Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyor
• Dünya Bankası kredili bilgi teknolojisi ihalelerinde Türk
şirketleri bir kez daha şansını yitirdi. Geçtiğimiz hartalarda bir
kamu kuruluşunun Dünya Bankası kredili BT projeleri için
açtığı ihale, sektörde çeşitli yorumlara yol açtı. İhale
şartnamelerinde ilk göze çarpan konu, Türk şirketlerinin
katılamaması idi. İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun açtığı yeniden
yapılanma ve geliştirme projesi ihalesine katılacak şirketlerde
aranan özelliklerden biri, şirketin son 3 yıldaki yıllık ortalama
cirosunun 2 0 0 milyon dolar ve son 2 yıldır da kâr eder
durumda olması. Bu durumda, 1 9 9 4 yılında yaklaşık 1 2 5
milyon dolar ciro yapan ve Interpro Pazar Araştırma
Merkezi'nin İlk 1 0 0 BT Şirketi sıralamasında ilk sırada yer alan
IBM Türk'ün bile ihaleye teklif vermesi olası değil.
• Dünya Bankası projelerini değerlendiren sektör şirketleri,
Dünya Bankası'nın kendi yatıramlarını güvenceye almak için
bu derece kapsamlı BT ihalelerinde birtakım sınırlamalar
getirmesini olumlu karşılarken, öte yandan Türkiye BT
sektöründe hiç bir şirketin söz konusu ciroya erişememesini
de garip ve düşündürücü buluyor. Yetkililer, Türkiye BT
sektörünün 1 9 9 5 yılı cirosunun 9 6 0 milyon dolar olduğunu
kabul ederek bu sektörün büyük bir sektör olmadığını;
gelecekte pazarın ve şirket gelirlerinin büyütülerek
iyileştirilmesi gerektiğini savunuyor. Bunun yolunun da
devletin bir BT politikasının olmasından geçtiğini dile
getiriyorlar.
(Ayrıntılı haber sayfa 3'de)
107 proje
Ar-Ge desteği
bekliyor TÜBİTAK tarafından sağ
lanan Ar-Ge desteğinden
yararlanmak amacıyla yapı
lan proje başvurusu 107'e
ulaştı. TÜBİTAK'a bugüne
kadar gelen ve 1 Haziran-31
Aralık 1995 dönemini kap
sayan bu projelerin parasal
büyüklüğü 115 milyon do
lar .Ar-Ge desteği için yapı
lan proje başvurularında ilk
sırayı 26 proje ile bilgi tek
nolojisi alanı alıyor. Bu sek
törü 16 proje ile savunma
ve 14 proje ile malzeme ve
meteoroloji izliyor. Yazılım
la ilgili olarak Ar-Ge desteği
almak için ise 9 proje baş
vurusu olduğu öğrenildi.
(Ayrıntılı haber sayfa 6'da)
Beko, bütünleşik otomasyona geçiyor
Bekoteknik, tasarımdan
üretime tüm birimlerini bütün
leşik bir otomasyona kavuş
turmak için uzun süreli bir ye
niden yapılanma içine girdi.
Yeniden yapılanma sürecinin
ilk aşamasında depo otomas
yonu var. Şu andaki uluslara
rası standartlara göre Beko'da-
ki otomasyon oram, yüzde 70
civarında. Hedef, bu oranı
yüzde 90-95'lere çekmek. Bu
nun yolu da komple otomas
yondan geçiyor.
(Ayrıntılı haber sayfa 2'de)
Sağlık Projeleri hızla ilerliyor Dünya Bankası desteği ile yürü
tülen Birinci ve İkinci Sağlık Proje
leri için önemli adımlar atıldı. Bi
rinci Sağlık Projesi Sağlık Enfor
masyon Sistemleri çerçevesinde 79
ilde bulunan 11 Sağlık Müdürlükle
rine kurulacak olan bilgi sistemle
rinin ilk ihalesi yapıldı. İkinci iha
lenin ise önümüzdeki günlerde so
nuçlanması bekleniyor. Kalkınma
da öncelikli illeri kapsayan İkinci
Sağlık Projesi için yürütülen fizibi
lite çalışmaları da önümüzdeki ay
tamamlanıyor.
Birinci Sağlık Projesi, 1990 yılın
da yapılan bir anlaşma sonucu
yüzde 51'i Dünya Bankası kredisi,
yüzde 49'u Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti tarafından sağlanacak
toplam 146.7 milyon dolar bütçe
ile başladı. İkinci Sağlık Projesi'nin
toplam bütçesinin ise 200 milyon
dolar olduğu öğrenildi.
(Ayrıntılı haber sayfa 4'de)
İnterpro 1996 Türkiye
Bilgisayar Rehberi çıktı Türkiye bilgisayar pazarındaki
ürünler ve bunları üreten/ithal
eden/satan şirkedere ilişkin bilgi
lerin bir araya getirildiği "İnterpro
1996 Türkiye Bilgisayar Rehberi"
çıktı. Rehber ürün, ana şirketler
(üretici/ithalatçı/montajcı) ve bayi
ler olmak üzere 3 ana bölümden
oluşuyor. Ürün bölümünde Bilgi
sayar, Çevre Birimleri, OT/VT Sis
temleri, Yazılım, lletişim/Network
ve Hizmet olmak üzere 6 ana baş
lıkta ürün ve ana şiirketi bilgileri
yer alıyor. İnterpro 1996 Türkiye
Bilgisayar Rehberi'nde toplam 3
bin 200'e yakın şirkete ait kimlik
bilgileri de bulunuyor.
(Ayrıntılı haber sayfa 6'da)
BT Pazarı,
GSMH'dan iki
kat daha hızlı
büyüyor!
Türkiye'de GSMH 1986'
dan bu yana yılda ortalama
yüzde 10.79 artarken, BT
pazarının büyüme hızı yüz
de 19.2 oranında oldu.
"Türkiye BT Pazarının Son
On Yılı: 1986/1995" adlı ra
por yayınlandı. Interpro Pa
zar Araştırma Merkezi'nce
hazırlanan rapora göre,
1986 yılında 247.2 milyon
dolar olan BT pazarı, 2 kat
artışla 1995'de 964 milyon
dolara ulaşacak.
(Ayrıntılı haber sayfa 8 'de)
2 h a b e r 8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50
Beko, bütünleşik otomasyona geçiyor NURAY ÖZKAN
Bekoteknik, bugüne
kadar daha çok her
birimin kendi içinde
yürüttüğü bilgi sistemi proje
lerini kuruluşun bütününü
kapsayan tek şemsiye altın
da toplama kararı aldı. Yeni
den yapılanma projesi çerçe
vesinde ilk aşamada depo
otomasyonunun optimizas-
yon çalışmaları yürütülüyor.
Beko'da yaklaşık 4 yıl önce
kurulan bir otomatik mamul
deposu var. Depo I olarak
adlandırılan Arnold depo
sistemi, tam otomatik bir sis
tem. Bu yapının görevi, ürü
nü ambalaj noktasından ala
rak otomatik olarak sırala
yıp, aynı türden olan TV'leri
aynı paletin üzerine yarleşti-
rerek depo üstündeki raflar
üzerinde yer bulmak, o gü
nün planlaması gereği hangi
ürünler sevkedilecekse bu
sevk emirlerinin girilmesi so
nucunda kapıya otomatik
olarak ürünleri göndermek.
Beko Otomasyon Sistemleri
Şefi Hüseyin Hamarat, söz
konusu sistemin o zamanlar
daki maliyetinin 6 milyon
Alman Markı'nı bulduğunu
söyleyerek, bugün sistemin
tüm bakım ve desteğini Be
ko'da yürüttüklerini dile ge
tirdi. Beko'da depo birimi
fiktif ve mamul depo olmak
üzere ikiye ayrılıyor. Mamul
depoda şu anda 4 bin palet-
lik ürünün stoklanması iş
lemleri yapılıyor. 1 palet or
talama 8-12 adet TV alıyor.
Dolayısıyla depodaki ürün
sayısı 20-30 bin arasında de
ğişiyor. Depoda 998 çeşit
ürün bulunuyor. Fiktif depo
nun hacmi ise 800 paletlik.
Hüseyin Hamarat, bunun
dışında komponent depo
denilen ikinci bir depola
rının daha olduğunu söyle
yerek, burada 9 bin kutunun
yer aldığını belirtiyor. Bu de
ponun daha çok MRP'den
çıkan iş emirlerini işleyen bir
yapısı var. Hamarat, kompo
nent depodaki temel ilkeleri
şöyle açıklıyor. "Bu depoda
kayıtlar palet ve ürün bazın
da tutuluyor. Ancak seri nu
marası bazında tutulmuyor.
Böyle bir sisteme gereksini
mimiz oldu. Bir şirket ile sis
temdeki veritabanını yenile
me işlemleri başlattık. Ancak
istediğimiz sonucu alama
dık. Bu arada bir gereksini
mimiz daha oldu. Arnold
mamul depomuzun yanı sıra
bir de üretim bantlarımız
var. Bantlarda ayrı bir oto
masyonumuz var, anlık ne
üretiliyorsa bunlar depolar
da toplanıyor ve tasnif edili
yor. Bunların ikisi arasında
bir ilişki yoktu. Hatta ana
bilgisayar arasında da bir
ilişki yoktu. İki yapıyı da Ar-
nold'un yazılımına dokun
madan dışarıda ilişkilendir
mek istedik. Bu arada kapa
sitenin de yetmediği görül
dü. TV ve TV olmayan ürün
lerin de bu sistemde yer al
ması gereği ortaya çıktı. Do
layısıyla bir de Depo II gibi
fiziksel bir yer bulduk. Depo
II'de RF teknolojisi var ve bu
depo yarı otomatik. İki de
poyu da ilişkilendirecek bir
sistem geliştirildi. RF el ter
minallerini Exim'den temin
ettik. Yazılımı ise Sistek üst
lendi. Sistek'in geliştirdiği
sistemin adı, Mamul Hare
ketlerin Rasyonalizasyonu
(MHR). Söz konusu proje,
Ocak ayının başında devre
ye girmiş durumda."
Projenin donanım maliye
ti 50 bin, yazılım maliyeti ise
30 bin doları buluyor. Be
ko'da bu noktada başlatılan
entegrasyon ileride bütün
birimleri de kapsayacak bi
çimde yürütülecek.
Hüseyin Hamarat, gele
cekteki projelerini ise şöyle
özetledi: "Veritabanını yeni
den tasarlamamız gerekiyor.
Gelecekte bu yenilemenin
iki bölümü olacak. 1996 yı
lında buna başlanacak. Şu
anda TV dışı ürünler yan sa
nayide üretiliyor ve buraya
gelip tasnif ediliyor. Sonra
bölge depolarına gönderili
yor. Bu noktada yan sanayi
lere de RF terminaller verile
cek. Böylece kabul ve sevk
işlemleri doğrudan buradan
yapılacak. Bu işlemler 1996
yılında düşünülüyor. Bu ara
da komponent depoda ger
çekleştireceğimiz bir işlem
var. Depodaki hammaddeler
çıkarken tutulduğu nokta
dan arabalara kadar insanlar
ürünleri elleriyle taşıyor. Bu
noktada otomatik bir siste
me geçme söz konusu. He-
nüz ara stokları ölçemiyo
ruz. Sonuçta depoda eşza
manlı mühendisliğe geçilme
si gerekiyor. Beko'daki oto
masyon oranı şu anda yüzde
70. Uluslararası standartlarda
ise bu oranın yüzde 90-95
olması gerekiyor. Bizim de
hedefimiz bu orana eriş
mek."
Böyle bir sistemin kurulu
şa ne kazandırdığı sorusunu
ise Hamarat şöyle yanıtlıyor:
"Dinamizm kazandırıyor, ne
rede hangi ürünün olduğu
bilgisine hızla erişebilme, es-
neklik ve planlı davranma."
Beko'da depo otomasyonunun işleyişi
Bekoteknik'teki depo oto
masyonunun işleyişi konu
sunda ayrıntılı bir rapor ha
zırlanmış. Depo otomasyo
nunun işleyişini, yazılımı
gerçekleştiren Sistek'in Pa
zarlama Müdürü Mustafa
Onar şöyle anlatıyor: "Be
ko'da başlattığımız projenin
adı MHR diye kodlandırılan
Beko Mamul Depo II Oto
masyonu. Depo I olarak ad
landırılan bölüm ise tam oto
matik olan Arnold sistemi.
Yarı otomatik olan Depo
IFde RF el terminalli sistem
ler mevcut. Burada sistem
donanımları yeni kuruluyor.
Arnold'da iki adet PLC
(programlanabilir logic kont
roller) var. Bunlar Arnold'a
giren ve bizim depoya akta
rılan konveyörlere kumanda
ediyorlar. Bu kumanda ci
hazları, TV kutularının Ar
nold'a ya da Depo II'ye gi
deceğine karar veriyor. Yön
lendirmeden sonra Depo
II'ye gelen TV kutuları kon-
veyör üzerinden alınıp palet
lere yerleştiriliyor. Palet eti
ketleri yapıştırılıyor. TV'lerin
üzerinde ürün etiketleri var.
Bunlar eşleştiriliyor ve siste
me tanıtılıyor. Cihaz olarak
Exim'in 3 adet PTC 960'ları
kullanılacak. Şu anda depo
da raf sistemi yok. Biz sis
temde, kutuları rafa benzer
bir yapıda istifleyeceğiz. Sis
tem paletlenmiş ürünün ne
reye gönderileceğine karar
veriyor, yerleştiriyor ve sev-
kiyat sırasında nereden alı
nacağını söylüyor. Bu işin
içeri giriş yönü. Bir de TV dı
şı ürünlerin içeriye alınması
kısmı var. Kamyonlarla de
ponun kapısından geçirilen
bu ürünlere de aynı işlemler
yapılıyor. Bunun yanı sıra
'rework' denilen yeniden iş
leme uygulaması da yapılı
yor. Bu işlemde satışın dışın
da herhangi bir nedenle de
podan dışarı çıkan TV'leri
kontrol ediyor. Kısacası ge
liştirilen sistem, giriş ve çı
kışları kontrol ediyor. Bunla
rın dışında bir de depo oto
masyonu dışında tutacağı
mız bant etiketleme sistemi
geliştirdik. TV ürünlerine
tüm kontrollerden sonra tüm
bilgilerini içeren bir kimlik
numarası veriliyor ve üründe
herhangi bir sorun olduğun
da geri dönüşleri yapılıp
arızanın nereden kaynaklan
mış olabileceği araştırılıyor.
Bekoteknik, tasarımdan üretime tüm birimlerini
bütünleşik bir otomasyona kavuşturmak için
uzun süreli bir yeniden yapılanma içine girdi.
Yeniden yapılanma sürecinin ilk aşamasında
depo otomasyonu var. Şu andaki uluslararası
standartlara göre Beko'daki otomasyon oranı,
yüzde 70 civarında. Hedef, bu oranı yüzde
90-95'lere çekmek. Bunun yolu da komple
otomasyondan geçiyor.
8-14 Ocak 1 9 9 6 - Sayı: 50 h a b e r 3
Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyor
NURAY ÖZKAN
Geçtiğimiz haftalarda
İş ve İşçi Bulma Ku
rumu, Dünya Banka
sı kredili BT projesi için iha
le açtı. İhale şartnamesinde
ilk göze çarpan konu, Türk
şirketlerinin katılamaması
idi. Şartnamede, katılacak
şirketlerin son 3 yıldaki yıllık
ortalama cirosunun 200 mil
yon dolar ve son 2 yıldır da
kâr eder durumda olması
öngörülüyor Bu durumda,
1994 yılında yaklaşık 125
milyon dolar ciro yapan ve
Interpro Pazar Araştırma
Merkezi'nin İlk 100 BT Şir
keti sıralamasında ilk sırada
yer alan IBM Türk'ün bile
ihaleye teklif vermesi olası
değil.
