13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu...

93
13 Temmuz / A¤ustos 2003 Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Ad›na ‹mtiyaz Sahibi: Özgür Çubuk Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü: Özgür Çubuk Yönetim Yeri: Çak›ra¤a Mah. Sorguçcu Sok. Birfiliz Apt. No: 15/9 Aksaray - ‹stanbul Tel: (0212) 633 62 02 Faks: (0212) 589 16 36 e-mail: [email protected] Hesap No: Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Yap› Kredi Sirkeci fiubesi 6278-6 Teknik Haz›rl›k: Etkin Ajans Tel: (0212) 621 81 66 - 621 81 68 Bask›: Can Matbaac›l›k Tel: (0212) 613 10 77 Da¤›t›m: B‹RYAY

Transcript of 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu...

Page 1: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

13

Temmuz / A¤ustos 2003

Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Ad›na‹mtiyaz Sahibi: Özgür Çubuk

Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü: Özgür ÇubukYönetim Yeri: Çak›ra¤a Mah. Sorguçcu Sok. Birfiliz Apt. No: 15/9 Aksaray - ‹stanbul

Tel: (0212) 633 62 02 Faks: (0212) 589 16 36 e-mail: [email protected] No: Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Yap› Kredi Sirkeci fiubesi 6278-6

Teknik Haz›rl›k: Etkin Ajans Tel: (0212) 621 81 66 - 621 81 68Bask›: Can Matbaac›l›k Tel: (0212) 613 10 77 Da¤›t›m: B‹RYAY

Page 2: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Irak Direniflle Yeniden Do¤uyor

Güney’de Kürtler, Yeni Durum, Olas› Sonuçlar›

Ulus-Devlet ve Küreselleflme

Kürt Kad›n Hareketi ve Feminizm

Esnek ve Savunmac› Bir Örgüt Biçimi: Platformlar

Özellefltirme Terörüne Karfl›

Mücadelenin Güncel Sorunlar›

Süleyman Ç›nar

Üç Parti Üç Program

Haluk Erdem

‹srail Anlay›fl›n› Kuflanan Yol Haritas›

Ǜkmaz Sokakta

Naif Hawatme

Yaflas›n ‹nsanl›k

Fidel Castro

77

1111

2200

3311

4477

5566

6644

7755

8811

Page 3: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

‹flgal Düflkünlefltiriyor

Düflman›na sayg› göstermek, yenilgiye u¤ratt›¤› taraf› küçük düflürmemek, daha da önemlisisavaflç›lar›n ölü bedenlerine sayg›, tarih boyunca say›s›z savafllar görmüfl insanl›¤›n yaratt›¤› de-¤erler aras›ndad›r. Asaleti yans›t›rlar. fiunu da unutmamak gerekir ki, sömürücü s›n›flar ç›karlar›gerektirdi¤inde insanl›¤›n yaratt›¤› en yüksek de¤erleri bile çi¤nemekten geri kalmam›fllar; çöküfldönemlerinde ise bu de¤erlere karfl› da savafl açm›fllard›r. Tarih karfl›s›nda varl›k haklar›n› yitirmiflolmalar› nedeniyle yabanc›laflma ve çürümenin dip sular›nda ahlaken ve moral bak›mdan tüke-nip hiçleflmenin çirkinli¤ini sergilemifllerdir.

Hat›rlanacakt›r, ABD henüz Irak’a sald›r› haz›rl›klar›n› yürütürken savafl süresince habercile-rin uyacaklar› kurallar/yasaklar aras›na savaflta öldürülen ABD askerlerinin cesetlerinin foto¤raf-lar›n›n yay›nlanmas› yasa¤›n› koydu¤unu da aç›klam›flt›. Ahlaki nedenlere dayan›yor izlenimi ver-se de kuflkusuz ki, bafl emperyalist haydut bu yoldan da kuvvetlerinin moralini korumak, yüksektutmak istiyordu. S›n›rs›z demagoji, emperyalizmin do¤as›ndan kaynaklanan temel bir e¤ilimidir.Çünkü emperyalizm hakimiyet peflinde kofltu¤u için, bu u¤urda kelimenin tam anlam›yla her fle-yi, her yolu mubah görür.

Saddam Hüseyin’in o¤ullar›n› öldüren ABD, “kan›t” olarak cesetlerinin foto¤raflar›n› yay›n-layarak ve cesetlerini teflhir ederek, her çeflit ahlaki de¤erden yoksun oldu¤unu bir kez daha gös-terirken, hükümetin bu kirli iflini kamuoyu önünde savunmay› Savunma Bakan› Rumsfeld üstlen-di. Washington’daki savafl kundakç›s› çetenin bu en küstah temsilcisi, savafl›n ilk günlerinde esiraskerlerin foto¤raf›n› yay›nlayan Irak’›, Cenevre Savafl Sözleflmesi’ne uymamakla suçlam›flt›. Buafla¤›l›k adam flimdi, Saddam Hüseyin’in o¤ullar›n›n cesetlerinin foto¤raflar›n› yay›nlama pis ifli-ni, bunun “Irak’taki Amerikal›lar›n hayat›n› koruyaca¤›” ›rkç› gerekçesine dayand›rarak savunu-yor. Ya Irakl›lar›n, ya baflkalar›n›n hayat›! Direniflçiler, iflgalcileri, Saddam’›n o¤ullar›n› imhaeden birli¤e, hemen bir gün sonra yapt›klar› misilleme sald›r›s›nda üç ABD askerini imha ederekyan›tlad›lar. Böylece daha ilk anda ahlaki düflkünlü¤ün iflgalcileri korumaya yetmeyece¤i a盤aç›kt›.

Asl›na bak›l›rsa Vietnam cehenneminin çemberinden geçmifl ABD’nin bunun böyle olaca¤›-n› bilmesi gerekmiyor muydu? Tabii ki bu sorunun ‘akla ait’ bir karfl›l›¤› yoktur emperyalist sö-mürgecilerin kitab›nda. Tarih, onlara göre, cellad›n elindeki baltadan ibaret, inip kalkt›kça herfley yolunda gidiyor san›yorlar.

Türk sömürgecili¤i de öyle sanmam›fl m›yd›? Ak›l hocas› ABD’den ö¤rendi¤i kirli savafl poli-tikas›yla kelle-kulak keserken, parçalanm›fl gerilla cesetlerini ibret olsun diye halk›n aras›nda gez-dirirken, foto¤raflar›n› çarflaf çarflaf yay›nlarken, o da tarih yazd›¤›n› sanm›yor muydu?

fiimdi ABD emperyalizminin Irak’ta yapt›¤› gibi, Türk sömürgecili¤i de Kürdistan’da düflkün-lü¤ün çukuruna direnenleri ve bütün insanl›¤› sürükleyebilecekleri ak›ls›zl›¤›na kap›lmam›fl m›y-d›?

Ama biz biliyoruz ki tarih e¤er, insanl›¤›n devrimci ilerleyiflinin ça¤lar boyunca sürmekteolan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmayayetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin, sömürgecilerin elinden al›nd›, al›n›-yor ve al›nacak. Emperyalizmin kafas› mutlak uçurulacak. Onu bekleyen düflkünlük çukuruna at›-lacak. Onur, adalet ve özgürlük için bu flart.

5TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 4: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

ABD Baflkan› W. Bush, May›s ay›nda sava-fl› kazan›ld›¤›n› ve ABD zaferini ilan etti. Haki-katen hem Baas rejiminin tasfiyesini ve hem deIrak’›n istilas›n› gerçeklefltirmifllerdi. FakatABD son günlerde Saddam Hüseyin’in o¤ulla-r›n› öldürdü¤ünü dünyaya öyle bir ilan etti ki,sanki Irak’ta savafl yeni kazan›l›yordu! Profes-yonel katil, iflledi¤i bu yeni cinayetten Irakhalk›n›n direncini k›rmak için olabildi¤inceyararlan›yor. Emperyalist psikolojik savafl›ngere¤idir bu, ama istilac›lar›n zafere o kadarçok inanmad›klar›n› da ele veriyor.

Bu yeni Amerikan cinayeti, Arap halk›n›nABD’yi ve onun kurmaya çal›flt›¤› sömürgecirejimi desteklemedi¤i ve iflgalcilere karfl› di-rendi¤i gerçekli¤ini daha çarp›c› hale getirmifl-tir. Yar›mada, Çöl Akrebi, Ç›ng›rakl› Y›lan vesonuncusu Sarmafl›k… ABD’nin iflgal alt›ndakiIrak’ta direnifli k›rmak için ard› ard›na halkakarfl› düzenledi¤i sald›r›lar›n isimleridir bun-lar. Ama k›r›lmas› flurada kals›n direnifl hemgerilla tarz› silahl› mücadele ve hem de kitlehareketi biçimlerinde git gide gelifliyor, dahaörgütlü hale geliyor. ‹flgale karfl› direnifl,Irak’›n en temel gerçe¤i olarak ›fl›yor.

Bizzat ABD’nin yönetici çevrelerinin aç›k-lamalar› da bunu do¤ruluyor. Gözünü kan bü-rümüfl vampir tasla¤› Donald Rumsfeld,Irak'taki Amerikan güçlerini ''fliddet dolu biryaz›n, yeni sald›r›lar›n ve ölümlerin bekledi¤i-ni'' aç›kl›yor.

Keza, Orgeneral Abizaid’in Pentagon'dakibas›n brifingi s›ras›nda, ''Saddam Hüseyin yan-l›lar›n›n gerilla savafl›yla karfl› karfl›yay›z ve gi-derek daha organize olan bu direnifli bast›r-mak için taktik belirlemeliyiz'', Saddam yöne-timi dönemindeki orta düzey yetkililerin, is-tihbarat, güvenlik ve Cumhuriyet Muhaf›zlar›ajanlar›n›n, ''bu direnifli, bölgesel düzeylerdeve hücre yap›lanmalar› fleklinde örgütlemekteolduklar›n›'', iflgalci ABD güçlerine karfl› dire-niflin, ''giderek daha örgütlü hale geldi¤inin''söylenebilece¤ini, direniflçilerin, “bu tip savafltakti¤ini giderek daha iyi ö¤renmekte ve gide-rek daha etkili yöntemler, teknolojiler kullan-makta olduklar›n›” ekliyor.

Bugünkü Irak’›n en temel gerçe¤inin iflga-le karfl› geliflen direnifl oldu¤unu petrol tekel-lerinin tavr› da gösteriyor:

Financial Times'›n birinci sayfadan verdi-

7TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Irak Direniflle Yeniden Do¤uyor

Page 5: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

¤i bir habere göre, “Petrol grup-lar› Irak'a yat›r›m konusundaAmerika'y› uyard›.” “Petrol flir-ketleri yetkilileri, Amerika'ya,Irak'taki güvenlik durumu böy-lesine tehlikeli oldu¤u sürece,büyük yat›r›mlar yapmayacakla-r›n› söyledi. Üst düzey Amerika-l› yetkililerle yap›lan görüflme-lerde, Irak'taki Amerikan des-tekli yönetimin siyasi meflruiye-tin eksikli¤i konusunda da endi-flelerini dile getirdiler. Petrolcü-lerin Irak'›n petrol sanayiineuzun vadeli yat›r›m yapmak veülkeyi yeniden infla etmek ko-nular›nda isteksiz olmalar›, Amerika için birengel.” Financial Times, petrol flirketlerinintahminine göre, Irak'›n petrol vanalar›n› tamolarak harekete geçirmek için 30-40 milyardolarl›k yat›r›m gerekti¤ini hesaplad›klar›n› dabildiriyordu.

Irak bata¤›na saplanan haydutlar›n iddiaetti¤i gibi, direnifli Saddam’›n adamlar› m› sür-dürüyor? Direniflçileri, “Saddam’›n adamlar›,Baas art›klar›” vb. biçiminde damgalayan jar-gonun Pentagon’un psikolojik savafl merkezin-de üretildi¤inden kuflku duyulamaz. ‹flgalcilerbu yoldan direnifli karalamak, Irak halk›n›n ifl-gale r›zas›n› oluflturmak istiyorlar. Ancak nafi-le! Git gide belirgin çizgileriyle ayr›flan biri, ifl-galciler ile iflbirlikçilerinin di¤eri ise her bi-çimde direnenlerin olmak üzere iki Irak ve buiki Irak aras›nda süren bir ölüm kal›m savafl›gerçe¤ini ABD bile gizleyemiyor.

Irak’ta ABD’ye karfl› direnifl I. Körfez Sa-vafl›’ndan beri sürüyor. Öncekilerin en nihaye-tinde dünyan›n rakipsiz efendisi olmak isteyenen büyük kabaday› ile büyümek isteyen birküçük egemen, bir yerel/bölgesel külhanbeyaras›ndaki savafl oldu¤u dikkate al›nd›¤›nda,bugün geliflmekte olan direniflin öncekilerdenbütünüyle farkl› oldu¤u geçe¤i de a盤a ç›k›-yor.

‹rili ufakl› dünyan›n bütün egemenlerini

arkalayan ABD emperyalizmi, ’91 Körfez sava-fl›nda Irak’› askeri yenilgiye u¤ratarak Kuveyt’i“kurtar”m›flt›! Bundan sonras› ise Irak’›n yar›sömürgelefltirilmesidir. Irak’›n Kuzey ve Gü-ney’inde Bass rejiminin hükümranl›k haklar›-na son verilmifl, keza petrol üretiminin mikta-r›n› belirleme ve petrol gelirlerini de¤erlendir-me hakk› elinden al›nm›flt› vb. Gerici Bass re-jimi bütün bunlara karfl› direniyordu. Amakuflkusuz ambargonun en a¤›r sonuçlar›n› ya-flayan Irak halk›yd›. Modern revizyonist kam-p›n çöküflü ve SSCB’nin da¤›lmas›ndan sonra“so¤uk savafl›n” galiplerinin lideri olarak ABD,en büyük ganimet olan “paylafl›lmaz dünyaegemenli¤i”ne ulaflma stratejisini Irak sald›r›s›ile yürürlü¤e sokuyordu. Yenilgi, ambargo vb.ne karfl› Baas rejiminin direnmeye devam et-mesi, diz çökmemesi, ABD’nin zaaf›na dönü-flüyordu, dönüfltü de. 11 Eylül bask›n›n› yeme-den çok önce, Bass rejimi ve Saddam Hüse-yin’in kendisiyle oynad›¤›n›, otoritesini sarst›-¤›n› düflünen ABD emperyalizmi, baflka flekil-de halledemedi¤i bu sorunu emperyalist mili-tarizm ve savaflla çözmeye yönelmiflti.

1991’den Nisan 2003’te Ba¤dat’›n düflüflü-ne de¤in geçen süreç boyuncu ABD’ye karfl› di-renen eski Irak’t›r, Geriçi Bass rejimininIrak’›d›r. Diplomatik, askeri ve siyasi bak›m-dan oldu¤u kadar, Irak’taki kitle gösterileriiçinde geçerlidir bu. Bass rejiminin simgesi

8 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 6: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Saddam heykelinin devril-mesi, eski Irak’›n direnifli-nin sonunu, yenilgisinisimgeler. ‹ngiliz emperya-lizmini de yedekleyenABD emperyalizmi, Irakordusunun zay›f karfl› ko-yuflunu k›r›p Irak’› iflgalederek, Bass rejimini deçökertmifl, askeri bir zaferkazanm›flt›r. Irak’›n iflgalive Bass rejiminin da¤›t›l-mas› en baflta eski Irak’›ntasfiye edildi¤i ve Irak’taher fleyin de¤iflti¤i anlam›-na gelir.

“Her fley” gerçektende¤iflmifltir. Öyle ki, de¤ifl-meden kalanlar bile de¤ifl-timifltir. Örne¤in ABD em-peryalizmi ile uzlaflanlar, aç›k iflbirlikçiliktekonaklam›fl bulunuyorlar.

Bass rejiminin direnifle kat›lan unsurlar›art›k kurulu egemen bir rejimin elemanlar› de-¤iller. Belki eski günler için, rejimin sa¤lad›¤›ayr›cal›klar için yan›p tutufluyorlar, ama flimdihalka her bak›mdan muhtaçlar ve halk olma-dan hiçbir fley yapamazlar. Demek oluyor ki,Bass rejiminin kal›nt›lar› kaderini halk›n kade-riyle birlefltirdikleri ve direndikleri ölçüde ye-ni Irak’›n parças› olabilirler. Bugünkü Irak’tahalka dayanmayan bir direnifl olanakl› da de-¤ildir zaten.

Irak’ta Arap halk› tarihsel fiii-Sünni bö-lünmesini yaflayageldi¤i gibi, Baas rejimi birazda bu bölünme üzerine kurulmufltu. Tabii ki,Sünni iflçi ve emekçiler de Baas diktatörlü¤ü-nün boyunduru¤u alt›ndayd›. Ama SünniAraplara dayanan Baas rejimi, Kürt halk›nakarfl› oldu¤u gibi, fiii Arap halk›na karfl› da a¤›rsuçlar, büyük çapl› cinayetler ifllemiflti. Kufl-kusuz bütün bunlar Irak halklar› aras›nda de-rin güvensizlikler yaratt›. Kürt halk›n›n iflgal-cilerle iflbirli¤i yapan Kürt egemenlerini des-teklemesinde bunun büyük bir rolü oldu¤u da

aç›kt›r. Ama flimdi iflgalekarfl› direnifl içerisindeArap halk›n›n fiii ve Sünnikesimleri aras›nda güvenduygusu ve birlik iste¤ibüyüyor. Irak’ta, iflgalekarfl› ve antiemperyalistmuhteva da tafl›yan yeni,halkç› bir ulusal bilinç ge-lifliyor. Ülkesi iflgal edi-len, iflsiz, aç ve afla¤›lan-m›fl Irak halk› bugün ifl,ekmek, onur ve özgürlükiçin direniyor.

‹flgalcileri hedefleyendirenifl, kaç›n›lmaz olarakiflbirlikçileri de hedefleye-cektir. Tam da bu noktadaKürt önderli¤inin ABD ilekurdu¤u iflbirli¤i nede-

niyle de Arap ve Kürt halklar› aras›ndaki ilifl-kiler sorunu gündeme gelecektir. Irak’› iflgaleden, ama “bar›fl›”, daha do¤rusu sömürgecidüzenini kurama sürecinde Arap halk›n›n sertdirenifli ile karfl›laflan ABD’nin Arap ve Kürtuluslar› aras›nda güvensizli¤i körüklemesi vebir Arap Kürt bo¤azlaflmas›n› k›flk›rtmas›sürpriz say›lamayacak çok tehlikeli bir olas›-l›kt›r. Arap halk›n›n antiemperyalist devrimcibilincinin ve demokratik at›l›m›n›n geliflimi,emperyalizmin bölge halklar›n› bir birine k›r-d›rtma oyunlar›n› bofla ç›kartaca¤› gibi, yeniIrak’› bölgenin devrimci merkezi haline de ge-tirecektir. ‹flbirlikçi Kürt önderli¤i ile mücade-le, Kürtlerin varl›¤› ve demokratik haklar›n›nkabulüyle el ele gitmelidir.

ABD tekelleri Irak’›n zenginliklerini çok-tan ya¤malamaya bafllad›lar. Irak’a ABD sald›-r›s›n›n temel amaçlar›ndan biri de buydu za-ten. ‹flgalciler, Irak’›n ya¤mas›nda burada du-racak de¤iller. Y›kt›klar› Irak’› bu defa yenidenimar edecekler vb. Ama bir fley de¤iflmedenkalacak, Irak’›n talan›na devam edilecek. ‹flgal-cilerin gündemde tutuklar› özellefltirme, tekel-ler ve onlarla iflbirli¤i içindeki Arap burjuvazi-

9TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Eski Irak’›n tasfiyesi ve Irak’›n ifl-galiyle Ortado¤u’nun iflgalinin

sürmesi ABD-Türkiye iliflkileri da-hil, bölgedeki bütün dengeleri

sarst›, flimdi bölgede bütün eskiiliflkiler, statüko tehdit alt›nda.

Emperyalist savafl devrime yoluaç›yor. Ya ABD’nin paylafl›lmazdünya egemenli¤i ya da dünya

devrimi. Dünyan›n neresinde pat-lak verirse versin her önemli

çat›flman›n çekirde¤ini oluflturantemel gerçektir bu. Ve devrimci

haz›rl› ancak bu temeledayan›yorsa baflar›l› olabilir.

Page 7: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

sinin ifltah›n› kabartan büyük ve ya¤l› bir lok-mad›r. fiimdi s›ra onda. ‹flgalcilerin yapaca¤›özellefltirme, emperyalist ya¤may› Irak halk›nezdinde daha da fazla a盤a ç›kartacak, iflgalekarfl› mücadelenin tekeller ve iflbirlikçi burju-vaziyi de hedefleyen yan›n›n belirginleflmesikapitalizm sorununu da gündeme getirecektir.

Öyle ki iflgalcilerin kay›p vermedi¤i günyok. Direnifl daha flimdiden iflgalci haydutlar›zorluyor, hatta ABD emperyalizminin Irak’tabata¤a sapland›¤› da söylenebilir. ABD biryandan ‹ran ve Suriye üzerinde bask›y› yo¤un-laflt›rarak direnifl kuvvetlerinin destek almas›-n› önlemek istiyor, ayn› zamanda di¤er yan-dan Irak’ta ABD polisli¤i yapacak iflbirlikçi ta-fleronlar kiralamak için, Türkiye’den Hindis-tan’a çalmad›k kap› b›rakm›yor. Fakat ABD,Birleflmifl Milletler örgütünün devreye giripinisiyatifi paylaflmas›n› da istemiyor. Uluslara-ras› hukuk bak›m›nda da aç›kça iflgalci olanABD, bu yoldan Irak sald›r›s›n› ve iflgali ulus-lararas› hukuk haline getirerek meflrulaflt›rma-ya çal›fl›yor.

Henüz ABD ile iliflkilerin ald›¤› yara ka-buk ba¤lamam›fl, güven krizinin tedavisi ta-mamlanmam›flken (bunlar›n üzerine bir deSüleymaniye’de özel birli¤in u¤rad›¤› afla¤›la-y›c› sald›r› eklendi) ABD, her çeflit iflbirli¤inehaz›r oldu¤unu aç›klayan Türk burjuva devle-tinden Irak’ta kullan›lacak askeri birlik talep

etmesi bir yandan iliflkilerin dü-zeltilmesi yolunda bir f›rsat ya-rat›rken di¤er yandan devletinyönetici çevreleri ve egemen s›-n›flar aras›nda iç gerilimi de te-tiklemektedir. Kuflkusuz Türkegemen s›n›flar› ve onlar›n fa-flist diktatörlü¤ü Irak’ta iflgalci-lerin kazanmas›n› istiyor vedestekliyor. Fakat, Irak halk› vedireniflçilerle savaflmak, iflgalciABD birliklerini korumak içinölmek öldürmek üzere Irak’aasker göndermek o kadar kolayolmayacakt›r. Nas›l ki, Türkegemen s›n›flar› iflgalcilerin ya-

n›nda saf tutuyorlarsa, biz marksist leninistkomünistler ve Türkiye devrimcileri de Irakdireniflçileriyle birlikte mevzileniyoruz. Yal-n›zca direniflçilere zafer dilemiyoruz ayn› za-manda onlar› her yoldan destekleyece¤imizide ilan ediyoruz. Bu bak›mdan Irak’a askergönderilmesine karfl› mücadelenin acil dev-rimci görevlerimiz aras›nda oldu¤unu belirt-mek bile fazlad›r.

ABD sald›rganl›¤›n› ancak devrim ya dayak›n bir devrim tehdidi cayd›r›p durdurabilir-di. Ama devrim savafl› önleyemedi, kitle hare-keti buraya s›çrayamad›. Emperyalist sald›r-ganl›k, savafl ve iflgal, flimdi Irak’ta h›zla dev-rimci bir durumun oluflumuna yol aç›yor.Gözlerimizin önünde emperyalist sald›rganl›kve iflgalin yol açt›¤› kaos içerisinde devrim ma-yalan›yor. Irak’taki direniflin anlam› bu. EskiIrak’›n tasfiyesi ve Irak’›n iflgaliyle Ortado-¤u’nun iflgalinin sürmesi ABD-Türkiye iliflkile-ri dahil, bölgedeki bütün dengeleri sarst›, flim-di bölgede bütün eski iliflkiler, statüko tehditalt›nda. Emperyalist savafl devrime yolu aç›-yor. Ya ABD’nin paylafl›lmaz dünya egemenli¤iya da dünya devrimi. Dünyan›n neresinde pat-lak verirse versin her önemli çat›flman›n çekir-de¤ini oluflturan temel gerçektir bu. Ve dev-rimci haz›rl› ancak bu temele dayan›yorsabaflar›l› olabilir.n

10 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 8: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

GÜNEY Kürt ulusal hareketi, son savafl-ta, ABD’nin Irak’› sömürgelefltirmesinin aske-ri yedek gücü ve toplumsal dayana¤› rolünüoynad›.

Güney Kürt ulusal hareketi, burjuva re-formist önderlikler eliyle, 91 emperyalist sa-vafl›ndan itibaren ABD emperyalizminin Gü-ney Kürdistan’da himayeci sömürgecili¤inikurmas›n›n dayana¤› haline getirilmiflti.

Barzani ve Talabani önderli¤i, süreç için-de ABD himayeci sömürgecili¤inin siyasi-as-keri iflbirlikçileri haline geldiler. Burjuva re-formist bu partiler, geçmifllerinde tafl›d›klar›s›n›rl› antiemperyalist ve demokratik özellik-lerini bu süreçte tümüyle tükettiler.

ABD emperyalizmi, geçen on y›l› aflk›nbu süreçte Güney Kürdistan’daki himayecisömürgeci egemenli¤ini ve Barzani-Talabaniönderli¤ini, Irak’› sömürgelefltirmenin arac›yapma politikas› izledi.

ABD, 2003 emperyalist Irak savafl›nda,PDK-YNK güçlerini kuzey cephesinden vuru-cu askeri güç olarak kulland›¤› gibi, Talabani-Barzani önderli¤i eliyle Güney Kürt ulusal ha-reketini, Irak’ta sömürgeci egemenli¤inin top-lumsal dayana¤› haline de getirdi. Böylece,

marksist leninist komünistlerin de vurgulaya-rak öngördü¤ü gibi, Kürdistan ulusal hareke-ti, tarihinin tersine ilk kez son on y›ld›r em-peryalizme yedeklenen gerici bir rol oynad›.

Oysa Kürdistan halk›, özgürlükleri içingeçen yüzy›ldan bafllayarak, bölge gerici il-hakç›-sömürgecilerine ve emperyalistlere kar-fl› mücadele yürüttü. Ulusallaflma ve ulusalamaçlar›na kavuflma mücadelesi bunun için-de flekillendi. Geçmifl feodal ulusalc› önderler(Seyit R›za, fieyh Sait, Koçgiri afliret reisleri,fieyh Mahmut Berzenci, Simko ‹smail, GaziMuhammet vb.), burjuva ulusalc› ayd›nlar(Alifler, Nuri Dersimi, Cibranl› Halit, Do¤uKürdistanl› ayd›n önderler) bölge ilhakç›-sö-mürgecilerine oldu¤u kadar emperyalist sö-mürgecilere karfl› da mücadele ettiler. BizzatGüneyin tarihinde yer alan fieyh Berzenciayaklanmas›, Osmanl› ilhakç›lar›na da ‹ngilizsömürgecilerine de karfl› bir ulusal ayaklan-mayd›.

Son yar›m yüzy›l içinde, Güneyde MollaMustafa Barzani önderli¤indeki mücadele,ancak defalarca yenilgiye u¤rad›ktan sonra,1975’te Barzani, ABD’ye umut ba¤lar hale gel-di. 1975 askeri yenilgisiyle birlikte Molla

11TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Güney’de Kürtler, Yeni Durum, Olas› Sonuçlar›

Page 9: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Mustafa Barzani, ABD emperyalistleri-ne sitem eden ve “Oysa biz KürtlerABD’nin eyaleti olmaya raz›y›z” görüflü-nü içeren mektupla ABD baflkan›nabaflvurmak, ‹ran flah diktatörlü¤üylegerici ittifaklara girmek gibi tav›rlaragirdiyse de, 91 öncesi tarihinde bafll›caolarak emperyalistlere yedeklenmestratejisi izlemedi. Bölge gericileriylegirdi¤i faydac› ittifaklar ve kendi burju-va feodal niteli¤inin sonucu olarak,Do¤u Kürdistan ulusal hareketine vedevrimci özellikleri olan yurtsever ay-d›nlar›na karfl› gerici sald›r›lara pekçok kez baflvurduysa da, ‘91 emperya-list savafl›na de¤in emperyalistlere ye-deklenme stratejisi izlememiflti.

Ancak 1991’le aç›lan süreçte, ‘88’teyenilgiye u¤ram›fl Barzani ve Talabaniönderlikleri, umutlar›n›, ABD'ye,ABD’nin bölgede hakimiyet kurmakiçin Irak’a karfl› yürüttü¤ü emperyalist savafl-lara ba¤lad›lar. ABD sömürgeci himayecili¤inikabullenerek, onun dayana¤› ve yede¤i oldu-lar. Bu, Güney Kürdistan’› ABD’nin mandas›-protektoras› yapt›¤› gibi burjuva-feodal ön-derli¤i de, ABD emperyalizminin siyasi-askeriiflbirlikçisi haline getirdi.

Güney Kürt ulusal hareketinin, demok-ratik, antiemperyalist, reformist bir niteliktengerici niteli¤e dönüflmesinin nedenleri k›sacaflöyle özetlenebilir:

- Irak Arap burjuvazisinin sömürgecidiktatörlü¤ünün bask›lar› ve Arap halk›n› flo-venizmin zehirleyici etkisi alt›na alm›fl olma-s›;

- ABD’nin son ony›ll›k konjonktürde, he-gemonya bofllu¤u olan ülkeleri sömürgeci bo-yunduru¤una almak amac›yla, muhalif ulusalhareketleri kullanma politikas› ve bu politikado¤rultusunda söz konusu ulusal hareketleresömürgeci boyunduru¤u alt›nda baz› ulusalhaklar verme takti¤i. ABD bunu Yugoslav-ya’da oldu¤u gibi Irak’ta da uygulamaktad›r.

- Barzani-Talabani burjuva ulusalc› ön-derli¤i, burjuva ve ulusalc› niteli¤inin kaç›n›l-maz sonucu olarak, tarihteki ve konjonktür-

deki di¤er örnekleri gibi ulusal hareketi ulu-sal özgürlükle de¤il, emperyalizmle uzlaflmave karfl›devrimle sonuçland›rm›flt›r.

ABD'NİN HİMAYECİ SÖMÜRECİLİĞİ ALTINDA FEDERASYON ULUSAL

ÖZGÜRLÜK DEĞİL ULUSAL KÖLELİKTİRABD iflbirlikçisi haline gelen burjuva fe-

odal önderlik, Güney’de Kürt halk›n› gericiamaçlar›na alet etmeyi ve ABD iflgalinin Kürtulusuna özgürlük getirece¤i büyük yan›lsa-mas› içine düflürmeyi baflard›.

Oysa birinci ABD emperyalist Irak sava-fl›yla fiilen, ikincisiyle fiilen varolan›n huku-kileflmesi yoluyla gerçekleflecek özerk-federeKürdistan, ABD himayeci sömürgecili¤i al-t›nda federe-özerk Kürdistan statüsüdür.Irak Arap burjuva gericili¤inin sömürgeciboyunduru¤u yerine ABD sömürgeci boyun-duru¤unun gelmesi, Kürdistan’›n ulusal öz-gürlü¤ü olamaz.

Üstelik ABD sömürgecilerinin hâlâ tart›fl-t›¤› ve kesinlefltirmedi¤i bu statü, bir vefa bor-cu, iflbirlikçili¤e bir ödül de de¤ildir. ABD, ifl-gal için savafla haz›rl›k döneminde Güney

12 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 10: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Kürdistan’a federasyonyerine, Barzani-Talabaniönderli¤ini sömürgecirejimin merkezi hükü-metinde görevlendirmeve Güney Kürdistan’da-ki fiili federasyonuözerkli¤e geri çekmeplan› yap›yordu. Bu pla-n›n›, fiii inançtan Araphalk›ndan genifl bir da-yanak bulaca¤› ve Baasç›gericili¤in bir bölümü-nü yan›na çekece¤iumudu üzerine kuru-yordu. Ancak bu gericiumudu gerçekleflmeyin-ce, tek güçlü dayanakolarak Talabani-Barzaniiflbirlikçileri kal›nca, ozaman Güney Kürdis-tan’a federasyonu yeniden seslendirmeye bafl-lad› ve bugün plan› bu yönde gelifliyor.

Yar›n Arap burjuvazisinden güçlü birdayanak oluflturdu¤unda, federe Kürdistanstatüsünü özerkli¤e veya güdük bir özerkli¤epekala geri çekebilir.

Baba Bush, birinci emperyalist Körfez sa-vafl›nda, Kürtlerin ve fiiilerin ayaklanmalar›n›Saddam’›n helikopterlerinin bast›rmas›na,Baasç› burjuvazi içinden iflbirlikçi klik bek-lentisiyle müsaade etti. Bu, emperyalist burju-vazinin tabiat›na uygundur. Emperyalistlerin,iflbirlikçilerine de, halklara da vefa politikas›yoktur; yaln›zca emperyalist egemenli¤ininç›kar› ne gerektiriyorsa politikas› da odur.ABD, yar›n Arap burjuvazisi içinden az çokgüçlü bir dayanak yarat›rsa, emperyalist sö-mürgeci ç›kar nedeniyle Güney Kürtleri’nesömürgeci boyunduruk alt›nda da olsa fede-rasyonu-geniflçe bir özerkli¤i “bol” görür veçok rahat elinden al›r.

Nitekim, ABD emperyalist egemenli¤ininç›kar› gerektirdi¤i için, iflbirlikçilerinin “aske-ri” güçlerini gelifltirmelerine son on y›ll›k dö-nemde izin verdi, teflvik etti. Ama, flimdi he-nüz bombalar›n kavurucu atefli so¤umadan,

“peflmergeleri silahs›z-land›r›n Irak kukla or-dusuna kat›n” emriniverdi.

Ya da Irak Sünni vefiii Arap halk›n›n ABDiflgaline karfl› mücadele-sinin h›zl› geliflmesi,ABD’yi, plan›nda de¤i-flikli¤e, örne¤in dahagevflek ba¤larla Irakmerkezi iflbirlikçi reji-mine ba¤lanm›fl amaABD’nin himayeci sö-mürgecili¤ine daha s›k›-ca ba¤lanm›fl, federas-yon statüsünü uygulaya-bilir.

Fakat her üç olas›-l›k ve biçimde de de¤ifl-meyen tek fley, ABD’nin

sömürgeci egemenli¤inin koflullara göre ola-nakl› en s›k› tarzda kurulmas› ve Güney Kür-distan’›n bu egemenli¤in dayana¤› ve üssüdurumuna getirilmesidir. Ki bu, Güney Kür-distan’›n ulusal kaderinin ABD’nin sömürge-ci ç›karlar›na ba¤lanmas›d›r. Güney Kürtulusal hareketinin, karfl›devrim ve gericiliklesonland›r›lmas› ve ABD nin emperyalist sö-mürgeci ç›karlar›n›n oyunca¤› haline getiril-mesidir.

Pek çok Kürt ulusalc› ayd›n›, ulusalc› ör-gütü, “bin y›ld›r ilk defa Kürtlerin devlet kur-ma imkan› do¤du, de¤erlendirelim” görüflü-nü hararetlice savunuyor. Emperyalizm ça-¤›nda, pek çok ulusun kurtulufl mücadelesi,ABD, ‹ngiliz, Frans›z emperyalistleri, Çarl›kRusya’s› vb. emperyalistler taraf›ndan, ger-çekte emperyalizme ba¤›ml› devletler çözü-müyle, karfl›devrimcilefltirildi. Buna I. Emper-yalist Paylafl›m Savafl›’n›n sonucunda S›rpla-r›n ulusal mücadelesinin emperyalizme ba-¤›ml› Yugoslavya Krall›¤› devletiyle sona erdi-rilmesi ve gericilefltirilmesi örne¤ini verebili-riz. Üstelik bu krall›k da Avusturya-Macaris-tan ‹mparatorlu¤u gibi bir baflka emperyalistgericilikten kopar›larak gerçeklefltirilmiflti.

13TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Barzani ve Talabani önderlikleri,umutlar›n›, ABD'ye, ABD'nin

bölgede hakimiyet kurmak içinIrak'a karfl› yürüttü¤ü emperya-list savafllara ba¤lad›lar. ABD

sömürgeci himayecili¤ini kabul-lenerek, onun dayana¤› ve ye-de¤i oldular. Bu, Güney Kürdis-tan'› ABD'nin mandas›-protekto-ras› yapt›¤› gibi burjuva-feodalönderli¤i de, ABD emperyaliz-minin siyasi-askeri iflbirlikçisi

haline getirdi.

Page 11: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Hakl› ulusal mücadele,bir baflka gerici çözümlesonuçland›r›lm›flt›. Bu-radan gerçekte, S›rp vedi¤er uluslar özgürlük-lerini elde edemediler.Gerici bir krall›k rejimi-ne reva görüldükleri gi-bi, burjuva milliyetçileriÇetnikler gibi bir gerici-li¤e batt›lar. Baflta kendiulusundan olmak üzerekomünistlere ve emek-çilere karfl› antikomü-nist bir rol oynad›lar.Krall›kta egemen uluskonumunu paylaflan di-¤er ulus olan H›rvatlar,Ustafli faflist milliyetçili-¤ini gelifltirdiler, iflgalciHitler faflizminin elinde,kendi ulusundan ve kar-defl uluslardan iflçi ve emekçilerin cellad› ol-dular.

Yugoslavya halklar›n›n kardeflçe birli¤i-ni, ancak faflist emperyalist iflgale karfl› halk-lar›n ortak devrimci ulusal kurtulufl mücade-lesi gerçeklefltirebildi. Komünist Enternasyo-nal’in yönlendiricili¤inde halklar›n birleflikdevrimci mücadelesi, halklar› gerçek ulusalkurtulufla ve özgürlü¤e kavuflturabildi. Yu-goslavya Devrimi, küçükburjuva önderlikeliyle Bat› emperyalizmiyle uzlaflma yolunasokuldu¤u ölçüde, örne¤in Kosova’da fede-rasyonun reddi ve Balkan halklar› üzerindehegemonya kurma giriflimi gibi ulusal bask›biçimlerine bulaflmaya bafllad›. Sosyalizm in-flas›n› reddetti¤i ölçüde, biçim olarak halkla-r›n federatif birli¤ini korusa da, gerçekte herulus burjuvazisinin milliyetçi rekabetinin ya-fland›¤› arenaya dönüfltü. 90’l› y›llarda bat›l›emperyalistlerle daha çok uzlaflmaya giriflinceve iflbirli¤i aray›fl›na batt›kça, burjuvazilerinherbirinin kendi ç›karlar› yönündeki rekabe-ti, halklar› k›rd›rma gericili¤ine, halklararas›bo¤azlaflmaya vard›.

‘90’l› y›llar, ABD’nin (belli ölçüde Avru-

pal› emperyalistler de)hegemonya bofllu¤un-daki (ilhak alt›nda ulus-lar›n var oldu¤u) ülke-lerde, ezilen ve sömürgeuluslar›n ulusal hare-ketlerini, buralarda em-peryalist hegemonyas›n›kurmak amac›yla kul-lanmas›na tan›kl›k etti.Bosna-Hersek, Kosova,H›rvatistan gibi bir k›-s›m uluslar›n burjuvamilliyetçi hareketlerinkanl› gerici savafllara yolaçarak, kurduklar› dev-letler, Makedonya gibiküçük çapl› savafllar› dasonradan getiren “sa-vafls›z” kurulan devlet-ler, ABD ve Avrupal›emperyalistlerin hege-

monya bofllu¤undaki ülkeleri ele geçirme po-litikas›n›n aleti olarak kuruldular. Bu ulusla-r›n ayr› devlet kurma haklar›n›n savunulmas›gerekti¤ini belirtmek kayd›yla, bu milliyetçi-liklerin kendi burjuva s›n›f egemenlikleri içinhalklar› birbirine k›rd›rd›klar›n›, (buna S›rpmilliyetçi burjuvazisi de dahildir) yan› s›ragerici devletler kurarak, ABD ve di¤er emper-yalistlerin himayeci sömürgecili¤i alt›na gir-diklerini vurgulamal›y›z. Halklar›n kan›n›ak›tan bu gerici derslerden de ulusal devrim-ci sonuçlar ç›karmak, bölgemiz komünistleri,devrimcileri ve halklar›n›n görevidir.

Kosova’da, Bosna’da hangi ulusal özür-lük var? ABD’nin ve di¤erlerinin himayeci sö-mürgecili¤i de¤il mi var olan statü? Make-donya hangi ulusal özgürlü¤e sahip? ABD veNATO’nun bir askeri üssünden baflka nedirki? De¤iflen tek fley, sömürgeci bir efendininyerini di¤erinin almas› ve zulmün geçici birsüre derecesinin azalmas›d›r. Üstelik, buhalklar, ABD ve emperyalist sömürgecili¤intasfiyesini eylemleriyle talep ettiklerinde,ABD, üslerinden ve savafl makinas›ndan, gülde¤il uranyumlu mermi ve füze ya¤d›racak!

14 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Güney Kürdistan'›n elbette ayr›devlet kurma hakk›n›, Türkiye veKuzey Kürdistan proletaryas› vekomünistleri de en önde ve enkararl›ca savunuyor ve savuna-caklar. Yaln›zca özerk ya da fe-

dere statü de de¤il ba¤›ms›zdevlet kurma özgürlü¤ünü savu-nuyor ve di¤er halklarla birliktedevrim yolundan gerçeklefltirile-cek ulusal özgürlük koflullar›ndahalklar›n gönüllü birli¤ine daya-nan özgür uluslar›n fedatif cum-huriyetleri birli¤ini öneriyorlar.

Page 12: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Güney’de de, baflta Kürtler olmak üzere,halklar, ABD sömürgecili¤inin tasfiyesini ta-lep etti¤inde de, ABD iflgal valisi, on binlerceaskerine ve sömürgeci savafl makinas›na,“kurflun atmay›n gül at›n, onlar bize geçmiflteyard›mc› olmufltu” emrini mi verecek?

Elbette Güney Kürdistan’›n ayr› devletkurma hakk›n›, Türkiye ve Kuzey Kürdistanproletaryas› ve komünistleri de en önde ve enkararl›ca savunuyor ve savunacaklar. Yaln›zcaözerk ya da federe statü de de¤il, ba¤›ms›zdevlet kurma özgürlü¤ünü savunuyor ve di-¤er halklarla birlikte devrim yolundan ger-çeklefltirilecek ulusal özgürlük koflullar›ndahalklar›n gönüllü birli¤ine dayanan özgüruluslar›n fedatif cumhuriyetleri birli¤iniöneriyorlar.

Bugün, bölge ülkelerinin Kürdistan üze-rinde egemen uluslar›ndan ilhakç›-sömürgeciburjuvaziler, gerici ittifaklar oluflturarak,“ihanet eden Kürtlere karfl›” gerici planlar ya-p›yorlar. Ayn› flovenizm zehirini, kendi halk-lar›na da içiriyorlar. Kabul etmek gerekir ki,Kürtler üzerindeki egemen uluslardan halkla-r›n antiemperyalist kitle hareketi ve ilericigüçleri üzerinde bile, bu flovenizm etkili olu-yor. Güney Kürtleri’nin federasyon hakk›n›nda olmamas› gerekti¤i, bunun bölücülük ol-du¤u fikirleri bugün daha çok yayg›nlaflm›fldurumda.

Baflta marksist leninist komünistler ol-mak üzere, bölge halklar›n›n komünist vedevrimci güçleri; Güney Kürdistan’da fede-rasyona karfl› olmak bir yana, federasyon da-hil ulusal devlet kurma hakk›n› kararl›l›klasavunmal›, halklar›n devrimleriyle gerçeklefl-tirmeli ve halklar›n devrimlerinin zaferiyleemekçi halklar›n demokratik federatif birli¤iiçinde eflit haklara sahip Güney Kürdistan de-mokratik federasyonunu, Güney kürdistanemekçilerine önererek kurmalar›na yard›mc›olmal›d›rlar. Güney Kürdistan proleter veemekçileri de, ulusal devlet kurma özgürlü¤üve federasyonunu gerçeklefltirmelidir. Mark-sist leninist komünistler, daha ileri proleterenternasyonalizmi benimseyerek, bütün Kür-distan’›n birleflme özgürlü¤ünü tan›d›klar›n›

ve bölge halklar›n›n demokratik ve sosyalistfederatif cumhuriyetler birli¤ini programedindiklerini ilan ettiler. Bu hedef için karar-l›l›kla mücadele edeceklerdir.

Barzani-Talabani’nin Kuzey Kürdis-tan’daki izdüflümü parti, ulusalc› baz› örgüt-ler, küçükburjuva ve burjuva ulusalc› ayd›n-lar, ‘92’de de Güney Kürdistan federasyonu-nun ulusal özgürlük oldu¤u iddias›n› yükselt-tiler. Üstelik, Güney’deki Kürt halk› o zamanhenüz ABD’nin toplumsal dayana¤› haline buderece getirilmemifl ve Barzani-Talabani isebu denli ABD tetikçisi rolüne düflürülmemifl-ti. Ama sonra, ABD himayeci sömürgecili¤ialt›nda fiilen kurulan Güney Kürdistan fede-rasyonu, ilk önce kimle beraber, kimin üzeri-ne yürüdü? Türk burjuvazisinin sömürgeci-faflist diktatörlü¤üyle birlikte, Kuzeyin dev-rimci ulusal kurtulufl gücü PKK’nin üzerineyürümedi mi? ABD’nin himayesindeki birgüçten ne beklenebilirdi? Ve ABD’den ulusalözgürlük bekleyen Kuzeyin söz konusu ulu-salc›lar›, bu sald›r› karfl›s›nda “tarafs›zl›k”göstererek Kürt yurtsever devrimci gerillalar›-n›n imhas›n›n suç ortakl›¤›na düfltüler.

‘90’l› y›llar boyunca zaten fiilen var olanbu ayn› statünün iktidar gücü Barzani-Tala-bani önderli¤i, hem Güney ulusal mücadele-sini sönümlendirdi, hem de Türk sömürgeciburjuvazisinin tanklar›yla toplar›yla birliktePKK’ye savafl açarak, Kuzey ulusal devrimininyenilgisine büyük katk›larda bulundu. Bu,Kürdistan ulusal devrimci mücadelesine vu-rulmufl büyük bir darbeydi.

Bugün, ABD, Güney’de konufllanan KA-DEK askeri güçlerine, “ya silahs›zlanma yaimha”y› dayatmaktad›r. Hem de Barzani veTalabani’yi göreve koflacakt›r. Bu ulusal mü-cadele dinami¤ine ikinci büyük darbe olacak-t›r.

Bu sald›r› karfl›s›nda Kuzey’deki burjuvaulusalc›lar ve ulusalc› ayd›nlar, KADEK’emuhtemelen, ABD’yle uzlafl, silahs›zlan ö¤ü-dünü verecekler. Utanç verici bir “uzlaflmay-la” boyun e¤meyi isteyecekler. Çünkü ABDbu sald›r›y› Barzani ve Talabani eliyle yapacakve ABD himayecili¤indeki bir federe statüsü-

15TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 13: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

nü korumak, kaç›n›l-maz olarak bu tavr› ge-tirir. Peki, bu, tam dasömürgeci Türk burju-vazisi karfl›s›nda ulusalmücadelenin devrimciolana¤›n›n söndürül-mesi, hatta küçük re-formlardan öte, reform-lardan bile kölece vaz-geçifl de¤il mi? Demekki, çok övdü¤ünüz oABD himayesindeki fe-dere-özerk statü, Ku-zey’in ulusal güçlerineve dinami¤ine darbe in-direcektir.

Tarihin ironisi,KADEK de, “ilkel milli-yetçiler”den olmasa da,ABD’den bölge çap›ndademokrasi, Kürdistan’ada ulusal özgürlükler bekliyor. Savafl›n birin-ci evresinde, ABD’ye karfl› tutum alan KA-DEK, ABD’nin askeri zaferinden sonra, aç›k-lad›¤› Bölgesel Çözüm Program›’n›n “ABD’ninstatükocu rejimleri y›kma ve de¤iflim gerçeklefl-tirme” politikas›yla uyumlu oldu¤una kendi-sini inand›rmaya ve Kürt halk›n› yan›ltmayaçal›fl›yor. Güney federasyonunu, ulusal de-mokratik çözüm olarak görerek, ABD iflgalinionaylam›fl oluyor.

Oysa, ABD’nin, ‘ya silahs›zlan ya imhaolursun’ , di¤er bir ifadeyle ya politik teslimi-yet ya da imha politikas› izlemekte oldu¤uflimdiden kendisini göstermeye bafllad›.ABD’nin, sömürgeci faflist diktatörlü¤ün, Gü-ney Kürdistan’› iflgal etmeye izin vermemesi-nin esasen kendi sömürgeci egemenli¤iningere¤i oldu¤unu göremeyen veya görmek is-temeyen Öcalan ve KADEK, buradan daumutlanarak tekrar demokratik emperyalizmteorisini yükseltmeleri ve Bölgesel ÇözümProgram›’n›, bu liberal teorik temele oturtma-n›n ac› sonuçlar›n›, yaln›zca kendileri çekme-yecek, Kürt emekçi halk›na da çektirecekler-dir. Bu a¤›r dramatik sonuçlar da, ABD hima-

yeci sömürgecili¤inde-ki Güney ulusal fede-rasyonunun Kürtlereözgürlük de¤il kölelikgetirece¤ini a¤›r bedel-lerle gösterecektir.

Yine Barzani’yleTalabani, geçmifl dö-nemde Türk burjuvazi-sinin k›flk›rtmas›ylaama ayn› zamandakendi kliklerinin ikti-dar› ve ekonomik ç›-karlar› için Güney Kürthalk›n› birbirine k›r-d›rmad›lar m›?ABD hi-mayeci sömürgecili¤in-de federasyonun, ulu-sal özgürlük getirmedi-¤inin di¤er önemli ger-çe¤iydi bu.

Geçen dönemin vebugünün olas› bu ac› gerçekleri, bugünküABD himayeci sömürgecili¤i alt›nda federestatünün, Kürt halk›na karfl› da gerici bir roloynayaca¤›n›, Talabani ve Barzani iflbirlikçili-¤inin ulusal özgürlü¤ü getirmeyece¤ini göste-riyor. Burjuva feodal ulusalc›l›¤›n, ulusal mü-cadeleyi kendi s›n›f karakteri nedeniyle kaç›-n›lmaz olarak karfl›devrimle sonland›raca¤›,Kürdistan’›n gerçekten ulusal özgürlü¤ünüelde edip kal›c›laflt›rmas›n›n yolunun proleterve emekçilerin sosyalizm hedefiyle ba¤lanm›fldevrimci ulusal kurtuluflçuluk oldu¤unun ya-k›n tarihi dersi olarak bilince yeniden ç›kar›l-mas›n› gerektiriyor.

HALKLAR ARASI ARTAN GÜVENSİZLİĞİMÜCADELE GİDERİR

Güney Kürt ulusal hareketi, son emper-yalist savaflta oynad›¤› rolle, Irak ve GüneyKürdistan halklar› aras›nda, geçmiflte varolangüvensizli¤i daha da büyütmüfltür. ÖzellikleSünni Arap halk›yla Kürt halk› aras›nda gü-vensizlik büyümüfltür. Her ne kadar, Ku-zey’den ABD tetikçili¤i rolünü üstlenen Bar-

16 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Tarihin ironisi, KADEK de, “ilkelmilliyetçiler”den almasa da,

ABD’den bölge çap›nda demok-rasi, Kürdistan’a da ulusal özgür-lükler bekliyor. Savafl›n birinci ev-resinde, ABD’ye karfl› tutum alanKADEK, ABD’nin askeri zaferin-den sonra, aç›klad›¤› BölgeselÇözüm Program›’n›n “ABD’nin

statükocu rejimleri y›kma ve de¤i-flim gerçeklefltirme” politikas›yla

uyumlu oldu¤una kendisini inan-d›rmaya ve Kürt halk›n› yan›ltma-

ya çal›fl›yor.

Page 14: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

zani-Talabani güçleriyle, girdikleri yerlerdekiArap güçleri aras›nda kanl› çat›flmalar›n pekaz olmas›, iki halk aras›nda bo¤azlaflmalar›önlemiflse de, yine de Sünni ve fiii Arap halk-lar›n›n ABD iflgali karfl›s›nda, bu iflgale top-lumsal dayanak rolü oynayan Kürt halk›nakarfl› güvensizli¤i geliflmifltir.

Geçmifl ony›llar boyunca, özellikle Sun-ni-Arap halk›n›n Baasç› flovenizm taraf›ndanyan›lt›larak Kürt katliamlar› karfl›s›nda sosyalfloven bir tutuma düflürülmüfl olmas› zatenKürt halk›n›n güvensizli¤ini gelifltirmiflti.fiimdi de, Arap halk›n›n güvensizli¤i eklenin-ce halklar aras› güvensizlik daha da artt›.

Ayr›ca Türk burjuvazisinin sömürgecidiktatörlü¤ünün, olas› Güney Kürdistan fede-rasyonu koflullar›nda iflgale baflvurma tehdidive Türkmen halk›n› Kürt halk›yla çat›flt›rmafaaliyeti, kontrgerillaya yedeklenen baz›Türkmen partilerinin k›smen etkiledi¤i Türk-men halk›yla Kürt halk› aras›nda da gergin-liklerin do¤mas›na ve güvensizlik oluflmas›nayol açt›.

‹flgale karfl› mücadele, yaln›zca Sünni vefiii Arap halk› aras›nda, antiemperyalist pay-dada bir güven ve birlik iliflkisi gelifltirdi.Geçmiflte Sünni Arap halk›n›n Baasç› faflizan

gericili¤i, fiii halk›n›n katledilmesi karfl›s›nda,desteklemifl olmas›n›n yaratt›¤› güvensizli¤i,fiii Arap halk›n›n antiemperyalist direniflçili¤iönemli ölçüde k›rd›.

Emperyalizm ve yerel burjuva gericilik-ler, halklar› böler ve halklararas› düflmanl›¤›gelifltirir. Tarihsel mücadelelerin sürekli ka-n›tlad›¤› bu gerçek, bir kez daha Irak ve Gü-ney Kürdistan somutunda yafland›.

Halklar› yaln›zca toplumsal kurtulufl mü-cadelesi ve devrim birlefltirir, kaynaflt›r›r.

Irak ve Güney Kürdistan halklar›n›n, ar-tan biri birlerine güvensizli¤ini, ABD iflgali vesömürgecili¤ine karfl› mücadele, demokratikdevrimci ve uluslara özgürlük perspektifiyleyürütülür, islami ve milliyetçi hegemonya ye-nilgiye u¤rat›l›rsa ve gelece¤i sosyalizm mü-cadelesine ba¤lan›rsa, kal›c› olarak giderilir.Irak ve Güney Kürdistan halklar›n›n proleterve emekçi birli¤i gelifltirilip çeliklefltirilebilir.

Bölge halklar› da, Arap krall›k ve fleyhle-rinin, emperyalistlere kuklal›k ve gericilikleri,Baasç› milliyetçi iktidarlar›n gericilikleri, si-yasal ‹slam’›n inanç ve mezhep gericilikleri,Türk, Fars, Siyonist burjuvazilerin, flovenizmve gericilikleri nedeniyle, küçümsenmeyecekoranda güvensizlik anaforuna kap›lm›fllard›r.

17TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 15: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Geçmifl ony›llarda,Filistin halk›n›n kahra-manca direnifli, Türki-ye-Kuzey Kürdistan,‹ran halklar›n›n yürüt-tü¤ü devrimci mücade-leler, halklar›n öncü bö-lüklerinden bafllayarakyak›nlaflma, güven ge-lifltirmiflti.

ABD’nin, bölge ha-kimiyetini kurma ve pe-kifltirmek için giriflti¤is›n›rs›z sald›r› ve sö-mürgelefltirme strateji-sinin bu ilk savafllar›,bölge halklar›nda em-peryalizme karfl› halkla-r›n direniflini uyand›r-maya bafllam›flt›r ve busüreç devam edecektir.

Yak›n tarihin halk-lar› birlefltiren devrimcimiras›na sahiplenerek, ABD iflgalcili¤i ve sö-mürgecili¤ine, onun bölgedeki -baflta ‹srail si-yonist ›rkç›l›¤› gelmek üzere- iflbirlikçilerine,faflist, siyonist, otokratik ve di¤er burjuva ge-rici iktidarlara karfl›, antiemperyalist demok-ratik devrimci iktidarlar, ezilen -sömürge-il-hak alt›nda- uluslara özgürlük ve demokratikfederatif birlik perspektifleriyle yürütülecekdevrimci mücadeleler, halklararas› güvensiz-li¤i y›kacak, birlik bilinç ve iste¤ini güçlendi-recektir. Bu mücadelelerin, halklararas› kal›-c› güven ve birli¤e yol açmas› için, sosyalizmiçin mücadele eden proletarya ve komünistle-rin, en önde dövüflmeleri, Ortado¤u halklar›-n›n demokratik ve sosyalist federasyonununprogramatik hedef olarak koymalar› önkoflul-dur. Bölge ülke ve uluslar›n›n komünistleri-nin tutaca¤› devrimci yol budur. Bu devrimcive sosyalist yoldaki her ileri at›l›m, emperya-lizm ve her türden gericili¤in yaratt›¤› halkla-raras› düflmanl›¤›n bo¤ucu atmosferini da¤›-tacak, halklararas› güven, kardefllik ve birli¤igelifltiren proleter enternasyonalist atmosfe-rin temiz havas› bölgeyi kaplayacakt›r.

