26. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU26. Dönem Çalışma Raporu 7 TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI...

TMMOBMetalurji Mühendisleri Odası

1

26. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

326. Dönem Çalışma Raporu

İÇİNDEKİLER • DEĞERLENDİRME ..................................................................................................................................................................................................... 9

• A.GİRİŞ........................................................................................................................................................................................................................16

• B.ÖRGÜTLENME .....................................................................................................................................................................................................16

• B.1 ÜYELER 16 • B.2 TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE 17

• B.2.1 ÜCRETLİ ÇALIŞAN VE İŞSİZ MÜHENDİSLER ÇALIŞMA GRUBU 17 • B.2.2 ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ TOPLANTILARI 17 • B.2.3 DİĞER ETKİNLİKLER 18

• B.3 TEMSİLCİLİKLER 23 • B.4 ÖĞRENCİLER 23

• B.4.1 ÖĞRENCİLER İLE YAPILAN SEMİNER, TEKNİK GEZİ VE ÜNİVERSİTE TOPLANTILARI 24 • B.4.2 1. ÖĞRENCİ KURULTAYI 25 • B.4.3 2. ÖĞRENCİ KURULTAYI 26 • B.4.4 HURDACI DERGİSİ 26 • B.4.5 STAJ 26

• B.5 TMMOB 26 • C. YAYIN ÇALIŞMALARI ........................................................................................................................................................................................27

• C.l METALURJİ DERGİSİ 27 • C.2 AJANDA 27 • C.3 METALURJİ VE MALZEME SEKTÖR KATALOĞU 27 • C.4 WEB SİTESİ 27

• D. KONGRELER, SEMPOZYUM VE SERGİLER ...............................................................................................................................................28

• D.l 3. ULUSLARARASI TAHRİBATSIZ MUAYENE SEMPOZYUMU VE SERGİSİ 28 • D.2 14. ULUSLARARASI METALURJİ VE MALZEME KONGRESİ 28 • D.3 4. ALÜMİNYUM SEMPOZYUMU 31 • D.4 3. ISIL İŞLEM SEMPOZYUMU VE SERGİSİ 31 • D.5 3. ULUSLARARASI DÖKÜM VE ÇEVRE SEMPOZYUMU 32 • D.6 3. ENDÜSTRİYEL FIRINLAR VE REFRAKTER SEMPOZYUM VE SERGİSİ 32 • D.7 15. ULUSLARARASI METALURJİ VE MALZEME KONGRESİ 33 • D.8 YÜZEY İŞLEMLERİ SEMPOZYUMU 34

• E. EĞİTİMLER ............................................................................................................................................................................................................34

• E.1 SORUMLU MÜDÜRLÜK TEMEL EĞİTİMİ 34 • E.2 ÇELİK SEÇİMİ EĞİTİMİ 34 • E.3 KOROZYON VE KATODİK KORUMA EĞİTİMİ 34

• F. GÜNDEM ...............................................................................................................................................................................................................35

• F.1 BASIN AÇIKLAMALARI 35 • F.2 SUÇ DUYURULARI 36 • F.3 DAVALAR 37

• F.3.1 SEYDİŞEHİR ETİ ALÜMİNYUM ÖZELLEŞTİRME İPTALİ DAVALARI 37 • F.3.2. BERGAMA DAVALARI 37 • F.3.3 KOZAK DAVALARI 38 • F.3.4 EŞME DAVALARI 39 • F.3.5 EFEMÇUKURU DAVALARI 40 • F.3.6 ÇAL DAĞI DAVALARI 40 • F.3.7 PAZARCIK DAVALARI 40 • F.3.8 DÜZENLEYİCİ İŞLEMLER ALEYHİNE AÇILAN DAVALAR 41 • F.3.9 TAZMİNAT DAVALARI 42 • F.3.10 VERGİ DAVALARI 42 • F.3.11 DİĞER DAVALAR 44

• F.4 DİĞER KATILIMLAR 44 • G. ONUR KURULU ÇALIŞMALARI .....................................................................................................................................................................49

• H. DENETLEME KURULU RAPORLARI ............................................................................................................................................................50

• I. MALİ RAPORLAR ................................................................................................................................................................................................52

• J. EKLER .....................................................................................................................................................................................................................58


TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

26.OLAĞAN GENEL KURULU

26. Olağan Genel Kurul 27 Mart 2010 tarihinde TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası’nda (Hatay Sokak No:10/9 Kızılay–ANKARA) çoğunluklu olarak toplanacaktır. Bu toplantıda çoğunluk sağlanamaz ise Genel Kurulumuz 03 Nisan 2010 tarihinde TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nda Necatibey Caddesi No:57 Kızılay-ANKARA adresinde saat 09.30’da çoğunluk aranmaksızın çalışmalarına başlayacaktır.

İlk gün (03 Nisan 2010) gündemin seçimlere kadar olan bölümü tamamlanacaktır. 2. gün (04 Nisan 2010) saat 09.00–17.00 arasında TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası’nda (Hatay Sokak No:10/9 Kızılay–ANKARA) seçimler yapılacaktır.

Birinci toplantımızın gerçekleşmesi için 1.835 üyemizin hazır olması gerekmektedir. Odamızın etkinlik alanının tüm yurdu kapsaması bu toplantıda çoğunluk sağlanmasını zorlaştıracağından tüm üyelerimizin 03 Nisan 2010 tarihinde TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Necatibey Caddesi No:57 Kızılay-ANKARA adresinde saat 09.30’da toplanacak olan 26. Olağan Genel Kurul toplantısında hazır bulunmalarını dileriz.

GENEL KURUL VE SEÇİMLERE İLİŞKİN ÖNEMLİ NOKTALAR

Seçimlere katılacak üyeleri gösterir liste, görevli hakimin incelenmesinden geçip, 3 gün süreyle TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası ve TMMOB’nin ilan yerlerinde asılmak suretiyle ilan edilerek onaylanmış ve kesinleşmiştir. Listede adı olmayan üyenin oy kullanması olanaksızdır.

Listede ismi olan üyeler, Oda veya resmi bir kuruluş tarafından verilen belgeyi ibraz ederek oylarını kullanacaktır. Üyelerimizin Oda kimliklerini yanlarında bulundurmaları kendilerine kolaylık sağlayacaktır.

Oylar, üzerinde İlçe Seçim Kurulu mührü bulunan ve oy verme sırasında Sandık Kurulu Başkanı tarafından her seçim için ayrı ayrı verilecek formlara, yazılmak ve mühürlü zarfl ara konulmak suretiyle kullanılacaktır. Yönetim Kurulu için kullanılacak oyların verilen formlara elle yazılması zorunludur.



26.OLAĞAN GENEL KURULU

GÜNDEM

1. Açılış

2. Başkanlık Divanı Seçimi

3. Saygı Duruşu

4. Açılış ve Konuk Konuşmaları

5. Komisyon Seçimleri

• Mali İşler Komisyonu

• Gelecek Dönem Çalışma Esasları ve Sonuç Bildirgesi Komisyonu

6. 26.Dönem Çalışma, Mali, Denetleme Kurulu Raporu ve Onur Kurulu Raporlarının

Okunması ve Görüşülmesi

7. Yönetim ve Denetleme Kurullarının Aklanması

8. Komisyon Raporlarının Görüşülmesi

9. Adayların Belirlenmesi ve Duyurulması

10. Dilek ve Temenniler

11. Seçimler ( 2. Gün )


Türkiye gibi ülkelerde mühendisin sorumluluğu

gelişmiş sayılan ileri kapitalist ülkelerdeki

mühendislere göre farklıdır. Sistemin birebir içerisinde

olup ancak sisteme teslim olmayan mühendislerimiz,

yaşanan coğrafyanın yüklediği sorumlulukla birlikte

karşı karşıyadır. Bu açıdan mühendisler toplumsal

olaylar karşısında sessiz kalamaz.

Geçmişin köhne yasaları, insanlığın bugünkü koşullarda gereksinimine yanıt vermeyecek konumdadır. Birçok yerde özgürlüğün sembolü olan 1789 Fransız devrim sonrası gündeme gelen özel mülkiyeti koruması ilkesi insanlığın temel haklarını korumak yerine, insanlığı bugünkü ağır koşullara sokmuştur. Getirdiği özgürlükler artık insanlığın özlemlerini karşılayamaz olmuştur. Bu durumda bir de üstüne üstelik dünyada “gizli dinleştirme” süreci daha da hızlanarak geriye gidiş karanlığı örgütlenmektedir. Çok köklü bir değişimin yaşanması dünya halklarının ortak mücadelesinden geçecektir. Çünkü sorunlar küresel sömürü ekonomisi karşısında ortaklaşmıştır.

Kapitalist üretim sürecinde, bir yandan bilim ve teknik ilerlerken diğer yandan dünya yağmalanıyor. İnsanlık geçmişe göre daha büyük sorunlarla karşı karşıya, bir takım ağır sonuçlarla boğuşuyor. Bütün gezegeni kapsayan bir sorun yumağı yaratanlar; küreselleşme adı altında etkisini daha da artırmayı sürdürecek sistemleşmeye gidebilmenin çabası içerisindedir. İnsanlık açlık, yoksulluk, doğaya müdahalenin getirdiği büyük felaketler karşısında, yaşamda kalabilme çabası içerisinde ezilirken, yaşamın temel gereksinimlerine ulaşma olanaklarından mahrum bırakılmıştır. Artık dünya coğrafyasının çoğunda insanlar için yaşamın temel gereksinimi, günlük yaşamda kalabilecek kadar gıdaya, temiz suya ulaşabilmek olarak karşılarında durmaktadır. Bunun yanında bulaşıcı hastalıklardan korunma, hastalıklarla mücadele, ilaç bulma gibi etmenler artık yaşam koşulları içerisinde akla bile gelmez konum almıştır.

Ancak iki milyardan fazla insan bu konuma getirilmişken, dünyanın büyük şirketleri, karlılıklarını katlayarak artırmakta, ekonomik kurumlarına kapılarını açmayan ülkeleri işgal ederek, bu ülke devletlerin iktidarlarını ellerine geçirmektedir. Ülkelerin doğal zenginliklerine el konularak elde edilen varlıklar, savaş gideri olarak harcanmaktadır. Operasyon adı altında dünya halklarına yapılan saldırılarda işgaller sürdürülürken, birçok ülke de tehdit edilmektedir. Emperyalizm artık yeni sömürgecilik modellerini açık olarak uygulamaktadır. Karşı olanlara da açık güç kullanır duruma gelmiştir.

Emperyalizm sömürü yöntemlerini geliştirirken, gelişen teknolojinin olanaklarını kullanarak yerel kültürleri yok edip, halkları kimliksiz, amorf topluluklar haline getirmektedir.

Amerika kıtasında ardı ardına süren anti-emperyalist mücadeleye rağmen, dünyanın geri kalanında ABD ve yandaşlarının insanlık dışı hegemonyası devam ediyor. Emperyalist sistem dünya üzerinde var olan tüm zenginlikleri vahşice talan etmeye insanı ve insanlığı sömürmeye devam ederken kendi adına başarı sayılabilecek biçimde bunu çeşitli kılıfl arla dünya halkalarına yutturuyor. ABD Afganistan’a, Irak’a demokrasi götürdüğünü söyleyerek işgali ve saldırıyı sürdürürken global ekonomik kriz adı altında fi nans kapitali de elinde tutmayı başarmıştır.

Diğer yandan da yayılma süreci artık her alandan sürmektedir. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarının amansız sömürüsü sonucu dünyanın giderek yaşanmaz hale geldiğini gören zengin ülkeler; yoksul ülkeleri ekonomik ve kültürel işgalin yanı sıra topraklarının askersiz fi ili işgaline razı olmak zorunda bırakılmaktalar. Etiyopya, Mali, Sudan, Gana ve Madagaskar’da milyonlarca hektar toprak yirmi, otuz hatta doksan yıllığına Çin, Hindistan ve Güney Kore’ye devasa yatırım sözleri karşılığında verildi. Seul, şimdiden Afrika’da 2.3 milyon hektar toprağa sahip, Pekin’in 2.1, Suudi Arabistan’ın 1.6 ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin ise 1.3 milyon hektar toprağa sahip olduğu biliniyor. Dünyada yüksek varlıklılar dışında artık ultra zenginlikten söz edilmektedir. Bunların 15 trilyon dolar varlığı kontrol eden 100 bin kişi olduğu açıklanmaktadır. Bu kişilerin varlıklarının daha da artırılması için sürekli yeni ekonomik tedbirler hazırlanıp, zorbalıkla dünya halklarına uygulatmaya çalışılırken, diğer yandan yaşam mücadelesinde olan milyarlar için herhangi bir ekonomik tedbir fi ili iyileştirme düşünülmemektedir. Yapılan araştırmalarda, açlık ve yoksulluk rakamları hiç yer almazken, kimlerin milyarder olduğu, lüks tüketim mallarının istatistikleri yer almaktadır. Açlık ve yoksulluk rakamsal olarak çalışmalarda yer almayınca sanki yokmuş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.

Savaş dünyanın her yerinde yaşanmakta iken, artık savaş ve saldırının adı operasyon olarak verilmektedir. Bu durum bütün toplumlara da kabul ettirilmiş durumdadır.

Büyük enerji pazarlaması, aktarılması, artık büyük şirketlerin denetiminde, emperyalist devletlerin iktidarını elinde bulunduranların güç sistemleriyle kontrol edilmektedir. Ekonomik sistemler aynı yöntemle kontrol altında tutulmakta, her türlü sistem gelişen teknolojinin kontrolü altında, insanlığı esaret altına almış, her bölgeyi en ince noktasına kadar sömürüye doğru sürüklemektedir.

Dünyaya insan hakları dersi vermeye çalışan sömürgeci devletler, yapılan çalışmalarda insan haklarının en büyük ihlalcileri olduğu ortaya konulmuştur. Özellikle işkence aletleri konusunda Avrupa devletlerinin en büyük

DEĞERLENDİRME

10 TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

ihracatçısı olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir.

Bütün bu sorunlar kapitalizmin üretimidir. Kapitalizmin uygulamaları yaşamda yer aldığı sürece, sorunlar giderek çeşitlenecek ve artacaktır. Özellikle kapitalizmin üretim

süreci daha çok zengin, buna karşılık da katlanarak

artan sayıda daha çok yoksul yaratır. Bunun yanında

açlık, sefalet, savaş, sömürü, ayrımcılık, çevresel

sorunlar, doğa tahribatı gibi giderek artan sorunlar,

ayrıca ekleyebileceğimiz birçok sorunu da üretir.

Dünyada yaşananların bir kopyası da, kapitalizmin üretim modeli olan, küresel ekonomiye evet diyen ve bilfi il uygulayıcısı olan Türkiye’de oluşmuştur.

Türkiye’de en zengin 100 civarında kişinin toplam serveti 90-100 milyar doları aşmış durumdadır. Türkiye’de temel dönüşümün başladığı 2001 sonrası uygulama, borç/faiz ödemesi dengesinin tutturulması için, sürekli vergilerin artırılması ve kamuya yatırımın kesilmesi olmuştur. Kamu kesiminde yatırımın sosyal kurumlarda azaltılması uygulanırken, üretim tesislerinde kesilmiştir. Desteklenmesi gereken tarım kesimi ortada bırakılarak, gıda alanı da bağımlı konuma getirilmiştir.

Borç/faiz dönüşümü sağlanmasında kamusal alanda üretim yapan bütün tesisler yağma boyutunda el değişimine uğramıştır. Bunlarla yetinilmemiş doğal alanlar, kıyılar, ormanlar gibi birçok alan varlık olarak devredilmiş ve devir aşaması yaşanmaktadır. Bu yağma ve devir işleminin sonlandırılması için Türkiye’de iktidarda bulunanlar, Türkiye halkı adına dünyanın en yüksek faizi ile borçlanmayı sürdürmektedirler. Bu borçlanmayı gelecek nesillerin sırtına yüklerken, diğer yandan yakın çevrelerindeki dolar milyarderlerinin sayısını artırmaktadırlar. Birçok uygulamada şimdiden gelecek kaynaklarımız ipotek edilmiş ve bu yönde ki çabalarda acımasızca sürdürülmektedir. Bunun sonucu olarak gelecek kuşakların üreteceği kaynakların transferleri

şimdiden yapılmış durumdadır. Yani gelecekte üretim kaynaklarının transfer edileceği yüksek ve ultra varlıklılara aktarılması konumu hazırlanmaktadırlar.

Türkiye’de uygulanan son çeyrek yüzyıllık ekonomik süreç, kapitalizmin hegemonyası altında yeni serbest uygulamalarla hayat bulmuştur. Ancak emekçileri sömüren bu uygulama emekçiler açısından ifl as etmiştir. İktisatçılar adı altında bir kesim üniversitede görevlendirilmiş kişilere aldatmaca yorumlar yaptırılarak, toplum kandırılmaya çalışılmaktadır. Oysa çalışanın sosyal güvencesi ve örgütlenme hakkı olmayan, genç nesilleri işsiz, yaşlıları güvencesiz, doğal kaynakları yağmalanmakta olan Türkiye köle toplumuna dönüşmüş ve sadaka ekonomisi uygulamaya sokulmuştur.

Ancak toplumda direniş ve hakkını aramak yerine

intihar vakaları baş göstermektedir. 2001 yılından

günümüze kadar ekonomik sıkıntılarla başlayan

intihar vakaları aynı oranda artış gösterdiği Türkiye

İstatistik Kurumu tarafından da ortaya konmuştur.

Gelecek nesiller adına şimdiden borçlananlar, kaynak transferinin alt yapısını yapanlar, dünyada son yıllarda yaşanan fi nans ekonomisi sürecinde, balon ekonomisiyle yüz yüze gelmişlerdir. Bundan da en üst düzeyde yararlanmışlardır. Dünyada ki fi nansörler ellerindeki fi nans fazlalığını kullanılacak yer ararken, en değerli müşterisi Türkiye olmuştur. Türkiye’yi ifl asa sürükleyen bu süreçte, ortalıkta dönen sermayeden yüksek faiz vererek gereğinden fazla borç almıştır. Bu konumdan yararlanarak sürekli borç büyüterek dönüşümünün sağlanmasıyla, sosyal tepkilerin ortaya çıkışını ertelemiştir.

Ortaya çıkabilen tepkiler, faşizan yöntemlerle bastırılmaya çalışılmıştır. Ancak gelecekte kaçınılmaz olarak bu tepkiler ortaya çıkacaktır. Bu durumlarda toplumsal sorumluluk bazı kesimlerin üzerine doğal olarak yüklenecektir. Bu kesimlerin başında da mühendisler gelmektedir. İşte burada sosyal tepkilerin doğru organize edilmesi

toplumsal sorumluluk alanımız olarak yer almaktadır.

Çünkü toplumun emekçi kesimlerinde yer alan ve

ekonomik süreçlerde en fazla etkilenen mühendisler,

yani bizler kaçınılmaz olarak bu süreçlere müdahil

olmak zorundayız.

Emekçilerin, yaşlıların, gençlerin, çocukların, sosyal yaşamın, temel gereksinimlerin, doğal kaynakların, tarım alanlarının, üretimin, suyun yani geleceğin olmadığı bir ülkede artık sorumluluktan kaçınılmaz konuma gelinmiştir. Toplumun bir parçası olan mühendisle ayrıca mühendis örgütlülüğünün verdiği bilinçle bütünlüklü bir örgütlenme içerisinde, ortaya çıkan bu sorumlulukla dönemin kaçınılmaz göreviyle karşı karşıya kalınmıştır. Çalışmalar bu alan üzerinde odaklanarak, yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır.

Ancak tüm bu süreçte yani terminolojideki formülasyonuyla; “yönetenlerin yönetemez olduğu” bu dönemde toplumsal muhalefet önemli sıkıntılar içerisine düşmüştür.

Temel gereksinim maddeleri üzerine vergi ve fi yat yüklenirken, özellikle kimya-metalurji sektörü çalışanlarının ücretleri düşürülmüştür. Fiyatlar karşısında alım gücü düşen meslek alanımız çalışanları artık yoksulluğu bir yana bırakın açlıkla karşı karşıyadır. En büyük üretim tesislerinin özelleştirme adı altında sermaye gruplarına devredilmesinde yaşanan sorunlar daha önceden söylenmiş olmasına rağmen, örgütlenmenin önündeki yoğun baskılar nedeniyle, mücadele alanı bulamamıştır.


Bu gelecekte böyle olacaktır anlamı taşımaz.

Bunun göstergesi de tekel işçisinin onurlu ve kararlı direnişi olmuştur.

Bu dönemde en çok karşılaşılan mücadele alanlardan biriside Türkiye’ye biçilen üretim modellemesindeki çevresel sorunlar olmuştur. Bunların başında tarımsal alanlara planlanan, çimento tesisleri, termik santraller, beraberinde atık yakma tesisleri, kimyasal yöntemlerle açık alanda metal üretimi hedefl enen madencilik alanları, gibi birçok uygulama gelmiştir gelecektir. Bu tesislerin kurulması planlanan bölgelerdeki insanları açısından da süreç doğal olarak gündem olmuştur. Bu konularda geçmiş dönemlerde olduğu gibi temel bilimsel çalışmalarla, hukuki mücadelenin yanında, yöre halkının bilgilendirilmesi ve toplumsal tepkinin yaratılması çalışmaları yapılmıştır.

Bütün insanlığın ortak mülkü olan doğal çevre, toprağı,

suyu ve havasıyla bir bütündür. Doğanın yaşamsal

bu varlıkları ne yazık ki eşit olarak gereksinimleri

karşılama yerine yağmalanmaya çalışılmaktadır. İnsanlığın zenginliği olan doğal çevre acımasız

saldırılara karşı savunmasız kalmıştır.

Yaşamın her alanında ne denli pervasızca saldırı ve talana uğradığımızın bir örneği de tohumdur.

Resmi verilere göre Tarım ve Köy işleri Bakanlığında 115 bin kişi çalışıyor. Üniversitelerde 30 ziraat mühendisliği bölümü bulunmaktadır. 50 adet tarım araştırma enstitüsü var. Üstelik 10.000 ziraat mühendisi de işsiz. Ve Ülkemiz tohumda tamamen İsrail’e bağımlı. Tohumlar hem hibrit hem de genleriyle oynanmış. Ve bu ürünlerle büyüyen sağlıksız bir yeni nesil olması kaçınılmaz.

Özelleştirme adı altında büyük üretim tesislerimizin devri gerçekleşmiş, ancak gözü doymayan sermaye tarafından bugün insan sağlığının en önemli alanları hastanelerin özerklik adı altında çeşitli yapılara peşkeş çekilmesi gündemdedir. Hastaları müşteri olarak gören bu anlayış sadece karlılığı ön planda tutarken, çalışanları da köle olarak görmektedir.

Büyük enerji gereksinimi olan bölgelerin elektrik dağıtımı da bugünlerde özelleştirme adı altında, çeşitli gruplara devredilecektir. Bu konuda özelleştirme ana planında ki aldatmacalar bile artık hiç umursanmadan doğrudan uygulamaya alınmıştır. Enerji kullanmak isteyenlerin, yani buzdolabı kullanmak yada televizyon izlemek isteyenleri artık nükleer santrallere “evet” demesi gerekirmiş gibi bir aymazlık televizyonlardan savunulmaktadır.

Ama diğer yandan hidroelektrik santralleri iktidar yanlısı sermaye gruplarına peşkeş çekilmektedir. Özelleştirmelerin

toplum üzerinde yarattığı işsizlik, yoksulluk hala inkar edilmektedir. Toplumun gözüne bakarak yanlış bilgiler verilebilmektedir. Bu bilgiler gerçekmiş gibi bazı kesimler tarafından utanılmadan savunulmaktadır. Hidroelektrik santrallerinin özelleştirmesinden kaynaklı milyar dolarlık tahkim davaları Avrupa’da sürmektedir.

AKP iktidarı eliyle ülke ekonomik ve kültürel anlamda tamamıyla işgal edilip, yeraltı ve yerüstü kaynaklarından, limanlarına, var olan sanayi kuruluşlarına dek 721 adet özelleştirme yapılmış ve bunların %85’i yabancılara ve yerli işbirlikçilerine peşkeş çekilmiştir.

Artık Türkiye’de üretim süreçlerinden uzaklaşılarak tüketime dayalı büyüme modeli uygulanmaktadır. Üretim alanı da ihracata yönelik ithalata dayalı olarak sürmektedir. Bu model gittikçe açık veren ve açığı büyüyen bir bütçe ekonomisini dayatmaktadır. Üretim süreçleri yalnızca otomotiv endüstrisine odaklanmıştır. Otomotiv sayısındaki artış, yanlıca zengin yaratırken, ileride çok yoğun çevre sorunlarının yaşanması bugüne göre katlanarak artacaktır.

Türkiye’nin artık her yerinde açlık, yoksulluk, hat safhaya ulaşmışken, insanlara inanç özgürlüğü aldatmacası altında baskılar sürdürülmektedir. Gizli dinleştirme politikaları yürütülürken, baskı unsurları da sessizce devreye sokulmaktadır. Bu konuda toplumun aydın kesimi olması gerekenlerde, aldatmaca karşısında ya susmakta ya da aldatılmış toplumun tepkisinden çekinerek sessiz kalmaktadırlar. Gizli unsurlarının üniversiteler üzerindeki baskıları giderek artmaktadır. Üniversiteler bilimsellikten uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Üniversitenin kimliğine uymayacak boyutta, dayatmalar getirilmekte, adına da ”inanç özgürlüğü” deme gafl etinde bulunulmaktadır.

Oysa üniversiteler “inanç dogmalarının baskılarına

karşı örgütlenmiş” bilimsel çalışma alanlarıdır. Bu alan

inanç özgürlüğü adı altında bir takım dogmalara terk

edildiğinde bilimden söz edebilmek mümkün olamaz.

Diğer yandan, her ile üniversite adı altında yüksek öğrenim kurumları açılmaya çalışılmaktadır. Özellikle sağlık ve mühendislik alanında çok temel alt yapıların olmadığı, bu girişimler, gelecekte meslektaşlarımızın yetersiz olarak karşımıza çıkmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Sorunun temel eğitimden yüksek öğrenime kadar ele alınması gerekirken, “mesleki yeterlilik kurumu” adı altında bakanlığın denetiminde, özel sektörün kontrolünde bir yapılanmayla meslek uygulamaları belgelendirilmeye çalışılmaktadır. Meslek edinimi temel eğitim ve öğretim süreçlerinden uzak standart belgelendirme yöntemleriyle yürütülmeye çalışılmaktadır. Bu belgelendirme çalışmaları da kurumlar arasında yetki savaşını gündeme getirmiş olup, işin özünü gözden kaçırmaktadır.


Ama gittikçe yoksullaşan toplum, askeri darbelerin sonuçlarının son noktasına kadar yaşamlarında hissetmektedirler. Darbecilerin yargılanması toplumun gündeminde her saat tartışılırken, hükümet mensupları, 12 eylül askeri darbecileriyle kol kola gezmektedir. Darbenin kurumlarının başındakilere övgüler yağdırabilmektedirler. “28 şubat” 1997 modern darbe olarak adlandırılan yapılanmanın, emekli generalleri hükümetin danışmanları olarak serbestçe dolaşabilmekteler. 2007 nisan elektronik muhtıracısı olanlarda en üst koruma sistemleri ve araçlarıyla yaşananları seyretmektedirler. Topluma darbe korkusu salınarak darbeciler korunmaktadır. Bu yöntem sürerken toplum inanç dogmalarının etkisinde baskılandırılmaya çalışılmaktadır.

Laiklik eski çağlardan beri dinin dışında bir alan olarak günümüze kadar gelmiştir. Ancak toplum aydınlanma aşamasına geçmesi yerine laikliğin yeniden tartışılması yaratılarak toplum dinin içine çekilmeye çalışılmaktadır. Bu yöntemle de dini kuralların geçerli olduğu toplum düzeninin adımları atılmaktadır. Adına “ılımlı islam” da denilen bu uygulama emperyalizmin dünyadaki yeni sömürgecilik yöntemlerinin bir parçasıdır. Bu dayatmaya karşı Türkiye toplumunun uyarılması, çok büyük karşı saldırıların olacağının bilinerek cesaretle üzerine gidilmesi gerekmektedir.

Siyasal İslam üzerinden emperyalizmle işbirliği, dinsel faşizm uygulamalarını gündeme getirmektedir. Toplum bilgi ve bilinçten uzaklaştırılarak, inanç dogmaları dayatmasıyla, saldırılara sessiz bırakılmaktadır. Fiili olarak gizli dinselleştirme uygulaması olan bu senaryo, ılımlı islam adı altında uygulamaya çalışılmaktadır. Bu yapı kanunların varlığını bile hiçe sayarak emniyet güçlerinin sürekli güç kullanımını teşvik etmekte, kamu görevlilerince de toplumsal ayrımcılık uygulanmaktadır. Kamuda dinsel kadrolaşmalar hızla sürmektedir. Devlete alınacak kamu görevlilerinin neredeyse yarısı diyanete alınmakta, buradan diğer kadrolara kaydırılmaktadır. Kadrolara alınacak kişilerin imam hatip kökenli ya da tarikat bağlantısı pirim yapmaktadır.

Diğer yandan kanun eşitsizliği sürmektedir. Demokrasi mücadelesi için çaba sarf edenler polis yetkisine terk edilmiş, oluşturulmaya çalışılan polis devleti yapılanması karşısında sürekli ceza işlemine tabi tutulmaktadır. En genel yargı kararlarında bile yargı kararlarını uygulamayan, sorumlular hakkında işlem yapılmazken, bu durum artık olağan bir durum olarak benimsenmiştir. Yerine getirilmesi gereken yargı kararları sürekli yürütmede takılıp kalmaktadır. Yargı kararlarını uygulamayanlarla ilgili işlemlere de ayrıca hiçbir şekilde yürütme organınca izin verilmemektedir. Yargı kararları kararlılıkla yok sayılmakta bu konuda suç unsuru olan işlemler sürekli artmaktadır. Buna karşılık yargı kararlarının uygulanmasını isteyenler,

kamuoyunu bilgilendirenler, en küçük demokratik hak kullanımında bile yargısız infaz edilebilmektedirler. Bu kişiler soruşturmalara tabi olmakta, haklarında dava açılarak yıldırılmaya çalışılmaktadırlar.

Demokrasinin olmadığı bir ülkede sorunların altından kalkabilecek mücadele yolları kapatılmış durumdadır. Bunun en çarpıcı gerçekliliği hem 2007-2008 hem de 2009 yıllarında ki 1 mayıs kutlamalarının yapılması aşamasında görülmüştür. Hükümet temsilcisi vali, polis devleti uygulamasını eksiksiz olarak yerine getirmiştir. Bu uygulama Türkiye’de yeni gerilimlerin yaşanacağının habercisi olmasının yanında, hükümetin emek kesimine karşı baskıcı bir taraf olduğunu sergilemiş ve polis devletinin uygulamalarını açık olarak uygulayacağının korkusunu salma provasını yapmıştır.

Üç aya yakın süre Ankara’da direnen tekel işçisine karşı, yürütülen karalama çalışması yetmezmiş gibi polis korkusu salınmaya çalışılmıştır. Arkasından dayanışma gösteren kurumlara polis tutanaklarıyla savcılık soruşturması başlatılmıştır. Emek ve demokrasi mücadelesi içinde olan herkese karşı polis baskısı aralıksız sürmektedir.

Yeni anayasa çalışması adı altında temel insan haklarının ortadan kaldırılacağı çalışmalar, sivil anayasa olarak sunulmaktadır. Çalışma hakkı, sağlıklı çevrede yaşam hakkı gibi hakları ilgilendiren konularda olumsuz değişiklikler planlanmaktadır. Ayrıca barınma, beslenme, sağlık, eğitim, güvenlik gibi temel haklar ticari alana dönüştürecek maddeler anayasaya sokularak, yaşam koşulları daha da zorlaştırılmaya çalışılmaktadır.

Ancak siyasi partiler kanunundaki antidemokratik maddelere yönelik hiçbir adım atılmazken, insan haklarını ihlal eden polis yetki kanunu polis devleti uygulamasının önünü açmıştır. Ancak bu konuda siyasal iktidarın herhangi bir iyi niyeti olmadığı gibi polisiye tedbirleri antidemokratik olarak uygulamaktan çekinmemektedir.

Türkiye coğrafi olarak çatışma ortamı içerisinde yer alırken, diğer yandan iç çatışmalar aralıksız yıllarca sürerken, on binlerce yurttaşımızın yaşamına son vermiştir. Çatışmaların getirdiği bölgesel sorunlar, köy boşaltmaları, yakılmaları, zorunlu göç faktörü gibi nedenlerle, kentlere yoğunlaşan yoksul halk kesimleri, daha da zor yaşam koşullarıyla karşı karşıyadır. Milliyetçi çatışmaları ve gerilimleri artıran ve Kürt sorunu olarak gündem olan önemli sorun artık kaçınılmaz olarak demokratik bir süreçte Türkiye gündeminde çözülmelidir. Bu çatışma ortamının emekçiler yararına olmadığı bilinmektedir. Demokratikleşmeden söz edilirken, yerel yöneticiler, kelepçelenerek yerel halka gözdağı verilircesine sıralar halinde gözaltına alınmakta, ardından da tutuklanmaktadır. Ancak yağma ve sömürü sürecinde kimse hareket etmemektedir.


Yerellerde uygulanan kentsel arazi yağması, kıyı dolguları, barınma alanlarında yeni imar planlarıyla halkın bir kısmının kentlerden uzaklaştırılarak barınma alanlarına el konulması gündemedir.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde uygulamaya konulan su forumu çalışmasıyla temel gereksinim olan su ticari bir meta haline getirilmek istenmektedir. 2009 yılında İstanbul’da yapılan su forumu toplantısı karşısında küresel ekonomik güçlerin dayatmalarına karşı ortak eylemliliklerin içerisinde çalışmalar başlamıştır. Bu çalışmalar polisin saldırısı ve çatışmasına dönüşmüştür. Kamu alanlarının büyük şirketlere açıldığı bu forum uygulamasında alınan kararlar karşısında toplumsal dinamiklerin dikkatli ve eylemsellik içerisinde olması kaçınılmazdır.

Dinsel baskı unsurlarının artığı, üniversitelerin

bilimsellikten uzak, inanç dogmaları baskılarına

bırakıldığı, çatışma ortamlarının yaratılmaya

çalışıldığı, ayrımcılığın körüklendiği, yargı kararlarının

uygulanmadığı, toplumun gizli dinleştirilmeye

doğru baskılandığı, ekonomik koşulların ağırlaştığı,

doğal varlıkların yağmalandığı, gelecek kuşakların

yaratacağı değerlerin transferinin şimdiden yapıldığı

açık olarak görülmektedir. Ancak bu ağır haksızlıklara

karşı demokratik hakların gösterimine karşı polis

devleti uygulaması yaşanmaktadır.

Bilimsel çalışmaların tek elde toplanması ve uygulama alanı olan teknolojik çalışmalar, ticari kaynak olarak anlaşmalarda saklı tutulmaktadır. Bilim artık değer etmezken, teknoloji ticari araç olarak dünyayı sömürmede kullanılmaktadır. Diğer yandan uygulanmasında çevresel sorunların görüldüğü, çeşitli teknolojiler dünyanın yoksul bölgelerine kaydırılmaktadır. Gelişmekte olan ülke statüsünde sayılan Türkiye bu konuda çok sorunlu konumda bulunmaktadır. Bir yandan terk edilen teknolojilerin uygulanmasına kapılar açılırken, diğer yandan yarattığı çevresel sorunlar görülmezlikten gelinmektedir. Fiili çevresel sorunlara karşı bölge halkının tepkilerinin dikkate alınması bir yana bu konularda alınan yargı kararları uygulanmamaktadır. Ayrıca açılan kamu davalarında kamu kurumları yöneticileri çevresel sorun yaratan şirketlerle hareket etmektedirler. Böylece anayasada tanımlı olan kamusal alan ve sağlıklı çevrede yaşam haklarının altı boşaltılmaktadır. İnsan hakları yok düzeyde sayılmaktadır.

Bilim ve teknik bugün artık insanlık yararına değil, yalnızca kar amaçlı olarak kullanıldığı yaşanılarak görülmektedir. Bilimin tarafsız olmadığı herkesçe bilinmesi gerekir. Bu nedenle bilimsel çalışmalarla kime nasıl hizmet ettiğimizi sorgulamamız gerekmektedir. Türkiye gibi ülkede mühendisin sorumluluğu gelişmiş sayılan ileri kapitalist ülkelerde mühendislere göre farklıdır. Sistemin birebir içerisinde teslim olma olanağı olmayan mühendislerimiz, yaşanan coğrafyanın yüklediği sorumlulukla birlikte

karşı karşıyadır. Bu açıdan mühendisler toplumsal olaylar karşısında sessiz kalamaz. Bu sessizliğin kırılması için mühendislerin de yaşam koşullarında gelişimin sağlanması gerekmektedir. Bu alanda özel bir çalışmanın gündeme alınması ve üzerinde durulması gerekmektedir. Toplumsal baskılara ve saldırılara karşı çıkması gereken, bu konularda öncülük etmesi gereken meslektaşlarımızın yaşam koşulları iyileştirilmelidir. Bu çabanın ancak birlikte olabileceği bilinciyle, bölgesel toplantıların diğer meslek birlikleriyle, üst örgütümüz TMMOB bütünselliğinde yapılmasını sağlayacak çalışmalarla hedefl enebilir.

Meslektaşlarımızın yaşam koşullarını belirleyen en önemli etken çalışma koşulları ve aldıkları ücretlerdir. Özellikle genç meslektaşlarımızın iş bulma sorunları bulunmakta ve çalışma ücretleri çok düşük düzeylerde seyretmektedir. Meslekten kopma ve iş bulamama korkusuyla birçok alanda zor yaşam koşullarında çalışmaktadırlar. Bu yaşam koşullarının zorluğundan örgütlenmeyle çıkılacağı bilinciyle, meslektaşlarımızın, sendikal alanda bulunmaları konusunda çalışma yapılması ve bu çalışmalarında desteklenmeleri öncelikli konular olmaktadır. Çalışma koşulları ve alınan ücretlerin düşüklüğü onur kırıcı durumdadır.

