6. Sayımız Van Dergisi İç Sayfalar
description
Transcript of 6. Sayımız Van Dergisi İç Sayfalar
diğer sayfalar
●
●
●
●
●
●
●
●
●
36“ VAN TEKRAR
AYAĞA KALKACAK
KALKMALI’’
Van Ticaret ve Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı
Mirza NADİROĞLU
■ En iyi performansı göstererek kentteki sıkıntıları en aza indirebileceğimiz iki yılımız var. Sadece alt yapı değil, kentin sosyal donatı alanları, kültürel ve sosyal alanlarını bir bütün olarak ele alarak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Halkımızın hiçbir şüphesi olmasın ki; biz bu kente bugüne kadar yaptığımız çalışmalar, çözümün günlük değil, kalıcılaşması için yapıyoruz.
Van için günlük değil, kalıcı çözümler
üretiyoruz
1977 yılında Ağrı’nın Taşlıçay ilçe-
sinde doğdum. İlk, Orta ve Lise öğre-
nimini Iğdır ve Ağrı illerinde tamam-
ladım. 1994 Yılında Diyarbakır Dicle
Üniversitesi Hukuk Fakültesine kayıt
oldum. 1999 yılında Dicle Üniversitesi
Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum.
2001 yılında Van İline yerleşerek, Van
Barosuna kayıtlı olarak serbest avu-
katlık yapmaya başladım. Van ilinde
Van Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve
Başkan Yardımcılığı görevlerinde bu-
lundum. Evli ve 1 çocuk babasıyım.
Yaklaşık üç yıldır Van Belediye Baş-kanı olarak görev yapmaktayım.
Van Belediyesi, “Belediyecilikte öncü ve örnek olmak” vizyonu ile yola çıkarak yeni bir kent yaratma iddiasını taşıyor. Özgür kentlerin yaratılmasın-da en büyük rol ve görev, kentte ya-şayan Özgür Yurttaşlarıyla mümkün olabilir. Bizim temel sloganımız olan bu anlayışın sürdürücüleri olarak; yap-tığımız her çalışmayı bizzat halkımızla paylaşarak, onlarında onay ve takdiri-ni alarak yapma gayreti içerisindeyiz. Bunun için yaptığımız ve yapacağımız
Van Belediye Başkanı Bekir KAYA
■ Yaptığımız her çalışmayı bizzat halkımızla paylaşarak, onlarında onay ve takdirini alarak yapma gayreti içerisindeyiz
■ Ülke, halk ve yöneticiler olarak geçmişten ders çıkarmayan bir toplumuz.
tüm bu çalışmaları halkımızla ve kentli ile paylaşma ihtiyacını hissediyoruz.
Bir ülke için doğal afetlerin olması normal, ancak önemli olanın bunun acı sonuçlarını en aza indirmektir. Ülke, halk ve yöneticiler olarak geçmişten ders çıkarmayan bir toplumuz. Marmara, Af-yon, Muradiye’yi çok çabuk unuttuk. Hiç bir önlem almadık. Alsaydık kentimiz bu kadar acı yaşamayacaktı. Bu kadar zarar
olmayacaktı. , dışarıdan kurtarıcı bekle-miyoruz, bu kentin dinamiklerini sürece dahil etmekten başka çaremiz yoktur.
Deprem dolayısıyla Van’da yüzlerce yurttaşımızı kaybettik, 100 binlerce va-tandaşımız kenti terk etti. Deprem sonra-sı “ Van Belediyesi olarak onlarca tır acil ihtiyaç malzeme dağıtımı yaptık, tüm imkânları seferber ettik. Konteynır kent-ler kurduk gece sabahlara kadar süren çalışmalarımız oldu. Depremin başından beri Türkiye’nin her yerinden Van için bir seferberlik ilan edildiğini ve örneği görülmemiş bir dayanışmanın ortaya çıktığını gördük.
Depremin üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen hala kentte bir plan-sızlığın olduğunu görürsünüz bu plansız-lık zaten başarısızlığı en büyük nedeni-dir. “Ne kadar iyi niyetli olursanız olun, ne kadar maddi gücünüz yüksek olursa olsun, ne kadar para toplarsanız toplayın ama bir yol haritanız yoksa ne yapacağı-nız belli değilse siz hiçbir şey yapamaz-sınız. Bütün bu olumsuzluklara rağmen biz Van belediyesi olarak hiçbir siyasi polemiğe girmeden ve siyasi hesaplar yapmadan Van için çalışıyoruz ve çalış-maya devam edeceğiz.
Van Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın prefabrik ev ziyareti
■ Sezon sonuna kadar kentte yapacağımız çalışmalarla kentin çehresini değiştireceğiz.
Yaşanan depremler ve kışın ağır şart-
larından dolayı kentin alt yapısında ve
yollarında yaşanan büyük tahribatların
giderilmesi için yoğun bir performans
ortaya koyacağız ve koymalıyız. Bu
tahribatların bertaraf edilmesi için ça-
lışmaları başlattık. Sezon sonuna kadar
kentte yapacağımız çalışmalarla kentin
çehresini değiştireceğiz. Van Belediyesi
olarak ayrıca sosyal ve kültürel çalışma-
lara da önem vereceğiz. Van Belediyesi
olarak deprem sonrasından bugüne kadar
kent ile ilgili yapılacak birçok çalışma
için toplantılar düzenledik. Hazırlanan
bu plan ve projelerle Van Belediyesi bir
yandan hizmet binalarını, diğer yandan
da kentin en acil problemlerinin çözüme
kavuşması için en yüksek düzeyde bir
performans sergileyecek. Van Belediyesi
ayrıca daha önce temellerini attığı ancak
deprem nedeniyle durdurduğu çalışmala-
rının yanı sıra kısa bir süre önce tamam-
lanan ve Van’da bir ilk olma özelliği Van Kedisi
Van Kalesi
■ Üç yıl boyunca kentte yaptığımız çok önemli çalışmalarımızı bu yıl halkımızın da desteği ile en üst seviyeye çıkaracağız.
olan Van Belediyesi Kültür Merkezi ve
Kültür Kompleksinin açılışlarını gerçek-
leştireceğiz.
Son yılların en ağır kış şartları ve
Depremin yaşandığı Van’da yollarının
büyük bir bölümü tahrip oldu, kentin
yine altyapısı da büyük bir zarar gördü.
Kış boyunca asfaltın hiçbir şekilde ya-
pılamaması nedeniyle birçok kez, çakıl
dökülen yollar ise yoğun kar yağışı ve
kar temizle çalışmaları nedeniyle zarar
gördü.
Soğuk havanın etkisini yitirmesi ile
birlikte kentin bozuk olan yollarının ta-
mamında çalışma başlatacağız. Asfalt
çalışmaları yapabilmesi için havaların bi-
raz daha ısınmasını bekliyoruz. Özellikle
kış boyunca sıkıntılı olan Kışla Caddesi,
Milli Egemenlik caddesi gibi alanlarda
çalışma yapacağız. Van Belediyesi ola-
rak ayrıca minibüs güzergâhlarının ta-
mamını yeniden gözden geçirecek kentin
trafik sorununu ortadan kaldıracağız.
Değerli halkımız; göreve geldiğimiz
belediyecilikte üçüncü yılımız. 3 yıl bo-
yunca halkımıza verdiğimiz sözlerimizin
büyük bir bölümünü yerine getirdik ve
bize güvenen insanların beklentilerini
boşa çıkarmadık. Son 2 yılımızda da be-
lediye olarak halkımızın beklentilerini
karşılamak ve onlara yeni bir kent yarat-
ma sözümüzü her zamankinden çok daha
gür bir sesle dile getiriyoruz.
Bu kış ciddi sıkıntılar ve sorunlar ya-
şadığımızı biliyoruz ama şunu içtenlikle
ifade etmem gerekiyor ki; halkımızın
desteği ve güveni ile yaptığımız plan
ve projeleri hayata geçirerek, sıkıntıları
bertaraf edeceğiz. Özellikle belediyemi-
zin yaşadığı bu kadar büyük sıkıntılara
rağmen bu yıl içerisinde yapacağı ça-
lışmaların plan ve projelerini tartışmış,
kararlaştırmıştır. En iyi performansı gös-
tererek kentteki sıkıntıları en aza indire-
bileceğimiz iki yılımız var. Sadece alt
yapı değil, kentin sosyal donatı alanları,
kültürel ve sosyal alanlarını bir bütün
olarak ele alarak çalışmalarımıza devam
edeceğiz. 3 yıl boyunca Van Belediyesi
birilerinin değil, kentte yaşayan tüm hal-
kın belediyesi olduğunu ortaya koymuş-
tur. Halkımızın hiçbir şüphesi olmasın
ki; biz bu kente bugüne kadar yaptığımız
çalışmalar, çözümün günlük değil, kalı-
cılaşması için yapıyoruz. Biz halkımıza
inanıyor ve güveniyoruz, halkımızın da
bize inanmasını ve güvenmesini istiyo-
ruz. İlk gün söylediğimiz ‘yeni bir kent
yaratma’ iddiamızı ve sözümüzü bir kez
daha tekrarlıyorum.
Van depreminden sonra yapılan çalışmalar.
Van ve çevresi, coğrafya bakımından önemli bir konumu olduğu için çok eski dönemlerden beri yerleşim alanı olmuş, birçok uygarlığın izlerini üzerinde barın-dırmıştır. Urartu Medeniyetine başkent-lik yapan Van, bugüne değin, Hurriler, Hititler, Persler, Medler, Selçuklular, Osmanlılar gibi birçok kültürü bağrında taşımıştır. Van Gölü, Akdamar Kilisesi, “kaleler kenti” olarak anılmasını sağ-layan kaleleri, dünyaca ünlü kedisi ve pek çok turizm aktivitesine olanak veren coğrafyası ile Doğu’nun önemli bir tu-rizm merkezidir.
Van isminin nereden geldiği ve kay-nağı konusu henüz tam olarak açıklığa
kavuşmamış olmasına rağmen konuyla
ilgili bazı önemli görüşler şöyledir:
Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Bü-
yük İskender’in, Van Kalesi’ndeki Vank
adli bir mabedin adını şehre verdiğini
belirtmektedir.
Başka bir rivayete göre, Van pek eski
bir şehir olup, M.Ö. 1900’lerde Asur
Melikesi Meşhur Sah Meryem (Semi-
ramis) adına izafeten Sahmerimekerd
seklinde adlandırılmıştır. Daha sonra
Küyanyâ’nin son devrinde Van adındaki
valinin şehri genişletip güzelleştirmesi
nedeniyle bu idareciden itibaren şehir
Van olarak anılmıştır. Van adinin kayna-
ğı konusunda akla en yatkın ve bilimsel
görüş Urartuca Biane veya Viane’den
çıkmış olduğudur. Tarihi kaynakların
■ Van şehri, kültür
varlıkları, doğal
güzellikleri, yöresel
gelenekleri,
ulaşım imkânları
ve dört mevsim
farklı güzellikler
yaşatan iklimiyle
önemli turizm
merkezlerindendir.
Van merkezinden genel bir görüntü
bütününde, Urartular kendilerine Bia-
nili demişlerdir. Urartular’ in yükselme
devrinde Biate adi altında bir çok şehir
ve insan topluluğu Van bölgesine toplan-
mıştır.
Van deniz etkilerinden uzak ve yük-
sek dağlarla çevrili olduğundan Van’da
genel olarak karasal iklim egemendir.
Van Gölü’nün çevresindeki diğer göl ve
barajların varlığı, kışların komşu illere
göre daha yumuşak geçmesine yol açar.
Yazları yağışlı ve sıcak geçer. Kışlar
uzun sürer. Bunun nedeni göl çevresin-
deki dağlarda karın eksik olmayışıdır.
Havalar iyice soğuduğunda sular donar.
İlkbahar ayları serindir. Nisan, Mayıs
aylarında ilkbahar yağmurları yağar. İlk-bahar yağışlarının ağırlıklı yer tutması karasal iklimin bir özelliğidir. Yaz mev-simi; gündüzleri sıcak, geceleri serin geçer. Van senenin 120 günü güneşlidir. Türkiye genelinde 25. Sıradadır. Hava kirliliği en az illerimizden biridir.
SPOT: Van ve çevresine önce Hurri-ler yerleşmişler, sonra Urartular 200 yılı aşkın süre hüküm sürmüşlerdir. Daha sonra Medler, Persler, Makedonyalılar, (Büyük İskender), Partlar, Sasaniler, Bi-zanslar, Selçuklular, İlhanlılar, Celayir oğulları, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılar hâkim olmuşlar-dır.
Van bölgesindeki en eski medeniyet M.Ö. 4000 yıllarına kadar gitmektedir. M.Ö. 4000 yıllarından itibaren Doğu Anadolu Bölgesi’ne Kafkasya üzerin-den Hurriler büyük kafileler halinde göç etmişlerdir. Hurrilerin M.Ö. 2000’li yıl-lardan itibaren Van Gölünden başlayarak Kızılırmak ve Yeşilırmağın Karadeniz’e döküldüğü yerlere kadar uzanan bir böl-geye hakim oldukları görülür.
Urartu ve Asur mücadelesi M.Ö. XIII-IX. yüzyılın ortalarına kadar sür-müş, Asurluların bu dağlık ve zor arazi şartlarına sahip bölgeyi hakimiyet al-tında tutmasının zorluğu yüzünden bu
bölgede Urartu Devleti’nin kurulduğu
görülmüştür (M.Ö. 900-600).[1]
M.Ö. 850-840 yılları arasında Urartu
Devleti’nin başında kral Sarduri bulun-
muştur. Tuşpa yani Van şehrini bu kral
kurmuştur. Aynı tahtın babadan oğula
geçmesi geleneğini de bu kralla başlat-
mışlardır’.
Kral Işpuni (M.O. 830-8i0) ve Menu-
as (M.O. 8i0-786) yılları Urartuların ba-
yındırlık yönünden geliştikleri bir devir-
dir. Bu devirde Gürpınar ovasından Van
ovasına su getirebilmek için kanallar
açılmış, yollar, saraylar yapılmış ise de
genişleme Kral I. Argisti (M. 0. 786-764)
zamanında olmuştur.
M.Ö. 66 yılında Van, Romalıların
eline geçmiştir. M.S. 200 yıllarına kadar
Partlar ve Bizanslılar arasında el değişti-
rip durmuştur. M.S. 2. yüzyıldan 7. yüz-
yıla kadar Sasani idaresinde kalmış ve
625 yılında bölgeye Hazar Türkleri gel-
miştir. Hazarlar ve İslam orduları arasın-
daki mücadeleler, Hazarların Müslüman
olmasıyla sona ermiştir.
Daha sonra bu bölgede ağırlığını ku-
ran Roma ile Partlar arasında, Van de-
vamlı el değiştirmiştir. Partların yıkılma-
sı ile Van’da Sasani etkinliği başlamıştır.
Roma 395’te ikiye ayrılınca bu bölgede
Doğu Roma’nın üstün kuvvetleri karşı-
sında Bizans hakimiyeti başlamıştır.[2]
Bizans İmparatorluğu’nun başın-
daki Herakliyus’un 641‘de ölümü ile
Arapların Anadolu’ya akınları artmıştır.
Emeviler döneminde Van, Arap hakimi-
yetinde, ancak Ermeni valiler tarafından
yönetilmiştir. Abbasiler zamanında ise;
yöre halkıyla iyi geçinmek için Aşot
isimli Prens Ermeni emirliğinin başına
atamıştır.
1045’de Bizanslılar, Bograt soyuna
son verip yöreyi bütünüyle yönetimleri
altına almışlardır. Daha sonra bu bölge-
nin Ermenilerini Anadolu’nun içlerine
sürgün etmiş, orada zorla Ortodoks mez-
hebine sokmuşlardır.[3].
Anadolu’ya ilk Türk akınları Van böl-
gesinden başlamış, Çağrı Bey yerleşebi-
lecek yeni bir yurt bulmak amacıyla 1018
yılında Van yöresine gelmiştir. Büyük bir
direnişle karşılaşmayan Türkler kitleler
halinde Anadolu’ya akmaya başlamıştır.
1054’de Anadolu seferine çıkan Tuğrul
Bey Erciş ve Van yöresini 1064’de ele
■ Van, tabiî güzelliği açısından da birçok mekâna nasip olmayan avantajlara sahiptir. Gölü, dağları, güzelim suları, ovaları, yaylaları, kışın soğuğuyla yazın sıcağıyla rahatsız etmeyen mutedil havası, birkaç bin yıllık tarihin mirası olan eserleri ile Van, şairlere gerçekten iham kaynağı olma niteliğindedir.
geçirmiştir. 1065’de ise şehir ve çevresi Alparslan tarafından fethedilmiştir.
Malazgirt zaferi ile Van yöresinde Türk egemenliği pekişmiştir. Bu zaferle Bizans Devletinin askeri gücü kırılmış ve bu bölgeye yerleşen Türkmen boyları ile Van ve çevresinde Türkleşme harekatı başlamış ve Van Anadolu’ya giriş kapısı olmuştur. Alparslan bu bölgeyi Ermeni-lerden değil, Bizans İmparatorluğundan almıştır.
Selçuklulardan sonra, Van bölgesi bir süre İlhanlıların, onlardan sonrada Celayirliler’in yönetiminde kalmış 13. yüzyılda ise Van bölgesi el değiştirerek Karakoyunluların yönetimine geçmiştir. Karakoyunluların baş şehri Erciş olmuş-tur.
Bu tarihten sonra Van kısa süreli el değiştirmelere sahne olmuştur. 16. yüz-yılın ilk yarısında bölge Osmanlı ve Sa-fevi İmparatorlukları arasında çekişme konusu olmuştur. Yavuz Sultan Selim Çaldıran Seferinde yöreye geçici olarak hakim olmuştur.
Nihayet Kanuni Sultan Süleyman İran’la sürüp giden anlaşmazlığa son
vermek için 1533’de bir sefer düzen-
lemiştir. 1534’de Adilcevaz-Erciş-Van
kolaylıkla alınmıştır. Böylece Van, kesin
olarak Osmanlı Devleti’nin eline geçmiş-
tir. Osmanlı Devleti burayı eyalet haline
getirmiştir. Bunun başlıca sebebi, Van’ın
iktisadi, ticari ve siyasi yönden taşıdığı
önem olmuştur. Zira Van, Ortadoğu’yu
Anadolu’ya hatta Avrupa’ya bağlayan
yolların kavşak noktasında bulunmak-
taydı.
1548’de Kanuni Sultan Süleyman tekrar İran’a sefer düzenlemiştir. An-cak, İstanbul’a dönünce Şah Tahmasb Van’ı tekrar ele geçirmiştir. 1551-1554 yıllarında Erciş, Ahlat, Adilcevaz’a tek-rar hakim olmuştur. Kanuni üçüncü defa İran seferine çıkmıştır. Bu sefer sonunda Safeviler tümüyle Doğu Anadolu’dan çıkarılmışlardır. 1555’de Amasya anlaş-ması yapılarak Van yöresi Osmanlılara kalmıştır.
1882 yılında Van Ermeni olaylarına sahne olmuştur. Üç Ermeni elebaşısının yönetimindeki 1500 Ermeni isyancı şe-hirden uzaklaştırılmıştır. 1895’den itiba-ren Van’da Ermeni çeteleri şehri kundak-lamış ve bir Ermeni-Türk çatışmasına yol açmıştır. Şehir I. Dünya Savaşında Rus-lar tarafından işgal edilmiştir. 1915’de Ruslar tamamen şehre hakim olmuşlar-dır. Rusların yardımlarıyla Ermeniler de Van’a girmişlerdi. 2 Nisan 1918 günü şehir işgalden kurtarılmıştır. Bu süre içe-risinde vaktiyle 100 binin üstünde olan il nüfusu üç bine düşmüştür. 2 Yıl 10 Ay 13 gün süren bir işgalden sonra Türk ordusu 2 Nisan 1918’de Van’ı işgalden kurtar-
■ Van’a bir anlamda “Kaleler Kenti” denilebilir. Van ve çevresinde küçüklü büyüklü çok sayıda kale bulunmaktadır. Bu tarihi kalelerden bir kısmı Urartu döneminden, diğerleri Ortaçağ ve sonrasından kalmadır
Van Bahçesaray
mıştır. Ruslarla işbirliği yaparak silahlı
baskın yapan Ermeniler bu bölgeden
çıkarılmıştır. Ruslar ve Ermeniler işgal
esnasında Van’ı yakıp yıkmış ve harabe
haline getirmişlerdir.
Cumhuriyetle beraber Van, uzun yıllar
bahçeli konutlarıyla kırsal görünümünü
korumuştur. 1965’de nüfusu 32 bindir.
1970’lerde İran demiryolunun açılma-
sıyla Van’da gelişme görülmüştür
Bahçesaray’ın eski ismi ve halen ken-
di aralarında kullanmış oldukları ismi
Müküs’tür. Müküs Arapça bir kelime
olup, Meks kelimesinin çoğuludur. Lü-
gat anlamı; öşürler, borçlar, vergiler ve
bunların toplamıdır. Ayrıca toplanma
yeri ve üs anlamında da kullanılır. Tarihi
19. yüzyılda Kırım Bahçesaray’dan ge-
lem Kırım Tatar Göçmenlerine itafen bu
adı almıştır.1962’ye kadar Siirt’in Per-
vari ilçesinin bucağıyken, daha sonra-
ları Van’ın Gevaş ilçesine bağlanmıştır.
