Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

82

description

elinizden bırakamadan bir solukta okuyacağınız bir roman

Transcript of Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Page 1: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 2: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Engeregin Goziinde ki Kamagma

1997 Balkan Edebiyat Odiilii

Remzi Kitabevi

Page 3: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Aldmetler ............................................................. 11 Istanbul Sehri ...................................................... 22 Ey Benim Efendim ............................................. 29 Bir Annenin Yiiregi ............................................ 40 Avluda Bir Taht ................................................. 51 Agaca Saklanan Riizgiir .................................... 59 Allahin Golgesi Olan Cocuk ............................ 68 Bir Kolenin Adanigi ........................................... 81 Imparatorlu&n En Sigman Kadlni ................. 90 Padigahim Cok Yaga .......................................... 98 El ......................................................................... 102 0lum Denilen Buyulu Geqit ........................... 106 Kankizil 0fke ................................................... 112 Karanlik Kapi ................................................... 119 Venedikli Biiyuk Valide .................................. 123 Leylek ve Yilan ................................................. 128 Hayvanlar ve Melekler ................................... 139 Kurtulug Gunu ................................................. 150

Page 4: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

16. yiizyzlln biiyiik yazarlarz; ylldiz fallna, tarih ilmine merakll Naima ve Evliya Celebi'nin rahat divanlarzndaki kanaviqe yastlklara dayanmadan bu kitabl yazmam mumkiin olamazdl. Esin kaynagl olan miithi2 usluplarl ve alznfl yaptlg'lm ciimleleri icin onlarl tekrar tekrar saygzyla anlyor ve bu romanln onlarzn biiyuk eseri yanmda, alqakgoniillii bir dipnotu olarak algilanmaslnl diliyorum.

Page 5: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Gun kavu2urken koye bir adam geldi ve peygamber 01- dug'unu soyledi. Koyluler adama inanmadzlar, "ispat et!" dediler.

Adam kargzlarzndaki eski suru gosterdi ve, "Eg'er bu duvar konugur ve benim peygamber oldugumu soylerse inanzr mzslnzz?" diye sordu.

Koyluler, "Elhak inanlrzz!" dediler. Adam duvara dondii ve elini uzatarak, "Konug ya du-

var!" buyurdu. Bunun uzerine duvar dile geldi ve 2oyle dedi: "Bu adam peygamber degildir. Sizi kandzrzyor. Pey-

gamber deg'ildir."

Page 6: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

AlBmetler

Kimilerine eksik bir adam gibi goriinsem de, yiiregim ' biliyor ki, gu anda dunyada, yagaminin anlamina varma- dan kader riizgsnnin oniinde siiriiklenip giden milyonlar- ca kigiye gore fazlaliklarim da var.

~liimliilerde pek ender rastlanan bir bilgi birikiminden ve onseziden soz ediyorum. Zaman zaman bilgeligimin si- nirlarini kavramakta giiqliik ~ektigrni itiraf etmeliyim.

Altin varak ustune iglemeler, nadide qiniler, murassa sorgu~lar, kllaptan kaftanlar, sedef kakmalar, yeaim ve akik siislemeler, samur kurkler arasinda ve Imparatorluk bagkenti Konstantiniyye'nin dillere destan olmug sarayin- da yagayan benim gibi bir soylunun herkesi gagirtmasi ve saygili bir boyun egig yaratmasi gerekirken, nedense her zaman boyle olmaz.

Osmanlicayla yetinmeyip Latin, Yunan, Italyan, Arap ve Fars dillerinde arka arkaya dizdigim ve bin bir imayla suslenmig nukteli sozlerim kargisinda lo@ kigi F z u m e be1 be1 bakmakla yetinir; o zaman ben, yuksek bilginin bu zavalli oliimluler i ~ i n fazla geldigini anlar ve dugiincele- rimi beynimin kivrimlanna gomerek, kargimdakini bagig-

Page 7: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 8: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

bir erkek olarak gormedikleri kugkusundan kurtuluyo- rum. Sopayla korkutulan guzel kadinlarin, kargimda yu- mugacik boyun egiglerinin tadini qikariyorum. Dunyanin en guqlu erkegi olarak duyumsuyorum kendimi.

Kalin sopayi hafifqe dagilan saqlarinda, boyunlarinda, narin omuzlannda, kollannda gezdiriyorum. l ~ i m huzur- la doluyor.

Dunyanin her kogesinden toplanmig bu guzel luzlarin ufak birer kusuru var. Hepsi biraz soluk renkli. Belki gii- negi gormemelerinden ileri geliyor bu, ama ne yazik ki en Hzel insan teni rengi olan kahverengi-siyah alagimindan yoksunlar. Dunyanin kutlu bolgeleri iqinde en fazla Af- rika'da rastlanan koyu ten, kalin dudak, kivircik saq gibi ustiinlukler, bu sangin, qakir gozlu kizlarda gereken say- gy i ve hayranligi uyandiriyor mu, merak ediyorum. Za- man zaman bana gosterdikleri saygi, zekiimin ve bedeni- min ustunluklerine degil de sadece elimdeki sopaya bag- liymig gibi geliyor; hepsinden kugkularuyorum ama sonra kimsenin bu kadar aptal ve kor olamayacagini diiguniip avunuyorum.

Bu kadar mukemmel bir govdenin alt lusminda ufacik bir eksikligin bulunmasi, kizlari boylesine derinden etki- leyebilir mi bilemiyorum. Ona bakilirsa, dunyanin en mii- kemmel insani olan, beni bile golgede birakan Efendim ha- riq, herkesin ne igrenq kusurlari var!

Hatasiz yaratilmig olan tek kigi, benim Efendim: Padi- gah Hazretleri!

Ama o da bu kizlardan bazilarini kirk yilda bir gorii- yor.

Bunun diginda, her giin baglarinda ben varim. Bir kaz siiriisu gibi guduyorum onlari.

Cehaletleri ve aptalliklariyla alay etme hakkini elimde tutuyorum. Kendilerine ogretilen garkilar, sabahtan akga- ma kadar igledikleri igne oyalari, bildikleri ve unuttuklan - 15

yabanci diller ve haftada bir kez bahceye qikarildiklarinda havuzda oynadiklan su perisi oyunlari bile benim mutlak efendi iistunlugumu sarsamiyor.

Ksacasi, egsiz bir bilgi hazinesi, kiimil insan mertebe- sine ermig bir bilge, yerine gore hem gefkatli, hem acima- siz davranmasini bilen bir yonetici ve ilerleyen yagina rag- men giiqlu kaslarini ve Afrikali durugunu baginin magrur dikligiyle tamamlayan ben, bu olumlu dunyada bir tek efendinin onunde boyun egerek, erdemimin ve sadakati- min degerini arthriyor ve onun ovgulerine mazhar oluyo- rum.

Artik anlamaya bagladiginlzi ummak istiyorum. Eger, pargomen iizerine nesih harfleriyle yazdigim bu notlan okuyan sizler'de anlayigsiz ve cahil qikarsaniz, elimden hiqbir sey gelmez. Ciinkii, ne yazik ki, size ulagabilecek bir sopaya sahip degilirn.

Mutluydum ve omrum boyle sona erecek saniyordum, ama yanilmigim. Cunku @nun birinde u@rsuzluk alb- metleri baglayiverdi ve bununla birlikte de yalniz benim degil, butiin imparatorluen huzurunu kaqiracak olaylar baggosterdi.

Ilk igaret, bedenimin en degerli parqaslni sakladigim kavanozun yere dugup parqalanmasiydi. Somaki mermer- ler uzerinde tuz buz olup zavalli et parqalarinin mecalsiz- ce ortaliga yayilmasi bile felaketin on habercisi degilse, ne uyarabilirdi bizi?

Ruyasinda devssii bir elin gokyiizunden giinegi kopa-

Page 9: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 10: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Paga, daha sonra kizin, ailesinin ve butiin taniklarin hu- zura getirilmelerini emretti.

18 Paganin huzurunda tir tir titreyen koylu luzi, lurk belik saqi beline dek uzamig, gergin, yay gibi bir genq olmakla onceleri epey utandiysa da, heybetinden iirktiie Paga'nin israri uzerine hikiiyesine bagladi:

"Hint Padigalu, bizim Padigahimlza hediye fil yollamig. Bizim oralarda konaklayinca cumle iilem bu filleri gorme- ye gitti. Biz de arkadaglarla birlikte oraya gittik. Kalabali- gin arasina girdikqe hiqbir gey goremez olduk. Kimileri, bu ne ulu hayvan boyle diye anlabp duruyorlardi, ama ben bir gey goremiyordum. Hani nerede bu fil dediginiz, diye soylenip araniyordum. Kimileri kolumdan qekip da- ha ileri gitmememi, fillere yaklagmamami soyledilerse de ben gene bir gey goremedim. Derken bir damin golgesinin alhna girmigim. Damin direkleri kocaman kocamandi. Bu direklerden birisi bana dogru geldi, belimden kavradi ve beni yukanya, damin iqine dogru goturdii. Sicak bir yerde vicik vicik ete gomuldum. Medet medet diyerek qirpinma- ya bagladim. Korkumdan bayilmigim. Sonra ayni diregin belimden kavrayip yere indirdigini fark ettim. Beni alip eve gotiirmugler. Ondan sonra karnim gigmeye bagladi. Iki y11 gebelik qektikten sonra bu filcegizi doerdum. Bir ay yagadiktan sonra fil oglumu katleylediler."

l z hikilyesini anlattiktan sonra, fil oglunun bagina q6- kup zari zari aglamaya bagladi.

Paga bu hiksyenin dogrulugunu sorduenda huzurda bulunan butun Turhal, lnepazari ve Kazova ahalisi, yemin ederek aynen boyle oldugunu anlattilar. Bunun uzerine Paga, olayln duyulmasini onlemek iqin, tanikllk eden yet-

. mig kigiyi zincire vurdurup omur boyu zindana attirdi. Fil

yavrusunu ise iqi balla doldurulmug bir keqeye sardirip Is- tanbul'a, Efendimize gonderdi.

Ugruna can feda ettigimiz Efendimiz, sadece bizim de- gill gu koskoca dunyanin dortte birinin sultaniydi.

Allahin oviip de yarattigi bu cihan hiikiimdan, yalnlz Istanbul ve Anadolu'nun degil; Eflak Bogdan'm, Kirim'in, Misir Yemen illerinin, Mekke ve Medine'nin, Bagdat'in, Cezayir'in, Belgrad'in, Macar Kralligi'nin, Moldova'nin, Bosna Hersek topraginin ve Makedonya ovalarinin da sa- hibi, efendisi ve imparatoruydu.

~q kitaya yayilmig olan mulkunde yetmi9 iki millet cem olmug, herkes kendi dilince konugup kendi dinince ibadet ederek yagayip gidiyordu.

Ve Habegigtan qollerinden kaqirilip getirildigim on iki yagimdan beri, benim vazgeqilmez, yoluna bag koydugum Efendimdi.

Digerleri gibi Yukan Nil bolgesinden, Cad Goliilnden, Kordofan'dan, Darfur'dan gelmemigtim ben.

Habegistan'dan gemilere doldurulmugtuk. Geminin ambarinda balik istifi gibi ust uste yigilmig kalabalik ara- sinda, genq kadinlar ve erkekler qogunluktaydi.

Benim gibi ergenlik qaginda on beg, yirmi qocuk oldu- gunu hatirhyorum. Gemi ambari havasizdi, leg kokuyor- du. Sert dalgalarin qarpmaslyla her yalpalanigimizda iqin- dekileri oldugu gibi digari qikaranlar, her geyi tiikendigi iqin kuru kuru safra oerenler vardi.

Keskin kokudan nefes alamaz olmugtuk. Her sabah am- bar kapagini aqiyor, gece olenleri suriikleyerek digariya qi-

kanyor, denize atiyorlardi. Bu olum gemisiyle ne kadar yolculuk ettigimizi bilmi-

Page 11: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 12: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 13: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

defe iistune saldirip igini bitirmek istemigler. Soziine sad& salinip duran kirmizi serpuglu, kavuklu, beyaz miicevveze bir cihangir olan Iskender ise, "Ben Kaydefe'ye soz vzr- sarikli kalabalik; her dinden, her milletten kiginin harman

24 dim," demig. "Asker toplayip iistiine gitmeyecegim. Yapa- - oldugu bir panayir yeri.. . - 25 mam." Mutluluk kapisindan iqeri girmesi yasak olan bu kala-

Bunun uzerine Hazreti Huir, "Ey Iskender!" demig, ballk arasinda kimler yoktu ki: Cenevizli elciler, Venedik' "Kaydefe'yi alt etmek istersen onun iistiine ordu salmana in iinlu balyoslari ve maiyetleri, at kogturanlar, ellerini gerek yok. Karadeniz'den bir yo1 acip sulanni Akdeniz'e gokyiiziine aqmig dua eden dervigler, hayrat qegmelerden alutalim. Boylece Kaydefe'nin butiin iilkesi sular altinda hayat s u p iqenler, yerleri siipuren lurmizi, mavi, turun- kalir; sen de hem soziinii tutmug, hem de ociinii a lmi~ cu ciippelerinin eteklerini toplaya toplaya yiiriiyenler, i i ~ olursun." -beg kigi kafa kafaya vermig konuganlar, keklik sekqli ati-

Bu sozler fskender'in hoguna gidince, bilginler denizle- nin gosteri~inden esrimig cakali siivariler, atlara bakan se- rin Wksekligini olqmugler. Karadeniz, Akdeniz'den daha yisler, ibrikqiler, iqoglanlan, oradan oraya kogu~turan agqi yiiksek ~ikmig. Bunun iizerine yedi yiiz bin guqlii kuvvet- yamaklari, oduncular.. . li adam toplayip Karadeniz'den bir yo1 kazmaya baglamig- Hele Sultanin bir ava qilugi vardi ki, gormelere deger- lar. Bu ~aligma geceli giinduzlii iiq yll siirmiig. Kana1 bitip di: de Karadeniz'in suyuna yo1 verilince, cogkun deniz eski 1s- Ikili iiqlii sira olmug, yan yana dizilmiq egkin atlari iize- tanbul'u kaplamig ve Kaydefe'nin ulkesi sular altinda ka- rinde sorguclu vezirler, beyler, saray ileri gelenleri, sag ,

larak heliik olmug. kollanna birer ahci kug kondurmug dogancilar, one atd- fate bu yuzden Istanbul gehrinin ortasindan, Karadeniz' mak isteyerek iplerini geren av kopeklerini zor tutan za-

den Akdeniz'e akan Bogaz suyu gecer. Bu suya iki kiyida- garcilar, okqular ve tabii cihan hiikiimdan Efendimiz.. . ki yalilarin, saraylarin, Bizans kiliselerinin, ozene bezene Altin murassa kogumlarla bezenmig kir kiiheylanin yapilmig kogklerin ve goge uzanmig ince minarelerin gol- iizerinde azametle oturan, iqine mavi atlas libas, ustune geleri diiger. samur kurk giymiq, bagrna sorguqlu beyaz sarik baglamig,

Sarayburnu denilen yerdeki saray ise dunya harikasl kuzgun karasi sakal ve biylklarinin yuziindeki nuru engel- Ayasofya'nm yakinina kurulmug bir cennet mekanidir ve leyemedigi Padigahimiz, yedi bin kuluyla av seferine qi- benim kudretli Efendim, atalarinin yaptigi bu sarayda otu- kar, enlerce donmez, Marmara'nin sik ormanli daglarini, rur. tepelerini boru sesleriyle inletir ve ciimle mahlfikatin akli-

Gorkemli sarayin kubbeleri, ahaap pencereleri, giille na ziyan diiguriirdii. iglemez muhkem kale duvarlari ve bah~elerindeki akas-

ya, siimbiil, cam, selvi, erguvan agaclari.. . Kapi giriglerini 0 u&rsuz alametler baglaylp da Istanbul hallu korku siisleyen mor salkirnlarln arasinda ve duvarlarin diginda iqinde kaldiginda, Ayasofya Camii'nin dort minaresinin

Page 14: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 15: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 16: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 17: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Onun hizmetinde geqirdigim yillar bana yeterdi. ye dayanamazdim. Herkes bilirdi ki, butiin organlari ye- I Efendimizin varligiyla gereflenmigtim. Bu aciz zenci ko- rinde olmayan eksik adamlar Cenab-1 Hakkin cennetine

32 le, bu eksik mahlilk, Padigahin liitfuyla, onun keremiyle - giremezdi. Orada benim gibi bir hadima yer yoktu. - 33 bir insan olmugtu. Hem de siradan bir kul degil, impara- Bu yiizden bir qocu@n kesilmig aletini kavanoza ko- torluen en yiiksek mevkilerinde parlayan siyah bir yil- yup boynuma asmigtim. Hep yanimda tagiyor, uyurken diza doniigmugtu. Elbette ki bunda, benim Afrikali yete- bile boynumdan qikarmiyordum. Insana ne zaman Emr-i neklerimin de pay1 vardi. Efendimin miilkunde, bana og- Hak vaki olacagi belli degildi. 0bur diinyaya gittigim za- retilen her geyi, Latin, Arap, Fars, Yunan, Italyan dillerini, man, Afrika'dan gelirken kaybettigim gey elimde olacaktl. fikih ve keliim bahislerini, Sadi-i Sirazi'den Hafiz'a, Hay- Gerqi benimki degildi bu. Ciglik qigliga bagirtilarak hadim ! yam'dan Celiileddin Riimi'ye, Imam Gazali'den Ibn-i Hal- edilen kara gozlu, kara derili bir erkek qocugundu, ama dun'a, Eflatun'dan korlerin degnegi Omiro'ya kadar bii- gene de butiin organlar eksiksiz tamamlanmig oluyordu. tiin ustalari, bu diinyanin yarattigi biitiin bilgileri kivir la- Tanrinin bana vermig oldugunu da bagkalan almigti nasil vir saqli kafamin iqine doldurmugtum. Kuran-1 Azimiig~a-

I olsa; bu yiizden fark etmezdi. Biz zenci hadimlarin kaderi, n'i hatmetmig, Peygamber Efendimizin kutlu hadislerini birbirinin orgaruru tagimakti belki de. fjimdi buyiimug, ko- ezberlemigtim. ca adam olmug o qomk da bagkasinin organiru tagiyordu

Sesim o kadar giizeldi ki, Ezan-i Muhammedi okudu- ihtimal. &m zaman butiin muminler Biliil-i Habegi Efendimizin Zaten oyle uzun zamandir boynumda ashydi ki, artik mezarlndan kalkip o giizel sadasiyla namaza cagirdigim benim olmadigini bile unutmugtum. sanarak gozyagi dokerlerdi. Ne de olsa Peygamber Efendi- Ne yazik ki yoktu artik. Kavanozu, sornaki mermerler mizi bile o kadar etkilemig olan Biliil-i Habegi Hazretleri ustiinde parqalanip dagilmigti ve ben o telagla kiiqiik et atam sayilirdi. Ayni muhtegem topragin insanlariydik. parqasini bulamamigtim.

Simdi en acele tarafindan, hayalari orak biqimi kesilip Benim Efendim, bir engeregn goziinu kamagtiracak ka- qikarilacak bir qocuk gerekiyordu bana.

dar parlak miicevherlerle siislii sorgucunu taktigi zaman, Onun aletini alip mucevher kakmali, kinlmaz bir kutu dogan giineg utanir ve ona gipta ederdi. iqinde saklayacakhm. Ancak ondan sonra olebilirdim.

0lmek istiyordum.

