12.12.2007 - ULTRASON

357
ULTRASONOGRAFİ ULTRASONOGRAFİ

description

ultrasonografi, grafi

Transcript of 12.12.2007 - ULTRASON

Page 1: 12.12.2007 - ULTRASON

ULTRASONOGRAFİULTRASONOGRAFİ

Page 2: 12.12.2007 - ULTRASON

TARİHÇETARİHÇE

•1794 yılında, Spallanzini

•1880'de Curie kardeşler “PİEZOELEKTRİK ETKİ” yi tanımlamışlardır.

Page 3: 12.12.2007 - ULTRASON

Tanısal ultrasonun gelişiminde 4 dönem izlenmektedir;

I- İçinden İletim Dönemi (1935-1952):

II- Yumuşak Doku Dönemi (1949-1956):

III- Avrupa Dönemi (1954-1963): III- Avrupa Dönemi (1954-1963):

IV- 1963'ten Günümüze:

Page 4: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 5: 12.12.2007 - ULTRASON

Ses Dalgasının Fiziksel ÖzellikleriSes Dalgasının Fiziksel Özellikleri

Ses; Maddenin mekanik titreşimidir. Ses dalgalarının iletilebilmesi için moleküler bir ortam gerekir.

Ses, boşlukta yol alamaz.

İnsan kulağı 16 ile 20.000 Hertz arasında frekansa sahip sesleri duyabilir.

Saniyede; 1 dalga ihtiva eden ses birimi Hertz

1000 dalga ihtiva eden ses birimi Kilohertz

1.000.000 dalga ihtiva eden ses birimi Megahertz

Page 6: 12.12.2007 - ULTRASON

Ses frekansı;

16 Hz'den az olursa İnfrason

16-20.000 Hz arasında olursa Odyoson

20.000 Hz-10 MHz arasında ise Ultrason

10 MHz'den yukarı olursa Hiperson

İşitilebilen ses dalgalarının dalga boyu büyük ve frekansı küçük olduğundan canlı dokular bunları ememez, bu nedenle tanı ve sağaltım amacıyla kullanılamazlar.

Page 7: 12.12.2007 - ULTRASON

Ses-Doku Etkileşimi

Farklı akustik yapıya sahip dokuların yüzeyinden yansıyan sesin miktarı, iki doku arasındaki akustik özellik farklılığının (Akustik İmpedans) derecesine bağlıdır.

Akustik impedası; sesin doku içindeki hızı ile dokunun dansitesinin çarpımı belirler.

Organzimaya gönderilen ses dalgaları, yolu boyunca çeşitli fiziksel etkileşimlere uğrar ve giderek etkisini kaybeder. Bu etkileşimler; sesin organizma dokuları tarafından

* Absorbsiyonu

* Yansıması

* Kırılma ve saçılması’ dır.

Page 8: 12.12.2007 - ULTRASON

ULTRASONUN ELDE EDİLMESİ

(PİEZO-ELEKTRİK ETKİ)

Ultrasonografide çok yüksek frekanslı ses dalgaları kullanılır. Bu kadar yüksek titreşimin elde edilmesinde temel ilke Piezo-elektrik olayıdır.

Piezo eski Yunanca'da piesis (basınç yapma) den gelir. Kuartz kristali, yüksek değişken elektrikle yüklendiği zaman, büyüklük ve şekli değişir. Bu nedenle piezo-elektrik özelliğine sahiptir. Kuartzdan elektrik akımı geçtiğinde kristal, akımın polaritesine göre genişler ve sıkışır. Ultrason dalgaları, bu sıkışma ve gevşeme sonucu oluşur.

Diğer taraftan ses dalgaları biçimindeki mekanik enerji, kristallere uygulanınca bir elektrik akımı oluşur. Bu şekilde elektrik enerjisinin sese, ses enerjisinin elektriğe dönüşümüne piezo-elektrik olayı denir.

Page 9: 12.12.2007 - ULTRASON

Kuartz 2000 volt gibi yüksek bir gerilime ihtiyaç duyduğundan, bugün ultrason cihazlarında yerini daha az gerilim gerektiren ve daha ucuz olan maddelere bırakmıştır.

Seramik, barium titanat, litium sülfat, kurşun zirkonat gibi maddeler piezo elektrik özelliğe sahiptir. Sonografi için en çok zirkonatlar kullanılır.

“Transduce” (çevireç) ya da “prob”, bu piezo-elektrik özelliğe sahip maddeleri ihtiva eder. Problar ; elektrik enerjisini ses’e,ses enerjisinide elektrik enerjisine çevirir.

Page 10: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 11: 12.12.2007 - ULTRASON

ULTRASONİK GÖRÜNTÜNÜN OLUŞUMU

İncelenecek bölgeye ses dalgaları prob aracılığı ile gönderilerek istenilen planlarda kesitler alınabilir.

Kullanılan ses dalgaları sürekli değildir.

Ses dalgalarının sürekli gönderilmesi durumunda, yansıyan dalgalarda sürekli olacağından, yüzeyden ve derinden yansıyan ekoları birbirinden ayırabilmek için ses dalgasının kesikli gönderilmesi gerekir.

Bundan dolayı ses dokuya birden fazla dalga içeren dalga paketleri şeklinde gönderilir.

Birim zaman (sn) içinde dokuya gönderilen ses paketi sayısı; 500 - 3000 arasındadır.

Bu organizmanın real-time görüntülenmesi, yani probun hasta üzerinde dolaştırılırken ekranın sürekli tazelenerek görüntü devamlılığını sağlanması için yeterli olmaktadır.

Page 12: 12.12.2007 - ULTRASON

Lineer Prob:

Dikdörtgen şeklinde görüntüleme alanı veren, doğru bir hat boyunca dizili çok sayıda kristal içerir. Yüzlek yapıların incelenmesinde ideal görüntü verir.

* Sığırlarda reprodüktif amaçla

* Atlarada tendo muayenesinde kullanılır.

Page 13: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 14: 12.12.2007 - ULTRASON

Sektör Prob:

Bir ya da daha fazla kristalin, konveks bir hattın belirli bir yerine dizilmesiyle, tepesi ekranın yukarısında konik bir görüntü sağlamıştır.

Bu probların vücut ile temas yüzeyleri küçük buna karşın görüntü alanı geniş olduğunda özellikle kostalar arası gibi küçük alanlarda kolaylıkla görüntüleme avantajı sağlar.

Bu tip problar; * mekanik

* annüler

* faz ateşlemeli olarak 3 farklı şekilde imal edilmiştir.

Page 15: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 16: 12.12.2007 - ULTRASON

Konveks prob

Konveks problarda transduser elemanları geniş bir yay çizecek şekilde dizilmişlerdir. Bu tip problarda elde edilen görüntü, tepesi kesik koni oluşturur. Sektör grubun bir varyasyonudur. Bunda sektör probdaki

sakıncalar giderilmiştir.

Page 17: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 18: 12.12.2007 - ULTRASON

2. Elektirikli saat3. İşaret İşleyici4. Atım Üreteci

5. Elektronik Uzaklık Kompenzasyonu 6. Süpürücü Devre

7. Uzaklık - Çevre ve Alan Ölçümü

8. Ekran

9. Dondurucu

10. Kamera

11. Klavye

12. Karşılaştırmalı Bellek (Özellikle jinekolojide kullanılır)

Page 19: 12.12.2007 - ULTRASON

ULTRASONOGRAFİDE KULLANILAN GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ

Ultrasonografide farklı görüntüleme yöntemleri uygulanmaktadır. Bunlar;

• A ( Amplitüd: Genlik ) MOD

• B ( Brightness = Parlaklık ) MOD

• M ( Motion = Hareket ) MOD

• D - MOD ( Dinamik Ekotomografi = Ekoskopi )

Page 20: 12.12.2007 - ULTRASON

A ( Amplitüd = Genlik )MOD

Gönderilen ses dalgasının yayılım doğrultusunda farklı yüzeylerden yansıyan ekolar yansımanın şiddetine göre çizgisel bir grafik haline dönüştürülür.

Böylece bir çok yüzeyden dönen ekolar, grafik üzerinde tepecikler oluşturur. Çizgi yüksekliği; yankının şiddetini (kuvvetini) , taban düzeyi ya da çizgiler arasındaki mesafe ise ; yapıların vücut içerisindeki derinliğini verir. Günümüzde kullanım alanı çok azalmış olan bu mod en iyi gözün incelenmesinde kullanılmaktadır. Ayrıca kardioloji ve ekoensefalografide kullanım alanı bulmuştur. A- modda veriler kantitatif olup incelenen kısım görülmez.

Page 21: 12.12.2007 - ULTRASON

B ( Brightness = Parlaklık ) MOD

Dokulardaki farklı yüzeylerden dönen ekoların şiddetine göre, parlaklığı değişen noktalar halinde gösterilmesidir. Noktaların parlaklığı, geri dönene ekoların şiddetini gösterir. Sonda, istenilen alanlarda hareket ettirilerek organın topoğrafik akustik kesiti elde edilir.

Özellikle gebelik ve abdominal ultrasonografide kullanılır.

Page 22: 12.12.2007 - ULTRASON

M ( Motion = Hareket )MOD

İncelen bölgeden yayılan ekoların, hareketli ve zaman ayarlı bir grafiğe dönüştürülerek kaydedilmesidir. Burada hareketliliğin gösterilmesi amaçlanmıştır.

En sık olarak kardiolojide ventrikulus duvarlarının, kapakçıkların ve damarların hareketlerinin incelenmesinde, obstetrik ekografide fötüsün hareketinin araştırılmasında kullanılır.

Page 23: 12.12.2007 - ULTRASON

D-MOD ( Dinamik Ekotomografi = Ekoskopi )

Burada operatörün eline mekanik veya elektronik bir tarama aygıtı yerleştirilmiştir. Bir sürü B- görünümün ard arda gelişi ile nitelikli bilgiler devam eder.

Özellikle kardioloji, gebelik ve pediatride hareketli yapıların incelenmesi için kullanılır.

Page 24: 12.12.2007 - ULTRASON

Tarama Çeşitleri

• Bir yerden bir yere geçirme ( Nakil ):Sonda kendisine paralel olarak yer değiştirir.

• Proksimal dolanma: Sonda, operatörün eli merkez olacak şekilde bir daire bölgesini takip ederek yer değiştirir.

• Distal dolanma: Sonda, sondanın başı merkez alınarak bir daire bölümünü dolaşır. Bu teknik, kostalar altı ve interkostal kesitler için çok yararlıdır.

• Birleşik hareketler.

• Distal ve proksimal dolanma ile birlikte yapılan nakil hareketi Proksimal dolanma ile bağımlı nakil.

Page 25: 12.12.2007 - ULTRASON

Tarama Teknikleri

A - Elle tarama:

• Doğrusal ( lineer ) tarama: Bu teknikte dönüştürücüden çıkan ultrasonik dalgalar birbirine paralel gider.

• Kemer tarama : Dönüştürücü, taranacak deri bölgesi ile temastadır. Ultrason demeti tarayıcının deriye değdiği noktadaki teğete dik açıyla gider.

• Açısal tarama: Açısal tarayıcı, deri üzerinde bir noktada tutulur ve burada ekseni etrafında döndürülür. Böylece açısal dilimli kesitler elde edilir.

• Bileşik tarama: Tarayıcı, hem kemer hem de açısal tarama özelliği taşır.

B - Otomatik tarama

C - Gerçek zamanlı ( Real-time ) hareketli tarama

Page 26: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 27: 12.12.2007 - ULTRASON

ULTRASONOGRAFİDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR

1. Anatomi

2. Bölgesel imgeleme

3. Organ ekseninin belirlenmesi

4. Tüm organ hacminin taranması

5. Probun bastırılması

6. Doku ayrımı

7. Kitle ayrımı

Page 28: 12.12.2007 - ULTRASON

ULTRASONOGRAFİDE GÖRÜLEN ARTEFAKTLAR

• Akustik gölge artefaktı• Kırılma artefaktı• Reverberasyon artefaktı• Ayna artefaktı• Kuyruklu yıldız artefaktı• Akustik yankı birikimi artefaktı• Duplikasyon artefaktı• İç çoğalma• Aksiyal rezolüsyon kaybı• Aksdışı artefaktı• Kesit kalınlığı artefaktı• Elektronik gürültü

Page 29: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 30: 12.12.2007 - ULTRASON

ÜRİNER SİSTEM

Ultrasonografi uygulamaları özellikle üriner sistem hastalıkları için uygun bulunmuştur. Çünkü bu sistemdeki bir çok hastalığın sadece çok az spesifik klinik semptomu vardır.

Endikasyonları;• Böbrek fonksiyonunun araştırılması,• Üriner anomalilerin araştırılması,• Akut ve kronik böbrek hastalıklarının değerlendirilmesi,• Hematürinin etiyolojisinin saptanması,• IVP’de belirlenen şüpheli kitlenin incelenmesi,• Renal kist, tümör, taş ve hidronefrozun araştırılması,• Renal biyopside rehber olarak ultrasonografi kullanılır.

Page 31: 12.12.2007 - ULTRASON

Kedide Akut Nefritis

Page 32: 12.12.2007 - ULTRASON

Kedide Böbrek Tümörü

Page 33: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Polikistik Böbrek

Page 34: 12.12.2007 - ULTRASON

Kedide Böbrek Kisti

Page 35: 12.12.2007 - ULTRASON

Kedide Piyelonefritis

Page 36: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Böbrek Taşları

Page 37: 12.12.2007 - ULTRASON

Kedide Glomerulonefritis

Page 38: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Akut Nefritisle birlikte seyreden hidronefroz

Page 39: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Akut Nefritis

Page 40: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal böbrek

Page 41: 12.12.2007 - ULTRASON

Renel kist

Page 42: 12.12.2007 - ULTRASON

Böbrekde taş

Acustik gölge

Page 43: 12.12.2007 - ULTRASON

Hidronefroz

Page 44: 12.12.2007 - ULTRASON

Perirenal kist

Page 45: 12.12.2007 - ULTRASON

Böbrek ekojenitesinde genel artış

Page 46: 12.12.2007 - ULTRASON

Hidronefrozis

Page 47: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 48: 12.12.2007 - ULTRASON

Perirenal kist

Page 49: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal edrenal gland

Page 50: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 51: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 52: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal idrar kesesi

sistitis

Page 53: 12.12.2007 - ULTRASON

Kedide Ürolitiyazis

Page 54: 12.12.2007 - ULTRASON

Kedide FUS

Page 55: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 56: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 57: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal idrar kesesi

sistitis

Page 58: 12.12.2007 - ULTRASON

PROSTAT

Prostatın ultrasonografik incelemesinde endikasyonlar;

• Prostat yangısı ve prostatik apselerin incelenmesinde,

• Bening prostat hiperplazilerinin tanısı,

• Prostat karsinomunun tanısı.

Page 59: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal prostat

tümör

Page 60: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Prostat Tümörü

Page 61: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Prostat Tümörü

Page 62: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Prostat Tümörü

Page 63: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Prostat Tümörü

Page 64: 12.12.2007 - ULTRASON

ADRENAL BEZLER

Normal adrenal bezlerin muayenesi; retroperitoneum, böbreklerin kranial kutuplarının, medial ya da hemen kraniale doğru dikkatli bir araştırmasını gerekmektedir. Sol adrenal bez hafifçe kaudale ve a. Mesenterica cranialisin başlangıcına doğru hafif sağ kraniale doğru uzanmaktadır. Genellikle 3 m’den daha kısa olan ve dorsoventral olarak yassılaşan adrenal bezlerin en iyi rezolusyonunu yüksek frekanslı dönüştürücü sağlamaktadır. Korteks ile karşılaştırıldığında adrenal medulla hiperekojendir.

Page 65: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal edrenal gland

Page 66: 12.12.2007 - ULTRASON

Sık soluma ve bağırma şikayeti olan 12 yaşlı kısırlaştırılmış dişi köpeğin sol adrenal bezinin longitudinal ( A,B )ve transversal ( C,D ) sonogramları. Laringeal bölgede palpe edilebilir büyüklükte bir kitlesi varmış. Adrenal bez büyüümüş ve anormal şekil almış olarak izleniyor (oklar). Bu durum, adrenal tümör veya hiperplazi sonrasında sekonder şekillenmiş olabilir. Servikal kitle tiroidin adenokarsinomu olarak tanımlanmış.

Page 67: 12.12.2007 - ULTRASON

Yüksekten düşme sonucunda sekonder olarak arka bacakta akut paralizi şekillenen 15 yaşlı kısırlaştırılmış dişi Daschund’ un kranial abdomenin longitudinal sonogramları. Köpek fazla kiloluymuş ve uzun süreden beri poliüri ve polidipsi anamnezi varmış. Vena kava kaudalis’ e basınç yapan veya sıkıştıran oval heteroekoik bir kitle (oklar) izleniyor. Aort, bu kitlenin alt kısmında yer alıyor. Bu durum, adrenal bir tümörün varlığını tanımlar.

