YILAN BALIĞI BİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRİCİLİĞİ Yusuf GÜNER, Ali … · 2015-08-20 ·...

22
YILAN BALIĞI BİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRİCİLİĞİ Yusuf GÜNER, Ali KIRTIK E.Ü. Su Ürünleri Fakültesi Yetiştiricilik Ana Bilim Dalı 35100 Bornova/İZMİR Giriş Yılan balıkları eski yıllardan beri insanların ilgisini çekmiştir. Su bulunan bir çok yerde yılan balığına rastlandığı halde yumurtlama ve yavrulama sırasında izlenememesi, yumurtalı veya karnında yavru bulunan bir balığa rastlanamaması bu ilginin çok eskiden beri doğmasına neden olmuştur. Dünyadaki toplam yılan balığı istihsali; Avrupa yılan balığı (Anguilla anguilla ) (1990-1991) 23 950 ton, Japon yılan balığı ( Anguilla japonica ) 109 100 ton, Amerikan yılan balığı ( Angıilla rostrata ) 2 850 ton, diğer yılan balığı türleri ise 1 500 ton olup toplam 137 400 tondur. Dünya su ürünleri istihsalinde çok önemli bir yer tutan yılan balıkları ülkemizde yetiştiricilikte bir yer bulamamıştır. İç su ve dalyanlarımızdan 400 ton yılan balığı yakalanmıştır (DİE, 1997). Yılan balıklarının büyük bir ekonomik önemi vardır. Özellikle fümesi sevilerek yenmekte olduğundan Avrupa’ya ihraç edilmekte ve ülkemiz için önemli bir döviz kaynağı oluşturmaktadır. Bu çalışma, yılan balığı yetiştiriciliği için gerekli bilgilerin derlenmesi ile oluşturularak ülkemiz için konunun önemini açıklanmıştır. Bu bilgilerin ışığında hiç de azımsanmayacak potansiyele sahip olduğumuz yılan balığı yetiştiriciliği konusunda devlet desteği ile gerekli girişimlerin yapılması önem arz etmektedir. Yılan Balıklarının Sistematikteki Yeri Yılan balıkları modern sınıflandırmada balıklar sınıfının Apodes takımından kemikli balıklar alt sınıfı Anguillidae familyasına dahildirler. Günümüzde Anguilla cinsi içinde 19 tür bulunmaktadır. Bunlar arasında en önemli yılan balığı türleri : Avrupa yılan balığı Anguilla anguilla Amerikan yılan balığı Anguilla rostrata Japon yılan balığı Anguilla japonica Yılan balıkları gerçek bir balık türüdür. Diğer balıklar gibi galsamaları vardır. İskeletleri balıklara özeldir. Omur sayılarından tür ayırımı yapılmaktadır. Omur sayıları Avrupa yılan balığında ortalama olarak 115, amerikan yılan balığında 107 , japon yılan balığında ise 116 adet olarak tespit edilmiştir. Sadece karın yüzgeçleri yoktur. Göğüs ve sırt yüzgeçlerine sahiptirler. Pulları gelişmemiş ve pulsuz olarak kabul edilebilmekle birlikte vücutları üzerinde tek tük dağılmış pullara sahiptirler. Deri kalındır ve üzerinde fazla miktarda mukus bulunur. Çenelerde ve vomer kemiğinde gayet ince tarak gibi dişler bulunur. Ayrıca karın

Transcript of YILAN BALIĞI BİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRİCİLİĞİ Yusuf GÜNER, Ali … · 2015-08-20 ·...

YILAN BALIĞI BİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRİCİLİĞİ

Yusuf GÜNER, Ali KIRTIK

E.Ü. Su Ürünleri Fakültesi Yetiştiricilik Ana Bilim Dalı 35100 Bornova/İZMİR

Giriş

Yılan balıkları eski yıllardan beri insanların ilgisini çekmiştir. Su bulunan bir çok yerde yılan

balığına rastlandığı halde yumurtlama ve yavrulama sırasında izlenememesi, yumurtalı veya

karnında yavru bulunan bir balığa rastlanamaması bu ilginin çok eskiden beri doğmasına

neden olmuştur.

Dünyadaki toplam yılan balığı istihsali; Avrupa yılan balığı (Anguilla anguilla ) (1990-1991)

23 950 ton, Japon yılan balığı ( Anguilla japonica ) 109 100 ton, Amerikan yılan balığı (

Angıilla rostrata ) 2 850 ton, diğer yılan balığı türleri ise 1 500 ton olup toplam 137 400

tondur. Dünya su ürünleri istihsalinde çok önemli bir yer tutan yılan balıkları ülkemizde

yetiştiricilikte bir yer bulamamıştır. İç su ve dalyanlarımızdan 400 ton yılan balığı

yakalanmıştır (DİE, 1997).

Yılan balıklarının büyük bir ekonomik önemi vardır. Özellikle fümesi sevilerek yenmekte

olduğundan Avrupa’ya ihraç edilmekte ve ülkemiz için önemli bir döviz kaynağı

oluşturmaktadır.

Bu çalışma, yılan balığı yetiştiriciliği için gerekli bilgilerin derlenmesi ile oluşturularak

ülkemiz için konunun önemini açıklanmıştır. Bu bilgilerin ışığında hiç de azımsanmayacak

potansiyele sahip olduğumuz yılan balığı yetiştiriciliği konusunda devlet desteği ile gerekli

girişimlerin yapılması önem arz etmektedir.

Yılan Balıklarının Sistematikteki Yeri

Yılan balıkları modern sınıflandırmada balıklar sınıfının Apodes takımından kemikli balıklar

alt sınıfı Anguillidae familyasına dahildirler. Günümüzde Anguilla cinsi içinde 19 tür

bulunmaktadır. Bunlar arasında en önemli yılan balığı türleri :

Avrupa yılan balığı Anguilla anguilla

Amerikan yılan balığı Anguilla rostrata

Japon yılan balığı Anguilla japonica

Yılan balıkları gerçek bir balık türüdür. Diğer balıklar gibi galsamaları vardır. İskeletleri

balıklara özeldir. Omur sayılarından tür ayırımı yapılmaktadır. Omur sayıları Avrupa yılan

balığında ortalama olarak 115, amerikan yılan balığında 107 , japon yılan balığında ise 116

adet olarak tespit edilmiştir. Sadece karın yüzgeçleri yoktur. Göğüs ve sırt yüzgeçlerine

sahiptirler.

Pulları gelişmemiş ve pulsuz olarak kabul edilebilmekle birlikte vücutları üzerinde tek tük

dağılmış pullara sahiptirler. Deri kalındır ve üzerinde fazla miktarda mukus bulunur.

Çenelerde ve vomer kemiğinde gayet ince tarak gibi dişler bulunur. Ayrıca karın

yüzgeçlerinin yokluğu da yılan balıklarına özel bir durumdur. Yılan balıklarında diğer

balıklarda olduğu gibi pektoral yüzgeçleri ve göğüs kemikleri de vardır. Alt çene, üst çeneden

biraz daha uzundur. Baş solungaçların bulunduğu yarık ile son bulur. Solungaç kapağı

oldukça küçüktür. Kuyruk bölgesi ise anüs ile başlar ve kuyruk sonuna kadar devam eder.

Aynı tür içinde olmakla beraber bölgelere göre renk ve baş şekli bakımından birbirinden biraz

farklı olan yılan balıklarına sık sık rastlanır. Sonbaharda yakalanan büyük boylu yılan

balıkları genel olarak parlak renklidirler. Sırtları koyudur, yanlar bakırımsı alt kısımları ise

beyazımsı parlaktır. Bu balıklar cinsel olgunlaşma döneminde olan ve tatlı sulardan çıkarak

Sargossa körfezine doğru üreme için göçe çıkmış olan gümüşi yılan balıklarıdır. Bu yılan

balıklarından ayrı olarak pek parlak olmayan normal yılan balıkları yakalanır ki bunlar da sarı

yılan balıkları olarak tanımlanır. Bu balıklar cinsel bakımdan olgunlaşmamışlardır. Devamlı

yem almakta ve gelişme döneminde bulunmaktadırlar. Göç döneminde bulunan gümüşi yılan

balıklarının sindirim organları boştur. Bu üreme göçleri sırasında vücutlarında biriktirmiş

oldukları yağı, besin ve enerji kaynağı olarak kullanmaktadırlar. Avrupa yılan balıklarında baş

yapılarına göre de bazı farklılıklar bulunmaktadır. Renk ve baş yapısı gibi farklılıkların yem,

yaşadıkları ortam, cinsiyet, cinsel olgunluğa ulaşma dönemi gibi birçok faktör tarafından

etkilendiği saptanmıştır.

Coğrefik Dağılım

Avrupa yılan balıkları yayıldıkları bölgeler, Kuzeyde 71. Güneyde ise 23. enlemler arasında

bulunmaktadır. Kuzeye doğru çıkıldıkça da yılan balıklarına daha az rastlanır. Pratik olarak

yapılan yılan balığı avcılığı da 63. Enlem dairesine uzamaktadır. Kuzey Rusya ve Kuzey

Sibirya’da yılan balıklarına rastlanmaz. Afrika sahillerine bakıldığında ise , Cezayir

kıyılarında bulunmasına rağmen aynı sahilde bulunan Senegal’de görülmez. Bazı göllerde çok

az ve bazılarında ise hiç bulunmadıkları görülmektedir. Bu durum yılan balıklarının bu göllere

ulaşma imkanları ile ilgilidir. Yılan balığının yayıldığı bölgeler incelenirse pek çok yayılma

alanı görülür ve ulaşabildikleri yüksek sularda bile yaşadıkları saptanmıştır. En tuzlu suda,

tatlı kaynak sularında, bataklık az tuzlu sularda yaşama imkanı bulurlar.

Amerikan yılan balıklarının, Avrupa yılan balıklarının çoğaldığı bölgelerde çoğaldıkları kabul

edilmektedir. Kanada ve ABD kıyılarında yaygındırlar. Bu ülkelerde avcılık ve üretim az ve

benzer düzeydedir.

Japon yılan balığı doğu Asya kıyılarında bulunan bir türdür. Üredikleri alan kesin olarak

bilinmemekle birlikte Tayvan’ın güney kısımlarında çoğaldıkları tahmin edilmektedir.

Tayvan’da Taipei, İlan, Kan, Changua, ve Pingtung şehirlerine yakın nehirlerde fazla

miktarda elver yakalanmaktadır. Japonya’da ise Shizuoka bölgesi nehirlerinde elver avcılığı

yapılır. Japonya’da yılda 50 ton dolayında elver yakalandığı tahmin edilmektedir.

