Victor Hugo Sefiller

274
Victor hugo sefiller Bu kitap, Türkiye Kalkındırma ve Dayanışma Vakfı'nca kurulan TÜRDAV Basım ve Yayım Ticaret ve Sanayii ' AJ; Anonim Şirketi tarafından neşredilmiştir. ^ \ TÜRDAV Posta Kutusu: 882 Sirkeci / İstanbul Tel. & Fax: 511 61 62 - 513 74 94 522 11 96 ISBN - 975-7656-03-8 10. Baskı - Ağustos 1997 DİZGİ VE MİZANPAJ BASKI CİLT : TÜRDAV A.Ş. ZİYA OFSET - 637 92 24 SİSTEM MÜCELLİT - 501 68 47 Victor Hugo SEFİLLER (Leş Misörables) Tercüme eden: Haluk TUNÇ Neşre hazırlayan: Hekimoğlu İSMAİL İbrahim Ethem VURAL İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm: BİR KASABADA, DÜRÜST BİR ADAM - 5 İkinci Bölüm: GARİP BİR ADAM, JANVALJAN 19 Üçüncü Bölüm: BİR GÜNAHLA HAYATINI ZEHİR EDEN FANTİNE 49 Dördüncü Bölüm: YALNIZ ÇOCUK, KOZETE 131 Beşinci Bölüm: MARYÜS 217 Altıncı Bölüm: JANVALJAN 389 SON SÖZ 482 BİRİNCİ BÖLÜM Bir kasabada, dürüst bir adam Yetmiş beş yaşlarında görünen Miryel, 1806 senesinden beri «D» kasabasında Piskopos idi. Geldiği ilk günlerde, hakkında, bazı dedikodular dolaşmıştı. Bunlar, insanın istikbaline tesir eden şeyler... 1804 yılında Papaz olan Miryel, bu şehre nasıl gelmişti? Bu sorunun cevabı pek çoktu: «Efendim. Bir iş için Paris'te imiş. Her nasılsa İmparatorla karşılaşmış. Napolyon, bu Papazın kendisine dikkatle baktığını görünce, birden dönüp arkasmdakilere sormuş: — Bana bakan bu adam kimdir? Cevabı, herkesten evvel bizimki vermiş: Haşmetli! Siz bir sade adama bakıyorsunuz, ben de büyük bir adama... Bundan ikimiz de istifade edebiliriz. Ve böylece Piskopos olarak tayini çıkmış.» «Yok canım!.. Meclis azalarından birinin oğlu olup, ömrünün ilk çağları zevk ve eğlence içinde geçmiş. İhtilâlin ilk günü Fransa'yı bırakıp İtalya'ya kaçmış. Acıklı bazı hadiselerle karşılaşıp olgunlaşmış. İç dünyasında kopan fırtınalardan sonra değişmiş ve İtalya'dan da Papaz olarak dönmüş.» «Yok efendim!.. Şeymiş..»

Transcript of Victor Hugo Sefiller

Victor hugo sefiller Bu kitap, Trkiye Kalkndrma ve Dayanma Vakf'nca kurulan TRDAV Basm ve Yaym Ticaret ve Sanayii ' AJ; Anonim irketi tarafndan neredilmitir. ^\ TRDAV Posta Kutusu: 882 Sirkeci / stanbul Tel. & Fax: 511 61 62 - 513 74 94 522 11 96 ISBN - 975-7656-03-8 10. Bask - Austos 1997 DZG VE MZANPAJ BASKI CLT : TRDAV A.. ZYA OFSET - 637 92 24 SSTEM MCELLT - 501 68 47 Victor Hugo SEFLLER (Le Misrables) Tercme eden: Haluk TUN Nere hazrlayan: Hekimolu SMAL brahim Ethem VURAL NDEKLER Birinci Blm: BR KASABADA, DRST BR ADAM 5 kinci Blm: GARP BR ADAM, JANVALJAN 19 nc Blm: BR GNAHLA HAYATINI ZEHR EDEN FANTNE 49 Drdnc Blm: YALNIZ OCUK, KOZETE 131 Beinci Blm: MARYS 217 Altnc Blm: JANVALJAN 389 SON SZ 482 BRNC BLM Bir kasabada, drst bir adam Yetmi be yalarnda grnen Miryel, 1806 senesinden beri D kasabasnda Piskopos idi. Geldii ilk gnlerde, hakknda, baz dedikodular dolamt. Bunlar, insann istikbaline tesir eden eyler... 1804 ylnda Papaz olan Miryel, bu ehre nasl gelmiti? Bu sorunun cevab pek oktu: Efendim. Bir i iin Paris'te imi. Her naslsa mparatorla karlam. Napolyon, bu Papazn kendisine dikkatle baktn grnce, birden dnp arkasmdakilere sormu: Bana bakan bu adam kimdir? Cevab, herkesten evvel bizimki vermi: Hametli! Siz bir sade adama bakyorsunuz, ben de byk bir adama... Bundan ikimiz de istifade edebiliriz. Ve bylece Piskopos olarak tayini km. Yok canm!.. Meclis azalarndan birinin olu olup, mrnn ilk alar zevk ve elence iinde gemi. htillin ilk gn Fransa'y brakp talya'ya kam. Ackl baz hadiselerle karlap olgunlam. dnyasnda kopan frtnalardan sonra deimi ve talya'dan da Papaz olarak dnm. Yok efendim!.. eymi.. Hakknda sylenilen eylerden hangileri doru idi? Kimse bilemezdi. nk ihtillden evvel Miryel'in ailesini tanm kimseler azd. Ve hi kimse onun i dnyasnda kopan frtnalarn kaynan bilmezdi. Kendisinden de renemezdi. Sessizdi, sakindi. Belki bunun iin kimse, ona yaklamaya cesaret edemiyordu. Kk yerlerde konuan azlar ok, dnen kafalar azdr. Bunun iin Miryel, ne yapabilirdi ki? Susacak ve ekecekti... D kasabasnda 9 senelik ikametten sonra, dedikodu frtnas ancak durabildi. Frtnann krd dallarda imdi meyveler oluyordu. Piskopos Miryel, iki ihtiyar kadnla beraber gelmiti. Birisi kk kz kardei olan Baptistin, br hizmetileri Magluvar. kisi de evde kalm... Kim bilir, belki gzel olmadklar iin evlenememiler. Fakat mrleri doruluk ve drstlkle getiinden, temiz hayatlar, yzlerine ok tatl bir gzellik vermiti. htiyarladka yzlerinde iyi ahlkn kuvvetli klan prl pnl yanyordu. Piskoposluk binas hastahaneye bitiikti. Adeta mkemmel bir saray, hastahane ise bir kattan ibaret kul-bemsi bir ey... Psikopos geldikten gn sonra hastahaneye gitti. Gezdi ve batabibi ard: Tabib Bey, imdi ka hastanz var? Yirmi alt.

Lkin yataklar pek sk. Koular da pek dar, iyice hava almyorlar. Bana da yle grnd. Doktor: Gne olduu zamanlar da, hastalarmz baheye kamyor, nk bahemiz pek kk. Ben de orasn dndm. Bulac hastalk olduu zaman yz hasta olur, ne yapacamz arrz. Doru. Fakat are ne, deil mi? Bu kadarla kanaat etmeli. Piskopos biraz sustuktan sonra birden batabibe dnerek: Siz, bu salonun ka yatak alabileceini tahmin ediyorsunuz? Batabip ummad bir sualle karlam gibi hayretle: ey... Efendim yemek salonu mu? Piskopos salonun etrafna gz gezdirerek, birtakm l tahminlerinden sonra, kendi kendine sylenir gibi fsldad: Yirmi yatak alabilir. Sonra sesini ykseltti: Baknz Tabib Bey! Ortada bir adaletsizlik var. O daracak hastahanede 26 kii, biz ise, kii olduumuz halde, 60 kiilik Piskoposhanede oturuyoruz. Bu yanltr, siz benim yerimi almsnz, ben de sizin... yle ise bana kendi yerinizi veriniz, buras sizindir. Ertesi gn hastahanede bulunan 26 kii, Piskoposun sarayna nakledilirken, Piskopos da hastahaneyi konak yapt. *** Miryel'in ailesinden kalma hi bir mlk ve mal yoktu. Yalnz kzkardeinin 500 franklk bir maa vard. Bu da onun hususi masraflarna ancak yetiyordu. Kendisi ise Piskoposluk maa olarak devletten on be bin frank alyordu. Miryel hastahaneye tand gn hemen bir bte izelgesi hazrlad. Bu izgelgeye gre, ev masraflar iin yalnzca bin frank kadar ayrd. Geriye kalan on drt bin, frank ise kk mekteplere, slahhanelere, hastahanele-re, muhta ve fakirlere datacakt. Miryel bu izelgeye katiyetle uyuyordu. Hatta kylerden Papazlar geldii zamanlar bile, onlarn masraf iin izelgede en kk bir deiiklik yapmay dnmyordu. Kasabaya geliinden 3 ay sonra, idaresi altndaki blgeleri gezmek istedi. Bunun iin bir denek talebinde bulundu. Bir mddet sonra yetkili makamlardan cevap geldi. Ve senelik bin franklk bir denek tahsis edildi. Bu karar kasabada dedikodularn artmasna sebep oldu. ikyet dilekeleri yazld. Hatta baz iftiralar bile yayld. Meclis azalarndan biri ikyetini yle dile getirmiti: Araba denei! Drt bin nfusu olmayan bir kasabaya ne gerek! Buras dalk bir blgedir, araba nasl gider? Fakat Papazlar a gzl ve cimri... lk geldiinde iyi bir harekette bulundu amma imdi o da yiyicilie balad. Eski papazlar gibi tantana merakls. Ah! Bu papaz gruhu! mparator bunlarn elinden bizi kurtarmadka ilerleyemeyiz. Yaasn mparator! Araba denei pek ok kimseyi kzdrrken, Piskoposun kzkardeini mitlendirmiti. O, olmadk iktisatlar yapan Magluvar, buna ok sevinmiti. Kendi kendine syleniyordu: Efendi artk verecei sadakay verdi; bu bin frankla, biraz rahatlarz. Halbuki o akam Piskopos kzkardeinin eline bir pusula tututurdu. Pusula, araba deneinin sarfedilece-i yerleri gsteriyordu: Hastahanenin orba giderleri iin .... 1.500 Frank Anneleri Koruma Cemiyeti iin...........250 Frank Darginyan Yardm Cemiyeti iin.......... 250 Frank Kimsesiz ocuklarn beslenmesi iin ... 500 Frank Yetim ve yoksullar iin........................500 Frank Toplam ............................................3.000 Frank *** Ayinlerde, dnlerde dualardan sonra baz gelirleri olurdu. Fakat verenlerden ald gibi, fakir fukaraya ylece verirdi. Birka sene iinde Piskoposhaneye giren kan oald. Kimi sadaka veriyor, kimi alyordu. Bununla beraber fukaradaki ihtiya, zenginlerdeki mrvvetten fazla olduundan, Miryel durmadan veriyordu. Eline geen para, kuma den su gibiydi.

Piskopos, araba deneini sadaka deneine evirmiti ama yine de dolamaktan geri kalmyordu. Blgesi dalk ve sarp olduundan gezmesi ok zordu. Yakn yerlere yayan, uzaklara ise araba veya hayvan ile giderdi. Gezilerinde ayin yapmaktan ziyade sohbet etmeyi seviyordu. Hem de halkn anlayabilecei misaller getirerek... Bol bol misal veriyordu. Briyanson ahalisini grmyor musunuz? Yz sene zarfnda hi bir cinayet ve hrszlk yapmadlar. Bir baka kyde bir baka tevik edici misal veriyordu: Ambron ahalisini iitmediniz mi? Pazar gn ayin yapldktan sonra halk toplanr. htiyar, hasta, dul kadn ve yetimlerin tarlalarna giderler. Ekinlerini bier, tanesini samanndan ayrp eve teslim ederler... Miras yznden kavgal ailelere ise bir baka misal gsterirdi: Dovelni dalsn grmyor musunuz? Sermaye edinmek iin gurbete kt. Atasndan kalan miras ise kz kardeine terketti. nk o, kardeinin iyi bir koca bulup istikbalini temin etmek istiyordu. Ciddi ve babacan nasihatlarnm ard arkas kesilmeyen Piskopos, gsterebilecei rnek kalmad zaman kendinden uydururdu. Sonra kendi kendine Din bir nasihattir diye sylenirdi. Az szle byk hakikatleri anlatabilmek iin Hazret-i sa'nn belagat rnekleri ile szlerini kuvvetlendirirken, aka yapmaktan da geri kalmazd. Bir gn ktphanesinin en stnden bir kitap almak istedi. Boyu pek ksa olup yetiemediinden, Bayan Magluar'a seslendi. Kadncaz her zamanki gibi koarak geldi: Beni mi emrettiniz Byk Efendim? Evet, bana bir sandalye veriniz. u rafa yetiecek kadar byk deilim. * ** Bir gn dolarken, zenginliiyle mehur fakat cimri bir ihtiyarn kolunu tuttu. Sayn Marki, fakirler iin bir ey... Benim kendi baktm fkaralanm vardr. yle ise bana fkaralarnz veriniz. *** Bir baka cimrinin sadaka verdiini grd. Hemiresine glmseyerek: Bak, Sayn Jeborant bozuk paralaryla cennet satn alyor. Diye akalarna devam ederdi. * ** Reddedilmekten korkmuyordu. Fakirler iin diyordu. Sokakta, evde, kilisede anlatyordu: Fransa'da baz evler vardr. Bunlar delikten, yani bir kap ile iki pencereden hava alrlar. Yine baz evler vardr iki delikten, yani bir kap ile bir pencereden hava alrlar. yz krk alt bin evin ise hava almak iin yalnz birer kaplar vardr. Neden mi? nk memleketimizde pencere ve kap vergisi vardr. Yanl anlalmasn, ben kanunlar ktlemek istemiyorum. Ama fakir aileler, 10 \ ihtiyarlar, ocuklar... Yazk. Allah, insanlara yaamak iin hava verir, insanlar ise bunu birbirine yasaklar... Ve devam ederdi: Alp blgesindeki kylleri grdnz m? Kandilleri yok, ra ve katranl ipler yakarlar. Tezek yakarlar... Kardelerim! Acynz, merhamet ediniz. Bir gn Piskopos'a maharetli dedikleri bir savcnn hikyesini anlatyorlard : Sulunun ailesini sktrmlar. Kadnlar inkr etmi. O zaman savc sahte birtakm evraklar dzd. Bunlara gre kadnn kocas olan kalpazan, bir baka kadnla yayormu. Zavall kadn, kocasnn bir baka kadna k olduunu renince her eyi itiraf etti. Piskopos hikyeyi sessizce dinledikten sonra sordu: Nerede muhakeme edecekler? Cinayet mahkemesinde. Ya savc nerede muhakeme edilecek. Sonra kendi kendine sylendi: Cahillik karanlnda kabahat ileyenler susuz. Asl sulu olanlar cehalet karanln muhafazaya sebep olanlardr. Madem cehalet karanl, kabahatin ilenmesini icabettiriyor, ilim ve terbiyesini halka bedava vermeyenler byk bir kabahat iliyorlar demektir. Kalpazann idam cezasna arptrlacan renince ok zld. Btn gece mahkmla konutu. Yemei, uykuyu unutmutu. dam yerine kadar beraber geldi. Satrn altna girmeden nce kendisini pt. Mahkm bam satrn altna uzatnca: nsann ldrdn Allah diriltir. Kardelerin kovduklarn Allah kabul eder. Dua et, inan ve hakiki hayata gir. Satr dt. Ceset salland. Piskopos da salland. Gnler birbirini kovalyordu. Piskopos kh bahesini kazyor, kh okuyup yazyordu. kisi iin de Bahede almak tabirini kullanyordu. 'nk onun iin zihin de bir bahe idi. ki baheden de meyve alyordu. Baslma-