Böylesi bir tabloda demokratik kitle örgütlerine daha fazla görev düşmektedir. Bu anlamda TMMOB ve bağlı odalar demokratik mesleki kitle örgütü olmanın sorumlulukları yanında toplumsal muhalefetin itici gücü olmak durumundadırlar.

Bu konuda yapılan yığınla etkinlikten söz edilebilir. Ne var ki toplumsal muhalefetin başarısı ve gücü; ülke gündemine müdahale edebilmekle ve hatta gündemi belirleyebilmekle ölçülür. Bu anlamda başta TMMOB, diğer sendika ve demokratik kitle örgütleri çok önemli çalışmalar yapmakla birlikte yeterince başarı sağlayamamıştır.

Bu koşullar altında dönemin en önemli çalışması, temel

olarak demokrasi ve örgütlenme mücadelesi olmuş,

bundan sonrada bu alan mücadelede kaçınılmazdır.

Kapitalist üretim modelinin yarattığı zenginlerin sayısı, yoksulların sayısını katlayarak artırmaktadır. Neden zenginler ve yoksullar var? Sorusunun yanıtı kapitalist üretim modelinde yanıt bulmaktadır.

Ancak bütün bu olumsuzlukları birlikte dayanışma ve mücadeleyle çözeceğimiz bilinci hiçbir zaman sönmeyecek ışığa dönüşmelidir. İnanç dogmalarının perdesini ancak örgütlenmeyle açabiliriz.

Yaşasın sınıf örgütlenmesi ve dayanışması.



26. DÖNEM ODA ORGANLARI

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası 25. Olağan Genel Kurulu 27-28 Mart 2008 tarihlerinde İTÜ Evi Kavaklıdere–Ankara’da yapılmış ve 26. Dönem Oda Organları belirlenmiştir.

YÖNETİM KURULU

28.03.2008 - 02.10.2009

Başkan Cemalettin KÜÇÜK

II. Başkan Kaya ÖZEREN

Yazman Üye Hüseyin SAVAŞ

Sayman Üye Mehmet Kemal BAŞAK

Üye Hüseyin Alper HIZLI

Üye Utkan GÜNEŞ

Üye Ahmet İrfan TÜRKKOLU

02.10.2009 – 02.04.2010

Başkan Cemalettin KÜÇÜK

II. Başkan Kaya ÖZEREN

Yazman Üye Hüseyin SAVAŞ

Sayman Üye Hüseyin Alper HIZLI

Üye Utkan GÜNEŞ

Üye Ahmet İrfan TÜRKKOLU

Üye Serhat EKMEKÇİ



26. DÖNEM ODA ORGANLARI

DENETLEME KURULU

Şefi k DOĞAN

Mehmet Erhan İŞKOL

Mustafa Hakan KURTTEPELİ

Murat Can OCAKTAN

Mustafa Önder YÜCEL

ONUR KURULU

28.03.2008 – 31.01.2009

Süleyman Sami ALTUN

Hikmet BİLGE

Sinan KALYONCU

Mahmut KİPER

A.Levend OTSUKARCI

31.01.2009 – 02.04.2010

Süleyman Sami ALTUN

Hikmet BİLGE

Selçuk HARPUT

Etem KIRCA

Ahmet Muhtar TEPİROĞLU


A. GİRİŞ

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası 26.Dönem çalışma programında toplumsal bilincin yaratılarak toplumsal hareketliliğe dönüştürülmesi mücadelesi dönemin en önemli çalışma eksenini olmuştur. Bu eksen toplumsal suskunluğa son vererek bilimin ve hukukun önderliğinde halk egemenliği bilincini yaratmak odamızın programının iskeletini oluşturmuştur.

Geçen dönemde olduğu gibi çalışmalarımızı katılımcı, üretken ve açık bilgilendirici bir anlayış içerisinde eylemsellikle birleştiren bir yöntem üzerinden yürütmeye çalıştık.

B. ÖRGÜTLENME

Amaçladığımız tüm çalışmaların temel ekseni örgütlenmedir. Dünyaya bakışımız, Türkiye’ye bakışımız, tespitler ve vardığımız sonuçlarla, zor koşullarla karşı karşıya olduğumuzu görmüş bulunuyoruz. Bu koşulların altından kalkabilmenin örgütlü bir çalışma ile olabileceğini ve bu örgütlenme alanının, odamızdan başlayarak, TMMOB’ye bağlı meslek odaları ile TMMOB bütünselliği içerisinde çekirdeklenip, diğer meslek odaları, sendikalar ve diğer örgütlenmelerle Türkiye halkına taşınması ile olanaklıdır.

B.1 ÜYELER

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası’nın 31.12.2009 tarihi itibarıyla 3.924 üye sayısına ulaşmıştır. Özellikle son yıllarda mezun olan meslektaşlarımızın Odamıza üye olma oranı düşüktür.

ÜYE DAĞILIMI

Adresi Çalışan Üyeler 1945

Adresi Çalışmayan Üyeler 1463

Emekli Üyeler 227

İhraç 10

İstifa 177

Vefat 90

Hatalı Numara 12

TOPLAM 3.924

ÜNİVERSİTELERDEKİ BÖLÜMLER

Metalurji ve Malzeme Mühendisliği 15

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 6

Seramik Mühendisliği 1

TOPLAM 22

METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ

Bartın Üniversitesi Cumhuriyet Üniversitesi

Dokuz Eylül Üniversitesi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Fırat Üniversitesi İstanbul Teknik Üniversitesi

İstanbul Üniversitesi Karabük Üniversitesi

Karadeniz Teknik Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi

Marmara Üniversitesi Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Sakarya Üniversitesi Selçuk Üniversitesi

Yıldız Teknik Üniversitesi


MALZEME BİLİMİ VE MÜHENDİSLİĞİ

Afyon Kocatepe Üniversitesi Anadolu Üniversitesi

Atılım Üniversitesi Erciyes Üniversitesi

Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Ondokuz Mayıs Üniversitesi

SERAMİK MÜHENDİSLİĞİ

Dumlupınar Üniversitesi

2007-2008 Öğretim döneminde bu bölümlere 1.054,2008-2009 Öğretim döneminde bu bölümlere 1.418,2009-2010 Öğretim döneminde bu bölümlere 1.799 öğrenci alınmıştır.

B.2 TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE

17-18 Şubat 2008 tarihinde yapılan 8.Olağan Genel Kurul Toplantısında seçilen Yönetim Kurulu, ilk yönetim kurulu toplantısında aşağıda belirtilen görev paylaşımını gerçekleştirmiş ve çalışmalarına başlamıştır.

İSTANBUL ŞUBE YÖNETİM KURULU

Başkan Feyzi DEMİRII. Başkan Belgin MERTYazman Üye İrfan KAPTI Sayman Üye Uğur ERTEMÜye Nazım ASANÜye Murat CİNÜye A.Çetin DURUKANOĞLU

İstanbul Şube Yönetim Kurulu dönem boyunca 48 yönetim kurulu toplantısı yapmıştır.Ankara Merkez ile süreç içerisinde 8 oda koordinasyon toplantısı gerçekleştirmiştir.

Oda denetleme kurulu; 29 Temmuz 2009, 5 Şubat 2009 ve 13 Haziran 2009, 09 Ocak 2010 tarihlerinde şubemizde 4 denetleme gerçekleştirmiş olup, şube hesap ve kayıtların düzgün tutulduğu rapor edilmiştir.

B.2.1 ÜCRETLİ ÇALIŞAN VE İŞSİZ MÜHENDİSLER ÇALIŞMA GRUBU

TMMOB Ücretli Çalışan ve İşsiz Mühendisler Kurultayına “Krizin Teknik Elemanlar Üzerindeki Etkisi” ve “İşçi Sağlığı İş Güvenliği” konularında iki karar taslağı hazırlandı ve bu karar taslakları kurultayda karar haline dönüştüler.

Hidrometalurji, Alüminyum Ekstrüzyon, Yüzey İşlemler, Patent başlıklı mesleki söyleşiler organize ettiler.

B.2.2 ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ TOPLANTILARI

TMMOB İşyeri temsilcilikleri oluşturulması kararına istinaden önüne hedef olarak bunu koyan bu konuda çalışmak isteyen şubelerle birlikte üyelerimizle ilişkileri üretim alanlarında kurmak, meslek disiplinleri arasındaki önyargıları ortadan kaldırarak teknik elemanların birlikte örgütlenmesinin önüne açmak, mesleki gelişim çalışmalarını üyelerin olduğu yerlere de götürmek gibi hedefl erle OSB toplantıları yapıldı.

Metalurji ve Kimya Mühendisleri Odaları İstanbul Şubeleri’nin organize ettiği ilk toplantı İMES Sanayi Sitesinde, 28 Ocak 2008 tarihinde gerçekleştirdi. Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’de toplantıya


temsilen katıldı. Toplantıya 12 fi rmadan 25’in üstünde mühendis, İMES çevresinde bulunan iki işsiz mühendis ve şube yöneticilerimiz katıldı.

Çevre, Gıda, Kimya ve Metalurji Mühendisleri Odaları İstanbul Şubelerinin düzenlediği organize sanayi siteleri toplantılarının ikincisi 05 Mayıs 2009 tarihinde İkitelli Organize Sanayi Bölgesinde, İkitelli KOSGEB binası toplantı salonunda 30 yakın mühendisin katılımı ile gerçekleştirildi.

B.2.3 DİĞER ETKİNLİKLER

• Ücretli çalışan ve işsiz mühendislerin yaşadıkları sorunlar ve birlikte neler yapılabilir toplantısı, Fizik- Kimya- Metalurji ve Çevre Mühendisleri Odaları İstanbul Şubelerinin ortak çalışması olarak 28 Mart 2008 tarihinde yaklaşık 40 mühendisin katılımı ile gerçekleştirildi

• 24 Nisan 2009 tarihinde Av. Kemal Tuncaelli’nin sunum yaptığı, iş yaşamını düzenleyen mevzuatların meslektaşlarımızca yeterince bilinmemesinden dolayı, çeşitli olumsuzluklarla karşılaşıldığında, nasıl davranılması gerektiğinin ele alındığı “İŞ HUKUKU BİLGİLENME TOPLANTISI” TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Fizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Metalurji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şubesi, Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ortak etkinliği olarak gerçekleştirildi.

• 2008 yılı geleneksel oda yemeği 10 mayıs 2008 tarihinde, yaklaşık 150 kişinin katılımı ile Park Mühendishane’de, 2009 yılı geleneksel oda yemeği ise 13 Haziran 2009 tarihinde Yıldız Çatı Restaurant’ta 110 kişinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir.

• İstanbul İKK Kadın Komisyonu, İşçi Sağlı ve İş Güvenliği Komisyonlarında çalışıldı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği alanında odalarımızda faaliyet gösterecek yeni arkadaşların yetiştirilmesi ve odaların birlikte çalışma, birlikte örgütlenme kültürünü geliştirmek üzere 16 Kasım 2008 tarihinde Kimya, Gıda, Çevre, Ziraat ve Metalurji MO’larından bu alanda çalışan arkadaşlardan İşçi Sağlığı İş Güvenliği Atölyesi oluşturuldu.

• Ölçü dergisi toplantılarına düzenli olarak katılarak sanayi sayısı editörlerinden biri olduk.

• İstanbul Kent Sempozyumu sonuç bildirgesine istinaden yerel seçimlere yönelik olarak oluşturulan İKK Kent Çalışma Grubu’nun sekreterya’sında 4 oda ile birlikte yer alındı.

• Birinci Bölge ( Anadolu yakası) sekreteryası TMMOB İKK adına Kimya MO. İstanbul şubesi ile birlikte sürdürüldü. Bu bölgede platform Kentsel Dönüşüm, Politik İktisat ve İşçi Sağlığı İş Güvenliği Atölyeleri organize etmektedir. Genç mühendis arkadaşlarımız bu çalışmaların içinde yer alıp kendilerini diğer emek örgütleri üyeleriyle birlikte geliştirme olanakları bulmaktadırlar. Emek güçleri arasında BİRLEŞİK MÜCADELE kültürünün gelişmesinde önemli katkıları olan platforma Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ile birlikte aktif olmamız, TMMOB ve odamızın prestijini de arttırmıştır. Anadolu yakasında TMMOB denilince Fizik-Kimya-Metalurji Mühendisleri Odaları İstanbul Şubeleri Ortak Binası akıllara gelmektedir.

• 14- 15 Kasım 2009 tarihlerinde düzenlenen TMMOB Ücretli Çalışan ve İşsiz Mühendisler Kurultayına katıldık. İki kararın taslağını şubemiz hazırladı. Düzenleme ve yürütme komitesinde çalışarak kurultay sürecimim daha dinamik geçmesini, uzun yıllardan sonra işyeri ve OSB toplantılarına adım atılması yönünde etkili olduk. Kurultay öncesi başladığımız OSB toplantıları da bu sürecin önünü açtı.

• 21-22 Kasım tarihlerinde düzenlenen TMMOB Kadın Mühendisler Kurultayına katıldık. Kurultay öncesinde hazırlanan anket formları üyelerimiz tarafından dolduruldu. Kadın üyelerimizle ile ilgili veri toplama süreci başlamış oldu.

1 Mayıs 2008 DİSK çağrısı ile 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması etkinliklerine katıldık.

28 Temmuz 2008 TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu İBM Türk çalışanlarının sendikalaşma mücadelesine ilişkin yaptığı basın açıklamasına katıldık.


2 Temmuz 2008

Sivas katliamının 15 yılı anma mitingi Kadıköy’de yapıldı. TMMOB’a bağlı oda ve üyeleri “93’deki insanlık ayıbını unutmadık, unutturmayacağız” pankartı altında yürüyüş ve mitingde yer aldı. Bizde oda olarak katılım sağladık.

8-9 Kasım 2008 5. Dünya Su Forumuna karşı hazırlık toplantısına katıldık.

7 Ocak 2009 Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu’nun “KRİZİN FATURASI EMEKÇİLERE KESİLEMEZ DEMEK İÇİN TAKSİM’DEYİZ!” başlıklı basın açıklamasına katıldık.

19 Ocak 2009 Hrant Dink anması TMMOB İKK ile birlikte katıldık.

15 Mart 2009 Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu’nun mitingine katıldık.

16 Mart 2009 Dünya Su Forumu açılış günü protesto etkinliğine katıldık.

15 Şubat 2009 Emek Demokrasi Mitingine TMMOB ile birlikte katıldık.

21 Şubat 2009 “Örgütlenme” konulu İstanbul Şube Yönetim kurulları ortak toplantısına katıldık.

6 Mart 2009 Dünya Su Forumu’na karşı Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu’nun etkinliklerine katıldık.

15 Şubat 2009 Sendikaların ve diğer meslek örgütlerinin düzenlediği “İşsizliğe ve Yoksulluğa Hayır; Emek ve Demokrasi Mitingi”ne katıldık.

18-19-20 Mart 2009 İstanbul Üniversitesi’nde stand açıldı.

6 Mart 2009

Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde 7 odanın öğrenci komisyonları ile birlikte 5. Dünya Su Forumu’na karşı “Dünyada ve Türkiye’de Su Politikaları” başlıklı panel düzenlendi.

15 Mart 2009 “Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu”nun düzenlediği “Su Hayattır Satılamaz” mitingine katıldık.

1 Mayıs 2009 “İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü”nde alanlara çıktık.

2 Temmuz 2009 Sivas Katliamı’nın 16. yılı için düzenlenen mitinge katıldık.

30 Temmuz 2009

HSGG Paltformu tarafından düzenlenen, kamu arazilerinin peşkeş çekilmesine hayır demek ve sağlık kurumlarımıza sahip çıkmak için Validebağ Devlet Hastanesi bahçesinde Validebağ Devlet Hastanesi çalışanları ve yöre halkının katıldığı “Yağma ve Ranta Hayır. Kurumlarımıza Sahip Çıkıyoruz” etkinliğine katıldık.

6 Ağustos 2009 HSGG Platformu tarafından hazırlanan bildirilerin dağıtımına katıldık.

3 Ağustos 2009 HSGG Platformu ile KESK’i Ankara yürüyüşüne uğurladık.


10 Eylül 2009 İKK tarafından oluşturulan heyetle sel bölgesinde incelemede bulunduk.

12 Eylül 2009 12 Eylül 1980 darbesini protesto mitingine katıldık.

17 Eylül 2009 Sel felaketinin yaşandığı bölgeye inceleme yapmak üzere oluşturulan İKK ekibiyle bölgeyi ziyaret ettik.

26 Eylül 2009

TMMOB Ücretli İşsiz Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları Kurultayı’na hazırlık çalışmaları kapsamında özel sektörde çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışıldığı toplantıya katıldık.

25-26 Eylül 2009Özgürlük Mücadelesi ve Uluslararası Hukuk Başlıklı sempozyumunda İKK adına konuşmacı olarak katıldık.

29 Eylül 2009 Koza Altın Madenciliğin TMMOB ve TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı aleyhine açmış olduğu davanın 3. duruşmasına katıldık.

29 Eylül 2009

6-7 Ekimde İstanbul’da yapılacak olan IMF-Dünya Bankası Grubu toplantısını protesto etmek ve IMF ve DB politikalarına karşı mücadele amacıyla DİSK-KESK-TMMOB-TTB’nin örgütlediği basın açıklamasına katıldık.

1 Ekim 2009 TMMOB-KESK-DİSK VE TTB tarafından IMF-Dünya Bankası Grubu toplantısını protesto etmek için oluşturulan eylem programı çerçevesinde Taksim’de düzenlenen eyleme katıldık.

6 Ekim 2009 IMF İstanbul Toplantısını protesto etmek için TMMOB-DİSK-KESK ve TTB bileşenleriyle polis saldırılarına maruz kalan basın açıklamasına katıldık.

10 Ekim 2009 TMMOB Danışma Kurulu toplantısına katıldık.

11 Ekim 2009 İstanbul’da Üçüncü Köprü Yerine Yaşam Platformu’nun düzenlediği basın açıklamasına katıldık.

17 Ekim 2009

Gıda ve Ziraat Mühendisleri Odaları ile Beşiktaş Yıldız Teknik Üniversitesi önünden Beşiktaş İskelesi’ne kadar yürüyüş yapıp basın açıklaması düzenledik. Yaklaşık 100 kişi katılım gösterdi.

17 Ekim 2009 TMMOB Ücretli İşsiz Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları Kurultayı İstanbul Yerel Kurultayı’na katıldık. Kurultay’a katılım 300 kişi civarındaydı.

10 Kasım 2009 TOKİ başkanının, TMMOB tarafından kendisine açılan davalarla ilgili sözlerinden, dolayı İstanbul İKK tarafından düzenlenen basın açıklamasına katıldık.

25 Kasım 2009 Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu çatısı altında KESK’in almış olduğu grev kararına destek olmak için Beyazıt Meydanı’ndaydık.

5 Ocak 2009 TMMOB İKK ile birlikte, İBB’ye bağlı itfaiyecilerin taşeronlaşmaya karşı Saraçhane Parkında kurdukları Demokrasi çadırına destek ziyaretinde bulunduk.

02 Temmuz 2009Alevi derneklerinin çağrısı ile düzenlenen 2 Temmuz mitingine TMMOB İstanbul İKK nın çağrısı ile Odamız İstanbul şubesinin katılım sağlandı.


TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE2008-2009 YILI GERÇEKLEŞEN VE 2010-2011 YILI TAHMİNİ BÜTÇELERİ

GELİRLER 2008 GERÇEKLEŞEN 2009 GERÇEKLEŞEN 2010 TAHMİNİ 2011 TAHMİNİ

01. ÖDENTİLER 14,352.50 47,707.15 48,200.00 35,350.00

a) Üye Kayıt 2,341.50 3,847.00 5,000.00 6,000.00

b) Yıllık Aidat 5,627.00 6,638.90 7,000.00 8,000.00

c) Geçmiş Yıllar Aidat - İcra 6,384.00 37,221.25 35,000.00 20,000.00

d) Öğrenci Kayıt 0.00 0.00 1,200.00 1,350.00

02. FAİZ,KUR FARKI,FON 0.00 0.00 0.00 0.00

03. BAĞIŞLAR 0.00 540.00 0.00 0.00

a) Bağış 0.00 540.00 0.00 0.00

b) Şube ve Temsilciliklerden Aktarılan 0.00 0.00 0.00 0.00

04. YAYIN GELİRLERİ 6,826.50 12,707.50 15,000.00 18,500.00

a) Kitap 3,576.50 3,427.50 5,000.00 6,500.00

b) Katalog 3,250.00 80.00 0.00 0.00

c) Ajanda 0.00 9,200.00 10,000.00 12,000.00

05. BASILI EVRAK GELİRLERİ 1,064.50 1,058.50 0.00 0.00

a) Üye Kimlik Kartları 1,064.50 1,058.50 0.00 0.00

b) Üyelik Belgesi 0.00 0.00 0.00 0.00

06. TEKNİK DANIŞMANLIK 0.00 775.00 1.00 1.00

07. SOSYAL FAALİYETLER 6,510.00 5,200.00 7,000.00 8,500.00

08. REKLAM GELİRLERİ 148,130.00 173,850.00 203,000.00 201,000.00

a) Dergi 47,950.00 18,800.00 90,000.00 91,000.00

b) Kitap 33,200.00 0.00 33,000.00 20,000.00

c) Ajanda 7,300.00 155,050.00 80,000.00 90,000.00

d) Katalog 59,680.00 0.00 0.00 0.00

09. KONGRE-FUAR-SERGİ-SEMPOZYUM-PANEL-SEMİNER 21,271.00 60,532.00 40,000.00 42,000.00

10.TEKNİK KURS-EĞİTİM 11,800.00 2,350.00 14,000.00 16,650.00

11. DİĞER GELİRLER 2,275.80 4,252.00 2,799.00 3,999.00

12. ŞUBE VE TEMSİLCİLİKLER 0.00

GENEL TOPLAM 212,230.30 308,972.15 330,000.00 326,000.00


TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE2008-2009 YILI GERÇEKLEŞEN VE 2010-2011 YILI TAHMİNİ BÜTÇELERİ

GİDERLER 2008 GERÇEKLEŞEN 2009 GERÇEKLEŞEN 2010 TAHMİNİ 2011 TAHMİNİ

01. TMMOB GİDERLERİ 17,209.50 1,294.51 10,000.00 10,000.00

a) TMMOB Hissesi 13,596.00 0.00 0.00 0.00

b) TMMOB Genel Kurul 3,613.50 0.00 0.00 0.00

c) İKK 0.00 1,294.51 10,000.00 10,000.00

02. YÖNETİM ORGANİZASYON GİDERLERİ 7,406.40 960.00 4,000.00 2,000.00

a) Yönetim Kurulu Giderleri 0.00 720.00 1,000.00 1,000.00

b) Denetleme Kurulu - Genel Kurul Giderleri 7,406.40 240.00 3,000.00 1,000.00

c) Şube ve Temsilcilik 0.00 0.00 0.00 0.00

03. YAYIN GİDERLERİ 5,016.84 52,606.56 90,501.00 86,500.00

a) Dergi 5,016.84 9,605.20 37,500.00 40,000.00

b) Kitap 0.00 646.20 18,000.00 10,000.00

c) Bülten, Broşür, Ölçü, Katalog 0.00 42,355.16 1.00 0.00

d) Ajanda 0.00 0.00 35,000.00 36,500.00

04. PERSONEL GİDERLERİ 72,233.05 82,667.16 120,000.00 132,000.00

05. KIDEM TAZMİNATI 0.00 0.00 0.00 0.00

06. SOSYAL YARDIMLAR 3,370.00 0.00 0.00 0.00

a) Personel 0.00 0.00 0.00 0.00

b) Bağış 3,370.00 0.00 0.00 0.00

07. İDARİ GİDERLER 40,732.83 63,186.73 65,748.00 70,512.00

a) Basılı Evrak 0.00 0.00 1.00 1.00

b) Kırtasiye 1,735.70 1,140.24 1,500.00 1,600.00

c) İlan-Abone 0.00 0.00 0.00 0.00

d) Haberleşme 4,888.68 4,460.63 4,500.00 5,000.00

e) Apartman-Aidat 350.00 0.00 0.00 0.00

f) Vergi, Resim, Harç 828.43 445.15 550.00 585.00

g) Elektrik, Su, Yakıt 2,016.70 2,797.28 3,500.00 3,700.00

h) Temsil Giderleri 4,228.72 945.79 1,000.00 1,000.00

ı) Yolculuk Harcırah 7,844.76 2,098.04 3,000.00 3,500.00

i) Banka Masrafl arı 0.00 265.85 250.00 275.00

j) SSK İşveren 11,099.42 27,823.19 30,000.00 32,000.00

k) Mali Müşavirlik 3,673.44 0.00 2,850.00 3,350.00

m) Bakım Onarım 248.86 0.00 1.00 1.00

o) Kira 0.00 9,225.00 9,225.00 10,000.00

p) Nakliye-Kargo 1,426.38 13,303.20 8,871.00 9,000.00

s) İşsizlik Fonu 1,192.86 310.36 0.00 0.00

u) Demirbaş 1,198.88 372.00 500.00 500.00

08. HUKUKİ GİDERLER 10,684.88 2,465.19 0.00 0.00

a) Avukatlık 6,519.58 2,465.19 0.00 0.00

b) Mahkeme-Noter 4,165.30 0.00 0.00 0.00

09. SOSYAL VE EĞİTİM GİDERLERİ 106,618.08 39,036.19 37,001.00 22,001.00

a) Kongre, Sergi, Sempozyum 101,068.39 34,705.85 32,000.00 16,000.00

b) Teknik Kurs, Seminer 0.00 4,108.79 5,000.00 6,000.00

c) Teknik Danışmanlık, Bilirkişilik 5,549.69 221.55 1.00 1.00

10. ÇEŞİTLİ GİDERLER 10,819.87 9,427.55 2,750.00 2,987.00

GENEL TOPLAM 274,091.45 251,643.89 330,000.00 326,000.00


B.3 TEMSİLCİLİKLER

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası olarak; 3 İl Temsilciliği ve 28 İşyeri Temsilciliğimiz bulunmaktadır.

Şengül BALIKÇI Adana İl TemsilciliğiÖzgür KÖSE Bursa İl TemsilciliğiKamber AYGÖREN Zonguldak İl TemsilciliğiSuat CANOĞULLARI Temsa OtomotivTolga MERMERCİ AselsanZeynep ARAL Erkunt Sanayi A.Ş.Saliha SİVRİ Eti Maden İşletmeleriAynur ODAMAN KosgebMehmet Şevki TÜRÜDÜ Maden Tetkik Arama KurumuGalip Şevket YİNSEL Mitaş A.Ş.Cemil Hakan GÜR Orta Doğu teknik ÜniversitesiMustafa Kemal ALPERTEN Ostim Organize Sanayi BölgesiZeki TOK Sanayi ve Ticaret BakanlığıKadir EBEPERİ TAİMehmet Kemal SÜRÜCÜ Türk Traktör FabrikasıKenan ACAR Asil Çelik A.Ş.Bülent ŞİRİN Componenta Dökümcülük A.Ş.Hüseyin Rahmi DEĞİRMENCİOĞLU Oyak RenaultEfgan YAŞAYAN İskenderun Demir Çelik A.Ş.Ramazan DAŞ Çukurova İş MakinalarıŞefi k DOĞAN İmes Organize Sanayi BölgesiBurak ÖZKAL İstanbul Teknik ÜniversitesiGökhan ORHAN İstanbul ÜniversitesiYıldırım AVCI Meta-Mak Ltd.Şti.Ahmet Muhtar TEPİROĞLU Sarkuysan A.Ş.Emine DENİZKUŞU Schmolz Bickenbach ÇelikNilgün KUŞKONMAZ Yıldız Teknik ÜniversitesiOktay AKMAN Ege Çelik A.Ş.Cavit Bahadır KARADAYI İzmir Demir Çelik A.Ş.Havva Kazdal ZEYTİN TÜBİTAK-MAMSüleyman Can KURNAZ Sakarya Üniversitesi

B.4 ÖĞRENCİLER

Öğrenciler gelecekte odanın örgütlenmesini ve sorumluluğunu alacak olan teknik eleman adayları olarak görülmektedirler. Öğrenci üyelik çalışmaları geliştirilmeye çalışılmıştır.

2001-2009 dönemi boyunca Odamıza toplam 1.504 öğrenci üye kaydı yapılmıştır. Öğrenci örgütlenmemiz METALURJİGENÇ ismi altında yapılmaktadır. 2 yılda bir yapılan Öğrenci Kurultayı, 6 ayda bir yapılan Öğrenci Temsilciler Kurulu toplantıları, Hurdacı dergisi, www.metalurjigenc.org web sitesi ile öğrenci çalışmamız belirli bir kurumsallık düzeyine ulaşmıştır.

7-8 Şubat 2009 tarihlerinde Öğrenci Temsilciler Kurulu toplantısı AKÜ, AÜ, DEÜ, GYTE, İTÜ, İÜ, KOÜ, MÜ, ODTÜ, OGÜ, SAÜ, YTÜ olmak üzere 12 üniversiteden 24 öğrencinin katılımı ile yapılmıştır.


07 Eylül 2009 tarihinde, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası 2. Öğrenci Kurultayının planlanması hazırlıklarının organize edilmesi konusunda 2.Öğrenci Temsilciler Kurulu toplantısı yapılmıştır.

6 Şubat 2010 tarihindeki Öğrenci Temsilciler Kurulu toplantısı AKÜ, AÜ, DEÜ, GYTE, İTÜ, İÜ, KOÜ, MÜ, ODTÜ, OGÜ, SAÜ, YTÜ olmak üzere 12 üniversiteden 32 öğrencinin katılımı ile yapılmıştır.

Bu toplantılarda; öğrenci kurultayı hazırlık süreçleri, kurultay ve sunumlar, yapılan etkinlikler, önümüzdeki dönem yapılması planlanan ve yapılması gereken etkinlikler tartışılmıştır.

B.4.1 ÖĞRENCİLER İLE YAPILAN SEMİNER, TEKNİK GEZİ VE ÜNİVERSİTE

TOPLANTILARI

Dönem içerisinde; Afyon Kocatepe Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi olmak üzere toplam15 üniversite ziyaret edilmiştir.

12 Mart 2008Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde Cemalettin Küçük ve Çetin Durukanoğlu tarafından Odayı ve mesleği tanıtım toplantısı yapıldı.

17 Mart 2008Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde, Cemalettin Küçük tarafından Siyanürlü altın Üretimi semineri yapıldı.

20 Mart 2008 Kocaeli Üniversitesi’nde Murat Sezer tarafından Bakır konulu seminer verildi.

5 Mayıs 2008 Kocaeli Üniversitesi’nde Nazım Özkan Asan tarafından Isıl İşlem sunumu yapıldı.

6 Mayıs 2008Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde Cemalettin Küçük ve Çetin Durukanoğlu’nun katılımı ile Odayı ve mesleği tanıtım toplantısı yapıldı.

17 Kasım 2008 Fırat Üniversite’nde Hüseyin Savaş tarafından Odayı ve mesleği tanıtım toplantısı yapıldı.

18 Kasım 2008Cumhuriyet Üniversite’nde Hüseyin Savaş tarafından Odayı ve mesleği tanıtım toplantısı yapıldı.

20 Kasım 2008Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde Cemalettin Küçük tarafından Siyanürlü Altın İşletmesi sunumu yapıldı.

4 Mart 2009Orta Doğu Teknik Üniversite’nde Hüseyin Savaş tarafından Odayı ve mesleği tanıtım toplantısı yapıldı.

4 Mart 2009 Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde, “Isıl İşlem” semineri düzenlendi.

2 Nisan 2009 Marmara Üniversite’nde Odayı ve mesleği tanıtım toplantısı yapıldı.

6 Nisan 2009 İstanbul Teknik Üniversitesi’nde, “Isıl İşlem” semineri düzenlendi.

13 Nisan 2009 Yıldız Teknik Üniversitesi’nde, “Isıl İşlem” semineri düzenlendi.

14 Nisan 2009 İstanbul Teknik Üniversitesi’nde, “Bakırın Dünü, Bugünü, Yarını” semineri düzenlendi.


17 Nisan 2009 Dokuz Eylül Üniversite’nde Odayı ve mesleği tanıtım toplantısı yapıldı.

29 Nisan 2009Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Murat Sezer tarafından “Demir Dışı Metaller ve Sektörün Türkiye’deki Durumu” konulu seminer verildi.

14 Mayıs 2009Osmangazi Üniversitesi’nde Cemalettin Küçük ve Çetin Durukanoğlu’nun katılımı ile Odayı ve mesleği tanıtım toplantısı yapıldı.

19 Mayıs 2009Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Cemalettin Küçük tarafından Odayı ve mesleği tanıtım toplantısı yapıldı.

18 Kasım 2009 Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Oda tanıtım toplantısı yapıldı.

19 Kasım 2009 İstanbul Üniversitesi, Oda tanıtım toplantısı yapıldı.

19 Kasım 2009 Karadeniz Teknik Üniversitesi Oda tanıtım toplantısı yapıldı.

2 Aralık 2009 Marmara Üniversitesi, Oda tanıtım toplantısı yapıldı.

3 Aralık 2009Eskişehir, Anadolu, Osmangazi, Kocatepe, Dumlupınar Üniversitelerinin ortak katılımı ile Oda tanıtım toplantısı yapıldı.

4 Aralık 2009 Kocaeli Üniversitesi’nde Oda tanıtım toplantısı yapıldı.

4 Aralık 2009 Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Oda tanıtım toplantısı yapıldı.

8 Aralık 2009 İstanbul Teknik Üniversite’nde Oda tanıtım toplantısı yapıldı.

8 Aralık 2009 Sakarya Üniversitesi’nde Oda tanıtım toplantısı yapıldı.

B.4.2 1. ÖĞRENCİ KURULTAYI

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası tarafından I. Öğrenci Kurultayı 17-18 Mayıs 2008 tarihlerinde İstanbul’da Petrol-İş Sendikasında gerçekleştirildi.

Üniversitelerin hızla bir dönüşümden geçtiği ve eğitim sisteminin yeniden yapılandırıldığı bir dönemde düzenlediğimiz öğrenci kurultayı; üniversitelerde yaşanan sorunları, eğitimdeki ve metalurji eğitimindeki eksiklikleri, çevresel ve toplumsal sorunları, genel anlamıyla meslek sorunlarımızı ve çözüm önerilerinin tartışıldığı bir platform oldu. Kurultay öğrencilerin eğitime, mesleğe, hayata bakış açılarını sorguladığı, geliştirdiği bir platform olurken öğrenci dayanışmasını sağlamak için de bir başlangıç oluşturdu.

Metalurji, malzeme ve seramik mühendisliği eğitimi verilen İstanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Osmangazi Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Kocatepe Üniversitesi, Dumlupınar Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü öğrencileri ve misafi rlerden oluşan yaklaşık 350 kişi katıldı.

Kurultay Yürütme Kurulunda yer alan Öğrenci Komisyonundan Özge BALCI, İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Feyzi Demir ve Metalurji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu başkanı Cemalettin KÜÇÜK birer konuşma yaptılar.


Kurultay’da Mühendislik Eğitimi ve ABET, Dünyadaki Eğitim Sistemleri, GATS Nedir? Yetkin Mühendislik, Yetkin Mühendislik Çözüm mü? Üniversitelerde Durum, “Üniversite – Sanayi İşbirliği”, Bilimin Toplum Üzerine Etkileri, Metalurji ve Çevre, Siyanür İle Altın Üretimi, Dünyada Ve Türkiye’de Metalurji Sektörü, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Özelleştirme Politikaları Nedenleri ve Sonuçları başlıklı toplam 13 adet sunum yapıldı.

“Arkeometalurji” ve “Metal ve İnsan” başlıklı fotoğraf sergileri açıldı. “Baraka” ve “Şirket” adlı belgesel fi lm gösterileri yapıldı.

İkinci gün sunumların ardından yapılan forumda öğrenciler, hem kurultaya yönelik izlenimlerini hem de önümüzdeki süreçte neler yapılması gerektiğine dair düşüncelerini dile getirdiler.

Forumun ardından Özlem hem sesi hem tarzı ile salonu etkisi altına alarak bir dinleti ziyafeti çekti. Ardından Grup Marsis Karadeniz ezgileri ile herkesi sahneye bağladı. İki günün yorgunluğu bitmek bilmeyen türküler ve horona durma ile atıldı.

İkinci kurultayın daha geniş bir katılımla yapılması dileğiyle kurultay sona erdi.

B.4.3 2. ÖĞRENCİ KURULTAYI

12 Aralık 2009 Cumartesi günü 200’den fazla arkadaşımızın katılımıyla TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Metalurji Genç 2.Öğrenci Kurultayı Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu’nda gerçekleştirildi.

İlk olarak Metalurji Genç adına Ceyhun Yıldırım kriz ve öğrenci sorunları ve öğrenci örgütlülüğü üzerine bir konuşma yaptı. Ardından sırasıyla TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Feyzi Demir ve TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Küçük açılış konuşmalarını gerçekleştirdiler.

Afyon Kocatepe Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Osmangazi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi okullarından katılımla gerçekleştirilen kurultayda, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Eğitimi ve Yetkin Mühendislik, Dünyada ve Türkiye’de Metalurji Sektörü ve Kriz, Mühendislik Etiği, Metalurji ve Kadın, Metalurji Sektöründe Enerji Sorunu ve Çözüm Önerileri ve Türkiye’de Paslanmaz Çelik Neden Üretilemiyor? başlıklı konular sunulup tartışıldı.

