YeniDiplomasiHaberBülteni
-
Upload
yeni-diplomasi -
Category
Documents
-
view
212 -
download
0
description
Transcript of YeniDiplomasiHaberBülteni
1
NATO Kamu (Dijital) Diplomasiye Eklemleniyor
Kuzey Atlantik Paktı (NATO) WE-NATO ismi ile açılan yeni birimi sayesinde dijital
diplomaside yeni bir açılım başlatıyor. “NATO yetkililerin uluslar arası kamuoyu ve internet
kullanıcıları ile NATO’yu ilgilendiren konularda açık ve şeffaf diyalog çerçevesinde
doğrudan iletişime geçmesini sağlayan interaktif iletişim platformu” olarak tanımlanan WE-
NATO, katılımcıları “söylemek istediklerinizi dinlemek istiyoruz” diyerek yetkililerle
iletişim kurmaya cesaretlendirirken, her bir sayfanın altında “Yoruma kapalıdır” ibaresi
açıklık politikası ile çelişmektedir. WE-NATO’ya NATO’nun mevcut sayfasından değil, yeni
açılan http://we-nato.org/ adresinden ulaşılmaktadır.
http://www.vasgk.com/2012/03/nato-engages-in-public-digital.html?spref=tw
Dünya Ticaret Örgütünden YouTube Atağı
Dünya Ticaret Örgütü Davos’ta gerçekleştirilen son Dünya Ekonomik Forumu toplantısı ile
ilgili video yarışması düzenliyor. Gönderilecek olan videoların Dünya Ticaret Forumu’nun
“Küresel Ticaret Sorunlarına Cevaplar Aramak” temalı “Public Forum” bölümüne ve/veya
bu yıl ki toplantıda tartışılan ana konulardan birine hitap etmesi gerekmektedir.
Dünya Ticaret Örgütü ayrıca sosyal medya araçlarında aktif bir kullanıcı olarak yer almaya
başladı. Dünya Ticaret Örgütü ve bu araçları kullanan insanların birbirleri ile nasıl etkileşim
içerisinde olacakları gerçekten çok ilginç olacak.
YeniDiplomasi.com Haber Bülteni ▸ Mart 2012
2
Dünya Ticaret Örgütünün Davos toplantılarında “Sosyal Medyaya Eklemlenme” konusunda
öğreneceği çok şey olabilir ancak şu da bir gerçektir ki Dünya Ticaret Örgütü
http://www.wto.org/english/forums_e/chat_e/chat_e.htm adresindeki online forum ve
chat odalarında hayli etkin bir çevrimiçi topluluğa sahip.
http://www.vasgk.com/2011/08/wto-engages.html
Papandreou Sosyal Medyanın Hükümetteki Rolü Hakkında Konuştu
Atina ‘da düzenlenen Amerikan Yahudi Organizasyonları Başkanlar Konferansı’nda
konuşma yapan Papandreou sosyal medya ve yeni medyayı referans göstererek
hükümetteki rollerinden bahsetti. Birçok önemli konunun değinildiği toplantı günlük
meselelerde Yunanistan’ı anlamak için bir başlangıç noktası olabilir.
http://www.vasgk.com/2011/02/papandreou-talks-about-role-of-social.html
Shimon Peres ve Benjamin Netanyahu Sosyal Medya ve Ortadoğu
Hakkında Konuştular
Shimon Peres ve Benjamin Netanyahu Ortadoğu’daki son olaylardan yola çıkarak internetin rolü
üzerine konuştular. Her iki siyasetçinin mesajı da ortak değerler taşıyordu.
Peres: Aslında örgütleyicisi olmayan bir isyan bu. Hiç kimse kimin organize ettiğini
bilmiyor. Facebook, akıllı telefonlar, internet gibi modern iletişim araçları ile gençler
arasında yayılan duygu ve bilginin bilinmeyen bir birleşimi olarak ortaya çıktı. İlk defa,
Arap dünyasındaki gençler diktatörlerin çirkin yüzlerini ve yozlaşmayı kendi gözleriyle
görebilirlerdi. Kendi gruplarıyla diğer grupları karşılaştırabilirlerdi. Sonrasında kendilerine
neden onlar orada değiller diye sorsunlar. Sonuç olarak, bu otokrasiye, baskıya, açlığa ve
ayrımcılığa karşı organize olmamış, kendiliğinden gelişen bir başkaldırıdır.