1987’de ilçe olmuştur.
Bahçesaray’ın tarihi ile ilgili yazılı
bilgiler çok sınırlıdır. Zengin bir tarih-
sel geçmişe sahip olan Bahçesaray’ın
bu sınırlılığı, yerleşim merkezlerine olan
uzaklığı ve Van gibi önemli bir merkezin
gölgesinde kalmasındandır
Bahçesaray ilçesi 576 kilometre kare
yüz ölçümüne sahip deniz seviyesinden
1670 metre yükseklikte, Van il merke-zine 110 kilometre uzaklıkta olup, bu yolun 74 kilometresi asfalt geri kalan 36 kilometresi ise ham toprak yoldur. Ayrıca Van-Tatvan- Hizan- Bahçesaray güzergâhının bulunduğu 245 kilometre-lik bir yol bulunduğu 2004 yılı içinde de asfaltlanmıştır. Çetin arazi ve tabiat şart-larına sahip, etrafı sarp yüksek dağ ve tepelerle çevrilidir. Dar bir yerleşimi bu-lunmaktadır. İlçe doğuda Çatak, batıda Bitlis iline bağlı Hizan, kuzeyde Gevaş, Güneyde ise Siirt iline bağlı Pervari ilçe-si ile sınırdır. İlçenin kuzeyinde bulunan ağirov dağı eteğindeki Serkahni (Çeşme başı) dedikleri membadan çıkan, Müküs (Bahçesaray) çayı olarak adlandırılan akarsu ilçeyi ikiye bölerek uzun ve dar vadiden geçtik ten sonra Pervari ilçesi sınırına ulaşır. En önemli geçim kaynağı ceviz ve bal üretimidir. Bölgede tarım ve hayvancılıkta yapılmaktadır. Müküs balı meşhurdur. Ceviz ağaçlarının kütüğünü satarak önemli miktarda gelir elde eder. Ceviz kerestesinden yapılma mobilya ve ağaç oymacılık ilçede gelişme yolunda-dır.
Ortasında çağlayarak akan Müküs ırmağında bol miktarda alabalık vardır. Ayrıca rafting sporları için çok uygun-dur. kış sporları için de elverişli doğa şartlarına sahip olan bahçesaray’da ka-rabet geçidi yaylasında kayak da yapıla-
bilmektedir
Başkale Urartular zamanında Adam-
ma olarak adlandırılan bir yerleşme idi.
Ermeniler buraya Adamakert ismini ver-
mişlerdi. Sonraları Romalılar ile Partlar
arasında bir sınır bölgesi olan Başkale,
İ.S. 3. yüzyılda Sasaniler´in, 6. yüzyılda
Bizanslılar´ın eline geçti. 645´te ki Arap
işgalinden sonra da yerel Ermeni beyle-
rinin yönetiminde kaldı. 1100´lerde ku-
rulan Sökmenliler´e (Ahlat Şahlar) bağ-
landı, 1245´te Moğol saldırısına uğrayan
yöre kısa sürede yerel beylerin yöneti-
minde kaldıktan sonra 1386´da Timur´un
ardından Karakoyunlular´ın, 16. yüzyıl
başlarında Safeviler´in egemenliğine
girdi. Başkale yöresinin kesin olarak
Osmanlı Devletine bağlanması Kanuni
Sultan Süleyman döneminde l6,yüzyıl
ortalarına rastlar. Eskiden Kotur-Elbak
adıyla anılan yöre 19. yüzyıl sonlarında
Van vilayetinin Hakkâri sancağına bağlı
Elbak (Elbak) kazasının sınırları içeri-
sinde idi. Kazanın adı Cumhuriyet döne-
minde Başkale olarak değiştirildi
Yüzölçümü 2599 km2, denizden yük-
sekliği 2400 m, ortalama karla kaplı gün
sayısı 140 gün, enlem 38.03, boylam
41.01. Ortalama sıcaklığı 5.8oC. Van´a
uzaklığı 120 km olan Başkale Van´ın
Güneydoğusunda yer alır. İspiriz dağı
eteklerine kurulmuştur.
Başkale ilçesinde bulunan percibacalar
Başkale ilçesi halkının ana geçim
kaynağı hayvan yetiştiriciliğidir. Özel-
likle koyun beslenir. Gerek iç gerek dış
pazarlara canlı hayvan satılır. Bitkisel
üretim iklim şartları nedeniyle gelişme-
miştir. Bundaki en önemli etmen bitkisel
üretime elverişli toprakların çok az ol-
ması ve iklimin sertliğidir. Buğday, arpa
ve patates en önemli ürünleridir.
İlçe turizm bakımından zengindir.
Türkiye’de 2 Farklı yerde bulunan ve
dünya harikaları arasına giren Peribaca-
ları ve Travertenler bu küçük ilçede de
bulunmaktalar. Duyulmamasının nedeni
ise bakımsızlık ve duyarsızlık denilebilir.
Bütün yerleri görebilmek için ayrı ayrı iki
farklı yer gezmek yerine Başkale’de bir-
birine yaklaşık 60 km uzaklıkta bulunan
peribacalarını ve travertenleri görmek
mümkün... Şuanda turizme elverişli hale
getirmek için çalışmalar sürmektedir.
1507 yılında Safevi kuvvetleri bölgeyi
istila etti. Şiilik bölgede tehlike olmaya
başlayınca, Yavuz Sultan Selim 23 Ağus-
tos 1514 yılında ilçemizin adını da aldığı
Çaldıran ovasında Safevi hükümdarı Şah
İsmail’i bir meydan muharebesi ile mağ-
lup etti. Böylece Safevilerin batıya iler-
leme yolları kesildiği gibi Anadolu’da da
Şiilik hareketinin yayılması da önlenmiş
oldu. Şah’ın idaresinden kaçan beyle-
rin hepsi Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan
Selim’e bağlılıklarını bildirdiler.
Bir serhat bölgesi olan Van bölge-
si 19. yüzyılın sonlarında Ermenilerin
çeşitli insanlık dışı saldırılarına maruz
kaldı. Çaldıran da Mayıs 1915’te Rus
işgaline uğradı. Türk Ordusunun geldi-
ği 3 Nisan 1918’e kadar yaklaşık 3 yıl
devam eden bu işgal sırasında, ilçemi-
zin bazı köylerinde öteden beri yaşa-
yan Ermeni azınlıklarca ilçemizde de
pek çok cinayet ve katliamlar yapıldı.
Çaldıran ovasındaki Kümbet mevkiin-
de de Müslüman-Türklere ait bir toplu
mezar olduğu belirtilmektedir.Rusların
bölgeden çekilmeleri ile Ermenilerin de
köylerini terk ederek göçtüğünü ve böy-
lece ilçemize de huzur ve barış ortamı-
nın geldiğini görüyoruz.Osmanlı usulü
toprak yapısı Van’da da işletilerek 46
zeamet ve 2695 tımar meydana getirildi.
Daha sonra 1534 yılında Kanuni Sultan
Süleyman’ın İran Seferi ve 1635’de 4.
Murad’ın Revan seferi ile de Çaldıran
bölgesindeki Osmanlı-Türk hâkimiyeti
günümüze kadar devam etti. 1639 tarihli
Kasr-ı Şirin anlaşması ile Türk-İran sını-
rı kesin şeklini aldı.
Çaldıran, Muradiye’ ye bağlı bir nahi-
ye iken 4 Eylül 1987 tarihinde TBMM’ce
kabul edilen 3392 sayılı kanunla Çaldı-
ran ilçesi kurulmuş ve 5 Eylül 1988 tari-
hinde fiilen faaliyete geçmiştir
Halkın büyük çoğunluğu, geçimini
hayvancılıkla sağlamaktadır.
Çaldıran ilçesinin yüz ölçümü 1742
km2 ve rakımı 2050 metre olup, ilçe
merkezi Çaldıran Ovası’na kurulmuştur.
Etrafında Özalp, Doğu Beyazıt, Diyadin,
Muradiye ilçeleri ve İran bulunmak-
tadır. İlçe merkezinden E-99 karayolu
geçmektedir. İlçeden doğan Bendimahi
Çayı, ilçenin ortasından geçerek Van
Gölü’ne dökülmektedir.
İlçenin esas adı olan Şatak veya Şa-
takh 1960 yılına dek kullanılmış, daha
sonra Türkçe anlam yüklenerek Çatak
adı verilmiştir. Eski bir Ermeni yerle-
şimi olan yörenin adı en erken 870 yılı
civarında yazılmış olan Ermenice veka-
yinamelerde geçer. 7. yüzyıl ortalarından
itibaren bir müddet Arap egemenliği al-
tında kalmış, 10. ve 11. yüzyılda Van’da
bulunan Vaspuragan Ermeni krallığı/
beyliği döneminde gelişerek çok sayıda
kilise ve kale ile donatılmıştır. Herhangi
bir tarihte Bizans egemenliğine girme-
miştir.
Çeşitli Türk ve Moğol istilalarından
çok etkilenmeyen bölge, 1350 yılı do-
layında güçlenen Hakkari Beyliği’nin
kontrolüne girmiştir. 1548 yılındaki
Osmanlı-İran savaşından sonra teorik
olarak Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti
altına girmiş ise de Osmanlı merkezi ida-
Akadamar Kalesi
ri sistemi 19. yüzyıl ortalarına dek kuru-lamamış, dolayısıyla Osmanlı egemenli-ği daha çok kâğıt üzerinde kalmıştır.
İlçe merkezinin eski adı Tağ veya Tağı olup, 1865 yılında kaza (ilçe) teşkilatı kurulduğunda merkez olarak seçilmiştir.
Osmanlı Devleti bu dağlık bölgede egemenliğini kurarken bölgedeki çeşitli Kürt unsurlardan faydalanmıştır. Kürt ve Ermeni halk arasında gitgide artan ger-ginlik, 1895’te çok sayıda Ermeni’nin öldürülmesi ve Çatak’taki Ermeni köy-lerinden çoğunun boşalarak Kürt aşiret-lerin eline geçmesiyle sonuçlanmıştır. İlçede az sayıda kalan Ermeniler 1915’te temizlenmiştir.1915 olayları sırasında bazı Çataklılar şimdiki Karşıyaka ile Alaçam Mahallelerini ele geçirerek Er-menilerin İlçeyi terk etmeleri için zemin hazırlamışlardır.
1915-1916 ve tekrar 1916-1918 döne-minde Çatak ilçesi Rus işgaline uğramış-tır. İşgal sırasında Rus ordusuna bağlı bazı Ermeni milis kuvvetleri Çatak’ta terör yaratmış, Müslüman halktan bazı kişileri şehit etmişlerdir. 1917 yılında Rusyada çıkan ihtilal ile Çarlık idaresi devrilip yerine Bolşevik idaresi kurulun-ca, Rusya yurdumuzdaki askeri birlikle-
rini çektiği sırada Ermenilerin bir kısmı İran’a bir kısmı Rusya’ya, bir kısmı da Irak’a olmak üzere İlçeyi terk etmişlerdir.
İlçenin sınırlarında tarihi eser olarak Ermeni yapımı olan üç kemer köprü var-dır. Bu köprülerden birisi ilçenin içeri-sinde olup Sortikin Çayı üzerinde geçit vermekte ve halen kullanılmaktadır. Di-ğer iki köprü “Holkan ve Zırıl” Norduz Deresi üzerinde olup, dere üzerinde ha-len geçit veren yerlerdir.
Tırşın’de büyük taşlar üzerine yapıl-mış ağaç resimlerine ilaveten bu ağacın dalına ön ayağını uzatmış keçi resmi ile taş üzerindeki keçinin arkasında kurt resmi bulunan birkaç taş eser bulunmak-tadır.
Edremit kuruluşundan bugüne; Edre-mit, Gümüşdere, Sarmansuyu gibi adlar almıştır. “Edremit” ismi, en eski olanıdır. “Gümüşdere” adının neye bağlı olarak konulduğu bilinmemektedir. “Sarman-suyu” adı; Şamram Kanalından esinle-nerek konulmuştur. Merkez belediye bu
adla kurulmuştur. En son ve kalıcı olarak
“Edremit” üzerinde karar kılınmıştır.
Edremit kelimesi Arapça’dan alın-
madır. “Erd=yer, met=uzun anlamında.
İki hecenin “Erd+met” birleşmesi “uzun
yer” anlamı manasına gelmektedir. Baş-
langıçta “erdmit” olarak telaffuz edilen
bu kelime zamanla halk ifadesinde incel-
tilerek bugünkü “Edremit” adını almıştır.
Edremit, Van iline 18 km mesafede-
dir. Allah’ın bütün güzellikleri bahşet-
tiği bu yer, mavinin en güzelini taşıyan
Van gölü’nün kıyı şeridi boyunca uzanır.
Edremit’in yeşili, gölün mavisiyle ku-
caklaşır. İlçe, sahilden derinliğine meyve
yüklü ağaçlarla kademe kademe yükse-
lir. Ağaçlar arasından kıvrıla kıvrıla bir
gelin endamı ile süzülerek geçen tarihi
Menua (Şamram) kanalı, gururlu akışıy-
la türkülere konu olmuştur
İlçenin her tarafı tabii parklarla süs-
lü, gizem dolu bu şirin ilçe ilkbahar, yaz,
sonbaharın ilk ayları insanlarla dolar
taşar. Edremit’in Van girişinden Kadem-
bastı çıkışına kadar restoranlarla doludur.
Van Edremit arasında iki lüks otel işlet-
meye açılmıştır. Tarihi olduğu kadar özel
bir yeri olan Vali Konağı, Osmanlı’nın
son döneminden başlar, zamanımıza ka-
dar Van valilerine hizmet etmiş, etmekte
olan bu köşk, ilçenin güzelliğini bir kat
daha artırmaktadır.
Edremit’te çeşitli kavimlerin yanında
Kaldi Kehaldiler (Urartular), Asuriler,
Menuas kavimleri, Semiramis sülalele-
ri yerleşmiş olabileceği, daha sonraları,
doğudan gelen Sasaniler, Müslüman
Araplar M.S., XII. yy. ortalarında Van
ve yöresini hakimiyetleri altına aldıkla-
rı bilinmektedir. Müslümanlarla Bizans
Devleti arasında elden ele geçen Van ve
yöresinde, Ermeni asıllı beyler de kısa da
olsa hakimiyet kurmuşlardır.
İlçe merkezinde ve köylerinde buğ-
day, arpa, şeker pancarı, korunga yonca
vb. ağırlıkta olan tarım ürünleridir. Buna
Başkale ilçesinde bulunan çukurlar
bağlı olarak hayvancılık ile arıcılık ilçe
merkezinde yaygınlaşmaya başladı.
Erciş’in bilinen ilk resmi tarihi Urar-
tularla (MÖ900-600) başlar. Arap kay-
naklarında geçen Arciş adının Urartu
Kralı Argişti’den geldiği ve dolayısı ile
Erciş’in Urartular tarafından kurulduğu
belirtilmektedir. Urartu Kralları Argişti
ve Menua döneminde Erciş’in imar edil-
diği, Tetuma adında bir şehir kurulduğu
ve imar edilen bu şehirde tarıma büyük
önem verilerek sulama kanallarının ya-
pıldığı bilinmektedir. Urartulardan son-
ra sırasıyla Med, Pers, Roma ve Bizans
egemenliğine giren bölge Müslümanla-
rın eline geçmiştir. İlhanlılar, Ak Ko-
yunlular ve son olarak ta Osmanlıların
hâkimiyetime girmiştir.Ermeni işgalin-
den kurtulduktan sonra 1923 de Erciş
Belediye kurulur
Vangölü havzasında yer alan ilçe, Er-
ciş Ovası üzerinde kurulmuştur. Bu ova
Ala Dağlar ve Süphan Dağı ile Van Gölü
arasına yayılmış en geniş, aynı zamanda
en verimli ve sulak bir alandır.
Erciş akarsu bakımından oldukça
zengin bir ilçedir. İlçenin hemen hemen
her tarafına yayılmış irili ufaklı birçok
akarsu mevcuttur. Bölge iklim olarak
karasal iklim kuşağında yer almasına
rağmen, Erciş’te iklim ılıman özellik
göstermektedir. Sebebi ise, güneyde Van
gölü, kuzeyde Koçköprü Baraj gölü ile
birlikte yine kuzeyde bulunan tepelerin
sert ve soğuk rüzgarları tutmasıdır. Bu-
nun sonucunda Bitki örtüsünde de çeşit-
lilik görülür. İlçenin belli başlı dağları;
kuzeyde Ala Dağlar, doğuda Aksurik
ve Meydan Dağlarıdır. Bununla birlikte
Zernaki, Kızılkaya Tepeleri de önemli
tepeler arasındadır. İklimi tarım ve hay-
vancılığa elverişli olan ilçede; büyük ve
küçükbaş hayvancılık ile birlikte Balık-
çılık ta yapılmaktadır. Tarım ise, geniş
ve sulak arazilerde Şeker Fabrikasından
dolayı endüstri bitkisi olan şeker panca-
rı, sebze, meyve ve tahıldır.
Gevaş’ın kültür tarihinin eskilere
dayandığını göstermektedir. Bunlardan
meşhur olanı Gevaş’ın adını da aldığı
Artos dağı efsanesi ile Akdamar efsa-
nesidir. Artos dağı efsanesinde eski adı
Vestan olan ilçenin isminin nereden gel-
diği ile ilgilidir.
Mahalli çevrede bu isim üzerine çe-
şitli rivayetler bulunmakla beraber en
çok anlatılanı ise şöyle rivayet edilir
: Eskiden Hakkari, Ağrı, Van ve diğer
çevrelerden gelen hacı adayları burada
toplanıp, kafilenin tamamının gelmesi-
ni beklerlermiş. Bu nedenle dinlenilen,
yorgunluk giderilen yer anlamında VES-
TAN demişlerdir.
Diğer bir rivayet ise Artos dağı ef-
sanesidir. Bu efsanede adı geçen Gevi
ananın çok zengin olduğu ve misafirper-
ver olduğunun anlatılmasıdır. Herkese
Van Muradiye Şelalesi
yemek ikramında bulunduğu söylenen
Gevi ana için halk arasında haydi GEVİ
ANANIN AŞINA GİDELİM diyerek ye-
mek yemeye gelirlermiş, daha sonra bu
deyim GEVAŞ haline dönüşmüştür.
Gevaş ilçesinin tarihi geçmişi M.Ö. 5
bin yıllarına dayanmaktadır. 1071 yılın-
da Malazgirt Zaferi sonrası bir Türk şeh-
ri olmuştur. Van Sancağı’na bağlı nahiye
olarak varlığını sürdürmüştür. Osmanlı
İmparatorluğu’nun hâkimiyetine giren
Gevaş, 1914 yılında Doğu Anadolu’da
başlayan Rus ve Ermeni işgaline uğra-
mış, 31 Mart 1918 tarihinde Rus işgalin-
den kurtarılmıştır. 1927 yılında şimdiki
yerinde geniş bir araziye kurulmuştur.
Gevaş Sosyal açıdan Van’ın ileri ilçe-
lerindendir. Geniş arazi yapısıyla geliş-
meye müsaittir. Son birkaç yıl içerisinde
İlçe gelişimine paralel olarak inşaat ala-
nında bir patlama olduğu gözle görülebi-
lir. Eski yapılara nazaran betonarme ve
çok katlı evler yapılmaktadır.İlçenin te-
mel geçim kaynağı tarım ve hayvancılık-
tır.Yüzölçüm içerisinde % 66’lara ulaşan
mera varlığı hayvancılığı bir adım öne
çıkarmaktadır. İlçenin tarımsal faaliyete
uygun yaklaşık 105.000 da arazisi mev-
cuttur. Bu arazi içerisinde önemli ölçüde
yem bitkileri tarımı yapılmaktadır. Ka-
lan alan içerisinde yeşil ve kuru fasülye
gibi sebzeler ile meyve üretimi önemli
yer tutmaktadır. Sebze üretimi yaklaşık
8-10 bin ton civarındadır. İlçede ayrıca
önemli düzeyde arıcılık faaliyeti yapıl-
maktadır.
Ülkemizin en büyük gölü olan Van
Gölü kıyısında kurulmuş bulunan Gevaş
tabii güzelliği yanında turistik ve tarihi
eserlere sahipliği açısından da oldukça
zengindir. Özellikle yaz aylarında yer-
li ve yabancı turistlerin uğrak yeridir.
Gevaş’ta her devrin izlerine rastlamak
mümkündür
İZETTİN ŞİR CAMİİ, HİŞET KA-
LESİ, HATUN (CELME HATUN)
KÜMBETİ, AKDAMAR ADASI KİLİ-
SESİ önemli tarihi eserleridir.
Eski adi bulkaz olan Gürpınar’ın ismi
su kaynaklarının bolluğu ve bulkaz çayı-
nın kaynağı olan büyük pınardan esinle-
nerek 1961 yılı sonlarında GÜRPINAR
olarak değiştirilmiştir.
Bulkaz isminin kazlarını kaybeden
çobanın büyük pınarda kazlarını bulduğu
yer anlamında Kaz-Bul’un zamanla de-
ğişmesiyle geldiği, diğer bir rivayete göre
arazide bulunan antik eserlerin çokluğun-
dan kazarak bulmaktan esinlenerek BUL-
KAZ olarak geldiği söylenmektedir.