Masalın Aslı grubunun konseri ardından büyük bir coşkuyla kurultay sona erdi.

B.4.4 HURDACI DERGİSİ

2007 Şubat ayında Öğrenci Komisyonu Odamız çıkarılmaya başlanan “Hurdacı” adlı öğrenci dergisinin bu dönemde 4., 5. ve 6. sayıları yayınlandı.

B.4.5 STAJ

2008 ve 2009 yaz döneminde odamıza staj yapmak için başvuran tüm öğrencilerimize sektörümüzün çeşitli fi rmalarında ilgili konularında staj yapma imkanı sağlanmıştır.

B.5 TMMOB

TMMOB, yapılan mücadeleler ve mücadelede hedefl erin yakalanabilmesi için mühendis ve mimarların yıllardan beri ortak iradesini oluşturmuştur. Üyelerimizin sorunlarını diğer teknik elemanlardan ayrı görmeyerek bütün alanlarda çakışan sorunlar ve ortak mücadele alanlarını, TMMOB çatısı altında bütünleştirilmeye çalışılmıştır.


Bu amaçla; dönemimizde de TMMOB’nin örgütsel üst yapısının korunması temel hedefl enmiştir. Ortak gündemlerde çalışmalar, birliktelik için TMMOB’ye taşınmıştır. TMMOB birlikteliğinin korunması, ekonomik bağımsızlığından geçer gerçeğinden hareketle Odamız bu dönemde hassasiyetini sürdürmüştür. Odamızın TMMOB ödentileri eksiksiz olarak yapılmıştır.

Bu dönemde TMMOB ilgili odaların sekreteryasında aşağıdaki kongre, sempozyum ve kurultayları gerçekleştirmiştir.

TMMOB Jeotermal Kongresi, 23-25 Aralık 2009, AnkaraTMMOB 7. Enerji Sempozyumu, 17-19 Aralık 2009, AnkaraTMMOB Sanayi Kongresi, 11-12 Aralık 2009, AnkaraTMMOB Türkiye’de Özelleştirme Gerçeği III. Sempozyumu, 5 Kasım 2009, AnkaraTMMOB Kadın Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Kurultayı, 21–22 Kasım 2009, İstanbulTMMOB Ücretli ve İşsiz Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Kurultayı, 14–15 Kasım 2009, İstanbulTMMOB Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, 02-06 Kasım 2009, İzmirTMMOB Yerel Yönetimler ve Kentleşme Sempozyumu, 20-21 Şubat 2009, AnkaraTMMOB ayrıca bu dönem içinde İstanbul, Batman, Van, Kırklareli, Diyarbakır, Bursa, Edirne, Aydın, Ankara, İzmir, Samsun ve Mersin Kent Sempozyumlarını gerçekleştirmiştir.

C. YAYIN ÇALIŞMALARI

C.l METALURJİ DERGİSİ

Bu dönemde akademik makalelerin yanı sıra ülkemizin ve dünyanın gündemini takip etmeye çalışmış, sektörümüz hakkında Odamızın görüşlerini basın açıklamaları ve raporlar ile yayınlamıştır. 2008 yılında 3 sayı, 2009 yılında ise 2 sayı yayınlanmıştır.

Dergimizin yayınlaması sırasında makale bulma konusundaki sorunlar nedeniyle yayın periyodunda sapmalar devam etmektedir. Özellikle üniversitelerimizden makale gelmemektedir.

153. sayısından itibaren hakem kurulu oluşturulmuş fakat hakemli dergi olarak çıkması sağlanamamıştır.

C.2 AJANDA

2009-2010 yılı ajandaları İstanbul Şubemiz tarafından hazırlanmış, sektörümüze ve meslektaşlarımıza dağıtımı yapılmıştır.

C.3 METALURJİ VE MALZEME SEKTÖR KATALOĞU

İlki 2004 yılında çıkarılan, Metalurji ve Malzeme Sektör Kataloğu’nun 2.si, 2008 yılında İstanbul Şubemiz tarafından çıkarılmıştır. 14. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi esnasında ve sonrasında dağıtımı yapılmıştır. Katalog 15 sektör başlığına göre hazırlanmış olup 2500’ün üzerinde sektör fi rmasının, iletişim ürün ve hizmet bilgilerini içermektedir.

C.4 WEB SİTESİ

Odamız www.metalurji.org.tr web sayfamız dönem içinde yeni tasarımı ile üyelerimize ve sektörümüze hizmet vermektedir. Web sayfamızda bilgilerin yenilenmesine gayret edilmiştir.

Web sayfamız kongre, sempozyum, sektör raporları ve basın açıklamalarımızın duyurulması sırasında yoğun olarak kullanılmıştır.

Bu dönem içinde yayınlanan tüm dergilerimiz web sayfamızda yer almıştır.

E-posta aracılığı ile üyelerimizle iletişim kanalları çeşitlendirilmesi ve bilgi akışı bu dönemde hızlandırılmaya çalışılmış ancak istenilen düzeye ulaşılamamıştır. Bu konudaki çalışmalara devam edilmektedir.


D. KONGRELER, SEMPOZYUM VE SERGİLER

D.l 3. ULUSLARARASI TAHRİBATSIZ MUAYENE SEMPOZYUMU VE SERGİSİ

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası tarafından 3.Uluslararası Tahribatsız Muayene Sempozyumu ve Sergisi, 17-19 Nisan 2008 tarihlerinde İstanbul Teknik Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi-İstanbul’da gerçekleştirildi.

Türkiye’de tahribatsız muayenenin önemi ve uygulama alanları gittikçe artmış; 80’li yılların sonundan itibaren bilinçli ve sistematik çalışmalar başlatılmıştır. Bu alanın sağlam temellere oturtulması, örgütlü çalışmaları ve denetim mekanizmalarını gerektirmektedir.

Sempozyumda, tahribatsız muayene alanında çalışan veya bu hizmetlerden yararlanan kişi ve kuruluşlar bir araya gelmiştir. Cihaz üreticileri, pazarlamacılar, kullanıcılar ve araştırmacıların bir araya gelerek bilgi ve deneyimlerini paylaşmaları, sektör ile ilgili uygulamaları, yenilikleri, sorunları ve çözümleri tartışmaları amacıyla bir platform oluşturulmuştur. Sempozyuma paralel olarak düzenlenen sergide, fi rmalara ürünlerini tanıtma fırsatı sağlanmıştır.

Sempozyum; Yürütme Kurulu Başkanı Prof.Dr. C.Hakan GÜR, TMMOB Metalurji Mühendisleri Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Hüseyin SAVAŞ ve İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Yılmaz TAPTIK’ın konuşmaları ile açılmıştır.

Sempozyum açılış konuşmalarından sonra Avrupa Tahribatsız Muayene Federasyonu Başkanı Sn.Mike FARLEY “Tahribatsız Muayene Kalite Yönetim Sistemi için EFNDT Kılavuzları Hakkında Gelişmeler” başlıklı açılış bildirisi sundu.

Plaket töreninde sempozyuma katkılarından dolayı İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Bölüm Başkanlığına ve Sempozyum sponsorları Meta-Mak Ltd.Şti. fi rmasına ve Epsilon NDT fi rmalarına birer plaket verildi.

Plaket töreninin ardından Prof.Dr. Yılmaz TAPTIK, Hüseyin SAVAŞ ve Prof.Dr. C.Hakan GÜR tarafından sergi açılışı yapıldı. Sergiye; Tekkon Ltd.Şti., NDT Elektronik, BURSAM NDT, Epsilon NDT, Mak Elektronik, S&Q Mart, Meta-Mak Ltd.Şti., Karl Storz , BES Mühendislik, Röntgensan, HDM Kalite Kontrol, Türk Loydu, Türk Standartları Enstitisü, Tahribatsız Muayene Derneği ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi katıldılar.

Aynı gün öğleden sonra “Tahribatsız Muayene Alanında Eğitim ve Sertifi kalandırma Kriterleri ve Son Gelişmeler” başlıklı panel düzenlendi. Panele; Prof.Dr. C.Hakan GÜR, Mike FARLEY ve Marwan BASRAWI panelist olarak katıldılar.

Sempozyumunda 30 bildiri sunuldu. Sempozyuma Fraunhofer-IZFP’den fi rmasından Mr. Gerd DOBMANN çağrılı konuşmacı olarak katıldı.

Sempozyum tahribatsız muayene alanında çalışan, bu hizmetlerden yararlanan, cihaz üreticileri, pazarlamacılar, kullanıcılar, akademisyenler ve öğrencilerden oluşan yaklaşık 500 kişilik bir grup tarafından izlendi.

Oturumlarda; Murat GÜMRÜKÇÜOĞLU, Serdar AKYÜZ, C.Hakan GÜR, Neslihan MAHMUTYAZICIOĞLU, Şinasi EKİNCİ, Sabri TUNCEL ve Ahmet TOPUZ oturum başkanlığı yaptılar.

Sempozyum üçüncü gün Neslihan MAHMUTYAZIOĞLU, Ethem AKDEMİR, Orhan PEHLİVANLI, Sait SÖLMEN, İlker SUNAOĞLU, Mehmet SAYGIOĞLU ve Erol KOÇER katılımları ile yapılan “Havacılık Sektöründe Tahribatsız Muayene Faaliyetleri, Personel Vasıfl andırılması ve Belgelendirilmesi, Türkiye’nin Uluslararası Konumu” başlıklı panel yapıldı.

Sempozyum, IV.Uluslararasında Tahribatsız Muayene Sempozyumu ve Sergisinde buluşmak üzere sona erdi.

D.2 14. ULUSLARARASI METALURJİ VE MALZEME KONGRESİ

14.Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi, 16-18 Ekim 2008 tarihinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi-Beylikdüzü / İSTANBUL’DA gerçekleşmiştir.

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası tarafından,14. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi,


Hannover-Messe Ankiros Fuarcılık A.Ş. tarafından,ANKİROS 2008, 9. Uluslararası Demir-Çelik ve Döküm Teknolojileri, Makina ve Ürünleri ihtisas Fuarı,ANNOFER 2008, 8. Uluslararası Demirdışı Metaller Teknolojileri, Makina ve Ürünleri İhtisas Fuarı,TURKCAST 2008, 3. Döküm Ürünleri İhtisas Fuarı ve Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği tarafından da 4. Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi eş zamanlı olarak düzenlenmiştir.

Eş zamanlı olarak yapılan kongreler ve fuarlar ortak bir program ile açılmıştır. Açılışta;İbrahim ANIL - Hannover Messe Ankiros Fuarcılık A.Ş.Dr. Andreas GRUCHOW - Deutsche Messe A.G.Dr. Guttmann HABIG - CECOF / CEMAFON / EUNITEDProf.Dr. Cüneyt ARSLAN - 14.Uluslararası Metalurji ve Malzeme KongresiYaylalı GÜNAY - Türkiye Döküm Sanayicileri DerneğiCemalettin KÜÇÜK - TMMOB Metalurji Mühendisleri OdasıVeysel YAYAN - Demir ve Çelik Üreticileri DerneğiKürşad TÜZMEN - T.C. Devlet Bakanıbirer konuşma yapmışlardır.

Kongremizde, mesleğimizle ilgili, dünyadaki gelişmeleri, üniversiteler ve diğer kuruluşlarda yapılan araştırmaları, teknolojik gelişmeleri, yeni ürünleri ve tasarımları, katılımcılarla paylaşma fırsatı bulunmuştur.

14. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi’nde yurtiçi ve yurtdışından 14 ülkeden 200 bildiri sunulmuştur. Kongreye yaklaşık 1.200 kişi katılmıştır.

Demir Çelik Metalurjisi, Demir Dışı Metaller Metalurjisi, Seramik-Cam-Refrakter, Döküm, Toz Metalurjisi-Biyomalzemeler-Nanomalzemeler, Kompozit Malzemeler, Yüzey İşlemleri-Isıl İşlem, Metalurjik Atıklar ve Çevre, Malzeme ve Tasarım başlıklarında toplam 23 oturum yapılmıştır.

Kongreye; Almanya, Azerbaycan, Cezayir, Fransa, İngiltere, İran, İspanya, Japonya, Kosova, Makedonya, Norveç, Polonya ve Rusya’dan delegeler katılmıştır.

Küreselleşmenin Türkiye Metalurji ve Malzeme Sektörüne EtkileriTürkiye ve Dünya’da Demir Çelik Sektörünün Durumu ve Geleceğe Yönelik Beklentilerkonu başlıklarında iki adet panel yapılmıştır.

16 Ekim 2008 tarihinde yapılan Küreselleşmenin Türkiye Metalurji ve Malzeme Sektörüne Etkileri paneline;Prof.Dr. İsmail DUMAN İstanbul Teknik ÜniversitesiYaylalı GÜNAY Türkiye Döküm Sanayicileri DerneğiMahmut KİPER Türkiye Teknoloji Geliştirme VakfıProf.Dr. Aziz KONUKMAN Gazi ÜniversitesiBahadır ÖZER Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneğikatılmıştır.


18 Ekim 2008 tarihinde yapılan Türkiye ve Dünya’da Demir Çelik Sektörünün Durumu ve Geleceğe Yönelik Beklentiler paneline;Veysel YAYAN Demir Çelik Üreticileri DerneğiNecdet UTKANLAR Diler HoldingM.Uğur YILMAZ İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.Çetin KAYA Ekinciler Demir ve Çelik A.Ş.katılmıştır.

13. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi’nde verilmeye başlanan GENÇ ARAŞTIRMACI ÖDÜLÜ bu kongrede de verilmiştir. Genç Araştırmacı Yarışmasına başvuran ve Kongre Koordinatörleri tarafından seçilen Bülent AKTAŞ, Duygu AĞAOĞULLARI, Gizem OKTAY, Koray TURBALIOĞLU, Mehmet YILDIRIM, Metehan ERDOĞAN, Özge BALCI, ve Özlem ALTINTAŞ yarışmaya katılmışlardır. Kongre delegeleri, kongre danışma kurulu, kongre oturum koordinatörleri ve kongre yürütme kurulunun kongre sırasında kullandığı oylarla;Duygu AĞAOĞULLARIÖzge BALCIÖzlem ALTINTAŞGenç Araştırmacı Ödülünü kazanmışlardır.

14. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi’ne kendi konularında dünyanın önemli bilim adamları çağrılı davetli olarak katılmışlardır.

Prof.Dr. Takashi Goto Tohoku University, JapanHayrettin Çaycı Sarkuysan Elektrolitik A.Ş., TürkiyeProf.Dr. Igor V. Alexandrov Ufa State Aviation Technical Univ., RussiaDr. Thomas Luebben Foundation Inst.of Mat.Science, GermanyDr. Abdelilah Slaoui European Mat.Research Society, FranceDr.Ing. Bernd Friedrich IME RWTH Aachen University, Germany

Bu kongremizin dikkat çeken başka bir konusu da poster sunumları olmuştur. Bildiri sahipleri, özenle hazırlanmış poster alanında, poster hazırlama kılavuzuna göre hazırladıkları posterlerini sunmuşlardır. 18 Ekim 2008 tarihinde yapılan kokteyl ile birlikte Poster İzleme Komisyonu üyeleri daha önceden ilan edilen poster saatinde tüm poster sahiplerini ziyaret ederek poster bildiriler hakkında detaylı bilgi almışlar ve katılımları için poster sahiplerine teşekkür etmişlerdir.

Kongremiz ile eş zamanlı yapılan ANKIROS-ANNOFER-TURKCAST 2008 fuarları Demir-Çelik, Döküm ve Metalurji endüstrisinden aldığı güçle, süregelen büyüme trendini sürdüren fuar üçlemesi, bu tekrarında da

%30’un üzerinde büyüme göstermiş ve kapladığı alan 30,000 m2 yi, katılımcı sayısı da 39 ülkeden 780’i aşmıştır. Geçmiş yıllarda görmeye alıştığımız İtalya, Almanya, Çin, İspanya ülke pavyonlarının yanı sıra bu yıl Çek Cumhuriyeti ve İran milli katılımı da fuarda yer almıştır.

Yine eş zamanlı yapılan 3. Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi’nde ise yurtiçi ve yurtdışından toplam 24 sunum yapılmıştır.

18 Ekim 2008 tarihinde, oturumların sonunda yapılan Kapanış Oturumu ile genel bir değerlendirme yapılmış ve bir sonraki kongrenin daha başarılı geçmesi için görüş alış-verişinde bulunulmuştur. Bu oturumda bir ilk daha yaşanarak 15. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi Yürütme Kurulu Başkanının Prof.Dr. C. Hakan GÜR olduğu açıklanmıştır.

Kapanış Oturumundan sonra Albatros Restaurant’ta yapılan Kongre Yemeği ile kongremiz sona ererken, 2010 yılında yapılacak 15. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi çalışmalarına da başlanmıştır.

Kongremiz 11 Kasım 206 tarihinde Kaya Ramada Otel’de yapılan Kongre Yemeği ile sona ermiştir.


D.3 4. ALÜMİNYUM SEMPOZYUMU

4.Alüminyum Sempozyumu, 15-16 Ekim 2009 tarihinde İstanbul Fuar Merkezi-Yeşilköy- İSTANBUL’DA gerçekleşmiştir.

4.Alüminyum Sempozyumu ile birlikte Hannover-Messe Ankiros Fuarcılık A.Ş. tarafından, ALUEXPO Alüminyum Teknolojileri Makina ve Ürünleri İhtisas Fuarı eş zamanlı olarak düzenlenmiştir.

Eş zamanlı olarak yapılan sempozyum ve fuar ortak bir program ile açılmıştır. Açılışta; Hannover Messe Ankiros Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü İbrahim ANIL, Deutsche Messe A.G. adına Wolfgang LENARZ, 4.Alüminyum Sempozyumu Yürütme Kurulu Başkanı Atamer GİYİCİ, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkan Yardımcısı Mehmet DEMİREL, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin KÜÇÜK, Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği Yöneyim Kurulu Başkanı Ali KİBAR ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ali BOĞA birer konuşma yaptılar.

Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği adına Bahadır ÖZER “Dünya’da ve Türkiye’de Alüminyum Pazarı ve Ticareti” başlıklı bir açılış bildirisi sunmuştur.

4.Alüminyum Sempozyumu’nda her boyutuyla alüminyum sektörünün aynı platformda bir araya gelmesi sağlanmıştır.

Sektör; ekonomik, teknolojik, bilimsel alanlarda irdelenmiş ve yeni gelişmeler hakkında bilgilendirilmiştir. Türkiye’nin alüminyum dünyasındaki yeri ve geleceği için bir vizyon oluşturma amaçlanmıştır.

Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası ve Hannover-Messe Ankiros Fuarcılık A.Ş. tarafından eş zamanlı olarak yapılan sempozyum ve fuar ile alüminyum sektörünün en kapsamlı birlikteliği sağlanmıştır. Bu birliktelik tüm katılımcıların beklentilerini karşılayacağı bir organizasyon olmuştur.

Sempozyum ile eş zamanlı yapılan ALUEXPO Alüminyum Teknolojileri Makina ve Ürünleri İhtisas Fuarı, 15 - 18 Ekim tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nin 9 ve 10 no.lu hollerinde 21 ülkeden, 132 yerli, 69 yabancı olmak üzere 201 fi rmanın katılımı ile gerçekleşmiştir. Fuara 51 ülkeden 9229 ziyaretçi katılmıştır.

4.Alüminyum Sempozyumu’nda; Yüzey İşlemleri, Geri Kazanım, Alüminyum Sektöründe Ar-Ge ve Toplam Kalite, Ekstrüzyon, Alüminyum Kullanım Alanları, Alüminyum Pazarı ve Ticareti, Alüminyum ve Alaşımlarının Kaynağı, Plastik Şekillendirme Prosesleri, Isıl İşlem ve Alüminyum Döküm Teknolojileri başlıklarında toplam 14 oturumda 49 bildiri sunulmuştur. Sempozyumu yaklaşık 600 kişi takip etmiştir.

4.Alüminyum Sempozyumuna kendi konularında dünyanın önemli bilim adamları; Prof.Dr. Kemal Nişancıoğlu, Norwegian University, Norveç, Dr. Mustafa Koçak, Gedik Holding, Türkiye ve Frank Munk, Aluminium Anodizers Council, Almanya’dan çağrılı davetli olarak katılmışlardır.

D.4 3. ISIL İŞLEM SEMPOZYUMU VE SERGİSİ

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası tarafından 3.Isıl İşlem Sempozyumu ve Sergisi, 14-15 Kasım 2009 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryum Salonu Beşiktaş-İstanbul’da gerçekleşmiştir.

Geniş bir pazar ve uygulama alanı olan ısıl işlem sektörünün, bir çok sorun içerisinde gelişen yeni teknolojilerin gereklerine yanıt vermeye çalıştığını biliyoruz. Sektörün sorunlarını ve çözüm yollarını tartıştığımız bu sempozyum, ilgilileri bir araya getirmiş ve verimli bir platform oluşturmuştur.

Sempozyumda, bu sektörde faaliyet gösteren üreticiler, pazarlamacılar, kullanıcılar ve araştırmacıların bir araya gelerek bilgi ve deneyimlerini paylaşmaları, sektör ile ilgili uygulamaları, yenilikleri, sorunları ve çözümleri tartışmaları amacıyla bir platform oluşturulması amaçlanmıştır.

Sempozyumun açılışında 3.Isıl İşlem Sempozyumu Yürütme Kurulu adına İhsan ÖNAL ve TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin KÜÇÜK birer konuşma yaptılar.


Açılış konuşmalarından sonra Metal Isıl İşlem Sanayi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kenan ANIL ve Uluslararası Isıl İşlem ve Yüzey Mühendisleri Federasyonu Başkanı Zoltan Kolozsvari ile Genel Sekreteri Robert Wood birer konuşma yaptılar.

İki günlük etkinlik süresince, sempozyum bildirilerinin sunulacağı mekanda açık tutulan sergi alanında; Anka Analiz, Döküm Makina, Ege Çelik Döküm, Hitit Metal, Inductotherm İndüksiyon Sistemleri, İstanbul Isıl İşlem, Karfo, Metkon, Petrofer, Sağlam Metal, Sistem Teknik fi rmaları ürün ve hizmetlerini katılımcılara tanıttılar.

3.Isıl İşlem Sempozyumu’nda; Fırın ve Ortamlar, Dökme Demirler, Özel Çelikler, Yüzey Isıl İşlemleri, Takım Çelikleri, Isıl İşlem Hataları ve Hasarları başlıklarında 8 oturum ve ticari bildirilerin sunulduğu 1 oturumla birlikte toplam 9 oturumda 11’i yurtdışından olmak üzere 31 bildiri sunulmuştur.

Sempozyum tüm katılımcıların beklentilerini karşılayacağı bir organizasyon olmuştur.

D.5 3. ULUSLARARASI DÖKÜM VE ÇEVRE SEMPOZYUMU

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası, Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği ve Balkan İleri Döküm Teknolojileri Merkezi tarafından 3. Uluslararası Döküm ve Çevre Sempozyumu ve Sergisi 28-29 Ocak 2010 tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryum Salonu Beşiktaş-İstanbul’da gerçekleşmiştir.

Sempozyumda, bu sektörde faaliyet gösteren üreticiler, pazarlamacılar, kullanıcılar ve araştırmacıların bir araya gelerek bilgi ve deneyimlerini paylaşmaları, sektör ile ilgili uygulamaları, yenilikleri, sorunları ve çözümleri tartışmaları amacıyla bir platform oluşturulması amaçlanmıştır.

Sempozyum açılışında; Sempozyumu Yürütme Kurulu Başkanı Ahmet EKERİM, Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yaylalı GÜNAY, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin KÜÇÜK ve YTÜ Kimya-Metalurji Fakültesi Dekanı Sabriye PİŞKİN birer konuşma yaptılar.

Sempozyum açılış konuşmalarından sonra Türkiye Döküm Sanayicileri Derneğinden Yaylalı GÜNAY “Döküm, Ekoloji, Enerji-OrtakYaşam Mümkün Mü?” başlıklı ve Orman ve Çevre Bakanlığından Sadiye Bilgiç KARABULUT ise “Tehlikeli Atık Mevzuatı ve Döküm Sektörü Atıkları” başlıklı açılış bildirilerini sundular.

Öğlenden sonraki oturumlarda Çevre ve Orman Bakanlığı yetkilileri, “Tehlikeli Atıkların Sınıfl andırılması”, “Döküm Sektörü – Rehber Döküman”, “Ambalaj Atığı Yönetimi”, “Reach Tüzüğü” ve “Büyük Endüstriyel Kazalar” konularında yaptıkları sunular ile sektörü bilgilendirmişlerdir.

Sempozyum’da 1 günün sonunda İlhan BALTACI, Mehmet Emin BİRPINAR, Erdoğan NAS, Mustafa BAĞAN ve Serap SÖZEN’in panelist olarak katıldıkları “Döküm Sanayisi ve Ekoloji” başlıklı bir de panel yapılmıştır.

Sempozyumunun birinci günü açılış kokteyl ile sona ermiştir.

Sempozyumda 27 sözlü, 11 poster bildiri olmak üzere toplam 38 bildiri sunulmuş ve sempozyumu yaklaşık 250 kişi takip etmiştir.

Sempozyumu; Aveks İç ve Dış Ticaret A.Ş., Çukurova Kimya A.Ş., Foseco Türkiye, Marmara Metal Mam.Tic.A.Ş., Meta-Mak (Dantherm Filtration & IMF) fi rmaları sponsor olmuştur.

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası, Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği ve Balkan İleri Döküm Teknolojileri Merkezi tarafından yapılan sempozyum sektörün çevre yönetimi konusundaki karşılaştığı sorunlara ışık tutmuştur. Sempozyum tüm katılımcıların beklentilerini karşılayacağı bir organizasyon olmuştur.

D.6 3. ENDÜSTRİYEL FIRINLAR VE REFRAKTER SEMPOZYUM VE SERGİSİ

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası tarafından 3.Endüstriyel Fırınlar ve Refrakter Sempozyum ve Sergisi 29-30 Nisan 2010 tarihlerinde Sakarya Üniversitesi Esentepe Kampüsü’nde gerçekleştirilecektir.

Metalurji Sektörünün temel yapı taşlarından olan endüstriyel fırınlar ve refrakterler, üretim miktarı, kalite ve maliyet üzerinde son derece belirgin işleve sahiptir.


Sempozyumda bu sektörde faaliyet gösteren üreticiler, pazarlamacılar, kullanıcılar ve araştırmacıların bir araya gelerek bilgi ve deneyimlerini paylaşmaları, sektör ile ilgili uygulamaları, yenilikleri, sorunları ve çözümleri tartışmaları amacıyla bir platform oluşturulması amaçlanmaktadır.

İki günlük etkinlik süresince, sempozyum bildirilerinin sunulacağı mekanda açık tutulacak sergi alanında; sektör üreticilerinin ürünlerini katılımcılara tanıtma fırsatı sağlanacaktır.

Sempozyum Yürütme Kurulu • Başkan; Ata ÖZDEMİRLER, • Koordinatör; Doç.Dr.Can KURNAZ, • Üyeler; Gülhan ATEŞ, İbrahim BÜYÜKÇAYIR, Serdar Ali EROL, İlker GÜNDOĞDU, Şule GÜNER, İrfan KAPTI,

Alaattin Ayfer ÖZYURT, Erdal ŞAHİN ve H.Özkan TOPLAN’dan oluşmaktadır.

Sempozyum kapsamında; Refrakter Üretiminde Kullanılan Hammaddeler, Refrakter Üretim Yöntemleri, Refrakter Uygulama Teknikleri, Refrakter Test Yöntemleri, Refrakterlerdeki Korozyon-Erozyon, Endüstriyel Fırınlardaki Gelişmeler, Fırın Elemanları, Endüstriyel Fırınlarda Enerji Kullanımı, Fırınlarda Ölçme ve Otomatik Kontrol ve Fırınlarda Emniyet Sistemleri, konuları işlenecek.

D.7 15. ULUSLARARASI METALURJİ VE MALZEME KONGRESİ

15.Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi, 11-13 Kasım 2010 tarihinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi-Beylikdüzü / İSTANBUL ’da düzenlenecektir.

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen 15. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi, 1975 yılından beri sürekli gelişerek tüm sektörü kucaklayan ve bu alanda ülkemizde yapılan en kapsamlı etkinliktir.

Bu kongre ile eş zamanlı olarak, Hannover-Messe Ankiros Fuarcılık A.Ş. tarafından

ANKİROS 2010, 10. Uluslararası Demir-Çelik ve Döküm Teknolojileri, Makina ve Ürünleri İhtisas Fuarı,ANNOFER 2010, 9. Uluslararası Demirdışı Metaller Teknolojileri, Makina ve Ürünleri İhtisas Fuarı,TURKCAST 2010, 4. Döküm Ürünleri İhtisas Fuarı, veTürkiye Döküm Sanayicileri Derneği tarafından ise 5. Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi düzenlenecektir.

Kongremiz, mesleğimizle ilgili dünyadaki bilimsel-teknolojik-ticari gelişmelerin, araştırma sonuçlarının, yeni ürünlerin ve tasarımların paylaşımı için bir platform sağlamaktadır. Teknik oturumlarda, uzmanlar tarafından sunulacak çağrılı bildirilere de yer verilecektir.

IMMC 2010 kongresi bu yılda büyük ilgi görmüştür. Yurtdışında 40 ülkeden 263, yurtiçinden ise 215 bildiri özeti olmak üzere 478 adet bildiri özeti gelmiştir.

IMMC 2010 kongresine; Cezayir, Arjantin, Avustralya, Brazilya, Bulgaristan, Kanada, Çin, Hırvatistan, Mısır, Fransa, Almanya, Macaristan, Hindistan, İran, İrlanda, Japonya, Kore, Kosova, Libya, Malezya, Meksika, Fas, Hollanda, Norveç, Pakistan, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Güney Afrika, İspanya, İsveç, İsviçre, Tayvan, Birleşik Arap Emirlikleri, Tunus, Ukrayna, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri’nden bildiri özeti gelmiştir.

Kongremize; Meyya Meyyappan, (NASA Ames Research Center, USA), Mitsuo Niinomi, (Tohoku University, Japan), George E. Totten, (Texas A&M University, USA) ve Peter Hodgson, (Deakin University, Australia) çağrılı bildiri sunarak katılacaklardır. Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir.

Kongre Yürütme Kurulu • Başkan; Prof.Dr.C.Hakan GÜR, • Koordinatörler; Doç.Dr.Caner DURUCAN, Yrd.Doç.Dr.Burak ÖZKAL, • Üyeler; Serdar Ali EROL, M.Erhan İŞKOL, Mahmut KİPER, Doç.Dr.Can KURNAZ, Doç.Dr.Gökhan ORHAN,

Hüseyin SAVAŞ, Tuncay ŞULAN ve Yrd.Doç.Dr.Emrah ÜNALAN’dan oluşmaktadır.

15.Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi çalışmaları yoğun olarak devam etmektedir. Tüm sektörümüzü kucaklayan Kongremize, 2010 yılında katılımın daha da artması beklenmektedir.


D.8 YÜZEY İŞLEMLERİ SEMPOZYUMU

Yüzey İşlemleri Sempozyumu, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası ve TMMOB Kimya Mühendisleri Odası’nın işbirliği ile 02-03 Haziran 2011 tarihlerinde İstanbul Teknik Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi-İstanbul’da gerçekleştirilecektir.

Dünyada ve ülkemizde malzeme bilimi ve yüzey kaplama teknolojileri sahasında artan bir araştırma yoğunluğu göze çarpmaktadır. Bu trend yüzey ve kaplama teknolojilerini cazip hale getirmektedir. Bu kapsamda bu konudaki dünya ve ülkemizdeki potansiyeli ortaya çıkarmak amacıyla bir sempozyum düzenlenmiştir.

Sempozyumda bu sektörde faaliyet gösteren üreticiler, pazarlamacılar, kullanıcılar ve araştırmacıların bir araya gelerek bilgi ve deneyimlerini paylaşmaları, sektör ile ilgili uygulamaları, yenilikleri, sorunları ve çözümleri tartışmaları amacıyla bir platform oluşturulması amaçlanmaktadır.

İki günlük etkinlik süresince, sempozyum bildirilerinin sunulacağı mekanda açık tutulacak sergi alanında; sektör üreticilerinin ürünlerini katılımcılara tanıtma fırsatı sağlanacaktır.

Sempozyum Yürütme KuruluBaşkan; Mustafa ÜRGEN, Üyeler; Turgay ALDI, Nurdan AYDOĞDU, Murat BAYDOĞAN, Ali Fuat ÇAKIR, Serdar Ali EROL, İrfan KAPTI, İlker KARABULUT, Kürşat KAZMANLI, Özgül KELEŞ, Hüseyin SAVAŞ, Celalettin USTAER ve Fatih ÜSTEL’den oluşmaktadır.

Sempozyum kapsamında; Çevreye Duyarlı Dönüşüm Kaplamalar ve Anodizasyon İşlemleri (6 Değerlikli Kromla Yapılan Dönüşüm Kaplama İşlemlerinin Alternatifl eri, Kromik Asit Anodizasyonuna Alternatifl er, Sıcak Sülfi rik ve Fosforik Asit Anodizasyonu, Mikro Ark Oksidasyonu), Vakum Kaplama Teknikleri (Fiziksel Buhar Biriktirme , Kimyasal Buhar Biriktirme, Sert Kaplamalar, Dekoratif Kaplamalar, Otomotiv Endüstrisine Yönelik Kaplamalar, Elmas Benzeri Karbon Kaplamalar, Elmas Kaplamalar, Katı Yağlayıcılar, Nanokompozit Kaplamalar), Isıl Püskürtme Teknikleri (Isıl Püskürtme, Plazma Püskürtme, HVOF, Patlamalı Tabanca, Isıl Yalıtım Kaplamaları, Aşınma ve Sürtünme Özelliklerini Geliştirmeye Yönelik Kaplamalar, Biyomalzemelere Yönelik Kaplamalar) ve Elektrokimyasal, Kimyasal ve Sıcak Daldırma Kaplama İşlemleri (Elektrolitik Kaplamalar, Akımsız Kaplamalar, Sol-Jel Kaplamalar, Kompozit Kaplamalar, Ergimiş Tuz Elektrolizi, Fosfatlama, Hibrit Kaplama Yöntemleri, Nanobiyoteknolojide Kullanılan Kaplama Yöntem ve İşlemleri, Sıcak Daldırma Çinko, Aluminyum vb. Kaplamalar) konuları işlenecek.

E. EĞİTİMLER

E.1 SORUMLU MÜDÜRLÜK TEMEL EĞİTİMİ

TMMOB çatısı altında iki odanın beraber iş yapabilme kabiliyetini gösterme, odalar arası işbirliğini geliştirme ve ivme kazandırma, her iki mesleğin çalışanları arasında ilişkileri geliştirilmesi amacıyla Kimya Mühendisleri Odası ile ortak etkinlikler düzenlenmesi kararı alınmasını takiben Kimya Mühendisleri Odasının düzenlediği Gayrı Sıhhi Müesseslerde Sorumlu Müdürlük eğitimi konusunda ortak çalışmalar yapılmıştır. 03-05 Temmuz 2008’de 12 kişilik, 15-17 Ocak 2009’da 17 kişilik katılımla “Sorumlu Müdürlük Temel Eğitimi” verilmiştir.

E.2 ÇELİK SEÇİMİ EĞİTİMİ

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından 23-24 Mayıs 2008 tarihinde 13 kişinin katılımı ile çelik seçimi eğitimi gerçekleştirilmiştir.

E.3 KOROZYON VE KATODİK KORUMA EĞİTİMİ

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından 19-20 Aralık 2008 tarihinde 17 kişinin katılımı ile korozyon ve katodik koruma temel bilgilendirme eğitimi gerçekleştirilmiştir.


