ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern...

139
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL YAPILANMA, TÜRKİYE’ DE İMALAT SANAYİİ Yüksek Lisans Tezi Hande Yurtoğlu Ankara-2006

Transcript of ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern...

Page 1: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI

ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL YAPILANMA, TÜRKİYE’ DE İMALAT SANAYİİ

Yüksek Lisans Tezi

Hande Yurtoğlu

Ankara-2006

Page 2: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI

ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL YAPILANMA, TÜRKİYE’ DE İMALAT SANAYİİ

Yüksek Lisans Tezi

Hande Yurtoğlu

Tez Danışmanı

Doç.Dr.Ahmet Haşim Köse

Ankara-2006

Page 3: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

i

İÇİNDEKİLER i

KISALTMALAR iii

TABLOLAR LİSTESİ v

ŞEKİLLER LİSTESİ vii

GİRİŞ 1

BİRİNCİ BÖLÜM: 1970 SONRASI DÜNYA EKONOMİSİNDE YAŞANAN

DEĞİŞİMLER

1.1 Finans Piyasasında Yaşanan Değişimler 7

1.2 Dünya Ticaret Yapısı 11

İKİNCİ BÖLÜM: TİCARET TEORİSİ VE EMEK PİYASASINA ALTERNATİF

BİR YAKLAŞIM

2.1 Modern Ticaret Teorisi ve Alternatif Bir Yaklaşım 25

2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25

2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı 32

2.2 Katmanlı Emek Piyasası Yaklaşımı 40

2.3 Mekan Kavramı ve Ekonomide Mekanın Önemi 48

Page 4: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

ii

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ VE DÜNYA

EKONOMİSİNE EKLEMLENEN TÜRKİYE

3.1 1970’li Yıllar Sonrasında Merkez ve Çevre Ülkeler Arasındaki

İlişkiler 57

3.2 Türkiye’de 1980 Sonrası Ücret Politikaları ve Dünya Ekonomisine

Eklemlenme Biçimi 78

SONUÇ 103

EK 1 107

EK 2 109

KAYNAKÇA 111

ÖZET 128

SUMMARY 129

Page 5: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

iii

KISALTMALAR

ABD Amerika Birleşik Devletleri

AR-GE Araştırma Geliştirme

ÇUŞ Çok Uluslu Şirketler

DİE Devlet İstatistik Enstitüsü

DTÖ Dünya Ticaret Örgütü

DYY Doğrudan Yabancı Yatırımlar

ECLA Economic Commission for Latin America (Latin Amerika Ekonomik

Komisyonu)

GATT General Agreement on Tariffs and Trade (Ticaret ve Gümrük Vergileri

Üzerine Genel Anlaşma)

GOÜ Gelişmekte Olan Ülkeler

GSMH Gayri Safi Milli Hasıla

GSYİH Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

IMF International Monetary Fund (Uluslararası Para Fonu)

İİS İthal İkameci Sanayileşme

İYS İhracata Yönelik Sanayileşme

KMZ Küresel Mal Zincirleri

OECD Organization for Economic Co-Operation and Development (Ekonomik

Kalkınma ve İşbirliği Örgütü)

OPEC Organization of the Petroleum Exporting Countries (Petrol İhraç eden

Ülkeler Organizasyonu)

Page 6: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

iv

SYMZ Satın Alan Şirket Yönetimindeki Mal Zincirleri

TRIMs Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rights (Ticarete İlişkin

Yatırım Önlemleri)

TRIMs Trade-Related Investment Measures (Ticaret Bağlantılı Düşünsel

Mülkiyet Hakları)

UNCTAD United Nations Conference on Trade and Development (Birleşmiş

Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı)

UNDP United Nations Development Programme (Birleşmiş Milletler Kalkınma

Programı)

UNIDO United Nations Industrial Development Organization (Birleşmiş Milletler

Sınai Kalkınma Örgütü)

ÜYMZ Üretici Şirket Yönetimindeki Mal Zincirleri

YEÜ Yeni Endüstrileşen Ülkeler

Page 7: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

v

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Piyasa Dinamiği Yüksek Ürünlerin Ana İhracatçılarının ve GOÜ’in İhracat

Payları ,1998 (%)

Tablo 2: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrılmış Ürünlerin İhracat Yapısı, 1980 ve 1998

(%)

Tablo 3: Dünya İmalat Sanayii İhracatında ve Katma Değerinde Seçilmiş Coğrafi

Bölgelerin ve Ülkelerin Payları, 1980 ve 1997 (Yüzde Değerler)

Tablo 4: Üretici Firma ve Satın Alan Firma Yönetiminde Mal Zincirlerinin Temel

Özellikleri

Tablo 5: Katmanlı Emek Piyasasının Nedensel Temelleri

Tablo 6: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrıştırılmış Malların Ülkelerin İhracatlarındaki

Payları (%)

Tablo 7: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrıştırılmış Malların Üretiminde İstihdam

Edilen İşçi Sayısındaki Değişim (%)

Page 8: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

vi

Tablo 8: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrıştırılmış Mallar İçin Ücret/Katma Değer

Oranları

Tablo 9: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrılmış Malların İhracat ve İthalata İçindeki

Payları, 1969, 1980 ve 2003 (%)

Tablo 10: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrılmış Mallarda İhracatın İthalatı Karşılama

Oranı, 1969, 1980 ve 2003 (%)

Page 9: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

vii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: 1990’ lı Yıllar Boyunca Doğrudan Yabancı Yatırımların Çevre Ülkelere

Dağılım Payları (%)

Şekil 2: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrıştırılmış Malların Ortalama Yıllık İşçi Başı

Verimlilik Değerleri (bin dolar)

Şekil 3: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrıştırılmış Mallarda Ortalama Yıllık Ücret

Değerlerinin Merkez Ortalamasına Oranı

Şekil 4: 1969-2003 Yılları Arasında Farklı Mal Gruplarına Ait İhracat Değerleri (milyon

dolar)

Şekil 5: 1969-2003 Yılları Arasında Farklı Mal Gruplarına Ait İthalat Değerleri (milyon

dolar)

Şekil 6: Faktör Niteliklerine Göre Gruplaştırılmış Malların İhracat Değerleri (Milyon

dolar )

Şekil 7: Faktör Niteliklerine Göre Gruplaştırılmış Malların İthalat Değerleri (Milyon

dolar)

Page 10: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

viii

Şekil 8: İhracat ve İthalat Arasındaki Fark (milyon dolar)

Şekil 9: Mal Gruplarına Göre Küçük İşletmeler ile Orta ve Büyük İşletmelerin Dağılımı

(%)

Şekil 10: Mal Gruplarına Göre Küçük İşletmeler ile Orta ve Büyük İşletmelerdeki

İstihdam Dağılımı (%)

Şekil 11: Mal Gruplarına Göre Küçük İşletmeler ile Orta ve Büyük İşletmelerde Üretilen

Katma Değer Dağılımı (%)

Şekil 12: Özel İmalat Sanayii Sektörel Kompozisyonu (%)

Şekil 13: Özel İmalat Sanayiinde Mal Gruplarına Göre İstihdam Dağılımı (%)

Şekil 14: 1980-2001 Yılları Arasında Küçük İşletmelerde Reel Ücret Gelişmeleri

(milyar TL)

Şekil 15: 1980-2001 Yılları Arasında Orta ve Büyük İşletmelerde Reel Ücret

Gelişmeleri (milyar TL)

Page 11: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

GİRİŞ

1970’li yıllar dünya ekonomisinde önemli değişimlerin yaşandığı yıllar olmuştur. İkinci

Dünya Savaşı sonrasında süregelen Altın Çağ, 1971’de ABD’nin Bretton Woods

sistemini tek taraflı fes etmesiyle sona ermiştir. Dünya ülkeleri hızla küreselleşmeye

başlamıştır. Küreselleşme ulusal ekonomilerin dünya piyasalarına eklemlenmesi ve

dünya kapitalizminin sermaye birikimine yönelik dinamiklerinin iktisadi kararlarda

belirleyici olması olarak yorumlanabilir (Yeldan, 2001: 13). Son 30 yıl içerisinde dünya

ekonomisinde yaşanan değişimler ancak küreselleşmeyle beraber gelişen olgularla

anlamlandırılabilir. Bu dönemde dünya ekonomisine neoliberal rejim hakim olmuştur.

Neo-liberalizmin belirleyici unsurları deregülasyon, uyum programları, finansal ve ticari

serbestleşme, esnek üretim küreselleşmeye eşlik eden olgular olmuştur. Dünya

ekonomisindeki değişimleri anlamak için bu olguları ve karşılıklı etkileşimlerini dikkate

almak gerekir.

Ikinci Dünya Savaşı’ndan 1970’lere kadar süren dönemde dünya ekonomisine Fordist

üretim tarzı hakim olmuştur. Fordist sistem özel amaçlı makine ve büyük oranda

niteliksiz işgücü kullanımıyla standart malların toplu üretimine dayanmaktadır. Üretim

bantlar, emeğin teknik bölünmesi ve malların standartlaşmasıyla yapılanmıştır. Standart

malların toplu üretimi ürün tiplerinde ya da kategorilerinde değişime pek olanak

vermemektedir. Fordist sistem katı emek ilişkileri oluşturmuştur, katı çizgilerle

sınırlanmış detaylı meslek kategorileri ve iş kuralları artmıştır. Bu açıdan Fordizm,

üretim sürecinin planlanması ve üretim arasında katı bir ayrımı ifade eden Taylorizm ve

Page 12: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

2

mekanikleşmenin birleşimidir (Lipietz, 1997: 2). Fordist sistem 1970’lerin başında krize

girmiştir. ABD, Avrupa ve Japonya arasında rekabet artmıştır, talep yönlü bir kriz

başlamıştır. Firmaların amacı, artan üretim maliyetlerinin de etkisiyle, yeni pazarlar

bulmak, üretim süreçlerini düşük maliyetli, emek düzenlemelerinin zayıf olduğu yerlere

taşımak olmuştur. Bu da katı bir sistem yerine daha esnek bir sistemi, özellikle emek

piyasalarında, gerektiriyordu.

Artık devletler için rekabet bir ideoloji şeklini almıştır; sermaye çekmek, belli bir

istihdam seviyesi yakalamak, sosyal düzeni korumak için bir araçtır rekabet.

Deregülasyon ve serbestleşme hareketleri de devletlerin yeni dönemin dinamikleri

içerisindeki rollerinin belirlenmesinde önemli olmuştur. Kabaca bakıldığında bu

hareketler düzenlemelerde sadece bir azaltma yaratmıştır. Aslında bu hareketler farklı

bir düzenleme sistemi oluşturmuşlardır (Raikes vd., 2000: 399). Bu yeni sistemde

belirleyici olan iki kavram da rekabet ve esnekliktir. Esneklik yeni koşullara ve değişen

piyasa koşullarına uyma yeteneğini ifade eden yeni bir endüstriyel üretim sistemi olarak

ortaya çıkmıştır.

Bu gelişmeler çerçevesinde yeni dönem gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) dünya

ekonomisine eklemlenmeleri açısından önemlidir. 1970’lerde yaşanan ekonomik kriz bu

devletlerin yeniden dağıtım ve planlama fonksiyonlarını yerine getirememelerine yol

açmıştır. Sanayileşmekte olan ülkeler sermayeleri, işgüçleri ve pazarları ile başka

pazarlara bağlanmak zorunda kalmışlardır. Ulus devletin ideolojik ve politik gücü

sarsılmış, yeni bir dünya işbölümü oluşmuştur. Üçüncü dünya ülkelerinde dış piyasalara

Page 13: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

3

yönelik imalat sektörünün ortaya çıkmasıyla üretim ilişkileri yeniden yapılanmıştır ve bu

ülkelerin hammadde ihracatçısı oldukları eski işbölümü değişmiştir (Munck, 2002: 57;

Gereffi ve Korzeniewicz, 1990).

Bu çalışmada GOÜ’in dünya ekonomisine bağlanma biçimleri dış ticaret ve emek

piyasalarında ücret politikaları bağlamında ele alınacaktır. Bu sayede dünya

ekonomisinde var olan eşitsiz gelişme ve yeni dönemdeki değişikliklerin finansal

sermaye lehine, üretim ve birikim olanaklarının aleyhine bir süreç yaşanmasına neden

oldukları ortaya konmaya çalışılacaktır (Yentürk, 2003). Eşitsizliklere neoliberalizmin

yaklaşımı ise farklı olmaktadır, neoliberalizm eşitsizlikleri sistemin hatası olarak

görmemektedir. Bu eşitsizliklerin rekabeti artırdığı, girişimci ruhu canlı tutttuğu ve

sonuçta herkes için fayda sağladığı düşünülmektedir (Thomas, 2001: 167). Çalışmada,

yaratılan rekabetin GOÜ aleyhine olan ticaret savaşlarına yol açtığı ücretler üzerinden

gösterilmeye çalışılacaktır.

Çalışmada öncelikle küreselleşmeyle beraber görülen değişimler ele alınacaktır. Bu

amaçla finans piyasası ve dünya ticaret yapısına değinilecektir. Çalışmanın ikinci

bölümünde ticaret teorileri ve katmanlı emek piyasası yaklaşımı ele alınacaktır. Ticaret

teorileri dünya ticaret yapısını anlamlandırmak için geliştirildikleri için farklı bakışlarını

ve ekonomiye hakim olan eğilimleri anlamamıza yardımcı olacaklardır. Öncelikle

neoklasik iktisadın son dönemde GOÜ’lerin dünya ticaretine eklemlenme biçimlerini

doğrulamak ve yönlendirmek için kullandığı Heckscher-Ohlin modelinden

bahsedilecektir. Daha sonra bu yaklaşıma alternatif olarak küresel mal zincirleri

Page 14: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

4

yaklaşımı anlatılacaktır. Bu yaklaşım çalışmanın sonraki bölümlerinde dünya ticaret

yapısını anlamamız için yol gösterici kabul edilmektedir.

Çalışmanın üçüncü bölümünde gelişmiş ülkeler ve GOÜ arasındaki ilişkiler bazı

ekonomik göstergeler kullanılarak ortaya konmaya çalışılacaktır. Daha sonra bu ilişki

ücret politikaları bağlamında ele alınacaktır. Bu amaçla UNIDO Sanayi İstatistikleri

kullanılarak merkez ve çevre ülkeler arasındaki verimlilik, ücret farkları ortaya

konacaktır. Faktör yoğunluklarına göre ayrıştırılmış mal gruplarındaki yıllık ortalama

ücretler merkez ülkeler ortalamasına oranlandırılarak çevre ülkelerde ücretlerin

düşüklüğü ve ücretli emeğin üzerindeki baskı, çevre ülkelerin düşük ücret politikaları

incelenecektir. Daha sonra Türkiye örneği üzerinden 1980 sonrası imalat sanayii yapısı

ve ücret politikaları incelenecektir. Bu kısımda da DİE Sanayi İstatistikleri kullanılarak

Türkiye’de ücretler, dış ticaret yapısı ve imalat sanayii arasındaki bağlantı kurulmaya

çalışılacaktır.

Page 15: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

5

BİRİNCİ BÖLÜM: 1970 SONRASI DÜNYA EKONOMİSİNDE YAŞANAN

DEĞİŞİMLER

Dünya ekonomisi için 1970’li yıllarda yeni bir dönem başlamıştır. Bu döneme

damgasını vuran önemli bir kavram, ilk kez 1972’de Modelski tarafından Avrupa

kaynaklı güç kazanma, küresel ticarete diğer ülkeleri eklemlendirme hareketi için

kullanılan küreselleşme olmuştur (Petrella,1996: 63). Bu kavram hem akademik yazında

hem de günlük hayatta oldukça fazla yer bulmuş, farklı alanlardaki etkileri tartışılmıştır.

Bir tanım vermek gerekirse küreselleşme, günümüz toplumsal hayatının kültürel,

siyasal, ekonomik tüm yönlerinin dünya çapında etkileşiminin genişlemesi, derinleşmesi

ve hızlanmasıdır (Held vd., 2000: 2).

Küreselleşme 1970’lerde ortaya çıkan ekonomik bunalımla eş zamanlı olarak ivme

kazanmıştır. Birinci Dünya Ekonomileri 1970’lerde iyice belirginleşen bir karlılık ve

verimlilik krizi yaşamışlardır (Piore ve Sabel, 1984). Fordist sistemin krizinden

kurtulmak için gelişmiş ülkeler yeni teknolojilerle yeniden yapılanmışlar, yeniden

yapılanmanın yetersiz kaldığı durumlardaysa üretimi yeniden örgütlemişlerdir (T.C.

Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, 1999: 3). İletişim ve

bilişim teknolojilerindeki gelişmeler de bu süreci hızlandırmıştır. Dünya ekonomisinde

dışa açılma süreci başlamıştır. Neoklasik teori serbest ticaretin daha etkin üretim ve

geniş tüketim imkanları sağlayacağını düşündüğü için dışa açılma ve serbestleşme

hareketlerini desteklemiştir. Sıkı sermaye düzenlemelerinin ekonomik istikrarsızlığı

artırdığı düşüncesi de finans piyasasındaki serbestlik hareketini hızlandırmıştır.

Page 16: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

6

Bu yeni hareketin en önemli duraklarından biri 1971’de Bretton Woods sistemi çökünce

döviz kurlarının dalgalanmaya bırakılması olmuştur. Sabit kur sisteminin çöküşü dünya

mal fiyatlarında dalgalanmalara yol açmıştır. 1973’te yaşanan petrol şokunun ardından

dünyaya hakim olan üretim sistemi değişmiştir. Keynesyen politikalarla beraber var olan

Fordist üretim sistemi yerini esnekliğin hakim olduğu yeni bir sisteme bırakmıştır.

Bu dönem gelişmiş ülkelerin ve GOÜ’in arasında da yeni ilişkiler oluşturmuştur. Petrol

şokunun ardından ham madde ihracatında yoğunlaşmış olan GOÜ’in ticaret hadleri

kötüleşmiştir. Sanayileşme sürecinin devam etmesi ve cari açıklarını kapatmak amacıyla

1970’li yıllarda bu ülkeler çok düşük faizlerle borçlanmışlardır. Bankalar bu ülkelere

kolay koşullarla borç vermişlerdir (McMichael, 1996). Ancak 1978 yılında ABD’nin

artan enflasyon ve cari açıklarına müdahele etmek için faiz oranlarını çok yüksek

seviyelerde artırması bu ülkelerin borçlarını ödeyemez duruma gelmelerine ve istikrar ve

uyum programlarının başlamasına yol açmıştır. GOÜ böylece sisteme dahil edilmeye

başlanmıştır (Dikmen, 2000).

Bu bölümde 1970 sonrası dünya ekonomisinde yaşanan değişimler iki yönden

incelenecektir. Önce finans piyasasında yaşanan değişimler kısaca anlatılacaktır.

Ardından çalışmada önemli bir yer tutan dünya ticaret yapısı daha ayrıntılı ele

alınacaktır.

Page 17: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

7

1.1 Finans Piyasasında Yaşanan Değişimler

Finansal küreselleşme artan bir hız, sayı ve coğrafi yayılmayla ifade edilmektedir.

Gelişen teknoloji, düşük bilgi iletişimi ve işlem maliyetleri finans piyasalarında işlem

hacminin artmasına neden olmuştur. Buna küresel finans sistemi denilebilir, bu sistem

beraberinde uluslararası entegrasyonu getirmiştir (Eroğlu, 2002: 15). Finansal

küreselleşme finans piyasasının serbestleşmesiyle beraber gerçekleşmiştir. 1980’lerde

finans piyasalarının deregülasyonu ve kur kontrollerinin kaldırılmasıyla sermaye

hareketliliği artmıştır. Bu gelişmede esnek olmayan sermaye düzenlemelerinin

ekonomik istikrarsızlığı arttırdığı düşüncesinin yanısıra yetersiz yurtiçi tasarruflarının

yurtdışı tasarruflarla telafi edilmesinin mümkün olması gerektiği düşüncesi de etkili

olmuştur (Eroğlu, 2002: 23).

Yeni finansal mimari içerisinde uluslararası finans kuruluşlarının önemli bir yeri vardır.

Bu kuruluşlar dünya ekonomisinin “istikrarının” sağlanması ve gelişmiş ülkeler

tarafından ortaya konan ilkelerin uygulanması için çalışmaktadırlar. GOÜ’in

serbestleşmelerinde de bu kuruluşlar önemli rol oynamaktadır. Finansal serbestleşme

ekonomileri disipline etmek, yerel üretimin ve emek piyasasının verimli çalışmasını

sağlamak için kullanılan önemli bir politika aracı olmuştur (van der Hoeven ve Taylor,

2000: 57). Serbestleşme hareketlerini savunan bu kuruluşların varlığı da aslında finans

piyasalarının tamamen kontrolsüz olmadığını göstermektedir, bu olgu küreselleşmenin

tamamen serbest bir düzen oluşturduğu yaklaşımına ters düşmektedir (Hirst ve

Thompson, 1999).

Page 18: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

8

1971’de sabit kur sisteminin yıkılmasıyla risklerin ve belirsizliklerin artması sermayenin

finansallaşmasına yeni bir ivme kazandırmıştır, kurlardaki değişiklikler sermaye

hareketlerini etkileyici bir konuma sahip olmuşlardır. Dalgalı kur sistemiyle sermayenin

uluslararası hareketi üzerindeki önemli bir kısıtlama kalkmış ve faiz, sermaye

hareketlerini etkileyen unsurlardan biri olmuştur. Devletlerin makroekonomide önemli

bir araç olarak kullandıkları faiz artık denetimlerinde değildir. Böyle bir ortamda mali

sermayede bir artış yaşanmıştır. Bu da finansal araçların, kısa süreli sermaye

hareketlerinin artmasına yol açmıştır. Finansal araçların zor kontrol edilmeleri, sermaye

hareketlerinin spekülatif yönlü olmaları dünya finans piyasasını belirsiz ve dengesiz bir

ortam yapmıştır. Özellikle finansal araçların risk özelliklerinin ekonomide bir sorun

olmadıkça bilinemeyeceği IMF tarafından belirtilmiştir (Wade, 1996: 64).

Bu belirsiz ortamda da ülkelerin sermaye akımlarını ve yatırımları çekme çabaları

devam etmektedir. Düşük ve orta gelirli ülkeler gelişme programlarını sürdürebilmek

için likidite arayışına girmişlerdir (Arrighi, 2003: 5). Bu ülkelere olan sermaye akımları

üç dönemde incelenebilir. İlki 1970’den 1980’e kadar olan dönemdir. Özellikle

1970’den itibaren doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) artmıştır. DYY’daki artış ticaret

artışından da fazla olmuştur (Perraton, 2003: 47). DYY bir şirket ya da şirketler

grubunun ana merkezinin bulunduğu ülke dışındaki başka bir ülkede yeni yatırım

yapmasını veya o ülkedeki mevcut bir şirketin mülkiyetini ya da mülkiyetinin belirli bir

karşılığı olan hisselerini satın almasını temsil eder. Ancak bu dönemde DYY ve portföy

yatırımlarından daha önemli olan banka kredilerinde yaşanan artıştır. Bu durum 1973’te

yaşanan petrol krizinin ardından bu ülkelerin dış borç ihtiyaçlarının artması sonucu

Page 19: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

9

ortaya çıkmıştır. Petrol şokunun ardından OPEC ülkelerinde önemli bir dolar birikimi

olmuştur, Avrupa bankalarına akan bu petro-dolarlar GOÜ için kredi kaynağı

oluşturmuşlardır. Bu krediler daha çok özel firmalara ve kamu kuruluşlarına sanayileşme

programları dahilinde verilmiştir (UNCTAD, 2003: 33). UNCTAD (2002)’de belirtildiği

gibi makroekonomik denge ve pasif yatırım politikalarıyla DYY çekmeye çalışmak elde

edilen avantajları ihracat platformlarına kilitleme riski taşımaktadır, bu platformların

yerel sanayilerle bağları iyi kurulmalıdır.

Sermaye hareketlerinde ikinci dönem 1980’den 1990’a kadar olan dönemdir. Bu yıllarda

DYY daha çok gelişimini tamamlamış ülkelere gitmektedir (Perraton, 2003: 48; Wade,

1996 :70). Hatta DYY’da büyük artışın yaşandığı 1980’lerde DYY’ın %80’den

fazlasının Japonya, Amerika ve Batı Avrupa’yı kapsayan üçlü grup içinde dağıldığını

belirtenler vardır (Petrella, 1996: 69). Bunun en önemli sebeplerinden biri de 1980’li

yıllarda ABD’nin yüksek faiz politikası uygulaması sonucu doların değerinin artması ve

dış açıkta artış yaşaması sonucu mali sermayeye ihtiyacının artması olmuştur. Sermaye

sıkı para politikaları uygulayan gelişmiş ülkelere yönelmiştir. GOÜ’in dış

borçlanmalarının zorlaştığı bu dönemde DYY’a bağımlılıklarının artmış olmasına

rağmen dünya nüfusunun büyük bir bölümü oluşturan bu ülkeler DDY’ın çok az bir

kısmından yararlanabilmiştir. 1980’lerin sonunda ortaya çıkan bir gelişme ise Asya

Kaplanlarının1 DYY kaynakları olarak ortaya çıkmaları olmuştur. Ancak onlar da genel

eğilime uymuşlardır, yatırımlarının yarısı ya da daha fazlası Kuzey Amerika ve

Avrupa’ya gitmektedir (Wade, 1996: 71).

1 Asya Kaplanları olarak anılan ülkeler Güney Kore, Tayvan, Singapur ve Hong Kong’dur.

Page 20: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

10

Sermaye hareketlerinde üçüncü dönem 1980’lerin sonlarında ortaya çıkan bir gelişme ile

belirlenmiştir. Gelişmiş ülkelerde yaşanan bankacılık krizlerinin ve faiz oranlarındaki

düşüşün ardından sermaye tekrar GOÜ’e yönelmiştir. Ancak bazı görüşlere göre GOÜ

1990’larda önemli yatırım almamışlardır, uluslararası bankaların bu ülkelere borç

vermesi de durmuştur. Ancak DYY’ın 1990’ların yarısından itibaren önemli olduğu,

çünkü bu ülkelerin uluslararası üretim ağlarına daha çok katılmaya başladıkları da

belirtilir (UNCTAD, 2003: 35). DYY’daki artışa bakarak tüm GOÜ’in bundan

faydalandığı sonucunu çıkarmak yanlış olabilir, GOÜ’e giden DYY genelde Çin’e

gitmektedir. Daha da önemlisi DYY’ın önemli bir kısmı üretime yönelik değildir

(Sutcliffe ve Glyn, 2003: 69), DYY spekülatif kazançlara yönelmiştir. Ancak 1997-1998

Asya Krizi’nden sonra DYY pozitif değerlerde kalan tek sermaye akımıdır (UNCTAD,

2003: 23). Sermaye hareketlerinde görülen en büyük azalma portföy yatırımlarında ve

kısa süreli, spekülatif yönlü akımlarda görülmüştür. Bunun en önemli sebeplerinden biri

genel olarak dünya finans piyasasının kötü durumu olmuştur, risk ve belirsizlik artmıştır.

Spekülatif kazançların ön plana çıkmasıyla faiz fon hareketlerine bağlanmıştır.

Spekülatif etkilerle birleşince bu durum yüksek faiz, değerlenmiş kur kısırdöngüsüne yol

açmakta ve mali krizlere sebep olmaktadır. Eklemlenmiş finansal piyasalar da bu

krizlerin etkilerinin daha hızlı yayılmasına neden olmaktadır. Yaşanan bu krizler

hükümetleri finansal sistemlerini güçlendirmeye itmiştir, bu da kısa süreli spekülatif

akımların kontrolünü gerektirmiştir.

Yüksek faiz, değerlenmiş kur kısırdöngüsü dış ticaret üzerinde de olumsuz etkiye

sahiptir. Bu gelişmeler GOÜ’in cari açığının büyümesine yol açmaktadır. Bu ülkelerin

Page 21: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

11

ihracatta yoğunlaştıkları malların göreli fiyatları yükselmekte, bu mallarda rekabet gücü

yitirilmektedir. Bu gelişmeye paralel olarak ithalat ucuzlamaktadır. Aşağıda çalışmanın

amacı doğrultusunda dünya ekonomisindeki değişimlerin daha iyi anlaşılabilmesi için

dünya ticaret yapısı incelenecektir.

1.2 Dünya Ticaret Yapısı

Dünya ekonomisi 1970’li yıllarda yeni bir döneme girmiştir, ekonomide serbestleşme

hareketleri hakim olmuştur. Özellikle ticarette serbestleşmenin gelişmiş ülkeler ve GOÜ

için daha kazançlı olacağı düşüncesi hakim olmuştur. Serbest ticaretin ülkelerin

kalkınması için gerekli olduğu görüşünü kanıtlamaya çalışan sistematik çalışmalar kesin

bir sonuç elde edememişlerdir (Dornbusch, 1992: 73). Buna rağmen ana ekonomik

yaklaşımlarda serbest ticaretin devletin stratejik rolüne göre daha iyi olduğu görüşü

hakim olmaya devam etmiştir (Cowling ve Sugden, 1997: 3). Dünya Bankası, IMF,

OECD gibi çok taraflı kurumlar serbestliğin büyüme için önemli etkileri olduğu

konusunda tavsiyeler vermişlerdir (Rodriguez ve Rodrik, 1999: 1).

