1
1
1
1
KRONİK MAKSİLLER SİNÜZİTIE CERRAHİ 1EDA Vİ
Dr.Ahmet KEPEKÇİ
Kronik maksiller sinüzitin cerrahi tedavisinde iki ana cerrahi prensip bulunmaktadır. Bunlardan biri, semptoma yönelik konservatif metodlar, diğeri ise redikal cerrahi metodlardır. Antral lavaj ve sinoskopi tam değerleri yanında tedavi edici özelliğe de sahip konservatif metodlardır. Antral lavaj, medikal tedaviye cevap vermeyen normal ostiumun kalınlaşmış sekresyonla tıkandığı olgularda tedavi edici özelliğe sahiptir. Sinüs boşluğunda bulunan enfekte sekresyonun lavajla dışarı atılması sonucu, silier akımın düzelmesi sağlanır (1).
Sinoskopinin sonunda kanül içinden bir katater geçirilerek, bir ucu maksiller sinüs içine yerleştirilebilmektedir. Bu katater yoluyla günlük lavaj, lokal antibiyotik ve diğer ilaç tedavileri yapılabilmektedir (2,3).
Terapötik amaçlı diğer bir konservatif cerrahi metodu da, sinüsün drenajını sağlamak amacıyla yapılan intranazal antrostomidir. Sogg'un 87 olguya uyguladığı alt meada yapılan antrostomide başarı oranı % 65 olarak gösterilmiştir (4). İntranazal antrostominin birçok savunucuları olsa da, literatür; irreversibl mukoza hastalığı olan olguların bu girişimden fayda görmeyeceğini göstermektedir (5).
Tüın bu konservatif cerrahi metodlardan amaç, anatomik ve fizyolojik sınırlar içinde kalarak maksiller sinüsün drenajını sağlamaktır. Bütün bu metodlar yetersiz kaldığında, radikal cerrahi metodlar uygulanır. Bu metodların da başında Caldwell Luc ameliyatı gelmektedir. Bu ameliyatın gayesi, maksiller sinüsü döşeyen irreversibl değişiklik gösteren mukozanın çıkartılması ve inferior meatal antrostomi aracılığıyla
havalanmanın ve drenajın kolaylaştırılmasıdır.
Caldwell-Luc ameliyatı uygulanırken gerek cerrahi başarı, gerekse hastanın prognozu açısından dikkat edilmesi gereken bazı özellikler şunlardır;
Maksiller sinüsü döşeyen hasta mukozanın tüınüyle çıkarılması, inferior meatal antrostomi açılırken burun boşluğu tabanının müınkün olduğu kadar sinüs boşluğu tabanına kadar indirilmesi, antrostominin mümkün olduğu kadar geniş açılması ve burun mukozasının geniş bir flep halinde sinüs boşluğuna yatırılmasıdır (6).
Çocuklarda Caldwell-Luc ameliyatını takiben diş ve yüz gelişimi ile ilgili endişeler vardır (2). 17 yaş ve daha aşağı yaşlardaki 26 hastaya çeşitli endikasyonlar-
Haseki Hast., KBB Kliniği 15
la Children's Hospital of Pittsburgh'da Caldwell-Luc ameliyatı yapıldığı; olguların hiçbirinde asimetrik yüz gelişimi ve diş gelişimi bozukluğu görülmediği bildirildi (8).
Lau, Nadelman ve Tos 174 olguluk Caldwell-Luc serisinde yaklaşık % 80 başarılı sonuç bildirmişlerdir (9).
Baydar 32 olguluk kronik maksiller sinüzit serisinde, Caldwell-Luc ameliyatıyla% 74,S'lik başarı oranım bildirmiştir (10).
Yarington, 270 Caldwell-Luc ameliyatı serisinde, başarı oranının % 90'ın üzerinde olduğunu bildirmiştir (5).
Caldwell-Luc ameliyatını takiben ortaya çıkan en yaygın sorun, rekürren sinüzittir (Zizmor and Noyek, 1978). Murray, bunun % 12 ila % 25 arasında olduğunu saptamıştır. Sublabial antrostomi yeri genellikle kemik veya yoğun fibroz doku ile kapanmaktadır. Kapanma yetersiz olursa, oro-antral fistülden sorumlu olabilir (Murray, 1983). En sık görülen postoperatif değişim fibro-osseoz proliferasyondur. Bu antrum duvarlarını kalınlaştırabilir veya sinüs lüınenini tamamen tıkayabilir. Caldwell-Luc ameliyatı geçirmiş maksiller sinüslerin üçte biri radyografide opak görülmektedir. Bu sebeple klinik semptomlar ortaya çıktığında; fibro-osseoz proliferasyon sonucu ortaya çıkan postoperatif opasifikasyondan rekürren hastalığı ayırmak önemlidir.