F. GÜNDEM

F.1 BASIN AÇIKLAMALARI

29 Nisan 2008“Haksız Yere Tutuklanan Üyemiz Mimar Alev Şahin Serbest Bırakılmalıdır” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-1)

5 Mayıs 2008 “Yargı Kararlarını Uygulamayanlar Cezalandırılsın” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-2)

11 Haziran 2008

“Elektrik Alanındaki Özelleştirmelere Karşı Bir Araya Gelen Özelleştirme Karşıtı Platform’dan Hükümet’e Uyarı: Dağıtım Özelleştirmelerinden Vazgeçin” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-3)

21 Ağustos 2008“Yaşam Hakkını, Doğayı ve Çocuklarımızın Geleceğini Savunmak İçin Nükleer Santrallere Karşı Direnenler Gözaltındalar” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-4)

4 Aralık 2008“Tehdidinizden Korkmuyoruz! Talana, Soyguna, Yolsuzluğa Yol Açan Uygulamalarınıza Karşı Duracağız” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-5)

31 Aralık 2008

“Filistin Halkının Yanındayız. BOP ve GOP gibi Projelerle Halkların Kanının Akmasına Seyirci Kalmayacağız. Eli Kanlı Katillerle Bütün İlişkiler Kesilmelidir!” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-6)

5 Ocak 2009“Bergama’daki 20 Yıllık Altın Sevdasında “Mutlu Son” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-7)

26 Şubat 2009“TMMOB ve Odaları Mücadelenin Meydanlarda Kazanılacağını Bilir” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-8)

9 Mart 2009

“Eti Alüminyum A.Ş.’nin Özelleştirme İşlemini İptal Kararının Uygulanması İçin Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’na Başvurduk” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-9)

18 Mart 2009 “AKP Demokrasisi “cop-gaz-plastik mermi-gözaltı” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-10)

20 Nisan 2009“Bergama Altın Madeni İşletmesinde Değişen Hiçbir Şey Yok Bilimi Ve Hukuku Savunmaya Devam Edeceğiz” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-11)

25 Nisan 2009“12 Eylül Kalıntısı YÖK, AKP Kadrolaşması İçin İyi Bir Araç Oldu” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-12)

28 Nisan 2009“Erdemir ve İsdemir’de Krizin Faturası Emekçiye Çıkarıldı” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-13)

5 Mayıs 2009“Pazarcık Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi Projesinde Yöre Halkı Kazandı” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-14)

6 Mayıs 2009 “Muammer Sakaryalı Davasında Yaşam Kazandı” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-15)

23 Haziran 2009“Çorum Valisinin Bilimin Yerine, Doğma ve Hurafeleri Yerleştirilmeye Çalıştığı Tavrını Kınıyoruz” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-16)

14 Temmuz 2009 “Gerici Faşist Kalkışmalara İzin Verilmeyecektir” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-17)

28 Temmuz 2009“Öğrenim Hakkını Demokratik Şekilde Savunan Öğrencilere Karşı Yapılan Faşizan Saldırıları Kınıyoruz” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-18)


29 Temmuz 2009“Koza Altın İşletmeleri’nin Ayrıcalığına Son Verilmelidir!” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-19)

5 Ağustos 2009“Türkiye’yi Kim Yönetiyor? Bakanlar, Bakanlıklar Ne Yapıyorlar? Ne Yapmalılar?” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-20)

15 Eylül 2009“Ulukışla’da Altın Madenciliği Politikasından Vazgeçin” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-21)

7 Ekim 2009“IMF – Dünya Bankası Politikalarına Karşı Olan Emekçilere Yapılan Saldırıyı Kınıyoruz. Sokağın Sesine Kulak Verin” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-22)

5 Kasım 2009

“Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde İsrail Büyükelçisi’ni Protesto Eden Öğrencilere Yapılan Saldırıyı Kınıyoruz. Üniversitelerde Öğrencilere Yönelik Faşist Saldırılar Özel Güvenlik Görevlilerince Sürdürülüyor” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-23)

24 Kasım 2009“Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Ya İstifa Etmeli, Ya Da Görevden Alınmalıdır!” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-24)

10 Aralık 2009 “Kışladağ Altın Madeni Kapatılmalıdır!” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-25)

23 Aralık 2009“Maden Lobisi Bastırdı, Yürütme Yönetmeliği Değiştirdi, Yargı Durdurdu” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-26)

24 Şubat 2010 “Değişen Bir Şey Yok, Katliamlar Sürüyor” başlıklı basın açıklaması yapılmıştır. (Ek-27)

F.2 SUÇ DUYURULARI

14 Nisan 2008

Danıştay 13.Dairesi’nin 2005/7977Esas ve 2007/7898Karar numaralı ve 27/11/2007 tarihli kararı ile Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 25/07/2005 tarih ve 2005/84 sayılı kararını esastan iptal eden yargı kararının gereğini yerine getirmeyerek kamuyu zarara uğratan ve görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma suçunu işleyen Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Yöneticileri ve Özelleştirme Yüksek Kurulu Üyeleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. (Ek-28)

03 Temmuz 2008

Danıştay 13.Dairesi tarafından verilen ve Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 25/07/2005 tarih ve 2005/84 sayılı kararını esastan iptal eden yargı kararının gereğini yerine getirmeyerek suç işleyen Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkan ve Yöneticileri ve Özelleştirme Yüksek Kurulu Başkan ve Üyeleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. (Ek-29)

31 Aralık 2008

Gaziantep 2.İdare Mahkemesi’nin 2007/658Esas, 2007/659Esas, 2007/660Esas, 2007/661Esas ve 2006/1427Esas sayılı davalarda bilirkişilik görevleri sırasında iştirak halinde; kamu görevini kötüye kullanmak, adli mercileri etkilemeye çalışmak, adli merciler önünde bilerek yanlış beyanlarda bulunmak, adil yargılamayı sekteye uğratmak suçlarından dolayı Prof.Dr.Çınar Atay, Prof.Dr.Esen Çelen ve Prof.Dr.Abdurrahman Bayram hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. (Ek-30)


F.3 DAVALAR

F.3.1 SEYDİŞEHİR ETİ ALÜMİNYUM ÖZELLEŞTİRME İPTALİ DAVALARI

Seydişehir- Eti Alüminyum A.Ş.’nin %100 oranındaki hissesinin blok olarak satış yöntemiyle özelleştirilmesine ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 25/07/2005 tarih ve 2005/84 sayılı kararının Yürütmesinin Durdurulması ve İptali talebiyle Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vakfı (KİGEM) ve TMMOB Metalürji Mühendisleri Odası tarafından Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na karşı açılan davada Danıştay 13. Dairesi tarafından 2005/7977 E. sayılı dava dosyasında 29.05.2006 tarihinde Yürütmenin Durdurulması Kararı verilmiştir. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından Danıştay 13. Dairesi’nin 2005/7977 E. sayılı dava dosyasında verdiği 29.05.2006 tarihli Yürütmenin Durdurulması Kararı’na karşı Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na itiraz edilmiş. Ancak ret edilmiştir. Danıştay 13.Dairesi, 2005/7977Esas ve 2007/7898Karar numaralı ve 27/11/2007 tarihli kararı ile Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 25/07/2005 tarih ve 2005/84 sayılı kararını esastan iptal etmiştir. Danıştay 13.Dairesi tarafından ETİ Alüminyum A.Ş.’nin özelleştirilmesi ile

ilgili bakılan 2006/1400Esas ve 2006/797Esas numaralı bakılan davalar da konusuz kaldıkları kabul edilerek dava konu işlemler hakkında iptal kararı verilmiştir. Böylece Danıştay 13.Dairesi tarafından Eti Alüminyum AŞ’de bulunan %100 oranındaki kamu hissesinin blok satış yoluyla özelleştirilmesine ilişkin işlemin, ihale şartnamesinin ve ihale komisyonu kararının iptaline karar verilmiştir. Danıştay kararları ile 4046 sayılı kanunda öngörülen ekonomideki verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak amacının dava konusu işlemlerde gerçekleşmediği somut değerlendirmeler ile ortaya konulmuştur. Her üç dava da şu anda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda görülmekte olup 2005/7977Esas sayılı davaya 2008/634Esas, 2006/1400

Esas sayılı davaya 2008/1087Esas ve 2006/797Esas sayılı davaya 2008/1264Esas numarası bakılmakta olup davalar karar aşamasındadır.

F.3.2. BERGAMA DAVALARI

20.05.2005 Tarihli Açılma Ruhsatı Davası

İzmir İli Bergama İlçesi, Ovacık-Çamköy-Narlıca Köyleri sınırları içinde, 22 – 28 pafta, 1001 parseldeki Altın ve Gümüş Madeni işletmesi için Normandy Madencilik A.Ş.’ye İzmir Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından verilen 20.05.2005 tarih ve 02 sayılı BİRİNCİ SINIF GAYRİ SIHHİ MÜESSESELERE AİT AÇILMA RUHSATI”nın iptali davası, İzmir 3.İdare Mahkemesi 29.11.2006 tarihli ve 2006/223 Esas, 2006/1609 Karar sayılı kararı ile “…idarece tesis edilen yeni bir işlemle işbu davaya konu işlem iptal edilerek yeni bir işlemin tesis edildiği görülmekle bakılan davanın konusunun kalmadığı sonucuna varılmış ve konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına…” karar verilmiştir. Karar tarafımızdan temyiz edilmiş, Danıştay 8.Daire’nin 20.06.2007 tarih ve 2007/2387-3935 sayılı kararı ile İzmir 3.İdare Mahkemesi’nin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

18.05.2006 Tarihli Açılma Ruhsatı İptal Davası

İzmir ili Bergama ilçesi Ovacık - Çamköy -Narlıca köyleri sınırları içinde Altın ve Gümüş Madeni İşletmesi için Koza Altın İşletmeleri A.Ş’ye, İzmir Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından verilen 18.05.2006 tarih ve 10 sayılı Birinci Sınıf Gayrisıhhi Müesseselere ait işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesi işleminin yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemli dava, İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 2007/64 E. Sayısına kaydedilmiştir. İzmir 3.İdare Mahkemesi’nin 27.11.2007 tarih ve 2007/64-1810 sayılı kararı ile dava reddedilmiştir. Karar 07.04.2008 tarihinde temyiz edilmiştir. Dosya, Danıştay 8. Dairesinin 2008/3818 E.sına kayıtlı olup halen temyiz incelemesi devam etmektedir.

20.05.2007 Tarihli Açılma Ruhsatı Davası

İzmir İli Bergama İlçesi, Ovacık-Çamköy-Narlıca Köyleri sınırları içinde, 22 – 28 pafta, 1001 parseldeki Altın ve Gümüş Madeni işletmesi için Normandy Madencilik A.Ş.’ye İzmir Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından verilen 20.05.2005 tarih ve 02 sayılı BİRİNCİ SINIF GAYRİ SIHHİ MÜESSESELERE AİT AÇILMA RUHSATI”nın iptali davası, İzmir 3.İdare Mahkemesi 29.11.2006 tarihli ve 2006/223 Esas, 2006/1609 Karar sayılı kararı ile “…idarece tesis edilen yeni bir işlemle işbu davaya konu işlem iptal edilerek yeni bir işlemin tesis edildiği görülmekle bakılan davanın konusunun kalmadığı sonucuna varılmış ve konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına…” karar verilmiştir. Karar tarafımızdan


temyiz edilmiştir. Danıştay 8. Daire’nin 20.06.2007 tarih ve 2007/2387-3935 sayılı kararı ile İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin kararının bozulmasına karar verilmiş, davalı yanın karar düzeltme başvurusu üzerine dosya yeniden Danıştay’a gönderilmiştir. Dosya, Danıştay 8. Dairesinin 2007/9087 Esasına kayıt edilmiştir.

2004 Çevresel Durum Değerlendirme Raporu Davası

Çevre ve Orman Bakanlığı’nın Newmont-Normandy Madencilik A.Ş.nin faaliyetine izin veren; 27.08.2004 tarih ve 6524-46062 sayılı, Nihai Çevresel Durum Değerlendirme Raporu ve eklerinde belirtilen hususlara uyulmak kaydıyla faaliyetinde sakınca olmadığı yolundaki işleminin iptali istemli davada İzmir 3.İdare Mahkemesi’nin 2006/297 Esas sayılı dosyasında dava reddedilmiştir. Temyiz incelemesi aşamasında Danıştay 6.Daire 2008/6795Esas sayılı dosyasında 03/11/2008 tarihinde Yürütmeyi Durdurma kararı verilmiştir. Dava halen devam etmektedir. Fakat Yürütmeyi Durdurma kararı ardından KOZA Altın İşletmeleri AŞ tarafından yeni ÇED başvuru yapılmış ve bu başvuruya Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından olumlu görüş verişmiştir.

Kapasite Artırımı ÇED İptali Davası

Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, Bergama- Ovacık Altın Madeni İşletmesi bünyesinde bulunan Atık Deposunun kapasitesinin yükseltilmesi amacıyla yapılan “Atık Deposu Yükseltmesi” Projesi için 22.02.2008 tarihli ÇED Olumlu Kararı”nın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli dava İzmir 4.İdare Mahkemesi’nin 2008/978 Esasına kayıtlı olarak devam ediyor.

2009 ÇED Davası

İzmir ili Bergama ilçesi Ovacık - Çamköy -Narlıca köyleri sınırları içinde Altın ve Gümüş Madeni İşletmesi için Koza Altın İşletmeleri A.Ş lehine tesis edilen 18/02/2009 tarihli ÇED Olumlu işleminin yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemli dava, İzmir 3.İdare Mahkemesi 2000/608Esas sayılı dosyasında görülmektedir.

2. Atık Depolama Tesisi Davası

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye “Ovacık Atık Depolama Tesisi Kapasite Artışı (2.ADT)

Projesi” ile ilgili verilen 03/06/2009 tarihli ÇED Olumlu işleminin öncelikle Yürütmesinin Durdurulması ve İPTALİ istemli dava, İzmir 2.İdare Mahkemesi 2009/1298Esas sayılı dosyasında görülmektedir.

F.3.3 KOZAK DAVALARI

Kozak-Uyuzkaya

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye İzmir Bergama-Çağlan Köyü civarında kurulması planlanan “Uyuzkaya Altın Madeni Açık Ocak İşletmeciliği Projesi” ile ilgili olarak 18/09/2009 tarihinde verilen ÇED Olumlu işleminin öncelikle Yürütmesinin Durdurulması ve İPTALİ istemli dava İzmir 1.İdare Mahkemesi 2009/1630Esas sayılı dosyasında görülmektedir.

Kozak-Gelintepe

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye İzmir Bergama-Kozak Köyü civarında kurulması planlanan “Gelintepe Altın Madeni Açık Ocak İşletmeciliği Projesi” ile ilgili olarak 18/09/2009 tarihinde verilen ÇED Olumlu işleminin öncelikle Yürütmesinin Durdurulması ve İPTALİ istemli dava İzmir 2.İdare Mahkemesi 2009/1706Esas sayılı dosyasında görülmektedir.

Kozak-Yerlitahtacı

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye İzmir Bergama-Yerlitahtacı Köyü civarında kurulması planlanan “Yerlitahtacı Altın Madeni Açık Ocak İşletmeciliği Projesi” ile ilgili olarak 18/09/2009 tarihinde verilen ÇED Olumlu işleminin öncelikle Yürütmesinin Durdurulması ve İPTALİ istemli dava İzmir 3.İdare Mahkemesi 2009/1722Esas sayılı dosyasında görülmektedir.

Kozak-Çukuralan

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye İzmir Bergama-Kaplan Köyü civarında kurulması planlanan “Çukuralan Altın Madeni Ocağı Projesi” ile ilgili olarak 02/09/2009 tarihinde verilen ÇED Olumlu işleminin öncelikle Yürütmesinin Durdurulması ve İPTALİ istemli dava İzmir 4.İdare Mahkemesi 2009/1705Esas sayılı dosyasında görülmektedir.


F.3.4 EŞME DAVALARI

Kışladağ ÇED İptali Davası

Manisa İdare Mahkemesi’nin davayı ret etmesinden sonra, karar temyiz edilmiş ve Danıştay 6.Dairesi önce Yürütmeyi Durdurma ardından da Bozma Kararı vermiştir. Bozma kararında Manisa İdare Mahkemesi’nin yaptığı bilirkişi incelemesinin ve kararının yasaya aykırı olduğu belirtilerek, seçilen bilirkişiler dışında ve seçilen bilirkişilerin mensubu olduğu üniversiteler dışında yeni bilirkişiler seçilerek yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği belirtilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, Tüprag’ın Karar Düzeltme istemini ret etmiş ve dosya 2009/1170Esas numarası ile Manisa İdare Mahkemesi’ne gelmiştir. Manisa İdare Mahkemesi tarafından 08/10/2009 tarihinde yeniden keşif-bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Yeni seçilen bilirkişilerce hazırlanan bilirkişi raporları 22/01/2010 tarihinde tebliğ edilmiş ve bilirkişi raporlarına itiraz edilmiştir. Dava şu anda Yürütmeyi Durdurma konusunda karar verilmesi aşamasındadır. Bu arada Eşme’de yaşanan zehirlenme olayı nedeniyle 2006 yılında yöre yurttaşları tarafından açılan tazminat davalarının Eşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ret edilmesine yapılan temyiz başvurularını inceleyen Yargıtay 4.Hukuk Dairesi tarafından Bozma kararı verilmiştir. Tüprag tarafından Karar Düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Kışladağ Deneme İzni Davası

Uşak ili Ulubey ilçesi, Gümüşkol Köyü, Kışladağ Mevkiindeki Altın Madeni İşletmeciliği ve Patlayıcı Madde Deposu için Tüprag Metal Madencilik San. Tic.Ltd.Şti.’ne Uşak Özel İdaresi tarafından verilen 06.04.2006 tarihli 13 Ruhsat Nolu bir yıl süreli deneme izni” işleminin iptali davası, Manisa İdare Mahkemesi’nin 21.02.2007 tarihli 2006/1643 Esas ve 2007/213 Karar sayılı davanın reddine karar verilmiştir. Karar tarafımızdan temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesini yapan Danıştay 8. Dairesi taleplerimizi haklı bularak 18.09.2007 tarih ve 2007/5143 E. sayılı kararı ile işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Ardından 06/06/2008 tarihli ve 2007/5143Esas ve 2008/4172Karar sayılı Danıştay 8.Daire kararıyla Manisa İdare Mahkemesi kararı bozulmuştur. Bunun üzerine Manisa İdare Mahkemesi tarafından 2009/109Esas ve 2009/559 sayılı ve 28/05/2009 tarihli karar ile bir kez daha davanın reddi yönünde karar verilmiştir. Manisa İdare Mahkemesi’nin ilk verdiği kararda ısrar etmesi üzerine karar yeniden temyiz edilerek bu kez Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na gelmiştir. 2009/2482Esas numarasıyla kurulun önünde karar aşmasındadır.

Kışladağ Açılma Ruhsatı

Kışladağ Altın Madeni için Uşak Özel İdaresi tarafından verilen 06.04.2007 tarihli açılma ruhsatı işleminin yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemli davada Manisa İdare Mahkemesi’nin 2007/1235 Esas sayılı dava dosyasında, 25.01.2008 tarih ve 2008/169 K. sayılı kararla “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Karar temyiz aşamasındadır. Danıştay 8.Daire 2008/3255 Esas sayılı dosyasında devam ediyor.

Kanunsuz Emir Davası

Uşak İli Ulubey İlçesi, Gümüşkol Köyü, Kışladağ Mevkiindeki Altın Madeni İşletmeciliği için Tüprag Metal Madencilik San. Tic. A.Ş.’ne verilen ÇED olumlu belgesinin iptali davasında Manisa İdare Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının temyiz incelemesini yapan Danıştay 6.Dairesi’nin önce yürütmeyi durdurma daha sonra bozma kararı vermiş olmasına karşın, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Uşak Valiliği’ne gönderilen 26/02/2008 tarih ve 1530 sayılı maden işletmesinin yeniden açılması emrini içeren idari işleminin, iptali için açılan davada, Manisa İdare Mahkemesi’nin 17.06.2008 tarih ve 2008/805-1292 sayılı kararı ile “işlemin kesin ve icrai nitelikte olmadığı” gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Karar, 04.07.2008 tarihinde temyiz edilmiştir. Temyiz sonucunda dosya Danıştay 8. Dairesinin 2008/8383 E. Sayısına kaydedilmiş, daha sonra Mahkemenin 22.12.2008 tarih, 2008/8431 K. sayılı ilamı ile daireler arası tevzi ile 6. Daireye gönderilmiştir. Dosya, Danıştay 6. Dairesinin 2008/669 Esasına kayıtlı olup halen temyiz incelemesi devam etmektedir.

Kanunsuz Emre Dayanılarak Verilen Açılma Ruhsatı Davası

Kışladağ Altın Madeni için Tüprag’a verilen ÇED olumlu belgesinin iptali davasında Manisa İdare Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının temyiz incelemesini yapan Danıştay 6.Dairesi’nin önce yürütmeyi durdurma daha sonra bozma kararı vermiş olmasına karşın, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 26.02.2008 tarihli yazısı ile madenin üretim faaliyetlerine başlaması talimatı üzerine, Tüprag adına davalı Uşak İl Özel İdaresi tarafından düzenlenen 06.03.2008 tarihli, 86 numaralı, Altın Madenciliği İşletmesi Ve Patlayıcı Madde Deposu konulu birinci sınıf gayri sıhhi müessese İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı’nın iptali davası. Dava, Manisa İdare Mahkemesi’nin 2008/806 E.sayısına kaydedilmiştir. Manisa İdare Mahkemesi tarafından 08/10/2009 tarihinde yeniden keşif-bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Yeni seçilen bilirkişilerce hazırlanan bilirkişi raporları 22/01/2010 tarihinde tebliğ edilmiş ve bilirkişi raporlarına itiraz edilmiştir. Dava, Yürütmeyi Durdurma konusunda karar verilmesi aşamasındadır.


F.3.5 EFEMÇUKURU DAVALARI

Efemçukuru ÇED İptali Davası

İzmir İli, Menderes İlçesi, Efemçukuru Köyü civarında işletilmesi planlanan altın madeni için, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Tüprag Metal Madencilik Ltd. Şti.ne verilen 08.09.2005 tarihli ÇED OLUMLU KARARI” nın yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemli davada, İzmir 4.İdare Mahkemesi’nin 02.04.2008 tarihli ve 2006/1005 Esas, 2008/457 Karar sayılı kararla davanın reddine karar verilmiştir. Karar, 01.06.2008 tarihinde temyiz edilmiştir. Dosya, Danıştay 6. Dairesinin 2008/7860 Esasına kayıt edilmiş ve yapılan inceleme sonucunda Mahkemenin kararı 26.1.2009’da 2009/647 K. sayısı ile onanmıştır. Verilen karar üzerine karar düzeltme yoluna gidilmiştir. Efemçukuru’nda ayrıca Bakanlar Kurulu Kararı ile madencilik faaliyeti yürütülecek sahalarda Acele Kamulaştırma kararı alınmıştır. Bir kısım arazisi kamulaştırılan yöre yurttaşı tarafından açılan davalarda davalar ret edilmiş olup şu anda temyiz aşamasındadır.

F.3.6 ÇAL DAĞI DAVALARI

Çaldağı Nikel Madeni ÇED İptali Davası

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından “Manisa ili, Turgutlu İlçesi, Çaldağı Bosphorus (Sardes) Nikel Madencilik A.Ş. tarafından işletilmesi planlanan Nikel Cevheri Zenginleştirme tesisi için verilen 19.01.2006 tarihli ÇED olumlu kararı” hakkında iptal istemiyle açılan dava, Manisa İdare Mahkemesi’nin 2007/2554 Esas sayılı dava dosyasında bilirkişi raporu doğrultusunda 31/12/2008 tarihinde 2008/2345Karar sayılı karar ile ret edilmiştir. Temyiz aşamasında Danıştay 6.Dairesi’nin 2009/2184Esas sayılı dosyasında görülen davada Yürütmeyi Durdurma istemimiz ret edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin Maden Yasası’nda verdiği iptal kararı ve Danıştay’ın Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği hakkında verdiği Yürütmeyi Durdurma kararının ardından ikinci kez Yürütmeyi Durdurma istenmiştir. Fakat Danıştay 6.Dairesi’nin 22/07/2009 tarihli kararı ile bu istemimiz ikinci kez ret edilmiştir. Dava, devam etmektedir.

F.3.7 PAZARCIK DAVALARI

KÇS Çimento ÇED İptali Davası

Kahramanmaraş İli, Pazarcık İlçesi, Çöçelli Köyü, Yelliyurt Dere mevkiinde bulunan K.Maraş Çimento ve Madencilik San. Tic. A.Ş. tarafından işletilmesi ve kurulması planlanan ‘Kalker Ocağı ve Entegre Çimento Fabrikası’ projesi ile ilgili olarak verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu’ kararının öncelikle Yürütmesinin Durdurulması Ve İptal edilmesi istemli dava. Gaziantep 2.İdare Mahkemesi’nde görülen 2007/661Esas sayılı davada keşif ve bilirkişi incelemesi ardından sunulan bilirkişi raporuna itirazımız kabul edilmemiştir. Çağdaş Hukukçular Derneği ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin müdahillik başvurusu ile ilgili tebligatların tamamlanmasının ardından yapılan duruşmayla dava esastan ret edilmiştir. Karar temyiz edilmiş ve Danıştay 6.Dairesi’nde 2009/10842Esasına kayıtlıdır. Danıştay 6.Dairesi tarafından 02/02/2010 tarihinde Yürütmeyi Durdurma istemimiz hakkında ret kararı verilmiştir. Bu karara karşı 10/02/2010 tarihli Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na yapılan itiraz başvurusu da ret edilmiştir. Dava, tekemmül aşamasındadır. Davada sunulan bilirkişi raporu altında imzası bulunan her üç bilirkişi hakkında Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuş, başvurunun takipsizlikle sonuçlanması üzerine Kilis Ağır Ceza Mahkemesi itirazda bulunulmuş olup halen itirazımız sonuçlanmayı beklemektedir.

ÇİMKO Çimento ÇED İptali Davası

Kahramanmaraş İli, Pazarcık İlçesi, Akçakoyunlu Köyü civarında bulunan ÇİMKO Çimento ve Beton San. Tic. A.Ş. tarafından işletilmesi ve kurulması planlanan ‘Kalker Ocağı ve Entegre Çimento Fabrikası’ projesi ile ilgili olarak verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu’ kararının öncelikle Yürütmesinin Durdurulması Ve İptal edilmesi istemli dava. Gaziantep 2.İdare Mahkemesi’nde görülmekte olan 2007/658Esas sayılı davada keşif ve bilirkişi incelemesi ardından sunulan bilirkişi raporuna itirazımız kabul edilmemiştir. Çağdaş Hukukçular Derneği ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin müdahillik başvurusu ile ilgili tebligatların tamamlanmasının ardından yapılan duruşmayla dava esastan ret edilmiştir. Karar temyiz edilmiş ve Danıştay 6.Dairesi’nde 2009/10843Esasına kayıtlıdır. Danıştay 6.Dairesi tarafından 02/02/2010 tarihinde Yürütmeyi Durdurma istemimiz hakkında ret kararı verilmiştir. Bu karara karşı 10/02/2010 tarihli Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na yapılan itiraz başvurusu da ret edilmiştir. Dava, tekemmül aşamasındadır. Davada sunulan bilirkişi raporu altında imzası bulunan her üç bilirkişi hakkında Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuş, başvurunun takipsizlikle sonuçlanması üzerine Kilis Ağır Ceza Mahkemesi itiraz da bulunulmuş olup halen itirazımız sonuçlanmayı beklemektedir.


Çöp Davası

Kahramanmaraş İli, Pazarcık İlçesinde kurulması planlanan “Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi” ile ilgili olarak T.C.Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen 01.06.2006 tarihli ÇED Olumlu kararının Yürütmesinin Durdurulması ve İptali istemli davaya davacılar yanında müdahil olundu. Proje sahibi olan Kahramanmaraş Belediyesi ve Çevre Belediyeler Katı Atık Bertaraf Tesisleri Yapma ve İşletme Birliği tarafından 04/12/2008 tarihinde askeri atış ve tatbikat alanına yakın olduğu için proje için yapılan yer seçiminin uygun olmadığına karar verildi. Bu karar ile dava konusuz kaldığından Gaziantep 2.İdare Mahkemesi 2007/853Esas ve 2009/71Karar ve 06/02/2009 tarihli kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Karar, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından temyiz edilmiştir. Danıştay 6.Dairesi tarafından 2009/8706Esas sayılı dosyada bakılan temyiz incelemesinde davalı idarenin Yürütmeyi Durdurma talebi ret edilmiştir. Ancak 17 Şubat 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile henüz ÇED Olumlu görüşü olmayan proje ile ilgili Acele Kamulaştırma Kararı alınmıştır.

F.3.8 DÜZENLEYİCİ İŞLEMLER ALEYHİNE AÇILAN DAVALAR

Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği Davası

3213 Sayılı Maden yasası’nın 7.maddesine göre, Bakanlar Kurulu tarafından 24.05.2005 tarih ve 2005/9013 sayılı kararı ile kararlaştırılan, Resmi Gazete’nin 21.06.2005 gün ve 25852 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe giren Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin 4., 5/3., 6/1., 7., 8., 9/4,5., 17., 18., 19., 20/2,3,4. 21., 22., 23., 25/4., 26., 28., 29., 31., 33., 34., 35., 36., 37., 38., 39., 40., 41., 42., 44., 45., 47., 48., 49., 50., 51., 52., 53., 54., 55., 56., 57., 58., 59., 60., 61., 64., 65., 66., 67., 69., 70., 71., 77/3,5., 78/1., 80., 81., 85., 86., 87., 88., 89., 90., ve Geçici Madde-1. maddeleri hakkında, yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli olarak açılan davada, Danıştay 8.Daire’nin 2005/5552 E. sayılı dava dosyasında dava dilekçesinin reddi üzerine, davacı odalar tarafından ayrı ayrı davalar açılmıştır. Danıştay 8.Dairesi tarafından 10/02/2009 tarihinde açılan bütün davalarda iptali istenen yönetmelik maddelerinin tamamı hakkında Yürütmeyi Durdurma kararı verilmiştir.

Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği Değişikliği Davası

Bakanlar Kurulu tarafından 21 Mart 2007 tarihinde kararlaştırılan, 21 Nisan 2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2007/11932 karar sayılı “Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 2., 3., 5., 6., 7., 10., 12., 14., 16., 17., 18., 19., 20., 21., 22., 23., 24., 25., 26., 27., 28., 29., 30., 31., 32., 34., 35., 36., 38., 39., 40. maddeleri hakkında, yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli davada, Danıştay 8.Dairesi’nin 2007/9826 E. 2008/82 Karar sayılı dava dosyasında verilen 15/1/2008 tarihli karar ile davanın reddi kararı verildi. Temyiz aşamasında ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda 2008/945Esas numarasıyla inceleme sırasını beklemektedir.

İşyeri Açma Ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik Davası

Bakanlar Kurulu’nca 14/7/2005 tarihinde kararlaştırılan ve Resmi Gazete’nin 10.08.2005 gün ve 25902 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe giren İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin, 1., 6/2., 6/5., 9/2., 16., 18., 19., 20., 21., 22., 23., 25., 45., EK-2/A/3.5., EK-2/B/3.5. maddelerinin yürütmelerinin durdurulması ve iptali istemli dava. Danıştay 8.Dairesi’nin 05.02.2008 tarih ve 2006/1248 E. 2008/667 K. sayılı kararı ile iptali istenen maddelerden 9/2. maddesinin iptaline, Yargılama sırasında değişikliğe gidildiği için bir kısım maddeler konusunda karar verilmesine yer olmadığına, bir kısım maddeler hakkındaki iptal isteminin de reddine karar verilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde 7.7.2008 tarihinde temyiz yoluna gidilmiştir. Dosya, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 2008/3240 E.sına kayıtlı olup halen temyiz incelemesi devam etmektedir.

İşyeri Açma Ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik Değişikliği Davası

Bakanlar Kurulu’nca 19.03.2007 tarihinde kararlaştırılan Resmi Gazete’nin 13.04.2007 gün ve 26492 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe giren “İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 1, 2., 5, 6 ve 8. maddelerinin yürütmelerinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada, Danıştay 8.Daire’nin 2007/6559 Esas sayılı dava dosyasından dava dilekçesi reddi kararları üzerine dava dilekçesi yenilenmiş, bu kez Danıştay 8.Dairesinin 2008/1-83 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Temyiz aşamasında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda 2008/884Esas numarasıyla inceleme sırasını beklemektedir.

Orman Genel Müdürlüğü’nün 24/07/2009 Tarihli Genelgesinin İptali Davası

Anayasa Mahkemesi’nin Maden Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un bazı maddelerini iptal etmesinden ve Danıştay 8.Dairesi’nin Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin çok sayıda maddesinin iptali istemiyle açılan davalarda Yürütmeyi Durdurma Kararı vermesinden sonra, ormanlık ve orman sayılan alanlarda verilecek izinlere ilişkin olarak Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü tarafından 06/03/2009 tarihinde Orman


Bölge Müdürlükleri’ne hitaben yayınlanan genelgeyle; “ikinci bir emre kadar Bölge Müdürlüğünüzce 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 16.maddesinde belirtilen (temdit, devir ve iptal talepleri hariç) muvafakat ve izinlerin verilmemesi hususu” emredilmiştir. 24/07/2009 tarihli dava konusu genelgeyle ise; maden ruhsat sahasında arama ve işletme muvafakatı olması şartı ile, bu faaliyetin yürütülmesi için zorunlu; tesis, yol, enerji, su, haberleşme ve altyapı tesisi izin taleplerinin Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre değerlendirilerek izne konu edilmesi düzenlenmiştir. Genelge aleyhine 12/08/2009 tarihinde dava açılmıştır. Danıştay 8.Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı 2009/7126Esas sayılı davada; 29/12/2009 tarihli karar ile Yürütmeyi Durdurma talebimiz ret edilmiş ve bu karara karşı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz edilmiştir.

İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı Davası

Bergama-Ovacık Altın Madeni işletmesi’ne ilişkin olarak Koza Altın İşletmeleri A.Ş.ye verilen 05.10.2009 tarih ve 21 sayılı “1.Sınıf Gayrisıhhi Müessese İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı” nın açıkça hukuka aykırı olması ve işlemin uygulanmasının giderimi olanaksız zararlar doğuracak olması nedeniyle, öncelikle yürütmesinin durdurulmasına, yargılamanın duruşmalı yapılarak, yargılama sonunda iptaline karar verilmesi istemiyle 15/03/2010 tarihinde İzmir 4.İdare Mahkemesi 2010/387 Esas numarasıyla açılan dava.

F.3.9 TAZMİNAT DAVALARI

Koza Tazminat Davası

Koza Altın İşletmeleri AŞ tarafından Metalurji, Jeoloji, Çevre ve Kimya Mühendisleri Odası aleyhine İstanbul 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde; 29/07/2009 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığı’na hitaben yapılan “Koza Altın işletmeleri AŞ’nin Ayrıcalığı’na Son Verilmelidir” başlıklı basın açıklaması gerekçe gösterilerek açılan 40 bin TL manevi tazminat davası 21/01/2010 tarihli duruşmada ret edilmiştir. Ayrıca görülmekte olan davada sunulan dilekçelerdeki ifadeleri nedeniyle davacı şirket avukatı hakkında İstanbul Barosu’na şikayet başvurusunda bulunulmuştur.

Muammer Sakaryalı Davası

TÜPRAG Metal Madencilik AŞ tarafından İnay Vicdan hareketi Sözcüsü Muammer Sakaryalı aleyhine Ankara 25.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan 50.000TL manevi tazminat davasına TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası ile birlikte Muammer Sakaryalı yanında katılma talebinde bulunulmuştur. Katılma talebimiz mahkemece ret edilmiştir. Bilahare davanın esası hakkında verilen 06/05/2009 tarihli kararda ise, davanın reddi yönünde karar verilmiştir. Yerel mahkemenin kararı TÜPRAG tarafından temyiz edildiğinden şu anda Yargıtay aşamasındadır.

Av.Arif Ali Cangı’ya Açılan Tazminat Davası

Koza Altın İşletmeleri AŞ tarafından odamız avukatlarından Av.Arif Ali Cangı aleyhine İstanbul 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan davada davalı yanında davaya fer’i müdahil olarak katılma talebinde bulunulmuştur. Dava henüz sonuçlanmamıştır.

TMMOB/Mehmet Soğancı Davası

Koza Altın İşletmeleri AŞ tarafından İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2009/51Esas sayılı dosyasında TMMOB ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı aleyhine açılan tazminat davasında TMMOB’ye bağlı birçok oda ile birlikte davalı taraf yanında davaya katılma isteminde bulunulmuş ve bu istemimiz davaya bakan mahkeme tarafından ret edilmiştir. Dava, ret edilmiştir.

F.3.10 VERGİ DAVALARI

Çankaya Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası olarak çıkartılan dergiye reklam alınması gerekçe gösterilerek ilgili yıllara yönelik re’sen Kurumlar Vergisi, KDV ve Kurum Geçici vergisi mükellefi yeti tesis edilmiş ve ihtilafl ı olduğu iddia edilen dönemlere ilişkin vergi/ceza ihbarnameleri 04/11/2009-09/11/2009 tarihlerinde tebliğ edilmiştir. Tebliğ edilen bütün vergi/ceza ihbarnamelerine karşı aşağıdaki davalar açılmıştır.

Ankara 2.Vergi Mahkemesi 2009/2687 Esas

Çankaya Vergi Dairesi tarafından KDV Beyannameleri’nin zamanında verilmemiş olması gerekçesiyle tarih olunan 1-12/2008 dönemine ait Usulsüzlük Cezasının kaldırılması istemi hakkında açılan davada davaya bakan mahkeme, davanın Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’na karşı açılması gerektiğinden bahisle 09/12/2009 tarihinde Hasım Düzeltme Kararı vermiştir. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın davaya cevap dilekçesi 01/02/2010 tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiş olup dava karar aşamasındadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre dava açılmış olması tek başına dava konusu vergi


işleminin yürütmesinin durdurulmasına yol açtığından görülmekte olan davada ayrıca bir yürütmeyi durdurma kararı söz konusu olmamıştır.


Çankaya Vergi Dairesi tarafından KDV Beyannameleri’nin zamanında verilmemiş olması gerekçesiyle tarih olunan 1-8/2009 dönemine ait Usulsüzlük Cezasının kaldırılması istemi hakkında açılan davada davaya bakan mahkeme, davanın Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’na karşı açılması gerektiğinden bahisle 09/12/2009 tarihinde Hasım Düzeltme Kararı vermiştir. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın davaya cevap dilekçesi 01/02/2010 tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiş olup dava karar aşamasındadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre dava açılmış olması tek başına dava konusu vergi işleminin yürütmesinin durdurulmasına yol açtığından görülmekte olan davada ayrıca bir yürütmeyi durdurma kararı söz konusu olmamıştır.


Çankaya Vergi Dairesi tarafından KDV Beyannameleri’nin zamanında verilmemiş olması gerekçesiyle tarih olunan 1-12/2007 dönemine ait Usulsüzlük Cezasının kaldırılması istemi hakkında açılan davada davaya bakan mahkeme, davanın Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’na karşı açılması gerektiğinden bahisle 09/12/2009 tarihinde Hasım Düzeltme Kararı vermiştir. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın davaya cevap dilekçesi 01/02/2010 tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiş olup dava karar aşamasındadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre dava açılmış olması tek başına dava konusu vergi işleminin yürütmesinin durdurulmasına yol açtığından görülmekte olan davada ayrıca bir yürütmeyi durdurma kararı söz konusu olmamıştır.