Önceki dönemde korumacılık ticareti yönlendiren önemli bir politika olmuştur. GOÜ’in

çoğu için korumacılık 1930’lardan beri yaygın olarak kullanılmıştır. Gümrük vergileri,

ithalat kotaları ile sanayileşme politikası sürdürülmeye çalışılmıştır. Bu zamanla

kalkınma politikasına dönüşmüştür (Dornbusch, 1992: 70). İkinci Dünya Savaşı’ndan

sonra da bu politikalar pek değişmemiştir. ECLA (Economic Commission for Latin

Page 22: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

12

America)2 İİS’nin (ithal ikameci sanayileşme) GOÜ için izlenmesi gereken politika

olduğunu savunmuştur (Prebisch,1959, 1984, Dornbusch, 1992: 71 içinde). Bu dönemde

de serbest ticaret görüşünü savunanlar olmuştur. UNCTAD’ın kurulmasıyla bu

tartışmalar daha kurumsal bir ortamda ele alınmaya başlanmıştır. 1960 ve 1970’lerin

sonunda korumacılık yumuşamıştır ve ticarette serbestleşme deregülasyona dayalı yeni

bir politikaya geçişin parçası olarak yayılmaya başlamıştır (Dornbusch, 1992: 73). Pek

çok ülke koruyuculuğu bırakmaya ve dünya ekonomisiyle eklemlenmeye ikna edilmiştir.

GOÜ’in son yıllarda hızlı bir ticari serbestleşme süreci yaşamalarının kaynaklarına

bakılacak olursa dört ana sebep sıralanabilir. Bunlar anti-devletçilik, zayıf ekonomik

performans, bilgi akışı3 ve Dünya Bankası’nın uyguladığı baskıdır (Dornbusch, 1992:

69). Bu gelişmelerin sonucunda 1970’den beri GOÜ dünya ticaretine daha çok

katılmaya başlamışlardır.

Bu dönemde dünya ticareti dünya gelirine göre daha fazla büyüme göstermiştir ancak

sadece bu olgudan yola çıkarak ticaretin yapısını anlamak mümkün değildir, ülkelerin

dünya ekonomisine eklemlenme biçimleri incelenmelidir. Bu bölümde dünya ticaretinin

yapısı, imalat sanayii ürünlerine ağırlık verilerek, gelişmiş ülkeler ve GOÜ arasındaki

ilişkiler bağlamında kısaca ele alınacaktır. Bölüm aksi belirtilmedikçe UNCTAD 2002

ve 2003 raporlarına dayanılarak hazırlanmıştır.

2 Latin Amerika Ekonomik Komisyonu 3 Dornbusch (1992) bilgi akışını tüketicilerin diğer ülkelerdeki mallar hakkında bilgi sahibi olmaları ve bu malları talep etmeleri olarak açıklamıştır.

Page 23: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

13

Özellikle 1980’li yıllarda başlayan hızlı ticari serbestleşme, DYY hareketleri GOÜ’in

ekonomi politikalarını etkilemiştir. Bu ülkelerin ihracat oranları dünya ortalamasından

hızlı artış göstermiştir. 1960’larda dünya ticaretinde sanayileşmiş ülkeler mamul mal

ihracatı, sanayileşmemiş ülkeler ise ham madde ihracatı yapmışlardır (Lipietz, 1993:

58). Yeni dönemde ise GOÜ ham madde ticaretinden imalat sanayii ürünleri ticaretine

yönelmişlerdir, 1990’ların sonunda GOÜ’in ihraç ettiği malların %70’i imalat sanayii

ürünleri olmuştur. Bu dönemde gelişmiş ülkelerin ihraç ettikleri ürünlerde ise imalat

sanayii ürünlerinin payı azalmıştır.

1980’lerden beri dünya mal ticareti yıllık %8’den fazla bir artış göstermiştir ancak tüm

ürünler aynı hızda artış göstermemiştir, hatta bazı ürünlerde düşüş görülmüştür. İhraç

edilen ürünlerin küresel taleplerinin artış hızı, büyüme oranları ülkelerin dünya

ticaretindeki konumlarını belirler. Bu bağlamda dünya ticaret yapısını daha iyi anlamak

için bir kavramdan faydalanılabilir: dinamiklik. Küresel talebi ve büyüme oranı artış

gösteren ürünler dinamik ürün olarak nitelendirilir. Küresel talep artışı yüksek ürünlere

piyasa dinamiği yüksek ürünler denir. Dünya ticaretinde piyasa dinamiği en yüksek olan

20 ürüne bakmak bu noktada önemlidir. Bu 20 ürün 4 ana grupta toplanmıştır. Bunlar

elektronik ve elektrikli mallar, tekstil ve emek yoğun mallar -özellikle giyim-, yüksek

teknoloji içerikli ve araştırma-geliştirme (AR-GE) harcaması yüksek olan bitmiş ürünler,

ipek, alkolsüz içecekler, tahıl gibi bazı birincil ürünlerdir.

Page 24: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

14

Tablo 1: Piyasa Dinamiği Yüksek Ürünlerin Ana İhracatçılarının ve GOÜ’in

İhracat Payları ,1998 (%)

Sıralama Ürün Grubu GOÜ’in Payı

Ana İhracatçı Ülkeler (Pay)

1

Transistör ve Yarı İletkenler

46 ABD (17), Japonya (15), Singapur (10), Güney Kore (10), Malezya (7)

2 Bilgisayarlar 36 ABD (13), Singapur (13), Japonya (10), Hollanda (9)

3 Bilgisayar ve Ofis Makinaları Parçaları

38 ABD (17), Japonya (14), Singapur (9), Tayvan (7), Malezya (6)

4 Optik Araçlar 30 Japonya (22), ABD (17), Güney Kore (12), Almanya (10), Çin (5), Hong Kong (5)

5 Parfümeri ve Kozmetik 10 Fransa (28), ABD (12), İngiltere (12), Almanya (11)

6 İpek 87 Çin (70), Almanya (9), Hindistan (3)

7 Dokunmuş İç Çamaşırı 57 Çin (16), ABD (8), Türkiye (6), İtalya (6), Meksika (5)

8 Plastik Eşya 23 ABD (14), Almanya (13), Çin (7), İtalya (7)

9 Elektrik Güçlü Makineler

37 ABD (11), Almanya (10), Çin (9), Japonya (9)

10 Müzik ve Kayıt Aletleri 18 ABD (20), Japonya (12), İrlanda (12), Almanya (8), İngiltere (7)

11 Deri imalat 45 İtalya (16), Tayvan (11), Çin (7), ABD (7), Hindistan (6), Güney Kore (6)

12 Alkolsüz İçecekler 22 Fransa (19), Kanada (7), ABD (7), Belçika/Lüksemburg (7), Çin (7)

Page 25: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

15

13 Tıbbi Araçlar 12 ABD (27), Almanya (12), İngiltere (7), Japonya (6), İrlanda (6)

14 Elektrik Dağıtım Araçları

34 Meksika (16), ABD (14), Almanya (9), Japonya 86), Fransa (4)

15 Telekomünikasyon Araçları ve Parçaları

24 ABD 815), İngiltere (9), Japonya (9), İsveç (7)

16 Tekstil İç Çamaşırı 4 ABD (30), İngiltere (23), Fransa (11), Almanya (9), Kanada (5)

17 Tahıl Ürünleri 14 İtalya (11), Almanya (10), Fransa (10), İngiltere (8)

18 Dokunmuş elyaf 54 Tayvan (20), Güney kore (16), Almanya (8), İtalya (8), Çin(8)

19 Farmakolojik Ürünler 8 Almanya (15), İsviçre (11), İngiltere (10), ABD (10)

20 Elektrikli Makineler 23 Japonya (17), ABD (13), Almanya (13), İngiltere (7), Meksika (6)

Kaynak: UNCTAD, 2002: 57

Piyasa dinamiği en yüksek 20 ürün haricinde bakıldığında da genel olarak imalat sanayii

ürünlerinin birincil ürünlerden daha hızlı bir ticaret artışı gösterdiği görülür. Bu 20 ürün

arasında en dinamik olan elektronik ve elektrikli mallar aynı zamanda ihracatta da

yüksek paya sahiptir. GOÜ ihraç ettikleri ürünlerde daha dinamik olanlara ağırlık

vermeye başlamışlardır ancak bu ürünlerin ihracatlarındaki payı düşük seviyede

kalmıştır, 1998’de GOÜ’in ihracatlarında en dinamik 20 ürünün payı 28,7’dir. Ayrıca bu

20 ürünün baş ihracatçılarına bakıldığında sadece dokunmuş iç çamaşırı ürünlerinde

GOÜ’in dünya ihracatındaki payının gelişmiş ülkelerin payından yüksek olduğu görülür.

Yüksek teknoloji içerikli ve AR-GE harcaması yüksek olan bitmiş ürünlerde ise GOÜ’in

Page 26: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

16

dünya ihracatındaki payı sadece %10’dur. Doğu Asya’nın ilk kuşak yeni sanayileşen

ülkeleri (YSÜ)4 dışındaki GOÜ ucuz işgücüne dayalı, dünya piyasalarında büyüme şansı

olmayan ürünlerin üretiminde yoğunlaşmıştır. Doğu Asya ülkelerinin bu başarısı

GOÜ’deki ihracata açılma deneyiminden önce endüstrileşme sürecinde ilerlemiş

olmalarına bağlıdır.

Dünya ticaretinin yapısını daha iyi anlamak için bakılması gereken başka bir olgu da

ihraç edilen ürünlerin nitelikleridir. Ürünlerin nitelikleri taleplerini ve büyüme

potansiyellerini etkilediği için ülkelerin hangi nitelikte ürün üretip ihraç ettikleri

önemlidir. Faktör yoğunlukları ve teknolojik yapıları bakımından ürünler beş kategoride

toplanabilir. Bunlar birincil mallar, emek ve kaynak yoğun imalat sanayii ürünleri,

düşük nitelikli emek ve teknoloji içeren imalat sanayii ürünleri, orta nitelikli emek ve

teknoloji içeren imalat sanayii ürünleri, yüksek nitelikli emek ve teknoloji içeren imalat

sanayii ürünleridir. Tüm kategorilerde ticaret 1980’lerin ortasından sonra artış

göstermiştir. Özellikle yüksek nitelikli emek ve teknoloji içeren imalat sanayii

ürünlerinde ticaret büyük bir artış göstermiştir. Bu ürünlerin dünya ihracatındaki ve

GOÜ’in ihracatındaki payı 1990’ların sonunda diğer ürünlerden fazla olmuştur. Düşük

nitelikli emek ve teknoloji içeren imalat sanayii ürünlerinde ise sadece GOÜ’in payı

artmıştır. Birincil mallarda GOÜ’in payları çok azalmıştır ancak bu yanıltıcı olabilir.

GOÜ’in çoğunda ihracat gelirlerinin yarıdan fazlası birincil madde ihracatından elde

edilmektedir (UNDP, 2003:147).

4 İlk kuşak yeni sanayileşen Asya ülkeleri Asya Kaplanları olarak anılan ülkelerdir.

Page 27: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

17

Tablo 2: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrılmış Ürünlerina İhracat Yapısı, 1980 ve

1998 (%)

GOÜ’ in İhracatındaki Pay

Dünya İhracatındaki Pay

1980 1998 1980 1998

Birincil Mallar 50,8 19 25,7 14,8

Emek ve Kaynak Yoğun İmalat Sanayii Ürünleri

21,8 23,2 14,7 15

Düşük Nitelikli Emek ve Teknoloji İçeren İmalat Sanayii Ürünleri

5,8 7,3 10,1 7,6

Orta Nitelikli Emek ve Teknoloji İçeren İmalat Sanayii Ürünleri

8,2 16,8 26,4 29,6

Yüksek Nitelikli Emek ve Teknoloji İçeren İmalat Sanayii Ürünleri

11,6 31 20,2 30,2

Kaynak: UNCTAD (2002: 68) a Yakıt harici ürünler

Piyasa dinamiği yüksek ürünlerin dünya ihracatındaki paylarına bakıldığında, yüksek ve

orta nitelikli emek ve teknoloji içeren imalat sanayii ürünlerinin hem ihracattaki

paylarının hem de büyüme oranlarının yüksek olduğu görülür. Aynı ilişkiye GOÜ için

bakıldığında da ihracattaki payı fazla olan ürünlerin yüksek büyüme oranına sahip

oldukları görülür. Bu ürünler bilgisayar ve ofis ekipmanları, telekomünikasyon, ses ve

video ekipmanları, yarı iletkenler ve giyim ürünleridir.

Yüksek ve orta nitelikli emek ve teknoloji içeren imalat sanayii ürünlerinin GOÜ’in

ihracatlarında önemli artış göstermesi yanılgılara yol açabilir. Birincisi bu ülkeler düşük

bir seviyeden başladıkları için artışın fazla olması normaldir. İkincisi ve en önemlisi

GOÜ’in bu ürünlerin üretiminde değil birleştirmesinde uzmanlaşmalarıdır. Yukarıda

Page 28: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

18

GOÜ’de yüksek büyüme gösteren ürünler verilmiştir, bu ürünlerin hepsi emek yoğun

üretim süreçlerine sahiptirler. Ayrıca yine yukarıda belirtildiği gibi sadece GOÜ’de

düşük nitelikli emek ve teknoloji içeren imalat sanayii ürünlerinin ihracat payı artmıştır.

Bu iki olgu küresel işbölümü bağlamında ele alındığında GOÜ’in dünya ticaretindeki

konumlarını anlamak açısından önemlidir. İleride daha ayrıntılı ele alınacak üretim

ağları hakkında burada kısaca bilgi verilecektir. Artan sermaye hareketliliği ve kısıtlanan

işçi hareketleri çok uluslu şirketleri (ÇUŞ) üretimin bölünebildiği sektörlerde

uluslararası üretim ağlarını kullanmaya itmiştir.

1980’den beri en hızlı ve sabit büyümeyi gerçekleştiren sektörler aynı zamanda üretimin

bölünebildiği sektörler olmuştur, bunlar elektrikli ve elektronik ürünler için parça

imalatı, giyim gibi emek yoğun sektörler, yüksek AR-GE harcamalı ürünlerdir. GOÜ,

ÇUŞ ile olan işbirlikleri sonucu üretim ağlarında bu sektörlerin emek yoğun süreçlerini

gerçekleştirirler. Üretim ağlarındaki yerler ülkelerin sahip oldukları faktörlere ve en

önemlisi maliyete göre belirlenir. Uluslararası üretim ağlarında ucuz üretim en önemli

faktör olduğu için elde edilen yerler kalıcı değildir ancak GOÜ için dünya ekonomisinde

var olma biçimini oluştururlar. GOÜ için rekabetin emeğin fiyatı üzerinden sürdüğü bu

ağlarda GOÜ’in sattığı emeğin ürettiği mallar değil emektir aslında. Uluslararası ticarete

katılan işgücünün %70’inin niteliksiz olması da ticaretteki payı artan GOÜ’in üretim

ağlarına eklemlenme biçimini ortaya koyar.

Page 29: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

19

Üretim süreçlerinin farklı bölgelere yayılması sonucu birimler arasında ticaret önemli

ölçüde artmıştır. Bu ağlardaki ticaret dünya ticaretinin %30’unu oluşturur ve son 25

yılda %40 oranında artış göstermiştir. Ana akım ekonomiye göre serbest ticaret küçük

işletmelerin var olduğu ve piyasalara ulaşabildiği bir ortam oluşturacaktır ancak ÇUŞ’in

güdümünde bir ticaret söz konusudur, bu olgu ana akım ekonominin söylemiyle

uyuşmamaktadır (Cowling ve Sugden, 1997: 8).

Üretim ağları ülkelerin politikalarıyla da desteklenmiştir. ABD kendi mallarının dışarıda

birleştirilip tekrar ülkeye dönmesini desteklemiştir, bu ürünlere gümrük indirimi

uygulamıştır. Avrupa da ticaret ortaklarına buna benzer uygulamalarda bulunmuştur.

Ancak bu uygulamalar kısıtlı olmuştur. Gelişmiş ülkeler özellikle emek yoğun ürünlerde

yeni korumacılık olarak anılan politikaları benimsemişlerdir ve GOÜ’in piyasalara

ulaşmalarında üzerlerine düşen görevi yerine getirmemişlerdir (Wade, 2003: 622). Bu

anlamda ticarette serbestleşmede ikili bir tavır vardır, gelişmiş ülkeler korumacılık

uygulayıp ticaretin serbestleşmesini dayatmışlardır (Stiglitz, 2002: 4). Gelişmiş ülkeler

ticarette serbestleşmenin tüm ülkelerin yararına olduğunu savunmuş ama tekstil ve

tarımda korumacılığa devam etmişlerdir. Bu sanayiler korumacılığın en yoğun olduğu

alanlar olmuşlardır (UNDP, 2003: 167)5.

5 Korumacılığın tarihsel gelişimi, gelişmiş ülkelerin uyguladıkları çift taraflı korumacılık politikaları için bkz. Chang (2003)

Page 30: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

20

GOÜ için ham madde ve yüksek teknoloji içerikli mallarda piyasalara ulaşmak daha

kolaydır, bu da sanayileşmenin başında olan ülkeler için daha zor bir durum yaratır.

GOÜ’in yaptıkları ticaretin %40’ının kendi aralarında olması bu durumun bir sonucudur.

Üretim ağlarında GOÜ’in emek yoğun süreçlerde uzmanlaştıkları DYY’ın dağılımına

bakıldığında da anlaşılır. Şekil 1’de görüldüğü gibi ucuz emek gücüne sahip Çin’ e

giden DDY oranı %24’tür.

Şekil 1: 1990’lı Yıllar Boyunca Doğrudan Yabancı Yatırımların Çevre Ülkelere

Dağılım Payları (%)

Çin

24

Brezilya

8

Meksika

8

Hong Kong

8Singapur

6

Arjantin

6

Malezya

4

Bermuda

3

Tayland

2

Diğer GOÜ

24

Şili

3

Güney Kore

2

Venezuella

2

Kaynak: Köse (2004)

Page 31: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

21

Tablo 3: Dünya İmalat Sanayii İhracatında ve Katma Değerinde Seçilmiş Coğrafi

Bölgelerin ve Ülkelerin Payları, 1980 ve 1997 (Yüzde Değerler)

Dünya İhracatındaki Pay

Katma Değer Payı

Bölge/Ekonomi 1980 1997 1980 1997 Gelişmiş Ülkeler 82,3 72,9 64,5 73,3 GOÜ Latin Amerika Arjantin Brezilya Şili Meksika Güney ve Doğu Asya YEÜ Hong Kong Güney Kore Singapur Tayvan Asya-4 Endonezya Malezya Filipinler Tayland Çin Hindistan Türkiye

10,6

1,5 0,2 0,7 0

0,2 6

5,1 0,2 1,4 0,9 1,6 0,6 0,1 0,2 0,1 0,2 1,1 0,4

0,1

26,5

3,5 0,2 0,7 0,1 2,2

16,9 8,9 0,6 2,9 2,6 2,8 3,6 0,6 1,5 0,5 1

3,8 0,6

0,5

16,6

7,1 0,9 2,9 0,2 1,9

7,3 1,7 0,3 0,7 0,1 0,6 1,2 0,4 0,2 0,3 0,3 3,3 1,1

0,4

23,8

6,7 0,9 2,7 0,2 1,2

14 4,5 0,2 2,3 0,4 1,6 2,6 1

0,5 0,3 0,8 5,8 1,1

0,5

Kaynak: UNCTAD (2002: 81)

Ülkelerin ihraç ettikleri ürünler dinamiklik ve nitelik bakımından incelendiğinde de

ortaya çıkan sonuç GOÜ’in büyüme potansiyeli pek olmayan emek yoğun süreçlerde

uzmanlaştıklarıdır. GOÜ uluslararası ticaretten gelişmiş ülkeler kadar

Page 32: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

22

faydalanmamaktadırlar. İhraç edilen imalat sanayii ürünlerinin paylarının ve katma

değerlerinin karşılaştırılması da bu olguyu destekler. Tablo 3’te görüldüğü üzere

gelişmiş ülkelerin dünya ihracatındaki paylarında görülen azalmaya karşın katma değer

içindeki payları artmıştır. GOÜ’in ihracattaki payları iki katından fazla artmıştır ancak

katma değer içindeki payları o kadar büyük bir artış göstermemiştir.

Bu dönemde gelişmiş ülkelerle GOÜ arasındaki çarpıcı bir fark da ticaret hadlerinde

görülür, imalat sanayii mallarında GOÜ’in ticaret hadleri kötüleşmiştir. Dolar bazında

katma değerde GOÜ’in yüksek artış gösterememelerinin sebebi dünya ticaretine emek

yoğun üretim süreçleriyle eklemlenmeleridir. Latin Amerika ülkelerinden ise sadece

üretim ağlarında yer alan Meksika’nın dünya mamul mal ihracatındaki payı kayda değer

bir artış göstermiştir, ama bu ülke de dolar bazında katma değerde düşüş yaşamıştır.

Ancak daha önce de belirtildiği gibi Doğu Asya’nın YEÜ’i hem ihracat oranında hem de

katma değer düzeyinde kayda değer artışlar elde etmişlerdir.

Serbest ticaretin GOÜ için fırsatlar yarattığı doğrudur. Ancak ticarete nasıl

eklemlenildiği, hangi ürünlerin üretiminin ve ihracatının arttığı önemlidir. Kalkınmanın

ilk aşamasında dünya piyasaları ile bütünleşmek kullanılmayan emeğin ve kaynakların

doğru biçimde kullanılmasını, gelirin artmasını sağlar. İlk başta üretilen ürünler emek ve

kaynak yoğundur, ülkelerin karşılaştırmalı üstünlükleri bu yöndedir. Kalkınmanın

ilerleyen aşamalarında ürün çeşitliliğine gidilmelidir. Bu da imalat sanayii ürünleriyle

mümkündür. GOÜ önce emek yoğun imalat sanayiine ağırlık verirler. Zamanla daha çok

katma değer üreten, teknoloji yoğun ürünlere geçmeleri gerekir. Ancak dünya ticaret

Page 33: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

23

yapısına baktığımızda GOÜ’in çoğunun emek yoğun süreçlerde uzmanlaştığı görülür.

Belli bir alanda uzmanlaştıkları için teknolojik gelişmeleri öğrenme süreçleri de sekteye

uğrar. Üretim ağlarında yer almak kalkınmanın ilk aşamalarında ülkelere sanayilerini

geliştirme fırsatı verir. Ancak orta gelir düzeyindeki GOÜ için gelişme fırsatı yaratamaz,

bu ülkeler emek yoğun süreçlerde sıkışırlar. Pek çok ülkenin emek yoğun ürünlerde

üretimini artırması ise zamanla bu ürünlerin fiyatlarının daha da düşmesine yol açar,

ticaret hadleri kötüleşir ve “fakirleştiren büyüme” gerçekleşir6.

Dünya ticaretinin yapısını anlamak için ticareti yönlendiren kurumların geçirdiği

değişimler de incelenmelidir. 1947’de oluşturulan GATT’ın dört karakteristik özelliği

vardır. Bunlar karşılıklılık (üyelerin ticarette serbestleşme hareketlerinde karşılıklı

olarak aynı taahhütlerde bulunmaları), ayrımcılık yapmama (tüm üyeler en çok kayırılan

ülke -most favoured nation- konumundadır), daha serbest ve öngörülebilir ticaret amacı

(vergilerin belli olması, gümrük dışı uygulamalarla ticaretin öngörülemez yapısının

sürdürülmesini engelleme amacı), GOÜ’e özel muamele yapılmasıdır (ticaret

politikalarında esneklik sağlama) (UNDP, 2003: 52).

Ancak Uruguay Müzakeresi’nde bu özellikler değişmeye başlamıştır. Artık GOÜ’le

ticaret ilişkisi farklı bir biçimde kurulmaya başlanmıştır. 1995’te DTÖ’nün kurulmasıyla

yeni bir dönem başlamıştır. GATT uygulamalarının yanısıra dünya ticaretine yeni

6 “Fakirleştiren büyüme” kavramı Bhagwati tarafından kullanılan “immiserizing growth” kavramının karşılığı olarak kullanılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Bhagwati (1958).

Page 34: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

24

yaklaşımlar getirilmiştir. Bunlar bütün olarak üstlenme7 (DTÖ’nün kurallarının üyeler

tarafından bütün olarak kabulü), yurtiçi politikaları ilgilendiren bağlayıcı kurallar

(TRIPs ve TRIMs) ve uyum sağlama mekanizmasıdır (uyum sağlamayan üyeler için

daha katı yaklaşım, gerekirse misilleme) (UNDP, 2003: 52). GOÜ’in TRIMs ve

TRIPs’e, kalkınma çabalarını zorlayıcı kurallara uymaları beklenmiştir (UNDP, 2003:

50). TRIPs’e ekonomik açıdan bakılırsa gelişmiş ülkeler bilgi üreten taraftır, GOÜ ise

bilgi satın alan taraftır ve bilginin bedeli artırılmaktadır. TRIPs ile beraber bilimsel

çalışmaların artacağı çünkü artık bilginin değerinin bilineceği belirtilmiştir ancak parasal

değeri az olan çalışmalar azalmıştır ve bu çalışmaların çoğu GOÜ’in sorunlaryla ilgili

olan çalışmalardır. Politik açıdan bakılırsa GOÜ’in hakları ve gelişmiş ülkelerin

zorunlulukları konusunda zorlayıcı kurallar olmadığı ama GOÜ’in zorunlulukları ve

gelişmiş ülkelerin hakları konusunda zorlayıcılık olduğu görülür (Wade, 2003: 624).

TRIMs çok daha kısıtlayıcıdır çünkü GOÜ’in ekonomik faaliyetlerinin çoğunu

kapsamaktadır. TRIMs ticaret ve yatırımda yabancı firmalara konulan kısıtlamaları,

performans zorunluluklarını kaldırmayı amaçlamaktadır. Bu da özel muamele ilkesine

zarar vermektedir (Wade, 2003: 627).

Küresel ticaretin iyi işlemesi için tarafların eşit katılımı, çok taraflı karar alma süreçleri

önemlidir. Yeni sistemin bu gerekleri yerine getirebilmesi için GOÜ’e daha çok söz

hakkı vermesi gerekmektedir. DTÖ’nün Seattle Konferansı da bunun önemli bir

göstergesi olmuştur.

7 Bu kavram “single undertaking”’e karşılık olarak kullanılmıştır.

Page 35: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

25

İKİNCİ BÖLÜM: TİCARET TEORİSİ VE EMEK PİYASASINA ALTERNATİF

BİR YAKLAŞIM

Bu bölümde dünya ekonomisindeki eğilimleri ve dünya ticaret yapısını anlamada yararlı

olacak ticaret teorileri, Hecksher-Ohlin teorisi ve küresel mal zincirleri yaklaşımı, ile

alternatif emek piyasası yaklaşımı olarak katmanlı emek piyasası teorisi ele alınacaktır.

2.1 Modern Ticaret Teorisi ve Alternatif Bir Yaklaşım

2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Heckscher-Ohlin Modeli

Ticaret teorilerinin gelişimi üç dönemde ele alınır. Bunlar klasik, neo-klasik ve modern

dönemlerdir. Çalışmanın bütünlüğünü korumak için bu bölümde sadece modern teoride

önemli bir yer tutan ve ticaretin serbestleştirilmesinde hareket noktası olarak kabul

edilen Hecksher-Ohlin modeli ele alınacaktır.

Modern ticaret teorisi iki ana önerme şeklinde ifade edilebilir. İlki uluslararası ticaretin

nedeni ile ilgilidir, modern teoriye göre ticaretin nedeni büyük ölçüde ülkelerin faktör

donanımlarındaki farklardır. Ülkeler zengin oldukları faktörün yoğun olarak kullanıldığı

Page 36: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

26

malda karşılaştırmalı üstünlüğe8 sahiptirler. Bu önerme Heckscher-Ohlin teoremi olarak

bilinir. Diğer önerme ise uluslararası ticaretin etkisi ile ilgilidir. Faktör fiyatlarının

eşitlenmesi olarak bilinen bu teoreme göre ülkeler uluslararası ticarete açıldıktan sonra

faktör fiyatları eşitlenir (Chacholiades, 1978: 205-206). Bu iki önerme de ayrıntılı bir

şekilde ele alacağımız Heckscher-Ohlin modelinin sonuçlarındandır.

Heckscher-Ohlin modeli sıkı varsayımları sebebiyle gerçekçi değildir ve bu yüzden

eleştirilmiştir. Ancak uluslararası ticaret teorisinde önemli bir yere sahiptir. Heckscher-

Ohlin teoremi dış ticaretin serbestleştirilmesine ilişkin politikalarda bir hareket noktası

olarak görülür (Matur, 2002: 45). GOÜ’in emek yoğun mallarda uzmanlaşmaları ve bu

malları ihraç etmeleri gerektiği sonucu da bu teoreme dayandırılır. Bu noktada teoremi

anlamak önemlidir. Bu yüzden aşağıda bu teoremin çıkış noktası olan Heckscher-Ohlin

modeli ve bu modelden elde edilen teoremler anlatılacaktır.

Heckscher-Ohlin modeli Eli Heckscher ve Bertil Ohlin tarafından 1920’lerde geliştirilen

uluslararası ticarette genel dengeye dayalı matematiksel bir modeldir. Model ilk kez

Ohlin’in 1933’te yayımladığı Interregional and International Trade isimli kitabında

anlatılmıştır. Modelin temel varsayımları piyasaya dair olanlar ve üretime dair olanlar

olarak sıralanabilir (Suranovic, 1997). Piyasaya dair olan varsayımlar şöyledir:

8 Karşılaştırmalı üstünlük teorisi klasik ekonomistler olan Ricardo ve Torrens tarafından geliştirilmiştir. İki ülkeli, iki mallı, tek üretim faktörlü bir model üzerinden anlatılabilir. Bir ülke iki malda da daha az faktörle üretim yapabilir. Bu ülke iki malda da mutlak üstünlüğe sahiptir. Ancak malların birinde göreceli olarak daha az faktör kullanmaktaysa bu malda karşılaştırmalı üstünlüğe sahiptir. Bu durumda diğer ülke de diğer malda karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olur. Her iki ülke de karşılaştırmalı üstünlüğe sahip oldukları malın üretiminde uzmanlaşırlar.

Page 37: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

27

1- Tüm piyasalarda mutlak rekabet vardır.

2- İki ülke, iki mal ve iki üretim faktörü vardır. A ve B ülkelerinde X ve Y

malları emek ve toprak kullanılarak üretilmektedir9. Faktörlerin nitelikleri her iki

ülkede de aynıdır. Ayrıca faktörler ülke içinde serbest hareket edebilir ancak

ülkelerarası hareket mümkün değildir.