Pluridireksiyonel tomografi, CT veya sinoskopi ayırıcı tanıda kullanılmalıdır (11).
Caldwell-Luc ameliyatı cerrahi tekniğinin sonucu olarak gelişen fasiyal asimetri, fasiyal parestezi, oroantral fistül, gingivolabial fistül, dakriyosistitis, devitalize diş gibi komplikasyonlar postoperatif birinci yılda ortaya çıkarlar.
Diğer taraftan rekürren polipozis ve rekürren sinüzitis altta yatan patolojik sürecin ortadan kaldırılmasındaki yetmezliği gösterir. Bu komplikasyonların sıklığı, takip süresi uzadıkça artar ve tedavi için diğer büyük ameliyatları gerektirir.
Erken komplikasyonların yüksek oranı ve uzun takiplerde karşılaşılan artmış rekürrens oranı kronik maksiller sinüzitin tedavisinde Caldwell-Luc ameliyatının tercih edilecek tedavi şekli olamayacağını göstermektedir (12). Altta yatan patolojik süreç, doğal osti-
K.B.B. POSTASI
umun drenaj yapamayacak şekilde tıkanması sonucu geliştiğine göre, daha uygun olan tedavi osteomeatal kompleksteki anormalliklerin düzeltilmesidir.
Son yıllardaki endoskopik araştırmalar, paranazal sinüs fizyolojisinde ön etmoidlerin anahtar pozisyonunda olduğunu tekrar ortaya koymuştur. Maksiller sinüs sekresyonu sinüsün tabanından duvarları boyunca yıldız biçiminde ilerleyerek maksiller ostiuma ulaşmaktadır. Sekresyon aktif olarak etmoid infundibulum aracılığıyla buruna, oradan da nazofarenkse ulaştırılmaktadır.
Frontal sinüs sekresyonu ise interfrontal septum, sinüs tavanı ve lateral duvarını geçtikten sonra tabana geri dönmektedir. Sekresyonun büyük kısmı ostium yoluyla sinüsü terkederken, bir kısmı frontal resesten geri sinüse dönmektedir.
Frontal ve .maksiller sinüslerin ön bölümleri olan frontal reses ve etmoid infundibulum ön etmoidin bir parçası olan yarıklardır. Frontal reses aracılığıyla frontal sinüsten gelen sekresyonlar, maksiller sinüs sekresyonuyla etmoid infindibulumda birleşir ve nazofarenkse doğru gönderilir.
Hastalık yoksa bu dar yarıklar önemli bir görev yapmaktadır. Buralarda karşılıklı mukozalardaki mukosilier hareketler patolojik olarak değişmiş mukuslar üzerine tesir edebilmektedir. Herhangi bir nedenle bu alanlarda mukozal şişme olursa, karşılıklı mukozal alanlar az veya çok temas haline geçmektedir. Tablonun şiddet ve süresine bağlı olarak temas eden alanlar arasındaki müküs ileri taşınamamaktadır. Bu etmoidal ön bölmelerin blokajı sonuçta daha büyük sinüslerin tutulmasına yol açarak kısır bir döngünün başlangıcı olabilmektedir.
Frontal ve maksiller sinüslerin havalanması bozulup, mukus daha büyük sinüslerde tutulmaktadır. Ön etmoid infeksiyonunda, hastalıklı mukoz alanlarından daha büyük sinüsler içine tekrar yayılım meydana gelerek, frontal ve maksiller sinüzite yol açabilmektedir. Dentojen sinüzit haricinde akut ve kronik tekrarlıyıcı sinüzitin bu başlangıç mekanizması sinüzitli hastaların çok büyük kısmında endoskopik olarak gösterilebilmektedir (13).
Endoskopi ile burun orta measına girilerek teşhis ve tedavi mümkün olmaktadır. Konvansiyonel ve kompüterize tomografi ile birleştirildiğinde, infeksiyon fokusu, stenotik alanlar ve anatomik varyasyonlar, gizli polipler ve hastalıklı hücresel kompleksler tesbit edilerek ameliyat yapılabilmektedir.
16
Burunda en iyi bilinen stenoz septal deviasyon tarafından meydana getirilendir.
Diğer bütün stenozlar, lateral burun duvarında yer alıp, saptanmaları sadece endoskop ve kompüterize tomografi ile mümkün olmaktadır. Osteomeatal ünitenin mukosilier akımını bozacak ve tekrarlayan enfeksiyonlara yol açacak bazı anatomik deformiteler bulunmaktadır.
Bunlar arasında masif konka bulloza, bullanın bariz büyümesi, lateralize olmuş ve orta konkaya temas eden processus uncinatus ve lateral konveksitesi nedeniyle burun lateral duvarına temas eden orta konka sayılabilir(14).