Page 68: 12.12.2007 - ULTRASON

KARACİĞER

Küçük hayvanlarda abdominal ultrasonografinin ilk kullanım alanlarından biridir. Karaciğerde; hepatositler, yağ, kollajen ve kan, ultrason dalgalarını geçirme bakımından farklıdırlar. Karaciğer muayenesinde; ekinokok kistleri, hepatomegali, sarılık, asites, karaciğer bölgesindeki kitleler, diyafram yırtıklarından şüphelenilen olgular, kilo kaybı ve hepatik metastazlar incelenebilmektedir.

Page 69: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Hepatik Kist

Page 70: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Karaciğerde Multifokal Kitlesel Lezyonlar

Page 71: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Karaciğerde Solid Kitlesel Lezyon

Page 72: 12.12.2007 - ULTRASON

Karaciğerde tümör

Diafram sınırı

Page 73: 12.12.2007 - ULTRASON

Diafragmatik hernia

Page 74: 12.12.2007 - ULTRASON

Difram sınırı

Abdominal sıvı

Karaciğer oldukça granüler görülmekte ve ekojenitesinde diffuz artış vardır.

Hipertrofik siroz

Page 75: 12.12.2007 - ULTRASON

normal

Page 76: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal karaciğer

Page 77: 12.12.2007 - ULTRASON

Ascites

Hipoekoik genişlemiş lenf nodülü

Page 78: 12.12.2007 - ULTRASON

Ascites

Page 79: 12.12.2007 - ULTRASON

Ascites

Normal karaciğer

Page 80: 12.12.2007 - ULTRASON

Ascites

Hipoekoik genişlemiş lenf nodülü

Page 81: 12.12.2007 - ULTRASON

Ascites

Page 82: 12.12.2007 - ULTRASON

Ascites

Normal karaciğer

Page 83: 12.12.2007 - ULTRASON

SAFRA KESESİ VE SAFRA YOLLARI

Safra kesesi ve safra yollarını ultrasonografik muayenesinin endikasyonları;

Safra kesesi ve yolları taşı, safra kesesi hidropsu, kolesistitis, safra kesesi empiyemi, tümör ve sarılık etiyolojisinin araştırılması amacı ile yapılır.

Safra taşı ve endikasyonları;

Safra taşları ( Cholelithiasis ), genel olarak kese içinde yüksek eko ve distalinde akustik gölge oluşturur. Multipl küçük taşlar ve seviye oluşturan safra çamurunda akustik gölge izlenmesi, safra taşlarının önemli bulgusudur.

Kese içerisinde akustik gölge oluşturmayan yapılar ise; küçük taşlar ( kolestrol taşları ), kan, irin ve parazitler olabilir.

Page 84: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Kolesistolitiyazis

Page 85: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Kolesistit

Page 86: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Safra Çamuru Birikimi

Page 87: 12.12.2007 - ULTRASON

PANKREAS

Küçük hayvanlarda pankreas ultrasonografisinin en önemli endikasyon alanları; pankreas tümörleri, akut ve kronik pankreatitis, sarılık etiyolojisinin araştırılması, pankreatik neoplazm veya ekstrahepatik bilier obstrüksiyondan şüphelenilen durumlardır. Normal pankreasın görüntülenmesi güçtür çünkü; tanımlanabilir bir kapsülü yoktur, kalın barsağa, duodenuma ve mideye yakındır. Bu organların içerdikleri gaz da, ultrason dalgalarının içeriye işlemesine engel olmaktadır. Muayene sırasında hayvan aç olmalıdır. Hidroperitoneum, pankreasın görülebilmesini sağlamakta bu nedenle diagnostik bir yardımcı olarak görülmektedir.

Page 88: 12.12.2007 - ULTRASON

Kedide Pankreas Tümörü

Page 89: 12.12.2007 - ULTRASON

pankreatitis

Page 90: 12.12.2007 - ULTRASON

DALAK

Dalakta ultrasonografi genellikle; splenomegali, hematolojik ve lenfojenik hastalıklar, travmatik lezyonlar, splenik kitleler ve hemoperitoneum olgularının izlenmesi amacı ile yapılır. Muayene, hayvan açken yapılmalıdır. Dalağın kuyruk kısmının muayenesinde prob, karaciğerde olduğu gibi ventral yaklaşımla hemen kaudal olarak ksifoide uygulanır.Dalağın geri kalan kısmı ise; hayvan sağ tarafı üzerinde yatarken, kostal kemer boyunca dorsal olarak yapılan bir tarama ile uygun bir şekilde muayene edilebilir.

Page 91: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Dalak Tümörü

Page 92: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 93: 12.12.2007 - ULTRASON

Trombositopeni ve şiddetli anemi ile ilişkili akut kollaps anamnezi olan 9 yaşlı dişi köpeğin dalağının transversal sonogramları. Dalağın uç kısmıyla bağlantılı yuvarlak, hipoekoik görünümlü bir kitle (açık oklar,A) izleniyor. Splenik vene bitişik olan hiperekoik bir kitle (oklar, B&D) izleniyor. Eklenti halinde küçük hipoekoik bir kitle (kapalı ok,C) tanımlanıyor.bu hipoekoik lezyonlar, tümör veya nodüler hiperplazi alanları olabilir. Splenik vene bitişik olan hiperekoik lezyonun yerleşimi, splenik hilustaki yağlanma alanları olarak tanımlanıyor.

Page 94: 12.12.2007 - ULTRASON

5 haftadır 3/6 sistolik murmur, kilo kaybı ve letarji anamnezi olan 7 yaşlı erkek Doberman Pinscher’ ın dalağının longitudinal sonogramları. Özellikle dalak ile bitişiğindeki yağ dokusu arasındaki arayüzde, dalak büyümüş ve sınırı düzensizleşmiş olarak izleniyor. Bu bulgular, splenik tümörü tanımlar.

Page 95: 12.12.2007 - ULTRASON

SİNDİRİM KANALI

Kusma ve abdominal sancı gibi gastrointestinal hastalık belirtileri gösteren küçük hayvanlarda abdominal ultrasonografi, kullanışlı bir muayene metodu olarak ortaya çıkmıştır. Sindirim kanalında ultrasonografinin endikasyonları; barsak duvarı kalınlaşmaları, barsaklarda genişleyen kısımların belirlenmesi, mezenter, omentum ve periton kitlelerinin araştırılması amacı ile yapılır. İncelemede karşılaşılan güçlükler; intestinal kanalda ultrason dalgalarının, içeriye işlemesine engel olan gazın varlığı, bunun arkasında gizlenen yapılar ve bu yapıların meydana getirdiği yankılanma, gölgeleme ve kuyruklu yıldız artefaktıdır. Hayvanın aç bırakılması ve inceleme öncesi bir miktar su içirilmesi ve antispazmodik ilaçlar yararlı olabilir.

Page 96: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 97: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 98: 12.12.2007 - ULTRASON

Barsak invaginasyonu

Page 99: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal barsak

Page 100: 12.12.2007 - ULTRASON

PERİTON BOŞLUĞU

Periton boşluğunun ultrasonografisinde endikasyonlar; asites, apse veya hematomlar, omentum tümörleri, retroperitoneal apse ya da tümörlerin belirlenmesi amacı ile yapılır.

Page 101: 12.12.2007 - ULTRASON

Oftalmik Ultrasonografide Endikasyonlar;

Retina hastalıkları, oftalmik arter stenozu, retinal arter ve ven obstrüksiyonları, glaukom, intraoküler ve orbital tümörler, vitreal hemorajilerin değerlendirilmesi ve yabancı cisimlerin lokalize edilmesi amacıyla uygulanır. Ayrıca intraoküler ve orbital yabancı cisimler, lens lukzasyonu, intraoküler kanamalar ve retina dekolmanları belirlenebilir.

Page 102: 12.12.2007 - ULTRASON

NÖROSONOGRAFİ

Merkezi sinir sisteminin ultrasonografik muayenesi sınırlıdır, çünkü; yumuşak doku ile kemikler arasındaki büyük akustik direnç farkı, ultrason demetinin büyük kısmının doku ile kemik arasındaki yüzeyden yansımasına neden olur. Yaklaşık 1 aylık kedi ve köpeklerde bıngıldak

( genellikle dorsal orta hat boyunca uzanır ) akustik bir pencere gibi kullanılarak beyin muayene edilebilir. Yetişkin köpeklerde beyin muayene edilmeden önce burr ( daire testere ) deliği ya da kraniektomi gerekir.

Page 103: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 104: 12.12.2007 - ULTRASON

TENDOLARIN ULTRASONOGRAFİK MUAYENESİ

Atlarda tendoların ultrasonografik muayenesi gün geçtikçe değer kazanmaktadır. Özellikle yüksek frekanslı

( en çok 7.5 MHz ) dönüştürücüler kullanılarak volar metakarpus ve metatarsus muayene edilebilmektedir.

Page 105: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 106: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 107: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 108: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 109: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 110: 12.12.2007 - ULTRASON

ENDOSKOPİK ULTRASONOGRAFİ

Özefagus ve mide gibi içi boşluklu organların duvarının ve bunlara komşu anatomik yapıların incelenmesi amacıyla kullanıllır. Endoskopik ultrasonografi öncesi hastanın sedasyonu veya anestezisi gerekmektedir.

Bu yöntemde prob, 3600 çevresini gösterebilecek şekilde fiberoptik endoskopi aygıtına monte edilmiştir.

Page 111: 12.12.2007 - ULTRASON

GİRİŞİMSEL ULTRASONOGRAFİ

Girişimsel ultrasonografi bazı durumlarda ucuz, basit, pratik ve kolay uygulanabilen bir yöntem olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Uygulamanın başarısı, uygulayanın deneyimine bağlıdır. Girişimsel ultrasonografiyi olumsuz etkileyen faktör, girişim yapılacak organla araya hava veya barsak gibi bir yapının girmesidir. Ultrasonografi, yüzeysel organlar ve karın boşluğundaki bir çok yapının biyopsi ve drenaj işlemlerinde başarı ile kullanılır. Bunun için detaylı bir ultrasonografik inceleme ile girişimin yapılacağı patolojik oluşum incelenir. Uygun bir yaklaşım yeri ve açısı belirlenir. Deride traş ve dezenfeksiyon yapıldıktan sonra, hayvan anestezi edilmemişse lokal anestezi uygulanır. Seçim yerinden deriye küçük bir ensizyon yapılır. Biyopsi iğnesi ya da kanül buradan itilerek hedef organa ulaşılır.

Page 112: 12.12.2007 - ULTRASON

ULTRASONOTERAPİ

Ultrasonun sağaltım amacı ile kullanılmasına “Ultrasonoterapi” denir. Bu şekilde; astım, arter hastalıklar, burkulma, lumbago, omuz bölgesi periartritleri olmak üzere çeşitli kemik ve eklem hastalıklarında iyi sonuç alınmaktadır. Ultrason sklerozları eritir, lokal ısıyı yükseltir, dolaşım düzenler ve analjezik etki gösterir.

Page 113: 12.12.2007 - ULTRASON

DOPPLER ULTRASONOGRAFİ

Doppler ultrasonografi; kan akım hızı ve akım karakteristiklerini araştırmada kullanılan bir inceleme yöntemidir. Doppler etkisi; 1842 yılında Avusturyalı fizikçi Johann Cristian Doppler tarafından tanımlanmış bir fizik prensibidir. Kısaca bu fizikçi; yaklaşan sabit frekanslı bir ses kaynağının frekansında artma, uzaklaşan ses kaynağının frekansında ise azalma olduğunu saptamıştır. Bu prensip ultrasonografiye uygulandığında; hareketli bir objeden yansıyan ses frekansının, probdan gönderilen ses frekansına oranla değişebileceği söylenebilir. Elektronik teknolojisindeki büyük ilerleme sayesinde, kan akımının klisifikasyon ve kantifikasyonunda temel yöntem olan Doppler ultrasonografi yöntemi geliştirilmiştir.

Page 114: 12.12.2007 - ULTRASON

FİZİK

Doppler ultrasonografi ile akım incelenirken eko kaynağı; eritrositlerin yüzeyidir. Gönderilen ultrasonun dalga boyu, eritrosit yüzeyinden çok büyük olduğu için temel olay saçılmadır. Akan eritrositlerden saçılan ses, üst üste binerek proba ulaşır. Bu nedenle Doppler ultrasonografide penetrasyon faktörü kullanılarak olduğunca yüksek frekans seçilmelidir.

Doppler ultrasonografi ile kan akımını değerlendirmede temel prensip; damara belirli bir açı ile gönderilen ultrason demetinin frekansının, akımın yönüne ve hızına göre değişmesini saptamaktır. Gönderilen ses dalgasının frekansındaki değişim “Doppler eşitliği” ile gösterilir.

Page 115: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal kalp

Page 116: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal kalp

Page 117: 12.12.2007 - ULTRASON

İnterventriküler septumda kalınlaşma

Page 118: 12.12.2007 - ULTRASON

Perikardial efüzyon

Page 119: 12.12.2007 - ULTRASON

Aortic stenoz

Page 120: 12.12.2007 - ULTRASON

Mitral Kapakta Kaçağa Bağlı Regürgitasyon Tablosu

Page 121: 12.12.2007 - ULTRASON

Mitral ve Triküspit Kapakta Kaçağa Bağlı Regürgitasyon Tablusu

Page 122: 12.12.2007 - ULTRASON

Dilate Kardiyomiyopatiye Bağlı Kapak Yetmezlikleri

Page 123: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Akciğer Tümörü

Page 124: 12.12.2007 - ULTRASON

Köpekte Akciğer Tümörü

Page 125: 12.12.2007 - ULTRASON

lens

Page 126: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 127: 12.12.2007 - ULTRASON

SİNDİRİM SİSTEMİNİN SİNDİRİM SİSTEMİNİN

RADYOGRAFİSİRADYOGRAFİSİ

Page 128: 12.12.2007 - ULTRASON

Sindirim sistemi hastalıklarının tanısında;Sindirim sistemi hastalıklarının tanısında;* anamnez, * anamnez, * inspeksiyon, * inspeksiyon, * palpasyon, * palpasyon, * oskultasyon, * oskultasyon, * deneysel punksiyon, * deneysel punksiyon, * deneysel laparotomi, * deneysel laparotomi, * rektal muayene, * rektal muayene, * peritonoskopi, * peritonoskopi, * endoskopi* endoskopi* * ultrasonografi ve radyografiultrasonografi ve radyografi gibi çeşitli tanı gibi çeşitli tanı

yöntemlerinden yararlanılır.yöntemlerinden yararlanılır.

Page 129: 12.12.2007 - ULTRASON

Farinks

Radyografik Anatomi:

1. Nasopharynx:Başın kökü ve yumuşak damak arasındaki alan.

2. Oropharynx:Dilin kökü ve yumuşak damak arasındaki alan.

3. Pharengeal istmust:Yumuşak damağın kaudali, larinksin kraniali arsındaki kısımdır.

4. Laryngopharynx: Tür ve ırklara göre değişmekle birlikte C2 ventrali ve

larinksin dorsali arasındaki bölgedir.

Page 130: 12.12.2007 - ULTRASON

Faringeal kontrast çalışma

Endikasyonları:

* disfaji

* aşırı salivasyon

* öksürük

* ağrı

* dokularda şişkin görünüm

* şüpheli yabancı cisim

Page 131: 12.12.2007 - ULTRASON

Kontrast çalışma için koyu baryum sülfat, % 100 mikropulverize baryum sülfat, baryum pastaları, baryumlu yiyecekler kullanılır. Ancak bir perforasyon şüphesi varsa su da çözünen iyotlu kontrast maddeler verilir.

Ağız boşluğu içine kontrast maddenin oral olarak verilmesinden sonra L/L ve V/D grafiler alınır. Bu grafiler kontrast madde yutulana kadar alınmalıdır.

Normal farinks kontrast çalışmada, Faringeal mukoza düzgün şekilde kaplanmış,nasofarinks ya da trakea içinde kontrast maddenin kaçmadığı görülür.

Page 132: 12.12.2007 - ULTRASON

Faringeal Hastalıkların Radyografik Görünümü

Kitlesel Lezyonlar: En yaygın olanları apseler, neoplaziler, kist,

yabancı cisimler, granulomlar ve yangılardır.

Yutma bozuklukları: Oral disfaji, dilin hareketlerinin fonksiyonel

noksanlığı ile ilgilidir. Zayıf bolus şekli radyografik olarak dilin kaudalinde kökünde görülür. Oral disfaji sırasında aspirasyon

pneumonisi nadir olarak görülür.

Faringeal disfaji; faringeal peristaltiğin

azalması ile sonuçlanır. Farinks boyunca bolusun hareketindeki

noksanlık zayıf kontraksiyon nedenidir. Eğer kontrast madde

trakeada görülürse faringeal displejiden şüphelenilir.

Page 133: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 134: 12.12.2007 - ULTRASON

ÖZEFAGUS

Özefagus; farenks boşluğunu, mide ile birleştiren boru şeklinde bir organdır.

Uzunluğu, türler arasında hatta aynı türün bireyleri arasında bile farklılık gösterir.

