YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS,...

31
YIL : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 A B I N F O NİSAN 2009 KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

Transcript of YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS,...

Page 1: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

YIL : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2

A B I N F O

NİSAN 2009

KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

Page 2: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

ĠÇĠNDEKĠLER

ON TARĠHĠ ADIM …………………………………………………………………………………… 1

TÜRKĠYE‟NĠN KATILIM MÜZAKERELERĠ…………………………………………… 6

100 KONUDA AVRUPA BĠRLĠĞĠ …………………………………………………………… 18

AB TERĠMLER SÖZLÜĞÜ ………………………………………………………………………… 22

Page 3: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

A B I N F O

YIL : 2 SAYI : 2

(NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)

Genel Koordinatör

Dr. Tahir BÜYÜKAKIN

Yayına Hazırlık

Ali YEġĠLDAL

Rafet YELDEN

ĠletiĢim

Kocaeli BüyükĢehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla ĠliĢkiler Daire BaĢkanlığı

AB ve DıĢ ĠliĢkiler ġube Müdürlüğü

Tel : 0 262 318 16 12

Fax : 0 262 318 16 31

E-Mail

[email protected]

Page 4: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

ON

TARĠHĠ

ADIM

Page 5: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

ON TARĠHĠ ADIM (1)

1951: Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, altı kurucu üye tarafından kuruldu.

1957: Roma AntlaĢması ile bir ortak pazar kuruldu.

1973: Topluluk, dokuz üye ülkeye çıktı ve ortak politikalar geliĢtirildi.

1979: Avrupa Parlamentosu‟na ilk doğrudan seçimler yapıldı.

1981: Akdeniz‟i içine alan ilk geniĢleme gerçekleĢti.

1993: Tek Pazar sonuca ulaĢtı.

1993: Maastricht AntlaĢması ile Avrupa Birliği kuruldu.

1995: AB büyüyerek 15 üyeye çıktı.

2002: Euro banknotları ve madeni paraları dolaĢıma sunuldu.

2004: Birliğe on ülke daha katıldı.

1. Schuman Bildirgesi 9 Mayıs 1950‟de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu‟nu kurmayı

önerdi ve bu öneri 18 Nisan 1951‟de Paris AntlaĢması ile hayata geçti. Böylece

altı kurucu ülke (Belçika, Federal Almanya Cumhuriyeti, Fransa, Ġtalya,

Lüksemburg ve Hollanda) arasında ortak bir kömür ve çelik pazarı oluĢtu. Amaç,

Ġkinci Dünya SavaĢı sonrası Avrupa‟nın zafer kazanan ve yok olan ulusları

arasında barıĢ tesis etmek ve paylaĢılan kurumlar içinde iĢbirliği ile eĢit bir

Ģekilde bu ülkeleri bir araya getirmekti.

© Avrupa Komisyonu 9

Mayıs 1950‟de Fransa DıĢiĢleri Bakanı Robert Schuman ilk kez Avrupa Birliği‟ni

ortaya çıkaracak konulardaki fikirlerini ortaya attı. Dolayısıyla, 9 Mayıs AB‟nin

Doğum Günü olarak kutlanıyor. 2

(1) Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu AB Nedir? BroĢürü Sayfa 8-11

Page 6: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

2. Daha sonra 25 Mart 1957'de kurucu altı ülke Roma AntlaĢması ile her türlü

ürün ve hizmeti kapsayan daha geniĢ tabanlı bir ortak pazar olan Avrupa

Ekonomik Topluluğu'nu (AET) kurmaya karar verdi. Bu altı ülke arasında

1 Temmuz 1968'de gümrük iĢlemleri tamamen kalktı ve yerine, 60'lı

yıllarda özellikle ticaret ve tarımda, ortak politikalar oluĢturuldu.

3. Bu ortak giriĢim o kadar

baĢarılıydı ki; Danimarka,

Ġrlanda ve BirleĢik Krallık‟da

Topluluğa katılmaya karar

verdiler. Ġlk büyüme, üye

sayısının altıdan dokuza

çıkmasıyla 1973 yılında oldu.

Aynı zamanda yeni sosyal

ve çevresel politikalar

uygulanmaya baĢlandı

ve 1975'te Avrupa Bölgesel

Kalkınma Fonu kuruldu. (Kopenhag – Danimarka)

4. Avrupa Topluluğu Haziran 1979'da belirgin bir adım atarak, doğrudan evrensel

oy kullanma hakkıyla ilk Avrupa Parlamentosu seçimlerini gerçekleĢtirdi. Bu

seçimler her beĢ yılda bir yapılmaktadır.

5. Yunanistan 1981'de Topluluğa katıldı ve 1986'da Ġspanya ile Portekiz onu takip

ettiler. Bu katılımlar Topluluğun Güney Avrupa'daki varlığını güçlendirirken

bölgesel yardım programlarının geniĢletilmesi de daha acil hale geldi.

6. 1980'li yılların baĢlarında tüm dünyayı saran ekonomik durgunluk bir

"europesimizm" (Avrupa'ya özgü karamsarlık) dalgası baĢlattı. Ancak, 1985'te

Jacques Delors BaĢkanlığındaki Avrupa Komisyonu, Avrupa Tek Pazarının 1 Ocak

1993'te tamamlanmasına yönelik zaman çizelgesini içeren Beyaz Kitap'ı

yayınladığında yeni umutlar yeĢerdi. Bu iddialı hedef, ġubat 1986'da imzalanmıĢ

olup, 1 Temmuz 1987'de yürürlüğe giren Tek Avrupa Senedi içinde saygın bir

yere sahip oldu.

3

Page 7: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla Avrupa Kıtası’ndaki ayrılıklar giderek yok olmaya başladı.

7. Avrupa'nın siyasi oluĢumu, 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla önemli ölçüde

değiĢti. Duvarın yıkılması iki Almanya'nın Ekim 1990'da birleĢmesine ve Sovyet

denetiminden kurtulan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine demokrasinin gelmesine

yol açtı. Sovyetler Birliği de Aralık 1991 tarihinde dağıldı. Aynı zamanda üye

devletler, baĢkan ve baĢbakanlardan oluĢan Avrupa Konseyi'nin Aralık 1991'de

Maastricht'te benimsediği yeni Avrupa Birliği AntlaĢması üzerinde

tartıĢıyorlardı. AntlaĢma, 1 Kasım 1993'te yürürlüğe girdi. Hükümetler arası

iĢbirliği bölgelerini var olan birleĢik Topluluk yapısına ekleyen Maastricht

AntlaĢması, Avrupa Birliği'ni (AB) oluĢturdu.

8. Bu yeni Avrupa dinamizmi ve kıtada değiĢen jeopolitik durum, üç yeni ülkenin,

Avusturya, Finlandiya ve Ġsveç'in 1 Ocak 1995'te AB'ye katılmasına yol açtı.