m be, alt eseri, fikir bahesinin sata karlmam meyveleri idi. *** Piskopos hi bir sse msaade etmedii halde, temizlii ok severdi. Temizlik fukarann kesesinden bir ey almaz. derdi. Temizlikten baka hemen hemen btn malm datmt. Yalnz vaktiyle sahip olduu eyalardan ancak gmten yaplm alt tabak ile bir orba ka kalmt. Bayan Magluar bunlarn panltsyla bahtiyar olurdu. stelik Piskopos'uri da bunlara gizli bir ball vard. Bir de gmten yaplm iki amdan bulunuyordu. Halasndan miras kalan pek ok eyadan, ba-lyamad, bu ikisi idi. amdanlarda balmumundan i-ki mum bulunurdu. Bir misafir geldii zaman, Bayan Magluar onlar yakp masann zerine koyuyordu. amdanlarn yeri, ocan zeri idi. Ama Bayan Magluar tabaklarla ka her akam Piskopos'un yatann yanndaki gmme bir dolaba kitlerdi. Dolap kilitliydi amma, evin anahtarla kapanr hi bir kaps yoktu. Gndz ne ise, gece de srglenmeyen kaplar, ihtiyar kadnlar korkutuyordu. Bu hususta Piskopos'a bir ey sylemek istiyorlard. Fakat alacaklar cevab da biliyorladr. Siz isterseniz, kendi odalarnza kilitler koyabilirsiniz. Doktorlarn kaps kapanmamal, Papazn kaps da ak bulunmal, diyen bir adamdan, baka cevap beklemiyorlard elbette. *** Ben de bir doktorum, benim de hastalarm var. diyen Piskopos'a bir gn sormulard: Bir belya uramaktan korkmuyor musun? Piskopos gayet sakin demiti ki: Askerlerin cesareti olduu gibi, papazn da cesareti olmal. nk inananlar da askerdir. Hem de Allah'n 12 askeri... Piskopos bir asker gibi, bir jandarma gibi devriye geziyordu. Bir gn uzak bir kye gitmeye hazrland. Aman ne yapyorsun, dada ekiyalar... Dediler, olmad. O ekya ki, kiliseden bir eyler almtr... Dediler, yine olmad. Senin askerliin burada skmez der gibi: Jandarma verelim yanna! Dediler, kabul etmedi. Ve btn srarlara ramen, yol gsteren bir ocukla yola kt. Halk merak ve heyecan iinde Piskopos'un akibetine ait haber beklerken, 15 gn sonra sa salim kageldi. Kendisini karlayanlara beraberindeki baz eyalar gsterdi: Giderken Cenab- Hakk'a olan itimat ve emniyetimden baka bir gcm yoktu. Gelirken ise alnd dediiniz kilisenin mallarn getiriyorum. Biz hrsz ve katillerden hi bir zaman korkmamalyz. Bunlar harici ehemmiyetsiz tehlikelerdir. nce kendi kendimizden korkmalyz. nk en byk hrszlk, batl itikatlardr. En byk katil, sefahat ve kt ahlktr. Yani cebimize ait olan tehlikelerden evvel, ruhumuza ait olan tehlikelere dikkat etmeliyiz. Topluluktan ayrlp evin yolunu tutarken, kzkardei-ne dnd: Hi bir vakit halkn errinden korkmamal. Her eyin idaresi Allah'n elindedir. Bize bir tehlike geleceini anladmz zaman, Allah'a dua etmeliyiz. Amma kendimiz iin deil, belki bizim yzmzden gnahkr olacak din kardelerimiz iin... Piskopos D kasabas hudutlarnda dolamadk hi bir yer brakmad. Halk ise, krda yaayan yalnz bir adamdan bahsediyordu. Bu adam, bir merutiyet taraftar imi. Her naslsa hem idamdan hem de srgnden kurtulmu. Adeta kendi kendini srgne gndermi, bir 13 dan bilinmez bir noktasnda yayormu... Piskopos, gzn ufka dikip dnyordu. Ve iinden Orada yalnz yaayan bir can var diye mrldandktan sonra, Ona bir ziyaret borcum var diye devam ediyordu. Fakat ona kzmaktan da kendini alamyordu. Halk ise daha ok kzyordu. Onun yaad blgeden bahsederken, bir celladn evinden bahseder gibi konuuyorlar-, di. Hastaym diyorlard. Bir gn Piskopos bastonunu alp yola koyuldu. Gne hemen ufka dokunurken tarif edilen yere geldi. Bir hendei atlad, bir itin zerinden geti. Bu srada yksek allarn arkasndan maara tipinde kk bir kulbe grd. Kapnn nnde, eski koltuklu bir sandalye ve zerine oturmu beyaz sal bir ihtiyar vard. Adeta gnee kar tebessm eder gibi duruyordu. htiyarn yannda bir ocuk, elinde st ksesi ile ayakta dikiliyordu. htiyar, yzn gneten evirdi. ocua dnd. Teekkr ederim olum, artk bir ey istemem. Piskopos ileriye doru yrd. Ayak sesini duyan ihtiyar ban evirdi. Hayretli bir ifade ile bir mddet bakakald. Buraya geldiimden beri ilk ziyareti geliyor. Siz kimsiniz? smim Miryel'dir. Bu ismi iittim. Demek benim de Piskoposumsu-nuz. Biraz. Buyurun, Efendim. htiyar Piskopos'a elini uzatt. Fakat eli havada kald. Piskopos: Ne ise hasta olmadnza sevindim.

yileeceim. Sandalyesinin zerinde biraz kmldadktan sonra devam etti: Yani saat kadar bir mrm kald. Yine sustuktan sonra devam etti: nsan kendinin doktorudur. Dn yalnz ayaklarm souktu. imdi de belim... nsann iine gne doduu zaman mesele yoktur deil mi? Bak gne ne gzel? Sandalyemi buraya attrdm, kinat son defa grmek iin... Evet, bir syleyeceiniz varsa syleyiniz. Dinlemek beni yormaz. nsann baz tuhaf arzulan olur, afaa kadar yaamay ok arzu ederdim. Ama ne yapalm yldzlarn gzel manzaras altnda leceim... Sustu. ocua dnd. Sen git, yat. Gece hi uyumadn, yorgunsun. ocuk kulbeye girerken, ihtiyar snk baklarla onu takip etti. Sonra kendi kendine sylenir gibi: O uyurken, ben leceim. ki uyku... Komuluk gibi bir ey. Piskopos grdklerinden, duyduklarndan fazla mteessir deildi. nk bu adam bir merutiyet taraftan i-di. Vaktiyle insanlann en kuvvetlisi durumunda iken kim bilir... Hatta belki ilk defa olarak hiddetlenmiti Piskopos. ' Hiddet gstermek istedi. Fakat karsndaki ihtiyar mahzun mahzun bakyordu. Yakndaki bir tan zerine oturdu. Birden kalann att: Kraln idam iin herhalde oy vermemisinizdir. Zalimin zulmne nihayet vermek iin oy verenlerdenim. Bu vakarl sz karsnda Piskopos hiddetlendi: Ne demek istiyorsunuz? Demek istiyorum ki, insanlk iin bir zalim vardr; o da cehalet! te bu zalimin zulmne son vermek iin oy verdim. Ben onaltnc Lui iin oy vermedim. Bir adam ldrmeye kendimi selhiyetli gremem. Yalnz Cumhuriyetin hatr iin baz eylere gz yummu oldum. Ne yazk ki, pek ok eyin eksik kaldn itiraf ederim. Eski usul bir bakma kalk-, fakat fikirler yine eziliyor. nk deirmeni bozduk amma, rzgn kald. Rzgr deil, deirmen gerek... Bozdunuz. Adalet getiriyorum diye adaletsizlik 14 15 yaptnz. Terakkinin sebeplerindendir. Ne derlerse desinler, Fransa ihtilli, insan, cemiyetinin ykselme yolunda att en byk admlardandr. Eksiktir, fakat byktr. Piskopos heyecanl heyecanl mrldand. yle mi? 93 ihtilli mi? Ah! te maksada geldiniz. Doksan . Bu kelimeyi sylemenizi bekliyordum. Bin be yz sene, bir bulut altnda geti. On be asrn nihayetinde bir imek akp, ortal aydnlatverdi. Piskopos son derece kzgn gzlerini merutiyet taraftarnn yzne dikerek: Onyedinci Lui! Dedi. htiyar sandalyesinden uzanp1, piskoposun kolunu tuttu: Onyedinci Lui! Kime alyorsunuz? Bir Kral oluna m? Benim iin Karto'un masum kardeinin Grev meydannda koltuklarndan aslp, lnceye kadar o halde braklmas ile Onbeinci Lui'nin masum torununun, Tampel kalesinde idam arasnda hi bir fark yoktur. Piskopos: Bu isimleri yanyana getirip mukayesesini sevmem. Hangisini kastediyorsunuz siz. Eer siz benimle beraber halk ocuklarna alarsanz, ben de sizinle beraber kraln ocuklarna alarm. , Birka dakikalk bir sessizlik oldu. Belliki Piskopos geldiine piman grnyordu. Bu srada merutiyet taraftar devam etti. Ah! Papaz Efendi, hakikatin i halini sevmiyorsunuz. Hazret-i sa ise hakikati o halde seviyordu. Ve insanlar arasnda hi bir ayrm yapmyordu. Hem mazlum, hern masum... Bunlar daha ansldr. Ve Allah onlarla beraberdir. Piskopos yava sesle: Doru... Hepsine alarm. 16 Msavat yani eitlik zere deil mi? Yine derin bir sessizlik oldu. Merutiyet taraftar adeta son szlerini sylyordu: , Evet ykseliin iddetli oluuna ihtill denir. htilller tamamland vakit, insanlar zarar grm, fakat ileriye yrmlerdir. Bu srada ihtiyarn vcudunda bir titreme oldu. Ban kaldrp ge bakt. Gzleri doldu. Sar yanaklarndan iki damla ya szld. Kendi kendine sylenir gibi mrldand: Ey sen! Ey malikim. Yalnz sen hakiki mevcutsun! Piskoposun bu dua karsnda merhamet duygular kabard. Dua eder gibi konuan ihtiyarn buruuk ellerini tuttu. Buz gibiydi. htiyar yar kapal gzlerini at.

Piskopos Efendi, vatanmda suiistimal vard, gidermeye altm. Ktlk vard, imhasna altm. Fransa tehdit olunuyordu, gsm siper ettim. O zaman zengin deildim. imdi de fakirim. Siz benden ne istemeye gelmitiniz? Piskopos sarsld. Duanz. Dedi. Ve, merutiyet taraftarnn nnde diz kt. Piskopos ban kaldrd vakit, ihtiyarn nurlu bir tebessmle baktn grd. Yoklad, lmt. Evine dndkten sonra, anlalmaz birtakm dncelerin iine dald gitti. Gecelerini dua ve niyazla geiriyordu. O gnden sonra Piskopos'un mazlum ve masumlara kar merhamet ve dostluu bir kat daha artt. *** Bu ehre geleli tam 9 yl olmutu. Akp giden bunca zaman iinde baz maddi deiiklikler yapld. Lkin, manevi deiiklikler daha fazla idi. 17 KNC BLM Garip bir adam, Jan Valjan 1815 Eyllnn banda, gnein batmasna l saat kala, D ehrine yaya bir adam giriyordu. Pencere ve kap aralarnda halkn ekingenlikle izledii bu yabanc, orta boylu, kaba fakat kuvvetli grnl, sefalet rnei, 46 48 yalarnda bir adamd. Gnete yanm yznn alt ksm, terden parlamt. st ksm ise apkasnn mein siperiyle rtl. Kaba san bezden yaplm gmlei, boyun hizasnda gm bir dme ile iliklenmiti. Kll gs akta. Boazna dolanan boyunba, ip gibi sallanyordu. Mavi Amerikan bezinden yaplm pantalonu ise adeta dklyordu. Bir dizi beyazlanm, dieri yeil bir uha ile yamal. Ceketi lime lime. Srtnda, azna kadar dolu asker antas, bir kambur gibi. orapsz ayanda ivili kundurasyla ar ar kasabaya giriyordu. Hem de yedi ay evvel Napol-yon'un girmi olduu sokaktan... Ter, yorgunluk ve toz iindeki bu adam, kasabadan kimse tanmyordu. Fakat mahalle ocuklar tandk gibi, arkas sra yryorlard. Garip yolcu belli ki ok susam. ehrin giriindeki emeden su itii yetmiyormu gibi, bir de ar meydanndaki emeye yanat. Paur sokann kesine vannca sola kvrlp doru19 ca Belediye Dairesi'ne yolland. eriye girip, bir eyrek saat sonra kt. Kapnn nnde bulunan polise hrmetkar bir selm verdi. Fakat polis selmn almadan yzne dikkatlice bakt. Bir mddet de arkas sra gzyle takip etti. Yolcu, kasabann en gzel han olan Kolhas'a yneldi. Ve darya alan mutfak kapsndan ieriye dald. Yabancnn gzne ilk arpan ate oldu. Ocakta neeli neeli harlayan atein zerinde beyaz keklik ve pililerle dolu bir i dnyor, ayrca frnn stnde gl ve nehir balklan czrdyordu. Salondan mterilerin grltleri geliyor, grltler arttka hancnn da gelip gitmeleri artyordu. Hanc kapnn alp kapand duyunca, gzlerini frnlarndan ayrmadan sordu: Ne istiyorsunuz Efendim? Yemek ve yatak. Hay, hay. Ban evirip bakt. Adamdan pek para kacaa benzemiyordu ki hatrlatt: Para ile! Yolcu, ceketinin cebinden mein bir kese karp, ileriye uzatt: Param var. O halde istediiniz de var. Yolcu kesesini tekrar cebine koydu. Srtndaki antasn karp, kap arkasna brakt. Elinden brakmad sopas ile atein yannda bulunan alak bir sandalyeye kt. Hanc gidip gelirken yolcuya yan yan bakyordu. Yolcu da atee yan yan bakyordu. Yemek vaktine daha ok var m? Az sonra. Yolcu atee dnd. Isnmaya balad. Bu arada hanc pencerenin kenarnda asl duran bir gazetenin kesinden yrtt. Cebinden kard kurun kalemle bir iki satr bir eyler karalad. Sonra kd katlad. Yamaklk eden ocua iaret edip yanna ard. Kd eline tututurup kulana fsldad. ocuk yaydan kurtulan ok gibi belediye dairesine doru koarak gitti. Yolcu, hancdan habersiz yine sordu: Yemee daha ok var m? imdi, imdi. Bu arada ocuk dnd. Yine bir kt getirmiti. Hanc aceleyle pusulay a. Dikkatlice okudu. Sonra ban sallayarak, bir an kararsz dnd. Halinden, ackl hayallere dald belli olan yabancya doru bir iki adm att:

Efendi, sizi burada kabul edemeyeceim. Yolcu yar dnerek hancya bakt: Niin? Paray vermem diye mi? ster misin, pein vereyim? Param var diyorum size. Onun iin deil ki... Ya neden? - Paranz olabilir... Evet? Ama benim odam yok. Adam gayet sakin: Ben ahrda da yatabilirim. Olmaz. 'Neden? Ahrn her taraf beygirlerle dolu. Ambarda yatarm. Bir para saman yeter bana. Sen hele yemei ver de. Yemek de veremem. Yolcu iyice bunalmt. Ayaa kalkt. Hanc devam etti: Bir eyim yoktur. Adam kahkaha ile glerek ocaktan yana dnd: Bir eyiniz yok yle mi? Ya bunlar?.. Sahipleri var. . Onlar ka kii? 21 On iki... Burada yirmi kiiye yetecek yemek var. Hepsini almlar, paray da pein vermiler. Adam tekrar alak iskemlesine oturdu. Yava sesle: Handaym. Karnm da a, gidemem! Hanc oturan yabancya yaklat. Kulana eildi. Dilerinin arasndan fsldad: Ykl git buradan! Adam iliklerine kadar rperdi. Sopasnn demirli ucuyla birtakm odun paralarn atee atmaya balad. Sonra birden dnd. Cevap vermek iin azn at ise de, konumasna frsat brakmayan hanc yine fsldad : Dur! Fazla ileriye gitme. smini syleyeyim mi? Jan Valjan. ster misin? Kim olduunu da syleyeyim. lk grdm zaman phe etmitim zaten. Belediyeden sordum. te verdikleri cevap. Bak, okumak bilir misin? Belediyeden gelen pusulay ak olarak gsterdi. Adam kda bir gz att. Hanc devam etti: Herkese kar 'kibar davranmak detimdir. Anla- j din m, buradan gidiniz. i Adam, ban ne edi. Kapnn arkasna uzand. antasn alr almaz kp gitti. Byk caddeyi tutmu gidiyordu. Dalgn ve yorgun... Evlerin duvarlar altndan nereye gittiini bilmeden geti. Bir mddet daha dmensiz gemi gibi gitti. Belki hep byle yryecekti. nk yorgunluunu unutacak kadar kederliydi. Birden a olduunu hissetti. Gece yaklayordu. Snacak bir yer grebilmek midiyle etrafa gz gezdirdi. Anlamt ki, gzel hanlarn kaps, kendine kapal idi. Ya meyhane? Veya pis de olsa bir ahr... Sana soluna baknrken, sokan sonunda bir k dikkatini ekti. Ia doru yrd. Evet, gerekten bir meyhane idi. nce pencerenin nnde durup, camdan ieriye bakt. Birka kii oturmu, yeyip iiyordu. Masann zerinde kk bir kandille ocakta yanan byk bir 22 ate. Ve ocan zerinde bir engele aslm demirden bir tencere... Kapya yneldi. Tam kapy alacakken durdu. Belli ki sokak kapsndan girmeye cesaret edemiyordu. Gbre ile dolu kk bir avluya sokuldu. Kapya cesaretle yanat. Fakat korka "korka yoklarken, ierden bir ses duyuldu: Kim var orada? Yemek ve yatmak isteyen biri. Ha... yi. Burada hem yatak var, hem de yemek... eri girince, herkes kendine bakyordu. Bir taraftan kandil, bir taraftan ate, stn ban aydnlatyordu, tehir eder gibi... antasn arkasndan indirirken meyhaneci reklmm yapt: te ate. Yemek de piiyor. Gel, sn arkada. Ocaa yakn bir yere oturdu. Yorgunluktan uyuan ayan atee doru uzatt. Tencereden kan buuya bakmaya balad. evresini saran btn gzler ise ona dikilmiti. apkasnn siperi altnda gizlenen ehresinden akan sefalet ve yorgunluk, onun hikyesini anlatyordu. Bakanlarn iinde yolda karlat adam da vard. irkin ehresiyle hem bakyor, hem de bir eyler anlatyordu. Yrm, yrm, yorulmutu. Hayvannn zerine almas iin yardm dilenmiti ondan. Halbuki o, cevap bile vermeden atn mahmuzlamt. imdi de kalabaln ortasnda hi durmadan kendisini iaret ediyordu. Sonra oturduu yerden meyhaneciye iaret etti. Fsldamtlar... Meyhaneci atein yanna gelip, yabancnn srtna elini koydu: Buradan gideceksin! Yabanc dnd. zgn zgn bakt: Ah! Biliyor musunuz ki?

Evet... br hana da almadlar, nereye gideyim ben? 23 Baka yere. antasn, sopasn ald. Sessizce ayrld. Fakat meyhanenin d, hi te sessiz deildi. Ta atyorlard. Kasabaya girdiinden beri kendisini takip eden baz ocuklar arkas sra ta atyorlard. Hiddetle geri dnd. Birka adm yrd. Sopasn vuracak gibi sallad. ocuklarn il yavrusu gibi daldn grnce, sopasn indirdi. Yrmeye balad. Hapishanenin nnden geerken durdu. Kap ngrana bal zinciri ekti. Bir mddet sonra byk kapnn kanadndaki kk kap ald. Bu srada, yabanc hrmetle apkasn kard: Kapc aa, beni bu gece ierde yatrsan ha, ne olur? Buras misafirhane mi be? Tutukluysan aalm. Kk kap tekrar kapannca, yabanc da boynunu bkp yrmeye balad. Baheli evlerin bulunduu dar bir yola girdi. itlerin iinde yalnz bir kattan ibaret kk evi grnce duralad. Penceresinden k szyordu. Meyhanede yapt gibi penceresinden ieriye bakmaya balad. Kire sval geni odann her bir yanna tek tek bakt. Basma ile rtl bir yatak, bir beik, duvara dayal tahta birka sandalye, iviye asl bir tfek, bir kandil ve ortada bir sofra, sofrann ortasnda bir tencere... Sofrann banda krk yalarnda gler yzl bir adam, dizleri zerindeki ocuu ile oynuyor. Yannda gen bir kadn, daha kk bir ocua st veriyor. Baba glyor, ocuk glyor, anne glyor... Yabanc kire sval byk odaya bylenmi gibi bakt. Belki de ok sevinli olan bu ailenin misafirsever olacan dnyordu. Bu kadar bahtiyarln bulunduu yerde biraz da merhamet bulunmaz myd? Pencerenin camna ekinerek vurdu. itmediler. Bir daha vurdu. Kadnn: Galiba kap alnyor? Dediini iitti. Kocas ise: 24 Yok... Diyordu ki, bir daha pencereye vurdu. Bu sefer adam duymu olacak ki, kandili kapt gibi kapya yneldi. Kap ald. Kandilin altnda birbirlerini szmeye baladlar. Ev sahibi yar kyl, yar esnaf tipinde uzun boylu bir adamd. Meinden yaplm i nlnn byk cebinden baz let ve edevatlar grnyordu. Pek ak olan gmlei beyaz ve kaln boynunu akta brakmt. Ak boynuyla, ple hkim horoz edasyla ban geriye atm, karsndakini szyordu. Affedersiniz efendim. Para ile bana bir tabak orba, uyumak iin bir ke. Ahr da olur. Syleyiniz, verebilir misiniz? cretle!... Siz kimsiniz? Btn gn yryerek geldim. Yolcuyum. cretle veriniz... Kabul edebilir misiniz? cretini verince mesele yok, ama neden hana gitmiyorsun? Yer yokmu da. Ne demek! Olmaz. Bugn ne pazar ne de zel bir gn. Labar'a gittiniz mi? Evet... Eee? Yolcu sklmt: ey, bilmem. Beni kabul etmedi... afo sokandaki meyhaneye? Yabanc iyice sklmt. Yutkundu: O da kabul etmedi... Yabancnn sknts arttka, kylnn de kukusu artt. Emniyetsizlikle gerilen yzyle tepeden trnaa adam iyice szd. Sonra titrek sesle: Siz ey olmayasmz? Diyerek yzn buruturdu. Yabancya bir daha gz atp, adm geriye ekildi. Kandili masann zerine brakt. Duvara asl olan tfeini eline ald. Bu arada ky25 lnn kars da yerinden farlam, iki ocuunu kucana ekip, kocasnn arkasna saklanmt. Yabancya dik dik bakarak, kocasna fsldad: Yama kedisi! Kar koca bir ylana bakar gibi bakyorlard. Kyl elindeki tfei dorultarak bouk bouk bard: Git oradan? Bir bardak su verirseniz... Bir kurun tanesi... Kyl kaba kaba glerek hrsla kapy kapad, l Yabanc kapnn srgleniini duyana kadar orada kald. Tam ayrlrken, pencerenin de kanatlar kapanyordu.

Gece gittike bastryordu. Alp dalarndan gelen souk bir rzgr iine iliyordu. Yola koyulmu giderken, bahelerin birinde kerpile yaplm bir kulbe grd. Ani l bir kararla itin zerinden atlayp kulbeye doru yrd. Kulbenin gayet alak ve kk bir kaps vard., Kullanlmayan bir kulbe diye iinden geirdi. Alk ne ise ama souk dayanlacak gibi deil, donrnaktansa... deyip karn yere deecek kadar eildi. Ylan gibi szlerek ieriye girdi. eriye' girince iliklerine kadar ileyen souu ve rzgr duymaz olmutu. Adet bir scaklk kaplad btn vcudunu. Elleriyle etraf yle bir yoklad. Saman seriliydi taban, yatak gibi... Hemen uzand. Uzand gibi de kald. yle yorgundu ki... Daha rahat olur... diye geirdi iinden. antasn srtndan karp yastk yapacakt. Hele biraz daha gayret... u antay bir karaym da... diyerek son bir gayretle yatt yerden antasn karmaya urarken, pek vahi bir hrlama ile irkildi. Rahat grmenin sevinciyle geveyen btn adaleleri gerildi, gzlerini kaldrd. eriye girdii delikte byk bir kpek ba grd. Yanbanda uzanan sopasn kapt. antasn siperi ederek darya frlad. Fakat kpek daha atik davranyor-f du. Cesurca mcadelesini verirken elbiselerinin yrtklar daha da artt. Sopa ile antasnn yardmyla, derisini yrttrmadan, kendini itin dna zor att. ' Sokakta idi. Kpek kulbesinden bile kovulmutu, hem de kpek tarafndan... Kpein bile bir kulbesi vard. Amma kendisinin yoktu... Bir tan zerine oturur gibi dt. Ah! u kpek gibi bir kulbem olsayd... diye inledi. yordu. Kalkt, tekrar yrmeye koyuldu. Tarlalarn iinde bir ot yn bulup yatmak midiyle, kasabadan darya kt. Ba nde bir mddet bylece yrd. nsanlardan uzakla-yordu. nsanlardan... Birden durdu. Ban kaldrp etrafna baknd. Bir tarlann ortasnda bulunuyordu. Ekini biilmi bir tarlann... Salar pek ksa kesilmi bir kafa gibi plak tarlann... Tarlada rzgrdan titreyip, sallanarak, matem hrtlar karan tek bir aa vard. Tek bir aa... Kendisi gibi tek... Birden geri dnmeye karar verdi. Sokaklardan geiyordu yine. Rastgele yryordu. Byk kilise meydanndan geerken, kiliseye kar yumruunu gsterdi. Meydann bir kesine kadar gitti. Binek tann nnde durdu. Yava yava tan zerine uzand. Bu srada kiliseden ihtiyar bir kadn km kendinden yana geliyordu. Birden gzgze geldiler. htiyar kadn hi korkmadan sordu: Burada ne yapyorsunuz kardeim? Adam biriken kzgnl ile azarlar gibi cevap verdi: Ne yaptm grmyor musun kadn? Yatyorum ite.. Kadn efkatle: Tan zerinde mi? Diye sordu. Adam biraz yumuamt: Farketmez. On dokuz seneden beri tahtadan bir yatam vard. Bugn ise ta... Asker misiniz? Evet, evet... Askerim. 26 27 Niin hana gitmiyorsunuz? Param yok. Yazk! Vah, vah... Benim de kesemde yalnz birka bozukluk var. " Olsun verin. Kadncaz olanlar verirken heyecanla anlatmaya balad: Bu kadarla handa yalamazsnz ki... Geceyi byle geiremezsiniz. Elbette yorsunuzdur. Karnnz atr... Sadaka niyetine kimse size acmad m? Rastgeldiim kaplar aldm. Eee? Her yerden kovdular. 'i Kadn heyecanla adamn kolunu tuttu. Meydann } br tarafndaki kk bir evi gsterdi: j u kapy aldnz m? j Yooo... Onu deneyiniz. *** O akam D kasabasnn Piskoposu odasna kapanm bir eyler yazp, iziyordu. Bayan Magluar, her zamanki gibi karyolann yanndaki dolaptan gm kaklar almaya girdii zaman, Piskopos hl yazp izmelerine devam ediyordu. Bylece yemein hazrlandn anlayan Piskopos, nndeki kitab, defteri kapad. Yemek odasna geti. Bayan Magluar bir taraftan sofray hazrlyor, bir yandan da Bayan Baptistin'e bir eyler anlatyordu.