Eski yerleşim yeri olan Yakayolu
Erenler mevkisinin zamanla yağmalan-
ması ve doğal afetlere maruz kalması
nedeniyle şimdiki Bulkaz mahallesi ola-
rak adlandırılan yerde kurulmuş olup,
mahallede bulunan kervan kuyuları ve
Selçuklu Hamamı ve yöredeki Roma
Mezarları ve Büyük İskender zamanında
kullanılan Caber Kalesi göz önüne alına-
rak Antik yunan zamanında kurulduğu
tahmin edilmektedir. Köyde okul ola-
rak kullanılan Kurtuluş Savaşı sırasında
Yunan Karargahı ve günümüzde olarak
konut olarak kullanılan Salim Erhan a ait
ev, zindan olarak kullanılan Kebir Ca-
mii, Selçuklu Hamamı Erenler mevki-
sindeki köy harabesi, Goreş (Ağaçbeyli
Kasabası) yolu üzerindeki Efe Mezarlığı
Bileşe mevkisinde bulunan Kurtuluş Sa-
vaşı mezarlığı, Taşpınar höyüğü, Yukarı
Bağlar mevkisindeki Roma Mezarlığı
Caber kalesi kalıntıları, Yunan devriye-
lerinin kullandığı sığınaklar, Cabar köyü
istihkamları tarihi yerleridir.
Kasaba Bulkaz dağının eteklerinde
kurulması nedeniyle doğusu ve güneyi
engebeli arazi, batısı ovadır. Dağ etekleri
ve tarımda kullanılmayan araziler meşe-
lik dağın yüksek kesimleri çam ve ardıç
ağaçları ile örtülüdür.Akdeniz iklimi ile
karasal iklim arasında geçiş iklimine sa-
hip olup, yazları yağışsız ve ılık, kışları
yağışlı ve soğuktur. Sonbahar sonları ile
ilkbahar başlangıcında da yağmurludur.
Muradiye, Cumhuriyet ilanına kadar
Kandahar ve Bargiri adıyla iki yerleşim
birim olarak anılırken; Cumhuriyet son-
rası birleşerek Muradiye adını almıştır.
1914 tarihinden bugüne kadar ilçelik
vasfını devam ettirmektedir. Yüzölçümü
1087 km²’dir. Deniz seviyesinden yük-
sekliği ortalama 1700 metredir. İl mer-
kezine uzaklığı 82 km.’dir.
Hayvancılık, son dönemlerde yapılan
pancar ekimi önemli yer tutar. Muradiye
Bend-i Mahi şelalesi ilçenin en önemli
doğal zenginliğidir. Muradiye İlçesi Doğu Anadolu Bölge-
sinin doğusunda Van İlinin Kuzey Doğu-sunda dağlık ve kısmen ovalık bir coğrafi yapıya sahiptir. İlçe 1326 (1912) yılında kurulmuştur. İlçenin Güney Doğusun-da Özalp İlçesi, Doğusunda İran İslam Cumhuriyeti, Kuzeyinde Çaldıran İlçesi, Batısında ise Erciş İlçesi ile komşu bu-lunmaktadır. Van İl Merkezine uzaklığı 86 Km. olup, yüzölçümü yaklaşık 1100 Km.2 dir. Deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 1705 m.dir. arazi yapısı genel olarak engebelidir. Muradiye ve Akbulak ovalık yapıya sahip kesimlerdir.
Muradiye İlçesi yüksek dağlarla çev-rilmiş; Beşparmak, Pirreşit ve Pete dağ-ları sönmüş volkanik dağlardır. İlçenin en önemli suyu, İlçeyi bir baştan, öbür başa bölen 70 Km. uzunluğunda Mu-
radiye ovasını sulayan bendimahi çayı
ve buna bağlı irili ufaklı kolları ile Van
Gölü’ne dökülen karasu çayıdır.
İlçe volkanik bir yapıya sahip olup,
birinci derecede deprem kuşağı üzerin-
dedir. İlçenin iklimi serttir. Isı kış mev-
siminde sıfırın çok altına düşmektedir.
Aralık, Ocak ve Şubat aylarında ısı-21
dereceye kadar düşer.
İlçe halkının geçim kaynağı başta
hayvancılık ve tarla tarımıdır. Tarım
ürünleri başında buğday, yonca ve şeker
pancarı gelir. Son birkaç yıl içinde mey-
ve bahçeciliği hızla artmakta, sebze ye-
tiştirilmesine büyük özen gösterilmekte-
dir, (özellikle domates, kavun ve karpuz)
Turizm geliri yok denecek kadar azdır.
En güzel mesire yeri İlçenin kuzey batı-
sında bulunan ve İlçeye 8 km. uzaklıkta
olan “Muradiye Şelalesi” dir
■ Kedisi, kalesi, kilisesi, kilimi, şelalesi, peyniri ve içinde yaşayanların tanımıyla denizi, Urartuların eski başkenti Van’da karşınıza çıkacaklardan yalnızca bazıları. Van siz istedikçe daha fazlasını verecek, çeyizindeki sürprizleri cömertçe sunacak bir şehir
Van Kedisi
Bölgede Urartular Persler, Bizans-
lılar, Emeviler, Selçuklular,Sökmenler,
Moğollar, Karakoyunlular ve Akkoyun-
lular değişik zamanlarda hakimiyet kur-
muşlardır. Eski ismi Mahmudi’dir. Van’ı
İran’a bağlayan kara ve demiryolu ilçe
merkezinden geçer. İl merkezine 61 km
mesâfededir. Gelişmemiş ve küçük olan
ilçenin belediyesi Cumhûriyetten önce
kurulmuştur. 1948 yılında ilçe merkezi
Saray’dan Kargalı ya taşındı ve yeni ilçe
merkezine Özalp ismi verildi.
İlçe toprakları genelde dağlıktır.
Dağları Karasu’nun kolları olan Meme-
dik Suyu ve Yeniçay Deresinin açtığı
vâdilerle parçalanmıştır. Bu vâdilerde
küçüklü büyüklü düzlükler meydana
gelmiştir. Dağ eteklerinde hayvancılık
bakımından önemli çayırlarla kaplı sulak
yaylalar vardır. Ekonomisi hayvancılık
ve tarıma dayalıdır. Yaylacılık yöntemiy-
le çok sayıda koyun yetiştirilir. Küçük
düzlüklerde tarım yapılır. Başlıca tarım
ürünleri buğday, arpa ve patatestir.
İran sınırına 45 km mesafede kurulan
Özalp Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı
Murat Van bölümünde yer alır.Denizden yüksekliği 2100 metredir.
Bugünkü Saray İlçesi 1869 yılında Mahmudiye adıyla kurulmuş, 1948 tari-hinden sonra Özalp İlçesine bağlı bucak merkezi olarak kalmıştır. 1990 tarihinde ilçe olmuştur. İlçe Merkezi Saray Ova-sının yukarı kısmında kurulmuştur. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Memedik Vâdisinde bulunan Saray Ovası ilçenin tek düzlüğüdür. Saray Ovası 45 km2lik alanı kaplar. Denizden 2100 m yüksek-liktedir. Doğusunda bulunan dağlar İran Devleti ile sınır oluşturmaktadır. Yüzöl-çümü 1.334 km2dir. Kuzeyi Çaldıran İlçesi, kuzeybatısı Özalp İlçesi, güney-batısı Van İl Merkezi, güneyi Gürpınar İlçesi ile sınırdır. İl Merkezine 75 km mesafededirEkonomisi hayvancılık ve tarıma dayalıdır. Yaylacılık sistemiyle çok sayıda koyun beslenir. Saray Ova-sında tarım yapılır. Başlıca tarım ürünü tahıldır. Ayrıca az miktarda patates ye-tiştirilir. İlçe merkezi Saray Ovasının en doğusunda yamaçlara doğru kurulmuş-tur. Van-İran karayolu ilçe yakınından
geçmektedir. Özalp’a bağlı bucakken
1990’da ilçe oldu
Van’a bir anlamda “Kaleler Kenti”
denilebilir. Van ve çevresinde küçüklü
büyüklü çok sayıda kale bulunmaktadır.
Bu tarihi kalelerden bir kısmı Urartu dö-
neminden, diğerleri Ortaçağ ve sonrasın-
dan kalmadır
Van Kalesi:
Van Kalesi, Van il merkezi sınırları
içerisinde olup, şehir merkezine 5 km.
mesafede bulunmaktadır. Urartu kalele-
rinin görkemlilerindendir. MÖ. 9. yüzyıl-
da Lutupri’nin oğlu I. Sarduri tarafından
yaptırılmıştır. Büyük bölümü ayakta ka-
lan kalenin kuzeybatı ucunda bulunan ve
Sardur burcu denilen taş bloklarla örülen
yapının üzerinde I. Sarduri’ye ait olan,
Asur çivi yazısı ile yazılmış, bilinen en
eski Urartu yazıtı vardır. Kalenin diğer
önemli bir yapısı, I. Agrişti’ye ait olan
kaya mezarı ve hemen bunun dışındaki
kaya üzerinde bulunan Urartu’ların gü-
nümüze ulaşan en uzun yazıtı, “Horhor
Van Kalesi
Yazıtları” vardır. Ayrıca kalenin kuzey yamacında II. Sarduri’nin açık hava tapı-nağı (Analı-Kız), Kale içinde Menau ve Sarduri’ ye ait mezar odaları, mağaralar, su sarnıçları ve çeşitli odalar vardır. Ka-lenin güneyinde ise eski şehrin kalıntıları bulunur. Ulu Cami, Hüsrev Paşa Cami, Kay Çelebi Cami, Hamamlar (Çifte Ha-mam) Kümbetler (İkiz Kümbet) ve çoğu tahrip olmuş eski evler, gezenleri tarihin yaprakları arasında seyahate çıkarlar.
Van il merkezine 60 km. uzaklıkta, Gürpınar ilçesinde, Van-Hakkari kara-yolu üzerindeki Hoşap (Güzelsu)’da yer almaktadır. Dik bir kaya kütlesi üzerine kurulan kale, iç kale ile bunun kuzeyin-deki dış kaleden oluşur. Gözetleme kule-si, surları, burçları, (bilgi yelpazesi.net) beden duvarları, mescit, fırın, zindan seyir köşkü, harem, selamlık ve orijinal demir kapı kanatları kalenin önemli ya-pılarıdır. Ayrıca kalenin güney tarafında Van Bölgesinin en eski Osmanlı Köprü-sü bulunur.
Van Gölü’ nün doğu kıyısında kuru-
lan kale iyi korunarak günümüze kadar
gelen sur duvarları andezit taş bloklarla
örülmüştür.
Urartuların önemli merkezlerinden
biridir. Kalede çok odalı bir saray, hay-
van ve bitki rölyefleri vardır.
Van il merkezine 25 km. uzaklıkta,
Gürpınar ilçesine bağlı Çavuştepe kö-
yünde yer almaktadır. Bol Dağı silsilesi-
nin batı ucuna kurulmuş olan kale; aşağı
ve yukarı kalelerden oluşmaktadır. Kale,
II. Sarduri tarafından MÖ 764-734 ta-
rihleri arasında yaptırılmıştır. Kalelerde
Haldi tapınağı, açık hava tapınağı, surlar,
depo, ahır, saray binaları, su sarnıçları,
çivi yazısı bulunmaktadır.
Van’a 35 km. mesafedeki Ayanıs
köyündedir. Argişti’nin oğlu Rusa tara-
fından MÖ 645-643 tarihleri arasında
yaptırılmıştır. Urartu tarihinin son saf-
halarının aydınlatılması açısından çok
önemlidir. Van Gölü sahiline yakın bir
alanda kuruludur.
Van il merkezinin doğusunda Zimzim Dağları silsilesine bağlı kayalık bir tepe üzerinde yer almaktadır. Kale Urartu kralı II. Rusa tarafından MÖ 685-645 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Sarnıç, açık hava tapınağı, kayaya yontulmuş merdivenler bulunmaktadır.
Van ekonomisine, tarım özellikle de hayvancılık hakimdir, sanayii gelişme-miştir. Kalkınmada öncelikli iller arasına alınmasıyla birlikte Van sınırlı olsa da bir gelişme kazanmıştır. Bu gelişmede kamu yatırımları, çok ortaklı şirketler ve koo-peratifler esas rolü oynamıştır.
Van’da çalışan nüfusun çok küçük bir bölümü (% 2,4) sanayi sektöründe ça-lışmaktadır. Sanayide çalışan işgücünün büyük bir bölümü dokuma ve gıda sana-yisinde çalışmaktadır.
Van’ın en önemli sanayi tesisleri şun-lardır: Erciş Şeker Fabrikası, Van-Et En-tegre Sanayi, Çimento Fabrikası, Sümer Holding Van Deri ve Kundura Sanayi, Van Yün İpliği Sanayi, Van Et Kombina-sı, Van Plastik Sanayi, Van Ağaç Sanayi, Un Fabrikaları, Yem Fabrikaları, Sabun
Fab-
■ Van, tabiî güzelliği açısından da birçok mekâna nasip olmayan avantajlara sahiptir. Gölü, dağları, güzelim suları, ovaları, yaylaları, kışın soğuğuyla yazın sıcağıyla rahatsız etmeyen mutedil havası, birkaç bin yıllık tarihin mirası olan eserleri ile Van, şairlere gerçekten iham kaynağı olma niteliğindedir.
Akdamar Adası
rikası, Tuğla Fabrikası ve Süt Fabrikası.
Van’da ayrıca tıbbi gaz sanayi, likit gaz
dolum tesisi, briket imalathaneleri, tuz
fabrikası, çay-şeker paketleme fabrikala-
rı ile modern model üretim yapan maran-
goz ve mobilyacılar bulunmaktadır.
Van Organize Sanayi Bölgesi: Van-
Erciş karayolu üzerinde 127 hektar alana
kurulan Organize Sanayi Bölgesi ile sa-
nayi alanında Van’a şimdiden 44 parsel
satılmış ve fabrika kurma çalışmaları
başlamıştır. Bölge, 100 adet sanayi par-
seline ayrılmıştır. Altyapı çalışmaları de-
vam ederken parsel alan fabrika sahipleri
de çalışmalarını sürdürmektedir. Tahmi-
ni 1000 kişi istihdam edilecektir.
Van’ın ekonomik yaşamında tarım
faaliyetlerinden sonra en önemli payı
ticaret teşkil eder. İpek Yolu üzerinde
bulunan Van, ticari açıdan köklü geçmi-
şe sahiptir. Ticarete konu malların büyük
bir kısmı tarım ve hayvancılığa dayalı
ürünlerdir. Tahıllar, kavun, karpuz, fa-
sulye, patates, elma, armut, kaysı, ceviz
gibi tarla ürünleri ve meyveleriyle canlı
hayvan, yün, peynir, yağ gibi hayvansal
ürünler kırsal alanlardan şehire getirile-
rek satılır. İl dışına gönderilen ürünle-
rin başında canlı hayvan, deri, peynir,
yapağı-yün et ve et mamülleri yer alır.
Ayrıca Van balığı, buğday, briket, şeker,
un, canlı hayvan ihracatı yapılmaktadır.
Van Ticaret Sanayii Odası’na kayıtlı 104
şirket vardır.
Van kahvaltı kültürü, mahalli halkın
kendi arasında yardımlaşma ve misafir-
perverliğinin en güzel özelliklerinden
birisini oluşturur. Van evlerinin otantik
olduğu tüm dönemlerde söz konusu kah-
valtı anlayışının var olduğunu hep görü-
rüz. Konu komşunun özellikle erkeklerin
sabahları evden ayrıldıktan sonra kadın-
ların bir bahçede toplanarak türkülü ma-
nili kahvaltının yapıldığı da bilinmekte-
dir. Bu kahvaltı sefasında aslında hiç göz
ardı edilmeyecek bir incelik, bir koruma,
kollama, yardım kültürü saklıdır. Bah-
çede kurulan sofraya mutlaka yakındaki
fakir ailede çağrılır. Eğer muhtaç olan
genç bir bayansa evin bir üyesiymiş
havası içerisinde iş de yaptırılır ki asla
yardım olduğu anlaşılmasın. Yanında ge-
■ Yöre halkının samimi ve misafirperver geleneğinin bir yansıması olan kahvaltı sofraları Van’ın özünü yansıtır.
Van yöresel kahvaltı sofrası
Van Gevaş Avalı Kayak Merkezi
tirdiği çocuğu da evin çocuklarıyla aynı sofrayı paylaşır ve aynı seviyede karnını doyurur.
Van’ın Türkiye’nin lezzet kültürü-ne önemli bir katkısı olan Van Kahvaltı Sofraları kendilerine as özellikleri ile de bilinmektedir. Yöre halkının samimi ve misafirperver geleneğinin bir yansıması olan kahvaltı sofralarının belli başlı özel-likleri şunlardır:
a) Van kahvaltı salonlarında, pastane ve lokanta ürünleri satılmaz.
b) Daha fazla para kazanma uğruna hiçbir Kahvaltı salonu menüsünde ve işletme şeklinde değişiklik yapmamıştır, yapmaz da.
c) Kahvaltı salonları genelde Van’ın ara sokaklarında bulunur.
ç) Kahvaltı salonları Gün ışığı ile açı-lır ve Gün batarken kapanır.
d) Van Kahvaltı salonları kaliteye ve müşteriye verilen önem, kusursuz temiz-lik olarak yansır.
e) Mutfak, müşterinin rahatlıkla girip görebileceği şekilde düzenlenir.
f) Kahvaltı salonlarının dekorunu gösterişten uzak, mütevazi masalar, san-dalyeler, ve türküler, şarkılar seslenen radyo tamamlar.
g) Van Kahvaltı sofralarında yazın yoğurt, cacık, piyaz, kış aylarında ise bal-pekmez, tahin-pekmez otlu peyniri öğlen servisini oluşturur.
Van, Anadolu’nun İran, Maveraünne-hir ve Kafkas yollarının birleşim nokta-larından biri olmakla çok sayıda kavmin geçişini sağlamıştır. Tarihi süreç yönün-den, bölgenin kültürel yapısında Arap, Fars ve Türklerin derin izleri görülür. Türklerin özellikle Selçuklu sonrası yer-leşimleri kısa zamanda Ahlat, Adilcevaz,
Erciş, Gevaş ve Van’ın bayındır bir hale
gelmesini sağlamış, coğrafyanın yer-
leşime elverişli olması önemli bir Türk
nüfusunun bu havaliyi yurt tutmasına
sebep olmuştur.Van, Türk dili coğraf-
yasında Anadolu sahasında yer almak-
la birlikte özellikle Azeri Türkçesinin
etkisi altındadır. Bu etkiyi yapı, ses ve
sözcük dağarcığı yönünden görebiliriz.
Anadolunun iç kesimlerinde bilinmeyen,
ancak Azeri sahasında ortaya çıkmış bir
çok kelimeye Van’da rastlayabiliriz.Tek
bir Van ağzından söz etmek mümkün
değildir. Bölgenin çeşitli zamanlarda
ve halen değişik sebeplerle göç alması,
sosyolojik farklılaşmaların yanında dil
değişimini de beraberinde getirmekte-
dir. Van’daki nüfus hareketiyle ilgili şu
birkaç sebebi zikredebiliriz.- Osmanlı-
Karamanoğulları mücadelesi sonucunda
Van, Karaman bölgesinden göç almış-
tır.- Osmanlı - Safevi hakimiyet müca-
delesi sırasında bir takım Türk boyları
Van eski fotoğrafı
yer değiştirmiştir.- Kuzey Azerbaycan’ın
ve özellikle Karabağ’ın Ruslar tarafın-
dan işgali sebebiyle Van göç almıştır. -
Güney Azerbaycan’daki çeşitli olaylar
yüzünden Van göç almıştır.- Ekonomik
sebeplerle Karadenizin Çaykara ve çev-
resinden Van’a aileler yerleştirilmiştir.-
Üniversitenin faaliyete geçmesiyle şehre
çok sayıda öğrenci ve öğretim görevlisi
gelmiştir.- Afganistan’ın Ruslar tarafın-
dan işgal edilmesi üzerine Kırgız Türkle-
rinin bir bölümü Van’a yerleştirilmiştir.-
Terör sebebiyle Van göç almıştır.- Son
olarak çok sayıda memurun çalışmak
üzere Van’a gelmesi, bu bölgede tek bir
dil karakterinden söz etmemizi zorlaştı-
rıyor. Ayrıca yine sosyal, iktisadi ve tari-
hi şartlar sebebiyle Van merkez nüfusu-
nu büyük ölçüde İstanbul, İzmir gibi Batı
illerine taşımıştır. Bu yüzden çekirdek
Van kültürü ve ağzı gün geçtikçe deği-
şimlere maruz kalmaktadır. Basın yayın
araçları ve özellikle televiyonun mahalli
ağız üzerinde derin etkisi vardır. Yine
üniversitenin faaliyete geçmesi, standard
bir Van ağız ifadesini ortaya koymakta
dilcileri müşkül durumlara sokmaktadır.
Spot: Bir ilin kültürünü anlatmak en
zor iş olsa gerek. Aralarında herhangi bir
kültürel birlikteliğin olmamasına rağ-
men ortak bir kültürel yapı oluşturmayı
başarmış halkı ile Van sayılamayacak
kadar zengin kültürel yapıya sahiptir.
Serhat şehirlerimizden biri olan Van,
tarih boyunca stratejik önemi yanında,
sanata ve ilme beşiklik etmesi açısın-
dan da önemli bir yere sahip oluşmuştur.