9. Bu sırada AB, o zamana kadar ki en parlak baĢarısına doğru, tek para

oluĢturmaya doğru ilerliyordu. Euro, 1999'da (nakit-dıĢı) mali iĢlemler için

tanıtıldı, üç yıl sonra da banknot ve madeni paralar Euro bölgesi denilen 12

ülkede dolaĢıma çıkarıldı.

4

Page 8: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Euro, bugün Amerikan dolarının yanı

sıra tüm dünyada geçerli olan ana

para birimlerinden biridir. Avrupalılar

küreselleĢme ile karĢı karĢıyalar. Yeni

teknolojiler ve internet kullanımının

hızla artması ekonomileri değiĢtirmekte

ve aynı zamanda da beraberinde sosyal

ve kültürel güçlükler getirmektedir.

Mart 2000'de AB, Avrupa ekonomisini

modernize etmek ve ABD ya da yeni

sanayileĢen ülkeler gibi dünya pazarındaki

güçlü oyuncularla rekabet edebilmek

için 'Lizbon Stratejisi'ni benimsedi.

Lizbon Stratejisi, buluĢlar yapılmasını

ve ticari yatırımları teĢvik etmeyi ve

aynı zamanda Avrupa eğitim

sistemini bilgi toplumunun gereksinimlerini

karĢılamaya uygun hale getirmeyi

amaçlıyordu. Bununla birlikte iĢsizlik ve emekliliğin artan maliyeti ulusal

ekonomiler üzerinde baskı yaptığından reformlar daha da gerekli hale gelmiĢti.

Seçmenler, bu sorunlara pratik çözümler bulmaları için hükümetlerini sürekli

uyarıyordu.

10. Daha önce görülmemiĢ boyuttaki yeni büyüme için hazırlıklar baĢladığında,

Avrupa Birliği daha yeni 15 üyeye ulaĢmıĢtı. 1990'ların ortalarında eski

Sovyet Bloğu‟ndan ülkeler (Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan,

Polonya, Romanya ve Slovakya), daha önce Sovyetler Birliği içinde bulunan

üç Baltık ülkesi (Estonya, Letonya ve Litvanya) ile iki Akdeniz ülkesi (Malta ve

Kıbrıs) AB kapısını çalmaya baĢladılar. AB, Avrupa kıtasına istikrar getirmeye ve

bu genç demokrasilerin Avrupa'nın birleĢmesinden yararlanmalarını sağlamaya yol

açacak bu giriĢime hoĢgörüyle baktı. Gelecekteki üyelikler için müzakereler

Aralık 1997'de baĢladı. AB'nin 25 ülkeye varan büyümesi, 1 Mayıs 2004'te 12

adaydan 10'unun katılımıyla gerçekleĢti. Bulgaristan ve Romanya da Birliğe 1

Ocak 2007'de katıldı.

5

Page 9: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

TÜRKĠYE’NĠN

KATILIM

MÜZAKERELERĠ

Page 10: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Türkiye’nin katılım müzakereleri:

Süreç nasıl iĢlemektedir? (2)

3 Ekim 2005 tarihinde baĢlayan AB ile Türkiye arasındaki katılım

müzakereleri uzun bir sürecin baĢlangıcıdır. Bu müzakerelerin amacı

tam üyeliktir, ancak sonuç garanti edilemez. AĢağıdaki bölümlerde

bu sürecin ana unsurları ve güçlükleri açıklanmaktadır.

Bu müzakereler ne hakkındadır?

Her hangi bir aday ülke ile yapılan üyelik müzakerelerinin hepsinin

amacı aynıdır ve nettir: Kulübe katılmak isteyen aday, kulübün tüm

kurallarını kabul etmek ve uygulamak zorundadır. GörüĢmeler hangi

kuralların uygulanacağı değil, bu kuralların ne zaman ve nasıl

uygulanacağı üzerinedir.

AB, demokrasi ve insan hakları gibi ortak değerlere, sınırları olmayan

bir iç pazar ve kendisine koymuĢ olduğu kural ve yönetmeliklere

saygıya dayalı bir entegrasyon projesidir. Bu göz önüne alınarak,

1993 yılındaki Kopenhag Zirvesinde Avrupa Konseyi, yerine getirilmesi

gereken temel koĢulları belirleyen 4 adet temel “Kopenhag

Kriterleri”ni belirledi. Ġlk kriter müzakereler baĢlamadan önce, diğerleri

ise katılım için hazırlıklar sırasında yerine getirilmek zorundadır.

Siyasi Kriterler :

Kurumsal istikrar

Demokrasi

Hukukun üstünlüğü

Ġnsan hakları

Azınlıklara saygı

7

(

2)Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Türkiye Ġçin AB Üyelik Müzakereleri Süreci BroĢürü Sayfa 8-18

Page 11: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Ekonomik Kriter:

Ekonominin devlet tarafından kontrol edilmediği, fiyatların Pazar kuralları ile

belirlendiği; mülkiyet haklarının kanunla korunduğu ve sözleĢmelerin

uygulanabildiği iĢleyen bir pazar ekonomisi.

AB içindeki rekabet baskısına ve pazar kurallarına dayanabilme kapasitesi – yani

ekonominin AB‟ye katıldıktan sonra adapte olma – ve geliĢme – açısından yeterli

derecede güçlü olması

AB Kanunlarının (Topluluk Müktesebatı) Benimsenmesi:

Adayın üyelik yükümlülüklerini yerine getirme kabiliyeti.

Politik, ekonomik ve parasal birliğin amaçlarına bağlılık.

AB’nin Özümseme Kapasitesi:

AB‟nin Avrupa Entegrasyonu canlılığını koruyarak yeni üyeleri özümseme

kapasitesi.

AB‟nin ve aday ülkelerin global menfaatleri, örneğin AB politikalarına, kurumlarına

etkisi; adayın büyüklüğü, nüfusu, ekonomisi, vs.

8

Page 12: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Aday, ayrıca 1995 yılında Avrupa Konseyi tarafından belirlenen “Madrid Kriterlerini”

yerine getirdiğini göstermelidir. Madrid kriterleri adayın yeterli idari kapasite

göstermesini gerektirir, yani:

“AB kanunlarının uygun idari ve yargı yapıları aracılığıyla etkin bir

Ģekilde uygulanması”

Yeterli ihtisas

Yeterli kaynaklar

Ġstikrar

Topluluk Müktesebatı nedir ve neler müzakere edilebilir?

Yukarıda bahsedilen kurallar bir araya getirildiğinde, 1950‟lerde ilk

Avrupa Topluluklarının kuruluĢundan bu yana geliĢtirilmiĢ yaklaĢık

90,000 sayfa yasal belge ortaya çıkmaktadır. Bunlar; temel prensipler

ve değerler, pazar yönetmelikleri, yönergeler ve bir çok alandaki

yönetmelikler, mahkeme kararları ve daha pek çok unsuru içerir.

