Voir nisan 2013 online dergi

96

Transcript of Voir nisan 2013 online dergi

Page 1: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 2: Voir   nisan 2013 online dergi

www.sozkuyumculuk.com

üm bayanlar

Kullanacak!SözT

Page 3: Voir   nisan 2013 online dergi

T. 0212 603 20 15 -16 F. 0212 603 20 17

Kuyumcukent Atölyeler Bloğu Kat: 5 Sokak 5 No: 20 Yenibosna / İstanbul / TÜRKİYE

Page 4: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 5: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 6: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 7: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 8: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 9: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 10: Voir   nisan 2013 online dergi

10

Değerli sektör mensupları,

Hareketli bir İstanbul Fuarı’nın ardından sektördeki yoğunluk devam etti. Önce fuar yoğunluğu olarak görülen bu durum, arkasından piyasalardaki hareketliliği getirdi. Altının son yıllardaki en hızlı düşüşüne şahit olduğumuz bu günlerde,

fuarın ardından gelen iş yoğunluğunu olumsuz etkiledi. Sektör biraz ra-hat nefes alacakken, yeni bir mücadelenin içinde buldu kendini. Sektör için bu kadar önem teşkil eden bu konuyu, sektörün nabzını tutan bir yayın olarak yakından takip etmekteyiz. Özellikle bu konuda bilgisine danıştığımız bir analistten de yorum alalım istedik. Umarım biraz da olsa sizlere ışık tutar. Saygılarımla,

Nurseli’den

Nurseli GÖKÇÜL

İmtiyaz Sahibi

VOIR Magazin Adına Nurseli GÖKÇÜL

[email protected]

Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)

Gonca ÇİPE

Genel Yayın Koordinatörü

A.Faruk GÖKÇÜL / [email protected]

Editör / Gonca ÇİPE / [email protected]

Görsel Yönetmen / Burcu Tokoğlu İNCESU

[email protected]

Moda Tasarımcısı / Erol ALBAYRAK

[email protected]

Sanat Danışmanı / Faruk ÖZ

Reklam Koordinatörü / Burak GÖKÇÜL

[email protected]

Reklam Satış Müdürleri

Gözde Burcu TOP / [email protected]

Yayın Danışmanları / Av. Hamdi ÇİYİLTEPE

Yrd. Doç. Dr. Nuri SEZER

Karadeniz Temsilcisi / Mustafa İSLAMOĞLU

Katkıda Bulunanlar / Fazıl ÖZEN, Cem ARPACI,

Aylin GÖZEN

Renk Ayrımı & Baskı / Umur Basım San. Tic. A.Ş

Esenkent Mah. Dudullu OSB 2. Cad. No: 5

Ümraniye/ İstanbul Tel: 0212 659 65 75

Dağıtım / Aras Kurye

Yayın Türü / Aylık Süreli Yayın

Yönetim Yeri ve İletişim

Alemdar Mah. Nuruosmaniye Cad. No: 21 D:105

Eser Han Fatih - İstanbul / Türkiye

Tel: +90 212 522 15 51

www.voirmagazin.com [email protected]

VOIR NİSAN - 2013

SAYI: 8

VOIR Magazin’de yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyele-ri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu dergide yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu uyarı VOIR Dergi-si’nin birinci sayfasından son sayfasına kadar, içinde yer alan tüm haber, yorum, analiz ve öneriler için geçerlidir. İlan ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Dergide yayım-lanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

VOIR Magazin’in Tüm Hakları Saklıdır.Yerel Süreli Yayındır.

ALTIN GÜNDEMİ

Avrupa’da Güney Kıbrıs’ın yaşadığı kriz ve ihtiyaç duyduğu kredi miktarı-nın beklenenden fazla olması ve Avrupa Birliği’nin bu beklentiye karşılık

vermemesi sonrasında, Güney Kıbrıs’ın “Altınlarımı satarım” tehdidi piyasada panik satışların olmasına sebep olmuştur. Bu satışların ana nedeni Güney Kıb-rıs’ın altınlarını satması durumunda Portekiz, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin de bu tavrı sergileyebilecek olması satışların hızlı şekilde devam etmesine sebep olmuştur. 1320 seviyesini kendine dip alan paritede yukarı yönlü hareketin devamı adına 1425 seviyesinin üzerinde tutunma gereklidir. Bunun başarılması durumunda 1450 ve 1490 seviyelerine doğru yukarı yönlü hareketler gerçekleşebilir. An-cak mevcut şartlar altında yukarı hareket şuan için pek olası görünmemektedir. Aşağıda ise 1320 seviyesi güçlü görünmektedir. Bu seviyenin kırılması kade-meli olarak 1290 ve sonrasında 1260 seviyelerine kadar gerilemeyi getirebilir.

Gökhan Köken / ALB Menkul Değerler Analisti

Page 11: Voir   nisan 2013 online dergi

11

NİSAN

Köşe: Aylin Gözen Muhteşem Mücevherlerin Bahar Müzayedeleri

60 KÖŞE: Selçuk Özkan Dünyanın En Hassas İnsanlarına Annelerimize

62 Markamızı Kaliteli Hizmet İle Taçlandırıyoruz CSF Silver, Mustafa Özübek ile Söyleşi

64 HABER İmalatçıya Altın Destek Kredisi

66 VOIR ODA: Sedat Özdinç “Çalışan İnsanların Hedefleri Sınırlı Değildir”

70 HABER Kardelen; Sinan Yıldırım’ın Yaptığı, Goldima’nın Ürettiği Takı

72 Annelere Değer

74 MEKAN Park Fora

76 SANAT Agathe Tykhe Köşe: Yrd. Doç. Dr Nuri Sezer Altın Oran -I-

78 GEZİ Şehr-i Ayıntab-ı Cihan

82 HABER Yeni Bir Soluk, Yeni Bir Çözüm Hertek ve Markanorm Lansman Yemeği

84 FUAR GÜNCESİ Fuara Bakış, İstanbul Jewelry Show Mart 2013

88 Tarih Değişikliği Ankagold Altın Mücevher Gümüş ve Saat Fuarı

90 KİTAP KÖŞE: Müge Bilgin Akdaş 2013 Londra Kitap Fuarın’da “Odak Ülkesi” Türkiye Oldu

92 SİNEMA Burak Kaplan: Kelebek ve Dalgıç

94 VOIR KÜLTÜR SANAT

15 PROFİL Yakup Alpdoğan, Ser Diamond

20 Sektör Kabuk Değiştiriyor Kadircan Kameroğlu

22 Sermaye Piyasalarının Yeni Markası Alb Menkul, Metin Aytekin ile Söyleşi

24 HABER 20. Yıla Özel, Kurtulan Kuyumculuk

30 Pırlantada Büyüyen Marka Vav Diamond Refik Halit Hoşgeldi

34 KÖŞE: Murat Tırpan Altında Psikolojik Düşüş HABER: Su Yolu Yolunda Gidiyor Rumeli Altın

36 Güven Kaynağı HRD Antwerp

40 Hayalden Mücevhere Mücevher Tasarım Yarışması

22 HABER Nadir Metal’e Anlamlı Ziyaret

44 KÖŞE: Mehmet Akyürek Marka Mı, Semt Kuyumcusu Mu?

46 HABER 500 Bin Dolarlık Sihirli Taç

48 KÖŞE: Emre Alkan Kuyumculuk Sektöründe Güvenlik Teknolojileri HABER: 7 Tepeli Şehirde Bykuk

49 Smaçörlerin Fuar Ziyareti

50 HABER Okul ve Sanayi İşbirliği

56 KÖŞE: Erhan Erkeç Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma II HABER İtalyanlar Şapka Çıkardı, Riva Kuyumculuk

58 Milyon Dolarlık Trend Duvarı Mücevher Danışma Merkezi (MDM)

Page 12: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR EDİTÖRDEN

12

Güzel bir mart fuarının ardından sizlerle buluşmanın sevincini taşı-yoruz. Dünya ekonomisinde bunca dalgalanmalar yaşanırken, bir taraftan da hayatta güzel şeyler oluyor. Yaklaşan “Anneler Günü” ile ilgili araştırmalar yaparken, ilk baştaki çıkış amacından nasıl da

saptığını daha net görme şansı yakaladım.

Dünya tarihine bakıldığında bu özel gün, Yunan Mitolojisi’nde tüm tanrı ve tanrıçaların annesi kabul edilen Rhea’ya, Antik Roma da ise Kibele’ye kadar dayanır. Ancak 20’nci yüzyıl tarihine dönüldüğünde durum başkalaşır. ABD’de Anna Jarvis adında bir kız annesini kaybeder. Acısını o kadar hisseder ki, bir yıl geçmesine rağmen onu unutamaz. Tek fark vardır, acısı gitmiş, yerini duru bir sevgi almıştır. Jarvis, anne sevgisinin yeri doldurulamayacak bir sevgi ol-duğunu ve her yıl bir günü annelere ayırmak istediğini dile getirir. Bu fikri beğenen arkadaşları ile birlikte belediye başkanına giderler, sonrasında olay basına yansır ve ardından tüm dünyaya yayılır. Böylece 10 Mayıs 1908 yılında ilk “Anneler Günü” kutlanır. O tarihten beri de her yıl mayıs ayının ikinci pazarı bu güzel günü kutluyoruz.

Bu evrensel günde gelen bültenler arasında beni en duygulandıran ve bir amaca hizmet ettiği için de ayrıca takdir ettiğim bir fikri paylaşmak istiyorum. Darüşşafaka Cemiyeti, kurumsal ve bireysel bağışçıları için Anneler Günü’ne özel “Bağış Sertifikaları” hazırlamış. Siz de annenize, bir çocuğun kaliteli bir eğitim almasına destek olarak bir gülümseme armağan etmek ve annenize en güzel “Anneler Günü” hediyesini sunmak isterseniz, Darüşşafaka’nın sizler için özel hazırlamış olduğu bağış sertifikalarından edinebilirsiniz. Bir yandan annenize en değerli armağanı vermiş olacaksınız, bir yandan da eğitim için bağış yapmış olacaksınız. Bundan daha değerli ne olabilir ki?

Son sözlerimi Peygamberimiz’in (S.A.V) cennete giden yolun annelerin rı-zasını kazanmaktan geçtiğini belirttiği şu kutsal sözle bitirmek istiyorum: “Cennet annelerin ayakları altındadır”.

Tüm annelerin Anneler Günü’nü kutlar, ellerinden saygıyla öperim.

Page 13: Voir   nisan 2013 online dergi

Molla Fenari Mahallesi Şerefefendi Caddesi No: 32

Nuruosmaniye - İSTANBUL TÜRKİYE+90 212 527 50 80 Pbx

+90 212 527 00 [email protected]

[email protected]

www.sinajewellery.com

Page 14: Voir   nisan 2013 online dergi

14

Şıklığa Meydan Okuyun

Zamanın nabzını tutarak keskin siluetler ve dokunuşlar ile se-zonun en hit koleksiyon ve markaları Kent Optik mağaza-

larında sizleri bekliyor. Dünyaca bilinen Linda Farrow, Chrome Hearts, Cutler and Gross, Victoria Beackham, Oliver Goldsmith ve John Varvatos gözlük markalarının Türkiye temsilciliğini yürü-ten ve 40’ın üzerinde uluslararası markayı tüketici ile buluşturan Kent Optik, günümüz modasını yakalayan, prestijli, sofistike, klasik, genç ve en iyi aksesuar tasarımları ile güncel modelleri yaşamınızın vazgeçilmezleri arasına dahil ediyor.

Kendiniz gibi Kokacaksınız

Herkes beni kokumdan tanır” fantezisi gerçek oldu. Yalnızca sizde olan ve karakterinizi yansıtan “Kişiye Özel” kokular hız-

la marka kozmetiğin yerini almaya başladı. Tüm Dünyada kadınların ortak tutkusu olan “güzel kokmak” ta-rihten de ilham alarak farklı bir boyuta taşındı. 18 yıldır koku ko-nusunda uzman olan Bihter Türkan Ergül, yaklaşık 3 yıldır kişiye özel koku tasarımları yaparak “herkes beni kokumdan tanısın” hayalini gerçekleştirdi.

14

VOIR GÜNCEL

Butik üretim anlayışını benim-seyen ve yaklaşık 15 yıldır

sektörümüzde sessiz sedasız faaliyetlerini yürüten Çetinol Ku-yumculuk; 24 ayar tamamen el işçiliğiyle yapılan takılarıyla bü-yük beğeni topluyor. Üretimde hiçbir zaman yüksek teknolojiyi kullanma yanlısı olmayan marka, simetri kaygısı da duymuyor. Yüzlerce yıl önce takı yapan bu toprağın kıymetli zanaatkarlarının üretim tarzını günümüze taşıyorlar ve sınırlı sayıda üretim yapı-yorlar. Özellikle tarihi kökeni ve çizgileri olan takılar üretiyorlar.

Kültürel Mirasımız Geleceğe Taşınıyor Desa’dan

Yaz Esintisi…2013 İlkbahar Yaz sezonunda “Blue

Breeze” temasıyla dikkat çeken mar-ka, süet ceket ve elbiseler, üç bantlı so-fistike deri sandaletler, iddialı çantalar ile tamamlanıyor. Desa’nın 2013 İlkbahar yaz koleksiyonunda bulunan tüm ürünler, kum tonlarının güneş sarısıyla harmanla beyazın parlaklığına tanıklık ettiği renkler-le bezeniyor. Koleksiyondaki incecik süet ceketler, yaz akşamlarında omzunuza alabileceğiniz bir hırkadan bile daha çok size ışıltı verecek…

Page 15: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR PROFİL

Neyimiz oldu ki, neyimiz az?Bir kıl denge terazinin kefesinde.

Yarım kalmış kefende savaş,Gül at çöplüğüne terin kuruyana dek…

Y.A

15

Page 16: Voir   nisan 2013 online dergi

16

Sürekli İstanbul-Ağrı arasında gidip gelmeye başlar baba Ce-mil Alpdoğan. Üreticilerden aldığı ürünleri Ağrı’da oğullarıy-la birlikte işlettiği mağazasında pazarlar. Yakup Bey de çocuk yaşta bu ticarete tanıklık edip, ucundan kıyısından işi öğren-meye başlar. Derken 1982-84 arası ikinci ve 1985-86 arası da üçüncü dükkan yine Ağrı’da açılır. Ancak artık İstanbul’a açıl-ma zamanı gelmiştir. Avcılar’da 1987 yılında, İstanbul’un ilk mağazası açılır. Yakup Bey de artık burada çalışmaya başlar. Çok geçmeden aynı yerde iki mağaza daha açılır. Ailenin en küçüğü olan Yakup Alpdoğan tüm bu süreçlerde çalışır. Ama her zaman büyüklerinin yaptığı ticareti gözlemle-yerek, analiz eder. “Öyle bir coğrafyadan geliyorsunuz ki, siz en küçüksünüz ve en son sizin sözünüz geçerli. Büyükler ne derse o… Bunu özellikle dile getiriyorum ki çoçukları dinleye-lim, kulak verelim. Ben o dönemler sürekli sorgulardım, ancak bunları dile getiremezdim. Artık sorumluluk alabileceğimi bi-liyordum.” Askerliğini yapıp geldikten sonra da yine ağabey-lerinin yanında bir müddet devam eder ve ardından evlenerek memleketi Ağrı’ya kendi mağazasını açmak üzere geri dönüş yapar. Önce kendi mağazasını bir yıl kadar sürdürür. Çünkü ne yazık ki artık O bambaşka biridir ve oradakilerle aynı pencereden bakamamaktadır. Tabi bu durum ticaretine de yansır. Ardından o dönemlerde tanınmış bir markanın bayiliğini yapan bir mağa-zanın başına getirilir. Marka alıcı kitlesi farklı ve batı kökenli olduğundan, kısa zamanda yeni başarılar elde eder.Yakup Alpdoğan, çocuk yaşta başladığı mesleğini gittikçe sor-gulamaya başlar. Başkalarının ürettiklerini değil, kendi üret-tiklerini satmayı hayal eder. İçini kemirmeye başlayan ve artık

Ağalıktan KuyumculuğaOnun öyküsü Ağrı’da başlar. Köy ağası olan babası ve 11 karde-şin yaşadığı bir dünyaya gözlerini açar. Bir Ağanın oğlu olmak zordur. Özgüven noktasında artıları, ama sosyal iletişim açısın-dan da çok büyük eksileri vardır. Sürekli başkalarının sorunla-rıyla ilgilenip, kendinizi bir kenara bıraktığınız bir durumdur. Böylesine bir baskı ve disiplin ile yetişmiştir Yakup Alpdoğan.O yıllarda Doğu’ya bakıldığında sosyal yaşamın zorlukları da kendini belli etmektedir. Doğunun sert mizacı, süregelen da-valar ve savaşlar dolayısıyla çocuklarının gelecekte karşıla-şacakları problemleri düşünen baba Cemil Alpdoğan, köyünü ciddi bir rakama satar. Hatta köyün bir kısmını da heyelandan zarar görmüş köylülere hibe eder. Ardından 1979’da Ağrı’nın köyünden, merkezine göç ederler. Merkezde kirada bulunan iki dükkândan birini tuhafiye, bir diğerini de kuyumcu olarak açarlar. Böylece Alpdoğan ailesinin kuyumculuk serüveni baş-lamış olur.Tüm olumsuz şartlara rağmen o dönemin Ağrı’sı, oldukça mo-dern bir şehirdi diyor Yakup Alpdoğan ve şöyle devam ediyor, “Ben çocukken, büyük şehirlere göç etmeden önce çok makul insanlar tanıdım. Memleketin yerlisi çok, civardan göç alma-mış, o yerin kültürel yapısı bozulmamış… Şehirli kültürünü ben, memleketim Ağrı’da yaşadım. 80’li yıllarda, ben çocukken iki tane sinema, iki tane tiyatro vardı. Böylesine sosyal kültü-rün ileri olduğu bir toplumdu. Mesela o tarihte Karadeniz’li ailelerin Ağrı’da işyerleri vardı. Bir nevi Doğunun merkezi gibiydi. Tabi ilerleyen zamanlarda Doğu, daha farklı boyutlar aldı; bu ayrı bir şey…”

VOIR PROFİL

oğunun insanını sevmişimdir hep. Aslında ilginçtir o tarafın insanı. Sert koşullarda yetişmelerinden mi bilinmez, dıştan görünüşleriyle iç dünyaları farklılık gösterir. Görüşmeye gittiğimizde de aynen bu manzara ile karşılaştım.

Muhlis, saygılı bir insan olan Yakup Alpdoğan o kadar samimiydi ki; hayatını ruhunun incelikleriyle birlikte bize açtı. Öyle ki; şairane tarafını da koşulsuz serdi önümüze.

D

Page 17: Voir   nisan 2013 online dergi

kalkıp, işini ilerletmenin, kendisini geliştirmenin yollarını düşünüp durur. Üretimi kısmi yapmak yetmemektedir Yakup Bey’e. O tüm üretimi bünyesine taşıyacak gelişim süreci yaşa-maktadır aslında. O dönemler için “Ticaret hayatımın en ağır dönemidir” diyor. İki yıl boyunca burada sürdürdükleri müca-dele sonunda, nihayet hayalindeki şekle girmeye başlayan işi-ni, şu andaki mevcut yerine taşır. Artık üretimin tüm aşamaları kendi bünyelerine taşınmış, geleceğe daha da emin ve kararlı bakmaya başlamışlardır. Biliyorlardı ki, Türkiye dışında da bir Pazar var ve henüz o pazara dahil değiller. Sarfedilen çabalar ve yenilikçi bakış açı-sıyla, ilk olarak Las Vegas Fuarına katılırlar. Müthiş bir heye-candır bu… Her şey tam da istenilen doğrultuda ve istenilen şekilde gider. İlk ihracat ta bu fuarda bağlantı kurdukları bir müşteri sayesinde gerçekleşir. Bugün, Arap Ülkeleri başta ol-mak üzere bir çok yere ihracat yapan bir firma haline gelirler.Kısa zamanda vizyonladıklarına kavuşmuş ve hatta kendini de bu konuda aşmıştır Yakup Alpdoğan. Bunun sebebini şöyle açıklıyor: “Hepimiz birer insanız ve hepimizin mizacı, karak-teri, yaşamı, düşüncesi, felsefesi, duyguları, bakışı, hissedişi, algıları farklı farklıdır. Kendi yapınızı, kendi karakterinizi, öz-benliğinizi, motiflerinize modellerinize yansıtırsanız ortaya farklı bir şey çıkar. Özdeşleşmek lazım. Zaten içimde hep bu duygu, bu alev vardı. Hazıra konayım demedim hiçbir zaman. Çalıştım, inandım ve cesaret ettim. Başarıyı elde etmek için sınırlanızı bilmeniz lâzım. Yani aslında kendinizi çok iyi tanı-manız, irdelemeniz gerekir ve bu şarttır. Bana göre başarının temeli budur. Kısaca başarı, kişinin kendini tanımasıdır”

İncir KabuğuTicarette başarı sağlayan belkide bir çok insan gibi Yakup Alpdo-ğan da bu başarılarının ana kay-nağını çocukluğuna, yetişme tar-zına bağlıyor. Köy Ağasının oğlu olmasına ve para kaygılarının olmamasına rağmen annesinin yönlendirmesiyle, bahçelerine gelen insanlara su ve yengesine yaptırdığı pastaları sattığını an-latıyor. Yüksünmeden, kibirsizce ve şevkle…

zamanının geldiğini kavrayan bu konuyu, onu en çok destek-leyen ağabeyi Yılmaz Alpdoğan’a açar. Tam da bu esnada bir esnaf arkadaşlarının pırlantalı ürün ürettirmek istediği habe-ri gelir. Bunu da fırsat bilen iki kardeş, bu işi yapmaya karar verir. Ağabey Yılmaz, kardeşine inanır ve sonsuz bir destekle onu İstanbul’a tekrar yollar.