Avrupa Yılan Balığının Yaşam Döngüsü

Yılan balıklarının biyolojik döngüsünde başlıca üç nokta vardır.

- Bu üç yılan balığının yaşam süresi oldukça uzundur(Avrupa yılan balığında 15 yıla kadar)

- Yalnızca bir kez ürerler.

- Hayatlarının büyük bir kısmı tatlı sularda geçer. Denizde uzun bir göç süresi vardır.

Yumurtlama alanı

Yılan balıklarının doğal ortamda üremesi gözlemlenememiştir. Ancak markalanan bireyler

Atlantik okyanusunda takip edilmiştir (Tesch, 1973) ve pek çok avlama sahası ayrıntılı olarak

incelenmiştir. Danimarkalı Schmidt 1904-22 yılları arasında yaptığı çalışmalar sırasında

Avrupa yılan balığının yumurtalarını Meksika körfezine bıraktıklarını ispatlamıştır.

İlk göç

Avrupa yılan balıkları Bermuda adalarının güneydoğusunda tam olarak bilinmeyen bir

derinlikte üremektedirler. En küçük larvalara (7 mm) 75 ile 300 metre derinlikler arasında

rastlanmıştır. Leptosefalus larvaları ilk bahar başında yumurtadan çıkarlar ve Golfstrim

akıntıları ile Avrupa kıyılarına doğru göç ederler. Bu sırada 75 mm boya sahip olan

leptosefaluslar metamorfoz geçirirler ve söğüt veya defne yaprağı şeklinden yılan balığını

andırır silindirik bir şekil alırlar. Başlangıçta şeffaf bir görünümde olan yılan balıklarında , 7-

8 ay sonra pigmentleşme gerçekleşir ve akarsulara girerler.

Hayatlarının ilk dönemine denizde başlarlar ve bu aşamada planktonik bir hayat sürerler.

Yavrular su hareketlerine karşı direnç gösteremezler. Yanlardan yassılaşmış bir vücuda sahip

olan leptosefalusler büyük gözlere ve büyük dişleri olan geniş bir ağza sahiptirler. Bu

aşamada karnivordurlar ve besinlerini zooplanktonlardan sağlarlar. Larvalar gece gündüz

periyodunda, farklı derinliklerde bulunurlar. Geceleri yüzeye yakın yerlerde (35-130 metre)

yakalanırken gündüzleri 300-600 metre derinlikler arasında dağılım gösterirler.

Leptosefaluslar Avrupa kıyılarına doğru yaklaştıkça büyümelerini tamamlamış olurlar.

İlkbahardan yaza kadar İspanyanın kuzey kıyısından, Feroe adalarının batı kıyılarına kadar

dağılım gösterirler. Metamorfozu başlamamış bireylere metamorfozu devam etmekte olan

bireylerin bulunduğu kıyılardan çok daha uzakta rastlanmıştır. Genel olarak leptosefaluslerin

kıta sahanlığına yaklaşmaları iki buçuk yıl sonra olur. Yumurtadan şeffaf elver konumuna

yaklaşık üç yılda gelmektedirler ( Tesch, 1987).

İlk Metamorfoz

Larvaların büyük bir çoğunluğu metamorfoz sürecini kıta sahanlığında, ağustos-eylül

aylarında tamamlarlar. Bu metamorfozda aşağıdaki değişikliklere rastlanmaktadır.

- Ağırlık ve boyda meydana gelen bir azalma. Örneğin leptosefalus safhasında olan (tanesi

yaklaşık 1,5 g) 75 mm boyundaki larvaların yaklaşık 700 tanesi 1 kg gelirken, elver haline

geçmiş aynı boy larvaların yaklaşık on misli vücut ağırlıklarından kaybettikleri ve 7 000

tanesinin 1 kg geldiği görülür.

- Morfolojik değişimi, Söğüt yaprağı şeklinde yassı olan leptosefaluslar silindirik bir yapıya

ulaşırlar. Bu şekildeki yılan balığı yavrularına elver adı verilir.

- Beslenme durur. Planktonik larvada bulunan dişler kaybolur.

- Ağırlığı azalır ve sindirim organları kısalır.

- Troid ve hipofiz etkinliğinin artması ile endokrin sistemin çalışmasının değişmesi, davranış

değişikliğine, Gel-git akıntılarına ve tatlı sulara olan duyarlılığın artmasına ve iç sulara göç

etmesine sebep olur.

Tatlı suya ilk göç (anadrom göç)

Şeffaf elverler su akıntılarını takip ederek kıyı sularında toplanırlar. Metamorfoz ergin yılan

balığına benzeyinceye kadar devam eder. Pigmentasyon sonucunda sırt kısmı zeytin yeşili

kahverengimsi, karın kısmı sarımsı beyaz rengi alır. Bu balıklara “sarı” yılan balığı denir.

Sarı yılan balıklarının tatlı suda büyümesi

On dört on beş yıl kadar süren bu aşamada sarı yılan balığı az-çok yerleşik olarak beslenir ve

barınır. Beslenmenin başlaması pigmentasyonun son safhasında ve ağırlık artışı başladığında

ortaya çıkar. Beslenme karnivor olarak bentik omurgasızlarla ve belli bir boyu aştıktan sonra

diğer balıklarla olmaktadır. Büyüme oldukça yavaştır. Yılan balığının gelişimi yaşadığı ortam

şartlarına bağlıdır. Dişiler, erkek bireylerden boy olarak daha uzun olup, erkekler 50 cm den

küçük, dişiler 45-150 cm arasında, nadiren 200 cm boy ve 4-6 kg ağırlığa kadar

ulaşmaktadırlar. Buna rağmen çoğunlukla, yakalanan dişilerde ağırlık 250-400 gram ve boy

70-80 cm kadardır. Gonatların dişi yönünde gelişmeye başlaması 15-20 cm. den itibaren

olmaktadır. Cinsel farklılaşmanın başlıca belirtileri cinsiyet organları üzerinde görülmez.

Büyümedeki farklılaşma ve erkek bireylerin nehir ağızlarında kalırken dişi bireylerin kaynağa

yakın yerlerde bulunması ile cinsiyet ayırt edilir. Göç etme eğilimindeki bu farklılaşma çok

erken safhalarda, şeffaf elver yada elver aşamasında görülür.

İkinci metamorfoz

Deniz suyuna geçmek üzere ikinci kez ortam değiştirmeleri sırasında yılan balıklarında oluşan

morfolojik değişiklikler beş başlık altında toplanabilir.

- Kahve rengi ve zeytin yeşili olan vücut rengi değişir, karın gümüşi beyaza döner. Sırt ve

yüzgeç rengi koyulaşır. Dalgalı renklenme kaybolur. Yılan balıklarının tüketici tarafından en

çok talep edildiği şekli gümüşi yılan balığı safhasıdır.

- Etlerindeki yağ oranı artarak vücut ağırlığının % 30’ unu geçebilir. Bu yağlanma yılan

balığının Saragossa’ya doğru yaptığı uzun göçe dayanmasını sağlar.

- Tesch’e göre göz çapı iki katı kadar artar. Bu sayede daha az riskli bir yolculuk yapar.

Bununla birlikte ışıktan kaçma davranışı ortaya çıkar.

- Pektoral yüzgeçler yuvarlak şekillerini kaybederek erken olgunluk döneminde sivrileşirler.

- Son olarak olgunlaşmanın ilerlemesi ile cinsel organlar gelişir. Vücutlarında çok fazla yağ

depolarlar. Diseksiyon yapılarak cinsiyet teşhis edilebilir. Gonatların gelişimi deniz ortamına

geçtikten sonra gerçekleşir.

İkinci göç ( katadrom göç)

Bu, yılan balıklarının doğduğu yere geri döndüğü üreme göçü olup, Anguilla anguilla için

5000 km. dir. Gümüşi yılan balıkları sonbaharda, tatlı suları terk ettiklerinde gonatlar hala tam

olarak olgunlaşmamıştır. Gümüşi yılan balığının denizdeki yaşamı çok az bilinmektedir. Tatlı

suda yakalanan örneklerde sindirim sisteminin köreldiği ve işlevini yitirdiği gözlenmiştir.

Gümüşi yılan balıkları Saragossa’da ki yumurtlama alanına ulaşıncaya ve gonatlarının tam

olgunlaştığı süreye kadar denizde beslenmeden hayatta kalabilmektedirler. Hayatlarında bir

kez yaptıkları üreme sonucunda yaşam süreçleri son bulur. Yılan balıklarının bu göç sırasında

yönlerini nasıl buldukları günümüzde hala bilinmemektedir.

Avrupa yılan balığı yetiştiriciliği

Yılan balığı yetiştiriciliğini etkileyen üç önemli zorluk bulunmaktadır.

· Damızlıktan itibaren üretimi gerçekleştirilememektedir. Bu yüzden yetiştiriciler doğal

ortamdan yakalanacak yavruları kullanmak zorundadırlar. Doğadan yakalanan yavru miktarı

da bir yıldan diğer yıla büyük oranda değişiklik gösterir. Yavruların yakalanması şeffaf elver

aşamasından itibaren başlamakta, daha sonraki aşamalarda da devam etmektedir. Örneğin,

Fransa’da Languedoc kıyılarında yaklaşık 25 g ağırlığında yılan balığı yavruları

yakalanmaktadır ( 9-13 Frank/kg ). Bu aşamada farklı yaş ve sağlık durumunda bireylerin

bulunması, balıkların aynı kökenden gelmemesi, yem dönüşüm katsayısını yükseltir. Bu da

besleme maliyetini artırmaktadır.

· Tür içi rekabet fazladır. Büyük bireyler özellikle yem alımı sırasında populasyon üzerine

baskınlık kurarak küçük bireylerin yeme ulaşmalarını güçleştirirler. Bu da stres olayının

ortaya çıkmasına sebep olur. Yetiştirici bu durumda boy dağılımının homojen olmasını

sağlamak için yavru aşamasında 3-5 haftada bir sınıflama yapmak zorundadır. Zira bu tür içi

rekabet kanibalizme kadar gidebilmektedir. Bunu ortadan kaldırmak için yapılan tüm

müdahaleler populasyonda belli bir strese yol açmaktadır.

