yaratici cocuk dergi no3

32

description

Yaratıcı Çocuklar Derneği

Transcript of yaratici cocuk dergi no3

Page 1: yaratici cocuk dergi no3
Page 2: yaratici cocuk dergi no3
Page 3: yaratici cocuk dergi no3

3

İki koca ayı geride bıraktık ve şimdi yine Ağustos sayımızdasizlerle birlikteyiz. Umarım dinlenip, çok güzel bir tatil geçirip,yeni eğitim öğretim yılına hazırlanmışsınızdır. E-dergi ailesi olarak yeni okul döneminin hepinize mutluluk vebaşarı getirmesini diliyoruz.

Sizlerden gelen haberlerle oluşturduğumuz bu sayımızda yine çokilginizi çekecek konular var. Geçen sayımızda tatilde gezipgördüğünüz yerlerden bize haberler yollamanızı istemiştik. Buçağrımıza kulak veren Umut Ayrancıoğlu, “Benim Şehrim” sayfalarında sizlerle Sinop ilinin güzelliklerini paylaşıyor.İlgi duydukları edebiyat, plastik sanatlar, fotoğraf gibi konulardasanatçılarla söyleşiler gerçekleştirerek dergimize yollayan sevgiliOrhun, Güneş ve Efe’nin yazılarını keyifle okuyacaksınız.Hayvan dostlarıyla çektirdiği fotoğraflarını, başarı haberlerini,öykü, şiir ve denemelerini bize gönderen tüm arkadaşlarımızın,dergimize gösterdikleri ilgiye çok teşekkür ederiz.

Sizlere hoşçakalın demeden önce Yaratıcı Çocuklar Derneği’nindüzenlediği yarışmalarla ilgi bir hatırlatma yapmak istiyorum:Yıllardır süregelen Mobilya Tasarım, Karikatür, Öykü, geçen yılbaşlattığımız Fotoğraf yarışmalarımız bu yıl da devam edecek. Bu yıl ilk kez düzenlediğimiz “Geleceğin Mucitleri” bilim yarışmamızla ilgili bilgilere de www.geleceginmucitleri.comadresinden ulaşabilirsiniz. Ekim ayında yeniden birlikte olmak dileğiyle,Hoşçakalın

Zeynep Hülya Kanbay

Yollamak istediğiniz herşeyi [email protected] ya da [email protected] bize ulaştırabilirsiniz.

Sahibi:Yaratıcı Çocuklar Derneğiadına:Didem ÇAPA

Yayın Yönetmeni veYazı İşleri Müdürü:Zeynep Hülya KANBAY

Yayın Kurulu (alfabetik sırayla):Aziz YAVUZDOĞANEmel ASLIBAYHavva TAPAİbrahim TAPALerzan ÖZERMelahat MERSİNLİPınarAYDEMİRTuncay BULUZZeynep Hülya KANBAY

Görsel Yönetmen:Aziz YAVUZDOĞAN

Adres:Kandilli Mah.Kandilli İskele Cad.No: 3, D: 834684 - ÜsküdarİSTANBULTel: 0216-332 78 58Faks: 0216-332 76 56e-mail:[email protected]:www.yaraticicocuklardernegi.org

MERHABA!

Ağustos 2013Yıl: 1 • Sayı: 3

Okullar açılıyor...

Page 4: yaratici cocuk dergi no3

27 Aralık 1822’de Fransa'nın Dole şehrinde doğan Louis Pasteur,Fransız Devrimi’yle özgürlüğüne kavuşan bir kölenin torunudur. Ailesiçok yoksul olmasına rağmen sıkıntılara göğüs germiş ve çocuklarınıokutmuşlardır. İlginç olan Louis Pasteur çocukken hiç parlak bir öğren-ci olmamıştır. Hatta ilgisi ve yeteneği portre çizme yönündedir. Bugünbu portreler onun sonraları kurduğu Pasteur Enstitüsünde asılı bulun-maktadır. Pasteur, öğretmen olmak üzere aldığı eğitimi tamamladığında anlar kien büyük isteği bilimin içinde olmaktır. Kristaller hakkında yaptığıdeneyler onu adeta büyülemiştir. Kimya profesörü de onun kavrayışı-na hayran kalır ve onu asistan olarak yanına alır. Pasteur bu fırsatıdeğerlendirir ve optik alanında çalışmalarına başlar. Bir süre sonrabuluşları bilim çevrelerinin dikkatini çekmeye başlar ve bu buluşlarıbirtakım ünlü bilim adamlarının teşvikiyle Fransız BilimlerAkademisi’ne sunulur, bilim adamlarının da ısrarları sayesindePasteur, Strasburg Üniversitesi’ne yardımcı profesör olur. Pasteur Marie Laurent ile 1849’da evlenir. Marie onu bilimselçalışmalarında her zaman destekler. Pasteur’ün fermantasyon(mayalanma) hakkındaki buluşları bugüne gelen başarıların-dandır. “Fermantasyon” terimi bilindiği gibi kimi maddelerdeoluşan bir değişiklik sürecini dile getirmektedir. Şarap üzümden

bu yolla elde edilir; eğer istenmezse bu sirkeye dedönüştürülebilir. Aynı şekilde sütün şekeri laktik asidedönüştüğünde süt ekşir. Pasteur fermantasyonun mikropteorisini üretir; doğada organik maddelerdeki tüm değişik-liklerin gözle görülemeyen küçük canlılar tarafından oluştu-rulduğunu ve bu mikroorganizmaların ısıyla kontrol altında

tutulabileceğini gösterir. Bu sayede hem şarap üretiminisağlamlaştırır hem de “pastörizasyon” dediğimiz işlemi gerçek-leştirerek modern süt endüstrisinin de yolunu açar. İpekçiliğin devamlılığını bilimsel deneyleriyle gerçekleştirenPasteur’ün büyük başarılarından biri de, mikrop teorisindenyola çıkarak hastalıklara yönelmesiyle gelmiştir. Kangren, kanzehirlenmesi gibi hastalıkları araştırmış ama esas kuduz ileilgili büyük aşama kaydetmiştir. Kuduz köpekler üzerindeki incelemelerini daha güvenli birortamda yapabilmek için 1885'te eski bir imparatorluk şato-sunu amaca uygun olarak düzenleyerek, PasteurEnstitüsü'nün çekirdeğini oluşturmuştur. Pasteur’den öncekuduz bir köpeğin ısırdığı yer kızgın bir demirle derin-lemesine dağlanmaktadır ve bu dağlama gecikirse hiçbir

işe yaramamaktadır. Pasteur bu sıralarda kuduz için aşı den-emeleri yapmaktadırBir gün, kuduz bir köpek tarafından on dört yerinden ısırılanJoseph Meister, anne ve babası tarafından Louis Pasteur’egetirilir. Pasteur, daha önce insan üzerinde hiç denenmemiş

olan kuduz aşısını çocuğa uygulamakta tereddüt eder,ancak, iki doktor arkadaşının, çocuğun kuduzdan herdurumda öleceğini ve başarılı olursa ilacın kuduza

4

B İ L

İ M DÜNYANIN EN BÜYÜK BİLİM ADAMLARINDAN

Louis Pasteur

Page 5: yaratici cocuk dergi no3

5

bir çare olabileceğini söylemesinden sonra denemeye karar verir.Pasteur kuduzun çaresini bulmuştur. Aşısı küçük Joseph Meister’inhayatını kurtarır. Bu buluş insanlığın da kurtuluşu olur. 1895 yılında hayata gözlerini yuman Pasteur, ömrünün son gününekadar alçak gönüllü, gösterişiz ve sade bir yaşam sürdürdü. Kendineinanan başkalarının söyledikleriyle değil, kendi doğrularıyla yaşayanve sezgilerine güvenen bir bilim insanıydı.

