çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah...

100
çUüJl EN'AM SÛRESİ En'âm. Lisan-ı Arap'ta "deve, koyun, keçi, sığır" tamamına en'am deniyor. Bu sûre 70 bin melek ile teşrif olmuş, Cibril'in maiyetinde bir düğün debdebesiyle gönderilmiş, bir defada nazil olmuş. Şeytanlar bu sûre için toplandıkları kadar, hiçbir sûre için toplanmamışlardı. Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû Aleyhivessellem bu- yuruyorlar. "Bu sûreyi, havuza su koyar gibi göğsümde kararlaş- tırdılar. Âllâh-û Teâlâ, bununla beni ve sizi öyle i'zaz etti ki artık bundan sonra ebediyen dalalette bırakmaz. Bunda, müşriklerin bütün hüccetlerinin iptali ve Âllâh'ın bozulması imkânsız bir va'di vardır." En'am sûresi nazil olurken, birlikte ufku kapatacak kadar me- lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır. "Kim, En'am sûresini okursa, o gün ve gecesi 70 bin melek ona salât eder" buyurulmuştur. Birçok müfessir, zulmet ve nûru daha geniş mânâda almışlar. Gece ve gündüz, küfür ve iman, cehil ve ilim, dalalet ve hidayet olarak tefsir etmişlerdir.

Transcript of çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah...

Page 1: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

çUüJl EN'AM SÛRESİ

En'âm. Lisan-ı Arap'ta "deve, koyun, keçi, sığır" tamamına

en'am deniyor. Bu sûre 70 bin melek ile teşrif olmuş, Cibril'in

maiyetinde bir düğün debdebesiyle gönderilmiş, bir defada nazil

olmuş. Şeytanlar bu sûre için toplandıkları kadar, hiçbir sûre için

toplanmamışlardı. Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû Aleyhivessellem bu­

yuruyorlar. "Bu sûreyi, havuza su koyar gibi göğsümde kararlaş­

tırdılar. Âllâh-û Teâlâ, bununla beni ve sizi öyle i'zaz etti ki artık

bundan sonra ebediyen dalalette bırakmaz. Bunda, müşriklerin

bütün hüccetlerinin iptali ve Âllâh'ın bozulması imkânsız bir va'di

vardır."

En'am sûresi nazil olurken, birlikte ufku kapatacak kadar me­

lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl-

lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel A z îm " diye

secdeye varmışlardır.

"Kim, En'am sûresini okursa, o gün ve gecesi 70 bin melek

ona salât eder" buyurulmuştur.

Birçok müfessir, zulmet ve nûru daha geniş mânâda almışlar.

Gece ve gündüz, küfür ve iman, cehil ve ilim, dalalet ve hidayet

olarak tefsir etmişlerdir.

Page 2: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

364 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

Bu sûre-i celile Mekke'de nazil olmuş, 165 ayet, 3.052 keli­

me, 12.422 harften ibarettir. Bu sûre-i celilenin başındaki üç ayet,

ezkârların çoklarında mevcuttur. Sırf Âllâh'tan bahsediyor, halis

Ayet-i Kürsî gibi. Bu üç ayetin birçok hassaları var, devam edeni

birçok musibetlerden muhafaza ediyor. Cenâb-ı Hak belâlardan

muhafaza ediyor, sevabı da fazladır diyor tefsirler.

t i * i -■ ' ' , , , , 0''°, $ S ' ' • S i- i'o ,.8''1- f_S jj_l!lj tİJÎ_i J-*J>-j (^^jJlj lI-i/ja—<*Jl (3_J"*" t fU ' J—a>sJI

(JjJ j Aj f^ J? ljJ-tf j j jü l

i- } o«üi j_i Hamd-û senâ Âllâh'a mahsustur. Bütün kâinat,

Cenâb-ı Hakk'ın halk ettiği bir mahlûk olduğundan dolayı, o kâi­

nattan zuhur eden iyilik yine Âllâh'a aittir. Meselâ bu camiyi yapan

yaptıran ne kadar iyi maharetli denildiğinde, o yapanı ve yaptıranı

halk eden Âllâh-û Teâlâ olduğundan, iyilik ve maharet yine O'na

mahsustur. Hamd-û senâ ancak Âllâh'a mahsustur. ^ jü l O Âllâh

ki > j VIJ Oİja— -IJl semâvat-ı ardı yoktan halk etmiş.

Biz yerleri ve gökleri görüyoruz, görmediğimiz nice mahlûklar

var. Mesela bu yedi kat yerleri ve gökleri içine alan Arş-ı Kürsi'yi

görmüyoruz. Yerde ve gökteki mahlûkat, melekler, bir karış yer

yok ki her taraf dolu. Hepsi Cenâb-ı Hakk'ın tesbihi ile meşgul olur.

Bütün bunlar Azâmet-i Vahdâniyet-i İlâhiye'yi delâlet ediyor. Yer­

ler de yedi tabakadır. Yerin içinde, havada mahlûkat olduğu gibi,

ateşin içinde de mahlûkat mevcuttur. Azamet-i İlâhiye her yerde

görünüyor. Bizim görüp bildiğimiz, yerde ve gökte olanlardır.i i ' ..5j_ülJ o L A lk J l JUc£-j Öyle Âllâh ki zulmeti, nuru halk etmiş.

Hissi olan zulmet; karanlık. Görüyoruz. Hissi olan nur; Güneş,

Ay. Görüyoruz. Bir de manevi olan bir zulmet var ki cehil ve kü­

Page 3: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 365

fürdür. Manevi olan nur var ki kalp temiz olur, maneviyatı görür.

Kalp sahibi yeri göğü görür tâ Âdem Aleyhisselam'a kadar, ileri­

sini de görür tâ haşra kadar. Ali İbni Ebi Talip buyuruyor. "Haşir

olsa, cennet-i cehennem karşıya gelse, şimdi gördüğümden fazla

değil." Evliyâhullah'ın hali başkadır, basiret açıldı mı onun hududu

yoktur. Her tarafı görüyor. Küfrün zulmetini, imanın nurunu görü­

yor. Âllâh'tır bunları halk eden. Bütün bu görünen ve görünmeyen

mahlûkat meydanda iken 5j_İJ^ Ijj-^T Ş-jjJI f i iman etme­

yen kâfirler müşrikler, Âllâh-û Teâlâ'ya muadil teslis akidesi gibi

veya O'na karşı bir putu mâbud ittihaz ederler. Bu hal basiretin

kapalı olduğu gibi, hamâkatın son derecesidir. Ona deseler; "Bu

yerler ve gökleri kim halk etti?" "Âllâh" der. "O zaman niye iman

etmiyorsun?" Âllâh dedikten sonra, ehl-i sünnetin akidesi üzerine

iman etmek icap ediyor.

} s * s * 99"'.UJj—

^ jJI j__A Âfâki olan Âllâh'ın azameti, bir de enfüsü olan aza­

met. ş ı k O Âllâh ki sizi topraktan halk etmiş. Müfessi-

rin-i İzam üç mânâ vermişler. Biri odur ki Âdem Aleyhisselam, he­

pimizin babası olduğundan ve kendisi topraktan halk olduğundan

bizler de topraktanız. İkinci tevil ise nutfe-i meni rahimde iken ne­

rede ölürse orada, (Hâlîk-i Kâinat her şeye kadirdir.) o topraktan

bir zerre, bir damla gibi. O topraktan getirir, o suyun meni üzerine

koyuyor macun gibi oluyor. Ve insanın hilkatine tohum teşkil edi­

yor. Üçüncüsü de insan yaşıyor ne ile? Yemek içmekle. Topraktan

Page 4: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

366 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

ve hayvandan alınan gıdalar, hepsi topraktan olduğuna göre, şu

halde biz de topraktanız.

(j_ıİ9 (j_ i Sizi topraktan halk etmiş Âllâh. JL>-I y_ia3 »j

Ondan sonra bir vakt-i muaccel, müeccel vakit, ölümü hükmetti

Âllâh. İnsan, anasının karnında ruhlandığı zaman; eceli, yiyeceği,

içeceği, said mi, şaki mi olduğunu, hepsini Âllâh-û Teâlâ takdir

etmiş. Âllâh CelleCelâlûhû, böyle topraktan halk ediyor sonra bir

vakt-i muayyeni de takdir ediyor. O vakt-i muayyen de geldiği za- '

man gidecek. Bu zâhiri olan ecel. a JJLp^ l- ii <J >-lj Bir ecel de var

ki Nezd-i İlâhi'de. Dünyaya gelir yaşar, gittiği zaman kabre girer.

Kabirde kaldığı zaman da ecel-i muayyeni var Nezd-i İlâhi'de. Kı­

yamet günü geldiği zaman kabirden çıkarılacak.

Herkesin iki eceli vardır. Biri ölümüne kadar, diğeri dirilmesine

kadardır. Eğer kişi takva sahibi olur da sıla-ı rahim yaparsa, diril­

me ecelinden alınıp ömür eceline katılır. Günahkâr olur da sıla-i

rahmi yapmazsa, ömür ecelinden alınıp dirilme eceline verilir.

Eğer denilse; "Seni yoktan, ananın karnında halk edip dün­

yaya getiren kimdir?" Cevaben diyecek "Âllâh." "Yok iken halk et­

meye kudreti yeten Âllâh, seni öldükten sonra diriltmeye gücü

yetmez mi?" denildiğinde inkâr eder. Ruh zaten ölmez, topraktan

zerreleri bir araya getirir vücud teşekkül eder, ruh içine girer ve

haşir yerine götürülür. Evvelini inkâr etmiyor da bunu niye inkâr

ediyorsun? 5j Jj u İ»JLsI »J Ondan şekke düşerler, "Acaba ölüm var

mıdır, yok mudur?"

Page 5: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 367

j^ jJ l ^_ij o lj i_ L J l 4ÂJİ j_.*J Âllâh'tır mâbud, ibadete müs­

tahak ancak O'dur, semâvat ve arzda. Semâvattaki mahlûkat ve

yerdeki mahlûkat hepsi de O'nun ibadeti ile meşguldür. O'dur Hâ-

lik, herkes ona ibadet ediyor. Oji-—£5 /-i »-J*jj »-^SP'J

Sizin gizli ahvalinizi de bilir, açık aşikar ahvalinizi de bilir, yaptığı­

nız amelleri de bilir. Âllâh CelleCelâlûhû Semi-û Basir'dir. Semi' ve

Basir, Esmâ-i Hüsnâ'dandır. Kendi kendine telkin etmiş, kendine

Cenâb-ı Hak diyor ki; "Ey kulum ben işitiyorum. Senin konuştuk­

larını ben tamamı ile işitiyorum. Bende mahfuzdur. İstersen doğru

yola girersin sevabı bulursun. İstersen eğri yola girersin de cezayı

bulursun." Sonra ben Basîr'im diyor. Ahvalinizi görüyorum buyu­

ruyor. "İyilik yaparsan tabi mükâfatını görürsün, fenalık yaparsan

cezasını görürsün. Bir de Hâbir'im, kalbe geleni de biliyorum. Zâ-

hirde görülen ve işitilenden başka, kalbe geleni de biliyor." » - lij j^ o

53 L i Sizin kesbettiğiniz, çalıştığınız amelleri de bilir Cenâb-ı

Hak.

4 - j j M » / f r l P l y / ^ J i » - ^ > 3 ^ / j l j i 3 ' J I < j i / i j

Hâlik-i Kâinat, Habibine bildiriyor. Âllâh-û Teâlâ, birisini dala­

lette nihayetlendirmişse ne peygamber tesir eder, ne Kur'an tesir

eder, ne de mucize tesir eder. Eğer mucize, imana sebep olsaydı,

Ebu Cehil her gün mucize görüyordu fakat imana sebep olma-o

dı. /_ij Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem

neyi getirsen mucize olarak bunlara, »-gjj o L j l j - i o l A llâh-û

Teâlâ'nın ayetlerinden mucizelerinden her neyi göstersen bun­

Page 6: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

368 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

lara, j_ ^ j.Ü Lgip 1jJo J l i'raz ederler, iman etmezler. Müteessir

olma ey Habibim, onların imandan nasipleri yoktur.

5- Aj I jil5” la fg^ lj cJ&j- İ f*#./—- L J :.>J/j I j j j-i" J-2-3

1j_jio Jl.ü Hak ki Kur'an'dır, Kur'an'ı tekzip ederler. L U

f-;*/— Kur'an geldiği zaman L ü Muhammed Sallâllâhû

Aleyhivessellem. O da olur, hak hem Rasûl-û Ekrem, hem de

Kur'an'dır. Hakkı tekzip ettiler ki burada Kur'an'dır. Kur'an geldiği■k . ^ s

zaman inanmadılar. f_;*L>- l_İ! Ne zamanki Kur'an geldi yahut ki

ne zamanki Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem, Kur'an ge-o

tirdiğinde. f-g-^lj J&j-lS Sonra onlara gelecektir, «l_> Ij-j/i LA ijJİI»s » S '

d o n l a r ı n istihza ettiği sözlerin cezası gelecektir. Yâni bun-y y

lar cehennem için halk olmuş, mucize tesir etmez. Kur'an'a inan­

maz inkâr ederler, beğenmeyerek kendilerine göre bir kaideler

yapıyorlar. Bunu, daha evlâ hak buluyor, onunla amel ediyor. Bu

adamın yeri cehennemden başka ne olabilir? Meğerki sonradan

kalbi çevrilir de iman ederse o başkadır.

6 - f j /.a ^ y J ı ^ f i d l b û j i j-* f - g p j-a /_&I;ı f - i ıjj-j f i l

o k —j 151^ f-g l* u L U ı / ıL ^ ıj f -Ü j j : .' \ y c y $■ 0 * s

y ' , , ® 9 * 9 ı f i s ° ı y 9 J ♦ 9 o a y a

j-Jj^ l / - j f-;J" J j-* ol_dJt1j f_g_)jjj f_;UxI;\i f-f3-><3 j_a

9 s y y y y y

L lk lU l f_S" 1jj_j f J l Böyle inkârda kalanlar görmüyorlar f_S

ûj-5 j_a f-g ilî j-* L&IÂ1 onlardan evvel ne kadar çok karin, önce

yaşayan nesilleri, böyle inkâr edenleri helâk ettik, İman etmeyen­

lerin akîbetini görmüyorlar mı? j^ jJ l ^_i f_;/I£A Onları meknet

sahibi yaptık. Ömürlerini daha uzun, kuvvet sahibi yaptık. Ömür­

Page 7: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 369

leri uzun, kuvvet sahibi oldukları halde iman etmediklerinden on-2 S oi s

ları mahvettik. T-öJ T J l_J> Size vermediğimiz kuvvet, ser­

vet ve bütün imkânları onlara verdik. l/lj-Ja r t iu .

Semâvattan onlara, her ihtiyaç duydukları zaman bol bol yağmur

indirdik. Yağmurları midrar olarak, dâimi olarak ihsan ettik. Onlarıo

bol bol nimetler içerisinde yaşattık, kuvvet-i kudret verdik. UJJc>-J

ja ^ jJtS JL^VI Nehirler icra ettik o memleketlerinde. Böyle

olduğu halde Âllâh'a karşı gelemediler. İlâhi kuvvet sahibi Âllâh-û

Teâlâ, âciz kalmadı onları mahvetmeye ve onları tamamı ile mah-2 s s s

vetti, r ^ j İ L »-.a/jÖIâ Ij onların yaptığı hataları sebebiyle. Kuvvet

ve meknet sahibi oldukları halde mahvettik. lij.3 »-ajJo j-a iSUüîlj

J-jjS-l Onlardan sonra başka insanları halk ettik. Eğer bunlar da

böyle yaparlarsa, Âllâh-û Teâlâ intikam vermekte aciz değildir. Bir

lahzâda helâk eder.

Yalnız Cenâb-ı Hakk'ın iradesi, buyuruyor Kur'an-ı Kerim'de.

Oj-ki/>J <U /_j\J Müteessir olma ey Habibim, Kur'an ve dinim zayi

olacak diye üzülme, dinin muhafızı benim. Fakat Cenâb-ı Hak,

filân memlekette demiyor, yeryüzünde buyuruyor. Âllâh-û Teâlâ,

bu Kur'an'ı, bu dini kıyamete kadar muhafaza edeceğini va'det-

miş. Va'dinde muhalefet yok ama bir yeri bırakır, hikmeti ile başka

yere gider. Bir yeri kapar, başka yer açılır. Va'di yeryüzünde de­

vam edecek.

7 - j _ J \ J l 2 ^ uri L » â # j j j

Sebeb-i nüzul ayet; Abdullah İbni Ebi Ümeyye, bir gün Hu-

Page 8: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

370 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

zur-u Nebi'ye gelmiş. "Ya Muhammed, sana iman etmemi mi is­

tiyorsun? Göğe çıkarsın, oradan bir kitap indirsin ki üzeri (Rab­

bi izzetten Abdullah İbni Ebi Ümeyye'ye) diye yazılmış olur. Ve

bana, seni tasdik etmemi emreder. Mamafih bunu da yapsan, seni

yine tasdik edeceğimi zannetmiyorum" demişti. Abdullah İbni Ebi

Ümeyye bilâhare iman etmiş ve Taif'te şehit olmuştu.

Küfrün birçok teklifleri oldu fakat bazıları diğerlerinden farklı­

dır. Bazılarına iftirah derler. İftirah budur; "Eğer bu zuhur ederse,

ben iman edeceğim." Böyle va'detti mi, o mucize zuhur edince

iman etmezse mahvolur. Salih Aleyhisselam'ın kavmi böyledir.

Deve mucizesi zuhur etti, iman etmediler, mahvoldular, helâk ol­

dular. Kureyşlilerin iftirah kabilinde olan istekleri yerine gelsey­

di, istekleri üzerine zuhur eden mucizelere iman etmeyip helâk

olacaklardı. Onların sülbünden gelenler Müslüman olacakları için,

Hâlik-i Kâinat, onların bu mucize isteklerini halk etmedi. Cenâb-ı

Hak, onlara merhameten bu isteklerini kabul buyurmadı.