Baz eyler almak iin arya gittiinde baz eyler iitmiti. Ne olduu bilinmeyen pheli bir serseriden bahsediliyordu. Herkes onun bir fenalk yapabileceim konuuyordu. te onlan anlatyor da anlatyordu. Ve sz, kap kilitlerine getiriyordu. Kaplar gzel ve salam bir ekilde kapatlmaldr. cmlesini o kadar kuvvetlice sylemiti ki Bayan Magluar. Fakat Piskopos odasnda ok m olduundan mdr nedir, yemek odasna girer girmez, ocan yanna gitti. Ellerini atee tutarak snmaya balad. Isnmaktan baka bir ey dnmediini gren Bayan Magluar szn tekrar etti. Bunun zerine Bayan Baptistin sze kart: Kardeim, Bayan Magluar'n dediini iitiyor musunuz? Sandalyesini evirip, iki elini dizleri zerine koyan Piskopos glmsedi: Bakalm, ne var? Yoksa bir byk tehlikede miyiz? Bayan Magluar hikyesini yeniden anlatmaa balad. Tabii biraz daha mbalal olarak... Bunun zerine Piskopos: Gerek mi? Diye sordu. Bu soru Bayan Magluar'a cesaret verdi. Ve heyecanla hikyesini yeniledi: Evet, efendim. Bu gece kasabada bir musibet olacak. Herkes sylyor. Polisin beceriksizlii malm... Dars cehennem gibi! Babtist de benim fikrimde deil mi? Ben mi? Ben birey demiyorum. Kardeim, ne yaparsa o daha iyi bilir. Bayan Magluar sanki destek grm gibi devam etti: Bizim ev hi emniyette deil. Msaade ederseniz, ilingir gelsin. Kapnn eski kilitlerini yeniden koysun. Hepsi hazr. Zaten abucak olur. Hi olmazsa bu gece iin... Gece yars bile kapy alan herkese buyurun demek detinizdir. Aman Yarabbi! zin vermeye bile lzum yok ki... Bayan Magluar daha devam edecekti ki, kap iddetle alnd. Piskopos oturduu yerden seni ykseltti: Buyurun! Kap ald. Hem de ardna kadar. Bir adam ileriye doru bir adm attktan sonra durdu. Torbas srtnda, 28 29 sopas elinde heykel gibi duruyordu. Kapy bile kapatmamt. ehresinden, yorgunlukla beraber zorbalk izgileri de akyordu. Bayan Magluar'n az ak kalmt. Titriyordu. Bayan Baptistin ise, dehetle ayaa frlamt. Sonra ban yava yava ocaktan yana evirdi. Kardeinin yznde bireyler arad. Beklediini bulamaynca sa-kinleti. Piskopos telszca adama bakyordu. Ne istediini sormaya frsat kalmadan, yabanc iki eliyle sopasna dayanm anlatyordu. Yksek sesle ve dik dik bakarak dedi ki: te, ismim Jan Valjan. Tersaneden ktm. On dokuz senelik krek mahkmu idim. Drt gn evvel ktm. Drt gndr yryorum. Yayan... Bir hana gittim. Kovdular. Dierine gittim, yine kovdular. te, ite bu san pasaport yznden... Beni kimse kabul etmiyor. Hapishaneye gittim. Kapcs almad. Bir kpek kulbesine gittim. O bile beni kovdu. Kra ktm. Yamur yaacan dnerek tekrar kasabaya geldim. Bir kapnn eiinde olsun dedim. Kuytu bir yer olsun da... u meydann bir kesinde bir kadn geldi. Bana bu evi gsterdi. Buras misafirhane mi ne?... Param var. Tersaneden biriktirmitim, yanmda... Ondokuz senede kazandm yz dokuz frank ile onbe soldam var. cretinizi veririm. Ne kadar istiyorsunuz? Param vardr. ok yorgunum da. Karnm da a. Kalaym m? Piskopos sakince dinledikten sonra Bayan Magluar'a dnd: Bayan Magluar, sofraya bir tabak daha koyunuz. Bunun zerine adam masann zerindeki kandile doru eildi. akn akn: Tersaneden ktn syledim, iittiniz mi? Hapishaneden geliyorum... Durdu. Czdann at. inden byk bir san kt kard: te pasaportum. Sar olduunu gryorsunuz, deil mi? Okumak ister misiniz? Ben okuma bilirim. Tersanede rendim. Bakn, bakn ne yazyor: Jan Valjan serbest braklm bir tersane... falan filn, Tersanede on dokuz sene kalmtr. Be sene hrszlk, on drt sene de yapt firarlar iin. Bu adam pek tehlikelidir. te grdnz. Bunun iin beni herkes kovuyor. Buras misafirhane mi? Bir tabak yemek, bir yatak... Ahr da olur... Piskopos yine sakin sakin dinledikten sonra Bayan Magluar'a dnd: Misafir yatana temiz bir araf seriniz. Bayan Magluar, Piskoposun emirlerini yapmak iin dan kt. Piskopos adama dnd: Oturunuz efendim, snnz... Birazdan yemek yiyeceiz. Siz yemei yerken yatanz hazrlanr. Adamn yzndeki endie birdenbire hayret ve sevin lklaryla doldu. Deli gibi birtakm szler sylemeye balad.

Gerekten mi? Nasl? Kabul ediyor musunuz? Kovmuyorsunuz. Efendim diyorsunuz, bana... Ykl kpek demiyorsunuz, Kov... Kim olduumu syledim. Burasn gsteren kadn... Yernek! arafl bir yatak... Ben... Bir yatak!... On dokuz sene... Msaade ediyorsunuz deil mi? . Siz ne iyisiniz... Hem de param var... Epey para veririm... Veririm... Misafirhaneci efendi, affedersiniz, isminiz nedir? stediiniz kadar para vereceim... Siz ok iyi bir mi-safrhanecisiniz... Deil mi? Ben burada oturan bir papazm. . Bir papaz? Ah! Siz pek iyi bir papazmsnz... Benden para istemiyecek misiniz? Bu mahallenin papaz deil mi? Bu byk kilisenin papaz? ha!... Gerek, bak, ne kadar budalaym, elbiseniz... Adam rahatlam bir halde torbasn sopasn bir keye brakm, pasaportunu cebine koymutu. Bayan Bapstine'nin merhametli baklar altnda oturdu. - Papaz efendi, siz pek iyiymisiniz, hi bir gurur yok. yi bir papaz... O halde benden para almaya ihtiyacnz yok, deil mi? 31 - Hayr, paranz sizde kalsn. Yz on dokuz frank myd? - Yz on dokuz frankla on be solda... - Bunu kazanmak iin ne kadar vakit geti? - On dokuz sene... Piskopos derin derin iini ekerken, adam anlatmaya balad : - Bu parann hepsi bende duruyor. Drt gnden beri yalnz yirmi be solda sarfettim. Onlar da Gras'ta bir araba boaltlrken yardm ettiim iin kazanmtm. Tersanede bir papazmz vard. Bir gn bir Piskopos da grdm. Marsilye Piskopos'u. Piskopos dernek papazlarn papaz demektir. Ha, siz daha iyi bilirsiniz ya... affedersiniz. Belki ben iyi syleyemedim. Pek anlamam da... - Anlyorum. -Tersane fabrikasnn ortasnda bir masann zerinde dua etti. Banda, altndan sivri bir ey parlyordu. nmzde fitilleri yanm toplar vard. yi gremiyorduk. Birtakm eyler syledi. Uzak olduumuzdan iitemedik. te Piskopos demek, bu demek... Bayan Magluar bu arada odaya girmi sofrann zerine bir tabak brakyordu. Piskopos gzn masaya evirdi : - Bayan Magluar, u taba mmkn mertebe atee yakn koyun. Sonra misafirine dnd : - Alp dalarnda gece rzgar souktur, efendim. Elbette msnzdr... Piskopos Efendim kelimesini vakarlk ve tatl sesiyle tekrarladka adamn yz glyordu. Sefaletinin derecesi kadar, itibar da, bir ak derecesinde istiyordu. Piskopos bir ara Bayan Magluar'a seslendi : - Kandil k vermiyor. Bayan Magluar bu szn maksadn anlad. Hemen Piskopos'un yatak odasna girdi, sobann zerindeki iki gm amdan alarak, mumlan yanm olduu halde 32 getirip, masann zerine koydu. - Papaz efendi, siz pek iyi bir adamsnz. Bana hakaret etmiyorsunuz. Evinize kabul ediyorsunuz. Halbuki nereden geldiimi syledim. Piskopos misafirinin elinden efkatle tuttu : - Kim olduunuzu sylemeseydiniz de olurdu. Buras benim evim deil. Hepimiz malmzn bekisiyiz. Hepimi^ dnyada misafiriz. Bu kapya gelen adamlarn ismi sorulmaz, ihtiyalar sorulur. Sizin uykunuz gelmi, ayn zamanda a ve susuzsunuz. Safa geldiniz. Bana bunun iin teekkr etmeyin. Buras, buraya ihtiyalar olan herkese aktr. Kendi evinizdesiniz. Hem siz isminizi sylemeden evvel ben dier bir isminizi biliyordum. Adam akn akn gzlerini at : - Gerek mi? Benim ismimi biliyor musunuz? - Evet, siz kardeimsiniz. - Durun, Papaz Efendi, buraya girdiimde karnm pek at. Lakin sizin iyiliiniz o kadar byk ki, imdi alm bile unuttum. Piskopos adamn yzne yine efkatle bakt : - ok ekmisiniz deil mi? - Ah! O krmz gmlek, o ayaklarma balanan pranga, uyumak iin bir kuru tahta, scak olsun, souk olsun hep i, hep denek darbeleri, iki kat zincir, zindan, hasta-hanede bile zincir... Ah!... Kpekler, on dokuz sene. imdi krk alt yandaym. Yalnz bir san pasaportum var... Piskopos :

- Evet, ilehaneden kmsnz, imtihan... Dinleyiniz, piman olan bir gnahkar, br dnyada ok sevinecektir. Eer o kederli yerden, insanlar aleyhinde, kinle kyor sanz yazk... O zaman size acrm... Eer iyilikle, iyi bir insan olmak fikriyle kyorsanz, herkesten iyisiniz... Bu arada bayan Magluar yemei hazrlamt. Misafirin varlndan memnun Piskopos, sevinle ayaa kalkt : - Haydin sofraya! Piskopos duay okuduktan sonra, yemeklerin taksi-33 mini bizzat yapt. Dua ve taksimden sonra misafir pek byk itiha ile yemee koyuldu. Bir mddet -sonra Piskopos birden : - Soframzda birey eksik, zannederim, dedi. Bayan Magluar, sofraya yalnz taba koymu, bir misafir geldiinde kullanlan gm tabakalar getirmeyi unutmutu. Bayan Magluar sessizce kt. Bir dakika sonra da gm tabak ile geri dnd. Tabaklar kandilin altnda parlyordu... Yemek boyunca Jan Valjan'm bundan sonra gidecei yerler hakknda konumalar oldu. Misafir yemek yedike canlanyordu. Yemekten sonra gm amdanlardan birini kendisi ald, dierini de misafire verdi. - Sizi yatanz gtreyim, Efendim. Piskopos nde, misafir arkada Piskopos'un odasna getiler. Bu srada Bayan Magluar gm tabaklar yatan yan bandaki dolaba koymakla meguld. Piskopos'un odasndan ikinci bir odaya getiler. Kar gibi beyaz arafla rtl misafir odasna.., Jan Valjan amdan kk masann zerine koyarken hayran ve rkek beyaz araflara bakyordu. Piskopos'un sesiyle kendine geldi: - Haydi dostum rahat uyuyunuz. Yarn gitmezden nce ineimizin taze stnden ier, yola yle karsnz. Allah rahatlk versin. -Teekkr ederim Papaz Efendi. Jan Valjan sknetle syledii bu szden sonra birden frtna bulutlar gibi kabarp dikleti. htiyara doru dnd. Kollarn gs zerine balayarak : - Ya yle mi? Korkmadan beni odanzn yannda yatryorsunuz ha!... Birden sustu. Sonra akortsuz glerek : - Benim katil olmadm size kim syledi? yi dndnz m? - Oras Allah'n bilecei eydir... Diyerek ellerim kaldran Piskopos, sessizce bir dua 34 okudu. Ve arkasna bakmakszn ekilip odasna girdi. Bir ksa dua daha okudu. Jan Valjan yataca yere bakt. O kadar yorgundu ki, araflarn temizliini dnmeden, hapishane adetiyle, mumu burnu ile fledi. Soyunmakszn yatan zerine uzand ve derhal derin bir uykuya dald. *** Gece yarsn gemiti. Jan Valjan uyanm, yatann iinde derin dncelere dalmt... Fakir bir aileye mensuptu. ocukluunda okumay renememiti. alabilecek bir yaa gelince, ba budamak san'atiyle megul olmutu. Pek kk iken anasz babasz kalmt. Ablas tarafndan bytlmt. Sonra enitesi, geride yedi ocuunu brakarak lp gitmiti... Ablasnn yardma ihtiyac vard... Gnler sknt iinde geiyordu. Yirmi be yanda olmasna ramen evlilii dnmeyecek kadar skntl gnler yayordu... Akamlar evine yorgun dnerdi. Sessizce orbasn ier, bir kenara ekilirdi. Yemeklerini hep sessizce yerdi. O srada ablas nnden baz lokmalar arrd da ses etmezdi. Et paralarn, lahanann koann hep ocuklarnn nne itelerdi. Jan Valjan, kandan karmalarna bile itiraz etmeden susard. Farkna varmaz gibi grnrd... Aalar, balar budayarak, ekinleri bierek, yollarda alarak ne kazanrsa getiriyordu. Ablas da almak istiyordu, lakin yedi ocuk brakmyordu ki... Para yetmiyordu. Yava yava sefalet emberi daralyordu. stelik bir de k bastrmt. Artk Jan Valjan i bulamyordu. Ekmeksiz kalmlard. Ekmeksiz yedi ocuk.... siz dolayordu. Karn bo dolarken bir frnn nnde durmutu. Birden nasl olduysa elini uzatmt. nce bir cama arpmt eli, sonra ekmee... 35 Ekmei alm kayordu. Frnc yetimiti arkasndan. Korkudan ekmei filan drmt. Ama kolu boydan boya kana boyanmt. Kanl ekmek nerede kalmt, bilemiyordu. Bunun .iin mahkeme nne karlmt... 1795 senesinde de evi delerek hrszlk etmek suundan yarglanmt. Evi aranm, ruhsatsz kulland tfek bile mesele olmutu. Sonra be sene krek cezas... Neler ekmiti... Ayaklarnda pranga, boynunda zincir, ak araba stnde, yirmi yedi gn sren nakil... Krmz elbise... Krba... Artk o, Jan Valjan deildi. 24601 numara idi. smi unutulmutu. Ya ablas? Yedi ocuklu ablas?... Bir gn ablasndan bir haber almt. Paris'te i-di. Yannda yalnz bir ocuu ile fakirce bir hayat yayordu. Dierleri ne olmutu?..,