Türk şirketlerinin Dünya
Bankası projelerine katıla
maması sektörde çeşitli yo
rumlara yol açtı. Dünya Ban
kası projelerini değerlendi
ren şirket yetkilileri, Dünya
Bankası'nın kendi yatırımla
rını güvenceye almak için
bu derece kapsamlı BT iha
lelerinde birtakım sınırlama
lar getirmesini olumlu karşı
larken, öte yandan Türkiye
BT sektöründe hiç bir şirke
tin söz konusu ciroya erişe-
memesini de garip ve dü
şündürücü buluyor. Yetkili
ler, Türkiye BT sektörünün
1995 yılı cirosunun 960 mil
yon dolar olduğunu kabul
ederek bu sektörün büyük
bir sektör olmadığını, gele
cekte pazarın ve şirket gelir
lerinin büyütülerek iyileşti
rilmesi gerektiğini savunu
yor. Bunun yolunun da dev
letin bir bilişim politikasının
olmasından geçtiğini dile ge
tiriyorlar.
Bunun yanı sıra bu türden
ihalelerde genellikle dikkati
çeken bir başka konu da,
Türkiye'de ofisi bulunan
uluslararası şirketlerin bağlı
oldukları yurtdışı şirketleri
aracılığıyla ihaleye katılması
ve ihale soncunda işlemleri
ni Türkiye ofisi üzerinden
yürütmeleri. Ancak buna
karşın yerel kuruluşlar Dün
ya Bankası ihalelerine gire
memekte. Bu durum bazı
kesimlerce haksızlık olarak
nitelendirilirken, bir kesim
yetkili tarafından da böylesi
ne kapsamlı ihalelerde belli
bir iş yapma gücü ölçeği ko
nulmadığı sürece çok ciddi
bir haksız rekabetin yaşana
bileceği savunuluyor.
Özellikle devlet ihalele
rinde kadrosu, bilgi birikimi
ve altyapısı ile büyük olan
şirketlerin, çok küçük olan
şirketlerle karşı karşıya kal
ması ve sonunda fiyatı ucuz
olanın tercih edilmesi duru
munda projenin sağlıklı biti-
rilememesinin söz konusu
olduğu ileri sürülüyor.
Herşey BT politikasının
oluşturulmasına bağlı
Öte yandan, Dünya Ban
kası'nın uygulamasını kına
mak yerine, 'neden Türkiye
BT sektöründen hiçbir şirket
bu ihaleye katılamıyor, eksi
ğimiz ne?' diye kendimizi
sorgulamamızın daha doğru
olacağı görüşünü dile geti
renler de var. Türkiye BT
sektörünün küçük bir sektör
olduğunu, dolayısıyla top
lam pazarı büyütmek için
çok daha fazla çaba harca
mamız gerektiği öne sürülü
yor. Bunun yolunun da dev
letin sağlam bir bilgi tekno
lojisi politikası oluşturmasın
dan geçtiği görüşü üzerinde
birleşiliyor. Bu politika ger
çekleştirildiği takdirde, bu
politika çerçevesinde yalnız
devlet ihaleleri için değil, ay
nı zamanda özel sektörün de
bilgi teknolojisi kullanmasını
yönlendirici bir faktör olaca
ğı savunuluyor. Oysa bugün
devlet tarafında hem yazılım,
hem de donanım konusunda
herhangi bir politika üretil
miş değil.
Yetkililer özellikle yazılım
alanında gerçekten de özel
bir politika geliştirilmesi ve
uygulamasının oldukça zo
runlu olduğu görüşünde bir
leşiyor. Gümrük Birliği ve
dünya ile bütünleşme gibi
kavramların gündeme geldi
ği bir ortamda, Türkiye yazı
lım sektörünün belirli bir
politika çerçevesinde yön-
lendirilemediği takdirde, ya-'
zilim sektörümüzün geliş
mesi mümkün gibi görün
müyor.
Aralık ayı bekleneni vermedi Türkiye'de BT şirketleri
yıllık satışlarının nere
deyse yüzde 50'sini
son 3 ayda yapar. Her ne ka
dar son yıllarda yaz sezonu
geçmiş yıllara oranla biraz
canlansa da, bu gerçeği pek
değiştirmedi. Ancak, geride
bıraktığımız Aralık ayı, nere
deyse 1995 yılının en durgun
aylarından biri niteliğindey
di. Bu da pek çok şirketi ve
genelde BT sektörünü olum
suz etkiledi.
Aralık ayının durgun geç
mesinin en önemli nedeni,
kuşkusuz seçimlerdi. Seçim
öncesi gerek politik, gerekse
ekonomik alandaki belirsiz
lik, tüm gözleri ve beklenti
leri seçim sonrasına odakla-
mıştı. Ancak, seçim sonrası
dövizde yaşanan dalgalanma
ve politik belirsizliğin devam
etmesi 'son hafta' umutlarını
da boşa çıkardı.
Kamuda genellikle Aralık
ayına yığılan BT alımları se
çim nedeniyle neredeyse ta
mamen dururken, PC pazarı
da oldukça umutlu girilen bu
ayda beklenen satışları yapa
madı. Özellikle 1995'in yaz
aylarının beklenenin üzerin
de hareketli geçmesi, tüm
sektörde yılın son aylarına
ilişkin beklentileri artırmıştı.
Yaşanan hayal kırıklığında
bu yüksek beklentilerin de
etkisi olduğu tahmin edili
yor.
Aralık ayındaki durgunluk
Ocak ayının ilk haftasına da
yansımış durumda. Gerek
şirketlerde yeni yıla hazırlık
çalışmaları, gerek politik ve
ekonomik belirsizliğin de
vam etmesi, gerekse Güm
rük Birliği sonucu gümrük
lerde yaşanan sıkıntılar
Ocak ayının da isteneni ve-
remeyebileceğini gösteriyor.
Özellikle Gümrük Birliği'ne
ilişkin mevzuatın uygulama
ya geçirilmesine ilişkin güm
rüklerde yaşanan tıkanıklık
lar da, gümrüklerden mal
çekimini güçleştirmiş du
rumda.
Son dönemdeki tüm
olumsuz gelişmelere karşın,
genelde BT sektörü 1996'
dan oldukça umutlu. Sektö
rün 1995 yılında gösterdiği
büyümeyi 1996 yılında da
devam ettireceği tahmin edi
liyor.
Seçim öncesi ve sonrası belirsizlikler nedeniyle BT
sektörünün satışlarının büyük bir kısmını yaptığı Aralık
ayı, bu yıl umutlan boşa çıkardı. Aralık ayının 1995 yılı
hedeflerini de olumsuz etkilemesinden endişe ediliyor.
Her kesim BT'den yararlanabilir. Ama nasıl?
T I N A Z T İ T İ Z
Toplumumuz ç o k sayıda ilgi ve çıkar kesiminden
(İÇK) oluşan bileşik bir yapıdadır. Bireyler ise en az
bir ilgi veya çıkar kesiminin üyesidirler. Bir kişi, Fener
bahçel i , yazı l ımcı, hayvansever, bedensel özürlü, kadın
ve aynı zamanda da A partisinin sempatizanı olabilir.
Bu kesimlerin her birinin, bilgi teknolojileri (BT)nden
yararlanabileceği ortak alanlar kuşkusuz ki vardır. Örne
ğin, her kesim, üyelerine ait bazı bilgileri bir veri teme
linde toplamak ister.
Bir de, her kesime özgü BT kullanım alanları vardır.
Örneğin görme özürlüler, ses ile yöneltim (voice naviga
tion) yoluyla bilgisayar kullanıp, yazılım ürünleri ürete
rek hayatlarını kazanmaya ilgi duyarlarken, kadınlar (ya
da erkekler) bir "elektronik mor çatı ağı" kurmak isteye
bilirler.
Evde ç o c u ğ u n a bakmak ama aile bütçesine katkıda
bulunmak isteyen kadınlardan oluşan kesim ise BT'nden
daha farklı yararlanabilirler. Onlar, "büro yönetimi" ya
zılımlarını kullanarak "evden sekreterya" hizmeti vere
bilirler.
Diğer yandan, belediye başkanları ise hizmet verdik
leri yöre halkının ihtiyaç profillerinin elleri altında bu
lundurulmasında BT 'nden yararlanabilirler.
Toplumumuzun bir "bilgi toplumu"na dönüşebi lme-
sinin anahtarı, "sorunların bilgiyle çözülmesi"dir. Bu
ise daha somut olarak şu demektir: Her İÇK, ilgi veya çı
karlarını -ki sorunları denilebilir- BT yoluyla tatmin ede
bilmelidir. Sorunlarını bu yolla çözebilen bir kesim, bil
gi toplumuna katılmaya hak kazanmış bir kesim demek
tir. Bu tür kesimlerden oluşan bir toplum ise bilgi toplu
munun ta kendisidir.
Çeşit l i İÇK'nin durup dururken BT'nden yararlanma
ya kalkmalarını beklemek ise gerçekçi değildir. Bu an
cak bilinçli çabalar ın sonunda olabilir.
İşte bu yazıma konu etmek istediğim düşünce, bilişim
sektörümüzü oluşturan kuruluşların birlikte ya da ayrı
ayrı biçimde harekete geçerek şunu yapmalarıdır:
(a) Her İÇK için birer ça l ı şma grubu oluşturmaları,
(b) Bu çalışma gruplarının, birer A r a m a Konferansı yapıp, o kesimin sorunlarını ve o sorunların analiz
ve çözümlenmesinde BT'nden yararlanma yollarını
belirlemeleri,
(c) Belir lenen bu yolların birer pilot uygulama ile
hayata geçirilmesi,
(d) Sonuçlar ın, o kesimin tümüne yaygınlaştırılması
için p lanlama ve uygulamanın izlenmesi.
Bilişim sektörünün temsilcisi durumundaki kuruluşla
rın ilk anda böyle bir düşünce çevres inde toplanmaları
güç olabilir.
Bu nedenle BT/haber'in böyle bir girişimin en az baş
langıcını üst lenebileceğini düşünüyorum.
BT'nden en kolay yarar lanabi lecek olan -ve halen
pek yararlanmayan- kesim(ler)i sıralayıp, bunların varsa
bilişim ilgililerini, yoksa bu işlere yatkınlarını bir araya
getirip projeyi açıklamak bir ilk adım olabilir.
4 h a b e r 8-14 Ocak 1 9 9 6 - Sayı: 50
Bekleyiş devam ediyor M. SİNAN OYMACI
Trio Çözümevi Yönetici Ortağı
Oldukça uzun bir süredir, bilgi teknolojisi sektöründe, Türkiye pazarındaki gelişme
lerin neler olduğu konusunda, sizlere haber ve-remiyordum. Bu hem köşede yer alacak başka konuların oluşmasından, hem de sektörün yıl sonu hareketinin beklenmesinden ortaya çıkıyordu.
Ancak, son sıralarda yaptığım pek çok görüşmede, fikir alışverişinde, 1995'in son bir iki haftası (seçimlerden önceki hafta ile içinde bulunduğumuz haftalar), sektördeki şirketlerin, hayatlarından pek memnun olmadıklarını ortaya çıkarttı.
Hemen hemen herkes, çok daha iyi olması gerektiğini belirttiler. Gümrük Birliği anlaşmasının yürürlüğe girmesi, seçim atmosferi, dövizdeki dalgalanmalar, siyasette neler olacağının henüz açıklığa kavuşmaması, bilgi işlem ile ilgili yatırımların istenilen seviyede gerçekleşmesini engellemiş gözüküyor.
İthalat rakamlarının Aralık 1995 için düşük olacağını tahmin ediyorum. Aynı şekilde, 1996'nın ilk aylarında da, ithalatta bir düşüş söz konusu olabilir.
Gümrük rejiminin yerleşmesi, yeni tarifelerin yürürlüğe girmesi, dövizdeki belirsizlik ortamının aşılması sonucunda, ithalat yapan firmalar, yeni sene ile ilgili planlarını gözden geçirecekler.
Bir başka açıdan yaklaşırsak, piyasada bazı ürünlere, son kullanıcılardan gelen talep vardı. Ancak, ithalatçı firmaların, çok ihtiyatlı davranmaları, birtakım ürünlerin pazara sunulmasını geciktirdi. Bunu çok doğal karşılamak gerekiyor. Geçmişte yaşadığımız olaylardan, özellikle bilgi teknolojisi sektörü olarak, yeterince ders aldık. Yaşadığımız tecrübeleri, günlük yaşamımızda uygulamaya başladık. Sektörün sorunlarının diğer sektörlerin sorunlarından soyutlana-mayacağını biliyoruz.
Önümüzdeki günlerde, Amerika ve Uzak Doğu'dan ithalatı yapılan ürünlerle, Avrupa'dan ithalatı yapılan ürünlerin rekabetini, daha fazla yaşamaya başlayacağız. Çok sıcak, rekabetçi bir ortam sektörümüzü bekliyor. Türkiye pazarında oluşacak fiyatlarda büyük dalga
lanmalar oluşabilir. Pazarı dikkatle takip etmekte yarar var.
1996'da "3D grafik kartlarım" ve "Java"yı da yakından izleyin. Internet'i izleyin dememe gerek yok, medyanın tüm araçlarında, bu konuya yeterince yer ayrılıyor. Internet oluşumunda, hangi ülkelerde ne tür yaptırımlar uygulanacağını göreceğimiz bir yıl olacak.
* * * * *
Okuduğunuz yazı benim BT/haber'de sizlere ulaştırdığım ellinci yazı Zaman ne kadar çabuk akıp gidiyor. Elli yazıdır sizlerle birlikteyim. Daha çok katılım bekliyorum Görüşlerinizi ulaştırmaya devam edin.
Son günlerde, bana ulaşmaya başlayan elektronik posta adedinde bir artış görüyorum. Gelen elektronik postalardan bir özeti ve farklı işletim sistemlerinde kullanılan Türkçe karakterlerin sayesinde, dedektiflik yaparak çözmeye uğraştığım kelimeleri, önümüzdeki haftaların birisinde, yazıma konu yapacağım.
Internet'ten bana ulaşan, içerisinde Türkçe karakterler bulunduran mesajlar, elektronik posta işinin çok kolay olamayacağını gözler önüne seriyor. Bir an önce, bir şeyler yaparak, çare bulunmasında fayda var.
* * * * *
Başrollerini Emma Thompson ve Jonathan Pryce'nin paylaştıkları "Carrington", sinemaya değer verenlerin zevkle izleyebilecekleri bir film. Sanatçının fırtınalı yaşamını, tablo kadar güzel nitelemesinde bulunabileceğiniz görüntüler eşliğinde, sinemaseverlerin beğenisine sunuyor. Belki vizyondan kalkar ancak, kalksa bile ileride bir fırsatını bulursanız, izleyebilirsiniz.
* * * * *
Samuel Johnson'ın bir deyişini aktarmak istiyorum. "Bilgisiz dürüstlük, güçsüz ve yararsızdır. Dürüst olmayan bilgi ise tehlikeli ve korkunçtur."
İletişim adresi:
E-mail: [email protected]
Sağlık Projesi
hızla ilerliyor GÜNEŞ KAZDAĞLI
Sağlık Bakanlığı tarafın
dan Dünya Bankası
desteğiyle yürütülen Bi
rinci ve İkinci Sağlık Projele
rinde önemli adımlar atıldı.
Bu Sağlık Projeleri çerçeve
sinde yürütülen Sağlık Enfor
masyon Sistemi'yle (SES) il
gili çalışmalar ise devam edi
yor. Sağlık Bakanlığı bünye
sinde oluşturulan Sağlık Pro
jesi Genel Koordinatörlüğü
(SPGK) tarafından yürütülen
Sağlık Enformasyon Sistemi,
genel anlamda sağlık hiz
metleri ile ilgili tüm planla
ma, karar verme, uygulama,
izleme, veri toplama, çözüm
leme ve değerlendirme aşa
malarını kapsayan bilgi des
teğini içeriyor.