Sinüslerin havalanması ve mukosilier akımlar tekrar sağlandığında, mukozanın normale döneceğine
inanılmaktadır.
Stammberger, 2500 olguluk endoskopik endonazal cerrahisi serisinde, maksiller mukoza aşın hasara uğramış olsa da, kendi kendini regenere etme kapasitesinin yüksek olduğunu saptadığını bildirmektedir (15).
Endoskopik sinüs cerrahisinin Caldwell-Luc, etmoid ve frontal sinüslere yönelik nonendoskopik girişimler gibi, daha konvansiyonel teknikler üzerine birçok avantajları bulunmaktadır. Cilt ve mukoza kesisinden ve gereksiz kemik dokusunun çıkarılmasından kaçınılabilmektedir. İyi görünüm elde edildiğinde osteomeatal bölgedeki malformasyonlar, polip gibi tıkayıcı kitleler daha kesin teşhis edilmektedir. Sinüs mukozasını koruyarak iyileşmesi sağlanmakta ve normal mukosilier akımın restorasyonuna imkan verilmektedir (16).
Fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisinde en sık karşılaşılan komplikasyonun orta konka ve lateral burun duvarı arasındaki yapışıklıklar olduğu, netice olarak da mukosilier akımı bozduğu bildirilmiştir (17). Ameliyat esnasında hemoraji, ameliyat sonrası hemoraji, serebrospinal sıvı sızması, oküler travma gibi komplikasyonlar bildirilmektedir.
Nazal endoskopi, paranazal sinüslerdeki patolojik değişimlerin daha erken ve daha kesin olarak teşhis edilmesine müsaade etmektedir. Etmoidlerin patofizyolojideki dominant rollerinin anlaşılması, minimal fonksiyonel cerrahi ile mükemmel sonuçlar elde edilmesini sağlamıştır (15).
KAYNAKLAR l.Frederick, J ., Braude, A.I.: Anaerobic infection of !he paranasal sinuses. New
Eng. J. Med. 290: 135, 1974. 2.Altuğ, M.H.: Burun ve paranazal sinüs hastalšklan, lsmail Akgün Matbaası, lstanbu~ 1966: 15-165.
3.Renon, P., Casanova, M., Lory, ., Feron, JJ., Bell.iato, R : Plaidoyer pour Dantiıiotherapie locale dans les sinusiıes maxillaries Les Cahiers d'ORL TXXIIINo. 8, p. 563-570, 1988.
4.Sog, AJ ., Heighıs, M.: inıranasal Anırosıomy Causes of Failure Laryngosıcope 92:9, 1982.
5.Yaıingıon, C.T.: The Caldwell-Luc Operaıion Revisited, Ann., Otel RhinolLaryngol 93: 1984.
6.Goodman, WS.: Thc Caklwell-Luc procedure oıolaıyng. Clin.N. Amer 9:187, 1976.
7.Dixon, H.S.: Microsıcopic Antrostomies in Children: A review o( tbe Llteratu-re in cbronic sinusitis and a plan of medical and surgical ıreaımenı. Laryngoscope, 86:1976-1814, 1976.
8.Myers, E.N. and Schramrn, V.L: Caldwell-Luc Operation and Exıensions. in: Modem Text on Rhinokıgy. J . Goldman (Ed). John Wiley and Sons. New York.
9.1..au, A.T., Nadelmann, U., Tos, M.: Rcsecıion of ıhe Maxillary Sin us by Cald-well-Luc's Method. Ugeskr l..aeger, 147:2216-9, 1985.
!O.Baydar, A.: Kronik Maksiller Sinüzitte Radikal Cerrahi Girişimi Sonuçlan. Uzmanlık Tezi Haseki Hastanesi KBB Kliniği. lstanbu~ 1988.
11.Unger, J .M. Dennison, 8.F., Duncavage, JA., Toohill, RJ .: The Radiokıgical Appearance o{ ıhe Caklwell-Luc. Maxillary Sinus Clinical Radiokıgy.
37:77-81 , 1986. 12.Defreiıaş, J., Lucenıe, F.E.: The Caldwell-Luc procedure; insıiıuonal Revi
ew of 670 Cases: 1975-1986. Laryngosıcope, 98: 1297-1300, 1988. 13.Sıammberger, H.: Nasal end Paranasal Sin us Endosıcopy. 18:213-218, 1986. 14.Kcnnedy, D.W. Zcnrich, J ., Rosenbaum, A.E et al: Funcıional Endosıcopic
Sinus Surgery: Theory and Diagnost ic Evaluaıion. Arch. Otolaryngol 111:576-582, 1985.
