Keynezyen İktisat Okulu

Post on 16-Jan-2017

40 views 0 download

Transcript of Keynezyen İktisat Okulu

KEYNEZYEN İKTİSAT OKULU

PROF.DR. COŞKUN CAN AKTAN

Keynezyen iktisat, 1929 Büyük Depresyonun ortaya çıkardığı işsizlik ve toplam talep yetersizlikleri gidermek amacıyla geliştirilmiş bir iktisadi düşüncedir.

Talep –yönlü iktisat;

Etkin kaynak kullanımı

Ekonomik büyüme ve kalkınma

Gelir ve servet dağılımını sağlama

Ekonomik istikrarın sağlanması için

devletin toplam talep üzerinde yönlendirici kararlar almasını öneren iktisadi düşüncedir.

Efektif talep, bir toplumda müteşebbislerin mevcut istihdam düzeyinde sahip oldukları üretim faktörlerinden elde etmeyi umdukları toplam gelirdir.

Efektif Talebi Yaratan Başlıca

Üç Fonksiyon

Tüketim fonksiyonu

Tasarruf fonksiyonu

Yatırım fonksiyonu

Keynezyen Teori'ye göre genel fiyat seviyesini, gelir seviyesini ve üretim fonksiyonu aracılığıyla istihdam seviyesini belirleyen toplam taleptir.

Ekonomi kendiliğinden ve daima tam istihdam düzeyinde dengede değildir. Ekonomi için aşırı istihdam, eksik istihdam ve tam istihdam dengelerinden biri söz konusu olabilir.

Para talebinin diğer deyimle likidite tercihinin üç motifi vardır. Bunlar işlem, ihtiyat ve spekülasyon motifleridir.

Efektif talebi oluşturan ikinci unsur, yatırım harcamalarıdır. Yatırım fonksiyonu milli gelir değişmelerinden bağımsız ve milli gelirin artan bir fonksiyonu olarak ele alınmıştır

Keynezyen teoride likidite tuzağı, herkesin faiz oranının düşebileceği en düşük seviyeye düştüğüne inanması halidir. Bu durum, para talebinin faiz oranına karşı sonsuz esnek olduğu haldir.

Tasarruf ve tüketim fonksiyonlarını faiz oranı belirlemez. Ekonomide toplam talebin bir kısmını teşkil eden tüketimi belirleyen unsur, gelirdir.

«Her arz kendi talebini yaratır» şeklinde ifade edilen Say Yasası gerçek iktisadi yaşama uygun değildir. Bu durum, tam istihdam düzeyinde cari fiyat düzeyi üzerinden toplam arzın toplam talebe eşitliği halde meydana gelir. İstihdam hacmi, her şeyden önce milli gelire bağlıdır.

Keynes “tam istihdam” kavramını teorisinin baş köşesine yerleştirmiştir. Tam istihdama atfettiği önem, hiç kuşkusuz devlet müdahaleciğini kaçınılmaz kılmaktadır. Keynes, devlet müdahaleciliğinin ortaya çıkarabileceği olumsuz sonuçlarını tahmin edememiştir.

Teorisini “arz” ağırlıklı değil, “talep” ağırlıklı kurmuştur. Bir milletin zenginliğinin üretime dayalı olduğunu reddetmese dahi, üretimin ve tasarrufun ekonomik büyüme ve kalkınma için önemini ihmal etmiş ve tüketim üzerinde odaklanmıştır.

Abba Lerner ve Alvin Hansen, devlet müdahaleciliğini ve açık finansman politikalarını fütursuzca savunarak “Fonksiyonel Maliye (Functional Finance)’yi kurmuşlardır.

Lerner ve Hansen, klasik iktisatçıların “tarafsız maliye” adını verdikleri anlayışın yanlış olduğunu ve mali araçları fonksiyonel bir şekilde kullanılarak ekonomik sorunların çözümlenebileceği öne sürmüşlerdir.

Denk bütçe ilkesi eleştirilmiş ve bunun yerine “telafi edici bütçe” (compensatory budget) ve “devri bütçe” (cyclical budget) yaklaşımları benimsenmiştir.

Fonksiyonel maliyecilerin savundukları devri bütçe (cyclical budget) teorisine göre bütçe yıllık olarak açık verebilir. Önemli olan konjonktüre paralel bir bütçe politikası izlemektir.

Mali denge yerine ekonomik dengeyi savunmuşlardır.

1. Keynezyenler ve fonksiyonalistler paranın ekonomideki rolü ve önemini ihmal etmişlerdir.

2. Keynezyenler ve fonksiyonalistler maliye politikasına çok fazla önem atfetmiş ve mucizevi görevler yüklemişlerdir.

3. Keynezyenler ve fonksiyonalistler stagflasyon sorununun ortaya çıkmasından sorumludurlar.

4. Keynezyenler ve fonksiyonalistler açık finansman politikasını kurumsallaştırmıştır.

5. Keynezyen iktisat ve fonksiyonel maliye ile birlikte, “bütçe dengesi” kavramı önemini yitirmeye başlamış ve bunun yerine “ekonomik denge” kavramından söz edilmeye başlanmıştır.

6. Keynezyen iktisatçılar ve fonksiyonel maliyeciler açık bütçenin mahzurlarını öngörememişlerdir.

7. Keynezyen iktisadın ve fonksiyonel maliyenin en büyük yanlışı ya da yanılgısı “tam istihdam”ı devletin temel görevi olarak ele almış olmasıdır.

8. Keynezyen iktisatçılar ve fonksiyonel maliyeciler “mali aldanma” adı verilen psikolojik etkiyi dikkate almamışlardır.

9. Keynezyen iktisatçılar ve fonksiyonel maliyeciler “mali asimetri” adı verilen olguyu dikkate almamışlardır.

10. Keynezyenler ve fonksiyonalistler kamu borçlanmasının sınırlarının tespit edilmemesi halinde bunun ekonomi için oldukça tahripkar sonuçlar ortaya çıkaracağını kavrayamamışlardır.

11. Keynezyenler, iktisat literatüründe “Olivera-Tanzi Etkisi” olarak adlandırılan etkiyi dikkate almamışlardır.

12. Ekonomide “ince ayar” (fine tuning) yapılarak ekonominin her zaman politikacıların iradi politikaları ile düzlüğe çıkarılacağı inancını yerleştirmişlerdir.

13. Keynezyenlerin makro-ekonomik denge modeli pek çok tutarsızlıklar ve gerçek yaşama uygun olmayan varsayımlar içermektedir.

Prof.Dr.Coşkun Can Aktan

Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği

http://www.sobiad.org

Dokuz Eylül Üniversitesi, İİBF

http://www.canaktan.org