çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah...
Transcript of çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah...
çUüJl EN'AM SÛRESİ
En'âm. Lisan-ı Arap'ta "deve, koyun, keçi, sığır" tamamına
en'am deniyor. Bu sûre 70 bin melek ile teşrif olmuş, Cibril'in
maiyetinde bir düğün debdebesiyle gönderilmiş, bir defada nazil
olmuş. Şeytanlar bu sûre için toplandıkları kadar, hiçbir sûre için
toplanmamışlardı. Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû Aleyhivessellem bu
yuruyorlar. "Bu sûreyi, havuza su koyar gibi göğsümde kararlaş
tırdılar. Âllâh-û Teâlâ, bununla beni ve sizi öyle i'zaz etti ki artık
bundan sonra ebediyen dalalette bırakmaz. Bunda, müşriklerin
bütün hüccetlerinin iptali ve Âllâh'ın bozulması imkânsız bir va'di
vardır."
En'am sûresi nazil olurken, birlikte ufku kapatacak kadar me
lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl-
lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel A z îm " diye
secdeye varmışlardır.
"Kim, En'am sûresini okursa, o gün ve gecesi 70 bin melek
ona salât eder" buyurulmuştur.
Birçok müfessir, zulmet ve nûru daha geniş mânâda almışlar.
Gece ve gündüz, küfür ve iman, cehil ve ilim, dalalet ve hidayet
olarak tefsir etmişlerdir.
364 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
Bu sûre-i celile Mekke'de nazil olmuş, 165 ayet, 3.052 keli
me, 12.422 harften ibarettir. Bu sûre-i celilenin başındaki üç ayet,
ezkârların çoklarında mevcuttur. Sırf Âllâh'tan bahsediyor, halis
Ayet-i Kürsî gibi. Bu üç ayetin birçok hassaları var, devam edeni
birçok musibetlerden muhafaza ediyor. Cenâb-ı Hak belâlardan
muhafaza ediyor, sevabı da fazladır diyor tefsirler.
t i * i -■ ' ' , , , , 0''°, $ S ' ' • S i- i'o ,.8''1- f_S jj_l!lj tİJÎ_i J-*J>-j (^^jJlj lI-i/ja—<*Jl (3_J"*" t fU ' J—a>sJI
(JjJ j Aj f^ J? ljJ-tf j j jü l
i- } o«üi j_i Hamd-û senâ Âllâh'a mahsustur. Bütün kâinat,
Cenâb-ı Hakk'ın halk ettiği bir mahlûk olduğundan dolayı, o kâi
nattan zuhur eden iyilik yine Âllâh'a aittir. Meselâ bu camiyi yapan
yaptıran ne kadar iyi maharetli denildiğinde, o yapanı ve yaptıranı
halk eden Âllâh-û Teâlâ olduğundan, iyilik ve maharet yine O'na
mahsustur. Hamd-û senâ ancak Âllâh'a mahsustur. ^ jü l O Âllâh
ki > j VIJ Oİja— -IJl semâvat-ı ardı yoktan halk etmiş.
Biz yerleri ve gökleri görüyoruz, görmediğimiz nice mahlûklar
var. Mesela bu yedi kat yerleri ve gökleri içine alan Arş-ı Kürsi'yi
görmüyoruz. Yerde ve gökteki mahlûkat, melekler, bir karış yer
yok ki her taraf dolu. Hepsi Cenâb-ı Hakk'ın tesbihi ile meşgul olur.
Bütün bunlar Azâmet-i Vahdâniyet-i İlâhiye'yi delâlet ediyor. Yer
ler de yedi tabakadır. Yerin içinde, havada mahlûkat olduğu gibi,
ateşin içinde de mahlûkat mevcuttur. Azamet-i İlâhiye her yerde
görünüyor. Bizim görüp bildiğimiz, yerde ve gökte olanlardır.i i ' ..5j_ülJ o L A lk J l JUc£-j Öyle Âllâh ki zulmeti, nuru halk etmiş.
Hissi olan zulmet; karanlık. Görüyoruz. Hissi olan nur; Güneş,
Ay. Görüyoruz. Bir de manevi olan bir zulmet var ki cehil ve kü
En'am Sûresi • 365
fürdür. Manevi olan nur var ki kalp temiz olur, maneviyatı görür.
Kalp sahibi yeri göğü görür tâ Âdem Aleyhisselam'a kadar, ileri
sini de görür tâ haşra kadar. Ali İbni Ebi Talip buyuruyor. "Haşir
olsa, cennet-i cehennem karşıya gelse, şimdi gördüğümden fazla
değil." Evliyâhullah'ın hali başkadır, basiret açıldı mı onun hududu
yoktur. Her tarafı görüyor. Küfrün zulmetini, imanın nurunu görü
yor. Âllâh'tır bunları halk eden. Bütün bu görünen ve görünmeyen
mahlûkat meydanda iken 5j_İJ^ Ijj-^T Ş-jjJI f i iman etme
yen kâfirler müşrikler, Âllâh-û Teâlâ'ya muadil teslis akidesi gibi
veya O'na karşı bir putu mâbud ittihaz ederler. Bu hal basiretin
kapalı olduğu gibi, hamâkatın son derecesidir. Ona deseler; "Bu
yerler ve gökleri kim halk etti?" "Âllâh" der. "O zaman niye iman
etmiyorsun?" Âllâh dedikten sonra, ehl-i sünnetin akidesi üzerine
iman etmek icap ediyor.
} s * s * 99"'.UJj—
^ jJI j__A Âfâki olan Âllâh'ın azameti, bir de enfüsü olan aza
met. ş ı k O Âllâh ki sizi topraktan halk etmiş. Müfessi-
rin-i İzam üç mânâ vermişler. Biri odur ki Âdem Aleyhisselam, he
pimizin babası olduğundan ve kendisi topraktan halk olduğundan
bizler de topraktanız. İkinci tevil ise nutfe-i meni rahimde iken ne
rede ölürse orada, (Hâlîk-i Kâinat her şeye kadirdir.) o topraktan
bir zerre, bir damla gibi. O topraktan getirir, o suyun meni üzerine
koyuyor macun gibi oluyor. Ve insanın hilkatine tohum teşkil edi
yor. Üçüncüsü de insan yaşıyor ne ile? Yemek içmekle. Topraktan
366 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
ve hayvandan alınan gıdalar, hepsi topraktan olduğuna göre, şu
halde biz de topraktanız.
(j_ıİ9 (j_ i Sizi topraktan halk etmiş Âllâh. JL>-I y_ia3 »j
Ondan sonra bir vakt-i muaccel, müeccel vakit, ölümü hükmetti
Âllâh. İnsan, anasının karnında ruhlandığı zaman; eceli, yiyeceği,
içeceği, said mi, şaki mi olduğunu, hepsini Âllâh-û Teâlâ takdir
etmiş. Âllâh CelleCelâlûhû, böyle topraktan halk ediyor sonra bir
vakt-i muayyeni de takdir ediyor. O vakt-i muayyen de geldiği za- '
man gidecek. Bu zâhiri olan ecel. a JJLp^ l- ii <J >-lj Bir ecel de var
ki Nezd-i İlâhi'de. Dünyaya gelir yaşar, gittiği zaman kabre girer.
Kabirde kaldığı zaman da ecel-i muayyeni var Nezd-i İlâhi'de. Kı
yamet günü geldiği zaman kabirden çıkarılacak.
Herkesin iki eceli vardır. Biri ölümüne kadar, diğeri dirilmesine
kadardır. Eğer kişi takva sahibi olur da sıla-ı rahim yaparsa, diril
me ecelinden alınıp ömür eceline katılır. Günahkâr olur da sıla-i
rahmi yapmazsa, ömür ecelinden alınıp dirilme eceline verilir.
Eğer denilse; "Seni yoktan, ananın karnında halk edip dün
yaya getiren kimdir?" Cevaben diyecek "Âllâh." "Yok iken halk et
meye kudreti yeten Âllâh, seni öldükten sonra diriltmeye gücü
yetmez mi?" denildiğinde inkâr eder. Ruh zaten ölmez, topraktan
zerreleri bir araya getirir vücud teşekkül eder, ruh içine girer ve
haşir yerine götürülür. Evvelini inkâr etmiyor da bunu niye inkâr
ediyorsun? 5j Jj u İ»JLsI »J Ondan şekke düşerler, "Acaba ölüm var
mıdır, yok mudur?"
En'am Sûresi • 367
j^ jJ l ^_ij o lj i_ L J l 4ÂJİ j_.*J Âllâh'tır mâbud, ibadete müs
tahak ancak O'dur, semâvat ve arzda. Semâvattaki mahlûkat ve
yerdeki mahlûkat hepsi de O'nun ibadeti ile meşguldür. O'dur Hâ-
lik, herkes ona ibadet ediyor. Oji-—£5 /-i »-J*jj »-^SP'J
Sizin gizli ahvalinizi de bilir, açık aşikar ahvalinizi de bilir, yaptığı
nız amelleri de bilir. Âllâh CelleCelâlûhû Semi-û Basir'dir. Semi' ve
Basir, Esmâ-i Hüsnâ'dandır. Kendi kendine telkin etmiş, kendine
Cenâb-ı Hak diyor ki; "Ey kulum ben işitiyorum. Senin konuştuk
larını ben tamamı ile işitiyorum. Bende mahfuzdur. İstersen doğru
yola girersin sevabı bulursun. İstersen eğri yola girersin de cezayı
bulursun." Sonra ben Basîr'im diyor. Ahvalinizi görüyorum buyu
ruyor. "İyilik yaparsan tabi mükâfatını görürsün, fenalık yaparsan
cezasını görürsün. Bir de Hâbir'im, kalbe geleni de biliyorum. Zâ-
hirde görülen ve işitilenden başka, kalbe geleni de biliyor." » - lij j^ o
53 L i Sizin kesbettiğiniz, çalıştığınız amelleri de bilir Cenâb-ı
Hak.
4 - j j M » / f r l P l y / ^ J i » - ^ > 3 ^ / j l j i 3 ' J I < j i / i j
Hâlik-i Kâinat, Habibine bildiriyor. Âllâh-û Teâlâ, birisini dala
lette nihayetlendirmişse ne peygamber tesir eder, ne Kur'an tesir
eder, ne de mucize tesir eder. Eğer mucize, imana sebep olsaydı,
Ebu Cehil her gün mucize görüyordu fakat imana sebep olma-o
dı. /_ij Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem
neyi getirsen mucize olarak bunlara, »-gjj o L j l j - i o l A llâh-û
Teâlâ'nın ayetlerinden mucizelerinden her neyi göstersen bun
368 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
lara, j_ ^ j.Ü Lgip 1jJo J l i'raz ederler, iman etmezler. Müteessir
olma ey Habibim, onların imandan nasipleri yoktur.
5- Aj I jil5” la fg^ lj cJ&j- İ f*#./—- L J :.>J/j I j j j-i" J-2-3
1j_jio Jl.ü Hak ki Kur'an'dır, Kur'an'ı tekzip ederler. L U
f-;*/— Kur'an geldiği zaman L ü Muhammed Sallâllâhû
Aleyhivessellem. O da olur, hak hem Rasûl-û Ekrem, hem de
Kur'an'dır. Hakkı tekzip ettiler ki burada Kur'an'dır. Kur'an geldiği■k . ^ s
zaman inanmadılar. f_;*L>- l_İ! Ne zamanki Kur'an geldi yahut ki
ne zamanki Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem, Kur'an ge-o
tirdiğinde. f-g-^lj J&j-lS Sonra onlara gelecektir, «l_> Ij-j/i LA ijJİI»s » S '
d o n l a r ı n istihza ettiği sözlerin cezası gelecektir. Yâni bun-y y
lar cehennem için halk olmuş, mucize tesir etmez. Kur'an'a inan
maz inkâr ederler, beğenmeyerek kendilerine göre bir kaideler
yapıyorlar. Bunu, daha evlâ hak buluyor, onunla amel ediyor. Bu
adamın yeri cehennemden başka ne olabilir? Meğerki sonradan
kalbi çevrilir de iman ederse o başkadır.
6 - f j /.a ^ y J ı ^ f i d l b û j i j-* f - g p j-a /_&I;ı f - i ıjj-j f i l
o k —j 151^ f-g l* u L U ı / ıL ^ ıj f -Ü j j : .' \ y c y $■ 0 * s
y ' , , ® 9 * 9 ı f i s ° ı y 9 J ♦ 9 o a y a
j-Jj^ l / - j f-;J" J j-* ol_dJt1j f_g_)jjj f_;UxI;\i f-f3-><3 j_a
9 s y y y y y
L lk lU l f_S" 1jj_j f J l Böyle inkârda kalanlar görmüyorlar f_S
ûj-5 j_a f-g ilî j-* L&IÂ1 onlardan evvel ne kadar çok karin, önce
yaşayan nesilleri, böyle inkâr edenleri helâk ettik, İman etmeyen
lerin akîbetini görmüyorlar mı? j^ jJ l ^_i f_;/I£A Onları meknet
sahibi yaptık. Ömürlerini daha uzun, kuvvet sahibi yaptık. Ömür
En'am Sûresi • 369
leri uzun, kuvvet sahibi oldukları halde iman etmediklerinden on-2 S oi s
ları mahvettik. T-öJ T J l_J> Size vermediğimiz kuvvet, ser
vet ve bütün imkânları onlara verdik. l/lj-Ja r t iu .
Semâvattan onlara, her ihtiyaç duydukları zaman bol bol yağmur
indirdik. Yağmurları midrar olarak, dâimi olarak ihsan ettik. Onlarıo
bol bol nimetler içerisinde yaşattık, kuvvet-i kudret verdik. UJJc>-J
ja ^ jJtS JL^VI Nehirler icra ettik o memleketlerinde. Böyle
olduğu halde Âllâh'a karşı gelemediler. İlâhi kuvvet sahibi Âllâh-û
Teâlâ, âciz kalmadı onları mahvetmeye ve onları tamamı ile mah-2 s s s
vetti, r ^ j İ L »-.a/jÖIâ Ij onların yaptığı hataları sebebiyle. Kuvvet
ve meknet sahibi oldukları halde mahvettik. lij.3 »-ajJo j-a iSUüîlj
J-jjS-l Onlardan sonra başka insanları halk ettik. Eğer bunlar da
böyle yaparlarsa, Âllâh-û Teâlâ intikam vermekte aciz değildir. Bir
lahzâda helâk eder.
Yalnız Cenâb-ı Hakk'ın iradesi, buyuruyor Kur'an-ı Kerim'de.
Oj-ki/>J <U /_j\J Müteessir olma ey Habibim, Kur'an ve dinim zayi
olacak diye üzülme, dinin muhafızı benim. Fakat Cenâb-ı Hak,
filân memlekette demiyor, yeryüzünde buyuruyor. Âllâh-û Teâlâ,
bu Kur'an'ı, bu dini kıyamete kadar muhafaza edeceğini va'det-
miş. Va'dinde muhalefet yok ama bir yeri bırakır, hikmeti ile başka
yere gider. Bir yeri kapar, başka yer açılır. Va'di yeryüzünde de
vam edecek.
7 - j _ J \ J l 2 ^ uri L » â # j j j
Sebeb-i nüzul ayet; Abdullah İbni Ebi Ümeyye, bir gün Hu-
370 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
zur-u Nebi'ye gelmiş. "Ya Muhammed, sana iman etmemi mi is
tiyorsun? Göğe çıkarsın, oradan bir kitap indirsin ki üzeri (Rab
bi izzetten Abdullah İbni Ebi Ümeyye'ye) diye yazılmış olur. Ve
bana, seni tasdik etmemi emreder. Mamafih bunu da yapsan, seni
yine tasdik edeceğimi zannetmiyorum" demişti. Abdullah İbni Ebi
Ümeyye bilâhare iman etmiş ve Taif'te şehit olmuştu.
Küfrün birçok teklifleri oldu fakat bazıları diğerlerinden farklı
dır. Bazılarına iftirah derler. İftirah budur; "Eğer bu zuhur ederse,
ben iman edeceğim." Böyle va'detti mi, o mucize zuhur edince
iman etmezse mahvolur. Salih Aleyhisselam'ın kavmi böyledir.
Deve mucizesi zuhur etti, iman etmediler, mahvoldular, helâk ol
dular. Kureyşlilerin iftirah kabilinde olan istekleri yerine gelsey
di, istekleri üzerine zuhur eden mucizelere iman etmeyip helâk
olacaklardı. Onların sülbünden gelenler Müslüman olacakları için,
Hâlik-i Kâinat, onların bu mucize isteklerini halk etmedi. Cenâb-ı
Hak, onlara merhameten bu isteklerini kabul buyurmadı.
Ey Habibim, onların teklifi bu; bir mektup gelsin Âllâh'tan bize.x 0 x
Eğer biz Azimüşşan, böyle bir mektubu gönderirsek. jJj Eğer /!!>
göndersek Ü 1 P sana, onlar için bir kitap göndersek __s
bir kağıt üzerinde, f —jyJj/j aj-İUS elleriyle de o kağıda te
mas etseler yâni küfür için halk olmuş, mucize tesir etmiyor. Yine
iman etmezler. Ij^_i 3 -—;ÂJI J/-îJ Küfürde olanlar diyecekler Ebû
Cehil gibi. 3 . 1» y*_~> J l IJla d)! "Bu bir sihirdir, apaçık sihirden baş
ka bir şey değildir" diyeceklerdi. Onun için bunu yapmayalım ki
sülblerinde Mü'minler var, Mü'minler gelecek. Yine inkâr edenlerin
ikinci teklifi var.
En'am Sûresi • 371
d i l i «l—IIp J^Jl V JJ Ij-J/Sj "Niçin bir melek gelmiyor? Madem
ki peygamberdir bir melek gelsin, gözümüzün önünde o melek
tasdik etsin. Meleğin yüzünü biz de görelim" diye teklif ediyor
lar. Diğer bir teklif de "Niçin bir peygamber, melek olarak gelmi
yor? Mademki peygamberdir, melek olarak gelsin." Hâlbuki insan,
hemcinsinden daha ziyâde malûmat alır. Faraza bir melekten pey
gamber gönderse Cenâb-ı Hak, bir insan şekline koyar da öyle
gönderir.
Şeytanlar iki nev'idir. Cinden olan şeytan biliyoruz, malûm
olandır. Bir de insandan olan şeytan var. Her ikisi de insanı yoldan
çıkarmaya çalışıyorlar fakat hangisinin tesiri çoktur? İnsan şey
tanların tesiri çoktur. Cinden olan, mahut olan şeytan cinsimizden
değildir. Bir hayal atar, "bunu yap" diye. Onu dinlemezsen, bırakır
onu başka şeye gider. " inne keyde şeytane ta ife " diyor Cenâb-ı
Hak. Bu itibar ile ısrar etmiyor çünkü cinsimizden değil. Bir hayal
atıyor, insan onu yapmadı mı gider başka yere. Fakat şeytan-ı insi
öyle değildir, devam ediyor. Yaptın mı ısrar ediyor, daha ziyâde
müessir olur. Buna kıyasen, eğer Peygamberan-i İzam kendi cin
simizden gelmeselerdi, melek olarak bir peygamber gelseydi, biz
onlardan istifade etmezdik. Çünkü hemcinsimiz değildir. Onlarınfi s * s *
bu teklifleri bu cihetten de bozuktur. t£_ii UUyl j j j Diyor Cenâb-ıX « ^ t '
Hak, eğer onların arzusu gibi melek gönderseydik, <>4^
J emir yerine gelirdi. Nihayet helâk olurdu, imhâl edilmez
di.
Nadr Bin Haris, Abdullah İbni Ebi Ümeyye, Nevfel Bin Huvey-
lid, Huzur-u Nebi'ye gelmişler. "Ya Muhammed! Âllâh tarafından
372 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
bize bir mektup getirmedikçe ve beraberinde dört melek, bu mek
tubun Âllâh'a ait ve senin nebi olduğuna şehadet etmedikçe, asla
sana inanmayız" demişlerdi. Ayet-i Kerime bu sebeple nazil ol
muştur.
îtf x o XIkJu Eğer bir peygamberi melek olarak göndersey-
o ^dik, ne yapacaktık o zaman? 5L>-5 Bir insan gibi yapardık,
. o ^insan şekline koyardık öyle gönderirdik. /_- f U—İIJUJ
Giydirirdik o meleğe, insanların giydiği gibi. Aynı bir insan kıyafe
tinde gelir, onları düşmekte oldukları şüpheye yine düşürecektik.
Hâlik-i Kâinat, Habibine teselli vermekte. Habibi Ekrem Sallâllâhû
Aleyhivessellem, halkın hidayetini çok arzu ederdi. Böyle inkâr
larını da görünce çok üzülürdü. Ona cevaben buyuruyor ki; "Ey
Habibim!
dUL-i (^ fLl-I JlİJJ Müteessir olma bunların istihza,
inkârlarından. Bugün de Kur'an-ı Azîmüşşan'a istihza yapan inkâr
edenler, hiçbir zaman Kur'an-ı Azimüşşan'a bir nakise getiremez
ler. Ve nihayet helâke mukarrardırlar ama helâkin envâları vardır.
Ey Habibim, müteessir olma onların yaptığından. Vaktiyle istih
za ederlerdi, senden evvelki peygamberlere de istihza ederlerdi.
İndi Ij j =_S Ş-jU/j bu istihzaları yapanlara, <_> IjJlST /_*> f - f i-
Oj>££-İJ onların yaptığı istihzaların cezaları başlarına geldi, ceza
larını çektiler.
En'am Sûresi • 373
Euzûbillah im ineşşeytan irracim . B ism illah irrahm ân irra-
him .
"A llâhüm m e" Ya Âllâh, Ya Rabbi. "sa lli sa lâten kâm ileh"
kamil olan bir salâvat-ı merhameti, in'am-ı ihsan et. "ve sellim
selâm en tâm m en" Bütün dünya ve ahiret üzüntülerinden sa
lim yap, selametleri yap. "a lâ seyyid inâ ve Mevlâna Muham-
m edin illez i tenhallû b ih il'ukad" Muhammed Sallâllâhû Aleyhi
vessellem'e, bu salat-û selam ki onunla sıkıntılar açılıyor, ukdeler
açılıyor, müşküller fasloluyor. "ve ten fericu b ih il'ku rab " Kû-
rap; zahmettir. Üzüntüler, O'nun şefaati ile açılır. "vetukdâ bi-
h il'havâ ic" Bütün ihtiyaçlar, O'nun şefaati ile yerine gelir. "ve
tunâlû b ih ir 'regâ ib " Maksatlara O'nun himmetiyle, O'nun delâ
letiyle, O'nun şefaatiyle varılır. "ve hûsnû l'havâtim " Hüsn-ü ha
time; sonu güzel gelmek. "ve yûsteskal ğamâm û bivech ih il
ke rim " O'nun mübarek yüzünün bereketiyle bulutlar gelir, nimet
ler yağmurlar gibi akar. "ve alâ â lih i ve sahb ih î f î ku lli lemha-
tin ve nefesin bi adedi ku lli m âlûm in lek."
11- j - ? “ j ^ - A J l < îîp j ) Î 5 ” I j J ^ j l f i j j ı - ^ » J S
ljJı_— J J Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhi
vessellem söyle, de ki; Yeryüzünde gezin de peygamberleri tek-
zib edenlerin akıbetlerini görün. ljJ_kîl f J Ondan sonra dikkatle* S O f , s S
bakınız, tefekkür ediniz. j_ı> j£ İJ l Â-Jj îP (JîT ılâ-LT Tekzip edenler,
peygamberleri tekzib edenlerin hali ne oldu? Ey Peygamberan-i
İzam'ı, ey Rasûl-û Ekrem'in emrini tahkir eden, gözünü aç da et
rafına bak. Tekzip edenlerin neler geldi başlarına?
374 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
ûj— J
s 0 fj^ JJIj o ljİ-LJI /-» j_İ! J J Azamet-i İlâhiye'ye ibretle bak
mak için diyor ki; "Semâvatın içindeki mahlûkat, bir karış yer boş
değil hepsi ibadet ile meşguldür, yerin içinde, denizler de dâhil.
Sor bu münkirlerden yerdeki ve gökteki mahlûkları halk eden
kimdir? İdâre eden, yaşatan kimdir, zamanı gelince öldüren kim
dir? 4ü J J Hepsi Âllâh-û Teâlâ'nındır." Yalnız "vardır" demek, iman
için kâfi değildir. Bugün her tarafta, "Âllâh vardır" diyenler çoğun
lukta fakat arkasından İsâ Aleyhisselam'ı ve Üzeyr Aleyhisselam'ı
isnât ediyor. Ehl-i Sünnet vel Cemaat'in dediği gibi, inandığı gibi
"Âllâh var" demek, hakiki iman oluyor.* /v * O ^
Yazmış, hükmetmiş Âllâh, İlU-^JI nefsine rah
meti iltizam etmiş. Kimse Âllâh'a, bir şeyi hükmetmez. Âllâh, nef
sine rahmeti iltizam etmiş. Derhâl cezalandırmaz, zaman bırakır
tevbe etmesi için. Eğer derhâl cezalandırsaydı, o zaman rahme
te icabeti olmazdı. fJsİJLİ:*. Lâm'ı kasemdir. Ondan sonra Âllâh
CelleCelâlûhû, bütün mahlûkatları toplar. İ —İliJI p J ^ Jl İlâ, lâm
mânâsınadır yahut da tekit içindir. Yâni liyevm il kıyameh, kı
yamet günü de bu mahlûkatın hepsini, Âllâh CelleCelâlûhû top
lar hatta mükellef olmayan mahlûkat bile. Meselâ boynuzlu olan
koyun, boynuzsuz olana zulüm etmiş ise o da hazır olur. Mahlû
katın arasındaki zulüm tamamen faslolur. Ondan sonra mükellef
olmayanlar toprak olur gider. «l-S Ş J J J Onda şekk-ü şüphe yok.
En'am Sûresi • 375
»g r..i;»İ lj^_ı£- j- jjJ İ Onlar ki nefislerini, dünyada hasarete sevk
etmişler. Azab-ı İlâhiye'ye maruz bırakmışlar. Sj-İ»3j J » gi Onlar
elbette Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem'e ve Kur'an'a iman
etmezler. Küfr-ü inkâr olduğundan azaba maruz kalmıştır. Ona,
vâz-ı nasihat fayda vermez iman etmezler.
13- I . w J I j / g * J I j I ^ J j
Yine Âllâh-û Teâlâ'nın azâmetine, tevhidine delâlet. Âllâh'as î s
mahsusturjLgllIj JJÜI U gece de gündüz de yalnızlık da
çokluk da her yerde sakin olan bütün mahlûkat, Âllâh'ın mülk-ü
mahlûkudur. İradesi ile halk olmuştur, vakt-i muayyeni vardır.
Vakt-i muayyeninde gelir, vakt-i muayyeninde gider. -İJ1 j--*j
Semi'dir Âllâh, hepimizin, bütün insanların sözünü işitiyor. »c-J*JI
Âlim'dir, Âllâh yaptığımıza muttalidir, ahvalimizi bilir. Mükâfât-ı
mücazat O'nun elindedir.
Kureyşliler, Rasûl-û Ekrem'e dediler ki; "Âbâ-u ecdadının di
nini niye bıraktın? Böylece vefasızlık yaptın" dediler. Buna karşı
lık Cenâb-ı Hak, Habibine bildiriyor. Böyle diyecekler, cevapları
budur. J J Onlara söyle, böyle diyenlere; L J j 3l_a 3İ ^ l j_lp| "Ben,
Âllâh'tan gayrı bir adamı kendime dost, mabud mu ittihaz ede
ceğim? Ancak mabudum bilhak Âllâh'tır. Ondan başka bir mabud
mu ittihaz edeceğim, böyle mi istiyorsunuz?^jJIj oijO-JİJIA> O s O y s
Bu semâvat-ı ardı yoktan halk eden, sonra »-üaj J j bü
376 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
tün mahlûkatına it'am eden. Bütün mahlûkat, O'na muhtaçtır. Âl
lâh Es-Samed'dir, her mahlûk O'na muhtaçtır. O hiçbir şeye muh-o
taç değildir, muhtaç olan Âllâh olmaz. Kâffe-i mahlûkata j! ,w O j!
it'am eder. J J O'na it'am edilmez." o j - i l ^ Jl J J j Yine onun
bakiyesidir onlara cevap budur. "Ben Âllâh tarafından emrolun-* ' s' s I /
dum." Emir bu; » U j i <J_JI O j il Ol Müslümanların evveli ben olu
rum, her bir peygamber ümmetinden evvel iman etmiştir. Bana/V 0 '
emretti Âllâh, Müslümanın evveli olayım, j l f s -^ - il j - i <j-ij£5 J J
müşriklerle beraber bulunmayayım. Âllâh'ın emri budur. Hâlik'im
budur. Fâtırıssemâvat O'dur. Bütün kâinata it'am eden O'dur. Kim
seye muhtaç olmayan O'dur.
15-
tsU-l usj l J J Bilirim ki korkuyorum. Eğer Rabbi-
me isyan edersem, sizin dediğiniz gibi. »-JâP tldl-P Azim olan
kıyamet gününün azabından korkuyorum. De ki; "Şayet Rabbime
isyan edersem, kıyamet gününün azabından korkarım."o . o .
16- j i i i J I j j iJ I ^ -Jij «ı>-j j j «ip t j i
j_ i Her kim ki t ' j - l ssL ondan çevrilirse, «Lİp o günün azabı. Kı
yamet gününde kimden ki azap çevrilirse, Azab-ı İlâhiye giriftarh s > o -*v
olmazsa, l- t ij j A llâh CelleCelâlûhû ona büyük bir rah
met yetiştirir. Azabını kimden çevirmişse, ona büyük bir rahmet
etmiştir. Azabını çevirmek için de Âllâh ve Rasûlüne iman etmek
lâzım gelir. j - ı^ l jj-iJİ d ü i j İşte fevz-i mübin, büyük bir nimet
budur. Yine müdellel olarak göz önüne koyuyor. Tabii kime kısmet
ise ona olur. İlim de bunun gibi kısmettir. Kime kısmet ise o arar
bulur, kısmeti olmayan aramaz bulmaz. Bu Kur'an dersi büyük bir
kısmettir. Evrâd ile Ezkâr kısmettir. Kimin kısmeti ise memnuniyet
ile alır, devam eder okur. Kısmeti olmayan bırakır okumaz. Cebir
yok ihtiyarladır, kısmettir. Kimin kısmeti ise o arar bulur. Mevlâna
diyor; "Herkesin kafasında bir bekçi var. Cenâb-ı Hak'tan anlat
mak için."