Sağlık Enformasyon
Sistemi
Birinci Sağlık Projesi kap
samında 1991-93 döneminde
alt projesinin planlama aşa
masının gerçekleştirildiği
Sağlık Enformasyon Siste-
mi'nin iki farklı çerçevesi
var. Bunlardan ilki Temel
Sağlık istatistikleri Bilgi Siste
mi. Bu sistemin amacı, kay
nak ve programlara yön ver
mek için kullanılacak sağlık
durumu ve sağlık riskleri ve
rilerini sağlamak. Bunun için
de 79 ilin tümünde ve Ba
kanlık Merkez Teşkilatında
Temel Sağlık istatistikleri Bil
gi Sistemi'nin yaşama geçiril
mesi planlanıyor. Bu çerçe
vede iki aşamalı alımlardan
ilk aşamanın ihalesi tamam
lanmış durumda. Her II Sağ
lık Müdürlüğü'ne 2 adet PC
ve 2 adet yazıcı ile 63 ile ye
tecek sunucu alımlarının ya
pıldığı öğrenildi. Sunucu ve
ağ sistemlerini kapsayan ve
uç sayısının artırılacağı ikinci
aşama ihalenin ise önümüz
deki aylarda sonuçlanması
bekleniyor. Yine bu çerçeve
de başlatılan bir çalışma da
Sağlık Bakanlığı Merkez Teş
kilatında Bilgi işlem Merke-
zi'nin altyapısının "hazırlan
masına yönelikti. Bu çalış
manın 1996'nın ilk ayları
içinde tamamlanması bekle
niyor. Bunların yanı sıra hem
Bakanlık Merkez Teşkila-
tı'nın hem de Sağlık Projesi
Genel Koordinatörlüğü'nün
Internet'e bağlanması yö
nünde çalışmalar da var.
Temel Sağlık İstatistikleri
Bilgi Sistemi çalışması yuka
rıda söz ettiğimiz alımların
bir bölümünün tamamlan
masından sonra Aralık 1995
tarihinde başladı. Şu anda 63
İl Sağlık Müdürlüğü'nde yü
rütülen 15 günlük bilgisayar
okur yazarlığı eğitimini kap
sayan çalışmalar devam edi
yor. Ayrıca pilot il olarak se
çilen Kırıkkale'de de yerel ağ
kuruldu ve yazılım için pro-
totipleme çalışması yapılıyor.
Bunun yanı sıra Temel Sağ
lık istatistikleri Bilgi Sistemi
çalışmasında veri toplama ve
değerlendirme yöntemleri ile
ilgili olarak da yaklaşık 2500
kişinin eğitimi tamamlandı.
Söz konusu eğitim çalışmala
rının sonuçlanması duru
munda ise yaklaşık 10 bin
kişi eğitim almış olacak.
Birinci Sağlık Projesi'nin
ikinci çerçevesini oluşturan
Çekirdek Kaynak Yönetimi
Bilgi Sistemi'nin ilk aşamada
8 ilde uygulamaya sokulması
düşünülüyor ve daha sonra
ikinci Sağlık Projesi'nde 23
ilin de bu sisteme dahil edil
mesi planlanıyor. Bu çerçe
vedeki sistem çözümleme
çalışmaları Mayıs 1995'de
başladı ve Şubat 1996'da ta
mamlanması bekleniyor.
Çekirdek Kaynak Yönetim
Sistemi, üç ana kümeden
oluşuyor. Bunlar Mali Yöne
tim Kümesi; bütçe, muhase
be, maliyet ve fiyat alt sis
temlerini, Malzeme Yönetimi
Kümesi; araç, gereç, ilaç, de
po ve nakliye alt sistemlerini
ve İnsan Kaynakları Yönetim
Kümesi ise personel ve
bordro alt sistemlerini kapsı
yor. Daha önce de belirttiği
miz gibi sistem çözümleme
çalışmalarının tamamlanma
sından sonra 1996 yılında bu
çalışmayla ilgili olarak uygu
lamaya yönelik adımlar atıla
cağı öğrenildi.
Kalkınma da öncelikli 23
ilde uygulanmakta olan ikin
ci Sağlık Projesi ile ilgili ça
lışmalar ise 1994 yılının son
larında başladı. Bu projenin
ana amacı, proje illerinde te
mel sağlık hizmetlerinin yay
gınlaştırılması, sağlık altyapı
sının güçlendirilmesi, gelişti
rilmesi ve sağlık insangücü
niteliğinin yükseltilmesi. Bu
amaçlarla sağlık altyapısının
güçlendirilmesi doğrultusun
da sağlık konularındaki bilgi
sistemleri de ele alınıyor ve
23 ilde bulunan 34 hastane
de bilgi sistemleri kurulması
planlanıyor. Bu konuyla ilgi
li olarak yetkililerin dünya
ve Türkiye'deki hastaneler
deki mevcut durum konu
sunda araştırma ve durum
saptaması yaptıkları öğrenil
di. 1996 yılı içinde bu ko
nuyla ilgili olarak da somut
adımlar atılacağı bildiriliyor.
Sağlık Projelerinin
mali portresi
Birinci ve ikinci Sağlık
Projeleri, Dünya Bankası
desteği ile Sağlık Bakanlığı
tarafından yürütülüyor. Birin
ci Sağlık Projesi'nin yüzde
51'i Dünya Bankası kredisi,
yüzde 49'u Türkiye Cumhu
riyeti Hükümeti tarafından
sağlanacak toplam 146.7 mil
yon dolar bütçe ile 1990 yı
lında yapılan bir anlaşma ile
başladı. Bu proje bütçesinin
yüzde 85'ini oluşturan 125-3
milyon dolar sağlık hizmetle
rinin yeniden yapılandırılma
sı ve güçlendirilmesi için kul
lanılırken, kalan bütçe ku
rumsal kapasitenin güçlendi
rilmesi, sektörde yeni hizmet
sunumu ve finansman mo
dellerinin geliştirilmesi ama
cıyla kullanılacak, ikinci Sağ
lık Projesi'nin toplam bütçesi
ise 200 milyon dolar. Eylül
1994 tarihinde yapılan anlaş
maya göre bütçenin yüzde
75'i Dünya Bankası kredisi
yüzde 25'i ise TC Hükümeti
tarafından karşılanacak.
Dünya Bankası desteği
ile yürütülen Birinci ve
İkinci Sağlık Projeleri
için önemli adımlar
atıldı. Birinci Sağlık
Projesi Sağlık
Enformasyon Sistemleri
çerçevesinde 79 ilde
bulunan İl Sağlık
Müdürlüklerine
kurulacak olan bilgi
sistemlerinin ilk ihalesi
yapıldı. İkinci ihalenin
ise önümüzdeki
günlerde sonuçlanacak
h a b e r 6 8-14 Ocak 1 9 9 6 - Sayı: 50
Zaman öldürmek N E Z İ H K U L E Y İ N
Semor A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
Her yıl olduğu gibi bu yıl da gelen teb
rik kartlarını büyük bir zevkle okur
ken, okuduklarımdan bir tanesinde diğerle
rinden çok farklı bir mesaj olduğunu gör
düm. Hazırlanan kartta şöyle yazıyordu:
'Zaman tüm sokaklardan aynı hızla geçer,
yalnız bazılarını güzelleştirir'. Aslında bi
rinci önerme zaman açısından doğru, ikin
cisi ise yanlıştı. Zaman tüm sokaklardan
aynı hız ve biçimde geçiyordu; farklı olan
bazı sokaklarda gerçekleşmekte olan gü
zelleşmenin nedeni, o sokaklarda zamanı
yaşatmayı bilen insanların var olmasıydı.
Halikarnas Balıkçısı'nın en çok sinirlen
diği sözcük 'zaman öldürme' sözcüğüy-
müş. Yazılarında inatla vurgulamasına çok
tanık olmuşumdur; sürekli 'zaman kendini
yaşatmasını bilmeyenleri öldüren bir me
kanizmadır' diye yazardı. Zaman aslında
bir nalıncı keseridir, eğer siz ona karşı dire
nerek yontulmayı geciktirmezseniz sonun
da tek keser darbesi ile yok o lma durumu
na beklediğinizden daha hızlı gelebilirsi
niz.
İşi zamana bırakmak da benzer bir bi
ç imde her türlü üretim ve işletme teorisi ta
rafından reddedilen bir anlayıştır. İşi zama
na bırakmak demek, işi sürüncemede bı
rakmak ya da işin çözümünün yetki li-yetki-
siz, bilgili-bilgisiz insanların eline bırak
mak demektir.
Z a m a n bilişim sektörü açısından doğu
dan batıya doğru değil, batıdan doğuya
doğru ilerlemektedir. Yeni bir dünya düze
nine doğru at koşturan ülkemiz bu süreci
zamana bırakmadan geçirmek istiyorsa ki
şisel, sektörel ve toplumsal olarak sorumlu
luklarımızı ve bu sorumluluklarımıza bağlı
olarak da zamana karşı bir yarışta yerine
getirmemiz gerekenleri, yeniden gözden
geçirmemiz gerekmektedir.
Hepimizin bildiği gibi Gümrük Birliği
ile birlikte ülkemizle birlik içerisinde yer
alan tüm ülkelerde ortak gümrük tarifesi
uygulanmaya başlanmış, bu kapsamda
malların serbest dolaşımı olgusu ve üçüncü
ülkelere karşı ortak tarife pozisyonları ge
liştirilmiştir. Türkiye açısından Avrupa Top-
luluğu'na üye ülkeler ile kıyaslandığında
bir olumsuzluktan söz edilmektedir. Bu
olumsuzluk mallar ile birlikte işgücüne de
serbest dolaşım hakkının sağlanmamış ol
masıdır.
B e n c e bu durum Türkiye açısından bü
yük bir avantaj yaratmaktadır. Bu avantajı
bilişim sektörü iyi değerlendirmek zorun
dadır. Bu avantajın ülke yararına kullanıla
bilir duruma getirilmesi de sektör gönüllü
kuruluşlarının görevleri arasındadır. Nedir
bu avantaj?
Nitelikli insangücünün serbest dolaşımı
nın ülkemiz açısından yasaklanmış olması
nın oldukça önemli bir yararı vardır. Eğer
serbest bırakılmış olsaydı ya ülke içerisin
deki mühendislerin ve teknik elemanların
tamamı yurtdışına çıkacaktı ya da ülkenin
ortalama ödenen ücret oranı Avrupa ülke
leri düzeyine yükselecekti. Ücretlerin yük
selmesinin yaşam seviyesinin yükselmesi
olmadığını artık hepimiz bilmekte olduğu
muz için o konuyu tartışma dışı bırakıyo
rum.
H e r iki şartın sağladığı olumsuzluk yazı
lım endüstrisinin rekabet gücünün yok ol
masıdır. Yazılım endüstrisinin başarı şansı.
Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında rekabet
edecek kaliteli işgücünün ülkemizdeki var
lığına bağlıdır. Bu temel koşul şu anda var
dır. Temel koşulun var olması bu iş için
tüm koşulların varolduğu anlamına mı gel
mektedir? Doğallıkla hayır.
Bir endüstriyel ürünü piyasaya sunma
nın koşullarından sadece bir tanesi yetişmiş
insangücüdür. Buna ek olarak yapılması
gereken ürünü bir mal haline getirmek, iyi
tasarlanmış bir pakette sunmak gibi en az
temel koşul kadar ö n e m e sahip bileşenler
olmakla birlikte, görevimiz temel koşuldan
doğan avantajı yararlı bir sonuca çevirmek
tir.
107 proje Ar-Ge
desteği bekliyor GÜNEŞ KAZDAĞLI
TÜBİTAK tarafından
verilen Araştırma-Ge-
liştirme (Ar-Ge) yar
dımı büyük ilgi gördü. Bu
destekten yararlanmak ama
cıyla 1 Haziran-31 Aralık
1995 dönemini kapsayan ve
bugüne kadar TÜBİTAK'a
yapılan başvurularda proje
sayısının 107'e ulaştığı öğre
nildi. Ortalama olarak 24 ay
lık süreleri kapsayan bu pro
jelerin parasal büyüklüğü ise
115 milyon dolar.
Konu hakkında görüştü
ğümüz TÜBİTAK Ar-Ge so
rumlusu Doç. Dr. Cemil Arı-
kan, öncelikle dönemlere
ilişkin süreler konusuna
açıklık getirdi. Arıkan, "Her
hangi bir dönem için proje
talebinde bulunmak bir son
raki dönemin sonuna kadar
mümkün. Yani şimdi 1 Hazi
ran-31 Aralık 1995 tarihleri
ne ait dönem için başvuru
süresi 30 Haziran 1996'ya
kadar devam ediyor" dedi.
Parasal büyüklüğü daha ön
ce de belirttiğimiz gibi 115
milyon doları bulan bu 107
proje için ayrılan kaynak ko
nusunda ise Cemil Arıkan
şunları söyledi:
"Bunun kaynağı Merkez
Bankası Değerlendirme ve
Fiyat istikrar Fonu. Bizim
Dış Ticaret Müsteşarlığı ile
Merkez Bankası'ndan talebi
miz 100 milyon dolarlık fo
nun buraya ayrılması. Bu
hem TÜBİTAK'ın Ar-Ge yar
dımlarıyla ilgili hem de
TTGV'ye aktarılacak kay
naktır. Ancak TTGV'nin kay
nak büyüklüğünün 10 mil
yon doların üzerinde olaca
ğını sanmıyorum. Bu kaynak
ağırlıklı olarak TÜBÎTAK
destekli Ar-Ge olacaktır."
Öte yandan TÜBİTAK,
başvurulan 107 projeyle ilgi
li olarak çalışmalarına başla
mış durumda. Uygulamaya
göre her projenin 3'er hake
mi olacak. Bu hakemler sa
nayiciye gidip belli denetim
leri yapıp raporları TÜBİ
TAK'a ulaştıracaklar. Bugü
ne kadar 94 proje ile ilgili
hakemlerin saptandığı, ayrı
ca 4 projenin hakem deneti
minden geçip Ar-Ge olduğu
nun belirlendiği öğrenildi.
Bu 4 projenin sahibi şirket
ler 1 Haziran-31 Aralık 1995
dönemine ait harcamalarını
Ar-Ge yardımı olarak geri
alabilecekler.
Ar-Ge yardımı almak için
TÜBİTAK'a başvuran proje
sahibi şirketlerin sektörel
dağılımında ilk sırayı 26 pro
je ile bilgi teknolojisi alanı
alıyor. Toplam 107 projenin
diğer sektörlere dağılımı ise
şöyle:
Savunma 16 proje, malze
me ve meteoroloji 14 proje,
mekanik 12 proje, ileri mal
zeme 9 proje, kimya 9 proje,
iletişim 6 proje, elektrik-
elektronik 6 proje, biotekno-
loji 3 proje, uzay ve havacı
lık 3 proje, gıda 2 proje ve
otomotiv 1 proje.
Yazılımla ilgili olarak 3'ü
bilgi teknolojisi alanında ol
mak üzere toplam 9 proje ile
Ar-Ge yardımı almak için
başvuru yapıldığı öğrenildi.
Bu 9 projenin toplam para
sal büyüklüğünün 4 milyon
dolar olduğunu belirten TÜ
BİTAK yetkilileri 9 projenin
5 şirketten geldiğini de kay
dettiler. Ayrıca bu 5 şirket
ten 2'sinin iletişim ağırlıklı
olduğu, 3'ünün ise doğru
dan yazılım şirketleri olduğu
belirtiliyor.
TÜBÎTAK tarafından sağlanan Ar-Ge desteğinden
yararlanmak amacıyla yapılan proje başvurusu
107'e ulaştı. TÜBİTAK'a bugüne kadar gelen ve
1 Haziran-31 Aralık 1995 dönemini kapsayan bu
projelerin parasal büyüklüğü 115 milyon dolar.
İnterpro 1996 Türkiye
Bilgisayar Rehberi çıktı
Türkiye bilgisayar pa
zarındaki ürünler ve
bunları üreten/ithal
eden/satan şirketlere ilişkin
bilgilerin bir araya getirildiği
"interpro 1996 Türkiye Bilgi
sayar Rehberi" çıktı, interpro
A.Ş. tarafından dört yıldan
bu yana hazırlanan Türkiye
Bilgisayar Rehberi, bilgi tek
nolojisi ürünlerine gereksi
nim duyan kişilere, gerek
aranan ürün grubundaki se
çenekleri, gerekse aranan
ürünün Türkiye'de hangi şir
ketler tarafından satıldığına
ilişkin bilgileri sağlamayı
amaçlıyor.
Bu doğrultuda hazırlanan
1996 Türkiye Bilgisayar Reh
beri, bu yıl da önceki örnek
lerinde olduğu gibi Ürünler,
Ana Şirketler (ithalatçı/ Üre
tici/ Montajcı) ve Bayiler ol
mak üzere 3 ana bölümden
oluşuyor.
Ürünler Bilgisayar, Çevre
Birimleri, OT/VT Sistemleri,
Yazılım, Iletisim/Network ve
Hizmet olmak üzere 6 ana
başlıkta toplanıyor. Her ana
başlık da kendi içinde ilgili
başlıklara ayrılıyor.