Kötü komşu insanı ev sahibi yaparHer zaman geçtiği ve çok iyi bildiği Nuruosmaniye Caddesi, Yakup Alpdoğan’a daha da başka gözükür. Burada büyük bir fir-ma ile görüşüp, akıl alır. Böylece ilk üretim ticaretini gerçek-leştirir. Sonrasında yine bir pırlanta markasının doğu, güney-doğu ve Karadeniz bölge toptancılığını alır. Burada da yurt içi ve yurt dışı büyük başarılara imza atar. Ancak sürekli büyüyen ve gelişime açık bir insan olan Yakup Alpdoğan, iki sene sonra bu işi bırakır; çünkü kanatlarını daha geniş çırpmak istemek-tedir.Bayilikten istediği sonuçları elde edemeyen Yakup Bey, “Kötü komşu insanı ev sahibi yaparmış” diyor. Bunun üzerine temelli İstanbul’da ticaret yapmaya karar verilir. Önce diğer kardeş-lerle olan ortaklıklarını bitiren iki kardeş, yollarına birlikte de-vam etme kararı alırlar. Tam bu noktada birine danışmak ister Yakup Alpdoğan ve İlhami Yazıcı’nın yanına gider: “Allah bu insanın işini gücünü rast getirsin. Çok faydasını gördüm; onun gibi bir insan bu piyasada görmedim. İlhami Ağabey’e dedim ki altın toptancılığı yapabilir miyiz deyince, bana ‘ Sen de, ben de altın çantacılığı yaptık. Çok yıpranırsın. Sen şu işine devam et-sene. Seni Dubai’ye göndereyim’ dedi. O tarihlerde taşı gidip uygu-na almak çok zor. İlhami ağabey bir tercüman eşliğinde beni Du-bai’ye yönlendirdi. Çok yardımcı oldu bana bu konuda. Allah da işi-mi rast getirdi“

Başarı, kişinin kendini tanımasıdır!Babadan Han’da, ağabey Yılmaz ile birlikte bir serüven başlamış-tır artık. Neredeyse orada yatıp

17

Page 18: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR PROFİL

1818

dönemde çıtam daha da yükseldi” diyor. Manevi değerlerin kaybolmaya yüz tuttuğu bu dönemde, kuşkusuz ki büyük bir miras bu…

Bunca başarının arasında gençlere de pay vermek gerektiğini düşünüyor Yakup Bey. Meslek liseleri-nin takı tasarım ve kuyumculuk teknolojilerindeki öğrencilerini kabul ettiklerini; çocuklarını meslek sahibi yapmak isteyen ailelere de kapılarının her zaman açık olduğunu söylüyor. Yakup Alpdoğan: “Gençler kendini tanımalı, hayattan ne istedikle-rini iyi bilmeli ve ona göre samimi, kararlı adım-lar atmalı. Şunu da söylemek istiyorum; ticarette başarının en büyük gerekliliğinden biri cesarettir. Cesareti hiçbir zaman elden bırakmamalı. Bizler ülke olarak dünyaya model olmaya aday ülkelerden biriyiz. Lütfen gençlik de bunun bilincinde olsun. Sektöre atılan gençlerimiz de bu bilinçle adım at-sın. Ben bu noktada gençlerimize şu sözü vermek istiyorum: Ser Diamond olarak, burada bir mek-

tep vazifesi görmeyi taahhüt ediyoruz. Bunu sosyal sorumluluk projesi olarak addettik ve gençlerden hiçbir bek-lentimiz yok. Gelsinler, bilmedikleri bir şeyleri biz öğretelim; bizim bilmediklerimiz varsa onlar bize öğretsin. Böyle bir da-yanışma içinde olalım istiyoruz. Sonuçta hepimiz çocuklarımı-zı okutuyoruz. Kız-erkek hepsinin bir mesleği olsun”.Gerek bakış açısı, gerek insani davranışları ile Yakup Alpdo-ğan, takdire şayan…

Her yaşta ticaret yaparak; ilk açtıkları mağazanın bulunduğu çarşının çay ocağında bile çalıştığını söylüyor ve “Ben ticarette biraz ezileyim, pişeyim diye beni çay ocağının başına verdiler. Çay satışlarımıza baktım ve nasıl arttı-rabileceğimin araştırmasına girdim. Bir yerden duymuştum. Kurutulmuş incir kabuğunu aldım ve oranlarını çok iyi ayarlayarak çaya bunu kattım. Çay daha da lezzetlendi. Haftalık çay satışını yüz-de 40 oranında arttırdım. Bu arada sizle-re de bir tüyo vermiş oldum” (gülüyor) diyor.

Baba Mirası: Yalansız Hayatİki kardeş, adeta bir bedeni paylaşan iki insan gibi… Yılmaz Bey, ağabey olmanın verdiği ağırlık ve büyüklükle, her zaman destekleyici bir yapı sergilemiş; Yakup Bey de markanın görünen yüzü, konuşan dili ol-muş ve birbirleriyle ahenk içerisinde çalışmışlar. Babadan kalan şirketlerinin dışında en büyük mirasın “Baba öğütü” olduğunu söylüyorlar ve iki kardeş bunun altını özel-likle çiziyorlar: “Oğlum malını yiyin, atın, yakın hatta batırın; yalnız bana sakın yalan söylemeyin” Hayatları boyunca bu felsefeyi uyguladıklarını ve dürüstlükten asla ödün vermeye-ceklerini belirtiyor Yakup Alpdoğan ve “Bunu uyguladığım her

Page 19: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 20: Voir   nisan 2013 online dergi

Kısaca sizi tanıyalım. Alaattin Kame-roğlu’nun yeğeni olduğunuzu biliyo-ruz. Burada başlayana kadar neler yaşadınız, neler yaptınız?Üniversitede işletme okudum. Okul sade-ce teorik oldu benim için. Asıl eğitimi tabi ki burada, Kapalıçarşı’da aldım. Ortaokul yıllarından beri, tıpkı bir çırak gibi dük-kana gelirdim. Ürünleri, yerleri falan te-mizletirlerdi bana. Bir nevi altının tozunu yuttum (gülüyor). Toptanı ve üretimi Ka-palıçarşı’da, perakendeyi öğrenmek için de Capacity ve Pelikan Avm mağazalarımızda çalış-tım. Okulum ve askerlik bitince de tam anlamıyla başladım. Pırlanta ma-ğazasının sorumluluğu kuzenim Nur ve bana bırakıldı. Tabi bunun için özel eğitimler aldım. Taş üzerine geniş bir eğitimden geçtim. Halen de öğrenmeye devam etmekteyim. Yurt içi ve yurt dışı fuarlarını ve yenilikleri takip etmeye çalışıyorum. Bilgiyi pratiğe döke-bilmek için çok çalışmak gerekiyor.

Dedenizden gelen firmanızda yeni nesil olarak çalışıyorsunuz. Öncelik-le sormak istiyorum, nasıl bir duygu? Zor mudur aile şirketinde çalışmak?Aslında ben kendimi çok şanslı hissedi-yorum. Bugün etrafıma bakıyorum birçok üniversite mezunu işsiz var. Daha önceden lise mezunu olanlar direkt iş sahibi olabili-yordu. Hatta dedemin zamanında ortaokul mezunu olsan bile… Büyüklerimiz sıfır-dan başlayarak yükseltmişler işimizi. Ben üniversiteden mezun oldum, askere gittim geldim; benim işim hazırdı. Bu yüzden aile şirketinin avantajlarını yaşadım hep.

Kuşak çatışmalarına her yaş ve iş grubunda rastlıyoruz; gayet doğal bir durum. Peki siz bu durumu nasıl tole-re ediyorsunuz?Kuşak çatışması değil de dönem farklılık-ları diyelim. Dedemlerin, babamların, am-camların yetiştirildiği döneme göre bizim dönemimiz bilgi çağı… Bizim küçüklüğü-müzde bilgisayar vardı. Bizim bilgisayar başında edindiğimiz bilgilere, onlar tırnak-larıyla kazıyarak ulaşabiliyordu. Bizler de yeni nesil olarak söylediğimiz ya da öner-diğimiz şeyler oluyor tabi. Bazen karşı tepki ile karşılaşabiliyoruz. Ama bu da çok doğal. Çünkü çok büyük riskler almışlar. Ciddi bir emekleri var ortada. Belki biz de farklı riskler alacağız zamanla. Birbirine kenetli bir aileyiz. Bu yüzden sorun yaşa-mıyoruz. Çünkü çözüm odaklıyız. Bir de küçük-büyük demeden saygı gösterme-

miz var. Bizim yeni bir fikrimiz varsa önce bizi dinlerler, bu konuyu masaya yatırırlar ve mantıklı ise gerçekleştirirlir. Sonuçta her şey olması gerektiği gibi ve doğru bir şekilde yapılıyor.

Firmayı sıfırdan kuran sizler olsaydı-nız nasıl farklılıklar olurdu?Biz kesinlikle tarihi değiştiremeyiz. Bu-günden bakarak amcamların ya da dedem-lerin dönemini değerlendirmek ne kadar doğru olur bilemiyorum. O zaman nasıl

şartlar altında başarı elde ettiler bilemiyo-ruz. Bu zamanki koşul-lar yoktu. Yokluk içeri-sinde varlık yaratmışlar. Bu büyük bir başarı. Biz yeni nesilin de görevi; miras yedi olarak değil, mirası koruyucu şekilde

devam ettirmemiz gerekiyor. Biz de bu-nun için çabalıyoruz.

Kuyumculuk sektöründe markalaş-ma ne kadar başarılı sizce?Kuyumculuk sektörünü incelediğimde, özellikle altın işiyle uğraşan firmalar mar-kalaşmada daha başarılı. Ancak onlar da sayılı. Hem üreticinin haberi var, hem de son tüketicinin… Ama pırlanta konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bilgi çağın-da olmamıza rağmen, pırlantaya bakma-dıktan sonra ya da pırlantanın eğitimini almadıktan sonra hiçbir şekilde ayrımına varamazsınız. Dolayısıyla tüketici bu ko-nuda haliyle yetersiz. Böylelikle de marka arayışı çok az. Kalite ayırımı çok az kişi yapabiliyor çünkü. Reklam da çok önemli. Maalesef bu konuda da yeterli yatırım ya-pan çok az firma var.

Son bir sorum daha var. Bu firmaya aileden dolayı mı başladınız, yoksa gerçekten gönüllü müsünüz? Bugün bu şirket olmasaydı ne yapıyor olur-dunuz?Kuyumculuğu mecburiyet olarak görme-dim hiç. Ailemizin kurduğu bu şirketi bi-zim devam ettirmemiz icap ederdi. Zaten küçüklüğümüzden beri de buralardayım. Benimsedim ve sevdim bu mesleği. Bu-rada her insanı tanıyabiliyorsunuz, her insanı görebiliyorsunuz. Her insandan bir tecrübe alabiliyorsunuz. Bu da benim için büyük bir avantaj… Bu şirket olmasaydı yiyecek sektöründe olurdum herhalde. Yemekle uğraşmayı, dostlarımı ağırlamayı seviyorum. Hiç dü-şünmedim; herhalde bir restoran işletir-dim diye düşünüyorum.

Gün geçtikçe sektörde yabancı yüzler, yabancı

simalar çoğalmaya başladı. Bunun en baş sebebi de

yeni nesilin artık yavaş yavaş aramıza katılıyor olması. İşte size pırıl pırıl fikirleriyle, hem

okullu hem de alaylı bir genç: Kadircan Kameroğlu…

SEKTÖRKABUK

DEĞİŞTİRİYOR

20

Page 21: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 22: Voir   nisan 2013 online dergi

22

9 Eylül, İzmir Ekonomi ve İstanbul Ticaret Üniversiteleri’nin de bulunduğu çeşitli üniversitelerde verdiğimiz eğitim kapsa-mında öğrencileri; risk yönetimi, şirket değerlemesi ve SPK lisansı gibi birçok konuda bilgilendirdik. Bugünün öğrencileri, mezun olduktan sonra çeşitli kurumların finans departmanla-rında çalışacaklar. Bu yüzden gençlere şimdiden risk yönetimi konusunun anlatılması çok önemli. ALB Menkul olarak, Forex piyasalarının Türkiye’de doğru algılanmasını sağlayarak Tür-kiye ekonomisine pozitif katkı sağlamayı hedefliyoruz. Forex piyasalarında işleme başladığımız günden itibaren, piyasayı öğrenmek isteyen binlerce kişiye, sektörel bir okulmuşçasına eğitim verdik.

Metin Bey, okurlarımız için kuruluş hikayenizi kısaca anlatır mısınız?ALB Menkul, Deha Menkul Değerlerin aracı kurum lisansı alı-narak kuruldu. Aralık 2012’de SPK lisansını aldıktan sonra ve Ocak 2013’de işlemlere başladı.Zaten piyasanın içinde olan bir şirkettik. Forex işlemi yapma-sak bile müşterilerimizin bu kapsamda talepleri vardı. Nitekim forex piyasalarında SPK düzenlemeleri ile merdiven altı dedi-ğimiz, yasal olarak yetkili olmayan birçok kuruluşun faaliyet-lerine son verildi. SPK düzenlemesi ve yatırılan teminatların Takasbank güvencesinde olması piyasaya olan güvenin yeni-den kazanılmasını sağladı. Biz de prosedürün oturmasını bek-ledik. Ardından izinlerimizi alarak resmi olarak işe başladık. ALB Menkul, kökeninin Kapalıçarşı’ya dayanmasından dolayı, kuyumculuk sektörünün ihtiyaçlarını belirleyip, sektöre daha profesyonel destek olabiliyor. Grup şirketlerimizden İstanbul Kapalıçarşı’da faaliyet gösteren Albayrak Kıymetli Madenler şirketimiz Altın borsası’na (BİST) üyedir.

Kuruluşunuzun ardından, bugün geldiğiniz noktayla il-gili bizi bilgilendirebilir misiniz?ALB Menkul dört ay önce lisans almış olmasına rağmen de-neyimli ekibi ve kaliteli hizmet anlayışı ile birlikte hızlı bir büyüme gerçekleştirmiş, müşteri sayısı dört aylık işlem sü-resinde 1000’in üzerine taşımıştır. Şu an için İzmir şubemiz aktiftir, talep gördüğümüz şehirlerde şube açmayı planlıyoruz. Çok yakında Kapalıçarşı şubemiz, Gaziantep ve Ankara irtibat bürolarımızın ofisleri açılacaktır. Faaliyete geçebilmeleri için çalışmalarımız devam etmektedir.

Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa’da verdiğiniz Forex’le risk yönetimi eğitimi konusunda bilgi verebilir misiniz?ALB Menkul olarak Gaziantep Altın ve Kuyum Fuarı’ndan önce Şanlıurfa’da kuyumcular odası ile birlikte düzenlediğimiz seminerde, kuyumculuk sektöründeki firmaların Forex piya-salarında risk yönetimini nasıl yapabileceklerini detaylı olarak anlatarak bu piyasanın faydaları hakkında bilgilendirme yaptık.

Forex piyasalarını tanıtmak için başka ne gibi çalışma-larınız var?ALB Menkul Değerler olarak, Türkiye’de Forex piyasalarının eğitimle gelişebileceğine inanıyoruz. Bu sebeple, Forex piya-salarının tanıtımı için geçtiğimiz dört ayda, 1000 üniversite öğrencisine Forex eğitimi verdik. Aralarında Koç, Aydın, Bilgi,

Yeni kurulan ve piyasaların nabzını doğru tutmaya kararlı gözüken ALB Menkul Genel Müdürü Metin Aytekin ile piyasalar ve kuruluşları hakkında söyleşi yaptık.

SERMAYE PİYASALARININYENİ MARKASI

Page 23: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 24: Voir   nisan 2013 online dergi

24

Sektörümüzde 24 ayar altından yaptığı özgün ve iddialı tasarımla-rıyla tanınan, Kurtulan Kuyumcu-luk 2013 yılı itibariyle 20. Yaşına

adım attı. Kurtulan Kuyumculuk firma sahibi İsmet Naci Kurtulan, markalarının 20. Yaşına özel bir moda çekimi yapmaya karar verdiklerini ve bu özel yıl için özenli bir çalışma ortaya koymaya çalıştıkları-nı belirtti. Kurtulan Kuyumculuğun, tek tasarımcısı Meltem Kurtulan ile yıllarca kendisine çok farklı bir çizgi oluşturdu-ğuna dikkat çeken Naci Kurtulan, “Biz şimdiye kadar sipariş üzerine hiç üretim gerçekleştirmedik. Meltem Hanım’ın

hazırlamış olduğu ve trendlerden, moda akımlarından etkilenmeyen tasarımlarıyla koleksiyonlar üreterek müşterilerimize sınırlı sayıda ürün sunduk ama koleksi-yonlarımız hep aynı ruhu taşıdı” dedi.Ağırlıklı olarak Avrupa ve Amerika pazarı-na ürünlerinin hitap ettiğini belirten Kur-tulan, özellikle Amerikalı bir yüze sahip model ile çalışmayı tercih ettiklerini ifade etti. Çekim öncesi çok titiz bir araştırma içinde olduklarını, model seçimlerinde tekrar tekrar elemeler yaparak Ashley ’de karar kıldıklarını belirten Kurtulan söz-lerini şöyle sürdürdü: “2013 yılında çok ses getireceğine inandığımız en yeni taktı

modellerimizi, mankenimiz eşliğinde kata-loglarımıza, web sitemize, reklamlarımıza taşıdık. Çekim aşaması çok zevkli geçti. İşini çok iyi bilen profesyonel fotoğrafçılar ve iyi bir ekip ile çekim gerçekleştirildi. Markamız 20 yılda 10 000’in üzerinde öz-gün tasarım ortaya koydu. Bu gerçekten özveri gerektiren uzun yıllar demek. Ko-leksiyonumuza ait ürünlerin takipçilerimiz tarafından biliniyor ve yeni modellerimizin beğeniyle hemen kabul görüyor olması en büyük gururumuz ve ödülümüzdür. Dileği-miz daha uzun yıllar bu teveccühe mazhar olmaktır.”

20.YILAÖZEL

VOIR HABER

Kurtulan Kuyumculuk kuruluşunun 20. yılı münasebetiyle özel bir moda çekimi gerçekleştirdi. Titizlikle yapılan çekimde, Kurtulan’ın 2013 bahar ve yaz dönemi için hazırladığı koleksiyon ön plana çıkarıldı.

Page 25: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 26: Voir   nisan 2013 online dergi

Marka Kullanmanın Ayrıcalığını Yaşayın

Page 27: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 28: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 29: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 30: Voir   nisan 2013 online dergi

Yeni atılımlara imza atan Vav Diamond, sektöründe bilinirliğini arttırmaya ve büyümeye devam ediyor. Yönetim Kurulu Başkanı Refik Halit Hoşgeldi, mücevher sektörünü ve firmasını değerlendirdi.

VAV DIAMOND

Pırlantada Büyüyen Marka

30

Page 31: Voir   nisan 2013 online dergi

Vav Diamond ismini yeni yeni duymaya başladık. Kurulu-şunuzdan bahseder misiniz?Sektördeki 20 yılı aşkın tecrübemizi, 2005 yılından beri Kapa-lıçarşı’da pırlanta tedarikçisi olarak sürdürmekteyiz. İlk başla-dığımız günden bu yana sektörde gözlemlediğimiz güven bu-nalımının çözümü olarak sertifikalı ürün satışının gerekliliğini fark ederek, en küçük boylar da dahil olmak üzere, sertifikalı ürünün satılabilmesi adına ciddi çalışmalar yaptık. Geldiğimiz noktada ürün skalamızda bulunan genel stoğumuzun yüzde 80’lik bölümünü uluslararası sertifika güvencesi ile hizmete sunmaya özen gösteriyoruz. Piyasanın ihtiyaçlarını göz önün-de bulundurarak ve gelen talepleri karşılayabilmek adına, ga-mımızdaki açık parsel portföyümüzü genişletmek sureti ile en küçük boylarda bile tatmin edici stok seviyemizle hizmet vermeye devam etmekteyiz.

Sadece değerli taş değil, bitmiş ürünler de yapıyorsunuz. İki kolu da eşit mi yürüteceksiniz bundan sonra?Sürekli devam ettiğimiz araştırmalarımız, iş partnerlerimizin düşünceleri, talepleri, satış ekiplerimizin yönlerdirmeleri ve profesyonel kadromuzun hedef odaklı planlamaları sonucunda, hizmetimizi her iki alanda geliştirerek devam etmeyi ve iş or-taklarımızın mücevher konusundaki tüm ihtiyaçlarını eksiksiz karşılamak adına çalışmalarımızı devam ettireceğiz.

31

Sektörde hergün bir taşçı açılıyor. Bunu nasıl değerlendi-riyorsunuz? Bu konuda sektördeki eğitim yeterli mi?Sektörümüze katılan tüm yeni tedarikçiler belli hedefler ile işe başlıyorlar. Firmamızın temel misyonu olarak belirledi-ğimiz en kuvvetli prensibimiz; kalitemizi sürekli yukarıya taşıyarak portföyümüzü koruyup, ailemize katılacak yeni iş ortaklarımıza Vav Diamond ayrıcalığını hissettirmektir. Bu bağlamda; yeni açılan firmaların işleyişini kendi firmamız adı-na olumlu katkılarını kabullenip, farklılığımızın ispatını sağla-dığını düşünüyoruz.

Hakkınızda araştırma yaparken bir şey dikkatimizi çekti. Sitenizde; “Know How konusunda gerekli eğitimi almış personelimiz” demişsiniz. Nedir bu açıklar mısınız?Herkesin bildiği üzere “Know how’’ ın kelime anlamı; işlet-menin üretim yöntemlerinin ve bilgi birikiminin aynı işi yapan diğer firmalara pazarlanmasıdır. Bu bağlamda hizmet verdiği-miz Vav Diamond ailesine mensup iş ortaklarımızın A’dan Z’ye tüm ihtiyacının karşılanabilmesi adına, bünyemizde “Mücev-her’’ konu başlığı altında hizmet vermeye hazır profesyonel kadromuz, çalışmalarını titizlikle sürdürmektedir.

