tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre...

46
T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI ORMANCILIK VE SU ŞURASI 21-23 Mart 2013 SU KAYNAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ ÇALIŞMA GRUBU RAPORU SORUMLU BİRİM:

Transcript of tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre...

Page 1: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

T.C.ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI

ORMANCILIK VE SU ŞURASI

21-23 Mart 2013

SU KAYNAKLARININ GELİŞTİRİLMESİÇALIŞMA GRUBU RAPORU

SORUMLU BİRİM: DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

14 Aralık 2012

Page 2: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

SU KAYNAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ ÇALIŞMA GRUBU

Çalışma Grubu Başkanı : Doç.Dr. Yakup DARAMA

Çalışma Grubu Başkan Yrd. : Dr. Murat Ali HATİPOĞLU

Raportörler : Ayla EFEOĞLU, Bahar SEL FEHİM, Mehmet SOYLU

Çalışma Grubu Koordinatörü : İbrahim BİROĞLU

ÇALIŞMA GRUBU ÜYELERİ

Adı-Soyadı Kurumu GöreviDoç.Dr. Yakup DARAMA Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Daire Başkan Yrd.Dr. Murat Ali HATİPOĞLU Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Daire Başkan Yrd.Ayla EFEOĞLU Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Şube MüdürüMurat SAN Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Şube MüdürüAyhan AKGÖZ Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Şube Müdürüİsmail UÇAR Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü MühendisMehmet SOYLU Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü MühendisAydın BALI Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü MühendisSabahat Özcan EYÜPOĞLU Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü MühendisAslıhan KIRKPINAR Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü MühendisSeden YALINKILINÇ Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü MühendisSabiha KALKAN Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü MühendisAlaaddin UĞURLU Meteoroloji Genel Müdürlüğü MühendisHasibe KÖRBALTA Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Şube MüdürüBahar SEL FEHİM Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Şube MüdürüDoç. Dr. Nurunnisa USUL Emekli Öğretim Üyesi Emekli Öğretim ÜyesiProf. Dr. İbrahim GÜRER Emekli Öğretim Üyesi Emekli Öğretim ÜyesiProf. Dr. Osman Nuri ÖZDEMİR Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim üyesiDoç. Dr. Elçin KENTEL ODTÜ, Mühendislik Fakültesi Öğretim üyesi

1

Page 3: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

İÇİNDEKİLER

BÖLÜM I. GİRİŞ......................................................................................................................4

BÖLÜM II. MEVCUT DURUM.............................................................................................5

2.1. TÜRKİYE’DE SU POTANSİYELİ..............................................................................5

2.1.1. Yüzeysel Su Kaynakları..........................................................................................6

2.1.2. Yeraltı Su Kaynakları.............................................................................................7

2.2. TÜRKİYE’DE SU KAYNAKLARININ KALİTESİNİN DURUMU.......................9

2.2.1 Yüzeysel Suların Kalitesi.............................................................................................9

2.2.2. Yeraltı Sularının Kalitesi......................................................................................10

2.3 SU KAYNAKLARI İZLEME AĞI.............................................................................10

2.3.1. Su Miktarı İzleme Ağı...........................................................................................10

2.3.2 Su Kalitesi İzleme Ağı............................................................................................11

2.4 SU KAYNAKLARININ KULLANIM DURUMU.....................................................12

2.5 SU KAYNAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ VE HAVZA YÖNETİMİ.................13

2.5.1. Kurumsal Yapı.......................................................................................................13

2.5.2. Su Kaynakları Planlaması....................................................................................18

2.5.3. Havza Master Planları..........................................................................................19

2.5.4. Havza Koruma Eylem Planları............................................................................20

2.5.5. Nehir Havzası Yönetim Planları..........................................................................20

2.6. SUYUN FİYATLANDIRILMASI..............................................................................21

2.6.1 İçme-kullanma Suyu ve Atıksu Sektöründe Mevcut Uygulama........................21

2.6.2. Sulama Sektöründe Mevcut Uygulama...............................................................22

BÖLÜM III. KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE DARBOĞAZLAR...............................23

3.1. Türkiye’de Su Kaynaklarının Ölçümlerindeki Problemler.....................................23

3.2. Su kaynaklarımızı olumsuz yönde etkileyen etmenler..............................................24

2

Page 4: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

3.2.1. Su kaynaklarını miktar olarak etkileyen etmenler............................................24

3.2.2. Su Kaynaklarını Nitelik Olarak Etkileyen Etmenler;........................................25

3.3. Politika ve Mevzuat......................................................................................................26

3.4. Kurumsal Yapı.............................................................................................................26

BÖLÜM IV. SONUÇ VE ÖNERİLER................................................................................27

Kaynaklar:...............................................................................................................................30

3

Page 5: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

BÖLÜM I. GİRİŞ

Su, yeryüzünde yaşayan insanların geçici olarak sahip oldukları, kendi yaşamları için olduğu kadar gelecek neslin yaşamları için de korumak ve geliştirmek zorunda oldukları kıt bir kaynaktır. Suyun gelecek nesillere zarar görmeden aktarılması hem bir gereklilik hem de gelecek nesillerin temel hakkıdır. Bu yüzden su kaynaklarının geliştirilmesinde temel yaklaşım çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik esaslarına dayanmalıdır.

Yeryüzündeki su kaynakları ve bunların potansiyelleri sabittir. Denizden tatlı su elde etme gibi oldukça pahalı yollar düşünülmediği takdirde miktarlarının arttırılması ekonomik yollarla mümkün değildir. Ancak iyi planlamayla en uygun şekilde kullanılmaları, bu kaynakların ileriki nesiller tarafından da yararlı şekilde kullanılmalarına olanak sağlayabilir. Bu durum Türkiye’de de farklı değildir. O halde su kaynaklarımızı en etkili bir şekilde değerlendirmek ve gelecek nesillere de aynı miktar ve kalitede bırakmak en önemli görevimizdir.

Su kaynaklarının geliştirilebilmesi için öncelikle mevcut durumun belirlenmesi, bu amaçla; bu kaynakların neler olduğunun, nerede bulunduklarının ve bunların yanında miktar ve kalite durumlarının çok iyi bilinmesi gerekir. Aksi takdirde yeterli olmayan bir miktar kullanılmaya kalkılabilir veya büyük miktardaki başka bir kaynaktan potansiyelinin çok altında kullanım yapılabilir. Dolayısıyla, su kaynaklarının etkili bir şekilde geliştirilmesinde ölçümlerin çok önemli bir yeri vardır ve gözlem (veri) bulunmayan durumlarda güvenilir çalışmalar yapmak mümkün değildir. Veriden bahsederken de onda bulunması gereken özelliklerin unutulmaması gerekir. Su kaynaklarında miktar ve kalite mekânda olduğu gibi zamanda da değiştiği için gözlemler de bu durumu dikkate alacak şekilde gerçekleştirilmelidir. Dolayısıyla, su kaynaklarının etkili bir şekilde geliştirilebilmesi için çok iyi bir gözlem ağı ile yapılmış uzun süreli ve güvenilir gözleme ihtiyaç vardır.

Güvenilir ve yeterli veriye dayalı olarak geliştirilen projeler ile su kaynakları üzerinde depolamaların ve diğer yapıların yapılması kullanıcılara uygun miktar ve kalitede suyun sunulabilmesine hizmet etmektedir. Ayrıca, özellikle son yıllarda iklim değişikliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan olağandışı durumlar (taşkınlar ve kuraklık), bu durumlarla mücadele açısından da su kaynakları geliştirme projelerinin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.

Su kaynaklarının geliştirilmesi kadar bu kaynakların korunması ve bu kaynaklar üzerinde yapılan yapıların da doğru kullanılarak korunması, bunların gelecek nesillerin de istifadesine sunulabilmesi açısından önemlidir. Bu nedenle tüm seviyedeki kullanıcıların su kaynaklarının korunması, kirletilmemesi, tasarruflu kullanılması ve bu kaynaklar üzerinde geliştirilen projelerin önemi, doğru kullanılması ve korunması konularında eğitilmesi büyük önem arz etmektedir.

4

Page 6: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

BÖLÜM II. MEVCUT DURUM

2.1. TÜRKİYE’DE SU POTANSİYELİ

Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili olması, dağların uzanışı ve yüzey şekillerinin çeşitlilik göstermesi, farklı özellikte iklim tiplerinin ve yağış rejimlerinin doğmasına yol açmıştır. Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde daha yüksek yağışlar görülürken, Doğu Anadolu ve İç Anadolu bölgesinde ise daha düşük yağış değerleri gözlenmektedir. En yüksek ortalama yağış 2.244 mm ile Rize’de, en düşük ortalama yağış 259 mm ile Iğdır’da gerçekleşmektedir (Şekil 1.).

Şekil 1. Türkiye Yağış Normalleri (1970-2010)

Uzun yıllar yağış dağılımına göre, kurak geçen 2006, 2007 ve çok kurak geçen 2008 yıllarından sonra, 2009 yılından itibaren Ülkemiz daha yağışlı bir periyoda girmiştir. 2011 yılında da bu seyir devam etmiştir (Şekil 2). Son üç yılda yağışlar % 2,0 ile % 25,0 arasında artış göstermiştir.

5

Page 7: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Türkiye Geneli Yıllık Yağışlar (mm)

612.

961

6.9 65

0.1

759.

258

5.8

723.

066

9.7

741.

779

2.6

700.

459

1.2

643.

557

1.2

528.

358

7.3

662.

970

1.8

571.

469

3.7

689.

567

7.5

774.

756

3.6

682.

256

9.1

627.

560

0.0

729.

378

2.3

514.

252

3.0

665.

659

7.8

555.

565

6.7

651.

369

5.1

704.

271

9.5

570.

5 599.

671

8.7

635.

968

0.1

626.

8 651.

462

8.2

609.

650

2.0

803.

672

4.2

655.

6

400

500

600

700

800

90019

6019

6119

6219

6319

6419

6519

6619

6719

6819

6919

7019

7119

7219

7319

7419

7519

7619

7719

7819

7919

8019

8119

8219

8319

8419

8519

8619

8719

8819

8919

9019

9119

9219

9319

9419

9519

9619

9719

9819

9920

0020

0120

0220

0320

0420

0520

0620

0720

0820

0920

1020

11

Yıllar

Yağı

ş (m

m)

5 Yıllık Hareketli Ort.Yıllık Toplam Yağış Normali 642.8 mm

Şekil 2. Uzun Yıllar Yağış Ortalamaları

Karasal iklim karakteri gösteren ülkemizde, yıllık ortalama yağış (1970-2010) 643 mm olup, bu yağış yılda ortalama 501 milyar m3 suya tekabül etmektedir. Bu miktarın 274 milyar m3’ünün toprak ve su yüzeyleri ile bitkilerden oluşan buharlaşmalar yoluyla atmosfere geri döndüğü; 41 milyar m3’ünün yüzeyden sızmalar suretiyle yeraltı suyu rezervlerini beslediği; 186 milyar m3’ünün ise çeşitli büyüklükteki akarsular ile denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşalmak üzere akışa geçtiği kabul edilmektedir. Ayrıca komşu ülkelerden doğan akarsular ile yılda 6,9 milyar m3 suyun ülkemiz su potansiyeline dahil olduğu, akım gözlemlerine dayanılarak belirlenmiş bulunmaktadır. Bu durumda, meteorolojik koşullara bağlı olarak her yıl önemli ölçüde değişim gösterme niteliğine sahip olduğu ve ortalama bir değeri ifade ettiği vurgulanmak kaydıyla, Türkiye’nin yenilenebilir tatlı su potansiyeli brüt 234 milyar m3 olarak hesaplanmaktadır.

Ancak yapılan etütler sonucunda, günümüz koşul ve olanaklarına göre çeşitli amaçlara yönelik kullanımlarda teknik ve ekonomik anlamda tüketilebilecek yüzey ve yeraltı suyu miktarının toplam 112 milyar m3 olduğu belirlenmiştir.