3- Emek ve toprak sınırlı miktarda bulunmaktadır.

LX + LY ≤ L

TX + TY ≤ T

LX ülkenin X malı üretmek için kullandığı emek miktarı, LY Y malı üretmek için

kullandığı emek miktarıdır. L de ülkenin toplam emek gücüdür. TX ülkenin X

malını üretmek için kullandığı toprak miktarı, TY Y malını üretmek için

kullandığı toprak miktarıdır. T de ülkenin toplam toprak miktarıdır. Tam

istihdam durumunda eşitsizlikler eşitliğe dönüşür.

4- Ülkeler arasındaki tek fark faktör dağılımlarındadır. Her iki ülkede de

beğeniler aynıdır. Ülkelerden biri emek zengin, diğeri de toprak zengindir.

(L/ T) < (L/ T)*

Yukarıdaki denkleme göre A ülkesindeki emek-toprak oranı B ülkesindeki emek-

toprak oranından küçüktür. Bu durumda A ülkesi toprak zengin, B ülkesi de

emek zengindir.

9 Sadece iki ülke olduğu için çalışmanın ilerleyen bölümünde B ülkesine dair denklemler * işareti ile ayırdedilecektir.

Page 38: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

28

Üretime dair varsayımlar ise şöyledir:

1- Her mal için farklı bir üretim fonksiyonu vardır ve bu fonksiyonlar her iki

ülkede de aynıdır. Bu da her iki ülkenin aynı teknolojiye sahip olduğunu gösterir.

Üretim fonksiyonları aşağıdaki şekilde ifade edilir:

X malı için QX= f(LX, TX) ve QX*= f(LX

*, TX*)

QX: A ülkesinde üretilen X malı miktarı

QX*: B ülkesinde üretilen X malı miktarı

LX: A ülkesinde X malı üretmek için kullanılan emek miktarı

TX: A ülkesinde X malı üretmek için kullanılan toprak miktarı

LX*: B ülkesinde X malı üretmek için kullanılan emek miktarı

TX*: B ülkesinde X malı üretmek için kullanılan toprak miktarı

Y malı için QY= g(LY, TY) ve QY*= g(LY

*, TY*)

QY: A ülkesinde üretilen Y malı miktarı

QY*: B ülkesinde üretilen Y malı miktarı

LY: A ülkesinde Y malı üretmek için kullanılan emek miktarı

TY: A ülkesinde Y malı üretmek için kullanılan toprak miktarı

LY*: B ülkesinde Y malı üretmek için kullanılan emek miktarı

TY*: B ülkesinde Y malı üretmek için kullanılan toprak miktarı

2- Mallardan biri emek yoğun, diğeri de toprak yoğundur. X malı emek yoğun

olsun, bu durumda bu malın üretiminde kullanılan emek-toprak oranı Y malının

üretiminde kullanılan emek-toprak oranından fazladır. Y malı da toprak yoğun

olur. Bu da Y malının üretiminde kullanılan toprak-emek oranının X malının

Page 39: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

29

üretiminde kullanılan toprak-emek oranından fazla olduğu anlamına gelmektedir.

Denklemlerle ifade etmek gerekirse:

(aLX/ aTX) > (aLY/ aTY) ve (aTY/ aLY) > (aTX/ aLX)

aLX: Bir birim X malının üretimi için kullanılan emek miktarı

aTX: Bir birim X malının üretimi için kullanılan toprak miktarı

aLY: Bir birim Y malının üretimi için kullanılan emek miktarı

aTY: Bir birim Y malının üretimi için kullanılan toprak miktarı

3- Üretim teknolojisi sabit katsayılar teknolojisidir10 ve faktör ikamesi mümkün

değildir.

Ülkeler sahip oldukları faktörleri kullanarak X ve Y mallarını üretirler. Toprak zengin

olan A ülkesi toprak yoğun olan Y malını ihraç eder. Emek zengin olan B ülkesi ise

emek yoğun olan X malını ihraç eder. Bu teorem yukarıda belirtildiği gibi Heckscher-

Ohlin teoremidir. Ülkeler sahip oldukları emek ve toprak miktarından fazlasını

kullanamazlar. Bu kısıtı ifade etmek gerekirse:

aLX.QX + aLY.QY ≤ L ve aLX*.QX

* + aLY*.QY

* ≤ L*

aTX.QX + aTY.QY ≤ T ve aTX*.QX

* + aTY*.QY

* ≤ T*

Eğer tam istihdam varsa bu eşitsizlikler eşitliğe dönüşür.

10 Bu durumda üretim fonksiyonları birinci dereceden homojendir. Yani bir malın üretimini z katına çıkarmak için, üretimde kullanılan emek ve toprak miktarını da z katına çıkarmak gereklidir.

Page 40: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

30

Bu noktada Heckscher-Ohlin modelinden çıkan bir teoremden bahsedilmelidir. Tadeusz

Rybczynski tarafından geliştirilen ve Rybczynski teoremi olarak adlandırılan bu teoreme

göre tam istihdam durumunda üretim faktörlerinden birinin arzında artış yaşanırsa bu

faktörün yoğun olarak kullanıldığı malın üretiminde artış, diğer malın üretiminde ise

düşüş yaşanır (Rybczynski, 1955)11. Yukarıda X malının emek yoğun olduğu

belirtilmişti. Bu durumda emek arzındaki bir artış X malının üretimini artırır ve Y

malının üretimini düşürür.

Heckscher-Ohlin modelinden çıkan diğer bir teorem de Stolper-Samuelson teoremidir12.

Wolfgang F. Stolper ve Paul A. Samuelson ünlü makalelerinde ticaret sonucu

Amerika’da emek ücretinin düşmemesi için korumacılık uygulanması gerektiği

düşüncesinden yola çıkmışlardır (Stolper, Samuelson, 1941). Teorem ticaret vergilerinin

vergiyi koyan ülkedeki faktör fiyatları üzerindeki etkisini açıklamaya çalışır

(Chacholiades, 1978: 487). İki etki söz konusudur: ülke içi fiyat oranının değişimi ve

bunun sonucunda faktörlerin yeniden dağılımı, elde edilen vergi gelirinin devlet

tarafından ülke içinde dağıtımı. Stolper-Samuelson teoremi ilk etki ile ilgilenir. Teorem

kabaca şöyle açıklanabilir. A ülkesi toprak yoğun Y malını ihraç etmekte ve emek yoğun

olan X malını ithal etmektedir. Bu durumda A ülkesinde X malını üretenler ithal

mallarla rekabet halindedirler. X malının göreceli fiyatını artıran bir gelişme olursa bu

malın üretimi artırılmaya çalışılır. Tam istihdam durumunda bu gelişme ihracat

sektörünün zararına olur. Emek yoğun mal sektöründeki genişleme ve toprak yoğun mal

11 Bu teorem Heckscher-Ohlin modeli çerçevesinde sermaye yatırımı ve göç konularını incelemek için kullanılmaktadır. 12 Bu teoremin tutarlılığı Heckscher-Ohlin teoreminden bağımsızdır (Chacholiades, 1978: 488).

Page 41: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

31

sektöründe yaşanan daralma sonucu emeğe olan talep artar ve toprağa olan talep düşer.

Emeğin ücretinde artış, toprağın fiyatında ise düşüş görülür. Bu durumda emeğin

fiyatındaki artış ithal edilen malın fiyatındaki artıştan yüksek olmalıdır. Basit bir şekilde

ifade edilecek olursa bir malın fiyatının artması o malın üretiminde yoğun olarak

kullanılan faktörün fiyatında maldaki fiyat artışından daha fazla bir artışa ve diğer

faktörün fiyatında düşüşe yol açmaktadır. Bu teorem ticaret ve ücretler arasındaki

ilişkileri incelemek için, özellikle GOÜ’den yapılan emek yoğun mal ithalatlarına karşı

korumacılığın gelişmiş ülkelerde emeğin reel ücretini artırdığı düşüncesini vurgulamakta

kullanılmaktadır (Neary, 2004: 3).

Heckscher-Ohlin modelinden çıkan son teorem faktör fiyatlarının eşitlenmesi teoremidir.

Bu teoreme göre ticaretin göreli fiyat yapısı üzerindeki eşitleyici etkisi faktör fiyatlarını

da eşitler çünkü malların ve faktörlerin fiyatları birebir ilişki içinde belirlenir

(Chacholiades, 1978: 257). Göreli fiyat yapılarının eşitlenmesi şu şekilde gerçekleşir.

Ticaret olmaması durumunda A ülkesinde üretilen Y malının X malına oranı B

ülkesinde üretilen Y malının X malına oranından fazla olacaktır. Bu durumda ticaret

öncesi göreli fiyat oranı (Y malının fiyatının X malına fiyatının oranı) A ülkesinde daha

düşük olacaktır. Ticaret yapılması durumunda A ülkesindeki göreli fiyat oranı artacak ve

B ülkesindeki göreli fiyat oranı düşecektir. Yeni ve ortak bir göreli fiyat oranı

oluşacaktır. Bu teorem Heckscher-Ohlin modelinin en tartışmalı teoremlerinden

olmuştur.

Page 42: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

32

2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

Dünya ekonomisinde son yıllarda önemli değişimler olmuştur. Küreselleşme ulusların,

firmaların ve sanayilerin rekabet dinamiklerini değiştirmiştir. Özellikle İkinci Dünya

Savaşı’ndan sonra artan ürün çeşitliliği ve yeni teknolojilerle küresel imalat sanayii

oluşmuş ve üretim kapasitesi çok sayıda gelişmiş ülkeye ve GOÜ’e yayılmıştır (Gereffi

ve Korzeniewicz, 1990: 45). Küresel üretim süreçlerini yaratan dinamikler iki olguya

dayanır, bunlar taşıma ve haberleşme maliyetlerinin ucuzlaması ile uluslararası düzeyde

üretim planlaması yapabilecek güçte ve yetenekte büyük tüccarların ortaya çıkmasıdır

(Gereffi, 1994, 1999b).

Ticaret ve üretimin küresel bir boyuta taşınması ve entegre olmalarıyla küresel

sanayileşme süreci ortaya çıkmıştır (Gereffi vd., 1994). Finans piyasalarında, üretim

teknolojilerinde görülen değişimlerle üretim süreçleri değişti. Ekonomik aktivitelerin

küreselleşmesiyle belirli ticaret biçimleri yaratan üretim sistemleri önem kazandı.

Üretim sistemleri, şirketlerin ekonomik aktivitelerini, belirli ürünlerin gelişmesini,

imalatını, dağıtımını sağlayan teknolojik ve örgütsel ağlara bağlar. Yeni üretim

sistemlerinde hakim olan özellik esnek uzmanlaşma oldu; yeni teknolojilerle dinamik

örgütlenme biçimleri, yüksek ürün farklılaştırması, kısa üretim döngüleri oluştu (Gereffi

vd., 1994). Uluslararası ticaretin gelişmesi de ülkelerin değişik sektörlerde

uzmanlaşmasını, hatta bir sektörün farklı alanlarında uzmanlaşmasını sağlamıştır

(Gereffi ve Korzeniewicz, 1990: 45).

Page 43: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

33

Bu gelişmeler karşısında üretim süreçleri bölünmüştür. Üretimin bütününün, hatta bölüm

ve parçalarının geniş bir coğrafi alana yayılması sözkonusu olmuştur (Harvey, 1993:

84). Küresel imalat sisteminin oluşmasıyla ÇUŞ uluslararası üretim ve ticaret ağları

oluşturmuşlardır. Bu bağlamdaki ulusal ve yerel ilişkiler, küresel düzeyde yeniden

yapılanmış, küresel ekonomiye eklemlenme biçimleri önem kazanmıştır. Rekabet artık

coğrafi olarak yerleşiktir (Gereffi vd., 1994). Devletler yerel ekonomilerini oluşan yeni

ağlar içerisine yerleştirmeye çalışmıştır. Değişimleri anlamak için devleti analiz birimi

olarak kullanmak yeterli değildir. Sanayileri küresel ekonomiye bağlayan ağlar, değişen

dünya ekonomisini ve oluşan ekonomik ilişkileri anlamak için önemli analiz

birimleridir.

Ağlar belirli bir zaman ve mekan bağlamında gerçekleştiklerinde küresel ekonomiye

dair gözlenebilir modeller oluştururlar (Dicken vd., 2001: 91). Ağlarda yer alan aktörler,

bu aktörlerin sahip oldukları güç ve ilişki kurma biçimleri önemlidir.

Ağ metodolojisini kullanarak küresel ekonomiyi açıklamaya çalışan analitik

açılımlardan biri küresel mal zincirleri (KMZ) yaklaşımıdır. Bu yaklaşım farklı

seviyelerde inceleme yaparak dünya ekonomisindeki değişimi ve oluşan yapıyı daha iyi

analiz etmeyi amaçlar. KMZ yaklaşımı dünya sistemi teorisine yeni bir soluk getirmek,

teorinin önemli bir sorusuna cevap aramak amacıyla oluşturulmuştur, bu soru merkez-

çevre ilişkisinin zaman ve mekan üzerinden sürmesini sağlayan ilişkilerin nasıl

tanımlanacağı ve inceleneceğidir (Korzeniewicz ve Martin, 1994: 68). Gereffi’nin

geliştirdiği bu yaklaşıma Hopkins ve Wallerstein’ın mal zinciri tanımı bir başlangıç

Page 44: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

34

noktası olmuştur. Bu tanıma göre mal zinciri, bitmiş bir malla sonuçlanan emek ve

üretim süreçleri ağıdır (Hopkins ve Wallerstein, 1986: 159; 1994: 17). Küresel mal

zincirleri haneleri, şirketleri ve devletleri birbirine bağlayan, bir ürün etrafında oluşan

örgütlerarası ağlardır, ekonomik organizasyonların sosyal yerleşikliğini gösterirler

(Gereffi vd., 1994:1).

KMZ yaklaşımı bölünmüş üretim süreçlerinin her birini ayrı ve oluşturdukları bütün

dahilinde ele alır. Üretim süreçlerinin her biri düğüm olarak adlandırılır, düğümler belirli

biçimlerde birbirlerine eklenerek üretim zincirlerini oluşturur. Her sürecin sınırları

sosyal olarak belirlenmiştir ve bu sayede yeniden tanımlanabilirler (Hopkins ve

Wallerstein, 1994: 18). Bitmiş bir malı meydana getiren parçaların üretim süreçlerini

incelemek karmaşık işbölümü süreçlerinin varlığını ortaya çıkarır, malın üretiminde

değer yaratan süreçlerin bulunmasını sağlar (Hopkins ve Wallerstein, 1986: 160).

KMZ’nin üç boyutu vardır:

i) Girdi-çıktı yapısı (değer yaratan ekonomik aktivitelerle birbirine bağlı ürün ve

hizmetler)

ii) Bölgesel yapı (üretim ve dağıtım ağlarının mekansal olarak yayılması ya da

toplanması)

iii) Yönetişim yapısı (zincirde finans, sermaye ve emek faktörlerinin nasıl yer

alacağını belirleyen otorite ve güç ilişkileri) (Gereffi, 1994: 96-97)

Page 45: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

35

Bu boyutlar her bir mal zincirinin kendine özgü özelliklerini ortaya koyar, bu alanlarda

oluşacak değişimler zincirin yeniden tanımlanması anlamına gelir.

Küresel ekonominin aktörleri –bireyler, haneler, firmalar, sanayiler, devletler,

sendikalar, diğer kurumlar- belli ağlarla birbirlerine bağlanırlar. Bu aktörlerin ilişkileri

belli mekanlara özgüdür. KMZ’nin mekansal dağılımını incelemek zaman içerisinde

oluşan değişimleri ve sanayi politikalarını anlamak açısından önemlidir (Leslie ve

Reimer, 1999: 402). Bu zincirler ekonomik yaşamda farklı mekansal düzenlemeler

yaratırlar (Dicken vd., 2001: 96). Bir ülkenin farklı bölgelerinde, farklı sanayi

merkezlerinde farklı üretim biçimleri görülebilir. Yerel olanla küresel olanın ilişkileri

önemlidir. Dicken vd. (2002)’nin belirttiği gibi “yerlerin mekanı” ve “akımların mekanı”

arasındaki diyalektik ilişki incelenmelidir. Neoliberalizm sistemin devamı için yeni

mekanlar, mekan örgütlenmeleri yaratmıştır. Mekanlar belli özellikleriyle üretim

süreçlerinin belli aşamalarında yer almışlardır.

KMZ yaklaşımı üretim süreçlerinde değer yaratma kapasitelerinin değişebileceğini, aynı

zamanda bu kapasitelerin mal zincirlerinin düzenlenme biçimleriyle, zincirlerdeki otorite

ve güç ilişkileriyle belirlendiğini vurgular (Czaban ve Henderson, 2003: 173). Bu da

KMZ’nde yönetişim biçimlerinin önemini gösterir. Yönetişim biçimleri küreselleşmenin

dağıtıcı etkilerini incelemek açısından özellikle önemlidir çünkü gelişmekte olan

ülkelerde firmaların ve işçilerin küresel ekonomiye nasıl eklemlendiği hakkında bilgi

verirler (Bair ve Gereffi, 2003). KMZ yaklaşımında iki tür yönetişim biçimi

Page 46: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

36

tanımlanmıştır: üretici şirket yönetiminde mal zincirleri (ÜYMZ) ve satın alıcı şirket

yönetiminde mal zincirleri (SYMZ) (Gereffi, 1994, 1999a, 1999b).

ÜYMZ’nde üretim sistemini, sistemdeki ilişkileri -ileri ve geri bağlantı ilişkileri dahil, ki

bu hammadde alımından pazarlamaya kadar olan tüm süreci kapsar- kontrol edenler

ÇUŞ ya da diğer büyük kurumlardır. Üretim süreçlerinde dikey bölünme gözlemlenir,

dünyanın farklı yerindeki firmalar ÇUŞ’in başta olduğu bu hiyerarşik yapıda yer alırlar.

Bu yönetişim biçimi sermaye ve teknoloji yoğun mal üretiminde yoğun olarak görülür.

Özellikle toplu üretimin hakim olduğu otomotiv, bilgisayar, uçak, elektrikli makina

sanayiinde yaygındır. Bu yönetişim biçiminde üretim biçimleri talebi şekillendirir.

SYMZ’nde büyük toptancılar, ticaret şirketleri, marka sahipleri üretim sistemini kontrol

ederler. Bu yönetişim biçimindeki ana şirketlerin rolü üretim ve ticaret ağlarının

dikkatlice kurulması ve zincirin bir bütün oluşturmasıdır. ÇUŞ markalar yaratarak

merkezi üretim süreçlerini -tasarlama, pazarlama, dağıtım- yönlendirirken malların

üretimi fason anlaşmalar yoluyla, ihracata yönelen ülkelerde, özellikle GOÜ’de yapılır.

Bu yönetişim biçiminde üretim ve dizayn aşamaları birbirinden tamamen ayrılmıştır.

SYMZ’nde yatay bir hiyerarşik yapı gözlenir. Giyim, ayakkabı, oyuncak, tekstil, spor

aletleri, ev içi mal, doğrudan tüketiciye yönelik elektronik eşya, el sanatlarını içeren

mobilya ve süsleme gibi emek yoğun üretim süreçlerine sahip ürünlerin, alıcıların

belirlediği kurallar dahilinde üretiminde tercih edilir. Bu yönetişim biçiminde tüketici

tercihleri üretimi belirler.

Page 47: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

37

Bu iki yönetişim biçiminde karın elde edildiği alanlar da farklıdır. ÜYMZ’nde kar elde

etmek ölçek ekonomilerine ve teknolojik gelişmelere bağlıdır. Ana firmalar genelde

yatırım yoluyla diğer ülkelere yerleşirler ve onları hiyerarşik yapılarına dahil ederler.

SYMZ’nde ise tasarlama, pazarlama ve dağıtım süreçlerine hakim olmak gereklidir;

firmalar kendi tüketici grupları için ürün nicheleri13 oluşturmaya çalışırlar. Daha önce

belirtildiği gibi yatırım yoluyla değil fason imalat yoluyla diğer ülkeleri hiyerarşik

yapılarına dahil ederler. Yönetişim biçimlerinde karın elde edildiği alanlar aynı zamanda

girişin zor olduğu alanlardır (Gereffi, 1999b: 32). ÜYMZ’nde firmalar hem ileri hem de

geri bağlantıları kontrol ederler, genelde oligopol firmalar yaygındır, üretimde giriş

zordur. SYMZ’nde ise toptancılar, marka sahipleri üretimin nerede, nasıl yapılacağını,

karın hangi aşamada ne kadar olacağını belirlerler, bu firmalar dağıtım aşamasına

hakimdirler, bu aşamaya dahil olmak zordur.

Karın farklı alanlardan elde edilmesi bu yönetişim biçimlerinin yerleştikleri ülkelerdeki

emek örgütlenmelerini de belirler. ÜYMZ’nde kontrolü ellerinde bulunduran şirketler

yerleştikleri ülkelerdeki emek örgütlenmelerinin kendi yapılarına uygun olması için çaba

harcarlar. Ayrıca bu yönetişim biçiminin yoğun olarak görüldüğü sanayiler itibariyle

nitelikli, uzmanlaşmış işgücüne ihtiyaç vardır. Bu sanayilerin toplu üretim temelli

olmalarına rağmen son yıllarda yaşanan esnek uzmanlaşma olgusu KMZ’ne eklemlenen

ülkeler açısından belirleyici olmuştur. Farklılaşan tüketici tercihlerine cevap verebilmek

için piyasalar uzmanlaşmış piyasalara bölünmektedir, zincirde yer alan şirketlerin de

13 Niche terimi belli bir ülkenin firmalarının bir sanayi dalının dünya ve ulusal piyasalarında elde ettikleri pay için kullanılmaktadır (Gereffi, 1990: 61).

Page 48: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

38

buna uygun yönetsel değişimleri gerçekleştirmeleri gerekmektedir (Köse, Öncü, 2000:

76).

Tablo 4: Üretici Firma ve Satın Alan Firma Yönetiminde Mal Zincirlerinin Temel

Özellikleri

Üretici Firma Yönetiminde Mal

Zincirleri

Satın Alan Firma Yönetiminde Mal Zincirleri

Küresel Meta Zincirlerinin Sermayesi

Sınai Sermaye Ticari Sermaye

Rekabet Alanları AR-GE, Üretim Tasarım, Pazarlama Giriş Engelleri Ölçek Ekonomileri Kapsam Ekonomileri Ekonomik Sektörler Dayanıklı Tüketim, Ara

Mallar, Sermaye Malları Dayanıksız Tüketim

Sık Görüldüğü Sanayiler Otomotiv, Bilgisayar, Uçak Giyim, Ayakkabı, Oyuncak Üretici Firma Sahipleri Çok Uluslu Şirketler GOÜ’deki Yerel Firmalar Ana Ağ Bağlantısı Yatırıma Dayalı Ticarete Dayalı Örgütlenme Yapısı Dikey Yatay Kaynak: Gereffi (1999b: 33)

SYMZ’nin yaygın olduğu sanayi dallarında ise kontrolü ellerinde bulunduran firmalar

diğer ülkeleri, düşük nitelikli, emek yoğun üretim süreçleri ile zincire dahil

etmektedirler. Bu ülkelerdeki firmaların yönetsel anlamda gerçekleştirmeleri gereken

önemli değişimler yoktur. Esnek emek piyasaları ve düşük ücret düzeyleri bu ülkelerin

zincirlere eklemlenmelerinde belirleyicidir.

KMZ, GOÜ’in sanayilerinin gelişimi için önemlidir çünkü firmaları, ekonomileri

potansiyel öğrenme süreçlerine sokar. Ancak potansiyel öğrenme süreçlerinin ülkelerin

Page 49: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

39

yararına olması küresel ekonomiye nasıl eklemlendikleriyle ilişkilidir. Sanayileşme bazı

ülkelerde gelişmeyi beraberinde getirirken bazılarında da yoksulluğa ve düşük ücretli

emeğin sömürülmesine yol açmıştır. Bazı çevre ülkeler ucuz işgücüne dayalı, düşük

teknoloji, emek yoğun malların ihracat platformu olmuştur. Bazıları da teknolojik olarak

daha gelişmiş mallarda uzmanlaşmışlardır. Bu olgular ülkelerin mal zincirlerine

bağlanmasında yönetişim biçiminin önemini vurgular. Ülkelerin KMZ’ne hangi

yönetişim biçimiyle eklemleneceği uygulanan kalkınma politikalarına bağlı olmuştur.

Asya ekonomisinin ilk kuşak sanayileşen ülkeleri, Hong Kong, Güney Kore, Tayvan,

Singapur yer aldıkları mal zincirleri içerisinde fason üretim ilişkilerinden zincirlerin kar

getiren alanlarına kayabilmişlerdir. Gelişmiş ülkelerle GOÜ arasında aracı olarak, mal

zincirlerini sağlamlaştıran üçlü bir ilişki sistemi oluşturmuşlardır. Ancak pek az ülke mal

zincirlerinde ileri aşamalara geçebilmiştir. 1970’lerden sonra ise GOÜ’in borçların

artması bu ülkeleri gelişmiş ülkelerle bağımlı bir ilişkiye sokmuştur. IMF ve Dünya

Bankası’nın politikalarına açık bir konuma gelmişlerdir. Bu kurumların öngörmeleriyle

ihracata dayalı sanayileşme gelişmek için gereken model olmuştur (Dikmen, 2000: 285).

Doğu Asya’nın dışa açık politikalarının GOÜ’ce benimsenmesi gereken bir politika

olduğu görüşü Dünya Bankası ve neoklasik iktisatçılar tarafından yayılmıştır (Gereffi,

1989: 507). Bu model ile GOÜ küresel üretim süreçlerine açık bir hale gelmişlerdir.

GOÜ’in uluslararası kurumların düzenlemelerine uyma zorunlulukları ulusal kalkınma

stratejilerinde daha kısıtlı hareket etmelerine yol açmıştır (Wade, 2003: 621). Ayrıca

GOÜ’in ihracatta yoğunlaştıkları alanlarda gümrük vergilerinin yükseltilmesi bu

Page 50: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

40

ülkelerin zincirlerde daha iyi konumda yer almalarını engellemiştir, bağımlılık ilişkisini

güçlendirmiştir (Wade, 2003: 622).

Yönetişim biçiminin yanısıra, zincirde yer alan firmaların konumlarını

güçlendirebilmeleri için yerel sanayi içinde gelişme gösterebilmeleri, yerel bağlantılarını

güçlendirmeleri gerekmektedir. Yerel bağlantıların kurulmaması, ülkelerin mal zincirleri

içerisinde tamamen büyük firmalara bağlı kalmalarına yol açar. Özellikle ucuz ve

niteliksiz işgücü sayesinde SYMZ’ne eklemlenen ülkelerin sanayilerinin gelişim

göstermeleri zor olmaktadır. Bu özellikleriyle rekabet etmeleri sonucunda ise büyük

firmaların üretimi başka yerlere kaydırmaları riski büyüktür. Bu da GOÜ’in ekonomik

dengesinin dışa bağımlı olduğu anlamına gelmektedir.

2.2 Katmanlı Emek Piyasası Yaklaşımı

Emek, neoklasik teoride bir mal olarak kabul edilir, diğer üretim faktörleriyle aynı

biçimde ele alınır. Basit arz-talep dengesi çerçevesinde ücretler ve emek miktarı

arasında sistematik bir ilişki kurulur. Bu çalışmada neoklasik teori yerine farklı bir

yaklaşım benimsenmiştir. Bu bölümde emeğin ve emek piyasalarının sosyal niteliği

vurgulanacak, bu niteliği ön planda tutan katmanlı emek piyasası teorisi anlatılacaktır.

Marx ve Polanyi’nin belirttiği gibi, emek piyasasını herhangi bir mal piyasası olarak ele

almak insan emeğinin ve üretim gücünün sosyal niteliğini göz ardı etmektir (Peck, 1996:

2). Emek piyasası neoklasik teorinin algıladığından daha karmaşık ve kurumlarla

Page 51: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

41

belirlenen bir yapıya sahiptir (Peck, 1996). Emeği incelerken neoklasik yaklaşımın göz

ardı ettiği sosyal ilişkiler mutlaka dikkate alınmalıdır.

Neoklasik teori emek arzını tamamen piyasa koşullarına bağlı bir arz olarak ele alır.

Adam Smith “insan arzının, diğer tüm mallar gibi, insana olan taleple belirlendiğini”

belirtir (Peck, 1996: 39). Ancak emek tüketim için üretilen bir mal değildir, bu sebeple

arzı piyasa ilişkileriyle belirlenemez. Emek arzı piyasa koşullarından bağımsız olmasa

da en başta sosyal olarak belirlenir (Peck, 1996). Ayrıca neoklasik teoride piyasanın

bireyleri sahip oldukları özelliklere göre değerlendirdiği ve ödüllendirdiği belirtilir. Bu

noktada neoklasik teori içinde geliştirilen, piyasada işlerin ve işgücünün nasıl eşleştiğini

açıklamaya çalışan insan sermayesi yaklaşımına değinilmelidir14. Bu yaklaşıma göre

emek piyasasında işçileri eğitim, nitelik, yaş, deneyim ve geçmiş performanslarına göre

değerlendirip işlerle eşleştiren bir mekanizma vardır (Hiebert, 1999: 340). Irk ve cinsiyet

etkenleri piyasa dışında oluşan faktörler olarak görülmektedir.

Katmanlı emek piyasası (KEP) teorisi emek piyasalarına farklı bir yaklaşım getirmiştir,

özellikle 1979’da kurulan International Working Party on Labour Market Segmentation

ortodoks yaklaşımdan farklı bir önermeyi benimser. Bu önermeye göre ekonomik,

sosyal ve politik güçler birleşerek ekonomilerin gelişimini belirler ve ampirik

çalışmalarla anlaşılabilecek, dengede olmayan dinamik bir süreç oluşur; bu süreci

anlamlandırmaya çalışırken ekonomik güçlerin uyduğu evrensel, önceden belirlenmiş

“doğru” sistemlerin olmadığı dikkate alınmalıdır.