Jan Valjan arkadalarnn yardmyla bir gn zincirlerinden kurtulup kaabildi. ki gn serbeste krlarda dolat. En kk bir sesten bile sinirleri bozuluyordu. Gndzn aydnlndan, gecenin karanlndan korkard. Ne yedi, ne uyudu. Adeta iki kat zincirlere vurulmu gibi azap ekiyordu. Bu hal iinde yakalanmt. Mahkeme, firarndan dolay cezasn sene daha uzatm, bylece sekiz seneye kmt... Mahkmiyetinin altnc senesinde yine kamaya teebbs etmiti. Daha hapishane duvarlarn aamadan alarm alm ve nbetiler etraf sarmt. Yine mahkeme karsna karld. Bu sefer hem firar hem de gardiyanlara kar koyma suundan cezas be sene daha uzatld, stelik ilk iki senesini iki kat prangal olarak... Onuncu senesinde yine firar denedi. Ve yine baaramamt. Ancak cezas ykseldi, hepsi bu kadar... ileli gnler geti, drt gn evvel hapisten ve pran-ga'dan kurtulabilmiti. Bu sefer kaarak deil, gnn ve saatini doldurarak. Tam on dokuz sene evvel, nasl girmiti oraya? Bir cam krm ve bir ekmek almt. Ekmek... Oraya alayarak girmi, hissiz olarak kmt. Kalbi ve gzleri kupkuru. Artk serbestsin dediklerinde 36 i kulaklarna inanamamt. Hrriyete kavumak... ok sevinmiti, fakat bu sevinci ok srmedi. San pasaportlu hrriyet, tersanedeki zincirler kadar ac ve ard... Tersanede alarak hak ettii paray hesap etmiti de, yz yetmi bir frank olacan bulmutu. Fakat umduunu bulamamt. Ayrlrken eline yz dokuz frank ile : onbe solday saymlard. Evet, evet aldatmlard kendisim. Buna kesinlikle inanyordu. Fakat her ne ise kmt ya... Kurtulduunun ertesi gn bir fabrikada hamallk yapt. Derhal ie balamt. ini evkle yapyordu. Bu srada bir polis gelmi ve pasaportunu istemiti; o da memnuniyetle gstermiti... Akam fabrika sahibine giderek, yevmiyesini istedi. Kendisine on be solda verildi. Hakkm dedi. Bu senin iin kafidir. diyen fabrikatr argo lisaniyle Hapishane ;.. var! diye tehdit etmiti... Jan Valjan inanyordu ki, herkes hrszd. Devlet bile, kazanm olduu hem de on dokuz senede kazanm olduu paray eksik vermiti. Ya bu fabrikatr? O da bir hrsz deil miydi? Biri byk, biri kk hrsz... Fakat hapis yatan kendisiydi... Bu dnceler, Jan Valjan'in yakasn bir trl brakmyordu. Gece yars oktan gemi, byk kilisenin saati ikiyi vuruyordu. Yirmi seneye yakn, byle bir yatakta yatmamt. Belki de onun iin uyuyamyordu. Rahat batmt. Geri drt saatten ziyade uyku, btn yorgunluunu alp gtrmt. Karanlkta etrafna baknd. Tekrar uyumak iin gzlerini kapad, ne mmkn... On dokuz senelik ileli hayat, yine gzlerinin nnden akmaya balad. Beyninde bir bulanklk vard. Eski ve yeni hatralar bu bulank suda canlanyordu. Her ey birbirine karyor, her ey bulankt... Birka admlk mesafede duran gm tabaklar zihnini gdklad. Hizmeti kadnn onlar dolaba yerletirdi37 ini grmt. Yemek odasna giderken sa tarafta... Belki ikiyz frank tutabilirdi. On dokuz senede kazandnn iki kat... Hkmet almasayd, yz yetmi frank olacakt. Bu da fazla... Tam bir saat, birbirini tutmaz fikirlerle alkalanan zihni, bulandka buland. Saat alnca kararn vermicesine birdnbire kalkt. Dirsei zerine dayanarak kolunu uzatt. Bir keye atm olduu antasn, el yordamyla buldu. Sonra nasl olduysa yine yatana uzand... Hareketsiz dnyordu. Btn ev halk, uykuda i-di. Karanln iinde kendisini bu halde gren olsayd, elbette korkabilirdi. Yine karar vermicesine eilip ayakkablarn ald. Yatan altndaki kk hasnn zerine koydu, hareketsiz bir halde tekrar yatana uzand... Mahkm bir arkada, para para olmu pantolo-nuyla gzlerinin nnde idi. Zavall arkada... Onu dnyordu. Bu srada yine saat gongu ald. Adeta Haydi! der gibi... Aniden ayaa kalkt. Adm atmaya cesaret edemedi. Heykel gibi durdu. Kulak kabartt. Etrafta derin bir sessizlik vard. Yava yava pencereye yrd. Gece pek karanlk deildi. Gkyz, rzgarn kovalad birtakm bulutlarla kaplyd. On be gnlk ay, zaman zaman bulutlarn arasndan parlyordu... Yol gstermeye yetecek bir k diye dnen Jan Valjan, pencere parmaklklarna dikkat etti. Pencereyi at. Birdenbire odaya souk ve iddetli bir rzgar doldu. Bir yandan pencereyi kapatrken, bir yandan da baheye dikkatlice bakt. Alak ve beyaz bir duvarla evrili bahenin her bir kesine tek tek gz att. Bahe duvarnn tesinde seyrek birtakm aalar bulunuyordu... Kararl olarak dnd. antasn alp at. inden bir ey kard. Yatan zerine brakt. Ayakkablarn ceplerine yerletirdi. antasn kapayp arkasna balad. apkasn bana koyup, siperini gzleri zerine indirdi. Elini 38 gezdirerek sopasn buldu. Pencerenin yanndaki keye dayad. Sonra yatann zerine koymu olduu eyi ald. Bu, ucu keskin madenci amdanyd... Jan Valjan ucu sivri amdan sa eline ald. Nefesini tutarak, parmaklarnn ucuna basa basa kapya kadar geldi, yoklad, kapnn ak olduunu hayretle grd. Demek Piskopos kilitlememiti...

Kulak verdi. Ses seda yoktu. Bir kedi yaval ile kapy iteledi. Biraz durdu. kinci defa daha byk bir cesa-; retle iteledi. Kap sessizce araland. Araln biraz daha genilemesi lazmd. nc defa biraz daha itti, bu sefer bir gcrt yayld etrafa... Jan Valjan iliklerine kadar titredi. Bu gcrt, srafil'in Sr'u gibi dehetli ve heybetli gelmiti kulana. rperti iinde bekledi. Btn damarlar demirci ekici gibi vuruyordu. Nefesi daralmt. Ev halknn uyanacana hi phe yoktu. htiyar uyanacak, kadnlar baracak... Ve ok ksa zamanda jandarmalar... Artk kendini, mahvolmu hissediyordu... Kap nnde heykel gibi bir mddet kaldktan sonra tamamiyle alan kapdan ban uzatp ieriye bir gzatt. Hayret, hi hareket yoktu. Kulak kabartt. Etraftan hibir ses gelmiyordu... Tehlike gemiti. Bununla beraber korkunun tesiri hala devam ediyordu. Jan Valjan, geri dnmeyi hi dnmedi. ini abuk bitirmeye kararlyd. Bir adm att. imdi Piskopos'un odasnda bulunuyordu. Karanlk ve sessizlik iinde etrafna baknd. tede, beride hayal me-yal birtakm ekillerden baka hi bir ey yoktu... Hibir yere dokunmamaa dikkat ederek, ileriye y- ' rd. Yatan yanna kadar bir kedi sessizliinde geldi. Bu srada oda birden aydnland. Herhalde gkyzn rten bulutlar ayrlp, ay odaya dmt. Uzun pencereden giren ay Piskopos'un sararm ehresine vurdu. Piskopos yzne yedii ktan habersiz pek rahat ve sakin uyuyordu. Ay altnda ehresi iyilik nuru ile 39 parlyordu. Jan Valjan biraz glgede kald. Demir amdan elinde olduu halde, Piskopos'a bakyordu. htiyarn kendisinde uyandrd tesirden akn, aval aval bakyordu. Garip bir tereddt iinde idi. Ya o kafay krmak veya o eli pmek. .. Kark duygular iinde bir robot gibi apkasn kard. deta ihtiyara selam veriyordu... Birdenbire apkasn bana koydu. Yzn dolaptan yana evirdi. Yastn yan banda bulunan dolaba yaklat, kilidi krmak iin demir amdann uzatt. Fakat anahtar dolabn zerinde idi. Bir sepet vard ierde. Ve iinde de gmler... Sepeti ald gibi sessizce odasna geti. Hemen pencereyi at. Sopasn alr almaz, pencereden atlad. Gmleri antasna koyup sepeti orada brakt. Baheyi geip bir maymun eviklii ile duvardan zplad. Ve karanlklarn iine szlp gitti... *** Gne doarken Piskopos, bahede alyordu. Bayan Magluar byk bir telala geldi: - Beyefendi, Beyefendi! Gm sepeti, gm sepeti? -Evet... - Oh! Yarabbi krler olsun. Piskopos bahede bulmu olduu sepeti gsteriyordu : x - te! - Eee? indekiler, gmler nerede? - Ha! Gmleri mi soruyorsunuz? Bilmem... - alnm, ah Yarabbi! Akamki adam... Bayan Magluar ihtiyarlna bakmadan misafir odasna kotu. Ykle bakt, sonra sr'atle Piskopos'a dnd. Piskopos eilmi, atlan sepetin krm olduu bir iee bakyordu. Bayan Magluar kederli ve telal bard : 40 - Beyefendi! Adam kam, yok. Gmleri alm!... Ah ne alaklk! Piskopos biraz sustuktan sonra Bayan Magluar'a tatl tatl bakt : - Bu gmler bizim mi idi? Bayan Magluar ard. Ne syleyeceini, ne yapacan arm halde iken Piskopos devam etti : - Bayan Magluar, bu gmleri ben haksz yere imdiye kadar sakladm. Halbuki onlar fukarann mal idi. Bu adam da bir fakir deil mi? Bayan Magluar itiraz etti : - Ah!... Ne kendim ne de Babtist iin... Bizim iin deil; siz evet siz bundan sonra yemei ne ile yiyeceksiniz? Piskopos hayretle Bayan Magluar'n yzne bakt : - Ne demek! Kalayl tabaklarmz yok mu? Bayan Magluar omuzlarn ekti : - Kalayn bir kokusu var. - Demirden tabaklar alrz. Bayan Magluar yzn buruturdu. Tiksinmi gibi :; - Demir fena bir tat verir. - yleyse tahta tabak ve kaklar alrz. *** Birka dakika sonra Piskopos kahvalt yapmak zere yemek salonuna geti. Akam Jan Valjan'n oturduu yerde oturuyordu. Sessizce duran kardei ile kendi kendine mrldanan Bayan Magluar'a bireyler isbat ediyor gibi idi. Bir para ekmei bir fincan ste batnp yiyor ve bylece bunu yapmak iin ne gm kaa, ne de atala ihtiyac olmadn gsteriyordu. Fakat Bayan Magluar'n mrldanmalar devam ediyordu :

- Byle bir adam kabul etmek... stelik kendi odasnn yannda yatrmak... Aman Yarabbi! Dndke insann yrei oynuyor. Tam bu srada kap alnd. Piskopos sofradan kal41 karken seslendi: - Buyurun! Kap ald. polis, Jan Valjari' yakasndan tutmu eikte duruyordu. Polisler ve Jan Valjan... Komiser ieriye girdi. Piskopos'a doru yryerek asker usul bir selam verdi: - Piskopos Efendi! Sessiz ve kederli olarak duran Jan Valjan, Piskopos hitabn iitince aknlkla bard : - Piskopos mu? Mahalle Papaz deil mi? Piskopos, Jan Valjan'a doru yrd : - Hah, geldiniz mi dostum? Ben de sizi grmek istiyordum. Tabaklarla beraber u amdanlar da vermitim. Onlar da gmtr. Bunlar niye almadnz? Hepsini iki-yz franga satabilirsiniz. Jan Valjan, gzlerini am, karsndaki ihtiyara, tarifsiz bir hayretle bakyordu. aran sadece Jan Valjan deildi. Komiser : - Beyefendi, demek oluyor ki, bu adamn dedii doru imi. Kendisine rastladmzda kaarcasna gidiyordu. Hemen yakaladk, antasnda gmleri bulunca. Piskopos komiserin szn kesti. Glerek : - O da size, bunlar fakir bir papazn verdiini syledi, deil mi? Ve siz de yakalamsnz. Bir yanllk olmu. Komiser inanamyordu : - O halde brakalm m? - Elbette! Polisler, kendisini braknca Jan Valjan biraz geriye ekildi. Titrek ve bouk bir sesle : - Gerekten beni brakyor musunuz? - Polislerden biri cevap verdi : - Brakyoruz ya, iitmiyor musun? Piskopos glmseyerek Jan Valjan'a kollarn at : - Dostum, gitmezden evvel, amdanlarnz da alnz, sizin, sizin... Ve ocaa yanat. amdanlar alp Jan Valjan'a dn42 d. Bu srada iki ihtiyar kadn, sus pus olmu, akn akn, olup bitenlere bakyordu. Jan Valjan ise bandan, trnana kadar titriyordu. Titreyen elleriyle uzatlan amdanlar ald. Piskopos tatl tatl glmsedi : - imdi selametle gidebilirsiniz. Ha dostum, tekrar geleceiniz vakit, baheden hacet yok ki... Sokak kapsndan girip, kabilirsiniz. Bu kap gece gndz yalnz mandal ile kapaldr. Sonra polislere dnd : - Efendiler siz gidebilirsiniz. Polisler ekilirken, Piskopos, Jan Valjan'a yaklat, kulana doru eildi. Bu srada Jan Valjan baylacak gibi ayakta sallanyordu : - Unutmayn, hi unutmayn. Bu gmlerden alacanz paray namuslu bir adam olmak yolunda sarfedeceksiniz. Bana sz verdiniz. Jan Valjan byle bir sz verdiini hi hatrlamyordu. am kalmt. Piskopos vakur ve tatl sesiyle devam etti : - Kardeim Jan Valjan, siz kt deilsiniz. Yeryznde ne kt otlar, ne de kt insanlar vardr. Sadece kt idare, her eyi kt eder. Siz iyilie mensupsunuz. Verdiim eylerle ruhunuzu satn alyorum. Ruhunuzun fena fikir ve niyetlerden arnmasn tavsiye ediyor ve sizi Ce-nab- Hakk'a emanet ediyorum. *** Jan Valjan kaarcasna kasabadan kt. Rastgele yryordu. Dnp dolarken yine ayn yere geldiinin farknda bile deildi. leye kadar sr'atle yrd. Yeni birtakmlar hisler zihnini kartryordu. Hiddetliydi. Ama kime kar? Bunu kendisi de bilmiyordu. imdiye kadar urad hakszlklar karsnda byk bir sarsnt iindeydi. Ama ya Piskopos?... Piskopos'un yaptklarn dndke : Keke hapis43 haneye gtrselerdi, keke... diye mrldanyordu. Birden ocukluk gnlerini hatrlad. Ne zamandan beri ocukluu hi aklna gelmemiti. Bu srada burnuna bir iek kokusu geldi. Evet, tpk ocukluk gnlerinde olduu gibi... iekler ayn kokuyordu, ya ektii aclar. iekler ve aclar... Ne kadar zd eyler Yarabbi... Yeni yeni fikir dalgalar saryordu etrafn... Dalar gibi dalgalarn arasnda, yzen bir fndk kabuu gibiydi. Gne batarken, Jan Valjan bir alnn arkasnda oturuyordu. Dnyordu. Ufukta yalnz Alp Dalar grnyordu. Etrafta ne ky ve ne de kasaba vard. D kasabasndan iki saat uzaklamt imdi,.. Dnceleri arasnda bocalarken, neeli bir ocuk sesi kulan doldurdu. Ban evirdi, on yalarnda bir kyl ocuu... torbas arkasnda, ark syleyerek yol boyu gidiyordu. Dizleri, pantolonunun yrtk yerlerinden