17- d-L-LA i J jj J j l- J J AÎS" J J J i ı? İ l d-L-LA i J jj
(Jlj Eğer Üil d -L - L A Â llâh CelleCelâlûhû, size bir fenalık
olur, sıkıntı, hastalık, darlık verirse 3J J - i u J J (yâni fe lâ radia't
lehû) hiç kimse o sıkıntıyı kaldıramaz. j_ i J l Yine O'dur. Sıkıntı
zamanında herkes hemen hemen "Âllâh" diyor. Sıkıntı zamanında
elini kaldırır tazarru eder, ferah zamanda ehemmiyet bile vermez.
Size bir sıkıntı meshederse ancak O'dur keşfeden. d-L-L-A J 'j
Eğer Âllâh CelleCelâlûhû, size bir hayır, ihsan-ı in'amı kısmet
ederse j_>iî JS yine O'dur. " lâ m ania limâ e'tayte,
vema m u'tiye limâ m enâ'te" Âllâh'ın verdiğine kimse mâni ola
maz, Âllâh'ın aldığına da kimse engel olamaz. Her şeye, sıkıntıya,
kudrete, fakirliğe de zarurete de muktedir O'dur.
o o i, ' ' 0 }18- j n ^ t î l filxj>t]l j i j o iÎ ıP j& Îa JI j i j
O * ' 0 jlaiLİp ı3jJ J_aîâJI j_ ij Mahlûkatın üzerine hüküm sahibi O'dur,
kahreden O'dur, muktedir O'dur. J ı A J i f ^ ^ ' j-*j Hakimdir, her
En'am Sûresi • 377
378 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
şeyi yerli yerinde halk etmiş. Habir'dir; haberdardır, kalbe geleni
bilir.
Şahit de istemişler. "Efendim, şahidin var mı bu dâvâ için."
Ben peygamberim dedikten sonra şahit istiyorlar. Bu adamların
malûmatları yoktur, ağzına geleni söylüyor. Fakat zamanımızdaki
münafıklar ta'n-ı teşyi ile söylerler meydana çıkartmazlar, yoksa
cevaplar mevcuttur.
19- ı _J| ^_ j |j .»- 5.*JJ A <ü\ JJj aSlg-i ı 1 »
4_gJl <üil Ol OjJg »- .151 £-L j-a j r -S / iiJ Olj—2-Ü i i-A
OjSj_Lj La.» j_J -ijlj JL- -Ij U l j_A l_i J-» ■. g -A.i J j-^l ' s s ' ' ' '
O j y O }aSlg_A j_!Sl JJBundan daha büyük şehadet olur mu?
Âllâh-û Teâlâ'nın, Rasûlüne verdiği bu mucizeler, bu mucizelerin
her birisi birer şahittir. Her mucize, Rasûl-û Ekrem'in bir şahi
didir' r ^ J - £ M ^ ÂMâh/. bizimle aramızda şahittir ki' "" t"' "t „ ' 9ben, O'nun hak peygamberiyim. ö lj jd lÜ la Bu Kur'an-ı
Azîmüşşân'ı, Âllâh bana vahyetmiş, en büyük şahit budur, kıyame
te kadar bakidir. Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem'in şahidi
olan Kur'an-ı Kerim, kıyamete kadar bakidir. £_!j j _»J <_> T - S / iJ
Kur'an'ı bana vahyetti, hem size nasihat edeyim, hem de Kur'an,
benden sonra kime baliğ olursa, Kur'an okunduğu zaman kim onu
işitmişse! İşte o Kur'an, şahittir benim nübüvvetime. Bu Kur'an'a
ittibâ etmek mecburiyetindedir ve beni görmüş gibidir. Efendim,
Kur'an'dan başka bir kitap gelmez. Muhammed Sallâllâhû Aleyhi-
vessellem'den sonra, bir peygamber olmaz. Öyle bir peygamber
gönderdi ki O'nun ahkâmı her memlekette, her yere câri olur. Bir
de bu kitap her yerde câridir.
En'am Sûresi • 379
"B e lega " diyor ya, kime bâliğ olursa aynen beni görmüş gibi
dir ve Kur'an'ı dinlemek lâzım gelir. Velev ki bu Kur'an, bir cihazla
da gelir bize baliğ olursa yine Kur'an'dır. Yine Rasûl-û Ekrem'i gö
rür gibi oluyoruz, yine dinlemekle mükellefiz. Mûsâ Aleyhisselam,
Medyen'den Mısır'a sefer ederken gece karanlığında baştanbaşa
nurlanmış bir ağaç görmüş, hayret biraz yakın oldu. Baktı ki " inn i
ene Rabbûke ya M usâ" sadâ geldi. O ağaçtan çıkan sadâ, Âl
lâh kelamı olursa, Âllâh CelleCelâlûhû de bize Kur'an'da beyan
etti. Makine, cihazdan çıkan sedâ, yine Âllâh'ın kelâmıdır. Orada
okuyan adamın lisanından buraya geliyor. Onun için bu Kur'an,
herhangi bir şekilde olursa olsun, nereye yetişirse aynen Rasûl-û
Ekrem'i görmüş gibidir. Bu Kur'an, dost-u düşman memleketlerin
de radyo, televizyon ve cihazlarıyla her tarafa sedâ veriyor. Her
tarafa tebliğ edilmiş oluyor. Her nerede, kim tarafından dinlenmiş
ise mükellef oluyor. Kabul ederse Mü'min olur, kabul etmezse kâ
fir olur. Eğer duymadı dinlemeseydi, şahikân-ı cebel gibi olurdu.
"Bir peygamberi duymadım, Kur'an'ı işitmedim" diyebilirdi. Bu bir
özür oluyor fakat bugün özür kalmıyor. İşitiyorsun, Kur'an'ı ta
mam. İnanıyorsun tatbik et, amel et. Mademki işittin, mecbursun
onu aramaya.
^ J - I İ-jJI 4İii £_» ûl û j i j - i iü f-sLIsî Rasûl-û Ekrem; "Onlar be
nim şahitlerim. Kur'an benimle sizin aranızda Âllâh-û Teâlâ şahit
tir. Hak rasûl olduğuma şehadet eder."
û j i /_İ» lj jL^Ij o l j_* /-İil J J jj_i.l J J J "Ancak
mabud birdir, sizin yaptığınız şirkten ben beriyim. Siz, Âllâh-û
Teâlâ ile beraber başka ilâhlar bulunduğuna gerçekten şehadet
eder misiniz? "Ben şehadet etmem" de. O ancak bir tek ilâhtır.
380 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
Benim, O'na eş tuttuklarınızla hiçbir alakam yok, tamamen beri
yim.
Kur'an-ı Azimüşşân Vahy-i İlâhi, hıristiyanlarla Yahudiler, ule
maları diyelim. Onlar, Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem'in
ahvalini, evsafını Tevrat ve İncil'de okuyor biliyorlardı. Fakat o
zaman iş başında bulunan (şimdiki ıstılahla diyelim din adamları.)
Bu din adamları, onlardan birçok para alıyorlardı. Eğer onlar, bu
hakikatleri itiraf etselerdi, bu paralardan mahrum kalacaklardı.
Öyle ise "biz alacağımızı alalım, sonrası ne olursa olsun" dediler.
Bu ayet, işarettir onlara. Cenâb-ı Hak buyuruyor ki;
ıl»UİkJI f-A/ipI Ş_;l!l Kitap ki Tevrat-ı İncil'dir o zaman. Onlara
kitap indirdiğimiz yahudi ve hıristiyanların din adamları, Ü j i ^
Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem'i halis tanısalardı. L I k
fJU l1 1 ö j J y u Nasıl ki bir insan kendi oğlunu birçok çocuklar için
de tanıyor, bunlar da aynen Rasûl-û Ekrem'i böyle bilirler. Hatta
Ömer İbni Hattab Radıyâllahû Anh, Abdullah Bin Selam'a demiş.
Abdullah Bin Selam Radıyâllâhû Anh, ulema-i yahudiden idi. İman
ettikten sonra çok yüksek dereceye yükselmiştir. Demişki; "Ayet
teki gibi Oj— L-t f evladını tanıdığı gibi beni tanır, sen
nasıl anlıyorsun bunu?" "Efendim evet, ayet tamamdır fakat ben
daha fazla biliyorum. Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem'i ev
ladımdan daha ziyâde kuvvetle biliyor inanıyorum. Ben ve anası
evladımı biliyoruz fakat muhtemeldir ki anası bir hata etmiştir de
benden değildir. Benim kalbime Muhammed Sallâllâhû Aleyhives-
En'am Sûresi • 381
sellem için böyle bir şüphe, az da olsa bir tereddüt gelmiyor, gör
düğüm inandığım gibi hezâ Nebiyyullâh."
»g l- j?»İ j- jjJ İ Hüsrana girenler, inkâra girenler J » g
üj-i»3j elbette iman etmezler. Çünkü hasaretle lekelenmişlerdir.
İman iktisab olunacak şeyi kaybettikleri için.
21- J j| o Ij L> ^ıjL-i jl / J Ü «uil ^j-sil j —o* Jkl j-* j
bŞjo -oil ^ i i l j-O* » ik i Kimdir ki daha zalim, ondan
daha ziyâde zalim yoktur ki Âllâh-û Teâlâ'ya iftira eder, şerik ya
par. Bundan daha zalim kimse var mıdır? Âllâh'a iftira edenlerdeni> i S
ziyâde zalim kimse var mıdır? c O Ü Ji Yahut da onun ayet
lerini tekzib eder. 4J>I Muhakkak Âllâh CelleCelâlûhû £ - iij J iflah
etmez, azaptan halas etmez. Oj-O.Jl.kJI O zalimler felâh bulmazlar.
22- j j j j l j-Jİ IjS^_iİ j-j-j-î-J Jj-âS »3 p J J4
♦ J J1 0 ^
Ey Habibim, ümmetine bildir de kıssadan hisse alsın. O
gün ki ULo>- hepsini mahşerde toplayacağız. Neşir; ka
birden kalkmak. Haşir; toplanmak. Hesap için, kıyamet için top
ladığımız zaman. I jS^-ii j - j jü Jj- lj »3 Sonra da Âllâh'a şerik olan
ları tehekküm kabilinden, melek lisanından derler ki;j! tJ ’ **
Ûj-O-^S »_İ Ü j-jjJI "Hani nerede sizin şerik ortak sandığınız? Âl-
lâh-û Teâlâ'ya şerik, ortak sandığınız ilâhlarınız" diyeceğimiz gün.
382 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
f-gs lli j-S o fJ fjs Sonra onların fitnesi, cevabı, mazereti. 1 J l
Ij-J/S Dediler, j-S 'j-U / J i La LÎJ5 ^İiljcevapları inkâra düştüler.
"Âllâh'a kasem ederiz .Ya Rabbi ,biz şirk yapmadık "diyecekler.
Böyle olunca diller tutulur ,başlar azalar söylemeye. Her aza
diyecek; "Ya Rabbi, filan günde filan işte beni sarfetti." Azalar
başlar, ona şehadet etmeye. Azalarına bu defa; "Niye şehadet
ediyorsun, sen benim azamsın." "Her şeyi konuşturan Âllâh,
beni de konuşturdu seni böyle söyledim" diyecek.
24- d j j - S - â j I j i / i / a f g l p f g “ â i l u y l p I j J İ S " j k i !
J j l ^_Ip I j - J i İ j _ k î l Ey Habibim, bunların hamakatını<1
görüyorsun nasıl tekzib ediyorlar. Dünyada şirk, şerik yapmış. Bu
rada "yapmadım" diyor, Ojj-S-âJ Ij-j/ /-* f4 Î* J-^ j yaptığı iftirayı.
Nefislerine karşı nasıl yalan söylediler, uydurdukları putlar da nasıl
ortadan kayboluverdi.
25- -3j ®j-g-2-â-J (1)1 'Lo ı f-gjjlî -i-P L-Jüt-j LJI j_a f g ‘ aj
d-ijJi/^ j j/_>- lii -s- /-gj 1 j-îa.jj J “ji J " ı j-j |dij ij-Sj gjüi
j j j J l J ı ıİ l; î ıjj-İS' j_j.j5l Jj-İj
Hâlik-i Kâinat, emrediyor Habibine. Ey Habibim, Kureyşiler
içlerinden seni Kur'an okurken dinleyenler var. Müşriklerden biri
diyor ki; "Okunanlar evvelkilerin, Tevrat-ı İncil'den alınan hikâ
yelerden bahsediyor, Esâtir'ul evvelindir" demiş. Ebû Süfyan da;
"Bunun fesahat-ı belagatı var, hakikat görünüyor içinde." Ebû Ce
hil de demiş ki; "Sakın böyle söyleme, bunu itiraf etmektense
En'am Sûresi • 383
ölüm bize bundan ehvendir." Hepsinin söylediği başkadır. Simâ,
simâ-i kabul olmalıdır. Gidip de bakalım tecrübe edelim şeklinde
olmamalıdır. Buyuruyor ki Habibine Cenâb-ı Hak, onların bu hal
lerini, gayıpten haberdir.£
f 4 O n l a r d a n , Kureyşilerden bir kısmı var ki dLÜl ^ - I J
Kur'an-ı Azimüşşân'ı senden dinler fakat niyeti iman değildir. Çün
kü onların kalplerinde imansız gideceklerine dâir Hükm-ü İlâhi zu
hur etmiş. o i1 f-j^ S _İP Biz Azimüşşan, onların kalpleri
nin üzerine perde yapmışız ki Kur'an-ı Azimüşşân tesir etmiyor. (ûl
Aj Tefekkuf için perde yapmışız, anlamazlar Kur'an'ı. Demek
ki Kur'an'ı kâfir anlamadığı gibi, münafık da anlamaz. Okumuş
olsun, Arapçayı bilmiş olsun, yine anlamaz Kur'an'ı çünkü kalp
lerinde perde vardır. Kur'an'a münkir olan hoca da olsa, profesör
de olsa Kur'an'ı anlamaz bilmez. Kur'an'ı, kalbinde iman dolu olan
bir kalp sahibi anlar bilir. I -Sj f-jpü l < -ij Biz Azimüşşan, onların
kulaklarına da sağırlık koymuşuz, söz oraya girmez yahut tesir' a •
etmez. o l Js 1j^Jû'j Ey Habibim, müteessir olma onların inkârın* i. x
dan. Bütün mucizeleri de görseler / j Iji»^ J yine iman etmezler.
Çünkü küfür üzerine halk olmuş, lâzım olduğu yere gideceklerdir.
iJ j l—>■ İÜ Küfrünü ileri götürür, sana karşı karşıya gelir inkâr
etmeye, d L jjJ iU o mücadele ediyor seninle, yâni evinde, cemaa
tinde söylemiş onunla iktifa etmiyor, senin huzuruna da gelir inkâr,-•0 -• s ~ , o 7 '•> s * *
etmeye başlıyor. j —J j J I ^L^-I J l IİL* ûl Ij^_Ü j-jjJI J j l j Küfürde
kalanlar, Kur'an hakkında bir şey diyemez de "Bu kitapta olanlar
ancak eskilerin efsanelerinden başka bir şey değildir" derler.-s A (T
-- ' \ ' ° ' J'ı*) / '•/*/2 6 - û j j - * - > " J / » j f j - n â - t l j I û j ^ - l j j ü ' j O P û j ^ - i - j j O P û j - j - i - j f * j
384 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
«lİ p Oj-frij »-»J Onlar halkı nehy ediyorlar, Kur'an'a ve Rasûl-û
Ekrem'e ittibadan men ederler. «İp O jH-jj Kendileri uzaklaşıyorlar,
halkın içinde tâbi olmak isteyenlere de mani olup bırakmıyor engel
oluyorlar. Hem halkı men ediyor Kur'an'dan, kendisi de uzaklaşı
yor. » 4 - lİ î J l Oj-£ifrj (Olj Onlar, bu hareketleriyle ancak nefislerini
helâk ederler. Oj S*—^ /--ij Haberleri yok, farkında değildirler. Bu
halleri, Rasûl-û Ekrem'e düşmalık değil, doğrudan doğruya kendi
nefislerine düşmanlıktır. Ebedi olan helâke sebeptir.
27- o/-jL> ( >Jl-Sg J j s—1 /-ihî-i /-j Ij-İ/Ü j/_-Jl Ij-iSj i l Jj> 0 * *
j j- ıl iJ—Jl j - i Oj-£-jj /-—jj
j_JJ Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem
eğer görsen hallerini. j l l i l Ij-iîj i l Cehennem onlara arz edil' ' >
diği zaman onların hali ne hüzün, ah-û figan. I jJU i Diyorlar; U
L i J "Keşke, ay ah nolaydı! Dünyaya geri döndürülseydik de bun-^ S * s '
dan böyle iman eder müslüm olurduk. ^ J ^ J j Rabbi-''o S } ^
mizin ayetlerini tekzip etmezdik." j- j iij i- J l j - i Oj-£$J "Mü'minler-
den olsaydık" dediklerini görseydin. "Ya Rabbi! Bir âlem daha yap
da bizi götür de biz iman edelim" duaları bu.i?
28- 4_!p îj-fri U J î j i u j î j i j j-jj j i s O ji j îj-St? u 1 4 J i J j j j
0 - / ».#5i
' s 0 } o ^»_4! IJU Zâhir olmuş onlara, JJ-î j i Oj-i*4 Ij-Su /-i evvel giz
ledikleri küfr-ü şirki görüyor, karşılarına çıktığı bizâr oldukları için
böyle söylerler. Şayet geriye döndürülselerdi, yine nehy edildikleri
şirk ve isyana avdet edeceklerdi. Zira va'dlerinde yalancıdırlar. jJj
En'am Sûresi • 385
Ij S/ Eğer onlar reddedilirse faraza Âllâh-û Teâlâ, bu duâyı kabul
etse de bir dünya halk etse, bunlar da o dünyaya iade edilse,
ü p Ij-gi LdJ lji/-ü aynen yine bu hale avdet ederler. O ^ î^ »h P'j
Onlar bu fikir, temenni de kâzibtir, yalancıdırlar.
29- ı a j ı ^ j . j j ı ı ü ı ı ^ J | ^ O | i j j J ı » j
ljj/3 j Onların söylediği (kâfirlerin, münafıkların) evvel nasılo
inkâr etmişlerse, bugün de odur, kıyamete kadar da odur. ( _a (Ol
l_ jJj\ U İ l^ - J l "Ancak bizim dünyadaki hayattır, bu dünyadaki
hayattan ibarettir. Bir daha dirilecek, ba's olunup bir daha ha
yata gelecek değiliz" derler, ahireti inkâr ederler. Hatta daha da
ileri giderek, "Kimse gelmiş mi oradan?" derler. j- J jjL lİ j j J ü l_aj
Meb'us; gönderilmiş. "Biz haşra gönderilmeyeceğiz, haşra gönde
rilecek değiliz" diye inkâr ederler.
3 0 - l-i-j/j İj-Jl» (3->J/j I ia ^r-^l Jl_» -L lj-i»j | d>j-* j-Jj
IOjj_İKj r-Ş-iS /-a-, ___l l —*Jl \j_3jij (Jl-J
I Ü ]_!j Ey Habibim, onların halini görsen va
kıf oldukları zaman Huzur-u İlâhi'de, mahşerde. Bir tarafta cehen
nem hazır oluyor, o zaman cehennem bu kâfir münafıklara, J l i■k ° * \ o ' " '
(3-^/j l i_a ^T-lJl "Sen dünyada bunu inkâr ederdin. Bu hak değil
miymiş!" buyuracak. HJ/J İj-Jl» "Evet ya Rabbi! Kasem ederiz
Cenâb-ı Hakk'a, haktır biz hata etmişiz. Rabbimiz hakkı için evet"
diyecekler. O vakit, itiraftan sonra da »-siS L a _ lU ü l I jJ j jJ J U
Ojj-i£5 "Bu dünyada yaptığınız küfürden dolayı, bugünkü azaba
386 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
giriniz. Tadınız! Siz buna inanmıyor, küfrediyordunuz." buyuracak
Cenâb-ı Hak.
31“ IjJ/î OJU <p/_«Jl İÜ -2-— “ l *1-2Îj Ij_J.Ak ş_jjJl j_ı>- j _î
f_>jj.fk -î f-*jijji f-*j /-fi» li^jS /_- -î iî3j- «j>- /.j
ü j j j - £ VI
4İii */_İL Ij_jİ^ Ş_>iİl j - l - İ_s  llâh-û Teâlâ'ya kavuşmayı tek-
zib edenler, muhakkak ki hüsranda kaldılar. <£/_lJI f-fStU- İÜ ^-i—
l iü u Kıyamet ansızın geldiği zaman, / i j _ l— LJ Ij_Jls "Ey hasret-i
nedamet! Dünyada ne kadar gaflet ile geçirdik, /-fi» H k j i /_* _Î*
ısrar ettik küfürde, âmal-i salihayı bıraktık." f—ajl^jl f—*J
Hatalarını, günahlarını omuzlarına arkalarına yüklenecekler. (Mi
saldir bu.) "yevm e tûb leseâ ir" Bütün esrarlar meydana çıkıyor.
f_^jj-fk Arkasına almış yükünü, Huzur-u İlâhi'ye çıkıyor. J l
Ojjj-J /_- £LS Bakın, ne kötü o yüklenecekleri şeyler.
32- O jj& J J £ İ j - f i l jlİJÜJ 5-fJJ v-*J J l L p İ il Sj-l^JI l_-J
Oj-l-2jo J_sl
x x CÎ 9 °j_fJJ J l L-1S.JJI aj-!>JI l_-J Yukarıda onlar dediler ki; "Dün
yanın hayatı, hayat odur, ahiret yoktur." Ona cevaptır. "Dünya
nın hayatı, ahirete nazaran oyundan başka bir şey değildir. JlJdJJa* ' S ' S « o -• f
Oj_Îi^ J-ii Oj_âIJ Ş-J.İÎ! Sj-^VI Hayat-ı dünya bundan ibarettir"
diyor aldanmayın. Kasem ederim Âllâh'a! Ahiret, Âllâh'tan kor
kanlar için. En hayırlısı, dâr-ı ahirete çalışmaktır. Niçin taakkul
etmiyorsunuz, tefekkür etmiyorsunuz? Ahiretin, dünyadan efdal
olduğuna hâlâ aklınız ermeyecek mi?
En'am Sûresi • 387
3 3 - j _ £ J J d J j j j İ o J f ^ s i i ^ İ J l d J ^ d * J j f i i s Ü
' S o l ' ^( J j j L _ > t : > o « ü i l û i L - j Î j j - ^ - A - J Î ^ J l
A y e t - i K e r i m e n i n s e b e b - i n ü z u l ü . B a ş t a E b û C e h i l o l m a k ü z e
r e m ü ş r i k l e r i n i l e r i g e l e n l e r i D â r u n n e d v e ' d e t o p l a n ı r l a r d ı . R a s û l - û
E k r e m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m h a k k ı n d a a ğ z ı n a g e l e n l e r i s ö y
l e r l e r d i . İ ç l e r i n d e n b i r i s i s ö z a l a r a k , " M u h a m m e d S a l l â l l â h û A l e y
h i v e s s e l l e m , 4 0 s e n e a r a m ı z d a d o ğ r u s ö y l e d i ğ i n i , h e p i m i z M u -
h a m m e d ' ü l E m i n o l d u ğ u n u b i l i r v e t a s d i k e d e r d i k . Y a l a n i ş i t m e d i k ,
b ö y l e o l d u ğ u n u d a b i z s ö y l ü y o r d u k . S i z n i y e b ö y l e d e ğ i ş t i r i y o r s u
n u z ? " d e m i ş . B u n u n ü z e r i n e E b û C e h i l c e v a b e n ; " B i z i m i t i r a z ı m ı z
o n u n ş a h s ı n a d e ğ i l d i r . O n u n t e b l i ğ e t t i ğ i b i l d i r d i ğ i k i t a b a d ı r . B i z ,
o n u i n k â r e d i y o r i n a n m ı y o r u z . " H â l i k - i K â i n a t , H a b i b i n e b i l d i r i y o r .
" E y H a b i b i m , o n l a r ı n i n k â r ı d o ğ r u d a n d o ğ r u y a b a n a d ı r . S e n m ü
t e e s s i r o l m a . "
fJJü J-î B i z A z î m ü ş ş â n b i l i y o r u z , 4 j I s e n i m a h z u n e d i
y o r . i J j J j î j ^Ul O n l a r ı n s ö z l e r i s a n a d e ğ i l e l i n d e k i k i t a b a . İ n k â r l a r ı
s e n i m a h z u n e d i y o r . d ı i j j j o J f-gSÎİ O n l a r s e n i t e k z i p e t m i y o r ,
' / ' t i ' s ^ b e l k i b e n i t e k z i b e d i y o r . 4 ü l j-j-JÎkJl j-xJJ A m m a z a
l i m l e r b i l e b i l e  l l â h ' ı , a y e t l e r i n i i n k â r e d i y o r l a r . S e n i d e ğ i l , a y e t l e r i
i n k â r e d i y o r l a r .
3 4 - i j â j l j l j - j j S Î _ a u - J - P i j j ; i i d — L . S j - A C - . _ J . j S J _ î J j
J j L $ j i 5 f 4 J ı
d - İ l s j _ A J — İ . J J J ü J Y a M u h a m m e d S a l l â l l â h û A l e y h i
v e s s e l l e m , y e m i n e d e r i m k i s e n d e n ö n c e g e l e n p e y g a m b e r l e r d e
388 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
tekzib olunmuşlardı. ıjj_I_ aJ Onlar sabr-ı tahammül ettiler. ^_iP
Ijhjİ " /J> Yaptıkları tekzip, onların yaptığı tekzip üzerine sabr-ı ta
hammül ettiler. Ij İj İJ Üzüldüler onlar, 1 jj, >j f g:“.ı ^ -^ tâ bizim
yardımımız onlara gelinceye kadar. Bizim yardımımız gelinceye
kadar sabr-ı tahammül ettiler. Sen de sabr-ı tahammül et, yardı
mımız gelir sana. <ü1 oLUSCJ c J ia J j  llâh-û Teâlâ'nın kelime
sine, va'dine tebdil-i teğyir olmaz. Va'di budur ki; Enbiya ve Evli
yasına nusret yapar, düşmanlarını helâk eder. JJüj
j - L - j i J ı Peygamberan-i İzam'ın ahvalinden bunu sana bildirdim.
Hâlik-i Kâinat, bu ayette Habibine serzeniş gibi yapıyor. Diyor ki;
"Hüküm benimdir, emir benimdir. Bunların iman etmelerine yol
yoktur. Ne kadar mucize görseler yine iman etmezler. Öyleyse sen
teslimiyet göster, başka bir şey mucize isteme."
35- ^_j /____2-â.j ^ »s 1 ____ —ı d/___ 3 f_gi?ıj.pı d - j-p j_is" o/s" (1 İj
^1* f 4 i i * j i ı ; / ! j j j fg p U s a U J i u d i, jı ^ J ı0 ' * \ 0
j-^ UUJı j_* j-jj^J J-s ^J-gJi
f_4-S;s1j_Pl d i l ip j_iS d/S d ıj "Bunların dinden i'razı sana ağır gel
se bile, sen bunu izale edemezsin. L -Lk L - ı d/s Eğer gücün yeter-0 o s
se ^ j J I ULâj i j 1 yerin dibinden, denizlerden bir menfez
aç ve bir merdiven kurarak semaya çıksan, bütün delilleri dışarıya
çıkarsan göstersen onlara */._İJı Uİ_- jı yahut merdiven gibi
bir şey yapsan. Gökteki ay-yıldızları, melekleri azametime dair
onlara getirip göstersen! Yine iman etmezler çünkü iman yolu on
lara kapalıdır. Â /j fgo liâ Sen hangi ayet-i mucizeyi getirsen, iman
ettiremezsin. ^J-gH ^Jip ^ *-/- j-Jj Eğer Âllâh isteseydi,
En'am Sûresi • 389
° iv ^hidayet üzerine cem ederdi. j ı U U J l j_ i ,>Sjx.3 J - î Cahillerin tale
bi gibi yapma. Herkes neye halk olmuşsa, o yol ona kolay geliyor,
onu takip eder, ona yetişiyor. Cehennem ehline kolay gelmiyor,
ağır geliyor. Cennet ehline de bu yol kolay geliyor" buyuruyor Hâ-
lik-i Kâinat, Habibine.
j-jjJI /-—>1 Ey Habibim üzülme. Senin davetine icabetu ~ t • " i " ' i
edenler o kimselerdir ki O^Ü-Ü yâni simâ-û kabul ile senin sözü- o °
nü dinler, itâat ederler. ^ - jj lilj Ölü olanlar; kalbinde Zikrullah ol
mayan, hele kâfir müşrik olanlar. Onlar, ölü gibidir. Ölüye işittirme
imkânı yoktur.
Ancak hakkı işiten, kalbi uyanık olanlardır. Onların hali de
<oil j j d l j kıyamette, Cenâb-ı Hak onları da kabirden çıka
rır mahşere hazır eder fakat cezasını görür. o ! ' » i Âllâh'ın
emrine rucû ederler. Cenâb-ı Hak, onlara lâyık olan cezayı verir.
Huzur-u Saadette dediler ki; Bu Safâ dağı bize altın olsa de
diler. Bir kısmı, "Mekke iki dere arasındadır bu dereler ortadan
kalkıp geniş olsun, sahra olsun." Bir kısmı da; "Melekler gelsin
sana şahit olsun" diye ayrı ayrı tekliflerde bulundular. Âllâh! Her
şeye muktedir olup her şeyi yapabilir. Buna ihtirah derler. "Bunlar
olursa iman edeceğiz" diyorlar. Rasûl-û Ekrem duasıyla bunların
birisi olsaydı, yine iman etmezlerdi. İman etmediklerinden dolayı
da hepsi helâk olurdu. Hâlbuki onların sülbünde Mü'minler var,
nitekim sonra zuhur etti. Onun için Cenâb-ı Hak, bu ihtirahı kabul
etmedi merhamet ettiğinden dolayı.
390 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
37" Oİ Jj-iJ (Ol ^-Lp /i/-» 4Üİ (Ol J-» ;/ j-a o l JİP Jj-i Jj-J lj-Jl»j
Oj-iLk: J ^ j iS Î j_sü j
9 s o ' ' } ' a ' * '3_j\ o lLP Jj_j J j J \j_Jl5j "Niçin bir ayet nazil olmuş, Safa Dağı
V 9 * S ' sı ~ G ' \ t ° *altın olmuyor o / j _» Rabbinden?" <_Jl J j - ij (Ol ^_LP /il-» 4ül (Ol J-»
\ s ' s s * ' S 'Â llâh, muktedirdir onların istediklerini yapmaya J _*j£ l j_£JJ
O j- i ik amma çoğu bilmezler menfaatini. Onların menfaati, bu
mucizelerin indirilmediğindedir.
