VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK...

83

Transcript of VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK...

Page 1: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ
Page 2: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

V E R G İ

T. C.KALKINMA BAKANLIĞI

ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU

ANKARA 2014

Page 3: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

ISBN 978-605-4667-96-3

YAYIN NO: KB: 2896 - ÖİK: 736

Bu yayın 500 adet basılmıştır.

Bu çalışma Kalkınma Bakanlığının görüşlerini yansıtmaz. Sorumluluğu yazara aittir. Yayın ve referans olarak kullanılması Kalkınma Bakanlığının iznini gerektirmez.

Page 4: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

iii

Cevdet YILMAZKalkınma Bakanı

ÖNSÖZ

Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018), Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 2 Temmuz 2013 tarihinde kabul edilmiştir.

Plan, küresel düzeyde geleceğe dönük risklerin ve belirsizliklerin sürdüğü, değişim ve dönüşümlerin yaşandığı, yeni dengelerin oluştuğu bir ortamda Türkiye’nin kalkınma çabalarını bütüncül bir çerçevede ele alan temel bir strateji dokümanıdır.

Ülkemizde kalkınma planlarının hazırlık aşamasında yürütülen Özel İhtisas Komisyonları çalışmaları çerçevesinde 50 yılı aşkın katılımcı ve demokratik bir planlama deneyimi bulunmaktadır. Kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kesimi temsilcileri ile akademik çevrelerin bir araya geldiği özel ihtisas komisyonu çalışmaları, 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı hazırlıklarında da çok önemli bir işlevi ifa etmiştir.

5 Haziran 2012 tarihinde 2012/14 sayılı Başbakanlık Genelgesiyle başlatılan çalışmalar çerçevesinde makroekonomik, sektörel, bölgesel ve tematik konularda 20’si çalışma grubu olmak üzere toplam 66 adet Özel İhtisas Komisyonu oluşturulmuştur. Ülkemizin kalkınma gündemini ilgilendiren temel konularda oluşturulan Komisyonlarda toplam 3.038 katılımcı görev yapmıştır.

Bakanlığımızın resmi görüşünü yansıtmamakla birlikte; Özel İhtisas Komisyonları ve Çalışma Gruplarında farklı bakış açıları ile yapılan tartışmalar ve üretilen fikirler, Onuncu Kalkınma Planının hazırlanmasına perspektif sunmuş ve plan metnine girdi sağlamıştır. Komisyon çalışmaları sonucunda kamuoyuna arz edilen raporlar kurumsal, sektörel ve bölgesel planlar ile çeşitli alt ölçekli planlar, politikalar, akademik çalışmalar ve araştırmalar için kaynak dokümanlar olma niteliğini haizdir.

Plan hazırlık çalışmaları sürecinde oluşturulan katılımcı mekanizmalar yoluyla komisyon üyelerinin toplumumuzun faydasına sundukları tecrübe ve bilgi birikimlerinin ülkemizin kalkınma sürecine ciddi katkılar sağlayacağına olan inancım tamdır.

Bakanlığım adına komisyon çalışmalarında emeği geçen herkese şükranlarımı sunar, Özel İhtisas Komisyonu ve Çalışma Grubu raporları ile bu raporların sunduğu perspektifle hazırlanan Onuncu Kalkınma Planının ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ederim.

Page 5: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ
Page 6: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

v

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ............................................................................................................................ iiiİÇİNDEKİLER ............................................................................................................... vTABLOLAR LİSTESİ .................................................................................................. viiŞEKİLLER LİSTESİ.................................................................................................... viiKISALTMALAR ............................................................................................................ ixKOMİSYON ÜYELERİ ................................................................................................ xiYÖNETİCİ ÖZETİ ......................................................................................................xiii

1. GİRİŞ...................................................................................................................... 12. TÜRKİYE’DE VERGİ YAPISI ........................................................................... 3

2.1. Türkiye’de Vergi Yapısının Genel Görünümü ................................................. 32.1.1. Vergi Yükü ............................................................................................ 52.1.2. Dolaylı - Dolaysız Vergi Dağılımı ........................................................ 62.1.3. Vergi Gelirlerinin Genel Bütçe Gelirleri İçindeki Payı ......................... 82.1.4. Vergi Harcamaları ................................................................................. 9

2.2. Vergi Türleri İtibarıyla Türkiye Vergi Yapısı ................................................... 92.3. Dokuzuncu Kalkınma Planı Döneminin Değerlendirilmesi .......................... 122.4. AB’ye Katılım Sürecinde Yükümlülüklerimiz ve Taahhütlerimiz ................ 15

2.4.1. Vergilendirme Faslına İlişkin Taahhütlerimiz ..................................... 152.4.2. İlgili Mevzuatta Yapılması Gereken Değişiklikler .............................. 16

3. OECD ÜLKELERİNDE VERGİ YAPISI VE VERGİ REFORMU EĞİLİMLERİ ...................................................................................................... 19

3.1. Vergilerin Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi .......................................... 203.2. OECD Ülkelerinde Vergi Yükü ..................................................................... 223.3. Gelir Vergisi Alanındaki Gelişmeler .............................................................. 223.4. Kurumlar Vergisi Alanındaki Gelişmeler ...................................................... 223.5. Kâr Paylarının Vergilendirilmesi ................................................................... 233.6. İstihdam Üzerindeki Vergi Yükleri ................................................................ 233.7. Katma Değer Vergisi Alanındaki Gelişmeler ................................................ 243.8. Çevre Vergileri ............................................................................................... 24

4. TÜRK VERGİ SİSTEMİNİN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ ...................... 254.1. Türk Vergi Sisteminin Güçlü Yönleri ............................................................ 254.2. Türk Vergi Sisteminin Zayıf Yönleri ............................................................. 28

5. PLAN DÖNEMİ PERSPEKTİFİ ...................................................................... 375.1. Uzun Vadeli Hedefler ..................................................................................... 37

Page 7: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

vi

5.2. Onuncu Kalkınma Planı Hedefleri ................................................................. 375.3. Hedeflere Dönük Temel Amaç ve Politikalar ................................................ 395.4. Temel Amaç ve Politikalara Dönük Eylemler ve Uygulama Stratejileri ....... 46

6. GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ ...................................................... 58EKLER........................................................................................................................... 60

Page 8: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

vii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 2.1: Vergi Yükü ....................................................................................................... 5Tablo 2.2: Dolaylı ve Dolaysız Vergilerin Toplam Vergiler İçindeki Payı ....................... 7Tablo 4.1: Verginin Tabana Dağılımı .............................................................................. 31Ek Tablo 1: Türkiye Vergi Yapısı .................................................................................... 60Ek Tablo 2: OECD Ülkeleri Vergi Yapısı ........................................................................ 61Ek Tablo 3: Türkiye’de Vergi Yükü ................................................................................ 62Ek Tablo 4: Türkiye’de Dolaylı ve Dolaysız Vergi Dağılımı .......................................... 62Ek Tablo 5: Türkiye’de Vergilerin Toplam Vergi Gelirleri İçindeki Payı ....................... 63Ek Tablo 6: OECD Ülkelerinde Toplam Vergi Gelirlerinin GSYH İçindeki Payı .......... 64Ek Tablo 7: Başlıca Vergi Gelirlerinin Toplam Vergi Gelirleri İçindeki Payı ................. 65

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 2.1: OECD Ülkelerinde Vergi Yükü ........................................................................ 6Şekil 2.2: Dolaysız Vergilerin GSYH İçindeki Payı ........................................................ 7Şekil 2.3: Dolaylı Vergilerin GSYH İçindeki Payı ........................................................... 8Şekil 2.4: ÖTV Gelirlerinin Dağılımı ............................................................................. 11Şekil 4.1: Kurum Kazançları Üzerindeki Vergi Yükü..................................................... 26Şekil 4.2: Genel KDV Oranları ....................................................................................... 26Ek Şekil 1: Ücret Gelirleri Üzerindeki En Yüksek Gelir Vergisi Oranları ..................... 66Ek Şekil 2: 2000 ve 2011 Yılları Kurumlar Vergisi Oranları .......................................... 66Ek Şekil 3: Kâr Payları Üzerindeki Genel Kanuni Vergi Oranları ................................ 67Ek Şekil 4: İki Çocuklu ve Tek Çalışanlı Bir Ailenin Ortalama Vergi Yükü .................. 67Ek Şekil 5: Standart KDV Oranları................................................................................. 68

Page 9: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

viii

Page 10: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

ix

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği ABD : Amerika Birleşik DevletleriGSYH : Gayri Safi Yurtiçi Hasıla KDV : Katma Değer Vergisi KKDF : Kaynak Kullanımını Destekleme FonuOECD : Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OVP : Orta Vadeli ProgramÖTV : Özel Tüketim VergisiTTK : Türk Ticaret Kanunu

Page 11: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

x

Page 12: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

xi

KOMİSYON ÜYELERİ

(Başkan, Raportör ve Koordinatör hariç soyadına göre alfabetik olarak sıralanmıştır.)

BAŞKANProf. Dr. Yusuf KARAKOÇ Dokuz Eylül ÜniversitesiRAPORTÖRNiyazi ÖZPEHRİZ Maliye BakanlığıKOORDİNATÖRAhmet YILMAZ Kalkınma Bakanlığı

ÜYELEREbru ARISOY Ekonomi BakanlığıAbdullah ASLAN TOBBRecep BIYIK PricewaterhouseCoopersAhmet CANGÖZ TÜSİADDr. Cem ÇEBİ TCMBYrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ Marmara ÜniversitesiTuran EMEKSİZ Maliye Bakanlığı,

(Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı)Prof. Dr. Fevzi Rıfat ORTAÇ İstanbul Aydın ÜniversitesiDoç. Dr. N. Semih ÖZ Ankara ÜniversitesiAziz ÖZBEK Vergi KonseyiDursun ÖZCAN Ernst & Youngİdil ÖZDOĞAN TEPAVSerdar ÖZTOPAL Hazine MüsteşarlığıProf. Dr. Abuzer PINAR Harran ÜniversitesiTurhan POYRAZ Kalkınma BakanlığıM. Kağan SAYGILI Kalkınma BakanlığıGökhan ŞAHAL Kalkınma BakanlığıVeysel TÜRKMEN DeloitteKemal UZUN TİSKProf. Dr. Hakan ÜZELTÜRK Galatasaray ÜniversitesiMehmet YILMAZ Maliye Bakanlığı,

(Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü)

Page 13: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

xii

Page 14: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

xiii

YÖNETİCİ ÖZETİ

Onuncu Kalkınma Planında yer alacak vergi politikasına ilişkin önceliklerin belir-lenmesinde karar alıcılara ışık tutmak amacıyla, alanında uzman kişilerden oluşan Vergi Özel İhtisas Komisyonu çalışmalarını uyum içinde hızlı bir şekilde yürütmüş ve Planın içeriğine yönelik önemli girdiler ortaya koymuştur.

Komisyon tarafından hazırlanan Raporda, vergi yapımızın analizi yapılmakta, ülke-miz vergi sisteminin güçlü ve zayıf yönleri ele alınmakta, uygulamalardaki sorunlar orta-ya konularak bu sorunların çözümüne yönelik değerlendirme ve öneriler sunulmaktadır.

Günümüzde vergiler kamu harcamalarının en önemli finansman kaynağı olarak önemini ve ağırlığını her geçen gün artırırken, bir yandan da ekonomik ve sosyal politi-kaların önemli bir uygulama aracı haline gelmiş bulunmaktadır. Belirlenen politika kap-samında hedef mal, hizmet, kişi, sektör veya alan üzerinde farklı oran ve/veya miktarda vergi uygulanmak suretiyle karar alıcıların tercihleri üzerinde etkili olunmaya çalışılmak-tadır. Bu kapsamda, gerek ülke içinde gerekse de uluslararası boyutta vergi önemli bir politika aracı haline gelmiş bulunmaktadır.

Ülkemizde 2000’li yılların başında yaşanan ağır ekonomik krizle birlikte kamunun borçlanma gereği milli gelire oran olarak yüzde 12 seviyesinin üzerine çıkmıştır. Sürdürü-lemez boyutlara ulaşan faiz giderleri ve kamu açıklarını sürdürülebilir seviyelere çekmek için uygulamaya konulan ekonomik programın en önemli araçlarından birisi de gelir yönlü uyum politikası kapsamında vergiler olmuştur. Bu süreçte, yüksek düzeyde faiz dışı fazla vermek suretiyle kamunun borçlanma gereğini ve borç stokunu azaltmada gelir artırıcı po-litikalara sıklıkla başvurulmuştur. Bu politikalar neticesinde sosyal güvenlik primleri dâhil vergi yükü 1990’lı yılların sonunda yüzde 20 seviyesinde iken 2000’li yılların sonunda yüz-de 26 seviyesine yükselmiştir. Vergi yükündeki artışın kaynağı analiz edildiğinde ise sosyal güvenlik primleri hariç tutulduğunda doğrudan vergilerin milli gelir içindeki payında bir miktar düşüş gözlenirken, dolaylı vergilerde 5 puana yaklaşan artış dikkat çekicidir.

Aynı dönemde, vergi mevzuatımızın Avrupa Birliği müktesebatıyla uyumlulaştırıl-ması ve doğrudan yabancı yatırımların ülke içine çekilmesi amacıyla küresel ölçekte or-taya çıkan vergi rekabeti mevcut vergi yapımızın şekillenmesinde etkili olan diğer önemli unsurlar olarak öne çıkmaktadır. Gelir vergilerinde uygulanan vergi oran indirimleriyle Özel Tüketim Vergisi Kanununun uygulamaya konulması bu süreçte görülen önemli ge-lişmelerdendir.

Uygulanan kararlı politikalar neticesinde kamu kesimi dengelerinde çok önemli iyileşmelerin sağlandığı son yıllarda, vergi politikalarının tasarlanmasında; vergilemede adalet, eşitlik, istikrar ve öngörülebilirliğin güçlendirilmesi yanında cari açıkla mücadele, ekonomide rekabet gücünün desteklenmesi ve kayıt dışı ekonomik faaliyetlerle mücadele edilmesi gibi ekonomik ve sosyal önceliklerin öne çıktığı görülmektedir.

Türkiye önümüzdeki yıllarda dünyanın en büyük ilk on ekonomisi arasına girmeyi hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmada önemli bir rol oynayacak olan maliye politikaları-

Page 15: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

xiv

nın ve özelde de vergi politikalarının ülke kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını sağlayacak şekilde belirlenmesi ve uygulanması hayati önem taşımaktadır. Bu amaçla, vergi sisteminin modern vergileme ilkelerine uygun olarak şekillendirilmesi; vergi po-litikasının ise kamu harcamalarına kaynak oluşturmanın yanında ekonomik kalkınmayı desteklemeye yönelik olarak üretimi, büyümeyi, istihdamı artırmak ve gelir dağılımı ada-letsizliğini azaltmak gibi fonksiyonları da yerine getirecek şekilde oluşturulması gerek-mektedir.

Son zamanlarda ülkemizde vergilendirme alanında uygulama ve vergi inceleme kapasitesinin geliştirilmesine yönelik önemli yapısal çalışmalar yapıldığı görülmektedir. Vergi idaresinin yeniden yapılandırılması, vergi denetim birimlerinin birleştirilmesi, ver-gi idaresinin beşeri ve teknolojik altyapısının geliştirilmesine yönelik projelerin hayata geçirilmesi, vergi mevzuatının basitleştirilmesine ve günün ihtiyaçlarına göre gözden ge-çirilmesine yönelik çalışmalar bunlardan birkaçıdır. Ancak, söz konusu adımların özellik-le uygulama bakımından daha da geliştirilmesi gerekmektedir. Raporda, bu konuda karar alıcılara destek olma amacıyla, mükellef hizmetlerinin geliştirilmesi ve vergi idaresinin uygulama kapasitesinin geliştirilmesi alanları başta olmak üzere önemli tespit ve öneriler yer almaktadır.

Bu Raporun odağı olan vergi sistemimizdeki sorunların çözümü ve vergi politika-larının mali, ekonomik ve sosyal amaçlara katkı sağlayacak şekilde tasarlanması önü-müzdeki dönemde maliye politikası alanında önemli bir tartışma ve çalışma alanı olarak güncelliğini korumaya devam edecektir. Raporun bu kapsamda önemli katkı sağlayacağı tartışmasızdır.

Page 16: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

1. GİRİŞOnuncu Kalkınma Planı; ekonomik büyümenin yanı sıra hukukun üstünlüğü, bilgi

toplumu, uluslararası rekabet gücü, sürdürülebilir büyüme ve insani gelişmişlik gibi un-surları dikkate alan bir anlayışla hazırlanmaktadır. Bu süreçte, kamu yönetiminde strate-jik bakışı esas alan, bireylerin ekonomik ve sosyal gelişimlerini destekleyen, ülkemizin potansiyelini, bölgesel dinamiklerini ve insanımızın yeteneklerini harekete geçiren, eko-nomik hayatta rekabet gücünü merkeze alan, üretim odaklı ve her alanda adaleti gözeten bir yaklaşım benimsenmiştir.

Ülkemiz, küresel ölçekte yüksek rekabet gücüne ve gelişmiş ülkelerle uyumlu bir ekonomik yapıya sahip olma ve Avrupa Birliği (AB) standartlarını yakalama doğrultu-sunda sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma anlayışını temel alarak dünyanın ilk on eko-nomisi arasına girmeyi hedeflemektedir. 2014-2018 dönemini kapsayacak olan Onuncu Kalkınma Planı katılımcı bir anlayışla ülkemizin bugüne kadarki kalkınma çabalarının daha da ileriye taşınması suretiyle bu hedefe ulaşmada yol gösterici olmayı amaçlamak-tadır.

Bu hedefi destekler nitelikte 2013-2015 dönemini kapsayan Orta Vadeli Progra-mın (OVP) temel amacı; “küresel ekonomide devam eden sorunlara rağmen, büyümeyi potansiyel seviyesine çıkarmak, istihdamı artırmak, kamu dengelerini iyileştirmek, enf-lasyonla mücadeleye devam etmek, cari işlemler açığındaki düşüş eğilimini sürdürmek, yurtiçi tasarrufları artırmak ve bunların sonucunda makroekonomik istikrarı güçlendir-mek” olarak tespit edilmiştir.

Bu hedeflere ulaşmak amacıyla kullanılabilecek en önemli araçlardan biri vergi po-litikasıdır. Bu kapsamda, OVP’de kamu gelir politikasının temel amacı; etkin, basit ve âdil bir vergi sistemi oluşturarak sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek, yurtiçi tasar-rufları artırmak, istihdam ve yatırımları teşvik etmek, kayıt dışılığı azaltmak ve bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasına katkıda bulunmak olarak ifade edilmiştir.

Etkin bir vergi sistemi kamu finansmanının temel yapıtaşıdır. Etkin bir vergi siste-mi demokrasinin, devlet otoritesinin, makroekonomik istikrarın ve toplumsal bütünleş-menin temelini oluşturur. Bu nedenle, öngörülen hedeflere ulaşmada, sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmayı temel alarak vergi sistemimizin güçlü olduğu konularda mevcut gücün korunması; fırsatların değerlendirilerek güce dönüştürülmesi, zayıf olduğumuz hususlarda ise yerinde tespitler ve ayrıntılı analizler yapılarak sistemin ivedilikle iyileş-tirilmesi esastır.

Onuncu Kalkınma Planı hazırlık çalışmalarında geçmiş Plan çalışmalarında olduğu gibi katılımcılık anlayışının önemli bir unsuru olan Özel İhtisas Komisyonları kurulmuş-tur. Kalkınma Bakanlığının koordinasyonunda yürütülen; kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum temsilcileri ile akademik çevrelerin bir araya geldiği Özel İhtisas Komisyon-larının çalışmalarından elde edilen sonuç, değerlendirme ve öneriler Plan hazırlıklarına önemli katkı sağlamaktadır. Hazırlık çalışmaları kapsamında kurulan Vergi Özel İhtisas Komisyonu; vergi sistemine ilişkin yaptığı değerlendirmeler, sorunların tespiti ve bu so-

1

Page 17: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

2

runların çözümüne yönelik yaptığı kapsamlı ve ayrıntılı çalışmalar ile Planda yer alacak ilke ve politikaların belirlenmesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır.

Raporda, Plan dönemi amaçları doğrultusunda ülkemiz vergi yapısı, diğer ülkelerin vergi yapıları ve vergi yapımızın gelişmiş ülkelerle uyumluluk derecesi irdelenmekte; vergi sistemimiz, güçlü ve zayıf yönleri ortaya konularak analiz edilmekte ve Plan döne-minde yapılması gerekenler konusunda önerilerde bulunulmaktadır.

Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda hazırlanan Vergi Özel İhtisas Komis-yonu Raporu giriş ve sonuç bölümleri dâhil olmak üzere altı ana bölümden oluşmaktadır.

Raporun ikinci bölümünde Türkiye’nin vergi yapısı; üçüncü bölümünde ise Eko-nomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinde vergi yapısı ve vergi reform eğilimleri ele alınmaktadır. Dördüncü bölümde Türk Vergi Sisteminin güçlü ve zayıf yön-lerine yönelik tespitlere yer verilmektedir.

Raporun beşinci bölümünde ise Plan döneminde ülkemizin nasıl bir vergi yapısına sahip olması gerektiği yönünde hedefler belirlenmekte ve bu doğrultuda gelişmiş ülkeler-le uyumlu, sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı temel alan, cari açığın azaltılmasına des-tek veren ve tasarrufların artırılmasını teşvik eden bir vergi sisteminin taşıması gereken özelliklerine yönelik değerlendirmeler yapılmaktadır.

Page 18: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

3

2. TÜRKİYE’DE VERGİ YAPISI2.1. Türkiye’de Vergi Yapısının Genel Görünümü

Vergi yapısı, bir ülkede toplanan vergilerin kompozisyonunu ve farklı kaynaklar arasındaki dağılımını ifade eder. Vergi türleri ile her bir vergi türünden elde edilen vergi-lerin toplam vergi gelirleri içerisindeki ağırlığı vergi yapısını belirleyen temel değişken-lerdir.

Türkiye’de vergi yapısı son 50 yılda büyük bir değişim göstermiştir.1 Sıklıkla yaşa-nan ekonomik krizler ve bu krizler sebebiyle kamu kesiminin kısa vadede ihtiyaç duydu-ğu yüksek oranlardaki finansman ihtiyacına ilâve olarak AB ile devam eden üyelik süreci, küreselleşme ve beraberinde gelen uluslararası alandaki gelişmelerin ülkemiz vergi siste-minin şekillenmesinde önemli etkileri olduğu görülmektedir.

Bu dönemde, temel olarak gelir ve kazanç ile mülkiyet üzerinden alınan vergilerin payı azalırken, sosyal güvenlik primlerinin payı artmıştır.2 Mal ve hizmetler üzerinden alınan vergilerin payı ise 1965’te yüzde 54 iken, 1980-2001 arasındaki dönemde bütçe dışı fonların yoğun bir şekilde kullanılması nedeniyle yüzde 28 seviyelerine kadar düş-müş; bu fonların kaldırılmasından sonra ise tekrar artarak 2011 yılında yüzde 46 seviye-sine ulaşmıştır.

Gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı 1965’te yüzde 29,6 iken, 2011 yılında yüzde 21,3’e gerilemiştir. Bu değişimin temel nedeni, gelir vergisinin payının 1965’ten günümüze yaklaşık olarak yüzde 45 oranında gerilemiş olmasıdır. Kurumlar vergisi ise aynı dönemde ters yönde hareket etmiş ve vergi gelirleri içindeki payı yüzde 4,8’den yüzde 7,6’ya kadar yükselmiştir. Bir başka deyişle, toplam vergi gelirleri içinde gelir vergisinin payı azalırken kurumlar vergisinin payı artış göstermiştir. Bu durumun temel nedenlerinden bir tanesi gelir vergisi oranlarının önemli ölçüde aşağı çekilmiş olmasıdır. En yüksek vergi oranı 1980’li yılların başındaki yüzde 75 seviyesinden zaman içinde aşağı yönlü bir eğilim izleyerek 2005 yılında yüzde 40’a, 2006 yılında ise yüzde 35’e gerilemiştir. Yine, en düşük vergi oranının da 1981 yılındaki yüzde 40 seviyesinden 2006 yılında yüzde 15’e indiği görülmektedir. Ayrıca, 1999-2005 yılları arasında ücret gelirlerine 5 puanlık bir vergi avantajı sağlandığı unutulmamalıdır. Benzer şekilde, 1981 yılında 7 olan vergi dilimi sayısı 1986’da 6’ya, 2005’te 5’e ve en son 2006 yılında da 4’e indirilmiştir. Gelir vergisinin payındaki düşüşün diğer önemli ne-denleri olarak; gerçek kişilerin gelirlerinin milli gelirdeki artışa paralel olarak kayıt içine alınamaması, ayırma kuramı çerçevesinde özellikle menkul sermaye gelirlerinin düşük oranda vergilendirilmesi ile istisna ve muafiyet uygulamalarının kapsamının genişletil-mesi sayılabilir. Kurumlar vergisinin payının artmasının önemli nedenlerinden birisi ise ülkemizde bu dönemde kurumsallaşmanın artmış olmasıdır.

1 Raporun bu bölümünde (ve genel olarak tümünde) Türkiye için Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan kamu hesaplarına ilişkin istatistikler; uluslar arası karşılaştırmalar için ise OECD tarafından yayınlanan istatistikler kullanılmıştır.2 Sosyal güvenlik prim gelirleri bu Raporun konusuna girmemekle birlikte sağlıklı analiz ve karşılaştırmalar yapabilmek amacıyla bu bölümde kısaca ele alınmaktadır.

Page 19: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

4

Vergi gelirleri içerisinde en büyük artış sosyal güvenlik primlerinde yaşanmıştır. 1965-2008 yılları arasında sosyal güvenlik primlerinin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı, kriz dönemleri hariç istikrarlı bir şekilde artarak yüzde 5,9’dan yüzde 25’e kadar yük-selmiştir. 2008 yılında sigorta primi işveren payında yapılan 5 puanlık indirimin ardından bu oran bir miktar düşmüş ancak 2011 yılında artarak yüzde 26,7’ye kadar yükselmiştir.

Mülkiyet üzerinden alınan vergilerin toplam vergiler içindeki payı ise 1965’te yüz-de 10,5 iken, bu oran 2000’li yılların başında yüzde 3’e kadar gerilemiş ancak takip eden dönemde düzenli olarak artarak 2011 yılında yüzde 4,1’e yükselmiştir.

Türk vergi yapısında bu dönemde gerçekleşen dikkat çekici bir gelişme de 1995’te yüzde 19’a kadar yükselen diğer vergilerin payının 2011 yılı itibarıyla yüzde 1,9’a kadar düşmüş olmasıdır. 1980 ve 1990’lı yıllarda vergi gelirleri içinde önemli yer tutan diğer vergilerin büyük bölümü genel ve katma bütçeli kuruluşların fon gelirlerinden kaynak-lanmaktadır.

Ülkemiz vergi yapısı OECD ülkelerinin genelindeki vergi yapısından bazı alanlarda önemli farklılıklar göstermektedir. 1965-2010 yılları arasındaki dönemde OECD ülkelerin-de sosyal güvenlik primleri ile genel tüketim vergilerinin payı artarken, özel tüketim vergi-lerinin ve mülkiyet üzerinden alınan vergilerin payı azalmış, diğer vergilerde ise önemli bir değişiklik olmamıştır. Buna karşılık ülkemizde sosyal güvenlik primlerinin payı benzer bir şekilde artarken, gelir vergileri ve mülkiyet üzerinden alınan vergilerin payı azalmış, tüke-tim vergileri ise yaklaşık yüzde 45 oranındaki yüksek seviyesini korumuştur.

1965-2010 yılları arasındaki dönemde OECD ülkelerinde gelir vergisinin toplam vergiler içindeki payı ortalama yüzde 25 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde Tür-kiye’de ise gelir vergisinin payı yüzde 25’ten yüzde 14’e kadar gerilemiştir. Bu durum, Türkiye’de toplam vergi gelirleri içerisinde gerçek kişilerden alınan vergilerin payının OECD ortalamasının çok altında olduğunu göstermektedir. Kurumlar vergisi açısından ise ülkemizin son yıllarda OECD ortalamasını yakaladığı görülmektedir. OECD ülkele-rinde kurumlar vergisinin payı istikrarlı bir şekilde yüzde 8 seviyelerinde gerçekleşirken, Türkiye’de bu oran ilgili dönemde yüzde 4,8’den yüzde 7,6’ya yükselmiştir.

OECD ülkeleri ile Türkiye arasındaki diğer önemli bir fark ise tüketim vergilerinde görülmektedir. Farklılık hem bu vergilerin içeriğinde hem de toplam vergiler içindeki payında gözlenmektedir. OECD ülkelerinde tüketim vergilerinin ağırlığı özel tüketimden genel tüketime kaymıştır. Ülkemizde ise 1985’te Katma Değer Vergisinin (KDV) yürür-lüğe girmesiyle özel tüketim vergilerinin payı azalmaya başlamış; ancak 2000’li yılların başından itibaren hızla artarak yüzde 24 seviyelerine kadar yükselmiştir.

Diğer taraftan, OECD ülkeleri ortalamasında tüketim vergilerinin toplam vergiler içindeki payı son 40 yıllık dönemde istikrar kazanarak yüzde 31 seviyesinde gerçekleşir-ken, Türkiye’de genel olarak yüzde 40 seviyelerinde seyretmiş ve 2011 yılı itibarıyla yüzde 44,1’e kadar yükselmiştir. Ülkemizde 2000 yılı sonrasında tüketim vergilerinin payının hız-la artmasının temel nedeni, gelir etkisinin kısa sürede ortaya çıkması ve tahsilat kolaylığı nedenleriyle kamuya finansman sağlamada tüketim vergilerinin tercih edilmesidir.

Page 20: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

5

2.1.1. Vergi Yükü

Toplam vergi gelirlerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya (GSYH) oranını ifade eden vergi yükü milli gelirdeki artışa paralel olarak artış göstermektedir. Harcanabilir kişisel gelirin artması bir yandan vergi artışlarına karşı direnci azaltmakta; diğer taraftan da vergi gelirlerini artırmaktadır. Bu kapsamda, ülkemizde vergi yükü 1965-2010 arası dönemde yüzde 10,6’dan yüzde 26,1’e yükselmiştir. Benzer şekilde, OECD ülkelerinde de sos-yal güvenlik primleri dâhil vergi yükü 1965-2010 yılları arasında yüzde 25,5’ten yüzde 33,8’e yükselmiştir.

Tablo 2.1: Vergi Yükü

(%) Sosyal Güvenlik Primleri Dâhil Sosyal Güvenlik Primleri HariçYıl Türkiye OECD Türkiye OECD

1965 10,6 25,5 9,9 20,91975 11,9 29,3 10,8 22,81985 11,5 32,5 9,8 24,91995 16,8 34,5 14,8 25,42000 24,2 35,2 19,6 26,32007 24,1 35,1 18,9 26,32008 24,2 34,5 18,2 25,62009 24,6 33,7 18,6 24,52010 26,1(1) 33,8 19,6 24,6

Kaynak: OECD, Revenue Statistics 2012

(1) 2012 yılsonu itibarıyla revize edilen rakamdır.

Vergi yükünde hem OECD ülkelerinde hem de Türkiye’de yaşanan bu artış kamu harcamalarındaki artışların da bir yansıması niteliğindedir. Ancak, Türkiye’de vergi yükü artış eğiliminde olmasına rağmen OECD ortalamasının yaklaşık 8 puan altındadır. Kayıt dışı ekonominin yüksek olduğu Şili ve Meksika’nın nispeten düşük vergi yükü oran-larının OECD ortalamasını önemli oranda düşürdüğü de dikkate alındığında, gelişmiş ülkelerle Türkiye arasındaki vergi yükü farkının daha fazla olduğu görülecektir. Nitekim vergi yükü 2010 yılı itibarıyla İngiltere, Almanya, Macaristan ve Slovenya’da yüzde 36; Fransa, İtalya, Avusturya, Belçika, Finlandiya ve Norveç’te yüzde 42 seviyelerindedir.

Page 21: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

6

Şekil 2.1: OECD Ülkelerinde Vergi Yükü

Kaynak: OECD Tax Database

Türkiye’de vergi yükünün düşük olmasında, kayıt dışı ekonomi ile vergi indirim, istisna ve muafiyetlerinin önemli rol oynadığı değerlendirilmektedir.