14 İnsan sermayesi yaklaşımıyla ilgili olarak bkz. Becker (1962).

Page 52: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

42

Bu teoriye göre işgücü arasında farklı emek piyasalarında, farklı ücretlerle, farklı

çalışma koşullarıyla ve farklı piyasa kurumlarıyla çalışan farklı gruplar bulunmaktadır

(Reich, Gordon ve Edwards, 1973: 359). Bu grupların varlığı neoklasik teoriye göre

piyasa düzeninden sapmadır; neoklasik yaklaşıma göre piyasada işçiler bireysel

özellikleriyle değerlendirilirler ve gruplar arasında var olan emek piyasası farklılıkları

rekabetçi ortamda zamanla yok olur (Reich, Gordon ve Edwards, 1973: 359). Ayrıca

insan sermayesi yaklaşımına göre eğitim ve deneyim ile ücretlerde artış ve eşitsizlikte

düşüş büyük oranda sağlanmaktadır. Örneğin göçmenlerin düşük ücretli işlerde

yoğunlaşmaları eğitimlerinin düşük seviyede olmasına bağlanmaktadır, eğer insan

sermayelerini artırırlarsa daha iyi işler elde edebilecekleri belirtilir (Chiswick, 1978).

KEP teorisi bu anlamda işlerin ve işçilerin yumuşak piyasa mekanizmalarıyla eşleştiğini

savunan neoklasik teoriye ve insan sermayesi yaklaşımına önemli bir eleştiridir15

(Bauder, 2001). KEP teorisinde ortodoks teorinin rekabetçi kurallar sistemine dair

varsayımları kabul edilmemektedir. Bu varsayımlar şöyledir: rekabetçi kurallar sistemi

varolan kurallar bütününü oluşturur, diğer alternatif kurallar sisteminden tarihsel ve

mantıksal olarak önceliklidir, emek piyasalarının doğal olarak uyduğu kurallar

sistemidir. Ancak bu KEP teorisinin rekabetçi kuralları yok saydığı ya da eğitimin

önemini dikkate almadığı anlamına gelmemektedir. Bu teoriye göre bazı katmanlarda

rekabetçi kuralların önemli yeri vardır (Peck, 1996: 47).

15 Neoklasik teori içinde de katmanlı emek piyasası yaklaşımını kullanan araştırmacılar olmuştur. KEP teorisinin neoklasik versiyonu etkin ücret teorisine bağlıdır. Orr (1997)’de bu konuda Akerlof, Yellen (1986), Weiss (1990), ve Rebitzer (1993)’e bakılabileceği belirtilir, ancak Rebitzer neoklasik versiyondaki modellerin standart neoklasik modellerden ayırt edilemedeğini savunmaktadır (Orr, 1997).

Page 53: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

43

KEP teorisinde emek piyasası sadece katmanlara ayrılmamıştır, katmanlarda aktörlerin

davranışlarını belirleyen kurallar arasındaki farklılık da vurgulanır (Peck, 1996: 46,

Bauder, 2001: 38). Teorinin gücü ve neoklasik teoriye getirdiği eleştirinin önemi

buradadır. Evrensel bir kurallar bütününden değil, katmanlar arasındaki farklı

kurallardan bahsedilir. Katmanlardaki farklılıklar da emek piyasalarının sosyal

oluşumlar olmalarının sonucudur.

KEP teorisinin gelişimi üç kuşak olarak görülebilir (Peck, 1996). Şimdi sırasıyla bu

kuşaklar hakkında bilgi verilecektir.16

KEP teorisinin temeli Doeringer ve Piore’nin 1971 tarihli Internal Labor Markets and

Manpower Analysis çalışmasıyla atılmıştır. Birinci kuşak teorinin başlangıcını oluşturan

bu çalışma temelde kenar mahallelerdeki17 düşük ücretli işlere ve işsizlik oranlarının

yüksekliğine dair bir incelemedir. İşlerin ve emek piyasasının yapısının piyasa dışı

etkenlerce belirlendiği, bu şekilde piyasanın basit arz-talep ilişkisinin önünde engeller

oluştuğu belirtilir (Doeringer ve Piore, 1971).

Doeringer ve Piore ikili emek piyasası teorisini geliştirmişlerdir. Birinci katmanda

yüksek ücretli, iş güvenliği olan ve çalışanlara kariyer gelişimi imkanı tanıyan işler

bulunmaktadır. İkincil katmandaki işler ise düşük ücretli, iş güvenliği olmayan, işsizlik

tehlikesinin sürekli olduğu işlerdir. Bu katmanlarda çalışanlar incelendiğinde

16 Bu çalışmada KEP teorisine dair ampirik çalışmalara yer verilmeyecektir. Bu konudaki ampirik çalışmaların özeti için Sloane vd. (1993)’e bakılabilir. 17 “Kenar mahalle” kavramı İngilizce ghetto kelimesinin yerine kullanılmıştır.

Page 54: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

44

eşitsizliklerin sosyal nitelikleri ortaya çıkmaktadır. Birinci katmanda beyaz, orta yaşlı

erkekler, ikinci katmanda etnik azınlıklar, kadınlar, engelliler ve gençler yoğun olarak

çalışmaktadır. Emek piyasasındaki eşitsizlikler sadece arz kaynaklı, insan sermayesine

bağlı sebeplerle açıklanamamaktadır. İkinci katmandaki işlerde insan sermayesinin etkisi

çok azdır (Orr, 1997). Sosyal etkenler önemli rol oynarlar.

Doeringer ve Piore’ye göre bu katmanların oluşum sebepleri sanayi kollarında görülen

belli yapılar ve teknik etkenlerdir. Bazı sanayi kollarında teknik gelişmelerin sonucunda

daha nitelikli işçilere ihtiyaç duyulmuştur ve işverenler bu amaçla eğittikleri işgücünün

devamlılığını istemişlerdir. Böylece içsel emek piyasaları oluşmuştur. İçsel emek

piyasası idari kurallarla işgücünün ücretinin ve yerleştirilmesinin belirlendiği idari bir

birimdir (Doeringer ve Piore, 1971: 1-2). İçsel emek piyasalarındaki oligopolistik

koşullarla işgücü devamlılığı sağlanır ve işverenler bundan faydalanır. Bu tip işler

birinci katmandaki işlerdir. Teknolojik olarak gelişmemiş sanayilerdeki rekabete açık

işler de ikinci katmanı oluşturur. Ayrıca ikinci katmandaki işler teknolojik olarak

gelişmiş sanayi kollarındaki talep değişimlerine karşı dengeleyici görev görürler.

Herhangi bir talep artışında ikinci katmandan kısa süreli işçi alımı yapılabilir.

Doeringer ve Piore’nin çalışması çok önemlidir ancak neoklasik ekonomiye eleştirel

bakan yazarlar bu çalışmanın aynı zamanda neoklasik ekonominin parçası olduğunu, iki

katmanlı emek piyasasının kısa süreli, neoklasik bir model içine yerleştirilebilecek bir

olgu olduğunu belirtmişlerdir (Peck, 1996: 7,52).

Page 55: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

45

İkinci kuşak KEP teorisinde radikal okulun etkisi büyüktür. Reich, Gordon ve Edwards

o dönemde gelişen teoriyi radikal KEP teorisi olarak adlandırmışlardır (Reich, Gordon

ve Edwards, 1973: 359). İkinci kuşak teori daha ideolojik ve tarihsel bir yaklaşımdır.

Katmanlı emek piyasasının oluşumu politik ve ekonomik güçlerin emek piyasasında

bölünmelere yol açtığı tarihsel bir süreç olarak görülmektedir.

Bu yaklaşımda da ikili emek piyasası teorisinin önemli bir yeri vardır. Ancak birinci

katman içinde de hiyerarşik bir ayrım söz konusudur, emir altında ve bağımsız işler.

Emir altında işler rutinleşmiş işlerdir, disiplin, otoriteye ve kurallara uyma gibi kişisel

özellikleri gerektirir. Bağımsız işler ise yaratıcı, problem çözücü nitelikleri gerektiren

işlerdir. Bu işlerde işgücü çevrim oranı yüksektir ve bireysel motivasyon ve başarılar

ödüllendirilir (Reich, Gordon ve Edwards, 1973: 360).

Radikal okula göre katmanlı emek piyasası olgusu rekabetçi kapitalizmden monopolistik

kapitalizme geçiş aşamasında ortaya çıkmıştır (Reich, Gordon ve Edwards, 1973: 360).

Radikal okul emek piyasasındaki katmanların kapitalist kontrol aracı olarak var

olduklarını savunur. Üretimde rutinleşmiş süreçlerin yaratılmasıyla niteliksiz ve tek tip

işgücüne ihtiyaç duyulduğu, bu gelişmenin de katmanlaşmayı gerekli hale getirdiği

vurgulanır (Reich, Gordon ve Edwards, 1973: 360, Peck, 1996: 53). Katmanlaşma emek

ve sermaye arasındaki mücadelenin tarihsel sonucu olarak ortaya çıkmıştır (Orr, 1999).

Katmanlı piyasaları sayesinde sermaye bölünen üretim süreçleri yoluyla işgücü üzerinde

egemenlik kurmaktadır. Bunu yaparken ırk ve cinsiyet ayrımlarını da kullanır.

Katmanlaştırma stratejileri işçiler arasındaki birlik duygusunu yok ettiği için de

Page 56: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

46

sermayenin kontrol etme gücünü artırır (Reich, Gordon ve Edwards, 1973: 361; Moberg

ve Thomas, 1993).

Bu yaklaşım katmanlı emek piyasaları olgusunu kapitalist hegemonyanın sürmesini

sağladığı için fonksiyonel olarak niteler. İşgücü üzerinde egemenlik kurmayı

sağlamasının dışında katmanlı piyasalar toplumda var olan eşitsizlikleri meşrulaştırır ve

böylece sınıf yapılarını oluşturan diğer kurumların (okul ve aile gibi) yükünü azaltır

(Reich, Gordon ve Edwards, 1973: 364).

Üçüncü kuşak yaklaşımda artık ikili yapı terk edilerek katmanların oluşmalarına sebep

olan olgulara çok yönlü bir yaklaşım geliştirilmiştir. Emek piyasasını sadece iki katmana

ayırmak fazla bir toplulaştırmaya ve önemli bilgilerin kaybolmasına yol açmaktadır,

yeni yaklaşımda ise dört katmanlı bir emek piyasası söz konusu olmaktadır

(Fichtenbaum vd., 1994: 21). Bu yaklaşımda iki katmanlı emek piyasası teorisinde eksik

olan iki önemli konu çalışmalarda ele alınmaya başlanmıştır, bunlar emeğin yeniden

üretimi ve devletin etkisidir (Peck, 1996: 57). İşlerin işgücü ile eşleşmesi sosyal olarak

oluşan dünyayı algılama biçimlerine, sosyalleşme biçimlerine, ev içi sorumluluklara ve

aile dinamiklerine, cinsiyetleştirmeye, devletin faaliyetlerine, ırkçılaştırmaya bağlı

olmaktadır (Hiebert, 1999: 342).

Bu yaklaşımda katmanlı emek yapısına yol açan sebepler üç ana başlıkta toplanabilir:

emek talebinin katmanlara ayrılması, emek arzının katmanlara ayrılması, katmanlara

Page 57: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

47

ayırma ve devlet (Peck, 1996: 60). Aşağıdaki tabloda emek talebi, emek arzı ve devlet

eksenlerinde KEP teorisinin gelişimi özetlenmektedir.

Tablo 5: Katmanlı Emek Piyasasının Nedensel Temelleri

Emek talebi ve emek süreçleri

Emek arzı ve emeğin yeniden

üretimi

Devlet ve sosyal düzenleme

Birinci kuşak Teknik değişimler sonucu uzmanlaşmış işgücüne ihtiyaç duyulması ve ikili piyasanın oluşumu. İkili piyasa yapısının sanayi yapısıyla belirlenmesi: birinci katman işlerin oligopolisitk piyasadaki merkez firmalarla, ikinci katmandaki işlerin rekabetçi piaysadaki çevre firmalarla bağdaşması.

Geribildirim mekanizmaları: bireysel özelliklerin gelişimi veya emek piyasasındaki deneyimler sonucu güçlendirilmesi.

İkinci kuşak Emek süreçlerini kontrol stratejileri sonucu oluşan ikili piyasa: niteliksizleştirici emek süreçleri üzerinde kontrolü sağlamak amacıyla böl ve yönet yaklaşımının yönetimler tarafından uygulanması. Birikim süreçlerinde monopolcü kapitalist firmaların stratejilerine bağlı tarihsel bir eğilim olarak katmanlaşma.

İşgücü birliğini bozmak amacıyla ırk, cinsiyet ve eşitsiz ekonomik gelişmenin sömürülmesi.

Page 58: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

48

Kaynak: Peck (1996: 58-59)

2.3 Mekan Kavramı ve Ekonomide Mekanın Önemi

Dünya ekonomisinde 1970’lerden itibaren köklü değişimler görülmüştür. Pek çok

çalışmada ticaret ve üretim ilişkilerinde, finans piyasalarında, emek organizasyonlarında

görülen değişimler küreselleşme bağlamında ele alınmıştır. Bu çalışmada küresel mal

zincirleri yaklaşımının benimsenmesi mekan konusunu da çalışmanın odaklarından biri

haline getirmektedir. Değişimin mekanın yanısıra zaman odaklı olarak da oluşması

sonucu mekan, zamandan bağımsız ele alınmayacaktır.

Üçüncü kuşak Katmanlaşmanın sebebi olarak talep nedenli farklı olguların (sanayi yapıları, emek kontrolü, işyeri çatışmaları, değişken mal piyasası koşulları, teknolojik gelişmeler vs.) açıklayıcı gücünün dikkate alınması, kurumsal ve sosyal olarak değişken biçimlerle beraber.

Emeğin sosyal olarak yeniden üretiminin yapısı ve dinamikleri, katmanlaşmanın biçimleri üzerinde etkiliyse. Emeğin sosyal olarak yeniden yapılanması sadece talep yönlü değildir, görece bağımsız bazı olgulara bağlıdır (hane içi işbölümü, işlerin cinsiyetleştirilmesi, sendika yapıları ve anlaşmaları, meslekler aracılığıyla sosyalleşme.

Devletin hareketlerinin ve kurumsal gücünün önemli açıklayıcı rolü vardır. Emek piyasasının sosyal olarak düzenlenmesi gerekli fakat çelişkili bir süreçtir. Katmanlaşmanın sebebi olarak eğitim ve training sistemi, sanayi ilişkileri ve işgücünü contracting rejimler, refah sistemi vs. gösterilir.

Page 59: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

49

Mekan kavramını ele almadan önce küreselleşme ve mekanın neden ilişkili olduğunu

belirtmek gerekir. Farklı piyasalardaki küresel akışlar belli mekanlarda, yerlerde,

bölgelerde gerçekleşirler. Ekonomik sistemlerin mekansal boyutu vardır (Dicken ve

Lloyd, 1972: 1). Bu iki açıdan önemlidir. İlki küreselleşmenin nerede gerçekleştiği

bilinmezse farklı mekanları, yerleri, bölgeleri birbirine bağlayan ağların tam olarak

incelenemeyecek olmasıdır. İkincisi küreselleşmenin belli mekanlarla bağlantısı

kurulmazsa akışların havada kalacak ve mekanlar arası eşitsizliklerin görülemeyecek

olmasıdır (Peck ve Yeung, 2003). Küreselleşmenin tüm özellikleriyle ele alınabilmesi

için değişen dünya ekonomisini incelerken coğrafi yapının, dolayısıyla mekanın göz ardı

edilmemesi gerekir.

Mekan kavramı felsefe, antropoloji, coğrafya gibi pek çok sosyal bilimin inceleme

alanına girmektedir. Tüm bilimler kavramı kendi alanları bağlamında ele alırlar. Aşağıda

kavramın bu bilimlerdeki anlamına özel olarak yer ayrılmayacaktır. Mekan kavramını

dünya ekonomisinde oluşan değişimler bağlamında ele alınmaya çalışılacaktır.

Fizik, ekoloji, biyoloji, jeoloji gibi bilim dalları zamanın ve mekanın materyal

özelliklerini ortaya koyarlar. Bu anlamda zaman ve mekan dünyanın materyalizminden

bağımsız olarak ele alınamaz. Ancak bu bilimlerin verdikleri bilgiler dahilinde bu

kavramların nasıl oluşturulacağı bir sosyal seçimdir (Harvey, 1996: 211). Oluşturulan

mekan kavramı da toplum tarafından oluşturulan bazı kurallar, kısıtlamalar dahilinde

birey tarafından algılanır. Zaman ve mekan içerdikleri maddelerle ve süreçlerle anlam

Page 60: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

50

kazanmaktadır. Bu kavramlar maddi süreçlerden bağımsız anlamlandırılamaz. Zaman ve

mekanı anlamlandırmak da sosyal bir süreçtir.

Durkheim The Elementary Forms of the Religious Life adlı eserinde zaman ve mekanın

sosyal olarak oluşturulmuş olduklarını belirtir. Farklı toplumların niteliksel olarak farklı

zaman ve mekan algılayışları geliştirdikleri fikri pek çok antropolog tarafından

belirtilmiştir (Harvey, 1990: 418; Harvey, 1996: 210). Mekanın sosyal oluşumu

toplumdaki değer yaratma süreçlerinden, güç ilişkilerinden, kurumlardan, toplumsal

hafızadan ve bireylerin kendilerini tekrar ettikleri materyalist pratiklerden bağımsız

değildir (Harvey, 1996: 231). Bu kavramların sosyal olarak oluşturulmuş olmaları

bireylerin toplumda hangi konumda bulunduklarını yorumlamaları açısından da

önemlidir. Ya da dünya ekonomisi bağlamında düşünürsek oluşturulan mekanlar

bağlamında ülkelerin hangi konumda bulunduklarını yorumlamaları açısından önemlidir.

Geleneksel ekonomi teorileri mekanı bir değişken olarak ele almazlar. Ekonomik ajanlar

uzamda birer nokta olarak ele alınmıştır. Mekanın bir değişken olarak önemi yerleşke

teorisi18 ile ortaya konmuştur. Bu teorinin temelleri Alman ekonomist Johnann von

Thünen’in 1826 yılında yazdığı The Isolated State eserine dayanır. Bu eserde von

Thünen belli bir şehir merkezine göre tarımsal faaliyetlerinin optimal gelişimi sorununu

ele almıştır. Von Thünen’ in en önemli mirasçısı Alfred Weber olarak görülür. 1909’da

Alfred Weber’s Theory of the Location of Industies adlı kitabını yayınlamıştır.

Sanayilerin niçin belli yerlerde kurulduklarını matematik ve geometri kullanarak

18 Yerleşke teorisi İngilizce literatürde “location theory” kavramının yerine kullanılmaktadır.

Page 61: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

51

açıklamaya çalışmıştır. Yerleşke teorisinin gelişiminde önemli diğer iki isim ise 20.

yüzyılın ortalarında çalışmalarını gerçekleştiren August Löche ve Walter Christaller

olmuştur. Löche 1940’ta The Economics of Location’ı, Christaller 1933’te Central

Places of Southern Germany’yi yayınlamıştır.

Yerleşke teorisi ekonomide mekanı incelemek için önemli bir araç olmasına rağmen

kullanılmayacaktır. Bu çalışmada mekanın sosyal olarak oluşturulması öne çıkan bir

olgudur. Yerleşke teorisindeki yaklaşımlar ise genellikle coğrafi ve tarihi bağlamları göz

ardı ederler, matematiksel yöntemleri kullanarak her mekan için aynı yaklaşımı

benimserler (Barnes, 2003). Bu alanlardaki çalışmalarda coğrafi uzaklık kavramı önemli

bir yer tutar, mekanların sosyal oluşumu dikkate alınmaz. 1960’larda ekonomik coğrafya

alanına hakim olan neoklasik yerleşke modellerini gerçek dünyayı anlamak için

kullanırken ise ihtiyatlı olmak gerekmektedir çünkü kısıtlamalar gerçek dünyayı

yansıtmamaktadır (McCann, 1999).

Mekan kavramından bahsedilmesi yer kavramı ile olan ilişkisinden de bahsetme gereğini

doğurmaktadır. Yer kavramı da mekan gibi sosyal oluşturulmuştur. Leibniz varlıkların

belli yerlerde olduklarını belirtir. Değişen koşullarda varlıklar birbirlerinin yerini

alabilir. Bu durumda yerlerin belli özellikleri olduğu sonucu çıkar. Whitehead’e göre

varlıklar belli bir zamanda belli bir mekansal örgütlenme ile sabitlenirler. O anda

mekanın bir bölümü onların yeri olur. Ancak bu yerler sabit değildirler. Değişen

koşullarla yeni yerler oluşur (Harvey, 1996: 261). Bu anlamda yerler birer süreçtir.

Yerlerin kendilerine özgü olmaları belli sosyal ve daha yerel ilişkilerin odak noktasını

Page 62: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

52

oluşturmalarından gelir. Buna bir de yerlerin tarihleri eklenir, bu tarihsel katman yerleri

yerelin ötesinde, daha küresel ilişkilerde de belli bir yere koyar (Massey, 1994).

Yer kavramı mekan kavramı içerisinde belli bir kalıcılığı belirtir. Belli bir mekansal

örgütlenme içerisinde yerler belli rolleri, güçleri, imkanları ifade eder. Buradan yerlerin

birleşerek mekanı oluşturduğu düşünülebilir. Ancak mekansal örgütlenme yerlerin

toplamından daha fazlasını ifade eder. Yukarıda şehirlerin yeni ekonomik düzende önem

kazandıkları belirtilmişti. Bu olguyu mekan ve yer kavramları bağlamında düşünebiliriz.

Şehirler belli bir mekansal örgütlenmede yerleri oluştururlar. Sabit sermaye şehirlerde

yeni sosyal ilişkiler ve kurumlar yaratarak yeni yer ilişkileri oluştururlar. Yerlerin

özellikleri bu ilişkiler bağlamında anlaşılabilir (Massey, 1994). Mekan örgütlenmeleri

değiştikçe eski yerler değersizleşir ve yeni yerler oluşur. Bu da şehirlerin değersizleşme

tehlikesine maruz oldukları anlamına gelir.

Mekan kavramının değişen ekonomik koşullar bağlamında ele alınacağı belirtilmişti. Bu

amaçla kapitalizm, neoliberalizm ve mekan ilişkisine değinilecektir.

Polanyi’nin belirttiği gibi ekonomik yapı sosyal yapının içinde yerleşiktir. Mekan

bağlamında ele alındığında, yukarıda vurgulandığı gibi ekonomik sistemlerin sosyal

olarak oluşturulmuş bir mekan boyutu vardır. Ekonomik sistemler ve mekan, tarihsel ve

coğrafi bağlamda karşılıklı olarak birbirlerini etkilerler. Bu etkileşime sistemin empoze

ettiği zaman ve mekan kavramları hakimdir. Ekonomik ve sosyal mekanı oluşturmak

politik gücün simgesidir (Lefebvre, 1991).

Page 63: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

53

Kapitalizm, kar amacıyla sürekli bir devinim halinde olduğundan toplumsal yeniden

üretime ilişkin yeni maddi pratikler ve süreçler yaratır (Harvey, 2003: 230). Bunun

sonucu olarak da yeni zaman ve mekan kavramlarına ihtiyaç duyar. Kavramlar ulaşılan

son nokta olarak değil, kapitalizmin gelişiminde bir aşama olarak görülmelidir.

Kapitalizm her krizden yeniden örgütlenerek çıkmıştır (Yırtıcı, 2005). Belli bir yere

bağlı olma durumu ile –sabit yatırımlar- sermayenin mekansal hareketliliği gelişmenin

aşamaları arasında birbirlerine ters düşebilirler. Bu durumda yeni kavramlar, üretim ve

tüketim yerleri, tarzları oluşur, mekansal örgütlenmeler değişir. Toplum yeni duruma

uyum sağlar. Yeni mekan ve zaman kavramları sistemin ihtiyaçlarına ve amaçlarına

uygundur, sistemin yeniden üretimine yöneliktir (Harvey, 1990: 419). Lefebvre mekan

ilişkilerin oluşturulmasının kapitalizmin 20.yy’da sürdürülebilmesi için önemli olduğunu

belirtir.

Özellikle kriz zamanlarında mekan ilişkilerini değiştirmek önemlidir. Kriz zamanlarında

artan rekabet koşulları kapitalistleri üretim maliyetleri açısından daha karlı mekanlara

yönlendirir, aynı zamanda fazla sermayeyi daha geniş alanlara yayma ihtiyacı doğurur.

Her kriz yeni maddi pratiklerle dünyanın mekansal örgütlenmesini etkiler. Mekansal

engellerin yıkılması ve yeniden kurulması kapitalizmin kendini sürdürebilmesinin temel

araçlarından biri olmuştur (Harvey, 1993: 91). Kapitalizm bölgeler arası farklılıklar

yaratarak kendi karlılığını artırmanın yollarını aramaktadır, mekan karı en

fazlalaştıracak araçlardan biri haline dönüşmüştür (Yırtıcı, 2005: 11). Toplumsal,

kültürel, coğrafi dengeler göz ardı edilerek kapitalist ekonominin koşulları içinde

belirlenen ve nesnelleşen bir mekan kavramı hakim olur (Yırtıcı, 2005: 12). Mekansal

Page 64: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

54

farklılıklardan faydalanmanın tek yolu küresel sermaye akışı içerisinde yer almaktır, aksi

takdirde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalınmaktadır (Yırtıcı, 2005: 157).

Kapitalizmin 1973-75 yıllarında yaşadığı bunalım büyük değişimlerin habercisi

olmuştur. Karlar üzerindeki baskılara tepki olarak şirketler yoğun teknolojik değişmeyi,

üretimin ve finansın yeniden yapılanmasını, ürün buluşu ve kültür ve imge üretimine

kitlesel yayılmayı içeren bir uyum sürecine girdiler. Kapitalist yeniden yapılanmanın bir

diğer boyutu da coğrafi işbölümündeki değişmedir (Harvey, 1993: 84).

1970’lerde dünya ekonomisinde yaşanan krizden sonra mekanı algılama biçiminde

önemli değişiklikler oldu. Entellektüel bir hareket olarak başlayan neoliberalizm

1980’lerde Reagan ve Thatcher’ın uyguladıkları politikalarla hayata geçti (Peck ve

Tickell, 2002). Neoliberalizm ve küreselleşme yeni ekonomik düzenin çerçevesini

belirledi, alternatiflerinin olmadığı düşüncesi hakim oldu. Neoliberal politikalar GATT,

DTÖ, IMF gibi kuruluşlar aracılığıyla dünyaya yayıldı. Üçüncü Dünya ülkeleri yapısal

uyum programları ile sürece dahil edildiler. Bu bağlamda mekanların hiyerarşisi değişti.

Aynı zamanda teknolojide yaşanan gelişmeler ulaşım ve iletişim alanlarında zaman ve

mekan kısıtlamalarını azalttı. Bu noktada Marx’ın belirttiği mekanın zaman aracılığıyla

yok edilmesi süreci anlamlıdır. Küreselleşen dünyada mekansal engellerin kalmadığı

düşüncesi yaygınlaştı. Bu mekan ve zaman kavramlarında önemli değişimleri

beraberinde getirdi. Harvey’nin kullandığı zaman-mekan sıkışması kavramı bu süreci

ifade eder. Kavramların niteliklerindeki önemli değişimler algılanmaları hakkında da

Page 65: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

55

önemli değişimlere yol açtılar. Hayatın hızının artması, mekansal engellerin aşılması

zaman-mekan sıkışmasına yol açtı.

Ancak mekan zaman aracılığıyla yok edilirken yıkıcı yaratıcılıkla yeni mekanlar

yaratıldı. Bu gelişmeler dünya ekonomisinde sosyal ve coğrafi olarak eşit sonuçlar

doğurmadı. Mekansal engeller azaldıkça mekanların neler içerdiğine daha duyarlı

olundu, neoliberalizm sistemin devamı için coğrafi özellikleri sömürecek şekilde yeni

mekanlar oluşturdu (Harvey, 2003: 328). ÇUŞ yeni kar fırsatları için dünyayı

araştırdılar, avantajlı olabilmek için sermayeyi ve iş olanaklarını kendileri için en uygun

gördükleri yerlere taşıdılar. Coğrafi hareketliliklerini bir tehdit unsuru olarak kullandılar

(Harvey, 1993: 85). Bir süre sonra bu mekanları işlevsiz kılarak yeni mekanlara geçtiler,

yukarıda belirtildiği gibi bu kapitalizmin dinamikleriyle ilgilidir. Yeni mekan arayışları

spekülatif bir yapıdadır (Brenner ve Theodore, 2002: 355). Bu da belirsiz, her an

değişebilecek bir mekan örgütlenmesi sunar. Sanayileşen ülkelerin yeni konumları daha

kolay kontrol edilebilir artık.

Neoliberalizmdeki mekan yaratma sürecinin önemli bir özelliği de şehirlerin mekan

olarak önem kazanmasıdır. Ulusal düzey yerini daha parçalanmış düzeylere bırakmıştır.

Bu devletin önemli olmadığı anlamına gelmez, devlet istediği şehirleri destekleyerek bu

süreci pekiştirir. Şehirler belirsizliğin hakim olduğu ekonomik coğrafi bir ortamda yer

alırlar. Küresel-yerel çatışması belirginleşir. Yerel yöneticiler mekansal rekabette kendi

mekanlarını çekici hale getirmek için uğraşırlar (Harvey, 2003:329). Sermaye çekmek

ve sermayenin kaçmasını önlemek için çaba harcanır. Bu gelişme yukarıda belirtilen

Page 66: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

56

paradoksun bir sonucudur. Küreselleşen dünyada mekansal engeller anlamsızlaştıkça

mekanların neler içerdikleri önemli bir hale geldi, yerel olan küresel düzeyde rekabete

girdi. Bu da özellikle gelişmekte olan ülkelerde mekansal bölünmelere yol açtı.