Bu yasal belgelerin hepsine AB jargonunda “Topluluk Müktesebatı”

(“acquis communautaire”) denir.

Müktesebat tüm tarafların menfaatlerinin hesaba katılmasını garanti

eden, genellikle uzun ve karmaĢık bir karar verme sürecinin sonucunu

yansıtır. Bu nedenle tüm adaylar için de kabul edilebilir olmalıdır.

Adaylarla katılım müzakereleri çerçevesinde Müktesebat müzakere

edilemez. Müktesebat, AB içinde sürekli olarak gözden geçirilir ve

geliĢtirilir; bir aday bu çalıĢmaya müzakereler sona erdikten sonra

katkıda bulunabilir. Diğer uluslararası kanunlar gibi AB kanunları da

tüm Üye Ülkelerdeki ulusal kanunların önündedir.

Bu demektir ki, bir aday ülke ulusal mevzuatının önemli bir kısmını

adapte etmek zorundadır. Pek çok ulusal kurum ve kuruluĢlarını

yeniden organize etmeli, gerektiğinde kurmalı ve çalıĢma Ģekillerini

gözden geçirmelidir. Bu, toplum için, küçük çiftçilerden büyük holding

Ģirketlere kadar ekonomide yer alan çeĢitli aktörler için kökten

9

Page 13: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

değiĢiklikler anlamına gelir.

Aday ülkenin yargı sistemi, ifade

özgürlüğünden gıda güvenliği

standartlarına kadar tüm alanlarda

AB kanunlarının doğru uygulanmasını

kontrol edebilmeli ve

yürütebilmelidir.

Tüm iĢlerin %95‟i evde, yani aslında

Türkiye‟de yapılmalıdır. 2004 yılında

AB‟ye katılan aday ülkeler için BaĢ

Müzakereci olan herkes bu konuda

hemfikirdir. Tüm gerekli reformların halka ve ulusal kurumlara

açıklanması, seferber edilmesi, koordine edilmesi ve uygulanması

en büyük sorundur. Bununla karĢılaĢtırıldığında AB ile

yapılacak görüĢmeler nispeten daha kolay ve açıktır. Aslında AB

ile gerçekten “müzakere” edilecek çok az Ģey bulunmaktadır: bazı

mali hükümler, kentsel atık su tesisleri gibi özellikle zor ve maliyeti

yüksek AB Ģartları için daha fazla zaman verilebilir (kapsam ve süre

olarak sınırlı), fakat açık prensip Ģudur ki tüm AB Ģartları katılımın –

en geç – birinci gününe kadar yerine getirilmelidir. Gerekli reformlar

çok karmaĢık olduğundan adaylar en kısa zamanda baĢlamalıdır ve

reformların pek çoğu çok önceden gerçekleĢtirilmelidir, zira hepsini

söz geliĢi bir yıl içinde tamamlamak imkansızdır.

Bu nedenle adayın hedefi mümkün olduğunca çok muafiyet veya

geçiĢ dönemi müzakeresi yapmak olamaz – böyle bir strateji adayın

AB üyeliğine hazır olmadığı izlenimini verebilir.

Ne kadar sürecek?

Müzakereler, Türkiye‟nin AB‟ye giriĢi için yapılan hazırlıklar ve düzenlemeler

konusunda hem AB‟nin hem de Türkiye‟nin tatmin olduğu

ana kadar devam edecektir. Bu süreç gerektiği derecede uzun

sürecektir. Tüm adaylar sadece kendi yeterliklerine göre değerlendirilirler.

10

Page 14: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Türkiye için Komisyonun

görüĢü katılımın 2014‟den

önce mümkün olmayacağı

yönündedir. Bu değerlendirme,

Türkiye‟nin AB ile mevcut

uyum durumuna ve 2013

yılına kadar belirlenmiĢ

bulunan AB‟nin iç mali

planlamasına dayalıdır ve

Türkiye büyüklüğünde

ve geliĢmiĢlik durumundaki

bir ülke için gerekli büyük

mali düzenlemeleri yapmak

çok zor olacaktır. Reformların hızına ve etkinliğine göre katılım tabii ki daha uzun

sürebilir.

Müzakere sürecindeki aktörler kimlerdir?

Müzakereler 25 AB Üye Ülkesi ve aday ülkeler arasındaki bir

hükümetler arası Katılım Konferansı çerçevesinde AB kurumsal çerçevesinin

dıĢında gerçekleĢir ve süreçteki her adımda oybirliği gereklidir. Ancak uygulama

nedenlerinden dolayı ve adaylara sunmadan önce ortak tutumlar konusunda

fikir birliğine varmak amacıyla AB üye ülkeleri, AB Bakanlar Konseyi

çerçevesinde toplanırlar. Tüm kararlar oybirliği ile alınır

(veto hakkı), çoğunluk oylaması yoktur.

Bakanlar Konseyi (Üye Ülkelerden 25 bakan veya temsilcileri) AB

tarafında önde gelen oyuncu ve karar vericidir. Konsey taslak ortak

müzakere pozisyonlarını “AB Ortak Müzakere Pozisyonu” olarak

benimser ve daha sonra bölümün resmen müzakereye açılabileceği

Katılım Konferansına kadar gidilebilir. DönüĢümlü olarak görev

yapan Konsey BaĢkanı toplantılara baĢkanlık eder ve aday ülkelerle

iletiĢimi sağlar.

11

Page 15: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Avrupa Komisyonu “AntlaĢmaların Koruyucusu” olarak teknik

destek sağlar ve kolaylaĢtırıcı görevi yapar. Komisyon AB‟nin taslak

ortak müzakere pozisyonlarını hazırlar ve adayların ilerleyiĢini

düzenli olarak izler ve rapor eder. Komisyon ayrıca AB kanunlarını

ve diğer teknik Ģartları açıklamak ve müzakereler sırasında ortaya

çıkabilecek olan problemleri çözmek için adaylarla yakın bir Ģekilde

çalıĢır. Komisyon, adaylar için önemli olan teknik ve mali destek

programlarını planlar ve yönetir. Komisyon içinde çalıĢmalar, GeniĢlemeden

Sorumlu Komisyon Temsilcisi baĢkanlığında, geniĢleme

genel müdürlüğü tarafından koordine edilir. Komisyonun

Ankara Delegasyonu elbette önemli bir aktördür ve Komisyon ile

Türkiye arasında aracıdır.

Türkiye Katılım Konferansında BaĢ Müzakereci görevini yapan

Devlet Bakanı tarafından temsil edilmektedir. Kendisine

uzmanlardan oluĢan Müzakere Ekibi destek vermektedir.