38- ı_a » ü t i i l r_ai J| yşiL j j j i ^ o i i ı^j
^ j - ^ h < ^ j (J-» y '- .& ı n L y
j_a> Tekit içindir. oJlS j_a> U>J Yeryüzünde herhangi,
"yedübbü alel a rd ı" yeryüzünde yürüyen bütün mahlûklar, J j
j_jlL havada uçanlar, j_JaJ kanatlarıyla havada uçanlar.
Biliniz ki onlar hepsi, Âllâh-û Teâlâ'nın bir kavm-i ümmetidir, ce-• ^ ' * ' 9 * S
maatidir r-SülL>\ »J>l J l sizin gibi. Âllâh, onları da yoktan halk et
miş. Halk ettikten sonra iaşe ediyor, idâme ediyor. Eceli geldiğinde
gider. Bütün hayvanlar da sizin gibidir.o o ^
«t _A j _» _L££Jl L ü j İ U> Terk etmedik, biz Kitabullah'ta,
Levh'il Mahfuz'da ve Kur'an'da bunların ahvalini, hepsini beyan^ ^ o o S ' î
ettik. O jj- i^ »-$;•/ »-j Bu hayvanlar da sonra Huzur-u İlâhi'ye,
haşra gelirler. Haşra niçin gelirler? Orada da hesap var. Boynuzlu
olan bir koyun, boynuzsuz olana zulüm etmişse, boynuzlu olarak
zulmedene kısasını yapar. Ondan sonra "yâ leyteni küntü tûra-
be" Emr-i İlâhi zuhur eder, onlar toprak olur hesap kitap olmazlar.
Hak, haktır. Hakkını alır, azabı olmaz.
En'am Sûresi • 391
39- l İ L ^ A l L i : j i o L - İ J l -3 »_£.JJ ^ L^vj/J I j- jk j- j jJ lj
» Jb—. ı i l?lJ— -İ-P «“i J,-:îtj l - i j (j-ij
Llj/j/j Ij-jJS j - j j J l j Onlar ki Kur'an-ı Azimüşşân'ı tekzib edi-'' r ^ 9 '
yorlar. Kulakları hakkı işitmez, dili de hakikati söylemez.
Tekzib edenler eğer ki dünya umurunda her şeyi bilir fakat haki
kate gelince Âllâh, kulağına işittirmez ve dili de hakkı söylemez.■k 0 ğ ' 1> J 3 ^«JUUij <ül L İ j i o L -m J l A llâh, kimin idlalini isterse idlâl eder,
f ' „ t odalalete götürür. L&j jü j Kimin isterse Âllâh, hidayetini ^İP
» J i l - l i -klS-f doğru yolun üzerine getirir ve o yolda hareket eder.
Hâlik-i Kâinat emrediyor. Münkirlere karşı, ehl-i Mekke'ye kar
şı tevbihtir. Fakat bütün mahlûkata karşı hitap ediyor. Âllâh Cel
leCelâlûhû diyor ki;
40- Oî OjPj 5 i ı S-iiî İP/-İJI »fc^î j î i ı ^ iİ p » fc J î Oî ^ ^ İ j î J î
j - î i/ ^ »—s-iS
^^££jîjî j j j Söyleyiniz. «Sil ıi»U-P »_£_;5î (Ol "Eğer Âllâh'ın azabı,
size dünyada gelirse mesela zelzeleler, hastalıklar, azaplar başını
za gelirse İPLİJI » d iİ j î yahut kıyamet koparsa başınıza, «Sil
O_j-PJû Âllâh'tan başka gayriye mi niyaz edersiniz?" Ne kadar kâfir
olursa olsun, sıkıntı zamanında "Âllâh!" diyor. Eğer başınıza bir
belâ musibet geldiyse, jj-AiU» »ÜS' Oî eğer doğru iseniz başka bir
mabut var yahut da İsâ Aleyhisselam'a şerik koştuğunuzdan niçin
onları çağırmıyorsunuz da Âllâh diye çağırıyorsunuz?t. j 0 0
41 O j—i.5 /i O j i ‘“i5j A /»ca* OI AıJ I OjP /i i £ J 3 OjP J5 û /j I J*J
392 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
Oj-pJû al_jl J J Ancak Âllâh-û Teâlâ'yı niyaz edersiniz.
frlî-Ol o JI Âllâh da istediği zaman, isterse o belâları bat. jj ^
şınızdan def eder. L* O j- llS j O zamanlarda, Âllâh'a şerik
yaptığınız şerikleri unutursunuz. Sıkıntılar zamanında ne puta da
yanıyorsunuz, ne İsâ'ya, ne Üzeyir'e ancak Âllâh diyorsunuz. Eğer
doğru ise, bunlar mabut ise niçin onlara dayanmıyorsunuz? Belki
o zaman herkes Âllâh diyor.
4 2 - »gJÜ ^3-^JIj jL jfc JL »JlSİJlS dU Iİ J l i l lL - J İ JuüJ
d i l l i j-* »_il ^ Jl Hi-J-jl Jl-âJJ Biz Azîmüşşân, H LJ-J sendenfi ""s «—• t ® jj ®
evvel birçok peygamberleri gönderdik, frl^aJIj tL^ lIJlı _a>/S
ahzettik onları. O halkı sıkıntılarla, şiddet ile *l _£aJIj
hastalıkla sizden evvel çok peygamber gönderdik. Peygamber
gönderdiğimiz insanlara da sıkıntılar, müşkülâtlar verdik. »—giiJ
O j-i^aiJ Belki Âllâh'a tâdarru ederler, yalvarırlar, iman ederler.
Olur ki şirkten yüz çevirir, tevbe ve istiğfar ederler diye darlığa,
sıkıntıya, hastalığa uğrattık.
4 3 - » g i _ ı i j f j I j - i ^ m i ; ir J j iS
OjJÎOJu I j- i l i L* O ik L İJ i
o ^ ^
\ l h \ j »JUÜ- i l V]ÂS Bu musibetler başlarına geldiği zaman ni
çin pişman olmadılar, tâdarru edip Âllâh'a yalvarmadılar? Ij-i^iaSjı jı ^
»—g-jjis c —lS j - p j Amma kalplerde kasavet hâsıl olmuş idi. j-J5j
Oj-ioJO I j j l i L*> pik: iül fg J Şeytan onların yaptığını tezyin etmiş
tir, kendilerine hoş göstermişti. Tazarru etmediler.
En'am Sûresi • 393
44- ısı ^ _ k cJ r ı ı j J f - j l p <0 ijj_ rl /_» ij_ is ^Us
ûj_II.» f_* İ s l i oa_*_> f_ft/t Jl -I lj_jjl /_«_> Ij->- j i
0 ijjjrS /_» Ij-It LuS Eğer dünyanın mal-ı serveti, Âllâh'ın emri
yolunda sarf olursa nimettir. Eğer Âllâh'ın yolu hilafında sarf olursa
elbette azaba sebeptir. İşte bu kavimler, Âllâh'a tazarru etmedik
leri için biz de onlara mâl-û nimet verdik. Ne zamanki terk ettiler,i * f X X ^
onlara yapılan vaz-ı nasihatı. J.T f-jf^P UL>tiâ Dünyanın
hazineleri, refah ve nimetlerini onlara açtık. Mal ve servet sahibit ' ' ~ „
olsunlar, "Âllâh" demeye vakti kalmasın. Ij^jS isi Batarla, ki
birle, azametle, mal-û servetle güvensinler. âjJ u f-AUJu>-1 Uo
û j-U l» f—* Is/_S Refahla tam ferahlandıkları sırada ansızın onları
alıverdik. Hepsi bir anda me'yus ve nevmid oldular.
X ® h $ ° ^ x ö j ^45- j -gJ/*JI ii> tJIj I j i ik j A l I fjiJI j^ls l s
1 X X x Ö
Ij- ilk J jJ J I fj_2JI J_jlS ^_kîs Böylece şirk ve isyanla nefislerine
zulmeden kavmin arkası kesildi. Hepsi helâk oldu kimse kalmadı.
J-^-JUüi ı ^ Jl_1>JIj Rabb'il Alemin olan Âllâh-û Teâlâ'ya ham-
dolsun ki zalimleri helâk etti.
Mevlâna Celaleddin-i Rumi buyuruyor; "Taatın, hayrın, iba
detin, iyiliğin kapısı açıktır. Açık olmakla beraber herkesin gücü
yetmez oraya gelmeye. Açıktır fakat gücü yetmez. Bir padişahın
saray kapısı açıktır. Bununla beraber hükümdarın izni olmadan sa
raya giremez. Kaderin kilidi de ancak Âllâh'ın elindedir. Kitabı alı
yor, "ben okuyamıyorum" diyor. Sahibi okumasını istemiyor. Âllâh
CelleCelâlûhû, ona irade etmemiştir. İbadet-i taatle meşgul olan
394 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
kimse, "ibadet-i taatle uğraşıyorum" diye minnet koyma. Senin
değildir, bu iltifatı sana Hâlik'in yapmıştır. O fikri senin kafana o
koymuştur. Herkes istediği yere giremiyor. Bal arısına bal yapma
kudretini veren Âllâh, yılana da zehir yapma kudretini vermiştir.
Bal sahibi zehir veremez, zehir sahibi de bal veremez. "Ben doğru
yoldayım" diye tekebbür etme. "Elhamdülillah" demek iyi olur. Bu
sözler iyi faydalıdır eğer simâ-i kabul ile işitip amel edersen, yo
luna gidersen iyidir.
46- j_A f-CjjİS u-İp f-* jÎu jlj f£-*-A-w 4 l Ju -l (Jl f j i j l j l J.S
' i o s ° 3 i f I ' MI */'* !, a S a @_*f *m j jI *- u 11 ° j-^si ^ı
0 f ' s ' *J -S Ey Habibim, onlara söyle. _s lj>l "Söyleyiniz Aül Jl- -I (Jl
* $ s ^fC Ü - L sizin kulağınız var işitiyorsunuz her şeyi. f_£jukjlj Eğer
gözünüzü kapatır kör ederse, sizin kimin gücü yeter gözünüzüo l* * * ' ^
açmaya. f-xjjİS ^-İP f - ^ j Eğer Âllâh, birdenbire kalbinizi hat
mederse, kalbinizi kapatır aklınızı izale ederse, ondan gayri kim,t s , % o ' r ' o
hangi ilâh, onları size getirmeye kadirdir? o f-Cjslj *Sil J İP o l j_A
Âllâh'tan gayri kim yapabilir? Bu kulağı veren, bu gözü veren, buı a
aklı veren ondan başka kimdir?" o L J J l J îJ - U <
bibim, böyle beyan ediyoruz ayetleri ki anlasınlar. J j J i U f_* f j
Yine kabul etmiyorlar, yine küfürlerinde devam ediyorlar. Böyle
iken yine onlar yüz çeviriyorlar.
47- f j j j ı J j Ü * » J * ! j ^ j i İ H : i ı - / İ P f i y i Jj f İ £ j j j J i
5j_A.JLkjl
) S S O }f-x£>lj>l j p Yine buyuruyor ki yâni ehbiruni, bana haber verin.
11 a o ^ 0 jy & O«Ail — i JüP f-xjsl (Jl Âllâh'ın azabı size gelirse ansızın, ansızın
En'am Sûresi • 395
bir azap gelirse S J f— Jl yahut açık ya gece ya da gündüz böyle bir5Î o
azap gelirse, Oj_UlkJI p-âJI J l d ıl£ ; J-* helâk olan, hüsranda olan
zalim olanlardır. Zulmeden kavimden başkası helâk edilir mi?
Kâfirin helâki ebedidir. Mü'minin helâki kabuğu üzerindedir.
Helâkten sonra Âllâh CelleCelâlûhû, onun amelini iptal etmez.
Onun kabuğunun kırılması, onlarla bulunmasındandır. Hepsi be
raber gidiyor fakat birisinin kabuğuna geliyor, diğerinin esasına
geliyor helâk oluyor. Nefsine zulmeden iman etmeyenlerdir.
J ı jtL^ JAJi J ^ J i /-»J* 2 s o S O 9 Vjf s O % o s
üj-jj- 'J f—* J j f —f tT '* L-îj-:J"
j J - ^ J U l J — J /-_->J Enbiyanın vazifesi, Rasûllerin vazifesini
beyan ediyor. Peygamberan-i İzâm mahlûktur, beşerdir. Âllâh'ın
iradesi ile hareket ediyor, onlara vahiy geliyor. Doğrudan doğ
ruya halk edecek halleri yok, halk eden Âllâh'tır. Peygamberler
ancak vesile olur. Göndermiyoruz peygamberleri, gönderiyoruz
J l iman edenlere tebşir edici. Cennetle müjdeliyoruz. Âl-t ^
lâh'a, Rasûlûllah'a, Kur'an'a iman edenleri cennetle tebşir ederler.E . „ , , .^-.Jjjcooj İman etmeyenleri de cehennemle korkuturlar. Peygam-
t ^beran-i İzâm'ın vazifesi budur. Ne halk eder, ne cehenneme atar,
' one de cennete koyar ancak vesile olurlar. j-_»l j_1» Bir adam, Âl-
lâh-û Rasûlûllah'a iman etti, ^-L^IJ âm al-i salihayı da başladı
yapmaya, f-ftÎ* ^ j^ J» onlara ne bir havf var, korku var azaptan
ne de bir hüzün var kıyamet gününde. Âllâh'ın velileri ne hüzün
çekerler kıyamette ne de korku çekerler. Cenâb-ı Hak, iki korkuyu
bir kalpte cem etmez. Erhamerrahimin'dir. Bir adam dünyada Âl-
48-
396 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
lâh'tan korkmuşsa artık Âllâh, o korkuyu ahirette vermiyor. Çünkü
dünyada Âllâh'tan korkmuş fenalık yapmamış, ahirette korkusu
yok onun. O j- ij^ »-A J j Hüzün, elem de yok. Dünyada hüzün,
elem çekiyor. O hüznü dünyada çektiği için, ikinci bir hüzün ve
elemi Âllâh CelleCelâlûhû, ahirette ona çektirmez.
49 ■ i j i l S l a j _ l J m J l L i j l j / j I j J ı S ” j j j J l j
LİjlJ/j Ij-JiS j- jJ J lj Onlar ki bizim âyât-ı beyyinatımızı tek-
zib ederler, Kur'an'a iman etmezler, küfürde kalırlar. Bunlara da
i_IJl^I »g i i j Azab-ı İlâhi mesheder, gaşyeder Oj-S—i-âj lj_i/S l_i_>
yaptıkları fıskın sebebiyle. Yaptıkları fısk-ı fücur sebebiyle Âllâh
CelleCelâlûhû onları azap ile giriftar eder.
50- ^ l r # cJj-SÎ J J v-^ Jl r-LPİ J J İ l j i p ^ J p l J J-»
j ^ J ı j ^-dpJı ^j£_ı: j j £ j ı ^ I j j l » >îı l J I Oı A - la
Oj J_s1
Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû Aleyhivessellem emrediyor. Onlar
dediler; "Safa Dağı bize altın olsun, dağlar ortadan kalksın." Son
ra dediler; "Nasıl peygamberdir çarşıya gidiyor, yemek yiyor, ev
leniyor" böyle itirazlar yapmışlar. Onların itirazlarına karşı Hâlik-i
Kâinat, Habibine buyuruyor ki;l i ~ s o 0 ~ 0 *
4ü1 j_j\jj>- t_xJ (Jj_»l J J J Ben size demiyorum, Âllâh'ın
hazinesi hepsi elimin altındadır. Evet, talep ederse Rasûl-û Ekrem,
Âllâh verir. Veren Âllâh'tır, Rasûl-û Ekrem değildir. Rasûl-û Ekremo "s
vesiledir, vasıtadır. V - IaJI » A fl J j Size demem ki gaybı bilirim.
Vakıa Cenâb-ı Hak, bütün umûr-u gaybiyeyi Rasûl-û Ekrem Sal
lâllâhû Aleyhivessellem'e bildirmiştir tedricen. Fakat muvafık gör
En'am Sûresi • 397
düğünü tebliğ edip bildirmiş, muvafık görmediğini bildirmemiş. Bu
benim bildiğim, Vahy-i İlâhi'yledir. Ben gaybı bilmiyorum, Âllâh
bana bildirmezse. Ancak vahyi, bildirdikten sonra bilirim.e9 ' ~
d L İ i ^_sl »-Sü J jJ I "JJ Ben size meleğim de demiyorum. Ben,' i> ^ "T 4 . s* O
size peygamberim dedim. j J I /-i J l j-pl Ol Ben tâbî olmam.
"illâ" Bana vahiy olana tâbî olurum, onu tebliğ ediyorum. J ii> oSj ^IİIJ -İPJI ^ js - l Kör ile gören bir olur mu? Benim vahyimde
' ' sgözler açılır, körlük kalmaz. Gören ile görmeyen bir olur mu? J_i1t sO jJSlsi Niçin tefekkür etmiyorsunuz, Azamet-i İlâhiye'yi anlamak
için niçin iman etmiyorsunuz? İnsan tefekkür ederse, tefekkürden
tezekkür doğar.
0 s «"t® s t i ' " ' ' ' ' *t(51- «_Sji (j_i t_ J i j j - i* j Ol Oj-i/ j j-j- Ji «-J j^-Sij
Oj-1% » 4 ^ J-i-J. J J j J j
o j l i l j Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem,
Kur'an ile inzar et, Kur'an ile korkut, Kur'an'ın vaidleri ile. Kime?
»-.gjj J1 I j J - io Oİ O ji/^ j- jiİ l O cemaati, o insanları ki korkuyor,
düşünüyorlar ki Âllâh'ın huzuruna çıkacak. j_Jj «_jji j _ i »4 i J~4i
'’JJ Âllâh'tan başka ne bir dost var, ne de bir şefaat edici' * i o '
var. Ojâsj »4i*J Onlar takvaya gelirler, memnun olurlar. Yâni senin
vaz-ı nasihatin kalpleri katı olan, kalplerinde Âllâh korkusu olma
yana tesir etmiyor. Ancak kime tesir eder? Kalbinde Âllâh korku
su var, düşünüyor ki bir haşir günü var, Âllâh'ın huzuruna çıkma
günü var. O günde ne şefi' var, ne de bir veli var.
Ebû Cehil ve emsallerine yapma, kalbinde iman olanlara na
sihat yap.
398 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
0 \ 0j_£JÜIJ S>jJUl f —jjj ûj-P— j- i^ l sJ-kS J J Ayet-i kerimenin se-
beb-i nüzulü. Bir gün Kureyşin ileri gelenlerinden bazıları, Rasûl-û
Ekrem Efendimize gelmişler. Sûhâyb, Habbab, Bilâl, Ammar, Sel-
man ve İbni Mes'ud Radıyâllahû Anhüm Ecmâin gibi, 30 kadar fa
kir Müslümanın Huzur-u Nebevi'de oturmakta olduğunu gördüler.
"Ya Muhammed, sen kavminden vazgeçtin de bu fakirlere mi
razı oldun? Biz bunların arkasından mı gideceğiz. Bunları huzu
rundan çıkarırsan, gelir seninle konuşuruz. Belki de sana ittiba
ederiz fakat bunlarla bir arada oturmak bize ağır gelir" dediler.
Sallâllâhû Aleyhivessellem; "Ben, Mü'minleri kovamam" buyurdu.
Bunun üzerine; "Bâri biz geldiğimiz vakit kalkıp gitsinler. Diler
sen sonra gelir, yine seninle birlikte otururlar" diye teklif ettiler.
Rasûl-û Ekrem bunu kabul etti, Ömer Radıyâllahû Anh da aynı
muvafakatı gösterdi. "Tekliflerini kabul et ya Rasûlûllah, bakalım
netice ne olur?" demişti. Hatta bu yolda bir mukavelename kale
me alması, Ali Radıyâllahû Anh'a emredilmişti.
Bu ve "mücrimlerin yolu belli olsun" diye ayetine kadar, mü-
teakıb üç ayet-i kerime bu sebeple nazil olmuştur. Bunun üzerine
Rasûl-û Ekrem, huzurundan ayrılan Müslümanları yanına çağırdı
ve "size Rabbiniz kendine rahmeti farz kıldı" dedi.
Selman ve Habbab Radıyâllahû Anhüm demiştir ki; "Bu ayet
bizler hakkında nazil oldu. Rasûlûllah bizimle beraber oturur ve
biz kendisine, dizimiz mübarek dizine dokununcaya kadar yak
En'am Sûresi • 399
laşırdık. İstedikleri zaman yanımızdan kalkarlardı." Fakat sonra
Kehf sûresinde "Rablerine sabah akşam duâ edenlerle beraber,
sen de sabret" ayet-i celilesi nazil olunca kalkmadan, kalkmayı
terk ettiler. Ve Âllâh Teâlâ'ya hamdolsun ki; "Ümmetimden bir
kavim ile beraber nefsime sabrettirmemi bana emretmeden, beni
öldürmedi. Hayat sizinle, ölüm de sizinle" buyurdular.
Diğer bir rivayete göre de fakirlerden bir cemaat, Peygamber
Sallâllâhû Aleyhivessellem efendimizle birlikte bulunuyorlardı. Eş
raftan bir cemaat, "Cemâatle namaz kılarken biz ileride, bunlar
bizim arkamızda dursunlar" diye teklif etti. Ayet-i celile bunun
üzerine nazil oldu.
ALg—j Oj Jl-jjj Rablerinin cemalini, rızasını dileyerek sabah ak
şam O'na ihlasla duâ ve ibadet edenleri huzurundan kovma. /J>
j~a f-g-j-i p j-a Laj j-a f gjI— j-a i.1;I-p Nasıl se
nin hesabını onlar çekmezler, Onlarda senin hesabını çekmezler
f_;Sj.klâ eğer onları huzurundan tard edsen j_;.J/kJ1 j_a dj_x£j
nefsine zulmetmiş olursun, ki bunu Rasulu Ekrem zaten yapmaz.
Fakat yapmadan evvel Allah Celle Celaluhu talimat verdi Kendi
sine.
^y7 L ij f g-^2 Lj /-ÎSS dU i.Sj
jj^r/_ij/j » I pI i ı J 4 J İ
Böylece onlardan bir kısmını diğerleri ile denedik. Fakir Müslü
manları, imanda öne geçtikleri için Kureyş'in eşrafına tercih ettik.
Tâ ki "bunlar mı, o Âllâh'ın aramızdan lütfuna lâyık gördükleri
kimseler?" desinler. Âllâh-û Teâlâ, şükreden kullarını daha iyi bilir
değil mi?
53- / y j j_* f-giip & ı j_a JjJbi ı j^ jii!
400 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
54- u _ J p f - C j j f J l c j _ î i L l î L L ( J j - İ a ^ j j j - j ' i J l • ^ « ■ Î - ? - l â l j
s J — j - A ı — Î - 3 f - J < - J Î g : > t J l « j - L f - X . İ A J — A - P j j _ A i - S İ 3 _ A > - _ j J l 4 _ w - İ - J
» ____j - î ^ J j j r - ^ - ' i - ^ Î i j ^ - İ - * ^ i j
Ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman de ki; "Se
lam sizlere, Rabbiniz nefsine rahmet (va'dini) yazdı. İçinizden kim
cehaletle bir fenalık yapar da sonra tevbe eder salah yolunu tutar
sa, muhakkak ki Âllâh Teâlâ, Ğafur ve Rahim'dir.
' • > . , ' ' ■55- j j - A J > t £ j l J - J - L j y J - j - S - ^ - S J J O Î J J l J - t f j İ j d U İ > J
Bu ayet-i kerimeler bu sebeple nazil oldu.
Böylece ayetlerimizi tafsil ediyoruz. Ta ki suçluların yolu belli
olsun.
56- « l j * l ^ - p l J J ^ s i O j ^ j - A j - j i J İ J ^ - ı P ' I J i j g s ^ - S İ J s
j j - j - i s - g - A - J i j j _ A Î - S İ î _ a j l â l c - J İ L i ? J ı - S
De ki "Ben, sizin Âllâh-û Teâlâ'dan gayrı taptıklarınıza ibadet
etmekten nehy edildim. De ki; "Ben, sizin heveslerinize asla uy
mam. Uyarsam muhakkak sapmış ve doğru yolu bulanlardan ol
mamış olurum."
57- o Î _ A ^ J L İ P Î _ A o f - S - j İ J j ^ _ p j - A 3 J L J j ^ - İ P ^ J j J J
j - U H J l J 4 ^ j - * j â - ^ l % J j f ^ l ( J j
De ki; "Ben, Rabbim Celle Şânûhû'den bir beyyine üzerinde-
yim. Beyyine; hakkı, batıldan ayırt eden açık delillerdir. Bazı mü-
fessirlere göre burada maksat; Kur'andır, vahiydir veya akli hüc
cetlerdir yahut hepsine şamildir. Sizse onu tekzib ettiniz. Çabucak
En'am Sûresi • 401
gelmesini istediğiniz azap benim elimde değildir. (Azabın ta'cil ve
tehirinde) hüküm ancak Âllâh-û Teâlâ'nındır. O doğruyu haber ve
rir. Ve O, (doğruyu eğriden) ayırt edenlerin en hayırlısıdır.
58- A lJ f- fc iîjj ^ J-İJI CsjJ îS o û j i ^ - ! L* ^Jlİp ûi j-J J İ
f_lPi
De ki; "Eğer acele istediğiniz azap elimde olsaydı, iş aramızda
çarçabuk biterdi. (Rabbim için gazap edip hemen sizi helâk eder
dim.) Mamafih Âllâh-û Teâlâ, zalimleri elbette daha iyi bilir. "Ya
Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem, sık sık bizi Azab-ı İlâhi
ile korkutuyorsun. Haydi, ukûbetten neye gücün yetiyorsa getir"
demişlerdi. Ki bunlar (Rad Sûresi ayet 11 ) (Kaf Sûresi ayet 18)
ve (İnfitar Sûresi ayet 10-12) ayet-i kerimelerinde bildirilen me
leklerdir ki "Hafaza Melekleri" denir.
Nihayet birinize ölüm geldiği vakit, elçilerimiz (melekül mevt)
artık eksik bir şey yapmaksızın onun ruhunu alırlar. Elçilerimizden
murad; Azrail Aleyhisselam'ın yardımcılarıdır. Bunlar, onun emri
ile hareket ederler. Bu sebeple canı alan Azrail'miş gibi olur.
Bir hadiste beyan edildiğine göre; "Cenâb-ı Hak, dünyayı Az
rail'in önünde küçük bir sofra gibi yaratmıştır. Alınacak canlar çok
sa onları huzuruna çağırır. Hepsi icabet ederler."
59- /*J j—>t1!lj j_pl
v j J j y î ı o i d i 3 4 v j L j i iA i vı î i j j j_* k î ıs
Gaybın anahtarı onun yanındadır. Onları, ondan gayri kimse
bilmez. O, karada ve denizde ne varsa hepsini bilir. Bir yaprak
düşmez ki onu bilmesin. Yeryüzünün karanlıkları içinde bir tek
402 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
dâne yoktur ki kuru ve yaş hiçbir şey bulunmaz ki hepsi Kitab-ı
Mübin'de, (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın. Bazılarına göre gay-
bın anahtarlarından murad, Lokman sûresinin sonundaki beş şey
dir. Bunlar;
1- Kıyametin ne zaman kopacağı,
2- Yağmurun ne zaman yağacağı,
3- Hamilenin dişi mi erkek mi doğuracağı,
4- Kişinin yarın ne kazanacağı,
5- Kişinin nerede öleceği,
Bunları, Âllâh-û Teâlâ'dan başka kimse bilmez. Bir takımları
bundan murad; "Yerin hazinelerini bilmektir" demiş. Daha başka
ları; "Ecellerin bittiğini yahut kulların saadet ve şekavet hallerini"
bilmek olduğunu söylemişlerdir.
60- f & İ I J f i jL fİ JL f i —J - /-» f-ÎIJJ J4J% f - M j^ tfJÜI j i j
•V» â , 1 4_t»rOj-Î-A*.J
O Âllâh-û Teâlâ ki geceleri sizi öldürür (kendinizden geçirir
uyutur.) Gündüzleri ne kazandığınızı bilir. Sonra dünyada takdir
olunan ömrünüz tamamlanıncaya kadar gündüzün yine sizi diril
tir, (uykudan uyandırır.) Ölümden sonra dönüşünüz, yine O'nadır.
Nihayet bütün işlemiş olduklarınızı size haber verecektir.
61- f i l - l t L - iSl ufi — l i i — f f c lU J^ J j j J_*üül
Oj_İJIj J f * J Hİ-İ.J l^ js o j_d l
Âllâh-û Teâlâ, kullarının üstünde kahirdir. (Galebe ve kudretle
En'am Sûresi • 403
muttasıftır. Kullarının üstünde yegâne mutasarrıftır.) Ve üzerinize
Hafaza (amellerinizin hayır ve şerrini yazan melekler) gönderir.
Sonra onlar, hak Mevlâları Âllâh-û Teâlâ'nın hüküm ve ceza
sına döndürülürler. Bilin ki hüküm ancak Âllâh-û Teâlâ'nındır. Âl-
lâh-û Azimüşşan, hesap görücülerin en süratlisidir. Dilerse bir lah
zada bütün kâinatın hesabını görüverir.
De ki; "Sizi karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerin
den) kim kurtarır? Ona gizli, aşikâr yalvararak duâ eder, derseniz
ki; "Ahdimiz olsun! Eğer bizi bundan kurtarırsan sana şükreden-
lerden oluruz."
