V. ULUSLARARASI V AN GÖLÜ HAVZASI SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D208594/2010/2010_ACARA.pdf ·...
Transcript of V. ULUSLARARASI V AN GÖLÜ HAVZASI SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D208594/2010/2010_ACARA.pdf ·...
V. ULUSLARARASI V AN GÖLÜ HAVZASI SEMPOZYUMU
09-13 HAZİRAN 2009-VAN
THE FIFTH INTERNATIONAL SYMPOSIUM
OF V AN LAKE REGION 09-13 JUNE 2009-VAN
EDiTÖR-EDITED BY
Prof. Dr. OKTAY BELLi
ACCORDING TO ISLAMI C GEOGRAPHERS LAKE V AN AND ITS
ENVIRONMENT
ABSTRACT Abdurrahman ACAR*
T he richesc Arabic geography sources about Lake Van, are Ibn Havqal's Surat al-Arz and Yaqut
al-Hamaw!s Mujam al-Buldan. Idrisi in his Nıtzhat al-Mıtshtak repeats information available in
Ibn Havqal. As for Abu al-Fida in his Taqvim al-Buldan has borrowed information from works of
geographY,, some of which have not reached us.
All of Arab geographers place Van, in region of Armenia as located in 'fifth climate' of world.
Intheir works, Arab geographers who lived in the X -XIV century, cover important and inceresting
information about . geography of Lake Van and its environment.
Lake Van, was called as 'Ercish Lake' or 'Akhlat Lake', ascribed to two cities located in its shores.
Appropriately to sources oflslamic History, Arab geographers register that Van and·ics environment
were under domination of Byzantium and afterwards conquered by Sasanians. The same sources, citing
from the Fıtti'th al-Bıtldan of al-Baladhfui, informed that Armenia were conquered, in an amicable way, "" .
in 20/641 by !yaz b. Ganm who was the chief oflslamic military forces in the region of al-Jazira. From
beginning of the sevench century, Van and its environment had come under the rule of Abbasid, sametimes
Arab Qaysid Emirare was subject to Byzantium and Arm~nian Bagratuni and Vaspurakan Princedum.
In the end of the tenth century, Erciş had come under the rule of Kurdish Marwani dynasty.
In the Middle Ages, the economy of Van and its environment was based on the agriculture and commerce.
A kinci of fish called al-tarikh, (Chalcalbıtrnıts Tarichi) was an important income. This fish was available
in the Lake Van during the April and June. It was salted, dehydrated and exported to Syria, Mghanistan
and even India.
In Van,and its environment the mining sector was also developed. According to the geography sources, ;
boron and :arsenic obtained from the well and quarry around the Lake Van, were exported to other countries.
*Prof. Abdurrahman ACAR, Dicle University, Faculty ofTheologie, Diyarbakır-TURKEY, e-mail: [email protected] ~ ........ ... ..
148
İSLAM COGRAFY ACILARlNA GÖRE V AN GÖLÜ VE ÇEVRESİ
GİRİŞ
D oğu Anadolu Bölgesinin ilk yerleşime
açılan kesimlerinden biri de Van Gölü
Havzası' dır. Bölgenin çeşitli yerlerindeki
mağaralarda bulunan kaya resimleri, milanan önce
15.000-8000
yıllarına tarihlenmektedir. Tarilli araştırmalardan
Van Gölü Havzası'na ilk yerleşen topluluğun,
Hurd-Mittan1ler (M. Ö. 2000), olduğu
anlaşılmaktadır. Asurlular, M.Ö. 1274 yılında
Urarru (U ri atri) ülkesine düzenledikleri ilk saldırı
sırasında aralarında Alılar ve Tatvan'ın da
bulunduğu çok sayıda şehri ele geçirerek tahrip
etmişlerdir1 . Bölge, daha sonra Med, İskit, Pers,
Makedon, Selevkos, Roma, Parrh, Sasaru ve Bizans
devletlerinin hakimiyeti altına girmiştir.
Van ve çevresi 641 senesinde Müslüman Araplar
tarafından ferhedilmiş ve sırasıyla Emevller (661-
750) ve Abbas! Halifeliği (750-1258)'nin
hakimiyeti altına girmiştir. Abbasilerin ilk
zamanlarında EriDiniye (İrminiye) valileri
tarafından yönetilen bölgede, daha sonra Arap
Kays! Emirliği (813-940), Ermeni Bagrarun1(862-
1045) ve Vaspourakan /Ardzruni (908-1021)
prenslikleri ile Mervaniler (983-1085) hüküm
Abdurrahman ACAR*
sürmüşlerdir. Bölge, Sulran Alparslan'ın, 1071'de
Bizans ordusunu hezi.rn,ete uğrattığı Malazgirt
Savaşı soruasında Türkmenlerin iskanına açılmış
ve XII. yüzyıl boyunca Ermenşahlar olarak da
bilinen Sökmenliler (1 100-1207) tarafından
yönerilmiştir. Daha sonra ~yyfibuer, Harezmşahlar,
Moğollar, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve
Osmanlılar bölgeye hakim olmuşlardır. Van, esas
gelişmesini de Osmanlılar zamanında göstermiştir.
Kaynakların Van Gölü ve çevresi hakkında verdiği
bilgileri üç ana başlık altında topladık Önce,
Van'ında içerisinde yer aldığı Erminiye bölgesinin
tarihi ve coğrafyası hakkındaki bilgileri naklerrik,
İkinci olarak Van Gölü ve çevresinin coğrafi ve
fiziki konumuna ve son olarak da Van Gölü
çevresindeki şehir ve kalelere ilişkin bilgilere yer verdik.
A. EriDiniye
Bilindiği üzere Arap coğra.fyacıları, dünyayı
iklim adını verdikleri geniş bölgelere ayırmakta
ve bunu da ôr/f ve hakfkf olmak üzere ikiye
ayırmaktadırlar. İklfm-i hakfkf ile 'yedi iklim'2,
iklfm-i ör/i ile de' iklimler'in her biri içerisinde yer
alan alt bölgelere işaret edilmekredir3. Nitekim,
coğrafyacılarırnız, Van'ı Bejinci İklfm içerisinde
yer alan Erm1niyye böİgesinde 4 göstermektedir ler.
Makdis!, ise Bejinci !ktim yerine İklfmii'r-Rihab5
ismini kullanmaktadır. O, bu iklim için, bütün
*Prof. Dr. Abdurrahman ACAR, Dicle Üniversitesi, İlahiyar Fakültesi, Diyarbakır-TURKEY, e-posta: [email protected] ç
149
Abdrtrrahman ACAR
yörelerini kapsayacak genel bir isim bulamaclığını
ve bu yüzden ona er-Rihab adını veıdiğini6 belirtmektedir.
Arap coğrafyacıları, Be;inci İkltm'i, genellikle
Ercan (Albania), Erm!niyye ve Azerbeycan' dan
oluşan üç kt2re'ye, yani yöreye ayırmaina ve Van
Gölü çevresindeki Erciş ve Bergir! (Muradiye)'yi
Erm!niyy~ şehideri7 arasında saymaktadırlar.
Arap coğrafyacıları, Van'ın da içerisinde yer
aldığı Erm!niye bölgesinin sınırlan ve kaç kısma
ayrıldığı konusunda farklı görüşlere sahiptirler.