Ulusal tutumları hazırlamadan önce hükümetin tüm bölümleri

ve Türk toplumundaki tüm çıkar gruplarının temsilcileri ile

danıĢma halindedirler ve ulusal reform sürecinin

yönlendirilmesinde önemli bir role sahiptirler. Brüksel‟de

günlük temaslar ve temsil; Büyükelçi baĢkanlığındaki

Türkiye‟nin AB Daimi Temsilciliği tarafından sağlanır.

Avrupa Parlamentosu müzakerelerdeki ilerlemeler hakkında bilgilendirilir

ve ortaya çıkan Katılım AntlaĢmasına onayını vermelidir;

ayrıca tüm Üye Ülkelerin de Katılım AntlaĢmasını onaylaması

gerekmektedir. Çoğu durumda bunun için bir Parlamento kararı

gerekmektedir. Onay konusunda yapılacak görüĢmeler Üye Ülkelerdeki

demokratik temsilciler için geniĢleme hakkındaki görüĢlerini

belirtme açısından bir fırsat sağlayacaktır. Bu önemlidir, zira bazen

unutulan baĢka bir önemli oyuncu bulunmaktadır: kamuoyu. Bazı

ülkelerde Katılım AntlaĢmasının nihai onayı bir referandum sonucuna

bağlı olabilir. KarĢılıklı anlayıĢı geliĢtirmek ve gerçek veya algısal konuları ve

problemleri tartıĢmak için, Komisyon AB içindeki ve

aday ülkelerdeki sivil toplum arasında diyalogu çeĢitli eylemler aracılığıyla

kuvvetlendirmek için tüm ilgili aktörleri davet ederek “Sivil

Toplum Diyalogu” giriĢimini baĢlatmıĢtır.

12

Page 16: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Tarama Nedir ?

AB Kanunları (Topluluk Müktesebatı) 35 Bölüme Ayrılmıştır.

1 Malların Serbest Dolaşımı 19 Sosyal Politika ve İstihdam

2 İşgücünün Serbest Dolaşımı 20 Girişimcilik ve Sanayi Politikası

3 Hizmet Sunumu Özgürlüğü 21 Trans-Avrupa Ağları

4 Sermayenin Serbest Dolaşımı 22 Bölgesel Politika ve Yapısal Fonlar

5 Kamu İhaleleri 23 Yargı ve Temel Haklar

6 Şirketler Hukuku 24 Adalet, Özgürlük ve Güvenlik

7 Fikri Mülkiyet 25 Bilim ve Araştırma

8 Rekabet Politikası 26 Eğitim ve Kültür

9 Mali Hizmetler 27 Çevre

10 Bilgi Toplumu ve Medya 28 Tüketici ve Sağlığın Korunması

11 Tarım ve Kırsal Kalkınma 29 Gümrük Birliği

12 Gıda Güvenliği 30 Dış İlişkiler

13 Balıkçılık 31 Dış Politika, Güvenlik ve Savunma

Politikası

14 Ulaştırma 32 Mali Kontrol

15 Enerji 33 Mali ve Bütçesel Hükümler

16 Vergilendirme 34 Kurumlar

17 Ekonomik ve Parasal Birlik 35 Diğer Konular

18 İstatistik

Müzakereler, aday ülkenin kendisinden neler beklendiğini, neler yapması

gerektiğini anlayabilmesi ve AB‟nin de aday ülkenin hali hazırda

üyelik kriterlerinin ne kadarını karĢıladığını ve nelerin yapılması

gerektiğini görebilmesi için, tüm AB mevzuatının ayrıntılı, sistematik

bir sunumu ve incelemesi olan “tarama” süreci ile baĢlar. Bu süreç

aday ülkeden ve Avrupa Komisyonu‟ndan uzman görevlileri kapsar

ve yaklaĢık bir yıl sürer. Her bölüm ayrı ayrı taranır. Bu süreçte pek

çok bölümün paralel Ģekilde taranması mümkündür. Tarama, dört

aĢamalı bir süreçtir.

13

Page 17: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Birinci AĢama : Belli bir bölümdeki Müktesebat‟ın ve tüm anlamlarının,

Avrupa Komisyonu tarafından detaylı bir Ģekilde açıklanması;

Ġkinci AĢama : Ulusal uzmanlar Türkiye‟deki durumu açıklarlar ve tutumlarını

sunarlar;

Üçüncü AĢama : Komisyon Üye Ülkeler için bir bölümdeki müzakerelerin baĢlayıp

baĢlayamayacağını tavsiye eden bir tarama sonuç raporu hazırlar;

Dördüncü AĢama : Avrupa Konsey‟inde Üye Ülkeler bir bölümün açılıp açılmaması

konusunda karar verir.

Bölümlerin “açılması” ve “kapatılması” ne demektir?

Türkiye, her bir bölüme iliĢkin olarak AB‟ye bir müzakere pozisyonu

sunacaktır. AB ise buna yanıt olarak Müktesebat‟ın her bölümü

hakkında (örneğin Balıkçılık, UlaĢtırma veya Vergilendirme) Komisyon

teklifine dayalı bir “Ortak Müzakere Pozisyonu” kararı alır. Daha

sonra taraflar müzakere için “bir bölüm açabilir”.

Ortak Müzakere Pozisyonu, Türkiye‟nin tutumuna yanıt verir ve aĢağıdakileri içerebilir:

Daha fazla bilgi talep edebilir;

Özel müzakere koĢulları belirleyebilir;

KapanıĢ için referans noktaları belirleyebilir.

Bunlar katılım müzakerelerindeki her bir bölüm için temel adımlardır: Aday AB kanunlarını en geç katılımın birinci gününe kadar nasıl

benimseyeceği, aktaracağı, uygulayacağı ve yürüteceği konusunda

AB‟ye bir müzakere pozisyonu sunar;

Avrupa Komisyonu bu süreci doğrular ve izler;

Avrupa Komisyonu adayın müzakere pozisyonuna yanıt olarak

her bölüm için taslak ortak AB müzakere pozisyonlarını önerir;

Bakanlar Konseyi bu ortak müzakere pozisyonlarını onaylar

(oybirliği ile);

Taraflar kalan konuları müzakere ederler (örneğin geçiĢ talepleri);

tüm konular netleĢtirilinceye kadar bir kaç defa pozisyon

belgelerinin değiĢimi gerekebilir;

Her biri üzerinde anlaĢma sağlandıkça bölümler geçici olarak

kapatılır

Ancak her konuda anlaĢmaya varıncaya kadar hiçbir konuda anlaĢmaya

varılmıĢ sayılmaz.

14

Page 18: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Müzakereler nasıl ilerler?