GÜNEY FEDERASYONU’NUN KÜRDİSTAN’A OLASI

ETKİLERİ

Güney ulusal hare-ketinin ABD’ye daya-nak rolünü üstlenmesive federasyon olas›l›¤›-n›n öne geçmesi; Ku-zey’deki ulusal kitle ha-reketinde ABD ve em-peryalistlere karfl› mü-cadeleyi zay›flat›c› roloynamakta, uzlafl›c›e¤ilimleri yaymaktad›r.

Ayn› etki KADEKiçin de söz konusudur.

ABD’nin politikas›,ya siyasi iltica ve s›n›rl›siyasal faaliyet karfl›l›-¤›nda silahs›zlanma yada askeri imha!

ABD, ‹ran ve Suriye’ye yönelik, sömür-geci hakimiyet stratejisi nedeniyle de, Kürthalk›n› dayanak yapmaya önümüzdeki birdönem daha önem verecektir. Esasen bu ne-denle KADEK HPG güçlerini imhaya hemengiriflmemekte, Kürdistan antiemperyalistparti ve güçlerinin taban›n› daralt›c› ön tak-tik olarak, siyasi iltica ve s›n›rl› siyasal faali-yet karfl›l›¤›nda silahs›zlanmay› koymakta-d›r. Esas politikas› bu güçleri teslim almak,olmazsa da ezmektir.

Birinci ihtimalin gerçekleflmesi koflul-lar›nda veya taban daralt›c› ön taktik nede-niyle, bir süre, Kuzey’in (Do¤u ve Güneyba-t›’n›n da) ulusal kitle hareketi, Güney’dekidurumun özgünlü¤ünden emperyalistlerleuzlaflma yönünde etkilenecektir. (Antiem-peryalist yönde ideolojik mücadele ve birle-flik politik mücadele, ulusal demokratik ta-lepleri Türk emekçi hareketinin-‹ran ve Su-riye emekçi hareketinin de- yükseltmesi bukoflullarda daha elzem). Ancak, bu etki geçi-

18 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Komünistler, Kürdistan proleterve emekçilerini, ba¤›ms›zl›k ve

sosyalizm için mücadeleyeba¤lanm›fl, ulusal demokratik

devrimci mücadeleyi yükseltmekile ulusal kitle hareketiyle

mücadele alanlar›nda buluflmave kaynaflma çizgisi izleme-

lidirler. Bu mücadelede,Kürdistan emekçilerinin fedakarmücadelelerden ö¤rendiklerine

ve komünistlerin ba¤›ms›zdevrimci durufl ve

fedekarl›klar›na güvenmekte-dirler.

Page 16: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

ci olacak, Kürdistan’›n bütününde, antiem-peryalist Kürt güçlerine yönelik sald›r› bafl-lad›¤›nda, ulusal kitle hareketi ve ulusal mü-cadele içinde, emperyalizme karfl› mücadeleve devrimci e¤ilimler öne geçecek, gelifle-cektir.

Her iki durumda da Güney’deki fede-rasyon, Kuzey’de ulusal talepleri teflvik ediciolacakt›r. Ulusal taleplerle mücadelenin iv-mesi, birinci durumda emperyalizmle uzlafl-ma e¤ilimiyle iç içe geliflecek; ikinci durum-da emperyalizme karfl› mücadele e¤ilimi vedevrimcileflmeyle iç içe geliflecektir. Bu ko-flullarda, Kuzey’in ulusal kitle hareketi dahaçok antiemperyalist ve devrimci yönde geli-flecektir. Bu durumu esas alarak komünist-ler, Kuzey Kürdistan’da mücadelenin yönü-nü çizmelidirler. K›sa süreli olarak emperya-lizmle uzlaflma e¤ilimini dikkate alarak ulu-sal demokratik talepleri art›rarak, güncel ta-leplerden özgür Kürdistan’a, ulusal demok-ratik talepleri kararl›ca yaymal› ve bunlar›Türkiye iflçi ve emekçileriyle ortak toplum-sal, ekonomik, antiemperyalist ve antifaflisttaleplerle mücadeleyle iç içe yürütmelidir-ler. Orta ve uzun vadede, emperyalizme kar-fl› mücadeleyle iç içe kararl› ve net ulusal de-mokratik taleplerle, ulusal ve s›n›fsal dev-rimci taleplerle mücadeleyi yükseltmeli, mi-litan ve fliddetli mücadelelere öncüyü ve kit-le hareketini haz›rlamal›d›rlar.

Orta ve uzun vadede durum, KuzeyKürdistan ulusal hareketinde iki e¤iliminbelirgin olarak ayr›flmas› yönünde geliflecek-tir. KADEK’in küçükburjuva reformist poli-tik çizgisi, savafl sonras› yeniden “demokra-tik emperyalizm olarak ifade edilebilecek“demokratik uygarl›k” teorisini dayanak ya-p›p önplana ç›karmakta, ABD’den beklenti-lerle de, reform taleplerini Bask özerkli¤egeniflleterek mücadele program› ortaya koy-maktad›r. Bu reform talepleriyle tek tek mü-cadeleler antifaflist rol oynamakta, ama bü-tünde, sistem içine girme perspektifine ba¤-lanmaktad›r. Komünistler aç›s›ndan, reform

talepleriyle, antifaflist mücadeleyle iliflkilen-mek, ilerletici ittifaklara girmek gerekirken,ba¤›ms›z çal›flmalar›n› yükselterek, küçük-burjuva Kürt yurtseverlerinin bu mücadele-yi burjuva demokrasisi yoluyla sisteme ba¤-lama perspektifleri ve emperyalizmle ilgilihayallerle sürekli ve kararl› mücadele yürüt-melidirler ve yürüteceklerdir.

Bu süreç, baflta Kuzey gelmek üzere,ulusal kitle hareketinde ayr›flmay› getirecek-tir. Reformcu burjuva güçler ABD’yle ve em-peryalizmle daha çok uzlaflacaklar, KADEKdahil küçükburjuva reformcu güçler de buayr›flmaya sahne olacaklard›r. Emperyalizmve ABD’den demokratikleflme ve ulusal öz-gürlükler beklentisi içinde olan e¤ilim, bur-juva reformizmle daha çok uzlaflacak, örgüt-lü veya örgütsüz biçimlerde emekçi antiem-peryalist e¤ilim ise, burjuva reformizmindenmücadele içinde daha çok ayr›flacak, dev-rimci ve antiemperyalist yönde ilerleyecek-tir.

Komünistler, Kuzey Kürdistan’daki pra-tik politik mücadele ve ideolojik mücadeley-le bu ikinci e¤ilimi teflvik etmeli, büyütmelive gelifltirmelidir. (Bu politika di¤er parçalariçin de önemlidir.) Bu mücadelede, ulusalnihilizme düflmemeye dikkat etmeli, ulusalkitle hareketiyle ittifaklara önem vermeli,böylece komünistlerin ulusal demokratikmücadelelere kat›l›m›n›n ulusal hareketi ge-lifltirme amac› tafl›maktan, bunu sosyalizmiçin mücadeleyle birlefltirmekten farkl› hiç-bir ç›karlar›n›n olmad›¤›n› Kürdistan emek-çilerinin anlamas›n› sa¤lamal›d›rlar.

Komünistler, Kürdistan proleter veemekçilerini, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm içinmücadeleye ba¤lanm›fl, ulusal demokratikdevrimci mücadeleyi yükseltmek ile ulusalkitle hareketiyle mücadele alanlar›nda bu-luflma ve kaynaflma çizgisi izlemelidirler. Bumücadelede, Kürdistan emekçilerinin feda-kar mücadelelerden ö¤rendiklerine ve ko-münistlerin ba¤›ms›z devrimci durufl ve fe-dekarl›klar›na güvenmektedirler.n

19TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 17: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

ULUS-DEVLET, küreselleflmeye kurbanm› ediliyor?

Kapitalizm kendi çocu¤unu mu yiyor?Farkl› pek çok formülasyonlar alt›nda

gündeme getirilmifl de olsa, siyaset teorisiaç›s›ndan son 10-15 y›ld›r yan›t›n›n peflindekoflulan bafll›ca sorulardan birisi de bu. Siya-sal yaz›n, ulus-devletin gelece¤inin ne olaca-¤›yla ilgili analiz ve de¤erlendirmelerle doluptafl›yor y›llard›r. Politik ekonominin farkl›burjuva ekolleri aras›ndaki teorik rekabetintemel konular›ndan biri de, ulus-devletinekonomi üzerindeki rolünün belirlenmesineodaklanm›fl bulunuyor. Ayn› merkezli soru-nun etraf›nda karfl›t kutuplara do¤ru yo¤un-laflan politik ideoloji pratikleri ise toplumsalyaflamda ayr›flt›r›c› rol oynamay› uzun za-mand›r sürdürüyor.

‘Devlet sorunu’ üzerine tart›flman›n ma-zisinin, Antik Yunan uygarl›¤›na kadar uza-nan çok eski bir geçmiflinin oldu¤u biliniyor.Sistematize edilmifl bafllang›ç ad›mlar› Pla-ton’a ait. Sonras›nda Makyevelli’den Hob-bes’a, Rosseau’dan Marks’a, Lenin’denGramshi’ye... kadar uzanan bir tarihsel sürek-lilik içinde siyaset teorisinin temel konusu ol-

may› sürdürüyor, devlet sorunu.‘Devlet ve devrim’ gibi marksist siyasal

teorinin en yetkin eserlerinden birini kalemealm›fl biri olarak Lenin’in ‘devlet sorunu’ ko-nusunda yapt›¤› bir uyar›y› hat›rlatmak ko-numuz bak›m›ndan yararl› olacak. Lenin,Sverdlov Üniversitesi’nde verdi¤i bir dersin(1919) hemen bafl›nda, dinleyicileri flöyleuyar›r, “devlet konusu en karmafl›k ve en güçsorunlardan biridir” ve devam eder, “belki deburjuva düflünürlerin, yazarlar›n ve filozofla-r›n bütün sorunlardan dahada anlafl›lmaz ha-le getirdikleri bir sorundur.”

Bu uyar›y› yaparken Lenin, dinleyicileringözünü korkutmak istemiyordu elbet! O,devletin, s›n›fl› topluma ait bir olgu, “bir s›n›-f›n bir baflka s›n›f› bask› alt›nda tutmas›n›n”bir arac› oldu¤u basit gerçe¤ine odaklamakistemektedir kendini dinleyenleri. Çünkü Le-nin bilmektedir ki, devletin s›n›flar›n varl›-¤›ndan ve savafl›m›ndan ba¤›ms›z olarak ezel-den beri varoldu¤una dayal› devlet ö¤retisi,sömürücü s›n›flar›n ç›karlar› aç›s›ndan ya-flamsal önemde bir ifllev görmektedir. O ne-denle, kapitalizm koflullar› alt›nda, komünistpartinin devlete karfl› tutumu nedir? sorusu-

20 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Ulus-Devlet ve Küreselleflme

Page 18: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

na bilimsel temelde biryan›t verebilmek için bu‘basit gerçe¤in’ etraf›n›kat kat saran burjuvaideolojik kabu¤un par-çalan›p at›lmas›n›n bü-yük önemine dikkatçekmektedir.

‘Devlet nedir, nite-li¤i nedir, önemi nedir?’sorular›na ‘ba¤›ms›zolarak yaklaflma yetene-¤i’ kazan›lmas›n›n, iflcis›n›f›n›n politik savafl›-m› bak›m›ndan önemin-den bahseden Lenin,dinleyicilere marksiz-min inceleme yöntemi-nin temelini özlü bir fle-kilde anlatarak da yolgöstermeye çal›fl›r. Le-nin’in devlet sorunu ko-nusunda ‘s›n›f’ uyar›s›kadar ‘yöntem’ önerisi de konumuz bak›m›n-dan belirleyici oldu¤undan, oldu¤u gibi akta-ral›m: “Toplum bilimdeki bir sorunda en gü-venilir fley –e¤er bu soruna bilimsel bir bi-çimde yaklaflmak istiyorsak en önemli fley–her sornu bu verilen olay›n tarihi içinde nas›lortaya ç›kt›¤›ndan ve geliflimindeki belli bafl-l› aflamalar›n neler oldu¤undan hareketle in-celemek, bugün ulaflt›¤› durumu incelemek-tir, temelinde yatan tarihsel ba¤lar›n› unut-mamakt›r.”

Lenin’in uyar›lar›n› akl›m›zda tutarak veyöntem önerisini takip ederek günümüz siya-setinde pefline düflülen soruya yan›t aramayaçal›flal›m.

Devletin kökenleri, do¤ufl koflullar› vegeliflim süreciyle ilgili genel bir teorik tart›fl-ma yürütmekle ilgili de¤iliz bu yaz› kapsa-m›nda. Ancak, modern tarihin üzerinde yük-seldi¤i kapitalist üretim tarz›yla, onun en ge-liflkin ve en etkin örgütlü siyasal öznesi ola-rak ulus-devletin iliflkisini tan›mlamadan yü-rütülecek güncel bir tart›flman›n da soyut ka-laca¤› kesin. Oysa bugünkü biçimiyle yürütü-

len tart›flma çok somutbir ekonomik, politikve toplumsal içeri¤esahip. Bu içerik enzengin kapsam›yla,dünya kapitalist em-peryalist sistemininulaflm›fl oldu¤u küreselbütünleflme düzeyiningeliflme koflullar› vesürecinde bulundu¤u-na göre, çözümleme-nin maddi unsurlar›n›burada aramak ve bu-radan ilerlemek gere-kiyor. Yani, esasendünyan›n son 25-30y›l›n›n ‘durumu’nabakmak gerekiyor.

‘Devlet sorunu’söz konusu oldu¤un-da, günümüzün ulus-lararas› politik tart›fl-

malar›n›n ‘ateflli’ gündemlerinden birini olufl-turdu¤una flüphe yok. Hatta düpedüz ‘buna-l›m’l› bir tart›flmadan bile bahsedebiliriz. ‘Bu-nal›m’l› diyoruz çünkü, tart›flmaya kaynakl›keden kökenler, küreselleflme dünyas›n›n du-rumuyla do¤rudan ilintili. O halde küresel-leflme-ulus/devlet ba¤lam›nda dünyan›n bu-gün kü durumuna geliflinin yak›n tarihsel ar-ka plan›na k›saca bir göz atal›m.

Küreselleflme kavram›, her ne kadar1990’l› y›llarla birlikte dünya siyaseti düze-yinde hegemonik ideolojik bir güce ulaflm›flolsa da, kavram›n alt yap›s›n› döfleyen ekono-mik dönüflüm sürecinin yak›n tarihi 1970’liy›llar›n ortalar›na kadar uzan›yor. ‘Ulusalekonomi’lerin dünya kapitalist sistemindekirollerinin tart›fl›lmaya bafllanmas› o y›llaradenk düflüyor. Haliyle, ulus-devletin küresel-leflmenin ‘kurban pazar›na’ düflmesi de ora-dan bafll›yor. O halde, ulus-devletin bu küre-sel ‘kurban pazar›na’ düflmeden önceki döne-mine bir göz atarak bugüne do¤ru gelelim.

21TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Küreselleflme kavram›, her ne ka-dar 1990’l› y›llarla birlikte dünya

siyaseti düzeyinde hegomonikideolojik bir güce ulaflm›fl olsada, kavram›n alt yap›s›n› döfle-

yen ekonomik dönüflüm sürecininyak›n tarihi 1970’li y›llar›n orta-lar›na kadar uzan›yor. ‘Ulusalekonomi’lerin dünya kapitalist

sistemindeki rollerinin tart›fl›lma-ya bafllanmas› o y›llara denk dü-flüyor. Haliyle ulus-devletin küre-selleflmenin ‘kurban pazar›na’düflmesi de oradan bafll›yor.

Page 19: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

ÖNCE DEVLET VARDI!Tan›m formülasyonunda da görülebile-

ce¤i gibi kavram olarak ulus-devlet, iki farkl›tarihsel kategorinin birleflmesinden –ya dasentezinden diyelim– do¤mufltur. Ancak dik-kat edilirse e¤er, tarihsel olufl süreci bak›m›n-dan devlet, ulusa göre çok daha önce varl›kkazanan bir olgu olmas›na ra¤men, formül-lefltirme devlet-ulus de¤il de, ulus-devlet ola-rak biçim kazanm›flt›r. Bu dilsel bir ‘hata’n›nçok ötesinde, tarihsel geliflimin gerçe¤ini de‘hatal›’ yans›tt›¤› için önemli bir durumdur.

Tarihte herhangi bir etnisitenin, evrim-sel geliflimi içerisinde önce ‘ulus’lafl›p, sonrabir ‘devlet’ kurarak egemenli¤ini ilan etti¤ibir ‘ulus-devlet’i olmam›flt›r. Tam tersine, ta-rihsel geliflimin bilime dayal› bulgular›ncakan›tlanm›flt›r ki, ulus, feodalizmin çözülüfldöneminde, geliflen burjuva s›n›f›n, monarfli-nin egemenli¤ine karfl› toplumun büyük ço-¤unlu¤unu kendi etraf›nda toplaman›n sos-yal-siyasal flemsiyesi olarak gelifltirilmifl birkavramd›r. 1789 Frans›z Devrimi’ne öncülükeden burjuvazi, feodal iktidar› siyasal olaraktasfiye edip devleti ele geçirdikten sonra,ulus, anayasal/siyasal bir nitelik kazanarak‘egemenlik’in ve ‘ba¤›ms›zl›k’›n sosyal daya-na¤› ve güvencesi kabul edilmifltir. Frans›zdevletinin s›n›rlar› içinde yaflayanlar ‘Frans›zulusu’nu oluflturmufltur. Frans›z burjuvazisihaz›r buldu¤u monarflik devletin o günkü s›-n›rlar›, Frans›z ‘ulusal devleti’nin s›n›rlar› ol-mufltur.

‘Modern devlet’ olarak da isimlendirilenve klasik siyasal formunu Frans›z burjuvadevrimiyle alan ‘ulus-devlet’, kapitalist dev-letten baflka bir fley de¤ildi elbette. Ulus/ulus-laflma o dönem ‘genç burjuvazi’nin pazar üze-rindeki egemenlik kavgas›n›n ürünü olansosyolojik bir olgudan baflka bir fley de¤ildi.Pazar, kapitalizmin do¤uflu ile ulus-devletingeliflmesi aras›nda var olan iliflkinin tarihsel-ekonomik çimentosuydu. Bu nedenle ulus-devletin, kapitalist üretim iliflkilerinin korun-mas›, gelifltirilmesi ve sürdürülmesinin klasiksiyasal üst yap› formu olarak bütün bir 19. ve

20. yy boyunca dünyaya yay›lmas›na tan›koluyoruz.

Ayr›nt›s›na girmeden bu yay›lman›n, 3dönemden geçerek sürdü¤ünü belirtmekleyetinelim. Bunlardan ilki, burjuva devrimlerdönemi boyunca ve özellikle Avrupa’da (veAmerika k›tas›nda) ortaya ç›kan ulus-devlet-lerdir. Kapitalizmin iç geliflim dinamiklerineve sanayi devrimlerinin itici gücüne dayal›olarak varl›k kazanan bu ulus-devletler, fe-odalizmin tasfiye edilmesi sürecinin ürünüy-düler. 1789 Frans›z Devrimi’nden, 19. yüzy›-l›n sonlar›na kadar (1. Dünya Savafl›’n›n ön-günü) süren bu dönem, ayn› zamanda klasiksömürgecili¤in baflat oldu¤u dönemdir de.Ulus-devletlerin dünya kapitalizmin gelifli-minde bu dönem içindeki konumlar› ve ifllev-leri aç›s›ndan bir kaç temel unsur öne ç›k-maktad›r. Bunlar›, ulusal pazar› koruma alt›-na alma do¤rultusunda bir dizi yasal önleme(gümrük duvarlar›n›n yüksek tutulmas› vb.)baflvururarak sermaye birikiminin yükselifliniistikrarar kazand›r›lmas›, ‘ulusal ekonomi’içindeki sermaye gruplar›n›n iç rekabete da-yal› iliflkilerinin yasal düzenlenmesinin vekontrolünün sa¤lanmas›, ‘ulusal sermaye’nin,uluslararas› ticaret ve sömürge ç›karlar›n›nkorunmas› için siyasi ve askeri tam desteksa¤lanmas› vb. temel bafll›klar alt›nda s›rala-yabiliriz.

Ulus-devletlerin dünyasal düzlemde ya-y›lmas›n›n ikinci dönemi, kapitalizmin tekel-ci rekabet ve hegemonya savafllar› aflamas›nageçmesiyle aç›l›yor. 1. Emperyalist Paylafl›mSavafl› sonras›nda, çok uluslu feodal impara-torluklar›n (Osmanl›, Rusya, Avusturya-Ma-caristan) çözülmesi ve çökmesinin ard›ndan,onlarca ulus-devlet ortaya ç›k›yor. Rusya’dasosyalist devrimin gerçekleflmifl olmas›, ulus-lar›n kendi kaderini tayin hakk› çerçevesinde‘ba¤›ms›zl›kç›’ ulusal hareketlerin geliflmesi-ne itilim kazand›r›yor. Bu dönem ayn› za-manda klasik sömürgecili¤in çözülmesininbafllad›¤› ve emperyalizme ba¤›ml› yeni tipsömürge statüsünün öne ç›kt›¤› dönemdir.Ulus-devletlerin bu dönemdeki yap›lanmas›ve ifllevi aç›s›ndan yeni bir durum söz konu-

22 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 20: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

sudur. ‹lkin tekellerin(mali oligarflinin),dünya kapitalizminintüm ekonomik ve top-lumsal yaflam›n› kendi-ne tabi hale getirmesidurumu ortaya ç›km›fl-t›r. Bu, emperyalistmetropolleri temsileden ulus-devletlerinde tekellerin ç›karlar›-na ba¤l› hale gelmesinikoflullam›flt›r. Böyle ol-du¤u içindir ki, ulus-devlet, tekelci emper-yalist yay›lman›n do¤-rudan bir ayg›t› olmayönünde yeni niteliktebir yap›lanma ve ifllevdönüflümü yaflam›flt›r.Bu durum, kapitalistüretim iliflkilerininekonomik yasalaraba¤l› geliflme sürecininbütün aflamalar›nda, siyasal bir üstyap› ayg›t›olarak devletin etkin bir araç oldu¤u gerçe¤i-nin kan›t›yd› ayn› zamanda. Ayn› yasa, bu dö-nem baz›nda daha dar ölçeklerde de olsa, em-peryalist sömürgecili¤in nesnesi durumundabulunan, ‘ba¤›ms›z’ ulus-devletler içinde iflle-mifltir. Burada karakteristik olan durum, butür ulusal-devletlerin, emperyalizmin (malioligarflinin) dünya ekonomisi baz›nda yönel-di¤i yeni iflbölümüne entegre edilme do¤rul-tusunda geçirdikleri de¤iflimdir.

Esasen bu dönem kapitalist emperyaliz-min dünya hegemonyas› bak›m›ndan geçiflözelli¤i tafl›maktad›r. Rusya’da gerçekleflensosyalist devrim barikat›n›n y›k›lmad›¤› ko-flullar alt›nda mant›ksal sonuçlar›na do¤ruh›zla ilerleme olana¤› bulunmayan emperya-list dünya hegemonyas›n›n ‘tek bir dünya pa-zar› ve sermayenin s›n›rs›z dolafl›m›’na dayal›stratejisi, bir mola döneminden geçiyordu.Mali oligarfli bak›m›ndan bu mola dönemi 1.Dünya Savafl›’n›n ‘yar›m b›rakt›¤›’ ifli tamam-lamas› için haz›rl›k yapmaktan baflka bir fley

de¤ildi. Dolay›s›yla,ulus-devletin ekonomid›fl› bütün siyasi, diplo-matik ve askeri yap›lan-mas› ve ifllevleri de buhaz›rl›¤›n mant›¤›na gö-re ele al›nd› ve yürütül-dü. Haz›rl›¤›n militaristboyutunun çap›n› ölç-mek için 2. Dünya Sa-vafl›’n› beklemek gere-kiyordu.

2. Dünya Savafl›,ulus-devletler dünyas›bak›m›ndan oldukçaverimli sonuçlar›n orta-ya ç›kmas›n› sa¤layacakpolitik koflullar› haz›r-layarak son buldu.Ulus-devletlerin 3. ya-y›lma dönemini haz›rla-yan bu koflullar›n enbaflta geleni sosyalizmingenifl bir ülkeler blo¤u-

na dönüflmüfl olan maddi varl›¤›yd›. 2. savafl,emperyalist kapitalizmin ‘yar›m b›rakt›¤›’ iflitamamlamas›na izin vermedi¤i gibi, sömürge-ci boyunduru¤a karfl› ulusal kurtuluflçulu¤unda yükseliflinin önünü açm›fl oldu. Savafl son-ras› dönemde eski tip sömürgecilik neredeysetümüyle tasfiye olma sürecine girdi. Asya’n›nve Afrika’n›n sömürgelefltirilmifl topraklar›n-dan onlarca yeni ulus-devlet ortaya ç›kt›.

Gerçi bu yeni ulus-devletlerin pek ço¤usüreç içinde yeni sömürgecilik iliflkileriyleemperyalizme ba¤›ml› hale gelmekten kurtu-lamad›lar. Ve bu anlamda emperyalist kapita-lizm, ekonomik ve politik nüfuz alanlar›n› es-kiye oranla daha derinlemesine yayabilmeninolanaklar›n› da bulmufl oldu. Ancak bunun,dünya topraklar›n›n üçte birinin kapitalistdünya pazar›ndan fiilen kopmas› gibi a¤›r birbedeli vard›. Yani, ‘tek bir dünya pazar› vesermayenin s›n›rs›z yay›l›m›’ staratejisi ikincidefa kesintiye u¤ruyordu. Üstelik bu kez em-peryalizmin önüne, eskisinden çok daha ge-nifl ve güçlü bir barikat kuruluyordu. ‹kinci

23TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Rusya’da gerçekleflen Ekim Sos-yalist Devrimi gibi ‘talihsiz’ birsüprizle karfl›laflmasayd› e¤er,

dünya kapitalizmi küresel amaç-lar›na belki de çok daha önce veçok daha kolay ulaflm›fl olacakt›.Çünkü, Ekim Devrimi hem malioligarflinin dünya zincirini k›ra-rak emperyalizmin ‘küresel’ he-

gomonyas›na a¤›r bir darbe vur-mufl oldu ve hem de, sosyalizmininflas›n› baflar›yla örgütleme yo-lundan ilerleyerek, kapitalizminalternatifsizli¤i teorisini pratik

olarak çürütmüfl oldu.

Page 21: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

‘mola’ çok daha uzunolacakt› ve öylede oldu.2. Dünya Savafl›’n›n bi-timinin hemen ard›n-dan ABD liderli¤inde fi-ilen bafllat›lan ‘So¤ukSavafl’ sald›rganl›¤›nadayal› emperyalist ha-z›rl›k molas›, SSCB’ninda¤›lmas› ve revizyo-nist blo¤un çöküflününgerçekleflti¤i 1989/90y›l›na kadar sürdü.

Günümüzde, dün-ya emperyalist kapita-list sisteminin fliddetlibir politik, ekonomikve sosyal bütünlü¤ünesahip kriz sürecindengeçti¤ini gösteren veri-ler üst üste birikmeyeve iç içe geçmeye devam ediyor. Her alandaderinleflme e¤ilimi tafl›yan istikrars›zl›k, em-peryalist kapitalist sistemin genel görüntüsü-dür art›k. Çeyrek yüzy›l› aflk›n bir geçmifliolan bu kriz-istikrars›zl›k birikim evrimininüç temel s›çrama rotas›ndan geçti¤ini tespitedebiliriz.

Bunlar›n ilki, krizin bafllang›c›n› da te-tikleyen ‘ekonomik daralma’ dönemidir.Dünya kapitalizmi 1970’li y›llar›n ortas› itiba-riyle genel daralma sürecine girmifltir. Baflkabir anlat›mla, 2. Dünya Paylafl›m Savafl›’n›nard›ndan yakalanan kapitalist ‘ekonomik ge-niflleme’nin 35-40 y›ll›k bahar dönemi, 1974-75’lerde kesin olarak bitmifltir. 1973 petrolkrizinin (petrol fiyatlar›n› afl›r› yükselmesi)h›zland›r›c› etkisiyle de çak›flan ekonomikdaralma süreci, günümüze kadar varl›¤›n› ko-rumaya devam etmifltir. Aradan geçen 25-30y›la ra¤men afl›lamayan bu durum, dünya ka-pitalist ekonomisinin bütününü giderek dahafazla tehdit eden ‘ulusal ekonomi’ krizleriniortaya ç›karmaktad›r. ‘80’li y›llar ve özelliklede ‘90’l› y›llar boyunca, ‘ulusal ekonomileri’tutan finansal ve afl›r› üretim krizleri pefl pe-fle patlak vermifltir. 21. yüzy›l›n ilk üç y›l›

içinde yaflananlar isesürecin a¤›rlaflarak iler-ledi¤ini kan›tlayan sa¤-lam olgular olarak kay-da geçmifl bulunuyor.Tabii ki bu arada, kriz-lerin yafland›¤› GüneyKore’den Arjantin’e,Malezya’dan Ekvador’a,Türkiye’den Endonez-ya’ya kadar uzanan‘ulusal ekonomiler’ if-las etmifl ve çökmüfltür.

Bu çerçevede dik-kat çekmek istedi¤imizbir nokta, krizin eko-nomik-mali y›k›m gü-cünün henüz kapitalistdünya ekonomisini(dünya mali oligarflisi-nin kalbi olan emper-

yalist metropol ekonomileri) topyekün salla-yan bir aflamaya ulaflmasa da, ‘ulusal ekono-miler’i aflan boyutta bölgesel düzeyde ekono-mik y›k›mlar yaratt›¤›n›n görülmesidir. Buyöndeki pek çok verinin ayr›nt›s›na buradagirmeye gerek görmüyoruz. Ancak bu duru-mun günümüzde de gelifliyor olmas›, emper-yalist metropol ekonomilerin iç gerilimlerinik›flk›rtan ve onlar› krizin merkezine do¤rusürükleyerek istikrars›zlaflt›r›c› bir rol oyna-d›klar› anlam›na geliyor.

Daha da ötesi, burjuva ekonomi ‘bilimci-leri’ aras›nda bile uzunca bir süredir yayg›nolan ve geniflce bir destek bulan görüfle göre,dünya kapitalist ekonomisi, 1929-30 büyükkrizin yaratt›¤› y›k›mdan daha a¤›r sonuçlarayol açacak bir krize do¤ru sürüklenmektedir.Dünya ekonomisinin ‘yap›s›nda ve iflleyiflin-de’ köklü bir de¤iflime gidilemezse e¤er, busonucun kaç›n›lmaz olaca¤› da öngörülmek-tedir, ayn› ‘bilimciler’ taraf›ndan. ‘Köklü de¤i-flim’ denilen, krizin temel nedeni olan, kapi-talizmin t›kanan sermaye birikim süreçleri-nin önünün aç›lmas› isteminden baflka birfleyde¤ildir.

24 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Neo-liberalizm olarak adland›r›-lan Friedmann politikalar›, döne-min ABD ve ‹ngiltere baflkanlar›-

n›n yani temel uygulay›c›lar›nisimleriyle adland›r›larak Re-

agan-Teatcher doktirini biçimindepopülarize edilmiflti. T›kanan ser-maye birikiminin önünün aç›lma-

s› için uygulanacak ‘flok prog-ramlar›n’ ve ‘yeniden yap›lanma-n›n’ kat› flekilde çizilen çerçevesi-nin üstünde flöyle yaz›yordu: da-ha fazla piyasa, daha az devlet.

Page 22: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

“ULUSAL EKONOMİ” DEVLETE EMANETPeki ama nas›l?Burjuva ekonomi politi¤in yetenekli ‘de-

ha’lar›, 2. Dünya Savafl›’n›n bitimiyle ortayaç›kan yeni uluslararas› dengeler alt›nda bunageçici bir çare bulmufltu. Alt yap›s› 1929-30dünya krizinin deneyimlerine dayal› olarakhaz›rlanmaya bafllayan tekelci devlet kapita-lizmini güçlendirme esas›na dayal› Keynesçipolitikalar, savafl sonras›nda h›zla gelifltirile-rek yayg›n bir alanda uygulamaya sokulmufl-tu. Sosyalist blok içinde yer alan ülke ekono-milerinin emperyalist dünya pazar›ndan kop-mas›yla derinleflen kapitalist sermaye biriki-mi sorunu, Keynesçi politikalarla afl›lmayaçal›fl›ld›. Asl›nda buna ‘idare edildi’ demekdaha do¤ru olur. Çünkü, tekelci rekabete da-yal› hegemonya mücadelesinin do¤al e¤ilimiaç›s›ndan Keynesçi politikalar bir ‘sapma’y›temsil ediyordu. Kapitalizm kendi iç dina-mikleri nedeniyle sürekli bir geliflme ve yay›l-ma dürtüsüne sahipti. Kapitalizmin, tekelciaflamas› olan emperyalizm dönemi ise budürtünün en fliddetli biçimler alt›nda kendiniyeniden ve yeniden üretmesinin dünyasal ko-flullar›n›n varl›¤› demekti. Oysa Keynesçi po-litikalar bu dürtüyü ortadan kald›rm›yor yada kald›ram›yorsa da gemlenmesini sa¤l›yor,etki alanlar›na ‘do¤al’ bir s›n›rl›l›k getiriyor-du. Bu ‘do¤al’, ama hiçbir biçimde ‘mutlak’olarak kabul edilemeyecek olan s›n›r, sosya-list blokun varl›¤›, ulusal kurtuluflçu müca-delenin yükselifli sonucunda ba¤›ms›zl›kç›devletlerin art›fl›, buna ba¤l› olarak klasik sö-mürgecili¤in çökmesi ve uluslararas› iflçi ha-reketinin yüksek örgütlülük düzeyi taraf›n-dan dayat›lan s›n›rlard› flüphesiz. Ama yinede dünya kapitalizminin 25-30 y›ll›k bir za-man dilimi içerisinde ve esasen ‘bar›flç›l’ bi-çimler alt›nda geliflimini sürdürebilmesininve sermaye birikimi bak›m›ndan yaralar›n›sarma olanaklar›n› buldu¤u bir ‘s›n›r’lanmay-d› bu.

Ulus-devletin ekonomik-mali bir aktörolarak rolünün öne ç›kmas› ve hat›r› say›l›rbir sermaye gücü haline gelmesi, kamuya yö-

nelik yüklü sosyal harcamalar› üstlenmesi,piyasalar›n denetimi ve yönlendirilmesindeetkin mekanizmalar› kullanmas›yla karakte-rize olan Keynesçi politikalar, özellikle eko-nomisi savaflla çökmüfl Avrupa kapitalizmine‘ilaç gibi’ gelecekti. Savafl›n devasa y›k›ma u¤-ratt›¤› kapitalist ekonomiler, bir yandan ola-¤anüstü güçlenen (çünkü savaflta ekonomisihiç zarar görmedi¤i gibi, ‹ngiltere, Fransabaflta gelmek üzere pek çok devleti borca ba¤-layan) ABD emperyalistlerinin yo¤un serma-ye deste¤iyle (Marshall yard›m›, vb.) beslene-rek, di¤er yandan da Keynesçi tam istihdampolitikalar›n› devreye sokarak bellerini do¤-rultma yoluna koyuldular. Kamusal alana ak-tar›lan yo¤un sermaye yat›r›mlar›n›n da etki-siyle ço¤alan ve geniflleyen yeni ifl sahalar›, ifl-sizli¤in düzeyinin önemli ölçüde azalmas›nakatk›da bulundu. Sendikal örgütlülü¤ün güç-lülü¤ü, çal›flan s›n›flar›n reel ücretlerininyükselmesine, buna ba¤l› olarak da tüketiminartmas›na ve iç piyasan›n canlanmas›na kat-k›da bulundu.

Özellikle Avrupa’da gelifltirilen ve ‘Sos-yal devlet’ politikalar› olarak adland›r››lan bu‘refah toplumu’ uygulamalar›n›n etki alan›,ABD emperyalizminin yönlendiricili¤inde vedenetiminde ad›m ad›m dünya ölçe¤inde ya-y›lmaya baflland›. Eski tip sömürgeciliktenkoparak ‘ba¤›ms›zl›¤›n›’ yeni kazanan ülkele-re ikame edilen bu modelin ad› ‘ulusal kal-k›nmac›l›k’t›. Yeni sömürgecili¤in kurumsal-laflt›r›lmas›na hizmet eden bu uygulamalar›ntam olarak Avrupadaki modeli izledi¤i hiçbirbiçimde söylenemeyecek olsa da, bu ülkeler,savafl sonras› dönemde infla edilen ‘yeni iflbö-lümü’ne ba¤l› olarak, emperyalizmin sermayebirikim sistemine entegre edildiler.

Esasen 1929 krizinden 1970 ortalar›nakadar geniflletilebilecek bu dönem boyuncadevlet müdahalecili¤i, kapitalist dünya eko-nomisinin gelifliminin etkin dinami¤i ko-numdad›r. Devletin ekonomiden elini tü-müyle çekmesi gerekti¤ine dayal› liberal ikti-sat teorisinin revaçta oldu¤u y›llar geride kal-m›flt›r. Çünkü 1. Dünya Paylafl›m Savafl›’n›nsonuna kadar yayg›n uygulama alan› bulan

25TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 23: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

bu politik ekonomi teorisi sosyalist devrimbarikat›na tak›l›p tökezledikten sonra, kapi-talizmin 1929 dünya ekonomik krizine deçarp›p ‘komaya’ girince, iyice gözden düfl-müfltü. ‘B›rak›n›z yaps›nlar, b›rak›n›z geçsin-ler’ liberal düsturu yerine art›k, ‘ulusal eko-nomi’nin yap›lanmas›nda ve iflleyiflinde dev-letin a¤›rl›¤›n› art›ran, merkezi planlaman›nönemini öne ç›karan, kamusal alan› gözetenuygulamalar›n önü aç›l›yordu. Deyim yerin-deyse, ‘ulusal ekonomi’ devlete emanet edili-yordu.

Asl›nda bu, emperyalist kapitalist siste-min o dönemki koflullar alt›nda içinde bulun-du¤u kriz sürecini aflma stratejisine ba¤l› zo-runlu bir ad›mdan baflka bir fley de¤ildi. Libe-ral ekonomik politikalar›n hakim oldu¤u dö-nem bak›m›ndan da ulus-devlet, ekonomidenelini aya¤›n› çekmifl falan de¤ildi. Aksine,ekonomik liberalizm teorisinin temel taflla-r›ndan birisi olarak ulusal-devletin ‘düzensa¤lay›c› bir güç’ ifllevine sahip olmas› vazge-çilemezler aras›ndayd›. Kapitalizmin serbestrekabetçi geliflim dönemi boyunca da modernburjuva devletin ‘ulusal ekonomi’nin gelifli-mindeki rolü, tamda böyle olmufltur. Bunu,gerek kapitalizmin do¤ufluyla ulus-devletinortaya ç›k›fl› aras›ndaki tarihsel ba¤a, gereksesanayi devrimleri dönemiyle ulus-devletinyükselifli aras›ndaki do¤rudan iliflkiye baka-rak rahatl›kla söyleyebiliriz. Ulus-devlet, ka-pitalizmin bütün tarihi boyunca sermayeninifllerini yürüten bir komisyon olarak görevinifazlas›yla yerine getirmifltir.

Kapitalizmin serbest rekabetçi dönemiboyunca daha çok ‘ulusal ekonomi’ içindekisermaye gruplar› aras›ndaki iliflkileri düzen-leyen devletin bu ifllevi, tekellerin egemenli-¤ini ilan etti¤i emperyalizm aflamas›yla birlik-te daha ileri bir nitelik kazanm›flt›r. Tekellerde Lenin’in tespit etti¤i gibi, üretimdeki yo-¤unlaflmas› belli bir olgunlu¤a ulaflm›fl kapi-talizmin ekonomik özünden do¤duklar›nagöre, bunun anlam› aç›kt›r; ulus-devlet, dün-yay› ele geçirmeye çal›flan tekellerin (mali oli-garflinin) s›rt›n› dayad›¤› güç kayna¤› olacak-t›. Nitekim 1. Dünya Paylafl›m Savafl›, mo-

dern devletin bu yeni rolünün dünyasal öl-çekte s›nanmas›yd›. Rusya’da gerçekleflenEkim Sosyalist Devrimi gibi ‘talihsiz’ bir süp-rizle karfl›laflmasayd› e¤er, dünya kapitalizmiküresel amaçlar›na belki de çok daha önce veçok daha kolay ulaflm›fl olacakt›. Çünkü,Ekim Devrimi; hem mali oligarflinin dünyazincirini k›rarak emperyalizmin ‘küresel’ he-gomonyas›na a¤›r bir darbe vurmufl oldu vehem de, sosyalizmin inflas›n› baflar›yla örgüt-leme yolundan ilerleyerek, kapitalizmin al-ternatifsizli¤i teorisini pratik olarak çürüt-müfl oldu. Bu süreç 2. Dünya Savafl›’n›n so-nuçlar› üzerinden sosyalist blok lehine dahada pekiflince, emperyalist kapitalizmin genelbunal›m süreci de derinleflmifl oluyordu.

1980’li y›llara gelindi¤inde Keynesçiekonomi politi¤in uygulamalar›ndan kopmakonusunda hayli yol alm›fl bulunan dünyakapitalizminin emperyalist patronlar›, yenie¤ilimi örgütlemeye bafllam›fllard› bile. Bukez kurtar›c› ‘deha’ bir liberal iktisat profösö-rü olan Friedman’d›. Neo-liberalizm olarakadland›r›lan Friedman, politikalar›, döneminABD ve ‹ngiltere baflkanlar›n›n, yani temeluygulay›c›lar›n isimleriyle adland›r›larak Re-agan-Teatcher doktirini biçiminde popülari-ze edilmiflti. T›kanan sermaye birikimininönünün aç›lmas› için uygulanacak ‘flok prog-ramlar›n’ ve ‘yeniden yap›lanman›n’ kat› fle-kilde çizilen çerçevesinin üstünde flöyle yaz›-yordu: Daha fazla piyasa, daha az devlet. Uy-gulamalar› günümüzde de devam eden buçerçevenin içindekiler ise flunlard›: ihracatadayal› büyümeye geçilmesi, uluslararas› tica-rette serbestleflme, deregülasyon, özellefltir-me, tam istihdamdan vazgeçme, enflasyonlamücadele.

Avrupa’n›n ‹ngiltere, Fransa gibi metro-pol ekonomileri de dahil olmak üzere, LatinAmerika’dan, Uzak Asya’ya kadar pek çok‘ulusal ekonomi’ye uygulanan bu ‘flok’ ve ‘ye-niden yap›land›rma’ programlar›, kapitalistdünya ekonomisinin örgütlenmesindeki yenie¤ilimi k›sa sürede netlefltiriyordu. Kapita-lizm ‘asl›na’ dönmek istiyordu! Yani, üreti-min genifllemesinin ve sermayenin serbestçe

26 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 24: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

dolafl›m›n›n önündekibütün engellerin orta-dan kalkt›¤› bir dünyatasar›m›yd›, neolibe-ralizm. Üstelik, tek-nolojik devrimin ileti-flim ve ulafl›m alan›n›-da yaratt›¤› büyükilerlemenin, böyle birdünyay› kurmay› es-kisinden çok dahafazla olanakl› hale ge-tirdi¤ini iddia ediyor-lard› neoliberalizminideologlar›.

Ama bunun içinilk önce, sermayeninkendini gerçeklefltire-bilece¤i yeni alanlar›naç›lmas› gerekiyordu.Yani devlet, ‘ulusal ekonomi’de tuttu¤u alan-lardan uzaklaflt›r›lmal›yd›. Devlet ‘küçülmeli’,liberalizmin gereklerine ba¤l› olarak ‘ekono-minin do¤al yasalar›na uyma’ do¤rultusundayap›sal ve ifllevsel de¤iflime u¤rat›lmal›yd›.Emperyalist kapitalist sistemin krizinin afl›l-mas› için ‘piyasan›n ulus-devlet üzerindekitam zaferi’nin sa¤lanmas› gerekiyordu.

1980’li y›llar›n ortalar›na gelindi¤inde‘piyasan›n tam zaferi’ slogan›, esas olarak birpropaganda rölü oynamaktan öteye geçebil-mifl de¤ildi, ancak bu durumu de¤ifltirmeyeaday uluslararas› geliflmeler h›zla olgunlafl›-yordu. Gorbaçov’un sahneye ç›k›fl› ve reviz-yonist Sovyet emperyalizminin tekelci bürok-ratik kapitalizme dayal› yap›lanmas›n› tasfiyeetme hamlesi, bunlar›n en bafl›nda geliyordu.Neoliberalizmin ideologlar›na gün do¤mufltuadeta. Çünkü Rus burjuvazisinin temsilcisiGorbaçov, ‘piyasan›n nimetleri’ni övüyor,“sistemler aras› ortak ekonomik ç›karlar”dandem vuruyor, “s›n›flar› aflan, bütün insanl›¤›tehdit eden geliflmeleri” hat›rlat›yordu. Ne-oliberalizm, ‘gökte arad›¤›n› yerde bulmufl’gibi üzerine atlad›¤› Gorbaçov tezlerini, yenisald›rganl›¤›n›n ideolojik m›zra¤› haline ge-tirmekde hiç tereddüt etmedi. ‘Piyasan›n

ulus-devlet üzerinde-ki, tam zaferi’ni ilan et-mek için henüz erken-di belki, ama m›zra¤›nucundaki ideolojik ze-hir, bütün dünyay›uyuflturacak kadargüçlü hale de gelmifltionlara göre. Bundansonra yap›lacak ifl,onu, uygun zamanda,uygun yerlere ve uy-gun fliddette saplamakkal›yordu.

Uygun zaman içinçok beklemek gerek-medi. ‹çten içe çürü-yen ve Gorbaçov’unaçt›¤› yoldan tam ko-kuflma efli¤ine ulaflan

Sovyet revizyonizmi, ABD’nin bafl›n› çekti¤iemperyalist bat› blo¤unun So¤uk Savafl ku-flatmas›na yenik düfltü ve çöktü. SSCB parça-land›, Do¤u Bloku da¤›ld›. So¤uk Savafl res-men bitti.

Uygun ilk yerlerin eski SSCB’nin siyasinüfuz alan› olan Do¤u Avrupa ve Balkanlarve Ortado¤u’nun petrol yataklar› oldu¤u he-men belirlendi ve harekete geçildi.

Uygun fliddet ise esasen savafltan baflkabir fley olamazd› elbet. Avrupa’n›n ortas›nda-ki Yugoslavya, y›llarca akan oluk oluk kan›nard›ndan küçük ‘ulus-devletçik’lere bölüne-rek ‘ba¤›ms›z’laflt›r›ld› ve emperyalistlerce yu-tuldu. Irak, Saddam rejiminin devrilmesi veiflgal edilmesiyle sonuçlanan 12 y›ll›k bir sa-vafl sürecinde emperyalistler taraf›ndan yak›py›k›ld›. fiimdi de, bilindi¤i gibi orada yeni bir‘ulus-devlet’ ve belki de ‘devletcik’ler kurul-maya çal›fl›l›yor, emperyalist sömürgeciler ta-raf›ndan.

ULUS-DEVLET DİMDİK AYAKTA90’l› y›llardan günümüze de ulus-devle-

tin kapitalist dünya ekonomisinde oynad›¤›temel rolün de¤iflmedi¤ini görüyoruz. Her ne

27TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Neoliberalizm, ‘gökte arad›¤›n› yerdebulmufl’ gibi üzerine atlad›¤› Gorba-

çov tezlerini, yeni sald›rganl›¤›n›nideolojik m›zra¤› haline getirmekte

hiç tereddüt etmedi. ‘Piyasan›n ulus-devlet üzerindeki tam zaferi’ni ilan

etmek için henüz erkendi belki ama,m›zra¤›n ucundaki ideolojik zehir,bütün dünyay› uyuflturacak kadar

güçlü hale de gelmiflti onlara göre.Bundan sonra yap›lacak ifl, onu, uy-gun zamanda, uygun yerlere ve uy-

gun fliddette saplamak kal›yordu.

Page 25: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

kadar küresel emperyalizmin en s›k› ideolog-lar›, Çok Uluslu fiirketlerin (ÇUfi) artan mu-azzam ekonomik güçleri, mali piyasalardahareket eden sermayenin ola¤anüstü büyük-lü¤ü ve h›z› uluslarüstü ekonomik-mali ku-rumlaflmalar›n dünya ekonomisi üzerindekiyönetim ve denetim gücünün giderek yo¤un-luk kazanmas› ve iletiflim ve bilgi teknoloji-sinde gerçekleflen devrimin yaratt›¤› olanak-lar vb. nedenlere dayal› olarak, ulus-devletle-rin ömürlerinin sonuna geldiklerini iddia et-seler de, gerçek yaflam›n dili baflka bir fleysöylemektedir. O da, ulus-devletin yok olma-s› bir yana, eskiden oldu¤u gibi bugün de, ka-pitalizmin dünyaya yay›lma süreçlerinde kar-fl› karfl›ya kald›¤› krizlerde, sermayenin ka-y›plar›n› tekrar yerine koyma görevini yerinegetirmeye devam etmekte oldu¤udur. Tabiiki bu görev için ulus-devlet, her dönemin ih-tiyaçlar›na ba¤l› olarak farkl› ifllevler üstlen-mekte ve kendini buna göre yap›land›rmakta-d›r. Emperyalist ideologlarca sanki yepyenibir durummufl gibi yans›t›lan ve dünya kapi-talist sisteminin emperyalist yeniden yap›lan-d›r›lmas›n› gizleme amac›yla ideolojiklefltiri-len ‘küreselleflme’ döneminde de bu tümüylegeçerlidir. Geliflmenin bu yönde devam et-mekte oldu¤unu gösteren ampirik veriler okadar fazlad›r ki, onlar›n aras›ndan seçimyapmak yorucu bile olabilir. Ama biz, ulus-devletlerin ‘dimdik ayakta’ oldu¤unu göste-ren, ortaokul ö¤rencilerinin bile kavrayabile-ce¤i aç›kl›ktaki iki e¤ilimi tespit etmekle ye-tinelim.

Bunlardan ilki, son 10-15 y›l içinde ulus-devletlerin say›s›nda azalma de¤il, gözle gö-rülür bir art›fl yaflanmakta oldu¤udur. EskiSSCB’nin da¤›lmas›n›n ard›ndan ‘yerden bi-ten mantar’ misali ortaya ç›kan ulus-devlet-ler, bu geliflmenin en tipik örne¤ini olufltur-maktad›r. Milliyetçili¤in yeniden ‘flahland›r›l-mas›’yla birlikte, k›flk›rt›lan ulusal bo¤azlafl-malar›n kan deryas› içinde ‘özgürlüklerini’arayan burjuvalar›n tek tarihsel alternatifleriolan ulus-devletin yolunu tutmas› dikkat çe-kicidir. Emperyalistlerin fiilen zeminini döfle-di¤i ve örgütlenmesinde yer ald›¤› bu ulus-

devlet furyas›, daha önce de¤inmifl oldu¤u-muz gibi Yugoslavya’dan birkaç ‘ulus-devlet-cik’ ç›karmay› da baflarabilmifltir. Ancak, kü-reselleflme dünyas›ndaki bu ulus-devlet salg›-n› içinde baflka ve ilginç örnekler de var. Ör-ne¤in Avrupa’n›n göbe¤inde yer alan Çekos-lovakya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarakkavgas›z gürültüsüz iki ayr› ulus-devlet olu-verdiler yak›n zaman önce. Kanada gibi küre-sel emperyalizmin güçlü ekonomiye sahipulus-devletinde bile, kendi cumhuriyetlerinikurmak isteyen Quebec’liler, ulus-devlet ta-leplerinden vazgeçmiyorlar. Korsikal›larFransa’dan, Baskl›lar ‹spanya’dan, BerberilerCezayir’den, vb. ayr›l›p kendi ulus-devletleri-ni kurman›n siyasi mücadelesini yürütüyor-lar. Bütün bunlar, ‘ulus-devletlerin sonu gel-di’ tezlerinin dayana¤› olarak gösterilen ‘kü-reselleflme ça¤›’ içinde gerçekleflmeye devamediyor. Bu türden bir e¤ilim, kapitalist üretimiliflkilerine dayal› toplumsal yap› varoldu¤usürece, ulus-devletin en etkin siyasal üstyap›kurumlaflmas› olarak tarihsel varl›¤›n› koru-maya ve sürdürmeye devam edece¤ini göster-mesi nedeniyle önem tafl›yor.

Sözünü etti¤imiz ikinci e¤ilim ise, bizzatbaflta ABD olmak üzere, küreselleflmeninekonomik, siyasi ve ideolojik yap›lanmas›n›nkurucu ve sürükleyici merkezinde bulunanemperyalist ulus-devletlerle ilgili. Almanya,Fransa, ‹ngiltere, Japonya, ‹talya, Kanada’n›nda içinde yer ald›¤› ve G-7 denilen (bunlarasonra Rusya’da eklendi ve G-8 oldular) bu ül-keler grubunda ulus-devlet ayg›tlar›n›n gide-rek ‘zay›flat›lmas›’ gibi bir durum asla söz ko-nusu de¤ildir. Baflta yeni sömürgeler olmaküzere, merkez d›fl›ndaki az geliflmifl ülkelere‘devletin küçültülmesi’ propagandas› yapanve IMF, DB gibi araçlarla bu yönde program-lar dayatan emperyalist ülkeler, kendi ulus-devletlerini ‘kap› gibi sa¤lam’ tutmak içinherfleyi yapmaktad›rlar. Örne¤in ‘küresel dü-zenin bekas› için’ fliddet tekelini elinde tut-mak isteyen ABD emperyalizmi, silahlanmabütçesini giderek büyütmekte, besledi¤i as-ker, polis ve istihbarat elaman› say›s›n› sürek-li art›rmaktad›r. Devletin bürokratik ayg›t›-

28 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 26: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

n›n daralt›lmas› flöyle dursun, insan say›s›,örgütlenme yayg›nl›¤›, iflleyifl yetkinli¤i veyetki gücü bak›m›ndan güçlendirilmeye de-vam etmektedir. Ayr›ca, ABD gibi ülkelerde,kamusal alandan elde edilen devlet gelirleri-nin ve devlet eliyle yap›lan harcamalar›n büt-çe içindeki a¤›rl›¤›na iliflkin veriler de ayn›e¤ilimi desteklemektedir.

Sözde liberalizm flampiyonu bu ülkelerindevletinin ‘ulusal’ damgas›, dünya ekonomi-sinin en stratejik yerlerine vurulmufl durum-dad›r. Örne¤in, Çok Uluslu fiirketler (ÇUfi)ad›yla dünyan›n en ücra köflesinde bile faali-yet gösteren emperyalist tekeller, asl›nda anasermaye olarak ba¤l› olduklar› ülkenin ulus-devletine s›rtlar›n› dayayarak ifl bitirmekte-dirler. ÇUfi’lar›n dünya ekonomisinde gide-rek yükselen etki güçleri ne kadar gerçek birdurumsa, bu tekel güçlerinin ba¤l› olduklar›kendi ulus-devletlerinin sa¤lad›¤› ayr›cal›klarsayesinde etkin olabildikleri de o kadar ger-çektir. ÇUfi’lar›n ilk önce, ba¤l› oldu¤u ulus-devletin siyasi egemenli¤i alt›ndaki ya da ilifl-kilerinin geliflkin oldu¤u ülkelere yönelmesi-nin alt›nda yatan budur. ABD’nin günümüz-de 100’e yak›n ülkenin topraklar›nda askerigüç bulunduruyor olmas›, Amerikan mali oli-garflisinin ç›karlar›n› güvenceye alma, koru-mac›l›¤›n› yapma ve ona yeni yay›lma alanla-r› sa¤lama amac›ndan baflka nedir ki? Sontahlilde, sermayenin devlet için de¤il, devle-tin sermaye için var olmas› gerçe¤idir söz ko-nusu olan. Böyle oldu¤u içindir ki, emperya-list hegemonya mücadelesinde karfl› karfl›yagelen büyük güçlerin tekelci rekabeti, enindesonunda ulus-devletlerin savafl arac›l›¤›ylakozlar›n› paylaflmas›na gelir dayan›r.