Page 67: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

57

BÖLÜM 3: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ VE DÜNYA EKONOMİSİNE

EKLEMLENEN TÜRKİYE

3.1 1970’li Yıllar Sonrasında Merkez ve Çevre Ülkeler Arasındaki İlişkiler

Daha önce belirtildiği gibi 1970’li yıllar dünya ekonomisinde yeni bir dönemin

başlangıcına sahne olmuştur. Yeni dönemde mal, sermaye ve emek piyasalarının

serbestleşmesi, düzenlemelerin azaltılması ve özelleştirme gelişmiş ülkelerin yaşadıkları

Fordist krize, GOÜ’in yaşadıkları borç krizlerine çözüm yolu olarak sunulmuştur

(Onaran, 2004). Finansal sermayenin dolaşımı devlet kontrolünden bağımsız olmuştur.

Bu gelişme ile farklı finansal merkezler oluşmuştur ve sermaye çekme mücadelesinde

rekabet gücünü kaybetmek istemeyen ülkeler deregülasyon uygulamışlardır, bu da

finansal serbestliğin yayılmasına yol açmıştır (Hobsbawn, 1994, Köse ve Öncü, 2005

içinde).

Bu dönemde uygulanan “IMF’nin yapısal uyum programları neoklasik ekonomik

modellerden türetilmiş politikalara GOÜ’in değişik sosyoekonomik yapılarının yüzeysel

olarak yerleştirilmesi üzerine” kurulmuştur. (Yentürk, 2003: 6-7). Bu programların

amacı GOÜ’in kurumsal ve yasal yapılarını küresel sermayenin çıkarlarına uygun bir

biçimde düzenlemelerini sağlamaktır (Köse ve Öncü, 2005: 1). IMF ve Dünya Bankası

öncülüğünde yürütülen küresel düzeyde neoliberal yapılanma devletin ekonomiye

müdahele etme kapasitesini kısıtlamıştır ancak devletin düzenleyici rolü yeniden

Page 68: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

58

devreye girmiştir (Köse ve Öncü, 2005: 1). Fakat devletin üretici, harcayıcı, paylaştırıcı

rollerini gerçekleştirmesi engellenmiştir (Boratav, 2000: 21).

Yapısal uyum programlarının en önemli unsuru ihracata yönelik sanayileşme politikaları

olmuştur. Bu süreçte Dünya Bankası emek piyasalarının daha esnek emek

örgütlenmeleri için yeniden düzenlenmeleri gerektiğini savunmuştur, bu düzenlemelere

istihdam artışı için kilit rol atfedilmiştir (Dünya Bankası, 1995). Emek piyasası

düzenlemelerinin kısa vadede sermayenin hareketliliğindeki yavaşlığa bağlı olarak

oluşan istihdam azalmalarında gereken esnekliği engellediği düşünülmektedir (Onaran,

2003: 580). Bu sebeple ücretlerin bastırılmasının önemli bir yeri vardır. Ücretlerin

düşürülmemesinin yatırımlar ve büyüme üzerinde olumsuz etkisi olduğu, yatırım

eğiliminin artması için sermaye lehine bir gelir dağılımı olması gerektiği düşüncesi de

IMF’nin GOÜ’e yaptığı önerilerde belirtilmiştir (Yentürk, 2003: 7).

Bu bölümde dünya ekonomisindeki bazı değişimler eşliğinde ülkeler arasındaki ticari

dengeler, GOÜ’de ücret politikalarının bu ülkelerin dünya ekonomisine

eklemlenmelerindeki önemi açıklanmaya çalışılacaktır. Bu politikaların amaçları ve

sonuçlarına eleştirel bir yaklaşım getirilecektir. Bu amaçla dünya ülkeleri merkez ve

çevre olarak iki ana grupta incelenecektir. Öncelikle Köse ve Öncü (2005)’te ortaya

konan bulgular temelinde ülkelerin ticari dengeleri ve çeşitli ekonomik göstergeler

Page 69: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

59

arasındaki ilişki ele alınacaktır19. Köse ve Öncü (2005), 1980-1990, 1991-2002 ve

2000’deki krizin etkisini görebilmek amacıyla 2000-2002 alt dönemleri için merkez ve

çevre ülkelerin öncelikle toplam dünya yatırımı ve tüketim harcamaları içindeki

paylarına, ihracatın GSYİH içindeki payına bakmışlardır.

Yatırım düzeylerine bakıldığında bazı istisnalar dışında merkez ve çevre ülkeler arasında

önemli bir fark gözlemlenir. 1980’lerden sonra tüm ülkelerde genel olarak bir artış

görülse de 2000 krizinden sonra bir düşüş yaşanmıştır. Ancak tüm dönemlerde en büyük

yatırım payına sahip olan ABD ve çevre ülkelerde Çin istisna oluşturmaktadır. Krizden

sonra bu iki ülkenin dünya yatırımlarındaki payları artmıştır. Daha önceki bölümlerde

belirtildiği gibi Çin’in yatırım payını artırmasında en önemli etken ucuz işgücü

sayesinde ÇUŞ’lerin yatırımlarını bu ülkeye kaydırmalarıdır. Ülkelerin tüketim

harcamaları paylarına bakıldığında aynı eğilim görülmektedir.

Bu bilgilerin ışığında ülkelerin ihracatlarının GSYİH içindeki payına bakmak daha

anlamlı olacaktır. ABD’nin ihracatı diğer ülkelere göre en düşük paylara sahiptir. 2000

krizinden sonra payı az da olsa düşüş göstermiştir. Ancak, Japonya hariç tüm ülkelerde

ihracatın GSYİH içindeki payı artmıştır. Özellikle çevre ülkelerdeki artışlar dikkat

çekicidir. Yatırım ve tüketim harcamalarındaki düşüşe rağmen çevre ülkelerin

19 Köse, Öncü (2005)’te çalışmaya dahil edilen ülkeler şöyledir. Merkez ülkeler: AB 10 (Fransa, Avusturya, Belçika, Lüksemburg, Danimarka, Finlandiya, İsveç, İtalya, İrlanda, Hollanda), AB 3-Periferi I (Portekiz, Yunanistan, İspanya), diğer merkez ülkeler (Avustralya, Kanada, Norveç, Yeni Zelanda, İsviçre, Iceland. Çevre ülkeler: Çin, Rusya, Güney Doğu Asya (Kore, Singapur, Hong Kong), Asya 4 (Endonezya, Malezya, Filipinler, Tayland), AB10-Periferi II (Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Slovenya, Litvanya, Estonya, Letonya, Çekoslavakya), geçiş ekonomileri (Azerbaycan, Kazakistan, Kırgız Cumhuriyeti, Türkmenistan, Ermenistan, Gürcistan, Arnavutluk, Makedonya, Beyaz Rusya, Tacikistan, Moldovya, Ukrayna), LA 3 (Arjantin, Brezilya, Meksika), ROW (geri kalan dünya ülkeleri).

Page 70: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

60

ihracatlarının yüksek oranlarda artması bu ülkelerin bir kısırdöngüye girdiğini

göstermektedir. Özellikle ihracata dayalı sanayileşme politikalarıyla ihracatlarını

artırmaları yönünde baskı altında olan Türkiye dahil bazı çevre ülkeler ticaret fazlası

verememektedirler. Bu ülkelerin borçları mülksüzleşmelerine yol açmaktadır (Köse,

Öncü, 2005). Yatırım ve tüketim harcamalarının da düşmesi bunun bir sonucudur.

Bu bilgileri göz önünde bulundurarak Köse ve Öncü (2005) dünya kapitalist sistemini üç

ana bölgeye ayırır: aşırı üretim-aşırı tüketim bölgesi (ABD), aşırı üretim-az tüketim

bölgesi (AB, Japonya, Çin, Asya ülkeleri), az üretim-az tüketim bölgesi (Türkiye gibi

zorunlu olarak ihracata yönelen çevre ülkeler). Bu ayrım aynı çalışmada ele alınan ve

aşağıda aktarılan diğer bulgularla daha anlamlı olmaktadır.

Tüm ülkeler için ticaret dengesine bakıldığında merkez ülkelerde ABD, Almanya ve AB

3 ülkelerinin, çevre ülkelerde Türkiye, AB periferi ve geçiş ekonomilerinin açık

verdikleri görülmektedir. Dünyada hegemon ülke olarak kabul edilen ABD’nin dış

ticaret açığı vermesi şaşırtıcı gelmektedir. ABD 1971 yılında 1893’ten bu yana ilk kez

dış ticaret açığı vermiştir ve bu yıldan sonra ABD düzenli olarak dış ticaret açığı

vermiştir, bu olgu dünya ekonomisinin yapısını belirleyen etkenlerden olmuştur (Köse

ve Öncü, 2005). ABD’nin ticaret açığı her dönem için en yüksek düzeydedir. Köse ve

Öncü (2005) bu olgunun net yatırımlar biçimindeki finansal akımlar, finansal akımlar ve

rezerv birikimleriyle ilişkisini kurar. Net yatırımlar biçimindeki finansal akımlara

bakıldığında merkez ülkelerin çevre ülkelere yatırım yaptığı görülür. DYY’ların

özellikle yöneldiği ülke Çin olmuştur. Aynı zamanda Çin, Japonya ve diğer Asya

Page 71: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

61

ülkeleri ile beraber önemli rezerv birikimlerine sahiptir. Ayrıca Köse ve Öncü (2005)’te

dünyadaki rezerv birikimlerinin %70’inin ABD doları olarak tutulduğu belirtilir, bu

durumda ABD rezerv sahibi ülkelere borçlu durumdadır20 ve aynı zamanda yukarıda

belirtildiği gibi dünyada en yüksek dış ticaret açığına sahiptir. Finansal akımlara

bakıldığında ABD’nin bu durumu nasıl lehine çevirdiği görülür. Uluslararası finansal

piyasalar sayesinde ülkelerin ellerindeki rezervler ABD piyasalarına gelmektedir ve

ABD borcunu diğer ülkelerin borcu haline dönüştürmektedir. Bu sebeple finansal

akımlarda ABD öncü ülke konumundadır. “Ulusal ekonomiler arasında kaynak

aktarımı” olgusu geçerli olmaktadır, merkezden çevreye sermaye ihracı yoluyla kaynak

aktarımı, çevre ülkelerinden merkeze faiz ve kar biçiminde artık aktarımını

doğurmaktadır (Boratav, 2000). Spekülatif nitelikli kazançlar özendirilirken finans

sermayesi reel üretim dünyasından kopmaktadır (Yeldan, 2001: 19).

Dünya ekonomisinde ülkeleri temel bir çerçeve içinde gözlemledikten sonra çalışmanın

bu kısmında ticarete konu olan malların verimlilik ve ücret yapılarına bakılacaktır. Bu

sayede ülkeler arasındaki ilişkiler, dünyaya eklemlenme biçimleri aydınlatılmaya

çalışılacaktır. Çalışmanın bu bölümünde UNIDO Sanayi İstatistikleri kullanılarak

merkez ve çevre ülkeler arasındaki ilişkiler ele alınacaktır. Çalışmanın amaçları

doğrultusunda UNIDO veri setinde yer alan ülkeler arasından seçilen 43 ülkenin 1980-

1999 yılları arasındaki dolar bazında toplam ücretler, toplam katma değer, ihracat,

20 Aynı çalışmada kapitalist sistemde bir ülkenin hegemonya kurması için o ülkenin parasının dünya parası olarak görülmesi gerektiği de belirtilir. Dünya rezervlerinin %70’inin ABD doları olarak tutulması da bu ülkenin hegemonyasını sağlamlaştırır.

Page 72: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

62

ithalat değerleri ve işçi sayıları kullanılmıştır. Ancak veri setindenden kaynaklanan bazı

eksiklikler bulunmaktadır, bu eksikliklerle ilgili bilgi EK 1’de bulunmaktadır.

Çalışmada merkez ülkeler ABD, Japonya, Avrupa Birliği 10 (AB 10), Avrupa Birliği 3

Periferi I (AB 3 PI) ve diğer merkez ülkelerden oluşmaktadır.21 Çevre ülkeler Çin,

Türkiye, Hindistan, Doğu Asya, Asya 4, Avrupa Birliği 4 Periferi II (AB 4 PII) ve Latin

Amerika’dan oluşmaktadır.22

Dünya ticaretindeki gelişmeleri anlamak için öncelikle ülkelerin farklı mal gruplarındaki

ticaret paylarına bakmak gereklidir. Tablo 6’da faktör yoğunluklarına göre ayrıştırılmış

mal gruplarının ihracat payları yer almaktadır.23 Daha önceki bölümlerde de gelişmiş

ülkelerin ve GOÜ’in ihracat paylarına ilişkin bilgi verilmiştir ancak burada ülke bazında

daha ayrıntılı bilgi verilecektir.

Tablo 6’da merkez ve çevre ülkelerin ihracat yönelimlerindeki farklar görülmektedir.

Merkez ülkeler orta ve yüksek nitelikli mamul malların ihracatında yoğunlaşmışlardır.

AB 3 ülkeleri emek ve kaynak yoğun malların ihracatında da yüksek paya sahiptirler. Bu

21 AB 10’u oluşturan ülkeler Almanya, İngiltere, Fransa, Avusturya, Danimarka, Finlandiya, İsveç, İtalya, İrlanda ve Hollanda’dır. AB 3’ü oluşturan ülkeler Portekiz, Yunanistan ve İspanya’dır. Diğer merkez ülkeler ise Avusturalya, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda’dır. 22 Doğu Asya’yı oluşturan ülkeler Kore, Singapur, Hong Kong’dur. Asya 4’ü oluşturan ülkeler Endonezya, Malezya, Filipinler ve Tayland’dır. AB 4’ü oluşturan ülkeler Romanya, Bulgaristan, Macaristan ve Polonya’dır. Latin Amerika’ya dahil edilen ülkeler ise Arjantin, Meksika, Şili, Kolombiya, Ekvador, Peru, Uruguay, Venezüela, Bolivya ve Kosta Rika’dır. 23 Mal sınıflandırmaları ISIC Rev.2’ye göre yapılmıştır. Malların ayrıştırılmasına dair bilgi EK 2’de yer almaktadır.

Page 73: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

63

ülkeler AB 10 ülkelerinin merkezdeki çevre ülkeler topluluğunu oluşturdukları için bu

gözlem anlamlıdır.

Tablo 6: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrıştırılmış Malların Ülkelerin

İhracatlarındaki Payları (%)

Birincil Mallar

Emek ve Kaynak Yoğun Mamul Mallar

Düşük Nitelikli Mallar

Orta Nitelikli Mallar

Yüksek Nitelikli Mallar

1980-1990 9,45 8,47 4,67 23,90 53,51 ABD 1991-1999 7,90 8,45 4,35 21,91 57,39 1980-1990 1,69 5,10 10,37 18,77 64,06 Japonya 1991-1999 1,46 3,78 6,52 22,94 65,30 1980-1990 11,24 15,57 9,81 18,61 44,77 AB 10 1991-1999 10,13 14,25 8,17 18,98 48,47 1980-1990 14,58 29,94 10,78 10,58 34,12 AB 3 1991-1999 12,41 24,31 7,69 9,95 45,64 1980-1990 23,30 20,47 6,05 9,50 40,68 Diğer

Merkez 1991-1999 19,64 19,48 5,83 10,51 44,53 1980-1990 13,78 54,45 5,00 3,89 22,88 Çin 1991-1999 8,37 39,85 7,13 8,75 35,90 1980-1990 23,09 49,76 4,98 5,65 16,51 Hindistan 1991-1999 17,36 47,98 7,47 5,47 21,72 1980-1990 21,26 46,28 13,57 4,56 14,32 Türkiye 1991-1999 16,06 48,61 12,44 4,64 18,25 1980-1990 5,33 33,34 7,18 11,94 42,21 Doğu

Asya 1991-1999 4,02 21,61 6,07 19,32 48,98 1980-1990 35,13 30,41 2,55 4,85 27,05 Asya 4 1991-1999 14,29 23,64 2,75 16,57 42,75 1980-1990 16,03 20,62 12,13 20,79 30,43 AB 4 1991-1999 15,86 32,70 14,60 7,81 29,03 1980-1990 43,24 16,50 7,35 5,20 27,70 Latin

Amerika 1991-1999 21,36 14,66 6,41 8,97 48,60 Kaynak: UNIDO verilerinden çıkarılmıştır.

Page 74: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

64

Çevre ülkelere bakıldığında birincil, emek ve kaynak yoğun malların ihracatta önemli

yere sahip oldukları görülmektedir. Ancak bazı çevre ülkelerde orta ve yüksek nitelikli

mamul malların ihracattaki payı artış göstermiştir. Bu bulgu yanıltıcı olabilir çünkü

küresel mal zincirlerinde yer alan bu ülkeler bu tip malların asıl katma değer getiren

süreçlerinde değil emek yoğun olan süreçlerinde yer almaktadırlar. Somel (2003:

562)’de belirtildiği gibi 1980 sonrasında sanayi üretiminin küreselleşmesinin doğrudan

yabancı yatırımların ve fason üretime dayanan ticaretin artmasına dayalı olduğu

unutulmamalıdır.

Ülkelerin ihracatta yoğunlaştıkları mal grupları belirlendikten sonra bu mal

gruplarındaki ücret ve verimlilik değerlerine bakılması ülkelerin istihdam yapılarının ve

dünyaya eklemlenme süreçlerinin anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Şekil 2’de ülkelerin

farklı mal gruplarındaki ortalama yıllık işçi başı verimlilik değerleri görülmektedir.

Merkez ülkeler tüm mal gruplarında çevre ülkelerden daha yüksek verimlilik değerlerine

sahiptirler. Özellikle yüksek nitelikli mamul mallarda daha yüksek verimlilik değerlerine

sahiptirler. Çevre ülkelerin en düşük verimlilik değerlerine sahip olduğu mal grubu aynı

zamanda ihracatta yoğunlaşmış oldukları emek ve kaynak yoğun mamul mallardır.

Çevre ülkelerin verimlilik artışları umut verici gözükmektedir. Ancak “verimlilik

artışları yatırımlara dayanmadığı takdirde, bunların uzun ömürlü ve kalıcı olması ve

dolayısıyla ücretlere yansıması da beklenemez” (Yentürk ve Onaran, 2003: 163)

Page 75: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

65

Şekil 3’de ise ülkelerdeki ücret ortalamaları merkez ülkelerin ücret ortalamasına

oranlanarak gösterilmiştir24. Merkez ülkelerdeki oranlanmış ücret düzeyleri tüm mal

grupları için çevre ülkelerden daha yüksektir. Verimlilik değerlerinde gözlemlenen

eğilim oranlanmış ücretlerde de sürmektedir. GOÜ’in çoğunda dış borç yüksek

seviyelerdedir, bu borcun ödenebilmesi için IMF’nin önerisi bu ülkelerin cari fazla

vermeleridir (Yentürk, 2003: 14). GOÜ’in teknolojik gelişimleri ve sanayileşme

sürecinde gelişmiş ülkelere göre geri oldukları dikkate alınınca bu ülkelerin emek yoğun

süreçlerde ücretleri bastırmaya dayalı bir politikaya itildikleri anlaşılmaktadır. Tablo 6

ve Şekil 3’teki veriler birlikte ele alındığında çevre ülkelerin ücretlerin en düşük olduğu

emek yoğun mamul mal ihracatında yoğunlaşmış oldukları görülmektedir. Yukarıda bu

malların aynı zamanda en düşük verimlilik değerlerine sahip oldukları belirtilmişti.

Kaynak olarak kullanılan UNIDO veri setinde Çin için 1991-1998 arası veri yoktur

ancak UNCTAD 2002 Ticaret ve Kalkınma Raporu’nda Çin’in 1998 yılındaki ücret

değerleri çeşitli ülkelerle karşılaştırılmıştır ve Çin en düşük ücret değerlerine sahiptir

(UNCTAD, 2002: 158). Çin’den sonra en düşük ücret değerlerine sahip ülke

Hindistan’dır. Türkiye’nin yoğunlaştığı birincil ve emek ve kaynak yoğun mamul

mallarda ücret değerleri Çin ve Hindistan’dan oldukça yüksektir. Bu da dünya

ticaretinden pay kapma savaşında var olan rekabeti körüklemektedir. Son yıllarda

24 UNIDO veri setinden elde edilen şekillerle ilgili belirtilmesi gereken bir nokta var. Bu şekillere gore dolar bazında ücretler çevre ülkelerde 1991-1998 döneminde 1980-1990 dönemine kıyasla artış göstermiştir. Ancak bu ülkelerin kurlarında dolar karşısında ciddi değer kayıpları olmuştur. Bu sebeple ücretlerde gözlemlenen artış kesinlikle reel artışları ifade etmemektedir.

Page 76: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

66

büyüyen Çin ekonomisinden duyulan korku ücretlerin bastırılmasında önemli bir etken

olarak ortaya çıkmaktadır.

Dünya genelinde verimlilik/ücret oranlarına bakıldığında ise bu oranın bir iki istisna

dışında sürekli artış gösterdiği görülmektedir. Bu emeğin aleyhine oluşan gelişmeleri

özetlemektedir.

Ülkelerin istihdam yapısını anlamak için Tablo 7’den faydalanılabilir. Bu tabloda

ülkelerin farklı mal gruplarında istihdam edilen işçi sayısındaki değişimler

görülmektedir. Verilerdeki eksikliklerden dolayı Latin Amerika ve Asya 4 dahil

edilmemiştir ve dahil edilen ülkeler için değişim değerleri farklı yıl aralıkları için

hesaplanmıştır.

Genel olarak bakıldığında merkez ülkelerde istihdam edilen işçi sayısındaki

değişimlerde düşüşler en çok birincil ve emek ve kaynak yoğun mal gruplarında, artışlar

ise en çok yüksek nitelikli mal gruplarında görülmektedir. Çevre ülkelerde bunun tam

tersi bir eğilim görülmektedir. İstihdamda gözlemlenen bu eğilimler ücretlerle ilgili

gözlemlerle beraber düşünüldüğünde ücretli işgücünün özellikle GOÜ’de zor koşullarda

bulunduğu ve bu durumun özellikle ticaretten pay kapma savaşlarıyla güçlendiği

anlaşılmaktadır.

Page 77: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

67

Şekil 2: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrıştırılmış Malların Ortalama Yıllık İşçi Başı Verimlilik Değerleri (bin dolar)

Birincil Mallar

0

20

40

60

80

100

120

140

ABD

Japo

nya

AB 10

AB 3

PI

D. M

erke

z

1980-1990

1991-1998

Birincil Mallar

0

20

40

60

80

100

120

140

D. A

sya

Asya

4

AB 4

PII

L. A

mer

ika

Hindi

stan

Türk

iye

Çin

1980-1990

1991-1998

Emek ve Kaynak Yoğun Mamul Mallar

0

20

40

60

80

100

120

140

ABD

Japo

nya

AB 10

AB 3

PI

D. M

erke

z

1980-1990

1991-1998

Emek ve Kaynak Yoğun Mamul Mallar

0

20

40

60

80

100

120

140D.

Asy

a

Asya

4

AB 4

PII

L. A

mer

ika

Hindi

stan

Türk

iye

Çin

1980-1990

1991-1998

Page 78: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

68

Düşük Nitelikli Mamul Mallar

0

20

40

60

80

100

120

140

ABD

Japo

nya

AB 10

AB 3

PI

D. M

erke

z

1980-1990

1991-1998

Düşük Nitelikli Mamul Mallar

0

20

40

60

80

100

120

140

D. A

sya

Asya

4

AB 4

PII

L. A

mer

ika

Hindi

stan

Türk

iye

Çin

1980-1990

1991-1998

Orta Nitelikli Mamul Mallar

0

20

40

60

80

100

120

140

ABD

Japo

nya

AB 10

AB 3

PI

D. M

erke

z

1980-1990

1991-1998

Orta Nitelikli Mamul Mallar

0

20

40

60

80

100

120

140

D. A

sya

Asya

4

AB 4

PII

L. A

mer

ika

Hindi

stan

Türk

iye

Çin

1980-1990

1991-1998

Page 79: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

69

Yüksek Nitelikli Mamul Mallar

0

20

40

60

80

100

120

140

ABD

Japo

nya

AB 10

AB 3

PI

D. M

erke

z

1980-1990

1991-1998

Yüksek Nitelikli Mamul Mallar

0

20

40

60

80

100

120

140

D. A

sya

Asya

4

AB 4

PII

L. A

mer

ika

Hindi

stan

Türk

iye

Çin

1980-1990

1991-1998

Kaynak: UNIDO verilerinden çıkarılmıştır.

Şekil 3: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrıştırılmış Mallarda Ortalama Yıllık Ücret Değerlerinin Merkez

Ortalamasına Oranı

Birincil Mallar

0

0.2

0.4

0.6

0.8

1

1.2

1.4

ABD

Japo

nya

AB 10

AB 3

PI

D. M

erke

z

1980-1990

1991-1998

Birincil Mallar

0

0.2

0.4

0.6

0.8

1

1.2

1.4

D. A

sya

Asya 4

AB 4

PII

L. A

mer

ika

Hindi

stan

Türk

iye

Çin

1980-1990

1991-1998

Page 80: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

70

Emek ve Kaynak Yoğun Mamul Mallar

0

0.2

0.4

0.6

0.8

1

1.2

1.4

ABD

Japo

nya

AB 10

AB 3

PI

D. M

erke

z

1980-1990

1991-1998

Emek ve Kaynak Yoğun Mamul Mallar

0

0.2

0.4

0.6

0.8

1

1.2

1.4

D. A

sya

Asya 4

AB 4

PII

L. A

mer

ika

Hindi

stan

Türk

iye

Çin

1980-1990

1991-1998

Düşük Nitelikli Mamul Mallar

0

0.2

0.4

0.6

0.8

1

1.2

1.4

ABD

Japo

nya

AB 10

AB 3

PI

D. M

erke

z

1980-1990

1991-1998

Düşük Nitelikli Mamul Mallar

0

0.2

0.4

0.6

0.8

1

1.2

1.4

D. A

sya

Asya 4

AB 4

PII

L. A

mer

ika

Hindi

stan

Türk

iye

Çin

1980-1990

1991-1998

Page 81: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

71

Orta Nitelikli Mamul Mallar

0

0.2

0.4

0.6

0.8

1

1.2

1.4

ABD

Japo

nya

AB 10

AB 3

PI

D. M

erke

z

1980-1990

1991-1998

Orta Nitelikli Mamul Mallar

0

0.2

0.4

0.6

0.8

1

1.2

1.4

D. A

sya

Asya 4

AB 4

PII

L. A

mer

ika

Hindi

stan

Türk

iye

Çin

1980-1990

1991-1998

Yüksek Nitelikli Mamul Mallar

0

0.2

0.4

0.6

0.8

1

1.2

1.4

ABD

Japo

nya

AB 10

AB 3

PI

D. M

erke

z

1980-1990

1991-1998

Yüksek Nitelikli Mamul Mallar

0

0.2

0.4

0.6

0.8

1

1.2

1.4

D. A

sya

Asya 4

AB 4

PII

L. A

mer

ika

Hindi

stan

Türk

iye

Çin

1980-1990

1991-1998

Kaynak: UNIDO verilerinden çıkarılmıştır.

Page 82: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

72

Tablo 7: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrıştırılmış Malların Üretiminde İstihdam

Edilen İşçi Sayısındaki Değişim (%)

Birincil Mallar

Emek ve Kaynak Yoğun Mallar

Düşük Nitelikli Mallar

Orta Nitelikli Mallar

Yüksek Nitelikli Mallar

1980-1990 -6,93 -16,17 -24,27 -5,04 -0,15 A.B.D. 1991-1998 5,86 -1,46 9,04 9,94 4,70 1980-1990 11,26 -9,29 1,15 22,51 21,08 Japonya 1991-1998 -3,54 -24,85 -16,07 -9,41 -15,75 1980-1990 -18,66 -32,11 -27,40 -16,18 -17,37 AB 10 1991-1994 -7,41 -14,56 -12,27 -15,90 -11,51 1980-1990 1,39 -1,46 -17,46 0,82 -11,59 AB 3 1991-1997 2,80 1,53 17,16 10,86 3,48 1980-1990 -8,54 -12,35 -16,67 5,93 -3,00 Diğer

merkez 1991-1992 -1,76 -6,82 -9,52 -5,06 -2,93 1980-1990 105,6 140,96 104,06 64,85 75,44 Çin 1991-1997 22,74 29,30 21,34 -13,11 -25,02 1980-1990 0,02 -1,58 -3,82 13,58 24,29 Hindistan 1991-1998 20,05 24,13 29,14 26,02 41,66 1980-1990 -5,45 43,04 15,14 16,21 40,45 Türkiye 1991-1998 1,13 49,73 4,72 22,06 21,37 1980-1990 14,63 -3,59 39,96 83,96 36,12 Doğu

Asya 1991-1997 -6,88 -30,79 4,15 13,81 1,06 1980-1990 -35,21 -17,02 -19,58 -22,04 -2,65 AB 4 1991-1994 12,78 -19,80 -11,98 -31,97 -26,21

Kaynak: UNIDO verilerinden çıkarılmıştır.

Onaran (2004) dokuz GOÜ25 için neoliberal küreselleşme hareketinin emek üzerindeki

etkilerini özellikle krizleri dikkate alarak incelemektedir26. Bu çalışmada Arjantin,

25 Bu ülkeler Arjantin, Brezilya, Şili, Meksika, Endonezya, Kore, Malezya, Filipinler ve Türkiye’dir. Bu ülkeler dünya ticaretinde kayda değer paya sahip oldukları için ticaret serbestleşmesinin etkileri gözlemlenebilmektedir. 26 Onaran (2005)’te çalışmada özel bir ilgi atfedildiği belirtilen bazı ampirik çalışmaların bulguları da özetlenmiştir. Bu çalışmalar küreselleşmenin emek üzerindeki etkilerini inceleyen Rodrik (1998), Diwan (2001), Harrison (2002) ve Lee, Jadayev (2005)’dir.