Bir casnife göre bölge, Büyük ve Küçük Erm!niye
olarak ikiye ayrılmakca8 ve bu casnifte ismi
zikredilmemekle birlikte :V an ve çevresinin ilk
kısım içerisinde yer aldığı anlaşılmaktadır. İbn
Havkal ve İdrisi, bölgeyi İç ve Dış Erminiye
olarak ikiye ayırmakca; Van ve çevresini Dış
Ermini ye' ye9 dahil etmektedirler. Y akü bl' nin,
Kitabii'l-Bıtldan isimli eserinin bir nüshasında ise
ErınJniye üç kısma ayrılmakta ve Kalikala, Ahlac,
Şimşac ve bunlar arasındaki yerler, birinci kısım
içerisinde göscerilmekcedir10. Coğrafyaciların çoğu
ise Erminiye'yi dört kısma ayırmakca ve Ahlac,
Şimşat, Kalikala, E~ciş ve Bacüneys'i Dördüncü
kısım 11 içerisinde göstermektedir. Buna göre de,
Van'ın çevresindeki bazı yerleşim birimleri
Dördüncü Erminiye'ye dahildir.
Erminiye' nin coğrafi durumuna ilişkin bilgileri
bu şekilde, nakleecikten sonra şimdi de bölgenin
tarihine ~ir göz atalım: Klasik coğrafya kaynaklannın Van Gölü ve
çevresinin tarihi hakkında verdiği bilgileri Sasaruler,
Fetih, Bıneviler ve Abbasiler olmak üzere dört
dönemde incelemek mümkündür.
Van Gölü ve çevresinin Uraecular dönemine
ait tarihi hakkında Arap coğrafya kaynaklarında
herhangi bir bilgiye rasclanmamakcadır. Arıcak
yapılan araştırmaların ortaya koyduğu gibi, .
Uraecular M. Ö. XIII. yüzyıldan itibaren Doğu
Anadolu bölgesine hükmetıneye başlamışlar ve
burada çok sayıda kale-şehirler kurmuşlardır. Güney
V. Uluslararası Van Gö'lii Havzası Sempozymmt The Fifth International Symposimn ofVan Lake Region
ticaret yolu üzerinde bulunan Bicın (Van) da
bunlardan biridir. M.Ö. 1274 senesinde Asurlular,
Uriacri (Yukarı Ülke) adını verdikleri Urartu
ülkesine saldırmışlar ve 5 1 şehri ele geçirerek
tahrip ecmişlerdir12 • Van ve çevresi daha sonra
Roma, Pers, Parch ve Sasanilerin (224-642)
egemenliği altına girmiştir.
Arap coğrafya kaynaklarının, Erminiye bölgesi
(Armenia) tarihine ilişkin verdikleri ilk bilgiler,
Roma ve Sasani deviderine aiccir.
Bilindiği üzere Roma ve Sasani imparacorlukları,
Erminiyye bölgesine hakim olmak için
birbirleriyle uzun süre mücadele etmişlerdir. İki
imparatorluk arasında miladi 387 senesinde yapılan
anelaşma ile bölge, iki kısma ayrılmış ve Van ve
çevresinin de içerisinde yer aldığı kısım İran'a
bırakılmıştır. Bundan sonra bU{ası, Pers-Armenia
(İran Ermeniscanı) olarak adlandırılmaya
başlanmıştır. Roma İmparatorluğu'nun 395
· senesinde ikiye bölünmesinden sonra mücadele,
Sasaoiler ile Bizans (Doğu Roma) arasıoda devam
etmiş; 422'deyapılanao~ile eski sırurlac korucımuşcur.
Sasaniler, Pers-Armenia'yı 591'deki antlaşma
ile Bizans'a bırakmak zorunda kalınışiarsa da,
602'de yeniden ele geçirdiler. Van ve çevresinin
içinde bulunduğu bölge, son defa, 625'ce Bizans'ın
hakimiyeti altına girdi ve bu durum Müslüman
Araplar'ın 64l'de gelişlerine kadar devam ecci13.
Arap coğrafya kaynakları, bölgenin bu
dönemdeki tarihiyle ilgili olarak şu bilgilere
· yermekcedir:"Erm1niye'nin önemli bir kısmı Bizans
(Rum) egemenliğinde idi, sonra Farslar (İranlılar)
burayı ele geçirdi. Errao, Curzan ve es-Sisecan
yöreleri Hazar ülkesine aicci. Debil (Dviö.), Neşeva
(Nahcivan), Sirac, Bağrevenq •. Hilac ve Bacüneys
yöreleri ise Bizans'a tabi idi, aricak daha sonra
Fatslar, Şeı:vao.'a kadar olan bütün bu yerleri ele geçiı:diler"14•
ı so
Coğrafya ve tarih kaynaklarırnızın kaydettiğine
göre Erminiye bölgesinde ilk fetih hareketi, Cezire
facihi İyaz b. Ganm tarafından H. 20/M. 641 ...... ·
V. Ulılslararası Van Gö1ii Havzası Sempozymmt The Fifth International Symposim1ı o/Van Lake Region
senesinde başlatılmıştır15 . İyaz'ın bölgeden ayrılmasından sonraki durum
hakkında Belazuri, şu bilgileri vermektedir:
"Hablb b. Mesleme, Katikala'yı (Erzurum)
fetheccikcen sonra Mirbala'ya gelmiş, burayı
fethettikcen sonra el-Herek ile Deşc-i V erek arasında
bir yerde konaklarnıştır . Burada iken Hilac'ın
Hıristiyan yöneticisi ( batrik), ona vergisini
getirmiştir. Bacrik, ayrıc~ hediye de vermek istemiş,
ancak Hablb bunu kabul etrpemiştir. Hablb,
buradan tekrar Hilac'a ve oradan Sayhane'ye
gitmiş, burada onu Büsfürrücan'ın birnahiyesi
olan Müks'ün em1ri karşılamıştır16 . YakUt, bu
konuda Belazilli'yi kaynak göstermekle birlikte
bazı ek bililer de vermektedir. Onun kaydettiğine
göre fethe giden ordunun kumandanı Hab!b b.
Mesleme, Mirbala' da konaklamış, bu sırada Hi.lat' ın
Hıristiyan yöneticisi ona gelerek, İ yaz b. Ganm'ın
daha önce- kendisine eman verdiğini söylemiş ve
vergi ödemek şartıyla burayı kendisine ikta ettiğine
dair mektubu göstermiştir. Habip de bu mektubu
imzalayarak17 eski uygulamayı sürdürmüşcür. Arap kaynaklarında Büsfürrecan olarak
kaydedilen Van Gölü doğusundaki V as purakan
bölgesi, İslam fethi öncesinde Ermeni Reshtuni
prensliğinin idaresi altındaydı. Hz. Osman devrinde
Suriye (Şam) valisi Muaviye b. Ebi Süfyan ile
Theodor Reshtuni arasında, 643 senesinde yapılan
bir antlaşma neticesinde bu bölge İslam
hakimiyecini kabul ecci18. Araplar, Armenia amzisine
650'de üçüncü seferlerini gerçekleştirdiler19.
Van Gölü ve çevresinin Emeviler devri (660-
750) tarihine dair coğrafya kaynaklarımızda çok
az bilgi bulunmaktadır. Kaynakların naklettiğine
göre, bu dönemde, Erminiye valisi Muhammed
b. Mervan, Ermeniterin bir isyanını aşırı şiddet
kullanarak bascırrnışcır20 . İbnü'l-Faklh'in
kaydettiğine göre adı geçen vali, Van Gölü'nden,
et-ta;tkh adı verilen balığın avianmasını tekeline
almış ve bundan büyük bit kazanç dde etmiştic 21.
151
Abdttrrahman ACAR
Van Gölü çevresi, Abbasllerin (750-1258) ilk
asrında, doğrudan Erm!niye valileri tarafından
idare edilmiş, buna izleyen dört yüzyılda ise Kays!
Emirliği, Bizans, Hamdan1, Mervani, Selçuklu,
Sökmenli, Eyylib! ve Harizmşah'ların idarelerine
tabi olmuştur. Bu devlee ve hanedanlar, Bağdad'daki
Abbas! Halifeliği'nin yüksek otoricesini canıdıkları
için, bunların yönetirnde bulundukları yıllar,
Abbasiler Devri başlığı altında da incelenebilir.
