Download - CeBIT Life Magazine

Transcript

Türksat 3A Uydu Hizmetleri VSAT Uplink Uydu Haberleşme KabloTV Kablo İnternet Uydunet Teledünya Coğrafi Bilgi Sistemleri TürksatGlobe TürksatMaps e-Devlet Hizmetleri turkiye.gov.tr Astronot Eğitim Portalı

Türksat 3A Uydu Hizmetleri VSAT Uplink Uydu Haberleşme KabloTV Kablo İnternet Uydunet Teledünya Coğrafi Bilgi Sistemleri TürksatGlobe TürksatMaps e-Devlet Hizmetleri turkiye.gov.tr

Türksat 3A Uydu Hizmetleri VSAT Uplink Uydu Haberleşme KabloTV Kablo İnternet Uydunet Teledünya Coğrafi Bilgi Sistemleri TürksatGlobe TürksatMaps e-Devlet Hizmetleri turkiye.gov.tr Astronot Eğitim Portalı

Türksat 3A Uydu Hizmetleri VSAT Uplink Uydu Haberleşme KabloTV Kablo İnternet Uydunet Teledünya Coğrafi Bilgi Sistemleri TürksatGlobe TürksatMaps e-Devlet Hizmetleri turkiye.gov.tr

2012 FUAR ANA SPONSORU

6 . S A L O N STAND A 02

CNR Expo, Yeşilköy, İstanbul 29 Kasım – 02 Aralık 2012

TÜRKSAT AŞ UYGULAMASINI MOB İL CİHAZINIZA İNDİR İN!

Türksat 3A Uydu Hizmetleri VSAT Uplink Uydu Haberleşme KabloTV Kablo İnternet Uydunet Teledünya Coğrafi Bilgi Sistemleri TürksatGlobe TürksatMaps e-Devlet Hizmetleri turkiye.gov.tr Astronot Eğitim Portalı

www.cebitbilisim.com

Türk Bilişim Sektörü oldukça hızlı büyüyor

TÜRKİYE BİLİŞİM DERNEĞİ BAŞKANI PROF. DR. TURHAN MENTEŞ

AVRASYA’NIN EN İYİ DİJİTAL YÜKSEK TEKNOLOJİ ETKİNLİĞİCeBIT BİLİŞİM EURASİA

KURUMSAL KAYNAK PLANLAMASI

BTK BAŞKANI TAYFUN ACARER

Türkiye’nin 2023 vizyonundaki hedeflere bugünkü şartlarda ulaşmak imkansız. Ama elimizde önemli bir şans var: Bilişim sektörü, yıllık 500 milyar dolarlık ihracat beklentisine önemli katkıda bulunabilecek bir potansiyele sahip.

FATİH Projesi ile 4 yıl içinde 40 bin okuldaki 570 bin sınıfa internet bağlantısı ve akıllı tahta sağlanacağını belirtiyor.

CeBIT Life Magazine, CeBIT Bilişim Eurasia 2012 ve CeBIT Sinerji Zirvesi 2012 Resmi Yayınıdır.

Sosyal medya sürekli canlı, dinamik ve “mevcut” bulunmayı gerektiriyor. Bu tür yapıları bulunmayan veya nasıl adapte olunabileceğinin yolunu arayan kurumlar ise sosyal medyaya temkinli yaklaşmaya devam ediyor.

Türkiye’ye özgü bilişim modeli belirlenmeli

2023 hedefi 160 milyar $

TÜRKİYE’NİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ EKONOMİK İLERLEMEYE HAYRANIM

Kurumların Sosyal Medyayla imtihanı

SATIŞTAN PAZARLAMAYAFARK YARATAN BAKIŞ AÇISI

Türkiye uzayda sınıf atlayacak. 2015 itibariyle uydu üreten ülkeler safına girecek.

Gözümüz Uzayda

Fuar ve zirve birlikte büyüyor

Gözümüz Uzayda

TÜRKSAT GENEL MÜDÜRÜ ÖZKAN DALBAY

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN

Fatih Projesi’ni önemsiyoruzFatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethederek yeni bir çağı başlatmıştı. Türkiye de FATİH Projesi’yle eğitim konusunda bir çağı kapatıyor ve yeni bir çağı, bilgi teknolojileri çağını açıyoruz.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım Bilgi Toplumu için gerekli iletişim otobanları kurma çalışmalarının devam ettiğini, bu kapsamda evlere kadar fiber optik hatların iletilmesinin sağlanacağını belirtirken şu an toplam gelirleri 44 milyar dolara ulaşan bilişim sektörüne ait rakamların 2013 yılında, 50 milyar doları geçmesinin beklendiğini söylüyor.

Rekabetin arttığı bugünün dünyasında şirketler kurumsal kaynak planlaması çözümleri kullanarak verimliliklerini yükseltiyorlar. ERP yazılımları şirketin iş süreçlerini organize ederken yöneticilere süreçleri izleme imkânı da veriyor.

Göreve başladıktan sonra birçok defa Türkiye’yi ziyaret eden Ekonomi, Çalışma ve Ulaştırma Bakanı Jörg Bode, Türkiye’de yaşanan ekonomik gelişime hayran olduğunun altını çiziyor.

CeBIT Bilişim Eurasia fuarının ve Sinerji Zirvesi’nin konseptinde yaptığımız değişiklikler BT sektörü tarafından çok beğenildi.

Bu yıl iki yüz binden fazla kişinin ziyaret etmesi beklenen fuar, sektör profesyonellerinin son teknoloji ve yenilikleri görmek, bilgiye dayalı kararlar verebilmek için geldikleri yere dönüşmüş durumda.

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM

KÂRLILIĞI ERP İLE ARTTIRIN

Aşağı Saksonya Eyaleti Ekonomi, Çalışma ve Ulaştırma Bakanı Jörg Bode

HİFAŞ Genel Müdürü Alexander Kuehnel

Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Andreas Gruchow

Kurumların Sosyal

TÜRKİYE’NİNYETENEKLERİ

KAYBOLUP GİTMEYECEK

TTNET GENÇ YETENEKLERİN

YANINDA

TTNET’in “Yeteneğe Destek, Yaratıcı Ekonomiye Destek” projesiyle gençlerimiz yeteneklerini geliştiriyor. Bilişim sektörüyle tanışan gençler, aldıkları eğitimlerle iş hayatına hazırlanıyor. TTNET, Türk ekonomisine destek oluyor. TTNET’le her şey mümkün!

www.ttnet.com.tr | 444 0 375

yetenege destek 29.7x42.indd 1 11/9/12 5:14 PM

RÖPORTAJ3

10T.C Ulaştırma, Denizcilik ve

Haberleşme Bakanı Binali YıldırımTürk Bilişim Sektörü tahminlerin üzerinde büyüyor.

14Aşağı Saksonya Eyaleti Ekonomi,

Çalışma ve Ulaştırma Bakanı Jörg BodeTürkiye’nin gerçekleştirdiği ekonomik ilerlemeye hayranım.

16Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu

Başkanı Dr. Tayfun AcarerBT sektörünün 2023 hedefi 160 milyar dolar.

18Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu

Üyesi Dr. Andreas GruchowAvrasya’nın en iyi dijital yüksek teknolojİ etkİnliği: CeBIT Bilişim.

22Türksat hedefi “uydu ve uzay” olarak

belirlediCeBIT Bilişim EurasIa 2012’nin ana sponsoru Türksat, ziyaretçilerin karşısına “Uydu ve Uzay” konseptiyle çıkıyor.

24Sanallaştırma ve Son Kullanıcı

Aynı hizmet farklı platform.

CeBIT BİLİŞİM EURASIA 2012’YE HOŞ GELDİNİZ

vrasya’nın bir numaralı bilişim, teknoloji ve iletişim platformu CeBIT Bilişim Eurasia 2012 ve CeBIT Sinerji Zirvesi, bilişim dünyasını bir kez daha buluşturuyor.CeBIT Bilişim Eurasia, Avrasya bölgesindeki bilişim firmalarının yanı sıra işinde bilişimi kullanan tüm dikey sektör firmalarını, kamu kurumlarını ve medya kuruluşlarını aynı çatı altında bir araya getiriyor. Makine, tekstil, lojistik, turizm, eğitim, sağlık gibi dikey sektörlerde faaliyet gösteren firmalar için CeBIT Bilişim Eurasia, yıllardır kârlılığı maksimize etmek, maliyetleri düşürmek ve risk yönetimi açısından en doğru platform olma özelliğini koruyor.Gelecekteki iş stratejilerinin temel bir parçası olan bilişim, hemen her sektörde yeni iş alanlarının açılmasını ve sektörün büyümesini sağlıyor.Sektörün ihtiyaçları ve eğilimi doğrultusunda yenilenen yapısı ile CeBIT Bilişim Eurasia, 2012 yılında sektördeki bu hızlı gelişime ayna tutarak şirketlerin günümüzdeki ihtiyaçlarına yönelik doğru çözümler sunuyor. CeBIT BİLİŞİM EURASİA’NIN DöRT pLATfORMUCeBIT Bilişim Eurasia 2012, bilişim teknolojileri sektöründeki dört ayrı platformu bir araya getirerek ziyaretçilerine ve katılımcılarına ticari bir fuardan fazlasını sunar. Teknoloji tedarikçilerini ve kullanıcılarını bir araya getirir; uzmanlar, kamuoyu oluşturanlar, üst düzey karar vericiler için uluslararası bir buluşma noktasıdır. Dört farklı platformdan oluşan bu formatın yanında çok çeşitli hizmetlerimiz ve profesyonel çözümlerimiz sayesinde hedef kitlenize etkili bir yoldan ulaşabilir, yeni satış potansiyelleri yaratabilirsiniz.Fuarla eş zamanlı olarak düzenlenecek CeBIT Sinerji Zirvesi, önemli konu başlıkları ve çok değerli konuşmacılarıyla bilişim sektöründe gündem yaratacak!Düzenlendiği ilk yılında ziyaretçi akınına uğrayan CeBIT Sinerji Zirvesi, bu yıl da çeşitli sektörlere yönelik seminer, panel, konferans ve firma sunumlarından oluşan yeni ve kapsamlı programı konuşmacılarıyla iş dünyası ve bilişim sektörü profesyonellerine etkin bir platform yaratmaya devam ediyor. CeBIT Sinerji Zirvesi 2011 yılında 6 salonda 4 gün boyunca kendi alanlarında uzman 230 konuşmacı ve 22 tane toplantı konusuyla Türkiye ve Avrasya’da bilişim konusunda yapılan en büyük etkinlik olmayı başarmıştır.

Direktör DirectorYıldıray Gökkaya [email protected]

Yayın Yönetmeni Editon in ChefMurat Güzel [email protected]

Yayın Koordinatörü Ersin Akman [email protected]

Editörler EditorsŞebnem Özçelik [email protected]ülistan Alagö[email protected]

Fotoğraflar Photography Vedat Öztürk, Ozan Akgün, Mert Argını, Yağız Can Özen

Katkıda BulunanlarCanan Baydar, İdris Gülmez, Kerem Kalafat, Özge Akman

Reklam Satış KoordinatörüUfuk Taşdelen [email protected] Demir [email protected]

Reklam Satış MüdürüEce Batumlu [email protected] Denizhan [email protected]

Finans DirektörüMustafa Güler [email protected]

YAYINA HAZIRLAYAN

CeBIT Life Magazine BLANCHE MEDYA tarafından yayına hazırlanmaktadır.www.blanchemedya.com

Baskı: Bizim Matbaa Ltd. Şti.

Bu der gi de ki ya zılar ve gör sel mal ze me ler elekt ro nik ya da ba sı lı or tam da izin alın ma dan ya da kay nak gös te rilmeden kul la nı la maz.

BLANCHE MEDYAGülbahar Mahallesi Cemal Sururi Sk. Halim Meriç İş Merkezi No:15 Kat:4 D:22Mecidiyeköy/İstanbulTel: 0 (212) 438 49 35Fax: 0 (212) 438 49 43

Basım Tarihi: Aralık 2012, Yayın Türü: Yılda bir defa yayınlanır.

İMTİYAZ SAHİBİ PublisherDeutsche Messe Worldwide adınaMurat Özer

YÖNETİM YERİ AddressHannover Fairs İnterpro Uluslararası Fuarcılık A.Ş.Büyükdere Cad. Şarlı İş MerkeziNo:103 B Blok Kat:5-6, 34394, Mecidiyeköyİstanbul TürkiyeTel: +90 (212) 334 69 69Faks: +90 (212) 334 69 70 E-posta: [email protected]: www.cebitbilisim.com

Yayın KURULU Editorial Board

Cüneyt Midillili [email protected]

Merve İnciroğlu merve.inciroğ[email protected]

Mücella Kö[email protected]

Murat Özer

A26Bilişim ile İş

SürekliliğiBağlantınız kopmasın işler aksamasın...

30Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet

Misbah DemircanBeyoğlu Belediyesi bilişim çağını yaşıyor.

34HİFAŞ Genel Müdürü Alexander Kuehnel

Fuar ve zirve birlikte büyüyor.

36Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı

Melih GökçekTeknolojinin başkenti Ankara.

38Türkiye Bilişim Derneği Başkanı

Prof. Dr. Turhan MenteşÇok acil Türkiye’ye özgü bilişim modeli belirlenmeli.

40Türkiye’deki Teknoparklar

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri birbiri ardına kurulmaya devam ediyor.

44Hedef: Daha akıllı şehirler

Yaşam standardını olabildiğince arttırırken, verimliliği ön plana çıkaran ve daha yeşil bir çevre hedefleyen akıllı kentler için daha alınacak çok yol var.

46Melek Yatırımcılar Fikri bul, projeyi

pazarla, paraya kavuş!

50Kurumsal Kaynak Planlaması

Kârlılığı arttırmanın en garantili yolu ERP.

52 Fatih projesi ile eğitim sistemi

modernleşiyorBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından duyurusu yapıldığı günden beri üzerinde çalışılan FATİH Projesi ile Türkiye’nin eğitim ve öğretim sisteminde köklü değişiklikler yaşanacak.

54CeBIT Avrasya Direktörü

Murat ÖzerBirlikte düzenlenen fuar ve zirve artık eskisinden de güçlü.

56Semor A.Ş.Genel Müdürü

Nezih KuleyinCeBIT Sinerji Zirvesi, bir ilkler zirvesi olacak. CeBIT Avrasya Direktörü

içindekiler...

KISA HABER 4

CEBIT’İN YAKA KARTLARINI

DOKUNARAK BASIN

CeBIT Bilişim Eurasia 2012 fuarının

ziyaretçileri, yaka kartlarını “Dokunmatik

Ekran Teknolojileri” konusunda uzmanlaşmış

bir firma olan Noya’nın çözümleriyle bastıracak.

Türkiye’nin kendi özgün tasarımına sahip,

dokunmatik PC ve POS cihazı üreten ilk

firması olan Noya’nın fuar alanındaki toplam

30 adetlik E-Life Inno Kiosk MT 170 cihazları,

fuar ve Sinerji Zirvesi ziyaretçilerinin sıra

beklemeden yaka kartlarını basmalarını

sağlayacak.

Logitech’in Windows 8 işletim sistemine özel olarak tanıttığı yeni ürünlerde dokunma konsepti ön plana çıkıyor. Bu ürünler arasında en çok dikkat çeken model ise eski masaüstü bilgisayarları da Windows 8 ile yeni dokunmatik arayüzü ile tanıştırmayı amaçlayan Touchpad T650 oldu. Geniş ve ultra pürüzsüz dokunmatik cam yüzeye sahip Logitech Wireless Rechargeable Touchpad T650, Windows 8’in yeni dokunmatik hareketlerini destekliyor ve farklı sayfalarda gezinirken pencereler

arasındaki navigasyonu hızlandırıyor. Touchpad T650, geniş dokunmatik cam yüzeyi üzerinde her noktada parmak hareketlerini algılıyor ve böylece işaretleme, tıklama ya da kaydırma gibi işlemler son derece kolaylaşıyor. Ayrıca, uygulamaları başlatmak ve yardımcı menüyü etkinleştirmek için yatay kaydırma, iki parmakla fotoğrafları büyütüp küçültme, “Başlat” ekranına hızla geri döndüren üç parmakla tarama gibi Windows 8’in yeni dokunmatik hareketleri Touchpad T650 sayesinde rahatlıkla yapılabiliyor.

LOGITECH, WINDOWS 8’E DOKUNDU

HUKUKLA İLGİLİ HERŞEY KANUNUM.COM’DAHukukçu ve mühendislerinin 4 yılı aşan itinalı çalışması sonucu, Türk içtihat ve mevzuat metinlerindeki güncelleme ve yürürlük bilgisi sorunları Kanunum.com tarafından aşılıyor. Bireylerin derin analiz ve bilgiye engelsiz erişim bekledikleri çağa ait yeni bir elektronik hukuk yayını olan Kanunum.com, kayıtlı üyelerine hızlı, çevrimiçi araştırma olanağı veren güncel bir hukuk veritabanı ve elektronik araştırma servisi sunuyor. T.C. Anayasa Mahkemesi, TBMM ve Avrupa Konseyi gibi saygın kurumların da kurumsal kullanıcıları arasında bulunduğu Kanunum.com, kendi geliştirdiği yapay zeka, dil işleme ve veri yönetim teknolojileri sayesinde, özel ve resmi sitelerde değişik formatlarda dağınık olarak sunulan mevzuat, içtihat, resmi gazete ve tutanak metinlerini bir arada sunarak bu tür ayrıcalıklı bilgilere rahat ve hızlı ulaşımı mümkün kılıyor.

LOGITECH, WINDOWS 8’E DOKUNDU

1TÇ’nin Ticari KOBİ Yönetimi ve Muhasebe programları, şirketlerin her türlü ticari faaliyetlerini gözetim altında tutmalarını sağlıyor. Sipariş ve tedarik, satın alma ve satış yönetimi, üretim, maliyet analizi ve fiyatlandırma, barkodlu stok yönetimi, müşteri ilişkileri, mali tablolar ve karlılık analizleri 1TÇ’nin sunduğu modüllerin bazıları. 1TÇ’nin kullanıma hazır olan tüm uygulama çözümlerini açık kaynak kodlu ve tüm geliştirme araçları ile birlikte son kullanıcıya kadar sunuyor. Programlamada ileri seviyede deneyime sahip olmayan uzmanlar tarafından bile kolay bir şekilde geliştirebilmek mümkün. İşletmeler ihtiyaç duydukları uyarlamaları kendi elemanları ile de gerçekleştirebiliyor. 1TÇ’nin çözümleri bulut sistemi

üzerinden de kullanılabiliyor. İşletmeler, uygulamaları kendi donanım ve teknoloji altyapılarıyla kullanabildikleri gibi, bu modüllere dilerlerse daha ekonomik bir seçenekle kiralama yöntemi ile 1TÇ Bulut sistemi üzerinden de erişebiliyor. Ayrıca, 1TÇ’nin sunduğu teknolojik yapı sayesinde tüm iş süreçleri, tek bir sistem ya da veri tabanı üzerinde takip edilebiliyor. Buna bağlı olarak işletmedeki farklı yapılar için ortak raporların oluşturulabilmesi mümkün hale geliyor.

1TÇ ile verimliliğinizi arttırabilirsiniz

BİLKUR, OT/VT SEKTÖRÜNE KATMA DEĞERLİ HİZMETLER SUNUYOROtomatik veri toplama sistemleri (OT/VT) ile uzmanlaşmış bir firma olan Bilkur’un barkod çözümleri zengin bir çözüm yelpazesine sahip. Aclas, Argox, Bitatek, Datalogic, Godex, Unitech ve Zebex marka barkod okuyucu, barkod yazıcı ve el terminalleri markalarının Türkiye distribütörlüğü de yapan Bilkur, bu yıl portföyüne katılan QR kodu (karekod) okuyucu çözümleriyle özellikle yurtdışına ihracat yapan firmalardan gelen müşteri taleplerini eksiksiz gidermeyi amaçlıyor. 2.8 inçlik dokunmatik ekrana sahip Bitatek IT-8000 mobil el terminali, karekodlarla (QR kod) birlikte 1 ve 2 boyutlu klasik barkodları da okuma özelliğine sahip, çok fonksiyonlu bir cihaz.

BİLKUR, OT/VT SEKTÖRÜNE BİLKUR, OT/VT SEKTÖRÜNE BİLKUR, OT/VT

KATMA DEĞERLİ HİZMETLER SUNUYOROtomatik veri toplama sistemleri (OT/VT) ile uzmanlaşmış bir firma olan Bilkur’un barkod çözümleri zengin bir çözüm yelpazesine sahip. Aclas, Argox, Bitatek, Datalogic, Godex, Unitech ve Zebex marka barkod okuyucu, barkod yazıcı ve el terminalleri markalarının Türkiye distribütörlüğü de yapan Bilkur, bu yıl portföyüne katılan QR kodu (karekod) okuyucu çözümleriyle özellikle yurtdışına ihracat yapan firmalardan gelen müşteri taleplerini eksiksiz gidermeyi amaçlıyor. 2.8 inçlik dokunmatik ekrana sahip Bitatek IT-8000 mobil el terminali, karekodlarla (QR kod) birlikte 1 ve 2 boyutlu klasik barkodları da okuma özelliğine sahip, çok fonksiyonlu bir cihaz.

Su, elektrik ve doğal gaz faturaları Casio IT-9000’e emanetCasio’nun yeni nesil yazıcılı el terminali Casio IT-9000, elektrik, su ve doğal gaz dağıtım şirketleri tarafından ilgiyle karşılandı. Çalık YEDAŞ, Yıldızlar Holding, Bursa Gaz, Kayseri Gaz, Diyarbakır Gaz, İzmit Su, Akdeniz Elektrik ve Toroslar Elektrik gibi çok sayıda aboneye sahip kuruluşlarca tercih edilen Casio IT-9000, Gürcistan ve Azerbaycan’da da bazı dağıtım şirketleri tarafından kullanılmaya başlandı. Casio el terminallerinin Türkiye’deki ve bölgedeki distribütörlüğünü Mobit Bilişim yapıyor.

Elektrik ve Toroslar

KIZIL GROUP FARKLI ALANLARDA HİZMET VEREN DÖRT FİRMASIYLA ÇÖZÜMLER SUNUYORTürkiye, Çin, ve Güney Kore şirketler konsorsiyumunun Türkiye ayağını oluşturan Kızıl Group, bünyesinde Kızıl Elektronik, Patent Care, Super Uydu ve Smiling Service firmalarını barındırıyor.Bu firmaların ana faaliyet alanları ise şöyle: Kızıl Elektronik firması, elektronik alanında yazılım ve donanım AR-GE faaliyetleri yürütüyor ve teknik destek hizmetleri veriyor. Grubun bir diğer şirketi olan Patent Care Patent, Marka ve Tasarım Danışmanlığı üzerine uzmanlaşmış. Şirket, patent, marka ve tasarım başvurularının hazırlanması,

gerekli ön araştırmaların yapılması, süreç takibi ve fonlamalar konusunda danışmanlık hizmetleri veriyor. Super Uydu Telekomünikasyon firması uydu üzerinden yüksek hızlı internet hizmetleri veren bir internet servis ve uydu haberleşme sağlayıcısı olarak konumlanmış. Kızıl Group’un son şirketi olan Smiling Service firması ise dijital anket çalışmaları ile müşteri memnuniyeti ölçüm sistemleri oluşturuyor. Kızıl Group ile ilgili detaylı bilgilere www.kizil.com adresinden erişebilirsiniz.

Su, elektrik ve doğal gaz faturaları Casio IT-9000’e emanetCasio’nun yeni nesil yazıcılı el terminali Casio IT-9000, elektrik, su ve doğal gaz dağıtım şirketleri tarafından ilgiyle karşılandı. Çalık YEDAŞ, Yıldızlar Holding, Bursa Gaz, Kayseri Gaz, Diyarbakır Gaz, İzmit Su, Akdeniz

SEAGATE MOMENTUS XT SERİSİ KLASİK DİSK KAPASİTESİNİ SSD PERFORMANSIYLA SUNUYORSeagate Momentus XT serisi, ideal sabit disk kapasitesi ve SSD performansıyla özellikle dizüstü bilgisayarlarda yüksek verimlilik sağlayan hesaplı bir depolama çözümü. Seagate tarafından geliştirilen ve kullanım alışkanlıklarının disk tarafından algılanmasına yarayan “Adaptive Memory” teknolojisine sahip Momentus XT serisi, içinde barındırdığı 8 GB’lık SSD alanıyla ihtiyaç anında yüksek performans sağlayabiliyor. Tek bir diskte hem klasik sabit disk hem de SSD mimarisi barındıran bu hibrit çözüm, ekonomik ve performanslı bir dizüstü bilgisayar kullanımı ihtiyacına hitap ediyor.

KISA HABER5

Western Digital, WD VelociRaptor ve WD Black serisi sabit disklerle üstün performans sağlıyor.WD Black serisi diskler özellikle yoğun veri işleme gerektiren platformlar için klasik disklere oranla sağladığı yüzde 50’yeyakın performans artışıyla dikkat çekiyor. Gelişmiş performans arttırıcı özelliklere sahip WD Black serisi, fotoğraf ve video düzenleme programlarının yanı sıra, masaüstü platformda özellikle oyunlar gibi yüksek performans beklediğiniz uygulamalarda arzu edilen hızları kullanıcılarına sonuna kadar sunabiliyor. WD Black serisi, yüksek performans ve yüksek kapasite seçenekleriyle sınıfının güvenilirlik değeri yüksek bir sabit disk ailesi olarak görülmekte. WD Black ’in dinamik ön bellek algoritması okuma ve yazma işlemleri arasında ön bellek dağılımını optimize ederek performansı gerçek zamanlı olarak arttırabiliyor. Örneğin okuma işleminin yüzdesi yazma işlemine göre daha fazla olduğu anlarda, disk otomatik olarak okuma işlemine daha fazla ön bellek ayırarak genel sürücü performansını arttırmayı amaçlıyor.Sistem kaynaklı titreşimi azaltmak ve okuma yazma işlemlerini sırasında doğru izleme sağlamak üzere motor gövdesinin her iki ucunda sabitlenen disk plakalarına sahip olan 512GB ile 4TB kapasiteye sahip WD Black serisi sabit diskler, ekstra dayanıklılığa sahip yüksek performanslı işistasyonları ve dizüstü bilgisayarlar için ideal depolama çözümleri olarak tercih edilebilir.

WD BLACK SERİSİ SABİT DİSKLER YÜKSEK PERFORMANS GARANTİLİ

BİLGİTAŞ’IN KYOCERA KAMPANYASI YIL SONUNDA BİTİYORJapon Kyocera Document Solutions’ın Türkiye temsilcisi Bilgitaş, en beğenilen fotokopi modellerinden olan TASKalfa 180 ile aralık ayında kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor.Dakikada 18 A4 sayfa kopya hızında olan TASKalfa 180 S/B A3 Dijital Fotokopi modeli, kampanya kapsamında sunulan Printing System Z yazıcı kartı ile, hem fotokopi hem de yazıcı olarak kullanılabiliyor. Standart olarak 400 sayfa kağıt kapasitesine sahip ve istenildiğinde otomatik doküman besleyicinin de eklenebildiği cihaz, uzun ömürlü drum ve toneri sayesinde düşük sayfabaşı maliyeti sunuyor.Düşük maliyetle kaliteli doküman çoğaltmak ve baskı almak isteyen ofislerin ihtiyaçlarına yanıt veren bu kampanyayı kaçırmak istemeyenler, 31 Aralık 2012 tarihine kadar geçerli kampanya hakkında www.bilgitas.com.tr sitesinden bilgi edinebilir.

MİTASAN, SHARP İLE DAKİKADA 120 SAYFA BASTIRIYORMitasan, Sharp’ın dakikada 120 sayfa baskı özellikli Hercules II serisi Siyah-Beyaz üretim makinelerini pazara sundu. Dakikada 62 ve 70 sayfa baskı yapabilen renkli MFP Polaris modeli; sürekli sorunsuz çalışma için planlanmış bir ürün olup, Otomatik Developer yenileme, kendi kendini soğutma, baskı kalitesini sürekli denetleme, 4 Beam Laser teknolojisi, 8 bit 1.200 Dpi baskı, gibi üstün teknolojiler barındırıyor. Dakikada 90/105/120 baskı yapabilen siyah - beyaz Hercules II serisi ise benzer

şartlarda durmaksızın çalışma özelliği ile birlikte tasarlanmış. Bu ürünler vakum sistemi ile çalışan SRA3 ebatlı ek kağıt kasetleri, katlama, zımba, delgeç ve giyotin gibi seçenekleri olan sonlandırıcılar ile ihtiyaca göre şekillendirebiliyor. 10.1 inç’lik renkli dokunmatik ekrana sahip ürünlerde, akıllı telefon benzeri bir şekilde işlemler parmak kaydırma ve dokunma ile yapılıyor. 1 TB sabit disk ve işlemciye sahip ürünlerin ekranlarından internete bağlanma ve sörf yapma imkanı da mevcut.

KISA HABER 8

Epson’ın yeni L serisi yazıcıları ile 500 sayfa baskı sadece 2.5 TL’ye mal oluyor. Sadece yazıcı olan L100, yazıcı, tarayıcı ve fotokopi imkanı sağlayan L200 ve fotoğraf baskıları için tavsiye edilen L800 dünyada ve Türkiye’de bir ilk olma özelliği sağlayan tanklı sistemleri sayesinde çok sayıda baskı ihtiyacı duyan kişi ve firmalar için baskı maliyetini minimize ediyor. Baskı maliyetlerini düşürmek için orijinal ürünleri modifiye ederek gerek baskı kalitesinden gerekse garanti kapsamından ödün vermek durumunda kalan herkesin hayatına ciddi bir kolaylık getirdiklerini belirten Epson Türkiye Müşteri Hizmetleri Müdürü Ahmet Gürle; “Epson olarak geliştirdiğimiz tanklı yazıcı teknolojisi sayesinde orijinal Epson

kalitesinde baskıların maliyetini ciddi anlamda düşürdük” diyor. Gürle ayrıca 500 sayfa baskıyı 2.5 TL’ye alabilmenin gerçekten ciddi bir avantaj olduğunu belirterek “Sürekli Mürekkep Besleme Sistemli” yazıcı olarak tabir ettiğimiz L Serisi ürünlerimiz tüm dünyada bir ilk. Geliştirdiğimiz bu sistem sayesinde, aslen tanklı yazıcı olmayan ürünlere müdahale edilerek dönüştürülmesinin ve bu sebeple garanti kapsamı dışında kalmasının da önüne geçmiş bulunuyoruz” şeklinde konuşuyor.

EPSON L SERİSİ İLE BASKI MALİYETİNDE TANK DEVRİMİ

Casio’nun Lazer – Led’li hibrit projeksiyonları görücüye çıktıGörsel medyadaki teknolojik gelişmeler bu gün geldiğimiz noktada projeksiyon cihazlarına farklı misyonlar yüklemiş durumda. İnteraktif uygulamalar, dijital vitrin uygulamaları, sanal manken uygulamaları, hologram uygulamaları , video mapping uygulamaları ve sahnelerde düzenlenen görsel şovlar için ekonomik çözümler sunan ve iş üretme kabiliyetlerini arttıran projeksiyon cihazları iş hayatına büyük kolaylıklar sunuyor. Bu uygulamalarda Casio’nun Laser-Led hibrit projeksiyon cihazları bu tür spesifik ihtiyaçların tamamını karşılayabilecek özellikler sunuyor. 20.000 saat ışık kaynağı ömrüne sahip olan Casio’nun Lazer-Led projeksiyon cihazları ve bu cihazlarla birlikte düzenlenen yaratıcı örnekler Mobit Bilişim’in CeBIT Bilişim Eurasia Fuarı’nda 8. Hol C.6 standında görülebilir.

Deha Dijital dünyadaki hızla değişen bilişim teknolojilerinin, dijitalleştirmeyle ilgili kısmını Türkiye’ye ve komşu ülkelere tanıtmak amacıyla bu bölgenin en önemli fuarı olan Cebit Bilişim fuarında yer alıyor. Firma fuarda komple bir dijitalleştirme merkezinin, donanımsal ve yazılımsal olarak tek sistem ile nasıl işlediği ve yönetildiği sergileniyor.Sayısallaştırmanın her aşamasına ve her dokümanına çözüm sunabilen şirket bu birikimini fuarda da ziyaretçilerle paylaşıyor. Türkiye’de bir ilk olan otomatik kitap tarayıcısı ScanRobot 2.0 otomatik sayfa değiştirme sisteminin nasıl çalıştığını gösterip 60° derecelik tarama açısının avantajlarını

Dijital dünya Deha Dijital standındaanlatan Deha Dijital, buna bağlı olarak işletim sistemi ScanGate ve entegre iş akışı yazılımı ScanFlow’u da tanıtıyor.Ayrıca dijital kütüphane

yazılımı olan Nainuwa’nın da detaylarıyla sunulduğu Deha Dijital, CeBIT Bilişim Eurasia’da 6. Hol, B09 standında ziyaretçilerini bekliyor.

Uçtan uca masaüstü sanallaştırma çözümleri sunan NComputing’in N400 modeli Dojop Teknoloji distribütörlüğünde satışa başlanmış durumda. Özellikle Citrix platformunun avantajlarını yaşamak isteyen ama yüksek maliyetler nedeniyle donanımsal tarafta uygun maliyetli çözümler bulamayan tüm kurumlara adet başına 100 Dolar mertebesinde çözümler sunan N400 serisi maksimum 1920x1080 çözünürlük destekli zengin HD multimedya deneyimi de sunuyor. Gigabit Ethernet desteği bulunan N500 serisi ise çift monitör ve kablosuz ağ seçenekleriyle de geliyor. NComputing vSpace Management Center ile yönetilen N400 ve N500 istemciler kolay kurulma ve yönetilme özellikleri ile çok kullanıcılı platformlarda önemli maliyet avantajları yakalanmasını sağlıyor.

NCOMPUTING’DEN ÜST DÜZEY FİYAT PERFORMANSLI ÜRÜNLER

KISA HABER9

Android’in önlenemez yükselişi devam ediyor

Asus’un 11.6” ekranlı ve çift çekridekli Intel Atom işlemcili VivoTab tableti Windows 8 işletim sistemi ile birlikte çalışıyor. Wacom kalemi ile birlikte gelen tabletin pili ise kesintisiz 19 saate varan enerji sağlayabiliyor. 1.8 GHz’lik Intel Atom Z2760 işlemcisi bulunan tablet, Super IPS+ ekranı ile her açıdan da net bir şekilde izlenebiliyor. 1366 x 768 çözünürlüklü ekranında Corning marka sert cam kullanılan Asus VivoTab,harici klavyesi ile birlikte kullanıcılara dizüstü bilgisayar performansı sunacak kapasitede.

TTnet, TTnet Kitap’ı kitapseverlerin hizmetine sundu. TTnet Kitap ile isteyen herkes, zaman ve mekân sınırlaması olmaksızın tablet bilgisayarları ve akıllı telefonları üzerinden ttnetkitap.com adresinden satın aldıkları kitapları iPad, iPhone, Android tablet ve akıllı telefonları üzerinden okuyabilecek. TTnet Kitap sayesinde kitapseverler, yüzden fazla yayınevinin en çok okunan kitaplarına bu yeni servis üzerinden kolayca ulaşabilecek.TTnet Kitap platformu herkese açık. TTnet müşterisi olmaksızın www.ttnetkitap.com sitesinden kitap kredi kartıyla kitaplar satın

alınabilecek ve 5 ayrı cihaza yüklenerek okunabilecek. TTnet müşterileri ise satın aldıkları kitapları ADSL faturaları üzerinden ödeyebilecek, yani kitap bedelleri aylık gelen ADSL faturasına yansıyacak.

IDC’nin yaptığı pazar araştırmalarına göre mobil cihazların işletim sistemlerinde Android tüm dünyada 2012’nin üçüncü çeyreğinde yüzde 75’lik bir oran yakaladı. Bu orana geçen sene yüzde 57.5’de kalmıştı. Android’in en yakın takipçisi ise Apple’ın iOS işletim sistemli cihazları. iOS yüklü cihazların tüm mobil cihazlardaki payı bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 14.9 oldu. iOS, 2011’in aynı döneminde yüzde 13.8’lik bir paya sahipti. Cep telefonu ve tabletlerin baz alındığı araştırmada

Blackberry ve Symbian’da ciddi erimeler gözleniyor. Nokia’nın Symbian işletim sistemli cihazları 2011’in üçüncü çeyreğinde yüzde 14.6’lık payla Android’in ardından ikinciyken, bu yılsa yüzde 4.1’e geriledi. Blackberry’de ise erime aynı dönemlerde yüzde 9.5’ten yüzde 7.7’ye gerileme şeklinde oldu.Nokia’nın ve HTC’nin başını çektiği Windows 8’li cihazlar ve bu işletim sisteminin mobil pazardaki rolü ise 2012’nin dördüncü çeyrek rakamlarına yansıyacak.

Google’ın 2012 yılına damga vuran en önemli etkinliği, ne Türkiye’de düzenlenen Big Tent, ne Google Plus ne de yeni Android sürümleriydi. Google’ın ilk defa görücüye çıkardığı ve Google Project Glass kod adıyla tanıttığı teknolojik gözlüğü büyük sükse yaptı . Öyle ki Google’un bu ilginç gözlüğü Time dergisi tarafından 2012’nin en iyi buluşları ödülüne layık görüldü. Google gözlük, yalnızca 1.000 şanslı geliştiriciye 1.500 Dolar’lık ön siparişlerle satılmıştı. Dağıtımı ise Ocak 2013’ten sonra yapılacak. Ancak tüketicilerle buluşması ise 2014 yılını bulacak. Bir gözlük olarak astronomik fiyatı bulunan teknolojinin son harikası bu

cihazın gelecekten gelmiş gibi kıskandıran özellikleri var. 1.3”lik minicik bir ekranı bulunan Google gözlük, gözünüzden yalnızca 2 santim uzakta olunca, insana sanki 14-17”lik bir ekrana bakma hissi veriyor. Ayrıca Google’ın tüm servisleri yanında, gelecekte gündeme alacağı yeni hizmetleriyle de entegre çalışabilecek olan bu gözlükle örneğin gökyüzüne baktığınızda ekrana hava durumu bilgileri gelebilecek. Navigasyon ve Google ekosistemindeki kontak kişilerle iletişim, gözlükteki kameranın görüş açısının paylaşımı ve sanal gerçeklik hizmetleri gibi sıradışı özellikler Google gözlüğü ile bizleri bekliyor olacak.ÇOK AMAÇLI TABLET

ASUS VIVOTAB

TTNET’İN, E-KİTAP SERVİSİNDEN SATIN ALDIĞINIZ KİTAPLARI İNTERNET FATURANIZLA ÖDEYİN

2012’NİN EN İYİ BULUŞU SEÇİLDİ, AMA PİYASAYA 2014’TE ÇIKACAK

16 BAŞARILI GİRİŞİMCİ HİKAYESİ KALDIRAÇ ETKİSİ’NDE Ekim Nasım Kaya tarafından kaleme alınan ve TTnet’in desteğiyle yayınlanan Kaldıraç Etkisi isimli kitap, Türkiye’de başarılı olmuş 16 farklı internet girişimini masaya yatırmış. E-ticaretten pazaryerine, yazılım geliştirme ve içerik üretiminden uygulama geliştirmeye, videodan ödeme sistemlerine internet girişimciliği konusunda geniş bir içeriğe sahip. Kaldıraç Etkisi’nde bu alanlarda faaliyet gösteren girişimcilerin işlerini büyütme yolunda karşılaştıkları olumlu ve olumsuz deneyimler adeta ders niteliğinde.

Dünya genelinde 2012 yılının Temmuz-Eylül dönemine yansıyan kişisel bilgisayar satışları bir önceki yılın üçüncü çeyrek raporlarına göre yüzde 8.6 daralarak 87.8 milyon oldu. Bu rakam 2011’de 96 milyon adetti. Dünyada en çok kişisel bilgisayar satışı yapan markalar klasmanında bir değişiklik olmazken, bazı markaların pozisyonlarını güçlendirdiği, bazılarınınsa güç kaybettiği gözlemlendi. IDC’nin bu raporunda, masaüstü bilgisayarlar, dizüstü bilgisayarlar ve masaüstü iş istasyonları baz alınıyor. Bu raporda ya da rakamlarda tablet satışları yer almıyor.

BİLGİSAYAR SATIŞLARI ÜÇÜNCÜ ÇEYREKTE 87.8 MİLYON ADETTE KALDI

Marka 2012 3. çeyrek 2012 3. çeyrek 2011 3. çeyrek 2011 3. çeyrek 2012/2011 Satış Satış (bin adet) Pazar Payı (bin adet) Pazar Payı Büyüme

1. HP 13.946 %15.9 16.679 %17.4 %-16.42. Lenovo 13.824 %15.7 12.543 %13.1 %10.23. Dell 9.499 %10.8 11.039 %11.5 %-14.04. Acer Group 8.414 %9.6 9.307 %9.7 %-9.65. ASUS 6.381 %7.3 5.798 %6.0 %10.0Diğerleri 35.732 %40.7 40.714 %42.4 %-12.2

Toplam 87.795 %100.0 96.08 %100.0 %-8.6

IDC’nin 2012 üçüncü çeyrek raporuna göre dünyada en çok kişisel bilgisayar satışı yapan markalar sırasıyla şöyle:1- HP2- Lenovo3- Dell4- Acer5- Asus

RÖPORTAJ 10

T.C Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı

Binali YILDIRIMTurkish Minister of Transport, Maritime Affairs and Communications

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım Bilgi Toplumu için gerekli iletişim otobanları kurma çalışmalarının devam ettiğini, bu kapsamda evlere kadar fiber optik hatların iletilmesinin sağlanacağını belirtirken şu an toplam gelirleri 44 milyar dolara ulaşan bilişim sektörüne ait rakamların 2013 yılında, 50 milyar doları geçmesinin beklendiğini söylüyor.

Minister of Transport, Maritime Affairs and Communications Binali Yıldırım states that work to establish the information highways required by an Information Society is continuing, including work on providing fiber-to-door connections. He goes on to state that the total revenue of the IT sector is

expected to increase from the current 44 billion USD to over 50 billion USD in 2013.

The Turkish IT sector is growing beyond

all expectations

“S anayide alın teri, teknolojide akıl terine ihtiyacımız var” diyerek dikkatleri çok

önemli bir konuya çekmiştiniz. Sizce Türkiye’nin akıl terini ürün, servis ve hizmetlere dönüştürmesi için önünde ne tür engeller bulunmakta? Bu engeller nasıl aşılabilir?Bugün, küreselleşen dünyanın her alanda en dinamik sektörü, tartışmasız bilişim sektörüdür. Etkileri ve katkıları itibariyle, eğitimde, sağlıkta, sosyal ve kültürel ilişkilerde, seyahatte, alışverişte, güvenlikte, özetle hayatın her alanında bilişimden daha baskın bir tetikleyici göremiyoruz. Ancak bilişimin bu denli etkin olabilmesi için en gerekli olan unsur, hizmetleri istenilen hız ve kalitede kesintisiz olarak sunacak alt yapıların ülkenin her tarafında kurulmasıdır. Bu nedenle; yaptığımız her düzenleme ve gerçekleştirdiğimiz her proje, ülkemizin bilgi toplumu göstergelerini artırmaya ve gelişmiş ülkeler seviyesine getirmeye yönelik olmuştur. Sonuçta, son 10 yılda bilgi ve iletişim alanlarında yapılan yatırımlar sayesinde, ülkemizde bilgi toplumu göstergelerinde tahminlerin

ötesinde artışlar olmuştur. Bilişim sektörü de sağlanan istihdam, GSYH içindeki pay, yıllık ciro gibi ekonomik göstergelerde de kendini göstermiştir. 2003’de 11,5 milyar dolar olan bilişim sektörünün toplam gelirleri şu anda 44 milyar doları buldu. 2013 yılında ise bu rakamın 50 milyar doları geçmesi bekleniyor. Ancak Hükümet olarak amacımız, Türkiye’nin akıl terinin tam anlamıyla ürün, servis ve hizmetlere dönüştürülmesi. Bu amaçla bilişim sektörünün gelişmesi için hem yasal altyapıyı hem de fiziki altyapıyı oluşturduk. Çünkü ülkemizin uluslararası alanda söz sahibi olduğu alanları daha da geliştirmenin ve bu alanda daha etkin olabilmenin yolunun, ülkemizde yerli üretim oranını artırmak ve araştırma-geliştirmeye özel önem vermekten geçtiğini biliyoruz. Bu bilinçten hareketle genel bir AR-GE kanununa ilaveten, Elektronik Haberleşme Kanunu’na sektöre yönelik özel araştırma-geliştirme maddeleri koyduk ve sektöre yönelik Ar-Ge faaliyetleri için kaynak aktarmaya başladık. Ayrıca, BTK tarafından yapılan düzenleme ve yetkilendirmelerde Ar-Ge’yi ve yerli üretimi teşvik eden yükümlülükler getirdik. Bununla birlikte bu yıl

içinde sadece bilişim ile sınırlı olmak üzere ARGE fonu oluşturduk. Artık yıllık 300 milyon TL’ye kadar ARGE fonumuz var. Yaptığımız bu düzenlemelerle hedefimiz, sektörde adil rekabet ortamı sağlamak ve sektörün büyümesinin önündeki engelleri kaldırmak. Ayrıca piyasa oluşturucu düzenlemeleri mümkün olduğunca önceden gerçekleştirerek tüketici menfaatlerini gözeterek, serbestleşmenin yaratacağı olumlu etkilerin artırılmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Ancak, bundan sonra sıra özel sektörde, bilişim şirketlerimizde. Önümüzde artık tek engel kaldı. Firmalarımız, büyüyecek, Ar-Ge’ye yatırım yapacak, hatta gerekirse birlikte çalışıp yerli ürün üreterek ihraç edecek. Hükümet olarak, Bakanlık olarak biz sektörün arkasındayız. Sektörümüz de gerekli adımları attığı takdirde, Türk bilişim sektörünün önünde hiçbir engel duramaz.