Özefagus, * pars cervicalis, * pars thoracica, * pars abdominalis

Page 135: 12.12.2007 - ULTRASON

Pars cervicalis bölümü, üstte m. longus colli ile altta trachea arasında median hatta yer alır. Göğüs giridine yaklaştığında median durumunu terkederek trachea’nın sol tarafına kıvrılır.

Pars thoracica, apertura thoracis cranialis’ten sonraki bölümdür. Özefagus, burayı geçer geçmez yeniden trachea’nın dorsal yüzüne çıkar.

Pars abdominalis, çok kısadır. Hiatus oesaphagicus’tan geçtikten sonra midenin cardia bölgesine açılır.

Page 136: 12.12.2007 - ULTRASON

Ozefagus bozuklukları, çeşitli klinik belirtilerle ortaya çıkar.

* regurgitasyon, * yutkunma güçlüğü, * aşırı yutkunma hareketleri, * yeme ve içme esnasında ağzın açık tutulması * kusma reflekslerini kapsar.

Sekonder olarak, kilo kaybı, normal büyüme ve gelişmenin durması ile sürekli ya da aralıklı solunum problemleri ortaya çıkar.

Özefagus disfonksiyonuna bağlı olarak, sıklıkla, aspirasyon pnömonisi, tracheitis ve burun akıntısı gibi

problemler ortaya çıkar.

Page 137: 12.12.2007 - ULTRASON

Radyografik Muayene

* Direkt * İndirekt

Muayene sadece bu organla sınırlı kalacaksa, hastanın önceden hazırlanmasına gerek yoktur. Huysuz hayvanlara, trankilizan uygulanır.

Ancak özefagus; sedatifler, trankilizanlar ve genel anesteziklerden etkilendiği için, motilite değerlendirileceği zaman bunların rutin kullanımı kontraendikedir.

Page 138: 12.12.2007 - ULTRASON

Direkt Radyografik Muayene

Direkt radyograflar, daima, kontrast radyograflardan önce alınmalıdır.

Bu işlem, uygun radyografik tekniğin seçimi ile özefagus ve çevre dokuların durumunu tayin etmek için gereklidir.

Ayrıca, direkt radyograflar, yabancı cisimler ve kitle lezyonlarının varlığı hakkında bilgi verebilir.

Direkt radyograflarda, anormal özefageal radyografik bulguların bulunmaması, özefagus hastalığının varlığını engellemez.

Özefagus değerlendirilirken, komşu yapıların da dikkate alınması gerekir.

Page 139: 12.12.2007 - ULTRASON

İndirekt ( Kontrast ) Radyografik Muayene

Çeşitli kontrast maddelerin, oral yoldan verilmesinden sonra radyografi işlemi yapılır.

Özefagografi için uygun olan bir çok kontrast madde vardır. Kontrast maddenin seçimi, şüphelenilen hastalığa göre yapılmalıdır.

Baryum Sülfat (BaSO4) krem ve pastaları (Esophotrast, Microtrast, Esophageal Cream); yüksek kontast ve özefagus mukozasında iyi tutunabilme özelliğine sahiptir.

Özefagus mukozasına ait hasarlar (özefagitis, neoplastik infiltratlar) ve özefageal strukturlar bu kontrast maddelerle doğru olarak değerlendirilirler. Bununla beraber, pasta’ nın aspirasyonu, asfeksiye yol açar. Aspirasyonun önemli klinik problem olduğu durumlarda, pasta kullanımı tavsiye edilmez.

Page 140: 12.12.2007 - ULTRASON

Sıvı (Liquid) Baryum Sülfat Süspansiyonları (Orotrast), mukozayı iyi sıvamazlar. Fakat aspire edildiklerinde, önemli problemlere yol açmadıkları için rutin işlemlerde kullanılırlar. Hem orofarengeal, hemde özefagus bölgesinin şüpheli motilite problemleri, floroskopik ekran eşliğinde öncelikle sıvı süspansiyonlarla değerlendirilmelidir.

Sıvı ve katıları yutma problemleri olan hayvanlara, Baryum kaplı yemekler verilebilir. Bu yemek, özefageal strikturları ve regional

motilite bozukluklarını iyi bir şekilde ortaya çıkarır.

Page 141: 12.12.2007 - ULTRASON

Baryum Sülfat, inert bir maddedir. Sindirim kanalında iyi kontrast verir. Suda erimez. Vücutta hiçbir değişikliğe uğramadan, barsaklardan dışarı atılır.

Baryum Sülfat, özefagografi için en ideal kontrast maddedir. Verildikten dakikalarca sonra bile özefagusta kalabilir. Bununla beraber, ciddi komplikasyonlara da neden olabilir.

En önemli komplikasyonu, özefageal perforasyonun bulunduğu durumlarda, pleural veya peritoneal kaviteye geçen süspansiyon, hiçbir şekilde absorbe olmaz ve değişikliğe uğramadan kalır.

Bu durumda; granülamatöz reaksiyon, şiddetli fekal

mediastinitis, pleuritis ve peritonitis gibi bozukluklara yol açar.

Page 142: 12.12.2007 - ULTRASON

Oral sulu iyot solusyonları (Gastrografin, Oral Hypaque Sodium) özellikle özefageal perforasyondan şüphelenildiği durumlarda kullanılırlar.

Bunlar, perforasyon bölgesinden vücut boşluğu içine sızdığında, non-toksik olarak kabul edilirler.

Bu ajanlar hipertoniktir, bundan dolayı aspirasyon durumunda pulmoner ödeme neden olabilirler

Page 143: 12.12.2007 - ULTRASON

TeknikMuayene bu organla sınırlı kalacaksa, hastanın önceden

hazırlanmasına gerek yoktur.

Farenks ve özefagus’u kaplaması için, yaklaşık olarak 5-20 ml kontrast madde, birkaç yudum halinde hayvana verilir.

Orofarengeal problemleri tesbit etmek için, birinci yudumun ortasında ve yudumun tamamlanmasından hemen sonra seri halinde radyograflar çekilir.

Page 144: 12.12.2007 - ULTRASON

Özefagus’a ait belirgin bir lezyon ya da fonksiyon bozukluğu yoksa, baryumun sulu süspansiyonları, radyografi çekilinceye kadar mideye ulaşacaktır.

Bu yüzden, özefagus kontrast maddelerle tam olarak açığa çıkarılacaksa ya spesifik olarak hazırlanan Baryum Sülfat krem veya pastalarının (Mikrostat, Mikropaque) kullanılması (bunlar bir spatül yardımıyla hayvanın diline veya sert damağına sürülürse, hayvanın yutmasından birkaç dakika sonra özefagus ortaya çıkar) ya da az miktarda köpek mamasına ¼ oranında %100’lük Baryum Sülfat solüsyonu karıştırılarak kullanılması gerekir.

Bu teknik aynı zamanda özefagus’un fonksiyon yapma kabiliyetinin değerlendirilmesine de yardımcı olur.

Page 145: 12.12.2007 - ULTRASON

Özefagus’un radyografik muayenesi için önerilen pozisyonlar şunlardır;-Latero-lateral, -Ventro-dorsal, -Dorso-ventral-lateral oblik (sağ veya sol),-Ventro-dorsal-lateral oblik (sağ veya sol).

Dorso-ventral ya da ventro-dorsal pozisyonda çekilen oblik radyograflar, omuriliğin süperpozisyonunu engelleyerek, özefagus’un en iyi şekilde görüntülenmesini sağlarlar.

Kontrast maddenin hayvana verilişi sırasında, hastanın çırpınması sonucu laryngotracheal aspirasyon meydana gelmedikçe, hiçbir kontrast madde priform recessus’larda ya da üst hava yollarında bulunmamalıdır.

Page 146: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal Radyografik Bulgular Normal özefagus, kranial va kaudal olarak fonksiyonel

sfinkterlerle sınırlandırılmış kollabe bir tüp olup, genellikle direkt radyograflarda görülmez.

Kontrast radyograflarda, normal köpeğe ait özefagus mukozasında, bir dizi longitudinal kıvrımlar görülür.

Kedi özefagus’u, kalp kaidesi hattında benzer görüntü verir, ancak özefagus’un kaudal kısmında, düz kas segmentine benzer oblik kıvrımlar bulunur.

Page 147: 12.12.2007 - ULTRASON

Özefageal hastalıklarda radyografik görünüm

Megaözefagus:

Özefagus’un generalize dilatasyonudur.

Konjenital

Edinsel olabilir

Karşılaşılan olguların %70’ inin konjenital olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Megaözefagus,

* metabolik hastalıklar (hypoadrenokortizm, hypothyroidizm)

* immunolojikal hastalıklar (Myasthenia Gravis, Polymyositis)* bazı ilaçlar (antikolinerjikler, genel anestezikler)

* özefagus’un obstruktif hastalıkları (tümör, yabancı cisim, vasküler anormaliteler v.b)

* idiopatik nedenler sonucu ortaya çıkabilir.

Page 148: 12.12.2007 - ULTRASON

Fokal veya generalize özefagus dilatasyonu, direkt radyograflarda, yeterli diagnostik radyografik bulguları ortaya çıkarır.

Genişleyen lumen, radyolojik olarak görülebilir komşu yapıları etkiler. Dilate olan özefagus’un ağırlığı, servikal ve kranial torasik bölgelerde ventral ve sağ lateral trakeal deplasmana sebep olabilir. Ayrıca aspirasyona bağlı olarak, pulmoner interstitial veya alveolar infiltratlar meydana gelebilir.

Gaz dolu lumenli megaözefagus, direkt radyograflarda, özefagus’un uzunluğunun bir kısmında ya da tümü boyunca görülebilir.

Lateral görüntüde, servikal kısım, kranial özefageal sfinkterin tam başlangıcında görülür. Hafif dilatasyon durumlarında, özefagus torasik girişte trakea’ nın biraz lateraline geçerek, proksimal trakea’nın dorsalinde gözükür.

Page 149: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 150: 12.12.2007 - ULTRASON

OZEFAGUS DİVERTİKÜLÜDivertikulum, özefagus duvarının fokal olarak dışa

keseleşmesidir.

Bu sakkular dilatasyonlar, konjenital ya da edinsel olabilir.

Edinsel divertikülün pulsiyon ve traksiyon tipleri vardır. Pulsiyon divertikülü, mukozanın kas tabakasındaki defekt veya yırtıktan geçerek dışa keseleşmesidir.

Traksiyon (gerçek) divertikülünde, özefagusun bütün tabakaları (adventia, muskularis, submukoza ve mukoza) keseleşir.

Page 151: 12.12.2007 - ULTRASON

Genellikle proksimalde görülenler pulsiyon, orta kısımdakiler traksiyon divertikülleri şeklindedir. Pulsiyon divertiküllerinin boynu dar, traksiyon divertiküllerinin ise geniştir. Pulsiyon divertikülleri, genelde yabancı cisimlere bağlı olarak şekillenir. Traksiyon divertikülleri çevre lenf nodüllerinin enfekte olarak özefagusa yapışması sonucu şekillenir.

Divertiküllerde radyografik olarak, kontrast maddenin verilmesinden sonra ortaya çıkan dolma fazlalığı en tipik radyografik bulgudur.

Page 152: 12.12.2007 - ULTRASON

ÖZEFAGUS FİSTÜLLERİÖzefageal fistül, özefagus’un trakea, bronşlar, akciğer paranşimi

veya daha az olarak da deri ile anormal bağlantısıdır.

Özefagus ile solunum yolları arasındaki fistüller, konjenital veya edinsel olabilir.

Özefago-bronşial fistüller, özefago-trakeal ve özefago-pulmoner fistüllerden daha yaygın olarak görülür.

Radyografda, kontrast maddenin trakea’ dan geçerek (özefago-trakeal veya özefago-bronşial) ya da direkt olarak paranşim içine dağılmasıyla, kontrast maddenin kanal boyunca akışı ortaya çıkar.

Özefageal fistüller, aspirasyon sonucu meydana gelen kontrast maddenin alveolirizasyonuyla karıştırılmamalıdır.

Page 153: 12.12.2007 - ULTRASON

ÖZEFAGUS TÜMÖRLERİ Özefageal tümörler; papillar, ülseratif veya infiltratif tipte olabilir.

Bening tümörler nadirdir. En sık görülenleri, leimyoma’dır.Başlıca malign tümörleri; squamöz hücreli karsinomdur. En sık görüldüğü bölgeler, özefagus’un sol ana bronkusu çaprazladığı bölge ve distal uçtur.

Özefagus tümörlerinde başlıca röntgen bulguları şunlardır;-Özefagus Lumeninde dolma defekti ve düzensiz daralma

-Mukozal yapının kaybolması

-Tümöral oluşumun proksimalinde; keskin, rafa benzer kenar

-Tümörün bulunduğu bölgede yumuşak doku kitlesi

-Tümörün yarattığı darlığa bağlı olarak opak maddenin geçişinde

zorluk ve proksimal kesimde hafif dilatasyon.

Page 154: 12.12.2007 - ULTRASON

YABANCI CİSİM

Yabancı cisimler, kedi ve köpeklerde, intraluminal özefageal obstruksiyonun en önemli nedenleridir.

Özefagus’ta en sık rastlanan yabancı cisimler kemik parçaları, kıkırdaklar, çeşitli çocuk oyuncakları, toplu iğneler, dikiş iğneleri, balık kılçıkları ve oltalar sayılabilir.Yabancı cisimler, çoğunlukla özefagus’un proksimaline yerleşir.

Radyoopak yabancı cisimler direkt radyograflarda, regional olarak radyoopak görünümleriyle, non-radyoopak yabancı cisimler ise regional olarak radyolüsent görünümleriyle kolayca tanınırlar.

Radyolüsent yabancı cisimler, kontrast radyogramda şekil ve büyüklüklerine göre dolma defekti yaparak ortaya çıkarlar.

Çok küçük radyolüsent yabancı cisimler, yoğun kontrast maddenin özefagustan ayrılmasından sonra, kontrast maddeyle sıvanmış olarak ortaya çıkarlar.

Page 155: 12.12.2007 - ULTRASON

HİATAL HERNİ

Başlıca dört tip hiatal herni tanımlanmıştır. Bunlar;1-Kayıcı (sliding) tip2-Para-özefageal tip3-Miks tip4-Kısa özefagus

Kedi ve köpeklerde en sık görüleni kayıcı tipte olanıdır. Bu tip hernide özefago-gastrik birleşme yeri, diyaframın üstüne çıkmıştır. Tanı, düzgün özefagus mukozası yerine, mide mukozasının diyafram üzerinde görülmesiyle konur. Özefago-gastrik birleşme yeri, normalden yukarıda olduğu için özellikle büyük hernilerde özefagus kıvrımlı bir hal alır.

Page 156: 12.12.2007 - ULTRASON

Para-özefageal hernilerde özefago-gastrik birleşme yeri, normal durumdadır. Fıtıklaşan kısım midenin fundusudur. Bu nedenle özefagus’ta bir değişiklik yoktur. Hiatus çok geniş olursa her iki herni birlikte görülebilir ( miks tip).

Kısa özefagusta da, özefago-gastrik birleşim yeri diyaframın üstüne çıkar. Kayıcı tip herniden farkı özefagus’un uzun ve kıvrımlı olmaması ve fıtıklaşan kesimin normal yerine inmemesidir.Hiatal herniler intraabdominal basınç arttığında daha iyi görülebilir.

Page 157: 12.12.2007 - ULTRASON

ÖZEFAGEAL VARİS

Portal sistemdeki venöz dönüş engellendiğinde portal alanda toplanan kan, anastomozlar aracılığıyla sistemik venlere dökülür (porto-kaval şant). Bunlardan sol gastrik venle özefagus’un distal ucu arasındaki venler özefagus varisine neden olur.

Özefagus’un 1/3 distal parçası ile mide fundusunda mukozal venler belirginleşir. Vena cava superior’ un obstruksiyonlarında, özefagus’un proksimal 1/3 kesiminde varis görülebilir.Özefageal varis, kedi ve köpeklerde rapor edilmemiştir.

Radyografik olarak, özefagus’un normal mukozal görüntüsünü deforme eden, solucana benzer radyolüsent alanlar ortaya çıkar. Dorso-ventral pozisyonda ve özefagus kollabe iken çok daha iyi gösterilebilir. Varisler, Baryumlu filmlerde de görülür. Fakat daha iyi demonstrasyon için splenoportografi yapılabilir.

Page 158: 12.12.2007 - ULTRASON

VASKÜLER RİNG ANOMALİLERİ

Vasküler ring anomalileri, kedi ve köpeklerde ekstraluminal özefageal obstruksiyonun en yaygın nedenlerinden biridir.

Vasküler ring anomalileri, aortic dallardan köken alan vasküler yapıların anormal gelişmesi sonucu şekillenir.

Embriyolojik gelişmedeki hatalar nedeniyle, örneğin hayvanda iki tane arcus aorta şekillenir veya arteria subclavia’lar değişik yerlerden çıkarak özefagus’un ortasından geçerler.

Böylece özefagus ve trakea damarlardan yapılmış bir halka (vasküler ring) içinde sıkışır.