Çankaya Vergi Dairesi tarafından KDV Beyannameleri’nin zamanında verilmemiş olması gerekçesiyle tarih olunan 12/2006 dönemine ait Usulsüzlük Cezasının kaldırılması istemi hakkında açılan davada davaya bakan mahkeme, davanın Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’na karşı açılması gerektiğinden bahisle 09/12/2009 tarihinde Hasım Düzeltme Kararı vermiştir. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın davaya cevap dilekçesi 01/02/2010 tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiş olup dava karar aşamasındadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre dava açılmış olması tek başına dava konusu vergi işleminin yürütmesinin durdurulmasına yol açtığından görülmekte olan davada ayrıca bir yürütmeyi durdurma kararı söz konusu olmamıştır.


Çankaya Vergi Dairesi tarafından beyannamelerinin zamanında verilmemiş olması gerekçesiyle tarh olunan 01-03/2009, 04-06/2009 dönemlerine ait Kurumlar Geçici Vergisi Usulsüzlük Cezasının kaldırılması istemi hakkında açılan davada davaya bakan mahkeme, davanın Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’na karşı açılması gerektiğinden bahisle 09/12/2009 tarihinde Hasım Düzeltme Kararı vermiştir. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın davaya cevap dilekçesi 01/02/2010 tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiş olup dava karar aşamasındadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre dava açılmış olması tek başına dava konusu vergi işleminin yürütmesinin durdurulmasına yol açtığından görülmekte olan davada ayrıca bir yürütmeyi durdurma kararı söz konusu olmamıştır.


Çankaya Vergi Dairesi tarafından Kurumlar ve Kurumlar Geçici beyannamelerinin zamanında verilmemiş olması gerekçesiyle tarh olunan 1-12/2007 dönemine ait Kurumlar Vergisi Usulsüzlük Cezası ile 01-03/2007, 04-06/2007, 07-09/2007, 10-12/2007 dönemlerine ait Kurumlar Geçici Vergisi Usulsüzlük Cezasının kaldırılması istemi hakkında açılan davada davaya bakan mahkeme, davanın Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’na karşı açılması gerektiğinden bahisle 09/12/2009 tarihinde Hasım Düzeltme Kararı vermiştir. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın davaya cevap dilekçesi 01/02/2010 tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiş olup dava karar aşamasındadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre dava açılmış olması tek başına dava konusu vergi işleminin yürütmesinin durdurulmasına yol açtığından görülmekte olan davada ayrıca bir yürütmeyi durdurma kararı söz konusu olmamıştır.


Çankaya Vergi Dairesi tarafından Kurumlar ve Kurumlar Geçici beyannamelerinin zamanında verilmemiş olması gerekçesiyle tarh olunan 1-12 2006 dönemine ait Kurumlar Vergisi Usulsüzlük Cezası ile 10-12 2006 dönemine ait Kurumlar Geçici Vergisi Usulsüzlük Cezasının kaldırılması istemi hakkında açılan davada davaya bakan mahkeme, davanın Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’na karşı açılması gerektiğinden bahisle 09/12/2009 tarihinde Hasım Düzeltme Kararı vermiştir. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın davaya cevap dilekçesi 01/02/2010 tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiş olup dava karar aşamasındadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre dava açılmış olması tek başına dava konusu vergi


işleminin yürütmesinin durdurulmasına yol açtığından görülmekte olan davada ayrıca bir yürütmeyi durdurma kararı söz konusu olmamıştır.


Çankaya Vergi Dairesi tarafından Kurumlar ve Kurumlar Geçici beyannamelerinin zamanında verilmemiş olması gerekçesiyle tarh olunan 1-12/2008 dönemine ait Kurumlar Vergisi Usulsüzlük Cezası ile 01-03/2008, 04-06/2008, 07-09/2008, 10-12/2008 dönemlerine ait Kurumlar Geçici Vergisi Usulsüzlük Cezasının kaldırılması istemi hakkında açılan davada davaya bakan mahkeme, davanın Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’na karşı açılması gerektiğinden bahisle 09/12/2009 tarihinde Hasım Düzeltme Kararı vermiştir. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın davaya cevap dilekçesi 01/02/2010 tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiş olup dava karar aşamasındadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre dava açılmış olması tek başına dava konusu vergi işleminin yürütmesinin durdurulmasına yol açtığından görülmekte olan davada ayrıca bir yürütmeyi durdurma kararı söz konusu olmamıştır.

F.3.11 DİĞER DAVALAR

Seydişehir Asliye Ceza Mahkemesi’nde Açılan Ceza Davası

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Küçük, Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Savaş, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu üyesi İsmail Küçük ve Konya Milletvekili Atilla Kart tarafından Danıştay’ın verdiği özelleştirme iptali kararları ile ilgili ETİ Alüminyum Tesisleri önünde 23/02/2008 tarihinde yapılan basın

açıklaması nedeniyle Seydişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Cemalettin Küçük, Hüseyin Savaş ve İsmail Küçük hakkında soruşturma başlatılmış ve ardından Seydişehir Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na Muhalefet Suçu iddiasıyla dava açılmıştır. Seydişehir Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2008/191Esas sayılı görülen davanın 07/10/2008 tarihli duruşmasında beraat kararı verilmiştir.

F.4 DİĞER KATILIMLAR

17-19 Nisan 2008 3.Uluslararası Tahribatsız Muayene Sempozyumu ve Sergisi yapıldı.

26 Nisan 2008 TMMOB Danışma Kurulu toplantısına katılım sağlandı.

28 Nisan 2008 Beyaz Adımlar Platformu toplantısına katılım sağlandı.

29 Nisan 2008 TMMOB Örgütlülüğü Geliştirme Çalışma Grubu toplantısına katılım sağlandı.

1 Mayıs 2008 Taksimdeydik.

6 Mayıs 2008

Maraş’taki davacı olduğumuz çimento fabrikalarında bilirkişi incelemesi yapıldı. İncelemeye davacı tarafl ardan; Mehmet Horuş, Aysun Cerek, İsmail Küçük, Baki Suiçmez, Levent Serhan, Tahir Öngür katıldı.

17-18 Mayıs 2008 1.Öğrenci Kurultayı yapıldı.

29-30-31 Mayıs

– 1 Haziran 2008TMMOB 40. Olağan Genel Kurulu yapıldı.

10 Haziran 2008 Özelleştirme Karşıtı Platform’un yeniden kuruluş toplantısına katılım sağlandı.


19 Haziran 2008 Özelleştirme Karşıtı Platform toplantısına katılım sağlandı.

20 Haziran 2008 Yüzey İşlemleri Sempozyumu hazırlık toplantısı yapıldı.

21 Haziran 200814.Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi, Yürütme Kurulu ve Oturum Koordinatörleri toplantısı yapıldı.

24 Haziran 2008Eşme’deki zehirlenmeleri ile ilgili olarak açılan tazminat davasının duruşmasına katılım sağlandı.

2 Temmuz 2008 02 Temmuz anma etkinliklerine katılım sağlandı.

4 Temmuz 2008 NKP Yürütme Kurulu toplantısına katılım sağlandı.

14 Temmuz 2008 NKP Yürütme Kurulu toplantısına katılım sağlandı.

18 Temmuz 2008 Maden Mühendisleri Odası Altın Çalışma Grubu ile bir toplantı yapıldı.

23 Ağustos 2008 İstanbul Şube ile birlikte örgütlenme konulu koordinasyon toplantısı yapıldı.

6 Eylül 2008 NKP Eşgüdüm toplantısı yapıldı.

10 Eylül 2008 NKP genişletilmiş yürütme kurulu toplantısı yapıldı.

12 Eylül 2008 Onur Kurulu toplantısı yapıldı.

18 Eylül 2008 NKP genişletilmiş yürütme kurulu toplantısı yapıldı.

20 Eylül 2008 Beyaz Adımlar toplantısı yapıldı.

25 Eylül 2008 Muammer Sakaryalı davasını ilk duruşmasına katılım sağlandı.

7 Ekim 2008Seydişehir’de yapılan basın açıklamasından dolayı Cemalettin Küçük, İsmail Küçük ve Hüseyin Savaş aleyhine açılan davanın ilk duruşması için Seydişehir’e gidildi.

16-18 Ekim 2008 14.Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi yapıldı.

1 Kasım 2008 4.Alüminyum Sempozyumu Danışma Kurulu Assan Alüminyum’da yapıldı.

5 Kasım 2008 Onur Kurulu Hilmi Güler hakkında kararını Yönetim Kurulu verdi.

6 Kasım 2008 Üyelere borç duyurusu yapıldı.

7 Kasım 2008Seydişehir’de yapılan basın açıklamasından dolayı Cemalettin Küçük, İsmail Küçük ve Hüseyin Savaş aleyhine açılan davanın ikinci duruşması yapıldı. Ve beraat kararı çıktı.

8 Kasım 2008 Denetleme yapıldı.

19 Kasım 2008Muammer Sakaryalı’nın davasının 2.duruşmasına katılım sağlandı. Duruşma sonunda basın açıklaması yapıldı. Duruşmada müdahillik dilekçesi verildi. Dilekçe red edildi.

19 Kasım 2008 Sinan Kalyoncu ve Recep Safoğlu vefat etti.

19 Kasım 2008 Hilmi Güler hakkındaki Onur Kurulu kararına TMMOB Yüksek Onur Kurulu’na itiraz edildi.


22 Kasım 2008 İstanbul Şube Genel Üye toplantısına katılım sağlandı.

23 Kasım 2008 NKP genişletilmiş yürütme kurulu toplantısına katılım sağlandı.

24 Kasım 2008ÖİB yöneticileri hakkında soruşturma izni vermeyen Maliye Bakanlığı hakkında Danıştay’a dava açıldı.

29 Kasım 2008Ankara’da KESK ve DİSK tarafından düzenlenen “İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi”ne katılım sağlandı.

30 Kasım 2008 NKP Kongresi Ankara’da yapıldı.

4 Aralık 2008 Trabzon’da, Karadeniz Teknik Üniversitesi ziyaret edildi ve Oda tanıtım toplantısı yapıldı.

16 Aralık 2008 Nermin Mehmet Çekiç Anadolu Lisesi’nde meslek tanıtım toplantısı yapıldı.

27 Aralık 2008 Genel Üye toplantısı yapıldı.

8 Ocak 2009Kimya Mühendisleri Odası’nın “Tehlikeli Kimyasallar Sempozyumunun” açılışına katılım sağlandı.

9 Ocak 2009 Hilmi Güler hakkındaki TMMOB Yüksek Onur Kurulu kararına itiraz edildi.

12 Ocak 2009 NKP yürütme kurulu toplantısı yapıldı.

12 Ocak 2009 Bergama Son Süreç Değerlendirme toplantısı ÇMO, JMO ve Metalurji MO tarafından yapıldı.

13 Ocak 2009 TMMOB Altın Çalışma Grubu toplantısına katılım sağlandı.

14 Ocak 2009 Cemalettin Küçük Bergama’da Halkın Katılımı Toplantısı katıldı.

15 Ocak 2009YTÜ Bölüm Başkanı Ahmet Ekerim ziyaret edildi. Döküm ve Çevre Sempozyumu hakkında görüşüldü.

20 Ocak 2009 TMMOB Altın Çalışma Grubu toplantısına katılım sağlandı.

22 Ocak 2009 Muammer Sakaryalı davasının duruşmasına katılım sağlandı.

22 Ocak 2009 Beyaz Adımlar Platformu ve EGEÇEP toplantısı yapıldı.

24 Ocak 2009 TMMOB Sanayi Kongresi Düzenleme Kuru Toplantısına katılım sağlandı.

29 Ocak 2009Karasu’da yapılması planlanan termik santral için yapılan halkın katılımı toplantısına katılım sağlandı.

31 Ocak 2009 Onur Kurulu toplantısı yapıldı.

6 Şubat 2009Alüminyum Sempozyumu’nun yapılacağı İstanbul Fuar Merkezi Ankiros yetkilileri ile birlikte gezildi.

07-08 Şubat 2009 Metalurji genç ile genel değerlendirme toplantısı yapıldı.

10 Şubat 2009 Sinop Sanat Tiyatrosu’nun Ankara’da sergilediği oyuna katılım sağlandı.


11 Şubat 2009 Merkez denetlemesi yapıldı.

14 Şubat 2009 Alüminyum Sempozyumu danışma kurulu toplantısı İstanbul’da yapıldı.

14 Şubat 2009 Yönetim Kurulu-Onur Kurulu toplantısı İstanbul’da yapıldı.

17 Şubat 2009 Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurumu Başkanlığı’na başvuru yapıldı.

20-21 Şubat 2009 Altın Sempozyumuna katılım sağlandı.

24 Şubat 2009 TMMOB Altın Çalışma Grubu Toplantısına katılım sağlandı.

26 Şubat 2009 Koza Altın İşletmesinin TMMOB hakkındaki açıklamasına basın açıklaması ile cevap verildi.

28 Şubat 2009 Isıl İşlem Sempozyumu Danışma Kurulu Toplantısına katılım sağlandı.

28 Şubat 2009 Dergi Hakem Kurulu Toplantısına katılım sağlandı.

3 Mart 2009 Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığı’na başvuru yapıldı.

4 Mart 2009 Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Oda tanıtım toplantısı yapıldı.

7 Mart 2009 Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden öğrencilerle toplantısı yapıldı.

18 Mart 2009 Muammer Sakaryalı davasına katılım sağlandı.

4 Nisan 2009 TMMOB Danışma Kurulu toplantısı yapıldı.

6 Nisan 2009Metalurji, Çevre, Jeoloji ve Kimya Mühendisleri Oda’ları Bergama ve Altın Çalışma Grubu değerlendirme toplantısı yapıldı.

17 Nisan 2009 Dokuz Eylül Üniversitesi’nden öğrencilerle toplantı yapıldı.

17 Nisan 2009 İzmir’deki üyelerimiz ile toplantı yapıldı.

18 Nisan 2009 Bergama davası için İzmir’deki arkadaşlarla toplantı yapıldı.

20 Nisan 2009 Bergama Ovacık Altın Madeni işletmesi 2.ÇED raporuna iptal davası açıldı.

1 Mayıs 2009 Taksim’deydik.

7 Mayıs 2009

Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’nin, TMMOB ve Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı aleyhine açtığı maddi ve manevi tazminat davasının İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapılan ilk duruşmasına katıldık ve müdahillik dilekçesi verdik.

11 Mayıs 2009Cemalettin Küçük, Ulukışla’nın Maden Köyü’nde Gümüştaş Şirketi tarafından siyanür liçi yöntemiyle altın madenciliği faaliyetleri hakkında yöre halkını bilgilendirdi.

14 Mayıs 2009Osmangazi Üniversitesi’nde Cemalettin Küçük ve Çetin Durukanoğlu’nun katılımı ile Odayı ve mesleği tanıtım toplantısı yapıldı.

21 Mayıs 2009 Korhan Yapıcı’nın Oda’ya karşı açtığı davanın 1.duruşması yapıldı.

22 Mayıs 2009 15.Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongre’sinin ilk yürütme kurulu toplantısı yapıldı.


6 Haziran 2009 İstanbul Şube Genel Üye toplantısı yapıldı.

20 Haziran 2009 Merkez denetlemesi yapıldı.

24 Haziran 2009 Efemçukuru’nın acele kamulaştırma davasının Danıştay’da duruşmasına katılım sağlandı.

24 Haziran 2009 Eti Alüminyum A.Ş.’nin Ankara Ticaret Mahkemesinde yapınla duruşmasına katılım sağlandı.

24 Haziran 2009 NKP toplantısına katım sağlandı.

25 Haziran 2009 Arif Ali Cangı’ya açılan tazminat davasının İstanbul’da yapılan duruşmasına katılım sağlandı.

27 Haziran 2009Atılım Üniversitesi Malzeme Mühendisliği Bölümünün ilk mezunlarını verdiği mezuniyet törenine katılım sağlandı.

7 Temmuz 2009TMMOB ve Mehmet Soğancı’ya açılan tazminat davasının İstanbul’da yapılan duruşmasına katılım sağlandı.

16 Temmuz 2009 NKP toplantısına katım sağlandı.

25 Temmuz 2009 Öner, Soner, Güneş için Sinop’ta anma etkinliklerine katım sağlandı.

8 Ağustos 2009 Alüminyum Sempozyumu danışma kurulu toplantısı yapıldı.

12 Ağustos 2009Çevre ve Orman Bakanlığı’na, B.18.1.OGM.0.07.04.010.07-/2927 sayılı ve 24/07/2009 tarihli genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali davası açıldı.

29 Eylül 2009TMMOB ve Mehmet Soğancı’ya açılan tazminat davasının İstanbul’da yapılan duruşmasına katılım sağlandı.

8 Ekim 2009Kışladağ Altın Madenindeki bilirkişi keşfi ne Hüseyin Savaş, Cemalettin Küçük, Tahir Öngür, Mehmet Horuş, Baturay Altınok, Mehmet Besleme olarak katılım sağlandı.

10 Ekim 2009 TMMOB Danışma Kurulu toplantısına katılım sağlandı.

15-16 Ekim 2009 4.Alüminyum Sempozyumu yapıldı.

20 Ekim 2009 Arif Ali Cangı’nn tazminat davasına katılım sağlandı.

24 Ekim 2009 Döküm ve Çevre Sempozyumu Danışma Kurulu’na katılım sağlandı.

13 Kasım 2009 4.Alüminyum Sempozyumu değerlendirme toplantısı yapıldı.

14-15 Kasım 2009 3.Isıl İşlem Sempozyumu yapıldı.

14-15 Kasım 2009 TMMOB Ücretli ve İşsiz Mühendisler Kurultay’ına katılım sağlandı.

21-22 Kasım 2009 TMMOB Kadın Kurultayına katılım sağlandı.

21 Kasım 2009 Yüzey İşlemleri Sempozyumu Danışma Kurulu toplantısı yapıldı.


24 Kasım 2009Koza Altın İşletmelerinin TMMOB Çevre, Jeoloji, Kimya ve Metalurji Mühendisleri Odalarına açtığı tazminat davasının ilk duruşması yapıldı.

2 Aralık 2009 Çankaya Vergi Dairesinin Odamıza kestiği vergiler için iptal davası açıldı.

5 Aralık 2009 TMMOB Özelleştirme Sempozyumu yapıldı.

12 Aralık 2009 II.Öğrenci Kurultayı yapıldı.

19 Aralık 2009 3.Endüstriyel Fırınlar ve Refrakter Sempozyumu danışma kurulu toplantısı yapıldı.

16 Ocak 2010 İstanbul Genel Üye toplantısına katılım sağlandı.

21 Ocak 2010Koza Altın İşletmelerinin TMMOB Çevre, Jeoloji, Kimya ve Metalurji Mühendisleri Odalarına açtığı tazminat davasının ikinci duruşması yapıldı.Koza’nın tazminat talebi red edildi.

27 Ocak 2010 Ulukışla’da köylülere açılan davanın ikinci duruşması yapıldı.

28-29 Ocak 2010 Döküm ve Çevre Sempozyumu yapıldı.

5 Şubat 201015.Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi yürütme kurulu ve oturum koordinatörleri ortak toplantısı yapıldı.

6 Şubat 2010 Merkez Denetleme yapıldı.

20-21 Şubat 2010 İstanbul Şube 9.Olağan Genel Kurulu yapıldı.

6 Mart 2010 Genel Üye Toplantısı yapıldı.

G. ONUR KURULU ÇALIŞMALARI

29 Mayıs-1 Haziran 2008 tarihleri arasında yapılan TMMOB 40. Olağan Genel Kurulu “Doğal kaynaklarımızın

yağmalanmasına, doğal varlıklarımızın yönetiminde toplumsal ve kamusal yarar yerine yabancılara peşkeş

çekilip yok edilmesi sürecinin önünün açılmasına” öncülük eden TMMOB üyesi 5 bakanın üyesi oldukları odaların Onur Kurullarınca ihraçlarını öngören bir karar almıştır.

Bu bağlamda Yönetim Kurulumuz, TMMOB Yönetim Kurulu’nun konuya ilişkin 17 Haziran 2008 tarih ve 1135 sayılı yazısı tebliğ edildiğinde önergenin kendisine ve içeriğine ilişkin tartışmanın anlamsız olduğu ve TMMOB’nin en üst organının aldığı kararın gereğinin yerine getirilmesinin kaçınılmazlığı tespitini yaparak; 30.06.2008 tarih ve 17 no.lu “TMMOB

40.Olağan Genel Kurulu’nda alınan karar gereği, TMMOB’nin 17 Haziran 2008 tarih ve 1135 sayılı yazısı ile “doğal

kaynaklarımızın ve doğal varlıklarımızın korunması, geliştirilmesi ve bu alanda kamusal ve toplumsal yararın

öne çıkarılması yerine, bilime, tekniğe, mühendisliğin evrensel ilke ve doğrularına ve meslek etiğine aykırı

uygulamaları ile doğal kaynaklarımızın yönetimi ve işletiminde, doğal varlıklarımızın, çevrenin, tarihi değerlerin

ve kültürel mirasın korunması, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara taşınması süreçlerinde, tam anlamı ile bir

yağma ve tahrip etme döneminin önünü açan karar ve uygulamaların öznesi” olan Enerji ve Tabii Kaynaklar

Bakanı ve Odamızın 497 no.lu üyesi Hilmi GÜLER’in TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası’ndan ihraç talebi ile

Onur Kurulu’na sevk edilmesine”, kararını alarak Oda Onur Kuruluna konuyu iletmiştir. Aksi Odaların beğenmedikleri TMMOB kararlarına uymamaları gibi örgütsel hiyerarşi ve örgütsel bütünlük açısından kabul edilemez ve TMMOB geleneklerine hiç de yakışmayan bir tavır olurdu.

Odamız Onur Kurulu 12 Eylül 2008 tarihinde yaptığı ikinci toplantısında “Bildirimde talep edilen üye M.Hilmi Güler’in

odadan ihraç isteminin reddine; 1’e karşı 4 oyçokluğu ile karar verildi” kararını almış ve bu kararı 05.11.2008 tarihinde Oda Yönetim Kurulu’na bildirmiştir. 12 Eylül 2008 tarihindeki toplantıda A.Levend Otsukarcı ve Mahmut Kiper onur kurulu üyeliğinden istifa etmişlerdir.


Onur Kurulu kararının Oda Yönetim Kurulu’na bildirilmesinden sonra Oda Yönetim Kurulu 10.11.2008 tarih ve 25 no.lu “TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Onur Kurulu’nun 05 Kasım 2008 tarihli M.Hilmi GÜLER’in, TMMOB

40.Olağan Genel Kurul kararı ile Odadan ihraç istemiyle ilgili talebinin red edilmesi kararına TMMOB Yüksek Onur

Kuruluna karar düzeltmesi için itiraz edilmesine” kararı ile 19 Kasım 2008 tarihinde Oda Onur Kurulu kararının reddi için TMMOB Yüksek Onur Kurulu’na başvurmuştur.

TMMOB Yüksek Onur Kurulu 23 Aralık 2008 tarih ve 2008/71 no.lu “TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Onur

Kurulunun 497 Sicil No’lu M. Hilmi GÜLER hakkında istenilen “Oda’dan İhraç” talebini reddetmesi doğrultusunda

vermiş olduğu 12/09/2008 tarihli kararına karşılık, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun

19.11.2008 tarihli yazısıyla Kurulumuza yapmış olduğu itirazın Değerlendirme bölümünde açıklanan

nedenlerle reddine, Oda Onur Kurulunun 12/09/2008 tarih ve 1-2008 no’lu kararının onanmasına, kararını 1’e karşı 4 oyçokluğu almış ve Odamıza bildirmiştir.

TMMOB Yüksek Onur Kurulu’nun onama kararı Odamıza bildirildikten sonra Oda Yönetim Kurulumuz 26.12.2008 tarih ve 39 no.lu kararı ile TMMOB Yüksek Onur Kurulu’nun 2008/71 kararına itiraz edilmiştir. İtiraz yazımızın sonuç kısmında “Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında TMMOB Yüksek Onur Kurulunun aynı heyetle karar vermemesi gerektiğini,

Yönetim Kurulu olarak saydığımız gerekçelerle, TMMOB Yüksek Onur Kurulu kararı olarak tarafımıza bildirilen, 23

Aralık 2008 tarih ve 2008/71 sayılı metnin içeriğine katılamayacağımızı bildiririz. Bu bağlamda, daha önce Odamızın

19 Kasım 2008 ve G-4019 sayılı Onur Kurulu kararına yaptığımız itiraz belgesindeki gerekçelerin geçerli olduğu

düşüncesiyle, kararın bozulması gerektiğini arz ve talep etmekteyiz.” denilmektedir.

TMMOB Yüksek Onur Kurulu 25 Şubat 2009 tarih ve 2009/85 no.lu “TMMOB Yüksek Onur Kurulu kararı olarak

Metalurji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı’na bildirilen 23 Aralık 2008 tarih ve 2008/71 sayılı karar

dışında başkaca bir karar alınmasına gerek olmadığına” oybirliği karar verildiği Odamıza bildirilmiştir.

H. DENETLEME KURULU RAPORLARI

• Denetleme Kurulu, 08.11.2008 tarihinde TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası’nın hesaplarını, kararlarını ve uygulamalarını denetlemiştir.





SON DENETLEME KURULU RAPORU


TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI MERKEZ2008-2009 YILI GERÇEKLEŞEN VE 2010-2011 YILI TAHMİNİ BÜTÇELERİ


01. ÖDENTİLER 71,979.41 241,660.45 160,000.00 210,500.00

a) Üye Kayıt 212.00 865.00 3,500.00 3,500.00

b) Yıllık Aidat 29,909.60 53,331.79 75,600.00 96,000.00


d) Öğrenci Kayıt 49.00 62.00 900.00 1,000.00

02. FAİZ,KUR FARKI,FON 157.16 1,063.12 1.00 1.00

03. BAĞIŞLAR 0.00 0.00 2.00 2.00

a) Bağış 0.00 0.00 1.00 1.00


04. YAYIN GELİRLERİ 415.00 55.00 3.00 2.00

a) Kitap 415.00 15.00 1.00 1.00

b) Katalog 0.00 40.00 1.00 1.00

c) Ajanda 0.00 0.00 1.00 0.00

d) Ölçü 0.00 0.00 0.00 0.00

05. BASILI EVRAK GELİRLERİ 789.00 1,185.00 8,000.00 8,000.00

a) Üye Kimlik Kartları 285.00 555.00 5,000.00 5,000.00

b) Üyelik Belgesi 504.00 630.00 3,000.00 3,000.00


07. SOSYAL FAALİYETLER 0.00 0.00 1.00 1.00

08. REKLAM GELİRLERİ 1,630.00 900.00 4.00 4.00

a) Dergi 1,600.00 0.00 1.00 1.00

b) Kitap 0.00 0.00 1.00 1.00

c) Ajanda 0.00 900.00 1.00 1.00

d) Katalog 30.00 0.00 1.00 1.00


10.TEKNİK KURS-EĞİTİM 0.00 0.00 1.00 1.00

11. DİĞER GELİRLER 478.70 500.00 1.00 1.00

12. ŞUBE VE TEMSİLCİLİKLER

GENEL TOPLAM 300,900.96 292,015.32 368,014.00 298,513.00

I. MALİ RAPORLAR


TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI MERKEZ2008-2009 YILI GERÇEKLEŞEN VE 2010-2011 YILI TAHMİNİ BÜTÇELERİ


01. TMMOB GİDERLERİ 17,209.50 12,134.00 22,405.00 22,007.00

a) TMMOB Hissesi 13,596.00 11,224.00 14,405.00 18,006.00

b) TMMOB Genel Kurul 3,613.50 150.00 5,000.00 1.00

c) İKK 0.00 760.00 3,000.00 4,000.00

02. YÖNETİM ORGANİZASYON GİDERLERİ 7,406.40 0.00 10,002.00 3.00

a) Yönetim Kurulu Giderleri 0.00 0.00 1.00 1.00

b) Denetleme Kurulu - Genel Kurul Giderleri 7,406.40 0.00 10,000.00 1.00


03. YAYIN GİDERLERİ 5,016.84 200.00 3,003.00 4.00

a) Dergi 5,016.84 200.00 1.00 1.00

b) Kitap 0.00 0.00 3,000.00 1.00

c) Bülten, Broşür, Ölçü, Katalog 0.00 0.00 1.00 1.00

d) Ajanda 0.00 0.00 1.00 1.00


05. KIDEM TAZMİNATI 0.00 0.00 0.00 0.00

06. SOSYAL YARDIMLAR 3,370.00 1,650.00 2.00 2.00

a) Personel 0.00 0.00 1.00 1.00

b) Bağış 3,370.00 1,650.00 1.00 1.00

07. İDARİ GİDERLER 40,732.83 49,498.36 63,723.00 73,948.00

a) Basılı Evrak 0.00 0.00 1.00 1.00

b) Kırtasiye 1,735.70 2,916.16 4,000.00 5,000.00

c) İlan-Abone 0.00 0.00 2,000.00 1,000.00

d) Haberleşme 4,888.68 5,495.30 6,000.00 7,000.00

e) Apartman-Aidat 350.00 360.00 600.00 660.00

f) Vergi, Resim, Harç 828.43 1,114.53 1,500.00 2,500.00


h) Temsil Giderleri 4,228.72 6,820.81 7,000.00 8,000.00



j) SSK İşveren 11,099.42 10,340.76 15,000.00 18,000.00

k) Mali Müşavirlik 3,673.44 4,285.68 4,620.00 5,100.00

m) Bakım Onarım 248.86 294.05 1,000.00 1,200.00

o) Kira 0.00 0.00 1.00 1.00

p) Nakliye-Kargo 1,426.38 4,001.94 5,000.00 5,000.00

s) İşsizlik Fonu 1,192.86 1,323.80 2,000.00 2,385.00

u) Demirbaş 1,198.88 0.00 1.00 1.00

08. HUKUKİ GİDERLER 10,684.88 22,734.62 18,000.00 22,000.00

a) Avukatlık 6,519.58 15,088.72 10,000.00 12,000.00

b) Mahkeme-Noter 4,165.30 7,645.90 8,000.00 10,000.00



b) Teknik Kurs, Seminer 0.00 0.00 1.00 1.00

c) Teknik Danışmanlık, Bilirkişilik 5,549.69 4,852.00 1.00 1.00

10. ÇEŞİTLİ GİDERLER 10,819.87 10,960.85 1.00 1.00

GENEL TOPLAM 274,091.45 211,702.99 368,014.00 298,513.00


TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI BİRLEŞTİRİLMİŞ2008-2009 YILI GERÇEKLEŞEN VE 2010-2011 YILI TAHMİNİ BÜTÇELERİ


01. ÖDENTİLER 86,331.91 289,367.60 208,200.00 243,215.00

a) Üye Kayıt 2,553.50 4,712.00 8,500.00 9,500.00

b) Yıllık Aidat 35,536.60 59,970.69 82,600.00 104,000.00


d) Öğrenci Kayıt 49.00 62.00 2,100.00 2,350.00

02. FAİZ,KUR FARKI,FON 157.16 1,063.12 1.00 1.00

03. BAĞIŞLAR 0.00 540.00 2.00 2.00

a) Bağış 0.00 540.00 1.00 1.00


04. YAYIN GELİRLERİ 7,241.50 12,762.50 15,003.00 18,502.00

a) Kitap 3,991.50 3,442.50 5,001.00 6,501.00

b) Katalog 3,250.00 120.00 1.00 1.00

c) Ajanda 0.00 9,200.00 10,001.00 12,000.00

d) Ölçü 0.00 0.00 0.00 0.00

05. BASILI EVRAK GELİRLERİ 1,853.50 2,243.50 8,000.00 8,000.00

a) Üye Kimlik Kartları 1,349.50 1,613.50 5,000.00 5,000.00

b) Üyelik Belgesi 504.00 630.00 3,000.00 3,000.00


07. SOSYAL FAALİYETLER 6,510.00 5,200.00 7,001.00 8,501.00

08. REKLAM GELİRLERİ 149,760.00 174,750.00 203,004.00 201,004.00

a) Dergi 49,550.00 18,800.00 90,001.00 91,001.00

b) Kitap 33,200.00 0.00 33,001.00 20,001.00

c) Ajanda 7,300.00 155,950.00 80,001.00 90,001.00

d) Katalog 59,710.00 0.00 1.00 1.00


10.TEKNİK KURS-EĞİTİM 11,800.00 2,350.00 14,001.00 16,651.00

11. DİĞER GELİRLER 2,754.50 4,752.00 2,800.00 4,000.00

GENEL TOPLAM 513,131.26 600,987.47 698,014.00 621,878.00


TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI BİRLEŞTİRİLMİŞ2008-2009 YILI GERÇEKLEŞEN VE 2010-2011 YILI TAHMİNİ BÜTÇELERİ


01. TMMOB GİDERLERİ 17,375.88 13,428.51 32,405.00 32,007.00

a) TMMOB Hissesi 13,596.00 11,224.00 14,405.00 18,006.00

b) TMMOB Genel Kurul 3,613.50 150.00 5,000.00 1.00

c) İKK 166.38 2,054.51 13,000.00 14,000.00

02. YÖNETİM ORGANİZASYON GİDERLERİ 10,857.10 960.00 14,002.00 2,003.00

a) Yönetim Kurulu Giderleri 390.60 720.00 1,001.00 1,001.00

b) Denetleme Kurulu - Genel Kurul Giderleri 10,466.50 240.00 13,000.00 1,001.00


03. YAYIN GİDERLERİ 89,632.08 52,806.56 93,504.00 86,504.00

a) Dergi 17,908.34 9,805.20 37,501.00 40,001.00

b) Kitap 9,836.23 646.20 21,000.00 10,001.00

c) Bülten, Broşür, Ölçü, Katalog 41,300.00 42,355.16 2.00 1.00

d) Ajanda 20,587.51 0.00 35,001.00 36,501.00


05. KIDEM TAZMİNATI 0.00 0.00 0.00 0.00

06. SOSYAL YARDIMLAR 3,370.00 1,650.00 2.00 2.00

a) Personel 0.00 0.00 1.00 1.00

b) Bağış 3,370.00 1,650.00 1.00 1.00

07. İDARİ GİDERLER 130,981.26 112,685.09 129,471.00 141,825.00

a) Basılı Evrak 14.80 0.00 2.00 2.00

b) Kırtasiye 5,480.16 4,056.40 5,500.00 6,600.00

c) İlan-Abone 0.00 0.00 2,000.00 1,000.00

d) Haberleşme 11,197.98 9,955.93 10,500.00 12,000.00

e) Apartman-Aidat 1,750.00 360.00 600.00 660.00

f) Vergi, Resim, Harç 1,887.09 1,559.68 2,050.00 3,585.00


h) Temsil Giderleri 28,417.45 7,766.60 8,000.00 9,000.00



j) SSK İşveren 33,429.21 38,163.95 45,000.00 50,000.00

k) Mali Müşavirlik 5,755.19 4,285.68 7,470.00 8,450.00

m) Bakım Onarım 248.86 294.05 1,001.00 1,201.00

o) Kira 8,331.25 9,225.00 9,226.00 10,001.00

p) Nakliye-Kargo 10,410.12 17,305.14 13,871.00 14,000.00

s) İşsizlik Fonu 1,432.75 1,634.16 2,000.00 2,385.00

u) Demirbaş 3,204.08 372.00 501.00 501.00

08. HUKUKİ GİDERLER 10,684.88 25,199.81 18,000.00 22,000.00

a) Avukatlık 6,519.58 17,553.91 10,000.00 12,000.00

b) Mahkeme-Noter 4,165.30 7,645.90 8,000.00 10,000.00



b) Teknik Kurs, Seminer 2,111.50 4,108.79 5,001.00 6,001.00

c) Teknik Danışmanlık, Bilirkişilik 5,549.69 5,073.55 2.00 2.00

10. ÇEŞİTLİ GİDERLER 12,958.78 20,388.40 2,751.00 2,988.00

GENEL TOPLAM 547,088.41 463,346.88 698,014.00 621,878.00



31.12.2009 TARİHLİ AYRINTILI GELİR TABLOSU

AKTİF (VARLIKLAR) Önceki Dönem Cari Dönem

A-BRÜT SATIŞLAR 512,974.10 599,924.35

3. Diğer Gelirler 512,974.10 599,924.35

C-NET SATIŞLAR 512,974.10 599,924.35

BRÜT SATIŞ KARI VEYA ZARARI 512,974.10 599,924.35

E-FAALİYET GİDERLERİ (-) 543,884.33 463,346.88

3. Genel Yönetim Giderleri (-) 543,884.33 463,346.88

FAALİYET KARI VEYA ZARARI 30,910.23 136,577.47

F-DİĞER FAAL. OLAĞAN GELİR VE KARLAR 157.16

3. Faiz Gelirleri 45.64

7. Kambiyo ve Borsa Değer Artış Kar 111.52

OLAĞAN KAR VEYA ZARAR 30,753.07 137,640.59

DÖNEM KARI VEYA ZARARI 30,753.07 137,640.59

DÖNEM NET KARI VEYA ZARARI 30,753.07 137,640.59


31.12.2009 TARİHLİ AYRINTILI BİLANÇO

AKTİF (VARLIKLAR) Önceki Dönem Cari Dönem

I-DÖNEN VARLIKLAR

A-HAZIR DEĞERLER 35,109.95 91,112.41

1. Kasa 1,711.48 4,869.15

3. Bankalar 33,398.47 86,243.26

H-DİĞER DÖNEN VARLIKLAR 4,000.00 1,000.00

5. İş Avansları 4,000.00 1,000.00

DÖNEN VARLIKLAR TOPLAMI 39,109.95 91,112.41

II-DURAN VARLIKLAR

D-MADDİ DURAN VARLIKLAR 67,256.58 67,256.58

3. Binalar 50,000.00 50,000.00

6. Demirbaşlar 17,256.58 17,256.58

DURAN VARLIKLAR TOPLAMI 67,256.58 67,256.58

AKTİF (VARLIKLAR) TOPLAMI 106,366.53 158,368.99

GENEL TOPLAM 106,366.53 158,368.99


PASİF (VARLIKLAR) Önceki Dönem Cari Dönem

III-KISA VADELİ YABANCI KAYNAKLAR

B-TİCARİ BORÇLAR 335.90 335.90

1. Satıcılar 335.90 335.90

F-ÖDENECEK VERGİ VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER 6,518.79 6,913.92

1. Ödenecek Vergi ve Fonlar 4,757.67 5,004.27

2. Ödenecek Sosyal Güv. Kesintileri 1,761.12 1,909.65

I-DİĞER KISA VADELİ YABANCI KAYNAKLAR 33,128.22 52,905.04

3. Merkez ve Şubeler Cari Hesabı 33,128.22 52,905.04

KISA VADELİ YABANCI KAYNAKLAR TOPLAM 39,982.91 45,655.22

V-ÖZKAYNAKLAR

B-SERMAYE YEDEKLERİ 49,960.00 49,960.00

D-GEÇMİŞ YILLAR KARLARI 47,176.69 47,176.69

1. Geçmiş Yıllar Karları 47,176.69 47,176.69

E-GEÇMİŞ YILLAR ZARARLARI (-) 30,753.07

1. Geçmiş Yıllar Zararları (-) 30,753.07

F-DÖNEM NET KARI (ZARARI) 30,753.07 137,640.59

1. Dönem Net Karı 137,640.59

2. Dönem Net Zararı (-) 30,753.07

ÖZKAYNAKLAR TOPLAMI 72,863.28 204,024.21

PASİF (KAYNAKLAR) TOPLAMI 104,361.33 158,368.99

GENEL TOPLAM 104,361.33 158,368.99


BASINA ve KAMUOYUNA

ADALET BAKANLIĞINA ÇAĞRIMIZDIR.