Ey Habibim, onların teklifi bu; bir mektup gelsin Âllâh'tan bize.x 0 x

Eğer biz Azimüşşan, böyle bir mektubu gönderirsek. jJj Eğer /!!>

göndersek Ü 1 P sana, onlar için bir kitap göndersek __s

bir kağıt üzerinde, f —jyJj/j aj-İUS elleriyle de o kağıda te­

mas etseler yâni küfür için halk olmuş, mucize tesir etmiyor. Yine

iman etmezler. Ij^_i 3 -—;ÂJI J/-îJ Küfürde olanlar diyecekler Ebû

Cehil gibi. 3 . 1» y*_~> J l IJla d)! "Bu bir sihirdir, apaçık sihirden baş­

ka bir şey değildir" diyeceklerdi. Onun için bunu yapmayalım ki

sülblerinde Mü'minler var, Mü'minler gelecek. Yine inkâr edenlerin

ikinci teklifi var.

Page 9: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 371

d i l i «l—IIp J^Jl V JJ Ij-J/Sj "Niçin bir melek gelmiyor? Madem­

ki peygamberdir bir melek gelsin, gözümüzün önünde o melek

tasdik etsin. Meleğin yüzünü biz de görelim" diye teklif ediyor­

lar. Diğer bir teklif de "Niçin bir peygamber, melek olarak gelmi­

yor? Mademki peygamberdir, melek olarak gelsin." Hâlbuki insan,

hemcinsinden daha ziyâde malûmat alır. Faraza bir melekten pey­

gamber gönderse Cenâb-ı Hak, bir insan şekline koyar da öyle

gönderir.

Şeytanlar iki nev'idir. Cinden olan şeytan biliyoruz, malûm

olandır. Bir de insandan olan şeytan var. Her ikisi de insanı yoldan

çıkarmaya çalışıyorlar fakat hangisinin tesiri çoktur? İnsan şey­

tanların tesiri çoktur. Cinden olan, mahut olan şeytan cinsimizden

değildir. Bir hayal atar, "bunu yap" diye. Onu dinlemezsen, bırakır

onu başka şeye gider. " inne keyde şeytane ta ife " diyor Cenâb-ı

Hak. Bu itibar ile ısrar etmiyor çünkü cinsimizden değil. Bir hayal

atıyor, insan onu yapmadı mı gider başka yere. Fakat şeytan-ı insi

öyle değildir, devam ediyor. Yaptın mı ısrar ediyor, daha ziyâde

müessir olur. Buna kıyasen, eğer Peygamberan-i İzam kendi cin­

simizden gelmeselerdi, melek olarak bir peygamber gelseydi, biz

onlardan istifade etmezdik. Çünkü hemcinsimiz değildir. Onlarınfi s * s *

bu teklifleri bu cihetten de bozuktur. t£_ii UUyl j j j Diyor Cenâb-ıX « ^ t '

Hak, eğer onların arzusu gibi melek gönderseydik, <>4^

J emir yerine gelirdi. Nihayet helâk olurdu, imhâl edilmez­

di.

Nadr Bin Haris, Abdullah İbni Ebi Ümeyye, Nevfel Bin Huvey-

lid, Huzur-u Nebi'ye gelmişler. "Ya Muhammed! Âllâh tarafından

Page 10: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

372 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

bize bir mektup getirmedikçe ve beraberinde dört melek, bu mek­

tubun Âllâh'a ait ve senin nebi olduğuna şehadet etmedikçe, asla

sana inanmayız" demişlerdi. Ayet-i Kerime bu sebeple nazil ol­

muştur.

îtf x o XIkJu Eğer bir peygamberi melek olarak göndersey-

o ^dik, ne yapacaktık o zaman? 5L>-5 Bir insan gibi yapardık,

. o ^insan şekline koyardık öyle gönderirdik. /_- f U—İIJUJ

Giydirirdik o meleğe, insanların giydiği gibi. Aynı bir insan kıyafe­

tinde gelir, onları düşmekte oldukları şüpheye yine düşürecektik.

Hâlik-i Kâinat, Habibine teselli vermekte. Habibi Ekrem Sallâllâhû

Aleyhivessellem, halkın hidayetini çok arzu ederdi. Böyle inkâr­

larını da görünce çok üzülürdü. Ona cevaben buyuruyor ki; "Ey

Habibim!

dUL-i (^ fLl-I JlİJJ Müteessir olma bunların istihza,

inkârlarından. Bugün de Kur'an-ı Azîmüşşan'a istihza yapan inkâr

edenler, hiçbir zaman Kur'an-ı Azimüşşan'a bir nakise getiremez­

ler. Ve nihayet helâke mukarrardırlar ama helâkin envâları vardır.

Ey Habibim, müteessir olma onların yaptığından. Vaktiyle istih­

za ederlerdi, senden evvelki peygamberlere de istihza ederlerdi.

İndi Ij j =_S Ş-jU/j bu istihzaları yapanlara, <_> IjJlST /_*> f - f i-

Oj>££-İJ onların yaptığı istihzaların cezaları başlarına geldi, ceza­

larını çektiler.

Page 11: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 373

Euzûbillah im ineşşeytan irracim . B ism illah irrahm ân irra-

him .

"A llâhüm m e" Ya Âllâh, Ya Rabbi. "sa lli sa lâten kâm ileh"

kamil olan bir salâvat-ı merhameti, in'am-ı ihsan et. "ve sellim

selâm en tâm m en" Bütün dünya ve ahiret üzüntülerinden sa­

lim yap, selametleri yap. "a lâ seyyid inâ ve Mevlâna Muham-

m edin illez i tenhallû b ih il'ukad" Muhammed Sallâllâhû Aleyhi­

vessellem'e, bu salat-û selam ki onunla sıkıntılar açılıyor, ukdeler

açılıyor, müşküller fasloluyor. "ve ten fericu b ih il'ku rab " Kû-

rap; zahmettir. Üzüntüler, O'nun şefaati ile açılır. "vetukdâ bi-

h il'havâ ic" Bütün ihtiyaçlar, O'nun şefaati ile yerine gelir. "ve

tunâlû b ih ir 'regâ ib " Maksatlara O'nun himmetiyle, O'nun delâ­

letiyle, O'nun şefaatiyle varılır. "ve hûsnû l'havâtim " Hüsn-ü ha­

time; sonu güzel gelmek. "ve yûsteskal ğamâm û bivech ih il

ke rim " O'nun mübarek yüzünün bereketiyle bulutlar gelir, nimet­

ler yağmurlar gibi akar. "ve alâ â lih i ve sahb ih î f î ku lli lemha-

tin ve nefesin bi adedi ku lli m âlûm in lek."

11- j - ? “ j ^ - A J l < îîp j ) Î 5 ” I j J ^ j l f i j j ı - ^ » J S

ljJı_— J J Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhi­

vessellem söyle, de ki; Yeryüzünde gezin de peygamberleri tek-

zib edenlerin akıbetlerini görün. ljJ_kîl f J Ondan sonra dikkatle* S O f , s S

bakınız, tefekkür ediniz. j_ı> j£ İJ l Â-Jj îP (JîT ılâ-LT Tekzip edenler,

peygamberleri tekzib edenlerin hali ne oldu? Ey Peygamberan-i

İzam'ı, ey Rasûl-û Ekrem'in emrini tahkir eden, gözünü aç da et­

rafına bak. Tekzip edenlerin neler geldi başlarına?

Page 12: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

374 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

ûj— J

s 0 fj^ JJIj o ljİ-LJI /-» j_İ! J J Azamet-i İlâhiye'ye ibretle bak­

mak için diyor ki; "Semâvatın içindeki mahlûkat, bir karış yer boş

değil hepsi ibadet ile meşguldür, yerin içinde, denizler de dâhil.

Sor bu münkirlerden yerdeki ve gökteki mahlûkları halk eden

kimdir? İdâre eden, yaşatan kimdir, zamanı gelince öldüren kim­

dir? 4ü J J Hepsi Âllâh-û Teâlâ'nındır." Yalnız "vardır" demek, iman

için kâfi değildir. Bugün her tarafta, "Âllâh vardır" diyenler çoğun­

lukta fakat arkasından İsâ Aleyhisselam'ı ve Üzeyr Aleyhisselam'ı

isnât ediyor. Ehl-i Sünnet vel Cemaat'in dediği gibi, inandığı gibi

"Âllâh var" demek, hakiki iman oluyor.* /v * O ^

Yazmış, hükmetmiş Âllâh, İlU-^JI nefsine rah­

meti iltizam etmiş. Kimse Âllâh'a, bir şeyi hükmetmez. Âllâh, nef­

sine rahmeti iltizam etmiş. Derhâl cezalandırmaz, zaman bırakır

tevbe etmesi için. Eğer derhâl cezalandırsaydı, o zaman rahme­

te icabeti olmazdı. fJsİJLİ:*. Lâm'ı kasemdir. Ondan sonra Âllâh

CelleCelâlûhû, bütün mahlûkatları toplar. İ —İliJI p J ^ Jl İlâ, lâm

mânâsınadır yahut da tekit içindir. Yâni liyevm il kıyameh, kı­

yamet günü de bu mahlûkatın hepsini, Âllâh CelleCelâlûhû top­

lar hatta mükellef olmayan mahlûkat bile. Meselâ boynuzlu olan

koyun, boynuzsuz olana zulüm etmiş ise o da hazır olur. Mahlû­

katın arasındaki zulüm tamamen faslolur. Ondan sonra mükellef

olmayanlar toprak olur gider. «l-S Ş J J J Onda şekk-ü şüphe yok.

Page 13: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 375

»g r..i;»İ lj^_ı£- j- jjJ İ Onlar ki nefislerini, dünyada hasarete sevk

etmişler. Azab-ı İlâhiye'ye maruz bırakmışlar. Sj-İ»3j J » gi Onlar

elbette Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem'e ve Kur'an'a iman

etmezler. Küfr-ü inkâr olduğundan azaba maruz kalmıştır. Ona,

vâz-ı nasihat fayda vermez iman etmezler.

13- I . w J I j / g * J I j I ^ J j

Yine Âllâh-û Teâlâ'nın azâmetine, tevhidine delâlet. Âllâh'as î s

mahsusturjLgllIj JJÜI U gece de gündüz de yalnızlık da

çokluk da her yerde sakin olan bütün mahlûkat, Âllâh'ın mülk-ü

mahlûkudur. İradesi ile halk olmuştur, vakt-i muayyeni vardır.

Vakt-i muayyeninde gelir, vakt-i muayyeninde gider. -İJ1 j--*j

Semi'dir Âllâh, hepimizin, bütün insanların sözünü işitiyor. »c-J*JI

Âlim'dir, Âllâh yaptığımıza muttalidir, ahvalimizi bilir. Mükâfât-ı

mücazat O'nun elindedir.

Kureyşliler, Rasûl-û Ekrem'e dediler ki; "Âbâ-u ecdadının di­

nini niye bıraktın? Böylece vefasızlık yaptın" dediler. Buna karşı­

lık Cenâb-ı Hak, Habibine bildiriyor. Böyle diyecekler, cevapları

budur. J J Onlara söyle, böyle diyenlere; L J j 3l_a 3İ ^ l j_lp| "Ben,

Âllâh'tan gayrı bir adamı kendime dost, mabud mu ittihaz ede­

ceğim? Ancak mabudum bilhak Âllâh'tır. Ondan başka bir mabud

mu ittihaz edeceğim, böyle mi istiyorsunuz?^jJIj oijO-JİJIA> O s O y s

Bu semâvat-ı ardı yoktan halk eden, sonra »-üaj J j bü­

Page 14: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

376 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

tün mahlûkatına it'am eden. Bütün mahlûkat, O'na muhtaçtır. Âl­

lâh Es-Samed'dir, her mahlûk O'na muhtaçtır. O hiçbir şeye muh-o

taç değildir, muhtaç olan Âllâh olmaz. Kâffe-i mahlûkata j! ,w O j!

it'am eder. J J O'na it'am edilmez." o j - i l ^ Jl J J j Yine onun

bakiyesidir onlara cevap budur. "Ben Âllâh tarafından emrolun-* ' s' s I /

dum." Emir bu; » U j i <J_JI O j il Ol Müslümanların evveli ben olu­

rum, her bir peygamber ümmetinden evvel iman etmiştir. Bana/V 0 '

emretti Âllâh, Müslümanın evveli olayım, j l f s -^ - il j - i <j-ij£5 J J

müşriklerle beraber bulunmayayım. Âllâh'ın emri budur. Hâlik'im

budur. Fâtırıssemâvat O'dur. Bütün kâinata it'am eden O'dur. Kim­

seye muhtaç olmayan O'dur.

15-

tsU-l usj l J J Bilirim ki korkuyorum. Eğer Rabbi-

me isyan edersem, sizin dediğiniz gibi. »-JâP tldl-P Azim olan

kıyamet gününün azabından korkuyorum. De ki; "Şayet Rabbime

isyan edersem, kıyamet gününün azabından korkarım."o . o .

16- j i i i J I j j iJ I ^ -Jij «ı>-j j j «ip t j i

j_ i Her kim ki t ' j - l ssL ondan çevrilirse, «Lİp o günün azabı. Kı­

yamet gününde kimden ki azap çevrilirse, Azab-ı İlâhiye giriftarh s > o -*v

olmazsa, l- t ij j A llâh CelleCelâlûhû ona büyük bir rah­

met yetiştirir. Azabını kimden çevirmişse, ona büyük bir rahmet

etmiştir. Azabını çevirmek için de Âllâh ve Rasûlüne iman etmek

lâzım gelir. j - ı^ l jj-iJİ d ü i j İşte fevz-i mübin, büyük bir nimet

budur. Yine müdellel olarak göz önüne koyuyor. Tabii kime kısmet

Page 15: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

ise ona olur. İlim de bunun gibi kısmettir. Kime kısmet ise o arar

bulur, kısmeti olmayan aramaz bulmaz. Bu Kur'an dersi büyük bir

kısmettir. Evrâd ile Ezkâr kısmettir. Kimin kısmeti ise memnuniyet

ile alır, devam eder okur. Kısmeti olmayan bırakır okumaz. Cebir

yok ihtiyarladır, kısmettir. Kimin kısmeti ise o arar bulur. Mevlâna

diyor; "Herkesin kafasında bir bekçi var. Cenâb-ı Hak'tan anlat­

mak için."

17- d-L-LA i J jj J j l- J J AÎS" J J J i ı? İ l d-L-LA i J jj

(Jlj Eğer Üil d -L - L A Â llâh CelleCelâlûhû, size bir fenalık

olur, sıkıntı, hastalık, darlık verirse 3J J - i u J J (yâni fe lâ radia't

lehû) hiç kimse o sıkıntıyı kaldıramaz. j_ i J l Yine O'dur. Sıkıntı

zamanında herkes hemen hemen "Âllâh" diyor. Sıkıntı zamanında

elini kaldırır tazarru eder, ferah zamanda ehemmiyet bile vermez.

Size bir sıkıntı meshederse ancak O'dur keşfeden. d-L-L-A J 'j

Eğer Âllâh CelleCelâlûhû, size bir hayır, ihsan-ı in'amı kısmet

ederse j_>iî JS yine O'dur. " lâ m ania limâ e'tayte,

vema m u'tiye limâ m enâ'te" Âllâh'ın verdiğine kimse mâni ola­

maz, Âllâh'ın aldığına da kimse engel olamaz. Her şeye, sıkıntıya,

kudrete, fakirliğe de zarurete de muktedir O'dur.

o o i, ' ' 0 }18- j n ^ t î l filxj>t]l j i j o iÎ ıP j& Îa JI j i j

O * ' 0 jlaiLİp ı3jJ J_aîâJI j_ ij Mahlûkatın üzerine hüküm sahibi O'dur,

kahreden O'dur, muktedir O'dur. J ı A J i f ^ ^ ' j-*j Hakimdir, her

En'am Sûresi • 377

Page 16: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

378 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

şeyi yerli yerinde halk etmiş. Habir'dir; haberdardır, kalbe geleni

bilir.

Şahit de istemişler. "Efendim, şahidin var mı bu dâvâ için."

Ben peygamberim dedikten sonra şahit istiyorlar. Bu adamların

malûmatları yoktur, ağzına geleni söylüyor. Fakat zamanımızdaki

münafıklar ta'n-ı teşyi ile söylerler meydana çıkartmazlar, yoksa

cevaplar mevcuttur.

19- ı _J| ^_ j |j .»- 5.*JJ A <ü\ JJj aSlg-i ı 1 »

4_gJl <üil Ol OjJg »- .151 £-L j-a j r -S / iiJ Olj—2-Ü i i-A

OjSj_Lj La.» j_J -ijlj JL- -Ij U l j_A l_i J-» ■. g -A.i J j-^l ' s s ' ' ' '

O j y O }aSlg_A j_!Sl JJBundan daha büyük şehadet olur mu?

Âllâh-û Teâlâ'nın, Rasûlüne verdiği bu mucizeler, bu mucizelerin

her birisi birer şahittir. Her mucize, Rasûl-û Ekrem'in bir şahi­

didir' r ^ J - £ M ^ ÂMâh/. bizimle aramızda şahittir ki' "" t"' "t „ ' 9ben, O'nun hak peygamberiyim. ö lj jd lÜ la Bu Kur'an-ı

Azîmüşşân'ı, Âllâh bana vahyetmiş, en büyük şahit budur, kıyame­

te kadar bakidir. Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem'in şahidi

olan Kur'an-ı Kerim, kıyamete kadar bakidir. £_!j j _»J <_> T - S / iJ

Kur'an'ı bana vahyetti, hem size nasihat edeyim, hem de Kur'an,

benden sonra kime baliğ olursa, Kur'an okunduğu zaman kim onu

işitmişse! İşte o Kur'an, şahittir benim nübüvvetime. Bu Kur'an'a

ittibâ etmek mecburiyetindedir ve beni görmüş gibidir. Efendim,

Kur'an'dan başka bir kitap gelmez. Muhammed Sallâllâhû Aleyhi-

vessellem'den sonra, bir peygamber olmaz. Öyle bir peygamber

gönderdi ki O'nun ahkâmı her memlekette, her yere câri olur. Bir

de bu kitap her yerde câridir.