112 milyar m3’lük kullanılabilir potansiyelin 95 milyar m3’ünün yurt içinden doğan akarsulardan, 3 milyar m3’ünün yurt dışından giriş yapan akarsulardan, 14 milyar m3’ünün ise yeraltı suyundan sağlanabileceği kabul edilmektedir (DSİ, 2012).

2.1.1. Yüzeysel Su Kaynakları

Türkiye’de dağlarda bulunan küçük göllerle birlikte 120’den fazla tabii göl bulunmaktadır. En büyük ve en derin göllerimizden yükseltisi 1.646 m olan Van Gölü’nün alanı 3.712 km2’dir.

6

Page 8: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

İkinci büyük göl, İç Anadolu’daki Tuz Gölü’dür. Derin bir göl olmayan Tuz Gölü’nün denizden yüksekliği 925 m alanı ise 1.500 km2’dir.

Türkiye’de göllerin toplandığı başlıca dört bölge vardır: Göller Yöresi (Eğirdir, Burdur, Beyşehir ve Acıgöl), Güney Marmara (Sapanca, İznik, Ulubat, Kuş Gölleri), Van Gölü ve çevresi, Tuz Gölü ve çevresi. Türkiye’deki göllerin bazılarının derinliği 30 m’den fazladır, bazıları ise sadece birkaç metre derinliktedir. Van Gölü’nün derinliği 100 m’den daha fazladır. Köyceğiz Gölü gibi denizle bağlantısı olan göller az tuzludur.

Tabii göller dışında Türkiye’de 741 adet baraj gölü bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının yüzey alanı; Atatürk Barajı 817 km2, Keban Barajı 675 km2, Karakaya Barajı 268 km2, Hirfanlı Barajı 263 km2, Altınkaya Barajı 118 km2’dir. Kaynakları Türkiye topraklarında olan birçok akarsu değişik denizlere dökülür. Karadeniz’e Sakarya, Filyos, Kızılırmak, Yeşilırmak, Çoruh ırmakları; Akdeniz’e Asi, Seyhan, Ceyhan, Tarsus, Dalaman ırmakları; Ege Denizi’ne Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz ve Meriç nehirleri; Marmara Denizi’ne Susurluk/Simav Çayı, Biga Çayı, Gönen Çayı dökülür. Ayrıca Fırat ve Dicle nehirleri Basra Körfezi’nde, Aras ve Kura nehirleri ise Hazar Denizi’nde son bulur. Kızılırmak 1.355 km, Yeşilırmak 519 km, Ceyhan Irmağı 509 km, Büyük Menderes 307 km, Susurluk Irmağı 321 km, Suriye sınırına kadar Fırat Nehri 1.263 km, Dicle Nehri 523 km, Ermenistan sınırına kadar Aras Nehri 548 km uzunluğundadır.

Türkiye 25 hidrolojik havzaya bölünmüş olup (Şekil 3), bu havzalardan toplam ortalama yıllık akış 186 milyar m3 olarak kabul edilmektedir. DSİ verilerine göre bunun yaklaşık üçte biri, ülkenin doğusunda yer alan Fırat-Dicle havzasına aittir (Tablo 1). Alansal büyüklük olarak bunu Kızılırmak ve Sakarya havzaları izlerken, ortalama yıllık akış miktarı olarak Fırat-Dicle havzasından sonra Doğu Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Antalya Havzaları gelmektedir.

2.1.2. Yeraltı Su Kaynakları

Yeryüzüne düşen yağmur, kar, dolu vb. yağışların bir kısmı akışa geçer bir kısmı ise yeraltına süzülerek boşluk ve çatlaklarda durgun veya akışkan halde yeraltısuyunu oluşturur. Yüzeysuyunda olduğu gibi yeraltısularının da asıl kaynağı yağıştır.

Yeraltısuyu rezervi; ova veya havza drenaj alanına düşen yağışın jeolojik formasyonların kırık ve çatlakları boyunca süzülebilecek miktarı temel alınarak hesaplanır. Emniyetli İşletme Rezervi; ova veya havza içerisindeki yeraltısuyunun beslenmesi belirlenerek bu beslenme miktarını aşmayacak ölçüde kullanıma sunulan rezervdir. Ova bazında yapılacak tahsisler Emniyetli İşletme Rezervi miktarına göre belirlenmektedir. Yeraltısuyu kullanımı için havza bazında yapılan tahsislerde, havzada yer alan ova tahsisleri toplanarak tespit edilir. Emniyetli işletme rezervini aşan ovalar Orman ve Su İşleri Bakanlığınca ilanı yapılarak yeraltsuyu kullanımına kapatılmaktadır.

Bugüne kadar yapılan etütler sonucunda belirlenen yeraltısuyu potansiyeli yaklaşık 14 km3 ve tahsis edilen miktar 13,138 km3 tür. Bu veriler su kullanımı ve yağışla irtibatlı olduğundan revize edilmesi gerekmektedir. Revize çalışmaları tüm yeraltısuyunun yoğun kullanımının olduğu ovalardan başlayarak yapılmaktadır. 157 adet ovamızdan 2011 yılı içerisinde 21 adedi revize edilmiş, 22 adedinin de ilk kez etüdü yapılarak raporları yayınlanmıştır. Toplam 43 adet ovanın raporu yayınlanmıştır. 2012 yılında 13 adet revize etüt ile 11 adet yeni ova etüdü planlanmış ve 5 adet etüt çalışmalarına başlanmıştır. Kalan 90 adet ovadan; 31 adet yeni

7

Page 9: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

etüt, 59 adet revize etüt çalışmaları da gelen talepler doğrultusunda değerlendirilerek tamamlanacaktır (DSİ, 2012).

Tablo 1: Türkiye Nehir Havzaları Hakkında Genel Bilgi (DSİ)

Nehir Havzası AdıYağış alanı

Yıllıkortalama akış

Ortalamayıllık verim

(km²) % (km³) (%) (l/s/km²)

(01) Meriç-Ergene Havzası 14.560 1,9 1,33 0,7 2,9 (02) Marmara Havzası 24.100 3,1 8,33 4,5 11,0 (03) Susurluk Havzası 22.399 2,9 5,43 2,9 7,2 (04) Kuzey Ege Havzası 10.003 1,3 2,09 1,1 7,4 (05) Gediz Havzası 18.000 2,3 1,95 1,1 3,6 (06) Küçük Menderes Havzası 6.907 0,9 1,19 0,6 5,3 (07) Büyük Menderes Havzası 24.976 3,2 3,03 1,6 3,9 (08) Batı Akdeniz Havzası 20.953 2,7 8,93 4,8 12,4 (09) Antalya Havzası 19.577 2,5 11,06 5,9 24,2 (10) Burdur Gölü Havzası 6.374 0,8 0,50 0,3 1,8 (11) Akarçay Havzası 7.605 1,0 0,49 0,3 1,9 (12) Sakarya Havzası 58.160 7,5 6,40 3,4 3,6 (13) Batı Karadeniz Havzası 29.598 3,8 9,93 5,3 10,6 (14) Yeşilırmak Havzası 36.114 4,6 5,80 3,1 5,1 (15) Kızılırmak Havzası 78.180 10,0 6,48 3,5 2,6 (16) Konya Kapalı Havzası 53.850 6,9 4,52 2,4 2,5 (17) Doğu Akdeniz Havzası 22.048 2,8 11,07 6,0 15,6 (18) Seyhan Havzası 20.450 2,6 8,01 4,3 12,3 (19) Asi Havzası 7.796 1,0 1,17 0,6 3,4 (20) Ceyhan Havzası 21.982 2,8 7,18 3,9 10,7 (21) Fırat-Dicle Havzası 184.918 23,7 52,94 28,5 8,3 (22) Doğu Karadeniz Havzası 24.077 3,1 14,90 8,0 19,5 (23) Çoruh Havzası 19.872 2,6 6,30 3,4 10,1 (24) Aras Havzası 27.548 3,5 4,63 2,5 5,3 (25) Van Gölü Havzası 19.405 2,5 2,39 1,3 5,0

TOPLAM 779.452 100,0 186,05 100,0

8

Page 10: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

2.2. TÜRKİYE’DE SU KAYNAKLARININ KALİTESİNİN DURUMU

Su kaynağının ihtiyaç duyulan amaç için kullanılabilmesinde o kaynağın potansiyelinin yanısıra kalitesinin bu amaca uygunluğu da çok önemlidir.

Tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizdeki su kaynakları da gün geçtikçe artan bir kirlilik baskısı altındadır. Türkiye’nin su kaynaklarının kalitesinin bozulmasının başlıca nedenleri arasında; tabii kaynakların aşırı kullanımı, sanayileşme faaliyetlerinin ve kentleşmenin denetimsiz ve düzensiz oluşu ve evsel, sanayi ve tarımsal kaynaklı faaliyetler yer almaktadır. Kaynaklar kirlendikten sonra alınacak önlemler daha zor ve pahalı olmaktadır.

Türkiye’de, iç tatlı su kaynaklarının kirlenmesine yol açan unsurlar şu şekilde sıralanabilir:

Kentsel kanalizasyon sularının arıtılmadan veya kısmen arıtılarak yüzey sularına deşarj edilmeleri,

Kanalizasyon sistemlerinden ve açıktaki katı atık yığınlarından kaynaklanan sızıntıların yeraltı sularını kirletmesi,

Toprakta ve sulama kanallarında bulunan tarım ilacı ve kimyasal gübre kalıntılarının yüzey sularına ve akiferlere karışması,

Erozyonu hızlandıran, tabii göllerde ve baraj göllerinde çökelti birikimine yol açan ormansızlaşma ve yetersiz/yanlış tarımsal uygulamalar.

Ülkemizde su kalitesi yönetimi aşamalı olarak gelişmektedir. Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği (SKKY) vasıtasıyla su kalitesi yönetimine yönelik önemli düzenlemeler getirilmiştir. Bu düzenlemelerde iki temel yaklaşım izlenmektedir; birinci yaklaşım su kaynaklarını bir ekosistem olarak değerlendirerek mevcut su kalitesinin korunması, ikinci yaklaşım ise ülke ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla su kalitesinin daha da iyileştirilmesidir (Turkey Water Report-2009).

2.2.1 Yüzeysel Suların Kalitesi

Türkiye’deki akarsular kadar göller de hızla kirlenmektedir. Sanayi tesislerinin atıksuları ve atıkları ile zirai maksatlı kullanılan gübreler ve zirai mücadele ilaçları, ötrofik karakterdeki gölün azot-fosfor dengesini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca; arsenik, azot, bor, cıva, çinko, demir, deterjan, florür, gres, kurşun, kükürt, nitrat, organik madde, serbest kükürt ve yağ gibi parametrelerin de bazı göllerimizin kirletilmesinde önemli rol oynadıkları belirlenmiştir.

SKKY çerçevesinde, insani tüketim amaçlı rezervuarlar çevresinde koruma bölgeleri oluşturulması ve bu bölgelerde evsel ve endüstriyel atıksuların deşarjı ve tarım alanlarının korunmasına yönelik düzenlemeler getirilmiştir. Yine SKKY ile kıtaiçi yüzeysel su kaynakları için kullanım amaçlarına yönelik olarak kalite sınıflandırma kriterleri getirilmiştir. Bu Yönetmelik 45 parametreye bağlı olarak 4 kalite sınıfı getirmektedir. Bu sınıflandırma şöyledir:

Sınıf I (yüksek kalitede su) Sınıf II ( az kirli su)

9

Page 11: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Sınıf III (kirlenmiş su) Sınıf IV (çok kirlenmiş su)

Ülkemizde tarımsal ve endüstriyel faaliyetlerin yoğun olduğu nehir havzalarında su kalite sınıfları Sınıf II ve Sınıf IV arasındadır. Mevcut durumda en önemli turizm merkezi olan havzalarımızdaki suların kalitesi genelde iyi durumdadır (Turkey Water Report 2009).

SKKY’ne ilaveten AB uyum sürecinde yürürlüğe sokulan diğer yönetmelikler (örneğin Tehlikeli Maddelerin Su ve Çevresinde Neden Olduğu Kirlilik Yönetmeliği, Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği vb.) ile de evsel ve endüstriyel atıksuların yüzeysel su kaynakları üzerinde neden olduğu kirlilik kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır.

