http://slidepdf.com/reader/full/tarih-vakfi-istanbul-5 1/565
Cilt 5
K Ü L T Ü R B A K A N L I I V E T A R H V A K F I ' N I N O R T A K
Y A Y I N I D I R
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
http://slidepdf.com/reader/full/tarih-vakfi-istanbul-5 2/565
I S T A N B U L A N S K L O P E D S
Yldz Saray Arabaclar Dairesi Barbaros Bulvar 80 700 Beikta stanbul
Bask: Ana Basm A
stanbul 1994 Cilt: Numune Mücellithanesi
© 1993, 1994 Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf Her hakk
sakldr. Yazlar ve görsel malzemeler, izin alnmadan tümüyle veya
ksmen yaymlanamaz, kullanlamaz.
Süreli yaynlarda ksa alntlar, kaynak gösterilerek
kullanlabilir.
ISBN 9757306002 (Takm) / ISBN 9757306053 (V. Cilt)
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
http://slidepdf.com/reader/full/tarih-vakfi-istanbul-5 4/565
S T A N B U L A N S K L O P E D S Y A Z A R L A R I
1 Temmuz 1994 tarihine kadar stanbul Ansiklopedisi yaz ailesine
katlanlar
Panayot Abac, Aygül Ar, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, Tanju Akad, ebnem
Akaln, Nuri Akbayar, Dr. M. Rfat Akbulut,
Gökhan Akçura, Fehmi Akgün, Doç. Dr. Günkut Akn, Doç. Dr. Nur Akn,
Dr. Semiha Akpmar, Atilla Aksel, Dr. Bülent Aksoy,
Hulki Aktunç, rkin Aktüze, Fatma Akyürek, Prof. Filiz Ali, Prof.
Dr. Ali Alparslan, . Birol Alpay, Dr. Üstün Alsaç, Hamet
Altnölçek,
Yener Altunta, Prof. Dr. Metin And, Dr. Robert Anhegger,
Çetin Anlaan, Prof. Dr. Ahmet Aran, Mümtaz Arkan, Hakan Arl,
Prof. Dr. Güven Arsebük, Doç. Dr. Tülay Artan, Cem Atabeyolu, Dr.
Meral Avc, Dr. Sedat Avc, Ruhi Ayangil, Pelin Aykut,
Dr. Çidem Aysu, Laleper Aytek, Tuna Baltacolu, Rebii Baraz, Prof.
Dr. Örcün Barta, Vedat Baaran, Baar Baarr,
Prof. Dr. Afife Batur, Enis Batur, Selçuk Batur, Oya Baydar, Prof.
Dr. Turhan Baytop, Cengiz Bekta, Doç. Dr. Murat Belge,
Doç . Dr. Oktay Belli, Doç. Dr. Albrecht Berger, Ercüment Berker,
Prof. Dr. Eher Berköz, Fikret Bertu, ncila Bertu,
Can Binan, Çelen Birkan, Sula Bozis, Ali Esat Bozyiit, Sevim Budak,
Gülay Burgaz, Cengiz Can, Eray Canberk,
Prof. Dr. Gönül Cantay, Yar. Doç. Dr. Ouz Ceylan, Meltem Cingöz,
Dr. Filiz Çaman, Serpil Çakr, Rait Çava,
Prof. Dr. Kâzm Çeçen, Besim Çeçener, Bünyamin Çelebi, Rezan Çelebi,
Doç. Dr. Atilla Çetin, Fahrettin Çilolu, Engin Çizgen,
Tülay Çobancaolu, A. Vefa Çobanolu, Prof. Dr. Mehmet Çubuk,
Saadettin Davran, Doç. Dr. Jak Deleon, Prof. Dr. Yldz
Demiriz,
Prof. Dr. In Demirkent, Belgin Demirsar, Celil Dinçer, Doç. Dr.
Kriton Dinçmen, N. Esra Diören, Ayhan Doan,
Yar. D oç. Dr. smail Doan, Atilla Dorsay, Prof. Dr. Emre
Dölen, Dr. Mustafa Duman, Seza Durudoan, Melih Duygulu, Zerrin
Ediz,
Ergün Ein, Dr. Müfid Ekdal, Oktay Ekinci, Güldeniz Ekmen, Doç. Dr.
Edhem Eldem, Alev Eraslan, Bülent Erdem, Orhan Erdenen,
Esra Güzel Erdoan, Hülya Erdoan, Kutluay Erdoan, Nilüfer Ergin,
Atay Eri, Özkan Erolu, Konur Ertop, Doç. Dr. Cengiz Eruzun,
Jak Esim, Prof. Dr. Ufuk Esin, Burçak Evren, Prof. Dr. Semavi
Eyice, Ferruh Gencer, Dr. Sinan Genim, Dr. M. Turgay Gökçen,
Cavidan
Göksoy, Uur Gökta, Gérard Groc, Nejat Gülen, Çelik Gülersoy, Nairn
Güleryüz, Gülgün Gültekin, Yar. Doç. Dr. Nergis Günsenin,
Mehmet Güntekin, Aykut Gürçalar, Yar. Doç. Dr. Murat Güvenç, Korel
Haksun, Ahmet Hezarfen, Doan Hzlan, Aye Hür,
Ekrem In, Vartuhi S. biolu, Prof. Dr. Ekmeleddin hsanolu, Selim
leri, Prof. Dr. Halil nalck, Turul nançer,
Doç. Dr. Gül repolu, Yaman repolu, E. Nedret li, H. Necdet li,
Erhan özen, Arzu yianlar, Nuri yicil, Nihal Kadolu,
Doç. Dr. Cemal Kafadar, Yegân Kahya, Fahrünnisa (Ensari) Kara,
Zafer Karaca, Enis Karakaya, Aynur Karata, Haluk Karg,
Haluk Karlk, Hâlenur Kâtipolu, . Günda Kayaolu, Arslan Kaynarda, R.
Sertaç Kayseriliolu, Prof. Dr. Haydar Kazgan,
Prof. Dr. Ahmet Keskin, Füsun Klç, Zülal Klç, Gül Kocaaslan, Havva
Koç, Hülya Koç, Dr. Orhan Kololu,
Prof. Dr. Emre Kongar, M. Sabri Koz, Prof. Doan Kuban, Aye Yetikin
Kubilay, Hasan Kuruyazc, Mehmet Zeki Kuolu,
Turgut Kut, Onat Kutlar, Banu Kutun, Silva Kuyumcuyan, Prof. Dr.
Önder Küçükerman, Kuvvet Lordolu, Dr. Banu Mahir,
Asl Davaz Mardin, Ahmet Mente, Herkül Millas, Prof. Dr. Nuri
Muan, Ahmet Mülayim, Prof. Dr. Selçuk Mülayim, Emine Naza,
Yar. Doç. Dr. Nevra Necibolu, Dr. Eckhard Neubauer, Christoph
K. Neumann, Mevlüt Ouz, Tarkan Okçuolu,
Prof. Dr. lber Ortayl, Silvyo Ovadya, Prof. Dr. Ayla Ödekan, Dr.
Nazan Ölçer, Emine Önel, Prof. Dr. Ferhunde Özbay,
Nilüfer Zeynep Özçörekçi, Doç. Dr. Mehmet Özdoan, Prof. Dr. Metin
Özek, Ahmet Özel, Zeynep Tülin Özgen,
Prof. Dr. Nazmiye Özgüç, Burcu Özgüven, Mevlüt Özhan, Kaya
Özsezgin, Fikret Özturna, Atilla Öztürk, Gönül Paçac,
Günay Paksoy, Doç. Dr. skender Pala, Kevork Pamukciyan, Ali
Pasiner, Alpay Pasinli, Yar. Doç. Dr. Sacit Pekak, Ersu
Pekin,
Faruk Pekin, Brigitte Pitarakis, Dr. Eugenia PopescuJudetz, Dimitri
Rayconovski, Prof. Dr. Günsel Renda, Mustafa Saka,
A. Selçuk Sakaolu, Necdet Sakaolu, Prof. Dr. Saim Sakaolu,
Fatih Salgar, Yldz Salman, Mert Sandalc, Turgut Saner,
Alparslan Santur, Prof. Dr. Nil Sar, Kenan Sayac, Giovanni
Scognamil lo, Burhanetti n Seri, Vaarag Seropyan,
Prof. Dr. Yldz Sey, Dr. Tanju OralSeyhan, Lütfü Seymen, Ziya Nur
Sezen, Prof. Dr. Haluk Sezgin, Prof. Dr. Frederick Shorter,
Orhan Silier, Selim Somça, Mustafa Sönmez, Necmi Sönmez, Prof. Dr.
Hande Süher, Hilmi Zafer ahin, Yüksel ahin,
Mahmut akirolu, Süleyman enel, Prof. Dr. Celal engör, Ömer Faruk
erifolu, lhan imek, Ayten an ölen, Alin Talasolu,
Nail Tan, Doç. Dr. M. Baha Tanman, Cinuçen Tanrkorur, Dr. Gülsün
Tanyeli, Dr. Uur Tanyeli, Prof. Dr. Mete Tapan, Tülay
Taçolu, Figen Takn, Prof. Dr. lhan Tekeli, Doç. Dr. irin Tekeli,
Selcan Teoman, Dr. Hülya Tezcan, Aksel Tibet, Prof. Dr. Taner
Timur, Yavuz Tiryaki, Hale Tokay, Fikret Toksöz, Veysel Tolun,
Prof. Dr. Zafer Toprak, Zehra Toska, Doç. Dr. Mete Tuncay,
Eser Tutel, Prof. Dr. Erol Tümertekin, Nalan Türkmen, Reat Uca,
Esin Ulu, Süha Umur, Ümit Ünkan, Cemal Ünlü, Rasim Ünlü,
Prof.
Dr. Suat Ürgenç, Ali Suat Ürgüplü, Behzat Üsdiken, Dr. Owen Wright,
Asnu Bilban Yalçn, Prof. Dr. Faik Yaltrk, Zeynep Yasa Yaman,
Necdet Yaar, Doan Yava, Prof. Dr. Alaeddin Yavaça, Doç. Dr. Yldrm
Yavuz, Hasan Yelmen, Mehmet Yenen,
Prof. Dr. Filiz Yeniehirliolu, Prof. Dr. Stefanos Yerasimos, Prof.
Dr. erare Yetki n, Doç. Dr. Nuran Yldrm,
Prof. Dr. Ahmet Yldzc, Hulusi Yücebyk, Prof. Dr. Atilla Yücel,
Erdem Yücel, Dr. . Aydn Yüksel,
Dr. Thierry Zarcone, Vefa Zat
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
KDRKÇEME TESSLER
Roma döneminde Konstantinopolis'e.su getiren ilk isale hattnn
Hadrianus zama- nnda (117138) yapld bilinir. I. Cons tantinus
zamannda (324337) ise Istranca lar'dan gelen çok uzun isale hattnn
bir bö-
lümü veya tamam yaplarak tarihi yarma-da bol suya kavumutu. Belgrad
Orma m'nda bugünkü Krkçeme isale hattnn
bulunduu yerdeki isale hatt ile sukemer lerinin, I.
Theodosius (hd 379395 ) tara- fndan yaptrld tahmin
edilmektedir.
Geç Roma döneminde stanbul'a su ge- tiren isale hatlarnn hepsi ehri
kuatan kavimler tarafmdan 7. yy'dan itibaren y- klmtr. Bizans
döneminde bunlarn bir
bölümü onarld ise de sonra hepsi harap oldu. Bizans döneminde
ehir surlarnn dnda çok sayda sarnç yapld. 1204'te ki Latin
istilasndan sonra ehir ebekesi de tahrip edilince eski suyollar bir
daha onarlamad. stanbul'un fethine kadar ge-
çen süre zarfnda, birkaç önemsiz isale hat- tnn dnda, yeni bir
isale hatt yaplmad, ehrin suyu sarnçlardan saland. II. Meh med
(Fatih) (hd 14511481), stanbul'un fethinden hemen sonra ehre temiz
su sa- lamak amacyla, eski suyollarnn onarl- masn, geniletilmesini
ve yeni suyollar- nn yaplmasn emretmiti. Fethi takip e den yllarda
Fatih tarafndan Fatih, Turunç luk, adrvan suyollar ile Beylik
Suyolu ve
bunlarn datm ebekeleri yaptrld. Ay- rca Bizans döneminde I.
