HAYATBOYU ÖĞRENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ VE HAYRAT VAKFI PRTOKOLÜ GEREĞİ OSMANLI TÜRKÇESİ...

Post on 10-Jan-2016

71 views 12 download

description

HAYATBOYU ÖĞRENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ VE HAYRAT VAKFI PRTOKOLÜ GEREĞİ OSMANLI TÜRKÇESİ KURSU. İZZET BAYSAL HALK EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ. Dîvânü Lügati't -Türk müellifi ve büyük dil âlimi KAŞGARLI MAHMUT; Dîvân’ında Oğuz ve Hâkâniye adlı iki edebî şîveden bahseder. ADRES. Kaşgarlı MAHMUT. - PowerPoint PPT Presentation

Transcript of HAYATBOYU ÖĞRENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ VE HAYRAT VAKFI PRTOKOLÜ GEREĞİ OSMANLI TÜRKÇESİ...

HAYATBOYU ÖĞRENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ VE

HAYRAT VAKFI PRTOKOLÜ GEREĞİ OSMANLI TÜRKÇESİ

KURSU

İZZET BAYSAL HALK EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

ADRES

Kaşgarlı MAHMUT

Dîvânü Lügati't-Türk müellifi ve büyük

dil âlimi KAŞGARLI MAHMUT;

Dîvân’ında Oğuz ve Hâkâniye

adlı iki edebî şîveden bahseder.

Bunlardan Oğuz Türklerinin

kullandığı Oğuzca; daha sonra

Türklüğün İslâmî devresi içinde ve

Osmanlı Hânedanına nispetle

Osmanlıca veya

Osmanlı Türkçesi adını almıştır.

ADRESADRES

Milli kültürümüzün

temellerini oluşturan çok

değerli eserlerin büyük bir bölümü OSMANLICA ile

yazılmıştır.

Ancak, yeni yetişen

neslimizçok kıymetli

ve kimi zaman da paha biçilemeyenbu nadide eserlere

bir turist kadar yabancıdır.

Öyle ki;Kim bilir hangi dedesinden

kalmış bir eser veyaeski bir tapu ya da bir paranın, bir çeşme kitabesinin ya da her gün kapısından girdiği

okulunun kitabesindenhem içerik hem de

estetik olarak en küçük bir fikir sahibi olmayan

gençlerimizin hali ortadadır.

Bizden sonraki nesillereMilli kültürümüzü ulaştırmasorumluluğumuz bir yanasanat noktasından dahi

uzak kaldığımız bu mirasın birçoğu, kendi başına

bir sanat ekolü olabilecek hattatlarımızın göz nuruyla

bir dantela gibi işlenerekmeydana getirilmiştir.

Ancak ne yazık ki; bu eserler

artık yabancı müze ve

koleksiyoncularınen güzel köşelerini

süslemektedirler.

Ancak ne acayiptir ki;tamamen bize

ait olan ve artık günümüzde

OSMANLICAolarak tabir edilen

Osmanlı Türkçesini,İngilizce, Arapça gibi

yabancı bir dil zannedenlerin sayısı

maalesef hiç de az değildir.

Şans eseri yurt dışınaçıkarılamamış olanlar ise,

bizlerin çoğunlukla varlıklarından

dahi habersiz olduğumuz içindir ki;

bu sanat eserlerimiz keşfedilmeyi beklerken;

birçoğu sahasında otoriteolmuş ve hala bu vasfını

koruyan el yazması,nadide eserler

kütüphanelerin tozlu raflarında onları gün ışığına çıkaracak

şefkatli elleri beklemektedirler .

Ve yedi asır cihana hükmetmiş bir

milletin torunları, bugün önlerine

konulan az sayıdaki çevirilerin dışında bu

eşsiz kültür birikiminden İstifade

edememektedirler.

Bu durumda;günümüz

gençliğininhissesine

dedelerinin birkaç bin sene önce

yazdıklarını okuyup anlayan diğer

milletlere imrenmek mi

düşüyor?

Neden bizler de kendimiz ve

çocuklarımıza ecdadımızın birikimine birinci elden ulaşma imkanı tanımayalım?

Gönlünde Milli kültürden bir nebze olsun hissesi bulunanların bu duruma

kayıtız kalması ve üzülmemesi mümkün

değildir.

Yabancı araştırmacıların Osmanlı Türkçesini öğrenerek yaptıkları araştırmalardan, bu gün ancak yabancı dil bilenler istifade edebilirken; bilimsel

çeviriler de referans olarak milli kütüphanelerimizi göstermektedir.

Tarih, edebiyat, sosyoloji, ilahiyat vb. bilim dallarında Osmanlı Türkçesiyle ciddi

eserler verilmiş olması, araştırmacıların Osmanlı Türkçesini okumasını ve

öğrenmesini şart kılmaktadır.

İnsanlar geçmişlerini merak ediyorlar, temellerini arıyorlar.

Ararken geçmişle alakalı olarak çok az miktarda eserin

Latin alfabesine aktarılmış olduğunu görüyorlar.