Yaratıcı Çocuklar Derneği, Samsung ve Multi ChanelDevelopers geleceğin mucitlerini arıyor. Sen de ortaokul veya liseöğrencisi isen projen veya ürün sunumunla yarışmaya katılabilir ve

hayalini kurduğun icadın gerçekleşmesini sağlayabilirsin.

Daha fazla bilgi www.geleceginmucitleri.com adresinde.

ÖNEMLİ SÖZÜ:

“Hiç kuşkum yok ki,

bilim ve barış, cehalet

ve savaşı yok edecektir.

Ulusların yıkmak, yok

etmek için değil, yaşamı

yüceltmek için birleşe-

ceğine; geleceğimizi bu

yolda uğraş verenlere

borçlu olacağımıza

inanıyorum.”

Page 6: yaratici cocuk dergi no3

Deniz Temiz Derneği ülkemizin kıyıve denizlerini korumak, geleceknesillere tertemiz denizler bırakmakamacıyla başlatılmış bir sivil toplumhareketi.

Tertemiz denizlere ulaşmak amacıy-la çok yararlı projeler yapıyorlar.

5 Haziran Dünya Çevre Günü’ndeaçılışı yapılan ve halen devametmekte olan “Sualtı Atık Sergisi veEğitim Atölyesi” de bunlardan biri.Yaz sezonunda yüzlerce çocuk,denize attıklarımızdan dersçıkararak denizlerimize sahip çık-mayı öğreniyor.

DenizTemiz Derneği/ TURMEPA,geliştirdiği eğitim modeliyleTürkiye’de tek olan Sualtı AtıkSergisi ve Eğitim Atölyesi’ne katılanöğrencilere, nesli hızla tükenendeniz canlılarımıza sahip çıkmayı vesu varlıklarımızı kirletmemeyi

öğretiyor.

DenizTemiz Derneği/ TURMEPASualtı Atık Sergisi ve Eğitim Atölyesiprojeleri ile, deniz kirliliği ilemücadelede bireysel sorumlulukları

''yapılmaması gerekenler''üzerinden hatırlatıyor. Dernekbahçesinde kurulu mekanda; dernektarafından gerçekleştirilen kıyı vedeniz dip temizlikleri etkinliklerindetoplanan, kıyılarda ya da denizdibinde olması şaşırtan, denizlerinnasıl hoyratça kullanıldığını ortayakoyan atıklar sergileniyor.

Yıl boyunca ziyarete açık olan sergikapsamında, Haziran-Eylül dönem-lerinde gruplar halinde ziyaretegelen çocuklar, denize atılanlarıgörmenin yanı sıra; eğitim atölyesikapsamında, atıkların doğada yokolma süreleri, bu süre içinde verdiğizararlar, deniz kirliliğinin doğa vecanlı hayatına etkileri gibi konular-da 90 dakikalık eğlenceli ve interaktif bir eğitim de alıyorlar.Ayrıntılı bilgi içinhttp://www.turmepa.org.tr/ sitesiniziyaret edebilir, sergiyi geze-bilirsiniz.

6

Ç E V

R E

TURMEPASıcaklardan bunaldığımızve sık sık serinlemek içinkendimizi denize attığımızşu günlerde, üç tarafıdenizlerle çevrili ülkem-izde denizlerimiz nekadar temiz diyedüşündük. Sonra daAğustos sayımızdadergimizin çevre say-falarında denizlerimizeyer vermeye kararverdik.DenizTemiz projesiniduymuş muydunuz? Pekiya TURMEPA’yı?

Deniz Temiz Derneği’nin eğitim atölyesine katılan öğrenciler denizleri nasıl koruyacaklarına dair faydalı bilgiler alıyorlar.

Page 7: yaratici cocuk dergi no3

7

TURMEPA

Deniz TemizDerneği eğitim

Atölyesine katılançocuklar interaktif öğrenme

metoduylaeğlenerek

öğreniyorlar.

Deniz altından çıkan atıklar sergiyigezen çocuklar tarafından hayretleinceleniyor (altta). Deniz altındançıkan atıkların neden orada olma-ması gerektiği denizlere ve denizcanlılarına verdiği zarar eğitimcilertarafından sergiyi gezenlereanlatılıyor (yanda).

Page 8: yaratici cocuk dergi no3

Yaratıcı Çocuklar Derneği, 2012-2013 eğitim öğretim yılının son atölyeçalışmasını Edirne Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi’nde gerçekleştirdi.Fotoğraf, Heykel, Karikatür ve Ebru alanlarında yapılan atölye çalışmalarıtamamlandıktansonra gün boyuüretilen çalış-malar okulunsergi salonundasergilendi.

8

Edirne Güzel Sanatlar Lisesi’ndeydik

Edirne Güzel Sanatlar veSpor Lisesi’nde

Fotoğraf Atölye Çalışmasını,Fotoğraf Sanatının

duayenlerinden Nadir Edeve Fotopya Fotoğraf SanatıPortalı Genel Koordinatörü

Akın Mısırlıoğlu gerçekleştirdi.

Atölye Çalışmalarını gerçekleştirdiğimiz gün, Edirne Güzel Sanatlar ve SporLisesi’ni ziyaret eden Edirne il Milli Eğitim Müdürü Sayın Hüseyin Özcanatölye çalışmaları sonucunda oluşturulan serginin açılışını gerçekleştirdi. Yaratıcı Çocuklar Derneği tarafından ilki Gaziantep’te gerçekleştirilenÇocuklar ve Kentler etkinliğine Edirne Güzel Sanatlar Lisesi’nden katılanöğretmen ve öğrencileri kutlayan Özcan, Okulda yaptığı konuşmada,Çocuklar ve Kentler etkinliğinin ikincisinin Edirne’de gerçekleşeceğini ve evsahibi kent olarak bu yıl etkinliklerde Edirne’den çok daha fazla katılım bek-lediğini anlatıı.

Ebru atölyesine, öğrenciler kadar Edirne GüzelSanatlar Lisesi Hocaları da ilgi gösterdi ve Ebru eğitmeni Melehat Mersinli ile birlikte güzel çalışmalar gerçekleştirdiler.

Edirne İl MilliEğitim MüdürüHüseyinÖzcan öğrencilerinçalışmalarınıilgiyle izledi.

A T

Ö L

Y E

Page 9: yaratici cocuk dergi no3

9

Atölye çalışmaları tamamlandıktansonra okulun sergi salonundaaçılan sergi gezenler tarafındançok beğenildi ve çalışmalar çoktakdir topladı.

Heykel Atölyesinde öğrenciler Heykeltraş Derya veAhmet Özparlak çifti ile birlikte çalıştılar. Gün sonunda

açılan sergide ortaya çıkan ürünler sergiyi gezenlertarafından çok beğenildi.

Karikatür Atölyesine katılan öğrenciler Yaratıcı Çocuklar Derneği Karikatür Yarışması

Koordinatörü İbrahim Tapa ile çalışma fırsatı buldu.

Page 10: yaratici cocuk dergi no3

10

P L A

S T

İ K

S A

N A

T L

A R

Merhabalar, Ben Güneş Erozan. İSTEK VakfıAcıbadem Ortaokulu 8. Sınıf öğrencisiyim.Güzel sanatların her alanına ilgi duyuyorum.