Theodosius tara- fndan yaptrld sanlan ve tamamen y- klm olan isale
hattnn Cebeciköy kolun- dan Bozdoan Kemeri(») altndaki, yine Fatih
tarafndan yaptrlan sra çemeler
arasndaki bölümü yeniden yaplr gibi onarld ve Cebeciköy kolu ile
Balklha
vuz'un suyu bu çemelere aktld. Daha sonra Mahmud Paa, Bayezid
ve Koca Mus- tafa Paa tarafndan yeni suyollar yapla- rak ehrin su
ihtiyac karland.
I. Süleyman (Kanuni) döneminde (1520 1566 ) Osmanl Devleti'nin
snrlar üç kta-
ya yayld ve alan çok geniledi. ehirde su ktl balad. Atlara
yüklenen su tulumla n ile satlan sular çok pahaland. Kanuni su
ktlna kesin bir çare bulmak istiyordu. Bir gün av amacyla Kâthane
Deresi ci-
varlarnda gezinirken eski bir suyolundan szan sular görünce
buradaki sular stan-
bul'a getirmenin mümkün olup olmad-n aratrmak için bir
komisyon kurdu, ayrca Mimar Sinan' da bu ii incelemek- le
görevlendirdi. Sinan'n Belgrad Ormam'n dan Bizans döneminde gelen
sulan in- celedikten sonra, bunlarn stanbul'a ak tlmasnn mümkün
olabileceini, fakat çok para sarf etmek gerektiini bildirmesi
üzerine Kanuni derhal inaata balanmas- n emretti.
Devrin sadrazam Rüstem Paa ile ba- z ileri gelenler bu sularn
stanbul'a ge- tirilmesine muhalefet ettiler. Rüstem Pa- a, Sinan'n
emrine verilen su uzman Kiriz (Gürz) Nikola'y hapsettirdi. Rüstem
Paa' nn stanbul'a bol su getirildii takdirde
Osmanl Devleti'nin çeitli yerlerinden in-sanlarn stanbul'a gelerek
ehrin kalaba lklaacan, iskân ve beslenme zorluk
Krkçeme sale Hattndaki Kemerler
ksekli (m)
Uzunluu (m)
Düünceler
1 Kirazl Kemer 1 2 4,5 3 4 Kirazl Bent kolu
2 Develiolu K. 2 6,652,60 7,5 62,60 Topuz + Kirazl 3 Al ac ah
am am K. 1 2.55 7,5 32,50 Topuz + Kirazl
4 Çenigir=Yosunlu K. 1 2,65 7,30 44,70 Topuz + Kirazl
5 Paa Kemeri (Balkzade)
üstte 7 altta 5
6 Kara Kemer 1 4,20 12,5 61,20 Dou kolu
7 Kovuk Kemer (Krk Kemer)
üst 21 alt 1 0 1
en alt 4 ya n 12
45,27 35 408 Üç katl kemer Dou kolu
8 Ayvat v ey a Or ta de re K. 5 4,20 8,30 195,15 Bat
kolu
9 Kurt Kemeri 1 5,25 14,21 305,40 Bau kolu
10 Uzun Kemer üst 5 0
alt 47 4,55,5 25 711 Bat kolu 11 Malova Kemeri
(Muallak Kemer) bü yü k 8 küçük 8
üs t 13,45 alt 16,75 36 258
ki katl ana kol üzerinde
12 Güzelcekemer (Gözlüce)
29,5 5,9 (tem .) 34,5 165 Ana ko l
13 Arp ac Ke me ri 1 2,5 4,4 1 3 « Cebeciköy kolu
14 Cebeciköy Kemeri 1 1,5 5 1 0 , 5 0 Cebeciköy kolu
15 Azizp aa Ke me ri 1 1,5 16, 5 1 7 « Cebeciköy kolu
16 Delikkaya Kemeri 1 4,30 5,90 2 2 , 2 5 « Cebeciköy kolu
17 Vir an Ke me r 1 (3 , 45) 1,90
7 2 0 « Anak ol Ce be ci kö y' de Güzelcek.'den sonra
18 Kumrulu Kemer 1 1,90 7,85 2 4 « Ana ko l
19 Sansüleyman Kemeri 1 1.5 5,20 16 ,1 0« Ana ko l
20 Çiftlikönü Kemeri 1 6 5,30
1 8 « Ana ko l
21 Kirazdibi Kemeri 1 1 4 1 7 , 8 « Ana ko l
22 Avl udere Ke me ri 1 3 5 1 7 « Ana ko l
23 Uzunkoltuk Kemeri 1 3,5 5 1 6 , 5 « Ana ko l
24 Bulakba Kemeri 1 3.5 2,5 2 2 , 5 « Ana ko l
25 Çiftekemer no.l 1 2 3.80 • 17, 70 « Ana kol
26 Çiftekemer no.2 1 3,40 3,86 15 ,5 0 « Ana ko l
27 Balkl Kemer 9 3,703,70 3,703 32,90 333
9,50 1 2 5 « Ana ko l
28 Va lid e Ke me ri 4 2,803,20 5,10 28,80( *) Ana ko
l
29 Dolap Kemeri 1 3,70 4,30 24,70/ *) Ana ko l
30 Keçe Suyu Kemeri 1 3,50 3,80 2 2 , 5 « Ana ko l
31 Koyun Geçidi K. no .l 1 2 4,5 18 Ana ko l
32 Koyun Geçidi K. no.2 1 2 6 14 Ana ko l
33 Sinekli Kemer 1 2 5,6 1 6 , 1 0 « Ana ko l
(*) Engele kadar olan uzunluu göstermektedir.
lan çkacan, bu yüzden su getirmenin uygun olmayacan iddia etmesini
Kanu- ni dinlemedi ve inaatn devam etmesi em- rini verdi. naata
balandktan sonra mu- halifler bu defa Sinan'n bu ii becereme-
yeceini, o bölgede yeterli suyun bulun- madm, sarf edilen
paralarn boa gide- ceini ileri sürerek padiah bu iten vaz-
geçirmeye çaltlar. Kanuni Belgrad Orman'na baskn yaparak bizzat
durumu tah- kik ettikten sonra Sinan'a iltifatlarda bulu-
narak söylentilere son verdi ve inaat de- vam ettirdi.
Krkçeme Tesisleri'nin inas hakknda Tezkiretü 'lBünyan
ve Tezkiretü 'lEbniye adl, Sâî tarafndan Sinan'dan naklen ya-
zlan eserlerde, ayrntl bilgiler vardr. Ay- rca Eyyubî'nin
Menakb Sultân Süley- man Hân veya Risâlei
Padiahname ad-
l eserinde 1563'te yklan kemerlerden son-raki onarmlar hakknda
58 sayfalk bilgi verilmitir. Tezkirelerin yazld srada
Si
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
Krkçeme, Taksim ve Hamidiye Sulan isale hatt. Kâzm Çeçen
nan 90 yann üzerinde olduu için baz kemerlerin kat saylarn kartrmt.
ehir ebekesi ve datm kollan hakknda ise Si- nan'n yazd Tevzi
Defteri 'nde ayrntl
bilgiler vardr. Krkçeme Tesisleri'nin isa- le hatlar
yaplrken, Bizans döneminde ya- plm ve tamamen yklm olan bölüm- ler
yol gösterici olarak kullanlm, yalnz iki kemerde eskilerin
temelleri kullanlm- t. Ayncayeni kollar eklenmi, datm kub-
beleri, su terazileri, datm kollar, çeme- leri ile devrinin
en gelimi ve teknik yön- den kusursuz olan bir su sistemi meydana
getirilmitir. 1554'te balayan inaat 1563'te
bitirilerek ehre su verilmitir. 20 Eylül 1563'te stanbul'a o
güne kadar görülmemi id- dette 24 saat sürekli yamur yam, Ma
lova Kemeri ile Kurt Kemeri tamamen, Uzun Kemer'in
ise 16 gözü yklm, Ko-
vuk Kemer ile Güzelcekemer'in ayaklan te- mele kadar
oyulmutur. Bu srada skender Çelebi Çiftlii'nde avlanan Kanuni de
bo- ulma tehlikesi geçirmitir. Yklan ke- merler
onarlarak 1564'te tesis tekrar hizme- te girmitir. Batl
kaynaklarda Malova Ke meri'ne ustinianos Kemeri denmesi hata-
ldr. 1563'te yklan Malova Kemeri de Si- nan yapsdr, I.
ustinianos ile hiçbir ilgi- si yoktur. O. Dalman bu Malova Kemeri'
nin bir tek tann dahi Bizans döneminden kalmadn yazar.
Krkçeme Tesisleri'nin isale hatlar s- tanbul'un 25 km kadar
kuzeyindeki Bel grad Orman'ndan gelir, dereleri birçok
kemer üzerinden geçerek ehir sularnn dnda Erikap Maksemi'ne ular.
Bura- da debi ölçümleri yapldktan sonra eh- re iki galeri ile su
verilir. Ana galeri Boz- doan Kemeri'nin altnda, Tezgâhçlar Ca- mii
karsndaki Tezgâhçlar Maksemi'ne
girer, oradan bir kol Tahtakale'ye, dieriGedikpaa üzerinden
Sultanahmet Mey- danndaki Ayasofya Kubbesi'ne ular. Erikap
Maksemi'nden çkan ikinci ga- leri Sulukule üzerinden, Haseki
Hastane- si civarndan Yedikule'ye gider.
Krkçeme Tesisleri, ehrin 34 m'den daha alçakta olan bölgelerini,
Halkal su- lar ise yüksek yerleri besler. Topkap Sa- ray 34 m'den
daha yüksekte bulunduun- dan, bugünkü bilet gielerinin
arkasnda
bulunan biri 22 m, dieri 26 m derinliin- de, çaplar 5,6 m ve
6,50 m olan iki kuyu-
ya su verilir. Kuyular alt taraftan birbiri ile
balantldr. 5,20 m çapndaki kuyunun içerisine bir merdiven ile
inilir. Buradaki
dolaplar ile su çekildii için tesise "dolap" ad verilmitir. 1715'te
yaplan datm e- masna göre dolaplara günde 357,5 m3
su verilir. Krkçeme Tesisleri su alma ter- tibat, çökeltme havuzlan
55 km'lik galeri eklindeki isale hatlar, debi ölçme tertiba- t,
datm kubbeleri, datm ebekesi, su terazileri, çemeleri ile komple
bir su ge- tirme ve datma tesisidir.
Ayrca Krkçeme Tesisleri, Mimar Sinan' n yapt, gerek hacim ve
gerekse mas- raf bakmndan da en büyük yapdr. Ay- n zamanda yaplan
Süleymaniye Camii te- sisleri ile beraber 35.000.000 akçeye, Krk-
çeme Tesisleri ise 50.000.000 akçeye mal olmutur. Teknik yönden de
tesis mükem- meldir. Bilhassa bu tesis içerisindeki Ma- lova Kemeri
mimarlk ve mühendislik yö- nünden bir aheserdir. Bugüne kadar tek-
nik mükemmeliyet ile mimari mükemme- liyeti meze eden böyle bir
sukemeri yapl- mamtr.
Krkçeme Tesisleri'nin yapmnda bü- tün teknik sorumluluk Sinan'n
üzerinde- dir. Ayn yllarda Süleymaniye Camii dahil daha birçok
inaat yine Sinan tarafndan yü- rütülmütür. Krkçeme'nin yapmnda ba-
z kaynaklarda ad geçen Kiriz Nikola'nn, Sinan'n yannda çalan bir
uzman veya
bir kalfa olmaktan ileri gitmedii açktr. sale
Hatt: Krkçeme Tesisleri'nin isa-
le hatt, esas itibariyle iki koldan teekküleder. Bunlardan suyu bol
olan Kâthane Deresi'nin kollarndan Kirazl, Topuz ve Paa
derelerinden su alan dou kolu, die- ri yine Kâthane Deresi'nin
biraz daha memba tarafnda bulunan Ayvat Deresi, Or tadere ve
Bakraçdere'den su alan bat ko- ludur. Bu iki koldan gelen sular
Kemer-
burgaz'n güneybatsndaki Bahavuz'da birleir ve ana isale
galerisine girerek Ma- lova Kemeri yardm ile Alibeyköy Deresi' ni
geçtikten sonra, Cebeciköy Deresi'nden gelen bir kolu da alarak
güneye doru devam eder. Balklhavuz'un alt tarafnda
batdan gelen bir koldan da su alr. Bu kol battaldr ve
halen hiç su gelmemektedir.
sale hatt batan itibaren çok sayda bü- yük ve küçük kemer ve
delmelerden ge- çerek Erikap Maksemi'ne ular. sale
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
3 KIRKÇEME TESSLER
Nakka Osman'n Tarihi Sultan Süleyman'da yer alan
minyatüründe Krkçeme isale hatt, 16. yy. Çeçen,
TaksimHamidiye
hattnn üzeri hiçbir yerde açk deildir, su daima üstü kapal kanal
veya galerilerden geçer. Kemerlerde de kanaln üstü çat eklinde sal
talar ile kapatlmtr.