De ki; "Sizi, o tehlikelerden ve bütün sıkıntılardan Âllâh-û
Teâlâ kurtarır. Sonra siz döner, O'na şirk koşarsınız. (Sözünüzde
durmaz, şükretmezsiniz.)
o >Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem, üm-
o ^metine bildir. JiLâJi J_a e l-kam ilü fil kudreti diyor. Kudret-i Kâ-
404 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
/v - 9 < ımil olan Âllâh'tır, her şeye kudreti yeter. Kâdir ki d - İ l j Ol < -i*
size her türlü, her lahzada azapları gönderir, hem ne
reden j_ i isterse. Yukarıdan gönderir nitekim sayha-i Cibril
ile tufan ile rüzgâr ile taşlar ile evvelki ümmetlerde olduğu gibi,j!
yukarıdan gelen belâlar ile mahvoldular. c J i j - i jl Yahut
ki aşağıdan zelzeleler ile yahut ayak takımı insanları çıkarır da ba-) o *
şınıza koyar. /İİA Jl Ş iyean şiyea; kabile, fırka fırka. Sizi
fırka fırka yapar da birbirinize belâ olursunuz. Ehvâları muhtelif
olan fırkalar yapar sizin içinizde, o şekilde sizi azaplandırır.^juj
Sizlerden bazıları size fenalığı izaka eder. Sizi
parti parti birbirinize düşürüp, kiminize kiminizin hıncını tattırma
ya kadirdir. o L j 'J l j - î j-k il Ey Habibim ayetler nasıl teb
liğ edilmiş, beyan edilmiş. Kuvvet-i Kudret-i İlâhi'ye delâlet eden
ayetlere dikkat ediniz. Oj 12 »-4.UJ Belki tefekkuh ederler, anlar
lar Vahdaniyet-i İlâhiye'yi. Batıl yolu bırakıp doğru yola gelirler.
Peygamber Efendimiz Sallâllâhû Aleyhivessellem şöyle bu
yurmuştur. "Rabbimden üç şey istedim. Bunlardan biri ümmetimi
suda boğmak sureti ile helâk etmemesi idi, bunu kabul etti. İkin
cisi ümmetimi kıtlıkla helâk etmemesi idi, onu da kabul etti. Üçün-
cüsü ümmetimin birbirlerine düşmemesi idi, bunu kabul etmedi."
<3_>JI j - i j d L-ijî a_j 4-j^ J Ey Habibim, bu Kur'an-ı Azim'i tek-
zib etmiş kavmin. Onu tekzib ettiler, hak olduğu halde. c _ l J J Ji» ) s ^
»-£1* Âyet, Mekke'de nazil olmuştur. O zaman harbe emir
olunmamıştır. Emr-i İlâhi budur j_ o j_JJ » - s io »_£j kabilinden.
En'am Sûresi • 405
Ben, sizin üzerinize vekil değilim illâ cehennemden kurtarayım da
cennete götüreyim. Vekil değilim illâ küfürden çıkarayım da imana
girdireyim. Yalnız benim vazifem tebligattır, size tebliğ ediciyim.
67- 0j.£_L>ö j-~»j L j jS i
Nebe; haber. Nebi; haberdar. Her haber için, Kur'an-ı Azi-
müşşân'da beyan edilen her haber için mahalli istikbari vardır.
Vakti vardır, vakt-i muayyendir. Ondan sonra anlarsınız. Azap ge
lecek size, haberdar ettim sizi. Ama zamanı, Âllâh'ın takdir ettiği
günde gelecektir.
Dinsizlerle beraber muhabbet bağlamayınız. Onlarla beraber
bir yerde, bir sofrada oturmayınız. İşiniz olduğunda zaruret mik
tarı ancak işiniz oluncaya kadar zaruret vardır.
68- lj_* j£>o g‘ ° ijo j_pU /-Lj/jI Oj- ’j- 'j j-j-^l ^-Jİj ü lj
^ J _ â iü l L»lj a ^ - i
j^^j/kjl p-â i
iSlj Ne zaman ı£*-j\j gördün Oj-i’j^j j - j l i l dalıcı, ayetlere da
lanları gördün. Âyât-ı beyyinâtı istihza ederek, aleyhinde söyle
yerek daldı tekzibe. Böyleleri gördünüz mü? I-gİP j LS-â
Onlardan i'raz ediniz. oj_Ip ij-^ j^ Mevzuyu değiş-
tirinceye kadar onlardan uzak ol, meclislerini terk et. Mevzu de
ğiştikten sonra orada oturabilirsiniz. Âyet Mekki'dir, harpten evvel
nazil olmuştur. /J>\J " in " şartiyedir, "m a " tekit içindir. dıil_.JLJ$ s s o 0 a s0/kI_Lil Eğer sana unutturursa şeytan, ^/.Siil JlJ Jlİ.25 J J hatır
406 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
ladıktan sonra hemen kalk, j -^ / k J ı fj-İJI £_a o zalim kavimlerle
beraber oturmayın.
Bu ayetin akibinde Âshab-ı Kiram, Rasûl-û Ekrem'e müracaat
ettiler. Malûm ya o vakit, Âshab-ı Kiram az idi. Cevabı budur;
$ * o \ ^ } * C *69- f “giLJ fe ^ * j"^ j j^ j -? Üj_İ1J j - 'jJı ^"i"P / j
, J ; üj-âij
Üj-âlJ j_j.jJı ^_iP /J>j Allâh'tan korkan, ittika edenlere bir zarar
yok. f£>/_l>- j_a Onların hesabından bir zarar gelmez. *t3r - i j-a, t * t z \üj— f-g-iLJ fej-Si j-£ J j Amma oturdukları zaman. Lâkin onlara
doğruyu hatırlatın, umulur ki korunurlar. Bir ahiret var, Kur'an
haktır. Sükût etmek ise onun sözünü kabul etmek olur. Hiçbir şey
söylemeyecekse oradan kalkıp gider. İslamiyet böyle başladığı
gibi, nihayeti de böyle bitecektir. Eğer gücümüz yeterse bir mün-
keri elimizle men edeceğiz. Olmazsa dilimiz ile söyler men ederiz.
Eğer dil ile söyleyemezse, kalp ile müteessir olsun. Bu ise imanın
en zayıfıdır.
70- O j"Sij /-j-j-J ı ®j-;->Jı f-g-Jj-Pj ıj gJj /- -lJ f-g---j5 Ij İ-Aj I j-J'iJı J*j
ü ıj J j j i «üji j_* /g J-4J c^ - iS /_i J - ü J h~ 5 üı
f_g I j i- lS /_ i I j U j-j-iJI A -îJjl Lg-a i - j J J <JJl.P JS cJ J.L5
(Üjj—î- -J Ij-j/S" /_4-> f-;JI t ->I i_P-j f-;a->- j_a d.ıIj_i
J!jSj Terk et ey Habibim, Ij_gJj L İ L f g-j5 Ijj_^5ı j_j,jJI dinini
la'b-û lehiv gibi ittihaz ediyor, hakiki bir din ile dindar olmuyor,
dini alay ediyor. LljJdI «j_ >JI f gJjP j Dünyanın hayatı, dünyanın
En'am Sûresi • 407
m a l - ı s e r v e t i o n l a r ı m a ğ r u r e t m i ş t i r . 4 _ > K u r ' a n i l e o n l a r a h a
t ı r l a t , t e z k i r e t . C-LİS' LO_> J.-İ5 d)l H e r b i r n e f i s , h e l â k o l m a
s ı n k e s b e t t i ğ i g ü n a h i l e . E y H a b i b i m , o n l a r ı n y a p t ı ğ ı h a t a h e l a k
l e r i n e s e b e p t i r f a k a t s e n o n l a r l a m u h a r e b e e t m e , s ö y l e o n l a r a b u
h a r e k e t l e r i n i z h e l â k e s e b e p t i r s i z l e r i ç i n .
E - t -Jj 4 Ü i I O j i j - * L g J J J - J O b i r g ü n g e l i y o r k i  l l â h ' t a n
b a ş k a n e b i r v e l i , n â s ı r v a r , n e b i r m u i n ş e f i ' a v a r . O n l a r l a h a r p
o ° o s 0e t m e f a k a t v a ' z - ı n a s i h a t a d e v a m e t . Jjl-p Js Jjl-*s ,315 O b i r g ü n
d ü r k i k ı y a m e t g ü n ü , e ğ e r b i r a d a m b ü t ü n d ü n y a y ı i s t i d a e d e r s e
i» o ^
1 4 i* JlJ-jJ J f i d y e a l ı n m a z . O v a k i t d ü n y a g i b i d e ğ i l d i r m a l a l ı n
s ı n . B ü t ü n v a r ı n ı f i d y e o l a r a k v e r s e , y i n e d e o n d a n a l ı n m a z k a b u l
e , jjo l u n m a z . i j ; - ! ' LO_> IjL iJİ j-jjJI d u J j i O n l a r , k a z a n d ı k l a r ı g ü n a h
l a r y ü z ü n d e n h e l â k e s ü r ü k l e n m i ş k i m s e l e r d i r . »-o*' j-* 4 JIj- i f-ğ
»_JI ıltİJL-pJ İnkâr e t m e k t e o l d u k l a r ı g e r ç e k l e r d e n ö t ü r ü , o n l a r
i ç i n k a y n a r s u d a n i b a r e t b i r i ç e c e k v a r . IjJlS LO_> E l i m b i r
a z a b v a r , o n l a r ı n k ü f ü r l e r i n d e n d o l a y ı , a c ı k l ı b i r a z a p v a r .
E b û B e k i r R a d ı y â l l a h û A n h , P e y g a m b e r a n - i İ z â m ' d a n s o n r a e n
y ü k s e k d e r e c e y e s a h i p t i r . M a h l û k a t - ı İ l â h i y e i ç i n d e b ü t ü n m a h -
l û k a t t a n e n h a y ı r l ı o l a n , M u h a m m e d ' d i r S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l
l e m . Z i r v e - i â l â d a M a h b u b - u İ l â h i k i o n u n ü z e r i n e , f e v k i n d e h i ç b i r
m a h l û k h a l k o l m a m ı ş . V e z a t e n d ü n y a O ' n u n i ç i n h a l k o l m u ş t u r .
O n d a n s o n r a U l û ' l A z i m p e y g a m b e r l e r g e l i r k i İ b r a h i m , M û s â , İ s â ,
N û h A l e y h i s s e l a m . O n d a n s o n r a ü m m e t s a h i b i p e y g a m b e r l e r g e
l i r , o n d a n s o n r a d i ğ e r p e y g a m b e r l e r g e l i r . P e y g a m b e r a n - i İ z â m ' ı n
z ü m r e s i b i t e r b i t m e z , E b û B e k i r S ı d d ı k R a d ı y â l l â h û A n h g e l i r . O n
d a n s o n r a d i ğ e r ü ç a r k a d a ş ı , A ş e r e - i M ü b e ş ş e r e , B e d i r A s h a b ı
s o n r a M u h a c i r i n , s o n r a E n s a r ' d ı r .
408 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
Ebû Bekir içinde dört batın baba, nesep sahabe olarak hiçbir
sahabede yok. Babası Ebû Kuhafe, Ebû Bekir Sıddık, Abdurrah-
man oğlu sahabe, Muhammed bin Ebibekir o da Rasûl-û Ekrem'i
görmüştür.
Abdurrahman Radıyâllâhû Anh, iman etmeden önce babasına
haber gönderiyor. Avdet etsin gelsin Mekke'ye diye. Ayet nazil
oldu, onun hakkındadır. Fakat muhatap olan Rasûl-û Ekrem'dir.
Sebeb-i nüzul ayet budur.
lahû Anh'a söyle. Ebû Bekir Radıyâllahû Anh da Abdurrahman'a
söylesin. Biz ibadet mi edeceğiz bir şeye ki menfaat vermez eğer
te getirdikten sonra, Âllâh-û Teâlâ bizi hidayetine kavuşturduktan
şeytanlar vardır, yolu şaşırtırlar. Nasıl ki gul-ü beyabani bir adamın
yolunu şaşırtıyor. Biz küfrün delâletinden böyle mütehayyir kalmış
idik, şeytan bizi hayrette bırakmış idi. Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû
4ÜiI Oji j-_» Ij- p Jü I J J j Ey Habibim, Ebû Bekir Sıddık Radıyâl-
ibadet edersek, zarar da vermez ona arka çevirirsek. J /_*
l i J V J J Ne zarara kuvveti var ne de menfaate kuvveti var, böyle
bir maddeyi mabut ittihaz eder miyiz! ULllpI i J j j Tekrar geriİ \ s ® O ^
döner miyiz bunun için? 4ajI /-Ij-J* i l Ju>u Cenâb-ı Hak, bizi hidaye-
sonra geriye, şirke döner miyiz? Bu neye benzer? 45jf.LI>1 ( JJl5'
jJ s / l- İ J I Ona benzer ki çölde gul-ü beyabani adında cinlerden
En'am Sûresi • 409
Aleyhivessellem'in nur-u hidayeti ile bizi dalaletten kurtardı, doğ
ru yola çevirmeye başladığı halde, biz tekrar oraya gelir miyiz?
(JİJ_J_>- y s JJ l ^_i Yeryüzünde mütehayyir kalıyor. — I— ?! U
J -gJl ^ J l 4 - jjP J Onun arkadaşları var ki hidayete davet ediyor.i.^ 0 i- o y $ 0 3Uİ-S-Jİ Diyorlar ki bize gel. <^^l ^il ^Jl*> J l J J Ey Habibim söyle,
o da söylesin. Âllâh'ın gösterdiği hidayet yolu, doğru yolun ta ken-V 0 0 j, J
disidir. Î -Ji —J f İ - ü Î-sj a IJ Ve bize, âlemlerin Rabbine teslim
olmamız emrolundu.
72- JjjiL>ö i (jîdl j* j a jîj lj âjİotfJl Ija-j-îI J/j
- ' " " a' -’ soj_İ_ Jl Ij_aJ I (Jİj Namazı, beş vaktimizi ikâme edelim, 8j_î j IJ
Âllâh'a itâat edelim. 5jJ_L>o <JÜ1 ı$i-^ O Âllâh ki bütün kâinat,
O'nun huzurunda haşrolur ceza ve hesap için.
73- 4-JjjS (Jj- _ji j.j' Jj-iJ f j_Jj J->tJ Î- J lj lj-A_i J-İ^ iJ i j—*j
j_*j sSÎgİJlJ V I aJi fJ ÎP J j i l £ Ü J f j J A i i j ı SJj U ji
J ^ i f ^ \
<>>Jl> J s J J l j oljA_LJl t f iJ İ j-*jÖyle Âllâh'tır ki azameti,
Kudret-i İlâhiye'yi beyan ediyor. Semâvat-ı ardı hak ve hakikat,
hikmetle yaratandır. 99 sıfat isimlerini bildiren Cenâb-ı Âllâh.
Sıfatlarının tecelliyi zuhuru için yerleri ve gökleri ile mahlûkatı
halk etmiştir. Bu hak ve batıl ne ile zuhur edecektir? Hak ile
batılı o bilir. Kur'an-ı Kerim'de bildirildiği gibi hak ve batıl zuhur
eder. Hak ve batılın zuhuru için insanlar lâzım, insanların da
biraz ihtiyarı lâzım. İhtiyarını nereye çevirir, irade ederse onun
mukabilini alsın.
410 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
Yine hatırlat ümmetine o günü ki Oj-xlâ j —T J j_2j her neyi. j! X /V
İrade-i İlâhiye zuhur ederse, üj-Cl® <j-T ne zaman "ol" dedi Allâh,/v J 0 $ *
olur. Böyle kuvvet-i kudret sahibidir Allâh. <3_>JI lJJS O'nun kavli
hak ve hakikattir. Muhakkak bir kıyamet vardır. Eğer kıyamet ol
mazsa onların dediği gibi, bu dünya ve insanların beyhude abes
olması lâzım gelir. Allâh CelleCelâlûhû, abes hiçbir şeyi halk et* ° ° ^memiştir. Kıyamete müteallik olan ba's ve neşir haktır. d L U l <UJ
*2 y s o oKaza ve hüküm O'nundur, o gün de. jj-^JI s j*_jju p J Nefh-i sur
zamanında ki insanlar kabirden çıkarlar. Nefh-i surdaki o zerreler,
ruhlar çıkıyor yerine giriyor.
oSlj İİIJ v-4^JI f-İ/P "kav lûhû l hak ve lehû l m ü lkü" kavli
haktır, saltanat O'nundur. Mülk O'nundur o gün de. Gayb-ı şeha
det, gizliyi ve açığı bilendir. Bazı şeyleri görüyor biliyoruz, bazıla
rını görmüyoruz. Gördüğümüz şey müşeheddir, görmediğimiz şeyo ^
gaybtır. f-;£>JI J-aJ Halkında Hâkim O'dur, yerli yerine halk etmiş.
^.-AİI Haberdardır, bütün mahlûkat ve her şeyden haberdardır.** \
74- —s j3j _jl İ*JI L Lw?I j^^-jl j j l J f-;-®, l J/~® 'j
j-j-*-* J J-^t ' \ *. 0 s * of_ .a_j I J U ÜJ Zikret, beyan et Habibim Ekmelerrasûl Sallâl
lâhû Aleyhivessellem. İbrahim Aleyhisselam'ın ahvalini ümmetine
beyan et, ibret alsınlar. İbrahim Aleyhisselam Nemrud'un zama
nında dünyaya gelmiştir. O zamanda müneccim, kâhinler çoktu.
Müneccimler dediler ki; "Bu sene dünyaya gelecek bir çocuk, o
birçok tebeddülât yapacak. Senin mülkünün zevali de onun elinde
En'am Sûresi • 411
o l u r . " N e m r u t e m r e t t i , " O s e n e d ü n y a y a g e l e c e k ç o c u k l a r ı ö l d ü r ü
n ü z . E r k e k l e r d e k a d ı n l a r a t â k â r r u p e t m e s i n l e r . "
İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' ı n a n n e s i h a m i l e o l d u ğ u h a l d e , h a m l i
b e l l i o l u p g ö r ü n m ü y o r d u . V a k t i g e l i n c e a n n e s i d a ğ d a b i r m a ğ a r a
y a g i d i p , İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' ı d ü n y a y a g e t i r i y o r . İ b r a h i m A l e y
h i s s e l a m d ü n y a y a g e l d i ğ i n d e , a n n e s i b a k ı y o r b i r g ü n d e b i r h a f t a
k a d a r b ü y ü y o r , p a r m a ğ ı n ı a ğ z ı n a k o y d u ğ u n d a p a r m a ğ ı n d a n s ü t
e m i y o r d u . B u n u n ü z e r i n e a n n e s i ; " C e n â b - ı H a k , o n u k e n d i k e n
d i n e b e s l e y i p d o y u r a c a k " d i y e r e k y a n ı n d a n a y r ı l d ı . F a k a t a r a s ı r a
g i d i p İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' ı d o l a ş ı y o r d u . İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m
b i r a z d a h a b ü y ü d ü k t e n s o n r a a n n e s i n e s o r u y o r , " B e n i m R a b b i m
k i m ? " A n n e s i d e ; " S e n i n R a b b i n , N e m r u d " d i y o r . İ b r a h i m A l e y h i s
s e l a m " N e m r u d ' u n R a b b i k i m ? " d i y o r . A n n e s i d e o n a b i r s i l l e v u r u
y o r . B a k ı y o r i ş b ü y ü y e c e k , a n n e s i a l ı p a m c a s ı A z e r ' e t e s l i m e d e r .
A z e r i l e T a r u h i k i k a r d e ş t i l e r . T a r u h e v v e l v e f a t e t m i ş i d i , A z e r
h a y a t t a i d i . A z e r p u t y a p a r d ı , n e c c a r i d i . A z e r y a p t ı ğ ı p u t l a r ı , s a t
m a s ı i ç i n İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' a v e r i r . İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m d a
ç a r ş ı y a g ö t ü r ü r . " B u p u t l a r n e z a r a r v e r i r e ğ e r i b a d e t e t m e z l e r s e ,
n e m e n f a a t v e r i r i b a d e t e d e r l e r s e . N e y e m e k v e r i r n e i ç m e k v e r i r ,
b i r m a b u t s a t ı y o r u m k i m a l ı r ? " B u s ö z l e r i , A z e r ' e h a b e r v e r i r l e r .
A z e r d e İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' a d a y a k a t ı y o r v e b ö y l e d e v a m e d i
y o r .
O n l a r ı n b ü y ü k b a y r a m g ü n ü y d ü . A z e r , İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' a
" h a z ı r l a n d a b e r a b e r g i d e c e ğ i z " d i y o r . İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m d a
y o l a ç ı k t ı ğ ı n d a , " b i r a z r a h a t s ı z ı m g e l e m e y e c e ğ i m " d i y o r , g e r i k a l ı p
o n l a r l a g i t m i y o r . O n l a r g i d i p ş e h i r b o ş a l d ı k t a n s o n r a p u t h a n e y e
g i d i y o r . S ı r a y l a k ü ç ü k p u t l a r d a n b a ş l a y ı p h e p s i n i k ı r ı y o r , b a l t a y ı
d a b ü y ü k p u t u n b o y n u n a k o y u y o r . A k ş a m b a y r a m y e r i n d e n d ö n
d ü k l e r i n d e g e l i p b a k ı y o r l a r p u t l a r p a r ç a l a n m ı ş . K i m y a p t ı b u n l a
412 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
rı? Onlar da "olsa olsa İbrahim adında bir çocuk var, o yapmıştır
bunları." İbrahim Aleyhisselam'ı alıp getirirler, o da "yapsa yapsa
bu büyük put yapmıştır. Suç aleti boynunda asılıdır, o yapmıştır."
Onlar da "cansız olan put nasıl yapabilir?" dediklerinde. İbrahim
Aleyhisselam "öyle ise bunu yapamayanı nasıl mabut ittihaz edi
yorsunuz" demiş.\ x
55! <u jJ[ Babası Azer'e, "Azer babasına" diyor. Eğer bir baba ol
saydı, Azer adına hiç lüzum yoktu. Demek ki iki baba var ki "Azer
babasına" diyor, "Taruh babasına" değildir. Eğer Taruh olmasaydı,
yalnız bir baba ise "çocuk babasına söyledi" derler.
Azer'in, İbrahim Aleyhisselam'ın babası olmadığına gerek örf-i
adet, gerek tarih, gerek âyet, gerekse hadis delâlet ediyor. Hüccet
ya ayettir, ya hadistir, ya ulemanın ahvalidir (beyanı) ya da örf-û
adettir, ondan sonra lûgattır.
a)Lügatın en büyüğü Kamus-u Okyanus'tur. "Azer" kelimesine
bakarsan; Azer, İbrahim Aleyhisselam'ın amcasıdır, onun babası
Taruh'tur. Taruh kelimesine baktığın zaman; Taruh, İbrahim Aley
hisselam'ın babasıdır. Azer ise amcasıdır. İhtilaf olduğunu biliyor
ve tasrih ediyor.
b) Hadislere gelince birçok hadisler var. "Âllâh CelleCelâlûhû,
beni sifah-ı cahiliyetten, nikâh-ı cahiliyetten tâhir buyurdu. Ba
bam Abdullah'tan, ilk ceddim Âdem Aleyhisselam'a kadar daima
müteselsil nikâh ile zuhur etmişim." Bu gibi benzeri birçok hadisler
var.
c) Örf-û adete gelince, lisan-ı Arap'ta da; Bir çocuk amcasının
yanında büyürse, babası evvel vefat etmiş ise o çocuk amcasının
evinde yetişirse, o amcaya "baba" derler. Nitekim Rasûl-û Ekrem
En'am Sûresi • 413
Sallâllâhû Aleyhivessellem'e de "Yetim-i Ebû Talip" derlerdi. Örf-û
adette böyledir.
d) Kur'an-ı Azimüşşân'da olan asıl bu Sûre-i Bakara'da, "fe-
lemmâ hadara Ya 'kube l m evtü" Yakup Aleyhisselam'ın vefatı
zamanında, evlatlarını çağırdı, 12 evladı vardı. " feka le libenih i
mâ ta 'budûne min ba 'd i." "Benden sonra kime ibadet edersi
niz?" dedi. "kâ lû na'büdü İlâheke ve İlâhe Ebâike İbrahim e,
İsm aile ve İshâka ." "Biz, senin ibadet ettiğin Mâbûd'a ibadet
ederiz. Bir de senin babaların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ibadet
ettiği Mâbûd'a ibadet ederiz." İbrahim dedesi tamam, İshak da
Yakup Aleyhisselam'ın babası tamam, İsmail Aleyhisselam'a ise
amcası olduğu halde, "baba" diyor. Kur'an da amcayı, baba söy
lemiş. Demek ki Kur'an-ı Azimüşşân'da, amcaya da baba olarak
ıtlak edilmiştir.
Her hususta hürmet etmek lâzım gelir. Cenâb-ı Hak, bir adamı
eğer rüsvâ etmek isterse, iyilere buğz, ta'an ettirir. Temiz insan
ları ta'an eder, dil uzatır. Eğer Âllâh CelleCelâlûhû, bir kimsenin
ayıbını setretmek isterse, başkasının ayıbını söylemez. Değil ki
böyle bir insanın, Rasûl-û Ekrem'e kadar dil uzatması nasıl olur?
Edeb-i imanı olanlar, böyle durumlardan korunur.
s l İ S ■LgJI L*m?l Jl-^ I İbrahim Aleyhisselam, Azer amcasına dedi.
"Bu putları mabut mu ittihaz edeceksin? Hâlbuki bunlar, ne iyilik
ne de fenalık bilir. Ne yer ne de yedirir. JJ_^ d_*jîj d_;jl ^Jl
a -:-** Ben, seni ve senin kavmini azim bir dalalette görüyorum" '
diyor amcasına.
\ sd U JS j Hâlik-i Kâinat emrediyor; Bunu nasıl anlattık küçük-
l ü k t e İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' a . j^jJMJ oijO_lJI Oj-xU>
Y e r l e r i n v e g ö k l e r i n m e l e k û t ü n ü d e b i z , İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' a
b i l d i r d i k v e g ö s t e r d i k . B i r g ü n b i r t a ş ı n ü z e r i n d e y d i , H â l i k - i K â i n a t
b a s i r e t i n i a ç t ı . B ü t ü n g ö k l e r i o z a m a n s e y r e t t i . G ö k l e r i n m e l e k û t ü
G ü n e ş , A y v e y ı l d ı z l a r d ı r . Y e r l e r i n m e l e k û t ü d e d a ğ l a r , a ğ a ç l a r v e
0 x *d e n i z l e r d i r . __;.xîjiJI Oj-k^J T â k i k a l b i n d e y a k i n h â s ı l o l s u n ,
h e n ü z k ü ç ü k t e n , t a l i m o l m a d a n .
76- 4 -—I J J / i J-Sİ ı 2 i <^5 IJ-* J / i Us'js' İ5 j j ı j4Îp /ÜS\ o
J jp l Ç o c u k i k e n n e z a m a n k i k a r a n l ı k o l d u k i g e -
\ Z " t ü s *c e d i r , lj y ı l d ı z ı g ö r ü r d ü p a r l a k . ^J5 IJ^ J/_S " B u b e n i m R a b -
b i m m i d i r ? " B i r p e y g a m b e r b ö y l e s ö z s ö y l e m e z , b u s ö z ü n t e v i l i
v a r d ı r . B u s ö z ü h e n ü z k ü ç ü k k e n s ö y l e m i ş t i r . J J l l_Hâ N e z a m a n k i
û f û l e t t i o y ı l d ı z l a r ; 4--—! J " Û f û l e d e n , b e n i m R a b b i m
o l m a z . M a d e m k i H â l i k ' t i r , e z e l i v e e b e d i o l a c a k . "
77- J ~® L«Jlî U-* J U j_«jüI lj l o l i
o - ^ ^ 1 p - ^ 1 <S-
Lp jlj J_iâJI İ5 l_-OÎS O n d a n s o n r a A y ' ı g ö r d ü k i p a r l a k . IJ_* J l İ
_45 Y i n e " b u m u d u r b e n i m R a b b i m ? " J-Sl l____O-ÎS N e z a m a n A y d a
û f û l e d i n c e , j-JlJaJI p-âJI j - j / J ^45 ^-jj45 J l İ " E ğ e r
b e n i m R a b b i m ! B e n i h i d a y e t e g e t i r m e z s e , d a l a l e t t e o l u r u m b u n l a r
g i b i . B ö y l e û f û l e d e r , g e ç i c i o l a n b i r ş e y m a b u t o l m a z " d e d i .
78- /_j J/_î c-J-Sl l_oÎS j ^ l IJ_* ^ ~ i5 İJ-* J/_s <_pj/j &-JI I5 l_«ÎS
O j k L L * t^ ^ ^_ji »jj
414 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
En'am Sûresi • 415
JI ij LİİS Ne zamanki Güneş'i gördü, daha parlak.s ys s s £ O s "Z
IJ_®> J L î Yine "benim Rabbim bu mudur? 'J^ Bu hepsin
den büyük" dedi. d i l U Ü Ne zamanki Güneş kavuşup kaybolun
ca »ji U J U dedi. "Ey kavmim OjS,_1j l_L> * 3-5 ^ il sizin yaptığı
nız, şerik koştuğunuz şeylerden beriyim, Âllâh'a iman ediyorum.
Bunların hiçbirisi mabut olmaz."
Jİ "Ben çevirdim yüzümü yâni kalbimi, ^kâ^JJJ/V s '
^ j J I j ^ Ij l- lJ I gökleri ve yerleri halk eden Âllâh'a. LL u — Doğru
yola mail. A -S j- llJI / l /-*j Ben, O'na ortak koşan müşrikler
den değilim."
Şâfi mezhebinde, Sübhâneke yerinde bu ayet-i kerimeyi duâ
olarak okuyorlar.
s s ■J>j3 3- 1— Tabii kalır mı bir peygamber, bir veli, münkirsiz!
Başladılar, onu inkâr etmeye. "Bu putların zararı sana dokunur"
dediler. «Sil ^ jji-Üoİ JL5 "Âllâh hakkında benimle mücadele mi
ediyorsunuz? j -j Jia Jl-îJ A llâh, beni doğru yola hidayet etmiş. J J
4__> O jSj-^ U> JsU-İ Ben sizin şerik, ortak koştuğunuz şeylerden
korkmam. i l l i * L İ j Ol JI Rabbim, ne dilerse o olur. Rabbim
bir şeyi dilerse o olur. L U p JS < --53 -~»j Geniştir Rabbimin' S
ilmi, her şeyi bilir, Halik'tir, her şeyi yapar, emir O'nundur. J_ il
416 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
Ojj-i"JoS Niçin, Âllâh'ın azametini göz önüne getirmiyorsunuz da
iman etmiyorsunuz? Ey kavim, hâlâ ibret almıyor musunuz?