Türk-İslam devlet geleneği içerisinde,
sanatkârlar ve ilim adamları, merkezler-
de sultanlar; vilâyetlerde valiler ve üst
düzey yöneticiler tarafından desteklenip
korunmuşlardır. Varı, çok uzun yıllardan
beri önemli bir vilâyet merkezi olması
hasebiyle zikredilen fonksiyonun icrası-
na haliyle mekân olmuştur.
Van, tabiî güzelliği açısından da bir-
çok mekâna nasip olmayan avantajlara
sahiptir. Gölü, dağları, güzelim suları,
ovaları, yaylaları, kışın soğuğuyla yazın
sıcağıyla rahatsız etmeyen mutedil ha-
vası, birkaç bin yıllık tarihin mirası olan
eserleri ile Van, şairlere gerçekten iham kaynağı olma niteliğindedir. Tanzimat dönemine kadar edebiyat dendiği zaman akla şiir gelirdi. Haddizatında “edebiyat” kelimesi bile ilk defa Şinasî tarafından kullanılmış bir kelimedir. Klâsik dönem-de edebiyat yerine “Şiir ve irışa” kulla-nılırdı. Şiir bildiğimiz şiir, inşa ise düz yazı anlamındadır. Ne var ki eski ede-biyatımızda düz yazı şiirin yanında her zaman üvey evlat muamelesi görmüştür. Bu, sadece Eski Türk edebiyatı için değil bütün İslâm-Şark edebiyatları için geçer-li olan bir özelliktir. Birçok padişahın, mektuplarını bile manzum yani şiir tar-zında yazdığı bilinmektedir. Van ilimizi edebiyat tarihi açısından ele aldığımız zaman, yukarıda sözü edilen özelliğin Van için de cari olduğu görülmektedir. Şiir, sadece Cumhuriyet öncesinde değil Cumhuriyetten sonra da saltanatını sür-dürmüştür. Van’daki Sanat ve Edebiyat faaliyetlerinin Cumhuriyetten sonraki bölümüne ağırlık vereceğiz.
İslamî dönemde Van’daki edebiyat tarihini 14. yüzyıla kadar götürebili-yoruz Van’ın Bahçesaray ilçesinden asıl adı Muhammed olan ve şiirlerinde “Mim Hayy” mahlasını kullanan Fake-i Tayran Van yöresinde, eserleri günümü-ze ulaşmış ilk şâirdir. Bölgede medrese
Van evi akşam görüntüsü
talebelerine “fakih”ten bozma “fake”
denmektedir. “Fake-i Tayran” kuşların
talebesi anlamındadır. Doğum ve ve-
fat tarihi tespit edilemeyen Ercişli Em-
rah, Vankulu Mehmet Efendi (ö. 1592)
, Abdülbaki Efendi (ö. 1634), Şâni (ö.
1676), Mevlevi Mehmet Dede (17. yy)
, şâir İzzî (İzzetî Mehmet Bey, Vani Çe-
lebi (17. yy) Mir Sipihri (17. yy) Ömer
Efendi (ö. 1 ğ 78) , Feyzi Salih Efendi (ö.
1715) , Dürri (ö. 1639), (ö. 1724) Sadî
(Abdülbâki Sadi Efendi) (1708-1748)
, İbrahim Hoca (ö. 1808) , Vehbi Dede
(Derviş Vehbi-i Kadim) (?-?) Aşık Da-
vut Telli (?-?) Selamî Efendi (ö. 1808) ,
Akif Mustafa Efendi (1812 ) , Aşık Hay-
reti (19 . y) Kavalcı Recep (18451915)
Cumhuriyet’ten önce Van’ın yetiştirdiği,
tesbit edilebilen şâirleridir.
Cumhuriyet dönemine gelinirken
Türk Edebiyatı ciddi değişimler geçir-
miştir. Divan edebiyatı, Arap ve Fars
edebiyatlarının tesiriyle oluşmuş, estetik
yönü ağır basan, sıkı kurallara bağlı bir
edebiyattır. Türk Edebiyatında, Tanzi-
mat dönemi olarak isimlendirdiğimiz
1860-1896 döneminde Türk şiiri, Batıya
yönelmeye başlamıştır İçeriği değişen şi-
irde kullanılan vezin, yine Aruz veznidir;
dil yine Arapça, Farsça’nın ağırlıkta ol-
duğu Osmanlıca’dır. Değişmeye başlar.
Millî Edebiyat (1911-1923) dönemin-
de ise artık dil sade Türkçe, vezin hece
vezni, nazım şekilleri, içerik tamamen
değişmiştir. Cumhuriyet döneminde ede-
biyatın hakimiyeti devam etmiş, devletin
resmî kültür politikası, musikide olduğu
gibi, edebiyatta da halk ürünleri ile Batı
Edebiyatının karışımından yeni bir ede-
biyat tarzı geliştirmek amacına yönelik
olmuştur. Cumhuriyet döneminde, hece
vezni ile yazılan şiirlerin yanında bir de
serbest vezinli şiirler görülmeye başla-
mıştır.
Cumhuriyet döneminde, Van’da yeti-şen şâirlerin birinci ve ikinci kuşakları, genelde halk şiiri tarzına meyletmişler ve eserlerini bu çerçevede vermişlerdir. Çoğunluğu şiirlerini Van’da yayınlanan mahalli gazetelerde yayınlayarak şiire başlayan bu şâirlerin büyük bir kısmı, sonraki dönemlerde büyük şehirlere göç-müş ve kalem faaliyetlerine buralarda devam etmişlerdir. Mahallî basının sa-nat ve kültüre yaptığı katkıyı burada bir kez daha teyid etmeliyiz. Bu bağlamda Van’da yayınlanan mahallî gazetelerden Van Sesi, Van Postası, İki Nisan, Van Ekspres, Kurtuluş, Çaldıran, Bir Nisan. Serhat, Yeni Yurt Van, Van Halk Postası, Van Kulu, Van Haber, Prestij, Şark Yıl-dızı gazetelerini kutlamak lazım. Bunlar-dan bir kısmı hâlâ yayınını sürdürmek-tedir.
Dinlerin ortaya çıkışından itibaren dini otoritelerin emirleri doğrultusunda kutsal yerlerin ziyareti kişisel tercihlerin ötesine geçmiştir. Bunun sonucu olarak kutsal yerler yüz binlerce kişiye ev sa-
■ Temelini dini inançların tatmininden alan inanç turizmi; dünya barışının ve kültürlerarası iletişimin gelişmesinde de önemli rol oynamaktadır.
Kayaçelebi Cami
hipliği yapmış ve kitlesel bir hareket olarak kendisini göstermiştir. Temelini dini inançların tatmininden alan inanç turizmi; dünya barışının ve kültürlerara-sı iletişimin gelişmesinde de önemli rol oynamaktadır. Aynı dine mensup fakat dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan insanlar, dinlerinin kutsal mekanlarında bir araya gelerek dini inançlarını paylaş-manın yanı sıra birbirleriyle ve aynı dine mensup olsun veya olmasın yerel halka sosyal ve kültürel anlamda bir etkile-şim içerisine girerler. Bu noktada inanç turizmi; farklılıkların ve çeşitliliklerin ortaya çıkmasına ve bunlara dinsel hoş-görü, saygı, sevgi ve anlayışla bakılma-sına katkı sağlayan evrensel bir kurum niteliğine sahiptir. Çağımızda üç büyük dinin buluşma yeri olan Anadolu, farklı inançların ve medeniyetlerin buluştuğu bir coğrafya üzerinde yer almaktadır. Bu özelliği ile Türkiye’de inanç turizmin-deki mevsimsel özellik (dini tören ve anma günleri) tüm yıla yayılma özelliği gösterir.
Ülkemiz birçok farklı tarihi ve kül-türel değerlerin bir arada bulunabildiği ender ülkelerden biridir. Tarih boyunca pek çok medeniyet bu topraklarda uyum içinde yaşamış ve günümüze zengin ve renkli bir miras bırakmıştır. Ülkemizin sahip olduğu tarihsel ve arkeolojik zen-ginlikler şüphesiz ki, diğer dinler açısın-
dan da son derece önem arz etmektedir.
Türkiye, inanç turizmi açısından bir açık
hava müzesi konumundadır.
İslam ve Hıristiyan inancına ait mede-
niyetlere ev sahipliği yapan ilimiz, inanç
turizmi potansiyeli açısından önemli bir
merkez konumundadır. Üzerinde barın-
dırdığı; Hüsrevpaşa Camii, Akdamar
Kilisesi, Kaya Çelebi Camii, Çarpanak
Kilisesi gibi önemli eserler ziyaretçileri-
ni beklemektedir.
Eski Van Şehri’nde yer alan ve cami,
medrese, han, hamam, sıbyan mektebi,
türbe, misafirhane ve imaretten oluşan
külliyenin çekirdeğini, Hüsrev Paşa
Camii oluşturmaktadır. Mimar Sinan’ın
eseri olan Cami, Van Beylerbeyi Köse
Hüsrev Paşa tarafından 567 tarihinde
yaptırılmıştır. Yaklaşık kare planlı olan
harim mekanının üzeri tromp geçişli bir
kubbe ile örtülüdür. Beş gözlü son cema-
at yeri yıkılmıştır. Kuzeybatıda minare
yer almaktadır. 2 m yüksekliğe kadar du-
varları kaplayan çinilerin Rus işgali sı-
rasında sökülerek Leningrad Müzesi’ne
götürüldüğü söylenmektedir. Dışa taşın-
tılı mihrap, kalker taşından yapılmıştır.
Dış cephedeki renkli taş işçiliği dikkat
çekicidir.
Van Gölü’nün içindeki en büyük ada olan Akdamar Adası, aynı ismi ta-şıyan kilisesi ile anılır. Akdamar Kili-sesi yörede hüküm süren Vaspurakan hanedanınca, Kral I. Gakik tarafından M.S. 915-921 yılları arasında Mimar Keşiş Manuel’e yaptırılmıştır. Kilise, Kudüs’ten İran’a kaçırıldıktan sonra 7. yüzyılda Van yöresine getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç’ın bir parçasını barın-dırmak amacıyla inşa edilmiştir. Adanın güney doğusuna kurulmuş olan kilise, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılır. Kili-se merkezi kubbeli, dört yapraklı yonca biçimli haç planında olup kır-mızı kesme tüf taşla-rıyla inşa edilmiştir. Kilisenin dış cephesi, alçak rölyef şeklinde işlenmiş zengin bitki ve hayvan motifleriy-
le ve Kutsal Kitap’tan
alınma sahnelerle be-zenmiştir. Kilise bu özelliğiyle de Erme-ni mimari tarihi için-de eşsiz bir konuma sahiptir.
Hüsrev Paşa Külliyesi
Tarihçi Anne R. Redgate, ‘The Ar-menians’ adlı kitabında, Ermeni Kra-lı Gagik’in bu kiliseyi yaptırmak için bütün civar medeniyetlerin sarayların-dan mimar ve ustalar getirdiğini ya-zıyor. (Redgate, bu sebeple Akdamar Kilisesi’nde Bizans, Sasani, Abbasi ve Türk mimari izlerinin de bulunduğunu vurguluyor.)1021 yılında Vaspurakan Krallığı ortadan kalkınca 1113’te yapı-lar manastıra çevrilmiştir ve 1895 yılına kadar kilise bölgedeki Ermeni Patrikliği merkezi olmuştur. Akdamar kilisesi ma-nastır olduktan sonra “Kutsal Haç Kili-sesi” adıyla anılır. Kutsal Haç Kilisesine, XIII. yüzyıl sonlarında Stephanus şapeli, 1293’te Zacharias şapeli, 1763’te kilise-nin batısındaki jamatun (cemaat evi) ve son olarak da XIX. yüzyılın başlarında çan kulesi yapılmıştır.
Akdamar Kilisesi, yörenin en zengin mimari süslemelerine sahiptir. Kilisenin dış cephelerinde, farklı yüksekliklilerde ve kuşaklar halinde dolanan kabartma olarak işlenmiş değişik konular mevcut-tur. Alttan itibaren birinci kuşakta İncil ve Tevrat’tan alınan konular anlatılmak-tadır. Dini konular arasında Ermeni ta-rihiyle ilgili kişiler, prensler, krallar ve azizler görülür.Dini konuların yanı sıra, dünyevi konular, saray hayatı, av sah-neleri, insan ve hayvan figürleri tasvir edilmiştir. Bu kabartmalarda Orta Asya
Türk sanatının yoğun etkilerini taşıyan 9. ve 10. yüzyıl Abbasi Sanatı’nın etki-lerini görmek mümkündür. Kilisenin dış cephelerindeki kabartma süslemelere karşılık, iç mekândaki duvarlar günü-müzde hemen hemen kaybolmaya yüz tutan dini konulu fresklerle bezenmiştir. Bu duvar resimleri yöredeki en kapsamlı ve en erken tarihli örnekler olarak ayrı bir önem taşırlar.
Akdamar Kilisesi son yüzyılda tari-hin, maalesef define avcılarının ve atış meraklılarının kurşunlarıyla yıprandı ve harap oldu. Dış yüzeyindeki kabart-malar ve içerisindeki duvar resimleri ise zamanla, hava şartlarına da dayana-mayarak hasar gördü. Doğudaki birçok başka Ermeni anıtı ile birlikte Akdamar Kilisesi’nin de 1951’de hükümet em-riyle yıkımı kararlaştırılmış, 25 Hazi-ran 1951’de başlatılan yıkım çalışması o dönemde genç bir gazeteci olan ve tesadüfen olaydan haberdar olan Yaşar Kemal’in müdahalesiyle durdurulmuş-tur. On yıllar boyunca bakımsız olarak kalan kilise 2005-2007 döneminde Tür-kiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Ba-kanlığı öncülüğünde, Türkiye Ermenileri ve komşu Ermenistan ile ilişkilerin geliş-tirilmesine yönelik bir adım olarak, 1.5 milyon dolar harcanarak restore edilmiş-tir. Restoran çalışmalarını Ermeni mimar Zakariya Mildanoğlu yürütmüştür.29
Mart 2007 tarihinde yeni hayatına göz-
lerini ‘anıt müze’ olarak açan Akdamar
Kilisesi’nde uygulanan restorasyon ça-
lışması bazı uluslar arası kültür çevre-
lerinde “siyasi amaçlı” olarak tanımlan-
mıştır. Kilise, Van gölü’ndeki Akdamar
Adası’nda tek başına duruyor. Yaklaşık
1100 yıllık Akdamar Kilisesi, 90 yıldan
fazladır ibadethane işlevinden uzak.
Van’ın merkezine yakın Dibekdüzü
köyü burnunun açığındaki adaya Van
iskelesinden veya köyün iskelesinden
ulaşılıyor. Adanın kuzey yönünde ku-
rulmuş olan Ctouts Manastır Kilisesi St.
Jean’a adanmıştır. Batısında Jamatoun
ve kuzeydoğusundaki şapel, kompleksi
tamamlamaktadır. Manastır topluluğu-
nun tarihi IX. yüzyıla kadar uzanıyor.
Manastır gezisinden sonra adanın güzel
kumsallı plajında güneşlenmek ve göle
girmek ise bu gezinin küçük bir ödülü
olmaktadır.
Van Gölü Dünyanın en büyük Soda-
lı Gölüdür. Türkiye’nin en büyük gölü
olan Van Gölü Doğu Anadolu bölgesin-
de yer alır. Van Gölü, dünyanın kapalı
havza göllerinden biridir. Van Gölü veya
yöresel adıyla Van Denizi, Tatvan ilçesi
Van Gölünden bir görüntü
sınırları içinde bulunan Nemrut volkanik
dağının patlaması sonucu oluşan krater-
de biriken suların oluşturduğu varsayılan
volkanik bir göldür.
Çok sayıda koyu bulunan Van
Gölü’nün yüzölçümü 3.755 kilometre
karedir. Van Gölü hem tatlı Su hem de
deniz ekosistemlerinden farklı bir sucul
ekosistemdir. Suları Tuzlu ve sodalıdır.
Göl Suyu tuzluluk oranı %o19, pH’sı
ise 9.8 dir. Göl Su seviyesi iklime bağlı
olarak yükselip, düşmektedir. Ancak or-
talama olarak denizden yüksekliği 1640
metredir. Gölün ortalama derinliği 171
m, en derin yeri ise 451 metredir. Gölün
doğu bölümünde dört Ada vardır. Bun-
lar; Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş
adalarıdır. Adalar tarihi ve turistik özel-
liğe sahiptir ve 1990 yılında Arkeolojik
Sit alanı ilan edilmişlerdir. Göl üzerinde
feribotlarla Tatvan-Van demiryolu bağ-
lantısı sağlanmakta; aynı zamanda bu
demiryolu, İstanbul-Tahran demiryolu
hatlarını da bağlamaktadır.
Van Gölü dünyanın en büyük sodalı
gölüdür. Gölün tuzlu-sodalı suları, bi-
yolojik çeşitliliği sınırlamaktadır. Gölde
bilinen 103 tür fitoplankton, 36 tür zoop-
lankton ve tek bir tür balık (inci kefalı,
Chalcalburnus tarichi) yaşamaktadır. Göl
etrafı karadan 430 km.’dir. Yöre halkı-
na göre gölde bir canavar yaşamaktadır
Amaçları bölgeye turist çekmek olduğu bilinse bile , günümüzde canavar arama ekibi ile canavar aranmaktadırTarihçe Eski Yunan coğrafyacıları tarafından Thospitis Lacus ya da Arsissa Lacus ola-rak anılan Van Gölü’nün modern zaman-lardaki ismi, sınırlarına dahil olduğu Van ilinden gelmektedir. Urartu Krallığının başkenti, İ.Ö. 10. ve 8. yüzyıllar arasın-da, gölün doğu kıyılarında kurulmuştur
Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü, Nemrut volkanının patlamasıyla akan lavların Muş ovası’na doğru olan gölün eski çıkışını kapatmasıyla oluş-muştur. Göl içerisinde irili ufaklı 4 ada bulunmaktadır. Bu adalar ile Ahlat saz-lıkları, Dönemeç Deltası, Karasu Delta-sı, Bendimahi Deltası ve gölün kuzeyin-de sazlıklarla kaplı bir tatlı su gölü olan Nurşun Gölü Van Gölünde kuşlar açısın-dan önem taşıyan alanlardır.
Van sazlığında kuluçkaya yatan yaz ördeği, gölün batısındaki yarımadada üreyen toy, adalarda kuluçkaya yatan Van Gölü martısı ile Van Gölü’ne özgü bir balık türü olan inci kefali Van Gölü’nün uluslararası öneme sahip sulak alanlar içerisinde yer almasını sağlamaktadır.
Ortalama derinlik : 171 metreEn büyük derinlik : 451 metreYüzey rakımı : 1640 metreKıyı uzunluğu : 430 kilo metreAdalar : Akdamar, Çarpanak, Adır ve
Kuş adasıYerleşimler : Van, Edremit, Gevaş,
Tatvan, Ahlat, Adilcevaz, Muradiye ve Erciş
Doğu Anadolu’nun en tipik yörelerin-den olan Van, mutfağı ile de haklı bir üne sahip. Van ’ın yerel lezzetler sunan mut-fağının önemli bir kısmını kahvaltı sa-lonları oluşturuyor. Kentin çeşitli yerle-rinde bulunan kahvaltı salonlarında ma-
saları, kaymak, bal, otlu peynir ve tereyağı gibi doğal ürünler donatıyor. Kente gelen turist-leri, geleneksel Van yemekleri arasında bulunan kavurmalı uşkun ekşilisi, sengeser, kurut aşı, Kürt köftesi, ayran aşı, şile, bulgur aşı, çılbır, keledoş, mıh-la ve tandır balığı bekliyor.
Başlıca geçim kaynağı hay-
vancılık olduğu için Van mutfağı, et ve süt ürünleriyle biçimlenmiştir. Karayo-lu bağlantısından sonra yöre mutfağına sebze girmiştir. Et ve süt ürünlerinin çok tüketildiği yörede, peynir, keşkek, ka-vurma gibi yiyecekler çoğunlukla çöm-lek içinde yere gömülerek korunur.
Elma, armut gibi meyvalar buğdaya gömülerek saklanırken, turp, lahana, ha-vuç gibi sebzeler ‘kuyulama’ yöntemiyle korunur. Vanda, mutfağa ‘tandırevi’ de-nir. Lavaş, taptapa gibi yöresel ekmekler burada pişirilir. Taze kavrulmuş ve öğü-tülmüş buğdayın tereyağıyla kavrulduk-tan sonra bulamaç haline getirilmesiyle hazırlanan kavut, sabah kahvaltılarının vazgeçilmez yiyeceğidir. Yağda yumur-taya yörede ‘ilitme’ denir. Sengeser, murtuğa ve kelledos yörenin kavurma ile yapılan diğer özgün yemekleridir.
Arıcılık ve küçük çapta tavukçuluğun da yapıldığı ilde su ürünleri avcılığı da önemli yer tutar. Van Gölü ve diğer göl-lerde balıkçılık yapılır. Balık genellikle bulgur, yoğurt ve salçayla yapılan ayran aşıyla birlikte yenir. Özellikle Van gölü-nün sodalı sularına uyum sağlamış bir balık olan inci kefalindan havyar elde edilir ve bu balık tuzlanarak tüketilir.