Piyano çalıyorum.Bilgisayar oyunları,kitap okumak ve filmizlemekten çok keyifalıyorum. Annem de sizin gibiseramik eğitimi almış,ancak O bunu hobiolarak sürdürüyor.Onunla atölyedeolduğumuz zamanlar-dan da çok keyif alıyo-rum. E-Dergi okuyucularıiçin sizin gibi seramiğimeslek olarak seçen birsanatçı ile söyleşi yapa-bilecek olmaktan mutlu-luk duyuyorum ve banazaman ayırdığınız içinteşekkür ediyorum.

Fırından çıkan renkli hayaller...RÖPORTAJ

Page 11: yaratici cocuk dergi no3

Güneş Erozan: Sanatla uğraşmaya nezaman başladınız? Lerzan Özer: Ailemde profesyonel olarak çizimve resim yapan akrabalarımı izlerdim, açıkçasıpekte sanata cesaret edemezdim ben onlarkadar iyi çizemiyorum sanatçı olamam derdim.Sonra ki yıllarda 3. Boyutumun daha kuvvetliolduğunu farkettim ve onun üzerine gittim veseramik hayatıma katıldı.

Mesleğinizi seviyor musunuz?Nedenini öğrenebilir miyim?Mesleğimi çok seviyorum, kil inanılmaz birmalzeme benim için, özünde her insanın çocukluktan itibaren mutlaka elini değdirmesigereken bir malzeme olarak gördüğüm kil ileben tüm ömrüm boyunca çalışma şansınasahibim, bu inanılmaz bir ayrıcalık geliyorbana.

Seramik sanatçılığı zor bir iş mi?Seramik sanatçılığı zor değil sadece fazla sabırgerektiren bir iş. Aslında sanatın her alanı sabırister, eğitimi, yıllar içinde kazanılan tecrübelerhepsi bir arada sizin sanatınızı oluşturur.

Mesleğinizin en sevdiğiniz ve ensevmediğiniz yönleri nelerdir?Bizim mesleğimizde en heyecan verici an fırının

açılışıdır. Fırının içinden parçalar tam ve istediğiniz gibi pişmiş, renklenmiş çıkarsa bumuhteşemdir, tam aksi ise hiç sevilmeyen, istenmeyen durumdur. Ne kadar uzman olursanız olun her fırın pişirimi bir başka bekleyiş ve heyecandır.

Seramik yapmayı çocukken de severmiydiniz?Çocukluğumda kum ve çamurla oynamaktançok keyif alırdım, ama gerçek seramiğimi ilkmaalesef 11 yaşımda yaptım.

Meslek seçiminiz de bu yaşta mıoldu?11 yaşımda ortaokul el işi öğretmenim sınıfımızda yoğunlukla kilden çalışmalar yaptırmıştı, çok etkilenmiştim 1973 yılındanbahsediyorum ve Füreyya fırtınası esiyorduİstanbul’da, kendisi Türkiye’nin ilk atölye açankadın seramik sanatçısıydı, ben de onahayrandım. Kendime “mutlaka seramik olacakhayatımda” diyordum. Esas yapmak istediğimmeslek diş hekimliği veya ziraat mühendisliğiidi. Kader beni once Ziraat Mühendisliği okumaya oradan da seramiğe yönlendirdi.

Seramik hobi midir? Yoksa meslekmidir?

Burada kesinlikle meslek derim çünkü, benbuna inandığım için Ziraat Mühendisliği okumayı bırakıp seramik okumaya başladım.Eğitim çok önemli, uzman olmak istediğinizalan ne olursa olsun mutlaka eğitimini almanızgerekli. Ancak sanat alanında yeteneğin yanısıra ustalık ve çıraklık da hiçbir meslekteolmadığı kadar önemlidir.

Seramik alanını seçmek isteyenleremesajınız var mıdır?Keyif alıyorlarsa kil ile çalışmaktan, hiç düşünmesinler gözü kapalı başlasınlar derim.Yoğursunlar kili, şekillendirsinler düşüncelerinive fırının başında beklesinler görsünler üç boyuta dönüşen hayallerini…

İşinizi yaparken hiç tıkandığınız, neyinasıl yapacağınızı zorlandığınız oluyor mu? Böyle durumlarda nasılçözüm buluyorsunuz?İşimi yaparken açıkçası pek zorlanmam amayeni bir şey yaratmak her zaman çok kolayolmaz. Çevrenizde yaşananlar, dünyada olanlarher şey sizi etkiler ve bu da işinize yansır. Bazenkaramsarlığa düşersiniz ama her zaman vizyonunuzun tüm dünya gelişmelerine ve güncelsanat hareketlerine açık oluşması lazım, çözümburada zaten yenilikleri takip etmekte.

11

Page 12: yaratici cocuk dergi no3

Orhun Tunal arkadaşımızdergimizin edebiyat sayfaları içindaha çok masal kitaplarındantanıdığı Can Göknil’le bir söyleşiyapmak istedi. Arkadaşımıza vebizleri kırmayan Can Göknil’eteşekkür ediyor, dünya çapındatanınan bu çok yönlü sanatçımızısizlere tanıtmaktan mutlulukduyuyoruz.

Merhabalar Can Hanım,Ben Orhun Tunal, SaintePulcherie’de 10. Sınıföğrencisiyim. Yüzmeyi vebasketbol oynamayı seviyorum. Piyano çal-maya çalışıyorum. En azresimleriniz kadar güzelbir kariyeriniz olduğunuinternette yaptığım araştırmalar sonucuöğrendim. Ama hemkendim hem de YaratıcıÇocuklar Derneği’nin E-dergisini okuyanarkadaşlarım için, sizikendi kelimelerinizle tanımak-tanıtmak istedim.Benimle ropörtaj yapmayıkabul ettiğiniz için çokteşekkür ederim.Ben teşekkür ederim, yararlıolmaya çalışacağım.

Çok iyi bir eğitimgördüğünüzü, resim eğitimini yurt dışındaaldığınızı, pek çok kişiselsergi açıp, karma sergilerekatıldığınızı ve eser-lerinizin önemli koleksiyonlar ve müzelerde bulunduğunubiliyorum ama bize kendinizi kendi cüm-lelerinizle tanıtır mısınız?On altı yaşımdaydım. BugünküRobert Kolej’de lise ikinci hazırlıktaydım. Benden bir sınıfbüyük olan arkadaşım GülerOkman ile (Şimdi Güler Fişek,Boğaziçi Üni. Prof) öğlen üstü

sinemaya gitmek için programyapmıştık. Onunla ressam OrhanTaylan’ın annesi SeniyeFenmen’in resim atölyesindebuluştuk. Güler’in özel resimdersi vardı. Ben dinleyiciydim. Birsaat boyunca onları izlemektenbüyük keyif aldım. Akşam evegelince anneme, babamadanıştım. Benimkilerin gençlik yılları Birinci Dünya Savaşı veKurtuluş Harbine rastladığı içinistedikleri eğitimi alamamışlardı.Bu nedenle bizlerin iyi yetişmesiiçin her türlü olanağı sunuyor-lardı. Benden üç yaş büyük olanablam müzisyen olarak piyanove şanda epeyce ilerlemişti. Bende Seniye Fenmen’in öğrencisioldum. Robert Kolej’de seçmelidersler içinden sanatla ilgili olanbütün sınıflarda başarılı oldum,ayrıca o nefis kütüphaneden çokyararlandım. Mezun olduktansonra ABD’de sanat eğitimialmak için üniversitelere başvur-dum. Burs kazandım, masterderecemi New York Üniversitesinden aldım. New York

kenti 1968-1974 yıllarında, bizorada yaşarken, çok önemli birsanat merkezi olduğu için başlıbaşına bir eğitimdi. Günde üçsergi geziyordum, konferanslar,müzeler... Genç yaşta sanat tutkuoldu benim için. Öğrenmek, izlemek, üretmek, o gençlikcoşkusuyla yoğunlaşınca, insaniyi yetiştiriyor kendisini. Şimdikırk ikinci sanat yılımdayım, altmış sekiz yaşındayım, hala hergün zevkle çalışırım. Oğlum veeşim bana her zaman destekolur. Atölye konuklarım çalışmaortamımda huzur bulduklarınısöyler. Bu da beni sevindirir.Hakkımda merak ettiğiniz herşeyi www.cangoknil.com vewww.goknilcan.com’da bulabilirsiniz.