Ülkemizin bilişim altyapısı ve yapılan yatırımlar hakkında kısaca bilgi vermeniz mümkün mü?Bilişim altyapısından bahsediyorsak öncelikle şunu söylemek gerekir ki; bilişim sektörünü tetikleyen en önemli unsur internet. Ancak,

ülkemizin internetten zamanında yararlanabildiğini söylememiz mümkün değil. Bundan sadece 10 yıl öncesine kadar internet altyapısını telefon hattı üzerinden sağlayan yurtdışı çıkış hızı 7 Gb/saniyenin altında olan bir ülkeydik. Bütün dünya genişbant internete sahip iken biz Afrika seviyelerinde bir altyapıya sahiptik. Ancak hükümet olarak bizim bir amacımız vardı. Bilgi toplumuna dönüşmüş bir Türkiye. Bu nedenle ilk iş olarak bilişim sektörünü serbestleştirdik ve insanımızı genişbant internet ile tanıştırdık. Türkiye’yi kuzeyden güneye, doğudan batıya bilişim otobanları ile bağladık. Bilişim sektörünün gelişmesi için de hem yasal altyapıyı hem de fiziki altyapıyı oluşturduk. Ağaç yaşken eğilir dedik, gençlerimizi bilgi teknolojileri ile okulda tanıştırmak için 10 bin 518 okulun geniş bant internet alt yapısı kurduk, kablo erişimi olmayan 5 bin okula uydu üzerinden internet sağladık. 20 bin 279 okula Bilgi Teknolojileri Sınıfı açtık. Eğitimde çağ atlatan, yüzümüzü ağartan FATİH Projesini başlattık. Bilişim dünyasının yüz akı olan bu proje ile 40 bin okulumuzun 570 bin dersliğinin tamamını geleceğe taşıyoruz. Kara tahtayı, kitabı kaldırıyor; yerine tablet

Türk Bilişim Sektörü tahminlerin üzerinde büyüyor

yaptığımız her düzenleme ve

gerçekleştirdiğimiz her proje, ülkemizin

bilgi toplumu göstergelerini

artırmaya ve gelişmiş ülkeler

seviyesine getirmeye yönelik olmuştur

EvEry ChAngE wE MAkE, EvEry

projECT wE CoMplETE Is AIMEd

AT brIngIng us ClosEr To bECoMIng

An InforMATIon soCIETy And rAIsIng our lEvEl To MATCh ThosE of dEvElopEd

CounTrIEs.

RÖPORTAJ11

Binali YILDIRIM

W hen you said that “for industry we need elbow grease, for

technology we need brain power” you raised an important issue. what obstacles do you think Turkey faces when trying to convert that brain power in to products and services? how can these obstacles be overcome? Today, the most dynamic sector in our globalized world is inarguably the IT sector. When considering things effecting and contributing to education, health, social and cultural relations, travel, shopping, security - basically every aspect of life, we cannot see a more dominant force than IT. However, the main requirement for IT to be this dominant is to establish infrastructure to provide high quality and fast access nationwide. For this reason; every change we make, every project we complete is aimed at bringing us closer to becoming an information society and raising our level to match those of developed countries. As a result, thanks to investments made in the information and communications sectors in the past 10 years, our country has made far more progress than was expected in becoming an information society. The employment opportunities in the IT sector have also been reflected with economic factors such as share of GDP and annual turnover. The IT sector, which had a total revenue of just 11.5 billion USD in 2003, now has a total revenue of 44 billion USD. This figure is expected to surpass 50 billion USD by the year 2013. However, our main aim as the government is to convert Turkey’s brain power entirely in to products and services. For this purpose we have created both the legal and physical infrastructure required for the IT sector to develop. Because we know that to be able to become more relevant worldwide we must increase domestic production and pay close attention to research and development. With this in mind in addition to the laws regarding R&D, we added sector-specific research and development articles in to the Electronic Communications Law and started to provide funds for R&D in the sector. In addition, changes and authorization

were made by the Information and Communication Technologies Authority to encourage R&D and domestic production. Additionally, this year we created an R&D fund specifically for IT. We now have an annual 300 million TL R&D fund.

would it be possible for you to give us some brief information regarding the IT infrastructure in our country and the investments made in this area?If we are talking about IT infrastructure then we have to start with the fact that the main trigger for the IT sector is the internet. However, we can not honestly say that our country was able to take advantage of the internet in time. Just 10 years ago we were a country where all internet infrastructure was utilizing phone lines and we had a backbone of less than 7Gbps. While the rest of the world was connecting to broadband internet, we had an infrastructure equaling that of African countries. However, as the government we had an aim. To transform Turkey in to an information society. For this reason we liberated the IT sector and introduced our people to broadband internet. We created information highways from the north of Turkey to the south, from the east to the west. We created both the legal and physical infrastructure required for the IT sector to develop. We said you can’t teach an old dog new tricks, so to bring IT to our youth we connected 10 thousand 518 schools to broadband and another 5 thousand schools without wired infrastructure were connected to the internet via satellite. We opened IT classrooms in 20 thousand 279 schools. We started the FATIH Project which helped us move forward in education and made us proud. This project is the pride of the IT world, bringing 570 thousand classrooms in 40 thousand schools in to the future. We are replacing blackboards and books with tablet computers. Along with public institutions and organizations, 2 million private businesses and approximately 20 million households have gained uninterrupted communications options not only nationally but internationally. We have

digitized around 11 thousand telephone exchanges. The number of broadband subscribers has increased from 20 thousand in 2003 to 19 million today with 45 million users. Another indication is the number of mobile phone subscribers. 39 million people are using the internet via their mobile telephones. The number of mobile phone subscribers has increased from 27 million in 2003 to 69 million today. As a result an image of a communicating Turkey has appeared.

As a nation we are very interested in technology. why do you think that is?For 70 years, despite the fact that we were also responsible for communication, our ministry was known as Ministry of Transport. Because transport was always the important aspect. People wanted roads. They wanted highways, air transport and sea transport to develop. Because they wanted to travel, do business, they wanted tourism to develop and the economy to grow. They thought that roads were what were needed for all this. Today, people want IT roads, communication highways. Physical roads don’t satisfy people anymore. People want to communicate freely without worrying about time and space with anyone in the world. They want to communicate freely in the virtual world. Like we said earlier, brain power has overtaken elbow grease. Turkey leads the list of countries that have adapted the fastest in the past 10 years. The rate of increase in internet usage is nearly 5 times that of the world average. Because our infrastructure can now rival that of EU countries. Internet access charges have also significantly reduced from those of 10 years ago. The younger population in particular is showing a very high interest in these services. We are ranked 12th in the top 20 countries which account for 76% of the world’s 2.5 billion internet users.

Minister, many businessmen believe that internet usage plays a significant role in Turkey’s development. Can you tell us your views on this issue?As I said earlier, IT is a dominant factor in every aspect of our lives. IT

2003 yılında sadece 20 bin geniş bant internet abonesi mevcut iken bugün geniş bant internet yaklaşık 19 milyon abone’ye ve 45 milyon kullanıcıya ulaşmıştır.

39 milyon insanımız ise mobil telefon üzerinden internet kullanmaktadır. ThE nuMbEr of broAdbAnd subsCrIbErs hAs InCrEAsEd froM jusT 20 ThousAnd In 2003 To

ApproxIMATEly 19 MIllIon subsCrIbErs And 45 MIllIon usErs. 39 MIllIon pEoplE ArE ACCEssIng ThE InTErnET ovEr ThEIr MobIlE phonEs.

bilgisayarları getiriyoruz. Kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra 2 milyon özel işyeri ve yaklaşık 20 Milyon hane sadece yurt içinde değil, dünya ile kesintisiz ve çok seçenekli iletişim imkânına kavuşturulmuştur. 11 bin civarındaki telefon santralinin tamamını sayısal hale getirdik. 2003 yılında sadece 20 bin geniş bant internet abonesi mevcut iken bugün yaklaşık 19 milyon aboneye ve 45 milyon kullanıcıya ulaşmıştır. Bu büyüklüğün başka bir göstergesi de mobil telefon abonesidir. 39 Milyon insanımız ise mobil telefon üzerinden internet kullanmaktadır. 2003 yılında 27 milyon olan cep telefonu abone sayısı 69 milyon’a çıkmıştır. Bütün bunların sonucunda konuşan bir Türkiye fotoğrafı ortaya çıkmıştır. Mesaj sayısı ve konuşma süreleri dikkate alındığında, ses ve mesaj trafiği verilerine göre bugün halkımız 10 yıl öncesine göre 30 kattan daha fazla konuşmaktadır. Geçen yıl Mart ayında TÜRKSAT 4A ve TÜRKSAT 4B uydularının üretimine Japonya’da başladık. Bu uyduların uzaya fırlatılmasıyla bütün bir Afrika kıtası da artık kapsama alanımıza girecek. Genişleyen kapsama alanı sayesinde yurt içi ve yurt dışındaki kullanıcılara uydu üzerinden uygun maliyetlerle internet ve veri hizmetleri sunulacak. Ayrıca bu noktada Türk Mühendislerimiz, hem TÜRKSAT 4A ve 4B uydularının hem de üretim sürecindeki diğer uyduların üretimine fiilen katılacaklar. Tamamen yerli üretimimiz olacak TÜRKSAT 5A uydumuzu da yakın zamanda hizmete alacağız.

Halkımız teknolojiyle çok yakından ilgileniyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?Türkiye’de 70 yıldır, haberleşmeden de sorumlu olduğu halde Bakanlığımızın adı yakın zamana kadar sadece Ulaştırma Bakanlığı idi. Çünkü ön plana çıkan her zaman ulaştırmaydı. Çünkü insanlar yol istiyordu. İnsanlar karayollarının, havayolunun, deniz yolunun geliştirilmesini istiyordu. Çünkü seyahat etmek, ticaret yapmak, turizmin gelişmesini, ekonominin büyümesini istiyorlardı. Bütün bunların da yol ile olacağını düşünüyorlardı. Bugün bilişim yolları isteniyor, iletişim otobanları isteniyor. Artık fiziki yollar insanları tatmin etmiyor. İnsanlar artık dünyanın bir ucundan başka ucuna zaman, mekan farkı olmaksızın herkesle temas kurmak, sanal dünyada rahatlıkla hareket etmek istiyorlar. Biraz önce de söylediğimiz gibi Alın teri kavramının yerini akıl teri aldı. Türkiye, bu değişime 10 yılda en hızlı adapte olan ülkelerin başında geliyor. İnternet kullanımında artış hızımız ise dünya ortalamasının neredeyse 5 kat üzeri. Çünkü artık altyapımız Avrupa Birliği ülkeleri ile yarışacak düzeye çıktı. İnternete ulaşım ücreti de 10 yıl öncesine göre çok daha ucuzladı. Özellikle genç nüfusu yüksek olan ülkemizde de bu hizmetler haliyle büyük ilgi görmeye başladı. 2,5 milyar olan dünyadaki internet kullanıcı sayısının %76’sını oluşturan 20 ülke içinde 12. sıradayız. Sosyal paylaşım sitelerinde dünya genelinde ya birinci, ya da ikinciyiz. İnternet kullanımının artması ayrıca Bakanlık olarak bize alt yapıyı daha da güçlendirmek konusunda yeni sorumluluklar da yükledi. Mevcut alt yapı, büyük olmasına rağmen çok kısa sürede yetersiz kalabilecek. Bu nedenle bulabildiğimiz her yerde havadan ve karadan iletişim hatlarını güçlendirmeye devam ediyoruz. Çünkü gelecek 20 yıl içinde 50 milyar makine, cihaz birbiriyle konuşur hale gelecek.

Sn. Bakan, birçok işadamı Türkiye’nin kalkınma hamlesinde internet kullanımının inkar edilemeyen bir paya sahip olduğunu düşünüyor. Bu konuda sizin görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?Biraz önce de söylediğim gibi etkileri itibariyle hayatın her alanında bilişim en baskın tetikleyici. Bilişim, yaşam tarzlarını, alışkanlıkları, iş yapma usullerini tamamen değiştirdi. Bugün ülkelerin ortalama gayri safi milli hasılalarının yüzde 5’i

2003’de 11,5 milyar dolar olan bilişim

sektörünün toplam gelirleri şu anda 44 milyar

doları buldu

ThE IT sECTor, whICh hAd ToTAl

rEvEnuE of 11.5 bIllIon usd In 2003,

now hAs ToTAl rEvEnuE of 44

bIllIon usd

RÖPORTAJ 12

internet üzerinden oluşuyor. E- ticaret İngiltere’de yüzde 8, ABD’de yüzde 7 civarında, Çin’de bile yüzde 5,5’e ulaşmış. Türkiye’de geçen yıl e-ticaret rakamı 10 milyar doların üzerine çıktı. Her geçen gün de artıyor. Artık bilişimi kullanmadan bırakın iş yapmayı, seyahat etmek bile zorlaştı. Türkiye’nin de kalkınması için bilişim sektörünün büyümesi şart. Bu nedenle ülkemizde Ar-Ge’ye ayrılan payın artırılması için büyük çaba gösteriyoruz. Türkiye’nin 2001 yılında Ar-Ge’ye ayırdığı kaynak sadece 1,8 milyar dolardı. 10 yılda bu rakamı 8 milyar dolara taşıdık. 2023 hedefimiz ise 45-50 milyar doları bulması. Bu konuda ABD’nin Ar-Ge harcamalarına ayırdığı 405 milyar dolar ile lider olduğunu da hatırlatmak isterim. Ancak sadece kamunun Ar-Ge yapması ile Türkiye kalkınamaz. Türkiye’nin bilişim sektörü ile birlikte kalkınması gerekiyor. Biraz önce de söylediğim gibi biz sektör önündeki engelleri kaldırıyoruz. Özel sektörün de artık taşın altına elini koyması gerekiyor. Ar-Ge’nin kamu ağırlıklı olmaktan çıkması gerekiyor. Bugün Ar-Ge’nin yüzde 70’i kamu, yüzde 30’u özel şirketler marifetiyle yapılıyor. Ben bunu sağlıklı bulmuyorum. Kamu Ar-Ge’de gittikçe azalan bir pay alan yapıya kavuşmalı.

Etkileşimli tahta ve Fatih Projesi gibi yeniliklerle gelecek nesiller teknolojinin içinde büyüyecek. Sizce bu konuda ebeveynlere ve öğretmenlere düşen görev nedir?Dünyada topu-tüfeği güçlü olan ülkeler değil, bilgiye sahip olan, bilgiyi kullanan ve bilgiyi paylaşan

ülkeler öne çıkıyor. Bundan mahrum kalanlar ise geri kalmış ülkeler sınıfından kurtulma şansını bulamıyor. Bu nedenle gençlerimize ve geleceğimize yatırım yapmayı hükümet olarak öncelikli ele aldık. Fatih Projesi ile eğitim ve öğretimin metodunu ve çehresini köklü bir şekilde değiştiriyor, modernleştiriyor, yaşadığımız çağın gereklerini ve imkanlarını artık sınıflara taşıyoruz. Fatih Projesi ile eğitimin anlamı değişiyor. Fatih Projesi ile okulun, sınıfın, kara tahtanın, öğretmenin ve öğrencinin işlevleri, eğitimdeki konumları çok köklü şekilde değişiyor. Bu proje, sadece Türk milli eğitim sisteminde değil, küresel ölçekte yeni bir dönemi başlatıyor, bir çığır açıyor. 4 yıl içinde de ülkemizde yaklaşık 42 bin okulda, 570 bin sınıfta Fatih Projesi hayata geçecek. 570 bin sınıfla birlikte, kütüphanelerde, laboratuvarlarda, öğretmen odalarında da akıllı tahtaları kuracağız. Öğrencilerin, öğretmenlerin ve okul idarecilerinin bu sürece uyum sağlamalarının ve ayak uydurmalarının elbette belli bir vakit isteyeceğini biliyoruz. Burada öğretmenlerimiz kilit bir rol oynuyorlar. Bakın, altını çizerek ifade ediyorum, bu proje, öğretmeni, öğretmenin işlevini azaltmayacak, tam tersine, öğretmeni eğitimde daha önemli, daha hayati bir konuma taşıyacak. Bu kapsamda öğretmenlerimizi, idarecilerimizi bu sürece hazırladık, hazırlıyoruz. Ancak öğretmenlerimizin ve ebeveynlerimizin bu kapsamda görevi, bu süreçte bilgi teknolojilerine

uzak kalmamak ve kendilerini bu sürece hazırlamak. Çünkü bu proje gelecek neslin projesi. Gelecek, Fatih projesi ile gelecek.

Bakanlığınız döneminde ülkemizdeki internet kullanımı en yüksek oranlara ulaştı. Eminiz bu sizi de mutlu eden bir gelişmedir. Peki ülkemizde internet erişimi anlamında yaşanacak gelişmelerden de kısaca bahsetmek ister misiniz? Yani önümüzdeki günlerde “internet erişimi” konusunda neler yaşayacağız?Türkiye dünyanın hızla ve istikrarlı büyüyen ülkeler listesinde en ön sıralarda yer almaktadır. Bilişim sektörünün tüm sektörler açısından itici güç olarak değerinin farkında olarak bunu avantaja dönüştürmek ve 2020’li yıllarda ülkemizi dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisinden birisi haline getirme hedefimiz var. Bu nedenle teknoloji kullanımının yanı sıra teknoloji üreten ülke olmamız için tüm olanaklarımızı seferber etmekteyiz. Ülke olarak son yıllarda bilişim sektöründe büyük gelişmeler kat etmekle birlikte daha önümüzde uzun bir yol olduğunun da bilincindeyiz. 2023 yılında bilişim sektörünün pazar büyüklüğünü 160 milyar dolara çıkarmak istiyoruz. Tüm devlet hizmetlerini elektronik ortamda sunmak, geniş bant altyapısını geliştirerek, abone sayısını 30 milyon kişi olarak hedeflemekteyiz. Bilgi Toplumu için gerekli iletişim otobanları kurma çalışmalarımız da devam ediyor. Bu kapsamda evlere kadar fiber optik hatların iletilmesini de sağlayacağız.

fatih projesi ile okulun, sınıfın, kara tahtanın, öğretmenin ve öğrencinin işlevleri, eğitimdeki

konumları çok köklü şekilde değişiyor. ThE fAITh projECT Is rAdICAlly ChAngIng ThE funCTIon of

sChools, ClAssrooMs, blACk boArds, TEAChErs And sTudEnTs

has completely changed our lifestyles, our habits, our way of doing business. 5% of our gross national product is made over the internet. E-commerce in the UK has reached 8%, in the US approximately 7% and in China 5.5%. E-commerce in Turkey reached over 10 billion USD in Turkey last year. It is increasing every single day. Forget doing business, even travelling without using IT is now difficult. The growth of the IT sector is essential to the development on Turkey. That is why we are working very hard to increase R&D in our country. The funds allocated to R&D in Turkey back in 2001 added up to only 1.8 billion USD. In 10 years we have increased this figure to over 8 billion USD. Our aim for 2023 is around 45-50 billion USD. I would like to remind you that the US are leaders with a spending of 405 billion USD on R&D. However, Turkey will not develop with only public sector R&D. The entire Turkish IT sector must develop together. Like I mentioned earlier, we are removing the obstacles from in front of the IT sector. The private sector must now do its part. R&D needs to stop being mainly in the public sector. 70% of R&D is currently public sector with the private sector accounting for only 30% of R&D. I don’t think that is healthy. The public sector should slowly play a smaller role in R&D.

Thanks to innovations such as the interactive whiteboard and the fatih project, the new generation will grow up with technology. what role do you think parents and teachers will have in this situation? In the world the countries that stand out are not the ones with military might, the ones that stand out are the enlightened countries with information and the knowledge of how to use and share that information. Those that are deprived of this are also deprived of moving forward from the status of underdeveloped countries. That is why as the government we placed a priority on our youth and investing in the future. With the Fatih Project we are making radical changes in teaching and education, modernizing and bringing

the opportunities of our era to the classroom. With the Fatih Project, the meaning of education is changing. The role and position of schools, classrooms, blackboards, teachers and students in education are changing drastically. This project isn’t only changing the Turkish education system, it is starting a new era on a global scale, it is breaking new ground. Within 4 years, the Fatih Project will be implemented in 570 thousand classrooms in approximately 42 thousand schools. Along with 570 thousand classrooms, interactive whiteboards will be installed in libraries, labs and staff rooms. We do realize that it will take some time for students, teachers and administration to adapt to this new system. Our teachers play a key role here. I want to emphasize here that this project will not lesson the value of the teacher, on the contrary it will make the teacher even more important and vital in education. We are preparing our teachers and administrators.

would you like to briefly mention the developments we can expect in internet access? In other words, what can we expect to happen in regards to “internet access”?Turkey is leading the list of countries in the world developing quickly and consistently. We know the importance of the IT sector as a driving force and wish to take advantage of this to reach our aim of becoming one of the top 10 biggest economies in the world by the 2020’s. For this reason, we must utilize all our resources in becoming not only a country that utilizes technology but one that produces technology also. While we have made major advances in the IT sector in recent years, we are also aware that we still have a long road ahead of us. We want to increase the market share of the IT sector to 160 billion USD by the year 2023. Our aim is to provide all government services electronically and improve our broadband infrastructure, increasing the number of broadband subscribers to 30 million. Our efforts to create the communication highways needed for us to become an information society continue. With this aim, we will also be implementing fiber-to-door services.

2023 yılında bilişim sektörünün pazar büyüklüğünü 160 milyar dolara çıkarmak istiyoruz.

wE ArE hopIng ThAT ThE ToTAl rEvEnuE of ThE IT sECTor wIll rEACh 160 bIllIon usd by 2023.

Türksat 3A Uydu Hizmetleri VSAT Uplink Uydu Haberleşme KabloTV Kablo İnternet Uydunet Teledünya Coğrafi Bilgi Sistemleri TürksatGlobe TürksatMaps e-Devlet Hizmetleri turkiye.gov.tr Astronot Eğitim Portalı

Türksat 3A Uydu Hizmetleri VSAT Uplink Uydu Haberleşme KabloTV Kablo İnternet Uydunet Teledünya Coğrafi Bilgi Sistemleri TürksatGlobe TürksatMaps e-Devlet Hizmetleri turkiye.gov.tr

Türksat 3A Uydu Hizmetleri VSAT Uplink Uydu Haberleşme KabloTV Kablo İnternet Uydunet Teledünya Coğrafi Bilgi Sistemleri TürksatGlobe TürksatMaps e-Devlet Hizmetleri turkiye.gov.tr Astronot Eğitim Portalı

Türksat 3A Uydu Hizmetleri VSAT Uplink Uydu Haberleşme KabloTV Kablo İnternet Uydunet Teledünya Coğrafi Bilgi Sistemleri TürksatGlobe TürksatMaps e-Devlet Hizmetleri turkiye.gov.tr

2012 FUAR ANA SPONSORU

6 . S A L O N STAND A 02

CNR Expo, Yeşilköy, İstanbul 29 Kasım – 02 Aralık 2012

TÜRKSAT AŞ UYGULAMASINI MOB İL CİHAZINIZA İNDİR İN!

Türksat 3A Uydu Hizmetleri VSAT Uplink Uydu Haberleşme KabloTV Kablo İnternet Uydunet Teledünya Coğrafi Bilgi Sistemleri TürksatGlobe TürksatMaps e-Devlet Hizmetleri turkiye.gov.tr Astronot Eğitim Portalı

www.turksat.com.tr

İLETİŞİMDEYSENİZ BİRLİKTEYİZ

RÖPORTAJ 14

Göreve başladıktan sonra birçok defa Türkiye’yi ziyaret eden Aşağı Saksonya Eyaleti Ekonomi, Çalışma ve Ulaştırma Bakanı Jörg Bode, Türkiye’de yaşanan ekonomik gelişime hayran olduğunun altını çiziyor.

Alman Ekonomisini önümüzdeki 5 yıl içerisinde nasıl görüyorsunuz? Almanya gelişmekte

olan ülkeler tarafından talep gören yüksek kaliteli ürünlere ve yenilikçi bir sanayi sektörüne sahip. Bu yüzden Almanya küreselleşme sürecinde kazananlardan oldu. Almanya, diğer sanayileşmiş ülkelere kıyasla BRIC ekonomilerinin büyümesinden daha kazançlı çıkacak. İmalat sektörü, ekonomik gücümüzün temeli olarak kalmaya devam edecek. Demografik değişimlerin de sayesinde, önümüzdeki birkaç yılda tam istihdama ulaşma konusunda gerçekçi öngörülere sahibiz. İşsizlik istihdam fırsatlarının bulunmuyor olmasından değil, sadece yetersiz eğitim veya vasıflardan kaynaklanacak. Bu yüzden Almanya istihdam havuzuna daha etkin bir şekilde yatırım yaptı. Özellikle de öğrencilerimizin performansının artırılmasına odaklandık ve olumlu sonuçlar elde ettik.

Özetle demek istediğim Almanya’nın küreselleşmede net bir yararlanıcı olduğudur. Altyapımız dünyadaki en iyi altyapılar arasında bulunuyor. Almanya dünyadaki en istikrarlı üretim merkezlerinden birisi olmaya devam ediyor ve “Made in Germany” etiketi halen daha üstün kalitenin bir simgesi durumda.

Almanya’nın diğer AB ülkelerinden farkı nedir?Almanya, imalat altyapısı ve ihracat hünerleriyle AB’deki komşularından hiçbiriyle mukayese edilemeyecek ekonomik bir güce sahip. Dünyanın en büyük dördüncü ekonomisi ve diğer Avrupa ülkelerinin zamanla kaybetmişe benzediği prensipler sayesinde böyle bir gelişim gösterdi. İmalat şu anda Almanya’nın gayri safi yurtiçi hasılasının %22’sine ve istihdamın %30’una eşit durumda. Almanya, son Küresel İmalat Rekabetçilik Dizininde sekizinciydi; İngiltere ise on yedinciydi. İngiltere’nin gayri safi yurtiçi hasılasında imalat

sektörünün payı son yıllarda % 10’a kaydı. Almanya, ekonomik sıkıntılara ve Avrupa’daki genel talebin düşmesine rağmen Çin, Hindistan ve Brezilya’daki ilerlemelerden yararlanmaya devam ediyor. Almanya, yoğun olarak küçük ve orta ölçekli işletmeye ve genellikle ‘Mittelstand’ olarak adlandırdığımız aile şirketlerine sahip. Bu şirketler esneklik, uzun dönemli planlama, sorumlu iş uygulamaları ve genç insanlara ilk iş deneyimini vermeye isteklilik konusunda genellikle istisnaidir. İmalat yeteneğimizin direği bu şirketlerdir. Kriz döneminde gelirlerinde önemli bir azalma olan bu şirketlerin çoğu, eyalet tarafından desteklenen kısa dönemli işler ve ayrıca çalışanların iyi zamanlarda yaptıkları fazla mesaileri biriktirip bu zamanı daha zayıf dönemlerde kullanabildikleri “iş hesapları” gibi esnek önlem paketleriyle çalışanlarına sahip çıktılar. Bu yöntemler Almanya’yı, büyük sanayileşmiş ülkelerle kıyaslandığında,

karşı karşıya kaldığımız büyük resesyondan çok daha hızlı bir şekilde çıkardı. Gayri safi yurtiçi hasılamız 2010 yılında %3,7 artış gösterdi, bu oran Avrupa Birliği’nde ise %2 olarak gerçekleşti. Avrupa’da işsizlik on yıllardır görülmeyen seviyelere ulaşmış olsa da, Almanya’da kriz döneminde işsizlik 2007’de %8,7’den 2012’de %6,5’e geriledi. Avrupa’nın hasta adamından itici gücüne dönüşüm yaşadık.

Bilimde önemli başarılara sahip Almanya için araştırma ve geliştirme çalışmaları da ekonominin bir parçası. CeBIT Hannover ile Bilişim ve İletişim Teknolojileri’nde elde edilen araştırma ve geliştirme başarıları arasında bir ilişki görüyor musunuz?CeBIT, BT sektöründeki araştırma ve geliştirme çalışmaları ile yakından ilişkili. Her BT çalışanının ve ayrıca yükseköğrenim ve diğer araştırma tesislerinin ajandasında yer alan önemli bir tarih. Araştırma

projelerinin takvimleri, elde edilecek sonuçların CeBIT’te BT dünyasına duyurulabilmesi için bu etkinlik dikkate alınarak oluşturuluyor. Deutsche Messe AG’de bulunan ‘CeBIT lab’ özellikle BT araştırma ve geliştirme çalışmalarına uygun bir ortam sunuyor. Bilimsel tesisler, araştırmaya yoğunlaşmış kurumlar, yükseköğrenim, yüksek teknoloji odaklı şirketler, akademik araştırmalarla oluşmuş şirketler ve tüm sektörlerden iş geliştiricileri CeBIT’te bir araya gelerek araştırma sonuçlarını ve prototiplerini sergiliyor. Vizyoner konular için bir eşleştirme platformu da bulunuyor. “Industry 4.0”, “Geleceğin İnterneti”, “Kentsel Vizyonlar”, “e-öğrenme” veya “Araştırma ve Vizyon” gibi tematik odak alanları, CeBIT’in geleceğe yönelik içerik ve vizyonunu ortaya koyuyor.CeBIT’te nereye baksanız bu şekilde: her yıl tüm diğer programlar da işletmeler ve toplum için yeni BT çözümleriyle karşınıza çıkıyor; fuarın

Aşağı Saksonya Eyaleti Ekonomi, Çalışma ve Ulaştırma Bakanı

Jörg Bode

Minister for Economics, Labour and Transport and Deputy Prime Minister of the state of Lower Saxony

Jörg Bode, Minister of Economy, Labor

and Communications for Lower Saxony, who visited Turkey numerous times

after being elected expresses his

admiration for the economic progress

of Turkey

I admire the

economic progress

of Turkey

Türkiye’nin gerçekleştirdiği ekonomik ilerlemeye hayranım

RÖPORTAJ15

HHow do you see the German Economy over the next 1 – 5 years?Germany has an

innovative industrial sector whose high-quality products are very much in demand in emerging economies. That’s why it has been the winner in the globalization process. German will benefit more than other industrialized countries from the growth of the BRIC economies. Manufacturing industries will remain the foundation of our economic strength. Helped by demographic change, we have realistic prospects of reaching full employment in the next few years; any unemployment will be a problem of inadequate qualifications and education, not a lack of jobs. Therefore Germany has invested in its labour pool more effectively. We have focused heavily on improving the performance of our school pupils, with positive results. My conclusion is that Germany is a net beneficiary of globalization. Our infrastructure is among the best in the world. Germany remains one of the most stable manufacturing locations in the world and the label ‘Made in Germany’ is still a guarantee of superior quality.

How does Germany distinguish itself from other EU countries?Germany, with its manufacturing base and export prowess, has economic strengths without comparison in any of its European neighbours. As the world’s fourth-largest economy it has thrived on principles that other European countries seem to have gradually lost. Currently, manufacturing accounts for 22% of Germany’s GDP and 30% of its jobs. Germany ranked eighth in the latest Global Manufacturing Competitiveness Index, while the UK trailed in 17th position. The UK’s manufacturing’s share of GDP has slid to about 10% in recent years. Even with the economic downturn and overall European demand declining, Germany is still benefiting immensely from the booms in China, India and Brazil. Germany is home to a host of small to medium-sized, often family-owned companies – the ‘Mittelstand’. These companies are often exceptional in their flexibility, long-term planning, responsible business practices and willingness to give young people that invaluable first job. They are the backbone of our manufacturing capability. Faced with a sharp decline in income during the crisis, many of these companies held on to their workers by using a mixture of state-sponsored short-term work and flexibility measures such as ‘work accounts’ in which staff could save overtime hours during prosperous times and draw on those ‘savings’ to work fewer hours during lean times. These aspects have brought Germany out of the great recession more quickly than most major industrialized countries; our GDP rose by 3.7% in 2010 compared with 2% across the European Union. While joblessness in much of Europe has spiked to levels not seen for decades, unemployment in Germany decreased during the crisis, from 8.7% in 2007 to 6.5% in September 2012. We have changed from the sick man of Europe to the driving force.

Germany’s achievements in sciences have been significant, and research and development efforts are an integral part of the economy. Do you see any relation between CeBIT Hannover and achievements in ICT research and development?CeBIT is closely linked with research and development activities in the IT sector. It’s an essential date in every IT professional’s diary but also for higher education and other research facilities. Research projects are scheduled around this annual event so that the results can be presented to the IT world at CeBIT.

Deutsche Messe AG’s ‘CeBIT lab’ offers a venue that’s specially conceived for IT research and development. This is where scientific facilities, research-intensive enterprises, higher education, start-up and spin-off enterprises and the product and business developers from all fields meet up at CeBIT to present their research results and prototypes. There’s a matchmaking platform for visionary topics. Thematic foci such as ‘Industry 4.0’, ‘Future Internet’, ‘Urban Visions’, ‘eLearning’ or ‘Research & Visions’ are all indications of CeBIT’s forward-looking content and vision.But that’s true wherever you look at CeBIT: every year all the other programmes are also coming up with new IT solutions for business and society; the entire fair is humming with innovation in the IT sector.

How do you see the ICT industry and its role in the economy?In its latest bulletin, in October this year, Germany’s largest ICT association BITCOM predicted that the domestic ICT market would grow by about 2.8% this year – that’s significantly higher than the average growth across all sectors in Germany, which is currently just under 1%. While other sectors have had to revise their predictions downwards, the ICT market predictions started at 1.6% and could then be increased dramatically, aiming for a turnover of 152 billion Euro. The main driving force this year was the software market, which grew by 4.4%. The market for information technology may be four times the size of the software market but can only show growth of 2.3% - which is still markedly over the average. The telecommunications market in Germany is growing to about 66 billion Euro; that represents a growth in turnover of 3.4%. Another important driver is IT services, currently showing 2.1% growth.The employment market is also benefiting from this situation; BITKOM reckons with 886,000 workers in the ICT industry in 2012. This is good for the employment situation but also shows that the search for highly qualified staff will get increasingly difficult for the ICT industry.ICT is a key technology for modern economies; the German economy has digitalised most of its business and process models and thereby enhanced its flexibility and productivity; this was one factor in the way Germany came out of the last economic crisis relatively unscathed – this high degree of digitalisation. And because digital communications are so crucial in a digitalised economy Niedersachsen has set the target of complete broadband coverage and is supporting its implementation with around 50 million Euro over the last year. This is essential if intelligent applications are to be accessible to citizens, businesses and government administration.

Deutsche Messe’s role in the German and the Hannover Economy? Each and every year, over 20,000 exhibitors and about two million visitors come to a trade fair in Hannover. Deutsche Messe AG in Hannover is the organiser or host for fifty to sixty fairs that take place annually, among them HANNOVER MESSE, the world’s most important industrial fair; CeBIT, likewise the world’s leading IT fair and AGRITECHNICA, the world’s largest agricultural fair. Deutsche Messe AG’s activities secure around 15,000 jobs in the Hannover Region. Through the many and various services that are involved in the trade fair sector – from stand builders to caterers and hotels – the trade fairs in Hannover create added value of 700 million Euro each year.Deutsche Messe AG is an important flagship enterprise for Niedersachsen as a business location. It’s a Niedersachsen enterprise that’s seen as a successful

and sought-after partner at the world’s principle trade fair locations – and the advertising spin-off for Niedersachsen shouldn’t be underestimated. Deutsche Messe AG makes a significant contribution to developing the international outlook of both the Niedersachsen economy in particular and the entire German ‘Mittelstand’. By consistently emphasising the international dimension of its events, it offers German small and medium-sized enterprises an excellent platform for making contacts in every part of the world.

You have been to Turkey many times. How do you see the Turkish economy in the region? Turkey lies at the geopolitical intersection of the sensitive regions of the Balkans, the Caucasus and the Near and Middle East. Shaped by Islamic cultures and Western influences, it successfully combines economic development and democratic structures. The Turkish economy has transformed itself over the last ten years from an agricultural base into a widely differentiated market economy, although there are still marked differences from the west to the east: the industrialised west with its modern industries and flourishing tourism sector contrasts strongly with the mainly agricultural and infrastructurally underdeveloped east. Reforms to market economy and finance policies at the beginning of the millennium have brought Turkey an economic upturn with high single-figure growth rates over several years, and made the country the regional economic power. This has my unreserved admiration.Turkey’s rise to new medium-power status brings with it, in my view, many opportunities but also challenges. For Germany especially, the country with the largest Turkish communities outside Turkey itself and with a long tradition of bilateral relations, the development of this strategically important land is of considerable significance. Germany has been Turkey’s most important trading partner for many years – although I see the potential here as by no means exhausted. With their experience in Europe, the Near and Middle East and in Asia, Turkish companies are already very successful. Numerous trade agreements have been concluded and make bilateral trade easier. Their excellent trading relations in the region make Turkish enterprises particularly interesting cooperation partners for the German ‘Mittelstand’ and offer both sides a classic win-win situation with mutually complementary product portfolios. Both sides, however, still have much to do before we see significant growth in joint ventures between Turkish and German companies. International trade fairs offer fertile soil for such ventures to take root and grow.

What are your experiences with Turkish business people?As Niedersachsen’s Minister for Economic Affairs, over the last two years I’ve visited Istanbul several times along with the cities of Ankara, Izmir, Konya and Kayseri, where I made many diverse contacts with representatives of government, professional associations and businesses. What all these encounters had in common was their effusive hospitality and especially warm-hearted nature. For someone like me, who grew up in the German cultural world, this makes a tremendous impression and leads to a strong liking for Turkey and its people. Fellow feeling, mutual respect and understanding are the foundation of excellent business relations in which the personal dimension is never neglected. And the same is true of our many contacts with Turkish companies at international trade fairs in our state capital Hannover.

tamamı BT sektöründeki yenilik sesleriyle çınlıyor.

Bilişim ve İletişim Teknolojileri (ICT) sektörünü ve ekonomi içerisindeki rolünü nasıl görüyorsunuz?Bu yıl Ekim ayında yayınlanan son bültenlerinde Almanya’nın en büyük ICT kuruluşu BITCOM, yurtiçi ICT pazarının %2,8 büyüyeceğini öngördü. Bu rakam Almanya’daki tüm sektörlerin şu anda %1’in biraz altında olan büyüme ortalamasından çok üzerinde. Diğer sektörler projeksiyonlarını aşağı yönde revize etmek zorunda kalmış olsalar da ICT pazarının %1,6 olan ilk öngörüsü sonradan büyük ölçüde artmış ve 152 milyar Avro’luk bir ciro hedefini göstermişti. Bu yılki asıl itici güç %4,4 büyümenin gerçekleştiği yazılım pazarıydı. Bilgi teknolojileri pazarı yazılım pazarının dört katı büyüklüğünde olabilir fakat sadece %2,3 büyüme gösterebiliyor ki bu rakam da ortalamanın üzerinde. Almanya’da telekomünikasyon pazarı 66 milyar Avro düzeyine ulaşmak üzere; bu rakam ciroda % 3,4’lük bir büyüme anlamına geliyor. Bir başka önemli itici güç ise şu anda %2,1 büyüme kaydeden BT hizmetleri.İstihdam pazarı da bu durumdan yararlanıyor; BITKOM’a göre ICT sektöründe 2012 itibariyle 886.000 çalışan mevcut. Bu, istihdam için iyi bir durum ama aynı zamanda ICT sektöründe yüksek kalifiyeli çalışan arayışlarının gittikçe daha zor bir hale geleceğini de gösteriyor.ICT, modern ekonomiler için anahtar konumda bir teknoloji; Almanya ekonomisinde iş ve süreç modelleri yüksek derecede dijitalleşmiş durumda ve bu sayede de esneklik ve üretkenliğini artırmış halde; Almanya’nın en son ekonomik krizden nispeten zarar görmeden çıkmış olmasının atındaki sebeplerden birisi de bu yüksek derecede dijitalleşme. Dijital iletişim, dijital bir ekonomide hayati derecede önemli olduğundan Niedersachsen geniş bant kapsamını tamamlama hedefini oluşturdu ve geçen yıl 50 milyon Avro civarında bir bütçe ile bunun uygulamasını destekledi. Akıllı uygulamaların vatandaşlar, işletmeler ve devlet kurumları tarafından erişilebilir olması için bu hayati bir öneme sahip.

Deutsche Messe’nin Alman ve Hannover ekonomilerindeki yeri nedir? Her yıl 20 binin üzerinde sergici ve iki milyon ziyaretçi Hannover’daki ticaret fuarını ziyaret ediyor. Hannover’da Deutsche Messe AG her yıl gerçekleşen elli ila altmış fuarın organizatörü veya ev sahibi; bu fuarlar arasında dünyanın en önemli sanayi fuarı olan HANNOVER MESSE; dünyanın lider BT fuarı CeBIT ve dünyanın en büyük ziraat fuarı olan AGRITECHNICA da bulunuyor. Deutsche Messe AG’nin etkinlikleri sayesinde Hannover Bölgesinde 15.000 civarı istihdam oluşuyor. Ticaret fuarı sektörüne dahil olan çok sayıda ve çeşitli hizmetler üzerinden (sergi alanı yapı şirketleri, yiyecek içecek şirketleri ve oteller dahil olmak üzere kadar birçok alanda) Hannover her yıl 700 milyon Avro katma değer yaratıyor.Deutsche Messe AG, Niedersachsen için bir iş lokasyonu olarak önemli bir amiral gemisi şirkettir. Dünyanın en önemli ticari fuar lokasyonlarında aranan ve başarılı bir ortak olarak görülen bir Niedersachsen kurumudur ve Niedersachsen’in tanıtımına sağladığı katkının değeri de küçümsenmemelidir. Deutsche Messe AG, özelde hem Niedersachsen ekonomisi hem

de tüm Alman ‘Mittelstand’ın’ uluslararası görünümünü geliştirmek için önemli bir katkı sunuyor. Sürekli olarak etkinliklerin uluslararası boyutunu vurgulayarak Almanya’nın KOBİ’lerine dünyanın her yerinden yeni bağlantılar kurmaları için mükemmel bir platform veriyor.