Radyografide, özefagus ile trakea üzerinde damarın sıkışması ile şekillenen girinti ortaya çıkar. Özefagus’un boğulması sonucunda mega-özefagus şekillenir. Kranial özefagusta hava ve gıda bulunması, mukozal ülserasyon, dilate segmentte motilite kaybı ve sekonder olarak ortaya çıkan kalp ventriküllerindeki genişleme diğer radyografik bulgulardır.

Page 159: 12.12.2007 - ULTRASON

ÖZEFAGUS YANGILARIPeptik Özefagitis: En sık olarak hiatal herni, kaudal sfinkterin

chalasia’sı, kronik kusma ve idyopatik refluksla birlikte görülür.

Genellikle kaudal özefagus’u kapsar. En erken bulgusu, özefagus’un distalinde spazm ve dalgalı mukozal kıvrımlardır.

Baryum, mukozayı yeteri kadar sıvamaz ve özefagus’un distali çok iyi görülmez. Yüzeysel erozyonların saptanması zordur. Ülser büyüdükçe kontür düzensizliğine neden olur. Hastalığın ileri devrelerinde mukozal yapı silinir ve düzleşir.

Page 160: 12.12.2007 - ULTRASON

Koroziv (Yakıcı) Madde Özefagitisi: Koroziv maddelerin içilmesi sonucu şekillenir. Genellikle, Özefagus’ un sol ana bronkusu çaprazladığı bölgede ve distal özefagus kesiminde etkili olurlar.

Koroziv maddenin içilmesini izleyen akut devrede özefagus’ta spazm ve mukozal yapı kaybı vardır. Bu evrede görülen yutma güçlüğü, genellikle bu spazm ve mukozal ödeme bağlıdır. Hastalığın derecesi yanığın şiddetine bağlı olarak değişiklik gösterir.

Darlık ve disfaji bazen aylar süren bir aradan sonra, bazı olgularda ise koroziv madde içilmesinden hemen sonra ortaya çıkabilir.

Radyografik olarak, uzun bir segmenti tutan darlık görülür. Darlığın üst tarafında özefagus gittikçe genişler.Dar segmentin mukozası kaybolmuştur, kenarları düzgündür.

Page 161: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 162: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 163: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 164: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 165: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 166: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 167: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 168: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 169: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 170: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 171: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 172: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 173: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 174: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 175: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 176: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 177: 12.12.2007 - ULTRASON

GASTROİNTESTİNAL SİSTEM

Abdominal organların radyografisinde başlıca problem, belirli bir organın görüntüsünün, diğer abdominal yapılardan ayırt edilememesidir.

Bunun nedeni, abdominal organların radyografik dansitelerinin benzer olmasıdır. Yaşlı ve aşırı şişman hayvanlarda “doğal kontrast ajan” gibi görev yapan ve karaciğer ile böbrek hatlarının ortaya çıkmasına yardımcı olan yağ dokusu, bu olumsuzluğu biraz olsun gidermektedir.

Şişman hayvanların abdominal organları, zayıf hayvanların akciğer dokusundan daha iyi kontrast verme özelliğine sahiptir.

Page 178: 12.12.2007 - ULTRASON

Radyografik Muayene:Direkt Radyografik Muayene: Abdominal organların

pozisyonlarını tesbit etmek, sindirim kanalında herhangi bir opasitenin (bizmut, yoğun façes, yabancı cisim gibi) bulunup bulunmadığını araştırmak ve uygun radyografik yöntemin seçilmesi amacıyla, daima direkt muayene, indirekt radyografik muayeneden önce yapılır.

İndirekt Radyografik Muayene: Gastrointestinal sistemin indirekt (kontrast) radyografisinde, Baryum Sülfat ve çeşitli iyotlu bileşiklerin kullanıldığı pozitif kontrast, NO2 , CO2 ve hava gibi gaz ortamlarla yapılan negatif kontrast veya her ikisinin birlikte kullanıldığı çift kontrast radyografik muayene yöntemlerinden yararlanılır.

Page 179: 12.12.2007 - ULTRASON

Gastrointestinal pozitif kontrast radyografi amacıyla, uzun yıllardan beri değişik form ve yoğunluklarda Baryum Sülfat kullanılmaktadır.

Baryum Sülfat ( Mide için %50 sol., barsaklar için %25 sol. )

Kedi ile küçük ve orta boy köpeklerde 8-12 ml/kg, büyük ırk köpeklerde 5-7 ml/kg dozda kullanılır.

Pratik olarak hayvanın büyüklüğüne göre 15-100 ml dozunda kullanılır.

Kontrast maddenin verilmesinden sonra, 1., 15., 60. ve 120. dakikalarda grafiler alınır.

Gerektiğinde 1 saat arayla tekrarlanır.

Page 180: 12.12.2007 - ULTRASON

Gastrointestinal perforasyondan şüpheli durumlarda, Baryum Sülfat yerine, yüksek (Meglumine Diatrizoate, Sodyum Diatrizoate) veya düşük ozmolar (İohexol) iodine preparatları kullanılmaktadır.

Iohexol, suda eriyebilen, non-iyonik, düşük ozmolar özellikte (300 mgI/mI) ve peritonitise yol açmaksızın peritondan absorbe edilen bir kontrast maddedir.

Bu kontrast maddelerin en önemli dezavantajları, hipertonisitelerinden dolayı, barsak lumenine su çekerek dehidrasyon ve hipovolemik şok sonucu ölüme kadar varabilen, ciddi komplikasyonlara yol açabilmeleridir.

Düşük ozmolar iodine preparatlarında 520-600 mOsm/kg olan osmolalite önemli bir sorun yaratmazken, 1900-2100 mOsm/kg tonisiteli yüksek ozmolar preparatlar sorun yaratabilirler.

Ayrıca, bu maddelerin akciğere aspirasyonu, şiddetli pulmoner ödem ve ölümle sonuçlanabilir.

Page 181: 12.12.2007 - ULTRASON

Diğer bir dezavantajları da dilüe olmalarından ve absorbe edilmelerinden ileri gelmektedir.

Bu durum üst gastrointestinal kanal için bir sorun yaratmazken, özellikle kalın barsaklara gelinceye kadar oldukça dilue olacaklarından, radyoopasiteleri azalabilir.

Hipertonisiteden ileri gelen problemleri en aza indirmek için bunların ozmolaliteleri göz önüne alınarak 1:1, 1:2 veya 1:3 oranlarında, tercihen izotonik bir sıvıyla (%9 NaCI gibi) sulandırılmaları önerilmektedir.

Hazırlanan karışımdan ortalama 10 ml/kg dozda kullanılır.

Page 182: 12.12.2007 - ULTRASON

Doz mI/kg Mideyi Terketme süresi (dk) İnce barsakları Terketme Süresi

Iohexol 1:3 10 60 30 60 15Iohexol 1:2 10 60 30 45 30Iohexol 1:1 10 60 30 45 30Baryum %30 10 60 15 60 15Iohexol 1:3 5 15 2.5 45 30Iohexol 1:2 5 30 15 45 15Iohexol 1:1 5 15 4 30 30

Page 183: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 184: 12.12.2007 - ULTRASON

Mide mukozasının incelenmesi için, hayvana az miktarda Baryum içirilmesinden sonra, bir miktar bikarbonat solüsyonu veya karbonatlı içecek verilir. Bu madde CO2 gazı açığa çıkararak, mukozanın gerilmesini sağlar ve çift kontrast gastrogram elde edilir.

Mide ve barsakların dış hatlarını ortaya çıkarmak ve hernia veya abdominal kitlelere bağlı olarak mide ve barsak deplasmanlarını araştırmak amacıyla Celiografi (peritoneografi) tekniğinden yararlanılır.

Celiografi; pozitif ya da negatif kontrast maddenin abdominal kaviteye enjekte edilmesinden sonra alınan radyografiye denir.

Page 185: 12.12.2007 - ULTRASON

Pozitif Kontrast Celiografi için intravenöz çalışmalarda kullanılan herhangi bir organik iyot solüsyonu kullanılabilir. Bu amaçla, kedi ve köpeklerde, Sodyum İothalamate (%66.8 solüsyonundan 1.1 mg/kg dozda) kullanılabilir. Baryum Sülfat, Sodyum İyot ve Oral iodine preparatları bu amaçla kullanılmazlar.

Negatif Kontrast Celiografi İçin oda havası, CO2 ve NO2 kullanılabilir. Bu amaçla, 30-50 ml hava abdominal kaviteye enjekte edilebilir.

Page 186: 12.12.2007 - ULTRASON

Baryum Sülfat Organik İodine Bulunduğu BölgeKöpek Hemen Hemen Mide

15.dk.. Mide,Duodenum 30.dk. 15.dk. Mide, Duodenum, Jejunum 1.saat Mide, Duodenum, Jejunum 2.saat 30.dk. Mide, İnce Barsakların tamamı 4.saat 1.saat İnce Barsaklar, Kolon

Kedi Hemen Hemen Mide 5.dk. 5.dk. Mide, Duodenum 30.dk. 30.dk. İnce Barsakların tamamı 60.dk. 60.dk. İnce Barsaklar, Kolon

Page 187: 12.12.2007 - ULTRASON

MİDE

Mide, özefagus ile duodenum arasında bulunan muskulo-glandular bir organdır. Midenin tümü glandular mukoza ile kaplıdır.

Mide, karın boşluğunun kranialinde ve median hattın solunda, karaciğerin arkasında diyaframa yaslanmış biçimde yer alır. Midenin uzun ekseni, Columna Vertebralis’e dik olarak kabaca “ J ” harfi şeklinde yerleşmiştir.

Midenin özefagus tarafındaki deliğine cardia veya ostium cardiacum, duodenum tarafındaki deliğine de pilorus veya ostium pyloricum adı verilir. Cardia ve pilorusu birleştiren kısa ve çukur kenara curvatura ventriculi minor, yine aynı kısımları birleştiren dışarı doğru çıkıntı yapan uzun kenara da curvatura ventriculi major adı verilir. Cardia ile pilorus arasında sırasıyla fundus, corpus ve antrum bölümleri vardır.

Page 188: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 189: 12.12.2007 - ULTRASON

Mide duvarı içten dışa doğru sırasıyla; tunica mucosae, tunica muscularis ve tunica serosa’ dan meydana gelmiştir. Glandular

özellikteki mukoza, plika gastrika denilen dürümler yapar.

Mide’ nin Radyografik Pozisyonları: Midenin tamamının incelenmesi için gerekli radyografik

pozisyonlar şunlardır;-Ventro-Dorsal Pozisyon-Dorso-ventral Pozisyon-Sağ latero-lateral Pozisyon-Sol latero-lateral Pozisyon-Bazen Oblik Pozisyonlar

Page 190: 12.12.2007 - ULTRASON

Çekim Tekniği: Çekim anında istemli ve istemsiz hareketler tekrar tekrar kontrol

edilmelidir. Solunum hareketlerinin abdominal organların görüntüsünü bozmuş olacağı unutulmamalıdır.

Sedasyon veya genel anestezi ile çok kısa çekim süresinin kullanılmasının dışında, çekim sırasında, abdominal kas hareketlerinin durdurulması için radyolüsent kompresyon band’ ları da kullanılabilir.

Kompresyon bandı, radyografisi çekilecek olan derin dokunun karın duvarına yaklaşmasına da yardımcı olur. Ancak, kompresyon işlemi abdominal organların doğal ilişkisini bozacağı için, bu tekniğin uygulandığının kolayca anlaşılması için, kompresyon band’ına radyoopak bir işaretin yerleştirilmesi faydalı olur.

Page 191: 12.12.2007 - ULTRASON

Kontrast maddenin verilmesi çok uzun sürede gerçekleştirilirse, çekim yapılmadan kontrast madde duodenuma geçmiş olabilir. Baryumun duodenuma geçişine engel olmak veya bunu yavaşlatmak için, hayvan sol lateraline veya sırt üstü yatırılmalıdır.

Bu şekilde kontrast madde midenin cardia kısmında yoğunlaştırılmış olur. Bu pozisyonda çekim yapıldıktan sonra kontrast maddeyi midenin pilorusunda yoğunlaştırmak için hayvan oturur pozisyona getirilerek veya sağ lateraline yatırılarak çekim yapılır. Kontrast maddeler normalde hızlı olarak duodenum’ a geçer.

Bazı durumlarda sinirli kedi ve köpekler kontrast maddenin midede kalmasına neden olarak, pylorik obstruksiyon izlenimi yaratabilirler. Kontrast maddenin tam olarak ince barsaklara geçmesinden sonra, mide tekrar görüntülenmelidir. Bu, yabancı cisimlerin ortaya

çıkarılması açısından önem taşır.

Page 192: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal Radyografik Bulgular:

Normal görünüm; tür, cins, hacim, içeriğin çeşidi, pozisyon ve kontrast madde gibi faktörlere bağlıdır.

Genel olarak lateral bakıda, fundus boyunca uzanan gövde ve pilorus, omurgaya dik, kaburgaya paraleldir.

Midenin latero-lateral grafisinde, köpeklerde midenin fundus ve pilorus’u son iki kosta arasında yer alır. Az bir kısmı yalancı kostalara taşabilir.

Köpekte cardia ve fundus, ventro-dorsal pozisyonda orta çizginin sol tarafında, pilorus da sağda yer alır. Kedide ise, pilorus ventro-dorsal pozisyonda orta çizgi üzerindedir.

Page 193: 12.12.2007 - ULTRASON

Dorsalden ışınlamada mide, sternuma yaslanmış olarak görülür. Ventral ışınlamada ise dorsale kayar.

Direkt radyografide, kilim benzeri kıvrımlar görülmez. Kontrast radyografide, bu kıvrımların seyri, sonlanma yerleri ve mukozadaki defektler görülebilir. Şişkin olmayan midede bu kıvrımlar, eğri büğrü olduğu halde, şişkinlik arttıkça paralel konumda izlenir. Bu kıvrımların sayısı kedide daha fazla ve daha küçüktür.

Page 194: 12.12.2007 - ULTRASON

MİDE DEPLASMANLARI

Midenin pozisyonu, kranial abdomendeki bazı ekstragastrik anormalitelerin tanımlanması ve lokalizasyonu açısından faydalı bir göstergedir.

Karaciğer, dalak, pankreas ve diyaframın bazı hastalıkları mideyi etkileyebilir.

Midenin kranial kenarı, karaciğerin kaudal kenarıyla yakın pozisyondadır. Bundan dolayı karaciğerin pozisyonundaki veya hacmindeki değişiklikler, midenin pozisyonunun değişmesine sebep olabilir.

Generalize hepatomegali, sıklıkla, midenin kaudale ve dorsale yer değiştirmesine neden olur. Bu deplasman, midenin kaudal kostalarla olan eksenini değiştirir.

Page 195: 12.12.2007 - ULTRASON

Generalize hepatomegali, dorso-ventral veya ventro-dorsal radyograflarda, çoğunlukla, midenin corpus ve pilorusunun, kaudale deplasmanını ortaya çıkarır.

Mide deplasmanı, hepatomegalinin tanısına yardımcı olan bir kriterdir. Özellikle de, kaşeksi veya abdominal effüzyon nedeniyle, karaciğer görüntülenemediğinde, mide deplasmanı çok değerli bir bulgu olur.

Böyle hastalarda, midenin sınırını belirlemek için, mide içine hava (negatif kontrast gastrografi) verilebilir. Aynı zamanda düşük miktarda baryum da verilebilir (çift kontrast gastrografi).

Page 196: 12.12.2007 - ULTRASON

Diyaframın yapısı bozulmadıkça, midenin kranial deplasmanı, sadece karaciğerin küçüldüğü durumlarda meydana gelebilir.

Ayrıca, hiatal herni ve özefagus’un konjenital kısalığına bağlı olarak midenin bir kısmı göğüs boşluğunda bulunabilir. Bu deplasman, midenin pilorus ve corpus’unun kraniale yer değiştirmesi şeklinde ortaya çıkar.

Küçük karaciğerli hasta, aynı zamanda aşırı derecede zayıflamış olabilir ve hastada abdominal effüzyon bulunabilir. Bu nedenle midenin direkt radyografik görüntüsü, güçleşebilir. Bu durumda, kranial deplasmanı ortaya çıkarmak için, pozitif kontrast madde verilmesi büyük önem taşır.

Page 197: 12.12.2007 - ULTRASON

Midenin kranial deplasmanı, diyafram rupturuna ve karaciğer veya karaciğerin bir kısmınının herniasyonuna bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Bu durum, celiografi tekniğiyle daha iyi görüntülenebilir. Elde edilen radyograflarda, diyaframın normal hattının kaybolduğu ve midenin torakal boşlukta olduğu gözlenir.

Midenin kaudalinde şekillenen abdominal kitleler, karaciğerden dolayı, mideyi kraniale deplase edemezler. Ancak bu kitleler, mideye basınç yaparak şeklini bozabilirler ya da sağa veya sola deplase edebilirler.