2.1.2. Dolaylı - Dolaysız Vergi Dağılımı

Dolaylı-dolaysız vergi dağılımı özellikle vergi adaletinin sağlanması açısından önemli bir gösterge niteliğindedir. Dolaysız vergiler mükelleflerin ödeme gücü ile iliş-kili vergiler olarak kabul edilmekte ve vergi adaletini sağlamada önemli bir araç olarak değerlendirilmektedir. Dolaylı vergilerin ise mükelleflerin ödeme gücünü ihmal ettiği ve bu nedenle de vergi adaletini zedelediği kabul edilmektedir. Ancak, dolaylı vergi uygu-lamalarında vergi adaletini destekleyici bir takım mekanizmaların da kullanılabildiğini vurgulamak gerekmektedir.

Ülkemizde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı 1965 yılında yüzde 54; 1975 yılında yüzde 41,3; 1985 yılında yüzde 36; 1995 yılında yüzde 37,6; 2007 yılında yüzde 47,7 ve 2010 yılında yüzde 48,4 olarak gerçekleşmiştir.3 Bu dönem-de, OECD ortalaması ise yüzde 33,5 seviyesinde gerçekleşmiştir. Buna göre, ülkemizde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı son yıllarda OECD ortalamasının yaklaşık 15 puan üzerinde seyretmektedir.

3 Bu oranlara, OECD sınıflandırmasına paralel olarak sosyal güvenlik prim gelirleri dahil edilmiştir.

6

Şekil 2.1: OECD Ülkelerinde Vergi Yükü

Kaynak: OECD Tax Database

Türkiye’de vergi yükünün düşük olmasında, kayıt dışı ekonomi ile vergi indirim, istisna ve muafiyetlerinin önemli rol oynadığı değerlendirilmektedir.

2.1.2. Dolaylı - Dolaysız Vergi Dağılımı

Dolaylı-dolaysız vergi dağılımı özellikle vergi adaletinin sağlanması açısından önemli bir gösterge niteliğindedir. Dolaysız vergiler mükelleflerin ödeme gücü ile iliş-kili vergiler olarak kabul edilmekte ve vergi adaletini sağlamada önemli bir araç olarak değerlendirilmektedir. Dolaylı vergilerin ise mükelleflerin ödeme gücünü ihmal ettiği ve bu nedenle de vergi adaletini zedelediği kabul edilmektedir. Ancak, dolaylı vergi uygu-lamalarında vergi adaletini destekleyici bir takım mekanizmaların da kullanılabildiğini vurgulamak gerekmektedir.

Ülkemizde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı 1965 yılında yüzde 54; 1975 yılında yüzde 41,3; 1985 yılında yüzde 36; 1995 yılında yüzde 37,6; 2007 yılında yüzde 47,7 ve 2010 yılında yüzde 48,4 olarak gerçekleşmiştir.3 Bu dönem-de, OECD ortalaması ise yüzde 33,5 seviyesinde gerçekleşmiştir. Buna göre, ülkemizde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı son yıllarda OECD ortalamasının yaklaşık 15 puan üzerinde seyretmektedir.

3 Bu oranlara, OECD sınıflandırmasına paralel olarak sosyal güvenlik prim gelirleri dahil edilmiştir.

45

35

25

15

(201

0, %

, GSY

H)

Dan

imar

kaİs

veç

Bel

çika

İtaly

aFr

ansa

Nor

veç

Finl

andi

yaAv

ustu

rya

AB

-27

Orta

lam

ası

Hol

land

aSl

oven

yaM

acar

ista

nLü

ksem

burg

Alm

anya

İzla

nda

İngi

ltere

Çek

Cum

h.Es

tony

aO

ECD

Orta

lam

ası

İsra

ilPo

lony

aİs

pany

aYe

ni Z

elan

daPo

rteki

zK

anad

aYu

nani

stan

İsvi

çre

Slov

akya

İrla

nda

Japo

nya

TÜR

KİY

EAv

ustra

lya

Kor

eA

BD

Şili

Mek

sika

48

,2

45,

8

43

,8

43,

0

42,

9

42,

8

4

2,1

42,

0

38,

4

38,

2

37,

7

37,

6

3

6,7

36,

3

3

6,3

3

5,0

34

,9

3

4,0

33,

8

32,4

31,

8

3

1,7

31,

3

3

1,3

31,0

30,9

2

9,8

28,4

2

8,0

26

,9

2

6,1

25,9

2

5,1

2

4,8

20,9

18,1

Page 22: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

7

Tablo 2.2: Dolaylı ve Dolaysız Vergilerin Toplam Vergiler İçindeki Payı

(%) Dolaysız Vergiler Dolaylı Vergiler

Yıl Türkiye OECD

(Ortalama) Türkiye OECD

(Ortalama)1965 46,0 61,6 54,0 38,41975 58,7 67,2 41,3 32,81985 64,0 66,3 36,0 33,71995 62,4 66,2 37,6 33,82000 58,0 66,9 42,0 33,12007 52,3 68,0 47,7 32,02008 54,5 67,9 45,5 32,12009 54,3 67,5 45,7 32,52010 51,6 66,9 48,4 33,1

Kaynak: OECD, Revenue Statistics 2012 Not: Dolaysız vergiler sosyal güvenlik primlerini içermektedir.

Merkezi yönetim bütçesi vergi gelirleri içerisinde ise dolaylı vergilerin payı 1975 yılında yüzde 53,3 iken bu oran 1985 yılında yüzde 52,3; 1995 yılında yüzde 57,5; 2005 yılında yüzde 70,6; 2011 yılında yüzde 67,7 ve 2012 yılında ise yüzde 72,2 olarak gerçek-leşmiştir. Görüldüğü üzere dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı merkezi yöne-tim bütçesi açısından değerlendirildiğinde çok daha yüksek olmakta ve tarihsel süreçteki artış hızı daha yüksek gerçekleşmektedir.

Şekil 2.2: Dolaysız Vergilerin GSYH İçindeki Payı

6

Şekil 2.1: OECD Ülkelerinde Vergi Yükü

Kaynak: OECD Tax Database

Türkiye’de vergi yükünün düşük olmasında, kayıt dışı ekonomi ile vergi indirim, istisna ve muafiyetlerinin önemli rol oynadığı değerlendirilmektedir.

2.1.2. Dolaylı - Dolaysız Vergi Dağılımı

Dolaylı-dolaysız vergi dağılımı özellikle vergi adaletinin sağlanması açısından önemli bir gösterge niteliğindedir. Dolaysız vergiler mükelleflerin ödeme gücü ile iliş-kili vergiler olarak kabul edilmekte ve vergi adaletini sağlamada önemli bir araç olarak değerlendirilmektedir. Dolaylı vergilerin ise mükelleflerin ödeme gücünü ihmal ettiği ve bu nedenle de vergi adaletini zedelediği kabul edilmektedir. Ancak, dolaylı vergi uygu-lamalarında vergi adaletini destekleyici bir takım mekanizmaların da kullanılabildiğini vurgulamak gerekmektedir.

Ülkemizde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı 1965 yılında yüzde 54; 1975 yılında yüzde 41,3; 1985 yılında yüzde 36; 1995 yılında yüzde 37,6; 2007 yılında yüzde 47,7 ve 2010 yılında yüzde 48,4 olarak gerçekleşmiştir.3 Bu dönem-de, OECD ortalaması ise yüzde 33,5 seviyesinde gerçekleşmiştir. Buna göre, ülkemizde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı son yıllarda OECD ortalamasının yaklaşık 15 puan üzerinde seyretmektedir.

3 Bu oranlara, OECD sınıflandırmasına paralel olarak sosyal güvenlik prim gelirleri dahil edilmiştir.

45

35

25

15

(201

0, %

, GSY

H)

Dan

imar

kaİs

veç

Bel

çika

İtaly

aFr

ansa

Nor

veç

Finl

andi

yaAv

ustu

rya

AB

-27

Orta

lam

ası

Hol

land

aSl

oven

yaM

acar

ista

nLü

ksem

burg

Alm

anya

İzla

nda

İngi

ltere

Çek

Cum

h.Es

tony

aO

ECD

Orta

lam

ası

İsra

ilPo

lony

aİs

pany

aYe

ni Z

elan

daPo

rteki

zK

anad

aYu

nani

stan

İsvi

çre

Slov

akya

İrla

nda

Japo

nya

TÜR

KİY

EAv

ustra

lya

Kor

eA

BD

Şili

Mek

sika

48

,2

45,

8

43

,8

43,

0

42,

9

42,

8

4

2,1

42,

0

38,

4

38,

2

37,

7

37,

6

3

6,7

36,

3

3

6,3

3

5,0

34

,9

3

4,0

33,

8

32,4

31,

8

3

1,7

31,

3

3

1,3

31,0

30,9

2

9,8

28,4

2

8,0

26

,9

2

6,1

25,9

2

5,1

2

4,8

20,9

18,1

7

Tablo 2.2: Dolaylı ve Dolaysız Vergilerin Toplam Vergiler İçindeki Payı

(%) Dolaysız Vergiler Dolaylı Vergiler

Yıl Türkiye OECD

(Ortalama) Türkiye OECD

(Ortalama)1965 46,0 61,6 54,0 38,41975 58,7 67,2 41,3 32,81985 64,0 66,3 36,0 33,71995 62,4 66,2 37,6 33,82000 58,0 66,9 42,0 33,12007 52,3 68,0 47,7 32,02008 54,5 67,9 45,5 32,12009 54,3 67,5 45,7 32,52010 51,6 66,9 48,4 33,1

Kaynak: OECD, Revenue Statistics 2012 Not: Dolaysız vergiler sosyal güvenlik primlerini içermektedir.

Merkezi yönetim bütçesi vergi gelirleri içerisinde ise dolaylı vergilerin payı 1975 yılında yüzde 53,3 iken bu oran 1985 yılında yüzde 52,3; 1995 yılında yüzde 57,5; 2005 yılında yüzde 70,6; 2011 yılında yüzde 67,7 ve 2012 yılında ise yüzde 72,2 olarak gerçek-leşmiştir. Görüldüğü üzere dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı merkezi yöne-tim bütçesi açısından değerlendirildiğinde çok daha yüksek olmakta ve tarihsel süreçteki artış hızı daha yüksek gerçekleşmektedir.

Şekil 2.2: Dolaysız Vergilerin GSYH İçindeki Payı35

30

25

20

15

10

5

(201

0, %

, GSY

H)

Dan

imar

kaİs

veç

Bel

çika

Fran

saİta

lya

Nor

veç

Avus

tury

aFi

nlan

diya

AB

-27

Orta

lam

ası

Lüks

embu

rgH

olla

nda

Alm

anya

İngi

ltere

Slov

enya

Kan

ada

İzla

nda

İsvi

çre

İspa

nya

Çek

Cum

h.O

ECD

Orta

lam

ası

Japo

nya

Mac

aris

tan

AB

DEs

tony

aPo

lony

aİs

rail

Yuna

nist

anYe

ni Z

elan

daPo

rteki

zAv

ustra

lya

Slov

akya

İrla

nda

Kor

eTÜ

RK

İYE

Şili

Mek

sika

3

2,7

3

2,1

3

2,3

32

,0

3

1,8

3

0,8

30,

1

28,

8

27,

1

26,7

26,

2

25,

4

2

4,0

2

3,5

2

3,4

2

3,4

2

3,3

23

,1

23,1

22,

8

21,

8

21,

4

20

,4

20

,3

19,

9

19,4

19

,3

1

9,0

18,

8

18

,4

17,

8

17,5

1

6,6

13,

5

1

0,2

8,3

Kaynak: OECDNot: Sosyal Güvenlik Primleri Dahil

Page 23: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

8

Türkiye’de dolaylı vergilerin payının yüksek olmasının temel nedeni dolaylı vergi oranlarının yüksek olması değil, dolaysız vergi gelirlerinin yeterli seviyede olmamasıdır. Nitekim OECD verilerine göre 2010 yılında Türkiye’de sosyal güvenlik primleri dâhil dolaysız vergilerin GSYH içindeki payı yüzde 13,5’tir. Bu oran yüzde 22,8 olan OECD ortalamasının oldukça altında kalmaktadır.

Benzer bir analiz sosyal güvenlik primleri hariç olarak yapıldığında ise fark daha da belirginleşmektedir. Dolaylı vergilerin GSYH içindeki payı ise 2010 yılında ülkemizde yüzde 12,4 oranı ile OECD ortalamasının 1,4 puan üzerinde gerçekleşmiştir.

Şekil 2.3: Dolaylı Vergilerin GSYH İçindeki Payı

Türkiye’de dolaylı vergi oranlarının, OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında, tütün mamulleri, alkollü içecekler, petrol ürünleri, binek otomobiller ve mobil iletişim hizmet-leri hariç yüksek olmadığı görülmektedir. Hatta ülkemizde yüzde 18 olarak uygulanan genel KDV oranı, 2012 yılı itibarıyla ortalamada AB ve OECD ülkelerinde uygulanan sı-rasıyla yüzde 21 ve yüzde 19 oranlarının altındadır. Ayrıca eğitim, sağlık, turizm ve tekstil gibi sektörlerde KDV oranı yüzde 8, bazı gıda ürünlerinde ise yüzde 1’dir.

2.1.3. Vergi Gelirlerinin Genel Bütçe Gelirleri İçindeki Payı

Genel bütçe gelirleri içerisinde vergi gelirlerinin payı artarken vergi dışı gelirlerin payı, kamu sektörünün özelleştirmeler yoluyla ekonomik faaliyetlerden çıkma politika-larının da etkisiyle azalmaktadır. Bu durum, kamu finansman yapısında vergi gelirlerine dayalı daha sağlıklı bir yapının ağırlık kazanmakta olduğunu göstermektedir.

2007-2011 yılları arasında, vergi tahakkuk tutarının genel bütçe tahakkuk tutarı içindeki payı yüzde 77,5’ten yüzde 78’e; vergi tahsilat tutarının genel bütçe tahsilat tu-

8

Türkiye’de dolaylı vergilerin payının yüksek olmasının temel nedeni dolaylı vergi oranlarının yüksek olması değil, dolaysız vergi gelirlerinin yeterli seviyede olmamasıdır. Nitekim OECD verilerine göre 2010 yılında Türkiye’de sosyal güvenlik primleri dâhil dolaysız vergilerin GSYH içindeki payı yüzde 13,5’tir. Bu oran yüzde 22,8 olan OECD ortalamasının oldukça altında kalmaktadır.

Benzer bir analiz sosyal güvenlik primleri hariç olarak yapıldığında ise fark daha da belirginleşmektedir. Dolaylı vergilerin GSYH içindeki payı ise 2010 yılında ülkemizde yüzde 12,4 oranı ile OECD ortalamasının 1,4 puan üzerinde gerçekleşmiştir.

Şekil 2.3: Dolaylı Vergilerin GSYH İçindeki Payı

Türkiye’de dolaylı vergi oranlarının, OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında, tütün mamulleri, alkollü içecekler, petrol ürünleri, binek otomobiller ve mobil iletişim hizmet-leri hariç yüksek olmadığı görülmektedir. Hatta ülkemizde yüzde 18 olarak uygulanan genel KDV oranı, 2012 yılı itibarıyla ortalamada AB ve OECD ülkelerinde uygulanan sı-rasıyla yüzde 21 ve yüzde 19 oranlarının altındadır. Ayrıca eğitim, sağlık, turizm ve tekstil gibi sektörlerde KDV oranı yüzde 8, bazı gıda ürünlerinde ise yüzde 1’dir.

2.1.3. Vergi Gelirlerinin Genel Bütçe Gelirleri İçindeki Payı

Genel bütçe gelirleri içerisinde vergi gelirlerinin payı artarken vergi dışı gelirlerin payı, kamu sektörünün özelleştirmeler yoluyla ekonomik faaliyetlerden çıkma politika-larının da etkisiyle azalmaktadır. Bu durum, kamu finansman yapısında vergi gelirlerine dayalı daha sağlıklı bir yapının ağırlık kazanmakta olduğunu göstermektedir.

2007-2011 yılları arasında, vergi tahakkuk tutarının genel bütçe tahakkuk tutarı içindeki payı yüzde 77,5’ten yüzde 78’e; vergi tahsilat tutarının genel bütçe tahsilat tu-

(201

0, %

, GSY

H)

Mac

aris

tan

Dan

imar

kaSl

oven

yaEs

tony

aİs

veç

Finl

andi

yaA

B-2

7 O

rtala

mas

ıİs

rail

İzla

nda

TÜR

KİY

EPo

rteki

zYe

ni Z

elan

daN

orve

çH

olla

nda

Avus

tury

aPo

lony

ek C

umh.

Yuna

nist

anB

elçi

kaİta

lya

OEC

D O

rtala

mas

ıİn

gilte

reFr

ansa Şili

Alm

anya

İrla

nda

Slov

akya

Lüks

embu

rgM

eksi

kaK

ore

İspa

nya

Avus

traly

aK

anad

aİs

viçr

eJa

pony

aA

BD

16,

1

15,

3

14,

1

1

3,5

13,

5

1

3,3

13,

2

12

,9

12

,9

12,

4

12,4

12

,3

1

2,0

11,

8

1

1,8

11,

7

1

1,6

11,5

1

1,1

1

1,1

1

1,0

10

,8

10,7

10

,7

1

0,7

10,

3

1

0,3

10,0

9

,8

8,5

8

,5

7

,6

7

,5

6,5

5,

14,

5

181614121086420

Kaynak: OECD

Page 24: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

9

tarı içindeki payı ise yüzde 82,7’den yüzde 88,6’ya yükselmiştir. Tahsil edilen vergilerin payında son 10 yıldaki artış 10 puanın üzerindedir. Genel bütçe gelirleri kapsamında tah-silattaki artışın tahakkuktaki artıştan daha fazla olmasının nedeni vergi tahsilat oranının vergi dışı gelir tahsilat oranından yüksek olmasıdır.

2.1.4. Vergi Harcamaları

Vergi harcaması indirim, istisna, muafiyet ve teşvik uygulamaları dolayısıyla tahsi-linden vazgeçilen vergileri ifade etmektedir. Vergi harcamaları her yıl Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ekinde yayımlanmaktadır. Merkezi Yönetim Bütçe Kanunlarında yer alan tahminlere göre vergi harcamaları 2007 yılı için 8,8 milyar TL; 2013 yılı için ise 22,4 milyar TL’dir. Bu bilgilere göre vergi harcamalarının tahsil edilen vergilere oranı 2007 yılında yüzde 5,7 iken, bu oranın 2013 yılında yüzde 7’ye yükselmesi beklenmektedir. Diğer taraftan, bütçe kanunlarında yer alan tahminlerden vergi harcamalarının yüzde 84’ünün gelir ve kurumlar vergisi kapsamında yer alan indirim, istisna, muafiyet ve teş-vik uygulamalarından kaynaklandığı görülmektedir. Vergi harcamalarının mali boyutuna yönelik Merkezi Yönetim Bütçe Kanunlarında yer alan tahminler bu alandaki eksikliğin giderilmesi için çok önemli bir adım oluşturmakla birlikte, yayımlanan vergi harcama-sı tahminlerinin bütün vergi harcamalarını kapsamadığı görülmektedir. Vergi harcaması olarak değerlendirilen tüm indirim, istisna, muafiyet ve teşviklerin mali boyutunun tespit edilerek raporlanması daha sağlıklı politikalar üretilmesi için son derece önemli görül-mektedir.

2.2. Vergi Türleri İtibarıyla Türkiye Vergi Yapısı

Bir ülkedeki vergi yapısını belirleyen temel değişkenlerden biri vergi türleridir. Bu nedenle, ülkemizdeki her bir vergi türünün toplam vergiler içindeki payı ve bunların içerikleri Türkiye vergi yapısını ve politikalarını anlamak açısından önem taşımaktadır4. Ülkemizde toplam vergi gelirleri içinde en önemli payı dâhilde alınan mal ve hizmet vergileri oluşturmaktadır. Dâhilde alınan KDV, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, Şans Oyunları Vergisi ve Özel İletişim Vergisinden oluşan vergilerin, toplam vergi gelirleri içindeki payı 2002 yılında yüzde 41,8 iken 2011 yılında yüzde 40,7 olmuştur.

2002-2011 yıllarını kapsayan dönemde vergi türlerinin toplam vergi gelirleri için-deki dağılımında önemli bir değişiklik olmadığı görülmektedir. Bu dönemde görülen te-mel değişiklik, gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerin payı yüzde 33,8’den yüzde 29,9’a düşerken, uluslararası ticaret ve muamelelerden alınan vergilerin payının yüzde 17,4’ten yüzde 21’e yükselmesidir.

4 Bu bölümde, merkezi yönetim bütçesi kapsamında tahsil edilen vergiler ile emlak vergisi dikkate alınmıştır. Ancak, emlak vergisinin yerel yönetim gelirleri içerisinde yer alması nedeniyle, emlak vergisi gelirleri toplam vergi gelirlerine dahil edilmemiş, müstakil olarak değerlendirilmiştir.

Page 25: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

10

2011 yılı itibarıyla toplam vergilerin yaklaşık yüzde 30’u gelir ve kazançlar üze-rinden alınırken, yaklaşık yüzde 65’i mal ve hizmetler üzerinden alınan vergilerden oluş-maktadır.

- Gelir ve Kazanç Üzerinden Alınan Vergiler

2011 yılı itibarıyla gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerin yüzde 64,4’ü ge-lir vergisi; yüzde 35,6’sı kurumlar vergisinden oluşmaktadır. Son 10 yıllık dönemde ge-lir vergisinin payı yüzde 70’ten yüzde 64’e düşerken, kurumlar vergisinin payı yüzde 29,7’den yüzde 35,6’ya yükselmiştir. Kurumlar vergisi tahsilatının 2006 yılında yapılan oran indirimine rağmen artmış olması kurumsallaşmanın etkisini ortaya koymaktadır.

Gelir vergisi tahsilatı içinde en önemli kısmı gelir vergisi tevkifatları oluşturmakta-dır. Tevkifatların gelir vergisi içindeki payı yüzde 90’ın üzerindedir.

Gelir ve kurumlar vergisi oranlarında en son 2006 yılından itibaren uygulanmak üzere değişiklik yapılmıştır. Kurumlar vergisi oranı yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirilmiş; gelir vergisi tarifesinde yapılan değişiklikle dilim sayısı 2005 yılında altıdan beşe, 2006 yılından itibaren ise dörde; en yüksek vergi oranı ise 2005 yılında yüzde 45’ten yüzde 40’a, 2006 yılında ise yüzde 35’e indirilmiştir. Ücret gelirlerine sağlanan 5 puanlık avan-taj ise 2006 yılından itibaren kaldırılmıştır.

Bu değişiklikler sonrasında kâr payları üzerinde 2002 yılında yüzde 65 seviyesinde olan vergi yükü yüzde 34 seviyesine gerilemiştir. Diğer taraftan, ortalama ücret üzerinde-ki vergi yükü de yüzde 42,7’den yüzde 35,9’a düşmüştür. Benzer şekilde, 2008 öncesinde yüzde 12,8 olan asgari ücret üzerindeki gelir vergisi yükü, asgari geçim indirimi uygula-ması da dikkate alındığında, eşi çalışmayan ve 4 çocuklu bir asgari ücretli için sıfıra kadar indirilmiştir.

Yukarıda kısaca özetlenen gelişmelerin de etkisiyle gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı 2002-2011 yılları arasında yüzde 33,8’den yüzde 29,9’a gerilemiştir.

- Mal ve Hizmetler Üzerinden Alınan Vergiler

Ülkemizde mal ve hizmetler üzerinden alınan vergiler toplam vergi gelirlerinin en önemli kısmını oluşturmaktadır. Bu vergiler içinde KDV ve ÖTV önemli bir ağırlık oluş-turmaktadır. KDV gelirleri esas olarak dâhilde alınan ve ithalde alınan KDV olarak iki gruba ayrılmaktadır. Dâhilde alınan KDV’nin toplam vergi gelirleri içindeki payı 2007 yılında yüzde 11 iken bu oran 2011 yılında yüzde 11,8 olarak gerçekleşmiştir. İthalde alınan KDV’nin toplam vergi gelirleri içindeki payı ise 2007 yılında yüzde 17,3 iken 2009 yılında yüzde 15,2’ye gerilemiş; 2011 yılında ise yüzde 19,2 seviyesine ulaşmıştır. Dış ticaret alanındaki gelişmelerin ithalde alınan vergi gelirleri üzerinde temel belirleyici olduğu görülmektedir.

Page 26: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

11

Şekil 2.4: ÖTV Gelirlerinin Dağılımı

Kaynak: Kamu Hesapları Bülteni

Mal ve hizmetler üzerinden alınan vergiler içinde bir başka önemli gelir kalemi de ÖTV’dir. ÖTV’nin toplam vergi gelirleri içindeki payı 2003 yılında yüzde 27,4 iken söz konusu oran 2007 yılında yüzde 25,6 ve 2011 yılında da yüzde 25,3 olarak gerçekleşmiş-tir. ÖTV gelirleri içinde ise en büyük paya sahip olan akaryakıt ürünleri üzerinden alınan ÖTV’nin toplam içindeki payı 2002 yılından bu yana yaklaşık 24 puan düşerek yüzde 50 seviyelerine gerilemiştir. Buna karşın, tütün mamulleri ile motorlu taşıtlar üzerinden alınan ÖTV gelirlerinde önemli artışlar meydana gelmiştir. Bu dönemde, toplam ÖTV gelirleri içinde tütün mamullerinin payı yüzde 13,9’dan yüzde 27,8’e; motorlu taşıtların payı ise yüzde 5’ten yüzde 11,7’ye yükselmiştir.

Damga vergisinin toplam vergiler içindeki payı yüzde 2,3 ile yüzde 2,5 aralığında değişmektedir. Harçların toplam vergiler içindeki payı 2007 yılında yüzde 3,1 iken 2011 yılında bu oran yüzde 3,3’e yükselmiştir. Harç tahsilatının yaklaşık yarısını tapu harçları oluşturmaktadır. Tapu harçlarının toplam harçlar içindeki payı 2007 yılında yüzde 42,2 iken, gayrimenkul satışlarındaki artışlar ile birlikte 2011 yılında yüzde 48,7 seviyesine yükselmiştir. Harçlar içindeki diğer önemli kalemler yargı harçları, pasaport ve konsolos-luk harçları ile diğer harçlardır.

Mal ve hizmetlerden alınan vergiler kapsamında yukarıda değinilen vergilere ilave olarak Özel İletişim Vergisi, Şans Oyunları Vergisi, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergi-leri ve gümrük vergileri tahsil edilmektedir.

- Mülkiyet Üzerinden Alınan Vergiler

Mülkiyet üzerinden alınan vergiler merkezi yönetim açısından Veraset ve İntikal Vergisi ile Motorlu Taşıtlar Vergisinden oluşmaktadır. Mülkiyet üzerinden alınan vergile-rin toplam vergiler içindeki payı yüzde 2,5 seviyelerindedir.

11

Şekil 2.4: ÖTV Gelirlerinin Dağılımı Kaynak: Kamu Hesapları Bülteni

Mal ve hizmetler üzerinden alınan vergiler içinde bir başka önemli gelir kalemi de ÖTV’dir. ÖTV’nin toplam vergi gelirleri içindeki payı 2003 yılında yüzde 27,4 iken söz konusu oran 2007 yılında yüzde 25,6 ve 2011 yılında da yüzde 25,3 olarak gerçekleşmiş-tir. ÖTV gelirleri içinde ise en büyük paya sahip olan akaryakıt ürünleri üzerinden alınan ÖTV’nin toplam içindeki payı 2002 yılından bu yana yaklaşık 24 puan düşerek yüzde 50 seviyelerine gerilemiştir. Buna karşın, tütün mamulleri ile motorlu taşıtlar üzerinden alınan ÖTV gelirlerinde önemli artışlar meydana gelmiştir. Bu dönemde, toplam ÖTV gelirleri içinde tütün mamullerinin payı yüzde 13,9’dan yüzde 27,8’e; motorlu taşıtların payı ise yüzde 5’ten yüzde 11,7’ye yükselmiştir.

Damga vergisinin toplam vergiler içindeki payı yüzde 2,3 ile yüzde 2,5 aralığında değişmektedir. Harçların toplam vergiler içindeki payı 2007 yılında yüzde 3,1 iken 2011 yılında bu oran yüzde 3,3’e yükselmiştir. Harç tahsilatının yaklaşık yarısını tapu harçları oluşturmaktadır. Tapu harçlarının toplam harçlar içindeki payı 2007 yılında yüzde 42,2 iken, gayrimenkul satışlarındaki artışlar ile birlikte 2011 yılında yüzde 48,7 seviyesine yükselmiştir. Harçlar içindeki diğer önemli kalemler yargı harçları, pasaport ve konsolos-luk harçları ile diğer harçlardır.

Mal ve hizmetlerden alınan vergiler kapsamında yukarıda değinilen vergilere ilave olarak Özel İletişim Vergisi, Şans Oyunları Vergisi, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergi-leri ve gümrük vergileri tahsil edilmektedir.

- Mülkiyet Üzerinden Alınan Vergiler

Mülkiyet üzerinden alınan vergiler merkezi yönetim açısından Veraset ve İntikal Vergisi ile Motorlu Taşıtlar Vergisinden oluşmaktadır. Mülkiyet üzerinden alınan vergile-rin toplam vergiler içindeki payı yüzde 2,5 seviyelerindedir.

Petrol ve Doğalgaz Ürünleri

Motorlu Taşıt Araçları

Alkollü İçkiler

Tütün Mamülleri

Dayanıklı Tüketim ve Diğer Mallar

0%

10%

20%

30%

40%

50%

60%

70%

80%

90%

100%

2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011

100%

90%

80%

70%

60%

50%

40%

30%

20%

10%

0%2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011

Page 27: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

12

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde 2000 yılında 8,3 milyon olan trafiğe kayıtlı araç sayısı 10 yıl içinde yaklaşık iki kat artarak 2011 yılında 16,1 milyona ulaşmıştır. Artan araç sayısı Motorlu Taşıtlar Vergisi tahsilatına ve dolayısıyla mülkiyet üzerinden alınan vergilere olumlu yansımıştır.

Ayrıca, yerel yönetimler açısından önemli bir gelir kaynağı olan emlak vergisi de bu kapsamda değerlendirilebilir. Emlak vergisi gelirlerinin toplam vergi gelirleri içindeki payı 2007 yılında yüzde 0,94 iken 2011 yılında yüzde 1,33’e yükselmiştir. 2011 yılında toplam vergiler içinde bina vergisinin payı yüzde 0,93; arsa ve arazi vergilerinin payı ise yüzde 0,40 seviyesinde gerçekleşmiştir.

2.3. Dokuzuncu Kalkınma Planı Döneminin Değerlendirilmesi

2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı; “istikrar içinde büyü-yen, gelirini daha âdil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB’ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye” vizyonu ve Uzun Vadeli Strateji (2001-2023) çerçevesinde hazırlanmıştır. Planda yer verilen vergi politika-larının temel amacı; mükellef haklarına saygılı, vergi kayıp ve kaçağını azaltan, mali güç ilkesine uygun şekilde vergi yükünün âdil ve dengeli dağıtımını gözeten, kamu giderlerini karşılarken iktisadi etkinliği bozmayan bir vergi sistemine ulaşmaktır.

Dokuzuncu Kalkınma Planının önceliklerinden birisi kayıt dışı ekonomiyle mü-cadeledir. Plan döneminde, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının koordinatör-lüğünde on kamu idaresinin katılımıyla oluşturulan 2008-2010 Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı uygulanmaya başlanmış ve söz konusu Plan 2011-2013 yıllarını kapsayacak şekilde güncellenerek uygulanmasına devam edilmektedir.

Kayıtlı ekonomiye geçişi hızlandırmak amacıyla teknolojik altyapının güçlendiril-mesinin yanı sıra sektörel bazda teknolojik sistemler kurulmuştur. Bu kapsamda akarya-kıt istasyonlarında yazarkasa uygulaması yaygınlaştırılmıştır. Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla getirilen Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi 5 Kasım 2007 tarihi itibarıyla uygulamaya girmiştir.

Tüm kamu idarelerinin ve özel sektörün aktif katılımıyla 2008 yılından itibaren kiraların bankalar vasıtasıyla ödenmesi uygulaması başlatılmıştır. Ayrıca, konut kredileri ve tapu bilgilerinden hareketle, satılan konutların gerçek değeri tespit edilerek, mükellef-lerin konut satışından elde ettikleri hasılatları doğru beyan etmelerini sağlama hususunda gönüllü uyum çalışmaları sürdürülmüştür.

Vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi için gerek vergi incelemelerinin gerekse incele-me elemanlarının sayısı artırılarak denetim kapasitesinin niteliği ve niceliğinin iyileştiril-mesi konusunda çalışmalar yapılmış; bu kapsamda vergi denetim birimleri birleştirilmiş-tir. Ayrıca, vergi denetimlerinin ve incelemelerinin bilgisayar destekli, etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesi amacıyla Risk Analizi Merkezi kurulmuştur.

Page 28: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

13

Planda yer verilen hedeflerden bir diğeri ise vergi kanunlarının gözden geçirilerek, mevzuatın sadeleştirilmesi, daha etkin ve uygulanabilir hale getirilmesidir. Bu kapsamda Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununun günümüzün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde, baştan sona daha yalın ve anlaşılır bir dille yeniden yazım çalışmaları devam etmektedir.

Dokuzuncu Kalkınma Planında, mükelleflerin gönüllü uyumunu artırmaya yardım-cı olacak şekilde mükellef haklarına yönelik düzenlemeler yapılacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda Planın uygulama döneminde, mükelleflere verilen hizmet kalitesini sürekli iyi-leştirmek ve yeni hizmet seçenekleri geliştirmek hedefi doğrultusunda internet üzerinden sunulan hizmetlerin sayısı artırılmış; e-beyanname ve e-tahsilat sayesinde vergiye uyum maliyeti azaltılmıştır. Ayrıca, e-beyanname uygulamasının yaygınlaştırılması için çıkarı-lan tebliğ ile zorunlu olarak elektronik ortamda verilecek beyanname kapsamı genişletil-miş ve elektronik ortamda alınan beyanname sayısı toplam beyannamelerin yüzde 99’una ulaşmıştır.

Sorgulu tahsilat ve e-tahsilat uygulamaları ile hızlı ve hatasız tahsilat sağlanmış ve kredi kartıyla vergi tahsilatı yapılmasının önü açılmıştır. Benzer şekilde, e-haciz uygu-lamasıyla kamu alacağının takibi kolaylaştırılmış; e-defter uygulaması ile de hem mü-kelleflerin hem de idarenin maliyetleri azaltılmıştır. Ayrıca, tebligatları hızlandırmak ve kolaylaştırmak amacıyla e-tebliğ uygulaması hayata geçirilmiştir.

Mükellef işlemlerini basitleştirmek ve standartlaştırmak hedefi doğrultusunda vergi işlemlerinde kullanılacak örnek dilekçelerin yer aldığı dilekçematik sistemi ile mükellefiyet ve vergi borcu yoktur yazılarının internet üzerinden temin edilebilmesi sağlanmıştır.

Mükelleflere ait tahakkuk ve tahsilat kayıtlarının bir arada görünmesini ve mükel-lefin hesap bakiyesinin güncel olarak izlenmesini sağlayacak olan Mükellef Cari Hesap Projesinin analiz ve tasarım çalışmaları tamamlanmış olup, yazılım ve test çalışmalarında son aşamaya gelinmiştir.

Yine Plan döneminde, mükellefleri vergi mevzuatı konusunda bilgilendirmek, ih-barları almak, vergi borcu, tecil ve taksitlendirme konularında mükelleflere yol göster-mek gibi hizmetleri telefon aracılığıyla vermek üzere Vergi İletişim Merkezi (VİMER) kurulmuştur. Mükelleflere kaliteli, hızlı ve etkin hizmet sunmak amacıyla da Mükellef Hizmetleri Merkezi kurulmuş ve bu merkezlerden sunulan hizmetlerin kapsamı geniş-letilmiştir. Ayrıca, mükelleflere daha iyi hizmet sunma amacı kapsamında mükelleflere mevzuat değişikliklerini bildirmek ve beyanname vermede ve ödemede onlara yükümlü-lüklerini hatırlatmak için cep telefonundan kısa mesaj gönderilmesi uygulamasına başla-nılmıştır.

Öte yandan, çocuklara vergi ödeme bilincini kazandırmak amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığınca ortaklaşa yürütülmek üzere, “verGİBilir Çalışma Pro-tokolü” imzalanmış ve Plan döneminde uygulaması geliştirilerek devam ettirilmiştir. İn-ternet Vergi Dairesinin kapsamı genişletilmiş ve mükellef odaklı idare anlayışı çerçeve-

Page 29: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

14

sinde uygulamalar sürdürülmüştür. Mükelleflerin uyum maliyetini azaltmak ve mükellef haklarını güçlendirmek için yeni özelge sistemi kurulmuştur.

Diğer taraftan, Dokuzuncu Plan döneminde, vergi muafiyet ve istisnalarının, eko-nomik ve sosyal politikalar ile kamu finansmanı imkânları çerçevesinde yeniden değer-lendirilmesi öngörülmüştür. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında yapılan değişiklik-lerle, işletmelerin Ar-Ge harcamalarının yüzde 100’ünü gelir ve kurumlar vergisi matra-hının tespitinde indirim konusu yapmalarına imkân sağlanmıştır. Teknoparklarda faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar vergiden istisna edilmiştir. Yine, bu yerlerde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin ücretleri her türlü vergiden; kanun kapsamındaki her türlü Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile ilgili olarak düzenlenen kâğıtlar ise damga vergisinden istisna edilmiştir.

AB’nin yatırımları teşvik sistemiyle uyumlu yeni bir bölgesel ve sektörel yatırım teşvik mevzuatı yürürlüğe konulmuş ve az gelişmiş bölgelerde kurumlar vergisi oranı yüzde 2 seviyesine indirilerek, tahsilinden vazgeçilen vergiler kanalıyla yatırımlara yüz-de 65’e kadar katkı sağlanmıştır.

Kira sertifikalarına ilişkin tüm işlemler her türlü vergiden istisna edilmek suretiyle hem reel sektör hem de yatırımcılar açısından önemli bir finansal araçtan yararlanma imkânı sağlanmıştır. Böylece firmalar için yeni bir finansman aracı, vatandaşlar için ise alternatif yatırım alanı oluşturulmuştur.

Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin birleşmeleri sonucunda ortaya çıkan kârlar kurumlar vergisinden istisna edilmiş ve bu işletmelere birleşme sonrası üç hesap dönemi boyunca indirimli kurumlar vergisinden faydalanma imkânı getirilmiştir.

Plan döneminde yaşanan küresel krizin etkilerinin azaltılması amacıyla 2009 yı-lında belirli mal ve hizmetlerde geçici olarak KDV ve ÖTV indirimleri uygulamaya ko-nulmuş, bu suretle ekonomideki daralma yavaşlatılmış ve mali dengelerdeki bozulmanın kalıcı olması engellenmiştir.

Dokuzuncu Kalkınma Planı hedefleri çerçevesinde, işletmelerin kazanç ve işlemleri ile istihdam üzerindeki vergi ve yüklerin rekabet gücünü olumsuz etkilemeyen bir yapıya kavuşturulacağı ve vergi tabanının genişletilmesi ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele so-nucunda oluşacak ilâve kaynakların, işlem vergileri başta olmak üzere vergi oranlarının ve sosyal güvenlik primlerinin indiriminde kullanılacağı belirtilmiştir.

Bu kapsamda, 2007 yılında tekstil, sağlık, eğitim ve gıda sektörlerinde seçilmiş mal ve hizmetlerde KDV oranları yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmiştir. Benzer şekilde, turizm sektöründe de KDV oranı yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununda 2008 yılında asgari geçim indirimi müessesesine yer ve-rilmiş ve bu uygulama ile gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi ücretlinin medeni ve ailevi durumu dikkate alınarak asgari ücretin en az yarısından başlamak üzere büyük bir kısmı, bazı durumlarda ise tamamı vergi dışı bırakılmıştır. Diğer taraftan, özel sektörde istihdam edilen sigortalılar için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerin-

Page 30: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

15

den işveren hissesine isabet eden tutarın yüzde 5’lik kısmının Hazine tarafından karşılan-ması uygulaması getirilmiştir. Bu düzenlemeler neticesinde, istihdam üzerindeki vergi yükü önemli ölçüde azaltılmış ve 2007 yılındaki yüzde 42,7 seviyesinden 2012 yılında yüzde 35,9’a düşürülmüştür.

Yukarıdaki açıklamalardan da görüleceği üzere Dokuzuncu Kalkınma Planı döne-minde vergi alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır. Ancak, özellikle kayıt dışı ekono-miyle mücadele alanında daha alınması gereken önemli mesafe olduğu değerlendirilmek-tedir. Bu kapsamda, mevcut çalışmaların Onuncu Kalkınma Planı döneminde daha da hızlı bir şekilde devam ettirilmesi son derece önemli görülmektedir.

2.4. AB’ye Katılım Sürecinde Yükümlülüklerimiz ve Taahhütlerimiz

AB vergilendirme müktesebatı esas itibarıyla dolaylı vergilendirme alanını yani KDV, ÖTV ve gümrük vergilerini kapsamaktadır. KDV’nin kapsamını, tanımlarını ve prensiplerini ortaya koyan AB müktesebatı aynı zamanda tütün ürünleri, alkollü içecekler ve enerji ürünleri üzerindeki ÖTV uygulamaları konusunda da hükümler içermektedir. Doğrudan vergilendirmeyle ilgili olarak ise müktesebat, kişilerin tasarruflarından elde edilen gelirin vergilendirilmesi ve kurumsal vergilendirmenin bazı yönlerini düzenle-mektedir.

2.4.1. Vergilendirme Faslına İlişkin Taahhütlerimiz

Vergilendirme faslı, faslın tek açılış kriteri olan alkollü ürünler, ithal tütün ve ithal sigaranın vergilendirilmesine ilişkin 18 Mayıs 2009 tarihli Eylem Planının kabul edilmesi ile 30 Haziran 2009 tarihinde müzakereye açılmıştır. Eylem Planındaki taahhütlerimiz yüksek alkollü içeceklere uygulanan maktu vergi tutarlarındaki farkların aşamalı olarak ortadan kaldırılmasını öngörmektedir.

Eylem Planının Tütün Fonuna ilişkin bölümünün ilk adımı kapsamında işlenmiş tütün ürünlerine uygulanmakta olan Tütün Fonu 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren sıfır-lanmıştır. Tütün Fonu kapsamında bulunan diğer ürünlerden alınmakta olan fon miktarı Eylem Planına uygun olarak aşamalı olarak kaldırılacaktır.

AB Ortak Müzakere Pozisyon Belgesi’nde vergilendirme faslının kapanış kriterle-ri, KDV ve ÖTV alanında uyum konusunda gerekli adımların atılması ve diğer alanlarda detaylı bir uyum takvimi sunulması; Eylem Planı doğrultusunda ithal içki ve sigaralara uygulanan ayrımcı uygulamaya son verilmesi; vergi mevzuatını etkin bir şekilde uygula-yacak, vergileri etkin bir şekilde toplayacak ve mükellefleri kontrol edecek yeterli idari kapasitenin oluşturulması; özellikle ÖTV ve KDV alanındaki bilgi-işlem teknoloji sis-temlerinin kurulmasına yönelik kapsamlı ve tutarlı bir stratejinin sunulması ile Ek Proto-kolün uygulanması (Kıbrıs şartı) olarak belirlenmiştir.

Page 31: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

16

2.4.2. İlgili Mevzuatta Yapılması Gereken Değişiklikler

- Katma Değer Vergisi

• KDV’nin yapısı ile ilgili uyumun sağlanması: Mükellef, vergi sorumlusu, teslim yeri ve vergi matrahı tanımlarının müktesebata uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir.

• Seyahat acentelerinin vergilendirilmesi ile ilgili düzenlemenin yapılması: AB müktesebatında seyahat acentelerinin sunmuş oldukları hizmetlerin nasıl ve topluluk içe-risinde hangi üye ülkede vergilendirileceği ve istisna uygulamasının hangi durumlarda geçerli olacağı hususları düzenlenmiştir. Ülkemizde bu konuda KDV Kanunu kapsamın-da özel bir rejim uygulanmamakta olup, seyahat acenteleri genel hükümler çerçevesinde vergilendirilmektedir. KDV Kanununda bu konuda düzenleme yapılması gerekmektedir.

• İthalat sırasında KDV alınmasından vazgeçilerek mali sınırların kaldırılması: AB, üye ülkeler arası teslimleri topluluk içi iktisap olarak kabul etmekte ve topluluk içi ti-careti teşvik etmektedir. Ancak, gümrük birliği üyeliğimize rağmen ülkemiz üçüncü ülke olarak değerlendirilmekte ve varış yeri ilkesine göre vergileme prensibi uygulanmaktadır. Tam üyelikle birlikte Katma Değer Vergisi Kanununda bu hususta bir düzenleme yapıl-ması gerekmektedir.

• Yatırım amaçlı altına vergi muafiyeti getirilmesi: AB uygulamasında yatırım amaçlı altının kullanımını teşvik etmek amacıyla bu nitelikteki altın yatırımlarına vergi muafiyeti getirilmiştir.

• Müşterek bahis, şans ve kumar oyunlarında müktesebatla uyumlu düzenle-menin yapılması: AB uygulamasında müşterek bahis, şans ve kumar oyunları KDV’den istisna edilmiştir.

• Küçük işletmelere ilişkin istisnaların müktesebatla uyumlu hale getirilmesi: AB bünyesinde yıllık cirosu 5.000 Avro’nun altında kalan işletmeler küçük işletme sayıl-makta ve bu tür işletmelere vergi istisnaları sağlanmaktadır.

• İkinci el mallar, sanat eserleri ve koleksiyon parçalarının vergilendirilmesi ile ilgili düzenlemenin yapılması: AB’de ikinci el mallar, sanat eserleri ve koleksiyon parçalarının nasıl vergilendirileceği hususunda özel düzenlemelere gidilmiştir. Bu kap-samda, KDV Kanununda ikinci el mallar, sanat eserleri ve koleksiyon parçalarının tanı-mının yapılarak bu hususlarda istisnaların, indirim konusu yapılabilecek ve yapılamaya-cak KDV’nin belirlenmesi gerekmektedir.

• KDV oranlarının uyumlaştırılması: AB bünyesinde standart KDV oranının yüzde 15’in altında belirlenmesi mümkün değildir ve üye ülkeler iki adet indirimli oran uygulayabilmektedir. Ancak indirimli oranın da yüzde 5’ten aşağı olması mümkün değil-dir. Ülkemizde uygulanan indirimli oranlar ise yüzde 1 ve yüzde 8’dir. Ayrıca, ülkemizde AB müktesebatı ile uyumlu olmayacak şekilde bazı malların toptan ve perakende teslim-lerinde farklı KDV oranları uygulanmaktadır. .

Page 32: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

17

- Özel Tüketim Vergisi

• Alkol ve alkollü içkilerde vergileme ölçüleri ve oranları ile ilgili düzenleme-nin yapılması: Eylem Planındaki takvim doğrultusunda yüksek alkollü içkiler arasındaki vergileme farkının tedrici olarak azaltılması, denatüre alkol ve saf etil alkolün ÖTV kap-samına alınması gerekmektedir.

• Sigaranın vergileme kriterlerinin ve diğer tütün ürünlerindeki tanımların uyumlaştırılması: Tütün yerine geçen maddelerden yapılmış purolar, uçları açık purolar ve sigarillolara ilişkin tanımlarla ilgili düzenleme yapılması ve yaprak tütünün ÖTV kap-samına alınması gerekmektedir.

• Petrol ve petrol ürünleri ile diğer enerji ürünlerinin vergileme ölçüsü ve ver-ginin kapsamına girecek ürünler ile ilgili düzenlemenin yapılması: AB uygulama-sında enerji ürünlerinin vergilendirilmesinde nihai kullanım amacına göre (motor yakıtı, ısıtma amaçlı vb) ayrım yapılmaktadır. Ülkemizde ise böyle bir ayrım bulunmamaktadır. Kömür, kok ve elektriğin ÖTV uygulaması kapsamına alınması gerekmektedir. Müzake-re Pozisyon Belgesinde; ülkemizce kömür ve kok için katılım tarihinden itibaren 7 yıl; elektrik ve bazı petrol ürünleri için ise 10 yıllık geçiş süreci talep edilmiş; ancak bu talep-ler kabul görmemiştir. Diğer taraftan, milli güvenlik birimlerine yapılan petrol ürünleri teslimi ile ihraç ürünlerini taşıyan araçlara yapılan dizel yakıtı teslimlerine uygulanmakta olan istisnaların devam edebilmesi için de derogasyon talep edilmiş; ancak bu talep de kabul görmemiştir.

• ÖTV’de vergi antreposu sistemi ve vergi erteleme düzenlemelerinin uygula-maya geçirilmesi: AB’de ÖTV uygulamasında vergiyi doğuran olay ithalat ve üretime bağlanmış olmakla birlikte, erteleme düzenlemesinde belirtilen kurallara uyan mükellef-ler açısından verginin ödeme yükümlülüğü ilgili ürünün tüketime sunulması safhasına kadar ertelenmektedir. Bu sistem konsinye veren, konsinye alan ve vergi antreposu siste-mi ile işlemektedir. Ülkemizde de benzer şekilde verginin ertelenmesi ve vergi antreposu sistemi üzerine düzenleme yapılması gerekmektedir.

- Gelir ve Kurumlar Vergisi

• Birleşme ve bölünmelere ilişkin ülke içi sınırlı düzenlemelerin AB ülkelerin-deki şirketlerle yapılacak birleşme ve bölünmelere de uygulanmak üzere genişle-tilmesi: Türkiye’de şirket birleşmeleri kural olarak kurumlar vergisine tabidir ve birleş-me kârı vergiye konu olmaktadır. Birleşmenin veya katılmanın devir şartlarını taşıması durumunda ise vergi alınmamaktadır. Devir şartlarından birisi de birleşen ve birleşilen şirketlerin her ikisinin de tam mükellef olmasıdır. Bu durum AB’nin ‘Füzyon Direktifi’ ile yapılan düzenlemelerle uyumlu değildir. Bu alandaki uyumun tam üyelikle birlikte gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.

• Birleşme Direktifine uyum sağlanması: Farklı üye ülkelerin şirketleriyle ilgili hisselerin değişimi ve varlıkların transferi, bölünmesi ve birleşmesi konularında ortak bir

Page 33: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

18

vergi sisteminin uygulanmasına ilişkin Konsey Direktifine uygun düzenleme yapılması gerekmektedir.

• Şirketler arası faiz ve gayrimaddi hak bedeli ödemelerinin vergilendirilmesi ile ilgili düzenlemenin yapılması: Bağlı şirketlerin faiz ve gayrimaddi hak bedeli öde-melerine ilişkin AB düzenlemesinde rekabeti bozucu etkilerin ortadan kaldırılması amaç-lanmaktadır. Bu çerçevede, tevkifat yoluyla kaynak ülkede vergileme yapılmasından vaz-geçilerek faiz ve royalti gelirlerinin bir üye devlette vergilendirilmesinin sağlanması şartı ile üye devletlerarasında çifte vergilendirmenin engellenmesi hedeflenmektedir. Bağlı şirketler arasındaki doğrudan ödemeler ile ana şirkete doğrudan yapılan ödemeler bu di-rektifin kapsamı dışındadır. Bu alandaki uyumun tam üyelikle birlikte gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.

• AB ülkelerinde ikamet eden kişilerin faiz gelirlerinin vergilendirilmesi ile il-gili AB uygulamasına paralel düzenlemenin yapılması: Bir üye ülkede ikamet eden kişinin başka bir üye ülkede elde edeceği faiz gelirinin ikamet ülkesi tarafından etkin şekilde vergilendirilebilmesi için bilgi değişimini mümkün kılan bir mekanizma oluştu-rulması gerekmektedir.

Page 34: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

19

3. OECD ÜLKELERİNDE VERGİ YAPISI VE VERGİ REFORMU EĞİLİMLERİ

Son 20 yılda hemen hemen bütün OECD ülkelerinin vergi sistemlerinde önemli yapısal değişikliklerin meydana geldiği görülmektedir. Gelir vergisi ve kurumlar vergisi reformları 1984’te İngiltere’nin ve 1986’da Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) öncü-lük etmesiyle birlikte genel olarak oranların düşürülmesi ve vergi tabanının genişletilmesi şeklinde olmuştur.

1980’lerin ortalarında birçok OECD ülkesi yüzde 65’in üzerinde gelir vergisi oran-larına sahip iken bugün bu oran yüzde 50’nin altına inmiştir. 2011 yılı itibarıyla en yüksek gelir vergisi oranı OECD ortalamasında yüzde 41,5’tir. Benzer şekilde, 1980’li yıllarda yüzde 45’in altında kurumlar vergisi oranı nadiren görülmekteyken, 2011 yılında kurum-lar vergisi oranı OECD ortalamasında yüzde 26’nın altına inmiştir.

Bazı ülkelerde, örneğin Avustralya ve Yeni Zelanda ile birlikte, geçiş sürecindeki birçok Doğu Avrupa ülkesinde reformlar daha kapsamlı olmuş ve kısa bir zaman dilimin-de gerçekleştirilmiştir. Birçok Avrupa ve Asya ülkesi ile Japonya’da ise reformlar kade-meli bir uyum süreci içinde gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte, zaman içinde birçok ülkenin vergi sisteminde yeni düzenlemelere gittiği görülmektedir.

OECD ülkelerinde gerçekleştirilen vergi reformlarını yönlendiren temel dinamik-lerden bir tanesi; yatırımları, istihdamı, risk iştahını ve girişimciliği teşvik eden bir mali ortamın hazırlanması ihtiyacıdır. Çoğu ülkede bu ihtiyacı karşılamak üzere izlenen poli-tikalar, vergilerin işletme ve hane halkı kararlarını asgari oranda etkilediği en iyi sistemin geniş tabanlı ve düşük oranlı bir vergi sistemi olduğunu göstermektedir.

Reformları yönlendiren bir diğer temel faktör ise küreselleşmedir. Piyasaların ser-bestleştirilmesi ve bütünleşmesi sermayeyi uluslararası dolaşımda daha özgür hale getir-miş ve doğrudan yatırımlar ve portföy yatırımları yoluyla yabancı şirket alımlarını büyük ölçüde artırmıştır. Artık çok daha özgür olan sermayeden gelen bu baskı özellikle dışa açık küçük ekonomileri kurumlar vergisi oranlarını düşürmeye yöneltmiştir.

Diğer taraftan, küreselleşmenin etkilerinin birçok OECD ülkesinde vergi rekabeti düşüncesi ile daha da derinleştiği görülmektedir. Bu anlayış, ülkeleri vergi sistemlerini sadece mutlak anlamda değil; diğer ülkelere karşı nispi anlamda da daha cazip hale ge-tirme ve özellikle de kurumlar vergisi oranlarında indirime gitme konusunda cesaretlen-dirmiştir. Ancak bu durum, küresel anlamda yatırımları artırırken, yatırımların vergisel kaygılarla vergi yükünün daha az olduğu ülkelere doğru kayması riskini de beraberinde getirmiştir.

Vergi reformlarında önemle üzerinde durulan bir diğer ortak hedef ise âdil, basit ve şeffaf bir vergi sisteminin oluşturulmasıdır. Vergide adalet, basitlik ve şeffaflık ilkeleri-nin her biri OECD ülkelerinde gerçekleştirilen vergi reformlarının şekillendirilmesinde önemli rol oynamıştır.

Page 35: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

20

Vergide adalet ilkesi, belirli grupları destekleyen vergi indirim ve istisnalarının kaldırılarak vergi tabanının genişletilmesine yönelik iktisadi verimlilik görüşünü des-teklemektedir. Diğer taraftan, mali güç esasına dayalı vergilendirme gelir ve kazançlar üzerinden yapılmaktadır ve bu vergiler teşvik uygulamalarına en fazla zarar veren vergi-lerdir. Bu yüzden, vergi politikaları gelir ve kurumlar vergisi indirimlerinde nereye kadar gidilebileceğini belirlerken söz konusu etkileri de göz önünde bulundurmak zorundadır.

Son birkaç yıldır, krizden etkilenen ülkelerde vergi politikaları, özellikle finansal krizle gelen sert ekonomik daralmanın etkisini azaltmak amacıyla temel olarak makroeko-nomik perspektifler doğrultusunda belirlenmektedir. Ekonomik krizden etkilenen ülkeler bir yandan kamu maliyesi dengelerini düzeltmeye çalışırken diğer yandan da ekonomik to-parlanmayı sağlamaya çalışmaktadır. Bu kapsamda, Yunanistan, İrlanda, Portekiz, İspan-ya ve İngiltere gibi ülkelerde bütçe açıklarını azaltmak amacıyla vergi oranlarında artışa gidildiği görülmektedir. Önümüzdeki dönemde de, makroekonomik kaygıların vergi poli-tikalarının şekillendirilmesinde hiç şüphesiz önemli bir rol oynayacağı öngörülmektedir.5

3.1. Vergilerin Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi

OECD gibi uluslararası kuruluşlar ve araştırmacılar tarafından yapılan çalışmalar6 kurumlar vergisinin büyümeyi olumsuz yönde en fazla etkileyen vergi olduğunu ortaya koymaktadır. Benzer şekilde, sermaye ve finansal işlemler üzerindeki vergilerin de eko-nomik büyüme üzerinde bozucu etkiye sahip olduğu belirtilmektedir. Gelir vergisi ve tüketim vergileri de büyümeyi olumsuz etkilemektedir. Gayrimenkul mallar üzerinden her yıl alınan vergiler ise büyüme üzerinde en az etkiye sahip vergiler olarak öne çıkmak-tadır. Bu nedenle, büyüme odaklı bir vergi reformunun, vergi tabanının bir kısmının gelir vergilerinden büyümeyi daha az olumsuz yönde etkileyen vergilere kaydırılması suretiyle gerçekleştirilebileceği düşünülmektedir.

Kurumlar vergisi, yüksek oranlarda uygulandığında ekonomik büyüme için bir teh-dit olarak görülürken, düşük oranlarda uygulandığında ise tam aksine bir fırsata dönüşe-bilmektedir. Nitekim, düşük oranlı kurumlar vergisi uygulaması sermaye birikim oranını yükselterek ekonomik kalkınmaya destek olabilir. Firmaların yatırım kararları beklenen kârlılık oranı ve maliyet tarafından belirlenmektedir. Bu noktada, kurumlar vergisi, vergi sonrası kârları azaltarak yatırım üzerinde negatif bir etki yaratabilir. Ayrıca, vergi yükü yerli yatırımcılar gibi yabancı yatırımcıların da yatırım kararlarını etkiler. Doğrudan ya-bancı sermaye için bir ülkenin çekiciliği, muhtemel rakip bölgeler ile karşılaştırıldığında vergi sistemlerinin özelliklerine bağlı olarak değişebilmektedir.

Kurumlar vergisinde olduğu gibi gelir vergisinde de yüksek oranlar ekonomik bü-yümeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Büyüme odaklı gelir vergisi tasarımı, geniş bir vergi tabanını ve vergi oranlarında az sayıda farklılığı gerektirir. Ayrıca, işgücü üzerinde-ki gelir vergisi ve sosyal güvenlik primleri, işgücü arzını ve talebini etkileyerek istihdam

5 Brys, B., S. Matthews and J. Owens (2011), “Tax Reform Trends in OECD Countries”, OECD Taxation Working Papers, No. 1, OECD Publishing, http://dx.doi.org/10.1787/5kg3h0xxmz8t-en6 OECD (2010), Tax Policy Reform and Economic Growth, OECD Publishing, http://dx.doi.org/10.1787/9789264091085-en

Page 36: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

21

üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. OECD tarafından yapılan bir çalışmaya7 göre, bir OECD ülkesinde ortalama ücretli bir çalışanın vergi ve sosyal güvenlik prim yükünde-ki ortalama yüzde 10’luk bir azalma istihdam oranını yüzde 3,7 oranında artırmaktadır. Diğer taraftan, istihdam vergileri doğrudan yabancı yatırımları da etkilemektedir. Bu ko-nuda yapılan bir araştırma8, istihdam vergilerinin doğrudan yabancı yatırımlar üzerinde kurumlar vergisinden daha etkili olduğunu göstermektedir.

Öte yandan, genel olarak tüketim vergilerinin, özellikle de KDV’nin, ekonomik bü-yüme üzerinde ve işletmeler ile hane halkı kararları üzerinde gelir vergilerine göre daha az olumsuz etkiye sahip olduğu düşünülmektedir.

Tüketim vergileri, gelir vergisinde olduğu gibi tasarrufların kâr oranını ve dola-yısıyla bireylerin tasarruf tercihlerini etkilemez. Bu nedenle, tüketim vergilerinin gelir vergilerine göre tasarrufları daha fazla desteklediği kabul edilmektedir. Bunun yanı sıra, tüketim vergilerinin yapısı istihdamı da teşvik edebilir. İstihdamı destekleyen tüketim harcamalarına düşük vergi (çocuk bakımı gibi) ve boş zamanı tamamlayıcı mallar (golf kulüpleri gibi) üzerine ise görece yüksek tüketim vergileri uygulanarak boş zaman talebi azaltılıp, kişiler çalışmaya teşvik edilebilir.

Ayrıca, farklılaştırılmış tüketim vergisi oranları gelir eşitsizliklerini azaltıcı yön-de etki oluşturabilir. Ülkemiz dâhil pek çok ülke düşük gelir sahiplerinin vergi yükünü azaltmak ve gelir eşitsizliklerini telafi etmek amacıyla tüketim vergilerini kullanmakta ve bu kapsamda temel gıda maddeleri gibi belli mal ve hizmetlere sıfır veya düşük oranda vergi veya muafiyetler uygulamaktadır. Diğer taraftan, toplam vergi gelirleri içerisinde tüketim vergilerinin payının yüksek olması gelir dağılımındaki eşitsizlikleri artırıcı etki yapabilmektedir.

OECD çalışmaları, son yirmi yılda yoksulluk sınırının altında yaşayan nüfusun art-tığını; yüksek ve düşük gelir grupları arasındaki farkın da büyüdüğünü göstermektedir9. Gelir dağılımının bozulması, düşük ve orta gelirli kişilere göre yüksek gelirlilerin genel-likle daha fazla gelir elde etmesinden kaynaklanmaktadır. Bunun birçok nedeni olmakla birlikte tüketim vergilerinin de bu gelişmede rol oynadığı düşünülmektedir. Yüksek gelir sahipleri tasarruf ederken düşük gelirliler gelirlerinin çok büyük bir kısmını ya da tama-mını ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla harcadığından mal ve hizmetler üzerindeki dolaylı vergiler gelir dağılımındaki adaletsizliği artırmaktadır.

Emlak vergilerinin ise ekonomik büyüme üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamak-tadır. Zira sabit oranlı bu vergiler, yatırım, üretim ve işgücü arzında ekonomik birimlerin kararlarını diğer vergiler kadar etkilemezler. Aynı şekilde, net servet ve veraset vergileri-nin de ekonomik büyüme üzerinde potansiyel olarak daha az olumsuz etkiye sahip olduğu savunulmaktadır.

7 Tax Policy Reform and Economic Growth, 2010, OECD Publishing, http://dx.doi.org/10.1787/9789264091085-en8 Hajkova Dana, (2006) Taxation, Business Environment and FDI Location in OECD Countries, http://www.oecd.org/tax/publicfinanceandfiscalpolicy/37002820.pdf9 OECD (2010), Tax Policy Reform and Economic Growth, OECD Publishing, http://dx.doi.org/10.1787/9789264091085-en

Page 37: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

22

3.2. OECD Ülkelerinde Vergi Yükü

OECD ülkelerinde son 20 yılda hayata geçirilen vergi reformları vergi yükünde her-hangi bir düşüşe yol açmamış; aksine 2000’li yıllara kadar vergi yükü artış eğiliminde ol-muştur. Vergi yükü ağırlıksız OECD ortalamasında yüzde 35,2 ile 2000 yılında zirve nokta-sına erişmiştir. Vergi gelirleri 2009 yılında, ekonomik faaliyetlerin azalmasından ve finansal krizin etkisini azaltmak için yapılan vergi indirimlerinden olumsuz etkilenmiş ve OECD ülkelerinde ortalama vergi yükü yüzde 34’ün altına gerilemiştir. OECD ülkelerinde vergi yükleri arasında oransal olarak önemli farklılıklar bulunmaktadır. 2010 yılında OECD ülke-leri arasında en düşük vergi yüküne sahip ülke yüzde 18,8 oranıyla Meksika iken en yüksek vergi yüküne sahip ülke yüzde 47,6 oranıyla Danimarka’dır. Vergi yükündeki farklılıklar, temelde ülkelerin sosyal güvenlik, eğitim ve savunma gibi alanlardaki politikaları ile bu alanlardaki harcamalarını finanse etme yöntemlerindeki farklılıklardan ortaya çıkmaktadır. Ayrıca vergi dışı mali kaynakların varlığı da vergi yükünün boyutunu etkilemektedir.