AB ULUS-DEVLETBugün Avrupa Birli¤i (AB) ad› alt›nda

ilerleyen süreç, sözde ‘küreselleflme ça¤›’n›nart›k gereksiz k›ld›¤› ‘ba¤›ms›z’ ekonomik ç›-karlar›n ‘demokratik’ yoldan afl›lmas›n›n birmodeli olarak gösteriliyor. Art›k ‘ulusal ba-¤›ms›zl›¤›n’ yerini ‘ulusal ekonomilerin’ küre-sel düzlemdeki ‘karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤›’ alm›flt›r

ve AB, bunun en somut kan›t›d›r. ‹ddia buama, gerçekler tabii ki bambaflka. Bugünkükoflullar alt›nda ald›¤› biçim ne olursa olsun,AB’nin kurulufl felsefesi de¤iflmemifltir. Herfleyden önce, bir ‘Çelik Birli¤i’ olarak yolaç›km›flt›r. Sanayinin en temel girdi hammad-delerinden biri üzerindeki üretim ve ticarettekelini korumak için oluflturulan bu birlik,emperyalistlerin dünya pazarlar› üzerine yü-rüttükleri hegemonya mücadelesi için yaflam-sal önemdedir. Yani, ‘Alman çeli¤i’ gibi sa¤-lam bir ekonomik temele sahiptir bu birlik,her fleyden önce.

AB, ABD emperyalizminin So¤uk Savafl›nbitiminin ard›ndan yöneldi¤i küresel hege-monya kurma giriflimleri karfl›s›nda, tek tekrekabet gücü olmayan tekelci ulus-devletle-rin, bir bak›ma yok olup gitmekten kurtul-mak için yöneldikleri zorunlu bir ekonomik-siyasi bloktur. AB’nin, ‘Çelik Birli¤i’ olarakkuruluflu sonras›nda y›llar içinde geniflleyenüyelik marj›, ne onun ‘demokrasi’ da¤›tmas›-n›n, ne de ‘ekonomik adalet’ örne¤i olmas›n›nbir sonucudur. Bunlar, ezilen ve sömürülenemekçi s›n›flar›n midesinin de¤il, ama kafas›-n›n dolmas› için üretilen kas›tl› demagojiler-dir. Türkiye’de sermaye oligarflisinin en güç-lü, en örgütlü ve uluslararas› sermayeyle ilifl-kileri en s›k› f›k› olan tekelci güçlerinin,AB’ye üyelik sürecinin motor gücü olmas› ifl-te tam da bu nedenledir. Dikkat edilirse, busüreç Türkiye’de birbiriyle üst üste düflen ikitemel zemin üzerinde ilermektedir. Bunlar-dan ilki, serbest piyasan›n ‘görünmez eli’ninher fleyi yoluna sokaca¤› -bu arada demokra-siyi de!-, ama ilk önce ‘devletin ekonomidenelini çekmesi gerekir’ diye buyuran neolibe-ralist sald›r› politikalar›n kesintisizce uygu-lanmas›d›r. ‹kincisi de, neoliberalizmin flam-piyonlu¤unu kimseye b›rakmayan sermayeoligarflisinin (ve ideologlar›n›n) ulus-devletüzerinde tam egemenlik kurma u¤runa da ge-neraller kli¤iyle amans›z bir rekabet yürüt-mekte olmalar›d›r. Sermaye olgiarflifli, ‘ulusalekonomilerin’ ba¤›ms›zl›¤›n›n afl›ld›¤› bir‘uluslarüstü’ entegrasyona do¤ru yol al›rken,nedense ulus-devletin gücünden bir türlü

29TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 27: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

vazgeçememektedir!Bu olgunun içsel

dinami¤i, Türk kapi-talizminin ve gelenek-sel devlet yap›lanma-s›n›n tarihsel-politikgelifliminin özgünlük-lerine dayanan bir so-mutluk tafl›yor kuflku-suz. Ancak bu olan bi-tenin, içinde geliflti¤igenel tarihsel-ekono-mik dünya koflullar›n-dan ba¤›ms›z oldu¤udüflünülemez. Dahada ötesinde, Türki-ye’nin özgün dina-mikleri üzerinde em-peryalizmin, zorunluve önemli ölçüde be-lirleyici etkisi olmufl-tur her zaman. fiimdide olan, emperyaliz-min yeni egemenlikiliflkileri zemininde,ulus-devletin yenidenyap›land›r›lmas›ndanbaflka bir fley de¤ildir. Emperyalist küresel-leflme, Türkiye gibi So¤uk Savafl dönemininihtiyaçlar› ve uluslararas› dengeleri içinde bi-çimlenen yeni sömürge ulus-devlet yap›lan-malar›n› art›k bir engel olarak görmektedir.Çünkü, emperyalist kapitalist sistemin bü-gün ulaflm›fl oldu¤u küresel bütünleflme dü-zeyi, mali sermaye ile sanayi sermayesinin‘klasik’ iliflkisinin yan›nda, neoliberalizminuygulanma döneminde geliflen/gelifltirilenözgün bir mali sermaye döngüsü yaratm›fldurumda. Bunun, emperyalist kapitalist sis-temin içinden geçmekte oldu¤u süreçin kriz-li altyap›s›yla olan ba¤›nt›s›n› burada ayr›nt›-land›rmayaca¤›z. Ancak, küresel emperyaliz-min patronlar›n›n, mali sermayenin ola¤a-nüstü bir büyüklük kazanm›fl olan bu üretimd›fl› fazlal›¤›n›n, ola¤anüstü bir h›zla piyasa-lar› dolafl›p durmas›n›n ve ola¤anüstü kartransferlerinin önünde ‘hiçbir s›n›r, yasa ve

kurum’ istemedi¤i dekesindir.

Ulus-devlet e¤ervarl›¤›n› sürdürecekse,iflte mali sermayeningeliflen bu yeni niteli-¤inin sa¤lad›¤› olanak-lar›, emperyalist tekel-ler ad›na koruma iflle-vine göre kendini ye-niden yap›land›rmakzorundad›r. Yani,ulus-devlet taraf›ndan,‘ulusal pazar›n tekelle-rin denetimine do¤ru-dan aç›lmas›, mali ku-rulufllar üzerinde em-peryalist kurulufllar›ndo¤rudan müdahalesi’için ‘bütün k›s›tlay›c›yasalar›n iptal edilme-si’ gerekmektedir. Em-peryalizmin neoliberalekonomik politikalar›-n› program edinmiflböyle bir ulus-devletin

omurgas› iki temel unsur üzerinde yenidenbiçimlenecektir kuflkusuz: Bunlardan ilki, buprogram› yürütecek bir bürokrasi ve ikinciside, program›n korunmas›n›n ve sürdürülme-sinin güvencesini sa¤layacak fliddet tekelinielinde bulunduran bir ayg›t.

Görüldü¤ü gibi ulus-devletin eski biçi-minin, emperyalist küreselleflme taraf›ndantasfiye sürecine sokulmas› nedeniyle yaflad›¤›dönüflüm, devleti devlet yapan kurumsalözün bütünüyle korunmas› üzerinden ger-çekleflmektedir. Yani, silahl› fliddet tekeli vebürokrasi ‘dimdik ayakta’d›r. Ulus-devlet yokolmak bir yana, iflçi s›n›f›n›n ve emekçi y›¤›n-lar›n devrimci mücadele tarihlerinin birikim-leri sonucunda üstlenmek zorunda kald›¤›bir dizi ekonomik-sosyal yükümlülükten dekurtularak, bir ‘güvenlik devleti’ olma yolun-da güçlenerek ilerlemektedir.n

30 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Görüldü¤ü gibi ulus-devletin eskibiçiminin, emperyalist küreselleflmetaraf›ndan tasfiye sürecine sokul-

mas› nedeniyle yaflad›¤› dönüflüm,devleti devlet yapan kurumsal

özün bütünüyle korunmas›üzerinden gerçekleflmektedir. Yani,

silahl› fliddet tekeli ve bürokrasi‘dimdik ayakta’d›r. Ulus-devlet yok

olmak bir yana, iflçi s›n›f›n›n veemekçi y›¤›nlar›n devrimci

mücadele tarihlerinin birikimlerisonucunda üstlenmek zorunda

kald›¤› bir dizi ekonomik-sosyalyükümlülükten de kurtularak, bir‘güvenlik devleti’ olma yolunda

güçlenerek ilerlemektedir.

Page 28: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

KÜRT ulusal kurtulufl savafl› y›llar›ndaulusal uyan›fl, devrim ilerledikçe kad›n kitle-leri aras›nda da kök sald›. Bafllang›çta kad›n,savafl›n k›y›s›nda ana, efl ya da baflka bir yak›nolarak yer al›yordu. Çok geçmeden bu durumde¤iflti, genç kuflaklar baflta olmak üzere Kürtkad›nlar savafl›n bütün cephelerinde yer al-maya bafllad›lar. Kuflkusuz bu öyle kolay ol-mad›. Hatta savafl›n silahl› alan›, gerilla safla-r›, kad›nlar›n kat›l›m›na uzunca süre direndibile. Ama sömürge ulusun nüfusunun yar›s›olan kad›nlar yaflam›n ortaya ç›kard›¤› gerek-sinime uygun olarak ve bileklerinin hakk›ylasavafl›n bütün cephelerinde olmay› baflard›lar.

Kad›nlar›n savafl›n her cephesine girifli,baflkald›r›n›n toplumsal karakterini belirgin-lefltirdi ve toplumsal taban›n›n ola¤anüstüboyutlarda genifllemesini getirdi. Yan› s›rabaflka önemli sonuçlara da yol açt›: Kürdistantopra¤›ndaki kad›n sorunu, özel bir biçimdede olsa ulusal savafl güçleri aras›na tafl›nd›.Ulusal savafla kat›lmak kad›nlar için özgürlükaray›fl›nda birinci ad›m oldu.

‹kincisi; hangi nedenle ve hangi düzeydeolursa olsun kad›n cinsin ulusal mücadelede

etkinli¤i artt›kça, ulusal hareketin toplumsaltemeli kad›n kitlelerce geniflletildikçe kad›n-lar›n cins olarak uyan›fl›n›n geliflmesine, ka-d›n cinsinin ikincil konumunun sorgulanma-s›na ve konumunun de¤iflmesine giden yoluaçt›.

Kürt kad›nlar›n›n cins olarak uyan›fl›n›nüçüncü koflulunu devletin sömürgeci vahfletisa¤lad›. Sömürge rejimi, ulusal savafla karfl›mücadele taktiklerinden biri olarak kad›nakarfl› cinsel fliddeti, taciz ve tecavüzü devreyekoydu. Kürt kad›nlar›n›n hem politik ve hemde cins olarak uyan›fl› ve mücadelesinin gelifl-mesi böyle de tetiklenmifl oldu. Böylece Kürtkad›n›n Bat›daki gibi iki de¤il üçlü bask› al-t›nda oldu¤u görülmeye, bu duruma karfl›özel bir mücadele geliflmeye bafllad›.

Sonuç olarak, nereden ve hangi nedenlebafllam›fl olursa olsun, Kürt ulusal savafl›,Kürt kad›nlar›n›n cins olarak uyan›fl›n› ve de-mokratik kad›n mücadelesinin geliflmesi içinelveriflli koflullar› yaratm›fl oldu. Tarihsel ben-zerleri gibi Kürt ulusal mücadelesi yan› bafl›n-da Kürt kad›n kurtulufl mücadelesinin, de-mokratik kad›n hareketinin ve özel bir kad›n

31TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Kürt Kad›n Hareketi ve Feminizm

Page 29: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

örgütlenmesinin geliflme-sine yol açt›. ‹çeri¤i itiba-riyle esasen ulusal niteli-¤in damgas›n› bast›¤›Kürt kad›n mücadelesi veörgütlenmeleri oldukçaözgün biçimler ve farkl›e¤ilimler yaratarak gelifl-ti. Bu yaz›da ulusal hare-ket içinde kad›n hareketi-ni ve Kürdistan’da kad›nsorununda gerçekleflende¤iflimi, uyan›fl ve örgüt-lenmeyi inceleyece¤iz.Son tahlilde ulusal uyan›flve ulusal hareket, burju-va demokratik çerçevedeolmas› nedeniyle kad›nuyan›fl› ve hareketi de buçerçevede bir geliflmedir.

Ulusal savafl›n henüzbafllang›c›nda ortaya ç›-kan de¤iflik e¤ilimdekiörgütlenmelerin her biri-ne paralel feminist e¤ilimve örgütlenmeler ortayaç›kt›. Bunlar›n ortaya ç›-k›fl›n› öncelikle Bat›’dakifeminist ak›m etkiledi. 80’li y›llar içinde Bat›metropollerinde yükselen demokratik kad›nhareketinin ve feminist dalgan›n içinde yeralan Kürt kad›nlar, ulusal mücadelenin etki-siyle ayr›flt›lar. Ulusal mücadele onlara, ulu-sal ezilmiflli¤i ve köken fark›n› ifade cesaretiverdi.

Bafll›ca olarak Roza, Jujin gibi dergi çev-relerinde toplanan Kürt feminist kad›nlar,ulusal hareketin daha çok fliddete dayananmücadele çizgisinin d›fl›nda kald›lar. Mücade-leye bu yaklafl›mlar›, onlar›n ayn› zamandaulusal savafl›n sorunlar›n›n d›fl›na düflmeleri-ni beraberinde getirdi. Özellikle bu tür iriliufakl› kad›n çevreleri ulusal uyan›fl süreciylebir flekilde iliflkilenseler de, Kürt kad›n›n so-mut sorunlar› temelinde bir birliktelik ve do-¤al olarak kitlesellik yakalayamad›lar.

‘97’den itibaren Bat›-’da bafllayan devrimci dü-flüfl, Bat›’da boy veren veesasen orada yaflayan Kürtfeminist hareketinde irtifakayb›n› getirdi. Hemenakabinde gelen ulusal dev-rimci düflüflle birlikte et-kinlikleri daha da azald›,içerik ve yön de¤iflikli¤ineu¤rad›. Dergiler kapand›,daha çok sosyal ve kültü-rel etkinlik yapanlar yoladevam etti ve bu amaçlakurumsallaflmalar yaratt›-lar. Ama onlar Bat›’dakidemokratik kad›n hareke-tinin içinde, etkinlikler vekampanya örgütlülükle-rinde yer almay› sürdür-düler. Özellikle Kürdis-tan’da tecavüz olaylar›nakarfl› önemli bir duyarl›l›kyaratmada, gözalt›nda te-cavüz iflkencesine karfl›Emekçi Kad›nlar Birli-¤i’nin öncülük etti¤i uzunsoluklu mücadelede yer

ald›lar. Cezaevi direnifllerinin, bütün hak ih-lallerini protesto eylemlerinde; toplumsal ha-reketin birçok alan›na örgütlü/örgütsüz kat›-l›m sürdürdüler.

8 Mart etkinliklerinde yer almaya devameden radikal feminist Kürt gruplar, Irak’ta sa-vafl karfl›t› mücadelede de yer ald›lar. Kültürelfaaliyete e¤ilim gösteren feminist hareketinKürt bölümü de halen bu kulvarda, geneldedemokratik muhteval› hareketin içinde yeral›yor.

PJA DENEYİ

Ulusal savafl›n ana gücü ve öncüsü PKKçizgisinde ortaya ç›kan Kürt kad›n hareketi,bugün PJA ad›yla an›lan ve KADEK bünyesin-de yer alan kad›n örgütlenmesidir.

32 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

fiunu öncelikle söylemeliyiz;KADEK’in ve dolay›s›yla

PJA’n›n kad›n sorununa iliflkingörüflleri, yeni dünya düzeniteorilerinin bir versiyonu olandemokratik uygarl›kla femi-nizmin bir karmas›. Buradaele alaca¤›m›z gerek kad›n

ideolojisi ve onu yaratma ge-reksinimi vurgusu, gereksekad›nlar›n bir s›n›f olufltur-

duklar› radikal feminist teori-nin en gözde, ama bilime veyaflama ayk›r› iki ana kavra-m›. Bu iki kavrama dayan›la-rak oluflturulmufl görüfllerin

bir kurtulufl projesi üretti¤i debugüne kadar görülmedi.

Page 30: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

PJA’n›n 4. Kongre Belgeleri’nde, art›kKADEK ad›n› alan PKK içinde kad›n özelsorunu ve örgütlenme tarihinin bir özeti-ni bulmak mümkün. Bundan yararlana-rak PJA’ya kadar gelen süreci özetleyelim.

PKK 3. Kongresi Fatma ad›yla an›laneski kad›n ve erkek tipini çözümleyerek,kad›n›n devrime kat›l›m› ve bu saflardageliflme olanaklar›na kavuflmas›n›n önü-nü açar. YJWK’n›n (Kürdistan YurtseverKad›nlar Birli¤i) kurulmas›n› kararlaflt›r›-r. YJWK, ERNK’ye ba¤l› olarak çal›flmayabafllar. ‘87’den sonra kad›n çözümlemele-ri yo¤unlaflt›r›l›r. Fakat, yine belgelerinbelirtti¤ine göre o dönem kad›nlar›n “cinsbilincine ulaflmam›fl olmas›”, “gelenekselyap›y› aflamam›fl olmalar›, örgütlenmeninyarat›lmas›n› engeller.” Aç›kças› karar vekad›n özel örgütlenme modeli ka¤›t üzerindekal›r.

PKK içinde kad›n sorunu üzerine dü-flünme, sorgulama ve kad›n özel örgütlenme-si daha çok gerilla hareketinin yayg›nlaflmas›ve kent merkezlerinde serh›ldanlar›n baflla-mas›yla kendini gösterir. Yani ‘90’l› y›llar.1990 y›l› Newroz’da Cizre gösterilerinin sim-gesi bir Kürt genç k›z› olmufltu. Zafer iflare-tiyle tutuflturulmufl bidon alevlerini gerideb›rakarak daha ileriye koflan bu genç k›z,sanki ulusal savaflta Kürt kad›n›n ileriye at›l›-fl›n› simgeliyor ve bir ça¤r› ç›kar›yordu. Öylede oldu. Ulusal savafl›n bütün alanlar›na vebütün örgütlenmelerine kad›nlar kitleler ha-linde kat›lmaya bafllad›lar. Özellikle üniversi-te ö¤rencileri aras›nda bafllayan bu e¤ilim,fazla geçmeden liseli genç kad›nlara da s›çra-d›. Kürdistan’›n feodal aile yap›s› içinde s›k›fl-m›fl genç kad›nlar kendi kurtulufllar›n› geril-lada görerek saflar›na kat›ld›lar. Böylece sa-vafl›n saflar› kad›nlarla doluyor, bu berabe-rinde kad›n sorununu bir biçimde gerilla saf-lar›na tafl›yordu.

Fakat gerillada kad›nlar›n ne yapaca¤›,nas›l konumlanaca¤› büyük tart›flmalar› geti-rir, kad›nlar›n gelifliyle her aç›dan erkek ege-menli¤indeki gerillada ortaya ç›kan sorunlar

epey bafl a¤r›t›r. Hatta bu s›rada gerillaya ka-d›nlar›n kat›l›m›na karfl› önemli bir direnifl ol-du¤u bilinir. Bu, PKK saflar›nda kad›n soru-nunda yaflanm›fl bir kriz say›labilir. Belgeler,bu durumu, “kad›n çözümlemelerini derin-lefltirme ile aflma” ihtiyac› olarak aç›kl›yor.

Krizin afl›lmas› için tart›flmalar derinlefl-tirilir ve “Parti Önderli¤i”, 1993 y›l›nda ka-d›nlar›n gerillada özel olarak örgütlenmesinigündeme al›r ve kad›nlar›n ordulaflt›r›lmas›kararlaflt›r›l›r. Belgelerin aktard›¤›na göre;“Kad›n ordulaflmas› salt askeri anlamda birörgütlülük olmay›p, onunla birlikte siyasal,kültürel, ideolojik örgütlülü¤ün derinlefltiril-mesi anlam›nda toplumun en zay›f, en düflürül-müfl ögesi olan kad›na güç kazand›rma olay›-d›r.”(s. 158)

Böylece kad›nlardan oluflan gerilla birlik-leri, kad›n komutanlar, kad›nlar›n gerilladakonumunun yükselmesi ve PKK içinde de ka-d›nlar›n konumunda önemli bir de¤iflim bafl-lar. PKK içinde kad›n sorunun kapsaml›ca eleal›n›fl› ve kad›n özel örgütlenmesinin s›çramanoktas› olarak buray› saymak yerinde olur.Nitekim, 1995 y›l›nda 1. Ulusal Kad›n Kong-resi toplan›r ve YAJK örgütlülü¤üne gidilir.Belgeler, YAJK için de flu de¤erlendirmeyi ya-p›yor: “Bu örgütlülük, yurtseverli¤i en derinden

33TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 31: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

yaflay›p özgürlü¤e, topra¤a ve halka ba¤l› olmahedefiyle erkek egemenlikli yaklafl›m ve anla-y›fllara karfl› mücadelenin ve erke¤i dönüfltür-menin bir arac› olmufltur.”(s. 159) YAJK’›n,kad›nda “ba¤›ms›z düflünceyi, ruhsal güzelli¤ive kolektif örgüt gücünü ortaya ç›karmaya” ya-rad›¤›n› vurgulamakta.

“90’l› y›llar›n sonunda sosyalizmin güncel-leflmesiyle kad›n özgürlük mücadelesi sorunla-r›na çok ciddi e¤ilmesi gere¤i ve salt Kürdis-tan’la s›n›rl› olmayan, Ortado¤u ve dünyadakisosyal mücadelelerle de ilgilenmeyi sa¤layacakbir Kad›n Kurtulufl ‹deolojisine gereksinim du-yuldu¤u”nu yaz›yor Belgeler. “Kad›n ideoloji-si”nin elefltirisini sonraya b›rak›p, bu ani de-¤iflimin ve nedenlerinin üzerinde biraz dur-mak istiyoruz.

‘90’l› y›llar›n sonuna kadar PKK’nin vePKK bünyesinde kad›n çal›flmas› ve ordulafla-rak ilerlemesi sürer. Gerilla güçleri Kürdis-tan’›n da¤lar›nda oldu¤u gibi, kasaba ve köy-lerinde de ve hatta kentlerde baflka biçimler-deki örgütlenmeler arac›l›¤›yla önemli birotorite haline gelmifltir. Bu, ordu güçlerinintoplumsal hayata da müdahalesi, siyasi otori-teyi devlete ra¤men paylaflmas› demekti. Or-dulaflm›fl kad›nlar›n Kürt toplum yap›s›ndaetkisinin en çok artt›¤› dönemdir bu. Zira, ar-t›k kad›nlar›n ailede ve di¤er toplumsal alan-lardaki yaflam› gerilla eliyle sorgulan›yor, et-kilenir ve de¤ifltiriliyor. De¤iflmeyen, engelolan tepelenir.

Belgeler’in, ‘90’l› y›llar›n sonunda sosya-lizmin yeniden güncelleflti¤inden söz etmesi-ni sa¤layan as›l iç geliflme budur. Bir bak›ma,ulusal çeliflki ile kad›n sorunu ve toplumsalyaflam›n düzenleniflinde zorunlu olarak a盤aç›kan s›n›f çeliflkisi karfl› karfl›ya gelir. Kürdis-tan’da gerillan›n siyasi otoritesi alt›nda top-lumsal yaflam/devrim ileriye do¤ru s›çramagereksinimi duyar. Fakat, devrim daha ileri-ye, ülke çap›nda iktidar› alarak gidemedi¤iiçin çat›flman›n içeride, bir biçimde yumufla-t›larak, yeniden örgütlenerek çözümü gereki-yordu. “Sosyalizmin güncelleflmesi” ve “ka-d›n kurtulufl ideolojisi yaratma çabas›”, çelifl-

kiyi çözmenin uygun, kabul edilebilir yolu,ayn› zamanda geliflmenin içsel nedenidir.

Örne¤in, ‘97 ve ‘98 y›llar›nda, Öcalan’›n,kad›n sorunu üzerine, kad›n gerillalarla yap-t›¤› tart›flmalar s›k s›k MED TV’de yay›nlan›-yordu. Yine bugün geçerli say›lmasa da, ayn›dönemde Özgür Halk dergisinde M. Can Yü-ce’nin kad›n sorunu ve gerilla kad›n›n toplumyaflam›na müdahalesinin sorunlar›, kad›nkimli¤inin oluflumu, aflk vb. konular› irdele-yen kapsaml› yaz›lar› ç›k›yordu. Kad›n ide-olojisi ve di¤er fleyler bundan sonra gündemegirecekti, ama önce süreçte ani durum de¤i-fliklikleri ortaya ç›kacakt›.

1990’l› y›llar›n sonunda birkaç de¤iflikliküst üste geldi. Kürt ulusal mücadelesinin sey-rinde önemli bir de¤ifliklik, askeri aç›dan Ku-zey’de önemli gerileme ortaya ç›km›flt›r. Öca-lan’›n Suriye’de ç›kmaya zorlanmas› ve sonra-s›nda komployla Türkiye’ye teslim edilmesigelir. Yan› s›ra, dünyada yeni dünya düzeni-nin ve küreselleflmenin ac› sonuçlar› görül-meye bafllar. Bu kendini, sosyalizmin güncel-leflmesi diye de alg›lanan, antiküresel kitle ha-reketinin geliflmesinde gösterdi.

Bu koflullarda 2. Ulusal Kad›n Kongresitoplan›p, “uluslararas› komploya cevap ola-rak”(s.162) PJKK ad›yla, kad›n örgütlenmesi-ni partilefltirme karar› al›yor. Bu yeni örgütselad›m›n gerekçesi flöyle: “Komplocu siyasetinzihniyeti karfl›s›nda kad›n rengiyle siyaseti ge-lifltirmenin silah› olarak kad›n partisi kuruldu.”Kad›n partisi, “kad›n› siyasete çekecek, bugü-nün iç ve d›fl siyaset gündemine insan hakla-r›, özgürlükler, temel haklar ve çevre sorununtafl›r›lmas›n› hedefle”mifl. Burada siyasetin,birazdan üzerinde duraca¤›m›z gibi, eski gün-dem ve içeri¤ini kaybetti¤i, global dünya so-runlar›yla u¤raflacak bir yola girilmek istendi-¤i aç›klan›yor.

Kad›n partisi, “Ça¤dafl Promethe’nin(Öcalan) savafl›n erkek tanr›lar› taraf›ndan esiral›nd›¤› koflullarda” kuruluyor ve 3. Kad›nKongresi’nde PJA ad›n› al›yor. Fakat, iflaretedilen yönde siyaset yapmak öyle hemen vekolayca bafllam›yor. Öcalan’›n ‹mral›’da ilan

34 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 32: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

etti¤i ideolojik ve politikçerçeve PKK saflar›ndaoldu¤u gibi PJA içinde deönemli tart›flmalara yolaç›yor. Öcalan’›n iflareti-ne uymak istemeyen yada uyum gösteremeyenkadro ve örgütlerin bellibir direnifli oluyor. 3.Kongre kararlar› bir türlüyaflam bulmuyor. Ayr›fl-ma ve tasfiyeler, kad›nçal›flmalar›nda kargaflad›flardan da görülebilenolgulard› o günlerde. Bugidiflat› durduran ve do¤-rultuyu düzelten, De-mokratik Uygarl›k Mani-festosu (DUM) uygun ye-ni siyasi prati¤in geliflti-rilmesini sa¤layan KA-DEK 8. Kongresi ve he-men ondan sonra topla-nan PJA 4. Kongresi olu-yor.

fiimdi art›k, PJAad›yla kad›n partisi ola-rak örgütlenen ve A.Öcalan’›n yaflam›n ve po-litikan›n merkezine yerlefltirilmesinde ›sraretti¤i kad›nlar›n örgütlenme serüvenini ve ka-d›n mücadelesi için öngörülen teorik çerçeve-yi 4. Kongre belgelerinden incelemeye girifle-lim.

DEMOKRATİK UYGARLIK MANİFESTOSU’NDA KADIN SORUNU

fiöyle genel bir özetle ifle bafllamak uygunolabilir: Öcalan, ‹mral› savunmas›nda, yenidünya düzeninin genel çerçevesini benimse-yen ve T.C. ile anlaflmay› öngören bir tutumsergilemiflti. Bir y›l sonra A‹HM savunmas›için kaleme ald›¤› savunmada (iki ciltlik birkitap olarak da yay›mland›) “Demokratik uy-garl›k” ad›n› verdi¤i bir toplum projesi sun-

du. Savunma, Manifes-to ad›n› al›yor, kad›neksenli bir toplumsalkuruluflu öngörüyordu.

Manifesto’da, “s›-n›fl› toplum uygarl›¤›-n›n, yani ataerkil siste-min afl›lmas› gere-¤i”nden söz ederek, s›-n›fs›z bir dünyaya geçi-fli haz›rlayacak olan“Demokratik uygarl›kl›sistem(in)de kad›n öz-gürlü¤ü öncelik kazan-makta” diye vurgulan›-yor. Kad›n cinsin, in-sanl›¤›n bundan sonra-ki özgürlük yürüyüflü-nün de yükümlülü¤ünüomuzlayaca¤›n›, omuz-lamak zorunda oldu¤u-nu öne sürüyor. Uzunsürecek olan kad›n ek-senli demokratik uygar-l›k sisteminden komü-nizme, kad›n›n omuzla-r›nda var›laca¤›n› önesürüyor.

Anlafl›lan kad›ncinsi, -bir an için s›n›f analizini bir yana iterekdüflünelim,- bunca zaman insanl›¤›n en a¤›ryük tafl›y›c›s› oldu¤u gibi bundan sonra da ena¤›r iflçili¤e devam edecek. Kad›nlar ad›naonur mu duyal›m ve sevinelim, yoksa dahayaflayaca¤›m›z nice eziyeti düflünerek üzüle-lim mi bilemedik, ama bir fley kesin; kad›nla-r›n insanl›¤›n yükünü omuzlamak zorundaoldu¤u; KADEK’in önderli¤inde ve ona, onunprogram›na tabi olursa e¤er kad›n cinsin an-cak o zaman öncü ve önder kurucu güç olaca-¤›. Öcalan üç keflfinden en önemlisi olarak, -destans› keflfim, diyor o buna- kad›na iliflkiniolan› say›yor.

PJA Kongre belgeleri, kad›n partisi içinön koflulun KADEK üyeli¤i oldu¤unu söylü-yor. Program ve tüzü¤e bak›l›rsa PJA, örne¤in

35TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

‹lkel komünal kavram› yerineMorgan’›n neolotik ça¤ adlan-d›rmas›n› kullansa da böyle birtoplum biçimini Öcalan ve PJAda kabul ediyor. Varl›¤›n› kabuletmekle kalm›yor, kad›n eksenlidemokratik uygarl›k projesiniesasen buraya dayanarak dil-lendiriyor. Huflu içinde neolitikdönemin kad›n eksenli yaflam›-n›n erdemlerinden, bar›fl ve de-mokrasi ortam›ndan söz ediyorve insanl›¤›n yeniden kad›n ek-senli bir yaflama dönmesinin

gere¤ine ulafl›yor. Kad›n eksenlitoplum projesini gerçeklefltirmekiçin kad›nlara, onlar›n da kad›nkurtulufl ideolojisine ihtiyaçlar›

böyle olufluyor.

Page 33: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Çin Komünist Partisi’nin ve daha pekçok partinin 89 öncesinde uygulad›¤›,Komünist Kad›nlar Birli¤i modelinebenzer bir örgütlenme. Fakat bu mo-delin örgütsel özerklik esas› uygula-mada PJA’da ne ölçüde geçerli, çokbelli de¤il. Dahas›, gerek KADEKüyeli¤inin önkoflul olmas› ve gereksepratik iflleyifle dair söylenenler,PJA’n›n daha çok 3. Enternasyonalpartilerinin uygulad›¤› parti kad›nkollar› modeline uydu¤unu gösteri-yor. PJA üyeli¤i için KADEK üyeli¤i-nin önkoflul say›lmas›, parti kad›nkollar› modelinin esas ald›¤›n› düflün-dürüyor ve bu, kad›n özel örgütlen-mesi için zorlaflt›r›c› bir durum ola-rak görünüyor. Her iki modele ben-zerlik gösteren PJA’n›n fark›, kendiniparti olarak adland›rmas›. Dünyada baflka ya-flayan örnekleri var m› bilmiyoruz, ama Ba-t›’da feminist gruplarca kad›n partisi kurmagiriflimleri olmufl, ama do¤as› gere¤i baflar›s›zkalm›fllard›.

Model kar›fl›kl›¤›n› bir tarafa b›rak›rsak,kad›n özel örgütlenmesi için amac›n net çizil-di¤i belli. PJA’n›n görevleri; partili kad›nlar›nba¤›ms›z kad›n kimli¤ini oluflturmak, bilinçve inisiyatiflerini gelifltirip yükselterek örgüt-lenmesini sa¤lamak. “Partinin taktik planlar›-n›n gerçek bilinçli örgüt/militan taban›n› yarat-mak.” Bu görevlendirmeden de asl›ndaPJA’n›n, KADEK içinde kad›nlar›n aktivitesi-ni ve örgütlülü¤ünü gelifltirecek özel bir ka-d›n örgütlülü¤ü oldu¤u anlafl›l›yor. ‹leri birad›m olarak, erkekler de PJA üyesi olabiliyor,üstelik yerinde bir ad›m olarak, daha a¤›r ko-flullarla. Bu tüzük hükmü, PJA arac›l›¤›yla, -Öcalan’›n çok özel vurgu yapt›¤›- “erkekli¤iöldürme”nin, erkeklik durumuyla mücadele-nin hiç olmazsa teorik olarak önemsendi¤ininbir kan›t› say›lmal›.

Gerek ifllerlik ve gerekse Kongre’ninPJA’ya verdi¤i görevler, iddia edilenin aksinekad›n örgütlenmesinin ba¤›ms›z bir örgütlen-me olmad›¤›n›, program›nda ve eyleminde ta-

mamen KADEK’e ba¤l› ve onun bir parças› ol-du¤unu göstermekte. Bu bir sorun. Buradanbakarak “erkekli¤i öldürme”nin ne denli zorolaca¤›n› tahmin edebiliriz.

Belgelerin bütününde “kad›n ideolojisi”,kad›n cinsin “ezilen bir s›n›f oluflturdu¤u” gi-bi, ana teorik argümanlar feministlerin teorikhazinelerinden al›nm›fl kavramlard›r. Bu daikinci önemli sorun, birinciyle de esasl› birçeliflki içinde.

KADEK’in benimsedi¤i Demokratik Uy-garl›k Manifestosu, esasen emperyalist yenidünya düzeninde var olma, ona eklemlenmeve onu da dönüfltürme iddias›yla yola ç›kanbir program, postmodern teori ve politika se-çene¤i. S›n›f (çünkü, günümüzde çeliflki, s›-n›flararas› veya ulusal sorunlarla tan›mlana-maz; s›n›f çeliflkisini esas alan bir geliflmemümkün de¤il, diyor belgeler-s.32) mücade-lesinin de¤il, emperyalist sistemin demokra-tik dönüflümün insanl›¤› ara evreden geçire-rek s›n›fs›z topluma ulaflt›raca¤› iddias›nda.‹flte bu sürecin merkezine kad›n› yerlefltiriyorDUM. Kuflkusuz bu yaz›n›n amac› DUM’unelefltirisi de¤il, buna bir girifl daha önce budergide yap›ld›. Fakat, kad›n ezilmiflli¤ininözel mülkiyetin ç›k›fl›yla ba¤l› oldu¤unu söy-

36 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 34: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

lemesine karfl›n, bu temelin tasfiyesinden hiçsöz etmeyen ve dahas› devrim projesindenvazgeçen DUM’un sorunu çözücü olmaktanuzak, ütopik karakterde bir görüfl dizini oldu-¤u gerçe¤ini vurgulamak gerek.

Kad›n sorunun çözümünde DUM, oncaiddias›na karfl›n sivil toplumculu¤un ilerisinegidemiyor. Öcalan buna, üçüncü alan diyor.Tarih ve teorinin kan›tlad›¤› gerçe¤i bir kezdaha tekrarlamak zorunday›z; s›n›ftan ve s›n›fmücadelesinden vazgeçmifl bir program›n,stratejinin, temel taktiklerin kad›n sorununuçözme, kad›n› merkeze yerlefltirerek bir kur-tulufl projesi gelifltirme olana¤› yoktur. Onunyapabilece¤i, uzun bir evrim sürecinde re-formlar yoluyla ilerlemek. Bu yeni program›ns›n›fla iliflkisi yok. Bu durumda umudunu, in-san soyunun dinamik ve özveri deryas› kad›ncinsin eme¤ine, enerjisine ba¤l›yor.

Öcalan, PJA’n›n 4. Kongresi’ne gönder-di¤i mektupta, tasarlad›¤› demokratik uygar-l›k ça¤›n›, ilkel demokrasi olan neolitik ça¤-da yakalad›¤›n›; ana tanr›ça kültüründe ka-d›n›n toprak kültürünü ve yaflam› yaratt›¤›-n›, insanl›¤›n yeniden kad›na ve onun özgür-leflmesine gereksinimi oldu¤unu söylüyor:“Kad›n özgürlü¤ü, yeni uygarl›¤›n flekillenme-sinde en dengeleyici ve eflitlikçi rolü oynaya-cakt›r.” Çünkü, “Üçüncü alan projesi, kad›n›nözgürlük hareketinin geliflimiyle yaflam bula-cakt›r.”(s. 18)

Kongre de, Öcalan’›n bu görüflünü tali-mat kabul ediyor: “DUM ile ortaya konulankad›n eksenli yaflam ve kurtulufl ideolojisi in-sanl›¤›n özgürlük mücadelesinde öze dönüflünyaz›laca¤› bir sayfa açm›flt›r... Nas›l ki PKK ön-cülü¤ünde yitirilmifl bir halk›n dirilifl devrimigerçeklefltirildi ise, flimdi de Manifesto ile girdi-¤imiz mücadele süreci kad›n kurtulufl ideoloji-si... Kürt halk› öncülü¤ünde, insanl›¤›n dirilifldevrimini gerçeklefltirme süreci olmakta-d›r.”(s.26)

Kad›n›n özgürleflmesi için çal›flma yap-mak, ça¤›n ve insanl›¤›n özgürleflmesi için ça-l›flma yapmak demek, bu söylenenlere göre.Üstelik, “Ça¤›m›zda verilecek özgürlük müca-

delesi güce dayal›, fliddetle belirlenecek bir olgude¤il”dir! Yani, sivil toplum örgütlerinin de-mokratik gücünün bask›s›yla ve reformlar yo-luyla bir dönüflüm öngörülüyor. Esasen, “de-mokratik evrim, zihin ve vicdan devrimidir.”

Peki dinami¤i ne, sözü edilen fliddet d›fl›mücadelenin?

Bugünkü cennetin sahipleri cennetlerin-den biraz olsun vazgeçip, hiç olmazsa bir par-ça yer ve zenginlik, belki biraz özgürlük, in-sanl›¤›n di¤er bölümlerine, “demokratik yol-dan” sadece isteniyor diye verecek! Böyle id-dialar ne yaz›k ki yaflam›n gerçeklerine çarp›ptuzla buz oluyor. Dört y›ld›r bar›fl ve biraz de-mokratik ortam, kültürel haklar ve genel afbekleyen Kürt halk›n›n karfl›laflt›¤› son mu-amele belli; piflmanl›k ve itirafç›l›k, yasal birpartinin daha kapat›lmas› ve askeri operas-yonlar. Hayat adeta, kendisine uymayan te-orilerle alay ediyor! Asl›nda durumun fark›n-da, bu iddiay› öne sürenler. O yüzden olmal›,hepten bofla düflmemek için, ihtiyat› elden b›-rakm›yor, güvence öne sürmek zorunda kal›-yorlar: “Ancak bunu belirtirken, meflru savun-ma çizgisi, yetkin siyaset yapabilme gücü ve el-bette halk›n dönüflüm gücü yads›nmamal›d›r.”

KADIN SINIFI VE KADIN İDEOLOJİSİ

Burada as›l ilgilenmek istedi¤imiz, ça¤›-m›z›n ideolojik kimli¤i görüflü. Kimlik içinsöylenen çok ilginç: “...kad›n etraf›nda flekille-nen ça¤dafl neolitik toplum ekseninde flekillenenkad›n kurtulufl ideolojisidir.”

Buraya gelmeden önce, kad›n ideolojisiiddias›na dayanak oluflturacak bir di¤er iddi-aya yer vermeliyiz: “Kad›n, en eski ve en altta-ki s›n›f olarak katmerli bir bask› ve sömürü ko-nusudur.” Kad›nlar›n en eski ezilen oldu¤u,hatta Bebel’in deyimiyle, insanl›¤›n tan›d›¤›ilk köle, keza Marks’›n dedi¤i gibi, modernkapitalist toplumda “evin proleteri” oldu¤uda do¤ru. Ama bütün bu s›fatlar› tafl›yan ka-d›n cinsin, insan soyunun yar›s› olan bu cin-sin, tek bir s›n›f oluflturdu¤u do¤ru de¤il. Onabirazdan gelece¤iz.

37TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 35: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

fiunu öncelikle söy-lemeliyiz; KADEK’in vedolay›s›yla PJA’n›n ka-d›n sorununa iliflkin gö-rüflleri, yeni dünya dü-zeni teorilerinin bir ver-siyonu olan demokratikuygarl›kla, feminizminbir karmas›. Burada elealaca¤›m›z gerek kad›nideolojisi ve onu yarat-ma gereksinimi vurgu-su, gerekse kad›nlar›nbir s›n›f oluflturduklar›radikal feminist teorininen gözde, ama bilime veyaflama ayk›r› iki anakavram›. Bu iki kavramadayan›larak oluflturul-mufl görüfllerin bir kur-tulufl projesi üretti¤i debugüne kadar görülme-di. Bu iflin ilk mucidi fe-ministlerin bütün insan-l›¤› kurtarma gibi iddi-as› olmad›, ama onlar,gerçekte s›n›fl› toplum-da farkl› s›n›flara dahilolan ve dolay›s›yla temelç›kar karfl›tl›¤› içindeki kad›nlar› tek bir s›n›füyesi ilan etmekle, yaflamda bir fley de¤ifltir-mifl olmad›lar. Sadece ütopik hayaller yayd›-lar, pratik politika da ise günü geldi, emekçikad›n hareketi karfl›s›nda gerici sonuçlar üre-tip zarar verdiler.

Peki kad›nlar niye s›n›f de¤il? Bu soruyayan›t vererek tart›flmay› sürdürelim. Lenin’innispeten kapsaml› ve anlafl›l›r, üzerinde tar-t›flma yürütmeye elveriflli, bilimsel s›n›f tan›-m› flöyle: “S›n›flar, tarihsel olarak belirlenmiflbir toplumsal üretim sistemi içindeki yerlerine,üretim araçlar› ile kendi aralar›ndaki iliflkiye,eme¤in toplumsal örgütlenmesindeki rollerineve bunun sonucu olarak, toplumsal zenginliktenald›klar› paya ve pay al›fl tarz›na göre birbirle-rinden ayr›lan genifl insan gruplar›d›r.”

Buradaki tan›magöre, bir kad›n›n üre-tim içindeki (üretim;maddi yaflam›n üretimikastedilen, soyun üreti-mi meselesi ayr› bir tar-t›flma konusu yap›la-cak- bn.) rolü (üretimekat›lan ya da üretim d›-fl›nda kalan, “kuponkesen” mi, yönetenmi); mülkiyet karfl›s›n-daki konumu (mülk sa-hibi mi, mülksüz mü;az mülklü çok mülklüolmak da birer ayr›mkonusudur) ve bölü-flümdeki pay› (toplum-sal zenginlikten ald›¤›pay) ne? Bu sorularayan›t vermeye çal›flt›¤›-m›zda, ele al›nan kad›nya da kad›n kesimleri-nin s›n›fsal konumlar›-n› buluruz. Peki bütünkad›nlar için ayn› soru-larla ayn› sonuca ulafla-biliriz miyiz ki, kad›n-lar› toptan bir s›n›f ilan

edelim?Toplum ezen-ezilen, zengin-yoksul, sö-

müren-sömürülen, yöneten-yönetilen s›n›fla-ra bölündü¤ü gibi kad›nlar da bölünmüfl du-rumda de¤il mi? Yöneten-yönetilen ayr›m›önceki ayr›mlar›n politikaya yans›s›d›r ve el-bette kad›nlar› da, yöneten ve yönetilen s›n›famensupluk anlam›nda kapsar. Ancak buradakad›nlar›n durumunun, yönetme-yönetilmeanlam›nda daha karmafl›k bir durum arzetme-si gerçe¤i var ve bunun üzeri atlanmamal›.Politika alan›, her iki kesim kad›n›n da genelolarak d›flland›¤› yer olmas› nedeniyle, kad›ncinsin ikincil, ba¤›ml› ve ezilmifllik (ki bu,bütün kad›nlar›n gerçe¤i) konumunun enaç›k oldu¤u aland›r. Ama buna bakarak, ka-d›nlar›n tümünü maddi temellerine bakmak-

38 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Oysa kad›n cinsi topluca bir s›-n›fa sokmaya çal›flmak, hiçbirbilimsel, teorik bir de¤er tafl›-

maz. Ama bu savunu, savunan›pratik politikada feminizmin kul-var›na iter. Bu teorik yaklafl›m

pratikte farkl› s›n›flara ait kad›n-lar› “k›zkardefllik bayra¤›” alt›nadavet etmek gibi, s›n›f uzlaflmac›bir tehlike içeriyor. Fakat bundandaha önemlisi, kad›n sorunununçözümünde gerçek ve tek kesin

yola, s›n›f sorunuyla ba¤› içinde,özel mülkiyet dünyas›na karfl›

sosyalizm için mücadele yolunagirmeyi önleyecektir. Son tahlil-

de, s›n›f uzlaflmas› çizgisiyleegemen olan›n kazanmas›na

yard›mc› olacakt›r.

Page 36: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

s›z›n ayn› s›n›f›n üyeleri saymak, bir ezilenkad›n s›n›f› kavramlaflt›rmas› yapmak, bilim-sel ölçülerden uzaklaflmak olmuyor mu? Da-has› pratikte, ezen-ezilen s›n›f kad›nlar›n›ntemel ç›kar farkl›l›klar›n›, yani gerçe¤i gizle-mekle, kad›n kurtulufl mücadelesini kendiyolundan sapt›rmak olmuyor mu bu?

Kad›n›n özgürleflme mücadelesi kapita-lizmin flafa¤›nda bafllad›. Kad›nlar ezilmiflli¤e,ikincil, ba¤›ml› konuma, ucuz iflçili¤e ve di-¤er sömürü biçimlerine, aile içi ya da toplum-sal düzende kad›na uygulanan fliddete karfl›,yasalardaki ve geleneklerdeki ayr›mc›l›¤a ved›fllanmaya karfl› iki yüzy›ld›r mücadele edi-yor. E¤er kad›nlar tek bir bütün s›n›f olufltu-ruyorlarsa, neden bunca zamand›r kad›n kur-tulufl mücadelesi iki ana koldan, iki ayr› (bur-juva ve proleter) yoldan ve ayr› (demokratikve sosyalist) programlarla sürüp gidiyor? Veneden burjuva feminist ve ezilen emekçi, ezi-len ulustan kad›nlar olarak talepleri ve prog-ramlar› ile zaman zaman bir araya gelseler deayr› yürüyorlar? Bunun bir aç›klamas› olmal›,de¤il mi?

Aç›klamas› flu: Kad›n›n durumu, bir di-¤er ifadeyle kad›n sorunu, do¤uflu itibariyletoplumun s›n›flara bölünmesiyle ilintili,onunla birlikte, ona ön gelen özel mülkiyetindo¤ufluyla ba¤lant›l›d›r. O nedenle Engels,“tarihte ilk s›n›f çat›flmas›, tek eflli evlilikte ka-r›-koca çat›flk›s›yla, kad›n›n koca taraf›ndanbask› alt›na al›nmas›yla düflümdefltir” demifltir.Burada, s›n›flar›n varl›¤›yla kad›n cinsin ta-rihsel yenilgisinin iliflkisi, s›n›f sorunuyla ka-d›n sorununun iliflkisi ve benzerli¤i ve za-mandafll›¤› a盤a ç›k›yor. Bu sonuçta benzer-lik, zamandafll›k ve ön koflul ayn›l›¤›d›r; fakatayn› fley olmak de¤ildir. Örne¤in, marksizmile iflçi hareketinin zamandafl ve ayn› ön ko-flullardan do¤mas› ve fakat ayn› fley olmama-lar› gibi bir fleydir.

Di¤er benzerlik flurada; kad›n mücadele-sinin bafllang›c› ile modern anlamda s›n›f mü-cadelesi/proleter s›n›f mücadelesinin, hattaulus sorunun do¤uflu ayn› tarihsel koflullardaoldu. Bu iki ve hatta üç mücadelenin birbiriy-

le ba¤› var; ama bir ve ayn› fley de¤ildir. Örne-¤in sosyalizmden söz edelim. Proletaryan›nsosyalist düzeni, kad›n kurtulufl mücadelesi-nin temel boyutlar›yla henüz yeni bafllamas›-d›r. Çünkü, ancak özel mülkiyetin bütün bi-çimleriyle tasfiyesi, kad›n özgürleflmesininkoflullar›n› yarat›r. O yüzden, sosyalizmin ku-rulufl süreci, ayn› zamanda kad›n özgürleflme-sinin sürecidir, ki bu süreç komünizmde sonbulacakt›r. Bu süreç ayn› zamanda, s›n›fla-r›n/s›n›f farkl›l›klar›n›n ve devletin de ortadankald›r›laca¤› süreçtir. Yani, “Pandora’n›n ku-tusu”ndan dökülen; özel mülkiyet, kad›nlar›nköleli¤i, erkek egemenli¤ine dayanan tek efllievlilik, s›n›flar, devlet ve s›n›rlar; kafa-koleme¤i aras›ndaki farkl›l›k, kad›n ve erkek ara-s›ndaki zorunlu ifl bölümü ve di¤er tüm ger-çek kötülükler ancak bu koflullar olufltu¤un-da, tedricen ortadan kalkacakt›r. Bunlar›n herbiri zorunluluklard›r ve insanl›k ancak, buzorunluluklar› aflarak özgürlük alemine ula-flacakt›r.

Marks, diyalektik materyalizm yönteminikullanarak toplumsal ve tarihsel sürecin genelçerçevesini ç›karm›flt›r. fiimdi Öcalan ve PJA,bu genel sürecin, -devrimlere gerek duyulma-dan- kad›n önderli¤inde yaflanaca¤›n› iddiaediyorlar. Üstelik, t›pk› Marks gibi, bu geçiflsürecine, "ara evre"ye, “kapitalizmden komü-nizme geçifl dönemi” de diyorlar! Yani iflçi s›-n›f›n›n yerini kad›nlar al›yor, komünizmin altevresi olan ve kendisi de bir s›n›f diktatörlü-¤üne dayanan sosyalizmin yerini, ne oldu¤ubelirsiz Demokratik Uygarl›k al›yor. fiimdi ge-lin de, bu vahfli emperyalist sistem içinde, ka-pitalist barbarl›k alt›nda insanl›k inin inim in-lerken, en ufak demokratik hak için bile, ör-ne¤in Kürt ulusal ba¤›ms›zl›¤› için -bu globaldünyada, elbet ufak bir demokratik hak say›-l›r- 15 y›l silah elde savafl›p da hedefe ulafl›la-mayan bu dünyada, bar›flç›l bir geçifle, de-mokratik dönüflüme inan›n! Art›k proletarya-n›n yerini proleter ve emekçi kad›nlar bile de-¤il de tüm s›n›flardan kad›nlar›n nas›l alaca¤›-n› da tart›flmayal›m. Zira bu, prati¤in deneye-meyece¤i bir anlams›zl›kla u¤raflmak olur.

39TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 37: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Kad›n ideoloji üzerinde de biraz dural›m.PJA Belgeleri’nde flu ilginç sat›rlar› okuyoruz:“Ça¤›m›z›n ideolojik kimli¤i; kad›n etraf›ndaflekillenen ça¤dafl neolitik toplum ekseninde fle-killenen kad›n kurtulufl ideolojisidir.” (s. 37)

Biraz ilerde bu ideolojinin kapsam›na da-ir flunlar söyleniyor: “Bu, salt cins kurtulufluanlam›nda bir ideoloji de¤ildir. Sosyalist ö¤reti-nin ve hatta toplumun bilimsel analizinin bizigetirdi¤i noktad›r. Bu anlamda kad›n eksenlidüflünme, giderek bir ideolojiyi ve buna dayal›olarak örgütlenmeyi gelifltirmek...”

Söylenenleri bazen anlamak oldukça zor-lafl›yor, bu pasaj da öyle. Anlafl›ld›¤› kadar›y-la PJA, sosyalist ideolojiyi de içeren bir kad›nideolojisinden ve ona dayanarak örgütlenmeyaratmak görevinden söz ediyor. Bilinir ki,sosyalist teori bir s›n›f›n/iflçi s›n›f›n›n damga-s›n› tafl›r. Bu durumda ne düflünülebilir? Ulu-salc›lar, yüzy›l› zaferlerle açsa da yenilgiylekapatan iflçi s›n›f›na güven duymuyor, amasosyalizme de gereksinimi var. O nedenle iflçis›n›f›n›n damgas›n› tafl›yan sosyalist ideolojiyial›p iflçi s›n›f›n› at›yor, insanl›¤›n kurtulufl ha-reketinin öncülü¤üne, s›n›f ayr›m› gözetmek-sizin güven duydu¤u kad›n cinsi getiriyor.Sosyalizmin eksikli¤inin de böyle giderilebi-lece¤ini var say›yor.

Nitekim, belgelerin ilerleyen bölümündeböyle düflündüklerini okuyoruz: “fiimdiye ka-dar olan tüm ideolojiler erkek a¤›rl›kl› ideoloji-lerdir... Dolay›s›yla düflüncede kad›n eksenli birideolojinin yarat›lmas› gere¤i önemlidir. Kad›nkurtulufl ideolojisinin gelifltirilmesi hem sosya-lizmin bir eksikli¤ini giderme temelinde bilim-sel sosyalist ideolojiye bir aç›l›m yapt›rma, hemde bir cinsin tutsakl›¤› aflarak özgür bir toplu-mu yaratman›n bir gere¤i olarak ele al›nmal›-d›r....” Al›nt›, kad›nlar›n kendi özgünlükleriy-le dünyay› ve yaflam› elden geçirmelerinin an-laml› olaca¤›, vurgusuyla sürüp gidiyor. Yani,ünlü halk deyifliyle, flu bozuk düzenin vedünyan›n kad›n elinin de¤mesine fliddetle ih-tiyac› var, demek istiyor. Fakat yine de, sosya-lizmin eksi¤ini de giderecek hangi s›n›ftankad›nlar ad›na bir ideoloji olacak, sorusunun

yan›t› yok.‹deolojiden söz edildi¤inde -hadi ay›ra-

rak söyleyelim- ezilen emekçi kad›nlarlaemekçi erkeklerin nas›l bir farkl›laflmas› ola-cak? ‹ddaya göre bu ideoloji, sadece cinsintutsakl›¤›n› ortadan kald›rmayacak, kendisiy-le birlikte tüm insanl›¤› kurtaracak; daha do¤-rusu kurtarma eylemine yol gösterecek. Tarifne kadar da proletaryan›n tarihsel rol tan›m›-na benziyor... Bütün yap›lan basit bir ikame-cilikten ibaret görünüyor. fiimdi bofl bir çaba-ya girip PJA’ya proletaryan›n varl›¤›n› ve ta-rihsel rolünü kan›tlamayla u¤raflmayal›m.Bafltaki soruyu bir daha tekrarlayal›m; kendi-siyle birlikte bütün insanl›¤› kurtarma yetene-¤ine sahip olan kad›nlar hangileri? Bunlar›nmaddi yaflam›n üretimi ile iliflkileri ne? Bu ka-d›nlar›n mülkiyet iliflkileri içinde yerleri ne?Bölüflümde ald›klar› pay ne ki, tek bir ideolo-jiye sahip olabilsinler? Ya da sosyalist ideolo-ji onlar aras›nda çimento rolü oynas›n?

Bu sorulara tutarl› bir yan›t ç›kaca¤›n›sanm›yoruz. Bütün yan›t; bütün kad›nlar›nezilen cinsi oluflturdu¤u gerçe¤inde dönüpduracakt›r. Bu da insanl›¤›n kurtuluflu içinideoloji tart›flmas›nda fazla bir anlam ifade et-meyecek. “Kad›n ideolojisi” deyince ne anla-mak gerekti¤i, söylenenlere ra¤men yine denet de¤il. Örne¤in Belgeler’de Kad›n Kurtuluflideolojisinin befl temel ilkesi say›l›yor: “1.Do¤du¤u topraklarda yaflamak, yani yurtsever-lik, 2. Özgür düflünce, özgür irade; 3. Özgürlü-¤e dayal› bir yaflam için örgütlülük; 4. Örgütlü-lükle birlikte mücadele; 5. Yaflam›n estetik vegüzellikle iliflkisini kurmak.”(s. 160)

Soruyoruz: Bu söylenenlerde ideoloji ileba¤ kurabilece¤imiz ne var? Mesela, do¤du¤utopraklarda yaflamak niye, “kad›n kurtuluflideolojisi” için bir ilke olsun? Mant›¤› ne builkenin? Belgelere bakarsak, PJA neredeysedünyan›n üçte birinde faaliyet yürütüyor.Kendi topraklar›ndan kas›t, herhalde tümdünya yüzü de¤il, Kürdistan’d›r. Kürdistand›fl›nda yaflayanlar bu ilkeye göre ne olacak?Ya yurtseverlik? Bir ulusun kurtulufl mücade-lesinde, ulusal kurtulufl program›nda yurtse-

40 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 38: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

verlik bir ilke olur. Ama insanl›¤›n kur-tuluflunu da kapsayan, sosyalizmi içere-ce¤i söylenen bir kad›n ideolojisinde(e¤er böyle bir ideoloji olabilecekse) ni-ye s›n›rl› somut politik bir amaçla ba¤l›olan yurtseverlik ilke olsun?