Page 32: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 33: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 34: Voir   nisan 2013 online dergi

Murat TırpanMurat Gold Yönetim Kurulu Başkanı

13 Nisan günü başlayan altındaki sert düşüşün nedenle-rini şöyle sıralayabiliriz;

f Güney Kıbrıs’ın ihtiyaç duyduğu fonlar için altın rezervlerini satacağı haberleri ve bu satışın diğer Avrupa ülkelerinde de (İs-panya ve İtalya gibi) olumsuz bir domino etkisi yaratarak büyük yük hacimlere ulaşması beklentisi f FED’in QE3’ü 2013 yılı sonundan önce sona erdirmeye karar verebileceği söylentisif Merkez bankalarının altın alımlarını azaltacağı hatta büyük ha-cimli satışlara başlayabileceği söylentisif Hindistan’daki altın talebinin yüksek vergi oranları itibariyle azalmasıf Soros ve Jim Rogers’in altın ile ilgili satış yaptıkları açıklamalarıf Petrol fiyatındaki düşüşün, altındaki düşüşü tetiklemesif Çin’in büyüme hızının sıfıra yakın gelmesiÇin’de ciddi boyutlarda bir ekonomik kriz söz konusu… İç pi-yasaya yönelik her türlü imalatın artısı, uluslararası bankalarla başı dertte olan Çin’in bu açığını altın bozdurarak dengelemeye calışması. Fakat rezervlerinin iki yıl öncesinin altına inmesinden dolayı bu davranışını gerçekleştirememesi, altın fiyatını etkileyen unsurlar arasında bulunmaktadır. Beklentilerf Spekülatif hareketler ile altının tüm desteklerini kırıyor olması bu hareketin tamamen psikolojik olduğunu gösteriyor. Zira tüm korelasyonlar darmadağın olmuş durumda. Altın şu anda hiçbir veriye dayanmaksızın hareket etmekte. Fiziki altın satan hemen hemen yok gibi. Sadece kontratlar satılıyor ve el değiştiriyor. Liki-diteye geçen yok. Düşüşün nedeni arz-talep meselesi değil.f Altının üretim maliyeti Goldcorp’a göre 950 USD civarında. Bu fiyatın altına düşmesi şu aşamada mümkün gözükmüyor. Altın için “Boğa piyasasından cıktı” diyebilen kimse yok. Geri dönüş her an ve her hacimde olabilir.f Citigroup analisti Smith’e göre gerileme 1310’da son bulacak. Düzeltmeler 1442-1531 seviyeleridir.f 2001-2005 arası yükselen altın 750USD’den 550 USD’ye f 2007 yılında 1040 USD’den 680 USD’ye düzeltme yapmıştırf 2011 zirvesi 1920 USD olduğuna göre düzeltme hareketi 1280 USD’yi gösteriyor

Son söz;Hiçbir ekonomik veri düzelmemişken 2001’den gelen rallinin sona ermesi mümkün değil.

Altında Psikolojik Düşüş

VOIR HABER

Bu yıl ürün portföyünü ve miktarını genişletme kararı alan, çalıştığı müşterilerine karşı eksiksiz hizmet sunma anlayışına büyük özen gösteren Rumeli Altın, İstanbul Jewelry Show’da arzu ettiği beklentiyi yakaladı. Fuarda Türkiye’de çalıştıkları birçok müşteriyi ağırlamanın mutluluğunu yaşadıklarını belirten Rumeli Altın Genel Müdürü

Caner Yılmaz, fuarın bu yıl misyonunu eksiksiz tamamladığını ve gelecek dönemde İstanbul Jewellery Show’a katılmanın firmalar açısından çok daha zor olacağını ve daha farklı kriter-lere sahip olan markaların fuarda yer alabileceğini ifade etti.Yılmaz, özellikle yeni girdikleri “Su Yolu” modelinde çok ciddi bir ilgi gördüklerini ve bu ürün grubunda piyasada ortalamanın çok üstünde bir kalite ortaya koyduklarını kaydetti. Yılmaz, altın fiyatlarının istikrara kavuşmaya başladığını ve sektörün daha güneşli günlere doğru yol aldığını belirterek şöyle konuştu:“Mart fuarımız bol ziyaretçi ve alıcı eşliğinde gerçekleşti. Bu sektörümüzün umutlarını ye-şertti. Biz firma olarak sürekli sıcak temas ile müşterilerimize hızlı servis etmenin gayretin-deyiz. Türkiye genelinde çok ciddi bir müşteri portföyümüz var. Bu dakikadan sonra verdi-ğimiz yüksek hizmetin karşılığında, bizde müşterilerimizden bazı beklentiler içinde olacağız. Onlardan istikrarlı bir alışveriş bekliyoruz. Artık niceliğe değil daha çok niteliğe bakacağız. İşimiz için çok yoğun bir emek harcıyoruz. Biz tüm kuyumcu dostlarımızı aynı gemi içinde görüyoruz. Geminin makine dairesi ne kadar güçlü olursa olsun, gövdesi su alıyorsa o gemi uzun mesafeleri alamaz.”

34

Su Yolu Yolunda GidiyorYurt içi piyasasında etkin bir müşteri kitlesine sahip olan Rumeli Altın, yeni girdiği “su yolu” olarak kuyum camiasında tabir edilen ürün grubunda beklediği ilgiyi toplamaya başladı.

Page 35: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 36: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR HABER

36

HRD Antwerp Türkiye Ofisi 2008 yılında kurulduğu günden bu yana eğitim depart-manı ve 2010 yılında hizmete açılan mü-cevher raporlama laboratuarıyla İstanbul Kuyumcular Odası’ndaki hizmet ofisinde sektörde güven inşa etmeye devam edi-yor.

HRD Antwerp Mücevher Raporları sektörün mihenk taşı oluyor...Sektörde kullanımı gitgide artan HRD Antwerp Mücevher Raporu bir ürünün üretilebilirliğini engellemeden bir rapor-lama hizmeti gerçekleştiriyor. Bu sayede üretimde esneklik, satışta ise güven ve kolaylık sağlanıyor. Raporlanan mücev-

her hem satış ekiplerine satışta özgüven sağlarken, hem de son müşterinin ürün ile ilgili bilmek istediği tüm kalite para-metrelerini içeriyor. Ürün kalitesi söz-lerden çıkıp belgeli bir hale geliyor, müş-terinin karar verme süresi kısaltılarak satışta pozitif bir geri dönüş elde ediliyor.

2008 yılından bu yana 600’e varan mezun sayısıyla HRD Antwerp Eğitim Departmanı’nda 1 yıldır verilen Pırlantalı Mücevher Satış Eğitimi ile sektörde güven satış ekipleri ile perçinleniyor...1 yıldır Atasay, Altınbaş, Pera Pırlanta, Ariş, Lizay ve Cemil Elmas dahil olmak üzere İstanbul başta; Anadolu’nun çeşitli bölgesindeki katılımcılara verilen Pır-lantalı Mücevher Satış Eğitimi, teknik ürün bilgisi ile sosyal bilginin harman-lanması esasına dayanıyor. Satışa yönelik temel ürün bilgisi katılımcıya aktarılıyor. Ürünün faydaları ve bu faydalardan han-gilerinin müşterisi için önemli olduğu anlatılarak, müşteri odaklı bir esasta tü-keticilere aktarmasına olanak sağlanıyor.

Mücevherin müşteri ile güven tabanlı bir ilişkide buluşturulmasını baz alan eğitim, mağazanın ya da markanın benimsediği duruşu satış ekiplerine aktararak, toplam kaliteyi sürdürmeyi amaçlıyor.

Pırlantalı mücevherin değerini bilen ve pırlantaya gerçek kıymetini veren bir müşteri kitlesi...HRD Antwerp, pırlantalı mücevhere müşteri tarafından gerçek değerinin verilmesi konusunda da çalışmalarını sürdürüyor. Mücevhere gerçek değerini ve hakkını veren bir son tüketici kitlesi oluşturmak için; son tüketici seminerleri düzenlenerek pırlantanın neden bu de-ğerde olduğu konusunda bilgilendirme-ler yapılarak, sektöre bu konuda güven kazandırılması sağlanıyor.

HRD ANTWERP TEMEL MÜCEVHER SATIŞ EĞİTİMİ İLE MÜŞTERİLERİNİZİN KARAR VERME SÜRESİNİ KISALTIN!

HRD Antwerp Temel Mücevher Satış Eğitimi, perakende satış temsilcileri ve bu alanda kariyer hedefleyen profesyonellere yöneliktir. HRD Antwerp tarafından özel olarak geliştirilen HRD Antwerp Satış Modeli ile katılımcılar, satış sürecine hakimiyet kazanır ve otokontrol edinirler. Teknik pırlanta bilgisini ve bu bilgiyi satışta müşteri odaklı olarak satış faydasına çevirmeyi öğrenen katılımcılar müşterinin karar verme süresini kısaltacak bilgi ve beceri düzeyine ulaşırlar ve satış başarısı arttırılır.

Çünkü satın alma kararı müşteriye bırakılmayacak kadar değerlidir.

[email protected] / 0 505 473 473 1

Eğitim Süreci Nasıl İşler?

Eğitim öncesinde teorik ve pratik test uygulanır. Yapılan bu testlerin sonucunda kişiye özel rehberlik hizmeti verilir. Eğitim süresince katılımcılar gerçek bir perakende mücevher mağazası olarak döşenmiş HRD Antwerp Satış Labortuarı'nda rol çalışmaları gerçekleştirerek sıcak satışı HRD Antwerp Satış modeli'ne göre deneyimlerler.

Gerçek deneyimlerden beslenerek hazırlanmış videolarla hayal kurma zorunluluğundan kurtularak, profesyonel bir eğitmen eşliğinde teorik bilgiyi özümserler. Bu sayede satış aşamalarına müşteri odaklı bir bakış açısıyla hakimiyet kazanılır. Eğitim sonunda yapılan pratik ve teorik test ile ilerleme kayıt altına alınır ve nihai başarı sonucu ortaya konur. Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, uluslar arası geçerli HRD Antwerp Mücevher Satış Eğitimi Sertifikası almaya hak kazanırlar.

• Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, %50'ye varan KOSGEB desteklerinden faydalanabilirler.• Eğitim ücreti 500 EUR+KDV'dir.• Katılımcılara talep üzerine 3 ay sonra gizli müşteri hizmeti de verilmektedir.

Ayşe Örnek, /CJR

Mücevher Satış Temsilcisi

HRD_ilan_215x285.indd 1 19.03.2013 01:21

Mücevher sektöründe özellikle tercih edilen ve bu konuda bilgileri kabına sığmayan HRD Antwerp, büyük küçük tüm marka ve işletmelerin “Güven Kaynağı” olmayı başarı ile sürdürüyor.

Güven Kaynağı

Page 37: Voir   nisan 2013 online dergi

HRD ANTWERP TEMEL MÜCEVHER SATIŞ EĞİTİMİ İLE MÜŞTERİLERİNİZİN KARAR VERME SÜRESİNİ KISALTIN!

HRD Antwerp Temel Mücevher Satış Eğitimi, perakende satış temsilcileri ve bu alanda kariyer hedefleyen profesyonellere yöneliktir. HRD Antwerp tarafından özel olarak geliştirilen HRD Antwerp Satış Modeli ile katılımcılar, satış sürecine hakimiyet kazanır ve otokontrol edinirler. Teknik pırlanta bilgisini ve bu bilgiyi satışta müşteri odaklı olarak satış faydasına çevirmeyi öğrenen katılımcılar müşterinin karar verme süresini kısaltacak bilgi ve beceri düzeyine ulaşırlar ve satış başarısı arttırılır.

Çünkü satın alma kararı müşteriye bırakılmayacak kadar değerlidir.

[email protected] / 0 505 473 473 1

Eğitim Süreci Nasıl İşler?

Eğitim öncesinde teorik ve pratik test uygulanır. Yapılan bu testlerin sonucunda kişiye özel rehberlik hizmeti verilir. Eğitim süresince katılımcılar gerçek bir perakende mücevher mağazası olarak döşenmiş HRD Antwerp Satış Labortuarı'nda rol çalışmaları gerçekleştirerek sıcak satışı HRD Antwerp Satış modeli'ne göre deneyimlerler.

Gerçek deneyimlerden beslenerek hazırlanmış videolarla hayal kurma zorunluluğundan kurtularak, profesyonel bir eğitmen eşliğinde teorik bilgiyi özümserler. Bu sayede satış aşamalarına müşteri odaklı bir bakış açısıyla hakimiyet kazanılır. Eğitim sonunda yapılan pratik ve teorik test ile ilerleme kayıt altına alınır ve nihai başarı sonucu ortaya konur. Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, uluslar arası geçerli HRD Antwerp Mücevher Satış Eğitimi Sertifikası almaya hak kazanırlar.

• Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, %50'ye varan KOSGEB desteklerinden faydalanabilirler.• Eğitim ücreti 500 EUR+KDV'dir.• Katılımcılara talep üzerine 3 ay sonra gizli müşteri hizmeti de verilmektedir.

Ayşe Örnek, /CJR

Mücevher Satış Temsilcisi

HRD_ilan_215x285.indd 1 19.03.2013 01:21

Page 38: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR GÜNCEL

Özgün Tasarımlar

Nihan Atakan Takı Koleksiyonu, klasik modellerin yanı sıra daha sade ve eğlenceli parçalarla da farklı yaş gruplarına

hitap ediyor. Sevilen birçok şirin ve zarif figürün yer aldığı ko-leksiyondaki parçalardan biri mutlaka size göre…

Organik pazarda hissettiğiniz doğal ve taze ürünlerin kokusu-nu, dalından yeni kopmuş meyveleri anımsatan taze aroma-

lar Bath&Body Works’un yepyeni koleksiyonu Fresh Picked ile evinize geliyor. Bath&Body Works’ün Fresh Picked koleksiyonu, el bakımı, vücut bakımı ve ev kokuları ile hem size hem de evini-ze özel ürünler sunuyor.

Gecenin Yıldızı Siz Olun

Kadınları kendisine tutkun eden NACAR, Gece Serisi ile dik-katleri üzerine çekiyor. Zarafetin o ışıltılı dünyasında kaybol-

mak isteyen özel kadınların tercihi olan bu özel saatler, şık tasa-rımları ile göz dolduruyor.

Batik ile Zamanda Yolculuk;

Batik 2013 İlkbahar Yaz sezon koleksiyonu ile 60’lı

yılların modasını günümüze yansıtıyor… Grafik ve desenlerin ön planda olduğu, kalem eteklerin tercih edildiği, siyah-beyaz takımların revaçta olduğu ürünler, eğlenceli, cesur ve iddialı tasarımlarla Batik, zamanda yolculuk yapmak isteyen herkesi bekliyor…

Meyvelerin Büyüleyici Aroması

60’lar

38

Page 39: Voir   nisan 2013 online dergi

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

VOIR altin imalat ‹LAN 22x28.5.pdf 1 19.04.2013 12:31

Page 40: Voir   nisan 2013 online dergi

40

Mücevher İhracatçıları Birliği’nin bu yıl 5'nci kez düzenlediği geleneksel mücevher tasarım yarışması “Hayalden Mücevhere”nin sonuçları belli oldu. JTR’nin evsahipliğinde, 21 Mart’ta Wow Hotel’de düzenlenen gecede kazanan tasarımcılara ödülleri takdim edildi.

Hayalden Mücevhere

Mücevher İhracatçıları Bir-liği tasarıma destek ve teşvik vererek; Türk Mü-

cevher sektörünü canlandırmak, ihracatı arttırmak ve yetenekli ta-sarımcıları da sektöre kazandırmak amacıyla her yıl tasarım yarışması düzenliyor. Bu yıl beşinci kez ger-çekleştirilen yarışmada; yine bir-birinden değerli ve deneyimli jüri üyeleri ile seçilmesi zor tasarımlar karşı karşıya geldi. Sektörün de sahiplendiği ve des-teklediği yarışmadaki takıları, sek-törde hizmet veren markalar üretti. Böylece her bir ürünün sponsoru da farklı bir firma oldu.Sektörümüzün taklitçilikten uzak-laşabilmesi adına bu tür yarışma-ların ve tasarımcıların destek-lenmesi, sektöre kazandırılması gerekmektedir. Bu tür organizas-yonların çoğalmasını umuyoruz…

Üçüncü Olan YarışmacıIşk ile Özgür KayaSponsor: So Chic

Birinci Olan YarışmacıSarı Gelin ile Kıymet TaşdanSponsor: By BakiSenem Design Kalıp

İkinci Olan Yarışmacıİstanbul Masalı ile Ayşe EryılmazSponsor: Atilla Karat

Page 41: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 42: Voir   nisan 2013 online dergi

42

Nadir Metal’in Genel Müdürü Burak Yakın Fuar hakkında-ki fikirlerini şu sözlerle ifade etti: “Firmamız yaklaşık 4 yıldır fuarlara katılım ger-

çekleştiriyor. Fuarlara her katılan firma gibi yeni müşteriler hedefliyoruz. Ayrıca mevcut müşterilerimiz ile fuarda buluş-manın mutluluğunu yaşıyoruz. Yeni ne-ler yapabileceğimizi, birebir görüşerek taleplerini ilk ağızdan alma imkanımız oluyor. Nadir Metal olarak her fuarda bir önceki fuara göre tecrübelerimiz artıyor. Ziyaretçilerimize daha iyi bir fuar orta-mı yaratma gayreti içersinde oluyoruz. Bunu da standımızın konumu ve yapısını geliştirerek göstermeye çalışıyoruz. Bu yıl fuarın ana fuaye alanındaki dinlenme alanına sponsor olduk. Sadece bu bile kendi müşterilerimiz, ziyaretçilerimiz dışında sektöre ilgi duyan, fuarı ziyaret eden misafirlere verdiğimiz bir hizmet olarak algılanabilir, bakış açımızı ortaya koyabilir. Bir çok yerli ve yabancı fuar ziyaretçisi sponsor olduğumuz ve baştan sona bizim hazırladığımız bu alanda din-lenme şansı elde etti. Fuarda yeni ürünlerimizin tanıtımını yap-tık. Bu yıl Dünyanın en hafif altını ile bir rekora imza attık. 0.01 gram ağırlığındaki altınımızla bu alanda son noktayı koyduk. Hediyelik madalyonlarımızı da ilk kez fuarda görücüye çıkardık. Tüm ürünle-

rimize gösterilen ilgiden dolayı büyük mutluluk duyduk.Yıllardır yaptığımız ya-tırım ve ar-ge çalışmalarının sonucu ola-rak Gram Altın konusunda her türlü ürün üretebilme becerisine sahip olduğumu-zu, böylelikle gram altınların hayatın her alanında kullanımını uygun hale getirdiği-mizi göstermiş olduk.İstanbul Jewelry Show’da bilhassa ya-bancı konuklara, üstün üretim gücümüzü gösterme şansı elde ettik. Fuarı sektö-rümüzün gelişimi için çok önemsiyoruz. Bu yıl, fuar organizasyonu çok başarılı bir sınav verdi. Hem ticari olarak biz başa-rılı bir fuar geçirdik hem de sektörümüz kendini çok rahat ifade edebilme fırsatı buldu. Fuarda yerli ve yabancı çok sayı-da katılımcı ve ziyaretçi yer aldı. Bu da fuarın bölgedeki gücünün güzel bir gös-tergesidir. İş ve sanat dünyasından stan-dımızı ziyaret ederek bizleri onurlandıran çok sayıdaki misafirlerimizden özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Baş-bakanı İrsen Küçük ve ailesinin ziyareti bizlere ayrı bir mutluluk ve onur yaşattı. Gösterdikleri yakın ilgiden dolayı bir kez daha teşekkürlerimizi sunmak isterim. Böylesi bir ortamda eleştireceğimiz tek konu fuar girişinde, kayıt işlemleri nede-niyle gelen ziyaretçilerin yaşadığı uzun bekleme süresidir. Bunun dışında her an-lamda son derece başarılı bir fuar olduğu görüşündeyiz”.

Yoğun bir tempoda geçen İstanbul Jewelry Show’da, Nadir Metal’in standında ayrı bir telaş yaşandı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı

İrsen Küçük ve ailesinin ziyareti basının ilgi odağı oldu.

Nadir Metal’e Anlamlı Ziyaret

VOIR HABER

Page 43: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 44: Voir   nisan 2013 online dergi

Müşterilerimin pek çoğundan alıyorum bu soruyu. Be-nim fikirlerime önem verip bu soruyu sormaları şah-sım adına bir onur ama tabii ki bu soruya muhatap olup

bir cevap verebilmek ise oldukça büyük bir sorumluluk yük-lüyor insana. Elbette hem büyük firmalarda birçok kademede uzun yıllar çalışmış olmak, imalatı, dünya pazarlarını, markalaş-ma çabalarının başlangıcını bilmek, hem de semt kuyumcuları ile çalışıyor olmak bu soruyu cevaplamak için oldukça önemli doneler veriyor bana. Bugün birçok bilinen markayı, franchise sistemine yöneltip kendi markaları ile mağaza açmaya götüren süreç, aslında semt kuyumcularının altın fiyatlarının yükselmesi ile birlikte artık yavaş yavaş pahalı işçiliklerden kaçınmaya baş-laması, Kapalıçarşı ve diğer üretim bölgelerinde yapılan kaliteli ama hesaplı ürünleri tercih etmeleri ile başladı. Gramına 350-400 milyem gibi işçilikler ödeyip, bir de bunun üzerine kendi kazançlarını eklediklerinde ortaya çıkan aşırı yüksek rakamlar, onları kaliteli ve hesaplı ürünlere yönlendirdi. Bu durumda sa-tışları düşen büyükler, perakendede mağazalaşmaya yönelmek zorunda kaldılar. Semt kuyumcuları, yani bu mesleğin duayen-leri ise baştan dükkânlarını bu markaların kuyumcu noktası haline getirmeyi düşündüler. Ancak son 10 yıllık süreçte bun-ların hemen hepsi bundan vazgeçmiş durumda ve o günlerde kaybettiklerini yerine koymaya çalışıyorlar. Peki nerede yanlış yapıldı? Yapılan yanlışların başında altın markası olmanın ülke-miz kuyumcu müşterisinin profiline uymaması. Semt kuyum-cuları genel olarak belli bir güven oluşturmuş kişilerin kont-rolünde ve o kişilerin adı ile markalaşmış durumdalar. Hiçbir büyük imalatçı o bölgede, o kişilerden daha fazla “Marka” değil. Bu durumda eğer semt kuyumcusu olarak para kazanıyorsanız ve bölgedeki müşterilerinizce tanınıyorsanız “Marka” olmaya özenmeyin; zira zarar edersiniz. Bu bir öngörü değil, gerçek. Semt kuyumcusundan markaya geçiş birçok kez denendi ve 3 ay – 2 yıl gibi sürelerde bu sistemden vazgeçildi. Örnekler o kadar çok ki… Ama marka olmanın hiç mi avantajı yok? El-bette var. Kişisel bilinirliklerin az olduğu kozmopolit yapıdaki şehirlerin modern çarşılarında, büyük AVM lerde, sokakta 1 ay gezseniz tanıdığa rastlayamayacağınız büyük merkezlerde yeni bir mağaza açarken marka tercih etmek son derece mantıklı. Çünkü oralardaki güveni ve bilinirliği en kolay bu şekilde sağ-larsınız. Netice olarak; marka olmak ya da olmamak sorusunun cevabını yere, duruma ve demografik yapıya bağlı olarak farklı olarak vermek gerekiyor. Senelerin semt kuyumcularına tavsi-yem, kendi markalarına sahip çıkıp kesinlikle başka markanın altına girmemeleri, ama mesleğe yeni geçecek ya da AVM lerde mağaza açacak kuyumculara tavsiyem ise bir markanın bilinir-liğinin kendilerine avantaj sağlayabileceğini unutmamalarıdır.

