Xix Yuzyil Ortalarinda Adana Vilayetinin Demografik Yapisi Ve Iskan Siyaseti Settlement Policy and...
-
Upload
santirbond007 -
Category
Documents
-
view
683 -
download
13
Transcript of Xix Yuzyil Ortalarinda Adana Vilayetinin Demografik Yapisi Ve Iskan Siyaseti Settlement Policy and...
H
. ESK
İSÜ
RM
ELİ 2
007
T.C. NİĞDE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM YAKINÇAĞ BİLİM DALI
YÜ
KSE
K LİS
AN
S TE
Zİ
XIX. YÜZYIL ORTALARINDA ADANA VİLAYETİNİN
DEMOGRAFİK YAPISI ve İSKAN SİYASETİ
HİDAYET ESKİSÜRMELİ
NİĞ
DE
ÜNİV
ERSİ
TESİ
SO
SYA
L BİLİM
LER
EN
STİT
ÜSÜ
NİĞDE-2007
T. C.
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI
XIX. YÜZYIL ORTALARINDA ADANA VİLAYETİNİN DEMOGRAFİK YAPISI ve İSKAN SİYASETİ
Yüksek Lisans Tezi
Hazırlayan Hidayet ESKİSÜRMELİ
Danışman Yrd. Doç. Dr. Mehmet KAYA
NİĞDE-2007
ÖZET Bu çalışmada; XIX. yüzyılın ikinci yarısından Osmanlı Devleti’nin sona erişine kadar
Adana şehrinin demografik yapısı ve iskan siyaseti incelenmiştir. Çalışma Giriş kısmı,
üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde Adana’nın coğrafi yeri, isminin
menşei, şehrin kuruluşu ve kısa tarihçesi verilmiştir.
Birinci bölümde, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Adananın idari taksimatı,
devlet salnameleri ile incelenmiştir. Vilayet teşkilatının kurulma sebepleri ve Osmanlı
devletinde uygulanmaya konulması anlatılmıştır.
İkinci bölümde; aynı tarihlerde şehrin demografik durumu ele alınmıştır. Müslüman ve
gayrimüslim nüfus arşiv belgelerinden elde edilen bilgiler ile birlikte ortaya konulmaya
çalışılmıştır.
Üçüncü bölümde iskan siyaseti anlatılmış ve bu iskan siyaseti ile birlikte devlet ile iskan
edilen aşiretler ve göçmenler arasındaki problemlere değinilmiştir. Ayrıca o dönemde
Çukurova çevresinde bulunan ayanlardan da bahsedilmiştir.
Sonuç kısmında ise; tezde ele alınan bu konular bağlamında aşiretlerin ve muhacirlerin
iskanında bir çok sıkıntılarla karşılaşıldığı açıkça görülmektedir. Bu sıkıntıların aşiret ve
muhacirlerin çıkardığı problemlerden kaynaklandığı ve devletin bu problemleri
çözmekte yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra bütün çalışmanın genel bir
değerlendirmesi de yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Adana Vilayeti, Demografik Yapı, İskan Siyaseti.
ABSTRACT
In this study, the demographic structure and the settlement policy of Adana from the
second half of the 19th century till the fall of the Otoman Empire are examined. The
study consists of an introduction section, three sections and a conclusion section. In the
introduction section, the geographic location of Adana, the origin of the city’s name and
a concise history of the city are given.
In the first section, administrative seperation of Adana from the second half of the 19th
century is examined through (salnameler). The reasons of the establishment of the city
organization and its practise in Otoman Empire are explained.
In the second section, demographic structure of the city in the same years is examined
and put forward along with the information obtained from the muslim and non-muslim
population archive documents.
In the third section, the settlement policy is explained and the problems between the
tribes, refugees,nand other immigrants who are settled by the state are mentioned.
Besides, the dynasties around Çukurova in that period are also mentioned.
In the conclusion section, it is clearly seen that, according to the issues which are
mentioned in the thesis, many settlement difficulties are encountered by the tribes and
immigrants. It is explained that these difficulties are caused by the problems tribes and
immigrants caused, and that the state in insufficient in solving these problems. Besides,
a general evaluation of the whole city is done.
Key Words: Adana Province, Demographic Structure, Settlement Policy.
II
ÖNSÖZ Geçmiş ile günümüz arasında bir köprü görevi üstelenen tarih alanının somut
işaretlerinden biri de şehir tarihi araştırmalarında ortaya çıkmaktadır. Osmanlı dönemi
şehir yapısının XIX. Yüzyılda önemli değişmeler içerisinde yer aldığı görülmektedir.
Bu anlamda Çukurova’nın önemli kenti olan Adana bu değişimin somut bir göstergesi
olarak yer almaktadır. Aşiretlerin ve muhacir iskanının önemli bir düzeyde olması
Adana’nın demografik yapısındaki değişmelerin rahatlıkla görünmesine imkan
sağlamaktadır. XIX. yüzyıl ikinci yarısında Adana’nın demografik yapısı ve iskan
siyaseti hakkında klasik döneme göre daha az çalışma bulunduğundan ve arşiv
vesikalarının çeşitliliğinin ileride yapılacak araştırmalarda önemli katkı sağlayacağı
düşüncesiyle tez konusu olarak Adana vilayetinin çalışılması uygun bulunmuştur.
Çalışmanın temel kaynaklarını Osmanlı arşiv vesikaları, devlet salnameleri
oluşturmuştur. Cengiz Orhonlu ve Yılmaz Kurt’un eserleri ele aldığımız dönem öncesi
tarihsel gelişim hakkında pekiştirici eserler olarak yer almaktadır.
Çalışma; giriş kısmı ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında şehrin coğrafi
konumu, isminin menşei ve kısaca kuruluş tarihçesi ele alınmıştır.
Birinci bölümde; XIX. yüzyılın ikinci yarısından XX. yüzyılın başlarına kadar
Adana’nın İdari Taksimatı hakkında bilgi verilmiştir.
İkinci bölümde; XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren şehrin demografik yapısı
hakkında bilgi verilmiştir.
Üçüncü bölümde; Osmanlı Devleti’nin iskan siyaseti anlatılmış, o dönemde bölgeye
yerleştirilen aşiretler ve göçmenler hakkında geniş bir bilgi verilmiştir. çalışmanın
sonuna bazı arşiv belgeleri kaynaklarının eklenmesiyle görsel anlamda bir bütünlük
sağlanmaya çalışılmıştır.
Çalışmamın her aşamasında, destek ve yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Yrd.
Doç. Dr. Mehmet KAYA’ya tecrübeleri ile sürekli desteğini gördüğüm bütün Tarih
bölümü hocalarına ve bugüne kadar maddi manevi hiçbir desteğini esirgemeyen
kıymetli aileme en içten duygularımla teşekkürü bir borç bilirim.
Hidayet ESKİSÜRMELİ 2007
III
İÇİNDEKİLER
ÖZET…………...………………………………………………………………………. iii
ABSTRACT…………………………...……………………………………………….. iv
ÖNSÖZ…………………………………………………………………………………. v
İÇİNDEKİLER ………..……………………………………………………………… vi
EKLER LİSTESİ……………………………………………………………………… viii
KISALTMALAR……………………………………………………………………… ix
GİRİŞ…………………………………………………………………………………... 1
1. Coğrafi Yeri....................................................................................................... 1
2. Adana İsminin Menşei …….…………………………………………............. 1
3. Adana’nın Kısa Tarihçesi.…………………………………………….............. 2
3.1 Türklerden Önceki Devirler..…………………………………………. 2
3.2 Adana’da Türk Hakimiyetinin Kurulması..……………..…………….. 3
I. BÖLÜM ADANA VİLAYETİNİN İDARİ TAKSİMATI…………...………….. 5
1.1 XIX. YÜZYILA KADAR ADANA VİLAYETİNİN İDARİ TAKSİMATI 5
1.2 VİLAYET TEŞKİLATININ KURULMASININ SEBEPLERİ ...………... 6
1.2.1 Vilayet Teşkilatı Ve Özellikleri ………………...………………….. 7
1.2.2 Vilayet Teşkilatının Osmanlı İmparatorluğunda Uygulanmaya
Konulması........................................................................................ 7
II. BÖLÜM ADANA VİLAYETİNİN DEMOGRAFİK YAPISI…………………... 15
2.1 XIX. YÜZYILA KADAR ADANA VİLAYETİNİN NÜFUSU…..….….... 15
2.2 XIX. YÜZYILDA ADANA VİLAYETİNİN NÜFUSU……………………. 16
2.2.1 1831 Nüfus Sayımı……………….…………………….……………. 16
2.2.2 1881/82-1893 Osmanlı Nüfus Sayımı………………………………. 19
2.2.3 XX. Yüzyılın Diğer Kayıtları……………………………………….. 22
III.BÖLÜM ADANA VİLAYETİNDE İSKÂN SİYASETİ ………………………... 25
3.1 XIX. YÜZYILA KADAR ADANA VİLAYETİNDE İSKAN…………..…. 25
3.1.1 Aşiretlerin Durumu ……….……………..…………………………. 25
3.1.2 Bölgedeki Mevcut Aşiretler …...……………………..……………. 25
3.1.3 XIX. Yüzyılda Aşiretlerin İskanı………………………..………….. 26
3.2 ADANA VİLAYETİNE GÖÇLER..……..………………………………... 30
IV
3.2.1 Muhacirlerin Durumu ………………………….………………….. 31
3.2.1.1 Nogay Muhacirleri ……………..…………...…..…………. 35
3.2.2 Adana Vilayetinde Bulunan Ayanlar…... ………………………….. 38
3.2.2.1 Ayanların Durumu ve Oluşturdukları Problemler............ 38
3.2.2.1.1 Kozanoğulları .……………………………………..... 38
3.2.2.1.2 Küçükalioğulları ...................………………………... 41
3.2.2.1.3 Menemencioğulları....................................................... 43
3.2.2.1.4 Hasanpaşazadeler......................................................... 44
3.2.2.1.5 Gökvelioğulları (Kökülüoğulları)................................ 45
3.2.2.1.6 Yağbasanlılar............................................................... 45
3.2.2.1.7 Kerimoğulları............................................................. 45
3.3 AŞİRETLERİN VE MUHACİRLERİN SEBEP OLDUĞU PROBLEMLER
VE YAŞANAN SORUNLAR ................................………….............................. 45
SONUÇ……………….………………………………………..……………………….. 50
BİBLİYOGRAFYA…………………………………………………………………… 52
EKLER…………………………………………………………………………………. 58
V
EKLER LİSTESİ
Ek 1: BOA. A. MKT. UM (Adana Vilayetine İskan Edilen Muhacirler) ……………… 58
Ek 2: BOA.İRADE MECLİS-İ VALÂ (Adana Vilayetine Yerleştirilen Tacirlü Aşireti) 59
Ek 3: BOA. A. MKT. UM. (Adana Vilayetine Yerleştirilen Nogay Muhacirleri)…….. 60
Ek 4: BOA. İRADE MECLİS-İ VALÂ. (Nogay Muhacirlerine Yapılan Yardım) ……. 61
Ek 5: BOA. A. MKT. UM. (Muhacirlere Yapılan Yardım)……………………………. 62
VI
KISALTMALAR
A. MKT. MHM. Sadaret Mektubi Muhimme
A. MKT. MVL. Sadaret Mektubi Meclis-i Vala
A. MKT. UM. Sadaret Mektubi Umum Vilayet
a.g.e. Adı Geçen Eser
a.g.m. Adı Geçen Makale
b.k.z. Bakınız
BOA. Başbakanlık Osmanlı Arşivi
BTD. Belgeler ile Türk Tarihi Dergisi
C. Dahiliye Cevdet Dahiliye
Çev. Çeviren
Der. Derleyen
DİA Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
AÜDTCF Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
Ed. Editör
Haz. Hazırlayan
İ. Dahiliye İrade Dahiliye
İ. M. Vala İrade Meclis-i Vala
İ. M. Mahsus İrade Meclis-i Mahsus
İA. Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi
Nr. Numara
OTAM. Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma Merkezi
s/ss. Sayfa/Sayfalar
TAD. Tarih Araştırmaları Dergisi
TD. Tarih Dergisi
TDAD. Türk Dünya Araştırmaları Dergisi
TDİD. Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi
TED. Türk Tarih Enstitüsü Dergisi
TM. Türkiyat Mecmuası
Trc. Tercüme
TTK. Türk Tarih Kurumu
vb. Ve Benzeri
VII
VD. Vakıflar Dergisi
Yay. Yayınları
Yay. Haz. Yayınlayan Hazırlayan
VIII
GİRİŞ
1. Coğrafi Yeri Adana; Türkiye’nin güneyinde, Akdeniz bölgesinin birinci, Türkiye’nin dördüncü
büyük şehridir. Seyhan nehrinin Toroslardan Çukurova’ya indiği yerde deniz
seviyesinden 23 m. yükseklikte kurulmuştur1. Çukurova’nın toprak yüzölçümü 38.413
km olup bütün Türkiye topraklarının %5 ini kapsamaktadır. Adana ili 17.253 km lik
alanı ile Çukurova’nın %44.9 unu Türkiye’nin de %2.2 sini kaplamaktadır.
İl toprakları 36 32 ve 38 23 kuzey enlemleri ile 34 42 ve 36 42 doğu boylamları
arasında yer alır. Adana’nın Akdeniz’e yaklaşık 160 km lik kıyısı bulunmaktadır.
Adana, eski çağlardan beri Avrupa’yı Asya’ya bağlayan ulaşım yolları üzerinde
bulunmaktadır. Bugün de Türkiye’nin Ortadoğu ile kara ve demiryolu bağlantısı Adana
üzerinden geçmektedir. Bu bağlantı geçişi sınırlayan Toroslar da Gülek Boğazından
sağlanmaktadır2.
2. Adana İsminin Menşei Adana’nın tarihine, özellikle Hitit Krallığından kalma tabletler ve Çukurova’da yapılan
kazılar ışık tutmaktadır. Hitit Krallığı’nın merkezi Boğazköy de (Hattuşaş) bulunan
tabletler ve bölgede yapılan kazılar Çukurova’nın yazılı tarih öncesinden beri çeşitli
toplumların yerleştiği bir bölge olduğunu göstermektedir3. Charles Texıer’e göre, Adana
şehrinin tarihi bir masal ile karışıktır. Bizanslı Etien‘in ilettiği bir söylentiye göre
Uranas’un oğulları Adanos ve Saros Tarsus’ta savaşarak burayı ele geçirmişlerdir.
Bunlardan Adanos kente (Adana ), Saros da ırmağa (Seyhan ) adını vermiştir4.
Adana’nın bulunduğu Çukurova’nın tarihteki adı Kilikyadır. Heredotos Kilikya adının
Fenike Kralı Aganor’un oğlu Kilik’ten geldiğini söylemektedir. Bu ada İ.Ö.IX. yüzyılda
Hemoros’un İlyada destanında da rastlanmaktadır.
1 Sargon Erdem. (1988). “Adana” TDİA. c.I, s. 348. 2 Yurt Ansiklopedisi. (1981). “Adana” , c. I, İstanbul s. 8-9. 3 Yurt Ansiklopedisi. (1981). “Adana” , c. I, İstanbul s. 20. 4 Charles Texıer. (2000). Küçük Asya Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi, (Çev.) Ali Suat; Latin Harflerine Aktaran Kazım Yaşar Kopraman; Sadeleştiren Musa Yıldız, I-III, Ankara s. 486.
Hititler döneminde Uru Adaniya (Adaniya ülkesi) adıyla anılan Adana eski yazmalarda
ve fermanlarda Erdene, Edene, Ezene ve Azana adlarıyla geçmektedir5.
3. Adananın Kısa Tarihçesi
3.1 Türklerden Önceki Devirler Adana’nın bilinen ilk sahipleri M.Ö. XV. yüzyılda Hitit federasyonu olup, bunlardan
sonra da Asur hakimiyetine girdiği anlaşılmaktadır. Bölge M.Ö.333 ten itibaren de
Büyük İskender’in eline geçmiş, ölümüyle Selefkilerin hakimiyetine girmiş, neticede bu
hanedan ile Mısır Batlamyos hanedanı arasındaki mücadele sonucunda Mısır’ın
hakimiyetine girmiştir6. M.Ö. XII. yüzyılda Pompe tarafından Roma İmparatorluğu
topraklarına katılmıştır. Adana’ya Müslümanların ilk akınları Halife Ömer zamanında
başlamıştır. Ancak geçici olan bu akınlar Muaviye zamanındada devam etmekle birlikte
bir netice vermemiştir. Buna karşılık bölgenin İslam kuvvetlerine fethi asıl Emevi
Halifesi Abdülmelik zamanında gerçekleşmiştir. Türk-İslam grupları tarafından iskana
açılması; Abbasiler zamanında Halife Harun Reşit döneminde Horosanlı kumandan
Süleyman et-Türki tarafından olmuştur.
Adana X. yüzyılda Rumların, XI. yüzyıl sonlarında Büyük Selçuklu Devleti’nin ve bir
müddet Haçlıların eline geçmiş, XII. yüzyılda kısa bir süre Anadolu Selçukluları
idaresine girmiş ve bunlardan tekrar Bizans İmparatorluğu ile Kilikya Ermeni
Prenslikleri arasında el değiştirmiştir. Adana XIV. yüzyıl ortalarından itibaren
Memlûklerin ve bunlara bağlı olarak 780-970 (1378-1562) yılları arasında Bozok
Türkmenlerinden Yüreğir Boyu Beyi Ramazan Bey ve ailesine intikal etmiştir.
Adana Çukurova bölgesiyle Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde Osmanlı
topraklarına katılmakla birlikte, uzun bir müddet daha Ramazanoğulları vasıtasıyla idare
edilmiştir.
Osmanlı hakimiyetindeki Adana zaman zaman Halep eyaletine tabi bir sancak, bazen de
müstakil bir eyalet halinde Osmanlı idari teşkilatında yer almıştır7.
5Yurt Ansiklobedisi. (1981). “Adana” c. I, İstanbul. s. 20. 6 Şemseddin Sami. (1306). Kamusü’l-A’lâm. c. I, s. 220. 7 Yusuf Halaçoğlu. (2000). “Adana Tarihçesi”, Efsaneden Tarihe, Tarihten Bugüne Adana Haz. Erman Artun-M. Sabri Koz. Yapı Kredi Yay. , İstanbul. s. 10-17.
2
3.2 Adana’da Türk Hakimiyetinin Kurulması 1071 Malazgirt zaferinden sonra Horosan Türkmenleri kitleler halinde Anadolu’ya
gelmeye başladılar. Bizans’ın Ortodokslaştırma ve Rumlaştırma siyaseti Ermeni
Süryanileri ve memnun olmayan diğer yerli halkı Selçuklulara yaklaştırıyor, bu da
Anadolu’nun hızla Türkleşmesine katkı sağlıyordu8. Bizans’a karşı Türkleri destekleyen
Ermeniler Doğudan Batıya ve Güneydoğuya kayarak buralarda belirli bir nüfus
yoğunluğuna ulaştılar. 1077’de Urfa’yı, 1079 yılında Antakya’yı ele geçiren Filaret
isimli Ermeni komutan; Harput, Malatya, Maraş, Tarsus, Misis, Anazarba şehirlerini
içine alan büyük bir beylik kurmuştur. Ermenilerin bu hareketleri ile Anadolu
Selçuklularının doğu ve güneydeki Türk İslam ülkeleri ile irtibatları güçleşmiştir9.
Kutalmışoğlu Süleyman Şah Bizans ile sulh antlaşmasının imzalanmasından sonra, bu
tehlikeli durumu ortadan kaldırmak için 1082 yılında Çukurova’ya yöneldi. Tarsus ele
geçirildi, 1083 yılında ise, Adana, Misis, Kozan yakınlarında önemli bir merkez olan
Anazarba ve bütün Çukurova Türk egemenliğine katıldı10. Bu sırada gerçekleşen Haçlı
seferleri Ermeniler için fırsat oldu. I. Kılıçarslan üstün Haçlı orduları karşısında geri
çekildi. İznik, Eskişehir, Ereğli, Konya Haçlıların eline geçti. 1097 tarihinde Haçlı
orduları Türkleri bu topraklardan ayrılmaya mecbur ettiğinden Ermeniler Ermeni
Krallığını kurdular11.
1176 yılında Miryakefalon zaferinden sonra, Türkler Anadolu’daki hakimiyetlerini
sağlamlaştırmışlardır. 1184 tarihinde Türkmen topluluğu Çukurova’ya girerek Sis’e
kadar ilerledi12. 1190 yılında III. Haçlı seferi başladığı zaman Selçukluların Sultanı II.
Kılıçarslan ülkesini oğulları arasında paylaştırdı. 1243 yılında Kösedağ savaşını
kazanan Moğol orduları13, 1277 tarihinde Anadolu’nun idaresini fiilen ellerine aldılar14.
Anadolu’daki bu yeni göçten faydalanan Ermenilerin faaliyetleri üzerine II. Keyhüsrev
8 Osman Turan. (1979). “ Süleyman Şah I “ , İA. , c. XI, s. 207. 9 Osman Turan. a.g.m. , s. 213 10 Yılmaz Kurt. (2005). Çukurova Tarihinin Kaynakları III. 1572 Tarihli Adana Sancağı Mufasal Tahrir Defteri, TTK. Yay. , Ankara, s. 16. 11 Osman Turan. (1977). “Kılıçarslan I” İA. , c. VI, s. 685. 12 İbrahim Kafesoğlu. (1967). “Selçuklular” İA. , c. X, s. 381. 13 Osman Turan. (1977). “ Kılıçarslan II” İA. , c. VI, s. 696. 14 Yılmaz Kurt. (2005). Çukurova Tarihinin Kaynakları III. 1572 Tarihli Adana Sancağı Mufasal Tahrir Defteri, TTK. Yay. , Ankara, s. 16-17.
3
Çukurova’ya kuvvet gönderdi. Ancak, kendisinin ölümü üzerine kuvvetler geri
çağrıldıklarından başarılar sınırlı kaldı15.
Moğol istilasından kaçan Türkmen oymakları kitleler halinde Anadolu’ya
geldiklerinden Anadolu da Türk varlığı yoğunlaşmıştır. İlhanlı hükümdarı Hülagu
(1256-1265) Anadolu da Türkmenlerin tenkil edilmesi için emir verince, bu katliamdan
kaçan Türkmenlerden bir kısmı güneye inerek Memluk topraklarına sığındılar. Memluk
hükümdarı (1260-1277) sayıları 40.000 evden fazla olan bu Türkmenleri Gazze’den
Antakya ve Sis’e (Kozan) yerleştirdi. Bunlar yaz gelince Sivas ve Uzunyayla taraflarına
kadar çıkıp, kışın tekrar Suriye ye inmekteydiler. Çukurova’ya yerleşen ve orayı Türk
yurdu yapan bu Türkmenler olmuştur16.