81 »J Lİ İ L » İs i Oj-il^ J J » İS ^ î £ J s U î d S ' J
O j-iiis »h S «Oî j i V L î ı tiZ-i îs /kL . o
» i s y i l2 JsU-İ Nasıl olur da ben, sizin şerik tuttuğunuz
putlardan korkarım?»iS3-i<î »_£5Î Oj-i/^ J J Âllâh Teâlâ'nın hiçbir
burhan indirmediği şeyleri, O'na şerik koşmaktan korkmuyor mu
sunuz? /S/ki-i » -£ i* S 1 »-J /-i Elinizde bir delil olmadığı
halde putun, hâlik olduğunu nasıl olur da söylersiniz? j la ^ li l i / i''' ' o
j —«V/j ,3_ l Şimdi biliyorsanız söyleyin, iki guruptan hangisi? (Ol
Oj-li-^S »_İ.1S Âllâh'ı birleyenler mi, yoksa putları O'na ortak ko
şanlar mı emniyette olmaya daha layıktır? Eğer bunu biliyor, fark
ediyorsanız bana cevap verin.
82- »_ ij j j j ı ı »_4i d -^ ji »_ü j »_45/ı | i j - iJ u »j j i j ^ ı j_^.iii
^ f /- 9 jl
j j J I O kimseler ki IjLİl iman etmişler, Âllâh'a ve Rasûlûllah'a.O y ' S o s
»Jıkj »- Slljl I j - l i : »-İJ İmanlarını şirkle karıştırmayanlar, herhan
gi bir haksızlık bulaştırmayanlar. O j i i- p » -ij j - îV l »-4J d u J j l İşte
ancak korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler
onlardır.
İmanını zulm ile küfr ile karıştıran kişi, o cehennemi zevk ede
cektir, Mü'mindir ama cehenneme girip temizlenecek.
İmanını, küfr ile karıştırmayan. Âllâh gafururrahimdir. Yaptığı
En'am Sûresi • 417
mız günahlardan, ümidimiz budur ki kefaretlerle temizlenir, azap
görmeden cennete girer.
Buradaki zulüm kelimesi, küfür mânâsı olduğuna göre; imanı
nı, küfür ile karıştırmış. Yâni küfrü sevmek, küfrün adetlerini ihti
yar etmek, bunların hepsi imanını telbis ediyor. Âllâh-û Teâlâ'nın,
kulundan en ziyâde istediği imandır, istemediği de küfürdür. İman
olduktan sonra üst tarafı ne kalır, maasi ve isyandır. Nefsine mağ
lup olmuş da bir hata yapmış. Cenâb-ı Hak, isterse tevbesiz affe
der. Hele tevbe olursa va'detmiş affediyor. Onu da yapmasa kefa
retlerle geçer.
Bir adamın kalbinde, Âllâh'ın düşmanlarına muhabbeti varsa
kurtaramaz kendisini. Ama zerre kadar imanı olan, ebedi cehen
nemde kalmaz. Cezasını çeker sonra Cenâb-ı Hak, belki de affe
der onu.
83- Ü i/-£*j j-a o/_>-j.İ £-9jj O)jİ ^-i* f - j j /-AÜ-ûI /— .>J>- d - ij j
f j * f - f . viLjj
dL-bj Bu bizim hüccetimizdir, İbrahim Aleyhisselam'a J» S ~ \
bunları bildirmişiz.o>jî ^_Ip /-A/İîSI Biz, onu kavminin karşı
koymasına rağmen İbrahim Aleyhisselam'a verdik.
f_J.p Ö-55 <üI i/-^j j-a tf ,/_£'j5 Biz dilediğimiz kimse
lerin derecelerini yükseltiyoruz. Şüphesiz ki Rabbin hikmet sahi
bidir, hakkıyla bilendir.
84- j_aj J J İ j_a ULJJlA ^ j j j ULJJlA J S t j - i İ J J U lA j j
•* il ^ ' '■ > s \ ş s ' i * iO _liS j Üjj—Aj _~oj.aj j f j j t__J-J'j j “i; i_'•“j 5jI5
418 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
jı __>j_i*.Jj i 3J L i l* j j Cenâb-ı Hak, İbrahim Aleyhisselam'a
evvela İsmail'i sonra İshak Aleyhisselam'ı vermiş. Evvela İshak
Aleyhisselam'dan bahsediyor. Başka ayetlerde de İsmail Aleyhis-
selam'dan bahsediyor. Yakub'u verdik ki İshak Aleyhisselam'ın
oğludur. L lJ i* Hepsini de doğru yola biz getirdik. Î-Ç i* Î-^-yjJ s
j_» Onun babası olan, Nûh Aleyhisselam'a da hidayet ve nü
büvvet verdik. ıJjj—*j ~“jj j ___j—jlj jA-jJ_^j ajla j>—*j
Zürriyetinden Dâvud'u, Süleyman'ı, Eyyüb'û, Yusuf'u, Mûsâ'yı ve
Hârun'u da.
Bizim bu ihsan ve in'amımız. Cenâb-ı Hak emrediyor, yalnız
Peygamberan-i İzâm'a değil. Cennet nimetleri, afûv nimetleri bü
tün muhsinleri, mü'minleri ve tâbiinlere de bu nimetleri veriyo- \ s V 0
ruz. d ü i i j Bunlara bu in'amları yaptığımız gibi,
bundan sonra da bunların zamanında peygamber olmayanlara
da ihsan ediyoruz. Peygamberan-i İzâm'a tâbi olan mü'minlere,
muhsin olanlara, Cenâb-ı Hakk'ı görür gibi ibadet yapanlara. Biz,
iyi davrananları işte böyle mükâfatlandırırız.
8 5 - ^ ^ Î - ^ J | ^ < _ P < . T ' Î J J j J j L ! J > t J j j
Zekeriya'ya, Yahya'ya, İsâ'ya, İlyas'a da hidayet ve nübüvvet
verdik. Hepsi, Âllâh'a yarar kullar idi. Bunların her biri salâhta
kâmil olanlardır.
V i.?; jı o s ^86- Jj-aJ Î * J l Î * J ^ i J i j Î ^ j J j ^ - ^ - j - J l j
On sekiz peygamberin isimleri geçiyor bu ayet-i kerimeler
En'am Sûresi • 419
d e . O n l a r ı b ü t ü n â l e m e n ü b ü v v e t l e t a k d i r e t t i k , h i d a y e t v e r d i k v e
h e p s i n i â l e m l e r e ü s t ü n k ı l d ı k .
87- J | f - i ı ^ ı j ^L^ıj.t|j f-^ çiO j!
f » O ' f »İ_g.j|j:>-|j ^ ü j î j î-g-5/jl Onların âbâ-u ecdatlarının bazıla
rını. Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazı' o } so' s o } s o s o
larına da üstün meziyetler verdik. .tlj_^ _il İ_aIÇjiaJ İ_>lLlIi>-lj
îJh_J> İctiba ettik onları, ihtiyar ettik onları mahlûkatın içinde
makbûliyetle. Sırat-ı müstekîme de onları yetiştirdik.
88- k . »i |j j_zûl j—ij ai l .p «■l_iLj (j- ^ l lLL-J
O j i ^ ijJl^ Lİ ^4 1 *
O "7" O O İ s* f ^a^Hp İ\JL1> .j-İ o Jl£İ -OJİ ^Jla d ü î Âllâh'ın hidayetidir bu\s ' s ^ s ~ ^ \ s \ ~ ' ' __
yol, (İslam dini.) O, bunu kullarından dilediğine hidayet eder. jJ j2 s* s* 3 s*
Oj-iüJ ij-j/S l_İ î_4LP k ljSj_i.l Burada bir tehdit var. Şirk öyle
bir şeydir ki (gerçi Peygamberan-i İzâm'dan zuhur etmez böyle
bir şey fakat misaldir.) Şirkin affı yok diyor, Cenâb-ı Âllâh. Eğer
onlar da Âllâh'a ortak koşsalardı. Kendileri için yapmakta oldukları
amelleri elbette boşa giderdi.
89- j-I Ig Ji5o Oli î ^ l j İ ^ l j li^ ll LilLISİ jjjJ l A jÜjI
Lgj lj_J-iJ j l-gj LJjTj jLâis ' ' ' '
oj-ililj İ_x^lj L£xJl f i l i s i j_jÂJl dLjJjl Bu peygamberler
dir, o kimselerdir ki kendilerine kitap, hikmet ve nübüvvet verdik.
jj_jj.ilSj Lgj \j_J_J lİj3 Lgj LılSj j_âj «.Jj-A l gj j-îSj Ol-i Ey Habibim,
420 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
eğer Mekke ahâlisi bunları inkâr ederlerse müteessir olma. Onla
rın yerine, o peygamberleri ve kitapları inkâr etmeyecek bir kavim
tevkil etmişizdir. Âshab-ı Kiram'dır, kıyamete kadar gelecek olan
Mü'minlerdir ve hattâ meleklerdir.
90- Oi i J - i 4-İÎP f i i l : , ! J j j L a İ l f - * ^ İ l ^Jl_* j j J J I cÛL-JtJjI
4üI <jl* j-Odl d u J j i İşte o peygamberler, Âllâh-û Teâlâ'nın hi-' f s t
dayetine ermişlerdir. ÂJlİ sI Onların hidayetine uyunuz, ik-
tida ediniz. İktida; (tevhid, nübüvvet ve ezaya sabr-ı tahammül)J» x X x 'T ' o i
ediniz. IJ_--I 4-41* fk Î ; : i J J_ î Onlara söyle. Niçin iman etmedi
ğiniz, sebebi ne olabilir? Sizden bir ecir istemem, öyle ise j-_* Olt x o o 5Î
J- ıJU JU ^J-Ti J l bu tebliğ ancak âlemler için bir vâz-ı nasihattır.
Kur'an'ın tebliğinde bir ecr-i ücret istemiyorum. Kur'an ile ders ile
va'z-ı nasihat ile umur-u diniye üzerinde ücret almamak lâzım ge
lir. Bu Kur'an, âlem için zikr-û mev'izadır, nasihattır. Bütün kâinata
karşıdır, para buraya girmemelidir.
91- J J t^-A j - i -Î 4u I Jj-il /-i Ij_JlS i l 1S5Jl_S (3_ 4üI IjjJls /_ij
a_>jÎ*j>o ^ /_xÎJ ^J—*j İ5j_> ^ a_» t/.— ^JÜI t__/_akJI cJj_ji j - i
J J f ü l I jU lS f J L İ f J l Î İ J Oj-USj L & j lS ^_-J>IJİ
r - \ , » ° ° f »( S ^ , , » » ^Oj-t^Î f“-*5i <t i (J-® f“"1 J .
7jJ -s <3-— 4ül Ij5J-s L İJ Bunlar, Âllâh-û Teâlâ'nın azamet-i kud-\ x
retini hakkı ile takdir etmemişler. Hele iman etmeyenler de hiç
En'am Sûresi • 421
y o k . Â l l â h ' a l a y ı k o l a n b i r k a d i r l e t a k d i r e t m e m i ş l e r . N i t e k i m i l
f r ^ — â * j - İ j ^ _ İ P A l i l c J ^ - S İ / _ j I j - J / 3 d e d i l e r k i ; " A l l â h C e l l e C e l â l û h û ,
x x o $■b i r b e ş e r , b i r ş e y g ö n d e r m e d i . " O n u n i ç i n b u y u r u y o r k i J 5İ I J J
jı__ oL j j > o f r / > - ^ l _ İ I d > / i £ J I m a d e m k i s i z d i y o r s u n u z ; " B i z y a h u d i y i z ,
M û s â ' n ı n ü m m e t i n d e n i z , T e v r a t d a g e l m i ş t i r . E ğ e r v a h i y y o k s a ,
M û s â A l e y h i s s e l a m ' a k i m g ö n d e r d i k i t a b ı ? " < ^ 1 ® j I j ^ i H i d a y e t o l a -
s f xr a k M û s â A l e y h i s s e l a m ' a g ö n d e r d i k k i t a b ı . ^ L U J
S i z p a r ç a p a r ç a e d i p d e i s t e d i k l e r i n i z i i ç i n d e n a l ı p d a h a l k a b i l
d i r i y o r s u n u z . / - £ > j 11 j İ z h a r e d i y o r s u n u z , l ^ - * ^ O j - İ ^ j j ç o ğ u n u d a
g i z l e r s i n i z . ( R a s û l - û E k r e m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m ' i n s ı f a t l a r ı
d ı r . ) " A l l â h C e l l e C e l â l û h û , b e ş e r e b i r k i t a p g ö n d e r m e m i ş d i y o r s u
n u z . M û s â A l e y h i s s e l a m ' a g e l e n k i t a b ı , T e v r a t ' ı k i m g ö n d e r m i ş t i r ?
I f Ü Ü J E y y a h u d i l e r , d i n i n i z d e b i l m e d i ğ i n i z ş e y l e r i
K u r ' a n ' d a n ö ğ r e n d i n i z . Y a h u d i v e h ı r i s t i y a n l a r , e k s e r b i l m e d i k l e -
■k 2 $ ' ""s ç"’’r i n i K u r ' a n ' d a n a l ı p ö ğ r e n m i ş l e r d i r . f - T j Ç l J J f - ^ l N e s i z l e r n e d e
â b â - u e c d a d ı n ı z , b i l m e d i k l e r i n i z i K u r ' a n ' d a n a l d ı n ı z . S o n r a d a b a ş -
H > ■■l a d ı n ı z i h t i l a f e t m e y e . 4 ü l J J Ö y l e i s e c e v a b e n d e k i A l l â h ' t ı r i n z a l
e t m i ş . " A l l â h ' t ı r " d e d i k t e n s o n r a h ü c c e t e l ü z u m y o k . ^ J f - A j i f J
B ı r a k o n l a r ı d a l s ı n l a r , d a l a l e t e g i r i p o r a d a k a l s ı n l a r .
H a r p a y e t i g e l m e d i ğ i n d e n , " o n l a r a b u k a d a r ı n ı s ö y l e k â f i d i r . "
Y a h u d i b i l g i n l e r i n d e n M a l i k B i n S a y f , R a s û l û l l a h S a l l â l l â h û
A l e y h i v e s s e l l e m ' i n y a n ı n a g e l e r e k , k i t a p l a r ü z e r i n e d e d i k o d u e t
m e y e b a ş l a d ı . R a s û l û l l a h " T e v r a t ' ı , M û s â A l e y h i s s e l a m ' a i n d i r e n
A l l â h h a k k ı i ç i n b a n a h a b e r v e r . K i t a b ı n ı z d a A l l â h , ş i ş m a n o l a n
â l i m l e r i b u ğ z e d e r , d i y e b i r i b a r e g ö r m e d i n m i ? " d e d i . Ş i ş m a n b i r
a d a m o l a n M a l i k ' i n b u n a c a n ı s ı k ı l a r a k " A l l â h , h i ç b i r b e ş e r e h i ç b i r
422 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
kitap indirmedi" dedi ve bütün kitapları inkâr etti. (Ayetin sebeb-i
nüzulü)
IJl_.*J Bu Kur'an _ lü S ' Kitabullah'tır, azim bir kitaptır. aUüyİ9 'Biz gönderdik iİjÎ-l» menfaati çok, tebşir ediyor Mü'minleri mağ
firet ile. Kâfirleri, asileri inzar eder azap ile. j_ J ^JJI i3Jl^>
Önce gelen kitapları da tasdik diyor. Biz bunu gönderdik ve ' o o * ° 4* * o >
jJ>j ^,-âJl ,•! J i- Id j tâ ki inzar edersin Ümmülkura ve etraf
çevresindekileri. (Mekke şehri, İslam dünyasının manevi merkezi
dir. Onun çevresi de bütün dünyadır. Rasûlûllah Sallâllâhû Aleyhi
vessellem bütün insanlığa gönderilmiş bir peygamber olup, O'na
gönderilen Kur'an da bütün beşeriyete hitap ettiğinden ayette;
Mekke şehrine, şehirlerin anası mânâsına "Ümmül Kurâ" denil* 0 s* ^
miştir. o üj-Lıjj « —*-VÎj ûj-IaJj j-; iJ lj Ahirete iman eden kimseler,
Kur'an'a iman eder. 5j_kiÎ>4 » A j Onlar namazlarını
hakkıyla kılmaya devam ederler. Namaz, bütün ibadetlere cami
dir. Namazın içinde zikir, savm, duâ, fiilen tezellül var binâenaleyh
namaz dinin direğidir.
En'am Sûresi • 423
» ü S j j - J ı 5 4P i ı S j J j i » ü S /_ij «jj-gJi v^iJlp
Oj J*.£İ3_~.j O U
LjjS 4İii ^ İP <ij-£il j —> » ik i j-* j Böyle kuvvet-i kudret sahibi
olan Âllâh'a, yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Yâni ondan
zalim kimse yoktur. Âllâh'a iftira eder, bir yalan isnat eder. "Bana
da vahyolundu diyenden ve ben de Âllâh'ın indirdiği ayetlerin ben
zerini indireceğim" diye söyleyenden daha zalim kim vardır! JI
£-j_; » Jj (>—jl J U Yahut iftira eder, bana vahiy gelir.
(Müseylemet'ül Kezzâb ve Evsed-i Ansi gibi yalancı peygamberler,
"bize de vahiy geliyor" diyerek peygamberlik iddiasında bulundu-~ " o > J ' ' 0
lar. İşte bu ayet, onlar hakkında nazil oldu.) U> JJL* J y L l J U jJ>j
-oıl J y il "Ben de Âllâh'ın indirdiği ayetlerin benzerini indireceğim"
diye söyleyen, (Kur'an, zâhiri ve bâtını muciz olduğundan hiç kim
se Kur'an gibi bir söz söyleyemedi. Hadislere gelince, yüzlerce
hadis uydurup benzetmek istemişler. Fakat Kur'an gibi bir kelâmı
kimse söyleyememiştir.) (Hadis, beşer kelâmı olduğundan muciz
değildir.) bu gibi sözleri söyleyenden daha zalim kim vardır?
Ey Habibim, görmüş olsaydınız bunların halini sekerato H
zamanında, o J U l o l j - lp OjDlkJI i l bu zalimler sekerata düş' ^ ~ j ■- T o
tüğü zaman, ilk başlangıç azap kapısıdır onlar için, Ijk^lj i^jJHJIj
» gjjj l melekler de pençelerini ellerini uzatmış onlara. Ij->->*-I
» d J ü l "Haydi bakalım, bizim elimizden canlarınızı kurtarın. p_Ü'
(Oj—gJ! ^IJL-pOjy-^ Biliniz ki bu gün azaplanırsınız, şedit bir azap.
Bu azap da «ul ^-İP O jJjâj »-üs L — A llâh-û Teâlâ'nın hakkında
gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun ayetlerine karşı kibirli-
'o O J ö 0 „ X -A.l i k t a s l a m a n ı z d a n ö t ü r ü . OjJ-jkâ-LS Âyât-ı
beyyinâta k i b r - i a z a m e t e d e r d e b a k m a z d ı n ı z . B u g ü n a l ç a k l ı k
a z a b ı i l e c e z a l a n d ı r ı l a c a k s ı n ı z " d e r k e n , o n l a r ı n h a l i n i b i r g ö r s e n .
94- f - f t ı i j - u f J T p j sJ_i j J i f - f t ı i U /_!? > i j _ S ıs^üL-- ü j j
f-kıS f-4sİ j-j-JJi f?tiii_£> f_ k i i ı_ij f_?5j.g > t ıj j
O j - ü j f i l ? /-i f & P J J* J £-Lâ3 Ü J
^iIJ_S / J j i i j — J l - İ J J C e l a l i m h a k k ı i ç i n , s i z i i l k d e f a h a l k e t t i
ğ i m i z g i b i y a l n ı z b a ş ı n ı z a , ( h e s a p v e c e z a i ç i n ) h u z u r u m u z a g e l -
£ Jl Jl ^ Jl O ^ O s Jı O s s-
d i n i z . f ? 5j.gi> tlJJ fSTllij— l_i fa?J5J «J-i JJI f M İ 2Îİ- l_!r D ü n y a d a
s i z e v e r i l i p d e h a y a l i n e d a l d ı r d ı ğ ı m ı z ş e y l e r i ( m a l l a r ı ) a r k a n ı z d a
j ^ $b ı r a k a c a k s ı n ı z . fiTt/ii_i> f _ x i i J_5 l_İJ H a n i , b i z e ( Â l l â h ' a ) ş e r i k
s a n d ı ğ ı n ı z ş e f a a t ç ı l a r ı n ı z ı y a n ı n ı z d a g ö r e m i y o r u z . fgSl f ı Ü j j-j-JJ I
lj?J_i> f L s Z a n n e d e r d i n i z s i z e ş e f a a t e d e r l e r , ş e r i k o l u r l a r  l l â h ' a .
N e r e d e b u n l a r ? f x l l l i £_kâS J l İ ü A r a n ı z k a t o l d u , o n l a r d a n a y r ı l d ı
n ı z , a r a n ı z d a k i b ü t ü n b a ğ l a r k o p t u . H a n i h i ç b i r f a y d a s ı n ı g ö r m e -
x o o ^d i n i z , t a p t ı k l a r ı n ı z n e r e d e k a l d ı ? O j-ü js f i l ? l_i f x l £ J- isJ B â t ı l
o l d u , k a y b o l d u b u p u t l a r . M a l v e e v l a t l a r ı m ı z b i z i h a l a s e d e c e k
z a n n e d e r d i n i z . H e p s i g i t t i , n e r e d e o n l a r ? H e p s i k a y b o l u p g i t t i .
O o O O 0 1> s; o s h ^
95- c - ıL i l J I j_ i il ^ tfj- lilj 4-—il (3-ilS *&! Ol
Oj-kSp ^ - s L S <ül f k J i £_—J 1 j_ i
l i j - l l j d -—il 3-ilS <xil Ol C e n â b - ı Â l l â h , t e v h i d e d e l â l e t e d e n b i r
m i s a l i l e b e y a n e d i y o r . H a b ; b u ğ d a y t a n e s i . N e v â ; ç e k i r d e k . B u n
l a r n a s ı l h a l k o l u y o r ? Ş ü p h e y o k k i d a n e l e r i v e ç e k i r d e k l e r i y a r a
r a k n e b a t l a r ı v e a ğ a ç l a r ı y e t i ş t i r e n  l l â h - û T e â l â ' d ı r . S o n r a
424 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
En'am Sûresi • 425
d —*-..J I j_ i ^.»Jl öyle Âllâh ki ölüden, diriyi o çıkarır ve diriden ölü-o o i \
yü çıkaran O'dur. C_>J1 j - i Ölüden diriyi çıkarır. İİCJî,1 ■ " ^ ^<oil İşte bu kuvvet-i kudrete sahip olandır Âllâh. Böyle
iken nasıl oluyor da ondan yüz çeviriyorsunuz.
96- d ü i t s ı ı u . j_;âjıj r - L İ J i j ı ls L : j J ı j j ^ j ^ L p j ı â-Jiio " o o
ıl- -il >_j>*JI
E o ^
^ L lV tfl â-Jli Sabahı "gecenin karanlığından" yarıp çıka
ran O'dur. lLx_: J-IJl (j_İj>-J Geceleri istirahatınız için halk etmiş.
u l lJ J - JJLâJlj r~«-dJlj Güneş'i, Ay'ı da birer hesap nişanesi, ölçü-O O O /v
sü kılmıştır. f--l*Jl >j>*Jl J-jJ â5 d ü i Bu takdirât, Aziz ve Âlim olan
Âllâh'ın takdiridir.
97- j_:>tJlj j- J l ol_«Lk ^_i l gj ljJ-2-g.lj fj_:>tlil î-SLi <j _^Â-Jl j-Aj
0j-li-*-j fj-â-i o L jJI l - J y» i Jl-3
/V
^ÂJl J_aJ Öyle bir Âllâh'tır ki İ_£J J-*>- halk etmiş size fj-A lil' t s • ° .M
yıldızları.j^tlJlj J_lJl o L U k Lg_> ijJL-Igjd Gece karanlığında ka-' ”” -• -- • '
rada ve denizde yolu bulasınız diye yıldızları halk etmiş. U u a i Jl.3x 4 0 o °Oj-*1*j fj-âJ o l J J l Hâlik-i Kâinat buyuruyor Vahdaniyet-i İlâhiye
için, mufassal bildirilmiştir ama anlayan kimselere tafsil etmişiz
dir.
/\ft 9 .J / I î''® ° '' * ti'''*''98- l - J i Oj2_j i j _jâ- _J-.İ 0 J_^lj r-L-* j - i l—&.>l ^ÂJl j—Aj
Oj gâLj fj-â-i o L j J l
sj^ I j Lr^ j - i p ü ü l ^ U l .Aj Öyle bir Âllâh ki bütün bu kâi
426 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
natı, bir nefs-i vahit olan Âdem Aleyhisselam'dan halk etmiş.
£Sj£_U>j j i - L lÜ Bu ayet-i kerimeye üç mâna vermişler.
Hepinizi bidayetten nihayete kadar, Âdem Aleyhisselam'dan tâ
haşre kadar bir tek nefisten halk ettik. Bugün bir kısım insanlar
rahm-i maderdedir, bir kısmı da tevdi edilmiş babaların arkasın
dan analara intikal etmiş, bir kısmı yer üzerine ki hayatta olan in
sanlar bulunuyor. Bir kısmı ölüm ile kabirlere tevdi ediliyor. Üçün-o ^ ' 0 ' s * '
cü ise kabirden kalkınca mahşere gidilecektir. oU jV l üJUai J ıi
Üj gi î j Tefekkuh eden, anlayan düşünenlere, ayetlerimizi ince ve
derin anlayışlı kimseler için tafsil ettik.
99- /—>-j—"/9 J s o/_p «j /i—j- /9 */-a «./i—LJl j_a JyjI ^ U I j-Aj
üIJ-Ü /-g-L-Ua j_a J - ' J I j-» j /-IS J,.-) / ^ A“-a (Tj- 'j Ij A-ia
j-^pj /gt--— a ü /-) _jJı j üj—.-j_ JIj ı_/_..pı j_» o L i—j ■L-jIi
Üj---ajJ j_iJ o L jV f_ fJ i _9 d)I _L—.JJ j - i I IiI a j - i _!ı Ijj-lijI
<i/-a «./i_«JI <>a cJS_jI ^ jJI J_Aj O Âllâh'tır ki yukarıdan, bulutlar- jl
dan yağmuru gönderiyor. JS oLIS <0 /^ j:-/! Sonra biz her
nebâtı o yağmur suyu ile çıkardık, her bitkiyi onunla yetiştirdik,
1j_^— «l_L> /__i^ji-/3 ondan başak olmuş daneler çıkarttık. ç-j- 'j
14 - AJL> O yeşilliğin içinde de öz hâsıl olur, ondan da başak olmuş
daneler hâsıl olur, UtSlji-a birbirinin üzerine binmiş daneler olur.
İ-IjIS üIJ_-i /-gr*iu ja J - '—I j_aj Hurmanın tomurcuğundan sar
kan (koparmak isteyene yakın) salkımlar, oL-U-j semadan gelen
yağmur suları ile bağ ve bahçeler _>LipI j_a üzümden, üj-iJ>JIJ* s } 'üL ijJIJ zeytin ve nar bahçeleri çıkardık. Üzümün birçok hassaları
var. Zeytinin 70 kadar menfaatleri mevcut saymışlar. Kemiklere
En'am Sûresi • 427
k u v v e t o l u p y u m u ş a k l ı k o l u r , m ü l a y i m t u t a r , i n s a n ı n b e d e n i n d e k i
k u r u l u ğ u g i d e r i r . B ö y l e c e 7 0 k a d a r h a s s a s ı n ı s a y m ı ş l a r . N a r ı n h i ç
i» s $b i r c i h e t i z i y a n d e ğ i l d i r . A j L d ü B u n l a r ı n b a z ı l a r ı n ı b i r
b i r i n e b e n z e y e n v e b e n z e m e y e n o l a r a k h a l k e d e r C e n â b - ı Â l l â h ,
A z a m e t - i İ l â h i y e ' y e d e l â l e t e t s i n .
j _ l s l İ Ü ^ J l I j j l â s l B a k ı n ı z o n u n y e m i ş i z u h u r e t t i ğ i z a -
' ' ' ' ^ o ' ' o i * ' S
m a n , b u h u r m a l a r ı n . u - * İ j J N a s ı l z u h u r e d i y o r ? o U V » _ x J i O l
B u n l a r ı b i r i n s a n n a z a r - ı i t i b a r a a l ı r s a , b u b a ş a k l a r ı v e
h a s ı l a t l a r ı , b u t a t l e z z e t n e r e d e n g e l i y o r ? B u n l a r ı n h e p s i , H a l i k - i
H â k i m ' i n v a h d a n i y e t i n e , k u v v e t - i k u d r e t i n e d e l â l e t e d e r .
« u i I J A z a m e t - i İ l â h i b ö y l e c e a ş i k â r g ö r ü l d ü ğ ü h a l
d e , Â l l â h - û T e â l â ' n ı n v a h d a n i y e t i n i i n k â r e d e r l e r . O ' n a ş e r i k , o r t a k
y a p a r l a r . o U j j U J I j - j j ^ j » - f â i ^ J j - ^ J I İ s n a t e d i y o r l a r C e n â b - ı
H a k ' k a . C i n l e r i , Â l l â h ' a ş e r i k k o ş t u l a r . M e l e k l e r i m a b u t e d i n d i l e r .
i, o ^K i m i ş e y t a n l a r ı ş e r i k t u t t u l a r . » J l p B i l m e y e r e k b u n u y a p a r
l a r , b i l m e d e n O ' n a o ğ u l l a r v e k ı z l a r i c a d e t t i l e r . i l * ^ - İ / * 5 J
M ü n e z z e h t i r  l l â h ! O n l a r ı n b u y a p t ı k l a r ı i s n a t l a r ı n d a n , i l e r i
s ü r d ü ğ ü v a s ı f l a r d a n u z a k v e y ü c e d i r .
J»
»“ i‘p j_Aj tKi- -0 s
j ^ j V l j o l j L U l £ - > J u S e m â v a t - ı a r d ı m i s l i o l m a y a r a k h a l k e d i -
428 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
y o r . C e n â b - ı H a k , M ü b d i ' d i r ; y o k t a n v a r e d e r . B u â l e m l e r i e m s a l i
£ i,o l m a d a n h a l k e d e r . j J j <d ü j _ x j ^_il B ö y l e b i r k u v v e t - i k u d r e t s a
h i b i n i n , e ş i o l m a d ı ğ ı h a l d e n a s ı l ç o c u ğ u o l a b i l i r ? L j3 3 » ! j
O ' n u n n a s ı l e v l a d ı o l a b i l i r k i z e v c e s i y o k t u r . J İ L J İ j J.S
» —jİP H e r ş e y i h a l k e d e n O ' d u r v e h e r ş e y i h a k k ı y l a b i l e n
O ' d u r . H e r ş e y e â l i m , e v v e l i v e a h i r i b i l e n O ' d u r .