Bir yandan da olemeyecegim iqin kaderime lanet oku- Saraydaki derin sessizlikte, arada bir iq qekmeler, luq- yordum. Her zaman yanimda ta9idigim kavanoz, mermer- kiriklar, fisildagmalar duyar gibi oluyordum. Belki de Ha- ler ustiinde paramparqa oldugu iqin olmeye hakkim yok- rem-i Humayun agliyordu. tu. Biliyordum: Kimse Padigahin kapatildigi odaya yaklag-

Bu cihani kaybettikten sonra, oteki cihani da kaybetme- maya cesaret edemezdi. Hem Padi~ah Efendimizden kor-

Page 18: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

karlardi, hem de onu hapseden zalirnlerden. Efendim mer- gey degildi ve tabii bu gosterileri seyredenler, onun gii- I hametliydi, ama bu herkesin ondan korkmasina engel de- ciinden kuvvetinden oldu* kadar higmindan da qekini-

34 gldi. Kendisinden onceki padigahlar gibi, tahta qikar qlk- yor ve akla ziyan getirecek bir korkuya kapiliyorlardi. 35 - - maz hanedarun erkek uyelerini bogdurtmamigti o. Hiq saklim gizlim olmadan bu satirlari yazarken, be-

Merhametli yiiregi boyle bir zulmu kaldirmayacak ka- nim bile zaman zaman korkuya kapildigimi itiraf etmem

dar yuceydi. Elini akraba kanina bulamadi. gerekiyor. Kendimi, olgunlukla kabul edilecek bir olume

Bunun yerine, nizam-1 2lem iqin, onlarin gonul gozleri- hazlrlamlg olmama ragmen, bazen elimde olmadan titre-

ni aqmakla yetindi. melere kapiliyor ve akil dig1 bir korkunun pen~esinde kiv-

I Bir gun saltanatla kan bag olan herkes bir araya top- ranip duruyordum. Cunku Padigahim~in qevresinde goz-

land1 ve birer birer gozlerine mil qekildi. Kundaktaki be- le goriilmez bir dehget halesi vardi. Ister istemez etkileni- bekler bile kizgin 2iglerle kor edildi. Boylece dunya gozleri yordunuz.

kapanirken, gonul gozleri aqilmig oldu. 0 giinlerde, korkup korkmadlgimi soran Mevlevi der- Efendimin merhameti sonsuzdu. vigi ahretligime, "Korkmuyorum!" demigtim. "Ama lev- Onun yiice kigilig diginda kim akrabalanna boyle bir remdeki herkes korktue iqin benim de korkmam gerekti-

iyilik yapar ve gozlerini luzgin millerle daglayarak canla- gini dii~unuyorum. Sonunda bu diigunce beni korkutma- ruu bagiglayabilirdi ki? ya kadar variyor."

Ne var ki, bu acimasiz dunyada iyilik cezalandiriliyor! Aslinda bu cevap zekice hazirlanmigti, ama hiq de ger-

Uzun omriimiin bana ogrettig gerqeklerden biri de bu. qegi yansitmiyordu. Diipeduz odum kopmaktaydi. Cun- Kotiilu@ yenmek, iyiligi yenmekten daha zor. Bu yiizden ku Padi~ah Efendimizin keyifsiz bir zamaninda gozune iyiler savunmasiz oluyorlar, her tiirlu zarari gorebiliyor- iligmek, seferdeki ordularla ilgili tatsiz bir haber aldi@ an-

%: lar. Efendimizin agabeyi gibi, imparatorluktaki her tiirlu da yakuunda olmak, gereksiz bulduw bir soruyu sormak mahliiku korkudan tir tir titreten hukumdarlara hiqbir ko- ya da onun soru sorulmasin~ istedigi anda suskun kalmak, tiiluk erigmiyor. Kimse boyle bir geyi aklindan bile gelire- fazla bilgili ya da hepten cahil goriinmek, huzurunda es- miyor. nemek, gozunu rahatsiz eden bir yiize ya da buruna sahip

Cunku rahmetli Padigahimu o kadar giiqlu ve gozu- olmak, hemen kapinin dibinde duran bostancilar tarafin- pekti ki, kargisinda soluk alip vermek bile miimkun degil- dan ve daha kelime-i gahadet getirmeye firsat bile bulama- di. Dunyaya gelmig insanlarin en @qlusii olarak bazen iki dan bo&luvermek demekti. Guzel guzel konugup gider-

a@r pehlivani kugaklarindan tutup havaya kaldiriveriyor, ken, bir anda neye ugradigini gagirip da 'Eghedii' deyip bazen palasiyla koskoca bir merkebi tek vurugta ortasin- sonunu getiremeyen ve tat11 canini teslim eden qok devlet dan ikiye boluveriyordu. biiyii* gormugtiim. Siradan insanoglunun bagina gelebi-

Bir hukumdarln bu kadar kuwetli olduw goriilmiig lecek birqok Bey, ecele goturen yolda bir i~aret olabilirdi.

Page 19: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

mig de uykusuz kalmigsanlz, Padigahin huzurunda aniden 36 bastiran tatli uykuya kargi direnmeniz ve gozlerinize yer- -

legen mahmur bakigi silmeniz gerekirdi. ~ z e r i n e Mekke' nin Hacer-ul Esved'i oturtulmug gibi agirlagan gozkapak- lariniz sizi dijrtnala giden olum atina bindirir ve o geceyi suskunlar mahallesinde tamamlardiniz. Ya da esnemek gi- bi onune geqilemez bir durumu engellemek iqin saray ileri gelenlerinin bagvurdue usulleri ogenmek ve mesela es- neme duygusu kabardigi anda dilinizi dama@nlza sikica bastirmak gibi hunerleri bilmeniz gerekirdi.

Soylu Habeg kanm Osmanli saraylnin asaletiyle birleg- tirmig olan ben bile boylesine korktuema gore, siz varin zavalli ayaktakimim ve sarayin aciz kullarini hesap edin.

Ne var ki, gimdi hapsedilen Padigahimiz, agabeyi gibi zalim degl, adeta bir melekti. fmparator olmanin gerek- lerini yerine getiriyor, yerine gore kiminin boynunu vur- dump kiminin gozlerine mil ~ektiriyor, kiminin de dilini kopartip ahyordu, ama biitiin bunlar giindelik, siradan ig- lemler olarak kalip insanlann yiiregine ozel bir dehget sal- miyordu.

Zaten bu diinyada adam oldiirmeyen hiikumdar mi olurdu?

Simdi de bu iyi niyetinin cezasuu qekiyor ve zamantn- da canini bagi~layip oldurtmedigi insanlar tarafindan ken- di saraylna diri diri gomulmenin dayanilmaz acisini yagi-

. yordu. Ancak, saray adamlan kendiliklerinden boyle bir ige

kalkigmaya cesaret edemezlerdi. Bunlari mutlaka bir yii- reklendiren vardi.

Bu kiginin kim olduenu ogrenmeye ve kutlu Efendimi

tirmaya karar verdim. Bu karar yixegimdeki aciyl biraz hafifletti. 37 -

Ne de olsa giinegi parlak Afrika kiyilarlnin ovuncii, kutlu efendimiz Bil2l-i Habegi'nin mucizevi torunu Habq Aga ige el koyuyordu.

Daireme geqip Safiye'yi ~agirttim. Safiye, on beg ya- ginda Kafkasya'nin sert riizgdrlarindan kopanlip alinmig ve saraya getirilmig yay gibi bir cerkez klziydi. Simsiyah uzun saqlari ve dag baglanndaki golleri andiran yegil goz- leriyle belki haremin en giizel kizlanndan biri degildi, ama yine de genqligi, tazeligi, qabuk qabuk telagli konugmasiy- la kendini gosterirdi.

Haremdeki birqok kiz gibi onceleri qok aglamig, soma Padigah Efendimizin yatagini ziyaret edecegi geceyi bek- lemig, ama onun hiq dikkatini qekmedigi iqin bu onura erememig, bunun iizerine mutfaga odun tagiyan iriyan bir Turk'le igi pigirmiati. Benim bu iligkiyi duymam uzerine de delirtici korkulara kapilmig ve gelmesi mutlak olan acili olumunu beklemeye koyulmugtu. Tam bu sirada Safiye'yi odama qa@rtip bu suqu igleyenlere uygulanacak igkence- leri ve Sarayburnu'ndan bir quval iqinde denize atllmakla sonu~lanacak olan kaderini kendisine ayrintilanyla anlat- mig, luzin aklini iyice bagindan almigbm.

Bir ara ayaklarima kapanarak canini baBglamam iqin yalvarmaya baglamgti. fgte o andan sonra hayatindaki tek efendisi ben olmugtum. Emirlerime kogulsuz uyar, saray- da ve haremde ne olup bittigini haber verir, gozlerini, ku- laklarini aqarak dolagtigi saray koridorlarlnin her turlii mahrem bilgisini bana tagirdi.

Bir daha goriigmeyeceklerinden ve bir fisilti qikmaya-

Page 20: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 21: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 22: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 23: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Tutiin iqen birini bulup da oldiirmek oyle zevkli bir saat sonunda bir erkek qocukla meyvelenirlerse, talihleri I oyun haline geldi ki, bostancilar gizlice evlerin damlanna degigiyordu, ama gehzidelerden dogan erkek ~ocuklar, ba-

2 ~ikar , bacaklan koklarlar, iqerde tiitun ya da iqki icilip iqil- zen de bu luzlarin sonu oluveriyordu. Cunkii yeni Padigah 45 medigini anlamaya qaliqirlardi. Koku geldiginden kugku- tahta ~ l k l p obur gehzideleri bogdurdue zaman, onlarln landiklan evleri basar, evin erkegini kapinin oniinde he- cariyeleriyle birlikte qocuklari da oldiiriiliiyordu. Bir gun men idam ederlerdi. baklveriyordunuz ki, beq tane kiiciiciik tabut qikmlg saray-

Evde beksrlar kaliyorsa topunun kellesini koltuklarl- dan. Anneleri olan cariyelerin kaqinilmaz kaderi ise hirer n ~ n altlna verirlerdi. Koltuk altina konulan kesik kafalarin Cuvala konulup Sarayburnu akintilarina birakilivermekti. agzina birer tiitiin ~ u b u @ sokuluyor, oyle teghir ediliyor- Bu kadersizler, dipteki sofjuk akintilara kaplhrken ne- lardi. ler dugunurlerdi acaba? Bunu qok merak ederdim. Belki

oyle bir devirdi ki, fstanbullu korkudan beti benzi sol- de son kez ~ocukluk gunlerine donerek bir kilisenin @in- mu$ halde kendini evine atti mi rahat bir nefes alir, met- nuk kokulu logluena kapilir ya da Kafkas daglannln sert bur kalmadlkqa bir daha da sokaga qikmamaya qali.yrdl. riizgsrlanni duyarlardi yiizlerinde.

Bir Padigahin elbette kullanni oldiirmeye hakki vardl; onlann caninin, malinin, ~rzinin, inanqlarinin, dugiincele- Efendimizin annelerinin ikamet ettigi dairenin onune rinin, riiyalarin~n sahibiydi ve hikmetinden sual olunmaz, geldim ve bir sure bekledikten sonra Ana Sultanin, ~ i iy i ik her geyi bizden iyi takdir ederdi. Validenin huzuruna girdim. Insanm iqine iqleyen soguk-

Kendileri genq yagta aniden vefat edince, gimdiki Pa&- tan korunmak iqin samur kurklere buriinmugtii. Miibarek gahimiza taht yolu goriinmuqtii. Fzunden, ne dugundiigiinii anlamak miimkun olmuyor-

Padi~ahln miibarek naagi, topraga verilmek uzere IS- du. Kimilerinin iigiiyiip kimilerinin yandigi bu garip a@s- tanbul sokaklarindan gecirilirken, en sevdigi iiq klr atinin tos a ~ d a , Valide Sultan iigiiyenlerdendi demek ki.

I ters eyerlenerek tabutunun oniinde yuriidigunu geren Imparatorlu@n en guqlu kadtni oniinde saygiyla egil- balk her $eye ragmen gozyaglarini tutamamigh. dim. Insanin Fregini oyan delici baki~larini yiizume dik-

migti. Kiiqiik gozlerini lurpmadan bana baki~ordu ve ben Harem-i Humayunda korkuya kapilan cariyelerin ag- bu bakiglar kaqisinda tuhaf oluyor, her zaman iizerine tit-

hmalari siiriiyordu. Padigahin kaderinden qok, i ~ i n e dug- redigim iq dinginligimi ve yuzumdeki magrur ifadeyi ko- tiikleri dehget duygusundan agladiklanni biliyordum. Yu- ruyamlyordum. Buyiik Valide beni peri~an ediyordu ve rekleri daglaniyordu. Ne olacakti gimdi? Allahin yer@- bu konuda yalnlz degildim. Onun, herkes iizerinde inanll- ziindeki golgesi nasil adi bir cariye gibi hapsedilirdi? Bunu maz bir etkisi vardi. bir tiirlii akillan almiyordu. Cariyeler, Padigah Efendimi- Katlanamadlgl tek Sey, biiyiik giicunu ve iktidarini bir

bagka kadinla paylagmak zorunda kalmaslydi. Hayat1 bo-

Page 24: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 25: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 26: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 27: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 28: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

remin namusunu ve gerefini koruyacak ve bu u e r d a ole- nin arasindaki qocu&n urkmug yiizune bakarak, "Bismil-

I cektim. lah Padigahun!" dedi ve q o c u e Osmanli tahtina oturtarak 54 "Bunlar da kim ola acep?" diye merakla yiiriiyiip var- etegini optu. 55 - -

dim ki, bir de ne goreyim: Mutluluk kapisinin onunde, ya- 0 anda $eyhulislbm Efendi, Kubbealti vezirleri, kazas-

lin kiliq yeniceriler durmuyorlar mi! ker, yeniqeriler ve ben dahil hepimiz, egilerek, "Bismillah $eyhulislAm Efendinin ve obur ulemarun emriyle olsa Padigahlm!" diyerek, yedi yagindaki Sultana biat ettik ve

gerek, Osmanli tahti da qikarilip avluya konulmugtu. Gu- etegini hurrnetle optiik. Ciinku tahta o tu rdue anda yedi

pe gundiiz avluda bu tahti gormemle, iqim bir tuhaf oldu. yagindaki subyan, Istanbul'un, Bagdat, Basra, Yemen'in, Bu ikindi vakti, sarayda hiqbir kitabin yazmadlg igler Macaristan, I n m , Budin, Kanije, Ukrayna, Afrika'da M-

oluyordu. slr, Sudan, Cezayir'e kadar uzanan topraklarln ve halkla- Derken Buyiik Validenin, Kughane Kaplsi'ndan qktigi- rm ve daha nice diyarln imparatoru olmugtu.

ru ve elinden tuttugu minik torununu tahta do@ getirdi- Ne var ki qocuk, bu dururnu kavrayamamigb. Biizulen g n i gordiim. Baginda muceweze biqiminde tiilbentli kir- alt duda&, aglamak iizere o lduenu gosteriyordu.

mizi serpug tagiyan yedi yagindaki masum oglancik, kagl $eyhulisl5m, "Padigah Efendimiz kalaballktan korku- gozu yerinde, guzel bir qocuktu ve Padigah Efendimiz og- yor!" diyerek biat torenini yanda kesti. lunu qok sever, ona en giizel taylari hediye eder, kucagina Biiyiik Valide torununu bagnna basarak gMiirdii. alip sevdiginde onu yuregine sokmak isterdi. Gerqi bir se- Yavagqa mermer direklerin arkasina, Harem-i Humayu- ferinde harumlardan birisine hiddetlenip kucagindaki qo- na dogru suzuldiim. 0 @n akgami nasll ettigimi bilemiyo- c u e firlattigi gibi atmig, qocuk da bagim havuza vurmug- rum. Ategler iqinde yanmaya baglamigtlm. Aestos ayinin tu, ama Allahtan, hafif atlatarak mutlak bir oliimden kur- sicagi yerine buzdan nefesler iifleyen ruzggrlar iqimi don- tulmugtu; ancak boyle anlar enderdi. duruyor, ama alev alev yanan alnimi serinletemiyordu.

Cocuk belli ki korkmugtu. Cevresindeki kiliqli, dev gi- Demek ki Efendimin igi bitmigti. Tahh ve imparatorlue, bi, biyikll adamlara bakiyor, neler oldugunu anlayamiyor- kendi belinden inen yedi yagrndaki o&lcu@na geqmigti. du. Ama korkan sadece o sabi veliaht degldi. Yeniqeri- lnanamlyordum, aciz aklim bu b u 9 k deggikligi almi- lerden !jeyhulisliim Efendiye kadar herkesin benzi sapsarl yordu. kesilmigti. Sanki stir borusu qalinmg ve 'israfil'in qagnsiyla uya-

Bu@k Valide, yedi yagindaki qelimsiz Sehzadeyi tahtin nan cumle mahlfikat yerinden dogrulmugtu.

onune kadar getirdi. Kimse ne yapacagini bilrniyor, agla- Meger bu bir gey degilmig. 0 akgam sfir borusunun mak ister gibi alt dudagini buzen qocuga bakiyordu. vurulmasiyla baglayan kiyameti, saray duvarlari diginda,

Bu sirada ulemadan bir efendi one qikti, qocue koltuk Asitane'nin sokaklarinda, yagli minarelerin koyu golgele- altlamdan tutup bir tiiy gibi havaya kaldinverdi. Elleri- 21 rinde gormek de varmig kaderde.

Page 29: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

0mur boyu bag koydugum yastigl slrilsiklam eden goz- qlkarmakla butiin duygularlnl oldiiremeyeceklerini nere- I yaglarlm bir parqa dinerek dogruldugumda saraya akgam den bilebilirlerdi ki. Butun gun, diinyanln dort bir kogesin-

56 kasveti qokmiig, her kogede yalulan qeraglar sarayin hii- - den seqilerek getirilmig nadide giizelleri ve onlarln giimiig 57 ziinlu karanliginl arttlrmaktan bagka bir ige yaramamigti. endamlarinin qiplakligini seyredip de heyecanlanmamak

Bir miiezzinin hiqkiran sesi akgam ezani okuyordu. mumkun muydii? Tag olsa cana gelirdi. Efendimin akgam yemegini kendim goturemeyecek- Hele Fransa'nin Nissa gehrinden getirilen ve Giilbeden

tim. SoracaB yiirek daglayan sorulara cevap veremez, tah- ad1 verilen on dart yaglnda bir dilber vardl ki, Padigah

i hna gul yanakli o&lcu&nun oturduenu ve arhk kendi- yalvarthgl gibi benim de akllmi bagimdan almaktaydl. sinin Cihan Padigahi olmadlgini anlatamazdlm. Benim yii- Onun soylu atlar gibi gergin duran bedenini, ahu gozleri-

i ce Efendim, o@lcugu dogdu& giin ne kadar sevinmig ve ni ve dunyaya metelik vermeyen, Halifemize bile aldlrma- bebegi kucagma aldiktan sonra Osmanll tahtlnln vgrisini yan bakiglarini gordiikqe kendimden geqerdim. herkese gostererek, ne buyiik eglenceler yapllmaslnl em- Ak gogsunde birer giil tomurcugu gibi patlamig meme- retmigti. lerinin pembe ve diri qiplakligi kargislnda mest olurdum. ,

$ehir meydanlamda cambazlann, hokkabazlarln hii- Sabah ruzgdnnln urperttigi @mug bedeninde dikiliveren nerlerini seyreden halk, lurk giin kirk gece, kuzu etli pilav- ayva tiiyleri yiiregime batardi. Hamamda kaynar sularla lari, helvalarl doyasiya yiyip iqtikten bagka, yemek kapla- ylkanip klpkirmlzl kesilene kadar keselerle liflerle ovulup nnl da alip gotiirmiiglerdi. gizel kokular siirulerek Padigaha hazlrlandlgl giin herkes,

Sehzddenin d o e g u gerefine alhn ve giimiiglerden ya- onun bugune kadar saraya gelmig en giizel luz o lduena pilan nahiller oylesine biiyiik olmugtu ki, gehrin birqok so- yemin etmigti ve gobek taginda onun muhtegem qiplakli@- kagmdan geqememigti de, evlerin cumbalarlnl ylkarak yo- ni goren harem hal lum tiimii ona aglk olmugtu bile. lu genigletmek zorunda kalmiglardi. Hasbahqeye d o e siizulerek ve saqina takili tiilleri

Harem-i Humayun bile genlenmig ve kadinlann, bagla- uqugturarak kogmasl yaninda, Efendimizin en sevdigi at1 I nna bezler ortiilmug bir musikiginas grubunu dinlemesine olan, Acem $ahllnln hediyesi Daglar Delisi'nin rahvana

izin verilmigti. Adamlar kalln bezlerin altinda udlar~ni, ka- kalkmasi ahenksiz kalirdi. nunlanni qahyor, arada bir nefessizlikten bogulacak gibi Ya kokusu, ya herkesin aklina ziyan getiren tarqin, giil, olduklarinda baglanni yukan dogru kaldlrma gafletinde akasya ve siit bebegi kan~iml kokusu.. . bulunuyorlardl. 0 zaman biz de elimizdeki uzun sopalar- Bu koku en dini butun Miisliimanl bile oylesine boga- la kalkan baalara vuruyor, bezi aqmalarma izin vermiyor- zina kadar gunaha sokardl ki, kirk hatim indirse, yetmig duk. Ciinku Padigah Efendimizin haremini hiqbir erkek yedi yetim giydirse, Veysel Garani gibi klrk yll qolde gezse

1 gozu goremezdi. Bizlerse erkek degildik; ya da en azindan bu giinahm baglglanmasl olanaksizdi. oyle saniyorlardl. Bir erke#n organlariru orak bi~imi kesip Yalnlz Giilbeden bir tuhafti. Haremdeki i5biir genq ka-

Page 30: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 31: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 32: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

yenisi atanm~gti. Padigahlar, Sadrazam can1 iqin ugragmaz- C meteligim yoktur. Allah kalbinize ilham-i merhamet ver-

lar. Hem zaten bizim Padisah istese bile bu igi yapacak

razamlarin kaderi boyleydi zaten. Imparatorlu&n ikinci adarm olma zevkine erdikten sonra, ya Padigahin gaza- bina ugrayarak ya da askerin isyanina toslayarak kelleyi vermek alinlarlnda yaziliydi. Bu igten kurtulup da eceliyle olebilen Sadrazam qok talihli say~lmaliydi.