Netanyahu: Pakistan’dan Fas’a kadar meydana gelen bu karışıklığın temel sebebi Arapların ve İranlıların 20.yüzyılı atlamalarıdır. 21. yüzyılda ise internet ve televizyon gibi teknolojiler onlara neler kaçırdıklarını söylüyor ve bu nedenle ayaklanmaya zemin hazırlıyor.
Her iki liderin de üzerinde durduğu ortak nokta Ortadoğu’da insanların internet vasıtasıyla kendilerini eğitme, keşfetme ve organize olabileceklerine inanmalarıdır.
3
Yunanistan Başkanı Georges Papandreou ise Atina’da düzenlenen Amerikan Musevi Dernekleri toplantısında yaptığı konuşmada ise şunlara atıfta bulundu.
“İster Twitter, ister Facebook, isterse 24 saatlik bloglar olsun, artık yeni bir çağda, şeffaflık çağında yaşıyoruz. Bu yeni teknolojiyi, yani sosyal medyayı, daha iyi bir yönetim, vatandaşlarımızın daha geniş katılımı, daha çok hesap verilebilirlik ve umut ediyorum ki hükümette daha çok yenilik için kullanmalıyız.
Politikacılar artık internetin politikaları şekillendirdiği konusunda hem fikir. “Mısır’da Sosyal ve Medya ve İnternet Neden Önemli” isimli makalemde de yazdığım gibi, “Artık insanlar Facebook ve/veya Twitter nedeniyle sokaklara dökülmüyor. Internet insanlara araştırma, okuma, kendilerini eğitme, organize olma ve mesajlarını yayma imkanı verdi. Şurası çok açıktır ki internet Ortadoğu’da yaşanan son gelişmelerde oldukça önemli bir rol üstlendi”.
http://www.vasgk.com/2011/04/shimon-peres-benjamin-netanyahu-talk.html
Twitter Diplomasisi: Rusya Amerikan Elçisine Dersini Verdi
Amerikan elçisinin Vladimir Putin’in seçim zaferine karşı çıkan protestocuların
tutuklanması hakkındaki kaygılarını içeren twitter mesajı üzerine, Rusya Salı günü Twitter
üzerinden Amerikan elçisini tekdir eden bir mesaj gönderdi.
Dışişleri Bakanlığı Wall-Street’i işgal et eylemlerinde ABD’nin daha az insancıl yöntemler
kullandığını söyledi.
Rus polisi Moskova ve St. Petersburg’da yasal protestolar sonrası dağılmayı reddeden veya
izinsiz gösteri düzenleyen 500 kişiyi tutukladı. Sovyet zamanındaki muhalifler tarafından
sıkça kullanılan bir ifade ile “Pushkin Meydanı’nda barışçıl protestocuların tutuklanmasını
izlemek çok üzücü. Toplanma ve ifade özgürlüğü evrensel insan hakkıdır.” şeklinde tweet
atan ABD’nin yeni atanan Rusya elçisi Michael McFaul, Rusya’nın tepkisi ile karşılaştı.
Rusya’nın imajını geliştirmek için sosyal medyada atağa kalkan Rusya ise küresel kapitalizm
ve gittikçe genişleyen Wall-Street eylemleri üzerinden Amerika Birleşik Devletleri ve
Avrupa’yı eleştirdi. Dışişleri Bakanlığı Rus polisinin tavrı ABD’deki Wall-Street ve
Avrupa’daki çadır eylemcilerinin dağıtılmasında gördüğümüz manzara ile
karşılaştırıldığında daha insancıldı ifadelerini kullandı. Her ne kadar Rusya Devlet Başkanı
Medvedev ve ABD Başkanı Obama ilişkileri yeniden güçlendirme konusunda mutabık
kaldıklarını açıklasalar da, her iki ülke hala Suriye krizi ve Avrupa’ya uzun menzilli füzelerin
yerleştirilmesi gibi konularda fikir ayrılığındalar.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Rusya’nın ilişkileri geliştirmek konusunda verdiği söze
sadık kaldığını ancak Amerikan seçimleri boyunca bunun “dayanıklılık testi”nden
geçeceğini sözlerine ekledi. Putin ise Aralık ayında ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ı
4
Kremlin’in düşmanı “çıkarcıları” destekleyerek 12 yıllık iktidarına karşı kışkırtmakla
suçladı.