102- j-Aj ^ ji^ Î i ^ J £ j_* J j d j J •JÜJ i l » b i
*
+S.>y4ü\ - J ü i İ ş t e b u s ı f a t l a r l a m e v s u f o l a n d ı r , R a b b i n i z . 5JI J
j__* J l O ' n d a n b a ş k a b i r M â b u d y o k , m a k s u t y o k v e m e v c u t d a
y o k . J j ^ U - H e r ş e y i y o k t a n v a r e d e n , O ' d u r . aj J l ^ î j A n c a k
O ' n a i b a d e t e d i n v e O ' n u t e v h i d e d i n . J ^ i j * _i> ^-İP j-*j H e r
ş e y e v e k i l , h a f i z , m u h a f a z a e d e n , u m u r u n u t e v k i l e d e n  l l â h ' t ı r .
103- İ^aji J ^ ı j* j ju j jı j* j ju : j ı is'jü j
j t - k / J l J J B a s a r - u b a s i r e t . B a s i r e t ; k a l b i n g ö r ü ş ü n e
d e r l e r . B a s a r ; g ö z ü n g ö r ü ş ü n e d e r l e r . N e b a s a r n e d e b a s i r e t i
n i z , O ' n u d e r k e t m e z . j l - k / J l d j j u j _ * j O h e r ş e y i g ö r ü r b i l i r . j _ A j
° ,,,,,,■ L j J J I L J î ^ - k İ J l D o s t l a r ı n ı b i l i r , h a b e r d a r d ı r b ü t ü n k â i n a t ı n a h v a l i
n e . L a t i f ' d i r , l ü t u f s a h i b i d i r .
104- l g ^ a P j - ^ , ^ 4 _ w * j 2 j J L d ^ — k J İ j - A ^ j “ ^ J l _ 3
k j » C j L p Î - İ İ Î _ » j
^ — O yy» x j j j _ * » i * Î > - « ü E y i n s a n l a r , h ü c c e t o l a r a k  l l â h ' t a n
s i z e ( h i d a y e t i d a l a l e t t e n , h a k k ı b a t ı l d a n a y ı r t e d e n ) a p a ç ı k h ü c -
E , s tcetler gelmiştir. 4— Jb Ji J-^ j I j - l s Hakikati görüp de iman eden
ler, kendine yapıyor çünkü imanın faydası kendine aittir.i» x ^L4 İÜ 3 Her kim ki kör olup da düşünmezse, dalâleti ihtiyar eden
lerin vebali yine kendinedir. k f_ x llP l i l l_jJ Ben, üzerinize
muhafız değilim ancak tebliğe memurum.
105- o j l - > p-îJ j t ■ * j I jJ j _J j u /j JI j * ıAU ıT j
o / J J I û J j û J Böylece biz, ayetleri türlü türlü beyanx d x * *
ederiz. c_*5s I jJ j l lJ J Eğer ki bunlar aralarında, "bu önceki pey
gamberlerin sözleridir almış söylüyor" diyorlar. "Ders almıştır" de
seler bile, 5j-_ii*j p - îJ ^LllliJJ biz beyan ederiz, vazifemiz beyan
etmektir. İster iman etsin, ister iman etmesinler.
106- j / j U J I j P > > İ J Ja J l â l J d^ j j* clLIJI ^ j i /j U l
J -- -- ) _d ıJ j (j_ j dLlJI £__ jl /-* f-^ l Tâbi olun, ey Habibim Sallâllâhû
Aleyhivessellem, Rabbinden size nâzil olan Kur'an-ı Azîmüşşân'ı,£ 2 t S ~
onlara tebligatını yap. J-a J l 5JI J O'ndan başka bir Mâbûd-u Mak-o x
sut yok. j^^ j-LÜ l j_P ^ j-P lJ Müşriklerden i'raz et, iltifat etme
onların inkârına. Müşriklerden yüz çevir.
107- f£;.ip T-Sİ /jJ l k;î>- f *.İ.P /_İİ*.>- /-jJ IjTj—âl /-j 4Üİ fr/_â j j j
En'am Sûresi • 429
îy J-âI *Lâ j J j Eğer Allâh irâde etseydi, onlar müşrik ol
mazlardı. Azamet-i İlâhi'yenin icâbatıdır, müşrik olacak, münafık
olacak ve Mü'min olacak. Zaman-ı Saadet'te Mü'min vardı, kâfir
430 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
vardı ve münafık da vardı. Ondan sonra da olmuş ve bugün de
vardır.S S O
S İ-glLP l- ij Ey Habibim! Seni
hafiz olarak, hafız olarak, rakıb olarak, onları cehennemden kü
fürden koruyucu muhafız olarak göndermedik. Sen vekil de değil
sin onlara, onların vekili değilsin.
Bir ibadetin arkasında küfür gibi sebebiyet veren bir şey gö
rülüyorsa, o ibadeti yapmamak daha evlâdır. Çünkü şerre sebep
olan şey şer olur. Âshab-ı Kiram, müşriklerin putlarına söylerlerdi,
onlar da bunu işitince mukabele ederlerdi. Öyle ise siz, onların kü
fürlerini şirklerini tezyif etmeyin ki onlar da size, Âllâh-û Teâlâ'nın
ta'n edilmesine sebep olmasın, dil uzatmasınlar. Buna benzer, "iyi
yapıyorum" zannıyla yapılan şeyler, sonunda fesada sebep olur.
Senin niyetin iyidir ama neticede daha büyük fesada sebep olun
masın. Bundan vazgeçin diyor.
4ÂJİ O ji Oj-PJj jj JI Ijİ - J "Jj Sebbetmeyiniz o kimselere ki ' i î > s '
Âllâh'ın gayrini talep ederler, putlara ibadet ederler. ^ l I j i J J OnA i. o 0
lar, başlarlar Âllâh'a dil uzatmaya. İ İ p j_ lL IJjlP "Sen benim pu
tuma dil uzattın, ben de senin Âllâh'ına ta'an ederim" diyor. düÂS * 2 s,
-4--®-* U j $ Çünkü her cemaate onların yaptıkları işleri ca
zip gösterdik. Onun gözünde küfrü tezyin olmuş, küfründen dola-o 0 0 S " î "
yı senin de İlâhına tecavüz eder. f-fc’j <_*-)] f-3 Üzülmeyiniz,
En'am Sûresi • 431
} s }hepsinin rücûu Âllâh'adır. Oj -O-İ: Ijilr l ! f^ ılliS Onların dünyada
yaptığını, onlara haber verir, onları cezalandırır.
109- Us! J J o i fjStl— jsJ Ij-O-lSİJ
Oj-lig J ot/_— liı /. ı f İ J i - l /.ij i ı Jl-Ip o /jjîi
1 9/ /V ^<0}/_> Iji_l3IJ Mekke kâfirleri, Âllâh'a yemin ederler, f- f ilU l J^—
imanının cehdi ile. "gayete içtihad ih im " j - l i j l i İ-JI f gstl— j_jJ
"Sen bir ayet bize gösterirsen, mesela Safa Dağı altın olursa
biz iman edeceğiz" dediler. Cenâb-ı Hak, dilediğinde olur fakat
Cenâb-ı Hak, bilir ki bunlar iman etmezler. İman etmeyince de
buna ihtirah derler, iman etmeyince kahr-ı gazap olur. Evlatların
da Mü'minler olacağından, Cenâb-ı Hak kahr-ı gazabı istemiyor.O jlJ_S Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem, bunlar
S ® siman etmezler. Onlara de ki; «Sil jlJLp tiAJJfl l_!sl Ayetler, Âllâh'ın
emri iledir. Âllâh ne isterse, istediği zaman inzâl eder. Ben ancakX j!
Âllâh'ın emrini size tebliğ etmeye memurum. lil L^sl f i J i - i j l__ij
O j-lijJ J ot/_— İstifâm-ı inkâridir, nedir size iş'ar eden? O ayetler
olsa da iman etmezler onlar.
110- f_AjJjj S y i jjji O I .lijj f j LL5 f-Aj\+a-iIj f* pJLi_di
Oj-fLi; f*sllÂI»
f^UıSl t4_lljj Niçin iman etmezler? Âllâh-û Teâlâ, bunla
rı cehennem için halk etmiş, mucizeler olsa bile iman etmezler.
fJîjU^IJ Gözlerini küfre çeviriyoruz, i'raz ediyorlar. Ij_L>jjfJ /_!?
Â-j Nasıl ki iman etmiyorlar sJ_i JJI ayet gelmeden, o zamanda
da iman etmezler. Mucizeye inanmadıkları gibi, mucize geldikten
t. , sonra da iman etmezler. »-gi/li» Onları tuğya
nında bırakırız ve onları dalalette, şaşkın oldukları halde azgınlık
ları içerisinde bırakırız.
432 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
111- JS ».gllp ^İJUI »4-1*5 ^jCiiUI »gÜ] ÜSl J-JJ
O j ^ » .ij lS i j j d j i ı ;üL$ (Sİ J i i j L j l J iji/S /_* 1 4 i *£_i
Ü j d U l » glil L iJ y L-iSİ J-Jj Onlar, Rasûl-û Ekrem'den istiyor
lardı "melekler gelsin." Diğeri de "ölmüşlerimiz gelsin" de ölüler
kendileri ile konuşsalardı JLİS (J S ' j <^]1JI »4-ISj
ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik. Ij-i*}! I j i lS U> Âj-
lâh'ın dilemesi müstesna yine de inanacak değillerdi. £L£ j Ol JIi- ■ /V
<ml İman, Meşiyet-i İlâhiye'de olur. Meğerki Âllâh-û Teâlâ dilemiş
olsun. j r ^ J Mucize, imana sebep değildir fakat çok
ları bunu bilmez. Çünkü onların kalplerinde fitne, vicdanlarında
pas vardır.
112- j-jjd lj r*—sJl _i IjJl-P J^—i /—il*->- d —JJoj
^j.ks /_* d J j ;/_! j j j İjjj^ i j j - ij ı j * . * ^ Ji »4 4 * 5
♦. > '■•'IO j ı _«j *_-&j JJ
* \ J OdüJS 'j Ey Habibim böylece sana yaptıkları gibi,
|JJl_p sana olduğu gibi her peygambere ins-û cinnûn en inatçı-\ 2 o
larını düşman kıldık. ja-Ju ^_il »4^*5 j - ^ l j r S J I jı-^ /l- i■‘ v $ o ' O J I # ^ s ~ s ' ' ' " t "
IjjJ-P JJ_aJI Vesvese eder o şeytanlar, ins ve cin şeytanla
rı. İns şeytanları, cinni olandan daha müessirdir. Onlar, birbirleri
ne, aldatmak için yaldızlı sözler telkin ederler. Şayet Rabbin Celle
En'am Sûresi • 433
Ş a n û h û d i l e s e y d i b u n u y a p a m a z l a r d ı . O a l d a t ı c ı s ü s l ü s ö z l e r i b i r
b i r i n e t e l k i n v e y a p e y g a m b e r l e r e d ü ş m a n l ı k e d e m e z l e r d i .
a j _ i L L 0 d L j J B u n l a r ı n h e p s i , R a b b i n i n e m r - i i r a d e s i y l e d i r . f - A j l S
ü j j - s - î j / _ 0 j R a b b i n d i l e s e y d i o n u d a y a p a m a z l a r d ı . A r t ı k o n l a r ı u y
d u r d u k l a r ı ş e y l e r l e b a ş b a ş a b ı r a k .
113- I j _ 3 j — î J j a j - ^ S j - J j o / j ü j — - a j J V j _ j l J l a J L - L İ l A - ; J l
i ' h • > | -
T â k i m e y l e t s i n l e r « J Ü 1 b u u y d u r m a s ö z l e r i , j - j l J l o J L i i l
s j - j — ^ J / j ü j ___ - a j J V a h i r e t e i n a n m a y a n l a r ı n k a l p l e r i o n a m e y l e t s i n ,
( o y a l d ı z l ı s ö z l e r e ) k a n s ı n . ü j J j — i 0 f - A / - _ a I j ~ 9j — - i - ; J j a j ‘ ^ j ' i j İ n a n
m a y a n l a r o n l a r a t â b i o l u p a z a b a g i r i f t a r o l s u n l a r . M ü ' m i n l e r d e
t a h a m m ü l e t s i n l e r , d e r e c a t ı b u l s u n l a r .
114- j . / » î a ^ / _ — f j ı f ___ f - ; - J ı J j - j i ^ j — J ı j - A j / ___ ^ - â . ' 4 ü 1 j _ ; « . â I
J _ â ( j - ^ J / j O — j j j — o J j — . 0 A — j l ü j - i - i - L J ( _ > / _ l f J l f - A / i p l j _ j . l J l j
s o )° ' s *( S - j ^ - u - İ J 1 Cr-0 ( S - j J f -Jt '
L i f - j l * S i 1 j _ l  S İ D e k i Y a M u h a m m e d S a l l â l l â h û A l e y h i
v e s s e l l e m , " A r a m ı z d a k i d a v a y ı h â l i ç i n , Â l l â h - û T e â l â ' d a n g a y r i -
o } s s * ' (Jy i h a k e m m i y a p a c a ğ ı m ? _ A _ — f J 1 f - f l J l J j - i l ^ U 1 J - a J O Â l l â h k i
b u K u r ' a n - ı A z î m ü ş ş â n ' ı g ö n d e r m i ş , J _ * a i a a ç ı k b e y a n e t m i ş .
H e r ş e y i h a k k ı , b a t ı l d a n ş ü p h e y e y e r b ı r a k ı l m a k s ı z ı n g ö n d e r m i ş . "
^ 0 jı o*1 ^_ > l — f J 1 f - A / l I S l j - j l J 1 J K e n d i l e r i n e k i t a p v e r i l e n l e r ( y a h u d i v e h ı r i s -
t i y a n l a r ) T e v r a t v e İ n c i l ' d e , R a s û l - û E k r e m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s -
s e l l e m ' i n a h v a l i b e y a n b u y u r u l m u ş t u r . ü j - İ İ l J B i l i r l e r k i J j _ . a a _ s 1
O - j J j - a b u K u r ' a n , R a b b i n d e n n a z i l o l m u ş t u r . Ö y l e i s e h a k e m
x t ' , 0
ancak Kur'an'dır, başka hakem talep edilmez. j-jj&s J i0 ^ '
j_ j j lL L il Öyle ise şüphe edenlerden olma ki onlar, Kur'an'ın vet
senin hak olduğunu bilirler. Küfr-ü inadi olarak devam ediyorlar.
Dünyanın mal-ı serveti ellerinden çıkmasın diye, kendi inkârları
üzere yapıyorlar.
H s s s fi * *115- £-1 ._j i l j—Aj sU-SJ J Jj_p j L-ja.» llI—jj ı _«.İS ı _«.jj
Ü _j j ı _«.İS d _U j Senin Rabbinin kitab-ı kelâmı tamam oldu,^ 'fi Ç. s s sJIJlP-j Ujl*? doğru ve adalet üzerine. oUASJ J J lI İ J Kıyamete ka-
'" " " "• *dar bu Kur'an'a, bu kelimâta tâbi olmak. f-ıJ^Jl J il j-Aj Âllâh
işitir her sözü, bilir her şeyi. Gizlediklerini bilicidir.s }
116- J| O j i^ O| İ ı j . : j p Iij_L .j j j j ı ^-i j i j l s i O|j
Oj-^j.^ J| -A O|j
Ayet-i kerimenin sebeb-i nüzulü, müşriklerden dediler ki; "Bir
hayvan ölür de atılır, onu kim öldürmüştür? Tabi ki Âllâh'ın em
riyle ölmüştür, onu atıyorsunuz. Siz kestiğiniz hayvanın etini yi
yorsunuz da Âllâh'ın öldürmüş olduğu hayvanın etini niye yemi
yorsunuz" dediler. Hâlik-i Kâinat, Habibine buyuruyor ki; "Bunlar
küfür üzerine gideceği malum olan kimseler, ne yapsanız imanao ^9' o jı 0
gelmezler, onun için üzülme." j j J l < -i j i J-iSl £_ks O|j Eğer, Mek
ke yerindeki ekserinin sözüne itâat etsen bile ki (asla yapmazsın, s
onu,) yine iman etmezler. Küfürde gideceği gibi, J - j - : j-P
4İil isterler ki seni de dininden vazgeçirmeyi. jk J l J l O jA^ Ol On
lar kendi zann-ı vehmine tâbi olurlar. "Bunu Âllâh öldürmüş, bunu
434 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
o } 0i n s a n ö l d ü r m ü ş . B u n i ç i n y e n i l i y o r , b u n i ç i n y e n i l m i y o r ? " J l » _ * O l j
O n l a r z a n n ı n d a k â z i b t i r l e r , y a l a n c ı l ı k t a n b a ş k a h i ç b i r ş e y
d e ğ i l f a k a t i m a n a d a g e l m e z l e r .
117- j*jI4iİl> »ipi j i j uL-J- jp j i »iPî j i d - j «Sî
t S l M u h a k k a k d _ - 5 e y H a b i b i m , s e n i n R a b b i n » _ i p | Â l i m
0 ^ 0O ' d u r , b a ş k a s ı d e ğ i l . j - i K i m O ' n u n d i n i n d e , y o
l u n d a , i t a a t i n d e d i r , j ^ J c L g l J l » ____ i . p | j _ i j h i d a y e t e g e l e n l e r i O b i l i r ,
m ü k â f a t ı n ı O v e r i r .
En'am Sûresi • 435
118 ■ d j i o i p < ^ 1 » w — * ı j S î i j i C i
<JLJlP <oj! p j.S'i i l i I_j_Kj Yiyiniz bir şeyi ki zikredilmiş Âllâh'ın
ismi üzerine. İsm-i İlâhi üzerine kesilmiş. Değil ki gayrinin zikri
üzerine bir put için kesilen, bir paşa için kesilen, benzeri kişiler
için kesilenlerdir yenilmeyenler. u - s ll »-US Ol Eğer sizin,
Âllâh-û Teâlâ'nın âyât-ı beyyinatına imanınız varsa emir budur.
Zikrullah ile kesilen hayvanın etini yiyiniz.
119- l i » Ü J-^ i JıİJ U-Iip i l »-—I j_Sİ i l i ij is is J î » Ü l i j
»ip j-;-*-- »—4 l j i/ j üj-l^-i Ij-;^Olj U-Jl »-Jjj-k. 1 l i ‘Jl ».- -J-P
j j - j ı i l i ı - »-ipi j i d j (Oi
»_xJ l i j Ne var size, ne mani var I_jJo IS VI yemiyorsunuz? UL* t jl JS. ^
<4^ -ojI »_—.1JJTÜ Âllâh'ın ism-i zikri üzerine kesilen hayvanı yemi
yorsunuz. »-xIiP l i »_£J Jl3j  llâh CelleCelâlûhû tahrim
ayetinde, sûrenin başında tafsil etti haram olan yerleri. O haram
olanların dışındakiler, hepsi de helaldir size. Helal olanlar çok, ha
436 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
ram olanlar az olduğu için haramları beyan etti. Onun maada
sı helaldir. 4_lil /-_i J l Hatta iztırar zamanında, o haram
olan şeyler de helal olur. iJıSi'OlJ Muhakkak çok, sizinle mücadele
eden insanlar. f^ Ij lLO j- Î^ İ i Kendi hevâ ve hevesatına tâbi olur
da mücadeleye kalkarlar çünkü nefisleri öyle arzu ediyor. fJp J j L
Bir malûmat, dayanacak bir ilim olmadığı halde nefsi istiyor. Nefsi
istediğinden dolayı mücadeleye giriyor. j_jjILLJl> fJLPl j_* dUJJ Ol
Ey Habibim Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem, muhakkak
senin Rabbin alimdir. "b il m u'ted ine el m ütecav iz ine" Helâl ile
haramı karıştıranların halini bilir ve cezasını verir.
120- /_!_> OJ j-?;—: f—jJ! Oj-;_j - A i l Ol A-iis/jj f_jJ[I j_a / Ij j İj
Oj-SJ-â-âj lj_j/r
İJ5İJ Terk ediniz. Emir mükellefleredir, mükellef olanlar hep-o 0
si dâhildir. f J J f l J_*Lk Zâhiri günah olan mesela hırsızlık, zina ve
içki emsalleri gibi. Â_lkl5J Batını, gizli olanı da terk ediniz. Ucûb,
riya, kibir, haset ve emsali olanları da terk ediniz. Şeriat yalnız
zahiri değil, bâtın olan günahları da tasfiye etmek istiyor. .yJJI Ol » • , '
f J J f l Oj — kJOnlar ki dünyada hataları, günahları kesbederler
O j j ? - : muhakkak ahirette cezalanırlar Oj a-â; 'j- il? /_!_> yaptığı
kesbten dolayı. Mademki dünyada kesb-i kârı günahtır, ahirette
bu kesb-i kâr üzerine cezasını görecektir.
L21- OİJ <3-^ ^ ^ f - ^ %
(Sjr"J—lO-J f J o i f~*jiül>i (OiJ f İ £ ı ? J f * ® ' O j^ jlJ
I j- irls J J Yemeyiniz, a_IİP «Sil f_ : i j_?Ju f—J /__—> İsm-i İlâhi'y-
En'am Sûresi • 437
le zikredilmeyen şeyi yemeyiniz. Allâh'ın isminin gayrı üzerine
zikredileni yemeyin. 5_LiJ «LsIJ Bir şey ki Allâh'ın ismi ile değil,
başkasının ismi ile kesilmiştir. Onu yemek fısktır, fücurdur, doğru
yoldan huruçtur. f_$jÇJJi ûj-^-jiJ j J s / lJ ü I 6iJ Şeytanlar, şey
tanların hali, insanların üzerine bir ilkaat yapıyor. Tesir edemedi
mi, onun dostlarını tutar. O dostları ile ona musallat olur. Şeytan,
Adem Aleyhisselam'a ilkaat yapamadı. Biraz nakise olan Havva
Radıyâllahû anha'yı musallat etmek suretiyle tesirini yapmış oldu.
j Eğer siz, onlara \ *
itâat etseniz ki nefsiniz de belki heves edecek. OjTj—L lJ f->3l O
vakit, siz de onlar gibi olursunuz. Allâh'ın emrini bırakıp da onlara
itâat ettiniz mi, emirde başka bir şirk yapmış olursunuz.
Cenâb-ı Hak, bir misal ile bildiriyor. Bu ayet-i kerime, Ebû Ce
hil hakkında nazil olmuştur. Mâlum ya bir kalp, Allâh'ın zikriyle ha-
yatlanmazsa ölü bir kalptir. Ne zamanki Allâh'ın zikriyle hayatlandı
ise nurlu olur. Nurlu olan kalp de ferahlanır genişler.
ULlj 6^ j- j j ' İstifhamdır. Müsavi midir bir adam, ölü bir adam
ile aLİIIi-lS sonra bizim ihya ettiğimiz adam bir olur mu? Biri öl
müştür, hayat bulmadı gitti. Biri de öldükten sonra biz, onu ihya
ettik. İkisi bir olur mu? Biri küfürde, diğeri iman etmiştir. Her ikisi
de bir, aynı olur mu? Hiç müsavi olur mu? Tabi müsavi değildir. Ve
kalbini ihya ettikten sonra da «u. l l p «J UULi -j onlara bir nurS* * J
<L } } x oLTjJsUJÜ Size mücadeleye gelsinler. f j ^ i i l k l ûj
438 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
halk ediyoruz, o nurla devam ederler. yL-ü l . J Biz, onlara bir nur
ihsan ettik ki insanlar arasında o nur ile gidip geliyorlar.
Ayet-i kerime iki parçadır. Biri; L lIL^ J a/_ill£-/3 ULla ü/S 0jl
<_> . _dwLJ iJc-j AJ Bir adam meyyit idi evvelce, biz onu ihyâ ettik,
nur verdik, nur ile meshediyor insanların arasını. Diğeri AjliO j.i.S'
L^ia j j/_ j J*4J o L Ü k J l . 9 bir adam da karanlıklarda, zulümat-
larda/küfür zulmeti, cehalet zulmeti, görüş zulmeti. O zulmette
kalmış, ondan çıkmaz ki kâfirdir. Bunlar ikisi bir, müsavi olur mu?
Tabi olmaz.
O J İ T Nasıl Mü'minlere imanı zinetlendirmiş Âllâh, j j j i/ fU j_Jj
ü j- iiL J İp /S L0 kâfirlere de Hâlik-i Kâinat tezyin etmiştir o küfür
yolunu. Hepsini yapan Âllâh'tır. İhtiyar vardır insanda, ihtiyar-ı
cüz'idir. Züyyine linnası ... ayet-i kerimesinde şeytana istinat
ediyorlar fakat ziynetlendirip süsleyen yine Âllâh'tır. Âllâh Celle
Celâlûhû, bir insanı cehennem ile halk etmişse, cehenneme gi
den yolu onun gözünde güzel gösteriyor. Cennet için halk olan
Mü'mine de cennete giden yolları, onun gözünde güzel göster
miştir. Yoksa sıkıntı ve meşakkatlara tahammül ve sabretmesi, o
Mü'minin kalbinde nur olmazsa, bir muhabbet olmazsa sıkıntılarla
dolu olan bu yolu kat etmesi mümkün olmaz. Fakat cehennemin
etrafı, nefsin arzu ettikleriyle doludur.
123- Laj i j j j f i ü l« io j4 J j_j/Si < jji j S n i ı * . O JİS 'j
ü j j L l ; l o j V ı ü jj- ii-J
\ *O J iS j Böyle Mekke halkı gibi. Halik-i Kâinat, Habibine bildiri
En'am Sûresi • 439
yor. Ebû Cehil gibi, diğerleri de Mekke'nin eşrafları idi. Darb-ı mi
saldir. Balık baştan kokar, kötülük daima yukarıdan yayılıyor. İyilik
ise daima aşağıdan yukarı çıkıyor. Peygamberan-i İzâm'a evvelâ
tâbi olan fukaralar idi. Hâlik-î Kâinat buyuruyor. Diğer geçmiş, ev
velki peygamberler zamanında daima böyle olmuştur. Baştakileri
küfre götürüyor sevk ediyoruz, onların dalaleti ile aşağıdakiler de
küfre giriyorlar. Nasıl ki Mekke-i Mükerreme'nin kâfirleri, fâsıkları,
münafıkları en ileri gelenleri eşref idi. Hâlbuki Âllâh-û Teâlâ, onlarıS Mi } o
fâsık, ehl-i cehennem yaptı. <Jj.S J j l lû ^ Her belde karyelerde
L g ı i jj^i j-jls l mücrimleri, ekâbirlerden yaptık. Mücrimler ekâbir-
lerden olur, ekâbirler mücrim olur. Çünkü "benim" diyor, kendinde
benlik görüyor. Âllâh'ın benliğine karşı çıkıyor. Her beldenin ekâbi-
ri mücrimdir. O ekâbir, cehennem yolunu tutacak da arkasından
cehennem yoluna gitsinler. I g i i jJ-s lIJ Mücrimi, ekabir yapıyoruz
ta ki mekru hile yapsın, imanından vazgeçsin, fesat yapsın mem
lekette. Hâlbuki J l Oj J-S-Ij l i j eğer hakikatı bilseler, onlar
ancak nefsine mekru hile yapıyorlar. OjJA-i-J l i j Ama farkında de
ğiller, bundan malûmatları yok.
9 ' O S /v<_Jl İ_£>£l>- ü lj Âyât-ı beyyinat nazil olduğu zaman. Sebeb-i
nüzul ayet bu idi. Ebû Cehil diyordu, "Abdimenaf oğullarının şerefi
var, zenginliği var, bir peygamber geldi onlardan, bize ne kaldı?
Bize de versinler bundan." Velid İbni Mugayyire ise; "Eğer nübü
440 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
vvet hak ise ben, ona daha layıkım. Hem ondan büyük ve hem
daha zenginim" diyordu. "Bize de bir hisse versinler ki biz de iman
edelim" şeklinde itiraz ediyorlardı. Ayet, kıyamete kadar bütün
emsallerine şümulü var. Bugün de "Arabistan'da bir peygamber
olur da niçin İstanbul'da bir peygamber yetişmesin" demez mi?
Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû Aleyhivessellem'in sıdkına dâir bir
ayet nazil olduğu zaman, j_ijS j J Ij-JlS "Ona gelen vahiy gibi bize
de gelmedikçe asla iman etmeyiz" derler. JSjI l_i jJL>
<aı1 J J L j Tâ ki bize de gelsin, onlara geldiği g ib i.J-i—j ı i^ —f - J ^ i l
AaJl_:5 Âllâh CelleCelâlûhû emrediyor. Âllâh âlimdir, bilir risalete
ehil kimdir. Ij-iJ—I j —jJJI 4 ;,kL_: İsabet eder o cürüm işleyenle
re. Ekâbirler, mücrimlere, onlara isabet ediyor jUL> Âllâh-û Teâlâ
tarafından bir zillet, hasaret. JuJl_İ>_IJl_İJ <üil Jl_1p Dünyada zillet
esir olacak, katil olacak, ahirette de azabı ebedi olacak. IjJ lT /-Lj
OjJ— Onların yaptığı bu mekru hileden dolayı.
125- A-L aj O' J j-^J J —: J ûjJl— A-jJljj O' 4Üİ J j-—
J_i>o d J Jo tL»_-Jl JL-igj /-—jl? /_—■j>- /-■â-j-.i? ajJL- J J_i>o
O j^ jJ J j^.JJI ^_Îi J - —JJI i l
ajJ_^ £ j—l â_jJl*j Oİ <Aii İJr_J j-LS Bu ayet-i kerimeyi,
Mevlâna Celaleddin-i Rûmî belki on sahife ile izah ediyor. Bir kim
seyi hidayete getirmek isterse Âllâh-û Teâlâ, kalbi genişler İs
lamiyet için. "Din-i İslam, Nübüvvet, Kur'an için, Âllâh için." Bu
kelimeler geçtiği vakit, kalbinde bir ferahlık olur, bir genişlik olur.
Kalp kafeste yerleşmez, sığmaz bir hal olur.
4_I^j o! İj -J j - i J Eğer Âllâh-û Teâlâ, birisinin idlâlini isterse
En'am Sûresi • 441
LâjU? ajjı-?? J-*^ onun da kalbini daraltır, sıkar. JL - ik ΗA ili U>-J
frlA—LJl ^_i Öylesine ki (iman etmesi teklif edilse,) zorla göğe çı
kıyormuş gibi meşakkatlandırır. j- j iJ l ^-İP T V j J l J-*^ d ü io
5jJL4Ş J İşte bu şekilde, Âllâh CelleCelâlûhû iman etmeyenlere
böyle azap eder.