564 adet ana şirketin bu
lunduğu Ana Şirketler bölü
münde, bir ürünün ithalatçı
sı, üreticisi ya da montajını
yapan şirketler (yani ürünün
ana satıcısı) yer alıyor. Bu
bölümde ana şirketlere ait
kimlik bilgilerinin yanı sıra
şube ve bayi isimleri de ille
ri ile birlikte veriliyor ve şir
ketler alfabetik olarak sırala
nıyor. 2,609 adet bayi konu
mundaki şirketin bulunduğu
Bayiler bölümünde ise, bayi
ler illere göre sıralanıyor ve
ana şirketlerine ilişkin bilgi
ler veriliyor. Hem bir şirke
tin bayisi, hem de bir ya da
birkaç ürünün ithalatçı
sı/ üreticisi/montajcısı olan
şirketler sadece Ana Şirket
ler bölümünde yer alıyor.
Sürekli güncelleşecek
olan 1996 Türkiye Bilgisayar
Rehberi, Interpro'dan temin
edilebilir.
(lnterpro/0212- 212 3122)
1995 OEM ürünleri pazarı
105 milyon dolar YASEMİN OGAN
İnterpro Pazar Araştırma Merkezi, bilgi
teknolojisi pazarına ilişkin araştırmaları
na bir yenisini ekledi. 1995 OEM ürünle
ri pazarını konu alan ve Türkiye'de bu ko
nuda yapılan ilk araştırma olan "Türkiye
OEM Ürünleri Pazarı Araştırması" Aralık
1995'de tamamlandı. Rapor anakart, görün
tü kartı, bellek, CD-ROM sürücü, disket sü
rücü, ekran, I/O kartı, kasa, klavye, mikroiş-
lemci, sabit disk, ses kartı ve yedekleme üni
tesi özelinde ayrıntılı bilgileri de içeriyor.
Rapora göre 1995 yılının ilk dokuz ayında
90 milyon 436 bin dolar olan OEM ürünleri
pazarının 1995 yılı sonuna kadar 105 milyon
dolar olacağı tahmin ediliyor.
Ürün bazında satış gelirlerinin verildiği
Tablo'da da görüldüğü gibi, OEM ürünleri
içinde en fazla gelir sabit disk satışlarından
elde edilmiş durumda. Ocak-Eylül 1995
dönemi OEM pazarının yüzde 20.6'sını sabit
disk oluşturuyor. Sabit diski az bir farkla ek
ran (% 16.7) ve bellek (% 15.3) izliyor.
8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50 h a b e r
Kalitenin belgesi, ISO 9000 serisi ŞEBNEM NURAYDIN
Kalite ile ilgili kayıtlar M.Ö.
2150 yılına kadar uzanıyor.
Ünlü Hamurabi Kanunla
rının 229. maddesinde kalite ile il
gili şöyle bir hüküm yer alıyor:
"Eğer bir inşaat ustası bir adama
ev yapar ve yapılan ev yeterince
sağlam olmayıp ev sahibinin üstü
ne çökerek ölüme sebep olursa, o
inşaat ustasının başı uçurulur."
Günümüzün büyük ölçüde reka
bete dayanan ekonomik sistemi
içinde, kalitenin önemi de oldukça
arttı. Kaliteli çalışma, şirketlere gö
revi en iyi şekilde yapmanın doyu
mu, verimlilik, işlerin bir defada
doğru olarak yapılmasıyla kazanı
lan zaman ve alıcıların bir şirketin
adını kalite ile birlikte anmaların
dan kaynaklanan kazanç gibi bir
dizi avantaj sağlıyor. Kalite, ekono
mik sistemde bu denli önemli bu
yer tutarken, doğal olarak kalitenin
güvence altına alınması konusunda
da bir takım talepler ortaya çıkıyor.
Kaliteyi güvence altına alan ve
Uluslararası Standartlar Örgütü
(ISO) tarafından ISO 9000 koduyla
yayınlanan standartlar serisi, bugün
dünyanın birçok ülkesinde standart
olarak kabul ediliyor.
ISO 9000 standartları Türkiye'nin
Gümrük Birliği'ne girmesiyle birlik
te, ülkemizde de uyulması gereken
zorunluluklardan biri olarak karşı
mıza çıkıyor. Son yıllarda BT sektö
ründen de Digital Türkiye, IBM
Türk, HP Türkiye ve Eczacıbaşı Bil
gi iletim (EBİ) gibi birçok şirketin
almaya hak kazandığı ISO 9000
standartları nedir? Hangi kuruluşlar,
hangi şartlar altında bu belgeleri al
maya hak kazanır? Bu belgeler han
gi kuruluşlar tarafından verilir? Ve
en önemlisi de bu belgeler şirketle
re ve tüketiciye ne gibi avantajlar
sağlar?
ISO 9000 standardı, 1987 yılında
ISO tarafından uluslararası standart
olarak onaylanıp yayınlanan bir
uluslararası yönetim kalitesi stan
dardı olarak tanımlanıyor. ISO
9000, yaygın kanının aksine yalnız
ca bir ürün standardı olmamakla
birlikte yine yalnızca kalite bölü
münün ilgi alanına girmiyor. Hiz
metten üretime kadar tüm sektörle
re yönelik olan ISO 9000 standart
ları, bir kuruluşun üst yönetim ka
demesinden başlamak üzere tüm
yönetim kademelerine, kuruluşun
organizasyonel yapısına ve tüm iş
akışlarına bazı düzenlemeler getiri
yor. ISO 9000 serisi, ISO 9001,
9002, 9003, 9004 ve 9005 gibi ken
di içinde de birçok standarttan olu
şuyor. En yaygın olarak kullanılan
ları ise ISO 9001, 9002 ve 9003. Ta
sarım, geliştirme, üretim, tesis ve
hizmette kalite güvencesi modeli
olarak en geniş kapsamlı standart
serisi olan ISO 9001, bir kuruluşta
tasarımdan servise kadar bütün
aşamalarda kalite güvencesi veri
yor. ISO 9002 ise, üretim ve satış
sonrası servisi kapsıyor. Standartla
rın en dar kapsamlısı olan ISO 9003
ise yalnızca deney ve son kontrol
için kalite güvencesi veriyor.
Türkiye'de ISO 9000 serisi, Türk
Standartlar Enstütüsü tarafından
1988 yılında, önce TS 6000 serisi
daha sonra ise TS-ISO 9000 serisi
olarak kabul edildi. TS-ISO 9000
kalite standardı almak isteyen şir
ketler bu belge için TSE'ye başvu
ruyorlar. Ancak başvuran şirketin,
yeni kurduğu ya da var olan siste
mini ISO 9000 standardı şartlarına
göre uyarlaması gerekiyor. TSE, şir
ketlere özellikle TS-ISO 9000 serisi
standartlarını uygulayabilmeleri ve
yorumlayabilmeleri amacıyla eğitim
programları da düzenliyor. Türki
ye'de TSE'nin dışında ISO 9000 bel
gesi veren uluslararası kuruluşlar
da bulunuyor. Bu kuruluşlara ör
nek olarak Bureau Veritas Quality
International, SGS Yarsley ve TÜV
Control Unionü sayabiliriz. Ancak,
bu kuruluşların yetkilileri kendi
belgelerinin tüm dünyada geçerli
olduğunu ifade ederken, TSE'nin
verdiği belgelerin ise yalnızca Tür
kiye'de geçerli olduğunu, uluslara
rası geçerliliğinin bulunmadığını
belirtiyorlar.
ISO 9000 standardının şirketlere
getirdiği avantajları ise şöyle sırala
yabiliriz:
Kârın ve pazar payının artması,
verimin artması, maliyetlerin azal
ması, çalışanların tatmini, müşteri
şikayetlerinin azalması, daha az
servis-bakım olanağı, maliyet ve za
mandan tasarruf, kaynakların opti
mum kullanımı ve iadelerin azal
ması.
8 h a b e r 8-14 Ocak 1 9 9 6 - Sayı: 50
Bilgisayar giremez K E M A L B A L C I
G a z e t e c i - Y a z a r
Bilgisayarın ülkemizde giremeyeceği yerler de var. Kısaca üç S (SSS) olarak simgelenen bu alanlarda bilgi
sayar kullanımı, deveye hendek atlatmaktan zordur.
Bilgisayar kullanımına karşı direnen bu üç yer; siya
set, seçim ve sayımdır. Siyasetin merkezi olan Meclis
Genel kurulunda oylamalar asla bilgisayarla yapılmaz.
Gümrük Birliği'ne girişimizin oylandığı Avrupa Parla-
mentosu'nda (AP) oylama o kadar kısa süreye sığdırıldı
ki, televizyondan naklen izleyenler doğrusu işin farkına
bile varamadılar.
AP'de birkaç saniye süren oylama, bizim parlamentoda bazen saatlerce sürebilir. Bizim meclisimizde oylamaların elektronik sistemle yapılmasını mümkün kılacak düzenleme var. Ama, yıllardır kullanılmaz. Çünkü milletvekilleri kendi sıralarına asla oturmazlar. Oturanlar da oylama sırasında gelmeyen üyenin oyunu kullanmayı alışkanlık edinmiştir. Oylamaya katılanların sayısı çok az da olsa, sonuç şaşırtıcı biçimde tam katılıma eşit bir rakama ulaşır. Eğer ciddi bir bilgisayar sistemi kullanılsa, hiç bir oylamada haksızlık yapılamaz. Ama bu da bizim siyasetçilerin, özellikle de iktidar çoğunluğunu elinde tutanların işine gelmez. Biz de en ucuz, harcaması en kolay, üretimi ise sürekli olan kavram zaman olduğu için, saatler süren oylamaya kimse ses çıkarmaz. Güçlü olan da, haksızlık yapma imkanı elde eder.
Bilgisayar kullanımı bizim ülkemizde nüfus sayımında da kolay kolay kullanılamaz. Her 5 yılda bir ev hapsine alınırız. Nüfusumuzun 5 yılda ne kadar arttığı evlere gelen sayım memurlarınca tek tek yazılarak saptanır. Bu sistemde ilçe nüfuslarının kabarıklığı önem taşır. Çünkü devletten belediyelere yapılacak hazine yardımında nüfus öğesi belirleyicidir. Durum bu olunca, belediyeler nüfus sayımında ahaliyi kabarık göstermenin en kolay yolu olan yazım memurlarını iknada her zaman başarı sağlarlar. Oysa doğum ve ölüm resmi kayıtlara göre tutuluyorsa bilgisayarla her an ülke nüfusunu ölçme imkanı vardır. Yurtdışı çıkışları ve göçler de resmi kayıtlara alındığına göre nüfusu saptayacak bir program yazmak, çocukların bile kolayca başaracağı bir iştir. Ama bilgisayar bu alana da giremez.
Bilgisayarın seçimlerde kullanımı da gelecek yüzyıla
bırakılan işlerdendir. Çünkü, hem vatandaş eziyetten
kurtulur hem de mükerrer oy kullanılamaz. Bunlarsa yö
netenlerin işine gelmez. Ülkemizde bilgisayarın üç S'ler-
de kullanıldığı an bilgi çağına girmiş olduğumuza ina
nacağım. Yoksa bilgisizlik çağı sürüyor olacak.
BT Pazarı, GSMH'dan iki kat hızlı büyüyor!
SEVGİ CAN
Türkiye BT Paza
rının Son On Yı
lı: 1986/1995"
adlı rapor yayınlandı. İn
terpro Pazar Araştırma Mer-
kezi'nce hazırlanan rapora
göre, 1986 yılında 247.2
milyon dolar olan BT paza
rı, 2 kat artışla 1995'de 964
milyon dolara ulaşacak.
Raporda, pazarın büyü
mesinde donanım satışların
dan elde edilen gelirlerdeki
artışın etkin olduğu, özellik
le PC pazarının son on yıl
da önemli gelişme gösterdi
ği vurgulanıyor. Yazılım ge
lirleri son on yılda, toplam
pazarın iki katı bir büyüme
hızına sahip olmuş. Yılda
ortalama yüzde 42.3 büyü
yen yazılım pazarı, yine de
toplam pazarın yalnızca
yüzde 12.55'ini oluşturuyor.
Kişi başına düşen PC adedi
Raporun en ilginç bö
lümlerinden biri de kişi ba
şına düşen PC adedi. 1994
yılında dünyada 29. sırada
olan Türkiye'de, 1994 yılı
sonunda bin kişiye yaklaşık
8 PC düşüyor.
Türkiye'nin son on yılda
ki ekonomik göstergeleri
nin de yer aldığı raporda
son on yılın verilerinin su
nulduğu başlıklardan bazı
ları şunlar:
Türkiye'de GSMH 1986' dan bu yana yılda
ortalama yüzde 10.79 artarken, BT pazarının
büyüme hızı yüzde 19.2 oranında oldu.
• BT pazarının GSMH
içindeki payı
• Donanım, yazılım ve
hizmet gelirleri
• BT sektörü ithalatı
• Türk BT sektörünün
katma değeri
• PC satış adetleri
• Kurulu PC adetleri
• PC gelirleri
• İlk 100 içinde yer alan
şirketlerin on yıl boyunca,
cirosu, sırası ve ilk 100 için
deki payları
• 2000 yılına kadar pazar
tahminleri
Rapordaki ayrıntılı bilgi
lere sahip olmak isteyenler,
250 dolar karşılığında, İn
terpro Pazar Araştırma Mer-
kezi'nden raporu edinebilir
ler.
EYE, endüstri şirkederine
bilgi sisteminde ışık tutuyor ŞEBNEM NURAYDIN
Endüstriyel Yönetim
Enstitüsü (Derneği),
endüstriyel şirketlerin
bilgi sistemleri seçiminde
metodolojik yaklaşımlarının
ne olması gerektiğine ilişkin
bir doküman yayımlamaya
hazırlanıyor. Akademisyen
ler ve endüstriyel yönetim
alanındaki uzmanların der
nek bünyesinde yaptıkları
çalışmalar sonucunda ya
yımlanacak olan doküman
da, endüstriyel yönetimde
kullanılan sistemlerin stan-
dardizasyonunun nasıl sağ
lanması gerektiği gibi sistem
seçimine yönelik birçok so
ruya yanıt aranıyor.
Endüstriyel Yönetim Ens
titüsü (EYE) Yönetim Kurulu
Başkanı Bülent Yurdum,
Türkiye pazarında endüstri
şirketlerine yönelik yaklaşık
50 paket yazılımın çeşitli do
nanım olanağı ile bulundu
ğunu; ancak bu yazılımların
kendi aralarında bir standar-
dizasyona sahip olmadığını
belirtiyor. Yazılımlarını pa
ket halinde alan şirketlerin
destek gibi bir takım sorun
larla karşılaştıklarını belirten
Yurdum, kendi yazılımlarını
geliştiren şirketlerin de iç so
runları bulunduğunu vurgu
luyor.
Tüm bunlardan yola çı
kan EYE, "Endüstri şirketleri,
bilgi sistemlerinde kendi ge
liştirdikleri iç yazılımı mı
kullanmalı, yoksa hazır pa
ket mi almalı?" sorusuna çe
şitli toplantılarda yanıt ara
mış. Sonuçta endüstriyel yö
netim alanındaki uzmanların
görüşleri ile akademi dünya
sının görüşlerini birleştiren
EYE, ortaya çıkan bilgileri
1996 yılının Mart ayı sonuna
kadar bir kitapta toplamayı
amaçlıyor.
Yurdum, Türkiye'de ilk
denilebilecek olan bu dokü
manın şirketlere, endüstriyel
yönetim yöntemlerinin uy
gulanmasında yardımcı ola
cağını vurguluyor. EYE ku
rulduğu zaman ilk yönetim
kurulu toplantısında olaylara
hangi başlıklar altında yakla
şabileceklerini tartıştıklarını
ve 25'ten fazla başlık belirle
diklerini belirten Yurdum,
şunları söylüyor:
"Akademisyen başkanlı
ğındaki bir eğitim kurulun
da, bu başlıklar altında pro
fesyonellerden gelen bilgiler
ile akademik düzeydeki bil
gileri biraraya getirerek bir
sentez oluşturmayı kararlaş
tırdık. Daha sonra da elde
ettiğimiz bilgileri dokümante
etmeye karar verdik. İlk top
lantımızı sistem seçimleri ile
ilgili olarak yaptık.