· Yoğun yetiştiricilikte karma yemi en iyi şekilde ete dönüştürerek eşit büyüyen bireylerin

elde edilmesi gerekmektedir. Ancak bu pahalı bir besleme gerektirir. Yılan balığının çok

kaygan olması, avlanmasını ve el ile tutulmasını güçleştirir. Halbuki yılan balığı yetiştiriciliği

oldukça fazla el işçiliği gerektirir. Yılan balığı yetiştiriciliği özellikle Uzakdoğu’da önemli bir

yer tutmaktadır.

Ekstansif Yılan Balığı Yetiştiriciliği

Yılan balığı yetiştiriciliğini iki kısımda incelemek mümkündür. Bunlardan birincisi

Avrupa’da yapıldığı gibi yılan balığı yavrularının stoklanması ile üretim sağlanmasıdır. Bu

yol ekstansif üretim olarak adlandırılır. Satın alınan elverler çeşitli göl veya akarsulara

bırakılır. Bu yöntemle Hollanda ve Almanya’da yetiştiricilik yapılmaktadır.

Kuzey İtalya’da Venedik yakınlarında Comacchio gölü yetiştirme merkezidir. Burada etrafı

çevrili 32 000 hektar “valli”lerden 1 000 ton/yıl balık elde edilmektedir. Vallilere tatlı ve tuzlu

su girişi kontrollü olarak verilmektedir. Elverler buraya ya kendileri gelirler veya sahilden

yakalanarak getirilirler. Verimliliğin artırılması için yapay yemle beslemeye de başlanmış,

üretim veriminin 5-20 kg/dekar arasında olduğu bildirilmiştir. Kuzey İrlanda’da nehirlerde

tuzaklarla yakalanan elverler 38 000 hektarlık çeşitli göl ve göletlere bırakılarak yılda 800 ton

üretim sağlanmıştır. Macaristan’da İrlanda ve Fransa’dan satın alınan elverler, Balata,

Valence ve Ferta göllerine bırakılır. Stoklamanın hektara 400 elver olduğu 6 yıllık bir

gelişmeden sonra balıkların ortalama 650 grama ulaştığı bildirilmiştir. Fransa’da ise Marsilya

yakınlarındaki 8 000 hektarlık alanda 70 ton/yıl yılan balığı elde edilmiştir.

Ülkemizde çeşitli yerlerde avcılığı yapıldığı gibi bu yerlerde gelişen balıklar hasat edilerek

üretim sağlanır. İzmir körfezindeki bazı dalyan işleticileri güney bölgelerinden temin ettikleri

yılan balığı yavrularını dalyanlara bırakarak üretimi artırma girişiminde bulunmuşlardır.

Ülkemizde avcılığı yapılan yılan balıkları genel olarak bazı göl ve nehirlerden

sağlanmaktadır. Yılan balığı üretiminde önde gelen göl ve nehir dalyanları : Bafa gölü ve

buna bağlı Menderes nehri, Gölmarmara, az miktarda diğer sulardır. Yıllık yılan balığı

istihsalimiz DİE verilerine göre 1991 yılında 603 ton, 1995 yılında 780 ton, 1997 yılında ise

400 tondur.

Yılan balığı yetiştiriciliği Japonya’da 1970 li yıllarda başlamış olup karma yemlerin

kullanıldığı yoğun yetiştiriciliğe dönüşmüştür. 1990-91 yılı verilerine göre Japonya’da

Anguilla anguilla 1500 ton, A. japonica üretimi 40 500 ton olarak elde edilmiştir. Tayvan’da

da son yıllardaki üretim çalışmaları ile 52 500 ton A. japonica elde edilmiştir.

Almanya, Fransa ve İtalya’da yılan balığı yetiştiriciliği konusunda bazı girişimler yapılmışsa

da Uzakdoğu’da olduğu gibi yaygın bir gelişme ortamı sağlanamamıştır.

Avrupa Yılan balığı elverleri

Avrupa yılan balığına hemen hemen sıcak su akıntılarının ulaştığı tüm kuzey Avrupa

nehirlerinde rastlanılmaktadır. Ayrıca Akdeniz’de pek çok nehirde de görülür. Ülkemizde

Büyük Menderes nehri ve bu nehirle bağlantılı olan Bafa gölünde, Küçük menderes ve Gediz,

Bakırçay nehirlerinde, Adıyaman Gölbaşı, Silifke’de Göksu nehrinde, bu nehirle irtibatlı

Akgöl ve Kuğu göllerinde, Marmarada Kocabaş, Gönen ve Susurluk çaylarında yılan balığı

mevcuttur. Akdeniz ile irtibatlı nehirlerde görülen, yılan balığı tüm Cebelitarık boğazını

geçerek bu nehirlere ulaşmaktadır. İtalya’da özellikle Kuzey Adriyatik’te ve Venedik

yakınlarındaki dalyanlarda fazla miktarda yılan balığı bulunmaktadır. Elverlerin en çok

yakalandığı ülkelerden biride Fransa’dır. Özellikle Biskay körfezinde Loire ve Girondo

nehirlerine büyük miktarlarda girdikleri gözlenir. Fransa’nın yılda, bu bölgesinde 800 ton

dolayında elveri yakalayarak pazarladığı tahmin edilmektedir. İrlanda da Eire ve Shonnon

nehirlerinde yakalanan elverler, iç göllere stoklanmasında kullanılmaktadır. İngiltere’de

Severn nehri ve daha az olmak üzere Poraft nehirlerinde de elver avcılığı yapılır. Avrupa

kıtalarında elverlerin periyodik olarak görülmesi yıllık olmakla beraber Bertin isimli

araştırıcıya göre 6 yılda bir tekrarlanan durum arz etmektedir. Bir yıl az miktarda elver

avlanırsa gelecek yıl bir azalma olduğu belirtildiği gibi, 3 yıl bir yükselme izlenip bunu takip

eden 3 yılda ise bir azalma görülebildiği kaydedilmektedir.

Elverlerin leptosefalus safhasından yılan balığı şeklini almaları döneminde izlenen en önemli

değişiklikler şeffaflığın kaybolması ile uzunluk ve ağırlığın azalmasıdır. Kıyılara ulaşan

larvaların kıyılara ulaşma periyodunda ilk gelenlerin sonra gelenlerden daha iri cüssede

oldukları bilinen bir durumdur. Hatta ilk gelenlerin en son gelenlerden 6 mm daha kısa

oldukları saptanmıştır. İlk yakalandığında şeffaf olan elverlerin bir süre ışıklı ortamda

tutulduklarında vücutlarında hemen pigmentleşme başladığı ve renginin koyulaştığı

görülmektedir.

Elverlerin Göçüne etkili olan faktörler

Su Sıcaklığı

Elverlerin göç etmesine etkili olan faktörlerden biri su sıcaklığıdır. Ilık sularda elverlerin

nehirlere göçünün daha erken ve hızlı olduğu bilinmektedir. Sıcak denizlerde elver

görülmesinin, soğuk denizlere nazaran daha erken olduğu bilinmektedir. Fakat bazı yerlerde

bunun tersi durumlarda zaman zaman izlenebilmektedir. Avrupa kıyılarında elverlerin ilk

görüldüğü dönemlerde su sıcaklığının 4 °C dolayında olduğu ve su sıcaklığı 1 °C düştüğünde

hareketlerinin azaldığı gözlenmiştir. Havanın ılıklaşması elverlerin su yüzüne yaklaşmalarına

dolayısıyla avcılığının daha kolay olmasını sağlamaktadır.

Işık

Yılan balığı yavrularının nehirlere ilk ulaşmalarında ışığın dağıtıcı bir etkisi olduğu

görülmektedir. Sadece geçiş dönemlerinde ışığa doğru hareket ettikleri görülmektedir. Hatta

bazı balıkçılar, bu dönemde av yerinde elverleri su yüzeyine çekmek için ışık kullanırlar. Açık

bir ay ışığı gecesinde elverler zemine yakın derinlikte hareket ederler. Pratik avcılıkta avrupa

yılan balığı elverleri, genel olarak karanlık gecelerde yakalanır. Özellikle nehirlere girişlerin

en yoğun olduğu periyotta, gece elver avcılığı çok daha verimli olur. Fakat med-cezir

olaylarında su yükselmesinin en fazla olduğu günlerde, gündüzleri de elver göçü olur. Fakat

elver miktarı geceye oranla daha azdır. Elverler genel olarak gündüzleri kum içine girerek

yada kayarak, taşlar altında saklanarak günlerini geçirirler.

Med-cezir

Avrupa ve Japonya’da elverlerin en çok yakalandığı zaman genel olarak su yükselmesinin en

fazla olduğu dönemlerde, su yüzeyine yakın olan kısımlardır. Severn nehrinde su yükselmesi

ile elver girişi arasında ilişki olduğu bilinmektedir. Bunun yanında Akdeniz’de bir çok

nehirde med-cezir olayları az olmakla birlikte elver girişini sağlamaktadır.

Tatlı su

Elverlerin nehirlere girişi daima suyun tuzluluğunun azalması ile ortaya çıkar. Denizlerden

gelen elverler için nehirlerden gelen tatlı sular cezbedici bir rol oynar. Nehirlerin döküldükleri

noktada tuzluluğun düşmesi ve ani yağan yağmurlar ile nehir sularının artması, nehirlere olan

yönelişi daha da çabuklaştırır.

Rüzgar

Japonya’da, nehirlere elverlerin girişinde güney rüzgarlarının esmesi, su sıcaklığının 8-10 °C

olması ve bir gün önce yağmur yağmış olmasının etkili olduğu bildirilmektedir.

Elver Yakalama Yöntemleri

Elver yakalamada uygulanan yöntemler bakımından ülkeler bölgeler ve nehirler arasında

farklılıklar vardır. Bazı yerlerde kepçeler, bazı yerlerde tuzaklar, bazı yerlerde ise

ekosaundrlardan yararlanarak avcılık yapılır. İngiltere’de elverler 1 metre uzunluk 60 cm

genişlik ve 60-70 cm derinliği olan 1.5 mm göz açıklığında kepçelerle avlanırlar. Avcı

kepçeyi akıntı yönünde ve mümkün olduğu kadar kıyıya yakın tutarak yüzeye yakın su

sathında geceleri elver yakalamaya çalışır. Kepçe suda 5 dakika kadar tutulur ve sonra

kaldırılır. Daha sonra yakalanan elverler stok yerine alınarak pazara sevk edilirler.

Kuzey İrlanda da nehir yatağında yavrular belli bir alana yönlendirilir ve buradaki tuzaklarla

avlanır. Bu yöntemin en iyi tarafı bölgeden geçen elverlerin tümünü yakalayabilmesidir. Bonn

nehrinde bu yöntemle bir mevsimde 5-6 ton elver yakalanabildiği bildirilmektedir. Fransa’da

elver yakalama işleri büyük nehir ağızlarında bir motor ile hafifçe çekilen ağlar ile yapıldığı

gibi kıyılardan da yürütülmektedir. Bazı tekneler balık bulucu elektronik aletlerden

yararlanırlar.

Fransa’da yakalanan elverlerin çoğunluğu Japonya’ya ve bir kısmı da Avrupa ülkelerine ihraç

edilmektedir. Fransa genelindeki nehirlerde 1970 yılında toplam 1 345 ton yavru

yakalanırken, bu rakam 1982 de 500 ton dolaylarına düşmüştür. 1 kg da yaklaşık 3 000 adet

elver bulunmaktadır. Elverlerin nehirlere giriş zamanı tüm bölgelerde aynı değildir. örneğin

Avrupa’da batı İspanya sahillerine aralık-ocak, Severn nehrine ise nisan-mayıs aylarında,

Fransa Biscay ve Britany de ocak-mart aylarında girmektedirler.

Yılan balığı yavrularının belirli bölgelere farklı zamanlarda gelmelerinin iki esas nedeni

vardır. Birincisi üreme bölgelerine yakın olan bölgelere daha erken ulaşmasıdır. İkincisi ise

yılan balığı yavrularının sıcaklığı 8-10 °C den daha az olan nehirlere girmek istememeleridir.

Örneğin Avrupa yılan balıkları Atlantik kıyılarına aralık aylarında ulaştıkları halde suyun

soğuk olması nedeniyle nehirlere girmezler, suların ısınması için mart ayına kadar kıyılarda

beklerler. Tropikal bölgeler ele alındığında, genellikle yılan balığı yavrularının nehirlere girişi

ilkbahar başında olur. Nehirlere giren yavruların büyüklüğü bölgelere göre farklılık arz eder.

Leptosefalus safhasından metamorfoza uğrayarak normal yılan balığı şekline giren yavrular,

tatlı sulara girinceye kadar yem almazlar. Bu nedenle nehirlerin ısınmasını beklerken ağırlık

kaybederler. Bunun sonucu nehirlere geç giren yavrularda canlı ağırlık daha azdır.

Akdeniz’de İtalya nehirlerine giren elverlerin canlı ağırlığı, yaşıtları olan İspanya nehirlerine

girenlerden daha azdır. Elverlerin nehirlere girişi özellikle suların yükselmesi sırasında en

fazla olur. Elverler sadece geceleri yüzerler ve kıyılara yakın hareket ederler. Severn

nehrindeki bir balıkçının sadece bir kepçe ile bir seferde 25 kg yılan balığı yavrusu tuttuğu ve

bu miktar yavrunun 87 500 bireyden oluştuğu bildirilmiştir. İrlanda’da ise Bonn nehrinde

kurulan özel avlanma yerinde yılda 23 milyon adet elver yakalandığı kaydedilmişti. Elverler

oldukça nazik canlılardır. El ile tutulmamaları gereklidir. Kepçe ile yakalanan yavruların

hemen bir ağ kafese veya bir tanka alınarak temiz suda bekletilmeleri ve süratle

yetiştirilecekleri yerlere ulaştırılmaları gereklidir. Aralık-şubat aylarının soğuk günlerinde

yakalanacak yavruların taşınmasında dikkatli olmak gereklidir.

Elverlerin Bekletilmesi ve Taşınması

Elverler yakalandıktan sonra pazara veya yetiştirme yerlerine nakledilmeden önce özel

tanklarda bir süre tutulurlar. Bu hem yeterli miktarda yavrunun toplanabilmesi için yeterli

zamanın sağlaması, hem de yeni ortama konulmadan önce gerekli uyum ortamını oluşturmayı

sağlar. Ayrıca bu sırada dayanıksız balıklar ölür sağlıklı ve kuvvetli balılar kalır. Yavrular

elver tanklarında en az iki en çok beş gün kalırlar. Daha erken nakillerde ölüm oranı artar.

Elverleri bu tanklarda uygun ortamda tutabilmek için devamlı akan tatlı suya ve

havalandırmaya ihtiyaç vardır. Tankların üzeri örtülü olmalıdır. Bu amaçla yavruların

duvarlara tırmanarak kaçmasını önlemek için, fiberglas tanklar kullanılmalıdır. 2x2x0.6 m

boyutlarındaki böyle bir tanka 100-125 kg elver konulabilir. Günlük veya saat başına bakım,

beyaz denen ölü balıkların tanklardan alınmasıdır. Ölüm oranı % 5 veya daha fazla olabilir.

Ölümün çok olması elverlerin tanklara konulmadan ve soğuk bir gecede kova ve leğenlerde

uzun süre tutulmasından ileri gelebilir. 2-5 gün içinde ölüm nedeniyle toplam ağırlığın % 15 i

kaybedilebilir. Nakilden bir gün önce yemleme kesilir. Yılan balığı yavrularının taşınmasında

bir kaç yöntem uygulanır. Birincisi özel havalandırılabilen tankerlerle yapılan taşımacılıkta

ortalama 17 tonluk bir su kütlesi ile 1 ton elver taşınabilir. Taşıma suyunun yarı tuzlu olması

faydalıdır. İkincisi, dip kısmı bezli kutular veya içinde oksijen ve su konulmuş naylon

torbalarla taşıma yapılabilir. Üçüncüsü ise hava yolu ile yapılan taşımacılıkta genel olarak

strafordan yapılmış malzemeler kullanılır. Bu malzemeler hafif olduğu gibi yavruları ani

sıcaklık değişimlerinden korur. Her biri 0.5 kg bir tavada 1 kg elver taşınabilir. Bu

taşımacılıkta buz kullanılmaz. Nakilde önce elverler 6 °C ye kadar soğutulurlar ve ıslak

kalmaları için çok az su ilave edilir. Yılan Balığı yetiştirme Yöntemleri

Yılan balığı kültüründe beş ayrı metot kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları deneme

çalışmaları olup büyük ölçüde yetiştiricilikte kullanılmamaktadır.

Durgun Su Yöntemi

Japonya ve Tayvan’da kullanılan en eski ve yaygın olan metottur. Balıkların oksijen

ihtiyaçlarını su içindeki fitoplanktonlar ile karşılanması bu yetiştirmenin temel

prensiplerinden biridir. Geceleri oksijen miktarını çok dikkatli bir şekilde takip edilmesi

gerekir. Özellikle fazla balığın stoklandığı, suyun sıcaklığının fazla olduğu dönemlerde,

konunun önemi daha da artmaktadır. Suya oksijen kazandırmak için suyu karıştıran makineler

yada basınçlı hava veren düzenek kullanılır. Bu yetiştirme yönteminde havuzlara çok az

(%10) su verilir. Verilen suyun havuz suyunu karıştırmaması havuzun bir köşesinden girip,

diğer köşesinden dışarı çıkması sağlanır. Böylece havuzdaki plankton varlığının korunması ve

suyla sürüklenip gitmesi önlenmiş olur. Bu yetiştirme yönteminde metre karede 2- 4 kg balık

yetiştirilebilir. Başarılı bir yetiştirme için su sıcaklığının 23-30 °C arasında olması gereklidir.

Bu şartlarda iki yıl veya daha az sürede 150-200 grama ulaşması gerekir. Bu ağırlığa

Tayvan’da 1,5 yılda , İngiltere’de 4 yılda, Japonya’da 2 yılda ulaşır. Güney Ege ve

Akdeniz’de yılın 8-9 ayı su sıcaklığı 20 °C den yukarıda tutulabileceğinden yılan balığı

yetiştiriciliği bu bölgelerimizde karlı olabilir. Yılan balıklarına 12 °C nin altında yem verilse

dahi gelişme olmaz. Bu yetiştirme yönteminde havuz alanı 3-4 dekar arasında tutulur.

Akarsu Yöntemi

Akarsu yönteminde havuzların alanı 150-300 m² dir. Bu yöntemin uygulanacağı yerde fazla

miktarda tatlı su veya deniz suyunun olması gerekir. Birim sahada yetiştirilebilecek balık

miktarı verilebilecek oksijene, dolayısıyla suya bağlı olarak değişir. Yöntemin başarılı

olabilmesi için su sıcaklığının 23 °C üzerinde olması gerekir. Bu yetiştirme yönteminde

üretime alınacak balıkların başlangıç olarak ağırlıklarının yaklaşık 30 g. olması tavsiye

edilmektedir. Çünkü suyun hızla değiştiği ortamda yavrularda gelişme iyi olmamaktadır. Bu

yöntemle yetiştiricilik yapan işletme sayısı oldukça azdır.

Ağ Kafeslerde Yetiştirme Yöntemi

Japonya’da ağ kafeslerde yapılan sazan ve alabalık yetiştiriciliğinin aynısıdır. Bu amaçla bu

havuzlar iç sularda ve göllerde kullanılmaktadır. Japonya’da Şizouka balıkçılık deneme

istasyonunda derinliği 1,5 m olan 8 mm göz açıklığında ağlar ile ağ havuzlarda yapılan

deneme oldukça olumlu sonuçlar vermiştir. Bu denemede toplam 23,3 kg yılan balığı

konulmuş, 38 gün sonra 38,6 kg balık, ortalama 180 g ağırlıkta hasat edilmiştir. Bu çalışmada

dondurulmuş uskumru eti kullanılmış olup, yem dönüşüm katsayısı 7,35 bulunmuştur. Bu

denemede ortalama su sıcaklığının 25,5 °C, tuzluluğun %0 21, birim alandaki verim 7,7 kg

olarak tespit edilmiştir.

Tünel Yöntemi

Bu metotla ticari bir işletme kurulmamış olmakla beraber tünel yöntemi ile yılan balığı

yetiştirilebileceği denemelerle gösterilmiştir. Bunda amaç, yılan balığının karanlık saklanacak

yeri bulunan doğal ortamına benzeyen bir alanın sağlanmasıdır. Bunun için balıkların gündüz

saklanmasının mümkün kılacak karanlık tüneller suya yerleştirilir. Havuzlarda ılık akarsu

yöntemi kullanılmıştır.

Tablo 1 : Tünel yöntemi ile yılan balığı yetiştiriciliği yapılan bir denemede gelişme

sonuçları.

Yetiştirme

Periyodu

Başlangıç Ağırlığı

(kg)

Hasat

ağırlığı (kg)

Verilen Yem

Miktarı (kg)

Artış

% si

Yem

değerlendirme

30 gün 11.0 15.6 22.4 142 4.87

30 gün 15.6 21.6 26.6 138 4.43

30 gün 15.5 18.3 20.8 118 7.43

30 gün 13.1 17.0 14.1 130 3.62

Sirkülasyon Yöntemi

Devamlı olarak sirküle edilen suyun kullanılması, yetiştirme çalışmalarında olumlu sonuçlar

alınmıştır. Bu tür bir çalışmada iki adet havuz kullanılır. Bunlardan biri yetiştirme havuzu

diğeri filtre havuzudur. Yetiştirme havuzunda kullanılan su devamlı olarak bir motopomp

vasıtası ile filtre havuzuna gönderilir. Filtre havuzunda suyun fiziksel temizlenmesinin yanı

sıra biyolojik temizleme de gerçekleşir. Filtre kumu ve taşlarındaki bakteriler balıkların

atıklarındaki nitrit, nitrat ve amonyak gibi toksik kimyasal bileşikleri azota kadar indirgeyerek

zararsız hale getirirler. Bu tür bir çalışmanın başarılı olabilmesi için kullanılan havuzların

kapasitesi, filitrasyon yüzeyi, filtre yapan temizleyici kütlenin kalınlığı, kullanılan pompaların

kapasitesi, su kalitesi, sudaki oksijen miktarı, sıcaklık ve artık yemlerin temizlenmesi gibi pek

çok konuyla ilgilidir. Bu tür bir yetiştirme yöntemi, ancak kullanılacak suyun kısıtlı olduğu

yerlerde düşünülebilir. Bu yöntemle küçük bir alanda fazla miktarda balık üretimi mümkün

kılınabilir.

Yılan Balığının Durgun Su Yöntemi ile Üretimi İçin Alan Seçimi

Yılan balığı yetiştiriciliği yapılacak bir alanda aşağıdaki koşullar aranır:

- Öncelikle yeterli su bulunmalıdır. Bu su bir nehirden veya yeraltından sağlanabilir. Basit bir

ifade ile 10 ton balık üretimi için günde 250 ton su gerektiği söylenebilir.

- Su berrak veya az bulanık olmalı, ancak herhangi bir kirlenme söz konusu olmamalıdır. Az

alkali veya nötr sular tercih edilir. Asitli sular yılan balığı için uygun değildir. içerisinde doğal

olarak yılan balığı bulunan nehir veya göl suyunun ideal olduğu söylenebilir.

- Arazini konumu havuzlardaki suyun tam olarak boşaltılabilmesini mümkün kılmalıdır.

- Toprak az geçirgen olmalıdır. Bu nedenle tabanın killi olması istenir.

- Üretim havuzlarının iyi güneş alması oksijen üretici fitoplanktonların üremesi bakımından

yararlı olur.

- Üretim alanının rüzgarlara açık olması suyun yüzeyi ile oksijen alışverişini kolaylaştırır.

- Enerji sağlamada ve ulaşım şartlarında zorluk olmamalıdır.

- Herhangi bir sel tehlikesi olmamalıdır.

Japonya’da yılan balığı üretimine uygun olan su kaynağı ve nehir yakınlarında çok geniş yılan

balığı yetiştirme alanları oluşmuştur. Bir çok işletmenin yan yana olması ekonomik ve diğer

konularda faydalar sağlamıştır. Özellikle kurulmuş olan kooperatifler, işletmelerin pek çok

ihtiyacını karşılamakta ve ürünün kar getirecek fiyatta satılmasını sağlamaktadır. Ayrıca

bölgelerde devletin açtığı deneme istasyonları üreticinin sorunları yönünde çalışmalar yaparak

devlet desteği sağlamaktadır.

Yılan Balığı İşletmelerinin Kurulması

Yılan balığı üretiminde çok başarılı olan uzak doğuda genel olarak durgun su yöntemi

kullanıldığından bu yetiştirme yöntemi hakkında bilgi sunarak konu açıklanmaya

çalışılacaktır. Yılan balığı üretiminde kullanılan havuzları dört grupta toplayabiliriz. Bunlar :

1. Birinci elver havuzları ( genellikle sera içerisinde )

2. İkinci elver havuzları ( genellikle sera içerisinde )

3. Yavru balık havuzları

4. Üretim havuzları

Birinci ve İkinci Elver Havuzları

Bu havuzlar genellikle sera içinde inşa edilir. Su sıcaklığı 25 °C de sabit tutulur. Böylece

ilkbaharda yakalanan yavruların ilk gelişme dönemlerinin hızlı olmasına çalışılır. Yeni

yakalanan elverler bu havuzlarda bir ay süre ile yetiştirilebilirler. Havuzlar 60 cm derinlikte

ve 5 m çapında yapılır. Havuza verilen su kenardan ve hızlı olarak verilerek havuz içinde

dairesel bir hareket elde edilmeye çalışılır. Havuzun orta kısmındaki bir boru ile fazla su

tahliye edilir. Bir aylık dönemini burada tamamlayan elverler ikinci elver yetiştirme havuzuna

alınırlar. İkinci elver havuzuna alınan yavrular 8-12 cm boyundadırlar. Havuzların ölçüsü 30-

100 m. civarında olabilir. Derinlikleri ise 1 m dir. Her iki elver yetiştirme havuzuna da bol

miktarda hava verilir. Elver havuzlarına verilen suların çok temiz olması gerekir. çünkü

elverler çok hassastır. Yılan balığı yaşlandıkça dayanıklılığı artar.

Yavru Balık Havuzları

Yavru balık havuzları genellikle yuvarlak yapılır. Genişlikleri 200-300 m derinlikleri ise 1 m

tutulur. Dip yapısının çamur olması gerekir. Yağmurlu gecelerde yılan balığı yavrularının

kaçmaması için havuz kenarlarının beton olması arzu edilir. Özellikle küçük yavrularda

kaçma eğilimi fazladır. Bu nedenle küçük yavruların bulunduğu havuzun kenarları içe doğru

meyilli yapılarak kaçmaları engellenmeye çalışılır. 20 cm yi geçen yılan balığı yavruları pek

fazla kaçma eğilimi göstermezler.

Üretim Havuzları

Bu havuzlar Japonya’da eskiden 6-10 dekar veya daha geniş şekilde yapılırlardı. Fakat son

yıllarda daha küçük 2-3 dekarlık havuzlar tercih edilmektedir. Buna neden olarak yemleme ve

hastalıklarla mücadelenin küçük havuzlarda daha kolay olması gösterilmektedir. Hatta son

yılarda havuz alanı 500-1 000 m2 ye kadar küçük tutma eğiliminin arttığı gözlenmektedir.

Özellikle Tayland’da bu eğilim daha fazladır. Doğal olarak akarsu yönteminin uygulandığı

üretimlerde havuzlar durgun su yöntemine oranla daha küçük tutulur.

Üretim havuzlarının derinliği 80-100 cm dolayında olmalıdır. Bu derinlik suyun girdiği

bölgede 80-100 cm, suyun boşaltılacağı yerde 120 cm dolayında olabilir. Kenarları balıkların

toprağı oyarak kaçmalarını engelleyecek şekilde taş, beton veya briketten yapılmalıdır.

Havuz tabanının balıkların oyup girebileceği şekilde çamurlu olması uygun olur. Daha önceki

bölümlerde belirtildiği gibi havuzun bir köşesinde su giriş ve çıkışının yapıldığı bir kısım

bulunur. Suyun boşaltılmasında özel sistemler uygulanması lazımdır. Çünkü yılan balıkları

kaçma eğilimi çok fazla olan ve fırsat bulduğu her yerden geçebilen balıklardır. Bu nedenle

dikkatli olmak gereklidir. Aşağıda bu amaçla kullanılan bir su tahliye sistemi sunulmuştur.

Durgun su yönteminin uygulandığı yılan balığı işletmelerinde verilen su miktarı çok az

olduğundan su tahliyesinin kontrolü kolaylıkla yapılabilir.

Bazı işletmelerde su boşaltımı havuzun sonundaki bir boru ile yapılır. Bu boru sayesinde

hasat zamanında balıkların kolayca toplanmasında da yararlanılabilir. Bazı işletmelerde ise su

boşaltım yeri yapılmaz. Bu tip işletmelerde her gün motopomp ile fazla su boşaltılır.

Yılan balığı üretim havuzu kıyısında bir adet yemleme yeri yapılması gereklidir. Bu kısım

3x3 m ebadında ve üzeri kapalı olarak yapılır. Bu yemleme yerinin alt kısmı su yüzeyine

doğru açıktır. Buradan bir kap içine konulan balık yemi suya sarkıtılır. Balıklar gündüzleri

dahi loş olan bu yere gelerek rahatça yem alırlar. Bu yemleme yerleri genellikle su

çalkalanmasının fazla olduğu aeratörlerin yanına kurulur. Böylece yemleme zamanında bu

kısımda fazla miktarda toplanan balıkların artan oksijen ihtiyaçları karşılanmaya çalışılır.

Elverlerin beslenmesi

Yılan balığı üretiminin gerçekleştirilememesi nedeniyle, yetiştirilecek yavrular doğadan

yakalanmak zorundadır. Ön büyütmede elverlerin mümkün olan en kısa sürede doğal yemden

karma yeme geçişi gerekmektedir. Yetiştiricilik şartlarına en iyi uyum sağlayanlar

seçilmelidir. Ergin yılan balıkları ile yavru yılan balıklarının beslenmeleri arasında önemli

farklılıklar vardır. Özellikle ergin yılan balığı yeminde yağ oranı yüksek tutulması gerekirken,

yavru balık yeminde bunun tersi bir uygulama vardır. Özellikle yeni yakalanan ve 6 000-7

000 tanesi 1 kg gelen elverlerin ağızları küçük olduğu için her yemi almak istemezler ve

karma yem almaları ilk günlerde zor olmaktadır. Doğal ortamdan havuzlara alınan yılan

balıkları doğrudan bu rasyonlarla beslemeye alınmaz. Şeffaf elverden, elver konumuna

geçinceye kadar, yılan balıklarının yapay yeme adaptasyonu için taze sardalye kullanılması

sık görülen bir uygulamadır. Başlangıçta sardalyeler bütün olarak, daha sonra balık unu ile

karıştırılarak verilmektedir. Karışımdaki taze sardalye oranı tedrici olarak azaltılır ver birkaç

hafta sonunda karışımdan tamamen çıkarılır. Diğer bir yöntem de ise başlangıçta küçük toprak

solucanları küçük karidesler, tubifeks ve dafnia gibi canlı yem kaynaklarından yararlanır. Bu

yemler tercihen geceleri bir sepet üzerine konularak verilir.

