Wemb Story Bulut

107
WEMB STORY BULUT  Geçmişi Unut KASIM 2011 YAZAN Metin KILIÇ [email protected]

Transcript of Wemb Story Bulut

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 1/107

WEMBSTORY

BULUT Geçmişi Unut

KASIM 2011

YAZAN

Metin KILIÇ[email protected]

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 2/107

Bismillahirrahmanirrahim

Bakara/164: İnne fı halkıs semavati vel erdı vahtilafil leyli ven nehari velfülkilletı tecrı fil bahri bima yenfeun nase ve ma enzelellahü mines semaimim main fe ahya bihil erda ba'de mevtiha ve besse fıha min külli dabbetivve tasrıfir riyahı ves sehabil müsahhari beynes semai vel erdı le ayatil li

kavmiy ya'kılun.

Bakara/164:Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yarar sağlayarak denizde akıp giden ogemilerde, O’nun(Allah’ın)gökten su indirip böylece onunla, ölümündensonra yeryüzünü diriltmesinde, orada bütün hayvanlardan yaymasında,rüzgârların(değişik yönlerden)esmesinde ve yerle gök arasında musahhar(emre amade)kılınmış bulutlarda, akıl eden kavim için mutlaka âyetler(deliller)vardır.

“… yer ile gök arasında emre hazır bekleyenbulutlarda …” (Bakara/164)

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 3/107

BULUT GEÇMİŞİ UNUT

_______________________________ Okumadan önce…

Öyleyse…İlham…Özü…

Kahramanımız…

___________________________GİRİŞ

A: WILLSIMB: BULUT

C: SES__________________________

İÇERİKBÖLÜM 1: YOL

BÖLÜM 2:ADIMBÖLÜM 3:YÜKSELİŞ

BÖLÜM 4:GERİSİBÖLÜM 5:VARIŞ

BÖLÜM 6:TOMNISTBÖLÜM 7:EVLİLİK

BÖLÜM 8:MERKÜRBÖLÜM 9:SON NEFES

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 4/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 5/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 6/107

Kendine sunulan güzelin içine dalmış.Gözlerin perdesi aralanmış.Gözün içinden geçen gizli bir ışıklı yola sapmış.Yol sığmış, derinlerine almayacak kadar safmış.

Anlamsız gelirmiş okuyana.Anlaması için okumayı bırakması gerekir.Okumayı bırakması için düşünmesi gerekir.Masal olmuş anlatılan.

Bulut yağmurunu bırakmış.Yağan damlalar denize ulaşmış.Aslında damla, kızın gözyaşıymış.

Merkür adında bir gezegen var.Hayatının son yıllarını yaşayan var.WillSim’in anlattıklarını yazan parmaklar var.

İlham gelmiş, beklememiş.Yaşadıklarını bilsinler diye aktarmış.Olmuş bitmiş geçmişte kalan.Geleceğe uzanan taşlı bir patika var.Yoluna aldıklarını geride bırakmaz.Ormanın içinde kaybolan bir patika var.

Karanlıkta beklettiklerini unutmaz.

Şimdi adımlarınızı gizemli patikaya çekiyoruz.Yazılanların patikaya yol olduğunu görüyorsunuz.İnsan neden yaratıldığına bir baksın!Buluta baksın sonra.Bulutun bıraktıklarını anlasın…

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 7/107

İLHAM…

Çanakkale… Dünyanın gizemli bölgelerinden sayılıyor. İnsanlar dans ediyor. İki denizi bağlıyor. İnsanlar su içiyor. İki kıtayı ayırıyor. İnsanlar dinliyor. Dünya yuvarlak.

Yüksekliği yeni keşfetmiş iki boyutlu canlılara daire olarak görünecek. Sizlere nasılgöründüğü, boyutları algılamanıza bağlı olacak.

Çanakkale… Bir yanda eski Truva kenti var. Yıkıntılar öncesinde kalmış zengin aileler var.Öte yanda henüz bitmiş bir “Gelibolu Savaşı” var. Daracık bir alanda sıkışan gençlerinyaşam savaşı var.

İlkinde, zaman yavaş akıyordu. Anadolu’da Truva şehri parlıyordu. Gezegenlerin uygun

sırada dans ettiği yıllardı. İnsanlık tarihinin sayılarda artıya geçtiği milat gününe daha çokvardı. Milat gününden binlerce yıl öncesiydi. Yunan mitolojisi içinde abartılı vetanrılaşmış insan figürleri. Yaşanmış gerçek insanlık tarihinde, kaybeden Truva’lılar.Vatanlarından sürülmüş ve hızlı akan tarihten silinmişler.

Mitolojik kaynaklarda yazılıdır. Paranormal oluşlarla tarihin gidişatı değiştirilmektedir.Tanrılaşmış kahramanlar elinde nice savaşların seyirleri son anda ve ufak bir farkla tersinedönmüştür. Öyle ki, İsa doğmadan yüz yıl kadar önce, Romalı ve Pontuslu askerler yine bu topraklardaydı. Savaşmaya hazır orduları, gökten inen, gümüşi, parlak, silindir biruçan nesne şaşkına çevirmişti. Yaşanan paranormalite, kazanma ihtimali yüksek tutulmuşPontus ordusunun kralını önüne alıp kaçması ile sonuçlanmıştı. Zafer, tek askerinikaybetmeden Romalı General Lucullus’un olmuştu. Tarihe böylesi bir noktadan giren

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 8/107

uçan bir nesne! Ne o? Bunu ilk defa mı okuyorsun?

İkincisinde, yılların artıya döndüğü çağlar gelmişti. Uzak diyarlardan gelmeyikolaylaştıran devasa gemiler ve güçlü silahlar keşfedilmişti. Tarihe müdahale, ilkindeolduğu gibi savaş başlamadan önce yapılmayacaktı. Savaşın kilit bir dönüm noktası beklenecek ve o anın aşılmasına izin verilmeden bulutlar görünecekti.

Sıcak bir ağustos günüydü. 1915 yılının on iki ağustosuydu. Yer, Anafartalar Suvla koyunayakın 60 nolu tepe civarıydı. Yarımadaya yeni çıkmış, Norfolk alayına bağlı bir grup askervardı. Garip bir bulutun içine girmişlerdi. Onları izleyenlerin merak dolu bakışlar vardı.Bulutun içinden ne zaman çıkacaklar diye düşünen gözler vardı. Sis perdesine dönüşmüş bulutun askerleri yuttuğunu gören Anzac askerleri vardı. Tutulan raporda gördükleriniaçık yüreklilikle anlatmışlardı. Söylediklerine inanmak isteyip bunu başaramayanların

gözünde, yalancıdan hayal görmeye kadar geniş bir yelpazede tutulmuşlardı. Hep birağızdan, günün sabahında bulutsuz bir gökyüzü olduğunu söylemişlerdi.

Güneşli havaya inat, 60 nolu tepenin üzerinde çiviyle sabitlenmiş ekmek somunu biçiminde bulutların olduğunu, hepsinin birbirlerine eş büyüklükte ve benzerliktegöründüğünü, güneyden esen rüzgâra aldırmadan tepenin üzerinde aynı formdakalabildiklerini ve kuzeye doğru sürüklenmediklerini, bu bulutların altında tepeyi yalarvaziyette, 200 metreyi aşkın uzunlukta, yüksekliği ve eni 60 metreyi bulan bir bulutundaha olduğunu, sis gibi dağılmak yerine yoğun bir katılık görüntüsü verdiğini,kendilerine birkaç mil uzaklıkta bulunan bu bulutu NZE 1. sahra bölüğü 3. takımında yeralan 22 askerin gördüğünü, 60 nolu tepeye 150 metre rakımlı mevziilerinden bakabildiklerini, mevziiden bulutun 60 derece bir acıyla gözlemlenebildiğini, çöktüğüyerde sis halini aldığı düşünülen bulutun tepenin dik olmayan yamaçlarında beklediğini,o bekleyişinde bile esen rüzgârın ölçülerini etkileyemediğini, açık gri renge sahipolduğunu, 60 nolu tepeye yamaçtan çıkmaya çalışan yüzlerce Norfolk Alayı askerinin bulutu görmemiş gibi ve anlık tereddüt yaşamadan aynı hızda içine girdiklerini, ancak bulutun içinden savaşmak üzere hiçbir askerin çıkamadığını, askerleri yutan bulutunyükselerek diğer bulutlarla beraber kuzeye yöneldiklerini ve gözden kaybolduklarını, buolayın etkisinde kalıp o gece uyuyamadıklarını anlatmışlardı.

Rapora imzalarını atan; S.F. Reichard, R. Newnes ve J. Newman isimli Anzac askerleriydi.Askerleri uykusundan eden olayı yaşayanlar, kayıp olarak kayıtlara geçti. Savaşın her ikitarafı da böyle bir olayın akıbeti hakkında bilgi bulamamışlardı. Tarih araştırmacıları yıllar boyu bu konuyu incelemişler. Suvla Koyu’na yapılan çıkarmanın, Gelibolu Savaşı’nınkaderini etkileyebilecek büyüklükte olduğunu, zamanında harekete geçirilmeyen bu tazekuvvetlerin bekleyişi yüzünden Türklerin zaman kazandığını, yarımadada tutunmaya

çalışan işgal kuvvetlerine yenilgiyi tattırdığını düşündürdü. Asker yutan bulut dışında,aynı tarihlerde, Suvla koyunda bekleşen ya da harekete henüz geçmiş bazı taburlarınpusulalarında, manyetik oynamalar yaşanmıştı. Yön yetisini kaybeden bir birliği savaşa

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 9/107

sokma konusunda bekleyişte kalınmıştı.

Savaşın gidişatı yukarıdan değiştirilmiş olabilirdi. “Acaba bu bulut bir UFO muydu?”sorusuna hiç girmiyoruz. Zira bilgi sınırlarımız, sadece gözlemlerimiz ve yaşanmış tarihigerçekler üzerine. Gerisi de yazanın kırılgan hayal gücü işte.

ÖZü…

Bilinç/Başlangıç noktası…Gelibolu’nun katili, çakıl kumları ile süslü ölüm sahili!

Norfolk Alayı. Çanakkale’ye ayak bastıkları ilk günün sabahı.

Bulutun görünmesi…Canım fırından yeni çıkmış bir somun ekmek ister!

Cepheyle tanışan Norfolk Alayı. Alayın askerleri. Alçalan buluta ait sis perdesindengeçmeye çalışmaları ve kaybolmaları.

Arkalarından söylenen…Yaşananlar siste kalmalı!

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 10/107

Kayıplar listesinde yerini alanlar. Hakkında yapılan sonuçsuz araştırmalar.

1915 yılı…Yüz binlerce gencin içinde bekledikleri ölüm çukurları!

Cephede ölenlerin acı hatıralarını anımsayan var mı?

2224 yılı…23 yy. gerçeği, “zaman kontrol altında!”

İşin sırrını çözmüşler. “Tomnist”ler. Onlarla karşılanan geçmiş zaman askerleri.

Merkür (Balayı) gezegeni…Karanlıkta kalmaktan korkanlar. Güneş tarafından yalanan bir gezegen hayatı!

Zamanı aşan kahramanımızın Merkür’e yerleşme kararı. Burada yaptığı evlilik.

Son nefes…Her can ölümü tadıyormuş!

Dünya yaşamına veda ederken kalanlara bıraktığı son sözü neydi?

Kahramanımız…

WillSim… (Öldüğünde)William Smith. (Doğduğunda)

(Bulutla temas ettiği andaki yaşı: 21)

Doğumu…1894 yılı, Avustralya

Eğitimi…Okur yazar. Çiftçi çocuğu.

Ölümü…

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 11/107

2224+83: 2307: 104 yaşında ölüm.

GİRİŞ

A: WILLSIM

1894DOĞUM ANI

Gürültülü bir ortam. Çiftlik evinde gerçekleşen sağlıklı bir doğum. Evin ikinci erkek

çocuğu. Dört kız çocuğuna sahip babanın biçimsiz gururu. Babanın aşırı alkol tüketimi.Annenin doğum anını görmeye gücü yetmeyen kalbi. Eşini kaybettiğini bildiği haldesevincinden sarhoş olan bir babaya sahip oluş. Ölümü umursamayan babanın hemen yeni

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 12/107

bir eş bulması. Bunlardan habersiz dünyaya merhaba diyen bir bebek: William Smith.

AvustralyaDOĞUM YERİ

Eski dünyadan uzak, keşfedilmiş ama yeterince tadına bakılmamış topraklar. Verimsiz birarazi. Çiftlik adıyla kandırılmış, çölün kıyısında, denizi görmeyen, sudan yoksun bir ev.

1899Beş yaşında tarla işleri. Babanın kazanma hırsı. Üvey annenin kızgın bakışı. Güneşinyakan ışınları. Beyaz tenin kararması. Yaşamın başında hayattan usanma. Ablaların annegibi okşaması, kollaması. Abisinin tokatları. Tarla işine yatkın olmayan eller. Ama o ellereinat sağlam kol kasları.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 13/107

1907On üç yaşın bitmesi. Özgür iradenin eseri alınmış kararlar. Kendisinden üç yaş büyükabisine atılan intikam yumrukları. Ablaların sevmedikleri eşleriyle zoraki tanışmaları.Evlendirilmeler, uzaklaşmalar. Kızlarını satarak zenginleşen babanın doyumsuz cinselarzuları. Bu uğurda şehre gitmesi ve bir hayat kadını ile zenginliğini paylaşması. Üveyannenin hıncını kalan çocuklardan alması. Abisinin evden kaçma teşebbüsü. Okumayıöğreten komşunun büyük ablası. Resimli kitaplarda gördüğü dünyayı merak ediş.

1913Abisinin evden kaçmayı başarması. Yaşlanan baba. Tüm çiftlik işlerinin üzerine yıkılması.Son ablanın da evlenip gidişi. Yalnızlığa dayanmak zorunda oluş. Hastalanan üvey anne.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 14/107

Her şeye rağmen sevgi göstermek gerektiği. Affedici olma gereği. Babanın şehirmaceralarında doğan borçları ve çiftliğin bir bölümünün satışı. Geçim şartlarınınzorlaşması.

1914Baba ile üvey annenin eve bakıcılar alması. İşin hafiflemesi. Yeni iş makinelerinin çiftliğealınması. Evde kalan son çocuk olmanın acı yönleri. Bakıcıların evden çaldıkları ya daçalamadan yakalanmaları. Komşu çiftliklerden gelen güvenilir bakıcılar. Ertelenen

zorunluluk: Askerlik zamanının gelişi. Anlamsız gelen çiftlik hayatının son bulma zamanı.Resimli kitaplarla hayalleşen dünyayı görme fırsatı. Üvey annenin çaresiz bakışları altındason hazırlıklar. Evden ayrılış ve askeri birliğe katılış.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 15/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 16/107

Cumulus BulutlarıNarince alçaktan süzülen, ama alçaklık yapacak kadar acımasız olmayan, gökyüzüneanlam katan, ama kattığı anlam içinde şımarmayan, zamanı geldiğinde kendi isteği ile yokolmayı bilecek kadar bilge, yastık kıvamında süzülme becerisinde, insanların gözünükorkutmayan büyüklükte, ressamlara ilham verecek kadar sanat sevgisi ile donanmış bulutlar.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 17/107

Stratus BulutlarıAralarında bitmeyen kin ve kıskançlık nedeni ile bir türlü bir araya gelemeyen, yağma becerisine sahip olmaktan uzak, diğer bulut türlerine göre cılız ve sevimsiz, insanlarcaistenmeyen, hızlı esen rüzgâra aldırmayan, istifini bozmadan yerinde sabit kalacak kadar

kibirli, kararsızlık timsali bulutlar.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 18/107

Strato-Cumulus Bulutlarıİki farklı karakterin melez evladı olmasına sebep yükselen, kibirlense de insanlarıgölgesinden mahrum etmeyen, kendi içinde bölünmüşlüğünü korusa da rüzgârla dostolacak kadar alçakgönüllü, yağdı yağacak derken havaya karışıp gitmeye meyilli, diğer bulut türlerine bürünmeye müsait, güvenilmez bulutlar.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 19/107

Nimbo-Stratus BulutlarıYükselen sıcak havanın eseri olan, yağmaya elverişli, ince damlalar bırakan, altında oluşankoyu gri rengi ile hazırlıksız insanları korkutan, şiddet derecesi düşük yağmuru ile

ıslatmaktan öteye geçmeyen, iyiliksever, serinlik veren, sevilen bulutlar.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 20/107

Altostratus BulutlarıGökyüzünü bir yorgan misali örten, güneşin terleten ışınlarını yere ulaşmaktan alı koyan,yağacak gücü kalmamış, yükseldikçe yükselmiş, dünyaya ve diğer kardeş bulutlarıyukarıdan bakan, ama bu bakışı ile gururlanmayan, hemen üzerinde seyreden az sayıdaki buluta bakan, yükselme arzusu ile aşağıları unutan, şeklinin ve adının değişmesinialdırmayan bulutlar.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 21/107

Cirro-Stratus BulutlarıUzaktan akrabası olan Stratus bulutlarını andıran, ama onlara oranla kibri artmış,yağmamakta ısrarlı olan, altına aldığı soğuk havanın etkisi ile yükselmiş, ama buyükselişte kendi katkısı bulunmayan, gölge ettiği insanlar tarafından dikkate alınmayacakkadar silik ve önemsiz bulutlar.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 22/107

Cirrus BulutlarıSanat eseri olduğunun farkında olmadan süzülen, bir ressamın fırça darbeleri ile beyaza boyanmış izlenimi veren, kısa ömürlü olan, ama bu kısa ömrüne inat hayatından zevkalan, yağma ümidi kalmamış, yokluğa karışmaya elverişli, insanlarca sevilen vegörüldüğünde dikkatle izlenen bulutlar.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 23/107

Cirro-Cumulus Bulutları

Uzaklaşmış ve unutulmuş, çok yükselmiş ve bu nedenle büyüklüğü konusunda kendiniispatlayamamış olan, ömrünü uzun süre koruyabilen, alçaktan esen deli rüzgâra sadeceseyirci kalan, soğuk ya da sıcak hava basıncına aldırmadan yoluna devam edecek kadaryücelmiş, insanlardan uzak ve yalnız bulutlar.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 24/107

Altocumulus BulutlarıOrta şeker kıvamında yol alan, bağımsızlığına düşkün, yakın akrabası olduğu bulutlardanuzak düşmüş, dönüşüm imkânları kısıtlanmış, kaybolup gitmekten korkan, yağma beceresi olan bulutları derinden kıskanan, üzerinde bulunan yükselmiş bulutlardan içli içlikorkan bulutlar.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 25/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 26/107

BulutsularUzayda var olduğu kanıtlanmış, ama varlığından habersiz kalmış, bilinci olmadığı sanılan, bilinci olduğunu saklayan, uzaklardan bakan insanda bir heyecan uyandıran, yeniyıldızların doğumu için uygun beşik hazırlayan, gaz ve toz kütlesinden öteye geçememiş,narin ve işlenmemiş bulutlar.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 27/107

Tanımsız BulutlarSırayla sayılan, bilimselliği kanıtlanmış, mantıklı bulutlardan değildir. Tanımlanamayan

özelliği gereği insanlarda merak uyandırmıştır. Kayda alınan görüntülere bakanlartarafından yorumlanamamıştır. Yorumlayan az sayıdaki insan ise bilimsel olmadıklarıgerekçesi ile azarlanmıştır. Tam bağımsız ve tanımsız bulutları, rüzgâr etkileyememiştir.Geometrik şekillere bezenen bulutlar, kendi içinde gizlediği gerçeği çok az insanlapaylaşmıştır.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 28/107

C: SES Uzak bir gezegenden gelen ses

Uyandığım sabahlar… Aslında onların sabah olmadığını biliyorum. Sizlerin banaulaşmada uzak olduğunuz gezegenden, yaşadıklarımı anlamanızı da tam anlamıyla beklemiyorum. Başımdan geçenleri anlatmadan önce sadece kafanızdaki önyargıdansıyrılmanızı diliyorum. Atın onları bir kenara. Ne kadar sıra dışı gelirse gelsin

anlattıklarım, düşünün.

Hayatımın son günlerindeyim. Zamanda geriye dönerek başıma gelenleri anlatmakistedim. Bana düşünce hızıyla ulaşmış bir kalem sahibinin zihninde konuk oldum.Parmaklarından dökülen kelimelerle yazılmakta olan sıra dışı yaşamı bilmenizi istedim.Yaşama anlam katanları öğrenin istedim. Yazıldığı çağda ve aşan çağlarda okunsunistedim. Ya da tatlı bir bayanın sesiyle dinlensin istedim.

Merkür’deyim. Şafak hattında kurulmuş bir yerleşimdeyim. Eşim (diğer eşim nerede?) veçocuklarımla beraberim. Eşim, benden neredeyse üç yüz yıl sonra doğmuş. Çocuklarımlaaramda asırlar var. Beni onlarla buluşturan yaratıcıya her gün dua etmekteyim. İlerlemişyaşıma rağmen bu denli mutlu oluşumu, yazılanları okuduktan sonra anlayabileceksiniz.Kısa yaşamınıza dört elle (diğer iki elim nerede?) sarılamayanlaradır sözüm: Sevmeyeçalıştığınız yaşamın değerini bilmek için, son nefesi mi bekliyorsunuz?

Geçmişe dönmeden önce yaşadığım şimdiyi aktarmalıyım. Ama neye göre geçmiş neyegöre gelecek? Şimdi Merkür’deyim. Ama siz bunları okurken burada olmayabilirim. Üstüste geçmiş bulutların hangisinde yaşıyoruz? Bilin bakalım: Hangimiz öldük ya da henüzdoğmadık?

Kaderim, Norfolk Alayı’na “Rehber Asker” olmamı isteyen subayın dudakları arasındançıkmıştı. Zamanı aşmada verilen bu karar ne kadar etkiliyse, benim yaratıcıya olaninancım da o kadar etkili olacaktı. Bulut sonrası hayatımın her saniyesi için şükrederoldum. Güzelleşen bedenim, içinde gizlenen ruhum, bilince kavuşmuş nefsim, dostolmuşlardı. Beni ben yapan, gerçeğe yakalamakta ısrarcı oluşumdu. Güneşe bu kadar

yakın oluşumun nedeni belki de bu olmalıydı. Karanlıkta kalmaktan korkum yok. Ama burada, nötrino rüzgârının olmadığı şafak hattında yaşayanlar biliyor. Boyumuz kısalıyor.İnsanlık yönetimi, Merkür’e yerleşime sıcak bakılmıyor. Ama yerleşmek isteyenlerin

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 29/107

mutluluğu için güvenli yerleşkeler kuruluyor. Uzay trafiğini göz önüne aldığınızda,nüfusun görece azlığı mutluluk veriyor. Turist kıvamındaki dostlar, yeni evli çiftler oluyor.Bir de uzmanlık alanımız olan uzay gemisi üretimi var.

Zamanı gelince buraya/Merkür’e gelenler beni anlayacak. Yeni evlenenler balayı için buraya akacak. Kalıcı nüfusun çocuklarında boy kısalması var. Bu nedenle gelenziyaretçiler misafir statüsünde. Kalışları, dünya hesabıyla, üç haftayı aşmıyor. Hazırlanmış bebeklerini alıyorlar. Mutlu yüzleri ile gidiyorlar.

Merkür’ün şafak hattında mutlu bir yaşamBuraya varıncaya kadar yaşananlar benim geçmişim.

Sadece benim hafızama kazınmış bir geçmiş!

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 30/107

Bölüm 1

Yol Yaşamın acısını… Yaşamın tadını… Aynı anda hissetmek! Gençlerin arasından sıyrılıpayağa kalkışım. Yola çıktığımız o gün… Özel bir gün. Bulutların gölgesindeki gemidenderin denize bakmayı cesaret eden ilk asker oluşum. Kısa yaşamlarındaki ilk denizyolculuğunu tadan gençler. Onlardan biri olduğumu hissettiren üniformayı sevişim.Sıkılmış olduğum ülkeden, çöllerden kurtuluşum. Sıcak denizleri tadışım. Amacım…Göründüğünden daha karmaşık duran bir gelecek. Uzaklara gitmeyi ve bir daha geridönmemeyi isteyişim. Daha dün gibi aklımda… Kaybolmayan geçmişim… Gezmeli ve

yeni yerler görmeliyim!

Ufuk çizgisinde kaybolmaya başlayan limanı ve üzerindeki tepeleri son kez selamladım.Ayağa kalkmayanlar. Oldukları yerde bekleşenler. Kimisi kusmakla meşgul. Kimisi derindüşüncede. Onlar adına üzüldüm. Bu tadı çıkaramadılar. Aslında insanları çok seviyorum.Geceleri gizli gizli ağlardım. Ölen insanlara için ağlardım. Yanımda sizden biri olsaydı neiyi olurdu. Onunla ufkun ötesi hakkındaki düşlerimi paylaşmış olurdum.

Güvertede yola çıktığına pişman yüzler gördüm. Yüzlerin içinde korkuyu gördüm. Ayakta bedenimin içinde dikilmekteydim! Bedenin şimdilik tek sahibiydim. Tırabzanlarayaslanmış bedenimi birazdan geri çekecektim. Kısa adımlarla güvertede yürümeye başlayacaktım. Daha önce oturduğum yere geri dönmeyi istemiş olacaktım. Onlardan biriolmak üzere ulaştığım yere oturacaktım. Korkumuz neye karşıydı o an? Yakın gelecek, bize kendini hissettiriyor olabilir miydi?

Gemi rotasında ilerlemişti. Sahil kaybolmuş. Her yanımız deniz olmuştu. Görünürde ne bir kara parçası ne de uçan bir kuş vardı. Çölün kıyısındaki evimden uzakta oluşumunverdiği heyecana, üzerime geçirdiğim üniformam dâhildi. Bizi bu kıyafetle kandırmışolduklarını anlamayacak bir yaştaydık.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 31/107

Bir amacım vardı: Görmek… Görmediklerimi görmek. Bu uğurda elime tutuşturulansilahı ateşlemekten geri durmayacaktım. Asker olduğumu biliyordum. Burada bazılarıgönüllüydü. O kadar uzaklara vatan sevdası ile gitmek. Üstelik ucunda ölümü tatma riskivarken. Aptallık gibi.

Detaylandırmanın gereksiz olduğu sıradan bir güvertede, kenardan bakıldığındakalabalık izlenimi veren yaşıtlarım. Yaslanmakta olduğumu sandığım tırabzandan bakışım. Ne kadar derin bir iz taşır yaşıtların yüzleri, gözleri! Uzandıklarını gördüm.Başlarının altında çuvalları. Özel eşyalarıyla dolmuş. Gençlerle dolu bir güverte! Nereyegittiklerini bilmeyen gençler! Keza bu bilmeyenler arasında bir de ben vardım. Emindim.Görmediğim yerlere gitme şansını elime almıştım.

Anlamsız sorular soran, heyecanını saklayamayan tiplerden biri, güverteninkorkuluklarına yaslanan ve silah arkadaşlarını seyreden bir yabancıya, yani bana yaklaştı.Benimle aynı duruş pozisyonu aldı. Yüzüne baktım ve tanımadım. Kendisinden öncegözle selamı gelmişti.

Kendisini ilk kez gördüğüm an, tanıştığımız andı. Sonrasında, savaşmak için atıldığımızkıyılarda, ilk vurulan arkadaşım o olacaktı! Uzun boylu oluşu, önde bulunuşu, kurşununyolundan kaçmaya zaman bulamayışı… Benim ilk dediğime bakmayın… Onun sonu hiçde güzel değildi. Yüzünden vurulan birine sadece bir kez bakabiliyorsunuz! Acıyor veölmeden önce onunla paylaştığınız anları hatırlıyorsunuz…

Güverte bekleyişinde yanıma gelişi, tanışmak isteyen bakışları, söze başlayışı:

O: Selam.

(Cevap vermeden bekleyişim. Konuşmaya ihtiyacı olan o! Ben değilim!)

O: Küs müyüz?

BEN: Ne?

O: Dalıp gittiğini gördüm uzaktan. Belki konuşmak istersin diye yanına geldim. Seninyaptığın kabalık (demesi, yüzünü denize dönmesi)

BEN: Benim adım William. Senin? (diye sorup kırıldığını düşündüğüm kalbini

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 32/107

yumuşatmak isteyişim)

O: İsimler… Anlamsız harfler. Okumam yazmam yok. (demesi, kafasını yine derinliklerine baktığı mavi suya çevirmesi)

BEN: Korkma, ukala zengin çocuklarından değilim. Yalnızca adımı ve soyadımıyazabiliyorum. Okumam iyidir. Nerdensin?

O: Uzaklardan. Kıtanın içlerinden. Adını hiç duymadığın bir kasabadan. Ne önemi var?Savaşa gidiyoruz.

BEN: (İçimden bir sesin, ona verilmiş bir cezayı hissettiğini fısıldaması) Sen işlediğin birsuçtan kaçıyorsun, değil mi?

O: (Duymamış gibi yapması, konuyu değiştirmeye çalışması) Deniz çok derin olmalı. Dibigörünmüyor.

BEN: Biliyorum. İnsanların içi gibi. Suyumuz hep bulanık.

O: William. Adımın önemi yok. Suçun, yaptıklarımın da önemi yok. Hayata yeniden başlamak istiyorum.

BEN: (anlık gülüşüm) Yeniden mi! Ölüme gittiğini görmüyor musun?

O: Güvertedekilere dikkatle bak… Baktın mı? (Bakar gibi yaptım.) Çoğu rüyada.Hayatında hiç hata yapmadığını düşünenlerle dolu bir güverte. En azından onlarıngöremediği bazı şeyleri görüyorum. Kendimi ölüme atacak bir delilik yapmayacağım.

BEN: (Bulunduğum yerden uzaklaşma ve eski yerimde uzanma isteği. Göz selamıyla vedaedişim. Yatacağım yere doğru yürüyüşüm. Son sözü söyleyişim.) Mermilerdenkaçamazsın.

Cevap vermemişti. Belki duymamıştı. Az önce dalıp gittiğim ufka dönmüş, gözlerinin esiriolmuştu. Bakışları dolmuş ki elleri ile yüzündeki ıslaklığı siliyordu. Gizlice ağlayanınkendi diliyle rüyada olduklarını söylediği gençlerden biri bendim. O ana kadar, hayatımla

ilgili pişmanlık duyacağım bir yanlışım olmamıştı. Ya da hatalarımın farkına varmadan bugemiye alınmıştım. Geride bıraktıklarımı unutmak isteyen biriydim.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 33/107

Güvertenin bir kenarında bıraktığım boş alana yeniden uzanıp uyumayı istedim.Öncesinde, dikilmekten yorulan ayakuçlarımın rahatlaması için onları biraz ovmuşum.Ardından uzandım. Çoğunluğun yaptığına uydum. Uyuyacaktım.

Gözlerim kapanmadan önce gökyüzüne yöneldi. Bakışlarım yukarıda dolanan bulutlaratakılmıştı. Denizin kokusunu içine çeken burnum bir yana, gözlerimin gördüğü, tarifedilmekten kaçmak için sürekli şekil değiştiren ve kendi ihtişamı ile güzelleşebilen bulutları izledim. Bir ressamın elinden çıkmış, gölgeli, griye boyanmış yağmur bulutlarıydı baktıklarım. Nedense yağmamışlardı. Uygun anı kollayan at hırsızları gibisessizce gökyüzünde dolaşmaktaydılar.

Denizin tuzuyla dolan ağzım. İçinde kuruyan dilim. O dile ulaşacak suyu almak içinhareket eden elim. Matarama dokunuşum. Yattığım yerden almakta zorlandığım mataraya

ilk temasımda, önümde güneşle arama girmiş bir beden. Kim olduğunu anlamak içindetaylara bakmak gerekiyor. Ama buna izin vermeyen bir haykırış duyuluyor:

SUBAY: Kalk yolumun üzerinden asker.

Bu ses, bir subayın sesiydi. Asalet unvanları ile süslediği üniforması içinde bir subay.Hemen doğruldum. Yere yayılmış haldeki vücudumu toparladım. Yanımdan geçip giden bu kişi, gemideki birliklerin komutanıymış. Onun arkasından beş subay, açtığım yerden,

yarım bıraktıkları dalkavukluklarına devam etme hevesiyle, sert adımlarıyla geçmişlerdi.Biri elime basmış, canımı yakmış, dönüp geriye bakmamıştı. Cesaretlerini savaşmeydanında görmeyi dört gözle beklediğim tipler. Onlara öfkeyle bakışım, az önce ezilenelimden beynime ulaşan acıymış. Benim gibileri, ezilmeye mahkûm bir böcek, öndensalınan bir köpek, yem olmak üzere kancaya takılan bir solucan, ağırlıklar altında ezilen bir katır zanneden bakışların karşılığı olarak, garson kimliği ile mönüde öfkenizisunuyordunuz.

Bulutlara dalmış halde uzanmaktayım. Elimle, üzerimdeki malzemeleri kontrol etmeihtiyacı hissettim. Sol elimin hareketi ile yanımda uyuyan birine çarptım. Uykusundanedilmiş bir insanın vereceği tepkiyi verdi. Beni kızgın bakışları altına aldı. Hiç konuşmadı.Ben de konuşmadım. Beraberimde bulunması gereken malzemeler tamdı. Bu benirahatlatmıştı. “Onların kaybolması kötüye işaret” derdi eğitim çavuşumuz. Malzemelerüniformanın muhtelif yerlerinde, gizlenmiş oldukları ceplerde beklerdi.

Uzandığım yerde iki elimi başımın altında birleştirmişim. Yine gökyüzüne bakmışım.Yavaş giden, dans eden, sessiz, nasıl göründüğünden habersiz, rüzgârın itmesiyle dolanan

bir bulut kümesi. Dokunuşumla uyanmış, yanımda uzanan bir asker. Çevremi saranonlarca askerden sadece o, gözlerini benim gibi yukarılara almış. Kızgınlığını unutmuş. İlkkelimeler dudaklarının arasından boşalmış:

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 34/107

O: Onlar, yağmur bulutları değil, bunu biliyor muydun?

BEN: Biliyorum. (deyişim ince bir seste, en kibar halimle)

O: Unuttum bile.

BEN: Canın yandı mı?

O: Biraz. Acıyı dindiren bulutlara bakışım oldu. (demiş, ince dudaklarına rağmenkocaman gülümsemiş)

BEN: Gönüllü müsün?

O: Hayır.

BEN: Geri dönecek misin?

O: Sanmıyorum. (demez mi! Yüzündeki tebessümün yerini, huzur kaçıran bir bakış almazmı!)

Tebessümünü henüz kaybeden dudakların aşağıya burkulduğunu gördüm. Gerisinisormadım, soramadım. Tanımadığım birine fazla soru sormak doğru değil diyedüşündüm. Bulutların hareketine döndüm.

Gemideki her gencin kendine göre bir hikâyesi varmış. Hikâyeler içinde, yaşanmışlarötesinde yaşanacaklar varmış. Hemen önümde bekleyen gelecek! İçinde ne saklıyorsun?İçinde bulunduğum gemiden kaç kişi sağ dönebilecekti? Geriye dönmeyi düşünmeyen birtek yanımdaki miydi?

Sıradanlaşan, insana bir tek denizi görmeye esir eden uzun yolculuk. İçinden çıkmaktazorlandığım hayallere dalışım. Gündüz zamanı. Bakışlarımdan kaçmaya çalışan bulutlar.Bulutların arasına veya mümkünse içine girip tüm hayallerimin gerçekleştiğini görmeçabası. Gün batımı. Uyku zamanı. Rüya gören gençler.

Günlerin zamanda sürüklenmesi. Geride kalanın dün adıyla, yarın tarafındanöldürülmesi. Bu zaferle yarına bugün denilmesi. Her zaferin ardında sinsice bekleyen

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 35/107

yenilgi.

Gemi yolculuğu boyunca, gözlerimin içinde, beynin karanlık bir köşesinde, savaşın banayaşatabileceği tüm olasılıkları düşündüm. Vurulacağım yeri, sürünerek kaçmaya çalışan bedenin durumunu, yaralı olarak sedyecileri bekleme halini, kesilmek üzere olan bacağıma son kez bakışımı, sağ kalmayı başarmış az sayıdaki askerden biri olarak ölüarkadaşımın parçalanmış cesedini görüşümü, esir düştüğüm andaki korkuyu… Hepsini, bekleyişin karanlığında kurgulamıştım. Ne yapmam gerektiğini çözmeye çalışmıştım.Beklemediğim bir duruma hazır olmayışımın bana pahalıya patlayacağını çözmeyeçalışmıştım. Bulutların içinde tadına baktığım gündüz rüyası içinde, kendimi, henüzulaşmadığım savaş hattında hayal etmiştim.

İçine doluştuğumuz gemi, orta karar bir hızda yol alıyordu. Acelesi yoktu. Gemiye alınmış

bir asker sıfatıyla, yüzleşeceğim gerçeğe/geleceğe yaklaşmaktaydım. Farkında olduklarımarasında ölümün soğukluğu da vardı. Kimseyle kalıcı arkadaşlık kurmayı istemeyişiminnedeni buydu belki.

Zamanı takip edememiştik. Günlerce süren yolculuk aylara kavuştu mu?Bilemiyorum. Ama piramitlerle dolu bir yere bırakılacağımız kesinleşmişti.

&&&Piramitlerin geçen yıllara rağmen yerinde sağlamca durmasını bir kenara bırakırsak, büyüklükleri beni pek etkilememişti. Hayatımda ilklerin yaşandığı sürecin başındaydım.Denizden karaya çıkış. Sonrasında tarihin koklanması. Aynı kaderi paylaştığımı sandığımyakın zaman ölüleri. Can sıkan şakalara katlanma zorunluluğu. Yakın bir dostun olmadığızamanlar. Çarşıda gezmeler. Sıradan eğitimler.

Can sıkıntısı artıyordu. Beklemek, beklemek… Hepimizin içine, buraya yani piramitleringölgesine tatile gönderildiğimiz hissi yapışmıştı. Elimizdeki silahların varlığı veüniformaların baskın rengi dışında asker olduğumuzu hatırlatan bir olay olmamıştı.

Bekleyiş günlerimizin akan zamanda kaybolmasından hemen sonrası. Bir haber.Fısıldaşmalar. Kulağa ulaşan birkaç cümlenin anlattıkları. Hayatın değerinianlayamamışların sevinçleri.

Nil deltasına bakan gemiler, emanetini/bizi geri almak üzere aynı limana yanaşmıştı.Anlatmadıkları, sır gibi sakladıkları, huzursuzluğa neden oldukları bir yere doğru, savaşagötürülecektik. Piramitler ülkesinden uzaklaşacaktık. Bilmediğimiz bir yere gidecektik.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 36/107

Kendi adıma yeni bir macera, yine bir heyecan, mutlu olma nedeni. Diğerlerininkorkusunu izleme şansı. Saksı dediğimiz tipler. Bulundukları yerde doğup ölenler. Benonlardan değildim!

Aynı bölükten birkaç ismen tanışıklık dışında, kalabalıkta dolaşan ve gidilen her yerdekendine iyi yer kapma telaşında olan yaşıtlarımdan uzaktım. Onlardan herhangi biri!Giydiği kıyafeti dolduran bedeni içinde. Başına geleceklerden habersiz. Düşünmeyen,sadece bekleyen herhangi bir asker! Bir subayın dediği gibi: “Hiçbir üniforma, savaşta ölensahibi için üzülmez.” Oysa biz askerler o üniforma için ne de titiz davranırız!

Yenilenen kıyafetlerimizi giymişiz. Bizi almak üzere limana yanaşan gemilere yaklaşmışız.Kıyafetler eskileriydi. Ama temizlenmişlerdi. Bu haliyle yeni gibi durmaktaydılar. Gündüzya da gece olması ile ilgilenmeyen kalabalığın içindeydim. Kendimi yol boyunca

yuvasından kopmuş bir karınca gibi hissedecektim. Gideceğimiz yeri bilen az sayıdakisubayın gözlerinde gizleniyorduk. Geleceğimize yaklaşıyorduk. Onların gülümsemeleriazalmıştı. Koca gemiler bizi içine alırken içimizde bolca bulunan aptal/düşünmeyenaskerin arasında moralim bozulmuştu. Çoğu, garip bir gülümseme içindeydi. Savaşayaklaşan bu yolculuk, onları daha da mutlu ediyordu. Anlamsız!

Eşyalarımızı toplayıp yüklendik. Sıra bizim bölüğe gelmişti. Gemiye yanaştık. Sıramızı bekledik. Ayakta tutulduğumuz gün o gündü. İlkbaharı yaza bağlamak isteyen gün. Çölünyakıcı esintisi ensemizdeydi. Tüm vücudumuza giren ateş, terletiyordu. Alışmayaçalıştığımız bu iklim, kendisinden fazla etkilenmeyenleri bile bezdirmişti. Terleyenlerinarasında birkaç bayılma oldu. Geminin içine giriyorduk. Demir yığınları arasınaalınacaktık. Bizi havasız ortamlar bekliyordu. Şansı olunlar, havalandırma kapaklarınayakın bir yeri tutacaklardı, taze nefes için. Hedefe birkaç gün içinde varacağımızıdüşündük. Bunun işaretlerini sezdik. Belki o anda içimizden öyle geçmişti.

Gemiye yerleşmeye çalışan fareler gibiydik. Her asker uygun bir yeri kapma telaşındaydı.İndirildiğimiz karanlık derinliklerde, geminin sevimsiz ve pas kokan yerlerinde

bekleşecektik.

Anlatışım kopuk. Özür dilerim. Elimden ancak bu geliyor. Anlatışım ile yaşadığım anarasında yüzyıllar olunca, hatırlanması zor oluyor.

Geminin içine alınmıştık. Büyük bir balık tarafından yutulmuş ufak balıklar gibiydik.Sessiz kalışımızda neden aramadım. Aramızdaki anlamsız konuşmalar hızını kesmişti.Gemiye binmeden önceki sevincin yerini huzursuzluk almıştı. Bizden sonra gemiye alınan

birlik, temiz ve havalı güverte bölümündeydi. Yağan yağmurla ıslanmışlar, gece oluncasertleşen havada üşümüşlerdi. Ama aşağıda bekleşen biz şansız askerler gibiyılmamışlardı.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 37/107

O zor anlarda aklımda kalan en kötü hatıra, deniz tutmasıydı. Yedikleriniz, midenizdedüğümlenir, sanki midenize demirlemiş kocaman gemiler varmış gibi, bir o yana bir buyana savrulur. Kusmak istersiniz, kusamazsınız. Tuvaletiniz gelir, yapamazsınız. Başınızdöner. İştahınız kaçar. Uyutmayan bir mide ağrısı vardır. Bu hal, saatlerce sürer.

Başımıza kötü bir şey geleceğini hissedişimiz. Akdeniz sularında akan gemilerin hedefineyönelmeleri. İçinde savaşma isteği ile beklediği zannedilen askerlerin varlığı. Mutluoldukları ve savaşa gülerek gittikleri yalanı! Tarih yalanlarla dolu! Sakın inanmayın. Tarihikim yazar? Tarihi yazanın amacı nedir? Demirin, ciğerlerimize yapışan pas kokusunu tarihyazdı mı? Neden başınız önünüzde? Neden tüm olmuşları, okuduğunuz gibisanıyorsunuz? İnanmayın bana. Yaşayın tarihi. Kendi gözlerinizde görmek için bir aynaya bakın? (Yaşadığım gelecekte bu işi gören özel aletler var. Dilediğiniz zamanı ve yeriizleyebiliyorsunuz. Artık tarih, gerçek görüntüsü ile önünüzde.)

Özür dilerim. Kalbinizi kırdım. Bağışlayın, böylesi ani çıkışlarımı. Alışık olmadığınız butarz için yazan adına bir özür daha dilemeliyim.

&&&

Akdeniz yolculuğu. Gemi içinde kayda değer detay vardı. “Lord” takma adlı bir arkadaşlatanıştım. Onunla konuşmak çok tatlıydı. Kendisi çirkindi. Yüzü, bakınca korkulacak kadarçirkindi. Çirkin bir askerin söyledikleri vardı. Anlattıklarını dinledim. Dinleyinceçirkinliğinin sadece yüzüyle sınırlı olduğunu anladım. O anlarda hayranlık duygusuoluştu içimde. Çirkin yüzün gerisinde gizlenmiş güzel bir insan. İfade edilmesi ölümüntadına bırakılmış iç güzelliğin dünyası. O dünya, boş hayallerin ilerisinde. Sahibinceaydınlatılmış. Tek boyutlu kanaldan görünen: “Her insan, kendi içinde gizlenir.”

Beklediğimiz hangar ve gece karanlığı:

LORD: (İlk tanışma anında kulaklarıma ulaşan sesi) Bu karanlıkta yüzümü görmüyorsun,değil mi?

BEN: Hayır (diyebilmiştim. Anlamsız gelen bu soruya verilecek daha uzun bir cevapolamazdı.)

LORD: (Saatlerdir karanlığın içinde, yanımda uzanan askerin kadife sesi) İyi o halde.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 38/107

Konuşalım biraz.

BEN: Olur. (Bizden başka konuşma heveslisi yoktu.)

LORD: Hepimiz birbirimize benziyoruz. Burada oluşumuzun bir nedeni var.

BEN: (“Burnu havada bir tip” düşüncesi) Neymiş o neden?

LORD: Nedeni bilemiyoruz. Ama bilemediğimiz bu neden, bizi bir yerleresürükleyebiliyor. Geleceğimiz, bizi kendine çekiyor. Mıknatıs gibi çekiliyoruz. Aylar önce biri sorsaydı “Böyle bir karanlıkta deniz yolculuğu yapar mıydın?” diye… İnanır mıydın?

BEN: (Kadife bir ses, yaşımın kaldırmakta zorlandığı sözler. Yirmili yaşlarda bunlarıdüşünmek saçmalık gibi gelmişti.) Bilemiyorum dostum. Bilmeyi istemeyecek kadargencim.

LORD: Genç misin?! Ölünce böyle mi diyeceksin?

BEN: Ölünce… (Derinlere iten konuşmasından kaçamıyordum. Geminin içinde

karanlıktaydık. Yer değiştiremeyecek kadar kalabalıktık.) İnan ağır sözler bunlar. Başımızane geleceğini bilemeyiz ki! Bir karar alırız, sonra seyirci oluruz, kendi hayatımıza.

LORD: Rüyadasın dostum. Uyan artık. Sadece gördüklerinden ibaret bir dünyadayaşıyorsun. Göremediklerine bak. İçine bak. Kalbinin sesi yok mu? Gözlerine bak. Aklınseninle konuşmaz mı?

BEN: Yeter dostum. Konuşmaların keyfimi kaçırıyor. Susmak varken ne diye böyle çok

konuşuyorsun?

LORD: Karanlık! … Ancak karanlıkta konuşabilirim.

BEN: Deli olmasaydın burada işin olmazdı zaten!

LORD: Deliyim. Benim senden bir farkım yok.

BEN: Kimse kimseye benzemez dostum. Herkes farklıdır.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 39/107

LORD: Ha… (dedi. Güzel sesine alaycı bir ton kattı.) Demek öyle genç adam! Farklısın.Neymiş o farkın bakalım! Ciğerlerine dolan hava mı farklı? Yediklerinden aldığın tat mıfarklı? Ha… Anlamsız mı konuştum şimdi…

BEN: Çok biliyorsun.

LORD: Çok bilirim ya! Çirkin biriyim ben. Yüzüm, çocukluğumdan kalma yaralarla dolu.Hastalık izleri. Derin izler. Çıban ve sivilce mezarlıkları. Rengini kaybetmiş bir deri…Ha… Farklıymış. Savaşa gidiyorsun. Ölünce aramızda fark kalmayacak. Önce derimizden başlayacaklar. Sonra içimize girecek minik kurtçuklar. Kemiklerimizi bırakacaklar. Sonra…Ha… Aramızda fark kalmayacak. Aynı hatlara sahip kemiklerden ibaret olacağız. Ha…Beni unutma.

Adının “Lord” olduğunu, gemiden çıkarken çirkin yüzlü başka bir askerdenöğrenecektim. Bu konuşma gerçekler üzerineydi. Gerçekleri anlatışı insanı acıtıyordu.Gerçek canımı acıttı. Pişmanlık duygusu, karanlık zamanlarda, gece mi gündüz müolduğunu bilemediğimiz anlarda, kendisini benimle tanıştırdı. Pişmanlığın arkasındagizlenen “Ölüm Meleği”, gemideki askerler için uygun zamanı kolluyordu. Uzanıpyakalayabildiklerini ya da zamanı gelenleri alıp götürecekti. “Ha…“ diyecek ve genç yaştaölmeyi becerenlerle dalgasını da geçecekti. Kim bilir!

Hayatın neresinde olduğumu, gemiden çıkış günümüzde, karanlıktan çıkış vakti gelinceanladım. Ulaştığımız noktada, göz ucuyla bakabildiğim kadarıyla bir savaş vardı. İçinealdığı askerleri bırakmaya hazır savaş gemisi. İlk top atışı. “Dardanel” dedikleri yeringörüntüsü. Uykudan uyanışımız. Konuşma sırası toplarda!

Öncekiler. Bizden aylar önce kıyıları aşmış. Büyük bölümü ölümü tatmış. Haberi ulaştı,kulaktan kulağa. Korkusunu belli etmemeye çalışan bazıları yüzlerini sakladı. Ölümkorkusundan kuruyan ağızlarını matarada bayatlamış su ile ıslattılar. Onlar dediğimaslında bizlerdi… Bizler dediğimin içinde “ben”ler vardı. Ciddileşen kaygılarımlakalabalığa uymak zorunda kalıyordum. Ortak his, ortak duygu, ortak kaygı.

Bizleri, yukarıya/güverteye almaya başladılar. Güverte, ayakta bekleyen gençlerledoluydu. Askerlerin hepsi gençti. Ölmek için erkendi. Çıplak bedeni kaplayanüniformalar. Ellerinde tüfekler. Başlarında insanı korumaktan aciz kovboy şapkaları. Çiftçiçocuklarına, çiftçi şapkası gibi. Şimdi hasat zamanı! Ama biçilmek üzere karaya çıkacakolan bizlerdik. Bizleri oraya gönderecek üstsubaylarda korkunun yavrusunuhissetmemiştik. Şimdi bile onlara karşı kızgınlığım devam ediyor. Araya giren asırlara

rağmen, geçmişe gömülen üstsubaylar! Neredeyse hiçbiri bizimle olmadı. Bize hep uzakdurdular. Bize bulaşan ölüm meleğinden uzak kalmak istercesine samimi olmadılar. Sertve aşağılayan bakışları onların maskeleri oldu. Sadece, kendileri gibi bir subayla

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 40/107

karşılaştıklarında gülümser ve yalancı bir centilmenlik içine girerlerdi. Ellerinde iki maskeile savaş meydanlarında dolanan usta tiyatro sanatçılarıydılar.

Ellerimize, fabrikasından yeni çıkmış ve henüz paslanma imkânı bulamamış mermilerivermeye başladılar. Güverteye sığmakta zorlanan askerler için ne acı bir an! Cepheninhemen yanındaydık. Bizden önce ölen gençlerin haberini almıştık. Ölümle tanışmaktankorkan taze askerlerdik. Üzerimizde bir damla kan lekesi bile yoktu. Hiç ölügörmeyenimiz çoktu. Nasıl yani? Korkuyor oluşumuz garip mi geldi? Burada cesaret,sadece aklı olmayanların elinde oyuncak oluyordu.

Tuvalet arayanlardan biri de bendim. Yol boyunca adam akıllı gıda alamamıştık. Kurupeksimetler ve acı su. Yanında beslenme çantası taşıyan birkaç uyanık ise beraberindegetirdiği yiyecekleri yakındakilerle paylaşmak zorunda kalmıştı. Gemide sadece bir

tuvalet vardı. Kapıdaki yığılmayı görmeliydiniz. İşini bitiren hemen çıkıyordu. Ancak boşalmanın getirdiği rahat ifade yüzde okunamıyordu. Endişeli bakışlar ve göz gözegelmekten kaçınan yüzler. Sırayı bekleyemeyenler, ihtiyaçlarını utanmadan, sıkılmadandenize doğru… Nasıl anlatsam, bilmiyorum ki. Kaptan köşkünden bizlere bakanüstsubayların yüzlerini buruşturduklarını gördüm. Onları haklı buldum. Çaresizdik.Kendi adıma utanacak bir durum değildi. Ama çok gençtik. Ne yaptığımız bilmiyorduk.

Ağırlıklar sırtımızda. Tüfekler elimizde. Yanaşan filikalara binme zamanı gelmişti. Seyrekde olsa geminin top atışları bizleri yerimizden hoplatıyordu. Öncü birlikler aylar öncekıyıya çıkmışlardı. İçimizden biri, bize şanslı olduğumuzu söylüyordu: “İlk gidenlerinçoğu şimdi yaşamıyor.”

Gemiden ayrılma vakti. Sırtımıza yapışan yükümüzle savaşın hemen arkasına ilişmezamanı. Susma zamanı. Denizin tuzundan kurtulma zamanı. Karanın tozuna bulanmazamanı. Şimdi, gitme zamanı.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 41/107

Bölüm 2

Adım Gemiden inişimiz hızlı oldu. Ölüme koşan askerleri anlatmışlardı. Ama böylesine isteklikıyıya/ölüme ulaşma arzusu yaşayacağımızı söylememişlerdi. Aylarca süren denizyolculuğu ve kara dinlenmelerinin sonuna ulaşmıştık. Top seslerinin kulakları sağır edenyankısı, içinde bulunduğum gemiye ulaştığında gerçek kendini belli etti. Kalp atışları,yüzdeki cilt rengini değiştirecek kadar hızla kan pompalıyordu. Koca geminin yanı başında dolanan filikalar, içlerini gencecik insanlarla/askerlerle dolduruyordu. Dalgalarıngücü ile bir o yana bir bu yana ahenksiz dans eden filikalardan birine isteksizce düştüm.

Sert bir inişle (doğrusu düşmüştüm) filikanın ortasında kendime yer bulabilmiştim.Filikanın asıl sahibi olan kürekçiler, kıyıda belli belirsiz görülen limana benzer yeregötüreceklerdi. Deniz ilerleyişimizi zorlayacak kadar hırçındı. İklimin ilkbahar sonlarıolmasına aldırmadan bize meydan okumaktaydı. Otuz civarında filika dolmuştu.Gemideki askerleri almışlardı. Filikalardan ikisini kıyıya ulaşmadan kaybettik. Biri topatışına on ikiden hedef olmuştu. Yaralı yoktu. Tek parça beden bile kalmamıştı, ofelaketten. Gözümün önünde oldu, bu kanlı olay. Şokunu üzerimden atamadan uzaktaki başka bir filika kıyıda gizli bir mevziiden makineli atışına hedef oldu. Kendini panik ilesuya atanlar, ağırlıkları ile boğulmuştu. Filika içinde kalacak cesareti olanlar ise delikdeşik oldular. Cansız bedenlerini orada bıraktılar. Ruhları yukarıya bir yerlere gitmişolmalı. Sağ kalan son kürekçiyi izledim. İnatla küreğine asılmıştı. Kıyıya ulaşmayaçalışıyordu. Sağımda solumda titreyen askerler gördüm. Onların arasında kendimi cesurhissetmiştim. Filikamız hiç isabet almadan limana benzetilmiş korunaklı bir kıyı alanınaulaştı. Kürekçilerin talimatını beklemeden kendini kıyıya atan birkaç asker olmuştu.Boğuldular. Acele ettiler. Aptallık. Nedense onlar için üzülmedik. Kendi canımızınderdindeydik. Böyle bir aptallık yapmadım. Ne ilk gün ne de diğer günler canımıtehlikeye sokmadım. Yolculuğum boyunca az sayıda arkadaşım olmuştu. Onların ölümleri beni üzmeyecekti. Çünkü önceden buna kendimi alıştırmıştım.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 42/107

Limanın düşman atışından korunan bölgesindeydik. Burada toplanan yığın sağ kalmıştı.Çok azımız ayaklarını toprağa basmadan ölüme kavuşmuştu. Onlar için acı bir ölüm olsagerek. Aylarca yolculuk yapmak ve tek mermi atamadan ölmek. Şaşkın bekleyiş uzunsürmedi. Bizden önce gelenlerin kanları sahildeydi. Burada daha fazla kalmamızınölümcül olacağını söylediler. Yüz metre kadar içeride güvenli bir geçiş alanı olduğunu

söylediler. Subayımız bizimleydi. Emir eri, subayı karaya ayak basmadan filikada ölenmutlu azınlık içindeydi. Mutlu azınlık dedim. Çünkü sonrasında yaşanacak günlerde, ilkölenlerin yerinde olmayı isteyecek çok sayıda asker çıkacaktı. Yüzlerce askerin ilk defasavaşa katılıyor olması, heyecan yaşaması ve heyecanı içine saklamaya çalıştığı korku.Hepsi beraber tadılıyordu. Bölgeyi iyi tanıyan eskilerden bir çavuşun önderliğindeydik.İleri siper hattına hemen ulaşmamız ve savunma hattı kurmamız gerekiyormuş. Karayaçıkış amacı, öncelikle limanı korumak ve savunma hattını mümkün olduğu kadar liman bölgesinden uzağa taşımaktı. Bunu başarmak için içimizden kimlerin öleceğine isekaderleri karar verecekti.

Saatlerce sürdüğünü düşündürecek kadar zorlu bir tırmanış sonunda, keskin nişancılarınvızıldayan mermilerinden sakınarak hattımıza ulaştık. Eski sahipleri konumuna düşecekolan kirlenmiş askerlerin sevinç dolu bakışları ile karşılandık. İçlerindeki derin acıyıgörmeyi istemezdiniz. Ne zorluklarla hayatta kalmayı başardıkları belliydi. Savunmahattının hemen arkasında acele ile gömülmüş beden parçalarına ait yükseltiler vardı. Buyükseltiler de kendi çapında bir korunak olmuş, bu hatta gelip gidenler için açılmışyürüme yolunu ateşten koruyordu. Burada ölmek, görevin bittiği anlamına gelmiyorduanlaşılan. Bu ayrıntı üzerine kafa yoran galiba sadece bendim. Diğerleri, hattın güvenliderinliklerine kendilerini atmış ve dinlenmeye koyulmuşlardı. Ayakta kalışımın karşılığıolarak hiç görmediğim Türklerden bir hediye gelmişti. Şarapnel atışları başlamıştı. Canalmaktan öte korkutmaya yarayan bu hareketlenmenin sonunda içimizden kimseölmemişti. Birkaç arkadaşın ufak yaraları dışında korkutmayı da başaramamıştı. Savunmahattına varışımız ile buradan alınacağım güne kadar tam 22 gün bu siperde kalacaktım.

Savunma amaçlı hattın içinde oluşumuz bizim için büyük şanstı. Bizden önceki vesonrakilerin çoğu geldikleri günün ilk haftasını göremeden saldırılarda ölüyorlardı.Kimler gördüm can verenlerden, ateşkes anlarında mezar açmaya gönülsüz oluşumun birsonucu olarak. Hattımızdaki siperimizde, ölmüş bir askerin siper içinde filizlenmiş gibiduran elini tutup “merhaba” derken bu kadar üzülmemiştim. Evet, bir asker burada önceöldürmek sonra ölmek için bekliyordu. Ama bu şekilde ölüp çürümeye başladıklarında,sevdiklerinin hatıraları dışına çıkamazlardı. Tek bir günde ölen yüzlerce askeri seyrettim.Onların toplu gömdüklerine şahit oldum. Kısa bir dua okunurdu. Sonra toprağın altındakiyeni yataklarına gömülürlerdi. Gördüklerim hafızama kazındı. İçimden bir ses “bunlarıunutma” dedi. “Bedelini senden çıkartacaklar” dedi.

&&&

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 43/107

22 gün sonrası. Sağ kalmayı başaranlardan biriyim. Onlarca saldırıyı ölüm pahasınapüskürtmüştük. Yakından gördüğüm bütün Türk askerleri ölüydü. Ölmeye koşmak buydu. Son kalanın geriye adım attığını görmemiştim. Bir kin ya da nefret yoktu. Sadeceölüme koşuyorlardı. Sanki amaçları ölmekti. Kazandıklarının ne olduğunu anlamak içinuzun yüzyıllar boyu beklemem gerekecekti. Üçüncü haftanın içine girmiştik. Bu büyük bir

başarıydı. Sahil ile aranıza onlarca top mermisi ve yüzlerce şarapnel atışı oluyordu. Sualmaya inenler veya posta getirenlerin bir kısmı keskincilere yakalanıyordu. Yarına çıkıpçıkmayacağımızı bilmediğimizden kimse yenilerle tanışmaya can atmıyordu. Bizimkilerdışında kim öldü kim kaldı ilgilenmezdik. Ama içimizden biri vurulduğu anda ya daölüm haberi geldiğinde üzülürdük. Sayımız azaldıkça aramızdaki bağ kuvvetlendi.Hattımızın ilerisini göremiyorduk. Ama ne yapmamız gerektiğini çok iyi biliyorduk:Ölmeden öldür. İşte bu zamanlarda oldu, hayatımdaki değişikliklerin ilki. Görünmeyen bir el, beni oradan aldı. En önde oluşum nedeniyle sağımızdaki ve solumuzdaki tepeleri,tüm atış noktalarını çok iyi biliyordum. Gece nöbetleri sırasında düşmanın nereden

sızabileceğini de öğrenmiştim. Kendine bir rehber arayan yeni bir subayın emrineverildiğimi duyduğumda ne diyeceğimi bilemedim. Sevinme ile üzülme arasında gidipgelen bakışlarım, önce eskilere yöneldi. Onlara göz ile verdiğim kısa bir selamın ardındaneşyalarımdan ne kaldıysa yanıma aldım. Silahımı alabilmiştim. Ama taşıyabildiğim kadarmermiyi alacak vakti bulamamıştım. Tek başına sahile, ne olduğunu unuttuğum limanainecektim. Bu inişimi gören keskincilerin hedef tahtası oldum. Önümden arkamdanvızıldamalar arttıkça hızım da artmıştı. Kulağımın kanadığını sonra fark edebildim. Yoluyarılamadan yere yuvarlandım. Toz içinde kalmıştım. Önce vurulduğu düşündüm. Bukonuda deneyimli olan bir arkadaşım “kanı görmeden hissedemezsin” demişti. Sadeceayağım bir taşa takılmıştı. Bu taş, o anda hayatımı kurtaran bir engeldi. Kulak memesinisıyırmış ve canımı azıcık yakmış bir mermiden zor kurtulmuştum. Yerden yukarıyakalmak için biraz bekledim. Atışları kesildi. Topladığım cesaretimle koşmaya devam ettim.Elimle kontrol ettiğim kulağımda kanama azdı. Acısını yeni hissettiriyordu.

Sahile varmayı başardığımda kendimi denize attım. Üzerimdeki elbiseleri çıkarmayı akıledemeyecek kadar mutluydum. Bu ne sevinçti öyle? Yıkanmak için can atan bedenimi birgüzel ödüllendirdim. İşim bitmişti ki beni seyre dalmış yeni askerlerin bakışları altındaolduğumu gördüm. Bir deliye bakar gibi bakan yenilerin, limanda beni bekleyen subayın

komutasında olduğunu sonradan öğrenecektim. O askerlerin diğerlerinden bir farkı vardısanki. Bunu hissettim. Buna şaşırmayın. Bir medyum ya da büyücü değilim. Ama o anıyaşadığımda, suyun içinde ayakta dikilmiş onlara baktığım anda, bunu hissetmiştim.Sudan çıkıp ıslak halimle subayın önünde esaslı bir selam verdim. Bir palyaçonunselamıydı. Selamı gülümseyerek aldı. Gülümseyen bir subay! Dünya 22 günde ne kadar daçok değişmiş.

Beni kendine bağlayan bu subayın emrine girdim. Sonrasında olanları anlattığımdainanmayacaksınız! Aklınızca imkânsız görülen bir olayın içinde olsanız ne yapardınız?

Adımların yükselişe geçmesi anıydı. Islak üniformam kurumaya fırsat bulamadan yola

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 44/107

çıkmalıymışız. Yüzlerce yeni askere öncü olmak hoş bir duygu. Subay gibi yürüyen birasker oldum. Arkamda takip edenlerin lideri oldum. Ve gülümseyebilen subayın daönündeydim. Onları yükseklere, 60 nolu tepeye taşıyacakmışım. Oysa oraları ben de bilmiyordum. Ama emir işte. Sorulan her sorunun cevabı birbirine benzerdi: “Anlaşıldıefendim”, “Hemen efendim”, “Emredersiniz efendim”. İsteklerin imkânsız oluşu

önemsenmezdi. Zaten bu emirleri alan askerlerin çoğu, birkaç gün içinde ölürdü. Eğersubay bir askeri yanına çağırmışsa, bu onun sonu demekti. Gelen emir, emri alan askeriçin, savaşın kısa zamanda biteceği anlamındaydı. Tecrübe konuşuyor.

SUBAY: (Yürüyen ayaklarıma, adımlarıma bakıyor.) Asker! Adın neydi? Unuttum.

BEN: Anzac Piyade William Smith, efendim.

SUBAY: Önünde bekleşen kalabalık, 4. Norfolk Taburu. Burada en eski asker sensin. Bizekeşif eri oldun. Bizi kaybolmaktan koruyacaksın.

BEN: Emirlerinizi bekliyorum efendim. (Ne kadar da kibar bir subay. Bana bir subaylakonuşur gibi davrandı. Böyle yakınlık gösteremezlerdi.)

SUBAY: Emir erimin yanından ayrılmayacaksın. İşte şu! (Eliyle gösterdiği er, hemenyaklaştı. Gözle selam verdi.)

BEN: Emredersiniz.

Benimle beraber dört eski askeri içine alan dört tabur asker. Bana gelenlerin en yenisidüştü. 4. Norfolk Taburu! “Adam akıllı ölen” bir ceset görmemiş bir taburunaskerleriydiler. İngiliz çaylak birliği! İlk tanışma günümde, göz perdelerinde sunduklarışaşkınlık, biraz aptalca gelmişti. Ellerindeki tüfeklere pek yakıştıkları söylenemezdi. Sankiuzun bir yolculuğa çıkacakmış gibi tedirgin havadaydılar. Onlara öncü olmak ve ölmedenkıyıya geri dönebilmek… Gerçekleşmesi uzak bir hayal gibiydi. Kıyıya sağ olarak dönmeihtimali neydi? Önden gidenin vurulma ihtimali neydi? Tüm bunlar aklımda dolandı.Tabur harekete hazır oluncaya kadar geçen sürede, bakışlarım yeni askerlerinkıyafetlerinde dolaştı.

Yürüyüş planı. Öncülük etmek için ön hatlara ilerleme emri. Önümüze geçen üç cesurtaburun arkasına sığınmış en taze tabur. Cehennem bir süreliğine ateşini bu topraklaraödünç vermiş. Yerden yükselen sıcaklık, böylesi bir havaya alışık olmayan İngilizleri

bunaltmış. Üç haftayı aşan cephe hayatımda, sıcağa fazlasıyla alışmışım. Çocukluğum böyle havalarda geçmişti. Kuru ve tozlu topraklara çocukluğumu sığdırmıştım. Şimdi ayrı bir kıtada, başka bir yerde nefes almaktaydım. Okuyanı, bulunduğum yerin detayları ile

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 45/107

yormak istemem. Tepeler ve düzlükler, kuru bir göl yüzeyi, toz kaldıran adımlar,yakınlaşan mermi sesleri. Bunların hepsi detay. Detaylara boğulmayıp 4. NorfolkTaburu’nda yoğunlaşmak isterim. 5. Norfolk Taburu’nun hemen arkasında, yedekte ve biraz da güvende kalan birliğin öncüsü olma ayrıcalığı! Tadı hala damağımda.

Yürüyüşü başlatan ilk adım, benimkiydi. Neredeyse bir saati bulan yürüyüş ile bir kaçkilometreyi orta hızda aşmıştık. Öğle sonrasında denk gelen yakıcı sıcağa rağmen iyi birilerlemeydi. Yürüyüş eğimi giderek artmaktaydı. Ellerimizde sıkıca kavradığımız tüfeklerikullanma izni gelmemişti. Nereden geldiğini bilemediğimiz yıldırıcı atışlar ve nedeninsonucu olan mermi ıslıkları! Öncüsü olduğum taburun içinde bulunduğu hareket kolundayer alan çoğunluğun birazdan başına gelecekleri aklınızdan çıkarmayın. Zira akılcı emirlervermeyen bir üstsubayın hatalı öngörüsü ile gündüz ortasından cepheden tepeyesaldırmak intihardı. Gece karanlığında yapılacak bir baskın yerine gündüz ölümünedavetiye!

Önümüzdeki grupla aramızda ancak elli metre vardı. Yürüyüşün ön tarafındaki hızlıaskerlerden ilki yere sessizce düştü. Bu ilk kayıptı. Düşüşü gören gözlerin sahibi olarakiçimde kopan kıvılcım ile kocaman bir ormanı yakabilirdiniz. Kıvılcımın ışıması ile tümgeceyi aydınlatabilirdiniz. Ancak kıvılcımın ani parlaması ile kalbe saplanan manevisüngünün yaşattığı acıyı, görmeden hissedemezdiniz. Uzun menzilli keskincilerin atışlarıyoğundu. Hedefe yaklaşmıştık. Yakınlaşan hedeften gelen ölüm mermileri hedeflerinivurmaya başlamıştı.

Pusuda bekleyen Türk askeri, elinde makineli tüfek, uygun zamanı kollamıştı. Aramızdayürüyen beş altı asker, keskin nişancı atışı ile vurulmuştu. Sessiz düşüşlere aldırmadanilerlemiştik. Ama gürültülü makineli tüfek atışına kulaklarımız dayanamazdı. İlk mermirüzgârında yere ancak ölü bir asker olarak düşenler oldu. Düşenlerin arasında yürüdüğühalde sağ kalmayı başaran ve yürümeye devam eden askerler oldu. Vurulmuş gibiyaparak sürünmekle meşgul olan korkaklar da vardı. Bulundukları yere çakılmışlardı. İyi bir atış eğiminde vuruşlar etkili oluyordu. Askerlerimize yağan yağmuru, arkadanhayretle izledim.

Önümüzde, hemen sağımızda olan 5. Norfolk Taburu, atışların etkisiz kaldığı birtümsekten yararlanmak üzere büyük gruptan kopmuştu. Ve hattın sağına yönelmişlerdi.İçlerinden vurulup düşenler vardı. Ama bu düşüşler, ilerleyişi durduracak boyuttaolmamıştı. Bu izlenimden cesaret alarak biz 4. Norfolk Taburu askerleri de sağa yöneldi.(Biz deyişim, sahiplenmeden kaynaklanır. Yoksa elbette bir Anzac askeriydim. Bizdeyişim, içlerini alarak beni öncü yapan taburun içinde oluşumun sonucudur.)

Öncülüğünü yaptığım taburun bazı askerleri arkamızda kalmıştı. Korkup yere yatanlarıvardı. (Korkakları vurmak üzere grubun arkasında görevli artçı çavuşları düşman atışı ileöldürülmüş olmalıydı.) Yolunu şaşırıp 5. Norfolk Taburu’na karışanlar vardı. En arkada

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 46/107

olup vurulmayı başaranlar da vardı. Yüzlerce askeri komuta etmede sıkıntı yaşayansubayımız, gözlerini hedefte yer alan 60 nolu tepeye dikmişti. Türklerin büyük lokmayıyutma telaşından yararlanıp küçük lokma olan birliğini öne sürdü. 5. Norfolk Taburu’na bağlı askerlerden daha ileriye gitmek üzere iyice sağa yönelmemizi istedi. Önlerde benvardım. Garip olanı, bize yönelmiş bir atış yoktu. Sadece seyrek ve oldukça uzaktan gelen

tek tük keskin mermiler. Bizi ölümden kurtaran, tepeye ulaşan ince bir sırtın gerisinde bulunuşumuzdu. Görülen o ki yamaç hattında bulunan Türk askerleri siperlerini terketmiş ve büyük lokmayı avlamak üzere arkadaşlarına yardıma gitmişlerdi. Uzaktan busiperleri belli belirsiz hatlarıyla görebilmiştim. Subayım da görmüş olacak kihızlanmamızı emretti. Yorulmuştuk. Elimizdeki tüfekleri iki elde taşımak yerinde sağelimize alıp hızlı adımlarla yürümeye başladık. İçimizden kaçan veya ölü taklidi yapıpyere yatan olmamıştı, bu andan sonra! Çünkü arkadan gelen çavuş, korkakları vurmaklagörevliydi. Ama çavuşlar önceden ölmemiş miydi! (Bana “tüm bunlar saçmalık, ozamanlarda çavuşlar böyle bir görev almazdı” demeyin.)

Gün, tüm sıcaklığı ile yıldırmaktaydı. Vücuda giren bir mermi, “pof” diyerek sesiniverirdi. Oldukça uzakta kalan ana birlik biçile dursun, şanslı öncüye takılan bu birlik,mutlu azınlık rolündeydi. 5. Norfolk, ana birlik ile aramızda kalmıştı. Türklerin direnişiniorta kıvamda üzerlerinde hissetmeye başlamışlardı. Hızları kesilmişti. Vardıkları uçnoktada tutunmaya çalışıyorlardı. O hengâmede, vurulma korkusunda tüm bu olanları böylesi net anımsıyor oluşumda, buluta girip gittiğimiz gelecekte izletilen kayıtların etkiside vardı. Bizi almaya hazırlananlar, başrolde tuttukları oyuncu askerleri, kendileri izlesindiye kayda almışlardı!

Adımlarımı duy. Topraktan çıkan o tozu kokla. Önümden giden kalabalık taburun sessizceilerleyişini izle. Gözlerim… Hadi biraz cesaret! Arkana aldığın taburun önündesin. Günlergeçti, buraya geleli. Adını bilmediğim tepeler… Ardında ne var senin? Uzaklardan gelenmermilerin sesi. Kulağıma ulaştınız. Arkamdan gelen yeniler. Daha yeni tozlanmışüniformaların sahipleri. Gözleriniz nerede?

Adımlarımı izle. Toprak, ağustos ateşinde. Yakıcı hava ve can yakan mermiler.Önümüzden giden taburlar. Sağa doğru 60 nolu tepeye uzanan patikaya girdik bile. Bunuanlatışımda bir giz var sadece. İnanılması güç ve sıra dışı gelen bir kayboluşun hemenöncesi. Alnından vurulmuş arkadaşımın çürüyen cesedini hatırlatan bir geçmişe sarılmak bu işte.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 47/107

Bölüm 3

Yükseliş 60 nolu tepeye ulaşmak üzere ilerleyişimiz sürüyordu. Arkamıza bakınca denizigörebiliyorduk. Denizin dalgalarından yansıyan beyazı seçebiliyorduk. Deniz mavisinigörmeyi istedim. Arkama dönüp baktım. Gözlerde şiddetle bastırılan ölüm korkusu.Arkama aldığım yüzlerce asker. Deniz mavisine dalmaya fırsat bulan yüzüm. Etrafıkollayan emir erinin dokunuşu ile uyarıldım. “Hadi” demişti. Ama sesi bana ulaşmadı.Kulaklarıma vardı. Ama bana ulaşmadı.

Yüz metre kadar bir hat içinde, üç belki de dört sıra olmuştuk. Yürüme ile koşma arası birhızda karar kılmıştık. Nefesim kesilmişti. Soluk alamaz olmuştum. Tepenin üst noktasınıgörebilecek kadar yakındık. Neyse ki yakınlardan üzerimize tek bir mermi atılmıyordu.Tatlı eğimli sırtın diğer tarafında kalmış çoğunluk, Türklerin öldürücü ateşi altındaydı.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 48/107

Bizler, ne sürünmeye ne de eğilmeye ihtiyaç duymadan varabildiğimiz en uç noktayavarmak üzereydik. Ulaştığımız noktaya, daha doğru bir ifadeyle buluta alındığımıznoktaya ilk varan ben olmuştum. Elimde tuttuğum tüfeğimi hiç ateşlemeden bu kadarileriye gittiğime şaşmakla meşgul beynimi kurcalayan başka olaylar vardı. Mıknatısındemiri çektiği gibi sağa savrulmuş ve ölümcül makineli ateşinden korunmuştuk. Bizi

görmezden gelen Türkler, sanki seyirci koltuklarında, izleyici bölümündeydiler. Gerçi busöylediğim de iki zamanlıdır!

Şimdi bir mola verelim. Neden hala okuyorsunuz? Merak ettiğiniz için mi? Aslındayazana kalsa kısa yoldan işi bitirecekti. Lafı uzatan ve sizin değerli zamanınıza çalan benim. Çölde yaşanmış bir gençliği tadan benim. Savaştan “ölümden döndürülen asker”unvanı ile geri çevrilen benim. Ve bulunduğu zaman tarafından kabul edilmeyen benim.Kaybolan ve kayboluşu sonrası ısrarla aranan benim. Benim diyen sadece ben değilim!Benim gibi binlercesi farklı savaşlarda, farklı zamanlarda bunu tatmış.

Bulutlar kadar yükseğe çıkmak ne demek? O bulutların içine girecek kadar, onlaradokunacak kadar yükselmek ne demek? Neden bu soruları sordum şimdi size? Oysamerakınızı gidermem ve başıma geleni hemen anlatmam gerekiyor. Sabretmeyi bilmiyoruz. Zaman uykuda çabuk geçiyormuş. İnsan yükseldikçe, karanlıklar içindengeçtikçe bir başka oluyormuş.

Ezik! Sanki üzerimde, bedenimi ezen bir ağırlık var. Beynimde kulaklarımdan gelen biruğultu var. Arkamda kalanların yürürken çıkardıkları gürültüleri duyamaz oldum şimdi.Derken öncesinde farkına varamadığım bir sis belirdi. Anlık bir değişim ile sis içindekaldım. Birkaç metre ötesini ancak görebildiğim bir yoğunluktaydım. Adım attığımısanıyor ama ayaklarımı ileri atamıyordum. Bir an için ayaklarımdan vurulduğumu vehissiz kalan adımlarımı kontrol edemediğimi sandım. Yavaşlamış hatta durmuştum. Halaayaktaydım. Garip olan, arkamdan takip eden yüzlerce askerin korkutan sessizliğiydi. Sisiçinde kaybolduğumu düşündürecek kadar uzunca bir süre ayakta dona kaldım. Ya daöyle sandım. Dedim ya, tarif edilmez bir hal diye! Hayatınızda ilk kez tattığınız birdurumu nasıl tarif edebilirsiniz ki!

Çok geçmedi bu hal. Daha da garipsedi, içine aldığı askerleri. İşin başında sadece banamusallat olan bir düş ya da ölüm anıydı akla gelen. Yanılmışlığımı anlamam için birazsabretmem gerecekmiş. Koyun sesi… Belki de başka bir ses.

Ayaklarımın altındaki toprak! Seni göremez oluşumu düşünmeye çalışıyordum.Vücuduma yaklaşan sis tabakası önce ayakları içine almıştı, giderek yükselmiş ve bacaklarımı, belime kadar gövdemi sarmalamıştı. Elimi uzatmak istedim. Sise dokunmakistedim. Yapamadım. Elim donmuştu. Kalbimin atışını hissedemez olmuştum. Ölüm buysa eğer neden delip geçen o merminin acısını hissetmedim?

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 49/107

Ayaklarımın altındaki toprak! Seninle bağım kalmamıştı. Beden birden yükselme başladı.Hayatımda hiç asansöre binmemiştim, o ana kadar. Ayaklarımın altında sis belirdi.Anlayacağınız dilde: Derin dondurucuda bekleyen bir gıda gibiydim. Yenmeye hazır.İstenildiği anda çözülmeye müsait!

Çok korktuğumu hatırlıyorum. Aklımda ölümün izi gidip geldi. Gözlerim açıktı. Sisperdesi içinde kayboluşumun hemen öncesindeki son sesler, kulağımda asılı kalmıştı.Duman mıydı bizi içinde alan? Sadece ben miydim bu anı tadan? Beni önlerine katanaskerlerin kaderine mi bulaşmıştım yoksa?

Yükselenin bedenimiz olduğunu sanmıştık. Oysa yanılmışız! Beynin yanlışı algılaması buymuş. Yükselişin aslı, hızla akan bir nehirde sabitlenmiş iki taş arasındaki sıçrayışmış.Ne ağlayışa ne de gülüşe izin vermeyin bir hızda! Saatlerce sürmüş bu yükseliş! Sis içinde bulunan askerlerden sadece biri bendim. Diğerlerini göremedim. Benim için bu saatlerisaniyelerle ifade etmiş olmam, yalancı olduğum anlamına gelmeyecektir.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 50/107

Bölüm 4

Gerisi Yükselişi görme şansını yakalamışlar. Birkaç mil uzaklıktalar. Bulundukları tepedemevzilenmişler. Gözleri, bulutun içine aldıklarına, gördükleri gerçeğe bakmış. Aralarındakonuşmaya dalmışlar. Kiminin aklı karışmış. Kimi kendini uykuda sanmış!

Onlar, NZE 1. Sahra Bölüğü’ne bağlıymış. 3. takımını oluşturacak kadar çoklarmış. Sağdansola ve soldan sağa topyekûn yirmi iki edermiş sayıları. Ya da tarihin yanıltıcısayfalarından bu sayı alınmış. Yoksa işin gerçeğini, gerçek sayıları bilecek gücüm yok. Oanda bulutlar sadece bizi, içine aldıkları askerleri, kayda almış.

İzleyici saflığındalar. Olaya tarafsız baktılar. Bu askerlerin aralarında kayda alınmamışkonuşmalar var. İlhama gelen bir parmak hokkabazı tarafından yazıya dökülmüşler.Beyaza boyanmış sütunlara alınmışlar!

Zamanın gerisinde kalan ve savaştan buluta bindirilerek kurtarılamayan gençlerdenolmuşlar. Bu gençlerin üzerinde özenle dikilmiş üniformaları var. İçine gizlenmiş yüreklerivar. Heyecanla atan yürekler. Beklemişler, bulutun öte yanından çıkacak olanları… Sözüuzatmayı isterdim… Ama yazanın parmakları buna izin vermiyor… Zaman onun için çokdeğerliymiş… İşte sana konuşma anı:

ASKER A: Hey… Şuraya bak… (diyerek başını doğrulttu)

ASKER B: Ne var? Yine ne oluyor? (dedi ve anlamsız bakışı ile olup biteni izledi)

Kendi mermileri ile alınmış bir tepe. Ele geçirdikleri tepenin tadı. Kuzeyde kalan ve kıyıyauzanan yamaçlar. Denize yüksekten bakarak tadını çıkarıyorlar. Buna sinema tadında bir

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 51/107

saldırı eklenmiş. Tüfeklerin menzili saldırıya destek olamayacak kadar uzak kalmış.Seyretmekten başka çareleri yok. En azından gördüklerini kayda alacak gözleri var.Bakışlarını kontrol edecek düzeyde akıl sahibi gençler. Olaya ilgisiz kalmamışlar.Siperlerinin içinde gizlenmemişler. Olaya birkaç mil uzaktalar. Başlayan oyuna biletsizseyirci olma şansını kaçırmamışlar.

ASKER A: Bizimkiler saldırıya geçiyor…

ASKER B: Aaa.. Gördüm. Gün ışığında bu saldırıyı nasıl yaparlar!

ASKER A: Hepsi ekin gibi biçilecek.

Onlar savaşı tatmışlar. Deneyimli askerlermiş. Siper içinde güvendeler. Aralarındakonuşmalar var. Bulutla ilgili konuşmanın daha başındayız. Bizlerin arkasından bu kadarçok dedikodu yapılacağı aklıma gelmemişti. Kayboluşumun hemen sonrasındaydı. (Ki buhemen sonrası yüzyıllar ötesiymiş!) Amma velâkin, tarih izlenmekteydi. Belirsiz kalanzamanlar, geriye gidenlerce kayda alınırmış. Bunları bize öğreteceklerdi. Uzayın karanlıkzannedilen aydınlatılmış yüzen gemilerinde konuk edilecektik. Geleceğimde ölümeyaklaştım. Yaşamın son günlerinde bile bu kırılma noktasını, bulutun içinde kalışımıunutamayacaktım.

Anlatmak ne kadar da güzelmiş! Yaşanmışları henüz yaşamamış olanlara anlatmak. Ya dazamanına ulaşmamış olanlara anlatmak. Tadı çok güzelmiş. Harikaymış. Mengeneyetutulmuş kelime dağarcığıyla böylesi ilginç bir olayı anlatanı (ki o benim!) kayda alan kişi.O, yazan. Gelen ilhama seyirci olmak yerine parmaklarını oynatan. Yazıcı olan. O, güzelhayallere dolanmış. Hayal kurmaya dalmış. Aslında tüm yaşanılanların hayal olduğunuanlamış. Bunları benimle paylaşmış, tek bir kelime kullanmadan. Dudakları değil gözlerikullanmış, konuşurken.

Aşk bu mudur? Güzel bir yüze vurulan bir kalbin hızla atması mıdır? (Konuyu bölenyazıcıdır! İçinden geçenleri şimdi paylaşmak istiyor. Bir de bana “lafı dolandırma” der.Şaşkınlığımı görür ve yine de beni karanlıkta bırakır. Okuyucunun koparıldığı diyaloglarageri dönmesini ısrarla istiyorum… İstesem ne fayda! “Kontrol bende” diyor yazanım.Henüz sona ermemiş yaşamın, çok çok çok (üç kez) sonrasını yaşayan bendenizi kırıyor.Bu bencillik değil midir?)

ASKER A: Bak… Türklerin siperlerinde hareketlilik oluyor.

(Yazan, anlatanın uyarılarını dikkate aldı. Konuya geri döndük.)

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 52/107

ASKER B: Bizimkiler kalabalıkmış. Yüzlerce asker. Bunlar yeni olmalı.

ASKERA: Gözlerin iyi görüyor.

Saçma! İçlerinde yeni olmayan birkaç asker vardı. Üstelik bu eskiler, Anzac askeriydi.Bulutun içine giren ve kaybolmayı başaran tek Anzac askeri bendim. Kayboluşumuizlemiş olan askerler yine Anzac askeriydi.

ASKER B: Hepsi ölecek.

ASKER A: Neden?

ASKER B: Türkler pusuda bekliyor. Bak!

“Bizi yukarı çekenler de Türk olabilir mi?” diye aklıma bir soru geldi desem! Ama bu dasaçma olurdu. Zira ulaştığım çağda milletler birbirine karışmış. Kan bağı kuvvetlenmiş.Yüzlerce bölük pörçük milletin yerini, birleşik/ortak kadere bağlanmış üst milletler almış.Tarih içinde birbirinden kopan alt milletlerin torunları, özlerine geri dönmüşler. Birlikolmuşlar. İnsanlığı ileri bir bilinç düzeyine taşımışlar. Ne kurgu ama! İnanması içinyaşanması mı gerek? Yaşadım ki yazıyorum. Yoksa yalan söyleyerek geçinen bir kayıpasker değilim!

ASKER A: (Gizlenmiş makineli tüfek yuvaları, kendilerini göstermek üzere açılmıştı!)Haklısın…

Bulut görünümündeki garip uçan nesneler. Kendilerini sadece yolcu olacak askerleregizlemişler. Diğer insanların gören gözlerinden saklanmayacak kadar cesaretliler. Sankitarihte kayda alınmak istemişler. Geçmişe uzandıklarını bilsin istemişler. Orada bulunduklarını gelecek kuşaklar bilsin istemişler. Kanıt sunmuşlar, kanıt arayanlara.

ASKER B: Biçilecekler.

Yürüyüş kolunun solunda kalmış çoğunluk için, doğru bir söz. Söylenen sözde haklıçıktılar. Aklıma geldi. Sizlere bu olayı ikinci kez anlatıyorum. Anzac askerlerinin ağzıylaanlatıyor oluşumuz size sıkıntı vermiyor, değil mi? Yoksa olayın aklınızdan çıkmayacak bir kıvam almasına izin vermeyecek misiniz? İzin verin tekrarlı anlatayım. Zihninizcanlansın. Gönlünüz yumuşasın. Geleceğinizde bazı insanların yaşıyor olduğunu bilin. Enazından bu ihtimali düşünün.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 53/107

ASKER A: Şuraya bak. (Parmak ucuyla vurulmakta olan ön safları gösteriyor.) Busaçmalık. Hepsi ölecek.

ASKER B: Gün bitimini bekleyip saldırsalardı ya…

ASKER A: Hey… Ne oluyor orada! Gördün mü?

ASKER B: Neyi?

ASKER A: Yukarıya bak. Bulutlar! Bunlar nasıl bir şey!

ASKER B: Ekmek somunu gibi.

Üstelik rüzgârın şiddetli esintisine meydan okuyorlar. Hadi bunu da konuşun aranızda!

ASKER B: Ama bu nasıl olur?

ASKER A: Ne nasıl olur?

ASKER B: Baksana… Rüzgâr esiyor. Ama ekmek somunu biçimindeki bulutlar sabitlenmişgibi…

ASKER A: Doğrusun.

ASKER C: (İkisinin yanına yaklaşan bir haberci asker.) Saldırıya geçtiler.

ASKER B: Ne oluyor orada? Gökyüzünde başka bulut yok. Sadece onlar var!

ASKER C: Göz yüzeyinde… Gökyüzünde…

ASKER B: Sen de kimsin?

ASKER C: Ben haberciyim.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 54/107

ASKER A: Hangi haberci? İçimizde haberci yok! Aşağıdan mı geldin?

ASKER C: Evet. Aşağıdan.

ASKER B: Aşağı mı? Oradan gelen olmaz ki?

ASKER C: Bana çok soru sorulmaz.

“C” ile kodlanmış bu asker kimdi? Anladın mı? Seni okumaktan alı koyan detaylardankurtulmayı iste. Okumayı bırak. Gökyüzüne bak. Üzerinden geçen bulutları izle. Geceolunca parlayan yıldızları izle. İzle ki farkı anla. Bulutun bulut olmayışını anla. Neden mi bunca çaba anlamada? Nedeni açık: Anlaşılmak istiyoruz. Biz, gelecek zamana kaçırılmışgeçmiş zamanın kayıp askerleriyiz. Hatırlanmak istiyoruz. Yoksa burada yazılan öykününgerçekliği, hayale yapışmış bir karıncanın aklına gelenlerle sınırlı olmasa gerek!

ASKER A: Kayboldu!

ASKER B: Gitti galiba.

ASKER A: Boş ver haberciyi, zaten getirdiği bir haber yok.

ASKER B: Bak şuraya. Ateş altında kaldılar. Ölüyorlar.

ASKER A: Önde gidenler ölüyor.

ASKER B: Aşağıda kalan gruplar güneye yöneldi! Hepsi ölecek demiştim.

ASKER A: Bunlar İngiliz.

ASKER B. Nasıl anladın?

ASKER A: Gözlerim iyi görüyor. Üniformadan anlarsın.

ASKER B: Tüm üniformalar birbirine benziyor!

Çokbilmiş iki askerin uzayan konuşmaları. Kendi adıma sıkıldım. Burada keselim mi?

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 55/107

Kızmayın! Sadece bir teklifti. Başrolü kapmış iki askeri kıskandığımı sanmayın.Konuşmalar, konuyu dağıtmaya yarıyor. Başıma gelenleri size anlatmıştım. Bu yenilemeniye? Yazanın keyfi mi? Parmakların acımaz mı? Ellerinde gezinen kanın rengini bendendaha iyi bilecek değilsin ya?

ASKER A: Bulutlardan biri alçalıyor!

ASKER B: Bu ne biçim bir bulut. Yağmur bulutu gibi… Yüklü. Her an yağacak gibiduruyor. Bozulmadan nasıl kalabiliyor o rüzgârlı havada.

ASKER A: Bulutlar dağ ve tepe yamaçlarında böylesi sabit kalamaz.

ASKER B: Aşağıya bak. Bir grup asker hala ilerliyor.

ASKER A: Diğerleri kötü vuruldu. Yapıştığı topraktan doğrulanı vuruyorlar.

ASKER B: Evet… Ateş gücü belli bir yere yığılmış olmalı.

ASKER A: Bak… Bize yakın tarafta olanlar iyi ilerlemiş.

ASKER B: O bulut yamacı kaplamış. Gördün mü?

Bu bölümde kendimi sınırlandırılmış gibi hissetmekteyim. Olayı yaşadığım halde izleyiciolmak istemiyorum. Anla beni. Kimmiş bu çokbilmiş askerler!

ASKER A: Zor… İşleri çok zor.

ASKER B: Tepeyi alabilirler. Dikkatle baktın mı?

ASKER A: Hangi bölümden ele geçirecekler?

ASKER B: Bize yakın olanları görmedin mi? Neredeyse tepeyi alacaklar! Önlerinde karşıkoyan Türk kalmadı.

ASKER A: Hepsi siperlerini bırakmışlar! Tuzak olabilir mi?

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 56/107

ASKER B: Buluta bak. Ekmek somunu olmayı kendisi mi istedi! Ne kadar garip bir şekil böyle!

ASKER A: Harika… Bulutun içinden geçecekler.

ASKER B: Sis dalgası olarak algılamış olabilirler.

ASKER A: Sanmıyorum. Orada sis yokmuş gibi yürümeye devam ediyorlar.

ASKER B: Öndekiler içine giriyor.

ASKER A: Manzara harika. Sisten çıkacakları tarafta tepeye yakın olacaklar. Tepeyialmaları an meselesi.

ASKER B: Bu zafer bizim işimiz kolaylaştırabilir. Türkleri püskürtür.

ASKER A: Neden böylesi ilgisizler?

ASKER B: Tepeye mi?

ASKER A: Hayır… Buluta! Sisin içine girmiş gibi değiller.

ASKER B: Yarıdan fazlası buluta girdi. Ama daha bulutun arkasından çıkan olmadı!

ASKER A: Bulutun içinde Türk olamaz ya! Hem olsaydı arkadakiler buluta girer miydi?

Tek bir mermi atılmadı. O bulutun içine girmedik. Üzerimizde bulut yoktu ki! Bunlarsaçmalamışlar. Rüya görmüşler. Sisin içinde kalışım doğru. Ancak göz göre göre bir sisperdesine girdiğimiz doğru değil. Biz ilerken üzerimize mi gelmiş? Tamam, sustum.(Sürekli araya girdiğim için özür dilerim.)

ASKER A: Neden çıkmadılar?

ASKER B: Orada garip şeyler oluyor!

ASKER A: Diğerleri ilerleyemiyor. Onlar sis perdesine giriyorlar. İçlerinde vurulanı yok!

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 57/107

ASKER B: Daha yukarıya bak. O bulutun üzerinde bekleşen başka bulutlar da var. Hepsi birbirine benziyor.

ASKER A: Olur mu böyle… Kafam karıştı.

ASKER B: Son grup da içine giriyor. Hiç mi korkmuyorlar! Ben olsam giremezdim.Nereden çıkacağımı bilemeyeceğim bir sise neden gireyim!

ASKER A: Korkaksın işte.

ASKER B: Korkmuyorsan hadi git oraya.

Aksine korkumuz, vurulma korkusu ile sınırlıydı. Merminin deldiği noktadan ölümeuzanan yol. Korkuya neden olan, bu yola yabancı oluşumuzdu. Yoksa cesaretimizikaybetmiş değildik.

ASKER A: Hepsi içinde!

ASKER B: Eee… Çıkmayacaklar mı?

ASKER A: Bulut yükselmeye başladı!

ASKER B: Nerede bunlar?

ASKER A: Aklım karıştı…

ASKER B: Bunu üstlerimize bildirsek bize ne derler?

ASKER A: “Deli” derler. Hayal gördüğümüzü rapor ederler…

ASKER B: Henüz aklımı kaybetmedim.

ASKER A: Bulut, diğer bulutlarla birleşiyor.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 58/107

ASKER B: Nasıl böylesi sabit görüntüde, dağılmadan kalabiliyorlar?

ASKER A: Bilmiyorum… Uzaklaşıyorlar. Bulut rüzgâra karşı geliyor ve…

ASKER B: Tamam anladım… Uzatmayalım… Hepsi öldü işte…

ASKER A: Tepe alınamadı.

ASKER A: Bulutun içinde kaybolanlar olsaydı belki tepeyi alabilirdik. O zaman zafer bizim olurdu.

ASKER B: Dikkat et. Sipere subay geliyor…

Arkamızdan söylenenler, sadece bu ikilinin heyecanlı konuşması ile sınırlı değil elbet.Kayboluşumuz üzerinden geçen aylarda savaş devam etmiş. Umutsuz kalmışkuvvetlerimiz yenilgiyi kabullenmiş. Tüm yarımadayı, çıkarmada gösterilen başarıya eş bir çabayla boşaltmışlar!

İngilizler kayıp olarak listelediği bizleri istemişler. Türklerden talep etmişler. Esir olarak

aldıkları tüm askerlerin serbest bıraktıkları halde bizi neden hala sakladıklarını sormuşlar.Sorularında ısrarcı olmuşlar. Türk makamları savaş sonrası kurulan komisyonlardainceleme yaptırmış. İngilizler incelemede aynı ısrarı takınmışlar. “Onları esir almadık!”cevabı defalarca tekrarlanmış. Cepheye getirdikleri hiç savaş görmeyen bizleri hızlataarruza süren komutanlarımız, ölü bedenlerimize âşık olmuşlar. Bedenlerimizi aşklaaramışlar. Yarımadada yapılan araştırmada sonuç çıkmamış. Üniformalı cesetlerimizi bulamamışlar. Kayıp sayılmışız.

İngiliz makamları, dosyayı kapatmak zorunda kalmışlar. Çocukların cenazesini teslimalmakta ısrarlı anne/babaların bekleyişleri boşaydı. Kaybolan bazılarının bekleyen acılıanne/babaları vardı. Ya ben! Beni bekleyen olmuş muydu? Var mıydım, yok muydum!Gerçek miydim, yalan mıydım! Bir Anzac askerinin İngilizlerle ne işi var?

Arşivde yerini alan Norfolk kayıp askerleri. Hakkımızda asılsız söylenti yayılmış. Bizi bulut almış götürmüşmüş! Gülümseyen yüzümü hissedin. Masal olarak algılanangerçeklik, illa ki yaşanması gereken bir olayla mı kanıtlanmalı?

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 59/107

Bölüm 5

Varış Sanki zamanımız özel olarak dondurulmuştu. Bizi kontrol altına alanlar, zamanınefendileri gibiydiler. Bize ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Derken bir ses bize olup biteni anlatmaya başladı:

SES: Selam, geçmiş zaman insanları. Selam, ölümden döndürülen genç askerler. Bizlerinkim olduğunu, zamanı gelince öğreneceksiniz. Ama öncesinde bilmeniz gerekenler olacak.Sizler gelecektesiniz. Sizler bizimlesiniz. Sizlerle bir anlaşma yapacağız. Verdiğiniz sözünağırlığı altında ezilmezseniz, sözleri geleceğinizin geleceğinde hatırlarsanız, mutluolacaksınız. Dünya sizin yokluğunuzda uzunca bir yol aldı. 1915 yılının bir yaz günükopardık sizi, puslu geçmişinizden. İçinizden bazıları bize inanmayacak. Onları kendikaderlerine bırakacağız. Ama bizi dinleyenlerin, bilen insanların sözlerini dinleyenlerin ve buna karşılık söz verenlerin bekçisi olacağız. Onların zürriyetlerine ihtiyacımız olacak.

Etrafımız ince bir sisle çevrelenmişti. Sisin dışında bulunan belli belirsiz zemini veçevrelendiğimiz yeri görebiliyorduk. Farklı renklere boyanmış duvar, aydınlatılmış parlak

eşyalar vardı. Yüzlerce askerin içinde, üzerindeki şoku atabilen bir rütbesiz asker haykırdı.Haykırdı diyorum. Çünkü o anı yaşarken içimden gelen ses bunun bir rüya olduğunusöyleyip durdu: “Merak etme tüm bunlar bir düş. Birazdan uyanacaksın. Savaş seni bekliyor.”

BİZ: Nerdeyiz biz?

SES: Uzayın güvenli bir noktasındasınız.

BİZ: Uzay!…

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 60/107

SES: Söz verenler bizimle olacak. Söz veremeyenleri unutulmuş bir gelecek bekliyor. Kararsizin.

SUBAYIMIZ: Bize daha açık olun lütfen. Yaşadığımız bu durumu anlamamıza yardımedin. Düş müdür bunlar, yoksa gerçek mi? Neredeyiz biz? Uzayda oluşumuzu bizekanıtlayın.

SES: Bilgiye hazır olmadan sahip olanlar, kendilerine zarar verebilir. Sizi kısa bir sürekapalı ortamlarda tutacağız. Eğitecek ve yeni zamanınıza alıştıracak uzmanlarla geçen birsüreniz olacak.

SUBAYIMIZ: Sen kimsin peki?

SES: Bana kısaca “Gurt” derler. Ama siz “Wolf” diyebilirsiniz.

SUBAYIMIZ: Sizi neden göremiyoruz?

SES: İstediğimiz de zaten bu. Görünmemek!

Etrafımızdaki sis dağılmadan önceydi. Bizden tek tek sözler alındı. Garip bir sestarafından her birimiz ismen anıldık. Bir tek benim adım ünlenmedi. İsmen hitapedilmeyişinin nedenini sonra anlayacaktım. Bizleri doğum yerimize kadar bildiler. Buinsanlar kimler? Kim olduklarını merak ederek bekledik. Sisin içindeki bekleme sürecinihayatım boyunca unutmayacaktım. En sona kalan bendim. Aynı soru soruldu. Karşılığını buldu. Soruya karşı söz alındı. Bize hazırladıkları geleceklere sadık kalacaktık. Amaserbest bırakılmadan önceki eğitim sürecini geçme şartı vardı.

Yüzmeyi öğrenmeden derin sulara atılan bir çocuk olarak tanımlanmıştık, ses tarafından.Önce yüzmeyi öğrenecektik. Uzayda oluşumuzu bir şaka olarak görenler, kısa sürede iknaedilecekti. Geçmişten sıyrıldığımızı kanıtlayacak tarih kayıtlarını görünce, kimsede şüphekalmayacaktı. Normalüstü bir olayın kahramanları olduğumuzu söylemeleri yetmişti.Bizler seçilmiş askerlermişiz. Geçmişte yapacaklarımız geleceğe ertelenmiş. Tüm bunları bize o kadar ustalıkla anlatacaklardı ki kimseden itiraz gelmeyecekti. İsimlerimiz vegiyimlerimiz değişecekti. İşte rüyaların gerçek, gerçeklerin rüya olduğu hayatımızınkırılma noktasındaydık. Kimse delirmemişti. Kimse itiraz etmemişti. Hepimiz yenidençizilen kaderimize razı olmuştuk. Kimse geçmişine dönmek istememişti. Kimsekendilerine bu kaderi hazırlayan gelecek zamanın insanlarına kızmamıştı. Mutluyduk.Çünkü hala hayattaydık ve bilmediğimiz çok şey olduğunu öğrenecektik.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 61/107

Öğretilerini aklıma almaya çalıştım. Ama aklım geçmişe saplanmıştı. Bize gösterilen tarihkayıtlarına baktım. Taşındığımız gelecek zamandan geçmişimize bakınca ağladım.Gözyaşlarım, orada ölenler içindi. Hayatlarını kısacık kesenler içindi. Kendimi tutamadım.Benim yerime burada olmayı isteyebilecek askerleri izledim. Oracıkta can vermişolduklarını izledim. Tarih bana acı verdi. Yaşamın ne kadar önemli olduğunu anladım. Birçiçeği koklayabilmenin büyük bir nimet olduğunu öğrettiler. Uzayda çiçek yetiştiğini oanda öğrendim. Hoş kokulu güller, bana geçmişi unutturamamıştı. Dünyadan kaçmayı, enuzağına gitmeyi istedim. Ama karanlıktan korkardım.

İzlettikleri görüntüler gerçekti. Savaşı yukarıdan kayda almışlardı. Tüm modern zamansavaşları kayıtlarındaydı. Kendi sistemlerini kurmuşlar ve tarihi kontrol etmişlerdi.Geçmiş onlarındı. Bunu anladığım anda, aslında yaşanmış ve bitmiş bir zamandançıkarıldığımı düşündüm. Ağlayışım arttı. Benimle beraber sen de ağlar mısın?

Daha 19 yaşında asker olan ve Gelibolu’da ölen bir arkadaşım vardı. Onu geçmişe bir ölüolarak bıraktım. Keşke yaşasaydı. Yaşamın tadını alsaydı. Tanrım ne kadar çaresizim!Benim gelecekte ne işim vardı? Siper çukurunda ölen genç arkadaşlarım nerede? Ölümütatmaları niye izlettirildi?

Soruların cevabını sırasıyla aldım. Bizi aylarca garip odalarda tuttular. Sonraki günlerde,düşüncelerine yenilen az sayıdaki askeri içimizden aldılar. Gerçekle yüzleşmek, geleceğetaşınmanın bedeli, zamanı geride bırakabilmek… Sayamadığım ve aklıma gelmesindenkorktuğum şüphelerden korundum. Başımıza gelenleri bir oyun gibi algılamak istedim.Zira oyun teorisini onlar anlatmıştı:

GURT: Hayatınız, bir oyun masasında kaldı diye düşünün. Bu masadan ayrılıp dışarıya,şimdiki zamana geçmek için oyunun parçalarını bir araya getirmelisiniz. Korkmayın.Hiçbirinizi geçmişe geri göndermeyeceğiz. Siz geçmişte ölmüş gibisiniz. Bu ikinciyaşamınız.

SUBAYIMIZ: Anlamsız.

GURT: “Anlamsız” demeniz, hazırlıksız oluşunuzdan kaynaklanıyor. Sizden sonragelenlerin düşleri vardı. Geleceği hazırlayanların düşleri vardı. Sizler geleceğetaşınanlarsınız. Düşlerin gerçekleşebildiğini gösterenlersiniz. Siz, ne ilk ne de sonsunuz.Sizden önceki ve sonraki zamanlarda da geleceğe taşınanlar oldu/olacak.

&&&

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 62/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 63/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 64/107

Yadırgamayın beni. Beni sevin diye anlatıyorum bunları.

Varış aşamasındaki konuşmaları size aktarıp mutlu olmanızı sağlayacağım. Merakedişinizi hissedenim. Gelecek flu. Sis perdesinin arkası gibi. Gelecek, siz dokundukçadeğişiyormuş. Yeniden anlatıma dönüyorum. Geleceğe çekildiğimiz ve beklediğimiz yerneresiydi? Sisin içinde kaybolduğumuz yerdi. O yer, bulutun içiydi. Bulut ise harekethalindeydi. Bizi uzayın bir yerine taşımışlardı. Üstelik zamanı da geleceğe taşımışlardı.

&&&

İçinde tutulduğumuz sis perdesi aralandı! Kaybolan dumanın arkasına alınmış duvarlargöründü. Şaşkınlık üzerimizde etkisini kaybetti. Kendimize geldik. Gerçekle yüz yüze

idik. Yüzlerce askeri içine alabilecek büyüklükte bir odada kendimizle baş başa bırakıldık.Ses kesilmişti. Aramızda ne olduğunu anlamaya çalışan fısıltılar duyuldu. Odanın şekliyarım küreye benziyordu. Üzerimizde güçlü ışıklar vardı. Gözlerimizi etkilemeyen ışıkfarklıydı. Dolunay ışığına benziyordu. Yumuşak bir gölge veriyordu. Doğup büyüdüğümtopraklarda, gece olunca seyrettiğimiz ay’ın çoğaltılmış aydınlatması gibiydi.

Odanın sınırlarında kapıya benzetebileceğimiz bir şekil ya da ayrıntı yoktu. Kabacaişlenmiş ve gözenekleri olmayan yarım küre şeklindeki kafesin içinde bekledik. Demir ve bakır kokusunu aldık. Parlatılmış yüzeyde delik olmadığı halde, bizi çevrelemiş sise aitdumanın nereye kaybolduğunu merak ettik. Beklemekten sıkıldık. Bizimle konuşan sesinanlattıklarını düşündük. “Düşündük” diyorum. Çünkü etrafımdakiler düşünüyordu. Sağkalmayı başarmış ve geleceğe taşınmış askerlerin tamamı düşünmekteydi. Gözleri, aklınkarartılmış noktalarında gizlenen merak duygusuna yönelmişti.

Zaman kelimesi üzerine böylesi derin düşündük. Daha sonra, geleceğe varışımızsonrasında, ilk yüzleşme gerçekleşti. Kapısı olmadığını sandığımız kafesimizde, şimdisizlerin “ışınlanma” dediğiniz bir sistemle iki yabancı belirdi. Çok korktuk. Bayılanlaroldu. Ağlamaya başlayanlar oldu. Odanın duvarlarına vurup çıkmak isteyenler oldu.Bense donup kaldım. Şok geçirdik. Işınlanarak odanın neredeyse ortasına gelmiş ikiyabancıyı dikkatli bakışlarla çevreledik. Bizim gibi giyinmişlerdi. Ellerinde bizlerintuttuklarına benzer iki silah da vardı. İlk andaki kontrol dışı hareketlerimize hafif tondagülümseme karşılık verdiler. İzleyici olan ikili, yere çömeldi. Sonra yukarı baktılar.Üzerimizde aydınlatıcı ışıkların gücü azaldı. Şimdi odada alacakaranlık kıvamında silik bir ay ışığı tadı vardı. Gölgelerimizin silikleştiği bu anda ikili konuşmaya başladı:

İKİLİ: (Beraberce ve aynı tonda konuştular.) Biz insan değiliz. Ama korkmayın. Bizi

gönderen insanlar var. İkimizi, size uzay şehrimizi tanıtmak için ışınladılar. Sizlerle sizindilinizde konuşuyoruz. Ancak dışarıda konuşulan dili siz henüz bilmiyorsunuz.Korkmayın ve bizim gibi yere çömelin. Dinleyin. Sizlere anlatacaklarımız var.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 65/107

“Şaşkınlık” dışında hangi kelimeyi kullanabilirim? İki insan geliyor ve “biz insan değiliz”diyerek bize gülümsüyor. Üstelik konuşmaları sırasında, sesleri birbirinden ayırtedilmeyecek kadar benzer. Ayakta, ellerinde silahları ile bekleyen bizlerin karşıkoymaksızın onları dinliyor oluşu var. Çömelmemizi istediklerinde, bu isteği yerinegetirmemiz de şaşkınlığımızın bir kanıtı. Hepimiz yere çömeldik. Bir elimizde silahımızvarken diğer elimizle zemini yokladık. Bacaklarımızı dinlendirdik. İkili bir süre sustu. Vehepimizle göz teması kurmaya çalıştı. Sonra konuşmaya devam ettiler. Bu sefer ikili, tektek konacaktı.

İLKİ: Adım O34-F

DİĞERİ: Benim adım da Y34-F

O34: Yirminci yüzyılın tüm bilgilerini alan ve düşünebilen bir robotum, yani insana benzeyen bir makineyim. Robot kelimesi size yabancı gelebilir.

Y34: Bu yüzden işe tarihi anlatmakla başlayacağız. Bu anlatışımız saatlerce sürecek. Buodada zaman kontrol altında olduğundan acıkmayacak ve uyumayacaksınız.

Gerçekten dedikleri gibi oldu. Bizlere oda içinde saatlerce tuttular. Atladığımız zamandaneler olduğunu anlattılar. Anlatışları sırasında hemen üzerlerinde bir ekran beliriyordu.Bu ekran daire şeklinde idi. Küre olarak aydınlatılmıştı. Bakan gözün açısına göre daireselgörüntüsünü sunuyordu. Yani oturduğunuz yere uygun yayında kalıyordu. İşin başında bunu kavrayamadım. Sonradan anlattıklarını aktarayım dedim. Anlayasınız diye. Zateniçinizden biri bu ekranı keşfedecekmiş. Hikaye!

Olanları hem dinliyor hem de bu ekrandan izleyebiliyorduk. Tarihi konuşmalar ve olaylarıkendi anlayabileceğimiz dilde bize anlatıyorlardı. Anlatışları, tarih kayıtları yirminciyüzyılın sonuna geldiğinde bitti.

Y34: Aklınıza gelen sorular varsa cevaplamalıyız.

İÇİMİZDEN BİRİ: Söyledikleriniz doğruysa, bizler uzaydaysak… Hangi tarihteyiz?

Y34: 2224 yılındayız.

BAŞKA BİRİ: (Ayağa kalkmış ve silahını O34’e yöneltmişti.) Arkadaşını vursam ölür mü?

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 66/107

Makineyseniz kurşunla ölmemeniz gerekiyor.

Y34: Ölmez… Ama çok incinir. İkimiz sizin gibi düşünmek için programlandık. İnsan hiçsilah arkadaşını vurur mu?

Pişman bir ifadeyle yerine oturdu. Felsefe yapan bu robotlar hakkında sonradan epeyce bilgimiz olacaktı. Ancak varışımızın ilk saatlerindeki bu tepkiler normal karşılanmalıydı.Anormal algılanan, hepimizin kuzu gibi denilenleri yapmasıydı. “Otur” denildiğindeoturuyorduk. “Dinle” denildiğinde dinliyorduk. Uysal oluşumuzu şüpheylekarşılamıştım. Etki altındaymış gibi bakıyorduk. Kendi bakışımı ayna olmadığından bilemiyordum. Ama arkadaşlarımın robot denilen makinelere delici bakışları, beni birazkorkutmuştu. Korkmam bile engelleniyordu. Korkuyorsunuz. Buna rağmen korkuyu sizehissettirmiyorlar!

SUBAYIMIZ: Bizi almasaydınız ne olacaktık?

O34: Az önce beni vurmak isteyen arkadaşınız tepeye ulaşmak üzere iken alnındanvurulacaktı. Tepeyi çoğunuz sağ olarak ele geçirecektiniz. Savaşı kazanacak ve tümyarımadayı kontrol altına alacaktınız. Tüm bunlar, sizin o tepeyi alışınız ile olacaktı.

SUBAYIMIZ: Neden buna engel oldunuz? (Nasıl böyle normal sorular sorabiliyorduk!)

Y34: Savaşı kazanmanız istenmedi!

SUBAYIMIZ: Anlayamadım!

Y34: Uzayda oluşunuzu normal karşılamaya başladığınızda sizlere bu müdahale hakkındadetaylar verilecek.

O34: Siz öyle bir birliktiniz ki tepeyi alarak savaşı kazandırmıştınız. Hem de savaşsonlanmadan hepiniz bir şekilde vurulmuş ya da parçalanmıştınız. Sizleri genç yaştaölümden kurtaran gelecek zaman insanlarına minnettar olmalısınız!

SUBAYIMIZ: Neden?

O34: Onlar sizlere yenilenmiş hayatlar ve amaçlar sunacak. Sizlerin anıt mezarlardalistelenmiş ölü asker isimlerinden biri olmanızı engellediler. Sizi geleceğe taşıdılar.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 67/107

SUBAYIMIZ: Öyleyse?

Y34: Sabredin. Ve uyum sürecinde sizlere anlatılanlara kulak verin.

RÜTBESİZ BİR ASKER: Annemden kopardınız beni! (diye arkadan ünledi… Sesiağlamaklıydı.)

O34: Korkma… Eğer alınmasaydın onlara parçalanmış cesedin gösterilecekti. Kayıplistesinde kalarak onların yıllarca seni umutla beklemesini sağladık. Kendi ölümlerinitattıkları yıllarda seni unutmuşlardı. Çünkü ölenler, kopup gidenlerdir.

RÜTBESİZ: Annem öldü mü? (Ağlamaya başladı.)

Y34: Tüm yakınlarınız ve sevdikleriniz bu zamanda ölü. O zamanda hala yaşıyorlar!

SUBAYIMIZ: Bu ne biçim bir hikâye. Rüya olmayacak kadar saçma… Nasıl inanmamı beklersiniz.

Yukarıda tutulan ve elle tutulamayan ekrana bakmamızı sağladılar. Bizi alıp götüren

bulutu izlettiler. O bulutu ve içine aldıklarını uzaktan kayda almış diğer bulutların içindeolanları gösterdiler. Bulutun içindeki konuşmaları ve bulutun aslında bulut olmadığınıtekrar anlattılar!

“Gurt” adındaki ilk karşılayıcı sesin anlattıkları, detayları ile tekrar aktarıldı. Subay iknaedilmişti. İkna oluncaya kadar tüm askerlerin sorularına cevap verildi. Harcanan zamansanki geçmiyordu. Sıkılmıyorduk ve yüzlerce soru sormuştuk. Ben sormak yerinedinlemeyi tercih eden grup içindeydim.

Sorular tükenip hepimiz ikna olurken, bize benzeyen iki insansı ayağa kalkmışlardı.Geldikleri gibi ışınlanarak kayboldular. Kısa bir süre birbirimize baktık. Yalnız kaldık.Kendimizi çocuk gibi hissettik. Yeniden doğacakmış gibi hissettik. Ağlamaklı bir yüzifadesi ile birileri gelsin istedik. Hepimizde benzer duygular belirdi. Dışarıdan içeriye birduygu seli akıyor gibiydi. Etkili sessiz telkinler, ortak hareket etmemizi sağlıyordu.

Sonra odanın duvarlarında bir değişiklik göze çarptı. Hoş bir beyaz tonuyla ışıldayanduvarlar önce şeffaflaştı. Daha sonra arkasındaki görüntüyü sundu. Gökyüzündekiyıldızları, geceyi gördük. Yukarıda bir yerde, uzay dedikleri yerde olduğumuzu bizefısıldadılar. Uzayda oluşumuz kanıtlanmıştı. Uzayın içindeydik. Bunu kendi gözlerimiz ileilk defa gördük. Yıldızların, dünya yüzeyinden baktığımız zamandan daha parlak ve hoş

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 68/107

olduğunu anladık. Yüzlerimizde tarif edilemeyecek bir gülümseme belirdi. Bazılarımızkahkaha atacak kadar mutlu oldu. Ancak kendi adıma, uzayı korku verecek kadar derin bulduğumu hatırlıyorum. Çoğumuz çömeldiğimiz yerimizden kalkmıştı. Silahlarımızıyere bırakmıştık. Çünkü onlara tutunmanın anlamsız olduğunu kavramıştık. Odanın uzaygörüntüsü veren camlarına dokunmaya başladık. Oda sınırlarını belirten duvarlarda bizi

hayran bırakan bir şölen vardı. Uzay görüntüsü düşüncemize karşılık verebiliyordu.Merak ettiğimiz yıldızların görüntüsü büyütülüyordu. O yıldızı yanı başındaymış gibi,üstelik hoş sıcaklığını hissederek izleyebiliyorduk. İstisnasız hepimiz duvarlara ellerimizile yapışmıştık. Gelecekte oluşumuza artık mutlu olmuştuk. İçimizdeki şüphe ve kaygılargiderek azalıyordu. Yüzümüzde gülümsemeler sürekli hale geldi. Biraz önce ağlayanaskeri gördüm. Geçmişini hızla unutmuş gibiydi. Kahkahalar atarak izlediklerinikavramaya çalışıyordu. Duygusunu kontrol edemeyen az sayıdaki şüphecileri de gördüm.Yere dizleri üzerinde çökmüşlerdi. Mutluluk ifadesi ile inandıkları tanrıya dua ediyordu.Şükür duası olmalı diye düşündüm. Onları izlediğim süreçte, ne için dua ettiklerini

bilemedim. Korkudan mıydı, yoksa ölümden yaşama yeniden alınma sevincinden miydi?İçimde bir minnet duygusu oluştu. Dua edenleri izlerken, farkında olmadan ben detanrıyla konuşmaya başlamıştım. Ona, sanki bir arkadaşım gibi teşekkür ediyordum.Onunla konuşuyordum, kendi kendime.

Dakikalarca baktığımız uzay manzarası yavaş yavaş matlaşmaya başladı. Yeniden duvarışıltısına dönüştü. Ellerimizle dokunduğumuz oda duvarlarından geri çekildik. Fazla bekletilmeden yalnızlığımız dindirildi. Aramıza, tam ortamıza iki insansı robot dahaışınlandı. Ama bunlar giden ikisi gibi giyinmemişti. Üzerlerini kaplayan giysi, gümüşrenginde ama tek parçaydı! Üstelik robot değil, gerçek insan olduklarını söyleyeceklerdi.

Zamanın hangi çekmecesindeyiz? Hiç düşündünüz mü? Anlatışım sırasında geriyeçekildiniz mi? Geçmişinizle geleceğinizi buluşturdunuz mu? Aynaya bakıp gözleriniziniçine baktınız mı? Orada gizleniş sırlarınızı hatırladınız mı? Felsefe yapışımdan rahatsızolmayın. Bu sözler sizin iyiliğiniz için. Kendinizi görmeniz için. Öyleyse konuya dönelim.Gelecek zaman insanı ile geçmiş zaman insanı arasındaki ilk yüzleşmeyi okuyalım.(Aslında bu ilk yüzleşme değilmiş diye sonradan öğrendik!)

Yenilenen ikilinin ışınlaması sessiz oluyormuş. Ya da sesi gizlenmiş. Bilgim yetmiyor bunları anlatmaya. Odanın aydınlık orta bölümünde ayakta dikilmiş bu ikili kendilerinikibarca tanıttılar:

İLKİ: İsim, Oriyerus Gibil.

DİĞERİ: İsim, Verikor Wlan.

ASKERİN BİRİ: Siz de mi makinesiniz?

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 69/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 70/107

Sizler hiç aile kurmadan ölmüştünüz. Biz bunu engelledik. Sizi kurtardık.

İÇİMDEKİ SES: Merakımız çok. Meraklanmamak elde mi? Aklımıza gelmemişlerianlatıyorsunuz! Geleceğin geçmişle buluşmasını nasıl normal karşılayabiliriz. Bakmayın okapalı kutuda sakin durduğumuza. İçimizde çılgınca dolanan tilkiler var. Çıkış yoluarayan düşünceler, tilki kılığına girmiş. Tilkinin avlamak üzere olan bir tavşanın donuk bakışını taşıyorum, şimdi. İçimde, gözleri görülmeyecek kadar ufalmış ve şaşırmışkelebekler var. Uçmak için kozadan çıkmışlar. Ama nereye konacaklarının şaşırmışlar.Düşüncelerimi duymasınlar. İçimden geçenleri hissetmesinler. Eğer gerçekten bu ikisihenüz doğmamış torunlarsa, aklımı yerinde tutmak için güce ihtiyacım var.

WLAN: Ayrı ayrı hücrelere alınacaksınız. Sizleri birbirinizden soyutlayacağız. Tekolacaksınız. Öğreneceksiniz. Her birinize insansı bir “robot”, melez bir “hibrid” ve gerçek

bir “tomnist” eşlik edecek. Varlığından rahatsız olduğunuz anda, robotu ya da hibriddenilen melez insanı değiştirebileceksiniz. Ancak tomnistlerin dokunulmazlık hakları var!

GİBİL: Bizler size aidiz. Bizi değiştiremezsiniz!

WLAN: Hücreye alınmadan önce, bilmeniz gerekenler var. Eğitime moral yönüyle hazırolmanız gerekiyor. Dünyanın tadına bakmanız gerekiyor. Bunun için kısa bir geziyeçıkacaksınız. Yine yanınızda 3 kişilik ekip olacak. Robot, hibrid ve tomnist.

GİBİL: Kura çekerek gideceğiniz noktayı belirleyeceksiniz. Üç kişi ile üç günlük gezinti,hoşunuza gidecek. Sizin bir zaman korsanı olduğunuza, geleceğin dünyası olan şimdikizaman insanlarının büyük bir bölümü inanmayacaktır. Bu nedene bağlı olarak sessizolmanız tavsiye edilir. Zaten şimdinin konuşma dilini anlayabilecek gücü, bir önlemolarak, size vermeyeceğiz. Konuşabileceğiniz üç kişi olacak. Onlar sizin dilinizi çok iyi biliyor. Sizi çok seviyorlar. Size değer veriyorlar. Sevgilerini hissettirecek kadar becerikliler. Sizleri canları pahasına koruyacaklar.

Konuşmak için önce düşünmemiz gerekmiyor mu? Aklımızı aldınız. Bedenlerimizikaçırdınız. Sevdiklerimizden kopardınız. (Kendi adıma, geçmişte sevenim yoktu.) Ah birde bunları sesli düşünebilseydim. Korkuyor muyum?

SUBAYIN EMİR ERİ: Bizden korkuyor musunuz?

WLAN: Hayır. Hata yapmanızdan korkuyoruz!

EMİR ERİ: Tamam. Mantıklı. Peki ama… “Hibrid” nedir? Robot dediğiniz makine insanı

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 71/107

gördük. Ama “hibrid” görmedik.

GİBİL: İnsan ruhu taşıyanlar. Ama %100 insan olmayanlar.

WLAN: Şaka yapıyoruz. Anlamınızı kolaylaştırıyoruz. Korkunuzu alıyoruz. Yerine huzurveriyoruz. Hibrid, insanın yaratıcı olma hevesinin bir sonucudur. Yeni bir canlı üretimtekniği keşfedildi. İnsan, kurbağa, domuz ve maymun izleri bir arada oluyor. Doğumyapma özelliği bulunmuyor. Dişi ama anne olamıyor. Neredeyse insan gibiler. “Onlar enaz bizim kadar insan” diye düşünenlerimiz var. Ruhları var. Duyguları var. Hisleri var.Tertemiz bir çocuk beyni var, onlarda. Yaratıldıklarını biliyorlar. “Tanrı kim?”diyebiliyorlar. Yüksek bilinç ile eğitilince görevleri de oluyor. Onlardan en iyileri, sizlerieğitmek için ekibe alındılar. Eğer geleni istemezseniz, başka bir hibrid ile değiştirmehakkınız var.

GİBİL: Sessiz kalışınız, şartlarımızı kabul ettiğinizi gösteriyor.

WLAN: Şimdi zamanın akmasına izin verelim. Dışarıdakiler heyecanla sizinle tanışmayı bekliyorlar.

Uzunca anlatmayı isterdim. Ancak yazanın can sıkıntısı belirdi. Yazanın iç dünyası, budiyalogları (belki de monologdur!) okura aktarmanın mantıklı olmadığı, sakıncaları veşüpheleri artıracağı, göz atıcıyı rahatsız edebileceği, hayal gücü yüksek olduğu halde bunu kullanmayan az sayıdaki insanı üzebileceği gerekçesi ile parmakların ucuyla yazıyadökmeyi istemedi.

Hepimize detaylar aktarıldı. Önce “tomnist” dedikleri torun ile tanıştırıldık. Sonra profiltarlasından seçtiğimiz “hibrid” ve “robot” ile tanıştık. Bizimle altı ay beraberyaşayacaklarmış. Bizi eğiteceklermiş. Onlarla birlikte zaman geçirecekmişiz. Zamankorsanına özel bir yaşam tarzı. Zaman korsanları kim? Onlar biziz biz!

Üç günlük dış dünya gezisi için seçim yapmamız istenmişti. Seçimimiz ile planlanan yeredoğru gitmek için uzay şehrinden ayrılmamız gerekecekmiş. Kelimeler yeterli olmuyor ki!Odadan dışarıya bizi de ışınladıklarında ne hissettiysem (ki bu hissin tarifi mümkün değil)uzay şehrinden ayrılmak üzere bindirildiğimiz uzay gemisinde de onu hissettim. Yaşamasevincine bulanmış mutluluk!

Uzay dedikleri derinliği kendi gözlerimiz ile görmemiz gerekmişti. Dünya yörüngesine

yerleştirilmiş bir uzay şehrinde olduğumuzu gemiye binişimizde anladık. Yüzlerce zamankorsanını gizleyen bir sistem vardı. Günün şartlarına uygun kıyafet ve donanım ilegiydirilmiştik. Elimizden aldıkları silah ve üniformaları ise geleceğe miras bırakmıştık.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 72/107

Tarih uzmanlarının incelemesine tabi olmak üzere müze formatına alınmışlardı.

Binlerce yolcu alabilen, heyecanını yitirmiş, 22 yıllık olduğu için eski sayılan, yolcularıkendi başına bir öykü konusu olabilecek, uzay şehrine yanaştığı rampadan hissettirmedenayrılabilen, hızı ile sadece geçmişten koparılanı şaşırtabilen, alışılagelmiş rotasındançıkmayan, dünyayı atmosferinin ötesinde görebilen, içi bilgi sistemleri ile donatılmış,akıllı, dayanıklı, kısacık yolculuğu sırasında yolcularının can güvenliği için kestirmeyollara girmeyen, anlam taşıyan gökkuşağı renklerini içine saçmış, yıldız ışınlarını enerjiyeçeviren, uzadıkça uzatılabilen özelliklerini anlatmada yazan tarafından susturulmuş,WillSim’i içine konuk etmiş bir uzay gemisindeydik.

Ayrı saatlerde kalkan gemilerle hepimizi dünyada seçilen noktaya ulaştırmışlardı.Yanımda eşlik eden üç kişi vardı. En garip olanı “Hibrid” adını verdikleri melez insan

dişisiydi. Ancak nasıl bir tanımlama yapacağımı bilemedim. İlk gördüğümde şaşkın birifadem oldu. İnsan gibi insan olmayan ama insan ruhu taşıyan bir canlı. Karşınızaçıkarılmış ve henüz kavrama başarısına ulaşamadığınız şeyler için, canlı veya cansıznesneler için, insan kendiliğinden bir tanımlamaya giriyor.

Uzay gemisinde koltuklarımıza kenetlenmiş beklerken yanımdakileri düşündüm.Üzerimde, gözüme parlak görünmüş, daha önce tarafımca isimlendirilmemiş ya da rengikonusunda tanımsızlığın hâkim olduğu, garipsediğim bir giysi vardı.

Sıraya alıp ekibi sizinle tanıtma zamanı gelmiş:

Benim “Tomnist” Nasıl biriydi?

Anlattığına göre dedesi değilmişim. Hiçbir tomnist kendi dedesine eğitici olamazmış.Gönüllü olmaya karar vermek zormuş. 2287 yılından topluca, 1915 vakasını kontrol etmekiçin gönderilenler içine girmek cesaret istermiş. Kendisine “Ölü dedeni tanımak ister

misin? Onun genlerini taşıyorsun. Yardımına ihtiyacı var” denildiğinde günlercedüşünmüş. Kendisiyle aynı genleri taşıyan yüzlerce akrabası arasında evet diyebilen birtek “o” çıkmış. Masal bu ya… Anlattıkça anlatıyor.

Benim tomnist, geride bıraktığım zamanın insanlarından belirgin farklar taşımıyor.Alçakgönüllü. Bakışlarında bir kibir görmedim. Gözlerinde mutluluk okunabiliyor. Boyuuzunca. Aslında… Bunları anlatmam size ne fayda sağlayacak? Detaylar içinde kalıp asılanlatılmak istenenden kopmanızı istemiyoruz. (Ben ve yazanım olarak!)

Benim “Hibrid” Nasıl biriydi?

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 73/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 74/107

Migraceland içinde tarım kapalı mekânlarda yapılıyor: Güneş ışığını taklit eden suni enerjinöron motorları sayesinde, bitkiler ihtiyaç duydukları fotonu alıyorlar. Aşağıdan sunulanmineral takviyesi ile toprak ihtiyacı olmadan üretim yapılıyor. Anlatması bile insanıyoruyor. Üretimi izlemek yetiyor…

Geçmiş zaman insanına masal gibi geliyor olmalı. İnanmak kadar inanmamak da kolay.Madem düşünen insanlarınız var, neden yer yüzeyini montrol (yazım hatası değildir)etmiyorsunuz?

Hızını düşürmeden atmosfere giren gemideydik. Tomnist, ineceğimiz Migracelandyerleşimi hakkında önbilgi verdi. Beni güvende tutmaya dönük “yapılacaklar listesi”sundu. Dinlerken sıkıldım. Ama bunlar zorunlu bilgilerdi. Hibrid yanımdaydı. Böylecedinleyecek gücü buldum. Böylesi büyük gözlü bir kızla ilk defa tanışmıştım. Yanı başımdaoturuyordu. Heyecanlanmıştım. Asker iken yalnızdım. Artık sevmek istiyordum.Bakışlarını benden almayan bu kız karşısında farklı duygular oluşuyordu zihnimde.

Anlatışım, en az düşüncelerim kadar karışık. Bunu biliyorum. Yaşadıklarımı anlamadazorluk çekebilirsiniz. Biraz sabır istiyorum. Zamanı, olayları kavramada etkin kullanın,diyorum. Daha 21 yaşındaydım. Yanıma oturan kız biyolojik olarak on yedi, zaman olaraksekiz yaşındaydı. Arkamdaki robot üç yaşındaymış. Tomnist negatif zamandaolduğundan… Ne diyorum ben? Anlamsız. Matematikte negatif sayı olur. Zamanda, yaştaolur mu? 41 yaşında yola çıkmışmış. Hikâye bu… Her an uyanacakmış gibi hissetmiştim bu ilk günleri. Geleceği tattığım inanılmaz şaşkınlık zamanlarını unutamayacaktım.

2307 yılına girerken torunlarım etrafımı sarıyor. “Dede bize bir daha anlat” diyorlar. Kızargibi yaparım, anlatırken. Şaka yaparak ilerlerim anlatışımda. Kendi anlatışım ile yaşamıdinlemek onların hoşuna gidiyor. İsterlerse kayda alınmış anlatışımı diledikleri anizleyebilirler. Benim kendi dilimle, canlı sözlerle geçmişimi anlatmamı tercih ederler.Kayıtlar, gerçeğin yerini tutmuyormuş. Torun sahibi olmak yorucu olsa da tadı harika.

Tavsiye ederim.

Uzay gemisinin adını merak eden bir okuyucunun düşüncesini aldım. Nasıl mı?Biliyorsunuz işte. Düşünce hızı, zamanı yenmekte! Şu an gelecekle ilgili ne düşünürsenizgelecek size ulaşır. Yakalamayı başardıklarınız ile mutlu olursunuz. Eğer aklınızdanparazit düşünceleri çıkarır, hedefe odaklanırsanız ne olur? Geçmişteki kendinize dahi,mutluluğunuzu ve ulaştığınız bilincinizi aktarabilirsiniz! Bulduğunuzu önceden bulabilir, buna şaşıramayabilirsiniz!

Geminin adı binmeden önce okumuştum. 22 yaşında bir gemi olduğunu robot didaktikanlatımı ile bildirmişti. Lunaris adını almış Ay yerleşiminde kurulu bir işletmede şeklini

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 75/107

almış. Doğum yeri “Lunaris”. “Hardek Mony” adında bir tasarımcının eseriymiş. İsmi,HardyMuny-2203. Tasarlamış ve isimlendirmiş. Tasarlamak ve hayata geçirmek yıllarınıalmış. İsimlendirmek için sadece bir dakikası kalmış. Gemi, rampadan ayrılacakmış.

Gerçek mi bunlar? Geminin adını merak etmek yerine; içindeki sistemi, sürücükoltuklarındaki silikon bazlı insansı robotları, … Burada kesmek zorundayım. İçinizden biri şunu soruyor: ”Işınlanma yapılabiliyorsa, neden uzay şehirlerinden dünyayerleşimlerine ışınlama yapılmıyor?” Bu soruyu onlara sormadığımı nerden çıkardınız?Cevapları komikti: Olasılık planlaması!

“AirLand E09N11” kodunu verdikleri bir yerleşim. Havada yüzüyor. Dünya haritasıüzerinden öylesine seçtiğim bir nokta. Tesadüf. Seçtiğim yerleşime inerken bunlarıdüşündüm. Heyecanım düşündükçe arttı. Konuştukları dil, İngilizcenin

inceltilmiş/yenilenmiş/birleştirilmiş/kısaltılmış bir versiyonuydu! Yirminci yüzyıl başında bir çiftlik evinden kopup gelen biriyim. Bunları anlamak için çok zorlandım. Sadece kısasöyleyişler anlamını korumuştu. Ama uzun cümleler ile yapılan konuşmalar kulağımageldiğinde, yanımda bulunan üç kişiye sıkıca sarılmam gerektiğini anladım.Kaybolmaktan korktum. On milyonlarca insanın yaşadığı devasa bir yüzer şehir. Havadayüzüyor. İçinde kaybolmak demek felaket demekti. Tomnist bana gülümsedi.Kaybolmamı engelleyecek güvenlik sisteminin olduğunu söyledi. Geç gelmiş bilgi ilerahatlamıştım.

Yerimde olmayı dileyenleredir bu sözüm: Sakın bunu istemeyin! Sevdiklerinizdenkopmayı dilemeyin! Tamam… Öğüt verişimden de sıkıldınız. O zaman yaşanmış hayatımıanlatmayı burada keselim mi? Kesmeyelim mi? Devam edeyim mi? Merak olmasaydıinsanlık uzaya çıkamazdı! Kendi uzayınıza çıkmak için gemiye de ihtiyacınız yok hâlbuki!

İniş harikaydı. Piste dikine inmiştik. Toz kaldırmamıştık. Ses çıkarmamıştık. Uykudakiyerleşikleri uyandırmamıştık. Paniğe kapılıp korkmamıştık. Lafı uzun tutuyorum. Çünkühayatınızın bir köşesinde yer almak istiyorum. Değerli zamanınızdan birkaç günü bana

ayırmanızın tadını çıkarmalıyım. Bir kere düşünün. Burada yazılanları, oluşum ve ölüşümarasındaki zaman aralığında yaşamış milyonlarca insan okuyor olacak. Ya da okunmuşoldu. Bir daha düşünün. Okuyanlar, okuduklarından bir anlam çıkarsınlar. Böyleceyaşama amaçlarına kavuşsunlar. Nefes alan insanların kaçı ölüme hazır? Diye sorsunlar.2224 yılında dünyaya gerçek anlamda inmiş WillSim. Ki o kişi benim. Aklımdan geçenleri bilmeniz için anlatıma devam etmeliyim.

Yolcular inişin hemen sonrasındaydılar. Gevşeyen koltuklarından ayrılacaklar. Gemidenayrılmak üzere yerlerinden kalkacaklar. Tomnist, koltuklarımızda beklememizi istedi.Çünkü bizi karşılayacak bir rehber varmış. Bizi geminin içinde, oturduğumuz yerdenteslim alacakmış. Gizlilik bu ya… Güvenlik bu ya… Şimdi oracıkta haykırsaydım (kiyapmam): “Hey… Ben zaman korsanıyım… Geçmişten kaçırıldım…” deseydim… Kim

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 76/107

inanırdı? Sonradan söylediklerine göre, bunu hiçbir zaman korsanı yapmamış.Yapamazmış. Davranışlarımızı kontrol altında tutan önleyici sistem ile kontrolaltındaymışız. Masal bu ya…

İnen yolcuların saç stilleri aklıma geldi. Biniş anındaki bakışları bana yönelmişti.Gözlerdeki garip bakışlardaki nedeni daha sonra anlamıştım. Yirminci yüzyıl askeri gibisaç tıraşı olmuş insan sayısı azmış. Askerler eski zaman askeri gibi saç ve/veya sakal tıraşıolmazlarmış. Yolcular, özgürce renklendirdikleri saçlarını sağa ve sola bırakmışlardı.Kadınların ve hibrid dişilerin saçları, parlak ve uzun tutulmuştu. Göreni hayran bırakacak bir dolgunluk taşıyorlardı. Erkeklerin saçları ise dişilerin güzel saçları yanında sade vesönük kalmıştı. Erkekler için uzun saç, 2224 yılında modaymış. Yani… Erkekler vekadınlar saçları yönüyle benzeşiyorlardı. Ancak erkelerin saç uzunlukları çene izahsınıgeçmiyordu. Günlük bakıma aldıkları hoş sakal tarzları ile saç şekli uyumlu görünüyordu.Hibrid dişilerin de modayı takip ettiklerini söylemeliyim. Güzelliklerine en az bayanlarkadar düşkünler. Aslında bayanlar ve hibrid dişiler arasında ayrım yapmak, bir hibrid içingönül kırıcı bir davranışmış. Eski zamanda kalmış “siyah/beyaz” ayrımı gibi görülürmüş.Ayrım yapanları önce kadınlar yadırgarmış. Hibrid dişilerini toplum içinde en çoksahiplenenler kadınlar olmuş. Kurulu hukuk düzeninde “Hibrid Hakları”, bayanhaklarına eşitlenmiş. Bunu kadınlar istemiş. Söylediklerine göre, benim için gelecek zamanolan, kendi zamanları için “kadın ve erkek eşitliği”, sayıca arttıkları için artık “kadınınerkekten üstünlüğü” halini almış. Toplum içinde etkin olmuşlar. Lider olmuşlar. Neanlatıyorum size böyle? Masal gibi. Henüz yaşanmamış bir gerçeği, geçmişegönderiyorum. Bilgiyi alanın parmaklarından çıkan yazıyı okuyan, “bunlar masal gibi”diyor… Ya da merakına yenilip okumasına devam ediyor.

Üçümüzü teslim alacak kişi geliyor. Yüzer şehir MigraceLand içinde üç gün konuk edecekkişi bize göründü, geliyor. Heyecan içindeyim. Soğuk bir yüz ifadesi var. Ama samimi birgelişi seyrediyorum. O bir robot muydu? Yoksa insan mıydı? İkisi de değilmiş! Yerleşiminmerkezini yöneten “Bilgi Sistemi” tarafından yönetilen bir hologram görüntüymüş. Adınısöylemişlerdi zamanında. Ama aklımda kalmadı. Zira yaşlandım. Fiziki olarak yaşlıgörünmüyorum. Sadece yılların ifadesi ile yaşı “yüz” dedikleri sınırı aşanlardanım. 2307yılındayım. Ölümüm bana yakın görünüyor. Veya öleceğim yılı öncedenhissedebiliyorum. Artık kendi somut geleceğimden beni etkileyen hisler gelmiyor.Ömrümün sonuna geldiğimi bir şekilde biliyorum. “Ölüm Kapısı” dedikleri ötelerdengelen hislerin yoğunluğu içindeyim.

Gelen kişi, holografik dedikleri bir yapıdaymış. Bizi koltuklarımızdan kaldırmış. Tek teksözle selamlamış. Ama dokunmamış. (Zaten dokunamıyor.) Bizi arkasına almış. Silikleşenhatıralarıma olan uzaklığım, seksen üç yıl. Kolay değil… Bazen anlatışıma ara veriyorum.Anlayışlı olun. (Geveze oluşumu biliyorum. Konuyu dağıtan bir insan olduğumu da

biliyorum.) Adı “Migrace111” imiş. (Soranlara adının olmadığının söyler. Hiç hologramisimsiz kalır mı?) Ne demekse!

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 77/107

Şehre ilk giriş zamanı. Yaşadığım şok harikaydı. Donup kaldım. İniş platformlarısandığımız yer, bir nevi çıkış platformu. Yolcular, uzayda olduğu gibi aşağıdan yukarıyagirip çıkıyormuş. Okyanusa dökülen bir nehrin deltasına gölgesini vermiş bir şehir.Havada olduğu yerde sabit bir şehir. Burayı seçtiğim için şanslıymışım. Şanslı yediliden biriymişim. Çocuksuymuşum. Normal şartlarda ölmüş olmam gerekirmiş. Beni burayagetiren şans için, içimden tanrıya şükretmişim.

Yüzer şehre çıkışım (iniş değilmiş) sırasında altıma bakmıştım. Aşağıda uzanan kocamandeltanın görüntüsü heyecan vericiydi. Antik zaman tanrılarından birinin elinden düşmüşve denize yapışmış bir gitar gibiydi. Gözlerimin, aşırı dikkatli bakışlarım yüzünden, o günçok yorulduğunu anımsıyorum. Algılamasını arttırmak isteyen bir zaman turistiolmuştum. Yanımda tatlı haliyle gülen bir hibrid vardı. Gözleri ışıl ışıl bir tomnist vardı.Olup bitenleri kayda alan uysal bir robot vardı. Ve silik görünüşüyle insanda şüpheuyandıran bir hologramla birlikteydim.

Yerleşimde yaşadığım ilk günde gördüklerimi detayları ile anlatmayı çok istedim.Yazanım tarafından engellendim. Zamanı değerliymiş. Oysa çoktan ölmüş birineanlattığım bu bilgiler için bana minnettar olmalıydı. İnsanoğlu nankörmüş dediler.Diyenlerin yeri gizliymiş.

Gizemli olmayı seviyorum. Aslında normal bir insanım. İnsanüstü sayılan özelliklerim hiçolmadı. Zamanda sıçrayan biri olarak kendimle gurur duymadım. Kısa bir reklamfilminde rol almış bir toz tanesiyim. Ne güzel sözler, değil mi? 2307 yılından anlatışımıngüzel yanı bu. Bilgelik dedikleri nedir? Geçmişinde edindiğini, gençlere faydalı olacakhalde sunmakmış. Masal bu… Görmedikçe inanmanın zorluğu yaşanır. Görmeyen içinmasal kalır, zihin duvarlarında.

Cam gibi tavanlar üzerinde oynaşan çocuklar var. İçine alındıkları oyun parkınınsınırlarından haberdar değiller! Ne göz aldanması böyle! Şaşılacak hayata şaşırmadan

yaşayan kalabalıklar! Heyecanımdan ağzım kurumuştu. Kendi çağlarında yaşayanlar.Böylesi alışılmış olduklarından habersiz yığınları gören gözlerim, yerinde durmak bilmedi. Sürekli farklı noktalara baktım. Görebildiklerimi anlamaya çalışmıştım.

Yüksek binaların üzerinde yeşil alanlar! Binalar arasından cam benzeri yollarda yürüyerekgeçtiler! Bunlar geçitler. Cam gibi şeffaf yollar her yerde! Sanki binalar yerin içineyapılmış. Üzerinde yürüdüğümüz alan yerkabuğu imiş gibi…

Yakından gördüğüm şehir insanlarının yüzünde ışıltı harikaydı. Bindikleri uçan arabalarınsessizce kalkışları vardı. Eski zaman masallarında geçen uçan geyik arabaları gibiydiler.Aklıma gelen, Noel Baba. Demek ki doğruymuş. Her insan “Noel Baba” gibi uçabiliyor.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 78/107

Dualar kabul olmuş. Ama dua edenler geçmişte kalmış. Ne diyorum ben böyle! Anlatmamgereken o kadar çok görüntü var ki!

Geçmişten kaçıp geleceğe sığınmış bir insandım. Ölümün kıyısından alınmış bir askerdim.Şimdiyi yaşayanlar arasında yabancı kalmış bir zaman korsanıydım. Söylediklerime kulakverin. Açın gözlerinizi. Hepsi doğru olmasa da bir düşünceye dalın. Sizlerin ulaşmaimkânı bulamadığınız gelecek zamanın yaşamını tadanın aktardığı anıları alın. Ne kadaraz düşündünüz şimdiye kadar! Boşa geçirdiğiniz geçmişe acıyın. Geleceğinizi kollayın.Geleceği yeniden imar edin. Eskilerde yapılan hataları bırakın. Güzel bir günün başlayacağına inanın.

Havada asılı kalabilen binalar. Bir araya gelince adına “yüzer şehir” diyorlar. Olağandışıağırlığa aldırmayan bir yerleşim yeri. Havada öylece asılı duruyorlar. Böyle bir yaşama

alışmış bir nesille zamandaş olmuştum. İlk bakıştaki heyecanımı anca yenebilmiştim.Yanımda eşlik edenlerle konuşmayı şimdi akıl edebilmiştim.

BEN: Şimdi nereye gideceğiz?

TOMNIST: Nereye gitmek istersen?

BEN: Bunu nasıl bileceğim?

HOLOGRAM: (İki eli arasında oynattığı şehir planında göstererek olası gezi planlarınıanlatmaya başladı.) İşte önünüzde bulunan alternatif planlardan birini seçebilir ya dakendinize özgün bir plan oluşturabilirsiniz.

BEN: Seçimi Hibrid’e bıraksam, olur mu?

HIBRID: Zevkle. “A72 gezi planı” ile Migraceland yerleşimini tanıyalım.

Kısır bir dişiymiş. Kadınsı yönü ile giyinirmiş. Gülümsemesi çok hoşmuş. Kendisine âşıkolmak üzereydim. Gözleri hayran bırakıyordu. Gözlerindeki umut dolu bakışlar, içimdekiendişeyi alıyordu. Kalbim yerinden çıkacak gibi çarpmıştı. Kan basıncım artmıştı. Yüzümutancımdan kızarmıştı. Robotum beni uyarmıştı.

ROBOT: Sakin olun. Hücre dengeniz bozulmasın.

Aklıma yeni geldi. Ekibimi ismen tanıştırmamışım! Ne kadar da aptalmışım. Her ayrık

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 79/107

yapının bir ismi varmış. İsimlerin anlamları önemliymiş. Çocuklar isimlerle oyunoynarmış. Geçmişte olmayan bir tanımla yapılırmış. Böylece tüm şehir mutlu olurmuş.Güzel isimler güç verirmiş, ismi taşıyana. Holografik koku taşıyan isimler bile gördüm.

Tomnist, kendine “TOMY23” (kısaca “ToMi”) denilmesini istemişti. Koptuğu geleceğingeleceğinde iken ismini almış. Asıl ismini gizli tutması gerekiyormuş. Görev yaptığıgeçmişinde, görevine uygun bir isim bulmuşlar. İsmin sonuna bir asal sayı koymuşlar.

Hibrid, adının “WoWella” olduğunu bildirdi. Bu ismi ona küçük bir kız çocuğu vermiş.Yapay rahim havuzunda iken, henüz doğmamışken, kendisini ziyareti sırasında ismini bulmuş. Küçük kız, tatlı sesiyle söylemiş: “Senin adın WoWella olsun.” (Küçük kızın da bir hibrid olma ihtimali üzerinde düşünüyorum. Olasılık hesabı yapıyorum. Onun normal bir dişi olduğunu hissediyorum. Anne olmayı daha o yaşında iken kafasına takan küçük

bir kız.)

Robot, insancıl tonuyla konuşmasında “F27+L” (kısaca “Ef”) adını aldığını söylemişti.İnsansı görünümü, onun bir insan gibi isim sahibi olması gerektiğini düşündürüyordu.Ama insansı görüntü, insan ismi almaya yetmiyordu. “Humanoid” sınıfında yer alan birrobot için kısaltılmış isimler ve uzatılmış kodlar esastı.

Hologram, kendine ait özel bir adı olamadığını belirtti. (Yalan mı, doğru mu?)

Migraceland yerleşimini kontrol eden ana bilgi sisteminin bir parçasıymış. O sistemin biradı varmış. Her hologram görüntü, sistem adı ile seslenilmesini beklermiş. Ne arzulu birhologram böyle. Sisteme bağlılığı hayran bırakıyor.

O adın ne olduğunu merak edip soran yanımdaki WoWella olmuştu:

WOWELLA: Sistemin adı?

HOLOGRAM: O>R (Okunuşu: -obar- )

WOWELLA: (Kahkaha ile gülerek) Memnun oldum desem inanır mı?... sın?

OBAR: İnanmak zorunda mıyım?

Düşünebilen bilgi sistemlerinin şımarık davranışına ToMi engel oldu:

TOMI: Dinlemek üzere alınacağımız “Atol” hakkında bilgi istiyorum. (Yüzer şehirlerde,

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 80/107

eski zamanın “otel” olarak algılayabileceği, tamamen otomasyonda bulunan, ücretkarşılığı hizmet veren, yerleşimci dışında misafirleri içinde barındıran devasa yapılaraverilen isim.) Yol yorgunuyuz.

OBAR: Doğrulama yapıldı. Yolun yorgunu üç misafir için Atol hazır konumda. Şehirtanıtımını, Atol içinde, siz dinlenirken yapmamız uygun olacak. (Dedi. Ve sustu. Kısa birara verdi ve yeniden konuştu.) Yüzer şehrin delta manzaralı alçak bir “yerdelen” katındakalacaksınız. (Yerdelen, dünya yüzeyindeki gökdelenlerin yüzer şehirlerde aldığı yapı veismi ifade ediyor.) Dünya yüzeyini yakından göreceksiniz. Gördüğünüz her nokta,isteğiniz halinde size görsel olarak yakınlaştırılacak. Aşağıda yaşanan mutluluğuizleyebileceksiniz. Üstelik şehre inen ve şehirden ayrılan gemileri izleme keyfini bulacaksınız. Gökyüzündeki değişimi koklayabileceksiniz.

EF: İyi seyirler WillSim.

BEN: Bu ne incelik Ef! (İnsansı bir robotun, kibar bakış ile süslediği nezaket karşısında,mutlu olmuştum.)

&&&

Güneşin ince çizgileri ışık olmuş, üzerime doğmuş. Yüzen bir şehirdeki ilk gününsabahında, sıra dışı bir kahvaltı mekânına alınmışız. Masal gibi gelmişti ilk tadıldığında.Kahvaltı yapılan yer, yüzen şehrin altındaydı. Atol’e aşağından eklenmiş bal hücresigörünümündeydi. Yeryüzüne damlayacak bir yağmur damlası hissi veriyordu. Cam gibişeffaf bir yuvaydı. Güvenli bir bölmedeydi. Kahvaltımıza, altımızda uzanan deltamanzarası eşlik ediyordu. Deltanın güneşten ödünç aldığı ışıltısı masamıza kadaryansıyordu. İçine alındığımız misafir koltuklarındaydık. Yavaşlatılmış kahvaltı zevkiniçıkarıyorduk.

Zamanın geçmesini istemediğiniz anlardan birindeydik. Başka şehirlerde olan askerarkadaşlarımı anımsadım. Büyük bir ihtimal, hepsi ayrı bir mutluluk yaşıyordu. Askerarkadaşlarımı geçmişimde bırakmak istiyordum. Yapıştığım zamana ait olmak içinelimden geleni yapacaktım. Yaşattıkları ne varsa, bize geçmişi unutturacak kadar güzeldi.Gözlerimin gördükleri gerçekti. Gördüklerim, sizin gözlerinizde sahnelenen yaşam kadargerçekti! Sadece azıcık hayale bulaşmanız gerekiyordu. Bu tatlı anı yaşamak içincanlandırmanız gerekiyordu. Kahvaltıyı sunan muhteşem robotları görmeliydiniz. Heristeğin yerine geldiği hizmeti görmeliydiniz. Tadını bilmediğiniz ve tadarak yeniöğrendiniz besin karışımlarını görmeliydiniz. Gülümseyen yüzler tarafından kuşatıldığım

masayı görmeliydiniz.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 81/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 82/107

mu uzun oldu?

Kendini beğenmiş bir uzay gezgini. Üstelik zıpladığı geleceğin ilk günlerinde! Bırakın biraz şımarayım. Zaten ölmüşüm. “Öldüğümü ama ölmediğimi” söylemişlerdi. Nedemekse! Zamanı yönetenler varmış. Geleceği etkilemekten korkarlarmış. Sadece ölmüşaskerleri kaçırırlarmış. Onları zaman korsanı yaparlarmış. Aslına bakarsanız, onlarkaçırma fiilini kabul etmiyorlar. Hayatı bize yeniden hediye ettiklerini söylüyorlar.Ağızlarında yuvarladıkları farklı kelimeleri, yan yana dizip aktarıyorlar. Üstelik bildiklerinin çok azını anlatmışlar. Geleceğin geleceğini bilmediklerini hissetmişler. Sadecekendileri için yaşanmış geçmişi görmüşler. Böylesi bir geçmişi planladıkları bir çizgiyetaşıyabildiklerini hissettirmiş. Zaten üzerimizdeki korkudan kurtulmamız için yardımcıolmuşlar. Bize kendi elleri ile çektikleri görüntüleri göstermişler. Zamanın nasıl esnekolduğunu anlatmışlar.

Neden sizlere bunları anlatıyorum? Kahvaltı yaparken bakın neler anlattık. Konu dışınaçıkmak bana heyecan veriyor. Anlatıcı için tatlı oluyor. Yazanın parmaklarını yoruyoruz.Ama o da bunu istiyor. Henüz yaşanmamışı ölmüşlere anlatıyoruz. Bunun neresi normal?Benim de bir kalbim var. Beynim var. Fazla zorlanırsa arıza çıkar.

Zamanda tattığımız her nimetin ağızda bıraktığı iz farklıydı. Bu farklar yıllarcasilinmeyecekti. Merkür’ün güneşi yalayan yüzeyinde yaşıyorum. Böyle tatları burada bulabiliyoruz. Burada, balayı otelinde tatil yapan taze çiftler var. Uzak yerlerden gelirler.Balayı tadını başka bir yerde, buradaki gibi bulamazsınız. Her mekân farklı tatlar sunuyor.Geçmişe bakınca “dünya gibisi yok” diyorum. Uzayın farklı noktalarında yaşayan aileleriçin, dünya özlemle anılan bir yer. Turizm odaklı seyahat edilen yer. Gelecekte vegeleceğin geleceğinde, güneş sisteminde yaşayanların en büyük arzusu, dünyada haftalıkgezinti imkânı. Dünyada evlenen çiftlerin hayali, dünyadan uzaklaşıp bir balayı üssünde bir ay geçirmek. Masal gibi! İnanması anlamsız gelen bir düş bahçesi işte. Hangi birinianlatayım. Ya da sizleri nasıl hazırlarım, ulaştığım gelecek zamana!

Atol’un kahvaltı zamanı sonra erdi. İçinde bulunduğumuz petekten alındık. (Petektenalınmayı anlamak için, kendi gözlerinizde geleceği görmeniz veya hayallerinize gelen silikgörüntünün içini irdelemeniz gerekebilir.) Sağdan sola ve solda sağa dört ediyorduk. Ama bu dördün hiçbiri diğerine benzemiyordu.

Üç günlük gezinti. Gezintinin ilk günü. Bu ilk günü dünyaya geliş ve yerleşme amacıylatüketmiştik. İkinci günün ilk süreci, kahvaltı yerindeydi. Tatlı hatıraları hafızama alangözlerim sevinç içindeydi. Gözlerimdeki mutluluğa bakan WoWella konuşmaya başladı:

WOWELLA: Kahvaltı ne güzeldi. WillSim…

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 83/107

BEN: Nasıl? Anlamadım… Benim adım William…

WOWELLA: Yoyo… WillSim… Senin adın WillSim…

BEN: Hoş.

WOWELLA: Yörüngedeki üssümüzün zamanı. İlk günü tükettik. Bilgine. İkinci günün ilksaatlerine girmişiz. Haberin olsun (dedi ve kocaman gülümsedi.)

OBAR: Susmanızı istiyorum. Benimle gezmeyi öneriyorum.

WOWELLA: Tamam… (Bana fısıldadığı sözler:) Romantizmden ne anlar ki… Hologram…Duygusuz işte. (Olmuştu… Gülümseyen yüzünden çıkan bu fısıltı, Obar’ın hassaskulaklarına ulaşmıştı. Holograma, WoWella’yı hoş görmesi gerektiğini öğretmişlerdi.Çünkü o kız, tertemiz duygularıyla bakıyordu. Saftı.)

BEN: Tamam Obar. Nereye gideceğiz?

Kahvaltının yapıldığı peteğin hemen dışında, minik bir kapsülde, uçan arabamız bizi

bekliyormuş. Yüzen şehirdeki “İlk Gün Turu”, önce deltaya iniş ve sonra Migracelandhava yerleşimine aşağıdan bakış olacakmış. İçim heyecanla dolmuştu. Hizmeti verilenRobot EF ise soğuk bakışı ile etrafımda dolanıyordu. Derdi başkaydı. Sağlığımı kontroletmek ve yaptıklarımı sürekli olarak kayıtlarına almak istiyordu. Gece uyumazdı. Uyuyanvücudumu sürekli gözetlerdi. Robot eşlik eden bir insan için, ilk günlerde bu takip bireziyet gibi geliyordu. Tuvalete gidişiniz bile kayda alınıyordu. Yediklerim kaydaalınıyordu. Tuvalet sonra vücudumdan çıkanlar da kayda alınmalıymış. Kayıtlar analizedilir ve sağlığım titizlikle gözden geçirilirmiş. Robot işinde hızlı ve titizdi. Tuvalette bulunan otomatlar onun yardımcısıydı. WoWella gibi kadınsı bir yüzü yoktu. EF, tipikrobotların erkeksi görünüşüne uygundu. Duygusuz gibi bakardı. Anlam taşımayan bakışları silikti. Düşünme gücü yüksekti. Görevi dışına çıkmayı düşünmezdi. Kontroldışına çıkmaması için önlem alınmıştı. Sadece görev alanı bilgisi içeren sıvı bir beynesahipti. Aklım erse daha iyi anlatacağım. Ama bu sıvışık/mekanik konulara girip siziüzmek istemem.

WOWELLA: WillSim! Hey! Uyan artık. Daldın yine…

BEN: Haklısın. ToMi nerede?

WOWELLA: Uçan arabada.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 84/107

Uçan bir araba! Eskiden arabaların kanatları yoktu. Ama şimdi uçmak için kanat ihtiyacıkalmamış. Üstelik sürücü kabininde, yolun tüm heyecanını iliklerine kadar hissedebileneski zaman pilotları da yoktu. Oysa zorlu manevraları yaparken, araba motorundangeldiği sanılan arıza sesi ile terlemeye başlayan bir pilotun içinden geçenleri, otomatikpilot bilemezdi. Kaza ile ölme ihtimalini veya kaza anındaki film şeridini, otomatik pilot bilemezdi. Paraşütü açılmadığı için zemine çarpıncaya kadar geçen saniyelerde, ölmeküzere olan bir insanın duygularını da otomatik pilot bilemezdi. Kendisini yaratan biliminsanlarıydı. İnsanların düşündüklerine sadece taklit edebiliyordu. Yapay gülümsemesi ile bizleri kandıramadığını biliyordu. Otomatik pilotu içine giydirilmiş bir uçan arabadan bahsediyoruz. Ya da uçan araba olduğunu sanan holografik bir görüntüyü anlatıyoruz.Konuyu uzatmakla hata mı ediyorum? Lütfen beni düzeltin. Hatalarımı tekrarlamakistemem. Yoksa yazanı yorduğumu düşünenlerden misiniz?

Elbet, merak edilenler var. Deltaya yapılan günlük gezinti var. Anlatmanın dışındayaşanması gereken bir gezinti var. Gerekliliği düşünülen mutluluk var. Bu gezintiyi, gizlikalması gereken bazı detayları dışarıda tutarak, açık yürekli bir anlatımda aktaracağım.Endişelenme okuyucu… Ya da okuyanı dinleyici… Ya da dinleyeni izleyici…Saçmalamıyorum. Merak etme.

&&&

O yapayalnızdı! Anlamsızdı. Gün doğmadan doğar, açılan gözlerine aynada bakardı.Ansızın ölümü geldiğinde, yine bir aynadaydı! Anlamak ne kadar da zor. Nefes alışımzorlanıyor. Düşündükçe aklım yerinden kaçıyor.

O, benim efendimdi. Anlamıyla yaşatırdı. Gelecek kaygısını yenmiş, beyninde gizlenenleriaçığa vurmuştu. Anlattıklarına kaçınız inandınız! Öğüt, alınmayı bekliyor. Aç gözlerini.Kulaklarına ulaşan sesi içine al. Karanlık, aldatmaca! Karanlık diye bir şey yok. Var olan,nasıl kör olur. En azından düşün.

Müziği dinle. Aklın yerinden kaçmasın sakın! Balon olmuş bakışların, uykunu içineçekmiş gibi… Tüm bu sözler birbirinden kopuk. Yazanın beceriksiz parmak vuruşları diyedüşün. Tesadüf sonucu yan yana gelmiş harflerden oluşan kelimeler var. Parçası olduğucümleye kendince anlam katmışlar. Yoksa düşünülerek yazılmış değiller.

&&&

Deltaya yapılan hızlı iniş sırasında aklıma ne gelmişti? Aklıma, yaşadıklarımın gerçekliğigelmişti. Yaşadıklarımın anlamı olmalıydı. Bir zaman turisti olma sıfatıyla yanımdakilere

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 85/107

anlam katıyor olmalıydım. Yerçekimine aldırmadan tadına doyulmaz manevralar yapantaşıtın içindeydim. Gözlerimi birkaç dakikalığına kapatmayı istedim. Harika bir duyguyutattım. Kalbimin atışlarını duyabildim. Yanı başımda oturan WoWella’ya hissettim. Banatemas eden omzundaki vücut sıcaklığını aldım. EF’in bana bakan gözlerini, kapanangözlerime inat hissedebildim. ToMi’nin gözleri dışarıda olduğunu hissettim. Sanki meraklı

bakışlarıyla olup biteni izler haldeydi. Gözlerin kapalı kaldığı bu kısa zamanda, karanlıktakalan görüntü içinde, ışıltı saçan hayallerin ne kadar büyük yer kapladığını düşündüm.Gözlerimi açtığımda ise kurgusunu yaptıklarımın bir kısmının doğru olduğunu görüpsevindim. Gülümseme yoluyla bu sevinci yanımdakilerle paylaştım. En güzel karşılığı,kendi temiz gülüşü ile WoWella vermişti.

Deltaya ulaştığımız anda, hologram pilot, rehberlik hizmeti vermek için dile gelmişti. Hiçdurmadan ama düzgün bir konuşma tonu taşıyordu. Anlaşılır olma hassasiyetindeydi.Delta hakkında bildiklerini kısa cümlelerle anlattı. Geçilen yerlerdeki tarihsel olaylarıngörüntülerini önümüze aktarıyordu. Böylece anlatıma görüntü kattı. Kokuların geldiğinihissettim. Tarihin içindeki korkuları aldım.

Anlamakta zorluk çektiğim noktalar vardı. Havadaydık. İşler bir yoldaydık. Seyirhalindeydik. Güvendeydik. Sadece pilotun gördüğü, aslında hologram tarzı, trafikişaretleri vardı. Bu işaretler uçan arabanın ön camına yapışmış, kaymış. Hava yolurenklendirilmiş. Dışarıda değil uçan arabaların ön camlarındaki senkronize yayınmış.Üstümüzden, altımızdan ve solumuzdan akan trafik içinde, yüksek hızlara rağmen kaza

olmazmış. Kontrol dışı manevraları ise uçan arabaların kendileri engellermiş. Kazagelmeden engellenirmiş. Kaza olsa bile uçan arabalarda tampon varmış. Yastık gibilermiş.Kırılmazlarmış. Aracın hızı ile konuğun hızı farklıymış. Ani hızlanma veya yavaşlamayıkonuğuna hissettirmezmiş. Aracın içine, geçilen yerlerin özgün kokuları yayılırmış.

Deltanın denizle buluştuğu yerden gezintimize başladık. Nehrin en geniş ağzından başladık. Elli metre kadar yükseklikte sabitlenmiş hava yolunda ilerledik. Seyirhalindeyken manzaranın tadını çıkartıyorduk. Burada olmalıydın. Ne kadar hayal edersenet, gerçeğini bilemezsin. Hissedebilirsin. Ama bu hissetme, gerçeğin yanında komik kalır.

Hava yolunda akıyorduk. Hıza alışan gözlerimin ilgisi, artık yer yüzeyine dönmüştü.Delta üzerinde yetiştirilmiş ağaçlar vardı. Kökleri suda olan büyük ağaçları gördüğüm an,irilikleri karşısında şaşırmıştım. Ağaçların altında yavaş seyreden ve raylar üzerindengittiği izlenimini veren toplu taşım araçlarını gördüm. (Aslında raylar da holografiktarzda döşenmiş!) Araçların içinde olanları düşündüm. Çıktıkları turistik gezide, kocamanağaçların arasından geçtiklerini anladım. Deltanın bir parçası olmaya çalışan yabancıgözlerin gördüklerini hissettim. Geleceğin tadını almaya başladığım zamana

gelebilmiştim. “Gelecek güzelmiş” demişim. Dediğimi duyan WoWella ise hemen cevabınıvermişti: ”Güzeldir… En az benim kadar!”

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 86/107

Deltanın anakarayla birleştiği yere, kurulu bir şehre varmıştık. Nehrin ana hattı üzerindendevam eden uçuşumuz sırasında, ufuk çizgisinde beliren şehrin yükseltilerine dikkatle bakmışım. Gündüzün aydınlığında, çok hoşuma giden şehir ışıklarını, bu mesafedengöremeyişime üzülmüşüm. Bu üzüntüyü yanımdakilerle paylaştığım. Otomatikpilotumuz, insanca bir davranışta bulunmuştu: Arabamızın ön görüntü panelini, eskide

kalmış gece uçuşlarındaki görüntüyle donatmıştı. Merak ettiğinizi, önünüzde canlanmışolarak görmenin verdiği sevinçle “teşekkürler” demişim. İnsan olmadığına emin olduğum bir görüntüye teşekkür ederek geleceğe yapıştığımı anlamıştım. WoWella da benimgibiydi. İlk kez yaptığı delta yolculuğundaydı. Benimle birlikte aynı anda teşekkür etmişolduğunu hatırlıyorum. Aynı anda farklı iki canlıdan çıkan kelime! Biri insan, diğeri deinsan! (Gibi, ama çok farklı.)

Kendimi kontrol edemedim. Önümde duran WoWella’nın saçına dokunmuş bulundum.Mavi saçları arasında ince kızıl tonları cezp etmişti. Bana yüzünü dönerek o kocamangözleri ile baktı. Onun yaratılışını düşündüm. Çok kısa bir zaman aralığındaydı. Belki birkaç saniye kadardı. Ama o kısa zamanı dolduracak uzun bir düş kurdum. İnsanın birhibrid yaratmadaki ihtiyacı düşündüm. Acaba bir ihtiyaç mıydı? Yoksa bir deneyin sonucumuydu? İnsan genine karışmış hayvan genine neden ihtiyaç duyuldu? Onların normalinsanlardan üstün ve zayıf yanları nelerdi? Benim için en önemli zayıflıkları, saflıklarıydı.Saf bakışlarıydı. Güçlü görünen yönleri ise normal insanlarda olmayan hisleriydi.Hissedebiliyorlardı. İlk üretimlerine nazaran benim zamanımdaki hibrid üretimlerindenormal insanla aradaki fark neredeyse sıfırlanmıştı. Göz ve ağız bölgesinde kendini bellieden hibrid çizgileri dışında, beden olarak normal bir kadından farkları yok gibiydi.Saçları harikaydı. Anne olma istekleri yok gibiydi. Kısır olmalarından kaynaklanan birözellik olmalıydı. Ama kadınsı yönlerini vurgulamak için bazen abartılı makyajyaparlardı. Şaka yapılması hoşlarına giderdi. WoWella, üretildiği ve eğitildi yapayuydudan yeni çıkmıştı. Dünyayı benim gibi keşfetme telaşındaydı. Ürperdiği veheyecanlandığı anlarda, farkında olmadan bana yaklaşırdı. Bana dokunarak ürpertisinigeçirirdi. Heyecanını da aynı şekilde benimle paylaşırdı. Eliyle kolumu sıkıca kavradığıanlarda anlardım ki gözlemlediği bir olayın şaşkınlığını tadıyordu. Koluma sarıldığızaman, dolgun saçları tenime dokunurdu. Böylesi bir anda sormak zorunda kaldım:

BEN: Bu nasıl bir saç böyle? İpek gibi.

WOWELLA: İpeğin ta kendisi!

BEN: Şaka mı?

WOWELLA: Sana nasıl şaka yaparım. Sen benim büyüğümsün!

BEN: Saçın ipekten! Gelecek güzelmiş.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 87/107

Söylediklerimi uzaktan da olsa duyabilmiş ToMi, bana doğru yaklaştı. İpek saçlarınadokunan ellerimi geri çekmek zorunda hissedişimden dolayı WoWella’nın gülümsemesikesilmişti. Sanki sevilmek için yaratılmış bir ruhu vardı. Tomnist, sağ eli ile sol omzumayerleşti:

TOMI: Gelecekte değilsin aslında. Şimdidesin.

BEN: Şimdi? Zaman karıştı. Gelecekten gelen biri ile geçmişten alınan biri yan yana veonları melez bir insan WoWella izliyor. Şimdi, bu mu oluyor?

TOMI: İşte bu. Üsse geri dönüp altı ay süreyle eğitilme nedenin budur. Şimdiyi algılaman

için, beklemen ve görmen gerekiyor. Üç günlük gezinti, şimdiyi tatman için sunuluyor.

BEN: Üstelik bana bunları henüz doğmamış bir torun söylüyor. Çıldırmak ne kadar kolay!

TOMI: Sakın aklını kaçırma WillSim. Sana ihtiyacımız var!

BEN: Zafer kazanması gereken bir ordunun kilit askerlerini kaçırdınız. Geçmişte yenilgitadıldıktan sonra ne yapacağım?

TOMI: Altı ay… Sabret… Göreceksin… Senin içinde, senin bilmediğin ve sana ait olmayan bir gerçek var!

BEN: İnanmıyorum...

TOMI: Altı ay sonra inanacaksın! Daha ne gördün ki? Geleceğe taşındın. Ölümden

alından. Şükretmen gerekmez mi?

Benimle ilgili geçmişi gizlemişler. Gizledikleri geçmişi, sonra öğrendim. Altı ay süreneğitim ve yenileme işleminde, bana sunulan yeni yaşamı kavramayı başardım. Anlatsamkim inanır? İyi bir tiyatro sanatçısı veya usta bir aktör anlatır. Onlar bile inandırmaktanöteye geçemez. Hissetmeniz gerekiyor. Bunu ancak geleceği tadarak sağlayabilirsiniz.Düşünün. Zamanı kontrol altına almış bir gelecek var. Onlar sizi ait olmadığınız birgeleceğe taşıyor. Üstelik sizi yeniliyorlar. Vücudumda bulunan tüm kanın çekildiğini biliyor muydunuz? Çekilen kanın yerine, ışıldayan ve pozitif enerji parçacıkları taşıyan biyolojik üretim bir sıvı verildiğini söylemiş miydim? Şaşırdınız mı? Vücudun ürettiğikanın kalitesi yukarıya taşınıyormuş.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 88/107

Altı aylık yenileme öncesinde, her birimiz dünyanın farklı yerlerine indirilmiştik. Birzaman turisti sıfatıyla konuk edilmiştik. Konuk olduğumuz şehirleri gezmiş veatladığımız yüzyıllarda insanlığın ulaştığı medeniyete az da olsa uyum sağlamıştık.

Sonrasında bizlere iki öneri gelecekti:

Ya unutacaktık, geçmişten geldiğimizi. (Bize yenilenmiş ve geçmişi yalanlarla dolu biryaşam senaryosu vereceklerdi. Kura yoluyla gönderilen herhangi bir şehirde kalacaktık ve beynimizden o geçmiş silinecekti.)

Ya da yaşayacaktık, kaldığımız yerden, bir amaca sarılma şartıyla. (Bizlerin geçmişten

alınma karşılığı olarak, kendi ellimizle seçtiğimiz uzak kolonilere gönderilecek ve buradakorunmuş topluluklara sevgiyi aşılayacaktık.)

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 89/107

Bölüm 6

Tomnist Tomnist, altı aylık süreci başlattı. Beni özel hücreye aldı. Petek içindeydim. Tüm zamandaşkader arkadaşlarımda kendi peteklerine yerleşmiş oldular. Üç günlük tatlı gezinti sonaerdikten sonra kendi yalnızlığımıza kapıldık. Uzay şehrinde, askıda tutulmuş gibi bekleyecektik. Beklemeyi öğrenecektik. Düşünerek çözecektik geleceğimizi. Ne yapmamızgerektiğini alacaktık, bilgiyi özümsemiş torunlardan.

Her bir petek içinde tutulan asker, sivil yaşamlarına kavuşturulacaktı. Dönüşümdeneylerini tadacaktık. Uyumlaşmamız için değişime odaklanacaktık. Bedenimiz, değişenzaman koşullarına göre yenilenecekti. Kalıtım yoluyla geleceğe taşıdığımız zaaflarımız böylece engellenecekti. Ayrıca hafızamız güçlendirilecekti. Az uyku ile yaşama prensibinialacaktık. Gecenin uzun bir bölümünde, zihnimizi geliştirecektik. Hafızamızdan biziüzecek anılar silinecekti. Boşluklar mutlu olduğumuz günlerle doldurulacaktı.

Tomnist, bunun için yanımızda kaldı. Bekletildiğimiz petek, özeldi. Harika kokuları vardı.Güzel gıdalar sunardı. Tomnist ile sürekli konuşabiliyordum. ToMi, uyanık olduğum

zamanlarda hep yanımdaydı. Petek hücreye kendisi girmese de, hologram görüntüsügirebiliyordu. Böylece kendimi, uzun sandığım altı ay boyunca, yalnız hissetmedim.

Ayrıca WoWella tarafından sürekli gözetleniyor ve istediğim zamanlar onunlakonuşabiliyordum. Robot EF ise petek dışından bana teknik eğitim sunuyordu. Böylecesadece Tomnist ile iletişimin getirebileceği can sıkıntısından kurtulmuş oluyordum.

Dünya dışında bir yerdeydik. Ama neredeydik? Dünyaya yakın bir yörünge şehri miydi,

burası? Yoksa asteroit kuşağında gizlenmiş bir askeri üs müydü, uzay şehri olarak sunulanmekân? Petek içinde kaldığım saatler, günler boyunca içimde o kadar çok soru dolaştı ki!Büyük bir bölümünün cevabını, petek çıkışında beni bekleyen yaşamımın en güzel

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 90/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 91/107

sadece duygu yüklü mutluluk gözyaşlarıydı.

Unutmayı seçecek kadar aptal değildim. Geçmişe dönecek kadar saf ve yanılmış değildim.Geleceği anlamayacak kadar kör de değildim. Aptal, saf ve kör olmayışımın sonucu olarak bilinçlenmeyi ve görev almayı tercih etmiştim. Bunu zaten anlatmıştım. Yenilenmedekiamaç, akılda kalıcı olmak isteyişimdir. Şaşırtıcı bilgilerin içinde kıstırılmış tekrarlarınsizleri üzmesine aldırmam. Çabamın karşılığı olarak biraz sabırlı olmanızı istememhakkım olsun.

İçimizden üç kişi çıkmış ya da çıkarılmıştı. Üç kişiye, unutmalarını sağlayacak bir plansunulmuştu. Onlardan biri olmadığım için fazla detay sahibi olamadım. Zaten sırlarladolu bir uzay kalkanının içindeydim. Petek şeklinde bir hücredeydim. Eğitilmeklemeşguldüm.

Dünden kalanların izinden gittim. Döndüğüm yönü gösterdiler. İyi bir eğitim süreciyaşattılar. Hayallerin ele alındığı yerde özeldim. Yüzyıllar öncesinden yazılanların biraraya getirildiği sistemi gördüm. Anlatmaya gücümün yetmediği araçlarla tanıştım. Benimiçim bilgi aktaran aparatların küçüklüğüne şaşırdım. Aklımdan geçenlerin banagösterildiği ekranlara yaklaştım. Somutlaşan bir düşün peşinden koşmuşlar. Geçmişinemekleri boşa gitmemiş. İyi yolda ilerlemek isteyen insanların bıraktıkları eserler, doğruellerde somutlaşmış. Çok mutlu olan gençleri izledim. Kalabalık bir nüfus ağındaoldukları halde negatif duygulardan arınmayı öğrenmişler. Bize bunları öğrettiler.Eskilerin yedi ölümcül günahını burada işlemişler. Artık kıskanmıyorlar. Bencilliğinzararlarından arınmışlar.

Işık saçan böcekler. Hepsi mekanik. Mekanik değil, plastik. Aslında plastik görünümünde,silikon bazlı, karbon çözeltide. Bazen hücreme girerler. Uçarlar. Beni uyandırırlar. Beyazve siyah dışında tüm renkleri taşırlar. Çok hoş bir ses çıkarırlar. Onları görünce mutluolurdum. Eğitimin başında onların uçuşunu seyrederdim. Beni neşelendirmeyeçalışırlardı. Petek içinde tutulmanın verdiği sıkıntıyı benden alıyorlardı.

Peteğin içinde, bolca düşündüm. İnsan kimyasının harekete geçtiği beynin dış çeperindedolaştım. İçimde birikmiş bilgiyi anlamada zorlandığımı hatırlıyorum. Genç bir insandım.Ama ulaştığım çağın yaşıtları tarafından eğitiliyordum. Zira onlar yıllar önce, daha yirmiliyaşları tatmadan uzmanlıklarını ilan edebiliyorlardı. Bilgi aktarımını yapan,“Programlanmış Veri Sepeti” dedikleri, kabloya ihtiyaç duymayan, su ve havanıntesirlerinden arınmış sistemle, çağın gerekli bilgilerini hızla alıyordum. Dilbilimi ise,kaybedilmesi olası anımsamalar nedeniyle ertelenmişti. Petek eğitiminin ilk sürecinde bulunmuyordu. Ulaştığım çağın güncel dillerini, eğitim sonuna doğru alacaktım. Birkaçgün süren bilgi yükleme seansları, bunun için yeterli olacaktı. Öğrenmemi istedikleri dilsayısı sadece on ikiydi. Onlar, peteğin dışındaydılar. Petek içinde tuttukları biz geçmişzaman askerleri, onlar için aşırı değerli hazine gibiydi.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 92/107

Onlar, gelecek zaman insanlarıydı. Geçmişten koparılan birisi için, “Gelecek Zamanİnsanı” ifadesi en doğru tanımlama gibi görünüyordu. Onlar için konuştuğum dil,nostaljik değer taşıyormuş. Tomnist grubu tarafından geçmişe ulaştırılan “Zaman İletisi”ile onayladıkları kuralın sonucuydu. Bu kural neydi?

Beynime akan bilgilerde yer alan bazı tanımlamalar ve betimlemelere yabancı kalmıştım.Söylediklerine göre, üzerimde yapacakları bir inceleme süreci olacaktı. Aylar süren, derin,garip, kesintisiz ve aklımı titreten bir inceleme olacakmış. Seçeceğim yere, eski zamandiliyle gönderilmeliymişim. Yoksa inanmazlarmış. Saçma değil mi? Bizimle konuşan ilkrobotlar, eski zaman dilimizi iyi konuşmuşlardı. Daha doğrusu, robotlar, tüm geçmişzaman dillerini, zaman perdeleri arasındaki değişimleri de özümseyerekkullanabiliyorlardı.

Hayatımın planı çıkarılıyordu. Seçtiğim uzay kolonisi, Merkür’ün ılıman bölgesindekişafak hattı yerleşimlerinden biri olan “PorTurMun” idi. Gezegeni ve adı geçen koloniyiseçmemin sonucu olarak eğitimin son dönemi, bölge yaşam şartlarında yoğunlaşmıştı.Bölgenin yaşamına alıştırılmam gerekiyordu. Geleceğe yapışalı neredeyse dört ayolmuştu. Dört ay içinde alışmaya çalıştığımız zamanın gelişmiş ortak dilini öğrenmeyeçalışıyorduk. Yazımından konuşmasına, okunmasından anlaşılmasına kadar “İngilizce”evrimleşmişti. Adı değişmişti. “Humanes” olmuştu. İnsanlığın tek ve ortak dili olmuştu.Değişimin bedeli, İngilizcenin geçmişine yabancılaşarak evrim geçirmesiydi.

ToMi ile uzun süren konuşmalarımız olurdu. Peteğin içine hiçbir zaman somut olarakgirmezdi. Beslenme ve dinlenme dönemlerinde yalnız bırakılırdım. ToMi, kendi özelhayatını, benimle örtüşecek şekilde planlıyordu. Onun bir ailesi olduğunu hissediyordum.Tam zamanlı gibi görünse de kendi özel zamanlarında ailesinin yanında olabildiğinidüşünürdüm. Petek süreci bittiğinde bile bana gerçek yaşamını anlatmadı. İzin verildiğiölçüde ve seviyede bilgi akışı oldu. Diğer peteklerde ve diğer tomnistlerle neleryaşandığını bilmiyordum. ToMi ile aramda hızlı bir eğitim süreci yaşanıyordu.Duygularımın kontrolünden başlamışlardı. ToMi sadece, arkada görünmeyen uzmanlarınönüme sunduğu bir garson gibiydi. Hazırlanmış olan yemeği bana sunmanınmutluluğunu yaşıyordu. Yemeği sunarken, mutlu eden ek bilgiler de verebiliyordu.Yapılacak bedensel deneyler için ikna edişi kolay oluyordu. Kemiklerime kadar inenaparatların derimi delerek içeri girmelerine, hiç korkmadan “evet” diyebilmiştim.

Uzay kolonileri. Seçilen herhangi bir noktaya yerleşim şansı. Yeni bir yaşam. Felsefiyaklaşımlar. Yaşam tarzında iyileşme. Mutsuz edecek unsurların, yaşam yerindençıkarılması. Merkür’ün yerli insanları, özgür tercihleri ile güneşe en yakın yerde

tutuluyorlar. Güvenli bir iklimde yaşıyorlar. Uzayın bir yerinde, zamanın kontrol altındatutulduğundan habersiz gibiler. Tarihin yeniden yazılabildiğini düşünmüyor olmalılar.Kendi mutluluklarını, güvenle yaşıyorlar. Nüfus yoğunluğu, uzayın diğer kolonilerine

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 93/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 94/107

baktığım atımın adı “Yok”muş. Acaba o bana bir isim takmış mıdır? Sorabilseydim,konuşabilir miydi? Rüya gördüğümü biliyor muydu? Rüyamdan uyandığım ankaybolacağının farkında mıydı? Sadece bir rüyanın başrolünde oynayan bir oyuncuolduğunu bilse, böylesi heybetli ve gururlu olur muydu?

Ormanın karanlığında, atımın gözlerinden yayılan ışıltı ile ilerlemişim. Atın arkasındayaya olarak tattığım ilerleyişin nedeni attığım adımlarmış. Adımlar birbirini izler veayaklar kendi arasında kavga etmezmiş. Aradığım eş gelecek vadisindeymiş. Prensiolduğum topraklara kraliçe olacakmış. Ormanda aranır mı bu eş? Saçma bir rüya olabilirmi?

Ormanın sonunda, kendi halinde uzamış ve hiç dokunulmamış çimenlerle dolu bir düzlükvarmış. Atım burayı gördüğünde beni unutup dörtnala uzaklaşmış. Beslenmeden öte tat

almakmış amacı. Çimenleri yemek, bir prense yakışmazmış! Masal da olsa açlığıhissetmişim. Rüya da olsa eşimi bulmayı dilemişim.

Elinde süt dolu deri bir tulum olan maskeli bir genç görmüşüm. Gördüğüm insan o kadarnetmiş ki, uzaklarda belirmesine rağmen gözlerinin yeşilini çimen yeşilinden ayırtedebilmişim. Kalbim anlamsızca atmış. Yaklaştıkça anlamışım. Ayakta dikilmiş vedilediğimin o kız olup olmadığını düşünmüşüm.

Yüzü kapalı, sadece gözler açıkta! Geniş kesimli, toprak grisi elbisesi ile yanıma gelmiş.Bakışlarından gülümsediğini anlamışım. Kendi ellerimle, yüzünü kapatan kumaşparçasını indirmişim. Tenine dokunmak zorunda kalışımdan ötürü pişmanlıkduymamışım. Masal gibi rüyamda, güzel yüzünü gördüğüm kızın, hayalimdeki eşolduğunu bilmişim. Onun elinden tutup ormana, geldiğim yere geri dönmek istemişim.Bana “şimdi olmaz” demiş. Beslenmesi gerekirmiş. Açmış. Sütünü içmiş. Uzun yollardan buraya geldiğini söylemiş. Saçları uzun ve siyahmış. Sütünü içmiş ve benimle kraliçeolacağı topraklara dönmüş.

Meğer o çimenler sihirliymiş. Hiç binilmemiş atım aslında aradığım eşin ta kendisiymiş.Meğer uzun yollar aşarak bulduğum eş, hep yanımdaymış. Beni başka atlarlapaylaşmayarak göstermiş sevgisini. Nasıl mı anladım? Orman karanlığını girince! Yeşilgözlü, siyah saçlı eşimin bakışları ile aydınlanan yolu görünce! Dudaklarından öpmeyekalktığımda bana “Bu sadece bir rüya” dediğinde! İçtiği sütün aslında yediği çimenolduğunu öğretince!

Rüyamdan hızla uyandırıldım. Peteğin içindeki eğitim bitmiş. Hızla petek dışına alınmam

gerekiyormuş. Acaba bu da mı rüya? Aklını kaybeden insanlara “deli” diyenlerdenmisiniz? Aklını yerinde tutup bilmeyenlere ne dersiniz?

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 95/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 96/107

Dileyen askerler, aradaki büyük mesafelere aldırmadan, ortak geçmişe sahip olduklarıarkadaşları ile iletişim kurabileceklerdi. Ancak fiziksel olarak birbirlerinden ayrıduracaklardı. Kuracakları aile ve çocukların güvenliği için bu isteniyordu. Çocuklar, babalarının geçmiş zamandan koparılan insanlar olduğunu bilmeden büyütülecekti.Üstelik seçtikleri eşlere, tüm gerçekler tam olarak anlatılacaktı. Böylece evlenmeye razı

olmuş kızlar, eşlerindeki farklılığı önceden kabullenecekti.

Son kez yapılan konuşmalar, görüşmeler ve sarılmalar bitiyordu. Kendini gitmeye hazırhissedenler, kendi tomnist yardımcısı eşliğinde meydandan ayrılıyordu. Bazılarınınyanında tahsis edilmiş hibrid eşleri vardı. Bazılarının yanında ek olarak humanoidrobotlar vardı. Benim EF, ortalıkta görünmemişti. Sadece WoWella yanımdaydı. ToMi’ye bunun nedenini sormadım. Çünkü WoWella’nın benim için atan kalbini yakındanhissediyordum. Bu bana yetiyordu. Bana yeni yaşamımda destek vermeye gönüllügörünüyordu.

Meydanda otururken ve vedalaşmalar sona yaklaşırken, elim o tatlı kızın eline gitti. Elimeline gidiyor. Biliyorum ki o tam anlamıyla bir insan değil! Biliyorum ki o tam anlamıyla bir insan hissine sahip. İnsan ruhu taşıyordu. Onun insan olduğunu ama insan olmadığınıilk söyledikleri anı anımsadım. Şaşkınlık! Şaşkınlığın ötesi, olmaz böyle bir şeycilik.Saçmalık! Saçmalığın içinde, koca gözlü bir güzel. Gencecik bir kız! Biliyorsunuz ya. O birhibrid. O bir kısır dişi. Ona âşık olmak üzereydim. Belki çoktan âşık olmuştum. 17 yaşında bir kıza âşık olan 21 yaşındaki bir zaman korsanına kızmayın. Kıskanmayın da!

Ondan çocuğun olmaz diye düşündürdüler. Oysa her insan hücresinden insanyaratılabilirmiş. Ama onun hücreleri insan hücresi gibi değil. Gibi ama değil. Nasılanlatayım. Bir kurbağa gibi yumurta sürecini yaşattırmışlar. Doğmadan önce tutulduğusıvı küre havuzunda gözlerini açmış. Kocaman bakmış. Domuzun iç organları ilemaymunun gövde yapısı birleşmiş. Sonra insan hücreleri devreye girmiş: Kollar ve bacaklar, insansı bir yüz ve tatlı bir gülümseme. İlk doğum anında öylesi çirkinmiş. İlkhibrid doğduğunda hayal kırıklığı olmuş. “Acaba” diyenler, ilerleyen yıllarda pişmanolmuşlar. Sonraki üretimler, gerçek kadınlar kadar güzel olmuş. Yıllandıkça değeri artmış.İnsan, insanı yaratmış.

WoWella ile evlenip evlenemeyeceğimi, ToMi’ye, hiç beklemediği bir hızla sormuştum.Şaşırmamıştı. Hisleri kuvvetli bir torundu. “Bu mümkün” dedi. “Ancak” diye de ekledi.“Bu gerçek bir evlilik sayılmıyor. Yan evlilik gibi düşün.” diyerek ikinci bir evlilikyapmam gerektiğini vurguladı. WoWella, benimle evlenme konusundaki isteğini, bendencesaret alarak ToMi ile paylaştı. O da istiyordu. Merkür’e gidiyor olmam, onu da memnunetmişti. O da benimle gelmek istiyordu.

Melez bir insanla yapılan evliliğin farkları olduğu konusunda eğitildim. Toplanmameydanında yapılan kısa ve anlamlı bir törenle, WoWella’yı ilk kez dudaklarından

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 97/107

öpebilmiştim. Bana o kadar sıkı sarılmıştı ki, sevincinin normale dönmesi için birkaçdakika beklemek zorunda kaldım. İki şahit bulmakta zorlanmamıştık. Evliliği onaylayanüs robotu, ToMi ve yanımıza gelen bir asker arkadaşımın şahitliği ile resmi işlemi bitirmişti. Kızın yanına alacağı fazla bir eşyası yoktu bile. Elimden tutmuş ve hiç bırakmakistememişti. Kadınlık içgüdüsü o kadar ağırdı ki sevilmek için tutuşuyordu. Saf bir sevgi

vardı içinde. Onun gözlerinde şehveti hiç görmemiştim. Hibridlere özgü bir masumiyettaşıyordu. Beni gideceğim yerde koruyacaktı. Bana hizmet edecekti. Buna gönüllüydü.Beni sosyal bir insan yapmaya çalışacaktı. Benim aslında bir yan evlilik yaptığımı da biliyordu. Yani asıl evliliğimi yaparken beni engellemeyecekti. Buna da razı olmuştu. Asıleşimin Merkür’lü bir kız olacağını bilerek benimle yola çıkmış oldu.

Evlenmekten kasıt nedir? Hele uzaklara alınmış bir kaderiniz varsa! Ölümdenkaçılamayacağı gerçeğini akılda tutarak ölümlü birini sevmenin amacı nedir? Hiçdüşündün mü? Düşünecek zamanın oldu mu?

Akıp gidenin ardından bakılamayacağını anımsadım. Ölmeden önce evlenmek ve babaolmayı diledim. Bir hibrid evliliği yapmıştım. Ancak bu sevgiden öte ağır basan bir babalık arzusuna batmıştım. Üstelik WoWella, bu kararımı olgunlukla karşılayacak kadariyi eğitilmişti. Bir erkeğin içinde gizlenen babalık isteğinin yüzeye çıkmasınıengelleyemezdi. İkinci plana itilmeyeceğini biliyordu. Gerçek anlamda erkeklerin azaldığı bir gelecekte gerçek bir eşe sahip olabilmiş az sayıdaki hibrid insandan biri olmuştu.Yaşadığı bu ayrıcalık bile onu mutlu olmaya yetmişti. Gözlerinin içi hala parlıyordu.

Merkür’de yapacağım ikinci evlilik hazırlıkları içinde bulunmayı isteyişinde yatan neden bu olmalıydı. Merkür’deki diğer hibridlerin çok azı benim gibi biri ile evlenme fırsatı bulabilmişti. Erkeklerin pırlanta kadar değerli olduğu bir çağda yaşıyorduk. Erkekgörünümü çoktu. Ama gerçek anlamda erkek sayıca azdı. Anlayabildiğiniz mi?

ToMi ile uçuş alanında vedalaştığımızı anımsıyorum. Bana son kez bakarken, gözlerinden bir damla yaşın düştüğünü gördüm. Sevincindenmiş. Görevini bitirmenin sevinciymiş.Görev üniformasını yanımdayken çıkardı. Artık normal yaşamına dönebilirmiş. Ta ki yeni bir zaman kafilesi gelinceye kadar!

Bir hibrid ile yapılan evlilik! Onlar köle değil. Zaman korsanları için üretildiklerini bilmediler. Onlardan bazı gerçekler gizlendi. Gizlilik mutlulukları için gerekiyordu.Zamanı kontrol eden gizli merkezde büyütüldüler. Yüksek bilince sahip olmaları için,üretimlerinde ek aparatlar aldılar. Hafızaları kuvvetlendi. Normal üretim bir hibrid içinulaşılmamış zihin oyunlarını oynayabiliyordu. Üste üretilen tüm hibridler gönüllüolmaları halinde askerler ile eşleştiriliyordu. Askerin seçimi kadar hibridin de seçimiönemliydi. Böylece seçtikleri askeri yalnız bırakmamak üzere görevlerine başlıyorlardı.

Yaşadıkları çağda dişi bolluğu vardı. Erkeklere ek eş seçme özgürlüğü, kadınlar tarafındantanındı. Ancak ikinci evliliğini yapan bir erkek, eşleri ile aynı odada uyuyamıyordu. Her bir eşin ayrı bir odası olabiliyordu. Erkek aynı şehirde, misafir gibi eşlerine gidebiliyordu.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 98/107

Evlilik tekliği genelde dişilerden geliyordu. Bana bütün bunları, Merkür yolculuğumda,elimi tutmaktan vazgeçmeyen WoWella anlatmıştı. Bazı gerçeklerin gizlendiğini sadecehissetmiş olmalıydı. Normal bir hibrid ile kıyaslığında üst üretim olduğunu, üç günlükgezintide öğrenmişti. Bu onu mutlu etmişti. Benimle evlenmeye yeterli olabileceğinidüşünmüştü. Böylece kendini beni sevmeye ikna edebilmişti. Bu düşün gerçekleşmesi için

altı ay boyunca beni ToMi’ye eşlik ederek izlemişti. Benimle konuşmadan geçen altı ay,içindeki sevginin büyümesini sağlamıştı.

Zamandaş asker arkadaşlarımın büyük bir bölümü hibrid eşlere sahip olmuştu. Çünküikna edici olanlar, hibridlerdi. Bakışları yetiyordu. Tarihle oynayan üssün akılcı yönetimi, bizi ve geleceğimizi tam olarak kontrol edebiliyordu. Gittiğimiz uzak yerleşkelerde bileetkin olarak izleniyorduk. Seçeceğimiz asıl eşimiz konusunda şaşırtıcı takviye bulmuştuk.

Merkür’e indiğimizde, hızla evimize ulaştırılmayı bekliyorduk. Ancak sürprizlerlekarşılaştık. Bizi Merkür’ün özel bir alanına götürdüler. Burası, petek eğitimi aldığımızzaman üssünün uzantısı gibi bir yerdi. Ortak görev üniformaları taşıyan insanlarıgörebiliyordum. Artık yeni yaşamımda kalan ömrümü bitireceğim yere gelmiştim.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 99/107

Bölüm 8

Merkür “Zaman hiç bu kadar hızlı geçer mi?” diye sordular. Bakışlarını bana dikmiş meraklıgözlerin gölgesinde tanışma platformuna indim. Seyir sırasında hayalimde canlanangezegenin yüzeyine inmiştim. “Şafak Hattı” şenliklerini benim için yapılıyor olabilirdi.Dünyadan gelen bir yabancıyı görmek için bekleşenlerin içinden geçmektezorlanmamıştım. (Bu yabancı benim.) Yürüyen bir bant üstünde hareketsiz kalışımyetmişti. Yanımda bir rehber bulunuyordu. Yeni eşim WoWella, elimi bırakmamıştı.İkimiz, Merkür Yönetim Konseyi’nin olağan toplantılarını yaptıkları yere geldik. Yaşça

erdeme gelmiş geçkinlerden oluşan bir heyet. Sır tutma konusunda ısrarcı olan insanlardı.Onların sorularına cevap verecek olan bir geçmiş zaman insanı olmak zor gelmedi bana.Gülümseyerek cevapları sundum, meraklı bakışlara. Merkür’e yerleşmeme usulen izinverdiler. Önceden verdikleri izni onayladılar. Alternatifleri tutarak farklı yerleşimnoktaları sundular. Tercihimi özgürce yapacaktım.

Bir kürenin içine benzeyen toplantı yerinde, kürenin tam ortasına beni ve rehberimialdılar. Konuştukları dili basit anlamda anlayabiliyordum. Ama o yeni kelimeler,eskilerinin arasına girince şaşırıyordum. Merkür’ün kendine özgü bir dili vardı. Peteksürecindeki uzay üssünde, beynime aktarılan “humanes” burada yumuşak bir değişim ilekullanılıyordu. Sesleri incelmiş insanlardı. Boyları da kısalmıştı. Benim sözlerim ise onlartarafından anlamsız bakışlarla karşılanıyordu. Anlatış tarzım onları şaşırtmıştı. Sözlerinikulağıma taşıyan özel bir aparatın desteği ile zorlanmadan anlayabiliyordum. Onlar ise300 yıl öncesine ait ölü bir lehçeyi duyma ihtiyacı hissetmemişlerdi. Konuşmam onlara,anlayacakları sözlerle aktarılıyordu. Rehber iletişim konusunda yönlendirici olmuştu.Rehber bir insan değildi. Tam donanımlı bir insansıydı. Humaniod olduğunu kenardan bakınca anlayabiliyordum. Mükemmel mimiklerine rağmen, insan ruhu taşımadığını bellieden davranışları vardı.

Merkür’e yerleşim gerçekleştikten sonra geçen onca yıldan sonra benim oraya gitmeyi

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 100/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 101/107

maden uzmanları olmuş. Aileleri ile yerleşmişler. Yerin altında zengin maden rezervlerivarmış. Geçim kaynakları buymuş. Uzay filolarına, ihtiyaçları olan yeni gemileryapılırmış. Gemileri buradaki devasa tersaneler sağlarmış. Onlarca yıl geçince gezegendeyaşayanlarda fiziksel değişim başlamış. Boyları kısalmış. Uzun süre kalmayacak olanmisafirlerin gelişleri artmış. Çünkü yeni evlenen çiftlerin dünyadan geldiği bir yer olmuş.

“HoneyMoon” adını vermiş dünyalılar. Balayı şehirleri, içinden madenleri alınmış yer altıkubbelerinde kurulurmuş. (Çok mu abarttım!?)

Bu balayı şehirlerinde, dünyalı turistlerin akıllarını zorlayan, inanılması için yaşanmasıgereken, anlatılanları bu gezegene çeken bir tılsım varmış. Bilgelerden biri şöyle dermiş bu balayı tatili için: “Demir bir kubbe, içinde tatlı yüzler, Zodyak etkisinde doğuma hazır bebekler.” Kim istemez. Balayı dönüşünde bir bebekle dönmek için, yeni evli çiftler, özel bir ziyaret için burayı seçmiş! Saçma değil mi? Anlamsız olabilir mi? Ya da bir anlamı varmı? Evlenmeden aylar önce size ait yumurta ve sperm örneklerini alıyorlar. Evlendiğinizgün yola çıkıyorsunuz. Ulaştığınız balayı şehrinde elinize bir bebek veriyorlar.

İsteklerinize uygun bir bebek. Sizden uzak bir gezegende. Siz tatile gelmeden önce.Sıvı/yalıtılmış/şeffaf/kontrollü/iri bir yumurta içinde. (Tavuk yumurtasına benzer.) Zodyakkuşağının olumsuz etkilerinden arındırılmış. Şafak hattı içindeki balayı şehirlerindedoğuma hazır bekletiliyor.

Siz eşinizle geliyorsunuz ve bebeğinizi mükemmele yakın özellikte kucağınızaalıyorsunuz. (Yaklaşılması imkânsız olan mükemmeldir!) Bir ay sürebilen balayı, sizin içindeğerli oluyor. Merkür, “HoneyMoon” adının alıyor!

Kendi gözlerimle görmesem inanır mıydım sanıyorsunuz! Merkür’e indiğim uzaygemisindeki yolcuların büyük bölümü, balayı tutkunu eşler. İçlerinden bir kısmı ise siparişettikleri uzay gemilerini almaya gelmiş bağımsız girişimci kişiler veya bu kişilerinprogramlanmış robotları. Hatta içinde gizlenen, kişisel hologramları! (Hatta bazıları,Merkür’de, satın aldıkları robotlarla ilk uçuşları yapacak kadar tutumlu olurlar.)

Böylesi bir yerleşkede, asıl evliliğimi yapıyor olmak, mutluluk vericiydi. WoWella, ikinciplanda kalmayacağını bildiği için beni destekliyordu. O da çocukları seviyordu. Benim bir baba olmamı istiyordu. Doğum yapamadığını biliyor ve üzülmüyordu. Merkür’deevleneceğim bir kadından doğacak bebeği gönüllü olarak büyütmeyi istiyordu. İnsansevgisi aşılanmış bir hibrid olduğunu hiç unutmayacaktım.

Yardımcı robotlar eşliğinde seçtiğim evime ulaştım. WoWella heyecanla eve girdi. Yuva

kurmanın verdiği umutla odaları ve eşyaları inceledi. Koşarak bana sarıldı. Onuncoşkusunu paylaştım. Yaşamım kalan bölümünü geçireceğim bölgedeki diğer komşularınziyaretleri için hazırlık yapmamız gerekiyordu. Robotlar bunun için hareketlendiler.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 102/107

Ziyarete gelenler çok güzel insanlardı. Ancak içlerinden bir bayanı çok beğenmiştim.Yirmili yaşlarındaydı. Daha önce yaptığı evlilik boşanma ile sonuçlanmıştı. Eşi uzaklaragitmiş ve yalnız kalmıştı. Merkür doğumluydu. Adı “Momente” idi. Konsey’in onayınıalarak onunla evlenmek amacıyla konuşmaya başladım.

Evin bahçesindeydim. Ziyaretlerini sıklaştırmış olan o güzel bayan, bana kendinianlatıyordu. Tanışmaya can attığım güzel kadın yanımdaydı. Kendisini sevmem içinyalvaran bir bakışı vardı. İçimden geçen duyguların etkisi ile bir anda boşaldım:

BEN: Kalbinize girmek için sabırsızlanıyorum. Bana kalbinize giden doğru yolusöyleseydiniz, hiç durmam hemen yola çıkardım.

MOMENTE: Vücudumda sadece bir kalbim var. O kalbim de size olan sonsuz sevgimialamayacak kadar küçük kalıyor. Gelin… Kalbime sıkışmayın… Onun yerine tüm evrenekaplasın bu sevgi. Daha güzel olmaz mı?

BEN: Geçmişimde böylesi akılcı cevap veren sevgili var mıydı acaba?

MOMENTE: Size hayran gözlerle bakan bir bayanın teklifine hayır diyemezsiniz!

BEN: Doğru.. Merkür’e geldiğim günden beri çok sayıda güzel kadın peşimdeydi.Kendimi, benzersiz tarihi bir tablo gibi hissettim. Ama şansım var ki sizin bakışlarınızlatemizleniyor duygularım. Konuşma konusunda yardımnızla asıl ben size hayran oldum.

MOMENTE: İltifat ediyorsunuz.

BEN: Galiba… Ama geldiğim yerde bunu hiç yapmazdım!

MOMENTE: Sizi beklemiş gibiyim.

BEN: Kelimeler yetmez… Anlamını veremediğin bir his işte…

MOMENTE: O zaman susalım… Gözlerimizle konuşalım.

Böylesi bir romantizmi dünyadan çok uzakta tadıyor oluşuma aldırmayın. Bulutagirdiğim zaman yaşadığım “atlama”, beni şaşkınlığımı ölünceye kadar

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 103/107

kaybedemeyeceğim bir gelecekle ödüllendirmişti. Momente ile evlenmiştim. Ona tümgizlenen geçmişim, konsey tarafından anlatılmıştı. Sır tutma sözü vermiş ve benidudaklarımdan doya doya öpmüştü. WoWella ise doğacak bebeği beklediğini söylemişti.

Olmadık ve ölmedik! Sadece yaşadık. Bittiğini sandığımızda kalıcı bir başlangıçla tanıştık.Yüzlerce zaman korsanı, tanıştıkları gerçekten önce korkmuş, sonra eğitim almış veyumuşamıştı. Ufak bir kısmı unutmayı dilemişti. Zaman korsanı ifadesini kabuletmemiştik. Çünkü zamanda atlama işi, isteğimiz dışında olmuştu. Bu ismi takanların bizikıskanmaları garipti. Benim gibi amaca yapışan, verilen görevi alan, geleceğin de geleceğiolduğunu kavrayan gençler, koloni hayatını tercih edebilmişlerdi. Unutmayı dileyenler,dünyada yeniden programlandıkları ve gerçek olduğu zannı ile son bulacak yeniyaşamlarına kaçmışlardı. Biz kaçmamıştık. Bizi ölümden çekip çıkaranlara saygımızgereği, onlarla aynı safı almıştık. Sır olarak saklamaya söz verdiğimiz amaca yönelmiştik.

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 104/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 105/107

ölmeyin. Ölmeyin. Sakın ölmeyin. İşte son nefes geliyor. Azrail de kapı ucundan göründü.Ne kadar da kibar bir melek! Üstelik siyah giyinmeyi unutmuş.

İçinden geldiği gibi yaşa. WillSim öyle yaptı. İçinden geldiği anda sev. Karşındakigitmeden ona sevdiğini söyle. Gökyüzündeki o bulut üzerinden sadece bir kez geçecek. Oan geldiğinde yağmasını dile. Yağmurun ıslatmasından korkma. Tadına bak. Yağmur suyuile ıslat kuruyan ağzını. Sevmek ne demekmiş? Anladın mı? Azrail fazlasına izin vermiyorki. Peki… Teslim oluyorum. Hadi al canımı. Korkmuyorum. Ama acıtmazsın değil mi?

Yirmi dördüncü yüzyılın hemen başları. Ölen WillSim. Geride bıraktıkları anıları, havadauçup gitmesin diye yazıldı. Yazan benim: WillSim. Her insan kendi hayatını yazar. Bunuda öldükten hemen sonra öğrendim. Hepinize gülümsüyorum. Hepinizi seviyorum. Sonnefesinize varken siz de gülümseyin. Siz de sevin.

“Yaşam mutluluk verecek, acı hatıralar olmayacak.” Merkür Yaşam Felsefesi

Yo… Daha anlatışım bitmedi. Acıyan bedenim çürümeden hemen önceydi. Gerçekleşenölümün aslında bir ölüm olmadığını anladım. Yukarıdan, bedenimle bağlantım kopmadanhemen önceydi. Ruhum ile bedenim arasındaki o görünmez kordon! Açılış için kesime

hazırlanan bir kurdele gibiydi. Eski zamanın adetleri. Yoksa Merkür çağında böylesi birtören yapılmıyor. Üzerimde bulut var mı diye yukarıya baktım. Ne göreyim… Neysesöylemeyeyim.

Bitiş anı buydu.

Kaldığım yerden geldiğim yere:

Sevmeye çalışın…Geçmişe ve geleceğe bakın…

Kartalın uçtuğu yere yüksekten bakın…

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 106/107

7/31/2019 Wemb Story Bulut

http://slidepdf.com/reader/full/wemb-story-bulut 107/107

yalan daha!)) sağa sola savuranı, kapatın derin bir çukura. Aldırmayın haykırışına.Tıkayın kulaklarınızı. Kapatın ağzınızı. Aç kalın ve tadını aklınızdan çıkarın. Hiçokumamış gibi yapın. Hiç duymamış gibi yapın. Bu sır, oyun da olsa aramızda kalsın.Anlatan ile dinleyen, yazan ile yazdıran, yazılan ile anlatılan arasında ölüme kadar gizdekalsın. (Ölüme kadar mı? Ya sonra???)

EKŞimdi. Unutunuz mu? Son nefesinizi içinize aldınız mı yoksa? Okumaya zamanınızkalmadı mı? Buna mı şaşırdınız? Her geçen gününüzde değişmektesiniz. Yüzünüzdeağlamaklı bir ifade ya da anlamını vermekte zorlandığınız bir gülümseme. Beklediniz mi?Kalbinizin acıması bu muydu? Hayal kırıklının adı mı yoksa!

Anlamsız sandığımız hayatımızın kısa oluşu üzerine dertleşmiş olduk. Geleceğin geçmişeait olduğunu hissetmeniz içindi, tüm bu harcanan zaman. Okumanız için, yıllarını verengeçmiş zaman insanlarını anımsamanız içindi.

İşlediğimiz suç, sadece insan olmak. İnsan olmayı istemek kadar büyük oynamak!Beklemek… Zamanı yenmek… Geçmesini, bitmesini, arkasında sakladığınıgöstermesini…