OECD üyesi olmayan Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Arjantin ve Güney Afrika gibi büyük ekonomilere bakıldığında ise vergi yükünün bu ülkelerdeki milli gelir artışına paralel olarak artarak gelişmiş ülkeler seviyesine doğru yükseldiği görülmektedir. Vergi tahsilatla-rının vergi oranı indirimlerinden ciddi ölçüde etkilenmemesinin önemli bir açıklaması ise, vergi harcamalarında indirim ya da vergi planlaması amacıyla kötüye kullanılan düzenleme boşluklarını kapatmak gibi vergi tabanını genişleten uygulamaların hayata geçirilmesidir.

3.3. Gelir Vergisi Alanındaki Gelişmeler

Gelir vergisi oranlarının indirilmesi yönündeki eğilim çoğu ülkede, Amerika Birle-şik Devletleri’nde özellikle 1986 yılında yapılan reformların da etkisiyle, 1980’li yılların sonlarında başlamıştır. 1970’li yılların sonlarında en yüksek gelir vergisi oranları genel-likle yüzde 70’in üzerinde iken, bugün bu oranlar çoğu OECD ülkesinde yüzde 50’nin altına inmiştir. 1990’ların ortalarına kadar en yüksek gelir vergisi oranlarında önemli in-dirimler gerçekleştirilmiştir. 2010 yılı itibarıyla en yüksek gelir vergisi oranı OECD orta-lamasında yüzde 41,5’tir.

Geçmiş on yılda yapılan reformlar, ağırlıksız OECD ortalama gelir vergisi oranını yaklaşık olarak 5 puan azaltmıştır. 2000’li yıllardan bu yana en yüksek gelir vergisi oran-ları Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Fransa, Macaristan, Lüksemburg, Meksika, Hollanda, Norveç, Polonya, Slovakya ve Slovenya’da 7 puan ve üzerinde indirilmiştir. Öte yandan, son dönemde birkaç ülke (Portekiz ve İngiltere) en yüksek gelir vergisi oran-larını, mali konsolidasyon önlemlerinin bir parçası olarak yükseltmiştir.

3.4. Kurumlar Vergisi Alanındaki Gelişmeler

Kurumlar vergisi oranlarını düşürmeye dönük eğilim, 1980’lerin ortalarında İngil-tere ve ABD’de vergi tabanını genişleten ve oran indirimi öngören vergi reformları ile başlamıştır.

OECD ülkelerinde ortalama kurumlar vergisi oranı 2000-2011 yılları arasında yüz-de 32,6’dan yüzde 25,4’e gerilemiştir. Bu dönemde vergi oranlarındaki düşüş eğilimi

Page 38: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

23

geniş kapsamlı olmuş ve kurumlar vergisi oranı 31 OECD ülkesinde düşerken sadece Şili (yüzde 15’ten yüzde 17’ye) ve Macaristan’da (yüzde 18’den yüzde 19’a) yükselmiştir. Norveç vergi oranını değiştirmemiş ve yüzde 28 seviyesinde tutmuştur. Japonya kurumlar vergisi oranında 2004 yılında indirime gitmiş ancak yüzde 30’un altına düşürme önerileri tartışılmasına rağmen yüksek oranlar korunmaya devam edilmiştir. Bu durum Japonya ve ABD gibi büyük ekonomilerin kendi vergi politikaları üzerinde küçük ülkelere göre daha fazla söz sahibi olduklarını göstermektedir.

3.5. Kâr Paylarının Vergilendirilmesi

Kâr payları üzerindeki gelir vergisi yükü, kurumlar vergisi oranlarındaki indirimle-rin yanı sıra kâr paylarına uygulanan gelir vergisi oranlarındaki indirimlerin de etkisiyle son dönemde önemli ölçüde düşüş göstermiştir. Bu kapsamda, kurumlar vergisi ve gelir vergisi dâhil kâr payları üzerindeki vergi yükü 2000-2011 yılları arasında OECD ortala-masında yüzde 49,1’den yüzde 41’e gerilemiştir.

Birçok Avrupa ülkesi, hissedarlara kurum bünyesinde ödenmiş olan verginin, kendi payına düşen bölümünü vergiden indirmesine izin veren sistemden (imputation system) uzaklaşmış ve kâr paylarının kişisel düzeyde daha düşük oranda vergilendirildiği sisteme geçmiştir. Bugün birçok ülkede kâr payları, ücret gelirlerinin tabi olduğu gelir vergisi oranından daha düşük bir oranda vergilendirilmektedir.

3.6. İstihdam Üzerindeki Vergi Yükleri

Çalışanlar üzerindeki ortalama efektif vergi oranları, en yüksek gelir vergisi oran-larından daha büyük oranda düşüş göstermiştir. Evli ve iki çocuklu bir çalışan üzerindeki işçi ve işverene ait sosyal güvenlik primleri dâhil toplam vergi yükü 2000-2011 döne-minde Türkiye’de yüzde 28,7’den yüzde 25,8’e, İsveç’te yüzde 26’dan yüzde 17,6’ya, Macaristan’da yüzde 20,4’ten yüzde 13,6’ya, ABD’de yüzde 14,4’ten yüzde 10,4’e, İn-giltere’de yüzde 20,6’dan yüzde 18,4’e, Polonya’da ise yüzde 22,1’den yüzde 17,8’e düş-müştür. Aynı dönemde, OECD ortalaması yüzde 14,9’dan yüzde 13’e gerilemiştir.

Bazı OECD ülkelerinde son yıllarda düşük gelir grubundaki çalışanlar için geçim ücreti mahiyetinde vergi indirimi uygulamaları üzerine daha çok odaklanıldığı görülmek-tedir. ABD’de uygulanan gelir vergisi indirimi (Earned Income Tax Credit) örneğinin ardından bazı OECD ülkeleri düşük vasıflı işçilere geçim ücreti desteğinde bulunmak amacıyla gelir vergisi indirimleri uygulamaya başlamıştır. Bu uygulamanın temel amaç-ları istihdamı ve düşük gelirli işçi ailelerinin gelirlerini artırmaktır. Bu amaçlarla, düşük vasıflı işçilerin istihdam maliyetleri azaltılarak ya da düşük ücretle çalışanları teşvik et-mek için bu kişilerin gelirleri artırılarak istihdam desteklenmektedir. Ücret artışının hedef gözetilmeksizin yapılması yerine, düşük ücretli çalışanların istihdam statülerine göre be-lirlenmesi politik açıdan daha kabul edilebilir olarak değerlendirilmektedir.

Geçim ücreti uygulamalarını cazip kılan nokta, bu tür uygulamaların alternatif po-litikaların aksine hem istihdam hem de gelir dağılımı hedeflerini aynı anda gerçekleş-tirmeye katkı yapabilecek olmasıdır. Bununla birlikte, pek çok OECD ülkesinin bu tür

Page 39: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

24

uygulamalara başvurmadığı ve işçilerin sigorta primlerinden indirim yapmak gibi diğer alternatifleri tercih ettikleri gözlenmektedir.

3.7. Katma Değer Vergisi Alanındaki Gelişmeler

1977’de OECD’ye üye 14 ülkede KDV uygulaması bulunmakta iken Yunanistan, İzlanda, İspanya, Türkiye, Meksika, Japonya ve Yeni Zelanda 1980’lerde; İsviçre de he-men sonrasında KDV uygulamasına geçmiştir. Doğu Avrupa ülkeleri KDV uygulamasına 1980’lerin sonları ve 1990’lı yılların başında geçmiş; bazı ülkeler de gelecekte AB’ye üye olma düşüncesiyle KDV uygulamasını tercih etmiştir.

Birçok OECD ülkesinde geniş tabanlı tüketim vergilerinden daha fazla gelir elde etmeye dönük bir eğilim bulunmaktadır. Genel satış vergisi uygulanan ABD haricindeki bütün OECD ülkelerinde KDV uygulanmaktadır. OECD ülkelerinde 1990-2011 döne-minde KDV’nin GSYH içindeki payı yüzde 5,3’ten yüzde 6,5’e yükselmiştir. Gelir kay-nağı olarak KDV’nin göreceli önemi ülkeden ülkeye büyük oranda değişmektedir. Şöyle ki, KDV gelirinin GSYH içindeki payı Kanada ve Japonya’da yüzde 3’ün altında iken, Danimarka’da yüzde 10’un üzerindedir.

OECD ülkelerinde 1990-2000 döneminde ortalama standart KDV oranı yüzde 16,7’den yüzde 17,8’e çıkmıştır. Bu oran 2000-2009 döneminde büyük ölçüde aynı düzey-de kalmış; 2010 yılında yüzde 18’e, 2011 yılında ise yüzde 19’a yükselmiştir. Son dönemde bazı ülkeler KDV oranlarını mali konsolidasyon önlemlerinin bir parçası olarak yükseltme yoluna gitmiştir. Ocak 2010 - Ocak 2011 döneminde dokuz OECD ülkesi standart KDV oranlarını yükseltmiş veya yükseltme planlarını açıklamışlardır. Bu kapsamda, standart KDV oranını Finlandiya yüzde 22’den yüzde 23’e, Yunanistan yüzde 19’dan yüzde 21’e, Yeni Zelanda yüzde 12,5’ten yüzde 15’e, Polonya yüzde 22’den yüzde 23’e, Portekiz yüzde 21’den yüzde 23’e, Slovakya yüzde 19’dan yüzde 20’ye, İspanya yüzde 16’dan yüzde 18’e, İsviçre yüzde 7,6’dan yüzde 8’e, İngiltere ise yüzde 17,5’ten yüzde 20’ye yükseltmiştir.

OECD ülkelerinde uygulanan standart KDV oranları yüzde 5’ten başlayıp yüzde 27’lere kadar çıkmaktadır. Standart KDV oranı Macaristan, Danimarka, Norveç ve İsveç’te yüzde 25, İzlanda’da yüzde 26, Japonya ve Kanada’da ise yüzde 5 olarak uygulanmaktadır. 32 üye ülkeden 20’sinde standart KDV oranı yüzde 15 ile yüzde 22 arasında değişmektedir. Bu oran Avrupa ülkelerinde diğer ülkelere göre daha yüksek seviyelerdedir. Nitekim 2012 yılı itibarıyla AB 27 ülkelerinde standart KDV oranı ortalaması yüzde 21’dir.

3.8. Çevre Vergileri

OECD ülkelerinde 1996-2008 döneminde çevreyle ilgili toplanan vergilerin GSYH içindeki payı ortalama yüzde 2 ilâ yüzde 3 aralığında gerçekleşmiştir. Aynı dönemde, toplam vergi gelirlerinin milli gelir içindeki payı ise yüzde 34 ilâ yüzde 36 aralığındadır. Çevre vergilerinin büyük kısmı araçlarda kullanılan yakıtlardan alınan vergilerden oluş-maktadır. Geçmiş on yılda birçok ülkede çevre vergilerinin milli gelir içindeki payı, söz konusu vergilerin enflasyonun altında artırılması ve yüksek petrol fiyatlarının bir yansı-ması olarak bir miktar azalmıştır.

Page 40: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

25

4. TÜRK VERGİ SİSTEMİNİN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ4.1. Türk Vergi Sisteminin Güçlü Yönleri

- Vergi Yapısı Gelişmiş Ülkelerle Benzerlik Göstermektedir.

Türkiye’de uygulanan gelir vergisi, kurumlar vergisi, KDV, ÖTV ve emlak vergisi gibi vergiler ve bunların toplam vergi gelirleri içerisindeki dağılımı gelişmiş ülkelerle önemli ölçüde benzerlik göstermektedir.

Türkiye’nin başta AB ve OECD olmak üzere uluslararası organizasyon ve kuru-luşlarla olan ilişkileri ve üyelikleri diğer ülkelerle işbirliği yapılmasına ve güncel geliş-melerin takip edilmesine imkân vermekte; özellikle OECD’nin kapsamlı çalışmalarıyla günümüzün ihtiyaçlarına yönelik olarak hazırladığı vergi anlaşmaları ve transfer fiyat-landırması gibi düzenlemelere vergi mevzuatında kısa sürede yer verilebilmektedir. Vergi sistemimizin gelişmiş ekonomilerin vergi yapısına uyum düzeyi teknik anlamda yüksek-tir. Bu durum, ülkemizin hedeflenen ekonomik kalkınma seviyesine ulaşmasına yönelik gerekli düzenlemelerin çok daha kolay bir şekilde yapılabilmesini mümkün kılmaktadır.

- Vergi Oranları Gelişmiş Ülkelere Göre Düşüktür.

Ülkemizde uygulanan vergi oranlarının genel olarak gelişmiş ülkelerin uyguladı-ğı oranlara kıyasla düşük olduğu görülmektedir. Örneğin, ağırlıksız OECD ortalama en yüksek gelir vergisi oranı 2010 yılında yüzde 41,5 iken ülkemizde en yüksek gelir vergisi oranı yüzde 35’tir. Türkiye’de kurumlar vergisi oranı da OECD ortalamasının altındadır. 2011 yılı itibarıyla OECD ortalama kurumlar vergisi oranı yüzde 25,4 iken ülkemizde kurumlar vergisi oranı yüzde 20’dir.

Kurum kazançları üzerindeki vergi yükü ülkemizde 2002-2012 yılları arasında yüz-de 65’ten yüzde 34’e gerilemiştir. Bu oran 2012 yılı itibarıyla Fransa’da yüzde 59; Dani-marka’da yüzde 56, ABD’de yüzde 52; İspanya ve Almanya ‘da yüzde 49; Avusturya’da yüzde 44 ve İtalya’da yüzde 42 seviyelerindedir.

Page 41: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

26

Şekil 4.1: Kurum Kazançları Üzerindeki Vergi Yükü

(2012, Yüzde)

Kaynak: OECD Tax Database

Benzer şekilde, 2011 yılı sonu itibarıyla, genel KDV oranı İzlanda’da yüzde 26, Danimarka, Macaristan, İsveç ve Norveç’te yüzde 25; Yunanistan, Portekiz, Polonya ve Finlandiya’da yüzde 23; AB’de ortalama yüzde 21 ve OECD ortalamasında yüzde 19 iken ülkemizde bu oran yüzde 18’dir.

Şekil 4.2: Genel KDV Oranları

(2011, Yüzde)

Kaynak: OECD Tax Database

26

Şekil 4.1: Kurum Kazançları Üzerindeki Vergi Yükü

(2012, Yüzde)

Kaynak: OECD Tax Database

Benzer şekilde, 2011 yılı sonu itibarıyla, genel KDV oranı İzlanda’da yüzde 26, Danimarka, Macaristan, İsveç ve Norveç’te yüzde 25; Yunanistan, Portekiz, Polonya ve Finlandiya’da yüzde 23; AB’de ortalama yüzde 21 ve OECD ortalamasında yüzde 19 iken ülkemizde bu oran yüzde 18’dir.

Şekil 4.2: Genel KDV Oranları

(2011, Yüzde)

Kaynak: OECD Tax Database

70

60

50

40

30

20

10

TÜR

KİY

E 20

02Fr

ansa

Dan

imar

kaA

BD

İngi

ltere

Kor

eB

elçi

kaİs

pany

aPo

rteki

zA

lman

yaİs

veç

İrla

nda

Nor

veç

Kan

ada

İsra

ilAv

ustra

lya

Japo

nya

Avus

tury

aH

olla

nda

Lüks

embu

rgİta

lya

Finl

andi

ya Şili

Yuna

nist

anİs

viçr

eİz

land

aSl

oven

yaPo

lony

aTÜ

RK

İYE

Yeni

Zel

anda

Mac

aris

tan

Çek

Cum

h.M

eksi

kaEs

tony

aSl

ovak

ya

65,0

59,4

56,

5

52,1

51,

4

5

1,0

50,

5

48

,9

48,

6

48,

6

48,

4

48,

4

48,

2

47,

9

47,

5

46,5

45,

6

43,

8

43,

8

42,

7

42,0

41,

4

4

0,0

40,

0

36,9

36,

0

3

6,0

34,4

34,0

3

3,0

3

2,2

3

1,2

30,

0

21,0

19,0

30

20

10

0

İzla

nda

Dan

imar

ka

Mac

aris

tan

Nor

veç

İsve

ç

Finl

andi

ya

Yuna

nist

an

Polo

nya

Porte

kiz

AB

-27-

Orta

lam

a (2

012)

Bel

çika

İrla

nda

Avus

tury

a

Çek

Cum

h.

Esto

nya

İtaly

a

Slov

akya

Slov

enya

İngi

ltere

Fran

sa Şili

Alm

anya

Hol

land

a

OEC

D-O

rtala

ma

İspa

nya

TÜR

KİY

E

İsra

il

Mek

sika

Lüks

embu

rg

Yeni

Zel

anda

Avus

tura

lya

Kor

e

İsvi

çre

Kan

ada

Japo

nya

26 25 25 25 25

23 23 23 23

21 21 21

20 20 20 20 20 20 20 20

19 19 19 19 18 18

16 16

15 15

10

10

8

5 5

26

Şekil 4.1: Kurum Kazançları Üzerindeki Vergi Yükü

(2012, Yüzde)

Kaynak: OECD Tax Database

Benzer şekilde, 2011 yılı sonu itibarıyla, genel KDV oranı İzlanda’da yüzde 26, Danimarka, Macaristan, İsveç ve Norveç’te yüzde 25; Yunanistan, Portekiz, Polonya ve Finlandiya’da yüzde 23; AB’de ortalama yüzde 21 ve OECD ortalamasında yüzde 19 iken ülkemizde bu oran yüzde 18’dir.

Şekil 4.2: Genel KDV Oranları

(2011, Yüzde)

Kaynak: OECD Tax Database

70

60

50

40

30

20

10

TÜR

KİY

E 20

02Fr

ansa

Dan

imar

kaA

BD

İngi

ltere

Kor

eB

elçi

kaİs

pany

aPo

rteki

zA

lman

yaİs

veç

İrla

nda

Nor

veç

Kan

ada

İsra

ilAv

ustra

lya

Japo

nya

Avus

tury

aH

olla

nda

Lüks

embu

rgİta

lya

Finl

andi

ya Şili

Yuna

nist

anİs

viçr

eİz

land

aSl

oven

yaPo

lony

aTÜ

RK

İYE

Yeni

Zel

anda

Mac

aris

tan

Çek

Cum

h.M

eksi

kaEs

tony

aSl

ovak

ya

65,0

59,4

56,

5

52,1

51,

4

5

1,0

50,

5

48

,9

48,

6

48,

6

48,

4

48,

4

48,

2

47,

9

47,

5

46,5

45,

6

43,

8

43,

8

42,

7

42,0

41,

4

4

0,0

40,

0

36,9

36,

0

3

6,0

34,4

34,0

3

3,0

3

2,2

3

1,2

30,

0

21,0

19,0

30

20

10

0

İzla

nda

Dan

imar

ka

Mac

aris

tan

Nor

veç

İsve

ç

Finl

andi

ya

Yuna

nist

an

Polo

nya

Porte

kiz

AB

-27-

Orta

lam

a (2

012)

Bel

çika

İrla

nda

Avus

tury

a

Çek

Cum

h.

Esto

nya

İtaly

a

Slov

akya

Slov

enya

İngi

ltere

Fran

sa Şili

Alm

anya

Hol

land

a

OEC

D-O

rtala

ma

İspa

nya

TÜR

KİY

E

İsra

il

Mek

sika

Lüks

embu

rg

Yeni

Zel

anda

Avus

tura

lya

Kor

e

İsvi

çre

Kan

ada

Japo

nya

26 25 25 25 25

23 23 23 23

21 21 21

20 20 20 20 20 20 20 20

19 19 19 19 18 18

16 16

15 15

10

10

8

5 5

Page 42: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

27

- Vergi Mevzuatı Günümüzün Koşullarına Göre Yenilenmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanunu ile başlayan vergi mevzuatı yenileme süreci Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununun yenilenmesi çalışmaları ile devam etmektedir. Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu ile kurumlar vergisi oranı yüzde 30’dan yüzde 20’ye indiril-miş; transfer fiyatlandırması, örtülü sermaye uygulaması, yurt dışı iştirak kazançları is-tisnası ve kontrol edilen yabancı kurum kazançlarının vergilendirilmesi gibi temel konu-larda önemli ve kapsamlı düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler ülkemizin yabancı sermaye yatırımları için çok daha cazip bir ülke haline gelmesine katkı sağlamış; yerli müteşebbislerin de gerek yurtiçi gerekse yurtdışı yatırımlarını teşvik etmiştir.

Yeniden yazım çalışmaları devam etmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile de mev-cut indirim, istisna ve muafiyetlerin kapsamı daraltılarak vergi tabanının genişletilmesi; yatırım, üretim ve istihdamı teşvik edecek nitelikte, uluslararası eğilimler ve sosyal poli-tikalarla uyumlu düzenlemelerin yapılması ve vergiye uyumun güçlendirilmesi amacıyla beyana dayanan vergilemenin kapsamının genişletilmesi beklenmektedir.

- Gerektiğinde Hızlı ve Etkin Vergisel Tedbirler Alınabilmektedir.

Ekonomik kriz dönemlerinde gerekli mevzuat düzenlemelerinin kısa zamanda, yü-rürlüğe konulabilmesi, vergi mevzuatının ülkemizin ve dünya ekonomisinin değişen şart-larına hızla uyum sağlayabilmesine imkân vermektedir. Bu özellik, hızlı karar almayı ve uygulamayı gerektiren kriz dönemlerinde büyük önem arz etmektedir. Nitekim, küresel ekonomik krizin etkilerinin ülkemizde de yoğun bir şekilde hissedildiği 2009 yılında uy-gulanan geçici vergi indirimleri Türkiye ekonomisinin hızla toparlanmasına büyük katkı sağlamıştır.

- Kayıt Dışı Ekonomi ile İstisna, Muafiyet ve İndirimler Yüzünden Vergi Dışı Kalan Alanlar Nedeniyle Önemli Bir Vergilendirilebilir Kapasite Bulunmaktadır.

Türkiye’de kayıt dışı ekonominin GSYH’ya oranı 2012 yılı itibarıyla yüzde 27,2 olarak tahmin edilmiştir.10 Kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında alınan tedbirlerle bu oranın son 10 yılda 5 puan azaldığı tahmin edilmektedir. Ancak, kayıt dışı ekono-mi oranının OECD ülkelerinde ortalama yüzde 19,2 seviyesinde olduğu dikkate alınırsa, Türkiye’de halen kayıt altına alınması gereken önemli bir kayıt dışı ekonomi potansiye-linin olduğu görülmektedir.

2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu kapsamında, vergi kanunlarında yer alan indirim, istisna, muafiyet ve teşvik uygulamaları nedeniyle alınmayan vergi tutarı 2013 yılı için 22,4 milyar TL olarak tahmin edilmiştir. Bu tutarın aynı yıl toplanması öngörülen vergi gelirlerine oranı yüzde 7’dir. Vergi harcamaları olarak tahsilinden vazgeçilen bu vergilerin yaklaşık yüzde 84’ü ise gelir ve kurumlar vergisi kapsamında yer alan indi-rim, istisna, muafiyet ve teşvik uygulamalarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, vergi harcamaları yoluyla tahsilinden vazgeçilen vergiler çok önemli bir potansiyel gelir kay-

10 Prof. Friedrich Schneider, Size and Development of the Shadow Economies in the OECD Countries from 2003 to 2012, Linz University, 2012.

Page 43: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

28

nağı olarak karşımızda durmaktadır. Vergi harcamalarının günün ihtiyaçlarına ve değişen ekonomik şartlara göre gözden geçirilmesi ve ekonomik ve sosyal gerekçelerle zorunlu olanlar dışındakilerin kaldırılması halinde özellikle gelir ve kurumlar vergisi tahsilatında önemli oranda artış sağlanabileceği tahmin edilmektedir. Bu durumda, bir yandan toplam vergi gelirlerinin artması; diğer yandan da vergi gelirleri içerisindeki dolaysız vergilerin payının yükselmesi mümkün olacaktır. Ayrıca, indirim, istisna ve muafiyet uygulama-larının daraltılması, verginin tabana yayılarak vergi adaletinin sağlanmasına da katkıda bulunacaktır.

- Gelişen Bilişim Teknolojisinin Vergi Sistemine Entegrasyonu Sağlanmakta Olup, Geliştirilen Projelerle Etkinlik Artırılmaktadır.

Ülkemizde vergi yönetiminin otomasyon düzeyinin artırılması amacıyla Vergi Dai-releri Otomasyon Projesi (VEDOP) ile tüm vergi daireleri online olarak birbirine bağlan-mıştır. İnternet vergi dairesi, e-beyanname, e-fatura, e-ödeme, e-haciz, elektronik özelge sistemi, Vergi İletişim Merkezi ve e-posta bilgilendirme servisi gibi uygulamalar ile mü-kellefin hayatı kolaylaştırılmış; vergi idaresinin etkinliği artırılmıştır. Ayrıca kira geliri elde eden mükelleflerin 2011 yılı beyanlarını internet ortamında önceden hazırlanmış be-yanname sistemini kullanarak kolayca vermeleri sağlanmıştır.

KDV Risk Analiz Sistemi; tütün mamulleri ve alkollü içeceklerde bandrollü ürün izleme sistemi; banka POS cihazları ile yazar kasaların uyumlu hale getirilmesi projesi ve elektronik denetim ve teftiş uygulamaları ile mükelleflerin vergiye uyumunu sağlama bakımından önemli ilerleme sağlanmıştır.

- Vergisel Deneyimi Yüksek Personel Yapısına Sahip Bir Vergi İdaresi Mev-cuttur.

Vergi İdaresinde beşeri altyapının geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Tama-mı temel mesleki eğitim almış olan personele düzenli olarak vergi mevzuatı ve mükellef odaklı hizmet sunumuna yönelik eğitimler verilmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın personel yapısı, belirlenen gelir politikalarının verimli bir şekilde uygulanabilmesi, mü-kellef hizmetlerinin yüksek kalitede sunulabilmesi ve etkinliğinin artırılabilmesi açıların-dan idareye büyük avantaj sağlamaktadır.

4.2. Türk Vergi Sisteminin Zayıf Yönleri

- Vergi Mevzuatında Sürekli Değişiklikler Yapılmaktadır.

Vergi mevzuatında günün şartlarına uyum sağlamak amacıyla da olsa sürekli olarak yapılan değişiklikler öngörülebilirliği olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle yatırım kararlarının verilmesinde öngörülebilirliğin önemi dikkate alındığında, sık sık değişen vergi mevzuatının olumsuz etkileri daha net anlaşılacaktır. Öte yandan, vergi kanunlarında yapılan değişiklikler nedeniyle mükelleflerin vergi mevzuatını takip etmeleri zorlaşmakta ve bu durum hem mükelleflerin hem de vergi idaresi çalışanlarının yükünü artırmaktadır.

Page 44: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

29

- Kayıt Dışı Ekonomi ile İstisna, Muafiyet ve İndirimler Nedeniyle Vergilen-diril(e)meyen Alanlar Vergi Sistemini ve Vergi Adaletini Bozmakta, Vergiye Uyumu Zorlaştırmaktadır.

Kayıt dışılık haksız rekabet ile gelir dağılımını bozan, işletmelerin büyümesini en-gelleyen, vergi yükünün dar bir kesim üzerine yoğunlaşmasına neden olan ve nihayetinde ülkemizin kalkınmasını ve toplumsal refah artışını sekteye uğratan bir olgudur. Kayıt dışı ekonomi bir yandan vergi yapısını bozarken diğer yandan vergi adaletinin ve ver-gi bilincinin azalmasına neden olmaktadır. Ayrıca, kayıt dışı ekonomi oluşturduğu hak-sız rekabet ortamı nedeniyle yeni yatırımları engellemektedir. Dünya Bankası’nın 2010 yılında yayımlanan Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporunda yapılan bir ankete göre, Türkiye’de yatırımın önündeki beş büyük engelden bir tanesi olarak kayıt dışı ekonomi gösterilmektedir.11

Öte yandan, vergi indirim, istisna ve muafiyetlerinin çokluğu, verginin tabana ya-yılmasını sınırlandırmakta, vergi bilincinin yerleşmesini ve mükelleflerin vergiye uyumu-nu olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, vergi istisna ve muafiyetlerinin varlığı kayıtlı faaliyet gösteren mükelleflerin de kayıt dışı alanlara yönelmelerine yol açmakta ve vergi-den kaçınmaya imkân sağlamaktadır.

- Vergi Mevzuatı Karmaşık Bir Yapıya Sahiptir.

Vergi mevzuatının mükellefin kolayca anlayabileceği ve uygulayabileceği bir ya-pıya sahip olmaması vergi sistemini zayıflatan bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Vergi mevzuatı, sık sık yapılan eklemeler ve değişiklikler, mükerrer maddeler, yürürlük-ten kaldırılan maddeler, geçici maddeler ve geniş ölçüde tebliğler ile yapılan düzenleme-ler nedeniyle takip edilemez, anlaşılamaz, uyulamaz ve uygulanamaz hale gelmekte ve karmaşık bir görünüm arz etmektedir. Bu karmaşık yapı mükelleflerin gönüllü uyumunu olumsuz yönde etkilemekte ve vergileme maliyetlerini artırmaktadır.

- Dolaylı Vergilerin Vergi Gelirleri İçindeki Oranının Yüksekliği Vergilendir-mede Adalet İlkesini Zedelemektedir.

Ülkemizde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki oranının yüksekliği vergi sisteminde var olması gereken dengeyi bozmakta ve vergilendirmede adalet ilkesini önemli ölçüde zedelemektedir. Ancak, temel mal ve hizmetlerden alınan dolaylı vergiler, uygulamadaki kolaylıklar ve mükellefler tarafından hissedilmemesi gibi nedenlerle siyasi otoritelerce tercih edilmektedir.

Ülkemizde yaşanan bu sorunun temel nedeni; vergi yükünün ve genel olarak dolaylı vergi oranlarının yüksek olması değil; dolaysız vergilerin yeterli düzeyde tahsil edileme-mesidir. Nitekim, sosyal güvenlik primlerinin de dâhil edildiği OECD sınıflandırmasına göre 2010 yılında dolaysız vergilerin GSYH içindeki payı OECD ortalamasında yüzde

11 Turkey - Investment Climate Assessment Report: From Crisis to Private Sector Led Growth, Dünya Bankası, Mayıs 2010.

Page 45: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

30

22,8 iken Türkiye’de yüzde 13,5’tir. Diğer taraftan, ülkemizde dolaylı vergilerin GSYH içindeki payı yüzde 12,4 ile OECD ortalamasının sadece 1,4 puan üzerindedir.

Dolaysız vergilerin yeterli ölçüde toplanamaması, vergi geliri kompozisyonunun dolaylı vergilere doğru kaymasına; vergilendirmede adalet ilkesinin zedelenmesine ve kayıt dışı kalmanın piyasa aktörleri için ortak çıkar haline gelmesine yol açmaktadır. Bu durum mükelleflerin vergi sistemine ve vergi idaresine olan bakışını olumsuz etkile-mekte; belge düzeninin yerleşmesine ve otokontrol mekanizmalarının çalışmasına engel olmaktadır. Ayrıca, dolaysız vergilerin yeterli seviyede olmaması nedeniyle akaryakıt ve tütün mamulleri gibi bazı ürünler üzerindeki yüksek dolaylı vergiler, kayıt dışılığı artıran bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

- Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve KDV Dar Bir Mükellef Tabanı Üzerine Yoğunlaşmıştır.

Verginin tabana yayılması aynı miktarda verginin daha fazla sayıda mükelleften alınması, dolayısıyla her bir mükellefe isabet eden vergi tutarının daha düşük olması anla-mına gelmektedir. Vergi tabanının yaygınlığı vergi yükünün dağılımındaki adaletin önem-li bir göstergesidir. Bu anlamda, Türkiye’de gelir vergisi, kurumlar vergisi ve KDV’nin dar bir mükellef tabanına oturduğu ve dolayısıyla verginin tabana yeterince yayılamadığı görülmektedir. 2011 yılında tahakkuk eden beyana dayanan gelir vergisinin yüzde 21’i ilk 1.500 mükellef; yüzde 32’si ise ilk 5.000 mükellef tarafından beyan edilmiştir. İlgili yılda toplam gelir vergisi mükellefinin 1,8 milyon kişi olduğu dikkate alındığında, tahak-kuk eden toplam gelir vergisinin 1/3’ünün mükelleflerin yüzde 0,28’i tarafından beyan edildiği görülmektedir.