Yemlemenin sabah 8:00 ile öğleden sonra 14:00 arası yapılması en uygundur. Elverlere

tubifeks verilmeden bir saat süre ile %0 2 oranındaki sulfamonomethoksine solüsyonunda

tutulur ve yıkandıktan sonra kullanılır. Bir kaç günlük veya tercihen haftalık bu tür

beslemeden sonra diğer yemlere geçilmeye çalışılır. Elver yemlemesinde önemli bir konu da

elverlerin aynı boylarda olmasıdır. Eğer küçük ve büyük balıklar aynı yerde kalırsa

kanibalizm başlar. Aynı zamanda büyük balıklar küçük balıkların yem almasına da engel olur.

Suyun Fiziko-kimyasal özellikleri

Sıcaklık

Su sıcaklığı büyüme oranını etkileyen en önemli faktördür. Yılan balığının 12 °C nin altında

yem almadığı havuz tabanında hareketsiz kaldığı bilinmektedir. Bu sıcaklığın üzerinde balıkta

yem alma arzusu artar ve gelişme hızlanır. Yem dönüştürme oranının en iyi olduğu sıcaklı 23

°C dir.

Elverlerin gelişmesi 15 ile 25 °C arasında gerçekleşmektedir. Avrupa yılan balığı için

optimum sıcaklık 23 °C , Japon yılan balığı için 26-27 °C dir (Querellou, 1974). Avrupa yılan

balıkları yaşları ilerledikçe daha düşük sıcaklıkları tercih ederler.

Descampes ve diğ. (1980), atom enerjisi santrali soğutma suyunda yaptıkları bir çalışmada,

15-27 °C arasında tutulan havuzlarla başlangıç ağırlıkları 13 g olan yılan balıkları 25 ay

sonunda 210 g, ısıtma uygulanmayan kontrol grubunda ise (7-19 °C arası) 64 g canlı ağırlığa

ulaşmışlardır. Isıtılan havuzlardaki biyomas 4 k/m3 den 34 m3 e ulaşmıştır. Başka bir önemli

sonuç da ısıtılan havuzlardaki balıkların boy dağılımının homojenliğini kaybetmesidir.

Uygulamada yetiştiriciler tesis yeri seçerken su sıcaklığının 20 °C nin üzerinde olduğu ay

sayısını hesaplarlar. Uzak doğuda bu süre beş ay olup mayıs-eylül ayları arasına denk

gelmektedir. Bazı üreticiler bu süreyi uzatmak için özel düzenekler yaparlar. Japonya ve

Tayvan’da elverler için kapalı binalar özel ısıtma düzenleri kullanılır. Isıtma işlemi, elverlerin

geldiği ilk ay olan kasımdan başlar nisana kadar devam eder. Dışarıda su sıcaklığı 5 °C iken

içeride 20-25 °C dolayında tutulmaya çalışılır. Dışarıda su sıcaklığı 20 °C ye ulaşınca bütün

ısıtma cihazları kapatılır. Yavrular dış havuzlara aktarılır. Son zamanlarda Avrupa ve

Avustralya’da aynı uygulamalara başlanmıştır.

Oksijen

Yılan balıkları özellikle oksijen konsantrasyonu düşük olan kötü ortam şartlarına

dayanıklıdırlar. Bazı araştırmacılar yılan balıklarının farklı oksijen ihtiyaçları olduğunu

belirtmişlerdir.

- Querellou, 1974 : 100 g ortalama ağırlıktan fazla olan bireyler için, oksijen tüketimi

100mg/saat/kg;

- Fish culture, 1972: 100 g ortalama ağırlıktan fazla olan bireyler için, oksijen tüketimi

4mg/saat/kg olduğunu bildirmişlerdir.

Havuz suyundaki oksijen kaynağı fitoplanktonlar ve su girişidir. Özellikle gece solunumla su

içindeki oksijen miktarı 1-2 mg/l seviyesine düşerse yılan balığı başını sudan çıkarmaya

başlar. Bunu ölüm takip eder. Uygulamada yetiştiriciler, oksijen konsantrasyonunun 3 mg/l

nin üzerinde olmasını isterler. Su içindeki oksijen seviyesini artırmak için suyu karıştırma ve

havalandırma düzenekleri yerleştirilir. Özellikle gece su akışının, havuzun bir köşesinden

fazla miktarda verilerek tüm havuzu karıştırmadan diğer bir köşeden tahliyesi yapılır. Böylece

yılan balıklarının bu ortama gelerek oksijen ihtiyaçlarını karşılamaları sağlanır. Elverlerin

oksijen ihtiyacı büyük balıklardan daha fazladır. Bu nedenle havuzlara devamlı akan su ve

basınçlı hava verilmesi gereklidir.

pH

Ph değeri fotosentez sonucu oksijen miktarını, balık ve plankton solunumu sonucu sudaki

karbonik asit miktarındaki azalma ve çoğalmaya bağlı olarak değişir. Gündüzün pH optimum

değeri 8-9 arasıdır. Gece fotosentez olmadığından pH 7 ye düşer. PH değeri 4,5-6,5 olan asitli

sularda yılan balığı yetiştiriciliği iyi sonuç vermez. Ayrıca PH ın amonyak indirgenmesi

üzerine etkisi olup bu kirleticinin toksisite düzeyini belirler.

Tuzluluk

Yılan balıkları çok farklı tuzluluk şartlarına adapte olabilirler. Bu olayda iki organ önemli rol

oynar. Deniz ortamında ( hipertonik) solungaçlar, aşırı miktardaki tuzların atılımını sağlar.

Tatlı suda ( hipotonik), böbrekler üriner boşaltımla organizmada su girişlerini dengeler.

Euryhalin özellik yetiştiricilik açısından bir sorun oluşturmaz. Bir günlük periyot içinde çoğu

kez ara tuzluluktaki suları tercih ederler. Genç ve yetişkin yılan balıklarında bu euryhalin

özellik hastalıklara karşı yapılacak olan uygulamalarda deniz suyu kullanılmasına izin verir

(Querellou, 1974).

Uygulamada yetiştiriciler, yetiştiricilik başarısının tatlı suda acı sudan daha fazla olduğunu

belirtmişlerdir. Bu durum yılan balıklarının gelişmesi ve fizyolojik olgunlaşması için

kendiliğinden nehirleri aramaları ile açıklanabilir.

Fitoplankton

Normal sağlıklı yılan balığı havuzu fitoplankton nedeniyle yeşil görünür. Durgun su

havuzlarında fitoplanktonların, suyun oksijenini kontrol etmek, fotosentez yoluyla pH

seviyesini etkilemek ve büyüme sırasında balık artıklarını absorbe etmek gibi önemli

görevleri vardır. Ancak havuzda çok fazla miktarda fitoplankton birikmesine izin vermemek

gereklidir. Uygun bir seviyedeki fitoplankton ile havuzdaki organik sedimantasyonun, dipteki

bakteri faaliyetleri ile çözünmüş maddelerin absorbsiyon oranını kontrol etmek mümkündür.

Kapalı günlerde ve gecelerde fotosentez yapamadıklarından balığın büyümesine olumsuz etki

yaparlar. Fitoplanktonlar havuz zemininde organik maddelerin bozulması düzenli bir şekilde

olmuyorsa gerekli büyümeyi yapamaz veya bol miktarda besin tuzları bulunmasına karşın,

suda yeterli karbonik asit bulunmazsa büyüme durur ve bunu ölüm takip eder. Çok miktarda

zooplankton üremesi de havuzdaki fitoplanktonları bitirebilir. Normal bir havuzda

fitoplankton/zooplankton oranı 97:3 tür.

Havuzda çok çeşitli fitoplankton bulunmaktadır. Her biri iklim,sıcaklık,diğer mevsimsel

değişikliklere göre havuzun kimyasal dengesine etkide bulunur. Scenedesmus,Pediastrum ve

Chlorella yeşil algleri ilkbahar ve sonbaharda ortaya çıkarlar. Microcystis ve Chlorococcus

ilkbahar ve yazın, Anabaena ve Oscillatoria sonbaharda havuzlarda görülen mavi-yeşil

alglerdir. Havuz suyunda daha çok Scenedesmus bulunursa yılan balıkları yemlerini daha

iştahla yemektedirler. Pediastrum , Chlorella veya Oscillatoria, Anabaena çoğunlukta olduğu

zaman iştah azalır. Havuzda bulunan zooplanktonların çoğunluğunu rotifer ve su pireleri

teşkil eder.

Fitoplankton ölümü,dışarıdan havuza bakıldığında rengin yeşilden koyu kahverengine veya

açık renge dönüşmesiyle kolayca fark edilir. Renk değişimi aynı zamanda su kalitesinin

değişimi demektir. Su yüzünde oksijen arayan balıklar daha sonra iştahlarını kaybederler.

Çoğu zaman bunu toplu ölümler takip eder. Su kalitesindeki değişimler yağışlı havalarda da

olmaktadır. Ph değeri sabah 9.5 üzerinde,öğleden sonra 7' nin altında seyretmesi suda

amonyak formunda 3ppm azot bulunması su kalitesinin bozulduğunu göstermektedir.

Su kalitesindeki değişimleri önleyebilmek için sezon başında ve sonunda havuzlara su

doldurmadan önce 60-100gr/m2 sönmemiş kireç serpilir. Kireç zemin toprağını ve zemine

yakın suyun kalitesini arttırır. Havuz suyunda zooplankton artışı olmaya başladığında organo

fosforik asit esterleri (Dipterex) 0.2-0.3 ppm kullanılarak ortamdaki zooplankton gelişimi

önlenmiş olur. Çok ileri safhalardaki su kalitesi bozukluklarında,havuz boşaltılır,balıklar

başka havuza alınır. Boşaltılan havuzun dibi kurutulur. Boşaltma mümkün değilse, uygun

fitoplankton gelişimi sağlanıncaya kadar havuzda karıştırıcı pedallar kullanılır.

Havuz atığı

Havuzda çürüyen plankton, yem ve balık artıkları kontrol edilmelidir. Çürüme ve bozulmanın

ürünü olan amonyak balığı rahatsız eder, iştahını olumsuz yönde etkiler. Amonyak oksijen

olmaması halinde ortaya çıkar. Her yıl havuz boşaltılarak zeminde toplanan artıklar havuzdan

alınır. Bunun takiben toprak kurutulur ve kireçlenir.