HAKSIZ YERE TUTUKLANAN ÜYEMİZ MİMAR ALEV ŞAHİN SERBEST BIRAKILMALIDIR.

Ülkemiz ekonomik, sosyal ve siyasal olarak zorlu bir dönemden geçmekte, yaşam alanlarımız giderek daraltılmaktadır. Bu süreçte demokrasi ve hak mücadelesi veren örgütlü toplum kesimlerine yöneltilen baskı giderek artmakta; sosyal, siyasal ve ekonomik yaşamda sermaye yanlısı politikalara karşı sesini yükselten tüm toplumsal muhalefet cephesi şer odakları olarak görülmektedir.

Ülkemiz kriz koşulları altında bulunmaktadır. Ekonomik sosyal siyasal alanda yaşanan krizin faturası, baskı, kovuşturma, dava açma, gözaltı ve tutuklamalarla ülkemizde demokrasi ve hukukun hakim olması doğrultusunda mücadele eden tüm kesimlere çıkarılmaktadır.

Ülkemizde yaşanan sürece karşı mücadele eden pek çok çevre, aydın ve kesimlere yönelik açılan davalar ve gözaltılarla başlayan bu yıldırma süreci, son günlerde basın açıklamalarına ve yasal düzenlenen mitinglere katılanlara kadar yaygınlaştırılmıştır. Bu durum, IMF, Dünya Bankası politikalarına karşı çıkan geniş bir cepheyi susturmaya yöneliktir.

Önümüzdeki günler sancılı ve bir o kadarda zor günlerdir.

Bu güne kadar “ düşüncelerini açıkladıkları ve yaydıkları için baskı altında olduklarını iddia eden” AKP hükümeti de geçmiş dönemlerde iktidarda olan hükümetlerden farkının olmadığını 6 yıllık politikaları ile göstermiştir. Gündeme göre ırkçı şoven yüzünü gösterirken, yeri geldiğinde muhafazakar demokrat rolüne soyunarak popülist siyasal anlayışını nobran bir tarzla devam ettirmektedir. Demokrat geçinen AKP, ceza yasalarında yaptıkları değişikliklerle kendileri gibi düşünmeyen her kesimi düşman olarak ilan etmekte, işçiler, emekçiler, ezilenler için açıktan baskı politikalarını her düzeyde göstermektedir. Bu durum son dönemde yaşananlarla açıkça görülmektedir. Belediyenin haksız bir uygulamasına karşı çıkarken ya da herhangi bir panelde hükümet politikalarını eleştirirken en temel insan haklarınızı savunurken Ya da 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde yapılan etkinliklere katılırken, Sosyal Sigortalar ve Genel sağlık sigortası yasasını protesto ederken, bir gece evinizin basılması, göz altına alınmanız hatta tutuklanmanız uzak değil...

Bu sürecin bir parçası olarak TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi üyesi ve Oda çalışanı Mimar Alev Şahin, Ankara da düzenlenen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü etkinliğine katıldığı için kısa bir süre önce göz altına alınmış ve tutuklanmıştır. Mimarlar Odası Ankara Şubesinde sekreter yardımcısı olarak görev yapan İş ve ve adresi belli olan meslektaşımızın, gece baskınları ile evden alınması, uzun ve yıpratıcı bir gözaltı sürecinden sonrada somut bir delil olmaksızın 8 mart etkinliğine katıldığı için tutuklanması kabul edilemez bir durumdur.

Bu nedenle yaşam alanlarımızı daraltamaya çalışan uygulamalara karşı yürütülecek olan her türlü eylemlilik içerisinde üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğimizi bir kez daha ifade ederken; meslektaşımız Alev Şahin in derhal serbest bırakılması ve gelişecek tüm süreçlerde duyarlı olunması gerektiğini kamuoyuna duyuruyoruz.

Adalet Bakanlığına çağrımızdır; Alev ŞAHİN in özgürlüğünün kısıtlanması hukuksuz, polis devleti anlayışının bir sonucudur. Alev Şahin derhal serbest bırakılmalıdır.

Susma, Sustukça Sıra Sana Gelecek...

TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI ANKARA ŞUBESİ

TMMOB HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ANKARA ŞUBESİ

TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

TMMOB KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI


TMMOB MİMARLAR ODASI ANKARA ŞUBESİ

EK-1


BASINA ve KAMUOYUNA

YARGI KARARLARINI UYGULAMAYANLAR CEZALANDIRILSIN

Bilindiği üzere, “Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK)’nun 13.08.2003 tarih ve 2003/49 sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınan ve ÖYK’ nun 06.04.2005 tarih ve 2005/45 sayılı kararı ile özelleştirme yöntemi belirlenen Eti Alüminyum A.Ş.’de bulunan %100 oranındaki kamu payının “satış” yöntemiyle blok hisse satışı şeklinde özelleştirilmesini teminen 17.06.2005 tarihinde yapılan ihalede nihaî teklifl erin ve değer tespit sonuçlarının değerlendirilmesi sonucu ihale şartnamesi çerçevesinde satılmasına ilişkin 25.07.2005 tarih ve 2005/84 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemli” davamızda hukuki süreç tamamlanmış ve Danıştay 13. Dairesinin 27.11.2007 tarih ve 2007/7898 no.lu kararı ile Seydişehir Eti Alüminyumun özelleştirilmesine yönelik işlemler İPTAL EDİLMİŞTİ.

Gerekçelendirme, Kanunda öngörülen ekonomide verimlilik artışı amacının gerçekleştirilemeyeceği, ihalenin mevcut ve üretim teknolojisi ve üretim kapasitesinin korunmasına yönelik olarak yapıldığı, kamu giderlerinde azalmanın görülmediğidir. İktidar, Eti Alüminyum A.Ş’nin satışının kamu yararına olduğunu hiçbir gerekçeye dayandıramaz ve kamuyu daha fazla zarara uğratamaz.

Yani kısaca; özelleştiriyoruz, güzelleştiriyoruz kandırmacasıyla yapılan bu satışta da kamu bir kez daha zarara uğratılmıştır.

Kararın üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen, Yargının Yürütmeyi Durdurma Kararını uygulamayanlar suç işlemeye devam etmekte ve kamunun zararına şirketin yararına göz yummaktadırlar.

Kaldı ki; İktidarın, Yürütmeyi durdurma kararı olan bir fabrikada bu kararı uygulaması gerekirken, Bakanın anılan fabrikada açılışlara gitmesi bugünden yarına, “satışın devamı yönünde” karar alabilmenin yani hukukun arkasına dolanmanın alt yapısını oluşturma gayretidir. Bakanın Yargı Kararını hiçe sayarak yaptığı konuşması “Hukukun Üstünlüğü İlkesinin” iktidar için sadece lafta kaldığının bir göstergesidir.

Yargı kararlarını uygulamakla görevli ve de yükümlü olan Yürütme organları halâ “Hukukun Üstünlüğü İlkesini” hiçe saymaya devam etmektedirler.

Bu kararın Anayasa gereği ve İdari Yargılama Usulü Yasasında sözü edilen azami 30 günlük süre beklenmeden hemen uygulanması zorunluluğu vardır.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kararın kendilerine tebliğinden sonra derhal fabrikayı devralması gerekirken, fi rmadan şirket sermayesinde bulunan % 100 0ranındaki hissenin iadesini istemiş ve İdarece verilen süre içinde iade edilmemesi halinde gerekli işlem tesis edileceğini bildirmiştir.

Yürütme, yargı kararlarını uygulamakla yükümlüyken bu hukuka aykırı yöntemle hukuka çelme takma, hukukun arkasına dolanma, kamuyu daha fazla zarara sokma gayreti içine girmiştir.

Oysa, yürütmenin başı Sn. Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN, çok değil bundan bir hafta önce 29 Nisan 2008 tarihinde partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada “Tabi ki ülkemiz hukukun üstünlüğüne uygun bir şekilde yönetilmek durumundadır. Biz şu anda iktidar olarak hukuk neyi gerektiriyorsa bunu yapmak durumundayız. Hukukun üstünlüğüne inanmışız. Çünkü ülkemiz bir kanun devletidir ve bu kanun devletinde de bu yasalara uymak durumundayız.” diyordu.

Yukarıda açıkladığımız nedenlerle TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası olarak kuruluş kanunumuzdan gelen sorumluluğumuzla;

Yargı tarafından Kanuna aykırı bulunan ve iptal edilen özelleştirmeye hala şirket tarafında yer alarak kamunun malı olan fabrikayı devralmayarak kamuyu zarar ettirmeye devam eden,

Özelleştirme Yüksek Kurulu olarak son imzayı atan Başbakan ve diğer yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzu kamuoyuna duyurur ve sürecin takipçisi olduğumuzu bildiririz. 05.05.2008

TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU

EK-2


BASINA ve KAMUOYUNA

ELEKTRİK ALANINDAKİ ÖZELLEŞTİRMELERE KARŞI BİR ARAYA GELEN ÖZELLEŞTİRME KARŞITI PLATFORM’DAN HÜKÜMET’E UYARI: DAĞITIM ÖZELLEŞTİRMELERİNDEN

VAZGEÇİN

Özelleştirme Karşıtı Platform (ÖKP) çatısı altında yeniden biraraya gelen 13 sendika, meslek örgütü ve demokratik kitle kuruluşu ortak bir basın açıklaması yaparak, hükümete elektrik dağıtım özelleştirmelerinden vazgeçmesi için uyarıda bulundu. ÖKP adına Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Musa Çeçen’in okuduğu ortak basın açıklamasında 5 dağıtım bölgesinin özelleştirilmesinin hukuka ve kamu yararına aykırılıklar içerdiği anlatılırken, yapılacak özelleştirme işlemi nedeniyle otomatik fi yatlandırma devreye sokularak şimdiden halkın zarar görmesine neden olunduğu anlatıldı. ÖKP’nin ortak basın açıklaması metnine, hukuki süreç ve satılmak istenen dağıtım bölgelerinin konumuna ilişkin bilgi notlarına, ÖKP’nin bir araya geliş nedenleri ve ilkelerini ortaya koyan metne yazımızın devamından ulaşabilirsiniz.

ÖZELLEŞTİRME KARŞITI PLATFORM ORTAK BASIN AÇIKLAMASI

Elektrik alanındaki özelleştirmelere karşı bir araya gelen Özelleştirme Karşıtı Platform‘dan Hükümet‘e uyarı:

DAĞITIM ÖZELLEŞTİRMELERİNDEN VAZGEÇİN

Elektrik alanında bugüne kadar sürdürülen özelleştirme ve serbest piyasa uygulamaları ülkemizi enerji sıkıntısı ve pahalı elektrik fi yatlarıyla karşı karşıya bırakmıştır. “Enerji alanında yatırım yapmak için devletin parası yok” söylemleriyle enerji alanında özelleştirme ve serbest piyasa uygulamaları sonucunda milyarlarca dolar kamu kaynağı özel şirketlere transfer edilmiş, bunun karşılığında ise ülke yatırım açmazıyla karşı karşıya kalmıştır. Kaynağı olmadığı söylenen devlet batık bankalardan ötürü milyarlarca dolar borç yükünü üstlenmiş, en son 90 milyar YTL‘lik Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu‘nun Hazine‘ye olan borcunu silmeye çalışmaktadır.

Kamuya yatırım yaptırılmaması ve özel sektörün de yatırım yapmaması nedeniyle ülke enerji açığıyla karşı karşıya bulunmakta, enerji açığının yükseldiği dönemde devreye alınan borsa sistemiyle sürekli elektrik fi yatları artmaktadır. Yani bizzat özelleştirme ve serbest piyasa uygulamalarının gerekçesi olarak kullanılan “en pahalı elektrik olmayan elektriktir” noktasına özelleştirme ve serbest piyasa uygulamaları sonucunda gelinmiştir. Şimdi yine bu söylemle özel sektöre yeni aktarım mekanizmaları ve teşviklerin kapısı sonuna kadar açılmaya çalışılmaktadır.

Bu ortamda yapılmaya çalışılan elektrik dağıtım özelleştirmeleri yeni bir aktarım mekanizmasından başka bir şey değildir. İktidara gelmeden önce eleştirdiği IMF ve Dünya Bankası‘na bağımlılıkta sınır tanımayan, devlet yönetimini tüccarlık sanan AKP, elektrik alanını piyasanın kar hırsına terk etmiştir. Elektrik enerjisi alanında 5 yıldır sürdürdüğü uygulamaların boyalı yüzü dökülmeye başlamıştır. Şimdi dağıtım ağlarını satarak, kendi iktidarını sürdürmeye yönelik olarak nakit para ihtiyacını karşılamaya çalışmaktadır. Diğer yandan otomatik fi yat mekanizmasını da devreye alıp enerji alanındaki yükü halkın sırtına bırakarak şirketlere kar garantili bir yapı teslim etmeye çalışmaktadır. Artık fi yat artışlarından da sorumlu olmayacağını ummaktadır.

Şirketlerin daha fazla kar garantisi taleplerini karşılamak için özelleştirmeler öncesinde otomatik fi yatlandırma acil olarak devreye alınmak istenmekte, sokak aydınlatması gibi temel bir kamu hizmetinden şirketlerin muaf olmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmaya çalışılmakta, serbest piyasa ve özelleştirme uygulamaları nedeniyle oluşan pahalı fi yatlardan ötürü oluşan dağıtım şirketlerinin borçları da kamuda bırakılmaktadır.

Tüm devletlerin stratejik planlar hazırlayarak enerji güvenliğini korumaya çalıştığı, özelleştirme ve serbestleştirmenin tartışılır hale geldiği, tekellerle baş edebilmenin yollarının arandığı bir dünyada ülke geleceğini yok edecek serbest piyasa ısrarı kabul edilemez. Bugüne kadar enerji alanında yapılan tüm özelleştirme uygulamalarının sonuçları ortadadır. AKTAŞ, ÇEAŞ örnekleri, tahkim tazminatları, yap-işlet-devret, yap-işlet, işletme hakkı devir sözleşmeleri nedeniyle ortaya çıkan fahiş fi yatlı elektrik, alım garantileri nedeniyle kamu kaynaklarının atıl kalması, milyarlarca dolara ulaşan kamu zararına yönelik AKP Hükümeti döneminde hiçbir çözüm bulunmadığı gibi aynı uygulamalar yeniden yapılmak istenmektedir. Bunun da ötesine geçilmiş olup, Dengeleme ve Uzlaştırma denilen sistemle özel sektörden alınan elektriğe kamu kaynakları üzerinden yüksek fi yatlar ödenmektedir.

Elektrik alanında uygulanan serbest piyasa politikalarının bugün ifl as ettiği ortadadır. Elektrikte arz açığıyla karşı karşıya kalınan bir dönemde ısrarla dağıtım özelleştirmelerinin yapılmaya çalışılmasını anlamak mümkün değildir. Böyle bir ortamda yapılacak özelleştirme, elektrik alanındaki kaosu daha da derinleştirecektir. Kaldı ki dağıtım

EK-3


hatlarının özelleştirilmesi kamu tekelinin özel tekele devri anlamına gelmektedir. Bu durum açıkça kamu yararına aykırıdır.

Burada bulunan sendikalar ve meslek odaları, “kamu yararı” ilkesi üzerinden bir araya gelmiş, bu sorumluluk doğrultusunda ortak mücadele etme kararı almışlardır. Sakarya başta olmak üzere dağıtım özelleştirmelerinin başlatıldığı bölgelerde Özelleştirme Karşıtı Platform oluşturulmuş olup, bildiri dağıtımı, kitlesel basın açıklamaları gibi eylem süreci başlatılmıştır. Merkezi düzeyde de bir araya gelen Özelleştirme Karşıtı Platform bileşeni örgütler olarak Hükümet‘i dağıtım özelleştirmelerinden vazgeçmeye, daha şimdiden özelleştirmenin zararını pahalı elektrikle ödemeye başlayan halkımızı da enerjisine sahip çıkmaya çağırıyoruz.

İhale Sürecine İlişkin İnceleme ve Değerlendirmelerimiz

Yapılmaya çalışılan dağıtım ihalelerine ilişkin olarak açtığımız davalarda hukuka ve kamu yararına aykırılıkları ortaya koyduk. Bu aykırılıklar sürdüğü gibi ihale sürecinin ertelenmesi ve yeniden ihale sürecinin başlatılmasıyla yeni kamu yararına ve hukuka aykırı uygulamalara başvurulmuştur.

İhale sürecine ilişkin saptamalarımızı şöyle sıralayabiliriz:

Özelleştirme için belirlenen yöntemde dağıtım ve perakende işini üstlenecek, üzerine istediği kadar üretim hakkına da sahip olarak yatay ve dikey olarak tekelleşme olanağı verilen şirketler, 40 kalemden oluşan her türlü giderlerini tarife aracılığıyla halktan tahsil edeceklerdir. Bu kalemler içerisinde işletim giderlerinin dışında yatırım ve işletme hakkı devir bedeli de öngörülmektedir. Yani şirketler, dağıtım bölgeleri için ihalede belirlenecek tutarın tamamını, fazlasını ya da bir bölümünü işletme hakkı devir bedeli olarak halktan tahsil edeceklerdir. Yapacakları yatırım maliyetlerini de tarifeler aracılığıyla halktan toplayacaklardır. Kamunun kaynağı bulunmadığı söylemi bu noktada geçerliliğini yitirmektedir. Özel sektöre yalnızca kredi bulma işi düşmektedir ki, devletin kredi bulması durumunda çok daha ucuz faizle kredi bulabileceği açıktır. Dolayısıyla özel sektör aracılığıyla yapılacak yatırımlar ülkemize pahalıya mal olacaktır.

İhalenin ertelenmesi üzerinden 1.5 yıl geçmiştir. Ekonomik koşulların bu denli hızlı değiştiği dünyada 1.5 yıl gibi bir sürenin erteleme kapsamında değerlendirilebilmesi mümkün değildir. İhalenin koşulları değişmiştir. Bu nedenle ihalenin zaten iptali gerektiği açıktır.

Yeniden ihaleye çıkılması durumunda katılımcıların farklı olabileceği göz ardı edilmektedir. Öncelikle 3 dağıtım bölgesi için ihaleye çıkılmışken, ÖYK‘nın yetkisiz bir şekilde aldığı kararla bu ihalelerden 2‘si için devam, 1 tanesi için iptal yoluna gidilmiştir. Ekonomik gücünü bir bölge için yeterli gören bu nedenle de yalnızca iptal edilen bölgeye başvurmuş olan şirketler açısından haksız rekabet ortamına neden olunmuştur. Ön yeterlilik almak için başvuracak şirket sayısının artıp artmayacağına yönelik kimse kesin bir bilgiye sahip değildir. Dolayısıyla 1.5 yıl önceki ön yeterlilik koşullarına dayanılarak teklifl ere yönelik sınırlandırma yapılmış olmaktadır.

1.5 yıl önce verilmiş olan ön yeterliliklerin halen geçerli sayılması ise abesle iştigaldir. Şirketlerin koşullarının değişmiş olabileceği, dağıtım bölgelerini işletme yeterliliğinden uzaklaşmış olabilecekleri dikkate alınmamıştır. Şirketlerin koşullarının yeni baştan değerlendirmeye muhtaç olduğu açıktır.

Satılmak istenen bölgelerin koşulları da bu süreçte değişmiştir. Kayıp-kaçak oranlarından, sattıkları enerji miktarı ve abone sayılarına varıncaya kadar söz konusu dağıtım bölgelerinin ticari yapısındaki değişikliğin dikkate alınması zorunludur. Bu değişiklik nedeniyle de ihalenin iptali gerektiği açıktır.

Ülkemizdeki enerji alanındaki yapı da 1.5 yıllık sürede önemli değişiklikler geçirmiştir. Enerji açığı had safhaya çıkmıştır. Bu yapıda elektrik dağıtımının özelleştirilmesi ülkemizin karanlıkta kalma tehlikesini artıracaktır. Dağıtım bölgelerinin devriyle yetersiz olan elektrik enerjisinin paylaşımında sorunlar ortaya çıkacaktır. Kamu merkezi bir planlama ile kesintileri dahi programlayamaz hale gelecektir ki, bu durum elektriğin önemli girdi oluşturduğu fabrikaların durması gibi Türkiye‘nin ekonomik yapısında kritik noktada bulunan sanayi kuruluşları açısından ciddi açmazlar yaratacaktır. Ayrıca ikili anlaşmalar yoluyla kamu tarafından bu dağıtım şirketlerine elektrik verileceği garanti edilmiştir. Şimdi elektrik verilememesi nedeniyle yine kamu cezai yükümlülük üstlenmek zorunda kalabilecektir.

Özelleştirme ve serbest piyasa uygulamaları nedeniyle ülkemizde elektrik açığı her geçen gün artmakta, kamunun üstlendiği maliyetler de katlanmaktadır. Şirketlerin talepleri doğrultusunda devreye alınan dengeleme ve uzlaştırma sistemiyle elektrikte, "maliyet ve makul kar" ile açıklanamayacak fahiş fi yatlar ortaya çıkmaktadır. Bu artan fi yatları yansıtmak üzere otomatik fi yatlandırma mekanizmasının Yüksek Planlama Kurulu kararına göre temmuz ayından itibaren devreye alınması planlanmaktadır. Söz konusu otomatik fi yatlandırma ile satılacak dağıtım şirketlerine halkın cebinden kar garantisi sağlanmaktadır. Bu sistemle birlikte söz konusu ihalenin koşulları tamamıyla


değişmektedir.

Halen TBMM‘de yeni bir yasa tasarısı görüşülmektedir. Bu yasa tasarısıyla da mevcut sistemin yeni baştan değiştirilmesi söz konusudur. Dağıtım özelleştirmelerine yönelik düzenlemelerde de değişikliğe gidilmektedir. Geçiş sürecinin tarihleri değiştirilmekte, geçiş süreci boyunca uygulanması öngörülen ulusal tarife mekanizması içine Kayseri ve Civarı Elektrik Dağıtım Şirketi de dahil edilmektedir. Tüm bu unsurlar ihalenin koşullarının yasayla da değiştirilmekte olduğunu ortaya koymaktadır.

Özelleştirme İdaresi‘nin açıklamasına göre ön yeterlilik alan şirketlere "güncellenen bilgileri" inceleme olanağı verilmiştir. Ancak bu güncellenen konular hakkında nedense kamuoyu bilgilendirilmemiştir. Ticari sır kavramı ile bile açıklanamayacak ölçüde muğlak bir ifade söz konusudur. Güncellemelerin nelere dair olduğu dahi açıklanmamıştır. Söz konusu güncellemelerin kapsamı bilinmemekle birlikte, ihale koşullarında esaslı değişiklik anlamına gelen bu güncellemelerin de ihalenin iptalini gerektirecek nitelikte olduğu düşünülmektedir. 11.06.2008

ÖZELLEŞTİRME KARŞITI PLATFORM BİLEŞENLERİTürkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (TES-İŞ)Türkiye Maden İşçileri Sendikası (T. MADEN-İŞ)Genel Maden İşçileri Sendikası (GENEL MADEN-İŞ)Türkiye Petrol Kimya Lastik İşçileri Sendikası (Petrol-İş)Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM)Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası (Dev Maden-Sen)Elektrik Mühendisleri Odası (EMO)Kimya Mühendisleri Odası (KMO)Maden Mühendisleri Odası (Maden MO)Metalurji Mühendisleri OdasıMakina Mühendisleri Odası (MMO)Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO)Tüketici Hakları Derneği (THD)


BASINA ve KAMUOYUNA

YAŞAM HAKKINI, DOĞAYI VE ÇOÇUKLARIMIZIN GELECEĞİNİ SAVUNMAK İÇİN

NÜKLEER SANTRALLERE KARŞI DİRENENLER

GÖZALTINDALAR…

Sinop’ta çok uluslu şirketlere karşı en doğal ve anayasal hak olan yaşam hakkını yani geleceğimizi savunan arkadaşlarımız 20 Ağustos 2008 tarihinde Sinop Emniyeti tarafından gözaltına alındılar.

Yanlış enerji politikalarını temsil eden ve nükleer santral yapımı için lisans verecek, ihaleleri alacak olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun önünde her gün 18 saat nöbet tutma eylemi için giden ve Sinop’ta yapılması planlanan Nükleer Santrale karşı mücadelede 4 Sinoplu arkadaşımız ve Sinop Anti-Nükleer Hareketi Uluslararası Destek Komitesi’nden 7 arkadaşımız gözaltına alındılar.

Türkiye’de nükleer santral kurma girişimleri, dünyada yaşanan enerji ve egemenlik savaşlarının bir uzantısıdır. Türkiye’de nükleer enerji santrali kurulmasına dönük tüm argümanlar bilimdışı olup gerçekleri yansıtmamaktadır. Türkiye’nin nükleer enerji santrallerine ihtiyacı olmadığı bilinen bir gerçektir.

Nükleer santrallerin kurulum, üretim, işletim ve güvenlik maliyetleri çok yüksektir. Dünyada bugün pek çok ülke nükleer enerji kullanımını terk etmektedir.

Halka ve bilim insanlarına rağmen, tehlikeli, pahalı, dışa bağımlı nükleer santral kurma projeleri çok uluslu enerji şirketlerinin ve yerli işbirlikçilerinin rantı uğruna yaşama geçirilmeye çalışılmaktadır.

Hukuk, adalet için vardır. Yaşamı savunmak suç olamaz. Nükleer ideolojinin adaletsizliğine ve hukuksal kazanımlarımızı yok etmesine sessiz kalmayacağız. Sinop’ta yaşam haklarını savunanların gözaltına alınması hukuksuz, polis devleti anlayışının bir sonucudur. Bu gözaltılar Sinop’ta verilen mücadelenin üzerindeki baskıları artırmak amacıyla yapılan keyfi uygulamalardan biridir. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır.

Nükleere İnat Yaşasın Hayat…

Susma, Sustukça Sıra Sana Gelecek…

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası

KESK-ESM

Çağdaş Hukukçular Derneği

Devrimci 78’liler Federasyonu

Ankara 78’liler Dayanışma ve Araştırma Derneği

EK-4


BASINA ve KAMUOYUNA

TEHDİDİNİZDEN KORKMUYORUZ. TALANA, SOYGUNA, YOLSUZLUĞA YOL AÇAN UYGULAMALARINIZA KARŞI DURACAĞIZ.

Talanın, yolsuzluğun, soygunun önünü açan uygulamalara karşı yapılan demokratik mücadelemizi engelleme olarak gören başbakan kendi yolunun ne olduğunu tanımlamıştır.

Demiştir ki;” biz yargı kararlarını dinlemeyiz, biz hukuk kurallarını görmeyiz, biz halkın ve kamunun yararını görmeyiz, biz ezilenden değil, sömürenden yanayız….”

Bunca yargı kararlarına rağmen; yargı kararlarını uygulamayan hükümet ve baş sorumlusu başbakan “yola devam” sözüyle, yıllardır uyguladığı sömürü düzenine karşı hukuki yollarla mücadele eden meslek odalarını hedef göstermiştir.

Çünkü hukuksuzluğa, kanunsuzluğa karşı çıkan MESLEK ODALARININ demokratik hak mücadelelerini hedef almayı planlamıştır.

Meslek odalarımızca yüzlerce yargı kararıyla, kent topraklarının, kıyıların, tarım alanlarının, doğal kaynakların, endüstriyel tesislerin, derelerin, meraların, ormanların yok edilmesine karşı hukuki kazanımlar elde edilmiştir.

Ancak bu yargı kararlarını yerine getirmek konusunda sorumlu (sorunlu) olan başbakan ve hükümet yetkilileri Odamızın da almış olduğu birçok yargı kararını yerine getirmemekte ısrar etmektedir. Suç işlemeyi sürdürmektedir. Suçluluk duygusu bile taşımayan başbakan, Odalarımıza saldırarak, ekonomik ve siyasal konulardaki sömürgeci anlayışların üzerindeki dikkatleri başka alana çekmek istemektedir.

Oysa bu açıklamaların yapıldığı toplantı günlerinde, Türkiye’nin her yanından yüzbinler Ankara sokaklarında soyguna, yolsuzluğa, her türlü haksızlığa karşı haykırıyordu. Bunu duymak istemeyen başbakana şimdi biz sesleniyoruz.

Hukuksuzluğunuz, yolsuzluğunuz, talanınız, soygun düzeniniz karşısında susmayacağız.

Şimdi sizi bir kez daha uyarıyoruz. Bütün yargı kararlarını yerine getirin.

Özellikle yandaşlarınıza peşkeş çektiğiniz Seydişehir, ETİ ALİMÜNYUM TESİSLERİNDE alınan yargı kararını yerine getirin. Bunca yıldır dünya da bir örnek mücadele alanı olan yüze yakın yargı kararının alındığı Bergama Ovacıkta ve diğer yasadışı olarak SİYANÜRLE ALTIN ÇIKARAN İŞLETMELERİ kapatın. Ve yüzlerce yargı kararına aykırı işlemlerinizi durdurun.

Şimdi sizin tehdidinize karşı diyoruz ki; yargı kararlarını uygulamadığınız için bir gün YARGI ÖNÜNDE hesap vereceksiniz! 04 Aralık 2008


YÖNETİM KURULU

EK-5


BASINA ve KAMUOYUNA

FİLİSTİN HALKININ YANINDAYIZ

BOP VE GOP GİBİ PROJELERLE HALKLARIN KANININ AKMASINA SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ.

ELİ KANLI KATİLLERLE BÜTÜN İLİŞKİLER KESİLMELİDİR!

İsrail, Filistin’e saldırılarını artırarak sürdürüyor. Yarım yüzyıldır hiç ara vermeden saldırılarına devam eden İsrail, her türlü silahını masum, yoksul, insanlara karşı kullanmakta ve denemektedir. Çevre ülkelerin devlet yöneticileri sözde açıklamalarla yetinmekte, utangaç eleştirilerle, İsrail’in elikanlı yöneticilerine, İsrail içinden karşı çıkan savaş karşıtları kadar cesaretle karşı eleştiri yöneltmemektedirler.

Bunların başında da Türkiye’nin Başbakanı gelmektedir.

İsrail Başbakanı’nın “saldırıdan önce Başbakan R.Tayyip ERDOĞAN’la görüştüğünü” açıklaması bu katliamda başbakanı işbirlikçi konuma sokmaktadır.

1. Bu görüşme olmuşsa katliamın sorumluluğunun Türkiye halkına yüklenmemesi için başbakan derhal istifa etmelidir.

2. Eğer İsrail devletinin yöneticilerinin katliamına ortak olunmayacaksa her türlü işbirliği anlaşmaları derhal sona erdirilmelidir.

Emperyalizmin BOP ve GOP gibi projelerine karşı Filistin ve tüm Ortadoğu halklarının yanındayız. Bu projeler içinde olan yöneticilerimizi derhal hesap vermeye çağırıyoruz.

Filistin’in yeniden altyapısıyla, endüstrisiyle birlikte inşası için harekete geçilmeli, afaki sözlere son verilmelidir.

Tüm örgütümüzle Filistin halkının yanında olduğumuzu bir kez daha buradan söylüyoruz. 31 Aralık 2008


YÖNETİM KURULU

EK-6


BASINA ve KAMUOYUNA

BERGAMA’DAKİ 20 YILLIK ALTIN SEVDASINDA “MUTLU SON”

Uğruna yönetmelikler yazılan, yetmeyince değiştirilen, Bakanlar Kurulu’nda “prensip kararı” alınan, gizli gizli afl ar çıkarılan Bergama-Ovacık işletmesindeki yirmi yıllık “altın sevdası”, “mutlu son” ile nihayet buldu. Bu kara sevda 15 hükümet dönemi boyunca sürdü. Nice bakanlar, başbakanlar bu sevdaya kapıldı. Danıştay tarafından 1997yılında verilen kesinleşmiş yargı kararının yerini alacak yeni bir karar olmamasına rağmen çeşitli hilelerle 10 yıl daha faaliyeti sürdürülen Bergama Ovacık Altın Madeni İşletmesi için Danıştay 6. Dairesi tarafından verilen son karar, başvurulacak başka bir hileli yol da bırakmadı.

1997 yılında Danıştay 6.Dairesi tarafından şirketin ÇED Raporu iptal edilince Çevre Bakanlığı yargı kararları açık olmasına rağmen ÇED Yönetmeliği’nin geçici 3. ve 6.maddesini gerekçe göstererek şirketin ÇED ten muaf olduğu yönünde bir görüş oluşturdu. Bunun üzerine şirket Çevresel Durum Değerlendirme Raporu hazırlayarak bir kez kez daha yargı kararlarının arkasından dolandı. Danıştay, önce ÇED yönetmeliğinin geçici 6.maddesini iptal etti. Bu son kararı ile de dayanaksız kalan şirketin Çevresel Durum Raporu hakkında Yürütmeyi Durdurma kararı verdi.

Bu kararın anlamı şudur; 13 Mayıs 1997 tarihinden bu yana Bergama-Ovacık Altın Madeni’nin tüm faaliyetleri HUKUKA AYKIRIDIR. ÇED izninin yürütmesinin durdurulması ile BERGAMA – OVACIK ALTIN MADENİ’NİN FAALİYETİNE OLANAK SAĞLAYAN TÜM İŞLEMLERİN DAYANAĞI ÇÖKMÜŞTÜR. YANİ MADENİN HEMEN KAPATILMASI gerekmektedir.

Danıştay Kararında Bergama’da kazanılan davaların tarihsel bir özetini de vermiştir. Bu karar ile Şirketin ve Bakanlığın yargı kararlarını uygulamamaları tarihe bir kez daha not düşülmüştür.

Bergama-Ovacık Altın Madeni İşletmesi ile ilgili Danıştay 6. Dairesi tarafından verilen 3 Kasım 2008 tarihli karar, 30.12.2008 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığına tebliğ edilmiştir. Bakanlığın söz konusu işletmenin faaliyetlerine son vermesi, maden ve işletme sahasının eski haline getirilmesi için gerekli çalışmaların başlatılması yönünde işlem yapmak zorundadır. Maden işletmesinin 10 yıldır hukuka aykırı olarak çalıştırıldığını bir kere daha ispatlayan bu karardan sonra her türlü izin alma çabası beyhude olacaktır.

Çevre mücadelesinde bir simge haline gelen Bergama ve Bergamalı köylülerin bir taraftan yaşamı savunan mücadelesi anıtlaşırken, diğer taraftan çevre hukuku alanında da içtihat oluşturmaktadır. Geçen 20 yıllık süreç içinde çevre mevzuatında çok şey değişti. İlgililere hatırlatmakta fayda görüyoruz. Kesinleşmiş yargı kararları ile hukuka aykırılığı defalarca ispatlanmış olan söz konusu işletmenin yeniden açılmasına yönelik her türlü idari tasarrufun Anayasal suç olduğunu bir kez daha hatırlatırken sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı belirtiriz.

Henüz Danıştay Kararı tebliğ edilmeden Koza Altın İşletmesi, Çevre Bakanlığı’na sanki yirmi yıldır Bergama ‘da maden faaliyeti yokmuş ve verilmiş yüze yakın mahkeme kararı yokmuş gibi yeni baştan bir ÇED Raporu alma telaşına düşmüştür. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın (Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğü) internet sitesinde ÇED süreci başlayan projeler arasında 30.12.2008 tarihi ile yer alan “Ovacık Altın Madeni ÇED Başvuru Dosyası” ve bu kapsamda 14 Ocak 2009 tarihinde yapılacak Halkın Katılımı ve Bilgilendirme Toplantısı da hukuka aykırıdır. Suçtur.

BU KEZ İZİN VERMEYECEĞİZ !