Page 83: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

73

Brezilya, Filipinler ve Endonezya’da işsizlik oranlarının artan eğilime sahip oldukları,

Türkiye’de ise işsizlik oranının yüksek bir seviyede sabit eğilime sahip olduğu belirtilir.

Ansal vd. (2000)’deki verilerde Türkiye’de işsizlik oranının yaklaşık olarak %6-10

bandında değiştiği görülmektedir. Kore, Malezya ve Şili’de işsizlik oranlarında görülen

iyileşmeler ise 1990’lardaki krizlerle sekteye uğramış ve işsizlik artmıştır (Onaran,

2004: 14). Düşük ücretlere rağmen işsizlik oranlarının artış göstermesi İYS’nin iş

yaratma konusunda başarısız olduğunu göstermektedir (Onaran, 2004: 14). Oysa

yukarıda belirtildiği gibi düşük ücretlere dayalı politikalara Dünya Bankası tarafından

istihdam artırmada kilit bir rol atfedilmiştir.

Ücretlerin katma değer içindeki paylarına baktığımızda merkez ve çevre ülkeler arasında

kayda değer bir fark vardır. GOÜ’in emek ve kaynak yoğun mamul mallarda

uzmanlaştıkları için bu mallardaki ücretlerin katma değer içindeki payına bakmak

anlamlı olacaktır. Çevre ülkelerde genel olarak bu oran merkez ülkelere göre oldukça

düşüktür. Bu da çevre ülkelerin düşük ücret politikası uyguladıklarını desteklemektedir.

Ayrıca merkez ülkelerde ücretlerin katma değer içindeki paylarına baktığımızda AB 3

ülkeleri hariç 1980-1990 dönemini 1991-1999 dönemi ile karşılaştırdığımızda bir düşüş

görülmektedir. Bu bulgu merkez ülkelerde emeğin aleyhine gelişmeleri göstermektedir.

Çevre ülkelerde dönemleri karşılaştırdığımızda ise AB 4 ülkeleri hariç genelde bir düşüş

gözlemlenmektedir. Özellikle Hindistan’da ücretin katma değer içindeki payında çarpıcı

düşüşler görülmüştür. Hindistan’da 1980-1990 döneminde çok yüksek olan ücret/katma

değer oranı Hindistan’da üretilen malların çok düşük katma değerli olmalarıyla

açıklanabilir.

Page 84: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

74

Tablo 8: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrıştırılmış Mallar İçin Ücret/Katma

Değer Oranları

Birincil Mallar

Emek ve Kaynak Yoğun Mamul Mallar

Düşük Nitelikli Mallar

Orta Nitelikli Mallar

Yüksek Nitelikli Mallar

1980-1990 0,27 0,42 0,47 0,42 0,37 ABD 1991-1999 0,22 0,37 0,42 0,38 0,31 1980-1990 0,31 0,40 0,35 0,39 0,32 Japonya 1991-1999 0,27 0,33 0,31 0,44 0,31 1980-1990 0,361 0,53 0,56 0,56 0,52 AB 10 1991-1999 0,355 0,49 0,53 0,55 0,49 1980-1990 0,33 0,43 0,48 0,45 0,44 AB 3 1991-1999 0,39 0,48 0,51 0,50 0,46 1980-1990 0,41 0,51 0,54 0,54 0,45 Diğer

Merkez 1991-1999 0,37 0,48 0,52 0,51 0,40 1980-1986 0,12 0,15 0,13 0,24 0,16 Çin 1987-1999 - - - - - 1980-1990 0,41 0,57 0,48 0,47 0,44 Hindistan 1991-1999 0,33 0,39 0,35 0,37 0,30 1980-1990 0,22 0,268 0,29 0,28 0,23 Türkiye 1991-1999 0,25 0,266 0,30 0,24 0,22 1980-1990 0,20 0,44 0,368 0,42 0,35 Doğu

Asya 1991-1999 0,23 0,40 0,370 0,37 0,33 1980-1990 0,16 0,29 0,22 0,24 0,23 Asya 4 1991-1999 0,15 0,28 0,18 0,14 0,20 1980-1990 0,23 0,30 0,30 0,30 0,25 AB 4 1991-1999 0,21 0,47 0,41 0,49 0,37 1980-1990 0,18 0,27 0,28 0,31 0,24 Latin

Amerika 1991-1999 0,16 0,26 0,23 0,30 0,22 Kaynak: UNIDO verilerinden çıkarılmıştır.

Onaran (2004)’te dokuz GOÜ için 1996 senesini 100’e eşdeğer alan bir endeks

kullanarak ücretlerin katma değer içindeki payına bakmıştır. Kore ve Filipinler dışındaki

ülkelerde bu payda 1980 sonrası dönemde 1970’lere kıyasla ciddi düşüşler olmuştur.

Page 85: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

75

Arjantin, Meksika, Endonezya ve Türkiye’de düşüşler çok daha ciddidir. 1990

sonrasındaki krizlerin GOÜ üzerinde uzun süreli etkileri olmuştur, krizlerden sonra ücret

paylarında görülen düşüş diğer ekonomik göstergelerde iyileşme görülmesine rağmen iki

üç sene kadar devam etmiştir (Onaran, 2005: 13).

Aynı çalışmada ihracat ve ithalat oranlarının ücretlerin katma değer içindeki payına da

bakılmıştır (Onaran, 2004: 16). İhracat/GSYİH oranı ücretlerin payı üzerinde sadece

Endonezya’da pozitif etkiye sahiptir. İhracatlar ücretlerin payı üzerinde beklenen olumlu

etkiyi yaratmamıştır. İthalat/GSYİH oranı ise seçici sanayileşme politikaları olmayan

ülkelerde, hatta sağlam sanayileşme politikaları oluşturmuş Doğu Asya ülkelerinde bile

olumsuz etkiye sahiptir.

Küresel rekabet, neoliberalizm, yapısal uyum programları ve sermayenin hareketliliğinin

artması ücretli işgücünün sermaye karşısındaki pazarlık gücünü azaltmıştır (Onaran,

2004; Munck, 2002). Aynı zamanda yeni dönemde emeğin en önemli sorunlarından olan

işsizliğin artması da pazarlık gücünü azaltmıştır (Pollin, 2002, Onaran, 2004: 11 içinde).

Küreselleşme yanlısı görüşe göre reel ücretlerin verimliliğe göre yüksek olması özel

sektörde ve kamu sektöründe krize yol açmaktadır, yüksek reel ücretler özel sektörde

karları azaltmakta, kamu sektöründe ise açıklara yol açmaktadır; bu sorunlar ise özel

sektörde esneklik, kamu sektöründe ise özelleştirme ile çözülebilmektedir (Arslan, 2000:

169). Ayrıca yeni dönemde devlete atfedilen yeni rol bağlamında kamu harcamalarında

ücretlerin payı azaltılmıştır (Onaran, 2004: 17). Ancak ekonomik krizler karşısında

sermayenin iki tepkisi olacaktır, birincisi işgücü ücretlerini aşağı çekmek, ikincisi de

Page 86: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

76

devlet desteğini istemektir. Bu tepkilerle sermaye özel sektörde düşük ücretlere ve

işsizliğe, kamu sektöründe ise bunlara ek olarak yetersiz kamu hizmetlerine yol

açmaktadır (Arslan, 2000: 172-173, 176). Sonuçta krizleri engellemek ve aşmak için

sermaye tarafından yapılan tüm girişimler emeğin aleyhine olmaktadır.

Dünya Bankası uluslararası ticaretin genişlemesiyle ÇUŞ’in verimliliğe kıyasla düşük

ücretli emeğin yoğun olduğu yerleri seçtiğini ve bunun GOÜ için fırsatlar yarattığını öne

sürer. Dünya Bankası’na göre işgücü piyasası da buna uygun olarak esnekleştirilmelidir

(Dünya Bankası, 1995). Bu görüşlere uygun biçimde, 1970’lerin sonlarından beri

uygulanan katı maliye ve para politikaları istihdam artırıcı mali müdaheleleri

engellemiştir (Onaran, 2004). Ancak Dünya Bankası’nın fırsat olarak nitelendirdiği

ihracata dayalı büyüme politikası istihdam artırıcı bir etki göstermemiştir (Onaran, 2004:

14). Aksine bu politika düşük ücrete ve değersizleştirilen kura dayanan geleneksel

ihracat sektörlerinde rekabeti artırmıştır (Onaran, 2004); bu gelişme de yukarıda

belirtildiği gibi GOÜ arasında ticaretten pay kapma savaşlarını körüklemiştir. Firmaların

düşük ücretli yerlere kayması, sendikaların gücünü yitirmesi, ücretlerin bastırılması,

vergilerin düşürülmesi rekabet yolları olarak kullanılmaktadır ancak bu gelişmeler yıkıcı

etkilere sahiptir (Onaran, 2004). Fröbel vd. (1980: 19)’da yeni uluslararası işbölümü

sonucu işsizliğin arttığı, geleneksel sektörlerde nitelikli işçilerin değersizleştiği, insanca

olmayan çalışma koşulları yaratıldığı ve bu gelişmelerin gelecekte değişmeyecek gibi

olduğu belirtilmiştir, 1980’den bugüne durum gerçekten de değişmemiştir. Üretim

sürecinde, işgücünün niteliğinde, kullanılan teknolojilerdeki değişim; kaliteli mal

üretme, sıfır stokla çalışma, yenilik yapma ilkeleri sanayileşmekte olan ülkelerin dünya

Page 87: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

77

ticaretindeki paylarını, üretim ve yatırım oranlarını, istihdamlarını düşürür nitelikte

olmuştur (Kepenek ve Yentürk, 2001: 375).

Yukarıdaki bulgular dünya ekonomisinde farklı ülke gruplarının uluslararası

işbölümünde farklı yerlere sahip olduklarını ortaya koymaktadır. Fröbel vd. (1980)’de

dış ticaretin artık sadece iki ülke arasındaki mal değişimi değil, bilinçli olarak planlanan

ve firmaların kullandığı uluslararası işbölümünün tezahürü olduğu belirtilir; sermayenin

değerlenme ve birikim süreçleri için yeni gelişmeler ortaya çıkmaktadır. Bu gelişmeler

1970’lerin ikinci yarısından itibaren sanayileşmenin niteliğinde ve üretim sistemlerinde

görülen değişimlerle bağlantılıdır (Kepenek ve Yentürk, 2001: 373). Küresel dönüşüm

eski işbölümlerini parçalara ayırıp ekonomik aktiviteleri coğrafi olarak yeniden

düzenlemiştir (Mittelman, 1995: 273). Fröbel vd. (1980)’de yeni uluslararası işbölümü

kavramı ele alınmıştır. Bu yaklaşım imalat sanayiinin gelişmekte olan ülkelere

kaymasını üretim süreçlerinin bölünmesiyle açıklamıştır, niteliksiz işgücünün

kullanıldığı süreçler bu ülkelere kaydırılmıştır. Üçüncü dünya ülkelerinde dış piyasalara

yönelik imalat sektörünün ortaya çıkmasıyla üretim ilişkileri yeniden yapılanmıştır ve bu

ülkelerin ham madde ihracatçısı oldukları eski işbölümü değişmiştir (Munck, 2002: 57).

Yeni uluslararası işbölümü yaklaşımı değişimlerin sebebini iki ana etkene

bağlamaktadır. Birinci etken GOÜ’de tarım sektöründe istihdamın azalması soncunda

imalat sanayii sektörüne geçen işçilerin hepsinin bu sektör tarafından istihdam

edilememesi sonucu açığa çıkan büyük emek gücüdür. GOÜ ucuz emek depolarına

dönüşmektedirler. Bu olgu firmalara işçi alma ve çıkarmada kolaylık sağladığı gibi,

Page 88: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

78

istedikleri işçi profilini seçmelerine de olanak sağlamaktadır, örneğin belli üretim

süreçlerinin feminizasyonu mümkün olmaktadır (Fröbel vd., 1980: 35). Ucuz emek gücü

GOÜ’de ihracata yönelik sanayileşme yapısını beslemektedir (Fröbel vd., 1980: 5).

İkinci etken ise üretim yerleri ve üretimin düzenlenmesine dair işlerin farklı yerlerde

olmasına olanak sağlayan teknolojik değişimlerdir (Fröbel vd., 1980: 36).

Bu yaklaşım düşük ücretli bölgelerde emek yoğun ihracat platformları kuran uluslararası

kuruluşların büyüyen gücünü ve üretimi küresel düzeyde bölerek kar elde etme

fırsatlarından yararlanma becerilerini ortaya koymaktadır (Mittelman, 1995: 278).

Daha önceki bölümlerde ele alınan Hecksher-Ohlin ticaret teorisi yeni işbölümünü

GOÜ’in emek yoğun olmalarına bağlamaktadır. Tekrar hatırlamak gerekirse teoreme

göre ülkeler zengin oldukları faktörün yoğun olarak kullanıldığı malda karşılaştırmalı

üstünlüğe sahiptirler. Ancak yukarıda ücretlere dair yapılan inceleme GOÜ’de emek

yoğun mal üretiminin ücretlerin baskı altında tutulması yoluyla devam ettirildiği

görülmektedir. Yeni dönemdeki gelişmeler ve yaygın neoklasik yaklaşım bu olguyu

destekler niteliktedir.

3.2 Türkiye’de 1980 Sonrası Ücret Politikaları ve Dünya Ekonomisine Eklemlenme

Biçimi

GOÜ’de 1970’lerde yaşanan döviz darboğazları bu ülkeleri farklı arayışlara

yöneltmiştir. Türkiye de İİS döneminin sonunu getiren 1977-79 krizini finans piyasasını,

Page 89: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

79

dış ticaret ve kur rejimlerini serbestleştirerek aşmaya çalışmıştır (Onaran, 2002: 771).

1980’den sonra ithal ikameci sanayileşme politikasını bırakarak, dünyadaki gelişmelere

uygun bir biçimde, ihracata yönelik sanayileşme politikasını benimsemiş, yapısal uyum

programlarını uygulamaya başlamıştır. Yapısal uyum programlarının amacı ülkenin

küresel ekonomiye eklemlenmesini sağlamak, efektif talebin kaynağını yurtiçi piyasadan

yurtdışı piyasaya kaydırmak olmuştur (Onaran, 2002). Taylor (1990: 269)’a göre bu

dönemde uygulanan politikaların en ortodoks yönü yurtiçi talebin bastırılmasıdır.

Yapısal dönüşümler devlet müdahelesi ile gerçekleştirilmeye çalışılmıştır, dış ticaret

doğrudan ve dolaylı olarak teşvik edilmiştir (Eraydın, 1988: 139). Devlet düzenleyici

olarak rol almaya devam etmiştir, ancak aynı zamanda devlet de yeni bir düzenlemeye

tabi olmuştur (Yeldan, 2001: 25). Kamu kesiminin faaliyetleri kısıtlanmıştır, bu sayede

özel kesimin daha hızlı gelişeceği varsayılmıştır; ancak bu varsayımın kuramsal ya da

uygulamalı bir dayanağı bulunmamaktadır (Kepenek ve Yentürk, 2001: 206).

Yeni dönemde uygulamaya başlanılan ekonomi politikalarının en önemli özelliği

“ekonomiye ilişkin karar süreçlerinde piyasanın kendi işleyişine göre oluşacak fiyatların

tek yol gösterici olmalarıdır” (Kepenek ve Yentürk, 2001: 197). Fiyatlar ekonomik

kararların en verimli biçimde alınmasını sağlayacaktır görüşü ekonomiye hakim

olmuştur. Bu görüşe göre oluşabilecek aksaklıklar piyasa içinde yine piyasa

mekanizmalarıyla düzelecektir.

Page 90: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

80

1989 yılından sonra yapısal uyum programlarındaki önemli bir değişiklik dış finansal

serbestlik uygulamasıdır. Bu gelişme sermaye hareketlerinin serbest kalmasına,

yurtiçindeki iktisadi işlemlerin yabancı para cinsinden yapılmasına olanak sağlamıştır

(Kepenek ve Yentürk, 2001: 211). Sermaye hareketlerinin serbestleşmesiyle artan sıcak

para akımları yüksek faize yönelmektedir, bu sayede kısa dönemli döviz birikimi

sağlayan ülkelerin kurları değerlenmektedir. Ancak bu gelişme cari işlemler açığını

büyütmektedir, ayrıca reel faiz ve döviz kuru arasındaki hassas dengenin bozulması

krizlere yol açmaktadır (Yeldan, 2001: 23).27

Esnek kur sistemine geçişin ve dış ticaretin serbestleştirilmesinin damgasını vurduğu

1980 yılından sonraki dönemde ihracat sanayii kapasitesinin devalüasyonlar, ihracat

teşvikleri ve iç pazarın daraltılması yollarıyla dış pazara yönlendirilmesiyle artırılmıştır

(Şenses, 1990: 67-68; Onaran, 2002: 771; Ansal vd., 2000: 69; Köse ve Yeldan, 1998a).

Aşağıda ele alınacak ücret politikalarıyla ücretler üzerinde oluşturulan baskı hem

maliyetleri azaltmıştır hem de iç pazarı daraltmıştır.

1980 sonrası dönemde ihracat oranları İYS politikalarının sonucu olarak beklendiği gibi

artış göstermiştir ancak dışa açılma sürecinin sonucu olarak ithalatta da artış

görülmüştür. Özellikle 1983’ten sonra ithalat serbestleşmesi yönünde adımlar atılmıştır

(Şenses, 1990: 60), ticaret kotalarına dayalı ithalat rejimi 1983’te serbestleştirilmiştir

(Köse ve Yeldan, 1998a: 45). Bu gelişme yeni döneme hakim olan fiyat serbestisinin

27 Çalışmanın amacı doğrultusunda Türkiye ekonomisinin 1980 sonrası geçirdiği finansal değişimler ele alınmayacaktır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Akyüz (1990), Köse, Yeldan (1998b), Yentürk (2003), Boratav (2003).

Page 91: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

81

uzantısıdır, bir malda yurtiçi üretim yeterli değilse ya da malın fiyatı dünya fiyatlarından

yüksekse dışalıma gidilmesi gerektiği düşüncesi benimsenmiştir; bu yolla rekabetin

artacağı ve yerli sanayinin daha etkin çalışmasının sağlanacağı düşünülmüştür.

(Kepenek ve Yentürk, 2001: 199, 209).

Şekil 4 ve Şekil 5’te 1969-2003 yılları arasındaki ihracat ve ithalat değerleri

görülmektedir. 1969-1979 yılları arasında düşük değerlerde seyreden ihracat ve ithalat

1980 sonrası dönemde yüksek değerlerde seyretmiştir.

1980 öncesi planlı ekonomi döneminde uygulanan İİS döneminde tarımın ulusal gelir

içindeki payı düşürülerek imalat sanayii adına önemli gelişmeler elde edilmiştir (Köse

ve Öncü, 2000). Taylor (1990: 270) ithal ikameci sanayileşme ile oluşturulan sanayi

temeli olmasaydı ihracat patlaması yaşanamayacağını belirtir. 1980 sonrası dönemde

imalat sanayii ihracata yönelik sanayileşmenin ana sektörü olmuştur (Yeldan ve

Voyvoda, 2001). 1980-1987 arasındaki ihracat artışının %81.6’sı mamul mallarla

gerçekleşmiştir (Şenses, 1990: 62). İmalat sanayii temelde 1980 öncesi kurulmuş olan

üretim kapasitelerine dayanan dokuma, hazır giyim, demir ve çelik, gıda, bir ölçüde de

dayanıklı tüketim mallarına dayanmaktaydı (Kepenek ve Yentürk, 2001: 513; Şenses,

1990: 64; Köse ve Öncü, 1998). 1988 yılında da bu bileşim aynı kalmıştır.

Şekil 4 ve Şekil 5’te yer alan mal grupları tek tek ele alındığında birincil malların

1987’ye kadar ihracatta en yüksek değerlere sahip olduğu görülür. Bu tarihten sonra

emek ve kaynak yoğun mamul mallar ihracatta en yüksek değerlere sahip olmuşlardır.

Page 92: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

82

Şekil 4: Türkiye için 1969-2003 Yılları Arasında Farklı Mal Gruplarına Ait İhracat

Değerleri (milyon dolar)

0

5,000

10,000

15,000

20,000

25,000

30,000

35,000

40,000

45,000

50,000

1969

1973

1977

1981

1985

1989

1993

1997

2001

Birincil Mallar

Emek ve Kaynak Yoğunmamul Mallar

Düşük Nitelikli MamulMallar

Orta Nitelikli MamulMallar

Yüksek Nitelikli MamulMallar

SınıflandırılmamışMallar

Enerji Kaynakları

Toplam İhracat

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Şekil 5: Türkiye için 1969-2003 Yılları Arasında Farklı Mal Gruplarına Ait İthalat

Değerleri (milyon dolar)

0

10,000

20,000

30,000

40,000

50,000

60,000

70,000

80,000

1969

1973

1977

1981

1985

1989

1993

1997

2001

Birincil Mallar

Emek ve Kaynak Yoğunmamul Mallar

Düşük Nitelikli MamulMallar

Orta Nitelikli MamulMallar

Yüksek Nitelikli MamulMallar

SınıflandırılmamışMallar

Enerji Kaynakları

Toplam İthalat

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Page 93: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

83

Şekil 6: Faktör Niteliklerine Göre Gruplaştırılmış Malların İhracat Değerleri

(Milyon dolar )

0

5,000

10,000

15,000

20,000

25,000

30,000

35,000

1969

1971

1973

1975

1977

1979

1981

1983

1985

1987

1989

1991

1993

1995

1997

1999

2001

2003

Birincil Mallar ile Emek ve Kaynak Yoğun, Düşük Nitelikli Mamul Mallar Orta ve Yüksek Nitelikli Mamul Mallar

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Şekil 6 ve 7’de 1969-2003 yılları arasında, faktör yoğunluklarına göre ayrılmış malların

oluşturdukları toplam ihracat ve ithalat içindeki değerleri görülmektedir28. Bu

şekillerden Türkiye’nin ticaret yapısına dair şu çıkarımı yapmak mümkündür, Türkiye

niteliksiz ve düşük nitelikli malların ihracatında uzmanlaşmıştır, düşük ve orta nitelikli

mamul mallarda ise dışa bağımlı olmuştur. Bu olgu uluslar arası kurumların görüşleriyle

örtüşmektedir. Dünya Bankası’nın 1950’lerin başında beliren görüşlerinde Türkiye’nin

28 1980’den sonra sınıflandırılmamış malların ve enerji kaynaklarının ihracat oranları çok düşüktür. İthalatta enerji kaynaklarının kayda değer büyüklükte oranları vardır, ancak bu çalışmanın imalat sanayii ekseninde ilerlemesi amacıyla toplama dahil edilmemiştir.

Page 94: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

84

emek yoğun üretim tekniklerini benimsemesi gerektiği, ancak bu şekilde üretim

maliyetlerinin dış pazarda rekabet edebileceği belirtilmiştir. Bu görüşlerde Hecksher-

Ohlin teoreminin yansımaları görülmektedir.

Şekil 7: Faktör Niteliklerine Göre Gruplaştırılmış Malların İthalat Değerleri

(Milyon dolar)

0

5,000

10,000

15,000

20,000

25,000

30,000

35,000

40,000

1969

1971

1973

1975

1977

1979

1981

1983

1985

1987

1989

1991

1993

1995

1997

1999

2001

2003

Birincil Mallar ile Emek ve Kaynak Yoğun, Düşük Nitelikli Mamul Mallar Orta ve Yüksek Nitelikli Mamul Mallar

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Şekil 6 ve 7’de ele alınan grupların tek tek paylarına bakmak yararlı olacaktır. Tablo 9

bu amaçla oluşturulmuştur. Bu tabloda da birincil malların ihracattaki düşüşü

görülmektedir. Günümüzde sınıflandırılmamış mallar ve enerji kaynakları haricindeki

ihracatın %40’ını emek ve kaynak yoğun mallar oluşturmaktadır. Sınıflandırılmamış

Page 95: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

85

mallar ve enerji kaynakları haricindeki ithalat oranlarına bakıldığında orta ve yüksek

nitelikli mamul malların 1969’dan bu yana ortalama %63 gibi bir orana sahip oldukları

görülür.

Tablo 9: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrılmış Malların İhracat ve İthalata

İçindeki Payları, 1969, 1980 ve 2003 (%)

İhracat içindeki pay

İthalat içindeki pay

1969 1980 2003 1969 1980 2003 Birincil Mallar 93,89 73,29 13,88 16,3 16,29 16,22

Emek ve kaynak yoğun mamul mallar 3,37 19,72 41,39 7,34 4,57 13,82

Düşük nitelikli emek ve teknoloji içeren mamul mallar

0,81 1,67 12,65 9,03 11,87 8,7

Orta Nitelikli Emek ve Teknoloji İçeren İmalat Sanayii Ürünleri

0,25 3,04 20,25 36,6 31,6 31,8

Yüksek Nitelikli Emek ve Teknoloji İçeren İmalat Sanayii Ürünleri

1,68 1,88 11,84 30,73 35,67 29,45

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

a: Sınıflandırılmamış mallar ve enerji kaynakları hariç.

Şekil 8’de Türkiye’nin ihracat ve ithalat değerleri arasındaki farka bakıldığında ise

1980’den günümüze sürekli fazla veren tek mal grubunun emek ve kaynak yoğun

mamul mallar olduğu görülmektedir. Emek ve kaynak yoğun mamul mallar bu özelliği

1990’a kadar birincil mallarla paylaşmıştır ancak bu tarihten sonra birincil mallarda da

ithalat değerleri ihracat değerlerini aşmaya başlamıştır.

Page 96: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

86

Şekil 8: İhracat ve İthalat Arasındaki Fark (milyon dolar)

-30,000

-25,000

-20,000

-15,000

-10,000

-5,000

0

5,000

10,000

15,000

1969

1973

1977

1981

1985

1989

1993

1997

2001

Birincil Mallar

Emek ve Kaynak Yoğunmamul Mallar

Düşük Nitelikli MamulMallar

Orta Nitelikli MamulMallar

Yüksek Nitelikli MamulMallar

SınıflandırılmamışMallar

Enerji Kaynakları

Toplam Fark

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Tablo 10: Faktör Yoğunluklarına Göre Ayrılmış Mallarda İhracatın İthalatı

Karşılama Oranı, 1969, 1980 ve 2003 (%)

1969

1980 2003

Birincil Mallar 416,75 322,52 70,59

Emek ve kaynak yoğun mamul mallar 33,20 307,69 247,15

Düşük nitelikli emek ve teknoloji içeren mamul mallar

6,53 10 119,89

Orta Nitelikli Emek ve Teknoloji İçeren İmalat Sanayi Ürünleri

0,5 6,85 52,54

Yüksek Nitelikli Emek ve Teknoloji İçeren İmalat Sanayi Ürünleri

3,94 3,77 33,17

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Tablo 10’da ise faktör yoğunluklarına göre ayrılmış mallar için ihracatın ithalatı

karşılama oranları verilmiştir. Bu oranın 100’e eşit olması ihracatın ithalatı tamamen

Page 97: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

87

karşıladığını, 100’den küçük olması ihracatın ithalatı karşılayamadığını, 100’den büyük

olması ise ihracatın ithalatı karşılayıp fazla verdiğini göstermektedir.

Türkiye ekonomisinde dış ticaret açığı yerleşmiş bir özelliktir (Şenesen, Günlük-

Şenesen, 2003: 534). 1988 yılına kadar ithalat ihracattan yavaş artmıştır, dış ticaret açığı

göreli olarak azalmıştır, ancak bu yıldan sonraki dönemde yine artmıştır. İhracattaki

artışın sürdürülememesinin sebeplerinden biri üretimde yeni kapasitelerin

yaratılmaması, var olanların daha etkin kullanılmasıyla yetinilmesidir. Yeni sektörlerin

ihracata açılması için gerekli üretim ve kapasite artışına önem verilmemesi ekonominin

tıkanmasına yol açmıştır (Kepenek, Yentürk, 2001: 514). İhracat sadece fiyatları düşük

tutma yoluyla artırılmaya başlanmıştır, yatırımlar yoluyla artış söz konusu olmamıştır

(Onaran, 2002: 771). Bu sebeple yapısal rekabet sağlanmamıştır29 ve ihracatın artış hızı

düşmüştür.

Yatırım teşvikleri sanayicileri göreli üstünlüğe sahip olunan sektörlere itmiştir, belli bir

süre sonra çeşitlenmeye gidilmesi gerekirken ekonomik yapıdaki belirsizlikler bunu

engellemiştir. Uygulanan ücret politikaları da emek yoğun sanayilerde kalınmasını

sağlamıştır (Eraydın, 1988: 140). Ancak ihracat artışları fazladan bir yatırıma yol

açmamıştır. İhracatta önemli paya sahip olan imalat sanayiine 1980’den sonra yapılan

sabit sermaye yatırımlarının toplam içindeki payı düşmüştür (Kepenek, Yentürk, 2001:

366; Ansal vd., 2000: 30). Yeni dönemde devletin rolünün azaltılması imalat sanayiinde

29 İşletme literatüründe Türkiye’nin rekabet gücüne dair bir çalışma için bkz. Öz (2003). Bu çalışmanın sonuçları yukarıda dile getirilen olguları desteklemektedir.

Page 98: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

88

kamu yatırımlarında büyük düşüşe yol açmıştır (Şenses, 1994: 423). İhracata yönelik

sektörlerde yatırımların azalması bu sektörlerin gelişmesini engellediği sürece bir

kısırdöngü oluşmakta ve bu sektörler gelişme potansiyeli göstermedikleri için yeni

yatırım olma şansı da düşmektedir (Taylor, 1990: 271). Yatırımlardaki düşüş ihracatın

çeşitlenmesi üzerinde de olumsuz etkiye sahiptir. Erlat (1999) 1969-1996 yılları arasında

yaptığı analizle ihracatta çeşitlenmenin 1985 ya da 1988 (farklı ölçüt kullanımına bağlı

olarak) yılında durduğu sonucuna ulaşmıştır. Nitekim aşağıda belirtileceği üzere

1988’den sonra yatırım malları ithalatına gerek duyulmuştur, ancak yatırımların yeterli

seviyede olmaması ihracat çeşitliliğini engellemiştir.