"Bir sonraki başlığımız ise
"Lojistik organizasyonların
şirketler içindeki yeri ne ol
malıdır?" sorusu olacak. Biz
EYE olarak bu konuya çok
önem veriyoruz. Çünkü,
dünyada 1991'den sonra 'çe
vik yaklaşımı' başladı. Çevik
yaklaşımı çevik karar, çevik
üretim ve çevik lojistik ol
mak üzere üç ana grupta
toplanıyor.
"İşte burada lojistik dedi
ğimiz yapının integral dü
zeyde olması yani planlama,
tedarik, depolama ve ürün
lerin dağıtımı yönündeki
zinciri tamamlayan yapıyı
kurması gerekiyor. Bu yapı
yı Türk Philips'de denedik
ve oldukça iyi işliyor. Bu ya
pıyı Türkiye'de tanıtmamız
gerekiyor. Şu ana kadar olan
toplantılarda yaptığımız tar
tışmalardan edindiğimiz bil
gilerden, lojistik yapının iş
leyiş olarak yeterli olmadığı
ve bunun da birçok negatif
sonucunun şirketleri etkile
diğini saptadık. Bunu tartış
maya açıyoruz. Daha sonra
lojistik yapının fonksiyonları
ve bu yapıda kullanılacak
olan bilgi sistemleri konusu
na geçeceğiz."
EYE nedir?
1994 yılında, Türkiye'nin
önde gelen şirkeüeri ve üni
versitelerinden bir grup tara
fından kurulan EYE, başta
üretim ve malzeme yönetimi
olmak üzere Türk şirketleri
nin ileri endüstriyel yönetim
yöntemlerini uygulamalarına
yardımcı olmayı hedefliyor.
Türkiye endüstrisinin kritik
gereksinimlerini karşılamaya
yönelik etkinliklerde bulu
nan EYE, çalışmalarını şim
dilik Boğaziçi Üniversite-
si'nde yürütüyor, Ankara ve
istanbul'da düzenli toplantı
lar ve eğitim programları su
nuyor. Türk Philips Sanayi
Lojistik Müdürü ve EYE Yö
netim Kurulu Başkanı olan
Bülent Yurdum, derneğin
kurulmasındaki amacı şöyle
özetliyor:
"Türkiye'deki endüstriyel
yönetimin özellikle malzeme
idaresi üretim bölümü ala
nındaki uzman insanları bi
raraya getirmek, gerekiyorsa
eğitim olanağı sağlamak ve
birbirleriyle bilgi alışverişin
de bulunarak iş yaşamında
karşılaştıkları sorunlara bir
likte çözüm aramalarını ve
bu konuda sinerji yaratmala
rını beklemek. Ve ayrıca uz
manlarla akademi dünyası
arasında köprü kurmak."
Türkiye'de akademi dün
yası ile uzman dünyanın bir
birinden kopuk olduğundan
sürekli yakınıldığını belirten
Yurdum, bu iki dünya ara
sında iletişim kurulmasını
sağlamayı amaçladıklarını
söylüyor.
Gloxo, STFA, Türk Phi
lips, 3M ve Beko gibi büyük
kuruluşların da aralarında
bulunduğu yaklaşık 50 şir
ketten 200'e yakın üyesi bu
lunan EYE, yöneticiler, mü
hendisler, ekonomistler, uz
manlar ve öğrenciler için
eğitim olanakları sağlıyor ve
uzmanlıklarını belirleyen
sertifikalar veriyor.
Diğer ülkelerdeki bilgi ve
deneyimin aktarılmasını sağ
lamak için gerekli iletişimle
ri kuran EYE'de, eğiticiler,
uzmanlar, donanım ve yazı
lım sağlayıcı şirketler dene
yimlerini paylaşıp uzmanlık
larını geliştirecekleri sosyal
bir ortam oluşturuyorlar. Bo
ğaziçi Üniversitesi, Orta Do
ğu Teknik Üniversitesi, Mar
mara ve Bilkent Üniversitesi
profesörlerinin aktif olarak
katkıda bulunduğu EYE,
APICS'in (American Produc
tion and Inventory Control
Society) geliştirdiği ve finan
se ettiği sertifika programla
rını da destekliyor.
APICS'ten alınan sertifika
nın, sertifika sahibinin uz
manlığını uluslararası düzey
de teyid eden bir belge ol
duğunu vurgulayan Yur
dum, bu sertifikaya şu anda
Türkiye'de 10 kişinin sahip
olduğunu belirtiyor. APICS
sertifikası sınavlarının istan
bul ve Ankara'da yılda 3 kez
yapıldığını belirten Yurdum,
EYE'nin bu sınavları sağladı
ğı eğitim ve dokümanlarla
desteklediğini söylüyor.
APICS sınavlarının konu
ları arasında malzeme yöne
timi, üretim kontrolü, tam
zamanında üretim (JIT), ka
pasite yönetimi, malzeme
gereksinim planlaması
(MRP) ve endüstriyel sistem
ler gibi konular yer alıyor.
Endüstriyel Yönetim Enstitüsü, Türk şirketlerinin
ileri endüstriyel yönetim yöntemlerini
uygulamalarına yardımcı olmayı hedefliyor.
10 d ü n y a d a n 8-14 Ocak 1996 . Sayı: 50
Siemens, 1995 yılı hedeflerine ulaştı Elektrik ve elektronik sektörünün
öncü kuruluşlarından biri olan Alman
Siemens şirketi, 1995 yılı büyüme he
deflerine ulaşarak kârını yüzde 26
oranında artırdığını duyurdu. Dünya
çapında satışlarını yüzde 5 oranında
artıran Siemens'in. 1995 yılı net kârı
ise 2,084 milyar DM olarak gerçekleş
ti.
Siemens'in, 1995 yılı faaliyetleri ile
ilgili olarak düzenlediği yıllık basın
toplantısı 14 Aralık 1995 tarihinde Al
manya'nın Münih kentinde yapıldı.
Çok sayıda basın mensubunun katıldı
ğı toplantıda bir konuşma yapan Si
emens Yönetim Kurulu Başkanı Dr.
Heinrich V. Pierer, 1995 yılı içinde
çok iyi bir performans gösterdiklerini
belirterek "Yenilikler, verimlilik artışı
ve yeni piyasalara açılma yoluyla kârı
mızı artırmaya devam edeceğiz" dedi.
1995 yılnda satışlarını yüzde 5 ora
nında artırdıklarını belirten Pierer, v e
rimlilikte ise yüzde 8lik bir artış ekle
ettiklerini ve 1996 yılında da aynı per
formansı göstermeyi hedeflediklerini
söyledi. 1995 yılı satışlarını 88.8 milyar
DM olarak gerçekleştiren Siemens'in,
1996 yılı satış hedefi ise 93 milyar DM
olarak açıklandı.
Progress bayi toplantısı
Progress'in Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bayileri-
Çek Cumhuruyeti'nin başkenti Prag'ta toplandı. 1995
yılı genel değerlendirilmesinin yapıldığı toplantıda
Progress bayileri kendi ülkelerindeki pazar durumlarını
ve hedeflerini sundular. Toplantının 1996 yılı stratejiler
ve hedefler bölümünde Progress'in AS/400 pazarında
sunduğu yeni uyarlamanın tanıtımı, bu pazardan bek
lentileri, Progress'in Dataserver ile uygulamaları, Raun-
table, Progress ürünlerine genel bakış, Progres Smar-
tObject, Kaynak Kod Yönetimi, Progress RDBMS ve
Sunucu ürünleri, Translation Manager 2 0, fiyatlandır-
ma, Windows 95 vb. başlıklar yer alıyordu.
Borland-RIOS
işbirliği
Borland International şirketi, Japon RI-
OS şirketi ile yeni bir anlaşma imzaladı.
Bu anlaşmaya göre RIOS Corp., Bor-
land'ın UNIX platformunda çalışan veri-
tabanı InterBase lor UNIX ürününün Ja-
ponya'daki dağıtıcısı konumuna geldi.
Aynı zamanda UNIX tabanlı büyük sis
temlerde deneyimli bir sistem bütünleşti
rici şirket olan RIOS, ürünlerine Bor-
land'ın InterBase'ini de katmış oldu
1992 yılından beri InterBase ürünü
üzerinde çalışan ve aynı zamanda ürü
nün Japonya'daki satışlarıyla ilgilenen RI
OS şirketi bu anlaşma ile InterBase'in Ja
ponya'daki tüm dağıtıcılık ve pazarlama
haklarını alarak, meşru bir kişilik kazan
mış oluyor. RIOS, şu anda InterBase ürü
nü için oldukça agresif bir pazarlama
stratejisi ve satış kampanyası sürdürüyor.
InterBase'in 4.0 uyarlaması Japonya'da
halen SunOS ve HP-UX platformlarında
bulunuyor. Solaris ve AIX uyarlaması ise
1996'nın ilk aylarında RIOS tarafından sa
tışa sunulacak
Compaq masaüstünde
Matrox'u seçti
Compaq, masaüstü sistemlerde kullan
dığı yüksek performanslı grafik kartı
QVision 2000 ve QVision 2000 + model
lerini terk ederek bunların yerine Matrox
Millenium 64 bit grafik kartı mimarisini
kullanacağını açıkladı. Matrox'un MGA
2064W grafik işlemcisine sahip olan Mat
rox Millenium PCI veriyolu üzerinden
haberleşen yüksek performanslı bir gra
fik kartı, Compaq'in Matrox Millenium
grafik kartını kullandığı masaüstü model
leri şunlar: ProLinea Standart 5120 M
1080, ProLinea Standart 5133 M 1080,
ProLinea MiniTovver 5133 M 1080,
Deskpro 5120 M 1080, Deskpro 5133 M
1080, Deskpro MiniTovver 5133 M 1080
ve Deskpro XL serisi.
Sunergy 18,
Ocak ayında
gerçekleştiriliyor
Sun Microsystems tarafından düzenli
olarak yapılan ve kullanıcıları belli bir
konuda eğirmeyi ve sorularını yanıtlama
yı hedefleyen Sunergy uydu yayininin
18.'si 18 Ocak 1996 Persembe günü ger
çekleştirilecek Sunergy 18'de Dataware-
house konusu üzerinde durulacak.
ABD'nin batı kıyısı zamanı ile sabah
8:30'da başlayacak uydu yayını bir saat
sürecek
Sun Microsystems in Bilim Ofisi Müdü
rü John Gage'in sunacağı programda ko
nuşmacı olarak Williams-Sonoma dan
Michael Green, VP of Inlormation
Systems'dan Carole Florence, META Gro-
up'dan Robert Tholemeier ve The Ken
Orr Institute'den Ken Orr yeı alacak. Et
kileşimli olarak yayınlanan uydu yayını
için Türkiye'de de bir toplantı düzenlen
mesi bekleniyor. Sunergy'e ulaşmak ve
daha fazla bilgi almak için:
Sunergy Office Tel: (415) 786-8205
E-mail: [email protected]
WWW: http://www.sun.cornlsunergy!
8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50 d ü n y a d a n 11
OS/2 Warp cephesi 1996 yılında çok renkli IBM'in Kişisel Yazılım Ürünleri Bölümü'ne
yeni atanan Genel Müdür John W. Thompson,
OS/2 Warp ailesine ilişkin 1996 yılı ve ötesini
kapsayan planlarını açıkladı. IBM'in OS/2 ve ağ
bağlantılı tüketiciye olan yönelimini destekle
yen Thompson, OS/2 Warp Server dışında
OS/2 Warp Client'ın Merlin kod adlı yeni uyar
laması, OS/2 Warp'in mikrokernel tabanlı uyar
lamaları ve IBM Project Eagle kod adlı bütünle
şik sunucu serileri için olan planlarından söz et
ti. Merlin kod adlı OS/2 Warp Client'ın yeni
uyarlaması, 1996 üretim planının en can alıcı
noktasını oluşturuyor. Gelişmiş çokluortam-
oyun, tak & çalıştır özelliklerine sahip Merlin
kullanıcı arabirimi, genişletilmiş ve güncellen-
miş BonusPak ile kullanıcılar istediği anda oto
matik olarak ağ bağlantısı sağlayabilecekler.
Merlin'in diğer ağ özellikleri arasında C2 seviye
güvenlik ve yüksek performanslı veri iletişimi
yer alıyor. Yine Thompson tarafından yapılan
açıklamaya göre, IBM Mikrokernel ve OS/2
Warp'in mikrokernel tabanlı uyarlamaları ise
1996 üretim stratejisinin diğer önemli elemanla
rı arasında yer alıyor. IBM, Intel ve PowerPC
platformları için OS/2 Wap'in taşınabilir mikro
kernel tabanlı uyarlamalarını üretmeyi planlı
yor. Project Eagle kod adıyla üretilecek OS/2
Warp Server, 1996 üretim planının son durağı.
Novell'in 1995 yılı
geliri 2 milyar
41 milyon dolar
Novell 1995 mali yılını 2 milyar 41
milyon dolar gelir ile kapadığını bil
dirdi. Şirket bir önceki yıl ise 1 milyar
998 milyon dolar gelir elde etmişti.
Novell'in net geliri 207 milyon dolar
dan 338 milyon dolara yükselerek,
toplam gelirinin yüzde 17'sini oluştu
ruyor. Novell gelirini oluşturan en
önemli ürününün Netware ağ işletim
sistemi olduğunu belirtiyor. Ayrıca
Novell birkaç ay önce aldığı bir karar
la kişisel üretkenlik uygulamaları pa
zarından çekileceğini ve bu konu ile
ilgili satışlar için çeşitli şirketler ile gö
rüşmelerinin devam ettiğini de açıkla
mıştı. Novell'in bu pazardan çekilme
sinin nedeninin, 1995 yılında şirketin
ağ ve sistem yazılımları gelirinin, kişi
sel üretkenlik uygulamaları pazarın
daki 122 milyon dolarlık düşüşten et
kilenmesi olduğu tahmin ediliyor.
Novell'in 2 milyar 41 milyon dolarlık
gelirinin bölgesel dağılışı ise şöyle:
ABD 1 milyar 82 milyon dolar, Avru
pa, Orta Doğu ve Afrika 568 milyon
dolar, Asya-Pasifik 292 milyon dolar,
Kanada 99 milyon dolar.
BSO/Origin ile Phi
lips birleşmesi
gerçekleşti: Sonuç
Origin
Philips Electronics'in geçtiğimiz ay
larda BSO/Origin şirketinin yüzde 80
hissesini satın alarak Origin adında
yeni bir şirket kuracağı duyurulmuştu.
1996'nın ilk günlerinde yeni Origin
resmen kuruldu. Bu şirketin ortakları
arasında Philips Communication &
Processing Services, BSO/Origin, Be
agle Investments, Rabobank Neder-
land ve De Nederlandse Participati-
emaatschappij bulunuyor. Yeni Ori
gin, Avrupa'nın en büyük BT şirketle
ri arasında yer alıyor. Bu arada şirke
tin başkanlığım BSO/Origin'in eski
başkanı Henk D. Cohen üstleniyor.
Alpha üzerindeki
Oracle, kendi reko
runu kırdı
Digital ve Oracle'ın yakın mühen
dislik ilişkisi sonucu Oracle, TCP-C
Açık Sistem benchmanrk 9414 tmpC
ile daha önce yine Oracle7 veritaba-
nınm elde etmiş olduğu performans
rekorunu kırdı. Oracle tarafından ya
pılan açıklamada, Oracle7'nin kırdığı
bu rekorun, Sybase'in elde ettiği en
iyi performanstan iki kat, Informix'in
elde ettiği en iyi performanstan ise üç
kat daha fazla olduğu ileri sürülüyor.
Bu benchmark testlerinde Oracle'ın
64 bit Oracle7'si ve Digital'ın 64 bit
Alpha sistemleri üzerinde çalışan 64
bit Digital UNLX işletim sistemi kulla
nılmış.
12 d ü n y a d a n 8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50
BİLGİ TEKNOLOJİSİNDE GELİŞMELER Derleyen ve Yorumlayan:
Prof. Dr. O Ğ U Z MANAS
İletişim dünyasında bölgesel devrim Aşağıdaki iletişime ait çeşitli
bölgesel göstergeler içeren tablo
oldukça ilginç. Bu nedenle siz
lerle paylaşmak istedim. Tabloyu
incelediğimizde şu ilginç sonuç
lar ortaya çıkıyor:
1- Türkiye, Portekiz ve kıs
men Yunanistan ile birlikte Avru
pa yüzdelerini aşağıya çekerken,
Transporter adedi yönünden or
talamanın artmasına katkı veri
yor. Ayrıca Kuzey Avrupa ülke
lerinde el telefon yüzdeleri
20'nin üzerinde iken Avrupa or
talamasının 3.88 olarak çıkması
nın en önemli nedeni de bu.