Ramazanoğulları Beyi Halil Bey öldükten sonra yerine kardeşi Mahmut Bey geçti.
Mahmut Bey 920 yılının Rebi’ül evvel ayında (1514 Haziran) Mısır Sultanı tarafından
görevden alınınca, yerine Selim Bey tayin edildi17.
Osmanlı-Memluk sınırında olan Dulkadiroğulları Beyliği’nden Şehsüvaroğlu Ali Bey
Osmanlıların hizmetine girmiş, kendisine Bozok ve Kayseri sancakbeyliği verilmişti.
Ramazanoğlu Beyi Mahmut Bey gibi Dulkadirli Beyi Şehsuvaroğlu Ali Bey de Osmanlı
Devleti’nin desteğiyle Beylik makamına yükselmek için uğraşmaktaydı. Yavuz ise
büyük bir savaşa çıkarken arkasında problem istemediğinden, Kayseri’ye geldiğinde
Sinan Paşa’yı Elbistan üzerine gönderdi. Dulkadirli Beyi Alaüddevle Bey Turna Dağına
sığındı ise de yenilerek öldürüldü. Dulkadiroğlu Beyliği’ne Şehsüvaroğlu Ali Bey tayin
edildi18. O sırada Adana’da Memluk sancakbeyi olarak Selim Bey’in itaatının kabul
edilmesiyle Osmanlı sancakbeyi olarak eski görevinde bırakıldı19. 24 Ağustos 1516
tarihinde toplanan divanda Ramazanoğlu Mahmut Bey’e “kendi vilayeti” olan Adana
verildi20.
15 Osman Turan. (1977). “ Keyhüsrev II” İA. , c. VI, s. 627-628. 16 Faruk Sümer. (1980). Oğuzlar, İstanbul, s. 159. 17 İbni İyas. (1931). Bedâyi üz-Zuhur, c. IV, İstanbul, s. 378. 18Yılmaz Kurt. (2005). Çukurova Tarihnin Kaynakları III. 1572 Tarihli Adana Sancağı Mufasal Tahrir Defteri, TTK. Yay. , Ankara, s. 24-25. 19 Faruk Sümer. (1963). “Çukur-Ova Tarihine Dair Araştırmalar” , TAD I/1, s. 55. 20 Yılmaz Kurt. (2005).Çukurova Tarihnin Kaynakları III. 1572 Tarihli Adana Sancağı Mufasal Tahrir Defteri, TTK. Yay, Ankara, s. 24-25.
4
I. BÖLÜM
ADANA VİLAYETİNİN İDARİ TAKSİMATI 1.1 XIX. YÜZYILA KADAR ADANA VİLAYETİNİN İDARİ TAKSİMATI
İlhanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra, Fırat boylarına hükmederek gelişmeye başlayan
Türkmen Beylikleri birbirleriyle mücadelelerini sürdürürken, uçlarda gayrimüslimlere
(Rumlar ve Ermeniler) karşı cihat politikası çerçevesinde hareket etmişlerdir21.
XII. yüzyılda Selçuklu Devleti’nin güney sınırını Küçük Ermenistan, Antalya ve Alaiye
limanlarını kapsayan Akdeniz kıyıları oluştururken, doğu sınırı; İznik İmparatorluğu ile
çevriliydi22.
Anadolu Selçukluları döneminde uçlarda yaşayan Türk aşiret beyleri şeklen Selçuklu’ya
bağlı olmakla birlikte, sürekli huzursuzluk çıkarmaktaydılar. Vergilerini merkezi
otoritenin baskısı ile ödemekteydiler. Uçlar yalnızca göçebe Türkmen aşiretlerine
mahsus yaylalar ve kışlaklardan ibaret değildi. Her aşiretin kendisine ait kışlak ve
yaylası olup, köyler, kasabalar ve hatta önemli noktalarda küçük şehirler vardı. Bunlar
Bizanslılardan alınmış şehirler olup uç beyliklerine merkez görevini yürütmekteydiler23.
Osmanlı Beyliği’nin ilk idari teşkilatında; Osman Gazi zamanından itibaren fethedilen
yerler mülk topraklar olarak zapteden beylere verilmeye başlanmıştır. Sancak ve daha
küçük alanı kapsayan kazaların askeri kısımları hariç idari, adli işleri kadılara
bırakılmıştır24. Osmanlı şehzadeleri önemli yerlerde ve Anadolu Beyliklerinden alınmış
sancaklarda valilik yapmışlardır. Bu idari teşkilat Fatih zamanından XVI. yüzyıl
sonlarına kadar devam etmiştir25.
H. 937/1530 tarihli Muhasebe-i Vilayet defterine göre Adana vilayeti Adana, Karaisalu,
Ayas, Berendi ve Kınık kazaları olmak üzere 5 kazaya sahipti26.
XVI. yüzyılın ikinci yarısından sonra ve XVII. yüzyılda bazı değişiklikler anlamında
eyalet sayısında artış olmuştur. Daha önce sınırlı bir şekilde Beylerbeyilerine tevcih
21 Osman Turan. (1996). Selçuklular Zamanında Türkiye , Boğaziçi Yayınları, İstanbul, s. 651. 22 M. Fuat Köprülü. (1972). Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu , Ankara, s. 131. 23 M. Fuat Köprülü. a.g.e. , s. 137. 24 İsmail Hakkı Uzunçarşılı. (1977). Osmanlı Tarihi, Ankara, c. I, s. 127. 25 İ. Hakkı Uzunçarşılı. a. g. e. , c.II, s. 526. 26 988 numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Diyâr-i Bekr Ve ‘Arab Ve Zü’l-Kadiriyye Defteri (937/1530)II Ankara 1999 s. 41-42.
edilen eyaletler vezirlere de verilmeye başlanmıştır27. Çıldır, Kars, Batum ve Trabzon
birleştirilerek Trabzon ve Batum eyaleti oluşturulmuştur. Kefe, Musul ve Bosna da
eyalet sistemi içinde yer almıştır. Adana, Sayda, Varad, Kıbrıs da eyaletler ihdas
edilmiştir.
XIX. yüzyılın ikinci çeyreği içerisinde, idari taksimat alanında önemli değişiklikler yer
almaya başladığı görülmektedir. Gülhane Hattı-ı Hümayunu öncesinde Babıâli’nin
eyalet idaresindeki etkili bir gücü olduğunu söylemek zordur. Eyaletler iltizam usulüyle
tevcih edilmekte olup valilerin merkezi otorite adına geniş yetkileri vardı. Eyaletlerdeki
askeri kuvvetlerin yöneticisi olması ve vergi toplamada görülen keyfi uygulamalar
valinin gücünün etkinliği konusunda bir fikir verebilmektedir28.
Mülki idarede vilayet ve kaza yönetimine ait görevler çeşitli memuriyetler arasında
taksim edilerek mülki idarenin yöneticisi valilerin yetkileri bir ölçüde sınırlandırılmaya
çalışıldı. Vilayet ve kazalarda oluşturulan vilayet ve kaza meclisleri bölgelerindeki
çeşitli konular hakkında görüş belirterek mahalli yönetimde etkinlik kazandılar. Merkezi
otoritenin güçlendirilmesi yönündeki bu çabalar mahalli yönetimlerde bir güç odağı
olan ayan ve eşrafın etkisinin sınırlanması bakımından da dikkate değer bir nitelik
taşımaktadır29.
1.2 VİLAYET TEŞKİLATININ KURULMASININ SEBEPLERİ 1839 Tanzimat Fermanı idari taksimat alanındaki yeniliklerin başlangıcını
oluşturmaktadır. Mustafa Reşit Paşa’nın yenileşme çabaları süreklilik gösterememiştir.
Osmanlı Devleti’nin dağılma sürecinin hızlanmasıyla batılı ülkeler 1856 Islahat
Fermanı’nın etkisiyle Osmanlı Devleti’ne sürekli baskı yapmaktaydılar.
Gayrimüslimlerin merkez ve idaresinde daha etkili katılımlarını istemekteydiler30.
Merkez ve taşra teşkilatındaki değişiklikler anlamında 1864’te bir Vilayet Nizamnamesi
yayınlanmıştır. Bu nizamnamenin iki yıllık bir deneme süresinden sonra katkı sağlamak
için bir ek düzenleme getirilmiştir. Buna göre;
a) Bürokrasinin her bölümü bir merkeze bağlanacak ve yürütme gücü süratle işlerlik
kazanacaktı.
27 İ. Hakkı Uzunçarşılı. a.g.e. , c. III, s. 289. 28 Enver Ziya Karal. (1983). Osmanlı Tarihi, c. VI, Ankara. s. 129. 29 Enver Ziya Karal. a.g.e. , c. VI, s. 133. 30 Enver Ziya Karal. a. g. e. , c. VI, s. 128.
6
b) Azınlıkların daha iyi temsil edilmesi için mahkemelerde onların temsilcilerinin de
bulunması anlamında yargının düzenlenmesi yapılacaktı.
c) Memleket meclislerindeki üyelerin halk tarafından seçilmesi ve memleketin
yönetimine, imarına ve diğer işlerine ait sorunların her Vilayet Umumi Meclisleri’nde
çözümü sağlanacaktı31.
1.2.1 Vilayet Teşkilatı ve Özellikleri 1864 Vilayet Nizamnamesinde eski eyalet, sancak ve diğer mülki bölümler yerine,
yenileri kabul edilmiştir32.
1864 Vilayet Nizamnamesi büyük ölçüde Fransız taşra yönetim sisteminden esinlenerek
hazırlanmıştır33. Sancak veya livanın yöneticisi; Mutasarrıf, kazaların; Kaymakamlar,
köylerinde muhtarlardır. Vilayet idaresi şu bölümlere ayrılmaktadır34.
Mülkiye ve maliye işleri Defterdar unvanlı maliye memuruna bırakılmıştır. Defterdar
valinin gözetiminde doğrudan Maliye Nezareti’ne karşı sorumludur. Görevlerde
uzmanlaşma ile memuriyetlerin çeşitliliği ve memurların sayısı artmıştır35.
Vilayet merkezinde valinin başkanlığında gerekli zamanlarda toplanan bir Vilayet İdare
Meclisi, livalarda Liva İdare Meclisi, kazalarda da Kaza İdare Meclisleri kurulmuştur.
Vilayet İdare Meclisi Hakim, Defterdar, Hariciye Memuru ve bunlardan başka halk
tarafından seçilen ikisi Müslüman, ikisi gayrimüslim dört üyeden oluşmaktaydı36.
1.2.2 Vilayet Teşkilatının Osmanlı İmparatorluğunda Uygulanmaya Konulması Vilayet Nizamnamesinin yürürlüğe girmesiyle birlikte Edirne, Trablusgarp, Bosna,
Erzurum, Halep de uygulanmaya konmuştur ve sonuçları itibariyle olumlu bir özellik
göstermiştir. Tuna Vilayeti’nde örnek bir uygulama yürürlüğe konulmuştur. Tuna
Vilayeti valiliğine atanan Mithat Paşa imar işlerini düzenleyerek işe başlamıştır. Yeni
bir zabıta kuvveti kurarak asayişi sağlamaya çalışmış, köylerde yardıma ihtiyacı olanlar
31 İlber Ortaylı. (2000). Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880), TTK. Yay. , Ankara, s. 55. 32 Mehmet Ali Talayhan. (2001). 19.Yüzyıl Sonrası ve 20. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti İdari Taksimatı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Niğde, s. 16. 33 İlber Ortaylı. a.g.e. , s. 54. 34Joseph Hammer. (1986). Osmanlı DevletiTarihi , Tasvir Yay. , c.9, s. 541. 35 Enver Ziya Karal. a.g.e. , c.VII, s. 154. 36 İlber Ortaylı. a.g.e. , s. 61-62.
7
için kredi sandıkları kurmuştur37. Ancak Babıâli’nin yeniliklere kapalı ve paşanın
uygulamalarını çekemeyen yakın çevresi Mithat Paşa’nın Tuna’daki yönetimini“ serbest
muhtariyet hevesi“ olarak nitelemişlerdir. Tuna Vilayeti’ndeki kalkınması ve huzuru
sağlamaya yönelik çabaları diğer devletler gibi, Balkan toprakları üzerindeki
nüfuzlarının sarsıldığını düşünen Rusya ile Avusturya-Macaristan tarafından dikkatle
izlenmeye başlanmıştır. Baskılar sonucunda Babıâli tarafından Mithat Paşa merkeze
çağırılıp Şura-yı Devlet reisliğine tayin edilmiştir38.
1867 yılında yeniden “Vilayet-i Umumiye Nizamnamesi“ ilan edildi. Bu nizamname
yeni bir metin değildi. Rumeli’de 10 vilayet ve 44 sancak; Anadolu’da 16 vilayet ve 74
sancak; Afrika’da ise 1 vilayet ve 5 sancak yeni düzene göre örgütlenmiştir. 1871
yılında da genel uygulama için bir nizamname daha hazırlanmıştır39.
Bu değişiklikler anlamında devletin idari yapısı şekillenişini tamamlamış oldu. İdari
taksimat alanında H. 1268 (1851-1852) yılında Adana vilayeti Niğde, İç-il, Tarsus, Feke
( Bilan), Karaisalı, Maraş sancaklarından oluşmaktaydı. H.1269 ve 1270 yıllarında idari
taksimatta bir değişme olmamıştır40.
H. 1271 (1854-1855) yılında ise Niğde İç-il ve Maraş Adana vilayeti idari
taksimatından çıkarılmış, yerine Nefs-i Adana ilave edilmiştir. Bu yılda Adana’ya ait
olan kazalar; Nefs-i Adana, Tarsus, Bilan, Azir, Karaisalı, Karametlu, Sarıçam, Cerid,
Tacirlü, Ulaş, Metin, Yukarı Dündarlı, İskenderun, Karslı, Aşağı Dündarlı, Nahiye-i
Memali’dir41.
H. 1272 (1855-1856) yılı salnamesine göre Adana’dan ayrılan Maraş bu yıl tekrar
bağlanmıştır. Tarsus, Azir, Bilan, Karaisalı, Maraş Adana’nın idari taksimatında yer
alan kazalarıdır 42.
H. 1273 (1856-1857) yılında Adana vilayeti idari taksimatında, vilayet adı eyalete
dönüştürülmüştür. Karaisalı kaza statüsünden çıkarılarak, Adana’ya bağlı bir aşiret
Kaymakamlığı haline getirilmiş, yeni bir yazım olarak nahiyeler de ilave edilmiştir.
Adana ve Yüreğir, Nahiye-yi Dündarlı-yı Kebir, Nahiye-yi Aşağı Dündarlı, Sarıçam,
37 İsmail Hakkı Uzunçarşılı. a.g.e. , c.VII, s. 156. 38 İlber Ortaylı. a.g.e. , s. 57-58. 39 İlber Ortaylı. a.g.e. , s. 60-65. 40 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1268. s. 73; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1269. s. 73; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1270. s. 80. 41Salna me-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye, İstanbul, 1271. s. 67. 42 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1272. s. 66-67.
8
Karakışla, Karacalar, Sis, Aşiret-i Hacılı, Misis, Ayas ile Miredi, Karaisalı
Kaymakamlığı ve Aşiret-i Menemenci, Karslı vilayetin nahiyeleri arasında
gösterilmektedir. Vilayetin bu durumu H. 1274(1857-1858) yılında da korunmuştur43.
H. 1275 (1858-1859) yılında Adana Eyaleti adı kullanılmaya devam edilmiştir. Tarsus,
Azir, Bilan, Karaisalı kaymakamlığa, Maraş ise mutasarrıflığa dönüştürülmüştür. H.
1278 (1861-1862) yılına kadar idari taksimat bu durumda kalmıştır44.
H. 1278 (1861-1862) yılında Bilan kazası kaldırılmıştır. Adana, Yüreğir, Sarıçam,
Aşiret-i Hacılı, Aşiret-i Kırkkeçili Aşiret-i Kabasakal, Aşiret-i Akçakoyunlar, Aşiret-i
Şambayadı, Aşiret-i Boztan, Aşireti Safular, Misis ve Ayas ile Berendi Adana
vilayeti’nin idari taksimatında yer almıştır.H. 1288 yılına kadar Adana vilayeti’nin idari
taksimatında bir değişme görülmemektedir45.
H. 1288 (1871-1872) yılı kaydında Adana vilayeti Adana, Karaisalı, Mersin ve Tarsus
sancaklarından oluşmaktaydı46.
H. 1289 (1872-1873) yılında Adana vilayeti Adana, Payas (Dörtyol), Kozan ve İç-il
sancaklarına ayrılmıştır. Bu sancaklar içerisinde Karaisalı, Mersin ve Tarsus kazaları
yer almaktadır. Vilayetin idari yapısı 1293 yılına kadar değişmemiştir47.
H. 1293 (1876-1877) yılında Adana, Payas, Kozan ve İç-il sancakları Tarsus, Mersin,
Karaisalı kazaları önceki yıllardaki gibi yer almıştır. İç-il Sancağı Sinanlı, Sarıkavak,
Köselerli, Mut, Zeyre, Gülnar, Ermenek, Anamur; Kozan Sancağı Bilay-ı köy, Kars,
Haçin; Payas Sancağı ise Osmaniye kazasını kapsamaktaydı48.
H.1294 (1877-1878) yılına ait bilgilerde mülki idarede çeşitli görevlerin ihdas edildiği
görülmektedir. Bu görevler arasında Defterdarlık, Naiblik, Evkaf Muhasebeciliği
sayılabilir. Adana Sancağı’na Mersin, Karaisalı ve Tarsus bağlıydı. Bilay-ı köy, Haçin
(Saimbeyli), Kars ve Sis Kozan sancağı’na bağlı kazalardı. Ermenek, Anamur, Sinanlı,
43 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1273. s. 97; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1274. s. 105. 44 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1275. s. 120; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1276. s. 70-71; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1277. s. 164. 45 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1278. s. 141; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1279. s. 148 46 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1288. s. 250. 47 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1289. s. 253; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1290. s. 252; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1291. s. 254; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1292. s. 252 48 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1293. s. 249.
9
Sarıkavak, Köselerli kazaları da İç-il (Silifke) sancağı’nı oluşturmaktaydı49. Bilan
sancağı içerisinde sadece Osmaniye kazası yer almaktaydı50.
H. 1295 (1878) yılı salnamesinde Adana vilayetinde oluşturulan çeşitli görevler ve
görevliler hakkında ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir. Adana Sancağı kazaları dışında
nahiyelere de yer verilmiştir. Yumurtalık, Karataş, Misis, Ayas, Karslı, Muhacirin
nahiyeleri, Tarsus kazasında ise Tekirli, Gülek ile Ulaş, Namrun nahiyeleri, Mersin
kazasında Kelkeli, Elvanlı nahiyeleri, Kozan’da Sarkıntı ve Sarıçam nahiyeleri, Haçin,
Relyak, Bağbayan, Kurleş, Bağnuk, Perbendi, Dum, Kurttepe nahiyeleri, Bilay-ı köy,
Gezeli Rum nahiyesi, Kars-ı Zülkadriye (Kadirli), Yukarı Bozdoğan nahiyesi.
İç-il sancağı; Ermenek (nevahi nahiyesi) Anamur (seteni nahiyesi) Gülnar, Mut,
Sarıkavak nahiyesi, Silifke Bulaceli nahiyesi.
Cebel-i Bereket sancağında; Payas kazasında Duşek, Ulaş nahiyeleri, Osmaniye kazası
içerisinde Eğyar, Tacirlü (Tecirlü), Hendoğlu nahiyelerine yer almaktaydı. Vilayetin
idari taksimatında bir sonraki yıl için bir değişiklik görülmemektedir51.
H. 1297 (1879-1880) yılında Adana vilayeti içerisinde Kozan, İç-il, Cebel-i Bereket,
sancakları vardır. Sancak, kaza ve nahiye sayımında bir değişiklik olmamıştır52.
H.1298 (1880-1881) yılında Adana vilayeti içerisinde 4 sancağa, buna bağlı kaza ve
nahiyelere sahipti. Adana sancağına bağlı Tarsus kazasında Serkantı (Sırkıntı) nahiyesi,
Karaisalı kazasında Karsandı nahiyesi, Mersin kazasında Karataş, Misis ile Tekeli,
Gülek, Yukarı Namrun ile Kelkeli, Elvanlı, Muhacirin nahiyelerine sahiptir.
Bu yılda İç-il sancağında; Ermenek, Anamur, Gülnar, Mut kazaları ve bunlara bağlı
Ayas, Bağde, Bulaceli, Tavas, Senti, Sarıkavak nahiyeleri bulunmaktadır.
Cebel-i Bereket sancağında İslahiye, Bulanık, Payas, Hasa, Osmaniye kazalarından ve
bunlara bağlı; Tacirlü, Çetinoğlu, Cerid, Karayiğit, Kıyak, Yumurtalık nahiyeleri
oluşmaktadır.
Kozan sancağında bu yılda kaza sayısı 3 olup, Haçin, Feke, Kars-ı Zülkadriye’dir.
Haçin kazasına Azdogan, Feke kazasına Rum nahiyesi bağlıdır. Zülkadriye kazasına ise;
49 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1294. s. 493-494. 50 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1294. s. 494. 51 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1295.s. 249-250-251; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1296. s. 249-251. 52 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1297. s. 249.
10
Serkandı, Bilay-ı köy nahiyeleri kayıtlıdır. H. 1299-1307 yılları arasında idari
taksimatta bir değişiklik görülmemektedir53.
H. 1307 (1889-1890) yılında ise Adana vilayetinin idari taksimatında Adana kazasında
211 köy bağlı olup, Misis nahiyesinde 14 köy, Serkandı nahiyesinde 12 köy, Karsandı
nahiyesi 39 köy, Muhacirin’de 43 köy, Karataş’ta 72 köy kayıtlıydı.
Tarsus kazası; Nefs-i Tarsus’ta 98 köy, Gerun’da 46 köy, Gülek’te 36 köy, Mersin
kazası; Nefs-i Mersin 65 köy, Elvanlı’da 22 köy., Karaisalı’da 88 köy, Cebel-i bereket
sancağı; Kıyak nahiyesinde 3 köy, Karayiğit nahiyesinde 5 karye bulunmaktadır54.