Kürt kad›nlar›, Kürt ulusal kurtuluflmücadelesiyle ilgiliyken, bunun için herdüzeyde örgütlenmifl mücadele ediyor-ken, elbet yurtseverlik onlar için yüksekbir erdem. Baflka türlü, ulusal kurtulufl-çu olunmaz, ulusal kurtulufl perspektifikuflan›lamaz. Bu do¤ru, burada bir so-run yok. Ama Kongre, ideoloji yaratmaiddias›yla karfl›m›za ç›k›yor, sonra daideolojiyle, ilkeyle iliflkisi olmayan fley-leri s›ral›yor ve kendisine inanmam›z›istiyor.

‹deoloji ne, say›lan ilkelerle niyeiliflkisiz diyoruz?

Materyalist Felsefe Sözlü¤ü’nünideoloji tan›m›na bakal›m: “Siyasi, huku-ki, etiksel, estetiksel, dinsel, felsefi görüflve fikirlere iliflkin bir sistem. ‹deoloji, üstyap›-n›n bir parças›d›r ve sonuçta ekonomik iliflkile-ri yans›t›r.” ‹deolojik mücadele ise, “s›n›flarmücadelesine tekabül eder.”

Lenin, marksizm ve revizyonizm üzerinemakalesinde, ideolojinin s›n›fsal yap›s›n›aç›klar ve modern kapitalist sistemde burjuvave proleter diye yaln›zca iki ideolojiden sözedilmesi gerekti¤ini söyler ve ekler; ikisininaras›nda üçüncü bir ideoloji yoktur.

Ekonomik ilifller; üretim araçlar› ve üre-tim iliflkilerinin oluflturdu¤u üretim tarz›, bü-tün bir üst yap›n›n üzerinde yükseldi¤i eko-nomik taban, bir baflka ifadeyle, altyap›d›r.

Demek ki, ideolojiden söz etti¤imizdeönsel olarak, üstyap› kurumu olarak, onunyans›mas› oldu¤u, üzerinde yükseldi¤i bir alt-yap›dan, üretim iliflkileri ve üretim araçlar›n›kapsayan üretim tarz›ndan söz etmeliyiz. Ege-men üretim tarz›n›n ne oldu¤u ve egemen s›-n›flar›n kimler oldu¤undan, onlar›n ç›karlar›-n› temsil eden ideolojinin ne oldu¤undan sözedebiliriz. ‹nsanl›k tarihinin kaydetti¤i üç s›-

n›fl› toplum ve komünizmin alt evresi olansosyalist toplumdan baflka, bafllang›çta, ilkelkomünal ad› uygun düflen, özel mülkiyetinolmad›¤›, s›n›fs›z ve devletsiz bir toplum biçi-mi daha yafland›. ‹lkel komünal kavram› yeri-ne Morgan’›n neolotik ça¤ adland›rmas›n›kullansa da, böyle bir toplum biçimini Öcalanve PJA da kabul ediyor. Varl›¤›n› kabul et-mekle kalm›yor, kad›n eksenli demokratikuygarl›k projesini esasen buraya dayanarakdillendiriyor. Huflu içinde neolitik döneminkad›n eksenli yaflam›n›n erdemlerinden, bar›flve demokrasi ortam›ndan söz ediyor ve insan-l›¤›n yeniden kad›n eksenli bir yaflama dön-mesinin gere¤ine ulafl›yor. Kad›n eksenli top-lum projesini gerçeklefltirmek için kad›nlara,onlar›n da kad›n kurtulufl ideolojisine ihti-yaçlar› böyle olufluyor.

Do¤ruyu söylemek gerekirse, flu vahflikapitalist-emperyalist cang›lda, eflitsizli¤in veadaletsizli¤in, savafllar›n, do¤a tahribinin vedaha nice özel mülkiyet hastal›¤›n›n içindeyaflarken insan›n, ilkel komünal toplumun

41TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 39: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

eflitsizlik yaratmayando¤al iflbölümüne vepaylafl›mc›l›¤›na, anal›khukukunun adaletinebüyük hayranl›k besle-yerek, böyle bir ortamaözlem duymas›nda tu-haf olan bir fley yok. Za-ten yenisini henüz göre-medi¤imiz için, flu ilkelkomünal toplum öte-den beri herkesin birazifltah›n› kabartm›flt›r.Engels de, insanl›k ikiyüzlü tek eflli evliliklerpanay›r›nda yaflarken,incelemekte oldu¤u il-kel komünal toplumunçok eflli aile biçimlerin-de cinsler aras›ndakiözgür iliflkilerin kendi-sini zevkten zevke do-laflt›rd›¤› esprisini ya-par. Engels buradan gi-derek, ailenin ve devle-tin kökenindeki mülki-yeti ve mülkiyet sistemini suçüstü mahkeme-sine ç›karm›flt›. Öcalan ise, Engels’in tam ak-sine bir duruflla, özel mülkiyet, s›n›flar, devletve s›n›rlar gerçe¤ine s›rt›n› dönerek ilkel ko-münal toplumu yeniden var etme çabas›na gi-rifliyor.

Yine, ideolojinin altyap›s›nda olan ayn›gerçekleri yok sayarak kad›n ideolojisi yarat-ma iddias›na ne demeli? Aç›k ki, sadece üto-pist bir yaklafl›m, felsefi idealizmin tuza¤›ndabir teori kurma çabas›yla yüz yüzeyiz. Kad›nideoloji iddialar› tutarl› herhangi bir temelesahip de¤ildir. ‹deolojiden söz edebilmekiçin, s›n›ftan söz etmemiz, maddi üretim tar-z›ndan söz etmemiz gerek. Oysa kad›n cinsitopluca bir s›n›fa sokmaya çal›flmak, hiçbirbilimsel, teorik bir de¤er tafl›maz. Ama bu sa-vunu, savunan› pratik politikada feminizminkulvar›na iter. Bu teorik yaklafl›m pratiktefarkl› s›n›flara ait kad›nlar› “k›zkardefllik bay-

ra¤›” alt›na davet etmekgibi, s›n›f uzlaflmac› birtehlike içeriyor.

Fakat bundan dahaönemlisi, kad›n sorunu-nun çözümünde gerçekve tek kesin yola, s›n›fsorunuyla ba¤› içinde,özel mülkiyet dünyas›-na karfl› sosyalizm içinmücadele yoluna girme-yi önleyecektir. Son tah-lilde, s›n›f uzlaflmas›çizgisiyle, egemen ola-n›n kazanmas›na yar-d›mc› olacakt›r. Öyle ya,o durumda, feministle-rin ana gövdesinin yap-t›¤› gibi, erkek egemen-li¤iyle, erkeklerin ayr›-cal›klar›yla mücadeleedecek belki, ama, soru-nun kayna¤›nda duranözel mülkiyet sistemiylesavaflmak zorunda kal-mayacakt›r. Çok dikkat

çekici bir flekilde, PJA Belgeleri’nde tek bir sa-t›r olsun, kad›n›n kurtuluflu/özgürleflmesiiçin, kaynaktaki özel mülkiyetin tasfiyesindensöz edilmiyor. Yine ilginçtir, Ekim devrimin-den, sosyalizmin kad›n sorunundaki dev ba-flar›lar›ndan da hiç söz edilmiyor belgelerde.

Ekim devrimi, kad›n cinsin özgürlük yü-rüyüflünde ilk temel ad›m› atan, kayna¤a yö-nelerek özel mülkiyetin tasfiyesine giriflen enbüyük devrimdir. Kad›n cinsin, zaman›n engeliflmifl kapitalist ülkelerinde onca y›l sürenmücadeleye karfl›n elde edemedi¤i haklar› birç›rp›da elde etmesini sa¤layan Ekim devrimive bolflevik iktidard›r. Kad›n cinsin hayat›nher alan›nda dev ad›mlarla ilerledi¤i ilk ve tekyer de Sovyetler oldu. Ama Öcalan ve PJA, sa-dece sosyalizmin kad›n sorununun çözümün-deki eksiklerinden, -üstelik bunlar›n ne oldu-¤unu aç›p irdelemeden- geçerken flöyle birsöz ediyor. Elbette sosyalizmin, kad›n soru-

42 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Manifesto, bunlara bakarak Kürtkad›nlar› için özgürleflme yolun-da gerçek bir ayd›nlatma sa¤la-yamam›flt›r. DUM’un ayd›nlatmas›n›r›, postmodernizm ve femi-

nizmle çizilidir. Bu özelli¤iyle ka-d›n sorunun gerçek çözüm yo-lundan kapsaml›ca sapt›ran bir

aç›l›m yapm›fl oluyor. ZiraDUM’un kendisi bugünkü yenidünya düzeninde devrimleringeçersizli¤ine iman etmifl bir

dünya sisteminin liberal felsefesi,politik ideolojisi, program vetaktikler bütünü. Kad›nlar içinöngördü¤ü de ancak bundan

ibarettir.

Page 40: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

nunda sundu¤u teorik çerçeveden yaflanm›fldeneyine kadar bir dizi eksi¤inden söz etmekgerekiyor. Özel olarak Sovyetler’deki deneyindaha kapsaml› de¤erlendirmesi gerekiyor; bubaflka bir çal›flman›n konusu. Ama bu de¤er-lendirme ancak kendi zemininde kal›n›r, bi-limsel sosyalist görüfl aç›s›yla yap›l›rsa, gele-ce¤i ayd›nlatmaya yarar.

Bütün bunlardan sonra Belgeler’e; s›n›f-lar üstü, mülkiyet üstü bir teori kuruluflu de-mek yerinde olur. ‹nsanl›¤›n kurtuluflu içinöngörülen demokratik uygarl›k reçetesi nekadar ütopik karaktere sahipse, kad›nlar›nkurtuluflu için de o kadar ütopik, hatta umut-suz bir reçete bu.

KADIN EKSENLİ YAŞAM

fiunlar› vurgulamak gerekiyor: DUM, ka-d›n eksenli bir proje önermekle, kad›nlar›npolitik, toplumsal ve örgütsel (parti, askeri...)at›l›m yapmas›nda motive edici bir rol oyna-m›fl olabilir. Bugün Kürt ulusal mücadelesi-nin bar›flç›l ve kitlesel biçimlerinin kad›n ka-t›l›m›n› yüksek düzeylere ç›karmas›, özel ola-rak öngörülmüfl ve örgütlenmifl bir plan›n so-nuçlar› say›lmal›. Kürt kad›nlar›n›n dündenbugüne ulusal savaflta, ulusal amaçlarla oldu-¤u gibi, demokratik toplumsal amaçlarla ba¤-l› pek çok ifle ve baflar›ya imza ataca¤›, kimiyerlerde en dinamik kuvvet; ve yine sömürgeulusun kad›n› olma gerçe¤i nedeniyle, Le-nin’in deyimiyle, “ezilenin en ezileni” olaraksavaflma gereksinmesiyle yürüyece¤i kesindir.

Bütün bunlar yaflam›n ortaya ç›kard›¤›gerçekler. Ama, Manifesto, bunlara bakarakKürt kad›nlar› için özgürleflme yolunda ger-çek bir ayd›nlatma sa¤layamam›flt›r. DUM’unayd›nlatma s›n›r›, postmodernizm ve femi-nizmle çizilidir. Bu özelli¤iyle kad›n sorunungerçek çözüm yolundan kapsaml›ca sapt›ranbir aç›l›m yapm›fl oluyor. Zira DUM’un ken-disi bugünkü yeni dünya düzeninde devrim-lerin geçersizli¤ine iman etmifl bir dünya sis-teminin liberal felsefesi, politik ideolojisi,program ve taktikler bütünü. Kad›nlar için

öngördü¤ü de ancak bundan ibarettir. Herderde deva DUM’un bir kurtulufl ideolojisioluflturmaya da gereksinimi yoktur. Bu ide-oloji, felsefesi, hatta program›yla birlikteBernstein’dan Kautsky’ye ve postmodern libe-rallere kadar hepsinde var. Onlarda eksikolan belki, - belki diyoruz, çünkü özel bir in-celeme yapmad›k- kad›n cinsin insanl›k tari-hinin gelifliminde oynad›¤› rol ve kad›n›n ka-t›l›m›na duyulan ihtiyaç. DUM esasen bu ek-si¤i gideriyor.

Bernstein, kapitalizmin bar›flç›l afl›lmas›olas›l›¤›n› öne sürdü¤ünde ortada dinamik,neredeyse sürekli eylem halinde olan dünyaiflçi s›n›f›, oy hakk›n› kullanarak patlama ya-pan sosyal demokrat iflçi partileri ve sendika-lar vard›. Yani, bugün Öcalan’›n 11 Eylül’densonraya alternatif olarak öne sürdü¤ü 3. Alanteorisi pratiklefltirecek yap› tafllar› vard›. fiim-di Öcalan, sa¤›na soluna bak›p tarihi bar›flç›lbile olsa yapacak iflleri, sendikalar›, iflçi/ko-münist partileri göremiyor. Onlar›n yerinebaflta Ortado¤u dinamiklerini, içinde de endinamik olan Kürt kad›nlar›n› -Filistinli ka-d›nlar› pek göremiyorlar- görüyor.

Dünyan›n neresine baksak, ezilen halklarve özellikle de üçlü ezilme, bask› ve sömürüalt›ndaki sömürge toplumlar›n kad›nlar› çokbüyük bir nüfus ve kalabal›k bir mücadele gü-cü oluflturuyor. Üstelik bunlara metropol ül-kelerin kad›nlar› da kat›l›yor ve 2000 y›l›n›küresel yoksullu¤a, savafla ve ayr›mc›l›¤a kar-fl› yürüyüflle geçiren kad›nlar›n, Öcalan’a il-ham kayna¤› oldu¤u kesin.

Daha da pratik bir durum tespiti yapa-l›m: KADEK’in ‘99 sonras›nda girdi¤i mecra-da, liberal reformizm çizgisinde savafl yorgu-nu Kürt halk›yla yeni bir heyecan yaratmak,yeni bir biçimde ulusal mücadeleyi sürdür-mek söz konusu oldu¤unda, Kürt toplumu-nun halihaz›rda en dinamik kesimi, özellikleyoksul, emekçi Kürt kad›nlar› oldu. Demekki, bu teori bir durumun yans›mas›, ayn› za-manda bir ihtiyac›n ürünü. Kad›n üzerine on-ca güzelleme, kad›n›n yarat›c› yeteneklerineövgü, Ana Tanr›ça Kültürü’ne dönüfl gibi söy-

43TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 41: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

lemler, “kapitalizmden komünizmegeçiflte ara evre”nin, demok-ratik uygarl›k mucizesininas›l kahraman› olarak ka-d›nlar› ilan etmek için.Geçifl ara evresinde öncürol biçilen kad›nlara ilkönce bir kad›n kurtuluflideolojisinden söz et-mek elbet gerekliydi.Bir ideolojiye ba¤l› ol-madan, ne az çok bü-tünlüklü politika oluflturulabilir; ne politikmücadele araçlar› bir sisteme oturtulabilirdi.K›sacas›, kad›n ideolojisi de bir ihtiyac›n ürü-nü. Aradaki, “kurtulufl” eki, basit, öylesinesöylenmifl bir sözcük de¤il, tepeden t›rna¤aözgürleflme ihtiyac› içindeki kad›n cinsi,umut ve heyecanla aya¤a kald›rma gücüne sa-hip, içine tüm hayallerin s›¤d›r›labilece¤i birkavram. ‹flte ol hikaye bu!..

KADIN VE KADIN HAREKETİ NE KADARBAĞIMSIZ?

“4. Kongremiz, Parti Genel Baflkan›m›z Ab-dullah Öcalan Yoldafl›n ‹mral›’da zor koflullarortam›nda gelifltirdi¤i Demokratik Uygarl›k Ma-nifestosu temelinde ideolojik, örgütsel ve politikalanda al›nmas› gereken tüm kararlar› almak veyeni Manifestomuzu hayata geçirmek hedefiylegerekli olan çal›flma planlamas›n› oluflturmaklayükümlüdür.” (s.25) diyor belgeler.

Bir baflka al›nt›, Kongre’nin belirledi¤igörevlerden: “6. Parti önderli¤i taraf›ndan ger-çeklefltirilen Kad›n Kurtulufl ‹deolojisini ve poli-tik çizgisini yaflam›n her an›nda esas almak, ya-flamsallaflt›rmak ve evrensellefltirmek.”

Yaz›n›n bafl›nda özetlemifltik; flimdi birazdaha al›nt›lara dayanarak yan›t arayal›m: Ger-çekten PJA ne kadar ba¤›ms›z ve do¤rudankad›n örgütlenmesi? Bu soru flundan önemli;KADEK ve PJA, bir yandan kad›n merkezli birideoloji ve kad›na öncülük misyonu biçen ye-ni stratejik bir plan› oluflturuyor; bunun içinfeminizmin bilinen temel argümanlar›n› kul-

lan›yor; di¤er yandan da s›k›bir parti örgütünü,

söylenene bak›l›rsa,en önemli, mer-kezde duranparças›n›, kad›nözel partisini ör-gütlüyor; onuDUM’u yaflama

geçirmekle görevlendi-riyor.

Bu durumda sormak gerekiyor; PJA ka-d›n özgürlük hareketinin ihtiyaçlar› için mioluflturulmufl, yoksa Kürt ulusal mücadelesi-nin genel gereksinimi ve DUM’un gerçeklefl-mesi için mi?

Önderlik gerçe¤ine ilflkin kararlarda daflunlar var: “1. ... Önderlik gerçe¤inin tüm PJAmilitanlar›nca 24 saat önderlikle yaflamak fli-ar›yla içsellefltirilmesi; 2. Tüm PJA militanlar›-n›n, Baflkan Apo’nun kiflilik ve yaflam›n›n insan-l›¤a tan›t›m›n› temel görevlerinden birisi olarakele almas›n›; 3. Baflkan Apo’nun do¤um günüolan 4 Nisan’dan Üveyfl Anan›n vefat günü olan11 Nisan’a kadar çeflitli etkinliklerin düzenlen-mesini, bu kapsamda mektup ve fliir yar›flmas›-n›n...; 4. Halk›m›z ve insanl›k için bir milat olan15 fiubat ve 29 Haziran tarihlerinin özgürlükmücadelesini yükseltmenin zemini....kad›n kit-lesinin kapsaml› özgün etkinlikler...”(s.191,192) Böyle say›l›p gidiyor görevler.

fiimdi ister istemez, sormak gere¤i duyu-yoruz; bütün bu söylenenler, laf›z ve ruh ola-rak önderli¤i kültlefltirmeyi resmi bir faaliyetdüzeyine ç›karm›yor mu? Do¤um günleri me-selesi, peygambervari yaklafl›mlar› ça¤r›flt›r-m›yor mu? Da¤daki erkek gerilla komutan vb.baflkas› de¤il de, özellikle “erkek”ten ba¤›m-s›z ve özgür bir kimlik gelifltirmek zorundaolan, üstelik bunun öngörülen kad›n ideoloji-sinin ilkelerinden say›ld›¤›n› da ayn› kalemleryazd›¤›na göre, nas›l olup da ba¤›ms›zl›k ge-lifltirecek? Önderlik gibi, önderli¤e göre dü-flünmekten baflka ne gelebilir kad›n militan›nelinden? Önderlik her zaman do¤ru mu düflü-nüp, do¤ru mu öneri yapar? Bunu bir önder-

44 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 42: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

lik vasf› saysak da, bu kadar mükemmelliyet-çilik idealizmden baflka fley üretir mi? Hemsonra, sorun önderli¤in do¤ru ya da yanl›fll›¤›de¤il, kad›n›n ba¤›ms›z düflünme ve üretmeyetene¤ine kavuflmas›. Üstelik, belgelerde,“Erke¤in insaf›na b›rak›lacak kad›n kaybetme-ye mahkumdur bilinciyle kad›n bilincini, ruhu-nu, dünyas›n› ve iradesini a盤a ç›kart›r...” (s.181) diye bir de parti üyesi özelli¤i say›l›yor.Bu bir çeliflki de¤il mi? Kad›nlar›n ba¤›ms›zve özgür bir kimlik gelifltirmeleri için dahabaflka fleylere ihtiyaç duyulmal›, de¤il mi?

Öcalan, kendisinde erkekli¤i öldürdü-¤ünden söz ediyor. Öcalan kendisiyle müca-delede bunu baflarm›fl olabilir. Zaten bunu ba-flaramasayd›, kad›n sorunu üzerine bunca aç›-l›m› ve -kitle ajitasyonunda bile kad›n vurgu-sunun ihmal edildi¤i bu co¤rafyada (örne¤in;ço¤unlukla kad›n ve erkek iflçiler, memurlardiye bafllayan bildiri da¤›t›lmaz)- bu kadar ce-saretli ç›k›fl› yapamazd›. Fakat, sorun yine debitmiyor, çünkü durum kiflisel de¤il, sistemsorunudur. Bu sistemde bireysel kurtulufltansöz etmek, bir kez daha feminizmle ayn› kul-varda buluflmak oluyor. Dolay›s›yla, Öca-lan’›n iddias›n›n bilimsel bir de¤eri yok. Bu-nun gibi, “Günümüzde sosyalizmin temel il-kesi erkekli¤in öldürülmesidir” tezinin de bu-gün için sadece propaganda de¤eri olabilir.Sosyalizmden, özel mülkiyetin tasfiyesi kaste-diliyorsa e¤er, kad›n›n özgürleflmesinden vetabi “erkekli¤in öldürülme”/erke¤in özgürlefl-me sürecinden de bahsetmeye bafllanabilir.

Öcalan, Kongre’ye gönderdi¤i mektupta,kad›n›n özgürleflmesi için yürüttü¤ü çal›flma-dan söz ediyor, yaratt›klar›n› da destans› birkeflif olarak niteliyor. Ve ekliyor: “Bir sahibi-niz olarak de¤il de, bir sanatkar olarak, güzelbir fizik durufltan zeka k›v›lc›m› olman›za ve di-linizin sesiyle hiçbir maddenin veremeyece¤i ta-d› verebilecek düzeye ulaflman›za kadar her fle-yinize müdahale ettim.” Eme¤e karfl› sayg›s›z-l›k akl›m›za gelmez, burada da amac›m›z o de-¤il. Ama, gözlerimizin önüne gelen (örne¤in;MED TV’de yay›nlanan Öcalan ve kad›n geril-la görüntüleri, cezaevlerinde kad›n militanla-

r›n erkek sorumlular karfl›s›ndaki haz›r ol va-ziyetleri) görüntüler, ba¤lant›lar, talimat vegörevler, bu iddiay› do¤rulam›yor, hiç olmaz-sa Öcalan’a ra¤men böyle bir do¤rulama yok.

Öcalan, mitolojideki ana tanr›ça kültürü-nün Kürdistan’da oldu¤unu söylüyor ve ken-di kad›n teorisinin yaflam bulmas› için bununbir avantaj oldu¤unu düflünüyor. Kürdistanyaflam›n› bilenler bilir, toplumsal yaflamda fe-odal kal›nt›lar›n en fazla oldu¤u co¤rafya. Ka-d›n›n hala daha güçlü bir flekilde feodal bü-yük aile ba¤lar› içinde ezildi¤i, erkeklerin çokeflli evlili¤i nedeniyle kumal›¤›n sürüp gitti;bafll›k paras›, berdel ve dahas› namus cinayet-lerinin çokça ifllendi¤i bir toplumsal yap› de-mek bu. Daha sayamayaca¤›m›z kadar çok ka-d›nl›k hali ve üçlü ezilmifllik görüngülerimevcuttur. Ulusal devrim öncesinde bu du-rum çok belirgindi.

Ataerkil Kürt ailede bütün bu özellikle-rin yan› s›ra, Öcalan’›n sözünü etti¤i tipte ka-d›n vard›. Halen bu tip kad›nlar Kürt toplumyaflam›nda var. Ama bu hem oldukça istisna,hem de üst s›n›flara, Kürt a¤a ve bey s›n›f›namensup kad›nlar. Alt s›n›flarda, maddi temeliolamayaca¤›ndan genel olarak bu tip kad›nolsa bile çok istisnad›r. O da ancak, ailede re-is mertebesinde erkek yoksa, kad›nlara düflenbir paye olur. Kald› ki bu sadece Kürdistan’aözgü de¤il, Anadolu’daki di¤er halklar›n yafla-m›nda da benzer kad›n tipleri var. Ama bu be-lirleyici olmad›¤› için üzerine bas›l›p yürüne-cek bir ana tanr›ça kültüründen söz etmek ye-rinde olmaz.

Ulusal devrim, feodal yap›n›n kal›nt›lar›-n›, özellikle kad›n yaflam› lehine paramparçaetti. Bu hem devrimin ürünüydü, hem de dev-rim dolay›s›yla devletin zorla dayatt›¤› Bat›’yagöçün yaratt›¤› sonuçlardan biriydi. Kürt ka-d›nlar› her iki nedenle de büyük bir de¤iflimsürecine girdi. Ana tanr›ça kültürü de¤il ama,savaflta etkinli¤i artan kad›n cinsin toplumnezdinde sayg›nl›k kazanmas› olgusundansöz etmek gerekir. Bu olgu, çeflitli bak›mlar-dan belgelerde inceleniyor, biz de yaz›n›n ge-rektirdi¤i kadar›na de¤indik. Her fleye ra¤-

45TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 43: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

men kad›n cinsin hala en çok ezildi¤i, ikincilve ba¤›ml› konumda oldu¤u yer Kürdistan.Ataerkil aile yap›s› ve ba¤›ml›l›klar›n en çoketkiledi¤i kad›nlar Kürt kad›nlar›. Namus ci-nayetlerinin ve kad›n intiharlar›n›n, özelliklesilahl› mücadelenin durduruldu¤u son üç y›l-da hissedilir derecede görülmesi, bunun birkan›t›.

Kürt halk›n›n en yayg›n flekilde örgütlen-di¤ini, siyasi parti saflar›n› doldurdu¤u bu y›l-larda kurulan kad›n kollar› elbet olumlu yön-de de¤iflimi yans›t›yor. Ama ayn› kad›n kolla-r›ndan, örne¤in Batman kad›n kollar›n›n,durdurulamayan intiharlar nedeniyle istifa et-meleri gibi olaylar bofluna yaflanmad›. Kürdis-tan’›n ve Kürt kad›n›n as›l gerçe¤i halen bu-dur. Ana tanr›ça kültürüne yap›lan vurgu, bugerçe¤in görülmesini ve bununla mücadeleedilmesini zay›flat›r. Dikkat çeken bir baflkafley, ana tanr›ça kültüründen söz edilirkenKürdistan’daki aile yap›s›n›n, feodal yarg›la-r›n cendereye ald›¤› kad›nl›k durumlar›n›nelefltirisine hiç girilmemifl olmas›. Kad›n er-kek iliflkilerinin siyasal birlik d›fl›ndaki alan-lar›na da keza hiç girilip de¤erlendirme yap›l-mam›fl.

Ba¤›ms›zl›k üzerine söylenenlerle teorikgörüfllerin omurgas›n›n çeliflti¤ini, Öcalan vePJA’n›n, kad›n sorunun ele al›flta teorik plan-da feminizmle birleflti¤ini göstermeye çal›flt›k.Pratikte ise, PJA ile, her zamanki bilinen; po-litik bir program ve örgütlenmeye ba¤lanm›fl,kendi gelece¤ini onunla birlefltirmifl bir kad›nörgütlenmesinin ve kad›n çal›flmas›n›n yara-t›ld›¤›n› göstermeye çal›flt›k. Kürt yurtseverle-rin feminizmden ödünç ald›klar› argümanlar-la yeni bir teori ve pratik plan kurma çabas›-na bofluna girdiklerini gördük. Asl›nda bundabir tuhafl›k yok. Hayat çarp›k bir teoriye izinvermiyor. Kad›n cinsin ayr›, bütünlüklü birs›n›f oluflturmad›¤› gerçe¤ini her f›rsatta da-yat›yor. Böylece ba¤›ms›z kad›n hareketi diye-rek yola ç›kan Kürt ulusalc›lar›, Kürt ulusalkurtulufl hedeflerinden bafllamak üzere, Orta-do¤u halklar›n›n ve insanl›¤›n demokratik(burjuva) kurtuluflu (biraz sosyalizmle bulan-

m›fl) için sundu¤u demokratik uygarl›k prog-ram›na ba¤lanm›fl; eklektik, ütopik bir kad›nprogram› ve s›k› bir parti örgütlenmesi plan›ortaya koymufl bulunuyor.

Dedik ya bunda bir tuhafl›k yok. Somutbir co¤rafyada ya da dünyada olsun, kad›nmücadelesinden ve örgütlenmesinden sözedildi¤inde, bir s›n›f›n damgas›n› tafl›yan birdünya görüflünün ›fl›¤› alt›na girersiniz: Yasosyalist kurtulufl projesine ba¤lan›r, iflçi s›n›-f›n› kurtulufl mücadelesinin yan›nda saf tutarve onun bayra¤› alt›na girersiniz. Bu, kad›ncinsten baflka, di¤er emekçi s›n›flar›n, ezilenve sömürge uluslar›n kurtuluflu için de geçer-lidir. Ya da, (dünya yüzünde bugün oldu¤ugibi) burjuva kurtulufl projelerin bayra¤› alt›-na girersiniz. Modern kapitalist ça¤da ikisininaras›nda üçüncü bir yol, üçüncü bir ideolojive üçüncü bir program yok.

Kürt ulusal hareketi de, demokratik içe-ri¤i nedeniyle bilinen burjuva dünya görüflü-nün ›fl›¤› alt›nda çözümler üretiyor. Tabi 20.yüzy›l›n sosyalizm gerçe¤inden etkilenmedenolmuyor bu. Ama sosyalizm rüzgar› egemenolmad›¤› için, ortada emperyalist globalizminideolojik argümanlar› egemen oldu¤u için ka-d›nlar için ortaya feminizm ve sosyalizm kar›-fl›m› bir proje ç›k›yor. Bu yüzden Öcalan vePJA’n›n kad›n özel program›, iyimser yoru-muyla ütopik sosyalist bir proje olarak adlan-d›r›lmay› hak ediyor.

Sonuç olarak; ba¤land›¤› yer ne olursaolsun, PKK/KADEK bünyesinde kad›n soru-nun bu düzeyde ele al›nmas›, özellikle PJAdeneyimi bütünüyle önemli ve olumsuz yan-lar›yla oldu¤u kadar olumluluklar›yla da e¤i-tici, gelifltirici bir deney. ‹ncelememizi veelefltirilerimizi de bu görüfl aç›s›yla yapt›k. Butopraklarda kad›n mücadelesinin teori veprogram›yla u¤raflm›fl olan Komünist Kad›n-lar Konferans›’n›n belgeleri (sosyalizm proje-sine ve komünist parti örgütlenmesine ba¤-lanm›fl kad›n özel örgütlenmesi sunan) ya-y›mlanm›flt›. PJA Belgeleri kapsaml› bir çal›fl-man›n ikinci örne¤i oluyor. Aradaki fark daincelenmeye de¤er.n

46 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 44: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

‹fiÇ‹-EMEKÇ‹ hareketinin, ezilenlerinmücadelelerinin a盤a ç›kard›¤› bir örgütlenmebiçimi olarak “platformlar”, siyasal tarihimizinson on-onbefl y›ll›k döneminin dikkate de¤ergerçekleri aras›nda yer al›rlar. Envai çeflit bi-çimlerde kendini gösteren platformlar, iflçi veemekçi memur hareketinde, kad›n ve gençlikmücadelelerinde, varofllarda, antifaflist ve anti-emperyalist savafl›mda, özgürlük mücadelesin-de ilerletici roller oynam›fllard›r. Dönemin bafl-l›ca eylem birli¤i örgütü biçimi olarak halengüncelli¤ini korumakta oluflu, bu arac›n ezilen-lerin ve sömürülenlerin mücadelesinde daha et-kin kullan›m› görevini gündemde tutmaktad›r.

‘80’lerin ikinci yar›s›nda ‹stanbul ve Anka-ra önde gelmek üzere yasall›k de¤il de toplum-sal meflruiyet temelinde geliflen ö¤renci gençlikdernekleri temsilcilerinden oluflan derneklerplatformlar› belirdi ve bunlar›n Türkiye koordi-nasyonu olufltu. Bu aflamada henüz gençlik ha-reketi siyasal bak›mdan ayr›flm›fl de¤ildi ve ger-çek bir kitle hareketine dayan›yordu. ‹stan-bul’da 14 Nisan 1987 gerçeklefltirilen eylem,gençlik hareketinin o dönem ulaflt›¤› en yükseknoktas› olmufltur. ‘90’l› y›llarda ise ilerici, anti-faflist, devrimci ve komünist gençlik gruplar›-n›n üniversiteler ya da iller düzeyindeki temsil-

cilerinin oluflturduklar› gençlik platformlar›yüksek ö¤renim gençli¤i aras›nda en çok rastla-n›lan platform biçimidir. Ancak gençlik aras›n-da baflka platform biçimleri de a盤a ç›km›flt›r.Yaflam› savunma inisiyatifleri, hücre-tecrit kar-fl›t› platformlar gibi.

‘90’l› y›llardan günümüze pek çok kad›nplatformu kendini göstermifltir. Bunlar de¤iflikkad›n gruplar›n›n süreli süresiz ya da çok so-mut belli sorun ve talepler etraf›ndaki ortak ça-l›flma/mücadele araçlar›d›r. Kad›nlar cephesin-de de¤iflik kad›n örgütlenmelerinin ortak müca-dele araçlar› olarak platform örgütlenmeleribelli roller üstlenmifllerdir, halen de de¤iflik ka-d›n platformlar› vard›r.

Semtlerde antifaflist mücadelenin örgütle-yicileri olarak halk platformlar› de¤iflik biçimleralt›nda oluflmufl ve belli roller oynam›fllard›r.Semtlerde halk platformlar› en yayg›n biçimde“Sürekli ayd›nl›k için bir dakika karanl›k” ey-lemleri sürecinde oluflmufltur. Aral›k zindankatliam ve direniflinden sonra ölüm orucununsürdü¤ü koflullarda semtlerde Yaflam› Savunma‹nisiyatifleri biçiminde antifaflist direnifl örgüt-leri olarak platformlar kurulmufltur. Halk plat-formlar› ilerici, antifaflist, devrimci ve komünistparti ve örgütlerin yan› s›ra, kültür ve yöre der-

47TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Esnek ve Savunmac› Bir ÖrgütBiçimi:

PLATFORMLAR

Page 45: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

neklerinin, kimi zaman muhtar ya da önde ge-len flahsiyetlerin de yer ald›¤› mücadele araçla-r›d›r.

Dernekler, yöre dernekleri platformlar› yada “Alevi Dernekleri Platformlar›” gibi, plat-form biçimleri de oluflmufltur.

Geride kalan y›llar ayd›n ve sanatç›lar›nde¤iflik sorunlar etraf›nda oluflturduklar› plat-formlara tan›kl›k etmifltir. Keza kültür ve sanatkurumlar› da zaman zaman platformlar olufltur-mufllard›r.

1 May›s Platformu, Birleflik Devrimci Güç-ler Platformu gibi, marksist leninist komünist-ler ile baz› devrimci örgütlerin eylem birli¤i bi-çimi ya da eylem birli¤ini gelifltirerek bir müca-dele cephesi yaratma yönelimini yans›tan plat-formlar da kurulmufltur.

fiimdi baz› “platform” örgütlenmelerinedaha yak›ndan bakal›m.

“Sendika fiubeler Platformu”, platform bi-çimi örgütlenmenin ilk biçimlerinden birisidir.Süreç içerisinde iflçi sendikalar›n›n, emekçi me-mur sendikalar›n›n ya da iflçi ve emekçi memursendikalar› flubelerinin (‹stanbul Emek Platfor-mu ve en son ‹stanbul Sendikalar Birli¤i dahil)platformlar› de¤iflik biçimlerde kendilerini gös-termifllerdir. Sendika flubeleri platformlar›, plat-form tipi birliklerin yaln›zca bir grubunu olufl-turmaktad›r. “Emek cephesi”ndeki platformlar-dan di¤eri de Emek Platformu’dur. ‹flçi ve me-mur sendikalar› konfederasyonlar›n›n yan› s›raçok say›da meslek odalar› birliklerini de kapsa-maktad›r.

Platformlar, kuflkusuz di¤er tüm örgüt bi-çimleri gibi belli somut ihtiyaçlardan do¤mufl-lard›r. Bu gerçe¤e sendika flubeleri platformlar›örne¤inden bakabiliriz. fiubeler platformlar›

sendikalar›n orta kademesinde beliren bir hare-kettir, ama esasen itici gücü daha afla¤›dan, ta-bandan gelmektedir. Bu nedenledir ki, genifl ifl-çi, emekçi memur kesimlerinin saflar›nda beli-ren mücadele iste¤ini, mücadele ve birleflmee¤ilimini yans›t›r.

‘90’l› y›llar, iflçilerin say›s›z tekil çarp›flma-lar›na tan›kl›k etmifltir. ‹flyeri ya da iflkolu düze-yinde patlak veren her mücadele acil dayan›flmaihtiyac›n› ve talebini a盤a ç›kartm›flt›r. Farkl›süreçlerde mücadeleye tutuflan iflçi s›n›f›n›n he-men her bölü¤ünün hemen her iflyeri ve örgüt-lü oldu¤u flubenin s›n›f dayan›flmas›na ihtiyac›olmufltur. Çünkü sendika ya da konfederasyonmerkezleri böyle bir rolü üstlenmeye yanaflma-d›klar› gibi hatta engelleme çizgisi izlemifllerdir.Hareketin birçok biçimde parçalanm›fl oluflugerçekli¤i ve fliddetli dayan›flma ihtiyac› illerdeflubeler platformu biçimindeki örgütlenmeyia盤a ç›kartan itici güçtür.

‹flçi s›n›f› faflist diktatörlü¤ün, sermayeninve hükümetlerinin ve bunlar›n iflçi s›n›f› içeri-sindeki iflbirlikçi uflaklar›n›n sald›r›lar›na karfl›direnebilmek için kendi durumunu de¤ifltirme-ye çal›flm›fl ve bu çaba sendikalar üzerindekibask›ya dönüflmüfltür. Do¤al olarak bu bask›-dan en fazla sendikalar›n iflyeri temsilciliklerive sonra da sendikalar›n flube yönetimleri etki-lenmifllerdi. Bunlar sendikal ayg›tlar›n (flubeyönetimleri) s›n›fa en az yabanc›laflm›fl ya da s›-n›fa yabanc›laflmam›fl (iflyeri temsilcilikleri) ke-simleridir.

fiubeler platformlar› kimi direnifllerle daya-n›flman›n gelifltirilmesinde, kimi dönemlerde 1May›slar›n örgütlenmesinde, ‹EP örne¤inde ol-du¤u gibi baz› durumlarda siyasal bir s›n›f tav-r›n›n gelifltirilmesinde keza, sendika ve konfe-derasyon merkezleri üzerinde bask› yaparak daolumlu bir rol oynayabilmifllerdir. Fakat olum-lu rollerinin s›n›rl› kald›¤› ve s›n›f mücadelesibak›m›ndan süreklili¤i sa¤lanm›fl anlaml› bir et-kene dönüflemediklerini özellikle vurgulamakgerekir.

fiubeler platformlar› daha çok taban ilesendika ve konfederasyon merkezleri aras›na s›-k›flm›fl ancak taban›n yükselen talepleri karfl›-s›nda duyarl›l›k ve etkinlik gösterebilen rolleris›n›rl› araçlar olarak kalmaktad›r. Kimi durum-

48 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

‹stanbul/1999

Page 46: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

larda siyasal s›n›f tavr› gelifltirme giriflimi biçi-minde beliren (Örne¤in ‹stanbul Emek Platfor-mu) platformlar ise ancak arkas›ndaki politikkuvvetlerin iradesiyle ba¤l› roller oynayabil-mektedirler. Rolleri s›n›rl› kalmakla birlikte heriki durumda da ekonomik mücadele ile politikmücadeleyi birlefltirme e¤ilimini tafl›d›klar› söy-lenebilir.

fiubeler platformlar› zaman zaman güncel-leflmekte, sonra adeta yavafl yavafl ortal›ktan çe-kilmekte, yeni bir mücadele e¤ilim ve talebi be-lirdi¤inde flubeler platformu veya bir baflka isimalt›nda benzer örgütlenmeler oluflmaktad›r.

Nitekim flubeler platformunun son versi-yonu olan ‹SB de adeta kendini bu flemayauyarlamaya çal›flmaktad›r. Sermaye ve AKP hü-kümetinin kölelik yasas› sald›r›s›na konfede-rasyon ve sendika merkezlerinin uzlafl›c›l›k veiflbirlikçilikten kaynaklanan duyars›zl›k ve ha-reketsizli¤ine karfl› taban›n tepkisini ve belirenmücadele e¤ilimini yans›tan bu örgütlenme he-nüz bütün ömrü bir kaç ay ile say›l›rken ve iflçis›n›f› ve emekçiler bunca sald›r›yla yüz yüze ol-malar›na karfl›n büyük bir aymazl›k ile kendinihareketsizlik içerisinde tasfiye etmektedir. fiu-beler platformlar› için en güçlü biçimde vurgu-lanmas› gereken fludur: Deneyimler flubelerplatformlar›n›n varl›¤› ve gelifliminin mücade-lede tutuklar› yer ile ba¤l› oldu¤unu göster-mektedir. Evet tabandaki mücadele e¤ilimi,sendikal ayg›tlar›n taban›nda ve orta kademe-sinde etkimekte ve fakat bunun ötesine geçerekbizzat sendikalar›n ve sendika yönetimlerininiçsel e¤ilimine dönüflememektedir. Taban›nmücadele iste¤inin dalgalanmas› ve daha daönemlisi sendika ve konfederasyon merkezleri-

nin bask›s› buna izin vermemektedir. O haldeflubeler platformlar›n›n varl›¤› güçlü de¤il zay›fve istikrars›z, dalgalanan bir mücadele e¤ili-miyle ba¤l›d›r.

Emek Platformu bir di¤er örnektir. EP,1999 Nisan seçimlerini izleyen aylarda kurul-du. ‹flbafl›na gelen DSP, MHP ve ANAP’›n üçlükoalisyon hükümetinin uluslararas› sermayeninneoliberal sald›r› program›n› ateflli biçimde uy-gulama niyet ve yönelimi iflçi s›n›f› ve emekçimemurlar›n savunma refleksini harekete geçir-mifltir. ‹flçi s›n›f›na sald›r›n›n merkezindeemeklilik yafl›n›n yükseltilmesi, meflhur mezar-da emeklilik yasas› duruyordu. Bunlar zaten ya-flam koflullar› git gide a¤›rlaflan iflçi s›n›f›n›ntüm kesimlerinin ve tüm emekçilerin huzur-suzlu¤unu büyütüyor, sendikalar üzerinde ta-ban›n bask›s› art›yordu. Emek Platformu’nunoluflumu bu koflullarda gündeme geldi. ‹flçi s›-n›f›n›n tabandan gelen savunma e¤ilimini yan-s›tan EP, 14 Temmuz 1999 tarihinde, D‹SK,Türk-‹fl, Hak-‹fl, KESK, Türkiye Kamu-Sen, Me-mur-Sen, Türkiye ‹flçi Emeklileri Cemiyeti,Tüm ‹flçi Emeklileri Derne¤i, Tüm Ba¤-KurEmeklileri Derne¤i, TMMOB, Türk Diflhekim-leri Birli¤i, Türk Eczac›lar› Birli¤i, Türk Tabip-leri Birli¤i, Türk Veteriner Hekimleri Birli¤i,TÜRMOB taraf›ndan kuruldu. Türk TabiplerBirli¤i Çal›flma Raporu’nda EP için flu de¤erlen-dirme yap›l›yor:

“Emek Platformu’nun bir ihtiyaç olarak fle-killenmesi ve as›l olarak Emek Platformu’nu olufl-turan örgütlerin yönetimlerinin ötesinde, bir ba-s›nçla kurulmas› önemli bir nokta idi. (aç, TD)Bir baflka deyiflle, 57. Hükümetin Türkiye’de ya-flayanlar›n ve çal›flanlar›n aleyhine politikalar bü-tününü gündeme getirece¤inin sezilmesi/bilinmesive ad›mlar at›lmaya bafllanmas›, do¤al bir refleksolarak Emek Platformu’nu oluflmas›nda rol sahibioldu. 16 A¤ustos’da ‘Mezarda Emeklili¤e Hay›r!’slogan›yla yaflanan süreç özde çal›flanlar içinönümüzdeki y›llarda ve Türkiye için çizilen çerçe-veye bir itiraz, haklar›n korunmas› ve gelifltiril-mesini içeriyordu.”

Hemen söylemekte yarar var. EP, haklar›ngelifltirilmesi için hemen hiçbir çaba harcamad›,ne zaman bir fleyler yapt›ysa, yapmaya çal›flt›y-sa bunlar daima sermayenin ve hükümetin sal-

49TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

‹stanbul Emek Platformu’nun IMF protestosu

Page 47: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

d›r›lar› karfl›s›nda son noktada al›nan savunma-c› tav›rlar olarak kald›.

EP, kuruldu¤u dönemde emekçiler ve ezi-lenler aras›nda önemli beklentiler yaratt›. “De-mokratik Sol”, ülkücü, sosyal demokrat faflistkarmas› hükümetin mezarda emeklilik yasa ta-sar›s›yla bafllatt›¤› sald›r› emekçi y›¤›nlar›n dik-katini EP’ye çevirmesini getirdi. 1999 yaz›ndaMezarda Emeklilik Yasas›’na karfl› güçlü bir ifl-çi-emekçi hareketi uç verdi. 25 Temmuz’da K›-z›lay’da gerçeklefltirilen büyük kitlesel miting,hareketin geliflim yönünü gösteriyordu. ‹flçi s›-n›f› ve emekçiler kararl› bir mücadele çizgisi ta-lep ediyorlard›. Yaln›zca hareketi bast›rmak is-teyen hükümet için de¤il, ayn› zamanda biryandan bu harekete dayanarak hükümetle pa-zarl›klar yürüten di¤er yandan hareketin kendi-lerini aflma korkusunu yaflayan EP’nin önderli-¤ini ellerinde tutan sendika a¤alar› için 19A¤ustos depremi iyi bir f›rsat oldu. Emeklilikyasas›na karfl› yükselen iflçi/emekçi kitle hare-keti b›çakla kesilmifl gibi son buldu. Gelecek ifl-çi emekçi kuflaklar› pazarlanarak (on-lar için emeklilik yafl›n›n yükseltilme-si kabul edildi) sefil bir uzlaflma yap›l-d›. Bundan sonra EP’nin bir süre sesisolu¤u ç›kmad›.

EP Baflkanlar Kurulu ancak 2000y›l›nda toplanabildi. Daha bafltan özel-likle Türk-‹fl ve Türk Kamu-Sen, hare-keti bölücü, sermaye ve hükümet ad›-na hareketi kontrol alt›nda tutma yak-lafl›m ve yönelimi içerisindedir. Dahailginci ise EP’de önderli¤i elinde tutanen büyük ve etkili örgütlerin ayn› za-manda sermaye ve hükümetin temsil-cileriyle birlikte ESK’de de yer al›yorolmalar›d›r.

EP, 2001 fiubat mali (ve de-vamla ekonomik) krizinin bask›-s›yla tekrardan canland›. EP, ti-pik s›n›f uzlaflmac› bir programyay›nlad›. Bu, yaralar›n› sarmay›ve kapitalizmi iyilefltirmeyiamaçlayan bir “ulusal program-d›r”. EP’nin krize müdahalesiyaln›zca ilan etti¤i program bak›-m›ndan de¤il, ayn› zamanda kitletepkisini örgütleme yönüyle de

baflar›s›zd›r. EP, 2001 Ekim’inde “Siyasi Partiler Yasas›

ve Seçim Yasas› demokratiklefltirilerek erkengenel seçime gidilmesi” ça¤r›s›yla TÜS‹AD’›nAB’ci de¤iflim çizgisine ba¤lanm›flt›r.

EP, 2001 sonbahar›nda 2002 bütçesine, ifl-sizli¤e, yoksullu¤a ve yolsuzlu¤a karfl› tav›r ala-rak, 1 Aral›k’ta yayg›n ve etkin bir hareket gelifl-tirdi.

Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu’ndayer alan EP ve bileflenleri, savafla karfl› mücade-leye de kat›ld›lar.

Keza EP’nin zaman zaman TESK ve TOZBile de bir araya gelmeye, esnaf ve sanatkarlar›n,çiftçilerin deste¤ini almaya yöneldi¤ini de ekle-meliyiz.

Çok de¤iflik ve bafll›ca iflçi, emekçi meslekikitlesel örgütlerin bu flekilde bir araya gelebil-meleri Türkiye tarihinde örne¤i olmayan birdurumdur. Bu durum her fleyden önce EP’nioluflturan örgütler ve temsil ettikleri emekçile-rin sermaye ve hükümetlerinin kapsaml› ve sis-

50 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Adana Demokratik Kad›n Platformu eylemlerinden bir görüntü

Page 48: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

tematik sald›r›lar› karfl›s›nda acil savunma ihti-yac›n›n sonucudur. Baflka nedenlerinin yan› s›-ra, Türkiye’de 1980 24 Ocak Kararlar›’ndan be-ri resmen yürürlükte olan neoliberal sald›r›program› ve onun uygulanabilmesinin siyasalkoflullar›n› yaratmak gibi özel bir rol ve misyo-nu olan 12 Eylül darbesi, Türkiye kapitalizmi-nin emperyalist sisteme entegrasyonunun ulus-lararas› sermayenin ve emperyalist dünya siste-minin ihtiyaçlar›na göre yap›land›r›lmakta olu-flu, SSCB ve modern revizyonist blokun çöküflü,süre giden ideolojisizlefltirme ya da burjuva ide-olojisine teslim alma sald›r›s›, faflist rejimin“bölücü terör” demagojisiyle Türk milliyetçili¤ive flovenizmiyle iflçi s›n›f› ve emekçilerin en ge-nifl kesimlerini zehirlemeyi baflarmas› özellefl-tirme, tafleronlaflt›rma, esnek üretim ve sendi-kas›zlaflt›rma sald›r›lar› vb. tüm bu geliflmeleroluflturan örgütler aras›ndaki farklar› büyük öl-çüde azaltt›¤› için de bu örgütlerin EP’yi kur-malar› mümkün olmufltur.

EP, merkezi bir yap›lanma olman›n a¤›rl›-¤›na ve avantajlar›na sahiptir. Kabaca, Baflkan-lar Kurulu, dönem sözcüsü (ve sekreteryas›) ileuzmanlar kurulundan oluflan bir yap›lanmayasahiptir. EP’nin yerel emek platformlar›n›n yay-g›nlaflt›r›lmas› karar› vard›r. Fakat yerel emekplatformlar›yla EP aras›nda fiziki, örgütsel biriliflki yoktur. Yerel her bir emek platformu,özerk bir kurulufltur.

K›smen sermaye ve hükümetlerine gözda¤›veren, sald›r›lar›na set çeken, esasen de hareke-tin tansiyonunu ölçen, düflürerek yat›flt›ran, ha-reketi kontrol alt›nda tutan, zay›f antiemperya-list ve antifaflist, liberal iflçi siyasetinin yans›ma-s› düzen içi bir yap›lanmad›r. Burjuvazinin iflçis›n›f› ve emekçiler aras›ndaki uflaklar›n›n kont-rolü alt›nda her an harekete geçmeye haz›r biritfaiye birli¤idir.

Fakat bu yap› üzerine bir s›n›f mücadelesi-nin sürdü¤ü gerçe¤i de asla dikkatten kaç›r›l-mamal›d›r. ‹flçi ve emekçilerin afla¤›dan gelenbask›s› bu türden örgütlenmelere önemli karar-lar ald›rtarak kendi gelifliminin yolunu açabilir-ler. Fakat di¤er yandan mücadelenin en kritikan›nda bu türden yap›lar kitlelere ihanetin enac›s›n› da yaflatabilirler.

Merkezi demokrasi platformu varl›¤›n›n

hissettirmezken halen yerel Demokrasi Plat-formlar› yayg›n biçimde varl›klar›n› sürdürü-yorlar. Çok say›da ilde varolan yerel demokrasiplatformlar›n›n yan› s›ra büyük kentlerin içmerkezlerinde ve ilçelerde varl›klar›n› gösteri-yorlar. Demokrasi Platformlar› özellikle Kürdis-tan illerinde daha yayg›n ve faaldir. Di¤erlerinegöre etkinlikleriyle öne ç›kan Diyarbak›r De-mokrasi Platformu, sendikalar, odalar ve der-neklerin kat›l›m›yla ’94’de oluflturulmufltur.Bafllang›çta gözlemci olarak Demokrasi Platfor-mu’nda yer alan partiler daha sonra yer almam›flya da çekilmifllerdir. Platformun daha çok hakihlalleri gibi sorunlar zemininde etkinlik gös-termesi onun savunmac› karakterini a盤a ç›-karan kesin bir veridir.

Halen 36 örgütten oluflan Diyarbak›r De-mokrasi Platformu, toplumsal bar›fl kampanya-s› çerçevesinde bölgede 380 kurum ya da kifli-den imza toplam›flt›r. Platformda yer alan kat›-l›mc› örgütlerden 4’ü dönem sekreteryas›n›oluflturmakta, bu örgütlerden her biri dönü-flümlü olarak dönem sözcülü¤ünü üstlenmekte-dir. Antiemperyalist mücadelede dikkate de¤erbir rol üstlenen Irak’ta Savafla Hay›r Koordinas-yonu platform tipi örgütlenmelerin en çarp›c›örneklerinden birisidir. Enternasyonal kitle ha-reketinin bilefleni olmas›n›n, onun di¤er plat-formlardan temel fark› oldu¤u gerçe¤inin alt›

51TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu’nun 23Nisan 2003 tarihindeki çocuk eylemi

Page 49: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

kal›nca çizilmelidir. Koordinasyonun oluflumu, ABD’nin Irak’a

yönelen emperyalist sald›rganl›¤›na karfl› müca-delenin geliflimiyle ba¤l›d›r. Irak’ta Savafla Hay›rKoordinasyonu’nun 1 Aral›k Savafla Hay›r Mi-tingi’nin ça¤r›s› sürecinde olufltu¤u söylenebi-lir. ‹stanbul Abide-i Hürriyet Meydan›’nda ger-çeklefltirilen 1 Aral›k Mitingi’nin ça¤r›s› için biraraya gelen onlarca kurum, parti ve çevre ABDsald›rganl›¤›na karfl› birlikte tav›r almay›, savaflkarfl›t› platform olarak yan yana gelmeyi sür-dürmüfller ve sürdürülen tart›flmalar sonucun-da oluflum, kendini geçti¤imiz Ocak ay› ortala-r›nda “Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu” ola-rak deklere etmifltir.

‹flçi-memur sendikalar›ndan meslek odala-r›na, reformist yasalc› ilerici partilerden dev-rimci yap›lara, de¤iflik yöre dernekleri ve farkl›çevrelerden, Mazlum-Der, Özgür-Der gibi ke-simlere, tek tek bireylere kadar 159 kurum vekurulufl “Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyo-nu”nda yer alm›flt›r. 1 Mart mitingi örne¤indegördü¤ümüz gibi, Koordinasyon antiemperya-

list mücadelede dikkate de¤er bir rol oynam›fl-t›r.

Birleflenlerinin kat›ld›¤› haftal›k toplant›larbiçiminde örgütlenmifl olan Koordinasyon’unfiubat ay› içerisinde her gün sabah sekreterya yada yürütme olarak tan›mlanan daha s›n›rl› kat›-l›ml› toplant›lar›nda kararlar al›n›p, pratik çal›fl-malar yürütülmüfltür.

Koordinasyon’a devrimcilerin ilgisinin art-mas› ÖDP, TMOB vb, çevrelerde daha bafltanrahats›zl›k yaratt›. 1 May›s’tan hemen sonra Ko-ordinasyon’un konseptinin ne olaca¤› tart›flma-s› bu çevrelerin yan› s›ra D‹SK, Hak-‹fl taraf›n-dan da as›l ifllerine yönelme gerekçesiyle Koor-dinasyonun da¤›t›lmas› önerisi biçiminde gün-deme getirildi. Esasen Ba¤dat’›n düflmesiyle bir-likte Koordinasyon kendi varl›¤›n› tart›flmayabafllad›. ÖDP/SODEV-Ercan Karakafl sosyal de-mokrat taifesinin bafl›n› çekti¤i bu tart›flmadakomplocu yöntemler de kullan›larak devrimcigüçlerin Koordinasyon’dan d›fllanmas›, tecritedilmeleri amaçlan›yordu. Koordinasyon içeri-sinde süren mücadele, Koordinasyon’un Orta-

52 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

D SKin internet sitesinden ald m z bu al ma, platform tipi rg tlenm eler bak m ndan bir mo-

del rne i ta d i in okurlarm zn dikkatine sunuyoruz.