Abbas! devleeinin kuruluş yıllarında el-Cez!re ve
Erm1niye vilayetleri birleştirilerek, buraya Ebu
Cafer el-Mansfu vali tayin edilmiştil2 . Abbasilerin
ilk asrında Ermeni yöo"eciciler, Müslüİnan valilere
vergilerini vererek özerk statülerini korumuşlardır23. Ancak, bu dönemde, Ermeni prensleri zaman zaman
isyan etmişlerdir. Özellikle 771 ve 851 senelerinde
meydana gelen isyanlar halifeliği çok meşgul
etmiştir.
Halife el-Mütevekkil zamanında, 234/849
senesinde Erminiye'ye vali tayin edilen Yusuf b.
Muhammed el-Mervezi, Alılar'ın Ermeni
yöneticisini ( batrik) tutuklayıp Samerra'ya
göndermişcir. Ermenilerin bu duruma isyan ederek
Yusufu öldürmeleri üzerine halife, Türk
komutanlardan Boğa el-Keb!r'i isyanı bascırmakla
görevlendirmişcir24 . Bunurı ardından bölgede yeni
bir idad yapılanmaya gidilerek, Aşot b. Smbat,
bütün Ermenilerin reisi ve kralı tayin edilmiştir
(862). Böylece Bagracuni hanedanı kurulmuş oldu25•
Abbasi valileri, 77l'de çıkan Ermeni isyanını
bastırdıkcan sonra bölgeye önemli ölçüde Arap
göçmen kitlesini yerleştirmeye başlamışlardı. Büyük
bir ihtimalle bu iskan politikası sonucunda
Malazgirt merkezli Kays! Emirliği kurulmuştur.
Bu Emirliğin ilk beyi, 813'te Ermeniye'nin
yönetim merkezi Duvin'i işgal etti26• Kaysller,
yüz yıl boyunca Bizans'a ve daha sonra Ermeni
prenslerine tabi olarak Malazgirc, Muradiye, Ahlat
ve Erciş şehirlerine hükmecmişler; 914 senesinden
928'deki Bizans işgaline kadar müstakil şekilde t
Abdurrahman ACAR
idaredekalmışlar ve 940'ta Arap emiri Seyfüddevle
Hamdaru (ö. 356/967)'ye dibi olmuşlardıi7 • 976-
79 ve 987-89 yıllanndaki Ermeni isyanlar ı,
bölgedeki Bizans bakimiyerini büyük ölçüde çökemi28.
Abbasiler döneminde Van ve çevresinde üç
Arap kolonisinin kurulduğu görülmektedir. Bunlar,
Amik, Va!ak ve Kopanis'tir.
Amik (Yeşilsu Köyü), Van Gölü'nün doğu
kıyılarında , şehir merkezinin kuzey istikametinde
3 5 km mesafede bir yerleşim birimidir. Adır (limn)
adasının hemen karşısına düşer. Varak (Yedi Kilise)
ise Erek Dağı yam~çlarında kurulmuş olup
bugünkü Bakraçlı Röyünün. bulunduğu yerdir. X.
asnn ikinci yarısında V an Gölü doğusunda varlığını
sürdüren ikinci Arap kolonisi burada
bulunmaktaydı. Buradaki Arapların Boğa el
Kebir' in Erminiye seferi sırasında buraya
yerleştiideri sanılmaktadır. Varak, IX. asrın
ortalarında bir kaza merkezi idi. Burada hem Surp
Haç manasrırı, hem de Vaspurakan bOlgesinin
ileri gelen sülalesi Ardzruni din büyüklerinin
mezarları bulunmaktaydı. 29
Van çevresindeki üçüncü Arap kolonisi de
Erek dağının doğusunda, Van şehir merkezine 8
km. uzaklıktaki Kopanis (Yukarı Sarmaç) köyü
üzerindeki kalede idi. BurasıdaVarak kazasına bağlı idi.
, Osmani Arapları, VIII. asrın sonlarından X. asrın
başlarına kadar Elbak (Başkale) kalesinde
orurmuşlaidır. Burada 130 yıl kadar yaşayan bu
Müslüman kolonisi, Vaspuragan Prensi Gagik
tarafından 905 senesinde ele geçiril.mişrir. 30
X yüzyılın son çeyreğinden itibaren Mervani
hanedanı Erciş ve çevresinde hakimiyer kurmuş ve
bunların hakimiyeti de yaklaşık bir asır sürmüştür.
Selçukluların kıdemli memlüklerinden Sökmen
el-Kutb1 (1 100-11 12), halkın daveti üzerine,
Ahlat'a gelerek idareyi ele aldı. Böylece burada
yaklaşık yüzyıl sürecek olan Sökmenliler
(Ahlatşahlar, Ermenşahlar) hanedanı kurulmuş
oldu31. Bunların hakimiyeti, zamanla Van ve
V. Uluslararası Van Gölii Havzası Sempozymmt The Fifth International Symposirmı o/Van Lake Region
çevresini de içine aldı. Dış saldınların zayıflarrığı
Ahlarşahlar Devleri, içinde düştüğü siyasi
istikrarsızlıkran kurtulamadı ve nihayet 604/1207
senesinde Eyyubiler tarafından ortadan kaldınldı32 •
B. VanGölü
Arapça'da 'büyük göl' veya 'küçük deniz' i ifade
etmek için bıtheyra kelimesi kullanıldığından,
coğrafya kaynaklarımızda Van Gölü'nden bıtheyra
olarak bahsedilmektedir. Hatta, bölge halkı Babr
ı Van (Van Denizi) deyimini kullanmaktadır. Ancak
bu büyük göl, Arap coğrafyacılan tarafından
genellikle Erciş veya Ahlat'a izafe edilerek
Bıtheyratu ErciJ (Erciş Gölü)33 ve Buheyratıt K.hilat 34
adlarıyla anılmıştır. Çünkü Van, incelenen
dönemde, büyük bir şehir olmayıp daha çok
kalesi ile tanınmakta idi 35.
İbn Havkal ise Van Gölü'nden, 'Bergir1, Hilar
ve Erciş'in güneyindeki göl' diye bahsermiş ve
·gölün doğudan batıya uzunluğunun onlarca fersah
olduğunu36 kaydetmiştir. İlk islam tarihçilerinden
Belazı1rinin(ö. 892) yanısıra İbnü'l-Fakih de, Van
Gölü için, gölde sadece belli mevsimlerde bulunan ve
et-tarikh olarak bilinen inci kefalinden dolayı et-T arikh
Gölü (Bıtheyrat et-T arikh) 37 adını kullanmıştır.
152
İdris1, Van Gölü'nden bahsederken burarun
Alılar ve Erciş'in güneyinde bulunduğunu, tuzlu
bir göl olduğunu ve doğudan batıya uzunluğunun
57 mil, genişliğinin ise 27 mil olduğunu38 kaydeder.
Ebü'l-Fida, Erciş Gölü (Brtheyratıt Ercif) dediği
Van Gölü hakkında şunları anlatmakradır:
"Burası Hilar'ın doğusunda, bir günlük
mesafededir. Büyük ve ruzlu bir göl olup, ortası
derindir. Etrafı, dört günlük yol mesafesinden daha
fazladır. Etrafında Hilat, Erci_ş_ ve başka şehirler
vardır. Gölde et-tarikh adı verilen balık avlanır. Bu ·
balık uzak diyarlara ihraç edilir. Göl, fırtınalarda
dalgatanır ve dalgalar gitgide büyür. Göl, çok
dalgalandığı zaman, balıklar Hilat ve gölün
etrafında bulunan diğer şehirlerin kıyılarına ulaşır . . , ·
V. Ullf.slararası Van Gôlii Havzası Sempôzymmt The Fifth International Symposimn ofV(in Lake Region
Böylece buralarda y~ayan insanlar gölün
dalgalandığını anlarlar. Göl, hemen her taraftan
gelen nehirlerin sularıyla dolar."39.