Mehmet AkyürekCici Gold Genel Müdürü

Marka mı, Semt Kuyumcusu mu?

44

VOIR GÜNCEL“OneTower’’

Lüks konut projelerinin ardı ardına yük-selmeye başladığı Ankara, Oran’da

yapımına başlanan “OneTower’’ ile mi-marlıkta gerçek bir marka ile tanışmaya hazırlanıyor.Building Design dergisinin “Dünya mi-marlığı ilk 100’’ listesine Türkiye’den giren tek ofis olan; İstanbul Modern, Kanyon, Levent Loft, Loft Bahçe, Sapphire gibi İs-tanbul’a değer katan ödüllü projeleri ha-yata geçiren Tabanlıoğlu Mimarlık, “One-Tower’’ ile Ankara’daki ilk konut kulesi ve avm projesine imza atacak.

“Sürdürülebilir, Şık Tasarımlar Fuarda

60 yılı aşkın bir süredir 52 ülkede sanatçı dokunuşlarıyla dinamik yaşam alanla-

rı yaratan LG Hausys, 24-28 Nisan tarihleri arasında, Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’n-de düzenlenecek 36. Yapı Fuarı – Turkeybu-ild İstanbul 2013’de, 7. salon, 261 numaralı standında özenli ve çevre dostu tasarım me-raklılarını konuk edecek.

Page 45: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 46: Voir   nisan 2013 online dergi

46

Fuarlarda her yıl özel bir etkinlik düzenleyen Tekin Seyrekoğlu, 21-24 Mart tarihlerinde gerçekleşen İstanbul Jewelry Show’a damgasını vurdu. İllüzyon gösterisi ile renklenen şovda; Tekin Seyrekoğlu, Miss Turkey 2012 Açalya Samyeli Danoğlu’nu 500 bin dolar değerindeki tasarımla taçlandırdı.

500 Bin Dolarlık Sihirli Taç!

Tekin Seyrekoğlu Mücevherat, 21-24 Mart 2013 tarih-leri arasında gerçekleşen İstanbul Jewelry Show’da, yine muhteşem bir tanıtım gerçekleştirdi. Standında gerçekleştirdiği şov, yerel ve ulusal basının da ilgi odağı oldu. Adeta izdiham yaşanan stantda, hayal gü-

cünün sınırlarını zorlayan muhteşem şov herkesin beğenisini kazandı.Miss Turkey 2012 Açalya Samyeli Danoğlu’nun güzelliği, Tekin Seyrekoğlu imzalı özel tasarımla taçlandı. 2007 Erkek Güzeli Serkan Tan’ın da yer aldığı ve sunuculuğunu ünlü televizyoncu Vatan Şaşmaz’ın üstlendiği tanıtım, illüzyonist Özgür Kapmaz ve Devrim Kömüş’ün gösterileri ile renklendi.Tekin Seyrekoğlu imzası taşıyan, göz alıcı ışıltısıyla Açalya Samyeli Danoğlu’nun güzelliğine güzellik katan, 500 bin dolar değerindeki taç; yarım kg pembe altın kullanılarak, 140 carat yakut, 40 karat pırlanta ve 85 karat elmas ile bezenerek hazır-landı. Taç takma töreni ise heyecan yaratan ve ilgiyle izlenen bir illüzyonla gerçekleştirildi. 2013 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu’nda yer alan Tekin Seyrekoğlu imzalı altın, elmas ve pırlanta tasarımları da fuar kapsamında sektör profesyonellerine tanıtıldı.

VOIR HABER

Page 47: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 48: Voir   nisan 2013 online dergi

Teknoloji insanların içine öyle sızdı ki, artık teknolojisiz bir şey yapmak mümkün olmuyor. Kuyumculukta çok küçük parçaların bile çok değerli olmasından dolayı her şeyden önce işyerlerinin güvenli olması gerekir.

Bunun için gereken teknoloji, yangın, gaz algılama ve hırsızlık alarm sistemi, kapalı devre kamera sistemi ile ürün depolama sistemleridir. Bunlar kuyumculukla uğraşan bir işyerinin olmaz-sa olmazlarıdır.Günümüzde gelişen olaylara göre güvenlik teknolojileri de hızla gelişmektedir. Örneğin, eski alarm sistemleri telefon hattı üze-rinden sinyaller gönderiyordu. Ancak bu telefon hatlarının kesi-lip alarmın devre dışı bırakıldığı görülünce bunun önüne geçmek için önce mobil hat, daha sonra GPS üzerinden sinyaller gönde-ren cihazlar geliştirildi. Kurdurduğunuz alarm sisteminin 24 saat kesintisiz izlendiğinden emin olmalısınız. Sadece alarmın çalma-sı hırsız için bir şey ifade etmeyecektir. Alarm sisteminiz kurul-duktan sonra periyodik olarak bakımını yaptırmalısınız. Çünkü ortamın sıcaklığı ve neminden dolayı alarm panelinde bulunan kuru aküler bitmiş olabilir, bunları yenisiyle değiştirmeniz gere-kebilir. Aksi takdirde elektriklerin kesildiği bir anda işletmeniz zor durumda kalabilir. Ayrıca iş yerinize alarm sisteminizle bir-likte mutlaka gaz ve yangın dedektörleri de taktırınız.Dikkat edilmesi gereken ikinci sistem kapalı devre kamera siste-midir. Sadece alarm sistemi kurdurarak tam bir güvenlikten söz etmek imkansızdır. Örneğin hırsızlık alarmı çaldığında gece üs-tünü giyip mağazaya koşmak hayatınızı tehlikeye atmanıza sebep olacaktır. Bundan dolayı alarm çaldığında evinizdeki herhangi bir bilgisayardan veya akıllı telefondan işyerinizdeki kameralara ulaşabilir ve denetleyebilirsiniz. Bir çok firma kameraya verilen paranın çöpe gittiğini düşünmektedir. Gerçekte bu böyle değildir. Kapalı devre güvenlik sistemleri güvenliğin yanısıra hırsızlığı caydırıcı, uzaktan mağazalarınızı kontrol etmek, personellerini-zin işe giriş çıkış saatlerini ve verimliliğini denetlemek için de kullanılan çok iyi bir araçtır. Elinizdeki sistemi en iyi şekilde kul-lanmak sizin elinizdedir. Eğer mümkünse kurulumu yapılan ka-meraların görüntüleri, kuruldukları lokasyondan farklı bir yerde herhangi bir kayıt cihazı olmadan internet üzerinden merkezi bir sunucu üzerine kaydettiriniz. Bu teknoloji ile olası bir hırsızlık, yangın ve su baskını durumlarında kayıtların kaybolmasının önü-ne geçmiş olursunuz. Son olarak ürün depolama yani çelik kasa sistemleridir. Akşamları iş yerinizden ayrılırken mutlaka kasa-larınızın kapatılıp, şifrelerinin bozulup, anahtarlarının üzerinde bulunmadığını kontrol ediniz. Mümkünse kasanızın bulunduğu bölgeye alarm sistemiyle birlikte darbe sensörleri taktırınız. Bu anlatılan güvenlik sistemleri sizin hayatınızı hem kolaylaştı-rıp hem de koruyacağından dolayı alarm ve kapalı devre kame-ra sistemleri uygulamalarınızı, iş yerinizi iyi analiz edebilecek, maliyeti düşük ancak tam koruma sağlayabilecek şekilde sistem kuracak tecrübeli firmalara emanet ediniz.

Emre AlkanBayramoğlu KuyumculukGenel Md. Yrd.

Kuyumculuk Sektöründe Güvenlik Teknolojileri

Trabzon’da yıllar önce doğan ve Türkiye’nin birçok böl-gesine hasır bilezik sunan

Bykuk, İhracat çalışmaları ve Mar-mara Bölgesi için İstanbul’u kendine üs seçti. Bykuk Kuyumculuk Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Kuk, yıllardır İstanbul’da bir şube açmayı planla-dıklarını, bu amaçlarına da ulaştık-ları için büyük mutluluk duydukla-rını söyledi. İstanbul’un stratejik bir önemi oldu-ğunu ve kuyumculuğun kalbinin bu şehirde attığını kaydeden İbrahim Kuk, “Ankara’daki toptan satış ofi-simizin ardından İstanbul’da mar-kamıza ait bir atölye ve toptan satış ofisi açmamız bize büyük bir ivme kazandıracaktır. Daha önce sürekli Trabzon’dan İstanbul’a seyahat ya-pıyorduk. Hep İstanbul’da yerleşik olarak bulunmak istiyorduk. Şimdi ben İstanbul’a yerleştim. Ağabeyim,

Trabzon’daki merkezimizde olacak. Hedefimiz; İstanbul üzerinden tüm Marmara Bölgesi ve yurt dışına By-kuk markamızın seçkin ürünlerini yaymak, bu bölgedeki müşterileri-mizle daha etkin bir iletişim kur-maktır” diye konuştu.

Hasır bileziğin Trabzon’dan yarı mamül halinde İstanbul’a geleceğini, Kuyumcukent’te yer alan atölyede bilezik tokası, klipsler ve diğer par-çaların imal edileceğini belirten Kuk, İstanbul’daki atölyeye Trabzon’dan çok değerli bir ustalarını da getirdik-lerini ifade etti.

48

Trabzon hasır bileziğinin köklü markalarından Bykuk, İstanbul Kuyumcukent’te atölye ve ofis açtı

7 Tepeli Şehirde

VOIR HABER

Page 49: Voir   nisan 2013 online dergi

Kalitesinden ödün vermeyen ve özellikle sporcuların tercih ettiği marka Sina Montür, fuarın ilk gününde hareketli saatler yaşadı; voleybol takımı oyuncularına ev sahipliği yaptı. Filenin Sultanı ve takımın kap-tanlığını yürüten, aynı zamanda Eczacıbaşı Vitra Bayan Voleybol Takımı’nda da smaçör olarak görev yapan

Esra Gümüş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve A Milli Erkek Voleybol Takımında smaçör Mustafa Kırıcı ile yine Eczacıbaşı Vitra Bayan Voleybol Takımı’nın smaçörü Senna Usic, Sina’nın standını ziyaret etti.Başarılı sporcular stantda basının ilgi odağı oldu. Sina Montür Yönetim Kurulu Başkanı Barış Lek ve sporcular arasında güzel diyaloglar yaşandı. Yeni koleksiyonlarına özel ilgi gösteren sporcular, takıda tercih ettikleri mar-kanın Sina olduğunu da belirttiler.

Her yıl yeniliklere sahne olan ve sektörümüz için önemli bir yere sahip olan İstanbul Jewelry Mart Fuarı’nda, farklı bir etkinlik de Sina Montür standındaydı. Spor camiasına yakınlığı ile dikkat çeken marka, ünlü sporcuları standında ağırladı.

Smaçörlerin Fuar Ziyareti

Page 50: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR HABER

50

Dumlupınar Üniversitesi, okul-sa-nayi işbirliğine verdiği önemle, okul bünyesinde yapılan işbir-

liklerine hız kazandırdı. Bunlardan bir tanesi Kütahya Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu bünyesinde gerçekleşti. Kütahya Teknik Bilimler Meslek Yükse-kokulu ve Goldima Kuyumculuk Firması arasında var olan işbirliğini artırmaya ve resmi nitelik kazandırmaya yönelik işbir-liği protokolü 30.03.2013 tarihinde imza-landı. Protokolü Goldima Firması adına Sayın Armağan Kaspar ve Kütahya Tek-nik Bilimler Meslek Yüksekokulu adına Müdür Doç. Dr. Mustafa Aydın imzaladı. Protokol töreninde ayrıca Müdür yardım-cısı Yılmaz Esenboğa, El Sanatları Bölüm Başkanı Birnaz Er, Kuyumculuk ve Takı Tasarım Bölümü Öğr.Gör. Haldun Şeker-ci ile diğer idari ve eğitim personeli ile birlikte davetliler, Kuyumculuk Takı Ta-sarım Bölümü öğrencileri hazır bulundu.

Protokol imzaları sonrası yapılan konuş-malarda Müdür Doç Dr. Mustafa Aydın, “Okulumuzda imza altına aldığımız bu protokolle okul sanayi işbirliğine bir çivi daha çakmış bulunmaktayız. Okulumuza kendisini her zaman katkılarını gördü-ğümüz Armagan Kaspar beyefendinin de şeklini ve boyutunu genişlettiğimiz bu protokolle, başta kendisi ve Goldima firması olarak karşılıklı işbirliğini daha verimli bir şekilde geliştireceğimizi um-maktayım. Kurumum adına herkese te-şekkür ederim.” dedi. Goldima Firması Armağan Kaspar ise “Kütahya Teknik Bilimler Meslek Yüksekokuluna var olan katkılarımız daha da gelişerek devam edecektir. Biz ve bizim gibi firmalar her ne kadar okullarla işbirliği içerisinde bu-lunmak istese de maalesef çoğu kurum-da sizin okulunuzun sergilediği gibi bir yaklaşımla karşılaşamıyoruz. Bu da bize ayrıca sevinç vermektedir. Başta Rektör

Prof Dr. Ahmet Karaarslan ve Kütahya Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç Dr. Mustafa Aydın’a, işbir-liği konusunda teşvik edici tutumların-dan dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Bunun yanında bu protokolün imzalan-masına vesile olan Kütahya Teknik Bi-limler Meslek Yüksekokulu ile Goldima Firmasını bu imzayla aynı çatı altında buluşmasına sebep olan Öğr. Gör. Haldun Şekerci’ye katkılarından ve gayretlerin-den dolayı ayrıca teşekkürlerimi sunu-yorum. Güzel şeylere vesile olması di-leğiyle herkese saygılarımı sunuyorum” dedi. Protokol gereği Goldima Firması tüm teknik ve eğitim konularında gerekli yardımları üstlenirken, Kütahya Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu da aynı şe-kilde tüm AR-GE çalışmaları ve yetişmiş eleman desteği gibi konularda yardımları üstlendi.

Okul ve Sanayi İşbirliğiDumlupınar Üniversitesi, Kütahya Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Goldima Firması arasında bir

protokol imzalandı. Eğitime destek amaçlı bu protokol, kuyumculuk sektörü için oldukça önem arz ediyor.

Page 51: Voir   nisan 2013 online dergi

www.salvadorgem.com

LİLA HEDİYELİK EŞYA SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

Nuruosmaniye Cad. Atay Apt. No:5/7 K:3 34110 Cağaloğlu / İstanbulPhone: +90 212 511 58 50 • Fax: +90 212 511 59 50

E-mail: [email protected]

You are precious more than ever...

ww

w.b

eyin

isle

ri.c

om

Page 52: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR GÜNCEL

52

Zamansız Tasarımlar

Zeckié markasının yaratıcısı, takı tasarımcısı Zekiye Koçarslan, neo-artdeco tasarımların ağırlıkta olduğu yeni koleksiyonuyla

geometrik formlara modern yorumlar getiriyor. Zamanı dün, bu-gün ve yarın ile sınırlamayanlar için geniş ürün yelpazesi sunan Zeckié, yeni koleksiyonuyla geometrik şekilleri hayal gücüyle yo-rumluyor.

HAYAT BİR HARİKA!

Çok yeni, Çok seksi, Çok ra-hat... Victoria’s Secret’ın yeni

parfümü “Fabulous”. Victoria’s Secret Life is “Fabulous” iç gi-yim koleksiyonundan adını alan parfümü “Fabulous” hayatınızın en keyifli, en harika anlarını size hatırlatacak. Victoria’s Secret Life is “Fabolous” koleksiyonu ilhamını kadınsılığın getirdiği hayattan keyif alma, yenilenme, tazelik ve cazi-beden alıyor.

Modanın Kalbi Calvin Klein’da Atıyor

Tasarımı, çizgisi ve koleksiyonlarındaki özel detaylarıyla dün-ya modasına yön veren Calvin Klein, rengarenk 2013 ilkba-

har-yaz koleksiyonuyla mağazalarda fırtına gibi esiyor. Yeni se-zonun gözde trendleri arasında yer alacak modeller iddialı ve sıra dışı çizgileriyle gizemli bir yolculuğa çıkarıyor.

Yeni KoleksiyondaRenklerin Enerjisi

Converse, bahar ay-larını karşıladığımız

şu günlerde ısınan hava-ların getirdiği özgürlüğü kutlamak üzere İlkba-har/Yaz 2013 All Star Koleksiyonuyla karşımı-za çıkıyor.. Doğanın ve güneşin enerjisini yan-sıtan yeni koleksiyonuy-la Converse, sezonda farklı modelleri ile tarzıy-la dikkat çeken herkesin vazgeçilmezi olacak.

Page 53: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 54: Voir   nisan 2013 online dergi

54

VOIR GÜNCEL

Aksesuar modasında her daim ilkleri yaşatan ve dünya mo-

dasını eş zamanlı olarak vitrinleri-ne taşıyan So CHIC; Miranda Kerr, Rihanna, Alicia Keys, Fergi, Nelly Furtado gibi dünyaca ünlü yıldız-ların tercihi ‘Ear Cuff’ modasına, Türkiye’de ‘IŞK’ ismini verdiği, Mevlana Mesnevisi’nden esinle-nerek Limited Edition olarak üre-tilen sarmaşık kulak aksesuarıyla eşlik ediyor. IŞK, Türkiye’nin en prestijli tasarım yarışmasında da tasarım ödülüne layık görüldü.

Karakaş Atlantis, en özel gecelere ve en özel davetlere ışıltı katacak

elmas koleksiyonu ile lüks sevenlerin karşısına çıkıyor. Işıldayan küpelerin göz kamaştırıcı güzelliği ve ihtişamın sadelikle dengelendiği koleksiyon, kadınların beğenisine sunuluyor.

Göz Kamaştıran Tasarımlar

Geniş ürün yelpazesiyle her tarz ve yaş grubuna hitap eden aynı za-manda çok katlı mağaza konsepti ile hizmet veren Debenhams,

İngiltere’nin ünlü tasarımcılarından Ben de Lisi’nin İlkbahar / Yaz 2013 koleksiyonu ile bahara şık bir adım atıyor. Markanın diğer tasarımcı-larından Henry Holland ve Jasper Conran’ın aksesuar koleksiyonları da kadınların şıklığını tamamlayan anahtar parçaların başında geliyor.

Baharı Karşılayın

Hollywood yıldızlarının

tercihi “Ear Cuff”

Tasarım sanatı ile özdeşleşen Movado, şıklığından ödün

vermeyen, lüks tutkunu ve zarif kadınlar için hazırladığı Concer-to serisini vitrine çıkardı. Pırlanta taşlarla süslenmiş Concerto seri-si; zarafet ve lüks tutkunu kadın-ların vazgeçilmezi olacak.

Pırlanta Şıklığını Bileğinize Taşıyın

Dünyaca ünlü iç giyim markala-rını bir araya getiren Mendo’s

bünyesinde yer alan Simone Pe-rele iç çamaşırı koleksiyonu; eğ-lenceli, modaya uygun, romantik renkler ve kozmetik tonlar ağırlıklı olarak karşımıza çıkıyor. Siz de dış görünüşünüz kadar iç giyiminizde de şıklık ve rahatlığa önem veri-yorsanız Simone Perele iç çama-şırı koleksiyonu tam size göre.

Moda ve KonforŞıklığınızaYansıyor

Page 55: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 56: Voir   nisan 2013 online dergi

Erhan ERKEÇAltınakıl Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri

Geçen ay giriş yaptığım yazımdan kısa bir hatırlatma ile başlamak isterim. Yazımın birinci kısmında; şirket işleyiş yapısının kurumsallaşamaması ve aile içi iliş-

kilerin kurumsallaşamaması konu başlığı altında açıklamala-ra yer vermiştim. Gelelim yazımızın devamına…

Aile şirketlerinde başarılı olmak için:

Sürecin nasıl olacağı kitaplarda değil her kurumun kendi içinde, firmanın bulunduğu yerleşim yerinde, ürünlerinde, müşterilerinde gizlidir. Bunu görebilmek çoğu kez zannedi-lenin üstünde bir uzmanlık gerektirir. Kurumun büyüklüğü, pazarın farklılaşması, müşterinin çeşitlenmesi, süreçlerin karmaşıklığı arttıkça uzmanlığa duyulan ihtiyaç da artar. Bu noktada uzman yardımı almak sonuç odaklı en kısa ve en ba-sit yoldur.

Tavsiye edilen yol haritası;

u İşin başına ailenin en yaşlı üyesini, mağazanın başına ise en çok satanı değil, gerçekten yönetebilen bir profesyoneli getirin.

u Düzenli aile içi toplantılar yaparak sorunları büyümeden çözün ve tüm bireyleri sürece dahil edin. Kararları oy siste-mi uygulaması ile alın. Nedenleri aile içinde açıkça paylaşın.

u Şirket kurallarını yazılı hale getirin ve hiçbir aile üyesi için asla kurallarda esnemeyin.

u Şirket içi eğitimler ve sürekli gözden geçirmeler yapın.

u Hedefleri istekler ve sözlerle değil raporlarla ortaya koyun.

Tüm şirketlerin kurumsallaşma yolunda emin ve doğru adımlarla ilerlemesini dilerim. “Başarıya giden en kısa yol, başarmış olanların ayak izlerini takip etmektir”.

Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma

-II-

56

VOIR HABER

Kuyum camiasının çok eski ramat atölyesi sahiplerinden biri olan Cemil Şahin tarafından kurulan ve

bugün itibariyle; Ahmet Şahin, Yaşar Şahin ve Bahattin İpek tarafından yönetilen Riva Kuyumculuk, aylar öncesinden hazırlığına başladığı İstanbul Jewelry Show’da emeği-nin karşılığını büyük beğeni toplayarak aldı.Press takı üretimiyle sektöre adım atan Riva Kuyumculuk; döküm ürünler piyasa-ya sundu ve ardından son yıllarda “Hollow chain” adıyla adlandırılan ürün grubu ile ticari faaliyetlerine hız verdi. Riva Kuyumcu-luk Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Şahin, altın fiyatlarının son yıllarda aşırı değer ka-zanması sonucunda, daha hafif ürün grup-ları ortaya koymak ve pazarın ihtiyaçlarına cevap verebilmek için “Elişi-hollow chain” üretimine ağırlık verdiklerini söyledi. Taşlı taşsız, çift renkli, farklı kaplamalı bileklik ve kolye üreten Riva Kuyumculuk her ay vitrin-lerine 100’e yakın yeni model taşıyor. 7-8 yıl öncesinin kabul edilen kolye ve bileklik gramları ile bugün aynı ürünlerin standart

gramajları arasında en az yüzde 50 hafifle-me olduğunu belirten Şahin, “Bugün Pazar bizden sadece hafif ürünler değil, 8 ayar-dan 22 ayara kadar farklı bir ürün yelpazesi sunmamızı bekliyor. Tüm bu değişen piyasa koşullarına, üretimimizi hızla adapte ederek başarılı bir şekilde uyum sağladık” dedi. Ahmet Şahin, İstanbul Jewelry Show’da yerli yabancı bir çok önemli alıcının Riva’nın standına geldiğini özellikle “Hollow chain” takı model üretimiyle ünlenen İtalyan’ların, bu ürün grubunda Riva’nın ortaya koy-duğu modeller karşısında hayranlıklarını gizleyemediğini ifade etti. Şahin; Riva’nın ürünlerinin yüzde 50’sini yurt içine yüzde 50’sinin de yurt dışına sunulduğunu kayde-derek, “Yüksek kaliteli üretim anlayışımızla, bizim çok fazla açıklama yapmamıza ge-rek kalmadan ürünlerimiz kendilerini ifade ediyorlar. Fuarda yeni koleksiyonlarımız ilgi topladı. Fuardan gayet mutlu ayrıldık. Ticari başarımızın yanı sıra bizi en çok mutlu eden İtalyan kuyum camiasının önde gelen isim-lerinin takdiridir” diye konuştu.

Zincir ve bileklik takı modellerinde sektörün deneyimli markası Riva Kuyumculuk, İstanbul Jewelry Show’da sergilediği “Hollow Chain” ürünleriyle bu alanda önemli çalışmalara imza atmış İtalyan’ları kendine hayran bıraktı.

İtalyanlar Şapka Çıkardı

Page 57: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 58: Voir   nisan 2013 online dergi

58

Milyon Dolarlık Trend Duvarı

Mücevher Danışma Merkezi (MDM), 2013-2014 trendlerini İstanbul Mücevher Fuarı’nda, Milyon dolarlık trend duvarı ile sundu. İlgi odağı olmayı başaran MDM, yeni girişimleriyle de sektörü sarsacak gibi.

Tüketiciyi mücevherlerin ışıltılı dünya-sı, mücevher taşları, mücevher trend-leri, bakımı, saklama koşulları konu-larında bilgilendirmeyi hedefleyen ve

mücevher sektörüne girerek profesyonel-leşmeyi isteyenlere iş garantili eğitimler ve-ren Mücevher Danışma Merkezi, 2013-2014 trendlerini sunmak üzere gerçek mücevherler ve mücevher taşlarının sergilendiği dünyadaki ilk, milyon dolarlık bir duvar hazırladı.Alanında uzman ekibiyle tüketiciye yön veren Mücevher Danışma Merkezi, mücevher konu-sunda merak edilen tüm sorulara yanıt verir-

ken, sertifikalı ve iş yerleştirmeli programıyla da profesyonel danışmanlar yetiştiriyor.İlk kez İstanbul Mücevher Fuarı’nda açıklanan 2013-2014 yılı mücevher ve değerli taşlarda megatrendler; Futuristic, Historical Fantasy, Natureland, Romantic Shadows şeklinde…Mücevher Danışma Merkezi, mücevher mağa-zalarında yapılan keyifli sohbetlerden, mağa-zalardaki personelin mükemmel servis anlayı-şıyla kişiye özel danışmanınız olmasına kadar, müşterilere farklı deneyimler yaşatacak pek çok hizmeti bir arada sunuyor. Ayrıca uygu-ladığı sertifika eğitimleri ile mücevher sektö-

Page 59: Voir   nisan 2013 online dergi

Zaman Tüneli

Aylin GÖZENMücevher - Pazarlama Uzmanı

ICA International Color Stone Association Üyesi

ründeki firmaların dönemsel ya da daimi insan kaynağı ihtiyacını karşılıyor. İş garantili sertifika programını ta-mamlayan Mücevher Uzmanları, mücevher tarihinden akımlara, taşların tüm özelliklerinden, trendlere ve satışına kadar her konuda, alanındaki profesyonellerce yetiştiriliyor.

59

Dünyanın en tanınmış iki müzayede evi olan Sotheby’s ve Chris-ties’in bir gün arayla düzenlediği geleneksel açık arttırmalar, bu ayı muhteşem mücevherlerle doldurdu.

Hafta, 16 Nisan’da Christies’in New York’ta düzenlediği müzayede-de sunduğu, Hindistan’da Golconda’dan çıkarılmış, bilinen en büyük yoğun pembe pırlanta ile başladı. 39.323.750 $’a alıcı bulan “Princie Diamond” Golconda’dan gelen pırlantalar arasında bir dünya rekoru kırarken, şimdiye kadar Christies’de ve New York Magnificent Jewels müzayedelerinde satılan en pahalı pırlanta ünvanını aldı. Heyecanlı ge-çen arttırmada, pırlantayı müzayedeye telefonla katılan bir yatırımcı aldı.

“Princie Diamond” adını taşıyan ve yoğun pembe renkli, 36,65 karatlık bu pırlantanın kökeni Hindistan’ın güneyindeki Golcon’da madenine kadar uzanıyor ve kayda geçen ilk sahipleri Haydarabad Kraliyet Aile-si. 1960 yılında aile tarafından açık arttırmayla Van Cleef & Arpels’in Londra Ofisine 46,000 Sterlin’e satılıyor. Pırlantanın adı ise, firmanın Paris mağazasında düzenlenen bir partide ortaya çıkıyor. Partiye annesi Maharani Sita Devi ile katılan Hindistan’ın 14 yaşındaki Baroda Prensi onuruna bu özel taşa “Princie” adı veriliyor.

Müzayedede bu özel pırlantanın yanında yaklaşık 300 kadar mücevher ve mücevher taşı, önemli özel mücevher koleksiyonları, az bulunan do-ğal inciler satışa sunuldu.

17 Nisan’da ise, Sothebys’ın yine New York’ta düzenlenecek yıllık “Magnificient Jewels” bahar açık artırmasında, 400 lottan oluşan ve toplam değeri 35 milyon USD’dan fazla tahmin edilen mücevherler ve mücevher taşları sunuldu. Müzayedede yer alan ve en pahalı parça olan 75 karatlık damla kesimli pırlanta 14,165,000$’dan alıcı buldu. Şimdi-ye kadar Amerika’da yapılan müzayedelerde görülen en önemli renksiz pırlanta olduğu açıklanan bu parça, D rengindeydi.

Açık arttırma, bunun yanında Gould ailesinden nadir rastlanan renkli mücevher taşlarını, Cartier’in “Tutti Frutti” bileziği ve panter broşu gibi ikonik modelleri de barındırıyordu.

Muhteşem Mücevherlerin Bahar

Müzayedeleri

Page 60: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR GÜNCEL

Dünyanın En Hassas İnsanlarına; Annelerimize

A nnelerimiz hakkında pek çok şey yazıldı. Hangi keli-meler onları yeterince anlatır? Aslında annelerimizdeki sevgi; yaşadığımız, özlediğimiz tüm insan ilişkilerinin sıcaklığı değil midir? Okuduğum kitaptantan sıcak bir hikayeyi sizlere aktarmak istiyorum:

Birkaç yıl önce Houston’dan New York’a uçup indikten sonra ba-vullarımızı beklerken, uçmaya pek de alışık olmadığı her halinden belli olan ve benimle birlikte bavulunu bekleyen yaşlı bir bayanın zorlandığını görünce, kendisine yardım ettim.Nazikçe ve sessiz bir şekilde “Teşekkür ederim” dedi. Çok fazla gergindi. Sohbet etmeyi sürdürerek New York’a niçin geldiğini öğrenmeye çalıştım. Kızının havalimanından kendisini alacağını, 55 yıllık hayat arkadaşının vefat ettiğini, bu uzun evlilik boyunca evlilikten çok zevk aldığını, mutlu bir evlilik geçirdiğini, kızının da yalnız yaşa-mak istemediğini ve bu yüzden yanında yaşaması için kendisini New York’a çağırdığını anlattı.Ben başsağlığı dileyince; “Evet çok şanslıydık zaman çok hızlı geç-ti.”dedi.Benim ne iş yaptığım sorusuna verdiğim “pırlanta” cevabı; yüzünü birden aydınlattı fakat bu aydınlık o kadar az sürüp, birden hüzne dönüştü ki… Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken, gözyaşlarını benden saklamaya çalıştığını fark ettim.Neden bu kadar hüzünlendiğini öğrenmek istediğimde, kocası Charlie’nin evlendiklerinden beri kendisine hep bir pırlanta yüzük almak istediğini, ama evlilik masrafları ve daha sonra çocukların masrafları derken, Charlie’nin her yıl başı pırlanta bir yüzük vaat ettiğini, ama bir türlü alamadıklarını anlattı. En son Charlie önü-müzdeki yıl yüzüğü alabileceklerini ifade etmişti; ama artık Char-lie’nin ne yüzük, ne de önünde yaşayacağı bir yıl vardı.Kadının artık açıktan gözyaşlarını silmesi için mendilimi çıkartıp kendisine uzatıp, ismini sordum. O da “Evelyn, Evelyn Benson” dedi. “Eh, Evelyn,” dedim, “Benim adım Fred Cuellar ve bizi kade-rin bir araya getirdiğinin farkındasın değil mi? Acaba yüzük ölçünü biliyor musun? “Ben… Gerçekten bilmiyorum” diye kekeledi ve ekledi “Neden bunu sordunuz ki?” “Ben size pırlanta yüzük ver-mek için buradayım çünkü. Bu işte Charlie’nin bir parmağı var. Bizim yan yana gelmemiz için; bundan eminim. Bir ölçü tahmin ederek ona uzattım. Hayır hayır diyerek bu yüzüğü kabul edeme-yeceğini söyledi. Bunu satmadığımı, ona Charlie için hediye etmek istediğimi, kendisi kadar Charlie’nin de mutlu olacağını söyledim. Yüzünde kocaman bir gülümseme ile bu sefer mutluluk gözyaşları akıtıyordu. Birbirimize sarılarak vedalaştık.Altı ay sonra Houston’daki ofisime bir paket geldi. İçinden bayan Evelyn’e hediye ettiğim yüzük ve içinden bir mektup çıktı. Mek-tupta şunlar yazıyordu: “Sevgili bay Cuellar, anneme büyük bir ne-zaketle verdiğiniz yüzüğü size geri gönderiyorum. Annem son altı ayını çok mutlu geçirdi. Herkese yüzüğün; kocasının yani babamın hediyesi olduğunu söyleyip durdu. Annemi son altı aydaki kadar hiç mutlu görmemiştim. Annem geçen hafta vefat etti, bu yüzden size anneme verdiğiniz yüzüğü iade ediyorum. Anneme vermiş olduğu-nuz sevinç için çok teşekkür ederim. Saygılarımla.”Herkese anneler gününde bol sevinç ve mutluluklar dilerim.

Selçuk ÖZKAN

VOIR TREND SLAZENGER

NACAR

Yoğun bir iş gününün

ardından evinizde

ve haftasonu tatil

günlerinizde kullanmaktan

vazgeçemeyeceğiniz

koleksiyonlardan örnekler.

Renklerin coşkusunu

müziğin canlı ritmi gibi farklı

hissedeceksiniz.

Şık verahat

CALVIN KLEIN

HUSH PUPPIES

DAGİ

VICTORINO

60

Page 61: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 62: Voir   nisan 2013 online dergi

62

Perakende markanız olan Loja’s ta istediğiniz ivmeyi yakalayabildiniz mi? Bu yıl içinde açılacak yeni mağa-zalarınız var mı?Loja’s ı kurduğumuz günden beri hedefle-rimizden şaşmadan ilerliyoruz. Franchise sisteminde bazen hedef dışı hareket etmek zorunda da kaldığımız oluyor tabi. Sistemi yürütmek ve markamıza zarar vermemek adına yapıyoruz bunları. Bu yıl içinde an-laşmalarını yaptığımız ve devam ettiğimiz, beş yeni mağaza açma planımız var.

Gümüş üretimi dışında saate de yön-lendiniz. Nasıl gidiyor saat?Şu ana kadar geldiğimiz nokta, bu işe yeni başlamış bir marka için oldukça iyi. Bilin-diği gibi kendimize ait üç saat markamız var. Saatte de Türkiye ve yurt dışında ter-cih edilir markalar haline geldik. Bugün özellikle Arap Ülkeleri ve Doğu Bloğu’na ihracatımız mevcut. Geldiğimiz noktadan memnunuz.

Sektörde herkes farklı olduğunu id-dia ediyor. Peki sizin gerçek farkınız nedir?Gerçekten marka olmuş firmalar, verdi-ği hizmetten zaten farkını ortaya koyar. Bizim tüm markalarımızda üzerinde dur-duğumuz en önemli husus; markamızın

Yıllardır gümüş sektöründe hizmetini sürdüren Özcan Silver, önce CSF Silver’ı, ardından perakende ve saat sektörüne girdiği Loja’s ı kurarak yolunda ilerledi. Firmanın Genel Müdürü

Mustafa Özübek ile kısa bir söyleşi yaptık.

“Markamızı kaliteli hizmet ile taçlandırıyoruz”

güvencesi. Sattığımız her ürünün arkasın-dayız. Kaliteli üretimimizi, kaliteli hizmet anlayışımızla taçlandırıyoruz.

Yıllardır yurt içi ve yurt dışı fuarla-rına katılan bir firma olarak, geçtiği-miz Mart fuarını değerlendirir misi-niz?Bu yıl herkes gibi biz de memnun ayrıldık. Yeni bağlantılar kurduk, yeni siparişler al-dık. Son dönemlerde tüm sektörün böyle bir harekete ihtiyacı vardı. Umarım bu ha-reketlilik aynen devam eder.

Page 63: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 64: Voir   nisan 2013 online dergi

“En yeni ürünleri sunmaya devam edeceğiz” Konuyla ilgili açıklama yapan DenizBank Altın Bankacılığı Grup Müdürü Cem Turgut Gelgör, “Mücevher ve kuyumculuk sektöründe özellikle fuar dönemlerinde alınan siparişlerin ha-zırlanması ile vadeli satış bedellerinin tahsilatı, sektör firma-larına yüksek tutarlarda işletme sermayesi ihtiyacı doğuruyor. Firmaların ürünü tasarlamasından sipariş zamanına, sipariş zamanından tahsilat zamanına kadar geçen süreç uzayabiliyor. Bu süreçte sektör firmalarının finansman ihtiyacında en önemli girdisi ise has altın. DenizBank Altın Bankacılığı olarak bu ko-nuda sektör taleplerinin karşılanacağı İmalatçıya Altın Destek Kredisi’ni sunduk. Bu kredimizde müşterilerimiz 3 ay ödeme-siz dönem ile dilerlerse 9 dilerlerse 12 taksit seçeneğinden yararlanabiliyorlar. Sektörümüzü altın bankacılığı konusunda ilklerle tanıştırmaya, mücevher ve kuyumculuk sektörüne de en yeni ve kaliteli ürünleri sunmaya devam edeceğiz.” dedi.

VOIR HABER

64

Yenilikçi ürün ve hizmetleriyle farklılaşan Deniz-Bank, altın bankacılığı konusunda sektörde yine bir ilke imza attı. DenizBank Altın Bankacılığı, son olarak hayata geçirdiği “İmalatçıya Altın Destek Kredisi” ile kuyumcuların nakit akışına uygun şe-

kilde has altın alım imkânı getirdi. 3 aya varan ödemesiz döne-min de bulunduğu İmalatçıya Altın Destek Kredisi’nde öteleme süresi sonrasında 9 ay veya 12 ay vade üzerinden taksitlendir-me imkânı da bulunuyor. DenizBank’ın yeni ürünü ile sektör firmalarının vadeli satışlarının finanse edilebilmesi de mümkün hale geldi. İmalatçıya Altın Destek Kredisi, taksitli altın kredisi kapsamına giriyor. Üreticiye hammadde sağlama imkânı geti-ren üründe kredi gram altın olarak kullandırılıyor ve kuyumcu da krediyi gram altın olarak geri ödüyor.

Daha önce sektöre özel odaklanma sonucu eşit taksitli altın kredisini müşterilerinin hizmetine sunan DenizBank son olarak da İmalatçıya Altın Destek Kredisi ile yine bir ilke imza attı. Kuyum sektörünün dinamiklerini de göz önüne alarak sektöre özel kredi değerlendirmesi yapan DenizBank, İmalatçıya Altın Destek Kredisi ile imalatçı müşterilerinin has altın ihtiyaçlarını 3 aya varan ödemesiz dönem ve 15 aya varan vade seçenekleriyle finanse ediyor.

İMALATÇIYAALTIN DESTEK KREDİSİ

Page 65: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 66: Voir   nisan 2013 online dergi

66

Gaziantep Kuyumcular odasının faa-liyetlerinden bahseder misiniz?Bu yıl dokuzuncusu gerçekleşecek olan ve Start Fuarcılık aracılığı ile İlimizde altıncı kez düzenlenen, Ortadoğu’ya da hitap eden Altın ve Mücevherat Fuarı-mızı başarıyla devam ettirmekteyiz. Ay-rıca takı tasarım bölümü öğrencilerine yönelik ödüllü takı tasarım yarışmaları düzenliyoruz. Türkiye geneline yayma-ya çalıştığımız ve silahsızlanmaya davet ettiğimiz “Silah alma eline, takı tak ge-line” sloganımız ile katıldığımız düğün merasimlerinde, emniyet mensuplarıyla birlikte gelinlere takımızı takıyoruz. Es-nafımızın birlik beraberliğini sağlamak amaçlı futbol turnuvaları ve geziler dü-zenliyoruz.

Kuyumculuk Sektörüne yönelik yap-tırımlar yeterli mi? Devlet yeterince odalara destek mi?

Kuyumculuk sektörüne yönelik yaptı-rımları yeterli görmüyorum. Devletten beklentimiz PTT’nin ve bankaların altın satmalarına engel olmasıdır. Herkes işi-ni yapmalı kuyumculuk sektörüne darbe vurulmamalı.

Yurt dışına yönelik faaliyetleriniz var mı?Yurt dışındaki fuarlara esnaflarımızla bir-likte katılmaya gayret ediyoruz.

Bir demecinizde ‘Markalaşma’ya kar-şı olduğunuzu söylemişsiniz. Dünya markalaşma yolunda ilerlerken ne-den buna karşısınız, aydınlatır mısı-nız?Altında farklı trendler, faklı modeller olur. Bu çeşitlilik demektir. Ancak altının mar-kası olmaz, altının markası ayarıdır.

Gaziantep’te sektörel yatırım yapmak isteyenlere önerileriniz var mı? Yeterin-

ce yatırım alabiliyor musunuz?Gaziantep Ortadoğu’ya da hitap eden ve yatırıma açık bir ilimizdir. Maalesef yete-ri kadar yatırım alamıyoruz. Bu konuda en başta memleketi Gaziantep olan yatı-rımcıların sağduyulu olması gerekir.

Göreve geldiğiniz ilk günden bu güne kadar hedeflerinize ulaşabildiniz mi?Göreve geldiğim ilk günden bu güne kadar elimden geldiği kadar esnafıma ve sektörümüze faydalı olmaya gayret ettim, ediyorum. Fakat çalışan insanla-rın hedefleri sınırlı değildir ve olmamalı da… Görevdeki insanlar görevleri süre-since hedefime ulaştım diyemezler, mut-laka yeni hedefleri vardır.

“Çalışan insanların hedefleri sınırlı değildir”Geçen ay ilkini gerçekleştirdiğimiz “Oda” röportajlarına devam ediyoruz. Bu ay gerçekleşecek fuarla da

gündeme gelen Gaziantep’e yer verdik. Gaziantep Kuyumcular Odası Başkanı Sedat Özdinç’e sorularımızı yönelttik.

VOIR ODA

Page 67: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 68: Voir   nisan 2013 online dergi

ARZU KAPROL

MIU MIU

Kadınlar yaza yine damgasını vuracak. Kişiliği ön plana çıkartan moda tasarımcılar, geometrik desenler ve renkleri kullanarak yazı daha da

ısıtacağa benziyor. Herkese hitap eden farklı tasarımların olduğu 2013 ilkbahar/yaz kadın modasında, ister sade şıklığı, isterseniz karmaşık renk ve desenlerde bir şıklığı yakalayın. Seçim sizin.

renkler açacakbu yazbu

ASSU

EN DEEP

PANDORA ARGENTO BEACWEAR

VOIR TREND

68

Page 69: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 70: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR TREND

70

KARACA

ALPINA

DESA

FREYWILLE

Günümüz erkekleri gittikçe farklılaşıyor. Artık erkekler de en az kadınlar kadar modaya önem veriyor. 2013 ilkbahar/yaz erkek modas, basmakalıp renk ve stillerden çok uzak.