Siz, bir yazar ve ressamolarak hangi mesleki kişiliğiniz ile tanınmayıtercih ederdiniz? Ya dahangisi ile tanınıyorsunuz?İşte şimdi zor bir soru sordunuz.Açıkçası bilmiyorum. Sanatsalüretimim kültürel mirasımızdanilham alıyor. Türk ve Anadolumitolojileri benim bir numaralıkaynağım. Öyle oluncaaraştırarak seçtiğim konular (Hersergimi tek tema etrafında kurgularım) hangi malzemeyleveya hangi teknikle çalışacağımıbelirliyor: Resim, deri, ahşapveya seramik sunumlar, gravür,heykel, kitap türlerinden birinebeni seçtiğim tema yönlendiriyor.

Sizin için yazmak mıçizmek mi ön planda? Çizmek ön sırada. Ne de olsaresim eğitimi aldım. Görsellikbenim dünyama egemen! Bazenyolculukta veya teknede yanıbaşımda atölye olmayınca öyküyazıyorum. (Deniz Kokusu, CanYayınları, 2012) Ama benim içinyazmak daha zor bir iş. Ayrıcadüzgün yazı yazabilmekle yazar

12

E D

E B

İ Y

A T RÖPORTAJ

“Düzgün yazı yazabilmekleyazar olmak aynı şey değil”

Page 13: yaratici cocuk dergi no3

olmak aynı şey değil. İyi bir yazarolabilmem için daha on fırın ekmekyemem gerek J

Çocuk kitapları yaratırkenhiç çizgi film veya çizgi

roman yapmayı düşündünüzmü? ya da bilgisayar oyun-ları için karakterler yarat-mak ?O tür bir yeteneğim yok. Grafikerdeğilim, ressamım. Yeni bir tür de

yetkin ifade kazanacak bilgim vezamanım da yok.

Masal ve hikaye kitaplarınız,çocuklar için hazırladığınızbilmece kitaplarınız var,

13

Page 14: yaratici cocuk dergi no3

çocukları sevdiğinizidüşünüyorum, Çocuklar ileilişkiniz nasıl ? Onların dilinde konuşabiliyorum.Naif düşünceden çok uzak değil-im.

İlgilendiğiniz başka sanatdalları da var mı ? Klasik müzikJ çalışırken beni budünyadan soyutlar ve başka biraleme taşır. Edebiyat çok sever-im. Ayrıca doğa tutkunuyum.

Teknolojinin bu kadargeliştiği günümüzde çocukolsaydınız yine aynımesleğe mi yönelirdiniz,yoksa ilginizi çeken yenimeslekler var mı?Dijital görsellik ilgimi çekiyor,ama o bilgisayar programlarınıbilmiyorum. Yine de el ürünüsanatın daha uzun kalıcılığıolduğunu düşünüyorum.

Yetenek mi çalışmak mı?Yaptığınız işlerde başarılıolmanızı neyeborçlusunuz?Öncelikle özgün olmakyaratıcılığın değişmez kuralıbence. Disiplinli çalışmak şart,yoksa yetenek yaşamıyor.(Bunun örneklerini çok gördüm.)Yetenek, eğitim, disiplin en gerek-li özellikler bence.

Son olarak yazıp çizmekisteyen arkadaşlarımızaneler söylemek istersiniz? Bu konuda bir kitap yazmıştım:“Gölgem Renkli mi” CanYayınları, 2007, ss43-45 Alıntıyapayım:

“... Sanat yolunda attığım ilkadımlarda yüzüm batıya dönüktü.Batıyı öğrenirken, batıyı tanırkenilhamımı da batı kültüründearamıştım. Bazen bana esinveren kıvılcımlara rastlıyordum;ama bir türlü özgün anlatımımıyakalayamıyordum. Eğitiminialdığım Batının, sanat tarihinikıskanıyordum. Goya, Picasso,Miró gibi devlerin yapıtlarınımüzelerinde izleyip, Gaudi’nindans eden binalarını seyrettikçeİspanyol sanatçılara gıpta ediy-ordum. Çünkü ressam olmakusta-çırak işidir. Düşüncemizioluşturmak, baktığımızı görmek,gördüğümüzü ifade etmek içinustalarımıza sık sık başvururuz.Müze, müze dolaşırız.Ancak batılı ustaların dilini tamolarak sökemedim. Çaldığımkapılardan başımı içeri doğruuzattığımda içerisininkarardığını sezdim. Orada ışık-lar sönmüş gibi geldi bana,kendimi boşlukta hissettim. Öylegünlerde aynalara bakıyordum.Suretime yansıyan aydınlık kişil-iğime, çevreme, sevgi dolu hay-

vanlarımıza, yaşamımıza...Resimlerimi kişiselleştirdiğimdönemler de geldi, geçti. İstanbul’a dönünce bize bakarakbeni aramaya başladım. Bizimatalarımızdan, bizim ustalarımız-dan öğrenerek kendimi ve sanatçıkimliğimi geliştirmeye çabaladım.Ustalarımızı keşfettim. M.Ö.7000’lerde, doğduğum kentinyakınlarında, taş idoller yontarakinançlarını “sanat”laştıran tılsımlıellerle tanıştım.Bizim atalar! Bana fısıldamayabaşladılar. Artık can kulağımlaonları dinliyorum.”

Ben yolumu işte böyle buldum.Tek örnek değilim elbette.Gençlere önerim iç seslerinidinleyerek kendi özlerini bulmakve sanatsal üretimlerinde buözden yararlanmak için çabagöstermeleri. Kanımca insanlarbirbirinden farklı olduğu için,herkesin üretimi de başkadır,yani özgündür. Bunu diğerlerineaktarabilen kişi ise gerçeksanatçıdır. Çok çalışıp, çoküretip, arayış içinde olmak engüzeli J

E D

E B

İ Y

A T

14

Page 15: yaratici cocuk dergi no3

15

Page 16: yaratici cocuk dergi no3

16

Merhabalar, ben Efe Topçu, 13 yaşındayım. İstanbul/Pendik'te yaşıyorum PendikMerkez İlköğretim Okulunda 8.sınıfa gidiyorum. Fotoğrafla beni babamtanıştırdı. Fotoğraf çekmeye başladığımda11 yaşındaydım fotoğraf çekmek hayatafarklı bakmama neden oldu. Çektiğimfotoğraflara bakıp geçmişi hatırlamak hoşuma gidiyor bu yüzden fotoğrafı

seviyorum.Fotoğraf vefotoğrafçılarhakkında bilgitoplamaya çalışıyorum. Bunedenle benimlesöyleşi yapmayıkabul eden Erhan Bey’eteşekkür ediyorumve fotoğrafa meraklıarkadaşlar için busöyleşiyi sizlerlepaylaşıyorum.