Page 17: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 379

"B e lega " diyor ya, kime bâliğ olursa aynen beni görmüş gibi­

dir ve Kur'an'ı dinlemek lâzım gelir. Velev ki bu Kur'an, bir cihazla

da gelir bize baliğ olursa yine Kur'an'dır. Yine Rasûl-û Ekrem'i gö­

rür gibi oluyoruz, yine dinlemekle mükellefiz. Mûsâ Aleyhisselam,

Medyen'den Mısır'a sefer ederken gece karanlığında baştanbaşa

nurlanmış bir ağaç görmüş, hayret biraz yakın oldu. Baktı ki " inn i

ene Rabbûke ya M usâ" sadâ geldi. O ağaçtan çıkan sadâ, Âl­

lâh kelamı olursa, Âllâh CelleCelâlûhû de bize Kur'an'da beyan

etti. Makine, cihazdan çıkan sedâ, yine Âllâh'ın kelâmıdır. Orada

okuyan adamın lisanından buraya geliyor. Onun için bu Kur'an,

herhangi bir şekilde olursa olsun, nereye yetişirse aynen Rasûl-û

Ekrem'i görmüş gibidir. Bu Kur'an, dost-u düşman memleketlerin­

de radyo, televizyon ve cihazlarıyla her tarafa sedâ veriyor. Her

tarafa tebliğ edilmiş oluyor. Her nerede, kim tarafından dinlenmiş

ise mükellef oluyor. Kabul ederse Mü'min olur, kabul etmezse kâ­

fir olur. Eğer duymadı dinlemeseydi, şahikân-ı cebel gibi olurdu.

"Bir peygamberi duymadım, Kur'an'ı işitmedim" diyebilirdi. Bu bir

özür oluyor fakat bugün özür kalmıyor. İşitiyorsun, Kur'an'ı ta­

mam. İnanıyorsun tatbik et, amel et. Mademki işittin, mecbursun

onu aramaya.

^ J - I İ-jJI 4İii £_» ûl û j i j - i iü f-sLIsî Rasûl-û Ekrem; "Onlar be­

nim şahitlerim. Kur'an benimle sizin aranızda Âllâh-û Teâlâ şahit­

tir. Hak rasûl olduğuma şehadet eder."

û j i /_İ» lj jL^Ij o l j_* /-İil J J jj_i.l J J J "Ancak

mabud birdir, sizin yaptığınız şirkten ben beriyim. Siz, Âllâh-û

Teâlâ ile beraber başka ilâhlar bulunduğuna gerçekten şehadet

eder misiniz? "Ben şehadet etmem" de. O ancak bir tek ilâhtır.

Page 18: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

380 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

Benim, O'na eş tuttuklarınızla hiçbir alakam yok, tamamen beri­

yim.

Kur'an-ı Azimüşşân Vahy-i İlâhi, hıristiyanlarla Yahudiler, ule­

maları diyelim. Onlar, Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem'in

ahvalini, evsafını Tevrat ve İncil'de okuyor biliyorlardı. Fakat o

zaman iş başında bulunan (şimdiki ıstılahla diyelim din adamları.)

Bu din adamları, onlardan birçok para alıyorlardı. Eğer onlar, bu

hakikatleri itiraf etselerdi, bu paralardan mahrum kalacaklardı.

Öyle ise "biz alacağımızı alalım, sonrası ne olursa olsun" dediler.

Bu ayet, işarettir onlara. Cenâb-ı Hak buyuruyor ki;

ıl»UİkJI f-A/ipI Ş_;l!l Kitap ki Tevrat-ı İncil'dir o zaman. Onlara

kitap indirdiğimiz yahudi ve hıristiyanların din adamları, Ü j i ^

Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem'i halis tanısalardı. L I k

fJU l1 1 ö j J y u Nasıl ki bir insan kendi oğlunu birçok çocuklar için­

de tanıyor, bunlar da aynen Rasûl-û Ekrem'i böyle bilirler. Hatta

Ömer İbni Hattab Radıyâllahû Anh, Abdullah Bin Selam'a demiş.

Abdullah Bin Selam Radıyâllâhû Anh, ulema-i yahudiden idi. İman

ettikten sonra çok yüksek dereceye yükselmiştir. Demişki; "Ayet­

teki gibi Oj— L-t f evladını tanıdığı gibi beni tanır, sen

nasıl anlıyorsun bunu?" "Efendim evet, ayet tamamdır fakat ben

daha fazla biliyorum. Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem'i ev­

ladımdan daha ziyâde kuvvetle biliyor inanıyorum. Ben ve anası

evladımı biliyoruz fakat muhtemeldir ki anası bir hata etmiştir de

benden değildir. Benim kalbime Muhammed Sallâllâhû Aleyhives-

Page 19: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 381

sellem için böyle bir şüphe, az da olsa bir tereddüt gelmiyor, gör­

düğüm inandığım gibi hezâ Nebiyyullâh."

»g l- j?»İ j- jjJ İ Hüsrana girenler, inkâra girenler J » g

üj-i»3j elbette iman etmezler. Çünkü hasaretle lekelenmişlerdir.

İman iktisab olunacak şeyi kaybettikleri için.

21- J j| o Ij L> ^ıjL-i jl / J Ü «uil ^j-sil j —o* Jkl j-* j

bŞjo -oil ^ i i l j-O* » ik i Kimdir ki daha zalim, ondan

daha ziyâde zalim yoktur ki Âllâh-û Teâlâ'ya iftira eder, şerik ya­

par. Bundan daha zalim kimse var mıdır? Âllâh'a iftira edenlerdeni> i S

ziyâde zalim kimse var mıdır? c O Ü Ji Yahut da onun ayet­

lerini tekzib eder. 4J>I Muhakkak Âllâh CelleCelâlûhû £ - iij J iflah

etmez, azaptan halas etmez. Oj-O.Jl.kJI O zalimler felâh bulmazlar.

22- j j j j l j-Jİ IjS^_iİ j-j-j-î-J Jj-âS »3 p J J4

♦ J J1 0 ^

Ey Habibim, ümmetine bildir de kıssadan hisse alsın. O

gün ki ULo>- hepsini mahşerde toplayacağız. Neşir; ka­

birden kalkmak. Haşir; toplanmak. Hesap için, kıyamet için top­

ladığımız zaman. I jS^-ii j - j jü Jj- lj »3 Sonra da Âllâh'a şerik olan­

ları tehekküm kabilinden, melek lisanından derler ki;j! tJ ’ **

Ûj-O-^S »_İ Ü j-jjJI "Hani nerede sizin şerik ortak sandığınız? Âl-

lâh-û Teâlâ'ya şerik, ortak sandığınız ilâhlarınız" diyeceğimiz gün.

Page 20: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

382 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

f-gs lli j-S o fJ fjs Sonra onların fitnesi, cevabı, mazereti. 1 J l

Ij-J/S Dediler, j-S 'j-U / J i La LÎJ5 ^İiljcevapları inkâra düştüler.

"Âllâh'a kasem ederiz .Ya Rabbi ,biz şirk yapmadık "diyecekler.

Böyle olunca diller tutulur ,başlar azalar söylemeye. Her aza

diyecek; "Ya Rabbi, filan günde filan işte beni sarfetti." Azalar

başlar, ona şehadet etmeye. Azalarına bu defa; "Niye şehadet

ediyorsun, sen benim azamsın." "Her şeyi konuşturan Âllâh,

beni de konuşturdu seni böyle söyledim" diyecek.

24- d j j - S - â j I j i / i / a f g l p f g “ â i l u y l p I j J İ S " j k i !

J j l ^_Ip I j - J i İ j _ k î l Ey Habibim, bunların hamakatını<1

görüyorsun nasıl tekzib ediyorlar. Dünyada şirk, şerik yapmış. Bu­

rada "yapmadım" diyor, Ojj-S-âJ Ij-j/ /-* f4 Î* J-^ j yaptığı iftirayı.

Nefislerine karşı nasıl yalan söylediler, uydurdukları putlar da nasıl

ortadan kayboluverdi.

25- -3j ®j-g-2-â-J (1)1 'Lo ı f-gjjlî -i-P L-Jüt-j LJI j_a f g ‘ aj

d-ijJi/^ j j/_>- lii -s- /-gj 1 j-îa.jj J “ji J " ı j-j |dij ij-Sj gjüi

j j j J l J ı ıİ l; î ıjj-İS' j_j.j5l Jj-İj

Hâlik-i Kâinat, emrediyor Habibine. Ey Habibim, Kureyşiler

içlerinden seni Kur'an okurken dinleyenler var. Müşriklerden biri

diyor ki; "Okunanlar evvelkilerin, Tevrat-ı İncil'den alınan hikâ­

yelerden bahsediyor, Esâtir'ul evvelindir" demiş. Ebû Süfyan da;

"Bunun fesahat-ı belagatı var, hakikat görünüyor içinde." Ebû Ce­

hil de demiş ki; "Sakın böyle söyleme, bunu itiraf etmektense

Page 21: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 383

ölüm bize bundan ehvendir." Hepsinin söylediği başkadır. Simâ,

simâ-i kabul olmalıdır. Gidip de bakalım tecrübe edelim şeklinde

olmamalıdır. Buyuruyor ki Habibine Cenâb-ı Hak, onların bu hal­

lerini, gayıpten haberdir.£

f 4 O n l a r d a n , Kureyşilerden bir kısmı var ki dLÜl ^ - I J

Kur'an-ı Azimüşşân'ı senden dinler fakat niyeti iman değildir. Çün­

kü onların kalplerinde imansız gideceklerine dâir Hükm-ü İlâhi zu­

hur etmiş. o i1 f-j^ S _İP Biz Azimüşşan, onların kalpleri­

nin üzerine perde yapmışız ki Kur'an-ı Azimüşşân tesir etmiyor. (ûl

Aj Tefekkuf için perde yapmışız, anlamazlar Kur'an'ı. Demek

ki Kur'an'ı kâfir anlamadığı gibi, münafık da anlamaz. Okumuş

olsun, Arapçayı bilmiş olsun, yine anlamaz Kur'an'ı çünkü kalp­

lerinde perde vardır. Kur'an'a münkir olan hoca da olsa, profesör

de olsa Kur'an'ı anlamaz bilmez. Kur'an'ı, kalbinde iman dolu olan

bir kalp sahibi anlar bilir. I -Sj f-jpü l < -ij Biz Azimüşşan, onların

kulaklarına da sağırlık koymuşuz, söz oraya girmez yahut tesir' a •

etmez. o l Js 1j^Jû'j Ey Habibim, müteessir olma onların inkârın­* i. x

dan. Bütün mucizeleri de görseler / j Iji»^ J yine iman etmezler.

Çünkü küfür üzerine halk olmuş, lâzım olduğu yere gideceklerdir.

iJ j l—>■ İÜ Küfrünü ileri götürür, sana karşı karşıya gelir inkâr

etmeye, d L jjJ iU o mücadele ediyor seninle, yâni evinde, cemaa­

tinde söylemiş onunla iktifa etmiyor, senin huzuruna da gelir inkâr,-•0 -• s ~ , o 7 '•> s * *

etmeye başlıyor. j —J j J I ^L^-I J l IİL* ûl Ij^_Ü j-jjJI J j l j Küfürde

kalanlar, Kur'an hakkında bir şey diyemez de "Bu kitapta olanlar

ancak eskilerin efsanelerinden başka bir şey değildir" derler.-s A (T

-- ' \ ' ° ' J'ı*) / '•/*/2 6 - û j j - * - > " J / » j f j - n â - t l j I û j ^ - l j j ü ' j O P û j ^ - i - j j O P û j - j - i - j f * j

Page 22: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

384 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

«lİ p Oj-frij »-»J Onlar halkı nehy ediyorlar, Kur'an'a ve Rasûl-û

Ekrem'e ittibadan men ederler. «İp O jH-jj Kendileri uzaklaşıyorlar,

halkın içinde tâbi olmak isteyenlere de mani olup bırakmıyor engel

oluyorlar. Hem halkı men ediyor Kur'an'dan, kendisi de uzaklaşı­

yor. » 4 - lİ î J l Oj-£ifrj (Olj Onlar, bu hareketleriyle ancak nefislerini

helâk ederler. Oj S*—^ /--ij Haberleri yok, farkında değildirler. Bu

halleri, Rasûl-û Ekrem'e düşmalık değil, doğrudan doğruya kendi

nefislerine düşmanlıktır. Ebedi olan helâke sebeptir.

27- o/-jL> ( >Jl-Sg J j s—1 /-ihî-i /-j Ij-İ/Ü j/_-Jl Ij-iSj i l Jj> 0 * *

j j- ıl iJ—Jl j - i Oj-£-jj /-—jj

j_JJ Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem

eğer görsen hallerini. j l l i l Ij-iîj i l Cehennem onlara arz edil­' ' >

diği zaman onların hali ne hüzün, ah-û figan. I jJU i Diyorlar; U

L i J "Keşke, ay ah nolaydı! Dünyaya geri döndürülseydik de bun-^ S * s '

dan böyle iman eder müslüm olurduk. ^ J ^ J j Rabbi-''o S } ^

mizin ayetlerini tekzip etmezdik." j- j iij i- J l j - i Oj-£$J "Mü'minler-

den olsaydık" dediklerini görseydin. "Ya Rabbi! Bir âlem daha yap

da bizi götür de biz iman edelim" duaları bu.i?

28- 4_!p îj-fri U J î j i u j î j i j j-jj j i s O ji j îj-St? u 1 4 J i J j j j

0 - / ».#5i

' s 0 } o ^»_4! IJU Zâhir olmuş onlara, JJ-î j i Oj-i*4 Ij-Su /-i evvel giz­

ledikleri küfr-ü şirki görüyor, karşılarına çıktığı bizâr oldukları için

böyle söylerler. Şayet geriye döndürülselerdi, yine nehy edildikleri

şirk ve isyana avdet edeceklerdi. Zira va'dlerinde yalancıdırlar. jJj

Page 23: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 385

Ij S/ Eğer onlar reddedilirse faraza Âllâh-û Teâlâ, bu duâyı kabul

etse de bir dünya halk etse, bunlar da o dünyaya iade edilse,

ü p Ij-gi LdJ lji/-ü aynen yine bu hale avdet ederler. O ^ î^ »h P'j

Onlar bu fikir, temenni de kâzibtir, yalancıdırlar.

29- ı a j ı ^ j . j j ı ı ü ı ı ^ J | ^ O | i j j J ı » j

ljj/3 j Onların söylediği (kâfirlerin, münafıkların) evvel nasılo

inkâr etmişlerse, bugün de odur, kıyamete kadar da odur. ( _a (Ol

l_ jJj\ U İ l^ - J l "Ancak bizim dünyadaki hayattır, bu dünyadaki

hayattan ibarettir. Bir daha dirilecek, ba's olunup bir daha ha­

yata gelecek değiliz" derler, ahireti inkâr ederler. Hatta daha da

ileri giderek, "Kimse gelmiş mi oradan?" derler. j- J jjL lİ j j J ü l_aj

Meb'us; gönderilmiş. "Biz haşra gönderilmeyeceğiz, haşra gönde­

rilecek değiliz" diye inkâr ederler.

3 0 - l-i-j/j İj-Jl» (3->J/j I ia ^r-^l Jl_» -L lj-i»j | d>j-* j-Jj

IOjj_İKj r-Ş-iS /-a-, ___l l —*Jl \j_3jij (Jl-J

I Ü ]_!j Ey Habibim, onların halini görsen va­

kıf oldukları zaman Huzur-u İlâhi'de, mahşerde. Bir tarafta cehen­

nem hazır oluyor, o zaman cehennem bu kâfir münafıklara, J l i■k ° * \ o ' " '

(3-^/j l i_a ^T-lJl "Sen dünyada bunu inkâr ederdin. Bu hak değil

miymiş!" buyuracak. HJ/J İj-Jl» "Evet ya Rabbi! Kasem ederiz

Cenâb-ı Hakk'a, haktır biz hata etmişiz. Rabbimiz hakkı için evet"

diyecekler. O vakit, itiraftan sonra da »-siS L a _ lU ü l I jJ j jJ J U

Ojj-i£5 "Bu dünyada yaptığınız küfürden dolayı, bugünkü azaba

Page 24: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

386 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

giriniz. Tadınız! Siz buna inanmıyor, küfrediyordunuz." buyuracak

Cenâb-ı Hak.

31“ IjJ/î OJU <p/_«Jl İÜ -2-— “ l *1-2Îj Ij_J.Ak ş_jjJl j_ı>- j _î

f_>jj.fk -î f-*jijji f-*j /-fi» li^jS /_- -î iî3j- «j>- /.j

ü j j j - £ VI

4İii */_İL Ij_jİ^ Ş_>iİl j - l - İ_s  llâh-û Teâlâ'ya kavuşmayı tek-

zib edenler, muhakkak ki hüsranda kaldılar. <£/_lJI f-fStU- İÜ ^-i—

l iü u Kıyamet ansızın geldiği zaman, / i j _ l— LJ Ij_Jls "Ey hasret-i

nedamet! Dünyada ne kadar gaflet ile geçirdik, /-fi» H k j i /_* _Î*

ısrar ettik küfürde, âmal-i salihayı bıraktık." f—ajl^jl f—*J

Hatalarını, günahlarını omuzlarına arkalarına yüklenecekler. (Mi­

saldir bu.) "yevm e tûb leseâ ir" Bütün esrarlar meydana çıkıyor.

f_^jj-fk Arkasına almış yükünü, Huzur-u İlâhi'ye çıkıyor. J l

Ojjj-J /_- £LS Bakın, ne kötü o yüklenecekleri şeyler.

32- O jj& J J £ İ j - f i l jlİJÜJ 5-fJJ v-*J J l L p İ il Sj-l^JI l_-J

Oj-l-2jo J_sl

x x CÎ 9 °j_fJJ J l L-1S.JJI aj-!>JI l_-J Yukarıda onlar dediler ki; "Dün­

yanın hayatı, hayat odur, ahiret yoktur." Ona cevaptır. "Dünya­

nın hayatı, ahirete nazaran oyundan başka bir şey değildir. JlJdJJa* ' S ' S « o -• f

Oj_Îi^ J-ii Oj_âIJ Ş-J.İÎ! Sj-^VI Hayat-ı dünya bundan ibarettir"

diyor aldanmayın. Kasem ederim Âllâh'a! Ahiret, Âllâh'tan kor­

kanlar için. En hayırlısı, dâr-ı ahirete çalışmaktır. Niçin taakkul

etmiyorsunuz, tefekkür etmiyorsunuz? Ahiretin, dünyadan efdal

olduğuna hâlâ aklınız ermeyecek mi?