Daha sonra anlatildigina gore Istanbul sokaklarinda bu korkunq igler olurken Sadrazam, tebdil kiyafet, yaninda en has adamlari o l d u e halde, canini kurtarmak iqin sigma- cak yer arar dururmug. Nereye gitse geri qevrilmig. Senin yiiziinden bizim de canimlz tehlikeye girer, kellemiz gi- der, qoluk qocu&muz var Paga, demigler.

Boylece Sadrazam, garip ve biqare halde sarayina don- mekten bagka qare bulamamig.

Orada kaderine lanet edip can korkusuyla titrerken, ye- ni Sadrazamdan haber gelmig. "Canini kurtarmak iqin as- kere para dagitmak gerek," demigler. "Sirin canini kurtar- mak iqin ne kadar mali miilkii, paras1 varsa defter edip hepsini teslim eder. Para vermeden kulun razi olmasi miimkiin degildir," demigler.

Garip, hemen sakladigi yerlerden iiq yiiz kese al t~n qi- kanp yollamak istemig. Sadrazamin gonderdigine Kethu- da, "Bu son zamanda aldiginizdir," demig. "Bununla ol- maz, hiqbir gey saklamayip mali cana siper etsen gerek- tir." Bunun iizerine Sadrazam can korkusundan iiq bin ke- se daha qikarip vermig. Kethiida bununla da yetinmeyince saraylnin gizli kogelerinden bin kese daha qkarip can1 qe- kilircesine teslim etmig ve, "Vallahi de billahi de artik tek

bunlar olup biterken yeni Sadrazam, miiftiiden idam fet- vasini istemigmig bile. Bundan haberi olmayan riigvetci, gigman, garip Sadrazam, sarayinda rahatslz bir uykuya dalmia. Adamlari da bir zarar erigmesin diye ayak ucuna bag koymuglar.

Bu acayip gecede yedinci saat gelince kdbuslar gorerek sicrayan, bir an uykuya dalip bir an havale geqirerek titre- yen, tere batm~g gigman adamcagizi dizinden operek uyan- dlrmiglar. "Ne oluyor?" demesiyle birlikte uyku sersemi ayaga kaldirmlglar ve koluna birisi girmig. Daha uyana- mamig olan Sadrazam bir de doniip bakm~g ki koluna gi-

I ren kigi unlu qingene saray celladi. Nice vezir, paga boynu sikarak canlarini almig olan korkunq qingene giiliiyormug. Sadrazam ona, "Hay kahpe oglu!" der demez, "Vay benim devletlfi efendim," diye alay edip Sadrazamin gogsiinden opmiig.

Sadrazamin sol koluna da celladin yamagi girmig. Boy- lece qekerek, siiriikleyerek sarayin ahirina gotiirmiigler. Burada cellat, Sadrazamin kafasindan kavugunu qikarip kendi kafasina giyrnig ve adamcagizi salhanede debele-

1 nen bir manda gibi zorla odunluktan iqeri sokmuglar. Cel- l lat biiyiik vezirin kafasina korkunq bir yumruk indirince

adamcaglz inleyerek yere qokmug, hemen kemendin hal- kasini boynuna takmiglar ve cellatla yamagi iki taraftan qekip igini tamam eylemigler.

Gafil vezir kelime-i gahadet bile getiremeden obiir ta- rafi boylamig, ama adamcaglzi suskunlar mahallesine go- tiiriip topraga vermeden once, intikam isteyen askere gos-

Page 33: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 34: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

gey yaganmamigtir. Allah taksirahru affetsin, koca vezir 1 1 1 66 gozlerimizin oniinde gittikqe kiiqiilmeye bagladi. Bu gi- f l, digle suskunlar mahallesine gotiiriilecek bir parqasi bile d l

kalmayacakti. I$ 'J

1 Kalabahgm anaforuna kapilip kendimi Vezir-i Azamin v

yaninda buldum. Delik degik bedeni, kanli bir et yiginina f donmugtu. Galeyana gelmig halk her tarafimdan bastin- yor ve vezire biqak iigugturuyordu. Ruzgirslz qinardan ve hdld cesede biqak sallayan kalabaliktan uzaklagmak isti- yordum. Ellerim titriyordu.

Sonra birdenbire her geyin durduenu fark ettim. Gii- ' riiltii biqakla kesilir gibi sona ermigti. Hiq kimse gik qikar- miyor, neredeyse sadece kemikleri kalrnig cesedin qevre- 1' sinde halka olmug, sessizce duruyordu. I

Kim emir vermigti de boyle birdenbire durmuglardi, ' Z

neden cesede biqak ugugturmeyi kesmiglerdi, bilinmez. Kimsenin birbirinin yuziine bakmadigini fark ettim.

Biqkin kaylkqilar, sirik hamallan, baldiriqiplak berduglar, 1 i , hamamci ve tellak takimi, baglan takkeli medrese talehesi, ,

palabiyikli beyaz borklu yeniqeriler, ejderha balugli sipa- hiler, gogus bagir aqik leventler, dar sokak aralanm argin- lamaktan helak olmug cigerciler, sakalar, yogurtqular, ger- betqiler, bedestenin efendi esnafi, kisacasi Konstantiniyye' nin ahgap, islak, nemli evlerinde oturan, giinde beg vakit namaz kilan ve sadik, bag1 yerde kullar olarak yagayip gi- den kim varsa, etleri yolunmug qiplak vezirin cesedi bagin- da qepeqevre halka olmug ve birbirinin yuzune bakmak- tan ar ederek oylece bekliyordu.

Sanki yagarken onca nefret ettikleri zalim vezir, parqa-

sorusuna can1 gonulden, "lyi bilirdik!" cevabi veriyor ve sessiz sedasiz bir cenaze namazi kiliyordu. - 67

Vezirin altinda yattigi yagli qinar, uqsuz bucaksiz dalla- rini Konstantiniyye'nin bu acayip cinayet gecesine salmigh ve firtinalari, boranlan, ruzgiirlari yutan koca govdesiyle kalabali@n ustunii ortmeye qaligir gibiydi.

Derken kalabalik teker teker dagilmaya bagladi. Herkes birer birer cemaatten kopuyor ve yere basmaktan bile qe- kinerek sessizce gehrin karanligina karigip gozden yitiyor- du. Gozu kapali birisi, qevrede onca adam oldufjunu, gim- di de dagildigni mumkun degil anlayamazdi.

Hayaletler teker teker yok olup da p a r i n dibinde, ulu vezirin kemikleriyle bagbaga kaldigimda, "Ah Padigahi- miz ah!" diye inledim. "Bak bagirmza neler geliyor." Tam bunlari soylerken Efendimin art& Padigah olmadigi geldi aklima.

Nizami ilem kurallarina gore o art& bizim Padigah- miz ve Halifemiz degildi.

Yedi yaginda bir imparator vardi bagimizda. Gene de eski Padigah, benim ugruna bag koydugum

Efendimdi. Bunu dugundukten sonra kendi kendime, "Acaba?" di-

ye sormadan edemedim. Acaba Efendimi bir daha Padigah olarak azametle tahtinda otururken gorme bahtina erigebi- lecek miydim? Yoksa bu ig sonsuza kadar bitmig miydi?

Tam gozunii kulagini dart aqma donemiydi dogrusu. Sarayda esen ruzgirlari iyi kestirmek gerekiyordu. Vezirin ve riizgdr saklayan ulu qinarin yanindan geytan

gormiig gibi uzaklagip saraya donerken, kafam karmakan-

Page 35: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Allahzn Golgesi Olan Cocuk

Boylece qocuk Padigah, giineg sen dogma da ben do- gayim diyen bir giizellige ve heybete buriinmiigtii ki, go-

renler 'Aleyke Avnullah' duaslni etmekten kendilerini ala- - 69 mazlardi.

Padigah Efendimiz saltanat kayi@na bindirildi ve kiliq kuganmak uzere Hazreti Eba Eyyub-iil Ensari Hazretleri- nin turbesine goturuldii. Burada kiliq kuganan Padigahi- miz bu kez biiyiik mirahorun yularindan tutup bagini qek- tigi, sorguqlu ve murassa eyerli bir kiiheylan iizerine bine- rek ve, "Padigahim qok yaga!" diye bagiran halluni selam- layarak sarayina dondii.

Artik taht yeni Sultanindi.

Yeni Padigah, Osmanli miilkunun imparatoru olma igi- Tahta gkigi gerefine askere ciilQs babisi da@hldi.

ni qok sevmigti, qiinku sabahtan abama kadar dilsizler ve ciicelerle oynayabiliyordu. 1 Cocuk Padigahin bir tek eksigi kalmigh: Siinnet olacak-

Cuceler genellikle sultanlari eglendirir, dilsizler de tl.

adam bogmakta kullanihrdi, ama bu da bir ~egit sultani Biiyiik dugunler ve kutlamalarla bu iq de tamamlandi

eglence sayilabilirdi. ve bir paganin sikica tuttu* Sultan, cerrahbagi tarafindan

~k iqinde yapmaya aligmig siinnet edildi. Daha sonra Sultan1 benim kucaglma verdiler ve yata&-

;ok hoguna gidiyordu. On- na eotiiriiv vahrma serefine nail oldum.

V I J , vAUu, a gun oyununa ara verecek Kucagimda tagidigim tuy gibi qocuk, bu topraklarda

bazi itjlere katlanacaktl. yagayan Muslumanlarin, Yahudilerin, Hiristiyanlam, Me-

finda an, sabah namazindan sonra ozen- cusilerin Sultaniydi. Yeni Efendimi yatak dairesine gotii-

~ t . nasirldnul. lqine, inci iglenmig kiikiirt sans1 ipekliden kib- rup yahrdim ve uzerine atlas yorgan orttiim. Padigah Haz- rit sirmali bir esvap, iistiine de benli erguvani kurk giydiril- retleri yari uyku haline geqip siirmeli gozlerini kapatinca di. Bagina iiq sorguq takilmigti ki tepe sorgucunda yarim ta- vanindan avrildim ve Cihan Im~aratorunu kucaEimda ta- vuk yumurtasi buyiikliigunde bir ziimriit bulunmaktaydi.

Mubarek kaglannin arasina, siyah miirekkeple Ism-i Celslin ilk harfi olan Elif harfi iglenmig ve uzun kirpikleri-

nin dibine siirme qekilmigti.

J J 1 " gimig olmanin verdigi sarhoglukla sarayda dolagmaya bag- ladim. Do@su yiiregim kabarmigti, onurlanmigt~m.

Yeni Sultanin nasil buyuk bir gazi Padigah olacagi ve Islam ordulariru kiiffar i~lerinde nasil zaferden zafere su-

Page 36: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 37: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 38: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

" I - - -3 - - - - - "Efendimiz, benim, kulunuz!" Bu du~uncelerle o gun akgam yemegini kendim gotiir- Bunun uzerine eski Padi~ah heyecanlandi. Belli ki ge-

74 durn. Efendimizin hapsedildigi odanln GnCne nobetqi ken- 1 - ligimi bekliyordu. Yemek tepsisine filan bo~vererek olam 75 1 biteni anlatmami istedi.

Zavalllnln hi~bir geyden haberi yoktu. Cinili odada imksn yoktu. Gulbeden'le birlikte oturur, hi~kirarak ve Kuran okuyarak

Sessizce odaya yaklagtim ve duvara yaslanip kulak ka- qile doldururken neler olmu~tu neler! barttim. Art& Padigah olmadigini soyleyip soylememeye

Efendimiz Kurani Kerim okuyorsa biraz dinleyecek, veremiyordum. Cunku hills askerlerinin, annesinin ya da

ondan sonra yemegini verecektim. Sadrazamlnln kendisini kurtaracagini diiguniiyor olabilir-

Ama ne yazik ki efendimiz Kuran okumuyor, agliyor- di. du. Tekrar tahtina oturmaktan umudunu kesmemigti.

Hl~hrlklarl duyunca once Gulbeden agliyor sandim, Benden ger~egi duydugu anda yikilacakti. ~ t e yanda

aria hemen aklima geldi ki Giilbeden'in acayip huylarin- da bir imparatora, tahtini kaybettigini soylemek diinyada

dan birisi de hi^ aglamamasiydi. Onu bebekliginden beri kaq kula nasip olmugtu acaba? aglarken ya da kahkaha atarak agiz dolusu elerken gii- Eski Padigaha gehirde gorduklerimi anlattim. Buyiik

ren olmaml~tl. Aglayan, eski Padigahimlz olmaliydi. Biraz vezirin yakalanmasini, beygire baglanip gezdirilmesini,

dinleyince boguk sesini, tlkanarak konugmasini tanidlm. sonra da ruzgdrsiz agacin altinda parqalaniglnl hikgye et-

Hem agllyor, hem de m ~ n l miril bir geyler anlatiyordu. tim. Zavalll adamcagiz kadersizligine agllyordu belli ki. Clkardlgl seslerden ve siklagan nefesinden eski Padi-

kskoca tahtl bir gun iqinde kaybetmek kolay Sey degildi. $ahin &ha& diigtugu belli oluyordu. Oysa boyle geylere

Ek~nun isin eskiler ne oldum degil, ne olaca@m demeli, di- hi^ aldlrmazdi o. Bakigini begenmedigi adami cellada ve-

Ye nasihat ederlerdi. Tahtin da, mahn mulkun de faydasl rirdi. Hakklnda dedikodu qikan vezir, hemen kapl dibinde yoktu insana. bo@luverirdi. Cingene cellat gece giinduz hazirdl ve her

Aglamaslnl anlamlgtim da, ne anlatiyordu acaba? gun yapacak ia ~ikardi ona. Eski Padigah yuzlerce ki$iyi

Konu~acak onca geyi nasil buluyordu? A@beyinin ina- bogdurtmugtu, kill bile kipirdamamigti. Ama gimdi kendi-

nilmaz zulmiinu, kafes arkasinda cellat bekleyerek geqen si de hiicrede olunca durum farkli goriinuyordu. ylllarini mi hatirliyordu? Tahttayken gahin kesilip diigiince kadin kucaglna yatlp

Yavagla Gksiirerek, "Efendimiz!" diye seslendim. aglamak nasil bir igti?

HlClurlklar kesildi ve biraz sonra onun deli& yaklagti- Onca baa kestirdigin, ak sakalli veziri bogdurdugun za- gin1 anladim. man hlln kipirdamadi mi ey bahtsiz adam, diye ge~irdim

Page 39: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Masumlann kellesi kesilip de cellat qegmesinde kiliqlar yi- 76 kandigi zaman, bir gun olur Hak bunun hesabini sorar di- p

ye dugunmedin mi? fngallah yeni Padigahimiz boyle olmayacakti. Bakigla-

nndaki muhabbet ve genq civan yuregindeki merhamet onu buyiik ve bagiglayici bir Padigah yapacakh. l l i q tore- nine giderken atin ustiindeki dumgu bile Istanbul hallunin yiiregne sevinq salmigh.

fki kaginin arasina is murekkebiyle qizilen Elif harfi, sanki doeatan alnindaymig gibi yakigmigti ve yiizune Zuhre yildizinin gavki vurmugtu.

Hele o sorguq.. . Yalluz o sorgucun mucevherleri bile \ engeregin gozunu kamaghrmaya yeterdi. G e n ~ Padiga- himiz tahta oturduNndan beri Anadolu'dan Rumeli'ye, Arabistan qollerinden Grim kiyilanna, Girit'e, Kandiye'ye kadar her yerde bayramlar yaplliyor, dualar ediliyordu.

Iyi ama butiin bunlari, zaten fellegin sillesini yemig za- valli babasina anlatmaya gerek var miydi ki?

Adamcagiz iyice fenalagacakh. 0 te yandan da nasil olsa duyacakti. Bagina neler geldi-

gini bir an once ogrenmesinde bir sakinca olamazdl. "Efendimiz," dedim, "Osmanli tahti gehzsdenize mu-

yesser oldu." Bir an anlamadi sandim, qiinku delikten hiqbir ses gel-

medi. Tekrarladim. Kuquk oglunun tahta geqigini, kiliq mera-

simini, sunnet torenini anlattim. Deligin otesindeki karanliktan yiirek paralayan bir qig-

lik yukseldi, sonra hiq ses gelmez oldu. Sadece hizli hizll soludugunu duyuyordum.

delikten iqeri surdum ve gittim. Sabaha kadar orada bek- leyecek halim yoktu. Kendisi bilirdi. 77 -

Hem kimse sonsuza dek hukum surmemigti ki canim. Bu dunya kurdun kugun dilinden bilir Hazreti Suleyman'a, Misir'in firavununa, fskender-i Zulkarneyn'e, Harun Re- gid'e bile kalmamigti.

Bizimkine mi kalacakh!

Zuluflii baltacilar kogugunu geqip de kendi daireme gelir gelmez dunyam karardi. Herhalde kapinin ardinda bekliyorlardi ki iqeri girmemle birlikte harekete geqtiler. Bagima yedigim darbelerle kendimi kaybetim. Ondan son- ra neler o lduenu hiq hahrlamiyomm.

Bagimdaki agnyl bile unutturacak kadar keskin bir kuf kokusuyla ayildi@mda, nerede oldugymu anlayabilmek iqin bir sure gozlerimin o logluga aligmasi gerekti. Duvar- lanndan sular sizan tag bir hucredeydim. Tepedeki demir mazgaldan hafif bir iglk suziiluyordu iqeri. Sock tagin iizerinde yatiyordum. Bagimda kavuem yoktu.

Bu mahzenin nerede oldugunu kavrayamiyordum. Sa- rayln altindaki mahzenlere mi atmiglardi beni, yoksa di- gar1 qikanp Yedikule Zindam'nin korkunq hucrelerine mi kapatmiglardi?

Her ikisi de iyiye alamet degildi. Cevreme bakindim. Demek ki ganli omriim burada ta-

mamlanacak ve bu hucrede pis bir fare gibi geberip gide- cektim.

"Bunu hak ettin ama geberesice ihtiyar!" diye soylen- dim kendi kendime.