darya km, neeli bir ocuk... ocuk arasra durup, elindeki paralar havaya atyor, sonra tutuyordu. Jan Valjan'n bulunduu alnn yanna kadar geldi. Yine durdu. Parasn havaya att, tuttu. Tekrar att, elinin stnde tutmaya alt. Fakat birini drd. Den para yuvarlanarak alnn yanna kadar gitti. Ve tam Jan Valjan'n ayann dibinde durdu. Jan Valjan derhal ayan zerine koydu. ocuk parasnn arkas sra alla yrd. Jan Valjan' grd ama rkmedi. Etrafta kularn hafif sedalarndan baka hibiri ses iitilmiyordu. ocuk cahilliin verdii bir cesaret ve masumluun verdii saflkla Jan Valjan'a seslendi: - Efendi, param verin! - Senin ismin nedir? . - Kk Jerve, Efendim. - Ykl oradan! - Efendi, param verin! Jan Valjan kalarn att. ocuk srar etti : - Efendi, param!... Jan Valjan gzlerini yere dikti. ocuk yine bard: 44 - Param!... Beyaz param!... Gm param!... Jan Valjan duvar gibi duruyordu. ocuk hazinesinin zerine basm olan adamn yakasna sarld : - Param isterim, param! Alyordu. Jan Valjan ban kaldrd. Gzlerinde bir bulanklk grnyordu. ocua hayretle bakt, sonra elini sopasna uzatarak, vahi bir hayvan gibi kkredi : - Kim var orada? - Benim, Efendi, Kk Jerve! Ben! Ben! Rica ederim, param!... ocuk iyice hiddetlenmiti : - Ne yapyorsunuz? Ayanz kaldracak msnz? Kaldrn bakalm! - Hala buradasn! Defol! Sonra ayan oynatmakszn ayaa kalkt : - Gidecek misin bcr, ha!... ocuk rkm, korkuyla adamn yzne bakyordu. Cesareti birden sfra indi, stmallar gibi titriyordu. Yaydan kurtulan ok gibi frlad. Can havliyle komaya balad. Biraz ilerde durdu. Jan Valjan onun aladn duyuyordu. Bu srada gne batm, etraf bir glge gibi alaca karanlk kaplamt... Jan Valjan hala ayakta, kprdamadan duruyor, gzleri sabit bir noktada dnyordu. Birden, ani bir titreme ile kendine geldi. apkasn aln zerine indirdi. Ceketini iliklemek istedi. Vazgeti. Bir adm atp, sopasn almak zere yere eildi. Gz paraya iliti. Paray grnce titremesi iyice artt. Tpk elektrik cereyanna tutulmu gibi, Bu nedir? diyerek dehetinden adm geriye srad. Alaca karanln iinde parlayan para, tpk kendisine bakan bir insan gzyd. Bir mddet bakakald. Sonra birden frlayp paray eline ald ve .ufkun her tarafna gz gezdirmeye balad. Vahi bir canavar gibi, titremeye devam ediyordu. Hi bir ey gremedi. Ufuktan meneke renginde birtakm dumanlar kyordu. Ah!... dedi iinden. Ah!... 45 Ah dedike iinden de dumanlar kyordu sanki. ocuun gitmi olduu tarafa kotu. Biraz gidip durdu. Etrafna baknd, bir ey gremeyince sesinin kt kadar bard : - Kk Jerve!... Kk Jerve!... Sustu, kulak verdi. Ovada vahi bir skut ve tenhalk vard. Yalnzlk ve boluk... Ve, boluun iinde sesi kaybolan Jan Valjan... Sessizlikle beraber souk bir rzgar esiyordu. Rzgarla sallanan kk allar ufack dallarn delicesine sallayp trdyor... Sanki dallar canlanm, birbirlerine korkutuyor ve kovalyorlard. Trl dncelerle bazen yryor, bazen kouyor ve birka admda bir durup sonra brr gibi: - Kk Jerve!... Kk Jerve!... Diye var gcyle baryordu. Biraz sonra hayvanna binmi giden bir papaz rastgeldi. - Papaz Efendi, Papaz Efendi!... Diye bard. Medet umar gibi, bir ocuun geip gittiini grp grmediini sordu. Papaz donuk donuk cevap verdi : - Hayr. - Kk Jerve isminde bir ocuk. - Kimseyi grmedim. " Jan Valjan titrek elleriyle kesesinden iki adet be franklk kard. Papaz'a uzatarak yalvarr gibi : - Papaz Efendi, bunlar fkaraya veriniz. Bu civarlardan bir ocuktu. Arkasnda bir torbas vard. Buradan geiyordu. Biraz evvel bir ocuk, belki bilirsiniz. - Bilmiyorum.

- Kk Jerve isminde kimseyi tanmyor musunuz? Bu civarlardaki kylerden deil midir? Bana haber verebilir misiniz? Jan Valjan iki be franklk daha uzatt. - Fukaraya vermek iin... Sonra btn aknl ile beraber haykrmaya ba46 lad : - Ah!... Efendim!... Beni polise veriniz. Ben hrszn biriyim. Papaz rkmt. Byk bir korku ile hayvann kamlayp uzaklat. Jan Valjan da komaya balad. Bara, ara hayli yol ald. Adam zannettii eylere, kurtarc gibi kouyor, fakat yanlarna varnca onlarn al ve ta ynlar olduunu gryordu. Nihayet yolun azndan durdu. Gzlerini uzaklarda gezdirerek son defa: Kk Jerve! Kk Jerve! Kk Jerve! diye bard. Bouk sesi, souk ve rzgarl havann iinde kaybolup gitti. Artk barmyordu da, Kk Jerve diye inliyordu. Vicdannn zerine pek ar bir yk konmu gibi, dizleri titremeye balad. Kendinden gemi, yanbanda bulunan byk bir tan zerine yklarak oturdu. Yzn, iki dizi arasna ald. Yumruklarn bana dayayarak : Ben alak bir adamm! Alak... diye bard. Alad. On dokuz seneden beri ilk defa alyordu. Hep Piskopos'un gzel szleri aklma geliyordu. Namuslu adam olacanz bana vadettiniz. Ruhunuzu satn alyorum. Onu ktlklerden ayrp, Cenab- Hakk'a veriyorum. Ayaa kalkt. Sarho bir adam gibi gidiyordu. Gzleri bulankt. Dncelerinin bulankl ise geiyordu. Ya insanlarn en iyisi veya en fenas olmak... Ya Piskopos'un st tarafna kmak veya bir caniden aaya inmek... Ya bir melek veya bir eytan olmak... Kk Jerve'nin parasn almt. Ne iin? Kendisi de bilmiyordu. Artk karanl bir tarafa, nuru da bir tarafa ayrmak lazm; gece ve gndzn ayrld gibi. Kendini seyreder gibiydi. Gznn nnde bir hayal gryordu. Krek mahkmu Jan Valjan, etiyle kemiiyle, elindeki sopas, arkasndaki alnm eylerle dolu antasyla ve karanlk fikirleriyle beraber gznn nnde gryordu. O Jan Valjan', o korkun ehreyi, gerekten grd. Neredeyse Bu adam da kim? diye soracakt. rkmt ondan. Kendi kendisi ile yz yze gelip, hesapla47 yordu. Bir ara muayene edenin kim olduuna bakt. Birden karsnda Piskopos'u grd. Gzleri nnde canlanan bu iki ahsa tek tek bakt. Piskopos bir nur gibi gittike byyp parlarken, Jan Valjan ise ufalp, snyordu. Biraz sonra Jan Valjan'm yerinde yalnz bir glge kald. Sonra da kayboldu. imdi ortada yalnz Piskopos bulunuyordu. Ve Piskopos'un hayali btn ruhunu doldurdu. yle ki, bu durum karsnda kadn gibi hisli, ocuk gibi aciz ve alyordu... Gzyalaryla beraber zihninde, bir sabah almaya balad. Garip bir sabah, karanla inat bir sabah, ilkbahar gibi tazelik, canllk... Ka saat byle durup alad? Aladktan sonra ne yapt? Nereye gitti? Bu sorulan cevaplayabilmek iin Jan Valjan' gren olmad. Yalnz bir arabac, Piskoposha-ne'nin nnde bir adam, diz km, dua ve niyaz ederken grd. 48 NC BLM Bir gnahla, hayatn zehir eden, Fantine 1817 yl Fransa iin pek nemliydi. Hele Paris iin... Paris'e tahsil iin gelen genler, bir lemdi. Bunlar, 1817'nin domasna sebep olan genler... Kendi isteklerine .ve zevklerine esirken bakalarndan hrriyet istiyorlard. Genlerin her biri drt bir yandan gelse de, kendile-' rini Parisli biliyor ve yle tantyordu. arklardan isim ve ilham alan genler, bunlard. Ne bileyim, neler yapmal... Oskar geliyor, Oskar! Yollara kp bakmal!... Bu ark yznden, genlerin ou Oskar ismini almt. Bentleri ykan sel gibi, hrriyet istei ile ahlk snrlarn aan genler, her eyin ktsn yapyordu. Ulvi gayelerden mahrum olduklarndan, sfl gayelerini tatmin iin bir kz bulmak kafi idi. Kz da yalan oltasyla avlayp, ak haneriyle yaralamay, kahramanlk sayyorlard. te Fantine, byle bir avn yaral ceylan oldu. Bir mr boyu iyilemeyen yara... 49 l* * ** Fantine, henz terzilie devam eden bir kzd. Kendisi talebe deildi amma, kz arkadalarnn tantrd Oskar cinsinden bir talebeyle dolard. Oskar'n asl ismi de Tomolye idi. Artp grup olmulard. Drt terzi kz ile beraber Parisli Oskarlar! grubundan drt erkek talebe beraber buluuyor ve ou zaman her bir e bir kede konuuyordu.

Fantine, talihsiz bir kzd. On yanda iken, doduu kasabay terketmiti. nce bir iftlikte hizmetilik etmi, daha sonra Paris'e gelmiti. Fantine'nin ne mal ne mlk vard. Lakin srma gibi sar salar, inci gibi dileri gzeldi. Yznde kendi emeini yemenin ferahl, serbestlii okunuyordu. alyor, kazand ile a karnn doyuruyordu. A gnln doyurmak iin de Tomolye'ye iyice sarlmt. Daha ilk akyd bu... Tomolye iin bir elence, Fantine iin ise-bir dert olan arkadalk, ilerledike ilerledi. nk Fantine h^ki-katen seviyordu. Tomolye gen yata kendini ypratm zengin talebelerdendi. Genlii sndke, enliini fazlalatran Tomolye, eksik dilerini istihza, seyrek salarn kahkaha ile rtmeye alyordu. Etrafna hakaretle bakan; beenmez, inanmaz bir tip... Fakat Fantine'nin dar dnyas iin bir kral. nk O, arkadalar arasnda reis durumunda idi. * ** Bir gn Tomolye arkadan etrafna toplad. Bir sr aklar gibi : - Bir senedir kzlarla arkadaz. Bizden bir srpriz bekliyorlar. Daima bundan bahsediyorlar. Hususiyle bana... Tam vaktidir, zannederim. Bir karar verelim. Drt kafadar birbirine iyice yaklat. Tomolye sesini iyice ksarak bir eyler fsldad. Fiskos biter bitmez drd birden bir kahkaha kopard. lerinden biri : - ok yamansn Tomolye, ok... Diye bard. Dumanla dolu kahvehanede vardklar karara o kadar seviniyorlard ki, deil dnya krall, cennetten mjde gelse ancak bu kadar sevinebilirlerdi. lerinden biri karar perinledi : - Evet, ilk pazar gn pilileri piknie davet edelim. Beklenen gn geldi. Sabahn erken saatlerinde buluup yola koyuldular. le yemeini Karabata yediler. Dnerli salncaklara bindiler. Diyojen'in Fenerine ktlar. Krlarda iek topladlar. Genler, kafesten kurtulup hrriyetine kavuan kular gibi cvldayorlard. Kzlar soruyordu : - Gstereceiniz fevkalade i nerede? Arkadalarnn namna Tomolye cevap veriyordu : - Sabr, sabr... Nihayet akam oluyordu. Bu srada Rus Dalan civarndaki bir kr lokantasna gelmilerdi. Kkrdama ve fkrdamalarn piirdii yemekleriyle beraber lokantacnn getirdiklerini yemi imilerdi. Henz sofradan kalkmamlard ki, Tomolye yanndakileri uyard. - Tamam, vaktidir. Efendiler bu hanmlara sz verdiimiz sprizden bahsetmenin tam zamandr. Kzlara dnd : - Bizi biraz bekleyiniz ve grnz. Dier bir erkek heyecanla atlad : - e birer buse ile balayacaz. Tomolye devam etti : - Alnlardan birer buse ve arkadan da srpriz... Her bir erkek btn ciddiyetleriyle dostlarnn alnndan ptler. Sonra parmaklarn azlarna koyarak, drd de kapya doru yrd. Erkekler kapdan karken kzlardan biri ellerini rparak bard : 50 51 - Ay ne elenceli... Meraktan atlayacam. Fantine ise bir baka heyecanla bard : - ok ge kalmayn ha... *** Gen kzlar beklemeye balad. Bekleyileri uzadka pencereden pencereye kouyorlard. Birisi soruyor, dieri cevap veriyordu : - Acaba ne getirecekler? - Gzel bir ey olmal. - Bunda phe yok. - Ben altndan bir ey isterim. Bekleyi uzadka sklmaya baladlar. - Ne oldu, hani srpriz? - Vadettiler. Fantine de ok heyecanl ve zgnd : - Ah! Pek ge kalyorlar. Ahlayp puflamalar balad srada lokanta hizmetisi odaya girdi. Elinde mektuba benzer bir ey tutuyordu. Bunu ilk farkeden kz sordu : - O da ne? Hizmeti' gayet sakin cevap verdi : - Efendilerden bir mektup, gittiler de... - Niin hemen getirmediniz? - nk o efendiler kendileri gittikten bir saat sonra verilmesini istediler. Kzlardan biri hemen hizmetiye doru- atld. Yangndan mal karr gibi zarf ekip ald. Zarfn zerinde Vaadimiz budur. yazlyd. Hemen ap okumaya balad

Hanmlar, Bizim akrabamz var. Akrabann ne demek olduunu bilir misiniz? Anamz, babamz... Onlar bizi zlemi ve srarla yanlarna istiyor... Bize masraf edenler dnmemizi istiyor, biareler ne yapsn? Onlarn szn dinleyeceiz. 52 Ve siz bu mektubu okurken bizler sla yolunda olacaz. Vatan iin... Ve biz kendimizi vatana feda ediyoruz. Bize alayabilirsiniz, yalnz gzlerinize yazk. Bu srprizimiz kalbinizi yrtarsa, siz de karln yapn. ki seneye yakn sizi bahtiyar ettik, bize darlmayn. Not: Yemek paras dendi. mza Oskarlar Mektup bitince kzlar birbirlerinin yzne bakt. Bir mddet sessiz durduktan sonra konumaya baladlar : - Ey! Bu gzel bir aka deil mi? - Pek tuhaf. - Bunu dnen benimkidir. - Hayr benimki... Onun olduu belli oluyor... Bu akaya nce glmlerdi. Fantine de glmt. Lakin bir saat sonra, odasna gidince alamaya balad. Tomolye diyordu, alamaktan kslan sesiyle Tomol-ye... nk yaknda bir ocuu dnyaya gelecekti... *** Erkekler brakp gidince, kzlar da birbirlerinden ayrld. Bylece Fantine yalnz kalmt. Seneler birbirini kovalarken Fantine sadece iiyle gcyle megul oluyordu. Lakin diki dikerken hep Tomolye'yi hatrlyordu. Onu hatrladka da iinden souyordu. nk Tomolye'ye bir mektup yazdrmt. Arkasndan ikincisi, ncs... Fakat Tomolye hibirine cevap vermemiti. Tomolye ile beraber iinden souyunca isiz kald. imdi ne yapacakt? Bir masum ocuk iin cevap vermeyen Tomolye'den soumutu ama iinden soumas daha kt idi. Mracaat edecek kimsesi de yoktu. Gvenip dayanacak birini istiyordu. Dnd, aklna doduu yerlere dnmek geldi. Orada belki kendisini tanyp koruyan ve i verenler bulunabilirdi. 53 Lakin kabahati... Ne diyecek, ne edecekti? Bakaca aresi de yoktu. Sonunda kararn verip elindekini avucundakini satp sayd. En gzel elbiselerini bozup kzn donatt. Kabahatinin delili olan yavrusn alp Paris'i terketti. O gn, Paris'in yaknlarndaki bir kye kadar geldi. Kapsnn zerinde resim gibi bir levha bulunan kk bir lokantann nnde durdu. Lokantann nnde, iki byk tekerlei ile dikkati eken bir araba bulunuyordu. . Top ekere benzeyen pasl arabann dingili zerinde kaln , zincirle bir salncak kurulmutu. Salncakta birbirinin kucana oturmu iki kk kz bulunuyordu. Kk kzlarn gzellik ve neeleri dikkat ve hayretini uyandrmt. Arada bir salncaa dokunan annelerine ise gpta ile bakyordu. Anne hem salnca sallyor, hem de mehur bir ark mrldanyordu. Annenin ark arasnda nefes aln frsat bilen Fanj tine : - Bayan, ne gzel ocuklarnz var. Allah balasn, dedi. Anne ban kaldrp, yolcuya bakt. Glerek teekkr etti. Oturmas iin yer gsterip anlatmaya balad: - Adm Tenardiye'dir. Bu lokantay iletiyoruz. Yine arksna devam edip, bir beyit mrldand. Sonra yolcuyu dinlemeye balad. Yolcu, krmz sal, iman ve irkin kadna bandan geenleri biraz deitirerek anlatt. i bir kadn olduunu, kocasnn ldn, Paris'te i bulamadndan memleketine yayan gideceini, ocuunun ise kucanda uyuduunu ve yorulduu anlatt. Bu arada hala kucanda uyumakta olan kznn yanandan efkat ve muhabbetle perek onu uyandrd. ocuk gzlerini at. Sonra glmeye balad. Ve annesinin kucandan kayp, yere indi. Zincirin zerinde sallanmakta olan iki ocuu grerek durdu, dilini kard. Bu srada ocuklarm salncaktan indiren ev sahibi kadn : 54 - nz birden oynayn. Diyerek glmsedi. Kkler hemen birbirlerine kaynatlar ve oynayp zplamaya baladlar. Bayan Tenardiye sordu : - Knzn ismi nedir? - Kozete. - Ka yandadr? - ki yan bitirecek. - Benim kk kzn yanda imi. Tenardiye ocuklar iaret etti : - Bak ne gzel oynuyorlar. ocuk deil mi, abucak anlayorlar, gren de karde sanr. Bu szden cesaret alan Fantine, Bayan Tenardi-ye'nin elini eline ald. Gzlerini avularnn iindeki ele dikti : - ocuumu braksam bakar msnz?