Renkli, rahat ve şık bir yaz sizleri bekliyor.

sık erkekler

Genç bir yetenek olan Sinan Yıldırım’a ta-sarımının hikayesini

sorduk. Tabiattan ilhamla çiz-diği tasarımında “Kardelen” çiçeğini anlattığını vurguladı. Sinan Yıldırım tasarımını, “Şüphesiz en büyük tasa-rımcı yaratıcıdır. Bu neden-le tabiat, birçok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. Bu düsturda doğa: Naçizane bir sanatçı adayı, bir sanat sever olarak beni her zaman etki-lemiştir. Kardelen denince akla doğal olarak kış geliyor. O bembeyaz örtünün altında filizlenmeyi bekleyen bir to-hum. Bütün olumsuzluklara

rağmen azimle yükselen dal-ları ve akabinde masumiyetle açan beyaz bir çiçek… En iyi fikirler en sancılı süreçlerden geçtikten sonra doğarmış. Bu noktada betimleme yaparsak kardeleni dirençli ve kavra-nılmış bir fikir olarak düşü-nebiliriz. Toplum ve teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin doğa, fikrin en önemli ilham kaynağı olmaya devam ede-cektir” sözleriyle ifade etti.Davranışı için takdir edilmesi gereken bir firma. 2010 yılın-da İstanbul Kuyumcukent’te kurulan Goldima, modern ve günlük kullanıma uygun fonksiyonel ve kalitesi yük-sek ürünlerini model çeşitli-liğiyle, başta Türkiye olmak üzere dünyanın birçok ülke-sine deneyimli ekibi ile satışa sunmaktadır.

VOIR HABER

Mücevher İhracatçıları Birliği’nin bu yıl 5. kez düzenlediği “Hayalden Mücevhere” Takı Tasarım Yarışması’nda, tasarımını Sinan Yıldırım’ın yaptığı

ve Goldima’nın ürettiği takı, dereceye girememesine rağmen ilgi topladı.

Kardelen

Page 71: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 72: Voir   nisan 2013 online dergi

72

En değerli varlığımız annelerimize tüm hediyeler kifayetsiz kalır aslında. Yine de bir buse ile verilecek minicik bir hediye bile, yüzlerinde kocaman bir tebessüme sebep olur. Anneler Günü’ne özel farklı

seçeneklere yer verdik. İster değerli bir takı ile taçlandırın, ister şık bir kıyafet alarak şık bir restoranta yemeğe götürün, ister Darüşşafaka’ya onun adına bağış yapın… Ne yaparsanız yapın, o gün anneni-

zin özel hissetmesini sağlayın. Tüm Annelerin bu özel günlerini kutlarım.

Annelere Değer…

Dolce Vita

Calvin Klein

Assu

Atlantis

Sarar Go Mongo

Carluccios

Journey

Page 73: Voir   nisan 2013 online dergi

73

Fix Silver

Coast

Sirene Belek Hotel

Tommy Hilfiger

Pera Pırlanta

Nava SafianoYeni İnci

Nine West

Page 74: Voir   nisan 2013 online dergi

74

İstanbul’lulara ne kadar zamandır hiz-met veriyor? Nasıl bir süreçten geçtiniz?Park Fora olarak 1996 yılından bu yana deniz ürünleri ve balık restaurantı ola-rak hizmet vermekteyiz. Benim mes-leki geçmişim ise 40 yıla yaklaştı. 1985 yılından bu yana ise işletmeci olarak bu sektöründen içinde yer alıyorum. Çırak-lık ve kalfalık dönemlerim boyunca mes-leğe dair bir çok şey öğrendiğimi söyle-yebilirim. Park Fora için ise; Türkiye ve Dünya genelindeki lezzetleri araştırarak Park Fora’nın rakiplerine karşı nasıl fark yaratabileceğini düşündük. 1996 yılından bu yana Park Fora olarak yenilikçi lezzet-lerin öncüsü olduğumuzu söyleyebilirim.

Park Fora deyince akla ilk gelen nedir? Menünüzden bahseder misiniz?Park Fora denilince ilk akla gelen ken-dinizi evinizde hissedeceğinizdir. Bunun sebebi; kaliteli hizmet anlayışımız, yeni-likçi olmamız ve sürekli olarak kendimizi

geliştiriyor olmamız olarak açıklanabilir. Park Fora olarak menümüzde bir çok farklı lezzet yer alıyor: Kalkan tandır, pisi tandır, sütte balık, fırında şarap soslu kalkan veya pisi, otlu balık menümüzde yer alan en yeni ve fark yaratan lezzet-lerimiz... Bunun dışında balık mantısı, imroz salatası, somon marin gibi mutlaka deneyimlemeniz gereken yeni tat ve lez-zetleri de menümüze ilave ettik. Ayrıca mostramızda yer alan balıkların hepsinin özenle seçildiğini söyleyebilirim. Kara-deniz, Marmara ve Saroz körfezi dışında

ürünler mostramızda yer almıyor, çünkü bu bölgelerin deniz ürünleri ve balıkları çok daha lezzetli ve kalitelidir.Global lezzetlere de önem veriyoruz. Örneğin İspanyol mutfağından Paella en çok beğenilen ürünlerimiz arasında yer alıyor...

İstanbul’daki balık restoranlarının içinde önde gelen bir isminiz var. Bunu neye bağlıyorsunuz?Misafirlerimizin takdiri bizleri mutlu edi-yor elbette. Daha önceden de bahsetti-ğim gibi her misafirimizin kendini evinde

Kalite ArayanlaraPARK FORA

VOIR MEKAN

Page 75: Voir   nisan 2013 online dergi

hissediyor olması, bunun öncelikli sebebi olsa gerek. Buraya gelen her misafirleri-miz genelde üst segment gelir grubuna ait ve buna göre üst düzey tüketim alış-kanlıkları mevcut. Dolayısıyla misafir-lerimizin evinde yemeyeceği lezzetleri asla sofralarına getirmiyoruz. Mesleğe başladığım yıllardan bu yana iki nesil de-ğişti, ve gelen misafirlerimizin çoğu artık arkadaşım, ailemiz oldu. Bu mükemmeli-yetçi ve misafirperver anlayışımız önde gelen isim olmamızdaki önemli etkenler-den bir diğeri olsa gerek.

Türkiye’de rakı-balık ezberini de boz-dunuz bir anlamda. Çok iyi bir şarap kavınız var. Anlatır mısınız?Dünyanın en seçkin şarapları ile Türki-ye’nin en iyi özel kavına sahip balık restau-rantı olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Chateau Petrus, Chateau Latour, Chateau Mouton, Chateau Margaux, Chateau Lafi-te, Chateau Le Pin, Chateau d’Yquem, Gaja

Barolo, Sassicaia, Amarone, Opus One, Caymus, Montrachet, Chablis Premier Cru ve Grand Cru şarapları kavımızda bulunan şaraplar arasında yer alıyor. Balık; rakı dı-şında şarap ile birlikte de deneyimlenme-si gereken bir lezzet. Yenilikçi lezzetlerin öncüsü olarak şarap-balık kültürünün yay-gınlaşmasını sağlamış olmak bizleri mutlu ediyor.

Ambiyansınızdan, müşteri profilinizden bahsedelim mi?Park Fora olarak ülkemiz ve yurt dışın-dan gelen misafirlerimiz açısından A+

kesime hitap ediyoruz. Temel anlayışı-mız 365 gün boyunca gelen her misafiri-mize geldiklerinde aynı lezzeti ve kalite-yi sunmak. 15 yıl önce aileleriyle birlikte gelen çocukları, bugün kendi aileleri ve arkadaşlarıyla misafir etmekten mutlu-luk duyuyoruz. Türkiye’de balık kültürü 35 yaş ve üstüne hitap ediyor, ancak biz genç nesli de balık restaurantlarında gör-mek istiyoruz. Balık lezzetini deneyim-lemenin her yaşa kazandırılması gerken bir alışkanlık olduğunu düşünüyoruz. En önemli amacımız misafirlerimiz hangi psikoloji ile gelirse gelsin restaurantımı-za, mutlu ve memnun ayrılmalarını sağ-lamaktır.

Yeni projeleriniz ya da girişimleriniz var mı? 12 senedir gıda mühendisi ile çalışıyoruz. Hijyenik, sağlıklı ürün sunma konusunda kalite standardımıza daima özen gösteri-yoruz. Ayrıca Park Fora olarak persone-limizin eğitimine de özen gösteriyoruz. Her yıl düzenli olarak personelimize iki kez yabancı dil ve mesleki eğitim veriyo-ruz. İlerleyen zamanlarda da fark yaratan proje ve girişimlerimizin olacağını söyle-yebilirim.Şu sıralar bizi en çok heyecanlandıran bir diğer unsur da dekorasyonumuzda yap-makta olduğumuz değişimdir...

Hepimizin bildiği gibi balık denince çağrışım yapan belki de tek içecek rakıdır.

Kullansanız da kullanmasanız da bu yıllardır böyle bilinmekte. Ancak Park Fora bu ezberi, eşsiz lezzetli yemeklerin eşliğinde sunduğu şarapları ile bozmuş. Mavi ile yeşili birarada bulabileceğiniz, ev konforunda bir mekan arayanlara Park Fora tavsiye olunur. Bu muhteşem mekanı, ortaklarından Ali Rıza Yılmaz’ın bilgileri eşliğinde tanıyalım istedik.

75

Page 76: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR SANAT

76

Yunan Mitolojisinde Tanrılar ve Tanrıçalar birçok şeyi sim-gelerdi. Kimi kötülüğü, kimi iyiliği… Kimi göklerde tasvir edilir, kimi de yeryüzünde… Her birinin üstlendiği farklı

bir misyon bulunurdu. Nehir Tanrısı Oke-anos’un kızı Tanrıça Tykhe de kader, şans, umulmayan başarıyı simgeliyordu. Heyke-linde; sol kolunda meyve çeşitleriyle dolu bir bereket boynuzu ile Plutos ismindeki çocuğu taşımaktadır. İnanılış gereği her şehre ait bir Tkyhe vardır ve o şehre zenginlik getirdi-ğine inanılırdı. Hatta Yunanlılar şansın açık olsun yerine “Agathe Tykhe” (İyi Tykhe ile) deyimini kullanırlardı.Tykhe’nin mitolojisinden yola çıkarak bir ko-leksiyon üreten Roberto Bravo’nun tasarım öyküsünü anlatmak isteriz.Tykhe Collection adıyla üretilen ve bereketi

simgeleyen meyvelerden oluşan bu tasarım-larda tam bir takım çalışması mevcut. Üçlü bir güç birliğinden çıkan bu tasarımlar, da-yanağı olan hikayesi, renkleri ve şekilleriyle keyifli takılara dönüşmüş.Bu koleksiyonun hikâyesi ve tasarımları Ma-cide Demirli’ye ait. 2003’ten beri sektöre hizmet veren Macide Demirli, halen Golden Anatolia Jewellery Institute bünyesinde ki-şiye özel eğitimler vermeye devam ediyor; aynı zamanda “Macide” isimli kendi marka-sını yürütüyor.Taşlarla süslenmek istenmiş takılar ve bu aşamada da Salvador Gem projeye dahil edil-miş. Markanın ortaklarından Mukaddes Ko-çak, özen ve titizlikle seçtiği taşları tasarıma özel kesip şekillendirmiş. Butik üretim avan-tajını müşteriye sunan yegâne değerli taş tedarikçisi olan Salvador, Roberto Bravo’ya verdiği bu zor hizmeti ile “Sürdürülebilir

Tanrıça Tykhe! Başında zeytin yaprakları, kolunda bereketinin sembolü boynuz ve meyveler… Her şehrin timsali ve koruyucusu… Okeanus’un kızı Tykhe… Kader şans ve başarı Tanrıçası…Tykhe

Agathe

Page 77: Voir   nisan 2013 online dergi

Yrd.Doç.Dr. Nuri SezerGrafik Sanatçısı

Sevgili okuyucular yaşamda ALTIN ORAN’ın varlığından haberdar mısınız?Kuyumculukla alakası yok gibi gözükse de yine dünyadaki her şeyi ilgilendiren bir terimdir. İnsanlar, hayvanlar, doğa, bitki ör-tüsü… Düşündüğünüz her şeyin oluşumu matematik bir değer üzerine kurulmuştur. Bu matematik değerin ölçü birimi 1,618 rakamıdır. İnsan yaşamında hoşa giden her şeyin dengeli olan bir forma ulaşması, Altın Oran sayısının bir fonksiyonu olarak algıla-yabiliriz.Altın Oran Sayısı, hayal gücünün değil de matematiksel değer-lerin bir ürünüdür. Bu sorunun cevabı, Fibonacci isimli İtalyan matematikçinin bulduğu sayılarda Fibonacci sayıları olarak da ad-landırılan bu sayıların en büyük özelliği, sayılardan her birinin, kendisinden önce gelen iki sayının toplamından oluşmasıdır.

Fibonacci Sayıları: 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, ...Fibonacci sayıları, sayıların bir sayıyı kendinden önceki sayıya böldüğünüzde birbirine çok yakın sayılar elde edersiniz. 13.sırada yer alan sayıdan sonra bu sayı sabitlenir. İşte bu sayı “Altın Oran” olarak adlandırılır.

Altın Oran -I-

77

Sanatçılar Altın Oranından etkilenmek zorundadır, Leonardo’nun olduğu gibi; hatta bilim adamları…Altın Oran tüm doğadaki her şeyin için-de yer almıştır, yaşamsal normlar da buna göre belirlenmiştir.Yani doğa oluşumu, yeryüzü, gezegen-ler her şey bu orana göre oluşmuştur.Devam edecek…

233 / 144 = 1,618 377 / 233 = 1,618 610 / 377 = 1,618 987 / 610 = 1,618 1597 / 987 = 1,618 2584 / 1597 = 1,618

1,618 = ALTIN ORAN

kalite” olabileceğini kanıtlamış durumda.Süper bir hikaye… kusursuz tasarım, ku-sursuz taşlar ve Roberto Bravo kalitesi. “Tykhe Collection” da yapılan ortak çalış-ma ile konu, çok net olarak tüketiciye yan-sıtılmış. Ve derler ki; bu takılar size şans ve sevgi getirsin.

Page 78: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR GEZİ

78

Eski adı ile Ayıntap olarak bilinen Gaziantep’in kurulduğu yer, bu-gün kentin 12 km. kuzeybatısında Dülük Köyü ile Karahöyük Köyü

arasında kalan yerdir. Kalkolitik döneme kadar uzanan tarihi ve sonrasında gelen tüm dönemlerin izlerine, bugün rastla-manız mümkündür. Şehrin en önemli geçmişi de tarihi İpek Yolu üzerinde bu-lunmasıdır.Gaziantep birçok savaş geçirmiş, birçok hükümranlığa sahne olmuştur. Ancak kuşkusuz ki en büyük mücadelesini, direnişini ve kahramanlığını Kurtuluş Savaşı’nda göstermiştir. Bu yüzden Ata-türk; “Türküm diyen her şehir, her kasa-

ba ve en küçük Türk köyü, Gaziantepli-leri kahramanlık misali olarak alabilirler” demiştir. Tüm bu şehitlerin (6317 Şehit) anısına da Şehitler Abidesi yaptırılmıştır.

Tarihe YolculukArkeoloji Müzesi: Türkiye’nin en bü-yük mozaik müzesi olan ve yeni hizme-te giren Zeugma Mozaik Müzesi ile eski müze ile birbirine bir galeri ile bağlan-mıştır. Müze 3500 m2’lik bir alana sahip-tir ve Şehitkamil’de bulunmaktadır.Hasan Süzer Etnografya Müzesi: Eski bir Gaziantep evi olan müzede, eski gele-nekler, ev yaşantısı mankenler eşliğinde anlatılmaktadır.

Medusa Cam Esrler Müzesi: Ülkemi-zin ilk özel cam müzesi olma özelliğini taşıyan bu eski Gaziantep evinde, Roma ve İslami döneme ait cam eşyalar, toprak ve tunç çağına ait eserlere yer verilmek-tedir.Anıt Mezarlar: Hasanoğlu, Elif ve Hisar Anıt Mezarları bulunmaktadır. Araban İl-çesi’nde, Roma Anıt Mezarları üst rütbeli askerlere ait oldukları düşünülmektedir.Karkamış Harabeleri: Kökeni M.Ö. 1700’li yıllara dayanan harabeler, Karka-mış İlçesi yakınlarındadır. Ancak askeri bölge olmasından dolayı, özel izinle ziya-retçi kabul edilmektedir.Dülük Antik Kenti ve Kutsal Alan:

Şehr-i Ayıntab-ı

Page 79: Voir   nisan 2013 online dergi

79

Antik bir yerleşim yeri olan Dülük, Gazi-antep’in Dülük Köyü’nde yer alır. Dülük Antik Kent ve Kutsal Alan olarak ikiye ayrılmaktadır. Antik Kent toprak altında yer almaktadır. Kutsal Alan ise Dülük Baba tepesinde yer alır. Farklı efsanele-ri olan Kutsal Alan’da; Roma ve Yunan dönemlerinde Zeus ile Jüpiter Dolikhe-nos’a, Hititler döneminde ise Gök Tanrı Teşup’a tapınıldığı ve kutsal bir şehir ola-rak bilinmektedir.Zeugma: Belkıs olarak da bilinen antik bir kenttir. Belkıs Köyü yakınlarında yer

alır. Yerleşimin en yüksek tepesi Akro-polis’te Tykhe Tapınağı yer almaktadır. Bereket Tanrıçası Tykhe’nin olduğu bu tapınak kalıntıları maalesef günümüze ulaşmamıştır. Zeugma, mozaik kent olma özelliğini taşımaktadır. Çeşitli mozaik ve fresklerle de Gaziantep farklı bir önem teşkil eder.Kaleler: Merkezde bulunan Gaziantep, Araban İlçesi’nde Araban, Yavuzeli İlçe-si’ndeRumkale ve Oğuzeli İlçesi’nde de Tılbaşar adlı kaleler ziyeret edilebilir.Kasteller: Kastel kelime anlamı olarak;

Kahramanlık öykülerinin yazıldığı, şehitlerin verildiği bir yer Gaziantep. Güzellikleriyle de dillere destan kent. Hatta sularından, ırmaklarından ve bolluk bereketinden dolayı Evliya Çelebi seyahatnamesinde, “Şehr-i Ayıntab-ı Cihan” (Dünyanın gözbebeği şehir) ifadesine yer vermiştir.

Cihan

Page 80: Voir   nisan 2013 online dergi

80

suyun yer altında bölümlere ayrıldığı yer anlamına gelir. Gaziantep bu konuda eş-siz mimari güzellikleri barındırır. Şeyh Fethullah Kasteli, İhsan Bey (Esen Beg) Mescidi ve Kasteli, Pişirici (beşinci) Mescidi ve Kasteli, İmam-ı Gazali Kaste-li, Ahmet Çelebi Kasteli, Kozluca Kasteli olarak sıralanabilir.

Camiler: Gaziantep’te birçok cami ve külliye bulunmaktadır. Kentin gelişim süreci içerisinde tarihi bir önem arz et-mektedir. Öyle ki Gaziantep Cami’le-ri araştırma konusu olup, kitaplarla da belgelenmiştir. Bunlar: Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Şer’i Mahkeme Sicille-ri, Risale-i Fi Tarif Kaza-yı Aynitap’tır. Ömeriye, Ali Nacar ve Şeyh Fethullah Cami ve Külliyesi’ni başlıca sayabiliriz. Bunun yanında sayamayacağımız kadar fazla cami ve Külliye bulunmaktadır.Kiliseler: Eski dönemlerden kalan iki tane kilise bulunur. Kentin merkezin-de Kendirli Kilisesi ve Nizip İlçesi’nde bulunan Nizip Fevkani Kilisesi. Şehirde ayrıca bir tane de Sinagog bulunmaktadır.Ayrıca Gaziantep’te görülesi yerler bun-

larla sınırlı değildir. Bedestenleri, sit alanları, açık hava müzeleri, hanları, ha-mamları, çeşmeleri, Evliya ve Türbeleri ile güzelim avluları ve yüksek taş duvar-larıyla tarihi Gaziantep evleri de görül-meye değer yapılardır.

Doğaya YolculukHayvanat Bahçesi: Gaziantep’te Doğal Hayatı Koruma Alanı ve Hayvanat Bah-çesi Avrupa sıralamalarında yer almak-tadır. 250 türden 4000 adet hayvan ile ziyeretçilere keyifli anlar yaşatmaktadır. 1000 dönümlük bir alanı kaplayan Doğal Hayatı Koruma Alanı ve Hayvanat Bah-çesi, Burç Ormanları’nda yer alır.Gaziantep’te özellikle yaz aylarında ol-dukça revaçta olan birçok mesire yeri vardır. Gaziantep’e özgü ve “Sahre” adı verilen, yemekli kır gezileri düzenlenir. Bunun için bu yerler önem teşkil eder. Ayrıca Gaziantep Coğrafi konumundan dolayı Fırat Nehri, Sofdağı ve Hızır Yay-lası, göletleri, baraj gölleri, dağları ve ovalarıyla doğa tutkunlarına hitap etmek-tedir.Gaziantep’te turist olmak başka bir keyif-tir. Yamaç paraşütü, av sporları, Bisiklet sporu, trekking, ornitoloji, kamp ve fo-toğraf turları için oldukça uygun koşulla-ra ve doğaya sahiptir.