Doğal ve tarihi zenginlikleriyle ilgi toplayan Van’ın yemeklerinde çeşit çeşit otların yeri önemlidir. Otlu peynirin, eş-kili ve inci kefalinin tadına bakmak için bile bu olağanüstü yöreye gitmeye değer
Van bölgesi otlarının yoğun biçimde bir araya geldiği en önemli yiyecek otlu peynir. Bu güzelim peynirde yaklaşık 60’a yakın bitki türü kullanılıyor. Bir peynirde bu otların en az 20- 25’i yer
■ Doğu Anadolu’nun en tipik yörelerinden olan Van, mutfağı ile de haklı bir üne sahip. Van ’ın yerel lezzetler sunan mutfağının önemli bir kısmını kahvaltı salonları oluşturuyor.
alıyor ve bunlar peynire lezzet dışında
besin değerini artırmak, sindirimi kolay-
laştırmak, insan sağlığına zararlı mikro-
organizma faaliyetlerini frenlemek ama-
cıyla katılıyor. Bugün modern bilimsel
imkanlarla saptanan bu özellikleri yüz-
lerce, hatta binlerce yıl önceki üreticile-
rin gözlem ve sezgileriyle tespit etmele-
ri, gerçekten etkileyici. Her ne kadar otlu
peynir ülkemizin birçok bölgesinde aynı
adla üretilse de kuşkusuz kendi mikro
kliması içinde yapılanlar bunların ara-
sında en lezzetlisi, en mükemmeli.
Yörede en iyi otlu peynirler ise Gevaş
ilçesi, Görentaş beldesi ve civarında ve
yalnızca koyun sütünden yapılıyor. Ça-
tak soğanı, düğün çiçeği, yöresel adlarıy-
la sirik, sirmo, mendo, heliz ve özellikle
de kenger, peynir yapımında kullanılan
otlardan. Çoğu otun Latince isimleri dı-
şında Türkçe’de adı bile yok. Yöre halkı
bunların hepsini tanıyor, biliyor ve ge-
rektiği biçimde kullanıyor. Van yemekle-
rinde de tahmin edebileceğiniz gibi, otlar
bol bol yer alıyor.
Otlu peynirin yapımı köklü bilgi,
beceri ve çok dikkat istiyor. Van’da en
çok beğenilen peynirler Gevaş ilçesi,
Görentaş beldesi ve civarında yapılıyor.
Otlu peynir yapımında mutlaka koyun
sütü kullanmak, çok hassas ve temizlik
şartlarına azami dikkat göstererek çalış-
mak gerekiyor. Otlu peynire 25 değişik
bitki katılıyor. Yöresel adlarıyla; sirma,
mendo, heliz ve kekik en çok kullanılan-
ları...
Hazmı kolaylaştırıcı özelliğe sahip
olan Van’ın otlu peyniri, bu nedenle sa-
dece kahvaltıda değil, yemeklerden son-
ra da tüketiliyor.
Otlu peynirde çoğunlukla sirmo (ya-
bani sarımsak), mendo, helis, siyabo,
nane ve kekik gibi yabani otlar kullanı-
lıyor. İlkbaharda dağlardan toplanan bit-
kiler, bir süre salamurada bekletildikten
sonra peynire katılıyor. Otlardaki çeşitli
mineraller hazımsızlık sorununu ortadan
kaldırıyor. Peynire aroma kazandırmak,
besin değerini arttırmak ve uzun süre
saklanabilen güvenli bir gıda maddesi
yapmak için katılan bu otlar, başta üriner
sistem bozuklukları olmak üzere çeşitli
hastalıkların tedavisinde de kullanılıyor.
Otlu peynirdeki kuru madde ve protein
miktarı beyaz peynirden, toplam mineral
madde miktarı da beyaz peynir, kaşar ve
tulum peynirinden daha fazla... Yapımın-
da çeşitli faydalı bitkilerin kullanılması
ise ona tat, aroma, besin değeri ve muha-
faza kolaylığı açısından diğer peynirlere
tercih edilmesini sağlayan üstünlük özel-
liği kazandırıyor.
Türkiye’de kedilerden bahsederken
ilk akla gelen türlerin başında gelir Van
kedisi: Cana yakınlığı, beyaz, ipeksi kür-
kü, aslan yürüyüşü, tilkikuyruğuna ben-
zeyen uzun ve kabarık kuyruğu, değişik
göz renkleri ve suya olan düşkünlüğü ile.
Van Kedisi, dünya üzerinde melezleş-
meyen, saflığını koruyabilmiş canlıların
başında gelir. Bu özelliği onu, hem kedi
dünyasının hem de diğer canlıların yıldı-
zı haline getirir.
Anadolu’ya tam olarak ne zaman ve
nasıl geldiği bilinmeyen Van kedileri,
diğer canlılarda olduğu gibi bulundu-
ğu bölgenin şartlarına ayak uydurdular.
Türkiye’nin en yüksek dağlarının bulun-
duğu Doğu Anadolu bölgesindeki yük-
sek sıcaklık farklarına kürkleri sayesinde
kolayca ayak uydurabilir Van kedileri.
Yılda en az 6 ay karlarla kaplı bu böl-
Akdamar adasının kış görüntüsü
gede uzun tüyleriyle kar ve soğuktan
korunurken, yazın birden ısınan hava ne-
deniyle tüylerini dökerek Van Gölü’nün
ılıman iklimine uyum sağlarlar. Ancak
yaygın olan yanlış bir inanış vardır ki,
o da bu kalın kürkü nedeniyle Van ke-
dilerinin üşümediğidir. Hâlbuki kediler,
kürkleri kalın olmasına rağmen soğuktan
etkilenir ve üşürler.
Van kedilerinin diğer kedilerden ay-
rılan ilginç bir özelliği vardır. Bu kediler
suyu çok severler ve yüzerler. Eğer suya
doğru gidiyorsa, bu zorunluluktan de-
ğil, sadece zevktendir. Özellikle ılık ve
sığ sularda yüzmeyi seven Van kedileri,
evlerde musluktan damlayan sulara pati
atar ya da banyoda size eşlik eder.
Van kedilerinin özelliklerinden biri
tüylerindeki iki renkliliktir. Hatta bu iki
renklilik karakteristik bir özellik olarak
bilinir. Bu farklı renkler kulaklarının
çevresinde ve kuyruğunda olmak üzere
vücudunun iki farklı bölgesinde bulunur.
Çok nadir olarak da vücudunda görüle-
bilir. Van Kedisinin postu kalın, tüyleri
normal uzunluktadır. Yazın diğer kediler
gibi tüy değişimi yaşar ve o dönemde
tüyleri azalır. Kışın yeniden eski rengi-
ni ve beyaz bir kartopu halini alır. Bu
uzun kuyruklarına sahip olmakta bazen
zorlanabilirler; öyle ki, başlarını kolları-
nın üzerine koyup, kuyruklarını altlarına
alırlar. Van kedileri, diğer türlere oran-
la biraz daha iricedir. Erkeklerde vücut
ağırlığı ortalama 3,5kg, iken dişilerde
2.8kg. olur. Vücutları uzun ve kaslı bir
yapıda ve kemikleri iridir.
Kocaman, geniş pembe kulaklara sa-
hip Van kedisi. Kulaklarda dibe doğru
bir yuvarlaklık göze çarpar. Bazen yav-
ruların iki kulağı arasında bir-iki siyah
benek görülebilir. Van kedilerinde sağır-
lığın yaygın olduğu sanılsa da bu Ankara
kedisinin bir özelliğidir. Van kedileri, tek
göz ve mavi gözlü kedilerde ancak %2-3
civarında sağırlık vardır. Van kedileri
gözleri ve tüyleri nedeniyle Ankara ke-
disi ile sıkça karıştırılır. Van kedilerinin
gözleri her ikisi mavi, her ikisi kehribar
veya bir gözü mavi diğer gözü kehribar
renkte olmak üzere üç çeşit olabilir. Mavi
renk, daima turkuvaz mavisi özelliğinde
olurken, kehribar rengi farklı tonlarda
görülebilir. Mavi gözlü kedilerde, mavi
gözlü kısa, kadife kürklü ve mavi gözlü-
uzun ipek kürklü kediler diye ayrılır.
Van kedilerinde, yeni doğan yavruların
gözleri grimsi renktedir. Yavru kedinin
doğumundan 25 gün sonra göz renkleri
farklılaşmaya başlar ve 40 gün sonra da
göz renkleri netleşir.
Van kedileri, her yıl Şubat, Mart ya
da Haziran aylarından birinde kızgınlık
periyoduna girerler. Bu periyot yaklaşık
10 gün sürer. Kızgınlık döneminde gebe
kalırlarsa genellikle o yıl içinde bir daha
kızgınlık göstermezler. Gebelik süresi 62
gündür. Gebeliğin birinci ayından sonra
karın şişmeye başlar ve bu dönemden
itibaren karnını kimseye dokundurtmaz.
Van kedisi de diğer kedilerde olduğu gibi
gözlerden uzakta doğurmayı sevdiğin-
den, birinci ayın sonundan itibaren ıssız
ve karanlık yer aramaya başlar. Van ke-
disi bir batında dört yavru doğurur. Van
kedisi yavrularında genellikle iki kulak
arasında bir - iki siyah nokta olduğu gö-
rülür. İki siyah nokta taşıyan yavruların
çoğu tek renk gözlü olur. Ve bu siyah
noktalar, adeta tek-göz kedilerin mührü-
dür. Ancak baştaki bu siyah noktalar do-
ğumdan sonra bir iki ay içinde kaybolur.
Ve bazen sayıları 8-30 arasında değişen
miktarda siyah kıllar olarak kalır.
Kediler bir sahipten çok bir mekânı
benimserler. Kendi hâkimiyetlerini kur-
dukları alanlarda yabancı bir kedinin ba-
rınmasına çoğu zaman imkânsızdır. Ke-
dilerin mekân değiştirmekteki inatçılığı,
Van kedilerinde fazla görülmez. Kediler,
yeni yerlerine alışamıyor veya beğen-
miyorsa eski evine dönmeye çalışırlar.
Hatta kendi evine dönmeye çalışırken ki-
lometrelerce yol kat etmiş kedileri duy-
muşsunuzdur. Van kedilerinin farkı, bu
yeni yaşama alanlarına 20-30 gün içinde
adapte olabilmeleridir.
Van kedisi, sevilmekten çok hoşla-
nır ve kendisine gösterilen sevgiye aynı
şekilde karşılık verir. Sevgi istekleri
özellikle gebelik döneminde daha artar.
Kendisini sevenlerin kucağına çıkıp, ok-
şayan elleri önce hafifçe ısırır sonra yala-
yarak sevgi gösterisinde bulunur ve mı-
rıldanır. Yemeği verildiğinde yemeden
önce minnet göstermek için bacaklara
sürünme huyu vardır. Tuvalet ihtiyacını
duyduğunda da, kapının önüne giderek
miyavlayarak kapının açılmasını ister,
eğer kapıyı açan yoksa bunu kendi başı-
na halletmeye karar verir ve kapı koluna
uzanıp çekerek kapıyı açar.
Van ili Başkale ilçesi Yavuzlar
Köyü’nde bulunan ve Kapadokya yöre-
sindeki peri bacaları ile oluşum yönün-
den benzerlik gösteren peri bacalarının
bulunduğu alan Vanadokya olarak anıl-
maktadır.
Kapadokya’daki peribacaları oluşum-
ları ile aynı özelliği göstermesi nedeniy-
le bölge, geleceğin önemli turizm mer-
Van kedisi
Başkale Yavuzlar Peribacaları
kezi olacak gibi görünüyor. Orada saklı
bir cennet var. Kapadokya’daki peri ba-
calarını kıskandıracak, Ihlara vadisiyle
aşık atacak bir cennet. Van’ın Başkale
ilçesine bağlı Elbak Vadisi’nden bahse-
diyoruz. Kapadokya’nın doğudaki ikizi
diye tarif edilebilecek vadinin adını Van
valiliği Van’adokya koymuş.
Buram buram tarih kokan bu doğal
güzellikte daha önceleri Ermeniler ya-
şarmış. Bu nedenle Van’adokya’da her
biri birbirinden farklı irili ufaklı kiliseler
mevcut, bir de ancak gizli bir tünelle ula-
şılabilen kale. Bakanın bir daha baktığı
bu görkemli kale ziyaretçilerini bekli-
yor.
Muradiye Şelalesi her mevsim ayrı
güzel
Van’ın Muradiye ilçesindeki ünlü şe-
lale her mevsim ayrı bir güzelliğe bürü-
nüyor.
İsmini Bağdat seferi sırasında buraya
uğrayan 4. Murat’tan alan şelale, Mura-
diye ilçesine 8 kilometre, Van’a ise 80
kilometre uzaklıkta yer alıyor. Tendürek
Dağı’ndan kaynağını alan Bend-ı Mahı
Çayi üzerindeki Van’ın Muradiye ilçe-
sindeki Muradiye Şelalesi Van’ın görül-
meye değer yerlerinden biri. Muradiye
Şelalesi, her mevsim yerli ve yabancı
turistlerin ilgisini çekiyor. İlkbahar ay-
larındaki yüksek debisi, yaz aylarındaki
serinliği ve çevre yeşilliği ile dikkati çe-
ken şelale, kış aylarında da donan görün-
tüsü ile ziyaretçilerini ağırlıyor.
Tarihi ve doğal güzelliği ile
Türkiye’nin doğusundaki turizm mer-
kezi olan Van’da keşfedilmeyi bekleyen
travertenler, adeta Pamukkale’den küçük
bir köşeyi andırıyor.
Tarihi, kültürel ve doğal güzellikle-
riyle Doğu’nun turizm merkezi olmaya
aday gösterilen Van, gizli kalmış doğa
harikalarıyla göz kamaştırıyor. Van’ın
Başkale ilçesine bağlı Dereiçi köyünde
bulunan travertenler, Pamukkale’yi an-
dıran özelliğiyle yerli ve yabancı turist-
lerin ilgisini çekiyor.Başkale’ye 45 km
uzaklıktaki Dereiçi (Sawkan) köyü ya-
kınındaki travertenler, Pamukkale kadar
geniş bir alanı kaplamıyor. Suyunun yer
değiştirmesi ve azalması sebebiyle de
büyük kısmı zaman zaman kuruyor. Tra-
verten suyunun şifalı olduğu söyleniyor
İnci kefalı, tuzlu-sodalı sulara sahip
Van Gölü’nde yaşayabilen endemik tek
balık türüdür. Van Gölü, Türkiye’nin en
büyük gölüdür. Suları yüksek derecede
sodalı ve tuzludur. Bu su yapısı göle bir
“soda gölü” özelliği kazandırmaktadır.
Göl suyunun pH değeri 9.8 civarında tuz-
luluğu ise % 0.19 olarak bildirilmektedir
.Gölde balık olarak sadece Cyprinidae
familyasından bir tür olan inci kefalı ya-
şamaktadır. İnci kefalı göçücü bir türdür.
Gölde yaşamasına rağmen üremek için
göle sularını boşaltan akarsulara göç eder
ve üreme sonrasında tekrar göle döner.
İnci kefalı, sazangiller familyası-
nı mensup, dünyada sadece Van Gölü
Havzası’nda yaşayan bir balık türüdür.
Genelde parlak gümüşî, sırtı gri-yeşil ve
karın bölgesi gümüşî renktedir. Vücut
küçük pullarla kaplı olup, gözler iridir.
Ortalama boyu 19.5 cm, ortalama ağırlığı
80 g civarındadır. Maksimum ömrü 7 yıl
olup, 3 yaşında cinsel olgunluğa ulaşır.
Üreme zamanı Nisan başından Temmuz
sonuna kadar olup, bu dönemde büyük
sürüler oluşturarak akarsulara göç eder.
Van Gölü’nün %o19 tuzluluğu ve 9.8
olan pH’sında yaşayabilen bu balık, sa-
zangiller familyasına ait bir türdür. Yaşa-
mını gölün tuzlu-sodalı sularında sürdü-
rür. Ancak tuzlu-sodalı sularda yumurta
bırakamadığı için ilkbahar aylarında
büyük sürüler oluşturarak akarsulara göç
eder. Akarsular üzerinde bulunan doğal
ve yapay engelleri aşmak için büyük bir
mücadele verir. Bazen şelaleleri tırman-
mak zorunda kalır. Yumurtasını bırak-
tıktan sonra tekrar Van Gölü’ne döner.
Akarsularda yumurtadan çıkan inci ke-
falı yavruları da kısa bir süre sonra göle
geçerler.
Deliçay Erciş İnci Kefali
Deprem, üzerinde yaşadığımız yer kabuğunun, çeşitli sebeplerle kırılması neticesinde ortaya çıkan titreşimlerin, dalga dalga yayılarak yeryüzünü sarsma-sıdır. Dünyada bir yılda 3,5 milyonla 4 milyon arasında deprem olmaktadır. Bu da, yaklaşık her üç saniyede bir deprem olduğunu gösterir.
Dünya üzerinde şu ana kadar ölçüle-bilen en büyük deprem 22 Mayıs 1960 Şili depremidir, büyüklüğü 9,5’tur. Dün-yada ölü sayısı en çok olan deprem 2 Şu-bat 1556 yılında Çin’de Shensi vilayetin-de meydana geldi. Bu depremde 830 bin kişi hayatını kaybetti. Türkiye’de kayde-dilen en büyük deprem 26 Aralık 1939 Erzincan’ da olmuştur.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasat-hanesi Deprem Araştırma Enstitüsü’nün merkez üssünü Van’a 30 kilometre uzak-lıktaki Tabanlı Köyü olarak saptadığı deprem, yerin 5 kilometre altında mey-dana geldi ve 25 saniye sürdü.
1999 yılındaki büyük Marmara ve Düzce depremlerinin bir benzeri Türkiye’nin doğusunda yaşandı. Mer-kez üssü Van’ın Erciş ilçesi olan 7,2 büyüklüğündeki deprem 13 ilde hisse-dildi. Deprem en çok Van’ın Erciş ilçesi zarar gördü. Van’daki 7,2 büyüklüğün-deki depremde birçok insan yaşamını yitirdi. Onlarca bina ise yerle bir oldu.
Hakkâri’de şiddetli olmak üzere Bitlis,
Ağrı, Iğdır, Erzurum, Muş, Bingöl, Tun-
celi, Batman, Şırnak, Mardin, Diyarba-
kır, Siirt ve Şanlıurfa’da hissedildi.
Richter ölçeğine göre 7.2’lik deprem-
le, büyük bir yıkımın yaşandığı Erciş’te
75 bina yerle bir olurken, bu binalarda
yaklaşık 500 kişi de hayatını kaybetti.
Ağır hasar gören 6 bin 30 konutun yı-
kılacağı yetkililerce bildirildi. En büyük
yıkım ise bir zamanlar kentin en yoğun
mekânlarından biri olan Van Yolu Cad-
desi üzerinde meydana geldi.
AFAD, Van depreminde hayatını kay-
bedenlerin sayısını 550 olarak açıkladı.
Hayatını kaybedenlerin 60’tan fazlası
öğretmen. 2 bin 300 kişinin de yaralan-
dığı depremde 185 kişi de enkazdan sağ
olarak çıkarılmıştır denildi.
Depremle sarsılan ve insanlık dramı-nın yaşandığı Van ve Erciş için devletin yan ısıra yardım kuruluşları da seferber oldu. Türkiye’nin dört bir yanından böl-geye yardım gitmeye devam ediyor.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yö-netimi Başkanlığı.AFAD., bugüne kadar Van Depremi için acil yardım ödenekleri dahil gönderilen insani yardım malzeme-lerinin toplam maliyetinin 664 milyon TL olduğunu bildirdi. Üretim siparişi ve-rilen 27 bin 420 konteynerin 18 bin 473 adedinin bölgeye ulaştırıldığını açıkla-yan AFAD.13 bin konteynerin ise kurul-duğunu bildirdi. Açıklamada.” Bugüne kadar 33 bin 463 depremzede. Deprem bölgesinden nakledilerek kamu tesisleri-ne yerleştirildi. Barınma hizmeti verilen-lerle birlikte bu rakamın 45 bini aşmıştır denildi. Yardım kampanyaları kapsamın-da, Başbakanlık, Diyanet ve Kızılay yar-dım hesaplarında toplam 302 milyon 400 bin TL nakdi yardım toplandı.
Deprem anı ve sonrasında zor ko-şullardan en çok kadınlar ve çocuklar etkilendi. Günlük hayatta olduğu gibi, deprem sonrasındaki ağır yaşam şartla-rında da en büyük zorluğu kadınlar çekti. Günlük ihtiyaçlarını karşılarken bile bü-yük sorunlar yaşadılar. Van’da meydana gelen depremden sonra hamile olan 240 kadının düşük yaptığı, yetkililerce bildi-rildi.
Van depreminden sonraki görüntü
Van depreminden sonraki görüntü
- TÜSİAD Yönetim Kurulu, yardım-
lar için bölgedeki üyeleriyle birlikte bir
destek ağı oluşturdu.
- Türk Eczacıları Birliği (TEB), yar-
dım kampanyası başlattı. Toplanacak
yardım karşılığında temin edilecek ilaç
ve mama, bölgedeki halka ulaştırılacak.
- Kimse Yok Mu Dayanışma ve Yar-
dımlaşma Derneği Konya Şubesi 25 ton
kahvaltılık malzeme yüklü tırı, deprem
bölgesine gönderdi.
- İstanbul Yemek Sanayicileri (İY-
SAD) ve Türk Kızılayı ile birlikte dep-
remzedelere uçak kargosu ile günlük
20 bin kişilik hazır kumanya ulaştırmak
üzere harekete geçti.