Ben aciz kole, kim olduemu sanmig da koskoca im-

Page 40: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

paratorluk ailesinin iglerine kangma curetini bulmugtum kendimde? Olup olacagi, Afrika'daki yoksul koyunden

2 alinip gemi ambarlarina tikilmig ve hadim edilerek lstan- bul'a getirilmig bir koleydim ben. Pis ve agagilik bir kole. b Bagka hiqbir gey degil. lnsanlarin en agagili@, en adisi, ba- ( $1 topukla ezilecek cinsten bir sumiiklubocek. Gulbeden'in t

t

diktigi gomlekleri giymeye hazirlanan bir boz fare. Bu dunyada Allahin en qok giicune giden gey, insan-

larin hadlerini bilmeyip biiyiikluk taslamalanydi. Ben de ' f kendimi bir halt sanip, imparatorluk ailesiyle agik atmaya 1

kalkmigtim. !( Bunlari dugundukqe iqime bir huzur yayildigini fark et-

tim. Kole, koleligini diigundukqe aslina donuyor ve ken- )I dini yeniden buluyordu. Butiin ijmriimii kole olarak ge- ! qirmigtim ve bu durum, iqine gomuluverdigirn ilik bir ha- ,

mam gibi beni rahatlatiyordu. Dogdugumdan beri dayak \ yemig, adam yerine konmamig, bacaklarinin araslndaki ; organlan kesilmig, horlanmig, ava@lanmig, emir verilmig i\( hakaret edilmig, siivgiilerle anilmig, tiksinilmig, eline deg- :( memeye qaligilmig bir adamin, son dakikalarinda kendi gerqegine donmesinin huzuruydu bu.

Birazdan gelecek olan cellat bile onemli bir adami oldu- riir gibi degil, yo1 ustiinde gordugu bir pisligi kenara atar gibi davranacakti.

Ciinku ben ger~ek bir pisliktim. Hem de durumuna bakmadan koskoca Valide Sultanin iglerine kangmaya cu- ret eden bir pislik. Sesli sesli aglamaya bagladiglmi fark et- tim. 0lecegim iqin uzulmuyordum, biitiin derdim Buyi~k Valideyi bir kez daha goriip onun ayaklarina kapanarak ne buyi~k bir hata igledigimi itiraf edebilmekti.

Bunu da kurtulmak umuduyla yapmayacaktim, qunku

zaten kurtulma ihtimali yoktu. Simdiden olmug sayilir- dim. Sadece bu buyiik insana yaptigim ihanetten ne kadar

uziintii duyduemu ve kendisine gonulden bagli aciz bir - 79 kole o lduemu tekrarlamak istiyordum.

Siyah yagli ellerime bakiyor ve nefret ediyordum. Ba- caklarim, govdem, kollarim bu dunyayi kirletmemesi ge- reken adi bir yaratigin organlariydi.

Cocukluktan beri bize ogretilen itaat ve kendi benligini silme egitiminin geregini yerine getirememig ve bir anlik gafletle, kendimi onlar gibi bir insan olarak gorme suqunu iglemigtim.

0 kadar yuksek sesle aglamigim ki, bir sure sonra de- mir kapinin diginda, "Hey zirlama orda!" diye bir ses duy- dum. Birisi kapiya vuruyor ve susmami emrediyordu.

"Kapiyi aq!" dedim. "Aqarsan gonliinu h o ~ ederim. Ben saraydan Habeg Aga!"

Digarida bir sessizlik oldu. Belli ki Turk muhafiz kapi- yi aqip aqmamayi diigunuyor, mahzurlarmi ve yararlariru tartlyordu.

Bir sure sonra, "Ben kapi falan aqamam!" dedi. "Vakti gelince aqilir burasi!"

"Peki!" dedim. "0 zaman Allah ruasi iqin nerede oldu- Wmuzu soyle! Burasi neresi!"

Kapinin digindaki bekqi kaba kaba giildii ve, "Hem sa- raydanim diye ovunuyon, hemi de sarayin mahzenini bil- miyon!" dedi.

0 zaman biraz iqim rahatladi. Demek ki kendi qevrem- den ve dairemden qok uzakta degildim, ama olecek olduk- tan sonra ha orada ha burada ne fark eder diye diigun- dum.

Yuksek sesle Kuran'dan ayetler okumaya koyuldurn.

Page 41: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

I Bu olumlu dunyadan otekine huzurlu bir geqiqin gerekle- rini yerine getiriyordum.

I Yoksa daha siradan olanlar gibi bah~edeki cellat ta91nin iis- tiinde bavml kesip kdl<laruu cellat ce5mesinde mi ylkaya- Bir Kolenin Adanzgz caklardi?

B~~~ kestimem zordu. Ciinku kesin kural sadece ha-

nedan iCin gecerliydi: Hi~bir hanedan mensubunun kalu I

1 d6kulmez, bogularak oldiiriiliirdii. ! 1

B~ neden boyleydi acaba? Kanlan ba9ka m i ~ d i ~ 3 Bir tarihte Galata taraflarindaki Mevlevf tekkesine gi- yoksa oyle oldu&nu sanmamizi mi istiyorlardl? Kanlan- dip postnisin Efendiyle konu~maktan qok zevk allyordum. nln, biz renciler @bi lurmizi oldu@nun godmesinden Dunyaya metelik vermeyen ve ganla, sohretle, parayla il-

mi korkuyorlardl? gisi olmayan bu ak sakalli efendiyi saraya getirtme im- \ ; kznlm yoktu. Sabahtan ak9ama kadar mevlevihanede iba- ,.L

q,& detle meggul olur, talebe yeti~tirir ve dunyanln ge~ici gai-

'1 leleriyle pek ilgilenmezdi. Giderken ona bir hediye gotiiremez, ama eli b o ~ gitmek

, geleneklere aylun oldugundan, yoldan kopardigim bir ye-

; Sil yapragi takdim ederdim: Benim bu berk-i sebz-i haki-

;A I" ranemi kabul etme yuceligini gosterirdi. Kuru ekmek ve

Sudan basks bir gey ge~mezdi bogazindan. ~stiindeki eski bir abadan gayn bir gey giydigi de goriilmemigti.

I

$ Niye boyle yagadl@n~, imkanlari varken neden &ha iyi

yh yiyip icmedigini, niqin kendisini soguktan koruyacak sa-

t mur kiirke buriinmedigini sordugumda, "Ozgurluk ve iktidar ugruna!'' diye cevap vermigti.

Ona gore ruh, diinya nimetlerinin tutsakligindan kur- tuldukqa ozgurlegiyor, bagimsizlagiyor ve diinya yiiziinde hi~bir krala ve imparatora nasip olamayacak bir buyuk ik- tidara kavu~uyordu.

EGK 6

Page 42: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Dedikleri bana kariglk geliyordu ama do@ bir yani da Allaha kargi nasil senlik-benlik olmazsa, bir tacidara , 1 vardi. I I

kargi da olmazdi. 82 Biitiin diinyayi dolagsan, yedi iklim d6rt bucag tarasan ' - Bu yiizden imparator ve ailesi kargisinda benligimi erit- 5 hiqbir geye ihtiyaq duymayan tek bir hiikiimdar bulamaz- meye, kendimi onlar gibi hissetmeye bagladim. din. Hepsinin saraya, kumaga, silaha, hayvanlara, ikram Ilk zamanlar bunun yararini da gordiim dogrusu. edecek yiyeceklere, cellatlara, askerlere, altina, giimiige ih- +

Fedakarca baglili~im ve benlikten uzaklagmig halim, tiyaci vardi. Bunlar olmadan hiikiimdarlik yapilamazdi. \ Efendimin dikkatini qekti, bana olan giivenini artirdi. Zin-

Engeregin goziinu kamagbran gatafati yaratan da bun- , danda yatarken biitiin bunlari diigiinuyor ve nerede ne ha- lard1 zaten!

ta yaptigimi bulmaya qaligiyordum. Oysa Mevlevi derviginin omzunun opulmesi ve saygi Belki de kendimi imparator gibi hissetmekte fazla ace-

duyulmasi iqin bir tek qopu bile olmasi gerekmiyordu. leci davranmig ve bir kul iqin affedilme~ecek bir gurura "Aslinda," diyordu '"varlik yokluktur, yokluk da var- kapilmigtim.

lik! Hepsi, goren goze bagli!" Mev12na1nin ve Mevlevi derviginin sozleri, herhalde bu Kendini feda etmenin, yiice bir varligin iqinde eriyip olmasa gerekti.

gitmenin miithi9 hazzini yagiyordu. Allah onun iqin ara- $u anda gozlerimden agagi sicim gibi inen yaglar bile daki perdeyi kaldirmi~ ve ona cemalini gostermigti. Kendi bu hatami bagiglatmaya yetmezdi. benligini silip attigi iqin, artik oliimlii bir kul degil, Allahin Zindanda olmasam dogru Galata'ya gider, dervige her ta kendisiydi o.

geyi bir bir anlatirdim. 0 nasll olsa beni yakip kavuran bu Bundan biiyiik ozgiirliik ve iktidar mi olurdu! azaba bir Care bilirdi. Dervig, Tanri olmugtu.

Yaklagan mutlak olumden qok, eksik bir adam olarak Onunla ilerlettigim bu konugmalar ve Mevldna Ce- olecegim ve cennete gidemeyecegim iqin kaygilaniyor-

laleddin-i Rumi Hazretlerinin kitaplanni okumam beni dum. Organlari tam olmayan biri cennete nasil girebilirdi bambagka bir yola qekti. ki! Onca hay huy arasinda, kendime bir organ bulma igini 1 1

Mademki kendini, daha yiice bir varlik kargisinda sile- ihmal etmigtim. I I 1) rek 0 yiicelige erigmek miimkiindii, o halde hen niye aynl Bir an, en yakinimdaki insanm, yani kapidaki vahgi

geyi yapmiyordum! Tiirk'iin organini koparip almayi ve boylece cenneti ga- Dervigin kendini adadigi ve hizmet ettigi efendisi var- rantilemeyi diigiindiim, ama adam oylesine iriyarl ve kuv-

sa, ki Allah h o, benim de bu diinyada kulu olmakla onur- 1 :

vetliydi ki, onun organini almaya qaliglrken iri penqeleri landigim bir Efendim vardi.

1 1 arasinda parqalanmak ve mevcut organlarimi da kaybet- I '

v 1 1 - 1 1 .. . .. , . . . . mek ihtimali yiiksekti.

Belki de benim durumumda olmayan kigiler, bu ' ' ' 1 1

Page 43: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 44: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Cenneti garantilemek iqin tek giivenebilecegim gey, bir min durdugunu goremiyordum. Acaba Safiye mi gelmigti, i yolunu bulup Safiye'yle gorugmek ve Safiye'nin Turk'u yoksa qingene cellat ve yamaklari mi?

2 kandirmasini saglamakti. Artik uyku ilaci mi verirdi, zehir Gelen her kimse iqeri girmek iqin acele etmiyordu. Ka- 87 mi bilmem, ama Safiye iqin, bu kaba koylunun aklini ba- piya dogru ilerlememle birlikte, insarun gozlerini kamagh- gindan alivermek, kizilcik gerbeti icmek kadar kolay, zevk- racak bir mucize gormem bir oldu. li ve qabuk bir ugrag olsa gerekti. Valide Sultan Hazretleri butiin azametiyle durmug, ba-

1

Kapiya uzun sure vurduktan sonra Turk'iin dikkatini f na bakmaktaydi. qekebildim ve onun, "Ne var, niye rahat durmuyon?" diye t $agkinli@mdan ne yapacaii;imi ga.yrdim, insanin yiire- seslendigini duydum. gini delip geqen kuqiik gozlerindeki sivri bakiglara daha

1 Bunun uzerine demir kapinin dibinden fisildayarak sa- I fazla dayanamadlm ve kendimi yere atip bagimi sert ve so- ! rayda qok guzel bir cariyem oldugunu, eger ona haber ve- 1 @k taglara vurmaya bagladim.

rir ve benimle goriigtiiriirse kendisinin de memnun edile- $ Bir yandan da ne o lduenu tam anlamadigim karma- cegini soyledim. Uzun uzun Safiye'nin guzelligini, genqli- * karigik lisanlarda dil dokuyor ve onun gibi muhtegem bir gini, kivrakligini ovdiim ve sonunda Tiirk'rin iqini gicikla- 1 devletlti yaninda benim nasil bir bocek, bir adi kole, ya- may1 bagardim. gamasi bile zararli bir mahluk oldu@mu anlatip duruyor-

/ ,

lyice anlamasl iqin adini birkaq kez tekrarladun, ona dum. nasil ulagacagini anlattim. Sozlerin bir kismi ltalyanca olarak dokuluyordu agzim-

Sonra ortalik sessizlige gomuldu. r"

dan, bir lusmi Arapqa, bir lusmi da saray lisani olan Os-

Padigah da hucredeydi, ben de! Kaderimiz birlegmig, manlica.

ikimiz de sarayin mahktimu olmugtuk. 1 Valide Sultan a y a w i kafamn ustiine koysun ve taglara %

Uzaklardan muezzinlerin okdugu yanik Ezan-1 Mu- f f

bastira bastira bir bocek gibi beni ezsin istiyordum.

hammedi sesleri geliyordu. Kiblenin yonunu kestirmeye Neden sonra Buyiik Validenin bir geyler soyleyip dur- qaligarak akgam namazimi kildim. Secdeye vardim ve ateg i< d u e n u fark ettim: Ayaga kalkrnami istiyordu.

gibi yanan alnimi soguk taglara dayadim. Sonra, hem Alla- ' Dogrulup el kavugturdum, bagim onume egip sus- ha yalvarmak hem de biraz teselli bulabilmek iqin yiiksek tum.

II

sesle Yasin-i Serif okumaya koyuldum. Buyiik Valide uzun bir sure beni esaslica suzdu, konug- Okudukqa ruhuma bir huzur yayiliyordu ve Arapqa madan dikkatle inceledi.

kutsal sozlere eglik eden ilahi ezgilerle gifa buluyordum. Besbelli ki bir karara varmaya qahgiyordu. Ben olu ola- Tam bu uhrevi iileme dalmig giderken kapinin aqildi- rak mi daha ~ o k igine yarardim, sag olarak mi?

giru fark ettim. Digandaki koridor logtu ve ben orada ki- Bu zindanda qingene cellada bogdurulup atilmam m

Page 45: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

daha dogruydu, yoksa digari qikip Buyiik Valide hak- dilar, ama yine de duanln dua oldugunu ve onlarin ruhu-

kindaki soylentileri durduracak davran~~larda bulunrnam na kavugacagini tahmin ediyordum. Beni hiicreden almaya gelmig olan sadik kulum Safiye' 89

Neden sonra, "Aga," dedigini duydum. "Bir geyler gel- ye dayanarak daireme giderken, iqim minnet ve ~iikranla

di kulagima: Kotii geyler, tehlikeli, curetli sozler.. . once doluydu; onun ornzuna sanlip aglamak istiyordum.

kizdim, ama Safiye kulumun gelip yalvarmasi ve gozlerin- den inci gibi yag dokmesi uzerine aragtirdim ve senin gibi sad& bir kulumun bu zindanda haksu yere helak olma- sina gonliim razi gelmedi. Kilina bir zarar erigmesin diye buraya inmeye karar verdim." '

Biiyiik Valide devam edip bir ~eyler daha soyliiyordu ama ben art& onu duymuyordum.

Bagim omuzlarimin iizerinde kalabilecekti ve impara- torluk ailesine ba$jlili$jim~ bildirmem iqin bana bir firsat daha veriliyordu.

Buyiik Validenin onunde secdeye kapanip, "Allah be- nim omrumden alip size versin devletlfim!" diyebildim. "Canlmi yolunuza feda edecegim giin benim iqin vuslat @nu olacaktir! Emredin kendi yiiregimi sokeyim, em- redin kendi dilimi koparaylm! Tek benim sadakatimden emin olun!"

Biiyuk Valide, zaten bundan emin oldugunu sijyledi ve geldigi gibi sessizce qilup gitti.

Beni canevimden vurmug ve yiice gonullii1iiij;ii sayesin- I

de, kendisi iqin gozunu lurpmadan can verebilecek olan bir kole kazanmigti.

Bir sure hiicreden ~ikmadim ve durumdan bir Qey anla- rnayan Turk'un gagkln bakiglari altinda once kurtuluguma,

I sonra da Buyiik Validenin aziz atalarina iil kulhuvallah bir elham okudum.

Gerqi bu atalar Musluman degil, Venedikli Hlristiyan-

Page 46: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Efendimin talihsizlig do&muyla baglamig olmahydi, qiinku dunyanin belki de en zalim hukumdannln kiiquk kardegi olarak dogmak bahtsizhgina ugramigti. Tahta ge-

qen herkesin kardeglerini bogdurdu& bu diinyanin ne mene bir yer oludgunu anlamaya firsat bulamadan, nere-

deyse saray celladinin elinde can verecekti.

Agabeyi tahta geqer geqmez bir gece sabaha kargi tatli uykusundan uyandlrillp fisildagan ve direklerin arkasin-

dan saklanip bakan adamlar arasinda buyuk odaya go- tiirulmug ve orada kardeglerinin bogazlanna kement ge-

qirilerek bogulmalarini gordukten sonra, ip kendi bogazi-

na ahlmig ve bu dunyayla oteki dunya arasinda sallanma

noktasina geldigi anda maharetli ve kudretli anasi tarafin- dan kurtarilmigh.

Tekrar yatagina goturuliirken zangr zangir titriyor ve

gozunun onunde bir uykudan bagka bir uykuya geqen

kardeglerinin morarmig suratlanni kovmak ister gibi qirpi-

nip duruyor, aciyan bogazmin qikarabildigi son qigliklar-

la, Harem-i Humayundaki dehget dolu yiireklere cehen- nem korkulari saliyordu.

0 gece gozlerine yerlegen dehget dolu balug bir daha - 91 hiq silinmedi ve arada bir gozlerini belerterek bir noktaya sabitlegtigini gorenler, urpererek, o kuquk qocu@n olum- den kurtulug gecesinin korkusunu yeniden yagar oldular.

Sabah iki kiiqiik ceset, iki kuqiicuk tabuta konarak sus- muglar mahallesine goturuldu~unde, $ehz%de kafes arka- sina kapatilmig ve yillarca digari bir adim bile atmayaca@ hapisanesinde her an gelecek celladi bekleyerek qile dol- durma donemine baglamigh.

Gunlerce ategler iqinde yatti. bldurulen kardeglerinin adini sayikliyor, kendisini bogan cellattan kurtulabilmek iqin kuquk ayaklariyla tekmeler salliyor, gerqekten de bo- gazina geqen ilmek sikrnaya ba~lamig gibi nefes alamaya- rak tikaniyor ve kipkirmizi kesilerek olumiin sinirlarinda dolagiyordu. Ender olarak ayildigi zamanlarda da qevresi- ne bog bog bakiyor, kimseyi tanimiyor, kendisine soylenen sozleri anlamiyordu. Anasi, qocugu kurtarmak iqin her yo- lu denedi. Nefesi kuwetli hocalar gelip Sehzadeyi okuyup uflediler, cerrahlar kan aldilar, sirtina kupa qektiler, kuquk govdesini kafuru ile ovdular, ama ne yaptilarsa kar etme- di ve kuquk Sehzdde ategli hastaligi geqip kendine geldik- ten sonra da konugmayan, sik sik titreme nobtleri geqiren, korku dolu bakiglarini duvarda bir noktaya dikip saatlerce bakan ve sinek uqsa korkarak havalara siqrayan bir hasta oldu qikh.

Kendisini Sehzdde olarak iyi yetigtirmeye qaligan, bin bir turlu fenle ve bilgiyle donatmaya ugragan hocalarinin sozlerini duymazdi bile. Ona Arabi, Farisi, Yunani dilleri- ni ogretmeye qaligan hocalarinin yuziine bile bakmaz, ku-

Page 47: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 48: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

leye bagvurarak onun iqini gciklamaya qaligiyorlardi, ama Sehzilde, onlari, sanki odadaki bakir mangala ya da koge-

94 ye atilmig erguvan kaftana bakar gibi bombog gozlerle sey- - retmekle yetiniyordu.