Türkiye’yi çok kez ziyaret ettiniz. Türkiye ekonomisini bölge içerisinde nasıl görüyorsunuz? Türkiye, hassas bölgeler olan Balkanlar, Kafkaslar, Yakın ve Orta Doğu jeopolitik kesiminde yer alıyor. Batı etkileri ve İslami kültürler tarafından şekillenen ülke, ekonomik kalkınma ile demografik yapıları başarılı bir şekilde bir araya getiriyor. Türk ekonomisi kendisini son on yılda tarım tabanlı bir ekonomiden geniş bir farklılığa sahip bir pazar ekonomisine dönüştürdü fakat halen daha doğu ile batı arasında farklılıklar bulunuyor: Modern sanayilere sahip sanayileşmiş ve gelişen bir turizm sektörüne sahip batı, temelde zirai bir tabana sahip ve altyapı olarak az gelişmiş olan doğu ile bir kontrast oluşturuyor. Yeni bin yılın başında yaşama geçmeye başlayan pazar ekonomisindeki ve finans politikalarındaki reformlar Türkiye’yi yıllar içerisinde ekonomik olarak tek haneli yüksek büyüme oranlarına taşıdı ve ülkeyi bölgesel bir ekonomik güç haline getirdi. Bundan dolayı samimi bir hayranlık duyuyorum. Türkiye’nin yeni orta güç statüsüne ulaşmış olması bana göre pek çok fırsatın yanında zorluklar da getirmektedir. Özellikle, Türkiye dışında en yüksek Türk nüfusuna ve Türkiye ile uzun bir geçmişi olan ikili ilişkilere sahip Almanya için bu stratejik önemi büyük bölgenin kalkınması son derece önemli. Almanya, yıllardır Türkiye’nin en önemli ticari ortağı oldu ve bence bu potansiyel hiçbir şekilde ortadan kalkmış da değil. Avrupa, Yakın ve Orta Doğu ve Asya’da deneyim kazanmış Türk şirketleri zaten çok başarılar. Çok sayıda ticari anlaşma yapıldı ve ikili ticaret daha kolay hale geldi. Bölgedeki mükemmel ticari ilişkiler Türk şirketlerini, Alman ‘Mittelstand’lar’ için özellikle ilgi çekici iş ortaklarına dönüştürüyor ve her iki tarafa da karşılıklı olarak tamamlayıcı ürün portföyleri ile klasik kazan-kazan durumunu sunuyor. Fakat Türk ve Alman şirketleri arasında gerçekleşecek ortak girişimlerin önemli ölçüde büyümeye başlamasına kadar iki tarafın da yapması gereken daha çok şeyler var. Uluslararası ticaret fuarları bu ortak girişimlerin temellerinin atılması ve inşası için uygun bir zemin sunuyor.

Türk iş adamlarıyla ilişkileriniz nasıl?Niedersachsen’in Ekonomik İşler Bakanı olarak son iki yılda İstanbul’u birkaç kez ziyaret ettim, aynı dönemde Ankara, İzmir, Konya ve Kayseri’ye de ziyaretlerim oldu ve devlet kurumlarının, ticari birliklerin ve özel şirketlerin temsilcileriyle çok yönlü temaslarım oldu. Tüm bu ziyaretlerimde ortak nokta olarak heyecanlı bir konukseverlik ve özellikle candan bir ilişki gördüm. Benim gibi Alman kültüründe yetişmiş birisi için bu olağanüstü bir etki bırakıyor ve Türkiye’ye ve Türk insanlarına karşı güçlü bir beğeni oluşturuyor. Arkadaşlık duygusu, karşılıklı saygı ve anlayış, kişisel boyutun hiçbir zaman ihmal edilmediği mükemmel iş ilişkilerinin temelidir. Bu, eyaletimizin başkenti Hannover’daki uluslararası ticaret fuarlarında çok sayıda Türk şirketiyle oluşturduğumuz ilişkiler için de geçerli.

RÖPORTAJ 16

BT sektörünün 2023 hedefi 160 milyar dolarBilgi Toplumu olma yolunda FATİH Projesi’nin Türkiye için önemini vurgulayan BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer, FATİH Projesi ile 4 yıl içinde 40 bin okuldaki 570 bin sınıfa internet bağlantısı ve akıllı tahta sağlanacağını belirtiyor. Öğrencilere tablet dağıtımı ve eğitim içeriği geliştirilmesi de planlar arasında.

BTK Chairman Tayfun Acarer states that the FATIH Project emphasized the importance Turkey is putting on becoming an information society, with the FATIH Project aiming to provide internet connections and interactive whiteboards to 570 thousand

classrooms in 40 thousand schools within 4 years. Plans also include the distribution of tablet PCs to students and the development of new educational material.

The goal of the IT industry is to be worth 160 billion USD by 2023

T ürkiye’nin Bilgi Teknolojileri odaklı altyapı yatırımlarında ne durumdayız? En çok hangi alanda

geri kalıyoruz? Çözümünü nerede aramalıyız?Türkiye, son yıllarda gerek ICT sektörüne yatırımlarda gerekse diğer sektörlerin kullandığı ICT yatırımlarında önemli mesafeler kaydetti. Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü, kritik altyapıların en önemlilerinden biridir. Aynı zamanda, diğer kritik altyapılar da ICT kullanmaktadır. Günlük yaşamımızda her geçen gün daha fazla bilişim teknolojisinin olanaklarından yararlanıyoruz. Dolayısı ile bilişim ve haberleşme hizmeti veren işletmecilerin

yaptığı doğrudan ICT yatırımları ve kamu ve özel sektör kuruluşlarının kendi iş ve işlemlerini yaparken ya da sunarken kullanmak üzere yaptıkları ICT yatırımları, Türkiye’deki en önemli yatırımlardandır. Bununla birlikte, ICT sektöründeki çok hızlı gelişim ve değişimler, yeni ihtiyaçlar yaratmakta ve yeni yatırımları gerekli kılmaktadır. Bu konuda, özel ya da kamu sektöründe, bilişimin başında bulunan CIO’lara önemli görevler düşmektedir. Yatırımların hem ihtiyaçları karşılayacak şekilde uzun soluklu olması hem de kullanıldığı alana katma değer katarak, bilgi toplumunun gerektirdiği ihtiyacı karşılaması için bu önemli. Türkiye’de ne yazık ki bilişim teknolojisi, cihaz

ve ekipmanlarının üretimi oldukça kısıtlı. Son zamanlarda önemli ar-ge faaliyetleri sürdürülmeye başlandı, üretimde de çalışmalar yapılıyor. Özellikle yazılım konusunda çok iyi ürünler üretiliyor, gerek iç pazarda gerekse dış pazarlarda alıcı buluyor. Bunlar çok önemli. Bu nedenle, fark yaratacak şekilde yenilikçilik içeren alanlarda yatırımların ve çalışmaların artırılmasında yarar var.

Türkiye’de ses ve data trafiğindeki son görünüm nasıl bir anlam taşıyor? Yeni trendler neyin ipuçlarını taşıyor? Türkiye bu yeni altyapı gereksinimlerinde yelpazenin ne tarafında bulunuyor?Türkiye’de son iki yılı bile örnek gösterecek olsak, genişbant abone

sayısında, e-ticarette ve data haberleşmesinde çok büyük artışlar gerçekleşti. Bu alanlar gelişmeyle birlikte, altyapılarının sürekli geliştirilmesini gerektiren alanlardır. Ses gelirleri düşmekte, data gelirleri artmaktadır. Aynı zamanda, data trafiğinde bu miktar ve gelir artışı ile birlikte kullandığı altyapının da daha gelişmiş ve yeterli kapasitede olmasına ihtiyaç duymaktadır. Türkiye, Abone başına aylık ortalama 299 dakika konuşma, 213 adet SMS ile Avrupa’da birinci sıradadır.Genişbant abone sayısı, 20 milyona yaklaştı. Genişbant penetrasyon oranı, %62 . İnternet kullanıcı sayısı, 55 milyon. Ortalama İnternet kullanım süresi, dünyada 24 saat/ay, AB’de 26 saat/ay, Türkiye 27 saat/ay. Yani dünya

ve AB ortalamasından fazla. Son 2 yıl içinde Data trafiği 15 kat arttı,“Ses Gelirlerinin” oranı; toplam gelir içinde %75’den %65’e düştü, “Data ve Servis Gelirleri” %14’den %21’e yükseldi. Yakınsama ile birlikte, yayıncılık, haberleşme, ses ve data trafiği aynı teknolojileri kullanmaktadır. Eğilim ise daha fazla video, fotoğraf ve benzeri içeriğin gittikçe artıyor olmasıdır. Önümüzdeki beş yıl içinde data içeriğinin 8 kat artacağı öngörülmektedir. Böyle olunca, giderek daha yüksek kapasiteli ve daha hızlı internet ihtiyacı artmaktadır. Türkiye’de de bu altyapı kapasitesinin tıkanmalara yol açmayacak şekilde geliştirilmesi gerekmekte olup, aynı zamanda bu altyapıyı kullanan herkesin, altyapının geliştirilmesine

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı

Dr. Tayfun Acarer

Head of Information and Communication Technologies Authority (BTK)

RÖPORTAJ17

Where do we stand in terms of IT infrastructure in Turkey? In

what areas are we lagging behind? Where should we look for the solution?Turkey has made great significant progress in investments made both in the IT sector and in the IT used in other sectors. ICT is one of the most critical infrastructures. At the same time, other critical infrastructures also require ICT. Every day we become more reliant on information technology in our everyday lives. Therefore, the direct ICT investment made by information and communication service providers and also the investment made in ICT by the public and private sector make up the most important investments in the country. Rapid development and changes in the ICT sector have led to new needs and new investment is required. CIOs in charge of IT in both the public and private sectors now have important roles to play. This is important to make sure long-term investments meet the needs in the area and also bring the added value required by an information society. Unfortunately, information technology, devices and equipment production is very limited in Turkey. Recently, significant R&D activities have begun and work is continuing on production. Very good products are being produced particularly in the software field and they are finding buyers both in the domestic and international markets. What does Turkey’s latest voice and data traffic look like? What are the new trends? On what side of the spectrum is Turkey when it comes to new infrastructure requirements?

When we consider the past 2 years, there have been significant increases in the number of broadband subscribers, in e-commerce and data communications. As these areas develop, a need for continuous improvement of infrastructure also develops. While revenue from voice communications is decreasing, revenue from data is increasing. At the same time, the increase in both the amount of data traffic and the revenue from data traffic has brought with it the need for improved infrastructure with increased capacity.

With an average of 299 minutes of talk time and 213 SMS per month per subscriber, Turkey ranks first in Europe. The number of broadband subscribers is now approaching 20 million. The rate of broadband penetration stands at 62%. The number of internet users is at 55 million. The average time spend on the internet in the world is 24 hours/month; in the EU it is 26 hours/month, in Turkey it is 27 hours/month. In other words Turkey is above the world and EU averages. In the past 2 years data traffic has increased 15 fold, revenue from “voice communications” has dropped from 75% to 65% while “Data and Services revenue” has increased from 14 to 21%.With the convergence of broadcasting, telecommunications, voice and data traffic, the same technologies are used by all. Trends show that video, photos and other content are increasing steadily. Data traffic is expected to increase 8 fold within the next 5 years. When this happens, the speed and

capacity of internet connections will need to increase. What role do you think the products and services of the ICT sector will play in Turkey’s vision for 2023?Turkey’s vision for 2023 is to have an ICT sector with a turnover of 160 billion USD. Another goal is to have high-speed internet infrastructure reaching every home in Turkey. Even this goal alone will have a direct impact on the GDP. As you know, a 10% increase in broadband capacity equates to a 2% increase in the GDP of a country. The most important factor in the vision for 2023 however is a 3% increase in R&D spending which will increase our competitiveness internationally. Another important ICT factor in the 2023 vision is increasing the export of software. What sort of future will the FATIH project offer our new generation? As BTK, what are you contributing to what could quite possibly be the most important project in the history of the republic when you consider technology and literacy? The FATIH project aims to provide internet connections and interactive whiteboards to 570 thousand classrooms in 40 thousand schools within 4 years and also develop new educational material. The FATIH Project is a very important step for Turkey in becoming an information society. Our children and youth met with concepts like technology literacy, social media literacy before us. The number of people who do not know how they could get through life without a PC, mobile phone and internet connection is increasing, almost all young people believe they can’t survive without them. Our Transport, Maritime Affairs and Communications Minister said something very important. We

want all our citizens, young and old, to become computer literate and our young people will be the ones teaching the older people. In accordance with this vision, a lot has been done to increase the rate of computerization and internet usage. To increase internet usage 3 thousand Public Internet Access Centers and 21 thousand computer classes have been established as part of Universal Services. 40 thousand schools have been provided with free internet access, 204 universities have been given web-based language learning centers and in 16 major cities, internet access points have been established in airports, malls and train stations.

Do you believe that SMEs in Turkey are able to manage their own IT infrastructure needs? As the head of Turkey’s Information Technology and Communication Authority, what advice can you offer SMEs?SMEs have an important role in the growth of Turkey’s economy. In TurkSTAT’s periodic reports we are able to see a consistent increase in SMEs using IT. I want to mention something else. We had a very important project regarding supporting SMEs. In accordance with our Minister’s policies, our 3rd generation authorization brought with it some conditions. With new generation authorisations, conditions such as setting up an R&D department, employing an R&D engineer, a requirement of local procurement and a requirement that 10% of purchases for software and hardware are sourced from SMEs. I believe SMEs are doing a very good job, especially in software. SPOT With an average of 299 minutes of talk time and 213 SMS per month per subscriber, Turkey ranks first in Europe.

Türkiye abone başına aylık orTalama 299 dakika konuşma,

213 adeT SmS ile avrupa’da birinci Sıradadır.

WITH An AvErAgE oF 299 MInUTES oF TAlK TIME AnD 213 SMS pEr MonTH

pEr SUBSCrIBEr, TUrKEy rAnKS FIrST In EUropE.

katkı vermesi lazım. Adil gelir dağılımı ve adil rekabet ortamı bunu gerektirmektedir.

Türkiye’nin 2023 vizyonunda ICT sektörünün ürün, hizmet ve servislerinin nasıl bir rol oynayacağını öngörüyorsunuz? Türkiye’nin 2023 iletişim hedefi, 160 milyar dolar ciroya ulaşmış bir ICT sektörüne sahip olmaktır. Her eve hızlı internet altyapısı götürülmesi diğer bir hedeftir. Bu hedef bile, GSYİ hasılanın artışını doğrudan etkileyecektir. Bilindiği gibi, genişbant erişim kapasitesinde %10’luk bir artış, ülkelerin GSYİH’sinde %2 artış sağlamaktadır. Asıl önemlisi 2023 hedefinde ar-ge harcamalarının oranının %3’e çıkarılması gibi, uluslararası rekabet gücümüzü artıracak bir hedefimiz bulunmaktadır. İhracat içinde yazılım sektörü payının artırılmasının öngörülmesi de 2023 vizyonu içinde, ICT sektörü bakımından yine önemli bir hedeftir.

Fatih projesi yeni neslimizin yetişmesi için nasıl bir gelecek sağlayacak? BTK olarak teknoloji okuryazarlığını da hesaba katarsak belki de cumhuriyet tarihinin bu en önemli projesine nasıl katkıda bulunuyorsunuz?FATİH Projesi ile, 4 yıl içinde 40 bin okulda 570 bin sınıfa internet bağlantısı ve akıllı tahta sağlanması, öğrencilere tablet dağıtımı ve eğitim içeriği geliştirilmesi planlanmaktadır.Bilgi Toplumu olma yolundaki Türkiye için, FATİH Projesi çok önemlidir. Teknoloji okuryazarlığı, sosyal medya okuryazarlığı gibi günümüzün önemli kavramları ile çocuklarımız ve gençlerimiz bizlerden daha önce tanıştılar. Şimdi, bilgisayarsız, cep telefonu olmadan, internet bağlantısı olmadan günlük yaşantısını sürdüremeyeceğini düşünen insan sayısı çok arttı; gençlerin neredeyse tamamı böyle düşünür. Sayın Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanımızın söylediği çok önemli bir söz var. Biz Türkiye’deki yaşlı genç tüm vatandaşlarımızı bilgisayar okuryazarı yapmak istiyoruz, büyükler bunu küçüklerden öğrenecekler diyor Sayın Bakanımız. Bu vizyon doğrultusunda bilgisayarlaşma oranının artırılması ve internet kullanımının artırılması için çeşitli çalışmalar yapıldı. İnternet

kullanımının yaygınlaştırılması için, Evrensel Hizmet kapsamında, 3 bin Kamu İnternet Erişim Merkezi, 21 bin okula bilgisayar sınıfı kuruldu. 40 bin okula ücretsiz internet erişimi temin edildi, üniversitelerde 204 adet web tabanlı dil öğrenim merkezi ve 16 büyük şehirde, havaalanı, alışveriş merkezi ve tren istasyonlarına internet erişim noktaları kuruldu. Tüm bu etkinlikler, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız koordinasyonuyla, Kurum olarak bizlerin ve ilgili diğer kuruluşların katkıları ile geliştirilmektedir.

Türkiye’de KOBİ’lerin kendi bilişim altyapı ihtiyaçlarını çağın gerektirdiği şekilde yönetebildiklerini düşünüyor musunuz? Türkiye Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun 1 numaralı ismi olarak KOBİ’lerimize önerilerinizi öğrenebilir miyiz?KOBİ’ler, Türkiye ekonomisinin büyümesinde önemli işlevler üstlenmektedirler. KOBİ’lerin bilişim kullanma oranlarının, TÜİK’in açıkladığı her dönemsel raporlarda daha fazla artmakta olduğunu görüyoruz. Ben başka bir konudan söz edeceğim. KOBİ’lerin desteklenmesi konusunda, bizim önemli bir çalışmamız oldu. Sayın Bakanımızın politikaları doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz 3. Nesil yetkilendirmesinde bazı koşullar getirildi. 3. Nesil yetkilendirmesinde, yetkilendirilen işletmecilere, ar-ge merkezi kurma, ar-ge mühendisi istihdam etme, yerli tedarik yapma, satın alacakları yazılım ve donanımın %10’unu KOBİ’lerden tedarik etme gibi koşullar getirildi. Ben KOBİ’lerin özellikle yazılımda çok önemli işler yaptıklarını düşünüyorum. KOBİ’lerin pek çoğu kaçınılmaz olarak, yapacakları her hizmet ya da mal üretiminde, ICT olanaklarını kullanacaklardır. Bulut bilişim gibi yeni ortamların konuşulduğu günümüzde, KOBİ’lerin, bilişimde doğru yatırımlar yaparak, verimliliklerini artıracak şekilde bilişim altyapılarını geliştirmeleri büyük bir ihtiyaçtır. Bu nedenle, zaman kaybetmeden bu ihtiyaçlarını doğru belirleyip, uygun bir şekilde gidermeye çalışmalıdırlar.

AVRASYA’NIN EN İYİ DİJİTAL YÜKSEK TEKNOLOJİ ETKİNLİĞİ:

CeBIT BİLİŞİM

RÖPORTAJ 18

Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi

Dr. Andreas GruchowMember of the Managing BoardDeutsche Messe AG

Bu yıl ikiyüz binden fazla kişinin ziyaret etmesi beklenen CeBIT Bilişim, Türkiye ve çevre bölgelerin sektördeki profesyonellerinin son teknoloji ve yenilikleri görmek, bilgiye dayalı kararlar verebilmek için geldikleri yere dönüşmüş durumda. Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Andreas Gruchow CeBIT Bilişim konseptinin geldiği noktayı ve başarısını anlatıyor.

CeBIT Bilisim, expecting over 200 thousand visitors this year, has become the event where industry professionals

from Turkey and the surrounding region come to see the latest technologies and

innovations and make well-informed business decisions. Dr. Andreas

Gruchow, Member of the Managing Board, Deutsche Messe AG, is

telling us where CeBIT Bilisim has reached and its success

story.

The best digital high tech event

in Eurasia: CeBIT Bilisim

Bize Deutsche Messe markasını ve hissedar yapısını anlatabilir misiniz?Deutsche Messe

dünyanın en büyük ve en aktif etkinlik organizatörleri arasındadır. Misyonumuz “tüm dünyada aday müşteriler yaratmak için değerlendirmeler yapmak” olarak belirlenmiştir; hedefimiz ise tüm dünyadan insanları ticaret için bir araya getirmektir. Markamız deneyim, uzmanlık, profesyonellik ve uluslararası çalışmayı temsil etmektedir. CeBIT, DOMOTEX, HANNOVER MESSE ve LIGNA gibi fuarlarımız da kendi sektörlerinde uluslararası liderler olarak kabul edilen markalardır.Deutsche Messe’nin sahibi Hannover Belediyesi ve Almanya Aşağı Saksonya eyaleti olsa da özel bir şirket gibi

çalışıyoruz, yani kendi kendimize yetiyoruz ve devlet yardımı almıyoruz. Fakat tabii ki belediyeden ve eyalet yönetiminden altyapı, ulaştırma ve başka alanlarda büyük bir destek alıyoruz. Ayrıca yerel - bölgesel ticaret kuruluşlarıyla ve seyahat acenteleriyle de sadece kendi etkinliklerimizi tanıtmak için değil aynı zamanda Hannover’ı uluslararası bir ticaret bölgesi olarak tanıtmak amacıyla da birlikte çalışıyoruz. Hannover bir ticaret fuarı şehridir. Hannover’da yaşayan herkes, nerede olurlarsa olsunlar, fuar zamanlarında misafirlerimizin kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlamak için el ele vermektedir.

Geçmişten bugüne Deutsche Messe’nin dünyadaki deneyimleri nasıldır? Deutsche Messe 1947 yılında Hannover, Almanya’da kuruldu ve ilk

etkinliği olan HANNOVER EXPORT MESSE’yi de aynı yıl düzenledi. 1961 yılında kısaca HANNOVER MESSE adını alan bu fuar sınai teknoloji alanında dünyanın lider ticaret fuarıdır. Şirketimiz de gelişmesini sürdürdü. Şu anda Hannover’da 930’dan fazla çalışanımız bulunuyor ve ayrıca 100 ülkeden fazlasına hizmet eden 66 satış ortağı, alt şirket ve şubeye sahibiz.İlk Alman Fuar Çadırını 1982 yılında Barcelona, İspanya’da gerçekleştirdik. Deutsche Messe’nin Almanya dışındaki fuarlarını düzenleyen Hannover Fairs International ise 1985 yılında kuruldu. Yurtdışındaki ilk fuarımızı da 1987 yılında Türkiye’de düzenledik. O zamanlar fuarın adı AEF İstanbul’du, bugün ise adı değişti ve iki WIN fuarına dönüştü; ikisi de halen İstanbul’da gerçekleştiriliyor.O zamandan bu zamana uluslararası ticaretimizi sistematik olarak

geliştirdik, özellikle de BRICS ülkelerinde çok büyüdük. Her yıl ortalama olarak tüm dünyada 100 ticari fuar ve konferans düzenliyoruz; bu etkinliklerimize 100 ülkeden 35.000 şirket, 3,5 milyon ziyaretçi ve 15.000 gazeteci katılıyor. 2011 yılında Almanya’da 62 fuar ve ayrıca Almanya dışında bulunan çeşitli Alman Fuar Çadırlarında 41 fuar ve konferans düzenledik.

Almanya ve Türkiye arasındaki işbirliği konusundaki düşünceleriniz neler? Almanya ile Türkiye arasında çok güçlü ekonomik, kültürel ve sosyal bağlar var. Türkiye’deki deneyimlerimiz her zaman pozitif oldu; çalışmak ve iş yapmak için harika bir yer. Alt şirketimiz HANNOVER-MESSE INTERNATIONAL İSTANBUL’u 1996 yılında kurduk. Türkiye, Almanya’daki hem CeBIT hem de HANNOVER MESSE’nin İş Ortağı Ülke olmuştur. Almanya’daki fuarlarımıza Türkiye’den katılım, Türkiye’deki fuarlarımıza ise Almanya’dan katılım her zaman güçlü olmuştur.

Almanya ve Türkiye dışında da CeBIT etkinlikleri oluyor mu? Evet 2002’den beri Sidney’de CeBIT Australia’yı düzenliyoruz ve 2011’de Porto Alegre, Brezilya’da BITS’i (Business IT South America) düzenlemeye başladık. CeBIT Australia yıllar boyunca emin adımlarla büyümeye devam etti ve artık IT ve iletişim alanında Avusturalya’da her yıl düzenlenen en büyük ticari fuar ve konferansına dönüşmüş durumda. Bir sonraki BITS’in tarihi 14 – 16 Mayıs 2013 ve CeBIT Australia ise 28 - 30 Mayıs 2013’te gerçekleşecek.

CeBIT’in Türkiye’deki durumunu nasıl görüyorsunuz?CeBIT’in Türkiye’deki durumu gayet iyi. CeBIT Bilişim’i 1990 yılında İnterpromedya ile ortak bir girişim olarak kurduk. CeBIT Hannover’daki organizasyon konseptini alarak yerel pazara adapte ettik; amacımız CeBIT Bilişim’i Avrasya’nın en iyi dijital yüksek teknoloji etkinliğine dönüştürmekti. Hedefimize ulaşmak için çok çalıştık. CeBIT Sinerji Zirvesi’nin yanı sıra sergilerden ve

özel tematik bölümlerden oluşan geniş kapsamlı bir programa sahibiz ve sergici ve katılımcı sayılarının sürekli olarak arttığını görüyoruz. CeBIT Bilişim bugün, Türkiye ve çevre bölgelerin sektördeki profesyonellerinin son teknoloji ve yenilikleri görmek ve bilgiye dayalı kararlar verebilmek için geldikleri yere dönüşmüş durumda. 2012’nin Mart ayında CeBIT Bilişim’in %100’ünü satın aldık.

Şu anda küresel ICT pazarı hakkındaki düşünceleriniz neler?Almanya’nın lider yüksek teknoloji birliği BITKOM Avrupa’daki finans ve bankacılık krizine rağmen küresel ICT pazarının istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ettiğini belirtiyor. Küresel satışların bu yıl %5,1 artışla

2,56 trilyon Avro’ya yükseleceği öngörülüyor ve gelişmekte olan ülkeler şu anda dahi küresel ICT talebinin çeyreğinden fazlasını oluşturuyor. 2020 yılında bu rakam neredeyse % 50’ye ulaşacak. Bu değişimin liderleri gelişmekte olan üç ülke, yani Brezilya, Çin ve Hindistan’dır. Bu yıl %12 büyümenin öngörüldüğü Çin pazarı 220 milyar Avro’ya ulaşacak ve önümüzdeki sene dünyanın en büyük ikinci ICT pazarı olarak Japonya’nın yerini alacak. Hindistan’da satışlardaki büyümenin %11’e ve Brezilya’da ise neredeyse %10’a ulaşması bekleniyor. % 26’nın biraz üzerinde olan ABD tüm dünyada en çok satışı oluşturacak ve Batı Avrupa ise neredeyse %24 ile ikinci sırada.

RÖPORTAJ19

Please explain the Deutsche Messe brand and shareholder structure.Deutsche Messe is one of the world’s largest and

most active event organizers. Our mission statement is “Benchmark for lead generation worldwide”, and our objective is to bring together people from around the world to do business. Our brand stands for experience, expertise, professionalism, and internationality. Our fairs – such as CeBIT, DOMOTEX, HANNOVER MESSE, and LIGNA – are also brands that are recognized as the international leaders in their respective industries.Deutsche Messe is owned by the City of Hannover and the German state of Lower Saxony, but we operate as a privately-owned company, i.e., we are self-sufficient and are not government subsidized. We do of course receive tremendous support from the city and state governments in terms of infrastructure, transportation, etc., and we work closely with local and regional business organizations as well as travel and tourism agencies to promote not only our events, but also Hannover as a destination for international business. Hannover is a trade fair city, and everyone who lives in Hannover pulls together during our fairs to make sure that our guests feel at home, whether at the hotels and private guesthouses or in restaurants, shops or the subway.

What is Deutsche Messe’s experience worldwide, historically? Deutsche Messe was formed in 1947 in Hannover, Germany, and staged its first event, the HANNOVER EXPORT MESSE, the same year. Renamed simply HANNOVER MESSE in 1961, it is now the world’s leading trade fair for industrial technology. Our company has evolved, too. We currently have more than 930 employees in Hannover plus a network of 66 sales partners, subsidiaries and branches that covers more than 100 countries.We organized our first German Pavilion in Barcelona, Spain, in 1982. Hannover Fairs International, the division of Deutsche Messe that organizes fairs outside of Germany, was established in 1985. And we staged our first foreign fair in 1987 in Turkey. At the time the fair was called AEF Istanbul; today it is the two WIN fairs, and both are still in Istanbul.Since that time we have systematically built up our international business, particularly in the BRICS countries. On average we produce each year more than 100 trade fairs and conferences worldwide that host 35,000 exhibiting companies, 3.5 million visitors, and 15,000 journalists from 100 countries. In 2011 we organized 62 fairs in Germany as well as 41 fairs and conferences and numerous German Pavilions outside of Germany.

What is your perspective on German–Turkish cooperation? Germany and Turkey share very strong economic, cultural and social bonds. Our experiences in Turkey are always positive: it is a great place to work and do business. We established our subsidiary, HANNOVER-MESSE INTERNATIONAL ISTANBUL, in 1996. Turkey has been Partner Country at both CeBIT and HANNOVER MESSE in Germany. Turkish participation at our fairs in Germany and German participation at our fairs in Turkey is always strong.

Are there other CeBIT events outside of Germany and Turkey?Yes, we have organized CeBIT Australia in Sydney since 2002 and in 2011 we launched BITS – Business IT South America in Porto Alegre, Brazil. CeBIT Australia has grown steadily over the years and is now Australasia’s largest annual trade fair and conference for IT and communications. The next BITS will run 14–16 May 2013, and CeBIT Australia takes place from 28 to 30 May 2013.

How is CeBIT doing in Turkey?CeBIT is doing very well in Turkey. We founded CeBIT Bilisim in 1990 as a joint venture with İnterpromedya. We took the organizational concept of CeBIT in Hannover and adjusted it to the local market – our goal was to build CeBIT Bilisim into Eurasia’s leading event for digital high-tech. We have worked hard and achieved our goal. We have a well-rounded program of exhibits and special thematic sections along with the CeBIT Synergy Summit, and we have seen steady growth in exhibitor participation and visitor attendance. Today, CeBIT Bilisim is where industry professionals from Turkey and the surrounding region come to see the latest technologies and innovations and make well-informed business decisions. In March 2012 we acquired 100% of CeBIT Bilisim.

What are your thoughts on the current global ICT market?BITKOM, Germany’s leading high-tech association, indicates that despite the European finance and banking crisis, the global ICT market remains on a stable course of growth. Global sales are predicted to increase 5.1% overall this year to 2.57 trillion euros, and emerging nations already account for more than a quarter of global ICT demand. By 2020 that figure will grow to almost half. Three emerging markets – Brazil, China and India – are leading the charge here. China, where the market is projected to grow 12% this year to 220 billion euros, will displace Japan next year as the world’s second-largest ICT market. Sales growth in India is expected to reach 11%, and Brazil will hit almost 10% growth. The U.S., at slightly more than 26%, will generate the most sales worldwide; Western Europe is number two with almost 24%.

RÖPORTAJ

Please explain the Deutsche What is your perspective on

TÜRKİYE VE ÇEVRE BÖLGELERİN SEKTÖRDEKİ PROFESYONELLERİNİN SON TEKNOLOJİ VE YENİLİKLERİ

GÖRMEK VE BİLGİYE DAYALI KARARLAR VEREBİLMEK İÇİN GELDİKLERİ YERE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA.

TODAY, CEBIT BILISIM IS WHERE INDUSTRY PROFESSIONALS FROM TURKEY AND THE SURROUNDING REGION COME TO SEE THE LATEST TECHNOLOGIES

AND INNOVATIONS AND MAKE WELL-INFORMED BUSINESS DECISIONS.

Türksat hedefi “uydu ve uzay” olarak belirledi

HABER -RÖPORTAJ 22

Dördüncü kez CeBIT Bilişim Eurasia’nın ana sponsoru olan Tüksat, bu yıl da fuarda birçok yeni ürün ve hizmeti duyuruyor. Türkiye’nin tek uydu haberleşme ve kablo platformu şirketi olan Türksat, fuarda hem son kullanıcılara sunduğu ürünleri, hem de kamu kurumlarına verdiği hizmetleri tanıtıyor.

CeBIT Bilişim EurasIa 2012’nin ana sponsoru Türksat, ziyaretçilerin karşısına “Uydu ve Uzay” konseptiyle çıkıyor.

TÜRKSAT’IN ilk ve ortaöğretim öğrencilerine sunduğu yeni bir hizmet olan AstroNot Eğitim Portalı, Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü ile birlikte geliştirilen bir proje. Fatih Projesi kapsamında oluşturulan AstroNot Eğitim Portalı 2012 - 2013 Eğitim Öğretim döneminde öğrenciler tarafından yoğun ve etkin bir şekilde kullanılacak.Portalin zaman ve mekândan bağımsız bir şekilde ve interaktif olarak çalıştığına işaret eden Türksat A.Ş. Genel Müdürü Dr. Özkan Dalbay,

2’DEN 12’YE TÜM SINIFLARI KAPSAYACAK

AstroNot Eğitim Portali’nin ilk hazırlandığında içerik olarak 2 - 8. sınıflar olarak düzenlendiğine işaret eden Dr. Dalbay, yeni eğitim öğretim döneminin

başlamasıyla birlikte 12. sınıflara kadar içerik genişlemesine gidileceğini söyledi. Dalbay, sözlerine şöyle devam etti;

“Öğrencilerimiz, bir ekranda herhangi bir içeriği çalışırken, bir videoyu izlerken veya bir eğitim içeriğini dinlerken not

alabiliyorlar. Öğrenci çalıştığı içeriklerle ilgili olarak, konuyu mesajlarla kendi izin verdiği arkadaşlarıyla da paylaşabiliyor. Proje,

eğitimde görsel içerik etkinliğini arttırıyor. Öğrencilerin, içerikleri görsel olarak takip ederek, çok daha iyi anlamasını sağlıyor. 2. sınıf öğrencilerinden

başlamak üzere, 3., 4., 5., 6., 7. ve 8. sınıf öğrencileri de AstroNot Eğitim Portalı’ndan faydalanabiliyor. Yeni eğitim öğretim döneminin başlamasıyla

birlikte 9., 10., 11. ve 12. sınıf içerikleri de hazır olacak.”

Astronot Eğitim Portali ile ilgili şunları söylüyor: “Türkiye’nin bilgi toplumu olma hedefleri kapsamında TÜRKSAT A.Ş., eğitimi uzay çağına taşımayı hedefliyor. Bu kapsamda hazırlanan AstroNot Eğitim Portalı, eğitim hayatına yenilikler getiriyor. AstroNot, internet üzerinden, mobil olarak da kullanılabilen, görsel zenginliğe sahip, 7/24 esasına göre çalışan interaktif bir eğitim portalıdır. Ülkemizde başlatılan Fatih Projesi’ni tamamlayan ve ona uyumlu içeriklere sahip olan AstroNot Eğitim Portalı, ilköğretim 2. sınıftan 8. sınıfa kadar

tüm öğrencilere hizmet verebilecek.AstroNot’un klasik eğitim sisteminden farkı, interaktif bir eğitim hizmeti olmasıdır. Projenin önemli bir özelliği de ‘kişiye özel’ bir eğitim içeriği sunuyor olmasıdır. Bu hizmeti alan çocuklarımız, ölçme ve değerlendirme aşamasına geldiklerinde, ders içeriklerini çalışıp ardından tamamladıkları ölçme değerlendirme aşamasından sonra geçerlerse, hangi konuda eksiklikleri olduğunu görüyorlar. Üstelik akıllı eğitim projesi, öğrencinin hangi konulara daha fazla çalışması gerektiğini de öğrenciye

özel olarak gösteriyor.”Türksat’ın ilk ve ortaöğretim öğrencilerine yönelik olarak “Astronot” markası ile sunduğu eğitim portalinin tanıtımının yapılacağı

bölümde ziyaretçiler, “Astronot Eğitim Portali”ne giriş yaparak, interaktif eğitimi uygulamalı olarak tanıma imkânı bulacak.

Ana teması “Gelecek Bilişimle Gelecek” olan CeBIT Bilişim Eurasia 2012’deki en büyük standa sahip olan Türksat, bu yıl da ziyaretçilerin karşısına birbirinden değişik ürün ve hizmetlerle çıkıyor. Türksat’ın fuar boyunca tanıtımını yapacağı bu ürün ve hizmetlere kısaca bir göz atmak istedik.

ASTRONOT EĞİTİM PORTALI

Fatih Projesi’ne İçerik DesteğiTürksat’tan

AstroNot Eğitim Portali’nin bir eğitim portali olduğuna dikkat çeken Türksat Genel Müdürü Dr. Özkan Dalbay, projenin aynı zamanda ülke genelinde yakından bilinen Fatih Projesi’ne de içerik sağlayacağını ifade etti. Dr. Dalbay, portal ile ilgili açıklamalarını şu şekilde tamamladı; “AstroNot Eğitim Portalımız canlı bir eğitim portalıdır. Yani, içerikler

Milli Eğitim müfredatına uygun olarak sürekli yenilenecektir. Yeni videolar, üç boyutlu görseller ve yeni ölçme değerlendirme yöntemleri eklenecektir. İçerikler ihtiyaç ve beklentiler doğrultusunda çeşitlenecektir. Öğrencilerimiz bilgileri görsel materyallerle daha kolay öğrenebiliyor; daha da ileri aşamada pratik yapma imkânı elde

ediyor. Problemlerin farklı çözüm yollarını görüyorlar. Öğretmen ve veliler, öğrencilerin çalışmalarını, ne zaman, ne kadar ilerlediklerini ve yarışması gereken ne kadarını yaptığını anlık olarak görebiliyor öğretmenlerimiz testlerde hangi konularda daha çok yanlış yapıldığını, online olarak takip edebiliyor.”

tüm öğrencilere hizmet verebilecek.AstroNot’un klasik eğitim sisteminden farkı, interaktif bir eğitim hizmeti olmasıdır. Projenin önemli bir özelliği

sunuyor olmasıdır. Bu hizmeti alan çocuklarımız, ölçme ve değerlendirme

tamamladıkları ölçme değerlendirme

özel olarak gösteriyor.”Türksat’ın ilk bölümde ziyaretçiler, “Astronot Eğitim

HABER -RÖPORTAJ23

TÜRKSATMAPS 3D PORTALITÜRKSATMAPS 3D PORTALİ, geliştirilmeye başladı. Hâlihazırda test aşamasında olan TürksatMaps 3D’nin tanıtımı CeBIT Bilişim Eurasia’da yapılıyor. Uydu görüntüsü altyapısı kullanılarak geliştirilen üç boyutlu TürksatMaps, web tabanlı olarak sunulacak. Kullanıcılar, GoogleEarth’te olduğu gibi bilgisayarlarına herhangi bir program kurmalarına gerek kalmadan, doğrudan internet üzerinden TürksatMaps’e erişebilecekler.Türksat A.Ş. Genel Müdürü Dr. Özkan

Dalbay, TürksatMaps’te kullanılmak üzere Türkiye’deki her bölgenin yüksek çözünürlüklü uydu görüntülerinin sayısal ortama aktarıldığını söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Türkiye’nin dörtte birini oluşturan, sıklıkla ihtiyaç duyulan ve merak edilen yerlerin görüntülerini her yıl güncelleyeceğiz. TürksatMaps’te görüntülerin güncellenme süresi, Google’dan daha kısa. Bu nedenle bu projenin devreye girmesinin ardından Google, Türkiye görüntülerinin

güncelleme sıklığını arttırabilir. Google, söz konusu görüntüleri daha çok 2 yıl güncellemeyle veriyordu. Bizimki ise ortalama bir yıl. Bundan sonra da bir yıl olarak güncellenecek. Bazı yerlerde bu süre 6 aya düşebilecek, bazı yerler için 1,5 yıl olacak.”Dr. Dalbay, hedef kitle olarak, kamu kuruluşları ile coğrafi bilgi sistemi altyapısı kullanmak isteyen özel sektöre yöneldiklerini, özellikle araç takip sistemi geliştirenlerin bu sistemi yoğun olarak kullandıklarını belirtti.

Türksat standının ortasına inşa edilen jeodezik kubbenin içerisinde uydu ve uzay alanındaki çalışmaların temsil edileceği bir sergi düzenleniyor. Sergide ayrıca, astronomi alanında gerek dünyada gerekse İslam coğrafyasında gerçekleştirilmiş olan bilimsel çalışmalar hakkında bilgiler veriliyor. Sergi alanında, aslına uygun olarak tasarlanmış uydu maketleri, astronot kıyafetleri ve uzay çalışmalarında kullanılmış olan materyaller tanıtılıyor.

Teledünya ve UydunetTürksat’ın kablo platformu üzerinden sunduğu dijital TV yayın hizmeti Teledünya ile geniş bant internet erişimi Uydunet, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da CeBIT Bilişim Eurasia’da ziyaretçilere tanıtılacak. Söz konusu hizmetlere ilişkin abonelik işlemleri stand dışında, fuar alanındaki fuayede kurulacak ayrı bir stantta yapılacak.

Türksat VSATTürksat’ın haberleşme uyduları üzerinden sağladığı bir diğer katma değerli hizmeti TürksatVSAT ile verilen ses, data ve veri haberleşmesi hakkında bu yıl da uygulamalı sunumların yapılacağı ayrı bir sergi alanı oluşturulacak.

Coğrafi Bilgi Teknolojileri ve LRITTürksat’ın coğrafi bilgi teknolojileri hizmeti kapsamında (gözlem uyduları üzerinden elde edilen Dünyanın herhangi bir yerine ait görüntüleri işleyerek) sunduğu TürksatGlobe markası da ayrı bir bölümde tanıtılacak. Söz konusu bölümde ayrıca, TürksatMaps portali hakkında ziyaretçilere bilgi verilecek. Uzun Menzilli Kimlik Saptama ve Takip (LRIT) sisteminin tanıtımı da uygulamalı olarak bu alanda gerçekleşecek.

Ulusal Ulaştırma PortalıCeBIT Bilişim Eurasia’da ayrıca Türksat’ın Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı için hazırladığı “Ulusal Ulaştırma Portali”nin de tanıtımı yapılıyor. Türksat standını ziyaret edenlere Ulusal Ulaştırma Portali ile ilgili tanıtım materyalleri dijital ortamda ve karekod sistemi ile sunulacak.

3D ve Hologram SalonuTürksat standında kurulacak olan gösteri salonunda, Türksat Info kanalındaki 3D içeriklerin yanı sıra, Hologram teknolojisi ile üretilen videolar da ziyaretçilerin beğenisine sunulacak.

Ana sponsor Türksat’ın standında, 2008 yılının sonunda Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açılan ve hâlihazırda 43 kuruma ait 364 kamu hizmetinin 13,4 milyonu aşkın kayıtlı kullanıcıya sunulduğu e-Devlet Kapısı’nı tanıtan ayrı bir tanıtım masası bulunuyor. Söz konusu bölümde e-Devlet Kapısı’nın yanı sıra, “e-Devlet ve Yerel Yönetimler” başlığı altında yerel yönetimlerin e-Devlet Kapısı’na entegrasyon süreci de ziyaretçilere anlatılıyor.

Türksat A.Ş. Genel Müdürü Dr. Özkan Dalbay e-Devlet Kapısı

JEODEZİK KUBBE VE UZAY SERGİSİ

Aynı hizmet farklı platform

HABER 24

BT maliyetlerini azaltmanın yolu sanallaştırmadan geçiyor. Böylece şirketler yatırımın geri dönüş süresini kısaltırken, kullanıcılara alışık oldukları platformları daha ekonomik şartlarda sunabiliyorlar.

SANALLAŞTIRMA VE SON KULLANICI

Son yıllarda hakkında o kadar çok yazıldı çizildi ki artık günlük gazete okuyucusu olan bir kişi bile en azından böyle bir

şey olduğunu biliyor. İş ya da özel hayatında bilişim kullananlar için biraz daha tanıdık bir kavram haliyle.Sanallaştırmanın işi sistemler olan bilişimcilerin hayatını nasıl güzelleştirdiğini anlatan pek çok kaynak var. Artık bilişim hizmetlerini tüketen son kullanıcıların hayatında sanallaştırmanın yeri konusuna da göz atmanın gerekli olduğu günlerde yaşıyoruz.