Üye Ülkeler + Aday Ülke

AB aĢağıdakiler konusunda tatmin olduğunda bir bölüm baĢlığının

geçici olarak kapanması konusunda anlaĢmaya varabilir:

Aday yüksek düzeyde hazır olduğunu gösterdiğinde;

Referans noktaları karĢılandığında;

GeçiĢ önlemleri konusunda anlaĢmaya varıldığında.

Ancak, bu kapanıĢ sadece geçicidir: tüm pakette anlaĢma sağlanmadan

önce tüm bölümler tekrar açılabilir. Prensip Ģudur: “Her konuda anlaĢmaya

varıncaya kadar hiçbir konuda anlaĢmaya varılmıĢ sayılmaz”.

15

Türkiye Müzakere Pozisyonunu

sunar

Konsey AB Ortak Tutumlarını

tartışır ve kararlaştırır

Bakan ve Bakan

Yardımcısı Düzeyi Daimi Temsilciler + Baş Müzakereci

Hükümetler

Arası Katılım

Konferansı

Kamuoyu Genel

süreç

ve özel konular

hakkında

görüşmeler, her iki

taraftaki

hükümet pozisyonlarını

etkileyebilir.

Avrupa Komisyonu Türkiye ile görüşmeler yapar, ortak tutumları

hazırlar

Tarama Tarama Raporu

Türkiye’nin

Pozisyon

Belgesi

AB Ortak

Müzakere Pozisyon

Belgesi

Gereken sayıda

müzakere turu

Geçici

Kapanış Anlaşma Sonrası

Page 19: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Sürecin Sonu ;

Genel bir anlaĢmaya varıldığında, müzakerelerin sonuçları bir

“Katılım AntlaĢmasına” dahil edilir;

AB tarafında, onay için Katılım AntlaĢması Avrupa Devlet ve

Hükümet BaĢkanları Konseyi‟ne ve uygunluk için Avrupa Parlamentosuna

sunulur.

Ġmzadan sonra, Katılım AntlaĢması onay için Üye Ülkelere ve

aday ülkeye gönderilir ki bu ülkeler bir referanduma gidebilir;

En az bir yıl süren bu eylemler gerçekleĢtiğinde AntlaĢma yürürlüğe

girer ve aday ülke kararlaĢtırılan bir tarihte Üye Ülke olur.

Müzakereler Ne Kadar Hızlı Ġlerler?

Her adayın üyelik baĢvurusu kendi yeterliklerine göre değerlendirilir,

bu nedenle müzakerelerin hızı adayın hazırlık ve ilerleyiĢ derecesine

ve çözümlenmesi gereken konuların karmaĢıklığına bağlıdır.

Bir aday ülkenin tüm AB mevzuatını uygulamada hiç bir problemi

olmadığını ve bunu yapmak için gerekli tüm kapasite ve yasal yapıya

sahip olduklarını ortaya koyduklarını varsayarsak – bu durumda

ilerleme gerçekten çok hızlı olacaktır.

Tabii ki, iĢler her zaman bu kadar kolay olmaz. Çoğu ülke üyelik

hazırlıkları sırasında hassas konularla karĢılaĢırlar – bunlar ülkeleri

için siyasal, ekonomik veya sosyal açıdan özel önem taĢıdığını

düĢündükleri konulardır. Bu konulara özel ilgi gösterilmesi gerekir

ve bazen özel çözümlere ihtiyaç duyulur. GeçmiĢ geniĢlemelerde

yaĢanan ”sıcak” konular arasında tarım ve veterinerlikle ilgili sorunlar,

emlak problemleri (yabancıların emlak alımına sadece dereceli

olarak izin verme üzerine korunmalar) ve – genellikle çok hassas

olan – sağlık ve gıda güvenliği konuları. Üye Ülkeler için, iĢgücünün

serbest dolaĢım konusu çok hassas olabilir ve ulusal iĢgücü pazarının

açılmasına kısıtlamalar gerektirebilir.

16

Page 20: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Türkiye‟nin ulusal öneme sahip konularını etkin bir Ģekilde yansıtan

ve savunan bir müzakere pozisyonu sunmak için mümkün olduğunca

hazır olması ve aynı zamanda farklılıkların çözümlenmesine

imkan sağlamak için de yeterince gerçekçi ve esnek olması önemlidir.

Bununla beraber, bütün müzakere alanlarında, Topluluğun tüm

sektörlerinin süreç hakkında bilgilendirilmesi ve dahil edilmesi de

büyük önem taĢımaktadır. Tekrar söylemek gerekirse müzakerelere

ve üyeliğe hazırlanmada yapılacak iĢlerin % 95‟i evde yapılmalıdır!

Bu sadece Hükümet tarafından güçlü bir idari yaklaĢım değil aynı

zamanda özellikle sivil toplum, medya, akademik çevre, birlikler,

dini topluluklar, sosyal ortaklar ve iĢletmeler baĢta olmak üzere tüm

sosyal ve ekonomik aktörlerle kapsamlı bir diyalog gerektirir. Son

olarak bu ve diğer “görüĢ çoğaltıcılar” aracılığıyla diyalog, nüfusun

mümkün olduğunca büyük bir kesimini kucaklamalıdır.

Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, Türk halkını bilgilendirmek

ve iletiĢimde bulunmak için hem kendi çalıĢmalarında

hem de Türk Hükümeti ve diğer sosyal ortaklarla

olan iĢbirliğinde büyük çaba göstermektedir. VatandaĢlarla diyalog

AB‟nin temel demokrasi kavramı açısından çok önemli olduğu için,

bu hedefin baĢarıya ulaĢması konusunda kararlı olunmalı ve diyalog

her aĢamada devam etmelidir.

GeniĢleme süreci hakkında daha fazla bilgi için

http://ec.europa.eu/comm/enlargement/ ve

http://www.avrupa.info.tr adreslerini ziyaret edebilirsiniz.

17

Page 21: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

100

KONUDA

AVRUPA

BĠRLĠĞĠ

Page 22: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

KADINLAR (3)

14. Kadın, ÇalıĢmak Ġçin Kocasından Ġzin Almak Zorunda Değil

AB‟ye uyum yasaları çerçevesinde Medeni Kanun‟da yapılan değiĢiklikle, eĢlerden her

birinin meslek ve iĢ seçiminde diğerinin iznini alma zorunluluğu olmadığı kabul edilmiĢtir.

Kadının, çalıĢmak için kocasının iznini almasını gerektiren eski düzenleme, kadınların iĢ

hayatını ciddi ölçüde kısıtlayan, cinsiyet eĢitliğine aykırı bir hükümdü. Yeni düzenlemeye

göre taraflar birbirinden izin almaksızın çalıĢma hayatına katılabilmektedirler.

Ancak, “meslek ve iĢ seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve

yararı göz önünde tutulacaktır,” hükmü halen kanun kapsamında yer almaktadır.