Payas kazası; Nefs-i Payas 23 köy, Yumurtalık nahiyesi 26 köye sahiptir. Osmaniye
kazası; Tacirlü nahiyesinin 10 köyü, Kıy nahiyesinin 11 köyü, Cerid nahiyesinin 14
köyü kayıtlıdır. Hasa kazasında 38 köy, Bulanık kazasında 40 köy gösterilmektedir.
Kozan sancağına bağlı Kozan kazasında 94 köy, Kars-ı Zülkadriye kazasında 60 köy,
Haçin kazasında 84 köy, Feke kazasında Nefs-i Feke’de 70 köy, Rum nahiyesinde 6.köy
bulunmaktadır55.
İç-il sancağı; Silifke kazasında Bağde’de 17 köy, Ayas’ta 13 köy, Bulaceli 6 köy;
Ermenek kazasında; Nefs-i Ermenek’te 63 köy, Mut kazasında 74 köy. Gülnar
kazasında 52 köy, Anamur kazası; Nefs-i Anamur’da 52 köy, Selenti nahiyesinde 44
köy yazılmıştır. Vilayetin genelindeki 4 sancakta 15 kaza ve 1329 köy bulunmaktadır.
H. 1311 yılına kadar idari taksimatta bir değişiklik gözlenmemektedir56.
H. 1311 (1893-1894) yılında Cebel-i Bereket Sancağına bağlı Payas kazasında köy
adedi 48’den 46’ya düşmüştür. Osmaniye kazasında da 35 olan köy sayısı 41’e
ulaşmıştır.
53 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1298. s. 85; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1299. s. 62; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1300. s. 318-321; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1301. s. 40-41; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1302. s. 43-44; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1303. s. 48; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1304. s. 48; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1305. s. 46; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1306. s. 50 54 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1307. s. 584; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1307. s. 584; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1307. s. 585; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1307. s. 585; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1307. s. 586; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1307. s. 587. 55 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1307. s. 587-590 56 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul,1308. s. 582-583; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1309. s. 604-611; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul 1310 s. 612-619
11
Kozan sancağına bağlı Kozan kazasında bir değişiklik olmamıştır. Kars-ı Zülkadriye
kazasında Çuvak nahiyesi adı altında 50 köy kaydedilmiştir. Haçin kazasında köy sayısı
84 den 66ya düşmüştür. Feke kazasında ise bir önceki yıl 76 köy varken, bu yılda 91’e
yükselmiştir. Bu yılda iç-il sancağı Ermenek kazasında köy sayısı. 63 ten 47 ye
düşmüştür. Mut kazasında 74 iken köy sayısı 65 olmuştur. Anamur kazasında bir önceki
yıl köy sayısı 96 iken bu yıl 77 olmuştur57.
H. 1312 (1894-1895) yılında Adana sancağında Muhacirin nahiye olmaktan çıkarılarak
kaza haline getirilmiştir. Muhacirin kazasına 44 köy bağlanmıştır. Adana sancağına
bağlı köy sayısı bu durumda 391 iken 347 olmuştur. Karaisalı kazası değişmemiştir.
Mersin sancağının 1 karyesi artmıştır. Nefs-i Mersin’e bağlı köy sayısı 65’den 66’ya,
Tarsus kazasının Gülek nahiyesinin köy sayısında da aynı artış söz konusu olup 36’dan
37’e yükselmiştir.
Cebel-i Bereket sancağında İslahiye kazası köy sayısında 68’den 67’ye düşme
görülmektedir58.
H. 1313 (1895-1896) yılında Adana vilayeti 5 sancağa sahip olmaya devam etmiştir.
Muhacirin kazası yerine Hamidiye (Ceyhan) kazası teşkil edilmiştir. İsim farklılığı
dışında başka bir değişiklik yer almamaktadır59.
H. 1314 (1896-1897) yılında Adana vilayeti Adana, Mersin, Cebel-i Bereket, Kozan, İç-
il sancaklarına sahip olmaya devam etmiştir. Bu yıldaki bilgiler diğer yıllara göre
ayrıntılı olarak verilmiştir.
Adana sancağı; Nefs-i Adana 211 köy, Misis 14 köy, Serkantı 12 köy, Karsantı 39 köy,
Karataş 73 köy olmak üzere 4 nahiyede 349 köy yer almaktadır. Karataş nahiyesinin bir
köyü artmıştır. Karaisalı kazası 88 köy. Hamidiye kazası Nefs-i Hamidiye’ de 44 köy,
yazılmıştır. Osmaniye kazasına bağlı olan Cerid nahiyesi Hamidiye kazası içerisinde
gösterilmiştir60.
57 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1311. s. 648-653. 58 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1312. s. 664-672. 59 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1313 s. 696-701. 60 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1314 s. 707.
12
Mersin sancağı Tarsus kazası Nefs-i Tarsus’da 98 köy, Namrun’da 46 köy, Gülek’de 33
köy kayıtlıdır. Gerun nahiyesi Namrun adını almıştır. Cebel-i Bereket sancağı 5 kaza, 6
nahiye, 238 köy olarak toplu bir şekilde yazılmıştır61.
H. 1315 (1897-1898) yılında Adana vilayetine bağlı Adana sancağı nahiyesi olan
Karsantı bu yıl Karhandes, Cebel-i Bereket sancağının Bulanık kazası da Bahçe kazası
adıyla kaydedilmiştir62. H.1315-1317 yıllarında bir değişiklik olmamıştır63.
H. 1318 (1900-1901) yılı bilgilerinde değişiklik olmamasına karşın, köy sayıların yanlış
yazıldığı görülmektedir64. H. 1319 (1901-1902) yılında mevcut yapı korunmuştur65.
Yazım yanlışlarının H. 1320 (1902-1903) yılında da devam ettiği görülmektedir. 1320
yılında Adana kazasına bağlı Nefs-i Adana köy sayısı 311 gösterilmiştir. Salnamede
bilgilere göre Adana kazasının toplam köy sayısı 349 gösterilmiştir. Halbuki Nefs-i
Adana 311 köy, Misis 14 köy, Serkantı 12 köy, Karhandes 39 köy, Karataş 73 köy
olarak verildiğinden toplamında 449 olmalıdır66. Takip eden dört yıl ( H. 1321-1324)
idari taksimatta bir değişme kaydedilmemiştir67.
H. 1325 (1907-1908) yılında İç–il sancağına bağlı olan Ermenek kazası Konya
vilayeti’ne bağlanmıştır68. Sonraki yılda değişiklik Osmaniye kazası yerine Ümraniye
kazasının kaydedilmesidir69.
H. 1327 (1909-1910) yılında Kozan sancağında bir değişiklik görülmemektedir. İç-il
sancağında ise Silifke sancak merkezi olmuştur70.
H. 1328 (1910-1911) yılında Nefs-i Adana’nın 311 olan köy sayısı bu yıl 97, Karataş’ın
73 iken 51, Karsantı’nın 39 iken 33 olmuştur. Misis nahiyesinde 14 den 21’e,
Serkantı’da da 12 den 14’e yükselmiştir71. İdari taksimatında Cebel-i Bereket sancağı
61 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1314 s. 708-714. 62 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1315 s. 438-443. 63 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1316 s. 518-524; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1317 s. 498-503. 64 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1318 s. 544-549. 65 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1319 s. 594-597. 66 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1320. s. 614-619. 67 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1321. s. 666-671; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1322. s. 680-685; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1323. s. 752-758; Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1324. s. 816-82. 68 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul. 1325 s. 816-821. 69 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul. 1326 s. 527-531. 70 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul. 1327 s. 526-532. 71 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1328 s. 545.
13
içerisinde daha önce yer almayan Dörtyol kazası yer almaktadır. Kaza merkezi Erzin
gösterilmiştir.
Devletin sona erişine kadar idari taksimatta belirgin bir değişiklik göze çarpmayıp,
mevcut yapı korunmuştur.
14
II. BÖLÜM
ADANA VİLAYETİNİN DEMOGRAFİK YAPISI
2.1 XIX. YÜZYILA KADAR ADANA VİLAYETİNİN NÜFUSU Osmanlı Devleti öncesine ait nüfusla ilgili somut bilgiler elimizde mevcut değildir.
Adana’ya ait ilk nüfus kayıtları 1525 yılına aittir. 1525 yılında Adana Sancağında
toplam nüfus 17783 olup bunların 17528’i Müslüman, 255’i gayrimüslimdir. Müslüman
nüfusun çoğunluğunun Üç-Ok ve Boz-Ok Türkmenlerinden, gayrimüslim nüfusun ise
daha çok Ermenilerden oluştuğu anlaşılmaktadır72. Bu kayıttan on yıl sonraya ait başka
bir bilgide şehrin nüfusu 1070 olarak gösterilmektedir.
937/1530 tarihli Muhasebe-i Vilayet defterine göre Adana vilayeti’ne bağlı Adana
kazasında 9923 nefer, 6867 hane, 2560 mücerred , 496 avarız vergisinden muaf kişi
sayılmıştır. Karaisalu kazasında 2731 nefer, 1956 hane, 1844 müslim, 112 gebran, 663
mücerred ve 112 avarız vergisinden muaf kişi sayılmıştır. Kaza-yı Ayas’da 474 Nefer,
300 hane, 148 mücerred, 26 avarızdan muaf kaydedilmiştir. Berendi kazasında 948
Nefer, 452 hane, 215 mücerred, 262 tuzcu, 19 avarızdan muaf yazılmıştır. Kaza-yı
Kınık’da 1527 nefer, 950 hane, 504 mücerred, 73 avarızdan muaf belirtilmiştir.
Adana vilayetinde toplam nüfus 15992 nefer, 10525 hane, 4090 hane, 4090 mücerred,
avarız vergisinden muaf 723 kişi sayılmıştır. Defterlerdeki bu bilgiler erkek nüfusu
ihtiva ettiğinden ve yapılan tahrirlerin süreç olarak da uzun bir zamanı almasından
dolayı bir ölçüde şüpheyle yaklaşılsa bile, yine de tatminkar kabul edilmelidir73.
Yüzyılın ilk yarısına yakın (1547) başka bir bilgide, Nefs-i Adana’da 25 mahalle ve bu
mahallelerde 917 nefer vergi mükellefinden söz edilmektedir. Bu neferlerden 758’i
Müslüman, 157’si gayrimüslimdir. 1547 yılında; Adana şehir merkezinde 25 mahallede
917 nefer vergi nüfusunun yaşadığı tespit edilmiştir. Bunlardan 758’ i Müslüman; 157 si
gayrimüslimdir. 1536 yılına göre vergi mükellefi nüfusunda azalma görülmektedir.
Adana kazasına bağlı Nefs-i Ayas’da 230 vergi mükellefi mevcuttur. Nefs-i Kınık’ta
284 vergi nüfusu görülmektedir. Nahiyenin toplamında ise Ayas 466, Kınık ise 520
vergi mükellefi kaydedilmiştir. Berendi nahiyesinde mükellef sayısı ise 657 dir. Bu
72 Yılmaz Kurt. (2004). Çukurova Tarihinin Kaynakları I : 1525 Tarihli Adana Sancağı Mufasal Tahrir Defteri, TTK. Yay. , Ankara, s. 25. 73 988 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Diyâr-i Bekr Ve ‘Arab Ve Zü’l-Kadiriyye Defteri (937/1530) II, Ankara, 1999 s. 41-42.
sayımlarda gözden uzak tutulmaması gereken bir konuda nahiye ve kaza tabirlerinin
anlamlarıdır. Tahrirlerde bazen nahiye kaza terimleri birbirleriyle karıştırılmakta,
kazalar nahiye diye kaydedilmektedir74.
XVI. Yüzyılda Adana Sancağının nüfusunun çoğunluğunu konar-göçer Türkmen
cemaatleri oluşturmaktaydı. 1572 yılında Adana Sancağında 21110 vergi nüfusu
kayıtlıydı. Bunlardan 20669’u Müslüman, 441’i gayrimüslim olarak kaydedilmiştir.
XVI. Yüzyılda Çukurova’da yaşayan gayrimüslimlerin çoğunun doğudan gelip yerleşen
Ermeniler olduğu anlaşılmaktadır75.
Evliya Çelebi bu dönemde şehirde Rum, Ermeni, Yahudi, Tat, Fellah ve Arapların
varlığından bahsetmiştir76.
2.2 XIX. YÜZYILDA ADANA VİLAYETİNİN NÜFUSU Osmanlı Devleti’nde modernleşme çabaları içerisinde devletin idari taksimat ve nüfus
alanında yenilikler de göze çarpmaktadır. XIX. yüzyıla kadar yapılan sayımlar vergi
mükelleflerini tespit etmeye yönelikti. Yeterli görülmese de ilk nüfus sayımı 1831
yılında gerçekleşmiştir. Bu sayımda yaşanan bazı aksaklıklar (sayımın uzun sürmesi,
sadece erkek nüfusun yazılması) bulunsa da genel anlamda devlet içindeki nüfusu
belirlemeye yönelik olduğu için dikkate değer bir niteliği vardır.
2.2.1 1831 Nüfus Sayımı 1831 Osmanlı nüfus sayımına göre Adana Eyaleti içerisinde Adana, Bilan, Azir, Tarsus,
İçel, Alaiye sancakları vardı. Adana sancağına bağlı Adana kasabasında 4050
Müslüman, 236 reaya, 2215 Ermeni olmak üzere toplam 6501 nüfus bulunmaktadır.
Yüreğir’e bağlı köylerde 1000 Müslüman, Yüreğir nahiyesinde 677 Müslüman, 168
Ermeni bulunmaktadır. Akçakoyunlu (aşiret) da 245 Müslüman, Sam Bayatı (cemaat)
da 113 Müslüman yazılmıştır. Dindarlu (aşiret) nahiyesinde 107 Müslüman, Sarıçam
(aşiret) nahiyesinde 550 Müslüman, Aşağı Dindarlu nahiyesinde 552 Müslüman
74 Yılmaz Kurt. (2005). Çukurova Tarihinin Kaynakları II : 1547 Tarihli Adana Sancağı Mufasal Tahrir Defteri, TTK. Yay. , Ankara, s. 18-19. 75 Yılmaz Kurt. (2005). Çukurova Tarihinin Kaynakları III: 1572 Tarihli Adana Sancağı Mufasal Tahrir Defteri, TTK. Yay. , Ankara, s. 50-51. 76 Evliya Çelebi. (1935). Seyahatname, c. IX, İstanbul, s. 338.
16
bulunmaktadır. Karaisalı kazasında 1182 (Rumlar ve Ermeniler birlikte sayılmışlardır)
Müslüman sayılmıştır.
Bilan sancağında 2288 Müslüman, 481 reaya toplam 2769 kişi sayılmıştır. Adana ve
Bilan sancaklarının toplamı 10764 Müslüman, 717 reaya, 2383 Ermeni’dir.
Azir sancağına bağlı Azir’de (Nefs-i Azir ile birlikte Payas’ı ihtiva etmektedir) 527
Müslüman, 679 reaya olmak üzere toplam nüfus 1206 dır. Azır sancağına bağlı
Perbendi Misis köyünde 247 Müslüman, 147 Ermeni sayılmıştır. Toplamda Azır
sancağında ise 774 Müslüman, 679 reaya, 147 Ermeni olmak üzere 1600 kişi
sayılmıştır77.
Tarsus’a bağlı Tarsus kasabasında 2891 Müslüman, 493 reaya toplamda 3384 nüfus
sayılmıştır. Kusun’da 2032 Müslüman bulunmaktadır. Sancağa bağlı Yörük toplulukları
arasında ise 569 Müslüman, Elvanlı nahiyesinde 995 Müslüman, Ulaş nahiyesinde 1140
Müslüman, Kuş-timur nahiyesinde 1.307 Müslüman, 111 reaya, Namrun nahiyesinde
2007 Müslüman (79 Tahtacı, 335 Dikili ve 245 toprak işleyen dahildir; bu kişiler
Aleviler, Ortodoks olmayan Müslümanlar ve toprak ticaretiyle uğraşanlardır) 197
Ermeni nüfus belirtilmiştir Karabalı aşiretinde 1710 Müslüman, Gökçelü nahiyesinde
ise 2157 Müslüman (1083’ü Yörük), 99 reaya yazılmıştır. Tarsus sancağı genelinde
14808 Müslüman, 705 Reaya, 197 Ermeni vardır.
İçel sancağına tabi 12 kazada toplam 20567 Müslüman, 270 Reaya, 481 Çingene olmak
üzere toplam nüfusu 21318’dır. Bundan başka 10076 Müslüman Yörük sayılmıştır. İçel
sancağında toplam Müslüman nüfus 30643, reaya 270, Çingene 481 olmak üzere 31394
kişi olarak gösterilmiştir.
Alaiye sancağına bağlı Alaiye de 10398 Müslüman, 490 Reaya sayılmıştır. Söker’de
(Düşenbih dahil) 3492 Müslüman, Manavgat’ta 3210 Müslüman, İbradi’de 3680
Müslüman, Nevai Ataiye’de 8012 Müslüman kayıtlıdır. Alaiye sancağında Müslüman
nüfusun toplamı 28792, reayanın ise 490 kişiden oluşmaktadır. Adana eyaletinin
toplamında Müslüman nüfus 85781, reaya 2361, Çingene 481, Ermeni 2727 olmak
üzere nüfus 91850 dır78.
77 Enver Ziya Karal. (1943). Osmanlı İmparatorluğunda İlk Nüfus Sayısı 1831, Ankara, s. 16. ; Kemal H. Karpat. (2003). Osmanlı Nüfusu (1830-1914) Demografik ve Sosyal Özellikleri, İstanbul, s. 153. 78 Enver Ziya Karal. (1943). Osmanlı İmparatorluğunda İlk Nüfus Sayımı 1831, Ankara, s. 16.
17
İlk sayımdan sonra diğer bir nüfus sayımı 1872-74 sayımıdır. Bu sayım ayrıntılı
olmayıp sadece Adana eyaletinin toplamını vermektedir. Bu sayımda Adana eyaleti
282466 Müslüman, 41596 gayrimüslim olmak üzere nüfusu 324062 ‘dır79.
Bir başka belgeye göre; 1865 yılı Hasa kazasına tabi Tiyek, Ekbaz ve Hacılar
nahiyelerinin nüfus ve hane miktarı şu şekildedir;
Tiyek nahiyesi; 208 Müslüman hane ve 556 nüfus; 21 gayrimüslim hane ve 65 nüfus,
Ekbaz nahiyesi; 188 hanede 476 Müslüman nüfus; 29 hanede 96 gayrimüslim nüfus ,
Hacılar nahiyesi; 540 hanede 1177 Müslüman nüfus; 31 hanede 109 gayrimüslim nüfus
kaydedilmiştir.
Haruniye’de iskan olunan Tacirli aşireti Çarşamba nam mahalde Halime köyü 70 hane;
Boyalı nam mahalde Abidin köyü 100 hane; Peçenek (?) nam mahalde Selamiye köyü
31 hane; Karacaoğlan nam mahalde Şahinoğlu köyü 48 hane; Ellekoğlu Ekşicioğlu
obası Ulviye nam mahalde İloğlu köyü 47 haneye sahiptir.
Osmaniye kazasında kurulan köyler ve hane miktarları; İzzeddin köyü 47 hane;
Dervişiye köyü 123 hane; Cevdetiye köyü 81 hane; Rızaiye köyü 48 hane; Yâvariye
köyü 46 hane; Tevfikiye köyü 40 hane; Şükriye köyü 43 hane; Azizli köyü 43 haneye
sahiptir80.
1866 yılında Sis, Maraş ve Islahiye sancaklarında toplam 3454 hane yerleştirilmiştir. Sis
kazası dahilinde İskan olunan aşiretlerin hane mikdarları şu şekildedir; Hacı-Mirzalı
aşireti 52; Candık aşireti 34; Mısırlı aşireti 13; Yeniköy ve Yörükler köyünde 109;
Kabasakal aşireti 101; Sırkıntı aşireti 515; Eydem (idem/iydem) aşireti 46; Gürün aşireti
94; Tacirlü aşireti 50; Cerid aşireti 211; Bozdoğan aşireti 256 hanedir81.
Islahiye kazası merkezinde ve kuralarında inşa olunan hanelerin miktarı; Islahiye
kasabasında 213; Çelikanlı aşireti 117; Delikanlu aşireti 58 haneden ibarettir82.
Diğer bir sayımda 1877-1878 sayımıdır. Eyalete bağlı Adana, Kozan, İçel, Payas
sancaklarında toplam nüfus 204372 olarak tespit edilmiştir. Bu sancaklardaki nüfusun
kendi aralarında kazalara dağılımı şu şekildedir;
79 Kemal H.Karpat. a.g.e. , s. 157. 80 BOA. İ. M. Valâ 24169. 81 BOA. İ. M. Valâ 25130. 82 BOA. İ. M. Valâ 25130.
18
Adana sancağına bağlı Tarsus, Karaisalı, Mersin kazalarının toplam nüfusu 102551’dır.
Kozan sancağında Bilayköy, Haçin, Karhi, Sis kazalarında toplam nüfus 33622 dır. İçel
sancağında Ermenek, Anamur, Sinanlı, Sarikvan, Köseler kazalarında nüfus 45107’dır.
Payas sancağına bağlı Osmaniye kazasında ise 23092 nüfus gösterilmiştir83.
2.2.2 1881/82-1893 Osmanlı Nüfus Sayımı 1881/82-1893 sayımında diğer sayımlardan farklı olarak ayrıntılı bilgiler verilmiştir.
Adana sancağına bağlı Adana kazasında 26709 kadın Müslüman, 31340 erkek
Müslüman; 712 kadın Rum, 893 erkek Rum; 4336 kadın Ermeni, 5276 erkek ermeni;
306 kadın Katolik, 342 erkek Katolik; 304 kadın Protestan, 332 erkek Protestan; 39
kadın monofizit (Süryani), 76 erkek monofizit (Süryani) olmak üzere kadın nüfus
32406, erkek nüfus 38259, belirtilmiştir.
Tarsus kazasında; 19023 kadın Müslüman, 20839 erkek Müslüman; 281 kadın Rum,
365 erkek Rum, 470 kadın Ermeni, 704 erkek Ermeni; 139 kadın Katolik, 196 erkek
Katolik, 94 kadın Protestan, 88 erkek Protestan olmak üzere Tarsus kazasında toplam
kadın nüfus 20007, erkek nüfus 38259’dur.