Ortaçağda 'Erciş Gölü' veya 'Ahlat Gölü' olarak
bilinen Van G<?lü, Arap coğrafyacıları tarafından
Ermlniye'nin, hatta dünyanın harikalarından biri
olarak carumlanmışcır. Gölün harikuladeliği de,
onda yılın sadece iki ayında canlı yetişebilmesine
bağlanmıştır. İbnü'l-Faklh ve Yakut, Van Gölü
hakkında İbnü'l-Kelb!den şunu nakletmektedirler:
"Ermlniyye'nin harikalarından biri de Hi/at
Göli/dür. Burada on ay boyunca ne kurbağa, ne
yengeç ve ne de balık y~ar. Balıklar senenin iki
ayında ortaya çıkar. Öyle çoğalırlar ki onları elle
bile tutmak mümkün olur" 40. Bu coğrafyacılar, yine İbnü'l-Kelbl'yi kaynak göstererek, Van
Gölü'nün, Sasaru hük:ümdarı Kubad I (489-53l)'in
müneccimi Hekim Bulunyas4ı tarafından
cılsımlandığıru ve bu sayede, gölde yılın sadece iki
ayında ortaya çıkan et-tarikh, yani 'inci kefal'inden
b~ka hiçbir canlının barınamaclığını 42
naklecmektedirler. YakUt'un da belirttiği gibi,
bu, İran mitolojisinin 43 bir ürünüdür. Bu rivayet,
her ne kadar mitolojik bir mahiyec t~ıyorsa da,
Sasanllerin bölgedeki hakimiyetine işaret ermiş
olması bakımından önemlidir.
Arap coğrafyacılarınıo Van Gölü hakkında
verdikleri en ilginç bilgi, şüphesiz Van Gölü'ne
has, et-tat·tkh adı verilen 'inci kefali' ile ilgili
alanıdır. Daha önce kaydedildiği üzere, Belazurl
ve İbnü'l-Faklh, Van Gölü' nden, bu balık rürünü
bolca bulundurmasından dolayı et-Tarikh Gölü
(Buheyrec et-Tarikh) diye söz etmişlerdir44 . Hz.
Osman'ın halifeliği zamanında (644-656) Habib
b. Mesleme, Errniniye'yi fetbedince et-Tarikh
Gölü'nden balık avianınası işine karışmadı. Emevl
halifesi Abdülmelik'in kardeşi Muhammed b.
Mervan b. el-Hakem, el-Cezlre ve Erminiye va~isi
oluric·a bu gölden balık avianma hakkını tekeline
aldı. O, bu hakkını sacmak suretiyle büyük karlar
153
Abdm·rahman ACAR
elde etmiştir. Bu durum Emevüerin yıkılışma kadar
d . . 45
evam etmıştır .
Istahrl, 'Erciş Gölü' dediği Van Gölü'nden et
tarikh adlı bir balık türü çıkarıldığını ve uzak
yerlere gönderildiğini46 söylerken, İbn Havkal, bu
gölden et-tarikh adında küçük bir balığın
çıkarıldığını, tuzlanarak Musul, el-Ceztre
dolaylarına, Irak ve Suriye'nin bazı bölgelerine
ihraç edildiğini 47 kaydetmektedir. İdrisi, 'Hilat
ve Erciş'in güneyindeki göl'den çıkarılan bu balığın
cuzlanarak gönderildiği yerlere Rakka ve Harran'ı
da ekiernektedir 48.
YakUt el-Hamevi ise bu konuda şuolan yazmakı:adır:
"Buraoıo bir büyük gölü vardır ki dünyada
eşi yoktur. Burarun et-tarikh denilen meşhur balığı
çeşitli bölgelere ihraç edilir. Ben bu balıktan Belli'te
gördüm. Bana bu balığın Gazne şehrinde de
bulunduğunu anlattılar. Gazoe'nin buraya uzaklığı .
dört aylık yürüyüş mesafesindedir. Bu göl, dünyanın
harikalarındandır 49.
Coğrafya kaynaklarımızın et-tarikh adıyla
kaydettiği ve halk arasında 'inci kefali' olarak
bilinen bu balık türü, biLim dünyasında
Chalcalhurnus Tariebi (Tarek) veya Alhıtrnrts Tariebi
adıyla bilinmektedir. Ancak The Land of The Eastern
Calipohate isimli eserin yazarı Le Strange, bunun
Herring (Cltpea harengm) balığının bir türü
ıd y 50 k d . . o ugunu ay etmıştır.
Deniz ürünleri uzmanları, et-tarikh balığı
hakkında şu bilgileri vermektedir: "Bu, öncelikle
kefal değildir. Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygi)
sınıfına ait olup sazangiller (Cyprinidae) ailesinden
Chalcalburnus cinsi bir balıktır. Van Gölü'nün
tuzlu ve sodalı suyunda yaşayan yerli türdür.
Ortlama 20 cm boy ve 70 gr ağırlığa ul~ır.
Etotobur (omnivor)'dur, bitkisel v.e hayvansal
planktonla beslenir. En çok 7 yıl y~adığı
düşünülmekt"edir. Üç yılda eşeysel (cinsi) olgunluğa
ul~ır. Nisan-Haziran aylarında yumurdamak için
ırmağa sürüler halinde göçer. Göç öncesi tatlı suya
Abdurrahman ACAR
uywn için ırmak ağzında bekler.
Yumurtadan çıkan balıklar birkaç hafta sonra
göle iner ve sığ kesimde yoğunlaşırlar. Yaz aylarında
25 m ve kış aylarında 70 m derinliğe kadar
inerler.''51. Bu bilimsel bilgilerin de orcaya koyduğu
üzere, Van Gölü'nde yılın sadece iki ayında balık
yetişmesi,. bazı coğrafya kitaplarında nakledildiği
gibi, gölünSasanı hükümdan Kubad I' in
müneccimi Bulunyas tarafından tılsımlanmasıyla
hiç ilgisi olmayıp, gölün fiziki koşulları ve suyunun
kimyasal yapısıyla ilgilidir.
Et-tarikh'in yanı: sıra, Va_n Gölü etrafındaki
alanlarda çıkarılan madenler de bölgenin iktisadi
hayatında önemli rol oynamıştır.
Kaynaklaruruzın verdiği bilgilere göre, bölgede
çıkarılan madenlerin başında Arsenik (Zirnikh) ve
Boraks (Bevrak) gelmektedir.
Van Gölü çevresindeki madenler ve maden
ürerimi hakkında bize en geniş bilgiyi İbn Havkal
vermekte, idrisi de bu bilgileri bazı kÜçük
değişikliklerle cekrarlamakcadır. İbn Havkal, Van
Gölü etrafında el-Bevrak (bttraq) cuzu bulunduğunu,
bunun Irak ve diğer bölgelerdeki ekmekçilere
gönderildiğini 52 kaydettikten sonra şunları anlatır: "Gölün yakınında, güİıeydeki dağda Zirnikh
madeni ocakları bulunmaktadır. Buradan elde
edilen madenler çeşidi ülkelere gönderilir. Bunun
sarı ve kızıl renkleri vardır. Bunun sularının bir !
kısmı krisc~ze edilerek Bevrak elde edilmektedir.
Bu, her tarafa ihraç edilmekte ve tüccar bundan
büyük karlar elde ecmektedir"53.