Abdominal kitlelerin mideyle olan ilişkisi, kitlenin nereden orijin aldığını (karaciğer, dalak pankreas gibi) belirlemek açısından değerli bir kriterdir. Abdominal kitleler, celiografi tekniğiyle ortaya çıkarılabilir.

Page 198: 12.12.2007 - ULTRASON

MİDENİN YABANCI CİSİMLERİ

Kedi ve köpeklerin midelerinde, radyoopak veya radyolüsent karakterde yabancı cisimler bulunabilir.

Radyoopak yabancı cisimler, direkt radyografi yöntemiyle kolayca tanınabilir. Non-radyoopak (radyolüsent) yabancı cisimlerin radyografik tanısı için endirekt radyograflara ihtiyaç vardır.

Düşük miktarda baryumun kullanılması ya da çift kontrast gastrogram, yabancı cisimlerin görünmesini kolaylaştırır. Bu işlemden sonra standart gastrogram yapılır.

Başlangıçta yüksek miktarda baryum verilmesi yabancı cismi gözden saklayarak hatalı negatif sonuca yol açar. Ayrıca mide içindeki gaz, kontrast çalışma esnasında, yabancı cisim benzeri dolma defekti’ne yol açabilir. Bu nedenle hastanın pozisyonunun bilinmesi büyük önem taşır.

Page 199: 12.12.2007 - ULTRASON

Gastrogramda yabancı cismin görünümü, yabancı cismin şekline bağlı olarak değişiklik gösterir. Yuvarlak şekilde, sağlam yumak gibi maddeler, baryum içinde dolma defekti şeklinde ortaya çıkar.

Madde, non-absorbent bir yüzeye sahipse, kontrast maddenin mideyi terketmesinden sonra, görüntü vermez.

Bunun aksine, bez parçası veya çorap gibi yabancı cisimlere kontrast madde nüfuz edeceği için, dolma defekti şeklinde görüntü vermezler.

Ancak kontrast ajanın absorbsiyonu ve retensiyonu sebebiyle, kontrast maddenin mideyi terketmesinden sonra daha iyi görüntü verirler.

Page 200: 12.12.2007 - ULTRASON

AKUT GASTRİK DİLATASYON VE VOLVULUS (Gastrik dilatasyon - volvulus Sendromu)

Akut gastrik dilatasyon ve volvulus, midenin gazlı distensiyonuna yol açarlar.

Midede hem gaz , hem de sıvı bulunmasına rağmen, bu durumda gazlı distensiyon predominant anormalitedir.

Akut gastrik dilatasyon, gastrik motor aktivitesinin refleks bir paralizi olduğu gibi, bunun dışında da çeşitli kompleks nedenlere bağlı olarak şekillenebilir.

Midenin gazlı distensiyonu, şiddetli dispne veya ağrının sekonder bir etkisi olan aerofaji tarafından da oluşturulabilir. Bu tür gazlı distensiyon, genellikle nadir olarak ortaya çıkar ve şiddetli seyretmez. Akut gastrik dilatasyonlu mide genişler ve primer olarak gazla dolar, fakat normal pozisyonu ve anatomik ilişkileri bozulmaz.

Page 201: 12.12.2007 - ULTRASON

Böylece pilorus yine sağda, fundus ise solda bulunur. Midenin normal pozisyonu, sağ, sol lateral veya ventro-dorsal, dorso-ventral pozisyonlar kullanılarak ve bunlar karşılaştırılarak, direkt radyograflarla değerlendirilebilir.

Pilorus’un tanınması lateral pozisyonlarda, ventro-dorsal veya dorso-ventral pozisyonlardan daha kolaydır. Bu durumda kontrast radyografiden yararlanılabilir, fakat genellikle gerek yoktur.

Gastrik volvulus da midenin gazlı distensiyonuna yol açar. Gastrik volvulus, mide rotasyonunun bulunmasıyla, akut gastrik dilatasyondan ayırt edilir.

Midenin radyografik görünümü, rotasyonun derecesi ve tipi ile distensiyon miktarına bağlı olarak değişiklik gösterir.

Rotasyon, midenin uzun ekseni yani kardiopilorik ekseni etrafında şekillenebildiği gibi, transversal eksen etrafında da şekillenebilir.

Page 202: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 203: 12.12.2007 - ULTRASON

Birinci tipte, curvatura major, karaciğerin sol lobu altına yaslanır ve midenin arka yüzü, öne çıkmış olur. İkinci tipte, sağdan sola döner, orta kısmından katlanmış gibi görülür.

Gastrik volvulus’ un en önemli radyografik bulgusu, midenin gaz veya sıvı distensiyonudur (daha çok gaz).

Ayrıca pilorus, genelde dorsale ve sola deplase olur. Bu da, pilorus’ un pozisyonunun radyografik olarak değerlendirilmesinin dilatasyon ve volvulusun ayırıcı tanısında ne kadar önemli olduğunu gösterir.

Mide gazla dolu olduğu zaman, pilorus daha tubuler ve daha dar olarak ortaya çıkar. Mide gazla dolu olmasına karşın, pilorus da sıvıyla dolu olabilir ve sol lateral görüntüde görülmez. Bu durumda, her iki lateral (sağ ve sol) görüntü ihtiyacı kaçınılmaz olur.

Page 204: 12.12.2007 - ULTRASON

Pilorus sola yer değiştirmişse ve hasta soluna yatırılmışsa, mide içindeki sıvı pilorus’ a dolar ve gaz midenin diğer kısımlarına geçer.

Hasta sağına yatırılırsa, gaz midenin pilorik kısmına, sıvı ise midenin corpus ve fundus’ una geçer.

Bundan dolayı, pilorik kısmın sol lateral yatış pozisyonunda sıvıyla, sağ lateral yatış pozisyonunda da gazla dolu olarak ortaya çıkması, pilorus’un sola yer değiştirdiğini gösterir.

Bu değişikliğin, ventro-dorsal ve dorso-ventral görüntülerle tanımlanması güçtür.

Page 205: 12.12.2007 - ULTRASON

Mide dilatasyonuna bağlı olarak, abdomen içindeki diğer mobil yapılar kaudale deplase olur.

Şiddetli mide dilatasyonu varlığında, sıkışma nedeniyle diğer abdominal organları görüntülemek oldukça güçtür. Gastrik volvulusda, genelde dalak da mideyle beraber yer değiştirebilir ve sirkülasyonun bozulmasına bağlı olarak genişler.

Volvulusla görülebilen diğer değişiklikler; ince barsakların refleks paralitik ileus’u, Özefageal dilatasyon ve kardiovasküler bozukluklardır.

Page 206: 12.12.2007 - ULTRASON

PİLORUS OBSTRUKSİYONU

Pilorus obstruksiyonu, akut ve kronik olabilir. Akut obstruksiyona, yabancı cisimler ve gastrik volvulus sebep olur. Kronik pilorus obstruksiyonu, genellikle hipertrofik pilorus stenozu, pilorospazm, yangı veya fibrozis, neoplazma ve mukozal hipertrofi gibi nedenlere bağlı olarak orificium pilorus’ un daralması sonucu şekillenir. Bu gibi durumlar genellikle pilorus’ un parsiyel obstruksiyonuna neden olurlar.

Pilorus obstruksiyonunun en büyük etkisi, mide içeriğinin geçişini engellemesidir.

Page 207: 12.12.2007 - ULTRASON

Direkt radyografik muayeneyle obstruksiyonun şiddetine ve süresine bağlı olarak çeşitli derecelerde mide genişlemesi tesbit edilebilir.

Normalde kontrast madde verilmesinden 1-4 saat sonra mideyi terk eder. Verilen kontrast maddenin çoğunun 3-4 saat sonra midede bulunması, pilorus obstruksiyonunu gösterir.

Pilorus obstruksiyonuna neden olan hastalıkların radyografik olarak ayırıcı tanısı güçtür.

Page 208: 12.12.2007 - ULTRASON

MİDE ÜLSERLERİ Mide ülserleri; benign veya maling olabilir. Bening mide

ülserleri çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.

En yaygın nedeni, nonsteroidal anti-inflamatuar ilaçların kullanılmasıdır. Mide neoplazması ile beraber ortaya çıkan malign mide ülserlerine daha çok tümör nekrozları neden olabilir.

Mide ülserlerinin radyografik tanısı için, basit ve çeşitli kontrast gastrografi ve floroskopi tekniklerinden yararlanılır.

Mide ülserlerinde en değerli radyografik bulgu ülserin neden olduğu dolma fazlalığı’ dır. Buna niş (niche) denir.

Page 209: 12.12.2007 - ULTRASON

Niş, gastrogramda mide duvarları sınırlarında bir fazlalık olarak görülür. Genellikle boynu dar, tabanı geniştir.

Nişin boynunda ödeme bağlı olarak radyolüsent ince bir çizgi görülür. Gelişmiş şekli dörtgen biçiminde olan niş, invazyon ve iyileşme evresinde, üçgen şeklini alır.

Gastrogramda hava- gastrik sıvı-baryum tabakalaşması, penetrasyonu gösterir.

Kedi ve köpeklerde, bening ve malign mide ülserlerinin radyografik olarak ayırt edilmesi üzerine bilgiler sınırlıdır.

Bening ve malign ülserlerin radyografik ayırıcı tanısındaki kriterler, insanlarda saptanmıştır.

Page 210: 12.12.2007 - ULTRASON

Bu kriterler şunlardır:

- Mide ülserlerinin %95’ i benign’ dir.

- Duvar dışına taşma beningite bulgusudur.

- Duvar içinde kalan ülserlerin hemen hepsi malign’ dir.

- Kardia seviyesinin üstündeki ülserler malign’ dir.

- Mukozal yıkıma sebep olan ülserlerin hemen hepsi benign’ dir.

- Malign ülserler sığ ve düzensiz tabanlıdır.

Page 211: 12.12.2007 - ULTRASON

MİDE TÜMÖRLERİ

Midede çeşitli tiplerde tümörler gelişebilir ve bunlar midenin herhangi bir bölgesine yerleşmiş olabilir.

En sık olarak ortaya çıkan mide tümörü adenokarsinom’ dur. Bu tümör genellikle midenin pilorik kısmında bulunur.

Mide tümörlerine kedilere oranla köpeklerde daha sık olarak rastlanır. Kedilerde en sık karşılaşılan mide tümörü lenfosarkom’ dur.

Mide tümörlerinin radyografik görünümü, tümörün yapısına, şekline ve lokalizasyonuna bağlı olarak değişiklik gösterir.En önemli radyografik bulgu, mide lumeninde dolma defektinin bulunmasıdır.

Page 212: 12.12.2007 - ULTRASON

Diffuz tümörlerin tanınması daha güçtür. Mide duvarının diffuz, infiltratif lezyonlarında, açık dolma defektleri şekillenmeyebilir.

Bununla beraber, bu tip tümörler, midenin şeklini değiştirebilir ve yerleştikleri bölgenin motilitesini azaltabilir. Motilitedeki bu azalma floroskopiyle tesbit edilebilir.

Böyle diffuz lezyonlar, mideyi dairesel olarak kuşatırsa, radyografik olarak halka şeklinde daralma dikkati çeker.

Tümörün bulunduğu kısımda, peristaltik yoktur. Bu durum ancak radyoskopik incelemeyle ortaya çıkarılabilir.

Midenin radyoskopik incelemesi sırasında, peristaltik dalgalar muayyen bir noktada dururlar ve daha ileriye gitmezler. Bu durum, mide tümörlerinin oldukça erken bir radyolojik bulgusudur.

Page 213: 12.12.2007 - ULTRASON

DİFFUZ MİDE HASTALIKLARI

Mide; yangı, hipertrofi, atrofi veya mineralizasyon meydana getiren çeşitli hastalıklarla diffuz olarak kuşatılabilir.

Akut Gastritis: Çeşitli nedenlere bağlı olarak şekillenebilir. Radyografik olarak belirgin değişiklikler görülmesi nadirdir.

Kronik Gastritis: Klinik olarak nadiren teşhis edilebilir. * kronik atrofik gastritis, * kronik hipertrofik gastritis, * eosinofilik gastritis gibi şekilleri vardır.

Radyografik olarak, mukozal kıvrımların eksikliği, geniş mukozal kıvrımlar, nodüler veya kalınlaşmış mide duvarı görülebilir.

Kronik böbrek yetmezliğine bağlı olarak yumuşak doku kalsifikasyonu meydana gelebilir. Böyle hastalıklarda, midede ince çizgisel mineralizasyon opasiteleri ortaya çıkabilir. Bu

opasifikasyon mide boş olduğunda daha kolay olarak görülebilir.

Page 214: 12.12.2007 - ULTRASON

BARSAKLAR

Barsaklar, midede mekanik ve kimyasal olarak parçalanan besin maddelerinin, en önemli fermentatif olaylara uğradığı yerdir. Bu ferment (enzim) faaliyetleri ve besin maddelerinin emilmesi, barsakların yukarı bölümünde olur. Aşağı barsak bölümleri ise, emilmeyen posaların atılmasına hizmet eder. Barsakların üst ve alt bölümlerindeki görevsel farklılık, bu bölümlerin yapılarında da kendini gösterir. Ya da tersine deyişle; yapısal değişiklikler, görevsel değişiklikleri ortaya koyar. Barsak duvarı; tunica mukoza, tunica muskularis ve tunica seroza olmak üzere üç kattan yapılmıştır.Barsaklar; ince ve kalın barsaklar olarak ikiye ayrılırlar.

Barsakların uzunlukları, türler ve hatta aynı türün bireyleri arasında da farklılık gösterir. Kedi ve köpeklerde barsakların ortalama uzunlukları saptanmıştır. Barsaklar, karnivorlarda, vücut uzunluğunun 5 katıdır.

Page 215: 12.12.2007 - ULTRASON

Barsak uzunlukları (metre): Köpek KediDuodenum 0.2 - 0.6 0.10 - 0.12Jejunum-ileum 1.6 - 4.2 0.7 - 1.2İnce barsak (toplam) 1.8 - 4.8 0.8 - 1.3Cecum 0.08 - 0.3 0.02 - 0.04Colon-Rectum 0.2 - 0.6 0.2 - 0.4Kalın Barsak (Toplam) 0.28 - 0.9 0.2 - 0.45Tüm barsak uzunluğu 2.0 - 5.7 1.0 - 1.8

Page 216: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 217: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 218: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 219: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 220: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 221: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 222: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 223: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 224: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 225: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 226: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 227: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 228: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 229: 12.12.2007 - ULTRASON

BARSAKLAR

Barsaklar, midede mekanik ve kimyasal olarak parçalanan besin maddelerinin, en önemli fermentatif olaylara uğradığı yerdir.

Bu ferment (enzim) faaliyetleri ve besin maddelerinin emilmesi, barsakların yukarı bölümünde olur.

Aşağı barsak bölümleri ise, emilmeyen posaların atılmasına hizmet eder. Barsakların üst ve alt bölümlerindeki görevsel farklılık, bu bölümlerin yapılarında da kendini gösterir.

Barsak duvarı; tunica mukoza, tunica muskularis ve tunica seroza olmak üzere üç kattan yapılmıştır.

Barsaklar; ince ve kalın barsaklar olarak ikiye ayrılırlar.

Kedi ve köpeklerde barsakların ortalama uzunlukları saptanmıştır. Barsaklar, karnivorlarda, vücut uzunluğunun 5 katıdır.

Page 230: 12.12.2007 - ULTRASON

İNCE BARSAKLAR

İnce barsaklar; * duodenum, * jejunum * ileum olmak üzere üç bölümden oluşur.

Mideden ince barsaklara geçince, mukozal düzeyde giderek artan bir yükselme görülür. Yaprak ya da parmak şeklindeki bu mukoza çıkıntıları villus intestinalis adını alır. Sadece ince barsaklarda bulunan bu oluşumlar sayesinde, emilme yüzeyi ileri derecede artar.

Page 231: 12.12.2007 - ULTRASON

Duodenum (Oniki Parmak Barsağı):

Pilorus ile jejunum arasında bulunan ince barsakların en kısa bölümüdür. İki fleksura aracılığı ile üç bölüme ayrılmıştır.

* pars cranialis, karaciğerin visceral yüzünden sağ tarafa doğru uzanır. * pars dessendens olarak sağ böbreğe kadar uzanır. * pars ascendens Sağ böbreğin kaudalinden fleksura duodeni caudalis olarak sola ve kraniale doğru döner.

Pars cranialis’ te papilla duodeni major denilen büyük papillaya ductus hepaticus communis ile ductus pancreaticus birleşerek açılırlar.

Papilla duodeni minor denilen küçük papillaya, ductus pankreaticus accesorius açılır.

Page 232: 12.12.2007 - ULTRASON

Jejunum (Boş Barsak) : En uzun ince barsak bölümüdür. Ligamentum

duodenocolicum’ un ön kenarından ve flexura duodenojejunalis’ ten başlar. Mezenteryumu uzun olan karnivorlarda hareket yeteneği fazladır.

İleum (Böğür Barsağı): Kalın barsaklara bağlanan bölümdür. Mezenteryumun kaudal bölümü mesoileum olarak bu parçayı asar. İleum kolon ile sekum sınırına açılır. Bu deliğe, ostium ileocolicum adı verilir.