15.Stammberger, H .: Endosıcopic endonasal surgery-Concepıs in ıreaımenı of recurıing rhinosinusitis. Pan il. Surgical ıechnique. Oıolaryngokıgy-Head and Neck Surgeıy. 94: 147-156, 1986.
16.Schae{er, S.D., Manning. S. Ckıse, LG.: Laıyngoscope 99:1-5, 1989. 17.Kennedey, D.W.: Funcıional Endosıcopic Sinus Surgery, Tehcnique. Arc.
Otolaryngol, 111 :643-649, 1985.
YENİ ÇIKAN KİTAPLAR
-KOKLEAR MEKANİZMALAR ve OTOAKUSTIK EMISSIONLAR
Grandori, G. Cianfrone, D.T. Kemp Basel 1991 8 tablo, 132 $
Bu kitap Advences in Audiology serisinin 7 cildini oluşturmaktadır. Koklear emisyon mekanizmasının
matematiksel analizinden sensörinöral işitme kayıplarını tanısında koklear emisyonun değerine kadar 21 değişik makaleyi içermektedir. Diğer temel konu başlıktan, dış tüylü hücrelerin koklear mekaniğe yardımı, farklı akustik emisyonlar, klinikte uyarılmış emisyonların ölçümü, otoakustik emisyonda efferent etkinliğin gösterilmesi; v.s dir.
Kitap farklı konuların değerlendirilmesi ve sonuçlan içermekte olup bu konudaki ciddi çalışmalara kaynak olabilecek durumdadır.
Bazı konularda eksperimental çalışmalar özetlenmiş ancak sonuçlar yeterince açıklıkla anlatılamamıştır. Kişisel yazıların kaliteleri de farklıdır. Preliminer çalışmalarla ilgili yeterli tartışmalara ihtiyaç vardır.
17
þÿ�-�T�i�R�O�0�D� ve PARATiROID BEZ CERRAHiSi Blace Cady, Richardo L. Rossi, Philadelphia, Saundres 1991, 368 sayfa, 148 şekil, 3.baskı, 75 $
Kitabın 3.baskısı; yıllardır birlikte çalışan yazarların tiroid ve paratiroid hastalıklanyla ilgili gözlem ve birikimlerinden oluşmaktadır. Kitapta bu iki endokrin bezin teşhis ve tedavisinde temel olan anatomik, embriyolojik ve epidemiyolojik bilgiler vardır. İlk bölümde tiroid ve parotiroid cerrahisinin tarihçesi, embriyoloji, cerrahi anatomisi, patolojisi, sitapatolojisi ve fizyolojisi yer almaktadır. Sonraki bölümde görüntüleme teknikleri ve fonksiyonel yöntemleri içeren tanı testleri anlatılmaktadır. Daha sonraki bölümde aşağıdaki spesifik tiroid ve paratiroid hastalıktan yer almaktadır. Tiroid karsinomlan; medullar karsinoma, indiferansiye karsinoma, lenfoma, hiperparatiroidizm, ailevi hiperparatiroidizm v.s.
Kitabın tiroid cerrahi tedavisi kısmı mükemmel olup şekil ve resimlerle desteklenmiştir. Ancak paratiroid cerrahi tedavisi bölümü için aynı şeyleri söylemek zordur. Sadece bir şekil ile açıklanmaya çalışılmıştır. Farklı teknikler ve değerlendirmeler yeterli değildir.
Kitabın genel olarak faydalı bir kaynak olduğunu, literatür bilgileri yanında yazarların kendi deneyimlerini de yansıttığını belirtmek gerekir.
ePATHOLOGY OF THE NOSE AND PARANA-SAL SINUSES
H.B.Hellguist. Londra, U.K.Butterworth. 1991, 164 sayfa John Batsakis, MD Houston, TX.
Baş ve boyun patolojisi serisinin bir kitabı olup 12 bölümden oluşmaktadır. 164 sayfa ve 106 siyah-beyaz resim mevcuttur. Anatomi ve malign, benign tümörler anlatılmaktadır. Yazar kendisinin özellikle ilgilendiği konulan daha geniş olarak anlatmaktadır. Bunlar epidemiyolojik bilgiler ve destrüktif midfasiyal lezyonlardır. Bu nedenle burun ve paranazal sinüs patolojisi kitabı olmasına rağmen tiroglossal kanal ve brankial kistler de dahil edilmiştir.
Genelde patolojik resimler oldukça güzeldir. Ancak bazıları soluk ve çok fazla büyütülmüş görüntülerden oluşmaktadır.
Bu kitap KBB uzmanları için bir patolog tarafından yazılmıştır. Bu yüzden bazı tenkitler olabilecektir.
Top Related