İdris1 de 'Erciş Gölü' (Van Gölü) etrafından
çıkarılan Bevrak madeninin çoğunlukla Irak'a ve
diğer beldelerin ekmekçilecine gönderildiğini,
yine gölün yakınındaki kuyu ve ocaklardan kızıl
ve san renkli Zimikh çıkarıldığını ve bunun bir kısrriının
çeşidi ülkelere gönderildiğini54 kaydetmektedir.
El-Bevrak (el-buraq), Arapça bir kelime olup,
batı dillerine Boraks şeklinde geçmiştir. Sözlükce
ılık suda kolayca, soğuk suda ise güçlükle eriyen
V. Uluslararası Van Gölii Havzası SempozytJmtt The Fifth International Symposiıtm ojVa12 Lake Region
154
bir cuz55 olarak tanımlanan bu maddeye beyazlığ~ ve parlaklığı sebebiyle bevrak denilmişcir.56 Boraks,
Bor madeninin çok sayıdaki mineralinden en
bilineni ve yaygın olanıdır. Evaporicik ortamlarda
oluşan bir mineraldir. Anadolu ve İran' da
tinkarltenekar (İng. cincal) adı ile bilinen boraks,
daha doğrusu boraks ham maddesi, hekimliğin
yanı sıra gümüş işlemeciliğinde kullanılmakcadır57• Zirnikh'in kimyadaki Arsenik olduğu kabul
edilmekle birlikte, onun cam olarak arsenik,
sülfürik asit veya sodywn sülfür değil, bunların
hepsinden bazı özellikler taşıdığı ve arsenik trisiilftir
olarak isimlendirilen as2s3'ün halk arasındaki ismi
olduğu, sarı renkli kristal yapıda olduğu
belirtilmektedir. Toksik ve kanserojenik bir madde
olan ve kimyada As sembolü ile gösterilen Arsenik,
metal ile ameral arasında bir özelliğe sahiptir. On
üçüncü yüzyılda element olarak elde edildi ve
özellikleri keşfedildi. Yerkürenin kabuğunda çok
'az bulunur58. Pigment olarak ya da dericilikte
debbağcılıkta kullanılan zırnikh, suda neredeyse
hiç çözürımez. Kötü kokusu da muhtemelen,
havadaki nemle birlikte yaydığı h2s'den
kaynaklanır. Zirnik (Zırruk), önceleri kral sarısı
adı ile renklendirme maksadı ile dokumacılıkta
kullanılırdı. Sanayide, en çok deriden kılları ayırmak
için kıl dökücü olarak kullanılır59 . Arsenik, Bor ve Realgar, Avrupa medeniyetinin
İslam dünyası ile kurduğu kültürel ilişkiler
neticesinde, kimya literatürüne geçen
kelimelerde ndir. El-Zirnikh, Batıya geçerken Aısenik,
Reh el-car, Realgar ve Bevrak da Boraks olmuşrur60•
C. V an Gölü Çevresirıdeki Şehir. ve Kaİeler
Coğrafya kaynaklarımız, Van Gölü etrafındaki
şehirlerden genellikle Ahlat ve Erciş dolayısıyla
bahsetmişlerdir. Çünkü bu şehir ve kaleler,
genellikle A!ılat'a yakınlıkları ve onunla olan
coğrafi ve siyasi ilişkileri ile gündeme gelmişlerdir.
Coğrafya kaynaklarımızda bugün Van vil~yetindeki
V. Ulttslararası Van Gô'lii Havzası Sempozymim The Fifth International Symposittm of Van Lake Region
yerleşim birimlerinden isimleri zikredilenler
şunlardır: Van, Erciş, Müks (Bahçesaray), Bergid
(Muradiye), Vescan (Gevaş).
YakUt, ünlü eseri Mtteemii'l-Bıtldan'ın Ernllniye 61
maddesinde Van Gölü çevresininin tarihi ve
coğrafyasına dair önemli bilgilere yer vermiş,
eserinde açmış olduğu Erciş, Buheyrecu Erciş,
Mirbala, Müks ve Van maddelerinde ise daha
çok bu yerlerin Ahlat (Hilac)'la olan bağlancıları
ve mesafeleri üzerinde durmuşcur.
!)Van
Arap coğrafya kay_naklarında Van ismi çok az
geçmektedir. Bu da incelenen dönemde Van'ın
önemini kaybetmiş olmasıyla açıklanabilir.
Arap coğrafyacılardan Yakut, Van'ın Ahlat ile
Tiflis bölgeleri arasında bir kale olduğunu 62
kaydetmekle yetinroişcir.
Buna karşılık İranlı seyyah N asır-ı Hüsrev'in
Sefername'sinde Van'a dair ilginç bilgilere yer
vermektedir. Nasır-ı Hüsrev, XI. yüzyılın ortalarına
doğru Mısır seyahatine çıktığında V an' a da uğramış
ve burada gördüklerini eserinde kaydetmiştir. O,
bu gezisi sırasınd~ 12 Cemaziyel-~vvel438 1 14
Kasım 1046 günü uğradığı Van ve Vescan
çarşısında koyun eri sarıldığı gibi domuz eti de
sacıldığını kaydetmiştir. Yine onun naklettiğine
göre kadm ve erkekler, dükkanıarda oturup
ki d . . ı dı63 çe nme en şarap ıçıyar ar .
2) Erciş
Coğrafya kaynaklarıroızın, incelenen dönemde,
Van Gölü'nden, 'Erciş Gölü' veya 'Ahlac Gölü'
diye söz ettiklerini daha önce aktarrnışrık.
Erciş, uluslararası ticaret yolları üzerinde,
Mezopocamya'yı İran, Kafkasya ve Azerbaycan'a
bağlayan kervan yolu üzerindedir. Urarcular
za~!!-nında, Güney ticaret yolu (ipek yolıt), Kuzey •\. · ..
Suriye'den başlayarak Bitlis Çayı vadisini
izlemekte ve Van Gölü'nün kuzeyinden Taevan-
155
Abdttrrahman ACAR
Ahlac - Adileevaz - Erciş - Bergir1 (Muradiye) -
Derebey - Kalecik güzergahını izleyerek Kafkasya
ve Kuzeybatı İran içlerine ulaşmakta idi64. Bu yol,
aynı zamanda Doğu'dan gelen Müslüman hacılar
tarafından da kullanılmakta idi.
Yakut, Erciş'in Büyük Erminiye'de, Ahlac
yakınında eski bir şehir olduğunu ve halkının
çoğunluğunu Hıristiyan Ermenilerden oluştuğunu 65
kaydetmektedir. Erciş, coğrafya kaynaklarında
Dördüncü Eı:miniye şehirleri arasında 66 zikredi.lmiştir. Coğrafya kaynaklarıroızda, Erciş'le civar şehirler
arasındaki mesafeler de belirtilmiştir. Istahr!, Erciş
Ahlar arasının üç günlÜk yol olduğurm 67
kaydetmiştir. Makdis1, bölge şehirleri arasındaki
mesafelerini verirken Bergid-Erciş arasının iki
merhale68 olduğunu zikreder. Onun kaydettiğine göre Erciş-Ahlar arası üç merhale'dir. İbn Havkal,
Erciş-Ahlar arasının da üç günlük yol69 olduğunu · kaydetmiştir. Ebü'l-Fida'nın naklettiğine göre de
Erciş Ahlac' ın doğusunda ve buraya iki günlük
mesafededir70• İdris1, Erciş ile Ahlac arasındaki
uzaklığın üç günlük yo~ yani 7 5 mi/,11 olduğunu belirtmiştir. Yakut'un Belazuri'den naklettiğine göre Habib
b. Mesleme el-Fihd Osman b. Affan tarafından
bölgeye gönderilmiştir. Habib, Erciş'te
konaklayarak, boranın çevresini fechecroek için
askerler görevlendirroiş, onlardan cizye almış ve
arazi vergisi (lıarnc) ödemelerini karam bağlamışcır72. Fakih Ebui-Hasan Ali b. Muhammed el-Erciş!
buralıdır. Bu fakih, Erciş yakınındaki Ebu İshak
hankahında doğmuş, Şafii fıkhını öğrendikten
sonra Halep'te ez-Zeccacin Medresesi'nde kalarak
ibadecle meşgul olmuş ve zühd hayatı yaşamıştır73
Yakut, onunla görüştüğünü ve tarikatini beğendiği
için ~endisinden bahsettiğini belircroişcir.