2- Meksika'nın da dahil olma
sı nedeniyle Kuzey Amerika ile
Avrupa arasındaki farklar daha
önce sözünü ettiğimiz ülkelerin
varlığına rağmen yine de birbir
lerine oldukça yaklaşıyor.
3- Okyanus ülkelerinde her
türlü ölçümler oldukça yüksek
ken, her yüz kişiye düşen tele
vizyon adedinin 0.01 olarak veri
lişini açıklamak oldukça güç gö
rünüyor.
Nitekim el telefon yüzdesi Ku
zey Amerika ülkelerinden bile
fazla oluşu bu ülkelerin yaşam
koşulları hakkında sanırım ol
dukça güzel bir örnek.
Internet yönetim
protokolunda
(SNMP) güvenlik
sorunları çözülemedi Bilindiği gibi Internet ile ilgili teknik
sorunların çözülmesi işlerini yürütmek
üzere Internet Engineering Task Force
(IFTF) görev yapıyor Bu grubun plan
ladığı ve Internet içindeki birçok
sorunun ele alındığı SNMPV2 ile ilgili
çalışmalar devam ederken, güvenlik
sorununun bu program içinde
çözülemeyeceği anlaşılmış ve çözüm
ileri bir tarihe ertelenmiş durumda
SNMPV2 çalışma grubunun başkanı
Bob Stewart, güvenlik sorunu çözül
meden sağlam herhangi bir adımın
atılmasının mümkün olmayacağını
belirtiyor. Ayrıca birçok şirket ve geliş
tiricinin SNMPV2 nin uygulaması için
harcadıkları para ve zaman da,
(McConnell Consulting şirketinin baş
kanı John McConneH'in ifadesi ile
"Now work might be flushed down
the toilet") boşa gitmiş bulunuyor
Norveç, cep telefonu
(GSM) kullanımında
isveç'i geçti Norveç, dünyada GSM kullanımın
da birinci sıraya yükselmiş durumda
Norveç, son iki aydaki satışları ile İs
veç'i geçerek kullanma yüzdesini
22.1'e yükseltmiş bulunuyor Bu oran
İsveç'te yüzde 21 1 düzeyinde. Yetki
liler bu oranın 2000 yılına kadar yüz
de 40'a ulaşacağını ümit ediyorlar
Bu artışta en önemli etkenlerden
biri fiyatlardaki düşüş. Bugün Nor
veç'te 240 dolar (1500 Norveç kronu
ya da 15 milyon TL'den daha az) ve
ren herkes cep telefonuna sahip ola
biliyor. Bu rakam ülkemizde yaklaşık
3 kat dolayında. Norveçlinin hayat
standardı (geliri) düşünülürse, bu ra
kamın ne kadar düşük olduğu.kendi
liğinden ortaya çıkar. Örneğin, Türki
ye'de bir profesör cep telefonu alma
yı düşünürse, bu işe bir aylığını yatır
mak zorunda. Halbuki Norveç'te aynı
görevi yerine getiren bir profesör ma
aşının onda biri ile bir cep telefonu
alabiliyor. Ayrıca cep telefonu kullan
ma lüksü (PTT fiyatları ile) de buna
dahil edilirse bizde halen cep telefon
larının neden Avrupa düzeyinde ol
madığı ve bu gidişle olamayacağı
kendiliğinden ortaya çıkıyor.
14 s e k t ö r 8-14 Ocak 1 9 9 6 - Sayı: 50
Bentaş, Halk Yaşamın
otomasyonunu yapıyor Bentaş A.Ş., Halk Yaşam Sigor-
ta'nın elektronik doküman yöne
timi ve arşiv sisteminin otomas
yonunu "Imaging", "Workflow"
ve "Cold" ürünlerinin bir bütün
olarak sunulduğu Optica Imaging
Sistem ile yapacağını duyurdu.
İlk aşamada, Optica Imaging Sis
tem ile AS/400 üzerinde kullanı
lan sigorta paketinin bütünleşme
sinin sağlanacağı otomasyonda,
böylece sigorta paketi ile açılan
her hasar dosyasının arşiv siste
minde de otomatik olarak açılma
sı, sigortacılık paketi tarafından
üretilen dokümanların bu dosya
lara otomatik olarak arşivlenmesi
ve sigortacılık paketinde bulunan
"Hasar Ödeme" ekranından, iste
nen dokümana kullanılan yazı
lımdan çıkmadan ulaşılmasının
sağlanacağı belirtiliyor.
CD-ROM Data dergisi çıkıyor
CD-ROM dergisi "CD-ROM Data" 25 Ocak 1996 tarihinde yayın hayatına
başlıyor. Infinity Experts tarafından yayınlanacak olan dergi, aylık olarak
kullanıcılara CD-ROM üzerinde ulaşacak. Çokluortam, sanal gerçeklik, yazı
lım ve donanım konularını kapsayan CD-ROM Data'da her ay en az 200 do
lar değerinde orijinal bir yazılımın ücretsiz olarak verileceği belirtiliyor.
Oyun kullanıcılarına da yönelik olan bültende, pazarda bulunan CD-ROM
oyunlarının deneme uyarlamaları, incelemeler, tavsiye ve hileler yer alıyor.
PC DOS&Windows için üretilen CD-ROM Data'nın içeriğinde bulunan ko
nuların bazıları şöyle belirtiliyor: Haberler, yeni ürünler (donanım, yazılım),
Internet, programlama sanatı, yönetim bilgi sistemi, yardımcı yazılımlar ve
Shareware yazılımları.
"BSA Hot Line"
kuruldu
Yazılım telif haklarının korun
ması amacıyla dünyanın birçok
ülkesinde ve Türkiye'de faaliyet
gösteren BSA (Business Software
Alliance), bu etkinlikleri kapsa
mında bir "Hot Line" kurdu. Mic-
rosoft'un desteği ile kurulan "BSA
Hot Line", yazılım telif hakları,
orijinal yazılım kullanımının
avantajları ve kopya yazılım kul
lananlara ilişkin ihbarlar gibi çe
şitli konularda bilgi alışverişinin
gerçekleştirilmesini sağlamayı
amaçlıyor. BSA Hukuk Bürosu ile
bağlantı sağlayan Hot Line, kop
ya yazılım kullanımına ilişkin hu
kuksal uyarılar, eğitim ve cezai
yaptırımlara ilişkin konulardaki
çalışmalara da hız kazandırmayı
hedefliyor.
BSA Hot Line'a 0212- 272 22 39
numaralı telefondan ulaşılabiliyor.
Netaş'ın ürünü
"CE" markası aldı
Donanım ve tasarımı Netaş ta
rafından yapılan ve İngiltere pa
zarında kullanıma sunulacak olan
(hem sayısal şehir santralına bağ
lı, hem de kendi başına çalışan
bir uzak hat ünitesi) SRU 60 adlı
ürün, CE markası aldı. Avrupa
Topluluğu'na üye ülkelerde paza
ra sunulan ürünlerin üzerinde bu
lunması zorunlu olan "CE" mar
kası, ürünün insan sağlığı ile ilgi
li standartlara uyumlu olduğunu
belgeleyen bir standart. Türki
ye'nin Gümrük Birliği'ne girmesi
nin ardından, ülkemizde de gün
deme gelen CE, ürünün çalıştığı
ortamdaki diğer ürünlere zarar
vermesi ve diğer ürünlerden gele
cek zararlar nedeniyle bozulması
gibi olasılıkları ortadan kaldırıyor.
ETKİNLİK Hyatt Regency'de
Internet semineri
20 Ocak 1996 tarihinde, İstan
bul Hyatt Regency Hotel'de Inter
net konulu bir seminer düzenle
niyor. Organizasyonunu Mirage
Group & Kontem Uluslararası Tu
rizm ve Organizasyon Limited
Şirketi'nin yaptığı seminerde, In
ternet bütün ayrıntıları ile anlatı
lacak. Seminere konuşmacı ola
rak CompuPublication Genel Mü
dürü Ali Kurt, Bağlan Bilgisayar
Genel Müdürü Necdet Kabil ve
Hürriyet Gazetesi Intermedya Ya
zan Yurtsan Atakan katılıyor. Öğ
le yemeğinin de dahil olduğu se
minerin katılım ücreti ise 250 do
lar. Katılımın yoğun olması duru
munda, seminerin 27 Ocak 1996
tarihinde tekrarlanması planlanı
yor.
Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için
0212- 240 77 07 numaralı telefon
aranabilir.
s e k t ö r 8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50 15
TelePro ve Vision Time ile video konferans OD-OL Mühendislik, yeni video konferans çö
zümünü tanıttı. OD-OL'un video konferans çözü
mü ağırlıklı olarak TelePro donanımına ve Vision-
Time yazılımına dayanıyor. Görüntüyü çokluorta-
ma taşıyabilen sistem, sesi PCden telefon hattına
kesintiye uğramadan iletebiliyor. Yüksek çözü
nürlükte görüntü taşıyabilen sistem, ISDN ve ye
rel alan ağlarında da çalışabiliyor. Video konfe
rans çözümünün gereksinim duyduğu en az kon-
figürasyon ise şöyle: 386 ve daha daha yukarısı
bir işlemci, 8 MB bellek, 8 MB boş sabit disk ala
nı, Windows 3 1 ya da daha üzeri bir işletim sis
temi, 800x600 noktalık çözünürlükte 65 bin renk
basabilen SVGA grafik kartı, video görüntü yaka-
Netsis Entegre'nin
yeni uyarlaması
Netsis, ticari yazılım paketi olan
Netsis Entegre paketinin 4 00 uyarla
masını duyurdu Netsis Entegre
V.4.00'da eski uyarlamalardan farklı
olarak muhasebe modülüne eklenen
KDV beyannamesi düzenlemesi ve
basımı ile 6 0 0 ve 700 hesaplarının
yansıtma mahsuplarının otomatik
oluşturması bulunuyor. Şubat 1 9 9 6 '
dan itibaren satışa sunulan Netsis En
tegre V.4.00'ın uyarlama yenileme fi
yatı ise 2 milyon TL olarak belirtiliyor..
TBD, PC çekiliş
süresini uzattı Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ku
ruluşunun 25'inci yılı nedeniyle 1995
ve 1 9 9 6 yılı aidatlarının tamamını 31
Aralık 1995 tarihine kadar ödeyen
üyeler arasında yapılacak çekilişin sü
resini uzattı. Kampanyaya gösterilen
yoğun ilgiden dolayı 1 9 9 5 ve 1 9 9 6 yıl
larına ait aidatların ödeme süresi 31
Ocak 1 9 9 6 tarihine kadar uzatıldığı
bildiriliyor.
"On-line Banking"
semineri Microsoft Türkiye, Microsoft'un 2 1 .
yüzyıl bankacılığına yönelik projeksi
yonlarını ve bu yönde yaptığı çalış
maları özetlemek amacıyla "On-line
Banking" konulu bir seminer düzen
ledi. 4 Ocak 1 9 9 6 tarihinde İstanbul
Hyatt Regency Otel'de düzenlenen
seminerde, Microsoft'un 2 1 . yüzyılda
bankalar ile müşterilerini ortak bir
platformda buluşturmak amacıyla yü
rüttüğü çalışmalar hakkında bilgi ve
rildi. Seminerde, Microsoft'un Inter
net, ev PC'leri, self-servis sistemler ve
sanal şubeler üzerinde yoğunlaşan
bu çalışmaların geleceğin finans sis
temlerinin temelini oluşturmasının
beklendiği belirtildi
Piar-Gallup'un
ağ projesi, Epsilon'un Bilgisayar ağları ve veri iletişimi
alanında komple çözümler sunan Ep-
silon Bilgisayar, Piar-Gallup Araştır
manın kablolama altyapısını gerçek
leştirdi. Piar-Gallup'un bilgisayar ağı
nın kablolama altyapısının tamamlan
masıyla Novell 3 12 ağ işletim sistemi
ile birlikte 20 GB sabit disk kapasite
ve 60 terminale ulaştığını söyleyen
Epsilon yetkilileri, kablolama sistemi
nin ise Categori 5 sistemine geçirildi
ğini belirtiyorlar.
AutoCAD R13 ağ projesi Hes Mühendislik Ltd. Şti'nin AutoCAD
R13 Ağ Projesini Datasel gerçekleştiri
yor. Datasel yetkilileri,Hes Mühendis
likte var olan sistemle iki boyutlu çizim
ler yapıldığını; ancak AutoCAD R13'le
birlikte dört boyutlu çizimlere olanak
sağlandığını belirtiyor. Yetkililer, söz ko
nusu projenin AutoCAD R13 sunucu ve
20 adet Node bağlantısı ile gerçekleştiği
ni de kaydettiler. Böylelikle Hes Mühen-
dislik'te mevcut olan Novell ağ sistemi
üzerinde 20 terminalin lisanslı AutoCAD
sistemine geçirileceği öğrenildi.
Düzeltme
BT/haber'in 1-7 Ocak 1996 ta
rihli 49. sayısında, 'Karma 6 yaşın
da' başlıklı haberde Karma'nın ye
ni adının Karma Dağıtım, Dona
nım, Yazılım Ticaret ve Sanayi A.Ş
olduğu belirtilmişti. Doğrusu Kar
ma Donanım, Yazılım Ticaret ve
Sanayi A.Ş olacaktır. Düzeltir, özür
dileriz
8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50 s e k t ö r 17
Karma, yeni ürünlerle ekran pazarında... Karma Donanım, Yazılım A.Ş.,
geçtiğimiz günlerde Acer, ECM ve
Sony'nin yeni ekranlarını Türkiye
pazarına sundu.
Acer ekranlar
14 inç tüp genişliğine sahip olan
Acer 7133D 252, 0.28 mm nokta
aralığına sahip. 45 MHz bant geniş
liğine sahip olan ekranın üzerinde
15 pin VGA çıkışı bulunuyor.
1024x768 noktalık ekran modunu
titreşimli olarak destekleyebilen
ekranın dikey taraması 50-100 Hz,
yatay taraması ise 31-5 ile 35.5 KHz
arasında değişiyor.
Diğer ekran olan Acer 7134T
222'nin Acer 7133D 252'den tek
farkı 1024x768 noktalık ekran mo
dunu titreşimsiz olarak destekleye-
bilmesi.
14 inç tüp genişliğine sahip olan
Acer 7134T 422 ekranları ise 0.28
mm nokta genişliğine sahip. 45
MHz bant genişliğine sahip olan
ekranın yatay taraması 31.5-48.3
KHz, dikey taraması ise 50-100 Hz
arasında değişiyor. 1024x768 nok
talık ekran modunu titreşimsiz ola
rak destekleyebilen ekran, 15 pin
VGA çıkışına sahip.
ECM ekranları
0.28 mm nokta genişliğine sahip
olan ECM MON EF-836F, 14 inç
tüp genişliğine sahip. 65 MHz bant
genişliğine sahip olan ekran, 1024
x 768 noktalık ekran modunu titre
şimsiz olarak destekleyebiliyor.
Yatay tarama aralığı 31.5 ile 48
KHz arasında olan ekranın dikey
tarama aralığı ise 50 ile 90 Hz ara
sında değişiyor.
14 inç tüp genişliğine sahip olan
ECM MON EF-848F ekranının nok
ta genişliği ise, 0.28 mm. 45 MHz
bant genişliğine sahip olan ekran,
1024x768 noktalık çözünürlüğü tit
reşimli olarak destekleyebiliyor.
Yatay tarama aralığı 31-5 ile 35.5
Hz arasında değişen ekranın dikey
taraması ise 50 ile 90 Hz arasında
değişiyor.
Sony ekranlar
Karma Donanım, Yazılım A.Ş.