Krkçeme Tesisleri'nde irili ufakl 33 adet sukemeri yaplmtr. Bunlarn
çou küçük ve bir gözlüdür. 5 tanesi ise abide
yaplardandr. Sonradan yaplan bentler ise dou kolu üzerindeki
Karanlk Bent, Bü-
yük Bent ve Kirazl Bent ile bat kolu üze- rindeki Ayvat
Bendi'dir (bak. Ayvat Bendi; Büyük Bent; Karanlk Bent, Kirazl
Bent).
Krkçeme isalesindeki abide sukemer leri, dou kolunda Kovuk Kemer,
Paa Ke- meri; bat kolunda Uzun Kemer, iki kol bir- letikten sonra
yani Bahavuz'dan sonra Malova Kemeri ile Güzelcekemer'dir.
Krkçeme isale galerilerinin boyutlar, yer yer, çok az farkla
deimektedir. Hep- sinin ayn elden çkt zemin cinsine gö- re büyük
veya küçük yapld, belki de
bir bölümünün eski suyolu olduu kabul edilebilir.
Tursun Bey'in TarihiEbü'lFeth adl ki- tabnda fetihten
sonra Fatih'in yaptrd
suyollar hakknda bilgi verdii bölümdeeskiden yaplm sukemerlerinin
hepsinin yklm olduu, bunlarn Fatih tarafndan yeniden
yaptrld, isaleye yeni memba
larn katld anlatlmakta ve sonunda "bir büyük kemerin altnda
Krkçeme itti" di- ye yazlmakta ve bu ifadeden Bozdoan Ke
meri'nin kuzeyinde bulunan Krkçeme adyla anlan sra çemelerin de
Fatih ta- rafndan yaptrld anlalmaktadr. Fatih tarafndan yaptrlan ve
tamir edilen isa- le hattna gelince; Topkap Saray Müzesi'n de Sinan
tarafndan yapld sanlan kro- kide Cebeciköy Deresi'nin sa
sahilinden
gelen kolun bana "Krkçeme Ba", di- erlerine ise Kâthane Suyu ve
"Resü'l Kâ riz" diye yazlmtr.
Tezkiretü 'lBünyan'da. Krkçeme'nin yapmna balanmadan
evvel Stanbula çe- kilip suya kllet / Azald Krkçeme ya
ga-
yet, beyti ile Krkçeme Suyu'nun 1554'te akt anlalmakta,
ayrca Chester Betty Dublin Kütüphanesinde bulunan Süley
manname'deki (1579) Krkçeme kroki- sinde Cebeciköy ile Erikap
Maksemi a rasndaki bütün sukemerlerine "Kemeri
Atik" denmesi, fakat dierlerinin adlarnn yazlmas,
Sinan'n padiaha yarm günlük yere kadar suyollarnn hazr
olduunu söylemesi, Cebeciköy ile Bozdoan arasn- daki sukemerlerinin
ve galerilerinin Fatih tarafndan yeniden yaptrldn ispatla-
maktadr.
Sinan'm Krkçeme isale hattnda yap- t galeriler normal ina debisinin
çok ü zerindeki debileri de geçebilecek kapasite- de ina edilmitir.
ahslar tarafndan son- radan bulunan membalar, teker teker ve-
ya birçok memba bir isale kolu ile ana ga- leriye balanmak
suretiyle isalenin debisi
ve dolaysyla isale hattnn toplam uzun- luu da zamanla artmtr.
Bu ekilde sonra- dan balanan sulara "katma" ad verilir. Kat-
mann debisinden belirli bir miktar "hak k mecra" yani kanal hakk
olarak brak- larak dier bölümü katmay yapan ahsn ehirdeki vakfna,
evine, hamamna veya
bahçesine tahsis edilirdi. 1925 'te isalenin tüm debisi 210
lüle (10.900 mV gün) ola- rak verilmi ise de Vakf Sular Defteri'nde
tahsis edilen su miktar 334 lüledir (17.413 mVgün). O halde aradaki
bu fark, katma- larn zamanla ortadan kalkmasndan ile- ri gelmitir
veya 334 lülelik debi, suyun daha bol olduu devrelere aittir.
Krkçeme Tesisleri'nin isale hatlarnn surlar dnda kalan bölümü 431
yldan
beri sürekli çalmaktadr. Çeitli yllarda
yaplan tadilat ve tamirlerle baz yerlerinorijinal ekli
bozulmutur. Tesis 1564'te ni- hai olarak çalmaya baladktan sonra, a
na galeriye balanan katmalar dolaysyla,
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
K I R K L A M A 4
tesisin debisi çok artm fakat zamanla bu 570'ten fazla katmadan
ancak birkaç tane- si çalr halde kalm, dierleri harap ol- mu,
çounun izi dahi kalmamtr. 1620' den 1818'e kadar isale kollarnn
bana toplam 4 bent ina edilerek derelerin su-
lar yal mevsimlerde toplanm ve eh-re verilen debi bu suretle
artrlmtr.
sale hatt hakknda elimizde bulunan belgeler arasnda en
önemlisi ve en eski- si Topkap Saray Müzesi III. Ahmed
Kütüp hanesi'nde yer alan 1815 no'lu krokidir. Krokinin kimin
tarafndan ve hangi tarih- te yapld belli deildir. Sinan
tarafndan
yaplm olmas ihtimali büyüktür. Dier belgeler
Tezkiretü 'lBünyan,
Tezkiretü 'lEbniye, Fransz su irketinin yapt harita,
Galip Ata, Sadi Nirven ve Osman Nuri'nin yazd kitaplardr. Da- tm
ebekesi üzerine ise Sinan'n Tevzi Defteri, 1715 tarihli
datm krokisi, s- mail Remzi'nin yapt ebeke plan en
önemli belgelerdir. Katma isalelerinin ba- lantlar hesaba
katlmayacak olursa Sinan tarafndan Savaklar'a (Erikap Maksemi)
kadar yaplan tüm isale galerilerinin uzun- luu, dou kolu galerileri
13.992 m; bat kolu galerileri 11.592 m; Cebeci kolu gale- rileri
4.490 m; Bahavuz'dan Savaklar'a kadar olan galeriler ve
Küçükköy'deki (Yahudi Katmas) ile beraber 25.300 m ol- mak üzere
toplam 55.374 m'dir.
Krkçeme Tesisleri'nin galerileri her yer- de yaklak 55x175 cm
boyutundadr. Ga- lerilerin üzerleri tula veya tala yarm da- ire
eklindeki tonozlarla kapatlmtr. 2040 m arasnda muayene bacalar
yaplmtr.
sale hattnda 55.374 m uzunluundaki galerilerin dnda 570 adet
katmaya ait i sale kollar ile ehir içi galerileri ve datm ebekesi
bu hesaba dahil deildir.
Abide Kemerler: Krkçeme Tesisleri i çerisinde iki veya
3 katl ve çok gözlü ke- merler vardr. Bunlarn arasnda gerek mü-
hendislik ve gerekse mimarlk bakmndan en önemli olan üphesiz Malova
Keme ri(>) veya Muallak Kemer'dir. Uzun Ke mer(>), Paa
Kemeri(>) Güzelcekemer(>) (Cebeciköy Kemeri) gibi, Kovuk
Kemer(>) de abide kemerlerdendir ve bu sonuncu- nun bir bölümü
Bizans döneminden kal- mtr. ki katl kemerlerden Paa Kemeri' nin
daha sonra yaplm olduu ve Sinan ile hiçbir ilikisi olmayabilecei
düünülür- se de Sinan tarafndan 15631564'te yapl- d kesindir. Bu
kemerlerin haricinde abi- de saylamayacak fakat tek katl, çok göz-
lü önemli kemerler unlardr: 62,60 m u zunluundaki Develiolu Kemeri,
32,5 m uzunluundaki Alacahamam Kemeri, 44,70 m uzunluundaki Çenigir
Kemeri, 61,20 m uzunluundaki Kara Kemer, 125 m u zunluundaki Balkl
Kemer ve 28,80 m u zunluundaki Valide Kemeri.
ehir ebekesi: stanbul'un yüksekteki semtlerinin içme suyunu
Halkal sular te- min ederken, Krkçeme Eyüp semti ile sur- lar
içerisindeki bölgenin daha alçakta o lan, 34 m kotunun altndaki
yerlerini besler.
Krkçeme'nin tamamlanmasndan sonra geçen 430 yl zarfnda meydana
gelen yan- gnlarla ehrin çehresi epeyce deimi ise
de, II. Dünya Sava'ndan sonra yeni aç- lan yollar ve
yaplan binalarla ehir büsbü- tün tannmaz hale gelmitir. Çemeler,
su- lar akmad için, fonksiyonlarn kaybet- miler, yaplan binalar ve
açlan yeni yollar- la da birçou ortadan kalkm, bu yüzden
ehir içi ebekesinin yerinde tespit edilme-si hemen hemen imkânsz
hale gelmitir.
Ana Datm Kubbeleri ve ebeke: Bunlarn en önemlisi Erikap
Maksemi' dir(>). Eyüp'teki yerlere su vermek için son- radan
Eyüp Kubbesi de yaplmtr. Erika- p Kubbesi'ne gelen ana galerinin
bir ko- lu Tezgâhçlar Kubbesi'ne, dieri Sulukule Kubbesi üzerinden
Haseki ve Yedikule'ye gider. Tezgâhçlar Kubbesi'nde galeri yine iki
kola ayrlr, biri Tahtakale'ye, dieri Ge dikpaa, Sultanahmet'ten
Ayasofya Kubbe- si'ne ular. Ana galeriden ve sondaki kub-
belerden künklerle ehre su datlr. Bu' arada küçük taksim
yerleri, su kuleleri ve kuyular ile 580 çemeye su verilir. Sinan
dö-
neminde Krkçeme Tesisleri'nden bes- lenen çemelerin says 300
kadardr (bak. Tablo).
Bibi. R. Anhegger, "Eyyubî'nin Menâkb Sul-
tan Süleyman'", TD , I (1949); Çeçen, Su Te-
sis ler i, 1974; K. Çeçen, "stanbul'da XVI. yy'da ki
Su Tesisleri", II. Uluslararas Türkslâm Bi- lim ve Teknoloji
Tarihi Kongresi, III, 1986, s. 10 5122;
Çeçen, Krkçeme Tesisleri; O. Dal- man, Der Valens
Aquädukt in Konstantinopel, Bamberg, 1933; Galip Ata,
"stanbul Evkaf Su- lar", Shhiye Mecmuas, S. 16
(1922); Kuran, Mimar Sinan, Meriç, Mimar
Sinan; Sâî Musta- fa Çelebi, Tezküretü'lBünyan,
st., 1315; Tur- sun Bey, Tarihi EbülFeth,
st., 1977; Krk- çeme ve Kâthane Suyunun Hicri 976 (156869)
Sen esinde Mimar Sinan Tarafn- dan stanbul'a Ait Tevzi
Defteri, Atf Efendi
Kütüphanesi, no. 173 KAZIM ÇEÇEN
KIRKLAMA
Doumun 40. günü anne ve çocuu has- talk ve dier kötülüklerden
korumak ama- cyla evde ya da hamamda yaplan gele- neksel ilemlere
verilen ad.
Doum yapan lohusa kadn 40 gün müd- detle sokaa çkarlmaz,
doumlarndan itibaren 40 gün geçmemi olan çocuklarn
ve lohusalarn karlamamasna dikkat e dilir, iki Konuann
karlamas halinde ço- cuklardan birini krk basacana inanlrd. Krk
basmas çocuun büyüyememesi, c- lz kalmas demektir. Doumun üzerinden
henüz 40 gün geçmemi lohusalarn bir- birlerini ziyaret
etmemeleri bu yüzdendir.
Eskiden stanbul'da doumlar üzerin- den 40 gün geçmemi çocuklarn
mecbu- riyet halinde bir yerde bulunmalar duru- munda "krklan
karm!' denilerek çocuk- lar srt srta getirilir, lohusalardan her
bi- ri, dierinin çocuunu alr ve bu suretle ço- cuklar deitirilerek
krk basmasnn önü- ne geçilmi saylrd. Ayrca anneler birbir- lerine
topluine verirlerdi.
stanbul'da eskiden krk hamamna(0 gidildiinde çocuu burada krklama
âde- ti vard. Çocuk ve lohusanm krklanmasy la dardan gelebilecek
her türlü tehlike-
nin önüne geçildii kabul edilir ve bu ne- denle doumun 40. günü krk
hamamnda
veya evde, krklama yaplrd.