Bu dönemde, Alılar ile Erciş arasında büyük
gemiler çalıştığı gibi, Van, Vestan( Gevaş) ve
Taevan tirnacları da gemileele Ahlaca bağlanmışcı74. Dolayısıyla Ercişliler, kervan ticaretinin yanı sıra,
gemicilikle de meşgul olmuş!~ ve Van Gölü'nde
Abdıtrrahman ACAR
gemi çalıştırmışlardır.
'Beşinci İklim'de bulunan ve Ahlat'a cabi olan
Bacüneys de eski bir yer olup, kaynaklarda Erciş'le
birlikte zikredilir. Burası da İ yaz b. Ganm tarafından
fi h d.l . . 75 et e ı mıştır .
3) Bergiri (Muradiye)
Kaynaklarda adı Bargiri ve Bagiri şeklinde de
yazılan Bergiri, Mezopotamyayı İran'abağlayan
ticaret yolu üzerinde önemli bir merkezdir.
Ebü'l-Fida, Bergir!nin Alılar'ın doğusunda ve
buraya dağ yolund~n bir gü.nlük mesafede, küçük
bir belde olduğunı/6 kaydetmiştir. Nasır-ı Hüsrev, Hoy ile Bergiri arasındaki
mesafenin 30 fersah olduğunu77 yazmakatdır.
Istahr!'nin eserini yazdığı X. yyda, Bergiri,
Ahlat, Ne§eva (Nahcivan}, Menazgird, Bedlis,
Kalikala, Erzen ve Meyyafarikln ile birlikte, küçük
şehirler kategorisinde yer almakta idi. Bu şehirler
mamurdu78. Aynı şekilde İbnHavkal da, yukarıda
isimleri geçen şehirler arasında büyük bir fark
bulunmadığını, hepsinin birbirine yakın
büyüklükte .olduğuriu79. kaydetmiştir.
4) Vestan ( Gevas) ~
Bazı kaynaklarda Ostan şeklinde geçen bu
şehir, güneydeki kervan ve hac yolu üzerinde idi.
Yakut, Ostan'ı, Ermin.iye'de Alılar dolaylarında
meşhur bir\ale80 şeklinde tarutmaktadır. Vakıdi'ye nisbet edilen Fütuhu'ş-Şam adlı eserde,
Cezire fatihi İ yaz b. Ganm'ın Erminiye'nin fethi
kapsamında Vestan'a kadar geldiği ve burada on.
gün kadar kaldığı81 kaydedilmektedir.
5) Müks (Bahçesaray)
Arap coğrafya kaynaklarında Müks'ün adı,
ünlü Arap şairi Buhturi'ye (ö. 284 1 897) 82 ait bir
şiirden yapılan nakil dolayısıyla geçmektedir.
YakUt'un da naklettiği üzere83, Buhrur1, bu şi.irinde,
Enuşirvan-ı Adillakabıyla meşhur olan Sasaru
V. Ulmlararası Van Gö1ü Havzası Sempozymnıt The Fifth International Symposiımı o/Van Lake Region
156
hükümdarı Hüsrev !'in ( 531-579), başkent
Medrun(Ctesiphon)'de bulunan sarayı Eyvan-ı
Kisra'yı betimlerken
Sarayının kapıları kapalıdır
Kafkas Dağı'na
Ve oradan Hi/at ve Miiks
yıtrtlarına kadar 84 demektedir.
Şair, burada, farklı etnik toplulukların
bulunduğu, çok sayıda dilin konuşulduğu ve
kölelerin yoğun olarak bulunduğu, Kafkas
Dağı'ndan Erminiye'ye kadarki geniş bölgeden
olan kimselerin Silsanı sarayına alınmadığını85
dile get:irrrıeknrli. Bu şiirin de g&ten:Iiği gibi, Müks,İslamdan
önceki asu:laı:da sasanileı:in hakimiyeti altında idi.
Evliya Çelebi, Seyahatname'sinde , yukarıdaki
şehirlerden başka ortaçağda Van ve çevresinde başka
yerleşim birimlerinden bahsetmektedir. Bunlar,
Edremit, Şatak (Çarak), Erçek GÖlÜne yakın Anzaf
Kalesi, Varak (Yedi Kilise=Bakraçlı) Köyü, Elbak
.(Başkale), Gevaş yakınındaki Hişet Kalesi, Hoşab
Kalesi, Arnik (Y eşilsu) ve Kopanis ( Yukarı Sarmaç)
köyleri ile Adır (Limn) ve Aktamar adalarıdır86.
SONUÇ
Arap Coğraf}raalan, Van Gölü ve çevresini dünyanın
Bqinci İklim'inde yer alan Erminiye (Armenia) bölgesi
içerisinde g&tecmişlerdir. Van Gölü, kıyısında bulunan
iki önemli şehit olan Erciş ve Ahlat' tan dolayı Arap
coğrafYaaları tarafindan Erciş Gölü veyaAhlat Gölü olarak
adlandırılrn.ıştır. Van Gölü'ne has et-tartkh adı
verilen inci kefali (Chalcalbıtrnıts Tarichi), Ortaçağda
bölgenin önemli bir gelir kaynağını oluşcuruyordu.
Gölde, Nisan ve Haziran aylarında bolca bulunan
bu balık, tuzlarup kururulduktan sonra Irak, Suriye
ve Mganisran'a, hatta Hindistan'a ~edilmekte idi. · ·.
Balıkçılığın yanı sıra ticaret · ve gemi
işletmeciliği de bölgenin iktisadi hayacında önemli
bir yere sahipti.Van Gölü çevresinde madencilik
sektörü de çok gelişmişci. Arap coğrafyacılarının
kaydettiğine göre, buralardaki kuyu ve ocaklardan
V. Ult~ilararası Van Gölii Havzası Sempôzymn11 The Fifth International Symposimn o/Van Lake Region
elde edilen bevrak (bornks) ve zimlk (aısenik) madenleri,
DiPNOTLAR
1. Kenan Arınç, "Tarihi ve Siyasi Coğrafya
Perspektifiyle Bitlis, Ahlat ve Tatvan Şehirlerinin
Kuruluş ve Geli~meleri", I. Uluslararası Dünden
Bugüne Taevan ve Çevresi Sempozyumu
Bildirileri, İstanbul2008, 759-761.
2. İklf1n kelimesi, burada birçok ülkeyi kapsayan
g~ni~ coğrafi bölge anlamında kullanılmakcadH.
Bkz. Yakut, I, 25-34; Murat Ağan, "İslam
Coğrafyacılarında Yedi İklim Anlayışı", AÜİFD
C: 47 (2006), S: 2, 195-214.
3. Msl. bkz: Ebü'l-Fiç:l.a, Takvimii'l-Buldan, Daru
Sadır, Beyrut csz. 394.