Hadis-i Şerif; "Dâr'ul Gurûr olan dünyadan uzaklaşır, Dâr'ul
Sûrur olan ahirete meyleder, ölüm gelmeden önce ölüme hazırlık
yapar."
126 ' JjJS'Ju _jÂJ OÎjVI ÎI İ ■ k i j.5 ÎA_j-â-"-wJ<> CİJj isi i İLAj
Hj-âLJU> d L / j il^ _? i i_*j Hâlik-i Kâinat, Habibine emrediyor."t * J *
Ey Habibim Sallâllâhû Aleyhivessellem, bu İslam ve Kur'an, Rab-
binin dosdoğru yoludur. Böylece ümmetine tebligat yap. Ldkai J ıi
<JjJ-Sj j_lJ o Î JV l Tafsil ettik âyât-ı beyyinatı, tezekkür eden an
layanlara. Kur'an'dan kim istifade eder ancak iman edenlerdir.
Kur'an, bütün mahlûkata gelmiştir fakat iman etmeyince istifade
edemiyor.
127- (JjİA-Rj i jjÎS"" Iaj j*j f-g/j J-iP Jw»Jl j l i f-g-J
'_gjj JJLp pJ_LJl jlS f-g Darussselâm, Cennetin ismidir. Onlar
için Rableri katında Darusselâm, selâmet yurdu cennet vardır. j*j
J j—U-ij I j j lİ î_Aj »gİJj  llâh-û Teâlâ, onların işledikleri hayırlı iş
lerden dolayı dostu ve yardımcısıdır. İltifat ediyor Cenâb-ı Âllâh;
"Siz amel ettiniz de veriyorum" diyor.E „ o „ o o £ „ „
128- J l j_ ' J&jl.^>l J_i j-^Jl j— Î-j fj-Jj
cT -iJ ' j-^ f —*JÎjJjİ J l- fj
442 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
E y H a b i b i m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m ü m m e t i n e b e y a n e t .
e a a a Ap _ J j O g ü n ü k i  l l â h C e l l e C e l â l û h û , i n s - i c i n n i h e
s a p i ç i n h a ş r e d e r , h u z u r u n a i h z a r e d e r . O g ü n j - ^ J l j - i l i L J c i n -
£ o° * } » s* s o 'l e r e d e r l e r k i ş e y t a n l a r a ; (_ r - j ' ^ l j - i J l J " S i z i n s a n l a r ı n
ç o k l a r ı n ı i ğ v a e t t i n i z . S i z s e b e p o l d u n u z , o n l a r ı y o l d a n ç ı k a r d ı n ı z . "
l _ A j ( Î J J l J l _ 3 j İ n s a n l a r ı n e v l i y a l a r ı , H â l i k - i K â i n a t ' a b u y u r u r l a r k i
o >o 0 0 r- 0 0a r z e d e r l e r ; , ^ - ! ! . U L ^ A j i U - j j ^ ^ J l j - i " O n l a r y a l n ı z b i z i
y o l d a n ç ı k a r m a d ı l a r . B i z b i r b i r i m i z e y a r d ı m e t t i k d e b u d a l a l e t e
^ & s s '—■t s ag i r d i k . U - J c J i ş - l ^ U l L l L > - l L l i J - j j S e n i n t a y i n g ü n ü n e d e b u g ü n
\
y e t i ş t i k . " H â l i k - i K â i n a t , c i n l e r e d i y o r k i ; " S i z i n s a n l a r ı n ç o ğ u n u
i d l a l e t t i n i z , b u g ü n c e z a s ı n ı g ö r ü r s ü n ü z . " O n l a r d a d e r l e r k i ; " B i z
h e p b i r l i k t e b i r b i r i m i z d e n y a r d ı m g ö r d ü k d e d a l a l e t e g i r d i k . B i z e
b i r d ü n y a h a l k e t g i d i p i m a n a m e l e d e l i m . " F a k a t r e d d o l u p k a -
3 a s s sb u l o l m a z . İ - i o j i i j l İ J l J l - 3 B u g ü n m e s v a n ı z , y e r i n i z c e h e n n e m d i r .
H e m d e l _ L i . j _ > j d U - e b e d i o l a r a k i ç i n d e k a l a c a k s ı n ı z . * L Î l _ i J l
b S ^ s s t< o i l İ l l â Â l l â h ' ı n i r a d e e t t i ğ i k i m s e b a ş k a . İ - J - P f - l S S - t Ü L j j O l S e n i n
R a b b i n , H â k i m ' d i r . S u n u n d a a l i m d i r , h e r ş e y i b i l i r m a l û m a t ı v a r .
H i k m e t s a h i b i d i r , b i l e n d i r .
129- OjJ-jSo IjjlS la ^Jjj lLU.ÂJ"j
D ü n y a d a d a z a l i m l e r i b i r b i r i n e t e r b i y e e d i y o r , y a p t ı ğ ı m a a s i -
d e n d o l a y ı . A h i r e t t e d e i t i r a f e d i y o r l a r . " C i n l e r y a l n ı z y a p m a d ı l a r .
B i z b i r b i r i m i z e y a r d ı m e t t i k , d a l a l e t e g i r d i k " d i y o r l a r . Z a l i m l e r d e n
b i r k ı s m ı n ı , b i r k ı s m ı n a b ö y l e m u s a l l a t e d e r i z .
En'am Sûresi • 443
130- » İlip 6 j - i i »-&i j —5 »-ktj »Jî <_r-sjlj j* J l j - l ü Lj
.İsi ^JıP /sl^A IjJ/S I j j* » J^ jj JUÜ » İO j5 :£ j <-s-f/J1
j_ jji/S Ij_S/S»—$jî» 4 ı isî(^-i-PIjJ-4—Aj /-IsJJl«j-p'J
0 0 $
^r-SVlj ([j_^l j - L Ü Lj Ey cin ve insan cemaati, J —-5 »-&Ij »Jl
size peygamberler gelmedi mi? »_x ii Sizden, sizin cinsinizden' s l * t ' ' > *
peygamber gelmedi mi? »-x .jL P B izim bu âyât-ı beyyi-
natımızı size beyan etmediler mi? I j_ i »-x^^ *Uü » J^ jj ı ij j Bugü-JI A ^
ne mülâki olacağınızı size söylemediler mi? b - î s l ^JiP ujl -A IjJtS
Artık orada tam cehenneme gidecek cihettir, inkâra mahal kal
maz, itiraf ediyorlar. Kendi aleyhimize şahitlik ederiz ki; "Peygam
ber de geldi, ahkâm da tebliğ edildi. Nefsimiz bizi bu yola çevirdi.9 & f 0 9'" s **'"
/IsJJI Sj-UJI »-pj-^j Dünyanın hayatı mağrur etti bizi." ^JlP
j - j j io Iji/S »^sl »-g-ıİSl O vakit kendi kendilerine nefisleri için şe-
hadet ederler ki iman etmediler, kendi kabahatlerinden idi. Pey
gamberlerin tebligatı da ve söyledikleri de var.
131- O j i i / p / « i i î j » i L ı d i 4 i d 5 j f c » tOî d j î
} S 9 * S \^j-âJI d - i p d_j5 »-İ d)l d J î Böyle peygamberleri gön
dermek ve bu ifadeleri beyan etmenin sebebi budur ki bilsin
ler muhakkak Âllâh CelleCelâlûhû, »_Lkj j-JI d -i-p d J j »J
zulm ile hiçbir memleketi helâk etmez, zulm ile hiçbir insanı azap-
landırmaz. Herkes amelinin cezasını görür. Ojls/P /^ iilj Ehl-i gafil
olur da peygamber göndermeden de ceza vermez.
' * , Us ' ' i , s s * s i £ s s ' * t* '132- O j i - ı * . j / ı P J i / * - ^d-5 / i j I j i ı P / l i t ^ j / ^ 5 i J C J j
444 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
X ' s oÛj-li/P /_4UIJ Biliniz ki herkes için, gerek ehl-i cennet için,
gerek ehl-i cehennem için. Ehl-i cehennemin derekâtı var, ehl-i
cennetin derecâtı var. 8 derecedir ehl-i cennet, 7 derekedir ehl-i
cehennem. I j-L-P ÛL) Yaptığı amelden dolayı, L_lP J-s/L L J j /—jJ
Û j-H u senin Rabbin gafil değildir onların yaptığından.
133- /» f j j J u j - j J i U L i J j f i İ A İ u I I ûi i ı^ J j ı j i ı d d j j
j —j j J-I p —9 İ-Jji j —j fü-LSİ /_ıT İL-L
5-U-JJI j ! ^^JUl d ı j j j Ey Habibim, senin Rabbin ganidir, halkın
taat ve ibadetinden ve imanından. Onlara taat teklifi ancak kemâl—• j o o 3 0 % o .
bulmaları içindir. İ L İ /j f.TjJ^ j_j J ilA -LL jJ fjxl®ju L İ d)! İsterse
bir anda sizi yok eder ve sizden sonra yerinize dilediği bir kavmi
yaratır. j- jji- l p - î İ-Jji j_ j fi'LLsİ L_lT Nasıl sizi başka bir kavmin
arkasından halk etti, sizi de götürüp sizin arkanızdan da başka
bir kavmi halk eder. Nasıl ki sizi de bir başka kavmin neslinden
meydana getirdi.
134- f is i /jj o J ûjJ-PjJ lj Ûl
Biliniz ki size va'dedilen azap, kıyamet, hesap muhakkak ge
lecektir. Cennet-i cehennem, hepsi Va'd-ı İlâhi'dir. Siz, Allâh'ı aciz
bırakamazsınız kaçamazsınız.£
135- j_ j ûj_U.*j c3 j_ li J —j/P -Sl _ -S-j/ -j ^J-P Ij-J-l-Pİ p_5 /—j J - î
Ûj^LkJI £_1İJ J «-Si j l j J I İ —Iî/P «J Ûj—&
a ' • -»p j Lj J-3 Ey Habibim Ekmelerasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem,
ibret için onlara söyle. "Ey kavim f_xss/£j> ^JıP Ij-ll_Pl elinizden ge-
En'am Sûresi • 445
® i sleni yapın, jo/P . j l ben de yapacağımı yapıyorum. ûj-iiLS Jsj-lS
jl s $ }Bundan sonra bir gün gelir göreceksiniz, j'jJl <-p/P AJ üj_f j_0 iyi
akıbet kime olacağını göreceksiniz." üj-iJ/kJl £_iij V AJl Muhakkak
Âllâh CelleCelâlûhû, zalimleri iflah etmez. Zalimler kurtuluşa ere
mezler, zalimler felâh bulamazlar.
136" Ü 1j_i IjJ/iLâ /_y -ı Ş _LjVlj tLlj_>Jl j _a ijî /_i) Ü 1j_l_)L>-J
/-oj ül ^Jl J-â f-g-j/S"j_iJ ü/S /_«-â LL.5i.5>'"j_jü 1 Jl_&j f_.gi.py~ 0 ~ , İ İ '-*1
üj_if^ti /—o «■/—*•» f gJOj . J 1 j j j-g-® Ü ü/S
i \ü ij_i-L- j Onların kabahatlarının bazıları; Âllâh'a tahsis eder-
0 * * sler, /-L-aS ^/JüVlj d->j.j>J1 j_o l î /-ia onların ekmiş olduğu bazı zi
raatları ve bazı hayvanları. "Âllâh'ın malıdır" diyorlar. "Bize haram
olur" diye yemiyorlar. f_gi_Py ü IJ -A 1 j—J/ S "Bu Âllâh'ın malıdır"
diyor, "bize helal değil bize haramdır" diyor./Is/Sj-L IJlaJ Bir kısmı
da diyorlar ki "bu da şerik tuttuğumuz ilâhlarımızındır" derler.LiS
ÜÜ J l j - a i J-S lgj/S’j_ iJ Ü/S "Şeriklere tahsis edilen mal, Âllâh'a
verilmez. fgj/S'j_A J1 j_ a j j_gi ü ü/S /J>j Şeriklere ait olan Âllâh-û
Teâlâ'ya erişmez. Ama Âllâh-û Teâlâ'ya ait olan ortaklarına erişir."
Ü j - i f o /-0 */_ Ne çirkin hüküm veriyorlar!
137- f i j i j ı j f i j / r j i . j i i j-^ j^üJi j_o j j j o j İ S ' j
ü jj_ & /_oj f i j J « jİL uo ü ; / l j-Jj f g i o i j - i i y j
* \ * sOJJS 'j Nasıl ki tezyin edilmiş bu küfürler onların gözünde. jJ5
s '* * s o *f_AiVj1 J J lS j ı^ j- L U l j_o j-;ixJ Bunun gibi, ortakları (şeytanlar
veya puthane hademesi) müşriklerin birçoğuna (fakr korkusu tel
kin ederek) evlatlarını öldürmeyi hoş gösterdi. Hele kız çocuğu
446 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
o l u r s a . f g l l P I j _ İ J L Ü j f - i j S j i İ f i j / S j - i . T â k i o n l a r ı h e l â k e
d ü ş ü r s ü n l e r , d i n l e r i n i k a r ı ş t ı r s ı n l a r , t e ş e v v ü ş e u ğ r a t s ı n l a r . « L Î - j J j
O S J \ yyO j ^ - i â j / J > j f -  j j j a j - l i i U A l i l B u n l a r ı n h e p s i  l l â h ' ı n i r a d e s i , h a l k
e t m e s i y l e o l u r . E ğ e r  l l â h h a l k e t m e z s e , t a b i b u n l a r y a p a m a z .
E ğ e r k i i n s a n i r a d e s i y l e z u h u r e d e r f a k a t C e n â b - ı H a k k ' ı n d ı r . İ h
t i y a r l a o l d u ğ u i ç i n , o n u n d a i ş t i r a k i n i s p e t i n d e c e z a v e r i r . E y H a
b i b i m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m a r t ı k s e n , o n l a r ı i f t i r a l a r ı y l a b a ş
b a ş a b ı r a k .
138- f ^ P ^ « l l s J i / _ J i l k J f / - i s i â l i I j - J / S j
« ı ^ a î ı L g ı İ P i ı f _ ^ ı 5 j J - S i j f / - i s i j f L i S i j
O j j — s i İ j — s / S / _ « _ > 4 _ : İ . p
r £ c s * "f L I s I T J l _ Â I j _ J / 3 j O n l a r , s a ç m a d ü ş ü n c e l e r i n e g ö r e
d e d i l e r k i ; " B u e k i n l e r v e h a y v a n l a r h a r a m d ı r . « U s j > J I / g Ü t ; J
İ I İ p « İ ^ ı ı g l i p i ı ^ ı O j j j î J f / ^ i j / - i j j g i f H i j
B u n l a r ı d i l e d i ğ i m i z d e n ( p u t h a n e h a d e m e s i n d e n v e e r k e k l e r d e n )
g a y r i s i y i y e m e z . V e ş u h a y v a n l a r ı n ( B a h i r e , S â i b e v e H â m ' ı n ) d a
a r k a s ı n a b i n m e k v e y ü k v u r m a k h a r a m d ı r " d e d i l e r . B i r t a k ı m d a
v a r l a r ı d a  l l â h ' ı n i s m i n i a n m a d a n b o ğ a z l a d ı l a r . ( İ l â h l a r ı a d ı n a k e
s e r l e r . ) B ü t ü n b u n l a r ı , H a k T e â l â e m r e t m i ş t i r d i y e i f t i r a e d i y o r l a r .
I j i / S / - t  l l â h - û A z i m ü ş ş a n , b u i f t i r a l a r ı y ü z ü n
d e n y a k ı n d a o n l a r a c e z a l a r ı n ı v e r e c e k t i r .
139- ^ - İ P f j — L - j j j S j J Â ■ ^ İ L > - f / _ * j V l a i _ . A û j - k j ^ - î / - » I j J / î j
4 J > İ £ / S j _ î 4— : i f _ g i  - L » ^ j — N O j / - ^ I j j İ
? \ ' 9 S '
r ^ r
En'am Sûresi • 447
Lx—Ijjl j_—ij Ls5j?JJ l-^J/— ^LüVI ûJl.a (Oj- j -S IjJ/Sj
" B u h a y v a n ı n k a r n ı n d a k i y a v r u , h a l i s e r k e k l e r i m i z e d i r . H a n ı m l a r a
d e ğ i l d i r , k a d ı n l a r a h a r a m k ı l ı n m ı ş t ı r " d e d i l e r . î-ijij^ OJİj Ö l ü o l a
r a k d o ğ a r s a b u y a v r u , t/?J_A A-ıS f-js e t i n d e n y e m e k t e k a d ı n e r
k e k o r t a k t ı r . f- j lg j O n l a r ı n k e n d i l i k l e r i n d e n " b u h e l a l b u
h a r a m d ı r " d i y e v a s ı f l a n d ı r m a l a r ı n d a n ö t ü r ü , Â l l â h o n l a r ı n c e z a s ı n ı
v e r e c e k t i r . f - J i jL-£>- A_jl  l l â h - û A z i m ü ş ş a n , H a k i m - i  l i m ' d i r .
H e r ş e y i y e r l i y e r i n e h a l k e t m i ş t i r , h e r ş e y e d e â l i m d i r .
X 0 S s } * ^140- f j *jj L.i Ijij^J f_J“i f— iJfjI Ij-Îâd j-;JjI j-,**—- J-i
j_j.Ja.ji lj_sl? L j Ij_L J_i <üil ^-Ip tlj-aSİ «üil
x x x "T xJ_~J- J 3 H a k i k a t e n h ü s r a n a g i r d i l e r . ____a>SV_J| 'j-lai j-j-JÜ E v l a
d ı n ı k a t l e d e n l e r , f-Li j_!İj /ji-. i l i m s i z s e f a h a t l e f-jîjj /_i Ij-ij—J
Alil  l l â h ' ı n k ı s m e t e t m i ş o l d u ğ u h a y v a n ı , r ı z k ı k e n d i l e r i n e h a r a m
e d i y o r l a r . <ül . _Li tIJ_aSl B i r d e  l l â h ' a i f t i r a e d e r l e r , "  l l â h e m r e t
" ı ' , ,m i ş b u n u " d i y e . Ij-lis J 3 O n l a r d o ğ r u y o l u k a y b e t m i ş l e r , 'jil? L-iJt(j-j.Ja.ji h i d a y e t e d e g e l e c e k d e ğ i l l e r d i r . B u n l a r s o n r a d a n n e d a m e t
e d i p d e i m a n a d a g e l m e z l e r .
141- ^jjjlj J-SelJlj O/_iûjJ.ii J-J- J O/_iûjJ.ii O L l— /—LSİ ^JJi j—fcj
(j-i Ij-i? <j/_L.a j_;-pj /jj/_L.a O/—®_jJIj Oj-aj jJlj A-l? LiÎıSti
4 ——J J A_j| IjSj_*j J j aÜ_s<a>- j-_j Ajâ>- Ij__jIj j_ljI İÜ aj—!
^ j - ^ 1
H â l i k - i K â i n a t , i m t i n a m k a b i l i n d e n m i n n e t o l a r a k v e r d i ğ i n i
m e t l e r i b e y a n b u y u r u y o r . E y b u n i m e t l e r i k e n d i n e h a r a m e d e n !
448 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
Ben, yalnız bunları size ihsan etmedim. Öyle nimetleri halk edip
verdim ki hadd-i hesaba gelmez. Hangisini haram ediyorsunuz.
^ U l yk j Öyle bir Âllâh'tır ki o ll> - l ü l size halk ediyor bir ta
kım bağ-u bahçeler. Onlar oLA jJA .i bazıları yer üzerinde; kavun,
çilek, karpuz gibi. o lA jJA .i j l i j Bazıları da yukarı doğru; buğday,
arpa, elma, hurma gibi olanlar. ^j>-Jlj J-:^lilj Ziraat, ehemmiye
tine binâen bildiriyor. Ü S İ L İL i^ i Bakınız bu nimetlerin hangisini
ağzına alsan, lezzetleri aynı değil. O jü y lj Zeytin; zeytinin yetmiş* s }
faydasını saymışlar. Ol—ijJ lj Nar; her cihetiyle faydalıdır. l^ l- is ii» ^<jLİ£i J_Ip J Bunların yenmesi, şekilleri, lezzetleri ayrı ayrı birbir
lerine benzemez. Renkleri, kokuları hepsi ayrı ayrı halk olmuş- 0 * K
lar. Hepsi de size helal edilmiş. 7j_Jo \j_LS' Emrediyor Cenâb-ı
Hak; "Yeyiniz onun hasılatını. aiUks- j_J i- lS lj_ 1 j JJLâl İSİ Hakkı
nı, zekâtını hasadı zamanında veriniz." Bu ayet hurma ile üzüme-i ® '
aittir. l j i j_ lj J j İsraf etmeyiniz meselâ hepsini verip de kendiniy o jı s ^
mahrum etmek yapmak. jJ j_ L İ J l J i i l A llâh-û Teâlâ, is
raf edenleri sevmez.
142- Oİj i j at-j-S-J J j 4ül î_S.3jj l_«i İj-İj l_A j j j ÂJja.?- LjoJI j)-ij
^ JJlP û O ı i ı l n
J i j _ i j Yine Nimet-i İlâhiye, haram ediyorsun kendine
ama ne nimetler var. U j i i - Bir takım hayvanları halk etmiş, ham
le salih. Sığır, deve, merkep gibi hayvanlara yükünü yükletir gö
türürsün. L i- j i j Bir takım hayvanları da ufak halk etmiş hamle
salih değil, onların yavruları. 4aj\ î- S îj j L Ij-iJ Ey insanlar, Allâh
CelleCelâlûhû bunları size ihsan etmiş bu nimetleri, Âllâh'a iftira
En'am Sûresi • 449
etmeyiniz, Nimet-i İlâhi'den istifade ediniz. "Bu haramdır, bu he
laldir" diyerek kendiliğinizden bir hüküm yapmayınız. İ j - L î j j
JlialJül .“.ılj W Şeytanın hutuvatını, tarikını, kalbe olan ilkiatına
tâbi olmayınız. Şeytan diyor size, "bu helaldir, bu haramdır." U l
j-j-» JJl-P f—x J Çünkü şeytan, adaveti zâhir düşmandır, beyyin'ül
adavedir. Âllâh'ın emrine karşı bir şeyler çıkarır, öyle ise şeytanı
dinlemeyiniz. Âllâh emrediyor bunlar helaldir.
143- fj—>- jj—jjüJi j j j tA.jı j-*j ( j^ ı ju -Ji j» j' ij ı ^ pi-Aj
Jj » JL j - j & j l f Î -^ lİAIİ-I Î_»j j - j ^ j l fi
o J ^r-lj$l Â_jil Sekiz çift var ki jliJl JLİaJI j_» koyundan iki (erkekS ' i - o " ’ ® / î T 9 ^
dişi,) j-jl^l >HJl j-»j keçiden de iki (erkek dişi.) fj_>- j-JjiiJl J-*)l'ö s s ' s s s , s
jJ-j-B j l fi Erkeği mi haramdır, dişisi mi haramdır 4JÜ1P l-IAIİ-I IJ>I
j4l±j j l fL>-jl yoksa iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı" o } * ° .» -haramdır? j_JiUs ' J u i (Jl 'Juu Bize söyleyiniz hangisi ha
ramdır. Tabi bir şey diyemezler. Dalâletlerini bilsinler içindir.
144- j l fj j -jjiiJl tJ-5 -2 1 j ^j (j-^1 tJ-* 1 <3“»j
İ l » w j îj î l J J , fiIİf|İ j - j ^ l fl^jj j-j-İP L u l i - l l_»j
»J.P j-j-*-J yiLÜl j ajj Î-jii <ül _İP j-s-il <j-A» İ-kl j-Ai İJ-g/
(j_^lkjl f jü l ^ ig j i l (Jl
d o ^0j - j i l J^ jl j-»j Deveden iki (dişi-ibil, erkek-nâkaa) j_ÂİJI j_»j
j-IlSl sığırdan iki (erkek-dişi) j-IIİijl fj fj__>- <j_JJi’',İ!l J_5 bunla
rın erkeği mi haramdır, dişisi mi haramdır fL>-jl UİP LlAiLİ>l î_»I
j - l j i j j l yahutta iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı ha
450 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
r a m d ı r ? Y â n i f i k r i n i z b â t ı l , Â l l â h s ö y l e m e m i ş . K e n d i n i z d e n u y d u r
d u ğ u n u z d a ö y l e b â t ı l d ı r k i c e v a p v e r e m e z s i n i z . J İ J 4 A » J L 1 S » I
t i i ' ' a - A c a b a s i z h a z ı r m ı y d ı n ı z ? I j — ^ - i ü l » - k ^ J î l  l l â h ' ı n , s i z e v a s i y e t
e t t i ğ i n e ş a h i t m i o l d u n u z , ( Â l l â h b ö y l e t a v s i y e e d e r k e n s i z , O ' n u n
S o ^ 0 ^y a n ı n d a m ı y d ı n ı z ? ) L Ş j s < ü l ^ _ i P ^ j - l i l j - l i » - i k i j l i B u h a l i s b i r
i f t i r a d ı r  l l â h ' a k a r ş ı , b i r i l i m v e h ü c c e t e d a y a n m a k s ı z ı n , h a l k ı i d l â l
O ^ s de d e n k i m s e d e n d a h a z a l i m k i m o l a b i l i r ? »Jlp J - l l i l J - * 4 J H a l
k ı i d l â l e d e r m a l û m a t ı o l m a d a n , j - ^ J / k j l p _ â J I ^ J u ^ i J ^ i l O l Âllâh
C e l l e C e l â l û h û n e f s i n e z u l m e d e n l e r i h i d a y e t e g e t i r m e z .
145- O j C O J l U — » p i k ^ - i - P ’ l i c S - J I c S - ^ I / - i s-® J - î J ( S
j i i / L l i J î j . J -5 i i j i ^ > 1 - » j j J î ^ j L l i L i S J î İ l l i
»- >-5 5j-İp d --5 d ) / - i a l p J j j _ l p j _ k i s l ( j _ l i o < ü l
s* * ' t ~ ~ ° *l i j A » £ - > • j j l l i A - î î - I J J - 3 E y H a b i b i m E k m e l e r r a s û l S a l
' y s 'l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m b u c a h i l l e r e , b u a h m a k l a r a , M e k k e m ü ş
r i k l e r i n e d e k i b a n a d a K u r ' a n - ı A z î m ü ş ş â n n a z i l o l u y o r . B a n a n a z i l
o l a n b u K u r ' a n - ı A z i m ü ş ş â n ' d a b u h a r a m l a r y o k , i l ü a j » - p i k ^ J L P
b i r k i m s e y e s e b u n l a r ı h a r a m d e ğ i l d i r . A n c a k h a r a m l a K b u n l a r d ı r
l i l i O j - £ j O İ J l m e ğ e r k i ö l ü i s e k e s i l m e d e n ö l ü r s e o z a m a n h a
r a m d ı r . L > - j i _ l i L i S J l Y a h u t k a n , a k a n k a n j - j y l — » - - > J . J l y a h u t
d o m u z e t i , 5 n e c i s t i r b u ç ü n k ü n e c i s t e n h a l k o l m u ş t u r . J l
* „ " E i S >l 2_ l i Y a h u t f ı s ı k s a h i b i , f ı s ı k s a h i b i k i m d i r ? o « ü i l J - a I B a ş k a s ı
i ç i n o n u n a d ı n a b o ğ a z l a n d ı ğ ı , Â l l â h ' t a n b a ş k a s ı a d ı n a b o ğ a z l a n
d ı ğ ı . Â l l â h ' t a n b a ş k a s ı a d ı n a k e s i l m i ş o l a n h a y v a n , o d a f ı s k t ı r .
B u n l a r d ı r h a r a m o l a n l a r . j k £ ? l j l i İ l t ı r a r a d ü ş e n y â n i ö l ü m h a l i n e
g e l i p d e y i y e c e k h e l â l b a ş k a b i r ş e y b u l a m a y a n , o s e f e r d e
En'am Sûresi • 451
b a ğ ı o l a n b i r s e f e r d e ğ i l s e y â n i m e ş r u o l a n b i r h ü k ü m e t i n a l e y h i n e
t u ğ y a n e t m i ş d e ğ i l a L P V j y a h u t d ı ş a r ı ç ı k ı p d a h a l k ı s o y u c u d e
ğ i l s e , b u h a l d e y o l d a k a l m ı ş , p e r i ş a n o l m u ş b i r ş e y b u l a m a m ı ş s a
b u n a d a ö l m e y e c e k k a d a r c a i z d i r . J j i - P O - J j ü / i S e n i n R a b -
b i n e y H a b i b i m , g a f u r d u r m a ğ f i r e t e d i c i d i r , z a r u r e t i b i l i r , z a r u r e t
m i k t a r ı n a c e v a z v e r m i ş t i r . R a h i m d i r , m e r h a m e t s a h i b i d i r .
146" / _ L a j > f ___ - _ * J i j j - j 2 - ü 1 j — o j ^ j S / - L a j > ' j ^ L i j - j j J l ^ _ i p j
h i * ; > - 1 / _ o j l L j 1 j : > J l j l / i i j j g L C . < - i i : > - / - O V l / i g a j i - A f g ; i P
ü j - S a / . ı a J / - j l j f g ; * ? ; f - i / i j y ; - O J î f k * - >
1ja/i j jJ J l J p j B i z A z i m ü ş ş a n , y a h u d i l e r e h a r a m e t t i k o n l a r ı n
E \ f S ik i t a b ı i l e . j J L JS U-oj:>- T ı r n a k s a h i b i , b ü t ü n t ı r n a k l ı h a y v a n l a r ı
? 'o oh a r a m e t t i k f-LU lJ j-£?1 j- o j i n e k , s ı ğ ı r , k o y u n c i n s i h a y v a n l a r ı n
i ç y a ğ ı n ı . l l l j jg .L cJLi>- /_0 Vl /i£0j> i. f_g İP Haj^- M e ğ e r k i s ı r t
l a r ı n a v e b a ğ ı r s a k l a r ı n a y a p ı ş a n v e y a k e m i k l e r i n e k a r ı ş a n y a ğ l a r
s s * o *m ü s t e s n a . f k L , h_i£i-1 /_0 jl L i l j » ' jl B a ğ ı r s a k l a r ı n ı n t a ş ı d ı ğ ı y a
d a k e m i ğ e k a r ı ş a n y a ğ l a r h a r i ç , b u n l a r ı h a r a m e t m e k d e o l a n l a r a
b i r c e z a d ı r . ____ i/Li^^ O J İ O n l a r ı n y a p t ı ğ ı z u l ü m d e n d o l a
y ı b u y u r u y o r C e n â b - ı H a k , o n l a r a b u n i m e t l e r i h a r a m e t t i k . U lj
Üj- a/.aJ İ h b â r ı m ı z d a v a ' d i m i z d e h a k v e h a k i k a t t i r c e z a s ı n ı g ö r e
c e k l e r . B i z e l b e t t e d o ğ r u s ö y l e y e n l e r i z .