DP Çal›flma ‹lkeleri ve Program› DEMOKRAS‹ PLATFORMU YAPILANMASI, ‹LKELER‹ VE ÇALIfiMA PROGRAMI OLUfiUMUDemokrasi Platformu çal›flanlar›n veya belli bir mesle¤i icra edenleri temsil eden örgütlerin oluflturdu¤u bir

yap›lanmad›r.

YAPILANIfiIDemokrasi Platformu çal›flmalar› yaklafl›k bir y›ld›r sürdürmektedir. Bu süreç içerisinde bölgelerde çok sa-

y›da yerel demokrasi platformlar› oluflmufltur.Bugün gelinen aflamada gerek demokrasi platformunun gerekse yerel platformlarla iliflkilerin düzeni aç›-

s›ndan yap›lanmas› afla¤›daki gibidir.a) Baflkanlar Kurulub) Yürütme Kuruluc) Sekretarya

Baflkanlar KuruluDemokrasi Platformunu oluflturan örgüt baflkanlar›ndan oluflur. En üst karar organ›d›r. Yürütme Kurulunun

ça¤r›s› veya örgüt baflkanlar›n›n ça¤r›s› ile toplan›r.

Yürütme KuruluÜç iflçi konfederasyonu genel sekreterleri, di¤er örgütlerin baflkan veya genel sekreterlerinden oluflur. De-

mokrasi Platformu`nun çal›flmalar›n› yönlendiren asli organd›r. Sekretaryan›n ça¤›r›s› ile toplan›r.

SekretaryaTürk-‹fl, Hak-‹fl, D‹SK, TMMOB, KÇSP, Sendikalar Aras› Eflgüdüm Komitesi, ÖES, ÇHD temsilcilerinden

oluflur. Al›nan kararlar›n uygulanma organ›d›r. Periyodik olarak toplan›r. Kendi aras›nda bir sekreter+

Page 50: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

do¤u’da ABD iflgaline karfl› mücadele ve Orta-do¤u halklar›yla dayan›flmay› örgütleme yöneli-minin benimsenmesi nedeniyle bu çevrelerin“miyad›n› doldurdu” gerekçesiyle Koordinas-yon’dan çekilmeleri ile sonuçland›.

Mevcut haliyle Koordinasyon’un örgütlen-mesi flöyledir:

Kararlar, bileflenlerinin kat›ld›¤› haftadabir yap›lan Koordinasyon toplant›lar›nda al›n›r,oylama sistemi uygulanmaz, e¤ilimler yönlen-dirir; Koordinasyon toplant›lar›n› dönüflümlüolarak üç kifliden oluflan divan yönetir; Koordi-nasyon’un al›nan kararlar› yaflama geçirme veörgütlemeyle görevli yürütmesi vard›r. Belli biroranda merkezi bir rol de oynayan ‹stanbulIrakta Savafla Hay›r Koordinasyonu’nun yan› s›-ra bu dönemde, gerek ‹stanbul’un “iç merkezle-rinde” hatta semtlerinde, gerekse de di¤er kent-lerde il ve ilçelerde yayg›n biçimde savafla veyaemperyalist savafla karfl› bileflimleri benzer plat-formlar olufltu. Emperyalist savafla karfl› müca-delenin daha genifl bir alana yay›lmas›nda, kitletemelinin güçlenmesinde ve kendi alanlar›nda

ABD sald›rganl›¤›na karfl› mücadelenin örgüt-lenmesinde anlaml› çal›flmalar yürüttüler. ‹flçis›n›f› ve emekçi memurlar›n mücadelelerinden,ezilen cinsin mücadele cephesine; varofllara y›-¤›lm›fl kent yoksullar›ndan gençli¤e/ayd›nlara;demokratik Alevi hareketinden Kürt ulusal de-mokratik hareketine de¤in, sömürülen s›n›fla-r›n ve haklar›ndan yoksun ezilen horlanan top-lumsal kesimlerin mücadelelerinde platform ti-pi örgütlenmeler kendini gösteriyor. Geride ka-lan 15-20 y›ll›k süreçte platform tipi örgütlen-meler istisnai, ar›zi de¤il oldukça yayg›n, genelbir durumdur. ‘85/’90’lar sonras› dönemde siya-sal tarihin çarp›c› bir olgusudur.

Çok de¤iflik biçimlerde kendini gösterenplatform tipi örgütlenmeleri bir kaç grupta top-layabiliriz.

a) Belli bir konu/sorun etraf›nda oluflanplatformlar. Hücre tecrit karfl›t› platformlar, ya-flam› savunma inisiyatifleri, 2 Temmuz Platfor-mu, Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu gibi.

b) Belli bir s›n›f› ya da toplumsal kesimitemsil eden kurum/örgüt temsilcilerinin olufl-

53TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

seçer. Günlük konularda örgütlerin onay›yla aç›klama yapabilir.

Platform Dan›flma KuruluDemokrasi Platformunu oluflturan örgütler ve bugüne kadar müracaat etmifl veya davet edilecek toplum-

daki etkin örgütlerin temsilcilerinden oluflur. Bu yap›ya kat›l›mda çal›flanlar›n veya belli bir mesle¤i temsileden örgütlerin s›n›rlar› aranmaz. Halk›n tüm sivil örgütlenmelerine aç›kt›r. Yürütmü Kurulunun ça¤›rs›yla vesomut olaylar karfl›s›nda toplan›r.

Yerel Demokrasi Platformlar›Bölgelerdeki yap›lanmalard›r. Olabildi¤ince merkezi düzeyde temsil edilen örgütlerin temsilcilerinden olu-

flur.Yukar›daki yap›lanma aynen bölgelerde oluflturulur. (Sekretarya, sekreter gibi)

Demokrasi Platformu ve Yerel Platformlar ‹liflkisi

Genel sorunlar karfl›s›nda koordineli, yerel sorunlar karfl›s›nda ba¤›ms›z bir çal›flma temel al›nmal›d›r.

Demokrasi Platformu Bas›n Ajans›Gereksinim duyuldu¤unda ‘Çal›flanlar›n Ortak Sesi DEMOKRAS‹ PLATFORMU’ ad› alt›nda bir yay›n ç›ka-

r›lmas› hedeflenir.

ÇALIfiMA ‹LKELER‹Örgütleri bir araya getiren en temel ilke, örgütlerin ba¤›ms›zl›¤›, iç ifllerine kar›flmama, karfl›l›kl› sayg› ve

güven iliflkisidir.1- Demokrasi Platformu bir örgütlenme modeli de¤ildir. Bu nedenle hiç bir örgütü içinde eritme ve erksiz-

lefltirme amac› ve anlay›fl› gütmez.2- Platform gönüllü bir birlikteliktir. Bir dayan›flma arac›d›r. Örgütlerin gündekinde olup, asgari müflterekler

oluflturulan konularda dayan›flma ve iflbirli¤i yapma amac› güder.3- Platform belirli bir gündem maddesi ile toplan›r. Görüfl birli¤ine var›lan konularda yine görüfl birli¤ine va-

r›lan etkinlikleri yaflama geçirmeyi hedefler. ‹liflkileri bu tür somut konularla s›n›rl›d›r. Görüfl birli¤ine+

Page 51: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

turdu¤u platformlar. Emek Platformu, sendikaflubeleri platformlar›, gençlik ve kad›n plat-formlar› gibi.

c) Daha belirsiz ve daha genifl bir “progra-matik” zeminde, ama daha gevflek bir biçim ola-rak demokrasi platformlar›.

d) Dolays›z biçimde devrimci, komünistyap›lar›n eylem birli¤i ve cepheleflme çabalar›n›yans›tan platformlar. 1 May›s Platformu, BDGPgibi.

Platform örgütlenmeleri, EP gibi merkeziya da sendika flubeleri platformu gibi yerel ola-biliyorlar.

Platformlar kurumlar›n, örgütlerin temsil-cileri taraf›ndan oluflturuldu¤u gibi, kimi du-rumlarda kurumlar›n, örgütlerin temsilcileri ilebireylerin bir araya gelmesiyle de oluflabiliyor.Çok yayg›n olmamakla birlikte belli bir okulda,semte birbirini tan›yan bireylerin bir araya gele-rek oluflturduklar› platform örnekleri de görül-müfltür. Bu durumda platform dolays›z biçimdebir kitle örgütü biçimidir. Bu biçimin daha yay-g›n biçimde kendini göstermemifl oluflu dikkat

çekicidir. ‹lerici antifaflist bireylerin inisiyatif veözgüven eksikli¤ini yans›tan bir veri olarak ka-bul edilebilir bu olgu.

Üzerinde durulmas› gereken bir di¤er yan,platform tipi örgütlenmeler ile ayn› döneminkitle hareketinin geliflim biçimleri aras›ndakiiliflki sorunudur.

Platform tipi örgütlenmeler kuflkusuz ya-sal mücadele biçimlerine de baflvuruyorlar. Fa-kat her fleyden önce platform tipi örgütlenmele-rin bizzat kendilerinin yasal kurulufllar olma-d›klar›n›n alt› çizilmelidir. Sonra da yasal de¤il,fiili, meflru mücadele çizgisinin platform tipi ör-gütlenmelerin e¤ilimi oldu¤u vurgulanabilir vevurgulanmal›d›r. Emperyalist savafla karfl› ger-çeklefltirilen yüzlerce etkinlikten ancak çok azbir bölümünün yasal eylemler oldu¤unu aç›kla-yan polis kay›tlar›, bu bak›mdan anlaml›d›r. Ba-s›n aç›klamas›, salon toplant›lar›, bas›n aç›kla-mas› biçimindeki gösteriler, yürüyüfller, miting-ler, serh›ldanlar vb. politik kitle hareketinin ge-liflim biçimleridir. Dönemin politik kitle hare-ketleri fiili meflru mücadele çizgisinde ve (’90’l›

54 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

var›lmayan konularda ›srarl› olunmaz.4- Platform içinde bir sekretarya oluflturulur. Sekretarya eflgüdümü ve iletiflimi sa¤lar.5- Platforma kat›lan kurulufllar temsilcilerini belirleyerek sekretaryaya bildirirler.

ÇALIfiMA PROGRAMIDemokrasi Platformu`nun yap›s›n› bir tepki örgütlenmesinden ç›kararak, topluma ç›k›fl yollar›, çal›flanlar

ve toplumun en genifl kesimlerinin ç›karlar› do¤rultusunda görüfl ve öneriler sunan bir biçime yükseltilmesihedeflenir.

‹flte bu noktada Platform`un belli konular üzerine çal›flmalar›n› yo¤unlaflt›rmas›, ortak görüfl oluflturulma-s›, bu ortak görüfller çerçevesinde en genifl y›¤›nlar›n birli¤ini sa¤layarak harekete geçirici bir görevi vard›r.

Bu anlam›yla bir çal›flma program› oluflturulur.

Konular›n Saptanmas› ve Komisyon Çal›flmalar›Demokrasi Platformu, toplumun genelini yak›ndan etkileyen afla¤›daki temel sorunlara yönelik olarak ça-

l›flma komisyonlar› oluflturmufltur.E¤itimSa¤l›kDemokratikleflmeSosyal GüvenlikEkonomik Sorunlar (Bütçe vb.)ÖzellefltirmeKamu Çal›flanlar›n›n Sendikal Haklar›Çal›flma Hayat›n›n Demokratiklefltirilmesi

Bu konularda haz›rlanan raporlar kamuoyunda tart›flmaya aç›lacak, bu amaçla;a) Görüfl Kurultaylar›,b) Demokrasi Meclisi,gibi toplant›larla çal›flanlar›n sorunlar›n›n ve istemlerinin toplumun gündeminde yer almas›, benimsen-

mesine çal›fl›lacakt›r.

Page 52: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

y›llar›n ilk serh›ldanlar› ve Gazi Baflkald›r›s› ha-riç) genelde ›l›ml› karakterdedir. Yasal de¤il,ama rejim için yine de belli ölçülerde kabul edi-lebilir hareketlerdir. Ya da daha do¤rusu taham-mül edilebilir s›n›rlar içerisindedirler. Demekki, kitle hareketinin ›l›ml› karakteri ve meflrubiçimlerde geliflmesi ile platform biçimi örgüt-lenmeler aras›nda karfl›l›kl› ba¤ vard›r. Her ikidurum birbiriyle ba¤l›d›r. Belki de bu dönemedamgas›n› vuran, kitle hareketinin savunmac›karakteri dönemin örgüt ve mücadele biçimleri-ni de belirlemifltir.

“Esneklik”, platform tipi örgütlenmelerinen önemli ve hatta karakteristik özelli¤idir. Bugerçek platform tipi örgütlenmelerde birçok ba-k›mdan kendini gösterir. Esneklik niteli¤i, herfleyden önce bu örgütlerin varl›k nedenlerindekendini d›fla vurur. Belli bir mücadele e¤ilimineve talebine dayand›klar› kadar, mücadelede tu-tuklar› yer ve oynad›klar› rol ölçüsünde varl›k-lar›n› sürdürebilmektedirler.

Örgütsel yap›lar› oldukça esnektir. Öznesi ister bireyler isterse kurumlar ol-

sun, kendilerini oluflturan özneleri bir araya ge-lip kararlar alabildikleri ölçüde platformlar var-d›rlar. Sonra sanki bir anda buharlaflabilirler.Ama tam öldü dedi¤iniz yerde yeni bir gelifl-meyle birlikte birden canlanabilir ya da yeni birisim alt›nda belirebilirler. Di¤er yandan örgüt-sel yap›lar› partilerden sendikalara; yöre der-neklerinden dar çevrelere, insan haklar› kuru-lufllar›ndan kad›n ve gençlik örgütlerine çokde¤iflik örgütlenmeleri bir araya getirebilecekdenli esnektirler.

Kad›nlar cephesinde pekala yurtsever ka-d›nlar ile feministleri, sosyalist feministleri vekomünist kad›nlar› yani farkl› s›n›fsal, ideolojikve politik e¤ilimden kad›nlar› ve kad›n örgütle-rini bir araya getirebilirler.

Keza Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonuörne¤inde oldu¤u gibi, hem sendika, parti, der-nek, yay›n çevresi veya tek tek bireyleri ve hemde bir k›s›m politik ‹slamc› çevreler ve reformistpartilerden komünist, devrimci güçlere de¤inoldukça genifl bir eylem birli¤i zeminini olufltu-rabilmektedir platformlar.

“Esneklik” platform örgütlenmelerinin üs-tün yan› oldu¤u kadar zay›f, zaafl› yan›d›r da.

Çünkü, esneklik birçok durumda gevflekliktende öte savsaklamaya dönüflerek oyalay›c› ol-makta, hareket plan›n› platform etkinlikleriüzerine veya eksenine kurarak ona endeksle-nenleri hareketsizli¤e itmektedir.

Denilebilir ki, dönemin en yayg›n eylembirli¤i zemini olarak platformlar zemininde bel-li bir siyasi kültür de gelifliyor. ‹deolojik kimlik-leri çok farkl› da olsa ezilenlerin çok farkl› tem-silcileri baz› sorunlarla s›n›rl› da kalsa birlikte iflyapabiliyor ya da ezenlere karfl› birlikte müca-dele edebiliyorlar. Ben merkezci, dayatmac›,sekter politik kültür geriliyor. Platformlar›n buolumlu, üstün yan›n› görmek kadar bu duru-mun zararl› bir uzlafl›c›l›¤› üretme tehlikesinibar›nd›rd›¤›n› da bilmek ve uyan›kl›¤› asla el-den b›rakmamak gerekiyor. ‹deolojik ayr›l›klarnedeniyle platformlar›n ayr›flt›r›lmas› bölücüoldu¤u kadar da bozguncu da olur, ama ideolo-jik ayr›l›klar›n üzerinin örtülmesine de izin ve-rilmemelidir.

Demokratik yap›lar› nedeniyle platformlardo¤al olarak kat›lan tüm taraflar›n varl›¤›n› ka-bul etmektedirler ki, bu ayn› zamanda ajitasyonpropaganda özgürlü¤ünün kabulü anlam›na dagelmektedir. Zaten herhangi bir biçimde dayat-mac›l›k platform tipi birliklerin varl›¤› ile ba¤-daflmaz. Fakat tabii ki, somut eylemler baz›ndaönceliklerin, eylemin ve bir araya geliflin amac›-n›n bütün taraflar bak›m›ndan özenle dikkateal›nmas› da oldukça önemlidir, ihmali politikbir hata olur. Marksist leninist komünistler ile-rici, devrimci güçlerin antifaflist, antiemperya-list antifloven eylem birliklerinin ve kitle hare-ketinin gelifltirilmesinin araçlar› olarak plat-form biçimi örgütlenmelerin daha etkin de¤er-lendirilmesi sorumlulu¤unu tafl›yorlar. “Önderpartiye geçifl” temel görevinin baflar›lmas› ve te-mel görevden dam›t›lan “kitlelere hücum” pa-rolas›n›n gerekleri de dönemin mücadele ve ör-güt biçimlerinin kullan›m›nda ustalaflmay› ge-rektiriyor. Platform türü yap›lar›n özellikle dekitle örgütlenmesinin dolays›z araçlar› biçimle-rinin yayg›n olarak örgütlenmesi, keza yap›lar›-na ve amaçlar›na uygun biçimde faaliyetlerinindüzenlenmesi ve gelifltirilmesi için gerekli yap›-c› ve enerjik çabay› göstermek herkesten öncekomünist öncünün görevidir.n

55TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 53: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

56 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

DÜNYADA neoliberaliz-min sald›r› f›rt›nas› henüz din-medi. Uluslararas› tekelci bur-juvazi iflçi s›n›f›na, emekçilereve ezilen insanl›¤a karfl› sald›r›politikas›n› program düzeyineç›kard›. Sosyalizmin geçici ye-nilgisi 20. yy. devrimlerininkazan›mlar›n›n ortadan kald›-r›lmas› burjuvazi bak›m›ndanuygun koflullar› oluflturdu.Uluslararas› burjuvazi 20. yy.devrimlerinin intikam›n› al-mak için bütün güçlerini örgütledi ve seferberetti. Dünya devriminin gerileyifli, devrimci iflçikitle hareketinin geriye çekilifli, devrim partile-rinde da¤›lma, parçalanma ve reformizm, em-peryalizmin iflini kolaylaflt›rd›. 1990’l› y›llardaemperyalist “Yeni Dünya Düzeni” ilan edildi.Bafl›n› ABD emperyalizminin çekti¤i haydutlarçetesi, dünyada “yeniden yap›land›rmay›” pa-zar alanlar›n›n yeniden paylafl›m›n› gündemegetirdi. Art›k “iflçi s›n›f› yok”, “devrim ve sos-yalizm”de yoktu! S›n›flar çat›flmas›, emek-ser-maye çeliflkisi ortadan kald›rm›fl yerine “birlefl-me” “ç›karlar›n ortaklaflmas›”, “emek ve serma-

yenin bütünleflmesi” gibi ideolojik argümanlargeçirilmiflti.

Özellefltirme, neoliberal program›n temelsald›r› arac›, m›zra¤›n sivri ucu olarak öne ç›k-t›. Özellefltirmeyle devlet iflletmeleri özel tekel-lere sat›l›yor. ‹flçi s›n›f›n›n yüzy›l› aflk›n süredeelde etti¤i haklar ve kazan›mlar ortadan kald›-r›l›yor.

1917’de Sovyet devrimi ve ard›ndan bir di-zi ülkede geliflen iflçi-emekçi ayaklanmalar›, II.emperyalist paylafl›m savafl›n› izleyen y›llardabir dizi ülkede halk demokrasilerinin kurulu-flu, ulusal ve toplumsal kurtulufl hareketleriningeliflmesi, sosyalizm albenisinin ezilen halkla-

Özellefltirme Terörüne Karfl›Mücadelenin Güncel Sorunlar›

— Süleyman Ç›nar—

Page 54: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

r›n gözünde kamaflt›r›c› etki yaratmas› emper-yalist burjuvaziyi, sosyalizme karfl› tedbirler al-maya itti. Bu tedbirlerin bütünü kapitalizminy›k›l›fl›n› engelleme, ömrünü uzatmaya yöne-likti. “Sosyal devlet” olgusu bu bütünlüklü ted-birler paketi ve program›d›r. ‹flçi s›n›f›n›n yü-rüttü¤ü mücadeleler sonucu paras›z sa¤l›k, e¤i-tim, sosyal hizmetler, kamu hizmetlerinin pa-ras›z olmas›, ücretlerde nispi yükselifl, çal›flmasaatlerinin düflürülmesi gibi tedbirler devreyesokuldu. Bütün bunlar Sosyalist Sovyetler Birli-¤i’nden aktar›lan, kopya edilen uygulamalard›.Bu kazan›mlar burjuvazinin iflçi s›n›f›na bir lüt-fu de¤ildi. Her ülkede s›n›f mücadelesinin dü-zeyine, örgütlenme, deneyim ve tecrübesineba¤l› olarak özgünlükler az ya da çok farkl›l›k-lar tafl›d›.

1970’li y›llarda ekonomik krizin bafl gös-termesi uluslararas› burjuvaziyi iflçi s›n›f› veemekçilere karfl› “yeni tedbirler” almaya itti.Özellefltirme politikas›, esnek çal›flma sistemi-nin gelifltirilmesi, tafleronlaflt›rma, sosyal kaza-n›mlar›n gaspedilmesi, üretim süreçlerinin par-çalanarak sömürünün kolaylaflt›r›lmas›, örgüt-süzlefltirme program› bu süreçte gelifltirilmeyeçal›fl›ld›.

Devlet iflletmelerinin, kamuya ait tafl›n›r-tafl›nmazlar›n tekellere peflkefl çekilmesi yaniözellefltirmeler yoluyla sermayenin dolafl›m›n›nönündeki engellerin kald›r›lmas› hedeflendi.“Sosyal devlet” olgusuna karfl› savafl aç›ld›. Ezi-lenlerin ve sömürülenlerin lehine olan her fley,en küçük hak k›r›nt›s› bile sald›r› menzilineal›nd›. Tüm bunlar, sermayenin özgürce dolafl›-m›n›n, rekabetin önünde duran hantall›klarolarak sunuldu. Emperyalist-kapitalist sisteminbütününde, 1990’l› y›llarda da modern revizyo-nist sistemin ve iktidarlar›n çöküflünden sonraki sosyalist ülkelerde de uygulamaya sokuldu.

1990’l› y›llarda ABD, emperyalist “YeniDünya Düzeni”ni ilan etti. Özellefltirme politi-kas› ile devlet iflletmelerini özel tekellere devre-derek yeniden yap›land›rmay›, esnek üretim veesnek çal›flma, tafleronlaflt›rma, iflten atma terö-rü ücretlerin düflürülmesi yoluyla “rekabet ede-bilirlik düzeyinin yükseltilmesi”, “uluslararas›rekabete” aç›lmas› yeni sömürge ülkelerin ye-rüstü ve yeralt› zenginliklerinin ya¤malanmas›

ve himayeci sömürgecilik sisteminin gelifltiril-mesi hedeflendi.

Uluslararas› tekelci burjuvazi aralar›ndabloklaflmalar ve IMF, DB, WTO (Dünya TicaretÖrgütü) gibi örgütler arac›l›¤› ile bu program›dayatt›. Yeni sömürge ülkelere krediler, borç-lar, teknoloji bu programa uyup uymamayaba¤l› olarak verildi.

Yeni sömürge ülkelerde özellefltirme poli-tikas›n› iflbirlikçi tekelci burjuvazi arac›l›¤› ileyerine getirdi. Bu programa uymayanlara eko-nomik ve siyasi yapt›r›mlar, darbeler ve hükü-met de¤iflimlerine zorlama yöntemleri devreyesokuldu.

ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI ORTAYAÇIKAN MÜCADELE BİÇİMLERİ

Özellefltirme politikas› uyguland›¤› heryerde emekçi s›n›flar üzerinde y›k›c› sonuçlardo¤urdu. Özellefltirmeye baflta iflçi k›y›m›, es-nek çal›flma, sendikas›zlaflt›rma, hak gasplar›ve düflük ücretler ve zamlar efllik etti. 1973 fii-li’de faflist darbe ile kamu iflletmeleri özelleflti-rildi. Bu politika faflist darbe eflli¤inde devreyesokuldu. Katliamlar, iflkenceler, tutuklamalar,özellefltirme politikas›na efllik etti. Uluslararas›ölçekte ‹ngiltere, ABD, Venezuella, Brezilya,Arjantin, Endonezya, Nijerya, Peru, El Salva-dor, Paraguay, Fransa, ‹sviçre, Yunanistan vebir çok ülkede iflçi s›n›f› ve emekçiler dirençgösterdi. Uygulamaya sokulan bir çok ülkedesokak gösterileri, yürüyüfller genel grev ve ge-nel direnifller, fabrika iflgalleri, yol kesme ey-lemleri, çat›flmalar biçimini ald›. Bu mücadelebiçimlerinin zaman›, sertlik derecesi ülkedenülkeye de¤iflti¤i gibi ülkeler içinde de farkl›l›k-lar gösterdi. Eylemlerin lokal biçimlerden ge-nelleflmeye uzanmas›; o ülkenin iflçi s›n›f›n›ns›n›f bilincine, örgütlenme düzeyine göre de-¤iflmektedir.

Burjuvazi, her ülkede özellefltirmeyi süre-ce yayarak, öncelikler s›ralamas› yaparak ger-çeklefltirdi. Öncelikli olanlar en fazla kar geti-ren kurulufllard›. Bu yolla sald›r› mücadeleyeat›lacak güçleri yal›tma, mücadelenin parçal› veeflitsiz geliflmesini getirdi.

‹flçi s›n›f› ve ezilen halklar özellefltirmenin

57TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 55: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

tüm toplumu, toplumsal dokuyu tahrip edensonuçlar›n› yaflad›kça daha örgütlü, kitlesel vebirleflik karfl› koyufllara yöneldi.

fiili’de, El Salvador’da, Arjantin’de, Ekva-dor’da, Hindistan’da, G. Kore’de tek bir iflyerin-de, iflkolunda yürütülen özellefltirme sald›r›s›-na karfl› birleflik, örgütlü karfl› ç›k›fllar› gerçek-lefltirdiler. Baflat mücadele biçimi ifl b›rakma-lar, fabrika ve iflyerlerini savunma, iflgal, genelgrev ve genel direnifl oldu. fiili, G.Kore, Nijer-ya’da, daha belirgin olarak dayan›flma grevleri-ne baflvuruldu. Özellefltirmenin durdurulmas›,uluslararas› iflçi hareketinde baflat taleplerdenbiridir.

Özellefltirmenin y›k›c› sonuçlar› sadece ifl-çileri de¤il, emekçi memurlar›, üretici köylülü-¤ü, ö¤rencileri, iflsizleri, esnaflar›, mühendis,doktor ve flöförleri toplumun ezilen kesimleri-ni hedefledi. Bu durum iflçi s›n›f›n› ezilen ve sö-mürülen kesimleri kucaklamaya, ortak hareketetmeye zorlad›. Özellefltirmeye karfl› mücadele-nin kapsam› genifllemeye ve yayg›nl›k kazan-maya bafllad›. El Salvador, fiili, Uruguay, Pakis-tan, Yunanistan, Fransa ve bir çok ülkede özel-lefltirme politikas›n›n genel grev ve genel dire-niflle püskürtülece¤ine tan›k olundu. Özellefl-tirmeye karfl› mücadelenin baflar›s› hareketinörgütlülük, bilinç ve eylem yetene¤ine iç karar-l›l›¤a ba¤l› olarak elde edilebilmifltir. ‹ngilte-re’de özellefltirmeye karfl› Liverpool liman iflçi-leri uluslararas› dayan›flmay› örneklefltirdi. 500liman iflçisinin eylemi baflkaca ülkelerdeki li-man iflçileri taraf›ndan etkin olarak desteklen-di. Eylemin uzun süre devam etmesinde daya-n›flman›n etkisi oldu.

Uluslararas› iflçi hareketi içeri-sinde özellefltirmeye karfl› mücadele“küresel” bir boyut kazanamad›.Bunda sendikalarda etkili olan s›n›fiflbirli¤i politikas›, reformizm ve em-peryalist tekellerle birlikte çal›flansendika patronlar›n›n önemli bir pa-y› oldu. Sald›r›n›n uluslararas› boyu-tu ile mücadelenin ulusal s›n›rl›l›¤›aras›nda yaflanan çeliflkiye dikkatçekmek gerekiyor. Sald›r› her ülkedefarkl› zamanlarda ve farkl› düzeyler-de gündemlefltirildi. Her ülkede mü-

cadelenin lokal düzeyde kalmas›n›n nedenle-rinden biri bu oldu. S›n›f dayan›flmas› bilinci-nin zay›fl›¤› bir di¤er nedeni oluflturuyordu.Fakat Avrupa ülkeleri baflta olmak üzere hainsendika yöneticilerinin iflçi s›n›f›na ihaneti te-mel bir neden olarak say›lmal›d›r. Özellefltir-meye karfl› mücadelenin baflar› kazand›¤› ülke-lerde, özellefltirme sald›r›s›na u¤rayan iflçilergüçlü iç örgütlülüklerine ve s›n›f dayan›flmas›-n›n geliflkinli¤ine dayanarak sendika önderleri-nin uzlafl›c› tutumlar›n› afl›yorlar. Birleflik mü-cadele ad›mlar› ve güçlü mücadele tutarl› birgörüfl aç›s›yla yürütülüyor, politik bir talep ola-rak ileri sürülüyor.

‹ngiltere’de 1984-1985 y›llar›nda yaflananmadenci grevlerinin baflar›s›zl›¤a u¤ramas› bu-na somut bir örnektir. ‹flçiler aras›nda birlik vedayan›flma yoksunlu¤u, di¤er sektörlerde çal›-flan iflçilerle yeterli ba¤lar kurulamamas›, grev-lerin desteksiz kalmas›, grevin tecrit edilerekyal›t›lmas› mücadelenin yenilgiyle sonuçlan-mas›n› getirmifltir. Sendikal bürokrasinin hü-kümete destek vermesi, hükümetin baz› sendi-kalara tavizler vererek s›n›f dayan›flmas›n› en-gellemesi grevlerin kolayca ezilmesini sa¤layanen önemli neden olmufltur.

Özellefltirmeye karfl› baflar›l› hareketler-den biri, 2003 y›l›nda Uruguayl› sa¤l›k emekçi-lerinin yürüttü¤ü grev mücadelesidir. 9 ay sü-ren grev, baflka ifl kollar›daki iflçilerin dayan›fl-mas›, sokak gösterileri, kararl›l›k ve birleflikmücadele ile kazan›l›yor. Özellefltirme terörünekarfl› baflar› kazan›lan ülkelerin bafl›nda El Sal-vadorlu emekçiler geliyor. Özellefltirmeyi genelgrev genel direniflle durdurdular. 2002 y›l›nda

58 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 56: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

doktorlar, hemflireler ve yard›mc› sa¤l›k görev-lileri El Salvador hükümetinin sa¤l›k hizmetle-rinin özellefltirilmesine karfl› greve ç›kt›. Grevedestek amaçl› kat›lanlar›n beyazlar giydi¤i “be-yaz yürüyüfl”lere 200 bin kifli kat›ld›. “Beyazyürüyüfl”e sa¤l›k emekçileri d›fl›nda hastalar,emekliler, otobüs floförleri, kamu iflçileri, evkad›nlar›, iflportac›lar, fleker ve kahve üreticile-ri, yoksul köylüler, ö¤renciler, ö¤retmenler, ki-lise temsilcileri ve mahalle örgütleri kat›ld›.

Ö¤renciler ulusal üniversite binalar›n› ifl-gal etti. Di¤er ifl kollar›nda çal›flan doktorlar,belirli günlerde ifl b›rakt›. Grevi destekleyen di-¤er sendikalar ana yollara, köprülere ve hudutgeçitlerine barikatlar kurarak birer gün kapatt›-lar. Elektrik iflletmeleri iflçileri, elektrik ifllet-melerinin özellefltirilmesine karfl› greve ç›k›ncahareket geniflledi ve güç kazand›. Bunun üzeri-ne hükümet, özellefltirmeyi yasaklad›. Özel flir-ketlerle imzalad›¤› baz› anlaflmalar› iptal etti.‹flçiler geçici olarak zafer kazand›. Fakat hükü-met, daha sonra bu karar›ndan vazgeçerek tek-rar özellefltirme politikas›n› sürdürdü.

G. Kore’de özellefltirmeye, iflçi k›y›m›nakarfl› ve çal›flma saatlerinin düflürülmesi içinonbinlerce iflçi yürüdü ve greve ç›kt›lar. Greveenerji, gaz ve demiryolu iflçileri kat›ld›. Grevhareketi dayan›flma grevleri ile birlikte ülke ça-p›nda genel grev genel direnifle dönüfltü. 22 fle-hirde yürüyüfller düzenlendi. Dayan›flma içinüniversitede 8 bin iflçi oturma eylemi yapt›. 130bin iflçi dayan›flma grevine kat›ld›. Hükümet ifl-çi önderlerine ve sendika yöneticilerine yönelikyo¤un tutuklama kampanyas› gelifltirdi. Fakatbu terör sinyalleri, iflçilerin grevini ve s›n›f da-yan›flmas›n› k›rmaya yetmedi. Hükümet geriad›m att›. Ama bir süre sonra anlaflmaya uyma-yarak özellefltirmeyi sürdürece¤ini aç›klad›.

Bu örnekler flunu gösterdi: Uluslararas›sermaye özellefltirmeyi temel bir sald›r› politi-kas› olarak sürece yayarak, mücadele düzeyinegöre esneklik gösteriyor, geri ad›m at›yor fakatözellefltirme program›ndan vazgeçmiyor. Fakatbu, özellefltirmenin kadri mutlak oldu¤u anla-m›na gelmiyor. Özellefltirmeye karfl› mücadeledinamikleri zay›flad›¤› veya geriye çekildi¤i ko-flullarda burjuvazi ve hükümetleri yenidengündeme getiriyor. Buradan ç›kar›lmas› gere-

ken sonuçlardan biri özellefltirmenin topyekunbir sermaye sald›r›s› oldu¤udur. Dolay›s›ylamücadele biçimi olarak genel grev genel direniflen etkili karfl› silaht›r. Özellefltirme mücadeley-le durdurulabilir. Özellefltirmenin durdurul-mas› bir kazan›md›r, fakat kapitalist sömürükoflullar›nda iflçi s›n›f›na bir sald›r› politikas›olarak yeniden gündeme getirilece¤ini görmekgerekiyor. Dolay›s›yla özellefltirmeye karfl› ka-zan›lan baflar›lar ve geri ad›mlar›n özellefltirmepolitikas›na kesin bir son vermeyece¤i de aç›k-t›r. Özellefltirmenin geri al›nmas› ve durdurul-mas›, düzen içi bir reform talebidir. Her reformtalebi gibi bu talep için mücadele de iki s›n›f,emekle sermaye aras›ndaki mücadeledir. Müca-dele s›n›f ç›karlar› görüfl aç›s›na göre yürütü-lürse baflar› kazan›labilir. Marksist leninist ko-münistler reform taleplerini ve reformlar içinmücadeleyi küçümsemezler. Reform talepleriiçin mücadeleyi iflçi s›n›f›n›n devrimcileflmesi,devrimci bir iflçi hareketinin yarat›lmas›, bilinç,örgütlülük ve eylem düzeyinin yükseltilmesi,mücadele içinde e¤itilmesi görüfl aç›s›na göreyürütürler. ‹flçi s›n›f›n›n kapitalist sistemi y›k-ma, devrimci haz›rl›¤› için bir kald›raç olarakde¤erlendirirler. Özellefltirmeye karfl› mücade-leyi kapitalizme ve emperyalizme ve neoliberalpolitikalara karfl› mücadeleye yöneltirler.

TÜRKİYE’DE ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞIMÜCADELE BİÇİMLERİ

Özellefltirme uygulamalar› Türkiye’de yenide¤il. Özellikle 1980’den sonra gelifltirilenözellefltirme politikas› 1990’larda yayg›nl›k ka-zand›. Her mitingde, iflçi eyleminde gündemeal›nan taleplerden biri olmufltur. Özellefltirme-ye karfl› yürüyüfller bas›n aç›klamalar›, miting-ler, yemek boykotlar›, ifl yavafllatma, ifl durdur-ma, iflyerini terketmeme, iflgal, özellefltirmeci-leri iflyerine sokmama, oturma eylemleri ger-çekleflmifltir. 1997’den 1999’a kadar, 1997’de387 bin, 1998’de toplam 194 bin, 1999’da 27bin iflçi ve emekçi memur özellefltirme karfl›t›çeflitli eylem biçimlerine kat›lm›flt›r. (Bkz.1997-99 Petrol-‹fl y›ll›¤›)

Yine ayn› y›llarda özellefltirme uygulama-lar› sonucu iflten at›lma oran› %68, sendikas›z-

59TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 57: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

laflt›rma oran› %72’dir. Ayn› y›llarda 7 bin 935iflçi iflten at›ld›. (Petrol-‹fl y›ll›¤›) 1999-2003aras›nda bu oranlar ve rakamlar›n daha fazlaartt›¤›n› eklemek gerekiyor. Özellefltirme, y›k›-c› sonuçlara yol açmakta, iflsizli¤i, yoksullu¤uartt›rmakta ve toplumsal zenginli¤in ya¤malan-mas›n› h›zland›rmaktad›r.

‹flçi s›n›f›, bas›n aç›klamas› gibi protestocubiçimlerin sonuç al›c› olmad›¤›n› kendi dene-yimleriyle görmekte, Malatya, Antep, AdanaTEKEL Urfa Suma ve PETK‹M gibi iflyerlerindeözellefltirmeyi engellemeye yönelik daha karar-l› harekete kat›lmakta taban inisiyatifini geliflti-rerek iflyerlerini savunma, iflyerlerini terketme-me ve özellefltirmeye gelen tekelci burjuvazinintemsilcilerini fabrikalar›na sokmamak gibi ey-lem biçimlerine baflvuruyor.

ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI GELİŞEN ÖRGÜTBİÇİMLERİ

Emperyalist küreselleflme sald›r›s›na karfl›ne kadar örgütlü olunursa o kadar etkili sonuçelde edildi¤ini görebiliyoruz. ‹ngiltere iflçi s›n›-f›n›n yenilgisinin nedenlerinden biri yeterinceörgütlü olmamas› ve hareketin örgütsel bak›m-dan da lokal düzeyde kalmas›yd›. Güney Kore,El Salvador iflçi s›n›f›n›n kazan›mlar›n›n arka-

s›nda da örgütlü bir durufl yatmaktad›r. Özellefltirmede esas hedeflerden biri iflçi

s›n›f›n› örgütsüzlefltirme, sendikas›zlaflt›rmasald›r›s›d›r. Bu bak›mdan da sadece politik de-¤il ideolojik bir içerik de tafl›maktad›r. Ulusla-raras› sermayenin uluslararas› iflçi hareketiniideolojisizlefltirme, yani burjuva ideolojisininetki alan›nda tutma sald›r›s›d›r.

Öyleyse özellefltirmeye karfl› örgüt bilinci,örgütlü durufl, örgütlü mücadele ve s›n›f daya-n›flmas› da ideolojik bir içerik tafl›maktad›r.Özellefltirme, iflçi s›n›f›n›n tarihsel kazan›mlar›-na yönelik, bir sald›r› oldu¤u kadar kölelik ko-flullar›na boyun e¤dirmenin, bölmenin, parça-laman›n, bireysellefltirmenin de bir arac›d›r.Burjuvazinin s›n›f bilinci özel mülkiyetin kut-sanmas›, bireycilik, proleteryan›n s›n›f bilinciise mülkiyetin toplumsallaflmas› ve toplumsalmülkiyeti içerir. Kamu mülkiyetinin tasfiyesibunun bir parças›d›r. Burjuvazi aç›k s›n›f bilin-ciyle iflçi s›n›f›na sald›r›yor. Burjuvazin özellefl-tirmede kararl› oluflunun alt›nda yatan enönemli nedenlerden birisidir.

Özellefltirmeye karfl› uluslararas› iflçi hare-ketinde en etkili örgüt biçimi iflçi inisiyatifiniyans›tan iflyeri direnifl komiteleridir. Bir fabri-kada, bir iflkolunda veya birkaç iflkolunda ortakdirenifl komiteleri, genel grev genel direnifl ko-

60 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 58: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

miteleri, özellefltirmeye karfl› koordinasyonlar,platformlar, dayan›flma komiteleri say›labilecekörgüt biçimleridir. Türkiye’de özellefltirmeyekarfl› mücadele komiteleri, iflçi ailelerinin olufl-turdu¤u komiteler, dayan›flma komiteleri bubiçimlerden baz›lar›d›r. Türkiye’de ayr›ca bur-juva gruplar›n, partilerin, baz› sermaye çevrele-rinin hareketi denetim alt›na almak için iflçile-rin örgütlerine nüfuz etme çabalar›na dikkatçekmek gerekiyor. Karabük Demir Çelik Fabri-kas›’n›n özellefltirmesinde oldu¤u gibi fiehirMeclisi bu biçimlerden biridir. ‹flçilerin müca-delesi karfl›s›nda sendikan›n geri tutum ve e¤i-limleri, özellefltirmeyi daha bafltan kabullenme-si nedeniyle de Ticaret Odas›, Sanayi Odas›, Es-naf Odalar› bu meclis içerisinde yer ald›. ‹flçilermücadele etti, burjuvazi bu hareketi kendiamaçlar›na baflka bir yoldan, baflkaca biçimleralt›nda ulaflmak için basamak olarak kulland›.

Ayn› fley Dalaman Ka¤›t Fabrikas›’n›nözellefltirmesine karfl› mücadelede baflka bir ör-güt biçimiyle iflçilerin karfl›s›na ç›kar›ld›. Bura-da da ifl güvencesi için iflçilerin, sendikan›n fab-rikay› sat›n almas› durumunda iflten at›lmaya-caklar›, ifl garantisi olaca¤› propagandas› gelifl-tirildi. Özellefltirmeye karfl› hem birlik olan,komite etraf›nda birleflen iflçiler bölündü, hemde iflçilerin iç kararl›l›¤› zay›flat›larak özellefl-tirme sald›r›s›na ortak edildi. fiehir küçük bur-juvazisi, esnaf odalar›, sendika ve sermayegruplar› bir araya gelerek “Ortak Giriflim Gru-bu” oluflturdu. ‹flçiler inisiyatifi kaybetti, örgüt-lü iflçi ailelerin çabalar› etkili sonuç vermedi,hain sendika bürokratlar› Dalaman Ka¤›t Fabri-kas›’n›n özellefltirmesini ve MOPAK’a sat›lma-s›n› kolaylaflt›rd›.

ÖZELLEŞTİRMELERE KARŞI NEDEN İŞYERLERİMİZİ SAVUNMALIYIZ?

‹lk bak›flta baz›lar›na flafl›rt›c› geliyor. ‹flye-ri ile burjuva mülkiyet ve mülkiyetin biçimi sa-vunuluyormufl gibi alg›lan›yor. ‹flçi s›n›f›n›n s›-n›f ç›karlar›, ister özel isterse kamu olsun, bur-juva mülkiyetin her biçimine karfl›d›r. Ve iflçis›n›f›n›n ç›kar›, burjuva mülkiyetin ortadankald›r›larak mülkiyetin toplumsallaflmas› içinmücadeleyi gerektiriyor. Zaten “mülkiyetin

özel niteli¤i ile üretimin toplumsal niteli¤i ara-s›ndaki çeliflki”ye son vermek de¤il midir top-lumsal devrim?

Özellefltirmeye karfl› genel olarak devrim,genel olarak sosyalizm ajitasyonu ile mücadele-nin bir milim ilerletilmesi söz konusu olmaya-ca¤› gibi, iflçi s›n›f›n› politik mücadeleye çek-mek örgütlemek, deneyim, tecrübe ve mücade-le e¤itimi almas›n› sa¤lamak da hayaldir. Bu-nun ad›na kitle hareketinin önünün aç›lmas›,ilerlemesi için birfley yapmamak, yani politika-s›zl›k denir.

“Özellefltirme terörüne karfl› iflyerlerimizisavunal›m”, politik bir fliard›r. Çünkü iflçi s›n›-f›n› politika yapmaya, devlet ve ekonomik poli-tikas›n› kendi ç›karlar›na göre etkilimeye, poli-tik taleplerle dövüflmeye hizmet ediyor.

‹flyerini savunma politikas›, “K‹T’lerinhalk›n mal›” oldu¤u fleklindeki ekonomist,sendikalist, reformcu, kendili¤inden iflçi bilin-cini ifade eden bu fliarla bir ve ayn› tutulamaz.“K‹T’lerin halk›n mal›” oldu¤u fleklindeki slo-gan burjuva mülkiyetini kutsar. Burjuva milli-yetçi bir slogand›r. ‹flçilerin bilincini çarp›tt›¤›için de pespaye sendika a¤alar›n›n, küçük bur-juva reformist çevrelerin ileri sürdü¤ü bir fliar-d›r. Oysa K‹T’ler mevcut devletin mülkiyetide-dir. Ve her devlette devlet milkiyetinin karak-terini belirleyen devletin s›n›f karakteridir.K‹T’lerin halk›n mal› oldu¤u gerçe¤in çarp›t›l-mas›d›r. Komünistler, bu fliar, burjuva düzeni,burjuva mülkiyeti savunma bilincini yans›tt›¤›için de karfl›d›lar. ‹flçi s›n›f› için mülkiyetinburjuva s›n›f karakteri önemlidir. Mülkiyetindevlete mi, özel sektöre mi ait oldu¤u daha azönemlidi. Her fleyden önce özellefltirmeye kar-fl› mücadele proleter s›n›f bilincini zorunlu k›-lar. ‹flçiler, sosyalist s›n›f bilinci kazan›rsa vebu bilinçle ile dövüflürse muharebeyi kazana-bilir. Özellefltirme terörüne karfl› iflyerlerininsavunulmas› için mücadele burjuvazinin s›n›fbilincine karfl› iflçi s›n›f›n›n dövüfltürülmesi,mücadele içinde çelikleflmesi, devrimci e¤iti-minin bir arac› olarak, bir politika tarz› olarakkavranmal›d›r. ‹flçi s›n›f›n›n haklar›n› koru-mak, iflletmelerin peflkefl çekilmesini engelle-mek, iflten ç›karmalar›n önüne geçmek için“özellefltirme terörüne karfl› iflyerlerimizi savu-

61TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 59: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

nal›m” fliar›n› ileri sürüyoruz.Bugün sendika a¤alar›, sendika bürokrat-

lar›, küçük burjuva ak›mlar harekette bir s›çra-may› teflkil edecek iflyerlerinin savunulmas›mücadelesinden kaç›n›yorlar. Sermaye ve dev-letle daha do¤rudan karfl› karfl›ya gelmek iste-miyorlar. ‹flçiler, fabrika iflgali veya savunmas›gibi mücadele yöntemlerine baflvurdu¤u zamanbu yöntemin k›r›lmas› ve eylemlere son veril-mesi için çaba gösteriyorlar. Çünkü sendikaa¤alar› burjuvazinin s›n›f ç›karlar›na göre, bur-juva s›n›f bilincine göre hareket ediyorlar.

Özellefltirme terörüne karfl› iflyerlerininsavunulmas› politikas› iflçi s›n›f›n› sermayeyekarfl› s›n›f mücadelesi zeminine çeker. ‹flçilerinbu mücadele yöntemini devreye soktuklar›ndakazand›klar›na, özellefltirme kararlar›n› dur-durduklar›na defalarca tan›k olundu. SEKA ifl-çilerine kazand›ran neydi? Fabrikay› iflgal edipaileleri ve di¤er s›n›f kardeflleriyle özellefltirme-ye karfl› barikat kurmak de¤il miydi. 35 gün sü-ren bu hareket il düzeyinde, iflkolundaki di¤erfabrikalarda üretimin durdurulmas›, iflyeri ifl-gali gibi eylemlerin önünü açmad› m›? Sümer-bank iflçileri iflyerini savunarak özellefltirmeyifiilen uygulanamaz hale getirmedi mi? BeykozKundura Fabrikas› iflçileri Beykoz halk›yla bir-likte fabrikalar›n› savunarak özellefltirme kara-r›n› geri ald›rmad›lar m›? Daha gerilere gitme-ye gerek yok. PETK‹M’de, TEKEL’de yaflanan-lara ne diyece¤iz? TEKEL iflçilerinin iflyerleriniterketmeme, savunma eylemine ne ad verece-¤iz? Yata¤an iflçileri özellefltirmeyi nas›l dur-durmufltu? ‹flçiler bu eylem biçimine burjuvamülkiyeti savunmak için mi baflvuruyorlar?Tam tersine ifllerini, kazan›lm›fl haklar›n›, sen-dikal örgütlülüklerini korumak için fabrikalaraözellefltirmecileri sokmuyorlar, kap›lara bari-kat kuruyorlar, mal girifl ve ç›k›fl›n› engelliyor-lar, üretimi durduruyorlar. ‹flçileri iflyerini iflgaleyleminin bir baflka biçimi iflyerlerinin savu-nulmas› de¤il mi? ‹flçilerin tafl›d›¤› bilinçten ba-¤›ms›z olarak eylemlerinin nesnel sonuçlar› iti-bariyle IMF’nin ve onun emperyalizmin ufla¤›hükümetin özellefltirme politikalar›n› bofla ç›-kar›yorlar.

Özellefltirme terörüne karfl› iflyerlerininsavunulmas› iflçi s›n›f›n›n sermayeye karfl› sa-

vaflma yetene¤ini, kararl›l›¤›n›, s›n›f mücadele-sinin süreklili¤ini sa¤lama bak›m›ndan da ilerisürdü¤ümüz bir politikad›r. Bu politika, s›n›fhareketinin devrimcilefltirilmesine, sermayeyeve devlete karfl› s›n›f hareketinin ileri s›çrama-s›na, s›n›f dayan›flmas›, emekçi dayan›flmas›birleflik topyekün bir mücadelenin ateflleyicigücü olarak mücadelenin en etkili ve sonuç al›-c› biçimi olarak görülmelidir.

GENEL GREV GENEL DİRENİŞ İÇİN İLERİ

En çok sözü edilen fakat pratikte gerçek-leflmesi ifline dokunulmayan, elle tutulurad›mlar at›lmayan bir fliar. Y›llardan beri herkitle eyleminde, her gösteride ve direniflte yay-g›n olarak at›l›r ve sahiplenilir. Fakat gerçeklefl-tirilmesi için ad›m at›lmaz. Bazen bir ajitasyonslogan› bazen bir eylem slogan›d›r. Her müca-dele biçimi gibi, bu fliar da somut bir haz›rl›kgerektiriyor. Özellefltirmeye ve sermayenintopyekün sald›r›lar›na karfl› mücadeleyi gelifl-tirmenin güvencesi bir politikan›n, bir fliar›gerçeklefltirmek için örgütlenmesidir. Dün debugün de sorun öznel etkenlere ba¤l›d›r.Önderli¤in çözmesi gereken, çözümünü kolay-laflt›rmak ve h›zland›rmak için atmas› gerekenad›mlarla ilgilidir.

Bugün bir genel grev genel direnifl için ön-celikli ad›m, olanakl› her yerde haz›rl›k komi-telerini kurmak veya kurulmas›na önayak ol-makt›r. Bir fabrikada, bir iflkolunda, bir bölge-de geliflmenin belli bir iller düzeyinde birleflti-rerek, ortak bir merkez yaratma perpektifinegöre infla edilmelidirler.

Özellefltirmenin y›k›c› toplumsal sonuçla-r›n› yaflayanlar, flimdi sonuçlar›na karfl› müca-dele etmeye haz›rlan›yor ve kendi aralar›ndaörgütleniyorlar. Özellefltirme sonucu iflsiz b›ra-k›lan, ço¤u Petrol- ‹fl üyesi iflsiz iflçiler yenidenifle girebilmek için aralar›nda örgütleniyorlar.SEKA Dalaman, SEKA Bolu, Bart›n Çimento,Deniz Nakliyat, Tunceli Pertek özellefltirmekurbanlar›n›n bir araya gelerek örgütlenmele-rinden sendika a¤alar› rahats›z oldu. 3000 iflçibir araya geldi. Mücadeleleri sonucu 1700 iflsiziflçinin çeflitli kamu kurulufllar›nda yeniden ya-tay geçiflle ifle girmelerini sa¤lad›lar. Bu örnek

62 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 60: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

iki bak›mdan ele al›nmal›d›r. Birincisi, önü-müzdeki özellefltirme sonucu at›lacak iflçiler,daha güçlü örgütlenecektir. ‹flsiz iflçilerin ör-gütlenece¤ine dair olumlu bir örnek teflkil edi-yor. ‹kincisi, özellefltirmeye karfl› mücadeleeden iflçiler daha dolays›z bir destek hareketiimkanlar›na kavuflabilirler.

Malatya, Antep, Adana, Urfa Suma, ‹zmirPETK‹M iflçilerinin bugün iflyerlerini savunmaeylemleri ve özellefltirmeye karfl› direnifl komi-teleri kurmas› dikkatle izlenmelidir. AntepTEKEL iflçilerinin aralar›nda toplanarak genelmerkez üzerinde bask› oluflturmas› ve genelgrev karar› almas› talebinin arkas›nda durmas›önemli bir ç›k›flt›r. Bunu önümüzdeki günlerdebaflkaca iflkollar›ndaki iflçilerin giriflimi izleye-bilir. Bir baflka olgu iflçilern sendika a¤alar›nagüvensizli¤i d›fla vurmas›, tabanda örgütlenme-si ve taban inisiyatifini harekete geçirmesidir.Bu, genel grev genel direniflin önünde engelteflkil eden sendika a¤al›¤› barikat›n›n nas›l afl›-labilece¤ine bir örnektir. TEKEL, PETK‹M, Ka-¤›t fabrikalar› iflçileri bugün için mevcut örgüt-lülük düzeyleriyle özellefltirmeyi erteleyebilir-ler, baz› haklar›n› geçici olarak koruyabilirler.Fakat bu sektörlerdeki hareketin kazanabilme-si, özellefltirmeyi püskürtmesi için daha güçlübir örgütlülü¤e ve s›n›f dayan›flmas›na ihtiyaçoldu¤u aç›kt›r. ‹flçilerin kararl› ve militan ey-lemlerinin di¤er s›n›f kardeflleri ve ezilenlerinortak mücadelesi ile beslenmesi gerekiyor. E¤erAntep, Malatya, ‹zmir, Adana’daki sendikalar,partiler, kitle örgütleri, s›n›ftan yana güçler TE-KEL’in, PETK‹M’in yan›nda ve onunla birliktemevzilenemezlerse, hareketin ileri s›çramas›özellefltirmeyi püskürtmesi belli özel koflullar›nyard›m› ile olanakl› olabilir ancak. Bugün özel-lefltirmeye karfl› mücadele merkezlerini güçlen-dirmek için son derece elveriflli nesnel koflullarmevcuttur. Özellefltirme yaflam›n her alan›nasokuluyor. E¤itimin, sa¤l›¤›n, kamu hizmetle-rin özellefltirilmesi gündemde. Hükümet özel-lefltirme yasalar› ç›kard›. Kamu Yönetim Refor-mu, Personel Rejimi, Yerel Yönetimler Tasar›la-r›, özellefltirme emperyalist küreselleflme politi-kalar›n›n bir parças› olarak yasallaflt›r›lmak is-teniyor. Birçok iflletme iflçisi kurbanl›k koyungibi bo¤az›n› kesmek için s›raya konuldu.

Okullar, sa¤l›k herfley paral› hale getirildi.Özellefltirme sonucu iflten at›lan at›lmay› bek-leyen iflçiler yan›nda iflgüvencesi elinden al›na-rak sözleflmeli personel yap›lmak istenen 1,5milyon emekçi memur var. Küçük üretici köy-lülük kent yoksullar› y›k›ma sürükleniyor. TE-KEL’in özellefltirilmesiyle tütün, çay, üzümüreticileri, fleker fabrikalar›n özellefltirilmesiylepancar üreticileri, Sümerbank’›n özellefltirilme-siyle pamuk üretcileri y›k›ma sürükleniyor. Bunesnel durum “iflçi köylü ittifak›n›n imkanlar›nartt›r›yor. ‹flçiler özellefltirme sald›r›s›na karfl›mücadeleleriyle üretici köylülerin y›k›ma karfl›tepkileri ortak savafl›m›n zeminini güçlendirir”(Öncü ‹flçinin rehberi syf. 60)

Bugün bu ortak zemini yakalamak için da-ha elveriflli koflullar mevcut. Urfa’da Suma üre-ticilerinin, Ad›yaman tütün üretcilerinin, An-tep’te üzüm üreticilerinin, TEKEL iflçilerinidestekleyen ad›mlar› önümüzdeki sürece dairönemli verilerdir. fiimdi birçok iflkolunda, hav-zada, üretici köylülü¤ün yaflad›¤› alanlarda or-tak genel grev genel direnifl komiteleri, daya-n›flma komiteleri kurmak için ajitasyonu yük-seltmek, h›zla örgütlenmek için iradi çabalar›nat›lmas›na ihtiyaç var. Ö¤renci gençli¤in e¤iti-min özellefltirilmesine ve paral› hale getirilme-sine, emekçi memurlar›n özellefltirmeye ve söz-leflmeli köleli¤e, üreteci köylülerin IMF politi-kalar› ve y›k›ma karfl›, iflsizlerin ifl talebi ile ifl-sizli¤e karfl› mücadelesi giderek güç kazanmae¤ilimini tafl›yor. Birbirinden yal›t›k, tecrit, ke-simsel ve zamandafl olmayan eylemlerindekizay›fl›klar giderilir; ortak bir zemine, ortak birhedefe yöneltilerse genel grev ve genel direni-flin gerçekleflmesine daha bir döneme giriyo-ruz. Burjuvazi o zaman TEKEL ve PETK‹M ifl-çilerinin et duvar›n› geçecek cesareti kendindebulamaz.