4. Bkz: Mukaddes! (Mucahhar b. Tahir), Kitabii'l
Bed' ve't-Tarih, 53; Yakut el-Hamevi, Mıteemii'l
Brddan, Daru Sadır, Beyruc, 1996, I, 31, 159;
Ebü'l-Fida, 394, Zekeriya el-Kazviru, Asaru'l
Bilad ve Ahbam'l-İbad, Beyruc tsz, 524. İranlı
coğrafyacı Hamdullah Müscevfı:-i Kazviru,
Alılar'ın Dö"rdiincii İklim'de olduğunu,
yazmaktadır (Niizhetii'l-Kıtlrtb, chk: Muhammed
Debir Siyaki, Tahran 1336, s. 117). Evliya Çelebi
Seyahatnamesi'nde ise Alılar'ın ör/f ikitmlerin on
sekizincisinde yer aldığı kaydedilmektedir (haz:
Seyit Ali Kahraman-Yücel Dağlı, Yapı Kredi
Yayınları, İstanbul 2001, 4. Kitap. s. 91).
5. Makdis1 (Şemseddin Muhammed b. Ahmed
el-Be~~ari), Ahsenıt't-Tekasi1n fi Marifeti' 1-Ekalim,
Beyrut 1987, 287. Ayrıca bkz. a.g.e, 23, 36,
41,400. Er-Rihab, geni~lik, yüksek ova, bolluk
ve zenginlik anlamlarına gelmektedir.
6. Makdisi, 287.
7. Msl bkz: Israhd (Ebu İshak İbrahim b.
Muhammed el-Farisi) MEsô!ihll-MfJ11J!ik, Edit M]. De Greje,Brilll927, 180,Makclis1,288; Yakut, I, lt().
8. Bkz. Yakut, I, 160.
9. İbn Havkal (Ebu'l-Kasım en-Nasibi), Sıtretii'l
I-II, Edir: M.]. De Goeje, Brill 1939,·
; İdris1 (Ebu Abdullah Muhammed b.
.•.LUU<UJ.ı .. u .. ıçu e~-Şerif ), Niizhetii' l-Mrqtak fi
157
Abdurrahman ACAR
bölgenin başlıca iiıraç ürünleri arasında yer al.ı:nakta idi.
İhtiraki'l-Afak, Alemü'l-Kütüb, Beyrut
1409/1989, C. II, 824.
10. YakUbl(Ahmed b. Ebu Yakub İshak), Kitabü'LBuldan, dık: M. Emin Dannavi, Daru'l-Kütübi'l
İlmiye, Beyrut, 1422/2002, s. 208.
ll. İbn Hurdazbih (Ebu'l-Kasım Ubeydullah b.
Abdullah), el-Mesalik ve'l-Memalik, n~r:
Muhammed Mahzum, Daru İhyai-r-Turasi'l
Arabi, Beyrut 1408/1988, 108; İbnü'l-Fakih,
Kitab11L-Bu/dmz, tbk ~usuf el-Hadi, B~ 1996,
583; Yakur, I, 160. Geniş bilgi için bkz. Screck/Y ınanç,
"Errneniye",İA,N, 317-326.
12. Arınç, 761.
13. Mehmet Tezcan, "Roma-Parch ve Sasani
Sav~ları Döneminde Taevan ve Çevresi", I. U Imiararası Viinden Bttgiine Tatvan ve Çevresi
Senıpozymmt Bildiri/eri, İstanbul2008, 55-76.
14. İbn Hurdazbih, 108; İdris!, II, 828.
15. Bkz: Yakidi (Muhammed b. Ömer), Tarihre
Fıtttthi'l-Cezire ve'l-Habttr ve Diyarbekir ve't
Irak, nşr: Abdulaziz Fayyad Harfuş, Dım~k
1996, 233; W alter E. Kaegi, Bizans ve İlk
İslam Fetihleri, çev: Mehmet Özay, İstanbul
2000, 288-294; Abdurrahman Acar, "Tacvan
ve Çevresinin Tarihi Coğxafyası", I. Uluslararası
Dünden Bugüne Tarvan ve Çevresi Sempozyumu
Bildirileri, İstanbul2008, s. 41-42.
16. Belazô.r1 (Ahmed b. Yahya), Futuhu'l-Bttldan,
çev: Mustafa Fayda, Ankara 1991, s. 286.
17. YakUt, V, 97. Ayrıca bkz: Belazuri, 286.
18. Osman Gürbüz, "Van Gölü Çevresinde Arap
Ermeni ili~kileri ve Yörede Müslüman
Topluluklar", I. U luslararası Diinden B1tgii1ıe T_at'U:tnıeÇevresiSempuzylllllltBildirileri, 113-124., 114.
19. George Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi,
çev: Fikre~ Işılcan, Ankara 1991, s. 39; Kaegi,281.
20. Belazfu!, 289; Abu'l-Farac, Abıt'l-FaracTarihi,
çev: Ömer Rıza Doğrul, Ankara 1987, I, 189.
Ayrıca bkz. Rahmi Tekin, Ahlat Tarihi, ç
Abdurrahman ACAR
OsmanlıA.raşuı:rnalan Vakfi , İstanbul2000, 29-30.
21. Belazur!, 286; İbnü'l-Faklh, 589.
22. Belazfu!, 276, 300; Abul-Farac, I, 200.
23. Bkz. Tekin, 31.
24. BeHizuri, 303. Ayrıca bkz: Streck!Yinanç,
"Ermeniye" İA, IV, 319.
25. Screck!Yinanç, IV, 319.
26. Gürbüz, a.g.m, ll 7-121.
27. Bkz: Faruk Sümer, Selçuklular Devrinde Doğu
Anadotılda Tiirk Beylikleri, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 1990, 49.
28. Ernsc Honigmann, Bizans Devletinin Doğtt Sınırı,
çev: Pikret IşıltF, İstanbul 1970, 148.
29. Gürbüz, ı22.
30. Gürbüz, ı21.
31. Sümer,68,a.y, "A.blatşıhlar",DİA,ll, ı989, 25.
32. İbn Şeddad, el-Alaktt'l-Hatirafi Zikri Tarihi
ÜmeraiJ-Şam ve'l-Cezire, chk: Yahya Abbare,
~ Vııaret~Dımaşk ı928, IIJ/2, 454. 33. Iscahr!, ı90; YakUt I, 305; İbn Said el-Mağrib!,
Kicab el-Cuğrafya (www. alwaraq.ı:lec); Ebü'l
Fida, 42,390,395,397.
34. İbnü'l-Fakili, 59ı; YakUt, I, 350. Van Gölü,
Müstevfi-yi Kazviru.de Buheyretıt Akhlat (Ahlat
Gölü) şeklinde geçmektedir (s. ı ı8-ı ı9)
35. Bkz. Yakut, V, 355.
36. İbn Havkal, 346. ı fersah yaklaşık olarak 3
mil, bir mil ise 1.8 km' dir.
37. Belazfu!, 286. İbnü'l-Faklh, 589.
38. İdris!, n, 827.
39. Ebü'l-Fida, 42.
40. İbnü'l-Fakllı, 591. YakUt, I, 350; Kazv!ru,
524. YakUt, eserinin başka biryerinde ise Göl ıçın
'dünyanın harikası' ibaresini kullarun.ıştır (ll, 38ı).
4 ı. Arap coğrafya kitaplarında ismi farklı şekillerde
kaydedilmiş olan müneccim Bulunyas, Fuad
Sezgin'den nakledildiğine göre Yunan ascrolog
Apolonyos ofTyaona'dır. (İbnü'l-Fakilı, Kitabii'l
Buldan, nişirin notu, s. 20). YakUt, Suriye'nin
sahil kenti Banyas' ın (Baniya, Balanea, Balanea,
V alenia), ismini bu şahıscan almış olabileceğini
söylemektedir. I, 489. Bulunyas'ın tılsımladığı
V. Ulttslararası Van Gö1ii Havzası Sempozymmt The Fifth International Symposittm ofVan Lake Region
158
rivayet edilen diğer yerler içi-n bkz. İbnü'l
Faklh, ı9, 20, ı97, 420, 422, 496; Yakut, I,
350,460,489,TI,205,38ı,IV,258,42ı,452;
Kazvi.ol, 43ı, 442,445,486,495,553, 572.