Sanal mı, gerçek mi?Dünyadaki pek çok konu gibi bilişim hizmetleri de bir arz talep ikilisinden oluşuyor. İşi bilişim olanlar, son kullanıcıların talep ettikleri hizmetleri arz etmekle yükümlüler. Sanallaştırma da bu arzı gerçekleştirmekte kullandıkları bir araçlar topluluğu. Başka bir deyişle, sanallaştırma ile son kullanıcıların yolu, kendilerine iletilen bilişim hizmetleri sağlanırken kesişiyor.Peki, ne bekliyor kullanıcılar? Aslında basit. Söz konusu olan her ne uygulama ise o uygulamayı basit bir şekilde kullanmak istiyorlar. Her yerden, her zaman, aynı arayüzle. Türk Dil Kurumu’nun sanal

kelimesini nasıl tanımladığına bakıldığında “gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan” açıklamasıyla karşılaşıyor insan. Buradan farklı bir bakış açısı yakalanabiliyor aslında. Kullanıcılar zihinlerinde tasarladıkları uygulama arayüzünü karşılarında gördükleri sürece sorun yok. Aslında kullanıcının beklentisi de sanal bir anlamda. Onun nasıl sağlanacağı ise BT profesyonellerinin işi. Sonuç olarak insanlar Angry Birds oynarken altta Android mi, iOS mu, Windows mu olduğu ile çok da ilgilenmiyorlar. Uygulamanın kendi bilgisayarlarında mı çalıştığı, yoksa başka bir yerde çalışıp da görüntüsünün mü size aktarıldığını da kimse dert etmiyor. Kullanıcının endişesi mavi kuşu hangi aşamada üçe bölmenin daha verimli olacağı.

Önemli olan deneyimBilişim kullanımının amacı son kullanıcıya, kullanılan bilişim kaynaklarından bağımsız bir deneyim sunmak oluyor. Daha doğrusu bu deneyimi sanallaştırma ile sunabiliyor. Yani kullanıcı Linux işletim sistemi kullanan bir bilgisayarda, Firefox tarayıcı ile Word Web App’e bağlanıp alışık olduğu Microsoft Word arayüzü ile yazı yazabiliyorsa sistem çalışıyor demektir. Aynı süreç Android yüklü tablet bilgisayar veya cep telefonu için de geçerli.Bu kavramlar birçok son kullanıcı için aslında çok yeni. Kullandığı cihazda mutlaka bir “Başlat” düğmesi görmek isteyenler için de “masaüstü sanallaştırma” çözümleri var. Burada da felsefe aynı; kullanıcının görmek istediğiniz zihninde tasarladığınız masaüstü kendisine sunuluyor. Ancak burada artık kullanıcıya bir işletim sistemi deneyimini kullanması ile ilgili bir kısıtlama getiriliyor.

Murat Songür

kolay yÖnetimAslında bu iş için kullanılan ince istemciler ve ataları olan akılsız terminallerin geçmişi bizden bile bir üst nesle gidiyor. Ancak ağ teknolojilerinin ilerlemesi, PCoIP benzeri protokollerin devreye girmesi ile birlikte kullanıcıya yaşatılan masaüstü deneyimi yeri geldiğinde gerçek bir bilgisayardan daha üst noktalara ulaşabiliyor.Kullanıcılara hitap eden sanallaştırma teknolojilerinde bir başka seviye de “uygulama sanallaştırma.” Burada cihaz bağımlılığını da devreye sokuyor ve belirli bir mimariye ve işletim sistemine bel bağlıyorsunuz. Yine de uygulamalar kullanıcının masaüstüne sanal paketler olarak aktarıldığı için, işletim sistemi çalışır durumda herhangi bir cihaz kullanıcının beklentisini karşılıyor.Elbette ki kullanıcıya bu sanallaştırma teknolojileri ile uygulama ya da masaüstü

sunabilmek için de pek çok sanallaştırma teknolojisini arka planda sunuluyor. Kolay yönetebilmek için veri merkezlerinde toplanan bilişim kaynakları, hizmet bekleyen kullanıcılara en verimli bir şekilde, sanallaştırma teknolojilerinden gerekli olanlar kullanılarak sunuluyor.Bir önceki örneğe geri dönersek muhtemelen Linux kurulu bir bilgisayardan ulaşılan Word Web App, Microsoft’un Hyper-V sunucu sanallaştırması ile sanallaştırdığı bir uygulama sunucusu havuzu üzerinde çalışıyordur. Kaydedilen veriler tümleşik bir ağ üzerinde tanımlanmış sanal bir depolama ağı üzerinden, depolama sanallaştırılma yönetimi tarafından kullanıcıya aktarılıyor. Bu depolama sistemi de yazılanları sanal RAID yaptığı disk havuzunun bir yerlerine dağıtıyor.Bunlar son kullanıcının umurunda mı? Yazdığı yazıyı başkalarına okutabildiği sürece değil tabii ki!

Bağlantınız kopmasın işler aksamasın...

HABER 26

Son zamanların en popüler konusu “süreklilik.” Çünkü kimse işlerin durmasını, sistemsel sorunların verimliliği baltalamasını istemiyor. O nedenle de BT çalışanları, sistem sürekliliğini sağlamak için çabalıyorlar. Bilişim ile sağlanan iş sürekliliği şirketlere önemli kazanımlar sağlıyor.BİLİŞİM İLE İŞ SÜREKLİLİĞİ

İlk bakışta “iş sürekliliği” kavramının çok da açıklanacak bir yanı yok gibi görünüyor. Her ne iş yapıyorsan, sürekli yapabiliyor olacaksın.

İşin içine bilişimi katınca olay biraz farklı hale geliyor. Çünkü karşımıza altı tane çok önemli soru çıkıyor. 1. Ne işler yapıyorsun?2. Yaptığın işlerin birbiri ile ilişkisi

ne?3. Yaptığın işlerin birbirleri arasında

önceliği ne?4. Hangi işlerini bilişim ile

yapıyorsun?5. Bilişim ile yaptığın işlerin içinde

bilişim olmayan neler var?6. Bilişim ile yaptığın işlerin

sürekliliği ile neyi kast ediyorsun?

Biraz mola verip, Başka Bir yerden devam edelimBilişim teknolojisi insanları, “iş sürekliliği” denince işi dönüp dolaştırıp bilişim sistemlerinin sürekliliği konusuna bağlamayı severler. Çünkü o “iş”ten iyi anlarlar.Bundan 10 sene önce iş sürekliliği çok basit bir konuydu. İki farklı bölgede ofisi olan bir şirkette iş sürekliliği sağlamak için birer depolama ünitesi konuluyordu. Onları da uygun yazılımlarla düzenli aralıklarla birbirine kopyalıyordunuz. Yani her işin iki farklı depolama biriminde birer kopyası oluyordu ve iş sürekliliği sağlanıyordu. Bir taraf çökerse diğeri çalışıyordu.

Murat Songür Ama yıllar geçip veri miktarı çoğalınca kopyalamalar öyle kolay olmamaya başladı. Arada ağ cihazları vardı, onların güvenli haberleşmesi için katmanlar gerekliydi, yazılımlar kendilerini arıza durumunda sağlam taraftan ayağa kaldırmak için farklı taklalar atıyorlardı. O taklaları atarken de zaman geçiyordu. Çözümünüzü tolere edebileceğiniz potansiyel veri kaybınız ve tekrar çalışmaya başlayacağınız süreyi göz önüne alarak tasarlamanız gerekiyordu. Bunlar Geri Dönüş Anı Hedefi ve Geri Dönüş Süresi Hedefi diye tercüme edilmişti. Bu süreleri küçülttükçe ortaya çıkan çözüm daha yüksek maliyetli oluyordu.Doğrusu buraya kadar aslında felaket kurtarma kavramından bahsettik. Aslında beklenti farklı konumlardaki sistemlerin paralel çalışması yönündeydi. Böylece bir tarafta bir şeyler olsa bile, diğer

veri merkezi çalışmaya devam ediyordur. Uygun yazılım tekniklerini de kullanarak bunu yapmanın da mümkün olduğunu gördük. Bulut bilişimin de temellerinden biri olan bu çoklu veri merkezli çalışma mantığında kullanıcılar bir veri merkezinin işlevini tamamen yitirmesi durumunda bile hemen hemen hiç bir şey hissetmiyorlardı.

Çok güzel. ama hâlâ önemli Bir nokta eksik. resimde “iş” nerede?Molamızı bitirelim.Günümüz bilişim teknolojileri, herhangi bir bilişim sisteminin neredeyse hiç bir kesintiye uğramadan çalışmasını sağlayacak noktada. Ama olay işin bütçesine bakıyor. Bilişim teknolojilerinin tek başına sağlayamadığı nokta ise, kurumların hangi işlerini nasıl yaptığı. Zaten baştaki sorular da buradan çıkıyor.

Bir kere işleri tanımlamak gerekiyor. Evrak otomasyonu olur, e-ticaret olur, çay ocağı olur... Kurum içerisinde yürüyen bütün işlevleri tanımlamak belki en basit ama kesinlikle en önemli konu. Her şeyi bilişimle yapmak zorunda değiliz; bazı şeyler hâlâ bilgisayarlar olmadan da yürüyor.Bunların birbirleri ile ilişkisini çıkartmak gerekiyor. İster paralel çalışsın, ister arıza anında devreye girsin, iki veri merkezinizde çalışması planlanan insanların iş yerlerine gelme problemini çözemediğiniz sürece o veri merkezi işlemez. Eğer personel servisi hizmetiniz varsa o bile iş sürekliliğinin bir parçasıdır. Sizin evrak yönetim sisteminiz ancak o adamlar oraya gelirse çalışır.Bu noktada kurum olarak yapılan işleri önceliklendirmek gerekiyor. Hali ile her iş bir diğerinden farklı dinamiklere sahip; kimi işlevler

bir diğerinin varlığını gerektiriyor. Bu konuda verilebilecek en güzel örneklerden bir tanesi e-posta hizmeti. Şube yapısında çalışan bir organizasyonda, temel iş uygulamasının çalışmadığını haber vermek, o iş uygulamasını çalıştırmaktan daha öncelikli olabiliyor.İçine bilişim bulaşanlara işleri tarif etmek gerekiyor ki, o sistemlerin sürekliliği sağlansın. En nihayet, bilişimcilerin oyun sahasına girdik. Bunu nasıl yaptığımızı molada anlattık zaten.Burada da dikkat edilmesi gereken bir başka nokta var. İşi her ne kadar bilişim ile yapıyor olursanız olun, iş sürecinin içinde bilişimle hiç alakası olmayan bileşenler bulunabilir. Ürettiğiniz bir evrakı damgalamanız gerekiyorsa, iş sürekliliği planınızda ıstampa mürekkebi bulundurmayı unutmamalısınız.Ve geldik “Süreklilik” konusuna. Her işlevin kendine has bir sürekliliği var. İnternetten satış yapan sisteminiz elbette ki hiç durmayacak. Ama raporlama sisteminiz biraz bekleyebilir. Şubeleriniz çevrim dışı çalışabiliyorsa, veriyi sonra eşleyebilir ya da tekrar elle girebilirler. Size kalmış. Bu noktadaki seçimleriniz iş sürekliliği yatırımınızda bilişim maliyetlerinizi en çok etkileyen nokta olacaktır.Her şeyi planladıktan sonra da işiniz bitmiyor maalesef. Kurduğunuz yapının işlevsel olup olmadığını, kurumunuzun o anki dinamikleri ile uyumlu olup olmadığını sürekli denetlemeniz gerekiyor. Gördüğünüz gibi konu “iş”inizin sürekliliği olduğunda bilişim sadece bilişim ile oluşturduğunuz işlevlerin sürekliliğini sağlayabilen bir araç. Asıl “iş”i sürdürmek yine size kalıyor.

ADVERTORIAL27

Yıllardır alışkın olunan harici depolama çözümleri artık geçmişte kaldı. Sadece fiziksel olarak verilerin yedeklemesini yapmak artık yeterli değil. Western Digital da bu yeni nesil ihtiyaçlara yeni

nesil çözümler üreterek kullanıcılarının ihtiyaçlarını karşılıyor. Western Digital’in yeni ürünlerinde dosyalarınızı sadece fiziksel olarak yedeklemekle kalmıyor isterseniz aynı anda bulut depolama alanlarında da yedekleyebiliyorsunuz. Ayrıca depolama alanınıza başarılı WD 2go uygulaması ile ulaşıp istediğiniz düzenlemeyi yapabiliyorsunuz.

MY BOOK LIVE KİŞİSEL BULUT DEPOLAMAKişisel bulut, evde ve kontrolünüz altında bulunan güvenli içeriğinizdir. Genel bulutların aksine, kişisel bulut tüm içeriğinizi evdeki ağınızda tek bir güvenli yerde saklamanızı sağlar. Dosyaları paylaşın, medya aktarın ve her yerden içeriğinize erişin. Aylık ücret yok. Evinizde medya ve dosyalarınızı güvende ve her zaman yanınızda muhafaza edin. My Book Live ile sınırsız sayıda kullanıcı için otomatik yedekleme yapabilir, mobil uygulamaları kullanarak tablet bilgisayarlar ve akıllı telefonlarla sürücünüze erişebilir veya herhangi bir bilgisayardan güvenli uzaktan erişim sağlayabilirsiniz.Ayrıca WD 2go mobil uygulamasının yeni versiyonu ile mobil cihazlar, Dropbox ve WD kişisel bulutunuz arasında içerik taşıma, kopyalama ve içerik paylaşımı yapabilirsiniz.

MY BOOK MASAÜSTÜ HARİCİ SABİT SÜRÜCÜDijital hayatınızın tüm bölümlerini saklayabilmeniz için My Book 4 TB’ye varan devasa kapasiteler sunuyor. WD’in otomatik, sürekli yedekleme yazılımı SmartWare arka planda çok az PC kaynağı kullanarak sessizce çalışır ve verilerinizi korumanıza yardımcı olur. Dosya eklediğinizde veya değiştirdiğinizde, her seferinde, anında yedeği alınır. Parola koruması ve donanım tabanlı şifrelemeyi ayarlamak için WD Security yazılımını kullanın ve dosyalarınızı izinsiz kullanım veya erişimden koruyun.

MY BOOK VELOCIRAPTOR DUOBir HD filmin tamamını 30 saniyenin altında veya binlerce MP3 şarkıyı birkaç dakikada aktarın. Thunderbolt I/O teknolojisi size, her iki yönde 10 Gb/s hıza ulaşan ve aynı konektör üzerinde yer alan iki kanal sunar. Veri, sürücülere ve sürücülerden USB 2.0’a oranla 20, FireWire 800’e oranla ise 12 kat daha hızlı hareket eder. Bu sayede bir hub veya switch kullanmadan birden fazla yüksek hızlı sürücüyü papatya şeklinde bağlamak için gerekenden daha fazla bant genişliğine sahip olursunuz. Üretkenliğinizi arttırırken karışıklığı alt edin.

Thunderbolt teknolojisi, tek bir Thunderbolt konektörü ile birden fazla cihazın papatya dizimi şeklinde bağlanmasını destekler, böylece bir hub’a veya switch’e gerek kalmadan maksimum hızda çoklu işlem gerçekleştirebilirsiniz.

WD SENTİNEL DX4000 KÜÇÜK OFİS DEPOLAMA SUNUCUSU WD Sentinel’in kurulumu kolaydır ve ofiste ya da ofis dışındaki çalışanlarınız, müşterileriniz ve sağlayıcılarınız için güvenli merkezi depolama, tam veri koruması ve uzaktan dosya erişimi sağlar. Küçük ofis ortamları için tasarlanmış olan güvenilir, maliyet etkin ve yönetimi kolay bir depolama sunucusu sunmak için endüstri liderlerinin donanım ve yazılımını bir araya getirir. WD Sentinel DX4000 Küçük Ofis Depolama Sunucusu, WD’nin Kurumsal sınıf WD RE

sürücüleriyle donatılmış olarak yüksek kapasite depolama, maksimum performans ve güvenilirlik sunmaktadır. WD Sentinel DX4000, bilinen Windows arayüzünü kullanarak önemli iş verilerinizi hızlı ve etkili bir şekilde düzenlemek, korumak ve paylaşmak amacıyla işletmenizin ihtiyaç duyduğu maliyet etkin, güvenilir ve ölçülebilir depolama çözümünü sunmak için test edilmiş Microsoft Windows Storage Server 2008 R2 Essentials işletim sistemini kullanır.

WD’nin depolama çözümlerine yeni yaklaşımıyla depolama alanınızı güvenle kullanırken istediğiniz her noktadan da ulaşabilirsiniz.

çözümleri artık geçmişte kaldı. Sadece MY BOOK VELOCIRAPTOR DUOBir HD filmin tamamını 30 saniyenin altında veya binlerce MP3 şarkıyı birkaç dakikada aktarın. Thunderbolt I/O teknolojisi size, her iki yönde 10 Gb/s hıza ulaşan ve aynı konektör üzerinde yer alan iki kanal sunar. Veri, sürücülere ve sürücülerden USB 2.0’a oranla 20, FireWire 800’e oranla ise 12 kat daha hızlı hareket eder. Bu sayede bir hub veya switch kullanmadan birden fazla yüksek hızlı sürücüyü fazla yüksek hızlı sürücüyü papatya şeklinde bağlamak için gerekenden daha fazla bant genişliğine sahip olursunuz. Üretkenliğinizi arttırırken karışıklığı alt edin.

MY BOOK THUNDERBOLT DUOMy Book Thunderbolt Duo çift-sürücülü depolama sistemi, performans ve kapasitenin eşsiz birleşimini sunar. Bu sürücü iki Thunderbolt portu ile yalnızca Thunderbolt teknolojisinde bulunan, devrim niteliğinde veri transferi hızları sağlar. My Book Thunderbolt Duo ile birden fazla cihazı papatya dizimi şeklinde birbirine bağlayın ve yaratıcılığınızdaki neredeyse sınırsız esneklik ve performansın tadını çıkarın.

MY BOOK MASAÜSTÜ HARİCİ MY BOOK

WD depolama çözümleri hayat kurtarır

TÜM VERİLERİNİZİ WD ÜRÜNLERİYLE YÖNETİN

IPv6 niye geliyor?HABER 28

IPv6’nin gelişi için “Çünkü IPv4’ler tükeniyordu” demek aslında çok doğru. Yine de ana nedeni gerçekten bu tükenme olan IPv6’ya, bu tükenmenin altında yatan dinamiklerle birlikte göz atmakta fayda var.

YENİ ADRESLEME SİSTEMİ HAZIR

Kamu IPv6’ya GeçiyorPek çok hizmetini internet üzerinden vermeye başlayan kamu kurumları da IPv6’ya geçiş çalışmalarına başladı. 08.12.2010 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan bir genelge ile kamu kuruluşlarının IPv6’ya geçişleri ile ilgili esaslar belirlendi. Genelgede yer alan Kamu Kurum ve Kuruluşları için IPv6’ya Geçiş Planı üç aşamadan oluşuyor. Buna göre ilk aşamada tüm kamu kurumları 31 Ağustos 2012 itibarı ile IPv6 geçiş eğitimlerini tamamladılar ve bu tarihten itibaren IPv6 desteği olmayan bilişim yatırımlarında

bulunamıyorlar. İkinci aşama uyarınca da 31 Aralık 2013’e kadar halka açık verdikleri hizmetlerden en az birini IPv6 destekler hale getirecekler. Son aşama ise 31 Ağustos 2013’te tamamlanacak ve kurumlar internet üzerinden verdikleri kamuya açık tüm hizmetleri IPv6’yı destekler hale getirecekler.Ulusal IPv6 Protokol Altyapısı Tasarımı ve Geçişi Projesi web sitesi (www.ipv6.net.tr), IPv6’ya geçiş ile ilgili pek çok bilgi barındıran bir kaynak.

IPv6’nın adını son 2 - 3 yılda duyar olduk ama yeni bir şey değil aslında. Standart çalışmaları 1990’lı yıllara dayanıyor, şu anda temel olarak kabul edilen

tanımı Aralık 1998’de yapılmış. Biraz “bu adamlar teknolojisini çoktan yapmışlar ama mahsus ağır ağır piyasaya sürüyorlar” komplo teorisini doğrular bir teknolojik kavram. O yüzden “yıllardır var olmasına rağmen, şu an ihtiyaç duyulduğu için geliyor IPv6” desek yanlış olmaz. Ne de olsa artık bir önceki protokol olan IPv4 ihtiyaçları karşılayamaz hale geldi.Tıpkı telefon numaraları gibi birbiriyle haberleşmek isteyen her bilişim cihazının kendine has bir IP numarası olması gerekiyor. Bugün kullandığımız telefon numaralandırma sistemi yüz milyarlarca kişiyi adresleyebilecek kapasitede. Dünya nüfusunun yüz katından fazlasına adanmış bir numara verebilecek bir sistem olduğu için “Telefon Numarası v6” diye bir ihtiyaç duymuyoruz henüz.IP üzerinden haberleşen cihazlar için durum biraz farklı. IPv4’ün kullandığı adresleme sistemi kabaca 4 milyar farklı adres üretebiliyor. Oysa bugün itibarı ile dünya üzerinde IP kullanarak ağ erişimi sağlayan 15 milyar cihaz olduğu tahmin ediliyor. Şu an birçok evde hane halkının en az iki misli kadar ağ erişimli cihaz olduğuna göre 15 milyar cihaz pek olmayacak rakam değil.

2018 yılına kadar rahatızTarihçesine bakacak olursanız IP 1, 2 ve 3 deneysel sürümler olmuş. IPv4 de aslında ticari ya da halka açık bir protokol olarak düşünülmemiş; o yüzden 4 milyar adresin haydi haydi yeteceğine karar verilmiş. Gelin görün ki, internet bu protokol üzerinden yaygınlaşınca, 1991 yılında bu adresin yetmeyeceği anlaşılmış. Gene deneysel bir IPv5’in ardından, daha önce de belirttiğimiz gibi IPv6 standardı bir sonraki nesil adresleme standardı olarak ilan edilmiş. Peki, IPv6 ile kaç cihaza kadar adresleyebilirsiniz? Bunu hesaplamak çok kolay; 3.4 x 1038 ya da okunur dili ile 340 undecillion; tam olarak 340.282.366.920.938.463.463.374.607.431.768.211.456. Bu öyle hayal edilemez bir rakam ki, dünya üzerinde bulunan tüm kum tanelerinin sayısının sağına 18 tane 0 koyduğunuzda ancak bu seviyeye gelebiliyorsunuz. Gelin, görün ki bu rakamın da 2128 yılında yetersiz kalacağı tahmin edilmekte. Anlayacağınız torunlarımızın torunlarını zor günler, hatta IPv8 bekliyor diyebiliriz.

ıP temelli cihazlarArtık eskiden hiç aklımıza gelmeyen bir sürü cihaz IP istemcisi olmuş durumda. Bundan 10 sene öncesine kadar sadece bilişim cihazları IP tabanlı ağlara bağlanıyordu. Bugün teknoloji marketlerden her gün yüzlerce akıllı televizyon satılıyor. Hemen hemen bütün cep telefonlarının internet erişimi var, masa telefonlarında da IP tabanlı

çözümler yaygınlaştı. Bırakın güvenlik kameralarını, bildiğimiz fotoğraf makineleri bile artık IP tabanlı. Yarın öbür gün akıllı evlerdeki lambalar, ısıtma cihazları ve muhtemelen şu an aklımıza bile gelmeyen bir sürü şey daha IP dünyasına dahil olacaklar.Temel amacı bu adresleme problemini çözmek olmakla beraber, IPv6 işi sadece basit bir numaralandırma yapısı ile bırakmıyor elbette. Bu kadar cihazı birbiri ile konuşturacaksanız, nasıl konuşturacağınız konusunda da bir şeyler yapmanız gerek.Aynı veri paketini birden çok noktaya tek seferde taşıma özelliği diye tarif edebileceğimiz Multicasting özelliği IPv6’da standart olarak geliyor.

mac adresi önemliAğ katmanında güvenlik sağlayan IPsec zaten esas olarak IPv6 için geliştirilip sonradan IPv4’e uyarlanmıştı. IPv6 kullanan cihazlar bir ağa bağlandıklarında kendilerini otomatik olarak ayarlayabiliyorlar. Bu işlem için bağlı bulundukları ağ yönlendiricisi ile kendi dillerinde ufak bir sohbet yapmaları yeterli oluyor.Bahsi geçen bu sohbetin doğru yapılmasını sağlayan önemli bir faktör de IPv6 adresinin kaynağı olan cihazın MAC adresinin, yani üzerindeki ağ denetleyicisinin fiziksel kimliğinin bilincinde olması. Bu sayede IPv6 kullanan cihazın istemci mi, sunucu mu, mobil cihaz mı ya da bir ağ yönlendiricisi mi olduğuna göre uygun bağlantılar yapabiliyor. Multicasting ve IPsec de aslında bu farkındalığın nimetlerinden faydalanıyorlar.

IPv6’ya Geçiş başladıVeri paketlerinin daha verimli oluşturulması ve aktarılması ile ilgili birkaç konu daha var ama çok teknik detaya girmek gerek. Özetle veri iletişimi daha etkin yöntemlerle yapılıyor desek yeterli olacak.Bilişim dünyasının en popüler konularından bir tanesi internetin nasıl IPv4’ten IPv6’ya geçeceği. Bu yükseltme tabii ki birden bire olmayacak. Günümüzde hemen hemen tüm cihazlar, işletim sistemleri ve uygulamalar her iki protokolü bir arada destekleyecek özelliklerde üretiliyor. Geçiş konusunda çözüm ve danışmanlık sağlayan bir sektör türedi.Her şeyin birbiri ile iletişeceği bir dünya fantezisinin ne kadarını göreceğiz bakalım ama Allah ömür verirse göreceğimiz kadarının IPv6 destekli olacağı kesin.

Murat Songür

IPv6 kuLLANAN cİHAZLAR bİR AğA bAğLANDIkLARINDA kENDİLERİNİ oToMATİk oLARAk AYARLAYAbİLİYoRLAR. bu İşLEM İçİN bAğLI buLuNDukLARI Ağ YöNLENDİRİcİSİ İLE kENDİ DİLLERİNDE ufAk

bİR SoHbET YAPMALARI YETERLİ oLuYoR.

RÖPORTAJ 30

Beyoğlu Belediyesi vatandaş ile kurum arasındaki ilişkiyi bilgisayar ekranına taşıyor. Bu sayede hem kurum içi iş akışını hızlandırıyor hem de vatandaşın sorunlarını çözmüş oluyor. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan kurdukları sistemi anlatıyor.

FOTO

ĞR

AF:

VED

AT

ÖZT

ÜR

KBeyoğlu Municipality is moving the relationship between citizen and institution on to the computer screen. The municipality is therefore able to not only speed up the in-house flow of work but also solve resident’s problems. Mayor of Beyoğlu Ahmet Misbah Demircan tells us about the system they have implemented.

The Municipality of Beyoğlu is living the age of information

We all know that Beyoğlu Municipality is a pioneer in using

technology among local governments. However, we would still like to hear the story from youWew have created a networked system where anything that happens at the municipality can be seen in real time by all departments. When someone informs us of a problem it doesn’t just get let as a sentence scribbled down somewhere. It becomes shared, reported information that can be accessed by all departments.

On average, how many questions are answered on the internet communication center each day.We receive phone calls. However those phone calls go to our Call Center. Our residents are able to reach us by telephone 24 hours a day and from the moment they are connected to one of our Call Centre staff their conversation is both recorded and noted. From the moment the note is made, it is forwarded to the relevant department at the municipality and action is taken as soon as possible. We receive around 400 phone calls a day. We get around 20% of our reports via e-mail. There are iPhone and Android apps of your website. Doesn’t having so many channels that you can be reached on increase your work load?On the contrary, it eases the work load. Everyone asked this same question before the system came in to effect. I give them an example from Technical Works. Technical Works deal with roadworks. At Technical Works there used to be a secretary that took calls, let’s

say an average of 100 calls per day. It is impossible for a single person to know every street in Beyoğlu so she would have to take notes. When a team dealt with these notes they weren’t able to meet all the needs. However with the Call Center, we have a mapping system with coordinates and the same team is able to guess at least 50 of those places each day. All these factors helped lighten our work load.

It seems like when you were making all this investment in technology you didn’t just concentrate on the needs of today. What other projects do you have? We have started a “Beyoğlu Employment Center.” We have all the data regarding the 250 thousand people who live here. We also went out in the field and compiled a list of 24.500 employers. Approximately 50% of those have e-mail addresses and websites. We need to have all correspondence take place electronically. We also added a new section to our website called Beyoğlu Guide which will go live soon and have put all our traders online. We have created websites for all our traders. We will be using these websites for all correspondence with the municipality. So when anyone visits the Beyoğlu website they will be able to find a list of all 24.500 traders. We also get notified of vacant positions from all our 24.500 traders. Just consider the fact that this database could be a solution to the serious employment problem. It’s the first time in Turkey that a municipality is bringing together those seeking employment with those offering employment. It is offering a bridge between them by having the ability to match them on both sides.

Beyoğlu Belediyesi’nin yerel yönetimler arasında teknoloji kullanımında öncü olduğunu biliyoruz.

Fakat yine de neler yaptığınızı sizden dinlemek isteriz? İçinde bulunduğumuz çağ iletişim çağı ve bu çağdan şehirlerde etkileniyor. Belediye müessesesinin de insanlarla iç içe olduğu için çağı doğru tanımlıyor olması gerekiyor. Dolayısıyla çağımızı değerlendirip Belediye olarak üstümüze düşen görevleri yapıyoruz. Bir iş ve işlem yaparken belediyenin bütün birimleri içinde anında görülebilir networke ulaşmış bir sistem kurduk. Mekanizma belediye birimleriyle insanlar arasında bir networking olarak çalışıyor. Yani herhangi biri bir sorununu ilettiğinde kenarda köşede yazılmış bir cümle olarak kalmıyor. İlgili bütün birimler tarafından bölüşülmüş, paylaşılmış ve raporlanmış bir bilgiye dönüyor.

İnternet üzerindeki iletişim merkezinizde her gün ortalama kaç sorun cevaplanıyor ve vatandaşlardan gelen bu taleplerin değerlendirilmesi aşamasında nasıl bir mekanizma kurdunuz? Telefon kullanımı hala ön planda. Ama o aramalarda Call Center’a akıyor. Günün 24 saati vatandaşlar Call Center’ımıza bağlanabiliyor ve

bağlandığı andan itibaren şikayetleri hem sesli kayda alınıyor hem de yazılıyor. Yazıldığı andan itibaren de yine bir yazılım üzerinden hangi ilgili birime gönderilecekse oraya pas ediliyor ve çok kısa sürede belediyenin o birimi harekete geçiyor. Vatandaşın işi çözülerek dönüş sağlanıyor. Mekanizmamız bu şekilde çalışıyor. Günde ise 400 civarında telefon alıyoruz. Onun yüzde 20’si mail üzerinden geliyor.

Web sitenizde Iphone ve Android işletim sistemi için özel tasarlanmış uygulamalarda var. Bu kadar çok kanaldan vatandaşı dinliyor olmak, daha doğrusu çok talep alıyor olmak iş yükünüzü arttırmıyor mu? Bilakis hafifletiyor. Sistemlerimizin kurulma arifesinde herkes bunu sordu. Ben ise onlara Fen İşleri üzerinden örnek verdim. Fen İşleri yol yapım çalışmalarına bakar. Eskiden Fen İşleri’nin şöyle bir çalışma tekniği vardı; Bir sekreter gelen telefonlara bakar notlar alırdı. Bu görevlinin günde hissesine 100 telefon düştüğünü varsayarsak, o 100 telefon alan görevlinin Beyoğlu’nu sokak sokak bilmesi imkansız ve bu yüzden notlara yazıyordu. Bir ekip bunlarla uğraştığında aslında talepleri karşılamamış oluyor. Oysa Call Center üzerinden akış, koordinat tespitleri yapılmış arazideki iyi bir

yol haritası ortaya konduğunda aynı ekibin yaklaşık 50 yeri tahmin ettiğini görüyorsunuz. Tüm bunlar iş yükümüzü azaltan unsurlar.

Tüm bu teknolojik yatırım planlanırken sadece bugün değil, gelecekte düşünülmüşe benziyor. Başka ne gibi projeleriniz var? Beyoğlu’nda “Beyoğlu İstihdam Merkezi” diye birim kurduk ve 5 kişi çalışıyor. Mekanizması ise şöyle; Elimizdeki datalarda burada yaşayan 250 bin kişinin bütün bilgisi var. Ayrıca işveren 24.500 esnafında bilgisini araziye çıkıp taradık. Yaklaşık yüzde 50’sinin e-mail ve web sitesi var. Bütün yazışmalarının bunun üzerinden olması lazım. Biz de esnafımıza Beyoğlu Rehberi kapsamında büyük bir internet sitesinde ek bölüm inşa ettik ve yakında hizmete geçecek. Bütün esnafımızın tamamına web sitesi yaptık ve bu web sitelerini belirledik. Belediyeyle olan ilişkilerinde bu web sitesini kullanacağız. Yani herhangi biri Beyoğlu internet sitesine girdiğinde buradaki 24.500 esnafı bulabilecek. Bu internet sitesinde her birine bir pin koduda vereceğiz. Oradaki sitelerinde filmlerini, reklamlarını yükleyebilecekler. Daha sonra karakodlarını da ekleyeceğiz. Ve bütün firmaların kapılarına karakodlar için etiketler yapıştıracağız. Bu alt yapıdan sonra öncelikle kariyer merkezimize başvuran kişiye yüz yüze bir anket doldurarak onunla ilgili bir kanaat oluşturuyoruz. O kanaati internet sitemizin havuzunda iş arayan bir potansiyel olarak ortaya koyuyoruz. Eş zamanlı olarak bu 24.500 esnafımızdan bize işçi arayan müesseselerin pozisyon talepleri de akıyor. Onların da ne istediklerini biliyoruz. Türkiye’de ilk defa bir belediye iş arayanlarla işverenleri bir portalda bir araya getiriyor. Her iki tarafı da internet ortamında eşleştirme kabiliyetine haiz ve onların arasında bir köprü oluyor.

BİR İŞ VE İŞLEM YAPARKEN BELEDİYENİN BÜTÜN BİRİMLERİ İÇİNDE ANINDA

GÖRÜLEBİLİR NETWORKE ULAŞMIŞ BİR SİSTEM KURDUK.

WE’VE ESTABLISHED A SYSTEM WITH A CONNECTION TO A NETWORK THAT CAN BE VISUALIZED THROUGH

OUT ALL THE HUBS OF THE MUNICIPALITY, WHILE HAVING A WORK OR A PROCESS.

Beyoğlu Belediye Başkanı

Ahmet Misbah Demircan

Mayor of Beyoğlu

Beyoğlu Belediyesi bilişim çağını yaşıyor

Bu teknoloji hayat kurtarıyor

HABER 32

Son zamanlar bilişim dünyasında konuşulan en popüler konuların başında bulut bilişim geliyor. Çünkü bulut bilişim her ölçekteki şirket için tasarruf ve hizmet kalitesi sunuyor. Bu sayede hizmet kalitesini yükselten birçok kurum var.

Murat Songür

BULUT bilişim ÜSTÜNE

Bazı şeyler isimlerinin hakkını o kadar güzel veriyor ki, onlara bu ismi ilk takan her kimse gidip tebrik

edesim geliyor. Bulut bilişim de bunlardan birisi benim gözümde. Adını çizimlerde interneti temsil etmek için kullandığımız bulut şeklinden aldığı kanısı yaygın. Ancak bulut bilişimin masmavi bir bahar gökyüzünde süzülen bembeyaz bir bulut gibi huzur mu verdiği yoksa simsiyah bir sonbahar gökyüzünü kapatıp insanın ruhunu mu kararttığı yoruma açık.Bilişim hizmetlerinin gelecekte bir gün tıpkı elektrik gibi merkezi bir şekilde sağlanacağı daha 1960’lardan beri öngörülen bir konuydu. Bugün bu konunun bu kadar konuşuluyor olmasının asıl sebebi ise orijinal işi bilişim olmayan ve bu kadar başarılı olacağı pek beklenmeyen bir firmanın pazarlama başarısı. Burada bahsedilen firma internet kitapçısı Amazon.com. Onun pazarlama başarısı nedeniyle bu kadar popüler olan hizmetse aslında bulut bilişim denilen kavram.

iHtiYaçtaN doĞaN tEkNoloJiMayıs 2000’de dot-com balonu patlamış, 2001’de malum terör saldırıları olmuş ve bilişim sektörü tarihin en zor günlerini geçiriyor. Tek kazancı internetten satış olan Amazon’un ise bilgi teknolojilerine yatırım yapmaktan başka çaresi yok. Veri merkezlerini güncel, son teknoloji ile donatılmış vaziyette tutması gerekiyor, nitekim tutuyor da. Amazon’un gelirinin yarıdan fazlası yılbaşı alışverişinin yapıldığı Kasım - Aralık aylarında gerçekleşen satışlardan geliyor o dönemde. O yüzden veri merkezleri bu zaman diliminde doğacak ihtiyacı karşılayacak şekilde ölçekleniyor.Şirket yetkilileri “biz bu bilişim kaynak bolluğunu kalan 10 ayda nasıl paraya çeviririz” sorusuna cevap olarak kiralama sistemini düşünüyorlar ve bu kaynağı ihtiyacı olanlara kiralamaya karar veriyorlar. Bu temele dayalı çalışmalar neticesinde 2006 yılında Amazon WEB Service ticari hayatta yerini alıyor. Doğru bir pazarlama stratejisi ardından diğer firmaların da bu işe kalkışmasıyla sonrası çorap söküğü gibi geliyor.

Bulut bilişimde temel felsefe, sizin bilişimden beklediklerinizin tamamının size bir hizmet olarak verilmesi. Siz sizinmiş gibi davranan bir sunucu da isteyebilirsiniz, e-posta hizmeti de. Hatta bir depolama alanı bile isteyebilirsiniz. Bu servise ulaşmak için de interneti kullanmanız bekleniyor sadece. Sonrası, “havada bulut, bilişimle boğuşmayı unut” şeklinde. Servis sağlayıcınız kalan tüm işleri sizin adınıza çözümlüyor.

HIzlaNaN baĞlaNtININ FaYdalarITabii böyle yapabilmek için klasik bilişimci kimliğinden ödün vermeniz gerekiyor; “neredeki bir sunucudan hizmet alıyorum, verilerim hangi merkezlerdeki hangi disklerde duruyor” gibi konulara çok takılmamanız gerekiyor. Bilgisayarınızın prizindeki elektrik Keban’dan mı geliyor, Yatağan’dan mı diye dert etmediğiniz gibi, söz konusu olan şey bulut bilişim olunca da sağlayıcınıza güvenip istediğinizi alıp alamadığınıza bakıyorsunuz sadece.Bulut bilişim diye bir şeyi asıl var eden

tabii ki internet altyapılarının bu derece gelişmesi oldu. Bundan 15 yıl önce istemci bilgisayarlarımız ile kurumsal sunucularımız arasında 10 Mbps hızında yerel ağ ile haberleşiyorduk. Bugün internete bağlı istemcilerimiz en kötü 8 Mbps hızında bant genişliğine sahipler. Hal böyle olunca, 1990’lı yılların sonunda kurum içi aldığımız kalitede bir e-posta hizmetini bugün internette duran Hotmail’den alıyor olmamız hiç de şaşırtıcı değil. O zamanlar popüler olan istemci - sunucu tabanlı yapıya bugün internete bağlı istemci - internette bir yerde sunucu şeklinde yaklaşmamız mümkün; zaten ona da bulut bilişim diyoruz.

açIk vE özEl bulutNeye bulut denildiği de bambaşka bir konu aslında. Gerçek bir buluta bakan herkes nasıl ki farklı bir şekil görüyorsa, bilişim işinde olan herkes için de bulut bilişim farklı bir anlam ifade ediyor. Öncelikle birbirinden çok farklı iki bulut bilişim kavramı var. Açık bulut ve özel bulut. Sayısız barajlar, santraller gibi bileşenlerden oluşan ulusal elektrik şebekesiyle birbirini yedekleyen iki jeneratörden oluşan bina sistemi kadar farklılar birbirlerinden.Daha önce bahsi geçen Amazon açık buluta bir örnek. Ne kaç veri merkezi olduğunu biliyorsunuz, ne nerede olduğunu, ne kullandığınız sistemleri, ne de buralardan başka kimlerin

hizmet aldığını. Hizmetin bu örgü yapısından size getirilmesi bambaşka bir dinamik.

asIl iş saNallaştIrmaÖzel bulut ise belirli bir kullanıcı kitlesine, örneğin bir kuruma ait, başka kullanıcıların dahil edilmediği bir yapı. Hal böyle olunca çoğunlukla organizasyona ait 2 - 3 veri merkezinde, kuruma ait sistemlerden sınırlı sayıda istemciye kapalı devre hizmet veren bir yapıdan bahsediyoruz.Yine de her iki yapı da sanallaştırma, çok merkezli çalışma, cihaz ve konum bağımsız çalışabilme, kaynakların dinamik atanması, bilişim kaynaklarının merkezileştirilmesi, güvenlik, yüksek performans gibi ortak özellikleri bünyelerinde barındırıyorlar. Bu saydıklarımıza da bulut bilişim teknolojileri diyoruz zaten. Zaten bu saydığımız teknolojileri kendi bilişim altyapılarımızda hali hazırda uygulamıyor muyuz? Çoktan başlamışız hepimiz ucundan bulut bilişime, o yüzden çok da üzerine düşmemek lazım belki. Asıl önemli olan işimizi yapmak, kullandığımızın adı bulut olsa da olur, olmasa da.

bulut bilişim EvimizdE!Bulut bilişimi yalnızca bilgisayarlarla sınırlamak doğru değil. Yıllardır kullandığımız cep telefonları, evlerimize yeni yeni girmeye başlayan akıllı televizyonlar da birer bulut bilişim istemcisi aslında. Akıllı fotoğraf makineleri, beyaz eşyalar, ilkimlendirme cihazları, akıllı otomobiller ve binaların gelişmesi ile bulut bilişim bilgisayarlardan çok tüketicilere hizmet veren bir altyapı haline dönüşüyor.

Join Europeto enter EIT ICT Labs Master School

Why EIT ICT Labs Master School?� You can learn Computer Science and Infocommunication Technology from leading academics in the field� You can complete the 2 year programme at 2 universities in 2 different countries of your choice � You can improve your business skills and entrepreneurial mindset through the Innovation & Entrepreneurship (I&E) Minor � You can get a double degree with an additional I&E certificate

What to do first?� Choose 2 from the total 19 universities located in 8 European countries� Choose 2 from our 7 MSc Programmes in Applied Engineering and Informatics

What other unique opportunities do we offer?� Challenging projects with industrial partners� Full scholarships� Excellent learning outcomes and top-rated study materials� Special internships, research projects and further studies

in the EIT ICT Labs Doctoral Training Centre� Networking opportunities across entire Europe

What do you win if you join the EIT ICT Labs Master School via X-Europe?� Information on the programmes, application requirements and scholarships� Consulting services face-to-face and online� Assistance with preparing the application materials, with a particular

emphasis on motivation letters

A life-changing opportunity for the students of Computer Scienceand Infocommunication Technology

Let’s meet at CeBIT Bilişim Eurasia! Come and see us at booth 4-C19

London

Budapest

EindhovenBerlin

Stockholm

Helsinki

Paris

EIT ICT Labs Node Associated Partners

Trento

Where can you meet us?� CeBIT Bilişim Eurasia: Hall 4, booth 4-C19 (few meters from Zirve Restaurant)� facebook.com/XEurope � skype x-europe � www.ictlabs.elte.hu� www.masterschool.eitictlabs.eu

Vodafone Kırmızı BulutRÖPORTAJ33

İş Ortağım çatısı altında bulut hizmetleri de vermeye başlayan Vodafone, özellikle KOBİ’lerin maliyetlerini %95 oranında azaltabilen paketlerle öne çıkıyorVodafone İş Ortağım çatısı altında, mobil teknolojilerin iş dünyası için sunduğu verimlilik araçlarını ülkemizde daha fazla işletme için erişilebilir kılmayı en önemli sorumluluklarımızdan biri olarak görüyoruz. Buna paralel olarak, KOBİ’lerimiz başta olmak üzere her ölçekte firmanın daha akıllı teknolojilerden faydalanarak iş yapmasına imkân sağlayan bulut çözümlerimizi geçtiğimiz Nisan ayında Vodafone İş Ortağım Kırmızı Bulut çatısı altında bir araya getirdik.

E-posta vE wEb çözümlEriBu çözümlerin birincisi e-posta ve web yönetimi çözümlerimiz. Web sitesi, ölçeğinden bağımsız olarak tüm firmaların seslerini geniş kitlelere duyurabilmelerinin, müşterileri ve tedarikçileri tarafından kolay erişilebilir olmalarının en kilit unsurları arasında yer alıyor. Şirketlerin bilinirliklerinin artmasını sağlayan ve kurumsal kimlik kazanmaları için önemli bir fırsat sunan e-posta ve web yönetimi çözümleri paketlerinden faydalanan firmalar, kendi isimlerini taşıyan bir alan adına ve e-posta adreslerine sahip olabiliyor. Ayrıca pakete dâhil olarak sunulan web tasarımı çözümü ile kendi web sitelerini oluşturabiliyorlar. Bu kapsamda Vodafone İş Ortağım Kırmızı Bulut, sunduğu e-posta ve web çözümleri ile tüm şirketlerin bilinirliklerini arttırmaları ve daha profesyonel bir kurumsal kimlik kazanmaları için önemli bir fırsat sağlıyor. İşini Kırmızı Bulut’a taşıyan işletmeler müşterilerinin kendilerine her zaman ve her yerden erişmelerini sağlıyor.E-Posta ve Web Çözümleri hizmeti kapsamında ayrıca kullandıkça öde ve kaynak paylaşımı prensipleri sayesinde şirketler aylık ödemelerle ihtiyaçları olan hizmetlere internet üzerinden güvenli bir şekilde

erişebiliyor ve % 95’e varan oranlarda tasarruf sağlayabiliyorlar.Bir diğer önemli uygulamamız ise İş Yönetimi Çözümleri kapsamında sunduğumuz Vodafone Locate hizmetimizdir. Teknoloji şirketimiz Oksijen Ar-Ge mühendislerinin Türkiye’de geliştirip yurtdışına ihraç ettiği Vodafone Locate, şirketler için sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da mobil ekip takip olanağının kapılarını açan, bu anlamda lokasyon hizmetlerine yeni bir soluk getiren önemli bir hizmetimiz. Türkiye’de bir “ilk”e imza atarak kurumsal müşterilerimize sunduğumuz bu hizmet ile şirketlerin saha ekiplerini, herhangi bir altyapı veya yazılım yatırımı yapmadan, web ortamındaki sayısal ve uydu haritaları üzerinden takip etmelerine olanak sağlıyoruz. Ayrıca Vodafone Locate’in GPS özelliği ile mobil telefona ek herhangi bir cihaza ihtiyaç olmadan, mobil ekipler hakkında daha hassas lokasyon bilgisi almak mümkün.

araç takipVodafone Locate ile şirketler saha personelini kısa mesaj ile yönlendirebilir, trafik akışına göre uygun güzergâh belirleyebilir, böylelikle etkin zaman planlaması yaparak verimlilik artışı elde edebilirler. Vodafone Locate ayrıca, özel hayatı göz önüne alarak, firmalara kendi belirledikleri iş saatleri içerisinde çalışma olanağı da sağlıyor. Firmalara ait mağaza ve diğer lokasyon bilgilerinin eklenebildiği ve bu lokasyonlar arasında toplantı organizasyonu ile katılımcı takibinin yapılabildiği Vodafone Locate, çalışanların güvenliğini, arıza ve kazalar başta olmak üzere tüm acil durumlarda kontrol altına alıyor, gerekli noktalara daha hızlı ve etkin bir şekilde yardım ulaştırılmasına olanak sağlıyor.

Müşterilerimize Kırmızı Bulut ile sunduğumuz çözümlerimizden bir diğeri ise Microsoft Office 365. Vodafone’un Microsoft ile global işbirliğini Türkiye’ye taşıdığımız Office 365, Türkçe versiyonu ile aralarında e-posta, takvim, Office uygulamaları, anlık mesajlaşma ve çevrimiçi toplantıların bulunduğu en yeni Microsoft verimlilik araçlarını tek

platform üzerinden erişilebilir kılıyor, böylece işini sürekli takip etmek isteyen profesyoneller için bulundukları her yer ofis haline geliyor.Office 365 ile kurumlara bulut üzerinde güvenlik ve bilişim teknolojileri denetimleri de sağlıyoruz. Yani bir yandan müşterilerimizin işlerini zaman ve mekândan bağımsız, daha esnek bir zeminde sürdürebildikleri bir

model yaratırken, bu süreçte gizlilik esasına yönelik ortaya çıkabilecek her türlü soru işaretini gidermek adına, kurumsal bilgilerinin gizliliğini de güvence altına alıyoruz. Bu hizmet ile kurumların iş yapma şekillerini çok daha esnek ve pratik hale getirirken, orta ölçekli şirketlere, iki ay içinde %321’e varan oranda yatırım geri dönüşünü sunuyoruz.

Yapılan araştırmalara göre türkiYe’nin de bağlı olduğu emea bölgesi’nde işletmelerin %84’ü bulut bilişimi bir

öncelik olarak görüYor; %44’ü ise kritik iş uYgulamalarını bulut üzerinden kullanıYor.

Genel bir tanım yapmak gerekirse bulut bilişim, yazılım, donanım, dosya / veri saklama gibi hizmetlerin internet üzerinden sunulmasıdır. Altyapı, uzman IT kadrosu ve donanım gibi ilk yatırım maliyetleri gerektirmemesi, bakım, güncelleme gibi periyodik maliyetleri ortadan kaldırması sebebiyle her ölçekteki firmanın yeni teknolojilere erişimini mümkün kılar. Sağladığı maliyet avantajı nedeniyle giderek daha önemli bir odak noktası haline gelen bulut bilişim konusundaki farkındalık son iki yılda internete bağlanabilen akıllı telefon ve tabletlerin penetrasyonundaki artışla beraber daha da arttı. Küresel mobil veri trafiğinde meydana gelen artışı ve buna paralel olarak akıllı cihazların giderek çeşitlenen kullanım alanlarını göz önünde bulundurursak, bulut bilişimin sunduğu hizmet yelpazesinden çok daha geniş çapta yararlandığımız günlerin kapımızda beklediğini söyleyebiliriz.

bulut bilişim NEdir?

RÖPORTAJ 34

Türkiye’nin Cumhuriyet’in 100. yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacağına inandığını belirten HİFAŞ Genel Müdürü Alexander Kuehnel, CeBIT Bilişim Eurasia ve Sinerji Zirvesi’nin konseptinde yaşanan değişikliğin başarıyı garantilediğini söylüyor.

Bu yıl fuar Yeşilköy’e taşınıyor. Yani CeBIT Bilişim Eurasia şehre geri dönüyor. Sizce bu durum genel

anlamda CeBIT Bilişim Eurasia’ya ne kazandırıyor? Evet 10 yıl sonra CeBIT Bilişim Eurasia’yı Beylükdüzü TÜYAP’tan Yeşilköy CNR Expo’ya taşıyoruz. Bu bizim için sadece bir mekân değişikliği değil. Biliyorsunuz dünyadaki ekonomik kriz yüzünden çok zor günler yaşadık. İki yıl önce CeBIT Bilişim Eurasia’nın yapıldığı

tüm ülkelerde fuarın konseptini değiştirmeye başladık. Ayrıca Sinerji Zirvesi’nin mantığını da değiştirdik. Eski iş ortağımızdan ayrıldık ve tüm süreci kendimiz yönetmeye başladık. Çünkü bizim mantığımıza göre CeBIT Bilişim Eurasia fuarıyla eşzamanlı olarak aynı yerde yapılmayan herhangi bir konferansın hiçbir mantığı, albenisi yok. Yani zirvenin ve fuarın birbirine paralel ilerlemesi gerekiyor. Çünkü fuara katılanlarla ziyaretçilerin oluşturduğu sinerji ile konferans katılımcılarının ve konuşmacılarının

sinerjisi birbirini tamamlar, hatta birbirinden beslenir. Bu nedenle de zirve ve fuarın aynı yerde olması gerekir. Geçen yıl zirveyi ilk kez kendimiz organize ettik ve mükemmel bir deneyim yaşadık. Bu yıl da seçtiğimiz konuşmacılar, konular ve hizmet kalitesi ile söz konusu deneyimi arttıracağımıza eminim.Aslında CeBIT Bilişim Eurasia ve Sinerji Zirvesi’nde yapılan değişiklik sektörün talep ettiği değişikliklerdi. Sektör değişimi talep ettikçe de biz CeBIT Bilişim Eurasia ve Sinerji

Zirvesi’ni yeniden şekillendireceğiz. Konsepti değiştirdik, mekânı değiştirdik, zirveyi yeniledik. Bu yeni yapımızdan çok memnunum.

CeBIT Bilişim Eurasia fuarının diğer sektörlere etkisi konusunda ne düşünüyorsunuz?Günümüzde teknolojik gelişmelerden etkilenmeyen hiçbir sektör yok. Arabalardan kullandığımız diş fırçasına kadar her şey teknolojiden destek alarak üretiliyor. Bu nedenle CeBIT Bilişim Eurasia’nın tüm sektörlerden katılımcıların ilgisini çektiğini düşünüyorum.

Bu yıl kamunun katılımında ciddi bir artış görüyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?Bu yıl CeBIT Bilişim Eurasia için belirlediğimiz temalardan biri Akıllı Yaşam Konseptleri. Bu konsept çerçevesinde yerel yönetimler, teknolojiyi kullanarak insanların hayatını nasıl kolaylaştırdıklarını herkese gösterme şansı yakalıyorlar. Yani Türkiye’deki herhangi bir belediyenin geliştirdiği bir çözümle insanların hangi ihtiyaçlarının karşılandığını fuarda sergiliyor olacağız. Bu hizmetlerin arzulanan akıllı şehirlere giden yolda çok önemli birer dönemeç olduğuna inanıyoruz. O nedenle de kamu katılımındaki artıştan memnunuz. Fuarı aynı zamanda yerel yönetimlerin halkı bilgilendirme platformu olarak da değerlendiriyorum.

Sanki fuar her geçen gün daha “iş” odaklı bir hal alıyor. Bu bilinçli bir tercih mi?Bu çok doğru bir tespit; dünyanın her ülkesindeki BT fuarları hızla değişiyor. Çünkü fuarlar artık daha çok işadamının ilgisini çekiyor. Şirketler yeni bağlantılar kurabilmek için fuarlara katılıyor. 10 – 15 yıl önce

CeBIT Bilişim eurasia ve sinerji Zirvesi’ni yeniden

şekillendireCeğiZ. konsepTi

değişTirdik, mekânI değişTirdik,

Zirveyi yeniledik.

We Will continue to We Will continue

to reshape ceBit Bilişim Eurasia

and the synergy summit according

to dEmand from thE sector. We changed

the concept, We changed the venue,

and We reneWed the summit.

HİFAŞ Genel Müdürü

Alexander Kuehnel

hİfaş general manager Fuar ve zirve birlikte büyüyor

HİFAŞ General Manager Alexander Kuehnel tells us that by making changes in the concept, CeBIT Bilişim Eurasia and Synergy Summit have guaranteed success; and that he believes that in the 100th year of the Republic of Turkey, Turkey will be one of the 10 largest economies in the world.

the fair and summit are growing together

RÖPORTAJ35

The fair is moving to Yeşilköy this year. in other words ceBit Bilişim Eurasia is moving

back in to the city. What do you think this adds to ceBit Bilişim Eurasia in general?Yes, after 10 years at Beylükdüzü TÜYAP we are moving CeBIT Bilişim Eurasia to Yeşilköy CNR Expo. This isn’t just a change in venue for us. As you know, we have gone through some difficult days due to the economic crisis in the world. 2 years ago we started to change the concept of CeBIT Bilişim Eurasia in all the countries it is held in. We also changed the idea behind the Synergy Summit. We parted ways with our old partner and we started to run the entire thing ourselves. For us, there was no logic or appeal in having a conference at a different location during the CeBIT Bilişim Eurasia Fair. The summit and the fair had to be together. The synergy created by the participants in the fair and the conference feed off each other, they complete each other. That is why the summit and the fair have to be at the same place. Last year, for the first time, we organized the summit ourselves and we had a great experience. I am sure that the speakers, subjects and service quality this year will make it an even better experience. The changes made to CeBIT Bilişim Eurasia and the Synergy Summit were actually changes that were requested by the sector. We will continue to reshape CeBIT Bilişim Eurasia and the Synergy Summit according to demand from the sector. We changed the concept, we changed the venue, and we renewed the summit. I am very pleased with our new form.

What effect do you believe ceBit Bilişim Eurasia has on other sectors?There isn’t a single sector today that isn’t affected by technology. From our cars to the tooth brushes we use, everything is supported by technology. That is why I believe CeBIT Bilişim Eurasia attracts attention from all sectors.

We have seen a major increase in public sector participation this year. What do you think about that? One of the themes we chose for this year’s CeBIT Bilişim Eurasia is Smart Living Concepts. With this concept, local authorities are able to show people how they can make their lives easier by using technology. We will be showing people how their needs can be met with solutions created by municipalities. We believe this is a turning point on the road to creating smart cities. We are pleased with the increased interest from the public sector. Local authorities also see the fair as an opportunity to inform the public.

it’s almost as if the fair is becoming more “business” oriented each day. is that a conscious choice? That is very true; IT fairs around the world are changing rapidly. Because fairs are now attracting the attention of businessmen. Companies are attending the fairs to network. 10-15 years ago fairs were full of mobile phone manufacturers. Because back then, mobile phone manufacturers needed to promote their products. Now there are mobile phone retailers on every corner, so they no longer feel the need to attend fairs. These days there are solutions that make business

easier. Companies attending the fairs want to promote these solutions. To promote these products to the right people, you have to make presentations and share success stories. That is the new trend in It fairs. The situation in Turkey is an extension of this. But believe me, this new trend will not alienate young people from CeBIT Bilişim Eurasia. Because as everyone knows, those young people are the leaders of the future. So our door is always open and as you know, this year admission is free.

We believe there should be a connection between technological development in the world and fairs. is there such a connection? if there is then what technological habits of the turkish public help you steer ceBit Bilişim Eurasia?You are correct, they are 100% connected to each other. The rise of social media, the increase in computer usage, the introduction of mobile communications in to our lives, these have all helped shape CeBIT Bilişim Eurasia. That is why we have social media sessions at the Synergy Summit this year.

Because of your work you are able to visit many fairs in many different countries. You also organize many fairs in turkey in addition to ceBit Bilişim Eurasia. What is it about İstanbul ceBit Bilişim Eurasia that makes it different from all the rest? I think Turkey is very competent when it comes to fairs. For example we organize many fairs from carpet making to automobiles each year. If the content of the fair is of high quality, people attend the fair. The Synergy Summit for example has very high quality content. As long as the fair grounds are this good, the people are this enthusiastic to do business and the economy is good then I do not believe there will be a drop in interest.

can you compare the it sector in turkey to that of the it sector in Europe? That is a very difficult question for me, I do not work in IT; I organize fairs. To me, Turkey is growing rapidly. I know that Turkey aims to be one of the top 10 strongest economies in the world by the 100th year of the republic in 2023. When I see the crises going on in Greece or Spain, or Europe in general actually, I don’t see any reason why this cannot happen. I really believe that Turkey will grow a lot in the next 10 years.

sosyal medyanIn yükselişi, Bilgisayar kullanImInIn arTmasI, moBil ileTişimin

hayaTImIZa girmesi CeBIT Bilişim eurasIa’yI da şekillendiriyor thE risE of social mEdia, thE incrEasE in computEr usagE, thE introduction of moBilE communications in to our

lives, these have all helped shape ceBit Bİlİşİm Eurasia.

tüm fuarlar cep telefonu üreticilerinin boy gösterdiği yerlerdi. Çünkü o zamanlar, cep telefonu üreticileri ürünlerini tanıtma ihtiyacı duyuyordu. Şimdiyse her sokakta en az bir adet cep telefonu satan mağazalar var, o nedenle de fuara katılmaları gerekmiyor. Günümüzdeyse işleri kolaylaştıran çözümler var. Fuarlara katılan şirketler de bu çözümlerini tanıtmak istiyorlar. Ne de olsa çözümlerin doğru tanıtılabilmesi için ilgili kişilere sunumların yapılması, başarı öykülerinin paylaşılması gerekiyor. Dünyadaki tüm BT fuarlarındaki yeni trend bu. Türkiye’deki durum da bunun bir uzantısı. Ama inanın bana bu yeni yönelim gençleri CeBIT Bilişim Eurasia’dan uzaklaştıracak bir gelişim değil. Çünkü bugünün gençlerinin gelecekteki yöneticiler olduğunu herkes çok iyi biliyor. O nedenle kapımız herkese açık ve biliyorsunuz bu yıl fuara giriş de ücretsiz.

Dünyadaki teknolojik gelişmelerle teknoloji fuarcılığının bir şekilde ilgisi olmalı diye düşünüyoruz. Sizce de böyle bir bağ var mı? Eğer varsa Türk halkının hangi teknolojik alışkanlıkları CeBIT Bilişim Eurasia’ya yön vermenizde size yardımcı oluyor?Haklısınız, % 100 birbirine bağlı şeyler. Sosyal medyanın yükselişi, bilgisayar kullanımının artması, mobil iletişimin hayatımıza girmesi CeBIT Bilişim Eurasia’yı da şekillendiriyor tabii ki. Zaten bu nedenle bu yıl Sinerji Zirvesi’nde sosyal medya konulu oturumlarımız var.

Göreviniz gereği birçok ülkedeki birçok farklı fuarı inceliyorsunuz. Ayrıca Türkiye’de CeBIT Bilişim Eurasia dışında birçok farklı fuar organize ediyorsunuz. Sizce İstanbul CeBIT Bilişim Eurasia’yı diğer fuar organizasyonlarından ayıran dinamik nedir?Türkiye’nin fuarcılık anlamında çok yetkin olduğunu düşünüyorum. Mesela biz bir yıl içinde halıcılıktan otomobile kadar birçok fuar düzenliyoruz. Eğer fuarın içeriği kaliteli olursa insanlar katılıyorlar. Mesela Sinerji Zirvesi çok kaliteli bir içerik sunuyor. Türkiye’deki fuar alanları bu kadar güzel, insanlar iş yapmaya bu kadar hevesli ve ekonomi düzgün olduğu sürece fuarlara olan ilgi azalmayacaktır diye düşünüyorum.

Türkiye’deki BT sektörüyle Avrupa’daki sektörü kıyaslayabilir misiniz?Bu benim için zor bir soru, çünkü ben bir bilişim çalışanı değilim; ben bir fuar organizatörüyüm. Kendi açımdan baktığımda Türkiye’nin hızla büyüdüğünü görüyorum. Ve biliyorum ki Türkiye’nin Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’te dünyanın en güçlü 10 ekonomisinden biri olma hedefi var. Yunanistan’da İspanya’da, daha doğrusu Avrupa’da yaşanan ekonomik krizleri görünce bu hedefe ulaşmayı engelleyecek hiçbir şey göremiyorum. İnanıyorum ki önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye gerçekten çok büyüyecek.

RÖPORTAJ 36

As the Municipality of Ankara, you are taking part in the fair in a very different way. You seem to have

the concept of a pavilion rather than a stand and you will be taking your place at the fair together with all the techno cities in Ankara. Can you tell us what you aim to achieve at the CeBIT fair?We are coming to this fair with a very ambitious slogan: “Technology Capital Ankara”. We have a lot of data to back up this claim. For example 40% of all techno cities in Turkey and 57% of all R&D personnel are in Ankara. We have a lot of potential here. Because science and technology are always supported in Ankara. With the support and financial backing of the Governor of Ankara and the Ankara Development Agency, five techno cities came together under one roof thanks to the TechAnkara Project. As the Greater Municipality of Ankara, we want to introduce the world to the science and technology centers of our universities, the techno cities, via the CeBIT Eurasia platform. Our aim is to attract investment in IT and technology, both locally and internationally, to Ankara and increase the brand value of Ankara.

What position does the government of the Republic of Turkey see Ankara taking in the next few years when it comes to the field of technology? Can you tell us about this?Our Prime Minister has a lot of great projects for Ankara. He is planning significant investments that will really increase the brand value of Ankara. If we were to mention a few of these projects; Ankara is going to be the center of defense industry production. This is a huge project that will contribute to the future of Ankara. In addition, with the new universities to be opened in our city, Ankara won’t just the one of the major science centers of Turkey but of the world too.

You provide free computer and internet courses to children, young people and women. Can you talk about the importance of this for Ankara and Turkey? In this day and age, computers and the internet are indispensable and the internet has an indisputable place in daily life. We are not only trying to use technology as a municipality, we are working towards enabling all our residents to use technology. For this reason, we are closely following technology and organizing courses to help our residents adapt to new technology. We have been working together with Gazi University for many years. By working with Gazi University we have been able to give BelTek courses in almost every area of computers and technology. These courses are attended by all kinds of people from university graduates, young people, laborers and offer some people new skills, new hobbies and even new vocations.

Thanks to the steps you have taken in utilizing technology, you received the Turkish Informatics Association Award for Service. Additionally you were deemed worthy of the “BEST Social Media by a Mayor in the World” given by “Internet Marketing Association”. What would you like to say about this?These are just two of the awards we have received in the field of science and technology. We have been awarded numerous awards in this field. The award we received from the Turkish Informatics Association is a result of the Municipality of Ankara providing services and projects that closely follow technology. Hopefully you will be able to see some of these projects at the CeBIT fair. In addition to this, I personally think social media is particularly important. I think I am able to offer a different service in this area. That is why the award from the IMA is even more meaningful to me.

Teknolojinin başkenti Ankara

By believing that Ankara’s brand value will increase thanks to IT; Melih Gökçek, mayor of the Greater Municipality of Ankara, has a vision that could set an example to many executives.

The capital city of technology - Ankara

Ankara Belediyesi olarak siz çok farklı bir şekilde fuara katılıyorsunuz. Stanttan ziyade pavilion şeklinde bir

konseptiniz var; Ankara’da bulunan teknokentlerle bir çatı altında fuara geleceksiniz. CeBIT fuarındaki amacınızı söyler misiniz?Biz bu fuara iddialı bir sloganla geliyoruz ve “Teknolojinin Başkenti Ankara” diyoruz. Bunu elimizdeki çeşitli veriler söylüyor. Örneğin Türkiye genelinde teknoknetlerde yer alan firmaların %40’ı, Ar-Ge personelinin ise %57’si Ankara’da yer alıyor. Bu alanda ciddi bir potansiyelimiz var. Çünkü bilim ve teknoloji Ankara’da hep destekleniyor. Ankara Valimiz ve Ankara Kalkınma Ajansı’nın desteklediği ve finansman sağladığı TechAnkara Projesi gibi önemli bir proje ile beş teknokent tek bir çatı altında buluştu. Biz de Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak, üniversitelerimizin bilim ve teknoloji merkezleri olan teknokentleri bölgemizde önemli bir platform olan CeBIT Eurasia Fuarı ile dünyaya lanse etmek istiyoruz. Amacımız, Ankara’ya bilişim ve teknoloji alanında yurt içinden ve yurt dışından yatırım çekmek ve Ankara markasının değerini arttırmak.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, teknoloji alanında Ankara’yı gelecek yıllarda nasıl konumlandırıyor? Bu konuda bilgi verebilir misiniz?Sayın Başbakanımızın Ankara için çok güzel projeleri var. Gerçekten Ankara’nın marka değerini daha da arttıracak,ciddi yatırımlar planlanıyor. Bunlardan bazılarını sıralayacak olursak; Ankara savunma sanayinin üretim merkezi olacak. Bu Ankara’nın geleceğine çok büyük katkılar sağlayacak dev bir proje. Ayrıca, eğitim alanında şehrimizde açılacak yeni üniversiteler sayesinde Ankara, Türkiye’nin değil dünyanın önemli bir bilim merkezi haline gelecek. Tüm bunların yanı sıra, uzay çalışmaları da Ankara’da kurulacak merkezde yapılacak. Tabii bu faaliyetlerle birlikte bu alanda yeni alt sektörler de oluşacak. Gerçekleşecek bu projeler neticesinde Ankara bilim ve teknolojide de dünyada

söz sahibi çok önemli bir merkez haline gelecek.

Çocuklara, gençlere ve hanımlara ücretsiz bilgisayar ve internet kursları veriyorsunuz. Ve bu sayede binlerce Ankaralı bilişim alanında eğitimler görüyor. Bunun Ankara ve Türkiye için öneminden bahseder misiniz? Artık çağın olmazsa olmazı bilgisayara ve internete duyulan ihtiyaç ve internetin günlük yaşam içerisinde yeri tartışılmaz. Bu teknolojinin sadece belediyemiz tarafından değil, vatandaşlarımız tarafından da kullanılabilmesi için çalışıyoruz. Bunun için, çağı takip eden belediyemiz, halkımızın teknolojiye adaptasyonunu sağlamak için kurslar düzenliyor. Ayrıca Gazi Üniversitesi ile yıllardır süren önemli bir işbirliğimiz var. Bu işbirliği ile birlikte düzenlediğimiz BelTek kurslarında bilgisayar ve teknolojinin hemen hemen her alanında vatandaşlarımıza eğitimler veriyoruz. Üniversite mezunları, çalışanlar, gençler, kısacası her yaş ve statüden vatandaşımızın geldiği bu kurslar, kimine bir uğraş, kimine ek bir beceri, kimine de iş sağlıyor.

Görme engelli vatandaşları da unutmadınız ve teknoloji ile tanıştırıyorsunuz. Vatandaşına karşı bu kadar duyarlı bir başkan olarak görme engelli insanlar için kurduğunuz bu sistemi açıklar mısınız? Dünyada bir ilk olan Görme Engelliler İnternet Kafe sayesinde, görme engelli kardeşlerimize büyük imkânlar sunuyoruz. Buraya gelen engelli kardeşlerimiz, Braille alfabesine çevrilmiş kitaplar okuyabiliyorlar, yazılar yazıyorlar, sesli kütüphaneden faydalanıyorlar, internete giriyorlar. Bu hizmetimizden görme engelli birçok vatandaşımız faydalandı ve faydalanmaya da devam ediyor.

Filo Takip’le belediye dahilindeki araçları kontrol edebiliyorsunuz. Bu projenin amacı nedir? Filo takip sistemi verimliliğimizi arttırırken vatandaşlarımıza ulaşımı dünya standartlarında sunmamızı sağlıyor. Bu sayede ulaşım sistemimizde yönetim kabiliyetimizi arttırıyoruz. Seferlerimizi verimli bir şekilde düzenleyip Ankaralılara çok daha kaliteli ve çok daha düzenli ulaşım imkanı sağlıyoruz.

Belediye olarak teknolojik adımlarınız sayesinde Türkiye Bilişim Derneği Hizmet Ödülü aldınız. Ayrıca “Internet Marketing Association” tarafından “Dünyada Sosyal Medyayı En İyi Kullanan Belediye Başkanı” ödülüne layık görüldünüz. Bu konuda söyleyecekleriniz neler?Bu saydığınız ödüller bilim ve teknoloji alanında aldığımız ödüllerden sadece ikisi. İnanın bu alanda sayısız ödüle layık görüldük. Türkiye Bilişim Derneği’nden aldığımız ödül de, Ankara Belediyesinin çağı ve teknolojiyi takip eden hizmetler ve projeler sunmasının bir sonucu. CeBIT fuarında bu projelerin bir kısmını göreceksiniz inşallah. Bunun yanında kişisel olarak ben sosyal medyaya ayrı bir önem veriyorum. Twitter üzerinden sorulan sorulara kendim cevap veriyorum, halkın belediyecilikle ilgili taleplerini değerlendiriyorum. Bu alanda, farklı bir hizmet sunduğumu düşünüyorum. Bu da, I.M.A.’dan aldığım Sosyal Medya ödülünü benim için anlamlı kılıyor.

40% of ThE CoMpAnIES In

TEChno CITIES In TuRkEY And 57% of

ThE R&d pERSonnEl ARE In AnkARA. WE

hAvE A loT of poTEnTIAl In

ThIS AREA.

Türkiye genelinde TeknokneTlerde

yer alan firmaların %40’ı, ar-ge

personelinin ise %57’si ankara’da

yer alıyor. Bu alanda ciddi Bir

poTansiyelimiz var.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı

Melih Gökçek

Mayor of Greater Municipality of Ankara

Ankara’nın marka değerinin bilişim ile artacağına inanan Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek, teknolojiye bakış açısıyla birçok yöneticiye örnek olması gereken bir vizyon çiziyor.

RÖPORTAJ 38

Aynı kapsamda ayrıca, 2015’te vatandaşların yüzde 50’sinden fazlasının e-Devlet’i kullanıp en az yarısının doldurulmuş form göndermesi; üye ülkelerin bütün temel hizmetlerin 2015 itibarıyla sınır ötesi sunulabilmesi ve kamu BİT Ar-Ge yatırımlarının iki katına, 11 milyar Avro’ya çıkarılması öngörülüyor.

Bilişim sektöründe önümüzdeki dönemde Türkiye’de özellikle hangi alanlarda gelişme ve ilerleme bekliyorsunuz?Dünya yazılım sanayi, yenilikçi uygulama projeleri ile dev adımlarla ilerlerken Türkiye, 2012’de kayda herhangi bir yazılım projesi geliştiremedi. Yazılım ihracatını ölçecek sağlıklı gösterge ihtiyacı giderilmeli, ihracatı teşvik edici düzenlemeler yapılmalı. Patent ve fikri mülkiyet haklarının tanımı, uygulaması

ve adil kararlara bağlanması yönünde ciddi eksiklikler var. Mevcut mevzuatta bilişim ürün ya da hizmetlerinin anlamlı biçimde lisanslanmasına olanak verecek iyileştirmeler yapılmalı. Yazılım ürünlerini kapsayan İsteğe Bağlı Tescil Yönetmeliği, fiziki koşulları ve kaynak kodunu korumak konusunda atılmış ilk önemli adım ancak ihtiyaçları karşılamıyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) kanununda sanayi ürünü kabul edilen yazılım, ihracat mevzuatında hâlâ hizmet olarak kabul ediliyor. Bu durum yazılım sektörünün ihracat teşviklerinden yararlanmasını engelliyor. Kişisel verilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunmasının sadece Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından ve e-haberleşme sektörüne yönelik düzenlemeler ile değil, tüm sektörleri içine alabilecek kapsam ve etkinlikteki bir kanunla düzenlenmeli ve söz konusu tasarı bir an önce yasalaşmalı.

Türkiye’nin 2023 vizyonu kapsamında bilişim sektörümüz açısından nasıl bir portre bekliyorsunuz?Türkiye’nin 2023 vizyonu kapsamında, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alınması, daha rekabetçi bir ekonomi haline gelmesi ve 500 milyar dolar ihracat gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Bunun için yılda ortalama yüzde 8,5 büyüme gerekiyor. Bu büyüme, klasik ekonomik aktörlerin hiçbiri ile sağlanamazken sadece bilişim teknolojilerinin etkin ve verimli kullanımıyla olanaklı. Ülkemizi ilk on ülke arasına sokacak dinamizme sahip tek sektör önceliklendirilmiş, staratejik sektör olarak ilan edilecek bilişim sektörüdür. 2023 hedeflerine erişebilme, öncelikle

Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Prof. Dr. Turhan Menteş’e göre Türkiye’nin 2023 vizyonundaki hedeflere bugünkü şartlarda ulaşmak imkansız. Ama elimizde önemli bir şans var: Bilişim sektörü, yıllık 500 milyar dolarlık ihracat beklentisine önemli katkıda bulunabilecek bir potansiyele sahip. Prof. Dr. Turhan Menteş’le yaptığımız söyleşide Türkiye’nin bilişim portresini çizdik.

According to the Head of the Informatics Association of Turkey, Prof. Dr. Turhan Menteş, it is impossible for Turkey to reach their goals for 2023 under current circumstances. But we have an important opportunity in

our hands: the IT industry has the potential to play an important role in the expectation of annual exports worth 500 million USD. During our interview

with Dr. Turhan Menteş, we drew the IT portrait of Turkey.

An IT model specific to Turkey must be urgently determined

2012 yılı Türkiye Bilişim sektörü açısından nasıl geçti? Bir değerlendirme alabilir miyiz?Değişim ve dönüşüme uygun

yapısıyla teknolojiyi kolay benimseyen Türkiye, bugün sosyal paylaşım sitelerini en yoğun kullanan dünyanın beş ülkesinden biri, 29 milyon 951 bin Facebook kullanıcısıyla dünya dördüncüsü. Bilgisayar (yazılım ve donanım) ve iletişim teknolojisinin (veri, ses iletişimi, ağlar vb) bileşimi olarak tanımlayabileceğimiz bilgi teknolojileri (BT) pazarının, Türkiye’de 2012 yılında, 31 milyar dolar büyüklüğüne ulaşması bekleniyor. Ülkemizde genişbant İnternet abonesi sayısı 19 milyona yaklaştı, İnternet’e erişen ev oranı yüzde 47,2’ye yükseldi. Tablet bilgisayarlarla öğrencilerin özellikle sayısal dersleri daha rahat anlamalarını amaçlayan Fırsatların Arttırılması ve Teknolojinin İyileştirilmesi Hareketi (FATİH) Projesi ile için derslerin tablet bilgisayarlara uygun eğitim materyalleriyle yeniden tasarlanmasına başladı. 2012’de, 40 bin civarında tablet daha alınıp pilot uygulamanın yaygınlaştırılmasına çalışıldı.Kalkınma Bakanlığı, Türkiye’de yürütülen bilgi toplumuna dönüşüm hedefine yönelik çalışmaların bir devamı olarak, uygulanacak bilgi toplumu politika, hedef ve stratejilerinin belirlenmesi için hizmet alımı çalışmalarını başlattı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye’nin ulusal istihdam stratejisi için oluşturduğu eylem planı hazırladı. Girişimciliğin ön planda tutulduğu stratejiye göre, bilişim sektörü için her yıl için 10 bin uzman yetiştirilecek. Bilişim için toplam istihdamda hedeflenen pay ise yüzde 3 olarak belirlendi.Bilişim sektörü için en önemli gelişmelerden biri de Türkiye’de 30 yıllık bir geçmişi olan, uzun yıllar Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) çatısı altında çalışmalar yapan bilgisayar mühendislerinin bağımsız bir oda olarak örgütlenmeleri

oldu. 31 Mayıs-3 Haziran 2012’de gerçekleştirilen TMMOB’un 42. Olağan Genel Kurulu’nda oy çokluğu Bilgisayar Mühendisleri Odası’nın (BMO), 24. Oda olarak kurulması onaylandı. Bilişim şirketlerinin Türkiye’ye yatırımları devam etti. Bilişim işgücü piyasasını güçlendiren bu durum, aynı zamanda ülkemizin vergi gelirinin artması ve bölgesel etkisinin yükselmesini sağladı. AB ülkelerinde yaşanan ekonomik durgunluk, tüketime dayalı ekonomik dengelere sahip bölge ülkelerinde özellikle 20-25 yaş arası gençlerde yüksek oranlarda işsizliğin artmasına neden oldu. Bu yaş grubunun teknolojiyi en çok tüketen toplum kesimini oluşturduğuna dikkat çekmek isteriz. 2012’de kamu BİT yatırımlarında önemli ölçüde azalma görüldü. Kamu İhale Kurumu (KİK) mevzuatının BT sektöründeki uygulama zorluğundan kaynaklanan nedenlerle sektördeki birçok şirket kamu ihalelerinden

yasaklandı. Kamu ihaleleri mevzuatı, zımni olarak rekabet ortamını zedeleme ve sektörün gelişimi önündeki en önemli engellerden birisi olmaya devam etti. E-Dönüşüm İcra Kurulu, 2012’de toplanmadı, bilişim toplumuna dönüşüm konusunda siyasal sahiplenme ve ilgide hiçbir ilerleme olmadı.

TBD’nin 2013 ve sonrası için hedeflediği en önemli hamle nedir? Birleşmiş Milletler’in (BM) e-Devlet Araştırması’na (e-Government Survey) göre, Türkiye’nin hâlâ istenilen seviyeye geldiği söyleyemeyiz. OECD ülkeleri arasındaki karşılaştırmalarda da Türkiye, bağlantı hızı düşük ama erişim maliyetleri yüksek ülkeler arasında yer alıyor. Sayısal uçurumun önlenmesi ve Bilişim Toplumuna Dönüşüm stratejisine yönelik yatırımların evrensel hizmet fonundan karşılanmasının önemli bir adım olacağını değerlendiriyoruz. Sektörümüz için yaşamsal önemi olan ve Aralık 2013’te bitecek olan gelir ve kurumlar vergisi ile ilgili teşviklerin sürdürülmesi için kesinlikle ve geç kalınmadan yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. TBD olarak, e-devlet çalışmalarında “Avrupa 2020 Stratejisi”nin dikkate alınması gerektiğini vurgulamak isteriz. “Avrupa 2020 Stratejisi”; “akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme” yaklaşımı altında, sadece krizin aşılmasına yönelik kısa vadeli politikalara odaklanmayarak, daha üst hedefler ile küreselleşme karşısında bir dönüşüm perspektifi öneriyor.Avrupa için Sayısal Gündem (Digital agenda for Europe) tebliğine göre, 2013’e kadar temel seviye genişbant altyapısının AB vatandaşlarını kapsama oranının yüzde 100; genişbant İnternet hızının Avrupa vatandaşlarının yüzde 100 için en az 30 Mbps ile Avrupa hane halklarının yüzde 50’sinin en az 100 Mbps hıza sahip genişbant İnternet abonesi olması hedefleniyor. Ve, 2015 yılı itibarıyla İnternet’i hiç kullanmamış bireylerin oranının yüzde 15’e indirilmesi planlanıyor.

As The TurkIsh InformATIcs

AssocIATIon we would lIke To emphAsIze The

need To consIder The “europe 2020

sTrATegy” for our e-governmenT developmenT

one of The mAIn bArrIers To The developmenT of

The IT secTor Is The TAx burden. The

TAx burden should be reduced.

Çok acil Türkiye’ye özgü bilişim modeli belirlenmeli

TBD olarak, e-DevleT çalışmalarında

“avrupa 2020 StratejİSİ”nİn

dİkkate alınmaSı gerektİğİnİ

vurgulamak İSterİz

Bİlİşİm Sektörünün gelİşİmİnİn

önündekİ en önemlİ engellerden Bİrİ, vergİ yükü. vergİ

çeşİtlİlİğİ ve yazılım üzerİndekİ vergİ yükü azaltılmalı.

Türkiye Bilişim Derneği Başkanı

Prof. Dr. Turhan Menteş

head of Informatics Association of Turkey

RÖPORTAJ39

ülkemİzİ 2023’de en güçlü İlk on ülke araSına Sokacak dİnamİzme Sahİp tek Sektör, öncelİklendİrİlmİş, Staratejİk Sektör olarak İlan edİlecek

Bİlİşİm Sektörüdür. Bu hedef Sadece Bİlİşİm teknolojİlerİnİn etkİn ve verİmlİ kullanımıyla olanaklıdır.

The only secTor wITh The dynAmIc ThAT cAn puT us Among The Top Ten counTrIes Is A prIorITIzed IT secTor. ThIs goAl cAn only be reAched wITh effIcIenT And effecTIve use of IT.

According to the Head of the Informatics Association of Turkey, Dr. Turhan Menteş, it is impossible for Turkey

to reach their goals for 2023 under current circumstances. But we have an important opportunity in our hands: the IT industry has the potential to play an important role in the expectation of annual exports worth 500 million USD. During our interview with Dr. Turhan Menteş, we drew the IT portrait of Turkey.

In terms of the IT industry, how did Turkey fare during 2012? can we have an overview?As an adaptable country which adopted technology easily, Turkey is now one of the top 5 countries active in social networking sites. With 29 million 951 thousand users we are the 4th in the world when it comes to using Facebook. It is expected that the IT sector - which consists of computer (hardware and software) and communication technology (data, voice communications, networks etc.), will reach a value of 31 billion USD by 2012. The number of broadband internet subscribers has approached 19 million with the percentage of homes connected to the internet now at 47.2%. The FATIH project (increasing opportunities and developing technology movement) aims to help students comprehend their classes, particularly math classes, by

utilizing tablet computers. New tablet-pc appropriate educational materials are being designed. In 2012, approximately 40 thousand more tablets were purchased to increase the area of pilot implementation.The Ministry of Development has begun procuring services to determine the policies, goals and strategies needed to transform Turkey into an information society. The Ministry of Labour and Social security has created an action plan for a national employment strategy. IT companies have continued to invest in Turkey. The IT sector has strengthened the labor market and at the same time increased tax revenue and led to an increase in local relevance.The economic recession being experienced in EU countries has led to an increase in unemployment rates for youth between the ages of 20-25, particularly in countries with consumption-based economic balances. We would like to point out that this age group has the highest level of technology consumers. In 2012 there was a significant reduction in public sector IT investments. Because of the Public Procurement Agency (PPA) legislation, a lot of companies were banned from tenders in the IT sector. Public procurement legislation continued to undermine the competitive environment and has continued to be one of the most important obstacles for the development of the sector.

what is the most important move that the Turkish Informatics Association has planned for 2013? It still can not be said that Turkey has reached a desired level according to the United Nations e-Government Survey. In comparisons among OECD countries, Turkey is listed among countries with slow speeds and high access costs. In order to prevent a digital divide and move towards transforming in to an information society, we feel investment should be made from the universal service fund. According to the Digital Agenda for Europe, by 2013 EU citizens should have a coverage of 100% for basic level broadband, with speeds of at least 30 Mbps for all households and at least 50% of European households targeted having speeds of 100 Mbps. Plans also aim to reduce the number of individuals who have never used the internet to 15% by 2015. In the same context, more than 50% of citizens should have utilized e-government and at least half of those should have filled in a form online by 2015, all basic services should be offered cross-border and public investment in IT R&D should double, reaching 11 billion euros.

what areas of the IT sector in particular are you expecting to develop in Turkey in the near future? While the world is taking giant steps in software, Turkey hasn’t completed any noteworthy projects in software in 2012. The need for a way to measure software

exports must be met and software exports should be encouraged. There are serious shortcomings when it comes to patents and intellectual property rights.

what do you envision for Turkey in regards to the IT sector and the vision for 2023? In the score of Turkey’s 2023 vision, Turkey should become one of the top 10 economies in the world and become a more competitive economy with 500 billion USD exports. For this an average annual growth of 8.5 per cent is required. This growth would be impossible with classic economic factors, however it is possible with effective and efficient use of IT. The only sector with the dynamic that can put us among the top ten countries is a prioritized IT sector. To achieve the objectives for 2023, continued work with nano-technology and telemedicine solutions are required. The support and programs offered by the government for the 2023 objectives must be fully taken advantage of with a multi-disciplinary approach and value-adding models should be determined for the IT sector. R&D and innovation should increase, in strong areas a goal-oriented approach and in areas gaining momentum a needs-oriented approach should be taken. To support the commercialization and marketing of innovative products a user-driver open innovation eco-system approach should be taken to meet urgent solution requirements.

what are the most important problems faced by the developing IT sector? what steps must be taken to overcome these problems? who has the most important tasks in this respect?We have been saying this for years; we must build a local competitive system and an IT Valley as soon as possible. To prepare Turkey for the future we must develop value-added services and implement them in a planned way. We must set minimum 20-30 year goals and urgently determine a Turkey-specific IT model so as to be able to develop the organization, production, training, standards, employment, logistics and practices needed. R&D should be supported. A national software model for Turkey should be designed with participation from executives from all areas. The needs of the software industry should be met in a way that will support national resources and sector-specific software should be developed. Policies should be established to support the software and services industry. One of the main barriers to the development of the IT sector in our country is the tax burden. Complex regulations must be simplified and the tax burden should be lifted on software. Incentives should be given for online service production, broadband costs should become lower and policies must be created to utilize IT in all economic activities.

mevcut olan robotik, nano teknoloji, teletıp gibi çözümlerin üretim ve hizmet sunumunda kullanılmasını zorunlu kılıyor. Hükümetin 2023 hedefleri doğrultusunda açıkladığı destekler ve hazırladığı programlar mutlaka çok disiplinli yaklaşımlarla ele alınmalı, bilişim katma değerli etkisinden yararlanmak için modeller belirlenmeli. Ar-Ge ve yeniliğe dönüştürme kapasitesi artırılmalı, güçlü alanlarda hedef odaklı, ivme kazanılması gereken alanlarda ihtiyaç odaklı hareket edilmeli. Yenilikçi ürünlerin ticarileştirilmesi ve pazarlanmasının desteklenmesi gibi eksik ve acil çözüm gerektiren ihtiyaçların karşılanması için çekirdek yapısında kullanıcı yönlendirmeli bir açık inovasyon eko sistemi olan çözüm yaklaşımı getirilmeli.