Yatırımların önündeki diğer bir engel de 1980 sonrası programda faizlerin

yükseltilmesinin amaçlanmasıdır. Yüksek faizler yatırımların maliyetini artırmıştır ve

üretimin daha az sermaye yoğun bir nitelik kazanmasına yol açmıştır (Kepenek,

Yentürk, 2001: 202). Bunun sonucunda sermaye yoğun, ileri teknoloji kullanan üretim

süreçleri gelişememektedir. Ancak üretimin teknolojik altyapısı yerli kimya, petrol,

lastik-plastik, cam-çimento, anametal, metal ürünleri, makine, elektrikli makine ve

ulaşım araçlarındaki gelişmeye bağlıdır; planlı dönemde sınırlı bir biçimde

gerçekleştirilen bu altyapı yukarıda belirtilen sebeplerle ve 1980 sonrasında kamunun

üretim alanlarından uzaklaştırılmasıyla daha fazla gelişememiştir (Şenesen, Günlük-

Şenesen, 2003: 554).

İthalatın 1988’e kadar yavaş artış göstermesinin sebebi ise bu dönemde yatırım malları

ithalatının yavaşlamasıdır. Nitekim 1988’den sonra yeni teknolojilere ve kapasitelere

Page 99: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

89

ihtiyaç duyulması sonucu yatırım malları ithalatı artmıştır (Kepenek, Yentürk, 2001:

514). Düşük ücretli ülkeler arasındaki rekabetin artması özellikle tekstil sektöründe yeni

teknolojilerin adaptasyonu gerekli kılmıştır (Ansal, 1993). Şenesen, Günlük-Şenesen

(2003)’teki analiz sonucu üretimin dışalıma bağımlılığının 1973 yılından 1996 yılına

kadar arttığı bulunmuştur. Bu çalışmanın önemli bulgularından biri ekonomide özellikle

ham petrole yaşamsal bağımlılığın varlığıdır. Ayrıca 1980 sonrasında, geleneksel

sektörler olan tarım, besin-içki-tütün sektörlerinde yurtiçi talep artışının yurtdışı tarım

kesiminden, dokuma ve giyim kesimindeki yurtiçi talep artışının yurtdışı dokuma

kesiminden ara girdi talebini artırdığı bulunmuştur. Bu olgu Türkiye’nin üstünlüğe sahip

olduğu sektörlerde bile ithalatın arttığını göstermektedir. Yatırım malları ve ara girdi

mallarının ithalattaki payı önemli bir büyüklüktedir.

Türkiye imalat sanayii yapısına bakıldığında küçük ölçekli işletmelerin ağırlıkta olduğu

görülmektedir. 1980’lerden sonra post-Fordist üretim organizasyonlarında esnekliğin ve

küçük işletmelerin yeniden önem kazanmış oldukları belirtilmiştir (Piore, Sabel, 1984)

ancak gelişmiş ülkelerde büyük işletmelerin egemen olması ekonomik gelişme

süreçlerinde küçük işletmelerin önemine dair soru işaretleri uyandırmaktadır. Köse ve

Öncü (1998)’de imalat sanayiinin önemli sektörleri ve bunlarda küçük işletmeciliğin

önemi belirtilmiştir. Küçük işletmeciliğin yaygın olması dünyada gelişen esnekleşme

eğilimine Türkiye’nin tepki verme biçimiyle ilgilidir.

Özellikle emek yoğun üretim yapan sanayilerde uzmanlaşan Türkiye değişen koşullara

uyum sağlama ve maliyetleri düşürmeye dayalı fason ilişkilere dayalı üretim tarzını

Page 100: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

90

benimsemiştir. Bu üretim tarzı dokuma sektöründe, özellikle 1980’lerden sonra önemli

gelişmelerin elde edilmesiyle pek çok küçük işletmeyi çeken konfeksiyon sektöründe

yaygındır. “Üretim fabrika içinde değil, fabrika dışında yapılan işlerle bütünleşmektedir”

(Eraydın, 1988: 134).

Fason üretim ilişkileri sayesinde firmalar emek yoğun üretim süreçleriyle ve daha az

sabit sermaye ile üretim yapabilmektedirler (Eraydın, 1988: 135). İşletmelerin küçük

ölçekli olması ile birlikte bu olgu yatırımları ve sermaye oluşturma sürecini kötü

etkilemektedir.

Şekil 9: Mal Gruplarına Göre Küçük İşletmeler ile Orta ve Büyük İşletmelerin

Dağılımı (%)

0

20

40

60

80

100

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

Birincil Mallar Emek ve Kaynak

Yoğun MamulMallar

Düşük Nitelikli

Mamul Mallar

Orta Nitelikli

Mamul Mallar

Yüksek Nitelikli

Mamul Mallar

Orta ve büyük ölçekli işletmeler

Küçük ölçekli işletmeler

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Page 101: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

91

Şekil 10: Mal Gruplarına Göre Küçük İşletmeler ile Orta ve Büyük İşletmelerdeki

İstihdam Dağılımı (%)

0

20

40

60

80

100

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

Birincil Mallar Emek ve Kaynak

Yoğun MamulMallar

Düşük Nitelikli

Mamul Mallar

Orta Nitelikli

Mamul Mallar

Yüksek Nitelikli

Mamul Mallar

Orta ve büyük ölçekli işletmeler

Küçük ölçekli işletmeler

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Şekil 11: Mal Gruplarına Göre Küçük İşletmeler ile Orta ve Büyük İşletmelerde

Üretilen Katma Değer Dağılımı (%)

0

20

40

60

80

100

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

1980-

1990

1991-

2001

Birincil Mallar Emek ve Kaynak

Yoğun Mamul

Mallar

Düşük Nitelikli

Mamul Mallar

Orta Nitelikli

Mamul Mallar

Yüksek Nitelikli

Mamul Mallar

Orta ve Büyük Ölçekli İşletmeler

Küçük Ölçekli İşletmeler

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Page 102: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

92

Şekil 9, 10 ve 11’de küçük işletmeler ve orta, büyük işletmelerin ekonomideki

ağırlıklarına, istihdam kapasitelerine ve ürettikleri katma değere dair bilgi verilmektedir.

Tüm mal gruplarında küçük işletmeler yaygındır, ancak istihdamın büyük bir kısmı orta

ve büyük ölçekli işletmelerdedir. Ancak bu değerler kayıtlı istihdamı yansıtmaktadır,

küçük işletmelerde kayıtdışı istihdam yoğun olarak kullanılmaktadır. Ayrıca küçük

işletmeler emek yoğun ve eski teknolojilerle üretim yapma özellikleri yüzünden katma

değer üretimi açısından aynı başarıyı gösterememişlerdir (Ansal vd., 2000: 45).

Şekil 12: Özel İmalat Sanayii Sektörel Kompozisyonu (%)

0

5

10

15

20

25

30

35

40

1980

1981

1982

1983

1984

1985

1986

1987

1988

1989

1990

1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

1998

1999

2000

2001

Birincil Mallar

Emek ve Kaynak Yoğun MamulMallar

Düşük Nitelikli Mamul Mallar

Orta Nitelikli Mamul Mallar

Yüksek Nitelikli Mamul Mallar

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Şekil 12’de Türkiye’nin ihracatta yoğunlaştığı sektörlerin imalat sanayii sektörel

kompozisyonunda da ağırlıkta oldukları görülmektedir. İmalat sanayii yapısına ayrıntılı

bakıldığında ön plana çıkan sektörler dokuma, giyim, deri; gıda, içki, tütün; orman

ürünleri ve mobilya; metal eşya imalatıdır (Köse ve Öncü, 1998). Küçük işletmeciliğin

Page 103: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

93

yoğun olduğu bu sektörler imalat sanayindeki toplam işyerlerinin %90’ını, kayıtlı

işgücünün %75’ini oluşturmaktadırlar; imalat sanayii katma değerinin ise yaklaşık

yarısını üretmektedirler (Köse ve Öncü, 1998). Bu sektörler ihracatta da ön plana çıkan

mal grupları arasında yer aldıkları için emek ve kaynak yoğun mamul malların Türkiye

için önemi bir kez daha anlaşılmaktadır.

Aynı zamanda da Türkiye’nin sanayileşme politikasının sorunları anlaşılmaktadır.

UNCTAD 2002 Ticaret ve Kalkınma Raporu’nda 1980-1998 yılları arasındaki en

dinamik 225 ürün belirtilmiştir. Türkiye için önemi büyük olan emek ve kaynak yoğun

mamul malların sadece altısı ilk 20 ürün içinde yer almaktadır. Geriye kalan ürünlerinse

yaklaşık onda yedisi ilk 50 ürün içinde bile yer almamaktadır30. Dinamik olmayan bu

mamul mallarda rekabet avantajları düşük ücret ve kaynak maliyetlerine bağlıdır, bu da

Türkiye’nin dünya ekonomisine bağlanma biçimini göstermektedir. KMZ yaklaşımına

göre GOÜ’in emek yoğun süreçlerde yoğunlaştıkları da göz önünde bulundurulmalıdır.

Çalışmanın bu kısmında 1980 sonrasında Türkiye’de uygulanan ücret politikaları

üzerinde durulacaktır.

Türkiye emek piyasasında çalışma yaşındaki (12 yaş ve üzeri) nüfus toplam nüfustan

daha hızlı artmaktadır. Bu olgunun ekonomik büyüme açısından bir fırsat oluşturması

işgücü ve istihdamın büyüme hızlarına bağlıdır. İşgücündeki artış oranı çalışma

30 Bu ürünler dinamiklik sırasına göre dokunmuş iç çamaşırı, plastik eşya, müzik ve kayıt aletleri, deri imalat ürünleri, tekstil ürünü iç çamaşırı, dokunmuş elyaftır.

Page 104: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

94

yaşındaki nüfusun artış oranından düşüktür. İstihdamın büyüme hızında da aynı eğilim

vardır. Aynı zamanda istihdam artışı işgücündeki artış hızından düşüktür, bu da işsizliğe

yol açmaktadır. 1980’den sonra ekonomik politikalarda yapılan değişikliklerin de

istihdam artırıcı etkileri olmamıştır, istihdam 1970’li yıllarda olduğu gibi artmaya devam

etmiştir (Ansal vd., 2000). Ekonomik büyüme ve istihdam arasında bağ kurulamamıştır.

Artan emek esnekliğinin uzun vadede istihdam artışına yol açacağı düşüncesi yapısal

uyum programlarının en önemli vaatlerinden biri olmuştur. Ancak 1980 sonrası

gelişmelere bakıldığında ücretleri bastırmanın, artan esnekliğin yüksek istihdam artış

oranlarına yol açmadığı görülür (Onaran, 2002: 772; Ansal vd., 2000: 23). Hatta reel

ücretlerin görece yüksek olduğu İİS döneminde istihdam artışlarının 1980 sonrası

döneme göre daha yüksek olduğu gözlemlenmektedir (Ansal vd., 2000: 21). Bu noktada

kamu ve özel sektör arasındaki ayrımı vurgulamak önemlidir. 1980’den sonra devletin

rolünün azaltılması, üretici rolünün tasfiye edilmesi kamu istihdamında artışı

engellemiştir, bu dönemde yaratılan istihdam artışının neredeyse tamamı özel sektörde

yaratılmıştır (Ansal vd., 2000: 24). Ayrıca uluslararası finans hareketlerinin

serbestleşmesinin yatırım ve istihdam üzerinde olumlu bir etkisi olması beklenmiştir

ancak aşağıda belirtileceği üzere 1990’lardan sonra reel ücretlerde düşüş görülmüş,

istihdam olanakları azalmış ve gelir dağılımında alt tabakaların gelir payları düşmüştür

(Yeldan ve Sakallıoğlu, 2000: 488).

İhracata yönelik sektörlerde de istihdam artışı imalat sanayindeki ortalama artıştan

yüksek olmamıştır. Sadece gıda ve hazır giyim sektörlerinde ortalamanın üstünde bir

Page 105: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

95

artış gözlemlenmiştir ancak bu artış işsizliği engelleyecek boyutta olmamıştır (Ansal vd.,

2000: 25).

1980’den sonra uygulanan yapısal uyum programlarında “emek piyasası”nda

oluşabilecek sorunlara karşı belirli bir politika oluşturulmamıştır (Şenses, 1994: 406).

Ancak Boratav (1990: 199)’da gelir dağılımını belirleyen politikalarda emeğin aleyhine

değişimlerin yapılmasının uyum programlarının amaçlarından biri olduğu belirtilir.

Yapısal uyum programlarının ilk aşamalarında ücretlerin bastırılması uyum sürecinin

önemli bir parçası olmuştur (Onaran, 2003: 581; Ansal vd., 2000). 1980 askeri

darbesinden sonra organize emek gücünün, sendikaların büyük zarar görmüş olmaları,

sendikal faaliyetlerin yasaklanması da ücret bastırma politikalarının uygulanmasını

kolaylaştırmıştır.

İİS döneminde ücretlerin ikili rolü vardı, iç talebi canlandırmak ve maliyet unsuru

(Ansal vd., 2000: 69), ancak yeni dönemde ücretlerin rolü yapısal değişime uğramıştır.

Yeni dönemde ücretlerin düşük tutulmasının başlıca üç amacı vardır. Daha önce de

bahsedilen bu amaçları tekrar belirtmek gerekirse bunlar kar oranlarını artırarak

yatırımları uyarmak, üretim maliyetlerini düşürerek ihracata yönelik mallarda rekabet

gücünü artırmak ve yurtiçi talebi bastırarak malları ihracata yönlendirmektir (Kepenek

ve Yentürk, 2001: 200). Ayrıca düşük ücretlerin uyum politikalarına gösterilen tepkiler

karşısında esneklik sağlayacağı düşünülmüştür.

Page 106: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

96

Aşağıda 1980 sonrasında ücretlerde görülen gelişmeler ele alınacaktır. Ancak

ücretlerdeki değişimlerin işgücü üzerindeki etkisini daha iyi anlayabilmek için mal

gruplarına göre istihdam dağılımına bakılmalıdır. Şekil 13’te mal gruplarına göre

istihdam dağılımı yüzde değerler olarak verilmiştir. Şekilde de görüldüğü gibi birincil

mallar ile emek ve kaynak yoğun mamul mallar istihdamın büyük bir kısmını

oluşturmaktadır.

Şekil 13: Özel İmalat Sanayiinde Mal Gruplarına Göre İstihdam Dağılımı (%)

0

5

10

15

20

25

30

35

40

45

1980

1981

1982

1983

1984

1985

1986

1987

1988

1989

1990

1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

1998

1999

2000

2001

Birincil Mallar

Emek ve Kaynak Yoğun MamulMallar

Düşük Nitelikli Mamul Mallar

Orta Nitelikli Mamul Mallar

Yüksek Nitelikli Mamul Mallar

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

1980 sonrası dönemi ücretlerdeki değişimler bağlamında ele alınacak olursa, Şekil 14 ve

15’te de görüldüğü gibi, üç alt dönem göze çarpmaktadır, 1980-1988, 1989-1993 ve

1994 krizi sonrası. Bu dönemlerdeki ücret gelişmeleri ekonomik politikalardaki

değişikliklerle paralel olmuştur.

Page 107: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

97

Şekil 14: 1980-2001 Yılları Arasında Küçük İşletmelerde Reel Ücret Gelişmeleri

(milyar TL)

0.000

0.100

0.200

0.300

0.400

0.500

0.600

0.700

0.800

1980

1982

1984

1986

1988

1990

1992

1994

1996

1998

2000

Birincil Mallar

Emek ve KaynakYoğunMamul Mallar

Düşük Nitelikli MamulMallar

Orta Nitelikli MamulMallar

Yüksek Nitelikli MamulMallar

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Şekil 15: 1980-2001 Yılları Arasında Orta ve Büyük İşletmelerde Reel Ücret

Gelişmeleri (milyar TL)

0.000

0.100

0.200

0.300

0.400

0.500

0.600

0.700

0.800

1980

1982

1984

1986

1988

1990

1992

1994

1996

1998

2000

Birincil Mallar

Emek ve KaynakYoğunMamul Mallar

Düşük Nitelikli MamulMallar

Orta Nitelikli MamulMallar

Yüksek Nitelikli MamulMallar

Kaynak: DİE verilerinden çıkarılmıştır.

Page 108: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

98

Ücretlerin bastırılmasına dayalı politikalar sonucu 1980 ve 1988 arasında reel ücretler

yaklaşık olarak yıllık %5 düzeyinde düşmüştür (Onaran, 2002: 771). Oysa Türkiye’de

reel ücretler 1981’e dek 1963 düzeyinin altına düşmemiştir. 1980 sonrası dönem İİS

dönemiyle karşılaştırıldığında ücretlerdeki düşüşün boyutu daha iyi anlaşılmaktadır.

1976 yılının en yüksek ücret düzeyi 100’e eşit alındığında 1988 yılındaki reel ücret

38,6’ya düşmüştür (Kepenek ve Yentürk, 2001: 429).

Ayrıca 1980’lerde reel ücret gelişmeleriyle ulusal gelirin büyümesi arasında bir bağ

kurulamamıştır, 1980 yılı haricinde GSMH artış oranı eksi değerlerde olmamıştır ancak

reel ücretlerde düşüş görülmüştür (Kepenek ve Yentürk, 2001: 429-430). Yentürk,

Onaran (2003)’te yapılan imalat sanayii büyüme kalıbı analizine31 göre 1980 yılında

verimlilik ve yatırım/katma değer oranı düşmüştür ancak istihdam artmıştır. 1981-1987

döneminde verimlilik ve istihdam artmıştır ancak yatırımlar durgun kalmıştır. 1988

yılının büyüme kalıbı 1980 ile aynı olmuştur. Aynı çalışmada bölüşüm kalıbı analizi de

yapılmıştır. Bu analize göre verimlilik ücretlerden yüksekse sermaye yönelimli

sanayileşme politikası, ücretler verimlilikten yüksekse emek yönelimli sermaye

politikası geçerlidir. Çalışmada görülmektedir ki 1980-1988 dönemi sermaye

yönelimlidir (Yentürk ve Onaran, 2003: 167).

1988’de düşük ücretlere dayalı yapısal uyum programının sürdürülemeyeceği

anlaşılmıştır, ulusal ekonomi makro düzeyde bir durgunluğa girmiştir (Köse ve Yeldan,

31 Bu analiz verimlilik, yatırım ve istihdama dair göstergelere dayanmaktadır, ayrıntılar için bkz. Yentürk, Onaran (2003).

Page 109: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

99

1998a). 1989-1993 dönemi reel ücret artışlarına sahne olmuştur. 1989 yılındaki seçimler

kamu sektöründe ücret artışlarını sağlamıştır (Onaran: 2002: 771)32. Kamu sektöründeki

ücret artışlarını sağlayan etkenlerden en önemlisi 1989’da sermaye hareketlerinin

tamamen serbestleştirilmesidir, devlet harcamaları dış sermaye girişleriyle

desteklenmiştir. 1991 yılında imalat sanayiinde reel ücretler bir önceki en yüksek

düzeyleri olan 1977 değerlerine ulaşmıştır (Ansal vd., 2000: 71). Özel sektörde ücret

artışlarını sağlayan iki etken bulunmaktadır. İlki kamu harcamalarının canlanması

sonucu iç pazar talebinin artmasıdır, ikincisi de Türk lirasının değerlenmesi sonucu ücret

dışı girdi maliyetlerinin düşmesidir (Onaran, 2002: 771; Ansal vd., 2000: 71). Ancak

yine de özel sektörün 1990’lardaki ücret artışlarına tepkisi istihdamı azaltmak olmuştur

(Şenses, 1994: 443).

Yentürk, Onaran (2003)’te yapılan analizler çerçevesinde bu dönem ele alınırsa, büyüme

kalıbı analizine göre verimlilik artmış, istihdamda kayda değer bir değişim olmamış,

yatırımlar ise düşük kalmıştır. Bu dönem bölüşüm açısından önemlidir çünkü emek

yönelimli sanayileşme politikası gerçekleşmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi bu dönemde

ücret artışları yaşanmıştır.

1994 finansal krizi karşısında devlet işgücü maliyetlerindeki gelişmeler karşısında

sermaye ve finans gelirlerini koruma politikasını benimsemiştir (Köse ve Yeldan, 1998a:

56). 1980-1988 dönemine benzer bir biçimde ücretlerin bastırılmasına dayalı ücret

32 1990 sonrasında Türkiye’de politik gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkisi için bkz. Yeldan, Cizre-Sakallıoğlu (2000)

Page 110: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

100

politikası uygulanmıştır. Bu dönemde kurun değerinde büyük düşüş görülmüştür, faiz

oranlarındaki artış reel sektöre yansımıştır ve krizin bedelini emek ödemiştir, reel

kazanımlarını yitirmiştir (Onaran, 2002: 772). Ayrıca bu dönemde reel ücret düşüşlerine

istihdamdaki düşüşler eşlik etmiştir, bu özellik 1980-1988 döneminden farklıdır (Ansal

vd., 2000: 73). Reel ücret düşüşlerinin ücretli emek üzerindeki etkisi, gıda mallarında

enflasyon oranının tüketici fiyat endeksindeki artıştan daha yüksek olduğu gerçeğiyle

düşünüldüğünde çok daha vahim sonuçlar doğurduğu anlaşılmaktadır; çünkü ücretli

emeğin hane harcamalarının büyük kısmı gıda mallarına yapılmaktadır (Onaran: 2004,

13)33. Bu durumda bu malların daha çok pahalanması emeğin yeniden üretimi açısından

da sorunlu bir durum doğurmaktadır.

Birikim analizine göre 1994 yılında verimlilik ve istihdam da düşüş yaşanmıştır. 1995’te

verimlilikte kayda değer bir artış olmamıştır ancak istihdam artmıştır (Yentürk ve

Onaran, 2003: 167). İstihdamın artış sebebi reel ücretlerin kriz sonrasında düşmesidir.

Krizin olumsuz etkileri ancak 1997’de giderilmiştir, bu yılda verimlilik, yatırım ve

istihdam da eşanlı artış görülmüştür. Bölüşüm analizine göre ise 1994 kriz yılı sermaye

yönelimli, 1995-1996 verimlilik düşüşlerinden dolayı emek yönelimli olmuştur. Krizin

etkilerinin giderildiği 1997’de ise tekrar sermaye yönelimli sanayileşme politikasına

dönülmüştür (Yentürk ve Onaran, 2003: 168).

Şekil 14 ve 15’te yer alan ücret düzeylerine bakıldığında ekonomide iki katman fark

edilir, kayıtdışı olarak tanımlanabilecek küçük işletmeler ve modern sektör olarak

33 Türkiye’de gelir gruplarına göre gıda talebi ile ilgili çalışma için bkz. Şengül (2004)

Page 111: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

101

tanımlanabilecek orta, büyük işletmeler (Şenses, 1994: 432). 1989’dan sonra ücret

artışlarıyla beraber firmalar kayıtdışı istihdama ve fason üretime yönelmişlerdir, imalat

sanayinde kayıtlı istihdam düşmüştür (Ansal vd., 2000: 24; Köse ve Yeldan, 1998a).

Özellikle 1990’lı yıllarda emeğin bölünmesi ve marjinalleştirilmesi kayıtdışı özel

sektörün gelişmesine yol açtı, küçük ölçekli aile işletmelerinin bu gelişimde önemli yeri

vardır (Yeldan ve Cizre-Sakallıoğlu, 2000: 499). Bu işletmeler genel olarak niteliksiz,

düşük ücretli işgücünü istihdam etmektedirler. Aile emeği ve kayıtdışı emek kullanımı

fason üretim ilişkileriyle çalışan işletmelerde yaygındır, küçük işyerlerinde sosyal

güvence bulunmamaktadır (Eraydın, 1988: 137). Hiyerarşik aile kurallarının geçerli

olduğu bu işletmelerin varlığı Buğra (1997: 53)’ye göre sosyal ilişkileri düzenleyen

geleneksel kurumlarla küresel üretim ve ticaretin gerekleri arasında stratejik bir

uyumdur.

1990’ların başında imalat sanayinde toplam işgücü istihdamının %41’ini oluşturan

kayıtdışı işgücü 1999 yılına gelindiğinde %46’ya yükselmiştir. Kayıtdışı işgücü ücretleri

asgari ücret düzeyinin de altındadır ve kayıtlı işgücü için yapılan ücret dışı ödemelerden

bağımsızdır, bu sayede işverene büyük bir ücret tasarrufu sağlamaktadır (Köse ve Öncü,

2000: 83). Kayıtdışı işgücünün ağırlıkla emek ve kaynak yoğun sanayilerde kullanılması

İYS politikaları çerçevesinde düşünülmelidir. Bu olgu Türkiye’de emek piyasası

düzensizleştirilmesi ve ücret esnekliği politikalarıyla uyuşmaktadır.

Page 112: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

102

Yukarıda ele alınan gelişmeler yapısal uyum programlarının ve neoklasik iktisadın

önermelerinin Türkiye için beklenen sonuçları doğurmadığını göstermektedir. Hecksher-

Ohlin modelinin çıkarımlarından olan Stolper-Samuelson teoremine göre emek zengin

olan Türkiye’nin emek ve kaynak yoğun mallarda uzmanlaşması emek ücretlerinde

artışa yol açmalıydı. Ancak 1980 sonrası gelişmeler emeğin aleyhine olmuştur. Ülke

ihracatları artırmaya, ücretleri bastırmaya dayalı politika kıskacına yakalanmıştır ve

yapısal rekabet gücünü geliştirememiştir. Neoklasik beklentilerin aksine düşük ücretler

ve artan kar oranları yatırımları artırıcı etkiye sahip olmamıştır (Yentürk ve Onaran,

2003: 162).

Page 113: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

103

SONUÇ

Bu çalışmada üretim sürecinin dünya ülkeleri arasında mekansal olarak yeniden

örgütlendiği ve bu yeni örgütlenme biçiminin sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda,

GOÜ’in aleyhine olduğu gösterilmeye çalışılmıştır. Çalışmada bu amaç doğrultusunda

dünya ticaret yapısına büyük yer verilmiştir. Dünya ticaretini anlamlandırmak için

oluşturulan ticaret teorileri ele alınmıştır. Öncelikle neoliberal rejimde ticaretin

serbestleştirilmesinde hareket noktası olarak kabul edilen Hecksher-Ohlin modeli

incelenmiştir. Bu teori ülkelerin zengin oldukları faktörün yoğun olarak kullanıldığı

malda karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduklarını söylemektedir. GOÜ’in emek yoğun

mallarda uzmanlaşmaları ve bu malları ihraç etmeleri gerektiği sonucu da bu teoriye

dayandırılmaktadır.

Standart ticaret teorisine alternatif olarak KMZ yaklaşımı ele alınmıştır. Küresel mal

zincirleri haneleri, şirketleri ve devletleri birbirine bağlayan, bir ürün etrafında oluşan

örgütlerarası ağlardır (Gereffi vd., 1994:1). Bu yaklaşım farklı seviyelerde inceleme

yaparak dünya ekonomisindeki değişimi ve oluşan yapıyı daha iyi analiz etmeyi

amaçlar. Bu yaklaşımın gücü Hecksher-Ohlin modeline göre daha gerçekçi olmasıdır,

KMZ yaklaşımı belli varsayımlardan değil gözlemlenen olgulardan yola çıkar.

Hecksher-Ohlin modelinin piyasaya ve üretime dair varsayımları gerçekçi olmaktan çok

uzaktır.

Page 114: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

104

Üretimin küreselleşmesi sürecinde yeni uluslararası işbölümünün GOÜ’de emeğin

aleyhine olduğu kabul edilerek ücretler üzerinden bir inceleme yapılmıştır. Çalışmanın

amaçları doğrultusunda UNIDO veri setinde yer alan ülkeler arasından seçilen 43

ülkenin 1980-1999 yılları arasındaki dolar bazında toplam ücretler, toplam katma değer,

ihracat, ithalat değerleri ve işçi sayıları kullanılmıştır, merkez ve çevre ülkeler arasındaki

ilişkiler ele alınmıştır. Yapılan incelemede GOÜ’in ücret düzeylerinin gelişmiş ülkelere

göre oldukça düşük seviyelerde olduğu ve ücret bastırılmasına dayanan politikalarla

dünya ticaretinden pay kapmaya çalıştıkları görülmüştür. Ayrıca bu ülkelerin küresel

mal zincirlerinde emek yoğun, düşük katma değer üreten süreçlerde yer almalarının

gelişmelerinin önünde önemli bir engel olduğu anlaşılmaktadır.

Düşük ücret politikaları uzun vadede iç pazar talebini daralttığı ve ülkelerin emek yoğun

süreçlerde kemikleşmiş bir yere sahip olmalarına yol açtığı için bu ülkelerin

sanayileşmelerinin, teknolojik olarak gelişmelerini engellemektedir. Bu görüş Türkiye

örneği üzerinden gösterilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla DİE Sanayi İstatistikleri’nden

faydalanılmıştır.

Türkiye’de esnek kur sistemine geçişin ve dış ticaretin serbestleştirilmesinin damgasını

vurduğu 1980 yılından sonraki dönemde ihracat sanayii kapasitesinin devalüasyonlar,

ihracat teşvikleri ve iç pazarın daraltılması yollarıyla dış pazara yönlendirilmesiyle

artırılmıştır. Bu dönemde imalat sanayii ihracata yönelik sanayileşmenin ana sektörü

olmuştur. Türkiye’nin ihracatta yoğunlaştığı sektörlerin imalat sanayii sektörel

kompozisyonunda da ağırlıkta oldukları görülmektedir, bu sektörler ağırlıkla emek ve

Page 115: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

105

kaynak yoğun mamul mal üretimine yöneliktirler. Bu mallarda rekabet avantajları düşük

ücret ve kaynak maliyetlerine bağlıdır, bu da Türkiye’nin dünya ekonomisine bağlanma

biçimini göstermektedir.