Mersin kazasında; 9707 kadın Müslüman, 10030 erkek Müslüman; 505 kadın Rum, 697
erkek Rum; 121 kadın Ermeni, 309 erkek Ermeni; 131 kadın Katolik, 166 erkek Katolik
sayılmıştır. Toplam kadın 10464, erkek 11202’dir.
Karaisalı kazasında; kadın Müslüman 10090, erkek Müslüman 11505; kadın Ermeni 20,
erkek Ermeni 19; toplam kadın 10110, toplam erkek 11524 idi.
Adana sancağının genelinde 65529 kadın Müslüman, 73714 erkek Müslüman; 1498
kadın Rum, 1955 erkek Rum; 4947 kadın Ermeni, 6308 erkek Ermeni; 576 kadın
Katolik, 704 erkek Katolik; 398 kadın Protestan, 420 erkek Protestan; 39 kadın Süryani,
76 erkek Süryani olmak üzere kadın nüfus 72987, erkek nüfus 83177 dır84.
Kozan sancağı Sis (Kozan) kazasında 8679 kadın Müslüman, 9659 erkek Müslüman;
6645 kadın Ermeni, 7381 erkek Ermeni; 27 kadın Katolik, 29 erkek Katolik; 42 kadın
Protestan, 45 erkek Protestan olmak üzere toplam kadın nüfus 15393, erkek nüfus
17114’dür
83Kemal H. Karpat. a.g.e. , s. 160-161. 84 Kemal H.Karpat. a.g.e. , s.164-165.
19
Kadirli kazasında 6665 kadın Müslüman, 7444 erkek Müslüman; 351 kadın Ermeni,
369 erkek Ermeni olmak üzere toplam kadın 7016, erkek 7813’dür.
Sağimbeyli (Haçin) kazasında 6141 kadın Müslüman, 6885 erkek Müslüman; 4907
kadın Ermeni, 5297 erkek Ermeni, 73 kadın Katolik, 72 erkek Katolik; 331 kadın
Protestan, 351 erkek Protestan olmak üzere toplam kadın sayısı 11452, erkek sayısı
12605’dir.
Feke kazasında ise; 4497 kadın Müslüman, 5299 erkek Müslüman; 544 kadın Rum, 600
erkek Rum; 821 kadın Ermeni, 1015 erkek Ermeni; 59 kadın Protestan, 84 erkek
Protestan tespit edilmiştir. Toplam kadın sayısı 5921, erkek sayısı 6998’dir.
Sancağın genelinde 25982 kadın Müslüman, 29287 erkek Müslüman; 544 kadın Rum,
600 erkek Rum; 12724 kadın Ermeni, 14062 erkek Ermeni; 100 kadın Katolik, 101
erkek Katolik; 432 kadın Protestan, 480 erkek Protestan, toplam kadın sayısı 39782,
erkek sayısı 44530’dür.
Adana eyaletine tabi İçel sancağının Silifke kazasında; 12058 kadın Müslüman, 11770
erkek Müslüman; 378 kadın Rum, 523 erkek Rum; 45 kadın Ermeni, 68 erkek Ermeni;
5 kadın Katolik, 13 erkek Katolik olmak üzere toplam kadın sayısı 12486 , toplam erkek
sayısı 12374’dür
Mut kazasında 5979 kadın Müslüman, 5993 erkek Müslüman; 7 kadın Rum, 24 erkek
Rum sayılmıştır. Toplam nüfus 12003’dür85.
Ermenek kazasında 12309 kadın Müslüman, 11723 erkek Müslüman; 3 erkek Rum, 21
kadın Ermeni, 35 erkek Ermeni olmak üzere toplam kadın sayısı 12330, erkek sayısı
11761’dir
Gülnar kazasında 8128 kadın Müslüman, 8175 erkek Müslüman; 114 kadın Rum, 136
erkek Rum; 9 kadın Ermeni, 9 erkek Ermeni; 4 erkek Katolik toplam kadın nüfus 8251,
erkek nüfus 8324’dür.
İçel sancağının son kazası olan Anamur’da; 10674 kadın Müslüman, 11883 erkek
Müslüman; 145 kadın Rum, 185 erkek Rum; toplam nüfus ise 22887’dır.
85Aynı yer
20
İçel sancağının genel nüfusu 49148 kadın Müslüman, 49544 erkek Müslüman; 644
kadın Rum, 871 erkek Rum; 75 kadın Ermeni, 112 erkek Ermeni; 5 kadın Katolik, 17
erkek Katolik olmak üzere İçel sancağının nüfusu 100416’dır.
Adana eyaletine bağlı Cebel-i Bereket (Osmaniye) sancağında Yarpuz kazası; 1432
kadın Müslüman, 1588 erkek Müslüman; 147 kadın Ermeni, 210 erkek Ermeni; toplam
kadın sayısı 1579, erkek sayısı 1798’dir.
Hasa kazası 2923 kadın Müslüman, 4157 erkek Müslüman; 14 kadın Rum, 11 erkek
Rum; 136 kadın Ermeni, 154 erkek Ermeni, 69 kadın Katolik olmak üzere toplam kadın
sayısı 3200, erkek sayısı 4475’dir.
İslahiye kazası 3819 kadın Müslüman, 4536 erkek Müslüman; 118 kadın Ermeni, 175
erkek Ermeni toplam kadın sayısı 3937, erkek sayısı 4711’dir
Bulanık (Bahçe) kazası 4251 kadın Müslüman, 4496 erkek Müslüman; 911 kadın
Ermeni, 1122 erkek Ermeni; 140 kadın Protestan, 144 erkek Protestan; toplam kadın
sayısı 5302 , erkek sayısı 5762 kaydedilmiştir.
Osmaniye kazası 3634 kadın Müslüman, 4129 erkek Müslüman; 39 kadın Ermeni, 61
erkek Ermeni olmak üzere toplam kadın nüfus 3673 , erkek nüfus 4190’dır.
Payas kazasında 6266 kadın Müslüman, 6941 erkek Müslüman; 55 kadın Rum, 70
erkek Rum; 1655 kadın Ermeni, 1843 erkek Ermeni; 198 kadın Protestan, 216 erkek
Protestan olmak üzere toplam kadın sayısı 7976, erkek sayısı 8854 olarak yazılmıştır.
Cebel-i Bereket sancağının toplamında toplam kadın Müslüman nüfus 22325, toplam
erkek Müslüman nüfus 25847; 69 kadın Rum, 81 erkek Rum; 3006 kadın Ermeni, 3565
erkek Ermeni; 69 kadın Katolik, 81 erkek Katolik olmak üzere toplam kadın sayısı
25667, erkek sayısı 29790’dır.
1881/ 82 – 1893 Osmanlı Devleti genel nüfus sayımında Adana eyaletine umumi bir
bakış yapacak olursak; 162984 kadın Müslüman, 17392 erkek Müslüman; 2755 kadın
Rum, 3507 erkek Rum; 20752 kadın Ermeni, 24047 erkek Ermeni; 750 kadın Katolik,
903 erkek Katolik; 1028 kadın Protestan, 1116 erkek Protestan; 39 kadın Monofizit
(Süryani), 76 erkek Monofizit (Süryani) toplam kadın nüfus 188308, toplam erkek
nüfus 208041 olmak üzere toplam nüfus sayısı 396349 olarak tespit edilmiştir86.
86 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1308. s. 86.
21
2.2.3 XX. Yüzyılın Diğer Kayıtları 1882-93 sayımını takiben H.1309 tarihli salname bilgilerinde Mersin kazasında; 2770
Müslüman hanede, kadın 3707, erkek Müslüman 10030 dur. 464 Rum hanede, 505
kadın, 697 erkek Rum; 220 Ermeni hanede 121 kadın, 306 erkek Ermeni; 94 Katolik
hanede 131 kadın, 166 erkek Katolik; 3 Yahudi hanede 3 erkek Yahudi kaydedilmiştir.
İç-il Sancağına tabi Silifke Kazasında; 25042 Müslüman, 1160 gayrimüslim; Ermenek
kazasında 25657 Müslüman, 7 gayrimüslim; Anamur kazasında; 23246 Müslüman, 362
gayrimüslim, Mut kazasında 12512 Müslüman, 31 gayrimüslim, Gülnar kazasında;
17623 Müslüman, 277 gayrimüslim nüfus kaydedilmiştir.
Kozan Sancağına bağlı Kozan kazasında 18225 Müslüman, 2085 gayrimüslim; Haçin
kazasında 13026 Müslüman, 10927 gayrimüslim; Feke kazasında 9796 Müslüman,
3123 gayrimüslim; Kars-ı Zülkadriye kazasında 14109 Müslüman, 720 gayrimüslim
nüfus kaydedilmiştir.
Cebel-i Bereket Sancağına tabi Cebel-i Bereket kazasında 3025 Müslüman, 355
gayrimüslim, İslahiye kazası; 8355 Müslüman, 293 gayrimüslim; Hasa kazası 7080
Müslüman, 597 gayrimüslim; Bulanık kazası; 8447 Müslüman, 2317 gayrimüslim;
Osmaniye kazası 7794 Müslüman, 100 gayrimüslim; Payas kazası 13207 Müslüman,
3623 gayrimüslim nüfusa sahiptir87.
H. 1312(1894-1895) tarihli bilgilerde Adana Sancağı 87363 nüfustan ibaret olup Nefs-i
Adana Kasabası 5265 hanedir. Karaisalı kazası 22130 nüfus kaydedilmiştir. Hamidiye
kazası 13 mahalle, 2407 hane olduğu belirtilmekte, ancak bundan başka bir kayıta
rastlamamaktadır. İç-il sancağına bağlı olan ve merkez liva olarak kaydedilen Silifke
kazasında 26497 nüfus olup, bunun 25005’i Müslüman, 992’si gayrimüslimdir.
Ermenek kazası 26306 nüfus olup, nüfusun 26247’u Müslüman, 59’u gayrimüslimdir.
Anamur kazası 24412 toplam nüfusu olup, bunun 24079’u Müslüman, 412’si
gayrimüslimdir. Mut kazası 13199 toplam nüfusa sahip olup, 13168’i Müslüman, 31’i
gayrimüslimdir Gülnar kazasında17665 Müslüman, 268 gayrimüslim yazılmıştır.
Kozan Sancağının merkezi olan Sis Kazasında 16946 Müslüman, 2126 Ermeni, 54
Katolik, 116 Protestan kaydedilmiştir. Haçin kazasında 24713 nüfus olup, bunun 13217
si Müslüman, 9518 Ermeni, 1179 Katolik, 825 Protestan olarak gösterilmiştir. Feke
87 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1309. s. 92, 121,147,167.
22
kazası 13135 nüfusa sahip olup bunun 10000 Müslüman, 1188 Rum, 1900 Ermeni, 130
Protestan’dır. Kars-ı Zülkadriye kazasındaki 14601 nüfustan 13842’si Müslüman, 759’u
gayrimüslimdir.
Cebel-i Bereket Sancağında Kasaba 3724 nüfusa sahip olup, bunun 3451’i Müslüman,
383’ü gayrimüslimdir. İslahiye kazasındaki 8326 toplam nüfusun 9071’i Müslüman,
195’i gayrimüslimdir. Hasa kazası nüfusunun 6571’i Müslüman, 671’i gayrimüslimdir.
Bulanık kazasında 9113 Müslüman, 2169 gayrimüslim kayıtlıdır. Payas’ta 13909
Müslüman, 4047 gayrimüslim yazılmıştır. Osmaniye’de 6714 Müslüman, 102
gayrimüslimdir88.
Bundan dört yıl sonraki bilgide H. 1316 (1898-1899) Adana vilayetine tabi Cebel-i
Bereket Sancağı kaza merkezinde 1211 hanede 4166 Müslüman, 92 hanede 423
gayrimüslim vardı. İslahiye kazasında 2120 Müslüman hanede, 4190 erkek, 4415 kadın,
15 gayrimüslim hane olup, 150 erkek, 129 kadın gayrimüslim kaydedilmiştir. Payas
kaza merkezi ve Yumurtalık nahiyesinde toplam nüfus 19500 olarak yazılmıştır.
Osmaniye kazası merkezinde 5602 Müslüman, 5015 gayrimüslim kayıtlıdır. Bahçe
kazasında 2361 Müslüman, 1610 gayrimüslim hanede, 4754 erkek, 4737 kadın; 869
erkek, 936 kadın Ermeni; 53 erkek Protestan, 168 kadın Protestan belirtilmiştir. Hasa
kazasında 1276 Müslüman hanede, 3338 erkek, 2986 kadın; 6 Rum hanede 16 erkek, 14
kadın; 64 Ermeni hanede 198 erkek, 290 kadın; 25 Katolik hanede 60 erkek, 79 kadın;
20 Protestan hanede, 99 erkek, 80 kadın; 1 hanede 6 nüfus Fransız tebaası
kaydedilmiştir.
Kozan Sancağına bağlı Sis kazasında 8677 erkek, 8290 kadın Müslüman; 1128 erkek,
1094 kadın gayrimüslim sayılmıştır. Kars-ı Zülkadriye kazasında; 7011 erkek, 6990
kadın Müslüman; 349 erkek, 347 kadın gayrimüslim nüfusa sahiptir. Feke Kazasında
10487 Müslüman; 1450 Rum; 2161 Ermeni ve 155 Protestan nüfus kayıtlıdır.
Mersin Sancağına bağlı Nefs-i Mersin’de 1584 hane, köylerde ise; 3400 hane tespit
edilmiş, ancak nüfusu hakkında bir kayıt tutulmamıştır 89.
H. 1318 (1900-1901) yılında Adana vilayetine bağlı Tarsus kazasında 25502 erkek,
4808 kadın Müslüman; 7329 erkek, 1229 kadın gayrimüslim nüfus vardır.
88 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul, 1312. s. 47-48,50-51,61,64-65,67-71,74-88. 89 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul 1316 s. 136-168.
23
İç-il Sancağı Silifke kazasında 28183 nüfus olup, bunun 13442’si erkek, 3568’i kadın
Müslüman; 520’i erkek, 489’u kadın Rum; 76’sı erkek, 77’si kadın Ermeni’dir. Anamur
kazasında nüfusunda 13506 erkek, 13815 kadın Müslüman; 665 de gayrimüslim
kaydedilmiştir. Ermenek kazasında 26964 toplam nüfusun, 12862’si erkek, 14102 kadın
Müslüman’dır. Gülnar kazasında 18408 nüfus olup, bunun 18099’u kadın ve erkek
Müslüman; 316’sı erkek ve kadın Rum’dur. Mut kazasında 12647 Müslüman ve 12
bekar gayrimüslim kaydedilmiştir90.
H. 1319 (1901-1902) yılı salnamesinde Adana vilayeti Cebel-i Bereket (Osmaniye)
Sancağı’na bağlı Kars-ı Zülkadriye kazasında 7011 erkek, 6990 kadın Müslüman; 349
erkek, 437 kadın gayrimüslim kaydedilmiştir. Mersin kazasının Müslüman ve
gayrimüslim erkek nüfus 11800, kadın nüfus ise 11643 sayılmıştır. Silifke kazası 13442
erkek, 3568 kadın Müslüman; 520 erkek, 489 kadın Rum; 76 erkek, 88 kadın Ermeni
kaydedilmiştir. Ermenek kazasında 12862 erkek, 14103 kadın Müslüman belirtilmiştir.
Gülnar kazasında 18090 erkek ve kadın Müslüman; 16 erkek ve kadın Rum
yazılmıştır91.
90 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul 1318 s. 220. 91 Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. İstanbul 1319. s. 145.
24
III. BÖLÜM
ADANA VİLAYETİNDE İSKÂN SİYASETİ
3.1 XIX YÜZYILA KADAR ADANA VİLAYETİNDE İSKAN
3.1.1 Aşiretlerin Durumu Osmanlı Devleti’ni uğraştıran unsurlardan birisi, aşiretler ve konar-göçer halktır92.
Bozkır kültürünün en belirleyici özelliği olan konar-göçer hayat tarzı tamamıyla bir
göçebelikten ziyade, genel olarak sınırları belli olan bir mekan da mevsimlik yapılan
göçlerdir. Yaz mevsiminin başlamasıyla yaylak denilen daha yüksek ve serin alanlara,
kış mevsimiyle de kışlak denilen ılıman iklime sahip düzlüklere yapılan yer
değiştirmelerdir93. Konumları itibariyle hayvancılıkla uğraşan aşiretler sürülerine otlak
bulmak endişesiyle zamanlarının büyük bir kısmını değişik yerlerde geçirmek zorunda
kalmışlardır.
3.1.2 Bölgedeki Mevcut Aşiretler Anadolu’da boş ve harap yerlerin şenlendirilmesinde en çok konar-göçer unsurlardan
yararlanılmıştır. Devletin sahip olduğu boş topraklarda, yerleşmemiş büyük bir nüfus
potansiyeli olarak konar-göçer topluluklar bulunmaktadır. Bu topluluklardan bazıları
aşağıda belirtilmiştir94.
Kınıklar; XIII. yüzyıl da Memluk ordusunun desteğiyle Çukurova’ya gelmişler. Ceyhan
nehri ile Gavurdağı arasına yerleşmişlerdir95.
Yüreğirliler; Yüreğir boyu XIV. yüzyıl başlarında Memlukluların yanında
Çukurova’nın fethine katılmışlar, bu fetihle beraber Seyhan nehri ile Ceyhan nehri
arasını yurt edinmişlerdir. 1354 yılında Ramazan Bey’in idaresinde yörede Ramazanlı
Türkmen Beyliği’ni kurmuşlardır.
92 Cengiz Orhonlu. (1987). Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskanı, Eren Yay. İstanbul, s. 12. 93 İbrahim Kafesoğlu. (1999). Türk Milli Kültürü, Akça Yay. İstanbul, s. 204-215; Mehmet Eröz. (1991). Yörükler, İstanbul, s. 72, 85-86. 94 Orhunlu. a.g.e. , s. 15. 95 Cezmi Yurtsever. (1983). Ermeni Terör Merkezi Kilikya Kilisesi, Bayrak Yay. İstanbul, s. 76.
Eymürler; XVI yüzyıl da Kars-ı Zülkadriye (Kadirli) ile Karaisalı arasında
yaşamaktaydılar.
3.1.3 XIX. Yüzyılda Aşiretlerin İskanı İskan geniş anlamıyla; mevsimlerin seyrine uyarak yer değişikliği yapan, yazın yaylaya
çıkan kışın kışlığa inen yarı göçebe toplulukların bir süreliğine yerleşmeleri; meskun
insanların oturdukları münferit mesken, çiftlik, köy, kasaba, şehirlerde, geçici veya
devamlı, toplu veya dağınık, bütün yerleşmeler iskan olarak tanımlanmaktadır96.
Çukurova ve çevresinin Türkler tarafından fethinden XIX. yüzyıl’a kadar Çukurova ve
Kozan dağında; Afşar, Bozok, Cerid, Tacirlü, Sırkıntılı, Yağbasan, Varsak, Kırıntılı,
Ovulu, Karacalar, Lek, Klacılar, Gavurdağı’nda; Karafakılı, Ulaşlı, Kayırlı, Amik
ovasında; Reyhanlı, Dumdum ovası, Kürt dağında; Delikanlı, Çelikanlı, Şıhlar (Şeyhlü),
Okçu, İzzeddünlü, Amiki aşiretleri bulunmaktadır97.
Afşarlar; Anadolu da var olan en büyük Türkmen aşiretlerinden biri olup Halep
tarafında kışlayıp, yazın Uzunyayla’ya çıkmaktaydılar98. Ancak Celali isyanlarından
sonra Çukurova’nın terk edilmesiyle, Afşarlar, Adana ve Kozan arasında kışlamaya
başlamışlardır99. 1852 yılında Çukurova’da bulunan Afşarların 3000 kadar haneye sahip
oldukları ifade edilmektedir100.
XVIII. yüzyıl sonlarına doğru kitle halinde Zamantı ve Binboğa’da yaylaya çıkmaya,
kışın da Sunbas suyu ve Anavarza kalesi civarında kışlamaya başlamışlardır101.
Varsaklar; Çukurova’nın fethinden sonra Tarsus tarafına yerleşmiş olan Kuştimur,
Esenlü, Elvanlı, Kusun, Ulaş gibi Türkmen teşekküllerine genel olarak verilen
isimdir102. Bu bölgeden dağılan Varsaklar’dan bir kısmı Kozan dağına, bir kısmı
96 Yusuf Halaçoğlu. (1997). XVII Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, TTK Yay. Ankara, s. 20. 97 Yusuf Halaçoğlu. (1973). “Fırka-i İslahiye ve Yapmış Olduğu İskan”, İ. Ü Tarih Enstitüsü Dergisi, 27, s. 3. 98 M.Fuat Köprülü. (1997). “Avşarlar”, İA; c. II., Eskişehir, s. 36; Cevdet Türkay. (1979). Başbakanlık Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatler, İstanbul, s. 22, 46, 179. 99 Faruk Sümer. (1963). “Çukur-Ova Tarihine Dair Araştırmalar”, A.Ü.D.T.C.F. Tarih Araştırmaları Dergisi, I/1, s. 31. 100Yurtsever. a.g.e. , s. 111. 101 Ahmed Cevdet Paşa. (1991). Tezakir, c. III. , Yay. Haz. Cavit Boysun, Ankara, s. 108. 102 Ali Sinan Bilgili. (1999). “Osmanlıya Karşı Bir Türkmen Boyu Tarsus Varsakları” , Osmanlı, c. IV. , Ankara, s. 170-175; F. Sümer, “Çukur-Ova Tarihine Dair Araştırmalar”, s. 70-80.
26
Kadirli- Maraş arasına yerleşmişlerdir. Kozan Varsakları XVIII. yüzyıl da Sis ve Kadirli
çevresinde boş arazilere iskan edilmişlerdir103.
Kozan Varsakları XIX. yüzyıl da 800 çadır sayıda gösterilmektedir104. Bugün ise Kozan,
Saimbeyli, Tufanbeyli, Feke, Haruniye’de yaşamaktadırlar105.