42. YakUt, I, 350; Kazv!ru, 524.
43. YakUt, I, 350.
44. Belazfu!, 286; İbnü'l-Fakih, 589.
45. Belazfu!, 286.
46. Istahd, ı90.
4 7. İbn Havkal, 346.
48. İdris!, II, 827.
49. Yak:Uc, TI, 381. Bu balıkların ihracatı Osmanlılar
devrinde.de devam ecmişcir. Nicekim Evliya
Çelebi Seyahatnamesi'nde şunlar
kaydedilmektedir:" .. . Nice binAcem
bazerginları ve Gökdolak Ermenileri, bu
maruleri, midden alup niçe yüz bin deve yükü
tuzlu balığı eliyar-ı Acem'e v.e.Uh.ican ve Bakü ve Azerbaycan'a götürürler" ( 4. Kitap, s. 88).
5 O. G. Le Strange, Serzeminha-ye Hilafet-i Şarki
(The Lands of che Eastern Calipbace), çev:
Mahmud İrfan, Tahran ı959, ı97. Ringa
balığı ya da İngilizcedeki adıyla Herring,
Hamsigiller familyasından olup, daha çok
Kuzey denizlerinde yaşamaktadır. Ortalama
ömrü ı8 sene olan bu balık, 30 cm. boyunda,
vücudu yandan basık, sırtı mavi-yeşil, karnı
gümüşi renklidir. Büyük sürüler halinde
dolaşır ve plankconlarla (mikroskobik canlılar)
beslenir. İki çeşidinden biri denizlerden
aynlmazken, diğeri üreme zamanlarında nehir
ağızlarına gelir (www.bibilgi.com).
51. www. ims. metu.edu.tr!DenizSozluk. ·
52. İbn Havkal, 346.
5 3. İbn Havkal, 346.
54. İdr!s!, II, 827; Turan 118. Evliya Çelebi
Seyahatnam-esi'nde Alılar'ın kuzeyindeki yüksek
dağlardan çok çeşitli madenler çıkarıldığı, en
makbul olanının kırmızı ve sarı zırnikh madeni
olduğu, t>unların' Rum u Arab u Acem'e ve
Frengiscan'a gönderildiği', kırmızı zırnikh'in
kıl döktürücü olduğu ve bir çok has~alığa iyi ~ -...
V. Ulıtslararası Van Götii Havzası Sempdzyıtmıt The Fifth International Symposiımı ofV4n Lake Region
geldiği kaydedilmektedir. (4. Kitap, s. 96).
55. El-Mucemii'l-Vasit (heyet), Kahire 1400/1980,
I , 76. Bor (b), Atom Numarası 5 olan,. siyah
renkte metalle ametal arası özelliklere sahip
bir yarı iletkendir. Bor'un değişik bileşiklerine
borat denir. Bor (boroo), elmastan sonra eo
sert olan madendir. Dünyada serbest element
olarak bulunmayan Bor'un bir çok şekli vardır;
amorfkatı bor, kahverengi renkte bir toz iken,
sağlam kristalli bor, siyahcır. Bor'un, daha
IX. yüzyılda Arap hekiıriler tarafından ilaç
yapımında kullanıldığı bilinmektedir. www.
wikipedia.org. Ayrıca bkz. C. Helvacı, "Türkiye
Borat Yarakları: Jeolojik Konumu, Ekonomik
Önemi ve Bor Politikası"
(www.maden.org.tr/resimler).
56. Bkz. www.wikipedia.org.; www.
kimya.us/elementler. Boraksın, kiffi.yadaki bir
diğer adı, içinde 1 O molekül su bulunan sodyrmı
tetraborat'tı1·. Tabiatta beyaz, mavi, gri ve yeşil
monoklin kristaller halinde bulunur. Sertliği
2-2,5 özgül ağırlığı 1,7 di.r. Eriyiklerinden,
renkli billurlar halinde elde edilir. Lehimcilikre,
dokuları sertleştiemek için dokumacılıkca ve
antiseptik olarak tıpta kullanılır
5 7. www .kimya. us/elementler/boraks,
www .ansiklopedi. turkcebilgi.cortı.
www .nedir .cc/kimyalboraks.
5 8. http:/ /ansiklopedi. turkcebilgi .com
59. www.Bilgi.com.
60. www .sozluk.sourcimes.com
61. Yakut, I, 144.
62. Yakut, v, 355.
63. Nasır-ı Hüsrev, Sefername, çev: Abdülvehhab
Tarzi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Şark
İslam Klasikleri, İstanbul, 1988, 9.
64. Oktay Belli, "Urartu Krallığının Güney Ticaret
Yolu ve Bitlis-Deliklieaş (Semiramis) Kaya
Tüneli", Il. Van Götii Havzası Sempozyumtt, edc:
Qktay Belli, Ankara 2007, s. 21-22. ·~ ....
65. Yakut, I, 144.
66. İbnHuırla:ıbih 108;iboü1-Fakih, 583;Yakur, I, ltD.
159
Abdıwrahm4n ACAR
67. lstahr!, 194.
68. Makdis!, 294. 1 merhale, bir günlük yola karşılık
gelmekte olup, yaklaşık 46 km' dir.
69. İbn Havkal, 352; Ebü'l-Fida, 390.
70. Ebü'l-Fida, 393.
71. İdris!, II, 827.
72. Yakut, I, 350.
73. Yakut, I, i44.
7 4. Osman Turan, Doğu Anadolu Tiirk Devletleri
Tarihi, beşinci baskı, İstanbull998, 119.
75. Yakut, I, 314.
76. Ebü'l-Fida, 389.
77. Nasır-ı Hüsrev, 9.
78. Bkz. lstahri, 188.
79. İbn Havkal, 344; Ebü'l-Fida, 388.
80. Yakut, I, 177.
81. Vakidi, Tarihrt Futtthi'l-Cezire, 226-227.
82. "Ebu Ubade el-Velid b. Ubeyd b. Yahya el
Buhtur1 et-TenUh!, 206-284/821-897 yılları
arasında yaşamıştır. Tayy kabilesinden bir
baba ile Şeybin kabilesine mensup bir annenin
çocuğu olarak, Halep yakınındaki Menbic'te,
doğdu. Humus'ta Ebu Temmam ile tanışcı.
Abbasllerin çalkantılı döneminde, halife el
Mütevekkil'in sarayında, 12 sene boyunca
izzet ve ikbal ile yaşadı. El-Mütevekkil ve
ondan sonra gelen beş halifeyi öven şiirler
yazmıştır. Eserleri şunlardır: Kitabii'l-Hatnase,
Kitabıt Meani q'-Şi'rve Divan" (Hanna Fahuri,
el-Mılcez fi'l-Edebi'l-Arabt ve Tarihih, Beyrut,
Daru'l-Ciyl, 1991, II, 350).
83. YakUt, I, 295, V, 180.
84. Ebu Ubade el-Velid b. Ubeyd el-Buhcuri,
Divanii'l-Btthturt, Daru Sadır, Beyrut tsz, 191;
YakUt, V, 180. YakUt, Buhrurinin Eyvan-ı
Kisra hakkıoda yazdığı 12 beyirlik şiirin
t?marrunı, eserinin İyvan maddesinde
nakletmiştir. (1, 295).
85. Hanna Fahuri, II, 361; Ömer Ferruh, Tarihii'l
Edebi'l-Arabt, Beyrut 1981, Il, 366.
86. Bkz.EvliyaÇelebiSeyahamaıncsi,4.Kitap, 165-172.