Çevre ve halk sağlığını, bilimi hiçe sayan, hukukun üstünlüğünü tanımayan siyasi iktidarlara ve idarecilere karşı Beyaz Adımlar Platformu olarak mücadele etmeye ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımızı savunmaya devam edeceğimizi, bilim ve hukuk tanımaz politikalara bir kez daha izin vermeyeceğimizi hatırlatıyoruz.05.01.2009

BEYAZ ADIMLAR PLATFORMU

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Türk Tabipler Birliği, Ankara 78‘liler Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, DİSK Genel-İs, DİSK-Dev-Maden-Sen, Ekoloji Kolektifi , Halkevleri, İnsan Hakları Derneği, KESK-ESM, ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derne

EK-7


BASINA ve KAMUOYUNA

TMMOB VE ODALARI MÜCADELENİN MEYDANLARDA KAZANILACAĞINI BİLİR

TMMOB adına Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet SOĞANCI’nın, “Bergama-Ovacık Altın Madeni İşletmesinin Ayrıcalığına Son Verilmelidir” başlıklı basın açıklamasına Koza Altın İşletmeleri A.Ş. tarafından “TMMOB Başkanı Mehmet SOĞANCI’ya Sert Cevap Ya İspat Et, Ya İstifa Et” başlıklı basın açıklamasıyla saldırmıştır.

Her şey ortadayken, yasaların arkasına dolanmaya çalışarak, yasadışı izinlerle işlem yapmaya çalışan, yıllardır da yasadışı işlemleri sürdüren şirket yetkilisi, Koza Altın İşletmesi A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Hayri ÖĞÜT’ün haddini aşarak, her türlü baskı unsurunu kullanarak yaptığı açıklama karşısında sessiz kalmayacağımız bilinmelidir.

İlgili fi rmanın yazılı ve görsel basın yayın organlarındaki saldırı ve karalama kampanyası uzun zamandan beri devam etmektedir. Siyanür liç yöntemiyle altın işletmesine karşı olan diğer birçok kişiden sonra şimdi de TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet SOĞANCI’yı hedef almıştır.

TMMOB Başkanı hedef alınarak tüm örgüte yapılan bu saldırının cevabı her alanda verilecektir.

TMMOB, 40.Dönem Olağan Genel kurulunda alınan “….TMMOB’nin bu talan yasası başta olmak üzere, siyanürlü altın işletmeciliğine karşı durması, yerellerde geliştirilen direnişlerde yerini alması yönünde gereken tüm çalışmaları önümüzdeki dönem hayat geçirme..” kararının gereğini yerine getirmektedir.

Açıklamayı yapan Hayri ÖĞÜT İngiliz sefareti binasında şirket merkezi ve şirketin gazetesiyle, Türkiye’yi yöneteceğini sanmaktadır. İşgal zamanından kalma, anlayışlarıyla iktidardan aldığı güçle, saldırmakta, terör estirmektedir.

Ancak bilmelidir ki; TMMOB ve Birliği oluşturan Odaları, küresel kapitalizmin neolibaral politikalar aracılığıyla azgın saldırılarına karşı dün olduğu gibi bugünde mücadelesine devam edecek, halkın malı olan doğal kaynakların talan edilmesine, doğanın ve çevrenin tahrip edilmesine karşı halkın yanında yer almaya devam edecektir. 26 Şubat 2009

TMMOB Metalurji Mühendisleri OdasıYönetim Kurulu

EK-8


BASINA ve KAMUOYUNA

ETİ ALÜMİNYUM A.Ş.’NİN ÖZELLEŞTİRME İŞLEMİNİ İPTAL KARARININ UYGULANMASI İÇİN CUMHURBAŞKANLIĞI DEVLET DENETLEME KURULU’NA BAŞVURDUK

Bilindiği üzere, “Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK)’nun 13.08.2003 tarih ve 2003/49 sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınan ve ÖYK’ nun 06.04.2005 tarih ve 2005/45 sayılı kararı ile özelleştirme yöntemi belirlenen Eti Alüminyum A.Ş.’de bulunan %100 oranındaki kamu payının “satış” yöntemiyle blok hisse satışı şeklinde özelleştirilme süreci başlamış ve 17.06.2005 tarihinde ihalesi yapılmıştır. Nihaî teklifl erin ve değer tespit sonuçlarının değerlendirilmesi sonucu ihale şartnamesi çerçevesinde satılmasına ilişkin 25.07.2005 tarih ve 2005/84 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemli” açtığımız davada hukuki süreç tamamlanmıştır. Danıştay 13. Dairesinin 27.11.2007 tarih ve 2007/7898 no.lu kararı ile Seydişehir Eti Alüminyumun özelleştirilmesine yönelik işlemler İPTAL EDİLMİŞTİR.

29.05.2006 tarihinde verilen yürütmeyi durdurma kararın üzerinden 34 ay, 27.11.2007 tarihinde verilen esas karar üzerinden 15 ay geçmesine rağmen, AKP Hükümeti ve konunun ilgili kurum yetkilileri YARGI KARARINI UYGULAMAYARAK suç işlemeye devam etmekte ve kamuyu zarara uğratmaktadır.

Hukukun üstünlüğü ilkesinden hareketle, Türkiye’de iç hukuk yolunun son mercisi olan Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’na, Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş.nin Özelleştirme işlemlerinin iptali hakkında verilmiş YARGI KARARININ UYGULANMASI ve YARGI KARARINI UYGULANMAYANLAR HAKKINDA CEZAİ İŞLEM YAPILMASI için başvurduk.

Son yıllarda Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile sınırlı kalmaksızın AKP Hükümeti tarafından yargısal mercilere ve yargı kararlarına, dolayısıyla hukuk devletine olan inancı sarsmak için benzeri görülmemiş bir kararlılık sergilendiği görülmektedir. Yargı kararlarını uygulamayan kamu görevlilerinin bu davranışlarının ağır hizmet kusuru ve suç olduğu hususu mevcut yasalarımızda tanımlanmıştır. Ancak Danıştay tarafından verilen birçok yargı kararının ayaklar altına alınarak, hukuka aykırı bu eylem ve işlemler nedeniyle ülkemiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen tazminat kararlarına maruz kalmaktadır.

AKP Hükümeti birçok alanda olduğu gibi bu konuda da “Hukukun Üstünlüğü İlkesini” hiçe saymaya devam etmektedirler. Son zamanlarda yaptığı uygulamalar ile “artık hukukun üstünlüğüne bağlı bir devlet değil, devletin hukuka üstünlüğünü sağlamış, gücünün sınırları belli olmayan keyfi devlet” anlayışını ortaya koymaktadır.

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası olarak; küresel kapitalizmin neolibaral politikalar uygulayarak şirketlerle kâr ortaklığını yapan, kamunun malı olan fabrikalara el koyan bu anlayışa karşı, dün olduğu gibi bugünde mücadelemize devam edeceğimizi ve sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı bildiririz. 09 Mart 2009

TMMOB Metalurji Mühendisleri Yönetim Kurulu

EK-9


BASINA ve KAMUOYUNA

AKP DEMOKRASİSİ “COP-GAZ-PLASTİK MERMİ-GÖZALTI”

Dün 16 marttı,

Bundan 31 yıl önce 1978 yılında İstanbul Üniversitesi’nin önünde öğrencilerin üzerine bomba atıldı. Öğrencilerden ölenler ve yaralananlar oldu. Üzerinden 30 yıl geçen bu olayın sorumluları ortaya çıkarılması yerine üstü örtüldü, zaman aşımından dava düşürüldü.

Dün 16 marttı,

İstanbul’da Dünya Su Forumu adı altında, insanlığın suyuna el koyup, suyun her damlasından bedel almak ve yeni projeler geliştirmek için uluslararası sermaye temsilcileri ve yerli işbirlikçileri İstanbul’da toplandı.

Küresel kapitalizmin neolibaral politikalar uygulayarak şirketlerle kâr ortaklığını yapan AKP’den talimat almış polisler, buna izin vermeyeceğiz diyen, en doğal gereksinimi suya sahip çıkan halkın üzerine saldırdılar. Coplu-gazlı-plastik mermili saldırıda onlarca insan yaralandı, gözaltına alındı. En temel insan hakları ihlal edildi.

Değişen bir şey olmamış, 30 yıl önce ne ise bugünde aynı.

Ama buna izin vermeyeceğiz.

İnsanlığın temel gereksinimlerini pazarlamaya ve el koymaya çalışanlarla, mücadelemiz sürecektir. 18 Mart 2009

TMMOB Metalurji Mühendisleri Yönetim Kurulu

EK-10


BASINA ve KAMUOYUNA

BERGAMA ALTIN MADENİ İŞLETMESİNDE

DEĞİŞEN HİÇBİR ŞEY YOK

BİLİMİ VE HUKUKU SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ

İzmir ili Bergama ilçesi Ovacık - Çamköy - Narlıca köyleri sınırları içinde Altın ve Gümüş Madeni İşletmesi için Koza Altın İşletmeleri A.Ş lehine tesis edilen 18/02/2009 tarihli ÇED Olumlu işleminin yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Çevre ve Orman Bakanlığı aleyhine aşağıda imzası bulunan bizler tarafından 20 Nisan 2009 tarihinde (bugün) İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığı’nda dava açılmıştır.

Bergama-Ovacık-Çamköy mevkiinde bulunan siyanür liçi yöntemi ile çalışan altın madeninin işletilmesine ilişkin idari işlemler Mahkemelerce defalarca iptal edilmiş, AİHM tarafından AİHS’nin ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Son olarak, ÇED Yönetmeliği’nin geçici 6. maddesi çerçevesinde hazırlanmış Nihai Çevresel Durum Değerlendirme Raporu uygun görülerek yeniden ÇED Olumlu görüşü ile faaliyetine devam eden işletmeyle ilgili Danıştay bir karar daha vermiştir. Danıştay 6.Dairesi’nin Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği’nin geçici 6.maddesini iptal eden kararında yönetmeliğin ilgili maddesinin Çevre Kanunu ve ÇED Yönetmeliği’nin amacına uymadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Danıştay kararı, maden işletmesinin faaliyetinin ÇED sürecinden muaf olarak yürütüldüğünü bir kez daha tescil etmiştir.

Danıştay 6.Dairesi, ÇED Yönetmeliği’nin Geçici 6.maddesi hakkında Yürütmeyi Durdurma kararı verdikten sonra Koza Altın İşletmesi’ne verilen Nihai Çevresel Durum Raporu ile ilgili ÇED Olumlu Görüşü hakkında açılan 2008/6795 Esas sayılı davada da 03/11/2008 tarihinde Yürütmeyi Durdurma kararı vermiştir.

Bergama-Ovacık Altın Madeni ile ilgili geçmiş hukuksal süreç özetlenerek verilen kararda, bir kez daha mahkemeler maden işletmesinin faaliyetini hukuka aykırı bulmuştur. Bunun üzerine Çevre ve Orman Bakanlığı bir yandan işletmenin kapatılması için yazışmalar yaparken diğer taraftan KOZA Altın Şirketi’ne ikinci kez ÇED olumlu görüşü vermiş ve yargı kararından sonra durdurulan faaliyetin yeniden başlamasını sağlamıştır. Kazanılan onlarca yargı kararına rağmen, Bergama Ovacık Altın Madeni faaliyetlerine her türlü hukuksuzluğu göze alarak ve yargı kararlarını çiğneyerek yeniden başlamıştır.

Çevre ve Orman Bakanlığı, dava konusu işlem ile yargı kararlarını yok sayarak, işletmeci fi rmanın karını kamu yararından üstün gören, maden işletmesine süresiz olarak her türlü hukuksal denetimden muaf olarak faaliyette bulunma olanağı yaratan, hiçbir hukuk devletinde kabul edilemeyecek bir idari tasarrufta bulunmuştur. 2004 yılında sunulan Nihai Çevresel Durum Değerlendirme Raporu’nun iptal edilmesi üzerine, bu defa birkaç ek yapılıp adı “ÇED Raporu” olarak değiştirilen aynı rapora “ÇED Olumlu” görüşü verilmiştir. ÇED Raporu tamamen eski, güncelliğini yitirmiş, yargı kararlarıyla açıkça aykırılığı kanıtlanmış konuların ortadan kaldırıldığına dair yeni rapora eklenen birkaç yeni sözden ve uzatılan taahhüt süresinden başka hiçbir inandırıcı ve ikna edici veri içermemektedir.

Özetle; Danıştay 6. Dairesi’nin 1997 yılındaki örnek kararında belirtildiği gibi; “…İşletmecinin iyi niyeti, önlemlerin titizce denetlenmesi gibi kavramlara bağlı kalınarak, yapılacak faaliyet sonucunda elde edilecek ekonomik değerin, doğada ve doğrudan veya dolaylı olarak insan yaşamı üzerindeki risk faktörünün gerçekleşmesi halinde kamu yararının öncelikle insan yaşamı lehine değerlendirilmesi doğaldır. (...)doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liç yöntemi ile altın madeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki dava konusu işlemde kamu yararına uygunluk bulunmamaktadır…” gerekçesi hala devam etmekte olup değişen hiçbir şey yoktur.

Bu karardan sonra yapılan işlemlerin tamamı mahkeme kararının arkasından dolanma işlemleridir. Çünkü aynı yerde aynı yöntemle, siyanür liçi yöntemiyle maden/kimya tesisi işletilmektedir.

Değişen hiçbir şey bulunmadığı için Koza Altın İşletmeleri A.Ş lehine tesis edilen 18/02/2009 tarihli ÇED Olumlu işleminin yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemi ile yeniden dava açmış bulunuyoruz.

Diğer taraftan; Bu noktada hazırlanan ÇED Raporu’na olumlu görüş veren Çevre ve Orman Bakanlığı;

– Yargı kararlarını yok sayarak tarafsızlığını yitirmiş ve hukuka aykırı işlem yapmıştır.

– İşletmeci fi rmanın karını kamu yararından üstün gören, maden işletmesine süresiz olarak her türlü hukuksal denetimden muaf olarak faaliyette bulunma olanağı yaratan, hiçbir hukuk devletinde kabul edilemeyecek bir idari tasarrufta bulunmuştur.

EK-11


– Yarattığı tahribatı rehabilite etmesi gereken Ovacık Altın Madenine ne amaçla yürütüleceği belli olmayan bir faaliyete izin vermiştir.

– ÇED sürecinde 14 Ocak 2009 tarihinde söz konusu faaliyetten doğrudan etkilenecek halkın bir araya geldiği “gerçek halkın katılım toplantısı”nda dile getirilen talepleri göz ardı etmiştir.

– İmar planları ve yapı kullanma belgeleri, Mahkeme kararı uyarınca Valilik tarafından iptal edilen ve dolayısıyla imara uygun olmayan bir faaliyete izin vermiştir.

- 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun kapsamında sunulması gereken Toprak Koruma Projesi ve İl Toprak Koruma Kurulu olumlu görüşü olmadan işlem yapmıştır.

– Anayasa, Çevre Kanunu ve Bakanlık tarafından yürütülen diğer ilgili yönetmelik (Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği vb.) hükümlerine uymamıştır.

Bizler; çevre ve halk sağlığını, bilimi hiçe sayan, hukukun üstünlüğünü tanımayan siyasi iktidarlara ve idarecilere karşı mücadele etmeye ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımızı savunmaya devam edeceğimizi, bilim ve hukuk tanımaz politikalara bir kez daha izin vermeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. 20 Nisan 2009

TMMOB Çevre Mühendisleri OdasıTMMOB Elektrik Mühendisleri Odası TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası TMMOB Kimya Mühendisleri OdasıTMMOB Metalurji Mühendisleri OdasıTMMOB Peyzaj Mimarları OdasıTMMOB Ziraat Mühendisleri OdasıDİSK-Dev.Maden-Sen Çağdaş Hukukçular DerneğiEGEÇEP (Ege Çevre ve Kültür Platformu) Derneği, Kozak Yaylası Doğal Çevre Kültür Ve Turizm Derneği Karaveliler Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRHisarköy Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRAyvatlar Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRYukarıbey Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRAşağıcuma Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİROkçular Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRGüneşli Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRHacıhamzalar Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRYukarıcuma Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRÇamavlu Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRKaplan Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRDemircidere Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRTerzihaliller Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRAşağıbey Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRKıranlı Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİRBağyüzü Köyü Muhtarlığı, AYVALIK/BALIKESİR

Göbeller Köyü Muhtarlığı, BERGAMA/İZMİR


BASINA ve KAMUOYUNA

12 EYLÜL KALINTISI YÖK, AKP KADROLAŞMASI İÇİN İYİ BİR ARAÇ OLDU

Yıllardır iktidarların üniversitelerde baskı politikalarını uygulayan YÖK, bu dönemde de AKP’li kadrolaşmayla birlikte baskıları giderek artırmaktadır.

Bugün YÖK, araştırma görevlilerinin ve diğer tüm öğretim üyelerinin işgüvencelerini, AKP’nin üniversitelerdeki kadrolaşmasının önünde bir engel olarak görmektedir. Bu engeli ortadan kaldırmak için de yeni kanuni uygulamaları devreye alma çalışmaları devam etmektedir.

İş tehdidi ve gelecek kaygıları yaşatılarak bilim insanlarının çalışmalarını özgürce yapmaları ve kendilerini ifade edebilmeleri engellenmeye çalışılmaktadır.

Üniversitelerde araştırma görevlileri üzerinde sözleşme baskısıyla estirilen baskılar kabul edilemez.

Yılladır, üniversitelerdeki gerici ve bilim dışı yaklaşımların dayatılması artık vücut bulma aşamasındadır. Araştırma görevlilerine uygulanan baskı ve kadro kullanımıyla da hat safhaya ulaşmakta ve daha ileriye götürülmesi hedefl enmektedir.

İnanç dogmalarının baskıları altına alınmaya çalışılan, üniversitelerimizde ki kadrolaşmalar için araştırma görevlilerinin özlük hakları kısıtlanmakta, çalışabilmeleri YÖK ve YÖK yönetmeliklerinin dayatmasını uygulayan üniversite yönetimlerinin eline bırakılmaktadır. Gittikçe bilimsellikten uzaklaşan ve ticarethaneye dönüşen üniversitelerdeki bu kadrolaşmanın karşısında haklarını arayan araştırma görevlilerin haklı istemleri, görmezlikten gelinemez.

Üniversiteleri inanç dogmalarının baskısı altına almaya çalışan, her türlü siyasal iktidarın aracı konumundaki YÖK artık kaldırılarak tarihin derinliğine gömülmelidir. Özerk, demokratik üniversitelerle, bilimsel çalışmaların halk yararına yapılmasına bir an önce başlanılmalıdır.

Bu doğrultuda araştırma görevlilerin hak arayışını kutluyor, eylemlerini destekliyoruz.

Ülkenin aydınlık yüzü olması gereken üniversitelerin yükünü çeken araştırma görevlilerinin artık özerk demokratik bir üniversitede, özlük haklarının kendi örgütlüğünde çözülmesi kaçınılmazdır. 25 Nisan 2009


EK-12


BASINA ve KAMUOYUNA

ERDEMİR VE İSDEMİR’DE KRİZİN FATURASI EMEKÇİYE ÇIKARILDI

Özelleştirmenin “yoksullaştırma, işsizlik olduğunun” en belirgin örneği bir kez daha, ERDEMİR ve İSDEMİR’DE karşılık buldu. Sendika ile anlaşan işveren işçilerin maaşları ekonomik krizi bahane ederek ve işten çıkarma tehdidinde bulunarak yüzde 35 indirdi.

ERDEMİR hisseleri, yıllardır yapılan yatırıma rağmen; işçisini işsizlikle tehdit edenlerin, işçisinin maaşını düşürenlerin elinden alınmalı, dünya tekellerine peşkeş çekilmeden kamusal alana verilmelidir.

Çeyrek asırdır süren özelleştirme politikaları, birkaç yılda bir kriz olarak karşımıza çıkmaktadır. Her kriz sonrası emekçilerin ücretleri düşürülmekte ve halkın birikimleri ellerinden alınmaktadır. Toplum gittikçe yoksullaşmaktadır. Ekonominin uygulayıcıları her operasyonlarında halkı yoksullaştırmakta, farklı alanlardan emeklerine el koymakta ve gelecek birikimlerini kendisine bağlamaktadır. Birçok uygulamada şimdiden gelecekteki kaynaklarımızı ipotek etmektedirler. Bunun sonucu olarak gelecek kuşakların üreteceği kaynakların transferleri şimdiden yapılmış durumdadır. Yani gelecekte üretim kaynaklarının transfer edileceği yüksek varlıklılar, ultra varlıklılara aktarılması konumuna hazırlanmaktadırlar.

Bunun sonuçlarından birini de en büyük özelleştirmelerden biri olan ERDEMİR’DE işverenle sendika arasındaki anlaşmayla ortaya konulmuştur. Önce işten atılma tehlikesi işçilerin önüne konulmuş ve kapalı kapılar ardında işçilerin kayıtlı olduğu “sendika adı altında” ki örgütlenmeyle yapılan görüşmelerle işçilerin maaşlarının düşürülmesi uygulamaya alınmıştır. Dünya çelik sektöründe uygulanan maaşlara ulaşamayan işçilerin, maaşları %35 kesilerek maaşlarının üçte birinden fazlası ellerinden alınmıştır. Ancak %55 zam yapılarak yeniden aynı maaşa ulaşılabileceğini düşündüğümüzde yaratılan yoksulluğun ne anlama geldiğini rakamsal olarak görebiliriz. Bunun üzerine birde temel gereksinimlerde yaşanan fi yat artışlarını koyduğumuzda işçilerin nasıl yoksullukla karşı karşıya kaldığı belirginleşir. Ve ekonominin zincirleme birbirini beslediği koşulları da sorguladığımızda esnafın ve bölgedeki hizmet alanlarındaki çalışanlarında nasıl bir yoksulluğa itildiğini açıkça görülmektedir.

Oysa OYAK 2006 yılında kârını 3,5 katına çıkararak 685 milyon lira net kâr açıklamıştı. Şirket 2007’de 640 milyon lira net kâr açıklarken, 2008 konsolide net kârı 227 milyon 693 bin lira olmuştu. Daha 2008 yılı Ekim ayında, OYAK Grubu Genel Müdürü Coşkun ULUSOY, kriz sebebiyle gerekli tedbirleri alacaklarını, ancak öncelikle işçi çıkarma yoluna gitmeyeceklerini söylemişti. OYAKBANK’I Hollandalı bankacılık devi ING Bank’a satan ve elinde 3 milyar dolar nakdi olan OYAK, Amerika ve Avrupa’da şirket almak için çalışmalar yaptığını duyurdu. Coşkun ULUSOY, satın almalar için ayırdıkları 3 milyar dolarlık nakdi şimdilik elinde tuttuğunu söylüyordu.

Onca kar, eldeki nakit para ve verilen sözlere ne oldu da birden ERDEMİR bu hale getirildi ve bunun bedeli de emekçinin sırtına yüklendi.

Bugün işçinin maaşını kısan yönetim ve ona aracılık yapan sendika yöneticileri gelecekte işçiyi işten atılmaya hazırlamaktadır. Bu operasyona izin verilmemelidir. Yıllardır işçinin emeğiyle büyük bir ekonomi olan ERDEMİR yeniden kamusal alana alınmalı ve dünyada oynanan oyunlar karşısında korunmalıdır.

ERDEMİR hisseleri, işçisinin maaşını düşüren ve bunca yatırıma rağmen işçisini işsizlikle tehdit edenlerin elinden alınmalı, dünya tekellerine peşkeş çekilmeden kamusal alana verilmelidir. Sanayinin lokomotifi demir çelik üzerinde oynanan oyunlara son verilmelidir. Demir çelik ve metalurji endüstrisi bütünüyle kamusal alandan yönetilmelidir. 28 Nisan 2009


EK-13


BASINA ve KAMUOYUNA

PAZARCIK KATI ATIK DÜZENLİ DEPOLAMA TESİSİ PROJESİNDE YÖRE HALKI KAZANDI

Kahramanmaraş İli, Pazarcık İlçesi, Doğanlı Karahasan Köyü, Tomsuklu Mevkiinde kurulması planlanan “Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi Projesi” ile ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen 1 Haziran 2006 tarihli “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının, çevre ve insan sağlığı açısından yaratacağı olumsuz etkiler nedeniyle iptali istemiyle açılan dava sonuçlanmıştır. Gaziantep 2. İdare Mahkemesi’nde görülen davada mahkemenin verdiği 6 Şubat 2009 tarihli kararda:

“Uyuşmazlık konusu olaya ilişkin olarak Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Mahkememize sunulan dilekçede; Bakanlık birimlerinden alınan 29.01.2009 tarih ve 690 sayılı yazı ile, Kahramanmaraş Valiliği’nin 09.01.2009 tarih ve 197 sayılı yazısında, MARAŞÇEBBİR adı altında kurulan Belediyeler Birliği tarafından dava konusu proje alanından vazgeçildiği ve yeni yer seçimi çalışmalarına başlanıldığı anlaşılmıştır.(..) Bu durumda, uyuşmazlığın konusunu oluşturan “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararına ilişkin olarak, yukarıda anılan davalı idare işlemleri ile bahsi geçen projenin ortadan kaldırılması sonucunda açılan iş bu davanın konusunun ortadan kalktığı sonucuna varılmıştır.” denilmektedir.

Dava süreci devam ederken, proje alanına iş makinelerinin gelerek inşaat çalışmalarına başlaması, yöredeki köylülerin protestolarına yol açmış ve Valilik tarafından iş makinelerinin çalışmaları durdurulmuştu. Yaşanan olayların devam etmesi ve kaygı verici bir boyuta erişmesi nedeniyle davacı ve müdahil kurumların da içinde yer aldığı Beyazadımlar Platformu temsilcileri, 17 Mart 2008 tarihinde Kahramanmaraş Valiliği’ni ziyaret ederek çöp tesisinden vazgeçilmesi için hazırladıkları teknik ve bilimsel raporları içeren kapsamlı bir dosyayı Valiliğe sunmuşlardı.

Türkiye’de en önemli kentsel çevre sorunlarından birisi olan “Katı Atık Yönetimi” toplamadan taşınmasına, bertarafından geri kazanımına kadar tüm süreçleri ile birlikte planlanması gereken bütünleşik bir süreçtir. Ülkemizde ekolojik, sosyal ve ekonomik yönleri ile göz ardı edilemeyecek toplumsal bir sorun olan çöp sorunu, ancak bilimsel ve teknik yaklaşımların kamusal bakış açısı ile ele alınması ile çözüme kavuşturulabilir. Katı atıkların depolama aşamasında çevre ve halk sağlığı açısından en önemli aşamalardan biri yer seçimidir. Yer seçimi aşamasında Çevresel Etki Değerlendirme süreçlerinin halkın ve meslek odalarının katılımı ile bilimsel metodlara dayanılarak sağlıklı işletilmesi önem taşımaktadır.

Bizlerin ve yöre halkının toprağına ve geleceğine sahip çıkmak ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını savunmak için üç yıldır yürüttüğü mücadelenin sonucunda proje iptal edilmiştir. “Ya tutarsa” düşüncesiyle son günlerde sıkça rastlanan hukuk dışı mevzuat düzenlemeleri ve idari uygulamalarda yargı kararının aleyhine sonuçlanacağını anlayan yöneticiler dava sonucunu beklemeden gerekli düzeltmeleri yapmaktadır. Yapılan hatanın fark edilmesi bakımından olumlu karşılanabilecek bu uygulamanın son dönemde yaygınlaşması çevre konusunda samimi olmayan politikaları da su yüzüne çıkarmaktadır. Yargı kararlarına ihtiyaç olmadan katılımcı ve bilimsel metodlara dayanan ÇED süreçlerinin de bir gün gerçekleşmesi umuduyla mücadelemiz sürecektir. 5 Mayıs 2009





TMMOB Peyzaj Mimarları Odası

EK-14


BASINA ve KAMUOYUNA

MUAMMER SAKARYALI DAVASINDA YAŞAM KAZANDI

Tüprag Metal Madencilik San. ve Tic. A.Ş.’nin Yaşamı savunan İnay Vicdan Hareketi Sözcüsü Muammer Sakarlı nezdinde tüm yaşam savunucularını susturmayı amaçlayan davası reddedildi.

Tüprag Metal Madencilik San. ve Tic. A.Ş.’nin kişilik haklarının ihlal edildiği ve manevi varlığının zarar gördüğü iddiası ile İnay Köyü Vicdan Hareketi Sözcüsü Muammer Sakaryalı’ya açmış olduğu 50.000 TL’lik tazminat davasının 5. duruşması 6 Mayıs 2009 Çarşamba günü (bugün) saat 10.0’da Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi duruşma salonunda yapıldı. Hakim Ömer Kızılkaya tarafından yürütülen davanın reddine karar verildi.

Daha önceki duruşmalarda Tüprag AŞ’nin can güvenliğinin olmadığı iddiası ile duruşmalara polis çağrılması talebi üzerine gerginlikler yaşanmış, polislerin duruşmayı izlemek isteyen köylülere çıkardığı zorluklar köylülerin haklı tepkisine neden olmuştu.

Dava, duruşmaları izleyen polislerin tutanak örneği alması, duruşma günü ve saatlerinin polislere sorularak verilmesi ve davalı avukatlarının isimlerinin telsizlerle merkeze iletilmesi ile de gündeme gelmiş, Muammer Sakaryalı’nın avukatlarının söz konusu ihlalleri Ankara Barosu Başkanlığı ve Adalet Komisyonu’na taşımasına sebep olmuştu.

Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Dündar Çağlar, Çevre Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Burçak Karaman Uysal, Metalurji Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Hüseyin Savaş ile Davacı vekili olarak Av. Arif Ali Cangı, Av. E.Baturay Altınok, Av. Mehmet Horuş, Av. Alev Tetik Horuş, Av.A.Özgür Sarıyıldız, Av Rıza Karaman’ın katıldığı duruşmayı Ankara Barosu Başkanlığı Avukat Hakları Merkezi de izledi.

Kışladağ’daki köylülerin, çevreyi ve doğayı tahrip eden madencilik faaliyetlerine karşı yöre halkının sesi, Bergama’da başlayan çığlığın Kışladağ’daki yankısı olan Muammer Sakaryalı’ya haksızca açılan tazminat davasının reddedilmesi sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının savunulması çabalarının yükseltilmesi açısından son derece önemli ve olumlu bir gelişmedir. Hukukun ve bilimin üstünlüğü, kamunun yararı bir kez daha ön plana çıkmıştır.

Sonuç vermeyen bu susturma girişimlerinin ve yörede yaşanan çevre ve sağlık sorunlarının araştırılarak üzerine gidilmesi gerekmektedir. Benzer içerikli bir dava da geçtiğimiz günlerde TMMOB aleyhine açılmış, söz konusu dava 7 Mayıs 2009 Perşembe günü (YARIN) İstanbul’da görülecektir.

Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkını savunan bu sesi ve bu mücadeleyi yükselteceğimizi bir kez daha vurguluyor, ülkemizde bilime ve hukuka karşı devam eden altın madenciliği faaliyetlerine bir an önce son verilmesini talep ediyoruz. 6 Mayıs 2009





EK-15


BASINA ve KAMUOYUNA

ÇORUM VALİSİNİN BİLİMİN YERİNE, DOĞMA VE HURAFELERİ YERLEŞTİRİLMEYE

ÇALIŞTIĞI TAVRINI KINIYORUZ.

Çorum’da valilikçe düzenlenen İl Koordinasyon Kurulu toplantısında Çorum Valisi Mustafa TOPRAK tarafından toplantıdan çıkarılan Jeoloji Mühendisi Veysel UYKAN’a kılık kıyafeti gerekçe gösterilerek yapılan saldırı, bilime ve emeğe yapılan saldırıdır.

Çalışma koşullarını göz önünde bulundurmadan, meslektaşımızın sakal şekline ve giydiği pantolonun kumaşına bakarak, hakaret etme cüretinde bulunan sayın Vali, “Türk Milleti adına ayıp” olarak gördüğü bu kıyafeti hangi siyasal bakıştan değerlendirmiştir. İnsanların giyimlerini siyasal perspektiften değerlendiren bir kamu görevlisi ya taraf olmuştur yada bir yanı eksiktir.

Çorum valisinin bilimin yerine, doğma ve hurafeleri yerleştirilmeye çalıştığı bu yakışıksız tavrını kınıyoruz.

Bilime ve emeğe saldıran Çorum Valisi Mustafa TOPRAK derhal istifa etmeli yada görevden el çektirilmelidir. 23 Haziran 2009


EK-16


BASINA ve KAMUOYUNA

GERİCİ FAŞİST KALKIŞMALARA İZİN VERİLMEYECEKTİR

Topkapı Sarayında yapılan sanatsal etkinliğe yapılan saldırıyla, bir kez daha gerici faşizan ayaklanma provası yapılmıştır.

Çin coğrafyasında yaşanan olaylar da bahane edilerek, daha Sivas katliamının 16. yıldönümünü yeni geride bıraktığımız bu günlerde aydınlığa atılan ateşin, yangını yeniden yakmak amacıyla yapılan bu saldırıyı nefretle kınıyoruz.

10 temmuz da Topkapı Sarayında yapılan sanatsal etkinlikte şarap ikram ediliyor olması bahanesiyle yapılan bu saldırı, görmezlikten gelinmemelidir. Bunun gerici faşizan bir kalkışma olduğu açık olarak ortada iken, sorumlularının elini kolunu sallayarak gezmesi, emniyet yetkilileri ve savcılar tarafından da görmezlikten gelinmemelidir.

Bu tür saldırıların deneme amaçlı ve toplumun bir kesimine yönelik “mahalle baskısının” göstergesi olduğu artık herkesçe bilinmelidir.

Bu saldırının halkların bir arada yaşamasına yönelik olduğu bilmekteyiz. Toplumun bilimden, ilerlemeden, demokrasiden yana güçleri olarak bu tür kalkışmalar karşısında sessiz kalınmayacağı bilinmelidir.

Bu saldırıyı ve kalkışmayı yapanları şiddetle kınıyor, kendileriyle yüzleşerek toplumu geriye taşıyacak anlayışlardan uzaklaşmaya çağırıyoruz.

Saldırılar sırasında hoşgörülü davranış gösteren emniyet güçlerinin aynı hoşgörüyü demokrasi mücadelesi veren demokratik kitle örgütlerine sendikalara ve 1 mayısta işçilere de niye gösteremediklerini soruyoruz.

Dünyada yaygınlaştırılmaya çalışılan çatışma ortamları emperyalizmin bir oyunudur. Tüm demokrasi güçleri ile birlikte bu oyuna izin vermeyeceğiz..

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası bu tür gerici faşizan ayaklanmaların her zaman karşısında olacaktır.

14 Temmuz 2009


EK-17


BASINA ve KAMUOYUNA

ÖĞRENİM HAKKINI DEMOKRATİK ŞEKİLDE SAVUNAN ÖĞRENCİLERE KARŞI YAPILAN FAŞİZAN SALDIRILARI KINIYORUZ

Üniversitelerde bilimsel, özerk, demokratik ve parasız eğitim isteyen öğrencilere karşı yapılan her türlü faşizan gerici baskı ve saldırıları kınıyoruz.

Türkiye’de her yıl yapıldığı gibi öğrencilerin tatil döneminde onlarla ilgili kararların alındığı, demokratik haklarını kullananlara karşı şiddetin had safhada uygulandığını yaşamaktayız.

Her şeyin fi yatının düştüğü söylendiği Türkiye’de, nedense yalnızca çalışanların ücretleri düşürülmekte, buna karşılık temel gereksinimlerdeki fi yat artışları sürmektedir. Diğer yanda da hiç olmaması gereken öğrenim harçları artırılmaktadır.

Bunlara karşı fi kirlerini söyleyen, tepkilerini dile getiren, kamuoyunu bilgilendirmek isteyen öğrencilerin üzerine her alanda polis saldırmaktadır. Çağrıldıkları toplantı salonunda şiddet uygulanarak gözaltına alınmaları faşizan uygulamaların ne aşamaya geldiğini göstermektedir.

Bu tür uygulamalara yönelik olarak Türkiye’nin aydınlık yüzü öğrencilerin her zaman yanında olacağımızı bir kez daha kamuoyu ile paylaşırken; saldırıları kınıyor ve bu tür saldırılar karşısında demokratik ve meşru mücadele yollarını kullanacağımızın bilinmesini istiyoruz.

• Üniversitelerde harç adı altında toplanan haraç gibi ödentilerin kaldırılmasını, • Üniversiteleri ticarileştirme politikalarından vazgeçilmesini, • Bu tür uygulamalarla birlikte üniversiteleri inanç dogmalarının baskısı altına almaya çalışan ve uygulamalarıyla her

dönem tartışma yaratan anti demokratik yapılanma YÖK sisteminin sonlandırılmasını,

İstediğimizi bir kez daha kamuoyu ile paylaşmak paylaşıyoruz.

Gerici faşizan kalkışmalara sessiz kalan emniyet güçlerini de öğrencilerin demokratik haklarını kullanmalarını sırasındaki davranışlarından dolayı uyarıyoruz. Türkiye’de ayrımcılık yapan bu görevliler hakkında savcıları göreve çağırıyoruz.

Üniversitelerde bilimsel, özerk, demokratik ve parasız eğitim isteyen öğrencilerin haklı mücadelelerinde her zaman yanlarında olacağız. 28 Temmuz 2009


EK-18


BASINA ve KAMUOYUNA

KOZA ALTIN İŞLETMELERİ’NİN AYRICALIĞINA SON VERİLMELİDİR!

Çevre ve Orman Bakanlığı’nın mahkeme kararlarını hiçe sayarak Bergama-Ovacık Altın Madeni‘nde faaliyetlerin devam etmesine izin vermesi nedeniyle Çevre Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası ve Metalurji Mühendisleri Odası 29 Temmuz 2009 tarihinde ortak bir açıklama yaptılar.

Koza Altın İşletmeleri‘nin Ayrıcalığına Son Verilmelidir!

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ne bağlı aşağıda imzası olan meslek odaları olarak Çevre ve Orman Bakanlığı‘nı kuruluş amacına uygun davranmaya çağırıyoruz. Kozak Yaylası ve yörede geri dönüşü olmayacak yıkıma yol açacak maden ocaklarına izin vermeyiniz.