22.11.2001 tarihli, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, Madde 192

15. Cinsel Suçların Cezalandırılmasında Artık Kız – Kadın Mağdur

Ayrımı Yok AB uyum yasaları doğrultusunda değiĢtirilen Türk Ceza Kanunu‟nda evli kadına ya da

kıza karĢı iĢlenen cinsel suçlara farklı cezai uygulamalar ortadan kalktı. DeğiĢimden

önce evli kadın, bekâr kadına göre daha fazla korunmaktaydı. Bu yaklaĢım, kadını birey

olarak cinsel saldırıya karĢı korumaktan çok, evlilik kurumunu korumakta ve ayırımcılık

yaratmaktaydı. Halbuki, evli ya da bekâr olmanın suçun niteliğini ağırlaĢtırmak ya da

hafifletmek için bir neden olması mümkün değil. Tecavüz ya da

cinsel saldırıya uğrayan kiĢinin medeni durumu, yaĢanan fiziksel ve ruhsal tahribatı

değiĢtirmiyor. Bu çağdıĢı yaklaĢım, yeni Türk Ceza Kanunu ile birlikte değiĢti.

26.09.2004 tarihli, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, Madde 102

16. Tecavüzcü Artık Mağdurla Evlenerek Cezadan Kurtulamıyor Eski Türk Ceza Kanunu‟nda, cinsel saldırı ya da kız - kadın kaçırma suçlarında, “etkin

piĢmanlık” olarak adlandırılan bir düzenleme yer alıyordu. Buna göre cinsel saldırıda

bulunan ya da kız kaçıranın mağdure ile evlenmesi halinde cezası 5 yıl süre ile

erteleniyordu. BeĢ yıl süre ile evliliğin sürmesi halinde de suçlunun cezası ortadan

kaldırılıyordu. Tecavüze uğrayan yerine suçluyu koruyan ve mağduru, kendisine

tecavüz eden ile hayatını paylaĢmaya zorlayarak yasa aracılığı ile bir kez daha

mağdur eden bu düzenleme, AB‟ye uyum yasaları kapsamında 2004 yılında

Türk Ceza Kanunu‟ndan çıkarıldı.

19

(

3)Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ÇeĢitli Yayınlar Sayfa 13 - 17

Page 23: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

17. Evlilik DıĢı Doğan Çocuğunu Öldürene Ceza Ġndirimi Kalktı Eski Türk Ceza Kanunu‟nda, evlilik

dıĢı dünyaya gelen çocuğun annesi

tarafından namusunu kurtarma

gerekçesi ile öldürülmesine ceza

indirimi uygulanıyordu. Yeni TCK‟da

bu düzenleme kaldırıldı. Namus

kavramını, insan yaĢamından ve yeni

doğuĢ bir çocuğun yaĢam hakkından

daha önde tutan bu çağ dıĢı yaklaĢım,

AB uyum yasaları

kapsamında yasalarımızdan çıkarıldı.

22.11.2001 tarihli, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, Madde 282

18. Evlilik Ġçi Cinsel Saldırı Artık Suç AB‟ye uyum amacıyla yenilenen Türk Ceza Kanunu‟nda evlilik içi cinsel saldırı, Ģikâyete

bağlı bir suç olarak kabul edilmektedir. Bireyin her koĢulda ve her ortamda Ģiddete

karĢı korunmasını içeren bu yaklaĢım, evlilik birliği için de geçerli. Cinsel birlikteliğe

zorlama, “evlilik dıĢında” ya da “içinde” ayırımı yapılmaksızın aynı Ģekilde

cezalandırılıyor. Cinsel tacizle bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesinin

cezası, 7 yıldan 12 yıla kadar hapis. Bu fiilin eĢe karĢı iĢlenmesi halinde soruĢturma ve

kovuĢturmanın yapılması mağdurun Ģikâyetine bağlıdır. Suçun iĢlenme yöntemine ve

doğurduğu sonuca göre ceza artmaktadır. En ağır ceza ise suç sonucu mağdurun bitkisel

hayata girmesi veya ölümü halinde verilmektedir. Bu da ağırlaĢtırılmıĢ müebbet hapistir.

26.09.2004 tarihli, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, Madde 102

19. Hamile, Yeni Doğum YapmıĢ, Emzikli Kadın ÇalıĢanlara Özel Koruma AB üyeliği iĢverenlere, hamile, yeni doğum yapmıĢ ve emzikli kadın çalıĢanların iĢyerinde

karĢılaĢabilecekleri her türlü riski belirleyerek gerekli önlemleri alma yükümlülüğü

getiriyor. Zihinsel ve fiziksel yorgunluğun da risk olarak algılandığı AB mevzuatına göre,

20

Page 24: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

kadının durumunu tehlikeye sokacak tüm risklerin öngörülerek engellenmesi gerekiyor.

Buna çalıĢma biçimi, süresi ve yoğunluğu da dahildir. Eğer çalıĢanın yaptığı iĢ, bulunduğu

koĢullarda fiziksel ve ruhsal durumunu tehlikeye sokacak bir iĢ ise, iĢveren ücret farkı

olmaksızın baĢka bir iĢ önermekle yükümlüdür. Eğer bu teknik olarak mümkün değilse

geçici olarak çalıĢmaya ara verme imkânı sağlanmaktadır. Hamile, yeni doğum yapmıĢ

veya emzikli kadınların gece iĢlerinde çalıĢtırılması ise kesinlikle yasaktır. Bu durumda

iĢveren, çalıĢanı bir gündüz iĢine transfer etmek ya da ücretli izin süresini uzatmakla

yükümlüdür.

92/85/EEC sayılı hamile, lohusa veya emzikli kadın çalıĢanların iĢyerinde sağlık ve güvenliklerinin iyileĢtirilmesine iliĢkin asgari önlemlerin belirlenmesi konusundaki Konsey Direktifi (89/391/CEE sayılı direktifin 16.maddesi 1.paragrafı kapsamında onuncu direktif)

20. Ücretli Doğum Ġzni 16 Hafta AB‟de, çalıĢan hamile kadınlar doğum öncesinde ve/ veya sonrasında kesintisiz en az 14

hafta ücretli izin hakkına sahiptir. Üye ülkeler 14 haftayı alt sınır olarak kabul edip,

doğum izni süresini ulusal düzenlemeleri ile belirliyorlar. Ancak doğum izni, doğumdan

önce ve / veya sonra verilmesi zorunlu olan en az iki haftalık izni de kapsamak

zorundadır. Hamilelik döneminde, çalıĢan kadınlar çalıĢma saatleri içinde herhangi bir

ücret kesintisine uğramaksızın tıbbi kontrol izinleri kullanabilmektedirler. Doğum

sonrasında bebek bir yaĢına gelene kadar günde 1.5 saat süt izni verilmektedir. AB‟ye

uyum sürecinde 2003 yılında çıkarılan yeni ĠĢ Kanunu ile Türkiye‟de 12 hafta olan

ücretli doğum izni, 16 haftaya çıkarıldı. Kadın iĢçi bu iznin tamamlanmasının ardından

isterse 6 ay ücretsiz izin de alabilmekte, bu süre 12 aya kadar uzatılabilmektedir.