- Japon elektronik devi Toshiba,
Van’a 220 bin dolar bağışta bulunacağını
açıkladı.
- Metro Holding, bağlı kuruluşlar-
dan biri olan Van Et, Türk Kızılayı’na
Van’daki depremzedelere dağıtılmak
üzere 5 bin kilo et ve şarküteri ürünü ba-
ğışladı.
- Su üreticileri, bölgeye 1,5 milyon
litre ambalajlı su gönderdi
- Alevi Bektaşi Federasyonu, dep-
remzedeler için battaniye kampanyası
ba?lattı.
- Trabzonspor Kulübü, resmi ürün sa-
tış firması TS Club’ın 1 haftalık internet-
ten yapılacak ürünlerinin satış gelirini,
Van’daki depremzedelere aktarma kararı
aldı.
Van’daki 7,2 büyüklüğündeki depre-
min ardından dünyanın birçok ülkesinden
Türkiye’ye yardım önerisi geldi.
Uluslararası yardımlar kapsamında ül-
kemize A.B.D., Almanya, Azerbaycan,
Fransa, Rusya, Kazakistan, Ukrayna, Mısır,
İrlanda, İsviçre, İsrail, Cezayir, Ermenistan,
Belçika, Katar, Japonya, Suriye, İsveç, İtal-
ya, İngiltere, Romanya, İspanya, Pakistan,
Avusturya, Kırgızistan, Kanada, Ürdün,
Finlandiya, Hollanda, Norveç, İran, KKTC,
Bulgaristan, BM Mülteciler Yüksek Komi-
serliği ve BM OCHA toplam 26.282 çadır,
24 genel maksat çadırı, 93.980 battaniye,
24 genel maksat çadırı, 15 yaşam kontey-
neri, 536 kampet, 1.000 yatak, 684 ısıtıcı ve
40 jeneratör gönderildi.
Van depreminden sonraki görüntü
Van depreminden sonraki görüntü
’’ VAN TEKRARAYAĞA KALKACAK, KALKMALI ‘’
Van Ticaret ve Sanayi OdasıYönetim Kurulu Başkanı Mirza Nadiroğlu:
Van Ticaret ve Sanayi Odası (VATSO)
Yönetim Kurulu Başkanı Mirza Nadiroğ-
lu ile yaptığımız röportajda Van’ın Ticari
hayatını irdelemeye çalıştık. Van’da ti-
cari sirkülasyonun artışına katkı sağla-
mak adına odanın yaptığı çalışmalar ve
katkılar konusunda bilgi edinme amaçlı
sorular sorduk, cevaplar aldık.
Van Ticaret ve Sanayi Odası (VATSO)
Yönetim Kurulu Başkanı Mirza Nadi-
roğlu:’ 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihle-
rinde meydana gelen yıkıcı depremlerin
ardından Van’da hayat durma noktasına
gelmişti, öncelikle hayatın normalleş-
mesi için çok çalıştık. Bu süreçten sonra
amacımız özellikle ekonomik hayatın
yeniden canlandırılması ve Van’ın hak
ettiği yere ulaşması olacaktır.
01.12.1961 Yılında Van’ın Gürpınar İlçesinde doğdum. İlk ve Orta öğrenimi-ni Gürpınar’da tamamladım. Van Ata-türk Lisesi mezun olduktan sonra ticaret hayatına atıldım. Son on dört yıldan bu yana Van Ticaret ve Sanayi Odası’nın Meclis ve Yönetim Kurulu Üyeliklerinde bulundum. İlk kez 2001 yılı Kasım ayın-dan itibaren Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. Halen Turizm Sektörü ve Gıda İmalat Sektöründe ticari faaliyetlerini sürdürüyorum evliyim ve 3 çocuk baba-sıyım.
■ Ürettiği hizmetleri ile ilin ve bölgenin ekonomisine katkı sağlayan, bölgemizde lider oda olma özelliğini devam ettiren, üyelerinin gurur duyacağı örnek bir oda olmaktır.
■ Yaşanan çok ağır ve yıkıcı depremlere rağmen kısa süreli kaosun ardından yaralar sarılmaya başlandı.
Van Ticaret ve Sanayi Odası 1962 yılında yasa ile kurulmuş yarı kamu
kurumu niteliğinde bir meslek odasıdır.
Bu yıl 50. Kuruluş yıldönümümüzü kut-
luyoruz. Misyonumuz şeffaf ve hesap verilebilirlik ilkesine bağlı, dinamik ve çağdaş, üyelerine hizmeti öncelik kabul eden, teknolojik gelişmelere önem veren, üyelerinin taleplerine uygun nitelikli projeler üretip onların işlerini kolaylaştı-ran, meslek ahlaki değerlerine bağlı oda hizmeti sunmaktır. Vizyonumuz, Ürettiği hizmetleri ile ilin ve bölgenin ekonomisi-ne katkı sağlayan, bölgemizde lider oda olma özelliğini devam ettiren, üyelerinin gurur duyacağı örnek bir oda olmaktır.
Van çok ağır iki deprem yaşamıştır. Tabi doğal afetlerdir. Takdiri ilahidir. Afetlerin önüne geçemiyorsunuz. Ya-şadığımız iki depreminde sonuçları çok ağır olmuştur. İnsanlar evlerini işyerle-rini terk etmiş, büyük sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Her doğal afette oldu-ğu gibi depremlerden sonra kısa süreli kaos yaşanmıştır. Hava şartlarının kö-tülüğü, afetin büyüklüğü ve yıkıcı olma-sı yaşanan felaketin etkilerini daha da ağırlaştırmıştır.
Van’da 23 Ekim ve 9 Kasım’da mey-dana gelen depremlerden sonra kentte ekonomik, sosyal ve kültürel yaşam çok olumsuz etkilendi. Kent yaşayanları her anlamda mağdur oldu. Ancak yaşanan
çok ağır ve yıkıcı depremlere rağmen
kısa süreli kaosun ardından yaralar
sarılmaya başlandı. Münferit sorunlar
yaşanıyor olmasına rağmen ekonomik
hayatın canlanması için alınan tedbirler
elbette uygulandı. Ancak şartların ağır
olması, insanların zorunlu göçleri bazı
olumsuzlukların yaşanmasına neden
olabiliyor.
Bu konuda müracaat eden işverenlere İŞ-KUR tarafından destekler sağlandı. Hükümetin bu desteği zarar gören işve-renlerimiz için olumlu bir katkı olmuş-tur.
■ Van’ın yeniden yapılanması sürecinde elbette yerel firmalarımız faydalanacaklar.
Kamu Kurumları tarafından yapılan
ihaleler Kamu İhale Kurumu şartname-
lerine göre hazırlanmaktadır. Yeterli
koşulları yerine getiren herkes bu iha-
lelerden faydalanabilir. Ancak Van’ın
yeniden yapılanması sürecinde elbette
yerel firmalarımız faydalanacaklardır.
Amacımız da bu faydanın en üst seviyede
olmasıdır.
Van İran’la yaklaşık 300 km sınırı
olan ülkemizin en doğusundaki sınır ili-
dir. İran Türkiye için çok önemli bir pa-
zardır. Elbette İran’la yapılacak Ticarette
Van maksimum oranda faydalanacaktır..
İran’la ticaretin gelişmesi ülkemize de
önemli katma değer sağlayacaktır. Keza
Ermenistan ile ticarette Van ve doğu ille-
ri için önemli bir kazanç sağlayacaktır.
Van sürekli gelişen çevresindeki ille-
rin buluşma ve çekim merkezidir. Özellik-
le son çıkarılan Teşvik Paketinden sonra
6. Bölge de bulunan ilimiz yatırımcılar için daha önemli bir duruma gelmiştir. Van Organize Sanayi Bölgesi de giderek artan önemi ile sürekli büyüyen bir ko-numdadır. Dolayı ile Van’a 2. Organize Sanayi Bölgesi bile yetmeyecektir. Bizler geleceğimizi doğru kurgulamak, en az 50 yıllık öngörülerle bu kenti geleceğe ha-zırlamalıyız.
Evet Van Fuar ve Kongre Merkezine kavuşuyor. Ödeneği Valiliğimiz hesapla-rına aktarılan Fuar ve Kongre Merkezi-nin yeri ve Projesi de hazır. Bu yılsonuna yetiştirilmesi planlanmaktadır.
■ Van sürekli gelişen çevresindeki illerin buluşma ve çekim merkezidir
Adır Adası
Van Ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki en büyük illerinden biri-dir. Büyük Şehir Belediyesi olması ise beklediğimiz bir karardır. Van’ın büyük-şehir olması elbette kente önemli kaza-nımlar katacaktır. Van her alanda cazibe merkezi olacak, yatırımcılar için yeni bir çekim merkezi olacaktır. Ekonomik, sosyal ve kültürel alanda hak ettiği yere gelecektir.
Van 7000 yıllık tarihi ile çok kadim bir kenttir. Yüzlerce yıl farklı impara-torluklara başkentlik yapmış ve tarih boyunca önemli bir yerleşim yeri ol-muştur. Amacımız Van’ın tarihten gelen misyonunu devam ettirip her alanda
ülkemizin önemli bir kenti haline gelme-
sini sağlamaktır. Bu nedenle Van sahip
olduğu potansiyelleri ile Van her zaman
yatırımcılar için cazip bir kent olmuştur.
Son çıkan Teşvik yasası ile birlikte ilimiz
yatırım ortamı için uygun koşullara sa-
hip olmuştur.
Van sahip olduğu potansiyelleri ile
her zaman avantajları olan bir kenttir.
Ülkemizin en doğusunda bulunan Van en
büyük avantajı ulaşım sorunun olmama-
sıdır.. Hava, Kara ve Demiryolu ağı ile
hiçbir ulaşım sorunu yoktur. Bölgesinde-
ki illerin çekim merkezidir. Birçok özel
ve kamu kuruluşunun bölge müdürlük-
leri ilimizde bulunmaktadır. Ayrıca Van
Gölü gibi önemli bir kaynaktan fayda-
lanmaktayız. Ayrıca Tarihi ve doğal gü-
zellikleri ile ülkemizin en önemli turizm
noktalarından biridir. Sınır ili olmamız
birçok sektörün gelişimine katkı suna-
cak durumdadır. Bu özellikleri ile Van
her zaman yatırımcılar için avantajlı bir
ildir.
Van uzun yıllar enerji sorunu yaşamış
bir şehir. Ancak son yıllarda başlayan
enerji yatırımları ile önümüzdeki süreç-
te bu sorunların aşılacağını umuyorum.
Özellikle doğalgaz kullanımın artması
bu enerji alanında önemli bir mesafe
alındığını göstermektedir. TEİAŞ Genel
Müdürlüğü tarafından Haziran 2010
tarihinde ihalesi yapılan 380 kilovolt-
luk Van Trafo Merkezi’nin de bitmesi ve
devreye girmesi ile Van’ın enerji sorunu
ortadan kalkacaktır.
Van kalkınması ve büyümesi için bü-
yük işletmelere, marka kuruluşlara ihti-
yaç vardır. Van Mermer Fabrikası yaptı-
ğı yatırımla Türkiye’nin en büyük Granit
ve Mermer Fabrikası olmuştur. İstihda-
mı ve yarattığı katma değerle ilimiz için
önemli bir yatırım olan Van Mermer ve
bundan sonra marka olacak diğer firma-
larımızı her zaman destekliyoruz.
Van son yıllarda çok önemli bir tanı-
tım atağına girmiştir. Valiliğimiz, Beledi-
yemiz ve Ticaret ve Sanayi Odası olarak
son yıllarda ulusal ve uluslararası fuar-
lara katılım sağlanmış ilimizin tanıtımı
sağlanmıştır. Son yıllarda ilimizde yer-
li ve yabancı turist sayısındaki artış da
doğru yolda olduğumuzun kanıtıdır.
Kamuoyunun ve özellikle iş dünyası-
nın uzun süredir bir beklenti içinde için-
deydi. Sayın Başbakanımızın Yeni Teşvik
Paketi hepimizi heyecanlandırdı. Bölge-
ler arası Gelişmişlik Farkının ortadan
kaldırılması vurgusu çok önemsediğimiz
ve beklediğimiz bir durumdu. Geri Kal-
mış bölgemizin kalkınması ve gelişmesi
için Yeni Teşvik Paketinde 6. Bölgede yer
almamız çok önemli. Bu demektir ki, böl-
gemiz yatırımcılar için uygun hale geti-
rildi. İşveren üzerindeki vergi yüklerinin
hafifletilmesi, diğer destek mekanizma-
larının devreye girmesi çok önemlidir.1
Ocak 2012’den itibaren yürürlüğe gire-
cek olan Yeni teşvik paketinde Stratejik
Yatırımlar ve Büyük Ölçekli yatırımlar
da çok önemli. Hükümetimiz pozitif ay-
rımcılıkla, il bazlı uygulama ile özellikle
Stratejik ve Büyük Ölçekli yatırımları
bölgemize kaydırırsa işte o zaman ger-
çekten bölgemiz kalkınır ve ülke ekono-
misine büyük katma değer sağlarız. Ör-
neğin Tekstil Kent Projesi gibi büyük en-
tegre tesisler bölgemizde kurulursa ülke
ekonomisine büyük katma değer sağla-
rız. Yıllardır açıklanan Teşvik Paketle-
rinde hep bir şey eksik kalmaktaydı. An-
cak özellikle deprem den sonra ilimizde
bakanlarımızın yaptıkları toplantılarda
bizlere kulak vermeleri, raporlarımızın
dikkate alınması ve yeni pakette istekle-
rimize yer vermeleri bizler için önemli
bir durumdur. Zaten bölgesel kalkınma-
da yerel aktörlerin, kent dinamiklerinin
çok önemli olduğu bilinmektedir. Van Ti-
caret ve Sanayi Odası olarak, bu süreçte
birlikte hareket etmekten büyük kazanç
sağladık. Van Ekonomi Konseyi olarak
görüştüğümüz tüm bakanlarımıza mev-
cut durumun değiştirilmesini, çıkarıla-
cak teşvik paketlerinde bölgesel ve hatta
gerekirse illere göre teşvikler verilmesini
istemiştik. Açıklanan teşvik paketinde bu
görüşlerimiz dikkate alınmıştır.5. Bölge
için 6 yıl ve 6. Bölge için 7 yıl süreyle
sigorta primi işveren hissesi desteği
sağlanacak. Bölgesel teşvik uygulama-
ları ve büyük ölçekli yatırımların teşviki
ana başlıkları altında sağlanacak vergi
indirimi desteği bölgelere göre farklılık
gösterecek. Yeni sistemde bölgelere yapı-
lacak yatırımlara uygulanacak vergi in-
dirim oranları da yüzde 10’dan başlayıp
yüzde 60’a kadar çıkacak.
Bu sayınızda bizlere yer verdiğiniz
için teşekkür eder, yayınlarınızda başa-
rılar dilerim.
■ Geri Kalmış bölge-mizin, kalkınması ve gelişmesi için Yeni Teşvik Paketinde 6. Bölgede yer almamız çok önemli.
Yılmaz Perde■ Kendinizi tanıtır mısınız Yılmaz perdenin kuruluş öy-küsünü anlatır mısınız:
İsmim Arslan Yılmaz. Yılmaz Perde olarak 1994 yılından iti-baren Van halkına hizmet veri-yoruz. Perde ve ev tekstil üze-rine çalışıyoruz. Yaklaşık on sekiz yıldır Vanlı müşterilerimize kaliteli ve sınırsız hizmet a an-layışımızla Van’ın önde gelen perdecileri arasındayız.
Müşteri’ye karşı güler yüzümüz.
Ürünü müşteriye verdikten sonraki
hizmetimiz. İtinalı işçiliğimiz. Kalite-
li ve markalı ürünler bulundurmamız.
Müşteriye verdiğimiz güvenimiz. Şunu
iddia edebilirim ki şimdiye kadar hiç-
bir müşterimizle ters düşmedik, müş-
terimizin sorununu kendi sorunumuz
bildik sorunun çözülmesi için acilen
müdahalede bulunduk.
Bizim yörenin insanı bir şey alma-
dan önce araştırmasını çok iyi yapar.
Alacağı ürünün gösterişli olmasına
önem verir. Alacağı ürünün kaliteli,
markalı, kullanışlı olması da önemli-
dir. Perde alacağı mağazanın tanıdık
olması, hizmeti yani kısacası her şeyi
bütün ve eksiksiz olarak görmek ister.
Van’daki perdecilerin karşılaştığı
bence en önemli sorun perdeci esnafı
arasında birliğin olmamasıdır. Birlik
olmayınca perdeci esnafının sorunları
katlanarak artıyor. Birlik olma konu-
sunda 1995 yılında bir çalışma yap-
maya çalıştım ama sonuç hüsran oldu.
Bir fiyat aralığımız yok, bir ürüne beş
farklı perdeci beş değişik fiyat veriyor.
Karşılaştığımız ikinci sorun ise piyasa-
daki alacaklarımızı tahsil edemiyoruz.
Yılmaz perde olarak satışlarımızın
yarısı raftan yarısı karteladandır. Kar-
tela sayesinde müşterinize sunacağınız
seçenekler artıyor. Raftan yaptığınızda
satışı paranın dönüşü hızlanıyor, mağa-
zanızdaki ürünü satmış oluyorsunuz.
Depremden önce başka bir yerdey-
dik. Deprem olunca mağazamız hasar
gördü buraya taşınmak zorunda kal-
dık. Maddi anlamda zarar gördük tabi
ki ama Allaha şükürler olsun canımız
sağ. Deprem sonrası piyasadan alacak-
larımızı tahsil edemedik, siparişlerimi-
zi iptal etmek zorunda kaldık. Şunu da
söylemem gerekiyor depremden sonra
mağazamızı kapatmadık daima açık
tuttuk. Sektörün önde gelen firmaları
çeklerimizi bizim adımıza ödedi şim-
di ise biz onlara ödeme işine başladık.
Van’da yaşanan iki depremi de içerde
yaşadım. Allah bir daha böyle felaket
yaşatmasın.
Şimdiye kadar hiç katılmadım. İn-
şallah bu sene katılmayı düşünüyo-
rum.
ASLAN YILMAZ / Yılmaz Perde Sahibi
Hastane Cad. Nedim Odabaşı Ticaret Merkezi No:11/F Van
Kerim Perde olarak en önemli mis-
yonumuz müşteri memnuniyeti. Ma-
ğazanızdan müşteri memnun ayrılırsa
sadece o müşteriyi kazanmış olmu-
yorsunuz çevresini, akrabalarını hatta
akrabalarını kazanmış oluyorsunuz.
Mağazamıza kim gelirse gelsin güler
yüzle karşılarız. Ürün çeşitliliğimiz
sayesinde müşterinin isteklerini karşı-
lamaya çalışırız. Müşterimiz ürünü be-
ğendikten sonra işinde uzman ekibimiz
kısa sürede perde montajını gerçekleş-
tirir. Ürünü alan müşterinin bir sorunu
olduğunda o sorunu gidermek için eli-
mizden geleni yaparız. Mağazamızda
kaliteli, markalı ve en moda ürünler
yer alır. Ürünümüzün her zaman arka-
sında dururuz. Kısacası işimize önem
veririz.
Doğunun insanı samimi ve sıcak-
kanlıdır. Müşterinizin gönlünü ka-
zandığınızda ve samimiyetinizi gös-
■ Kendinizi tanıtır mısınız kerim perdenin kuruluş öy-küsünü anlatır mısınız:
İsmim Mecnun Güven Ben Per-decilik sektörüne 2005 yılında başladım. Perdeci olmadan önce terziydim. Perdecilik sektörünün her kısmında çalıştım.2009 yı-
lında çıraklık yaptığım iş yerini aldım. Şükürler olsun ki şu ana kadar alnımızın akıyla geldik. Bu mesleği sadece öğrenmek yetmez bu meslekte yenilikleri takip edeceksiniz, güler yüzlü olacaksınız, hoş görülü olacak-sınız kısaca insanlarla iyi geçi-neceksiniz.
Kerim Perde
MECNUN GÜVEN / Kerim Perde Sahibi
İkinisan Cad. Belediye Garajı Karşısı Anzaf Sitesi No: 4 VAN
terdiğinizde müşteri başka yere asla
gitmez, çünkü müşteri size güvenmiş
olur. Burada güven ve samimiyet mar-
kadan, kaliteden daha önemli. Kerim
Perde olarak müşterilerimizin güven
ve samimiyetlerini boşa çıkarmamak
için mağazamızda kaliteli ürünler, ka-
liteli markalar satıyoruz.
Kerim Perde olarak Van’daki perde-
cilerin yaşadığı en büyük sorun ürünle-
rin satışında fiyat aralığının çok farklı
olması. Siz toptancıdan o ürünü örne-
ğin 5 liraya alıyorsunuz müşteriye yedi
liraya satıyorsunuz. Bir başka perdeci
o ürü dört liraya satıyor ya o arkada-
şın sattığı ürün kalitesiz veya sahte
ya da zararına satıyor. Serbest piyasa
koşullarında olsa bu kadar fiyat aralığı
olmaması gerekir.
Kerim Perde olarak raftaki ürünü
satmak bizim için daha iyi. Raftaki
ürünü satınca elimizdeki hazır ürünü
satıyoruz, para akışını sağlamış oluyo-
ruz. Kartela satmak çok uğraştırıcıdır.