Sülfür

Sülfat indirgeyici bakteriler suda bol bulunan sülfatları hidrojen sülfite dönüştürürler. Bu

durumda balılar yetersiz oksijen nedeniyle başlarının su yüzeyine çıkarırlar. Bu şartların

devam etmesi durumunda büyük kayıplar olabilir. Su demir ihtiva ederse zararsız olan

demirsülfit ortaya çıkar. Bu nedenle hidrojensülfitin etkisini azaltmak için bir kaç haftada bir

havuz suyuna demir oksit serpiştirilir.

Azot,Fosfat, Potasyum

Bu elementler fitoplanktonların gelişmesi için gereklidir. Başlangıçta yeni havuzlar

gübrelenir. Bu elementlerin optimum miktarları azot için 12,7 ppm fosfat için 1,3 ppm,

potasyum için 0,1 ppm dir.

Yılan balığı yavrularının beslenmesi

Yılan balkıları diğer pek çok balığa nazaran farklı özellik gösterirler. Genelde geceleri yem

alma alışkanlığı olan türlerdir. Uzakdoğu’da yılan balığı yetiştiriciliğinin başlaması ile birlikte

pek çok besleme yöntemleri denenmiştir. Bunlar ipek böceği pupu ile besleme, taze balık eti

ile besleme ve karma yem ile beslemedir. Bu yemleme yöntemleri ayrı ayrı uygulanabildiği

gibi karışık olarak da ele alınabilir.

İpek böceği pupları Tayvan ve Japonya’da uzun süre yılan balığı yetiştiriciliğinde başarı ile

kullanılmış ise de daha sonra ekonomik nedenlerle diğer maddelerle besleme ipek böceği

pupları ile yemlemenin yerini almış bulunmaktadır. Yapılan hesaplara göre 1 kg canlı ağırlık

artışı için 10 kg dolayında ipek böceği pupu harcanmıştır. Uzakdoğu’da günümüzde tek

başına ipek böceği pupu ile yılan balığı besiciliği hemen hemen kalmamıştır.

Özellikle Japonya’da insan gıdası olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan balık etleri ile

yılan balığı besisi yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu balıkların başında okyanus uskumrusu

gelmektedir. Ayrıca orkinos gibi iri balıkların temizlenmesi sırasında elde edilen kafa ve iç

organlar gibi artıklar da yemlemede yararlanılmaktadır. Yılan balıklarına diğer balık etleri

kıyılarak veya bütün halinde verilir. İri balıklar gözlerinden veya solungaçlarından bir tel

üzerine dizilir ve havuza yem olarak asılır. Bu yemler verilmeden önce derilerine yumuşaması

için bir kaç dakika kaynar suya batırılır. Bu yapılamazsa yılan balıkları, balıkların derisini

parçalayamadığından deriye yapışmış şekilde olan et değerlendirilemez. Bu da havuzda

kirlenme sorunları ortaya çıkarır. Bazı işletmelerde her türlü balık ve balık artığı mikserlerle

parçalanarak hamur haline getirilir ve tel sepetlerle havuza sarkıtılarak yem olarak kullanılır.

Hamur yapma işleminden önce balıkların pişirilmesi ve kılçıklarından temizlenmesi ile havuz

dibine çöküp kokuşması önlenir. Japonya’da balık etleri ile besleme ipek böceği pupuna göre

daha başarılı olmuştur. Ancak balık etinin temini, depolanması, hazırlanması ve beslemedeki

kirlilik problemleri yetiştiricileri karma yemle beslemeye yöneltmiştir.

Japonya’da yılan balığı yetiştiriciliğinde günümüzde karma yem kullanım oranı % 80’ e

ulaşmış bulunmaktadır. Karma yemler diğer hayvansal yemler gibi balık unu, diğer yem

maddeleri vitamin ve yem karışımından oluşur. Un şeklinde pazarlanır. Yılan balığının yoğun

yetiştiriciliğinde kullanılan yemlerin protein oranları çok yüksektir. Elver ve büyük balıklarda

en üst düzeyde gelişmeyi sağlayabilmek için karma yemdeki protein oranı değişmekte olup %

45 ile % 59 arasında bulunmaktadır. Tayvan’da yapılan bir araştırmaya göre karma yeme

katılacak balık ununun beyaz renkli olmasının daha iyi sonuçlar verdiği saptanmıştır. Balık

unları % 4 oranında morina karaciğer yağı ve %30-50 su ile ıslatıldıktan sonra yoğrularak

elde edilir, ve canlı ağırlığın % 2-8 oranında verilir. Japonya’da karma yeme yağ katma oranı

%10’a kadar çıkabilmektedir. Yapılan hamur bir tel sepet içerisinde havuzun yüzeyine yakın

daldırılır ve 10-15 dakika süre ile balıkların yemesi için bırakılır. Bu süre sonunda

tüketilmeyen yemlerin havuz suyunu kirletmemesi için ortamdan uzaklaştırılır. Yılan balıkları

geceleri yemlenen tür olduklarından aydınlık yerlerde yem almaktan hoşlanmazlar. Bu

nedenle havuz kenarlarına üstü kapalı yemleme yerleri yapılır.

Yapılan çalışmalar göstermiştir ki sudaki oksijenin yükselmesi ile birlikte balıkların iştahları

da artmaya başlar. Bu nedenle yemlemenin havuz içindeki fitoplankton varlığı nedeniyle

sabah güneşin doğması ile birlikte başlaması gerekmektedir. Bazı işletmelerde suda oksijen

çözünmesini sağlayan aeratörler yemleme zamanında devamlı olarak çalıştırılır. Yılan

balıkları yemleme yeri ve zamanını öğrenebilen verilen yemi çok iştahla tüketen canlılardır.

Yem almaları suyun sıcaklılığına, havanın bulutlu olmasına bağlı olarak değişir. Su sıcaklığı

23-28 °C arasında yem alımı en üst düzeydedir. Son yıllarda 1,5 kg karma yem ile 1 kg canlı

ağırlık artışı sağlanabilmektedir. Küçük yavrularda yem oranı büyüklere nazaran daha fazla

olur. Yaşlı yılan balıkları gençlere nazaran yağlı yemleri daha iştahla tüketirler. Genel A, D3,

E, vitaminleri içeren ve bitkisel yağlar pahalı balık yağlarına tercih edilir. Sıcaklık ve

balıkların gelişme dönemine göre verilecek olan yem ve yağ miktarları tablo-2,3 de

verilmiştir. Yeme katılan mineral madde miktarı da büyümeyi etkileyen önemli bir faktördür.

Karma yemde mineral madde oranı % 5 den daha az olmamalıdır. Mineral medde ihtiva

etmeyen veya çok az içeren yemlerle yapılan beslemede yılan balıklarının iki hafta içinde

zayıflamaya başladıkları ve daha sonra kitle halinde öldükleri saptanmıştır. Bu nedenle karma

yemlerde yapılan çalışmalar sonucu % 8 mineral madde katkısı en iyi sonucu vermiştir.

Tablo 2: Balık Ağırlığa Göre Günlük Yem Miktarı (%)

Sıcaklık (°C) 18 18-23 23-28 28 +

Elver 3.5 3.5-5.0 5.0-6.0 3.5-5.0

Büyük balık 2.0 2.0-2.8 2.8-3.2 2.0-2.8

Tablo 3:Yeme katılacak yağ miktarı (%)

Sıcaklık (°C) 18 18-23 23-28 28 +

Elver 0 0-5 3-5 0-3

Büyük balık 0 5-7 7-10 5-7

Tablo 4: Uzakdoğu’da kullanılan yılan balığı yem formülü.

İçerik Elver Yemi (%) Büyük Balık Yemi (%)

Protein 48 46

Yağ 4 2

Selüloz 1 1

Mineral madde 13 13

Nem 12 13

Tablo 5 : İtalya’da yem fabrikalarında kullanılan bir yem rasyonu

toplam protein, en az % 49

yağ, en az % 6

selüloz, en fazla % 2

mineral maddeler, en fazla % 13

nem, en fazla % 10

A vitamini 2 000 000 IU ( 100 kg için )

D vitamini 200 000 IU “

E vitamini 5 g

- İçerik: balık unu, et unu, yarı pişmiş nişasta unu, tahılların çözünebilir distilatları, NaCl,

metionin, butiloksitoluen

Tablo 6: İtalya’da yem fabrikalarında kullanılan bir yem rasyonu

protein % 58.5

yağ % 7.3

selüloz % 0.5

mineral maddeler % 14.5

nem % 13

Kg yeme vitamin ve mineral madde içeriği

A vitamini 10 000 IU

D3 vitamini 1 000 IU

B1 vitamini 5 mg

B2 vitamini 20 mg

B12 vitamini 0.04 mg

C vitamini 100 mg

E vitamini 20 mg

K vitamini 2 mg

PP vitamini 150 mg

Pantotenik asit 50 mg

inositol 100 mg

kolin klorür 1 000 mg

demir 120 mg

çinko 27 mg

manganez 25 mg

iyot 0.9 mg

kobalt 0.2 mg

Yılan Balığı Yetiştirme ve İdaresi

Stoklama yoğunluğu, ağırlık veya sayı olarak birim alana birim alana konulan balık miktarı

olarak tanımlanır. Uygulanan kültür metoduna göre, yoğunluk bir tesisten diğerine göre

değişir.

Japonya’da 1 kg ağırlıkta her biri 0,17 g gelen 6 000 adet elver bulunur. Her elver tankına 3,5

x 6 000 elver konur (m² ye 2 000 adet yada 400 g elver ). Bu oldukça fazla bir miktardır. Bu

nedenle elver tanklarına daha fazla oksijen verilir. Çalışmalar büyümeye izin veren belli bir

alt sınırı olduğunu göstermiştir. Bir başka deyişle stoklama çok seyrek olursa gerekli büyüme

sağlanamaz.

Isıtılan havuzlarda elver ağırlığı başlangıç ağırlığının üç katına çıkar. Bu noktada yoğunluk

çok fazladır. Balıkların seyreltilmesi gerekir. 1 kg ağırlıkta 1 500 elver olan balıklardan 400

m² alana 150 000 adet konulur. Buna göre m² ye 400 adet yada 100 g yavru düşer.

Tablo 7 : Havuz stoklama yoğunluğu

Havuz tipi Boyutlar (m) Alan (m²) Havuz başına

konulan (kg)

Havuz başına alınan

(kg)

Elver tankı 2.5 x 4 10 3.5 1500-2000 kg/adet

Yavru havuzu 10 x 40 400 100-150 100 kg/adet

Büyütme havuzu 33 x 20 660 300 a 100/kg veya

900 a 30/kg

5 kg/adet

Büyüme sırasında sık sık boylama yapılır. Bu şekilde büyüme daha iyi olur. Yetiştiriciliğin

son safhası büyütme havuzlarında gerçekleşir. 660 m² havuza her biri 10 g olan ( 100 adedi 1

kg ) 300 kg balık yani m² ye 50-60 balık konur. Burada amaç 150-200 g ağırlığında

pazarlanacak bireyler elde etmektedir.