Bergama-Ovacık Altın Madeni‘nin faaliyetlerini hukuka aykırı bulan onlarca mahkeme kararına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, Anayasa Mahkemesi‘nin Maden Kanunu ile ilgili iptal kararına ve en son Danıştay‘ın Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği hakkında verdiği Yürütmeyi Durdurma kararlarına rağmen, Çevre ve Orman Bakanlığı mevcut yasaları ve her düzeydeki yargı kararını yok sayarak başta Koza Altın İşletmeleri A.Ş. olmak üzere madencilik faaliyeti yürüten şirketlerin isteklerini yasalardan ve yargı kararlarından üstün tutmaya devam etmektedir.

Bergama ve Dikili yöresi, bölgesel ölçekte maden sahasına dönüştürülmeye başlanmıştır.

“Bergama-Kozak Köyü - Gelintepe mevkiinde”, Bergama-Yerlitahtacı Köyü‘nde” ve “Dikili-İlçesi, Çağlan Köyü- Uyuzyaka mevkiinde” “Altın Madeni Açık Ocak” işletmeciliği için Koza Altın İşletmeciliği A.Ş. tarafından 2006 yılında ÇED başvuruları yapılmıştır. Söz konusu maden ocaklarının ÇED süreçleri kapsamında yapılan halkın katılımı toplantısında, yöre halkından hiç kimse madenin açılması doğrultusunda görüş bildirmemiştir. Ocaklarda çıkartılacak cevherin işletileceği Bergama-Ovacık Altın Madeni işletmesinin kapasitesinin dolmuş olması ve kapasitesinin artırılmamış olması nedeniyle ÇED süreci durdurulmuştur. Fakat üç yıl sonra, her üç ocak için de yeniden başvuru yapılmış ve 29 Temmuz 2009 Çarşamba günü Çevre ve Orman Bakanlığında 1. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Toplantısı yapılacaktır. Yine Kozak Yaylasında bulunan Bergama Kaplan Köyü ve Dikili- Çukuralan Köyü sınırları içinde bulunan yine Koza A.Ş.ye ruhsatlı Altın Madeni Ocağı için 6 Ağustos 2009 tarihinde 1.İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu toplantısı yapılacaktır. Yani Kozak Yaylasının delik deşik edilmesi için izin sürecinin son aşamasına gelinmiştir. Çağlan, Yukarıbey, Yerlitahtacı ve Çukuralan Köyü sınırları içinde bulunan 4 ayrı maden ocağının içinde bulunduğu, KOZA A.Ş.ye verilen ruhsat sahaların büyüklüğü yüz km2‘yi aşmaktadır.

ÇED sürecinin başlatıldığı tarihte yürürlükte olan Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliğinin(RG tarih ve sayısı:16.12.2003-25318) 10. Maddesine göre; “ Proje sahibi özel formatın veriliş tarihinden itibaren bir yıl içinde Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporunu Bakanlığa sunmakla yükümlüdür. Bu süre içinde Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu sunulmaz veya gerekçesi belirtilerek ek süre isteminde bulunulmaz ise başvuru geçersiz sayılır. Proje sahibinin süre uzatım talebi Bakanlıkça uygun bulunması halinde altı ayı geçmemek üzere bir defaya mahsus ek süre verilir.” ÇED Yönetmeliği‘nin bu açık hükmüne, 2008 yılında ÇED Yönetmeliği‘nde değişiklik yapılmasına rağmen Çevre ve Orman Bakanlığı, eski başvuruları kabul ederek ve yeniden halkın görüşüne başvurmayarak yangından mal kaçırırcasına ÇED sürecini işletmektedir.

Altın şirketlerine hukuki açıdan yol göstericilik yapmak Çevre ve Orman Bakanlığı‘nın görevi değildir.

EK-19


Koza Altın İşletmeleri A.Ş. her defasında Çevre ve Orman Bakanlığı‘na başvurarak verilen yargı kararları ile yasalar ve yönetmelikler karşısında faaliyetine nasıl devam etmesi gerektiğini sormaktadır. Asıl ilginç olan ise Çevre ve Orman Bakanlığı‘nın her defasında söz konusu şirkete hukuki yol göstericilik yaparak; izlemesi gereken yol ve yöntemleri bildirmesidir. Bu şekilde Koza Altın İşletmeleri‘nin Çevre ve Orman Bakanlığı‘na yaptığı ÇED başvuruları, Bakanlık tarafından çevresel etki değerlendirme sürecinin en başından usulen ve bir takım şekli formalitelerden ibaret olarak ele alınmaktadır.

Koza Altın İşletmeleri A.Ş.ye yargı kararları ve yasalar karşısında tanınan ayrıcalıklar, kamuoyu tarafından çok iyi bilinmekte ve gelişmeler, ülkemizin doğal varlıklarının geleceği açısından kaygıyla izlenmektedir. Gelinen aşamada Koza Altın İşletmeleri A.Ş. kamuoyundan yükselen bu haklı tepkiyi susturmak için açılan davaların davacılarına, avukatlarına ve yaşanan hukuk tanımazlığı dile getiren gazetecilere karşı yüklü tazminat davaları açmaktan ve sahibi olduğu medya organları aracılığı karalama kampanyaları yürütmekten başka çare bulamamaktadır.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ne bağlı aşağıda imzası olan meslek odaları olarak Çevre ve Orman Bakanlığı‘nı kuruluş amacına uygun davranmaya çağırıyoruz. Kozak Yaylası ve yörede geri dönüşü olmayacak yıkıma yol açacak maden ocaklarına izin vermeyiniz.

Çevre ve Orman Bakanlığı asli görevini yerine getirmelidir!29 Temmuz 2009






BASINA ve KAMUOYUNA

TÜRKİYE’Yİ KİM YÖNETİYOR?

Bakanlar, Bakanlıklar Ne Yapıyorlar? Ne Yapmalılar? Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği ile ilgili verilen Yürütmeyi Durdurma Kararına karşı Başbakanlık ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan itirazı reddetmiştir. Madencilik faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin yasa ve yönetmeliklere ilişkin dava süreçlerinin yakın geçmişini kısaca özetleyecek olursak, Anayasa Mahkemesi; madencilik adı altında hiçbir çevre koruma kaygısı taşımadan, ülkemizin yeraltı varlıklarının küresel sermayeye peşkeş çekilmesi, Bergama hareketi ile elde edilen pek çok toplumsal ve hukuksal kazanımın yok edilmesi amacıyla 5177 sayılı Yasa ile değiştirilen 3213 sayılı Maden Yasası’nın 7. maddesini Anayasaya aykırı bularak 15.01.2009 tarihinde iptal etmişti. Aynı Anayasa Mahkemesi kararında, iptal kararının bir yıl sonra yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin aynı tarihli kararıyla da, Çevre Kanunu’nun 10.maddesinde 13.05.2006 tarihinde 5491 sayılı Yasayla yapılan değişiklikle getirilen “Petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri, Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır” hükmü de iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi bu iptal kararının ise altı ay sonra yürürlüğe gireceğini belirlemiştir. Danıştay Sekizinci Dairesi, 10.02.2009 tarihli kararı ile Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin ve bu yönetmelikte yapılan değişikliklerin yasal dayanağını yitirdiğini ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmeleri gerekçe göstererek yönetmeliğin iptali istenen bütün maddeleri hakkında Yürütmeyi Durdurma kararı vermiştir. Bunun üzerine Başbakanlık ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı söz konusu karara itiraz etmiş, ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, Danıştay’ın 6. ve 8. Daireleri Müşterek Kurulu’nun verdiği Yürütmeyi Durdurma Kararı’nın hukuka uygun olduğunu belirterek yapılan itirazları ret etmiştir. 09.07.2009 tarihli Ret kararında;

“Kaldı ki, bir düzenleyici işlemin dayanağı y a s a kuralının, A n a y a s a M a h k e m e s i n c e iptal edilmesi halinde, bu düzenleyici işlem bir idari davaya konu edilmemiş olsa bile, iptal kararından etkileneceği öğretide kabul edilmektedir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen iptal kararlarının gerekçesi karşısında; esasları y a s a d a belirlenmeyen bir faaliyeti Yönetmelikle düzenleyen, ayrıca bu faaliyetin ÇED belgesi aranmadan sürdürülmesine olanak sağlayan dava konusu Yönetmeliğin hukuksal dayanaktan y o k s u n kaldığı açıktır” denilmektedir. Bu gerekçeye göre Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’ne karşı dava açılmamış olsa dahi, bu yönetmeliğe dayanılarak verilecek izin ve ruhsatlarının Anayasa Mahkemesi kararı karşısında hukuka aykırı olacağı belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi ile Danıştay’ın Yürütmeyi Durdurma ve Ret kararlarına göre 3213 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ilk fıkrasında sayılan; “Orman, muhafaza orman, ağaçlandırma alanları, kara avcılığı alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı, tarım, mera, sit alanları, su havzaları, kıyı alanları ve sahil şeritleri, karasuları, turizm bölgeleri, alanları ve merkezleri ile kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, askeri yasak bölgeler ve imar alanları ile mücavir alanlar”da iptal edilen yasa ve yönetmelik maddelerine göre alınan izin ve ruhsatların yasal dayanağı ortadan kalkmıştır. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Kararlarından sonra; Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliğine dayanılarak verilen madencilik izinlerinin tamamı geri alınmalıdır. Son günlerde başta Koza Altın İşletmeleri A.Ş. olmak üzere, maden şirketleri ve sektör temsilcileri madenciliğin önündeki engellemeler olarak yargı kararlarını göstermeye çalışmaktadırlar. Söz konusu kesimlerin Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Kararını kendi ifadeleri ile “bypass edecek” girişimler içine girmeleri, yüksek yargı

EK-20


kararları karşısında suç teşkil eden gayrimeşru çabalardır. Kamuoyu önünde dile getirilen bu girişimlere başta Başbakanlık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve hepsinden önemlisi Çevre ve Orman Bakanlığı’nın da ortak olduğu açıkça dile getirilmektedir. Manisa Turgutlu’daki Çaldağı Nikel madeni ile ilgili önceki ve şimdiki Çevre Bakanları’nın basın ve kamuoyu önünde verdikleri demeçler, en üst düzeydeki kamu kurumlarının ve bu kurumların başındaki başta bakanlar olmak üzere görevlilerin şirket çıkarlarını nasıl yasalardan ve kamu yararından üstün tuttuklarını belgelemiştir.

Soruyoruz!Sayın Bakanlar ve Bakanlık yetkilileri, kamu hizmeti veren kuruluşlarda çevre ve insan sağlığına ve yararına mı yoksa şirketlerin kar hırsına mı hizmet etmektedir? Devam eden davalar varken bu açıklamalar yargı organlarını etkileme çabası taşımıyor mu? Ne hükümetin ne Başbakanlığın ne de ilgili bakanlıkların çerçevesi yasalarla belirlenmiş görevlerini Anayasa ve Yasalar aleyhine kullanmaya hatta bu makamları kamuoyu önünde töhmet altında bırakacak girişimlere girmeye hakları vardır. Anayasa’da açıkça suç olarak kabul edilen bu girişimlerin sonucunda kamuoyunda haklı olarak “Çevre ve Orman Bakanı Kimin Bakanı?” diye sorulmaya başlanmıştır. Aşağıda imzası olan kurumlar olarak;Başbakanlık ve ilgili adı geçen bakanlıkların maden şirketleri ile Anayasa ve Danıştay kararlarını yok saymaya dönük olarak yaptıkları bütün yazışmaları ve görüşmeleri kamuoyuna açıklamaya davet ediyoruz. Maden şirketlerinin çıkarlarını korumak adına ülke ve toplum çıkarını gözetmeyen, yargı kararlarını yok sayan girişimlerden derhal vazgeçilmelidir. Yargı kararlarını kendi ifadeleri ile “bypass” etmeye dönük çıkarılacak her türlü, Kanun Hükmünde Kararname, Bakanlar Kurulu Kararı, yönetmelik, genelge, tebliğ ve her ne ad altında olursa olsun yapılacak düzenleyici işlemler Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu gerçeğini yok saymaya dönük bir girişim anlamına gelecektir. Son olarak yasama organının belirlemesi ve yasayla düzenlenmesi gereken madencilik faaliyetlerinin, yönetmelikle belirlenmesinden vazgeçilmelidir. Maden Yasası ile ilgili bugün yaşanan sorunlar, yasa değişikliği yapılırken dile getirilen eleştirileri haklı çıkarmıştır. Nerelerde, hangi koşullarda madencilik yapılacağına Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler ve yargı kararları dikkate alınarak küresel sermayenin değil, halkın çıkarlarını gözeten bir anlayışla ülkemizin doğal varlıkları ile tarihi ve kültürel zenginliklerini koruyacak yasal bir düzenleme acilen hayata geçirilmelidir. 05 Ağustos 2009 ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ






BASINA ve KAMUOYUNA

ULUKIŞLA’DA ALTIN MADENCİLİĞİ POLİTİKASINDAN VAZGEÇİN

Ulukışla’da Gümüştaş Şirketinin siyanürle altın arama ve işletmeye yönelik çabaları son günlerde giderek hız kazandı. Bu gelişme bölgede yaşayanlarda büyük bir kaygı ve endişeyle karşılanmaktadır. Gümüştaş Şirketi’nin Bolkar Dağları eteklerinde yaptığı maden arama faaliyeti sonucunda işletmeyi önce Bolkar dağarlının zirvesindeki Maden Köyüne yapacağını açıklamıştı. Daha sonra bu bölgede kuracağı işletmenin çıkaracağı zehirli ve öldürücü atıkların, bölgenin yeraltı sularına karışacağına yönelik bilimsel raporlar soncunda işletmeyi bu köye kurmaktan vazgeçti.

Fakat bu kez işletme yine Bolkar Dağları eteklerindeki Porsuk ve Hasangazi köylerine taşınmaya karar verdi. Bunun için de şirket, Porsuk Göleti civarındaki 27 dönüm araziyi İl Özel İdaresinden satın almak için girişimlere başladı. Şirketin satın almak istediği arazi, daha önce köylerin tarımsal sulama ihtiyacını sağlamaya yönelik göletin bitirilmesi için kamulaştırıldı.

Gölet için kamulaştırılan bu alan şimdi, siyanür atık havuzu olarak kullanılmak üzere İl Özel İdaresi tarafından ihaleye çıkarılıyor. On iki Ağustos tarihinde bu alan ihaleye çıkarılmış ve bölge halkının yoğun tepkisi sonucu ihaleye katılan olmamıştı. Ancak, 2 eylül tarihinde il encümeni aldığı karar ile bu alanın satışı için on altı eylülde tekrar ihaleye çıkılmasına karar verdi. Bu karar, bölgede yaşayan halkın tepkilerinin göz ardı edilmesi nedeniyle büyük bir tepki topladı. Oysa ki Siyanürlü altın arama faaliyetine halk ilk örgütlü tepkisini, 3 Nisan Tarihinde şirketin ÇED raporunu almak için yapmak zorunda olduğu “halkın katılımı” toplantısında gösterdi. Yöre köyleri, altın madenini istemedikleri için bu toplantıyı boykot etti ve toplantı yapılamadı.

Bunun ardından 30 mayıs 2009 tarihinde maden köyünde geniş katılımlı bir miting ile altın madeninin kurulmasına karşı tepkiler dile getirildi. Bölge halkı on bin imza toplayarak valilik ve ilgili mercilere siyanürlü altın işletmesi istemediklerini ilettiler. Bu şirketin altın arama ruhsatlarının iptali için başvuruda bulundular. Halkın bu tepkisine rağmen köylerin sulama göleti ve alanı ihale ile satılmak isteniyor. Ülkemiz son yıllarda altın şirketleri için çok karlı bir yatırım alanı haline geldi. Bergama’da, Eşme’de, Tunceli’de bu acı gerçeği yakından gördük ve yaşadık. Buna karşın devlet, altın madencilerine karşı halk tepkisini görmezden geliyor. Bu anti demokratik yönetim anlayışının sonuçlarının ağır olacağı hükümetler tarafından görülmelidir. Tarım ve hayvancılığı bitiren, tarihi ve kültürel değerleri yok eden, doğada onarılmaz yıkımlara yol açan, bölge halkını ekonomik ve sosyal açıdan yok eden siyanürlü altın madenciliğinin ülkemize bir katkısının olmadığı görülmelidir.

Altın madenciliği sonucunda ülkemizin doğal varlıklarının yağmalanması yetmiyormuş gibi, bu varlıkların ekonomik değere dönüştürülmesi sonucunda elde edilen ürünlerde ülke dışına çıkarılmaktadır. Buna karşın, her türlü kir ve atık ise ülkemizde kalmaktadır. Bu durum Ulukışla için de geçerlidir. Ulukışla bölgesinin temel geçimi tarım ve hayvancılıktır. Bölgede kiraz, halk için altından çok daha değerlidir. Altın madeni işletilecek havza, Çukurova bölgesinin su varlıklarının kaynağıdır. Burada ortaya çıkacak ekolojik bir felaketin sonucunu, sadece Ulukışlalılar değil aynı zamanda Çukurova bölgesi de yaşayacaktır.

Dere Yatağına Altın MadeniToprağın, suyun, havanın yağmalanmasının, dere yataklarında yapılaşmaya izin vermenin sonuçlarını yaşadığımız sel felaketleri ile alıyoruz. Ulukışla’da dere yataklarına altın madeni kurulmasının sorumluğunu hiçbir siyasi iktidar üstlenemez. Bu nedenle Niğde İl Özel idaresinin ihaleyi iptal etmesini ve bölgede tarım ve hayvancılığın geliştirilmesine yönelik bir açılım bekliyoruz. Siyanürlü altın madenciliği bölgede köylerin boşalmasına, Bolkar Dağlarının doğa güzelliklerinin yok olmasına neden olacaktır. Bu nedenle, Bolkar Dağları Platformu tarafından, Niğde İl Özel İdaresi’nin altıncılara toprak satışına yönelik 16.9.2009 tarihindeki ihalenin iptali için, aynı gün düzenleyeceği mitingin siyasi sorumluluk üstlenenler tarafından doğru anlaşılmasını bekliyoruz.

Bizler, köylerin boşaltılması sonucunu doğuran, kentleri yaşanmaz kılan, şirketleri zengin eden; doğayı ve toplumu fakirleştiren kalkınma politikalarının ülkeyi yok oluşa sürüklediğini bir kez daha vurguluyoruz. Bu nedenlerle yönetenlere sesleniyoruz, Ulukışla’da bir an önce altın madenciliği politikasından vazgeçin. Bu nedenlerle 16 Eylül 2009 tarihinde gölet alanındaki satışa yönelik ihaleyi durdurun.

EK-21


Bizler Bergama, Eşme, Ulukışla’da ve tüm Türkiye’de toplumun ve doğanın birlikte yaşamasına yönelik politikalar oluşturulması için mücadele ediyoruz Dünyamızı işgal politikalarına karşı dipten gelen dalgaya, halkın ve doğanın çığlığına kulak veriyoruz. Bunun için de 16 Eylül 2009 tarihinde Bolkar Dağları Platformu’nun sesine ses veriyoruz: Biz aşağıda imzası bulunan örgütler, Ulukışla’da altın madencilerine karşı direnişle, Bolkar Dağları Platformuyla birlikte yürümeye devam edeceğiz. 15 Eylül 2009

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, TMMOB Şehir Plancıları Odası, TMMOB Ziraat Mühendisleri OdasıAyamama Son DurakBeyaz Adımlar PlatformuÇağdaş Hukukçular DerneğiDOĞADER, Donkişot Çevre AkademisiEkoloji Kolektifi , EKODER,GDO’ya Hayır PlatformuGemlik Doğal Hayatı ve Hayvanları Koruma Derneği (GEMDOHAY)Gemlik Satranç Kulübü, Gemlik Yaşam Atölyesiİmeceevi,İmece Toplumun Şehircilik Hareketi, Kentsiz, KESK,Nilüfer Yerel Gündem 21, Osmaniye Çevre Platformu,Sorgun PlatformuSağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Sendikası Tüketici Dernekleri Federasyonu, Tükoder, Tüketici Hakları Derneği,Turizm ve Çevre Gazetecileri Derneği


BASINA ve KAMUOYUNA

IMF – DÜNYA BANKASI POLİTİKALARINA KARŞI OLAN EMEKÇİLERE

YAPILAN SALDIRIYI KINIYORUZ.

SOKAĞIN SESİNE KULAK VERİN.

IMF-Dünya Bankası guvernörler toplantıları devam ederken, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından Taksim’de düzenlenen ve binlerce kişinin katıldığı protesto eylemine güvenlik güçleri sert müdahalede bulundu. Yaklaşık 6 bin kişinin katıldığı eylemde, dört örgütün ortak açıklaması okunurken emniyet güçleri tarafından biber gazı ve tazyikli su ile müdahale edildi. Çok sayıda insan yaralandı, yüzlerce insan dövülerek gözaltına alındı.

Aynı anda toplantı salonunda konuşan başbakan ne kadar “demokrat” olduğunu gösterdi. Eylemcilerin protestosunu bile kullanarak “Sokağın Sesine Kulak Verin” diyerek takkiyeciliğini sürdürdü.

Emperyalizmin ve onun neo liberal politikaların uygulayıcısı olan IMF ve Dünya Bankası yetkilileri törenlerle karşılanırken emek ve meslek örgütlerinin kitlesel eylemine karşı hükümet, valilik ve emniyet güçlerinin anti demokratik vahşi saldırısını şiddetle kınıyoruz.

IMF ve Dünya Bankası heyetinin ülkemizi derhal terk etmesi ve gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istiyoruz.

07 Ekim 2009


Yönetim Kurulu

EK-22


BASINA ve KAMUOYUNA

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ’NDE İSRAİL BÜYÜKELÇİSİ’Nİ PROTESTO EDEN ÖĞRENCİLERE YAPILAN SALDIRIYI KINIYORUZ.

Üniversitelerde Öğrencilere Yönelik Faşist Saldırılar Özel Güvenlik Görevlilerince Sürdürülüyor.

İsrail’in Ankara Büyükelçisi Levy’nin Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’nü ziyaretinin öğrenciler tarafından protesto edilmesi sırasında, öğrencilere özel güvenlik görevlilerince saldırılmıştır. Bu saldırıyı kabul edilmez olarak görüyor ve kınıyoruz.

Dünyanın her yerinde kanlı eylemlerinden dolayı protesto edilen İsrail’in yetkililerine karşı demokratik haklarını kullanan öğrencilere, polisin desteğinde özel güvenlik görevlilerinin saldırması, onlarca öğrenciyi yaralaması kabul edilemez.

Bu davranış özel güvenlik görevlilerinin, üniversitenin güvenliğini sağlamak yerine öğrencilere ön yargılı saldırganlık tutumu içinde oldukları bir kez daha göstermiştir.

Üniversitelerden polisin ve özel güvenliğin çıkarılması, özerk demokratik üniversite oluşturulması yolunda kaçınılmazdır.

Üniversitelerde bilimsel, özerk, demokratik ve parasız eğitim isteyen ve yarın sokaklarda YÖK hayır diyecek olan öğrencilerin haklı mücadelelerinde her zaman yanlarında olacağımızı bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz.

05 Kasım 2009


Yönetim Kurulu

EK-23


BASINA ve KAMUOYUNA

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU

YA İSTİFA ETMELİ YA DA GÖREVDEN ALINMALIDIR!

Çevre ve Orman Bakanlığı, her defasında alınan yargı kararlarını etkisizleştirmek ve hukuk devleti ilkesini yok sayma pahasına Ovacık Altın Madeni için yeni izinler vermektedir. Bu sayede Bergama Ovacık Altın Madeni hakkında faaliyetlerinin çevre ve insan sağlığı açısından sakıncalı olduğu yönünde verilen yargı kararlarına rağmen KOZA Altın işletmeleri AŞ, işletme ölçeğini büyüterek ve bölgede yeni maden ocakları açarak faaliyetlerine devam etmektedir.

●Altın şirketlerine hukuki danışmanlık yapmak,

●Yargı kararlarını etkisizleştirmek için bu şirketlere yol göstericilik yapmak,

●Altın şirketlerinin avukatlığına soyunmak,

●Altın şirketlerinin çıkarını, ülkemizin çıkarlarından üstün tutmak,

●Şirketlerin karı için kamusal varlıklarımız olan madenleri heba etmek,

●Çevre ve insan sağlığını riske atmak

Çevre ve Orman Bakanlığının görevi değildir.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI TARAFSIZLIĞINI YİTİRMİŞTİR.

Hiçbir hukuk devletinde rastlanması mümkün olmayan bir şekilde; Çevre ve Orman Bakanlığı yetkilileri ile Koza Altın İşletmeleri AŞ yetkilileri, kamuoyu önünde açıkça yargı kararlarını “by-pass” etmek için yaptıkları çalışmaları sıkılmadan anlatmaya başlamışlardır.

Bergama-Kozak’ta yeni maden izinleri için ÇED başvuruları Çevre Bakanlığı’nda değerlendirme aşamasındayken, ÇED Genel Müdürü Fevzi İşbilir, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları ile bağlı bir kamu görevlisi olmasına rağmen, bu sorumluluğuna yakışmayan bir şekilde altın şirketlerinin uzantısı televizyon kanallarında mahkeme kararlarının etkisizleştirme operasyonlarına nasıl ortak olduğunu anlatmaktadır.

Çaldağı Nikel Madeni ile ilgili önceki Çevre ve Orman Bakanı ile şimdiki Bakan Veysel Eroğlu arasında yapılan tartışma, maden şirketlerinin çıkarının nasıl hukuktan üstün tutulduğunu gözler önüne sermiştir ve halen hatırlardadır.

Çevre ve Orman Bakanlığı’nın tarafsızlığını yitirdiğine ve kamu yararı bağdaşmayan işlemler tesis ettiğine dair yapılan basın açıklamaları nedeniyle altın şirketleri Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ne ve bağlı odalara tazminat davaları açarak kamuoyunun bilgilendirilmesinin önüne geçmeye çalışmaktadır. Şimdiye kadar TMMOB ve bağlı odalara karşı altın şirketlerinin açtığı davalar mahkemelerce reddedilmesine rağmen söz konusu şirketler bu yolu denemeye devam etmektedirler.

Aşağıda imzası bulunan TMMOB’ye bağlı kamu kurumu niteliğinde meslek örgütleri olarak Anayasal görev ve sorumluluklarımızın gereğini yerine getireceğimizi ve ülkemizde yürütülen çalışılan siyanürlü altın madenciliğine karşı mücadele etmeye devam edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha tekrar ediyoruz. 24 Kasım 2009



TMMOB Kimya Mühendisleri Odası


EK-24


BASINA ve KAMUOYUNA

KIŞLADAĞ ALTIN MADENİ KAPATILMALIDIR!

Uşak’ın Eşme ve Ulubey İlçeleri sınırları arasında, 2006 yılından bu yana madencilik faaliyeti yürütülen, Kanadalı Eldorado Gold Şirketi’nin uzantısı olan TÜPRAG Şirketi’ne ait Kışladağ Altın Madeni, alınan izinlerle ilgili açılan iptal davaları sonuçlanıncaya kadar kapatılmalıdır.

Kışladağ Altın Madeni’nin Mayıs 2006’da deneme üretimine başlanmasından bir ay sonra Haziran ayı sonunda Eşme ve köylerinde 1.500 civarında insan siyanür zehirlenmesi şüphesiyle hastanelere başvurmuştu. Yaşanan felaketin ardından yetkililer, zehirlenmelerin kanalizasyon şebekesinden kaynaklandığını açıklamış ve olayın üstü örtülmeye çalışılmıştır. Bu olaydan sonra da değişik tarihlerde, yöredeki köylerde yaşayan insanlarda kitlesel rahatsızlanmalar olmuş ve madene yakın köylerde çok sayıda şüpheli havyan ölümleri gerçekleşmiştir.

Şu ana kadar köylerin yok edildiği, 22.000 ağacın kesildiği ve işletme süresince 70 bin ton siyanür kullanılacak olan maden, siyanürlü yığın liçi yöntemi olarak adlandırılan dünyadaki en ilkel ve vahşi teknoloji ile faaliyet yürütüyor. Milyonlarca ton siyanürlü atık bulunan maden için büyük miktarlarda yeraltı suyu çekilmektedir.

Yaşanan felaketin ardından Eşme Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma takipsizlikle sonuçlanmıştır. Eşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan tazminat davası da Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada bilirkişi incelemesi yapıldığı ve yeniden bilirkişi incelemesine gerek olmadığı değerlendirmesiyle birlikte ret edilmiştir. Yörede yaşayan ve siyanürden zehirlenen dört kişiden oluşan davacıların temyiz başvurusu üzerine Yargıtay, Eşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ret kararını bozmuştur.

Yargıtay’ın bozma kararı ile birlikte Eşme’de 2006 yılı Haziran ayı sonunda yaşanan siyanür zehirlenmesi olayının üstünün örtülemeyeceği, yaşanan felaketin halen aydınlatılmayı beklediği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Yargıtay kararında Savcılık tarafından yürütülen soruşturmada yapılan bilirkişi incelemesinde insan sağlığı üzerindeki etkilerin değerlendirilmediğinin altı çizilmiştir.

TÜPRAG şirketinin Kışladağ Altın Madeni ile ilgili aldığı izinler hakkında açılan davalar devam etmektedir.

Madene yakın köylerin evlerinde madende patlatılan dinamitler nedeniyle hasarlar oluşmaya başladığı, bu nedenle yöre yurttaşlarının savcılığa şikayette bulundukları bilinmektedir.

Özellikle son aylarda madende çalışan işçiler arasından ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıkmaya başladığı yönünde önemli duyumlar alınmaktadır.

Yaşanan felaketin benzerlerinin yaşanması ihtimali vardır.

Yargıtay kararının ardından Savcılık tarafından verilen takipsizlik kararının yeniden ele alınması ve TÜPRAG yetkililerinin yargılanması gündeme gelebilir.

Bütün bu olasılıklar karşısında insan yaşamı söz konusu olduğundan risk almanın doğru olmadığını, bundan sonra yaşanacak en küçük sağlık sorunu nedeniyle sadece TÜPRAG şirketinin değil, kamu makamlarının da sorumluluğunun gündeme gelebileceğini belirtmek ihtiyacını duyuyoruz. Bu hafta içerisinde Macaristan Parlamentosu’nun bütün ülkede siyanür kullanarak madencilik yapılamasını yasakladığını hatırlatırız. Türkiye’de

EK-25


siyanürle madencilik yapılmasının yasaklanması için Macaristan ve Romanya’da yaşanan felaketlerin daha büyüklerinin yaşanmasını beklemek gerekmiyor.

Maden Yasası’nın önemli maddeleri, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Danıştay Madencilikle ilgili temel konuları düzenleyen Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin maddelerinin tamamına yakınının yürütmesini durdurmuştur. Kışladağ Altın Madeni’nin faaliyetleriyle ilgili aldığı izinlere esas olan ÇED olumlu görüşü aleyhine açılan davayı ret eden Manisa İdare Mahkemesi kararını Danıştay bozmuştur. Şimdi de yaşanan zehirlenmelerle ilgili ret kararını Yargıtay bozmuştur ve Savcılık soruşturmasının yeniden yapılması gündeme gelebilecektir. Son olarak Türkiye’de madencilikten kaynaklanan çevre sorunlarının artması ve madencilik yapılan yörelerdeki halkın tepkisi nedeniyle 3 Aralık tarihinde TBMM’de Araştırma Komisyonu kurulmasına karar verilmiştir.

TBMM, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararları dikkate alınarak Kışladağ Altın Madeni’nin geleceği ile ilgili hukuksal belirsizlik ortadan kalkıncaya kadar, söz konusu maden-kimya tesisinin faaliyetlerinin durdurulması, kamuoyu vicdanını ve yöre yurttaşlarını rahatlatacak en doğru karar olacaktır. Aşağıda imzası bulunan kurumlar olarak sürecin takipçisi olacağımızı, yaşanan ve bundan sonra yaşanacak her türlü felaketin sorumlularından her platformda hesap soracağımızın bilinmesini isteriz. 10 Aralık 2009





Ek: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2009/13091 no.lu Kararı


BASINA ve KAMUOYUNA

“MADEN LOBİSİ” BASTIRDI,

“YÜRÜTME” YÖNETMELİĞİ DEĞİŞTİRDİ,

“YARGI” DURDURDU

Ekoloji Kolektifi , TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve İzmir’den EGEÇEP Derneği tarafından Danıştay 8. Dairesi’nde ayrı ayrı açılan davalarda 9.11.2009 tarihinde verilen ara kararla orman sayılan alanlarda madencilik faaliyetlerine izin veren 19.8.2009 tarihli yönetmelik değişikliğinin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

Kararda; “yapılan değişiklik yargı kararlarını bertaraf etme amacına yönelik olduğu sonucuna varılmıştır” denmektedir.

Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi’nin 3213 sayılı Maden Kanununun 5177 sayılı Maden Kanunu’nda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 3., 5. maddeleri ile değişik 7.nci maddesi iptal edilmiş, söz konusu iptal kararı uyarınca Bakanlar Kurulu’nun 24.5.2005 tarih ve 2005/9013 sayılı kararı ile yürürlüğe giren Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin uygulaması 10.2.2009 tarihinde durdurulmuştu.

Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarından sonra, anayasaya aykırı yasaya dayanılarak verilen madencilik izinlerinin tamamı tartışılmaya başlanmış ve orman alanlarındaki madencilik izinleri Orman Genel Müdürlüğü’nün genelgesi ile durdurulmuştu. Bu gelişme üzerine madencilik sektörü temsilcileri, Bakanlık ve Başbakanlık’a yönelik lobi faaliyetleri başlamıştı.

Bu süreçte Türkiye Madenciler Derneği, 6 Temmuz 2009 tarihli açıklamasında ”…İptal edilen bu yönetmelik T.C. Başbakanlık’ın yönetmeliğidir. Başbakanlık yeni bir yönetmelik ile bu durumu hemen düzeltebilir. Maden işkolunun sonbahardaki yasa değişikliğini beklemeye dayanma gücü yoktur…”, 28/07/2009 tarihinde de “Biz her kapıyı çaldık, her ilgiliyle görüştük”, “Bütün sıkıntının %99’u Orman Genel Müdürlüğünden çıkıyor”, “Bu konuda sayın bakanların kapısı çalındı.”, “Umut Başbakanlığın iki maddelik bir yönetmelik değişikliğinde” demişti. Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu da 28/07/2009 tarihinde, “Muhakkak bir By-Pass olarak bu yönetmeliğin çıkarılıp Bakanlar Kurulu’ndan bir kararnameyle geçmesi şart” ifadesini kullanmıştı.

Bakanlar Kurulu’nca maden lobisinin bu isteğini karşılayacak yönetmelik değişikliği çok gecikmemişti. Nihayet 19 Ağustos 2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik değişikliği ile Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’ne eklenen geçici 4. madde ile “Orman sayılan alanlarda madencilik faaliyetlerine ilişkin yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar orman, muhafaza ormanı ve ağaçlandırma alanlarında madenlerin aranması ve işletilmesi ile ilgili faaliyetlerde alınması gereken izinlerde 22/3/2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik hükümleri uygulanır.” düzenlemesi getirilmişti. Bunun anlamı açıkça hukukun ve ormanların madencilerin çıkarına feda edilmesi, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarının bizzat Bakanlar Kurulu’nca bertaraf edilmeye çalışılması, ülkede hukuka güvenin ve hukuksal güvenliğinin ortadan kaldırılması, yaşam alanlarının tamamen korumasız bırakılması demekti.

Ancak, Yargı ‘hukukun arkasından dolanma oyunu”nu bir kez daha bozdu. “Anayasa ve Danıştay’ca daha önce verilen iptal kararlarının aşılmaya çalışıldığı”nı tespit eden Danıştay 8. Dairesi’nin 09.11.2009 tarihli yürütmenin durdurulması kararı ile yürütülen tüm madencilik faaliyetleri yasal dayanağını kaybetmiştir. “Her ne pahasına olursa olsun madencilik” anlayışının Yüksek Mahkeme kararı ile geçerliliğini yitirmiştir. Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiği 21.6.2005 tarihinden günümüze verilen tüm izinler geri alınmalıdır.

Mahkeme kararı derhal uygulanmalı, 2004 senesinden günümüze kadar başta Bergama, Kozak, Kazdağları, Efemçukuru, Kışladağ, Ulukışla olmak üzere hukuka aykırı verilen tüm arama ve işletme izinleri, gayrisıhhi müessese ruhsatları geri alınmalı, orman sayılan alanlar boşaltılıp eski haline getirilmelidir.

EK-26


Halkın malı olan doğal kaynakların, küresel sermayenin değil, halkın çıkarlarını gözeten bir anlayışla üretilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Hukukun üstünlüğünün sağlanması ve yaşam alanlarının kurtarılmasına kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna bir kez daha duyuruyoruz. 23.12.2009





TMMOB PEYZAJ MÜHENDİSLERİ ODASI

EKOLOJİ KOLEKTİFİ


BASINA ve KAMUOYUNA

DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK, KATLİAMLAR SÜRÜYOR

Yüreğimizdeki acı dinmeden, yenisi üzerine düştü!!!. Bursa Kemalpaşa’dan sonra şimdi de Balıkesir’in Dursunbey İlçesine bağlı Odaköy’de yine bir maden kazası oldu.

2006 yılında da katliamın yaşandığı bu maden ocağında 13 maden emekçisi katledildi. Aynı katliamda 18 maden emekçisi de yaralandı.

Özelleştirmelerin karlılık hırsı ve sömürü mantığı hiç ara vermeden insan yaşamına kıymaya devam etmektedir.

Bu katliamlara derhal dur denmelidir.. Madenler yeniden kamulaştırılıp, gerçek anlamda çalışma güvenlikleri alınmalıdır.

Kazada hayatını kaybeden maden emekçilerinin yakınlarına ve tüm camiaya başsağlığı diliyoruz. 24 Şubat 2010


Yönetim Kurulu

EK-27

26. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU26. Dönem Çalışma Raporu 7 TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI...

Documents

Transcript of 26. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU26. Dönem Çalışma Raporu 7 TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI...