Tarafsız, Gerçek, Öğretici, Tüm Sınavlara Yönelik
olaylar gazetesıBIYOLOJIK
..
9 7 8 6 0 5 3 2 9 7 9 18
Önce GidenKazanır !
Kem KümEtme !
10. S
ayfad
a
26. S
ayfad
a
44. S
ayfad
a
KankaNaptın Ya ?
4- Hipoteze Dayalı Tahminlerde BulunulmasıHipotezin kurulma aşamasından sonra onun geçerli olup olmadığının
araştırılması, doğrulanması veya çürütülmesi gerekir.
Bunun için ilk önce hipoteze dayalı bazı tahminlerde bulunulur.
Tahminler genellikle “tümdengelim” ve “tümevarım” yöntemleriyle ger-
çekleştirilir.
Tümdengelim: Tümdengelim yönteminde bir ön bilgi kullanılarak ge-
nelleme yapılır.
Örnek: Eğer bütün canlılar hücrelerden meydana gelmiş ise insan da
hücrelerden meydana gelmiştir.
Tümevarım: Tümevarım yönteminde ise özel gözlemler yapılarak bir so-
nuca varılır.
Örnek: Eğer insanlar, hayvanlar ve bitkiler hücrelerden meydana gelmiş
ise bütün canlıların yapı birimi hücredir.
5- Kontrollü Deney Düzenlenmesi
Kontrollü Deney: Bir faktörün değiştirilip diğer faktörlerin sabit tutulma-
sıyla yapılan deneye denir.
UYARIYORUZ: Eğer deney ve gözlemler hipotezi doğrulamaz ise hipo-
tez terk edilir.
6- Hipotezin Teori Hâline DönüşmesiDeney ve gözlemler hipotezi doğrularsa hipotez geçerlik kazanır. Hipotez,
geniş bir geçerlik kazanırsa teori adını alır.
Teori: Sürekli olarak kanıtlarla desteklenen, doğruluğu büyük ölçüde ka-
bul edilmiş hipotezlerdir.
7- Teori ve Kanun Teori ile kanun arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur. Bilimsel kanunlar bir ola-
yın belirli şartlar altında nasıl gerçekleştiğini açıklar. Teoriler ise kanunla-
rı açıklar ve neden sorusuna cevap verir. Yani teoriler kanunlara dönüşmez.
BİLİMSEL ÇALIŞMA YÖNTEMİNİN BASAMAK-
LARI
1- Problemin Belirlenmesi
Problem: Yanıt bekleyen her soru problemdir. Bilimsel çalışmada ilk iş
problemi bütün ayrıntılarıyla ortaya koymaktır. Problemler, gözlemlerle
oluşur.
Herhangi bir olayın duyu organları ile incelenmesine gözlem denir. Göz-
lemler, nitel ve nicel gözlem olmak üzere 2’ye ayrılır.
Nitel Gözlem: Bir ölçü aracının yardımı olmadan doğrudan duyu organ-
larıyla yapılan gözlemdir. Güvenilir değildir. Hata payı çoktur. Sonuçlar bi-
rimle ifade edilemez. Kişiden kişiye değişir.
Örnek: Fenol kırmızısının karbondioksitli ortamda sarı renk vermesi gibi.
Nicel Gözlem: Bir ölçü aracının yardımıyla yapılan gözlemdir.
Örnek: 1 mL kanda 8 - 10 bin civarında akyuvar hücresi bulunması.
2- Verilerin ToplanmasıVeriler, problem ile ilgili gerçekler içerir. Gözlemler sonucu elde edilen
veriler, toplanıp düzenlenir.
3- Veriler Işığında Hipotez Kurulması
Hipotez: Bilim insanı tarafından problemin çözümüne yönelik ortaya ko-
nulan geçici çözüme hipotez denir.
İyi bir hipotezin özellikleri şunlardır;
Gerçeklere dayanır.
Problemle ilgili verileri kapsar.
Gözlem ve deneye dayanır.
Araştırmaya açıktır.
Problemin çözümüne yönelik sorulara ışık olur.
BİLİM İNSANI KİMDİR VE ÖZELLİKLERİ NE-
LERDİR?Bilim ile uğraşan kişilere bilim insanı denir. Bilim insanının özellikleri şun-
lardır;
Meraklıdır.
İyi bir gözlemcidir.
Şüphecidir.
Bilim insanı, çalışmalarını sonuca ulaşıncaya kadar sürdürür.
Tarafsızdır.
Elindeki eşyalardan ve materyallerden en iyi şekilde yararlanabilme
özelliğine sahiptir.
Diğer bilim insanları ve bilim dalları ile ilişkisi vardır.
Çalışmalarını belirli yöntemlere bağlı kalarak yapar.
KON BİLİMİN UCUNA!Bilim; Tarafsız yapılan deneyler ve gözlemlerle elde edilen düzenli bilgidir. Gerçekleri bulmak için yapılan gözlem, deney ve araştırma şeklidir.
Fotosentez Denklemleri ve konu detaylarıile ilgili her şey ...
Bitkilere dair çarpıcıdetaylar ile ilgli her şey...
8’de
32’de
44’te
Bitki Biyolojisi
Spor
Dış solunum, iç solunum vesolunum sistemine dair her şey... 47’deSolunum Sistemi
Kalp, damarlar ve daha fazlası için buraya...Kan dolaşımı
2 Tarafsız, Gerçek, Öğretici
ORGANİK AŞK Canlılar tarafından sentezlenirler.
Yapılarında C, H ve O atomlarını bulundururlar.
Karbonhidratlar, yağlar (Lipidler), proteinler, vitaminler, enzimler,
nükleik asitler, hormonlar ve ATP organik birleşiklerdir.
KARBONHİDRATLAR Yapılarında C, H ve O atomları bulunur. Yapıya katılabilirler. Enerji verici olarak birinci öncelikte kullanılırlar. Karbonhidratların bir kısmı vücutta depolanır. Fazlası yağa dönüştü-
rülerek depolanır.
Polimer - Monomer İlişkisiKarbonhidratların ve diğer bazı organik bileşiklerin yapıtaşlarına monomer
denir. Çok sayıda monomerin birleşmesiyle uzun polimer zincirleri oluşur.
Poli (çok), mono (tek) anlamındadır.
AKLINIZA YAZIN: Eğer monomer, bir zinciri oluşturan her bir halka ise
polimer de uzun zincirdir.
Hidroliz - DehidrasyonHidroliz, su ile polimerlerin parçalanması ve monomerlere dönüşmesi;
dehidrasyon, monomerlerin birleşerek yeniden polimer hâline gelmesi-
dir. Hidrolizde su kullanılırken, dehidrasyonda su açığa çıkar. Bu iki olay
birbirinin tersidir.
Hidroliz ReaksiyonlarıPolimer + (n-1) su n (Monomer)
Dehidrasyon Reaksiyonların (Monomer) Polimer + (n-1) su
Karbonhidratlar; monosakkaritler, disakkaritler ve polisakkaritler olmak
üzere 3 gruba ayrılır.
1) MONOSAKKARİTLERGenel formülleri CnH2nOn’dir. Monosakkaritler hücre zarından doğrudan
geçebilecek kadar ufaktır. Sindirilmezler çünkü zaten monomer (Yapı
taşı) hâldedirler.
Tek bir şeker molekülünden oluşmuşlardır. Yapılarında, en az 3 en fazla 9
karbon atomu bulunur. Suda çözünürler.
HATIRLATIYORUZ: Riboz, deoksiriboz (5C’lu), glikoz, fruktoz ve galaktoz
(6 C’lu) monosokkarit yapıdadır.
a) Üç Karbonlu Monosakkaritler (Triozlar): Yapılarında 3 karbon
atomu bulunur. Organik bileşiklerin birbirine dönüşümünde görev alırlar.
Örnek: Fotosentez ve solunum tepkimelerinde kullanılan gliseraldehit
(PGAL).
b) 5 Karbonlu Monosakkaritler (Pentozlar): Yapılarında 5 karbon
atomu bulunur. Riboz şekeri; ATP, NAD, NADP ve FAD moleküllerinin yapı-
sına katılır. Deoksiriboz DNA’nın yapısına katılır.
c) 6 Karbonlu Monosakkaritler (Heksozlar): Yapılarında 6 karbon
atomu bulunmaktadır. Glikoz, fruktoz ve galaktoz olmak üzere 3 çeşittirler.
Glikoz: Canlılarda temel enerji kaynağı glikozdur. Fotosentez ve kemo-
sentez yapan canlılar tarafından sentezlenir.
AKLINIZA YAZIN: Bütün canlılar tarafından solunum reaksiyonlarında kul-
lanılır.
HATIRLATIYORUZ: Glikoz; üzüm şekeri veya kan şekeri olarak bilinir.
Fruktoz: Meyve şekeridir, meyvelerde ve balda bolca bulunur.
Galaktoz: Süt şekeridir, dolayısıyla da hayvansal bir şekerdir yani meme-
li hayvanlarda üretilir.
AKLINIZA YAZIN: Hücre zarından geçiş hızları:
Galaktoz > >Glikoz Fruktoz
CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ1) Yapısal Benzerlik: Canlıların tamamı, tek veya çok hücreden mey-
dana gelmiştir.
2) Organizasyon: Tüm canlılarda, kendi içindeki yapılar arasında tam bir
uyum ve işbirliği vardır. Organize hâldedirler. Eğer canlı, bir hücreli ise bu
canlı içindeki organeller arasında iş bölümü vardır. Hücreler bir araya gelir
ve dokuları oluşturur, dokular bir araya gelerek organları oluşturur, organ-
lar bir araya gelerek sistemleri oluşturur ve sistemler de bir araya gelerek
organizmayı meydana getirir.
3) Beslenme: Tüm canlılar hayatlarını devam ettirebilmek için beslen-
mek, enerji elde etmek zorundadır.
4) Solunum: Tüm canlıların enerjiye ihtiyacı vardır. İnsan ve diğer canlı-
lar için de bir nevi elektrik enerjisi sayılan ATP olmazsa, hayatsal faaliyet-
ler devam edemez. Enerji solunum ile karşılanır.
Solunumun 2 çeşidi vardır.
AKLINIZA YAZIN: ATP’nin üretilmesi solunum ile gerçekleşir.
Oksijensiz Solunum: Besinlerin monomerleri (en ufak yapıtaşları), ok-
sijen kullanılmadan parçalanır ve ATP üretimi gerçekleşir.
Fermantasyon: ETS’siz olan oksijensiz solunumdur.
Oksijenli Solunum: Oksijen kullanılarak besinlerin parçalanmasıyla ATP
üretilmesidir.
5) Boşaltım: Canlıların, biyokimyasal reaksiyonları sonucunda oluşan
atık maddeleri vücutlarından uzaklaştırmasıdır.
6) Duyarlılık ve Hareket: Canlılar, algılayabilme duyarlılıkları sayesin-
de çevrelerinden gelen uyarıcılara karşı tepki gösterirler. Bu uyarılar fizik-
sel ve kimyasal olabilir.
Örnek: Işık, ses ve basınç gibi fiziksel uyarılar.
7) Üreme: En temel anlamda üreme, canlıların kendine benzeyen yeni
nesiller meydana getirmesidir. Bunun avantajı, atalar ölse de nesillerin de-
vam etmesidir.
Örnek: Çayırların ve bakterilerin çoğalması vb.
8) Büyüme, Gelişme ve Ölüm: Canlılar doğar, büyür, gelişir ve so-
nunda ölür. Büyüme tüm canlılarda görülür. Tek hücrelilerde hücrede ha-
cim ve kütle artışı şeklinde olurken, çok hücrelilerde ise toplam hücre sa-
yısı artar (Mitoz).
9) Metabolizma: Canlı hücrelerinde gerçekleşen yapım ve yıkım olayla-
rının tamamına metabolizma denir.
Anabolizma: Yapım reaksiyonlarıdır.
Örnek: Fotosentez bir yapımdır. Bitkiler, inorganik molekülleri güneş ışı-
ğı ile birleştirip besin meydana getirirler.
HATIRLATIYORUZ: Özümleme veya sentez de denmektedir.
Katabolizma: Yıkım reaksiyonlarıdır. Hidroliz, büyük besin molekülleri-
nin yapıtaşlarına kadar parçalanması işlemidir.
AKLINIZA YAZIN: Solunum ve hidroliz yıkım olayıdır.
NABERORTAAM ?
İTHAL EDİYORUZ!İNORGANİK BİLEŞİKLER
Canlıda sentezlenemez ve üretilemezler dışarıdan alınmaları mecburidir.
Çok küçük oldukları için sindirime uğramazlar ve hücre zarından ko-
layca geçerler.
Yapıcı, onarıcı ve düzenleyici olarak görev yaparlar. Enerji vermezler.
1) SU Enzimler su olmadan çalışamaz.
Canlıların yapısı büyük oranda sudan oluşur. (% 70 – % 96 arasında
canlıya göre değişir.)
Büyük besinlerin sindirimi su ile gerçekleşir.
Fotosentezde, glikoz sentezinde görev alır.
Kanın yapısı büyük oranda sudan oluşur böylece besinler ve oksijen
kolayca taşınır.
Zehirli atıkların seyreltilerek vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar (boşal-
tım olayı).
Topraktaki minerallerin çözünmesini sağlar ve bu mineraller suyla bir-
likte kökler yardımıyla alınır.
Yüzey gerilimi (Kohezyon) ile su molekülleri arasında oluşan çekim,
kökten yapraklara besin ve su iletimini sağlar.
2) ASİTLER VE BAZLARSuda iyonlaştıklarında, ortama H+ iyonu veren maddelere asit denir. Suda
iyonlaştıklarında, ortama OH- iyonu veren maddelere baz denir. Asit ve baz bir
araya getirilirse kimyasal nötrleşme tepkimesi gerçekleşir ve tuzlar oluşur.
Örnek: Tuz ruhu (HCl) oldukça kuvvetli bir asittir. Sodyum hidroksit
(NaOH) ise kuvvetli bir bazdır.
Asit ve bazlar, canlılar için dengeli bir pH ortamı sağlanması için önem-
lidir. pH asitliğin veya bazlığın derecesidir. pH değeri 0 ile 7 arasında
ise ortam asidik, 7 ile 14 arasında ise ortam baziktir. Tam 7 ise, ne asi-
dik ne de baziktir (Ortam nötrdür).
Bazı enzimler sadece asidik ortamda çalışırken (Mide enzimleri); bazı
enzimler, bazik ortamda çalışır. Tuzlar çözündüğünde bulunduğu or-
tamın osmotik basıncını artırır. Tuz miktarı artarsa hücre dışarıdan su
çekmeye başlar. Tuz miktarı dışarıda fazla, hücrede az ise hücre su
kaybeder. Bu şekilde osmotik denge kurulur.
3) MiNERALLERMineraller; kasların kasılması, kemiklerin güçlendirilmesi, vücudun su
dengesinin ayarlanması ve enzimlerin yapısına katılmaya kadar çok fark-
lı işlerde çalışırlar. Eğer yiyeceklerle birlikte yeterli mineral alınamazsa çe-
şitli sağlık problemleri görülmesi kaçınılmaz olacaktır.
Kalsiyum (Ca): Kemiklerin ve dişlerin yapısına katılır. Kas kasılmasında (Si-
nirlerde uyartı iletiminde) ve kanın pıhtılaşmasında etkilidir. Enzimlerin yapısı-
na katılarak etkinliğini artırır. Kalsiyum minerali en çok süt ürünlerinde bulunur.
Fosfor (P): Kemiklerin ve dişlerin yapısına katılır. ATP ve nükleik asit-
lerin (DNA ve RNA) yapısındaki fosforik asitin (H3PO4) yapısında yer alır.
Sodyum (Na) - Potasyum (K) - Klor (Cl): Bu mineraller genelde iyon
hâlindedir. Vücudun osmotik basıncını (Su tutma kapasitesi) dengelemede,
kasların kasılması sırasında ve sinir hücrelerinin uyartı iletiminde görev alır.
Magnezyum (Mg): Çok büyük bir kısmı kemiklerin yapısında depo edi-
lir, bir kısmı da sinirlerde uyartı iletiminde görev yapar.
Flor (F): Kemik ve dişlerin gelişimi için gereklidir.
Demir (Fe): Kana kırmızı renk veren hemoglobinin yapısına katılır. Demir eksikliğinde kansızlık (Anemi hastalığı) görülür. Fotosentezdeki ETS ele-manlarının yapısına katılır.
Çinko (Zn): Önemli enzimlerin yapısına katılan etkili bir mineraldir. Bü-yüme ve gelişme çağındaki çocukların yeterli çinko alması gelişimleri-ne olumlu yansır.
Azot (N): DNA, RNA, ATP, kemik, protein ve bazı lipidlerin yapısına katılır.
3Tüm Sınavlara Yönelik
İÇİMİNYAĞLARI ERİDİ
2) DİSAKKARİTLERYapılarında glikozit bağı bulunur. Sindirilmeden hücre zarından geçemez-
ler. Suda çözünürler.
AKLINIZA YAZIN: Disakkaritler 3 çeşittir. Bunlar; maltoz, sükroz ve laktozdur.
Monosakkarit + Monosakkarit Disakkarit + Su
Glikoz + Glikoz = Maltoz + H2O
Glikoz + Fruktoz = Sükroz + H2O
Glikoz + Galaktoz = Laktoz+ H2O
Maltoz: İki glikoz molekülünün dehidrasyon sentezi ile birleşmesiyle olu-
şur. Bitkiler tarafından sentezlenir.
HATIRLATIYORUZ: Arpa şekeri olarak da bilinir.
Sükroz (Sakkaroz): Glikoz ve fruktoz moleküllerinin birleşmesiyle oluşur.
Şeker pancarı ve şeker kamışı gibi bitkilerden elde edilir.
HATIRLATIYORUZ: Çay şekeri olarak da bilinir.
Laktoz: Glikoz ve galaktoz moleküllerinin birleşmesiyle oluşur. Süt şeke-
ridir. Hayvansaldır.
3) POLİSAKKARİTLERMonomer olan glikozlardan meydana gelir. Polisakkaritler büyük molekül-
lerdir. Sindirime uğramadan hücre zarından geçemezler. n tane monosakka-
rit dehidrasyon sentezi ile birleştiğinde, (n-1) adet su ve polisakkarit oluşur.
HATIRLATIYORUZ: En az iki monosakkarit birleştiğinde aralarında 1 adet
glikozit bağı oluşur, aynı şekilde 5 tane monosakkarit birleşirse 4 tane gli-
kozit bağı oluşur. O hâlde; n tane monosakkarit birleşirse, n-1 tane glikozit
bağı oluşmaktadır. Oluşan glikozit bağı sayısı ile su molekülü sayısı eşittir.
AKLINIZA YAZIN: Disakkaritlerde de glikozit bağı vardır.
n Monosakkarit ——–> Polisakkarit + (n-1) su
A) NİŞASTA: Bitkisel depo polisakkaritidir. Bitkiler fotosentezle ürettikleri
glikozun fazlasını glikoz şeklinde depo etmezler, nişastaya çevirip o şekilde
depo ederler. Suda çok çok az çözünürler.
AKLINIZA YAZIN: Nişasta, hayvanlarda sentezlenemez ama sindirilebilir.
B) GLİKOJEN: Hayvansal depo polisakkaritidir. Hayvanlar, glikozun fazla-
sını karaciğer ve kaslarda glikojen olarak depolar. Glikojen, bitkilerde sen-
tezlenemez. Mantarlar ve bakteriler glikozun fazlasını glikojen şeklinde depo
ederler.
UYARIYORUZ: Mantarlar bitki değildir.
HATIRLATIYORUZ: Glikojen suda, nişastadan daha fazla çözünür.
C) SELÜLOZ: Bitki hücresinin hücre duvarı (çeperi), selülozdur. Bitkiler ta-rafından sentezlenir. Suda çözünmez.
AKLINIZA YAZIN: Kalın bağırsakta mukus üretimini uyarır.
D) KİTİN: Eklembacaklıların dışındaki kabuksu iskelet, kitinden oluşmakta-
dır. Ayrıca mantarların hücre duvarı da kitinden oluşmuştur. Suda çözünmez.
Yapısında azot atomu bulunur.
UYARIYORUZ: Bütün polisakkaritler glikoz moleküllerinden oluşmalarına
rağmen, glikoz moleküllerinin birbirine bağlanışı farklı olduğundan; farklı
kimyasal özelliklere sahiptirler.
Nötral yağlar, vücudumuzda en çok bulunan yağlardır.
Sindirilmeden hücre zarından geçemezler.
Nötral yağlar 2 kısma ayrılmaktadır.
a) Doymuş Yağlar: Yapılarındaki yağ asitleri, hidrojene doymuştur.
Genellikle hayvansal kaynaklı yağlardır. Tereyağı gibi.
Oda sıcaklığında katı hâldedirler.
HATIRLATIYORUZ: Yağ asitlerinin karbonları arasında tek bağ vardır.
Örnek: Bütirik asit, palmitik asit, stearik asit gibi.
b) Doymamış Yağlar: Yapılarındaki yağ asitleri, hidrojene doymamıştır.
Genellikle bitkisel yağlardır. Oda şartlarında sıvı hâlde bulunurlar.
HATIRLATIYORUZ: Yağ asitlerinin karbonları arasında en az bir nokta-
da çift bağ vardır.
Örnek: Ayçiçek yağı, zeytinyağı, fındık yağı ve palm yağı vb.
HATIRLATIYORUZ: Endüstriyel olarak doymamış yağların hidrojene do-
yurulmasıyla, margarinler elde edilir. Margarinler yapaydır.
AKLINIZA YAZIN: Vücudumuzda sentezlenemeyen yağ asitlerine esan-
siyel yağ asitleri denir.
4) MUMLAR Yapılarında gliserolden daha büyük alkoller bulunur.
Bitkilerde, koruyucu ve su kaybını azaltıcı olarak görev yaparlar.
Hayvanlarda, vücut ısısının korunmasında ve ısı kaybının azaltılma-
sında görev yaparlar.
Örnek: Arı mumu (Bal mumu) ve lanolin (Yün yağı).
YAĞLAR (LİPİDLER) Yapılarında C, H ve O atomları bulunmaktadır. Ayrıca N, S ve P’da içe-
rebilirler.
Lipidler suda çözünmezler.
Eter, kloroform, aseton ve benzen gibi organik çözücülerde iyi çözünürler.
Hormonların ve vitaminlerin yapısına katıldıkları için düzenleyici, besin
ve yağ dokuyu oluşturdukları için yapısaldırlar. Enerji verirler.
A, D, E ve K vitaminleri yağda çözünmektedir. Bu nedenle, yağlar çok
önemlidir.
Oksijenli solunumda en çok enerjiyi yağlar verir, çünkü hidrojen sayı-
sı fazladır.
Canlıda organların ve dokuların dışını sararak mekanik etkilere karşı ko-
runma sağlarlar. Deri altındaki yağ tabakası, canlının ısı yalıtımını sağlar.
Lipidler; bileşik lipidler, steroidler, trigliseritler ve mumlar olmak üzere dört
kısımda incelenirler.
AKLINIZA YAZIN: Vücudun, ilk sıradaki enerji kaynağı karbonhidratlardır.
İkinci sıradaki enerji kaynağı ise lipidlerdir.
1) BİLEŞİK LİPİDLER Yağ asitlerinin diğer bileşiklerle yaptığı tepkimeler sonucu oluşurlar.
Bileşik lipidlere; fosfolipid, glikolipid ve lipoprotein örnek verilebilir.
Fosfolipidler, hücre zarının yapısına katılan lipid çeşitleridir. Fosfolipidin
yapısında; 2 yağ asidi, 1 gliserol, 1 fosfat ve azotlu bir bileşik bulunur.
Glikolipidlerde gliserol bulunmaz.
2) STEROİDLER Steroidler, ağırlıklı olarak hormonların ve vitaminlerin yapısına katılan
lipid çeşitleridir.
Hormonlar ve vitaminler organizma için düzenleyici olarak görev yaptı-
ğından steroidler de düzenleyici olarak görev yapar.
Örnek: Kolesterol, bir steroid çeşididir.
HATIRLATIYORUZ: Kolesterol, hayvanların kan plazmasında ve hücre zarın-
da bulunur. Hücre zarının sağlamlığını artırır.
3) TRİGLİSERİTLER (NÖTRAL YAĞLAR) 1 trigliserit; 3 yağ asiti ve 1 gliserolden oluşur.