Öncelikle biraz kendinizdenbahseder misiniz ?1968 yılında İstanbul'da doğdum.Çocukluğumdan beri fotoğraf çekmeyi çoksevdim, önceleri hoşuma giden şeylerinfotoğrafını çekerken zamanla ilgimi çekenkonularda seri halinde fotoğraf çekmeyebaşladım. Mühendislik okumama rağmenbir dönem reklam fotoğrafçılığı mesleğimoldu, gazetelerde, dergilerde ya da internette gördüğünüz reklamlardakifotoğraflar gibi fotoğraflar çektim. Şimdi mesleğim fotoğrafçılık olmasa dafotoğraf çekmeye devam ediyorum.

Fotoğraf çekmeye nasıl ve nezaman başladınız, ilk fotoğrafmakineniz neydi ?Fotoğraf çekmeye dokuz yaşımda bir yaztatilinde babamın bana ve ağabeyime ortakaldığı Rus malı Zenit marka bir fotoğrafmakinesiyle başladım. O zaman makinelerfotoğrafları sadece film üzerine kaydediyorlardı. Arkalarında çekmişolduğunuz fotoğrafı gösteren bir ekranyoktu, çektiklerinizi görmek için filminbanyo edilip karanlık odada fotoğraflarınkağıda basılması gerekiyordu. Ağabeyimleilk çektiğimiz fotoğraflar ailece gittiğimiz birsirkten görüntüler oldu, çektiğimiz 36 kareden sadece 15 tanesi düzgün çıkmıştı ama yine de kaplanları ve

cambazları sonradan fotoğraf olarak birdaha görmek beni çok heyecanlandırmıştı.

Lisede okuduğum yıllarda izciydim ve hepimizin ses çıkarmadan, hareket etmedenhazır ol duruşunda beklemek zorundaolduğu uzun ve sıkıcı törenler olurdu.Törenlerde sadece fotoğrafçıların serbestçehareket edebildiğini öğrendiğim güngrubun fotoğrafçısı oldum ve böylece ilkdefa bir iş olarak fotoğraf çekmeyebaşladım, çünkü izcilerin yaptığı faaliyetlerifotoğraflayıp arşiv halinde saklamak birarkadaşımla beraber benim sorumluluğumolmuştu.

Fotoğraf sizin için ne anlam ifadeediyor ?Fotoğrafın tıpkı birbirimizle konuşarak birşeyler anlatmaya çabalamamız gibi biriletişim aracı olduğunu düşünüyorum. 'Bir resim bin sözcükten fazlasını anlatır'sözü fotoğraf için degeçerlidir, hatta bazensözcüklerle anlatmaktazorlanacağımız bir şeyibir fotoğrafla kolaycaanlatabiliriz. Üstelik bizlerher şeyi unuturuz, amafotoğraflardaki görüntülerkaybolmaz. Dolayısıylafotoğraf sayesinde bugün birbirimizi daha iyianlayabileceğimiz gibieskiden yaşamış kişilerinhayatlarını da öğreniriz.Kim bilir belki mesela2500 yılında ‘insanlar2013 yılında nasıl yaşarmış’ diye merakedenler olursa bizim çektiğimiz fotoğraflarsayesinde meraklarınıgiderebilirler.

Fotoğrafta kullandığınız kamerave ekipmanları bizimle paylaşırmısınız ?Bugüne kadar o kadardeğişik marka ve tiptefotoğraf makineleri, objektifler, ışıklar vs. kullandım ki... Ama ensonunda öğrendim kifotoğraf makinelerininaslında bir önemi yokmuş,

en önemlisi fotoğrafçının neyi nasılfotoğraflayacağı ve sunacağı konusundakiyaratıcılığıymış. Şimdi fazla büyükolmayan, sessiz çalışıp insanların fazlacadikkatini çekmeyen bir fotoğraf makinemvar. Makinem küçük ve göze batmayan biralet olduğu için önünde poz verenler kendilerini rahat hissediyor, sokaktafotoğraf çekerken de kimsenin dikkatini çekmiyorum. Böylece fotoğraf çekerkenrahat ettiğim gibi kimseyi de rahatsız etmiyorum.

Fotoğraf çekmenin hayatınıza negibi artı veya eksileri oldu ?

Fotoğraf çekerek etrafımı daha iyi izlemeyiöğrendim. Üstelik fotoğraf çekmemsayesinde belki başka türlü bir araya gelemeyeceğim pek çok insanla tanıştım,hepsinden bir şeyler öğrendim. Ünlü birfotoğrafçı yıllar önce 'Boyna asılan bir

F O

T O

Ğ R

A F

“Bir fotoğraf bin sözcüktenfazlasını anlatır...”

RÖPORTAJ

Page 17: yaratici cocuk dergi no3

17

fotoğraf makinesi sayısız maceraya alınmışbir bilettir' demiş. Benim için de tüm diğerfotoğrafçı arkadaşlarım gibi fotoğraf, hayatımı zenginleştiren bir şey oldu.

Fotoğraflarınızı sosyal medyadapaylaşıyor musunuz? Ya da sosyalağlarda aktif misiniz ?Hatıra fotoğraflarımı paylaşıyorum, projelerimi, çalışmalarımı bitmeden paylaşmamaya özen gösteriyorum ki birsergi ya da kitap yaparsam arkadaşlarımiçin sürpriz olsun.

Fotoğraf çekerken başınıza gelenbir olayı bizimle paylaşır mısınız ?Yıllar önce Unkapanı'nın arka sokaklarındabir ailenin fotoğrafını çekmiştim. Bendenfotoğraflarını istedikleri için bir kaç günsonra karanlık odamda fotoğraflarını basıpgötürdüm. Fotoğraflarını çok sevdiler vebeni evlerine davet edip çay ikram ettiler,çok güzel zaman geçirdik. Aynı şekildeportrelerden oluşan bir sergimde fotoğrafınıçektiğim kişileri de davet etmiştim, onlardanbazıları da kendi arkadaşlarını getirinceçok eğlenceli bir açılış olmuştu. Sanırım eneğlenceli anılarım fotoğraf çekmekten çokfotoğrafları paylaşmakla ilgili.

Genellikle ne tür fotoğraflar çekiyorsunuz sevdiğiniz birfotoğraf türü var mı?Uzun süre portreler çektim, hala da portreyiçok severim. Ama şu sıralar şehir görüntüleri çekiyorum. Hep insanlar ilgimiçektiği için şehir fotoğraflarımda insanolmasa da odaklandığım şey insanlarınbıraktığı izler, hayatlarıyla ilgili ipuçları.

Beğendiğiniz ya da tarzınısevdiğiniz/esinlendiğiniz amatörya da profesyonel fotoğrafçılar varmı? Yıllar önce Henri Cartier-Bresson'un'Avrupalılar' isimli sergisini gezdiğimde çoketkilenmiştim. İlk bakışta çok sade ama incelendikçe ne çok şey anlattığı fark edilen,çok güzel ve kendisine özgü bir takım esprileri olan fotoğraflardı bunlar. Aslındaşu ya da bu şekilde hemen her fotoğrafçıBresson'dan biraz etkilenmiştir diyedüşünüyorum. Bresson hep siyah-beyazfotoğraflar çekmiştir, renkli çekenler içindeise benim en sevdiğim Eggleston olmuştur,çok kendine özgü, niçin güzel bulduğumuzuanlatmakta zorlanacağımız türdenfotoğraflar çekmiştir Eggleston. İlginçtir,bugün cep telefonları insanları Egglestongibi fotoğraf çekmeye davet ediyor sanki.Ama tüm fotoğrafçılar içinde belki de eneğlencelisi Lartigue’dir. Çünkü Lartigueçocukken fotoğraf çekmiş ve çocuklarınhayal güçleri çok geniş olduğu içinfotoğrafları da çok hoş ve eğlenceli olmuş.Lartigue çocuk fotoğrafçı olarak fotoğraf tarihine yazılmıştır.