Bilişim sektörümüzün daha da gelişmesi için önündeki sorunlardan en önemlileri nedir? Bu sorunları aşmak için ne gibi adımlar atılması gerekir? En önemli görevler kimlere ya da hangi kurumlara düşmekte?Yıllardır söylüyoruz, yerel rekabet sistemi ve hâlâ kurulamayan Bilişim Vadisi’ni bir an önce oluşturmalıyız. Türkiye’yi geleceğe hazırlamak için katma değerli hizmetler üretip bunları planlı bir şekilde uygulamalıyız. Minimum 20- 30 yıllık hedefler ve acil olarak Türkiye’ye özgü bilişim modeli belirleyip planlama, organizasyon, üretim, eğitim, standart, istihdam, lojistik ve uygulamalarımızı ona göre geliştirmeliyiz. Ar-Ge çalışmaları çok

ciddi olarak desteklenmeli. Türkiye’ye özel ulusal yazılım modeli her kesimden yetkililerin katılımıyla tasarlanmalı. Yazılım sektöründe ihtiyaçlar, ulusal kaynakları destekleyecek şekilde karşılanmalı ve sektörlere özel yazılımlar geliştirilmeli. Yazılım ve hizmet sektörünü destekleyecek politikalar oluşturulmalı. Ülkemizde bilişim sektörünün gelişiminin önündeki en önemli engellerden biri, vergi yükü. Karmaşık mevzuatlar basitleştirilerek; vergi çeşitliliği ve yazılım üzerindeki tüm vergi yükleri ortadan kaldırılıp vergi yükü azaltılmalı. Online hizmet üretimine teşvik verilerek; genişbant ucuzlatılarak; bilişimi tüm ekonomik faaliyetlerde yaygınlaştıracak politikalar uygulanarak talep arttırılmalı.Evrensel hizmet, Ar-Ge fonlarını kullanarak; ticarileşen Ar-Ge yatırımları ve inovatif şirketleri destekleyecek fonlar, sektöre kullandırılmalı ve girişimcilik desteklenmeli. Devlet kurumları ve özel sektör şirketleri arasındaki haksız rekabet engellenerek; standartlar yaygınlaştırılarak rekabetçi bir piyasa oluşturulmalı.Tüm bunların yapılabilmesi için bilişim sektörünün güçlü ve sürdürülebilir siyasi ve idari bir sahiplenmeye ihtiyacı var. Bunun için Başbakanlığa bağlı, STK’ların temsilcilerinin de katılımıyla, en az müsteşarlık seviyesinde bir birim kurulmalı. BTK ve Ulaştırma Bakanlığı ile birlikte sektörün tek muhatabı olmalı.

40DOSYA KONUSU

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri birbiri ardına kurulmaya devam ediyor. Türkiye’de Kasım 2012 itibariyle faaliyete açık ya da açılmakta olan toplam 39 adet teknokent söz konusu. Büyük bölümü üniversitelerin bünyesinde olan bu teknoloji üsleri ve içinde faaliyet gösteren firmalar Türkiye’nin teknolojik alandaki en önemli itici gücü olmaya adaylar.

Günümüzde iş dünyasında “Üniversite” deyince hemen akla gelen bir kavram oldu Teknokent ya da diğer ifade edilişi

ile Teknopark sözcüğü. Ülkemizdeki resmi ifadesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi olan teknoparkların dünyadaki geçmişi 1950’li yıllara dayanıyor. Türünün ilk örneği Amerika Birleşik Devletleri’nde Silikon Vadisi - Stanford Araştırma Parkı olmuştu. Bu iş birlikteliğinin ne derece verimli olduğunu anlatmaya gerek yok. Amerika’daki başarının ardından 1970’li yıllarda Avrupa ve Japonya’da da teknokentler üzerinde bir yoğunlaşma yaşanmıştı. Teknokent kavramının standartlaşması ve teknokentlerin ortak bir çatı altında hareket etmesi için de 1984’te International Association of Science Parks and Areas of Innovation (IASP) kuruldu. Bugün ülkemizdeki tüm teknoparklar da işin doğası gereği bu kuruluşa üye durumdalar.Türkiye’deki ilk teknokent çalışması 1980’lerin sonlarına doğru ODTÜ’de başlamış. Yapılan çalışmaların sonunda, 1991 yılında teknoloji geliştirmeye yönelik kuluçka merkezleri kurmak ana hedefi altında KOSGEB ile işbirliği içinde oluşturulan ODTÜ-TEKMER konunun Türkiye’deki ilk örneği olarak gösteriliyor. ODTÜ-TEKMER’de elde edilen başarılı çalışmalar sonunda Dünya Bankası tarafından hazırlanan bir fizibilite raporunun da desteği ile kavramın yasallaşması sürecine gidilmiş ve 2001 yılında 4691 numaralı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu yayınlanmış. Bu kanun sonrasında ilk faaliyete geçen teknoloji geliştirme bölgesi 2001 yılında ODTÜ-Teknokent

olmuş. Türkiye’de de bir birliktelik sağlanması adına 2010 yılında Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği kurulmuş. Kanunla beraber Türkiye’de toplam 43 teknoloji geliştirme bölgesi ilan edilmiş. 2012 itibarı ile bunlardan 32 tanesi faaliyette. Dünya çapındaki rakam 400 civarında. Bugün dünyada 128.000’in üzerinde firmanın teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösterdiği belirtiliyor.İlk örneği bilişim sektöründen olduğu için olsa gerek, teknokentler genellikle bilişim firmaları ile birlikte anılıyorlar. Ancak, doğaldır ki konu bununla sınırlı değil; tarımdan spora, inşaattan uzay teknolojilerine kadar aklınıza hangi sektör gelirse gelsin, teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösterebiliyor.

TeknokenTlerde yeralan firmaların avantajları neler?Teknokentlere yüksek talep gelmesi boşuna değil. Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren işletmelere sağlanan belirli imtiyazlar iş sahiplerinin ilgisini çekiyor. Öncelikle, teknokentte faaliyet gösteren firmalara sağlanan çeşitli maddi avantajlar var. Belirli vergi kalemlerinde sağlanan muafiyet bunlardan ilk akla geleni. Teknokent firmaları KOSGEB desteklerinden yararlanabiliyorlar; bunların bir kısmı hibe şeklinde bir kısmı taksitli geri ödeme şeklinde olabiliyor. Maddi avantajların yanı sıra teknoloji geliştirme bölgesi yönetimlerinin sağlamakla yükümlü oldukları bazı altyapı hizmetleri de işletme sahiplerinin üzerinden belirli yükleri alıyor.

Türkiye’de TeknoparklarTürkiye’deki TeknokenTler1* Çukurova Teknokent Adana http://teknokent.cukurova.edu.tr2* ODTÜ Teknokent Ankara http://www.metutech.metu.edu.tr/cms3* Bilkent Cyberpark Ankara http://www.cyberpark.com.tr4* Hacettepe Teknopark Ankara http://www.hacettepeteknokent.com.tr5* Ankara Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi Ankara http://www.ankutek.com6* Gazi Teknokent Ankara http://www.gaziteknopark.com.tr7 ASO Teknopark Ankara http://www.aso.org.tr8* Antalya Teknokent Antalya http://www.ateknokent.com9 Bolu Teknoloji Geliştirme Bölgesi Bolu http://www.teknokent.ibu.edu.tr10* ULUTEK Teknoloji Geliştirme Bölgesi Bursa http://ulutek.uludag.edu.tr11* Pamukkale Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi Denizli http://pauteknokent.com12 Dicle Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi Diyarbakır http://www.dicle.edu.tr/dicleteknokent13 Düzce Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi Düzce http://www.duzceteknopark.com.tr14* Trakya Üniversitesi Edirne Teknoloji Geliştirme Bölgesi Edirne http://trakyateknopark.com.tr15* Fırat Teknoloji Geliştirme Bölgesi Elazığ http://www.firatteknokent.com.tr16* Ata Teknopark Erzurum http://www.atateknokent.com.tr17* Eskişehir Teknoloji Geliştirme Bölgesi Eskişehir http://www.atap.com.tr18* Gaziantep Teknopark Gaziantep http://www.gaziantepteknopark.com.tr19* Göller Bölgesi Teknokenti Isparta http://www.gollerbolgesiteknokent.com20* İTÜ Arı Teknopark İstanbul http://www.ariteknokent.com.tr21* Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark İstanbul http://www.yildizteknopark.com.tr22* İstanbul Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi İstanbul http://www.istanbulteknokent.com.tr23* Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi İstanbul http://teknopark.boun.edu.tr24 İstanbul Teknoloji Geliştirme Bölgesi İstanbul http://www.teknoparkistanbul.com25* İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi İzmir http://iztekgeb.iyte.edu.tr26* Erciyes Teknopark Kayseri http://www.erciyesteknopark.com27* TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Kocaeli Kocaeli http://www.mam.gov.tr28* GOSB Teknopark Kocaeli http://www.gosbteknopark.com29* Kocaeli Üniversitesi Teknopark (KOU Teknopark) Kocaeli http://www.kouteknopark.com30* Konya Teknopark Konya http://www.konyateknokent.com.tr31 Kütahya Dumlupınar Tasarım Teknoloji Geliştirme Bölgesi Kütahya http://www.dpu.edu.tr32 Malatya Teknoloji Geliştirme Bölgesi Malatya http://www.malatyateknokent.com33* Mersin Teknoloji Geliştirme Bölgesi Mersin http://www.technoscope.com.tr34* Sakarya Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi Sakarya http://www.sakaryateknokent.com.tr35 Samsun Teknoloji Geliştirme Bölgesi Samsun http://www.samsunteknopark.com36 Cumhuriyet Teknokent Sivas http://www.cumhuriyetteknokent.com37 Harran Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi Şanlıurfa http://teknokent.harran.edu.tr38 Tokat Teknoloji Geliştirme Bölgesi Tokat http://www.tokatteknopark.com39* Trabzon Teknoloji Geliştirme Bölgesi Trabzon http://teknokent.ktu.edu.tr

* işaretli olmayanlar faaliyette değildir.

Kanunum, kayıtlı üyelerine hızlı, çevrimiçi araştırma olanağı veren güncel bir hukuk veritabanı ve elektronik araştırma servisidir. 2007 sonunda faaliyete geçen Karakullukçu Danışmanlık Ltd Şti’nin bir hizmeti olan Kanunum, hukukçu, mühendis, avukat ve akademisyenlerce geliştirilmiştir.

KANUNUM’DA NELERİ BULABİLİRİM?Kanunum’un veritabanı, teyidi yapılmış, metinsel tarihçesi oluşturulmuş ve birbiriyle ilişkilendirilmiş geniş bir mevzuat ve içtihat içeriğini kapsamaktadir. Kanunum’da tüm kanun, KHK ve Sermaye Piyasası Kurulu, Kamu İhale Kurumu ve Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu gibi kurum mevzuatını, Maliye Bakanlığı tarafından esas alınan tüm özelgeleri (mukteza), 2000 yılı sonrası tüm Resmi Gazete içeriğini, Başbakanlıkça yayınlanan tüm yönetmelik, tebliğ ve genelgeleri, resmi kanallar yoluyla kamuya açılmış olan tüm Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay kararlarını, Anayasa Mahkemesi’nin bütün kararlarını, AB müzakereleri kapsamında uyulması planlanan Avrupa Birliği mevzuatını, 90 yıllık TBMM Tutanak Dergisi içeriğini ve TBMM Genel Kurul ve Komisyon gündemindeki tasarılarını bulabilirsiniz.

KANUNUM’UN FARKI NEDİR? Kanunum hukukçuları ve mühendisleri, Türk içtihat ve mevzuat metinlerindeki güncelleme ve yürürlük bilgisi sorunlarını çözümlemişlerdir. Yayınladığımız metinler çoğunlukla başka hiçbir kaynakta bulunmayan yürütmeyi durdurma, metinsel tarihçe veya gelecek metinsel değişiklik gibi kritik bilgilere sahiptir. Bu, T.C. Anayasa Mahkemesi, TBMM ve Avrupa Konseyi gibi kurumların Kanunum’u tercih etmesinde önemli bir etmendir. Ayrıca Kanunum’da başka hiçbir Türk web sitesinde bulamayacağınız bir kolaylıkta arama servisi sunulur. Eskişehir Teknoloji Geliştirme Bölgesi’ndeki ARGE ünitemiz, Türkçe’ye has metinsel arama teknolojileri üzerinde uzmanlaşmakta ve doğal dilde aramanın yanında, uluslararası ürünlerde kullanılan komplex arama komutlarını da desteklemektedir.

KANUNUM’U KULLANMAYA NASIL BAŞLARIM?www.kanunum.com adresine giderek servisi deneyebilir, sınırsız bireysel erişim için sayfamız üzerinden ücretli uzman üyelik satın alabilir, kurumsal üyelik şartlarımız içinse, (0212) 269 0675 numarası ve [email protected] adresi yoluyla bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Kanunum.com is an electronic legal research site for institutions providing business or public services in or about Turkey. It offers a sophisticated search facility over an up-to-date database of verified, annotated and connected Turkish legal texts. Depending on the needs and resources of the institution, we provide unlimited access to offices/IPs or individual user accounts that can be accessed from out of the office as well.

WHY KANUNUM?The team of lawyers and engineers who built and maintain the Kanunum.com database have successfully tackled the problem of outdated, inaccessible and unreliable legal data in Turkey. Today Kanunum routinely annotates its legislative and regulatory material with critical and contextualized information on validity and textual history otherwise unavailable in Turkish electronic legal publications. Partly because of this, it has attracted as users institutions such as the Turkish Constitutional Court, the Turkish Parliament and the European Council (Department of Execution of Judgments).

ABOUT USKANUNUM.COM

DOSYA KONUSU 42

Türkiyenin en önde gelen Telekom operaTörleri ve çevrimiçi saTış siTeleri Teknoparklardan birinde projelendirilmiş Türkçe dil kökenli arama moTorları kullanıyor. HaTTa çocukların sevgilisi pepee’nin bile doğum yeri bir Teknopark.

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin analiziHaliyle bu avantajlara sahip olmanın bir de bedeli var. Basitçe araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunmak zorunda teknoloji geliştirme bölgesi firmaları. Tabi ki kanunda belirtilen şartlar dahilinde.

TeknokenT ile ilgili hukuki mevzuaT Aslında 4691 numaralı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nun Madde 1: Amaç başlığı konuyu layığı ile açıklıyor:“Bu Kanunun amacı, üniversiteler, araştırma kurum ve kuruluşları ile üretim sektörlerinin işbirliği sağlanarak, ülke sanayiinin uluslararası rekabet edebilir ve ihracata yönelik bir yapıya kavuşturulması maksadıyla teknolojik bilgi üretmek, üründe ve üretim yöntemlerinde yenilik geliştirmek, ürün kalitesini veya standardını yükseltmek, verimliliği artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek, teknolojik bilgiyi ticarileştirmek, teknoloji yoğun üretim ve girişimciliği desteklemek, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeni ve ileri teknolojilere uyumunu sağlamak, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun kararları da dikkate alınarak teknoloji yoğun alanlarda yatırım olanakları yaratmak, araştırmacı ve vasıflı kişilere iş imkânı yaratmak, teknoloji transferine yardımcı olmak ve yüksek/ileri teknoloji sağlayacak yabancı sermayenin ülkeye girişini hızlandıracak teknolojik alt yapıyı sağlamaktır.”Kanuni tanımları bir tarafa bıraksanız bile, vatandaş olarak baktığınızda da çok mantıklı bir oluşum teknokentler. İşi sadece firmalar tarafından ele aldığınızda çoğu firmanın belirli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra bir atalete ulaştığını söyleyebilirsiniz. Firmaları içine girdikleri “al ve sat” döngüsünden çıkartmak için yapılacak en güzel yöntem onları araştırma ve geliştirmeye teşvik etmek. Ancak tabi, devlet olarak yapacağınız bu teşviğin de uygulanabilir olmasını sağlamanız lazım. Ekonomik şartlar çoğu firmanın bu tür araştırma ve

geliştirme faaliyetleri için bünyesinde daimi eleman barındırmasına olanak vermiyor.Üniversitelere gelince de farklı bir kısır döngü oluşması tehlikesi ile karşı karşıyasınız. Üniversite olgusunu ortaöğretim kurumlarından ayıran birkaç öğe var. Bir tanesi üniversitelerin sadece öğretim kurumu değil, bir araştırma kurumu kimliğine de sahip olması. Bir ikincisi de üniversitenin yetiştirdiği öğrencinin başka bir öğretim kurumuna değil iş hayatına çıkış yapıyor olması. İşte bu noktada da üniversitelerin sadece

öğrenci mezun eden, kendi bünyesinde de teorik araştırmalarla yetinen bir kurum haline dönüşmesi tehlikesi söz konusu. Bu araştırmalara ve araştırmacılara da bir yerden kaynak sağlamanız lazım.

PePee’nin doğum yeri bile bir TeknoPark Günlük hayatımızda yer etmiş pek çok şeyin aslında teknoparklarda üretilen projelerden çıkmış olması, bu olgunun ne kadar doğru bir yaklaşım olduğunun ispatı niteliğinde. Hepimizin her gün dolaylı yoldan da olsa kullandığı

nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinin sürekliliğinin sağlandığı teknolojiler, ticari başarı yakalamış bir araç takip sistemi, gazetelerden takip ettiğimiz insansız keşif araçlarının tasarımı, Çanakkale Savaşı Destanı’nı anlatan Boğaz Harbi oyunu gibi pek çok proje teknoloji geliştirme bölgelerinden çıkma. Türkiye’nin en önde gelen telekom operatörleri ve çevrimiçi satış siteleri teknoparklardan birinde projelendirilmiş Türkçe dil kökenli arama motorları kullanıyor. Hatta çocukların sevgilisi Pepee’nin bile doğum yeri bir teknopark.

TeknokenT Teşvikleri 2013’e kadar uzaTıldıBu başarının ödülü olarak 4691 numaralı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nda 31 Aralık 2013’te sona ereceği belirtilen firmalara sağlanan vergi avantajları, Mart 2011’de yayınlanan 6170 numaralı kanun ile 31 Aralık 2023’e kadar uzatıldı. Dileğimiz teknoparklarda bu ek 10 yılda bugüne kadar yapılanların çok daha üstünde bir performans sergilenmesi ve teknoparklar sayesinde ülkemizin teknoloji üretiminde lider ülkelerden birisi haline gelmesi yönünde.

Bünyelerinde iki farklı alt yapılandırmayı barındıran teknoloji geliştirme bölgeleri Teknoparklar ve ilk aşama merkezleri olarak eke ana dalda faaliyet gösteriyor.

1- Teknoloji geliştirme bölgelerinin bünyesinde yer alan yapılardan birincisi teknoparklar. Bunlar halen ticari faaliyetlerini sürdüren firmaların araştırma ve geliştirme faaliyetlerini üniversitelerin sahip olduğu araştırma olanakları ile eşleştirmeyi hedefliyor. Bu sayede firmalar araştırma faaliyetleri için üniversitede bulunan araştırma kaynaklarını kullanabiliyor. Üniversitelerin sahip olduğu

laboratuvar, kütüphane gibi varlıkların yanı sıra üniversite öğrencileri ve öğretim elemanları da firmalar için personel kaynağı olarak değerleniyor. Üniversiteler ise gerçekten ticari ve teknolojik fayda sağlayabilecek araştırma konularını ekonomik olarak destekleyebilecek finansal kaynaklarla buluşmuş oluyor. Mezunlar, daha önce projelerinde çalıştıkları firmalarda çok daha rahat iş bulabiliyorlar.

2- Teknoloji geliştirme bölgeleri bünyesinde bulunan bir başka yapılanma ise ilk aşama merkezleri. Kuluçka merkezi olarak da bilinen bu merkezlerin amacı ise yaratıcı fikirleri olan girişimci gençlere destek olmak. Teknoloji geliştirme merkezleri ilk aşama merkezi bünyesinde bulunan firmalara kuruluş, danışmanlık, lojistik gibi pek çok konuda destek olarak bu firmaların ticari hayatta var oluşlarını kolaylaştırmayı hedefliyor.

Bu amaç teknopark bünyesinde bulunan firmaların ve akademik kaynakların kullanımını sağlıyor. Yapılan istatistikler, ilk aşama merkezlerinde hayata başlayan firmaların başarı oranının diğer başlangıç firmalarına oranla iki kata yakın daha yüksek olduğunu gösteriyor.Teknoparkların ve ilk aşma merkezlerinin, üniversite birimleri ile kolay etkileşebilecekleri kampüs benzeri bir ortamda konuşlandırılması ile teknoloji geliştirme bölgelerinin fiziksel yapısı da ortaya çıkmış oluyor.Genç ve vizyoner çalışanların yoğun olduğu bu kampüsler aynı zamanda sadece sahip olduğu ortam nedeni ile bile araştırma geliştirme yapmayan firmalar için bile cazip iş merkezleri haline geliyorlar. Bugün çok uluslu şirketlerin irtibat ofisleri için dahi tercih edilen yerler teknoparlar. Bunda bu tür firmalarının ekosistemlerinde yer alan firmaların çoğunluğunun da teknoparklarda yer alması etken.

Hedef: Daha akıllı şehirler

HABER 44

Yaşam standardını olabildiğince arttırırken, verimliliği ön plana çıkaran ve daha yeşil bir çevre hedefleyen akıllı kentler için daha alınacak çok yol var. Ancak diğer bir taraftan da artan nüfusların kent yönetimlerinin üzerinde baskı kurduğu da bir gerçek. Akıllı kent projeleri yarınların en önemli teknolojik hamlelerinden biri olacak.

Dünyanın en akıllı kentleri liginde

İstanbul ilk 30’da bulunuyor. İstanbul’un

2020 yılında da ilk 20’ye girebilmesi için nüfus artış hızı

önündeki en büyük engel.

AKILLI KENT YÖNETİMİ ŞU BAŞLIKLAR ALTINDA TOPLANIYOR:Akıllı Ekonomi: Geliştirilen projelerle maliyetlerin azaltılması ve zamandan kazanılması amaçlanıyor. Akıllı Mobilite: Nüfusun mobil uygulamalar sayesinde bilgi ve servislere anında ulaşabilmesi hedefleniyor.Akıllı Çevre: Enerji ve su tüketimini anlık ihtiyaçlara göre kullandıran sistemlerin kent geneline yayan projeleri temsil ediyor. Bu kriter, akıllı kentler için gelecekteki en önemli atılımların başında gelecek.Akıllı İnsanlar: Akıllı kentlerin yaşanabilir kılınması için insan faktörüne de büyük önem

düşmekte. Sunulan hizmetlerden en verimli şekilde yararlanmak, bu hizmetleri daha az maliyetli ama daha kaliteli bir şekilde kullanmak için eğitimin önemi bir hayli büyük. Akıllı kentlerde yaşayanların da bu süreçlerde eğitilmeleri mutlaka sağlanmalı. Akıllı Yaşam: Kentin çeşitli noktalarına yerleştirilmiş dijital panolar, anlık trafik ve nüfus yoğunluğu bilgileri, canlı navigasyon ya da dijital kütüphaneler. Akıllı yaşam konsepti şimdilik bir lüks olsa da, yarınların kentlerinde standart yaşam gereçlerinden biri olacak.

AKILLI KENT YÖNETİMİ ŞU BAŞLIKLAR ALTINDA TOPLANIYOR:Akıllı Ekonomi: Geliştirilen projelerle maliyetlerin azaltılması ve zamandan kazanılması amaçlanıyor. Akıllı Mobilite: Nüfusun mobil uygulamalar sayesinde bilgi ve servislere anında ulaşabilmesi hedefleniyor.Akıllı Çevre: Enerji ve su tüketimini anlık ihtiyaçlara göre kullandıran sistemlerin kent geneline yayan projeleri temsil ediyor. Bu kriter, akıllı kentler için gelecekteki en önemli atılımların başında gelecek.Akıllı İnsanlar: Akıllı kentlerin yaşanabilir kılınması için insan faktörüne de büyük önem düşmekte. Sunulan hizmetlerden en verimli şekilde yararlanmak, bu hizmetleri daha az maliyetli ama daha kaliteli bir şekilde kullanmak için eğitimin önemi bir hayli büyük. Akıllı kentlerde yaşayanların da bu süreçlerde eğitilmeleri mutlaka sağlanmalı. Akıllı Yaşam: Kentin çeşitli noktalarına yerleştirilmiş dijital panolar, anlık trafik ve nüfus yoğunluğu bilgileri, canlı navigasyon ya da dijital kütüphaneler. Akıllı yaşam konsepti şimdilik bir lüks olsa da, yarınların kentlerinde standart yaşam gereçlerinden biri olacak.Akıllı Yönetim: Akıllı kentlerde

yaşayan nüfus yoğunluğunun her anlamda gelişen teknolojiler yardımıyla daha kısa sürede ve daha kullanışlı bir şekilde gerekli servislere yönlendirilmesini kapsayan bu kriterin uygulanmasına çoktan başlandı bile ama penetrasyon çok az. Son derece geniş bir kavramı temsil eden “akıllı yönetim sistemleri”nde trafikten, tahsilata, dağıtımdan temizliğe sayısız belediye hizmetleri ter alıyor.Türkiye’de nüfusun yüzde 75’i, diğer bir değişle yaklaşık 56 milyon kişi şehirlerde yaşıyor. Bu kadar büyük bir nüfusu yönetmek bir yana, onların yaşam kalitesini yükseltmek de özellikle yerel yönetimlerin en önemli sorunlarının başında geliyor. Bu sorunun çözümü de hızlı ve doğru adımlarla kentleri akıllandırmaktan

geçiyor. Akıllı kentler, bilgi ve iletişim teknolojilerinin bir arada kullanılarak zamandan ve maliyetten avantajlar kazanılmasını öngören bir konsept. Aslında toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda ortaya atılan ve uygulamaya konulan sayısız teknolojilerle zaten iç içe yaşıyoruz. Örneğin İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin Trafik Yoğunluk Haritası, ana güzergahlardaki trafik bilgisi ekranları, Emniyet Müdürlük’lerinin MOBESE ve Elektronik Denetleme Sistemleri, köprü ve otoyol geçişleri, belediyelerin uyguladıkları e-vatandaş uygulamaları, buğün için akıllı kent yönetimlerine en çok rastladığımız örneklerin başında geliyor.

DAHA YEŞİL BİR ÇEVRE İÇİN

Akıllı Yönetim: Akıllı kentlerde yaşayan nüfus yoğunluğunun her anlamda gelişen teknolojiler yardımıyla daha kısa sürede ve daha kullanışlı bir şekilde gerekli servislere yönlendirilmesini kapsayan bu kriterin uygulanmasına çoktan başlandı bile ama penetrasyon çok az. Son derece geniş bir kavramı temsil eden “akıllı yönetim sistemleri”nde trafikten, tahsilata, dağıtımdan temizliğe sayısız belediye hizmetleri ter alıyor.

HABER45

AKILLI KENTLERİN TEMELİ: DOĞRU ALTYAPIAkıllı kentlerin en önemli gereksinimi hiç şüphesiz altyapı. Ancak doğru bir şekilde yapılandırılmış altyapılar üzerinde en verimli ve yaşanabilir akıllı kentlerin oluşumu düşünülebilir. Avrupa Birliği’nin 2020 yılına kadarki yol haritasında bulunan binaların alternatif ucuz enerji kullanımına geçmesi, akıllı ulaşım sistemlerinin sağlanması ve gerçek zamanlı trafik yönetimi kullanımı bulunmakta.

AKILLI KENTLER KAZANDIRIYOR MU?Akıllı kentler dendiğinde sistemin içine pek çok konuyu sığdırmak mümkün. Zira bilgi ve iletişim teknolojilerinin kentsel yönetim birimlerinin hangi aşamasında olursa olmasın kullanılması, akıllı kentlere yönelik minik bir damla bile olsa, kimi zaman hiç umulmadık kolaylıklara yol açabiliyor. Akıllı kentlerin en önemli parçasını şüphesiz akıllı kent yönetimleri oluşturuyor. Kent yönetimlerindeyse en büyük iş yükü belediyelerin sırtında. Akıllı kent süreçlerinin her bir kriteri için belediyelere büyük sorumluluk düşüyor. Vatandaşların evlerinden kalkmadan internetten sorun ya da isteklerini iletebildikleri, olası sorunların anında tespitinin sağlanarak çözüm odaklı hamlelerin icrası ya da pek çok belediye hizmetinin vatandaşların ayağına çok daha hızlı bir şekilde iletilebilmesi akıllı

kentlerin ne kadar akıllı olduklarıyla doğru orantılı bir rota izlemekte. Akıllı kentlerin enerjiyi en ideal şekilde kullanımına yönelik projeleri ise klasik söylemle buzdağının sadece üst tarafını sergiliyor. Akıllı kentler şüphesiz

herkese vakit ve nakit kazandıran ürün ve servisler barındırıyor. Ancak bilinçli bir eğitimle desteklenmeyen projelerin karlılık anlamında artılarını görmek çok zor. Su ve enerji geleceğin en önemli iki hayati kaynağı ve bu kaynakları en

doğru şekilde kullanabilmek için bir an önce akıllı kentlerin gerektirdiği altyapı sistemlerini, bu sistemlerle paralel çalışacak ürün ve servisleri mümkün olan en kısa sürede hayata geçirmek gerekiyor.

AKILLI KENTLERLE İLGİLİ NOTLAR• 2020 yılına kadar dünyada

akıllı kentler projelerine toplam 100 milyar dolar harcanması bekleniyor

• Dünyada nüfusu 1 milyonun üstünde 500’e yakın kent var

• Küresel Bilişim Teknoloji harcamalarının yüzde 15’ini yazılım, yüzde 85’ini ise donanım ve hizmetler oluşturuyor. Akıllı kent yönetimi sistemlerinde yapılacak harcamalarda da bu oranların korunması söz konusu

• Dünyanın en akıllı kentleri liginde İstanbul ilk 30’da bulunuyor. İstanbul’un 2020 yılında da ilk 20’ye girebilmesi için büyük bir potansiyeli var ama nüfus artış hızı önündeki en büyük engel. İstanbul’a 2023 yılı vizyonunda kurulacak iki yeni şehir projesi de aslında dolaylı olarak akıllı şehir hamlelerine yönelik atılmış doğru bir adım.

AVRUPA’NIN EN AKILLI KENTLERİViyana Teknik Üniversitesi’nin yaptığı ve pek çok kriterle yapılan derecelendirmeler sonucu ortaya çıkan listede Avrupa Birliği’ne bağlı “Akıllı Şehirler” arasında akıllı kentlere ekonomik uygulamaları en iyi uyarlayan kent Lüksemburg olurken, Danimarka’nın Aarhus kenti ise akıllı yaşam standartlarında bir numarada. Listede en akıllı yönetim Finandiya’lı Tampere’nin, en mobil kent ünvanı Hollandalı Maastricht’in, en çevreci akıllı kenti sıfatı ise Fransa’nın Montpellier’in. En akıllı yaşam örnekleri ise Avusturya’dan Salzburg’un.

DİJİTALLEŞTİRME İÇİN ÇÖZÜM ORTAĞINIZ...

Sayısallaştırmanın her aşamasına çözüm oluşturabilecek donanım ve yazılım ürünlerini bir tek sistem ile yönetebilen rmamız; hassas & hızlı, verimli & kaliteli dijitalleştirmenin avantajlarını anlatarak gösterecektir. Ürünlerinin arasında dünyada TEK olan donanımlara ve yazılımlara sahip olan DEHA dijital - ödüllü dünya liderleri’nin Türkiyede’ki ortaklığını oluşturmaktan mutluluk duymaktadır.

Dünyada eşi benzeri olmayan ürünlerimiz

Dünyanın en hızlı ve en hassas ciltli kitap tarayıcısı ScanRobot® 2.0 MDS

Dünyanın tek A0 Dupleks tarayıcısı WideTEK 36 DSDünyanın en hızlı A0 CİS tarayıcısı WideTEK 36 CIS

Dünyanın tek A2 düz yataklı tarayıcısı WideTEK 25

Dünyada mobil cihazlara tarayan tek BookEye® 4 Kiosk Kitap Tarayıcısı

HALL B6 09

HALL 6 B09

dehadijital.com

ÇÖZÜMLER BİZİM İŞİMİZ

HALL B6 09

TÜRKİYE’DE İLK DEFA

DÜNYADA TEK

Parayı sonra bul!

MELEK YATIRIMCILAR 46

Melek yatırımcılar, çağımızın yeni fikirlerinin önündeki sermaye engelini aşmak için icat edilmiş en önemli buluş olsa gerek. Peki sırtlarındaki kanatlardan ziyade cüzdanlarının nimetlerinden nasıl yararlanılabileceğini ne kadar iyi biliyoruz?

Fikri çalıştır - Sermayeni oluştur

Sıfırdan gelen girişimcinin durumu şuna benzer. Varsayın ki benzinle çalışan kamyonetinizin aynı zamanda güneş

enerjisiyle çalışması da söz konusu. Yani çift motorlu bir aracınız olduğunu varsayalım. Benzinli motorla daha hızlı gideceksiniz, ancak benzin alacak para yok. İşte bu durumda, çözümün çok da zor olmadığını kavradınız. Daha yavaş gidebileceğiniz güneş enerjisiyle çalışan motoru ısındırıyorsunuz, bir müddet bu şekilde gidip eş-dost sayesinde ileri vadeli olarak alıp kamyonete koyduğunuz ürünleri satıp sermaye yapıyorsunuz ve ardından benzini dolduruyorsunuz. Güneş enerjisiyle aracı çalıştırmak, benzinle aracı çalıştırmaktan biraz daha fazla beceri istiyor. “Önce Sat, Sonra Harca” modeliyle, çevrenizi de kullanarak geliştirdiğiniz iş modelinizle iyi bir sonuç aldınız ve çark dönmeye başladı. Çarkın dönmeye başlama süresi her girişim projesine göre farklılık gösterir. Süper bir iş fikri bulduysanız, ertesi sabah çark dönmeye başlar.

Çark dönmeye başladıktan sonra 2 seÇeneğiniz varBirinci yol; çarkın hızlı döndüğü yol olacak. Bu durumda, yaptığınız satışlarla zaten müşterileriniz sizin tüm finansal ihtiyaçlarınızı karşılayacak. İkinci yol; çarkın yavaş döndüğü

durumlar için geçerli. Bu durumda, çarkı hızlandırmak için benzine ihtiyaç var; çünkü güneş enerjisiyle rampa çıkamayabilirsiniz. İşte bu durumda, soluğu ya bankada alacaksınız ya da kendinize bir melek yatırımcı bulacaksınız.

klasik yatırımcı ile melek yatırımcı farkı Melek yatırımcılık konusunu biraz daha açalım. Dünyada son trend artık melek yatırımcılık yoluyla kurulan şirketler. İş fikriniz var, ancak paranız yok; size başka bir girişimci belirli bir ortaklık payı karşılığında sermaye sağlıyor. Yani, aracınıza benzin koyuyor, ancak aracın bir anahtarı da kendisinde oluyor. Klasik yatırımcılık mantığından oldukça uzak bir sistem. Klasik yatırımcı, sadece yıl sonunda alacağı kar payına bakar, parayı bağladığı aracın durumuyla hiç ilgilenmez, araçla ilgilenme işi girişimcinin omuzlarındadır. Melek yatırımcı ise; işinize ortak olur, kar da zarar da ortaktır. Risk alır ve yatırım yapar. Sadece para vermekle kalmaz, aynı zamanda girişimciye tüm bilgi ve tecrübesini de aktarır, çevresini ona da açar. Yani, klasik yatırımcı sadece finansal sermaye sağlarken; melek yatırımcı finansal sermayenin yanı sıra sosyal sermaye de sağlar.

melek yatırımcı kuruluşları neler?ABD’de 2011 yılında yapılan melek yatırımlarla toplamda 22 milyar dolarlık bir tutar eşliğinde 2800 girişimci aracına benzin buldu. AB’de ise bu rakam toplam 75.000 melek yatırımcıyla 4 milyar Euro’ya

ulaştı. Türkiye’de henüz bu tür istatistikler yok, çünkü sistem çok yeni.Dünyada şimdilik 5 önemli melek yatırım örgütü var. ABD’deki 270.000 melek yatırımcıyı temsil eden ACA, Avrupa Kıtasındaki 75.000 melek yatırımcıyı temsil eden ve merkezi Brüksel’de bulunan EBAN, Güney Amerika’daki melek yatırımcıları temsil eden LAAI ve Uzakdoğu Melek Yatırımcılarını temsil eden BANSEA. Beşinci örgüt ise, tüm bu sistemin dünyadaki çatı örgütü olan WBAA - Dünya Melek Yatırımcıları Birliği olarak biliniyor.

türkiye’de melek yatırımcıların bugünüTürkiye’de ise 2012 sonu itibariyle yaklaşık 5 adet melek yatırım grubu mevcut olmakla beraber; sistemin tanıtılmasına öncülük etmek amacıyla kuruluşunu yaptığımız ve benim de Başkanlığını yürüttüğüm TBAA - Melek Yatırımcılar Derneği, çok kısa zamanda uluslararası çapta büyük başarılara imza attı. TBAA, 2012 Nisan’ında Moskova’da yapılan EBAN Genel Kurulunda 18 ülkenin desteğini alarak yönetim kuruluna girdi. Böylelikle, Türkiye, EBAN tarihinde ilk kez yönetim kurulunda söz sahibi oldu. Öte yandan, her ülkeden sektörü temsilen sadece bir üye kabul eden WBAA - Dünya Melek Yatırımcılar Birliği, Türkiye’yi temsilen TBAA’yı tam üye olarak kabul etti. Böylelikle, Türkiye’de melek yatırımcılık sisteminin tanıtımına öncülük ederken, yurtdışında hem EBAN Yönetim Kurulu üyeliğim hem WBAA Türkiye Delegesi olarak girişimcilerimiz için son gelişmeleri bizzat takip etme fırsatı buldum.

Baybars AltuntaşDeulcom International, CEO

LinksAngel kurucu Başkan

klaSik yatırımcı, Sadece yıl Sonunda alacağı kar payına bakar, parayı bağladığı aracın durumuyla hiç ilgilenmez, araçla

ilgilenme işi girişimcinin omuzlarındadır.

MELEK YATIRIMCILAR 48

Şu web sitelerini mutlaka inceleyin:TBAA - Melek Yatırımcılar Derneği - Türkiye : www.melekyatirimcilardernegi.orgEBAN - Avrupa Melek Yatırım Ağı - Belçika : www.eban.orgWBAA - Dünya Melek Yatırımcılar Birliği - Belçika : www.wbaa.biz

Melek yatırıMcı nasıl bulunur?Şimdi, sizin bu sistemden istifade etmeniz için farkında olmanız gereken bazı pratik bilgileri aktaracağım. Girişimcilerin, işlerini büyütmek için melek yatırımcı aramaları 4 ayrı şekilde olur:

Birinci grup : 50.000 TL’ye kadar sermayeye ihtiyaç duyanlarİkinci grup : 50.000 TL - 500.000 TL arası sermayeye ihtiyaç duyanlarÜçüncü grup : 500.000 TL - 3.000.000 TL arası sermayeye ihtiyaç duyanlarDördüncü grup : 3.000.000 TL ve üstü sermayeye ihtiyaç duyanlarÖncelikle bu gruplandırmada hangi gruba girdiğinizi belirlemeniz gerekiyor. Çünkü, her gruba sermaye sağlayan farklı birimler var ve bu birimlere farklı yollardan ulaşmanız gerekecek. Bu yüzden, vakit kaybınızı önlemek için birazdan söyleyeceklerimi en az iki kez okuyun.

50.000 tl’ye kadar serMaye ihtiyacınız varsaBirinci grup; sermaye bulacağınız en zor gruptur. Rakam düşük ve kolaylıkla sermaye bulabilirim diyorsanız yanılırsınız, çünkü ortada sadece bir iş fikri vardır ve bu iş fikrinizi henüz denemediğiniz için, başlangıç sermayesi sadece 1 TL bile olsa, bu bile büyük bir risk içerir. Melek yatırımcıların yüzde 95’i bu aşamadaki girişimciye ortak olma konusunda isteksizdirler. İlgilenenler için söyleyelim, bu aşamanın teknik adı: Early Stage Seed Funding / Erken Aşama Finansmanı şeklindedir. Yine de yüzde 5’lik gibi bir kısım melek yatırımcı, bu aşamada da girişimcilere ortak olabilmektedir ancak gördüğünüz gibi oran çok azdır, ülkemizde hemen hemen yok gibidir.

Melek yatırıMcılar ortada inceleyebilecekleri bir işletMe geçMişi - ki bu sadece 12 aylık bir geçMiş bile olabilir -

görMek istiyorlar.

Bu aşamada yapabileceğiniz 2 şey vardır. Birincisi, yakın çevrenizden, anne-baba-anneanne-dede-amca-arkadaş gibi tanıdıklardan toplayacağınız borç para ile işinize girişip, daha sonra borcunuzu ödeyip yolunuza devam edebilirsiniz. İkinci yol da Sosyal Sermaye metoduyla, sıfıra yakın bir risk alarak çevrenizdekilerin atıl kapasitelerine uygun iş modelleri geliştirerek işinizi başlatmanız. “Önce Sat, sonra Harca” modeliyle kendinize 50.000 TL değerinde bir ortam oluşturmanız. Yani, eş-dost-akrabadan para bulma metoduna karşın, biraz daha zor ve sizin becerinizle doğru orantılı olan Baybars Altuntaş formülüyle işinizi başlatmanız. Birinci metodda, araca benzin koyuyorsunuz, ikinci metodda ise aracınızı güneş enerjisiyle çalıştırıyorsunuz. Güneş enerjisi bedava olduğu için, işiniz tutmasa da kimseye borcunuz kalmadan, başınız dik yolunuza devam ediyorsunuz.

500.000 tl’ye kadar serMaye ihtiyacınız varsaİkinci grup girişimciler, yani işlerini büyütmek için 50.000 TL - 500.000 TL arası finansmana ihtiyaç duyan girişimciler için iki adres var: Müşterileriniz veya Melek Yatırımcılar.Ancak, her durumda çark bu kadar meblağı kısa sürede bulabilmenizi sağlayacak şekilde hızlı dönmeyebilir ve girişimcilerin daha kısa zamanda sermaye ihtiyacı ortaya çıkabilir. İşte bu durumdaki adres Melek yatırımcılardır. Melek yatırımcılar ortada inceleyebilecekleri bir işletme geçmişi - ki bu sadece 12 aylık bir geçmiş bile olabilir - görmek istiyorlar. Bunun sebebi de şu: Sermayeyi sağladıklarında büyüme trendine girip girmeyeceğini anlamaya çalışıyoruz. Böylelikle, girişimci doğru girişimciyse ve doğru da bir ekip kurduysa ve de ekibin içinde en azından 1 adet İngilizceyi çok iyi

konuşan bir girişimci varsa; ve son 12 ay içinde ortada orta-şekerli de olsa bir başarı grafiği varsa; bu durumda notere gidip şirketlerini kuruyorlar. İngilizce konusu önemli, çünkü melek yatırımcı ileride yatırım yaptığı bu şirketi dünya ligine çıkarıp, Silikon Vadisi’ndeki yatırımcılarla görüşmelerini isteyecek.Burada 2 önemli soru var: Melek yatırımcıya nasıl ulaşacaksınız? Melek Yatırımcıya ulaştıktan sonra ne yapacaksınız?Türkiye’de melek yatırımcıya 3 kanaldan ulaşabilirsiniz. Bu 3 kanalın da web sitelerinde girişimcilerin başvuru bölümlerinden başvurularınızı yapabilirsiniz. Her 2 ayda bir yapılan Yatırım Forumu Günlerinde, ön elemeden geçen başvurular davet edilip melek yatırımcıları karşısında bir sunum yapıyorlar. Sunum sonrası, projeyle ilgilenen melek yatırımcılar girişimciyle şirket kurma veya şirkete ortak olma sürecine geçiyorlar.Başvurabileceğiniz web adresleri şu şekilde:www.linksangel.comwww.melekyatirimcilardernegi.orgwww.baybarsaltuntas.comSunumun nasıl yapılacağı, melek yatırımcıyla nasıl bir sözleşme yapılacağı, iş planının nasıl hazırlamanız gerektiği gibi konularda TBAA - Melek Yatırımcılar Derneği’nin eğitim programlarından istifade edebilirsiniz. Ayrıca, benim bizzat başkanlığını yürüttüğüm GEDP - Global Entrepreneurship Diploma Programme / Global Girişimcilik Diploma Programında, hem yurt içinde, hem de yurtdışındaki melek yatırımcıya ulaşma eğitimi uygulamalı olarak ve çok geniş uluslararası bir kadroyla veriliyor. Detaylarını web sitesinden inceleyebilirsiniz: www.gedp.comGenellikle melek yatırımcıya ihtiyaç duyulan sektörler, IT ve mobil

teknolojileri sektörü. Bu sektörde son tüketicinin yani müşterinin size para kazandırması için belli bir süre geçmesi gerekiyor. Sanal ortam ağırlıklı giden yeni ekonomide, bu sitelerin nakit üretir hale gelene kadar belli bir nakti tüketmesi gerekiyor. İşte bu finansmanı size melek yatırımcılar sağlayabilir. Zaten Türkiye’de melek yatırımcılar için ciddi oranda bir vergi teşviği de gelmek üzere. Sanıyorum ki, bu teşvik kanunlaştıktan sonra girişimcilere gün doğacak.