Stanford Üniversitesi’nde Rusya ve Sovyetler Birliği’nde demokrasinin gelişimi analizleri
üzerine uzmanlaşan McFaul, Ocak ayında bu pozisyona atandığında Rus Devlet Televizyonu
tarafından eleştirilmişti. Göreve gelmesinin hemen ardından muhalefet liderler ile yaptığı
toplantı sonrasında Rus Devlet Televizyonu’nda çalışan bir yorumcu McFaul’un Rusya
uzmanı değil, demokrasinin gelişimi üzerine uzmanlaşan bir kişi olduğunu belirtti.
http://www.reuters.com/article/2012/03/06/us-russia-election-usa-idUSTRE82510Q20120306
Dışişleri Bakanlığı İspanyolca Basın Brifingi Verecek
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mike Hammer Dışişleri Bakanlığı tarihinde ilk kez İspanyolca
basın brifingi verdi. Hammer gazetecilere hitaben: “Bugüne kadar sayısız İspanyolca
mülakatlar verdim. Birçoğunuz ne zaman İspanyolca basın toplantısı yapacağımızı
sordunuz. Hillary Clinton ile görüştüğümde, o böyle bir şeyin harika olacağını söyledi çünkü
bizler Amerikan dış politikasını dünyaya anlatmaya çalışıyoruz. Şurası bir gerçek ki
Hispanik Dünya’da da Amerikan dış politikasına karşı büyük bir ilgi var.”
Benzer şekilde Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz hafta Twitter üzerinden ilk kez İspanyolca
soruları sanal ortamda cevapladı.
Latin Amerika’da büyüyen ve Honduras, El Salvador, Kolombiya, Venezüella ve Brezilya’da
yaşayan Hammer Suriye’den, İran’a, Usame Bin Ladin’in öldürülüp cesedinin denize
atılmasına kadar birçok soruyu cevapladı.
http://www.linkedin.com/news?viewArticle=&articleID=5584294848942317590&gid=150544&type=me
mber&item=100292120&articleURL=http%3A%2F%2Fwww.cnn.com%2F2012%2F03%2F08%2Fus%2Fsta
te-department-spanish%2Findex.html&urlhash=dmB3&goback=.gde_150544_member_1
Kalabalıklar Neden Ayaklanır?
Aldo Matteucci
Tarih kitapları sonuçlanma süreçleri ile ilgili açıklamalarla birlikte başkaldırı ve isyan
öyküleri ile doludur. Albie Sachs’a göre, Devrimler kaçınılmaz hale gelene kadar
imkansızdır. Biz gerçekten devrimlerin neden yaşandığını biliyor muyuz?
5
Sosyolog Mark Granovetter, çoğunluk davranışını daha iyi anlamak için matematiksel bir
model geliştirdi. İşte o modelin satır başları..
Her insanın çevreden etkileniyor olduğu gözleminden başlayalım. Bir kişinin ayaklandığını
görüyorsam –ayaklanma noktasında ona katılırabilir ya da katılmazdım: prensiplerime
aykırı bir kere, her durumda polisten korktuğum gerçeği var, ayrıca damga yemekten
korkuyorum. Bu yüzden bir adım geride duruyorum. Eğer ayaklanmış olan kişi sayısının
arttığını görüyorsam girme konusunda daha yumuşak bakmaya başlıyorum. Polis ne yazık
ki beni tutuklayacak! Ama bu herkese olan bir şey olmuş oluyor. Hepimizin bildiği gibi
prensiplerimizi sorguladığımız kritik bir an bir taşma noktamız vardır. Bu ‘an’
davranışlarımızı güçlü bir grubun etkisi ve sosyal baskının ağır basışı sayesinde
değiştirdiğimiz cezbedici bir andır.
100 kişilik kalabalık bir grubun olduğunu farzedelim ve herkesin farklı bir taşma noktası
olduğunu düşünelim: A kişisi yalnız olsa bile ayaklanacaktır. B kişisi ise ayaklanmak için
sadece bir ayaklanmış kişiye ihtiyaç duymaktadır. Hareket bu düzlemde devam edecek ve
en sonunda toplumun en düzgün(ayaklanmalara karşı dik durabilen) insanı da buna
katılacaktır ki bu noktada kalabalıktan ayrılsa da birşey farketmez artık.