Kurumlar vergisinde ise mükellef tabanı çok daha dar bir görünüm arz etmektedir. 2011 yılında tahakkuk ettirilen kurumlar vergisinin yüzde 39’u ilk 100 mükellef tarafın-dan; yüzde 60’ı ilk 1.000 mükellef tarafından; yüzde 74’ü ise ilk 5.000 mükellef tarafın-dan beyan edilmiştir. Buna göre, 2011 yılında toplam 624,8 bin kurumlar vergisi mükel-lefinin sadece yüzde 0,8’i toplam kurumlar vergisinin 3/4’ünü beyan etmiştir.

Benzer durum KDV’de de görülmektedir. 2011 yılında ilk 100 KDV mükellefi öde-necek verginin yüzde 33’ünü beyan ederken, ilk 1.500 mükellef verginin yüzde 53’ünü; ilk 5.000 mükellef ise yüzde 63’ünü beyan etmiştir. Bu dönemde, toplam KDV mükelle-finin 2,4 milyon olduğu dikkate alındığında, ödenecek toplam KDV’nin yüzde 53’ünün mükelleflerin yüzde 0,2’si tarafından beyan edildiği ortaya çıkmaktadır.

Page 46: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

31

Tablo 4.1: Verginin Tabana Dağılımı

(2011, Milyon TL)Gelir Vergisi Kurumlar Vergisi KDV

Mükellef Tahakkuk Pay(%) Tahakkuk Pay(%) Ödenecek Pay(%)İlk 100 Mükellef 541 8 10.314 39 14.828 33İlk 500 Mükellef 952 14 14.226 54 20.056 44İlk 1000 Mükellef 1.213 18 15.913 60 22.428 50İlk 1500 Mükellef 1.400 21 16.887 64 23.888 53İlk 5000 Mükellef 2.139 32 19.607 74 28.334 63Tüm Mükellefler 6.693 100 26.332 100 45.096 100

Kaynak: Gelir İdaresi Başkanlığı

- Vergi Denetiminde Etkinlik Sağlanamamıştır.

Esas olarak beyana dayalı olan vergi sistemimizde beyan sisteminin yerleşmesi ve sağlıklı işlemesi için vergi denetiminin etkinliği oldukça önemlidir. Mükelleflerin vergi denetiminin sıkı ve etkin olduğunu düşünmeleri ölçüsünde vergi ödevlerini yerine getir-me sorumluluğundan kaçma ihtimalleri azalacaktır. Ancak, ülkemizde denetim oranı ge-rek mükellef sayısı gerek matrah itibarıyla olsun yüzde 1-3 arasında değişmektedir. Genel olarak vergi denetim sonuçları incelendiğinde ise denetimin hem sayısal hem de oransal olarak oldukça yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.

Vergi denetim birimlerinin çok başlılığı ve bunlar arasında koordinasyonun sağla-namaması uzun yıllar boyunca ülkemizde etkin bir vergi denetiminin önündeki en büyük engellerden birisi olarak gösterilmiştir. Bu kapsamda 2011 yılında Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesindeki dört ayrı denetim birimi tek çatı altında toplan-mıştır. Ancak, yeni yapılanmanın denetimde etkinliği artırıp artırmadığı 2012 yılı sonu itibarıyla yapılanmanın üzerinden geçen sürenin kısa olması nedeniyle henüz net olarak ortaya konulamamaktadır.

Denetimde etkinliği etkileyen önemli bir faktör incelemeye alınacak mükelleflerin doğru seçilmesidir. Vergi denetimleri genellikle beyannamesini veren mükellefler üzerine yoğunlaştığı için beyannamesini hiç vermeyen mükellefler bir anlamda ödüllendirilmek-tedir.

- Vergi Cezaları ve Uygulamaları Caydırıcı Nitelikte Değildir.

Türkiye’de vergi cezaları caydırıcı olmaktan uzaktır. Bu durumun temel nedeni ver-gi cezalarının yetersiz olması değil; cezaların etkin bir şekilde uygulanamamasıdır. Vergi cezalarının caydırıcı olabilmesi için vergi kaçıran mükelleflerin tespit edilmeleri halinde karşılaşacakları cezaların, vergiyi zamanında ödemek suretiyle katlanılacak fırsat maliye-tinin üzerinde olması gerekmektedir. Ancak, bir yandan vergi incelemelerinde ödenmesi gereken verginin tam olarak tespit edilememesi diğer yandan da kesilen cezaların yarısı-

Page 47: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

32

nın Vergi Usul Kanunu’nun cezalarda indirime dair hükümleri çerçevesinde indirilebil-mesi vergi cezalarının yetersiz seviyede kalmasına neden olmaktadır. Bunlara ek olarak vergi affı, uzlaşma gibi uygulamaların da etkisiyle ülkemizde vergi kaçırmanın muhtemel cezası, ödenmeyen verginin getirisinin çok altında kalabilmektedir.

2007 yılında Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yaptırılan Mükellef Eğilimleri An-ketinde12 yer alan verilere göre, ankete katılan mükelleflerin yüzde 66’sı vergi kaçıranlara yönelik uygulanan cezaların yeterince caydırıcı olmadığını; yüzde 53’ü vergi kaçıranların yakalanmaları halinde cezalandırılma ihtimalinin düşük olduğunu; yüzde 67’si cezalarda uygulanan indirimlerin vergi kaçırmayı teşvik ettiğini ifade etmişlerdir. Görüldüğü üzere toplumda yer alan genel kanaat, vergi cezalarının kayıt dışı ekonomiyi engellemekten uzak olduğu yönündedir. Ülkemizde caydırıcılık etkisi zaten oldukça azalmış olan vergi cezalarının etkinliğinin uzlaşma müessesesi nedeniyle daha da azalmakta olduğu düşü-nülmektedir.

- Kamu Yönetimi ve Kamu Harcamalarında Etkinliğin Sağlanamaması Vergi-ye Karşı Direnci Artırmaktadır.

Mükellefler kamu giderlerini karşılamak üzere ödedikleri vergilerin kendilerine hizmet olarak dönmesini beklemekte ve vergilerin verimli şekilde kullanılmasını iste-mektedirler. Ancak, ülkemizde yaşanan ekonomik krizlerin bir sonucu olarak uzun yıllar boyunca toplanan vergilerin önemli bir bölümü kamu borç faizi ödemeleri için kullanıl-mıştır. Bunun yanında devlet tarafından yapılan bazı yatırımlar yarım bırakılmış; bazıla-rıysa bitirilmesine rağmen etkin bir şekilde kullanılamamıştır. Kamu sektöründe yapılan gereksiz lüks tüketim harcamaları, makam aracı saltanatı, son derece lüks hizmet binala-rı vatandaşların kamu harcamalarının etkinliğini sorgulamalarına ve dolayısıyla vergiye karşı direnç göstermelerine neden olmaktadır.

Vergilerin verimsiz şekilde kullanılması vatandaşların vergi bilincini zayıflatmakta ve vergiye karşı direnci artırmaktadır. Bu kapsamda, Maliye Bakanlığı tarafından 2008 yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yapılan bir anket13 çalışmasında mükelleflerin kamu harcamalarında bir savurganlığın olup olmadığı sorusuna verdikleri cevap yüzde 82,7 oranında “evet” şeklinde olmuştur.

- Vergi Bilinci Zayıftır.

Türk vergi sistemi esas olarak beyana dayanmaktadır. Dolayısıyla, mükellef öde-yeceği vergiyi kendisi belirlemektedir. Bu usul kaçakçılık riskini de beraberinde getirdiği için idarenin mükelleflerin beyanlarının doğruluğunu denetlemesi gerekmektedir. Vergi bilinci ve eğitimi yeterli olmadığında ise verginin beyan dışı bırakılma riski yükselmek-tedir. Ülkemizde mükellef beyanları ve kayıt dışı ekonominin boyutları göz önünde bu-lundurulduğunda vergi bilincinin düşük olduğu görülmektedir.

12 Türkiye’de Mükelleflerin Vergiye Bakışı, Gelir İdaresi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Daire Başkanlığı, Yayın No: 51, Kasım 2007.13 Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Vergi Yükümlülerinin Vergiyi Algılama ve Tutum Analizi, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, Yayın No:381, Ankara, 2008.

Page 48: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

33

Vergi bilinci ve vergiye uyumla doğrudan ilişkili olan bir konu da vergi affı uygula-malarıdır. Vergi afları, vergi ödevini her türlü olumsuzluğa rağmen büyük bir fedakârlıkla yerine getiren mükellefler aleyhine büyük bir haksızlık yaratmaktadır. Mükellefiyetinin gereklerini zamanında ve eksiksiz yerine getirenleri pişman eden ve adeta cezalandıran; kanuna aykırı davrananları ödüllendiren bir sistemin âdil olduğundan söz etmek mümkün değildir. Vergi afları ile vergisini zamanında ödemeyenler ödeyenlere göre devlet eliyle ekonomik olarak daha avantajlı hale getirilmiş olmaktadır.

Son yıllarda borçların yeniden yapılandırılması şeklinde yapılan bazı düzenlemeler her ne kadar af olarak değerlendirilmese de mükelleflere sağlanan bu tür imkânlar sonuç-ları itibarıyla kısmi bir af niteliği taşımaktadır.

Vergi afları, vergisini ödemeyen vatandaşta nasıl olsa af çıkar beklentisini doğur-makta; bu beklenti nedeniyle mükellefler de kanuni yükümlülüklerini yerine getirmeme yoluna gitmektedirler. Bu durum bir kısır döngü oluşturmakta ve her af düzenlemesi bir sonraki af uygulamasının da habercisi niteliğine dönüşmektedir. Vergi afları aynı zaman-da vergisini tam ve zamanında ödeyen mükellef ile vergisini ödemeyen mükellef arasında adaletsizliğe yol açarak vatandaşta devlete karşı bir güvensizlik oluşturmakta; hatta ver-gisini düzenli ödeyen mükelleflerin bir kısmının vergisini ödememe eğilimine girmesine neden olabilmektedir. Diğer taraftan, vergi cezalarının ve gecikme faizlerinin vergi afları ile indirimi yoluna gidilmesi ve vergi borçlarının taksite bağlanması gibi uygulamalar vergi cezalarının etkinliğini kaybetmesine yol açmaktadır.

- Yerel Yönetimlerin Vergi Gelirleri Yeterli Seviyede Değildir.

Yerel yönetimlerin öz gelirleri arasında bulunan yerel vergiler yerel yönetimlerin kendi gelirlerini toplayarak mali yönden merkezi yönetime bağımlılıklarını azaltabilmele-ri açısından önem arz etmektedir. Yerel kaynaklardan elde edilen vergi gelirlerinin yüksek olması, verilen yerel hizmetlerin finansmanını kolaylaştırmakla kalmayıp aynı zamanda yerel yönetimlerde hesap verme sorumluluğunun da gelişmesine katkı sağlayacaktır. An-cak, Türkiye’de yerel vergi gelirleri yerel yönetimlerin harcamalarını karşılamada olduk-ça yetersiz kalmaktadır. Yerel yönetimlerin toplam vergi gelirleri 2006 yılında 3,3 milyar TL; 2011 yılında ise 6,9 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılında toplanan yerel yönetim vergilerinin yüzde 50’si emlak vergisi; yüzde 27’si belediye harçları, yüzde 17’si diğer belediye vergileri ve yüzde 6’sı ise çevre temizlik vergisinden oluşmuştur. Yerel yönetim vergi gelirlerinin genel yönetim bütçe gelirlerine oranı ise 2011 yılı itibarıyla yüzde 2,65’tir. Bir başka deyişle yerel yönetimler ancak merkezi yönetimin topladığı verginin yüzde 2,65’i kadar vergi toplayabilmektedir. Bu durum hem yerel yönetimlere tahsis edilen vergiler hem de yerel yönetimlerin gelir toplama konusundaki etkinliğiyle açıklanabilir.

Öz gelirlerinin yetersiz olması nedeniyle yerel yönetimler giderlerini merkezden aldıkları paylarla karşılamaktadır. Yerel yönetimlerin giderek artan harcamalarının daha rahat finanse edilebilmesi için yerel vergi gelirlerinin yükseltilmesi gerekmektedir.

Page 49: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

34

- Vergileme İşlemlerinde Bürokrasi Fazladır.

Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi, bilgisayar, internet ve telekomünikasyon hizmetlerinin yaygınlaşması, bürokratik iş ve işlem süreçlerinin hızlandırılması imkânını da beraberinde getirmektedir. Ancak, teknolojik gelişmeler ve mevzuat altyapısı vergile-mede bürokratik işlemlerin azaltılmasına imkân verirken, bazı durumlarda idari uygula-malar ile bürokrasinin azaltılmasından ziyade artmasına yol açıldığı görülmektedir.

Örneğin, Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin değişen teknolojiye ve mevzuata uyumlu olmaması nedeniyle vergi dairelerinde bürokrasi artmaktadır. Yine, tüm vatan-daşların adres bilgileri Merkezî Nüfus İdare Sisteminde (MERNİS) kayıtlı olmasına rağ-men kamu kuruluşları vergi dairelerinden adres sorgulaması talep etmektedir. Mükellef haklarının bir gereği olarak mevzuat tam incelemelerin bir yıl, sınırlı incelemelerin de altı ay içinde tamamlanmasını emretmekte, incelemelerin bu süre içinde bitirilememesi ha-linde ise altı ayı geçmemek üzere ek süre verilebilmektedir. Ancak, inceleme elemanları, üzerlerinde genellikle aynı anda yürütmek zorunda oldukları birden fazla iş bulunması ve uzun süren turne çalışmaları gibi nedenlerle bu sürelere uymada önemli sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu kapsamda, süre uzatımına ilişkin taleplerin değerlendirilme-sinin bile ciddi bir bürokrasiye neden olduğu düşünülmektedir. Benzer şekilde, motorlu taşıtlar vergisinde kasko sigortası değeri uygulamasının sağladığı vergi avantajından ya-rarlanmada olduğu gibi mevzuatın öngördüğü bir hakkın kullanılmasının başvuru şartına bağlanması da bürokratik süreçlerinin uzamasına neden olabilmektedir.

- Otokontrol Müesseseleri Yetersizdir.

Çağdaş vergi sistemlerinde, ödenecek verginin doğruluğunu sağlamak amacıyla her ülkenin kendi bünyesine uygun otokontrol sistemleri bulunmaktadır. Ülkemizde de emsal bedel, emsal ücret, ortalama kâr haddi, asgari gayrisafi hasılat ve transfer fiyatlandırması gibi otokontrol sistemleri belli dönemlerde kullanılmış veya halen kullanılmaya devam edilmekte olup bu uygulamalardan olumlu sonuçlar alınmıştır. Ancak halen uygulanmak-ta olan otokontrol sistemleri günümüz ihtiyaçlarına cevap verememekte ve ödenecek ver-ginin doğruluğunu sağlamada yetersiz kalmaktadır.

Türk vergi sistemi, bugün itibarıyla gerek aynı vergi ile ilgili yükümlülükler arası gerekse de vergiler arası çıkar ilişkisini ortaya çıkarmaya yönelik yeterli seviyede oto-kontrol mekanizmasına sahip değildir. Bunun önemli bir nedeni, 1999 yılında 22.07.1998 tarihli ve 4369 sayılı Kanunla hayata geçirilmesi planlanan vergi reformlarının tamamı-nın değil sadece bir kısmının uygulamaya geçirilmiş olmasıdır. 4369 sayılı Kanun gelirin tanımını değiştirerek, geliri; harcama ve tasarruflara kaynaklık eden ve üzerinden gelir vergisi ödenmemiş her tür kazanç ve iradı gelir olarak tanımlamıştır. Bu tanıma ve ön-görülen yeni sistemin kendi iç mantığına uygun olarak eski sistemde var olan otokontrol mekanizmalarının pek çoğu yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, gelirin tanımında yapılan bu değişiklik hiç yürürlüğe girememiş ve bir süre sonra gelirin tanımında 4369 sayılı Kanun öncesine dönülmüştür.

Page 50: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

35

Sonuç itibarıyla, gelirin tanımında herhangi bir değişiklik olmamış; ancak bu arada vergi kanunlarında yer alan otokontrol mekanizmalarının çoğu yürürlükten kaldırılmıştır. Bir başka deyişle, getirilmek istenen sistemin tüm unsurlarının değil sadece bir kısmının hayata geçirilmesi sistemin bütünlüğünü bozmuş ve sistemi önemli otokontrol mekaniz-malarından yoksun bırakmıştır.

- Gelir İdaresi Başkanlığının Yapılanması Tamamlanamamıştır.

Ülkemizde devlet gelirleri politikalarını uygulamak üzere 05.05.2005 tarihli ve 5345 sayılı Kanunla Gelir İdaresi Başkanlığı kurulmuştur. Ancak Başkanlığın taşra teş-kilatı henüz tüm ülkeyi kavrayacak şekilde faaliyete geçirilememiştir. Bugün itibarıyla 29 ilde 30 vergi dairesi başkanlığı faaliyetini sürdürmekte olup, bunlardan biri (Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı) ihtisas vergi dairesi olarak çalışmakta; diğerleri coğrafi olarak bulundukları il sınırları içinde vergilerin tarh, tahakkuk ve tahsilâtını yap-maktadırlar.

Vergi dairesi başkanlıklarının bulunduğu 29 il dışında kalan 52 ildeki vergi uygula-maları, daha önceden olduğu gibi defterdarlıklar bünyesindeki bağlı veya bağımsız vergi daireleri tarafından yürütülmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığının ve defterdarlıkların bu örgütlenme yapısı bütünsellikten uzak, çok başlı bir görünüm sergilemektedir. Bu çok başlı yapı, Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı vergi denetim birimlerinin buradan ayrılarak Vergi Denetim Kuruluna bağlanmasıyla daha da karmaşık bir hal almıştır. Neticede, il-lerde daha önce sadece Defterdara bağlı olan fonksiyonlar bugün itibarıyla vergi dairesi başkanlığı, Vergi Denetim Kurulu ve defterdarlıklar arasında paylaşılmış bulunmaktadır. Ayrıca, Gelir İdaresi Başkanlığının ve Vergi Denetim Kurulunun gerek personel ağırlığı gerekse motivasyonu bu 29 il üzerine yoğunlaşmıştır.

30 vergi dairesi başkanlığı toplam vergi tahsilâtının yaklaşık yüzde 95’ini gerçek-leştirmesine rağmen, diğer 52 ilde münhasıran vergi odaklı bir teşkilatlanmanın henüz kurulamamış olması, bu illerde kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin artarak yoğunlaşmasına ve mevcut potansiyelin yeterince kavranamamasına neden olmaktadır.

- Uzlaşma Müessesesi Amacını Aşmış ve Af Niteliğine Dönüşmüştür.

Uzlaşma müessesesi her ne kadar kanuni düzenlemeleri yeterince anlayamama veya bilgisizlik gibi nedenlerden dolayı ağır vergi ve cezalara muhatap olan iyi niyetli mükelleflere yönelik olarak tasarlanmış olsa da, zamanla bilerek ve isteyerek vergisini ödemeyen ve ancak tespit edilmesi halinde vergi ve cezaların tamamı yerine bir kısmını ödeyerek yükümlülükten kurtulmak isteyen mükellefler tarafından da kullanılır hale gel-miştir.

Öte yandan, tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma müesseseleri Anayasa ge-reği Türkiye Büyük Millet Meclisi uhdesinde bulunan vergi koymak ve almak yetkisinin başka organlarca kullanıldığı tartışmalarına yol açmaktadır. Ayrıca komisyonların büyük bir kısmı görevlendirme şeklinde oluşturulduğundan, aynı üyelerden oluşan komisyonun

Page 51: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

36

benzer eleştiri konularının uzlaşmasında mükelleflere eşit davrandığına ilişkin tespit ya-pılamamaktadır.

Geçmiş uygulama sonuçlarına bakıldığında inceleme raporlarına dayanarak istenen cezaların yüzde 90-95 aralığından az olmamak üzere silindiği veya sembolik bir rakamda uzlaşıldığı görülmektedir. Dolayısıyla uzlaşma müessesesi cezaların büyük oranda indi-rildiği veya sembolik bir rakam haline geldiği bir uygulama haline dönüşmüştür.

Gelir İdaresi Başkanlığı verilerine göre14 2011 yılında merkezi uzlaşma komisyon-larında gerçekleştirilen 85 uzlaşma sonucunda 1 milyar 28 milyon TL tutarındaki vergi aslının 83 milyon TL’ye; 1 milyar 428 milyon TL tutarındaki vergi cezasının ise 1 milyon TL’ye düşürüldüğü görülmektedir. Buna göre, söz konusu uzlaşmalarda vergi aslının yüz-de 8’i; vergi cezalarının ise yüzde 0,007’si tahsil edilmiş, kalan kısım ise terkin edilmiştir. Aynı yıl taşra uzlaşma komisyonlarında gerçekleştirilen 62.242 uzlaşma sonucunda ise 101 milyon TL tutarındaki vergi aslı 56 milyon TL’ye; 187 milyon TL tutarındaki vergi cezası da 10 milyon TL’ye düşürülerek vergi aslının yüzde 45’i; vergi cezalarının ise yüzde 95’i terkin edilmiştir.

Uzlaşma ile mükellef lehine ancak devlet aleyhine vazgeçilen tutarlardan hangi kriterlere göre vazgeçildiği konusunda hazırlanmış ve tüm komisyonlar tarafından uy-gulanması gereken bir norm bulunmamaktadır. Sonuç itibarıyla, bu uygulamanın kanun koyucunun vergilendirme ödevlerini zamanında ve tam olarak yerine getirmeyen mükel-lefleri cezalandırma gayesine yönelik yaptığı yasal düzenlemeleri etkisizleştirdiği; ceza-ların caydırıcılık fonksiyonunu azalttığı düşünülmektedir.

- Ücret Gelirleri Vergilemesi İstihdam Vergisi Niteliğine Dönüşmüştür.

Ücret gelirlerinin vergi kesintisi yoluyla vergilendirilmesi ve çok özel durumlar dışında beyana konu olmaması nedeniyle ücretliler vergi yükünü hissetmemekte ve bu nedenle ücret üzerindeki vergiler istihdam vergisi niteliğine bürünmekte veya işverenler-ce bu şekilde algılanmaktadır.

Öte yandan, ücret gelirlerinin artan oranlı tarifeye göre vergilenmesi ve kural olarak beyan konusu olmaması, ücretlilere ait birçok gider ve indirimin dikkate alınmamasına ve dolayısıyla adaletsizliğe yol açmaktadır.

14 Gelir İdaresi Başkanlığı Faaliyet Raporu, 2011.

Page 52: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

37

5. PLAN DÖNEMİ PERSPEKTİFİ 5.1. Uzun Vadeli Hedefler

Türkiye ekonomik olarak gelişmiş ülkelerle arasındaki gelir farkını her geçen gün azaltmaktadır. 2001 yılında 195 milyar dolar olan GSYH 2011 yılında 774 milyar dolara ulaşmıştır. 2013-2015 yıllarını kapsayan OVP tahminlerine göre ise ülkemizin milli geliri 2015 yılında 1 trilyon doları yakalayacaktır.

Ekonomik büyüklüğüyle halen dünya sıralamasında on altıncı sırada yer alan Tür-kiye, dünyanın en büyük ilk on ekonomisi arasına girmeyi hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmada önemli bir rol oynayacak olan maliye politikalarının, ülke kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını sağlayacak şekilde uygulanması büyük önem arz etmektedir.

Bu amaçla, vergi sistemi modern vergileme ilkelerine uygun olarak şekillendiril-meli; vergi politikası ise kamu harcamalarına kaynak oluşturmanın yanında ekonomik kalkınmayı desteklemeye yönelik olarak üretimi, büyümeyi, istihdamı artırmak ve gelir dağılımı adaletsizliğini azaltmak gibi fonksiyonları da yerine getiren bir yaklaşımla uy-gulanmalıdır. Bu kapsamda, mevcut vergi yapısında yukarıda sayılan amaçlar gözetilerek gerekli değişiklikler zaman kaybedilmeden yapılmalıdır.

Önceki bölümlerde tespit edildiği üzere Türkiye ile gelişmiş ülkelerin vergi yapıla-rında bazı temel farklar bulunmaktadır. Her şeyden önce ülkemizde vergi yükü gelişmiş ülkelere göre düşüktür. Bunun en önemli nedeni, gelir ve kazançlar üzerinden alınan ver-gilerde ülkemizin vergileme kapasitesinin çok altında bir vergi yüküne sahip olmasıdır. Ancak, vergi yükünün düşük olması vergi oranlarımızın düşük olduğu anlamına gelme-mektedir. Buradaki sorun, kayıt dışı ekonomik faaliyetlerden elde edilen gelirin vergi dışı kalmasıdır. Ücret gelirlerinin düşük gösterilmesi ve kayıt dışı istihdam nedeniyle tahsil edilemeyen gelir vergisi ve sosyal güvenlik primleri de toplam vergi yükünün düşük kal-masına sebep olmaktadır. Vergi yükünün düşük olmasının diğer önemli bir nedeni de vergi kanunlarında yer alan indirim, istisna ve muafiyetlerdir.

Buna göre, vergi oranlarının yükseltilmesi yerine kayıt dışı ekonominin daraltılma-sı ile indirim, muafiyet ve istisnaların azaltılması yoluyla vergi gelirlerinin artırılması, bir yandan vergi tabanını genişletecek diğer yandan da ülkemizde daha âdil ve gelişmiş ülkelerle uyumlu bir vergi yapısının oluşmasına katkı sağlayacaktır.

Ayrıca, vergi uygulamaları konusunda sorunların yaşandığı bazı alanlarda bu so-runların çözümüne yönelik adımlar atılması da önümüzdeki dönemde vergilendirme ala-nında önemli bir gündem konusu olmalıdır.

5.2. Onuncu Kalkınma Planı Hedefleri

Onuncu Kalkınma Planı döneminin hedefleri; vergi yükünün âdil ve dengeli dağılı-mını mali güç ilkesine uygun olarak gerçekleştiren, vergi kayıp ve kaçağının azaltıldığı, mükellef haklarına saygılı, kamu giderlerini karşılarken cari açığın azaltılması ve sürdü-rülebilir ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesinde iktisadî etkinliği sağlayan basit,

Page 53: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

38

âdil, etkin ve çağdaş bir vergi sistemi ile bu hedefleri destekleyecek bir vergi idaresini oluşturmaktır. Bir başka deyişle, Plan döneminde etkin bir vergi idaresiyle desteklenen, basit fakat etkin işleyen çağdaş bir vergi sistemi oluşturmak suretiyle; vergi yükünün âdil ve dengeli dağılımının gerçekleştirilmesine; vergi kayıp ve kaçağının azaltılmasına ve kamu giderlerini karşılarken, cari açığın azaltılması ve sürdürülebilir ekonomik kalkın-manın sağlanmasına yardımcı olunmalıdır.

Bu kapsamda Onuncu Plan döneminde;

• Vergiye gönüllü uyumun artırılması ve vergi tabanının genişletilmesine yönelik çalışmaların sürdürülmesi,

• Vergi mevzuatının, mükellefler tarafından daha iyi anlaşılarak etkinliğinin sağ-lanması amacıyla, sadeleştirilerek kolay anlaşılır hale getirilmesi; verginin mükelleflerce kolayca hesaplanıp beyan edilebildiği bir sistemin oluşturulması,

• Kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye kararlılıkla devam edilmesi,

• Vergi mevzuatında sık sık değişiklik yapılması yerine basit ve kalıcı düzenlemeler yapılması anlayışının benimsenmesi,

• Vergi uyumu ve bilincinin geliştirilmesi,

• Vergi gelirleri içinde dolaysız vergilerin payının artırılması,

• Vergi kanunlarındaki indirim, muafiyet ve istisnaların gözden geçirilmesi ve kap-samlarının olabildiğince daraltılması,

• Yerel yönetimlerin vergi gelirlerinin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması;

• Mali yükümlülüklerin zamanında ödenmesini sağlamak amacıyla etkin bir tahsilat sisteminin oluşturulması,

• Sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın sağlanmasında vergi sisteminin etkinliğinin artırılması,

• Cari açığın azaltılması ve yurt içi tasarrufların artırılmasında verginin iktisadi et-kinliğinin sağlanması,

• Vergi yönetimi ve denetiminde etkinliğin artırılması,

• Vergi anlaşmazlıklarının ve uyuşmazlıklarının çabuk, ekonomik, aynı zamanda hukuka uygun olarak çözüme kavuşturulmasının sağlanmasına yönelik gerekli ve yeterli düzenlemelerin yapılması ve uygulamanın geliştirilmesi hedeflenmelidir.

Page 54: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

39

5.3. Hedeflere Dönük Temel Amaç ve Politikalar

- Kayıt Dışı Ekonominin Boyutunun Azaltılmasına İlişkin Çalışmalar Kararlı-lıkla Sürdürülmelidir.

Ülkemizde kayıt dışı ekonomiye yönelik çalışmalar uzun yıllardır sürdürülmekte-dir. Ancak kayıt dışı ekonomik faaliyetlerle mücadele güçlü ve kararlı bir irade tarafından yapılmadığı sürece etkin olamamakta; aksine, zayıf bir irade kayıt dışı ekonomi anlayışı-nı güçlendirmekte ve artırmaktadır.

Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede üzerinde önemle durulması gereken bir konu özel hukuk düzenlemeleridir. Kayıt dışı ekonomide kayda girmeyen unsurlar özel hu-kuk alanında oluşan durumlar/fiiller veya hukuki işlemlerdir. Bunlar, genellikle vergi hu-kukunda vergiyi doğuran olayları oluşturmaktadır. Dolayısıyla, gizleme veya kayıt dışı kalma esasen özel hukuk alanında cereyan etmekte; vergi hukuku ise sadece bu kayıt dışı kalma durumuna, vergi ve/ya da oluşan hukuka aykırılığın niteliğine göre birtakım müeyyideler öngörmektedir. Kayıt dışı ekonominin sebeplerini ortadan kaldırmadan ve kayıt dışına çıkmayı kolaylaştıran hukuki düzenlemelere son vermeden, sadece müeyyide yoluyla kayıt dışı ekonominin küçültülmesi veya ortadan kaldırılması mümkün değil-dir. Son yıllarda özel hukuk düzenlemeleri yapılırken genellikle vergi boyutunun dikkate alınmadığı ve vergi mevzuatının da özel hukuk alanındaki mevzuat değişikliklerine hızlı uyum sağlayamadığı görülmektedir.

Kira sözleşmelerinin sözlü olarak yapılabilmesi, birçok sözleşmenin yazılı olarak yapılması zorunluluğunun bulunmaması ve Türk Ticaret Kanununa (TTK) göre kambiyo senetlerinin hamiline düzenlenebiliyor olması özel hukukun vergi boyutunu göz ardı eden düzenlemelerine örnek olarak gösterilebilir. Hamiline yazılı hisse senetlerinin devrinin izlenememesi ve her hangi bir bildirim zorunluluğunun dahi öngörülmemesi sermayenin aidiyetinin gizlenmesine; temettülerin vergi dışı kalmasına yol açabilmektedir. Çeklerin hamiline düzenlenmesi ise bunların ciro yoluyla tedavülü sırasındaki para hareketlerinin gizlenmesine imkân sağlamaktadır.

Bu noktada, kişileri yazılılık ilkesinden uzaklaştıran ve hatta bu suretle işlemlerin gizli oluşmasına yol açan bir vergi olan damga vergisi üzerinde de durmak gerekmek-tedir. Yazılı işlem yapmayı, teknik ifadesiyle, bir hususu ispat amacıyla tanzim edilerek imzalanan kâğıtları esas alan damga vergisi bu açıdan gözden geçirilmelidir. Bu verginin mükelleflere getirdiği yük ile bu tür bir verginin uygulanmamasının olumlu ve olumsuz sonuçları karşılaştırılarak gerekli ve yeterli düzenlemelerin yapılmasında ve uygulamanın düzeltilmesinde yarar vardır.

Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede bir diğer önemli konu, kayıt dışı ekonominin önlenmesinde olumlu sonuç veren ve çağdaş vergi sistemlerinde her ülkenin kendi bünye-sine uygun modellerle kullandığı otokontrol sistemleridir. Türk vergi sisteminde geçmişte uygulanan ve olumlu sonuçlar alınan özel kıyaslama yöntemi (beyan edilen harcamalarla gelirin karşılaştırılması esası) ve hizmet işletmelerinde hasılat kontrolü ile ortalama faiz,

Page 55: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

40

amortisman ve vergi öncesi kâr (FAVÖK) oranları gibi mekanizmalar sisteme yeniden kazandırılmalıdır.

Plan döneminde kayıt dışı ekonominin azaltılmasına yönelik olarak vergi sistemi gözden geçirilerek mevzuatta gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca, başta denetim sistemi olmak üzere idari teşkilat gözden geçirilerek, etkin ve verimli çalışması sağlan-malıdır.

Diğer taraftan, kayıt dışı ekonomi ile mücadele, Maliye Bakanlığının tek başına başarılı olabileceği bir alan değildir. Buradaki mücadele gereği ve anlayışının, devletin tüm organlarınca özümsenmesi ve bunların mücadeleye katılması sağlanmadıkça ve bu konuda güçlü bir siyasi irade oluşmadıkça, mücadelede başarı şansının oldukça zayıf olacağı düşünülmektedir.

- Dolaysız Vergilerin Vergi Gelirleri İçerisindeki Payı Artırılmalıdır.

Vergi sistemimizde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı oldukça yüksektir. Bu şekildeki bir dağılım gelişmiş ülkelerle de uyumlu değildir. Ancak, bu du-rumun temel nedeni, dolaylı vergi oranlarının yüksek olmasından ziyade dolaysız vergi gelirlerinin yeterli seviyede olmamasıdır. Raporun önceki bölümlerinde detaylı olarak belirtildiği üzere, ülkemizde dolaylı ve dolaysız vergi oranları, alkollü içecekler, tütün mamulleri, petrol ürünleri, binek otomobiller ve mobil iletişim hizmetleri üzerindeki ver-gi oranları hariç, yüksek değildir.

Ülkemizde sorun kayıt dışı ekonominin varlığı ve verginin tabana yayılamaması nedeniyle dolaysız vergilerin yeterli seviyede tahsil edilememesidir. 2012 yılı sonu iti-barıyla ülkemizde kayıt dışı ekonominin yüzde 27; kayıt dışı istihdamın ise yüzde 40 seviyelerinde olduğu tahmini15 dikkate alındığında, kayıt dışı olan bu alanların kayda alınmasıyla sosyal güvenlik primlerinin de dâhil olduğu dolaysız vergi gelirlerinin artaca-ğını ve dolaylı-dolaysız vergi dağılımının dolaysız vergiler lehine iyileşeceğini söylemek mümkündür.

- İndirim Muafiyet ve İstisnalar Gözden Geçirilerek Gerekli Olanlar Dışında-kiler Kaldırılmalıdır.

Etkin ve âdil bir vergi sisteminin oluşturulabilmesi için mevzuat içinde önemli ölçüde karmaşa yaratan; verginin verimliliğine de zarar veren indirim, istisna ve mu-afiyetlerin ekonomik ve sosyal gereklilikler kapsamında zorunlu olanlar hariç kaldırı-larak vergi tabanının genişletilmesi gerekmektedir. Bu yönde yapılacak düzenlemeler mevzuat içindeki karmaşıklıkların giderilerek basitliğin sağlanmasında da önemli bir rol oynayacaktır.

Bazı gelir unsurlarının beyan sisteminin dışında tutulması, stopaj yoluyla düşük oranda vergilendirilmesi veya sıfır oranda stopaja tâbi tutularak şeklen vergilendirilmesi

15 Friedrich Schneider, Size and Development of the Shadow Economies of Turkey and 37 OECD Countries from 2003 to 2012, BSEC Tax Forum, Kasım 2012.

Page 56: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

41

gibi uygulamalar da bu kapsamda değerlendirilmeli ve zorunlu haller dışında bu tür dü-zenlemelere vergi mevzuatında yer verilmemelidir.

Vergi sistemimizi bozan önemli unsurlardan birisi de vergi kanunları dışındaki di-ğer kanunlarda vergi, resim ve harçlara ilişkin istisna ve muafiyet hükümlerine yer veril-mesidir. Bu yolla yapılan düzenlemeler vergi sistemini bozmanın yanında vergi adaletini de zedeleyebilmektedir. Bu önemli sorun çözülmeli ve indirim, muafiyet ve istisna dü-zenlemeleri sadece ilgili vergi kanunlarında yapılması sağlanmalı, diğer kanunlarda bu yönde düzenlemelere yer verilmemelidir.

- Vergiye Gönüllü Uyum Artırılmalı ve Vergi Bilinci Geliştirilmelidir.

Her ülkenin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı farklı olduğundan, gelir düzeyi, vergi oranı, yaş, cinsiyet, medeni hal, mesleki çevre ve eğitim gibi ekonomik, sosyal ve demografik faktörler; mükelleflerin ceza, denetim ihtimali ve vergi affı gibi durumlara karşı tepki derecesini ülkeden ülkeye farklılaştırmaktadır. Bu bakımdan, Plan döneminde mükelleflerin vergi bilincini geliştirme hedefine yönelik uzun vadeli politikalar üretmek amacıyla ülkemizde mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu etkileyen faktörlerin her biri konusunda ampirik çalışmalar yapılmalıdır. Bu çalışmalar, mükelleflerin dâhil oldukları gruplar itibarıyla vergiye gönüllü uyumun artırılmasına yönelik olmalıdır.

Vergiye gönüllü uyumun artırılması amacıyla kamu gelirlerinin daha etkin ve ve-rimli bir şekilde kullanılması ve mükelleflerin bunu görmesi sağlanmalıdır. Bu kapsamda, başta 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu olmak üzere mevzuatımızdaki şeffaflık ve hesap verebilirlik hükümlerinin etkin şekilde uygulanmasına yönelik gerekli sistem tam olarak kurulmalı ve işletilmelidir.

- Vergi Mevzuatı Sadeleştirilerek Kolay Anlaşılır Hale Getirilmeli; Verginin Mükelleflerce Kolay Hesaplanıp Beyan Edilebildiği Bir Sistem Oluşturulmalıdır.

Vergi mevzuatının karmaşık olması gerek idare gerekse mükellefler açısından yük-sek yönetim ve uyum maliyetleri oluşturmakta; vergiye uyumu azaltırken vergiden kaçın-ma fırsatı doğurmakta ve mükellefler nezdinde vergi kanunlarının adaletsiz olduğu hissini uyandırmaktadır.

2007 yılında yapılan Türkiye’de Mükelleflerin Vergiye Bakışı isimli çalışmada16 yer alan Mükellef Eğilimleri Anketinde mükelleflerin yüzde 52’si vergi mevzuatında ya-pılan değişiklikleri takip edemediklerini; yüzde 68’i ise vergi kanunlarının yeterince an-laşılır ve açık olmadığını ifade etmişlerdir.

Mevzuatın basitleştirilmesi kapsamında vergi sistemi; vergi kanunlarının birbiriyle uyumlu, kısa ve anlaşılabilir olduğu; mevzuatın uygulanması konusundaki farklılıkların giderildiği; vergi istisna ve muafiyetlerinin asgari seviyede tutulduğu; mükelleflerin ver-

16 Türkiye’de Mükelleflerin Vergiye Bakışı, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, Yayın No. 51, Ankara, Kasım 2007.

Page 57: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

42

gilerini rahatlıkla hesaplayabildiği ve beyannamelerini kolayca doldurabildiği bir yapıya kavuşturulmalıdır.

Mevzuatın düzenlenmesine ilişkin Kurumlar Vergisi Kanunu ile başlayan süreç tüm vergi ve vergi benzeri yükümlülükler getiren kanunları kapsayacak şekilde yaygınlaş-tırılmalıdır. İkincil vergi mevzuatının basitleştirilmesine yönelik olarak da hâlihazırda Kurumlar Vergisi Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun için yapılmış olan tek tebliğ uygulamasının yaygınlaştırılmasında yarar vardır. Örneğin, halen yürürlükte olan KDV genel tebliği sayısı 120’dir. Bu tebliğlerin bir kısmı güncelliği-ni kaybetmiş; güncel olan tebliğlerde ise belli bir konuda yer alan düzenlemeler birçok tebliğe dağıtılmıştır. Söz konusu tebliğlerin tek bir tebliğde birleştirilmesi mükelleflerin vergi ödevlerini anlamaları ve yerine getirmelerinde çok büyük kolaylık sağlayacaktır. Öte yandan, yapılacak düzenlemeler çağdaş vergi sistemlerinin tüm öğelerini içermeli ve sık sık değiştirilmesine gerek duyulmayacak nitelikte olmalıdır.

- Mükellef Hakları Yasal Teminat Altına Alınmalıdır.

Vergi Usul Kanununda mükelleflerin ödevleri ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği hal-de mükellef haklarına ilişkin sistematik ve bütüncül bir düzenleme bulunmamaktadır. Vergi sisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesi vergi idaresiyle mükellefler arasında gönüllü işbirliğinin sağlanmasına bağlıdır. Karşılıklı güvene dayanan bir sistemin oluşturulması ve mükellef haklarının ayrıntılı bir şekilde tanımlanıp korunması vergi sisteminin etkinli-ğini artıracaktır. Bu nedenle, mükellef hakları, OECD standartlarına uygun olarak, Vergi Usul Kanununda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmelidir.

- Mükellef ile İdare Arasındaki Anlaşmazlıkların/Uyuşmazlıkların Nedenleri Araştırılmalı ve Uygun İdari ve Yargısal Çözümler Geliştirilmelidir.

Devlet ile mükellefler arasındaki güven ortamının geliştirilebilmesi ve idarenin anayasamızda yer alan hukuk devleti ilkesine bağlı şekilde uygulamalarını yönlendirebil-mesi için idare ile mükellefler arasındaki anlaşmazlıkların/uyuşmazlıkların mümkün olan en az seviyeye indirilmesi ve mevcut anlaşmazlıkların/uyuşmazlıkların da en kısa sürede sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu amaçla genellikle idarî uygulamalardan kaynak-lanan anlaşmazlıkların nedenleri analiz edilerek uyuşmazlığa neden olan düzenleme ve uygulamalar tespit edilmeli ve gerekli düzeltmeler yapılmalıdır. Ayrıca, çok uzun süren yargılama süreçleri gözden geçirilerek hızlandırılmasına ve sadeleştirilmesine yönelik çalışma yapılmalı ve mükellefler ile idare arasındaki anlaşmazlıkların/uyuşmazlıkların kısa zamanda çözüme kavuşturulması sağlanmalıdır17.

- Vergi Mevzuatında Öngörülebilirlik Artırılmalıdır.

Vergi mevzuatının çok sık değiştirilmesi; kamu açıklarının bazen ek vergilerle ya da vergi aflarıyla finanse edilmesi; hatta geçmişe yürütülen vergi kanunlarının çıkartılma-sı mevcut sistemin belirlilik ve istikrarına zarar vermektedir. Girişimcilerin geleceği gör-

17 Ayrıntılı bilgi için bkz. Yusuf Karakoç, Vergi Anlaşmazlıklarının/Uyuşmazlıklarının Çözüm Yolları (Vergi Yargıla-ması Hukuku), 2. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2013.

Page 58: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

43

melerine engel olan, yatırım ve istihdamı da kısıtlayan bu tür uygulamalardan kaçınılarak basit ve kalıcı düzenlemeler tercih edilmeli ve bu suretle öngörülebilirlik artırılmalıdır.

İşletmelerin orta ve uzun vadeli planlarını sağlıklı şekilde oluşturabilmelerini sağ-layabilmek için gelir politikaları ve hedefleri ile bunlara bağlı olarak oluşturulan prog-ramlar gerçekçi bir şekilde hazırlanarak kamuoyu ile önceden paylaşılmalıdır. Sadece kamu finansman dengesini temin etmek için program dışı ani vergi artışlarından mümkün olduğu ölçüde kaçınılmalı; özellikle harcama vergilerindeki ani artışların haksız rekabete neden olan etkisi dikkate alınmalı; işletmelerin vergi yükünün öngörülebilir olmasına önem verilmelidir.

Vergi idaresi tarafından genel tebliğ, sirküler ve özelge gibi ikincil mevzuat oluştu-rulurken kanun hükümlerinin sınırları içinde kalınmalı, kanunda yer almayan açıklamalar yapılmamalı, kanunun sınırları genişletilmemeli ve özellikle kanun gerekçelerinin vergi idaresi tarafından esas hukuk kaynağı gibi değerlendirilerek vergi yükümlülüğü doğura-cak tarzda yorumlanması önlenmelidir.

- Yerel Yönetimlerin Vergi Gelirlerinin Artırılmasına Yönelik Çalışmalar Ya-pılmalıdır.

Halk ile doğrudan ilişki içerisinde olan yerel yönetimlere verilecek yetki ile söz konusu idarelerin daha iyi hizmet vereceği; vergi tahsil yetkisini daha akılcı kullanarak vergi kayıp ve kaçağını daha etkin bir şekilde önleyebileceği ve mükellefler arasında vergi yükünün daha âdil dağılımını sağlayabileceği düşünülmektedir. Bu kapsamda, gü-nümüzde birçok gelişmiş ülke emlak, veraset ve intikal, motorlu taşıtlar, gayrimenkul alım satım, ilan ve reklâm, konaklama, eğlence, çevre koruma ve yol kullanım vergi ve harçlarını yerel yönetimlere tahsis etmiştir.

Yerel yönetimlerin en önemli vergi kaynaklarından birisi olan emlak vergisi bir servet vergisi olmakla birlikte ülkemizdeki mevcut haliyle servetin gerçek değerini kav-ramaktan uzak bir görünüm arz etmektedir. Bu nedenle, emlak vergisinde oran farklılaş-tırmasına gidilmesi ve daha adaletli bir yapı oluşturulması gerekmektedir. Temel vergi kanunlarının yeniden yazıldığı bir ortamda Emlak Vergisi Kanunu da yeniden ele alınarak daha âdil ve etkin bir hale getirilmelidir. Bu kapsamda, yatırım amaçlı olarak gayrimen-kul sahibi olanlar için emlak vergisi oranının artırılması gibi politika alternatifleri değer-lendirilerek hem emlak vergisi gelirleri artırılmalı hem de vergilendirmede adalet ve mali güç ilkelerine uygun bir vergi yapısı oluşturulmalıdır.

Emlak vergisine yönelik bir çalışma mahalli idarelerin güçlendirilmesi açısından da faydalı olacak ve özellikle belediyelerin merkezi yönetime olan mali bağımlılığını hafifletecektir. Bu bağlamda, büyükşehir belediyelerinin sayısının arttığı ve sınırlarının genişlediği de dikkate alınarak önümüzdeki Plan döneminde belediyelerin öz gelirlerini artırmaya yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.

Page 59: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

44

- Vergi Sistemi Sürdürülebilir Ekonomik Kalkınmayı Destekleyici Nitelikte Olmalıdır.

Vergi sisteminin oluşturulmasında, sürdürülebilir ekonomik kalkınma anlayışına uygun politikalar benimsenmelidir. Vergi politikası, sonuçları itibarıyla hem bütçe hem de makroekonomik dengeler açısından büyük önem arz etmektedir. Vergi indirim veya artırımları, kamu/özel sektör tasarrufları, cari işlemler dengesi ve enflasyon gibi temel makroekonomik değişkenler üzerinde etkili olmaktadır. Bu nedenle, yapılacak vergi dü-zenlemelerinin, bütçenin yanı sıra büyüme, yurtiçi tasarruf ve enflasyon gibi makroeko-nomik değişkenlere olan etkisi de dikkate alınarak makro bir çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir.

Vergi politikasının sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı destekleyici nitelikte kulla-nılması, vergilerin isteğe bağlı olarak “konjonktür karşıtı” bir mahiyette artırılması veya azaltılması anlamına gelmektedir. Döngü karşıtı maliye politikası (counter-cyclical fis-cal policy), ekonominin daraldığı dönemlerde genişletici maliye politikasının (vergi in-dirimleri ve/veya harcama artırımları); ekonominin genişlediği dönemlerde ise daraltıcı maliye politikasının (vergi artırımları ve/veya harcama azaltılması) uygulanmasıdır. Bu anlamda, vergilerde yapılacak değişimlerin ekonominin içinde bulunduğu durumu da (iş çevrimleri) dikkate alarak zamanında yapılması ve vergi politikasının ekonomik istikrarı sağlamaya yönelik olarak etkin bir şekilde kullanılması önem taşımaktadır.

- Cari Açıkla Mücadelede ve Tasarrufların Artırılmasında Verginin İktisadi Etkinliği Sağlanmalıdır.

Ülkemizde yaşanan ekonomik büyümeyle birlikte artan enerji ihtiyacı ve ara malı talebi cari açığı artırmış ve ekonomik istikrarı tehdit eder hale gelmiştir. Ayrıca, zaten yetersiz olan yurt içi tasarruf oranları son dönemde daha da düşmüştür. Cari açığın azal-tılmasında ve tasarrufların artırılmasında verginin ekonomik istikrar fonksiyonunun etkin hale getirilmesi amacıyla vergi mevzuatında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

- Vergi Yönetiminde Etkinlik Sağlanmalıdır.

Vergi İdaresinin daha etkin çalışmasını temin etmek için Gelir İdaresi Başkanlığı-nın tüm ülkeyi kavrayacak şekilde teşkilatlanması tamamlanmalı ve vergi dairesi başkan-lığı kurulmayan 52 ilde vergileme faaliyetleri etkinleştirilmelidir. Böylece, bir taraftan bu illerdeki kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin kayda alınması konusunda adım atılırken diğer taraftan da bu illerin toplam vergi tahsilâtı içindeki payının artması sağlanacaktır.

Vergi yönetiminin etkinliği en başta personelin etkinliğine bağlıdır. Etkin bir vergi idaresi kaliteli, çağın gereklerine uygun niteliklerle donanmış, vizyon sahibi personel ve yöneticiler ile mümkündür. Bu nitelikteki personelin vergi idaresine kazandırılabilmesi için gerekli ve yeterli politikalar uygulanmalıdır. Vergi idaresinin merkez ve taşra birim-leri arasındaki görev ve personel dağılım süreçleri gözden geçirilerek eşgüdüm ve koor-dinasyon güçlendirilmelidir. Ayrıca, vergi idaresi personelinin özlük haklarında, özellikle taşra birimlerinde görev yapan yöneticiler açısından ortaya çıkan dengesizlikler gerek

Page 60: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

45

çalışanların kendi arasındaki hiyerarşi gerekse de vergi idaresinin diğer idarelere göre konumu gözetilmek suretiyle giderilerek, gerekli iyileştirmeler yapılmalıdır.

- Uzlaşma Müessesesi Amacına Uygun Hale Getirilmelidir.

Uzlaşma müessesesinin geçmiş uygulama sonuçları dikkate alındığında, cezaların büyük oranda indirilmesine veya sembolik rakamlara düşürülmesine aracılık eden bir ku-rum haline geldiği anlaşılmaktadır. Bu durum, kanun koyucunun vergi ödevlerini tam ve zamanında yerine getirmeyen mükellefleri cezalandırma gayesine yönelik yaptığı yasal düzenlemelerin etkinliğini azaltmakta; cezaların mükellefler nezdinde yaratacağı caydı-rıcılık fonksiyonunu zayıflatmaktadır. Vergi incelemesinin bütün mükellefler nezdinde yapılmasının fiilen imkânsız olması nedeniyle de mevzuat hükümlerine sadık mükellefler nezdinde hem haksız rekabete sebebiyet vermekte hem de adaletsizliklere yol açmaktadır.

Öte yandan, uzlaşma müessesesi eleştirilen yönlerine rağmen, vergi anlaşmazlık-larının çözümünde önemli bir işleve sahiptir. Hiç alınamayacak veya uzun süre geçtikten sonra tahsil edilebilecek bir vergi ve/veya cezanın tahsil edilmesine aracılık edebilmek-tedir. Bu nedenle, uzlaşma müessesesinin aksayan yönleri düzeltilerek sistemde varlığını sürdürmesinde yarar görülmektedir.

Uzlaşmaya varılmasında, vergi aslı ve cezası için asgari-azami oranlar belirlen-mesinin doğru ve mümkün olmadığı açıktır. Uzlaşma konusu yapılan vergilendirme iş-leminin hukuka ve maddî gerçeğe uygunluğu ölçüsünde uzlaşılacak vergi ve/veya ceza miktarı/oranı farklı olabilmelidir. Bu itibarla, uzlaşmanın objektif hale getirilebilmesi için vergi aslı ve/veya cezasında belli oranlarda indirim yapılmak suretiyle uzlaşmaya varıl-masına yönelik bir sınır konulması kurumun mahiyetine uygun değildir. Ancak, verginin kanuniliği ilkesi gereği uzlaşma müessesesinin objektif kriterlere dayanan, sınırları ve kapsamı net bir biçimde belirlenmiş ve bireysel inisiyatifleri minimuma indiren bir yapı-ya kavuşturulması gerekmektedir.

- Vergi Cezalarının Etkinliği ve Caydırıcılığı Artırılmalıdır.

Etkin bir ceza sisteminin ön şartı, vergi kanunlarına aykırı hareketlerin muhakkak tespit edileceği ve ilgili cezaların kararlılıkla uygulanacağı konusunda mükelleflerin te-reddütlerinin olmamasıdır. Vergi cezalarının etkin ve caydırıcı nitelikte olabilmesi için teknolojinin tüm imkânları kullanılarak vergi kanunlarına aykırı hareket edenler mutlak surette tespit edilmeli ve gerekli cezalar uygulanmalıdır. Maktu olarak belirlenen usul-süzlük cezaları günümüz ekonomik şartlarına göre caydırıcılığı sağlayacak şekilde dü-zenlenmelidir. Unutulmamalıdır ki, cezaların caydırıcılığı ve etkinliği sadece ağırlığına değil aynı zamanda ölçülü, kapsayıcı ve katlanılabilir olmasına da bağlıdır. Ayrıca, uz-laşma konusu olabilecek cezaların kapsamı ve niteliği de daraltılarak cezaların etkinliği sağlanmalıdır.

Page 61: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

46

- Takdir Komisyonlarının Matrah Takdirine İlişkin Çalışma Usul ve Esasları Yeniden Belirlenmelidir.

Vergi sistemimizde vergiye ilişkin matrahın beyan edilmediği ya da eksik beyan edildiği durumlarda takdir komisyonlarınca matrah takdiri yapılmaktadır. Ancak takdir komisyonlarınca tarh edilen vergilere karşı vergi mahkemelerinde açılan davalar, söz ko-nusu matrah takdirleri objektif kriterlere dayanmadığı ve afaki matrah takdiri yapıldığı gerekçeleri ile mahkemeler tarafından hukuka uygun bulunmamakta ve buna ilişkin vergi davaları büyük oranda idare aleyhine sonuçlanmaktadır. Bu nedenle, takdir komisyonla-rının matrah takdirine ilişkin çalışma usûl ve esasları objektif kriterlere dayandırılarak yeniden düzenlenmeli ve komisyonların gerçek durumu kavramaya yönelik yetki ve so-rumlukları artırılmalıdır.

- Vergi Tahakkuk Tahsilat Oranları Yükseltilmelidir.

Genel bütçe vergi gelirleri tahakkuk tahsilat oranı 2011 yılı itibarıyla yüzde 84,1’dir. Önceki yıl etkisinden arındırılmış tahakkuk tahsilat oranı ise yüzde 96,1’dir. Bu orandaki bir tahsilat seviyesi bile toplam vergi gelirlerinin büyüklüğü dikkate alındığında önemli miktarda gelir kaybı anlamına gelmektedir. Örneğin, 2011 yılı genel bütçe vergi gelirleri tahakkuk tutarı 301,7 milyar TL, tahsilat tutarı ise 253,7 milyar TL’dir. Bu kapsamda, tahakkuk eden ancak tahsil edilemeyen vergi tutarı 48 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılı merkezî yönetim bütçesi faiz harcamalarının 42 milyar TL seviyesinde olduğu düşünüldüğünde bu tutarın büyüklüğü ve önemi daha iyi anlaşılacaktır. 2011 yılında ön-ceki yıl etkisinden arındırılmış oranlara göre tahsil edilemeyen vergi tutarı ise yaklaşık 11 milyar TL olmaktadır.

Bu bakımdan, Vergi İdaresi mevzuatın kendisine verdiği tüm yetkileri ve teknoloji-nin getirdiği tüm imkânları aktif bir şekilde kullanarak tahsilat oranlarını yükseltmelidir.

5.4. Temel Amaç ve Politikalara Dönük Eylemler ve Uygulama Stratejileri

- Vergi Mevzuatı Basit ve Kolay Uygulanabilir Hale Getirilmelidir.

Vergi mevzuatı, vergi kanunlarının birbiriyle uyumlu, kısa ve anlaşılabilir oldu-ğu; uygulama farklılıklarına, vergi istisna ve muafiyetlerine asgari düzeyde yer verildiği; mükelleflerin vergilerini rahatlıkla hesaplayıp beyannamelerini kolayca verebildiği bir yapıya kavuşturulmalıdır. Bu kapsamda;

• Mevzuatta sık sık değişiklik yapılmasına gerek duyulmayacak nitelikte düzenle-meler yapılması hedeflenmelidir. Vergi mevzuatının basit ve kalıcı olması sağlanmalıdır.

• Mevzuatın sadeleştirilmesi, ifadelerin kesinleştirilmesi ve birbiriyle uyumunun sağlanması gerekmektedir.

• Beyannamelerin basitleştirilmesi ve internet ortamında kolaylıkla verilebilmesi sağlanmalıdır. Kira geliri elde eden mükelleflere yönelik olarak hayata geçirilen önceden

Page 62: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

47

hazırlanmış kira beyanname sistemi diğer gelir unsurları için de uygulanacak şekilde yay-gınlaştırılmalıdır.

• İkincil vergi mevzuatının basitleştirilmesine yönelik olarak özellikle tek tebliğ uygulamasına geçilmelidir.

• Etkin olmayan ve verimsiz bazı vergiler kaldırılmalıdır. Bu kapsamda özellikle damga vergisi ve harçlar başta olmak üzere işlem vergileri gözden geçirilmeli; ülke eko-nomisinin ihtiyaçları doğrultusunda gerekli değişiklikler yapılmalıdır.

• Yapılacak düzenlemelerde kanunilik ve hukukî güvenlik ilkelerine uyum ön plan-da tutulmalıdır.

• Mevzuatta yapılan yeni düzenleme ve/veya değişikliklerin yayımlandıktan makul ve belli bir süre sonra, örneğin gelecek takvim/bütçe yılı başından itibaren, yürürlüğe girmesi genel ilke olarak benimsenmelidir.

• Beyanname veren mükellef sayısı artırılmalıdır. Öncelikle tüm gelir vergisi mü-kelleflerine ihtiyari gelir vergisi beyannamesi verme hakkı verilmeli ve beyanname verme kapsamı kademeli olarak genişletilerek uzun vadede tüm vatandaşların kapsama alınması hedeflenmelidir.

• Vergi mevzuatında yer alan muafiyet ve istisnalar azaltılmalıdır. Vergi kanunların-daki ve diğer kanunlardaki tüm istisna ve muafiyet hükümleri detaylı bir şekilde gözden geçirilerek kapsam olabildiğince daraltılmalı; ekonomik ve sosyal gerekçeler dışında is-tisna ve muafiyet uygulamalarına vergi mevzuatında yer verilmemelidir.

- Daha Adil ve Çağdaş Bir Vergi Sistemi Oluşturulmalıdır.

• Asgari Geçim İndirimi Uygulaması Tüm Gelir Vergisi Mükelleflerini Kapsa-yacak Şekilde Genişletilmelidir.

Gelir Vergisi toplumun tüm kesimlerini kavrayan yapısıyla, toplumda vergi bilin-cinin ve gönüllü uyumun sağlanmasında büyük bir öneme sahiptir. Arz ettiği bu önem itibarıyla gelir vergisini daha âdil ve etkin bir yapıya kavuşturmak için gelirin bir bölümü, ücret gelirlerinde olduğu gibi, vergi dışı bırakılmalıdır. Bu yolla mükelleflerin gelir ve giderlerini objektif olarak beyan etmesi sağlanmış olacaktır.

Gelir vergisi mükelleflerinin elde ettikleri gelirin bir bölümünün vergi dışı tutul-masına yönelik yapılacak düzenleme, Gelir Vergisi Kanununda yer alan basit usul uy-gulaması ile muafiyet ve istisnaların büyük bir bölümünün kaldırılmasına da yardımcı olacaktır. Ayrıca mükelleflerin gelir ve giderlerini objektif olarak beyan etmesi kayıt dışı ekonominin azaltılmasına önemli bir katkı sağlayacaktır.

• Dolaysız Vergilerin Vergi Gelirleri İçindeki Payı Artırılmalıdır.

Vergi gelirleri içerisinde gelişmiş ülkelere göre halen oldukça düşük olan dolaysız vergilerin payı, bu vergilerin tahsilatının artırılması suretiyle makul seviyelere çıkarıl-

Page 63: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

48

malıdır. Bu süreç, dolaylı vergilerde yapılacak düzenlemelerle de desteklenmelidir. Bu amaçla, vergi indirim, istisna ve muafiyet uygulamaları asgari düzeye çekilmeli ve kayıt dışı mükellefler ve faaliyetler kayıt altına alınarak vergi tabanı genişletilmelidir. Dolaylı vergilerde yapılacak oran değişiklikleri sektörel bazda çok yönlü olarak değerlendiril-meli, vergi politikasının temel amaçlarından olan “vergide etkinlik” ve “vergide adalet” açısından KDV’nin indirimli listeleri gözden geçirilmelidir.

KDV uygulamasında, AB ülkelerinde olduğu gibi doğrudan nihai tüketiciye yöne-lik kamu yararı baskın olan ya da kamu hizmeti niteliği taşıyan sosyal ve kültürel hiz-metler, sağlık ürünleri, temel gıda maddeleri, çocuklara ve engellilere sunulan mal ve hizmetler vergiden istisna edilmeli ya da düşük oranda vergiye tâbi tutulmalıdır. Bunların dışında istisna ve düşük oran uygulamalarına son verilerek vergi tabanı genişletilmeli ve mükellef sayısı artırılmalıdır.

• Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadeleye Devam Edilmeli ve Kayıt Dışı Ekonomi-nin GSYH İçindeki Payı Azaltılmalıdır.

Ülke ekonomisinin yaklaşık olarak üçte birini teşkil ettiği tahmin edilen kayıt dışı ekonominin azaltılması, vergi gelirleri ile birlikte kamu tasarruflarını da artıracaktır. Ka-yıt dışı ekonomi ile mücadele kapsamında vergi mevzuatında uygulanabilecek bazı ted-birler şunlardır:

- Mükelleflerin vergi ödevleri gözden geçirilerek vergi düzenlemelerinin daha açık ve anlaşılır hale getirilmesi sağlanmalıdır.

- Yazılı ve görsel iletişim kanallarıyla tanıtım çalışmaları yapılmalıdır.

- Elektronik fatura ve elektronik defter kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.

- Vergi politikalarında istikrar sağlanarak vergi oran ve tutarlarında yaşanan deği-şimler mümkün olduğu kadar minimize edilmelidir.

- Vergi ceza sisteminin etkinliği artırılmalıdır.

- Zorunlu haller dışında vergi affı yoluna gidilmemelidir. Bu amaçla, büyük ekono-mik buhranlar gibi çok özel haller dışında vergi affı getirilemeyeceğine ilişkin anayasa ya da kanunlarda düzenleme yapılmalıdır.

- Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planının değişen şartlara göre uyarlanarak uygulanmasına devam edilmelidir.

- Kayıt dışı ekonomiyi azaltmaya yönelik yapılacak çalışmaların daha bilimsel ve teknik temelde ve ayrıntılı ve sektörel bazda yapılması gerekmektedir. Sektörel bazda ya-pılan araştırmalar ile öncelikle nedenler ortaya çıkarılmalı ve sonrasında da bu nedenleri ortadan kaldıracak önlemler geliştirilmelidir.

- Özellikle ulaştırma sektöründeki kayıt dışı ekonominin çok yönlü olarak değer-lendirilmesi gerekmektedir. Çünkü bu konuyla ilgili hukuki düzenleme yapma, uygulama

Page 64: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

49

ve denetleme yetkileri merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında paylaşılmış durum-dadır. Bu nedenle, ulaştırma sektöründe yapılacak çalışmaların başarısı, kamu kurumları ile özel sektör arasındaki etkin koordinasyon ve işbirliğine bağlıdır. Bu bağlamda, sektö-rü kayıt altına almaya yönelik olarak yapılacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi farklı kamu kurumlarının görüş alışverişi ve güçlü bir işbirliği ile mümkün olacaktır.

- Şehir içi ulaşım faaliyetlerini kayıt altına almaya yönelik tedbirlerin ya kurum-sallaşmaya zorlayıcı mahiyette ya da tüm sektörü topyekûn kavrayacak nitelikte olması gerekmektedir. Şehir içi ulaşım sektörüne yönelik olarak toplu ulaşımda elektronik ücret toplama sistemlerinin; özel taşımacılıkta (taksi) ise mali hafızalı taksimetre zorunlulu-ğunun getirilmesi gibi uygulamalar sektördeki ekonomik faaliyetlerin, teknik kayıplar dışında, büyük oranda kayda girmesini sağlayacaktır.