Sony'nin de 5 model ekranını pa
zara sundu. 15 inç tüp genişliğine
sahip olan Sony 15SF, 0.25 mm
nokta genişliğine sahip. 15 pin
analog VGA çıkışına sahip olan ek
ran 1280x1024 noktalık ekran mo
dunu titreşimsiz olarak destekleye
biliyor. Yatay tarama aralığı 31.5 ile
65 KHz arasında değişen ekranın
dikey tarama aralığı isğe 50-120 Hz
arasında değişiyor.
0.25 mm nokta aralığına sahip
olan Sony 17SF'nin tüp genişliği
ise, 17 inç. 15 pin analog VGA çı
kışa sahip olan ekran, 1280x1024
noktalık ekran modunu titreşimsiz
olarak destekleyebiliyor. Sony
17SE ekranı da, 17 inç tüp genişli
ğine sahip. Nokta aralığı 0.25 mm
olan ekran, 15 pin analog VGA çı
kışma sahip. 1600x1200 noktalık
ekran modunu titreşimsiz olarak
destekleyebilen ekran, yatay ola
rak 31.5 ile 82 KHz, dikey olarak
ise 50-120 Hz arası tarama aralığı
nda.
Diğer bir model olan 20 inç tüp
genişliğindeki Sony 20SE'nin nokta
aralığı 0.30 mm. 15 pin analog
VGA, RGBHV ve Macintosh için çı
kışlara sahip olan ekran 1600x1200
noktalık ekran modunu titreşimsiz
olarak destekleyebiliyor.
Sony 20 SE-V modeli de 20 inç
tüp genişliğinde. 15 pin analog
VGA ve RGBH çıkışlarına sahip
olan ekranın nokta genişliği 0.30
mm. Sony 20 SE-V 1280x1024 nok
talık grafik modunu titreşimsiz ola
rak destekleyebiliyor.
Acer, EMC ve Sony ekranları
Bilgi için: Karma, 0212- 233 30 30
CALLS 4.3
CD-ROM'u
pazara sunuldu ACS Bilgisayar geçtiğimiz
günlerde İngilizce eğitim seti
CALLS 4.3 CD-ROM'unu pazara
sundu. Windows ve DOS işletim
sistemleri altında çalışabilen
CALLS 4.3 CD-ROM, Türkçe
açıklamalara da sahip. Ağ üze
rinde de kullanılabilen CALLS
4.3'ün içinde 1000 adet güncel
sözcüğü içeren bir de sözlük bu
lunuyor. Her konu için 28 adet
resim ve 13 adet cümleden olu
şan bir eğitim sistemine sahip
olan yazılımın gramer bölümü
Prepositions, Open The Brac
kets, Questions ve Verbs bölüm
lerinden oluşuyor.
CALLS 4.3 CD-ROM
Bilgi için: ACS, 0212-241 6528
18 i n s a n l a r 8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50
Sorun çözücü
bir kişilik NURAY ÖZKAN
Melek Bar Elmas: Bir toplantıda sektörün sorun-
ları mı tartışılıyor ya da bir
konuda çözüm önerisi mi
getirilecek? Melek Bar Elmas ora
daysa mutlaka söz alır -ya da söz
alması sağlanır- düşüncelerini söy
ler, farklı bakış açılan getirir, ama
mutlaka somut bir öneri ortaya
atar, içi boş sözlerle uzatılan ko
nuşmalar O'na göre değildir. Bir an
önce sonuca ulaşılmalıdır. Çünkü,
yaşamının her aşamasında sorun
çözücü kimliği ile hareket etmeyi
öğrenmiştir.
Son yıllarda tartışma ortamların
da görüşlerini cesurca savunan, çö-
zümlemeci kişiliğiyle tanıdık O'nu.
Ancak onun ötesinde sektördeki
pek çok kişi projecilik yönüyle ta
nıdı Melek Bar Elmas'ı.
Bankacılıkta şube otomasyonu
alanında henüz sektör olgunlaşma
mışken inatla üzerine gitti, projeler
üretti.
"Ben basanlarım somut olarak
ve hızla görmek isteyen biriyim.
'Bir keşifte bulunayım, 20 yıl sonra
insanlar kıymetimi anlarsa ne mut
lu bana' diye düşünenlerden deği
lim. Yaptığım işin sonucunu hemen
yarın görmek isteyen biriyim" şek
linde tanımlıyor kendini.
Uğraşı alanını daha okul yılların
da belirliyor; üniversiteden mezun
olacağı yıl kendi deyimiyle herkes
ağırbaşlı ve kendini kanıtlayabile
ceği alanlarda staj yaparken o za
manlar pek de ağırlığı olmayan,
hatta ciddiye alınmayan bankacılık
ta şube otomasyonu projelerine da
lıyor. Herkesin hafife aldığı bu ko
nu O'na göre çok önemliydi. Nite
kim son yıllarda Türkiye'de şube
otomasyonunda katedilen mesafe
leri gördükçe o zamanlar ne kadar
isabetli bir seçim yaptığının farkına
varıyor.
Sektörde kadın yönetici az
Melek Bar Elmas aynı zamanda
azınlıkta bulunan kadın yönetici
kimliğinin gereklerini de yerine ge
tirenlerden. "Biz buralara dişimizle,
tırnağımızla geldik. Mezun olur ol
maz büyük sorumluluklar almak ve
erkeklerin yanında inanılmayacak
kadar büyük bir rekabetle karşı
karşıya kalmak zorunda kaldık" di
yor.
Ülkemizde her alanda olduğu gi
bi BT sektöründe de kadın yöneti
cilerin sayılarının az olmasına dik
kat çekerek, "1977 yılında 24 kişilik
sınıfın 4'ü bayandı. Bugün bu 4 ki
şinin hepsi sektörde önemli görev
ler üstlenmiş durumda. Ancak ara
dan bunca yıl geçmesine rağmen
bayan yönetici diye baktığımda bu
sayının artmadığını görüyorum"
şeklinde görüşlerini açıklıyor. Bu
nun yanı sıra Bilgisayar Mühendis-
liği'nin o yıllardaki bilinmezliği, zor
bir alan olması ve genelde 'erkek
mesleği' olarak algılanmasının da
bayan yönetici oranının düşük ol
masına katkısı olduğuna inanıyor.
Sektörün genel tablosunu ise şöyle
değerlendiriyor: "Aslında sektörde
ki kadınların sayısı yadsınamaz.
Kullanıcı tarafına baktığımızda güç
lü bir erkek yönetici ve arkasında
çok güçlü bir kadın desteği görüyo
ruz. Ama kadın yönetici dediğimiz
de, sayıca bir sıkıntı var. Öte yan
dan çalışan kadından beklenen hiç
az değil Türkiye'de. Böyle düşünül
düğünde özveri isteyen, çok çalış
mayı gerektiren bir meslekte kadın
kimliğinizle ön plana çıkıyorsu
nuz."
Ancak O, bu kimliğinden hiç ra
hatsız değil. Küçük yaşlardan bu
yana kendine aşın güvenen, her or
tamda zekasını yarıştırma gereği
duyan yapısının doğal bir yansıma
sı olarak kabul ediyor bunu. Bilgi
O'nu çok küçük yaşlardan bu yana
cezbettiği için bilgiye dayalı bir tek
noloji öğrenmek de çekici geliyor.
Ne kadar zorlu bir alan olsa da her
gün işine büyük bir mutlulukla git
mek, 'acaba bugün hangi güzellik
lerle karşılaşacağım' diye düşün
mek bir yaşam felsefesi olmuş.
Son dönemde BT sektörünün
çehresinin olumlu yönde değişim
göstermesinin de buna katkısı bu
lunduğuna inanıyor. "Piyasa koşul
larına göre hareket etmenin, satış
yapabilmenin ve işi iyi yönetmenin
zorunlu olduğunu herkes farketti
ve buna göre yapılanıyor. Sektör,
teknik bazlı yapıdan giderek kendi
ni kurtanyor. Bu da olumlu bir ge
lişme, satış, pazarlama, iş idaresi gi
bi her türlü dengeye gereksinimi
miz var" diyor.
Çözümlemeci bir kişiliğe sahip
olan Melek Bar Elmas'a BT sektörü
nün ne derece çözüm üreten bir
alan olduğunu soruyorum. Yarası
na parmak basmışım gibi, artık o
kelimeyi kullanmak istemediğini,
çünkü hiç bir tanımı yapılmadan
olur olmaz her yerde herkesin çö
züm sunduğunu söylediğini ve ke
limenin gerçek değerinden uzak
laştırıldığını söylüyor.
"Disiplinler arası entegrasyonu oluşturamadık"
Melek Bar Elmas, insanın ancak
uzman olduğu konularda çözüm
sunabileceğine inanıyor ve bu ko
nuda dürüst olmak gerekirse bugü
ne kadar acemice çabalar yürütül
düğünü ileri sürüyor. Bu noktada
en büyük eksiğin ise disiplinler ara
sı entegrasyon oluşturulamaması
olduğunu savunuyor. "Çözüm üre
teceğiniz alanda o işi bilen analist-
lere gereksinim var. Bugüne kadar
hep gözardı edilen bir konudur bu.
Size doğru verileri sağlayan, sektö
rün sorunlarını saptayıp çözümü
oluşturan, sizin de doğru yöne yö
nelmenizi sağlayacak şekilde bir
yapılanma sektörde çok az. Bizim
bir çözümü oluşturmamız için tek
noloji, bilgi ve gereksinimi sapta
yan bir grup ve uygulamacı üçlüsü
nü çok iyi oturtmamız gerek. Ama
yıllarca bu üçlü hep amatör düzey
de gitti. Hele iş analizi kısmı olduk
ça zayıftı. 'Siz tanımlayın, biz yapa-
nz' mantığıyla yürüdü ve böyle
olunca, hiçbir piyasa şansı olma
yan, sadece bir kuruluşa yönelik,
kullanıcıya özel çözümler oluştu"
şeklinde görüşlerini açıklıyor.
Ancak bu arada çözüm üretirken
sadece kullanıcıya bel bağlanan bir
çözüm oluşturma anlayışının yanın
da, kullanıcı kesiminin de bu yanlış
yapılanmada katkısı olduğu görü
şünde. Kullanıcıların da bilinçsiz ve
kuralsız bir tüketici tablosu çizdiği
ne değiniyor ve "Ne istediğini bil
meyen, gereksinimlerini saptaya-
mayan, doğru tüketim alışkanlıkla
rına sahip olmayan bir kullanıcı
grubu var. Bence sektörün bir türlü
şahlanamamasının nedeni bir parça
burada yatıyor. Tüketici hep kendi
ni koruyor, hep kendine olsun isti
yor. Bu arada karşı tarafı besleyici
bir katkısı yok. Kendisi için en doğ
rusu yapılsın istiyor. Peki bunu ya
parken o şirket nasıl yaşayacak? El
bette bilinçsiz satıcıların sektöre et
kilerini hiçbirimiz yadsıyamayız.
Ama kötü bir ürünü satanların ya
nında hiç mi bunu alanın suçu yok
tu diye de bakmak gerek" diyor.
"BT sektörü bilgiyi kullanamıyor"
Melek Bar Elmas, dünyada başa
rılı olmuş şirketlere bakıldığında,
artık yazılım değil de teknik ve
yöntem sattıklarını, buna karşılık
kullanıcıların da paket seçme yolu
na gitmeyip daha çok yazılımda
kullanılan yöntemin doğruluğu ve
o yöntemin gereksinimlerini karşı
layıp karşılamadığına dikkat ettiğini
söylüyor.
Sorunlarla yaşamak O'nun için hep lüks oldu. Nasıl ve hangi koşulda olursa olsun
sorunlan hayatında barındırmadı, çözüm üreterek her zorluğun üstesinden gelmek, ilkesi
oldu. Zor şeyleri sevdi. Erkek cinsiyetiyle özdeşleşen, özveri isteyen ve çok çalışmayı
gerektiren bir meslek seçti kendine. Bilgisayar Mühendisliği Bölümündeki 24 kişi
arasından mezun olan 6 kişi içinde yer aldı. Ardından herkes 'veritabanı yazmak' gibi
'ciddi' işlerle uğraşmayı seçerken, O bankacılıkta şube otomasyonu yapmayı tercih etti.
Buna yıllarını verdi. Sonuçta bugün Türkiye'de banka otomasyonunda gelinen noktada,
basan payı bulunan en önemli kişilerden biri oldu.
8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50 i n s a n l a r 19
Bilgi yoğun bir ortamın bireyi
olmak büyük bir mutluluk veriyor
O'na. Ama 'Bizim ana işimiz bilgi'
diye tanımladığı sektörün ne dere
ce bilgi sektörü olabildiği konu
sunda ise net yanıt vermekte zorla
nıyor. Buna karışılık, geçen hafta
larda yaşadığı bir olayı aktarmakla
yetiniyor. "Tursoft'un son 3 yılın
personel bilgilerini istediği bir an
ketine yanıt vermekte zorlandık.
Şirketteki sistemimiz son dönemde
birkaç kez değişikliğe uğradığı için
bilgileri tek elden toplamak müm
kün olamadı ve birkaç gün gecik
tik. Bunu karşı tarafa üzülerek an
latıyorum. Çünkü bizler için bu tür
bilgilerin anında hazır olması ve is
tendiğinde anında verilmesi gerek.
Biz bilgi sektörüyüz, önce kendi
miz bilgiyi oluşturmalı, tüketmeli
yiz diye düşünüyorum. Meğerse 3
aydır cevap vermeyenler, hatta
böyle bir bilgiyi bulamayacağını
beyan edenler bile olmuş. Ortaya
çıkan sonuç, bilgisayar şirketlerinin
bilgisayar kullanmadığı olmuş."
Bilgiyi oluşturma ve kullanma
nın öneminin, önümüzdeki dö
nemlerde daha derinden hissedile
ceğini söylüyor. O'na göre bilgi
toplumu, dünyadaki olağanüstü
değişimin büyüsüne kapılmış gidi
yor. Bugünlerde bilgi toplumuna
direnişin son çabaları da ortadan
kalkıyor ve insanlık, sınırların ve
hiç bir eğilimin kalmadığı bütünsel
bir yapıya doğru gidiyor. Tıpkı sa
nayi devriminde olduğu gibi bilgi
dönemine geçiş de farkında olma
dan oluyor. İnsan, kendine sunula
nı kabullenmek durumunda kalı
yor. Bütün çaba birdenbire değişi
me ayak uydurmak oluveriyor.
Fayda-zarar tartışması yapacak ka
dar da zaman yok çünkü.
Bilgi çağının ötesinde ise, inanıl
maz bir yalnızlık duygusu var.
O'na göre bilgi çağının en büyük
sorunu, insanların yalnızlaşması,
toplumsal değerlerini kaybetmesi,
bireyciliğin ve bireysel yaklaşımın
çok ön plana çıkması. Sonuç; in
sanların derin mutsuzluğu. Son za
manlarda izlediği filmler buna en
güzel örnek. "İzlediklerimden keyif
almıyorum; çünkü inanç, umut, ya
şama sevinci gitmiş. Son derece
karanlık tipli insanlar, karanlık
olayların içinden çıkmaya çabalı
yorlar. Bir insanın bunu film yap
ması için bunları hissetmesi gerek
ve ne acı ki hissediyor" diyerek en
dişesini dile getiriyor.
"Ancak bilgi çağı bu tehlikenin
farkında ve çözüm üretmeye çalışı
lıyor" diyor ve ekliyor. "Örneğin
turizm, sosyal dernekler, gruplar
oluşuyor. Ve tarikatlar da çok art
mış durumda. Yalnızlık duygusuna
karşı inanç gittikçe kuvvetleniyor.
Dünya ya da evreni bir küme ola
rak algılarsak, bilgi bu kümenin
hepsini kapsıyor, bu bir alt küme.
Evrenle bilgi kümesi arasındaki
boşluğu inanç dolduruyor. Ve in
sanlar yalnızlaştıkça aslında evren
le bilgi arasındaki boşlukları artı
yor. Çünkü ne kadar az iletişim, o
kadar az bilgi aslında bir anlamda.
Boşluk arttıkça inancın değeri bü
yüyor. Birşeyler eksik insanların
hayatında. Buna karşılık bilgi te
melli yeni bir din doğacağı konu
sunda söylentiler var. Belki de bil
gi toplumu bu dezavantajını bu şe
kilde kapatacak."