Bundan iki y›l önce Dalaman Ka¤›t Fabri-kas› direniflinin kad›n komitesinde yer alan biriflçi, “özellefltirme karfl›t› eylemlerimizi geneleyaymazsak, iflçilerin dayan›flmas›, birli¤i ol-mazsa, genel grev olmazsa bunu püskürteme-yiz. Belki bir eylemlilikle sat›fl› durdurabiliriz.Lokal kal›r. Gelecek garantimiz olmaz” demifl-ti. Ayn› sözler bugün içinde geçerli.n

63TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 61: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

64 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

E⁄ER partiler temsil ettikleri s›n›flar›n ç›-karlar›n› politika sahnesinde ifade eden yap›-larsa, ve nihayet s›n›f mücadelesi politik parti-ler üzerinden yürütülüyorsa, bugün bu duru-ma denk düflen üç ana partiden bahsedilebilir.Birincisi kendilerini “de¤iflimci” olarak nite-lendirenler, ikincisi kendilerini “ulusalc›” ola-rak adland›ranlar, üçüncüsü ise devrimcilikte›srar edenlerdir. Bunlar›n hiçbiri somut, bili-nen biçimi ile parti de¤ildir. Yine de bu onlar›parti olarak adland›rmam›z› engellemez. Belir-li bir program› kabul eden herkesi içine alanbir örgütlenmeleri olmasa da fiilen ayn› prog-ram yönünde bir parti gibi hareket etmektedir-ler. Kendilerini nas›l ifade ederlerse etsinlerbütün siyasal ak›mlar bu üç büyük partinin çe-kim alan›na do¤ru kaymaktad›r. Birincisi malioligarflinin, ikincisi birinci ile çeliflki halindeolan burjuvazinin, üçüncüsü iflçi s›n›f› ve ç›-karlar› her geçen gün onunla biraz daha örtü-flen emekçi tabakalar›n istemlerini programedinir.

DEĞİŞİM PARTİSİ

“De¤iflim partisi” mali oligarflinin, dünya

egemenli¤i peflinde koflan emperyalist devlet-lerin ve onlar›n dünyan›n dört bir yan›na ya-y›lm›fl iflbirlikçilerinin partisidir. Temel amac›iflçi s›n›f› ve ezilenlerin 20. yüzy›l boyuncaburjuvaziyle mücadelesinde elde etti¤i kaza-n›mlar› tasfiye etmektir. 1990’l› y›llar›n bafl›n-da iflçi s›n›f›n›n örgütlü gücü ve sert s›n›f sava-fl›mlar› burjuvaziye birçok konuda geri ad›matt›rm›flt›. Çal›flma süresi 1870’li y›llarda orta-lama 12 saatten 1900’lerin bafl›nda 9-10 saategerilemifl, 1920’lerde ise 8 saatte sabitlenmiflti.Ayn› dönem sosyal güvenlik alan›nda daönemli ilerlemeler sa¤lanm›flt›. 1883’te ilk si-gorta uygulamas› olan hastal›k sigortas›n›,1884’de kaza, 1889’da sakatl›k ve ihtiyarl›k si-gortas› izledi. 1870’lerde çocuklar›n çal›flt›r›l-mas›n›n yasaklanmas› ve k›z ve erkek çocuklariçin paras›z, zorunlu e¤itim hakk› elde edildi.

Proletarya ile burjuvazi aras›ndaki bukavgada proletaryan›n elde etti¤i kazan›mlar1917 Ekim Devrimi ile yeni bir boyut kazand›.Devrimle birlikte kapitalist Avrupa yat›r›mlar›-n›n üçte birine el konuldu. Kapitalist ülkelerinihracat› yüzde yedi oran›nda darald›. Devriminas›l büyük etkisi dünya iflçi s›n›f› ve ezilenhalklarda yaratt›¤› büyük moral etkiydi. Fafliz-

Üç Parti Üç Program— Haluk Erdem—

Page 62: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

me karfl› verilen savafl›n Sovyetler Birli¤i ön-derli¤inde kazan›lmas› ile birlikte sömürgeler-de patlak veren ulusal kurtulufl savafllar› kapi-talist dünyan›n çehresinde yeni de¤ifliklikleryaratt›. Do¤u Avrupa ve Asya’da bir dizi yenidevrimci cumhuriyet do¤du, süreç içinde kla-sik sömürgecilik neredeyse tamamen ortadankalkt›. 1960’l› y›llarda emekçi tabakalar ücret-ler ve sosyal güvenlik alanlar›nda yeni veönemli kazan›mlar elde etti. Kapitalist metro-pollerde burjuva özgürlük alan› görece olarakgeniflledi.

Sosyalizmin bas›nc› alt›nda kapitalist dev-let “sosyal” bir karakter kazand›. “Sosyal dev-let” anayasal bir kaç›n›lmazl›k haline geldi.Ayn› dönem tekelci devlet kapitalizmi kapita-list üretimin egemen biçimi oldu

Gelinen aflamada bütün bu süreç tersineçevrilmeye çal›fl›l›yor. Emperyalistler askerisald›rganl›k ve zorbal›kla, çeflitli biçimler al-t›nda, sömürgecili¤i yeniden hortlat›yor.1900’lerin bafl›nda dünya birkaç büyük emper-yalist devlet aras›nda sömürge bölgeleri olarakbölüflülmüfltü. 1960’larda bu emperyalist sö-mürge tekeli halklar›n baflkald›r›s›yla neredey-se tamamen ortadan kald›r›ld›. Sosyalist kurtu-lufla yönelmeyen yeni ba¤›ms›z devletler süreçiçinde emperyalistlerin yeni sömürgeleri hali-ne geldiler. 21. yüzy›lda emperyalistler yenisömürgeleri tasfiye edip bütünüyle kendi de-netimlerine al›p tam sömürgelefltirmek istiyor-lar. Bunu ya ekonomik ve siyasi dayatmalarlaya da dayatmalara boyun e¤meyenleri askeriiflgalle gerçeklefltiriyorlar.

Mali oligarflinin “de¤iflim partisi”, özellefl-tirmeler yoluyla tekelci devlet kapitalizminitasfiye ediyor, devleti sosyal niteli¤inden bütü-nüyle ar›nd›r›yor. Yeni sömürge ülkelerde dev-letin ekonomi ve maliye üzerindeki her türlütasarruf hakk›n› ortadan kald›r›yor, uluslarara-s› emperyalist kurulufllar› tek yetkili hale geti-riyor. Sermayenin özgürce dolafl›m›n›n, yanidünyan›n her taraf›nda vahfli bir ya¤ma ger-çeklefltirmesinin önündeki her türlü engeli or-tadan kald›r›yor; “tam serbestlefltirme” ad› al-t›nda girdi¤i ülkeyi istedi¤i gibi soyup so¤anaçevirme hakk› elde ediyor. Mali ve ekonomikolarak kendisine tam ba¤›ml› k›ld›¤›, a¤›r borçyükü alt›na soktu¤u yeni sömürgelerde iç ved›fl ticaret üzerinde tam kontrol sa¤layarak,mali ve ekonomik konularda karar alma yetki-sini ele geçirerek bu ülke pazarlar›n› emperya-list tekellerin bir iç pazar›na dönüfltürüyor.Dün bu iç pazar üzerine yükselen iflbirlikçiburjuvaziyi bir “iflbirlikçi” olmaktan öte, do¤-rudan, uluslararas› tekellerin eklentisine dö-nüfltürüyor. Bu pazarlar dolayl› olarak de¤il,do¤rudan mali oligarflinin denetimine giriyor.

Küçük mülk sahipleri büyük kitleler ha-linde mülksüzlefltiriliyor. Mali oligarflinin “de-¤iflim partisi” toplanan bütün vergilerin, eldeedilen bütün gelirlerin tek bir kuruflunun bile“bofla” gitmesini istemiyor. Küçük mülk sahip-lerine ve küçük köylülü¤e aktar›lan her türlükayna¤›n derhal kesilmesi ve bu kaynaklar›nkendisine aktar›lmas›, küçük mülk sahipleri-nin h›zla mülksüzlefltirilerek bu alanlar›n ken-di denetimine verilmesi için mücadele ediyor.

Bu kitlesel mülksüzleflmenin kitlesel ifl-sizlik, yoksullaflma, açl›k ve sefaleti dahada büyütece¤i ortadad›r.

‹flçi s›n›f› bak›m›ndan durum çokdaha trajiktir. ‹flçilerin geçen yüzy›lda el-de etti¤i bütün kazan›mlar mali oligarfli-nin “de¤iflim partisi” taraf›ndan tam biröç duygusuyla yok ediliyor. ‹flçiler al›n›psat›lan gerçek bir köleye dönüfltürülüyor.Akla gelebilecek her türlü hak ortadankald›r›l›yor. Kad›n ve çocuk eme¤i yayg›nbiçimde kullan›l›yor. Mutlak ve nispi ar-t›de¤eri art›rmak, kar oranlar›n› yükselt-

65TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Fransa

Page 63: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

mek için kapitalistler tambir vampir gibi iflçilerin da-marlar›na difllerini geçiri-yorlar. Her türlü sosyal gü-vence gibi ifl güvencesi dead›m ad›m buharlaflt›r›l›yor,reel ücretler her y›l birazdaha geriliyor. Paras›z e¤i-tim ve sa¤l›k bir hak olmak-tan ç›kart›l›yor. ‹flçi s›n›f›-n›n örgütlülü¤ü da¤›t›l›yor.Örgütlenme özgürlü¤ü t›r-panlan›yor.

Mali oligarflinin “de¤i-flim partisi” bir zamanlar ol-du¤u gibi devleti rüflvet ara-c›l›¤›yla yönetmek ve denet-lemek istemiyor. Merkezbürokrasinin yetkilerini ala-bildi¤ine daraltarak, bu yet-kileri “sivil toplum kurulufl-lar›na” ve “özerk kurullara”devretmek ad› alt›nda kenditemsilcilerini do¤rudan yet-kili k›l›yor. “Kamu refor-mu” yoluyla özerklefltirme ya da yerellefltirme-yi vesile ederek istedi¤i yere girmenin ve orayahükmetmenin önündeki engellerin kald›r›lma-s›n› hedefliyor. Böylece devlet bürokrasininkaranl›k ve karmafl›k koridorlar›nda rüflvet da-¤›tarak ifl yapma zorunlulu¤undan da kurtula-ca¤›n› düflünüyor. Bu ayn› zamanda devletido¤rudan tekellerin yönetimi alt›na sokmak,yeni sömürgelerde ise devlet yönetimi üzerin-de do¤rudan söz sahibi olmak anlam›na geli-yor.

En k›sa biçimde belirtirsek mali oligarflisi-nin “de¤iflim partisi”nin program›n›n özü iflçis›n›f›n›n kölelefltirilmesi, ara tabakalar›nmülksüzlefltirilmesi, yeni sömürgelerin sömür-gelefltirilmesidir.

Bu hedeflerin gerçeklefltirilebilmesi içiniçte siyasal gericilik ve d›flta siyasi-askeri zord›fl›nda bir yol yoktur. Bir avuç tekel kendi ül-kelerinde ve dünyan›n geri kalan›nda burjuvademokrasinin son kal›nt›lar›n› da tasfiye etme-den bunu baflaramazlar. Emperyalist ülkelerde

ve yeni sömürgelerde sü-reç bu yönde h›zla ilerle-mektedir. Yeni “terörlemücadele yasalar›yla” si-yasal özgürlük alan› da-ralt›lmakta, iflkenceninyasal olarak uygulanmas›tart›fl›lmakta, herkesingözleri önünde iflkencekamplar› kurulmaktad›r.Yine de bu iflin esas›n›oluflturmaz. Mali oligarflias›l olarak burjuva de-mokrasisini tasfiye etme-ye yönelmifltir. Ekono-mik ve mali kararlar›nhükümet ve parlamento-lardan ba¤›ms›zlaflt›r›l-mas›, bu alanlarda özerkkurulufllar›n devreye gir-mesi, merkez bankalar›nhükümet denetiminin d›-fl›na ç›kar›lmas› “ulusalegemenli¤i” bütünüyleortadan kald›rmakta, ye-

rine tekellerin ç›plak hakimiyeti geçmektedir.Hal böyle olunca burjuva partilerin programla-r› önemsiz nüanslar d›fl›nda ayn›laflmaktad›r.Muhafazakar partilerle sosyal demokrat parti-ler aras›nda hiçbir ayr›m kalmamaktad›r. Ayn›ekonomik ve siyasal program› savunuyorlar.Bush’la Blair aras›nda, Amerika ve ‹ngilterearas›nda uygulanan politikalar bak›m›ndan birfark olmamas› tesadüfi de¤ildir. Bu tamamennesnel durumla ilgilidir. Almanya ve Fran-sa’n›n uluslararas› arenada Amerika ve ‹ngilte-re’ye rakip ç›kmas› farkl› bir program savunu-lar›ndan kaynaklanm›yor. Tersine ayn› ekono-mik ve siyasal program›n bayraktarl›¤›n› yap›-yorlar. Aralar›ndaki çeliflki, farkl› tekel grupla-r›n›n temsilcili¤ini üstlenmelerindendir.

Demokrasi ilke olarak ço¤unluk yöneti-mini kabul eden devlet biçimidir. Yasama yü-rütme ve yarg›n›n birbirinden ba¤›ms›zl›¤›n›kabul eder ve yasama organ›n›n yani meclisinyasa ç›karma yetkisi nedeniyle seçimle gelenle-rin ulus ad›na devleti yönetmesi esas›na göre

66 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

En k›sa biçimde belirtirsekmali oligarflisinin “de¤iflim

partisi”nin program›n›n özüiflçi s›n›f›n›n kölelefltirilmesi,

ara tabakalar›n mülksüzleflti-rilmesi, yeni sömürgelerin sö-mürgelefltirilmesidir. Bu he-

deflerin gerçeklefltirilebilmesiiçin içte siyasal gericilik ve

d›flta siyasi-askeri zor d›fl›ndabir yol yoktur. Bir avuç tekelkendi ülkelerinde ve dünya-n›n geri kalan›nda burjuva

demokrasinin son kal›nt›lar›n›da tasfiye etmeden bunu ba-

flaramazlar.

Page 64: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

biçimlenir. Feodal düzene ve mutlakiyete kar-fl› burjuvazinin ç›karlar›na uygundu. Devletiyönetme hakk› tanr› ad›na yetkili kraldan ulusad›na yetkili halk taraf›ndan seçilmifl parla-mentoya geçiyordu. O dönem “ulus” ad›na sözhakk› mülk sahibi erkeklere aitti. Yaln›zcamülk sahiplerinin ve erkeklerin oy kullanmahaklar› vard›. Fakat iflçi s›n›f› ve kad›nlar›n ge-nel oy hakk› mücadelesi sonucu, bu hak genel-leflti. ‹flçi s›n›f› partileri parlamentolardaönemli mevziler elde etti. Burjuvazi, yasamaorgan›n› istedi¤i gibi kullanamaz hale geldi.Sovyetler Birli¤i’nde sovyet demokrasisinin ha-yata geçirilmesi, faflist devletlerin yenilgiye u¤-rat›lmas›, iflçi s›n›f›n›n siyasal özgürlükler mü-cadelesini yükseltmesi, reformist-revizyonistiflçi s›n›f› partilerinin burjuva hükümetlere ka-t›lmas› burjuva demokrasisinin 20. yüzy›l›nson on y›l›na kadar yaflamas›na neden oldu.SSCB’nin y›k›lmas› burjuva demokrasisinin za-feri ve bundan böyle egemenli¤ini de¤il onunsonu anlam›na geliyordu. Bugün de burjuvademokrasisi kurumsal olarak varl›¤›n› sürdür-mektedir ancak giderek içi bofl bir elbiseye dö-nüflerek. Tekeller o elbiseyi de çekip almak ni-yetindedirler.

Avrupa Birli¤i’nin ya da ABD’nin sömür-geci siyasetlerini uygarl›k, demokrasi, özgür-lük, insan haklar› ard›na gizlemeleri yeni de-¤ildir. Yüzy›l›n bafl›nda da sömürge paylafl›-m›nda avantajl› olmak için ayn› pla¤› çal›yor-lard›. fiimdilerde durum çok daha vahim gözü-küyor. Kosova, Bosna, Afganistan ve Irak’ta ya-p›lan vahfli katliamlar›n insan haklar› ad›na ya-p›lmas› emperyalistlerin insan haklar›na sayg›-da de¤il demagojide ustalaflt›klar›n› gösteriyor.

‹kinci paylafl›m savafl›n›n hemen ard›ndanemperyalist cephede bafllat›lan antikomünistkampanyan›n bir ürünü olan insan haklar› ku-rulufllar› 90’l› y›llarda da emperyalist yay›lma-n›n, emperyalistler lehine serbest ticaretinönündeki engellerin kald›r›lmas›na hizmet et-tikten sonra bugünlerde safd›fl› edilmeye çal›-fl›l›yor. ABD, Uluslararas› Af Örgütü ve benze-ri bir dizi kuruluflu kendi önündeki önemli en-gellerden biri ilan etti. Kapitalistler do¤rudaniflgale girifltikleri her yerde dolayl› araçlardan

vazgeçiyor. ‹nsan haklar› sorunu da kapitalist-ler taraf›ndan bu amaçla kullan›l›yor. AB’ninde gerçekte insan haklar› diye bir derdi yoktur.Böyle bir dert olsayd›, Bosna ve Kosova’da hi-mayeci sömürge rejimlerin orta¤› olmaz, ben-zer bir rejim kurmak amac›yla Afganistan iflga-line ortakl›k etmezdi. ‹srail’i sömürgelefltirmekdiye bir hedefi olmad›¤› için ‹srail devletininFilistin halk›na uygulad›¤› zulmü görmezlik-ten gelmektedir. Kad›n haklar›, çevrenin ko-runmas› gibi konularda da farkl› bir durufl sözkonusu de¤il. Kazan›lm›fl haklar›n fiilen orta-dan kald›r›lmas› bugünkü bütün kapitalistdünyan›n bildik görüntüsüdür.

Demek oluyor ki, mali oligarflinin “de¤i-flim partisi”nin temel hedefi, dünyay› bir ahta-pot gibi saran bir avuç dev tekelin ç›karlar›nauygun olarak sermayenin dolafl›m› ve kar mak-simizasyonu önündeki her türlü engeli orta-dan kald›rmak, bu amaçla iflçi s›n›f› ve ezilen-lerin tarihsel süreç içinde oluflmufl bütün eko-nomik ve siyasi kazan›mlar›n›n tekeller lehinetasfiye etmektir.

STATÜKO PARTİSİ

Ulusalc› parti; Giderek daha da büyüyenve sald›rganlaflan tekeller, yaln›zca iflçi s›n›f› veezilenlerin kazan›mlar›n› tasfiye etmeye yel-tenmiyor, özellikle 1950’lerden sonra sosyalistdevletlere ve komünistlere karfl› desteklenipkurumlaflt›r›lan her fleyi de tasfiyeye yöneliyor.Çünkü bu kurumlar eski biçimleriyle art›k ge-reksizdir. Emperyalist küreselleflmenin, ser-mayenin özgürce dolaflmas›n›n önünde engel-dirler. Ortadan kald›r›lmalar› gerekiyor. Çün-kü, tekeller yeni sömürge pazarlar› dolayl› ola-rak de¤il do¤rudan kontrol etmek, hammaddekaynaklar›na kolayca ve arac›s›z ulaflmak isti-yorlar. Bu devletlerin ekonomi ve maliye üze-rinde denetimine son vererek bu alanlar› ken-dileri yönetmek istiyorlar. Yeni sömürge dev-letin hükümranl›¤›n› paylaflmak yerine tek ba-fl›na hükmetmek amac›ndad›rlar. Eski devletyap›lanmas› tasfiye edilmeden bu gerçeklefltiri-lemez. Emperyalizme ekonomik ve siyasi yenitipte entegrasyonunu gerçek özü budur.

67TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 65: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Tasfiye tehdidiyle karfl›laflan dünün em-peryalist iflbirlikçisi devlet yöneticileri, eskikonumlar›n› yitirmenin telafl›yla “ulusalc›”programla ortaya ç›karak emperyalist sald›r-ganl›ktan muzdarip di¤er toplumsal kesimleriyedekleyerek, emperyalist efendilere karfl›mevzilerini k›smen de olsa kurtarma aray›fl›n-dad›rlar. Bunlar›n “ulusal ç›kar”la bir ilgileriyoktur. Kald› ki, günümüzde ulusal sorunuçözülmemifl birkaç halk d›fl›nda dünyada ulu-sal mücadele dönemi kapanm›flt›r. Yüzy›l›n ba-fl›nda 40’dan az olan ba¤›ms›z devlet say›s›yüzy›l›n sonunda 200’e dayanm›flt›. Yüzy›l›nbafl›nda Afrika’n›n tamam›, Asya’n›n büyükbölümü sömürgeydi. Do¤u Avrupa’n›n ulusalsorunu henüz çözülmemiflti. Yüzy›l›n sonundaise birkaç› d›fl›nda sömürge devletten söz edi-lemez.

Bugün emperyalizme ve kapitalizme karfl›ç›kar görünenler dün emperyalizmin sad›kuflaklar›yd›lar. Emperyalistler SSCB’ye, dev-rimci ve komünistlere karfl› yeni sömürgeler-deki en gerici-faflist kesimleri iktidara tafl›m›fl-t›. Bugün onlar› tasfiye etmeye çal›fl›yorlar. Bukesimlerin emperyalizmle olan çeliflkileri te-kellerin ekonomik ya da siyasi programlar›namuhalefetlerinden de¤il onlar› devlet yöneti-minden söküp ç›karma istemlerinden kaynak-lan›yor. Örne¤in Miloseviç iktidardan düflürü-lmeden birkaç y›l önce emperyalistlerin enmuteber adamlar›ndan biriydi. Taliban için deayn› fley söylenebilir. SSCB’ye karfl› CIA tara-f›ndan e¤itilip örgütlenmifl bu gerici güruh veonunla ayn› hayat hikayesine sahip Bin Ladin

grubu flimdi ABD’nin bafl düflman›. Saddam’›ndurumu da farkl› de¤il. O da ‹ran’a karfl› yineABD taraf›ndan desteklendi. Tasfiye edilen Fi-lipin ve Endonezya diktatörleri de ayn› ak›be-te u¤ram›fllard›.

Emperyalist yeniden yap›land›rmaya karfl›direnen ‹ran gerici rejimi ya da Türkiye’dekiMGK diktatörlü¤ünün ayak sürtmesi “ulusaldava” aflk›ndan kaynaklanm›yor. Bu kesimle-rin ya da ayn› kadere do¤ru yol alan gericiArap rejimlerinin emperyalistlerle olan çeliflki-sinde ilerici bir yan aranamaz. Bu kesimlerinduruflu tasfiye tehdidi alt›ndaki gerici bürokra-si ve burjuva kesimlerin politik program›na te-kabül eder. Emperyalist küreselleflmenin az-g›nca sald›r›s› karfl›s›nda varl›klar›n› kaybetmetehlikesi yaflayan kimi burjuva tabakalar›n bir“ulusal” söylem tutturmas› do¤ald›r. Bununbirçok örne¤i ortaya ç›kmaktad›r. Asker ve si-vil burjuva bürokratlar, devletin eski örgütle-niflinden büyük kazançlar elde eden devletlekazanç iliflkisi içindeki birçok kurum gibi bun-lar›n da “ulusalc›”l›klar› bütünüyle gericidir.Ama bu gerici, rüflvet ve irtikap bata¤›nda ko-kuflmufl kesimler y›k›m halindeki bir k›s›m kü-çük burjuvay› da etkileyebilmektedirler.

Bu partinin emperyalist metropollerdekivarl›¤› ile yeni sömürgelerdeki varl›¤› ayn› de-¤ildir. ‹leri kapitalist ülkelerde bu partilerinikili bir yönü vard›r. Bir yanda emperyalist kü-reselleflme karfl›nda tutunamayan burjuva s›-n›flar›n nasyonal partilere yönelmesi söz ko-nusudur, di¤er yandan bu partiler iflçi s›n›f›n›nkapitalizme karfl› öfkesini kontrol etmek için

do¤rudan mali oligarfli taraf›ndan kont-rol edilmektedir. ‹flçi s›n›f› hareketi daharadikal bir antikapitalist karakter kazan-d›¤› ölçüde mali oligarfli taraf›ndan bupartiler daha çok desteklenecektir.

DEVRİM PARTİSİ

Devrim partisi; oda¤›nda iflçi s›n›f›-n›n durdu¤u bütün emekçi ezilen taba-kalar›n ç›karlar›n› program edinir. ‹flçis›n›f› h›zla yoksullafl›yor. Bu yaln›zca gö-reli yoksullaflma de¤il mutlak yoksullafl-

68 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Güney Kore

Page 66: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

ma anlam›na geliyor. S›-n›f›n tarihsel bütün kaza-n›mlar› gasp ediliyor.Sosyal güvenlik haklar›ortadan kald›r›l›yor. 8 sa-atlik iflgünü, ücretli haftatatili, y›ll›k izin tarihe ka-r›fl›yor. Paras›z e¤itim,sa¤l›k, ucuz konut edin-me, hastal›k ve ölüm yar-d›mlar›, ifl güvencesi, ifl-sizlik sigortas› eski anla-m›n› yitiriyor. Yoksullafl-ma yaln›zca yeni sömürgeülke iflçilerinin bir soru-nu de¤il. Emperyalistmetropollerdeki iflçiler deayn› sald›r›yla karfl› karfl›-yad›rlar. ‹flsizlik kronik-leflti. Esnek çal›flma zatenfiilen uygulan›yordu,bundan öte yasallaflt da.Özellefltirme ve tafleronlaflt›rma yoluyla iflçi s›-n›f› örgütsüzlefltiriliyor. ‹flçilerin ve ailelerinyaflam düzeyi her geçen gün daha da kötülefli-yor. ‹flçi s›n›f› yeni haklar elde etmek bir yanahak kay›plar›n› azaltmay› bile baflaram›yor.Hükümetler ve parlamentolar tekellerin ç›kar-lar›na uygun olarak, IMF ve DB dayatmalar›nauygun hareket ettiklerinden en küçük ekono-mik hak mücadelesi bile do¤rudan politikan›nbir konusu, hem de uluslararas› politik müca-delenin konusu haline geliyor. Dünyan›n dörtbir yan›ndaki iflçi s›n›f›n›n sorunlar› ayn›. Hep-si benzer sald›r› politikalar›n›n hedefi duru-munda.

Yüzy›l›n bafl›nda emperyalistler sömürge-lerden elde etti¤i afl›r› karlar›n bir bölümünükendi ülkelerindeki iflçilere da¤›tarak onlar›sat›n alabiliyorlard›. ‹flçi s›n›f› içinde oportü-nizm bu nesnel zeminden besleniyordu. ‹kincipaylafl›m savafl›n›n ard›ndan bu zemin daha dagüçlendi. ‹leri kapitalist ülkelerdeki iflçiler ka-pitalizm içinde daha iyi yaflam mücadelesi ver-meyi yeterli gördüler. Sendikalar ve güçlü iflçis›n›f› partileri buna uygun olarak burjuva re-formcu partilere dönüfltüler. Burjuvaziyle uz-

lafl› halinde iflçi s›n›f›n›nhayat standartlar› yükse-liyordu. 70’lerde bu yön-deki geliflme durdu.80’lerde tersine dönme-ye bafllad›. 90’larda iseaç›k bir karfl› sald›r›yadönüfltü. Dünün güçlüsendikalar› ve reformist-revizyonist iflçi s›n›f›partilerinin bugünkü za-vall› konumlar› bu sald›-r›ya yan›t verememeleri-nin sonucudur. Gerçek-te sald›r›ya yan›t vermeyeteneklerini yitirmifl-lerdi. Sosyalizm ve dev-rim amac›n› çoktangömmüfllerdi. Burjuva-ziyi bir s›n›f düflman› de-¤il yaln›zca uzlafl›labilirrakip olarak görmüfller

en sonunda da ayn› safta buluflmufllard›.SSCB’deki revizyonist ihanet bu geliflmeyi h›z-land›rm›flt›. Bu partiler ve sendikalar eski bi-çimde kalmakta ›srar ettikleri sürece birer ce-naze olmaktan kurtulamayacaklard›r. Çünkügünümüzde kapitalizmi hedeflemeyen, devri-me yürümeyen hiçbir hareketin baflar› flans›yoktur.

Küçük mülk sahipleri, orta s›n›f yaflam›sürdüren serbest meslek sahipleri, küçük köy-lü y›¤›nlar› nesnel olarak her geçen gün dahafazla iflçi s›n›f›na yanaflmakta, kurtulufllar›onun program›na endekslenmektedir. Küçükmülk sahipleri muazzam bir mülksüzlefltirmesald›r›s› ile karfl› karfl›yad›rlar. Tekellerin bur-nunu sokmad›¤› alan kalmad›. Dünyan›n dörtbir yan›nda küçük köylülü¤ü tasfiye hareketiyürütülüyor. Bunun bir sonucu olarak küçüküretici köylü mücadelesi ivme kazand›. Amabu öyle bir sald›r› ki, iflçi s›n›f›na yap›lan sald›-r›n›n organik bir parças›. Devleti yeniden yap›-land›rma, yeni sömürgeleri sömürgelefltirmeamac›n›n ve iç pazar›n tekellerin denetiminegeçmesinin kaç›n›lmaz bir sonucuydu. ‹flçi s›-n›f›na oldu¤u gibi küçük mülk sahiplerine sal-

69TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Küçük mülk sahiplerinin ba-¤›ms›z bir program etraf›ndatoplaflmalar›n›n nesnel zemini

ortadan kalkmaktad›r. Tekellerinmülksüzlefltirme sald›r›s› karfl›-s›nda bütünüyle korunaks›zd›r-lar. Kendilerini ulusalc› olarak

niteleyen partiler ne kapitalizmihedeflemekte ne de tekellerin

ekonomik program›na esastanitiraz etmektedirler. Küçük mülksahiplerinin hayat flartlar› hergeçen gün biraz daha kötülefl-

mektedir.

Page 67: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

d›r› da uzun erimli siyasal bir sald›r›yd›. Dün-ya çap›ndaki tekelci de¤iflim partisinin progra-m› gere¤i yap›l›yordu.

Küçük mülk sahiplerinin ba¤›ms›z birprogram etraf›nda toplaflmalar›n›n nesnel ze-mini ortadan kalkmaktad›r. Tekellerin mülk-süzlefltirme sald›r›s› karfl›s›nda bütünüyle ko-runaks›zd›rlar. Kendilerini ulusalc› olarak ni-teleyen partiler ne kapitalizmi hedeflemekte nede tekellerin ekonomik program›na esastan iti-raz etmektedirler. Küçük mülk sahiplerininhayat flartlar› her geçen gün biraz daha kötü-leflmektedir. Onlar kaç›n›lmaz olarak iflçi s›n›-f›n›n program› etraf›nda toplanmak zorunda-d›rlar. Zira, sermaye yo¤unlaflmas›n›n ulaflt›¤›düzey dikkate al›n›rsa küçük mülk sahipleri-nin küçük mülklerini korumak temelinde birprogram oluflturmalar›n›n nesnel olana¤› orta-dan kalkm›flt›r.

Yap›lan hesaplara göre dünyan›n en zen-gin üç kiflisinin servetinin toplam›, dünyan›nen yoksul 48 ülkesinin y›ll›k gelirinin toplam›-na eflit. Dünyan›n en zengin 485 kiflisinin ser-

vetinin toplam› 1,1 trilyon dolara ulafl›yor. Ye-tersiz beslenme nedeniyle her gün 30 bin ço-cuk yaflam›n› yitiriyor. Dünya nüfusunun yüz-de 85’i yaflam flartlar›n›n her gün daha da kö-tüleflti¤i ülkelerde yafl›yor. Dünya nüfusununen zengin beflte biri 1950’de dünya zenginli¤i-nin yüzde 30’unu al›rken bugün bu oran yüz-de 60’a ulaflm›fl durumda. Dünyada say›lar› 40bini geçmeyen bir az›nl›k, dünya ticaretininyüzde 80’ini elinde bulunduruyor. Bill Gates’inserveti, ABD nüfusunun yüzde 40’›n›n mal var-l›¤›ndan daha fazla. ABD nüfusunun yüzde 1’iulusal gelirden 1978’de 17.6 pay al›rken,1989’da pay›n› yüzde 36.9’ a yükseltmiflti. Bu-na karfl›n son yirmi y›l içinde Amerikal› iflçile-rin gerçek ücretleri yüzde 20 oran›nda düfl-müfl, çal›flma saatleri yüzde 10 oran›nda art-m›flt›r.

Kutuplaflma ile ilgili rakamlar o kadarçoktur ki, bunlar› alt alta yazmak bile sayfalartutabilir. Yukar›daki rakamlar kutuplaflman›ndüzeyini göstermek için yeterlidir. Dünya hergeçen gün ve büyük bir h›zla iki büyük kutbabölünmektedir. Küçücük bir az›nl›¤›n elindeçok büyük servetler birikirken milyarlarca in-san iflsizlik, açl›k ve sefaletle bo¤uflmaktad›r.Ara tabakalar h›zla erimekte yoksullar›n say›s›büyümektedir.

Bu kutuplaflma derinlefltikçe iki uç aras›n-daki çeliflkiler de keskinleflmektedir. Kapitalistekonomi sorunlar› çözmek bir yana daha daa¤›rlaflt›rmaktad›r. Tekelleflme her y›l biraz da-ha artmaktad›r. Fakat sermayenin bu yo¤un-laflmas›, üretime aktar›lan kaynaklar›n art›fl›n-dan de¤il tekeller aras› birleflmelerden kaynak-lanmaktad›r. Yat›r›lan sermayenin önemli bö-lümü birleflme harcamalar›na gitmektedir. Di-¤er yandan üretim karl›l›¤› alabildi¤ine düfltü-¤ü için sermaye h›zla ve önemli miktarda spe-külatif alana kaymaktad›r. Bu da sorunlar›ndaha da a¤›rlaflmas›na neden olmaktad›r. ‹flsiz-lik kronikleflmifl, sefalet büyümüfl, zengin fakirayr›m› derinleflmifl, yeni sömürge ülkeler borçbata¤›na daha çok batm›fl, mali krizler ve fazlaüretim krizleri nedeniyle mülksüzleflme ve te-kelleflme daha da h›z kazanm›flt›r.

Kapitalizm alt›nda b›rak›n çözümü, so-

70 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Peru

Page 68: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

runlar›n hafifletilmesinin bile hiçbir olana¤›kalmam›flt›r. Bir avuç tekelin s›n›rs›z kar h›rs›u¤runa dünyan›n geri kalan›, her bak›mdan,ekonomik, ahlaki ve kültürel sefalete mahkumedilmektedir. Tekelci kapitalizm barbarl›ktanbaflka bir fley sunmamaktad›r. Sermayeninvahfli ilkel birikiminin üst versiyonunun ya-fland›¤› günümüzde insan haklar›, kad›n hak-lar›, do¤an›n ve tarihin korunmas› için müca-dele edenler do¤rudan kapitalizmi hedefleme-den amaçlar›na ulaflamazlar. Kapitalizm içindekalarak bu sorunlar›n hiç birine çözüm bulu-namaz.

Üç parti üç program biçiminde özetleye-bilece¤imiz bugünkü s›n›f mücadelesinde as›lsavafl iki uç aras›nda, tekellerle merkezinde ifl-çi s›n›f› duran ezilenler aras›nda fliddetlenmek-tedir. Arada kalan parti bu çekiflmede bir odakolarak varl›¤›n› sürdürmek istese de çözülme-ye mahkumdur.

Mali oligarflinin “de¤iflim partisi” s›n›rs›zbir sald›rganl›kla sermayenin dünya egemenli-¤i için iflçi s›n›f›na ve bütün ezilenlere, ezilendünya halklar›na karfl› hareket halindedir. Bu-na karfl› iflçi s›n›f› ve dünyan›n ezilenleri malioligarfliye kolayl›kla boyun e¤meyeceklerinigösteriyorlar. Onlar›n dünyay› bir kapitalistya¤ma cennetine dönüfltürme programlar›nakarfl› antiemperyalist anti kapitalist bir müca-dele program›yla ortaya ç›k›yorlar. Bu programhenüz belirgin de¤il, mücadele edenler henüzböyle bir program etraf›nda toplanm›fl de¤il,ama daha flimdiden dünya ezilenleri aras›ndaayn› duygu birli¤i kuruluyor. Kapitalistlerinsald›r›lar›na ayn› yöntemler ve benzer slogan-larla karfl› ç›k›yorlar. Dünyan›n her yan›nda ifl-çiler özellefltirme sald›r›s›na karfl› direnifli bü-yütüyor, iflçi s›n›f›n›n tarihsel kazan›mlar›nakorumak için mücadeleyi fliddetlendiriyorlar.Ö¤renci gençlik, ö¤retmenler, topraks›z köylü-ler, emekçi semtlerin yoksul insanlar›, iflsizleriflçilerle birlikte ezilenlerin birleflik karfl› koyu-flunu örgütlüyorlar. Arjantin, Paraguay, Boliv-ya, Dominik Cumhuriyeti, Venezüella, Kolom-biya’da; Avustralya, Güney Kore, ‹ran, Hindis-tan; Avusturya, Fransa, Almanya, ‹talya, ‹span-ya, ‹ngiltere ve Nijerya’da oldu¤u gibi sadece

son günlerde onlarca ülkede grev, boykot, ifl-gal, protesto gösterisi, devlet güçleri ile fliddet-li çarp›flmalar yafland›. Dünyan›n dört bir ya-n›nda soka¤a dökülen milyonlar›n talepleri or-takt›. IMF dayatmalar›na, özellefltirmeye, iflsiz-li¤e, yoksullaflmaya, paral› e¤itime vb. mali oli-garflinin “de¤iflim partisinin” dünya çap›ndakitopyekün sald›r›s›na karfl› iflçi s›n›f› ve bütünezilenlerin devrim partisinin verdi¤i yan›tt› bu.Sald›r›n›n içeri¤i ayn› olunca dünyan›n ezilen-leri de ayn› dili konufluyor, ayn› talepleri ben-zer yöntemlerle dile getiriyorlar. Arjantin’deoldu¤u gibi Galler’de de kriz nedeniyle kapat›l-mak istenen fabrikalara iflçilerin el koyarak yö-netmesi basit bir tesadüf olarak aç›klanabilirmi? Ya da dünyan›n de¤iflik co¤rafyalar›ndatopraks›z köylülerin toprak iflgallerine girifl-mesi, bu bir yana yeni grev tekniklerinin (fab-rikay› anayollardan ve semtlerden kuflataraküretimi engellemek) uygulanmas› bir tesadüfmüdür?

Dünyan›n dört bir yan›nda iflçilerin hakla-r› gasp ediliyor, s›n›flar aras›nda eflitsizlik bü-yüyor, mali oligarflinin dünyan›n hiçbir yan›n-da iflçileri teskin etme kayg›s› kalmad›. Dünya-n›n bütün iflçileri her geçen gün daha fazla bir-birine benziyor. ‹flçiler “iflçi s›n›f›n›n vatan›,ulusal bayra¤› olmaz”› yeniden ö¤reniyor. Bu-nun bir sonucudur ki Irak’a yönelik emperya-list savafl s›ras›nda en kalabal›k gösteriler savaflkoalisyonu içindeki ülkelerde gerçekleflti.Dünya iflçi s›n›f› her geçen gün sosyalizmin en-ternasyonal bayra¤› etraf›nda toplanmak d›fl›n-da bir kurtuluflunun olmad›¤›n› ö¤reniyor. Bu,bugün kendili¤inden ve nesnel olarak gelifli-yor. Yaln›zca iflçiler de¤il mülksüzlefltirilenküçük mülk sahipleri, mali oligarflinin vahflisald›r›lar› alt›nda eski konumlar›n› yitiren dü-nün orta s›n›flar›, daha kestirmeden bir deyifl-le dünyan›n bütün ezilen yoksul insanlar› na-s›l ki tekellerin azg›n sald›r› koflullar› alt›ndayoksullu¤a savrulmufllarsa yine o koflullar ta-raf›nda sosyalizm bayra¤›n›n alt›na itilmekte-dir.

Mali oligarflinin “de¤iflim partisi” tepedent›rna¤a silahl› ve bütün güçlü, engellenemezgörüntüsüne karfl›n tükenifl içindedir. Sald›r-

71TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 69: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

ganl›¤›ndaki s›n›rs›zl›k çaresizli¤inden, vahfle-ti köfleye s›k›flm›fll›¤›ndand›r. Üretim araçlar›üzerinde özel mülkiyete dayal› kapitalist üre-tim iliflkileri, bütün geliflme olanaklar›n› yitir-mifltir. Üretim araçlar› üzerindeki bireyselmülkiyet bir avuç burjuvada ve devasa miktar-larda toplaflm›fl, buna karfl›n ve bunun ürünüolarak üretimin toplumsal niteli¤i öylesine bo-yutlara eriflmifltir ki kapitalizmin buradan da-ha ileriye gitme flans› yoktur. O nedenledir kiher dönemdekinden daha h›zl› biçimde kendi-ni tüketmeye, yemeye bafllam›flt›r. Daha çokkar için dünyadaki yoksullar›n say›s›n› art›r›-yor, iflsizli¤i büyütüyor, mülksüzleflmeyi h›z-land›r›yor; bu onu daha az insan için üretimyapmaya yöneltiyor. Ayakta kalmak için sü-rekli büyümek zorunda; bu onu en yak›n›nda-ki burjuvay› yutmaya sevk ediyor, yolu yok yayutacak ya yutulacak. Sermayenin her yerde is-tedi¤i gibi vurgun yapmas› için herkese s›n›rla-r›n› açmay› dayat›yor, ulusal devleti var edengümrük duvarlar›n› y›k›yor, dünya egemenli-¤ine soyunuyor; bu kendisi ile ayn› amaçlarpeflinde koflan devletlerle amans›z bir rekabetdemek; ve ayn› zamanda ulusal dar kafal›l›¤›nparçalanmas›n›n, iflçi s›n›f›n›n ulusal dar gö-rüfllülükten s›yr›lmas›n›n nesnel koflullar›n›nher zamankinden daha çok olgunlaflmas› so-nucu demek. Nereden bak›l›rsa bak›ls›n üret-me yetene¤ini yitirmifl, en yak›n›ndakini yuta-rak yaflamak zorunda kalan, üretime de¤il spe-külasyona yat›r›m yapan, afl›r› sömürü vemülksüzlefltirme ile karfl›t cepheyi büyütenmali oligarfli yok olmaktan kurtulamaz. Vedo¤rudan kendisinin oluflturdu¤u flartlar onubu y›k›ma sürüklemektedir. Mali oligarflinin“de¤iflim partisi” tekeller aras›ndaki rekabetik›z›flt›r›rken iflçi s›n›f› ve ezilenler aras›nda en-ternasyonal duygudafll›k ve fiili dayan›flma hergeçen gün köklefliyor. ‹flçi s›n›f› ve ezilenlerinkuvveti buradan geliyor. Bu enternasyonal da-yan›flma güçlendikçe sosyalizm bayra¤› bütüninsanl›¤›n kurtulufl bayra¤› olarak çok dahagüvenli biçimde göklerde dalgalanacakt›r.Ama bunun için her fleyden önce yenilgi ruhhalinin ortadan kald›r›lmas› ve devrimci irade-nin kuflan›lmas› gerekir. Bu baflar›lmazsa nes-

nel koflullar kendi bafl›na bir anlam ifade et-mezler. ‹flçi s›n›f› ve ezilenlerin yenilgi ruh ha-linden s›yr›ld›klar›, flu son birkaç ay içindedünya sokaklar›nda, varofllar›nda, fabrikalardayükselen isyan hayk›r›fllar›yla ortaya ç›kt›. So-run bunun çok daha bilinçli bir irade olarakörgütlenmesidir. Aksi takdirde bugün ‹ran’da,Türkiye’de oldu¤u gibi mücadele için yola ç›-kanlar mali oligarflinin “de¤iflim partisi”nin yada statükocu güçlerin “ulusal davas›”n›n pa-yandalar› haline gelmekten kendilerini kurta-ramazlar. E¤er Irak’ta devrimciler insiyatifi elealmazsa sömürgecilere karfl› verilen mücadeleBaas gericili¤inin “ulusal”c›l›¤›na endekslene-cek.

Devrim partisi gücünü hakl›l›¤›ndan al›-yor. Mali oligarflinin “de¤iflim partisi” ise biravuç tekelin ç›karlar›n› program edinmesi ne-deniyle güçsüzdür. ‹flte Irak: sömürgeciler ezi-len ›rak halk›n›n atefli alt›nda. Yolu yok. Kovu-lacaklar. Bütün kapitalistlerin bir gün dünyaüzerinden kovulacaklar› gibi.

TÜRKİYE’DE ÜÇ PARTİ VE ÜÇ PROGRAM

Türkiye’deki siyasal manzara dünyadakigenel görünümün bir yans›mas›n› oluflturuyor.Emperyalist tekellerle ç›karlar› bütünleflmiflsermaye oligarflisi ve onun siyasal arenadakisözcüleri, emperyalizme yeni tipte siyasi veekonomik entegrasyon için hummal› bir çabaiçindeler. TÜS‹AD, T‹SK, TOBB, AKP ve dev-let bürokrasisinin önemli bölümü emperyaliz-min sömürgelefltirme siyasetinin yerli payan-dalar›d›r. AB’ye uyum paketleri, Kamu Refor-mu Yasas›, de¤ifltirilen ifl yasalar›, daha öncekihükümet döneminde tar›m, maliye ve ekono-minin di¤er alanlar›na dair kabul edilen yasa-lar hep bu sömürgelefltirme siyasetinin gere¤i-dir. CHP bu siyasetin destekçisidir. ÖDP kuru-luflundan bu yana kendilerini de¤iflim partisiolarak ifade eden, co¤rafyam›z› emperyalizminaç›k bir sömürgesi haline getirme partisininönce utangaç flimdi aç›k payandas›d›r. AB sa-vunucusu bütün oluflumlar fark›nda olsunlarya da olmas›nlar iflbirlikçi tekelci burjuvazinin

72 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 70: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

program›na dahildirler.DEHAP da h›zla bu kulva-r›n içine girmektedir.

“De¤iflim partisi”nindemokrasi sevdas› tama-men konjonktürel ve esa-sen MGK’n›n devlet üze-rindeki hakimiyetini zay›f-latmaya yöneliktir. Özgür-lükler ad›na iflbirlikçi bur-juvazinin yede¤i halinegelmek büyük bir tarihselyan›lg›d›r. AB’nin ve iflbir-likçilerinin gerçek niyetiyeni ç›kar›lan ‹fl Yasas›’ndagizlidir. Kazan›mlar›n tas-fiyesi bafl hedeftir.

Ekonomi ve maliyeparlamento denetimi d›fl›-na ç›kar›ld›. Bu konulardakarar verme yetkisi do¤ru-dan emperyalistlere ait. Buaç›k bir sömürge yönetimide¤il mi? K›smi baz› yasade¤ifliklikleri bu gerçe¤i örter mi?

De¤iflim partisinin peçesi demokrasi ise,ordu partisinin peçesi ulusal onurdur. Ordueski mevzilerinden kovulmamak için büyükbir gayret içindedir. Buna karfl›n her yeni ham-le karfl›s›nda bir ad›m daha geri atmak zorun-da kalmaktad›r. Bu kaç›n›lmazd›r da. Çünküuygulanan program do¤rudan emperyalistlertaraf›ndan dayat›lmaktad›r. Düne kadar em-peryalistlerin en sad›k iflbirlikçisi genelkurmaycephesinin bu dayatmaya karfl› baflkald›rmas›söz konusu olamaz. Onlar›n karfl› ç›kt›klar›emperyalist sömürgelefltirme siyaseti de¤il ko-numlar›ndan uzaklaflt›r›lmakt›r. Durumlar›n›korumak için bütün demokratik talepleri em-peryalist dayatma olarak nitelemekte ve buyolla bu taleplerin gerçekleflmesini engelleme-ye çal›flmaktad›rlar. Kürt sorununa yaklafl›mla-r› da ayn›d›r. Kürtlerin en demokratik haklar›-n› bile kabul etmemek için büyük bir gayretgöstermektedirler. Emperyalizme karfl› ç›kmakad›na Ordu partisinin etki alan›na kaymak yada onunla ayn› programa dahil olmak gerici,

sosyal-floven bir po-litikad›r. Ki buönemli bir tehlike-dir. Kontrgerillan›nçeflitli fraksiyonlar›-n›n kurduklar› parti-ler bir yana ‹P gibigenelkurmay yar-dakç›s› partiler ayn›kulvardad›r. TKPsosyal-floven politi-kalarla zaman zamanordu partisinin ide-olojik ve politik etki-si alt›na girmektedir.DHKP/C’nin 1 May›sça¤r›s›n› vatan sa-vunmas› üzerineoturtmas› ordu parti-sinin ideolojik etki-sinin küçümsenme-mesi gerekti¤ini or-taya koyuyor.

Devrim partisihenüz etkili bir çekim gücüne sahip de¤ildir.‹deolojik etkisi artsa da sürekli biçimde günde-mi belirleyen güçlerden birisi haline geleme-mifltir. Emperyalist savafla karfl› mücadele bukonudaki istisnalardan birisidir. Toplumu ilgi-lendiren en temel meselelerde etkili bir iradeolamam›flt›r. Örne¤in, kölelik yasas›n›n geçifli-ni engelleyememifltir; özellefltirmelere karfl›gerekti¤i gibi tutum almam›flt›r. Mülksüzleflti-rilen köylülerden, iflsizlere kadar milyonlarcainsan en temel talepleri karfl›s›nda edilgendir.Kürt sorunun çözümünde, özgürlükler soru-nunda yeterli aktivitesi yoktur. Oysa bütün bukonularda devrim partisinden baflka bir çözümgücü yoktur. Bu parti kendini ortaya koymay›baflaramazsa mevcut di¤er iki partinin çekimalan›na girecek ya da “etkisiz eleman” halinedönüflecektir. Dünün birçok devrimci yap›lan-mas›n›n bugün, hem de devrimci iddialar›n-dan vazgeçmedikleri halde “etkisiz eleman”haline gelmesi rastlant› de¤ildir.

Nesnel flartlar devrim partisinin güçlen-mesi için yeterince uygundur. Çünkü burjuva

73TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Emperyalizme karfl› ç›kmak ad›naOrdu partisinin etki alan›na kaymakya da onunla ayn› programa dahilolmak gerici, sosyal-floven bir politi-

kad›r. Ki bu önemli bir tehlikedir.Kontrgerillan›n çeflitli fraksiyonlar›-n›n kurduklar› partiler bir yana ‹P

gibi genelkurmay yardakç›s› partilerayn› kulvardad›r. TKP sosyal-flovenpolitikalarla zaman zaman ordu

partisinin ideolojik ve politik etkisialt›na girmektedir. DHKP/C’nin 1May›s ça¤r›s›n› vatan savunmas›üzerine oturtmas› ordu partisinin

ideolojik etkisinin küçümsenmemesigerekti¤ini ortaya koyuyor.

Page 71: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

cephede flu ya da buoranda emekçilerin so-runlar›n› çözmeye ye-tenekli hiçbir partiyoktur. En s›radanekonomik talep bilekapitalist düzen içindeçözülmesi olanaks›zhale gelmifl, reformlariçin mücadele devrimmücadelesiyle iç içegeçmifltir. Özellefltir-meye karfl› ç›kmak, pa-ras›z e¤itim istemek,sosyal haklar›n t›rpan-lanmas›na karfl› olmakvb, en s›radan ekonomik talep bile IMF veDB’yi emperyalist devletleri ve iflbirlikçilerinikarfl›s›na almak demektir. Bu da, en s›radan ta-lepler u¤runa mücadelenin bile politik müca-dele verilmeksizin elde edilemeyece¤ini ortayakoymaktad›r. Politikan›n alan› alabildi¤ine ge-nifllemifltir ve bu geniflleme devrim taleplerinedo¤ru olmaktad›r.

Ezilenlerin burjuva partilere ve burjuvadevlete, en genel anlamda burjuva çözümeolan güvensizlikleri derinleflmektedir. Toplu-mun temel sorunlar› çözülmek bir yana a¤›r-laflmaktad›r. ‹flçi s›n›f› ve ezilenler sermayeninsald›r›lar› ve yo¤unlaflan hak gasplar› karfl›s›n-da tamamen korunaks›zd›r. ‹flçiler örgütsüz-dür, olduklar› kadar› ile burjuva sendika bü-rokratlar› taraf›ndan ezilmektedirler. ‹flçi s›n›f›ve di¤er halk y›¤›nlar›n›n giderek kötüleflenhayat flartlar› onlar› mücadeleye sevk etmekteama bu mücadele birleflik bir karakter kazan-amamaktad›r. Örne¤in özellefltirmelere karfl›iflçi s›n›f›n›n tepki vermedi¤i söylenemez, ayn›fley personel rejimi yasas›na karfl› emekçi me-murlar için de geçerlidir. Ö¤renciler, emekçisemt halk› da kendilerini ilgilendirdi¤ini dü-flündükleri sald›r›lar karfl›s›nda bir ölçüde tep-ki vermektedirler. Ne var ki, sald›r›n›n emper-yalist-kapitalist nitelikte oldu¤u, tek bir mer-kezden yönlendirilen bir politikan›n unsurlar›oldu¤u kavranmad›kça, yani bu siyasi sald›r›siyas› bir karfl› duruflla yan›tlanmad›kça sald›-

r›lar› durdurmak ola-naks›zd›r. Böyle bir si-yasi bilinç oluflmad›¤›için mücadele birleflikbir hal almamakta, ser-mayenin topyekün sal-d›r›s›na karfl› ezilenlerintopyekün direnifli ör-gütlenememektedir .Ezilenler sald›r›lar kar-fl›s›nda protestocu ey-lemler örgütlemek d›-fl›nda sonuç al›c› bir ey-lem hatt›ndan uzakt›r-lar. Her fleyden önce ka-zanacaklar›na olan

inançlar› yoktur. Kürt yurtseverleri de umu-dunu sermaye oligarflisinin “de¤iflim parti-si”ne ba¤lam›flt›r.

Ezilenleri bir genel direnifle haz›rlama, ör-gütleme ve sevk etmeye yönelik bir harekethatt›n› örmek öncüye düflüyor. Öncü toplum-da birikmifl patlama ö¤elerini a盤› ç›karmaklayükümlü oldu¤u bilincine ermelidir. Kazan-maya, kopar›p almaya endekslenmifl bir iradesergilenmeden öncü görevini yerine getirmiflsay›lmaz. Protestoculukla bu süreç afl›lamaz.Sald›r›lara barikat olmay› bilmek gerekir.

Tepeden t›rna¤a çürümüfl olan devleti,sermaye oligarflisinin “de¤iflim partisi” emper-yalistlerle iflbirli¤i içinde yeniden yap›land›ra-rak kurtarmaya çal›fl›yor. E¤er devrim partisiduruma devrimci müdahalede bulunup devle-ti hücrelerine kadar parçalamaz ve devrimciiktidar› kurmaya yönelmezse burjuvazi yeni-den yap›land›rma hedefine ulaflacakt›r. Bütünezilenleri birlefltirmek ve genel bir direnifl ör-gütlemek mümkündür. Devrim partisinin da-ha güçlü bir iradeyle ortaya ç›kmas› gerekir.Faflizme, emperyalizme ve kapitalizme karfl›ezilenlerin birleflik devrimci direniflini örgüt-lemek görevi devrim partisinin bütün bileflen-lerinin önünde durmaktad›r. Bu görevi baflar-mak için harekete geçmeyenler ya “tarih” ola-caklard›r ya da mevcut partilerden birinin pa-yandas›.n

74 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

“De¤iflim partisi”nin demokrasisevdas› tamamen konjonktürel veesasen MGK’n›n devlet üzerindekihakimiyetini zay›flatmaya yönelik-tir. Özgürlükler ad›na iflbirlikçi bur-juvazinin yede¤i haline gelmek bü-yük bir tarihsel yan›lg›d›r. AB’nin

ve iflbirlikçilerinin gerçek niyeti yeniç›kar›lan ‹fl Yasas›’nda gizlidir. Ka-zan›mlar›n tasfiyesi bafl hedeftir.