3 milyon tl’ye kadar sermaye ihtiyacınız varsaÜçüncü grup girişimci ise girişimlerini büyütmek için 500.000 TL ile 3.000.000 TL arasında finansmana ihtiyaç duyan girişimcilerdir. Bu grubun teknik adı: Equity Gap, yani ‘yatırım boşluğu’. Bu kısım işin en zor finansman bulunan kısmı. Çünkü, melek yatırımı, bir girişimciye diyelim ki 2 milyon TL yatırım yapmak yerine 4 girişimciye 500.000 TL yatırım yapmayı tercih edebilir. Bu yüzden bu aralıktaki finansmana ihtiyaç duyan girişimciler, iş modellerini ikinci gruba denk gelecek bir finansman modeliyle yeniden düzenlemelerinin mümkün olup olmadığını araştırmalılar.

3 milyon tl’den daha fazla sermayeye ihtiyacınız varsaDördüncü grup girişimci, 3 milyon TL ve üzerindeki finansmana ihtiyaç duyan girişimciler. 3 milyon TL ve üzerindeki projelerle melek yatırımcılar ilgilenmezler. VC dediğimiz Venture Capitalist yani Risk Sermayesi Şirketleri ilgilenirler. Melek yatırımcıların hedefi, 100.000 TL yatırım yaptığı bir girişimciyi alıp belli bir süre sonra VC’nin karşısına çıkarıp, şirkete VC fonu sağlamaktır. Yani VC’lerin karşısına genellikle melek yatırımcısını bulmuş girişimciler belli bir süre sonra çıkarlar.

Dünyada melek yatırımcıların ortalama yatırım tutarı 100.000 Dolar civarındadır ve bu oran için yüzde 20 ile yüzde 40 arasında bir hisse talep edebilirler. Bu melek yatırımcılar bireysel anlamda bu yatırımları yapabilecekleri gibi, 5 melek yatırımcı bir araya gelip de yatırım yapabilir. Bu durumda hisseleri yatırım yaptıkları oranda paylaşabilirler. İşte Links Angel BAN ile hedeflediğimiz de bu. Hem ülkemize ortaklık kültürünün gelişimine katkıda bulunmak, hem de girişimcilerimize yepyeni bir yatırımcı kanalını açmak.En başta da belirttiğim gibi, girişimcilerin en çok zorlandıkları kısım, ilk aşamada küçük miktarlardaki yatırımları bulmak olacak. Bu yatırımları bulamayan girişimcinin neyi nasıl yapıp işi sıfırdan modellemesi gerektiğini zaten anlattım. Ancak, hala sıfırdan işi modelleme konusunda sıkıntı çekiyorsanız; bu durumda Baybars Altuntaş’ın Sosyal Finansman Desteği’nden istifade edebilirsiniz. Eğer işinizi sıfırdan modelleyebileceğimiz ve ilk aşama finansmanı sıfıra yakın bir riskle aşabileceğimizi anlarsam, sizinle de yepyeni şirketler kurup büyütebiliriz. Ancak, dediğim gibi, girişimci-takım-sosyal sermaye-çevre-atıl kapasite kısımlarının çok netleşmesi gerekiyor.Bu yüzden, eğer finansal sermaye arıyorsanız başkanlığını yürüttüğüm Links Angel BAN’a, eğer sadece sosyal sermaye ile yola çıkabilecek bir projeniz varsa doğrudan bana başvurun:Finansal Sermaye için : www.linksangel.comSosyal Sermaye için : www.baybarsaltuntas.comNitekim, Dragons’ Den’de yaptığım yatırımların bir kısmı finansal sermaye içerirken, bir kısmı da sosyal sermaye içeriyordu. Yaşam Koçluğu eğitim programının uygulanmasında sadece sosyal sermayemi ortaya koydum, seyahat acentesini kurarken finansal sermayemi ve beraberinde sosyal sermayemi ortaya koyarak melek yatırımcılık yaptım.Şimdiden hepinize başarılar diliyorum.

BayBars altuntaş kimdir?Türkiye’deki girişimci gurusu olarak tanımlayabileceğimiz 1970 İstanbul doğumlu Baybars Altuntaş; Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü mezunu. Henüz üniversitede 3. Sınıf öğrencisi iken 1992 yılında Deulcom International’ı kuran Altuntaş; ayrıca, ABD Başkanı Barack Obama’nın 26 – 27 Nisan 2010 tarihlerinde Beyaz Saray’da düzenlediği “ABD Başkanlık Girişimciler Zirvesi”’ için dünya çapında seçilen ve Başkan Obama tarafından davet edilen 150 girişimciden biri oldu. Baybars Altuntaş; kurucusu olduğu Deulcom International markasını dinamik yatırımcılarla beraber franchising sistemiyle tüm Türkiye’ye yayılma çalışmalarını bizzat yürütmekte. Altuntaş evli ve iki çocuk babasıdır.

Cyberoum’ un Kimlik Tabanlı Güvenlik Avantajları

Anti-Virus & Anti-Spam

Saldırı tespit ve engelleme

Web ve uygulama filtreleme

Yerel Özel Ağ (VPN)

Bant genişliği yönetimi

Kimlik tabanlı kural uygulama

Yük paylaşımı ve yedekli çalışma

Cihaz üzerinde gelişmiş raporlama

5651 sayılı kanuna uygun loglama

Uni�ed Threat Management www.cyberoam.com.tr

Protection Service For Business www.f-secure.com

Network Security www.lidyum.com.tr

TippingPoint

Bilgisayarlarınızı Yavaşlatmayan Komple Güvenlik

F-Secure Protection Service for Business, işlerinizi internetteki tehditlere

karşı korur; e-postalarınız çalışır, e-ticaret çözümleriniz kesintiye uğramaz

ve kişisel bilgileriniz güvenlik altına alınır. Kısacası, işleriniz aksamadan

yürür. F-Secure, işletmenizin güvenliğini sağlarken, ileri düzeyde kontrol ve

kolay kullanım sağlar. Donanım yatırımı gerekmediğinden masra�arınız

doğrudan azalır.

HP TippingPoint Saldırı Önleme Sistemi

Koruma hiç bu kadar güçlü olmamıştı. HP TippingPoint;

rakipsiz güvenlik çözümü, performansı, yüksek

kullanılabilirlik ve kolay kullanımı ile dünyanın önde gelen

saldırı önleme sistemidir.

Kârlılığı ERP ile arttırın

DOSYA KONUSU 50

KURUMSAL KAYNAK PLANLAMASI

Rekabetin arttığı bugünün dünyasında şirketler kurumsal kaynak planlaması çözümleri kullanarak verimliliklerini yükseltiyorlar. ERP yazılımları şirketin iş süreçlerini organize ederken yöneticilere süreçleri izleme imkânı da veriyor.

Günümüz üreticileri, üretimin her aşamasını izlemek, program dışı gelişmelere müdahale etmek ve minimum

kaynakla maksimum kazanca ulaşmak zorundalar. İster büyük ister küçük olsun tüm işletmeler, şirket kaynaklarının en efektif biçimde kullanımını sağlamak için ERP (kurumsal kaynak planlaması) yazılımlarından destek alıyorlar.Üretim çok sancılı bir süreçtir. Her yeni sipariş, üretim yapan işletmenin tüm birimlerine yeni görevler yükler. Birimler arasında yaşanan iletişim sorunları, siparişin teslimat süresini uzattığı gibi şirketin kârlılığını da azaltır. Günümüz iş hayatında kârlılığı ve üretimi azaltan unsurlar sadece şirket içinde değildir. Bu gibi istenmeyen süreçler kurum dışında, yani tedarikçiler tarafında da yaşanabilir. Bu nedenle KOBİ’ler üretimin her aşamasını kontrol etmek, kârlılıklarını riske atacak sorunlara karşı önceden önlemler

almak zorundadır. Bu konuda ERP (Enterprise Resource Planning), yani kurumsal kaynak planlaması yazılımları, şirket yöneticilerine büyük avantajlar sunar.

Şirket kaynaklarının efektif kullanımıModern teknoloji ürünü olan kurumsal kaynak yazılımları, şirketlere en üst seviyede kontrol ve kârlılık sunar. Yöneticilerin tek bir ekrana bakarak tüm şirket aktiviteleri konusunda bilgi alabilmesini sağlar, karar verme ve kontrol süreçlerini kolaylaştırır. Satın almadan satışa kadar tüm faaliyetlerin kesin ve doğru bir şekilde izlenebilmesi, başta ürün kalitesinin standartlaşması olmak üzere KOBİ’lere birçok artı değer sağlar. Ekonomiye veya pazarın ihtiyaçlarına göre değişken üretim koşullarına hızlı tepki verebilme özelliği, şirketin rekabet gücüne katkıda bulunur.ERP sistemleri temel olarak üretim için gerekli olan malzemelerin ve ihtiyaçların planlamasını organize

eder. Stokların etkin bir şekilde izlenmesine izin verdiği için en üst seviyede planlama yapılarak yarı mamul ve mamul stoklarının azaltılmasını sağlar. Stokların azaltılması da sermayenin daha verimli kullanımına ve depolama maliyeti ile idari maliyetlerde azalmaya neden olur. Malzeme, makine, isçi, hammadde gibi kaynakların verimli şekilde kullanılmasıysa maliyetlere azalma olarak yansır. Üretimin her aşaması maliyetlendirilirken, farklı piyasa ve fiyat seçeneklerine göre simülasyonlar da yapılabilir.

iŞ süreçlerini tek noktadan yönetmekHer ne kadar ERP yazılımları modüler olsalar da, aslında kaynak yönetiminin temelinde uçtan uça çözümler yatar. Hatta bazı durumlarda ERP paketi KOBİ’lerin tedarikçisi olduğu müşterilerin sistemleriyle de entegre çalışabilir. Böylece üretim için sipariş veren müşteri de, muhasebe, stok, sevkiyat gibi kendisini ilgilendiren süreçleri rahatlıkla kontrol edebilir.Uçtan uca ERP paketleri entegre çözümler olduğu için, şirket

çalışanlarını sürekli veri girme angaryasından da kurtarırlar.

Bu da başlı başına verimlilik demektir. Çünkü ERP yazılımı,

tedarik, üretim, pazarlama, finans gibi şirket içindeki departmanların yaptığı

çalışmalar sonunda ortaya çıkan verileri otomatik olarak sisteme ekleyerek tek noktadan yönetim olgusunun güncel bir şekilde işlemesini sağlar. Şirketlerinde uçtan uca ERP çözümleri kullanan yöneticiler, öncelikle finansal bilgileri entegre etmiş olurlar. ERP programları tek bir formatta, gerçek, kimsenin itiraz edemeyeceği rakamlar sunar.Birden fazla lokasyonda üretim veya satış yapan şirketler için de ERP çözümleri benzersiz avantajlar sunar. ERP paketleri her bir şubeyi veya fabrikayı kendine özel rakamlarla maliyetlendirip, kazanç - kayıp oranlarının karşılaştırmalı olarak incelenmesini sağlar. Böylece başta konsolide mali tablolar olmak üzere, tüm finansal veriler ayni para cinsinden değerlendirilip, tek noktadan izlenebilir.

Şirketler neden ERP kullanmalı?

ERP’nin faydaları

DOSYA KONUSU51

M.Göker SARP / ERP Komitesi Koordinatörü

Öznur TEKİNER / IFS Türkiye Pazarlama Müdürü

Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP), işletmelerde mal ve hizmet üretimi için gerekli işgücü, makine,

malzeme gibi kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayan bütünleşik yönetim sistemleri, kendi başına çalışan sistemleri, departmanları tek ve entegre bir çatı

altında çalışan bir yönetim sistemi haline dönüştürür. Firmanın kurumsal hafızasının oluşmasında yardımcı olur, kurumsallaşma sürecinizde zorlayıcı etki yaratır, etkin, hızlı ve doğru karar verebilmeniz için size gerekli araçları sunar. Karmaşayı ve rapor hazırlama sürelerini azaltır. ERP gibi entegre olmayan birbirinden kopuk sistemler kullanan firmalarda muhasebe ve diğer birimler kendi sistemlerine göre kâr rakamları verir. ERP kullanan firmalarda ise sistemdeki verileri tutarlı olmaya zorlayarak tek bir formatta, ortak rakamlar alınabilir, çünkü herkes aynı sistemin bir parçasıdır artık.ERP sistemlerinin içinde muhasebe, finans, üretim, insan kaynakları, ambar, üretim modülleri gibi uygulamalar vardır. Bu bölümler hala kendilerine özgü kurgulanmış sistemleri kullanmaya devam ederler ancak artık birbirlerine bağlanmışlardır. Her birimde bulunan ve diğer birimlerle haberleşmeyen farklı sistemler yerine tüm işlemler tek merkezden idare edilir.

ERP; verinin bir defada girilerek, sistemde entegre olarak akmasını sağlar, mükerrer veri girişine bağlı kayıpları ortadan kaldırır. Müşteri siparişleri, finansal bilgileri, personel işlemleri, stok detayları gibi bilgiler birbirine entegre olur. Böylece bir siparişin durumu, ambar, üretim ve muhasebe tarafından izlenebilir hale gelir ve ERP sistemi siparişin alınmasından başlayıp sipariş kamyona yüklenip fatura kesilene kadar tüm işlemi kontrol eder, planlar. Üretimi standardize etmek için ERP kullanılabilir; tek ve entegre bir sistem kullanmak üretime zaman kazandırır dolayısıyla üretimi artırıp, genel yönetim maliyetlerini düşürebilir, gerçekleşen performans verilerinizi alabilirsiniz.Stokları azaltmak için ERP kullanılabilir; ERP stokların izlenebilir hale gelmesini sağlar. Böylece ambarda ve üretim yerinde envanteri kontrol edip, azaltabilir ve bu sayede maliyetleri düşürme şansına kavuşabilirsiniz.

60’lı yıllarda ilk kez üretim tesislerinde stok kontrolünde yaşanan sıkıntılar nedeni ile kullanılmaya başlanan

bilgisayar sistemleri, Malzeme İhtiyaç Planlaması (MRP) ve ihtiyaçlar çeşitlendikçe de Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sistemlerine kadar ilerledi.Ancak birçok sektörde rekabet gücünüzü belirleyen tek unsur üretim kapasitesi olmaktan çıktı. Yalnızca üretim kaynaklarının yönetilmesi firmaların problemlerini çözmelerine yetmiyor. Rekabet şartları çok değişken ve pazarda size güç katan her faktör aynı zamanda yönetilmesi gereken bir süreç. Ar-Ge ve tasarım süreçleriniz dahil olmak üzere, ürünün tüm yaşamı boyunca geçirdiği her süreç ile bütün tesisler, bayiler, müşteri ve tedarikçiler gibi firmaya değer katan her noktayı entegre eden kontrol ve karar destek sistemlerine ihtiyaç duyuluyor. ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) sistemlerinin de odak noktası bu oluyor.Maliyetlerin doğru hesaplanması, ürününüzü tam zamanında teslim edebilmek, talebi doğru tahmin ederek konumlamak; dağınık yapılardaki süreçlerinizi de kontrol altına alabilmek gibi birçok sorunun doğru yanıtlanması fırsatları yakalamanızı sağlıyor. Yanlış ya da hatalı yapılan küçük bir adım bile belki bir daha geri gelmeyecek fırsatları kaçırmanıza neden olabiliyor. Bu noktada süreçlerinize en uygun ve işletmenizin yaşamı boyunca sizi kapsayabilecek

doğru ERP sistemleri üzerine kuran firmalar avantaj sağlıyor. İşletmelerin güncel ve gelecekteki ihtiyaçları düşünüldüğünde ERP gibi iş yönetim sistemlerinin rolünün giderek artacağını söyleyebiliriz. İhtiyaçlar artık bilginin her noktadan toplanmasını ve izlenmesini sağlayacak, birimler arasındaki iletişimi ve bilgi akışını düzenleyecek sistemleri zorunlu hale getiriyor. ERP kullanmayan işletmeler bu süreçleri firma içinde dolaşan formlar, departmanlara özel yazılımlar ya da Excellerde çözmeye çalışırlar. Bu yönetim sistemi firma büyüdükçe zorlaşır, kontrol kaybolur ve siparişinizin durumu gibi çok basit bir soru bile görülemez hale gelinir. ERP kullanmayan şirketlerde, yönetimsel kararların alınması için gerekli raporların ötesinde departmanların işlerini takip etmekte kullandıkları raporlar bile bölümlerin kendi yorumları ve sistemleri ile hazırlanır. Daha kapsamlı yönetimsel bir rapor farklı departmanlardan gelen bilgilerin bir araya getirilmesi ile oluşturulur. Bu da ayrı bir iş yükü ve zaman kaybına neden olacağı gibi verilerde tutarsızlıkların yaşanması ve gri noktaların oluşması da kaçınılmazdır. ERP sistemleri işletmenizde konuşan ve entegre bir yapı oluşturur. Klasik ERP sistemlerinin dışında yeni nesil ERP’ler standart süreçlerinizi yönetmenizi sağlarken ürünün Ar-Ge & Mühendislik çalışmaları ve satış sonrası servis süreçleri gibi ürün yaşam döngüsündeki tüm süreçleri de

sistem içine kazandırır. Özellikle insan kaynakları-bordro ve müşteri ilişkileri yönetimi gibi çözümlerin de ERP sistemi içinde olması çok önemlidir.ERP sistemleri tüm departmanları tek bir sistem altında toplarken, firmanın iş akışlarına uygun ve süreçlerinde tam izlenebilirlik sağlayan karar sistemi oluşturur. ERP işletme için gerekli ve değerli olan her veriyi kaynağında sisteme dahil ederek, doğru iş akışlarının yürütülmesini sağlar. Yolunda gitmeyen ya da riskli olan noktalarda bu riskler gerçekleşmeden uyarılarda bulunur. Herhangi bir karar noktasına gelindiğinde bu kararın alınması için gerekli tüm veriyi süzerek net

analizler ortaya çıkarır.ERP daha güvenilir süreç yönetimi sağlarken müşteri beklentilerine daha hızlı cevap verme, müşterilerden gelen ya da pazarda oluşan değişikliklere karşı hareket kabiliyeti de kazandırır. Fayda maliyet analizlerini kolaylıkla çıkarmanızı, kısacası doğru kararlar vermenizi sağlar.ERP sistemleri mevcut Pazar şartlarında bir lüks değil bir zorunluluk haline geldi. Bunun farkında olan bir çok işletme bu yapılanma ile süreçlerini yönetirken, eski yöntemlerle yürümeye çalışan firmaların doğru hamleler yapabilmesi çok olanaklı değildir.

“ERP SİSTEMLERİ, KAYNAKLARINIZI PLANLAMANIZI, VERİMLİ KULLANILMASINI, MALİYETLERİNİZİ TAKİP ETMENİZİ, DEĞİŞEN

KOŞULLARA HIZLI TEPKİ VEREBİLMENİZİ, KALİTE İZLENEBİLİRLİĞİNİZİ SAĞLAMANIZI, ETKİN VE HIZLI KARAR VEREBİLMENİZİ SAĞLAYAN

YÖNETİM SİSTEMLERİDİR.”

ERP KULLANMAYAN ŞİRKETLERDE

AYRI BİR İŞ YÜKÜ VE ZAMAN KAYBINA

NEDEN OLACAĞI GİBİVERİLERDE

TUTARSIZLIKLARIN YAŞANMASI VE

GRİ NOKTALARIN OLUŞMASI DA

KAÇINILMAZDIR.

ERP Komitesi, Türkiye’deki ERP kullanıcıları, akademisyenler, yönetim danışmanları ve stratejistlerin yanı sıra ticaret, sanayi ve hizmet sektöründeki kuruluşlarla iş uygulamaları sektöründe faaliyet gösteren firmalardan oluşan marka bağımsız bir organizasyondur. 13 Şubat 2012 tarihinde kurulan ERP Komitesi’nin, binin üzerinde bireysel ve kurumsal üyesi vardır. www.erpcommittee.org

Fatih projesi ile eğitim sistemi modernleşiyor

HABER 52

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından duyurusu yapıldığı günden beri üzerinde hızla çalışılan FATİH Projesi ile Türkiye eğitim ve öğretim metodunda köklü değişiklikler yapmaya hazırlanıyor.

Modern eğitimin devriminin temelini oluşturan FATİH Projesi için çalışmalar hız

kesmeden devam ediyor. Eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğini sağlamak ve okullardaki teknolojiyi iyileştirmek amacıyla dersliklerde akıllı tahta kullanımı ve her öğrenciye tablet bilgisayar sağlanması üzerine kurulu olan projede altyapı ihaleleri de sonuçlanmaya başladı. Projesi kapsamında Türk Telekom, 1. bölge olarak anılan Batı Bölgesi ve 2. bölge olarak anılan Orta Anadolu ve çevresindeki 2.236 okulun “Yerel alan ağı, aktif cihazlar ve pasif üyelerin kurulumu” ihalesini kazandı. Türk Telekom, bu bölgedeki okullara 3 yıl boyunca kesintisiz servis hizmeti verecek. Böylece Kasım 2012’de duyurusu yapılan projenin önemli bir fazı da tamamlanmış oldu.

Fırsatları artırma ve Teknolojiyi iyileşTirme HarekeTiTam adı “Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi” olan FATİH Projesi, eğitim ve öğretim sisteminde teknolojinin daha etkin kullanılmasını hedeflerken; okulöncesi, ilköğretim ile ortaöğretim düzeyindeki tüm okullardaki 570.000 derslikteki kara tahtaların yerine etkileşimli LCD panellerin konulmasını öngörüyor. Ayrıca okullara internet ağ altyapısı sağlanması ve kamuoyunda büyük ilgi ile karşılanan öğrencilerle öğretmenlere tablet bilgisayarlar dağıtılması da proje kapsamında yapılması planlananlar arasında.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eğitim sisteminde bir dönüm noktası olarak tanımladığı FATİH Projesiyle eğitim ve öğretimin metodunu köklü bir şekilde değiştirirken aynı zamanda modernleştiriyor da. 4 yıl

içinde 42 bin okulda hayata geçmesi hedeflenen projeyle ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan şunları söylemişti: “FATİH Projesiyle eğitimin anlamı değişiyor. Sadece Türk Milli Eğitim sisteminde değil küresel anlamda da bir çığır açıyoruz, tüm dünyanın gözleri ülkemize çevrilecek. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethederek yeni bir çağı başlatmıştır. İşte bizde FATİH Projesi ile eğitim konusunda bir çağı kapatıyor ve yeni bir çağı, bilgi teknolojileri çağını açıyoruz. 4 yıl içinde de 42 bin okulda 570 bin sınıfta FATİH Projesi hayata geçecek. 570 bin sınıfla beraber kütüphanelerde laboratuarlarda 620 bin akıllı tahtayı öğrencilerimize kazandırmış olacağız. FATİH Projesi sadece akıllı tahtadan ibaret değil tek tek sınıflara yüksek hızlı internet bağlantısını gerçekleştiriyoruz.”

ÖğreTmenler de eğiTilecekFATİH Projesi kapsamında değiştirilecek olan eğitim sisteminin başarıya ulaşabilmesi için öğretmenler de eğitilecek. Böylece sınıflara kurulan teknoloji altyapısının öğrenme - öğretme sürecinde etkin kullanımı sağlanmış olacak. Her öğretmen ve her öğrencinin tablet bilgisayar sahibi olacağı FATİH Projesi şu beş ana bileşenden oluşmaktadır:1) Donanım ve Yazılım Altyapısının

Sağlanması, 2) Eğitsel e-İçeriğin Sağlanması ve

Yönetilmesi, 3) Öğretim Programlarında Etkin BT

Kullanımı, 4) Öğretmenlerin Hizmetiçi Eğitimi,5) Bilinçli, Güvenli, Yönetilebilir

ve Ölçülebilir BT Kullanımının sağlanması

Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan (2006 - 2010) Bilgi Toplumu Stratejisi’nde Bilişim Teknolojilerinin Eğitim Sistemimizde kullanımıyla ilgili olarak “Bilgi ve İletişim Teknolojileri eğitim sürecinin temel araçlarından biri olacak ve öğrencilerin, öğretmenlerin bu teknolojileri etkin kullanımı sağlanacaktır” hedefi yer almaktadır. Bu kapsamda, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan örgün ve yaygın eğitim verilen kurumlarda bilgi ve iletişim teknolojisi altyapısını tamamlanması, öğrencilere bu mekânlarda bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma yetkinliğinin kazandırılması, bilgi ve iletişim teknolojileri destekli öğretim programlarının geliştirilmesi istenmiştir. Bilgi Toplumu Stratejisi’nde ayrıca bilgi toplumuna dönüşümün sağlanması için Milli

Eğitim Bakanlığı’nı görev alanıyla ilgili olarak aşağıdaki hedeflerin gerçekleştirilmesi istenmiştir. • Bireylerin yaşam boyu öğrenim

yaklaşımı ve e-öğrenme yoluyla kendilerini geliştirmeleri için uygun yapıların oluşumu ve e-içeriğin geliştirilmesi,

• Ortaöğretimden mezun olan her öğrencinin temel bilgi ve iletişim teknolojileri kullanım yetkinliklerine sahip olması,

• İnternetin etkin kullanımı ile her üç kişiden birisinin e-eğitim hizmetlerinden faydalanması,

• Herkese bilgi ve iletişim teknolojilerini öğrenme ve kullanma fırsatının sunulması,

• Her iki kişiden birinin internet kullanıcısı olması,

• İnternetin, toplumun tüm kesimleri için güvenilir bir ortam haline getirilmesi

HABER53

“FATİH Projesİ kAPsAmındA verİlecek HİzmeTler sAyesİnde AnkArA’nın merkezİndekİ bİr okullA

HAkkArİ’nİn dAğ köyündekİ bİr okulA eğİTİm ve öğreTİm AçısındAn benzer İmkânlAr sunulAcAk.”

mİllİ eğİTİm bAkAnı ömer dİnçer

önümüzdekİ 4 yA dA 5 sene İçİnde eTkİleşİmlİ TAHTA, AnAsınıFı dAHİl

olmAk üzere büTün okullArımızdA ve sınıFlArımızdA olAcAk”

Pronova ile “Eksper Network Çözümleri”

Firmanıza uygun Hizmet ve Çözümler

NETWORK TEKNOLOJİLERİ ALANINDA FİRMANIZIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYACAK, ZAMANINIZI VERİMLİ

KULLANMANIZI, KARLILIĞINI ARTTIRACAK,VE RAKİPLER KARSISINDA AVANTAJ SAĞLAYACAK MODERN ÇÖZÜMLER.

Pronova Bilişim Teknolojileri orta ve büyük ölçekli � rmalara network yönetim ve bilişim güvenliği alanlarında danışmanlık hizmet ve çözümleri uygun � yatlarla ulaştırmaktadır. Pronova servis sağlayıcıları, telekom, � nans ve benzeri sektörlerdeki şirketlere IPAM (IPV4,IPV6 Adress Yönetimi) ve bulut tabanlı network yönetim çözümleri ve eğitim projeleri sunar.

NETWORK ÇÖZÜMLERİ• Merkezi Birlestirilmis IP Adres Yönetimi• Bulut tabanlı Network Performans Yönetimi • Firewall Operasyon ve Uyumluluk Yönetimi• IP trafi k ve analiziMerkezi Birleştirilmiş IP Adres YönetimiIPAM çözümleri, IP adres alanı, alt ağlar, tek tek adres atama ve DNS ve DHCP uyumlu ve basitleştirilmiş yönetim sağlayan, bir IP adresin tüm yaşam döngüsünü destekler ve daha fazla kontrol için yapılandırma, tasarım sunar.Bulut tabanlı Network Performans Yönetimi Ağ performans yönetimi artik daha kolay, hızlı ve uygun � yatlı. Pathview çözümü, sıfır-yönetim ve bulut tabanlı hizmeti ile, tipik ağ yönetimi çözümlerinin ihtiyaç duyduğu zaman, maliyet ve diğer kaynakları ortadan kaldırır.

NETWORK GÜVENLİK ÇÖZÜMLERİ• Kurumsal Network Güvenlik Değerlendirme• Kurumsal Network Güvenlik Internet Çözümleri• Kurumsal Network Tehdit Çözümleri• Kurumsal Network Compliance Çözümleri

DANIŞMANLIK• Kurumsal Network Güvenlik

Değerlendirme• Kurumsal Network Güvenlik Internet

Çözümleri• Kurumsal Network Tehdit Çözümleri• Kurumsal Network Compliance Çözümleri

EKSPER HİZMET PRONOVA BILIŞIM TEKNOLOJILERI BÜNYESINDE TECRÜBELI VE SERTIFIKALI (ROUTING/ SWITCHING CCIE VE SECURITY CCIE) NETWORK EKPERLERIMIZ BULUNMAKTADıR. AMACıMıZ MÜŞTERILERIMIZE AŞAĞıDAKı HEDEFLERINE ULAŞMAKTA YARDıM ETMEKTIR:• ANA FAALIYET KONUSUNDA ODAKLANABILME• BILIŞIM ALTYAPı VE DESTEK MASRAFLARıNıN AZA

INDIRGENMESI• NETWORK YÖNETIM OPTIMIZASYONU• IŞ VERIMLILIGINI ARTTıRMA• MÜŞTERI ILIŞKILERINI GÜÇLENDIRME

NETWORK BAKIM PROGRAMI - 24X7 DESTEK VE GARANTILI AĞ

DONANIM DEĞIŞTIRMENetDestek (Cisco SMARTnet icin alternif): Ağ korumasında ödün vermeden donanım bakım ve destek masrafl arında %50-90 tasarruf edebilirsiniz.• 24 x 7 global teknik destek (Cisco sertifi kalı

uzmanlardan)• Üretici tarafından donanım end-of-lifed (EOL) ve

multi-nesil donanım desteği• Esnek sözleşmele ve terimler • Network donanım servis opsiyonları

1-Donanım değisimi (sonraki is günü) bakım ve destek2-Donanım değisimi (4 saat) bakım ve destek 3-Yerinde yedek donanim

İstanbul O� siİletişim: +90-216-250-3961Satış: [email protected]

www.pronovanet.com

Toronto O� siİletisim: +1-416-258-3292 Satış: [email protected] Sorularınız için: [email protected]

alTyapı çalışmaları başladıBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde 22 Kasım 2010’da, Milli Eğitim Bakanlığı ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından imzalanan protokolle başlayan FATİH Projesi’nin altyapısını Türk Telekom kuracak. FATİH Projesi kapsamında Türk Telekom, 1. bölge olarak anılan Batı Bölgesi ve 2. bölge olarak anılan Orta Anadolu ve çevresindeki 2.236 okulun “Yerel alan ağı, aktif cihazlar ve pasif üyelerin kurulumu” ihalesini kazandı. Türk Telekom, bu bölgedeki okullara 3 yıl boyunca kesintisiz servis hizmeti verecek.İhale sonuçlarının kesinleşmesinin ardından Ankara Başkent Öğretmenevi’nde gerçekleştirilen törenle kurumlar arasında bir protokol da imzalandı. Böylece projenin hayata geçişi konusunda çok önemli bir eşik de aşılmış oldu.

Öğrenci ve ÖğreTmenlerin moTivasyonu arTacakÖğretmen ve öğrencilerin motivasyonlarına olumlu katkı sağlaması beklenen FATİH Projesi’nin Ankara merkezdeki bir okulla Hakkari’nin dağ köyündeki bir okula benzer imkânların

sunulacağını belirten Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ‘’Çocuklarımız bu projeyle bulundukları sınıftan dünyanın bilgisine ulaşabilecekler’’ dedi. FATİH Projesi’nin uygulamaya başlanmasıyla öğrencilerin tablet kullanmalarından dolayı yazı yazma kabiliyetlerinin azalacağı yönünde de bazı söylemlerin oluştuğuna değinen Dinçer, şunları kaydetti: ‘’Biz tablet bilgisayarları ilk 5 yıla dağıtmıyoruz. Akıllı tahtaları bütün sınıflara döşüyoruz, ama tablet bilgisayarları bütün sınıflara dağıtmıyoruz, 5. sınıftan sonra dağıtmayı planlıyoruz. İlk 4 yıl çocukların kendi yazı yazma kabiliyetlerini, el becerilerini geliştirmeleriyle ilgili kendi derslerinde bir değişiklik yapmıyoruz. Bu açıdan bakıldığında da bu tereddütlere gerek kalmayacak. Akıllı tahta 17 milyon öğrenciye tablet ise 11 - 12 milyon öğrenciye verilecek. Birinci sınıftaki öğrencilere tablet dağıtıldığında hakikaten yazma kabiliyeti

konusunda bir yetersizlik oluşabilir. Öğrenciler 5. sınıfa geldiklerinde tabletini alacaklar.”Projenin teknolojik altyapısının oluşturulması, uygulanması ve e-içeriklerinin yapılması konularında ekiplerin oluşturulduğunu çalışmaların aksama olmadan devam ettiğini belirten Dinçer “Önümüzdeki 4 ya da 5 sene içinde etkileşimli tahta, anasınıfı dahil olmak üzere bütün okullarımızda ve sınıflarımızda olacak” dedi. Etkileşimli tahtanın kullanımına ilişkin bilgi veren Dinçer, Türkiye’de kullanılacak tahtaların, Kanada, Japonya, ABD’de kullanılan projeksiyonlu akıllı tahtalardan farklı olduğuna işaret etti. Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tahtalarda kendi bilgisayarınızda

önceden hazırladığınız bilgileri getiriyorsunuz, projeksiyon makinesine takıyorsunuz ve ekranda gösteriyorsunuz. Etkileşim taşımıyorlar, sadece hazırlanmış malzemelerin içeriği kadar içerikle kullanma şansına sahipsiniz. Çoğu kez de bunu kullanıyorken uzun zaman hazırlık yapıyorsunuz, bunu gelip anlatıyorsunuz. Başka malzemeyi de kullanma şansınız

olmuyor.” Etkileşimli tahtalarda ise öğretmenlerin kendi potansiyellerini, öğretme yöntemlerini uygulama şansını kaybetmediğine işaret eden Dinçer “Etkileşimli tahtalar anlatımı kolaylaştıran, görsel hale getiren bazı deneyleri de üzerinde yapma imkanı veriyor. Dolayısıyla öğretmenin öğretme kabiliyetine katkı sağlayacak bir içerik taşıyor’’ diye konuştu.

RÖPORTAJ 54

Gelecek Bilişim ile Gelecek ve Herkes İçin Bilişim mottolarıyla kendi coğrafyasındaki sektörün en önemli fuarını düzenlediklerini söyleyen CeBIT Avrasya Direktörü Murat ÖZER, yenilenen CeBIT Sinerji Zirvesi ile daha güçlendiklerini belirtiyor.

CeBIT Eurasia Director Murat OZER states that their fair with the mottos “Future Lies in Information Technologies” and “Information Technologies for All”, they have organized the most important fair

in the area and have gained further strength with the updated CeBIT Synergy Summit.

The fair and summit are now much stronger

2012 yılı Türkiye Bilişim sektörü açısından nasıl geçti? Bir değerlendirme alabilir miyiz?Ülkemiz artık yalnızca

bölgesinde değil, dünya genelinde de en hızlı büyüyen ve ekonomisi hızla gelişen ülkeler arasında anılıyor. Bu gelişmişlikte Bilişim Sektörü’ndeki yatırımların ve uygulamaların da önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de gerek kamu gerekse özel sektör artık bilişimin önemini çok iyi biliyor. Her iki sektörde de ürün ve hizmet üretmeye yönelik ciddi yatırımlar yapılıyor. Alt yapı çalışmaları tamamlanıyor, sektörde iş gücü destekleniyor. Eğitim ve akademik çalışmalarla sektör çalışanlarının kalitesi yükseliyor. Bütün bunlara bağlı olarak önemli bir istihdam alanı doğuyor. Yaşam kalitesi artıyor. Tüketici bilinci yükseliyor. Talep artıyor, rekabet güçleniyor. Bu, daha fazla yatırım, daha fazla araştırma, daha yenilikçi ve yaratıcı çözümler konusunda ivme yaratıyor. Sonuç olarak tüm dinamikleriyle sektördeki bu hızlı gelişme ekonomiye de olumlu yansıyor. Dolayısıyla da sektör 2012’ de çok başarılı bir yıl geçirdi diyebilirim. Konu bilişim olunca teknoloji, hız, yenilik ve hep geleceğe yönelik çözümler söz konusu. Bu nedenle de sektörün sürekli gelişmesi ve büyümesi dışında bir şansı da yok.

Sizce CeBIT fuarının Türkiye bilişim sektörüne kazandırdığı en önemli güç nedir?Bizim iki tane mottomuz var; “Gelecek Bilşim ile Gelecek” ve “Herkes İçin Bilişim” CeBIT, kendi coğrafyamızda sektörün en önemli platformu. Şimdi CeBIT Sinerji Zirvesi ile bu daha da güçlendi. Bir yanda sektöre yönelik son teknoloji ve hizmetler sunuluyor, diğer yanda sektörün en üst düzey temsilcileri ile buluştuğu zirve ile tüm konular masaya yatırılarak ilgili kesimin bilgilendirilmesi ve aydınlanması sağlanıyor. Özellikle bu yılın ana teması Akıllı Yaşam Konseptleri ve

Akıllı Belediyelerde Yaşam gerek fuar alanında gerekse seminer salonlarında yerel yönetimleri hem profesyoneller hem de nihai kullanıcı ile bulışturup bilişim kavramını ülke genelinde yaygınlaştırıyor, talebi destekliyor.

Bilişim sektöründe önümüzdeki dönemde Türkiye’de özellikle hangi alanlarda gelişme ve ilerleme bekliyorsunuz? CeBIT’e katılan firmalar bu konuda size ne gibi ipuçları veriyor?Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de öncelikle yazılım alanında ciddi gelişmeler kaydedileceğini düşünüyorum. Bu konuda dışa bağımlılığımızı büyük ölçüde azaltacak kaliteli iş gücünün olduğunu ve bunun desteklenmesi halinde dünya çapında insanlar çıkacağına inanıyorum. Genç, eğitimli nüfusumuz artıyor. Teknolojiyle doğan bu jenerasyon elbette ki bu konuda bilimsel çalışmalara ve yaratıcı çözümlere odaklanacaktır.

BT alanındaki gelişmelerle Türkiye’nin 2023 vizyonunun paralel hareket ettiğini söylemek mümkün mü?Aynen öyle... Özellikle hükümetimizin, ilgili bakanlıklar ve kamu kuruluşlarının hem kendi devlet çatısı altında hem de halka

yönelik hizmetlerde teknolojinin son imkânlarını kullandırması bunun en güzel göstergesi. e-devlet, e-belediyecilik ve daha pek çok alanda yaşam kalitesini arttıran, geçmişle kıyaslanmayacak kadar şaşırtıcı ve olumlu uygulamaları herkes hayatın içinde hissediyor zaten.

Ülkemizdeki yazılım sektörünün büyümesi gerektiği konusunda herkes hemfikir ama uygulanması gerekenler konusunda çok bir netlik yok gibi. Siz CeBIT fuarı ile yazılımcılarımıza ne gibi destekler veriyorsunuz?Bu sene öncelikle teknokentlere ve yazılımcılara sağladığımız özel imkânlar ve KOSGEB desteği ile sektörde faaliyet gösteren orta ve küçük ölçekli tüm firmalara kendini, hizmet ve ürünlerini tanıtma ve dünyaya açılma imkânı veriyoruz.Yazılım sektöründe de üniversiteler, dernekler, yerel yönetimler ve en önemlisi devlet desteği ile mesleğe ilginin artığını, destek paketleriyle kişi ve kurumlara ciddi teşvik sağlandığını biliyorum.

CeBIT’in sektörden gerekli ilgiyi aldığını düşünüyor musunuz? Kamu tarafı mı, yoksa özel sektör mü fuarın önemini daha iyi kavramış durumda sizce?Tabii ki alıyor... Özel sektör önceden olduğu gibi ürün ve markalarıyla katılım gösterirken fuar katılımı sektör içinde kayma gösteriyor. Örneğin geçmiş yıllarda donanımcıların metrekareleri fazla iken hızla değişen son teknoloji ve ürünler artık neredeyse cebe girmiş durumda. Bu bizoe olduğu gibi tüm dünyada da böyle. Artık bu tür platformlar, yeni ve geleceğe yönelik yazılım teknolojilerinin tanıtıldığı, sektörde ürün ve ürün yanı sıra hizmet sağlayıcı ürünlerinin rekabet ettiği ticari bir ortam oldu. Ayrıca kamu kuruluşlarının fuara olan ilgisi de yine e-devlet uygulaması kapsamında tüm genel ve yerel yönetim birimlerinin buna adaptasyonu zorunluluğunun bir sonucu.

When iT comes To iT, speed,

innovaTion and fuTure-orienTed

soluTions are The issues...

In terms of the iT sector, how has Turkey faired in the year 2012? can you give us an overview?Our country is no longer

only one of the fastest developing economies in the area but also in the world. I believe the investment in and development of the IT sector plays a large role in this development. Both the private and public sectors in Turkey now know the importance of IT all too well. Both sectors are making significant investments in products and services. Infrastructure works are being completed, the labor force is being supported. The quality of the labor force is being increased with education and academic research. An important area of employment is being created. Quality of life is increasing. Consumer awareness is increasing. Demand is rising, competition is getting stronger. This creates momentum for investment, research and innovative and creative solutions. All the dynamics of the rapid development in this sector are reflected positively in the economy. Therefore, I can say that the sector has had a very successful year in 2012. When it comes to IT, speed, innovation and future-oriented solutions are the issues... That is why the sector must always develop and grow...What do you think is the most important force that the ceBiT fair brings to the iT sector in Turkey?We have two mottos, “Future Lies in Information Technologies” and “Information Technologies for All”. CeBIT is the most important platform for our sector in our area... Now it has gained even more strength from CeBIT Synergy Summit. On one hand the latest technology and services in the sector are on offer; on the other hand the highest-level representatives of the sector meet and discuss everything to enable the interested parties to gain information and insight. This years’ theme of Smart Living Concepts and Smart Municipal Solutions has brought local government together with both professionals and end users, thus popularizing IT and supporting demand in the country.in what areas of iT in Turkey do you expect development and progress? What have you learnt from companies participating in ceBiT?Like the rest of the world, I believe there will be a lot of progress in the software field. I believe we have a high quality labor force that can greatly reduce our dependence on foreign labor and if we support it we

can educate world-renowned people. Our young, educated population is increasing. This generation was born with technology and will of course focus on scientific studies and creative solutions.is it possible to say that developments in the iT field are continuing in parallel with Turkey’s vision for 2023? Exactly... The government, relevant ministries and public institutions in particular are working both for both the government itself and the services aimed at the general public to utilize the very latest in technology. E-government, e-municipality and many other areas that improve the quality of life... People feel these amazing and positive applications in their everyday life already.everyone agrees that the software industry in our country must grow, however there does not seem to be any clarity when it comes to what needs to be done to enable this. What sort of support do you offer software developers at the ceBiT fair?This year we are providing special opportunities to techno cities and software developers, and with the support of SMEDO, we are helping all small and medium sized companies to promote themselves, their services and their products to the world.I also know that universities, associations, local authorities and most importantly the state itself is supporting the software development sector and as such increase in the field is increasing, and support packages to individuals and corporations are offering serious incentives.do you believe ceBit is receiving enough attention in the sector? of the public and private sectors, which do you believe has better grasped the importance of the fair? Of course it is. There is a shift in participation to the fair from the private sector which as always is there to promote their products and brands. For example, in the past hardware developers used to cover a lot more area. Now however, the latest technology and products are almost pocket-sized. This is the same all over the world. These platforms are now places where new and innovative software technologies are promoted and product and service providers are in competition with each other. The public sector participation in the fair is a result of all general and local government units realizing and adapting to the requirement for e-government applications.