Türkiye ekonomisinde büyüme hızı yönünden 1980 sonrası gelişmeler önceki döneme

göre farklıdır. Bu dönemde planlanan büyüme hızları oldukça düşük tutulmuştur. Bunun

sebebi de sanayinin büyüme hızının azaltılmasıdır. Yeni dönemde sanayileşmeden

vazgeçildiği yorumu yapılabilir, artık büyüme dışsatıma bağlı olarak algılanmakta ve

dışsatım yoluyla dolaylı bir şekilde canlandırılmaktadır. Bu sebeple Kepenek, Yentürk

(2001: 363)’te belirtildiği gibi bu politikaları ihracata yönelik sanayileşme olarak değil

ihracatı artırma politikaları olarak adlandırmak daha doğru olacaktır. Türkiye’de ücret

politikalarına bakacak olursak İYS politikalarının asıl olarak ücretleri bastırmaya dayalı

oldukları görülmektedir.

Türkiye ekonomisinde İYS döneminde verimlilik ve rekabet ekonominin temel arayışları

olmamıştır, rant arayıcı faaliyetler ekonominin ve sanayinin temel gelişme çizgisini

belirlemiştir. 1980’den sonra uzun dönemli yapısal rekabet gücü için kaynak

ayrılmamıştır, 1980’lerden sonra ihracatta ve kar oranlarındaki artışa rağmen özel imalat

sanayii yatırımları azalmıştır.

Günümüzde bir ülkenin teknolojik alt yapısı, teknoloji üretme ve yenilik yaratma

kapasitesi ve bilgisi stratejik etmenlerdir. Faktör donanımları tek başlarına rekabet

gücünü oluşturmamaktadırlar. Türkiye AR-GE harcamalarının en düşük olduğu

Page 116: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

106

ülkelerden olmuştur. Ücretlerin bastırılmasıyla yatırım için fırsat yaratılmamıştır.

İstihdamın da gelişme göstermemesi kısırdöngüye yol açmıştır. Bunlar neoklasik

politikaların öngörüleriyle uyuşmamaktadır. Ücretlerin bastırılmasının bir sınırı vardır,

iç talebi kısıtlamak üretim artışları üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. GOÜ ihracatları

artırmaya, ücretleri bastırmaya dayalı politika kıskacına yakalanmış ve yapısal rekabet

gücünü geliştirememişlerdir.

Çalışmada elde edilen bulgular Hecksher-Ohlin modelinin varsayımlarına ek olarak

çıkarımlarının da gerçekçi olmadığını göstermektedir. GOÜ’in ekonomik durumalrına

bakıldığında Stolper-Samuelson ve faktör fiyatlarının eşitlenmesi teoremlerinin

gerçekleşmedikleri görülmektedir. Emeğin ücreti ve emek yoğun malların fiyatları

ticaret sonucunda artmamakta aksine düşmektedir.

Son olarak tekrar belirtmek gerekirse, Castells (1996)’da belirtildiği gibi uluslararası

işbölümünde bir ülkenin konumu işgücünün özelliklerinden ve bu işgücünün küresel

ekonomi içinde yer alma biçiminden etkilenmektedir. GOÜ’in niteliksiz işgücünün

kullanıldığı emek yoğun sanayilerde uzmanlaşmaları gelişmeleri açısından olumsuz

etkiye sahiptir. Nitekim dünya ekonomisine eklemlenen ülkelerin artmasıyla emek

yoğun sanayilerde rekabet gücü elde etmek giderek zorlaşmaktadır. Ülkeler ücretleri

daha fazla düşürerek rekabet elde etmeye çalıştıkça kalkınamama kısırdöngüsüne

girmektedirler. Emek üretkenliğinde ve istihdamda artış yaratmak bu ülkelerin

sanayileşme politikalarında dikkate alınmalıdır.

Page 117: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

107

EK 1

Aşağıda verilere ilişkin metin içinde verilmemiş ayrıntılar verilecektir. Hakkında bilgi

verilmeyen ülkelerin metinde belirtilmiş yıllar arasındaki verilere sahiptir.

İhracat verilerine dair bilgiler:

Asya 4 grubu içinde yer alan Endonezya için 1999 verisi bulunmamaktadır.

Latin Amerika grubu içinde yer alan Uruguay, Venezüela, Kosta Rika, Meksika,

Şili; Türkiye; AB 4 içinde yer alan Macaristan için 1980 ihracat verileri diğer

ülkelerin bilgisine dayanan “yansıtılmış ihracatlar”34 olarak adlandırılan

verilerdir.

Çin için 1980-1983 dönemindeki ihracat verileri “yansıtılmış ihracat”lardır.

AB 4 içinde yer alan Romanya için 1980-1988 dönemindeki, Bulgaristan için

1980-1992 dönemindeki ihracat verileri “yansıtılmış ihracat”lardır.

Verimlilik, ortalama ücret, ücret/katma değer oranı verilerine dair bilgiler:

Doğu Asya için veriler en son 1997 yılını kapsamaktadır. Ancak Tayvan için

1997 yılının verisi bulunmamaktadır.

AB 3 grubunda Portekiz için sadece 1980-1989 arsındaki veriler bulunmaktadır.

Asya 4 grubunda veriler en son 1997 yılını kapsamaktadır. Ancak Tayland için

1980, 1981, 1983, 1985, 1987, 1992, 1995-1997 yıllarına ait veriler

bulunmamaktadır.

AB 4 PII grubundaki Romanya için 1990-1993 dönemindeki, Bulgaristan için

1991-1993 dönemindeki veriler bulunmaktadır.

34 “Yansıtılmış ihracatlar” kavramı “mirrored exports” kavramının karşılığı olarak kullanılmıştır.

Page 118: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

108

AB 10 grubunda yer alan Almanya için 1980-1994, Fransa için 1980-1995, İtalya

için 1980-1994, İrlanda için 1980-1997 arasındaki veriler bulunmaktadır.

Diğer Merkez grubunda yer alan Avusturalya için 1980-1992, Yeni Zelanda için

1980-1996 arasındaki veriler bulunmaktadır.

Page 119: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

109

EK 2

ISIC Rev.2 Sınıflandırmasına göre Gruplandırılmış Mallar

Birincil mallar

311 Gıda (Food products)

313 İçki (Beverages)

314 Tütün (Tobacco)

372 Demir dışı metaller (Non-ferrous metals)

Emek ve Kaynak Yoğun Mamul Mallar

321 Dokuma (Textiles)

322 Giyim eşyası (Wearing apparel, except footwear)

323 Deri ve kürk eşya (Leather products)

324 Ayakkabı (Footwear, except rubber or plastic)

331 Ağaç ve mantar ürünleri (Wood products, except furniture)

332 Ağaç mobilya ve döşeme 8Furniture, except metal)

341 Kağıt ve kağıt ürünleri (Paper and products)

361 Çanak, çömlek, porselen vb. (Pottery, china, earthenware)

362 Cam ve cam ürünleri (Glass and product )

369 Çimento, kireç, alçı vb. (Other non-metallic mineral products)

Page 120: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

110

Düşük Nitelikli Mamul Mallar

371 Demir çelik (Iron, steel)

381 Metal eşya (Fabricated metal products)

Orta Nitelikli Mamul Mallar

342 Basım, yayın (Printing and publishing)

355 Lastik ürünleri (Rubber products)

382 Bilgi, işlem, büro, muhasebe makinaları, diğer makina (Machinery, except

electrical)

Yüksek Nitelikli Mamul Mallar

351 Ana kimya (Industrial chemicals)

352 İlaç, diğer kimya (Other chemicals)

356 Diğer plastik ürünleri (Plastic products)

383 Haberleşme cihazları, diğer elektrikli makina (Machinery, electric)

384 Taşıt araçları (Transport equipment)

385 Mesleki ve ilmi cihazlar (Professional and scientific equipment)

Page 121: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

111

KAYNAKÇA

Akyüz, Y. (1990), “Financial System and Policies in Turkey in the 1980s”, Tosun

Aricanli, Dani Rodrik (der.), The Political Economy of Turkey: Debt, Adjustment

and Stability içinde, Macmillan: London, s.98-131.

Ansal H. (1993), “New Technology in the World Textile Industry and Turkey’s

International Competitiveness”, ODTÜ Gelişme Dergisi, Cilt 20, Sayı 4.

Ansal, H. vd. (2000), Türkiye Emek Piyasasının Yapısı ve İşsizlik, İstanbul: Türkiye

Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı.

Arrighi, G. (2003), “The Social and Political Economy of Global Turbulence”, New

Left Review, Vol 20, s.5-71.

Arslan, H. (2000), “Küreselleşmenin Emek Üzerindeki İdeolojik Etkileri ve Seçenek

Sorunu”, Ahmet Tonak (der.), Küreselleşme, Emperyalizm, Yerelcilik, İşçi sınıfı

içinde, s.159-270.

Barnes, T. (2003), “The Place of Locational Analysis: A Selective and Interpretive

History”, Progress in Human Geography, Cilt 27, Sayı 1, s.69-95.

Page 122: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

112

Bauder, H. (2001), “Culture in the Labor Market: Segmentation Theory and Perspectives

of Place”, Progress in Human Geography, Cilt 25, Sayı 1, s.37-52.

Becker, G.S. (1962), “Investment in Human Capital: A Theoretical Analysis”, The

Journal of Political Economy, Cilt 70, Sayı 5, Bölüm 2, s.9-49.

Bhagwati, J. (1958), “Immiserizing Growth: A Geometrical Note”, Review of

Economic Studies, Cilt XXV, Sayı 3, s.201-205.

Boratav, K. (1990), “Inter-Class and Intra-Class Relations of Distribution Under

‘Structural Adjustment’: Turkey during the 1980s”, Tosun Aricanli, Dani Rodrik (der.),

The Political Economy of Turkey: Debt, Adjustment and Stability içinde, s.199-209,

Macmillan: London.

Boratav, K. (2000), “Emperyalizm mi? Küreselleşme mi?”, Ahmet Tonak (der.),

Küreselleşme, Emperyalizm, Yerelcilik, İşçi sınıfı içinde, s.15-25.

Boratav, K. (2003), Türkiye İktisat Tarihi 1908-2002, 9. Basım, Ankara: İmge

Kitabevi.

Brenner, N. Theodore, N., (2002), “Cities and the Geographies of ‘Actually Existing

Neoliberalism’”, Antipode, Cilt 34, Sayı 3, s.349-379.

Page 123: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

113

Buğra, A. (1997), “The Claws Of The Tigers”, Private View, Cilt 1, Sayı 2, sf.50-55.

Castells, M. (1996), The Information Age, Volume I: The Rise of the Network

Society, Oxford: Blackwell.

Chacloliades, M. (1978), International Trade Theory and Policy, Tokyo: McGraw-

Hill Kogakusha Ltd.

Chang, H. (2003), Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü, İstanbul: İletişim Yayınları.

Chiswick, B.R. (1978), “The Effect of Americanization on the Earnings of Foreign-born

Men”, The Journal of Political Economy, Cilt 86, Sayı 5, s.897-921.

Cowling, K., Sugden, R. (1997), “Strategic Trade Policy Reconsidered: National Rivalry

vs Free Trade vs International Cooperation”, L’institute Discussion Paper 1,

Universities of Birmingham, Ferrara and Wisconsin-Milwaukee.

Czaban, L., Henderson, J. (2003), “Commodity Chains, Foreign Investment and Labor

Issues in Eastern Europe”, Global Networks, Cilt 3, Sayı 1.

Dicken, P., Lloyd, P. (1972), Location in Space: A Theoretical Approach to

Economic Geography, New York, Harper&Row, Publishers.

Page 124: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

114

Dicken, P. vd. (2001), “Chains and Networks, Territories and Scales: A Relational

Framework For Analysing The Global Economy”, Global Networks, Cilt. 1, Sayı 2,

s.89-112.

Dicken, P. vd. (2002), “Global Production Networks and the Analysis of Economic

Development”, Review of International Economy, Cilt 9, Sayı 3, s.436-464.

Devlet İstatistik Enstitüsü, Sanayii İstatistikleri, Çeşitli yıllar.

Dikmen, A., (2000), Küresel Üretim, Moda Ekonomileri ve Yeni Dünya Hiyerarşisi,

Toplum ve Bilim, Sayı 86, s.281-302.

Doeringer, P.B., Piore, M.J. (1971), Internal Labor Markets and Manpower

Analysis, Massachusetts: D.C. Heath and Company.

Dornbusch, R. (1992), The Case for Trade Liberalisation in Developing Countries,

Journal of Economic Perspectives, Cilt 6, Sayı 1, s.69-85.

Dünya Bankası (1995), “Workers in an Integrating World”, World Development

Report, Washington D.C.

Page 125: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

115

Eraydın, A. (1988) “Türkiye’de Üretim Yapısının Dönüşümü ve Esnek Üretim

Örgütlenmesi ile Yeni İstihdam Biçimlerinin Ortaya Çıkışı”, Bilanço 1923-

1998:Türkiye Cumhuriyeti'nin 75 Yılına Toplu Bakış Uluslararası Kongresi içinde,

İstanbul: Tarih Vakfı.

Erlat, G. (1999), “Türk Dış Ticaretinde Çeşitlenme”, ODTÜ Gelişme Dergisi, Cilt 26,

Sayı 3-4, s.281-298.

Eroğlu, N. (2002), “Finansal Küreselleşme: Devletin Düzenleyici Rolü Üzerine

Etkileri”, Alkan Soyak (der.), Küreselleşme, İktisadi Yönelimler ve Sosyopolitik

Karşıtlıklar, İstanbul: Om Yayınevi içinde, s.13-50.

Fichtenbaum, R.. vd. (1994), “New Evidence on the Labor Market Segmentation

Hypothesis”, Review of Social Economy, Cilt 52, Sayı 1, s.20-39.

Fröbel, F., Heinrichs, J., Kreye, O. (1980), The New International Division of Labour,

Cambridge: Cambridge University Press.

Gereffi, G. (1989), “Rethinking Developmant Theory: Insights from East Asia and Latin

America”, Sociological Forum, Cilt 4, Sayı 4, s.505-533.

Page 126: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

116

Gereffi, G. (1994), “The Organization of Buyer-Driven Global Commodity Chains: How

U.S. Retailers Shape Overseas Production Networks”, Gereffi ve Korzeniewicz (der.),

a.g.y. içinde, s.95-121.

Gereffi, G. and Korzeniewicz, M. (1990), ‘Commodity chains and footwear exports in

the semiphery’, William G. Martin (der.), Semipheral States in the World Economy,

New York: Greenwood içinde, s.45-68.

Gereffi, G., Korzeniewicz, M., Korzeniewicz, R. (1994), “Introduction: Global

Commodity Chains”, Gereffi ve Korzeniewicz (der.) a.g.y. içinde, s.1-14.

Gereffi, G., Korzeniewicz, M. (der.), (1994), Commodity Chains and Global

Capitalism, London: Praeger.

Gereffi, G. (1999a), International Trade and Industrial Upgrading in the Apparel

Commodity Chain, Journal of International Economics, Cilt 48, Sayı 1, s.37-70.

Gereffi, G. (1999b), A Commodity Chains Framework for Analysing Global

Industries, http://www.ids.ac.uk/ids/global/conf/pdfs/gereffi.pdf, Institute of

Development Studies, 14 Şubat 2005.

Gereffi, G., Bair, J., (2003) “Upgrading, Uneven Development, and Jobs in North

American Apparel Industry”, Global Networks, Cilt 3, Sayı 2, s.143-169.

Page 127: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

117

Harvey, D. (1990), “Between Space and Time: Reflections on the Geographical

Imagination”, Annals of the Association of American Geographers, Cilt 80, Sayı 3,

s.418-434.

Harvey, D. (1993), Esneklik: Tehdit mi Yoksa Fırsat mı?, Toplum ve Bilim, Sayı 61,

s.83-92, çev. Ayça Kurdoğlu.

Harvey, D. (1996), Justice, Nature and the Geography of Difference, Massachusetts:

Blackwell Publishers.

Harvey, D. (2003), Postmodernliğin Durumu, İstanbul: Metis Yayınları.

Held, D. vd. (2000), Global Transformations: Politics, Economics, Culture,

Cambridge: Polity Press.

Hiebert, D. (1999), “Local Geographies of Labor Market Segmentation: Montreal,

Toronto, and Vancouver, 1991”, Economic Geography, Cilt 75, Sayı 4, s.339-369.

Hirst, T., Thompson, G. (1999), “Globalization- Frequently Asked Questions and Some

Surprising Answers”, Peter Leisink (der.), Globalization and Labour Relations,

Cheltenham: Edward Elgar içinde, s.36-56.

Page 128: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

118

Hopkins, T.K., Wallerstein, I. (1986), Commodity Chains in the World Economy Prior

to 1800, Review X, Sayı 1, s.157-170.

Hopkins, T.K., Wallerstein, I. (1994), “Commodity Chains: Construct and Research”,

Gereffi ve Korzeniewicz (der.), a.g.y. içinde.

Kepenek, Y., Yentürk, N. (2001), Türkiye Ekonomisi, 12.Basım, İstanbul: Remzi

Kitabevi.

Korzeniewicz, R., Martin, W. (1994), “The Global Distribution of Commodity Chains”,

Gereffi ve Korzeniewicz (der.), a.g.y. içinde.

Köse, A.H. (2004), “Dünya Ekonomisi İçinde Türkiye: Dış Ticaret ve Sermaye

Hareketlerindeki Gelişmeler”, Türkiye Ekonomisi içinde, Eskişehir: Anadolu

Üniversitesi Yayınları No: 1579.

Köse, A., Öncü, A. (1998), “Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Anadolu İmalat Sanayii:

Zenginleşmenin mi Yoksa Yoksullaşmanın mı Eşiğindeyiz?”, Toplum ve Bilim, Sayı

77, s.135-159.

Köse, A., Öncü, A. (2000), “İşgücü Piyasaları ve Uluslararası İşbölümünde

Uzmanlaşmanın Mekansal Boyutları: 1980 Sonrası Dönemde Türkiye İmalat Sanayii”,

Toplum ve Bilim, Sayı 86, s.72-91.

Page 129: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

119

Köse, A. H. Öncü, A. (2005), “Imbalances in the World Economy and Congestion in the

Periphery”, yayınlanmamış eser.

Köse, A.H., Yeldan, E. (1998a), “Dışa Açılma Sürecinde Türkiye Ekonomisinin

Dinamikleri: 1980-1997”, Toplum ve Bilim, Sayı 77, s.45-67.

Köse, A.H., Yeldan, E. (1998b), “Turkish Economy in the 1990s: An Assessment of

Fiscal Policies, Labor Markets and Foreign Exchange”, New Perspectives on Turkey,

Sayı 18, s.51-78.

Köse, A.H., Şenses, F., Yeldan, E. (der.) (2003), İktisat Üzerine Yazılar II, İktisadi

Kalkınma, Kriz ve İstikrar, Oktar Türel’e Armağan, İstanbul: İletişim Yayınları.

Lefebvre, H. (1991), Production of Space, Oxford: Blackwell.

Leslie, D., Reimer, S. (1999), “Spatializing Commodity Chains”, Progress In Human

Geography, Cilt 23, Sayı 3, s.401-420.

Lipietz, A. (1993), “Uluslararası İşbölümünde Yeni Eğilimler: Birikim Rejimleri ve

Düzenleme Tarzları”, Toplum ve Bilim, Sayı 61, s.58-82, çev. Bülent Peker.

Page 130: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

120

Lipietz, A. (1997), “The Post-Fordist World: Labour Relation, İnternational Hierarchy

and Global Ecology”, Review of International Political Economy, Cilt 4, Sayı 1, s.1-

41 .

Massey, D. (1994), Space, Place and Gender, Minneapolis: University of Minnesota

Press.

Matur, E. P. (2002), Yapısal Uyum Sürecinde Dış Ticaret Serbestleşmesinin İşgücü

Piyasaları Üzerine Etkileri, Hecksher-Ohlin Modeli Çerçevesinde Türkiye Örneği,

Ankara: Ekonomik Modeller ve Stratejik Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Uzmanlık

Tezi.

McCann, P. (1999), “A Note on the Meaning of Neo-classical Location Theory and Its

Usefulness As a Basis for Applied Research”, Papers in Regional Science,Sayı 78,

s.323-331.

McMichael, P. (1996), Developmant and Social Change: A Global Perspective,

California: Pine Forge Press.

Mittelman, J. (1995), “Rethinking the International Division of Labour in The Context

of Globalization”, Third World Quarterly, Cilt 16, Sayı 2, s.273-295.

Page 131: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

121

Moberg, M., Thomas, J.S. (1993), “Class Segmentation and Divided Labor: Asian

Workers in the Gulf of Mexico Seafood Industry”, Ethnology, Cilt 32, Sayı 1, s.87-99.

Munck, R. (2002), Emeğin Yeni Dünyası, Küresel Mücadele, Küresel Dayanışma,

İstanbul: Kitap Yayınevi.

Neary, P.J. (2004), The Stolper-Samuelson Theorem,

http://www.ucd.ie/economic/staff/pneary/pdf/stolpers.pdf, 7 Kasım 2005.

Onaran, Ö. (2002), “Measuring Wage Flexibility: The Case of Turkey Before And After

Structural Adjustment”, Applied Economics, Sayı 34, s.767-781.

Onaran, Ö. (2003), “Türkiye’de İhracat Yönelimli Büyüme Politikalarının İstihdam

Üzerindeki Etkileri”, Ahmet Haşim Köse, Fikret Şenses, Erinç Yeldan (der.), İktisat

Üzerine Yazılar II, İktisadi Kalkınma, Kriz ve İstikrar, Oktar Türel’e Armağan

içinde, s.579-601.

Onaran, Ö. (2004), “Life After Crisis For Labor And Capital in the Era of Neoliberal

Globalization”, yayınlanmamış eser.

Orr, D.V. (1997), “An Index of Segmentation in Local Labour Markets”, International

Review of Applied Economics, Cilt 11, Sayı 2, s.229-247.

Page 132: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

122

Öz, Ö. (2003), “Türkiye’nin Rekabetçi Avantajı: Stratejik Yönetim Perspektifinden Bir

Değerlendirme”, ODTÜ Gelişme Dergisi, Cilt 30, Sayı 2, s.205-222.

Peck, J. (1996), Workplace, The Social Regulation of Labor Markets, New York:

The Guilford Press .

Peck, J., Tickell, A. (2002), “Neoliberalizing Space”, Antipode, Cilt 34, Sayı 3, s.380-

404.

Peck, J., Yeung, H. (der.), (2003), Remaking the Global Economy, London: Sage

Publications.

Perraton, J. (2003), “The Scope and Implications of Globalisation”, Jonathan Michie

(der.), The Handbook of Globalisation, Cheltenham: Edward Elgar içinde, s.37-60.

Petrella, R. (1996), “Globalization and Internationalization”, Robert Boyer ve Daniel

Drache (der.), States Against Markets: The Limits of Globalization, London:

Routledge içinde, s.62-83.

Piore, M.J., Sabel, C.F. (1984), The Second Industrial Divide, Possibilities for

Prosperity, New York: Basic Books.

Page 133: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

123

Raikes, P., Jensen, M., Ponte, S. (2000), “Global Commodity Chain Analysis and the

French Filière Approach: Comparison and Critique”, Economy and Society, Cilt 29,

Sayı 3, s. 390–417.

Rodriguez, F., Rodrik, D. (1999), “Trade Policy and Economic Growth: A Skeptic’s

Guide to the Cross-National Evidence”, NBER Working Paper, Sayı 7081.

Rybczynski, T.M. (1955), “Factor Endowments and Relative Commodity prices”,

Economica, Sayı 22, s.336-341.

Sloane, P.J. vd. (1993), “Labour Market Segmentation: A Local Labour Market Analysis

Using Alternative Approaches”, Applied Economics, Sayı 25, s.569-581.

Somel, C. (2003), “Meta Zincirleri, Bağımlılık ve Eşit Olmayan Gelişme”, Ahmet

Haşim Köse, Fikret Şenses, Erinç Yeldan (der.), İktisat Üzerine Yazılar II, İktisadi

Kalkınma, Kriz ve İstikrar, Oktar Türel’e Armağan içinde, s.561-578.

Stiglitz, Joseph E. (2002), Development Policies in a World of Globalization, 12-13

Ekim 2002 “New International Trends for Economic Development” Seminerinde

sunulmuş makale.

Stolper, W., Samuelson, P. (1941), “Protection and Real Wages”, Review of Economic

Studies, Sayı 9, s.58-73.

Page 134: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

124

Suranovic, D. (1997), Hecksher-Ohlin Model, http://internationalecon.com/v1.0/ch60 ,

22 Haziran 2005.

Sutcliffe, B., Glyn, A. (2003), “Measures of Globalisation and Their Misinterpretation”,

Jonathan Michie (der.), The Handbook of Globalisation, Cheltenham: Edward Elgar,

içinde, s.61-78.

Şenesen, Ü., Günlük-Şenesen, G. (2003), “Üretimde Dışalıma Bağımlılık: 1970’lerden

2000’lere Ne Değişti?”, ”, Ahmet Haşim Köse, Fikret Şenses, Erinç Yeldan (der.),

İktisat Üzerine Yazılar II, İktisadi Kalkınma, Kriz ve İstikrar, Oktar Türel’e

Armağan içinde, s.533-559.

Şengül, S. (2004), “Türkiye’de Gelir Gruplarına Göre Gıda Talebi”, ODTÜ Gelişme

Dergisi, Cilt 31, Sayı 1, s.115-148.

Şenses, F. (1990), “An Assessment of the Pattern of Manufactured Export Growth in the

1980s and its Prospects”, Tosun Aricanli, Dani Rodrik (der.), The Political Economy of

Turkey: Debt, Adjustment and Stability içinde, Macmillan: London, s.60-77.

Şenses, F. (1994), “Labour Market Response to Structural Adjustment and Institutional

Pressures: The Turkish Case”, ODTÜ Gelişme Dergisi, Sayı 21/3, s. 405-448.

Page 135: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

125

Taylor, L. (1990), “The Turkish Experience: Summary and Comparative Notes”, Tosun

Aricanli, Dani Rodrik (der.), The Political Economy of Turkey: Debt, Adjustment

and Stability içinde, Macmillan: London.

T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, (1999), Yeni Üretim

Süreçleri ve Kadın Emeği, Ankara: T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları

Genel Müdürlüğü.

Thomas, C. (2001), “Global Governance, Development and Human Security: Exploring

The Links”, Third World Quarterly, Cilt 22, Sayı 2, s.159-175.

UNCTAD (2002), Trade and Development Report, Geneva: UNCTAD

UNCTAD (2003), Trade and Development Report, Geneva: UNCTAD.

UNDP (2003), Making Global Trade Work for People, London: Earthscan

Publications.

UNIDO, Sanayi İstatistikleri, Çeşitli yıllar.

van der Hoeven, R., Taylor, L. (2000), “Introduction: Structural Adjustment, Labour

Markets and Employment: Some Considerations for Sensible People”, The Journal of

Development Studies, Cilt 36, Sayı 4, s.57-65.

Page 136: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

126

Wade, R. (1996), “Globalization and Its limits: Reports of the Death of the National

economy are Greatly Exaggerated”, Suzanne Berger ve Ronald Dore (der.), National

Diversity and Global Capitalism içinde, s.60-88.

Wade, R. (2003), “What Strategies Are Viable For Developing Countries Today? The

World Trade Organization and the Shrinking of ‘Development Space’”, Review of

International Political Economy, Cilt 10, Sayı 4, s.621-644.

Yeldan, E. (2001), Küreselleşme Sürecinde Türkiye Ekonomisi, İstanbul: İletişim

Yayınları

Yeldan, E., Cizre-Sakallıoğlu, Ü. (2000), “Politics, Society and Financial Liberalization:

Turkey in the 1990s”, Development and Change, Sayı 31, s.481-508.

Yeldan, E., Voyvoda, E. (2001), “Patterns of Productivity Growth and the Wage Cycle

in Turkish Economy”, International Review of Applied Economics, Cilt 15, Sayı 4,

s.375-396.

Yentürk, N., Onaran, Ö. (2003), “Düşük Ücretler Yatırımları Teşvik Ediyor mu? Türk

İmalat Sanayiinde Bölüşüm ve Birikim İlişkisinin Analizi”, Nurhan Yentürk (2003),

a.g.e. içinde.

Page 137: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

127

Yentürk, N. (2003), Körlerin Yürüyüşü, Türkiye Ekonomisi ve 1990 Sonrası

Krizler, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Yırtıcı, H. (2005), Çağdaş Kapitalizmin Mekansal Örgütlenmesi, İstanbul: İstanbul

Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Page 138: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

128

ÖZET

Bu çalışmada dünya ekonomisinde yaşanan değişimlerin uluslararası işbölümüne

yansımaları incelenmektedir. Bu bağlamda Türkiye ekonomisinde meydana gelen

değişimler vurgulanmaktadır.

Üretimin küreselleşmesi dünya ticaret yapısı ve mekan bağlamında ele alınmaktadır.

Gelişmekte olan ülkelerin küresel mal zincirleri ile dünya ekonomisine eklemlenmeleri

ve bunun ekonomik sonuçları incelenmektedir.

Çalışmada Türkiye’nin uluslararası ticarette emek yoğun imalat sanayii yapısına sahip,

katma değeri düşük sektörlerde uzmanlaştığı sonucuna varılmıştır. Bu olgu sanayileşme

yolunda bir engel olabilir.

Page 139: ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ, MEKANSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1940/2606.pdf2.1.1 Modern Ticaret Teorisi, Hecksher-Ohlin Modeli 25 2.1.2 Küresel Mal Zincirleri Yaklaşımı

129

SUMMARY

In this study reflections of the changes in world economy on the international division of

labour are examined. In this context, changes in Turkish economy are emphasized.

Golabalization of the production is considered in the context of world trade structure and

space. The integration of developing countries to the world economy with the

commodity chains and effects of this are examined.

In the study we concluded that Turkey specialized in labour intensive, low value added

manufactures. This fact can be an osctacle on the way of industrialization.