Diğer metinlere, yüz binlerce esere bir şekilde ulaşmak

istiyorlar.

Bunun dışında dini kaynaklara yöneliyorlar ve bu sebeple bir şekilde Osmanlıca metinlere müracaat etmek

zorundalar. Ya da bazen evde babadan, dededen kalma metinler, tapu kayıtları oluyor ve bu insanları

harekete geçiriyor. Böylece ev hanımı da

iş adamı da Osmanlıca kursunun yolunu tutuyor.

Bugün OSMANLICAYI öğrenmek, öz yurdunda kendi kültürüne yabancı kalmış bir neslin vicdanında, ecdadına

ve tarihine karşı çok geç kalınmış bir fikir borcudur.

Bu kurslar, Osmanlı Türkçesini

Okuma ve Yazma kursu adı altında iki yıldır

düzenlenmekte olup, yukarıda bahsedilen

Milli kültür hazinemizin kapısını az da olsa aralayarak yeni kuşaklara bu hazinenin

kıymetini ve tadını ulaştırmayı hedeflemektedir.

OSMANLICA HAKKINDA

KİM NE DEDİ?

AHMET YESEVİ TÜRBESİ

Sevmez sözde bilginler,Bizim Türkçe dilini,Bilgeler konuşursa,Açar gönül ilmini.

Hoca Ahmet YESEVİ

Her dil imparatorluk dili olamaz. Çünkü her millet imparatorluk kuramaz.

Türk milleti tarafından fethedilmiş topraklar nasıl Türk vatanı olmuşsa, aynı millet tarafından fethedilmiş

kelimeler de öyle Türk kelimesi olmuştur.Asırlarca Türk'ün malı olmuş,

Türk sesiyle ve Türk sanatıyla işlenmiş; ev, âile, köy Türkçesine,

aşk ve îman Türkçesine girmiş; Türk'ün heyecânına işlenip vicdânına yerleşmiş

ve Türk olmuş kelimeler de verilemez!..Bunlar, bizim zafer ve şeref hâtıralarımızdır.

Nihad Sâmi BANARLINihad Sâmi BANARLI

PEYAMİ SAFA

Yeryüzünde milli kütüphanelerindeki eserlerin dilini ve harflerini

bilmeyen, bunları okumaktan aciz bir tek millet var mıdır? Tarihinden edebiyatından,

ilmi, felsefi ve dini eserlerinden, milli kültür hazinelerinden haberi olmayan bir miletin

bir toprak parçasında rastgele toplanmış bir

kuru kalabalıktan farkı nedir?

Avrupalılar okullarında Shakesper’e,

Milton’a, Schiller’e, Voltaire’e dair bilgi verirken talebeye bu yazarların

okul kütüphanesindeki eserleri de okutulur.

Bir kitabın bir parçası değil, tamamı okutulur.

PEYAMİ SAFAPEYAMİ SAFA

Bugün yirmi yaşlarındabir Türk genci Naima’yı, Fuzuli’yi,Cevdet Paşa tarihini orjinalinden

okuyamaz.Yeni yazıya çevirisini okusa da

anlayamaz.Bu talihsiz delikanlı için

Baki’nin o muhteşem “Mersiye” siGalib’in o enfes “Hüsn ü Aşk” ı

Hamid’in “Tarık Bin Ziyad”ı simsiyahkaranlıklara batmış muazzam

abidelerdir.O zavallıcık bu eserlerin arasında,İstanbul’un göklere fırlayan tarihi

eserlerriarasında iki gözü kör dolaşan bir turistgibi gezip durur. Kendi tarihini, atasını,

dilini,edebiyatını bilmez ve sevmez. Yani

kendinibilmez ve sevmez.

Kamus bir milletin hafızası,yani kendisi; heyecanıyla,hassasiyetiyle şuuruyla.

Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır.

Her mukaddesi yıkan Fransız ihtilali,tek mukaddese

saygı göstermiştir:kamusa……

Heyhat! batıda cinnet bile terbiyeli.CEMİL MERİÇ

CEMİL MERİÇ

CEMİL MERİÇ

Osmanlıca ilgisini iyi ama geç kalınmış bir

hamle olarak değerlendiren

araştırmacı- yazar Dursun Gürlek şunları söylüyor: “Rahmetli

Cemil Meriç’ten defalarca duydum.

Türkiye’de Osmanlıca öğrenmenin Arapça öğrenmek kadar hatta daha mühim olduğunu söylerdi. Çünkü kütüphanelerimiz Osmanlıca eserlerle dolu ve işin

garibi bu eserlere bizden çok Avrupalı oryantalistler ilgi gösteriyor. Düşünebiliyor musunuz benim

kütüphanemdeki eserleri bir Fransız ya da İngiliz araştırıcı rahatlıkla okuyup çevirebiliyor, ben tabiri

caizse bön bön bakıyorum. Yahut çevremdeki mezar taşlarını okuyamıyorum. Dedemden kalan tapu

belgesini okuyamıyorum. En güzel tarihi eserler İstanbul’da, fakat Osmanlı çeşmelerinin, camilerinin

kitabelerini okuyamıyorum. Tabii bu lüzum, bu boşluk gün geçtikçe daha iyi açığa çıktığı için Osmanlıcaya

rağbet var. Kanaatim odur ki rağbet artacak.”