Bu noktada herkesin yaşamdaki
görevini yerine getirmesi gerektiği
ni savunuyor ve bu görevin de, ge
lecek kuşaklara doğruyu ve iyiyi
aktarmak olduğunu savunuyor. Bu
yüzden kızı Cansu ile doğru ilişki
ler kurma kaygısında. Kendisi için
önemli olanları vermeye çabalama
sı da bundan. Dürüst olmak, öğ
renme sevincini aşılamak ve sev
meyi öğretmek ise en önemli şey
ler.
Eğitim konusunda bir hayli de
neyimli. Bu deneyimini kızı üzerin
de de uyguluyor. Örneğin, bir ara
psikolojide bilgisayar kullanımı
üzerine seminer hazırlıyor. Bu ara
da 2 yıl kadar Türkiye'de ilk olarak
4-5 yaş arası grubun bilgisayar eği
timi koordinatörlüğü yapıyor. Yazı
yazmayı sevdiği için çok ciddi bir
anı birikiminin olduğunu söylüyor.
İleride bu birikimlerini Türk toplu
munun yaşadığı değişimler olarak
belge niteliğinde yayınlamayı dü
şünüyor.
20 i n s a n k a y n a k l a r ı 8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50
22 m e s a i s o n r a s ı 8-14 Ocak 1996.Sayı: 50
FORMAT ALTUĞ ÖZGENLİK
işte 50'nci Format'ı yazıyorum.
Hayatımda hiç bu kadar uzun süre düzenli
yazı yazmamıştım. Aslında bundan oldukça
hoşlanıyorum. Bazı zamanlar kötü yazsam
da sizin bu yazıyı sevdiğinizi ve
okuduğunuzu biliyorum.
Yakın çevremdeki insanlar nedense
bilgisayarımla konuşmamı anlayamıyorlar.
Bazıları beni deli zannediyor. Bazıları ise
bilgisayarımı kıskanıyor. Aklınız alıyor mu?
Halbuki ben herşeyin bir ruhu olduğuna ve
canlı olduklarına inanırım. Size de saçma
gelebilir ama ben böyle düşünüyorum.
Bilgisayarım, canım sıkıldığında ve
sinirliyken beni eğlendirir. Bir telefon hattı
ile beni dünyanın her köşesindeki diğer
bilgisayarlara bağlar. Dön kişi toplanıp
müzik yapmak genelde çok zordur. Yani
bir araya gelecek dört kişi, çalışacak stüdyo
ve bir sürü ekipman gerekir. Bilgisayar ise
her zaman çalar. İyi gününde de, kötü
gününde de olsa hep çalar. Kapris yapmaz.
Her türde ve ritmde çalar. Üstelik hiç yanlış
çalmaz, ritm kaçırmaz. Onunla para
kazanırım ve hiç bir zaman kazandığım
paradan pay istemez. Arada bir alacağım
yeni bir donanım ve biraz temizlik onu
mutlu eder. Tabii en önemlisi onunla
konuşmaktır. Genellikle ona moral verir ve
zor bir işin altından kalkmasına yardımcı
olursunuz. Ama bazen de küfür edersiniz
(beni yarı yolda bırakan ve beklemekten
ağaç eden bir iki Macintosh dışında hiç bir
bilgisayara küfür etmemiştim).
Bilgisayarlarıyla konuşan diğer insanlarda
gördüğüm en belirgin şey küfürdür. Daha
doğrusu bilgisayarı ile konuşan bu kısanlar
sadece küfür ederler. Aynı zamanda hiçbir
değerleri yokmuş gibi kabaca ve hırsla
kullanırlar. Eğer siz de böyle
kullanıyorsanız, büyük olasılıkla sürekli
sisteminiz çöküyor ve sıkça donanım
arızasına uğruyorsunuzdur. Lütfen bundan
vazgeçin ve bilgisayarınıza iyi davranın,
onunla konuşun. Göreceksiniz herşey daha
kolay olacak.
Dün gece evde içecek bir şey
kalmadığından, dışarı alış-verişe çıkmıştım.
Biraz ilerideki markete tam girerken
Burak'ın oradan çıktığını gördüm.
Yanımızdaki apartmanda oturan ama yılda
ancak bir iki kez görebildiğim çocukluk
arkadaşımla hemen sıkı bir sohbete girdik.
Daha sonra sohbet Burak'ın odasında
devam etti. Yaklaşık iki yıldır bilgisayar
almak istiyordu. Çeşidi zamanlarda ona
muhtelif sistemler önerdim. Ama bir türlü
bir araya gelip adam akıllı konuşamadık.
Endüstri Tasarım bölümünde okuduğu için
ona bir CAD sisteminin daha uygun
olacağını söyledim. O da bana okulda
biraz AutoCAD kullanmayı öğrendiğini,
ama kullandıkları bilgisayarların müzelik
olduğunu söyledi. Aslında bunu tahmin
edebiliyordum. Yani üniversitelerin
çoğunda donanım altyapısı oldukça eksik.
Belki bilgisayar mühendisliği gibi
bölümlerde görece daha yeni sistemler var,
ama genelde tüm laboratuvarlar müze gibi.
Burak bana hala 286'lı sistemler üzerinde
çalıştıklarını söyledi. Daha kötüsü ise
çalışan bu birkaç 286'nın başına oturunca,
hocalar "bozarsın" diye onları
kaldırıyormuş. Güleyim mi, yoksa
ağlayayım mı, bilemiyorum. Ama
kararlıyım, Burak'a hesaplı ve güçlü bir
CAD sistemi almasında yardımcı olacağım.
O da bana makul bir fiyata Fender
Stratocaster ya da Gibson Les Paul bulacak.
Bu arada Ayasofya'nın anlattığı bir şey
aklıma geldi. Ayasofya'nın okulda ders
verdiği zamanlarda iki öğrenci sınıfa girmiş.
Ellerinde tostlar ve içecekler varmış. Sonra
bir süre oturup yemek yiyecek bir yer
aramışlar. En sonunda AO sayısallaştırıcıyı
gösterek "hocam bu masada yiyebilir
miyiz", diye sormuşlar. İnanabiliyor
musunuz? Mimarlık öğrencilerinin AO
sayısallaştırıcıdan haberleri yok. Birisinin
gelip bilgisayarınıza bakıp, "Aaaaa, bunun
televizyonu kablolu yayınları çekiyor mu?",
demesine benziyor.
Evet, bu haftaki Format'ın da sonuna
geldik. 50 sayıdır yazılarıma katlandığınız
ve Format'a destek verdiğiniz için çok
teşekkürler. Umanm daha uzun yıllar
BT/haber ve Format ile beraber oluruz.
Kendinize ve bilgisayarınıza iyi davranmayı
unutmayın.
Haftaya kadar hoşçakalın.
Koç 'un Yönetim Bilgi Sistemi Projesi:
Uluslararası standartları yakalama NURAY ÖZKAN
Koç Grubu 'na bağlı
tüm şirketlerde 2 yıla
yakın bir süredir Yö
netim Bilgi Sistemi-Manage-
ment Information Systems
(MİS) projesi yürütülüyor.
Proje kapsamında şirketlerin
finans ve finans dışı bilgileri
nin uluslararası standartlarda
oluşması sağlandı ve bunla
rın holding bazında belli
standartlarda raporlaması iş
lemi yapıldı. Uygulama aşa
masına geçişte ilk kez Eylül
1995 itibariyle raporlar üre
tildi. Bu noktada 1995 yılı
sonuçlan da şirkederde ra-
porlanıyor. Böylelikle 90'ı
aşkın Koç şirketinin yönetim
bilgi sistemi esaslarında,
uluslararası standartlarda bil
gi göndermeleri, bilgi oluş
turmaları sağlanıyor. Koç şir
ketlerinin 1996 yılı program
ve bütçelerinin de yine aynı
mantık ve standartlarda
oluşturulması söz konusu.
Projenin çekirdeği
Koç-Unisys Genel Müdü
rü Bülent Gönç, YBS projesi
ile tüm raporların çok daha
rahat ve kolay alınacağını
umduklarını belirtti. 2 yıla
yakın bir süredir bu raporla
rın oluşması için gerekli alt
yapı çalışmaları yürütüldü.
Altyapı çalışmalarında oluş
turulan sistemlerin en önem
lilerinden bir tanesi de fî-
nansal sistemler. Bülent
Gönç, fînansal sistemlerle il
gili olarak yurtdışından Coda
şirketi ile bir anlaşma yaptık
larını söyleyerek, Coda'nın
finans paketlerini alarak Tür
kiye şartlarına uyarladıkları-
nı dile getirdi. Şu anda bu
paketi Koç'un 14 şirketi kul
lanmaya başlamış durumda.
Gönç, "Bu, projenin yal
nızca finans ayağı. Koç Gru-
bu'nun çok önemli bir özel
liği var. Koç Grubu Şirketleri
birbirinden değişik, çeşitli
sektörlerde çalışıyor. Hepsi
nin ortak olarak kullanabile
ceği sistemin hangisi olduğu
na baktığımız zaman, çekir
dek dediğimiz finans sistemi
karşımıza çıkıyor. Bu yüzden
öncelikle bu sistemi standart
hale getirdik. Aynı şekilde
teknoloji olarak büyük sis
temlerden açık sistemlere, is
temci/sunucu mimarisine ge
çilmesi kararlan alındı ve bu
büyük çapta uygulandı. Şu
anda 14 şirket, 1996 içinde
de 24 şirketimiz, standart fi
nans sistemine geçecek. Di
ğer şirkederimizde satış ve
satın alma, MRP dediğimiz
üretim planlama gibi uygula
malarda koymuş olduğumuz
açık sistem teknoloji stan
dartlarına uygun olarak çalış
malar" yapılıyor. Bunların ba
zılarında Koç-Unisys olarak
liderlik yapıyoruz. Bazıların
da da şirketler kendi çözüm
lerine ulaşarak çalışmalarını
yürütüyor. Projemizde ilk
planlamamızdan bugüne ka
dar sadece 3 aylık bir gecik
me ile çalışıyoruz. Bu süreyi
de 1996 sonunda kapataca
ğız. 1997 yılı sonunda bütün
bu çalışmaların biteceği ve
son haline geleceği varsayılı
yor" şeklinde çalışmaları
özetledi.
YBS projesi, kültür
değişimi getiriyor
Koç Grubu bünyesinde
başlatılan YBS projesi, aynı
zamanda bir sürekliliği de
getiriyor. Yani başlatılıp bit
tiğinde durdurulacak bir
proje olmaktan çok, sürekli
ve devamlı geliştirilmesi söz
konusu.
Bülent Gönç, projenin iyi
bir temelle kurulduğunu, iyi
planlandığını, zamanlaması
nın iyi yapıldığını ve her tür
lü soruna rağmen uygulama
ya zamanında geçildiğini be
lirtiyor. Gönç, YBS projesi
ile bir kültür değişimi başlat
tıklarım da sözlerine ekliyor.
Bülent Gönç, YBS projesi
nin amacını şöyle özetliyor:
"Bu çalışmaların temelinde
bilgi teknolojisinde bir evrim
gerçekleştirmek, istemci/su-
nucu teknolojisi ve son tek
nolojileri kullanmada örnek
olmak yatıyor. Buna paralel
olarak da hedef, uluslararası
standartta finans ve yönetim
raporlama sistemlerini oluş
turmak. Sonuçta bütün bun
lar daha iyi bir yönetimi, da
ha kaliteli ve kolay ölçmeyi
sağlıyor."
K o ç 2 0 0 0 P r o j e s i oç Grubu bünyesuıde Y B S projesinden amaç, anlayış ve
yöntem olarak tamamen farklı bir başka proje daha yürü
tülüyor. Projenin adı, " K o ç 2 0 0 0 " . Proje, bir metodolojiler
bütünü. Temel olarak bir şirkette belirli bir metodoloji kulla
nılarak ve bu metodolojiye sadık kalınarak şirketin haritasını,
resmini çıkartmak; buna bağlı olarak da şirketin iyileştirilmesi
gereken işlemlerini ele alıp, zaman ve hedef koyarak bunları öl
çülebilir yöntemlerle iyileştirmek olarak özedenebilir. K o ç
2 0 0 0 adı verilen bu projeyi, Koç Grubu'na bağlı her şirket
kendisi oluşturuyor ve yürütüyor.
Bülent Gönç, Koç 2 0 0 0 Projesi'nin işleyişini şöyle tanım
lıyor: "Şirket, Koç 2 0 0 0 metodolojisiyle işe başlıyor. Önce
pazar senaryosunu oluşturuyor. Rakipleri inceliyor, şirketi
analiz ediyor. Arkasından özdeğerlendirmesini yapıyor ve şir
ketin ana hedeflerini yeni baştan oluşturuyor. Eksik ya da dü
zeltilmesi gereken süreçleri saptıyor. Bu süreçler daha ayrıntı-
lı bir çalışma ile, ölçülebilir bir metodoloji ile düzeltilmeye
çalışılıyor.
Sonra bu metodolojiyle süreç analizleri yaparak katma de
ğeri olmayan süreçlerin ortaya çıkması sağlanıyor. Katma de
ğeri olmayan süreçler elenerek daha kaliteli ve daha ekono
mik çalışmalar elde edilebiliyor. Bu metodoloji, sürekli bir
iyileştirme anlamına geliyor."
Bugün hemen her Koç Grubu şirketinin uyguladığı Koç
2 0 0 0 Projesi, tüm şirkederde aynı anda başlamamış. Çünkü
proje, derin ve ayrıntılı bir eğitimi gerektiriyor, öncel ikle
Koç'un büyük sanayi kuruluşları, daha sonra orta ölçekli ve
daha sonra da ticari şirketleri devreye giriyor.
Bülent Gönç, projenin tüm şirketlerde bir yaşam tarzı, bir
felsefe, iş yapma felsefesi haline geldiğini dile getiriyor. Her
şirkette Koç 2 0 0 0 Projesi'ne atanan kişiler, kendi işlerinin
yanında bu projeyi de büyük bir özveriyle yürütüyor.
Teknoloji Yönetim Derneği kuruldu
Türkiye'de teknoloji yönetimi konusu
nu kurumsallaştırmak ve Türkiye'nin
sosyo-ekonomik gelişmesinde bilim
ve teknolojiyi itici bir güç olarak kullanmak
amacıyla, bir grup TÜBİTAK'lı araştırmacı ta
rafından Teknoloji Yönetim Derneği kurul
du. Özellikle bilgi teknolojisi üretiminin ve
kullanımınm yaygınlaştırılması gerektiğine
inanan demek kuruculannın araştırma ko
nulan, yapay zeka, robotik, Internet, teleko
münikasyon ve biyoteknoloji gibi alanlan
kapsıyor.
TÜBİTAK'ın Gebze'de bulunan Marmara
Araştırma Merkezi'nde (MAM) faaliyete ge
çen Teknoloji Yönetim Derneği, Pak Hol-
ding'in desteğiyle eğitim seminerleri dizisi
de başlattı. Ocak 1996'dan itibaren başlaya
cak olan ve Pak İş Merkezi'nde belli dö
nemlerde yapılacak seminerlerin konulan
şöyle:
Internet kullanımı ve uygulamaları, işlet
melerde teknoloji yönetimi, teknoloji yöne
timi ve değişim mühendisliği (re-engine
ering), teknoloji yönetimi ve organizasyonel
değişim, C++ ve nesneye yönelik program
lama, CAD/CAM ve endüstriyel otomasyon,
yapay zeka, uzman sistemler ve endüstriyel
uygulamaları, çevresel etki değerlendirme,
MS-DOS işletim sistemi, Windows, Word,
Excell, Power Point paket program kulla-
nimlan.
"Eğer teknolojiyi biz yönetemezsek, tek
noloji bizi yönetecek" diyen Teknoloji Yö
netim Derneği kurucuları, bilim ve teknolo
jiye değer veren sosyal bilimler, mühendis
lik, fen bilimleri gibi farklı disiplinlerden ge
len, teknolojinin farklı alanlarıyla ilgilenen,
teknolojiyi üreten, yöneten ve kullanan her
kesi derneğe üye olmaya çağırıyor.
Teknoloji Yönetim Derneği'ne üye olmak
ya da çalışmalarına katkıda bulunmak iste
yenler dernek telefonundan ya da Internet
üzerinden Dernek Başkanı Dr. Halime İnce
ler ile iletişime geçebilirler.
Teknoloji Yönetim Derneğinin iletişim
adresleri:
Telefon: 0262- 64123 00
E-mail: [email protected].
Top Related