Page 233: 12.12.2007 - ULTRASON

Kedi ve köpeklerde, intestinal hastalıklarda en sık karşılaşılan klinik belirtiler; kusma, ishal, kilo kaybı, dehidratasyon, abdominal ağrı ve abdominal bir kitlenin palpasyonudur.

İnce barsakların radyografik olarak değerlendirilmesinde 7 önemli kriter vardır.Bunlar;

* - Marginasyon (Serozal yüzey sınırı)* - Hacim (Barsak Lumeninin çapı)* - Pozisyon (Barsakların abdominal kavite içinde lokasyonu)* - Şekil (Barsak halkalarının kontürü)* - Radyoopasite (Barsak duvarı ve Lumen içeriği)* - Mukozal Yüzeyin Yapısı * - Motilite

Page 234: 12.12.2007 - ULTRASON

Marginasyon (Serozal sınır): Serozal sınırlar düzgün olmalıdır. Seroza sınırları, diğer yapıların daha az süperpoze olduğu abdominal duvar yakınında daha kolay olarak görülür. Zayıf veya 6 aydan küçük hayvanlarda, intra-abdominal yağın eksikliğine bağlı olarak serozal sınırlar belirgin olarak görülmez.

Hacim (Barsak Lumeninin Çapı): Karnivorların vücut hacimlerinin büyük değişiklik göstermesi nedeniyle, normal ince barsak çaplarının belirlenmesi veya standart konulması zordur.

Bununla beraber köpeklerde, ince barsakların çapı, hemen hemen bir kostanın çapının iki katı kadardır.

Kedilerde ise, normal ince barsak çapı, 12 mm3 ü geçmemelidir.

Duodenum, ileum ve jejunum yaklaşık olarak aynı luminal çapa sahip olmalıdır.

Page 235: 12.12.2007 - ULTRASON

Pozisyon (Abdominal Kavite İçinde Lokasyonu): İnce barsaklar, peritoneal kavite içinde, uniform bir şekilde yerleşmelidir.

Normal kedi ve köpeklerde, ince barsakların pozisyonlarındaki değişiklikler şunlara bağlıdır:

1- Dolu bir mide, barsakları kaudale doğru iter.

2- Gergin bir idrar kesesi, barsakların kraniale doğru yer değiştirmesine neden olur.

3- Şişman kedilerin falciform ligamentindeki yağlanma, barsakların ventral abdominal duvardan kaudale ve dorsale yer değiştirmesine neden olur.

4- Şişman kedilerin barsakları daha çok abdominal kavitenin ventralinde yer alır.

Page 236: 12.12.2007 - ULTRASON

Şekil (Barsak Halkalarının Kontürü)

İnce barsaklar, direkt radyograflarda, düzgün, kesintisiz, kavisli bir tüp şeklinde (özellikle yağlı hayvanlarda) görülür.

Normal kedilerde, baryumlu radyograflarda duedonumda “ tesbih tanesi” manzarası dikkati çeker. Bu görünüm normaldir ve kedilerde normal olarak segmental intestinal peristaltizm sırasında meydana gelen kuvvetli sirküler kas kontraksiyonuna bağlıdır.

Kontrast çalışmalar, sıklıkla barsak halkalarının anormal görünümünü identifiye etmek için gereklidir.

Page 237: 12.12.2007 - ULTRASON

Radyooposite:

Normal ince barsakların radyoopositesi, kısmen içindeki maddelerin radyoopositelerine bağlı olarak farklılık gösterir. Zayıf hayvanlarda, lumende, hava (radyolusent), gıda (taneli veya benekli görünümde), sıvı (homojenöz yumuşak doku oposinitesinde) veya kemik (radyoopak) görülebilir.

Şişman kedi veya köpeğin barsak lumeni, homojen sıvı veya yumuşak doku radyoopasitesinde görülebilir ya da gıda küçük miktarda hava içerebilir.

Barsak duvarı, uniform olarak yumuşak doku opasitesine sahip olmalıdır. Bu uniform durum, hava içeren barsak kısımlarında daha kolay olarak değerlendirilir. Hava, barsak lumeninde çift-kontrast etki yapar.

Page 238: 12.12.2007 - ULTRASON

Kontrastlı çalışma esnasında lumenin opasitesi, kullanılan kontrast maddenin tipine ve miktarına bağlı olarak değişir. Barsak lumeni, kontrast maddeyle dolduğunda, uniform olarak opak görülür.

Normal kedi duodenumu ve jejunumu, baryumlu çalışmalarda, longitudinal olarak linear dolma defektiyle karakterizedir.

Bazen “yalancı şerit (pseudostring)” olarak isimlendirilen bu görünüm, lumen içinde mukozal kıvrıma bağlı olarak ortaya çıkar.

Bu durum, yabancı cisimle karıştırılmamalıdır.

Page 239: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 240: 12.12.2007 - ULTRASON

Mukozal Yüzeyin Yapısı:

Direkt radyograflarda, mukozal yüzey sadece hava dolu barsak kısımlarında görülebilir. Mukozal yüzeyi daha iyi değerlendirmek için kontrast çalışmalar yapılır.

Baryumlu çalışmalarda, normal köpeğin barsak mukozası, ince püsküllü olarak görülebilr.

Normal köpeklerde fimbriasyon (baryum-mukoza yüzeyinde püskül-saçaklanma) derecesi değişiklik gösterir. Bu görünüm, baryumun, bir arada bulunan villi grupları arasına girip, bunları ayırmasıyla ortaya çıkar.

Mukozanın normal görünümündeki diğer bir değişme, köpek duodenumunda şekillenen pseudo-ülserlerdir. Bu durum, genç köpeklerde daha yaygın bir şekilde görülür ve lenf follikülleri üzerindeki barsak duvarının anti mezenterik kısmında mukozal depresyona yol açar. Kedilerde,

pseudo-ülserlere raslanmaz.

Page 241: 12.12.2007 - ULTRASON

Motilite ( Kontrast Maddenin Geçiş Süresi )

İntestinal kanal içinde kontrast maddenin geçiş süresi ve segmental peristaltik kontraksiyonların sıklığı, barsak motilitesinin değerlendirilmesinde yardımcı olur.

Köpeklerde, normal geçiş süreleri büyük oranda değişiklik gösterir, buna karşın kedilerde fazla bir değişiklik göstermez ve geçiş süresi daha kısadır.

Page 242: 12.12.2007 - ULTRASON

Direkt Radyografik Muayene: Hastanın Hazırlanması:

* Akut abdominal ağrı,* akut inatçı kusma * palpasyonda barsakların sıvı veya havayla genişlemesi

durumlarında

hastanın önceden hazırlanmasına gerek yoktur.

Diğer durumlarda, hastanın 24 saat önceden aç bırakılması ve radyografik muayeneden 2-4 saat önce, kanalın boş olduğundan emin olmak için sürgüt verilmesi gerekir.

Sedatif ilaçlar, gastro-intestinal motiliteyi etkilediği için bunların kullanımından kaçınılmalıdır. Sedasyon gerekli olduğu durumlarda, motilite üzerinde minimal etki gösteren ketamin / diazepam kombinasyonu tercih edilmelidir.

Page 243: 12.12.2007 - ULTRASON

Radyografik Pozisyon:

İnce barsakların değerlendirilmesi için, standart pozisyonlar; * sağ lateral yatış * ventro-dorsal pozisyonlardır.

* Ayrıca sıvı ve gazın değerlendirlmesi için sol lateral yatış ve sol

lateral decubitus pozisyonları kullanılır. Gaz-sıvı karışımlarını tesbit etmek için de ayakta horizontal olarak ışınlanarak çekim yapılır.

Page 244: 12.12.2007 - ULTRASON

İndirekt (Kontrast) Radyografik Muayene: Endikasyonları:1-Direkt radyografilerde değişiklik göstermeyen akut inatçı

kusmalar,2- Nöbetler halinde ortaya çıkan kusmalar,3- Direkt radyografilerde obstruksiyon göstermeyen fakat

palpasyonla hissedilebilen kitleler,4- Hematemezis,5- Melena,6- Direkt radyograflarda anormalite göstermeyen akut abdominal

ağrı,7-Aralıklı ve sürekli ishale bağlı kilo kaybı.

Page 245: 12.12.2007 - ULTRASON

Kusma olmaksızın, kronik diyareli hastalarda kontrast çalışmalar çoğunlukla aydınlatıcı değildir.

Bu hastalarda, kontrast çalışmalarda faydalanılabilecek kriterler şunlardır:

1- Mukozal anormaliteler daha kusursuz değerlendirilebilir,2- Etkilenen barsak kısmının uzunluğu (fokal, regional, generalize),3- Barsak duvarının kalınlığı,4- Peristaltik aktivitede ve intestinal geçiş zamanındaki anormaliteler,5- Luminal hacmin daha sağlıklı değerlendirilmesi,6- Luminal içeriğin tam olarak değerlendirilmesi,7- Lumendeki büyümenin değerlendirilmesi.

Page 246: 12.12.2007 - ULTRASON

Kontra endikasyonları:

Direkt rayografiyle değerlendirilen obstruktif ileus ve palpe edilebilen abdominal kitlenin kontrast maddeyle tekrar ortaya çıkarılmasına gerek yoktur.

Klinik veya direkt radyografik bulgular, mekanik obstruksiyondan şüphelendiriyorsa bu durumda cerrahi müdahale endikedir.

Bu bulgulara ek olarak yapılacak kontrast çalışma, özellikle zayıf ve halsiz hayvanlarda yaşamı tehlikeye sokar.

Page 247: 12.12.2007 - ULTRASON

Kontrast Madde:

Kontrast Madde Köpek KediBaryum Sülfat Süsp. 6-12 mI/kg,%20 12-16 ml/kg

6-10 ml/kg,%60 Organik iodin preparatı 2-3 ml/kg 2ml/kg

Page 248: 12.12.2007 - ULTRASON

OBSTRUKSİYON

Mide ve barsak içeriğinin oral yönden anal yöne doğru geçişinin engellenmesine İleus (barsak tıkanması) denir.

İntestinal luminal obstruksiyona yabancı cisimler, invaginasyon, neoplazma, adezyonlar, iç ve dış fıtık boğulmaları, bölgesel enteritler ve barsak volvulusları neden olur. Ayrıca intestinal hematomun barsak obstruksiyonuna neden olmaktadır.

YABANCI CİSİMYabancı cisimler, yaygın olarak distal duodenum ve proksimal jejunum’

da obstruksiyona neden olurlar.

Lastik top, bilya, çeşitli yumaklar ve hayvana oynaması için verilen çeşitli cisimler ileus’ a neden olurlar.

Page 249: 12.12.2007 - ULTRASON

Mekanik obstruksiyonun klasik bulgusu, gazla dilate olan ince barsağın çeşitli yerlerinde, multipl halkaların bulunmasıdır.

Distal ince barsağın obstruksiyonu, proksimal ince barsak obstruksiyonundan daha fazla sıvı ve gaz birikmesine yol açarak daha büyük dilatasyona yol açar.

Ayakta çekilen lateral filmlerde, tıkanan ince barsağın dilate halkalarında gaz-sıvı yüzeyleri kolayca görülür.

Radyoopak yabancı cisimler, kolayca identifiye edilir. Radyolüsent yabancı cisimler, barsak genişlemesi ile gaz ve sıvı retensiyonuna neden olur.

Kontrast muayene, teşhisin doğrulanmasını sağlar. İntraluminal obstruksiyon, çoğunlukla etrafı kontrast madde ile çevrili, radyolüsent bir alan olarak görülür.

Baryum süspansiyonunun verilmesinden 6 saat sonra yapılan radyografik muayene, daha çok proksimal ince barsak obstruksiyonunun diagnozunda, 24 saat sonra yapılan radyografik muayene ise, distal ince barsak obstruksiyonunun diagnozunda etkilidir.

Page 250: 12.12.2007 - ULTRASON

LİNEAR YABANCI CİSİMLER Nadiren intestinal obstruksiyona neden olan linear yabancı cisimler (iplik, naylon, saz teli gibi), kedilerde daha yaygın olarak görülür. Direkt radyografide, barsağın yabancı cisim çevresinde akerdeon gibi pli’ ler yaparak (bükülerek) toplandığı görülür. Baryumun kolona geçmesinden sonra, yabancı cisim baryumun bir kısmını alıkoyar.

İNVAGİNASYONBir barsak segmentinin diğeri içerisine girmesidir. İntussuseption adı da verilir.

İç içe geçen barsak parçasına göre, ileo-ileal, ileo-cecal, ileo-kolik, ileo-ileo-kolik veya kolo-kolik olabilir.

İnvaginasyon genç hayvanlarda daha sık olarak meydana gelir. Çoğunlukla da ileo-cecal bölgede şekillenir.

Page 251: 12.12.2007 - ULTRASON

İnvaginasyonun radyografik bulguları, genellikle mekanik obstruksiyonun bulgularına benzerdir.

Direkt radyograflarla tanı güçtür. İnvaginasyonun proksimalinde, gaz ve sıvı birikmesine bağlı olarak dilatasyon ortaya çıkar.İnce barsaklar kaudale ve sağa deplase olur; midenin kaudalinde doku yoğunluğu genellikle artar.

Kontrast radyografi, invaginasyonu intestinal obstruksiyonun diğer nedenlerinden ayırmak için gerekli bir yöntemdir.

Kesin tanı opak lavmanla (baryumlu) yapılır. İnvaginasyonun olduğu bölgede tam bir obstruksiyon vardır. Baryum invagine olan kesim çevresini “yarım ay “ şeklinde sarar.

Page 252: 12.12.2007 - ULTRASON

ADEZYONLARAdezyonlar, küçük hayvanlarda nadiren intestinal obstruksiyona neden

olurlar.

Sıklıkla, peritoneal kavitenin travmatik ve şirurjikal yaralarından sonra, şekillenir. İntra-abdominal apselere bağlı olarak şekillenen kronik peritonitis ve absorbe olmayan dikiş materyallerinin enfeksiyonuna bağlı olarak ortaya çıkan granülamatöz inflamasyon nadiren Adezyonlara sebep olur.

Bunlar ya yaygın adezyonlara yol açabilirler ya da normal peristaltiği engelleyebilirler.

Abdominal radyografilerde ince barsakların pozisyonlarında değişmeler görülebilir ve kontrast maddenin geçiş zamanı uzar.

Page 253: 12.12.2007 - ULTRASON

NEOPLAZMA Kedi ve köpeklerde, ince barsak tümörleri yaygın değildir.

Köpeklerde, ince barsaklarda en çok karşılaşılan tümörler adenocarsinoma ve lymphosarcoma’ dır. Collie ve Alman çoban köpekleri ince barsak tümörlerine predispoze ırklardır. Yapılan bir çalışmada, tümörlerin % 88’ i kötü huylu (%53 carsinoma, %19 leimyosarcoma, %13 fibrosarcoma ve %3’ ü identifiye edilmeyen sarcoma’ lar) % 12’ si iyi huylu (%9 leimyoma, %3 polyp) olarak tesbit edilmiştir. Kedilerde, carsinoma en yaygın olarak Siyam kedilerinde ortaya çıkar.

Abdominal radyografilerde, obstruksiyonun proksimalinde, sıvı ve gaz birikmesi ve intestinal geçiş zamanının uzamasını kapsayan intestinal obstruksiyon belirtileri görülebilir. Kontrast maddelerin verilmesinden sonra, luminal dolma defektleri, barsak duvarı kalınlaşması, mukozal ülserasyon ve intestinal halkaların (loop) anormal pozisyonunu kapsayan mural (duvara ait) lezyonlar görülür. Ayrıca, ince barsak kanalının daralması da ortaya çıkar.

İnce barsak tümörlerinin ayırıcı tanısı, deneysel laparotomi ve biopsi

örneklerinin histo-patolojik muayenesinden sonra yapılır.

Page 254: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 255: 12.12.2007 - ULTRASON

KALIN BARSAKLAR

Kalın barsaklar; sekum, kolon ve rektum adı verilen üç bölümden oluşmuştur.

Sekum; Kalın barsakların ilk bölümüdür. Bir tarafı kapalı olduğundan “kör barsak adını almıştır.

Sekum, karnivorlarda cavum abdominalis’ in sağında bulunur. Kör olan uç ventrale ve cavum pelvis’ e yöneliktir. Ventro-dorsal grafide L2-4 düzeyinde bükülmüş olarak görülür. Kedide kolondan çıkan bir kese şeklindedir.

Kolon; Karnivor kolon’u genellikle basittir. Kolon assendens; median hattın sağında ve dorsalde bulunur. Kolon transversus; karaciğer, mide ve dalağın arkasından ve karın boşluğunun sağ yarımından sola doğru seyreder.

Page 256: 12.12.2007 - ULTRASON

Kolon descendens; çoğu kez sol karın duvarına yapışık olarak uzanır. Bazen orta hattın üzerinde de izlenir.

Kolon, ventro-dorsal grafide soru işareti şeklinde görülür.

Rektum; Kolon descendens’ in cavum pelvis içinde ve dorsalde bulunan devamıdır.