Page 72: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

fiERM fieyh ve Akabe zirve-lerindeki geliflmelerden sonra,Yol Haritas› hakk›nda bunlarade¤inmeden konuflmak art›kmümkün de¤ildir. Arap-‹srail,Filistin-‹srail çat›flmalar›naBusch yönetiminin bak›fl›ndakiciddiyet bizce kuflkuluydu zaten,bu sonuçlarla kesin belli oldu.Dünya s›n›rlar›n› elinde tutan buidarenin dengeli bir tutum alma-s› beklenirken, Beyaz Saray’a yer-leflti¤i ilk zamanlardaki sabit po-litikas›na geri döndü. Bu politi-kayla terörist fiaron hükümetiyleuyumlu bir flekilde genelde Arap ülkelerine,özelde Filistinlilere büyük bask› uygulad›. Bu-nunla da yetinmedi. Yol Haritas› plan›nda fia-ron’un bütün flartlar›n› da kabul etti, bu tu-tumla da plan›n özünü boflaltt›, pratik uygula-mada kesin baflar›s›zl›¤a yol açacak görüflmeka¤›d›na çevirdi.

fiaron’un politikalar›n› benimseyen Ame-rikan yönetimi Irak’a Anglo-Amerikan iflgal-

den sonra halihaz›rda Arap rejimlerinin de bö-lünmüfllü¤ünü f›rsat bilerek ‹srail’le-Filistinli-ler aras›nda görüfltürmeler yapmaya yarayacakyeni koflullar›n do¤du¤unu öngördü. (‹srailliAmerikan Baflkan) Filistin halk›na da yeni biryönelimi reva buldu. Ard›ndan ‹srailli sa¤c›la-r›n ölçülerini ve flartlar›n› görüflmelere baflla-mak için dayatt›. Bu iki zirve toplant›lar›n›nsonuçlar›n›n da ortaya koydu¤u gibi ‹srail’egösterilen afl›r› anlay›fl, Yol Haritas›’n› y›k›ma

75TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

‹srail Anlay›fl›n› Kuflanan Yol Haritas› Ç›kmaz Sokakta

— Naif Hawatme*—

Filistin Demokratik Kurtulufl Cephesi Genel Baflkan›

Page 73: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

u¤ratacak tehlikeli bafl-lang›ca yol açt›. Plan›niçeri¤i boflalt›laraközünde güvenlik sorun-lar›n›n bulundu¤u den-geli olmayan plan›ndengeleri tamamen bo-zuldu.

fierm fieyh ve Aka-be zirvelerinin, plan›nüçüncü aflamalar›na da-ir kuflkular›m›z› gider-mek, Busch ve fiaron’undavam›z›n ve çat›flmala-r›n esas temeli üzerin-deki çözümlerine dairtaleplerimizin üstündenatlanmas› için düzen-lendi¤i aç›kt›r. Öncelik-le Filistinlilerin dönüfl hakk›n›n üstü çizildi.Ard›ndan M›s›r ve Ürdün elçilerinin dönüflüistendi, Arap baflkentlerinde önceden aç›lm›flbulunan, ‹srail’e ait ticaret, flirket ve ulafl›mbürolar›n›n yeniden aç›lmas›, çal›flanlar›na dö-nüfl ve çal›flma hakk› verilmesi, di¤er ülkele-rin de ‹srail’le bu tür iliflkileri gelifltirmek içinhaz›rl›k yapmalar› gerekti¤ine dikkat çekildi.Ve tabii bütün bunlar ‹srail-Filistin çat›flmas›-n›n esas›na ait hiçbir çözüm üretilmeden (Ku-düs, Mülteciler, S›n›r, Yeni Yerleflim Birimlerivb.) ve son aflamaya girilmeden gerçeklefltiril-meliydi.

BU SEBEPLERDEN DOLAYI YOL HARİTASIDENGESİZDİR!

Yol Haritas› metin içeri¤i ve zamanlamaayar› ile dengesizdir. Çünkü güvenli¤i siyaset-ten daha fazla önemsiyor. Filistinlilerin meflruulusal hukukunu kilitliyor, öncelikle kendiegemenli¤inde tamamen ba¤›ms›z devlet kur-ma hakk›n›, mülteciler, s›n›r, yerleflim birimle-ri (‹sraillilerin) parçalanm›fl aileler, Kudüs so-runlar›n› hiç tart›flm›yor, üstelik halk›m›z›nmeflru müdafaa hakk› olan iflgal ve yerleflimci-lere karfl› direniflini k›n›yor.

Yol haritas›n›n metin içeri¤inden bir al›n-

t› yapay›m: “Filistin-‹s-rail çat›flmalar›na kesinçözüm iki devlet mode-lidir. Ancak gerçekleflti-rebilmek için fliddetindurdurulmas›, teröriz-min bitirilmesi flartt›r.O da Filistin halk›n›nbunlar› durduracak biryönelime sahip olmas›y-la mümkündür vb...Birinci aflaman›n 7 nolumaddesi (Filistin yöne-timini kastederek) si-lahl› intifadan›n hemendurdurulmas›na, ‹srail’ekarfl› fliddetin her yerdedurdurulmas›na ve tümFilistinli kurumlar›n ‹s-

rail karfl›t› antipropagandalar›n› durdurmayaça¤›r›yor. Filistin halk› aç›kça kuyuya itilmekisteniyor. Aç›klad›¤›m›z bu iki maddenin içeri-¤i, Filistin Ulusal Kurtulufl Mücadelesi’nin bü-tün biçimlerini (intifadas›, silahl› direnifli, yü-rüttü¤ü propaganda ve ajitasyonunu) k›nayanve hiçbir hakl›l›¤› olmayan ‹srailli Amerikal›la-r›n bütün bunlar› terörist uygulamalar olarakkarfl›layan anlay›fl›n› do¤ruluyor. Buradaönemle vurgulamam›z gerekir ki, Amerikanyönetiminin Yol Haritas›’n› alt› ay boyuncabekletmesinin, bu kadar düflündükten sonraaç›klamas›n›n gerçek nedeni de fludur: Direni-flin intifada ve Filistin Ulusal Mücadelesi’ninbirikimi fiili olarak di¤er Arap ülke ve halkla-r›nda olumlu yank›lar uyand›rmaya bafllam›fl-t›. (2000 y›l›nda Ekim ay›nda Kahire zirvesin-de al›nan kararlar, halklar›m›z ve resmi rejimidarelerince intifadan›n, direniflin ekonomikve siyasi olarak desteklenmesi, 2001 Martay›nda Umman’da, 2002 Mart ay›nda Beyrut’ta-Arap Bar›fl Giriflimi- bu karar aynen onaylan-m›flt›.)

‹ntifada uluslararas› bir yank› uyand›r-m›flt› ve Güvenlik Konseyi’ni baz› kararlar al-maya zorlam›flt›. Bunlardan en önemlileri,1397 nolu karar, ilk olarak 4 Haziran 1967topraklar› s›n›rlar› içinde ba¤›ms›z bir Filistin

76 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Yol Haritas› metin içeri¤i ve zaman-lama ayar› ile dengesizdir. Çünkü

güvenli¤i siyasetten daha fazlaönemsiyor. Filistinlilerin meflru ulusalhukukunu kilitliyor, öncelikle kendiegemenli¤inde tamamen ba¤›ms›zdevlet kurma hakk›n›, mülteciler,

s›n›r, yerleflim birimleri (‹sraillilerin)parçalanm›fl aileler, Kudüs sorun-

lar›n› hiç tart›flm›yor, üstelikhalk›m›z›n meflru müdafaa hakk›olan iflgal ve yerleflimcilere karfl›

direniflini k›n›yor.

Page 74: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Devleti kurulmas›n›n, Filistin halk›n›n do¤alhakk› oldu¤unu teyid etti. ‹ntifada’n›n sürekli-li¤iyle Oslo süreci y›k›ld›. Böylece de AB veBM’nin ard›ndan da 10 y›ld›r Ortado¤u’da tekhakim olan ABD’nin tek varl›¤›n›n yan› s›raRusya’da ortaya ç›kt›. (ABD Madrid Konferan-s›’ndan, 91 Ekim ay›ndan intifadan›n bafllad›¤›28 Eylül 2000 y›l›na kadar bölgedeki tüm an-laflmazl›klar› çözme konusunda tek hakimgüçtü.) Dolay›s›yla da Bush’un 24.6.2002 y›-l›ndaki aç›klamas›ndan sonra dörtlü komiteolufltu. AB, Rusya, BM bileflenlerinin olufltur-du¤u komiteye Washington sorunlar›n bera-ber çözülmesine destek ve onay verdi. Buradanda flu sonuç ortaya ç›k›yor. Filistin halk›n›n ifl-galci askerlere, yerleflimcilere, fiaronist kanl›yay›lmac› iflgallerine karfl› yi¤itçe direnifli bupolitikalara karfl› bir set oldu. Yine ayn› müca-deledir ki karanl›k, çökmüfl Oslo dehlizi siya-setine de set oldu. Asl›nda ‹srail’in Filistinlile-rin meflru ulusal hukukunu tan›mamada gös-terdi¤i inat da Oslo ittifak›n› çökertmifl ve ç›k-maz soka¤a yöneltmiflti. ‹flte çok aç›kt›r kiAmerikan-‹srail birlikteli¤i Filistin halk›n›meflru hakk›ndan tecrit etmek için yeterli birsebeptir. Bu anlafl›l›r bir olgudur. Anlafl›lma-yan ise gerçekten Kahire, Amman, Beyrut’takiArap zirvelerinde al›nan kararlarla çeliflkiliresmi siyasetler yürüten Arap rejimlerinin tu-tumudur. Bir de Mahmut Abbas hükümetinin-ki fierm fieyh ve Akabe zirvelerinde- Ameri-kan politikas›n›n yan›s›ra birden bire kurul-

mas›na tepki verilmemesidir.Say›n Mahmud Abbas, Akabe zirvesinde

terörizmi ve fliddeti k›nayan bir konuflma yap-t›. Yahudilerin tarih boyunca yak›lmalar› veu¤rad›¤› iflkencelerden duydu¤u üzüntüsünüde belirtmeyi unutmad›. Yan›s›ra 1948’de olu-flan büyük ulusal yaradan beridir Filistinli Me-sih’in iflgalcilerin dara¤ac›nda as›l› oldu¤unu,topraklar›nda özgür ve ba¤›ms›z yaflama hak-k›n›n gaspedildi¤ini, iflgalcilerin hergün zu-lüm ve toplu katliamlar yapt›¤›n› da and›.

Bu tutum gerçekleri birbirine ba¤l›yor. Si-lahl› mücadele, iflgalcilerin zulüm uygulamala-r›na ve bunu süreklilefltirmelerine bir yan›tolarak geldi. ‹flgalciler çekilmeden, yerleflimmerkezleri sökülmeden, Filistin halk›n›n mefl-ru hukuku olan baflkenti Kudüs olarak, 4 Ha-ziran 1967 s›n›rlar› içinde kendi egemenli¤in-de devletini kurmadan, 194 nolu karar gere¤imülteci halk›n sorunu çözülmeden (ki bu ka-rarlara tüm Arap zirveleri onay vermifltir, so-nuncu olarak Arap Bar›fl Giriflimi 2002 Mart›n-da buna dahildir) silahl› mücadeleyi durdur-mak mümkün de¤ildir. Filistin-‹srail çat›flmas›askeri yoldan çözülmeyecekse de bunu do¤ru-lamas› için ‹srail taraf›n›n yay›lmac›, katliamc›politikalardan vazgeçmesi, güvenlik birimleri-ni de çekmesi gerekiyor.

“Yol Haritas›’’ plan› dengeli de¤ildir, çün-kü yükümlülüklerin uygulanmas›nda da ard›ard›na politikas›n› (karfl›l›kl›l›k politikas›n›de¤il) temel alm›flt›r. Filistin taraf›ndan iste-

77TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 75: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

nen (dikkat çekilmesi ge-reken epeyce noktay› geri-de b›rakarak belirtiyorumki) güvenlikle ilgili zorlu-yorum, zincirleme ad›mla-r›n at›lmas› iken, ‹srail ta-raf›ndan istenen Filistintaraf›n›n uygulamalar›n›izleyifli, yard›mc› olmas›.Bu durum, ‹srail’in düfl-man ama hakim olarak tan›nmas›n›, ard›ndanda koflullar›n ‹srailli afl›r› sa¤c› partilerin elineteslim edilmesidir. Böylece ‹srail’in yapmas›gerekenlerden muaf tutuldu¤unu görürüz.Bunlara haritan›n prati¤i için öngörülen veiçeri¤iyle tam uyumsuzluk arzeden üç y›ll›kzaman s›n›rlamas›n› eklersek, ki bunlar da üçaflamada çözülecek deniyor, o zaman bu hari-taya da flimdiden Oslo yolunu izlemek düflü-yor diyebiliriz. Bilindi¤i gibi Oslo süreci May›s1999’da ç›kmaz soka¤a girmiflti. Silahl› müca-dele ve direnifl uluslararas› kararlara yapt›r›mgücü sa¤layacak koflullar›n yarat›lmas›na yeni-den bir yan›t olarak do¤du.

Mülteciler sorununun çözümüne iliflkin,üçüncü aflaman›n metin içeri¤inden al›nt› ya-p›yoruz: “Mülteciler konusunda iki taraf›n is-teklerine yan›t veren çözüm, adil, bütünlüklüve objektif olmal›d›r’’ Tam da burada Ameri-kan yönetiminin bu metini ‹srailli anlay›flçakavrad›¤›n› aç›kça görüyoruz ki (Yahudi dev-leti olarak ‹srail’in güvenli¤ine itinal› davran-mal›y›z) aç›klamas›n› Akabe zirvesinden sonrayapan Bush bunu da dönüfl hakk›n›n Yahudi-ler öncülü¤ündeki ‹srail’in güvenli¤ini do¤ru-dan tehlikeye ataca¤›n›, dolay›s›yla mümkünolmayaca¤›n› (ki bu aç›klama kendisinden ön-ce de fiaron taraf›ndan yap›lm›flt›) belirtti. Ha-rita, dönüfl hakk›n›n üstünü çizmekle kalm›-yor, uygulamalara geçifl için bu hakk›n reddi-ne dair teyid istemeyi flart kofluyor. Bundanbaflka 1,5 milyonluk nüfusumuzu Celil, Sahilve Nekap çölü aras›ndaki üçgene s›k›flt›r›yor.Atalar›n›n ve kendilerinin olan bu topraklardaYahudi devlet ‹srail’in güvenli¤i için tehlikele-re maruz b›rakt›r›l›yor ve gelece¤in karanl›ktransfer planlar›na teslim ediyor. Amerikan›n

bu tutumu ‹srail’eiliflkin duydu¤u kor-kular›n özetidir, yap-mak istedi¤i de ulus-lararas› onayl› huku-kumuzu korsancakullanmas›d›r. Yoksa1949 y›l›ndan beriortaya konmufl Filis-tinli mültecilerin

kendi topraklar›na dönüfl ve yaflam hakk›n›güvenceleyen 194 nolu karar aç›kça bu dere-cede çi¤nenemezdi. Ç›ld›rt›c› olan da dünyadademokrasinin havarisi kesilen bu gücün tümkuvvetini ›rkç› ‹srail devletinin varl›¤› ve deva-m› için kullanmas›d›r. Yaln›zca bu aç›klamala-r› yapmakla kalm›yor, bunun getirdi¤i yüküm-lülükleri de koruyor.

Harita plan›nda yerleflim merkezleri, s›n›rve Kudüs, 2004-2005 y›l›nda girilecek üçüncüaflaman›n görüflme maddeleri haline dönüfltü-rülüyor. Bizce tehlikeli olan da budur! Çünküuluslararas› planda kabul edilmifl hiçbir ilkeyiiçermiyor, dayanak noktas› yapm›yor. Hangiilke mi? 5 Haziran 1967’de ‹srail’in iflgal etti¤itopraklardan tam çekilmesini isteyen ilke!1967 4 Haziran topraklar›na dönülmesini ka-rara ba¤layan ilke! Yol haritas› küçük ad›mlar-la politika yapma siyasetine geri dönüflü ifadeediyor. Önceden denenmifl Oslo ittifak› zatenbitiflini küçük ayr›nt›larda bo¤uflurcas›na gö-rüflmelere dayanmaktan dolay› göstermifl vedibe vurmufltu.

YERLEŞİM BİRİMLERİ KONUSUNDAKİGÖRÜŞLERİMİZİ AÇIKLAMAYA

BAŞLAYABİLİRİZ

Yerleflim birimleri Bat› fieria’daki toprak-lar›m›zda yüzde 7, Gazze’deki topraklar›m›zdayüzde 33’e tekabül ediyor. 2002 y›l› ‹çiflleri Ba-kanl›¤› raporuna bu merkezlerde yaflayan top-lam 220 bin yerleflimci var. ‹flgal alt›ndaki Fi-listin topraklar›nda toplam 205 sivil yerleflimbirimi var. Bunlardan 16 tanesi Kudüs’te, 14tanesi Gazze’de, gerisi Bat› fieria’da infla edil-mifltir. (Önemli aç›klama: Bat› fieria’n›n yüzde

78 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Filistin-‹srail çat›flmas› askeri yol-dan çözülmeyecekse de bunu

do¤rulamas› için ‹srail taraf›n›nyay›lmac›, katliamc› politikalar-dan vazgeçmesi, güvenlik birim-

lerini de çekmesi gerekiyor.

Page 76: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

7’sini ‹srail büyük Kudüs’e ba¤lam›fl durumdave buradan ne çekilmeyi ne de görüflmelerdekonuflmay› kabul ediyor. Böylece eski Ku-düs’le olan s›n›r›n› yüzde 20 oran›nda art›rm›fldurumda. Yan›s›ra iflgalciler 1948 topraklar›-n›n bitifli¤indeki topraklardan da yüzde 2-3’üne orada duvar örmek için el koymufllard›.Duvar›n örülmesi bitmemesine, yar›m kalm›flolmas›na ra¤men buradan da geri çekilmeyireddediyorlar. Böylece 2000 y›l› Temmuzay›nda Barak’›n yapt›¤› aç›klaman›n 1967 y›-l›nda iflgal edilen Filistin topraklar›n›n yüzde96 s›ndan geri çekilece¤iz’’ büyük bir yalan ol-du¤u da ortaya ç›kt›. Zaten o döneme aitCamp David buluflmalar› da bir sonuç verme-miflti.

Terörist fiaron hükümetinin düzensiz ku-rulmufl baz› yerleflim birimlerinin sökülece¤i-ni aç›klamas› gözlerimize serpilen bir avuçkumdan baflka bir fleyi ifade etmemektedir.As›l tehlike bu alanlarda yasal veya yasad›fl›yerleflim merkezleri ve gelece¤inin ne olaca¤›-na dair iflgalci iktidar›n Filistin topraklar›ndayasal yetkileri varm›fl gibi aç›klama da konum-lanmas›d›r. Sahip olmad›¤› topraklardaki efen-di, paflad›r. Yerleflim birimlerinin sökülmesi il-keli karar› görmezden gelinip sorunu görüflmemaddesine çevirdiler. ‹flgalci güçlerin bütün-lüklü geri çekilmesi gözard› edildi. Oysakibunlar›n varl›¤› sürdükçe bize vaad edilendevlete co¤rafi olarak kavuflmak mümkün de-¤ildir.

YOL HARİTASI’NA ŞARON’DAN RAHMETKURŞUNU

‹srail hükümetinin 15 May›s 2003 tarihlionay beyan› da aldat›c›d›r. ‹srail’liler haritayaiçerdi¤i aç›kl›ktan dolay› onaylam›yorlar, aksi-ne onlar Baflbakan fiaron’un beyan› olan 23May›s2003 tarihli ‹srail’in Yol Haritas›’ndakis›n›rl› baz› ad›mlar›n at›laca¤›n› kabul ettiler.Keza ABD’den ayn› gün ç›kar›lan bildiride ay-n› içerikteydi. Çünkü ayn› beyanda ABD flun-lar› öngörüyordu: Plan›n uygulanmas› esna-s›nda ABD ‹srail’e sorun yaratacak konular›ngiderilmesi üzerine söz veriyordu. Bilinen ger-

çek böylece aç›kça ortaya ç›k›yordu ki ‹srail’inplan üzerine çekinceleri öz olarak yol haritas›-n› pratik uygulamada y›prat›c› yöne sürükledi.

ÇEKİNCELERİN (ONARILMASI-İYİLEŞTİRİLMESİ

GEREKEN) EN ÖNEMLİLERİ:

Filistin taraf› intihar eylemlerine hemenson verecek, sadece sivillere karfl› olanlar› de-¤il, bütünlüklü olarak hatta ‘67 topraklar›ndayap›lanlara da son verecek, direniflin alt yap›-s›n›n y›k›lmas›, ki bu da ‹srail ordusunun busüre zarf›nda çal›flmalar›na hiçbir flart koflul-madan isteniyor. Keza planda tarih s›n›rlama-s›n›nda olmamas›ndan dolay› iki taraf üstünedüflenleri yaparsa, pratik uygulamada böylecedevam ederek geliflir. Plan›n uygulama süre-cinde gözetimci statüko sadece ABD’ye ait,dörtlü komiteye de¤il. Filistin taraf› da böyle-ce “geçici’’ devletine varmay› beklerken silahb›rakacak, ‹srail’in bir Yahudi devleti oldu¤u-nu tan›yacak. Durum bu anlamda bize flunudayat›yor: Dönüfl hakk›n›n unutulmas› yoluy-la taviz vermek, Araplar› bekleyen karanl›k birgelecekte yeflil ›fl›¤›n yak›lmas›n› bekle-mek.Plan güya öz itibar›yla 248 ve 338 noluGüvenlik Konseyi kararlar›n› esas alm›flt›, amane buna ne de Suudi Arabistan’›n bar›fl sa¤la-ma giriflimine hiç de önem verilmedi.

Ayn› süre içinde de iflgalci ordu güvenli-¤ini bahane ederek yay›ld›kça yay›ld›. Tüm bugerçekleri flimdi sunulan planla iliflkilendirme-ye çal›fl›rsak, ‹srail´in iyilefltirilmesi için koy-

79TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Bush, Filistinin yeni Baflbakan› Mahmut Abbas’a‘Yol Haritas›’n› gösteriyor.

Page 77: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

du¤u çekincelerin ne-denleri bir kez daha netolarak ortaya ç›kar. ‹sra-il, flartland›rmalar› as-l›nda plan› bat›rmakiçin koyuyor. As›l amaç,küçük ad›mlar›n kont-rollü at›laca¤› politikayadönmektir. Plan› derecederece “Mitsel Raporu”ve öncesinde “Tinet”plan›nda oldu¤u gibi ge-riye iterek, uygulanmas›mümkün olmayan birrapor haline getirerekrafa kald›rmakt›r.

Baflkan Busch’un‹sraillilerin yükümlü-lükleri konusunda Aka-be zirvesinde verdi¤i teminatlar da Filistinlileriçin havada bulut olarak kald›. ‹srail taraf›nane gibi bask›lar yap›lmal› önerileri beklenir-ken söylevinin içeri¤inde kaybolan vaatlerdebulundu. Kardeflimiz Ebu Mesin (Mahmut Ab-bas) ayn› günkü beyanatta Filistinlilere de¤il,tüm Araplara ve ülkelerine ‹srail ile iliflkilerin-de intifada öncesi koflullara dönmeyi ve bunuyeni bafllang›ç noktas› yapmay›, yapt›r›m ola-rak dayat›yor. Araplardan çok tarafl› olarak,‹srail´de intifada öncesi var olan ticaret, bürove temsilciliklerini açmas› isteniyor. Bu yü-kümlülüklerin yapt›r›m gücü ‹srail’in lehineolaca¤›ndan, onlar da üçüncü aflamaya geçifliçin bunu flantaj olarak kullanabilecekler. ‹sra-il’in hanesine saf kazanç sa¤layacak bu yapt›-r›mlarla, Filistin halk›n›n aleyhine ayn› süreç-te terörizm ve savafl suçlar›n› ifllemeye devametmesini de sa¤layacak ve kolaylaflt›racakt›r.

“Yol Haritas›” uluslararas› bir konferansyap›lmas›ndan da bahsediyor. Ancak bu kon-ferans› herhangi meflru bir yasal esasa, kayna-¤a dayand›r›lm›yor.

Üçüncü aflamaya ba¤l› görüflme maddele-ri hâlâ karanl›k ve mu¤lak. Son aflamaya geçi-fli dörtlü komitenin taraflar›n prati¤i hakk›n-daki izlenimlerinden sonra “hükmüne” ba¤la-

yarak, ikinci uluslara-ras› konferans›n tarihi-ni de 2004 y›l› bafllar›-na at›yor. Görevini itti-faka taraf olan kesimle-rin, ‹srail ve Filistinlile-rin “sürekli durum” so-runlar›n› görüflmelereaç›yor, “geçici devlet”s›n›rlar›n› belirlemekles›n›rl›yor. Ayn› zaman-da bu görüflmelerin de-vam›n›, sa¤lanacak is-tikrar›n süreklili¤i flar-t›na ba¤l›yor. Güvenlikalan›nda çevredeki baz›Arap ülkeleriyle yar-d›mlaflma ad›yla at›lanad›mlar›n yan› s›ra ‹sra-

il’le faal iliflkiye geçmelerini koflulluyor. Plan, BM 242, 338 ve 1397 nolu kararla-

r›na söylemle dokunarak nokta koyuyor.1948’de ülkelerinden kovulan Filistinlileregeri dönüfl hakk›n› tan›yan 194 nolu BM kara-r›n› ise tamamen görmezden geliyor.

“Yol Haritas›” plan› hakk›nda söyleye-ceklerimiz flimdilik bu kadarla s›n›rl› kal›yor.Ki tam da burada Filistin taraf›n› yanl›fll›¤adüflüren yan›lg› da ayd›nlan›yor. ‹srail taraf›-na yontulmufl, revize edilmifl yanl›l›¤›, Filis-tinlilerin içifllerine müdahale edebilmelerinede yol açan tehlikelerine ra¤men, Filistin tara-f› kay›ts›z flarts›z bu plana onay vermifltir.

Filistin taraf›, baflar›s›zl›¤› defalarca de-nenmifl, s›nanm›fl ittifaklar politikas›na adetasürüklenerek ve sadece onay vermek için budefa da bu plana sokuldu.

Bir kez daha belirtmek gerekirse, Filistintaraf›n›n yapmas› gereken kendi bileflenlerin-den, kat›l›mc› taraflar›n eflit derecede sorum-lu olaca¤› ortak bir çerçeve içinde kurulacak“Filistin Plan›”d›r. Direniflin ve intifadan›nkesin sürdürülmesinin yan›s›ra, bu mücadele-yi dengeli görüflmeler yapma aray›fl›ndan, ya-ni bu seçenekten de ayr› tutmaks›z›n sürdü-rülmesi gerekir inanc›nday›m.n

80 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Bir kez daha belirtmek gerekirse,Filistin taraf›n›n yapmas› gerekenkendi bileflenlerinden, kat›l›mc›taraflar›n eflit derecede sorumluolaca¤› ortak bir çerçeve içinde

kurulacak “Filistin Plan›”d›r. Dire-niflin ve intifadan›n kesin sürdü-rülmesinin yan›s›ra, bu mücade-leyi dengeli görüflmeler yapma

aray›fl›ndan, yani bu seçenektende ayr› tutmaks›z›n sürdürülmesi

gerekir inanc›nday›m.

Page 78: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

KARDEfiLER, ö¤renci-ler, iflçiler ve dostumuz Ar-jantinliler: (Alk›fllar)

Bunca y›ll›k hayat›mdabu kadar tehlikeli ve duygu-lu bir an yaflamad›m. (Alk›fl-lar ve ba¤›rmalar)

Bilmenizi isterim ki fluanda milyonlarca Kübal› butöreni izliyor. (Alk›fllar ve“Küba, Küba, Küba, halk si-zi selaml›yor!” sloganlar›)Halk›m›z ad›na, sonsuz min-netlerimi sunuyorum. Çün-kü düflüncelerden, gerçek-lerden ve sadece bir davadangelen güç halklar› yenilmez yapan fleydir. (Al-k›fllar)

(…)Bu gece buraya nutuk atmaya gelmedim.

Daha ziyade söyledi¤im her kelimeye dikkat et-mem gerekti¤ini düflünüyorum. Elbette, önce-likle ülkemizden ve dünyadan bahsetmeyi plan-l›yordum, zaten flu anda bunu yap›yorum. Amabunu sizi burada görmeden, varl›¤›n›z› hisset-meden yapamam.

Önceden, sessiz bir oda-da olaca¤›m›, insanlar›n zarifbiçimde oturaca¤›n› san›yor-dum ve kendi kendime soru-yordum, Arjantinlilere ne-den bahsetmeliyim? Neredeolursa olsun, konuflma yap-mak zordur, insanlar›n duy-gular›n› incitecek ya da iflinekar›flma olarak alg›lanabile-cek fleyler söylemekten ka-ç›nmal›s›n›z. ‹nan›yorum ki,bu misafirperver ülkenin içifllerine kar›flma olarak alg›-lanabilecek tek bir kelimesöylemedim. Neyse kendime

soruyordum, neden bahsetmeliyim? Bir fley farkettim: Ço¤u konuflmac›, dinleyicilere bir konudayat›r, ne hakk›nda konuflacaklar›n› öncedenplanlarlar. Bu yüzden akl›ma bir fikir geldi: hiç-bir konu seçmemek, karfl›mda oturan ö¤rencile-re ne hakk›nda konuflmam› istediklerini sor-mak. Sizin bana ilginizi çeken konular› söyle-menizi ve bana bir konu seçmenizi planlad›m.Bu flekilde daha demokratik ve adil olur diyedüflündüm.

81TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Yaflas›n ‹nsanl›kKüba Cumhuriyeti Devlet Baflkan› Baflkumandan Fidel Castro Ruz’un,

Buenos Aires Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Yapt›¤› Konuflma.Arjantin, 26 May›s 2003

Page 79: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Bu üniversitedekibu deprem, bu dalga, buf›rt›na olmadan önceböyle düflünüyordum.Buraya gelince, strateji-min ifle yaray›p yarama-yaca¤›n› bir kez daha dü-flündüm, ama art›k im-kans›z oldu¤una kararverdim. Ama, san›r›mfluralarda biri dedi ki...Birisi bana bir fleydenbahset dedi...(Che hak-k›nda konuflmas› isteni-yor) Che’nin hayat›n-dan. (Alk›fllar)

Burada uzun uzunkonuflamam, bu koflullar alt›nda mant›kl› ol-maz. Ama birkaç fley söyleyebilirim. Che’denbahsetmem istendi. (Ba¤›rmalar) Bu sabah SanMartin heykelinin önünde ondan bahsettim,çünkü onu daima tan›d›¤›m en s›ra d›fl› kiflilik-lerden biri olarak hat›rlayaca¤›m.

Che bizim birli¤imize bir asker olarak ka-t›lmad›; o bir doktordu. Tesadüfen Meksika’dabulunuyordu. Daha önce Guatemala’ya gitmifl,Amerika’n›n büyük k›sm›n› gezmiflti. Madenbölgelerine, ifl koflullar›n›n çok a¤›r oldu¤u yer-lere gitmiflti. Hatta bir ara Amazon’da bir cüz-zam hastanesinde doktor olarak çal›flm›flt›.

Ben Che’nin özelliklerinden birinden bah-sedece¤im. En fazla hayranl›k duydu¤um özelli-¤inden. Her hafta sonu, Mexico City’nin yak›-n›ndaki bir volkana, Popocatepetl’e t›rmanmayaçal›fl›rd›. Tak›mlar›n› yan›na al›rd›, çok yüksekbir da¤d›, sene boyunca tepesinde kar olurdu.T›rmanmaya bafllard›, muazzam bir gayret gös-terirdi ama asla zirveye ulaflamazd›. Ast›m› onuengelliyordu. Ertesi hafta tekrar kendi deyimiy-le Popo’ya t›rmanmaya çal›fl›rd›, ancak gene zir-veye ulaflamazd›. Yine de tekrar tekrar t›rman-maya çal›fl›rd›. Tüm hayat› boyunca Popocate-petl’e t›rmanmaya çal›flt›, ama asla zirveye ulafla-mad›. (Alk›fllar ve ba¤›rmalar) Bu onun kararl›-l›¤›n›, manevi gücünü, direncini gösteriyordu.

Di¤er özelli¤i neydi? Di¤er bir özelli¤i de,daha çok küçük bir grup oldu¤umuz zamanlar,ne zaman bir gönüllü gerekse, Che öne ç›kan ilk

kifli olurdu. (Alk›fllar)Bir doktor olarak,

yaral›lar›n ve hastalar›nyan›nda kal›rd›, çünkübelli koflullar alt›nda, d›-flar›da, a¤açlar›n s›k ol-du¤u da¤l›k yerlerde, ha-rekete devam ederkengörülebilir bir iz b›rak-mak önemliydi, dokto-run bakt›¤› hastalarla ge-ride kalmas› gerekiyor-du. Bazen, di¤er doktor-lar arkada kal›rd›, tekdoktorumuz Che olurdu.

Anekdotlar anlatma-m› istiyorsunuz, akl›ma

bir tane geldi, ama herkes için çok tehlikeli birfley. Bölgenin kuzey k›y›s›ndaki bir da¤da top-lanm›flt›k. Geldi¤imiz ilk gün yaflad›¤›m›z zor-luklar› ve s›k›nt›lar› hat›rlad›k ve yeni gelenlerebir dayan›flma eylemi yapmaya karar verdik. As-keri aç›dan çok do¤ru bir hareket de¤ildi; k›y›-ya yerleflmifl bir askeri birli¤e sald›racakt›k.

Ayr›nt›lara girmeyece¤im. Çat›flma üç saatsürdü ve gerçekten flansl›yd›k, onlar›n iletiflimi-ni kesmeyi baflarm›flt›k. Ancak üç saat sonra, ça-t›flma bitince o örnek bir davran›fl sergiledi. Ça-t›flanlar›n neredeyse üçte biri yaralanm›fl veyaölmüfltü. Bu oldukça s›ra d›fl› bir fleydi. Bu yüz-den Che doktor olarak yaral› düflman askerleri-ni de tedavi etti. Yaralanmam›fl düflman askerle-ri de vard›, ama ço¤unlu¤u yaralanm›flt› ve Che,kendi yoldafllar›m›zla birlikte onlar›n da yarala-r›na bakt›. (Alk›fllar)

Bu adam›n ne kadar duyarl› oldu¤unu ha-yal bile edemezsiniz! (Alk›fllar) Hat›rlad›¤›m birfley daha var: yoldafllar›m›zdan biri a¤›r yaralan-m›flt› ve o bunu biliyordu. Bölgeden hemen h›z-l›ca ç›kmam›z gerekiyordu, çünkü ilk uçaklar›nne zaman gelece¤ini bilmiyorduk. Mucizevi birflekilde, çat›flma s›ras›nda hiç biri gelmemiflti,genelde 20 dakika içinde gelirler. fians eseri, on-lar›n iletiflimini birkaç isabetli at›flla kesmeyi ba-flarm›flt›k. Fazladan zaman kazanm›flt›k, ancakyaral›lar› tedavi edip hemen ayr›lmam›z gereki-yordu. Asla unutmayaca¤›m, Che bunu bana da-ha sonra anlatt›. Yoldafllar›m›zdan biri ölmek

82 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Buenos Aires halk›, ülkemizi, fle-hirlerimizi bombalama hayallerikuranlara bir mesaj veriyor. Sa-dece Devrimi y›kmay› de¤il, Dev-rimi ayakta tutan, 40 y›ld›r am-

bargolara, sald›r›lara ve tehditle-re ra¤men ayakta kalan halk›m›-z› da yok etmek isteyenlere bir

mesaj gönderiyorsunuz.

Page 80: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

üzereydi, hareket ettiremiyorduk. Bazen birisiçok a¤›r yaraland›¤›nda, onu hareket ettiremez-siniz. Sadece düflmana güvenmek zorundas›n›z-d›r, çünkü düflman›n yaral›lar›n› tedavi etmiflsi-niz, yan›n›za da birkaç esir, daima sayg›l› dav-rand›¤›n›z esirler alm›fls›n›zd›r. Asla bir çat›fl-mada ele geçirilen esirlere kötü davranmad›kveya öldürmedik. (Alk›fllar) Hatta bazen zar zorbuldu¤umuz ilaçlardan onlara da verdik.

Bu ilkemiz, gerçekten savafl› kazanmam›z-da çok etkili oldu, çünkü her tür mücadelededüflman›n sayg›s›n› kazanmal›s›n›z. (Alk›fl-lar)Her mücadelede, tekrarl›yorum, iyi bir dava-y› savunanlar, düflman›n sayg›s›n› kazanacak birbiçimde hareket etmelidirler.

O olayda da, çok a¤›r yaralanan ve hareketettiremedi¤imiz birkaç yoldafl›m›z› orada b›rak-mak zorunda kald›k. Ancak beni en fazla etkile-yen fleyi Che bana daha sonra üzüntü içinde an-latt›; yoldafl›m›z›n hiç yaflama flans› yoktu, veChe e¤ildi, ve ölece¤ini bildi¤i bu yaral› yoldafl›-m›z› aln›ndan öptü. (Alk›fllar)

S›ra d›fl› insan Che hakk›nda size anlatabi-lece¤im fleylerin bir k›sm› bunlar.

Ola¤anüstü derecede kültürlü olmas›n›nyan› s›ra oldukça da yetenekli bir adamd›. Di-rencinden, kararl›l›¤›ndan bahsetmifltim. Dev-rim zaferinden sonra, kendisine verilen görevle-ri heyecanla yapard›. Küba Ulusal Bankas›’n›nmüdürü oldu, o zaman orada bir devrimciye ih-tiyaç vard›. Daima bir devrimciye ihtiyaç var ta-bii ki, ama o zaman Devrim daha çok yeniydi vekaynaklar› çok azd›, çünkü ülkenin kaynaklar›çal›nm›flt›.

Düflmünlar›m›z bu durumla dalga geçtiler,hep dalga geçerler, biz de bazen dalga geçeriz.Onlar›n dedi¤ine göre ben bir gün “Bir ekono-miste ihtiyac›m›z var” demiflim, Che de elinikald›rm›fl, ama yanl›fl anlad›¤› için. O, benim“Bir komüniste ihtiyac›m›z var” dedi¤imi san-m›fl. Bu yüzden de Ulusal Banka müdürlü¤üne oseçilmifl. (Alk›fllar) Evet, Che bir devrimciydi,bir komünistti ve mükemmel bir ekonomistti.(Alk›fllar) Çünkü, mükemmel bir ekonomist ol-mak, ülkenin ekonomisinden, Ulusal Bankadansorumlu olan kiflinin yapt›klar›na dayan›r. VeChe bunu hem bir komünist hem de bir ekono-mist olarak yapt›. Derecesi oldu¤u için de¤il,

çok okudu¤u ve çok iyi gözlem yapt›¤› için. Ülkemizde gönüllü çal›flma fikrini ortaya

atan Che’ydi, kendisi her Pazar gönüllü olarakçal›fl›rd›. Bir gün tarlada çal›fl›rd›, öbür gün yenimakineleri denerdi, baflka bir gün inflaatta çal›-fl›rd›. Bize, milyonlarca Kübal›n›n onun örnekalarak benimsedi¤i bir prati¤in miras›n› b›rakt›.

Bize pek çok an› b›rakt›, bu yüzden o tan›-d›¤›m en asil, en s›ra d›fl› ve en özgeci insan. Vekitleler içinde onun gibi milyonlarca insan›nbulundu¤una inanmasam, bunun hiçbir önemiolmazd›. (Alk›fllar)

Eflsiz derecede üstün bir insan, kendisi gibibenzer özellikleri tafl›yan milyonlarca insan ol-masa hiçbir fley baflaramaz. Bu yüzden Devrimi-miz, cahilli¤e savafl açm›fl, e¤itimi gelifltirmeyeçal›flm›flt›r. (Alk›fllar)

Demin düflüncelerin silahtan üstün oldu-¤unu söyledim. Güdüleriyle ve do¤a kanunla-r›yla yönetilen bu insan denen yarat›¤›n Dar-win’in gösterdi¤i gibi evrim geçirmesinde, e¤i-tim yegane araç oldu, bugün bunu kimse red-detmiyor... Evrim teorisini kimse reddetmiyor,Papa II. Jean Paul’de evrim teorisinin yarad›l›fldoktriniyle uyuflmaz olmad›¤›n› aç›klad›. Bu türaç›klamalar› gerçekten takdir ediyorum, çünkübu bilimsel bir teoriyle dini inançlar aras›ndakiçeliflkiye son verdi. Ancak insano¤lu, ormandakal›rsa, hayvanlara benzeyebilir. ‹nsanlar zekiyarat›klard›r, kafatas›m›z›n içinde ne oldu¤unubiliyoruz, hatta insanlar›n beyni do¤umdan son-raki 2,5 y›l boyunca büyümeye devam eden tekyarat›k oldu¤unu da biliyoruz. Siz bunu biliyor-sunuz, üniversite ö¤rencisisiniz, bunu bir yer-lerde okumufl olmal›s›n›z. Bu zekan›n gelifli-minde son derece etkili bir olgudur.

Çocuklar 2,5 yafl›na kadar yeterli besin ala-mazlarsa, 6 yafl›nda okula bafllad›klar›nda yeter-li besin alm›fl olan çocuklardan daha düflük birzeka seviyesine sahip olurlar. (Alk›fllar) E¤ereflitli¤i savunuyorsak, gerekli fleylerden bir tane-si çocuklar›n do¤duklar› anda sahip olduklar›zeka kapasitesini 6 yafl›na kadar korumakt›r. Bi-liyoruz ki, erken yafllarda yeterli besin alamayançocuklar -ki dünyada bunlardan milyonlarcavar- okul yafl›na geldi¤inde, ki okul veya onlarae¤itim verebilecek ö¤retmenler varsa, ö¤renmekonusunda daha az sorumlu oluyorlar. Baz› du-

83TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 81: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

rumlarda da, bu dönemde yeterli besin alabili-yorlar, ama daha sonda onlara e¤itim verecekokul veya ö¤retmen olmuyor. (Alk›fllar)

Ancak, gezegenin en yoksul kesimlerinde,özellikle dünya nüfusunun dörtte üçünün yafla-d›¤› Üçüncü Dünya ülkelerinde neler oluyor?Yoksul ve aç insanlar›n yo¤un olarak yaflad›¤›,de¤il geliflmifl beyin kapasitesine ulaflmak, do-¤ufltan gelen beyin kapasitesini bile koruyama-yan, okullar› bile olmayan insanlar›n yaflad›¤›bu bölgelerde neler oluyor?

Size dünyada 860 milyon okuma-yazmabilmeyen yetiflkin oldu¤unu söylerler, ard›ndanda bu 860 milyonun %90’›n›n üçüncü dünya ül-kelerinde yaflad›¤›n› eklerler. Çok geliflmifl ülke-lerde de cahillik oldu¤u eklenmelidir. Kuzeyde-ki büyük komflumuzda da milyonlarca okuma-yazma bilmeyen insan var (Isl›klar ve yuhala-malar), tamamen cahil milyonlarca insan, di¤eryanda da on milyonlarca bilinçli olarak cahil b›-rak›lm›fl insanlar var. On milyonlarca dedim,ama asl›nda yüz milyonlarca var. Geliflmifl ülke-lerde de¤il, üçüncü dünya ülkelerinde.

Birbiriyle ba¤lant›l› iki önemli konudanbahsediyordum, san›r›m istedi¤imden daha faz-la konufluyorum: E¤itim ve sa¤l›k. Sonradan as-ker olan, ama doktorlu¤u da bir saniye b›rakma-yan Arjantinli bir doktordan bahsediyorduk.Sonra e¤itimin küçük bir hayvan› insan halinegetirdi¤inden bahsettik. Bunu sak›n unutmay›n.(Alk›fllar) E¤itim, do¤al güdülerin üstesindengelmemizi sa¤lar.

Üstelik, e¤itimle, hiç e¤itim almamafl in-sanlarla, yeterli besin alamam›fl insanlarla doluhapishaneler boflal›r. Çünkü, bizim ülkemizdebile, ne kadar yasa konursa konsun, ne kadarokul aç›l›rsa aç›ls›n, ne kadar ö¤retmen yetiflti-rilirse yetifltirilsin, daima e¤itimi gelifltirmekiçin yapacak bir fleyler oldu¤unu fark etmemizepey zaman ald›. Bizim toplumumuzda, aile bi-riminin etkisi belirleyicidir, çünkü binlerce üni-versite mezunu profesyonel ve ayd›n›m›z var.

Bir cezaevine gidip oradaki 20-30 yafl aras›gençleri incelerseniz, görürsünüz ki onlara nü-fusun en mütevaz› ve yoksul kesimlerinde yetifl-mifl olanlard›r. (Alk›fllar) Onlar, marjinal bölgedenen yerlerden geliyorlar. Di¤er yandan, reka-bette yar›flan, kay›tlar›n performansa ve derece-

ye ba¤l› oldu¤u okullara bakt›¤›n›zda, tam tersi-ni görürsünüz, burada ço¤unluk ayd›nlar›n vesanatç›lar›n çocuklar›d›r.

Dikkat ederseniz, ekonomik bir yaklafl›mde¤il bu, s›n›f farkl›l›klar›ndan bahsetmiyorum.Yeni bir toplum kurmak göründü¤ünden çokdaha zor, ilerledikçe yeni fleyler keflfediyorsu-nuz. Yüzde 30’larda seyreden cahillik oran›ylamücadeleye bafllarsan›z, veya toplamda yüzde90 olan cahillikle mücadeleye bafllarsan›z, bukonulara odaklan›rs›n›z. Y›llar geçtikçe toplu-mun derinliklerine inersiniz, iflte o zaman e¤iti-min etkisini fark etmeye bafllars›n›z.

Aile biriminin da¤›lmas›n›n daha s›k yaflan-d›¤› yoksul ve marjinal kesimlerde bu da¤›lmaaç›k biçimde ters etki yap›yor. Örne¤in, yüzde70’inin ailesi da¤›lm›fl, yüzde 19’u ailelerindenuzakta, akrabalar›yla yafl›yor. Bu durum ayd›n-larda meydana geldi¤inde, çocuklarda ayn› etki-yi yapm›yor, aileleri da¤›lsa bile. Normalde, an-neleri veya babalar›yla kal›yorlar; bizim ülke-mizde geleneksel olarak anneleriyle kal›rlar vekad›nlar Küba’n›n e¤itimli iflgücünün yüzde65’ini olufltururlar. (Alk›fllar) Dedi¤im gibi,yüzde 65’ten biraz fazla ve durum böyle. Bunue¤itimden baflka neyle aç›klayabilirsiniz? Di¤erbir deyiflle, bir devrim gerçekleflse bile, ailenine¤itim seviyesi çocuklar›n gelifliminde nihai be-lirleyen oluyor.

fiöyle bir fley de mümkündür: Belli koflullaralt›nda, en mütevaz› kesimlerin, en cahil kesim-lerin çocuklar› için, burada evin ekonomik ko-flullar›ndan bahsetmiyorum, e¤itim seviyesin-den bahsediyorum, bu çocuklar için “fiu ifli ya-panlar›n, bu hizmeti verenlerin çocuklar› aslaflirket baflkan›, yönetici veya üst kademelerdegörevli olamayacaklar, eninde sonunda hapsedüflecekler” denir.

Biz bu konuyu araflt›rd›k, baflka fleyler devar ama flimdi bunlara girmenin s›ras› de¤il. fiu-nu demek istiyorum; bir e¤itim devrimi olma-dan, gerçekten temelden bir e¤itim devrimi ol-madan, ülkenin bütün vatandafllar›n›n maddiihtiyaçlar› karfl›lansa bile adaletsizlik ve eflitsiz-lik kaç›n›lmaz. (Alk›fllar)

Biz, ülkemizde yedi yafl›na kadar her çocu-¤a günde bir litre süt veriyoruz. (Alk›fllar) Dahabüyük olanlara, kaynaklar›m›z elverdi¤ince di-

84 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 82: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

¤er süt ürünlerini sa¤lamaya çal›fl›yo-ruz, çünkü, bunu yapmak mümkün.

Çocuklara sa¤lad›¤›m›z bu sütgünde bir cent’ten daha düflük bir fi-yata mal oluyor. (Alk›fllar) Kuzeydeyaflayan birisinin Küba’daki bir dostu-na yollad›¤› 1 dolar, 104 günlük sütükarfl›lmaya yetiyor. (Alk›fllar)

44 y›ld›r süren ambargo nedeniy-le ülkemizde bir tay›n sistemi kurmakzorunda kald›k (Isl›klar); ancak ülke-mizde okula gitmeyen tek bir çocukbile yok, tek bir çocuk. (Alk›fllar)

Ülkemizdeki zeka özürlü çocuk-lar, bu konuyu derin biçimde araflt›r›-yoruz, zeka gerili¤ine de¤iflik biçimle-rine neden olan sebepleri, hafif, orta,ileri ve tam zeka gerili¤ine yol açannedenleri araflt›r›yoruz, neyse ki hafifve orta derece gerilikler daha fazla. fiuanda, bütün hastalar› ve durumlar› kaydettik.Sadece çocuklar› de¤il, bir tür zeka gerili¤i olan140.000 kifliyi de. Bir tür zeka gerili¤ine veya fi-ziksel engele sahip bütün çocuklar, kör, sa¤›r-dilsiz ya da daha kötü kör-sa¤›r ve dilsiz olanbütün çocuklar kay›tl›.

‹nsan›n bafl›na gelen çeflit çeflit trajedi varve bunlar› anlamak için inceleme ve araflt›rmagerekiyor. Bafllang›çta bunlar hakk›nda fazla bil-gimiz yoktu. Y›llar boyunca e¤itim için mücade-le vererek gitgide bu hastal›klar› a盤a ç›kard›k.

Bu çocuklara özel okullar yapt›k, 55.000çocuk özel e¤itim okullar›na kay›tl›.

Dedik ki, bir çocu¤un sadece 6. ve 9. s›n›faras›nda özel e¤itim almas› yeterli olmaz. Bizce12. s›n›fa kadar gelemeyen veya mesleki e¤itimiçin teknik okullara giremeyen çocuklar bir ve-ya iki y›lda bitirseler bile, 9. s›n›ftan sonra yapa-bilecekleri bir iflin e¤itimini almal›lar, onlara daifl sa¤lanmal›. (Alk›fllar)

Bu tür problemleri olan çocuklar› küçüm-sememeliyiz; onlar›n da farkl› yetenekleri var.Ve art›k kendimizi geri çekmeyece¤iz; çünküe¤er onlara s›n›rl› seviyede, düflük e¤itim verir-sek görevimizi ihmal etmifl oluruz.

Bu çocuklar›n hepsi tedavi alt›nda, ne türengelleri olursa olsun. 44 y›ll›k ambargoya ra¤-men, Küba’da özel e¤itime ihtiyaç duyan ve

okula gitmeyen tek bir çocuk bile yok. (Alk›fl-lar)

Bir fley eklemek istiyorum, bunun halk›m›zad›na kibirlilik olarak alg›lanmas›n› istemiyo-rum. Çünkü ne zaman e¤itim ve sa¤l›k alan›n-daki baflar›lar›m›zdan bahsetsem, asl›nda dahafazla olanaklar› keflfettikçe daha çok utan›yoruz,onlar› daha önce keflfetmedi¤imiz için utan›yo-ruz. Kimsenin Küba’n›n baflar›lar›yla övündü¤ü-nü düflünmesini istemiyoruz. Fark›nda bile ol-mad›¤›m›z fleyler var. UNESCO’nun e¤itim üze-rine yapt›¤› bir araflt›rman›n sonuçlar›ndaki is-tatistiklere bak›yorduk, gördük ki, ülkemizdeki4. ve 5. s›n›f ö¤rencileri, di¤er Latin Amerika ül-kelerindeki yafl›tlar›na göre daha fazla dil ve ma-tematik bilgisine sahip. Sadece Latin Amerika’dade¤il ayn› zamanda ABD’deki yafl›tlar›na göre.(Alk›fllar)

Yüksek bir e¤itim ve kültür seviyesine sa-hip bir ülkede konufltu¤umun fark›nday›m; Ar-jantin halk›n› tan›yorum ve ne kadar bilgili ol-duklar›n› biliyorum. Bugün bizim ülkemiz e¤i-timde en geliflmifl ülke, ancak Arjantin de ülke-mizin seviyesine yak›n dört-befl ülke aras›nda.Ama bizi en çok flafl›rtan, dil okulu ö¤rencileri-mizin dil ve matematik bilgisinin geliflmifl ülke-lerden bile ileride oldu¤unu keflfetmemiz. (Al-k›fllar)

85TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 83: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Ve bugün, ülkemi-zin konumu bu. Ayn› za-manda, ülkemizdeki be-bek ölümleri binde 7’ninalt›nda, geçen y›l binde6.5, önceki y›l da 6.2’ydi,biz de bu oran› daha dadüflürmeyi hedefliyoruz.Bu oran› tropik ülkeler-deki seviyeye indirmeninmümkün oldu¤unu bil-miyorduk, çünkü çeflitlifaktörler var: ‹klimin et-kisi, her toplumun farkl›genetik yap›lar›, bunlaraek olarak sa¤l›k hizmet-leri, beslenme, vs. Binde10’un bile alt›na inebile-ce¤imizi sanm›yorduk,bu nedenle bunu baflar-d›¤›m›zda gerçekten ce-saret duyduk.

Bu iyi oranlar›n sa-dece baflkentte oldu¤unusanmay›n. Baz› bölgeler-de oran 5’in alt›na kadar iniyor, tüm ülkedeoran bu civarda. Yani, baz› bölgelerinde insanla-r›n daha fazla kaynak tüketti¤i, daha iyi sa¤l›khizmeti ald›¤› ve daha iyi beslendi¤i, bebekölüm oranlar›n›n 4 veya 5 oldu¤u, baz› bölgeler-de de, örne¤in baflkentinde, fakir ve farkl› etnikgruplar›n yaflad›¤› bölgelerde yeterli sa¤l›k hiz-meti verilmedi¤i, bebek ölümlerinin koflullar›ndaha iyi oldu¤u yerlere göre 3 kat, 4 kat, hattabefl kat fazla oldu¤u Kuzey komflumuz gibi de-¤il. (Alk›fllar)

Hispanik-Amerikal›lar›, Afro-Amerikal›lar›ve dünyan›n di¤er yerlerindeki halklar›, onlar›nbebek ölüm oranlar›n›, ortalama yaflam süreleri-ni, sa¤l›k durumlar›n› biliyoruz. Ayr›ca ABD’desa¤l›k sigortas› olmayan 40 milyon insan oldu-¤unu da biliyoruz.

ABD halk›ndan bahsederken, onlardan nef-retle bahsetmiyorum; çünkü Devrimimiz nefretö¤retmez, devrimimiz düflünceye dayan›r, fana-tizme veya flovenizme de¤il. (Alk›fllar ve ba¤›r-malar) Hepimizin kardefl oldu¤unu ö¤renmeflans›m›z var ve halk›m›z dostluk ve dayan›flma

duygular›yla e¤itiliyor,bizce bunlar enternasyo-nalist duygular. (Alk›fl-lar ve ba¤›rmalar)

Yüz binlerce Küba-l›, bu okulda e¤itildi, buyüzden Devrimi zay›flat-mak o kadar kolay de¤il,kendi gelifltirdikleri dü-flüncelerin erdemlerini,kavramlar›n› ve duygu-lar›n› y›kmak o kadarkolay de¤il. Düflüncelerve duygular gelifltirilme-lidir ve yapt›¤›m›z herfleyin temelinde bu ger-çek vard›r. Belli bir bilgiseviyesine ulaflm›fl, olay-lar› anlamak için, birlikve disiplin için belli biranlay›fl kapasitesine sa-hip bir halk› dünyadansilmek o kadar kolay de-¤il. (Alk›fllar ve ba¤›rma-lar) Bu yüzden, o Nazifa-

flist teorilere ra¤men, inan›yoruz ki ülkemizeyap›lacak bir sald›r› büyük bir maliyet gerekti-rir; çünkü burada asla boyun e¤meyecek, aslasavaflmaktan vazgeçmeyecek bir halk var. (Al-k›fllar ve ba¤›rmalar) Savaflabilecek tek bir kiflibile olsa, tek bafl›na dövüflecektir.

Çünkü, y›llar boyunca bu düflman› çok iyitan›d›k, bu nedenle ülkemizi nas›l koruyaca¤›-m›z› da iyi ö¤rendik. Bizim ülkemiz flehirleribombalam›yor ya da bombalamak için binlerceuçak göndermiyor; ülkemizin nükleer silah›yok, kimyasal silah› yok, biyolojik silah› yok.(Alk›fllar ve ba¤›rmalar)

Ülkemizdeki on binlerce bilim adam› vedoktor, hayat kurtarma felsefesiyle yetifltirilmifl-lerdir. (Alk›fllar) Bir doktordan veya bilim ada-m›ndan, di¤er insanlar› öldürebilecek maddeler,bakteriler veya virüsler gelifltirmesini istemek,onlar›n yetifltirilme flekliyle tamamen çeliflir.