Page 25: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 387

3 3 - j _ £ J J d J j j j İ o J f ^ s i i ^ İ J l d J ^ d * J j f i i s Ü

' S o l ' ^( J j j L _ > t : > o « ü i l û i L - j Î j j - ^ - A - J Î ^ J l

A y e t - i K e r i m e n i n s e b e b - i n ü z u l ü . B a ş t a E b û C e h i l o l m a k ü z e ­

r e m ü ş r i k l e r i n i l e r i g e l e n l e r i D â r u n n e d v e ' d e t o p l a n ı r l a r d ı . R a s û l - û

E k r e m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m h a k k ı n d a a ğ z ı n a g e l e n l e r i s ö y ­

l e r l e r d i . İ ç l e r i n d e n b i r i s i s ö z a l a r a k , " M u h a m m e d S a l l â l l â h û A l e y ­

h i v e s s e l l e m , 4 0 s e n e a r a m ı z d a d o ğ r u s ö y l e d i ğ i n i , h e p i m i z M u -

h a m m e d ' ü l E m i n o l d u ğ u n u b i l i r v e t a s d i k e d e r d i k . Y a l a n i ş i t m e d i k ,

b ö y l e o l d u ğ u n u d a b i z s ö y l ü y o r d u k . S i z n i y e b ö y l e d e ğ i ş t i r i y o r s u ­

n u z ? " d e m i ş . B u n u n ü z e r i n e E b û C e h i l c e v a b e n ; " B i z i m i t i r a z ı m ı z

o n u n ş a h s ı n a d e ğ i l d i r . O n u n t e b l i ğ e t t i ğ i b i l d i r d i ğ i k i t a b a d ı r . B i z ,

o n u i n k â r e d i y o r i n a n m ı y o r u z . " H â l i k - i K â i n a t , H a b i b i n e b i l d i r i y o r .

" E y H a b i b i m , o n l a r ı n i n k â r ı d o ğ r u d a n d o ğ r u y a b a n a d ı r . S e n m ü ­

t e e s s i r o l m a . "

fJJü J-î B i z A z î m ü ş ş â n b i l i y o r u z , 4 j I s e n i m a h z u n e d i ­

y o r . i J j J j î j ^Ul O n l a r ı n s ö z l e r i s a n a d e ğ i l e l i n d e k i k i t a b a . İ n k â r l a r ı

s e n i m a h z u n e d i y o r . d ı i j j j o J f-gSÎİ O n l a r s e n i t e k z i p e t m i y o r ,

' / ' t i ' s ^ b e l k i b e n i t e k z i b e d i y o r . 4 ü l j-j-JÎkJl j-xJJ A m m a z a ­

l i m l e r b i l e b i l e  l l â h ' ı , a y e t l e r i n i i n k â r e d i y o r l a r . S e n i d e ğ i l , a y e t l e r i

i n k â r e d i y o r l a r .

3 4 - i j â j l j l j - j j S Î _ a u - J - P i j j ; i i d — L . S j - A C - . _ J . j S J _ î J j

J j L $ j i 5 f 4 J ı

d - İ l s j _ A J — İ . J J J ü J Y a M u h a m m e d S a l l â l l â h û A l e y h i ­

v e s s e l l e m , y e m i n e d e r i m k i s e n d e n ö n c e g e l e n p e y g a m b e r l e r d e

Page 26: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

388 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

tekzib olunmuşlardı. ıjj_I_ aJ Onlar sabr-ı tahammül ettiler. ^_iP

Ijhjİ " /J> Yaptıkları tekzip, onların yaptığı tekzip üzerine sabr-ı ta­

hammül ettiler. Ij İj İJ Üzüldüler onlar, 1 jj, >j f g:“.ı ^ -^ tâ bizim

yardımımız onlara gelinceye kadar. Bizim yardımımız gelinceye

kadar sabr-ı tahammül ettiler. Sen de sabr-ı tahammül et, yardı­

mımız gelir sana. <ü1 oLUSCJ c J ia J j  llâh-û Teâlâ'nın kelime­

sine, va'dine tebdil-i teğyir olmaz. Va'di budur ki; Enbiya ve Evli­

yasına nusret yapar, düşmanlarını helâk eder. JJüj

j - L - j i J ı Peygamberan-i İzam'ın ahvalinden bunu sana bildirdim.

Hâlik-i Kâinat, bu ayette Habibine serzeniş gibi yapıyor. Diyor ki;

"Hüküm benimdir, emir benimdir. Bunların iman etmelerine yol

yoktur. Ne kadar mucize görseler yine iman etmezler. Öyleyse sen

teslimiyet göster, başka bir şey mucize isteme."

35- ^_j /____2-â.j ^ »s 1 ____ —ı d/___ 3 f_gi?ıj.pı d - j-p j_is" o/s" (1 İj

^1* f 4 i i * j i ı ; / ! j j j fg p U s a U J i u d i, jı ^ J ı0 ' * \ 0

j-^ UUJı j_* j-jj^J J-s ^J-gJi

f_4-S;s1j_Pl d i l ip j_iS d/S d ıj "Bunların dinden i'razı sana ağır gel­

se bile, sen bunu izale edemezsin. L -Lk L - ı d/s Eğer gücün yeter-0 o s

se ^ j J I ULâj i j 1 yerin dibinden, denizlerden bir menfez

aç ve bir merdiven kurarak semaya çıksan, bütün delilleri dışarıya

çıkarsan göstersen onlara */._İJı Uİ_- jı yahut merdiven gibi

bir şey yapsan. Gökteki ay-yıldızları, melekleri azametime dair

onlara getirip göstersen! Yine iman etmezler çünkü iman yolu on­

lara kapalıdır. Â /j fgo liâ Sen hangi ayet-i mucizeyi getirsen, iman

ettiremezsin. ^J-gH ^Jip ^ *-/- j-Jj Eğer Âllâh isteseydi,

Page 27: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 389

° iv ^hidayet üzerine cem ederdi. j ı U U J l j_ i ,>Sjx.3 J - î Cahillerin tale­

bi gibi yapma. Herkes neye halk olmuşsa, o yol ona kolay geliyor,

onu takip eder, ona yetişiyor. Cehennem ehline kolay gelmiyor,

ağır geliyor. Cennet ehline de bu yol kolay geliyor" buyuruyor Hâ-

lik-i Kâinat, Habibine.

j-jjJI /-—>1 Ey Habibim üzülme. Senin davetine icabetu ~ t • " i " ' i

edenler o kimselerdir ki O^Ü-Ü yâni simâ-û kabul ile senin sözü- o °

nü dinler, itâat ederler. ^ - jj lilj Ölü olanlar; kalbinde Zikrullah ol­

mayan, hele kâfir müşrik olanlar. Onlar, ölü gibidir. Ölüye işittirme

imkânı yoktur.

Ancak hakkı işiten, kalbi uyanık olanlardır. Onların hali de

<oil j j d l j kıyamette, Cenâb-ı Hak onları da kabirden çıka­

rır mahşere hazır eder fakat cezasını görür. o ! ' » i Âllâh'ın

emrine rucû ederler. Cenâb-ı Hak, onlara lâyık olan cezayı verir.

Huzur-u Saadette dediler ki; Bu Safâ dağı bize altın olsa de­

diler. Bir kısmı, "Mekke iki dere arasındadır bu dereler ortadan

kalkıp geniş olsun, sahra olsun." Bir kısmı da; "Melekler gelsin

sana şahit olsun" diye ayrı ayrı tekliflerde bulundular. Âllâh! Her

şeye muktedir olup her şeyi yapabilir. Buna ihtirah derler. "Bunlar

olursa iman edeceğiz" diyorlar. Rasûl-û Ekrem duasıyla bunların

birisi olsaydı, yine iman etmezlerdi. İman etmediklerinden dolayı

da hepsi helâk olurdu. Hâlbuki onların sülbünde Mü'minler var,

nitekim sonra zuhur etti. Onun için Cenâb-ı Hak, bu ihtirahı kabul

etmedi merhamet ettiğinden dolayı.

Page 28: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

390 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

37" Oİ Jj-iJ (Ol ^-Lp /i/-» 4Üİ (Ol J-» ;/ j-a o l JİP Jj-i Jj-J lj-Jl»j

Oj-iLk: J ^ j iS Î j_sü j

9 s o ' ' } ' a ' * '3_j\ o lLP Jj_j J j J \j_Jl5j "Niçin bir ayet nazil olmuş, Safa Dağı

V 9 * S ' sı ~ G ' \ t ° *altın olmuyor o / j _» Rabbinden?" <_Jl J j - ij (Ol ^_LP /il-» 4ül (Ol J-»

\ s ' s s * ' S 'Â llâh, muktedirdir onların istediklerini yapmaya J _*j£ l j_£JJ

O j- i ik amma çoğu bilmezler menfaatini. Onların menfaati, bu

mucizelerin indirilmediğindedir.

38- ı_a » ü t i i l r_ai J| yşiL j j j i ^ o i i ı^j

^ j - ^ h < ^ j (J-» y '- .& ı n L y

j_a> Tekit içindir. oJlS j_a> U>J Yeryüzünde herhangi,

"yedübbü alel a rd ı" yeryüzünde yürüyen bütün mahlûklar, J j

j_jlL havada uçanlar, j_JaJ kanatlarıyla havada uçanlar.

Biliniz ki onlar hepsi, Âllâh-û Teâlâ'nın bir kavm-i ümmetidir, ce-• ^ ' * ' 9 * S

maatidir r-SülL>\ »J>l J l sizin gibi. Âllâh, onları da yoktan halk et­

miş. Halk ettikten sonra iaşe ediyor, idâme ediyor. Eceli geldiğinde

gider. Bütün hayvanlar da sizin gibidir.o o ^

«t _A j _» _L££Jl L ü j İ U> Terk etmedik, biz Kitabullah'ta,

Levh'il Mahfuz'da ve Kur'an'da bunların ahvalini, hepsini beyan^ ^ o o S ' î

ettik. O jj- i^ »-$;•/ »-j Bu hayvanlar da sonra Huzur-u İlâhi'ye,

haşra gelirler. Haşra niçin gelirler? Orada da hesap var. Boynuzlu

olan bir koyun, boynuzsuz olana zulüm etmişse, boynuzlu olarak

zulmedene kısasını yapar. Ondan sonra "yâ leyteni küntü tûra-

be" Emr-i İlâhi zuhur eder, onlar toprak olur hesap kitap olmazlar.

Hak, haktır. Hakkını alır, azabı olmaz.

Page 29: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 391

39- l İ L ^ A l L i : j i o L - İ J l -3 »_£.JJ ^ L^vj/J I j- jk j- j jJ lj

» Jb—. ı i l?lJ— -İ-P «“i J,-:îtj l - i j (j-ij

Llj/j/j Ij-jJS j - j j J l j Onlar ki Kur'an-ı Azimüşşân'ı tekzib edi-'' r ^ 9 '

yorlar. Kulakları hakkı işitmez, dili de hakikati söylemez.

Tekzib edenler eğer ki dünya umurunda her şeyi bilir fakat haki­

kate gelince Âllâh, kulağına işittirmez ve dili de hakkı söylemez.■k 0 ğ ' 1> J 3 ^«JUUij <ül L İ j i o L -m J l A llâh, kimin idlalini isterse idlâl eder,

f ' „ t odalalete götürür. L&j jü j Kimin isterse Âllâh, hidayetini ^İP

» J i l - l i -klS-f doğru yolun üzerine getirir ve o yolda hareket eder.

Hâlik-i Kâinat emrediyor. Münkirlere karşı, ehl-i Mekke'ye kar­

şı tevbihtir. Fakat bütün mahlûkata karşı hitap ediyor. Âllâh Cel­

leCelâlûhû diyor ki;

40- Oî OjPj 5 i ı S-iiî İP/-İJI »fc^î j î i ı ^ iİ p » fc J î Oî ^ ^ İ j î J î

j - î i/ ^ »—s-iS

^^££jîjî j j j Söyleyiniz. «Sil ıi»U-P »_£_;5î (Ol "Eğer Âllâh'ın azabı,

size dünyada gelirse mesela zelzeleler, hastalıklar, azaplar başını­

za gelirse İPLİJI » d iİ j î yahut kıyamet koparsa başınıza, «Sil

O_j-PJû Âllâh'tan başka gayriye mi niyaz edersiniz?" Ne kadar kâfir

olursa olsun, sıkıntı zamanında "Âllâh!" diyor. Eğer başınıza bir

belâ musibet geldiyse, jj-AiU» »ÜS' Oî eğer doğru iseniz başka bir

mabut var yahut da İsâ Aleyhisselam'a şerik koştuğunuzdan niçin

onları çağırmıyorsunuz da Âllâh diye çağırıyorsunuz?t. j 0 0

41 O j—i.5 /i O j i ‘“i5j A /»ca* OI AıJ I OjP /i i £ J 3 OjP J5 û /j I J*J

Page 30: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

392 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

Oj-pJû al_jl J J Ancak Âllâh-û Teâlâ'yı niyaz edersiniz.

frlî-Ol o JI Âllâh da istediği zaman, isterse o belâları ba­t. jj ^

şınızdan def eder. L* O j- llS j O zamanlarda, Âllâh'a şerik

yaptığınız şerikleri unutursunuz. Sıkıntılar zamanında ne puta da­

yanıyorsunuz, ne İsâ'ya, ne Üzeyir'e ancak Âllâh diyorsunuz. Eğer

doğru ise, bunlar mabut ise niçin onlara dayanmıyorsunuz? Belki

o zaman herkes Âllâh diyor.

4 2 - »gJÜ ^3-^JIj jL jfc JL »JlSİJlS dU Iİ J l i l lL - J İ JuüJ

d i l l i j-* »_il ^ Jl Hi-J-jl Jl-âJJ Biz Azîmüşşân, H LJ-J sendenfi ""s «—• t ® jj ®

evvel birçok peygamberleri gönderdik, frl^aJIj tL^ lIJlı _a>/S

ahzettik onları. O halkı sıkıntılarla, şiddet ile *l _£aJIj

hastalıkla sizden evvel çok peygamber gönderdik. Peygamber

gönderdiğimiz insanlara da sıkıntılar, müşkülâtlar verdik. »—giiJ

O j-i^aiJ Belki Âllâh'a tâdarru ederler, yalvarırlar, iman ederler.

Olur ki şirkten yüz çevirir, tevbe ve istiğfar ederler diye darlığa,

sıkıntıya, hastalığa uğrattık.

4 3 - » g i _ ı i j f j I j - i ^ m i ; ir J j iS

OjJÎOJu I j- i l i L* O ik L İJ i

o ^ ^

\ l h \ j »JUÜ- i l V]ÂS Bu musibetler başlarına geldiği zaman ni­

çin pişman olmadılar, tâdarru edip Âllâh'a yalvarmadılar? Ij-i^iaSjı jı ^

»—g-jjis c —lS j - p j Amma kalplerde kasavet hâsıl olmuş idi. j-J5j

Oj-ioJO I j j l i L*> pik: iül fg J Şeytan onların yaptığını tezyin etmiş­

tir, kendilerine hoş göstermişti. Tazarru etmediler.

Page 31: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 393

44- ısı ^ _ k cJ r ı ı j J f - j l p <0 ijj_ rl /_» ij_ is ^Us

ûj_II.» f_* İ s l i oa_*_> f_ft/t Jl -I lj_jjl /_«_> Ij->- j i

0 ijjjrS /_» Ij-It LuS Eğer dünyanın mal-ı serveti, Âllâh'ın emri

yolunda sarf olursa nimettir. Eğer Âllâh'ın yolu hilafında sarf olursa

elbette azaba sebeptir. İşte bu kavimler, Âllâh'a tazarru etmedik­

leri için biz de onlara mâl-û nimet verdik. Ne zamanki terk ettiler,i * f X X ^

onlara yapılan vaz-ı nasihatı. J.T f-jf^P UL>tiâ Dünyanın

hazineleri, refah ve nimetlerini onlara açtık. Mal ve servet sahibit ' ' ~ „

olsunlar, "Âllâh" demeye vakti kalmasın. Ij^jS isi Batarla, ki­

birle, azametle, mal-û servetle güvensinler. âjJ u f-AUJu>-1 Uo

û j-U l» f—* Is/_S Refahla tam ferahlandıkları sırada ansızın onları

alıverdik. Hepsi bir anda me'yus ve nevmid oldular.

X ® h $ ° ^ x ö j ^45- j -gJ/*JI ii> tJIj I j i ik j A l I fjiJI j^ls l s

1 X X x Ö

Ij- ilk J jJ J I fj_2JI J_jlS ^_kîs Böylece şirk ve isyanla nefislerine

zulmeden kavmin arkası kesildi. Hepsi helâk oldu kimse kalmadı.

J-^-JUüi ı ^ Jl_1>JIj Rabb'il Alemin olan Âllâh-û Teâlâ'ya ham-

dolsun ki zalimleri helâk etti.

Mevlâna Celaleddin-i Rumi buyuruyor; "Taatın, hayrın, iba­

detin, iyiliğin kapısı açıktır. Açık olmakla beraber herkesin gücü

yetmez oraya gelmeye. Açıktır fakat gücü yetmez. Bir padişahın

saray kapısı açıktır. Bununla beraber hükümdarın izni olmadan sa­

raya giremez. Kaderin kilidi de ancak Âllâh'ın elindedir. Kitabı alı­

yor, "ben okuyamıyorum" diyor. Sahibi okumasını istemiyor. Âllâh

CelleCelâlûhû, ona irade etmemiştir. İbadet-i taatle meşgul olan

Page 32: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

394 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

kimse, "ibadet-i taatle uğraşıyorum" diye minnet koyma. Senin

değildir, bu iltifatı sana Hâlik'in yapmıştır. O fikri senin kafana o

koymuştur. Herkes istediği yere giremiyor. Bal arısına bal yapma

kudretini veren Âllâh, yılana da zehir yapma kudretini vermiştir.