Krk hamamnda iki lohusanm karla- mamas esast. Bu nedenle ya önceden
ha- mamc haberdar edilerek bir baka lohu- sanm hamama alnmamas
temin edilir ve-
ya hamama girilmeden hamam içerisinde baka bir lohusanm
bulunup bulunmad-
na dikkat edilirdi. Durumlar elverili olan aileler krk hamam
münasebetiyle ha- mam tuttuklar için böyle bir endie du-
yulmazd.
Krk hamamnda krklama u ekiller- de yaplmaktayd: Hamama götürülen
ço- cuk temizlendikten sonra kurna boaltlr, scak ve souk musluklarn
her ikisi birden açlarak kurnaya su aktlrken çocuun an- nesi sa
elini suyun içerisine sokar, 40'a ka- dar saymak suretiyle suyu
eliyle dalgalan drrd. Bu su, 40 tas olmak üzere çocuun
vücuduna dökülürdü.
Kaplumbaa kabuunun içine miras kalm altn konulur; kaplumbaa kabu- u
ile altn, 41 kere suya batrlr, kabuun
içerisindeki su çocuun bandan dökülür- dü. Hamam tas yüzüstü
kapatlarak çocuk üzerine oturtulur, su kalm olmasn diye kula emilir
ve tütsülenirdi.
Krk hamamnda ebe, çocuu öyle krk- lard: Taze bir ördek yumurtas bir
tasn i çerisinde çalkalanr, çocuk yumuak ve sabunlanm bir tülbentle
silinip ykandk- tan sonra bu yumurta çocuun vücuduna sürülürdü. Bu
ilem çocuu ördek gibi su-
ya altrmak amacyla yaplrd. Biraz son- ra ebe rubiye altnn
kurnann musluun- dan akan suya çarpa çarpa üç hlas, bir Fa- tiha
okuyarak krklama suyunu kurnaya aktr, çocuk bu su ile ykanrd.
Krklama- da esas, ilemin krk saylarak yaplmasy-
d. stanbul'da eskiden bata arpack ve
göze inen perde olmak üzere birtakm has- talklarn iyiletirilmesi
amacyla "krklama" adyla baka büyüsel ilemler de yapld-
bilinmektedir.
Bibi. M. Z. Ora], "stanbul'da Doum ve Ço- cuk Hakknda Âdetler
ve inanlar", HBH, S. 2324 (Mays 1933), s. 251257; M.
H.Bayr, "stanbul'da Doum ve Çocukla lgili Âdetler
ve n an ma la r", HBH. X, S. 113 (Mart 1941), s.
97103; ay, stanbul Folkloru, 1972, s. 108; K. lgaz,
"stanbul'da Doum ve Çocukla lgili
Âde tle r v e n an malar", TFA, IV, S. 84, 93
(Tem- muz 1956, Nisan 1957), s. 13381339, 1481 1482; Ali Rza,
Bir Zamanlar, 110114; Paka lm, Tarih Deyimleri,
III, 269; Musahibzade, s-
tanbul Yaay, 1992, 35. AYNUR KARATA
KISIKLI
Üsküdar lçesi'ne bal semt ve ayn ad tayan mahalle.
stanbul'un tarihi yerlemelerinden o lan Kskl, Büyük ve Küçük Çamlca
te- peleri arasnda yer alan vadi içi ile, tepele- rin Üsküdar'a
bakan bat yönündeki tatl e imli yamaçlara yaylmtr. Bununla birlik-
te ayn ad tayan semt Kskl çevresinde- ki mahallelerin baz
bölümlerini de kapsar. Günümüzde Kskl Mahallesi, Altuniza
de'deki(») Millet Bahçesi'nin bitiminden
balayp Ümraniye Telefon Santral binala-rna kadar uzanmaktadr.
Kskl Mahallesi, güneyde Bulgurlu ve Cumhuriyet, güney
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
görünüm. Sertaç
Kayseriliolu koleksiyonu
bat ve batda Altunizade, kuzeybatda Em- niyet, kuzeyde
Yavuztürk ve Ferah mahal- leleri ve Darclar Deresi'yle, douda ise
Ümraniye ilçesi ile çevrilidir. Kskl'nm ana ulam yollarn,
Balarba'ndan gele- rek I. Çevre Yolu'nu aan Kskl (eski
Tophaneliolu) Caddesi ve bunun devam Alemda Caddesi oluturur.
Kskl Meyda n'ndan Büyükçamlca Tepesi'ne doru yö- nelen
KsklBüyükçamlca Caddesi, tepe-
yi sarmalayarak Kskl'ya ulaan Çamlca Caddesi, Alemda
Caddesi'nden ayrlarak Ferah Mahallesi'ne yönelen Ferah Cadde- si ve
Nato Yolu Caddesi ile Kskl Mey dan'ndan güneye yönelen Bulgurlu ve
Kü çükçamlca caddeleri dier önemli ulam arterleridir.
Kskl isminin çevrede bulunan çok sa- yda su kaynayla ilikisi
olduu söylenir. Buna göre, Kskl Türklerin dar kaya oyuk- larndan
çkan kaynak sularna verdikleri
addan gelmedir. Ahmed Vefik P a a O O ,Lehçei
Osmanî'de bu kelime ile ilgili ola- rak "kayadan çr çr akan
çeme" demekte- dir. "Ksk" ayn zamanda "vadilerin dik ya maçl, dar
kesimi" anlamna gelir. Hadîka tü'lCevâmi'ye göre, buras
iki tepe arasn- da kaldndan Kskl denmitir.
Kskl ve çevresinin Osmanllar önce- sinde de ehrin sayfiye
alanlarndan biri olarak kullanld düünülebilir. Bizans döneminde
Damatris denen bu yörenin Bizans imparatorlarnn avla olduu bi-
linmektedir. Öte yandan Kskl'nn ehir- den uzak uygun konumu
nedeniyle bura- da manastr benzeri dini yaplarn bulun- mas da akla
yatkn görülmektedir. IV. Meh
med'in (hd 6481687) Büyükçamlca'nn bat etekl
erinde yaptrd saray ve çe- menin daha önceden ayazma olmas bu olasl
güçlendirmektedir.
Kskl ve civan, 14. yy'n ortalarnda Os- manl topraklarna katldysa
da, bir süre daha el deitirmeye devam etti. Nihayet I. Mehmed
(Çelebi) (hd 14131421) tarafn- dan 1420'de kesinlikle fethedildi.
Bu dö- nemde, Kskl çevresinin avlak olarak kul- lanlmaya devam
ettii görülür. Büyükçam- lca Tepesi'nde gömülü olan ivaz
Fakih'in
bir tür avc ku olan laçin yetitiricilii ile uramasndan
anlaldna göre Ksk l'da saray için avc ku yetitiriliyordu.
Kskl'daki en eski kök Sadrazam Öküz
Mehmed Paa'ya (Ö.1621) ait olup, Ksk- l Camii'nin (*) üst
tarafndayd. Bununla
beraber yörenin asl iskân IV. Murad dö-
neminde (16231640) balad, IV. Mehmed (Avc) döneminde
(16481687) devam etti. Bu dönemde Aziz Mahmud Hüdaî'nin(>)
bir süre Bulgurlu'ya yerlemesi, yörede Cel vetî
tekkelerinin kurulmasna yol açm, 17. yy'n sonlarnda Büyükçamlca'nn
K- skl'ya bakan yamaçlarnda Bektaî tarika- tna ait Tahir Baba
Tekkesi'nin kuruluuy- la, civardaki tekke saysnda art görül- mütü.
Daha sonra, III. Selim'in (hd 1789 1807) annesi Mihriah Sultan'm
Sarkaya mevkiinde bir saray yaptrmas ve kasrn sonradan I.
Abdülhamid'in (hd 17741789)
kz Esma Sultan(>) tarafndan yenilen- mesiyle Kskl'ya yerlemek
bir moda ha- lini ald. Esma Sultan'm kardei II. Mah-
mud (hd 18081839), Sürurâbâd Kasr de- nen bu kökü sk sk ziyaret
ederdi. 31 yl
süren iktidardan sonra yaam da bu ka- srda sona ermiti. II. Mahmud
dönemin- de yaplan slahatlar sonucu ehir güvenli- inin salanmas,
ulamda öküz ve at ko- ulu arabalarn kullanmnn yaygnlama- s, Kskl ve
Çamlca gibi nispeten uzak böl- gelerin yerleime açlmasnda etkili
ol- mutu. 19. yy'n balarnda Kskl, Osman- l bürokratlar ve Müslüman
burjuvazinin tercih ettii bir sayfiye ve mesire yeriydi. Kskl'ya
ilgi, Abdülmecid (hd 18391861)
ve Abdülaziz (hd 18611876) dönemlerin- de de devam etti.
Tanzimat döneminde bu- radaki kök ve kasrlarda siyasi ve edebi
nitelikli toplantlar düzenlendii bilinmek- tedir.
Kskl civarndaki kasrlarn çou II. Mahmud'un gözdelerinden Tiryal
Hanm için yaptrlan binalar kompleksinden ay- rlmadr. Büyükçamlca'nn
Sefa Tepesi'ne kadar uzanan büyük komuyla Yusuf z zeddin Efendi
Kökü ve kökün solunda- ki set üzerindeki Caml Kök de bu komp-
leksin birer parçasdr.
Ksklnn en ünlü konaklarndan biri de Sadrazam Yusuf Kâmil Paa'ya (ö.
1876)
aitti. Millet Bahçesi'nin önünden geçen yo- lun üzerinde bulunan
Mustafa Fazl Paa Kökü'nde siyasi ve edebi toplantlar yap- lr,
maskeli balolar düzenlenirdi. Bugünkü Kskl Caddesi'nin üzerindeki
görkemli kök ve kasrlar arasnda Hazinei Hüma-
yun Nazr Mustafa zzeddin Efendi'nin, Viyana Sefiri
Galib Bey' in, Edirne Valisi Memduh Paa'nn, Gureba Hastanesi Ba-
hekimi Ahmed Paa'nn, Topçu Kumanda- n Mehmed Said Paa'nn, Deli Fuad
Paa' mn, Hac Arif Bey'in, ehzade Abdürra him Efendi'nin, Amasya
Valisi smail Hak- k Paa'nn, Tunuslu Mehmed Paa'nn,
Yemen Valisi Cemil Paa'nn, eyhü'letib ba Nafiz Paa'nn,
Ramiz Paa'nn, Msr-
l Ahmed Paa'nn, Sami Paa'nn ve eh- zade Seyfeddin Efendi'nin
kökleri, Yusuf zzeddin Efendi Kökü'nün yaknlarnda
Abdülhak Molla'nn kökü, Kskl'dan Bul- gurluya doru Rza Paa'nn
kökü vard.
Kskl'daki en önemli dini yap, Ksk- l Meydan'ndaki Kskl Camii'dir.
Selami Tekkesi Soka'na adm veren ünlü tekke
Ksklida tramvay hatlarnn kaldrlarak yeni yol yapmn gösteren
1967 tarihli bir fotoraf. Sertaç Kayseriliolu
koleksiyonu
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
Kskl Camii Banu Kutun/Obscura, 1994
kitabesidir. Bu mekânn da tavan ahap çu- buklarla kaplanmtr.
Tam ortada sekiz kollu yldz motifi bulunur. Sivri kemerler
kademelendirilmitir. Üç tane sivri kemer arasnda dört tane gülce
motifi bulunur.
Yapya, "L" eklinde camekânl bir alan ek- lenmi, bat
duvarndaki minare kaidesi
bu ek alann içinde kalmtr. Dikdörtgen pabuç üzerinde köeli ve
tek erefeli olan
minare konik külahla son bulmaktadr.Dou cephesinde altta üç
dikdörtgen pencerenin alnlk ksmlar kör sivri kemer halinde bulunur.
Bunlarn üzerinde ikiz pencere sistemi uygulanm, pencere ara- lan
alç ebekelerle hareketlendirilmi, bu kompozisyon bütün cephelerde
uygulan- mtr. Mihrap dardan da be köelidir.
Avluda baninin mezar bulunur. Güney ta- rafnda küçük bir
hazire yer alr. Krma ça- t kiremit kapldr. Çepeçevre yapy kua- tan
saçaklar ahap olup prizmatik üçgen- lerden oluan bir silme ile
donatlmtr.