2.2.2. Yeraltı Sularının Kalitesi

Yeraltı sularına olan rağbet artmakla birlikte, kirlilik yüzeysel sularda olduğu kadar çok değildir. Yeraltı suları ile ilgili ana problem kaliteden ziyade miktar ile ilgilidir. Yeraltısuyu kirliliği bazı lokal alanlarda gözlenmektedir. Bu kirlilik genellikle, evsel ve endüstriyel atıksular ile tarımsal kimyasallar ve gübrelerden kaynaklanmaktadır. Yeraltısuyu kirliliği genelde serbest yüzeyli ve karstik akiferlerde ve bu akiferleri besleyen alanlarda görülmektedir. Orta Anadolu bölgesindeki akiferlerde de doğal jeolojik koşullar nedeniyle yeraltı suları kalitesinde bazı bozulmalar gözlenmektedir. Ege ve Akdeniz kıyı bölgelerinde ise aşırı çekim ve denizden tuzlu su girişi nedeniyle yeraltı sularında tuzluluk problemi yaşanmaktadır (Turkey Water Report-2009).

SKKY’de bulunan yeraltı sularına ilişkin hükümlerin yanı sıra 7 Nisan 2012 tarih ve 28257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik” ile de iyi durumda olan yeraltı sularının mevcut durumunun korunması, yeraltı sularının kirlenmesinin ve bozulmasının önlenmesi ve bu suların iyileştirilmesi için gerekli esaslar belirlenmiştir. Bu Yönetmelik ile atıksuların yeraltı sularına doğrudan deşarjı yasaklanmış olup bazı atıksuların dolaylı deşarjına belli koşulları sağlaması şartıyla izin verilebilmektedir.

2.3 SU KAYNAKLARI İZLEME AĞI

2.3.1. Su Miktarı İzleme Ağı

Su miktarı izleme konusunda en geniş ağa sahip kurumlar DSİ ve EİEİ Genel Müdürlükleri olup 2 Kasım 2011 tarihinde yürürlüğe giren 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile EİEİ’nin kapatılması ile EİEİ tarafından bu alanda yürütülen tüm faaliyetler DSİ bünyesinde birleştirilmiştir.

Mevcut durumda DSİ tarafından hidrometeorolojik gözlem yapılan yaklaşık 2.650 adet istasyon mevcuttur (DSİ, 2012). Bu istasyonlardan;

1.478 adet Baz Akarsu Gözlem İstasyonunda; günlük su seviye ölçümleri ile ayda en az bir defa debi ölçümleri,

253 adet Müteferrik Akarsu Gözlem İstasyonunda; ayda bir defa debi ölçümleri, 182 adet Göl Gözlem İstasyonunda; günlük su seviye ölçümleri, 357 adet Meteoroloji Gözlem İstasyonunda, yağış ve buharlaşma ölçümleri, 234 adet Kar Gözlem İstasyonunda; kar derinliği ve kar su eşdeğeri ölçümleri,

10

Page 12: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

145 adet Sediment Gözlem İstasyonunda ise akarsu içerisinde bulunan süspanse sediment miktarını tespit için numune alımı yapılmaktadır.

DSİ tarafından yapılan bu gözlem çalışmalarının sonuçlarına Kuruluşun kurumsal internet sayfasından ulaşmak mümkündür.

Meteoroloji Genel Müdürlüğüne ait 755 adet yağış ölçümü yapan gözlem istasyonu bulunmaktadır. Bu istasyonların 93 adedinde buharlaşma ölçümü yapılmaktadır. Ayrıca 10 adet meteorolojik radarla da yağış miktarı yaklaşık olarak tespit edilebilmektedir.

Yine DSİ tarafından her yıl mevsim başı mevsim sonu tüm işletme kuyularında yeraltısuyu seviye ölçümü yapılmakta, birçok ovamızda ise ovayı karakterize edecek rasat kuyularımızdan aylık ve limnigraf kuyularımızdan anlık yeraltısuyu seviye ölçümü yapılmaktadır.

Yeraltısuları emniyetli rezervinin kontrollü kullanımını sağlamak amacıyla 25 Şubat 2011 tarihli ve 27857 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun ile 167 sayılı Yeraltısuları Hakkında Kanun’a “Kuyu, galeri, tünel ve benzerlerine çekilecek yeraltı suyu miktarının tespitini sağlayacak ölçüm sistemleri kurulmadan, kullanma belgesi verilemez.” hükmü eklenmiştir. Bu Kanunda öngörülen “DSİ Yeraltısuyu Ölçüm Sistemleri Yönetmeliği” ise 7 Haziran 2011 tarih ve 27957 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

DSİ’nin 05.07.2011 tarihli 2011/11 sayılı “Yeraltısuyu Kullanımı” konulu eylem genelgesi ile de DSİ Bölge Müdürlükleri tarafından havza ve/veya ovalarda yeraltısuyu potansiyeli dikkate alınarak; içme-kullanma suyu ihtiyaçları, hayvan sulama ihtiyaçları, zirai sulama suyu ihtiyaçları, sanayi amaçlı su ihtiyaçları için kullanılacak su miktarlarının tespitinin yapılması istenmiştir. DSİ Bölge Müdürlükleri 2011/11 sayılı genelge gereğince eylem planlarını hazırlamaktadırlar. DSİ Bölge Müdürlükleri tarafından yapılan değerlendirmeler ve mevcut uygulamalardan yola çıkarak Bölge Müdürlüğü sınırları içerisinde amacına uygun yeraltısuyu tahsis miktarını belirleme çalışmaları devam etmektedir.

2.3.2 Su Kalitesi İzleme Ağı

Su kaynakları çevresel kirliliğe bağlı olarak en fazla kirletilen kaynaktır. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kirlilik önemli seviyeye ulaşmıştır.

Su kalitesi izleme alanında en geniş ağa DSİ sahiptir. Hâlihazırda, DSİ tarafından kendi geliştirmekte olduğu projelere veri sağlamak maksadıyla yaklaşık 1.310 adet Su Kalite Gözlem İstasyonundan düzenli olarak numune alınarak, Merkez ve Bölge laboratuvarlarında analiz edilmektedir. Bu 1.310 su kalitesi izleme istasyonunun % 41’inde genel, %59’unda içmesuyu amaçlı olarak izleme yapılmaktadır. Ölçüm sıklığı ve parametre seçimi, mevcut ve planlanan amaçlara göre yapılmaktadır (DSİ, 2012).

DSİ tarafından birçok ovamızda sulama öncesi ve sulama sonrası yeraltı sularında ağır metal ve BOR analizleri ve açılan her sondaj kuyusunun açıldığı yıl bir defaya mahsus kimyasal analizi yapılmaktadır. Tüm ovalarımızda ovayı karakterize edecek kuyulardan her yıl analiz alınması planlanmaktadır.

11

Page 13: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından da yüzeysel ve yeraltısularında tarımsal kaynaklı nitrat kirliliğini izlemeye yönelik çalışmalar yürütülmektedir.

Avrupa Birliği uyum sürecinde, AB çevre müktesebatına uygun şekilde mevcut su kalitesini belirlemek ve planlanan projelerin olası etkilerini araştırmak amacıyla, mevcut ağı geliştirerek tüm Türkiye’yi saran izleme ağının kurulması hedeflenmiştir.

2.4 SU KAYNAKLARININ KULLANIM DURUMU

Suyun miktarı, kalitesi, mahallinin özelliği, zorunlu ihtiyaçları ve şartları başka türlü bir çözüm yolu gerektirmedikçe su kaynaklarından faydalanma ve kullanma hakkının tesisinde aşağıdaki öncelik sırası uygulanır;

a) İçme ve kullanma suyu ihtiyaçları,b) Doğal hayat için gerekli su ihtiyaçları,c) Tarımsal sulama suyu ihtiyaçları,ç) Enerji ve endüstri suyu ihtiyaçları,d) Ticaret, turizm, taşıma, ulaşım, rekreasyon, projeye dayalı su ürünleri yetiştiriciliği

ve avcılığı ile sair su ihtiyaçları.

Öncelik sırasına göre birden fazla maksadın gerçekleşeceğinin mümkün görülmesi halinde, kaynağın verimli kullanılması için birden fazla maksatla kullanılmasına izin verilebilir.

Ülkemizde mevcut 112 milyar m3 kullanılabilir su kaynağının halen yararlanma oranı %39 civarında olup, 32 milyar m3’ü sulamada, 7 milyar m3’ü içme ve kullanmada, 5 milyar m3’ü sanayide kullanılmaktadır. Bu durumda ülkemiz su kaynaklarının yaklaşık % 73’ü sulama, % 11’i sanayi, % 16’i kentsel tüketim için kullanılmakta iken bu oranlar Dünyada % 70, % 22, % 8, Avrupa’da ise % 33, % 51 ve % 16’dır.

Su varlığına göre ülkeler aşağıdaki şekilde sınıflandırılmaktadır:

Su Fakirliği : Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1.000 m3’ten daha az.Su Azlığı : Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 2.000 m3’ten daha az.Su Zenginliği : Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 8.000-10.000 m3’ten daha

fazla.

Türkiye su zengini bir ülke değildir. Kişi başına düşen yıllık su miktarına göre ülkemiz su azlığı yaşayan bir ülke konumundadır. Kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 1.519 m3 civarındadır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2030 yılı için nüfusumuzun 100 milyon olacağını öngörmüştür. Bu durumda 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1.120 m3/yıl civarında olacağı söylenebilir. Mevcut büyüme hızı, su tüketim alışkanlıklarının değişmesi gibi faktörlerin etkisi ile su kaynakları üzerine olabilecek baskıları tahmin etmek mümkündür. Ayrıca bütün bu tahminler mevcut kaynakların 20 yıl sonrasına hiç tahrip edilmeden aktarılması durumunda söz konusu olabilecektir. Bu sebeple Türkiye’nin gelecek

12

Page 14: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

nesillerine sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için kaynakların çok iyi korunup, akılcı kullanılması gerekmektedir.

2.5 SU KAYNAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ VE HAVZA YÖNETİMİ

2.5.1. Kurumsal Yapı

Ülkemizde su yapılarının inşası; Osmanlı Döneminde vakıflar tarafından yürütülmüş olup, Konya Ovası Sulaması, bazı su yolları ve bentler dışında inşa edilmiş büyük su yapısı bulunmamaktadır. Su işlerinin örgütlü bir şekilde ve sürekli olarak ele alınması 1914 yılında Nafıa Nezareti’nin yeniden yapılanması ile oluşturulan “Umur-u Nafıa Müdüriyet-i Umumiyesi”nin (Bayındırlık İşleri Genel Müdürlüğü) kurulmasıyla başlar. Bu Genel Müdürlüğün görevleri arasında sulama, kurutma, taşkın koruma, nehir ulaşımı, su biriktirme ve dağıtımı önemli bir yer almıştır.

Cumhuriyetin ilânıyla beraber Türkiye, özellikle 1930’lu yıllarda ülkenin su kaynaklarını geliştirme yolunda geniş çaplı girişimlerde bulunmuştur.

1925 yılında “Umur-u Nafıa Müdüriyet-i Umumiyesi”ne bağlı bir “Sular Fen Heyeti Müdürlüğü” kurularak Bursa, Adana, Ankara, Edirne ve İzmir Su İşleri Müdürlükleri oluşturulmuştur (Şekil 4). Ancak gerek gözlem yetersizliği gerekse ödenek azlığı, işlerin beklenen ölçüde gelişmesine imkân vermemiştir.

Şekil 4. Cumhuriyetin İlk Yıllarında Su İdarelerinin Bölge Taksimatı (22 Temmuz 1925)

1929 yılında ise ortaya çıkan şiddetli kuraklık ve kıtlık neticesinde o yıl “Sular Umum Müdürlüğü” kurulmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk çeyrek asrında gerçekleştirilen baraj inşaatlarına en önemli örnek Ankara’ya içme suyu sağlayan Çubuk I Barajı’dır. Çubuk I Barajı 1936 yılında işletmeye açılmış ve Su İşleri tarihinde Cumhuriyetin ilk barajı olarak yerini almıştır.

13

Page 15: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Bunu takip eden dönemde; Bursa’da Gölbaşı Barajı (1938), Niğde’de Gebere Barajı (1941) inşaatı başlamış, daha sonra Van’da Sihke (1948), Eskişehir’de Porsuk I (1949) barajları inşa edilmiştir. Ayrıca bazı göllerin tanzim projeleri de ele alınmış ve Isparta’da Gölcük, Van’da Keşiş, Doni ve Ermenis, Denizli’de Işıklı, Manisa’da Marmara ve Ankara’da Eymir gölleri üzerinde bu kapsamda çalışılmıştır.

1939 yılında da Nafıa Vekaleti’ne bağlı olarak “Su İşleri Reisliği” kurulmuştur. Bu tarihten sonra su işlerinin önemi çok daha iyi anlaşılmış, su kaynaklarının istikşafı, etütleri ve planlamaları ile su ölçümleri yapılmıştır.

1936 yılında çıkarılan “Çeltik Ekimi Kanunu”, 1943 yılında çıkarılan “Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu”, 1950 yılında çıkarılan “Bataklıkların Kurutulması ve Bunlardan Elde Edilecek Topraklar Hakkında Kanun”, 6200 sayılı DSİ Kuruluş Kanunu’nun öncüleri olmuştur.

Su İşleri Teşkilâtı 1953 yılında yeniden düzenlenmiş; 18.12.1953 tarihinde kabul edilen ve 28.02.1954 tarihinde yürürlüğe giren 6200 sayılı kanun ile yetkileri arttırılarak, Bayındırlık Vekâleti’ne bağlı, Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü kurulmuştur.

Mevcut durumda su kaynaklarının geliştirilmesi konusunda faaliyet gösteren kuruluşlar Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’dür.

DSİ, ülkemizdeki bütün su kaynaklarının plânlanması, yönetimi, geliştirilmesi ve işletilmesinden sorumlu, kamu tüzel kişiliğine sahip özel bütçeli yatırımcı bir kuruluştur.

DSİ’nin temel misyonu; ülkemiz su kaynaklarından faydalanmak, zararlarından korunmak, bilim ve tekniğe uygun olarak, milli menfaatlerimizi gözeten bir yaklaşımla su ve ilgili toprak kaynaklarımızın geliştirilmesini sağlamaktır.

Bunun için; Uzun zaman alan yatırımları kısa sürede tamamlayarak milletimizin istifadesine

sunmak, Verimli ve ekonomik projelere öncelik vermek, Yeni bir anlayışla yatırımların inşaat sürelerini kısaltmak, Hidroelektrik enerji üretiminde; öncelikle teknik ve ekonomik üretim potansiyeline

ulaşmak, Öncelikle verimli topraklar olmak üzere, sulanabilir bütün arazilere su vermek, Şehirlerin su problemlerini bir daha gündeme gelmeyecek şekilde çözmek, Dereleri ıslah ederek su baskınlarından korunmak, erozyonu kontrol altına almak, Kamu bütçesine en az yük getirecek finans modellerini geliştirmek, Hidroelektrik enerji üretiminin arttırılması için özel sektör yatırımlarını desteklemek ve

teşvik etmek, Özel sektörün talip olmadığı hidroelektrik enerji tesislerinin gerçekleştirmek,

DSİ’nin ana hedefleridir.

DSİ çalışmalarını, 04/07/2011 tarih ve 27984 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 645 sayılı

14

Page 16: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

KHK ile faaliyetlerini Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı olarak yürütmektedir. DSİ’nin Genel Müdürlüğe bağlı 26 Bölge Müdürlüğü bulunmaktadır.

DSİ, bir kamu kuruluşu olarak kendine verilen; taşkın koruma, sulu ziraati yaygınlaştırma, hidroelektrik enerji üretme ve büyük şehirlere içme suyu temini yanısıra belediye teşkilâtı olan yerleşim yerlerine de içme, kullanma ve endistri suyu temini gayelerini etkin bir şekilde yerine getirebilmesi bakımından, söz konusu dört maksadın ortak noktası olan baraj çalışmaları konusunda öncelikli faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu sebeple DSİ ülkemizde barajlar yapan bir kuruluş olarak bilinir. Aynı zamanda ülkemizdeki su kaynaklarının çeşitli kullanım maksatlarına tahsisinde otorite kuruluştur.

DSİ faaliyetlerini; 6200, 167 ve 1053 Sayılı Kanunlara göre yürütür. Bu kanunlar aşağıda özetlenmiştir:

28/02/1954 tarih ve 6200 Sayılı Teşkilât ve Vazifeler Hakkındaki Kanun ile;

Baraj inşa etmek, Taşkın kontrol yapılarını inşa etmek, Sulama tesisleri inşa etmek, Nehirleri ve bataklıkları ıslah etmek, Hidroelektrik enerji üretmek, Yukarıdaki işlerle ilgili her türlü etüdü yapmak, proje geliştirmek ve inşaatlarını

yapmak, Yukarıda anılan tesislerin işletme, bakım ve onarımını yapmak,

16/12/1960 tarih ve 167 sayılı Yeraltısuları hakkında Kanun ile;

Yeraltı suyu etüt ve araştırmaları için kuyu açmak veya açtırmak, Yeraltı suyu tahsisi yapmak, Yeraltı sularının korunması ve tescili, Arama, kullanma ve ıslah-tadil belgesi vermek, Yeratısuyu işletme sahalarının tespitini ve ilanını yapmak

03/07/1968 tarih ve 1053 Sayılı Ankara, İstanbul ve Nüfusu 100 000’den Büyük şehirlere içme Suyu Temini Hakkında Kanun ile;

Baraj ve isale hattı, Su tasfiye tesisi inşaatları, Su depoları yapmak,

görevleri DSİ’ye verilmiş iken, 18/04/2007 tarih ve 5625 sayılı Kanun ile 1053 sayılı kanunun 10. maddesinin değişmesi neticesinde nüfus kriteri kaldırılarak Belediye teşkilatı olan tüm yerleşim yerlerinin içme kullanma ve endüstri suyu ve gerekmesi halinde atık su tesislerinin yapımında DSİ yetkili kılınmış olup 1053 sayılı Kanunun adı da "Belediye Teşkilâtı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanun" olarak değiştirilmiştir.

15

Page 17: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Yukarıda anılan kanunlara ilaveten, 2 Kasım 2011 tarihli ve 28103 Sayılı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile DSİ yeniden yapılandırılmıştır. Söz konusu KHK ile getirilen önemli yenilikler şunlardır: 1. DSİ, kamu tüzel kişiliğine sahip, özel bütçeli kuruluş haline getirilerek, daha hızlı hareket

edebilen dinamik bir yapıya kavuşturulmuştur.2. 6200 sayılı teşkilat kanunumuzun 2. Maddesinde sayılan mevcut görevlere ilave olarak,

kanuna eklenen aşağıdaki fıkralarla yeni görevler verilmiştir:“c) Sulak alanları ıslah etmek, erozyon ve rüsubat kontrolü ile ilgili etüt ve planlama

işlerini yapmak veya yaptırmak, kendi tesislerini korumaya yönelik erozyon kontrolü maksatlı ağaçlandırma çalışmaları yapmak,

p) Kullanılmış suları tekrar kazanmak maksadıyla gerekli tesisleri yapmak veya yaptırmak,r) İşletmeye açılan hidroelektrik santrallerin su kullanım hakkı anlaşmalarına uygun

olarak işletilip işletilmediğini kontrol etmek, bunlarla ilgili her türlü hesap ve tahsilât işlemlerini yapmak,

s) Sınıraşan ve sınır oluşturan sular konusunda görev alanı ile ilgili çalışmalar yapmak,t) Yardım mahiyetindeki uluslararası su sondajı veya diğer faaliyetler ile sulama

tesislerinin işletme ve bakım hizmetlerini devralan kuruluşlar hariç, kamu kurum ve kuruluşları ile yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilere yurt içinde ve yurt dışında ücreti karşılığında eğitim, etüt, planlama, proje hazırlama, müşavirlik, laboratuvar ve kontrollük hizmeti vermek,

u) Yerüstü ve yeraltı sularını kalite yönünden izlemek, atıksular sebebiyle yerüstü ve yeraltı sularının kirlenmesinin tespiti hâlinde durumu Orman ve Su İşleri Bakanlığına bildirmek”

3. Özel sektör tarafından yapılan HES’lerden alınacak kaynak katkı payları başta olmak üzeregelirler yeniden belirlenmiştir.

4. DSİ’nin projeleri için ihtiyaç duyacağı, Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazların talep üzerine Maliye Bakanlığınca bedelsiz olarak DSİ’ye tahsis edileceği hükmü getirilmiştir.

5. Deprem, taşkın ve benzeri tabii afetlerde DSİ tarafından yapılacak her türlü müdahalede ihtiyaç duyacağı kamuya ait malzeme ocaklarından, izin almaksızın ve bedelsiz olarak acilen yararlanmasına imkan sağlanmaktadır.

6. DSİ faaliyetlerinin daha etkin ve verimli bir şekilde sürdürülebilmesi için, Atıksu Dairesi ve Hidroelektrik Enerji Dairesi adında iki yeni Daire Başkanlığı kurulmuştur.

7. Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğünün hidrometrik araştırma ve etüt çalışmaları, jeoloji ve sondaj çalışmaları, baraj ve nehir tipi hidroelektrik santral ile pompaj depolamalı hidroelektrik santral çalışmaları, bunlara ilişkin harita çalışmaları ve bu çalışmaların yürütülmesinde kullanılan makina teçhizat ile personel DSİ’ye devredilmiştir

Su Yönetimi Genel Müdürlüğü 4 Temmuz 2011 Tarih ve 27984 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan KHK/645 Sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın ana hizmet birimi olarak kurulmuş ve görev ve yetkileri de aynı KHK ile aşağıdaki şekilde belirlenmiştir;

a) Su kaynaklarının korunması, iyileştirilmesi ve kullanılmasına ilişkin politikaları belirlemek. b) Su yönetiminin ulusal ve uluslararası düzeyde koordinasyonunu sağlamak. c) Su kaynaklarının kıyı suları dahil olmak üzere koruma-kullanma dengesi gözetilerek, sucul çevrenin ekolojik ve kimyasal kalitesinin korunması ve geliştirilmesini sağlamak amacıyla havza bazında nehir havza yönetim planları hazırlamak, hazırlatmak, bütüncül nehir havzaları yönetimi ile ilgili mevzuat çalışmalarını yürütmek.

16

Page 18: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

ç) Havza bazında kirliliğin önlenmesi ile ilgili tedbirleri ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte belirlemek, değerlendirmek, güncellemek ve uygulamaların takibini yapmak.d) Yer üstü ve yer altı sularının kalite ve miktarının korunmasına yönelik hedef, ilke ve alıcı ortam standartlarını ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte belirlemek, su kalitesini izlemek veya izletmek. e) Taşkınlarla ilgili strateji ve politikaları belirlemek, ilgili mevzuatı ve taşkın yönetim planlarını hazırlamak. f) Nehir havza yönetim planlarına uygun olarak sektörel bazda su kaynaklarının tahsislerine ilişkin gerekli koordinasyonu yapmak. g) Su kaynaklarının korunması ve yönetimi ile ilgili uluslararası sözleşmeler ve diğer mevzuattan kaynaklanan süreçleri takip etmek, sınır aşan ve sınır oluşturan sulara ilişkin işleri ilgili kurumlarla işbirliği içinde yürütmek. ğ) Ulusal su veri tabanlı bilgi sistemini oluşturmak. h) (Ek: 8/8/2011-KHK-648/ 31 md.) Su kirliliği açısından hassas alanları ve nitrata duyarlı hassas alanları tespit etmek ve izlemek. ı) (Ek: 10/10/2011-KHK-657/ 2 md.)(1) İçme ve kullanma suyu arıtma tesislerinin tasarım esaslarını, normlarını ve kriterlerini belirlemek, projeleri onaylamaya yetkili kurum ve kuruluşları tespit etmek, tesisleri işletecek elemanların eğitimlerini temin etmek, sertifikalarını vermek. i) (Ek: 8/8/2011-KHK-648/ 31 md.) İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisi ile ilgili çalışmalar yapmak. j) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün kuruluşuyla suyun bütüncül bir yaklaşımla, havza bazında tek elden koordinasyonu hedefi gözetilmiştir.

Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün misyonu; “Ülkemizdeki kıyı ve geçiş suları dahil su havzalarının havza koruma eylem ve yönetim planlarını hazırlayarak bütünleşik bir yaklaşımla su yönetiminin altyapısını oluşturmak, ülkemizin ulusal ve uluslararası su yönetim politikasının geliştirilmesi için gerekli koordinasyonu yapmak, havza bazında su kalite standartlarını oluşturmak, su kalitesinin denetimi için etkin bir izleme sistemi kurulmasını sağlamak, su ile alakalı verileri tek elde toplamak ve değerlendirmek, havza bazında taşkın ve kuraklık yönetim planları ile taşkın risk ve zarar haritalarını hazırlamak, iklim değişikliği senaryolarının Ülkemiz su kaynaklarına etkisini belirlemektir.

Kurulduğu 1954 yılından bu yana gerçekleştirdiği su kaynakları geliştirme faaliyetleri kapsamında DSİ tarafından sulama, içme-kullanma ve sanayi suyu temini, hidroelektrik enerji üretimi ve taşkın koruma maksadıyla 741 adet su depolama tesisi inşa edilerek işletmeye açılmıştır. Bu tesisler sayesinde 3.324.000 ha alanın sulanması, yerleşim yerlerine 3,31 milyar m3 içme-kullanma suyu temini, 39.245 GWh/yıl hidroelektrik enerjisi üretimi ile ülkemiz kalkınmasına büyük katkı sağlamıştır (Şekil 5). İlaveten gerçekleştirilen 6.256 adet taşkın koruma projesi ile 1.514.102 ha alanın taşkın zararlarından korunması sağlanmıştır.

17

Page 19: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Şekil 5- DSİ Sulama projelerinin GSM Zirai Gelir üzerindeki etkisi

DSİ tarafından Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılı olan 2023 yılına kadar teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir potansiyelimiz olan 112 milyar m3’ün tamamının geliştirilerek kullanıma sunulması planlanmaktadır.

Tam gelişim durumunda potansiyelin sektörel dağılımının %64 sulama, %16 içme-kullanma ve %20 sanayi şeklinde olması öngörülmüştür.

DSİ’ye ilaveten 1984-2005 yılları arasında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü de su kaynaklarını geliştirmek maksadıyla;

Köy ve bağlı yerleşim birimlerinin yol, su ve kanalizasyon tesisleri ile askeri garnizonların içme ve kullanma suyu tesislerini yapmak,

Tarım alanlarının gayesine uygun kullanımını sağlamak, devlet sulama şebekelerinde arazi tesviyesi, tarla başı kanalları, tarla grup yolları ve tarla içi drenaj tesislerini yapmak,

faaliyetlerini gerçekleştirmiştir.

13 Ocak 2005 tarihli ve 5286 Sayılı “Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un çıkmasının ardından kurum kapatılmıştır. Yukarıda belirtilen hizmetler, İstanbul ve Kocaeli illeri dışında il özel idarelerince, İstanbul ve Kocaeli illerinde ise il sınırları dahilinde yapılmak üzere büyükşehir belediyelerince yerine getirilmektedir.

2.5.2. Su Kaynakları Planlaması

Ülkemizin hidrolojik olarak tespit edilmiş 25 adet havzasında, potansiyel ve ihtiyaçların belirlenerek geliştirilecek projelerin belirlenmesi amacıyla, öncelikle “Havza Ön İnceleme” daha sonra da “Master Plan” ve “Fizibilite” çalışmaları tamamlanarak havza bazında ve buna bağlı olarak Ülke genelinde takip edilmesi gereken politikalar ve uygulama programları tespit edilmiştir.

Su kaynaklı aktivitelerin ana sistematiğini Türkiye’de merkezi planlama oluşturmaktadır. Ulusal ölçekte hazırlanan beş yıllık kalkınma planları, ekonominin değişik sektörleri arasındaki optimum dağılımı sağlayan önemli bir görevi ifa etmektedir. İlgili sektörler

18

Page 20: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

arasındaki bağlantı, temel odak noktasıdır. Ulusal seviyede planlamayı yönlendirmek ve bu amaçla akılcı karar almayı harekete geçirmek için su kaynaklarını da içeren bütün doğal kaynakların envanterini çıkarma stratejisine özel bir önem verilmiştir.

Su kaynakları planlamasında, bütün aktiviteleri dikkate alan, anında veri temini ile gerçek zamanlı, tek merkezden entegre havza yönetim sistemleri uygulanması öngörülmekte ve bu alanda çeşitli modeller geliştirilmeye çalışılmaktadır. Bu çalışmaların ortak paydasını, ihtiyaç-kaynak dengesi çerçevesinde verimliliğin maksimize edilerek öngörülen hedeflere ulaşılmasında sürdürülebilirliğin sağlanması oluşturmaktadır. Kullanılan teknoloji yoğun söz konusu yönetim sistemlerinde, geliştirilen matematik modellerle kullanımlar sonucu oluşan miktar ve kalitenin sürekli ve düzenli bir şekilde izlenmesi ve anında gerekli tedbirlerin alınması sağlanmaya çalışılmaktadır.

Su kaynaklarının planlamasında öncelikle bütün imkanlar ve ihtiyaçların etraflıca etüt edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda ana veri toplama çalışmalarının önemi ortaya çıkmaktadır. Çünkü, ihtiyaç ve imkanların güvenilir ve doğru bir şekilde ortaya konması planlamanın güvenilirliği ve geçerliliği üzerinde önemli rol oynamaktadır.

Planlama çalışmaları ön inceleme, master plan ve planlama olmak üzere çeşitli aşamalardan geçilerek yürütülmekte ve her aşamaya uygun detayda ve çeşitlilikte veri toplanmaktadır. Çalışmaların aşaması ilerledikçe daha detaylı etütler yapılmakta ve veri toplanmaktadır. Etüt ve verilerdeki belirsizlik ve eksiklik bir sonraki aşamada yapılacak çalışmaların aksamasına neden olacağından çalışmanın aşamasına uygun olarak belirlenen standartta etüt faaliyetlerinin yürütülmesi esastır.

Bu bağlamda, su kaynakları projelerinin, içme-kullanma ve endüstri suyu temini, sulama ve drenaj, hidroelektrik enerji üretimi, taşkın koruma ve kontrol amaçlarına yönelik olarak tek veya çok amaçlı olarak planlanmasında veri toplama faaliyetleri, herbiri başlı başına bir mühendislik disiplini olan,

Gözlem Harita Toprak ve Drenaj Tarımsal Ekonomi Hidroloji Çevresel Etki Değerlendirmeleri Jeoloji

ihtisas dallarının koordineli olarak çalışması ile gerçekleştirilmektedir.

Planlama faaliyetlerinin temelini teşkil eden bu çalışmalarda elde edilen her türlü veri belirli bir standarda göre toplanmakta, değerlendirilmekte ve raporları hazırlanmaktadır (DSİ).

2.5.3. Havza Master Planları

Havza Master Planları, havza su potansiyeli ve kalitesi, toprak kaynakları, arazi kullanım durumları, su kullanımları ve ihtiyaçlarının, havza taşkın ve sediment durumunun etüt edilmesi, belirlenen potansiyelin değerlendirilme öncelikleri ile olabilecek su ihtiyacının tespiti, ihtiyacın karşılanma yöntemleri ile proje formülasyonları ve bunların teknik, ekonomik ve çevresel yapılabilirliğinin incelenmesini içeren planlardır.

DSİ tarafından 25 adet havzanın “havza master planları” 1956-1982 yılları arasında hazırlanmış olup gelişen ve değişen koşullar dikkate alınarak bu master planların güncellenmesi bir zaruret haline geldiğinden “2010-2014 DSİ Stratejik Planı”nda bu plan

19

Page 21: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

döneminde 10 havzanın (Sakarya, Susurluk, Konya Kapalı, Van Kapalı, Seyhan, Meriç-Ergene, Akarçay, Ceyhan, Büyük Menderes ve Antalya) master planlarının güncellenmesi öngörülmüş olup çalışmalar başlatılmıştır. Bir sonraki Stratejik Plan döneminde de geri kalan 15 havzanın master planlarının güncellenmesi planlanmaktadır.

Söz konusu master planlar, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanacak olan Havza Yönetim Planları için önemli birer veri ve bilgi kaynağı olacaktır.

2.5.4. Havza Koruma Eylem Planları

Hızlı nüfus artışı, gelişen sanayi ve tarımsal faaliyetlere paralel olarak içme-kullanma suyu tüketiminde artış, buna karşı kirlilik nedeniyle içme-kullanma su potansiyelinin gittikçe azalması vb. sorunlar su kalitesi yönetiminin havza bazında ele alınmasını zorunlu kılmaktadır.  Su kaynaklarımızın miktar ve kalite açısından korunması ve iyileştirilmesi, kısa, orta ve uzun vadede korunabilmesi açısından, önce niteliklerinin bilinmesine ve daha sonra koruma-kullanma dengesi çerçevesinde koruma ilkelerinin belirlenmesine ihtiyaç vardır. Bu kaynakların verimli kullanılabilmesi kadar, doğal yenilenme sürecinin ve gelecek nesillerin ihtiyacının dikkate alınması büyük önem taşımaktadır. Özellikle havza bazında koruma planları yapılması yoluyla tüm gelişmelere ve kullanımlara kontrollü bir şekilde yön verilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, öncelikli havzalar belirlenerek, Havza Koruma Eylem Planları oluşturma çalışmaları yapılması zorunluluğu doğmuştur. Bu amaçla, Ülkemizdeki 25 adet su havzasından 5 adedine yönelik Havza Koruma Eylem Planları 2009 yılına kadar münferit olarak mülga Çevre ve Orman Bakanlığı ve diğer kurum, kuruluş ve/veya üniversiteler ile birlikte hazırlanmış, 11 havzanın Havza Koruma Eylem Planları (HKEP) 12.08.2009 – 03.12.2010 tarihleri arasında tamamlanmış olup, geriye kalan 9 havzada (Orta Akdeniz, Doğu Akdeniz, Batı Karadeniz, Asi, Batı Akdeniz, Doğu Karadeniz, Çoruh, Aras, Fırat-Dicle havzaları) HKEP hazırlanması ile daha önce münferit olarak hazırlanan 5 adet HKEP’nın (Sakarya, Ergene, Akarçay, Gediz, Van Gölü havzaları) revizyonunun yapılması, içmesuyu kaynağı olarak kullanılan Beyşehir Gölü ve Karacaören I-II Baraj Gölleri Havza Koruma Çalışmaları ve Özel Hükümlerinin Belirlenmesine ilişkin proje Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından başlatılmıştır. Proje kapsamındaki her havzada proje açılış toplantıları yapılmış olup, arazi çalışmaları tamamlanmak üzeredir. Çalışmalar havzalarda yer alan ilgili paydaşlarla işbirliği içerisinde devam etmektedir. Bu projenin tamamlanmasının ardından Havza Koruma Eylem Planlarının Nehir Havzası Yönetim Planlarına Dönüştürülmesi Projesi 2013 yılında başlayacaktır (Orman ve Su İşleri Bakanlığı-Su Yönetimi Genel Müdürlüğü).

2.5.5. Nehir Havzası Yönetim Planları

Entegre Su kaynakları yönetimi açısından Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi Nehir Havzası Yönetim Planlarının hazırlanmasını öngörmektedir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nce Havza Koruma Eylem Planları ile havzalardaki mevcut durum ortaya konmuş ve havzalardaki kirlilik kaynakları ile mevcut kirlilik durumları tespit

20

Page 22: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

edilmiş, kirliliğin giderilmesine yönelik öneriler getirilmiştir. Havza Koruma Eylem Planları Havzanın bütününü ele almakla birlikte, ancak sıcak noktalarda ve içmesuyu alanlarında alt havza değerlendirmesine ağırlık vermekte, daha çok kimyasal ve hidromorfolojik parametreler ve havzanın geneli için gerekli ekolojik yaşam parametrelerini değerlendirmektedir. Kirliliğin izlenmesi ile ilgili çalışmalarda sürekli izleme yer almamakta ve biyolojik ve ekolojik parametreler ölçülmemektedir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nce hazırlanacak Nehir Havzası Yönetim Planları ile bu eksiklikler tamamlanacak olup, su kütlelerinin belirlenmesi, baskı ve etkilerin tanımlanması sağlanarak, havzalarda sürekli izleme sistemleri kurulacak, biyolojik ve ekolojik parametrelerin de ölçülmesine başlanacaktır. Bu hizmetlerle ilgili yatırım programlarında ödenekler ayrılacak, kirlilik kaynakları kesin olarak belirlenerek çevresel hedeflere ulaşılmasını sağlayan etkin önlemler ekonomik analizler de dikkate alınarak tespit edilecektir. Bu amaçla 2013 yılında Nehir Havza Yönetim Planlarının yapımına Konya Kapalı, Meriç-Ergene, Susurluk ve Büyük Menderes havzalarında başlanılacaktır.

2.6. SUYUN FİYATLANDIRILMASI

Gelişmiş ülkelerde suyun fiyatlandırması hacimsel olarak (m3) ölçülen değer üzerinden yapılmaktadır. Fiyatların belirlenmesinde yetkili organ kamu kurumları ise sistemin sürdürülebilirliği ve maliyetin yanında, tüketiciler de dikkate alınarak bir değer belirlenmeye çalışılmaktadır. Ancak suyun arzı özel şirketlerce gerçekleştiriliyorsa bu durumda su bir ticari meta olarak değerlendirilmektedir.

Gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde ise durum biraz daha farklıdır. Bölgenin sahip olduğu kaynak ve ekonomik koşullara bağlı olarak hem kamu hem de özel sektör tarafından söz konusu hizmet sağlanmaktadır. Yer yer kamu özel sektör ortaklıkları da görülebilmektedir. Bu sistem ülkemizde yap-işlet-devret modeli olarak nitelendirilen yöntemdir.

Ülkemizde suyun hem temini hem de fiyatlandırılması kamusal olarak yapılmaktadır. Uygulamalar açısından da çok fazla çeşitliliğin olduğu söylenebilir.

2.6.1 İçme-kullanma Suyu ve Atıksu Sektöründe Mevcut Uygulama

Fiyat uygulamalarında fark oluşturan en dikkat çekici unsur, Büyükşehir belediyelerinin fiyatlandırmada abone tipine ve tüketim miktarına göre fiyatlandırmaya gitmesidir. Söz konusu iki unsur fiyatlandırmada dikkate alınan en temel iki faktör olup, ülkenin ekonomik durumuna göre aylık ya da yıllık bazda fiyatlandırmaya gidilmektedir. İhtiyaç duyulan geliştirme ve rehabilitasyon çalışmaları gerek duyulan koşullarda devlet destekli olarak gerçekleştirilmektedir.

Türkiye'de yerel düzeydeki evsel, sanayi ve diğer tür kullanımlar için su tarifeleri her belediye tarafından ayrı ayrı belirlenmektedir. “belediye meclisleri”, su tarifelerine karar vermekle yükümlü idari birimlerdir. Yerel yönetimler (Büyükşehir, İl, İlçe ve Belde Belediyeleri) tarafından abone türüne ve abone gruplarına göre tarifeler tespit edilmektedir.

21

Page 23: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Bu belirlemeler 2872 Sayılı Çevre Kanunu, 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu,2560 Sayılı İSKİ Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, 5216 Büyükşehir Belediyesi Kanunu vb. mevzuta dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerle yapılmaktadır.

Belediyelerin bünyesinde bulunan birçok su idaresi, su hizmetlerine özel ayrılmış bir bütçeye sahip değildirler. Bazı uzmanlara göre bunun altında yatan temel neden, belediyelerdeki mali veya kurumsal eksikliklerdir. Su tarifelerinin belirlenmesinde, genel olarak işletim ve idare, amortisman, onarım ve genişleme maliyetleri göz önünde bulundurulmaktadır.

Türkiye'deki belediye düzeyinde fiyatlandırma uygulamaları, SÇD'nin gerektirdiği tam maliyeti karşılama ilkesini yerine getirememektedir. Birçok belediyede su fiyatları, su hizmet masraflarını karşılamada yetersiz kalırken; çevresel ve kaynak maliyetlerini karşılama uygulamaları neredeyse yok denecek düzeydedir. Bu nedenle, SÇD'nin tam maliyeti karşılama ilkesinin uygulanması, belediyelerin su tarifelerinde değişen düzeylerde artış gerektirecektir. Su fiyat artışlarının belirlenmesi için, öncelikle, ortaya çıkan çevresel ve kaynak maliyetlerini hesaplaması gerekmektedir.

2.6.2. Sulama Sektöründe Mevcut Uygulama

DSİ’ce işletilen sulama tesislerinde uygulanan işletme ve bakım ücret tarifeleri, 6200 sayılı “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun” un 28. ve 29. maddeleri uyarınca hazırlanmaktadır. DSİ’ce hazırlanan tarife taslağı Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı temsilcilerinden oluşan komisyonca incelendikten sonra, Bakanlar Kuruluna gönderilmekte ve Bakanlar Kurulunca onaylanmasını müteakip Resmi Gazete’de ilan edilerek yürürlüğe girmektedir.

Sulama birliklerince işletilen sulama tesislerinde uygulanacak su kulanım hizmet bedeli tarifeleri 6172 sayılı “Sulama Birlikleri Kanunu” nda belirtildiği gibi belirlenmektedir. Söz konusu Kanunun 6 ncı maddesinin 15 inci fıkrasının (ı) bendinde, su kullanım hizmet bedelinin Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan yılı sulama ve kurutma tesisleri işletme ve bakım ücret tarifelerinde dekar başına tespit edilen en düşük ücret tarifesinden aşağı olmamak üzere sulama birliği meclisince belirleneceği hükmü yer almaktadır.

Bu durumda söz konusu hüküm uyarınca, sulama birliklerinin su kullanım hizmet bedelini tespit ederken ölçü olarak alacakları tarifeler DSİ’ce belirlenmekte ve Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulmaktadır. Söz konusu tarifeler, 6172 sayılı kanun gereğince sulama birliklerinin kendi meclislerinde belirleyecekleri ve uygulayacakları ücretlerin tespitinde eşik değer olarak kullanılacak olan değerleri içermektedir.

Sulama ücretlerinin belirlenmesinde; sulamanın şekli (cazibe veya pompaj), tesisin bulunduğu yer (bölgesel olarak), tesisin gelişme durumu, bitki su tüketimi, sulanan bitki çeşitleri ve üretim değerleri gibi sosyal ve ekonomik kriterler dikkate alınmaktadır. Ücretler sulama sayısına bakılmaksızın, sulanan parsel sahibine, kiracı veya ortakçıya (gerçek kişiler, kamu hukuku ve özel hukuk tüzel kişilikleri dahil) uygulanmaktadır. Suyun metreküp olarak ölçülebildiği sulama şebekelerinde metreküp su ücreti uygulanabilmektedir. Ayrıca, sulama sayısı ve sulama süresine göre tarife uygulanan sulama tesisleri de bulunmaktadır.

22

Page 24: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

BÖLÜM III. KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE DARBOĞAZLAR

Türkiye’de su konusunda birçok konuda problemlerle karşılaşılmaktadır. Bunlar: izleme ağındaki yetersizlikler, nüfusa ve işletmeye bağlı olarak talep artışı, tarımsal sulama, şebeke sistemlerinde kayıp ve kaçaklar, bilinçsiz su kullanımı ve su tasarrufu uygulamalarındaki yetersizlik, evsel ve endüstriyel arıtılmış suların yeniden kullanım olanaklarının yeterince değerlendirilmemiş olması, su kirliliği, kurumsal sorunlar, mevzuattaki eksiklik ve uygulama yetersizlikleri şeklinde sıralanabilir.

3.1. Türkiye’de Su Kaynaklarının Ölçümlerindeki Problemler

Suyun ölçümü ile ilgili tutulan istatistikî bilgiler; su istatistikleri, iklim istatistikleri vb.dir. Su istatistikleri, kıyı ve geçiş sularıyla birlikte nehir ve göllerde yapılan su miktarı ve kalitesi ölçümleri, sınıflandırma, su potansiyeli tahminleri, su çekimi, suyun arıtımı ve kullanımı ile ilgili istatistikî verileri kapsamaktadır. İklim istatistikleri, Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından kurulmuş olan meteoroloji istasyonlarından gözlem ve ölçümler sonucunda elde edilen verileri içermektedir (web1).

Giriş bölümünde de bahsedildiği üzere su kaynaklarının geliştirilebilmesi için ülkemizdeki kaynak durumunun ve bunların miktar ve kalitelerinin izlenmesi ve verilerin ilgililere en kullanışlı bir şekilde sunulması gerekir. Bu konuda bazı olumsuzluklar yaşanmaktadır.

Ülkemizdeki meteorolojik ve hidrometrik değişkenlerin ölçümü için mevcut ağın yeterli olmadığı düşünülmektedir. Su kaynakları sistemlerinin geliştirilmesi için akım verilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Güvenilir çalışmalar yapabilmek için en az 30 yıllık veriye ihtiyaç vardır. Pekçok ölçüm istasyonumuzda elde edilen verilerin ortalama gözlem süresi ise oldukça kısadır. Elverişsiz iklim şartları veya başka nedenlerden dolayı bu akım verilerinin bazılarının ihtiyaca cevap verecek uzunlukta olmaması, akım ölçümlerinde kesiklik olması veya kayıt altına alınamamış ölçümler olması bu sistemin geliştirilmesinde sıkıntılar oluşturulmakta ve tahmin yöntemine gidilmesine neden olmaktadır (web 2).

Ölçüm istasyonlarında ölçülen verilerin ölçüm aralığı (iki ölçüm arasındaki süre) yeterli küçüklükte değildir. Hidrolojik çalışmaların bir kısmında saatlik, mümkünse 5, 10, 15 dakikalık verilere ihtiyaç vardır, ancak pekçok istasyonda bu aralıklarda veri toplaması yapılmamaktadır.

Ölçümlerle ilgili başka bir problem konusu ise taşkın koşullarında su kütlelerinin hızlı hareket etmesi ve yanına yaklaşılamamasından dolayı genellikle taşkınla ilgili bilgilerin geleneksel ölçüm teknikleriyle üretilmesidir. Özellikle Doğu Karadeniz Havzasında yaşanan taşkınların dar bir alanda gerçekleşmesi ve ölçüm yerleri ile taşkın alanının birbirinden uzak olması nedeniyle yapılan ölçümler taşkın alanını doğru bir şekilde temsil edememektedir (web 3). Ölçüm ağı ile ilgili olarak istasyon yerlerinin doğru belirlenmesi çok önemlidir. Bilhassa yağış istasyonları için, yer seçimi çok önemlidir. Farklı yükseklikleri içine alan bir ağın yanında, aynı yükseklikte de olsa dağların farklı yönlerindeki durumu anlayabilmek için

23

Page 25: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

(denize bakan veya yağmur bulutlarını getiren rüzgâr yönlerine dik yamaçlar daha fazla, tersi durumdaki yamaçlar daha az yağış alacakları için) her iki yönde de gözlem istasyonu bulunan bir ağ düşünülmesi gerekir. Ancak ülkemizdeki durum bunu göstermemektedir.

Yıllarca Türkiye’nin 11 ayrı bölgesindeki çok sayıda küçük havzada (alanı 100 km2’den küçük olan) ölçüm ve araştırma yapan, önce Topraksu, sonra da Köy Hizmetleri Genel Müdürlükleri kapatılmış, ancak onların bu alandaki çalışmalarının devamlılığı sağlanmamıştır. Bu yüzden günümüzde bilhassa HES’ler için çok önemli olan küçük havza ölçümlerinden ve çalışmalarından yoksun durumda bulunulmaktadır.