Ön bölümü saran peritoneum, barsağı kısa bir mesorektum ile pelvis’ in tavanına asmıştır.

Rektum, canalis analis’ te sonlanmadan önce bir genişleme (ampulla

recti) meydana getirir.

Page 257: 12.12.2007 - ULTRASON

Radyografik Teknik:

Gaita ve gazın radyografik opasite oluşturması nedeniyle, abdomenin direkt radyografisinde, genellikle kalın barsakların bir kısmı veya tümü ayırt edilebilir.

Direkt radyografi esnasında intraluminal gaz, yer çekimi nedeniyle, pozisyona bağlı olarak kalın barsakların farklı kısımlarına geniş oranda yayılır.

Kalın barsakların değerlendirilmesinde, radyografik görüntü, bütün abdomeni ve pelvik bölgeyi kapsamalıdır. Ayrıca idrar kesesinin boşaltılması gerekir.

Kalın barsakların radyografik olarak değerlendirilmesinde, direkt ve indirekt radyografik tekniklerden yararlanılır.

Page 258: 12.12.2007 - ULTRASON

Direkt radyografik muayenede, radyografik detayı arttırmak için, abdomene kompresyon uygulanır.

Abdomenin kompresyon radyografisi basit bir tekniktir. Kolon’un bulunduğu bölge, radyolüsent bir maddeyle (tahta, plastik değnek veya kürek) komprese edilir ve böylece radyografik detay arttırılır.

Kalın barsakların indirekt radyografisinde, pozitif, negatif ve çift kontrast radyografik tekniklerden yararlanılır.

Pozitif kontrast radyografi amacıyla Baryum Sülfat süspansiyonu (baryum enema), negatif kontrast radyografi için oda havası (pneumocolon) ve çift kontrast radyografide de her ikisinin kombinasyonu kullanılır.

Page 259: 12.12.2007 - ULTRASON

Baryum bir balon kateter yardımıyla retrograd olarak kalın barsaklara verilir. Önce kolonun uygun bir preparatla temizlenmesi gerekir ki bu çoğunlukla güçtür.

Mukozal yüzeyi tamamen kaplaması için mikropartiküler baryum süspansiyonu kullanılmalıdır. Kolon, tercihen floroskopik ekran altında baryumla yavaş yavaş doldurulur.

Böyle bir ekipman bulunmadığı zaman baryum 10 ml/kg dozda verilir. Radyograflar kolon tamamen dolduğunda ve boşalmasından hemen sonra çekilmelidir.

Page 260: 12.12.2007 - ULTRASON

Normal kolon, kontrast maddeyle doldurulduğunda, pürüzsüz bir kontrast madde-mukoza yüzeyi gösterir.

Baryumun boşalmasından sonra, longitudinal mukozal kıvrımlar görülür. Sonradan hava enfüze edilirse, çift kontrast radyografi elde edilir ve bu da mukozal yüzeyin detaylı olarak görülmesini sağlar.

Kalın barsaklar, kontrast maddenin oral olarak verilmesini takiben doğru olarak değerlendirilemez. Oral olarak verilen kontrast maddeler kalın barsakları tam olarak dolduramaz.

Kalın barsakların kontrast maddeyle tam olarak doldurulması fazla zaman isteyen bir çalışmadır.

Bu çalışmada; mukozayı, barsak duvarını ve komşu iç organları birbirinden ayırt etmek için, kontrast maddeden doğacak artefaktları, komplikasyonları ve karışıklıkları bertaraf etmek gerekir. Bunun için de titiz olarak çalışılmalıdır.

Page 261: 12.12.2007 - ULTRASON

Kalın barsakların parsiyel olarak kontrast maddeyle doldurulması daha çabuk ve daha kolaydır. Şırıngayla rektum içine küçük miktarda hava veya baryum verilmesiyle yapılabilir.

Ancak bu çalışma, barsakların tam olarak değerlendirilmesine veya mukozal düzensizlik gibi küçük lezyonların değerlendirilmesine izin vermez.

Bununla beraber, intraluminal lezyonların teşhisini ve kolonun komşu organ ve kitlelerden ayırt edilmesini kolaylaştırır.

Köpeğin kolonu ve kedinin sekum ve kolonu baryumlu çalışmalarda, iğne şeklinde veya çift kontrast çalışmalarda iğne başı şeklinde radyoopasiteler gösterir.

Bu normal folliküller küçük ülserlerden ayırt edilmelidir.

Page 262: 12.12.2007 - ULTRASON

Kontrast çalışmalarda çeşitli komplikasyonlar ortaya çıkabilir. En ciddi komplikasyon, perforasyon ve buna bağlı olarak ortaya çıkan peritonitistir.

Perforasyon lavman sırasında meydana gelebilir. Fazla önemli olmayan diğer bir komplikasyon da distal ince barsağın retrograd olarak dolmasıdır.

Bu refluks, kolonun görünümünü maskeler. Bu komplikasyon çalışılan köpeklerin 1/3 ünde rapor edilmiştir.

Genellikle geçici olarak ortaya çıkan spazm, kontrast maddenin soğuk olmasına ve

duvarın kateterle tahriş edilmesine bağlı olarak meydana gelebilir.

Page 263: 12.12.2007 - ULTRASON

Kalın Barsak Hastalıklarında Radyografik Bulgular

Kalın barsak hastalıkları organın hacminde, şeklinde, lokalizasyonunda ve radyoopasitesinde değişikliklere neden olabilir.

Radyografik olarak fonksiyon değerlendirilememesine rağmen, façesin miktarı veya lokalizasyonu motilitenin değerlendirilmesinde yardımcı olabilir.

Kalın barsaklara ait birçok hastalık benzer radyografik bulgular ortaya çıkarır. Ayrıca herhangi bir hastalık farklı radyografik bulgular ortaya çıkarabilir.

Normal durumlarda gaitanın çoğu kolonda bulunur. Rektumda az miktarda gaita bulunabilir. Normal kolonun çapı, bulunan gaitanın miktarına ve defekasyon alışkanlığına bağlı olarak farklılık gösterir.

Normal olarak kolonun çapı, L7 (Lumbal 7 vertabtra) nin uzunluğundan daha küçüktür.

Page 264: 12.12.2007 - ULTRASON

Kolon’ un anormal olarak genişlemesine “megakolon” denir. Megakolon, lokalize veya generalize olarak şekillenebilir.

Lokal genişleme genellikle akut hastalıklarla (invaginasyon gibi) birlikte ortaya çıkar.

Generalize megakolon genelde kronik barsak disfonksiyonu sonucunda ortaya çıkar. Megakolon direkt radyografilerle teşhis edilebilir.

Generalize megakolonun nedenleri;1- Pelvik travma (kırıkla beraber veya kırık olmaksızın) ve pelvik

kanalın daralması,2- Rektumun daralması, kronik parsiyel obstruksiyon,3- Aganglionosis ( Hirschsprung’s hastalığı), 4-Spinal anomaliler (cauda equina sendromu, Manx kedilerinde

sacrococcygeal agenesis), 5- Kronik kolitis,6- Kronik konstipasyon (hiperkalsemi, parasempatik ilaçlar),7- Şirurjikal ureterokolik diversiyon teknikleri,8- Konjenital anorektal lezyonlar,

Page 265: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 266: 12.12.2007 - ULTRASON

Birçok kalın barsak hastalığı, gastrointestinal kanalın diğer kısımlarına benzer radyografik değişiklikler gösterir. Bunlar;

1- Yabancı cisimler, 2- Obstruksiyon, ileokolik veya sekokolik invaginasyon, 3- İnflamasyon, 4- Neoplazmalar, 5- Perforasyon, 6- Adezyonlar,

7- Divertikül, 8- Hernia,

Page 267: 12.12.2007 - ULTRASON

Kalın barsaklara ait birçok hastalıkta, özellikle de ekstramural olmayan hastalıklarda, tanı için kontrast radyografi gereklidir.

Kontrast radyografik bulgular şunlardır;

1- Baryum-mukoza yüzeyinde düzensizlik,2- Barsak lumeninde spazm,3- Barsak lumeninin parsiyel veya tam tıkanması,4- Hernia veya divertikuluma bağlı olarak barsak duvarının dışa

keseleşmesi,5- Barsakların yer değiştirmesi,6- Perforasyon,

Page 268: 12.12.2007 - ULTRASON

Direkt radyografik bulgularda olduğu gibi, kontrast radyografik bulgular da non-spesifiktir.

Akut kalın barsak yangıları, genelde anormal radyografik bulgular ortaya çıkarmaz. Şiddetli yangıya bağlı olarak spazm ve mukozal düzensizlik meydana gelebilir.

Köpeklerde “ülseratif kolitis” olarak adlandırılan, mukozal ve submukozal ülserlerden ibaret olan şiddetli yangısal hastalıkta radyografik bulgular; kolonun spazmı, sertliği ve kısalmasıdır

Page 269: 12.12.2007 - ULTRASON

BİLİER SİSTEM

Bilier sistem; karaciğer lobuslarındaki safra kanallarından başlar, koledok’ un duodenum’ a açıldığı papilla duodeni major’ da sonlanır.

Karaciğer lobusları arasında şekillenen en ince safra kanalları ile, ductus biliferi, birbirleriyle birleşerek daha büyük kanal olan ductus hepaticus communis’u meydana getirirler.

Bu kanal ductus cysticus ile birleşerek ductus choledocus’ u oluşturur. Ductus choledocus ligamentum hepatoduodenale’ nin içinden geçerek duodenum’ daki papilla duodeni major’ a açılır.

Armut şeklinde olan safra kesesi (vesica fella) karaciğer’ in visceral yüzünde lobus quadratus ile lobus hepatis dexter arasındaki yarıkta (fossa vesicae fellae) yer almıştır.

Mideden duodenum’ a gıda geçtiğinde uyarılan refleksle safra kesesi depo ettiği safrayı dudenum’ a akıtır.

Page 270: 12.12.2007 - ULTRASON

Radyografik Muayene:Direkt Radyografik Muayene:

Safra kesesi normal durumlarda direkt radyografide görülmez. Bazen zayıf hastalarda yumuşak doku yoğunluğu şeklinde izlenebilir.

Direkt radyografinin amacı; opak safra taşlarını ve duvar kalsifikasyonu gibi diğer opasiteleri araştırmaktır. Ayrıca bilier sistemdeki gaz da direkt grafide saptanabilir.

Safra taşlarının çoğu, üriner sistem taşlarının aksine nonopaktır. Bu nedenle, direkt röntgenogramlarda safra taşı yönünden olumsuz sonuç çıkması, değerli bir bulgu değildir.

Safra taşları içinde en opak olanı kalsiyum okzalat taşlarıdır.

Page 271: 12.12.2007 - ULTRASON

Safra kesesi taşının yüzeyli olması, tanıya yardımcı bir özelliğidir. Safra kesesi taşları bazen böbrek taşları ile karışırlar. Ancak lateral grafide böbrek taşları arkaya düşer.

Safra kesesi duvarı bazen kronik yangıların iyileşme döneminde kalsifiye olur. Direkt radyografide saptanabilen bu görünüme porselen safra kesesi denir.

Bilier sisteme değişik nedenlerden dolayı gaz girebilir. Dikkatli bir incelemeyle direkt grafide, bilier sistemdeki gaz saptanabilir.

Page 272: 12.12.2007 - ULTRASON

İndirekt Radyografik Muayene:

Bilier sistemin indirekt olarak inceleme yöntemine Cholesistography denir.

Endikasyonları: Bu tekniğin endikasyonları sınırlıdır. Bu işlemin başlıca amacı: Safra kanalı ve safra kesesinde şüpheli taş ve diğer lezyonları araştırmaktır.

Kontrast maddenin boşalmasının incelenmesi karaciğer fonksiyonu hakkında fikir verebilir. Ancak karaciğer fonksiyonu biyokimyasal metotlarla daha iyi değerlendirilebilir.

Kontrast Ajanlar: Köpeklerde bu amaç için en iyi sonuç veren kontrast madde bir iyot bileşiği olan Biligrafin (Shering, Berlin)’ dir. İntravenöz (İV) enjeksiyondan sonra büyük kısmı bilier sistemden boşalır.

Page 273: 12.12.2007 - ULTRASON

Biligrafin’ in %30’ luk solusyonundan 0.5 ml/kg dozda kullanılır. Anesteziye alınmayan hastalarda İV enjeksiyon bazı rahatsızlıklara yol açabilir. Köpek öğürebilir ve kusabilir.

Diğer benzeri bileşikler insanlarda oral olarak kullanılır. Fakat bunlar köpeklerde çok iyi sonuç vermez.

Oral Kolesistografi: Kontrast maddenin oral olarak verilmesinden sonra bilier sistemin görüntülenmesidir.

İnsanlarda bilier sistemin en sık olarak kullanılan kontrastlı inceleme yöntemidir. Opak madde olarak üç iyotlu bileşikler (Biloptin, Telepaque) kullanılır.

Page 274: 12.12.2007 - ULTRASON

Oral kolesistografi yapılacak hastaya, yağsız hafif bir akşam yemeği yedirilir.

Yemekten 2 saat sonra 0.5 gramlık tabletlerden 5’ er dakika arayla 6 tane verilir. Bundan sonra hastaya sadece su içirilir ve 12 saat sonra grafi alınır.

Karaciğerden atılan kontrast madde safra yollarından geçerek safra kesesine iner. Grafi, ventro-dorsal pozisyonda alınır. Grafi sonrası hastaya 2 adet yumurta sarısı içirilir.

Bu gıdalar duodenum’a geçince kolesistokonin denilen hormon salgılanır ve bu hormon safra kesesini uyararak boşalmasını sağlar. Bu aşamada kesenin hemen boşalmasına Hiperkinezi, kesenin boşalmamasına Diskinezi (safra kesesi tambelliği) denir.

Page 275: 12.12.2007 - ULTRASON

İntravenöz Kolesistoanjiografi (Kolanjiografi):

Kontrast maddenin intravenöz olarak verilmesinden sonra bilier sistemin görüntülenmesidir.

Hastanın Hazırlanması: Kontrast maddenin injeksiyonundan 12 saat

önce hasta aç ve susuz bırakılmalıdır. Radyografi esnasında hastanın hareketlerini önlemek ve diğer rahatsızlıkları gidermek için, genel anestezi kullanılır; fakat genel anestezi en fazla iki saat sürdürülmelidir.

Aksi taktirde safra kesesinin boşalmasını hızlandırmak için sonradan köpeğin beslenmesine engel olur.

Teknik: Kontrast madde (Biligrafin amp.) yaklaşık olarak 3 dakikada yavaş İV injeksiyonla verilir.

Page 276: 12.12.2007 - ULTRASON

Radyografi: Her zaman grid kullanılmalıdır. Xiophosternum’ un biraz anterioru ve dorsali merkez alınarak ışınlama yapılarak abdomen’ in lateral grafisi alınır.

Fakat dorso-ventral pozisyonda da bir film alınmalıdır. Dorso-ventral görüntü; karaciğer ve safra kesesi üzerinde akciğerin posterior ucunun superpoze olması nedeniyle fazla faydalı değildir.

İlk radyogram, kontrast maddenin verilmesinden hemen önce alınır. Daha sonra 20.,30. (safra kanalları daha iyi görüntülenir) ve 90. dakikalarda (safra kesesi içinde kontrast maddenin maksimum konsantre olduğu zaman) radyografiler alınır.

Son grafi, safra kesesinin boşalmasını provoke etmek için yemek verilmesinden yaklaşık 15 dakika sonra alınır.

Page 277: 12.12.2007 - ULTRASON

Oral kolesistografide, kesenin dolmama nedeni olan kontrast maddenin emilimi ve konsantrasyonu ile ilgili faktörlerin bu yöntemle ortadan kalkması ve koledok’ un her olguda görülmesi İV kolanjiografinin üstünlüğüdür.

Buna karşılık incelemenin 2 saat ve daha uzun sürmesi, Biligrafinin bazı durumlarda safra ile iyi karışmayarak yüzen taşlara benzer şekilde tabakalaşması, bazen kesenin dolmasının çok uzun olması nedeniyle yanlış olarak dolmayan kese tanısının konması ve kontrast madde retensiyonlarının daha sık ve şiddetli görülmesi yöntemin sakıncalarını oluşturur.

Oral kolesistografide ise, kontrast madde verilmesinin daha kolay ve toksisitesinin düşük olması ve incelemenin daha kısa sürede yapılabilmesi yöntemin üstünlüğü, safra yollarının ve bazen de safra kesesinin görülmemesi yöntemin sakıncalarıdır.