ERGÜN EN
K S R L K Â D E T L E R I
Eski istanbul'da evlendikten az zaman son- ra çocuu olmayan kadn,
kocas ve aile- si için bir endie nedeniydi. Kadn bu du- rumu
dolaysyla kendini mahcup ve suç- lu hissederdi. Ksrlk bir kadn için
ifasz bir hastalk, bir felaket olarak görülür; ko- cas için
de hem maddi hem manevi bir
yük gibi yorumlanrd.
stanbul'da eskiden kars ksr olan er- kek bir daha evlenmek
suretiyle aileyi ço- cuksuzluktan kurtarmaya çalrd. kinci kadn
çocuk dourduu ve bu çocuk da erkek olduu takdirde ilk kadn evin
için- de varl ile yokluu belirsiz, aciz bir duru- ma düerdi. kinci
kadnn evdeki itibar
bu durumda daha da artar; sonuçta ilk e, ya baba evine
döner ya da bu ikenceye katlanrd.
lk karsndan çocuu olmayan erkek- lerin bir ksm douramayan kadnlar
bo- amay tercih ederlerdi. Bu, çocuk sahibi olmak, soyunu devam
ettirmek ve yeni ku- rulacak aileyi sarsntdan kurtaracak en do- ru
ve çkar yol olarak kabul edilir; dier
boanmalara genellikle iyi gözle bakma- yan toplumda bir
anlamda hogörüyle kar- lanrd. Ksr karsyla yaamaya devam eden
erkeklerden bazlar da anasz baba- sz, kimsesiz bir çocuu evlat
edinerek bü-
yütüp yetitirirdi.
Kocasnn ve ailesinin yannda itibar- n kazanmaya çalan kadn ilkin
"kocaka- r" ilaçlarna bavurur ve bunu da çok de- fa hayatyla
öderdi.
stanbul'da gebe kalmak, ksrlktan kur- tulmak isteyen kadn u yollan
denerdi. 1. Hamama gidilerek bel çektirilirdi. 2. Üç gün
boyunca hamama gidilir, hamamda s- cak su dolu kurnaya oturtulurdu.
3. Evde- ki büyük bir kazana su doldurulur ve bir
miktar kül atlarak kaynatlr, su kaynarken kül iyice kartrlr sonra
kazan ateten al- narak tahammül edilecek kadar souma- s beklenir,
çocuu olmayan kadn ayakla- r darda olduu halde kazann içerisin- de
oturtulurdu. Kazandaki su ayn zaman- da kuru bir sabunla durmadan
köpürtülür, kadn bu su içerisinde uzunca müddet ka- lrd. 4. Douran
bir kadnn "son"u (pla- senta) alnarak hamama gidilir ve çocuu
olmayan kadn bunun üzerine oturtulurdu. 5. Pamua sürülmü bezirya
kullanlr- d. 6.. Arap saçmdan bir tutam çalnr, saç, kireç
ve arsenikle kartrlarak fndk bü- yüklüünde hap haline
getirilir; yine bu- na benzer olarak Arap saçndan bir tutam
çalnr, biraz hamamotu ile fndk büyük- lüünde yuvarlanr, bu
haplardan biri kul- lanldktan sonra 1015 dakika kurnada o turulur,
sonra yatp dinlenilirdi.
laç tedavisinin yannda manevi güçler- den yararlanmak, onlarn
kerametinden medet ummak, eski stanbullunun çocuk için bavurduu
çarelerdendi. lk ziyaret
yeri Eyüb Sultan Türbesi'ydi. Burada dört rekât namaz klnr,
namaz bitince dua e dilerek dilekte bulunulur ve adak adanr- d. Bu
adak da çok kere kurband.
Çifte Gelinler Türbesi'ne gidilir, türbe- den toprak alnr, bu
toprak pembe gaz (pamuk ya da ipekten ince saydam ku- ma) içinde
olur, bunun da az taraf gelin teliyle balanrd. Bu toprak türbedar
tara- fndan bir seneliine verilir, evde yüksek bir
yere veya kadnn yast altna konurdu. Bu ziyarette de adak
adanr, daha sonra ka- dn gebe kalr ve dourursa ald topra türbeye
iade eder, adan da yerine geti- rirdi. stenen ey olmazsa, yani kadn
ha- mile kalmazsa, ilk defa alnan toprak ge- ri verilerek yeniden
toprak alnr ve bu i- lem üç kere tekrarlanrd.
Merkez Efendi Kuyusu'ndan ta alna- rak adak adanmas da çocuk sahibi
olmak için bavurulan ilemlerden biriydi. Ta ev- de yüksek bir yerde
kbleye kar saklanr
veya kadnm yast altna konur, dilek ye-
rine gelirse adak yerine getirildii gibi tada kuyuya braklrd.
Sünbül Efendi Tek kesi'nden gül fidan alnp bahçeye dikil-
mesi ve tekkeye adak adanmas da bu a maçla bavurulan ilemlerdendi.
Ya da Ba- ba Cafer Türbesi'nden mum alnr, adak olunca mum
geri götürülürdü. Türbedara
vaatlerde bulunulur, devaml mumlar ya- klrd (bak. Baba
Cafer).
Doan çocuklar, anneleri hangi türbe- yi ziyaret etmise oraya
bal saylrlard. Baz aileler doar domaz çocuu yere koymadan o türbeye
götürürler, sonra eve getirirlerdi. Bal çocuklar, türbede
yatan
veliye borçlu saylr ve bu itibarla büyü- dükten, hattâ
delikanllk çama geldik- ten sonra bile o türbeyi zaman zaman
zi-
yaret etme mecburiyeti altna girerlerdi. Böyle çocuklara
"erenlere karmtr" de- nilerek, halk arasnda büyük hürmet gös-
terilirdi.
Bibi. M. Z. Oral, "stanbul'da Doum ve Ço- cuk Hakknda Âdetler ve
nanmalar", HBH, III, S. 2324 (Mays
1933), 251257; M. R Bayr, "stanbul'da Doum ve Çocukla lgili
Adet ve nanmalar", HBH, X, S. 111 (Ocak 1941),
49
53; Bayr, stanbul Folkloru, 1972, 208 ; 212; H.
B. Ülgen, "Eski istanbul'da nan ve Adet- ler", Yeni
Gazete, IXIV (Kasm 1970); G. A. Olivier, Türkiye
Seyahatnamesi {1790 Ylnda Türkiye ve stanbul), st., 1977, s.
8889; Ali R- za, Bir Zamanlar, 103120;
Musahibzade, Es- ki stanbul, 1992.
AYNUR KARATA
Özellikle III. Selim döneminde (17891807) askeri gereksinimler
çerçevesi içinde yo- un bir ekilde ina edilmeye balanan k- lalar
mimari alandaki Batllamann ilk fi- ziksel görüntülerini oluturmalar
yannda ordudaki yenilemenin bir anlatm olarak da
alglanmaktadr.
Türkçede "kn oturulan yer" anlamn- daki "kla" sözcüünden gelen kla,
ko- ruma, askerleri topluca barndrma ilevi- ne sahip büyük
binalardr. Bu durumlary- la Roma askeri örgütlenmesinin "castrum"
larn anmsatrlar. Plan bakmndan kare
ya da dikdörtgen biçimindeki "castra", bir çukur ve çakl
kazklarla yaplm bir met- ris tarafndan çevrilirdi.
stanbul'daki ilk klalar II. Mehmed (Fatih) döneminde (14511481)
yaplm- tr. Acemi Oca'mn(>) ve Kapkulu Ocak- lar^») klalar için
ilk olarak ehzadeba inda Eski Odalar(0 yaplmt. I. Süley- man
(Kanuni) döneminde (15201566)
Aksaray'da yaptrlan Yeni Odalar(>) da yine ayn amaca
hizmet ediyordu. 1826'da yeniçeriliin kaldrl srasnda bütün o
dalar yktrld için mimarileri ve mekân düzenleri hakkndaki bilgiler
snrldr. An- cak 16. yy'daki durumunu, konumunu Mat- rakç Nasuh'un
stanbul tasvirinden gör- mek olasdr.
Hadîka'da verilen bilgilerden de bu k- lalarn ortadaki geni
bir avlu etrafnda kar- lkl iki sra halinde dizili odalardan olu-
tuu anlalmaktadr. Bu emalaryla Os- manl medrese planlarn ve Horasan
ile Türkistan'daki yaygn konut tiplerini anm- satrlar.
18. yy'da Avrupa ile ilikilerin sklama-
s sonucu oluan deiimler ilk olarak mi- mari ve mimariye bal süsleme
alannda görülür. Mimaride deien biçimler, teknik
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
http://slidepdf.com/reader/full/tarih-vakfi-istanbul-5 12/565
KITLIKLAR 8
Selimiye Klas'nm 19. yy'da yaplm bir çizimi (üstte) ve yüzyl banda
Taksim Topçu Klas. F. Muhtar Katrcolu koleksiyonu (üst),
ÜMK, Yldz Fotoraf Albümleri
no. 50095010/ TETTV Arivi
ler ve süsleme programlarnn yamsra, e-
hircilik açsndan da farkl bir kent görünü-müne bürünen stanbul'da
özellikle 19. yy' da kent görünümüne hâkim olan camile- rin yannda
heybetli kagir binalar da yük- selmeye balar. Bu dönemde
kurumsalla- an birçok yap arasnda bulunan klalar ayn zamanda Bat'ya
açlmaya balayan devletin bu dönem için mimari alanda bir simgesi
gibidir. Bu deiim ve yenileim, özellikle I. Abdülhamid (hd
17741789)
ve III. Selim dönemlerinde daha da hzl- dr. lk modern kla
olarak Cezayirli Ha- san Paa'mn(>) yaptrd Kalyoncu Kla s( 0
kabul edilmektedir. Gerçi II. Mehmed
ve II. Bayezid dönemine indirilen Tophane' deki Topçu, Arabac
klalar ile Top Dö-
kümhanesi de vardr, ancak bunlar 1823'te yanmtr.
Eski sisteme göre sadece kapkulu as-
kerleri için kla yapm gerektiinden, mo-
dern anlamda kla binalar yoktu. Yeni dü-zen ile birlikte modem bir
askeri snfn ye- titirilmesi amaçlandndan yeni kla bi- nalarna da
gerek duyuldu. Batllamann mimari alandaki tipolojisine bakldnda,
farkllama ve deiim III. Selim dönemin- de olmutur denilebilir.
Tanzimat'n ilan ile birlikte ise bu daha da hzlanmtr. Bu süreçte
yaptrlan en önemli kla yaplar olarak Gümüsüyü Klas(>), Maçka Si
lahhanesi(>), Takla(>), K uleli Süvari Klas (bak. Kuleli
Askeri Lisesi binas), Da
vutpaa Klas(>), Humbarac Klas(0 , Topçu Klas'n(>)
saymak mümkündür. III. Selim'in adn tayan Selimiye Kla s(>) ise
ek binalar ile kendi içinde âde-
ta bir ehir görünümü verir. Bu dönem-de ahap olarak yapmlarna
balanan k- lalar II. Mahmud döneminde de (1808
1839) kagire çevrilerek kalc olmalar salanmtr.
Biçim açsndan genelde, kolossal, ne obarok ve neorönesans üsluplar
kullanl- mtr. Büyük boyutlu ve etkileyici yaplar olarak genelde o
günkü kent içi alanlar-
nn dma ya da snrna ina edilmeleri so-nucu daha önce idari açdan
Eyüp, Üskü- dar, Galata ve stanbul eklinde ayrlan böl- gelerin
bütünlemeye baladklar görü- lür. Yer seçiminde ortaya çkan bir baka
sonuç ise, genelde hasbahçelerde ve bu
bahçelerin içinde yer alan saray veya kök- lerin yerinde
yaplm olmalardr. Yeni yer- leim alanlar yaratan kla yaplar, ehrin
genel peyzajn ve siluetini de deitirmi- tir. Dier bir olgu da;
sultanlar tarafndan
yaptrlan dini yap inaatnn aza indii, buna karlk
devletin prestij yaps olarak ele alnabilecek olan büyük saray
yapla- r yannda klalarn da yükselmeye ba- laddr. Ayn zamanda hem
devletin hem
de ordunun prestij yaps olan klalar, s-tanbul peyzajnn ve sivil
binalarn ölçü- lerini aan ilk yaplardr.