Bal sahibi zehir veremez, zehir sahibi de bal veremez. "Ben doğru

yoldayım" diye tekebbür etme. "Elhamdülillah" demek iyi olur. Bu

sözler iyi faydalıdır eğer simâ-i kabul ile işitip amel edersen, yo­

luna gidersen iyidir.

46- j_A f-CjjİS u-İp f-* jÎu jlj f£-*-A-w 4 l Ju -l (Jl f j i j l j l J.S

' i o s ° 3 i f I ' MI */'* !, a S a @_*f *m j jI *- u 11 ° j-^si ^ı

0 f ' s ' *J -S Ey Habibim, onlara söyle. _s lj>l "Söyleyiniz Aül Jl- -I (Jl

* $ s ^fC Ü - L sizin kulağınız var işitiyorsunuz her şeyi. f_£jukjlj Eğer

gözünüzü kapatır kör ederse, sizin kimin gücü yeter gözünüzüo l* * * ' ^

açmaya. f-xjjİS ^-İP f - ^ j Eğer Âllâh, birdenbire kalbinizi hat­

mederse, kalbinizi kapatır aklınızı izale ederse, ondan gayri kim,t s , % o ' r ' o

hangi ilâh, onları size getirmeye kadirdir? o f-Cjslj *Sil J İP o l j_A

Âllâh'tan gayri kim yapabilir? Bu kulağı veren, bu gözü veren, buı a

aklı veren ondan başka kimdir?" o L J J l J îJ - U <

bibim, böyle beyan ediyoruz ayetleri ki anlasınlar. J j J i U f_* f j

Yine kabul etmiyorlar, yine küfürlerinde devam ediyorlar. Böyle

iken yine onlar yüz çeviriyorlar.

47- f j j j ı J j Ü * » J * ! j ^ j i İ H : i ı - / İ P f i y i Jj f İ £ j j j J i

5j_A.JLkjl

) S S O }f-x£>lj>l j p Yine buyuruyor ki yâni ehbiruni, bana haber verin.

11 a o ^ 0 jy & O«Ail — i JüP f-xjsl (Jl Âllâh'ın azabı size gelirse ansızın, ansızın

Page 33: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 395

bir azap gelirse S J f— Jl yahut açık ya gece ya da gündüz böyle bir5Î o

azap gelirse, Oj_UlkJI p-âJI J l d ıl£ ; J-* helâk olan, hüsranda olan

zalim olanlardır. Zulmeden kavimden başkası helâk edilir mi?

Kâfirin helâki ebedidir. Mü'minin helâki kabuğu üzerindedir.

Helâkten sonra Âllâh CelleCelâlûhû, onun amelini iptal etmez.

Onun kabuğunun kırılması, onlarla bulunmasındandır. Hepsi be­

raber gidiyor fakat birisinin kabuğuna geliyor, diğerinin esasına

geliyor helâk oluyor. Nefsine zulmeden iman etmeyenlerdir.

J ı jtL^ JAJi J ^ J i /-»J* 2 s o S O 9 Vjf s O % o s

üj-jj- 'J f—* J j f —f tT '* L-îj-:J"

j J - ^ J U l J — J /-_->J Enbiyanın vazifesi, Rasûllerin vazifesini

beyan ediyor. Peygamberan-i İzâm mahlûktur, beşerdir. Âllâh'ın

iradesi ile hareket ediyor, onlara vahiy geliyor. Doğrudan doğ­

ruya halk edecek halleri yok, halk eden Âllâh'tır. Peygamberler

ancak vesile olur. Göndermiyoruz peygamberleri, gönderiyoruz

J l iman edenlere tebşir edici. Cennetle müjdeliyoruz. Âl-t ^

lâh'a, Rasûlûllah'a, Kur'an'a iman edenleri cennetle tebşir ederler.E . „ , , .^-.Jjjcooj İman etmeyenleri de cehennemle korkuturlar. Peygam-

t ^beran-i İzâm'ın vazifesi budur. Ne halk eder, ne cehenneme atar,

' one de cennete koyar ancak vesile olurlar. j-_»l j_1» Bir adam, Âl-

lâh-û Rasûlûllah'a iman etti, ^-L^IJ âm al-i salihayı da başladı

yapmaya, f-ftÎ* ^ j^ J» onlara ne bir havf var, korku var azaptan

ne de bir hüzün var kıyamet gününde. Âllâh'ın velileri ne hüzün

çekerler kıyamette ne de korku çekerler. Cenâb-ı Hak, iki korkuyu

bir kalpte cem etmez. Erhamerrahimin'dir. Bir adam dünyada Âl-

48-

Page 34: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

396 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

lâh'tan korkmuşsa artık Âllâh, o korkuyu ahirette vermiyor. Çünkü

dünyada Âllâh'tan korkmuş fenalık yapmamış, ahirette korkusu

yok onun. O j- ij^ »-A J j Hüzün, elem de yok. Dünyada hüzün,

elem çekiyor. O hüznü dünyada çektiği için, ikinci bir hüzün ve

elemi Âllâh CelleCelâlûhû, ahirette ona çektirmez.

49 ■ i j i l S l a j _ l J m J l L i j l j / j I j J ı S ” j j j J l j

LİjlJ/j Ij-JiS j- jJ J lj Onlar ki bizim âyât-ı beyyinatımızı tek-

zib ederler, Kur'an'a iman etmezler, küfürde kalırlar. Bunlara da

i_IJl^I »g i i j Azab-ı İlâhi mesheder, gaşyeder Oj-S—i-âj lj_i/S l_i_>

yaptıkları fıskın sebebiyle. Yaptıkları fısk-ı fücur sebebiyle Âllâh

CelleCelâlûhû onları azap ile giriftar eder.

50- ^ l r # cJj-SÎ J J v-^ Jl r-LPİ J J İ l j i p ^ J p l J J-»

j ^ J ı j ^-dpJı ^j£_ı: j j £ j ı ^ I j j l » >îı l J I Oı A - la

Oj J_s1

Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû Aleyhivessellem emrediyor. Onlar

dediler; "Safa Dağı bize altın olsun, dağlar ortadan kalksın." Son­

ra dediler; "Nasıl peygamberdir çarşıya gidiyor, yemek yiyor, ev­

leniyor" böyle itirazlar yapmışlar. Onların itirazlarına karşı Hâlik-i

Kâinat, Habibine buyuruyor ki;l i ~ s o 0 ~ 0 *

4ü1 j_j\jj>- t_xJ (Jj_»l J J J Ben size demiyorum, Âllâh'ın

hazinesi hepsi elimin altındadır. Evet, talep ederse Rasûl-û Ekrem,

Âllâh verir. Veren Âllâh'tır, Rasûl-û Ekrem değildir. Rasûl-û Ekremo "s

vesiledir, vasıtadır. V - IaJI » A fl J j Size demem ki gaybı bilirim.

Vakıa Cenâb-ı Hak, bütün umûr-u gaybiyeyi Rasûl-û Ekrem Sal­

lâllâhû Aleyhivessellem'e bildirmiştir tedricen. Fakat muvafık gör­

Page 35: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 397

düğünü tebliğ edip bildirmiş, muvafık görmediğini bildirmemiş. Bu

benim bildiğim, Vahy-i İlâhi'yledir. Ben gaybı bilmiyorum, Âllâh

bana bildirmezse. Ancak vahyi, bildirdikten sonra bilirim.e9 ' ~

d L İ i ^_sl »-Sü J jJ I "JJ Ben size meleğim de demiyorum. Ben,' i> ^ "T 4 . s* O

size peygamberim dedim. j J I /-i J l j-pl Ol Ben tâbî olmam.

"illâ" Bana vahiy olana tâbî olurum, onu tebliğ ediyorum. J ii> oSj ^IİIJ -İPJI ^ js - l Kör ile gören bir olur mu? Benim vahyimde

' ' sgözler açılır, körlük kalmaz. Gören ile görmeyen bir olur mu? J_i1t sO jJSlsi Niçin tefekkür etmiyorsunuz, Azamet-i İlâhiye'yi anlamak

için niçin iman etmiyorsunuz? İnsan tefekkür ederse, tefekkürden

tezekkür doğar.

0 s «"t® s t i ' " ' ' ' ' *t(51- «_Sji (j_i t_ J i j j - i* j Ol Oj-i/ j j-j- Ji «-J j^-Sij

Oj-1% » 4 ^ J-i-J. J J j J j

o j l i l j Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem,

Kur'an ile inzar et, Kur'an ile korkut, Kur'an'ın vaidleri ile. Kime?

»-.gjj J1 I j J - io Oİ O ji/^ j- jiİ l O cemaati, o insanları ki korkuyor,

düşünüyorlar ki Âllâh'ın huzuruna çıkacak. j_Jj «_jji j _ i »4 i J~4i

'’JJ Âllâh'tan başka ne bir dost var, ne de bir şefaat edici' * i o '

var. Ojâsj »4i*J Onlar takvaya gelirler, memnun olurlar. Yâni senin

vaz-ı nasihatin kalpleri katı olan, kalplerinde Âllâh korkusu olma­

yana tesir etmiyor. Ancak kime tesir eder? Kalbinde Âllâh korku­

su var, düşünüyor ki bir haşir günü var, Âllâh'ın huzuruna çıkma

günü var. O günde ne şefi' var, ne de bir veli var.

Ebû Cehil ve emsallerine yapma, kalbinde iman olanlara na­

sihat yap.

Page 36: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

398 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

0 \ 0j_£JÜIJ S>jJUl f —jjj ûj-P— j- i^ l sJ-kS J J Ayet-i kerimenin se-

beb-i nüzulü. Bir gün Kureyşin ileri gelenlerinden bazıları, Rasûl-û

Ekrem Efendimize gelmişler. Sûhâyb, Habbab, Bilâl, Ammar, Sel-

man ve İbni Mes'ud Radıyâllahû Anhüm Ecmâin gibi, 30 kadar fa­

kir Müslümanın Huzur-u Nebevi'de oturmakta olduğunu gördüler.

"Ya Muhammed, sen kavminden vazgeçtin de bu fakirlere mi

razı oldun? Biz bunların arkasından mı gideceğiz. Bunları huzu­

rundan çıkarırsan, gelir seninle konuşuruz. Belki de sana ittiba

ederiz fakat bunlarla bir arada oturmak bize ağır gelir" dediler.

Sallâllâhû Aleyhivessellem; "Ben, Mü'minleri kovamam" buyurdu.

Bunun üzerine; "Bâri biz geldiğimiz vakit kalkıp gitsinler. Diler­

sen sonra gelir, yine seninle birlikte otururlar" diye teklif ettiler.

Rasûl-û Ekrem bunu kabul etti, Ömer Radıyâllahû Anh da aynı

muvafakatı gösterdi. "Tekliflerini kabul et ya Rasûlûllah, bakalım

netice ne olur?" demişti. Hatta bu yolda bir mukavelename kale­

me alması, Ali Radıyâllahû Anh'a emredilmişti.

Bu ve "mücrimlerin yolu belli olsun" diye ayetine kadar, mü-

teakıb üç ayet-i kerime bu sebeple nazil olmuştur. Bunun üzerine

Rasûl-û Ekrem, huzurundan ayrılan Müslümanları yanına çağırdı

ve "size Rabbiniz kendine rahmeti farz kıldı" dedi.

Selman ve Habbab Radıyâllahû Anhüm demiştir ki; "Bu ayet

bizler hakkında nazil oldu. Rasûlûllah bizimle beraber oturur ve

biz kendisine, dizimiz mübarek dizine dokununcaya kadar yak­

Page 37: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 399

laşırdık. İstedikleri zaman yanımızdan kalkarlardı." Fakat sonra

Kehf sûresinde "Rablerine sabah akşam duâ edenlerle beraber,

sen de sabret" ayet-i celilesi nazil olunca kalkmadan, kalkmayı

terk ettiler. Ve Âllâh Teâlâ'ya hamdolsun ki; "Ümmetimden bir

kavim ile beraber nefsime sabrettirmemi bana emretmeden, beni

öldürmedi. Hayat sizinle, ölüm de sizinle" buyurdular.

Diğer bir rivayete göre de fakirlerden bir cemaat, Peygamber

Sallâllâhû Aleyhivessellem efendimizle birlikte bulunuyorlardı. Eş­

raftan bir cemaat, "Cemâatle namaz kılarken biz ileride, bunlar

bizim arkamızda dursunlar" diye teklif etti. Ayet-i celile bunun

üzerine nazil oldu.

ALg—j Oj Jl-jjj Rablerinin cemalini, rızasını dileyerek sabah ak­

şam O'na ihlasla duâ ve ibadet edenleri huzurundan kovma. /J>

j~a f-g-j-i p j-a Laj j-a f gjI— j-a i.1;I-p Nasıl se­

nin hesabını onlar çekmezler, Onlarda senin hesabını çekmezler

f_;Sj.klâ eğer onları huzurundan tard edsen j_;.J/kJ1 j_a dj_x£j

nefsine zulmetmiş olursun, ki bunu Rasulu Ekrem zaten yapmaz.

Fakat yapmadan evvel Allah Celle Celaluhu talimat verdi Kendi­

sine.

^y7 L ij f g-^2 Lj /-ÎSS dU i.Sj

jj^r/_ij/j » I pI i ı J 4 J İ

Böylece onlardan bir kısmını diğerleri ile denedik. Fakir Müslü­

manları, imanda öne geçtikleri için Kureyş'in eşrafına tercih ettik.

Tâ ki "bunlar mı, o Âllâh'ın aramızdan lütfuna lâyık gördükleri

kimseler?" desinler. Âllâh-û Teâlâ, şükreden kullarını daha iyi bilir

değil mi?

53- / y j j_* f-giip & ı j_a JjJbi ı j^ jii!

Page 38: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

400 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

54- u _ J p f - C j j f J l c j _ î i L l î L L ( J j - İ a ^ j j j - j ' i J l • ^ « ■ Î - ? - l â l j

s J — j - A ı — Î - 3 f - J < - J Î g : > t J l « j - L f - X . İ A J — A - P j j _ A i - S İ 3 _ A > - _ j J l 4 _ w - İ - J

» ____j - î ^ J j j r - ^ - ' i - ^ Î i j ^ - İ - * ^ i j

Ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman de ki; "Se­

lam sizlere, Rabbiniz nefsine rahmet (va'dini) yazdı. İçinizden kim

cehaletle bir fenalık yapar da sonra tevbe eder salah yolunu tutar­

sa, muhakkak ki Âllâh Teâlâ, Ğafur ve Rahim'dir.

' • > . , ' ' ■55- j j - A J > t £ j l J - J - L j y J - j - S - ^ - S J J O Î J J l J - t f j İ j d U İ > J

Bu ayet-i kerimeler bu sebeple nazil oldu.

Böylece ayetlerimizi tafsil ediyoruz. Ta ki suçluların yolu belli

olsun.

56- « l j * l ^ - p l J J ^ s i O j ^ j - A j - j i J İ J ^ - ı P ' I J i j g s ^ - S İ J s

j j - j - i s - g - A - J i j j _ A Î - S İ î _ a j l â l c - J İ L i ? J ı - S

De ki "Ben, sizin Âllâh-û Teâlâ'dan gayrı taptıklarınıza ibadet

etmekten nehy edildim. De ki; "Ben, sizin heveslerinize asla uy­

mam. Uyarsam muhakkak sapmış ve doğru yolu bulanlardan ol­

mamış olurum."

57- o Î _ A ^ J L İ P Î _ A o f - S - j İ J j ^ _ p j - A 3 J L J j ^ - İ P ^ J j J J

j - U H J l J 4 ^ j - * j â - ^ l % J j f ^ l ( J j

De ki; "Ben, Rabbim Celle Şânûhû'den bir beyyine üzerinde-

yim. Beyyine; hakkı, batıldan ayırt eden açık delillerdir. Bazı mü-

fessirlere göre burada maksat; Kur'andır, vahiydir veya akli hüc­

cetlerdir yahut hepsine şamildir. Sizse onu tekzib ettiniz. Çabucak

Page 39: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 401

gelmesini istediğiniz azap benim elimde değildir. (Azabın ta'cil ve

tehirinde) hüküm ancak Âllâh-û Teâlâ'nındır. O doğruyu haber ve­

rir. Ve O, (doğruyu eğriden) ayırt edenlerin en hayırlısıdır.

58- A lJ f- fc iîjj ^ J-İJI CsjJ îS o û j i ^ - ! L* ^Jlİp ûi j-J J İ

f_lPi

De ki; "Eğer acele istediğiniz azap elimde olsaydı, iş aramızda

çarçabuk biterdi. (Rabbim için gazap edip hemen sizi helâk eder­

dim.) Mamafih Âllâh-û Teâlâ, zalimleri elbette daha iyi bilir. "Ya

Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem, sık sık bizi Azab-ı İlâhi

ile korkutuyorsun. Haydi, ukûbetten neye gücün yetiyorsa getir"

demişlerdi. Ki bunlar (Rad Sûresi ayet 11 ) (Kaf Sûresi ayet 18)

ve (İnfitar Sûresi ayet 10-12) ayet-i kerimelerinde bildirilen me­

leklerdir ki "Hafaza Melekleri" denir.

Nihayet birinize ölüm geldiği vakit, elçilerimiz (melekül mevt)

artık eksik bir şey yapmaksızın onun ruhunu alırlar. Elçilerimizden

murad; Azrail Aleyhisselam'ın yardımcılarıdır. Bunlar, onun emri

ile hareket ederler. Bu sebeple canı alan Azrail'miş gibi olur.

Bir hadiste beyan edildiğine göre; "Cenâb-ı Hak, dünyayı Az­

rail'in önünde küçük bir sofra gibi yaratmıştır. Alınacak canlar çok­

sa onları huzuruna çağırır. Hepsi icabet ederler."