Page 278: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 279: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 280: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 281: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 282: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 283: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 284: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 285: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 286: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 287: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 288: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 289: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 290: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 291: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 292: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 293: 12.12.2007 - ULTRASON

SOLUNUM SİSTEMİ

Page 294: 12.12.2007 - ULTRASON

Solunum Sistemi Hastalıklarında Klinik Yaklaşım

1. Anamnez2. Fiziksel muayene, inspeksiyon, palpasyon, oskültasyon, perküsyon3. Radyolojik inceleme,

- Radyografi -Direkt -Endirekt

- Tomografi - Flouroskopi - Manyetik Rezonans - Radyonüklid görüntüleme - Ultrasonografi

4. Endoskopik Muayene5. Kan – Gaz Analizi6. Perkutan ince iğne aspirasyonu7. Açık Akciğer Biyopsisi

Page 295: 12.12.2007 - ULTRASON

SS nin Radyografik incelenmesi

• Direkt Radyografik İnceleme

• Endirekt Radyografik İnceleme

Bronkografi; Bronsiektazinin tanısı, yaygınlığı ve tipinin saptanmasında kullanılır.

Pulmoner angiografi; Pulmoner embolinin, konjenital pulmoner vasküler

anomalilerin değerlendirilmesinde kullanılır.

Page 296: 12.12.2007 - ULTRASON

AC Radyografisinde Göz Önünde Bulundurulacak Kriterler

1. Görüntü kalitesi

2. Doğru pozisyon seçimi

3. Solunum fazının kontrolü

4. Artefakt

5. Hayvanın ırk ve yaşına bağlı değişimler

Page 297: 12.12.2007 - ULTRASON

Veteriner Radyoloji’de SS nin görüntülenmesinde bazı sorunlar vardır

1. Solunum hareketleri sonucu radyografik detayın kaybı

2. Göğüs derinliğinin fazla olması, Dorsa-ventral pozisyonu zorlaştırır.

Page 298: 12.12.2007 - ULTRASON

Burun Boşluğu ve Paranasal Sinüsler

İyi bir radyografi sedatif bir ilaç verilmesi ya da genel anestezi altında alınır.

Burun boşluğu ve paranasal sinüsler; * L/L

** Ağzı kapalı V/D

*** Ağzı açık oblik V/D pozisyonlarda görüntülenir.

Maksilla, damak nazal ve frontal kemiklerdeki lezyonlar, oblik çekilen grafilerde belirlenir.

Bu şekilde elde edilen radyografiler nonspesifik bilgi sağlar.

Kesin tanı, nazal akıntı, sitolojik testler, biyopsi ve kültür sonucuna göre yapılır.

Page 299: 12.12.2007 - ULTRASON

Şekil Değişiklikleri

• Travma sonrası şekillenen bir veya birden fazla kemiği içeren kırıklar.

• Nazal kavitedeki neoplastik durumlar sonucu fascial deformite

• Benign tümörler ile maling tümörler sonucu kortikal lizis ve düzensiz periostal kemik formasyonu

Page 300: 12.12.2007 - ULTRASON

Radyografik Opasitedeki Değişiklikler

Neoplazmalar

Radyografik yabancı cisimler

Kronik Rhinitis; genellikle bilateral opasite artışı vardır.

Mantar enfeksiyonlarına bağlı destruktif rhinitis, bu hastalık durumunda yıkımlanan yerde radyolusent görünüm vardır.

Kedilerde kruptokoklus neofomanın neden olduğu hiperplastik rhinitiste ise

radyolüsent ve radyoopak bölgeler karışık olarak görülür.

Page 301: 12.12.2007 - ULTRASON

Larynx, Farinks Hastalarının Radyografik Bulguları

Anormal Büyüklük ve Biçim

- Generalize şişkinlikler; akut şiddetli

Solunum Yolu İçindeki Lezyonlar

- Apse, polip, tümör ve granülasyon dokusu gibi değişik opasiteye sahip kitlesel lezyonlar.

Page 302: 12.12.2007 - ULTRASON

Solunum Yolu Dışında Bulunan Lezyonlar

• Solunum yolunun dışında oldukları için, yaptıkları baskı ile solunum yolunda radyografik olarak daralma görülür.

• Bölgede bulunan lenf yumrusu, tiroid bezinin hiperplazisi ya da tümoral oluşumu sonucu şekillenirler.

Page 303: 12.12.2007 - ULTRASON

Fonksiyonel Anomalikler

• Değişik nedenlerle şekillenen laringeal ve faringeal paralizler radyografik olarak çok az değişikliklere neden olur.

• Böyle durumlarda endoskopik muayene yapılmalıdır.

Page 304: 12.12.2007 - ULTRASON

Trakea

• En iyi L/L çekilen radyografilerde görülür.

• V/D radyografi ile trakea ve ana bronşların yer değiştirme durumları belirlenebilir.

Page 305: 12.12.2007 - ULTRASON

Trakea Hastalarının Radyografik Bulguları

• Yer değiştirme

• Trakea tümürleri; trakeakondrom karsinoma (köpeklerde) ve kedilerde lenfosarkomlar. Bu tümörler trakeal obstruksiyona benzer semptom verirler.

Page 306: 12.12.2007 - ULTRASON

Ayrıca oluşan bu neoplazmalar; yabancı cisim, polip ve apselere çok benzerlik gösterirler. Bunun için ayrımının iyi yapılması gerekir.

Bu ayrım içinde; - fiziksel muayene

- endoskopi - biyopsi - tanısal cerrahi işlem yapılmaktadır.

Page 307: 12.12.2007 - ULTRASON

• Trakeadaki yangısal lezyonlar

• Trakeal kollaps (bu inspirasyon ve ekspirasyon fazında alınan grafilerde belirlenmelidir.)

• İnspirasyon fazında bir kollaps görünürse; bu trakeal veya laringeal hastalık yada laringeal paralizin sekonder bir bulgusu olarak görünür.

Page 308: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 309: 12.12.2007 - ULTRASON

AKCİĞERLER

Akciğer radyografisi alınırken dikkat edilecek noktalar

1. Optimal pulmoner kontrast ve detay sağlanması için ışınlama inspirasyon pik olduğu noktada yapılmalıdır.

2. Ekspirasyonda grafi alınınca bronşial ve vasküler yapılar arasındaki kontrast ve pulmoner parankim azalır. Bu da radyografini yanlış değerlendirilmesine yol

açar.

3. İyi bir radyografi için iyi bir dozlama yapmak gerekir. Bunun için kv yükseltilir, mA azaltılır. Mümkün olduğunca ışınlama süresi kısa olmalıdır.

** Yüksek kv durumunda filmin dansititesi azalır ve film koyu renkte çıkar.

** Düşük kv durumunda filmin dansititesi artar ve filmin açık renkte çıkar.

Page 310: 12.12.2007 - ULTRASON

4. Akciğerlerin radyografik olarak iyi bir şekilde değerlendirilebilmesi için (sağ L/L, sol L/L, D/V ve V/D) dört pozisyonda grafi alınmalıdır.

5. Sağ L/L pozisyonda daha çok sol akciğer loplarındaki

Sol L/L pozisyonda daha çok sağ akciğerler loplarındaki lezyonlar gösterilir.

V/D pozisyonunda ventral akciğer alanları daha iyi görünür.

D/V pozisyonunda ise lateral lop görülür.

Page 311: 12.12.2007 - ULTRASON

Akciğer hastalıklarının radyografik olarak dört grubta toplanır:

A- opasite artışına neden olan diffuz akciğer hastalıkları - vasküler - intersitisyel - bronşiyal - alveolar yapılar

B- opasite azalmasına neden olan akciğer hastalıkları - hiperlüsens * diffuz * fokal

C- pulmoner kitleler

D- kalsifiye akciğer lezyonları

Page 312: 12.12.2007 - ULTRASON

A- opasite artışına neden olan diffuz akciğer hastalıkları - vasküler - intersitisyel - bronşiyal - alveolar yapılar

Bazen bronşial yapıda bir veya daha fazla sayıdaki asinüsdaki hava; sıvı

veya solid bir yapıyla yer değiştirmesi durumuna “konsolidasyon” denir

Opasitedeki artış, normal teknikle çekilmiş radyogramda, normal akciğer

dokusunda hava bulunan radyolusen kısımların yerini röntgen ışınlarını absorbe

eden solid yapıların almasına bağlı olarak oluşan dansite artışına bağlıdır. Bu

kısımlar X ışınlarını daha fazla tutacağından film, X ışınlarına daha az maruz

kalacak ve diğer bölgelere göre daha açık renkte görülecektir.

Bu tablo “neoplastik ve hemorojik hastalıklarda” görülür.

Page 313: 12.12.2007 - ULTRASON

B.Opasite Azalmasına Neden Olan Akciğer Hastalıkları (Hiperlusensi )

Hiperlusesi; akciğerlerde genel veya yerel radyolusensi artışıdır. Azalan

akciğer opasitesine ilaveten kalp, diyafram ve torasik vertebraların ventral kenarı,

belirgin olarak görülür. Hiperlusensinin, ayırıcı tanısı, diffuz ve lokal olmak üzere

ayrılır.

* Artefakt etki olarak yüksek dozlama veya anestezi sırasında oluşan

overventilasyon nedeniyle diffuz bir akciğer hiperlusensisi görülebilir.

** Kilo kaybı ve hipovolemi de torasik duvar ve akciğere azalan X ışını

attenuasyonu ile belirgin bir akciğer hiperlusensisi doğurabilir.

*** Akciğer hiperlusensinin hava hapsi veya anfizem gibi patolojik

nedenleri, diyafram yer değiştirmesinden ayırt edilmelidir.

Page 314: 12.12.2007 - ULTRASON

C. Pulmoner Kitleler

Kitle olarak klasifiye edilen lezyonlar, nodüllerden daha büyüktür ve

büyüklüklerinden dolayı ekseriya komşu organların yer değiştirmesi şeklinde bir “kitle etkisi”

oluştururlar.

Unilateral pulmoner kitleler ekseriya karşı lateral kenara doğru bir mediastinal yer

değiştirmeye neden olurlar.

Lezyonun spesifik bir loba yerleşimi, şekli olmadığında, konsolidasyon veya lokal

plevral sıvı birikimli lobar kollaps düşünülmelidir. Bu üç olasılık radyografik olarak ayırt

edilemediğinde, bronkografi veya ultrasonografiye başvurulur.

Primer akciğer tümörleri, karnivorlarda akciğer kitlelerinin en yaygın nedenleridir.

Page 315: 12.12.2007 - ULTRASON

D. Kalsifiye Akciğer Lezyonları

Akciğer lezyonlarının bazıları kalsifiye olabilir.

* Fokal veya * * multifokal

- Bronşial kalsifikasyon

- Heterotipik

- Histopklazmozis nedeniyle oluşan granuloma

- Primer akciğer tümörü

- BaSO4 aspirasyonu

Page 316: 12.12.2007 - ULTRASON

MEDİASTİNUM

Mediastinum, iki plevra kesesi arasında kalan kısımdır.

* kranial

** medial

*** kaudal olarak bölümlendirilir ve bu bölümlerde bir çok mediastinal organ yer alır.

Radyografik olarak; mediastinumun kapsadığı organlardan yalnız bir kaçı ayırt

edilebilir. Bunlar; kalp, trakea, vena kava kaudalis, aort ve genç hayvanlarda timus’tur.

Diğer mediastinal organlar; X ışınlarını yeterli derecede absorbe edememeleri,

mediastinumda kontrast sağlayacak yağ dokunun bulunmaması ve gölge koyuluğu gibi

benzer radyoopasiteli organların temas halinde olması nedeniyle görülemezler.

Page 317: 12.12.2007 - ULTRASON

Kranial mediastinum; lateral toorasik radyografide görüntülendiğinde, mediastinal

yapıların bölümleri daha belirgindir. Belirgin opasite genellikle trakea ventralinde,

kranial mediastinumda görülebilir, fakat organlar tek tek ayırt edilemez. Belirgin

olan opasite; kranial mediastinal organlar yani, vena kava kranialis, brahiosefalik

arter, sol subklavian arter ve mediastinal lenf nodülleri tarafından X ışınlarının

absorbsiyonu ile sağlanır. Bununla birlikte bunlar tek tek ayırt edilemezler çünkü;

birbirleri ile temas halindedirler ve kranial mediastinumda çok az yağ dokusu

bulunur.

Page 318: 12.12.2007 - ULTRASON

V/D veya D/V torasik radyogramlarda, kranial mediastinumun çoğu vertebtalar

tarafından superpoze olur. V/D görüntüde mediastinumun eni, aşağı yukarı

vertebra eninin iki katı kadardır. Kilolu hayvanlarda kranial mediastinumda, fazla

yağ birikiminden dolayı genişleme olabilir ve bunun sonucu gelişen opasite,

mediastinal kitle ile karıştırılabilir.

Page 319: 12.12.2007 - ULTRASON

MEDİASTİNUMUN PATOLOJİK DURUMLARI

Mediastinumun patolojik durumları 4 genel başlık altında toplanabilir;

• Mediastinal yer değiştirme

• Mediastinal kitleler

• Mediastinal sıvı

• Pneumomediastinum

Page 320: 12.12.2007 - ULTRASON

Mediastinal Yer Değiştirme

Mediastinal yer değiştirme; akciğer volümünde unilateral bir azalış, akciğer volümünde unilateral bir artış veya intratorasik bir kitlenin varlığının bir sonucu olarak görülebilir.

Mediastinal yer değiştirmeler, lateral radyogramlarda kolayca belirlenemez.

Bu nedenle mediastinum, V/D veya D/V projeksiyonlarda dikkatli olarak incelenmelidir. Hastanın rotasyonu gibi uygun olmayan pozisyonu, medastinal yer değiştirme şeklinde yorumlanmasına neden olabilmesi

yönünden dikkat edilmesi gereken bir durumdur.

Page 321: 12.12.2007 - ULTRASON

Mediastinal Kitleler

Mediastinal kitle lezyonları oldukça yaygındır. Mediastinal

kitlelerin radyografik bulguları birbirine oldukça benzerdir. Anormal bir

kitlenin akciğerde mi yoksa mediastinumda mı lokalize olduğu D/V veya V/D

projeksiyonda lateral projeksiyona oranla daha iyi belirlenir.

Eğer kitle orta çizgiye bitişik veya bağlı ve mediastinal yapıları deviye

ediyorsa radyografik olarak saptanabilen bu intratorasikk kitlenin, mediastinal

olabileceği düşünülmelidir. Akciğer kitleleri, mediastinal orijinli bir kitle ile

karıştırılmamalıdır, çünkü bunlar genellikle mediastinumun laterilinde uzanırlar.

Page 322: 12.12.2007 - ULTRASON

Mediastinal Sıvı

Mediastinumda, radyografik olarak saptanabilecek derecede yeterli

hacimdeki serbest mediastinal sıvı birikimi nadirdir.

Mediastinal sıvı birikiminin en yaygın nedenleri;

* felin infeksiyöz peritonitis

* travma

* koagulopati

* özefageal perforasyondur.

Bu durumda yumuşak doku opasitesi ortaya çıkar ve eğer kalp etrafında bu

sıvı birikirse, kardiyomegali şüphesi uyandırır. Ayrıca mediastinal bir kitle gibi de

belirlenebilir.

Page 323: 12.12.2007 - ULTRASON

Pneumomediastinum

Pneumomediastinum, mediastinumda serbest gaz bulunmasıdır.

Mediastinal gaz, iyi bir kontrast sağlar ve bu yüzden mediastinal organların belirgin bir

şekilde görülmesine yol açar. Az miktarda gaz bulunduğunda kranial mediastinumun

opasitesinde düzensiz bir azalış görülür.

Pneumomediastinumun bulunduğu mediastinumda, aşırı bir büyüme

olmaz. Bu nedenle bu, V/D veya D/V radyogramlarda kolayca belirlenemez. Eğer

pneumomediastinumun basıncı nedeniyle mediastinal plevra yırtılırsa, mediastinum ve plevral

boşluk arasında irtibat sağlanır ve pneumotoraksa dönüşebilir. Mediastinum ile boyun ve

retrofaringealboşluk arasındaki komunikasyondan dolayı pneumomediastinum, subkutan

anfizem veya pneumoperitoneum ile sonuçlanabilir.

Page 324: 12.12.2007 - ULTRASON

Pleura

Page 325: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 326: 12.12.2007 - ULTRASON

kalsifiye alanlar

Page 327: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 328: 12.12.2007 - ULTRASON

kronik bronşitis

Page 329: 12.12.2007 - ULTRASON

Tüm ac loplarında opasitede artış

Ventral ac loplarınsa konsolidasyon

Page 330: 12.12.2007 - ULTRASON

genişlemiş perihilar lenf yumrusu

Genişlemiş presternal lenf yumrusu

*

Page 331: 12.12.2007 - ULTRASON

Yumuşak doku nodülleri

Page 332: 12.12.2007 - ULTRASON

mix patern

*

*

*

*

Page 333: 12.12.2007 - ULTRASON

yüzük benzeri bronşial yapı

vcc

*

*

* bronşların paralel görünümü

Page 334: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 335: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 336: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 337: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 338: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 339: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 340: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 341: 12.12.2007 - ULTRASON

Osefageal dilatasyon

Page 342: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 343: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 344: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 345: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 346: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 347: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 348: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 349: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 350: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 351: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 352: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 353: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 354: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 355: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 356: 12.12.2007 - ULTRASON
Page 357: 12.12.2007 - ULTRASON