Bibi. Cezar, Beyolu; M. Cezar, Sanatta Ba- tya
Açl ve Osman Hamdi, Ankara, 1972; Uzunçarl , Merkez ve
Bahriye; Uzunçarl, Kapkulu, I; Kuban,
Barok; Ayvansarayî, Ha dîka, I; 1. Ortayl,
"Istanbulun Mekânsal Ya- psnn Tar ihsel Evr imine Bir Bak",
Amme daresi Dergisi, X (1977); S. Eyice, "Tarih çin- de
stanbul ve ehrin Gelimesi", Atatürk Kon-
fer an sla r VI I, Ankara, 1980; Tulac, Balyan
Ailesi; N. Berkes, Türkiye de Çadalama, An
ka ra , 1 9 74 ; E. Z. K ar al , III. Selim'in Hatt
Hümayunlar, Ankara, 1988; S. Ünver, "Ye- niçeri
Klalar", Belleten, S. 160 (1976).
AY E YET K N KU B LAY
K I T L I K L A R
Bizans döneminden beri, büyük bir tüke- tim merkezi olan stanbul'un
iae(>) soru- nu her zaman büyük önem tam; sk sk da ktla, hattâ
açla varan bunalmlara
yol açmtr.
Bata gda maddeleri olmak üzere, çe- itli ihtiyaçlarn giderilmesi
için ülkenin pek çok yöresinden, bazen çok uzak yol- lardan,
çounlukla denizan yerlerden ge- tirilen ürünlere ve hammaddelere
bam- l olan stanbul'da, ktlklarn ülkenin dier
yörelerine ve kentlerine oranla daha bü- yük sorunlara,
toplumsal patlamalara yol açm olmas doaldr. Osmanl dönemin- de, bu
gerçein farknda olan yöneticiler, kentte büyük ktlklar ve darlklar
yaan- mamas için, her dönem sk önlemler al- maya çalmlar, ancak çou
kez bunu
baaramamlardr.
stanbul'da tarih boyunca yaanm dar- lk ve ktlklar iki ana öbekte
toplamak mümkündür. Daha ksa süreli darlklar ve geçici hammadde
ktlklar, kenti etkileyen zelzele, souk klar, yangnlar, su baskn-
lar gibi afetlerin sonucunda çkm; kent içindeki stoklarn tahrip
veya yok olmas
ya da dardan mal aknn geçici olarak kesintiye uramas
sonucunda yaanmtr. Bütün Osmanl dönemi boyunca, özellik-
le kentin en önemli bölgelerini ykp ge-çen yangnlarn skl düünülecek
olursa, bu türden skntlarn pek de seyrek say
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
lamayaca anlalr. Yine, Bizans dönemin- de kuatmalar, Osmanl
döneminde ise sa-
valar, iaesi hemen hemen tümüyle da baml olan kentte
ktlk ve açlk yaratan, ama yine de sistemin organik parças ol- mayan
arzi ktlk nedenleridir.
Kentin tarih boyunca yaad, belli o laylara bal ve geçici
(konjonktürel) olma-
yan, stanbul'un Osmanl sistemi içindeki yerinden,
Osmanl tarm ve toprak rejimi ve bunun çözülmesinden,
ekonominin ör- gütlenme biçiminden, yani yapsal neden- lerden doan
ve baz yüzyllarda kronikle- en ktlklar ise kenti dönem dönem ger-
çekten sarsmtr.
Ktlklarn en temel ve yapsal nedeni olan, kent dna, özellikle de
uzak yerle- re bamllk; savalar, kuatmalar, ürünün çkt yöredeki
kuraklk, karayollarnn güvensizlii ve kötülüü, denizyollarnda zahire
ve hammadde yüklü gemilerin kar- lat korsan yamas veya frtnalar,
yi-
ne yollar kapayan sert klar, seller gibi çok çeitli nedenler,
kentte zaman zaman açla varan büyük ktlklar çkmasna ne- den
olmutur. Öte yandan Osmanl toprak düzeninin daha 17. yy'dan (hattâ
baz yer- lerde 16. yyin son çeyreinden) balaya- rak
çözülmesi, reayann, hattâ tmarl sipa- hilerin topraklarn ileyemez
hale gelme- leri, "çift bozmalar", kuraklk vb nedenler- den daha az
etkilenen ve tahla göre daha kârl saylan hayvanclk (et üretimi)
için
baz yerlerde tarlalarn meralara çevrilme- si;
16. yy'n sonlarndan balayarak 17. yy' da iddetlenen ve 18.
yy'n balarnda da de-
vam eden, Anadolu'yu kasp kavuran, yüz binlerce
köylünün topraklarm yurtlarn brakp kaçmalarna, tarmsal
igücünün a zalmasna neden olan Celali syanlar ve
bunlar izleyen "Büyük Kaçgun" dönemi tarmsal üretimi düürmü,
stanbul'a ta- hl nakli büyük ölçüde aksamtr.
Bunlara kentin özellikli yaps nedeniy- le nüfusunun zaten her dönem
fazla olma- s; ülkenin dier yerlerindeki ktlk, siyasal, toplumsal
kargaa vb nedenlerle bütün en- gellemelere ramen stanbul'a sürekli
nü- fus ak bulunmas eklenirse, kentin ktlk
ve darlklarla sk sk ve ac biçimde kar- lat anlalr.
stanbul, özellikle gda maddeleri tüke- timi açsmdan bütün Osmanl
dönemi bo-
yunca ülkenin dier kentlerine göre hep birinci sradadr.
Darlk ve yokluun en ya- amsal olduu maddeler ise, doal olarak tahl
(balca buday), et, ya, daha son- ra da zeytinya, sabun, pirinç,
kahve vb' dir. stanbul'a gerekli olan tahln EflâkBo dan eyaletleri,
Tuna iskeleleri, Karadeniz' in Rumeli yakas, Trakya, Anadolu'nun
Ko- caeli ve Karesi vilayetlerinden geldii; bu- ralardan
salanmasnda bir aksaklk olur- sa Krm, hattâ Msr'dan saland bilinir.
Bu eyaletlerin sava alan veya sefer yolla- r üzerinde bulunmas,
buralarda kuraklk
veya baka doal afetlerin ürünü etkileme- si, çeitli
nedenlerle verimin dümesi yü- zünden ortaya çkan ktlklar,
16. yy'dan
balayp 18. yy'a gelindiinde en üst nok-taya vararak sürüp
gitmitir.
Ktln ana nedeni olmamakla birlikte
üretimi ve maln stanbul'a ulamasn et- kileyen her olayda bunalm
iddetlendi- riri bir ek faktör olarak tüccarn, aracnn "ihtikâr'),
stanbul'un yaad ktlklarda önemli rol oynamtr. Her eyin fiyat- nn
narhla saptand payitahtla ticareti
yeterince kârl bulmayan tüccarn, bakaürünlerde olduu gibi
budayda da ürün yüklü gemileri veya kervanlar, çok daha kârl
satabilecekleri baka yerlere çevirdik- leri, beklenen maln
stanbul'a bir türlü gelmedii pek sk görülen ve alnan bütün sert
önlemlere ramen önüne geçilemeyen olaylardandr. Harbi kefereye
(yabanc ül- kelere) buday ve zahire satlmamas için zaman zaman
çkarlan fermanlarn da faz- la ie yaramad, özellikle ktlk duru-
munda tüccarn maln daha yüksek fiyat- la stanbul dna satmaya çalt
anla- lyor.
Yine, iaenin en önemli kalemlerinden biri olan et
açsndan da durum ayndr. Ke-
sim hayvanlarnn zaman zaman çok uzak yollardan stanbul'a
getirilmeleri büyük bir sorundu ve hayvanlarn yolda telef olma- s
her an mümkündü. Öte yandan düük saylan narh yüzünden, tüccar
koyunu ve dier hayvanlar stanbul'a göndermemek için elinden geleni
yapard ve stanbul'da sk sk bu nedenle et darl yaand o lurdu.
stanbul, 16. yy'dan itibaren dönem dönem, çeitli
nedenlerden kaynaklanan
ve kendini esas olarak zahire, balca bu- day darl veya
yokluuyla hissettiren kt- lklar yaamtr. Kaynaklarda, 14941503
arasnda, o tarihlerdeki Osmanl ülkesinin
büyük bir ktlk yaad, ayn dönemlere rastlayan veba salgnyla
birlikte stanbul' un bu ktlktan büyük ölçüde etkilendii
yazldr. 15251530 arasnda Anadolu'nun çeitli bölgelerinde, bu
arada stanbul'a ta- hl yollayan Balkesir Sanca ve Bursa
yöresindeki çekirge istilasnn dourduu ktln stanbul'a yansmam
olmas dü- ünülemez. Her ne kadar böyle yöresel du- rumlarda kentin
ihtiyac baka yerlerden salanmaya çallyorsa da, 16. yy'n
orta- larnda ordunun buday ve dier gda ih- tiyacnn çok artt, sefere
çklan yollar
boyundaki sancaklardan, "menziller'den artk eskisi kadar
zahire toplanamad, bu
yüzden ordu ihtiyaçlarnn merkezden sa- lanmas gerektii, bunun
da kentte ktla, darla neden olduu anlalyor. Ayn dö- nemler tahlda
ve ette kaçakçln ve ih- tikârn çoald, bu konuda üst üste fer-
manlar çkarld yllardr. 1564'te bütün
Anadolu topraklarm saran ktlk, halkn ot yemesine yol
açm, stanbul'un temel ih- tiyaç maddelerini salama alan, Karadeniz'
in sahil sancaklarna doru geniletilmi a ma bu alanlarda da
madrabazlarn buda-
y ortadan kaldrdktan görülmü, stanbul yeni bir ktlk
tehlikesiyle karlamtr.
Ayn dönemde 15671568'de stanbul' un nüfusu Anadolu'dan göçen
ve kaçan- larla arttndan ktlk ba göstermi, üste- lik stanbul'a göç
edenlerin topraklar i- lenmeden kald için tarmsal üretim de
dümü ve tahl salanmas büsbütün güç lemitir. II. Selim döneminde
(15661574) iae darl ve ktl artm, âdeta kronik-
lemi görünüyor. 1573'te stanbul'un, ö zellikle de sarayn ihtiyaçlar
için etlik ko-
yun ve tahl almak üzere Bursa'ya gelen görevlilerin Bursa
kadsnn danimentle ri ve naipleri tarafndan dövdürüldükleri ni, Bolu
ve Kastamonu sancaklarndan da
hiçbir ey alnamadn belgeler yazyor.Ktlk 1573'ten itibaren daha da
artarak sü- rüyor ve payitahtn erzaknn salanmas için dört bir yana
bavuruluyor. Ancak kt- lk her yan kavurduu için stanbul'da ba
gösteren buday ve iae darl, ta Mardin' den tahl getirilmesine
kalklmsa da bir süre kenti kasp kavuruyor. Tarihler, 1575 1576'da
stanbul'un iaesinin bütün Ana- dolu'nun üstüne bir kâbus gibi
çöktüünü; ancak iae sorununun yine de çözümlene meyip bu tarihlerde
stanbul'da ktlk ya- andn yazyorlar. Celali syanlar'nn
balangc saylmas gereken 1595'ten son- ra ise altüst olan
Anadolu tarrmndaki üre- tim düüü, ardndan gelen Büyük Kaçgun'
un yaratt ekonomik çökü, stanbul'a iae salanmasn zora sokarken ayn
za- manda devlet orduyu beslemek için de
büyük skntya düüyor.
Çekirge istilas, kuraklk, fare istilas, sel gibi nedenlerle 1578
baharndan ba- layarak 1637 baharna kadarki ktlklarn
bir dökümü, bu dönem boyunca hemen hemen sürekli olarak
stanbul'a tahl yol- layan bölgelerin birbiri ardna ktlk dö- nemleri
yaadklarn gösteriyor. Bunlarn tümü de stanbul'a bazen uzun bir
ktlk,
bazen geçici bir darlk olarak yansyor. 17. yy'da durum zaman
zaman daha da
kötüdür. l621'de stanbul'da büyük bir kt- lk ve pahallk
yaanyor. Halic'i bile don- duran iddetli souklar yüzünden tahl yük-
lü gemilerin limana giremeyileri, denizyo- lunun kapanmasna neden
olmutur. Ta rihi Naima, 17. yyin ortalarna düen bir ktl
"Bu esnada stanbul'un hali müked der ve halkn ztrab mükilter olup
etmek (ekmek) nadir bulunup lahmin (et) vücu- du yok es'ardan
ziyade akçeler alnmakla her ey ziyade behaya çkp...." diyerek
anlatr.