Büyüme oranı

Japon yılan balıklarının ilk yıl içindeki büyüme oranları tablo x de verilmiştir. Balıkların

büyütüldüğü havuz suyunda ısıtma işlemi uygulanmadığından büyüme oranı düşük çıkmıştır.

Havuz suyunu ısıtarak yetiştiricilik yapan bazı işletmelerde, 7-9 ay sonunda 150-200 g canlı

ağırlık elde edilebilmektedir.

Geleneksel yöntemin uygulandığı daha basit şartlarda yetiştiricilik yapan işletmelerde

yetiştiricilik süresi 2 yıla kadar uzar. İlk yılda 30-40 g gelen elverler hedeflenir. Boylama

yapılamazsa boylar arasında büyük farklar ortaya çıkar. Bunun sonucu bazı balıklar 120 g

ağırlığa ulaştığında bazıları hala 2 g ağırlıkta kalabilir. İyi bir yönetim uygulanmazsa ilk 3-4

ay içinde çok yüksek bir ölüm oranı görülür. Ölüm sebebi iyi yem alamamak ve hastalıktır.

Tablo 8 : İlk yıl yılan balıklarının ortalama büyümeleri

Ay Ağırlık (g) Ay Ağırlık (g)

Şubat 0.18 Temmuz 5.48

Mart 0.30 Ağustos 15.00

Mayıs 0.64 Eylül 23.9

Haziran 2.72 Ekim 29.00

30- 40 cm ye kadar erkek ve dişi bireyler arasında büyüme bakımından bir fark yoktur. Bu

uzunluktan sonra özellikle avrupa yılan balığı erkek bireylerin büyümesinde bir düşüş görülür

(Şekil x ). Erkekler en fazla 50 cm büyürler. Bu boydaki ağırlık 100-120 g dır. Dişi bireyler

50-70 cm ye kadar boya ve 300-500 g ağırlığa kadar büyüyebilirler. Erkek dişi arasındaki

oran erkek lehine 20:1 dir. Cinsiyet farklılaşması 14-20 cm arasında olur. Bu boya kadar balık

aynı zamanda hem erkek hem de dişi cinsiyet hücrelerini taşır.

Verim

Japonya’da yılan balığı Pazar ağırlığı 150-200 g dır. Durgun su kültüründe yetiştirme havuzu

verimi 4 kg/m²/yıl dır. Bu verim 20 x 200 g/m²/yıl veya 40 ton/hektar/yıl şeklinde ifade

edilebilir. Verim takip edilen uygulamalara, üreticinin işletmesini idare etmedeki bilgi ve

becerisine göre değişir. Bazı işletmelerde 8 kg /m²/yıl verim sağlanırken bazı işetmelerde bu

verim 1 kg / m²/yıl gibi düşük kalmaktadır. Bazı çiftlikler yavru yetiştirme konusunda

ihtisaslaşırlar. “Futo” adı verilen bu çiftçiler balıklarını diğer yetiştiricilere satarlar. Yavru

yetiştiriciliğinde amaç en kısa zamanda 10-40 g a gelen balık elde etmektir.

Teorik olarak 1 kg elverden 1 ton balık elde etmek mümkündür. Teori, 1 kg balıkta 6000

elver, yaşama oranının % 80 ve yaşayan her balığın ortalama 200 g olduğu varsayımına

dayanır. Fakat uygulamalardan elde edilen sonuçlar teorinin oldukça gerisine düşüldüğünü

göstermiştir.

Günlük bakım

Su ürünleri yetiştiriciliğinde koruyucu tedbirler almak, tedaviden hem daha kolay hem de çok

daha ucuza mal olur. Bu durumda kayıplar da en aza indirilmiş olur. Çok küçük kalan yada

fungi taşıyan balıklar bu amaçla havuzdan ivedilikle uzaklaştırılır.

Her gün suyun pH ve sıcaklığı (en düşük ve en yüksek değerleri) fitoplanktonların seviyesi (

secchi disk ile ), suyun oksijen miktarı ölçülmelidir. Tesis günde bir kaç kez dolaşılarak

kontrol edilmelidir. Her havuzdaki balık sayısı dikkatle takip edilir. Her iki haftada bir örnek

alınarak balık ağırlığı hesap edilir. Verilen ve artan yem miktarı hakkında kayıt tutulur.

Balık hasadı ve ayrımı

Havuz durumuna göre balıklar galsama ağları, kepçe ağlar ve havuzun boşaltılması ile

yakalanır. Boşaltma sıcak rüzgarsız bir günde yapılır. Şayet havuz suyu tuzlu ise, hidrojen

sülfitin toksik etkisini gidermek için bir gün önceden demir oksit serpiştirilir. Boşaltma günün

erken saatlerinde başlar. Ve havuz yarıya indiğinde bütün boşaltma sistemleri açılarak su

akıtılır. Boşaltma yapılırken balıkların bir kısmı yakalanır. Boşaltmanın erken yapılmasının

nedeni gece su içinde dolaşan balıkların bazılarının gün başladıktan sonra zemin çamuruna

gömülmesine müsaade etmeden su içinde yakalamaktır. Yakalanan ballıklar boylama

kasalarından geçirilerek ayrılırlar. Büyük balıklar pazara gönderilir, küçükler havuza geri

atılır.

Japonya’da iç tüketimin % 50 si Tokyo’da, % 30 u Osaka’da geri kalanı ise diğer bölgelerde

olur. 1960 yılından beri her yıl % 15 oranında artmaktadır. Japon yılan balığı Avrupa türlerine

tercih edilir.

Nakil öncesi aç bırakma

Nakilden 3-4 gün önce yemleme tamamen kesilir. Bu sırada balıklar küçük bir yerde tutulur.

Bunu yapmaktaki amaç yağ miktarını azaltmak, balık sindirim sisteminde bulunan ve ileride

ortaya çıkabilecek artıklardan kurtulmaktır. Bu işlem verimliliği artırır, balığı nakil

koşullarına hazırlar. Aç bırakmada üç metot kullanılır.

1 Balıklar elver tanklarında tutulur. Bol hava ve su verilir

2 Sepete konulan 20 kg balık tatlı su tankına konur. Bu amaçla kuyu suyu kullanılabilir.

3 Her biri 3 kg balık taşıyan sepetler üst üste konur. En yıkardan balıklar duşa tutulur. Bu

işlem sonunda balık ağırlığı % 8 fire verir.

Tablo 9 : 20 ton yılan balığı yetiştirmek için 50 kg elver ile çalışmaya başlanır. Entansif

yılan balığı yetiştiriciliğinde 20 ton balık üretmek için Japonya’da kullanılan havuz miktarı

ve ölçümleri

Stoklanan

balık

Başlangıç ve

bitiş ağırlığı

Başlangıç ve

bitiş boy

ölçüsü

Stok başlangıç

ve bitişi Havuz alanı

Havuz sayısı

ve su durumu

Elver 50 kg

150 kg

0.16 g-6 cm

0.5 g- 8 cm

0.4 kg/m2

1.2 kg/m2

125 m2 20 m2 lik 6

havuz akarsu

yöntemi

Yavru elver 150 kg

400 kg

0.5 g- 8 cm

1.3 g- 12 cm

0.5 kg/m2

1.6 kg/m2

300 m2 40 m2 lik 8

havuz akarsu

yöntemi

Yavru balık 0.4 ton 1.3 g- 12 cm 0.4 kg/m2 800 m2 80 m2 10

havuz durgun

2 ton 6.5 g- 20 cm 2.0 kg/m2 su

Ergin balık 2 ton

20 ton

6.5 g- 20 cm

200 g- 70 cm

0.4 kg/m2

4 kg/m2

5 000 m2 200 m2 25

havuz durgun

su

Tablo 10: Japonya’da yılan balığı kültüründe kullanılan havuzlar

Balık

Boyu

Havuz

Ölçüsü Derinlik Zemin

Açık

veya

Kapalı

Sıcaklık

(°C)

Su

Verme

Şekli

Not Kullanım

Periyodu

Yeni

elver

20 0.6 m beton sera

içinde

25-26

ısıtma

akarsu havalandırma

var

mart

8-12 cm 30-100 1 m beton sera

içinde

25-26

ısıtma

akarsu havalandırma

var

nisan mayıs

12-20 cm 200-

300

1 m toprak açık doğal ısı durgun

su

yeşil su haziran

temmuz

20-70 cm 500-

1000

1 m toprak açık doğal durgun

su

yeşil su ağustos sonu

ve gelecek

yıl

KAYNAKLAR

Alpbaz, A.,Hoşsucu, H., 1988, İç Su Balıkları Yetiştiriciliği, Ege Üniv. Su Ürünleri Y.O. Yay

No:12, 1-98 s. İzmir.

Anonim, 1985, Yılan Balığı, T.C. Ziraat Bankası Ege Bölge Müdürlüğü, Su Ürünleri

Çalışmaları/1, (Çev) Hakkı Çakır, 62 s., İzmir.

Çelikkale, M.,S., 1994, İç Su Balıkları ve Yetiştiriciliği, Cilt 1, 2. Baskı, Karadeniz teknik

Üniv. Sürmene Den.Bil Fak. Yay NO: 2, 337-362 s Trabzon.

DİE., 1991, Su Ürünleri İstatistikleri, TC. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Yay, No:

1583, Ankara

1995, Su Ürünleri İstatistikleri, TC. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Yay, No: 1995,

Ankara

1997, Su Ürünleri İstatistikleri, TC. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Yay, No: 1995,

Ankara

Gault, J., 1986, L’élevage de l’anguille,(in) Aquaculture, (ed) Barnabe, G., Technique et

Documantation-Lavoisier, 739-771 pp, Paris.

Geldiay,R., Balık, S., 1996, E Ege Üniv. Su Ürünleri Fakültesi, Yay No:16, 2. Baskı, E.Ü.

Basımevi, 204-209 s, İzmir.

Tesch, F.,W., 1983, Der Aal, Biologie und Fischerei, Verlag Paul Parey, 340p, Hamburg und

Berlin.

Usui, A., 1974, Eel Culture, Fishing News (Books), Ltd.,186 p, England.