Istanbul'un namli buyiiculeri, Sehzadenin baglanmig dugumunii qozmek iqin olmadik biiyuler denediler, mus- kalar yazdilar, hatta daha once yapilmig bir buyu varsa bozulsun diye odasina kurt luqi sakladilar, ama hiqbirinin faydasi gorulmedi. *(

Eski yazmalardaki esrarli qarelere bile umut baglayan '1' +<

Valide Sultan, yeni dogmug bir serqe yavrusu buldurdu. bir yedi bela gorulmemigti. Hiicrede tek bagina geqirdigi Bu yavru, gafak vakti ari kovanina birakilarak biitiin arila- giinlerin acisini qikarir gibi uq dort cariyeyi birden kad~n ra sokturuldu ve sonra serqe yavrusunun yarali bereli gig- yapiyor, Kuzey Afrika'dan gelmig esmer ve ategli cariye- mig govdesi ezilerek macun yapilip Sehztidemizin kutlu nin ustune Kafkasyaliyi sararak, kekik kokan daglarin ha- zekerine melhem olarak suriildu. vasini aliyor, onu birakir birakrnaz da so@kluk yerine,

Ne var ki butun bunlar Sehzademizin daha da korkup Fransiz kizinin duru beyaz, mermere benzeyen teninde urkeklegmesinden bagka bir ige yaramadi. gonlunii ferahlatiyor, baharatli kuzu dolmasinin ustune

Biitiin qareleri deneyip umutsuzluga dugen Buyiik Vali- kar gerbeti iqmig gibi oluyordu. de, belki Sehzadesinin nefsi uyarur diye lstanbul'un namli Sarayi dolduran yiizlerce cariye Efendimize yetmiyor civanlarlndan klz gibi ziiluflii oglanlar toplayip onun yata- ve hep degigiklik istiyordu ki, bu meraki onu imparator- glna soktu. KIZ Yusuf'dan tut da Benli Ali'ye, Alhn Top'a 4 lu@n en gigman kadinini bulma inadina kadar gotiirdu.

I kadar baldinna hiz damgasi yemig ve defter-i hizana kay- ,I. i Padigah igi giicu birakm~g, kendi mulkunun, belki de dun- 1

dolmug ne kadar y~iziine bakmaya luyilmayan, akillara dur- { yanin en gigman kadinini bulmaya merak sardirmigti. Va- gunluk veren yak~ci giizel varsa toplanip Sehziideye sunul- lilere nameler yaziliyor, buyiik gehirlere haberler gonde- du. Bunlar geytaxu dinden qikaracak rakslarla ve bin bir goz riliyor ve bulunan gigman kadinlar payitahtta kontrolden alici hunerle fir donduler, ama hemen anlagildi ki Sehztide- ge~iriliyordu. Rumeli'nden, Arabistan'a kadar her koge- nin bu tarakta da hiqbir bezi yok. Kutlu agabeylerinin oglan den gigman kadin yagiyordu, ama bu her bacagi fil gibi seven ve kadlnlara yaklagmayan tabiatmdan da hiqbir gey olan iri kadinlar, Padigahi bir tiirlii hognut edemiyordu. almamig. Sonunda aradigi, gene kendi payitahtinda, Istanbul'da

Bunun uzerine Sehziideden umut kesen Valide Sultan bulundu ve bir sabah saraya getirilip Padigaha takdim edi- Hazretleri bu igle bir daha ilgilenmedi. len Ermeni kadinln akillara durgunluk veren 9i~manliJSr

Page 49: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

kargisinda herkesin dili tutulup lalii ebkem kalakaldi. Ka- dincagiz yuriiyemedigi iqin tahtirevanla taginiyor, ama bu

96 kuvvette dort levent bulunamadiindan, pazusuna giive- nen sekiz-on levent nobetlege getiriyorlardi. Kadini bir bii- tiin olarak gormek imk2nsiz oldugundan, her bir yerine ayri ayri bakiyordunuz. Sanki esvabinin altina bir siirii ko- yun, dana, buzagi sokulmugtu ve her biri kipir kipir edi- yordu. Kadincagu natirlar tarafindan gobek tagina ancak sigdirilarak arap sabunlanyla yikandi paklandi, misk ya- Byla ovuldu ve yillarca kipirdamadan yatacagi yatagina tagindi. Tabiatiyla o Padigaha gidemeyecegi iqin Padkjah onun odasina geldi ve gordiigii manzara kargisinda nere- deyse dili tutularak, o kadina benzemeyen, ama kadinligin derin karanllklarini olaganiistii govdesinde tagiyan varli- ga sokuldu ve onun icinde kayboldu gitti. 0 giinden sonra da diinya @zeli, dal gibi genq kizlar ilgisini qekmez oldu.

Her gece sabirsizlikla, 2gik oldugu biricik kadininin ya- nina gidiyor, d o e m u n tersi bir oliim duygusuyla, sevgili- sinin biitiin saltanati sigdiracak kadar genig ve bagiglayici olan rahmine siginiyordu.

Orada her gece oliip her sabah yeniden dogmanin sihir- li zevkini bulmugtu. Padigah Efendimizin gozdesi, biitiin

mahbube biiyiik bir hizla hepsini tiiketerek bog tepsileri geri gonderiyordu.

Geceleri, Padigah Efendimizle meggul oldu@ iqin yiye- 97 7

miyordu, ama gun boyunca yedikleri, insan havsalasinin alamayacagi ve halk arasinda agudan agiza efsane olarak anlatilan bir mertebeye ulagmigti.

Osmanli miilku boyle bir gey gormiig degildi. Bir kenara atilip yuzlerine bakilmayan cariyeler ne ya-

pacaklarini gagirip Padigalun sevdigi gibi gigman olmaya karar verdiler, ama gece giindiiz kusana kadar yedikleri, bogazlarindan agagi ball1 bademler ittikleri halde, Ermeni

I

f sevgilinin beyaz ve hagmetli kolunun kahnligina bile var-

, may1 bagaramadilar. Harem dairesi, iniltilerle, aglayiglarla doldu. Umutsuz-

I luga kapilip Padigah Efendilerinin hasretinden Glum ger- betini iqenler, canina luyanlar da oldu, ama Efendimiz bunlann hiqbirinin farkma varmadan kendisini, bingil bin- gil et yi$nlariyla qevrelenmig, sicak, nemli ve karanlik bir rahme gommeye devam etti.

Yeni sevgili ortaya qiktigindan beri sakinlegmig ve om- riinde ilk defa delirtici korkulari azalmigb.

lmparator ve imparatorluk mutluydu.

leyerek geqiriyordu. Giin boyunca koyun butlan. nar gibi #I hzarmig tavuklar, Hicaz miihliyesi, piruhi, at kestanesi

I sarmasi, iq baklali enginar dolmalan, sandal safalari, dol- durulmug bamyalarin dizildigi patlican kebaplari, katmer- ler, helatiyeler, tepsi tepsi giillaqlar, cigerli ve kug uziimlii iq pilavlar, her cins meyveden yapilan hogaflar, anberbars i, ve limonlu menekge gerbetleri yatagina getiriliyor ve yeni

EGK 7

Page 50: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

okgayarak yavag yavag agabeyinin olumiinu anlatmaya koyuldu.

Sehz2de biraz yatigip annesinin ne dedigini anlad@ - 99 zaman bile duyduklarina inanamadi. Herkesin bir olup kendisine hile yaptigina ve bogmak iqin buyuk odaya go-

Padigahrm Cok Y U ~ U turecegine iman etmigti. i i q yagindayken oglunu celladin kemendinden kurtarmig olan annesi bile kendisini koru- muyordu artik. 0 boylu poslu, levent endamli, bir luliq vu- ruguyla koca merkebi ikiye bolen zalim mi zalim, gaddar mi gaddar agabeyinin olmesine imkan var miydi ki kendi- sini bu kuyruklu yalana inandirmaya qaligiyorlardi?

Aslina bakarsanlz, kafes arkasindaki hucresinde gece Agabeyinin olusunu gozleriyle gormesi iqin buyiik oda- giinduz, her saniye olum bekleyerek qile dolduran Sehzii- ya goturmek istediklerinde kapilara sarilip direndi, agladi, denin mutluluk donemi, bir gubat gecesi kudretli ve zalim bagirdi, yalvardi ve gitmedi. Sonunda qareyi zorla gotiir- agabeyinin aniden oliimuyle baglamigti, ama genq SehzC mekte buldular. Eline ayagina sarilan leventler Sehziideyi deyi buna inandirmak giiq olmugtu. surukleye suriikleye biiyiik odaya soktular. ~q yaglndan

Bayginlik nobetleriyle, sayiklamalarla, sinir buhranla- sonra hayalinde her gun yagadigi sahne, gimdi ikinci kez nyla geqen yagamina dugen bu ani yildirim, az kaldi Seh- tekrarlaniyordu. zsdenin yanm aklini da kaqirmasina neden olacakti. BuFk odanin ortasinda birisi yabyordu. Yuzu tiilbent-

Valide Sultanin gonderdigi kapiagasi, yatsl namazm- le ortulmugtii. dan epey sonra kafes arkasina girdiginde w i d e , qocuk- Annesi, yaklagip tiilbenti aqmasini istemigti ondan. lu&ndaki o megum @nu hatirlamig ve omrii boyunca ' "Aqamam!" diye haykirmigti. "Bana hile yapiyorsunuz. -

bekledigi olum aninin geldigini sanarak iki eliyle boynunu Allah, agabeyime uzun omurler versin. 0 bizim Efendi- kapayip miithig bir qghk atmigti. Kapiagasi diller dokuyor g, miz, Padigahimiz, Halifemiz. Ben kimim ki onun yarunda?

Allah ona uzun omur versin." 0 zaman annesi, kolunu onun omzuna dolamig, cesede

kendisini oradan oraya atiyor, annesinden yardim istiyor- dogru usul usul yiiriitmug, yanina gelince de tulbenti aqa- I

I du. rak en buyiik oglunun, zalim Padisah'in sert qehresindeki I Caresiz kalan kapiagasi, durumu Valide Sultana aktar- Glum agarmasiru gostermigti.

I*,

/ 1 dl. Hucreye gelen anasi, boynuna sarilip hungiir hiingur Agabeyinin, k2furu balmumu igiklar altinda, qenesi be- aglayan ve kendisini korumasini isteyen oglunun bagiru yaz tiilbentle baglanmig ve agarmig yiizunu goriince Seh-

Page 51: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

I ziide yumruk yemig gibi olmug, kendini bilmeden o u@r- - suz odadan digari dogru yiiriimiigtii. devletin O'nun oldu

I - 100 Tam kapidan qikacagi sirada durmug, kendisine bir lerden O'nun adina ezanlar okunacak, iiq tuglu imparator- 101 - oyun yapllip yapilmadigini anlamak iqin herkesin yuziine luk bayragi O'nun isminin gerefiyle dikilecek, Tuna boy- tek tek bakmig, geri donup korka, korka agabeyinin yiizu- lanndan Nil nehrine kadar dunyaya yayilmig olan tebaasi nu orten tiilbenti tekrar aqma cesaretini gostermigti. O'nun tahta qikiqi onuruna golenler yapacak ve diigmamn

Ancak bundan sonra diinyalar zalimi agabeyinin olu- yiiregine korku salan kudretli ordusunun leventleri "Padi- miine tam olarak inanmig ve o anda gelen bir nobetle zan- gahim qok yaga!" haykinglariyla yeri go@ inletecek, meh- g r zangir titreyerek, iki kardegiyle birlikte bo&lmak uze- terhaneler O'nun iqin vuracak, kuyumcular O'nun tugra- re getirilip bogazina cellat kemendi geqirilen ugursuz oda- sin1 taqiyan alhn ve pimug paralar kesecek, diinyanin bu- da ve idam hiikmunu veren Padigah agabeyinin olu bede- tun krallari O'na elqileriyle hediyeler gonderecekti. Simdi, ni yaninda tahta geqiqinin, her geyin tek ve mutlak sahibi, yillardir kendisi iqin bir mezara donmug olan saray, ak sa- hakimi olugunun ayirdina varabilmigti. kalli vezirleri, geyhulisliirm, iilirnleri, pagalariyla oniinde

Saray e r k h teker teker oniinden ggiyor ve, "Bismil- birer birer secdeye vanyordu. lah Padigahim!" diye yeri opuyordu. Art& taht, tac ve koca 0 zaman saray koridorlannda qinlayan muthig bir kah- imparatorluk onundu. Milyonlarca insanin hayatlarinin, kahayla yiiregine kok salmi~ olan karanllk zehirli tortulan

. bedenlerinin ve ruhlarinin tek sahibiydi. Allahin yeryu- iqinden sokiip atti ve hepimizi tek tek siizerek, kanimlu zundeki golgesi ve cihana yayilmig milyarlarca Miisliima- donduran gu ciimleyi soyledi:

' nin Halifesiydi. Dogu Roma topraklarinin, Misir'in, Maca- 'qlk once hanginizi katletsem acaba!" ristan'in, Mezopotamya ve Mekke'nin, Cezayir'in, Fas'in Tunus'un, Elen topraginin Iskender'iydi.

Halife Hazreti Omerlin imamesini getirdiler. Bu ima- meyi Halife bin yil once kendi miibarek eliyle sarmigti ve

I I bin yildan beri aqilmadan, oylece, ilk sanldigi giinkii gibi I duruyor ve kutsal emanetler arasinda saklaniyordu. Seh- ziide, bagindan sarigini qikardi, heyecandan tir tir titreye- rek Allahin resulu Hazreti Muhammed'in dokunmug ol- dugu kutsal Halife imamesini giydi ve o anda zehirli bir engerek gibi yuregine qoreklenip kalmig olan ve bogazini .

l i t tikayan kugku ve korkularin birer birer yok olup gittigini

I I sezinledi. at---

\, 31 14111)

Page 52: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

dikemedigine gore, surekli bag1 agriyor diye duguniirken, neyi unuttugumu anladim. Giilbeden'le konugmak iqin bir bahanem vardi. Ona fare gomlegi dikmesi iqin bez gotiire- 103 - cektim.

Hemen harekete geqtim ve birkaq argin mermergahi be-

El zini kivirarak qinili odadaki delien bagina gittim. Padigahima seslendim. Efendim biitiin giin beni beklemig olmaliydi. Sesimi

I duyar duymaz deligin yanma geldi ve hiqbir gey soyleme den elini delikten digari uzatti. Orta parmagnda murassa

I yiiziik tagiyan o kemikli eli goriir gormez yiiregim buz ke-

lqime, bir geyi eksik ya da yanlig yapmig olmanin o yii- sildi. Afjustos ayinin kar serpintili garip riizgdmdan daha

rek ezici duygusu yerlegmigti. Nerede ne hata yaptigimi iigiitiicii bir riizgdr esti iqimde. Ciinku Efendimin eli me-

bilemiyordum. Osmanli sarayinin bahtla oliim arasinda zardan qikmig gibiydi. Bu kadar olume yakin bir el gorme-

gidip gelen kanli sarkacinda yillarimi geqirdigim iqin kel- migtim. Kani qekilmig, balmumu gibi sararmig bir eldi bu.

leyi verecek bir hata yapmadigimm farkindaydim. Dikkat- Ne yapacagimi bilemedim ve egilip Efendimin elini op-

li davranmak ve fisiltilardan, yapraklar arasinda gezinen tiim. Soguktu ve ben bir tag1 oper gibi olmugtum.

riizgiirdan, baluglardan anlam qikarmak uzun yagamami Padigah Efendirniz elime yapigti ve sikmaya bagladi. Bu

saglayan en onemli aligkanlikh. Yine de, oyle tehlikeli ol- kadar aci bir kuvveti oldugunu bilmiyordum. Sanki, kaqip

masa bile, unut tuem bir ~eyler vardi. kurtulmamdan korkarmig gibi silu siki tutuyordu.

Hayallerin sisli dunyasi iqinde gezinirken, nasil oldu Bir sure boylece, hiqbir gey konugmadan kaldik.

bilmem, aklim Giilbeden'de diigiimlendi kaldi. Allahin Sonra her geyi anlatmami istedi. Hiriltili bir sesle konu-

ovup de yarattigi bu nazenin giizelin hucrede qile dol- guyordu. Dilimin dondugiince gordiiklerimi, sezdiklerimi

durmak zorunda kalisi vicdanlann kabul edemevecegi bir anlattim. Tuhaf bir duygu iqindeydim. Sanki konugtuem adam

Padigah degildi. Eli ve sesi hiikumdara benzemiyordu. 0 kemikli el ve korkudan qatallagmig ses, mezardan dogrul-

leyerek yagamak kolay olmasa gerekti. maya qaligan bir yan oliinun, aklini kaqirmig bir qilginin I

Hem Padigah bu giizel perinin degerini de bilmezdi olabilirdi ancak. Elimi siki siki tutan ve birakmayan bu

ki.. . Onun akli gigman gozdesindeydi. adam, benim yoluna bag koyduem Efendim olamazdi. I

Giilbeden'in bagagrilan artmig olmaliydi. Fare gomlegi dniinde hep secdeye kapanirdik ve bize hitap ederken bi-

Page 53: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 54: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 55: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 56: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 57: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

fqeriye epeyce dinleyip de Giilbeden'den bir ses, bir nefes ya da herhangi bir yaaam belirtisi alamayinca iyice umutsuzluga diigerek, "Efendimiz," diye seslenmig ve belki de onun yerine Gulbeden ses verir, belki o derin uy- kulardadir da benim biricik nazeninim deligin otesine ge- lir diye umutlanarak ve ihtiyar yiiregim gum giim Carpa- rak beklemigtim, ama ne yazik ki inciler dizili kaftanin hi- girhsindan, gelenin, melek degil oteki oldugunu anlamig- tim.

Geceleri Giilbeden'i sayiklayarak boliinen uykulanm- dan kallup elimdeki gamdanin titrek aleviyle hiicrenin ya- nina kadar geliyor, kugluk vaktine, sabah namazina kadar iqeriyi dinleyerek onun yagadigina dair kiiqiik bir belirti bulmaya qaligiyordum.

Gulbeden'in Nissa'daki as11 adinin Veronica olduwnu duymugtum. Melegime bu kadar yakigan bir ad buluna- mazdi dogrusu ve sadece bu ad bile, onun bir azize oldu- &nu, gokyiiziinden bizim gibi giinahkarlann arasina ge- Cici olarak indigini kanitliyordu.

Ciinkii gerqek Veronica'ydl o!

fsa Peygamber, sirtina yiiklenmig haqiyla Golgotha'ya do@u tirmalurken, bagina takilm~g olan dikenli tacin di- kenleri k u ~ u k bir kug tarafindan teker teker qikarilmig ama bu bile Peygamberin yiiziine siiziilen kanlan onleme- ye yetmemigti. Bunun iizerine kalabalik arasindaki bir bii- kire, elindeki ipek mendille Isa'run Fzunii silrnig, sonra gagkinlikla, Peygamberin yiizuniin mendile resmoldugu- nu gormugtii. Kalabaligin qigliklar atarak gahit oldu* bu mucize sonunda mendile 'Vero kona', yani 'gerqek ikon' demigler ve kiza da bu ismi vererek, onu Veronica olarak kutsamiglardi.

1 Benim Veronica'm, diinyalar giizeli Giilbeden'im igte I

bu mucizeden dogmugtu. Yiiziindeki o sonsuz saflik ve qocuk masumiyeti beni

qildirtiyordu, qiinkii azize bile olsa her kadinin belden al- tinda Helenlerin keqi ayakli ilahi gibi vahgice soluk alip veren ve agzina kan bulagmig bir hayvan yagadigina inani- yordum. Azizelerin gozlerine bu dunyanin farkinda olma- yan safqa bir balug yerlegirken, kas~klan, kan, gozyagi, ter, yagam ve oliim nabzlnin attl@ bir ihtiras volkaniydi.

Benim Veronica'mda bu qeligki qildirhci boyutlara ula- ~acak kadar keskindi ve onun bebek yiiziinii seyrederken, kasiklarindan yukselen vahgi hayvan iniltilerini duymam- la birlikte zavalli akhm bagimdan gidiyor, tir tir titremeye bagliyordum.

Ne yazik ki giinlerce gecelerce beklememe ragmen hiic- reden Gulbeden'imle ilgili bir yagam belirtisi alamadim.

Bazen hiq ses gelmiyor, bazen de Kuran okuyan ya da yiiksek sesle iq geqiren korku iqindeki zalimin varligi du- yuluyordu. Ne olmugtu giizelime? Giil fidani kadar nazik, kirilgan ve gergin bedeni ne durumdaydi gimdi?