1720'de, baz sancaklar ktlk yüzün- den istanbul'a tahl göndermeme
karar al- dlar. 1744'teki ktlkta Bursa'dan kentin ihtiyac bir türlü
gelmedi. 1755'te stan-
bul'da açlk snrna varan ktlk srasnda
bütün umutlarn baland Karadeniz'dengelecek buday yüklü 70
geminin çou, ayn yln maysnda Karadeniz'de Boaz'a giremeden batnca
son umut da yok oldu. Pahallk görülmemi boyutlara varrken halk
frnlara hücum ediyor, çatmalar o luyordu. Buday bulunmadndan pirinç
tüketimi artnca bu defa pirinç satan dük- kânlar yamaland. Ardndan
gelen veba salgn ktlkla birleince, sadece stan-
bul'da 15.000 kii öldü.
Özellikle savalar srasnda stanbul'da darlk ve ktlklarn önlenmesi
pek güç, çounlukla da imkânszd. 17681774 Os manlRus Sava srasnda
Karadeniz yo- lu kapanm, stanbul'a zahire gönderile
memi, Tuna ve Karadeniz sahillerinin bu- day stanbul'a ulaamadndan
kentte
büyük sknt yaanmt. 17871792 sava
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
KIZ KULES
Marmara Denizi 'nin stanbul Boaz i le bu lu t u u ye rd e, Üs
kü dar ky s na ya k n bi r kayal k üz er i ne ot urtu lm u ol
an yap . Gerek bu konumu, gerekse masmavi su-
lar üzerinde beyaz badanal ve kuleli yap-snn verdii özgün görünümü
sebebiyle, neredeyse stanbul'un simgesi haline gel- mi ve pek çok
tabloya konu olmu bulu- nan bu ilginç deniz istasyonu binas,
tarih
boy un ca çe it li a ama la r geç ir mi t ir .
Mitolojide kulenin tarihi, önce efsane ile karm olarak görülüyor.
lk hikâye, Ovidius'un bir efsaneyi kaydetmesi ile ba- lyor:
Sestos'taki Afrodit Mabedi rahibele- rinden Hero, Abidos Köyünden
genç Le andros'a tutulur. Genç âk, her gece deni- zi yüzer ek geçer
ve sevgilisi ile buluur. B ir frtnada rüzgâr, kulenin fenerini
söndü- rünce, yolunu aran genç boulur. Erte- si sabah cesedi
bulunduunda, Hero da
kendini sulara atarak intihar eder. Küçük Asya'da Sestos ve Abidos,
Ça-
nakkale Boaz'na ait yerler olduu hal- de, 18. yy gelip Bat
dünyasnda, "antiki- te modas" balaynca, bu efsane tekrar ün kazanm,
fakat dikkatsiz yazarlar, onu s- tanbul Boaz'na uygulamlar ve Hero'
nun manastr olarak da Kz Kulesi'ni ya ktrmlardr. Böylece, stanbul
üzerine
yaz lm en faz la li te rat ür Fr ansz di li nde olduu için,
"Tour de Leandre" olarak ad- landrlan kule, efsane ile gerçekte
hiçbir ilikisi olmad halde, birkaç yüzyl, bu i simle ün kazanmtr.
Kule, stanbul'dan
ba hs ed en ngil izce ese rlerde "Mai den 's T o- wer",
Al manlarda "Mä dchen Turm" ol ara k
ayn dorultuda öhret yapmtr.
Bat edebiyatndaki bu efsaneden ba- ka, Türk edebiyatnn masal
türünde de Kz Kulesi'ni konu alan, özellikle semai kahvelerinde
anlatlmas geleneksel hale gelen bir hikâye vardr: Padiahn birinin
çok kskand kzn, bir falcnn haber
verdi i y la n teh l i ke si nd en ko rum ak üze- re yaptrd
bu deniz köküne kapatma- s, ama günün birinde üzüm sepeti içinde
gelen bir ylann, sevgili prensesi sokup öldürmesi... Bu masaln bir
baka türünü, Evliya Çelebi, Battal Gazi ile balant ku-
rarak nakleder: Bir kraln, Üsküdar'a yer- leen Gazi'den gizlemek
istedii Üsküdar tekfurunun güzel kzn buraya kapatma- s; Gazi'nin am
taraflarn fethettikten son- ra dönüp, 700 serdengeçti ile Kz
Kulesi' nin içindeki kz, kraln hazinesi ile birlik- te ele
geçirmesi...
Masallar bir yana, tarihte, kulenin deil- se de onun üstüne oturduu
kayaln a
' dinin ilk kez geçmesi MÖ 411'de, Atina ile Sparta arasndaki sava
dolaysyladr: Kü- çük Bizantion yanl bir tercihle Sparta'y tutunca,
Boaz'n Avrupa kys Sparta, As-
ya taraf is e At ina eg em en li i nd e saylm fakat Sparta
sava kaybedince, Atina, Bi zantion'u hemen cezalandrmam; önce
Boaz'a giri ve çklar kontrol altna al- may ve bunu bir gelir kayna
haline ge- tirmeyi tercih etmitir. Alkhibiades, bu ka-
ya pa rç as üz er i ne piv gümrük istasyonu
kurmutur. Kaynaklar, bu aamada kule çapnda bir binadan
bahsetmemektedir.
Bizantion Atina'nn egemenliine gir- dikten sonra, bu kez Makedonya
Kral Fi lip'in saldr tehdidine uraynca, onu bu filodan korumak
üzere Atina, 40 gemi ile bir donanmay yardma göndermi; bu filonun
komutan Amiral Hares'in bera-
be ri nd ek i e i hast al an p Hr i spo li s' te (Üs- küdar)
ölünce, bir sunak yaplarak gömül- mütür. Bu amtmezar, mermer bir
kaide
ile bir sütundan ve üzerindeki bir öküzheykelinden oluuyormu.
stanbul'u biraz sistematik olarak incelemeye balayan ilk eserlerde,
bu sunan bulunduu yer ola- rak Kz Kulesi kayal gösterilir ve ami-
ralin einin adna izafeten, burasnn an- tikitede "Damalis ve Arcla"
adn tad- na dair bilgiler yer alr. Damalis, eski
Bartlett'in çizgileriyle Kz Kulesi, 19. yy. Pardoe,
Bosphoms/ Nazm Timurolu fotoraf arivi
S T A N B U L
larnda da stanbul halk yeni bir ktlkla karlam, yiyecek ve hattâ
içecek skn- ts son hadde varm, ihtikâr ve her türlü hileli yol mu
bah olmu "Etin kyyesi onse kiz paraya, mumun tanesi bir paraya" çk-
m, ekmekler önce küçülmü sonra bulun-
maz olmu: 18. yy, stanbul'da darlk ve kt- lkla kapanmt. 1793'te
stanbul'da ken- tin ihtiyac olan zahireyi salamak üzere kurulan
Zahire Nezareti iaeyi düzenle- me denemesi olmakla birlikte etkin
so- nuç vermemiti. 18061812 OsmanlRus Sava srasnda da stanbul'a
tahl ulat- rlamam, kentte ktlk yaanmt. Nisan 1805'te istanbul'da
yaanan görülmemi souk k srasnda ve o yln baharnda da stanbul sayl
ktlklardan birini ge- çirmiti.
stanbul'da zaman zaman ktl çeki- len maddeler sadece tahl ve et
deildi. Kentte yakacak odun, kereste, halat, deri,
yap a , ip li k gib i ihti yaç malz emes i skn-ts çekildii de
olurdu. Ancak bu türden darlklar daha çok arzi nedenlere,
ulamn
yapl ama mas n a veya di er te me l madd e ' lerde olduu gibi
tüccarn irtikâb vb neden- lere dayanr ve bir süre sonra
çözümlene-
bi li rdi .
Y i ne pi ri nç , ka hv e, zeyt in ya , sa bu n tersanelere
gerekli zift, katran, reçine gibi maddelerde de stanbul da
bamlyd
ve za man za ma n yol larn kapanmas, vur- gunculuk, gemilerin
batmas veya yama- lanmas gibi ikincil nedenlerle bu madde- leri n
darlnn yaan d da olurdu. 19 yy' da da, özellikle sava dönemlerinde
yaa- nan darlk ve ktlklar artk kentin tüm ta-
rihi boyunca alt bunalmlarn bir uzan- tsyd.
stanbul, tarihinin her döneminde yo- un olan nüfusu, iç göçü
kendisine çek- me özellii ve büyük ölçüde dardan ge- lecek
hammaddeye gereksinimiyle, ktlk- lar 20. yy'a kadar sk ve ar yaad.
20. yy' da ve sonraki dönemde, hattâ günümüzde görülen belli
mallarn zaman zaman orta- dan kalkmas türünden olaylar, farkl ne-
denlerin yol açt, farkl toplumsal ve ekonomik yapdaki
gelimelerdir.
Bibi. S. F. Ülgener, Tarihte Darlk Buhran- lar ve ktisadi
Muvazenesizlik Meselesi, st., 1951; M. Akda, Türk Halknn
Dirlik ve Dü-
zenlik Kavgas, Ankara, 1975; ay, Türkiyenin ktisadi
ve içtimai Tarihi, III, st., 1974 ; Y. Öz kaya, XVIII.
Yüzylda Osmanl Kurumlan ve Osmanl Toplum Yaants, Ankara, 1985;
"s- tanbul", Yurt Ansiklopedisi. VVI,
st. ,1982 1983 ; "stanbul", A, V/l; Tarihi
Naima, III; A. Tabakolu, Türk ktisat Tarihi, st.,
1986 ; (Al tnay), Onaltnc Asrda; (Altmay), Onbirin
ciAsrda; (Altnay), OnikinciAsrda; (Altnay),
Onüçüncü Asrda; L. G ü ç e r , XWXVII. Asr- larda
Osmanl mparatorluunda Hububat Meselesi ve Hububattan Alman
Vergiler, st., 1964; T. Güran, "The State Role in the Grain
Supply of istanbul, The Zahire Nezareti, the Grain
Administration 17931839", Internati- onal Journal of
Turkish Studies, c. III, S. 1 ( 1 9 8 4 1 9 8 5 ) ; H.
inalck, The Ottoman Empi reThe
ClassicalAge13001600, Londra, 1973; M.
Kütükolu, Osmanllarda Narh Müessesesi
ve 1640 Tarihli Narh Defteri, st., 1983; F.
Be-lin, Türkiye ktisadi Tarihi Hakknda Tedkik ler, st.,
1931.
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
Grekçede "öküz", Arcla ise, "küçük kale" anlamndadr.
Boaziçi'ni semt semt gezerek mitoloji ve iir karm bir eser
meydana getirmi olan bir Levanten (A. Timoni) ise, Damalis
Antinn bu kayalkta deil Üsküdar ky-
snda olduunu kaydetmi ve Osmanl dö- neminde daha soma Paa Liman adn
a lan koya, balangçta Türkçede de "Öküz Liman" adnn verilmesini,
buna kant o larak göstermitir.
12. yy geldiinde, su seviyesindeki bu kayaln, ilk kez belirgin bir
yapya kavu- tuu ise, kesindir. mparator I. Manuel Kom nenos (hd
11431180), sürüp giden sava- lardan bir ara vakit bulup geçici bar
dö- nemini yakalayabildii bir tarihte, Marma- ra'ya bakan yeni
yazlk saraylar yaptrp
bunlar mobilyalarla (ve çok i lginç bir bil- gi olarak,
savalarn tasvir edentablolar la) süslerken artk zayflayan
devletinin
bakentine, iki tane de savunma kulesi ek- lemitir. Bunlarn
birisi, Mangana Manas- tr yaknnda (Topkap Saray kylar), öbürü Kz
Kulesi'nin yerindedir. Bu bilgi- leri veren dönemin Bizans
tarihçisi Niketas Honiates(>) daha önce Damalis adm ta-
yan bu yerin, ilk kule böylece dikildikten sonra, "Arcla"
(kale) adn aldn belirtiyor.
Kz Kulesi ile ilgili olarak tarih kaynak- larnda bir de zincir
meselesi vardr. Kule- leri yaptran mparator Manuel Komnenos' un
bunlar zincirle birbirine balad riva-
yet edilir. Amac, hem bakente saldr ha- linde, sava
teknelerinin bu noktadan ko- layca geçmelerini engellemek, hem de
gümrük vergilerini ödemeden kaçmak is-
teyen ticaret gemilerini hizaya sokmaktr. ki kule arasndaki açklk
oldukça faz- ladr. Bir zincirin bu aray kapatabilmesi i çin, araya
ar sallar atp bunlara balamak çözümü uygulanm olmaldr.
14. yy'n banda kule, bir daha "siyaset sahnesine" çkyor. O dönemde
Osmanl,
Anadolu'da egemenliini geniletmekte ve Balkanlar'a yaylma
politikas gütmekte- dir. Sultan Orhan, Bizans prensesi Teodo ra ile
evlenerek "damat" olur.