Şimdi biz bu 100 insanı meydana koyalım. A ve B’nin yan yana durduğunu varsayalım. A
ayaklanıyor ve B de onu takip ediyor. A ve B’nin taşma noktalarının çok kısa olduğu
insanlarla çevrili olduğunu düşünürsek gerçekten çok kısa sürede topluluk ayaklanmaya
başlayacaktır. Bir an A’nın etrafının hukuka karşı davranmaya meyilli olmayanlarla çevrili
olduğunu düşünelim; işte o noktada ayaklanma başlamayacak ve A’nın emekleri boşa
çıkacaktır.
Kalabalıkların kontrolü bir gösterinin sonucunu farklı kılabilir. Öz kontrol ise
ayaklanmaları büyümeden önce kontrol altına alabilir. Diğer yandan Roma’da 1970’li
yıllarda meydana gelen öğrenci ayaklanmalarına bakacak olursak; radikal kesimler birçok
arabayı öğrencilerin güzergahına park etmişlerdi ve gizli bir şekilde içlerine taşlar ve
sopalar koymuşlardı ve bu, topluluğu o sırada şiddete doğru tetikleyen unsur olmuştu.
İşte bundan sonra da birçok kendini aydın sanan kişinin konunun derinliği hakkında
karmaşık ve derin gibi gözüken saçmalıklarını dinlersiniz. Aslında gelişen olayların
nedenleri ve gelişme şekli bu kadar basit olan bu kısa matematiksel modelden ibarettir.
http://deepdip.wordpress.com/2012/03/05/why-do-crowds-riot/
Twitter Diplomasi ve Dışişleri Misyonu 2.0
6
Birleşik Devletler Suriye’deki diplomatik misyonunu Şubat ayının başında geri çekmiş olsa
da Suriye büyükelçisi Robert Ford diplomatik çalışmalarını durdurmamıştır. Öyle ki ABD
Dışişleri Bakanlığı’nın yeni stratejisi çerçevesinde sosyal medya aracılığı ile sahada olan
gelişmeleri takip etmeye devam etmekte ve onları şekillendirmeye çalışmaktadır. Ford,
büyükelçiliğin Facebook sayfasını kullanarak şehre doğru hareket eden tankların uydu
fotoğraflarını takipçileri ile paylaşmaktadır. Bu açıdan sıkça Facebook ve Twitter kullanarak
vermek istediği mesajları daha kolay ve kapsayıcı şekilde veren büyükelçi Ford’u yeni nesil
diplomat olarak tanımlıyoruz.
Bugünlerde ABD Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapmakta olan ve göreve başlamak üzere
olan diplomatlara Alec Ross’un önderliğinde 21.yy Devlet Düzeni( 21st Century Statcraft)
kursları veriliyor. Bu çerçevede diplomatlar sosyal medya araçlarını kullanarak hedef
kitlelerine istedikleri mesajı daha hızlı ve etkili bir şekilde verebilmekte ve işlerinin doğası
gereği var olan riski minimum seviyelere indirebilmektedirler.
ABD Dışişleri Bakanlığı inovasyondan sorumlu kıdemli danışmanı Alec Ross tüm
diplomatlara ‘bir ağzınız fakat iki kulağınız var, asla diplomasiyi resmi masalara
kilitlemeyin, misyondan dışarı çıkın, oradaki insanlarla iletişime geçin ve onları anlamaya
çalışın’ yönlendirmesinde bulunuyor. Bu açıdan aslında ABD’li diplomat Ford’un işi oldukça
zorlaşıyor çünkü Suriye gibi çatışmaların sürdüğü ve kazanın kaynadığı riskli bir ülkede
görev yapıyor. Ancak sosyal medya sayesinde Suriye Elektronik Ordusu adı verilen bir
bloggerlar grubu çalışmalarını Ford’un yönlendirmeleri sayesinde yapıyor ve bu da tabii
ABD açısından riski minimum seviyeye indirmiş ve bir anda ciddi kitlelere istenen
mesajların ulaşmasını sağlıyor olmuştur.
Eski ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Philip J. Cowley, diplomatların dün ve bugün sürekli
bir risk ve tehlike altında görev yaptıklarını belirtmekte ve bugünkü atmosferde bu
risklerin çok daha aza indirebilme araçlarının bulunduğuna dikkat çekmektedir. Örneğin
Robert Ford, sosyal medya araçlarına girdilerini ince ince düşündükten sonra sunuyor ve
bir süre hedef kitlenin bu girdiye karşı tepkisini ölçüyor, yapılan değerlendirmeler
sonucunda ise oluşan tepkiye karşı yeni bir giriş yapıyor. Bu durum böyle devinimli ve
minimum risk ile birlikte devam ediyor ve sürekli yapılageliyor.