Osmanlı Türkçesi;Türklerin yüzyıllar boyunca

geliştirdikleri özgün bir dildir.Arapçadan da Farsçadan da

yararlanmış ama ikisi de olmamış;

yeni Türk kuşaklarıOsmanlı Türkçesini anlayabilmelidir ki,

gelecekle geçmiş arasındakiköprüyü sağlam

kurabilsinler. ATİLLA İLHANATİLLA İLHAN

“Bugün Türkiye’de bir münevverin

Osmanlıca okumayı

bilmesi lâzım.Atla deve değil”

İLBER ORTAYLI

Osmanlıca öyleFransızca ve Rusça gibi

ayrı dil olarak anlaşılamaz,Arap harfleriyle

yazılan bir Türkçedir.Her dil asırdan asıra bazı

değişiklikler geçirir ama budurum ayrı bir dilden

söz etmeyi gerektirmez.Nihayet anneannemizle

dedemizin mektuplaşma dilidir.İLBER ORTAYLI

İLBER ORTAYLI

MURAT BARDAKÇI

Türkiye'de entelektüelliğin şartıOsmanlıca bilmektir.

Bizde kendi kültürünü bilmez,

İngilizceden okumaya çalışır.

Batı'yı bilmezsadece kafa çekip

ahkâm keser.

MURAT BARDAKÇI

MURAT BARDAKÇI

Ben şunu söylüyorum:Türkiye'de Osmanlıca bilmeyen

entelektüeller cahildir.1928 öncesi yazılmış

şeyleri okuyamıyorsanız eğer,hiç 'okur-yazarım' diye geçinmeyin.

Bugün bir İngiliz entelektüeli Shakespeare'i,Shelly'yi okur, bilir.

Bizimkiler Nedim'i, Fuzuli'yi anlamaz,Şeyh Galip'i utanmadanİngilizcesinden okurlar.Birçok tarih kitabı hâlâOsmanlıcandır bizde.

Kendi kültürünü bilmeyenentelektüel olamaz.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında kullanılan dil, şüphe yok ki Türkçeydi.

İçinde fazlasıyla Arapça ve Farsça kelime bulunmasına

rağmen cümle yapısı Türkçeydi. Bugün de anlaşılabilen ve sade bir Türkçeyle yazılmış olan metinleri

gözden uzak tutmamalıyız. Prof Dr. Hamza ZÜLFİKAR

Fatih Sultan Mehmet dönemi tarih yazarlarından Tursun Bey’in

yazdığı Târîh-i Ebü’l-Feth adlı eseri okurken işaretlediğim bazı cümleler

vardı. “Osmanlıca mı, Osmanlı Türkçesi mi?” tartışmasında aklıma bu eserde işaretlediğim cümleler geldi;

birkaçını aktarayım.Gel imdi her gün ah eyle, Günahlarını anup inile; Biz kıssaya girelim, sen

dinle ... Prof Dr. Hamza ZÜLFİKAR

Vasıflı insan olmak isteyen

her Türkiyeli gençmutlaka ve mutlaka

zengin,edebi, yazılı Türkçeyi,

yani Osmanlıcayı iyi derecede

öğrenmekle mükelleftir. Mehmet Şevket EYGİ

Osmanlıca bilmedenköylü, bakkal, işportacı,kasap, esnaf olunabilir,

ama münevver, yüksek tabaka mensubu, kültürlü olunamaz.Yeterli Osmanlıca bilmenin

ölçüsü de şudur:Zevk ve haz alarak,mânasını anlayarak

Türk dilinin en büyük şairiFuzulî’nin divanını,

aslî metninden okuyabilmek…”Mehmet Şevket EYGİ

Türk diline yapılan kasıtlı müdahaleler sonunda dilimizin

gittikçe fakirleşmekte ve ifade yeteneğini

kaybetmekte oluşudur.

SERVET KABAKLI

Daha önce kullanılmış olan; aşikar, bedihi, dekolte, münhal, müstehcen, vazıh, bariz, gibi

12 kelimenin bir tek -açık- kelimesiyle karşılanması dilde nasıl bir kavram

kargaşasına yol açar? Nüanslar nasıl kaybolur ve bu müdahale Dili nasıl fakirleştirir, düşünülmeye değer!

Bu pek çok misalden Bir tanesidir.SERVET KABAKLI

Benim resimde varmakistediğim son noktayı

İslam yazısı çoktan bulmuş.PİCASSO

İŞTE PİCASSO’NUN HAYRAN OLDUĞU

VE ULAŞMAK İSTEDİĞİ

SON NOKTAYI İFADE EDEN EN NADİDE

HAT ÖRNEKLERİMİZ

İLGİNİZE

TEŞEKKÜR EDERİZ