EGK 8

Page 58: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 59: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

I Cumleler ilerledikqe eli cendere gibi sikiyor ve parmak- larima kan oturtacak kadar bastiriyordu. Hull hlzh nefes

116 alip vermeye baglamigti. - "Hiq anne yavrusundan vazgeqer mi? Sefkatli Valide

Sultan Hazretleri de arslarunin, Cihan Hukumdarinin tek- rar tahtina donmesi iqin her geyi hazirliyor! Sakin merak buyurup, kendinize bir zarar vermeyin. Yureginiz ferah olsun Padigahim," dedim. "Ben sizinle haberlegmeye me- mur lulindim. Slk slk ziyaretinize gelir, size hayirli haber-

Bu sozlerim uzerine iqerden sesler duyuldu ve ben hu- kiimdann agladigru anladim. Minnet ve sevinq gozyagla- n dokerken, yiiregi yumugamigtir diye Gulbeden'i bir kez daha sordum.

Padigah hiqkiriklar arasmda, "lyi galiba!" diye minl- dandi. "Ne yiyor, ne iqiyor."

Saglunlik iqinde zuluflii baltacilar koegundan geqip kendi daireme qekildim; orada biraz Kuran-1 Kerim oku-

1 yarak siikiinete kavugmak istediysem de gozumden a$a@ yuvarlanan yaglara engel olamadan, Gulbeden'i ve onun artik neredeyse emin o lduem aci kaderini diiaunerek in- ledim durdum. Bunca gindur hiq sesinin solu@nun qik- mamas1 hayra aliimet degildi. Konduramiyordum ama in- sanlar iqine kangmig bir melek olan sevgili kiiqu@imun, zalim kaqigin penqeleri arasinda boynu silularak bir koge- ye atilmig olmasi ihtimali hiq aklimdan qikmiyordu.

fqerdeki kill1 canavardan nefret ediyordum: Oylesine koyu ve derin bir nefretti ki bu, her yanuni kapliyordu ve 1 ben aklimi ne okudugum Kuran-1 KerimJe, ne sarayln giin- liik iglerine, ne de olan bitene verebiliyordum.

Bir zamanlar nasil olup da boyle bir zalimi, bu kadar

1 I r . _.I' ~ ' u.

degersiz bir insan musveddesini Efendim olarak kabul edebildigime, @re@min hayranlik duygulanyla dolabil- digine gagip gaaip kahyordum. Cunku masum insanlari 01- - 117

diirmekten zevk alan, kendi bag1 derde dugiince qocuklar gibi hungiir hungur aglayan, gavur parasiyla metelik et- mez bir zavalliydi bu.

Gulbeden gibi bir cennet giilunu solduracak kadar da insafsiz ve zalimdi. Diigundukqe ofkem kabariyor, hiicre- deki adi mahkiimu oldurecek gibi oluyordum.

Benim biitiin felaketlerim de onunla baglamamq miydi zaten? Afrika'dan kaqirilip getirilmem ve yolda onca a a veren iglernlerle, bacaklarimin arasi biberli sularla yikana- rak, Allahin bana bah~ettigi organlarimln biqakla kesilerek allnmasi reva miydi?

Hem de butun bunlar, hucredeki o meczubun kadinla- rina goz dikmememiz iqin yapiliyordu, ama ne yaparlarsa yapsinlar benim nazli sevgilim Gulbeden'e duydugum er- kekqe agkin onune geqememigler, onun tomurcuk gogiis- lerinin, tarqin, akasya, sut bebegi karigimi delirtici kokusu- nun, tiiller arkasinda golgelenen diri kalqalarinin kaninu tutugturmasini engelleyememiglerdi.

Sarayin log ve nemli bo~lufpnda geqen hayahma, zii- luflii baltacilarin kogu$uyla, mutfak ve harem arasina si- kigmig gunlerime, dagliq koyunu, pilav, zerde ugruna kat- lanilan el etek opmelere, lusacasi bu noksan, eksik, yanm, aciz ihtiyarin katlandigi zillete oylesine aciyor ve yaniyor- dum ki, iqimden kendi kaderime aglamak geliyor ve art& qok uzaklarda kalmig, hayal bile edemedigim ailemden, koyiimden koparilip alinmamdaki haksizliga lanet oku- yordum.

Kendi kendime aamak, iqime zehir alutmaktan farkslz-

Page 60: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 61: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Yeni biiyiik vezir, san sakalli, mavi gozlu bir Sirp. Hamam taslari, yiikluklerden qikan sabunlar, tig igleri, Komiir rengi qocugun lstanbul'daki saray hayat1 iki ters bir duz yun orgiler, danteller, itjlemeler, susleme-

120 bir qaligma ve egitim duzeniyle baglamig ve uyum sagla- - ler, atlas kumaq uzerine iglenen inciler bile katledilen geh- 121

manin igiltili bigagiyla, ge~mi~ine ait ne varsa kazinip qi- ziidelerin arkasindan quvala konularak denize atilan ha- karilmig, yerine lsliimi kurallar, Arapqa, Farqa, Tiirkqe, La- mile cariyelerin qigligini ortmeye, saklamaya yetmezdi. tince ve Yunanca gibi diller, giirler ve meseller doldurul- Harem kadinlarinin gozlerine yerlegen korku ve hii- mugtu. ziin, bir omur boyu surer giderdi. Bu nemli gozler, dip

Haremde bunlarin hiqbiri ige yaramazdi ki.. . Harem aluntilarda yitip giden nice tazenin son yolculu@nu izle- bir aglama ve hiizun dunyasiydi. Digaridakilerin hayalini miqti. siisleyen, hatta Habsburg elqisini gairane agklara siiriikle- Cegmelerden akan sularin dondugu ve Karadeniz'den yip aklini kaqirtana kadar zorlayan harem, higbir zaman gelen dev buz parqalannin Bogaz'i kapladigi, insanlarln giizel kadinlann birer ku@ gibi siiziildu@, agk, $arkl, goz aqtirmayan kar firt~nasindan dolayi digan qlkamadigi, raks cenneti degildi. Hamamin sicafpda tenleri kipkimi- lstanbullularin delik degik ahgap evlerde bir uqtan bir uca

savuran dondurucu karayelden korunmak iqin mangallar yakarak isinmaya cali$igi zemherilerde ve erbain done- minde, harem kadlnlan puslu giinegin dogguyla birlikte, kurtjuni gokyiizuniin daha da kararttigl odalarda legenler ve ibriklerle aptes alir ve gunun ilk namaziru kilmak iize- re yiizlerini kibleye doniip, ahnlarini renkli Horasan sec- cadelerine koyduklarinda iqlerine yayilan huzuru, kederli omiirlerinin en soylu ve en yuceltici ibadetinin odulu ola- rak goriirlerdi.

Agqilarin biiyiik kazanlarda pigirdigi yemekler, bakir kaplar iqinde hareme getirilir; genq kizlar, yiizlerce qegit patlican yemegini, daglig, karaman koyununu, borekleri, zeytinyagli soguklari, bol gerbetli hamur tatlilarini yiye yi- ye gigmanlar ve zor nefes alan, hastalikli, sik sik havale ge- qiren, kalpleri agriyan ve bacaklan b o e m bo@m katlan-

digi harem hayatmi, yiizlerce kadinla birlikte paylagar& mi9 kadinlar olarak hayatlarinin sona ermesini beklerler- olene kadar siirdurmek zorunda kalan ve o duvarlarln ar- di. din1 hi~bir zaman gormeyen kadinlara iqim parqalanirdl. Nasilsa buraya diigmiig Nissali Giilbeden gibi bir me-

1,

L

Page 62: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 63: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Bir kez tattiktan sonra iktidardan ayrilmak istememig ve Venedikli eski akrabalariyla kurdu* ticari iligkilerden elde ettigi muazzam serveti ve siyasi giicii elinden kaqir- mamak iqin, oliimii goze alacak kadar hirslanmigti.

Kocasi olup de bu+k oglu Padigah o l d u e zaman, kii- quk ogullar~nin idam edilmelerini onlemeye qaligmig, bun- da bir dereceye kadar bagarili olmug, bazi ogullarm cana- varin pencesinden kurtarabilmigti.

En qok korktugu gey, bir bagka kadinin, dort kitaya ya- yilan iktidarina ortak olmasiydi. Bu ortak, ancak oglunun gonliinii kaptiracagi bir Hanim Sultan olabilirdi.

Bu biiyiik tehlikeyi onlemek iqin kiiciik yagtan beri og- lunu kadinlardan uzak tutrnug, imparatorlugun en igve- baz oglanlarini onun koynuna sokarak, kadinlardan nefret eden, sadece erkeklerle diigiip kalkan bir mizaca sahip 01- masinl saglamigti.

Padigahlik makamina oturan giiqlii kuwetli Sehzbde- nin kadinlarla hiqbir iqi kalmamig ve hareme bir kez olsun u&amamigb.

Ciktigi butun seferlerden erkek sevgililerle donuyor ve onlarla birlikte sarayina kapanarak, Istanbul hamam- larinda anlatilan birqok garip oykuye kaynaklik ediyor- du.

Bu yiizden, bir giin olup gittiginde geride qocuk birak- mamigti.

Onun yerine tahta qikan ikinci oglu da kadinlarla iqi giicii olmayan, kendi halinde bir hasta iken, bir gece iqinde azgin bogaya donup kadindan bagka gey gormez hale ge- lince, Valide Sultan iqin karanlik gunler baglamig, ne yapip edip, kadin diigkunu oglundan kurtularak, kiifiik yagtaki torununu tahta geqirmenin yollarlni arar olmugtu.

Cunku sevgililerinin etkisinde kalan Padigah, anasrna tavlr aliyor, sozunu dinlemiyor, hatta onu surgiin ederek saraydan uzaklaghrma heveslerine kapiliyordu.

Diinya hiikiimdari oglunu qinili odaya kapathrmayl bagaran Biiyiik Valide, biitiin bu kadinlarln iqinde biriktir- digi intikam acisim, gigman sevgiliden qlkarmakta gecik- medi.

Padigahin hapsedildigi giiniin gecesi, gigman gozdenin odasina gitti ve orada atlas yorganlar uzerine yayilmig ya- tan muhtegem kadina iki seqenek sundu:

"Saltanat giinleri bitti artik," dedi. "Ya bir quval iqinde Sarayburnu akintdanni boylarsin ya da burada gece giin- duz, dump dinlenmeden yemek yersin."

Daha gozdenin cevablni beklemeden, "Bunu iqine ko- yacak ~uval i da nereden bulaca@ bilmem ya!" diye mrd- dandi.

Ne var ki olum korkusundan nefes darligina ugramg olan gozde, yemekle olmek arasinda beklenen tercihini yapti ve ne getirirlerse yiyecegine soz verdi.

Buyiik Valide, "Ama," dedi, "sana getirilen her geyi yi- yecek ve bir saniye bile ara vermeyeceksin!"

Ecelin habercisi olan incecik, sinirli beden odadan qlk- tiktan sonra, digar~da bekleyen hizmetqiler gozdenin oda- sina en nadide yiyecekleri taglrnaya koyuldular.

Koyun butlari, zerde pilavlar, Iran qilavlar~, borekler, piruhiler, iqine erik doldurularak biitiin olarak pigirilmig hindiler, giillaqlar, baklavalar, muhallebiler atlas yorgarun uzerine siralanmaya bag lad^.

Zavalli gozde, gelenleri biiyiik bir igtahla yiyor ve nasil olsa gece uykuda her geyi ogiiterek tekrar acikacagmi du- tjunuyordu ama Bii@k Validenin fenni her geyi diizenle-

Page 64: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

mig ve onun uyumasina imkan vermeyecek her tiirlu onle- mi almigti.

Hizmetqiler vardiyayla qaligiyor ve uykusu gelenin ye- rini yenisi alarak gozdenin yemesine iqmesine nezaret edi- yorlardi.

Kadincagiz yemek yerken kendinden g e ~ i p de biraz ba- g~ onune diigtii mu hemen uyandlnliyor ve agzina kaglkla buryan etli pilavlar sokugturuluyordu. Bu ig i iq gun uq ge- ce boylece devam etti.

Gozdenin altina surgii suriilerek her tiirlu ihtiyaci gide- rildi, ama bu sirada bile yemegi kesmesine izin verilmedi.

@n sonra atlas yorgan iizerindeki govde, bir insan geklinden q~kmg, kiplurmlzi, soluyan, canli bir tepeye do- niigmugtii.

Son saatlerinde bilincini yitirmig olan kadin, agzma so- kulanlan yemeye devam etti ve qatlayip olmeden iiq sani- ye once ayllarak, "Bir parqa su!" diyebildi.

Bu dunyadaki son arzusu da bu oldu.

Biz butiin bunlan, aylar sonra, Biiyiik Validenin feci bir gekilde olduruliigiinii izleyen giinlerde ogrenecektik.

Oglunun yerine tahta gedrdigi kiiqiik torununun da annesinin etkisinde kalmasi iizerine yeni bir kadin rekabe- tiyle kar~ilagan Buyiik Valide, Padigah torununu kan kay- bindan oldurmeyi bagaramayinca, helvacibagiya iki kava- noz zehir vermig ve bu ig bir cariyenin ihbanyla ortaya qik- hktan sonra, gece vakti aqik birakilan kapidan iqeri slzan yeniqeriler Valideyi odasinda kistirip gizli geqitten ka~ma- slna izin vermeden yere yikmiglar ve ellerine geqen perde kordonuyla oracikta bogmuglardi.

Anlatildigina gore Valide Sultan qok zor can vermig

ve bogma iglemi sirasinda agzindan burnundan kan figki- rarak, gogsunun uzerine qokmiig bulunan yeniqerinin es- vaplarini klzila boyamigh.

Daha sonra dillere destan olan servetinin Padigah hazi- nesine yazilmasi iqin sayim iglemleri baglayacak ve yuzler- ce muhasebeci bu serveti yaziya dokmekten aciz kalacak- lardi.

Sadece kendi yaptirdigi Valide Hanfin odalarinda yir- mi sandik flori bulunacak, hesaba gelmez miicevherler, kumaglar, gallar, ipekliler, samurlarla birlikte devlet hazi- nesine devredilecekti.

jktidar ugruna oz oglunu sapik yapan, oteki oglunu tahttan indirip hapse attirarak feci sonunu hazirlayan, to- rununu oldurmek uzere tuzaklar kuran Venediklinin, y e niqeriler elinde qirpina qirpina can verigi Istanbul halkinda kugaktan kugaga, bir ibret oykusu olarak anlatilacak ve de- lik degik tahta evlerde oturan yoksullarin her zaman soy- ledigi, "Kefenin cebi yok. Oteki dunyaya hiqbir gey gotii- remezsin," yorumlarixun tekrarlanmasina yo1 a~acakh.

Page 65: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

hane dilediklerini, ama sayili guniin qabuk geqecegini ve sizi tekrar dort kitaya yayilmig imparatorluk tahtinda gor- mek iqin sabirsizlandiklanni, ancak bu kutsal amaca ulag- - 129

manin gun meselesi oldugunu bildirdiler." Bu sozlerim uzerine eski Padigah boguk bo@k hiqlun-

Leylek ve Yzlan yor ve elimi koparacak gibi sikarak, kurtulacag giinii bek- liyordu.

Annesinin kendi katlini isteyenler arasinda oldu@nu ogrenip biitiin umutlarlnln yikildigi giin yaninda olmali, yuziinii gormeliydim.

0 giin duyaca@ acirun yo@nlu&, gimdiki umutlan- Firsat buldukqa eski Padigahin yemeklerini kendim g B nin giiciine bagliydi. Ne kadar umutlanirsa, dugug o kadar

tiiriiyor ve yannndaki iqoglanlarini kovalayarak onun ag- yikici olacakti. zindan bir soz kapmaya qaligiyordum. Eskiler, yilan avlayan leylegin hikdyesini anlatirlardi: I

Bir yandan da validesiyle ilgili hayali haberler aktan- Leylek gagasinda tagidigi yilan~ gokyiiziinde qok yiiksek- I

1 yor ve annesinin ne yapip yapip onu kurtaracagni anlati- lere tagir ve birden birakirdi ki diigup omurgasi dagilsin. yordum. On uqurum yiiksekliginden diigen yilanin beli lurilinca da

"Muhterem annenizi bilirsiniz," diyordum. "Hiq anne avinin uzerine rahat rahat suziiliirdu. evladindan vazgeqer mi? Hele sizin gibi Cihan Padigahi Leylek, yilanl ne kadar yuksege qikarirsa, dugug o ka-

I evladi olan bir anne.. ." dar korkunq olur ve kemiklerini paramparqa eden qarp- Padigah bunlara inanmak istedigi iqin, bu@k bir he- manin etkisi artardi.

vesle dinliyor ve heyecanlaniyordu. Bu yiizden benim sevgili Padigahim da leylek gagasin- Biiyiik Validenin, onu ortadan kaldirrrlak isteyenlerin daki yllan gibi gokyuziiniin umut doruklanna kadar yiik- I I

baginda geldigini tahmin etmesine imkiin yoktu. selmeli, hayaller iqinde yiizmeliydi. I Her giin ondan yiireklendirici niimeler ala ala, bu ige Bunun iqin fazla ueagmama da gerek yoktu dogrusu.

kendisini iyice kaptirdi ve delikten qikip tekrar Padigah Korkak ve zayif kigiligi, her umut i~igina dort elle sariliyor I

olacagi giiniin hayalini kurmaya koyuldu. Umudu her ge- ve bunlardan bir hayal dunyasi yaratiyordu. Korku, yu- I

qen giin artiyordu. regini yufkalagtirmig ve qoktandir unuttugu bir duyguyu, Bir giin gidip, "Padigah Efendimiz," diyordum, "muh- merhamet duyrna yetisini canlandirmigti. 1 I

terem anneniz biraz once sizden soz aqhlar. Kendilerinin Bu merhamet daha qok kendine doniiktu, ama gene de ~ dikkat qekrnemek iqin gelemedigini ve bu yiizden affi ga- bazi sorular sormasina yo1 aqiyordu.

EGK 9

Page 66: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 67: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

lii giizelliklerin bulundugunu anlatmaya qaligmig, ama ne kadar anlattiysa da saf melekleri bu ige inandiramamig.

"Bunun uzerine iradesine en giivendikleri iki melegi seqmelerini istemig ve onlar Harut ile Marut'u se~migler ve Allah bunlan sinamak iizere Babil'e gondermig.

"Ey benim Padigahim, Harut'la Marut giindiizleri Babil gehrinde icrayi hiikumet eder, geceleri de ism-i dzam dua- sin1 okuyarak gokyuzune qikarlarmig.

"Kimse onlann melek oldugunun farlunda degilmig ve azgin Babil halk~, giinduz adalet dagitan meleklerin, gece- leri, ismi-i dzam duasi okuyarak gokyiizune q~ktigini bil- miyormug.

"Harut ve Marut ad11 melekler, ilk giinler hiq giinah iglememigler.

"Birer su damlasi kadar temiz ve berrak yagamiglar, el- lerini, gonullerini ve zihinlerini harama uzatmamiglar.

"Taa ki Ziihre gelene kadar.. . "Bir gun Ziihre adli, yakici giizellikte bir kadin qikagel-

mi9 ve kocasindan boganmak istedigini soylemig. Gozle- rinde yildizlar uqugan, parlak siyah saqlari dalga dalga be- line dokiilen ve gorenlerde dalindan koparilmig sulu bir elma gibi kiitiir kiitiir digleme istegi uyanduan esmer tenli bir giizelmig Zuhre.

"Gozlerinin geqici korlukle kararrnasini goze almayan hiq kimse, Ziihre'nin yuzune uzun sure bakamazmig.

"Harut'la Marut bir goriigte vurulmuglar kadina. Yii- reklerini yakici bir sevda kavurur olmug. fkisi birden ka- dinla yatmak istemigler. Kadina yalvarip yakariyorlarmig, ama Zuhre razi olmamig; once dileklerini yerine getirme- lerini emretmig.

"Harut'la Marut'un garap iqmelerini ve puta tapmalari-

ni teklif etmig. Kadinin aglundan bag1 donmug olan melek- ler, onun her dedigini kabul etmig, garap iqip putlara tap- maya baglamiglar. Kadin gene teslim olmamig ve her gece goge qikarken okuduklari duayl ogretmelerini buyurmug. Bunu da soylemigler ve Zuhre ism-i 2zam duasini okuya- rak gokyiizune qilunca ulu Tanri onu bir yildiz yapip gok- Fziine asivermig. fgte geceleri miilkiiniiziin uzerinde par- layan Zuhre yildui, melekleri aldatan o gizel kadindir Pa- digahim.