- Kayıt dışı ekonomi ile mücadele sadece mali idarenin değil, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının etkin katılımını gerektiren bir süreçtir. Tüm kamu kurum ve kuruluşları tarafından alınan bilgiler analiz edilerek kurumlar arasında bilgi paylaşımı sağlanmalıdır. Bu kapsamda, kurumlar arası veri paylaşımı ve karşılaştırmalarının yapılması kayıt dışı iş ve işlemlerin kayda alınmasını kolaylaştıracaktır.

• Vergi Denetim Oranı ve Etkinliği Artırılmalıdır.

Yeniden yapılanan vergi denetim sisteminin uygulama kapasitesi güçlendirilmeli, gelişen bilişim teknolojilerinin vergi denetiminde etkin bir şekilde kullanılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Yeniden yapılandırılan vergi denetim sisteminde gelecekte ortaya çıkabilecek sorunlara yönelik proaktif bir izleme ve çözüm üretme yöntemi benimsenme-lidir.

Vergi denetiminde fiziki malların izlenmesini esas alan denetim modelinden para-yı izleyen denetim modeline geçiş sağlanmalıdır. E-ticaret ve uluslararası vergilendirme konularında denetim kapasitesinin geliştirilmesine yönelik politikalar uygulanmalıdır. Denetim elemanı sayısındaki artış, modern denetim tekniklerinin vergi incelemelerinde daha yaygın olarak kullanılması, risk analizine dayalı denetim gibi konulardaki gelişme-ler son derece olumlu olmakla birlikte, gelirin kaynağını sorgulamayan, nereden buldun sorusunu içermeyen denetim yapısı denetimin verimliliğini ve etkinliğini azaltmaktadır. Bu nedenle, vergi denetimi gerekli yasal düzenlemelerle desteklenmelidir.

Denetim sürelerine ilişkin vergi mevzuatındaki düzenlemeler denetim sisteminin bugünkü yapısı ve denetim sürecinde gerekli bilgi ve belgelerin temin süreleri de göz önünde bulundurularak tekrar gözden geçirilmelidir. Ayrıca vergi denetimlerinde şeffaflık ve standart oluşturma çabalarına devam edilmelidir. Bu amaçla:

- Mükellef, hakkında yazılan vergi inceleme raporuna ilişkin olarak Rapor Değer-lendirme Komisyonuna çağrılmadan önce bilgilendirilmeli ve mükellefin komisyona hangi konularda eleştirildiğini bilerek gelmesi sağlanmalıdır.

- Rapor Değerlendirme Komisyonlarının zaman içerisinde oluşturduğu görüşler dü-zenli aralıklarla kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Page 65: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

50

• Tahsilat Sisteminin Etkinliği Artırılmalıdır.

Vergi İdaresinin bilişim ve bankacılık sistemindeki gelişmelere paralel olarak uy-gulamaya koyduğu bankalar aracılığıyla vergi tahsilatı ve kredi kartı ile elektronik ortam-da tahsilat uygulamalarının alanı genişletilmelidir. Ayrıca mükelleflere vergi dairelerinde kredi kartı kullanarak ödeme yapma imkânı getirilmelidir.

6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında idare-nin alacaklarını icra yoluyla tahsiline işlerlik kazandırılmalı; taksitlendirme müessesesi etkinleştirilmeli; özellikle gayri faal mükelleflerin geçmiş tarihli borçlarının ödenmesinde kolaylık sağlanmalı ve tahsil zamanaşımı müessesesi işler hale getirilmelidir.

• Uzlaşma Müessesesi Gözden Geçirilmeli ve Uzlaşmanın Sınırları, Kapsamı, Vergi Aslı ve Cezalarda İndirim Esasları Netleştirilmelidir.

Tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma müesseselerinin kapsamı, sınırları, han-gi nitelikteki inceleme raporlarının kapsama girebileceği, uzlaşılabilecek vergiler, ceza-lar objektif kriterlere göre yeniden belirlenmelidir. Örneğin, yoruma açık, tartışmalı ve hakkında henüz idari uygulamada veya yargı içtihatlarında fikir birliğine varılmamış bir konu nedeniyle idare tarafından yapılan bir tarh ve/veya ceza kesme işlemine muhatap olan bir mükellef ile tahsil ettiği KDV’yi beyan edip ödemeyen bir mükellefin aynı şart-larda uzlaşmaya giremeyeceği bir sistem getirilmelidir. Ayrıca uzlaşma komisyonunun hangi bilgi ve belgelere dayalı olarak ve hangi kriterlere göre uzlaşma sağlayacağı belir-lenmeli; uzlaşmanın kapsamı ve sınırları net bir biçimde belirlenerek bireysel inisiyatifler asgari düzeye indirilmelidir. Diğer taraftan, uzlaşma müessesesi sadece vergi ve cezalar-da indirim yapan bir mekanizma olmaktan çıkarılmalı; vergi ve ceza indirimi yerine vergi tahsilatını kolaylaştırmaya yönelik taksitlendirme, borç yapılandırması gibi yetkileri de kullanabilen bir yapıya dönüştürülmelidir.

- Vergi Anlaşmazlıklarının Kısa Sürede ve Hukuka Uygun Olarak Çözülmesi Sağlanmalıdır.

Mükellefler ile idare arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkların taraflar arasında çö-züme kavuşturulamadığı ve dava konusu yapılması durumunda, tarafların katlanmaları gereken maliyet artmaktadır. Bu çerçevede, vergi anlaşmazlıklarının kısa sürede ve az masrafla fakat hukuka uygun olarak sonuçlandırılması hem tarafların hem de genel olarak toplumun yararına olacaktır. Uyuşmazlıkların usûl ekonomisi ilkesine uygun olarak so-nuçlandırılabilmesi, öncelikle mahkemelerin bakmakta oldukları dava sayısının azlığına bağlıdır. Bu nedenle, dava sayısının azaltılması ve yargılama süresinin kısaltılması konu-sunda gerekli düzenlemelerin yapılması ve bu sonuca odaklı bir anlayışın oluşturulması gerekmektedir.

- Sürdürülebilir Kalkınmanın Gerçekleştirilmesinde Vergi Sisteminin Etkinli-ği Sağlanmalıdır.

Kurumlar vergisi, işletmelerin yatırım kararlarını ve kârlılık durumlarını olumsuz yönde en fazla etkileyen vergidir. Gelir vergilerinin de kişi ve işletme kararları üzerindeki

Page 66: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

51

olumsuz etkileri diğer vergilere göre daha fazladır. Büyüme üzerinde olumsuz etkisi en az hissedilen vergiler ise gayrimenkuller üzerinden alınan vergiler ile servet üzerinden alınan veraset ve intikal vergileridir. Buna göre, vergi yapısı şekillendirilirken vergilerin ekonomik büyümeye etkileri de mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

• Vergi Politikaları Belirlenirken Çevre Unsuru Gözetilmelidir.

Ülkemizde karbon esaslı vergilendirmeye geçilmelidir. Bu kapsamda, CO2 salınımı düşük araçlarda ÖTV oranları düşürülerek, bu araçlara olan talebin artırılması yoluyla karayolu ulaşımı kaynaklı karbon salınımının azaltılması gibi uygulamalar hayata geçi-rilmelidir.

Hibrit araçların kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla bu araçlardaki vergi yükü, bu tür araçların ülkemizde üretilmesini de sağlayacak şekilde düşürülmedir.

Elektrikli araçların motorlu taşıtlar vergisi karşısındaki durumu netleştirilerek, ya-pılacak değişiklikle bu araçlar için düşük oranlı bir tarife belirlenmelidir.

İşletmelerin çevre koruma ve çevreci yeni teknolojileri kullanmaya yönelik yatırım-ları kapsamındaki amortismana tâbi mallarda hızlandırılmış amortisman uygulanmalıdır.

İşletmelerin arıtma tesislerine yönelik harcamalarına arıtma derecelerine göre muh-telif vergi indirimleri uygulanmalı; yapılan bu indirimlerden doğan vergi kayıpları ise herhangi bir arıtma tesisi bulunmayan veya düşük kalitede arıtım yapan işletmelerden telafi edilmelidir.

Düşük karbon enerji kaynaklarının kullanımını teşvik etmek amacıyla kömürde ka-litesine göre KDV oran farklılaştırılmasına gidilmelidir.

• Teknoloji, Ar-Ge ve İnovasyonu Destekleyen Vergi Politikaları Uygulanmalıdır.

Sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın sağlanması için mevzuatta yer alan teknolo-ji, Ar-Ge ve inovasyonu destekleyici düzenlemelerin uygulanmasına kararlılıkla devam edilmeli; uygulama sonuçları detaylı analizlerden geçirilerek teşvik mekanizmalarında gerekli düzeltme ve geliştirmeler ivedilikle yapılmalıdır. Ayrıca, teknoloji geliştirme böl-gelerindeki faaliyetlerin verimliliğini artırabilmek amacıyla proje bazlı vergi incelemeleri yapılarak sağlanan teşviklerin yerinde kullanılması sağlanmalı ve teşvik edilen bu faali-yetler yeminli mali müşavir raporuna bağlanmalıdır.

• Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliğini Destekleyen Vergi Politikaları Uy-gulanmalıdır.

Yenilenebilir enerji kaynakları olan rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi, jeotermal enerji ve hidroelektrik enerjisinin genel enerji üretimindeki payını artırabilmek için bu alanlara yatırım yapan şirketlere ve şahıslara yönelik vergi teşvikleri uygulanarak yenilenebilir enerji kaynaklarının potansiyeli artırılmalıdır.

Page 67: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

52

Özel sektörün biyokütle enerji santralleri yatırımları yenilenebilir enerji kapsamın-da teşvik edilmeli ve böylece biyokütle kaynağı atıklar hızlıca değerlendirilerek enerjide-ki dışa bağımlılığın azaltılmasına katkı sağlanmalı; yerli ve temiz enerji üretimi destek-lenmelidir.

Tüketicileri enerji tasarrufu sağlayan ev araç ve gereçlerini kullanmaya teşvik et-mek için enerji verimliliği yüksek cihazlardan alınan vergiler azaltılmalıdır.

Enerji verimliliğini artırmak amacıyla yapılacak yatırımlar ve Ar-Ge harcamaları teşvik edilmelidir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen enerji sanayi kullanımına yönlendirilmeli ve bu tür enerji üzerindeki KDV oranı indirilmelidir.

• Eğitimi Destekleyen Vergi Politikaları Uygulanmalıdır.

Ülkemizde eğitimin gelişmesinin önündeki en önemli sorunlardan birisi devletin eğitim alanındaki harcamalarının yetersiz düzeyde olmasıdır. Bu nedenle, kamunun ya-nında özel sektörün de eğitim hizmetlerine katılımını artıracak nitelikte teşvikler uygu-lanmalıdır.

- Cari Açıkla Mücadelede Vergi Sisteminin Etkinliği Sağlanmalıdır.

• Cari Açığı Azaltmaya Yardımcı Olacak Sektörlerde Finansman Maliyetleri Düşürülmelidir.

Yerli üretimin artırılmasına ve alternatif kaynakların kullanılmasına yönelik olarak yatırım ve üretim maliyetlerinin düşürülmesine yönelik vergi teşvikleri uygulanmalıdır.

• Tarım ve Alternatif Turizm Sektörleri Desteklenmelidir.

Tarımsal faaliyetlerde büyük ölçekli profesyonel kurumların payını artırabilmek amacıyla mevzuat düzenlemeleri yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda, büyük ölçekli tarımsal faaliyette bulunan kurumların ve bu kurumlarda çalışan tarım işçilerinin vergi yükü düşürülerek tarımsal faaliyetlerde ölçek büyütme teşvik edilmelidir.

Dış ticaret açığı verdiğimiz pamuk, soya fasulyesi ve buğday gibi tarım ürünleri ile sağlık, kültür, konferans ve yayla turizmi gibi alternatif turizm faaliyetleri desteklenme-lidir.

Plastik ve kauçuk hammaddeleri ithalatta ve dolayısıyla da dış ticaret dengesi ve cari işlemler dengesinde belirleyici role sahip bulunmaktadır. Bu kapsamda plastik ve kauçuk ürünleri hammaddelerinin yurt içi üretiminin artırılmasına yönelik ilâve tedbirler alınmalıdır.

• Raylı Sistem ve Deniz Yolu Taşımacılığı Teşvik Edilmelidir.

Taşımacılıkta daha az enerji kullanan raylı sistem ve deniz yolu taşımacılığı vergi-sel açıdan teşvik edilmelidir. Demiryolu kargo hizmetleri ile denizyolu taşımacılığında indirimli KDV oranı uygulanmalıdır. Şehir içi toplu ulaşım hizmetlerinin yaygınlaştırıl-

Page 68: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

53

ması ve bu alandaki özel sektör yatırımlarının artırılması amacıyla toplu taşıma hizmetle-rindeki vergi yükü düşürülmelidir.

• Binek Otomobillerin Vergilendirme Sistemi Gözden Geçirilmelidir.

Türkiye’de üretilen binek otomobiller genellikle 1600 cc’nin altında motor hacmi-ne sahip araçlardır. 1600 cc altı modellerde uygulanan ÖTV oranı motor silindir hacmi dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir. Bu kapsamda, ÖTV tarifesinde motor silindir hacimlerini 0-1600 cc arası gibi geniş tutmak yerine, ilâve her 100 cc için ÖTV oranı kademeli olarak artırılmalı ve böylece 1300 cc bir araçla 1600 cc araç arasındaki vergi yükü farklılaştırılmalıdır. Ayrıca, binek otomobillerde asgari maktu ÖTV uygulamasına geçilerek düşük fiyat ve kalitedeki ürün ithalatının önüne geçilmelidir.

• Girdi Tedarikinde Yerli Kaynak Kullanımını Özendirecek Vergi Düzenleme-leri Yapılmalıdır.

Yurt içinde kaynak verimliliğinin yükseltilmesi ve katma değerin artırılması kapsa-mında ihracata dönük üretimde kullanılan hammadde ve diğer girdilerin yerli kaynaklar-dan karşılanmasının özendirilmesi için ihracatta tecil-terkin uygulaması ile KDV iadesi süreci etkinleştirilmeli, hızlandırılmalı ve maliyeti düşürülmelidir.

- Tasarrufların Artırılmasında Vergi Sisteminin Etkinliği Sağlanmalıdır.

• İstihdam Üzerindeki Vergi Yükü Azaltılmalıdır.

İstihdam üzerindeki vergi yüklerinin azaltılması, özel kesimin harcanabilir gelirini artırarak tasarruf edilebilir tutarları yükseltecek, kayıt dışı istihdamın kayıt altına girme-sine yardımcı olacaktır. Tasarrufların artırılması amacıyla ücret geliri elde edenler için tarife dilim aralıkları özellikle düşük gelir elde edenlere yönelik olarak yeniden düzenlen-melidir. Yine ücret geliri elde edenler için damga vergisi oranının yüzde 0’a indirilmesi ücretlilerin harcanabilir gelirlerinin ve dolayısıyla tasarruf tutarlarının artırılmasına katkı sağlayacaktır. Ancak, bu indirimlerin kayıt dışı çalışanların kayda alınması ve ücretlerin gerçek tutarlarının beyan edilmesine paralel olarak uygulanması önem taşımaktadır.

• Tasarrufların Kolektif Yatırım Araçlarına Yönlendirilmesi Teşvik Edilmelidir.

Küçük tasarruf sahiplerine ait tasarrufların kolektif sermaye piyasası araçlarına et-kin ve yaygın bir şekilde katılımının sağlanması sürdürülebilir ekonomik kalkınma açı-sından büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda, kolektif yatırım araçlarının diğer al-ternatif tasarruf araçlarına göre daha düşük vergi yüküne sahip olması bu araçların tercih edilmesinde önemli rol oynayacaktır. Örneğin, likit fonlarda halen yüzde 10 olan stopaj oranının yükseltilmesi likit fon yatırımlarının daha uzun vadeli tasarruf araçlarına yönel-mesine yardımcı olacaktır.

• Şirketlerin Halka Açılması Teşvik Edilmelidir.

Hisselerini ilk kez halka arz edecek şirketlere halka arz tarihinden itibaren beş yıl süre ile kurumlar vergisinin fiili dolaşımdaki pay oranına göre değişen oranlarda indirimli olarak uygulanması sermayenin tabana yayılmasını teşvik edecektir.

Page 69: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

54

• Kredilerde Vadeye ve Kullanılan Kredi Tutarına Göre Vergi Yükü Farklı-laştırılmalıdır.

Tüketici kredilerinin sınırlandırılması amacıyla bu kredilerdeki vergi yükü kredi vadesine ve tutarına göre farklılaştırılmalı; vade ve tutar arttıkça vergi yükü de artmalıdır. Konut kredilerinin de Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) kapsamına alınma-sı ve konutun değeri ile kullanılacak kredi tutarına göre fon oranlarının farklılaştırılması gibi alternatifler değerlendirilmelidir. Vergi yükünün, kredi/özkaynak oranı yükseldikçe artması konut alımlarında kredi kullanımını sınırlandırıcı etki yapacaktır.

• Şans Oyunları ile Yarışma ve Çekilişlerde Kazanılan İkramiyeler Üzerindeki Vergi Yükü Artırılmalıdır.

Tasarrufların artırılmasına yönelik olarak şans oyunları, yarışma ve çekilişlerde ka-zanılan ikramiyeler üzerinden artan oranlı veraset ve intikal vergisi alınma seçeneği de-ğerlendirilmelidir. Örneğin, ikramiyeyi hemen çekenler için vergi oranı yüzde 25 olarak uygulanırken, ikramiye tutarının en az yüzde 80’ini 1 yıl ve daha fazla süreli mevduat hesabı veya yatırım fonu gibi yatırım araçlarında değerlendirmeyi tercih edenler için daha düşük vergi oranı öngörülmelidir. Bu sayede daha yüksek oranlı vergilemeden kaçmak isteyen özel kesim tasarrufları mali sistem içine çekilmiş olacaktır.

Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen çekilişlerden ka-zanılan ikramiyeler, idarenin özel kanunu gereği veraset ve intikal vergisinden istisna edilmiştir. Yapılacak düzenleme ile söz konusu çekilişlerden kaynaklanan ikramiyeler de veraset ve intikal vergisine tâbi tutulmalıdır.

• Çocuklar İçin Vergisiz Özel Tasarruf Hesapları Açılmalıdır.

Ebeveynlerin çocukları adına tasarruf yapmaları teşvik edilmelidir. Bu kapsamda bankalarda çocuklara özel tasarruf hesapları oluşturulmalı ve bu hesaplara vergisel avan-tajlar sağlanmalıdır.

• Kıdem Tazminat Fonu Hayata Geçirilmelidir.

Belirli şartların varlığı durumunda işten ayrılan çalışanlara ödenen kıdem tazminat-ları sistematik bir hale getirilmelidir. Buna göre, kurulacak olan kıdem tazminat fonuna işverenler tarafından çalışanlar adına belirli bir tutarda katkı yapılması sağlanmalıdır.

Kurulacak fonda birikecek tutarlar yurtiçi tasarruf düzeyinin artmasına önemli öl-çüde katkı sağlayacaktır. Vergisel açıdan bakıldığında ise fon kazançları üzerindeki vergi yüklerinin düşük tutulması veya sıfırlanması, fon kazançlarının artmasında ve yatırımla-rın finansmanında etkili olacaktır.

• ÖTV’ye Tâbi Tutulacak Lüks Tüketim Mallarının Kapsamı Genişletilmeli ve Bu Mallar İçin Asgari Maktu Tutarlar Belirlenmelidir.

Yarış atları, golf ve yelken gibi spor dallarına mahsus malzeme ve aksesuarlar ile güzellik merkezlerinde kullanılan solaryum ve lazer cihazı gibi mallar ÖTV kapsamına alınmalıdır.

Page 70: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

55

- Diğer Hususlar

KDV iadelerindeki idari süreç netleştirilmeli; vergi daireleri tarafından yapılan risk analizi ve ön inceleme süreci hızlandırılarak standartlara bağlanmalı; bilgi ve belge ek-siklikleri mükellefe veya yeminli mali müşavirine hızla geri bildirilmelidir. Aynı konuda farklı vergi daireleri ve hatta farklı kamu görevlileri tarafından farklı eksiklik taleplerinde bulunulmasının önüne geçilmeli; vergi daireleri arasında uygulama birliği ve koordinas-yon sağlanmalı; personelin sık sık değişmesi suretiyle oluşan zaman kayıpları önlenme-lidir. Ayrıca, uygulama farklılıklarının mükellefler arasında doğurduğu haksız rekabet konusunda vergi idaresi personelinde farkındalık oluşturulmalıdır.

Yeni TTK ile getirilen değişikliler vergi kanunlarında dikkate alınmalı; gerekli ka-nun ve tebliğ değişiklikleri yapılmalıdır. Vergi kanunlarındaki birleşme ve bölünme mü-esseseleri bu kapsamda yeniden düzenlenmelidir. Yeni TTK’da farklı türden şirketlerin birleşebilmelerine imkân tanınması nedeniyle bu konudaki vergi uygulamalarına açıklık getirecek düzenlemeler yapılmalıdır.

Vergi uygulamalarında büyük sorunlar doğuran kat karşılığı, hasılat paylaşımı, yap-işlet-devret veya yap-işlet şeklinde yapılan özel inşaat işlerinin ve ortaya çıkan kent-sel rantların vergilendirilmesine ilişkin vergi mevzuatında açık ve net düzenlemeler ya-pılmalıdır.

Transfer fiyatlandırması müessesesi etkin bir şekilde işler hale getirilmelidir. Trans-fer fiyatlandırması düzeltmelerinin KDV ile ilişkisi açıklığa kavuşturulmalı; örtülü olarak dağıtıldığı kabul edilen tutarların kâr payı olarak dikkate alınması yönünde uygulamaya yön verilmeli; mükelleflerin bu konuda gümrük idaresi ile vergi idaresi arasında sıkışması önlenmelidir.

Çifte vergilemeyi önleme anlaşmalarındaki kavramlar ile iç hukukumuzdaki kav-ramlar birbiriyle daha uyumlu hale getirilmelidir. Vergi kanunlarında yer alan gayri maddi haklar ile ilgili tanımlamaların OECD model anlaşmalarındaki royalti, goodwill, marka, patent ve know-how gibi tanımlamaları net ve ayrıntılı şekilde karşılayabilecek duruma getirilmesi için bu alanda daha fazla ikincil mevzuat kaynağı oluşturulmalı, gerekirse kanun değişikliği yapılmalıdır. Ayrıca, karşılıklı anlaşma usulünün hızlı, etkin ve düşük maliyetli bir şekilde geniş bir kesim tarafından kullanılması için gerekli idari tedbirler alınmalıdır.

Diğer taraftan, Türkiye’nin imzalamış olduğu Çifte Vergilendirmeyi Önleme An-laşmalarının bilgi değişimi ile ilgili 26’ncı maddesinin, OECD Model Anlaşmasında son dönemde yapılan ve esas itibarıyla KDV gibi satış vergileriyle ilgili bilgilerin de değişime konu olması ve banka bilgi gizliliğinin bilgi vermeyi önleyici bir neden olmamasıyla ilgi-li değişiklikler dikkate alınarak revize edilmesi önem kazanmaktadır.

Küreselleşme sonucu yaygınlaşan bazı uygulamaların vergisel boyutlarına açıklık kazandırılmalıdır. Nakit havuzu uygulamasının damga vergisi, KDV ve KKDF karşısın-

Page 71: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

56

daki durumu ile ana şirket tarafından getirilen zarar telafi fonu ve tamamlama fonu gibi sermaye benzeri fonların vergilendirilme esasları açıklığa kavuşturulmalıdır.

Yurt dışıyla bağlantılı faaliyette bulunan mükellef sayısının artması beraberinde özellikle çok uluslu şirketlerle ilgili transfer fiyatlandırması, giderlerin dağıtımı ve ben-zeri yollarla işletme kârlarının diğer ülkelere aktarılması sonucunu doğurabilmektedir. Bu durum, devletleri, kendi sınırları içerisinde aldıkları önlemlerin yetersiz kalması nedeniy-le diğer ülkelerle işbirliğine gitmek zorunda bırakmaktadır. Bu çerçevede, vergi cenneti olarak kabul edilen ülkeler başta olmak üzere, henüz anlaşma yapmadığımız ülkelerle vergileme alanında bilgi değişim anlaşmaları ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları yapılmalıdır.

Yeni ve sivil bir Anayasanın yapımı sürecinde vergi ödevine ilişkin maddenin de yeniden düzenlenmesinde yarar görülmektedir. Bu bağlamda, hazırlanacak yeni Anaya-sada vergi ödevine ilişkin olarak;

“Herkes, kamu harcamalarını karşılamak üzere, vergi ödemekle yükümlüdür. Ver-gi, harç ve diğer mali yükümlülükler, vergi adaleti ve ölçülülük ilkelerine uygun olarak kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Mali yükümlülük getiren hükümler geçmi-şe yürütülemez. Vergi, harç ve diğer mali yükümlülüklerin indirim ve oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir. Bakanlar Kurulu, bu yetkisini her yıl Bütçe Kanunu ile kullanır. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunacak veya bu hak ve özgürlüklerin kul-lanımını önemli ölçüde sınırlayacak şekilde vergilendirme yapılamaz.”

hükümlerinin yer almasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Ayrıca, Anayasaya vergi indirim, istisna ve muafiyetlerinin yalnızca vergi kanunları içerisinde yapılabileceği yönünde kesin ve açık bir hüküm eklenmelidir. Yine, Anayasada büyük ekonomik buhranlar gibi çok özel haller dışında vergi affı getirilemeyeceği yönün-de bir düzenlemeye yer verilmelidir.

Yeniden yazım çalışmaları devam eden Gelir Vergisi Kanunu, toplumun tamamını kavrayan yapısı ile toplumda vergisel bilincinin ve gönüllü uyumun oluşmasına büyük katkı sağlamaya yönelik önemli bir fırsat oluşturmaktadır. Bu kapsamda Kanunun gerçek geliri kavrayacak ve vergi tabanını genişletecek şekilde hazırlanması büyük önem arz etmektedir. Kanunun yeniden yazımında mümkün olduğu kadar istisna ve muafiyetlerin kapsamı daraltılmalıdır. Ayrıca Kanun basitleştirilerek, herkesçe kolay anlaşılabilir bir hale getirilmeli ve uygulamaları da aynı kapsamda kolaylaştırılmalıdır.

Yeniden yazım çalışmaları devam eden Vergi Usul Kanunu mümkün olduğunca basitleştirilerek, herkesçe kolay anlaşılabilir bir hale getirilmeli; mükellefin haklarına yer verilmeli; amortisman ve fire uygulamaları günümüzün şartlarına uygun olarak yeniden belirlenmeli ve vergi cezaları etkinliği ve caydırıcılığı artıracak şekilde yeniden düzen-lenmelidir.

Page 72: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

57

1988 yılında Bakanlar Kurulu Kararıyla18 kurulmuş bir fon olan KKDF, 20 Hazi-ran 2001 tarihli ve 4684 sayılı Kanunun 16’ncı maddesi ile kaldırılmış; ancak yine aynı Kanunun Geçici 3’üncü maddesinde, Fon gelirlerinin yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar yürürlükten kaldırılan Kararname hükümlerine göre tahsil edilmeye devam olu-nacağı hükmüne yer verilmiştir. KKDF’nin halen mülga olan Kararname hükümlerine göre tahsil ediliyor olması kanunilik ilkesine aykırı olduğundan, uygulamasına devam edilip edilmeyeceği hususu netleştirilerek konuya ilişkin yasal altyapının oluşturulması gerekmektedir.

Tarımsal faaliyetlerde büyük ölçekli profesyonel kurumların payını artırabilmek amacıyla kurumlar da çiftçi olarak kabul edilmeli ve çiftçilerin elde ettiği zirai kazançla-rın bir kısmı vergiden istisna edilmelidir. Münhasıran zirai faaliyetlerde çalışan işçilerin ücretleri gelir vergisinden müstesna olmalıdır.

Damga vergisi ve harçlar başta olmak üzere tüm işlem vergileri gözden geçirilme-lidir. Kayıt dışılığın önüne geçilmesi, kayıt sisteminin geliştirilmesi ve kurumsallaşmanın yerleştirilebilmesi amacıyla kural ve anlaşmaların sözlü olmak yerine yazılı olarak ya-pılmasını teşvik etmek gerekmektedir. Bu kapsamda, sözleşmelerin damga vergisinden istisna edilmesinin kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye önemli destek vereceği düşünül-mektedir.

Motorlu taşıtlar vergisinde kasko sigortası değeri uygulamasının sağladığı vergi avantajından yararlanmada başvuru şartı ikincil mevzuatta yapılacak bir düzenleme ile kaldırılmalıdır.

Vergi idaresinin taşra teşkilatının işbölümünü düzenleyen Vergi Dairesi İşlem Yö-nergesi taşra personelinin yeniden yapılandırılmasına ve idarenin teknolojik altyapısında-ki gelişmelere paralel olarak yenilenmelidir.

Matrah takdirlerinin objektif kriterlere dayanılarak yapılabilmesi amacıyla takdir komisyonlarının çalışma usûl ve esasları yeniden belirlenmeli; yetki ve sorumlulukları artırılmalıdır.

18 12.05.1988 tarih ve 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı.

Page 73: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

58

6. GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Türkiye, dünyanın en büyük on ekonomisi arasına girme hedefi doğrultusunda hızla ilerlemektedir. Bu hedefe ulaşmada Onuncu Kalkınma Planı şüphesiz önemli bir yol gös-terici olacaktır. Onuncu Kalkınma Planının temelini oluşturacak Özel İhtisas Komisyonu Raporlarından biri olan Vergi Özel İhtisas Komisyonu Raporunda vergi sistemimiz tüm yönleriyle ele alınarak, çağdaş kalkınma anlayışının gereklerine uygun olarak yapılması gereken düzenleme ve eylemler tespit edilmeye çalışılmıştır.

Önümüzdeki süreçte ilk olarak yapılması gereken vergi sistemimiz içerisinde do-laylı dolaysız vergi gelirlerinin dağılımının düzeltilmesi ve kayıt dışı ekonominin boyu-tunun azaltılmasıdır. Her ne kadar içinde bulunduğumuz ekonomik ve sosyal şartlar al-tında bu hedefe ulaşmak oldukça zor olsa da bu iki alandaki olumlu gelişmelerin birbirini besleyeceği ve sonuca ulaşmanın sanıldığı kadar zor olmayacağı düşünülmektedir. Zira kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin kayıt altına alınmasıyla elde edilecek ilave vergi gelir-leri dolaylı-dolaysız vergi bileşiminin düzeltilmesini sağlayacak; dolaylı-dolaysız vergi dağılımının iyileşmesi de vergi yükünün daha âdil dağılımını sağlayarak kayıt dışılığı azaltacaktır.

Vergi İdaresi gelişen teknolojiyi daha yaygın ve etkin kullanarak kayıt dışı ekonomi ile mücadeleye devam etmektedir. Ancak kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınabilmesi için asıl gerekli olan, kamu kurum ve kuruluşları dâhil, toplumun tüm kesimlerinin kayıt dışı ekonomiyle mücadele konusundaki ortak mutabakatı ve faaliyetleridir.

İkinci olarak, vergi sistemimiz basitleştirilerek gerek vergi idaresi gerekse toplum tarafından kolay anlaşılır ve uygulanabilir hale getirilmelidir. Bu anlayışın mevzuat ha-zırlama sürecinde ilke olarak benimsenmesi; özellikle yazımı süren Gelir Vergisi Kanunu çalışmalarında da bu anlayışa hassasiyetle uyulması büyük önem arz etmektedir.

Verginin tabana yayılması ve vergi adaletinin sağlanmasına yönelik çalışmalara ka-rarlılıkla devam edilmelidir. Bu kapsamda, tüm vergi kanunları gözden geçirilerek vergi indirim, muafiyet ve istisnaları asgari düzeye indirilmelidir.

Plan döneminde cari açığın azaltılması ve tasarrufların artırılmasında etkin rol oy-nayacak bir vergi sistemi ile sürdürülebilir bir kalkınmanın sağlanması hedeflenmelidir. Bu hedeflere ulaşırken ana ilke, ülkemiz vergi sisteminin çağdaş normlara dayandırılarak gelişmiş ülkelerle uyumlu hale getirilmesidir.