Fotoğraf çekmeye ilgi duyan ve buröportajı okuyanlara herhangi bir

tavsiyeniz/öneriniz var mı ?Dijital fotoğraf makineleriyle artık fotoğrafçekmek çok daha kolay. Herkese bol bolfotoğraf çekmelerini, ama başkalarınınfotoğrafları gibi değil, kendi bakışlarıyla,

dünyayı nasıl görüyorlarsa, nasıl hayalediyorlarsa öyle fotoğraf çekmelerin tavsiyeediyorum.Hepinize çok sevgiler, bol fotoğraflı günlerdilerim!

Page 18: yaratici cocuk dergi no3

Dağlar, ardı ardına usulca sıralanmış yılların getirdiği ulubir edayla uzanıyor boylu boyunca. Ağaçlar, dağlarınüzerini yeşil bir örtü gibi kaplamış, rüzgârın küçücük birnefesinde bile orada olduklarını belli etmek istermiş gibibu sessiz senfoninin içine karışıyor. Deryanın gökyüzü ilebirleştiği noktada kayboluyor tüm sınırlar. Bulutların ince birer çizgi şeklinde ağaçları okşayarak mavi suların içinekarışmasını izleyen kudretli dağın üzerine bir ev konmuş. Adeta tüm deryaya sahipmiş gibi boylu boyunca uzananmanzaraya bakıyor. Deryanın ötesinden gelen bülbül sesleri karışıyor tepedeki evin yanından gelen kuzu sürüsüne.Güneşin parlaması ile çıplak arazinin üzerine yayılmış yemyeşil bir soluk daha kendini belli etmek istermişçesinekıpırdanıyor. Yer yer aralarına serpilmiş yiyecekler bulma umudu ile amaçsızca ortalıkta gezen köpek, kısa bir süresonra adeta bir günah işlemiş gibi aniden duruyor ve ayaklarının altında uzanan deryayı donuk gözler ile seyredalıyor. Son bir dokunuş da insanlardan geliyor bu derin görüntüye. Ağaçların gölgesi altında oturmuş, umur-samazca konuşuyorlar. Tüm dertlerinden, sorunlarından arınmış bir şekilde manzarayı izliyorlar.

Lolipop Adası Macerası

18

B İ Z

D E

N H

A B

E R

L E

R Merhabalar ben Nisa Eser, Ordu’da yaşıyorum ve Dr. M. Hilmi Güler Bilim veSanat Merkezi’nin öğrencisiyim. Yaratıcı

Çocuklar Derneği’nin hazırladığı E-dergi aracılığıyla sizlerle “Sessiz Senfoni”

isimli yazımı paylaşmak istedim. Hayal Dünyasında Gözlem konulu bir çalışma

sonrası yazdığım bu yazıyı Umarımbeğenirsiniz.

Sessiz Senfoni

Merhabalar, benim adım İlayda Biz. Yakacık DoğaKoleji’nde okuyorum. Sizlerle Flapjack çizgi filmindenesinlenerek yazdığım Lolipop Adası Macerası isimliöykümü paylaşıyorum.Dün doğum günümdü, en güzel hediye dayımdan geldi. Dayım413 yaşında ünlü bir büyücü… Dayım, doğum günüm için banaharika bir uçan halı ve Lolipop Adası’nın haritasını hediye etti. Tekhayalimin Lolipop Adası’nı ziyaret etmek olduğunu biliyordu.Sanırım bu halı sayesinde hayalimi gerçekleştirebileceğim. Hemenağabeyim Emir’in yanına koştum. Ona uçan halıyla LolipopAdası’na gitmeyi teklif ettim. Ağabeyim biraz korktu çünküyeryüzünden binlerce kilometre uzakta, tehlikeli kuşların arasında,yağmur bulutlarına denk gelmeden gidebilmek oldukça zordu.Yani bu bizim için tehlikeli bir yolculuktu aslında… Lolipop Adası kimsenin bilmediği bir yerde, kimsenin bilmediği biradadır. Az sonra Lolipop Adası’na gitmek üzere yola çıkacağızfakat uçan halıya binebilmenin bir koşulu var. Uçan halıya bin-erken sıradan kıyafetler değil, insanı pamuk gibi yumuşak tutankıyafetler giyilir. Bunun nedeni halının çok hassas olması ve ufakbir problem halinde kolay yırtılmasından kaynaklanmaktadır.Sonunda halıya bindik ve bulutlara doğru yükselmeyebaşladık.Yolculuk esnasında şanslıydık çünkü hava oldukça güzeldive kızgın bir yağmur bulutuna denk gelmeden adaya iniş yapa-bildik. Lolipop Adası’nda saatlerce yürüdük. Bir sürü şekerlemetoplayıp poşetimi doldurdum. Çikolata şelalelerinin önündeağabeyimle bol bol fotoğraf çektik. Bu fotoğrafları facebook’aatmak için sabırsızlanıyordum. Çünkü arkadaşlarıma anlatsam dabana inanmayacaklar. Ama Lolipop Adası’na gittiğimin en büyük

kanıtı çikolata şelalesinin önünde çektiğimiz fotoğraflar, lolipop tar-lalarından topladığım lolipoplar, jelibon ağaçlarının meyveleri vetopladığımız binlerce şekerdi. Adada oldukça keyifli saatler geçirdik. Şekerleme toplamaktanyorulduğumuz bir ara ağabeyimle deniz kenarına gidip iki kovabalık kraker tuttuk. Öğlene doğru bu balık krakerleri afiyetle yedik.Yemeğin ardından bir jelibon ağacının gölgesinde dinlenirkenuyuyakaldık. Jelibon ağaçlarının gölgesinde uyumak kadar insanakeyif verebilecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Tepenizde koca-man bir ağaç, dallarından uzun uzun sarkan çilekli, vişneli,ahududulu, böğürtlenli ve sayamayacağım kadar çok meyveninaromasıyla tatlandırılmış sevimli şekerler… Bir süre burada din-lendikten sonra Ozmo dağlarının arkasından gelen ayak sesleriuykumuzu açıp bizi uyandırdı. Sesler gittikçe yaklaşıyordu.Ağabeyim ve ben korkmaya başladık. Gözümüzü açtığımızdakarşımızda binlerce haribo ayısından oluşan bir ordu ile karşıkarşıya kaldık. Bizi düşman sanmışlardı. Adaya nasıl geldiğimizisordular. Onlara olanları anlattık ve amacımızın zarar vermekolmadığını sadece burada birkaç saat geçirip gitmek olduğunusöyledikten sonra bize inandılar ve bizimle dost oldular. Saat oldukça ilerlemiş, hava kararmaya başlamıştı. Her ne kadardönmek istemesek de artık eve dönme zamanı gelmişti fakat dön-erken başta olduğu gibi şanslı değildik. Halı türbülansa girdi vesallanmaya başladık. Az kalsın düşüyorduk. Dayım bunu sihirliküresinden görmüş olmalı ki anında imdadımıza yetişti. “Halıouslolipopska” sihirli sözcüklerini söyleyip bizi bu durumdan kurtardıve eve ışınlanmamızı sağladı. Eve gittiğimizde bir hayli yorgunama şahane bir gün geçirmiş olmamız nedeniyle mutluyduk…

Page 19: yaratici cocuk dergi no3

B A

Ş A

R I L A

R I Mİrem Uç

Edirne Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi öğrencisi İremUç, 2012-2013 Öğretim yılında düzenlenen Öğretmenler Günü Kompozisyon Yarışmasında ilbirincisi olmuş. Kendisini tebrik ediyor ona birincilikgetiren kompozisyonunu sizlere aktarıyoruz.