59- /*J j—>t1!lj j_pl

v j J j y î ı o i d i 3 4 v j L j i iA i vı î i j j j_* k î ıs

Gaybın anahtarı onun yanındadır. Onları, ondan gayri kimse

bilmez. O, karada ve denizde ne varsa hepsini bilir. Bir yaprak

düşmez ki onu bilmesin. Yeryüzünün karanlıkları içinde bir tek

Page 40: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

402 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

dâne yoktur ki kuru ve yaş hiçbir şey bulunmaz ki hepsi Kitab-ı

Mübin'de, (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın. Bazılarına göre gay-

bın anahtarlarından murad, Lokman sûresinin sonundaki beş şey­

dir. Bunlar;

1- Kıyametin ne zaman kopacağı,

2- Yağmurun ne zaman yağacağı,

3- Hamilenin dişi mi erkek mi doğuracağı,

4- Kişinin yarın ne kazanacağı,

5- Kişinin nerede öleceği,

Bunları, Âllâh-û Teâlâ'dan başka kimse bilmez. Bir takımları

bundan murad; "Yerin hazinelerini bilmektir" demiş. Daha başka­

ları; "Ecellerin bittiğini yahut kulların saadet ve şekavet hallerini"

bilmek olduğunu söylemişlerdir.

60- f & İ I J f i jL fİ JL f i —J - /-» f-ÎIJJ J4J% f - M j^ tfJÜI j i j

•V» â , 1 4_t»rOj-Î-A*.J

O Âllâh-û Teâlâ ki geceleri sizi öldürür (kendinizden geçirir

uyutur.) Gündüzleri ne kazandığınızı bilir. Sonra dünyada takdir

olunan ömrünüz tamamlanıncaya kadar gündüzün yine sizi diril­

tir, (uykudan uyandırır.) Ölümden sonra dönüşünüz, yine O'nadır.

Nihayet bütün işlemiş olduklarınızı size haber verecektir.

61- f i l - l t L - iSl ufi — l i i — f f c lU J^ J j j J_*üül

Oj_İJIj J f * J Hİ-İ.J l^ js o j_d l

Âllâh-û Teâlâ, kullarının üstünde kahirdir. (Galebe ve kudretle

Page 41: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 403

muttasıftır. Kullarının üstünde yegâne mutasarrıftır.) Ve üzerinize

Hafaza (amellerinizin hayır ve şerrini yazan melekler) gönderir.

Sonra onlar, hak Mevlâları Âllâh-û Teâlâ'nın hüküm ve ceza­

sına döndürülürler. Bilin ki hüküm ancak Âllâh-û Teâlâ'nındır. Âl-

lâh-û Azimüşşan, hesap görücülerin en süratlisidir. Dilerse bir lah­

zada bütün kâinatın hesabını görüverir.

De ki; "Sizi karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerin­

den) kim kurtarır? Ona gizli, aşikâr yalvararak duâ eder, derseniz

ki; "Ahdimiz olsun! Eğer bizi bundan kurtarırsan sana şükreden-

lerden oluruz."

De ki; "Sizi, o tehlikelerden ve bütün sıkıntılardan Âllâh-û

Teâlâ kurtarır. Sonra siz döner, O'na şirk koşarsınız. (Sözünüzde

durmaz, şükretmezsiniz.)

o >Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem, üm-

o ^metine bildir. JiLâJi J_a e l-kam ilü fil kudreti diyor. Kudret-i Kâ-

Page 42: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

404 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

/v - 9 < ımil olan Âllâh'tır, her şeye kudreti yeter. Kâdir ki d - İ l j Ol < -i*

size her türlü, her lahzada azapları gönderir, hem ne­

reden j_ i isterse. Yukarıdan gönderir nitekim sayha-i Cibril

ile tufan ile rüzgâr ile taşlar ile evvelki ümmetlerde olduğu gibi,j!

yukarıdan gelen belâlar ile mahvoldular. c J i j - i jl Yahut

ki aşağıdan zelzeleler ile yahut ayak takımı insanları çıkarır da ba-) o *

şınıza koyar. /İİA Jl Ş iyean şiyea; kabile, fırka fırka. Sizi

fırka fırka yapar da birbirinize belâ olursunuz. Ehvâları muhtelif

olan fırkalar yapar sizin içinizde, o şekilde sizi azaplandırır.^juj

Sizlerden bazıları size fenalığı izaka eder. Sizi

parti parti birbirinize düşürüp, kiminize kiminizin hıncını tattırma­

ya kadirdir. o L j 'J l j - î j-k il Ey Habibim ayetler nasıl teb­

liğ edilmiş, beyan edilmiş. Kuvvet-i Kudret-i İlâhi'ye delâlet eden

ayetlere dikkat ediniz. Oj 12 »-4.UJ Belki tefekkuh ederler, anlar­

lar Vahdaniyet-i İlâhiye'yi. Batıl yolu bırakıp doğru yola gelirler.

Peygamber Efendimiz Sallâllâhû Aleyhivessellem şöyle bu­

yurmuştur. "Rabbimden üç şey istedim. Bunlardan biri ümmetimi

suda boğmak sureti ile helâk etmemesi idi, bunu kabul etti. İkin­

cisi ümmetimi kıtlıkla helâk etmemesi idi, onu da kabul etti. Üçün-

cüsü ümmetimin birbirlerine düşmemesi idi, bunu kabul etmedi."

<3_>JI j - i j d L-ijî a_j 4-j^ J Ey Habibim, bu Kur'an-ı Azim'i tek-

zib etmiş kavmin. Onu tekzib ettiler, hak olduğu halde. c _ l J J Ji» ) s ^

»-£1* Âyet, Mekke'de nazil olmuştur. O zaman harbe emir

olunmamıştır. Emr-i İlâhi budur j_ o j_JJ » - s io »_£j kabilinden.

Page 43: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 405

Ben, sizin üzerinize vekil değilim illâ cehennemden kurtarayım da

cennete götüreyim. Vekil değilim illâ küfürden çıkarayım da imana

girdireyim. Yalnız benim vazifem tebligattır, size tebliğ ediciyim.

67- 0j.£_L>ö j-~»j L j jS i

Nebe; haber. Nebi; haberdar. Her haber için, Kur'an-ı Azi-

müşşân'da beyan edilen her haber için mahalli istikbari vardır.

Vakti vardır, vakt-i muayyendir. Ondan sonra anlarsınız. Azap ge­

lecek size, haberdar ettim sizi. Ama zamanı, Âllâh'ın takdir ettiği

günde gelecektir.

Dinsizlerle beraber muhabbet bağlamayınız. Onlarla beraber

bir yerde, bir sofrada oturmayınız. İşiniz olduğunda zaruret mik­

tarı ancak işiniz oluncaya kadar zaruret vardır.

68- lj_* j£>o g‘ ° ijo j_pU /-Lj/jI Oj- ’j- 'j j-j-^l ^-Jİj ü lj

^ J _ â iü l L»lj a ^ - i

j^^j/kjl p-â i

iSlj Ne zaman ı£*-j\j gördün Oj-i’j^j j - j l i l dalıcı, ayetlere da­

lanları gördün. Âyât-ı beyyinâtı istihza ederek, aleyhinde söyle­

yerek daldı tekzibe. Böyleleri gördünüz mü? I-gİP j LS-â

Onlardan i'raz ediniz. oj_Ip ij-^ j^ Mevzuyu değiş-

tirinceye kadar onlardan uzak ol, meclislerini terk et. Mevzu de­

ğiştikten sonra orada oturabilirsiniz. Âyet Mekki'dir, harpten evvel

nazil olmuştur. /J>\J " in " şartiyedir, "m a " tekit içindir. dıil_.JLJ$ s s o 0 a s0/kI_Lil Eğer sana unutturursa şeytan, ^/.Siil JlJ Jlİ.25 J J hatır­

Page 44: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

406 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

ladıktan sonra hemen kalk, j -^ / k J ı fj-İJI £_a o zalim kavimlerle

beraber oturmayın.

Bu ayetin akibinde Âshab-ı Kiram, Rasûl-û Ekrem'e müracaat

ettiler. Malûm ya o vakit, Âshab-ı Kiram az idi. Cevabı budur;

$ * o \ ^ } * C *69- f “giLJ fe ^ * j"^ j j^ j -? Üj_İ1J j - 'jJı ^"i"P / j

, J ; üj-âij

Üj-âlJ j_j.jJı ^_iP /J>j Allâh'tan korkan, ittika edenlere bir zarar

yok. f£>/_l>- j_a Onların hesabından bir zarar gelmez. *t3r - i j-a, t * t z \üj— f-g-iLJ fej-Si j-£ J j Amma oturdukları zaman. Lâkin onlara

doğruyu hatırlatın, umulur ki korunurlar. Bir ahiret var, Kur'an

haktır. Sükût etmek ise onun sözünü kabul etmek olur. Hiçbir şey

söylemeyecekse oradan kalkıp gider. İslamiyet böyle başladığı

gibi, nihayeti de böyle bitecektir. Eğer gücümüz yeterse bir mün-

keri elimizle men edeceğiz. Olmazsa dilimiz ile söyler men ederiz.

Eğer dil ile söyleyemezse, kalp ile müteessir olsun. Bu ise imanın

en zayıfıdır.

70- O j"Sij /-j-j-J ı ®j-;->Jı f-g-Jj-Pj ıj gJj /- -lJ f-g---j5 Ij İ-Aj I j-J'iJı J*j

ü ıj J j j i «üji j_* /g J-4J c^ - iS /_i J - ü J h~ 5 üı

f_g I j i- lS /_ i I j U j-j-iJI A -îJjl Lg-a i - j J J <JJl.P JS cJ J.L5

(Üjj—î- -J Ij-j/S" /_4-> f-;JI t ->I i_P-j f-;a->- j_a d.ıIj_i

J!jSj Terk et ey Habibim, Ij_gJj L İ L f g-j5 Ijj_^5ı j_j,jJI dinini

la'b-û lehiv gibi ittihaz ediyor, hakiki bir din ile dindar olmuyor,

dini alay ediyor. LljJdI «j_ >JI f gJjP j Dünyanın hayatı, dünyanın

Page 45: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 407

m a l - ı s e r v e t i o n l a r ı m a ğ r u r e t m i ş t i r . 4 _ > K u r ' a n i l e o n l a r a h a ­

t ı r l a t , t e z k i r e t . C-LİS' LO_> J.-İ5 d)l H e r b i r n e f i s , h e l â k o l m a ­

s ı n k e s b e t t i ğ i g ü n a h i l e . E y H a b i b i m , o n l a r ı n y a p t ı ğ ı h a t a h e l a k ­

l e r i n e s e b e p t i r f a k a t s e n o n l a r l a m u h a r e b e e t m e , s ö y l e o n l a r a b u

h a r e k e t l e r i n i z h e l â k e s e b e p t i r s i z l e r i ç i n .

E - t -Jj 4 Ü i I O j i j - * L g J J J - J O b i r g ü n g e l i y o r k i  l l â h ' t a n

b a ş k a n e b i r v e l i , n â s ı r v a r , n e b i r m u i n ş e f i ' a v a r . O n l a r l a h a r p

o ° o s 0e t m e f a k a t v a ' z - ı n a s i h a t a d e v a m e t . Jjl-p Js Jjl-*s ,315 O b i r g ü n ­

d ü r k i k ı y a m e t g ü n ü , e ğ e r b i r a d a m b ü t ü n d ü n y a y ı i s t i d a e d e r s e

i» o ^

1 4 i* JlJ-jJ J f i d y e a l ı n m a z . O v a k i t d ü n y a g i b i d e ğ i l d i r m a l a l ı n ­

s ı n . B ü t ü n v a r ı n ı f i d y e o l a r a k v e r s e , y i n e d e o n d a n a l ı n m a z k a b u l

e , jjo l u n m a z . i j ; - ! ' LO_> IjL iJİ j-jjJI d u J j i O n l a r , k a z a n d ı k l a r ı g ü n a h ­

l a r y ü z ü n d e n h e l â k e s ü r ü k l e n m i ş k i m s e l e r d i r . »-o*' j-* 4 JIj- i f-ğ

»_JI ıltİJL-pJ İnkâr e t m e k t e o l d u k l a r ı g e r ç e k l e r d e n ö t ü r ü , o n l a r

i ç i n k a y n a r s u d a n i b a r e t b i r i ç e c e k v a r . IjJlS LO_> E l i m b i r

a z a b v a r , o n l a r ı n k ü f ü r l e r i n d e n d o l a y ı , a c ı k l ı b i r a z a p v a r .

E b û B e k i r R a d ı y â l l a h û A n h , P e y g a m b e r a n - i İ z â m ' d a n s o n r a e n

y ü k s e k d e r e c e y e s a h i p t i r . M a h l û k a t - ı İ l â h i y e i ç i n d e b ü t ü n m a h -

l û k a t t a n e n h a y ı r l ı o l a n , M u h a m m e d ' d i r S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l ­

l e m . Z i r v e - i â l â d a M a h b u b - u İ l â h i k i o n u n ü z e r i n e , f e v k i n d e h i ç b i r

m a h l û k h a l k o l m a m ı ş . V e z a t e n d ü n y a O ' n u n i ç i n h a l k o l m u ş t u r .

O n d a n s o n r a U l û ' l A z i m p e y g a m b e r l e r g e l i r k i İ b r a h i m , M û s â , İ s â ,

N û h A l e y h i s s e l a m . O n d a n s o n r a ü m m e t s a h i b i p e y g a m b e r l e r g e ­

l i r , o n d a n s o n r a d i ğ e r p e y g a m b e r l e r g e l i r . P e y g a m b e r a n - i İ z â m ' ı n

z ü m r e s i b i t e r b i t m e z , E b û B e k i r S ı d d ı k R a d ı y â l l â h û A n h g e l i r . O n ­

d a n s o n r a d i ğ e r ü ç a r k a d a ş ı , A ş e r e - i M ü b e ş ş e r e , B e d i r A s h a b ı

s o n r a M u h a c i r i n , s o n r a E n s a r ' d ı r .

Page 46: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

408 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

Ebû Bekir içinde dört batın baba, nesep sahabe olarak hiçbir

sahabede yok. Babası Ebû Kuhafe, Ebû Bekir Sıddık, Abdurrah-

man oğlu sahabe, Muhammed bin Ebibekir o da Rasûl-û Ekrem'i

görmüştür.

Abdurrahman Radıyâllâhû Anh, iman etmeden önce babasına

haber gönderiyor. Avdet etsin gelsin Mekke'ye diye. Ayet nazil

oldu, onun hakkındadır. Fakat muhatap olan Rasûl-û Ekrem'dir.

Sebeb-i nüzul ayet budur.

lahû Anh'a söyle. Ebû Bekir Radıyâllahû Anh da Abdurrahman'a

söylesin. Biz ibadet mi edeceğiz bir şeye ki menfaat vermez eğer

te getirdikten sonra, Âllâh-û Teâlâ bizi hidayetine kavuşturduktan

şeytanlar vardır, yolu şaşırtırlar. Nasıl ki gul-ü beyabani bir adamın

yolunu şaşırtıyor. Biz küfrün delâletinden böyle mütehayyir kalmış

idik, şeytan bizi hayrette bırakmış idi. Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû

4ÜiI Oji j-_» Ij- p Jü I J J j Ey Habibim, Ebû Bekir Sıddık Radıyâl-

ibadet edersek, zarar da vermez ona arka çevirirsek. J /_*

l i J V J J Ne zarara kuvveti var ne de menfaate kuvveti var, böyle

bir maddeyi mabut ittihaz eder miyiz! ULllpI i J j j Tekrar geriİ \ s ® O ^

döner miyiz bunun için? 4ajI /-Ij-J* i l Ju>u Cenâb-ı Hak, bizi hidaye-

sonra geriye, şirke döner miyiz? Bu neye benzer? 45jf.LI>1 ( JJl5'

jJ s / l- İ J I Ona benzer ki çölde gul-ü beyabani adında cinlerden

Page 47: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 409

Aleyhivessellem'in nur-u hidayeti ile bizi dalaletten kurtardı, doğ­

ru yola çevirmeye başladığı halde, biz tekrar oraya gelir miyiz?

(JİJ_J_>- y s JJ l ^_i Yeryüzünde mütehayyir kalıyor. — I— ?! U

J -gJl ^ J l 4 - jjP J Onun arkadaşları var ki hidayete davet ediyor.i.^ 0 i- o y $ 0 3Uİ-S-Jİ Diyorlar ki bize gel. <^^l ^il ^Jl*> J l J J Ey Habibim söyle,

o da söylesin. Âllâh'ın gösterdiği hidayet yolu, doğru yolun ta ken-V 0 0 j, J

disidir. Î -Ji —J f İ - ü Î-sj a IJ Ve bize, âlemlerin Rabbine teslim

olmamız emrolundu.

72- JjjiL>ö i (jîdl j* j a jîj lj âjİotfJl Ija-j-îI J/j

- ' " " a' -’ soj_İ_ Jl Ij_aJ I (Jİj Namazı, beş vaktimizi ikâme edelim, 8j_î j IJ

Âllâh'a itâat edelim. 5jJ_L>o <JÜ1 ı$i-^ O Âllâh ki bütün kâinat,

O'nun huzurunda haşrolur ceza ve hesap için.

73- 4-JjjS (Jj- _ji j.j' Jj-iJ f j_Jj J->tJ Î- J lj lj-A_i J-İ^ iJ i j—*j

j_*j sSÎgİJlJ V I aJi fJ ÎP J j i l £ Ü J f j J A i i j ı SJj U ji

J ^ i f ^ \

<>>Jl> J s J J l j oljA_LJl t f iJ İ j-*jÖyle Âllâh'tır ki azameti,

Kudret-i İlâhiye'yi beyan ediyor. Semâvat-ı ardı hak ve hakikat,

hikmetle yaratandır. 99 sıfat isimlerini bildiren Cenâb-ı Âllâh.

Sıfatlarının tecelliyi zuhuru için yerleri ve gökleri ile mahlûkatı

halk etmiştir. Bu hak ve batıl ne ile zuhur edecektir? Hak ile

batılı o bilir. Kur'an-ı Kerim'de bildirildiği gibi hak ve batıl zuhur

eder. Hak ve batılın zuhuru için insanlar lâzım, insanların da

biraz ihtiyarı lâzım. İhtiyarını nereye çevirir, irade ederse onun

mukabilini alsın.