Kargoda sorun çıkar, elinize geç gelir,
müşteri huzursuz olur.
Van’da yaşanan deprem herkesi
etkiledi. Özelliklede esnafı olumsuz
etkiledi. Maddi ve manevi olarak çok
yıprandık. Esnafın psikolojisi bozuldu,
insanlarda acaba deprem bir daha ne
zaman olacak korkusu yaşadı. İnsanla-
rın bazıları Van’ı terk etmek zorunda
kaldı. İnsanların evleri yıkıldı, aileleri-
ni, akrabalarını kaybettiler.
Ortalama 30 bin lira zararım oldu.
Bu rakam görünürdeki rakamdır. Birde
alacaklarımızı tahsil edemedik onları
da sayarsanız 60 bin liraya yakın kay-
bım var. Ödemeler konusunda sıkıntı-
lar çektik ve hala sıkıntılarımız devam
ediyor. İnsanlar evlerini, barklarını,
canlarını kaybetmişken bana borcun
var dı diyemedik; ancak bizim borçlu
olduğumuz firmalar ödeme yapmamızı
istediler.
Şimdiye kadar katılmadım çünkü
burayı bırakıp gidemem.Depremi ya-
şadıktan sonra da maddi anlamda git-
meye gücüm yok.
Mağazamızın isminden anlaşılacağı
üzere; kalite bizim için olmazsa ol-
mazlarımızdandır. Mesleğe çıraklıktan
başladığımı söylemiştim, perde konu-
sunda püf noktaların hepsini bilirim.
Perdenin dikiminden tezgâhta satışı-
na kadar tüm aşamalarında çalıştım.
Van’da perdeci esnafı arasında dikim
konusunda beni tanımayan yoktur, şü-
kürler olsun ki böyle bir üne sahibim.
Çalıştığım ekip işini profesyonel ya-
par. Şimdiye kadar hiçbir müşterimden
şikâyet almadım. Zaten mağazacılık
bir ekip işi, zincirin halkaları gibi eki-
biniz iyi olacak, siz iyi olacaksınız ki
ancak başarıyı o zaman yakalayabilir-
siniz. Zincirin bir halkası koparsa veya
eksik olursa burada durmanın hiçbir
anlamı kalmaz.
Müşteriye sunduğumuz kaliteli ve
markalı ürünler, sattığımız ürünlerin
arkasında rahatlıkla durabiliyoruz.
Bu duruşta çalıştığınız firmalarında
tutumu çok önemli, sorun onlardaysa
çabucak ürünü değiştirebiliyoruz. Biz-
deki hizmet anlayışı müşterinin ma-
ğazaya girmesinden başlar, bir başka
ürün almasına kadar devam eder. Şunu
demek istiyorum mağazanıza giren
müşteriyi kazandığınızda sadece o ki-
şiyi kazanmıyorsunuz onun çevresinde
kazanıyorsunuz.
Van insanı bir ürün almadan önce,
ürün alacağı mağazanın kalitesine,
hizmet anlayışına, ürünün kalitesine,
gösterişli olmasına ve ücretin uygun
olmasına bakar. Buradaki müşterinin
bir özelliği de, memnun kaldığı bir
yerden başka tarafa asla ürün almaya
gitmemesi. Müşterinin gönlünü bir
kere kazandınız mı o müşteri akraba-
larını, komşusunu kısaca çevresini size
getirir.
Van’da her esnaf gurubunun olduğu
gibi perdeci esnafının da sorunları var
Perdecim Ev Textil
ERCAN ÇOBANLI / Perdecim Ev Textil Sahibi
Kazım Karabekir Cad. Evvam karşısı Zübeyiroğlu İş Merkezi A/14 VAN
■ Kendinizi tanıtır mısınız kuruluş öyküsünü anlatır mı-sınız:
İsmim Ercan Çobanlı kırk yaşındayım.1982 yılında bu mesleğe başladım perdecilik geçmişim yorgancılığa dayanı-yor. Bu mesleği Karadenizli us-talardan öğrendim. Van’da 1990 lı yıllara kadar perdeci esnafının
yüzde doksan beşi Karadeniz-liydi. Bende mesleğe çıraklıktan başladım. İlkokul yıllarında öğle-den sonraları ustamın yanına ge-lerek hem aileme maddi kazan sağlıyordum hem de bu mesleği öğreniyordum. Bu mesleği 1982 yılından itibaren yapıyorum. Bu mesleği öğrenmek ve bu mes-lekte ilerlemek için azimli olma-nız, mesleği sevmeniz ve insan ilişkilerinizin iyi olması gerekir.
elbette. Deprem öncesine kadar Van’da
saymaya kalksanız elli veya atmış tane
büyüklü küçüklü perdeci vardı. Bu per-
decilerin arasında işini hakkıyla yapan,
bu işin ehli ve profesyonelce yapan bir
elin parmaklarını geçmez. Bu durumda
küçük perdeciler sadece ayakta dura-
bilmek için, karın tokluğuna dediğimiz
şekilde iş yapıyor. Yaptıkları işi kali-
tesiz ve özensiz yapıyorlar ama ucuza
yapıyorlar. Bu biz gibi işin ehli esnafı
olumsuz etkiliyor, emeğimizin karşılı-
ğını alamıyoruz bu durumda.
Satışlarımızı yüzde elli raftan yüzde
elli karteladan yapıyoruz. Raftan satış
yapmak tabi ki bizim için daha avan-
tajlı. Raftaki ürün daha ağır olmasına
rağmen bazen ağır gurupları daha ucu-
za alıp daha avantajlı satabiliyorsun.
Sizin bu sorduğunuz soru iki soru-
dur tek soru değil şuan Van depremle
anılıyor doğrudur.
Deprem sadece esnafı değil tüm
Van halkını olumsuz etkiledi. Deprem
beş ay önce oldu ama etkileri hala de-
vam ediyor. Öncelikle iş potansiyeli-
miz düştü ama şunu da belirteyim ki
son on beş gündür elhamdülillah işler
açılmaya başladı. Deprem dolayısıyla
Van’dan giden insanlar yavaş yavaş
dönüş yolculuğuna başladılar. İnşallah
Depremin olumsuz etkisini Van insanı
ve Van esnafı çabucak atlatacak
Deprem tüm esnafta olduğu gibi
beni de olumsuz etkiledi. Yaklaşık otuz
yıldır Van’da perdeci olarak çalıştığımı
söylemiştim depremden önce Maraş
Caddesinde 1600 m2 bir dükkân tut-
muştuk, bir mağaza daha açmak için.
Bu açacağımız mağazayı Doğu Ana-
dolu Bölgesinin en büyük ev tekstil
mağazalarından biri haline getirmeyi
amaçlıyorduk. Bu açacağımız mağaza-
nın sadece dekerasyonu beş ay sürdü o
kadar güzel ve ürün çeşidi bakımından
zengin bir yer olacaktı. Depremden
on gün önce ortağımı trafik kazasında
kaybettim sonrada deprem oldu tüm
planlarımız alt üst oldu açacağımız
mağaza depremde zarar gördü.
Deprem sonrasında sıkıntı yaşama-
mıza rağmen elhamdülillah çekimiz
geri dönmedi çeklerimizi yazdırmadık
ancak yazdırmamak içinde elimizdeki
tüm birikimlerimizi harcamak eşten
dosttan borç aldık ödemelerimiz yap-
tık Sektörde toptancı arkadaşlar Allah
razı olsun hepsi yardımcı oldu bir tane-
si yardımcı olmadı dersem yalan olur.
Hepsi de elinden gelen yardımı yaptı-
lar ve hatta Van insanı için yardım gön-
deren yapılması gereken bir şey var mı
yapmaya hazırız diyen arkadaşlarımız
oldu.
Konuşmamım başında söylemiş-
tim Van’daki perdeciler zaten zor du-
rumdaydı depremde tuzu biberi oldu.
Van’da deprem dolasıyla değil de işleri
önceden de kötüydü deprem olunca ta-
mamen zor durumda kaldığı için mes-
leği bırakan bir kişi tanıyorum.
Fuara kesinlikle katılıyorum ve ka-
tılmaya devam edeceğim. Bu işin ta-
kipçisi olmak istiyorsanız, yenilikleri
takip etmek istiyorsanız bu tür orga-
nizasyonlara katılmak zorundasınız.
Fuardaki yenilikleri ve moda ürünleri
orada görüp inceleme fırsatı bularak
hemen müşterilerimizin hizmetine su-
nuyoruz.
Van için var, bu soruyu daha önce
bize soran olmadı. Bu sene deprem
dolasıyla Van insanı ve Van esnafı zor
duruma düştü. Esnaf ödemelerini yapa-
madı, alacağını alamadı maddi ve ma-
nevi açıdan sorunlar yaşadık. Van’da
hayatın eski düzenini alması için altı
veya yedi ayın geçmesi gerekecek gibi
gözüküyor. Bu süre zarfında özellikle
çalıştığımız firmalar Van için fiyatlar-
da olsun ödemelerde olsun çalıştıkları
esnaflara yardımcı olmalarını istiyoruz
dürüst esnafın yanında olmalarını isti-
yoruz.
Bu meslekle Van’da halamın oğlu-
nun yanında da başlamış olsam da işin
aslını yani püf noktalarını Ankara ve
İstanbul’da öğrendim. Bir işi en iyi ya-
pılan yani merkezinde öğrenilmesi ta-
raftarıyım. Oradaki ustalarımdan per-
denin dikim aşamasından tezgâhtarlığa
kadar perdeciliği merkezinde öğren-
mem benim için çok avantaj sağladı.
İkili ilişkilerimiz sayesinde perdecilik
sektöründe hangi yenilikler yaşanıyor-
sa anında Van ‘a getirerek müşterileri-
mizin hizmetine sunuyoruz. Kaliteli ve
markalı ürünleri satıyorum.
Van’da müşteriler perde alırken ha-
valı ve gösterişli olmasına özen gösteri-
yor. Batı’da ise tam tersi sade olmasına
özen gösteriyorlar. Batı’da yetiştiğim
için ilk başlarda müşterilerime sade
ve gösterişsiz ürünler öneriyordum.
Bu durumda biraz zorlandığımı itiraf
etmem gerekir. Ürünün kaliteli olması,
kullanışlı ve ücretinin uygun olması da
Vanlı müşteriler için önem teşkil eder.
Bir de Vanlı müşteri samimiyete ve gü-
ler yüze ve güvene çok önem verir.
Bence Van’daki perdecilerin en
büyük sorunu istediğimiz ürünlerin
elimize çok geç gelmesi. Siparişimizi
veriyoruz uzak olduğundan dolayı tes-
Perde Life■ Kendinizi tanıtır mısınız kuruluş öyküsünü anlatır mı-sınız:
İsmim İshak Karakuş 1982 Van doğumluyum. İlkokul me-zunuyum, Bu mesleğe çocuk yaşlarda başladım halamın oğlu aynı zamanda ustamdır okul çıkışlarında onun mağazasına gelerek işin ucundan tutma-
ya başladım sonra İstanbul ve Ankara’da da hazır giyim mağa-zalarında çalıştım. Dört yıl önce Van’a döndüm ve ortak olarak bu mağazayı açtık sonra ortak-lıktan ayrılarak mağazayı devir aldım. Yaklaşık üç senedir de Van insanına hizmet etmekte-yim. Kaliteyi, hizmeti, güler yüzü ve sınırsız hizmet anlayışımızla şükürler olsun ayakta kalmayı başardık.
İSHAK KARAKUŞ / Perde Life Sahibi
Başyol yeraltı çarşısı:Hz Ömer Camii Girişi No:6 VAN
limatta zorlanıyoruz. Sipariş vermeden
önce firma yetkilileriyle görüşüyorum;
bu ürün ne zaman çıkar ve elimize ne
zaman ulaşır ona göre teyit aldıktan
sonra müşterimize zaman veriyoruz.
Çoğu zaman kartela sistemiyle
çalışıyorum müşterimize ürünü ben
beğendiriyorum tam karar aşamasına
geliyoruz. Firma yetkililerinin dediği
şu; biz o üründen çıkarmıyoruz. Zaten
Van piyasasında iş yapmak sıkıntılı,
tam iş yakalamışım bu ürün çıkmıyor
diyor. Sonuçta hem Müşterinize mah-
cup oluyorsunuz hem de yapacağınız
işten oluyorsunuz.
Özellikle Doğu bölgelerinde perde-
ciler raftan satış yapmayı tercih eder-
ler. Raftan satış yaptığınızda; mağa-
zanızdaki ürünü satmış oluyorsunuz,
sıcak para akışı gerçekleşiyor. Biraz
önce bahsettiğim gibi Van Türkiye’nin
en doğusu, müşteri karteladan ürün be-
ğendiğinde o ürünün elimize ulaşması
epeyce bir zaman alıyor.
Maddi anlamda çok etkiledi öde-
me beklediğimiz kişiler vardı sipariş-
lerimiz vardı gelecek olanlarda vardı
bunların tamamı iptal oldu. Yaklaşık
15 bin liraya yakın gelecek olan para-
mı alamadım. Firmalar sipariş vermiş-
tik onları iptal etmek zorunda kaldık.
Ölçü almıştık müşteri gelip perdesini
alacaktı deprem dolasıyla onlarda iptal
oldu.23 Ekimde deprem oldu kendi ya-
şadığımı anlatayım ben depremden beş
dakika sonra iki çocuk babasıyım ben
çocuğumun biri bir kolumun altında
diğeri annesinde depremden canımızı
kurtarmışız benim aklıma ayın otuzun-
daki ödemelerim aklıma geldi.
Depremden sonra insanlar sizin
acınız bizim acımız dediler Allah razı
olsun, şunu da belirteyim öncelikle Al-
lah yardım edenden de etmeyenden de
razı olsun. Bizim zor zamanlarımızda
kim yanımızdaysa bizde iyi zamanla-
rımızda onun yanında olacağız bunu
herkes iyi bilsin. Borçlu olduğum ki-
şilerle konuştum durumu biliyorsunuz
dedim bize, sorun etmeyin biz hallede-
riz dediler ancak ayın otuzunda gördük
ki bizim çeklerimiz takasa verilmiş
veya yazılmış durum böyle olunca çok
sıkıntılar yaşadık. Ben ayrıca herkesin
bildiği bir hikâye anlatmak istiyorum.
Hz İbrahim ateşe atılınca bir karınca
sırtında bir damla suyla yola çıkmış
bunu görenler demişler ki karınca sen
ne yapıyorsun nereye gidiyorsun. Ka-
rınca duydum ki Hz İbrahim’ i ateşe
atmışlar, bu suyu ona yetiştirmeye
çalışıyorum, olur mu demişler senin
götürdüğün bir damla suyla ne olacak
hem sen oraya kadar gidemezsin de-
mişler. Karıncanın sözü çok anlamlı
olmuş: ‘’olsun belki oraya kadar gide-
mem, benim sırtımda götürdüğüm bir
damla suyun faydası olmaz belki; ama
ben Hz İbrahim’in dostuyum ve ben
bunu yapmakla mükellefim, elimden
gelen bir damla sudur bundan fazlasını
yapamam demiş’’.
Ev tekst fuarlarına katılıyorum. Ka-
tılmamdaki amaç yılda bir kez bile olsa
firmalarla yüz yüze görüşerek fikir alış
verişinde bulunmak. Ayrıca sektördeki
yenilikleri ve gelişmeleri bu tür fuarlar
sayesinde takip edebiliyoruz. Bu fuar-
lar sayesinde Geçen yıl 2-3ayı bağlantı
yaptım birçoğuyla baya iyi çalıştım
ama artık çalışmayacağım deprem do-
layısıyla iyi gün kötü gün dostu belli
oldu.
İş konusunda her detayla, bire bir
ben ilgileniyorum. Mağazamızda mar-
kalı ve kaliteli ürün satıyoruz. Ürünle-
rimizin daima arkasında durabiliyoruz.
Güler yüzlü hizmet anlayışımız, çeşitli
ve modayı takip eden anlayışımızla
müşterilerimizin isteklerine cevap ve-
riyoruz. Satış sonrası hizmetlerimizde
Van’da örnek gösterilir ,. İşinde uzman
ekibimizle müşterinin karşılaştığı so-
runları anında çözüyoruz. Bizim per-
denin diğer bir özelliği de Van’ın her
kesimine hitap edebilen ürün çeşitliği-
mizin olmasıdır.
Van müşterisi gösterişli ve şaşalı
ürünü tercih ediyor. Mağazada kendi-
sine gösterilen ilgiye, alakaya önem
verir. Mağazanızda kaliteli, markalı
ve bol çeşit ürünler bulundurmanız
gerekir. Montaj sonrası hizmetlerini-
zin olması gerekir. Vanlı müşteri perde
almadan önce piyasa araştırması yapar
ve perdeciler arasında kendisine han-
gi mağaza ilgi ve alaka göstermişse o
mağazadan perde alır. Müşterinin gön-
lünü bir kere kazanmışsanız o müşteri
sizin daimi müşteriniz olur bu yönüyle
Van müştersi sadakatlidir,ayrıca tavrı-
nızla ve davranışınızla sadece o müşte-
riyi kazanmış olmazsınız ,o müşterinin
çevresini,akrabalarını da kazanırsınız.
■ Kendinizi tanıtır mısınız kuruluş öyküsünü anlatır mı-sınız:
İsmim Engin İRES 1985 Van doğumluyum. Perde sektö-rüne girmeden önce değişik sektörlerde çalıştım. Sanayi ve mobilya sektörlerinde değişik görevler yaptım. İki bin yılında tesadüfen perdecilik mesleğiyle tanıştım. Perde üzerine Van’da bulunan Saray perde de beş yıl çalıştıktan sonra değişik firma-larda ve mağazalarda on beş yıla yakın çalıştım: 2009 yılından itibaren çalıştığım mağazayı de-vir aldım. Perdecilikte dikimin-den, montajına, tezgâhtarlığa kadar her ünitesinde çalıştığım için meslekte hiç zorlanmadım. Bu mesleği yapabilmek için ilk önce işinizi seveceksiniz ve zor-luklarla baş etmesini, zorluklara karşı sabır göstermesini bile-ceksiniz. Perde sektörü devamlı kendini yenileyen ve gelişen bir sektör değişikliklerden ve mo-dadan anlamanız gerekir.
BizimPerde
Engin İRES / Bizim Perde Sahibi
Van’da perdeci olarak yaşadığımız
bence en önemli sorun sipariş ettiği-
miz ürünlerin geç gelmesi ve kargo-
da yaşadığımız sıkıntılardır. Yetişmiş
eleman bulma sıkıntısı da yaşanıyo-
ruz. Elaman konusunda özellikle yeni
yetişen nesil zora gelemiyor, işi hem
rahat olacak parası çok olacak ama
fazla yorulmayacak bir iş arıyor. Birde
Van’da perdeci esnafı arasında birliğin
olmaması.
Bizim perde olarak raftan satış yap-
mayı daha çok tercih ediyoruz. Raftan
ürün satmak mağazanızdaki ürünü sat-
mış oluyorsunuz, sıcak para akışı sağ-
lanıyor. Ürünü müşteriye daha çabuk
ulaştırıyorsunuz. Karteladan satışta
ise ürünün buraya ulaşması, kargoda
sorun çıkması, sipariş ettiğiniz ürünün
toptancı firma tarafından hala üretilip
üretilmediği gibi sorunlarla karşı kar-
şıya kalabiliyorsunuz.
Deprem Van insanı ve özellikle
esnafını hem manevi hem de mad-
di olarak etkiledi. Şükürler olsun can
kaybımız yok ama tanıdıklarımız ara-
sında eşini, çocuğunu kaybedenler
oldu. Maddi olarak bir trilyona yakın
kaybım oldu, Bizim perdenin bir şu-
besi depremde yıkıldı, dört katlı evime
yıkım emri verildi. Piyasadan alacak-
larımız vardı deprem dolayısıyla ala-
madık. Borçlu olduğumuz firmalara
ödeme konusunda sıkıntı yaşadık. Tüm
bu olumsuzluklara rağmen Allaha şük-
retmekten başka çaremiz yok. Paradır
tekrar kazanılır, evdir tekrardan yapı-
lır ama depremde yaşadıklarımız nasıl
unutulur inanın ben de bilmiyorum.
O an anlatılmaz anı sadece yaşayan
bilir ve o anı yaşayan anlar. Allah öyle
bir acıyı kimseye bir daha göstermesin.
Deprem anında insan kendi kendine;
dünyanın sonu geldi, herhâlde kıyamet
kopuyor ölüyoruz diyor. Depremde
ailemin ve yakınlarımın yaşadıklarını
görünce ilk önce Allaha şükrediyor-
sunuz ardından ay sonu ödeyeceğiniz
ödemeler aklınıza geliyor ve üzülüyor-
sunuz.
Deprem ekim ayının yirmi üçünde
oldu ve ay sonu ödemelerimiz vardı.
Piyasaya siparişlerimiz vardı, piyasa-
dan alacağımız vardı. Deprem sonrası,
alacağımızı alamadık, siparişlerimizi
iptal ettik , ay sonu ödemeler konu-
sunda sıkıntı yaşadık. Çeklerimiz ister
istemez yazıldı, zaten yaklaşık dört ay-
dır iş yapmıyoruz.
Sektörün önde gelen firmalarından
bazıları Allah razı olsun onlardan biz-
lere ellerinden geldiği oranda bizlerin
zor günümüzde yanımıza oldular, yar-
dım ettiler. Özelliklede Çetinlere bu
konuda sizin huzurunuzda teşekkür
ediyorum.