"Kadin kaybolunca melekler ne giihah iglediklerini an- layip pigman olmu~lar ve fdris Peygambere bagvurup gii- nahlarinin bagglanmasi iqin yalvanglar. Yiice Allah du- alarm kabul etmig ama dunya ve ahiret azaplanndan biri- ni tercih etmelerini istemig. Melekler diinya azabini tercih etmigler. Yuce Allah da onlarin Babil'deki bir kuyuya ba- gagagi asilip, kiyamet giinune kadar azap qekmelerini bu- yurmug. 0 tarihten beri Harut'la Marut bir kuyuda ters asilmig olarak kiyamet giinunu bekler dururlarmig."

Bu hikdye iizerine Padigahlm iq geqiriyor, insanoglun- daki nefs ve hirsln onu ne giinahlara suriikleyebildigine gagirarak minnetle ellerirne sariliyor, bu meselleri anlat- maya devam etmemi istiyordu.

Bu meseli eskiden, onun imparatorluk gunlerinin deb- debeli iaiklan alhnda anlatacak olsaydim sonunu degiati- rir ve Ziihre'ye kavugmu~ olan Harut'la Marut'u Allahin da affettigni, onlari gokyiiziine alarak, orada sevdikleri kadinla birlikte yagamalarina izin verdigini anlatirdim. Iki suqlu melegin kiyamet en i ine kadar Babil'deki kor kuyu- da bag agagi asili kaldigini saklardlm ondan. Ciinku Padi- gahim o zevk ve nege giinlerinde, sonu iyi biten hikdyeler dinlemekten hoglanir, uziicii mesellere izin vermezdi.

Page 68: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 69: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

rabagi, tazisi, kahverengisi, sansi, kizili, bozu ( 2n binlerce kopek cirit atiyordu Istanbul sokaklarinda. Evlerdeki ye-

136 mek artiklarlnin bir kaba konarak kapinin oniine birakil- - mas1 iideti yuzunden sokaklan iggal eden kopek ordulari aq kalmiyor, gehrin gerqek sahipleri olarak qilgin gibi ora- dan oraya kogugturuyorlardi. Zavalli Padigahin Istanbul gehrinde bu kopekler kadar bile hukmunun kalmadigini diigiindum. Bu adamcagiza aciyor mudum, kiziyor muy- dum, belli degldi dogrusu.

, Orta Cami'ye akan kalabaligin icine dugtiim. Rumelili,

Afrikali, Asyali, Arap, Turk, Cerkez, Arnavut, Habegli ne kadar insan varsa, yatsl namazi iqin, ulu minaresinde Ezan-1 Muhammedi okunan Orta Cami'ye akiyordu. Istan- bul camilerinin doldugu, muezzin seslerinin semaya ya- ylldigi bir huzur aniydi bu. Sehrin Rumlan Ortodoks Ki- lisesi'ne, Yahudileri havralarina, Ennenileri de Katolik ve Protestan kiliselerine giderler, istavrozlar, giinniikler, bu- hurdanliklar araanda ibadet ederlerdi.

Orta Cami'nin kandilleri, yatsl namazinin sunnetini ve

k farzini eda eden Musliimanlann secdeye varig ve kalkigla- nni aydinlattiktan ve cemaat saga sola selam verip ibadeti- ni bitirdikten sonra kalabalik araslndan yuksek bir ses du- yuldu:

"Halife Efendimizi ne hakla sarayinda hapis tutarlar?" Bunun iizerine cami halki hep bir agizdan konugmaya

ve Padigahin hakk~ni aramaya koyuldu. Bu haksizliga rlza gostermeyeceklerdi. Sultan, onlann Halifesi ve Peygamber Efendimizin golgesiydi. Halifenin adi bir kahkfim gibi hap- sedilmesinin sirri ne olmak gerekirdi? Kim buna curet ede- bilmigti ve buna curet eden elin hrilmasi caiz degil miydi?

Birkaq gundur, Istanbul'un degigik bolgelerinde muha- lif sesler yiikselmeye baglamig ve halk, Padigahlannln ne- den hapsedildigini sorar olmugtu. Anlagllan qocuk padiga- lun tahta qlklg1 gerefine dagltllan ulitfe az bulunmug, kim- seyi hognut etmemigti. Bu flzden iqin iqin kaynayan bir isyan seziliyordu ve saraya duyulan hognutsuzluk daha qok camilerde ortaya qlkiyor ve bazilan uluorta, "Isliim Halifesini ne hakla kendi sarayrnda diri diri gomdukleri- ni?" soruyordu.

Bu sozleri yalnlz kendim duymamgtim. Sehre saldl@m ulaklar ve iqoglanlarmdan gelen haberler de bir isyanln yayilmakta o lduenu do@uluyordu.

Bunlarl anlattiglmda Padi9ahln korkacagmnl sandim. Ciinku, "Bir yerde iki Halife varsa birini oldiiriinuz," huk- mu gereg, qikacak bir kang~kllk eski Padigahln olduriil- mesi sonucunu doeracakti. Ferman, tahta geqmig olan oglundaydl ve onun ya da Valide Sultanln verecegi bir emir, bu @ iqin yeterliydi. Saray, halktaki bu huzursuzlu- & fark etmigti. Kangikllgin buyumemesi ve imparatorlu- ga zarar gelmemesi iqin eski Padigahin ortadan kaldlnl- mas1 gerekiyordu. Bu ihtimali diigunmek, Padigahln kalan aklinl da kaqlrmasl sonucunu do@rurdu.

Ne var ki oyle olmadl. Padigah, halkln kendisini unut- madig1 ve hakklni aradigl haberlerine umutla sanldi. He- yecanlanmlgtl, delikten digan, "Demek kullarlm beni unut- mamlg!" diye haykiriyordu. "Demek benim hesablml so- ruyorlar bunlardan!"

"Aman Padi~ahlm," diyordum, "susun, bunu duyan olmasin, yoksa vucudunuza bir zarar erigir."

Demek ki can qlkmaymca, insandaki onur ve intikam

Page 70: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

duygusu da qikmiyordu. Hayatla olum arasinda sallanip duran, tahttan dugmug hukumdar bile, tebaasinin baglilik

138 giisterdigini duyunca, bu igin kendisi iqin ne kadar tehli- - I I keli oldugunu unutuyor ve onurunu kurtarabilecek olan

1 tek soylentiye dort elle sariliyordu. Bu soylentiler kendisini oldurecek olsa bile, onurunu

kurtaracak son firsatti. Mahkfimun iqindeki hukumdarlik Hayvanlar ve Melekler

kipirtilanni sezmek, yiiregnin derin kogelerine gizlenmig onur kirintilarini fark etmek beni de bir tuhaf yapti. Yure- gimin kabardigini hissettim, bunku bu aciz delikanli ne de olsa, dunyanin en soylu sulalesinden geliyordu ve muhte- $em atalan Istanbul fatihi Mehmet Han ve Kanuni Suley- Padigahin bu ofkesi ve azameti uzun siirmedi. Ertesi man Han'in kanini tagiyordu. gece, i~ imde bir urpertiyle hucreye yaklaghgimda, onun

Bunlari diigunup dururken, delikten digan gulkurusu yine olumden korkan zavalli aciz bir delikanliya doniigtii- kaftarurun bir parqasinin uzatildigini goriip hayretten hay- gunu gordum ve nedense bu beni mutlu etmedi. rete diigtiim. Onun titrek ve neredeyse benden bile korktu&nu ele

Padigah, "Op!" diye emretti. veren sesini duyrnak, intikam duygulariyla cogarak ona Ben ~agkinliktan oylece kalakaldim. ciinkii sesi bir an- zulmetmek isteg yerine, tam tersine bir iizuntii yaratiyor

da degigmig ve hapiste yatan mazlum oglamn inlemeleri ve beni utandinyordu. yerine, geqmigteki kudretli imparatorun, dunyanin dortte Padigahima, issu ve tehlikelerle dolu saray gecelerin- birinin sahibinin buyurgan sesi geqmigti. de Mevlsna Cellaleddin-i Rumi'nin huzur veren sozlerini

, Eski giinlerde onun etegini opebilmek gerefi u@na ca- okumaya bagladim. &riinde ilk kez duydugu bu derin

i nimizi verebilirdik. hikmetlerle sarsildi@ru ve diigunmeye bagladigini gorii- I ' , Delikten gelen padigah sesi butiin gorkemiyle, "op k6- y ordum. 4 pek!" diye giirledi. Gecenin bir vaktinde ona, I'Melek bilgisiyle, hayvan da

Bunun iizerine aklim bagimdan gitti, dizlerim korku- bilgisizligiyle kurtuldu. insanoglu bu ikisi arasinda keg-

? dan tutmaz oldu ve giilkurusu kaftan1 ellerimin arasina mekegte kaldi" beytini okudum. Heyecanlandi, ince ince alip saygiyla optum, alnima gotiirdum. aglamaya bagladi.

Ellerimin arasindaki mucize kumag, tilsimh bir pey- Bir yandan da, "Bu benim kjte!" diyordu. "Keamekegte gamber abasi gibi, beni tir tir titretiyordu. I kalan, ne hayvan ne insan, ne hukumdar ne kul, ne melek

Page 71: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 72: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Ama en korkunq krizi benlik bahsinde oldu. "O'nun yanina iki ben si~maz," diye okuyordum. "Sen,

F ' - 142 ben diyorsun. 0 da ben diyor. Ya sen 01, ya 0 olsun ki bu ikilik kalmasin. Fakat O'nun olmesi imktinsizdir. Bu ne ha-

L riqte ne de zihinde mumkun olur. Cunku 0 olmeyen bir diridir. 0 kadar lutiifkbrdir ki imktin olmua olsaydi senin iqin olurdu. Fakat madem ki O'nun olumu imkbnsizdir, o halde bu ikilign yok olmasi ve O'nun sende tecelli etmesi iqin, sen ol!"

k Bu kanatli sozlere dalmig okurken, Padiaahin ne derece dehget iqinde kaldigini fark edememigtim. Bir qiglikla ken-

I ) dime geldim. Dunyada hiqbir insanin qekmedigi bir aciyi hissediyor gibiydi. hsan qigligi degildi hanqeresinden qi- kan.

Elimdeki lambayi delige dogru kaldirdim. Titrek sari igikta iqeriyi gormeye ~aligtim. Bir kuyunun dibinde, fir- lamia iki goz bana bakiyordu. Delirmig birinin gozleriydi

I bunlar. Padiaah korkudan tir tir titriyordu. Biraz yabginca, "0, diyerek oglumu anlabyorsun," de-

di. "0, Padigah oldugu iqin benim oldurulmem gerekiyor. Mademki iki ben bir arada olmaz.. ."

"Padigahim," dedim "Mevlbna hazretleri bunu Allah iqin yaziyor. 0 , dedig Allah-u Teal&. Onun benliginde bu- tiinlegmeyi anlatiyor."

Padigah, kisilmig sesiyle, "Hayir," diyordu. "Sen de beni kandiriyorsun. Oysa

ogulcugum benim belimden inmedi mi? Dogdugu zaman benim kucagima vermediler mi? Kuqucuk bir bebekken oldurtse miydim? Ama ben onu buyuttum, besledim, ko-

b, rudum. Ogulcugum diye sevdim. Simdi onun yiizunden beni nasil oldiiriirsuniiz?"

Aslinda Mevlbna'nm sozlerini yanli~ yorumlamqti, ama d i i ~ u n d i i e gey dogruydu. fki halife, iki padigah bir arada ya~ayamazdi. - 143

1 "Lala, benim senden bagka kimsem yok!" dedi. Halbuki ben lalasi degildim. Lala Sadrazamlara hitap

I ~ekliydi. Caresizlikten ben kolesine "lala" demeye bagla- migti.

0 zaman, omrunun ilk bolumunu kafes arkasinda cel- lat bekleyerek geqirmig, oglum yasindaki bu qocuga kargi iqimden bir acima duygusu yukseldi. Zavalli, gimdi de ay- ni celladin kemendini bekliyordu. Padigahliginin ona ka- zandiracagi tek odiil, siradan bir urganla degil, ibrigim kordonla bogulmak olacakti.

" ~ z u l m e oglum," dedim. "Allahin dedig olur." Bir Padiaaha ilk defa "oglum" diyordum ve bundan iki-

miz de garip bir huzur duyduk. Gulbeden'in hazin sonunu diigunmeme r a e e n , Padi-

$aha ofkelenemiyordum. Duyduem derin merhamet, ona kizmami engelleyen lahuri bir gal gibi her geyi ortmugtii.

"Lala," dedigini duydum, "Sana bir sir verecegim!" "Hayrola Padigahim," dedim. "Beni buraya kapattiklari gunden beri her gece riiyam-

da atalarimdan Mustafa'yi goriiyorum. Mektini cennet ol- sun, her gece riiyama girip bana elini uzatiyor ve ben onun kutlu elini opmeye korkuyorum. Cunku sakalinda kan var. Agzinin kenarindan sizmig bir kan sakalini kiplu- zil islatiyor. 0 kanin lgiltisini goriince atarmn elini opmeye korkuyorum."

"Allah hayirlara getirsin Padigahim," diyorum. Osman- 11 tahtindan geqmig birqok Mustafa'yi hatirlayarak, "Han- gi ataruz bu?" diye soruyorum.

Page 73: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

"Sehzhde Mustafa," diyor. "Buyuk atam Suleyrnan Han' in oglu. Her gece riiyama girdigi yetrniyormug gibi, giin- duzleri de aklima taluliyor, hep onu dugunuyorum ve ruhu- nun selamete kavugmasi iqin Kuran-1 Kerim okuyorum."

0 zaman Suleyman Han'in, kansi Hurrem'in aklina uyarak bogdurdugu Sehzdde Mustafa'dan soz ettigini an- liyorum. Padigahn yiiz yil once geqmig bir olayi diigun- mesine anlam vererniyorum.

0 Mustafa ki yeniqerinin ve butiin imparatorluk miil- kunun sevgilisiydi. Suleyman Han'in en buyiik ogluydu ve ondan sonra Osmanli tahtina oturacagina hiqbir kugku yoktu.

Padiqah, I1$ehziide, yiiregime oylesine yerle$i ki Siiley- man Han atamdan da Hiirrem'den de nefret eder oldum," diyor. "Suleyman Han, karisinin aklina uyarak aslan gibi oglunu kararg2hina qagirip yedi dilsiz cellada bogdurttu. Hem de gozu onunde ... Hem de diqaridaki komutanlari ve askerleri duymasin diye kat kat kumagla kaplanmig ses geqirmeyen otaginda."

"Sultanim," diyorum, "babasina kargi hiqbir giinahi olmayan Sehzddenin olumii, herkesin yuresni daglamig ama elden ne gelir, Padigah fermani, Allah'in emridir. Her- kesin tevekkulle uymasi gerekir."

"Gunahslz Sehzddenin babasinl gormek iqin koga koga gelmesini diigiiniiyorum," diyor eski Padigah. "Korkacak hiqbir geyi yok, yuregi sevinqle kabarmig. Babasina her ge- yi anlatacak, kendisine tuzaklar kuruldugunu, Hurrem ve Riistem'in, 0 Rusla Sirbin, babaslni kendisine dugman et- mek iqin yalanlar attiklanni anlatacak, ama qadira girer girmez yedi dilsizle kargilagiyor ve baba diye feryat etme- sine ragmen, o zalim Sultan, oglunu duymamig gibi bowl-

masini seyrediyor. Hem de Sehz5de aslanlar gibi doviig- tii@ iqin guqten dugen dilsizleri igaretleriyle guqlendire- rek.. . Allahtan dilegim Hiirrem adini alan Rus Roksalan' la, ona yardim eden Sadrazam Slrp Riistem'i cehennemin- de azaplarla inletmesi."

"Sultanim," diyorum "Hiirrem Sultan'm cehennemde yandi@ni sanmiyorum."

Bu sozlerim uzerine eski Padigah aglamasuu kesiyor ve, "Neden?" diye soruyor.

"0," diyorum "Sehzhde Mustafa'nin oz anasi degildi; bu igi yaparken kendi oz ogullanmn, dogurdugu evlatlan- nin canini korumak isitiyordu. Bir anayi, evladim korudu- gu iqin suqlamak yanligtir."

Padigahin karigik zihninin dediklerimi anlamaya yet- medigni goriiyor ve ekliyorum:

"Eger beklendigi gibi en biiyiik ogul Sehzdde Mustafa, sultan olsaydi, Osmanli kanunlari geregince ilk yapaca@ ig, kardeglerini bogdurtmak olacakh. Hangi ana oz qo- cugunu bogulmasini ister. Bu yiizden Hiirrem Sultan da do@u olani yapti; kendi ogullarinin canini kurtarmak iqin Padigahi kandirlp $ehz2de Mustafa'yi oldurttii. Sevgili og- lu, sakat bir serqe yavrusu gibi dogmug olan Cihangir'ini korumak iqin bunlan yapiyordu. Sakat yavrusunu koru- mak isteyen bir ana suqlanabilir mi?"

Eski Padigah, "H~c boyle dugiinmemigtim," diyor ve, sonra ekliyor; "Ama bu tedbir de Cihangir'i kurtarmaya yetmedi!"

"Evet," diyorum. "uvey agabeyi Mustafa'yl cok seven Cihangir, kendisine taht hazirlamak iqin iglenen bu cina- yeti kaldiramadi ve uziintiisunden oldu. Boylece cinayet bogu boguna iglenmig oldu."

EGK 10

Page 74: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

1 Ve ey benim Sultanim, demek istiyorum, senin haneda-

i ninin hem kendisine, hem bagkalama yaptigi zulum gim- 146 di mi aklina geliyor? Herhalde Padigahimiz tahtina oturduktan sonra, ken- - 147 -

lnsanlari tavuk gibi bogazlattigin zaman yaklagbrma- disine bu iyiligi yapan ve onu bir idam mahkilmuyken irn- i&

1 digin diigunceler gimdi mi hucum etti aklina? paratorluga kavugturan kulunu unutmayacakb.

Suleyman Han deden, oglu Mustafa'yl devlet meselesi Delige dogru egilerek,

iqin bogdurdu diyelim, peki arkasmdan cellat gonderip to- "Efendimiz," dedim. "Sizi buradan qlkanp tahta otur-

rununu niye oldurttii? Kocasmi yitirmig acili ananin elin- tacak olan kesin qareyi biliyorum."

den yavrusunu hile ile alip da yagli kementle bogdurtma- Heyecandan sesim kisilmigti, zor konuguyordum. Yii-

ya utanmadi mi? regim sanki gogsumde degil de bogazimda atmaktaydi.

0 masum yavrunun ne giinahi vardi? Kulaklarima kan hucum ettigini fark ettim.

Osmanli siilalesi en buyiik kotiiliij$i kendi kendine Padigah da heyecanlanmig olmah ki titreyen bir sesle,

yapmadi mi? "Nedir?" diye sordu. "Tedbirin nedir?"

Butiin bu lanetli sozleri yuttum, soyleyemedim. "Devletlilm," dedim, "gu andan sonra art& kendinizi

Padigah agliyor, aslinda buyiik atasi Sehzsde Mustafa tahtta bilin."

yerine kendi kaderine yaniyordu. Sablrsizlanan Padigah, "Anlat gunu mel'un, lafi gevele-

Bana bir ogul gibi sij$nrnig ve dort elle bu Bciz zencinin me!" diye bagirdi.

merhametine sanlmigti. "O~ullariruz," dedim. "Ogullam~z!" 0 zaman onu kurtarmaya, qektijjj azabi bitirmeye ka- Sonra da kurduem plan1 Padigaha anlattim.

rar verdim. 0 bana Sehzdde Mustafa'nin hazin hikayesini Osmanli hanedaninda Padigahimizin ogullarindan bag-

anlatirken kafamda bir gimgek qakrnig ve onu zindandan ka erkek uye kalmamigti. Kardegleri daha once olduriil-

kurtaracak kesin qareyi bulmugtum. mug oldugu iqin, sulaleden imparator olabilecek hiq kirn-

oyle bir qareydi ki bu, hemen asesler gelecek, kapi bal- se yoktu. Bu durumda, bu qocuklar zehirlenerek ortadan

talarla paramparqa edilecek ve Padigah Efendimiz bin bir kaldirilacak olursa, Osmanli hanedan~ erkeksiz kalacak

saygiyla yeniden tahtina oturacakb. ve kural geregi hapisteki Padigah qikarilarak tekrar tahta

Bir kez tahtina oturduktan sonra, kendisini bu hale ko- oturtulacakb.

yanlarin hepsini cellada verebilir ve tiirlu igkencelerle inti- Ciinku Osmanli hanedaninin sona ermesi ve impara-

kamiru alabilirdi. torluen bitmesi mumkun degildi.