Bizans tarihleri Sultan Orhan'n (hd 13271361), Anadolu'dan
Damalis'e (Üskü- dar) kadar geldiini, kaymbabas mpara- tor VI.
oannes Kantakuzenosün da Kz Ku lesi'ne kadar gelip oradan sahile
elçiler
gönderdiini ve görümenin bu ekilde cereyan ettiini
kaydetmitir.
Fatih'in ehri kuatmas srasnda, Bi- zans'a yardm etmek üzere
Venedik'ten ge- len bir filonun burada üslendiine dair, Limnili
Francis'in kroniinde kaytl bir bil- gi ile adn tarihte tekrar
duyuran kule, fe- tihten sonra, yeni ve güçlü bir devletin
gü-
venli bakentinde yerini alr ve genç Fatih, Manuel Komnenos'un
kulesini yktrarak
burada kendi binasn yükseltir. Dönemin tarihçisi Tursun Bey,
bu kayd düerken, "müstahkem bir kale"den bahsediyor.
stanbul'un ematik planlarnn en es- kisi olan, 1400'ler sonunda C.
Buondelmon ti(>) tarafndan çizilip 1520'ye doru Va
vassore tarafndan baslan desende, Üs- küdar önlerinde bugünkü
Kz Kulesi mev- kiinde, ufak bir kale figürü yer alyor. Bu,
Fatih'in yaptrd bina olmaldr. Daha son- raki Hünername
minyatürlerinde de gö- züken bu figür, yine bir ta kuledir, etraf
mazgall duvarlarla çevrilidir. Ancak da- ha eski tarihli dier
desenlerden farkl ola- rak, üstünde sivri bir külah tar ve çepe-
çevre pencereleri vardr.
1600'ler stanbul'unun genel görünüü üzerine en güvenilir resim
saylan, Fran- sz rahibi G.J. Grelot'nun(>) yapt gravür
panoramada Kz Kulesi, dört köe ve üs-tü mazgall bir kale parças
eklindedir. Yine 17. yy yazar olan Evliya Çelebi'nin
verdii bilgi, "kulenin karadan bir ok men- zili mesafade, 4
köe ve 80 sra yüksek- liinde, 200 adm hacminde ve iki tarafa nazr
demir bir kaps olduu, içinde diz darlaryle 100 adet muhafz
neferinin, sa- hilde dizili 40 pare balyemez toplarnn ve mükemmel
bir cephanesinin bulunduu"
yolundadr.
Kulenin, 1510 depreminde epey zarar gördüü ve I. Selimin (Yavuz)
(hd 1512 1520) emriyle onanld anlalyor. Fatih' ten sonra kulenin
üstlendii hizmetler, ar- tk Roma ve Bizans dönemlerindeki
gibi
gümrük veznelii, trafik amirlii ve izinsiz geçecek tekneleri
durdurma istasyonluu deildi. Snrlar Balkanlar üstünden bala-
yp ran'a ve Arap Yarmadas'na uzanan ye- ni bir imparatorluun
tam güvenlii için- de kalan taht ehrinin bir süs biblosu ha- line
dönümü olan kule, bu rolüne uygun,
yeni ilevler yüMenrni bulunuyordu. Bun- lardan birisi ve en
bataki, geceleri ve yo- un sisli gündüzlerde, gemilere yol göste-
rici bir fener olmakt. kincisi, frtnal gün- lerde, çevrede zor
durumda kalan küçük teknelere çengel atarak onlarn kayalara
çarpmasna veya akntlara kaplp sürük- lenmesine engel olmakt.
Mellingln geni
bir panoramasnda, buna ait bir ayrnt a
çkça görülüyor. Üçüncüsü, merasimlerde top atyd. Bu merasimler,
ehre önem- li bir devlet adamnn ziyareti; yeni bir padi-
ahn tahta çk; bayram günleri; hattâ hün- kârn bir saraydan öbürüne
geçii veya sal- tanat kayklar ile bir dizi halinde Boaz'da
gezintiye çklar gibi çeitli tiptendi.
Kulenin bu fonksiyonlarna uymayan baka bir kullanm ise, yine
saraydan çk- mt. Kellesi alnacak ya da uzak sürgüne gönderilecek
devletlilerin bu yolculukla- rnda "ön istasyon" olma rolü, Kz
Kulesi' ne de maalesef biriki kez verilmi ve bu
yolda ilk adm, I. Mahmud (hd 17301754)atmtr. Önceleri çok yüz
verdii Kzlara as Beir Aa, davranlarna dikkat etmez hale gelince,
bir anda saraydaki odasndan alnp kendini önce Bostancba teknesin-
de, sonra Kz Kulesi'nde buluvermi; ikin- ci bir "hatt hümayun"
geldiinde, ba kestirilip tehire konulmutu. Tarihçiler, "Kzlaraasnm
bann, Kz Kulesi'nde vu rulmasndaki" "tarih cilvesine" iaret eder-
ler.
kinci olay, III. Osman zamannda, 1755 Maysina rastlar. Bu defaki
kurban, deer- li bir devlet adamdr. Tahta geçinceye ka- dar bütün
ömrünü biriki oda içinde, ya n hapis hayatnda geçirdii için
sinirleri a
r bozuk, öfkeli ve kompleksli bir adam olan padiah, bir gün
Sadrazam Hekimo lu Ali Paa'ya sinirlenir ve onun devlet o nurunu
koruyan bir cevab üzerine, paa-
y Kz Kul esine hapsettirir. Devreye Vali- de ehsuvar Kadn
girerek vezirin Kbrs'a sürgüne yollanmasn salar.
Lale Devri'nde 1719'da alevli fenerlerin deki yalarn kuvvetli bir
rüzgârda tutu- mas ile yanp harap olan kuleyi, Sadrazam Nevehirli
Damat brahim Paa, 1725 1726'da yükseltmi; bu kez, üstüne cam- l bir
kök oturttuu gibi, kubbeyi de kur- unla kaplatmtr. 1830'larda kule,
kole- ra salgnnda, karantina hastanesi olarak kullanlmtr. Kulenin
(1943'te i çten be- tona çevrili operasyonu hariç), son büyük
onarm, II. Mahmud dönemindedir (1808 1839). Kap üzerinde üçgen bir
çerçeve i
8/20/2019 Tarih Vakf-stanbul 5
http://slidepdf.com/reader/full/tarih-vakfi-istanbul-5 16/565
KIZ MESLEK LSELER 12 cinde yer alan ve ünlü hattat Rakm'n ya- zs
ile mermere oyulmu 1248/183233 ta- rihini ve padiahn turasn tayan
kita-
be, bunu yeterince belgelemektedir. Kz Kulesi'ne güzelliini
veren unsur,
üstündeki dilimli barok kubbesi ve onun
üstündeki uzun bayrak direidir. Bu üslup,II. Mahmud onarmnn ii
olmaldr. T. Al lom'un(>) ve W. H. Bartlett'in(>) 1830'lar
sonunda çizdikleri gravürlerde k elema- n, kubbe dnda kale üstüne
ve köeye oturtulmu, belki altgen, ayr bir büyük fe- ner olarak
gözüküyor. Bugünkü durum- dan tek fark, bu "ekstra lamba"dr.
Cumhuriyet döneminde kule artk do- nanma toplaryla selamlama gibi
saltana- ta bal ilevlerini yitirmi, sadece bir de- niz feneri
fonksiyonuyla kalmtr. Kz Ku- lesi de, II. Dünya Sava'nn skntl gün-
lerinde bile tamir görmü, içten çürümü olan ahap yaps yenilenmi,
1943'te, i çerisi betonla çevrilmitir.
1964'te Ulatrma Bakanl, kuleyi Mil- li Savunma Bakanl'na devretmi,
Milli Savunma, kendisine bal bir birim olan Bo- az Komutanl'na
vermi ve kule askeri
yönetimde 17 yl kadar kalmtr. 1982'de tekrar Denizcilik
iletmeleri kullanmna
braklan bina, bir ara siyanür deposu ya- plm ve Deniz Yollar
Iletmesi'ne ait siyanür ieleri, ambarlarda yer kalmayn- ca buraya
ylmtr.
Kz Kulesi bu yllarda, stanbul Boa z'ndan geçen gemilerin problemsiz
yol almalar amacyla Denizcilik letmeleri ta- rafndan bir "ara
istasyon" olarak kulla- nlmtr.
1992 sonlarnda radarlar, jeneratör sis- temi ve dier aksam sökülüp
götürülerek Kz Kulesi tahliye edilmitir. Halen en üst kat dndaki
dier bütün hacimler botur. Bina harap durumdadr.
Çeitli yönetimlerin kullanm ve bo- altmas srasnda içerisi epeyce
tahrip e dilen kule, hüviyetine ve saygn kiiliine uygun yeni bir
fonksiyon verilmesini, bu- nun için önce ciddi bir onarm ve son
3040
ylda içeriden eklenmi olan kaba beton- lardan kurtarlmay
beklemektedir. 1990' lar banda bir grup aydn, edebiyatç ve
grafiker, kule ile ilgilenerek iir günleri gi-
bi çeitli etkinlikler düzenlemeye balam- lardr.
ÇELK GULERSOY K I Z M E S L E K L S E L E R
lki 1933'te Caalolu Kz Enstitüsü olarak açlan, daha sonra kz meslek
liseleri ad- n alan stanbul'daki okullar. 1993'te stan-
bul'da hizmete açk olan 24 kz meslek li- sesi bulunmaktadr.
Cumhuriyet'ten önce stanbul'da açlm bulunan kz sanayi
mekteplerfnin(0 yerine açlan kz meslek liselerinin ilki Caalolu Kz
Enstitüsü' dür. 1933'ten sonra stanbul'daki eski kz sanayi
mektepleri ile kz sanat okullarnn
yerine "kz enstitüsü" adyla ve çeitli mes- lek dallarnda
programlara dönük okullar açld. stanbul'daki ilk kz
enstitüsünün
programnda moda, çiçek, biçki diki bö-lümleri vard. lk dönemde
ilkokula daya- l 3 yllk ve ortaokul düzeyindeki kz sa-
nat okullar ile yine ilkokula dayal 5 yl- lk kz sanat enstitüleri
bünyelerinde ana- okullar da vard. Milli Eitim ûras karar- larna
bal olarak bu okullarn kz meslek liselerine dönütürülmesi 1970'li
yllarda hzland. Bu okullara bulunduklar semt
adyla birlikte "kz meslek lisesi" denildi velise eiti sayld.
1980'den sonra bunlardan, atölyeleri uygun olanlarda ayrca kz tek-
nik liseleri faaliyete geçirildii gibi bazla- rnn bünyesinde de
Anadolu meslek lise- leri açld. Bunlar mesleki arlkl ve ya-
banc dil öretimi veren kurumlardr. Or- taokul üstü lise
düzeyinde kz meslek li- seleri, yine ortaokul üstü 1 yl hazrlk
(ya-
banc dil) ve 3 yl lise olmak üzere 4 yl- lk Anadolu meslek
liseleri ile ortaokul üs- tü 5 yl süreli Anadolu kz teknik
liselerin- de çok çeitli mesleki programlar uygu- lanmaktadr. Bu
programlarn balcalar giyim, grafik, elektronik, ev yönetimibes
lenme, el sanatlar, deri hazr giyim, çocuk
geliimi, cam ilemecilik, büro yönetimi vesekreterlik, bilgisayar,
besin teknolojisi (pastaclk, gda kontrol ve analizleri, ku- rum
beslenmesi), restorasyon, seramik, tekstiliplikçilik, nak, örme
hazr giyim, kuaförlük (cilt bakm ve epilasyon, saç ba- km ve yapm),
ciltçilik, iç mekân düzen- leme, hazr giyim ve resim branlardr.
Branlarn belirlenmesinde stanbul'daki sanayi çevrelerinin görüleri
alnd gibi kentin youn nüfus art da dikkate aln- maktadr. Ayrca
okulsanayi ibirlii prog- ramlar da yaygn bir biçimde uygulan-
maktadr. Örnein kuaförlük eitimi ve- ren bir kz meslek lisesinin
örencileri uy- gulama çalmalarm öretmenlerinin gö-
zetiminde kentteki kuaförlerin yannda yapmaktadr. Adlarnda
"kz" sözcüü geç- mekle birlikte bu okullarn çounda kar- ma eitim
vardr ve snavla erkek ören- ciler de alnmaktadr.
stanbul'daki kz meslek liseleri ile bun- larn bünyesindeki kz
teknik liseleri, Ana- dolu kz meslek liseleri ve An