Bayan Tenardiye tereddtle sustu. Fantine ise utana skla anlatyordu : - Gryorsunuz, kzm memleketime gtremem. Tutacam i buna msaade etmez. Bir kadn, yannda bir ocuu bulunursa, hibir zaman i bulamaz. Bizim memleketin halk pek acayiptir. ey!... ocuklarnz ne kadar gzel, bakml, grnce... Hem ben ok vakit kalmam, abuk dnerim. ocuuma bakar msnz? Bayan Tenardiye dudaklarn bkp, ban sallad : - Olur. - Ayda alt frank verebilirim. Lokantann iinden bir erkek sesi ykseldi : - Yedi franktan aa olmaz. Alt ayl da pein. Bayan Tenardiye : - Kocam... - Bayan Tenardiye alt defa yedi, krk iki eder, veririm. Yine erkek sesi devam etti : - Bundan baka, ilk masraflar iin de onbe frank lazm. 55 Bu srada Bayan Tenardiye, yine arksn mrldanmaya balad. Sonra bulmacaya cevap verir gibi sesini ykseltti : - Elli yedi eder. Fantine cevap verdi : - Veririm. Seksen frankm var. Yayan giderim memlekete. Sonra yavrumu almaya gelirim. Erkek yksek perdeden seslendi yine : - ocuun ufak tefei var m? - Evet var. Hem gzel eyleri var. Bir hanm gibi, ipeklileri bile var. te bu torbada. O anda adam meydana kt ve pazarla uymu olacak ki : - Pek iyi, dedi. Fantine, parasn verip o gece lokantada kald. Ertesi sabah abucak dnmek niyetiyle yola kt. Kozete'nin annesi henz uzaklamt ki, lokantac kar koca konumaya baladlar : - Bu para ile yarn mddeti biten borcumuzu veririz. Ne de isabet, eer demeseydik btn eyalar hacize... stelik hapis... Her ne ise, kk kzlarla bugn bir fare kapannn hizmetini grdn. Kadn marifetli, marifetli gld : - Hem de masrafsz kapan... Lokantaclar 57 frank sayesinde hacizden kurtulmutu. Fakat ertesi ay yine para skntlar vard. Bunu gidermek iin kadn Paris'e kadar gitti. Ve altm frank karlnda Kozete'nin eyalarn rehin olarak brakt. Gnler birbirini kovalad. Lokantaclar Kozete'ye bakyorlard, lakin kpekten biraz iyi, kediden biraz daha kt bir ekilde... *** M Kasabasna yerlemi olan Fantine ise lokantaclara sk sk mektup yazyor ve tabii her seferinde de iyi56 dir cevabn alyordu. Alt ay bitmiti. Kozete'nin annesi yedinci aydan itibaren yedier frank gndermeye balad. Henz birinci senesi dolmadan Lokantaclardan bir mektup ald. Mektupta, ocuun pek iyi olduu ve fakat aylklarn oniki franka karlmas isteniyordu. Aradan bir sene daha geti. Tenardiye, ocuun pi olduunu bildiini, ok yediini ve dolaysiyle aylnn onbe franka karlmasn isteyen bir mektup daha yazd. Beni kzdrrsan, piini getirir, nne atarm... diye tehdit etti. Fantine ise btn isteklere itiraz etmeden boyun ei-yordu. Fantine gibi Kozete de boyun eiyordu. 5 yana basmt ve evin hizmetisi durumunda idi. Dier yat kzlara gpta ile bakan hizmeti... Kozete yandan umulmadk ilerde altrlyordu. Onbe franklk aylklar gecikmeye balaynca da fazla itilip kaklmaya balad. Tenardiyeler, Kozete'yi byle kullanmakta kendilerini hakl gryorlard. nk birka aylk alacaklar birikmiti. Kozete'nin iri gzlerinde biriken hzn ve keder ise zaman zaman tayordu. Etraf kendisine Krlang diyordu. Ku gibi rkek ve kck... afakla beraber kalkp almaya baladndan mdr, nedir onu krlang kuuna benzetmilerdi. Yalnz bu ku hi tmyordu. *** Ya bu zavall kuun annesi? Yani Fantine... Onun da sessiz sessiz gzleri doluyor, fakat susuyordu. Memleketini terkedip Paris'e gittii zamandan beri on seneyi gemiti. Kasabaya girince nce ard. nk M kasabas bsbtn deimi, yollar, binalar birdenbire gelimiti. Sanayide ise mhim admlar atlmt. Hele bu ilere nayak olan bir yabanc vard ki, dillere destan... Gemii mehul biri... ok az bir para ile gelmi ol57 d rivayet ediliyordu. Ancak ksa zamanda kendisi zengin olduu gibi memleketi de kalkndrmt. Bu adam kasabaya girerken belediye dairesi yanyordu. Hemen atein iine girerek yanmak zere bulunan iki ocuu kurtarmt. Bunlar karakol komutannn ocuklar idi. Bu sebepten kendisinden pasaport filan istemek

kimsenin aklna gelmemiti. smi ise Madlen idi. Sonra ismi Baba diye anlmaya balamt. Siyah cam sanayiini kuran ve ilerleten Madlen Baba... Madlen Baba, herkese i temin ediyordu. Yalnz ie girenlerden istedii birey vard. Ve bunu aka sylyordu : - Namuslu adam olunuz. - Namuslu kz olunuz. Madlen Baba'nn yapt dillere destan idi. Birgn aa mahallenin yolsuz ve harap mektebine el att. Hemen yanbandaki arsaya biri erkek, dieri kz ocuklara olmak zere iki modern mektep yaptrd. retmenleri, maalarndan baka ek aylkla takviye etti. Yine bir gn, Fransa'da ismi bile bilinmeyen fakirhaneler kurdu. stelik bunun masraflarn karlad. Bundan baka ihtiyar ve sakat ameleler iin yardm sand at. Fakirlere bedava ila datrd. Onun iin, nce Zengin olmak isteyen bir adam dediler. Memleketi de zengin ettiini grnce Bir hret ve an peinde dediler. Fakat gsteriten uzak bir dindard. Bu yzden dedikoduya aldrmayan bir insand. Bunca dedikodulara ramen onun sevildiini gren bir siyasetinin, seim vakti yaklatka tela da artt. Bunun iin hastahane idare etmeye ve ibadetlere de balad. Madlen Baha'dan daha ok halkn gzne girmeye alyordu. Halbuki Madlen Baha'nn bunlara aldrd bile yoktu. Amma 1819 senesinde kan bir dedikodu zerine hemen hemen herkes kesin bir karar verdi : Evet Madlen Baba an ve hret peinde kouyor. Bu fikri daha nce sylemi olanlar ise 58 gr bir sesle banyorlard : te! Sylemedik mi? kan dedikoduya gre, Kral tarafndan kasabaya kaymakam tayin edilen Madlen Baba, beklediine kavuacakt. Nitekim birka gn sonra resm gazetede kan haber, dedikoduyu doruluyordu. Halbuki Madlen Baba, ertesi gn, bu memuriyeti kabul edemiyeceini resmen aklaynca dedikoducular ne yapacaklarn ardlar. Ayn sene iinde Madlen Baba, yine Kral tarafndan ftihar Madalyas ile ereflendirilmiti. Bunun zerine dedikoducular harekete geti: Ha, istedii madalya i mis. dediler. Madlen Baba, madalyay da kabul etmedi. Bunun zerine aran dedikoducular Herhalde serserinin biri. diyerek iin iinden ktlar. Geri kalanlar ise yava yava kendisini sevmeye baladlar. Halbuki o, kendisine yaplan binbir trl hrmet gsterilerini kabul etmiyor, yalnz ocuklarn Madlen Baba diye armalarna ziyadesiyle seviniyordu. 1820 senesinde yeni bir sylenti daha yayld. Kral yine kaymakamlk teklif etmi, ama o kabul etmemi. Ancak onu sevenler o kadar oktu ki, sz sohbeti dinlenenler kabul etmesini rica ediyorlar, halk ise sokaklara dklm steriz, isteriz!... diye baryorlard. Madlen Baba belki yine de kabul etmeyecekti, lakin ihtiyar bir kadnn u szleri zerine grevi kabul etti : yi bir kaymakamn memlekete faydas olabilir, hi insan yapabilecei iyilikten kaar m? Madlen Baba Kaymakam Bey olmutu. Bununla beraber sadeliini asla deitirmemiti. Dnceli hali ve az konumas srp gidiyordu. Ve daima nnde ak bir kitap bulunuyordu. Serveti oalp maddi hali iyiletike; zihni ve manevi halini de yceltmeye alyordu. Elencesi ise krlarda gezip dolamaktan ibaretti. Yanna av tfeini de alyordu. Fakat pek nadir kullanyordu. Mkemmel bir niancyd ama, canllara atmazd. Birgn krlarda gezerken, uzaktaki tarlalarda birta59 kim kyllerin megul olduunu grd. Yanlarna vardnda grd ki, tarlalarn saran srgan otlarn yolup yolup atyorlard. Kylleri etrafna toplayp srgan otlarn gsterdi: - Bunlar birer servet. Neden ldryorsunuz? Isrganlar taze iken, yapraklan pek gzel bir sebzedir. Kart-lat zaman iplik imal edilebilir. Isrgandan yaplan kuma, ketenden daha iyidir. Yine onu ufak paralara keserseniz tavuklarnza yem olur. Dvlm boynuzlu hayvanlar iin pek yararldr. Keza tohumunu ot ve samanla kartrarak hayvanlarnza verirseniz, tyleri parlak olur. Yine ite bu srgann kkn karr tuzla kartrrsanz ok canl bir sar boya elde edersiniz. Kyller btn bu anlatlanlar nefes almadan dinliyorlard. Madlen Baba devam etti: - Ya, ite byle, bu diken az bir dikkatle pek ok faydal olabilir. Ve bu ota benzeyen nice insanlar vardr. Evet baz huylarmz da bu ota benzer. O huyumuzu iyice kullanmasn bilirsek ne kadar faydal, bilmezsek ne kadar zararl olur... Ah* ah! Dostlarm, en kt zannettiiniz huyunuz, en yararl olabilir. Ve bu da yine sizlerin elindedir, bunu unutmaynz... Madlen Baba bir garipti. Baz insanlarn fenalk ilerken saklandklar gibi, o da yle saklanarak iyi iler grrd. Bakalarnn dne, elenceyi kotuu gibi, o da cenazeye, darda kalana koard. Sevip sayanlar gittike oalyordu. Fakat dedikodular da bsbtn bitmemiti. Bilhassa evinin yeri ve dzeni kadnlarn dilinde idi. Birgn kasabann gen kadnlar toplanp Madlen Baba'ya sordular : - Kaymakam Bey, bize evinizi gezdirir misiniz? Bazlar maara gibi filan diyor.

Madlen Baba hi itiraz etmeden onlar evine gtrd. Ev gayet mtevazi denmiti. O kadar mtevazi idi ki, ocan zerine konmu iki eski gm amdan olmasa, buras bir fakir evidir denebilirdi. Evi gezen kadnlar, dedikodu yapacak hibir malzeme bulamadlar. Yine de hi evi gezmemi gibi birtakm eyler sylemekten de geri kalmadlar. Gnler su gibi akm, 1821 senesinin bana ulalmt. Bir gn, gazetelerden okuduu bir haber zerine, Madlen Baba, deta inzivaya ekilmi gibi sessizleti. Gazeteye gre hayli zamandanberi iki gznden mahrum yaamakta olan D kasabasnn Piskopos'u vefat etmiti. Bu haber zerine Madlen Baha'nn durgunlamas, kasabada yine dedikodularn tremesine sebep oldu. nk bu durum Madlen'in evveliyatn aratranlar iin bir k '** kayna idi... Hatta merakllardan ihtiyar bir kadn, glkle yryerek Madlen Baba'ya kadar geldi ve Cennet'in anahtarn arar gibi sordu : - Kaymakam Bey D Piskopos'unu akrabas msnz? - Hayr. - Neden matemlisiniz? - Genliimde ailesi yannda hizmeti idim de... Yine gnler su gibi akp giderken bu da unutulup gitti. Artk hemen hemen herkes ona hrmet ve muhabbet besliyordu. Yalnz bir kii vard. Emniyet tekilatndan Javer... Hapishanede doan Javer, polislii kk yata sevmiti. Zamanla, sadece kanun adam oldu, baka bir ey deil. Javer, M kasabasna Madlen'den sonra gelmiti. phelenmek, aratrmak en byk hneri idi. stelik kanunlara ball, babasn bile ineyecek katlktayd. Bir gn, Madlen baba, sokaklarda dnceli dnceli ilerliyordu. Kaldrmz bir sokaktan geerken, kulan dolduran grlt ile etrafna baknd. lerde devrilmi bir araba ve etrafndaki kalabal farketti. Yaklat. Dev60 61 rilen arabann altnda bir ihtiyar kvranyordu. Bu ihtiyar tanmt. Kendisini kskanan zavalllardan biri idi. nceleri varlklyd, sonra iflasa srklenmiti. Hrslandka fakirlemiti. Geriye bir araba ile bir beygiri kalmt. imdi ise ayaklar krlan beygir yerde debeleniyor, ihtiyar ise iki tekerlein ortasnda can ekiir gibi duruyordu. Etraftan kouanlar bireyler yapmak istiyordu, fakat kimse ne yapacan bilemiyordu. nk ihtiyar kurtarmak iin arabay kaldrmaktan baka are gzkmyordu. Polis memuru Javer de oradayd. Vin gibi bir makine getirmelerini tlyordu. Bu srada Madlen Baba da olay yerine ulamt. Kaymakam Bey'in geldiini gren kalabalk hrmetle ald. Durumu grr grmez, Madlen Baba ortaya sordu : - Bir vin var m? - Aramaya gittiler. - Ne vakit gelir? - Be altn kazanmak istiyen yok mu? - Fakat yer slak, araba gittike gmlyor. Hakikaten ihtiyar arabacnn durumu ackl idi. Yumuak topran iine gittike gmlen araba, ihtiyarn gs kafesini gertmek zere idi. aresizlik iinde bekleen kalabala dnen Madlen Baba : - Beklemek kt, dinleyiniz, arabann altna girecek bir kii lazm. Zaten bir kiilik yer var, bakn... Kim arkasn vererek bu arabay kaldrrsa, ihtiyar ekip alabiliriz. - On altn? | - Yirmi? Madlen, kalabala gz gezdirirken kalabaln iinden Javer seslendi : - stemediklerinden deil, buna kim muvafak olabilir ki? Bir arabay arka ile kaldrmak... Ben bu ii yapabilecek bir kii tanyorum. Onu nerede grdm biliyor musunuz? Madlen ani bir rperme ile titredi. Javer ise lakayt gzlerini Madlen'in yznden ayrmadan devam etti : - O bir krek mahkmu idi. Madlen gayr-i ihtiyar yle mi? diyebildi. Ve yava yava topraa gmlen arabaya bakt. Gs iyice skan ihtiyar ise bouk bouk sesler karmaya balamt. Madlen gzlerini kaldrd, Javer ile gzgze geldi. Kyller ise hareketsizdi. nce hazin bir surette gld. Sonra sessizce arabaya doru yrd. Birden arabann altna girdi. Herkes hayretten az ak bekleiyordu. Madlen, yklendi, bir daha... Fakat muvaffak olamamt. Etraftan : - ekiliniz Madlen Baba, beni brak, benim iin, tenli... Birden araba sarsld. Hayret, tekerlekler amurun iinden yava yava kyordu. Madlen, bouk bouk seslendi : - Ahali, yardm edin siz de...