3.2. Su kaynaklarımızı olumsuz yönde etkileyen etmenler

Su kaynaklarımızı olumsuz yönde etkileyen etmenleri iki kapsamda incelemek mümkündür. Bunlardan ilki kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının azalmasına neden olan sorunlardır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği, nüfus artış hızı, değişen tüketim anlayışları bu kapsamda sayılabilmektedir. Diğer etmen ise kaynakların atıklar ile kirlenmesi konusunda kentleşme ve endüstriyel faaliyetlerin olumsuz etkileridir.

3.2.1. Su kaynaklarını miktar olarak etkileyen etmenler

Su kaynaklarını miktar açısından olumsuz yönde etkileyen etmenlerin başında küresel ısınma ve iklim değişikliği gelmektedir.

Türkiye’deki toplam su tüketiminin, 2004 yılından 2030 yılına kadar yaklaşık üç kat artacağı öngörülmektedir Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2030 yılında Türkiye nüfusunun 100 milyon olacağı ve kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının ise 1.120 m3/yıl olacağı hesaplanmıştır. Mevcut büyüme hızı ve su tüketim alışkanlıkları gibi nedenler hali hazırda su kaynakları üzerinde önemli bir baskı oluşturmaktadır. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde artan su ihtiyacı ve iklim değişikliği dikkate alındığında bu durumun önümüzdeki dönemde ciddi derecede olumsuz etkileri olabilecektir. Nitekim Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada 2000 ve 2030 yıllarında Türkiye ve AB ülkelerinde su stresi seviyeleri tespit edilmiş ve buna göre, yakın gelecekte Akdeniz'deki pek çok nehrin su stresiyle karşı karşıya kalacağı ifade edilmiştir. Çalışmada Türkiye'de 2030 itibarıyla, İç ve Batı bölgelerinde %40'ı aşan oranda su stresi yaşanacağı öngörülmektedir. Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde ise bu oran %20‐40 arasındadır (Türkiye’nin İklim Değişikliği İkinci Ulusal Bildirimi).

İklim değişikliğinin olası etkilerinden birisi meteorolojik karakterli afetlerdeki artışlar, sıcaklıklardaki aşırı yükselmeler ve soğumalarda aşırı soğumalardır. MGM fevk rasatlarına göre 1940‐2000 yılları arasında Türkiye’de meydana gelen meteorolojik karakterli doğal afetler içerisinde en fazla gerçekleşme oranı %30 ile taşkın, %26 ile fırtına ve %23 ile dolu afetlerine aittir. 2000‐2010 yılları arasındaki dönemde ise meteorolojik karakterli doğal afetler içerisinde fırtına ve kuvvetli fırtınaların miktarı %6 artarak, gerçekleşme oranı %33’e çıkmıştır. 1940 yılından günümüze en fazla ekstrem olay bildirimi 2010 yılında gerçekleşmiştir (555 olay). 2010 yılında neredeyse tüm ekstrem olayların yarısını (%46) fırtınalar oluşturmuştur. Taşkınlar %29 ile ikinci sırada yer almaktadır ve onu %14 ile dolu takip etmektedir (web 4). AFAD verilerine göre Türkiye’de görülen dolu yağışlı gün sayısında 2004 yılından itibaren önemli bir artış olmuştur. 1967‐1987 yılları arasında akarsularda görülen taşkın olay sayısının tüm hidro‐meteorolojik afetler içindeki oranı %33

24

Page 26: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

iken; 1998‐2008 yılları arasında bu oran %14'e gerilemiştir. Son yıllarda yapılan baraj sayılarındaki artışlar, dere ıslah çalışmaları ve köylerden kentlere göçler, bu şekilde nehirlerden kaynaklanan taşkınlarda azalmaya neden olmuştur. Buna rağmen DSİ verilerine göre 1975‐2011 yılları arasında 820 adet taşkın olayı meydana gelmiş, bu taşkınlar sonucunda 660 can kaybı olmuş, 799.758 hektar tarım arazisi taşkına maruz kalmış, taşkınlar ülke ekonomisine yılda yaklaşık 150 milyon TL zarar vermiştir. Bununla beraber son yıllarda ani taşkınlar ve bunun bir sonucu olarak da şehir taşkınlarında önemli artışlar görülmektedir.

Su şebekelerindeki kaçaklar bulunamamakta veya ciddiye alınmamakta, dolayısıyla da önlenememektedir. Ülkemizdeki şebeke kayıpları çok yüksek oranlardadır.

Eğitim eksikliği ve basın yayın organlarının konuya yeterli ilgi göstermemeleri sebebiyle, su tasarrufu konusunda etkin bir toplumsal farkındalık oluşturulamamıştır. Ayrıca kullanılan suyun fiyatlandırması da bu konuda etkili olabilecekken, uygun bir şekilde kullanılmamaktadır.

Kullanılmış suyun geri kazanımı (temizlenerek tekrar kullanımı) hemen hemen yok denecek kadar azdır.

3.2.2. Su Kaynaklarını Nitelik Olarak Etkileyen Etmenler;

Su kaynakları üzerindeki miktar açısından baskı yaratan etkenlerin yanı sıra kaynakların atıklar ile kirlenmesi konusunda kentleşme ve endüstriyel faaliyetlerin etkileri de oldukça önemlidir.

Sanayi, enerji, ulaşım ve madencilik faaliyetlerine ilişkin düzenlemelerin “kamu yararı” gerekçesi ile özellikle tarım, orman ve su havza alanlarında planlı ve programlı şekillerde gerçekleştirilmesi su kaynakları üzerindeki en önemli baskıdır.

1998 Nüfus Sayımı’na göre Türkiye’de 3.215 belediye mevcut olup, bu belediyeler toplam nüfusun %77’sini teşkil etmektedir. Atıksu toplama sistemleri bazında yapılan incelemeler değerlendirildiğinde, 3215 belediyenin 310’unda standartlara uygun kanalizasyon şebekesi olduğu ve kanalizasyon şebekesi kullanan nüfusun toplam belediye nüfusunun yaklaşık %63’ünü oluşturduğu görülmektedir (DİE, 1999).

Türkiye genelinde atıksu arıtma tesisi bulunan belediye sayısı 127 olup, hizmet edilen nüfusun toplam belediye nüfusu içindeki payı %39’dur. Kanalizasyon şebekesine sahip 310 belediyeden boşaltılan 1.670.727 000 m3/yıl (190 000 m3/saat) debisindeki evsel atıksuyun %52,2’si arıtılmadan, %28,4’i fiziksel arıtmadan sonra, %19,4’si ise biyolojik olarak arıtıldıktan sonra alıcı ortamlara verilmektedir. Toplam evsel atıksuyun %46,8’i denize, %43,1’i akarsulara ve geri kalan %10,1’lik kısmı da göl, arazi ve diğer ortamlara boşaltılmaktadır. Denize boşaltılan atıksuyun dağılımı % 53,8’i arıtılmamış, %32,9’u fiziksel arıtma sonrası, %13,2’si ise biyolojik arıtma sonrasıdır. Arıtma sistemi olan 127 belediyenin %71,7’sinde fiziksel arıtma, %28,4’ünde biyolojik arıtma yapılmaktadır. 91 belediyeye hizmet veren fiziksel arıtma sistemi kapasitesi 1.985.286 000 m3/yıl (227.000 m3/saat), 36 belediyeye hizmet veren biyolojik arıtma tesisi kapasitesi ise 921.860.000 m3/yıl (105.000 m3/saat) olarak belirlenmiştir (Orhon ve diğ, 2002).

Endüstriyel atıksular ile ilgili bir envanter çalışması mevcut olmadığından atıksu yükleri ve arıtma sistemleri konusunda kesin değerler verebilmek oldukça güçtür. Ancak DİE (1995)

25

Page 27: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

verilerine göre Türkiye’de yaklaşık olarak 340 m3/saat endüstriyel su tüketimi mevcuttur. Yürütülen bir anket çalışmasında 2.548 işyerinin ancak 502’sinde arıtma tesisi olduğu belirlenmiştir. Bu tesislerin 465’i kuruluşun kendisine ait iken, 37 kuruluş arıtma tesisini ortak olarak kullanmaktadır. Devlet sektöründeki arıtma tesisi yüzdesi %20,14 iken, özel sektörde bu oran %19,61 olmaktadır. Bu değerlerin gerçek durumu yansıtmadığı göz önünde bulundurulmalıdır (DİE, 1995).

Tarımsal alanlarda kullanılan ticari gübre ve pestisit kullanımlarından kaynaklanan kirlilik yükleri su kaynakları kalitesi üzerindeki bir diğer baskı unsurudur. Tarım alanlarında ekolojik uygulamalar yerine, kontrolsüz doğada parçalanmaya dirençli gübre ve pestisit kullanımı, bu maddelerin su kaynaklarının geri dönüşsüz şekilde kirlenmesine yol açmaktadır.

3.3. Politika ve Mevzuat

T.C. Dışişleri Bakanlığı’na göre ülkemizin su kaynakları politikası, suyun ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınması, su ve gıda güvenliği açısından önceliklerimiz, AB ile tam üyelik müzakereleri, bölgesel gelişmeler göz önünde bulundurularak oluşturulmakta ve değişen koşullara göre gözden geçirilmektedir (web 5).

Su yönetiminde önemli iki araç “yasama” ve “yürütmedir”. Türkiye’de su ile ilgili yasalar konusunda dikkat çeken husus “yasa çokluğu” ancak buna karşılık ihtiyaç halinde ortaya çıkan “yasa eksikliği”dir. Ülkemizde su kaynaklarının yönetimi ile ilgili olarak 42 adet kanun bulunmaktadır. Ancak bu kanunların tamamını tek bir şemsiye altında toplayacak geniş kapsamlı bir “su yasası” bulunmamaktadır. Çevre ve Orman Bakanlığı(mülga) döneminde DSİ tarafından Su Kanunu çalışmaları önemli bir aşamaya getirilmiştir. Söz konusu Su Kanunu ile ilgili çalışmalar halen 2011 yılında 645 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bu Bakanlık bünyesindeki Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından devam ettirilmekte olup, bu da bir olumlu gelişme olarak nitelendirilmektedir.

Türkiye’de su kaynaklarının kirletilmesi maalesef önlenememektedir. Kanunlar ve yönetmelikler olduğu halde bunlar etkin uygulanamadığı için kirlenme devam etmektedir. Kirlilik kaynağı olan sanayi ve diğer birimler mevzuat gereği arıtma tesisi kursalar dahi maliyet gerekçesiyle bunları çalıştırmamaktadır ve uygulanan yaptırımlar yeterli caydırıcı etki yaratmamaktadır.

3.4. Kurumsal Yapı

Su, günümüzde kıt ve değerli bir kaynak olması sebebi ile bu kaynağın en verimli şekilde kullanılması gerektiği dünyaca kabul edilmiş bir gerçektir. Türkiye’de var olan suyun kullanımı üzerine çok sayıda kurum ve kuruluşun yetkisi ve görevi vardır. Su konusuna birçok kurum müdahildir ancak kararların alınması ve sorunların giderilmesi durumlarında sıkıntılar yaşanabilmektedir.

Su, içme-kullanma, sulama, endüstri, enerji üretimi, turizm, doğal hayatın sürdürülebilmesi gibi kullanım açısından birçok alana bölündüğü için ve bu konularda çalışan kurumlar arasında koordinasyon eksikliği bulunmasından dolayı bu konu hususunda ciddi karışıklıklar yaşanmaktadır (web 6).

26

Page 28: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Türkiye’de kurumsal yapıdaki değişimler (kurumların birleştirilmesi ya da kapatılması, kurumların yetki ve sorumluluklarının değiştirilmesi vb. gibi) su yönetimine olumsuz yönde etki eden bir diğer etmendir. Bu değişimler birikim ve tecrübeye dayalı çalışmaları ve yapılan planlamaların özellikle uzun vadede uygulanmalarını güçleştirmektedir. Bunun yanında Türkiye’nin AB Müktesabatı kapsamında yerine getirmesi gereken kimi konularda da değişiklikler görülebilmektedir. Bu süreçte yeni mevzuatlar oluşturulmaya ve mevcut mevzuat bu çalışmalara adapte edilmeye çalışılmaktadır.