Yağ asitleri ve gliserol birbirine ester bağıyla bağlanır.
PROTEİNLER
Proteinlerin Genel Özellikleri Yapılarında C, H, O ve N atomları bulunur. Ayrıca S ve P’da bulunabilir.
Proteinlerin sentezi ribozom organelinde, DNA üzerindeki şifreye göre
gerçekleşir.
Proteinler, aminoasitlerin birleşmesiyle meydana gelirler.
Sindirilmeden hücre zarından geçemezler.
DNA üzerinde her proteinin sentezinden sorumlu bir gen parçası bu-
lunmaktadır.
Proteinler, besin olarak kullanılabilir. Sindirildiklerinde aminoasitler açığa
çıkar. Bu aminoasitler, solunum reaksiyonlarına katılabilir. (Enerji vericidir.)
Kasların kasılmasında görev alırlar. (Aktin ve miyozin.)
Vücudun ana yapısını oluşturur. Kaslar büyük oranda proteinden oluşmak-
tadır. Proteinler, hücre zarının ve organellerin de yapısına katılır. (Yapısaldır)
Hormonların büyük kısmı proteinlerden oluşmaktadır (Düzenleyicidir).
Alyuvarların yapısında bulunan ve solunum gazlarının taşınmasını sağ-
layan hemoglobinin yapısına katılır.
Hücre bölünmesi sırasında DNA ipliğini dıştan protein kılıf sarar ve
kromozom oluşur.
Kanın osmotik basıncını ayarlar. (Albümin ve globulin).
Kanın pH’ının ayarlanmasında görev alırlar.
Antikorlar protein yapıdadır ve vücut savunmasında görev alır.
UYARIYORUZ: Proteinler, açlık durumunda en son kullanılan organik bi-
leşiklerdir.
AKLINIZA YAZIN: Proteinler; enerji verici, düzenleyici ve yapısaldır. Prote-
inlerin fazlası enerji amaçlı olarak kullanılmak için yağlara çevrilerek depo-
lanır. Vücudumuzda enerji amaçlı depo protein yoktur.
HATIRLATIYORUZ: Uzun süreli açlıkta proteinlerin kullanım sırası:
1) Üreme hücresi proteinleri
2) Kas hücresi proteinleri
3) Sinir hücresi proteinleri
Aminoasitlerin Yapısı ve Genel ÖzellikleriAminoasitin yapısında, 1 karbon atomuna bağlı; 1 amino grubu (NH2), 1
hidrojen atomu, 1 karboksil grubu (-COOH) ve 1 radikal (değişken) grup
bulunur.
Doğada 20 çeşit aminoasit bulunmaktadır.
Aminoasitlerin farklı sayı ve çeşitte art arda bağlanmasıyla protein zin-
cirleri oluşur. H
R COOH
2NH
C
Aminoasit Yapısı
Peptitleşme Protein sentezi sırasında aminoasitler arasında oluşan bağa “peptit
bağı” denir.
2 tane aminoasit birleşirse dipeptit, 3 tane aminoasit birleşirse tripeptit
ve çok sayıda aminoasit birleşmesiyle polipeptit oluşur.
Proteinler, polipeptitlerin özel bir şekilde bükülüp kıvrılmasıyla işlev-
sel olur.
Esansiyel (Temel) Aminoasitler Aminoasitlerden bir kısmı vücutta üretilebilir, bir kısmı ise dışarıdan
alınmak zorundadır.
Dışarıdan alınması zorunlu olan aminoasitlere, esansiyel (Temel) ami-
noasitler denmektedir.
8 çeşittir.
AKLINIZA YAZIN: Polipeptit ile protein aynı şey değildir.
Protein Çeşitliliğini Etkileyen FaktörlerAminoasit çeşidi, aminoasit sayısı, protein sentezinden sorumlu genin di-
zilişi ve protein zincirinin uzunluğu; protein çeşitliliğini etkileyen faktör-
lerdendir.
HATIRLATIYORUZ: Yüksek sıcaklık, pH gibi nedenlerle proteinlerin 3 bo-
yutlu yapısı bozulur. Buna denatürasyon denir.
Top Related