Tacirlü; Tacirlü (Tecirlü) aşireti önce Dulkadir ilinin Akçakoyunlu boyuna bağlı bir
oymak iken, XVII. yüzyıl da Ceyhan nehri kıyısı ve bilhasa Haruniye ovasında
kışlamaya başlamışlardır106. Aynı dönemde Ayaş, Berendi ve Kınık kazalarını
şenlendirmek için iskan edilmişler, ancak göçebeliğe devam ettiklerinden Rakka’ya
sürülmüş olsalar da tekrar Çukurova’ya dönmüşlerdir107. Ancak Adana vilayeti’ne
yerleştirilecek olan Tacirlü aşiretinin silahsızlandırılması ve bunların iaşe, barınma gibi
ihtiyaçlarının karşılanması gerektiği 7 Safer 1267 (12 Aralık 1850) tarihli arıza ile
Dahiliye Vekaleti’ne iletilmiştir108. Ayrıca Meclisi Vala’dan 12 Recep 1267 (13 Mayıs
1851) tarihli kararında Tacirlü aşiretinin Adana’ya iskanı sırasında iaşe ve tohumluk
ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Anadolu Ordusu Müşüri’nin görevli olduğu
belirtilmiştir109. Tacirlü aşiretinin Adana vilayeti içerisinde uygun yerlere iskan
edilmeleri ve bunun için de gerekli tedbirlerin alınması Sadaret’te (1 eylül 1851) 5 recep
1267 tarihinde Adana vilayetine bildirilmiştir110.
Ceridler; Ceridler’in esas ana kitlesi Ceyhan nehri kıyısında Tacirlü aşireti ile aynı
yerde kışlayıp yazın Elbistan, Zamantı ve Uzunyayla taraflarına çıkmaktaydılar111. 1526
yılında Çukurova’da Zülkadriye Yörükleri’ne bağlı 54 cemaat Cerid bulunmaktaydı112.
Adana eyaleti dahilinde Tacirlü ve Cerid aşiretlerinin Payas Sancağı’nda iskanları için
Halep Vilayeti’ne evler inşası ve köyler teşekkülü anlamında 15 ağustos 1866 da tezkire
gönderilmişti113. Ceyhan nehrinin doğusu, Tacirlü ve Cerid aşiretinin hakimiyetindeydi.
Nehrin batı tarafındaki Afşar ve Bozdoğan aşiretleri birbirleriyle mücadele içindeydiler. 103 Halaçoğlu. a.g.m. , s. 3. 104 Sümer. (1963). “Çukur-Ova Tarihine Dair Araştırmalar” , s. 84; Cevdet Paşa ise; “Kozan dağının ekserisinin Varsaklardan meydana geldiğini” belirmektedir. (A.C. Paşa, Tezakir, c. III. , s. 108) 105 Ahmet Gökbel. (1998). Anadolu Varsaklarında İnanç ve Adetler, AKM Yay. Ankara, s. 50-62. 106 Faruk Sümer. “Ceridler” ,TDAD, 24, s. 6-8; Türkay. “Tecirlü aşiretinin bozuluşu Türkmen aşiretine bağlı konar göçer Türkmen taifesinde olduğunu” belirtmektedir. (Türkay, a.g.e. , s. 156) 107 Halaçoğlu. (1930). a.g.e. , s. 137; Ahmet Refik. Anadolu’da Türk Aşiretleri, İstanbul, s. 134-135. 108 BOA. İrade Meclis-i Valâ No. 6288. 109 BOA. İrade Meclis-i Valâ No. 7126. 110 BOA. Meclis-i Valâ. No. 1267. 111 Sümer. “Ceridler” , s. 6. ; Faruk Sümer. (1587). “XIX yüzyıl da Çukurova’da İçtima-i Hayat” , TDA 48, s. 9-10, Cerid aşireti konar göçer Türkmen taifesindendir; (Türkay, a.g.e. , s. 68-273) 112 Yurtsever. a.g.e. , s. 103. 113 BOA. A. } MKT. MHM. 1283.
27
XIX. yüzyıl da 1200 çadır civarında olan Ceridler bir nahiye olarak idare
edilmekteydiler114.
Bozdoğan aşireti; önceleri Silifke115 tarafında iken XVII. yüzyıl sonlarında Adana ve
Tarsus çevresine göç etmişler, daha sonra Bozdoğanlardan kalabalık bir grup
Kadirli’nin güneyine, Ceyhan Nehri’nin sağ tarafına yerleşmişlerdir. XIX. yüzyıl
ortalarında 2500 çadır olarak gösterilmişlerdir. Yüreğir Ovası’nda kalan Kütük
Bozdoğanları ise 1400 çadır olarak belirtilmişlerdir116. Kütük Bozdoğan obalarından en
önemlileri Menemenci, Tekeli, Kasabacılı ve Kürkçülü olup, bunlardan Menemenci
aşireti Karaisalı tarafına yerleştirilmişdir117. Ahmet Cevdet Paşa XIX. yüzyıl ortalarında
Bozdoğan aşiretinin kışlık yurdunun Kadirli (Pazaryeri) ile Ceyhan nehri arasında
olduğunu belirtmektedir. XX. yüzyıl başlarında ise, 4 bölük halinde yaşamaktaydılar.
Birinci bölük Yüreğir ve Karataş civarında, ikinci bölük Kadirli’nin güneyinde, üçüncü
bölük Ceyhan kazası dolaylarında, dördüncü bölük de göçebe olarak Çukurova’da
bulunmaktaydı118.
Sırkıntı(lı); Sırkıntılı aşireti Adana ile Kozan arasında kışlayıp, yazın İnderesi yaylasına
çıkarlardı119.
Yağbasan; Yağbasan aşireti XVII. yüzyıl da Çukurova’ya göç eden Turil Yörüklerinin
başında Kozan ve Kadirli civarına yerleştirilmiştir. Bir grubu ise Saimbeyli (Haçın)
taraflarında olup bunlara yayla denilmektedir120. Cevdet Paşa bu aşiret bahsinde
kullandığı “Varsak Yağbasanı nahiyesi kethüdası Gençoğlan-oğlu Ahmet ağa” ifadesi
Faruk Sümer tarafından aşiretin Varsaklara mensup olduğuna delil olarak
gösterilmiştir121. Bu aşiretlerden başka Kırıntılı aşiretinin de varlığına dikkat
114 Çukurova Ceridleri 14 obadan meydana gelmektedir. Bunlar; Tatarlı, Altıgöz, Bekirli, Azizli, Veysiye, İmran, Hadili, Değirmendere, İseli, Hüruşağı, Ceyhan Bekirlisi, Almagöllü, Yalak, Mustafa Beyli ceridleridir. Bunlardan başka Kırşehir ve Keskin kazasında Silsüpür, Maraşta; Kuşcu Ceridi ve Çağlayan Ceridi bulunmaktadır. (Sümer, “Ceridler” , s. 8) ; Sümer. (1587). “XIX. yüzyıl da Çukurova’da İçtima-i Hayat” , s. 9-12. 115 Konar-göçer; Yörükan taifesinden olup İç-il, Adana ve Maraş civarında yaşıyorlardı. (Türkay. a.g.e. , s. 253) 116 Sümer. (1587). “XIX. yüzyıl da Çukurova’da İçtima-i Hayat” , s. 9; Yurtsever, a.g.e. , s. 98-100. 117 Sümer. (1587). “XIX. yüzyıl da Çukurova’da İçtima-i Hayat” , s. 9 118 Burcu Buzpınar. (2006). Çukurova Türkmen Aşiretleri, Basılmamış Yükseklisans Tezi, Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Niğde. s. 23. 119 Halaçoğlu. a.g.m. , s. 4; A. C. Paşa, Tezakir, c. III, s. 117. ; Sümer. “XIX. yüzyıl da Çukurova’da İçtima-i Hayat” , s. 9; Sümer. “Çukur-Ova Tarihine Dair Araştırmalar” , s. 85; Türkay. Sarkıntılı aşiretini Bozdoğan Yörükleri taifesinden olarak gösteriyor. (Türkay. a.g.e. , s. 43-144). 120 Yurtsever. a.g.e. , s. 97; Y. Halaçoğlu. a.g.m. , s. 4. 121 Sümer. “Çukur-Ova Tarihine Dair Araştırmalar” , s. 85, Ahmed Cevdet Paşa. (1984). Maruzat, (Yay.Haz.Yusuf Halaçoğlu) İstanbul, s. 128.
28
çekilmektedir. Adana’ya bağlı Cebel-i Kozan Sancağı’nda göçebe olarak bulunan
Kırıntılı aşiretinin bir kısmının iskan edildiği, bir kısmının da iskan edilmemiş
olduğundan bunların bir an evvel iskanlarının sağlanması isteği 13 mart 1860 tarihli
Adana vilayetine gönderilen yazıdan anlaşılmaktadır122. Ayrıca bu aşiretlerden başka
Levronik, Hacılar aşiretleri fazla nüfusa sahip olmamakla birlikte Ekrad aşiretleri olarak
isimleri geçmektedir123. Bu aşiretler XVIII yüzyıl içerisinde Anavarza kalesi ile Kadirli
ve Kozan Dağları arasında yaşamaktaydılar. Bundan başka Kozan dağında Oruçlu124
Karacalar125 gibi bazı küçük aşiretlerde bulunmaktadır. Adana ile Maraş sancaklarına
yerleştirilecek aşiretlerin iskanları için şartlarının uygun olup olmadığı araştırıldıktan
sonra iskan için daha elverişli olduğu görülen Maraş sancağına 25000 nüfusa sahip
Kozan aşiretinin yerleştirilmesi kararlaştırılmıştır126.
Bir başka belgede ise Adana vilayetindeki iskan alanlarından biri olan Canlı karyesinin
Şehzade Ahmet Efendi’ye ismine nispetle Ahmediye olarak değiştirilmesi 6 şubat 1900
tarihli tezkireyle kararlaştırılmıştır. Karardan Canlı karyesine XX. yüzyıl başlarında
iskan edildiği anlaşılmaktadır127.
Adana vilayetinin Gülnar kazasının Ovacık köyünde iskan edilen Işıklı aşiretinden 15
hanenin Mut kazası Bellibel yaylasında yerleştiğinden, Bellibel olarak adlandırılması
sadaretten Dahiliye Nezareti’ne gönderilen 18 eylül 1911 tarihli yazıyla uygun
bulunmuştur128.
Ulaşlı; bu aşiret hakkında Faruk Sümer bir makalesinde Halep Türkmenleri’ne bağlı
Beydilli soyunun 40 oymağı olup, 22. sırada gösterilen Ulaşlı oymağının XIX. yüzyıl da
Gavur dağlarında yaşayan Ulaşlılar olma ihtimalini ileri sürmektedir129. Ulaşlılar Ali
Bekiroğlu, Kelemenoğlu, Karayiğitoğlu, Kaypakoğlu, Çendoğlu olmak üzere 5
nahiyeye ayrılmışlardır130.
122 BOA. İrade Meclis-i Valâ 18906. 123 Yurtsever. a.g.e. , s. 102; Halaçoğlu. a.g.m. , s. 5. 124 Varsaklardan olan Oruçlu aşireti 150 kadar bir haneye sahipti. A. C. Paşa. Tezakir, c. III, s. 116. 125 Göksun nehrin iki yanında 470 haneye sahip bir aşiretti. ( Halaçoğlu. a.g.m. , s. 4) 126 BOA. A. } MKT. 160/108 1264. 127 BOA. İrade Dahiliye 1315 tarih ve 14 nolu vesika. 128 BOA. İrade Dahiliye 1327 tarih ve 20 nolu vesika. 129 Sümer. “Ceridler” , s. 6. 130 A. C. Paşa. Tezakir, c.III, s. 127; BOA. İ. M. Valâ; 1282 tarih ve 45 numaralı arıza.
29
Günümüzde Osmaniye ile çevre köylerinde bu cemaatlerin ismini yaşatan kalabalık bir
Ulaşlı nüfusu yaşamaktadır131. Ulaşlılar’dan başka Gavurdağların da Karafakılı,
Kapulu132 gibi küçük oymaklarda bulunmaktadır.
Reyhanlı; güneyin en büyük aşiretlerinden biri olup, XVII. yüzyıl da Sivas’ta iskan
edilmişlerse de, kışlıklarına gidip gelmeye devam ettiklerinden dolayı Amik ovasında
iskanlarına karar verilmiştir. XIX. yüzyıl ortalarında yine Amik Ovası’na iskan edilerek
Reyhaniye kazası teşkil edilmiştir. Aşiret beyi olan Ahmet Paşa’nın ölümünden sonra
tekrar göçebeliğe dönmüşlerdir. Bu yıllarda 5000 çadır nüfusa sahip oldukları ifade
edilmektedir133.
Kürt aşiretleri Dumdum ovasındaki Çelikanlı134, Delikanlı135 aşiretleri ile Kürt dağında
bulunan Okçu, İzzeddünlü136, Şıhlar137 (şeyhlü), Amik138 aşiretleri Kürt aşiretleri olarak
gösterilmektedir.
3.2 ADANA VİLAYETİNE GÖÇLER Çukurova’ya yerleşen aşiretlerden başka, Kırım savaşında Kafkasya’dan göç etmek
zorunda kalan Nogay muhacirleri de yerleşmiştir. 1859 yılında gelen ilk Nogay
muhacirleri Mersin iskelesine çıkarıldıktan sonra Misis ve Kurtkulağı çevresinde,
Ceyhan nehrinin iki tarafına iskan olundular. Bu ilk muhacirlerin 8755 kişi oldukları
tespit edilmiştir139.
131 Sümer. “Ceridler” , s. 6. 132 Kapulu aşireti Ulaşlı aşiretine bağlı küçük bir oymaktı. (Halaçoğlu. a.g.m. , s. 4) 133 Şemseddin Mursaloğlu. a.g.e. , s. 69; BOA.. İ. M. Valâ 24169. 134 XIX yüzyıl ortalarında iskana tabi tutulmuşlarsa da başarılı olamamışlardır. XIX yüzyıl ortalarında 8 oymakta 600 hane kadar bir nüfusa sahiptirler. (A. C. Paşa. Tezakir, c. III. , s. 148; Halaçoğlu. a.g.m. , s. 4; Türkay. a.g.e. , s. 25; BOA.. İ. M. Valâ 24169) 135 372 haneye sahip küçük bir aşiretti. (Halaçoğlu. a.g.m. , s. 4); 400 kadar haneden oluşan bu aşiret Delkanlı aşiretinde daha fazla etrafa zarar vermekteydi. (A. C. Paşa. Tezakir, c.III. , s. 158; Türkay. a.g.e. , s. 74) 136 Türkmen ekradı taifesindendir. (Türkay. a.g.e. , s. 133); Kurdağından başka Kerkütlü ve Çerçili nahiyesinde de aşiret ahalisi bulunmaktadır. (Halaçoğlu. a.g.m. , s. 5) 137 Gavurdağı tarafında Elhamamlı ve Çerçili nahiyelerinde de aşirete mensup haneler bulunuyordu. (Halaçoğlu. a.g.m. , s. 4; Türkay. a.g.e. , s. 155) 138 Halaçoğlu. a.g.m. , s. 5;Türkay. a.g.e. , s. 74. 139 Abdullah Saydam. (1997). Kırım ve Kafkasya Göçleri, TTK. , Ankara, s. 124-125; 1861 yılında bu Nogay Muhacirleri Adana sancağına muhacirin nahiyesi olarak bağlanmışlardır. Daha sonra Yarsuvat kazasının kurulmasına sebep oldular. Kaza daha sonra Ceyhan ilçesine dönüşmüştür. Yurtsever. a.g.e. , s. 106.
30
1861 yılı ortalarında Adana eyaletine yerleştirilen muhacir sayısı 1769 hane, toplam
19918 kişidir. Bu yılın son çeyreğinde hızlı bir artış olmuş, bu sayı 4000 haneyi
geçmiştir140.
3.2.1 Muhacirlerin Durumu Kırım savaşından sonra Kırım’dan ve Kafkasya’dan çeşitli bölgelerden Adana
vilayetine iskanlar gerçekleşmiştir. Bu göçmenlerden olan Nogay muhacirleri 1859
yılında Mersin iskelesine çıkarıldıktan sonra Ceyhan nehrinin iki tarafına iskan
olundular141. Muhacirler iskan edilmeden önce iskan alanları belirlenmiştir142.
Muhacirlerin iskan edilebilmesi için Adana vilayetinde boş arazilerin belirlenmesinde
tapu memurları görevlendirilip uygun yerlerin tespit edildiği ve buna yerli halktan bir
müdahale olmadığı 18 aralık 1861 tarihli tezkirede belirtilmiştir143. Trablusgarp ve
Bingazi de iskan edilmeleri düşünülen bazı muhacirlerin tarıma elverişli olmayan
arazilerde kalmayacakları düşünüldüğünden Adana, Aydın, Hüdavendigar gibi çeşitli
vilayetlere iskan edilmeleri Dahiliye Nezaretince 13 Teşrinisani 1304 (25 Kasım 1888)
tarihli yazı ile uygun bulunmuştur144.
Muhacirlerin iskanı için uygun yerlerin tespitinde, Dahiliye Nezaretinden sadarete
gönderilen 20 Kanunuevvel 1304 (1 Ocak 1889) tarihli yazıda muhacirlerin iskanı için
Doğu Anadolu’dan ziyade, Adana ve Konya vilayetlerinin daha uygun olduğu ve
buralardaki boş arazilerin incelendikten sonra, iskanın gerçekleşebileceği
belirtilmektedir145. Muhacirin Komisyonu’ndan 25 Kanunusani 1305 (6 Şubat 1890)
tarihinde sadarete gönderilen yazıda Kafkasya’nın çeşitli bölgelerinden yaklaşık 120 bin
nüfusun göç ettiği, bu göç esnasında Rusya tarafından kafileler için memurlar
gönderildiği, Ankara, Konya ve Adana vilayetlerine iskan için uygun alanlar olduğu
belirtilmektedir146. Bu arada bir yandan Muhacirlerin iskanı için yer aranırken, bir
yandan da Muhacirini İslamiye Komisyonu vasıtasıyla Adana vilayetinde iskan edilecek
140 Saydam, a.g.e. , s. 131; Bir araştırmacı 1854-1860 arasında 4100 hanedandan oluşan Nogay muhacirleri Ceyhan nehrinin iki yakasına yerleştirildiğini belirtirken; (Yurtsever, a.g.e. , s. 106) ; diğer bir araştırmacı ise bu Nogayların 2500 hane olduklarını belirtmektedir. (A. C. Paşa, Tezakir, c. III, s. 124) 141 Saydam. a.g.e. , s. 124-125. 142 BOA. A. } MKT. MHM. 30/28. 143 BOA. A. } MKT. UM. 517/18. 144 BOA. DH. MKT. 1570/7. 145 BOA. DH. MKT. 1580/105. 146 BOA. Y. MTVO. 42/14.
31
muhacirinin gönderildiği 29 Nisan 1320 (12 Mayıs 1904) tarihli tezkirede
belirtilmektedir147.
Muhacirlerin uyum sağlayamadıklarından başka yerlerde yerleştirilme istekleri sıkça
gündeme gelmekteydi. Bu anlamda Adana vilayetine bağlı Hamidiye kazasında bazı
köylere yerleştirilen muhacirlerin bölgenin havasıyla uyum sağlayamadıklarından daha
uygun bir yere iskanlarını istedikleri konusu 25 Nisan 1323 (8 Mayıs 1907) tarihinde
Şura-yı Devlet’de ele alınıp gerekenin yapılması Dahiliye Nezareti’ne bildirilmiştir148.
Muhacirlerin yerleştirilmesinde çeşitli yardımlarda bulunulmaktaydı. Bu anlamda
Tacirlü aşiretinin iskanında Anadolu Ordusu Müşiri Ahmet Paşa’nın muhacirler için
gerekli ihtiyaçların karşılanması 25 Recep 1267 (26 Mayıs 1851) tarihli tezkireden
anlaşılmaktadır149. Muhacirlerin Adana’ya iskanında Hicri 1277 (1860-1861) yılında
Mart ayından Haziran sonuna kadar yevmiye, tohumluk ve zahire bedelleri olan 5 yük
92162,5 kuruşun hazineden karşılanması konusunda, Dahiliye Nezareti vasıtasıyla
Maliye Nezareti’ne istekte bulunulmuştur150. Adana vilayetine gönderilen Muhacirlerin
konaklama ve iaşe ihtiyaçları için 1 yük 1590 kuruşun muhacirler ve halk tarafından
sağlanması, gayretli olanların takdir edilmeleri emri Adana Mutasarrıfı Ahmet Paşa’ya
5 Aralık 1860 tarihinde bildirilmiştir151. Adana’ya yerleştirilen muhacirler için
hazineden 61332,5 kuruş gönderilmiştir152. Adana vilayeti dahilinde muhacir iskanına
ayrılan arazinin taksim ve tahriri için erkan-ı harp zabitlerinden binbaşı Tevfik
Efendi’nin yol masrafı olarak 18571,5 kuruştan 9804 kuruşunun vilayet bütçesinden,
kalan 8767,5 kuruşunda hazineden karşılanmasına Dahiliye Nezareti’nce 30 Ocak 1861
tarihli yazıyla onay verilmiştir153. Konaklama ve nakliye ücretlerinin de hazineden
karşılandığı bilinmektedir. Hicri 1276 (1859-1860) yılında konaklama ve nakliye
ücretleri için 3 yük 8831 kuruşun ödendiği, bundan başka aynı yıla ait nisan ayı
yevmiyelerinin (Nisan 1860) bir yük 61242 kuruş tuttuğu, bunun ödenmesi için
Dahiliye Nezareti vasıtasıyla konunun hazineye iletildiği ve 1 şubat 1861 tarihinde
Dahiliye Nezareti’ne gönderilen yazıda paranın en kısa zamanda ödeneceği
147 BOA. A. } MKT. MHM. 524/30. 148 BOA. İrade Dahiliye Vesika. No/4. 149 BOA. İrade Meclisi Valâ 19670. 150 BOA. İrade Dahiliye 320. 151 BOA. A. } MKT. MHM. 760/16. 152 BOA. İrade Dahiliye 31228. 153 BOA. İrade Dahiliye 32/382.
32
belirtilmektedir154. Adana vilayetine iskan etmiş 67 kişi için birer hane inşası ve ziraat
aletlerinin temini hakkında Adana Mutasarrıfı Ahmet Paşa’ya 30 kasım 1861 tarihinde
şifre gönderilmiştir155. Muhacirlerin davaları için Şeyhülislamlık tarafından naib
gönderilmesinin uygun bulunduğu da 11 Ocak 1862 tarihli tezkire ile Adana vilayetine
bildirilmiştir156.
Adana vilayetince muhacirlerin kayıplarının karşılanması için talepte bulunulmuştur.
