının ecdadı Kur’an-ı Kerim’e çok büyük hürmet etmişler. Ta Osmanlının kuruluşundan anlatılan anekdotlar basit şeyler

değil. Bunlar çok hürmetkâr dedelerimiz varmış elbette. Bunu kabul etmemiz gerekiyor. Ve Kur’an-ı Kerim Mekke’de nazil oldu, Mısır’da okundu İstanbul’da yazıldı derler bu doğrudur. Gerçekten Mısır okuyucularının başarısıyla şöhret bulmuştur. Ama aynı güzellikte ülkemizde de okuyanlar vardır bunu kabul etmemiz lazım. Fakat ülkemizde yazılan Kur’an-ı Kerimin benzerleri dünyanın başka hiçbir yerinde yoktur. Bugün Arap ülkelerinden İstanbul’a bizim Türk hattatlarından hat sanatını öğrenmek için gelen yüzlerce öğrenci vardır. Hamdolsun bu çok güzel bir şey. Ama şunu kabul etmemiz gerekiyor sizde gidip görmüşsünüzdür bir Şam Emevi Camiinde koroyla okunan ezanın bir benzeri başka bir İslam ülkesinde yok. Cuma’dan önce okunan o neşidelerin, kasidelerin bir başka örneği yoktur başka ülkede. Eğer haksa bu hak onlarındır. “ dedi.

Mehmet FIRAT “Kur’ân okuma âdâbı”

Prof.Dr. Mehmet Emin Ay “Hâfızlık”

Şahinbey İlçe Müftümüz Musa İmamoğlu, kurs hocaları ve öğrencilerimizle buluştular. Konuşmasında Ehli Kur’ân’ın Allah’ın has ehli olduğunu, hayatın her sahasına Kur’ânın mesajını taşımamız gerektiğini söylediler. Gerçek hafızın Kuranı sadece ezberleyen değil anlayan, ve hayatına taşıyan birer fert olması gerektiği tavsiyesinde bulundu. Bu kurslarda alınan eğitimin Diyanet İşlerinde

görev aldıktan sonra ne kıymetli olduğunu anlayacaksınız dedi.

Ayrıca müftü olmasına rağmen keşke bende sizler gibi Hafız olsaydım” temennisinde bulundu. Yaptıkları işin önemine dikkat çekti. İdeal gençlerin ancak Kuran ve sünnet ile yetişeceğini söyledi.

Musa İmamoğlu Konferans : “Kuranın Has Ehli”

Prof.Dr.Şamil Dağcı Ziyareti

Ankara İlahiyat Fakültesi İslam hukuku bölümü öğretim üyesi Hafız Prof.Dr.Şamil Dağcı ve Gaziantep İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç Dr.Recep Tuzcu hocalarımız kursumuzu ziyaret ettiler ve kursumuz hakkında brifing alıp öğrencilerimize kısa bir seminer verdiler. Kendilerine teşekkür ediyor ve Allah razı olsun diyoruz.

Sait Çamlıca Konferansı

Hoşgör Fatih Kuran Kursumuzda Eğitimci yazar Sait Çamlıca tarafından "Okuyan ve Sorgulayan Nesil" konulu konferans gerçekleştirildi.

Konuşmalarına öğrenciyken yapılan hatalardan bahsederek başlayan Çamlıca: “İnsan baba, anne ve öğretmene vereceği hesabı değil Allah’a vereceği hesabı düşünerek yaşamalı. Hiç hata yapmayan ve hiç günah işlemeyen insan yoktur. Öğretmenlik yaptığım yıllarda bir çocuk bana şeytanın da, Hz. Adem’in de hata yaptıklarını fakat Allah’ın neden birini affettiğini sormuştu. Sebebi şuydu; hatada ısrar etmeme ve tövbe. Herkes hata yapar fakat mesele hatadan dönmektedir.” sözleriyle hayatta hiç bir şey için geç olmadığının vurgusunu yaptı.

Page 32: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"
Page 33: 7. Bultenimiz "Hayata Kuran İle Başla"