Fuar ve zirve artık çok daha güçlü

Konu bilişim olunca teKnoloji, hız, yeniliK ve hep geleceğe yöneliK

çözümler söz Konusu...

CeBIT Avrasya Direktörü

Murat ÖZERceBiT eurasia director

Logitech, dokunmatik Windows 8’i herkese sunuyor

ADVERTORIAL55

Logitech, teknolojiyi daha hızlı, daha özgür ve daha konforlu yaşamak isteyenler için Windows 8 uyumlu yeni touchpad

ve dokunmatik farelerini ve en yeni teknolojilerini yakın zamanda tanıttı. Logitech’in yeni nesil ürünleri, Windows 8 kullanıcılarının dokunmatik ekran olmadan dahi, Windows 8’in dokunmatik ekranlara özel yeteneklerini rahatlıkla kullanmalarını sağlıyor.

LogItech touch Mouse t620Logitech Touch Mouse T620, ultra pürüzsüz mouse arayan kullanıcılara, akıcı bir navigasyon için tam dokunmatik yüzey sunuyor. Touchpad’e benzer şekilde, parmaklarınızı mouse’un herhangi bir yerine yerleştirerek özgürce kullanabilirsiniz. Böylelikle, dikey ve yatay kaydırmanın yanı sıra uygulama değişimi gibi tüm işlemleri rahatlıkla yapabilirsiniz. Şık görünümü ve ellerinizin rahatlığı düşünülerek tasarlanan bu pürüzsüz mouse’u ellerinizi yormadan kullanabilir ve lazer yapılı optik sensörü sayesinde birçok yüzeyde hassas izleme yapabilirsiniz.Cihaz üzerinde pürüzsüz ve geniş dokunmatik yüzeyiyle, saatler boyunca elinizin rahat bir şekilde mouse’u kavrayabilmesi için tasarlandı.Basit hareketlerle favori ekranınıza ve uygulamalarınıza erişebilirsiniz. Mouse, dikey ve yatay kaydırmanın yanı sıra uygulama değiştirmeyi de kapsayan Windows 8’e özel altı hareketi desteklemektedir.Logitech Touch Mouse T620’nin satış fiyatının 147 TL (KDV dahil) olması bekleniyor.

LogItech Zone touch Mouse t400Logitech Zone Touch Mouse T400, geleneksel mouse işlevselliğinin ötesine geçerek Windows 8 işletim sisteminin popüler bileşenlerine hızlı ve kolay erişim imkanı sağlıyor. Dikey ve yatay kaydırma için tasarlanan cam dokunmatik yüzeye sahip olan farenin dokunmatik yüzeyin ön tarafında herhangi bir yere tıkladığınızda doğrudan Windows 8 Başlat ekranına

Dünyanın lider aksesuar üreticilerinden Logitech, Windows 8 için geliştirdiği yeni ürün ailesini tanıttı. Dokunmatik ekranınız yoksa bile Windows 8’i dokunmatik kullanabileceksiniz.

gidebilir ve favori uygulamalarınıza ulaşabilirsiniz. Konforlu şeklini sarmalayan kauçuk kavrama yeri sayesinde T400 farenizle PC ya da tabletinizi saatlerce ara vermeden rahatlıkla kullanabilirsiniz. Mouse, pürüzsüz dikey ve yatay kaydırması sayesinde alışıldık mouse’lardaki standart işlevselliği ikiye katlıyor. Kablosuz mouse’larda yaşadığınız pil sorununu ve beklenmedik sürprizleri Touch Mouse 400’de yaşamayacaksınız. 18 aylık pil ömrü ve pil durum göstergesi ile mause’nuzun güç durumundan emin olarak kullanabilirsiniz. Ayrıca pürüzsüz, cam dokunmatik yüzeyde rahatlıkla hassas kaydırma yaparken sol, sağ ve orta tuşları geleneksel mouse’nuzdaki ile aynı yerlerinde ve işlevlerinde kullanabilirsiniz. Logitech Zone Touch Mouse T400’ün satış fiyatının 97 TL (KDV dahil) olması bekleniyor.

LogItech WIreLess rechargeabLe touchpad t650Geniş ve ultra pürüzsüz dokunmatik cam yüzeye sahip Logitech Wireless Rechargeable Touchpad T650, Windows 8’in yeni dokunmatik hareketlerini destekliyor ve farklı sayfalarda gezinirken pencereler arasındaki navigasyonu hızlandırıyor. Touchpad T650, geniş dokunmatik cam yüzeyi üzerinde her noktada parmaklarınızın her hareketini algılar, böylece işaretleme, tıklama ve

kaydırma fonksiyonlarını kolaylıkla gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca, uygulamaları başlatmak ve yardımcı menüyü etkinleştirmek için yatay kaydırma yapabilir, iki parmağınızı yana doğru açarak fotoğrafları yakınlaştırabilir ve ‘Başlat’ ekranına hızla geri dönmenizi sağlayan üç parmakla tarama gibi Windows 8’in yeni dokunmatik hareketlerini Touchpad T650 sayesinde rahatlıkla yapabilirsiniz.Touchpad T650, kusursuz imleç kontrolü için pürüzsüz kayma sağlayan cam yüzeye ve daha geniş bir dokunmatik alana sahiptir. Touchpad’in yüzeyindeki herhangi bir noktada sağ ya da sola tıklayabilirsiniz. Ayrıca, navigasyonun hızlı ve akıcı olması için duyarlı izleme yapmayı sağlayan gömülü bir sensör mevcuttur.Logitech Wireless Rechargeable Touchpad T650’ın satış fiyatının 197 TL (KDV dahil) olması bekleniyor.

Logitech, klavye serisine Windows 8 ile uyumlu Logitech® Bluetooth® Illuminated Keyboard K810’ü ekledi. Windows 8’e özel olarak tasarlanan, Windows, iOS ve Android cihazlarla uyumlu olan klavye, Bluetooth bağlantısı ile aynı anda üç cihazla eşleşebiliyor. Aynı anda PC, tablet ve akıllı telefona bağlanabilen K810, sadece tek tuş ile bu cihazlar arasında kolayca geçiş yapma imkanı sunuyor.İnce ve şık tasarımı, gerçek alüminyum yapısı ile evinizdeki tüm diğer cihazları kusursuz biçimde tamamlayan K810, otomatik aydınlatma özelliği ile az ışıklı ortamlarda tuş karakterlerinin her zaman parlak olmasını ve kolay okunmasını sağlar. Yakınlık algılaması sayesinde eliniz klavyeye yaklaştığında, klavyenin aydınlatması

açılır ve ortamdaki ışığın miktarına göre otomatik olarak ayarlanır. +Kullanıcıların verimlilik beklentileri düşünülerek tasarlanan K810, kullanım esnasında bile USB kablosu ile şarj edilebilir. Tam dolu iken 10 günlük pil ömrü bulunan klavyenin, On/Off tuşu ve pil durum göstergesiyle şarj seviyesini kontrol edebilirsiniz. Yeni Windows 8 işletim sistemini kolaylıkla kullanmanıza yardımcı özel tuşlara sahip olan Logitech Bluetooth Illuminated Keyboard K810’un ‘Windows 8 Başlat’ tuşu ‘Başlat’ ekranına kolay ve hızlıca ulaşmanızı sağlarken, ‘uygulama değiştirme tuşu’ açık olan uygulamalar arasında rahatça geçiş yapmanızı sağlar. Logitech Bluetooth Illuminated Keyboard K810’un satış fiyatının 99 EUR olması bekleniyor.

LogItech bLuetooth® ILLuMInated Keyboard K810

RÖPORTAJ 56

Semor A.Ş. Genel Müdürü Nezih Kuleyin, Türkiye’deki bilişim sektörünün hız kesmeden büyüdüğüne vurgu yapıyor ve bu seneki CeBİT Sinerji Zirvesi’nin sahip olduğu pek çok özelliğiyle gelişen bilişim sektörünü uluslararası pazara taşıyabilecek nitelikte olduğunu anlatıyor.

Nezih Kuleyin, President of Semor Inc., tells us that this year’s CeBIT Synergy Summit has the ability to bring our thriving IT sector into the international market and emphasizes that fact that

Turkey’s IT sector is continuing with its unabated growth.

“CeBIT Synergy Summit will be a summit filled with first times”

Sinerji Zirvesi, sektöre nasıl bir katalizör sağlayacak, kısaca anlatabilir misiniz?Aslında biz Cebit Sinerji Zirvesi’ni bir katalizör

olarak değil sektörü oluşturan tarafların birlikte yarattıkları bir enerji patlaması olmasını arzuluyoruz. Bilişim sektörünün yapısı diğer tüm sektörlerden farklı şöyle ki sadece bilişim sektörü tüm sektörlerin ana parçası böyle başka bir sektör yok. Diğer yandan bilişim sektörü çok temel parçalardan oluşuyor ve bu parçaların her biri ayrı ayrı ve bir arada değer yaratma özelliğine sahip. Biz tüm bu özellikleri ile bilişim sektörünün Cebit Sinerji Zirvesi’nde ülkemizi uluslararası pazara taşıyabilecek nitelik sıçramasına ulaşmasını bekliyoruz.Sinerji Zirvesi’nden beklentileriniz neler? Hangi konuların daha çok dikkat çekeceğini düşünüyorsunuz?Zirveden beklentimiz çok. Değişik sektörlerin kesiştiği yer olacağını belirtmiştim. Önce şunu vurgulamalıyım bu yıl Sinerji Zirvesi bir ilkler zirvesi olma özelliğini taşıyor. İlk kez medya ile ilgili tüm sorunların ayrıntılı bir biçimde irdelendiği Medya ve İletişim Zirvesi etkinliğimiz içerisinde yer alıyor. Yine ilk kez uydu teknolojisi ile ilgili olan birisinin bilmesi gereken her şey yine dört gün boyunca ele alınacak, yerel yöneticilerin etkin kentsel dönüşüm yaparken bilmek istediklerini ilk kez bu kadar geniş kapsamda ele alacağız, ayrıca engellilerin sorunlarını bilişim teknolojisi ile nasıl çözeceklerini konuşacağız. İlkler sadece bu etkinlikle bitmiyor ülkemizde üretilerek dünyada bir numara olmayı başarmış Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından üretilmiş bir proje olan Alo 170 projesi katılımcılarla ilk kez Cebit Sinerji Zirvesi’nde buluşacak.

Sizce Sinerji Zirvesi’ne kimler, neden katılmalı, katılanların ne gibi artıları olacak?Çok genel olarak söylenebilecek olan bilişimle yolu kesişen herkes kendine yararlı bir bilgiyi bulabileceği bir yer Cebit Sinerji Zirvesi. Ama ben biraz daha ayrıntı vermek istiyorum. Teknik olarak bilişim sektöründe konuşulan tüm konuları ayrıntılı olarak ele alıyoruz. Dolayısı ile bilişimci olarak yaşamını sürdüren bilişim sektöründen para kazananlar mutlaka katılmalı. İşletmesini daha etkin sürdürecek olan KOBİ çalışan ve yöneticileri geleceklerini daha iyi kurgulamak için katılmalı. Yaşlılar, özürlüler ve engelliler daha kaliteli bir yaşam için bilmeleri gerekenleri öğrenmek açısından katılmalı. Yerel yöneticiler yerel yönetimleri daha etkin kılmak için katılmalı.Sinerji Zirvesi’nde ortaya konulan konular sizce Türkiye’deki bilişim sektörünün geleceğine nasıl bir katkıda bulunuyor/bulunacak?Türkiye’de bilişim sektörü diğer sektörlerden farklı bir çizgi izlemeye devam ediyor. Kriz dönemlerini de

kapsayacak bir biçimde büyüme hız kesmeden artıyor. Teknokentlerle birlikte ihracatçı bilişim firmalarının sayısı hızla artmaya başladı. Biz gelişen bilişim sektörünü bir yandan ülkedeki kullanıcı ve alıcılarla buluşturmaya çalışırken diğer taraftan uluslararası iletişim noktası da olmaya çalışıyoruz. Sinerji Zirvesi kapsamında eklemek istediklerinizi lütfen bizimle paylaşır mısınız?Şunu özellikle belirtmek istiyorum ki ülkemizin en büyük bilişim fuarı olan Cebit Bilişim Eurasia bu yıl çok büyük etkinliklerin merkezi oldu. Bu etkinliklerin fuar alanında bulunması bizim açımızdan bir avantaj yaratıyor. Kamu hizmeti gören kamu kurumlarının çoğunluğu, Ankara tüm üniversiteleri ve teknokentleri çok sayıda uluslararası katılımcı fuarda yer alıyor. Bu zirveyi salt bir seminer konferans etkinliği çıkartıp iç içe geçmiş bir etkinlikler bütünü haline getiriyor. Bu avantajın sektörümüz tarafından kullanılmasını bekliyoruz.

ICan you tell us, in brief, what sort of catalyst the Synergy Summit will be for the sector?We don’t actually want

the CeBIT Synergy Summit to be a catalyst; we want it to be an explosion of energy created by all the different parties that make up the industry. The structure of the IT sector is different from all other sectors in that the IT sector alone is at the heart of all other sectors. On the other hand, the IT sector is made up of many basic components and each one of those are able to add value whether alone or in conjunction with each other. We are hoping the CeBIT Synergy Summit will help cause the splash we need to bring our IT sector into the international market.What are your expectations of the Synergy Summit? What do you think will attract the most attention?We have a lot of expectations of the summit. I already said it will be a place where different sectors converge. First of all, let me emphasize the fact that this year the Synergy Summit is a summit of firsts. For the first time ever we have included a Media and Communications Summit where every aspect of problems relating to the media will be examined. Again, for the first time we will be featuring everything anyone could ever need to know about satellite technology, we will delve in to everything local government needs to know about urbanization and we will also discuss how the problems faced by people with disabilities can be solved with IT. These firsts do not end with this event. The “Hello 170” project, produced by the Social Security Association and now a leader in the world, will be introduced to participants for the very first time at the CeBIT Synergy Summit.

Who do you think should attend the Synergy Summit and why? What will they gain by attending the summit?To generalize, CeBIT Synergy Summit is a place where anyone associated with IT in any way can find useful information. I do want to give more detail though. Technically, we deal with every aspect of the IT sector. Therefore, anyone making a living out of IT must attend. SME managers and employees should attend so they are able to envision how they can run their businesses more efficiently. The elderly and disabled should attend to learn what can be done to improve their quality of life. Local government should attend to see what can be done to make local government more efficient.What contribution do you think the issues laid out during the Synergy Summit will have on the future of Turkey’s IT sector? The IT sector in Turkey is following a different path to other sectors in Turkey. The growth in the sector is continuing despite times of crisis. Techno cities and the number of exporting IT companies are continuing to increase rapidly. While we are trying to bring the IT sector to local users and buyers we are also trying to become an international point of contact.Is there anything else you would like to add about the Synergy Summit?I would like to say that as the largest ICT trade show in the country this year, the CeBIT Bilişim Eurasia has been the center of some very large events. Having these events at the fair is a huge advantage for us. A majority of public sector institutions, all the universities in Ankara and their techno cities and many international participants are at the show. This makes the summit a group of events instead of just a basic conference. We want the sector to take advantage of this.

“CeBIT Sinerji Zirvesi

bir ilkler zirvesi olacak” Semor A.Ş.Genel Müdürü

Nezih KuleyinPresident of Semor Inc.

1.000.00020 ÜLKEDE

İŞLETMEDE BAŞARIYLA KULLANILMAKTADIR

YENİ NESİL BİLGİ OTOMASYON SİSTEMİ

Kurumların Sosyal Medyayla imtihanı

SOSYAL MEDYA 58

Sosyal medya sürekli canlı, dinamik ve “mevcut” bulunmayı gerektiriyor. Bu tür yapıları bulunmayan veya nasıl adapte olunabileceğinin yolunu arayan kurumlar ise sosyal medyaya temkinli yaklaşmaya devam ediyor.

Sosyal medya sürekli canlı, dinamik ve “mevcut” bulunmayı gerektiriyor. Bu tür yapıları bulunmayan veya nasıl adapte olunabileceğinin yolunu arayan kurumlar ise sosyal medyaya temkinli yaklaşmaya devam ediyor. Kurumlar “Sosyal medyaya girmeli miyiz?” sorusunu içlerinde konuşmaya başladıklarında “Bakalım sosyal medyaya zaten girmiş miyiz?” sorusuna cevap ararlarsa çok ilginç bir tabloyla karşılaşacaklarına inanıyorum. Kurum aktif olarak bulunmasa bile farklı platformlarda zaten birileri kurumlar ve markalar hakkında konuşuyor. Kim, nerede, ne şekilde konuşuyor gözlemleyip kurumun amaçları doğrultusunda bir plan oluşturmak emin olun yazıldığı kadar kolay olmuyor. Burada anahtar kelime “amaçlar”. İşlerine

Çağla AralBersay İletişim Danışmanlığı - Online İletişim Danışmanı

“Dijitalci” olduğumdan beri en sevmediğim soru: “Ne iş yapıyorsun?” Reklamcıyken de hayat çok kolay değildi kabul ediyorum: “Dükkan tabelaları değil, TV’deki reklamları yapıyorum!” Tam olarak yaptığım işi anlatmasa da insanların yüzlerini güldürüyor, duyduklarını anlamaları bir tarafa hoşlarına bile gittiğini görüyordum. Ama şimdi alıştığım iş ortamı dışında gelen bu soruya “Şirketler için web siteleri, Facebook, Twitter yapıyorum” gibi basitleştirilmiş açıklamalar bile soğuk rüzgarlar estirmiyor diyemem. “Facebook’un neresi iş ki?” gibi sessiz cümleleri yüzlerden okumak da cabası.Yine de iş çevrelerinde sosyal medyanın kurumsal kullanımı artık kabul gördü diyebiliriz. Hatta belki de bir dönüm noktasında olduğumuzu bile söyleyebiliriz: Artık yöneticilere şirketlerinin neden sosyal medyada olmalarını anlatmamız pek gerekmiyor, talep zaten var. Fakat şimdi en az ilk zamanlarda yaşadığımız kadar kritik bir evre yaşıyoruz: Sosyal medyanın kurumlar tarafından kullanılması ile kişiler tarafından kullanılmasının farkları nelerdir? Veya bir fark var mıdır, olmalı mıdır?

PAZARLAMA VE İLETİŞİMDE SOSYAL MEDYAGünümüzde kurumsal sosyal medya kullanımı dendiğinde akla genellikle pazarlama ve iletişim alanları geliyor, “Facebook ve Twitter’da bir şeyler yapmak” olarak düşünülüyor.

katmak istedikleri değer ve işlerini getirmek istedikleri konum hakkında plan yapabilmek sosyal medyanın, entegre pazarlama iletişimine dahil edilmesini kolaylaştırıyor. Sosyal medyanın belki de en baştan çıkarıcı yanı; tek başına yarattığı çığır açan etkinin yanı sıra; pek çok pazarlama iletişimi aktivitesine adapte edilebilir, bu aktiviteleri daha önce olmadıkları kadar zevkli, kişiselleştirilmiş ve sosyal kılması olmalı. Ama bu noktaya gelmeden önce tüm bunların kimle ve nasıl yapılacağına karar vermek gerekiyor.Öncelikle çok iyi bilmediğimiz konularda ne yaptığımızı düşünelim. Genelde kendi başımıza araştırsak da o konuda deneyimi olan veya konunun uzmanı olan birilerine sormadan harekete geçenimiz var mıdır bilmiyorum.

Kurumlara da bunu öneriyorum. Yöneticiler benzer yapılı şirketler nasıl yapıyor, ne yapıyor, kimlerle çalışıyor, ne tür sorunlar olabilir, neleri öğrenmek, neleri kullanmak, nerede ne demek lazım gibi onlarca sorunun girdabına girmeden önce, sosyal medyayı da bir işleyiş olarak ele alıp süreçselleştirebilirler. İşte bu noktada planlama ve süreç yönetimi deneyimli, sadece sosyal medya değil kurum yönetimi perspektifinde de yol gösterecek çözüm ortaklarıyla çalışmayı öneririm. Sosyal medya kurum içinde tek bir departmanın işi olmadığı gibi, sadece dışardan alınan bir servis de değil. Ciddi bir sinerji ile aynı hedefe yürümeyi gerektiren bir süreç. Bu noktada bu sürece gerek kurum içinden gerek dışından kimlerin dahil olacağı başarının önemli faktörlerinden bir oluyor. Katılımcıları belirledikten sonra sıra süreci oluşturma ve planlamaya sıra geliyor.Sosyal medyayı iş için kullanmak artık çoğu kurumda kabul görmüş olsa da konu sosyal ağlar ve sosyal medya olduğunda yöneticilerin içinin çok da rahat olmadığını görebiliyoruz. Genelde sosyal medya çevresindeki endişeli bakışların sebebi beklenmeyen olumsuz durumlarda ne yapmalı yönünde yoğunlaşıyor. “Rakipler bizim sayfamıza başka isimlerle gelip bizi kötülerlerse?”, “İstemediğimiz konulara girip bizi zor duruma düşürenler çıkarsa…” gibi endişeli cümlelerle çok sık karşılaşabiliyoruz. Bu tür çekince ve endişelere çok gerek olmadığını düşünenlerdenim ben. Ruhu olan bir ekip, amacı belli bir strateji, planlanmış bir yol haritası ve belirlenmiş etkin başarı endikatörleriyle girilen sosyal medya yolu bir serüvenden çok başarı hikayesi olmaya aday olacaktır.

SOSYAL MEDYA59

SOSYAL KURUMLARGelelim sosyal medyanın kurumların içine iyice girdiğinde karşılaştığımız tablolara. Günümüzde pek çok kurum için sosyal medya sadece pazarlama iletişimi aracı olmanın çok ötesinde. Örneğin insan kaynakları alanında sosyal medyanın etkin kullanılarak doğru adayın tespit edilmesi, kendileriyle iletişime geçilmesi ve açık pozisyonlara uygunluklarını ölçmek gibi süreçler görebiliyoruz. Veya iç iletişim için kapalı sosyal ağlarla yeni çalışma ve iletişim modelleri oluşturulması heyecan veren örneklerden bazıları.

Targus’un ultrabook, Macbook ve tabletler için hazırladığı farklı çözümlerden en az bir tanesi size de uyacaktır.Targus’la ultrabook ve tablet’inizde kendi stilinizi yaratınTargus’un ultrabook, Macbook ve tabletler için hazırladığı farklı çözümlerden en az bir tanesi size de uyacaktır.Targus’la ultrabook ve tablet’inizde kendi stilinizi yaratınDünyaca ünlü çanta üreticisi Targus, farklı boylardaki ultrabook’lar ve tabletler için ürettiği birbirinden başarılı çantalarını kullanıcıların beğenisine sundu.

13.3 inçlik ultrabook’lar ve Macbook için hazırlanan Dart Messenger modeli, spor görünümünün yanında şık tasarımıyla ultrabook ya da Macbook’unuzu nasıl taşıyacağınız sorusunun cevabını veriyor. Eğer bir çanta yerine daha klas dosya görünümü isterseniz de Targus’un deri ultrabook ve Macbook kılıflarını tercih edebilirsiniz. Şıklık ve klası bir araya getiren siyah deri model yanında, kullanıcı araştırmalarını göz önünde bulunduran Targus, bayanlar için de renkli deri kılıflarını satışa sundu.

Klasik dizüstü çantasından vazgeçemeyen kullanıcılar için ise Targus 13.3 inçlik ve daha küçük cihazlara uygun Lomax Topload modelini öneriyor. Lomax Topload ile dizüstü bilgisayarınız yanında özel iPad cebi ile tabletinizi de rahatlıkla taşıyabilirsiniz.

15.6 inçlik ce daha küçük cihazlara uygun Revolution Roller ise bol seyahat edenleri ekstra bir dizüstü bilgisayar çantası taşımaktan kurtaran tasarıma sahip.

Piyasaya daha yeni sunulan iPad mini için de çözümler sunan

Targus, sunduğu deri kılıflarının tablet standı özelliğiyle de

kullanıcılara alternatif sunuyor.

İNNOVATİF UYGULAMALARFakat beni en etkileyen sosyal medya kullanımı yeni iş modelleri, yeni iş fikirleri ve hatta yeni şirket yapılarına kadar giden innovatif uygulamalar. Sonuç yaratan etkin fikirlerin tüketici tabanlı başlayıp kurumlara adapte edilebilenler olduğunu görüyoruz. Çabuk çözümler sunan, paydaşlar ve çalışanlar arasında daha nitelikli bilgi paylaşımı ve beraber çalışma imkânı yaratan, yeni ürünler için tüketici yorumları ve fikirlerini baz alan yapılar artık sosyal ağlar ile gittikçe yaygınlaşıyor. Dünyaca ünlü bilgisayar şirketi Dell, IdeaStorm adını verdiği tartışma platformundan 17.000’den fazla yeni fikir veya ürün geliştirme fikri topladığını ve bunlardan 500 tanesini uygulamaya aldığını açıkladı. Bu uygulamalardan biri uçaklar ve loş ortamlarda kullanıma uygun alttan ışıklı klavye fikri.

KULLANAN KAZANIYORTürkiye’de de kurum içi kapalı sosyal ağlar eğitim, ortak çalışma alanları, proje yönetimi gibi alanlarda kullanılmaya başladı bile. E-posta iletişimi yerine anlık mesajlar veya ikiden fazla kişinin video veya yazışma ile toplantı yapabildiği, adeta Facebook’da oyun oynar gibi şirket eğitim sürecinin tamamlanabildiği, eğitim performansları hakkında çalışma arkadaşlarından geri bildirim alabildikleri, projelerin gerek içi gerek dış süreçlerinin yönetilebildiği, dokümante edilebildiği ve raporlanabildiği bu yapılar gerçek anlamda mobilite, cihaz/zaman/mekan bağımsızlığı ve kişileştirme gibi nosyonları iş hayatının içine taşıyor.Kurumların sosyal medyayla imtihanı hala yeni başlıyor diyebiliriz; başarının anahtarı ise bu imtihanı bir kerelik bir çalışma değil sürekli bir yolculuk olarak kurumların içlerine sindirebilmekte yatıyor.

Her kafadanbir ses çıkmasınMüşterileriyle birçok farklı platformda karşı karşıya gelen şirketlerin karşısındaki en büyük sorun her mecrada aynı performansı gösterememek. Yani Twitter’ı çok aktif kullanırken Facebook’ta etkin olamamak. Veya şirketin kurumsal söylemlerini tüm mecralarda aynı tutarlılıkla dile getirememek. Bunun sağlanabilmesi için de sosyal medyaya “eğlence” veya “boş zamanların geçirildiği yer” olarak değil, müşteri veya potansiyel müşterilerle birebir kontak kurulabilen bir mecra olarak bakılması gerekiyor. Daha doğrusu sosyal medya yönetiminin, şirketin iletişim politikaları dahilinde profesyoneller tarafından oluşturulması ve yönetilmesi bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor. Mutlu ve memnun müşteriler yanında tatmin edilememiş müşterilerin de bulunabileceği, potansiyel müşterilerinse karar verirken sosyal platformlardaki iletişime çok önem verdiklerinin göz önünde bulundurulması gerekiyor.

Aile şirketlerinin teknoloji ihtiyacı

HABER 60

Aysel Evran Etsupervizor İş Geliştirme Direktörü

Günümüzün oldukça karmaşık, eskiye göre daha değişken ve daha rekabetçi iş dünyasında başarılı olmak isteyen aile şirketleri teknolojik araçları yerinde ve zamanında kullanmak zorundalar.

Bilindiği gibi şirketler ilk kuruluş döneminde ve büyüme yıllarında öncelikle üretim tesisi, pazarlama, satış ve depo gibi ticari anlamda gelişmeye paralel fiziksel bina ve makina yatırımına odaklanırlar. Çünkü artan talep veya beklenilen gelişime odaklanmak için fiziksel alan ve makine yatırımı gerekmektedir. Buna paralel olarak da teknoloji yatırımı hep ertelenenler listesinin başında bulunur. Aslında teknoloji yatırımlarının ertelenmesi sadece KOBİ’lere özel bir durum değildir; teknoloji yatırımını erteleyen veya teknoloji yatırımında henüz somut bir fayda olmadığını düşünen büyük ölçekli şirketler de vardır. Cirosu 30 milyon dolar ve üstü olan bazı şirketlerdeki operasyonlar bile halen Excel hazretleri ile planlanmaktadır. Fakat yine de nispeten büyük ölçek sınırında veya tamimiyle büyük ölçek kabul edilen şirketlerin son dönemlerde teknoloji yatırımlarına öncelik verdiği görülmektedir.

Hangi teknolojik çözümler?Küçük veya büyük fark etmeksizin bir şirketin teknoloji yatırımlarını departman bazında şöyle özetleyebiliriz; müşteri sipariş yönetimi, üretim planlama, satın alma planlama, kontrat yönetimi, iş gücü planlama, üretimin planlanması, üretim sonuçlarının analizi, müşteri bilgilerinin izlenebilir olması, hammadde girişinden bitmiş ürünün satış kanallarına arz edilmesi ve sonrasında müşteri ile buluşmasını sağlayan tüm aşamaların planlanması. Tüm bu süreçler için ihtiyaç duyulan teknolojik çözümlerin başındaysa kurumsal kaynak yönetimi (ERP), müşteri ilişkileri yönetimi (CRM), tedarik zinciri yönetimi (SCM) gelmektedir. Bu çözümlerin alt başlıklarındaysa talep tahmin planlaması, saha satış otomasyon sistemleri, finansal planlama, risk yönetim sistemleri, barkod uygulamaları ile birlikte özellikle inşaat - taahhüt - enerji sektöründe faaliyet gösteren şirketler için proje maliyetlendirme ve proje yönetimi gibi modüller vardır.Özetlemek gerekirse büyümek isteyen aile şirketlerinin iş süreçlerindeki verimliliği ve yönetim parametrelerinin izlenilebilirliğini ve raporlanmasını sağlayacak teknolojik çözümlere ve uygulamalara ihtiyacı vardır. Peki, neden özellikle “aile şirketleri” süreçlerin etkin yönetimi adına bu teknolojik yatırımları yapmak zorundadırlar? Çok önemli olan bu sorunun cevabına geçmeden önce aile şirketlerinin ömürlerinin neden kısa olduğu iyi tespit etmek gerekir.

- aile şirketlerinin kapanma nedenleri -• Yeni ürün ve yeni iş modelleri geliştirmede

karşılaşılan güçlükler, • Stratejik düşünememe; stratejik planlama

olgusuna soğuk bakma, • Kötü yönetim alışkanlıkları ve

kurumsallaşamama,

• İyi bir belge ve bilgi akışı sağlayamama, • Maliyetleri kontrol edememe, • Piyasalardaki değişimleri gözlemleme ve tahmin

etmede yetersiz kalma, • Şirket içi raporlama yetersizliği ve hesap

sormadaki eksiklikler,

• Aile içi sorunların işe yansıması, • Kontrolü kaybetmeden büyümek için gerekli mali

kaynakların temin edilememesi, • Bir sonraki kuşağa devir planının yapılmaması, • Doğru ve işler bir “yönetsel” yapı

kurulamaması.

• Teknoloji yatırımlarının ertelenmesinin başlıca nedenleri• Şirketin teknoloji yatırımına yönelik kısa, orta ve uzun vadeli

yatırım planının olmaması• Yöneticilerin doğru teknolojiyi seçecek bilgi birikimine sahip

olmaması• Teknoloji yatırımlarının zaman alıcı olması• Gerçekleştirilecek teknoloji yatırımının projelendirilmesi ve

projenin şirket içerisinde yönetilmesi konusunda kimsenin sorumluluğu üzerine almaması

• Teknolojik yatırımı kullanacak, geliştirecek bilgiye ve deneyime sahip personelin bulunmaması

AİLE ŞİRKETLERİNİN ÖMRÜ KISALIYORYirminci yüz yılın sonlarına kadar ortalama ömürleri 24 yıl olan aile şirketlerinin ömürleri 21.yüzyılın itibaren 10 yıla düşmüştür. Yani aile şirketlerinin ömrü aslında iki kuşak arasına sıkışmış durumdadır. Aile şirketlerinin uzun ömürlü olamamaları ve piyasalardan silinmelerinin en öneli nedenlerini BU SAYFADAKİ özel bir kutuda sıraladık. Bu nedenlere bakıldığında şirketlerin yaşayamama sebeplerinin başında yönetim sistemlerinden yoksun olmalarının geldiği görülmektedir. Aile şirketlerinde teknoloji yatırım gerekliliği ile günümüz ticari dünyasının koşullarını birbirinden ayırmak pek mümkün değildir. Hıza, değişime damgasını vuran ve de bilgi çağı olarak adlandırılan 21. yüzyıla girerken 20. yüzyılın son 10 yılında gerçekleşen değişimin 20. yüzyılın geri kalan zaman diliminde gerçekleşen değişimin 50 katı olduğu gerçeğini de unutmamak gerekir. Bu nedenle 21. yüzyıla değişim

ve dinamizm rüzgarlarıyla giriş yapıldığı söylenebilir. Bir gerçek var ki bu rüzgar gittikçe sertleşecek, geçmişte yıllar alan değişimlerin artık nerdeyse saatlik dönemlerde ölçülmeye başlanacak. Bu yüzyılda iyi fotoğraf çekenler ve çekilen fotoğrafa göre pozisyon alan şirketler sürdürülebilir rekabeti sağlayacaklar. İyi fotoğraflar çekmek isteyen şirket liderlerinin, fotoğraf makinalarına ihtiyacı olacak. Ayrıca fotoğrafın çekilecekleri mekânı iyi tanımaları ve mekânın ışığını iyi ayarlamaları gerekecek. Yöneticilere bu imkânları da teknolojik araçlar verecek. En basit anlamda İyi bir ERP yazılımı ve iyi bir CRM yazılımı olmadan yöneticilerin iyi fotoğraflar çekemeyeceğini söylemek yanlış olmayacaktır.Piyasadan silinmemek, sürdürülebilir bir rekabet ve kârlılık sağlamak için, kısacası 21. yüzyılın gerekliliklerine cevap vermek için teknolojiye yatırımın şart olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Mevcut

durumda teknoloji yatırımı işleri hızlandırarak kaynakların verimli kullanılmasına sağlamakla birlikte özellikle aile şirketlerinde rasyonel ve net bilgilerle şirketlerin yönetilmesini sağlar. Ne de olsa teknolojik çözümler şirketin kurumsal kaynaklarının sistematik olarak planlanmasına, planların uygulama sonuçlarının kontrol edilerek sürekli iyileştirme yapılmasına izin verir. Çünkü aile şirketlerini de gelecekte daha karmaşık, bugünden daha değişken, bugünden daha rekabetçi bir iş yaşamı beklemektedir. Yani aile şirketleri gelecekte, bugünden daha hızlı hareket edilmesi, daha hızlı karar verilmesi gereken bir dünyada hayatlarını devam ettirmek zorunda kalacaklar. Aile şirketleri gelecekte daha karmaşık, daha değişken, daha rekabetçi olacak iş dünyasında başarılı olmak için teknolojik araçlarını yerinde ve zamanında kullanmak zorundalar. Bu nedenle de teknolojik yatırımlarını şimdiden tamamlamaları gerekmektedir.

ORTA GELİR TUZAĞITürkiye’de kişi başı milli gelir 2007 yılından bu yana 10 bin dolar dolayında. Hükümetin hazırladığı Orta Vadeli Program’a göre 2012, 2013 ve 2014 yıllarında da 10 bin dolar dolayında kalacaktır. Böylece sekiz yıl boyunca kişi başı milli gelir 10 bin dolar seviyesinde seyretmiş olacak. Ekonomi dünyasında “10 bin dolarda tıkanıp, rehavete girmek”, “orta gelir tuzağı” olarak adlandırıyor. Koç Üniversitesi iktisat profesörlerinden Sumru Öz’ün bu konuda kaleme aldığı bir makaleye göre de bir ülkenin kişi başına milli gelirinin, ABD’nin kişi başına milli gelirinin belli bir yüzdesine (kabaca yüzde 20) çakılıp kalmasına “orta gelir tuzağına” düşmek deniyormuş. Dünya Bankası raporlarına göre tuzaktan çıkmak için üç dönüşümün gerçekleşmesi gerekiyor. Bunlardan birincisi, üretim ve istihdamda çeşitlenmenin önce yavaşlayıp, uzmanlaşma arttıkça tersine dönmesidir. İkincisi, sanayide kapasite arttıran yatırımlardan çok inovasyon yatırımlarına ağırlık verilmesidir. Üçüncüsü şart ise işgücünün yeni teknolojilere uyum gösterecek şekilde eğitilmesiyle yetinilmeyip, yeni teknoloji yaratacak yetenekte yetiştirilmesi hedeflenmektir. Aynı raporda “bu üç dönüşümün ortaya çıkabilmesi ise kurumsal reformların yapılmasına bağlıdır” deniyor. Kurumsal reformların özünde iş gücünün teknoloji kullanımının hızlandırılması, inovasyon, teknolojide yenilik olgusu olduğuna bakılacak olursa, teknolojiye

yapılacak yatırım en kritik olgu olarak görülmektedir. Ekonomik gelişim rüzgarlarını arkasına alan Türkiye’nin bu rüzgarın gücünden pozitif etkilenerek doğru rota belirlemesi ve hem orta gelir tuzağından kurtulması hem de ekseni kaymış dünya ekonomisinde daha da etkin rol alabilmesi gerekir. Hazır ekseni kaymış dünya ekonomisinde yeni bölgesel güç Türkiye’dir. Çünkü Türkiye oluşan üretim ve tüketim pazarlarına coğrafi anlamda da kültürel anlamda da çok yakındır.Eksen kayması ile birlikte bazı kavramlar önem kazandı. Önem kazanan bu kavramların başında ülkelerin veya şirketlerin coğrafik konumları geliyor. Tabii ki fonksiyonları, kaynakların dağılımı, üretim ve tüketim pazarlarına ilgiler, üretim – arz - pazara sunum normları, karar verme hızı, politikaları uygulama yetenekleri gibi başka kavramlar da var ama coğrafi konumu Türkiye’nin şansını arttırmaktadır. Özel şirketlerin bu eksen kaymasından oldukça iyi ve kalıcı kazançlar elde edebilmesi için her bir şirketin var oluş fonksiyonu, yeteneklerini ve yeterliliklerini geliştirmesi gerekiyor. Tabii şirket kaynak dağılımının optimizasyonu, kaynakların yerinde ve etkin kullanımı, üretim - tüketim pazarlarına girişi normlarının oluşturulması ve standartlaştırılması da çok önemli. Şirketlerin hızlı ve doğru karar verebilmek için teknolojiye yatırım yapması ve bu yatırımı doğru yönetmesi de çok önemlidir.

TÜRKİYE’NİN 2023 HEDEFİAile şirketlerinin uzun ömürlü olması ve günümüz dünyasında sürdürülebilir rekabeti sağlamak adına teknolojik yatırım gerekleri şirketler bazında ve mikro çerçevede ifade edilmiştir. Makro anlamda yani genel anlamda Türkiye ekonomisinin gelişimi, büyümesi için aile şirketlerinin teknoloji yatırımı gerçekleştirmeleri de bir gerekliliktir. Makro anlamda Türkiye’nin 2023 hedefine ulaşması için şirketlerin yakalandığı orta gelir tuzağından kurtulması gerekir. Bu da ekseni Türkiye’ye doğru kaymış olan dünya ekonomisinden pay almak için aile şirketlerinin teknoloji yatırımını yapmalarını zorunlu kılmaktadır. Bilindiği gibi Türkiye’nin 2023 hedefi, ülke ekonomisinin gelişmiş ilk on ekonomi arasına girebilmesidir. Yani 2023 yılında ihracatın 500 milyar dolar olması ve yine 2023 yılında toplan ticaret hacmi ile milli gelirin 2 trilyon dolar olması hedefleri oluşturmaktadır. Bu hedeflerden özellikle ihracatın 500 milyar dolar olması yurt dışı pazarlarla tam zamanlı ve senkronize edilmiş teknolojik alt yapılara sahip olunmasını zorunlu kılmaktadır. Bu hedefe ulaşmak için şirketler yurt dışı pazarlara yönelik giriş stratejileri geliştirmeli, bu stratejilere yönelik operasyonlar

yapmalıdırlar. Yurt dışı pazara giriş koşulları tüketici eğilimleri ve pazarların büyüme eğilimlerini yakından izleyerek bu eğilimlere göre hammadde girişinden, bitmiş ürünlerin yurt dışına arzına kadar tüm aşamaların iyi planlanmasını gerektirir. Planların sahada uygulanması ve saha uygulamalarının geri dönüşlerinin kontrol edilmesi de hedef ile gerçekleşme arasındaki sapmanın ölçülmesi açısından önemlidir. Bunu yapabilen şirketler hem sürekliliği sağlayacak hem kendi hedeflerine ulaşmış hem de Türkiye’nin 2023 hedefine ulaşmasına katkıda bulunmuş olacaklar. Şirketlerin mikro olarak kendi hedeflerine ulaşarak büyümelerini sağlamak ve makro olarak da Türkiye’nin 2023 hedefine ulaşmasını sağlamak için teknolojiye yatırım yapmaları gerekmektedir. Yurt dışı pazar bilgilerini, pazar hareketlerini zamanında elde ederek bu bilgilere göre hareket etmesi için gerçek zamanlı teknolojilere ihtiyaç vardır. Bu arada uluslararası şirketlere mal ve hizmet satan aile şirketleri de müşterileriyle mali ve operasyonel anlamda aynı dili konuşmak için küresel şirketlerin kullandıkları sistemleri kullanmak zorunda kalabilirler. Bu zorunluluk da teknoloji yatırımını zorunluluk haline getirecektir.

HABER 62

Seçimin Gücü, WD® kalitesi.

Daha fazla ürün. Daha fazla seçenek. Daha fazla çözüm. Daha fazla Siz.Dijital hayatınız benzersizdir. Bunun için WD en az sizin kadar özel bir dahili sabit sürücü ailesine sahiptir. Yüksek düzeyde güvenilirlik için WD Blue. İkinci veya harici bir sabit sürücü için mükemmel koşullar sağlayan serin ve sessiz çalışma özelliğine sahip WD Green. Performans gereksinimi yüksek uygulamalar için WD Black. Ve son olarak, 1-5 bölümlü NAS sistemleri için tasarlanan ve test edilen WD Red. Sunduğu efsanevi kalite ve destekle WD, herkese uyan bir sabit sürücüden daha fazlasını sunar. WD size seçme imkanı tanır. Ve bu güçlü bir şeydir.

wd.comWestern Digital, WD ve WD logosu, ABD ve diğer ülkelerdeki tescilli markalardır; NASWare ve WD Red, Western Digital Technologies Inc. şirketinin ticari markalarıdır. Burada başka şirketlere ait markalar yer almış olabilir. Ürün özellikleri uyarıda bulunulmaksızın değiştirilebilir. Görülen resim asıl üründen farklı olabilir. © 2012 Western Digital Technologies, Inc. Tüm hakları saklıdır. 2078-771155-W00

WD Black™

performans arayan kullanıcılar için

WD Red™

sistemleri için

WD Blue™

günlük bilgi işlem için

WD Green™

enerji verimliliğine sahip uygulamalar için

www.superuydu.com

KIZIL GROUPKolaylaştırılmış Kurumsal Çözümler

www.sen5.com www.smilingservice.com