Küba’n›n biyolojik silah gelifltirdi¤i yönün-de iddialar vard›. Ülkemizde, araflt›rmalar, me-ningokokal menenjit veya hepatit gibi korkunçhastal›klara karfl›, genetik mühendisli¤i teknik-

86 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Ben Che’nin özelliklerinden birin-den bahsedece¤im. En fazla hay-ranl›k duydu¤um özelli¤inden. Herhafta sonu, Mexico City’nin yak›-

n›ndaki bir volkana, Popocatepetl’et›rmanmaya çal›fl›rd›. Tak›mlar›n›

yan›na al›rd›, çok yüksek bir da¤d›,sene boyunca tepesinde kar olurdu.T›rmanmaya bafllard›, muazzam birgayret gösterirdi ama asla zirveyeulaflamazd›. Ast›m› onu engelliyor-du. Yine de tekrar tekrar t›rmanma-

ya çal›fl›rd›. Tüm hayat› boyuncaPopocatepetl’e t›rmanmaya çal›flt›,ama asla zirveye ulaflamad›. Bu

onun kararl›l›¤›n›, manevi gücünü,direncini gösteriyordu.

Page 84: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

leriyle veya moleküler immünoloji tedavi yön-temleriyle afl› gelifltirmek için yap›l›r, teknik birdil kulland›¤›m için beni affedin, yani kötü huy-lu hücreleri do¤rudan yok edecek metotlar bul-mak için yap›l›r. Bunlar›n baz›lar› hastal›¤› ön-ler, baz›lar› iyilefltirir, bu alanda ilerleme kayde-diyoruz. Doktorlar›m›z ve araflt›rma merkezleri-miz için bu bir gurur kayna¤›d›r.

On binlerce Kübal› doktor, dünyan›n enuzak ve yaflanmas› en zor yerlerinde enternas-yonalist misyonlar›n› yerine getirdiler. Dahaönce dedi¤im gibi, ülkemiz dünyan›n karanl›kköflelerine savunma amaçl› sald›r›lar düzenle-yemez ve düzenlemez. Aksine, ülkemiz dünya-n›n karanl›k köflelerine ihtiyaç duyuldu¤undadoktor göndermifltir. (Alk›fllar ve ba¤›rmalar)Doktor gönderdik, bomba de¤il; doktor gön-derdik, ak›ll› silahlar veya isabetli silahlar de¤il,zaten insanlar› haince öldüren bir silah ak›ll›olamaz. (Alk›fllar ve “Ole, ole, ole, Fidel, Fi-del!” sloganlar›)

Gördü¤ünüz gibi, ö¤renciler, size söyle-diklerim Devrim gururumuzun kayna¤› olankonular.

Baz›lar›, Küba’da Devrimin e¤itim ve sa¤l›kalanlar›nda çok iyi fleyler yapt›¤›n› ve spor ala-n›nda da çok ilerlendi¤ini söylüyorlar; en az›n-dan bunlar› itiraf ediyorlar. Sizin spora ne kadardüflkün oldu¤unuzu biliyorum. O duydu¤um‘Ole, ole” sloganlar› da belli bir spor alan›ndangeliyor (Kahkahalar), dünya çap›nda flampiyon-lar ç›kard›¤›n›z ve gururuna Brezilya ile paylafl-t›¤›n›z bir spordan geliyor. (“Ole, ole, Fidel, Fi-del!” sloganlar›) Ama demin bahsetti¤im kiflile-rin ayn› zamanda, Küba’n›n Kültür ve sanat ala-n›nda da h›zla ilerledi¤ini söylemeleri gereki-yor. (Alk›fllar) Biz sadece sanatsal kültürü be-nimsemiyoruz, biz kapsaml› genel kültürü vebilgiyi benimsiyoruz.

Fazla duyulmam›fl birkaç haberi sizinlepaylaflmak istiyorum: Ülkemizde son üç y›ldasadece üniversitelerin say›s›n› art›rmakla kal-mad›k; önceden sadece bir tane t›p okulu vard›,bugün 22 t›p okulumuz var. Bunlardan biri La-tin Amerika T›bbi Bilimler Okulu (Alk›fllar), bu-rada bütün Latin Amerika ülkelerinden gelen7.000 ö¤renci e¤itim görüyor ve yak›nda bu sa-y› 10.000 olacak. (Alk›fllar) Biliyoruz ki, ABD’de

üniversite e¤itimi, özellikle t›p okullar›nda enaz 200.000 dolar. (Ba¤›rmalar)

Bu 10.000 ö¤renci e¤itimlerini tamamla-y›nca, ülkemiz üçüncü dünya ülkelerine 2 mil-yar dolar de¤erinde bir yard›m sa¤layacak. Bu,ülkemizin sadece düflüncelerle yönetildi¤ine,çok fakir olsa da çok fley yapabilece¤ine kan›tt›r.(Alk›fllar)

Bu ülke 44 y›ld›r ambargo alt›ndad›r. Buülke, bafll›ca ticaret orta¤›m›z olan sosyalist blo-¤un da¤›lmas›ndan sonra, emperyalizmin, özel-likle Toricelli ve Helms-Burton anlaflmalar›ylaablukas›n› daha da artt›rd›¤› ülkedir. (T›slama-lar ve yuhalamalar)

Ek olarak, suç niteli¤inde bir anlaflma; Kü-ba Uyum Anlaflmas› dünyada sadece bir ülkeyeuygulan›yor: Küba’ya. Sab›ka veya di¤er neden-lerden dolay› vize alamayan kifliler gemi veyauçak kaç›rarak veya di¤er yollarla girmeye çal›fl-t›¤›nda bu kifliye ABD’de bir mesken veriliyor,hatta ertesi gün çal›flmas›na bile izin veriliyor.

Dikkatle dinleyin: Meksika ve ABD aras›n-daki s›n›rda her y›l ortalama 500 kifli ölüyor.Korkunç biçimde ölüyorlar, Meksika’ya öneri-len veya dayat›lan bir anlaflma, NAFTA (KuzeyAmerika Serbest Ticaret Anlaflmas›) yüzünden.Bu anlaflma metan›n ve sermayenin serbest do-lafl›m›na izin veriyor; ama insanlar›n serbest do-lafl›m›na izin vermiyor. (alk›fllar) Di¤er yandanda bizim ülkemizde bu uyum anlaflmas›n› uygu-luyolar. Bu anlaflmay› di¤er ülkelere de de uygu-lamalar›n› istemeyiz çünkü cani nitelikte bir an-laflma. Ancak herkesi insan haklar›n› ihlal et-mekle suçluyanlar›n bunu da Küba örne¤indeoldu¤u gibi korkunç iftiralara ve utanmazcasöyleyen gülünç yalanlara dayanarak yapanlar›nbu haklar› insanlara tan›mas› gerekiyor. O s›n›r-da yüzlerce Meksikal› ve Latin Amerikal› ölü-yor, orada her y›l öldürülen insan say›s›, BerlinDuvar›n›n oldu¤u 29 y›l boyunca ölen insan sa-y›s›ndan daha fazla. (Alk›fllar)

Milyonlarca kez Berlin Duvar›’ndan bahset-tiler, ancak o s›n›r› geçmeye çal›fl›rken ölenMeksikal›lar’la ilgili neredeyse hiç haber yok.

Bugün, Latin Amerikal› veya Asyal› veyabaflka bir ülkedenseniz ve orada kaçak kal›yor-san›z veya kalman›za izin veriliyorsa, size mül-teci veya göçmen deniyor. E¤er Kübal›ysan›z,

87TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 85: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

sürgün deniyor. ABD’de hiçbir Kübal› göçmen yaflam›yor,

di¤er yandan onlardan her y›l 100.000 tanesiakrabalar›n› görmek için Küba’ya geliyor; amaonlar göçmen de¤il, sürgün. Bu kelimeyi, kar›-fl›kl›k ç›karmak ve yalanlar üretmek için hainyollarla uydurdular.

37 y›ld›r bize uygulanan bu kanun, FTAA(Serbest Ticaret Bölgesi Anlaflmas›) dayatmayaçal›flt›klar› Latin Amerika ve Karayip halklar›nada uygulansayd›, e¤er bu haklar› onlara da tan›-salard› -ki tekrar ediyorum; biz bunu savunmu-yoruz, çünkü bu cani nitelikte bir anlaflma- emi-nim, bugün Latin Amerika ve Karayipler’de 534milyon yafl›yor olamazd›, kesinlikle ABD’dekiinsanlar›n yar›s›ndan fazlas› Latin Amerika veyaKarayip kökenli olurdu. (Alk›fllar) (Dinleyici-lerden biri ona bir fley söylüyor) Bu da söylen-meli, ama o kelimeyi kullanmadan. Söylemeye-lim, b›rakal›m bunu insanlar ç›kars›nlar, b›raka-l›m o ülkeyi yönetenlerin, liderlerin ne oldu¤u-nu onlar anlats›nlar, halklar›n de¤il onlar gene-likle kand›r›l›yorlar.

Halk›n baz› durumlarda yanl›fl fleyleri sa-vundu¤unu biliyoruz, ama desteklemeleri içinkand›r›l›yorlar, halk art›k aldat›lma konusundauzmanlaflt› (Alk›fllar). Ancak gerçe¤i ö¤rendik-leri zaman, Vietnam’› hat›rlay›n, ABD’nin savafl›bitirmek için insanlar› nas›l aldatt›¤›n› hat›rla-y›n. O ülkenin liderlerine göre, uluslararas› ka-muoyunun, sizin düflüncenizin, bütün LatinAmerikal›lar›n düflüncesi önemsizdir. Onlaragöre, geçerli olan sadece ABD destekçilerinindüflüncesidir. Doland›r›c›l›k da yap›labilir, kü-çük bir doland›rma veya büyük çapl› doland›r›-c›l›k da olabilir, hani ABD’deki süper-demokra-tik seçimlerde görmüfltük. Rakip aday, “kaza-nandan” 500.000 oy daha fazla alm›flt›.

Herkes orada ne oldu¤unu biliyor, ABD’debile kimse bundan flüphe duymuyor: Kübal›-Amerikal› terörist çetelerce desteklenen afl›r› sa¤kanat, rakibinin galibiyetini çald›. Bunlardanhangisinin daha demokratik, hangisinin daha azdemokratik oldu¤u tart›flmas›na girmeyece¤im,ben iki partiden hiçbirine üye de¤ilim, ayr›caoradaki sistemin tek-partili sistem oldu¤u dasöylenebilir. (Alk›fllar)

Baz›lar› diyecekler ki “Küba’da da tek bir

parti yok mu?” Evet, ama bizim partimiz neaday olur, ne de seçer. Her bölgede yap›lan top-lant›larda halk yerel delegesini seçer, ve bu de-legeler bizim sistemimizin temelini oluflturur-lar. (Alk›fllar) Bu delegeler ikiden az, sekizdenfazla olamaz. Ve ülkedeki her belediyedeki Bele-diye Meclisleri’nde bulunan delegelerin yüz-de 50’ye yak›n› halk taraf›ndan aday gösterilir veseçilir. Delegelerin seçimlerde oylar›n yüzde50’den fazlas›n› almas› gerekir. Küba MilletMeclisi’ndeki 600 delegenin yar›s›ndan fazlas›bu yerel delegelerden oluflur. Yani bu delegelersadece Belediye Meclislerinde de¤il, Bölge veMillet meclisleri’nde de yer al›rlar.

Bu konuyu daha fazla uzatmayaca¤›m, amaKüba’daki seçim sistemini ö¤remebilmenizi çokisterdim. Çünkü Kuzeydeki insanlar bize Kü-ba’da ne zaman seçim olaca¤›n› sorduklar›ndaçok flafl›r›yoruz, Ve biz Kübal›lar onlara baflkabir soru soruyoruz: ABD baflkan› olmak için ne-den bir multumilyoner olman›z gerekiyor? (Ba-¤›rmalar) Ama, elbette adaylar›n multimilyonerolmas› gerekmiyor, o yüzden flöyle de sorabili-riz: Bir aday›n baflkan seçilebilmek için kaç mil-yar dolara ihtiyac› var, ve bir devlet görevi için,mütevaz› bir belediye memuru olmak için kaçpara ödemeniz gerekiyor?

Bizim ülkemizde bu olmaz, olamaz. Duvar-lar afifllerle kaplanmaz; televizyonlar uyuflturu-cu mesajlarla dolmaz. San›r›m böyle deniyordu;siz avukatlar bilirsiniz. Ah, ben de bir zamanlaravukatt›m de¤il mi? Unutmuflum. (Kahkahalar)

O ülkede ve dünyan›n di¤er yerlerinde kit-le iletiflim araçlar›n›n rolü ne? Ben onlara sald›r-m›yorum.

ABD halk›n›n gerçe¤i bildi¤i zaman nas›liyi bir davay› savundu¤unu gösteren bir olay›hat›rlataca¤›m: Elian Gonzales olay›. Elian, ikibuçuk y›l önce kaç›r›lm›flt›. Oradaki insanlargerçe¤i ö¤rendi¤inde bu küçük çocuk evinedöndü. Çünkü ABD halk›n›n yüzde 80’indenfazlas› onun Küba’ya geri gönderilmesini savu-nuyordu. (Alk›fllar)

Vietnam savafl› s›ras›nda da Amerikan hal-k› gerçe¤i ö¤rendi, ama baflka bir faktör dahavard›: Savafltan ölü olarak geri dönen gençadamlar. Elian, olay›nda böyle bir fley yoktu.ABD halk›n›n hakl› oldu¤umuzu anlamas›n›

88 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 86: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

sa¤lad›k ve bunu televizyonla yapt›k. Havana’dada yap›lan yürüyüfl, 600.000 annenin yürüyüflüetkileyici bir görüntü. Ya da yüz binlerce çocu-¤un yürüyüflü ya da Havana’daki USIS’in önün-de yürüyen bir milyon insan, ya da ayn› andafarkl› yerlerde gösteriler yapan milyonlarca in-san; ve bütün bu gösteriler tüm dünyada, tele-vizyonlarda yay›nland›. Terörist bir eylem sonu-cu patlayan bir Küba uça¤›n›n 25. y›l›ndaki an-mas›nda yap›lan mitinge benzeyen eylemler ya-p›ld› ve bunlar 40 uluslararas› kanal taraf›ndanyay›nland›.

Bugün haberleri çok uzaklara ulaflt›rma im-kanlar› var. Uzaydan dünyaya sinyaller gönde-ren uydular var internet var, siz ö¤renciler bunuherkesten daha iyi bilirsiniz. ‹nternet’e, karanl›kolmad›¤› sürece dünyan›n her köflesine mesajgönderebiliyorsunuz, çünkü ‹nternet’e ulaflabi-lenler genellikle elektri¤e ve di¤er haberleflmeolanaklar›na da sahip olanlar oluyor. Ama ente-lijansiyay› küçümsememeliyiz, onlardan dünya-da on milyonlarca var ve onlar sömürücü vezengin bir s›n›f de¤iller.

Saattle’de de olanlar› hat›rlay›n, Quebec’teolanlar› hat›rlay›n; dünyan›n her yerinde yap›-lan eylemleri hat›rlay›n. E¤itimli ve bilgi kifliler,bu eylemleri internet üzerinden örgütlemiflti.Ve bugün, asit ya¤murlar›ndan savafla, iklim de-¤iflikliklerinden ozan tabakas›ndaki deli¤e, kü-resel ›s›nmadan havan›n, denizin ve nehirlerinkirlenmesine kadar dünyadaki yaflam› tehditeden pek çok fley var. Bunlar bütün gezegenitehdit ediyor, bu yüzden bütün halklar›n LatinAmerika, kuzey Amerika ve Avrupa halklar›ylaortak bir davas› var.

Felaketler birbiri ard›nageliyor. Bugün, 25-30 y›l önceolmayan hastal›klar ortaya ç›-k›yor. 25 y›l önce AIDS yoktu.Bugün ise en iyi laboratuarlarasahip olanlar sadece tedaviyeyo¤unlafl›yorlar, engellemeye,afl›ya de¤il. Çünkü, herkesinbildi¤i gibi, y›lda 10.000 dola-ra mal olan ve her y›l tekrar-lanmas› gereken tedavi dahakarl›. Yani, terapi ilaçlar›, en-gelleme ilaçlar›ndan daha kar-

l›. (Alk›fllar)fiimdi de birdenbire SARS ortaya ç›kt›, bat›

Nil’de ABD’nin kuzeydo¤usundan gelen atefl var,belli ki oraya da baflka bir yerden geldi. Bir dedang hastal›¤› var, çok duydu¤umuz, dört çeflidiolan ve bunlar›n baz›lar›n›n birleflmesiyle hemo-rajik ateflli dang gibi daha karmafl›k hastal›klarayol açan dang hastal›¤›.

Bunlar›n size, tar›m›na ve halk›na virüsler-le sald›r›lm›fl bir ülke ad›na anlat›yorum. Bun-dan emin olabilirsiniz, abartm›yorum, anlatt›k-lar›m yalan olsayd›, bu kadar bütünlüklü olmaz-d›. Ve bunlar›n hepsinin kan›t› elimizde var,bunlar› anlat›yoruz çünkü biliyoruz. (Alk›fllar)

Ama demin dedi¤im gibi, bugün dünyadabizi kitle iletiflim araçlar›na daha az ba¤›ml› ya-pan iletiflim imkanlar› var. Çünkü bugün, güngeçtikçe daha da geniflleyen ‹nternet’le, bir ha-yali olan, bir s›k›nt›s› olan, sadece kendini de¤ilçocuklar›n› da düflünen bütün insanlar, ister ge-liflmifl ister az geliflmifl ülkelerde, ortak bir mü-cadele verebiliyorlar. Çünkü bunlar gerçektençok yeni sorunlar. ‹nsano¤lunun yaflam kapasi-tesini hala tam olarak göstermedi¤i ve dünyada-ki tüm ülkelerin, teknolojik tekele ve silahlarasahip tek bir güç taraf›ndan on kere yok edilebi-lece¤i bir ça¤da yafl›yoruz. Bu yüzden, savafl teh-didi ve barbar silahlar›n kullan›lmas›n›n yan› s›-ra, ortaya ç›kan pek çok yeni sorunun da üze-rinde düflünmeniz gerekiyor.

Gitgide say›s› artan, milyonlarca insan bü-tün bu sorunlar› ö¤reniyor. Ve art›k insanlare¤itimin merkezlerinde, üniversitelerde, dünya-y›, IMF’nin ne oldu¤unu, Dünya Bankas›’n›n neoldu¤unu, Latin Amerika’da 800 milyar dolar

89TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 87: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

borcun ne anlama geldi¤iniö¤reniyorlar. (Alk›fllar)

Buenos Aires’i en sonziyaret etti¤imde LatinAmerika’n›n borcu 5 milyardolard›. Bugün, onun 160kat›. Eskiden, devlet bütçle-ri az çok okullara ve hasta-nelere ayr›l›rd›. Arjantinhalk› bunu iyi bilir, çünküepey bir süre Arjantin’iduyduk, Arjantin’in e¤itim-de, sa¤l›kta ve di¤er alanlar-da ulaflt›¤› baflar›y› biliryo-ruz. Ama ben bu somut du-rumdan bahsetmeyece¤im;bunlardan bahsettim çünkü siz gerçekten çokyüksek seviyelere ulaflt›n›z; bu ülkede kifli bafl›-na iki s›¤›r düfltü¤ünü herkes bilir. Sosyal geli-flimde yakalad›¤›n›z baflar› gerçekten muazzam.

Fakat bugün yaflad›¤›m›z dünya, tekrar edi-yorum, çok farkl›. Bize devrimci fikirlerini mi-ras b›rakan büyük siyasi ve sosyal düflünürlerinbile tahmin edemedi¤i problemler var.

Biz ülkemizde, geliflime üniversitelerdenbafllad›k. Eskiden üniversitelerimizde bilgisayare¤itimi yoktu, ad›m ad›m gelifltirdik. Sonra, 170tane Gençlik Bilgisayar Kulübü açt›k, k›sa birsüre önce bunlar›n say›s› 300’e ulaflt›, bilgisaya-r›n say›s› da iki kat›na ç›kt›. Ancak bugün ülke-miz için en gerekli olan fley, ana okulundan üni-versiteye, bütün okullarda bilgisayar laboratu-var› olmas›. Bunun bize sa¤layaca¤› imkanlarçok fazla. (Alk›fllar) Ve flimdi de, bu laboratuv-arlar› yaymaya çal›fl›rken, bir yandan da baflkafleyler üzerinde çal›fl›yoruz; bunu pek söylemi-yoruz ama on binlerce bilgisayar programc›s›yetifltiriyoruz.

Küba’n›n flu veya bu konuda çok iyi ifllerbaflard›¤›n› söyleyenler var ya; onlara diyebilirizki bugün ülkemizde üniversiteler bütün flehirle-re ve ilçelere yay›l›yor, bugün ülkemizde800.000 üniversite mezunu veya ayd›n var. (Al-k›fllar) Yani, Devrimin oldu¤u y›llardaki her il-kokul mezununa karfl›l›k bugün iki üniversitemezunu var. (Alk›fllar) Bilginin ve kültürün kit-lelere yay›ld›¤›, ve bu bilgi ve kültürü her alanayaymay› hayal etti¤imiz bir toplum yarat›yoruz.

(Alk›fllar) Fabrikalarda,kentlerde herhese bilgiyiulaflt›raca¤›z, orada çok sa-y›da ekonomist var, insan-l›¤›n yaflad›¤› herhangi biryerde veya teknik e¤itimverilen s›n›flarda ve di¤eryerlerde gelifltirilen mer-kezlerde ekonomi e¤itimiverilmesi gerekse bile ye-terli e¤itim kadromuz var.Tek istisnam›z t›p konu-sunda olurdu, çünkü t›pokullar›m›z genelde hasta-nelerin yananda bulunu-yor ve 3. s›n›ftan itibaren

ö¤renciler sadece teoriyle de¤il pratikle de iç içee¤itim görüyor. (Alk›fllar)

Neden bu programlar› h›zla yayd›k? Çün-kü, belli sosyal sorunlar›n nedenlerini araflt›r›r-ken gördük ki, 17-30 yafl aras›nda, orta okulmezunu pek çok genç ne okula gidiyor, ne deçal›fl›yor. Bu yüzden, sorunun nedenlerini arafl-t›rd›k, hepsiyle tek tek konufltuk; böylece bugençler için kapsaml› gelifltirme okullar› kur-duk. ‹lk y›l 85.000 kifli bu okullara kay›t oldu,ve flimdi, ikinci y›l›nda 110.000 ö¤renci var.(Alk›fllar) Üstelik, gelecek y›l, Eylül ay›ndan iti-baren bu ö¤rencilerin 35.000’i üniversite e¤itimialmaya bafllayacak. (Alk›fllar)

Ne mi yapt›k? Ne mi kulland›k? Örne¤in,her semtte, her fleker fabrikas›nda, orta okullar,meslek liseleri ve hatta süper liseler var. Bunlarnormal okullar, yat›l› de¤il, ve dersler 4.30’dabitiyor. Bu okullar›n hepsinde bilgisayar labora-tuvarlar› ve görsel aletler var. Bu yüzden 5.00 ile8.00 aras›na da ders koymay› düflünüyoruz, ay-n› kolayl›klar› kullanarak genç insanlar kendinigelifltirebilsin diye. Bu dersler yeni ö¤retmenler,hala çal›flan ö¤retmenler ya da emekli ö¤ret-menler taraf›ndan verilecek; bu kaynaklar›m›zlamucizeler yarataca¤›z, emin olabilirsiniz.

Bu genç insanlara e¤itimleri boyunca mad-di yard›m da sa¤lan›yor. (Alk›fllar) Bu program-la, bir istihdam araflt›rmas›n› da yapm›fl olduk.

‹nsanlar genellikle flunu fark etmiyorlar;bir insan fakir olsa bile onun yaflayacak bir evivar, bu tek odal› bir daire bile olsa; ayr›ca toplu

90 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Ülkemizde yapt›klar›m›z vetoplumu örgütleme biçimimizkonusunda en ufak bir pifl-

manl›k duymuyoruz. Potansi-yelimizi anlamak f›rsat›m›zoldu, ve öncelik verdi¤imiz

fleyler var, çünkü daha iyi birdünya isteyenlerin öncelikleri,olanaklar› ve gerçekçili¤i ol-

mas› çok önemli.

Page 88: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

tafl›ma araçlar›n› kullanabiliyor. Bizim ülkemiz-de herkese sosyal güvenlik sa¤lan›yor. Ülkemiz-de insanlar›n yüzde 85’i kendi evlerinde oturu-yor (Alk›fllar) ve evleri için mülkiyet vergisi fa-lan ödemiyorlar. (Alk›fllar) Dikkatli dinleyin,ben burada tavsiye vermiyorum; sadece, yapt›k-lar›m›z›, nas›l ayakta kald›¤›m›z› ve kitlelerinneden Devrim’i savundu¤unu anlatmaya çal›fl›-yorum.

Elektri¤in kilovat›, yar›m cent’ten daha azparaya mal oluyor; temel besin maddeleri tay›ndükkanlar›nda çok düflük fiyatlara sat›l›yor. Ör-ne¤in, ayl›k tay›nda verilen pirinç miktar› 25Küba cent’i ediyor. Bugün 26 Küba pesosu 1ABD dolar›na karfl›l›k geliyor, bu parayla 105pound pirinç al›nabiliyor. (Alk›fllar) Ürünlerindaha pahal›ya sat›ld›¤› di¤er dükkanlar da var,fiyatlar ürünlerin ihtiyaç veya lüks olmas›na gö-re de¤ifliyor.

Ülkemizde, ilaç fiyatlar› 44 y›l öncekininyar›s›, çünkü bu gerekli ilaçlar›n fiyatlar› o za-man yar›ya indirilmiflti, bugün ayn› fiyatlar halageçerli.

Tekrar ediyorum, bunlar› size sadece aç›k-lama olarak anlat›yorum.

T›bbi hizmetlerin kalitesi geliflti, bu alandaönemli çal›flmalar yap›yoruz. Bütün sa¤l›k hiz-metleri vatandafllar›m›za ücretsiz olarak sa¤lan›-yor, ne oldu¤u önemli de¤il, aç›k kalp ameliya-t› da olabilir, so¤uk alg›nl›¤› veya grip tedaviside olabilir.

Gitgide gelifltirdi¤imiz e¤itim hizmeti deanaokulundan doktoraya kadar ücretsiz, vatan-dafllar›m›z e¤itim için bir kurufl bile ödemiyor-lar. (Alk›fllar) Ve bu, halk›m›za huzur veren fley-lerden biri. Bugün, kültürün ve e¤itimin kitlele-re ulaflt›¤› bir topluma do¤ru ilerliyoruz; ve ge-lecekte ülkemiz temel olarak entelektüel üreti-me dayanan bir ülke olacak.

Do¤a bize di¤er kaynaklardan bolca verme-di, ama biz güçlü komflumuz sayesine yapmakzorunda kald›¤›m›z bir Devrim imtiyaz›na sahi-biz, yine de bunun için kimseyi suçlayamay›z,belki bizi keflfeden ve uygarl›¤› getiren KristofKolomb d›fl›nda. Belki siz Arjantinlilerin, sö-mürgecili¤in ne demek oldu¤unu anlamas› Ha-iti Cumhuriyeti halk› kadar kolay de¤il. Neyse,bu konuya girmeyelim, bu tarihin bir eseri.

Biliyoruz ki, pek çok hac› oraya dini amaç-larla gittiler ve yanlar›nda bir din eti¤i getidiler.Amerikan halk›n›n idealizmi de buradan geliyorve onlara gerçe¤i göstermeyi baflarabilirsek on-lar da bir davay› savunacaklar. Onlar› unutma-mal›y›z, onlar da en az bizim kadar do¤al fela-ketler ve az önce bahsetti¤im tehditlerin tehli-kesi alt›nda. Onlarla pek çok ortak noktam›z varve eminiz ki onlar da biliyorlar ki onlar› yöne-tenler çevreyi veya iklim de¤iflimlerini hiçumursam›yorlar.

Dünyan›n enerji tüketimindeki pay› yüz-de 25 olan, karbondioksit ve di¤er zararl› gazla-r›n üretiminde en önde gelen bu kadar güçlü birülke Kyoto Anlaflmas›ndan neden çekildi, ger-çekten merak ediyorum. Emin olabilirsiniz ki,ABD’deki on milyonlarca kifli bu sorunlara kar-fl› sizinle ayn› endifleleri tafl›yor.

Diyordum ki, evet güçlü bir komflumuzvar, ama ayn› zamanda halk›m›z›n yeteneklerinikitlesel olarak gelifltirme ve art›rmada sa¤lad›¤›-m›z baflar›m›z var.

Ülkemizin bugün geldi¤i noktada, çocuk-lar›n tamam› ilkokul e¤itimini tamaml›yor, yüz-de 99’u ortaokulu bitiriyor. fiimdi ise baflka biraflamaya geçiyoruz. E¤itimi kitlesel olarak vegörsel-iflitsel araçlar› yo¤un biçimde kullanarakgelifltirmeye çal›fl›yoruz. Ama bunlar› zehir yay-mak veya baflkalar›n›n bizim ç›kar›m›z› düflün-mesini sa¤lamak için kullanm›yoruz. Daha öncesöyledi¤im gibi, çocuklar yeterli besin alamazsa,dünyaya geldiklerinde sahip olduklar› zeka ka-pasitesini, potansiyel zekalar›n› gelifltiremezler.E¤er kaynaklar yanl›fl kullan›l›rsa, kendinizi dü-flünme özgürlü¤ünüz elinizden al›n›r, çünkü ozaman baflkalar› sizin yerinize düflünür ve nerenk giysi giyece¤inize, ete¤inizin uzun mu k›sam› olaca¤›na veya hangi kumafl›n moda oldu¤u-na karar verir. Ta oralardan bize ne alaca¤›m›z›,hangi hafif içecekleri tüketece¤imizi, hangi bira-y›, hangi marka viski veya rom içece¤imizi söy-lerler. Mesela biz, tarih boyunca tütün ürettik,ve bu asla vazgeçemeyece¤imiz bir fley, en az›n-dan ambargo devam etti¤i sürece. Bazen dostla-r›m›za bir paket sigara hediye ederiz, ona “Siga-ra kullan›yorsan bunlar› içebilirsin; sigara içenarkadafllar›n varsa onlarla paylaflabilirsin; ancakbu sigara paketiyle yapabilece¤in en iyi fley on-

91TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 89: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

lar› düflman›na vermek-tir” deriz. (Alk›fllar)

Küba tütün üretenve ihraç eden bir ülkedir,ve sigara karfl›t› bir kam-panya yürütmektedir.Küba kaliteli rom üretenbir ülkedir -bunu müte-vaz›l›¤›m›z› göstermekiçin söylüyorum. Bize aitolan bir markay› çald›lar,ama önemli de¤il, onlarKüba romu üretemezler.Size bunu tavsiye etmiyorum, ama e¤er bu romudenemek isteyen varsa... Hamile bayanlara tav-siyem içmemeleridir; hiçbir alkol türünü içme-meliler. Bunu biliyoruz, çünkü bir her tür zekagerili¤ini araflt›r›yoruz ve hamilelikte al›nan al-kolün verdi¤i zararlar› biliyoruz; alkol bu alan-da tan›mlanm›fl nedenlerden biri.

Ama, ülke tüketim toplumunda yaflamaya-cakt›r; tüketim toplumu, geliflmifl kapitalizminve neoliberal küreselleflme döneminin en fleyta-ni icatlar›ndan biridir. Ne kadar korkunçtur ki,1.3 milyar nüfuslu Çin’in araba sahibi olan in-sanlar›n›n oran› ABD ile ayn›d›r.

1 milyar nüfusu olan ve tam bir tüketimtoplumuna sahip Hindistan’› hayal bile edemi-yorum. Sahra Çölü yak›n›nda yaflayan, elektri¤ibile olmayan, yüzde 80’inden fazlas›n›n okuma-yazma bilmedi¤i ve tüketim toplumunda yafla-yan 520 milyon insan› hayal bile edemiyorum.Dünyan›n petrol rezervleri, biz enerji tüketimi-ne bu h›zda devam edersek, daha ne kadar daya-n›r, merak ediyorum. Do¤an›n 300 milyon y›ldayaratt›¤› bu kaynaklar belli ki sadece 150 y›l da-ha dayanabilecek. (Alk›fllar)

Bunlar› size anlat›yorum, çünkü kalite kav-ram› beynimize yanl›fl bir biçimde yerlefltirilmifl.

Hayat kalitesi e¤itim olmadan nas›l sa¤la-nabilir? Okuma-yazma bilmeyen birinin çekti¤is›k›nt›lar› düflünün! Onur diye bir fley vard›r, veonur yemek kadar önemlidir. (Alk›fllar)

Cahillik ne demektir? Cahillik, en alttaki-lerin en alt›nda olmak, k›z arkadafl›n›za birmektup yazmak için arkadafl›n›zdan yard›m is-temek demektir. Ben bunu çocuklu¤umda gör-düm, okuma-yazma oran›n›n çok düflük oldu¤u

bir yerdi, çok az kifliokuyabiliyor veya yaza-biliyordu, hoflland›klar›bir bayana mektup yaz-mak için di¤erlerindenyard›m istiyordu. Harfle-ri bile dikte edemiyorlar-d›. Onu bütün gece düfl-lediklerini, onu düflün-medikleri bir an bile ol-mad›¤›n›, yemeden iç-meden kesildiklerini, bugibi fleyleri bile söyleye-

miyorlard›. Mektubu yazd›rd›klar› kifliye “Onane yazman gerekti¤ini düflünüyorsan onu yaz”diyorlard›. Abartm›yorum, ben köyde yaflad›mve bunlar gerçekten oluyordu.

‹mza atmak yerine parmak basmak ne ka-dar utanç vericidir! Bir de daha sonra üçüncü,dördüncü veya beflinci s›n›f› bitirenler var. Peki4. ve 5. s›n›f› bitiren bir insan nedir?

ABD’de demokrasi var diyorlar. Merak edi-yorum, milyonlarca okuma-yazma bilmeyen in-san oy verirken nas›l do¤ru bir seçim yapabilir?Milyonlarca yar›-cahil insan, oy verirken nas›ldo¤ru bir karar verebilir? (Alk›fllar)

Hepiniz, FTAA’y› biliyorsunuz. Merak edi-yorum, onlara, bu cahil insanlara, FTAA’n›n bü-tün dertlere ve felaketlere ilaç olaca¤›n› söyler-seler ne olur? (Isl›klar) Di¤er bir deyiflle, oku-ma-yazma bilmeyen birisi FTAA’n›n ne oldu¤u-nu nas›l anlayabilir; teknolojik geliflme ve üre-tim aç›s›ndan az geliflmifl ülkelerin, en geliflmifluçaklar› üreten, dünya çap›ndaki iletiflimi teke-line alm›fl, hammadde, ucuz emek gücü ve müfl-terilerini garantilemek isteyen di¤er ülkelere ka-p›lar›n› açmas› onlar için ne anlama gelir? (Al-k›fllar)

Büyük oran› okuma-yazma bilmeyen, eko-nomi konusunda hiçbir fikri olmayan bir top-lum, kendi para biriminden vazgeçmenin ne ol-du¤unu nas›l anlayabilir? Baz›lar› bunu yapt›,kendi para biriminden, bir saniye bile düflünme-den vazgeçti.

E¤er ülkemiz para biriminden vazgeçseydi,özellikle bizim ‘özel dönem’ dedi¤imiz sosyalistblokun çözüldü¤ü dönemde, önündeki engelle-ri aflamazd›. Ama biz asla vazgeçmedik.

92 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Slogan›n nas›l türedi¤ini biliyor-sunuz: “Baflka bir dünya

mümkün”. Ancak baflka birdünya kuruldu¤unda, ki bu

gerçekten mümkün, biz daha iyibir dünyan›n mümkün oldu¤unutekrarlamaya devam edece¤iz,

tekrar tekrar.

Page 90: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Sermayenin kaçmas›olgusunu bu insanlaranas›l anlat›rs›n›z? Nedersiniz? Ancak körlerinbile görebilece¤i bir ger-çek var ki, dürüstçe kaza-n›lm›fl olsun veya olma-s›n, ülkelerimizin parala-r› kaçmak zorunda kal›-yor.

Diyelim ki, bir pro-fesyonel 50.000 veya100.000 dolar de¤erindebir miktar› biriktirmeyibaflar›yor ve paras› birbankada ülkesinin parabirimi olarak duruyor.Ve birden, bu para, New-ton’un keflfetti¤i yer çeki-mi kanununa uygun ola-rak ABD’ye düflüyor. Ta-bii bu kanunun de¤iflikbir biçimi, yani dünyan›n merkezine do¤ru de-¤il de daha çok co¤rafi bir yönde düflüyor. (Al-k›fllar) Ve gitmek zorunda, çünkü bizim para bi-rimlerimiz parite denen fleye karfl› dayanam›yor.

Sistematik ve günlük hayata dair bir olguolan enflasyona karfl› mücadelede, pek çok de¤i-flik formüller ve vaatler ortaya ç›km›flt›r. Bunlar-dan biri olan paran›n serbest de¤iflimi sonucuparan›n kaçmas› kolaylaflm›flt›r.

En küçük bir bütçe a盤›nda veya ödeme-lerdeki aç›larda, sorunlar ortaya ç›kmaktad›r,hatta bu sorunlar›n ç›kmas› için spekülatörlerebile gerek yoktur, onlar›n ideal çal›flma ortam›zaten budur, onlar paralar›n› al›p giderler.

Kaçan para ve nedenleri hakk›nda pek çokbilgi vard›r. Bu olgunun borçlarla veya yüksekborç faizleriyle alakas› yoktur, daha çok zay›fpara birimlerinin kaçmas› yasas› ile ilgilidir.

Bir zamanlar, alt›n bir para birimleriydi,de¤eri per se’ydi. Bu 1971 veya 1972’ye kadarsürdü. Egemen gücün sayg› duyulan baflkan› -her ne kadar tek kutuplu egemen olmasa da-standart alt›n› ABD dolar› olarak de¤ifltirmeyekarar verdi. O zamandan itibaren para ka¤›ttanyap›lmaya baflland›, art›k per se de¤eri yoktu.Dolar basan makinelerin dolar basan sahipleri

vard›. Peki dolarlar nereye

gidiyor? Karayiplere git-miyor. Vergilere karfl› s›-¤›nak olarak kullan›lanbirkaç küçük ada olabilirama onlar istisna. Peki,nereye gidiyor? Afrika’yagitmiyor, hiçbir LatinAmerika ülkesine gitmi-yor, çünkü ayn› fley onla-ra da oluyor.

Sizin ABD dolar›naeflit olan X para biriminizvar, gerçek ad›n› söyle-mek istemiyorum, çünkühiçbir ülkenin ad›n› zik-retmek istemiyorum. Bupara birimi 6 hafta içindede¤erinin yar›s›n› veyaüçte birini kaybedecek.Ve sizin elinizde, bir za-

manlar gerçekten de¤eri olan ama flimdi de¤eriyar›s›na, üçte birine veya dörtte birine düflürül-müfl ka¤›t parçalar› kalacak.

Baz› para birimlerinin dolara karfl› yüzlercepeso etti¤ini görünce, onlar›n bir zamanlar do-larla ayn› de¤ere sahip oldu¤unu hat›rlars›n›z.Bu durum bugünlerde pek çok para birimininibafl›na geliyor, onlara ister X deyin, ister bolivar.Chavez bolivardan bahsetti¤im için bana k›zma-yacakt›r, çünkü o da param›z›n nas›l de¤er kay-betti¤ini biliyor. Sonra bu para gitmeye zorlan›-yor, dünyan›n en zengin ülkesinin bankalar›nagitmeye zorlan›yor.

Görüyorsunuz, bu basit kavram› okuma-yazma bilmeyenlere nas›l anlat›rs›n›z? Bunu al-t›nc› s›n›f› bitirmifl kiflilere nas›l anlat›rs›n›z?Ekonomi konusunda hiçbir fikri olmayan in-sanlar›n bunu anlamas›n› nas›l sa¤lars›n›z? On-lara bir FTAA, hatta on FTAA satabilirler. (Al-k›fllar) Bu yüzden bilinci uyand›rmak, fikirlerüretmek, e¤itmek gerekli, çünkü insanlar, olgu-lar onlara aç›kland›¤›nda ve örnekler gösterildi-¤inde anlayabilirler. Bugün, ihmalkarl›k çokyayg›n, bizi her gün daha fazla soymak, sömür-mek ve kand›rmak için kullan›lan bir araç hali-ne geldi.

93TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 91: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

Bu yüzden, 1 Ma-y›s’ta da bahsetmifltik, bizülkemizde insanlara rad-yo arac›l›¤›yla okuma-yazma ö¤retme program›gelifltiriyoruz, televizyon-la de¤il, radyoyla. Dinle-yicinin tek ihtiyac› bir k›-sa dalga radyo ve birkaçka¤›t. Yöntem denendi veetkili oldu¤u kan›tland›.Yerel radyo istasyonlar›ve ulusal radyo a¤› dersle-ri yay›nlayabilir. Baz›lar›bunu zaten kullanmakta. Asl›nda, ülkemizin k›-sa dalga radyo istasyonuyla ABD’deki okuma-yazma bilmeyenlere bile e¤itim verebiliriz. (Al-k›fllar)

Gazetelerde okuyoruz, devlet okullar›ndailk okul veya orta okulu bitirmifl ve hala okuma-yazma bilmeyen ö¤renciler var. Onlara ne tür bire¤itim veriliyor? En son teknolojiye sahip olanve uçaklar›yla televizyon programlar›n›n yar›s›e¤itime verilen bir ülkeye korsan televizyonprogramlar› yay›nlayan Miami’de bir s›n›fa 36ö¤renci düflüyor.

Bugünlerde üçüncü bir televizyon kanal›kurduk, bu kanal sadece e¤itim programlar› ve-riyor.

Gelecek y›l›n ilk üç ay›nda, e¤itim amaçl›dördüncü bir kanal daha yay›na bafllayacak. Te-levizyon, e¤itimi kitlesel ölçüde yayg›nlaflt›rmakiçin mükemmel ve az bilinen bir yöntem. (Alk›fl-lar) fiimdi söz etmeyece¤im, oldukça etkili baflkaaraçlar da var. Bunu aç›klamayaca¤›m çünkü ye-ni gittikçe yeni olanaklar› ortaya ç›k›yor.

1 May›s günü, UNESCO’ya ve di¤er ülkele-re bu yöntemin, radyoyla okuma-yazma ö¤retmeyönteminin patentini ya da formülünü diyelim,ücretsiz olarak teklif ettik.

Televizyonla da okuma-yazma ö¤retme tek-nikleri de biliyoruz, ama sorun flu ki okuma-yaz-ma bilmeyenlerin ço¤unun elektri¤i veya tele-vizyonu yok.

Ülkemizde, köylerde, elektri¤i olmayan2500 okul vard›. Bu sorunu büyüklü¤ü sadece1.2 metre olan ve her biri 1123 dolara mal olangünefl panelleriyle çözdük. (Alk›fllar) Yani 4 mil-

yon dolardan daha az birmaliyetle, bütün buokullara günefl panelleriyerlefltirdik. Bu panaller,okula ait olan ve sadece60 watt elektrik harca-yan televizyonlar ve hat-ta bilgisayarlar için kul-lan›labiliyor. Çok say›daö¤renci varsa, bir güneflpaneli iki bilgisayara ye-terli elektrik sa¤lam›yor,bu yüzden ikinci bir pa-nel yerlefltiriliyor. Bu ne-

denle maliyetin 4 milyon dolar›n alt›nda oldu¤u-nu söyledim. Ayr›ca, k›rsal kesimdeki bütünokullara elektrik götürdük. Yemek piflirmek içinelektrik de¤il, okullardaki televizyon ve bilgisa-yarlar için elektrik. (Alk›fllar)

Ayr›ca elektri¤i olmayan k›rsal kesimdekiyar›m milyon Kübal›ya, her biri 50 kiflilik 1885televizyon ve video kulübüyle, 1900 dolara malolan panelleriyle televizyon izleme imkan› sa¤la-d›k. Yani bugün bütün bu insanlar, hep duydu-¤unuz milyarlara k›yasla gülünç derecede düflükbir maliyetle, bütün haberlere, bilgilere ve di¤ertelevizyon programlar›na ulaflabiliyorlar. E¤erbu kadar y›ld›r ambargo alt›nda olan küçük birülke bunu yapabiliyorsa, yapamayacak bir ülkevar m›, bilmiyorum. (Alk›fllar) Görüyorsunuz,size somut örnekler veriyorum.

Bir bilgisayar bilimleri üniversitesi kurduk,daha resmi olarak aç›lmad›; ama ikinci y›l e¤iti-mi yak›nda bafllayacak. Bu okula, tüm ülkedekien yetenekli ö¤rencileri ald›k. Her y›l yaklafl›k2000 ö¤renci al›nacak. Bu ö¤renciler, programc›-dan ziyade birer analist olarak yetifltirilecekler.

Baflka fleyler de var, ama flu an bahsedeme-yece¤im. Hem zaman k›s›t›m›z var, hem de bir-gün umar›m siz de bunlar› ö¤reneceksiniz. Ülke-mizi dönüfltüren ve yetenekleri temelinde yafla-mas›n› sa¤layan iflte budur. Bu metotlar›n kitle-sel ölçekte yayg›nlaflt›r›labilece¤ine ve dünyada-ki okuma-yazma bilmeyen milyonlarca insan›nutanc›na son verilebilece¤ine inanmasayd›kbunlar›n hiçbir önemi olmazd›. Bu sorun 40-50y›ld›r tart›fl›l›yor, oysa BM bunu çözmek istesey-di, UNESCO çözmek isteseydi 5 y›ldaçözülebi-

94 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Neoliberal küreselleflmenin sembo-lünü okyanusun dibine gömerek,

Latin Amerika’ya ve dünyaya yap-m›fl oldu¤unuz hizmeti hayal bileedemezsiniz. Amerika’da çok sa-y›da insan›n›, bu neoliberal küre-

selleflme denen fleyin ne kadarkorkunç ve ölümcül bir fley oldu¤u-nun fark›na varmas›n› sa¤lad›n›z.

Page 92: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

lirdi. Bu metotlar çok düflük maliyetli! Ard›ndandevam kurlar›, birinci s›n›f, ikinci s›n›f, üçüncüs›n›f dersleri verilebilirdi; olanaklar s›n›rs›z.

Okul kurmak ve yukar›da bahsetti¤im me-totlar› kullanmak ayn› zamanda cezaevleri soru-nuna da çözüm getirebilir. (Alk›fllar) Eminim ki,e¤er bir ülke vatandafllar›na bu mütevaz› amaonur verici ve de¤erli fleyleri sa¤layabiliyorsa, di-¤erlerinin ayn›s›n› yapamamas› için hiçbir ne-den yoktur. (Alk›fllar) Bende bu yüzden sizebunlardan bahsediyorum, anlat›rken coflku du-yuyorum, çünkü bunlar üzün süredir kafa yor-du¤umuz fleyler. Ve daha önce de itiraf etti¤imgibi, yapt›¤›m›z gözlemler ve araflt›rmalar so-nunda bunlar› keflfettik ve daha önce keflfetme-di¤imiz için utand›k, çünkü o zaman halk›m›z›nrefah› daha yüksek olurdu.

Dogmatik formüller önermiyoruz, di¤er ül-kelere nas›l bir sosyal sistemleri olmas› gerekti-¤ini vaaz etmiyoruz. Baz› ülkeler biliyorum, kay-naklar› o kadar zengin ki, bunlar› do¤ru biçimdekullansalar, bizim yapt›¤›m›z gibi devrimci, radi-kal ekonomik de¤ifliklikler yapmalar›na gerekkalmayacak. Baz› yerlerde neler oldu¤unu bili-yoruz. Mesala bu yar› kürenin en fakir ülkesiolan Haiti’de baz› insanlar çok zenginken kay-nak s›k›nt›s› çekildi¤ini biliyoruz. Ama bu konu-ya girmeyece¤im. Sorun gelirin eflit da¤›t›lmas›y-la ilgili. (Alk›fllar ve ba¤›rmalar) Hiçbir fleye elkoymaya gerek bile olmaz, çünkü mümkün olanfleylerle... istenenler ve mümkün olanlar hakk›n-da düflünmemiz gerek, hayal edilenlerle flimdiyap›labilecekler aras›ndaki fark› anlamam›z ge-rek, bugünkü nesnelli¤e dayanarak flimdi yap›la-bileceklerle 20-30 y›l içinde yap›labilecekler ara-s›ndaki fark› anlamam›z gerek.

Ülkemizde yapt›klar›m›z ve toplumu ör-gütleme biçimimiz konusunda en ufak bir pifl-manl›k duymuyoruz. (Alk›fllar) Potansiyelimi-zi anlamak f›rsat›m›z oldu, ve öncelik verdi¤i-miz fleyler var, çünkü daha iyi bir dünya iste-yenlerin öncelikleri, olanaklar› ve gerçekçili¤iolmas› çok önemli.

Ünlü FTAA projesinde iki-üç kere bahset-tim. Bugün, bu zehrin ülkelerimize kök salma-s›na engel olmal›y›z. Bunu yapabilirsek, ger-çekten büyük bir zafer kazanm›fl olaca¤›z. (Al-k›fllar ve ba¤›rmalar)

Latin Amerika’da ilerlemeler kaydedildi¤inigörüyoruz. Sevgili Arjantin’den seçim sonuçlar›ulaflt›¤›nda neden o kadar mutlu oldu¤umu sor-salar (Alk›fllar ve ba¤›rmalar) tek bir neden söy-lerim: Vahfli kapitalizmin en kötüsü, Chavez’indedi¤i gibi, neoliberal kapitalizmin en kötüsü vetek sembolü... ‹sim vermiyorum, kimse flikayetedemez, tabii söyledi¤im fleyin sembolü oldu¤u-nu hissetmiyorsa. Bence, en s›ra d›fl› fleylerdenbiri, neoliberal küreselleflmenin sembolü olanlarbüyük bir darbe yedi. (Alk›fllar ve ba¤›rmalar)

Neoliberal küreselleflmenin sembolünü ok-yanusun dibine gömerek, Latin Amerika’ya vedünyaya yapm›fl oldu¤unuz hizmeti hayal bileedemezsiniz. Amerika’da çok say›da insan›n›, buneoliberal küreselleflme denen fleyin ne kadarkorkunç ve ölümcül bir fley oldu¤unun fark›navarmas›n› sa¤lad›n›z. (Alk›fllar)

‹sterseniz, Papa’n›n ülkemize yapt›¤› ziya-ret s›ras›nda dayan›flman›n küreselleflmesindenbahsederken defalarca söyledi¤i bir fleyle baflla-yal›m. Bofluna para harcayanlar, do¤al kaynakla-r› yok edenler ve bu gezegendeki bütün canl›la-r› ölüme mahkum edenler dayan›flma yaparken,kim dayan›flman›n küreselleflmesine, kelimenintam anlam›yla, yani sadece bir ülke içindeki er-keklerin ve kad›nlar›n de¤il, bütün gezegendekiinsanlar›n dayan›flmas›na karfl› ç›kabilir. (Alk›fl-lar ve ba¤›rmalar)

Bir günde cennete ulaflamazs›n›z ama banainan›n, sizi etkilemek için söylemiyorum, söyle-diklerime gerçekten dikkat ediyorum, siz birsembole çok bir darbe vurdunuz ve bu gerçektençok önemli, çünkü çok kritik bir zamanda, her-kesi etkileyen uluslararas› kriz s›ras›nda oldu. Bu

95TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 93: 13 · olan eylemiyle gelece¤e do¤ru yol al›yorsa, hiç bir cellat baltas›n›n gücü bu ba¤› kesip atmaya yetmeyecektir. Dün, flimdi ve yar›n, o balta, sömürücülerin,

art›k sadece Güney As-ya’n›n krizi de¤il, tüm dün-yay› etkileyen bir kriz, art›savafl tehditleri, art› büyükborçlar, art› kapital kaç›fl›-n›n kaç›n›lmazl›¤›. Bu dün-ya çap›nda bir sorun ve buyüzden yapt›¤›n›z fley dün-ya çap›nda bir bilinç uyan-d›rd›.

Bütün zorluklara ra¤-men, biliyorsunuz bölün-meler, anlaflmazl›klar yü-zünden her yerde sorunlarvar, tabii anlaflmazl›klarolacak ama ortak ç›kar de-di¤imiz fley, mümkün olanbir dünyada hepsinden ön-ce gelmelidir. Slogan›n nas›ltüredi¤ini biliyorsunuz:“Baflka bir dünya müm-kün”. Ancak baflka bir dünya kuruldu¤unda, kibu gerçekten mümkün, biz daha iyi bir dünyan›nmümkün oldu¤unu tekrarlamaya devam edece-¤iz, tekrar tekrar. (Alk›fllar ve “Fidel! Fidel! Fi-del!”, “Ole, ole, ole, ole, Fidel, Fidel!” sloganlar›.)

Burada, bu al›fl›lmad›k koflullar alt›nda -kibu bizi mutlu etti- ülkemizin müzevaz› dene-yimlerinden, ve günden güne daha fazla ö¤ren-di¤imiz fleylerden bahsediyorum. Yüzde 30 ca-hillik oran›yla mücadele etti¤imiz zamanlar, bir-gün kitlelere üniversite e¤itimi sa¤layabilece¤i-mizi, ülkenin bütün ilçelerine üniversite kam-puslar› kurabilece¤imizi hayal bile edemiyor-duk. Gelifltirdi¤imiz insan gücü olmas›yd› bun-lar›n hiçbiri mümkün olamazd›. Bu yüzden di-yorum ki, Marti de y›llar önce kendisine hayalcidiyenlere ayn› fleyi söylemiflti: Bugünün hayalle-ri yar›n›n gerçekleri olabilir. (Alk›fllar ve ba¤›r-malar)

Hayalci diye bir fley yoktur, bunu daha ön-ce hayal bile etmedi¤i fleylerin gerçekleflti¤inigören birisi olarak söylüyorum. Bunu bir art›olarak görmüyorum, baflka bir imtiyaz, ya dakaderin cilvesi sonucu hayatta kalmam; her nekadar yüzlerce planla beni mezara göndermeyeçal›flsalar da. (Ba¤›rmalar) Asl›nda onlar banaçok büyük bir iyilik yapt›lar, beni kendimi ko-

ruma güdümden kurtar-d›lar ve hayat›n de¤eri-nin, hayat›n üstün de¤eri-nin, yemekten, bar›nmak-tan ve giyinmekten bileüstün olan de¤erinin far-k›na varmam› sa¤lad›lar.Maddi ihtiyaçlar›n öne-mini küçümsemiyorum,onlar daima önce gelir,çal›flmak, hayat›n baflkabir de¤erini yakalamakiçin fiziksel, maddi ihti-yaçlar›n›z› karfl›laman›zgerekir. Hayat›n de¤eriise, bilgide, kültürdedir.

‹nsanlar iflten ç›kt›k-tan sonra, film izlemek, ti-yatroya gitmek, dans gös-terisi izlemek ya da konse-re gitmek isterler. Kahval-

t›dan, ö¤le yeme¤inden ve akflam yeme¤indensonra e¤lence isterler. Kimse çocuklar›n›n uyufl-turucu kullanarak ya da beyinlerini zehirleyenfliddet içerikli, absürd filmleri izleyerek e¤len-mesini istemez. (Alk›fllar) Hayat›n de¤eri baflkabir fleydir, hayat›n de¤eri sayg›nl›kt›r, onurdur.(Alk›fllar ve ba¤›rmalar) Hayat›n de¤eri, herke-sin hakk› olan kendine sayg›d›r. (Alk›fllar ve ba-¤›rmalar)

Bütün Arjantin halk›, Latin Amerika’n›nsevgili kardeflleri, inançlar›n›z, düflünceleriniz,fikirleriniz ne olursa olsun, benim niyetim kim-seyi incitmek de¤ildi. E¤er, Arjantin’in içifllerinekar›flma olarak alg›lanabilecek bir fley söyledim-se, ki olabildi¤ince bundan kaç›nmaya çal›flt›m,özellikle bu ülkede bana gösterilen dayan›flmave s›cakl›k karfl›s›nda, böyle bir fley yapt›¤›m›düflünen varsa, lütfen bizi affedin.

Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i! (“Viva!” slo-ganlar›)

Yaflas›n insanl›k! (“Viva!” sloganlar›)Zafere kadar, daima!Teflekkür ederim. (Coflkulu alk›fllar)

Not: Konuflman›n çok küçük bölümünü teknik

nedenlerle ç›kar›lm›flt›r. T.D.

96 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Bir günde cennete ulaflamazs›-n›z ama bana inan›n, sizi etkile-mek için söylemiyorum, söyle-diklerime gerçekten dikkat edi-yorum, siz bir sembole çok bir

darbe vurdunuz ve bu gerçektençok önemli, çünkü çok kritik bir

zamanda, herkesi etkileyenuluslararas› kriz s›ras›nda oldu.Bu art›k sadece Güney Asya’n›nkrizi de¤il, tüm dünyay› etkile-

yen bir kriz, art› savafl tehditleri,art› büyük borçlar, art› kapital

kaç›fl›n›n kaç›n›lmazl›¤›.