Deprem dolasıyla kepenkleri indi-
ren Bahar Perde’nin sahibi Ömer abi-
miz kapattı.
İstanbul’da yapılan Ev Tekst fuarına
şimdiye kadar elimizden geldiği oran-
da katılıyorduk. Bu sene katılabilir
miyiz onu Allah bilir. Bu kadar sorun-
la uğraşırken ve bu zor durumdayken
katılmamız zor gözüküyor.
Bu tür fuarlara katılarak perdecilik-
teki yenilikleri, değişimleri yakından
görüyorsunuz. Üretici firmalarla yüz
yüze görüşerek sektörün gelişimini,
içinde bulunduğu durumu, hakkında
görüş alış verişinde bulunuyorsunuz.
Sorunlarınızı ,isteklerinizi firma yetki-
lisine bildiriyorsunuz
Öncelikle biz elit kesime hitap edi-
yoruz. Mağazamıza gelen müşteri yıl-
lardır bizden alış veriş yapan kişiler.
Biz müşterilerimizi tanıyoruz müşte-
rilerimizde bizim nasıl hizmet verdi-
ğimizi biliyor. Mağazamızda kaliteli
ürünleri bulunduruyoruz, seçkin mar-
kaları satıyoruz. Durum böyle olunca
müşterimizde bizde sıkıntı yaşamıyo-
ruz.
Erciş’teki müşteriler için ürünün
kaliteli, gösterişli ve uygun fiyatta ol-
ması önemli. Bunların yanında işçilik,
hizmet anlayışı ve müşteriye verdiği-
niz güvende önemli.
Erciş’ teki müşteri aldığı ürünün
gösterişli olmasına çok önem verir.
Modayı televizyonlardan takip eder.
Güler yüzlü de olursanız Erciş’te çok
iyi perdeci olursunuz.
Erciş’te da perdeciler arasında hak-
sız rekabet var. Taklit ürünleri kulla-
nan sözde perdeciler sayesinde işin
ehli bizim gibi perdeciler zor durumda
kalıyor. Haksız rekabet en büyük soru-
numuz.
Erciş’te perdeciler çoğunlukla raf-
tan satış yapar. Raftan satış yapmak
bizim için daha avantajlı, elimizdeki
ürünü satıyoruz, sıcak para akışı sağla-
nıyor. Kartela bizim için biraz sıkıntılı.
Müşteri mağazaya geliyor karteladan
ürünü beğeniyor bizde toptancıya bil-
diriyoruz Erciş uzak olduğundan do-
layı ya kargo sıkıntı yaşıyoruz ya da
elimize ulaşması geç oluyor.
Erciş yaşanan deprem Erciş insanı-
nı ve esnafını hem maddi yönden hem
de manevi yönden etkiledi. Deprem
■ Kendinizi tanıtır mısınız kuruluş öyküsünü anlatır mı-sınız:
1972 Erciş doğumluyum. Er-ciş te doğdum. İlk ortayı Erciş’te okudum. Liseyi meslek lisesi olarak Van da okudum, sonra iş hayatına babamın yanında baş-ladım. Biz ticarete terzilik ve ha-zır giyim olarak başladık.1992 yılında perdecilik sektörüne girdik ve o zamandan itibaren Van’da müşterilerimize hizmet veriyoruz.
UğurPerdeÇeyizSarayı
Emniyet Cad. Ziraat Bankası Önü Van/Erciş
sonrası maddi açıdan altı aydır hiç iş
yapmadık. İnsanlar kendi derdine düş-
tü evleri yıkıldı, can kayıpları oldu
bu durumda insanlar gelip de perde
alması düşünülemez.Erciş’li deprem
sonrası yurdunu terk etmek zorunda
kaldı. Altı aydır var olan birikimleri-
mizi yedik. Birde manevi yönden zarar
gördük psikolojimiz bozuldu. Bunun
dışında yakın akrabalardan, genç yaşta
kaybettiklerimiz oldu, arkadaşlardan,
esnaf arkadaşlarımızdan kaybettikle-
rimiz oldu. Depremde arkadaşımızın
birini kaybettik. Deprem anında biz iş
yerimizdeydik. Çok şükür iş yerimize
bir hasar olmadı.
Ticari ve çek konusunda köklü fir-
maların bazıları Ercişli esnafa verdik-
leri sözlerini tutmadılar. Depremin
hemen arkasından dediler ki sizin çek-
lerinizi buluyoruz gönderiyoruz siz hiç
telaş etmeyiniz bizler sizin yanınızda-
yız dediler ama günü geldi bankalar ilk
çekleri çekenler onlar oldu bize vaat
ettiği şeyler bizde biliyoruz ki bunlar-
da bu çekleri finans kurumlarına ve-
riyor finans kurumunda o çekleri çok
rahat bulup çıkartabilirlerdi. Bize çok
büyük bir hakaret edildi burada. Çün-
kü bana söz verildi burada ve verilen
söz yerine getirilmedi. Ticarette bu
yanlıştır, etik değildir. Ticarette verilen
söz çekten daha önemlidir. Bazı firma-
larda ellerinden geldiği oranda bizleri
idare ettiler, yardım gönderdiler. İyi
günde herkes dostun olur hakiki dost
kötü günde yanında olandır bunu bir
kez daha gördük. Kimin gerçek dost
kimin yalancı dost olduğunu.
Deprem sonrası Erciş’te esnafın
çoğu zor durumda kaldı. İş yerleri yı-
kıldı veya hasar gördü. Esnafta çaresiz
şekilde kepenkleri indirip batıya git-
mek zorunda kaldı. Bu esnafların ara-
sında tabi ki perdeci esnafı da vardı.
Şimdiye kadar herhangi bir kuruluş-
tan yardım alamadık.Kosgep ‘ten yar-
dım için başvuru yaptık ancak onların-
da bir sürü prosedürü var, yok memur
kefil istiyorlar vs bir sürü iş. Bakalım
başvurduk sonuç ne olacak.Erciş’li
esnaf çok zorda kalmıştır ödemeleri-
ni yapamaz hale gelmiştir alacakları-
nı alamaz durumdadır. Esnaf bu zor
günlerinde yanında birilerini görmek
istiyor.
İstanbul’da yapılan Ev Teks fuarına
geçen yıllara kadar katılıyordum. Sek-
tördeki yenilikleri görüp yenilikleri
Erciş’e getiriyorduk. Yaşadığımız bu
deprem bütün planlarımız alt üst etti.
İşlerimiz azaldı, alacaklarımızı ala-
madık, ödemelerimizi yapmakta çok
zorlandık. Bu durumda bu yıl katıla-
mayacağım İstanbul’daki fuara katıla-
mayacağım.
Türkmenoğlu Perde■ Kendinizi tanıtır mısınız kuruluş öyküsünü anlatır mı-sınız:
Kadri TÜRKMENOĞLU. Van doğumluyum. Lise tahsilim-den sonra ticari hayata atıldım. Geçmişe dayanan ticaretimizde Van ilinde birçok sektörde faa-liyet gösterirken 1976 yılından sonra mobilya ve dayanıklı tü-ketim malları pazarlaması üze-rine yoğunlaştık. Bu gün Van da bulunan konutların %70 inde Türkmenoğlu tarafında satılmış ürünleri bulabilirsiniz. İstikbal centroom (4500m2) mağaza-mızın yanında Türkiye de ilk kez konsep mağaza anlayışına ön-cülük ederek 10000 m2 kapalı alanda A dan Z ye ev dizaynı uygulayan, sektördeki yüzlerce dünya markasın bir araya geti-ren Alış Veriş merkezini Van ve bölge tüketicisinin beğenisine sunmanın mutluluğunu yaşıyo-ruz.
Firmamız bir entegre sistem gibi
çalışmaktadır. Kendi alanı ile ilgili
tamamlayıcı ürünleri bir arada tutma-
mız bizim ayrıcalığımızdır. 60 yıllık
deneyim ayrıcalığımızdır. Satış öncesi
ve sonrası hizmetin devamı ayrıcalığı-
mızdır. Müşterimize kendi mağazasın-
da olduğunu hissettirmemiz ayrıcalığı-
mızdır.
Van’lı tüketici ve özellikle müşteri-
lerimiz son derece seçici ve yenilikleri
takip eden müşteri profilini oluştur-
maktadır. Perde de kalite, desen şıklı-
ğı, garantili olması ve zamanında tes-
lim edilmesi en çok müşterilerimizin
aradığı özelliktir.
Genelde bu konuda perde satıcıları
ürünlerin zamanında teslim edilmeme-
si, tül perdelerde kesim yapılmaması,
kupon olarak çalışılması bizleri zor du-
rumda bırakmaktadır. Verilen firelerle
hem bize hem de perdeye verilen üreti-
me haksızlık edilmiş oluyor.
Bizim AVM mağazamızda ürün çe-
şitliliğinin yoğun ve seçeneklerin faz-
la olmasında dolayı mümkün oldukça
stok bulundurmaktan öte karteladan
satış daha fazla yoğunluk kazanmak-
tadır.
Bu doğal afet kelimeler ile anlatıl-
maz. Yaşayan bilir. İnsanın bütün den-
gesi ve psikolojisi alt üst olabiliyor. O
an ne yaptığınızı bilemiyorsunuz. Tek
derdiniz yaşamınız, aileniz oluyor.
Tabiî ki sonrasında sorumlu olduğu-
nuz kişiler, personeliniz, yakınlarınız,
Kadri Türkmenoğlu / Türkmenoğlu Perde Sahibi Adres: Cumhuriyet Cad. 77 Van
akrabalarınız bunların her biri sizin de-
ğer yargılarınız. Hemen atlatılabilecek
bir hadise değil. Ancak bir süre sonra
depremin her zaman var olduğunu bu-
nunla yaşayacağımızı bilmemiz buna
göre önlemler almamız gerektiğini ha-
tırlıyorsunuz. Küçük bir deprem çanta-
sının nasıl hayat kurtardığını gördük.
Hamd olsun çabuk toparlandık ancak
büyük bir ders aldık.
Öncelikle can diyoruz sonra canan.
Diğer taraftan mal canın yongasıdır.
Bir diğeri cana gelen mala gelsin.
Bütün bu sözler tarihi sözlerdir. Her
şeyden evvel Allah’a hamd olsun ki
canımız sağ. Ancak böyle bir ağır dep-
remde bir iş merkezimiz yıkılmış, bi-
nalarımız hasar görmüş, emtialarımız
ziyana uğramıştır.
Bir anda normal seyrinde devam
eden ticaretiniz stop ediyor, ve yiyecek
dahi bulmada sıkıntı yaşıyorken bir-
de barınma ihtiyacı hissediyorsunuz.
Bunların her biri bir sıkıntı doğuruyor.
Tahsilatınız donuyor. İşleriniz du-
ruyor. Günde yüzlerce insanın girip
çıktığı mağazalarınız aylarca kapa-
nıyor. Korku şehri gibi bir hal alıyor
kent. Tabiî ki bu durumda ilgili ödeme
sıkıntıları yaşadık. Ancak tüm çalış-
tığımız firmalara sizin aracılığınızla
sonsuz teşekkür ediyorum. Bizi hiçbir
zaman yalnız bırakmadılar. Her daim
desteklerini yanımızda gördük. Kimi-
si konteyner, kimisi battaniye, kimisi
giyecek, kimisi yiyecek ile yardıma
koştular. Allah bu milletin birlik ve
beraberliğini bozmasın. O anlarda Van
Türkiye oldu. Bir milyonluk şehir, 70
milyon olup birbirine kenetlendi.
Bu depremde herkesin bir hikâyesi
var. Tabiî ki yakın dostlarımızdan kay-
bettiklerimiz, evini kaybedeni işini
kaybeden, eşini kaybeden nice insanlar
gördük. Yine de hamd ediyoruz ki bu
kadar şiddetli bir deprem de ölü sayı-
mız 650 ile sınırlı kaldı.
Sektör deprem anı ve sonrasında
yoğun çalışan bir sektör değil. Önü bir
iki ay gibi bir sürede açılacak sektörde
değil. Haliyle bu sektörde hizmet ve-
ren işletmeler, kapatmadan ziyade işini
küçülten firmalar oldu.
İnsan yaşamı inişleri ve çıkışları
olan, her zaman hızla akan bir süreçtir.
Ticaret de aynı tempoda hızla değişen
yeni teknolojilerle desteklenen ve ko-
şan bir süreçtir. Bu iki süreçten kop-
mamak adına yaşamınızı ve ticaretini-
zi devam ettirmek zorundasınız. Tabiî
ki fuarlar, toplantılar bilgi alış verişleri
için tüm etkinliklere zaman buldukça
katılmayı arzu ediyoruz.
■ Kendinizi tanıtır mısınız kuruluş öyküsünü anlatır mı-sınız:
İsmim Fesih Yağmur.1997 yılından itibaren perdecilik mes-leğiyle uğraşmaya başladım. Perdeci olmadan önce çeyiz ürünleri satıyordum, sonra şart-lar ve koşullar perdeci mağazası açmamı gerektirdi. Küçük yaş-lardan itibaren ticaretin içerisin-deyim. Müşteri memnuniyeti ne demek çok iyi bilirim , müşteri-nizi elde tutmak ve ihtiyaçlarını karşılamak ve bol ürün çeşidi-niz olursa Van’da ki perdeciler arasında öne çıkarsınız.Şükürler olsun ki Yağmur perde olarak Vanlı müşterilerimize her zaman kaliteli ürünlerimizle,güler yüzlü hizmet veriyoruz ve bu misyo-numuzu devam ettireceğiz.
■■ K dinizizi t ıt
YağmurPerde
Biraz öncede bahsettim küçük yaş-
lardan itibaren ticaretin içinde büyü-
düm.Devamlı olarak müşteri daima
haklıdır düsturunu kendime yol edin-
dim.Müşteri sizi tercih ettiyse mutlaka
nedenleri olmalı.Kaliteli ve kullanışlı
ürünler olacak mağazanızda.Bu ürünler
de moda ürünler olmayacak,kullanışlı
olacak.Bütün bunların yanında güler
yüzlü ve sınırsız hizmet anlayışınız
olacak.Müşteri mağazaya adım at-
masından başlayarak ,başka ürün al-
masıya kadar devam eden bir hizmet
anlayışınız olacak.Tüm bunlardan biri
eksikse VAN’ da kalıcı olamazsınız.
Bizim müşterilerimiz bu saydıklarım
tüm özelliğimizi bilir ve bizden başka
mağazadan alış veriş yapmaz.
Van’da bence perdecilerin en önem-
li sorunu birlik olamamız ve birlik
olabilmek için herhangi bir girişimin
dahi olmaması. Sıkıntılarımız, dertle-
rimiz ortak olmasına rağmen görüş alış
verişinde bulunamıyoruz.Bu olumsuz
durum Van’daki her perdeciyi kötü
etkiliyor. Yetişmiş elaman sıkıntısı ya-
şıyoruz, elamanı küçük yaşta alıp işi
öğretiyorsunuz, sonra yetiştirdiğiniz
elaman kendi mağazasını açmak için
sizden ayrılıyor.Van’doğuda olduğu
için buraya siparişlerimiz zamanında
gelmiyor ve kargoda sıkıntı yaşıyoruz.
Yaşadığımız bir diğer sıkıntı ise müş-
terilerle ödemeler konusunda sıkıntı
yaşıyoruz.Ürünleri müşteriye ya senet
üzerinden yada tanıdık olduklarından
söz üzerinden veriyoruz.Tahsilatları
çok sonra ancak alabiliyoruz.
Böyle bir depremi ,Allah ne Türki-
ye ye nede van a birdaha yaşatmasın.
depremdevan halkı özelliklede van es-
nafı çok büyük zararlar gördü .insanla-
Fesih YAĞMUR / Yağmur Perde Sahibi
rın evleri yıkıldı, ekmek kapı-
ları harap oldu. bu depremde
şükürler olsunkiailemizden
can kaybı yok ancak tanıdık-
larımızdan yaşamını yitiren-
ler oldu. yağmur perde olarak
depremde iki katlı şubemiz
depremden dolayı yıkıldı. bir
trilyona yakın maddi zararı-
mız var. Depremden dolayı pi-
yasada bulunan alacaklarımızı
alamadık. Siparişlerimizi iptal
etmek zorunda kaldık. Biraz
önce söylediğim gibi şubele-
rimden biri yıkıldı birini de ka-
patmak zorunda kaldım,kirayı
ödemekte zorlandık ve yıllar-
ca çalışarak ,alın teri akıtarak
oluşturduğum birkimlerim
on dakikanın içinde yok olup
gitti. Bu durumda bizlere elin-
den gelen yardımı yapan top-
tancılar olduğu gibi, yardım
edeceklerini söyleyip, bizlere
verdikleri sözü tutmayanlarda
oldu. Bu günler elbette bir gün
geçecek ve bizler de eski gün-
lere döneceğiz işte o zaman
bize iyilik yapanlara ,yardım
edenleri unutmayacağız.
Bu yıla kadar Ev teks fu-
arlarına katılmıştım. Bizim
içinde çok avantajlı oluyordu.
Perdecilik sektöründeki yeni-
likleri, gelişmeleri, değişik ve
moda ürünleri bu tür fuarlarda
görebiliyorduk. Yalnız şunu da
söylemek isterim bu tür fuara-
lar kış aylarında yapılsa daha
iyi olur. Ölü sezon dediğimiz
zamanlarda yapılırsa hem iş
kaybımız olmaz, hem de geniş
zaman içerisinde gezebiliriz.
■ Kendinizi tanıtır mısınız kuruluş öyküsünü anlatır mı-sınız:
İsmim Burhan Sasar, Erciş-liyim. Yaklaşık on üç senedir Erciş’te perdecilik sektörünün içindeyim. Bu mesleğe İlk Oku-lu bitirince çocuk yaşlarda çırak olarak başladım. Perde dikimin-de, tezgâhtar olarak Erciş’te çe-şitli mağazalar çalıştım, sonrada kendi mağazamı açmıştım.
EvimPerde
Ercişli müşteri, perde almadan önce
fiyat öncelik taşır. Fiyatı uygunca ala-
cağı perdenin sonraki kıstası ürün ala-
cağı mağazanın ürünü sattıktan sonra-
ki hizmetlerine bakar. Bizim buralarda
perde gösterişli olmalı müşterilerimiz
de sade ürünlere ilgi göstermezler.
Perdecinin de tanıdık olması da önem-
lidir.
Kartela üzerinden çalışmayı tercih
ediyorum. Ürünü karteladan satarsanız
üründe fire olmuyor. Kartela sayesinde
mağazanızda ürün çeşidi çok oluyor bu
da mağazanıza giren müşteriye bol se-
çenek sunuyor. Raftan satışın da avan-
tajları var tabi.
Erciş’te perdeci esnafının bence en
önemli sorunu tahsilat konusunda ya-
şanıyor. Buralarda insanlar kredi kartı
pek kullanmaz ya ürünü senet üzerin-
den ya da tanıdığınız olduğu için söz
üzerinden verirsiniz. Müşteri ürünü
aldıktan sonra aylarca peşinden koşar-
sınız tahsilat yapmak için. Yaşadığımız
bir başka sorun ise Erciş’te perdeci es-
nafının birlikte hareket edememesidir.
Diğer esnaflar birlikte hareket ederken
bizler maalesef birbirimizin kuyusunu
kazmakla meşgul oluyoruz. Bunun so-
nunda da yine bizler zararlı çıkıyoruz.
Erciş’te bir gezin perdeci esnafını her
mağazada aynı ürünü farklı fiyatlara
alabilirsiniz.
Van’da yaşadığımız deprem özel-
liklede Erciş’i çok kötü etkiledi. Evle-
rimiz, işyerlerimiz yıkıldı. Ercişli çok
sayıda insan ya hayatını kaybetti yada
sakat kaldı. Depremde şükürler olsun
birinci dereceden akrabalarımızda can
kaybı yok ama tanıdıklarımız ve kom-
şularımız arasında can kaybı var. Dep-
rem olduğu an mağazamın kapısından
içeriye girmek üzereydim deprem
anında nasıl oldu bende bilmiyorum,
kendimi dışarıya doğru attığımı hatır-
lıyorum. Sonra etraf toz duman içinde
kalmıştı tüm bu olanlar tahminen on
dakikanın içerisinde gerçekleşti. İnsa-
nın aklına ilk önce çocukları ve eşi ge-
liyor onların sağlığından emin olduk-
tan sonra karşımda yıkılmış mağazamı
gördüm. Deprem anında onca yıldır
emek harcadığım mağazamın yıkık
ve harap haline görünce çok üzüldüm
ama canımı sağdır diyerek teselli bu-
luyoruz.
Deprem sonrası mağazayı başka
bir yerde açalım diye düşündüm ama
Erciş’teki binalar için ya yıkım kara-
rı alınmış ya da yıkılmış durumdaydı.
Sağlam olan binaların altındaki boş
dükkânların kiraladı ise çok artmıştı.
Şimdilik bekleme kararı aldık mağaza-
dan kurtarabildiğimiz ürünleri bir yere
götürdük yeni bir mağaza açabilirsek
onu bekliyoruz.
Ödeme konusunda sıkıntılar yaşı-
yoruz. Piyasadan alacaklarımızı ala-
madık. Siparişlerimizi iptal etmek zo-
runda kaldık.