Herkes t. Bir adamn fedailii hepsine gayret ve cesaret vermiti. Belki krka yakn kol arabann bir yakasndan tuttu. Araba havaland. Ve ihtiyar arabac rahat nefes imaya balad. htiyar kurtulmu, Madlen arabann altndan kmt. Ter iinde kalan yznn rengi deimi, st ba amur iinde kalm, sa solu yrtlmt. htiyar arabac, Madlen'in ellerinden dizlerinden pmeye alarak : - Hayatm kurtardnz,. hayatm. Diyerek, alyordu. Madlen ise, mesut bir yorgunluk iinde gizlice Javer'e bakyordu. Javer de ona... Arabac'nn dizkapa krlmt. Madlen^Baba kendisini fabrikasnn iindeki zel hastahaneye gtrd. L63 zumlu tedaviye hemen baland. rhtiyar arabac, ertesi sabah uyandnda yatann baucmda bireylerin durduunu farketti. Bunlar, bin franklikbir banka eki ile Arabanz ve beygirinizi satn alyorum. ibaresini havi bir pusula idi. Halbuki araba krlm;, teygir debelene debelene lmt. B3ir mddet sonra ihtiyar ayaa kalkt, lakin dizi sakat kaaltndan topallyordu. Madlen ona i ayarlamt. Paris't'tebulunan rahibeler manastrnda bahvanlk... B3u hadiseden sonra Javer dnceli durmaya balad. Kaaymakam Beyin emrinde bulunduundan hrmette de kusur etmiyordu. Ve Kaymakam Bey'in sayesinde, dikkatleri ekecek derecede kasaba deiiyordu. ** Fantine'nin dnnde, memleketin hali bu idi. Kendiisini kimse hatrlamyordu. Bereket versin ki, Sayn Madkei'in fabrikasnn kaps her zaman akt. Oraya gitti. Faabrikann kadnlara mahsus kouuna kabul olundu. IFantine yaayabileceini anlaynca, sevindi. Kendi eme|i ve namusu ile almak... Gerekten bir zevk ve lezzett hissediyordu. Yalnz bu lezzeti bozan bir dncesi vard. Dnyadaki yegane varl Kozete. ^Kozete'si iin Tenardiyelere cretim muntazaman gndderiyOrcu. Ve mektupsuz da brakmyordu. Fakat pek sk yamas dikkat uyandrmt. Fabrikann kadnlara mahsus kouunda herkes birbirinin kulana Fantine mekttup yazyor. diyerek birbirlerinin merakn kaml-yorlaardj. yle ki, fabrikadaki pek ok kadn, onun srlarn biilrtiek, iitmek ve hatta grmek iin yanp tutuuyor-,du. (nk gizliden gizliye Fantine'nin sar ipek gibi salar ille inci gibi dilerini kskanyorlard. Fantine sk bir gz hapsine alnmt. Onun zaman zarruan gzya dktn bile grmlerdi. Bunu nelere 64 yormuyorlard.ki... Yazd mektuplardaki adresi renmeye muvaffak oldular. Mektuplarn zerinde Montfermiye'de lokantac Bay Tenardiye ye diye yazyordu. Ve nihayet mektuplann yazdrd arzuhalciyi sarho edip, bir ocuu bulunduunu da rendiler. Fabrika iki ksmd. Bir ksmnda sadece kadnlar alrd, bunun mdr de kadnd. Fantine, fabrikaya gireli bir seneden ziyade olmutu. Madlen, bu ksma gelmezdi. Bir sabah fabrikann mdiresi Fantine'yi ard. Eline elli frank tututurup, Kaymakam Bey gnderdi. dedi. Sonra, Artk kendine baka bir i ara. deyiverdi. stelik : Kaymakam Bey, kasabay terkederse iyi olur, diyor. dedi. te bu srada Tenardiye ailesi Kozete'si iin ayln 15 franka karlmasn istiyordu. Fantine aakald. Memleketi terkedip gidemezdi. nk oturduu odann kiras ile demelerinin borcunu vermemiti. Elinde sk skya tuttuu elli frank bile bu borlara kafi gelemezdi. Mrldanarak, mdireye birka sz sylemeye alt. Fakat nafile... Cenaze gibi fabrikadan kt. Odasna gitti. Dernek ki, herkes kabahatini renmiti. imdi ne yapacakt? Etraftan haberi duyanlar, Fantine'ye, bizzat Kayma-kam'a gitmesini tlediler. Fakat Fantine'nin kendi kendine bile soru sorup, cevap bulmaya mecali yoktu. Kay-makam'a kadar kmaya cesaret edemedi. Aslnda Madlen'in btn bu olanlardan haberi yoktu. nk o fabrikann kadnlar blmne hi girmezdi. Bu ksm, mahalle papaz tarafndan tavsiye edilen bir kadna teslim etmiti. Muhakkak ki. mdijre de selahiye-tine gvenerek ve dedikodulara dayanarak muhakeme ettii Fantine'yi iten kovmutu. Fantine bir evde hizmeti olmak istedi: kap kap dolat, kimse kendini kabul etmedi. Borlular ise sktrdka sktryordu. Artk kasabadan ayrlmas da imkanszd. nk borlu olduu bir dkkan sahibi FCamaya kalkarsan, tutuklatrn ha... derken, ev sahibi de Siz gen ve gzelsiniz, kiray verecek kadar para bulursunuz... demekten geri kalmyordu. Fantine elli frankn borlarna datt. stelik baz eyalarn da satt. Fakat alrken ate pahasna ald eyalar imdi yok pahasna gidiyordu. Geriye yalnz bir yata kalm olmasna ramen, aa yukar yz franklk borcu duruyordu. Terzilie balamt. Kazand para, Kozete'sinin aylna yetecek bir miktarda idi. te bundan sonra kznn aylklarn aksatmaya balad. aresizdi. Fantine ka dnsz kmrsz girdi. Ksa zamanda k dnsz geirmeyi; fistan yorgana, yorganr fistana evirmesini; pencerenin nda yemek yiyerek, mum yakmamay rendi. Fakirlik sebebiyle rendii iktisat, ona hayattan lezzet almay ve cesaretlenip gayrete gelmeyi belletti. Bu dnce ile kzn, yanna aldrtmay

dnd. Fakat kzna ne verebilecek? Hem Tenardiyelere de borcu vard. Bu borcu nasl deyebilirdi? aresizlik iinde kzn zledike : -Ah!... Diyerek iini ekiyor ve Paris'e gitmeyi o kadar arzu ediyordu ki... nk bu kk kasabada herkes ona bir baka gzle bakyordu. Zaruretlerle beraber hakaretlere de almt. Artk aldrmyordu. Yava yava artan kuru bir ksrk de Fantine'yi sarsyordu. Bazen ihtiyar komusuna : Elimi tutun, bakn nasl da yanyor! diyerek dert yanar, bununla beraber sabahlar ipek gibi uzun salarn tararken, kendi gzelliini hayran hayran seyrederdi, bundan ok holanrd. Gnler iyice ksalmt. Gne, bir dilenci gibi grnyordu. Suyun ve insan kalbinin donduu bir mevsim... Bu zamanda borlular daha ok sktryordu insan. Fantine gnler ksaldka az kazanyordu. Az kazandka borlar oalyordu. Byle dar gnlerde iken bir mektup ald. Mektup Tanerdiyelerden geliyordu. Ald habere g-~ 66 re Kozete plakt. Ynden bir kazaa ihtiyac vard. Ve bunun iin de acele on frank isteniyordu. Fantine, btn gn elinde tuttuu mektubu ne yapacan ard. Ancak avucun-daki mektup buru buru olmutu. Durdu, dnd ve akam olunca sokan kesindeki berber dkkanna doru yneldi. Dkkandan ieriye girdi. Salarn tutmakla olan tara kard. pek gibi sar salar zlp, aaya doru dklp btn vcuduna yayld. Bunu gren berber : - Ne gzel salar! Diyerek bard. Fantine ise gayet sakin sordu : - Kaa alabilirsiniz? - On frank eder. - Kesiniz. Fantine salar kesilirken, Artk ocuum meyecek. diye dnyordu. Berberden knca, on franklk yn bir kazak alp, hemen Tenardiyelere postalarm. Bu yn Tenardiyelileri ok kzdrd. nk onlar*sadece para istiyordu. Gelen kaza ise z kzlarndan birine giydirmislerdi. Zavall Krlang ise, titremekte devam ediyordu. Fantine kendi kendine dnyordu : ocuum artk myor. Kendisini salarmla giydirdim. SaszJka-lan ban rtmek iin dertakke giymeye balad. Bununla da gzel grnyordu. Kalbinde baz deiikler oluyordu. Sasz haline baktka, hereye ve herkese kzmaya balamt. Hatta Madlen Babalya bile kzyordu. Hele fabri~> kasndan kovduunu hatrladka... Bir gn Tenardiyelerden yle bir mektup ald : Kozete bulac bir hastala tutuldu. Pahal ilalara ihtiyac var. Bizim gcmz yetmiyor. Sekiz gn iinde krk frank gndermezseniz, ocuk lecek... Fantine bunu duyunca kahkaha ile glmeye balad. Sonra sustu ve komusu ihtiyar kadna dert yanmaya gitti. 67 - Tuhaf adamlar krk frank!... Nereden bulurum bu serveti? Mektubu tekrar okudu, birden lgn gibi dan frlad. Glerek, srayarak komaya balad. Yol boyu : - Neyiniz var? Neden bu kadar sevinlisiniz? Diye soranlara, mjde verir gibi anlatyordu : - Ne olacak, ok elenceli bir mektup aldm. Tam krk frank istiyorlar! Kyl deil mi? Budala... Ayn hzla byk meydana kt. Meydanda garip ekilli bir arabann etrafnda toplanm byk bir kalabalk bulunuyordu. Arabann zerinde krmzlar giyinmi bir adam ayakta duruyordu. Kalabala doru yaklat. Bu hokkabaza benzeyen seyyar bir dii idi. Etrafn saran kalabala yeni yeni di takmlar, macunlar, fralar gsteriyordu. Fantine hem bakyor hem de glyordu. Dii birden : - Baksanza, siz glen kz, sizin pek gzel dileriniz varm. ki n diinizi satmak ister misiniz? Her biri iin bir altn veririm. - Nasl? - stteki iki diinizi. - Di mi? Ah!... Ne dehetli bir teklifi Kalabaln arasndan Fantine'ye doru bakan ihtiyar bir kadn sylendi : - ki altn m, ite bahtiyar bir kadn. Fantine panie kaplm kayordu. Hokkabaz klkl diinin senini iitmemek iin kulaklarn tkad. Adam ise arkasndan baryordu. - yi dn, gzel kz. ki altn. Raz olursanz, bu akam Darjan otelindeyim. Fantine artk glmyordu. Koarak evinin yolunu tutmutu. Hiddetle, olup bitenleri ihtiyar komusuna anlatmaya balad. - ki n diimi karmak... O zaman irkin bir kz olmaz mym? Salar yeniden yetiir, lakin diler? Ah! Ne korkun bir teklif ve ne pis adam... Akam da Darjan ote-

68 lindeymi. htiyar kadn merakla sordu : - Ne veriyor? - ki altn. Yani krk frank ediyor. Fantine sustu. Derin bir dnce ve sessizlik iinde diki dikmeye koyuldu. Bir mddet sonra dikii brakp, bir daha mektubu okumak zere, merdiven bana gitti. Okudu, okudu. Sonra geri gelip ihtiyar komusuna sordu: - Bulac hastalktan insan lr m? - lebilir. - Bu hastalk ocuklan m yakalar? - En ok ocuklan. Fantine lm sessizlii iinde yine merdiven bana kt. Ve yine mektubu okudu. Kz iin kahroluyordu. Gen yata iledii bir gnahn strabn bir mr boyu ekiyordu. Kt erkekler, hayvandan daha beter, daha vahi, daha tehlikeli... *** Ertesi sabah, ihtiyar komu kadn, Fantine'yi yatann zerinde oturmu, sapsar ve donmu gibi bir halde buldu. Belli ki gece hi yatmamt. stelik mum yakarak oturmutu. nk hala yanan mum, bitmek zere bulunuyordu. htiyar kadn akn bir halde kap eikliinde kalakalm ti. - Allah'm, mum bitmi! Bir ey mi oldu? Fantine'ye doru yaklat. deta on yl daha ihtiyarlam grnce sasz kadna hayretle sordu : - Aman Yarabbi! Fantine, neniz var? - Bireyim yok, aksine ocuumun lmeyeceini dnerek memnunum. Fantine, avucunda sk skya tuttuu iki altn ihtiyar kadna gsterdi. htiyar kadn ise iyice armt : 69 - Ah! Yarabbim! Bu byk bir servet. Bu altnlar nereden buldunuz? - Buldum. Fantine Buldum derken, ac ac gld. Dudaklarnn kenarndaki kurumu kanlara aldrmaksnz gld. Ve aznda siyah bir delik grnyordu. Maara gibi... ki altn hemen Tenardiyelere postalad. ki altn deil iki