El SanatlarıGaziantep her konuda kendini geliştir-meyi başarmış bir şehirdir. El sanatların-da da ayrı bir gelişim ve çeşni sergileyen kent, sanat ve zanaat alanında verdiği hiz-metlerle de kendini kanıtlamıştır.Dokumacılık: Kentte kutnu, aba ve ki-

lim dokumacılığı yapılmaktadır. Gelenek-sel bir zanaattır. Dokunan kutnu kumaşı, Osmanlı Padişahları’nın kaftanlarında, elbiselerinde kullanılırdı. Asaleti ve şaşa-ayı temsil ederdi. 16ncı yüzyıldan beri de bu zanaat, el tezgahlarında yapılmaktadır. Aba, geçmişte deve, öküz ve at tüyünden, keçi kılından ve koyun yününden doku-nan özel bir kumaştan yapılan bir erkek giysisidir. Ancak artık polyesterden doku-nan aba, eski dönemlerde fakir fukaranın, günümüzde de folklorik özelliği ile dikkat çekmektedir. Abalar dokunduğu ipin ve kumaşın rengine,boyuna ve giyildiği yö-renin ismine göre isimlendirilir. Antep’te kilim dokumacılığı, tıpkı Anadolu’da do-kunan kilimlerin özelliğini taşımakla bir-likte, tarihi kökeni bilinmemektedir. Ki-limlerde öküz, deve, at tüyü, koyun yünü ve keçi kılları kullanılmaktadır.Bakırcılık: Türkiye’de İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da, yüzyıllardır yapılan ba-kırcılık halen süregelmekte olan bir za-naattır. Gaziantep bakır olarak, özellikle mutfak eşyaları ve süs eşyaları üretmek-tedir.Yemenicilik: Diğer şehirlerde yemeni başa takılan yazma olarak geçse de Ga-ziantep’te bu durum farklıdır. Yemeni: Üstü kırmızı ya da siyah deriden ve taba-nı da köseleden yapılan ayakkabılara de-nir. Yemeniciliğin diğer bir adı da Köşger-ciliktir. Dikimini yapana köşger, ustasına da köşger ustası denir.

VOIR GEZİ

Page 81: Voir   nisan 2013 online dergi

81

Sedef Kakmacılığı: Bugün 50 atölye ile bu alanda hizmet veren Gaziantep’te yay-gın olarak yapılmaktadır. Yapılan ürünler yurt içi ve yurt dışına pazarlanmaktadır.Antep İşi El İşlemeciliği: İplik sarı-larak ve çekilerek yapılan bu el sanatı halen özellikle ev hanımları tarafından yapılmaktadır. Kökeni tam olarak bilin-mese de 1850’li yıllarda olduğu da bilin-mektedir.

Gümüş İşlemeciliği: Buluntulara bakıl-dığında kentte gümüşün ayrı bir önemi olduğu gözlemlenmektedir. Özellikle Os-manlı döneminde zirveye çıkan gümüş işçiliği, teknolojik gelişim sürecinden geçerek bugünki halini almıştır. Gazian-tep, tüm yeniliklerde olduğu gibi gümüş işlemeciliğinde de kendini kanıtlamış ve bugün 50’nin üzerinde atölye ile yurt içi ve yurt dışına hizmet vermektedir.Kuyumculuk: Altın yüzyıllardır değerli madenler arasında yerini almaktadır. Ka-lıntıların bize gösterdiğine göre kökeni Roma Dönemi’ne kadar uzanmaktadır. Geçmiş döneme bakıldığında Gazian-tep’te büyük ustalar da yetişmiştir. Ha-len şehrin kalkınmasına büyük bir olanak

sağlayan kuyumculuk ile uğraşan birçok firma bulunmaktadır. Kuyumcular oda-sına kayıtlı perakende ve imalatçı sayısı oldukça fazladır. Kuyumculuk mesleğin-deki istihdam da düşünülecek olursa, Ga-ziantep’e katkısı büyüktür. Ayrıca Gazi-antep Kuyumcu Esnafı, mesleğine sahip çıkarak ve önem vererek, ürünlerini TSE garantisi altına almayı da ihmal etmemiş-lerdir. Diğer illere göre Gaziantep, 22 Ayar altın tercih etmektedir.El Sanatlarında geniş bir yelpazeye sahip kentte, ayrıca müzik aletleri yapımı ve küpçülük de mevcuttur.

Yemek KültürüYemek ayrı bir seramonidir Gaziantep’te. Tadı dillere destan Antep Fıstığı, tadına tat kattığı baklava ve katmerle ayrı bir şölene dönüşür. Özenle seçilen etlerle yapılan kebapları, özellikle lahmacunu dillere destandır. Gurmelerin özendiği

Gaziantep Mutfağında öne çıkan ve özel-likle tadılması gereken lezzetler bulu-nur. Yuvarlaması, Tike Kebabı, meşhur Ali Nazik Kebabı, sabahları ikram edilen ciğer tavası, Antep usulü dolması, bora-nisi… Saymakla bitmeyecek kadar zen-gin çeşidi ve Türkiye geneline yayılan lezzetleriyle Gaziantep, bu konuda adeta okul niteliği taşır.

Ezo GelinO dillere destan türkülerde, deyişlerde yer alan Ezo Gelin, Gaziantep’te yaşa-mıştır. Öyküsü merak konusudur. Ezo Gelin köyünden biri ile evlenir. Kocasının kız kardeşi ile de Ezo Gelin’in erkek kar-deşi evlenir. Çok mutlu olan Ezo Gelin’in kardeşleri ayrılır. Bunun üzerine o da kocasını terk eder ve başkası ile evlenip, Suriye’ye gelin gider. Ancak ilk kocasını unutamayan Ezo Gelin amansız hastalığa yakalanıp, genç yaşta ölür. 1999 yılında Gaziantep Valiliği, Ezo Gelin’in naşını kendi köyüne defnetmiş ve böylece vasi-yeti de yerine getirilmiş olur.

Page 82: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR HABER

82

“Uzakdoğu’nun Eşsiz Lezzetleri

NARİ Japanese Restaurant’ta; Barlas Günebak eşliğinde spon-tane gelişen lezzetler ve Kuruçeşme’nin müdavini olmanıza

sebep Sushi’ler… Kuruçeşme’nin gözde mekanları arasında yer alan İNARİ Japanese Restaurant ile Japon Mutfağının lezzetleri ar-tık size daha da yakın.

Bahara Yönelik Hafif Lezzetler

İtalyan mutfağı sevenlerin Kanyon’daki durağı Carluccio’s, bahar aylarına girerken hafif yemekleri tercih edenler için salata menüsü

ile karşınızda! Birbirinden lezzetli İtalyan salatası çeşitlerini uygun fiyatlarla sunan Carluccio’s, günün her saati İtalyan mutfağı seven-leri bekliyor.

Sektöre uzun yıllardır hizmet veren ve başarılarıyla adından sık-ça söz ettiren Bursa Nur Kuyumculuk’un Markanorm Tek-

noloji Firması ile yeni kurulan Hertek’in yürüttüğü ortak proje ile sektöre yeni bir soluk getirmesi hedefleniyor.Hertek; Mart 2013’te, Özlem Özkan’ın başkanlığında, kuyumcu-ların her türlü ihtiyacına cevap vermeyi hedefleyen bir firma olarak kuruldu.Söz konusu ortaklıkları ile “Gold Norm Fiyat Ekranları ve SoftNorm Mağaza Yönetim Sistemleri” programlarını birlikte sektöre sunma-yı tercih etmişlerdir. Yapılan bu iş ortaklığını da vermiş oldukları yemekte, dostları ve yakın arkadaşları ile kutlayarak, sektöre du-yurdular.Düzenlenen yemeğe, Urfa Kuyumcular Odası Başkanı Halil İb-rahim, Bingöl Kuyumcular Odası Başkanı Yaşar Devran, Fahret Döviz’in ortaklarından Kazım Şahin, Bağcılar IKO Bölge Başkanı Muzaffer Yedigöl ve basın mensupları katıldı. Ayrıca, şehirlerine geri dönmek zorunda kalan birçok oda /dernek başkanı da tele-fonları ve çiçekleri ile Hertek ve Markanorm’u yalnız bırakmayıp, yanlarında olamasalar da gönüllerinin, yüreklerinin onlarla olduğu mesajını verdiler.Proje kapsamında; Yalova Kuyumcular Derneği Başkanı Okan Güler’in ve kuyumcu esnafının tercihi ile sahaya ilk adım atıldı. Ya-lova ilindeki tüm kuyumculara, GoldNorm Fiyat Ekranları eksiksiz olarak kuruldu. Yemeğe katılamayan Mersin Kuyumcular Odası Başkanı Hüseyin Karteper de tercihlerini “GoldNorm Fiyat Ekran-ları” yönünde kullanacakları bilgisini verdi.Önümüzdeki günlerde düzenlenecek olan Gaziantep Fuarında da katılımcı olarak yer alacak proje için Özlem Özkan, “ Daha fazla müşteri kitlesine ulaşacığız. Şu anda SoftNorm Mağaza Yönetim Sistemlerinde ve GoldNorm Fiyat ekranlarında belli bir müşteri portföyüne ulaştık, ancak gelecekte bu sayının genele yayılarak artacağını da bildirmek isterim. Projemiz büyük bir ilgi gördü” şek-linde konuştu. Hertek ve Markanorm ortaklığının ilkesinde dedik-leri gibi: İyiler kazansın!

Yeni Bir Soluk, Yeni Bir Çözüm

“Küçükler büyüsün, Büyükler yönetilebilsin” sloganıyla sa-hada hızla ilerleyen Hertek ve Markanorm; “İyiler daima kazanır” ilkesi ve başarılı ekibiyle, ürünlerini hızla pazara sunmaya başladı. Projenin lansman yemeği, Mart Fua-rı’nın ikinci günü gerçekleştirildi.

Page 83: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 84: Voir   nisan 2013 online dergi

Bayramoğlu KuyumculukEmre AlkanBayramoğlu Kuyumculuk olarak son beş yıldır bu fuarda kesintisiz bulunmaktayız. Her yıl sürprizlerle karşılaşıyoruz. Firma olarak, tanıtım tarafında üstümüze düşeni yaptığımıza inanıyorum. Yurt dışından gelen müşterilerin fuara büyük ilgi göstermesi so-nucunda, farklı kültürlerden insanlarla tanış-ma fırsatı bulduk. Daha önceden yaptığımız yurt dışı bağlantılarımızın olumlu olduğunu gördük. Bu da bizi çok mutlu etti. İhracat ağımızı genişletecek hamlelerde bulunduk. Yurt içindeki kuyumcu arkadaşlardan da iyi yönde tepkiler aldık. Her yıl olduğu gibi bu yıl da fuarın iyi geçtiğini düşünüyorum, fuarın verimliliğini önümüzdeki zamanlarda daha net göreceğimize inanıyorum.

SalvadorMukaddes KoçakBana göre fuar en etkili tanıtım yollarından biridir. Bunun da çok etkili bir reklam yön-temi olduğunu düşünüyorum. Mütevazi beklentilerimiz sonucunda iyi geçtiğini söy-leyebilirim. Fakat fuar sonrası yeni tanıştığı-nız kişi ya da firmaların sizinle iş yapmaya başlaması, bana göre asıl sonuçtur. Bazen bu da uzun vadede gerçekleşeceği için ya-şayıp göreceğiz. İtiraf etmek gerekirse kuyumculuk fuar or-ganizasyonu çağ atladı Türkiye’de. Sanki tanıtım tam anlamıyla yapılmıyor; buna bağ-lı olarak yerli ve özellikle yabancı ziyaretçi katılımı hala çok düşük bana göre. Türkiye stratejik olarak ve coğrafi açıdan çok doğru bir noktada. Bunun da muhakkak fırsata çevrilmesi gerektiğini düsünüyorum. Tüm ülkelerden ziyaretçi gelmesini sağlamak en önemlisi bence. Yurt içindeki pazarla zaten er ya da geç bir şekilde buluşma şansınız zaten yüksek. Ziyaretçi sayısının mutlaka arttırılması gerekiyor; bu da doğru tanıtımla olur.

VOIR okuyucularına sorduk:

u Fuar firmanız açısından nasıl geçti, beklentilerinize karşılık bulabildiniz mi?u Fuar organizasyon firmalarına talep ve önerileriniz var mı?

84

Roberto BravoMustafa KamarSektör için önemli fuarların başında gelen İstanbul Jewelry Show, hem Ekim hem de Mart dönemlerinde uzun süre hazırlandığı-mız, kendimizi sürekli yenileyerek ziyaretçi-lerimizin karşısına yeni sürprizler ve star ko-leksiyonlar ile çıktığımız bir organizasyon. Dolayısı ile çalışmalarımızın geri dönüşleri olumlu yönde oldu. Mart fuarı ile birlikte, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde ilk ipuçlarını vermeye başladığı-mız ve üzerinde uzun süredir çalıştığımız “Love is Blue” konseptinin lansmanına başladık. Bu sene Roberto Bravo tepeden tırnağa mavi aşkın sonsuzluğunu marka imajına yansıtacak. Ziyaretçilerimizden al-dığımız beğeniler, beklentilerimizi karşılamış oldu. İstanbul Jewelry Show gibi sektörün tüm önemli firmalarını bir araya getiren ve şirket-lerin ciddi anlamda kendilerini hazırladıkları bu tip organizasyonlar, aslında firmaların ortak paydada başarı sağladıkları etkinlikler haline geliyor. Dolayısı ile organizasyon fir-maları da katılımcılar kadar özenle hazırlan-malı, kendilerini yenilemeli, her organizas-yona farklı bir unsur katarak hem firmaları hem de ziyaretçileri karşılamalılar.

Tekvin Pırlantaİlyas DevliFuarlar, katılımcılar ve ziyaretçiler açısından büyük önem taşımaktadır. Tekvin Pırlanta olarak yerel ve uluslararası bütün fuarlara elimizden geldiğince katılmaya çalışıyoruz. Her sene katıldığımız İstanbul Jewelery Show, bu sene bizim için çok güzel geçti. Türkiye genelinde 61 tane bayiimiz bulun-makta. Fuarda yeni müşteriler kazandık. Yurt içinde olduğu kadar yurt dışındaki zi-

yaretçilerden de gördüğümüz yoğun ilgi bizleri çok mutlu etti.Yurt dışından getirilen ziyaretçilerin artması için biraz daha çalışma yapılmasını öneri-rim. Organizasyonda emeği geçen herkese teşekkürler…

FUAR GÜNCESİ

FUARA BAKIŞ

Türkiye’nin en önemli fuarı olan İstanbul Jewelry Show, 21-24 Mart tarihleri arasında, bu yıl 36'ncı kez düzenlendi. İstanbul’un tek fua-rı olma özelliğini koruyan UBM Rotaforte’nin organizasyonundan birçok katılımcı memnun ayrılır-ken, ortak görüş olarak da tanıtım ve ziyaretçi arttırılması konusunda öneriler oldu.

Page 85: Voir   nisan 2013 online dergi

85

Sina MontürBarış Lekİstanbul Jewelery Show firmamız açısından çok olumlu geçti. Özellikle yeni tasarladığı-mız “Green Fancy” koleksiyonumuz müş-terilerimizden yoğun talep gördü. Yeşil ve Beyaz altını bir arada kullanarak tasarladı-ğımız bu koleksiyon, beklediğimizden de fazla sipariş almamızı sağladı. Fuarda gelen talepler, yeni tasarımlar geliştirmemizi ve farklı modeller ortaya çıkarmamızı sağladı. Mart fuarında müşteri portföyümüzü fazla-sıyla genişleterek, daha önce çalışmadığı-mız ülkelerdeki büyük firmalarla çalışmaya başladık. Bunda en büyük etkenlerden biri de müşterilerimizin ürün tasarımı, ürün kali-tesi ve hizmet kalitesinden memnun kalma-ları, kendi çevrelerinde de fikir ve görüşle-rini pozitif olarak paylaşmalarıdır. Firmamız katıldığı her fuarı kendine ölçü tutmuş, bir sonraki fuarda her zaman bir üst basamağı hedefleyerek ulaşmıştır.

ArteksAri ÇolakFuar çok güzel geçti. Hem yurt dışı hem de yurt içi katılımı gayet iyi idi. Organisazyon firmasını tebrik ederim. Fuarda ayrıca fir-mamızın makine sektöründeki 10 ncu yılını standımızda kutlama fırsatını bulduk. Tüm değerli dost ve müşterilerimize teşekkürleri-mizi sunarız. 10 yılımız şerefine İtalyan ve ilk Türk model laser kaynak makinesi Artmax’ı müşterilerimize çok uygun tanıtım fiyatı ile sunduk; yoğun bir satış gerçekleştirildi. Bu yoğun ilgiden dolayi İtalyan ortağımız Türk Kuyumculuk Sektöründeki bu gelişmeyi hayranlıkla karşılayarak, takdir etti.

HarmonyFazıl ÖzenAslında dünya şartları ile kıyaslandığında İstanbul fuarı için kötü demek mümkün de-ğil. Fakat diğer taraftan da gerçekçi olmak gerekirse bir fuar ile ilgili “İyi geçti” diyebil-mek için o fuarda “Yeni kaç tane müşteri ile tanışıldı ve müşteri edinildi” sayısı önemlidir. Bu soruyu tüm katılımcılar kendilerine sor-malıdır. Eğer zaten yıllardır kendilerine ge-len müşteri geldiyse ve onlara fuarda satış yapıldıysa bu sadece kendimizi kandırmak olur. Aynı olay fuar organizatörü içinde ge-çerlidir. Eskiden gelen ziyaretçilerden daha fazla sayıda mı ziyaretçi gelmiştir, yeni kaç ziyaretçi gelmiştir, aslında bunun da ciddi olarak incelenmesi gerekir. Fuar organizasyon firmasının en az stand satışı ile ilgilenildiği kadar veya daha faz-la fuara “ciddi ziyaretçi” getirilmesi için de çalışmalar yapılmalıdır. Ziyaretçinin sayısı kadar alım güçleri de oldukça önemlidir. Bu açıdan doğru ülkelerden, doğru alıcıla-rın davet edilmesinin daha uygun olacağını düşünüyorum. Fuarda maalesef “boş” diye tabir edilebilecek ziyaretçi sayısı da maale-sef hiç az değil. Hizmet konusunda ise ge-çen yıllarda düzenlenen fuarlara göre daha profesyonel çalışma olduğundan dolayı da tebrik ederim. Fakat mükemmele ulaşmak için de işi hep sıkı tutmak gerektiğine ina-nıyorum.Bu arada fuarda büyük bir komedi oynan-makta. Yıllardır fuarda “satış yapılması ke-sinlikle yasaktır” anonsları yapılmasına rağ-men herkes rahatlıkla satışlarını yapmakta. Ya bu anonstan ve uygulamadan vazgeçil-meli veya gerçekten uygulanmalıdır. Bu arada yabancı firmaların da bu satışları “kitabına uydurmak” diye tabir edebilece-ğimiz yöntemlerle gerçekleştirmesi Türki-ye’de yerleşik, vergi veren, ithalat yapan firmalar açısından oldukça büyük bir haksız rekabete yol açmaktadır. Bu da yine ilgili kurumların ilgisizliğinden kaynaklanmaktadır.

OrotaliaEngin ÇağlayanFuar; beklentilerimizin çok üzerinde ve muhteşem geçti. Yur tiçinden mevcut müş-terilerimize yeni koleksiyonlarımızı tanıttık. Çok beğenildi. Yepyeni satış noktaları oluş-turduk. Satış nokta sayımızı yüzde 50’ye yakın arttırdık. Yurt dışından özellikle eski Rus coğrafyasından çok sayıda perakende firma ile tanıştık ve alışveriş imkanımız oldu. Ayrıca Kuzey Afrika ülkelerinden yüksek miktarda siparişler alındı. Tabii fuar başarısı, fuar öncesi ciddi çalışmalardan geçmekte. Doğru ürün-bölge seyahatleri-reklam çalış-maları başarıyı getiriyor.Fuarımızı dünyadaki en kıymetli 3 fuardan biri olarak görmekteyiz. Dünyada daha faz-la tanıtılması ve yeni pazarlar açılması ile ilgili çalışmaları arttırarak devam ettirilmeli diye düşünüyorum.

Page 86: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 87: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 88: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR FUAR GÜNCESİ

88

Start Fuarcılık tarafından düzenlenen ve daha önce 17-19 Mayıs tarihlerinde düzenlenmesi planlanan, Ankagold Altın Mücevher Gümüş ve Saat Fuarı, sektörün talebi üzerine tarih değişikliğine gitti.

TARİH DEĞİŞİKLİĞİ

Başkentte ikincisi düzenlenecek Ankagold, sektörün yoğun talebi üzerine 08-10 Ka-sım 2013 tarihinde düzenlenmesine karar

verildi. Konuyla ilgili Start Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Musa Öztürk bilgi verdi: “Ülke-mizde düzenlenen Kuyum Fuarları şubat, mart ve nisan aylarında düzenlendiği için fuarlara ka-tılan firmalarımızın yoğun iş talepleri ile meşgul olmaları nedeniyle diğer fuarlara katılmaları ve zaman planlaması yapmaları konusunda sıkıntı yaşadıkları gözlenmiştir. Ve bizzat firmalarımız kasım ayının, yani yılın 2 nci döneminde dü-zenlememiz gerektiğini özellikle önermişlerdir. Gerek Odamızla gerek Ticaret Odası ve gerekse sektör temsilcileri ile yaptığımız istişareler so-nucunda 08 – 10 Kasım 2013 tarihinde düzen-leme kararı almış bulunmaktayız. Kasım ayında düzenleyeceğimiz Ankagold Altın Mücevher Gü-müş ve Saat Fuarı’mızın sektöre hayırlı olmasını ve bol kazançlar sağlaması dileklerimle; saygılar sunarım”.

Page 89: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 90: Voir   nisan 2013 online dergi

Beyaz Zambaklar ÜlkesindeYazar: Grigory PetrovTürü: Dünya KlasikSayfa Sayısı: 229Yayınevi: Koridor Yayınları

CHAVEZ BİZİ BIRAKMA• Noyan Umruk • Destek Yayınları“Chávez, hazırlanan petrol planı uyarınca, petrol gelirinden halka kalacak payı yüzde 30’a çıkardı. Ardından “Toprak Reformu”nu gerçekleştirdi. Bütün bunların amacı yok-sulları doyurmak, barındırmak, eğitmek, gönendirmek. ABD yönetimi bütün bunları “fazla sosyalistçe” bulmakta, Irak’ta demok-rasi götürmek(!)” için işgalci olurken, Vene-zuela’da demokrasiye karşı darbeci kimli-ğiyle gerçek yüzünü göstermekte.” Emekli Tuğgeneral Noyan Umruk, son yılların en tartışılan ülkesi Venezuela’ya gitti ve ülke-nin Chávez’le değişen yüzünü kaleme aldı.