Ona ihanet etmig bulunan saray ileri gelenleri bunu Boyle bir durumda Padigahimiz tahta oturtulacak ve

bile bile Padigahi tahta oturtmakta tereddut etmeyecekti. hemen ondan erkek do1 alinmasina qaligilacakti.

oliimleri pahasina da olsa yapacaklardi bunu. Padigahimiza bu hainlifji yapanlar biie kurala kargi CI-

Page 75: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

kamayacak ve boyunlanni cellata uzatarak, durumu kabul fermaniru imzalamakti. Onu boyle ac~maslz bir karar nok-

edeceklerdi. tasina getirenler baakalariydi.

Benim mevkiimde birisi i ~ i n ~ocuklari zehirlemek igten aitti. Butiin atalarinin gittigi yoldan gidecek, ogullarini ne kadar severse sevsin y i i ree in sesini susturarak idam em- rini verecekti. Ondan oncekilerin hepsi boyle davranmig-

Anlattiklarima oylesine dalmqim ki Padigahln sesini neden sonra duyabildim.

"Sen bana evladimi katletmemi soyluyorsun!" diye mirildaniyordu.

h. Cennet mekiln buyiik ataniz Fatih Mehmet'in kanun- namesinden bu yana nizam-1 2lem iqin ve devletin bolun- memesi ugruna her baba oglunu, her agabey kardegini ol- diirtmedi mi? Tahta gelen her hukumdar ne kadar erkek akraba varsa cellada vermedi mi? Allah rahmet eylesin, sizin kardegleriniz de gozunuzun onunde bo@lmadi mi? Bu size, ulu atalarinlzdan bir vasiyettir ve kurtulugunuzun da tek ~aresidir."

Padigah inliyordu. Onu inandirmak i ~ i n dil dokmeye devam ettim. Tarihten ornekler verdim. Geqmia olaylari anlattim. Kendisinin olumuyle koca imparatorluen yedi yaglnda bir cocugun elinde telef olup gideceginden dem vurdum. Sonu~ta ya baba olecekti ya da oellan!

"Hem tahta ~iktiktan sonra daha ~ o k oglunuz olur Pa- digahim!" diye bitirdim sozlerimi.

Delikten "Git!" diye bir homurtu geldi. "Git, yann gel! Aklim karigti!"

Oradan uzaklagirken, Padigahin onerimi kabul edece- fjinden emindim. Bir baba olarak ogulcuklanna aciyordu ama imparator olarak yapmasi gereken gey, onlarin idam

Page 76: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

tiyordum ama bu benim fedak2rligimdan, saflifjimdan ve iyi niyetimden geliyordu. Galiba biraz korkmugtum da!

Ne var ki onun beni bu kadar agagilamasi gerekmezdi. 151

Ne de olsa o da Allahin oliimlu bir kuluydu, ben de! Padigahim tekrar tahta oturduenda, kendisini kurta-

I ran Habeg Agayi en genig yetkilerle donatacak, ben ona

I tek tek, kendisine yapilan hainlikleri anlatacaktim. "Geti-

I rin gu gafilleri!" diye kiikreyecekti benim Efendim. Suqlu- lar teker teker getirilecek, sapsan benizleriyle korku i~inde titregecek, teker teker cellada verileceklerdi.

I Buyiik Validenin idam~nda ise bagina dikilecek ve aya-

Butiin geceyi, eski Padigahi tahtina oturtmug bir kul @mi o menhus baginln ustune koyarak, kimin efendi oldu- ,

olarak elime geqecek inanilmaz serveti nasil kullanaca@mi &nu iyice anlamasini saglayacakhm. Suskunlar mezarli-

I hayal etmekle ge~irdim. Padigah, hayatini, tahtini ve ta- gina gitmeden onceki son anisi bu olacakti. I

cini bana borqlu olacakt~. Onu yeniden yaratacak olan ki- Belki de Padigah beni Sadrazam yapar ve boylece ta-

~iydim ben. Dunya tarihine yeni bir yon verecek, Avrupa' rihteki ilk zenci Sadrazam olarak saltanat surer giderdim.

nin kaderini degigtirecektim. Beni kuquk gormug, zavalli Hayallerimin ulagtigi nokta beni bile korkutrnaya bagla-

bir zenci kole olarak agaglamig olanlan dii$inuyor, yiik- migti.

sek sesle guluyordum. Bundan sonra gorsiinlerdi bakalim Ertesi giinu zor ettim ve deligin ba~ina gittigimde Padi-

zenci agayl. gahn, "Nerede kaldin?" azarlamasiyla irkildim.

Padigahim tahta oturur oturmaz, kendisine bu oyunu Besbelli ki Padigah bir an once tahta oturmak iqin

etmig olan hainleri cezalandiracak, bag ustiinde bag birak- sabirsizlaniyordu.

mayacakti. Tam olarak dugunmeye cesaret edemesem de "Cocuklara bir zarar irigtirmedin degil mi?" diye sordu. l?!l

bu cezadan Biiyiik Validenin de nasibini alacagi belliydi. "Hayu!" dedim. "Sizin emrinizi bekledim. Bugiin hal- I

Kendi kendime, "Tovbe, tovbe," diyor ama bir yandan da lederim."

ne kadar bastirmaya ~aligsam, arada bir degip geqiveren Kendi kendine giikrettigini duydum, daha sonra da ba- t bu dii~iincenin iirpertici hazzina birakiyordum kendimi. I

Zindanda Validenin kargisinda ezildigim, baaimi tagla- ra vurdufjum @nun zilleti aklimdan qikmiyordu. 0 anda ,

d m . Ya ben aklimi kaqirmigtim ya da o!

ayagini bagima koymasini ve qevire qevire ifjrenq bir bo- Bir Osmanli Padigahi nasll olur da o@llarinm camnl, i , cek gibi ezmesini, zindanin so&k taglarina bulamasini is- tahttan iistiin goriirdii?

', '

Page 77: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Padigah, "Onlar," dedi, "benim belimden indi. Cani- min parqalari. Hem qocuk oldurmek nasil bir gey hiq du- gundun mu?"

"Efendimiz," diyebildim, "ama butun atalariniz.. ." "Atalarim ne yapmigsa yapmg!" diye bagirdi. "Ben qo-

cuklarimi olduremem!" Aklim almiyordu, gagkinliktan konugamaz hale gelmig-

tim. Sinirden tir tir titremeye bagladim. Ellerime ayakla- rima h2kim olanuyordum. Hucredeki meczubun aptalligi yiizunden koskoca imparatorluk avuqlarimin arasindan kayip gidiyordu.

Bir sure sonra kendi kendine konugur gibi, "Sen hiq bogulan bir qocuk gordun mu?" diye mirildan-

digiru duydum. "Cocuen boynuna oturan ibri~im kor- don sikigtikqa, bagina geleni kavrayamadan bakan masum ela gozlerin nasil yuvalarindan u@adigini, bogazmdan $1- kan kesik kesik inlemelerin nasil son bir hiriltiyla donug- tiigunu, havayi doven minik ayaklarinin nasil qirpindigini gordun mu? Hiq boyle bir gey geldi mi bagina?"

0 zaman Padigahin, kuqiiciik bir qocukken gozunun onunde boelan kardeglerini seyretrnenin korkunq aza- bindan h2l2 kurtulamadiifini kavradim.

&rii boyunca pegini birakmayan bu goriintii, yiiregi- ni saran zehirli sarmagiklar gibi ona soluk aldirmamigb.

"Atalarim qocuklarin oliim emrini verdi ama hiqbiri bir sabiyi, gunahsiz bir yavruyu oldurmenin ne demek ol- dugunu bilmedi, hiqbir atam boyle bir cehennemlik man- zarayi seyretmedi. Ben kendi oz qocuklanma bunu yapa- mam. Onlarin narin boynuna ibrigim urgan attiramam. Kendi olumum pahasina onlann canlarini koruyacagim. Cok dugundiim tagindim. Gece boyunca duvarlari tirma-

layip ellerimi kanatbm, inleyip durdum, kolay mi sanirsin, tahtla mezar arasinda sallanmak ne demektir bilir misin? Ama aimdi rahatim, kararim karardir. Zinhar o@llanmm - 153 kilina zarar irigmesin. Son sozum budur!"

Bu sozlerden sonra Padigahin ayaklarini suriiyerek uzaklaghgmi duydum. Benim de aklim kangmigti doifru- su. Padigaha seslenip, qocuklarin ibrigim kordonla b o e l - mayacagini sadece zehirlenecegini soylemek istedim, ses- lendim, yalvardim, qirpindun ama bir daha deligin oniine gelmedi. Artik her gey bitmigti.

Elveda imparatorluk, elveda zenginlik hayalleri, elve- da intikam!

Odama dondiigumde bagim donuyor, midem bulani- yordu. Karmakarigik duygular iqindeydim, kafami topla- yip do@^ duriist diiaunemiyordum bile.

Sarayin sutunlu yollanna qiktim. Kogklerin arasindaki bahqelerde dolagtim. Sarayburnu'nun egsiz deniz manza- rasini ve engin mavilik iizerinde uqan beyaz marb suriile- rini seyretmek bile yiiregimdeki galeyani bastirmaya yet- miyordu.

Butiin iktidar hayallerim yikilmigh yikilmasina ama bir yandan da hucrede yatan adam Padigah degil, bir baba olarak gozumde buyiimugtii. Kendini o@llarina feda edi- yor ve uzatilmig olan tahti elinin tersiyle itiyordu.

Bu nasil bir insandi, bu nasil bir ruh yuceligiydi? Dogrusu hiq beklemedigim bu karar kargisinda sarsil-

migtim. Istanbul, her zamanki gibi yine sisli sut beyazligina g 6

mulmekteydi. Sultan Suleyman Han'in, bagmimari Sina- n'a yaptirttigi Suleymaniye gaheserinin minarelerine, kub- belerine baktim, hakanin ruhuna fatiha okudum ve biraz-

Page 78: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

dan bu buyiik hanin torunu ugruna girigecegim geyden Bu sozlerim uzerine Valide Sultan bir sure gozlerini

urpererek titredim. kapatti. Arkasina yaslandi. Diigiindii, diigiindii, neden

154 Bu yiice gonullu Padigah iqin bir geyler yapmam ve - sonra gozlerini aqtiginda benim orada olmama gagmig go- 155 - onu kurtarmam gerekiyordu. Artik vakit gelmigti. Amaci- 4 riindu. mi gerqeklegtirmek iqin Biiyiik Validenin dairesine dogru I "Cikabilirsin Aga!" dedi.

yiuiidum. Artik beni unutmugtu. Akli yeni sorunla ilgiliydi ve ben geri geri qikarken, onun duvara dikili kalmig balugla-

Valide Sultan beni merakla kargiladi, qunku kapidaki rinda oglunun alum fermanini okudum.

cariyelerine, Padigah Efendimizle ilgili qok onemli bir gey Artik eski Padigahi hiq kimse kurtaramazdi.

soyleyecegimi bildirmigtim. Daha dogrusu ancak oldiirerek kurtarabilir ve qektigi

Samur kurklere buriinmu~ olan Valide, sinirli, bembe- azaba bir son verebilirdi.

yaz kesilmig zayif Yziinde kor gibi yanan gozlerini dik- mig, konugmami bekliyordu. Odama gittim. Orada gSh gozyagi dokerek, gsh Kuran

"Sultanim bir maruzatim var," dedim. okuyarak sabaha kadar inledim durdum. Padigahn huc-

oylece durdu, bir tek kelime etmeden devam etmemi resine gidecek @zum yoktu. Ne soyleyecegimi bilemi-

bekledi. yordum. Bu davranigimla onu kurtarmig oluyordum, ama

"Birkaq giindur gehre ulaklar saldim. Neler olup bitti- olum fermanini muhurlemek de bana duamiigtii.

@ni ogrenmeye qaligtim. Sonra kendim de Orta Cami'ye Sabah olmak iizereydi. Koca saray yine oliim sessizligi

gidip kulagimla igitmek istedim." iqindeydi. "Neyi?" diye sordu buyiik Valide. Sanki kimse nefes almiyordu artik.

"Istanbul hallu iqin iqin kayniyor. Sultanim, bir isyan Kopekler bile havlamiyor, sabah kargalari otmuyordu.

1 qikmak uzere!" diyebildim. Ayaklanm beni kendiliginden qinili odaya gotiirmug. Valide one dogru egildi, eliyle yakamadan tuttu, Birden kendimi pencerenin baginda buldum. Bir sure ses

I "Cabuk anlat!" diye fisildadi. qikarmadan dump iqeriyi dinledim. Hiqbir ses gelmiyor-

"Padigahin haksiz yere hapsedildiginden dem vuru- du.

luyor ve onu tekrar tahta geqirmek ihtimali konugulu- Neden sonra biitiin cesaretimi toplayarak,

I yor," dedim. "Tecriibeli babasi dururken yedi yagindaki "Efendimiz!" diye seslendim.

bir qocu@n hiikiimdarligirun uygun olmayaca@ni soylu- Bir higirti oldu. Efendimin uyumadan biitiin gece beni

yorlar." beklemig oldu@nu anladim. "Asker tayfasi da buna dahil mi?" "Efendimiz," dedim, "siz dunyanln en ganl~ sulalesin-

I "Evet devletlQm, en qok onlar bu igin peginde!" den gelen biiyiik bir hiikiimdarsiniz. Yuksek daglann lug1

Page 79: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

diden onu bir ermig Padigah gibi gordiijjunii anlatmaya koyuldum.

Diinyanm biiyiik krallari, diigmanlari da olsa boyle bir - 157 Padigaha kargi savagmaktan geref duyduklariru belirtiyor- lardi.

Tarihe kahraman ve gefkatli bir Padigah olarak geqe- cekti.

Bunun uzerine o kemikli elin yine delikten digari uzan- digini gordum. Elimi tuttu, iqeri do@ qekti ve omriim bo- yunca inanamayacagim bir gey yaparak benim yagli ve si- yah elimi optu Padigah.

"Kegke gu anda sen hiikiimdar olsaydm da ben kulun Dondum kaldim. olarak bunlan sana ogiitleseydim," dedi ve aglamaya bag- "Sago1 lala!" dedi. ladi. "Allah sana metanet versin yavrum," dedim.

Elimi geri qektigimde, gozyaglanndan sirilsiklam oldu- @nu gordum.

gun kaq krala boyun egdirdigni anlattim durdum, ama Yiiregim parqalanarak oradan uzaklagip odama gittim, i hepsi nafileydi. 0lumle burun buruna gelen gens adami rahlenin kargisina qokiip, omriim boyunca hiq anlamadi-

bunlar ilgilendirmiyordu bile. gim, ancak son demlerinde F c e ruhunu tanima olanaa 0 zaman tekrar Istanbul ahalisinden, onu ne kadar sev- buldugum bu ermig Padigah iqin Kuran okumaya bagla-

diklerinden, tekrar tahta qikarmak iqin harekete geqtikle- dim. rinden soz edip,

"Kullanniz size sonuna kadar bagli kalacaktir ve iler- Derken miibarek gafak aqildi ve gehrin minarelerinden de buyiik bir Padigah olarak arulacaksimz Sultanun!" de- sabah ezani okuyan miiezzinlerin sesleri duyuldu. dim. Aptes alip sabah namazimi luldim. Secdeye bag koyar-

"Sehit Padigah.. ." diyerek diizeltti. ken bile aklim namazda degil, Padigahin hiicresindeydi. Sonra halk arasinda neler konuguldu@nu biraz daha Yiiregim pir pir ediyordu, kulagimi kabartmig, digaridan

anlatrnami buyurdu. gelecek en ufak bir sesi dinliyordum. Ona hayal giiciimiin elverdig her tiirlii yalani soyle- Boylece bir saat daha bekledim ve hafif iqim geqer gibi

yerek, butun evlerde onun iqin dua edildigini, camilerde oldugu zaman tag duvarlara siiriinen kumaglann ve hafif onun kurtulugu isin mevlitler okutuldugunu, hallun girn- ayak seslerinin farkina vardim.

Page 80: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Demek ki vakit tamamdi. fster istemez hepirniz, Padigahn ulu soyunu ve h a pey-

Bir sure digari qikmaya cesaret edemedim. Ne yapaca- gamberin doemundan bin u~ yuz, Peygamberin hicretin-

I58 @mi, nasil davranaca@mi bilemiyor, o d a m iqinde ~ u p i - den yedi yuz yil sonra hanedaru kurmug olan biiyuk dede- 159

nip duruyordum. si Osman Bey'i dugunduk. Sogut'te baglayan devlet kurma macerasi, Konstanti-

Birden o sessizlikte kut! diye bir ses duyuldu. Padiga- niyye'nin almigi ve imparatorluk ordularinin dort kitada

hin kapatildigi hucrenin kapisi baltalarla parqalaniyor ol- at kogturmasiyla cihan egemenligine doniigmiigtii, ama

maliydi. gimdi bu gorkemli atalar, idam hucresinin onunde gururla

Bu korkunc sesler saray duvarlarini zangir zangir titre- bekleyen genq Padigahi kurtarmaya yetmiyordu.

tirken, firlayp hiicrenin onune kogtum. Bu hali goren herkesin yiiregine bir korku diigtii. Ama

Cinili odanin onune toplanmig olanlann benizleri sap- en qok cellat korkmug olmali birden kaqmaya bagladi.

sariydi. Seyhulisliim ve vezirler, iki asesin baltalarla kapiy Asesler gidip celladi yakaladilar. Adamcagiz,

yikmasmi izliyorlardi. 'Yapamam. Elimde de@l, yapamam!" diye luqlurarak

fqerden hiqbir ses gelmedig dikkatimi qekti. agliyordu.

Cingene cellat, yamaklariyla birlikte tir tir titriyor, elin- Padigah herkesin yiizune tek tek bakh. Derine batrnig

deki ibrigim kordonu ne yapaca@ru bilemiyordu. Her an ategli gozleriyle hepimizi siizdu.

orada kaqmak ister gibiydi. Gozleri benim uzerimde biraz daha fazla durdu san-

Kapi devrildi ve iqerinin kandil yanan loglugunda bir an dim, ama emin olamadim. Gur ve kendinden emin bir ses-

hic kirnse eoriinmedi. Vezirler ka~iva doEru bir adim ativ, le Allahin bir ve Muhammed'in onun elqisi oldugunu soy-

nunda gelmigti i@e ve bu korku yiizunden ya aklini tama- ve onurlu davranacagiru, kendisi dahil, hiq kimse tahmin

men kaqirmi~ ya da korkudan bayilmig olmaliydi. edemezdi.

fqerden ses gelmemesinin bagka bir anlami olmaz diye Yere diz qoktii. Bagindan sangini kendi elleriyle qikar-

diigiinurken, yanildi@mi anladim. * dl, yere koydu ve boynunu egerek celladin kemendine

Padigah kapida gorundii. Zaylflamig, avurdu avurdu- do@ uzatti.

na geqmigti, ama dimdik duruyordu. ~zerindeki giilkuru- Cellat, elleri titreye titreye yaklagh. Yamaklariyla bir-

su kaftan1 diizeltmig, sakallarini taramig ve bagindaki ipek likte ibrigim kordonu Padigahin boynuna geqirdiginde ben

sari@ ozenle sarmayi ihmal etmemigti. bagimi qevirdim. Gozlerimden iki sirali yag dokuluyordu.

Simdi kapida sanki idama hazirlanan degil de yabancl Hiqbir ses duyulmadi. Kimse kipirdamadi, bir gey soy-

elqileri kabul eden bir Padigah duruyordu. lemedi, nefes bile almadi.

Page 81: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Page 82: Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

Roman iizerine.. .