1884 yılının Ağustos ayında Osmaniye’nin Cerid nahiyesine bağlı Köstekli köyünde
çıkan yangında 12 harmanlık yanmış, 12000 şiniklik buğday telef olmuştur. Adana
vilayeti bu durum karşısında muhacirler için tayınat bedeli gönderilmesini Dahiliye
Nezareti’ne tarihi tam belli olmayan 1884 tarihli yazıyla iletmiştir157. Adana’ya bağlı
Muhacirin nahiyesi Gürhan köyünün ve diğer bazı köylerin harmanlarının kısmen
yandığı belirtildikten sonra, 103 haneli Gürhan köyünde yaşayan 264 kişi için mevcut
85 hane üzerinden her hane için 5’er kile hesabıyla 425 İstanbul kilesi buğdaya ihtiyaç
olduğu, bunların gerçekten muhtaç durumda olduklarından biran önce tedariki isteğiyle
21 Ağustos 1884 tarihli yazıyla Dahiliye Nezareti’ne bildirilmiştir158. Adana’ya iskan
olunacak Muhacir reislerinden Abdullah Ağa’nın beyanında ise; 50 hanenin 2’şer 3’er
hanelik gruplar halinde çeşitli yerlere yerleştirildiği belirtmekteydi, ancak bunlar
muhtaç durumda olduklarından gerekli önlemlerin alınmasını arz eden mektubunu
Adana vilayetine iletmişti159.
Adana vilayetinde muhacir iskânı için yapılan yardımların tarım alanında da
kullanabilmeleri hakkında kanunların uygun gördüğü şekilde hareket edilmesi, bunun
dışına çıkılmaması istenmekteydi160. Adana vilayetinden 1900 yılında muhacirlere ait
evler ve zıraat aletleri için 40000 lira Dahiliye Nezareti kararıyla Sadaret’ten istenmiştir.
18 ocak 1900 tarihli Meclis-i Vükela toplantısında alınan karara göre, bu paranın
merkezden gönderilmesinin imkansız olduğu, para bulmak amacıyla vilayetin, merkeze
göndereceği vergilere dokunulmaması istenmektedir. Bu vergilerden arta kalan kısmının
ancak kullanılabileceği belirtilmektedir. Daha önceden de 100000 liranın gönderilmiş
olduğuna dikkat çekilerek, muhacir iskanı için yapılacak harcamalarda azami derecede
154 BOA. İrade Dahiliye 31256. 155 BOA. A. } MKT. UM. 521/17. 156 BOA. A. } MKT. UM. 531/57. 157 BOA. İrade Dahiliye 73479. 158 BOA. İrade Dahiliye 73479. 159 BOA. DH. MKT. 1478/117. 160 BOA. A. } MKT. MHM. 518/9.
33
tasarrufa riayet edilmesi istenmekteydi161. Muhacirin iskanı için Adana vilayeti
tarafından gerekli hasasiyet de gösterilmiştir. Mart 1900 de Muhacirin Komisyonu ile
Adana vilayetinin birlikte gönderdikleri tezkirede muhacirin iskanı için gereken 35000
liranın Hicri Mart 1316 (Mart 1900) bütçesinden harcama yapılabilmesi için Meclis-i
Vukela’ya başvurulmuştur. Meclis kararında bu harcamanın yapılabileceği ve biran
önce muhacirlerin evlerine yerleştirilmeleri için gereken hasasiyetin gösterilmesi ve
iskan edilenlerin hava şartlarından mümkün oldukça az etkilenmeleri amacıyla Adana
vilayetine tembihte bulunulması kararlaştırılmıştır162.
Adana vilayetine muhacirlerin iskanında yapılan yardım ve ihtiyaçların hazineden
karşılanmasının isteği yanında halkın da yardımlarına başvurulması istenmiştir. Adana
vilayetine tahminen 200000 muhacirinin iskanının düşünüldüğü, Tayınat ve inşa
bedellerinin bir kısmının hazineden karşılanılabileceği ifade edildikten sonra, bölge
halkının da yardımlarından istifade edilebileceği dile getirilmekteydi163. 1905 yılının
Kasım ayında İskenderun’a muhacir sevki için 200 liranın gönderildiği Dahiliye
Nezaretinden Maliye Nezareti’ne bildirilmiştir164.
Adana’ya bağlı Sırkıntı nahiyesinde Kördili köyü 3 saat mesafede iskan edilmiş olan 63
nüfus muhacirin köye geliş gidişleri zor olduğundan burada köy oluşturulması ve
muhtar tayin edilmesi 6 Eylül 1907 tarihinde değiştirilmiştir165. Muhacirin tahsisatı için
1908-1909 bütçesinde Adana vilayetine sarf olmak üzere 178000, 18 kuruş 30 paranın
ayrıldığı Adana vilayetine 26 Ağustos 1909 tarihli tezkireyle bildirilmiştir166. XX.
yüzyılın başlarında, 1908-1909 yılları bütçesinde, muhacirin tahsisatına ilave olarak
168000, 18 kuruş ilave edildiği ve bununla ilgili makbuzun Maliye Nezareti’ne
gönderildiği 19 Ağustos 1325 (1 Eylül 1909 ) yazıdan anlaşılmaktadır167. Dahiliye
Nezareti’nden Adana vilayetine gönderilen 14 eylül 1911 tarihli yazıda bazı
muhacirlerin tohumluk ihtiyaçlarının henüz karşılanmadığından, bunun biran önce
sağlanması ve gerekli önlemlerin alınması istenmekteydi168.
161 BOA. M. V. 99/25. 162 BOA. M. V. 99/25. 163 BOA. A. } MKT. MHM. 251. 164 BOA. A. } MKT. MHM. 527/34. 165 BOA. DH. TMK. S. 62/50. 166 BOA. DH. MUİ. 2/2 33. 167 BOA. DH. MUİ. 2/2 33. 168 BOA. İrade Dahiliye 1329 No/26.
34
3.2.1.1 Nogay Muhacirleri Kırım savaşından sonra Kafkasya’dan göç etmek zorunda kalan Nogay muhacirlerinin
bir kısmı Adana vilayetine yerleştirilmiştir. 1859 yılında Adana’ya ilk gelen Nogay
muhacirleri Mersin iskelesine çıkarıldıktan sonra Misis ve Kurtkulağı çevresinde
Ceyhan nehrinin iki tarafına iskan olundular169.
Nogay muhacirlerinden 4072 neferinin vapur tedarik edilerek Adana’ya gönderildikleri,
1800 kişinin hazine tarafından sağlanacak diğer bir vapurla gönderileceği, geriye kalan
1600 kişinin de yakın zamanda Mersin iskelesine gönderileceği 5 Rebiülahir 1276 (1
Kasım 1859) tarihli tahrirattan anlaşılmaktadır170. Mersin’deki Nogay muhacirleri
reislerinden daha önce Adana’ya yerleştirilmiş olan Timur Bey ve Hacı Musa
Efendilerin Mersin’e aile fertleriyle birlikte iskan isteklerinin uygun olduğu bundan
başka 80-100 kişinin de Mersin’e sevk istekleri 18 Şubat 1861 tarihinde Dahiliye
Nezareti’ne bildirilmiştir171. Adana vilayetine gönderilen Nogay muhacirleri hakkında
nüfusları, hane miktarları ve harcanan masrafın gönderilmesi hususu 5 Nisan 1861
tarihinde Muhacirin Komisyonu’na iletilmiştir172.
Nogay muhacir ailelerinden bir kısmı Adana vilayetine yerleştirilmişti. Bunu takiben
gelen eş ve akrabalarının da buraya yerleştirilme istekleri ancak kendi paralarıyla
Edirne’den Adana’ya gidebilecekleri Dahiliye Nezareti tarafından 22 Nisan 1861
tarihinde vilayete bildirilmiştir173.
Adana, Mersin, Karaisalı sancaklarına iskan edilmiş olan 4790 kişinin tayın bedellerinin
karşılanması, evlerinin inşası için gerekli para ve yük hayvanlarının temin edilmesinde
Adana vilayeti tahsisatının bunu karşılayamadığından İstanbul’dan yardım edilmesi 27
Mart 1860 tarihli tezkireyle bildirilmiştir174.
Nogay muhacirlerinden bir kısmının Samsuna geldiği ve Adana’ya sevkleri uygun
görülenlerin posta vapuruyla İstanbul’a gönderilmeleri, bunların yevmiyelerinin ise 15
169 Saydam. a.g.e. s. 124-125. 170 BOA. A. } MKT. NZD. 294/22. 171 BOA. A. } MKT. UM. 449/77. 172 BOA. A. } MKT. NZD. 348/2. 173 BOA. A. } MKT. NZD. 349/47. 174 BOA. A. } MKT. UM. 401/97.
35
günde bir olmak üzere Canik Mal Sandığı’ndan sağlanacağı 18 Nisan 1276 (30 Nisan
1860) tarihli tezkire ile Sadaret’e bildirilmiştir175.
Adana vilayetine bağlı Cebeli Kozan’a yerleştirilen Nogay muhacirleri için Maraş
sancağından yardım gönderildiği ve bunun 2922 lira 491,5 kuruş olduğu, gerektiğinde
hazine tarafından tekrar yardım edileceği 10 haziran 1860 tarihli tezkire ile Adana
vilayetine iletilmiştir176. Nogay muhacirlerinin iskanı için kendilerine verilecek
buğdayın tahsisinde görevli memura aylık 400 kuruş maaş verileceği, bundan başka
ambarcı ve kantarcı adları altında gerekirse bir memur tahsis edileceği ve bunun
maaşının da uygun bir şekilde belirlenmesi gerektiği Dahiliye Nezaretince 15 Recep
1277 (27 Ocak 1861) tarihinde Adana vilayetine bildirilmiştir177. XIX. yüzyılın son
yıllarına ait bir belgede Adana’ya yerleştirilen 4031 Nogay muhacirlinden 1836’sının
yerleştirildiği, kalanın da iskan edilmek üzere olduğu, iskan aşamasındaki bu
muhacirlerin yevmiyelerinin sağlanması gerektiğinden, gerekli paranın gelecek yıl
hesabından karşılanması isteği Sadaret tarafından uygun bulunmuş olup Adana valisine
bu yönde emir verilmiştir178.
Nogay muhacirleri yanında Girit muhacirler de Adana’ya iskan edenler arasındadır.
Adana’ya iskan edilen Girit muhacirleri için öncelikli olarak 35000 liranın sağlandığı ve
geri kalan miktar için ise ağnam resmi gibi bazı vergilerden kısa süreli borçlanma
yoluna gidilebileceğine dair alınan karar Dahiliye Nezareti tarafından Adana vilayetine
iletilmişti179. Taşucu’na yerleştirilen Girit muhacirlerinin iskanında istihkak için gerekli
miktarın hazine ve vilayet mal sandığından karşılanması lüzumu 15 Aralık 1899
tarihinde Sadaret’ten Dahiliye Nezareti’ne bildirilmiştir180. Adana, Tarsus, Mersin’de
iskan edilen bir kısım Girit muhacirlerinin çeşitli ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla
vilayet mal sandığı yetersiz kaldığından, hazineden de yardım edilmesi gerektiği 18
Aralık 1899 tarihinde Sadarete iletilmiştir.
1899 yılı sonu itibariyle vilayete bağlı Karaisalı ve Hamidiye kazalarında muhacir
nüfusu ile ilgili elimizde bazı bilgiler bulunmaktadır. Buna göre Karaisalı’ya iskan
edilen 6 hanede 17 erkek 11 kadın 11 çocuk, Hamidiye kazasına 51 hanede 92 erkek, 80
175 BOA. A. } MKT. UM. 399/71. 176 BOA. A. } MKT. UM. 413/97. 177 BOA. İrade Meclisi Valâ 19674. 178 BOA. A. } MKT. NZD. 296/105. 179 BOA. M. V. 99/75. 180 BOA. A. } MKT. MHM. 508/7.
36
kadın, 76 çocuk, Cebel-i Bereket Sancağı’na 253 hanede 338 erkek, 345 kadın, 325
çocuk iskan edildiği anlaşılmaktadır. Bu muhacirlerden Karaisalı’ya yerleştirilenler
1889-1900, Hamidiye kazasına yerleştirilenler 1888-1900, Cebel-i bereket sancağına da
1898-1900 yıllarında iskan edildikleri anlaşılmaktadır181.
Adana vilayetine bağlı Rahimiye adlı nahiyede iskan edilen 80 hane Girit muhacirinin
cami ve iktida-i mektep istediklerine ilişkin dileklerine Maarif Nezareti kararıyla okul
inşası için 24000 kuruş 30 para ayrılmış olup, inşa edilecek caminin alt katı ibtidai
mektep olarak planlanmıştır. 7 Ağustos 1904 tarihinde Sadaret’ten Maarif Nezaretine
konuya ait tezkire gönderilmiştir182.
Yoğunluk bakımından Nogay ve Girit muhacirlerinden sonra Çerkez muhacirleri
gelmektedir. 70 hane Çerkez muhacirinin Adana vilayetinde uygun yerlerde iskanı
meselesi 14 Receb 1276 (6 Şubat 1860) tarihinde vilayete bildirilmiştir183.
Adana vilayeti meclisinden Dahiliye Nezareti gönderilen yazıda, iskan edilecek
Köstence muhacirleri için iaşe, ev inşası için yaklaşık 7000-8000 liraya ihtiyaç olduğu
ve bunun hazinece karşılanması isteği karşısında Meclisi Vükela 17 Aralık 1906 tarihli
toplantısında muhacir iskan edilen yerlerin ve muhacir miktarının bildirilmesi, gerekli
paranın vilayet bütçesinden ve halkın bağışlarından sağlanması kararı alınmıştı184.
İskenderun çevresinde iskan olunan bazı Kırım muhacirlerinin de yerlerinden memnun
olmayıp akrabalarının bulunduğu Hüdavendigar, Adana, Konya vilayetine yerleşme
isteklerinin bu bölgelerde yeterli sayıda muhacir bulunduğundan uygun görülmediği
Sadaret’in 20 Şubat 1319 (4 Mart 1904) tarihli tezkiresinden anlaşılmaktadır185.
181 BOA. A. } MKT. MHM. 508/7. 182 BOA. A. } MKT. MHM. 525/21. 183 BOA. İrade Dahiliye 29979. 184 BOA. M. V. 114-67. 185 BOA. İrade Dahiliye 29982.
37
3.2.2 Adana Vilayetinde Bulunan Ayanlar XVIII. Yüzyıl da Osmanlı merkeziyetçi karakteri yerini ayanlara bırakmıştır186. Tarsus
dan Halep e kadar olan bu sahada bu ayan veya büyük aileler devlet otoritesinin yerini
aldılar.
XVIII. Yüzyıl sonları XIX. yüzyıl ortalarına kadar Çukurova bölgesindeki ayanlar;
Kozanoğanoğulları, Küçükalioğulları, Menemencioğulları, Hasanpaşazadeler,
Gökvelioğulları, Yağbasanlar, Kerimoğullarıdır.
3.2.2.1 Adana Vilayetinde Bulunan Ayanların Durumu ve Oluşturdukları Problemler 3.2.2.1.1 Kozanoğulları Kozan havalisinde bir derebeylik haline gelen Kozanoğulları187 Arıklı cemaati
kethüdasından olup bölgenin ismi olan Kozan-Kuzan tabirini kullanmış oldukları akla
yatkın görünmektedir188. Kozanoğulları adına Osmanlı vesikalarında ilk olarak 1690
yılında rastlanmakta ve bu sırada ağalarının Kara Hasan’ın oğlu olduğu
anlaşılmaktadır189. XVIII. Yüzyıl ortalarında aşiret Hacı beyin biraderi Topal Ağa’nın
idaresindedir. Hacı Bey’in oğlu Osman Ağa amcasını öldürerek Kozanoğullarının
başına geçmiştir190.
Yusuf Ağa Sis hakimi olan Divanoğulları’nı ortadan kaldırıp, Varsak (Farsak) Afşar,
Bozdoğan, Sırkıntılı gibi aşiretleri kontrol altına alarak Kozan’da bir beylik haline
geldi191. 1817 yılında Yusuf ağa Kozanoğulları’nın hakimiyetinde bulunan bölgeyi iki
oğlu arasında taksim ederek Belenköy merkezli Batı Kozan’ı oğlu Sarı Ali’ye, Doğu
186 Ayanlık hakkında geniş bilgi için bkz. ; Mustafa Akdağ. (1974). ‘’Osmanlı Tarihinde Ayanlık Düzeni Devri‘’ , TAD 19-23, s. 51-61. Yücel Özkaya. (1978 ). “XVIII yüzyılın İlk Yarısında Anadoluda Yerli Ailelerin Ayanlıkları ele Geçirişleri ve Büyük Hanedanlıkların Ortaya Çıkışı” , Belleten, XLII/168, Ankara, s. 667-723. 187 XIX. Yüzyılın en büyük Hanedanlarından biri olan Kozanoğulları hakkında geniş bir çalışma yapılmamıştır. A. C. Paşanın Tezakirde verdiği bilgiler yanında (A. C. Paşa, Tezakir, c.III, Özellikle 27. Tezkire); Abdurrahman Münir Kozanoğlu. (1983). Kozanoğulları, İstanbul, adındaki küçük bir aile tarihi ve 2000 yılında yayınlanan Mustafa Onar ‘’Kozanoğulları’’, Adana Köprübaşı, Yapı Kredi yayınları; İstanbul 2000. bu boşluğu birazda olsa kapatmaktadır. 188Buzpınar. a. g. t, s. 35. 189 Ahmet Refik Paşa (Altınay). (1930). Anadoluda Türk Aşiretleri, Türkiyat Enstitüsü, İstanbul, s. 88, 136., Kozanoğlu. a.g.e. , s. 9; Mustafa Onar. a.g.m. , s. 368. 190 A. C. Paşa. Tezakir, c.III, s. 109. 191 A. C. Paşa. Tezakir, c. III, s. 109-112; Kozanoğlu. a.g.e. , s. 19-21.
38
Kozanı ise küçük oğlu Samur Ağa’ya verdi192. Sarı Ali Ağa Belenköy merkezli teşkil
edilen sancağa kaymakam, Samur Ağa da Haçin merkezli kazaya müdür olarak tayin
edildi. 1844 yılında Samur ağa, 1846 yılında da Çadırcı Mehmet ağa ölünce Batı
Kozan’a Samur ağanın oğlu Mehmet, Çadırcının yerine ise kardeşi Ömer ağa geçti.
Kozanoğulları kendilerine göre bir sistem kurarak hükmetmeye devam ettiler. Devlet
tarafından resmi unvanlar verilmekle birlikte, daima kendi bildikleri gibi hareket etmeyi
sürdürdüler. Osmanlı Devleti 1865 yılına kadar XIX. yüzyıl boyunca Kozan dağlarında
hakimiyetini gösteremedi, fakat buranın ıslahı içinde çareler aramayı sürdürdü. Son
olarak 1851 yılında Kıbrıslı Mehmet Paşa Kozan dağını hakimiyet altına aldıysa da
Kozanoğlu Yusuf ağa tarafından yenilgiye uğratıldı193. Kırım savaşında asker vermeyen
Kozanoğulları meselesine İngilizler de karışınca bölgenin ıslah ve iskanı zorunlu hale
geldi194.
1863 yılında Yusuf ağanın tedib edilerek başka bir mahalle gönderilmesi
düşünülmekteydi195. 1864 yılı sonlarında ise Kozana en yakın merkez olan Aziziye
sancağı önemli gelişmelere sahne olmuştur. Kozanoğullarından Hasılağazade Ali ağanın
oğulları Halil ve Hacı beyler Aziziyeye gelerek hükümete dahil olmuşlardır.
İfadelerinde batı Kozan ağası Ahmet ağanın birkaç sene önce babaları Ali ağa ve Yusuf
ağaya sığındıklarına, sonradan Kozan taraflarının ıslahı haberlerini işittiklerinden
Devlete hizmet etmek amacıyla geldiklerine yer vermişlerdi. Bunun üzerine Hacı ve
Halil beylerin diğer dağ ümerasına örnek olması da düşünülerek şehriye 350 kuruş maaş
ile Aziziyede kalmaları kararlaştırılmıştı196. Aziziye kaymakamının sadarete gönderdiği
1 Mayıs 1865 tarihli raporda Kozan’a ait iki yıllık çalışmasından önemli bilgiler
topladığı anlaşılmaktadır197. Kaymakam Kozanoğullarından çoğunun ağalığa göz
dikerek fırsat kolladıkları, fakat güç yetiremedikleri için tabi oldukları, bunların arasına
tefrika düşürülüp, içlerinden birkaçı hükümet tarafına alınır ise işin daha kolay
halledilebileceğini belirtmekteydi. Ayrıca Haçin ahalisinin Daire-i Tanzimat’a girmek
arzusunu kendisine ilettiklerini dile getirmekteydi. Hacı ağa tekrar ağalığa geçebilmek
için Aziziye kaymakamlığı ile irtibata geçerek hükümet memurlarının Devlet tayinine 192 Kozanoğlu. a.g.e. , s. 23; A. C. Paşa. Tezakir, c.III. , s. 112; Mustafa Onar. a.g.m. , s. 370. 193 Poul Dumont; Kıbrıslı Mehmet Paşa yı mağlup edenin Çadırcı Mehmet Ağa olduğunu söylemektedır. ’’1865 Tarihinde Güney-Doğu Anadolu’nun Islahı ‘’. TED X-XI, 1931 s. 375; Kozanoğlu. a.g.e. , s. 30-31. 194 A. C. Paşa. Tezakir, c.III, s. 108-115; Yurtsever. a.g.e. , s. 85. 195 BOA. İ. M. Mahsus. 1256. 196 BOA. İ. M. Mahsus. 1256. 197 BOA. İ. M. Valâ. 23861.
39
mahsus olduğunu göz önünde bulundurmadığından, Kozan müdürlüğünün kendisine
verilmesi durumunda “askersiz ve kavgasız Kozanı yöneteceğini” bir çok kez ifade
etmişti. Aziziye kaymakamı ise Hacı beye temkinli davranmakla birlikte raporda Haçin
reayasının Yusuf ağadan bıktığını, bu yerlerin merkezi yönetime dahil edilmek
istediklerini ve ahalinin büyük bir kısmının Hacı ağa tarafında olduklarını, Hacı beyin
daha önce de ağalık etmiş olduğu belirtildikten sonra, Hacı ağa konusunda ne yapması
gerektiğini sormaktaydı198. Raporda belirtilen bir diğer husus da Afşar aşireti ile
ilgiliydi. Kozan’ın şimdiye kadar ele geçirilememesinin dağların sarplığından ve
Kozanoğlu’nun etrafında bulunan aşiretlerden kaynaklandığını, bunların en büyük kolu
olan Afşar aşiretinin cüzi bir miktarının haricinde ıslah edildiklerinden, aşiretlerin
başıboş bırakılmaması gerektiği belirtilmiştir199.