SİNEMA BENİM MEMLEKETİMFİLMLERİMİN ÖYKÜSÜ• Volker Behrens, Michael Töteberg• Çeviren: Barış Tut • Doğan Kitap: Fatih Akın’la sinematografik bir yolculukDünyaca ünlü yönetmen Fatih Akın, sinema yaşamının ve bugüne dek çektiği tüm film-lerin öyküsünü, “Sinema, Benim Memleke-tim” adlı otobiyografik kitabında anlatıyor.“Bir köprünün üzerinde duruyorum ve hiçbir yere ait değilim.”

editörün seçtikleri

15-17 Nisan 2013 tarihleri arasında, Londra-Earls Court Fuar alanında düzenlenen organizasyona Türkiye, “Odak Ülke” olarak katıldı. İlk olarak 2004 yılında başlayan odak

ülke uygulaması, tüm dünyada kültürel ve ticari ortaklıklar oluşturulması açısından fırsatlar yaratan bir girişim olarak de-ğerlendiriliyor.

Türkiye, odak ülke programını “Kültürel ve profesyonel” baş-lıkları altında iki bölümde tamamladı. Fuar alanının haricinde, Londra’ nın farklı noktalarındaki kültür ve sanat mekânlarında düzenlenen etkinliklerle, Türk Edebiyatı türleri incelenecek.

Ve yine kültürel program dahilinde gerçekleştirilen bir diğer bölümde “Londra Yunus Emre Türk Kültür Merkezi” nde gerçekleştirildi. Çeşitli söyleşi, panel ve okuma etkinliklerin-den oluşan bu kültürel programda, kitapseverler Türk Edebi-yatı’nı yakından tanıma fırsatı buldu.

Profesyonel program kapsamında düzenlenecek etkinlikler ise uluslararası yayıncıların, Türk yayıncılık sektörünü daha yakından tanımasına olanak sağlarken, yeni iş ortaklıkları oluşturmak adına da ev sahipliği yaptı.

Her yıl yaklaşık 25.000 kişinin ziyaret ettiği Londra Fuarı, dünya yayıncılık sektörünün en önemli yıllık organizasyon-larından biri olarak kabul ediliyor. Bu yılki fuaraTürkiye; Elif Şafak, Perihan Mağden, Ahmet Ümit, Murathan Mungan, Ece Temelkuran ve Ayşe Kulin gibi değerli yazarları ile katıldı.

2013 Londra Kitap Fuarı’ da “Odak Ülkesi” Türkiye Oldu

ByglossaristMüge Bilgin Akdaş

“Beyaz Zambaklar Ülkesinde”, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı

başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulla-rın, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki “Yaşamı yenilemek” için mutlaka bu kitabı oku-malıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap haline geldi.Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşulları-na rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlan-diya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mü-cadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir.“Beyaz Zambaklar Ülkesinde”, bu tanıtım yazısını okuduktan sonra hiç zaman kaybetmeden alıp, okuduğum kitaplardan biridir. Atamızın oku-muş olduğu ve hayran kaldığı bir kitaba ulaşabilmeyi ve okuyabilmeyi onur sayarım. Her anlamda bir şeyler öğrenebileceğimiz, cesaretlendirici ve öğretici bir kaynak niteliğinde. Mutlaka okuyun derim...

byglossarist.wordpress.com [email protected]

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

ADV_OCT2013_VOIR_TR.pdf 1 15.04.2013 14:56

90

Page 91: Voir   nisan 2013 online dergi

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

ADV_OCT2013_VOIR_TR.pdf 1 15.04.2013 14:56

Page 92: Voir   nisan 2013 online dergi

Birbakış

A sıl olarak resim sanatı ile uğraşan yönetmen Julian Schnabel’in adını uluslararası arenada ilk olarak, Ja-vier Bardem’in En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar

adaylığı kazandığı “Karanlıktan Önce” isimli filmi ile duyduk. Bu başarılı filmden sonra yönetmenliğe yedi yıllık uzun bir ara verdi Schnabel. 2007 yılına geldiğimizde ise sinema dün-yasını şaşkınlığa uğratan asıl başyapıtı, “Kelebek ve Dalgıç” ile çıktı karşımıza. “Kelebek ve Dalgıç”, içerik açısından belki de çok yeni olmayan fakat biçimsel açıdan sinemanın kurallarını zorlayan bir film olarak kazındı herkesin aklına. 2007 ve 2008 yıllarının ödül törenlerinde adından sıkça söz ettirdi. Birçok festivale katıldı ve pek çoğunda ise ödüller aldı. Şimdi bugün, aradan geçen altı yıllık zaman da göz önü-ne alındığında, “Kelebek ve Dalgıç”ın o günkü başarısının sadece geçici bir heyecan dalgasından ibaret olmadığı daha belirgin bir şekilde görülebiliyor. Ünlü moda dergisi Elle’in editörü Jean-Dominique Bauby’nin gerçek yaşam öyküsünden sinemalaştırılan filmin, aslın-da oldukça kolay bir şekilde istismar edilebilecek, tanıdık bir hikâyesi var. Bauby’nin geçirdiği bir felç sonrası sadece sol gözünü kullanarak hayatına devam etmesinin hikâyesi-ni anlatan “Kelebek ve Dalgıç”ın belki de öncelikle takdir edilmesi gereken önemli özelliği; bu istismara açık öyküyü duygusal anlamda irdelemeyi reddetmesi. Her an klişeleşme tuzağına düşebilecek böyle bir öyküyü, filmin deneysel bi-çiminin zeminini oluşturmak için bir araç olarak kullanmak, gerçekten orijinal ve zekice bir tercih. Bu anlamda, filmin daha ilk dakikasından itibaren “Kelebek ve Dalgıç”ın asıl derdinin seyircinin “İzleme deneyimi” ile olduğunu söyle-mek yanlış olmayacaktır. Kamerasını, Bauby’nin önce sağ, sonra sol gözüne yerleştirerek bizi tek bir gözün gösterdik-leri ile sınırlayan ve bizi de tıpkı ana karakteri gibi felç etme-yi deneyen tam anlamıyla biçimci bir yapısı var filmin.Schnabel’in, Bauby’nin durumunu açık bir şekilde bize his-settirmek adına uzunca bir süre filmi bize, kamera açısını hiç değiştirmeden, sadece Bauby’nin gözlerinden izlettir-mesi filmin asıl derdinin ana karakter ile seyirci arasında bir görsel özdeşlik yaratmak olduğunun en büyük kanıtı. Bauby, etrafı ile iletişim kuramadığı sürece, film de bizi, bir “Sol göz planı” dışında başka bir plana (geri dönüş ve rüya sekansları dışında) taşımıyor. Böylece, Bauby ile tam olarak bir özdeşlik kuruyor ve kurulan bu benzersiz görsel dil sayesinde onun ne hissettiğini net olarak anlayabiliyoruz. Filmin bu deneysele yaklaşan görsel tercihi, bu nokta-da, Amerikalı ünlü kurgucu ve teorisyen Walter Murch’un Avustralya’da verdiği çeşitli seminerlerden düzenlenen ki-tabı Göz Kırparken’i(In the Blink of an Eye, 1995) getiriyor akla. Murch’ün Göz Kırparken’de ileri sürdüğü; aslında gün-lük yaşantılarımız sırasında her gözün bir kamera gibi çalış-tığı ve göz kırpmalarımızın da birer kesme olabileceği savı, “Kelebek ve Dalgıç” da tam olarak karşılığını bulmuş oluyor böylelikle. Schnabel, tıpkı Murch’ün kitabında ileri sürdüğü üzere önce kamerayı göz ile eşliyor. Sonrasında ise gözün her hareketini bir kamera hareketi haline dönüştürmeyi ba-şarıyor. Kamera ile yapılan pan ve tilt gibi teknik hareketler Bauby’nin gözünü, sağa sola ya da yukarı aşağı oynatması-na denk düşürülürken, kapanıp açılan göz kapakları da birer kesmeye dönüşüyor bu sayede!Sonuç olarak, üstüne saatlerce konuşabileceğimiz ve hak-kında sayfalarca yazı yazabileceğimiz bir film “Kelebek ve Dalgıç”! Bugüne kadar izleme fırsatı bulamayanlara hemen bir DVD’sini almalarını ve izlemelerini önerir, zaten izlemiş olanlara da filmi yeniden bir hatırlamalarını tavsiye ederim.

Bir Modern Klasik: “Kelebek ve Dalgıç”

Burak KAPLANOkan Üniversitesi GSFAraştırma Görevlisi

HABERLERc 2013 Cannes Film Festivali 15 Mayıs - 26 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek. Jüri başkanlığını ünlü yönetmen Steven Spielberg’ün üstleneceği festivalin bu seneki sunuculuğunu ise Audrey Tautou yapacak.

c Amerikalı ünlü film eleştirmeni Roger Ebert, uzun süredir yenmek için mücadele ettiği tiroid kanserine yenik düştü. Pulitzer ödüllü eleştirmenin Chicago’da düzenlenen cenaze törenine ise ilgi büyüktü.

KÖTÜ RUHYönetmen: Fede AlvarezOyuncular: Jane Levy, Shiloh Fernandez, Lou Taylor PucciGösterim Tarihi: 19 Nisan 2013

Yönetmen Sam Raimi’nin 80’li yıllarda başlattığı ünlü korku serisi “Kötü Ruh” yeniden çevrimiyle yeniden kar-şımızda. Raimi’nin orijinal seride korku ile komediyi ka-rıştırarak yakaladığı melez tonu tercih etmek yerine, bu kez sırtını tamamiyle korkuya yaslayan yepyeni bir “Kötü Ruh” filmi var karşımızda. Film ile ilgili en ilginç ayrıntı ise Sam Raimi’nin bu kez yapımcı koltuğunda oturuyor olması.

VİZYON SEÇKİLERİ[email protected]

IRON MAN 3Yönetmen: Shane BlackOyuncular: Robert Downey Jr., Ben Kingsley, Guy PearceGösterim Tarihi: 03 Mayıs 2013

Marvel çizgi roman dünyasının ünlü karakterlerinden biri olan Iron Man, 3. Sinema filmiyle önümüzdeki ay yeniden sinemalarda. Devam filmiyle ilgili en büyük de-ğişiklik ise yönetmen koltuğunda! Yeni filmin yönetmen-liğini “Cehennem Silahı” serisinin senaristliğiyle tanınan Shane Black üstleniyor. Filmin oyuncu kadrosundaki en büyük koz ise filmin kötü adamı Mandarin’i canlandıran Oscar’lı oyuncu Ben Kingsley.

LANETLİ KANYönetmen: Park Chan-WookOyuncular: Nicole Kidman, Mia Wasikowska, Matthew GoodeGösterim Tarihi: 26 Nisan 2013

Kendi ülkesinde yönettiği “İhtiyar Delikanlı” ile büyük bir başarı yakalayan Güney Koreli yönetmen Park Chan-Wo-ok’un Amerika’da çektiği ilk film olan Stoker İstanbul Film Festivali’nin hemen sonrasında vizyona da çıkıyor! Filmin senaryosunun, özellikle “Prison Break” isimli dizi ile tanınan Amerikalı dizi oyuncusu Wenthworth Miller’a ait olması ise büyük bir sürpriz olarak bir kenara not edi-lebilir.

92

Page 93: Voir   nisan 2013 online dergi
Page 94: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR KÜLTÜR

SANAT“Emek” Harcanmaz!

32. İstanbul Film Festivali’nin ödülleri 14 Nisan Pazar gecesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleşti-rilen Kapanış Galası ve Ödül Töreni’nde sahiplerini buldu.

Ceyda Düvenci ve Mert Fırat’ın sunuculuğunu üstlendiği 32. İstanbul Film Festivali Kapanış Galası ve Ödül Töreni, NTV’den canlı olarak ya-

yımlandı. Festivalle ilgili hazırlanan kısa filmin ardın-dan sahne alan, Türkiye sinemasının en büyük kadın oyuncularından Hülya Koçyiğit ve oyuncu Nejat İşler, Emek sineması özelinde, devam eden sürece iliş-kin düşüncelerini dile getirdiler. Törende ayrıca Altın Lale Uluslararası Yarışma Jüri Başkanı, Gelibolu, Ölü Ozanlar Derneği, Yeşil Kart ve Truman Show gibi film-lerin usta yönetmeni Peter Weir’e Sinema Onur Ödü-lü takdim edildi. Peter Weir’e ödülünü İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan verdi. Uluslararası Ya-rışma Başkanlığını Peter Weir’in üstlendiği Altın Lale Uluslararası Yarışma Jürisi’nde Screen International dergisi yazarlarından Mark Adams, yönetmen Sebas-tian Lelio, oyuncu Simin Fatemeh Motamed Arya ve yönetmen Malgoska Szumowska yer aldı. Altın Lale için bu yıl Uluslararası Yarışma’da 13 film yarıştı.

32. İstanbul Film Festivali Ödül AlanlarSeyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü: KöksüzUluslararası Yarışma / Altın Lale Ödülü: Ne Yaptın Richard?Uluslararası Yarışma / Jüri Özel Ödülü: Camille Claudel 1915Ulusal Yarışma / Altın Lale En İyi Film: Sen Aydınlatırsın GeceyiUlusal Yarışma / Jüri Özel Ödülü: DevirEn İyi Yönetmen: Hayatboyu ile Aslı ÖzgeEn İyi Kadın Oyuncu: Sema PoyrazEn İyi Erkek Oyuncu: Ercan KesalEn İyi Senaryo: Sen Aydınlatırsın Geceyi ile Onur ÜnlüEn İyi Görüntü Yönetmeni: Hayatboyu ile Emre ErkmenEn İyi Müzik: Soğuk ile Murat BaşaranEn İyi Kurgu: Sen Aydınlatırsın GeceyiAvrupa Konseyi Sinema Ödülü: Sabır TaşıFIPRESCI Ödülü / Uluslararası Yarışma: Camille Claudel 1915FIPRESCI Ödülü / Ulusal Yarışma: Sen Aydınlatırsın GeceyiRadikal Gazetesi Halk Ödülleri / Uluslararası Yarışma: Kuleli Ev Dom s Bashenkoy / Radikal Gazetesi Halk Ödülleri /Ulusal Yarışma: Köksüz

Cem Yılmaz, 32. İstanbul Film Festivali’nde ödül ver-mek için çıktığı sahnede Emek Sinemasının kapan-masına karşı olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: “Benim sinema yaparken çok emek harcamadığımı düşünenler var, doğrudur; çünkü “Emek” harcanmaz. Bir haberim var. Emek Sineması’nı satın aldım. Keşke böyle olsaydı tabii. Teklif ettim, ama baktım ki Emek Sineması zaten bizimmiş”.

94

Page 95: Voir   nisan 2013 online dergi

95

KONSERKnopfler İstanbul’a geliyor!Rock müziğin efsanevi yıldızı Mark Knopfler, 27 Nisan 2013’te yeni solo albümü “Privateering”in tanıtımı kapsamında İstanbul’da Ülker Sports Arena’da hay-ranlarıyla buluşacak.

Garanti Caz Yeşili: Caz Ağacı, Duke Ellington30 Nisan saat: 21.30 Salon’da.İstanbul caz sahnesinin önde gelen müzisyenleri, caz müziğin efsanelerini anmaya devam ediyor. 2013 Caz Ağacı serisinin üçüncüsü olan Duke Ellington gecesi, Garanti Caz Yeşili konserleri kapsamında, 30 Nisan Uluslararası Caz Günü’nde gerçekleşecek. Duke Ellington’un sevilen eserleri, Ece Göksu, Şenay Lambaoğlu, Sezgi Olgaç, Sibel Gürsoy ve Elif Çağlar tarafından yorumlanacak. Bu kadroya piyanoda Uraz Kıvaner, trompette Şenova Ülker, kontrbasta Volkan Hürsever ve davulda Ediz Hafızoğlu eşlik edecek. Gece, Vedat Özdemiroğlu’nun özel sunumuyla renk-lenecek.

SERGİHergün Aynı Şeyİnci Furni’nin “Her Gün Aynı Şey” isimli sergisin ev sahipliğini Rampa yapıyor. Sanatçının galeriyle ilk sergisi olan “Her Gün Aynı Şey”de Furni, objeleri, sı-

radan, gündelik durumları tekrarlayarak kurguladığı görsel dünyanın sınırlarını geçirgenleştiriyor.

Bizden ve Onlardan 2716 Nisan-1 Haziran Tem Sanat Galerisi yirmisekizinci yılında gelenek haline getirdiği “Bizden ve onlardan 27” adlı ulauslararası orijinal sanatsal baskı sergisin-de, Türk sanatçılarını, dört kıtadan yirmi yabancı ülke sanatçısıyla biraraya getiriyor.

SAHNEOlmamış mı?29 Nisan saat 20.30 Salon’da.Olmamış mı? Tiyatro gösterisinin, yapımını Studio 4 Istanbul’un, tasarımını ve yönetmenliğini Fatih Genç-kal’ın üstlendiği 18. İstanbul Tiyatro Festivali’nde prömiyer yaptı. 90’larda çocukluk ve gençlik yıllarını geçiren oyuncuların kendi hikâyelerinden derledikleri oyun, büyüdüğümüz dünyanın bugünümüzü nasıl şe-killendirdiğini araştırıyor. Olmamış mı?, 90’ların pop şarkılarından, televizyon dizilerinden,politikacıların konuşmalarından alıntılarla yarattığı kara mizah diliy-le izleyiciyi Türkiye’nin yakın tarihini yeniden düşün-meye davet ediyor.

Kabin28 Şubat saat 20.30 Craft’ta.Gonca Vuslateri ve Bora Akkaş ‘ın oynadığı oyundan alıntı: “Burayı bizim Ramazan Abi işletiyor. Önceden kıraathaneydi. Girişimci ruhlu bir abimizdir Ramazan Abi. Yurt dışına gider, gelir. Bir ara Almanya’ya gitmiş-ti, döndüğünde hamam işine girdi. Tutturamadı. Tren-cilik oynuyorlarmış. Mekanı polisler bastı, kapandı. Sonra Amsterdam’a gitmiş, ordaki kabinleri görmüş. Kıraathaneyi kapatıp burayı yapmış. Yasal olmadığı için baya para yediriyormuş. Tabi hep adamlar geli-yor. Aklı başında kadının burada işi ne!”

YENİ ALBÜMGöç Çıktı!Türkiye’nin önde gelen caz müzisyenlerinden Nevzat Yılmaz’ın öz-gün yorumlarını içeren “Göç” albümü, müzik marketlerde yerini aldı. Cahit Berkay & Grup Zan’ın “Toprak” adlı albümünde görev alan, Cem Karaca ile son 3 yılında aynı sahneyi paylaşan, Garbiyeli Müzik çatısı altında, Kıraç’la birlikte dizi ve film müziklerine imza atan Yıl-maz; Anadolu’nun geleneksel ritim yapısını, evrensel enstrümanlarla müzikseverlerin beğenisine sunuyor.

“Veda” Müzik MarketlerdeHastaneye yatmadan önce kayıtlarını bitirdiği ve öldü-ğü takdirde adının “Veda” konmasını istediği Müs-lüm Gürses albümü piya-salara sunuldu. Müslüm Gürses şu sözlerle veda etti sevenlerine: “Yeni ve lezzetli bir albüm bırakıyo-rum sevenlerime. Hakkınızı helal edin, dualarınızı esirgemeyin. Hayat bana zordu; ama güzeldi!... Hoşçakalın dostlarım…”

VOIR GÜNCEL

Page 96: Voir   nisan 2013 online dergi

VOIR GÜNCEL

Buse Terim yaztrendlerini açıkladı! Lidyana.com’da Buse Terim’in önerilerine kulak verin! Takı ve

aksesuar konusunda Türkiye’nin en çok tercih edilen alışveriş sitesi Lidyana.com’un ünlü stil danışmanı ve blogger Buse Te-rim, yaz aksesuarları trendleri ile ilgili önemli tavsiyelerde bulunu-yor. Fuşya renk ile yazın sıcak günlerinde güneş gibi parlamayı öneren Buse Terim, denizatı detaylı bir kolyeyle tamamlanan fuş-ya elbiseyle İstanbul’da Bodrum havası estirmeye davet ediyor.

Erkeklerin yeni uğrak noktasıErkeklere; başta sağlık olmak üzere, spor, moda, teknoloji,

bakım, diyet ve iş dünyası konusunda öneri ve yararlı bilgiler sunan erkeksagligi.com, erkek dünyasına yepyeni bir tarz su-narak, yayın hayatına başladı. Erkeklerin ilgi duyduğu ve merak ettiği her konu hakkında tüm bilgilere erişebileceği bir site olarak yapılandırılan erkeksagligi.com, güncel sağlık konuları ve röpor-tajlarıyla şimdiden erkeklerin dikkatini çekmeyi başardı.

Baharın tüm renkleri…Soğuk ve gri günler geride

kaldı… Artık çiçeklerin, ke-lebeklerin doğayı renklendirme zamanı.. Luksbazaar.com pem-beler, yeşiller, morlar, çiçekler ve kelebeklerle evlerinizin her köşesine baharı getiriyor. Bahar aylarının sıcaklığını tek tıkla ve sizi yormadan evlerinize getiren luksbazaar.com, hediye alma sürecinizde en büyük yardımcı-nız oluyor.

Sağlıklı yaşamın adresiGüzel ve sağlıklı bir vücuda

sahip olmak isteyen binler-ce kişiyi zayıflatan rafinera.com bahar aylarına yeniliklerle giriyor. Rafinera, online satış sistemiy-le kendi menünüzü oluşturma şansı tanıyor. Sunduğu paketleri sayesinde kilo vermeye yardım-cı olan Rafinera, yeni sistemiyle 7/24 kapınızda!

Devir değiştikçe alışkanlıklar da değişim gösteriyor. Özellikle çalışanlar için kolaylık olan online alışveriş siteleri keyfinize keyif katıyor. Her şey bir “Tık” kadar kolay…

Müziğime göregiyinirim“Müzik kişinin aynasıdır” mottosu ile yola çıkan Bigupman.com, müzik zevkine göre giyinenlere uygun ürünleriyle sektörde fark yaratıyor. “Bana sevdiğin müziğini söyle sana kim olduğunu söy-leyeyim” sözünü sıklıkça duymuşsunuzdur. Eylül ayında hizmete açılan Bigupman.com internet sitesi buna bir de giyim tarzını ek-liyor. Kendinizi ifade etmek için bir tuşta iki kuş!

96