Alec Ross sosyal medyayı televizyona göre çok daha az riskli buluyor. Çünkü bir girdiyi
sosyal medya üzerinde bir anda gerçekleştirmiyorsunuz; bunun üzerinde önceden
düşünüyor ve ortamı analiz ederek hareket ediyorsunuz. Bu doğrultuda Ross, kendilerinin
son 3 yıldır yönettiği sosyal medya stratejisinin hiç olmadığı kadar az seviyede hata ve risk
faktörü oluşturduğunun özellikle altını çizmektedir.
http://www.npr.org/blogs/alltechconsidered/2012/02/21/147207004/twitter-
diplomacy-state-department-2-0
7
İnternet: İsrail’in yeni muharebe meydanı
Neil Lazarus
İsrail Kamu Dilomasisi’nden(Hasbara) bıkmış olan diasporadaki birçok kişi nesiller boyu,
İsrail’in pozisyonunu daha iyi ifade edebileceklerini düşünüyorlardı. Bugün uluslararası
alanda İsrail’in savunucusu olan birçok kişi ‘dijital elçi’ haline gelmişlerdir. İnternet, İsrail’in
halkla ilişkiler savaş hatlarını farklı bir boyuta taşımaktadır.
İsrail artık kendisini verimsiz bir şekilde ifade etmeye çalışan kişilere bel bağlamıyor. Bir
bilgisayarı veya akıllı telefonu olan herkesi kampanyaya yardım etmesi noktasında
kullanıyor. Iphone, Ipad, Youtube, Twitter ve Facebook halka ilişkiler savaşlarının yeni
silahları olarak adlandırılıyor. Bu noktada internet geliştikçe Hasbara’nın potansiyel halkla
ilişkiler gücü de gelişmiş olacaktır.
Ancak hala kurumsallaşmış Hasbara’nın karşı karşıya olduğu bazı sorunlar yok değil.
Dışişleri Bakan yardımcısı Danny Ayalon Batı Şeria ve mültecilerle ilgili çok parlak videolar
yayınladı. Bu videolar herşeyin mükemmel olduğunu gösteriyordu ancak bu noktada
çıkabilecek birkaç alaycı kitle bunların basit birer hükümet propogandası adına aldatmaca
olduğunu kolayca belirtebilirdi.
Örneğin başbakan Natenyahu’nun Youtube sayfası sadece birkaç yüz defa gözterildiğinden
pek popüler gözükmemektedir. Buna rağmen İsrail Savunma Bakanlığı’nın Youtube sayfası
oldukça başarılı bir çizgide bulunmakta ve yayınladığı videoları Dünya çapında yüzbinlerce
kişi izlemektedir. Ne yazık ki İSB hala halkla ilişkiler politikalarını basit fikirlerle
şekillendirmektedir. İSB’nin Youtube’da yayınladığı videolar konusunda ciddi hassasiyetleri
olmaya devam etmektedir, öyle ki Hamas’ın yaptığı bombalamaları yayınlamaya çalışarak
halen negative yönlü bir politika izlediği gözlemlenmektedir. Geçen yıl Gazze’ye doğru yol
almakta olan filolara düzenlenen saldırıların videoları Dünya çağında milyonlarca kez
izlenmiştir ancak ne yazık ki bu noktada da İSB videoları olayın üzerinden 12 saat gibi bir
süre geçtikten sonra yayınlamayı tercih etmiştir.
Unutulmamalıdır ki İsrail internet üzerinde halkla ilişkiler politikası uygulayan tek ülke
değildir. İsrail, online olarak bu çalışmaları yaparken aynı zamanda Filistinliler ve diğer
ülkeler de birtakım çalışmalar yapmaktadırlar. Dijital diplomasinin olumsuz tarafı ülkenin
vermek istediği mesajın bir merkezden yönetilememesidir. Bu da zamanla gizlilik
noktasında zarar verici hale gelebilir.
http://blogs.timesofisrael.com/the-rise-of-digital-diplomacy-could-be-changing-israels-
media-image/