BÖLÜM IV. SONUÇ VE ÖNERİLER

Raporun çeşitli yerlerinde de ifade edildiği gibi su kaynakları dünyada olduğu gibi ülkemizde de sabittir. Ancak çok dikkatli ve akıllıca geliştirerek bizden sonraki nesillere de bize bırakılan miktar ve kalitede bırakabiliriz. Bu bizim için yerine getirilmesi gereken en önemli görevdir. Zira su hayatın kaynağı olan en önemli maddedir.

Su kaynakları geliştirilmesinde başlıca temel yaklaşım kurumların kendi görev ve yetkilerinin üstünde olmalıdır. Yani su kaynaklarının geliştirilmesi sadece suyun kalite ve miktarının korunması, sadece enerji üretilmesi, sadece depolama yapılması, vs. olmamalıdır. Gerektiğinde yukarıda belirtilen hizmetlerin tamamı seçilebilirken gerektiğinde de hiçbiri seçilmeden su kaynağı olduğu gibi bırakılabilmelidir. Ya da hangi proje seçilirse seçilsin, kurumlar yetki ve görev sorumlulukları çerçevesinde projenin karşısında olmak yerine uygun çözüm bulmak için çalışmalıdırlar.

Kıt kaynak yönetimi ekonominin temel unsurlarındandır. Ekonomik açıdan temel yaklaşım ise kullanıcıların dahil olduğu, kaynağın sosyal, ekonomik ve çevresel faydalarının göz önüne alınarak sektörel bazda koydukları katkılar ile kaynağın kendi finansal sürdürülebilirliğini sağlaması olmalıdır. Bu anlayıştaki temel neden insanların projeyi sahiplenmesinin sağlanmasıdır.

Su kaynaklarının geliştirilmesi ile ilgili olarak yukarıdaki bölümlerde bahsolunan sorunların çözümü ve su kaynaklarımızın sürdürülebilir kullanımının sağlanmasının temini maksadıyla aşağıda sıralanan öneriler geliştirilmiştir:

1. Türkiye “su zengini” bir ülke değildir. Bilakis, mevcut nüfus artış hızı dikkate alındığında, teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir su potansiyelimizin tamamının geliştirilmesi durumunda dahi 30 yıl içerisinde “su kısıtı” yaşayan bir ülke durumuna gelecektir. Bu nedenle, mevcut su kaynaklarının geliştirilerek su tasarrufu ve geri kazanımı sağlayacak yöntemlerle sürdürülebilir kullanımının sağlanması önem arz etmektedir.

2. Su havzaları entegre yönetilmeli, yerel yönetici ve karar vericiler bu konuda eğitilmelidir.

3. Su kaynakları geliştirmesi çalışmaları havza bazında yapılmalıdır. Bunu yaparken de tarafsızlığa, ekosisteme, sürdürülebilirliğe çok önem verilmeli ve bütün paydaşların bir araya getirilmesine dikkat edilmelidir. Üst havzada yapılan bir değişikliğin alt havzayı etkileyeceği, birkaç küçük yapının vereceği potansiyelin daha fazlasının uygun bir yere yapılan tek bir büyük yapıyla sağlanabileceği veya tersi gibi durumlar göz ardı edilmemelidir.

27

Page 29: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

4. Bir su kaynağından doğru ve verimli bir şekilde istifade edilebilmesi için gerekli su bilgilerinin sağlıklı olması uzun süreli gözlem yapılmasına bağlıdır. Bu nedenle, ihtiyaç anında gerekli ve yeterli veriye sahip olabilmek için izleme çalışmalarının vakitlice başlatılması gereklidir. Ancak iyi bir gözlem ağı ile elde edilen veriler sayesinde su kaynaklarımızın nerede, ne zaman, ne kadar ve ne kalitede oldukları öğrenilmiş, değerleri daha iyi anlaşılmış olur ve bu kaynaklarımızın israflarını önlemeye ve onları uygun şekilde geliştirmeye yönelik çalışmaları başlatabiliriz.

5. Su kaynakları ile bu kaynakları kullanıma sunmak için geliştirilen su yapılarının korunması ve doğru kullanılması için halkın bilinçlendirilmesi gereklidir. Bu nedenle de halkın (özellikle çocukların ve kadınların) eğitilmesi için her türlü araçtan (okullarda eğitim ile sözlü, yazılı ve görsel yayın organları) faydalanılmalı ve gerektiğinde de ceza vermekten kaçınılmamalıdır.

6. Kullanılmış suların (arıtılmış atıksular, sulamadan dönen sular) ve yağmur suyunun geri kazanımı konusunda ilgili kurum ve kuruluşların (belediyeler, sulama birlikleri, sanayi kuruluşları) daha fazla çalışma yapması gereklidir.

7. İçme suyu şebekelerinde meydana gelen kayıp ve kaçakların tespit edilerek bunların azaltılması için gerekli çalışmalar yapılmalı ve kayıp kaçak oranı % 17’ye düşürülmelidir.

8. Sulama sistemlerindeki kayıplar azaltılmalı, kayıpları azaltmak için uygun sulama yöntemi seçilmeli, sulama projelerinin geliştirilmesi aşamasında ise bitki deseni kullanılabilecek su miktarına göre belirlenmelidir

9. Yeni sulama projeleri su tasarrufu sağlayacak şekilde geliştirilmeli, mevcut sulama sistemleri de topografik ve hidrolik koşulların elverdiği ölçüde su tasarrufu sağlayacak şekilde rehabilite edilmelidir.

10. Mevcut mevzuat bugünün koşullarına ve imkanlarına göre güncelleştirilmelidir.11. İhtiyaçlar doğrultusunda kullanılan sular doğru tespit edilmeli, kullanımlar kayıt altına

alınmalı ve gereğinden fazla kullandırılmamalıdır. 12. Gelecek nesiller için kirleticilere yönelik cezalar sertleştirilmeli, gerekiyorsa kirleticiler

eğitimden geçirilmeli, bu eğitimlere rağmen hala kirletiyorlarsa özgürlüklerinin kısıtlanması sağlanmalı, para cezası yerine hapis cezası getirilmelidir.

13. Yeraltısularına daha fazla önem verilmeli, su kullanımında en son değerlendirmeyi düşüneceğimiz bir varlık olarak görülmeli, olağanüstü durumlar (kuraklık, nükleer savaş vb.) gibi riskler düşünülerek yeraltısuyu kaynakları kalite ve rezerv olarak en iyi şekilde muhafaza edilmelidir.

14. Mevcut yeraltısuyu kullanımları yakın takip altında olmalı ve gerektiğinde kuyulardan fazla su çekilmesi önlenmeli hatta kuyular kapatılmalıdır.

15. Yeraltısuyunu Suni Besleme teknikleri araştırılarak ivedilikle uygulanmalı, yeraltısuyunu besleme amaçlı ve yeraltısuyunu besleyecek nitelikte gölet ve depolamalar yapılmalı, yeraltısuyu rezervi artırılmalıdır.

16. Yeraltından denize boşalan kaynaklarımız tespit edilerek bu kaynakları yeraltı barajı yaparak kullanabilme imkanları araştırılmalıdır. Ayrıca boşa akan büyük debili karstik kaynaklarımızın yeraltında depolanmasının uygun olup olmadığı araştırılarak boşalım kotunu yükselterek yeraltısuyu rezervinin arttırılması sağlanmalıdır.

17. Su kaynaklarının geliştirilebilmesi için ülkemize hatta havzalara uygun modeller geliştirilmelidir.

18. Üniversiteler ile uygulamacı kamu kuruluşlarının ortak çalışması imkanları artırılmalıdır.

19. Havza Yönetim Planları ülkemiz planlama sistemine ve sürecine eklemlenmelidir. Bu planlar Kalkınma Planları ile başlayan ve Bölge Planları, Çevre Düzeni Planları, İmar

28

Page 30: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Planları ile devam eden hiyerarşideki her plan ile ilişkilendirilmeli, birbirleri arasında atıflar yapılmalıdır.

20. Havza bazlı sektörel su tahsislerine geçiş süreci hızlandırılmalıdır. Havzaların su potansiyelleri gözden geçirilerek su taleplerinin mevcut durumları ve projekte edilen değerler doğrultusunda suyun üst ölçekte sektörler arası dağıtımına ilişkin çalışmalara hız verilmelidir.

21. Suyla ilgili her türlü çalışmanın temelini oluşturan gerçek su potansiyelimiz ile ilgili envanter çalışmalarına destek verilmelidir. Havzaların mevcuttaki su potansiyelinin (yeraltı, yüzeysel, geri kullanılabilir atık sular vs.)  gerek miktar gerekse kalite açısından tespit edilmesi için kurumlar arası koordinasyon sağlanmalıdır.

22. Havza su kaynaklarının miktar ve nitelik açısından korunabilmesi ve geliştirilebilmesi için su kaynakları verisinin yanında bu su kaynaklarının kimler tarafından (sulama birlikleri, belediyeler, OSBler, vb. gibi) ne kadar kullanıldığına ilişkin veriler de toparlanmalıdır. 

23. Su kaynakları havza bazında geliştirilmelidir. Ancak bu demek değildir ki havzalar arası su transferi mümkün değildir. Zira ülkemizin değişken iklim koşulları, bölgeler arası nüfus yoğunluğu farklılıkları gibi unsurlar dikkate alındığında ve su kullanımında birinci önceliğin içme suyu olduğu göz önüne alınınca bu miktarı sağlayabilmek için; havzada başka maksatlar için kullanılan su miktarını azaltma, gerekirse yasaklama ve komşu havzalardan su transferi kaçınılmaz olabilir.

24. Su kullanımında öncelik sırasının ne olduğu unutulmamalı ve gerektiğinde bazı sektörler için diğer sektör projelerinden vazgeçilebilmelidir. Bu da su konusunda, gerektiğinde belediyeler dahil bütün sektörlere müdahale edecek bir üst düzey kurumun çok dikkatli bir şekilde bütün su kaynakları kullanımını ve ilgili sektörleri denetlemesini gerektirmektedir.

29

Page 31: tarimorman.gov.trsura.ormansu.gov.tr/sura/files/raporlar/grup1/Cg1... · Web viewTMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji

ORMANCILIK VE SU ŞURASI Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Kaynaklar:

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2007 Su Raporu, 22 Ekim 2007. TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası 27. Olağan Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi,

14 Nisan 2012. Orhon D., Sözen S., Üstün B., Görgün E., Karahan Ö., Çevre Ve Sürdürülebilir

Kalkınma Paneli Su Yönetimi ve Sürdürülebilir Kalkınma Ön Rapor (2002). Türkiye’nin İklim Değişikliği İkinci Ulusal Bildirimi Nihai Rapor, Türkiye’nin

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne İlişkin İkinci Ulusal Bildirimi.

Hazırlık Faaliyetlerinin Desteklenmesi Projesi, 2012. Turkey Water Report, 2009. Türkiye’nin İklim Değişikliği İkinci Ulusal Bildirimi, 2012. Web1: http://www.ormansu.gov.tr/osb/files/istatistikler/3CevreiStatistikleri/

3_1_Kapsam.pdf Web 2: http://www.dsi.gov.tr/docs/sempozyumlar/ta%C5%9Fk%C4%B1n-heyelan-

ve-dere-yataklar%C4%B1n%C4%B1n-korunmas%C4%B1.pdf?sfvrsn=2 (pg. 29) Web 3: http://www.dsi.gov.tr/docs/sempozyumlar/ta%C5%9Fk%C4%B1n-heyelan-

ve-dere-yataklar%C4%B1n%C4%B1n-korunmas%C4%B1.pdf?sfvrsn=2 (pg 26) Web 4: www.mgm.gov.tr Web 5: http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-su-politikasi.tr.mfa Web 6: http://www.orsam.org.tr/tr/orsamkonukgoster.aspx?ID=459

30