Sonuç olarak, çalıĢan hamile kadınlar artık, bu alanda AB‟de uygulanan haklardan

yararlanma imkânına sahiptir.

92/85/EEC sayılı hamile, lohusa veya emzikli kadın çalıĢanların iĢ yerinde sağlık ve güvenliklerinin iyileĢtirilmesine iliĢkin asgari önlemlerin belirlenmesi konusundaki Konsey Direktifi (89/391/CEE sayılı direktifin 16.maddesi 1.paragrafı kapsamında onuncu direktif)

21

Page 25: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

AB

TERĠMLERĠ

SÖZLÜĞÜ

Page 26: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

AB Terimleri Sözlüğü - “Eurojargon” 4

SunuĢta belirtildiği gibi AB konuları ile ilgilenenler kendilerine ait bir

dil konuĢmaktadırlar ki bu – zaten yeterince karmaĢık olan – AB‟nin

ne olduğunun ve nasıl çalıĢtığının anlaĢılmasını çok daha zor hale

getirmektedir. Bu “bürokrat” dilinin labirentlerinin aĢılmasına yardımcı

olmak üzere aĢağıdaki kısa AB terimleri sözlüğü faydalı olabilir.

Eğer bu tuhaf dili daha detaylı Ģekilde incelemek isterseniz

http://europa.eu.int/scadplus/glossary/index_en.htm adresini ziyaret edebilirsiniz.

Aday ülke:

Avrupa Birliğine girmek için baĢvurmuĢ ve baĢvurusu resmen

kabul edilmiĢ olan ülke demektir. Halen dört aday ülke

bulunmaktadır: Bulgaristan, Hırvatistan, Romanya ve Türkiye.

Bir aday ülkenin AB‟ye girmeden önce „Kopenhag Kriterleri‟ni

karĢılaması gerekmektedir (bkz. Kopenhag Kriterleri).

Avrupa Komisyonu:

Avrupa Birliğinin çıkarlarını bir bütün olarak temsil eden ve

savunan siyaseten bağımsız kurumdur. Yasaları, politikaları ve

eylem programlarını önerir ve Parlamento ve Konseyin kararlarını

uygulamaktan sorumludur.

Avrupa Toplulukları:

1950‟lerde altı Avrupa ülkesi ekonomik kaynaklarını bir araya

getirme ve ekonomik konularda ortak karar alma sistemi kurma

kararı verdiler. Bunu yapmak için üç organizasyon oluĢturdular:

• Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (ECSC),

• Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (Euratom),

• Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET).

Kısa “Eurojargon” Sözlüğü

„Avrupa Toplulukları‟ olarak bilinen bu üç topluluk, bugünkü Avrupa

Birliği‟nin dayanağını teĢkil eder. AET kısa süre sonra en önemli topluluk

haline gelmiĢ ve sonra „Avrupa Topluluğu‟ (AT) ismini almıĢtır.

23

(

4) Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Türkiye Ġçin AB Üyelik Müzakereleri Süreci BroĢürü Sayfa 19-23

Page 27: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

EUROPA:

Bu aslında bir eurojargon değildir. Avrupa kelimesinin Latincesidir

ve ayrıca Avrupa Birliği‟nin resmi web sitesinin adıdır.

AB hakkında bol miktarda faydalı bilgi içerir, Düzenli olarak

güncellenir ve Avrupa Birliği‟nin tüm resmi dillerinde hazırlanmaktadır.

Genel Müdürlük:

Temel AB kurumlarının (Komisyon, Konsey ve Parlamento)

personeli “Genel Müdürlükler” olarak bilinen çeĢitli bölümlere

ayrılmıĢtır. Bu Genel Müdürlüklerin her biri belirli görevlerden

veya politika alanlarından sorumludur. Bir genel müdürlüğün

idari baĢkanına „Genel Müdür‟ denir.

Özümseme kapasitesi:

Bu genelde bir ülke veya organizasyonu yardım alma ve bu

yardımı etkin bir Ģekilde kullanma becerisi anlamına gelir. GeliĢmekte

olan ülkelerde genellikle bu kapasite bulunmamaktadır.

Örneğin bir ülke tüm çocuklarının ilkokula devam etmelerine

imkan sağlayacak miktarda para alabilir - fakat öğretmen

eksikliği, okul eksikliği veya zayıf idari sistem nedeniyle bu paranın

kısa vadede harcanması imkansızdır. Ġlk önce öğretmen

yetiĢtirme, okul yapma ve sistemin verimliliğini geliĢtirme konularında

çalıĢma yapılmalıdır – bu Ģekilde ülkenin „özümseme

kapasitesi‟ artacaktır.

Hükümetlerarası:

AB içinde bazı konular – örneğin güvenlik ve savunma konuları

– sadece hükümetlerarası anlaĢma ile kararlaĢtırılır (yani AB

ülkelerinin hükümetleri arasında anlaĢma) ve „Topluluk metodu‟

kullanılmaz. Bu hükümetlerarası kararlar Avrupa Birliği

Konseyi‟nde bakanlar toplantısında veya en yüksek düzeyde

Avrupa Devlet ve Hükümet BaĢkanları Konseyi olarak toplanan

AB ülkelerinin baĢbakanları ve/veya cumhurbaĢkanları tarafından

alınır.

Hükümetlerarası konferans (HAK):

Avrupa Birliği antlaĢmalarını değiĢtirmek üzere AB Üye Ülkelerinin

hükümetlerinin bir araya geldiği konferans demektir. 2003

yılında yapılan HAK toplantısı 2004 yılında AB Anayasası‟nın

imzalanmasını sağlamıĢtır. 24

Page 28: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Katılım (“Katılım AntlaĢması”, “katılan ülke”, vs.):

AB bağlamında katılım tam olarak bir ülkenin AB üyeliğini tanımlayan

Katılım AntlaĢmasına resmen imza atması demektir;

pratik açıdan birliğe girme sürecinin kısa ifadesidir. Katılan bir

ülke Kopenhag kriterlerini karĢılamıĢ olan ve Avrupa Birliğine

girmek için müzakereleri tamamlamıĢ olan bir aday ülkedir.

Kıyaslama:

Bu kelime bir ülkenin, iĢletmenin, endüstrinin vs. diğer ülkelere,

iĢletmelere ve endüstrilere kıyasla ne durumda olduğunun

ölçülmesi demektir. „Kıstas‟ performansın değerlendirileceği

standarttır.