Temel hedeflerden biri olan cari açığın azaltılması amacıyla açığı azaltıcı yönde katkı verecek sektörlerde finansman maliyetleri düşürülmeli; kamu alımlarında yerli üre-tici lehine mekanizmalar geliştirilmeli; tüketici kredileri üzerinden alınan vergiler etkin-leştirilmelidir. Ayrıca personel istihdamı, raylı sistem ve deniz yolu taşımacılığı, alternatif turizm sektörleri ve dış ticaret açığı verdiğimiz ürünlerin dâhilde üretimi desteklenme-lidir. Tasarrufların artırılması amacı doğrultusunda ise, başta uzun vadeli olanlar olmak üzere yatırım araçları teşvik edilmeli; şirket hisselerinin halka arzı kolaylaştırılmalıdır.

Page 74: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

59

Ekonomik kalkınmayı sürdürülebilir kılma yolunda vergi politikaları, teknoloji-yi, Ar-Ge ve inovasyonu, yenilenebilir enerjileri ve enerji verimliliğini desteklemelidir. Sürdürülebilirlik anlayışının yerleşmesinde temel etken olan eğitim hizmetleri ise teşvik edilmeye devam edilmelidir.

Plan döneminde yapılacak çalışmalarla ülkemizin son yıllarda ortaya koyduğu eko-nomik büyümenin vergi sistemimizde yapılacak düzenlemelerle birlikte sürekli kılınması ve daha da ileri götürülmesi; kalkınmanın sağladığı faydaların toplumun tamamına daha âdil bir biçimde yansıtılabilmesi için vergi bilincinin geliştirilerek vergi yükünün daha âdil bir şekilde dağıtılması amaçlanmalıdır.

Tüm bu değerlendirme ve tespitler ile bu kapsamda sunulan önerilerin Onuncu Kalkınma Planının hazırlık ve uygulama sürecinde dikkate alınmasının; daha âdil, etkin, gelişmiş ülkelerle uyumlu ve ülkemizi yüksek refah seviyesine taşımada yardımcı olacak bir vergi yapısı oluşturma sürecini hızlandıracağı ve bu vergi yapısının da ülkemizde sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmanın yakalanmasına önemli katkı sağlayacağına ina-nılmaktadır.

Page 75: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

60

EK

LE

RE

K T

AB

LO

LA

R

Ek

Tabl

o 1:

Tür

kiye

Ver

gi Y

apıs

ı

(Ver

gi/T

opla

m V

ergi

) (%

)19

6519

7519

8519

9019

9520

0020

0520

0620

0720

0820

0920

1020

11G

elir

ve

Kaz

anç

Üze

rind

en A

lınan

Ver

gile

r29

,642

,337

,033

,528

,329

,521

,821

,623

,723

,924

,121

,321

,3G

elir

Verg

isi

24,8

32,9

27,5

26,8

21,6

22,2

14,7

15,6

17,0

16,5

16,4

14,0

13,7

Kur

umla

r Ver

gisi

4,8

5,1

9,5

6,7

6,7

7,3

7,1

6,0

6,8

7,3

7,7

7,3

7,6

Sosy

al G

üven

lik P

rim

i5,

99,

514

,319

,712

,118

,722

,422

,421

,725

,024

,524

,926

,7M

ülki

yet Ü

zeri

nden

Alın

an V

ergi

ler

10,5

6,9

4,6

2,3

3,0

3,2

3,3

3,6

3,8

3,6

3,6

4,1

4,1

Mal

ve

Hiz

met

ler

Üze

rind

en A

lınan

Ver

gile

r54

,041

,336

,027

,937

,642

,049

,348

,747

,745

,545

,747

,746

,0Tü

ketim

Ver

gile

ri53

,540

,935

,727

,437

,140

,647

,446

,845

,643

,543

,645

,844

,1G

enel

Tük

etim

Ver

gile

ri-

- 23

,320

,131

,124

,221

,822

,221

,320

,320

,021

,722

,1Ö

zel T

üket

im V

ergi

leri

53,5

40,9

12,4

7,3

6,0

16,4

25,5

24,6

24,3

23,2

23,6

24,1

22,0

Diğ

er V

ergi

ler

--

8,1

16,6

19,0

6,6

3,2

3,7

3,1

2,0

2,1

2,1

1,9

Topl

am10

010

010

010

010

010

010

010

010

010

010

010

010

0

Kay

nak:

OEC

D R

even

ue S

tatis

tics 2

012

Not

: 201

0 ve

201

1 ra

kam

ları,

Kam

u H

esap

ları

Bül

teni

nde

yer a

lan

veril

er k

ulla

nıla

rak

revi

ze e

dilm

iş ra

kam

lard

ır.

Page 76: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

61

Ek

Tabl

o 2:

OE

CD

Ülk

eler

i Ver

gi Y

apıs

ı

(Ver

gi/T

opla

m V

ergi

) (%

)19

6519

7519

8519

9520

0520

0920

10G

elir

ve

Kaz

anç

Üze

rind

en A

lınan

Ver

gile

r35

3838

3434

3333

Gel

ir Ve

rgis

i26

3030

2624

2524

Kur

umla

r Ver

gisi

98

88

108

9So

syal

Güv

enlik

Pri

mi

1822

2225

2527

26İs

tihda

m V

ergi

si (P

ayro

ll Ta

x)1

11

11

11

Mül

kiye

t Üze

rind

en A

lınan

Ver

gile

r8

65

56

55

Tük

etim

Ver

gile

ri36

3132

3231

3133

Gen

el T

üket

im V

ergi

leri

1213

1619

2020

20Ö

zel T

üket

im V

ergi

leri

2418

1613

1111

11D

iğer

Ver

gile

r2

22

33

33

Topl

am10

010

010

010

010

010

010

0

Kay

nak:

OEC

D R

even

ue S

tatis

tics,

2012

Not

: İst

ihda

m v

ergi

si, i

şçi,

işve

ren

ya d

a ke

ndi h

esab

ına

çalış

anla

r tar

afın

dan

maa

şın

belli

bir

yüzd

esi y

a da

kiş

i baş

ı mak

tu b

ir tu

tar o

lara

k öd

enen

ve

sosy

al g

üven

lik p

rimi

mah

iyet

inde

olm

ayan

ver

gile

ri ifa

de e

tmek

tedi

r.

Page 77: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

62

Ek

Tabl

o 3:

Tür

kiye

’de

Verg

i Yük

ü

(Mily

ar T

L)

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2011

1- K

onso

lide

Büt

çe/M

erke

zi Y

ön. B

ütçe

si54

,376

,310

0,4

119,

713

7,5

152,

816

8,1

172,

421

0,5

253,

82-

Mah

alli

İdar

eler

5,8

7,3

2,0

2,7

3,4

3,7

4,2

3,8

5,9

6,9

3- F

onla

r1,

61,

3-

- -

- -

- -

- 4-

Sos

yal G

üven

lik K

urum

ları

16,6

23,5

29,7

33,1

43,7

47,5

58,7

58,7

71,7

93,4

5 To

plam

(1+2

+3+4

)78

,210

8,4

132,

115

5,5

184,

620

4,0

231,

023

4,9

288,

135

4,1

6- G

SYH

35

0,5

454,

855

9,0

648,

975

8,4

843,

295

0,5

952,

61.

0988

1.29

8 V

ergi

Yük

ü (1

/6, %

)15

,516

,818

,018

,418

,118

,117

,718

,119

,119

,5 V

ergi

Yük

ü (2

/6, %

) 1,

71,

60,

40,

40,

40,

40,

40,

40,

50,

5 V

ergi

Yük

ü (4

/6, %

) 4,

75,

25,

35,

15,

85,

66,

26,

26,

57,

4To

plam

Ver

gi Y

ükü

(5/6

, %)

22,3

23,8

23,6

24,0

24,3

24,2

24,3

24,7

26,1

27,4

Kay

nak:

Kal

kınm

a B

akan

lığı,

Mal

iye

Bak

anlığ

ıN

ot: 2

006

yılın

dan

sonr

a M

erke

zi Y

önet

im B

ütçe

si ta

nım

ına

geçi

lmiş

tir. V

ergi

red

ve ia

dele

ri ha

riç n

et ra

kam

lard

ır.

Ek

Tabl

o 4:

Tür

kiye

’de

Dol

aylı

ve D

olay

sız

Verg

i Dağ

ılım

ı

(%)

Dol

aysı

z Ve

rgile

rD

olay

lı Ve

rgile

r20

0238

,861

,220

0336

,463

,620

0436

,064

,020

0535

,264

,820

0634

,865

,220

0737

,262

,820

0837

,862

,220

0938

,261

,820

1034

,765

,320

1135

,065

,0

Kay

nak:

Mal

iye

Bak

anlığ

ı, (O

ECD

sını

fland

ırmas

ına

göre

)N

ot: S

osya

l güv

enlik

prim

gel

irler

i har

içtir

.

Page 78: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

63

Ek Tablo 5: Türkiye’de Vergilerin Toplam Vergi Gelirleri İçindeki Payı

(%) 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011Gelir ve Kazanç Üzerinden Alınan Vergiler 33,8 32,1 31,6 30,5 29,2 31,5 32,7 32,7 29,1 29,9

a) Gelir Vergisi 23,7 21,1 21,2 20,5 21,1 22,5 22,6 22,3 19,2 19,2 Beyana Dayanan 1,6 1,4 1,3 1,2 1,1 1,0 1,1 1,2 1,0 1,1 Basit Usul 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 Gelir Vergisi Tevkifatı 21,5 18,9 19,0 18,4 19,2 20,7 20,7 20,3 17,5 17,5 Gelir Geçici Vergisi 0,6 0,7 0,8 0,8 0,7 0,7 0,7 0,7 0,6 0,6 b) Kurumlar Vergisi 10,0 11,0 10,5 10,1 8,1 9,0 10,1 10,5 9,9 10,6 Beyana Dayanan 2,0 2,1 0,7 0,2 0,4 0,1 0,3 0,3 0,2 1,4 Kur. Vergisi Tevkifatı 0,1 0,1 0,1 0,1 0,2 0,0 0,1 0,1 0,1 0,1 Geçici Vergi 8,0 8,8 9,7 9,7 7,6 8,9 9,6 10,0 9,6 9,1Dahilde Alınan Mal ve Hizmet Vergileri 41,8 43,1 43,4 44,1 43,2 41,6 40,0 42,4 43,6 40,7

c) Dahilde Alınan KDV 14,4 13,0 13,1 11,8 11,6 11,0 10,0 12,1 12,5 11,8 Beyana Dayanan KDV 14,4 12,9 12,6 11,2 10,9 10,4 9,5 11,5 11,9 11,3 KDV Tevkifatı 0,0 0,1 0,5 0,6 0,7 0,6 0,5 0,6 0,6 0,5 d) Özel Tüketim Vergisi 24,2 27,4 26,6 27,9 26,9 25,6 24,9 25,3 27,2 25,3 Petrol ve Doğalgaz

Ürünleri (I) 18,6 18,3 15,7 16,2 14,9 14,4 14,2 14,8 15,1 13,2

Motorlu Taşıtlar (II) 1,2 1,9 2,7 3,6 3,0 2,8 2,3 1,9 2,9 3,4 Alkollü İçkiler (III-a) 0,7 1,2 1,3 1,3 1,4 1,2 1,2 1,2 1,4 1,5 Tütün Mamulleri (III-b) 3,4 5,5 6,1 6,0 6,5 6,3 6,5 6,7 7,0 6,2 Kolalı Gazozlar (III-c) 0,2 0,3 0,3 0,3 0,3 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 Dayan. Tüketim ve Diğer

Mallar (IV) 0,2 0,3 0,4 0,6 0,7 0,7 0,6 0,5 0,7 0,8

e) BSMV 1,7 1,4 1,6 1,7 1,9 2,1 2,2 2,3 1,7 1,7 f) Şans Oyunları Vergisi 0,3 0,3 0,3 0,2 0,2 0,2 0,2 0,2 g) Özel İletişim Vergisi 1,4 1,3 1,9 2,5 2,6 2,8 2,7 2,5 2,0 1,7Mülkiyet Üzerinden Alınan Vergiler 1,3 2,7 1,6 2,2 2,3 2,4 2,4 2,7 2,5 2,5

h) Veraset ve İntikal Ver. 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 ı) Motorlu Taşıtlar Vergisi 1,3 2,6 1,5 2,1 2,2 2,3 2,4 2,6 2,4 2,4Uluslararası Ticaret ve Muamelelerden Al. Vergiler 17,4 16,7 18,8 18,2 20,1 19,0 19,5 16,6 18,8 21,1

i) Gümrük Vergileri 1,1 1,2 1,4 1,3 1,5 1,6 1,7 1,4 1,5 1,8 j) İthalde Alınan KDV 16,3 15,4 17,4 16,9 18,5 17,3 17,8 15,2 17,2 19,2 k) Diğer Dış Ticaret Ver. 0,1 0,1 0,1 0,1 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0Diğer 5,7 5,4 4,6 4,9 5,3 5,5 5,4 5,5 6,0 5,9

Kaynak: Maliye BakanlığıNot: Konsolide Bütçe/Merkezi Yönetim Bütçesi kapsamı kullanılmıştır.

Page 79: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

64

Ek Tablo 6: OECD Ülkelerinde Toplam Vergi Gelirlerinin GSYH İçindeki Payı

(%) 1965 1975 1985 1995 2000 2008 2009 2010 2011*ABD 24,7 25,6 25,6 27,8 29,5 26,3 24,2 24,8 25,1Almanya 31,6 34,3 36,1 37,2 37,5 36,5 37,3 36,1 37,1Avustralya 20,6 25,4 27,8 28,2 30,4 27,1 25,8 25,6 -Avusturya 33,9 36,7 40,9 41,4 43,0 42,8 42,5 42,0 42,2Belçika 31,1 39,4 44,3 43,5 44,7 43,9 43,1 43,5 44,0Çek Cumhuriyeti - - - 35,9 34,0 35,0 33,9 34,2 35,3Danimarka 30,0 38,4 46,1 48,8 49,4 47,8 47,7 47,6 48,3Estonya - - - 36,3 31,0 31,7 35,7 34,2 32,8Finlandiya 30,4 36,6 39,8 45,7 47,2 42,9 42,8 42,5 43,4Fransa 34,2 35,5 42,8 42,9 44,4 43,5 42,5 42,9 44,5Hollanda 32,8 40,7 42,4 41,5 39,6 39,3 38,2 38,7 -İngiltere 30,4 34,9 37,0 34,0 36,4 35,8 34,2 34,9 35,5İrlanda 24,9 28,5 34,3 32,1 31,0 29,1 27,7 27,6 28,2İspanya 14,7 18,4 27,6 32,1 34,3 33,1 30,9 32,3 32,4İsrail - - - 36,7 36,8 33,8 31,4 32,4 32,6İsveç 33,3 41,3 47,4 47,5 51,4 46,4 46,6 45,5 44,5İsviçre 17,5 23,8 25,2 26,9 29,3 28,1 28,7 28,1 28,5İtalya 25,5 25,4 33,6 39,9 42,0 43,0 43,0 42,9 42,9İzlanda 26,2 30,0 28,2 31,2 37,2 36,7 33,9 35,2 36,0Japonya 17,8 20,4 26,7 26,4 26,6 28,5 27,0 27,6 -Kanada 25,7 32,0 32,5 35,6 35,6 32,3 32,1 31,0 31,0Kore - 14,9 16,1 20,0 22,6 26,5 25,5 25,1 25,9Lüksemburg 27,7 32,8 39,5 37,1 39,1 35,5 37,7 37,1 37,1Macaristan - - - 41,5 39,3 40,1 39,9 37,9 35,7Meksika - - 15,5 15,2 16,9 20,9 17,4 18,8 19,7Norveç 29,6 39,2 42,6 40,9 42,6 42,1 42,4 42,9 43,2Polonya - - - 36,2 32,8 34,2 31,7 31,7 -Portekiz 15,9 19,1 24,5 29,3 30,9 32,5 30,7 31,3 -Slovak C. - - - 40,3 34,1 29,5 29,1 28,3 28,8Slovenya - - - 39,0 37,3 37,1 37,1 37,5 36,8Şili - - - 18,5 18,9 21,4 17,1 19,6 21,4Türkiye 10,6 11,9 11,5 16,8 24,2 24,2 24,6 26,1(1) 27,4(1)

Y. Zelanda 23,9 28,4 30,9 36,2 33,2 33,8 31,6 31,5 31,7Yunanistan 18,0 19,6 25,8 29,1 34,3 32,1 30,4 30,9 31,2AğırlıksızOECD6 Ort. 25,5 29,3 32,5 34,5 35,2 34,5 33,7 33,8 -

Kaynak: OECD Revenue Statistics, 2012(1) 2012 yılsonu itibarıyla revize edilen rakamlardır.* Geçici

Page 80: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

65

Ek Tablo 7: Başlıca Vergi Gelirlerinin Toplam Vergi Gelirleri İçindeki Payı

(2010, %)Gelir ve

KarSosyal

Güvenlik Ücret MülkiyetMal ve Hizmet Diğer

ABD 43,6 25,7 0,0 12,7 18,0 0,0Almanya 28,8 39,2 0,0 2,3 29,6 0,0Avustralya 57,1 0,0 5,2 9,3 28,4 0,0Avusturya 28,4 34,7 7,0 1,3 28,1 0,6Belçika 34,6 32,6 0,0 6,9 25,8 0,0Çek Cum. 20,5 44,9 0,0 1,3 33,3 0,0Danimarka 61,4 2,1 0,5 4,0 32,0 0,0Estonya 19,9 38,6 0,0 1,1 40,4 0,0Finlandiya 35,7 29,8 0,0 2,8 31,6 0,1Fransa 22,0 38,8 3,2 8,5 25,1 2,4Hollanda 28,1 36,6 0,0 3,8 31,0 0,5İngiltere 37,7 19,2 0,0 12,1 31,0 0,0İrlanda 36,4 20,2 0,7 5,6 37,1 0,0İspanya 28,5 37,7 0,0 6,4 26,8 0,7İsrail 29,3 17,2 3,9 9,6 40,0 0,0İsveç 35,7 25,1 7,1 2,4 29,5 0,1İsviçre 46,3 23,8 0,0 7,4 22,6 0,0İtalya 33,0 31,4 0,0 4,8 26,0 4,8İzlanda 44,4 11,8 0,5 7,0 35,2 1,1Japonya 30,2 41,1 0,0 9,7 18,7 0,3Kanada 46,8 15,3 2,1 11,5 24,3 0,0Kore 28,2 22,8 0,2 11,4 33,9 3,4Lüksemburg 36,6 29,2 0,0 7,2 26,9 0,1Macaristan 20,4 31,5 1,5 3,1 42,8 0,7Meksika 27,8 15,4 1,5 1,6 52,6 1,1Norveç 47,0 22,5 0,0 2,9 27,6 0,0Polonya 20,4 35,0 0,8 3,8 39,5 0,5Portekiz 27,0 28,8 0,0 3,7 39,5 0,8Slovak Cum. 18,0 43,8 0,0 1,5 36,8 0,0Slovenya 20,2 40,5 0,2 1,6 37,4 0,0Şili 38,4 6,9 0,0 3,6 51,3 -0,3Türkiye 21,7 23,7 0,0 4,2 48,4 1,9Yeni Zelanda 53,7 0,0 0,0 6,8 39,5 0,0Yunanistan 22,3 35,4 0,0 3,2 39,2 0,0OECD Ort. 33,4 27,1 1,1 5,3 32,5 0,6

Kaynak: OECD Revenue Statistics, 2012

Page 81: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

66

Ek Şekil 1: Ücret Gelirleri Üzerindeki En Yüksek Gelir Vergisi Oranları

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)Not: Ücret geliri üzerindeki kanuni gelir vergisi oranı, bekar bir birey için en yüksek eşik üzerinden uygulanır.

Ek Şekil 2: 2000 ve 2011 Yılları Kurumlar Vergisi Oranları

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)66

EK ŞEKİLLEREk Şekil 1: Ücret Gelirleri Üzerindeki En Yüksek Gelir Vergisi Oranları

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)Not: Ücret geliri üzerindeki kanuni gelir vergisi oranı, bekar bir birey için en yüksek eşik üzerinden uygulanır.

Ek Şekil 2: 2000 ve 2011 Yılları Kurumlar Vergisi Oranları

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)

100

90

80

70

60

50

40

30

20

10

0

■ 1981 ■ 2010 ♦ 1994

Tahmini OECD ortalaması 49,3% (1994)

OECD ortalaması 41,5% (2010)

SWE

BEL

NLD

AU

TJP

NU

KFI

NG

ER IRL

AU

SC

AN

ICL

PRT

FRA

GR

CIS

RIT

AD

NK

SPA US

SWI

SVN

CH

LN

OR

LUX

KO

RTU

RN

ZLH

UN

POL

MEX ES

TSV

KC

ZE

50

40

30

20

10

0

■ En Yüksek KV Oranı 2000 ■ En Yüksek KV Oranı 2011

OECD Ortalaması 2000 (%32,6) ve 2001 (25,4)

JPN US

FRA

BEL

GER

AU

SM

EX SPA

LUX

NZL

NO

RC

AV ITA

PRT

SWE

UK

FIN

NLD

AU

TD

NK

KO

RIS

RSW

IES

TG

RC

SVN

TUR

ICL

CZE

HU

NPO

LSV

KC

HL

IRL

İsve

çB

elçi

kaH

olla

nda

Avus

tury

aJa

pony

aİn

gilte

reFi

nlan

diya

Alm

anya

İrla

nda

Avus

tura

lya

Kan

ada

İzla

nda

Porte

kiz

Fran

saYu

nani

stan

İsra

ilİta

lya

Dan

imar

kaİs

pany

aA

BD

İsvi

çre

Slov

enya Şili

Nor

veç

Lüks

embu

rgK

ore

Türk

iye

Yeni

Zel

anda

Mac

aris

tan

Polo

nya

Mek

sika

Esto

nya

Slov

akya

Çek

Cum

.

%49,3 (1994)

%41,5 (2010)

%

66

EK ŞEKİLLEREk Şekil 1: Ücret Gelirleri Üzerindeki En Yüksek Gelir Vergisi Oranları

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)Not: Ücret geliri üzerindeki kanuni gelir vergisi oranı, bekar bir birey için en yüksek eşik üzerinden uygulanır.

Ek Şekil 2: 2000 ve 2011 Yılları Kurumlar Vergisi Oranları

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)

100

90

80

70

60

50

40

30

20

10

0

■ 1981 ■ 2010 ♦ 1994

Tahmini OECD ortalaması 49,3% (1994)

OECD ortalaması 41,5% (2010)

SWE

BEL

NLD

AU

TJP

NU

KFI

NG

ER IRL

AU

SC

AN

ICL

PRT

FRA

GR

CIS

RIT

AD

NK

SPA US

SWI

SVN

CH

LN

OR

LUX

KO

RTU

RN

ZLH

UN

POL

MEX ES

TSV

KC

ZE

50

40

30

20

10

0

■ En Yüksek KV Oranı 2000 ■ En Yüksek KV Oranı 2011

OECD Ortalaması 2000 (%32,6) ve 2001 (25,4)

JPN US

FRA

BEL

GER

AU

SM

EX SPA

LUX

NZL

NO

RC

AV ITA

PRT

SWE

UK

FIN

NLD

AU

TD

NK

KO

RIS

RSW

IES

TG

RC

SVN

TUR

ICL

CZE

HU

NPO

LSV

KC

HL

IRL

2011 (%25,4)

%

Japo

nya

AB

DFr

ansa

Bel

çika

Alm

anya

Avus

tura

lya

Mek

sika

İspa

nya

Lüks

embu

rgYe

ni Z

elan

daN

orve

çK

anad

aİta

lya

Porte

kiz

İsve

çİn

gilte

reFi

nlan

diya

Hol

land

aAv

ustu

rya

Dan

imar

kaK

ore

İsra

ilİs

viçr

eEs

tony

aYu

nani

stan

Slov

enya

Türk

iye

İzla

nda

Çek

Cum

.M

acar

ista

nPo

lony

aSl

ovak

ya Şili

İrla

nda

67

Ek Şekil 3: Kâr Payları Üzerindeki Genel Kanuni Vergi Oranları

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)Not: Bu vergi oranı, tam mükellef kurum karlarının tam mükellef gerçek kişilere dağıtımında tabi olduğu gelir ve ku-rumlar vergisi dâhil toplam en yüksek vergi oranını ifade etmektedir.

Ek Şekil 4: İki Çocuklu ve Tek Çalışanlı Bir Ailenin Ortalama Vergi Yükü

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)

80

70

60

50

40

30

20

10

0

OECD Ortalaması 2000 (%49,1) ve 2001 (41)

■ Temettü Gelirleri Üzerinde En Yüksek Vergi Oranı 2000 ■ Temettü Gelirleri Üzerinde En Yüksek Vergi Oranı 2011

FRA

DN

KU

K US

GER

SWE

IRL

NO

RC

AN

KO

RA

US

JPN

BEL

NLD

AU

TSP

AIS

RLU

XPR

TFI

NC

HL

SWI

ITA

SVN

ICL

POL

TUR

NZL

GR

CH

UN

CZE

MEX ES

TSV

K

35,0

30,0

25,0

20,0

15,0

10,0

5,0

0,0

-5,0

-10,0

■ 2000 ■ 2011

Dan

imar

kaTü

rkiy

eFi

nlan

diya

Hol

land

aB

elçi

kaN

orve

çA

lman

yaİta

lya

Avus

tury

aİn

gilte

reFr

ansa

Polo

nya

İsve

çİs

pany

aİz

land

aYu

nani

stan

Mac

aris

tan

Porte

kiz

İsra

ilJa

pony

aSl

oven

yaA

BD

Avus

traly

aK

ore

Kan

ada

Esto

nya

Şili

Mek

sika

Slov

akya

İsvi

çre

Lüks

embu

rgYe

ni Z

elan

daİr

land

ek C

umhu

riyet

i

Page 82: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

67

Ek Şekil 3: Kâr Payları Üzerindeki Genel Kanuni Vergi Oranları

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)Not: Bu vergi oranı, tam mükellef kurum karlarının tam mükellef gerçek kişilere dağıtımında tabi olduğu gelir ve ku-rumlar vergisi dâhil toplam en yüksek vergi oranını ifade etmektedir.

Ek Şekil 4: İki Çocuklu ve Tek Çalışanlı Bir Ailenin Ortalama Vergi Yükü

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)

67

Ek Şekil 3: Kâr Payları Üzerindeki Genel Kanuni Vergi Oranları

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)Not: Bu vergi oranı, tam mükellef kurum karlarının tam mükellef gerçek kişilere dağıtımında tabi olduğu gelir ve ku-rumlar vergisi dâhil toplam en yüksek vergi oranını ifade etmektedir.

Ek Şekil 4: İki Çocuklu ve Tek Çalışanlı Bir Ailenin Ortalama Vergi Yükü

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)

80

70

60

50

40

30

20

10

0

OECD Ortalaması 2000 (%49,1) ve 2001 (41)

■ Temettü Gelirleri Üzerinde En Yüksek Vergi Oranı 2000 ■ Temettü Gelirleri Üzerinde En Yüksek Vergi Oranı 2011

FRA

DN

KU

K US

GER

SWE

IRL

NO

RC

AN

KO

RA

US

JPN

BEL

NLD

AU

TSP

AIS

RLU

XPR

TFI

NC

HL

SWI

ITA

SVN

ICL

POL

TUR

NZL

GR

CH

UN

CZE

MEX ES

TSV

K35,0

30,0

25,0

20,0

15,0

10,0

5,0

0,0

-5,0

-10,0

■ 2000 ■ 2011

Dan

imar

kaTü

rkiy

eFi

nlan

diya

Hol

land

aB

elçi

kaN

orve

çA

lman

yaİta

lya

Avus

tury

aİn

gilte

reFr

ansa

Polo

nya

İsve

çİs

pany

aİz

land

aYu

nani

stan

Mac

aris

tan

Porte

kiz

İsra

ilJa

pony

aSl

oven

yaA

BD

Avus

traly

aK

ore

Kan

ada

Esto

nya

Şili

Mek

sika

Slov

akya

İsvi

çre

Lüks

embu

rgYe

ni Z

elan

daİr

land

ek C

umhu

riyet

i

%

67

Ek Şekil 3: Kâr Payları Üzerindeki Genel Kanuni Vergi Oranları

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)Not: Bu vergi oranı, tam mükellef kurum karlarının tam mükellef gerçek kişilere dağıtımında tabi olduğu gelir ve ku-rumlar vergisi dâhil toplam en yüksek vergi oranını ifade etmektedir.

Ek Şekil 4: İki Çocuklu ve Tek Çalışanlı Bir Ailenin Ortalama Vergi Yükü

Kaynak: OECD Tax Database (www.oecd.org/ctp/taxdatabase)

80

70

60

50

40

30

20

10

0

OECD Ortalaması 2000 (%49,1) ve 2001 (41)

■ Temettü Gelirleri Üzerinde En Yüksek Vergi Oranı 2000 ■ Temettü Gelirleri Üzerinde En Yüksek Vergi Oranı 2011FR

AD

NK

UK US

GER

SWE

IRL

NO

RC

AN

KO

RA

US

JPN

BEL

NLD

AU

TSP

AIS

RLU

XPR

TFI

NC

HL

SWI

ITA

SVN

ICL

POL

TUR

NZL

GR

CH

UN

CZE

MEX ES

TSV

K35,0

30,0

25,0

20,0

15,0

10,0

5,0

0,0

-5,0

-10,0

■ 2000 ■ 2011

Dan

imar

kaTü

rkiy

eFi

nlan

diya

Hol

land

aB

elçi

kaN

orve

çA

lman

yaİta

lya

Avus

tury

aİn

gilte

reFr

ansa

Polo

nya

İsve

çİs

pany

aİz

land

aYu

nani

stan

Mac

aris

tan

Porte

kiz

İsra

ilJa

pony

aSl

oven

yaA

BD

Avus

traly

aK

ore

Kan

ada

Esto

nya

Şili

Mek

sika

Slov

akya

İsvi

çre

Lüks

embu

rgYe

ni Z

elan

daİr

land

ek C

umhu

riyet

i

Fran

saD

anim

arka

İngi

ltere

AB

DA

lman

yaİs

veç

İrla

nda

Nor

veç

Kan

ada

Kor

eAv

ustu

raly

aJa

pony

aB

elçi

kaH

olla

nda

Avus

tury

aİs

pany

aİs

rail

Lüks

embu

rgPo

rteki

zFi

nlan

diya Şili

İsvi

çre

İtaly

aSl

oven

yaİz

land

aPo

lony

aTü

rkiy

eYe

ni Z

elan

daYu

nani

stan

Mac

aris

tan

Çek

Cum

.M

eksi

kaEs

tony

aSl

ovak

ya

2011 (%41)

%

Page 83: VERGİ - SBB · Ebru ARISOY Ekonomi Bakanlığı Abdullah ASLAN TOBB Recep BIYIK PricewaterhouseCoopers Ahmet CANGÖZ TÜSİAD Dr. Cem ÇEBİ TCMB Yrd. Doç. Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ

68

Ek Şekil 5: Standart KDV Oranları

Kaynak: OECD Tüketim Vergisi Eğilimleri Raporu, 2010

0

68

Ek Şekil 5: Standart KDV Oranları

Kaynak: OECD Tüketim Vergisi Eğilimleri Raporu, 2010

30

25

20

15

10

5

0

■ 1990 ■ 2000 ■ 2010

OECD ORT 2010-18.0OECD ORT 2000-17.8

OECD ORT 1990-16,7

1990 yılında KDV sistemine sahip olan ülkeler için ortalama KDV oranları, 1990 tarihinde 16.7.2000'de 17.8.2010'de 18.0 olarak gerçekleşmiştir.

ISL

DN

KH

UN

NO

RSW

DFI

NPO

LB

EL IRL

AU

SC

ZE ITA

PRT

SVH

FRA

CH

ID

ELG

RC

NLD

SVK

TUR

GB

RIS

RM

EK ESP

LUX

NZL

AU

SK

OR

CH

EC

AN

JPN

İzla

nda

Dan

imar

kaM

acar

ista

nN

orve

çİs

veç

Finl

andi

yaPo

lony

aB

elçi

kaİr

land

aAv

ustu

rya

Çek

Cum

.İta

lya

Porte

kiz

Slov

enya

Fran

sa Şili

Alm

anya

Yuna

nist

anH

olla

nda

Slov

akya

Türk

iye

İngi

ltere

İsra

ilM

eksi

kaİs

pany

aLü

ksem

burg

Yeni

Zel

anda

Avus

tura

lya

Kor

eİs

viçr

eK

anad

aJa

pony

a

%18,0%17,8

%16,7%