ÖĞRETMENİM: UMUDUM ÖĞRENCİSİNDEN ÖĞRETMENİNE :Zor yetişiyor değil mi? Bir ağaç, bir orman… Bir bebek zorbüyüyor. Tüm o zorlukları bağrına basıyor insan. Sonundagörülecek bir parça yeşil, o ilk adımlar umut oluyor. Bir şeyleri“Başarmanın öğretmenin” umudu… Umudun gücü, gücün gele-ceği, geleceğin sesi bu seste dinledim ben Atatürk’ü. Atatürk olduöğretmenim. Atatürk’ün baş öğretmen olduğu gibi millete.Harflerle başlıyor her şey. İlk başta ürkek, titreyen parmaklarlayazılmış korkak harflerle dolduruyor hayatı. Sonra o elleri avucu-na alan kararlı eller korkusuzluğu öğretiyor öğrencilerine. Oeller ki en soğuk iklimleri anlatırken bile üşümüyor. Ve o eller tekbir kelime yazıyor tuttuğu küçük kalplere: Umut… Benim umudum olmuştur öğretmenim. Yirmi dokuz harf olduğunu alfabenin ve isimleri-ni tebeşir ve karatahtayla değil kalbiyle öğretmişti.Atatürk’ü çizer benim öğretmenim. Tahta sıralara, kara tahtaya, ağaçlara, bulutlara… Yüreğine koyar gözlerini, öyle bakar.Başöğretmenim kalkar tahtaya. Öğretmenim Atatürk olur, ben öğretmen olurum. Onun armağanıdır bugünüm. Öğretmenin, umudungünü… Öğretmenler günü… Kendimden ağır çantamla elimde çiçeklerle giriyorum sınıfa, boyum ancak karnına geliyor. Öylece duruyorumkarşısında. Gözbebeklerim sıcacık gülümsemesiyle doluyor. Öğretmenim, iyi ki varsınız diyorum. Onun gibi olmayı isteyerek ve severekhenüz öğrencilerime. Atamın gözlerini koyarak kalbime ve onun hediyesi bugünü kucaklayarak…

ÖĞRETMENİNDEN ÖĞRENCİSİNE :Sevmekle başlar her şey, bir insanı sevmekle. Böyle başladı benim sevdam. Öğretmeyi, öğrenmeyi böyle sevdim. Yıllar öncesini düşünüy-orum. Okul sıralarını, ilk telaşları… Öğretmenlik yolundaki ilk adımlarım düşüyor aklıma. Tanıştığım ilk öğrencimin gülüşü geliyorgözümün önüne. Gözlerine umut verdiğim, yüzlerinden hayat aldığım öğrencilerim geliyor aklıma. Sevmekle başladı her şey, bir insanısevmekle. Kara tahtayı sevdim, öğrencilerimi sevdim… Sevginin gücü ile öğrettim. Korkmadan yılmadan… ben öğrencilerimin dili oldum.Bir öğretmen ışığında ama her zaman baba- ana şefkatiyle…Öğretmenliğin son günü… Ellerim aynı değil, çatlamış ve yorgun. Ama tüm ışığı avuçlarında öğrencilerimin. Kalpleri, kalbimde biliyo-rum. Hep öğrenin, öğretin… Ancak böyle kavuşuruz özgürlüğe. Çalışarak, güvenerek kendinize. Kendi savaşınızda yenilmemek dileği ileteşekkür ederim tüm öğrencilerime.

Yaratıcı Çocuklar Derneği tarafından düzenle-nen “Geleceğin Yazarlarından Öyküler”

yarışmasının dördüncüsünde, ortaokul kate-gorisinde üçüncülük ödülü alan Hasan Tahsin

İlköğretim Okulu öğrencisi Buse MelikeBekdaş, yarışmanın kendisine neler

kazandırdığını paylaşmış bizlerle.

“Türkiye çapında böyle büyük bir başarı kazanmakkendime olan güvenimi arttırdı ve ailemi mutlu ettiğim için

sevincim ikiye katlandı. İnsanların küçük yaşlardabaşarılar kazanması, çeşitli aktivitelerde bulunması karak-terlerinin oluşması ve gelecekleri için çok önemli bir payasahiptir. Yaratıcı Çocuklar Derneği, bunları gerçekleştiriy-

or ve bu yönden topluma örnek olacak çok faydalı birkuruluş konumunda. Bu dernek çocuklara hitap ediyor.

“Çocuk” demek gelecek demek olduğu için YaratıcıÇocuklar Derneği, geleceğe sağlam bir zemin hazırlıyor.”

19

Buse Melike Bekdaş

Page 20: yaratici cocuk dergi no3

Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesitarafından, Güzel Sanatlar Lise ÖğrencileriArasında Düzenlenen “Masal ResimlemeYarışması” için 15 Güzel Sanatlar Lisesinden81 öğrenci çalışma yollamış. Katılımcı tümöğrencilerin çalışmaları, beklenenin üzerindebir nitelik taşıdığı için jüri üyeleri seçmekte birhayli zorlanmış. Edirne Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi’nden yarışmaya katılan Bilal Sarıteke yarışmada birinciliğikazanmış. Kendisini kutluyor başarısını bizlerle paylaştığı için teşekkür ediyor ve biz de ona ödülkazandıran çalışmayı sizlerle paylaşıyoruz.

20

B A

Ş A

R I L A

R I M

İzmir MEVGüzelbahçe OrtaOkulu öğrencisi Dora Ergül, Bundan3 sene önce, OrtaAnadolu İhracatçılarBirliği tarafındandüzenlenen ve ortaokul – lise kategorileri Yaratıcı

Çocuklar Derneği tarafından organize edilen UlusalMobilya Tasarım Yarışmasında,İhracatçı Birlikleri Büyük Ödülü’nü kazanmış. Geleceğin Koltuğu kategorisinde aldığı ödül için“Bana tasarım ve yarışma konusundadeneyim kazandırdı” diyor ve böyle biryarışmanın oluşmasındaki katkı ve çalış-maları için Yaratıcı Çocuklar Derneği’neteşekkür ediyor. Biz de Yaratıcı ÇocuklarDerneği’nin bu yıl düzenleyeceği tüm yarışmalara daha çok katılım bekliyorarkadaşlarınızın başarılarını sizlerle paylaşıyoruz.

Dora Ergül

BilalSarıteke

Page 21: yaratici cocuk dergi no3

21• Caretta Yayıncılığın "Gezegenimi Seviyorum" adlı kitabından alınmıştır.

Page 22: yaratici cocuk dergi no3

22

B E N

İ M

Ş E H

R İ M

SinopSinopSinop Yaşar Topçu Yatılı Bölge Ortaokulu öğrencisi DağlarUmut Ayrancıoğlu, Yaratıcı Çocuklar Derneğinin düzenlediğiKarikatür yarışmasında mansiyon kazanmış ve Fotoğraf yarış-masında da kendi kategorisinde 3. Olmuştu. Umut Dergimizin“Benim Şehrim” sayfaları için Sinop’u tanıttı bizlere. ŞimdiUmut’un Fotoğraflarıyla Sinop’u gezip, O’nun kalemindentanıyalım bu güzel şehrimizi.