Konsey:

Ġsimlerinde „konsey‟ kelimesi geçen üç farklı Avrupa organı

bulunmaktadır:

Avrupa Devlet ve Hükümet BaĢkanları Konseyi

Tüm AB ülkelerinin devlet ve hükümet baĢkanlarının (yani

cumhurbaĢkanları ve/veya baĢbakanlar) ve Avrupa Komisyonu

BaĢkanının katıldığı toplantıya verilen isimdir. Avrupa Devlet

ve Hükümet BaĢkanları Konseyi prensip olarak genel AB politikalarını

kararlaĢtırmak ve ilerlemeyi gözden geçirmek için yılda

dört kez bir araya gelir. Avrupa birliğindeki en üst düzey politika

oluĢturma organıdır ve bu nedenle toplantıları genellikle “zirve”

olarak adlandırılır.

Avrupa Birliği Konseyi

Bakanlar Konseyi olarak da bilinen bu kurum tüm AB ülkelerinden

gelen hükümet bakanlarından oluĢur. Konsey ayrıntılı

kararlar almak ve Avrupa kanunlarını geçirmek üzere düzenli

olarak toplanır.

Avrupa Konseyi

Bu bir AB kurumu değildir. Strazburg‟da bulunan hükümetler

arası bir örgüttür ve (diğer konuların yanı sıra) insan haklarını

korumayı, Avrupa‟nın kültürel çeĢitliliğini desteklemeyi ve

ırkçılık ve hoĢgörüsüzlük gibi sosyal problemlerle mücadele

etmeyi amaçlar.

25

Page 29: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Avrupa konseyi 1949 yılında kurulmuĢtur

ve ilk baĢarılarından biri Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesinin

hazırlanmasıdır. VatandaĢların sözleĢme kapsamında haklarını

kullanmalarına imkan vermek için Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesini

kurmuĢtur.

Kopenhag kriterleri:

Haziran 1993‟de Kopenhag‟da bir araya gelen AB liderleri herhangi

bir aday ülkenin (yukarıya bakınız) Avrupa Birliğine katılmadan

önce yerine getirmesi gereken üç kriter belirledi. Birincisi

aday ülke; demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları

ve azınlıklara saygı konularını güvence altına alan istikrarlı kurumlara

sahip olmalıdır. Ġkincisi çalıĢan bir pazar ekonomisine

sahip olunmalıdır. Üçüncüsü tüm Müktesebatı (bkz. Topluluk

Müktesebatı) kabul etmeli ve Avrupa Birliği‟nin çeĢitli hedeflerini

desteklemelidir. Ayrıca pratikte AB kanunlarını uygulama

ve yönetme becerisine sahip bir kamu idaresine sahip olmalıdır.

AB bir aday ülkenin bu kriterleri ne zaman karĢıladığına ve

AB‟nin yeni üyeyi kabul etmeye ne zaman hazır olduğuna karar

verme hakkını saklı tutar.

Nitelikli çoğunluk oylaması:

Pek çok konuda Avrupa Birliği Konseyi kararlarını oylama yoluyla

alır. Her ülke nüfusunun büyüklüğü oranında belli sayıda

oy kullanabilir. Ülke baĢına oy sayısı aĢağıdaki gibidir:

Fransa, Almanya, İtalya ve Birleşik Krallık 29

Polonya ve İspanya 27

Hollanda 13

Belçika, Çek cumhuriyeti, Yunanistan, Macaristan ve Portekiz 12

Avusturya ve İsveç 10

Danimarka, Finlandiya, İrlanda, Litvanya ve Slovakya 7

Kıbrıs, Estonya, Letonya, Lüksemburg ve Slovenya 4

Malta 3

Bir teklifin Konsey tarafından kabul edilebilmesi için o yönde

bir “nitelikli çoğunluk” olmak zorundadır.

26

Page 30: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL

Bu toplam 321 oyun en az 232‟si anlamına gelir. Ayrıca ülkelerin de

Çoğunluğu (bazı durumlarda üçte iki çoğunluk) lehte olmalıdır. Buna ek

olarak bir ülke Konsey‟den lehte olan ülkelerin AB toplam nüfusunun

en az %62‟sine karĢılık geldiğinin kontrol edilmesini isteyebilir.

Oybirliği:

Bazı konularda kararlar alırken Avrupa Birliği Konseyi oybirliği

içinde olmalıdır – yani tüm ülkeler aynı fikirde olmalıdır. Tek bir

ülke tarafından dahi olsa herhangi bir fikir ayrılığı kararı engelleyecektir.

Bu durum 25 ülkeli bir Birlikte ilerlemeyi oldukça

zorlaĢtırmaktadır, bu nedenle oybirliği kuralı Ģu anda sadece

sığınma, vergilendirme ile ortak dıĢ politika ve güvenlik politikası

gibi hassas alanlarda geçerlidir. Pek çok alanda kararlar

nitelikli çoğunluk oylaması ile alınmaktadır.

Topluluk Müktesebatı:

Fransızcası “Acquis communautaire” olan bu terim “AB, olduğu

gibi” anlamına gelir – baĢka bir deyiĢle AB ülkelerinin paylaĢtığı

haklar ve yükümlülükler. “Müktesebat” AB‟nin tüm antlaĢmalarını

ve kanunlarını, deklarasyonlarını ve kararlarını, AB

konularındaki uluslararası anlaĢmaları ve Adalet Mahkemesi

tarafından verilmiĢ olan hükümleri içerir. Ayrıca Avrupa hükümetlerinin

“adalet ve içiĢleri” alanlarında ve Ortak DıĢ Politika

ve Güvenlik Politikası konusunda birlikte yürüttükleri eylemleri

kapsar. Bu nedenle “Müktesebat‟ın kabul edilmesi” AB‟yi

bulduğunuz gibi kabul etmeniz demektir. Aday ülkeler ancak

“Müktesebat‟ı” kabul ettikten ve AB kanunlarını kendi ulusal

mevzuatlarının bir parçası yaptıktan sonra AB‟ye girebilirler.

Zirve:

Avrupa Konseyi‟nin toplantılarına bazen Avrupa (veya AB) „zirve‟

toplantıları denir, zira bu toplantılar AB‟nin devlet veya hükümet

baĢkanlarını bir araya getirmektedir. Bazı ülkeler BaĢbakan

tarafından, bazıları CumhurbaĢkanı tarafından, bazıları da

her ikisiyle temsil edilir. Bu o ülkelerin Anayasasına bağlıdır.

27

Page 31: YIL : 2 ( , MAYIS, HAZĠRAN SAYISI) SAYI : 2 · A B I N F O YIL : 2 SAYI : 2 (NĠSAN, MAYIS, HAZĠRAN 2009)Genel Koordinatör Dr. Tahir BÜYÜKAKIN Yayına Hazırlık Ali YEġĠLDAL