Kozanoğulları hakkında aynı yıl meydana gelen ikinci önemli gelişme Haçin
Ermenilerinin şikayetleri oldu. Ömer Bey ve Yusuf ağanın ve biraderi Hacı beyin ittifak
ile dairesinde bulunan aşiretleri Niğde, Kayseri ve Adana havalisinde “kat-i nüfus ve
gasp-ı emval gibi bağiyane hareketlerden” geri durmamakta idiler, zira Adana’da
bulunan Ermeni ve Kozan dağı gayrimüslimleri hazırladıkları 15 Mart 1865 tarihinde
Mıgırdıç adlı Ermeni’yi İstanbul’a göndermişlerdi. Buna göre “…dahil-i cebelde kain
Haçin ve Sis kasabaları Hıristiyanları haklarında Ömer bey ve Yusuf ağa ve biraderi
Hacı beyin vuku bulan cevr ve tadilatı keyfiyetini” şikayet etmişlerdi. Ayrıca Ermeni
Patrikhanesi Meclisi de hazırladığı mazbata ile durumu sadarete bildirmişti. Ermenilerin
şikayetlerine göre “…Kozan dağı ahalisinin vergisi 35000 kuruştan ibaret iken on
seneden beri bunlara 3 yük 50000 kuruşu mütecaviz akçe ahzım ictizar eylediklerinden
başka cebel-i mezkurun kaffe-i tekalifi 15 yük kuruş raddesinde olduğu halde bu
meblağın tamamı Kozanoğulları’nın yed-i menkullerinde kaldığından zikrolunan Haçin
kasabası ahalisinde yüzden fazla Adana’ya nakletmiş ve elli kadar şahıs ailelerini
bırakıp firar eylemiş olduğundan bunların tedip ve terbiyelerine bakılmadığı takdirde
terk-i vatana mecbur olacaklarını beyan etmişlerdir200.
1864 yılında Kozan dağında bu gelişmeler olurken, Dersaadet de Bereket dağları ve
Zeytun taraflarının iskan ve ıslahata ilişkin ne gibi tedbirler alınabileceğini
düşünmekteydi.
198 Buzpınar. (2006). a.g.t, s. 37. 199 BOA. İ. M. Valâ. 23861. 200 BOA. Y. EE. 35/16.
40
3.2.2.1.2 Küçükalioğulları XVIII. Yüzyıl ikinci yarısında Üzeyir sancağında hakimiyet kuran ve bir asır boyunca
Payas merkez olmak üzere bölgenin idaresini ellerine geçiren Küçükalioğulları’nın
tarihçesi hakkında pek bir bilgi bulunmamaktadır. Adına vesikalarda ilk olarak 1760
yılında rastlanan küçük Ali Payas taraflarında meydana gelen eşkıyalık olaylarına
katılanlardan biriydi. Rakiplerine karşı güç kazanarak, Payas’tan geçen kervanları
soyarak bu yolu kapatmıştı201. Küçük Alinin oğlu Halil bey ise uzun yıllar devletin
başına bela oldu. Üç defa üzerine kuvvet gönderilmiş, birkaç defa rütbe verilerek
(mirmiranlık) Payas muhafızlığı verilmiş ise de, Halil beyin eşkıyalığı
engellenememişti.
Halil beyin ölümünden sonra Hükümet Payas sancağı muhafızlığına oğlu Dede beyin
getirilmesinde bir sakınca görmedi. Dede beyin ilk faaliyetleri babasının mallarını tespit
ederek borçlarını ödemek olmuştu. 1816 yılında Hasan Paşazadelerden Mehmet beye
yardım etmesi sebebiyle ordu gönderilmişse de, kaçarak Bulanık ayanı Fettahoğlu
Ağaca beyin yanına sığınmıştı. Payası tekrar ele geçirmek için çabaladıysa da başarılı
olamamış, bu sırada Adana valisi olan Beyhanlı Mustafa Paşa tarafından yakalanarak
idam edilmişti202. Dede beyin küçük kardeşi Mustafa bey Adana tarafına giderek Hasan
Paşazadelere sığındı. Bu aileden Hacı Alinin 1829 yılında Adana hakimi
Menemencioğullarına karşı saldırısına katıldı.
Küçükalioğullarından bahseden vesikalarda Mustafa ve Mısdık bey olarak iki isim
geçmektedir. Bazı bilgilerden Dede beyin idamından sonra Mustafa beyin Payas hakimi
olduğunu anlaşılmaktadır203. Yılmaz Kurt ise Mustafa ve Mısdık beyin ayrı kişiler
olduğunu Dede beyin 1819 yılında idamından sonra terine Mustafa beyin geçtiğini
belirtse de Mısdık beyin faaliyetlerinden bahsetmemektedir204. 1885 yılında Payas
kaymakamı olarak Küçükalioğlu Mısdık bey görünmektedir. 1864 yılına gelindiğinde
Üzeyir sancağı kaymakamının bu defa Küçükalioğlu Mustafa Paşa olduğu
görülmektedir. 1855 yılında Mısdık beyin kaymakamlıktan azledilerek hapse atılması
ve zimmetine geçirdiği, mal ve paranın tahsil edilerek defterinin tanzim edilmesi için
201 Mahmut Şakiroğlu. (1991). “Çukurova Tarihinden Sayfalar I Payas Ayanı Küçükalioğulları” , TAD. XV/26, s. 105-108. 202 Şakiroğlu. a.g.m. , s. 130-133. 203 Şakiroğlu. a.g.m. , s. 136. 204Buzpınar. (2006). a.g.t, s. 39.
41
Üzeyir kaymakamlığına içil kaymakamı Şakir beyin atanması uygun görülmüştür205.
Adana ve Halep valilerine gönderilen bu emirde, aralarında haberleşerek Mısdık beyin
zimmetine geçirdiği malları tahsil olunduktan sonra, Edirne’de ikamet ettirilmek üzere
İstanbul’a gönderilmesine karar verilmişti. 1860 yılında Mısdık Paşanın Payas’tan
uzaklaştırılması ile Payas’ın emniyetinin sağlanacağı yönünde hazırlanan rapor
Sadrazam Fuat paşaya sunulduğunda ”şimdi bir Payas meselesi çıkarmanın zamanı
değildir. “diyerek olayı ertelemişti206. 1863-1864 yılında 5. Ordu dairesinde görev yapan
Hüsnü paşanın icraatlarından biri de Üzeyir sancağında kaymakamlık görevini yürüten
Mustafa paşa ve ailesini yakalayarak İstanbul’a göndermek oldu. Hüsnü paşa yanında
kura memuru Yaver bey olduğu halde kura işini yerine getirmek bahanesiyle, Mustafa
paşanın ikamet ettiği Kürtil (?) karyesine gelmişti. Mustafa paşa ile amcazadesi Yusuf
bey, kethüdası Dede ağa oğullarından Hamdi ve Ahmet beyler yakalanarak 28 Kasım
1863 yılında İskenderun’a sevk olundular207. Bu gelişme üzerine Üzeyir sancağına tayin
edilmiş olan Ahmet Paşa Adana’dan hareketle Kürtil’e gelerek görevine başladı.
Mustafa Paşa ve onunla birlikte ele geçirilenler birkaç gün sonra İskenderun
iskelesinden vapura bindirilerek Dersaadet’e gönderildiler. Paşanın oğullarından yirmi
yaşlarındaki Dede bey on üç on dört yaşlarındaki Seydi bey ile İskender ve Kadri beyler
Ulaşlı dağına firar ettiklerinden ele geçirilemedi208. Mustafa Paşanın celbinden sonra
Üzeyir sancağında gerekli ıslahatın yapılmasına başlanmış ise de, bu işlerin
tamamlanması ancak Mustafa paşanın ailesinin dağıtılması ile mümkün olacaktı209.
Dede Bey ve refikasından bazısı tedip olunacaklarını anlayınca Üzeyir kaymakamı ile
Payas kasabasında görüşerek affını istemiş, hilaf-ı rıza halde bulunmayacağına dair
senet vermesi üzerine Bereket dağına giderek Payas’ta rahatsızlık çıkarmaya
başladığından bölgenin ıslahı konusu Meclis-i Valâ’da ele alındı210.
Dede bey Gavur dağına firar ettikten sonra babası Mustafa paşanın Üzeyir sancağı
havalisinde bekasına lüzum göstermek için çevreye zarar vermeye başlayarak Payas
taraflarının emniyetini tamamen ortadan kaldırmıştır211. Dede Beyin eşkıyalığına son
vermek için Üzeyir meclisinden 100 nefer piyade ve 100 nefer süvari askeri talep
205 BOA. A. } MKT. UM. 77/50. 206 Vahit Çabuk. (1976). “Fırka-i Islahiye, İskenderun-Payas”, TKD. XIV/161, s. 35-42. 207 BOA. İ. M. Mahsus 1256; A. C. Paşa, Tezakir, c. III, s. 132. 208 BOA. İ. M. Mahsus 1256; A. C. Paşa, Tezakir, c. III, s. 133. 209 BOA. Y. EE. 35/16. 210 BOA. Y. EE. 35/16. 211 BOA. İ. M. Mahsus 1256; A. C. Paşa, Tezakir, c. III, s. 132.
42
edilmiş ayrıca çevrede bulunan Tacirlü ve Cerid aşiretleri ile Ulaşlı ağalarının da Dede
beye katılmalarına mani olmaya çalışılmıidır212. Neticede Hüsnü paşanın Adana
tarafından tertip edilen 200 nefer piyade ve süvari birlikleri ile Payas tarafına
gönderilmesi kararlaştırıldı213. Payas ve çevresinin Gavurdağının dibinde olması ve
Dede bey takımının başları sıkıştığında dağa kaçmaları nedeniyle ele geçirilmesi
mümkün olamıyordu. Dede bey Adana valisi Rıza Paşanın emri ve Payas kaymakamı
Yiğit ağanın daveti üzerine, kaymakam ile görüşmüş ve hatta iskan etmesi için
gösterilen Payas yakınlarındaki Guzludere (?) nam mevkiye yerleşeceğine ve yanında
bulunanları dağıtarak eşkıyalık yapmamaları için nasihat edeceğine, hükümetten firar
edip yanlarına gelenleri barındırmayacağına dair senet vermişti214. Fakat bu senetten
yaklaşık bir ay sonra Hüsnü Paşanın bölgede yapması gereken işin en başta Dede beyin
yaptıkları zarar ve ziyanı tamamen ortadan kaldırarak emniyeti sağlamak, Dede bey ve
diğer eşkıyaların derdest edilmesi olarak belirlenmiştir. Küçükalioğulları’nın Payas
taraflarındaki hakimiyetleri şekavetleri Mustafa Paşanın sürgün edilmesinden sonra da
devam etmiş oğlu dede beyin isyanı alınan bütün tedbirlere rağmen önlenememiştir215.
3.2.2.1.3 Menemencioğulları Menemencioğulları’nın mensup olduğu Menemenci aşiretinin nereden geldiği ve
“Menemenci (Melemenci)” kelimesinin anlamı konusunda farklı görüşler ortaya
atılmıştır. Ancak aile tarihini yazan Ahmet Bey (Menemencioğlu) XVIII. yüzyıl
başlarında Menemen’den Çukurova’ya geldikleri için bu isim verildiğini
belirtmektedir216. Bozdoğan aşiretinden ana kitle Kütük Bozdoğan’ın bir oymağı olan
Menemenciler Karaisalu yöresine yerleşmişlerdir217.
XVIII. Yüzyıl ilk çeyreğinde ise Menemencioğulları Adana ve Tarsus gibi merkezlerde
mütesellimlik yapmaya başladılar. Tarsus’a hakim oldukları dönemde yabancılara
sattıkları mallar ile büyük servet sahibi olmuşlardır218. Bu dönemde Adana ve çevresinde
diğer hanedan aileler, Hasanpaşazadeler ile Menemencioğulları, iktidar mücadeleleri ile
212 BOA. İ. M. Mahsus 1256; 23 Şaban 1280 (2 Şubat 1864 ) Tarihli Adana Meclisi Mazbatası 213Aynı Belgeler. 214 BOA. İ. M. Mahsus 1256; 17 Rebiyülahir 1281 (18 Eylül 1864 ) Tarihli Adana Meclisi Mazbatası. 215 Aynı yer. 216 Menemenci Ahmet Bey. (1997). Menemencioğulları Tarihi, Yay. Haz. Yılmaz Kurt. Ankara, s. 4. 217 Yılmaz Kurt. (2001). “Menemencioğulları ile ilgili Arşiv Belgeleri I” , Belgeler, XX1/25, s. 85. 218 Menemenci Ahmet Bey. a.g.e. , s. 37-38.
43
devlet otoritesini ortadan kaldırmıştır219. 1813 yılında Beyhanlı Mustafa Paşa’nın Adana
valiliğine atanmasından sonra bölgede kısa bir süre hakimiyet tesis edilerek
Menemencioğulları üzerine askeri harekat düzenlenmiş ise de, Hacı Habib bey Milvan
kalesinde savunmaya geçerek aylarca direnmiştir. Buna rağmen Menemencioğulları
kaleden çıkmak zorunda kalmışlar, Hacı Habib Bey de Mısır’a firar etmiştir220. Bu fazla
sürmedi. Hacı Habib Bey yedi sekiz yıl sonra ihtişamlı bir şekilde Adana’ya döndü ve
hemen ardından da Adana ayanı oldu221. İbrahim Paşa’nın Belen’de Osmanlı
kuvvetlerini yenerek, Adana’yı ele geçirmesinden sonra, Menemenci Ahmet Bey
Mısırlılar yanında yer alarak önemli hizmetlerde bulundu. Ağabeyi Hacı Habib Bey ise
Osmanlı tarafında yer almıştır222. Mısır ordusunun çekilmesinden sonra
Menemencioğulları tekrar eski güçlerini devam ettirme fırsatı bulsalar da, Tanzimat
reformlarının uygulanmaya başlanması ile eski güçlerinden uzaklaşmışlardır. Bu üç
büyük aile dışında başka önemli hanedan aileler bulunmaktadır223.
3.2.2.1.4 Hasanpaşazadeler Kars-ı Zülkadriye sancağından Adana’ya geldiler ve zamanla güçlenerek 1770 yılında
Hasan Paşa adında birini Adana valisi olarak çıkardılar ve bundan sonra onun adıyla
anılan büyük bir hanedan oldu224. 1829 yılında Hasanpaşazadelerden Hacı Ali Adana’yı
basarak valinin kaçmasına sebep olmuş ve kendisine diğer derebeyler ve aşiret reisleri
de katılmıştır225.
219Kurt. a.g.m. , s. 88-89; Menemenci Ahmet Bey. a.g.e. , s. 13-18. 220 Menemenci Ahmet Bey. a.g.e. , s. 74 -75. 221 Menemenci Ahmet Bey. a.g.e. , s. 82. 222 Menemenci Ahmet Bey. a.g.e. , s. 100-143. 223 Menemenci Ahmet Bey.a.g.e. , s. 145. 224 Bu dönemde 19 bin asker ile 300 kadar bir haneye sahip bir hanedan olduklarını belirtilmektedir. (Yurtsever, a.g.e. , s. 96) 225Yurtsever. a.g.e. , s. 133-134.
44
3.2.2.1.5 Gökvelioğulları (Kökülüoğulları) XVIII Yüzyıl başlarından itibaren Sunbas taraflarına hakim olmuşlar, XIX. yüzyılın
ikinci yarısının ilk yıllarına kadar hakimiyetlerini devam ettirmişlerdir.
Kozanoğulları’na karşı gelmekle birlikte devlete karşıda isyan halindeydiler226.
3.2.2.1.6 Yağbasanlılar Sunbas nahiyesi dağlarında yaşayan bir aşiret olmakla birlikte, kethüdalarından
Gençoğlanoğlu ailesinden Ahmet Ağa kendi başına bir idare tesis etmişti. Kozanoğlu
Yusuf Ağa’ya muhalif olan beylerdendi227.
3.2.2.1.7 Kerimoğulları Kerimoğulları Bozdoğan aşiretinin bir kolu olduğundan, XVIII. yüzyıldan itibaren
Çukurova’da güçlü bir hanedan olmuşlardır228.
XIX. Yüzyılın ilk yarısında Hasan Paşazadeler ile Menemencioğulları arasında Adana
hakimi olma mücadelesi nedeniyle tam bir karışıklık yaşanmış, Adana valileri de bu
ailelerin gölgesinde kalarak etkinliklerini kaybetmişlerdir. 1865 yılında bütün bu
hanedanlardan Kozanoğulları ve Küçükalioğulları’nın devlete karşı isyan halinde
olduğu, diğerlerinin ise kendi bölgelerinde hakimiyetlerini devam ettirdiği
görülmektedir. Bu durum Tanzimat’ın merkezileşme politikasına aykırı olduğundan,
Fırka-i Islahiye’nin hazırlanmasında, bu hanedan ailelerin tasfiye edilmesi zorunluluğu
önemli bir etken olarak yer almaktadır229.
3.3 AŞİRETLERİN VE MUHACİRLERİN SEBEB OLDUĞU PROBLEMLER VE YAŞANAN SORUNLAR
XIX. Yüzyıl başlarından itibaren Güney Anadolu’da ve özellikle Çukurova’da kışlayan
ve yaz mevsimi ile birlikte Sivas, Kayseri, Maraş taraflarına yaylaya çıkan aşiretlerin
asayiş bozukluğu önemli bir sorun oluşturmaktaydı. Aşiretlerin iskanının temel
sebepleri vergilerini ödememeleri, askerlik hizmetlerini yerine getirmemeleri, yaylaya
226 A. C. Paşa. Tezakir, III, s. 118; Yurtsever, a.g.e. , s. 96. 227 A. C. Paşa. Tezakir, III, s. 118; Yurtsever, a.g.e. , s. 97. 228 Yurtsever. a.g.e. , s. 99. 229 Yılmaz Kurt. (2000). Menemencioğulları Tarihi ve Çukurova’da Aşiretler, İstanbul, s. 357-364; Kasım Ener. (1964). Tarih Boyunca Adana Ovasına Bir Bakış, Adana, s. 280-282.
45
gidip gelirken yerli halka verdikleri zarar ve ziyanlar, birbirleri ile mücadeleleri
iskanları zorunlu hale getirmişti.
Ceyhan nehrinin doğusunda Afşar ve Bozdoğan aşiretleri, batısında Tacirlü ve Cerid
aşiretleri ile sürekli mücadele ediyorlardı230.
Aşiretlerin sebep olduğu asayişsizliğin önlenmesi için alınan tedbirlerde pek işe
yaramıyordu. 11 Ekim 1855 (29 Muharrem 1272) tarihinde Halep valisinin sadarete
gönderdiği arızada231 Reyhanlı aşireti tarafından ecnebi memur ve tüccarlarından “gasp
ve garet “ olunan eşya ve malların geri alınması hakkında aşiretten bu işlere karışan otuz
kadarının ele geçirildiği belirtilmekteydi. Aynı konu için 4 Kasım 1855 (23 Safer 1272)
tarihinde gönderilen Adana Meclis mazbatasında Adana eyaletinin bazı mahallelerinde
emniyetin sağlanmasına itina gösterilerek, oymak ve Kürt eşkıyasına meydan
verilmeyerek bir gün bile kötü bir olay vuku bulmamakta ve şikayetlerin çok olduğu
Bereket dağı ve Üzeyir sancağında Ulaş, Kıyı ve Tacirlü eşkiyasının uygunsuz davransa
da eskisi gibi hareket edemediklerini bildiriyordu232.
1856 yılı yazında ahalinin zulümden kurtarılması ve zarar gören eşya ve hayvanlarının
tazmini için Maraş sancağı dahilinde bulunan Göksun nam mahalle asker sevk edilmiş
idi233. Maraş eyaletinin Adana ile birleştirilerek bir eyalete dönüştürülmesi, aşiretlerin
Maraş eyaleti içerisinde geçişlerinde yerli halkı zarara uğrattıkları bunun önlenmesi ve
aynı zamanda Karaisalı kazasına Osman Bey’in kaymakam tayin edildiği 20 Eylül 1848
tarihli Adana valisine gönderilen yazıdan anlaşılmaktadır234.
Tacirlü aşiretinin iskanı için Anadolu Ordusu Kumandanlığı’na gönderilen 29 Kasım
1859 tarihli yazıda, aşiretin sahip olduğu silahların alınmaması, bunun yanında herhangi
bir asayiş bozukluğuna meydan verilmemesi de önemle belirtilmekteydi235. Ayrıca
Tacirlü aşiretinin Adana’ya iskanında görevlendirilen Kethüda Rüstem’in müdürlük
görevine atandığı ve aşiretin elindeki çadır, hayvan, silah gibi fazla eşyaların
satılmasının uygun olduğu ve bununda değerine göre yapılması gerektiği hususunda
Meclis-i Vala’nın 19 Mayıs 1852 kararında vurgulanmaktaydı236. 1861 yılında Tacirlü
230 BOA. A. } MKT. MVL. 119/28. 231 BOA. A. } MKT. UM. 235/25. 232 BOA. A. } MKT. UM. 235/25. 233 BOA. A. } MKT. UM. 261/26. 234 BOA. A. } MKT. 149/57. 235 BOA. A. } MKT. NZD. 39/92. 236 BOA. İrade Meclisi Valâ. 1268.
46
aşiretinin başıbozukluğundan dolayı gerekli tedbirlerin alınması gerekmekteydi. Maraş
havalisindeki yaylalara gelip gittikleri esnada rast gelen ekinleri hayvanlarına yedirmek,
ahaliyi soymak, ağırlıklarını yaylada bırakarak Sivas, Bozok, Maraş sancaklarında
kasaba ve köyleri basarak ahali ve neferatın canlarını yakmak gibi hareketleri adet
edindiklerinden mevcut zaptiyeden başka kuvvetler de sevk edilmiştir237. 3 Kasım 1863
tarihinde Maraş sancağı meclisinden sadarete gönderilen mazbatada Tacirlü aşireti
hakkında açık bilgiler verilmekteydi. Bu aşiretin Elbistan ve Göksun havalisinde olan
yaylaklarında bulundukları esnada bölge halkı yolcular ve “muhacirlerin hayvanat ve
mezruatını gasp ve telef etmiş olduklarından” gereğinin yapılması amacıyla aşiret
müdürlüğüne emirler verilmiş, ayrıca memur-u mahsusun mahiyetinde lüzumu kadar
asker ile bir aydan beri oralarda dolaşmakta olduğu halde aşiretin gasp ve itlaf ettiği
emvali iade etmediği dile getirilmiştir238.