Page 48: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

410 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

Yine hatırlat ümmetine o günü ki Oj-xlâ j —T J j_2j her neyi. j! X /V

İrade-i İlâhiye zuhur ederse, üj-Cl® <j-T ne zaman "ol" dedi Allâh,/v J 0 $ *

olur. Böyle kuvvet-i kudret sahibidir Allâh. <3_>JI lJJS O'nun kavli

hak ve hakikattir. Muhakkak bir kıyamet vardır. Eğer kıyamet ol­

mazsa onların dediği gibi, bu dünya ve insanların beyhude abes

olması lâzım gelir. Allâh CelleCelâlûhû, abes hiçbir şeyi halk et­* ° ° ^memiştir. Kıyamete müteallik olan ba's ve neşir haktır. d L U l <UJ

*2 y s o oKaza ve hüküm O'nundur, o gün de. jj-^JI s j*_jju p J Nefh-i sur

zamanında ki insanlar kabirden çıkarlar. Nefh-i surdaki o zerreler,

ruhlar çıkıyor yerine giriyor.

oSlj İİIJ v-4^JI f-İ/P "kav lûhû l hak ve lehû l m ü lkü" kavli

haktır, saltanat O'nundur. Mülk O'nundur o gün de. Gayb-ı şeha­

det, gizliyi ve açığı bilendir. Bazı şeyleri görüyor biliyoruz, bazıla­

rını görmüyoruz. Gördüğümüz şey müşeheddir, görmediğimiz şeyo ^

gaybtır. f-;£>JI J-aJ Halkında Hâkim O'dur, yerli yerine halk etmiş.

^.-AİI Haberdardır, bütün mahlûkat ve her şeyden haberdardır.** \

74- —s j3j _jl İ*JI L Lw?I j^^-jl j j l J f-;-®, l J/~® 'j

j-j-*-* J J-^t ' \ *. 0 s * of_ .a_j I J U ÜJ Zikret, beyan et Habibim Ekmelerrasûl Sallâl­

lâhû Aleyhivessellem. İbrahim Aleyhisselam'ın ahvalini ümmetine

beyan et, ibret alsınlar. İbrahim Aleyhisselam Nemrud'un zama­

nında dünyaya gelmiştir. O zamanda müneccim, kâhinler çoktu.

Müneccimler dediler ki; "Bu sene dünyaya gelecek bir çocuk, o

birçok tebeddülât yapacak. Senin mülkünün zevali de onun elinde

Page 49: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 411

o l u r . " N e m r u t e m r e t t i , " O s e n e d ü n y a y a g e l e c e k ç o c u k l a r ı ö l d ü r ü ­

n ü z . E r k e k l e r d e k a d ı n l a r a t â k â r r u p e t m e s i n l e r . "

İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' ı n a n n e s i h a m i l e o l d u ğ u h a l d e , h a m l i

b e l l i o l u p g ö r ü n m ü y o r d u . V a k t i g e l i n c e a n n e s i d a ğ d a b i r m a ğ a r a ­

y a g i d i p , İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' ı d ü n y a y a g e t i r i y o r . İ b r a h i m A l e y ­

h i s s e l a m d ü n y a y a g e l d i ğ i n d e , a n n e s i b a k ı y o r b i r g ü n d e b i r h a f t a

k a d a r b ü y ü y o r , p a r m a ğ ı n ı a ğ z ı n a k o y d u ğ u n d a p a r m a ğ ı n d a n s ü t

e m i y o r d u . B u n u n ü z e r i n e a n n e s i ; " C e n â b - ı H a k , o n u k e n d i k e n ­

d i n e b e s l e y i p d o y u r a c a k " d i y e r e k y a n ı n d a n a y r ı l d ı . F a k a t a r a s ı r a

g i d i p İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' ı d o l a ş ı y o r d u . İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m

b i r a z d a h a b ü y ü d ü k t e n s o n r a a n n e s i n e s o r u y o r , " B e n i m R a b b i m

k i m ? " A n n e s i d e ; " S e n i n R a b b i n , N e m r u d " d i y o r . İ b r a h i m A l e y h i s ­

s e l a m " N e m r u d ' u n R a b b i k i m ? " d i y o r . A n n e s i d e o n a b i r s i l l e v u r u ­

y o r . B a k ı y o r i ş b ü y ü y e c e k , a n n e s i a l ı p a m c a s ı A z e r ' e t e s l i m e d e r .

A z e r i l e T a r u h i k i k a r d e ş t i l e r . T a r u h e v v e l v e f a t e t m i ş i d i , A z e r

h a y a t t a i d i . A z e r p u t y a p a r d ı , n e c c a r i d i . A z e r y a p t ı ğ ı p u t l a r ı , s a t ­

m a s ı i ç i n İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' a v e r i r . İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m d a

ç a r ş ı y a g ö t ü r ü r . " B u p u t l a r n e z a r a r v e r i r e ğ e r i b a d e t e t m e z l e r s e ,

n e m e n f a a t v e r i r i b a d e t e d e r l e r s e . N e y e m e k v e r i r n e i ç m e k v e r i r ,

b i r m a b u t s a t ı y o r u m k i m a l ı r ? " B u s ö z l e r i , A z e r ' e h a b e r v e r i r l e r .

A z e r d e İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' a d a y a k a t ı y o r v e b ö y l e d e v a m e d i ­

y o r .

O n l a r ı n b ü y ü k b a y r a m g ü n ü y d ü . A z e r , İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' a

" h a z ı r l a n d a b e r a b e r g i d e c e ğ i z " d i y o r . İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m d a

y o l a ç ı k t ı ğ ı n d a , " b i r a z r a h a t s ı z ı m g e l e m e y e c e ğ i m " d i y o r , g e r i k a l ı p

o n l a r l a g i t m i y o r . O n l a r g i d i p ş e h i r b o ş a l d ı k t a n s o n r a p u t h a n e y e

g i d i y o r . S ı r a y l a k ü ç ü k p u t l a r d a n b a ş l a y ı p h e p s i n i k ı r ı y o r , b a l t a y ı

d a b ü y ü k p u t u n b o y n u n a k o y u y o r . A k ş a m b a y r a m y e r i n d e n d ö n ­

d ü k l e r i n d e g e l i p b a k ı y o r l a r p u t l a r p a r ç a l a n m ı ş . K i m y a p t ı b u n l a ­

Page 50: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

412 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

rı? Onlar da "olsa olsa İbrahim adında bir çocuk var, o yapmıştır

bunları." İbrahim Aleyhisselam'ı alıp getirirler, o da "yapsa yapsa

bu büyük put yapmıştır. Suç aleti boynunda asılıdır, o yapmıştır."

Onlar da "cansız olan put nasıl yapabilir?" dediklerinde. İbrahim

Aleyhisselam "öyle ise bunu yapamayanı nasıl mabut ittihaz edi­

yorsunuz" demiş.\ x

55! <u jJ[ Babası Azer'e, "Azer babasına" diyor. Eğer bir baba ol­

saydı, Azer adına hiç lüzum yoktu. Demek ki iki baba var ki "Azer

babasına" diyor, "Taruh babasına" değildir. Eğer Taruh olmasaydı,

yalnız bir baba ise "çocuk babasına söyledi" derler.

Azer'in, İbrahim Aleyhisselam'ın babası olmadığına gerek örf-i

adet, gerek tarih, gerek âyet, gerekse hadis delâlet ediyor. Hüccet

ya ayettir, ya hadistir, ya ulemanın ahvalidir (beyanı) ya da örf-û

adettir, ondan sonra lûgattır.

a)Lügatın en büyüğü Kamus-u Okyanus'tur. "Azer" kelimesine

bakarsan; Azer, İbrahim Aleyhisselam'ın amcasıdır, onun babası

Taruh'tur. Taruh kelimesine baktığın zaman; Taruh, İbrahim Aley­

hisselam'ın babasıdır. Azer ise amcasıdır. İhtilaf olduğunu biliyor

ve tasrih ediyor.

b) Hadislere gelince birçok hadisler var. "Âllâh CelleCelâlûhû,

beni sifah-ı cahiliyetten, nikâh-ı cahiliyetten tâhir buyurdu. Ba­

bam Abdullah'tan, ilk ceddim Âdem Aleyhisselam'a kadar daima

müteselsil nikâh ile zuhur etmişim." Bu gibi benzeri birçok hadisler

var.

c) Örf-û adete gelince, lisan-ı Arap'ta da; Bir çocuk amcasının

yanında büyürse, babası evvel vefat etmiş ise o çocuk amcasının

evinde yetişirse, o amcaya "baba" derler. Nitekim Rasûl-û Ekrem

Page 51: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 413

Sallâllâhû Aleyhivessellem'e de "Yetim-i Ebû Talip" derlerdi. Örf-û

adette böyledir.

d) Kur'an-ı Azimüşşân'da olan asıl bu Sûre-i Bakara'da, "fe-

lemmâ hadara Ya 'kube l m evtü" Yakup Aleyhisselam'ın vefatı

zamanında, evlatlarını çağırdı, 12 evladı vardı. " feka le libenih i

mâ ta 'budûne min ba 'd i." "Benden sonra kime ibadet edersi­

niz?" dedi. "kâ lû na'büdü İlâheke ve İlâhe Ebâike İbrahim e,

İsm aile ve İshâka ." "Biz, senin ibadet ettiğin Mâbûd'a ibadet

ederiz. Bir de senin babaların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ibadet

ettiği Mâbûd'a ibadet ederiz." İbrahim dedesi tamam, İshak da

Yakup Aleyhisselam'ın babası tamam, İsmail Aleyhisselam'a ise

amcası olduğu halde, "baba" diyor. Kur'an da amcayı, baba söy­

lemiş. Demek ki Kur'an-ı Azimüşşân'da, amcaya da baba olarak

ıtlak edilmiştir.

Her hususta hürmet etmek lâzım gelir. Cenâb-ı Hak, bir adamı

eğer rüsvâ etmek isterse, iyilere buğz, ta'an ettirir. Temiz insan­

ları ta'an eder, dil uzatır. Eğer Âllâh CelleCelâlûhû, bir kimsenin

ayıbını setretmek isterse, başkasının ayıbını söylemez. Değil ki

böyle bir insanın, Rasûl-û Ekrem'e kadar dil uzatması nasıl olur?

Edeb-i imanı olanlar, böyle durumlardan korunur.

s l İ S ■LgJI L*m?l Jl-^ I İbrahim Aleyhisselam, Azer amcasına dedi.

"Bu putları mabut mu ittihaz edeceksin? Hâlbuki bunlar, ne iyilik

ne de fenalık bilir. Ne yer ne de yedirir. JJ_^ d_*jîj d_;jl ^Jl

a -:-** Ben, seni ve senin kavmini azim bir dalalette görüyorum" '

diyor amcasına.

\ sd U JS j Hâlik-i Kâinat emrediyor; Bunu nasıl anlattık küçük-

Page 52: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

l ü k t e İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' a . j^jJMJ oijO_lJI Oj-xU>

Y e r l e r i n v e g ö k l e r i n m e l e k û t ü n ü d e b i z , İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m ' a

b i l d i r d i k v e g ö s t e r d i k . B i r g ü n b i r t a ş ı n ü z e r i n d e y d i , H â l i k - i K â i n a t

b a s i r e t i n i a ç t ı . B ü t ü n g ö k l e r i o z a m a n s e y r e t t i . G ö k l e r i n m e l e k û t ü

G ü n e ş , A y v e y ı l d ı z l a r d ı r . Y e r l e r i n m e l e k û t ü d e d a ğ l a r , a ğ a ç l a r v e

0 x *d e n i z l e r d i r . __;.xîjiJI Oj-k^J T â k i k a l b i n d e y a k i n h â s ı l o l s u n ,

h e n ü z k ü ç ü k t e n , t a l i m o l m a d a n .

76- 4 -—I J J / i J-Sİ ı 2 i <^5 IJ-* J / i Us'js' İ5 j j ı j4Îp /ÜS\ o

J jp l Ç o c u k i k e n n e z a m a n k i k a r a n l ı k o l d u k i g e -

\ Z " t ü s *c e d i r , lj y ı l d ı z ı g ö r ü r d ü p a r l a k . ^J5 IJ^ J/_S " B u b e n i m R a b -

b i m m i d i r ? " B i r p e y g a m b e r b ö y l e s ö z s ö y l e m e z , b u s ö z ü n t e v i l i

v a r d ı r . B u s ö z ü h e n ü z k ü ç ü k k e n s ö y l e m i ş t i r . J J l l_Hâ N e z a m a n k i

û f û l e t t i o y ı l d ı z l a r ; 4--—! J " Û f û l e d e n , b e n i m R a b b i m

o l m a z . M a d e m k i H â l i k ' t i r , e z e l i v e e b e d i o l a c a k . "

77- J ~® L«Jlî U-* J U j_«jüI lj l o l i

o - ^ ^ 1 p - ^ 1 <S-

Lp jlj J_iâJI İ5 l_-OÎS O n d a n s o n r a A y ' ı g ö r d ü k i p a r l a k . IJ_* J l İ

_45 Y i n e " b u m u d u r b e n i m R a b b i m ? " J-Sl l____O-ÎS N e z a m a n A y d a

û f û l e d i n c e , j-JlJaJI p-âJI j - j / J ^45 ^-jj45 J l İ " E ğ e r

b e n i m R a b b i m ! B e n i h i d a y e t e g e t i r m e z s e , d a l a l e t t e o l u r u m b u n l a r

g i b i . B ö y l e û f û l e d e r , g e ç i c i o l a n b i r ş e y m a b u t o l m a z " d e d i .

78- /_j J/_î c-J-Sl l_oÎS j ^ l IJ_* ^ ~ i5 İJ-* J/_s <_pj/j &-JI I5 l_«ÎS

O j k L L * t^ ^ ^_ji »jj

414 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

Page 53: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 415

JI ij LİİS Ne zamanki Güneş'i gördü, daha parlak.s ys s s £ O s "Z

IJ_®> J L î Yine "benim Rabbim bu mudur? 'J^ Bu hepsin­

den büyük" dedi. d i l U Ü Ne zamanki Güneş kavuşup kaybolun­

ca »ji U J U dedi. "Ey kavmim OjS,_1j l_L> * 3-5 ^ il sizin yaptığı­

nız, şerik koştuğunuz şeylerden beriyim, Âllâh'a iman ediyorum.

Bunların hiçbirisi mabut olmaz."

Jİ "Ben çevirdim yüzümü yâni kalbimi, ^kâ^JJJ/V s '

^ j J I j ^ Ij l- lJ I gökleri ve yerleri halk eden Âllâh'a. LL u — Doğru

yola mail. A -S j- llJI / l /-*j Ben, O'na ortak koşan müşrikler­

den değilim."

Şâfi mezhebinde, Sübhâneke yerinde bu ayet-i kerimeyi duâ

olarak okuyorlar.

s s ■J>j3 3- 1— Tabii kalır mı bir peygamber, bir veli, münkirsiz!

Başladılar, onu inkâr etmeye. "Bu putların zararı sana dokunur"

dediler. «Sil ^ jji-Üoİ JL5 "Âllâh hakkında benimle mücadele mi

ediyorsunuz? j -j Jia Jl-îJ A llâh, beni doğru yola hidayet etmiş. J J

4__> O jSj-^ U> JsU-İ Ben sizin şerik, ortak koştuğunuz şeylerden

korkmam. i l l i * L İ j Ol JI Rabbim, ne dilerse o olur. Rabbim

bir şeyi dilerse o olur. L U p JS < --53 -~»j Geniştir Rabbimin' S

ilmi, her şeyi bilir, Halik'tir, her şeyi yapar, emir O'nundur. J_ il

Page 54: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

416 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

Ojj-i"JoS Niçin, Âllâh'ın azametini göz önüne getirmiyorsunuz da

iman etmiyorsunuz? Ey kavim, hâlâ ibret almıyor musunuz?

81 »J Lİ İ L » İs i Oj-il^ J J » İS ^ î £ J s U î d S ' J

O j-iiis »h S «Oî j i V L î ı tiZ-i îs /kL . o

» i s y i l2 JsU-İ Nasıl olur da ben, sizin şerik tuttuğunuz

putlardan korkarım?»iS3-i<î »_£5Î Oj-i/^ J J Âllâh Teâlâ'nın hiçbir

burhan indirmediği şeyleri, O'na şerik koşmaktan korkmuyor mu­

sunuz? /S/ki-i » -£ i* S 1 »-J /-i Elinizde bir delil olmadığı

halde putun, hâlik olduğunu nasıl olur da söylersiniz? j la ^ li l i / i''' ' o

j —«V/j ,3_ l Şimdi biliyorsanız söyleyin, iki guruptan hangisi? (Ol

Oj-li-^S »_İ.1S Âllâh'ı birleyenler mi, yoksa putları O'na ortak ko­

şanlar mı emniyette olmaya daha layıktır? Eğer bunu biliyor, fark

ediyorsanız bana cevap verin.

82- »_ ij j j j ı ı »_4i d -^ ji »_ü j »_45/ı | i j - iJ u »j j i j ^ ı j_^.iii

^ f /- 9 jl

j j J I O kimseler ki IjLİl iman etmişler, Âllâh'a ve Rasûlûllah'a.O y ' S o s

»Jıkj »- Slljl I j - l i : »-İJ İmanlarını şirkle karıştırmayanlar, herhan­

gi bir haksızlık bulaştırmayanlar. O j i i- p » -ij j - îV l »-4J d u J j l İşte

ancak korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler

onlardır.

İmanını zulm ile küfr ile karıştıran kişi, o cehennemi zevk ede­

cektir, Mü'mindir ama cehenneme girip temizlenecek.

İmanını, küfr ile karıştırmayan. Âllâh gafururrahimdir. Yaptığı­

Page 55: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 417

mız günahlardan, ümidimiz budur ki kefaretlerle temizlenir, azap

görmeden cennete girer.