Y a h u d i l e r i n b a z ı p e y g a m b e r l e r i ö l d ü r m e l e r i , f a i z y e m e l e r i v e
 l l â h ' ı n h a r a m k ı l d ı ğ ı b a z ı ş e y l e r i h e l â l s a y m a l a r ı y ü z ü n d e n ,  l -
l â h - û T e â l â o n l a r a c e z a o l a r a k h a y v a n l a r ı n i ç y a ğ l a r ı n ı h a r a m k ı l
m ı ş t ı r .
452 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
147- j-â-Jl j - i ij_j J j l i ^ l j l _!>-5 j î f—S05 J —âS îij-jJİT Ol_S
j_ - ij? İ J l
Il^Jo û'-i Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem
seni tekzib ederlerse l i _ J J l_— 5 j î f-xJ5 J-âS cevap budur. Âllâh
CelleCelâlûhû rahmeti vasia sahibidir, hata edenlere derhâl ceza
gelmez, mühlet veriyor ki belki tevbe eder imana avdet eder J Jo x o £ j!
j__;ij>tUl p-âJI ( j- i S jJ Onun be'si, onun azabı da mücrim
kavimlerden uzaklaştırılamaz. (Gerçi azabı ta'cil etmez, mühlet
verir fakat ihmal etmez. Hiç kimse Azab-ı İlâhi'yi mücrimlerden
men edemez.)
148- l _ i i J j L-SJ/j I J j /i?”j—Al /-i 4ül t/_A jJ lj?j_Al j —;UI Jj-â.-—o i- 'i-
J-A J jj /l_Ij—i l î -a. f-jL-î j - i j-J'J Jl d-J J? t^_A j - i
J ı f ü ı Oıj j l u J ı O j-ijls Oı L ü a ^ i- jS i f i i j _ i f l ı i i
♦. -» > s Oj-* j-Sej
Ij^J-Al j j J J I cJjâ-- Şirk yapanlar diyecekler ki 4xıl t/-A jJ eğer
Âllâh bizim şirkimizi istemeseydi, bizim bu yolumuzu istemeseydi
/l?J_Aİ L_i tabi biz şirk yapmazdık, /-jjljl J J âbâ-û ecdadımız dai» x ^
böyle. tc>-A <j-i /-ü j— J J Bu haram olan şeyleri de nefsimize ha
ram ettik, onları da hiç yapmazdık. Demek ki bizim yaptığımız,
Âllâh'ın istediğiyledir. f-jLİ3 j - i j-jJJI JL.J.J Böylece onlardan”” > -■ i
önceki ümmetler de peygamberlerini tekzib etmişlerdi lj-.3lî __a^ i ° 3/l_^lJ azabımızı görünceye kadar, sonunda azabımızı tattılar. J_ î
H ! a J-j—aS f J i j_ i f J A İ i JJ* Bunlara cevap; Var mıdır sizde bir
ilm-i malûmat ki Âllâh buna razıdır. Yanınızda kitap ve hüccetten
b i r ş e y v a r m ı ? V a r s a b i z e ç ı k a r ı n a ç ı k l a y ı n j y i J l û j^ ^ ûl a n c a k
b â t ı l o l a n b i r z a n n a , f a s i t o l a n b i r z a n n a t â b i o l m u ş l a r . J l f J i l û'J
Û j - i ^ S i z z a n d a n b a ş k a b i r ş e y e u y m u y o r s u n u z v e s i z s a d e c e
y a l a n s ö y l ü y o r s u n u z .
H e r ş e y i h a l k e d e n A l l â h ' t ı r , ş e r r i d e h a l k e d e n O ' d u r , h a y r ı
d a h a l k e d e n O ' d u r . F a k a t ş e r r e r ı z a s ı y o k , h a y r a r ı z a s ı v a r . H a y ı r
y a p a n d a n r a z ı d ı r , ş e r y a p a n d a n r a z ı d e ğ i l d i r . P e k â l â n e y e h a l k e t
m i ş t i r ? H â l i k o l d u ğ u i ç i n k u l u n u i m t i h a n e d i y o r .
K i O fi
En'am Sûresi • 453
149
O fi3 JU O sÜ^JI « lU İJJ E y H a b i b i m E k m e l e r r a s û l S a l l â l l â h û A l e y
h i v e s s e l l e m s ö y l e , A l l â h i ç i n d i r h ü c c e t - i b â l i ğ a ( t a m v e k a t ' i b ü r -
h a n . ) A l l â h ' ı n h ü c c e t i k u l ü z e r i n d e ; k i t a p , K u r ' a n , p e y g a m b e r g ö n
d e r d i , m a l û m a t v e r d i , h e l a l v e h a r a m ı b e y a n e t t i , i m a n v e k ü f r ü
b e y a n e t t i a r t ı k b u n l a r ı b e y a n e t t i k t e n s o n r a k u l , b u n l a r a e h e m
m i y e t v e r m e y i p d e k e n d i f i k r i y l e b e n d e v a r ı m d i y e r e k y a n l ı ş y a
p a r s a c e z a s ı n ı g ö r e c e ğ i m u h a k k a k t ı r . j^^lıî-İ f-CJgJ £/—> Jİİ E ğ e r
A l l â h i r a d e e t s e y d i b ü t ü n i n s a n l a r h i d a y e t e g e l e c e k l e r d i . Ş e y t a n ı ,
c e n n e t i , c e h e n n e m i h a l k e t m e z d i . İ r a d e - i İ l â h i y e ' d i r . F a k a t o v a k i t
n e o l u r d u . B i r h ü k ü m d a r v a r a m a h i ç b i r m ü c r i m e c e z a v e r e c e k
k u d r e t i y o k d e m e k o l u r d u .
S i ^ S fi o , fi "’P fi 'jj s ® ^150- J - i IjJ g — û/-i IJ—a ç 4Üİ ûl ûjJg Lj j-j-Ul f T i I ■ J g — f-L* J —9
ûj_ij^ J j-j'JJij /_ /j / ı j_-j T j_jjjı «.i J-.Aİ j - ıs J j f4 * j jg
Û jJ j^ f-g’S’ f “*J
fTİİJg - f_ U j_ î E y H a b i b i m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m s ö y
454 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
le onlara, Âllâh Teâlâ bunu haram etti diye şehadet edecek şa
hitlerinizi getirin. Iİ_a fj_^ <ü\ Ol Oj-Jg-^ j-j^ l Allâh CelleCelâlûhû
bunları haram ettiğine dair elinizde bir hüccetiniz varsa, Tevrat-ı> S 6 *
İncil'den bir hüccetiniz varsa getiriniz görelim. I j jL g lû J Bu ayet
lerden sonra eğer onlar bir şey getirip gösterirlerse, J - i
İ-4*i ey Habibim hiç onlara iltifat etme,lj_jjo j jÂJI *lj-Al £_^ "Jj
L-j/J/j âyât-ı beyyinâtı tekzib edenlerin heva ve hevesatına tâbi
olma (arzu ve isteklerine uyma.) Sj__>-Jl> O j- iijj J j —j-Âilj Ahirete
iman etmeyenler, âyât-ı beyyinatı tekzib edenler ahirete iman et
meyenlerdir. İ_Aj Onlar, Rabbine muadelet yaparlar,
şerik koşuyorlar.
151- jJJJ i JJ ijj i l i l o i jJ j_ İj "JÎ İ & İ P j fj_^ l i tJ JÎ ijjias J j
ijjjis J j j ^ J- ii j i f-^ J j i ij-kâs J j İSLTJ-İ
J l 4ül fj-*-^—‘-il ^»»îıil Ij-İi 2j J j ıj-^j l-ij l-^li j gk L i ^^-^ijUl
OjİJLaj ,_S.iıJ i_> îSSj. »j lj
Hâlik-i Kâinat, burada on madde beyan ediyor, beşini emir ile
beşini nehiy ile. Haram hangisidir? Âllâh'ın haram ettiğidir. Helal
hangisidir? Âllâh'ın helal ettiğidir. Hiç kimse bir şey için kendi
liğinden helâldir haramdır diyemez. Biz ancak Kur'an'a tâbiyiz.o 0 f
Cenâb-ı Hak, on madde ile beyan ediyor. IjJUû J J Ey Habibim Ek-j! ^
melerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem onlara çağır, de "Geliniz J i if ' t ) s
ben okuyayım bildireyim size, İ-xIlP ^ j fj-*- l-i Rabbinizin ha
ram ettiğini size bildireyim. I t lA i> i jS j l i J l Âllâh'a şerik koşma
yınız, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. u LJJ- l j_JjJlJJljj İkincisi;
En'am Sûresi • 455
_ „ o ' * ' o' * 2° * 'ana babaya ihsan et, iyilik edin. ,3J_0l j_« V j Evlat-
' S jl j!larınızı da fakirlik korkusu ile öldürmeyiniz, î-*b lj j J ü sizi
de onları da rızıklandıran biziz. Dördüncüsü; ^^»IJÜl IjJj-âS V j ke-
bâir günahlara yaklaşmayın. j-k j lOj Igia j_gk 10 Zâhir olan kısım;
katil, zina, sirkat, yalan. Batın olan kısımlar; haset, kibir, ucûp
bunlara yakın olmayınız. V' 4ü 1 fj_» jül 1 j l lâ j V j Al-
lâh-û Teâlâ'nın katli haram ettiğine, haram kıldığı cana kıyma
yın meğerki (kısas gibi) hak ile olsun. Hak olan ölümden murad; \ 1 \
dinden dönmek, kısas ve recim icap eden zinadır. o ^-C-^j f-cJ i
A llâh CelleCelâlûhû bununla sizi tavsiye ediyor, emrediyor
Ojiâ-i5 tâ ki taakkul tedebbür edesiniz. Hak buradadır, asıl hayatta
buradadır.
152- 1 j i j l j a l i l ^ J» j_ l» l ^ J L VI f ^ l jLO IjJjâS V j
î_Jİİ iSlj l* i_ ij VI H İ S c i J f ö V L - l ü L 6 l> - J lJ J ^ ı
f ü j o î - L i j îJbS Ij-ijı 4İ 1 ı ^ j J j s ıS 0^ j J j i j J ıP i i
j _ l» l ^-J/j Sil --J1 J/-0 Ij jâS V j B i r i s i v e f a t e t t i a k r a b a
l a r ı n ı z d a n y e t i m l e r i k a l d ı , o n l a r ı n m a l ı n a a h s e n s û r e t t e t e k a r r u b
e d i n . M a l ı n ı z ı n a s ı l m u h a f a z a e d i y o r s u n u z , o n u n , y e t i m i n m a l ı n ı
i * , > a id a o s û r e t t e m u h a f a z a e d i n . a l i l ^-JIj ^ -l» B u d a d a i m i d e ğ i l , o
y e t i m b a l i ğ o l u n c a y a k a d a r . O n b e ş y a ş ı n ı g e ç t i m i , y e t i m l i k o r t a
' ' ' 0 i s 0d a n k a l k a r . (J_ldjI 1j_i_jlj B e ş i n c i d e ; ö l ç e k t e h i l e o l m a s ı n 01$-—J lj
£ o 't a r t ı y ı a d a l e t l e y a p ı n . B u n l a r d a d a h i l e y a p m a y ı n ı z . L U L A d a
l e t l e ö l ç ü n ü z IgL-ij Vl l____1İ5 <ol_Kj V i m k â n d â h i l i n d e , o t e k l i f l e r
v a r d ı r . İ h t i y a r - ı n i y e t i n b o z u k o l m a d ı k t a n s o n r a g ü c ü n ü s a r f e t t i
456 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
mi, üst tarafını Âllâh'a bırak. Asıl sû-i niyet olursa fena olur. l î l j
f_aiî Bir de mahkemelere gittiniz mi şehadet için. Ne zamanki
söylediniz, bir hüküm için bir şehadet için mahkemeye gittiğinizj!
zaman IjJ jlİIS adalet ediniz, doğru söyleyiniz. l î Ol? j—JJ Eğer 3 o' în o >v
ki şehadet edilen akrabanız da olsa, lj_3jl 4üI J^-jijJ Â llâh'a karşı
yaptığınız ahd-i muahedeyi ifa ediniz. Âllâh'a karşı muahede ne
dir? İman ettik Kur'an'a, kabul ettik ne demek? Bütün emirlerit \ 2 \
gücüm yettiğince ifa edeceğim, amel edeceğim. a _> f—Sw >J f-x J i
OjJ-?JJJ f i d i ) Â llâh CelleCelâlûhû bununla sizi emrediyor. Tâ ki
siz tezekkür edesiniz, müttaiz olur anlarsınız.
153- 3 j-iaS J-~ JI lj-ij.ij J j aj-i-j/S /L-.â.'i- i —-kİj*9 I J - i O'js t S } $ S t \ } \ i-Oj— f_kî i j f_kn^J f-k jî A. ; - j —i
/—-â£_Li . - k l j g IJlİ OIJ Muhakkak ey insanlar, bu baştan ge-" ' E s -
çen on madde, müstekim olan benim yolumdur dinimdir. aj-iJlSs } s *
Buna tâbi olunuz, J i- U l I j i—aj J J başka yollara yüz çevirmeyiniz.■t > s * , ,‘Aİii-^ j - i f-x j 3 j- ia i Sizi, Âllâh'ın yolundan çevirir. Başka yollara
gittiniz mi, bu yoldan ayrılmış olursunuz. f_ x liJ f_x—gj f_xJi
Oj-âı5 Bununla Âllâh CelleCelâlûhû emrediyor, belki takva ile Âl
lâh'ın huzuruna gidersiniz. Âllâh-û Teâlâ korunasınız diye size
bunları emretti.
154- J İ J jL -g İJJ j J j - i ^Jül LSU i 4 AİSÜI ^_^ji L-l^i f j
<Oj— fHh*5 t f - j ü !_!*“5J ^ l_ ij t—_"A
0 9/' 5; iıl» l_^ l < - ji Ll-Sl f-3 Biz Mûsâ Aleyhisselam'a kitap gönder
dik. Tevrat'ı beyan ediyor Cenâb-ı Âllâh, beyan ettikten sonra
aynen bizim olur. j^-A J £ J J - r sai’jJ j - l^ l i j ü l ^_ip L i H Tevrat
münzel olan kitapların en mükemmeli idi, hükmü nesholmuş sona
ermiştir. Bizim için amel edilecek bir kitap değildir. Ahsen sûrette
gönderdik mufassal olarak, l_l 5J _i j hidayete vesile ve rah
met olarak gönderdik. O j-iijj »-4-5 j/- 1ş »-4İ*J Belki o zamandaki
insanlar, Rabbinin likası ile iman etsinler, bâse, sevaba ve ikaba
kavuşacaklarına iman etsinler.
En'am Sûresi • 457
Y155-Oj-l>-j j »SCJüJ IjÂjIj ojiL-ö/i d^L-i o/iiySİ i/ iS " I jLftj
O L liy î i l I S I j _i j Bu Kur'an, mübarek bir kitaptır gönderdik9sana ey Habibim. i^ L l i Mübarektir, birçok hayır ve menfaatler
S - f İvardır. o j^ / i O'na tâbi olunuz, amel ediniz. I j^ lj Küfürden ken-
l > i *dinizi muhafaza ediniz. O j-İ^ ji »-xi.*J Onunla Merhamet-i İlâhi
ye'ye nail olursunuz. Muhalefetten sakının ki rahmet olunasınız.
156- j_p /-İs Olj /-ii-ıS j i j - j s i/ k ■i'p t-',/-*CiI Jy-Sİ /-lİİ Ij-ij2j d)1
;i lA J i5S
/.HİS (j_i j-ISİsU» ^_ip ^/-s^JI Jy-Sİ /-İsi I jJ jiJ d)î Hâlik-i Kâinat
beyan ediyor. Bunlar evvela Rasûl-û Ekrem'e diyorlardı ki; "Bizim
için nasıl Tevrat nazil olmuştur, bizim de bir kitabımız olsaydı oku
yacaktık. Biz gidip de yahudilerin kitabını okumayacağız. Yahut
da bizim bir kitabımız olsaydı, biz onlardan daha ziyâde o kita- ^ e o 0
bın hükmüne tâbi olacaktık. j - J jü U »4*—— I5S j_p LİS (Olj Biz onu
anlamaktan gafil idik, onların lisanını bilmiyorduk ve okumadık
anlamadık."
157- » jr;£ »4 L t f ü ı ü& j 4 A.KJ1 u ı ip j^ ı d i j j jı
458 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
t 4Üİ o/_jL> tl->.J_5r j — r__J- I (j—«i — j-» ÂJLjj
♦ * O '- ^ 0 0- ^0/-«j I__JI j_iJ I *j-l /-'3/ji <j_p Oj-i J1-* j-jJ I ı /-g--p
Oj-âJL. j Ij-j/S
_Ai£JI UlÛP Jj-sl /.sİ j-J IjJjâS ji Y i n e d i y o r d u n u z b i z e d e b i r k i -
o \ s ' ~^ *t a p n a z i l o l u r s a , f 4 1 » JlÂI lixJ b i z o n l a r d a n d a h a z i y â d e h i d a y e -
} * «—• o §t e y a n a ş ı r ı z . İ ş t e f-S*Û*- J ^ ş i m d i s i z e K u r ' a n g e l d i . f io j j.»
B e y a n d ı r R a b b i n i z d e n b u K u r ' a n , h i d a y e t t i r d a l a l e t t e n t e -
9 ' 6 ' sd e b b ü r e d e n k i m s e l e r e v e âJJ-jj t â b i o l a n l a r a r a h m e t t i r . fJıkl j_lâ
«Sil o/Jl> J J l-S j-l» B u h a l d e , b u K u r ' a n ' ı t e k z i b e d e n l e r d e n k i m
d a h a z a l i m o l u r , â y â t - ı b e y y i n a t ı t e k z i b e d e n d e n d a h a z a l i m k i m
Ö * S Q *•o l a b i l i r , LglPl3jl_Mj i ' r a z e d e n d e n d a h a z a l i m o l a b i l i r m i !
' ,, j, ^Ujs/JI j P j-j-iJI B u n d a n s o n r a y â n i a h i r e t t e c e z a l a n d ı r ı r ı z .
 y â t - ı b e y y i n a t ı b ı r a k a n , i ' r a z e d e n , o n l a r ı c e z a l a n d ı r ı r ı z a m a n a s ı l
s *a z a p ? _IjıJüI *j_l E n ş i d d e t l i b i r a z a p i l e c e z a l a n d ı r ı r ı z . B u d a U o
OjâJL IjS/S o n l a r ı n y a p t ı ğ ı i ' r a z d a n d o l a y ı d ı r , a z a b ı n e n ş i d d e t l i s i
i l e c e z a l a n d ı r a c a ğ ı z .
158- 2_*j jl d —jj jl â_*jü_«JI Ol JI Ojj k'J j -
«J / gs/ajl /-lis J J/-ji f j_j t“J/-ji
di I j j^ ı j J İjli- ^/aji d - i S Jİ j l i j-» c j J j b
Ojj-Ml»
AjCdlJI d)l JI Ojj k ' j j - İ n t i z a r e d i y o r l a r . A z r a i l g e l s i n d e
r u h l a r ı k a b z e t s i n d e o v a k i t m i i m a n e d e c e k l e r ? O z a m a n e d i l e ni> , o o* t s s y, s- *i m a n ı n k ı y m e t i y o k . dUjj o/JI yaJu ji dLJj -jtJ ji R a b b i n i n
e m r i i l e b a ş l a r ı n a b i r a z a p g e l i r d e o n d a n s o n r a m ı i m a n e d e
En'am Sûresi • 459
cekler yahutta kıyametin bazı alâmetleri zuhur ettiğinde mi iman' ' i o * o
edecekler? dU-j û >/_JI -slŞ çJ-J Kıyamet alâmetlerinin bazıları
zuhur edince, /gS/ljl HİS JilŞ J hiç kimsenin imanı fayda vermez
ona. J J j j-jC-J^I Evvel iman etmedikten sonra, sekerat-
taki imanın faydası olmaz. ij—lrî- /-g-S/lşi _S C - l T Jl Yahut iman et
mediği halde bir hayır yaparsa, o hayrın da faydası yok. IjJMSl J î
Ûjj /_j| Ey Habibim, onlara söyle siz intizar ediyorsunuz, biz
de onu bekliyoruz. O vakit kurtuluş bize, helâk sizedir.
159- Ln l s f_g- -j c _l L*-;—— Ij__slTj f_g-iş,i lj—îji j-j'jJI ûl
ûj— ij-s/T /_!.> f f i 4İii f-*jji
f-.g-l;'5 Ij_S_Ji j_j^l d)! Onlar ki dinini terk etmişler, tefrikaya dü
şürmüşler, bazı maddeleri kabul eder, bazı maddeler için bu be
nim aklıma uygun gelmez diyenler. Kendini ve aklını bir şey zan-i> X X
nediyor. «. _- fgL> C - l /£!— I jSlTj Ey Habibim onların ıslahına
çalışma, onlar iman etmezler, küfür üzerine gidecekler. Sen onlara
taarruz etme, cezasını görecekler «Sil ^Jl f-AJjİ /-İsi Onların emri,
işi ancak Allâh'a kalmıştır. û y l^ lyju L l.if4 4 l.jfi Sonra Cenâb-ı
Hak, onların yaptığını onlara haber verir. Yâni nasıl haber verir,
cezasını verir ki yerleri cehennemdir. (ayet Mekki - mensuhtur)
160- ^j—>0 J_9 4J_;_ıJ/j «■/-:>- j-jJ L-g-Jlijl j—L-P «J-İ İl—ı>t!/j «■/—>- j-j
Û j-lü ş J f i J /4 İ L J i
E x o 'V 0 —LgJlül J_ıP «LU 5LL>JL £/->■ jJ> Kim ki bir haseneyi getirirse,
ona on misli sevabı var. Hasene nedir? Demişler ki lâ ilâhe illâl-
lâh Muhammedûrrâsûlûllâh. Birinin seyyiat-hasenatı hesapta
460 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
b i r o l u r s a , R a h m e t - i İ l â h i y e s e b k a t e d i y o r . B i r a m e l y a p ı y o r , o n
m i s l i s e v a p v e r i l i y o r . B i r f e n a l ı k y a p ı l ı r s a , o n a b i r m i s i l c e z a v e r i l i
y o r . B i r h a y ı r m u r a d e d e r y a p m a z s a , b i r h a s e n e y a z ı l ı r . B i r f e n a l ı k
m u r a d e d e r y a p m a z s a , y a p a m a z s a g ü n a h y a z ı l m a z . Ç ü n k ü R a h
m e t - i İ l â h i y e g a z a b ı n a s e b k a t e t m i ş t i r . H â l i k - i K â i n a t i y i l i ğ i y a p a n
d e m i y o r , i y i l i ğ i g e t i r e n d i y o r y â n i h a l i s o l a n d ı r . o l _ L J l > * L > - j i j
S e y y i e y i g e t i r e n I f l L * V I J J a n c a k m i s l i i l e c e z a l a n ı r . J L ij
O j U k j Z u l ü m g ö r m e z l e r , ( s e v a p l a r ı e k s i k v e r i l m e d i ğ i g i b i a z a p l a r ı
d a a r t ı r ı l a r a k z u l m e u ğ r a m a z l a r . )
161- j A j _ > \ ^ _ i i L - J L - j ^ j - j - â s — l İ l ? l j _ ^ » ^ J l ^ - j j ^ - i j J L A ^ “ - " J İ J “ *
# o ° E O
j _ L « i l j j _ i O / J l _ i j l _ î . j . ı > -
_ _ l > l J j _ î S ö y l e e y H a b i b i m E k m e l e r r a s û l S a l l â l l â h û A l e y h i -
v e s s e l l e m , " B e n b e ş e r o l d u ğ u m h a l d e , b e ş e r i m a m a . _ j j , * _ _ i j a A
d o ğ r u y o l a C e n â b - ı H a k y e t i ş t i r d i b e n i , j - â l - L i - k l j — ^ ^ _ _ i | s ı r a t ı
m ü s t e k î m e y e t i ş t i r d i b e n i . B e n d e b e ş e r i m s i z i n g i b i , L U L l o
' ' E # t a ' 1"'m ü s t a k i m b i r d i n e s a h i p e t t i . B u d a j i O l J L > j L L ■ l » j ____j A j _ > \ « L - i i
j j ^ j - L l i l İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m m i l l e t i k i h a n i f e n , h a k k a m a i l , d a
l a l e t t e n i s t i k â m e t e m a i l , h a k i k a t e m a i l . M ü ş r i k l e r i n i d d i a e t t i ğ i g i b i
ş i r k , o r t a k k o ş a n l a r d a n d e ğ i l d i .
162- j j j . ı i l a J l ‘ Ü i ^ j l ı i j ( ^ L > c i j ^ ! S _ L . j j O l J ^ s
S ö y l e e y H a b i b i m , b e n i m n a m a z ı m , ^ S — L i b e n i m i b a d e t i m ,
tb e n i m h a y a t ı m , b e n i m ö l ü m ü m , h a l i s h e p s i  l l â h i ç i n d i r .
En'am Sûresi • 461
3J d^j— j Öyle Âllâh ki şerik ve naziri yok. oJ_*1 d ü iu j  llâh t ' ' '
tarafından ben bununla emrolundum. Tefvizi ûmûr etmeye, halis
olmaya, bütün ibadet ve taatim ile hayatım. Âllâh'ı takdis etmeyeO ) s
emrolundum. j j J L L İ J l J j l U lj Ben bu Müslümanların evveliyim.
Her peygamber ümmetinin evvelidir.
164- j l J i —-‘— j j J i i j j-*j î-jj ^ l j-j- ' J “5
lA/ '■K4 I-j-i '-KA: j -» '-N ’J ^ ı J j ^ 1 Jj j sJÛlj Jj-3 j j Î-4jrİP'
J j—â-İİJ j /»—İ-Iİ
0} s ^ O f nL/J> ^-*jl -oil J_İPİ J —5 Söyle Ey Habibim. Âllâh her şeyin Rabbi
iken ben, ondan başka Rab mi arayacağım. Her şeyi halk eden
Âllâh'tır. IglİP j l c r î'5 J i —-_ * j 'j j J i i j > j* j Her nefsin kes
bettiği amel, hayır ve şer hepsi cezası ve mükâfatı o nefsin üzerine o o § **
yükleniyor. ^JJ-l Joj s jjlj Jj-3 " j j yâni tahmilü nefsün. Hiçbir nefse
hamledilmez, yüklenmez başkasının günahı. Hiçbir insana, diğer
insanın günahları yüklenmez. »:£*>-J» f-K/j ^ Jl f i Ondan sonra
hepinizin rücuu Âllâh-û Teâlâ'yadır. Jj-iİîAS 4_ji ' J Ü Î_A_> ' jK i l I j j
Bu dünyada ihtilaf ettiğiniz din, iman gerçeklerini o zaman görür
sünüz. Uyuşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir.
165- OÎr>-Jp yS-AJ (3_ji £_İ J j f j j i ''-KJ-a>- İJ i j_Aj
y s j q 5 i U ^ ^ j^ â 4 j °j l» ^
j f j j l û l J J İ - '_Kİ*J>- < İJI j_Aj O Âllâh'tır ki sizi yerde halife
yaptı. Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû Aleyhivessellem'in zamanı saa
detinde vazifeleri dört idi. a) Âllâh'tan Vahy-i İlâhi'yi alırdı. b) Al
dığı vahyi izah ederdi. c) İnfaz - icra ederdi d) Kalplere tasarruf
462 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri
e d e r d i . R a s û l - û E k r e m ' i n v e f a t ı i l e b e r a b e r v a h i y m û n k a t ı o l d u .
D i ğ e r ü ç v a z i f e d e v a m e t t i . H u l e f â - i R â ş i d i n ' i n h e p s i n d e a l e s s e v i -
y e d e v a m e t t i . ( İ m a m E b û B e k i r , Ö m e r , O s m a n , A l i , H a s a n , H ü
s e y i n R a d ı y â l l â h û A n h û m ) H u l e f â - i R a ş i d i n ' d e n s o n r a b u ü ç v a z i f e
a y r ı a y r ı ş a h ı s l a r a t a k s i m o l d u . H i l a f e t o t u z s e n e d i r , o n d a n s o n r a
h ü k ü m d a r l ı k t ı r . oLî-^S ı 3 $ - * S i z i n b a z ı l a r ı n ı z ı , b a
z ı l a r ı n ı z d a n d e r e c e i t i b a r i i l e ü s t ü n k ı l d ı k . M a l i l e c â h i l e m e r t e b e
i l e m a n e v i y a t i l e A z a m e t - i İ l â h i y e ' y e d e l a l e t e t m e k i ç i n ; h e r k e s i n
r e n g i n i f i k r i n i b a ş k a , b o y u n u a k l ı n ı b a ş k a b a ş k a h a l k e t t i . K u v v e t - i
o -*1 t ' ~ . *k u d r e t i n t e k e m m ü l ü n e d e l a l e t e t m e k i ç i n d i r . »-x.pl L i ^-i » -S jii;
B u n u y a p ı y o r  l l â h , t a k i s i z i i m t i h a n e t s i n , i m t i h a n d a n n a s ı l ç ı k a r
s ı n ı z ? S i z e v e r d i ğ i n i m e t l e r d e n d o l a y ı s i z i i m t i h a n e t m e k i ç i n d i r .
_LftJl f e - - d_Ş5 Ol  llâh C e l l e C e l â l û h û ' n ü n i k a b ı , â s î o l a n l a r a
s e r i d i r . »-.»5 5j-İ*J U-SIJ M ü ' m i n l e r e m a ğ f i r e t i f a z l a d ı r , r a h m e t i d e
ç o k t u r f a k a t a z a b ı d a v a r d ı r . H â v f v e r e c â d a n h i ç k i m s e s a l i m o l
m a m a l ı d ı r . Â l l â h - û A z i m ü ş ş a n ( i m a n e d i p s a l i h a m e l l e r i ş l e y e n l e
r e ) m a ğ f i r e t v e r a h m e t e d i c i d i r .