İç Anadolu Bölgesi'nde bulunan Ayancık,Boyabat, Durağan, Dikmen, Erfelek, Gerze,Saraydüzü, Türkeli ilçeleriyle binlerce yıllıkbir geçmişe sahip olan ve adını YunanTanrıçası Sinope’den alan Sinop bir tarih,doğa ve turizm cennetidir…Karadeniz bölgesinin ortasında yer alanSinop özellikle yaz aylarında deniz turizmiiçin gelenlerle büyük bir hareketlilik kazanır.Bu dönemde Sinop ve ilçelerinde düzenle-nen festival ve panayırlarla da kültürel birhareketlilik yaşanır.Kalesi, Tarihi Sinop Cezaevi, kilise, türbe,cami ve tabyalarıyla… Müzeleri, mesire yer-leri, dokumaları maket tekneleriyle aklagelen Sinop’un ilçeleri de önemli değerleresahiptir… Boyabat; pirinci, tarihi evleri, çem-ber dokuması, kalesi, bazalt kaya sütunlarıy-la tanınırken, Ayancık denilince akla İnaltıMağarası, Akgöl ve Keten dokumalarıgelmektedir… Erfelek; kestane ve kestanebalı, Tatlıca şelaleleriyle, Durağan; Kayamezarları, Buzluk mağarası, Kervansarayıve Gerze ise Gerze Horozu ile meşhurdur.

Doğanın denizle buluşmasının dünyadaki engüzel örneklerinin görülebileceği Sinop’ta birnükleer santral kurulacak olması insandatüm bu güzelliklerin yanında gelecek adınabir umutsuzluk yaratmaktadır. Her şeye rağ-

men yine de tüm bu tarihi, turistik ve doğaldeğerlerimize sahip çıkmalıyız. Çünkügeçmişten bugüne kalan ve yarınlara dakalması gereken şeyler Sinop’u Sinop yapanbu değerlerimizdir.

Doğanın denizle buluştuğu engüzel yerlerden biri...

Page 23: yaratici cocuk dergi no3

23

Page 24: yaratici cocuk dergi no3

24

H A

Y V

A N

L A

R I

S E

V İ Y

O R

U M

Merhaba benim adım ÇağanOlcay, hayvanları

seviyorum ve bahçemizdekikediye bayılıyorum. Onunla

oynarken şımarıyor ve çok mutlu oluyor tıpkı benim gibi.

Ece Doğru arkadaşımız bize sokak hayvanlarınınfotoğraflarını çekip yollamış. Bu sıcak yaz günlerinde

kapımızın önüne bırakacağımız bir kap suyun nekadar önemli olduğunu hatırlatmak istemiş kendisine

teşekkür ediyor sokaklarda yaşayan hayvan dostlarımızın fotoğraflarırı sizlerle paylaşıyoruz.

Sokaktaki dostlarımız

Çağan’ınşımarık kedisi

Page 25: yaratici cocuk dergi no3

25

Page 26: yaratici cocuk dergi no3

26

Page 27: yaratici cocuk dergi no3

27

ZAMANE ÇOCUĞUDedesi,torununu gezdiriyordu.Önlerinden çok güzel bir otmobilgeçer.Dedesi :-Bak yavrum der; "düt düt" geçiyor.Cocuk gayet sakin bir cevap verir:-Dedeciğim, o "düt düt" dediğin;sekiz silindirli, otomatik vitesli, doksansekiz model bir mersedestir.

MÜZESüleyman,yaz tatilinde ailesi ile birlikte Paris'e gitmiş.Bir müzeyigezerken yorulmuş,oradaki koltuklardan birine oturuvermiş. Birmüddet sonra müze memuruSüleyman'a yaklaşıp:-Küçük,buraya oturulmaz.Bu,14.Lui'nin koltuğudur değince.Süleyman hiç rahatını bozmadan:-Zararı yok amca,o gelince ben hemenkalkarım,demiş.

BEBEK4 yaşındaki Sevinç, yeni doğankardeşine oyuncak almak içinannesiyleoyuncakçıya gider. Dolaşırlarken, birbebek beğenir ve annesinden bebeğialmasını ister. Annesi de Sevinç'i paylar; "Senin zaten bebeğin var ya kızım;yeni bir bebeği ne yapacaksın? "E ben vayken sen kendine yeni biybebek aldın yaa!"

FIKRALAR

AZİZ YAVUZDOĞAN

BU NEDİR?

İĞNE OLMAKTAN KORKMAYANHAYVAN HANGİSİDİR?

YANIT: KUŞLUK VAKTİ

YANIT: KİRPİ

YARATICI ÇOCUKLARDERNEĞİ’NDEN

BAŞLIYOR!

Bilgi için:0216-332 78 58

KarikatürDersleri

Karikatür sanatıyla ilgileniyor ve kendinizi geliştirmek istiyorsanız ustakarikatüristlerle tanışıp ders almak için

Yaratıcı Çocuklar Derneğini arayabilirsiniz

Page 28: yaratici cocuk dergi no3

28

B İ L

- B U

L -

E Ğ

L E

N

DEĞİŞTİR BAKALIM...Harflerin yerlerini değiştir ve yeni sözcük türet.

Örnek: KİLİM = İKLİM

Soru: TARIM = ..................

Yukarıdaki şekilde görülen her açık kapıdansadece 1 kez geçerek tek çizgiyle bütünkapılardan geçmemiz gerekiyor. Kapılarnumaralı. Bu numaralar sadece cevabı verirkenkolaylık olsun diye, istediğiniz kapıdanbaşlayıp istediğiniz gibi devam edebilirsiniz.

KAPI KAPI GEÇMECE...

YANIT:

Page 29: yaratici cocuk dergi no3

29

• Doktor verdi, Beniçtim. Çabucak iyileştim.YANIT: İlaç

• Duruşu ömür,Gözleri kömür, Soğuk dondurur, Sıcak öldürür.YANIT: Kardanadam

• Dalda durur,Elde durmaz.YANIT: Kuş

• Bahçede kırdadolaşır, Evini sırtında taşır.YANIT: Kaplumbağa

• Daldan dala atlarım,Kuyruğumdansarkarım.YANIT: Maymun

• Dumanı tüter, İsterse gider.Balık değildir, Denizde yüzer.YANIT: Gemi

• Dizi dizi odalar birbirini kovalar.YANIT: Tren

• Dışı var içi yok,Dayak yer suçu yok.YANIT: Top

• Kırışık mırışık bugiysiyi giyemem, Kim düzeltir bilirimadını söyleyemem.YANIT: Ütü

• Yaprak kadar hafif,Dağlar kadar büyük,Onu havada gördük.YANIT: Bulut

BİLMECEBİLDİRMECE

AYICIK’IN GÖLGESİHANGİSİ?

HAYVANSAKLI

YANIT:C

NOKTALARI BİRLEŞTİREREK SAKLI OLAN HAYVANI BUL VEDAHA SONRA İSTEDİĞİN GİBİ BOYA.

Page 30: yaratici cocuk dergi no3

O Y

U N

Çocuk olmuş olan herkes bilir saklambaçı. Çocuk oyunlarının başında gelir. Gözünü bir duvara, direğe ya da ağaca dönerek kapatan ve arkadaşlarının

saklanması için 100'e kadarsayan bir ebe vardır. Saydıktansonra saklanan arkadaşlarınıbulmaya çalışır. Gördüğü kişiyi"sobe"lemesi için kişinin isminisöylemesi ve 100'e kadar saydığı yere gitmesi gerekir.

Genelde akşamları oynardıkbiz. Kuka moda olmadan öncesaklambaç oynardık her gece.Kuka farklı gelmişti bize, onutercih etmiştik saklambaça.

ESKİSOKAK

OYUNLARI

30

SAKLAMBAÇ

Page 31: yaratici cocuk dergi no3

31

Page 32: yaratici cocuk dergi no3

YARATICI ÇOCUKLAR DERNEĞİYENİ EĞİTİM ve ÖĞRETİM YILINDA

TÜM ÖĞRETMEN ve ÖĞRENCİLERİMİZEBAŞARILAR DİLER...