Fırka-yı Islahiye’nin bölgeye gelmesinden önce çözülmesi gereken acil problemlerden
biri Tacirlü aşiretinin iskanı sorunu olmuştur. Bu anlamda 14 Mart 1864 tarihli Adana
valisinin arızasından, Tacirlü aşiretinin Adana’dan harice salıverilmemesi için gerekli
askeri tedbirler alındığı anlaşılmaktadır. Tacirlü ve Cerid aşiretinin kışlaklarından
ayrılmaması süvari mirlivası Hüsnü Paşa kumandasında Adana’da bulunan bir tabur
talia ve iki bölük süvari ve üç takım topçu ve askeri ile Maraş’taki talia taburu ilave
olunmuştur. Maraş’taki bu talia taburunun bu havalide ve aşiretin geçiş güzargahı olan
Andırın ve Bulanık taraflarında ikamet olunması, Adana’daki kuvvetlerin ise münasip
mevkiye hareket ettirilmesi halinde silah kullanmadan Tacirlü ve diğer aşiretlerin
yerlerinden harekete mecalsiz kalacağı belirtilmiştir239. Aynı günlerde gerek sadaret
gerekse serasker ile Adana ve Maraş idarecileri bu mesele üzerinde hayli mesai sarf
etmişlerdir. 25 Mart 1864 tarihinde Sadaret’ten Maraş’a cevaben yazılan emirnamede
aşiretin durumu ve askeri tedbirler alınmasına ilişkin bilgi olsa da bu tedbirler hakkında
malumat verilmemiştir240. Buna göre aşiretin genelde Çukurova’da bulunduğu ve 300-
400 kadar haneleri Lece241 nam mahalde kışlamakta olduklarından Çukurova’da
bulunanlar etrafa salıverilmediği gibi, Lece de olan hanelerin kaçmamaları için 4-5
bölük asker, 300 kadar süvari ve piyade bulundurulması gerektiği ve Andırın, Bulanık
237 BOA. A. } MKT. UM. 515/53 238 BOA. İ. M. Mahsus 1256. 239 BOA. İ. M. Mahsus 1256. 240 BOA. İ. M. Mahsus 1256. 241 Bu yer hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz.
47
taraflarında 500’er süvari ve piyade askerden mürekkep iki ayrı kuvvetin kışlak
mevsimi gelinceye kadar buralarda bulundurulmasının lazım geldiği ifade
edilmekteydi242.
1864 yılı başlarında askeri tedbirler sonucunda Tacirlü ve Cerid aşiretlerinin yaylaya
çıkmaları engellenmiş, bunlardan bir kısmı Çukurova’da iskan ve bir kısmı henüz
göçebe bulunduğundan, adetleri olduğu üzere yaylaya çıkarak eski kötü davranışlarına
devam edeceklerinden gelecek senede bu şekilde tedbir alınır ise tamamının iskan
olunacakları” belirtilmişti243.
Afşar aşiretinin çıkardığı sorunlar ise; 3 Eylül 1861 tarihinde Adana vilayetine
gönderilen tahrirde, Afşar aşiretinin asayişinin sağlanması için 2 bölük askerin
görevlendirilmesi istenmekteydi244. Konya’da iskan edilen Afşar aşiretinin asayişi bozan
hareketleri karşısında Kayseri’den 2 bölük asker gönderilmesi karşısında, bunların
Adana’ya ve Niğde’ye saldırabilecekleri düşünüldüğünden bu askerlerin Niğde’ye
gönderilmesinin uygun olduğu Konya vilayetine gönderilen 11 Mart 1860 tarihli
tezkireden anlaşılmaktadır245. Kayseri ve Adana Mutasarrıflığı’na gönderilen 30 Ekim
1861 tarihli tezkirede, Cebel-i Kozan’da meskun Afşar aşiretinden bazı kimselerin Lek
Kürdi aşiretinin 15 hanesini basıp bir kısmını yaraladıkları, buna mukabil olmak üzere
Lek Kürdi aşiretinden bazı kişilerinde Afşarlar üzerine saldırdığı, ölen ve yaralananların
olduğu belirtildikten sonra, gerekli tedbirlerin alınması ve aşiretlerin bir düzen altında
tutulabilmesi gerektiği vurgulanmaktaydı246.
XIX. Yüzyıl da Çukurova ve çevresinde Türkmen aşiretleri ovanın verimli fakat
terkedilmiş topraklarında dolaşmakta ve devlet otoritesine karşı her türlü harekete
cesaret etmekteydiler. Bu nedenle ovanın tarıma açılarak bölgenin işlenir hale
getirilmesi için aşiretlerin iskan edilmesi gerekmekteydi. Aşiretlerin yaylak ve kışlakları
arasında göç ederken yerli halka zararlarının önüne geçilmesi için Sadaret’ten Anadolu
Ordusu Kumandanlığı’na 13 Kasım 1909 tarihinde iletilmişti. Emir gereğince aşiretlerin
düzen altına alınabilmesi ve yerli halka zararlarının önlenmesi için mevcut asker
sayısının arttırılması, olayların meydana gelişi halinde ise sert tedbirlerin alınması
sadaret yazısında açıkça belirtilmiştir. Olayların önlenmesine bir katkı olmak 242 BOA. İ. M. Mahsus 1256. 243 BOA. İ. M. Mahsus 1256. 244 BOA. A. } MKT. UM. 367/63. 245 BOA. A. } MKT. UM. 378/82. 246 BOA A. } MKT. UM. 502/60.
48
düşüncesiyle, Tacirlü aşireti başta olmak üzere, diğer bazı aşiretlerin yaylalara
çıkmasına bazı seneler engel olunması alınabilecek önlemler arasında yer almaktaydı247.
Kırım ve Kafkasya’dan gelen ve Kayseri, Maraş, Adana taraflarına yerleştirilen
muhacirler ile aşiretler arasında huzursuzluklar eksik olmuyordu. 1860 yılında
Çukurova’da iskan edilen Nogay muhacirlerinden bir grubu Bozdoğan aşiretinden sığır
satın almış, fakat bu hayvanlar Afşarlar tarafından çalınmış ve bu esnada bir Nogay
muhaciri de Afşarlar tarafından öldürülmüştür248. Bu anlaşmazlıklarda görevlendirilen
naibin yetkili olduğu Ekim-Kasım 1858 tarihli tezkireyle belirtilmekteydi249. Adana
vilayetine bağlı Tarsus kazasıyla, İskenderun’daki bazı muhacirlerin iskan
edilmediklerinden ve yevmiyeleri verilmediğinden hükümet konaklarına saldırarak
kargaşalık çıkardıkları Adana Fevkalade Kumandanlığı’nın beyanından anlaşılmaktadır.
Sorunun giderilmesi isteği 20 Mart 1901 tarihli Dahiliye Vekaleti tezkiresiyle sadarete
bildirilmiştir250. Ayrıca Adana’da çeşitli yerlere iskan edilen muhacirlere karşı yerli
halkın saldırıda bulunduğu ve arada çatışmaların yaşandığı 25 Ocak 1906 tarihli 20.
Kolordu’nun yazısından anlaşılmaktadır251.
247 BOA. A. } MKT. 324/4. 248 BOA. A. } MKT. MVL. 119/28. 249 BOA. A. } MKT. UM. 571/57. 250 BOA. İrade Hususi 1318-Za 29. 251 BOA. DH. EUM. AYŞ. 1338 RA 25.
49
SONUÇ
Adana tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin geçiş noktasında bulunduğundan önemli bir
yere sahiptir. Osmanlı Devletinde de bu önemini korumasından dolayı yoğun göç alan
bölgeler arasında yer almıştır. Çalışmamızda XIX. yüzyılın ikinci yarısı Adana
vilayetinin demografik yapısı ve iskan siyaseti konusunda somut bilgilere ulaşılmışır.
Birinci bölümde; XIX. yüzyılın ikinci yarısından XX. yüzyılın başlarına kadar
Adana’nın mûlki taksimatı birinci elden kaynak olan devlet salnameleri ile incelenmeye
çelışılmıştır. Vilayet nizamnamelerinin yayınlanmasının idari taksimata etkisi üzerinde
durulmuştur.
İkinci bölümde; çalışmamızın dönemlerini kapsayan tarihler arasında Adana’nın
demografik yapısı üzerinde durulmuştur. Demografik yapısının şekillenmesinde yerli
nüfus ile birlikte Kafkasya, Kırım ve Balkanlardan yoğun göç hareketlerinin bölgede
aşırı nüfus artışına sebep olduğu ve yüzyıl sonlarına doğru göçmenlere yer tedarik
etmede sıkıntılar yaşandığı açıkça görülmektedir.
Üçüncü bölümde; Adanaya iskan edilen aşiretler ve muhacirler hakkında bilgi
verilmiştir. İskan sırasında ya da yerleşmeden sonra devlet ile iskan edilenler arasında
bir çok sorun yaşanmıştır. Bu sorunlara ve devletin getirdiği çözüm yollarına
değinilmiştir.
Mali sıkıntıların gittikçe artması ve göçmenlerin kalabalık gruplar halinde gelmeleri
bunların iskan edilmelerini ve ihtiyaçlarının karşılanmasını zorlaştırmıştır. Göçmenlerin
kendi hemşehrilerinin yanlarında iskan edilmeleri isteği, memnuniyetsizlik ve
kargaşalıklara neden olmuştur. İaşe ve barınma konusunda da zorluklar yaşanmıştır.
Elverişsiz hava koşulları devletin yaptıracağı evlerin teslim zamanınıda geciktirmiştir.
Muhacirlerle yerli halk arasında toprak taksimi konusunda sıkça anlaşmazlıkların
yaşandığı belgelerle yansımıştır. Yerli halk toprak dağıtımında kendilerine daha fazla
verilmesi gerektiği ve bazende kendi arazilerinin verildiği konusunda şikayetçi
olmuşlardır. Bu durum iki taraf arasında istenmeyen huzursuzluklara yol açmıştır.
Aşiretlerinde yerleşik düzene geçirilmesi konularında yerli halk ve devletle
anlaşmazlıklar içerisine girmişlerdir. Yerli halkın arazi ve meralarına tecavüzleri
vesikalarda sıkça görülmektedir. Devletin kendilerine tahsis ettiği arazileri beğenmeyip,
ayrılarak başıbozuk duruma düşmeleri, bölgedeki asayişi bozan önemli noktalar
arasında yer almaktadır.
Mali sıkıntılar ve yerel yönetimin etkili önlemler alamaması, ele aldığımız düzen
içerisinde var olan sorunların çözümünü sağlayamamıştır. Devletin sona erişine kadar
bu sorunlar daha da artarak devam etmiştir.
51
BİBLİYOGRAFYA
1. ARŞİV BELGELERİ Başbakanlık Osmanlı Arşivi 1- İradeler. a- İrade Dahiliye. b- İrade Meclisi Valâ. c- İrade Meclis-i Mahsus. d- İrade Hususi. 2- Yıldız Tasnifi. 3- Cevdet Tasnifi Dahiliye. 4- Sadaret Tasnifi. a- Sadaret Mektub-i Umumi A. MKT. UM. b- Sadaret Mektubi Mühime A. MKT. MHM. c- Sadaret Mektubi Meclis-i Valâ A. MKT. MVL. 2.KAYNAK ESERLER.
Ahmet Cevdet Paşa. (1991). Tezakir, Haz. Cavid Baysun. Ankara.
Ahmet Cevdet Paşa. (1980). Maruzat, Haz. Yusuf Halaçoğlu. İstanbul.
Ahmet Refik. (1930). Anadolu’da Türk Aşiretleri, Türkiyat Enstitüsü, İstanbul.
BAYKARA, Tuncer. (1988). Anadolunun Tarihi Coğrafyasına Giriş I.
Anadolu’nun İdari Taksimatı. Ankara.
BUZPINAR, Burcu. (2006). Çukurova Türkmen Aşiretleri. Basılmamış Yükseklisans
Tezi, Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Niğde.
ÇADIRCI, Musa. (1991). Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve
Ekonomik Yapıları. Ankara.
ENER, Kasım. (1964). Tarih Boyunca Adana Ovasına Bir Bakış. Adana.
ERÖZ, Mehmet. (1991). Yörükler. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yay. İstanbul.
GÖKBEL, Ahmet. (1998). Anadolu Varsaklarında İnanç ve Adetler. Ankara.
GÜRAN, Tevfik. (1897). Osmanlı Devleti’nin İlk İstatistik Yıllığı. İstanbul.
HALAÇOĞLU, Yusuf. (1987). XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun İskan
Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi. TTK. Yay. Ankara.
HAMMER, Joseph. (1986). Osmanlı Devleti Tarihi. Tasvir Yay. İstanbul.
KAFESOĞLU, İbrahim. ( 1995). Türk Milli Kültürü. İstanbul.
KARAL, E. Ziya. (1943). Osmanlı İmparatorluğunda İlk Nüfus Sayımı 1831, Devlet
İstatistikleri Enstitüsü. Ankara.
KARPAT, Kemal. H.(2003). Osmanlı Nüfusu (1830-1914) Demografik Ve Sosyal
Özellikleri, İstanbul.
KILIÇ, Orhan. (1997). 18.Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Devletinin İdari
Taksimatı- Eyalet ve Sancak Tevcihatı. Elazığ.
KOZANOĞLU, A. Münir. (1983). Kozanoğulları. İstanbul.
KURT, Yılmaz. (2004). Çukurova Tarihinin Kaynakları I: 1525 Tarihli Adana
Sancağı Mufasal Tahrir Defteri. TTK. Yay. Ankara.
KURT, Yılmaz. (2005). Çukurova Tarihinin Kaynakları II: 1547 Tarihli Adana
Sancağı Mufasal Tahrir Defteri. TTK. Yay. Ankara.
KURT, Yılmaz. (2005). Çukurova Tarihinin Kaynakları III: 1572 Tarihli Adana
Sancağı Mufasal Tahrir Defteri. TTK. Yay. Ankara.
MENEMENCİOĞLU, Ahmet. (1997). Menemencioğulları Tarihi, Yay. Haz. Yılmaz
Kurt. Ankara.
MURSALOĞLU, Şemseddin. (1984). Büyük Reyhanlı Türkmen Aşireti. İzmir.
ORHONLU, Cengiz. (1987). Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskanı
Teşebbüsü. Eren Yay. İstanbul.
ORTAYLI, İlber. (2000). Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-
1880). TTK. Yay. Ankara.
Salname-yi Devlet-i Aliye-yi Osmaniye. (1268). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1269). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1270). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1271). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1272). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1273). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1274). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1275). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1276). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1277). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1278). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1279). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1280). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1281). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye.(1282). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1283). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1284). İstanbul.
53
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1285). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye.(1286). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1287). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1288). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1289). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1290). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1291). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1292). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1293). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1294). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1295). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1296). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1297). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1298). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1299). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1300). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1301). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1302). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1303). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1304). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1305). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1306). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1307). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1308). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1309). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1310). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1311). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1312). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1313). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1314). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1315). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1316). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1317). İstanbul.
54
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1318). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1319). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1320). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1321). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1322). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1323). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1324). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1325). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1326). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1327). İstanbul.
Salname-yi Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye. (1328). İstanbul.
Salname-yi Vilayet-i Adana. (1287). Adana.
Salname-yi Vilayet-i Adana. (1309). Adana.
Salname-yi Vilayet-i Adana. (1319). Adana.
SAKİN, Orhan. (2006). Anadolu’da Türkmenler ve Yörükler. Doğan Toplumsal
Dönüşüm Yay. İstanbul.
SAMİ, Şemseddin. (1316). Kamusü’l-A’lam, İstanbul.
SAYDAM, Abdullah. (1997). Kırım ve Kafkas Göçleri. TTK. Yay. Ankara.
SÜMER, Faruk. (1980). Oğuzlar (Türkmenler) , Tarihleri- Boy Teşkilatı-
Destanları. Ankara.
UZUNÇARŞILI, İ. Hakkı. (1995). Osmanlı Tarihi I-IV. TTK. Yay. Ankara.
YURTSEVER, Cezmi. (1983). Ermeni Terör Merkezi Kilikya Kilisesi. İstanbul.
ZİLLİOĞLU, Mehmet. (1996). Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Üçdal Yay. İstanbul.
TALAYHAN, A. Mehmet. (2001). 19. Yüzyıl Sonrası ve 20. Yüzyıl Başlarında
Osmanlı Devleti İdari Taksimatı. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Niğde Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Niğde.
TEXIER, Charles. (2002). Küçük Asya, Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi I-III. , Suat
Ali. (Çev.) , Sadeleştiren Musa Yıldız.
TÜRKAY, Cevdet. (1979). Başbakanlık Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı
İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatler, İstanbul.
Yurt Ansiklopedisi. (1981). “Adana” , c. I, İstanbul.
Adana İl Yıllığı. (1967). Adana Valiliği.
55
3. MAKALELER.
AKBAL, Fazıla.(1951). “ 1831 Tarihinde Osmanlı İmparatorluğunda İdari Taksimat ve
Nüfus” Belleten XV/60. s. 617-628.
AKDAĞ, Mustafa. (1974).” Osmanlı Tarihinde Âyânlık Düzeni Devri” (1730-1839).
TAD. 19-23. s. 51-61.
BİLGİLİ, A.Sinan. (1999). “ Osmanlıya Karşı Bir Türkmen Boyu Tarsus Varsakları”
Osmanlı, c.4 Ed. Güler Eren. Ankara s. 175-176.
ÇABUK, Vahit. (1976). “ Fırka-i Islahiye, İskenderun Payas” TKD. XIV/161. s. 35-42.
DARKOT, Besim. (1997). “ Adana” İA. I. MEB. Yay. s. 127-129.
DUMONT, Poul. (1981). “1865 Tarihinde Güney-Doğu Anadolunun Islahı” Yediyıldız,
Bahaeddin. (Çev.) TED. X-XI. İstanbul, s. 369-394.
ERDEM, Sargon. (1988). “Adana” TDİA. c.I. İstanbul. s. 348-349.
HALAÇOĞLU, Yusuf. (1973). “ Fırka-i Islahiye ve Yapmış Olduğu İskan” TD. 27. s.
1-20.
HALAÇOĞLU, Yusuf. (2000). “Adana Tarihçesi” Efsaneden Tarihe, Tarihten
Bugüne Adana. Haz. Erman Artun- M. Sabri Kaz. Yapı Kredi Yay. İstanbul. s. 10-17.
KAFESOĞLU İbrahim. (1967). “ Selçuklular” İA. c. X. s. 381.
KARA, Hamdi. (1989) “ Cumhuriyete Kadar Çukurova Nüfusu” Coğrafya
Araştırmaları Dergisi, I/1 s.115-121.
KÖPRÜLÜ. M. Fuat. (1979). “ Avşarlar” İA. II. s. 28-38.
KURT, Yılmaz. (2000). “Menemencioğulları Tarihi ve Çukurova’da Aşiretler” Yapı
Kredi Yayınları. İstanbul. s. 357-365.
KURT, Yılmaz. (1990). “1572 Tarihli Adana Mufasal Tahrir Defterlerine Göre
Adana’nın Sosyo-Ekonomik Tarihi Üzerine” Belleten LIX/209. s. 5-17.
KURT, Yılmaz. (2001). “ Menemencioğulları İle İlgili Arşiv Belgeleri I. ” , Belgeler
XXI/25. s.85-151.
ONAR, Mustafa. (2000). “ Kozanoğulları” Yapı Kredi Yay. İstanbul. s. 367-375.
ÖZKAYA, Yücel. (1978). “XVII. Yüzyılın İlk Yarısında Anadolu’da Yerli Ailelerin
Ayanlıkları Ele Geçirişleri ve Büyük Hanedanlıkların Ortaya Çıkışı” Belleten
XLII/168. s. 667-723.
SAYDAM, Abdullah. (1991). “ 19. Yüzyılda Adana’nın Sosyo-Ekonomik Yapısı
Hakkında Bir Rapor” , BTTD 71. s. 27-33.
SÜMER, Faruk. (1963). “Çukur-Ova Tarihine Dair Araştırmalar” TAD. I/1. s. 1-113.
56
SÜMER, Faruk. (1987). “ XIX. Yüzyılda Çukurova’da İçtima-i Hayat” TDAD. 48. s. 9-
12.
SÜMER, Faruk. (1987). “ Ceridler” TDAD. 24. s. 3-9.
SOYSAL, Mustafa. (1988). “Onaltıncı Yüzyılda Adana İlinin “ Mufasal Defterine”
Göre Sosyal ve Ekonomik Yapısı Üzerinde Bir Araştırma” Belleten LIII/202. s. 170-
180.
ŞAHİN, İlhan. (1999). “ Göçebeler” Osmanlı c. 4 Eren Güler. (Ed.) Yeni Türkiye Yay.
Ankara s. 136-142.
ŞAKİROĞLU, Mahmut. (1992). “Çukurova Tarihinden Sayfalar I. Payas Ayanı
Küçükalioğulları” TAD. XL/26. s. 103-139.
TURAN, Osman. (1977). “Keyhüsrev II.” İA. c. VI. s. 627-628.
TURAN, Osman. (1977). “ Kılıçarslan II.” İA. c. VI. s.696.
TURAN, Osman. (1979). “Süleyman Şah I.” İA. c. XI. s.201-209.
TURAN, Osman. (1979). “Süleyman Şah II.” İA. c. XI. s.219-231.
4. MÜRACAT ESERLER
Osmanlı Tarihi Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, M.Zeki PAKALIN, İstanbul 1993.
Osmanlı Yer Adları Sözlüğü, Nuri Akbayar, İstanbul 2001.
Osmanlıca-Türkçe Lügat, Ferit Devilioğlu, Ankara 1997.
Kâmûs-ı Türkî, Şemseddin Sâmi, İstanbul 2006.
İmla Kılavuzu, Ankara 2000.
Yer İsimleri Kılavuzu, BOA. Yay. , İstanbul 1991.
57