Buradaki zulüm kelimesi, küfür mânâsı olduğuna göre; imanı­

nı, küfür ile karıştırmış. Yâni küfrü sevmek, küfrün adetlerini ihti­

yar etmek, bunların hepsi imanını telbis ediyor. Âllâh-û Teâlâ'nın,

kulundan en ziyâde istediği imandır, istemediği de küfürdür. İman

olduktan sonra üst tarafı ne kalır, maasi ve isyandır. Nefsine mağ­

lup olmuş da bir hata yapmış. Cenâb-ı Hak, isterse tevbesiz affe­

der. Hele tevbe olursa va'detmiş affediyor. Onu da yapmasa kefa­

retlerle geçer.

Bir adamın kalbinde, Âllâh'ın düşmanlarına muhabbeti varsa

kurtaramaz kendisini. Ama zerre kadar imanı olan, ebedi cehen­

nemde kalmaz. Cezasını çeker sonra Cenâb-ı Hak, belki de affe­

der onu.

83- Ü i/-£*j j-a o/_>-j.İ £-9jj O)jİ ^-i* f - j j /-AÜ-ûI /— .>J>- d - ij j

f j * f - f . viLjj

dL-bj Bu bizim hüccetimizdir, İbrahim Aleyhisselam'a J» S ~ \

bunları bildirmişiz.o>jî ^_Ip /-A/İîSI Biz, onu kavminin karşı

koymasına rağmen İbrahim Aleyhisselam'a verdik.

f_J.p Ö-55 <üI i/-^j j-a tf ,/_£'j5 Biz dilediğimiz kimse­

lerin derecelerini yükseltiyoruz. Şüphesiz ki Rabbin hikmet sahi­

bidir, hakkıyla bilendir.

84- j_aj J J İ j_a ULJJlA ^ j j j ULJJlA J S t j - i İ J J U lA j j

•* il ^ ' '■ > s \ ş s ' i * iO _liS j Üjj—Aj _~oj.aj j f j j t__J-J'j j “i; i_'•“j 5jI5

Page 56: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

418 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

jı __>j_i*.Jj i 3J L i l* j j Cenâb-ı Hak, İbrahim Aleyhisselam'a

evvela İsmail'i sonra İshak Aleyhisselam'ı vermiş. Evvela İshak

Aleyhisselam'dan bahsediyor. Başka ayetlerde de İsmail Aleyhis-

selam'dan bahsediyor. Yakub'u verdik ki İshak Aleyhisselam'ın

oğludur. L lJ i* Hepsini de doğru yola biz getirdik. Î-Ç i* Î-^-yjJ s

j_» Onun babası olan, Nûh Aleyhisselam'a da hidayet ve nü­

büvvet verdik. ıJjj—*j ~“jj j ___j—jlj jA-jJ_^j ajla j>—*j

Zürriyetinden Dâvud'u, Süleyman'ı, Eyyüb'û, Yusuf'u, Mûsâ'yı ve

Hârun'u da.

Bizim bu ihsan ve in'amımız. Cenâb-ı Hak emrediyor, yalnız

Peygamberan-i İzâm'a değil. Cennet nimetleri, afûv nimetleri bü­

tün muhsinleri, mü'minleri ve tâbiinlere de bu nimetleri veriyo- \ s V 0

ruz. d ü i i j Bunlara bu in'amları yaptığımız gibi,

bundan sonra da bunların zamanında peygamber olmayanlara

da ihsan ediyoruz. Peygamberan-i İzâm'a tâbi olan mü'minlere,

muhsin olanlara, Cenâb-ı Hakk'ı görür gibi ibadet yapanlara. Biz,

iyi davrananları işte böyle mükâfatlandırırız.

8 5 - ^ ^ Î - ^ J | ^ < _ P < . T ' Î J J j J j L ! J > t J j j

Zekeriya'ya, Yahya'ya, İsâ'ya, İlyas'a da hidayet ve nübüvvet

verdik. Hepsi, Âllâh'a yarar kullar idi. Bunların her biri salâhta

kâmil olanlardır.

V i.?; jı o s ^86- Jj-aJ Î * J l Î * J ^ i J i j Î ^ j J j ^ - ^ - j - J l j

On sekiz peygamberin isimleri geçiyor bu ayet-i kerimeler­

Page 57: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 419

d e . O n l a r ı b ü t ü n â l e m e n ü b ü v v e t l e t a k d i r e t t i k , h i d a y e t v e r d i k v e

h e p s i n i â l e m l e r e ü s t ü n k ı l d ı k .

87- J | f - i ı ^ ı j ^L^ıj.t|j f-^ çiO j!

f » O ' f »İ_g.j|j:>-|j ^ ü j î j î-g-5/jl Onların âbâ-u ecdatlarının bazıla­

rını. Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazı­' o } so' s o } s o s o

larına da üstün meziyetler verdik. .tlj_^ _il İ_aIÇjiaJ İ_>lLlIi>-lj

îJh_J> İctiba ettik onları, ihtiyar ettik onları mahlûkatın içinde

makbûliyetle. Sırat-ı müstekîme de onları yetiştirdik.

88- k . »i |j j_zûl j—ij ai l .p «■l_iLj (j- ^ l lLL-J

O j i ^ ijJl^ Lİ ^4 1 *

O "7" O O İ s* f ^a^Hp İ\JL1> .j-İ o Jl£İ -OJİ ^Jla d ü î Âllâh'ın hidayetidir bu\s ' s ^ s ~ ^ \ s \ ~ ' ' __

yol, (İslam dini.) O, bunu kullarından dilediğine hidayet eder. jJ j2 s* s* 3 s*

Oj-iüJ ij-j/S l_İ î_4LP k ljSj_i.l Burada bir tehdit var. Şirk öyle

bir şeydir ki (gerçi Peygamberan-i İzâm'dan zuhur etmez böyle

bir şey fakat misaldir.) Şirkin affı yok diyor, Cenâb-ı Âllâh. Eğer

onlar da Âllâh'a ortak koşsalardı. Kendileri için yapmakta oldukları

amelleri elbette boşa giderdi.

89- j-I Ig Ji5o Oli î ^ l j İ ^ l j li^ ll LilLISİ jjjJ l A jÜjI

Lgj lj_J-iJ j l-gj LJjTj jLâis ' ' ' '

oj-ililj İ_x^lj L£xJl f i l i s i j_jÂJl dLjJjl Bu peygamberler­

dir, o kimselerdir ki kendilerine kitap, hikmet ve nübüvvet verdik.

jj_jj.ilSj Lgj \j_J_J lİj3 Lgj LılSj j_âj «.Jj-A l gj j-îSj Ol-i Ey Habibim,

Page 58: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

420 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

eğer Mekke ahâlisi bunları inkâr ederlerse müteessir olma. Onla­

rın yerine, o peygamberleri ve kitapları inkâr etmeyecek bir kavim

tevkil etmişizdir. Âshab-ı Kiram'dır, kıyamete kadar gelecek olan

Mü'minlerdir ve hattâ meleklerdir.

90- Oi i J - i 4-İÎP f i i l : , ! J j j L a İ l f - * ^ İ l ^Jl_* j j J J I cÛL-JtJjI

4üI <jl* j-Odl d u J j i İşte o peygamberler, Âllâh-û Teâlâ'nın hi-' f s t

dayetine ermişlerdir. ÂJlİ sI Onların hidayetine uyunuz, ik-

tida ediniz. İktida; (tevhid, nübüvvet ve ezaya sabr-ı tahammül)J» x X x 'T ' o i

ediniz. IJ_--I 4-41* fk Î ; : i J J_ î Onlara söyle. Niçin iman etmedi­

ğiniz, sebebi ne olabilir? Sizden bir ecir istemem, öyle ise j-_* Olt x o o 5Î

J- ıJU JU ^J-Ti J l bu tebliğ ancak âlemler için bir vâz-ı nasihattır.

Kur'an'ın tebliğinde bir ecr-i ücret istemiyorum. Kur'an ile ders ile

va'z-ı nasihat ile umur-u diniye üzerinde ücret almamak lâzım ge­

lir. Bu Kur'an, âlem için zikr-û mev'izadır, nasihattır. Bütün kâinata

karşıdır, para buraya girmemelidir.

91- J J t^-A j - i -Î 4u I Jj-il /-i Ij_JlS i l 1S5Jl_S (3_ 4üI IjjJls /_ij

a_>jÎ*j>o ^ /_xÎJ ^J—*j İ5j_> ^ a_» t/.— ^JÜI t__/_akJI cJj_ji j - i

J J f ü l I jU lS f J L İ f J l Î İ J Oj-USj L & j lS ^_-J>IJİ

r - \ , » ° ° f »( S ^ , , » » ^Oj-t^Î f“-*5i <t i (J-® f“"1 J .

7jJ -s <3-— 4ül Ij5J-s L İJ Bunlar, Âllâh-û Teâlâ'nın azamet-i kud-\ x

retini hakkı ile takdir etmemişler. Hele iman etmeyenler de hiç

Page 59: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 421

y o k . Â l l â h ' a l a y ı k o l a n b i r k a d i r l e t a k d i r e t m e m i ş l e r . N i t e k i m i l

f r ^ — â * j - İ j ^ _ İ P A l i l c J ^ - S İ / _ j I j - J / 3 d e d i l e r k i ; " A l l â h C e l l e C e l â l û h û ,

x x o $■b i r b e ş e r , b i r ş e y g ö n d e r m e d i . " O n u n i ç i n b u y u r u y o r k i J 5İ I J J

jı__ oL j j > o f r / > - ^ l _ İ I d > / i £ J I m a d e m k i s i z d i y o r s u n u z ; " B i z y a h u d i y i z ,

M û s â ' n ı n ü m m e t i n d e n i z , T e v r a t d a g e l m i ş t i r . E ğ e r v a h i y y o k s a ,

M û s â A l e y h i s s e l a m ' a k i m g ö n d e r d i k i t a b ı ? " < ^ 1 ® j I j ^ i H i d a y e t o l a -

s f xr a k M û s â A l e y h i s s e l a m ' a g ö n d e r d i k k i t a b ı . ^ L U J

S i z p a r ç a p a r ç a e d i p d e i s t e d i k l e r i n i z i i ç i n d e n a l ı p d a h a l k a b i l ­

d i r i y o r s u n u z . / - £ > j 11 j İ z h a r e d i y o r s u n u z , l ^ - * ^ O j - İ ^ j j ç o ğ u n u d a

g i z l e r s i n i z . ( R a s û l - û E k r e m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m ' i n s ı f a t l a r ı ­

d ı r . ) " A l l â h C e l l e C e l â l û h û , b e ş e r e b i r k i t a p g ö n d e r m e m i ş d i y o r s u ­

n u z . M û s â A l e y h i s s e l a m ' a g e l e n k i t a b ı , T e v r a t ' ı k i m g ö n d e r m i ş t i r ?

I f Ü Ü J E y y a h u d i l e r , d i n i n i z d e b i l m e d i ğ i n i z ş e y l e r i

K u r ' a n ' d a n ö ğ r e n d i n i z . Y a h u d i v e h ı r i s t i y a n l a r , e k s e r b i l m e d i k l e -

■k 2 $ ' ""s ç"’’r i n i K u r ' a n ' d a n a l ı p ö ğ r e n m i ş l e r d i r . f - T j Ç l J J f - ^ l N e s i z l e r n e d e

â b â - u e c d a d ı n ı z , b i l m e d i k l e r i n i z i K u r ' a n ' d a n a l d ı n ı z . S o n r a d a b a ş -

H > ■■l a d ı n ı z i h t i l a f e t m e y e . 4 ü l J J Ö y l e i s e c e v a b e n d e k i A l l â h ' t ı r i n z a l

e t m i ş . " A l l â h ' t ı r " d e d i k t e n s o n r a h ü c c e t e l ü z u m y o k . ^ J f - A j i f J

B ı r a k o n l a r ı d a l s ı n l a r , d a l a l e t e g i r i p o r a d a k a l s ı n l a r .

H a r p a y e t i g e l m e d i ğ i n d e n , " o n l a r a b u k a d a r ı n ı s ö y l e k â f i d i r . "

Y a h u d i b i l g i n l e r i n d e n M a l i k B i n S a y f , R a s û l û l l a h S a l l â l l â h û

A l e y h i v e s s e l l e m ' i n y a n ı n a g e l e r e k , k i t a p l a r ü z e r i n e d e d i k o d u e t ­

m e y e b a ş l a d ı . R a s û l û l l a h " T e v r a t ' ı , M û s â A l e y h i s s e l a m ' a i n d i r e n

A l l â h h a k k ı i ç i n b a n a h a b e r v e r . K i t a b ı n ı z d a A l l â h , ş i ş m a n o l a n

â l i m l e r i b u ğ z e d e r , d i y e b i r i b a r e g ö r m e d i n m i ? " d e d i . Ş i ş m a n b i r

a d a m o l a n M a l i k ' i n b u n a c a n ı s ı k ı l a r a k " A l l â h , h i ç b i r b e ş e r e h i ç b i r

Page 60: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

422 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

kitap indirmedi" dedi ve bütün kitapları inkâr etti. (Ayetin sebeb-i

nüzulü)

IJl_.*J Bu Kur'an _ lü S ' Kitabullah'tır, azim bir kitaptır. aUüyİ9 'Biz gönderdik iİjÎ-l» menfaati çok, tebşir ediyor Mü'minleri mağ­

firet ile. Kâfirleri, asileri inzar eder azap ile. j_ J ^JJI i3Jl^>

Önce gelen kitapları da tasdik diyor. Biz bunu gönderdik ve ' o o * ° 4* * o >

jJ>j ^,-âJl ,•! J i- Id j tâ ki inzar edersin Ümmülkura ve etraf

çevresindekileri. (Mekke şehri, İslam dünyasının manevi merkezi­

dir. Onun çevresi de bütün dünyadır. Rasûlûllah Sallâllâhû Aleyhi­

vessellem bütün insanlığa gönderilmiş bir peygamber olup, O'na

gönderilen Kur'an da bütün beşeriyete hitap ettiğinden ayette;

Mekke şehrine, şehirlerin anası mânâsına "Ümmül Kurâ" denil­* 0 s* ^

miştir. o üj-Lıjj « —*-VÎj ûj-IaJj j-; iJ lj Ahirete iman eden kimseler,

Kur'an'a iman eder. 5j_kiÎ>4 » A j Onlar namazlarını

hakkıyla kılmaya devam ederler. Namaz, bütün ibadetlere cami­

dir. Namazın içinde zikir, savm, duâ, fiilen tezellül var binâenaleyh

namaz dinin direğidir.

Page 61: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 423

» ü S j j - J ı 5 4P i ı S j J j i » ü S /_ij «jj-gJi v^iJlp

Oj J*.£İ3_~.j O U

LjjS 4İii ^ İP <ij-£il j —> » ik i j-* j Böyle kuvvet-i kudret sahibi

olan Âllâh'a, yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Yâni ondan

zalim kimse yoktur. Âllâh'a iftira eder, bir yalan isnat eder. "Bana

da vahyolundu diyenden ve ben de Âllâh'ın indirdiği ayetlerin ben­

zerini indireceğim" diye söyleyenden daha zalim kim vardır! JI

£-j_; » Jj (>—jl J U Yahut iftira eder, bana vahiy gelir.

(Müseylemet'ül Kezzâb ve Evsed-i Ansi gibi yalancı peygamberler,

"bize de vahiy geliyor" diyerek peygamberlik iddiasında bulundu-~ " o > J ' ' 0

lar. İşte bu ayet, onlar hakkında nazil oldu.) U> JJL* J y L l J U jJ>j

-oıl J y il "Ben de Âllâh'ın indirdiği ayetlerin benzerini indireceğim"

diye söyleyen, (Kur'an, zâhiri ve bâtını muciz olduğundan hiç kim­

se Kur'an gibi bir söz söyleyemedi. Hadislere gelince, yüzlerce

hadis uydurup benzetmek istemişler. Fakat Kur'an gibi bir kelâmı

kimse söyleyememiştir.) (Hadis, beşer kelâmı olduğundan muciz

değildir.) bu gibi sözleri söyleyenden daha zalim kim vardır?

Ey Habibim, görmüş olsaydınız bunların halini sekerato H

zamanında, o J U l o l j - lp OjDlkJI i l bu zalimler sekerata düş­' ^ ~ j ■- T o

tüğü zaman, ilk başlangıç azap kapısıdır onlar için, Ijk^lj i^jJHJIj

» gjjj l melekler de pençelerini ellerini uzatmış onlara. Ij->->*-I

» d J ü l "Haydi bakalım, bizim elimizden canlarınızı kurtarın. p_Ü'

(Oj—gJ! ^IJL-pOjy-^ Biliniz ki bu gün azaplanırsınız, şedit bir azap.

Bu azap da «ul ^-İP O jJjâj »-üs L — A llâh-û Teâlâ'nın hakkında

gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun ayetlerine karşı kibirli-

Page 62: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

'o O J ö 0 „ X -A.l i k t a s l a m a n ı z d a n ö t ü r ü . OjJ-jkâ-LS Âyât-ı

beyyinâta k i b r - i a z a m e t e d e r d e b a k m a z d ı n ı z . B u g ü n a l ç a k l ı k

a z a b ı i l e c e z a l a n d ı r ı l a c a k s ı n ı z " d e r k e n , o n l a r ı n h a l i n i b i r g ö r s e n .

94- f - f t ı i j - u f J T p j sJ_i j J i f - f t ı i U /_!? > i j _ S ıs^üL-- ü j j

f-kıS f-4sİ j-j-JJi f?tiii_£> f_ k i i ı_ij f_?5j.g > t ıj j

O j - ü j f i l ? /-i f & P J J* J £-Lâ3 Ü J

^iIJ_S / J j i i j — J l - İ J J C e l a l i m h a k k ı i ç i n , s i z i i l k d e f a h a l k e t t i ­

ğ i m i z g i b i y a l n ı z b a ş ı n ı z a , ( h e s a p v e c e z a i ç i n ) h u z u r u m u z a g e l -

£ Jl Jl ^ Jl O ^ O s Jı O s s-

d i n i z . f ? 5j.gi> tlJJ fSTllij— l_i fa?J5J «J-i JJI f M İ 2Îİ- l_!r D ü n y a d a

s i z e v e r i l i p d e h a y a l i n e d a l d ı r d ı ğ ı m ı z ş e y l e r i ( m a l l a r ı ) a r k a n ı z d a

j ^ $b ı r a k a c a k s ı n ı z . fiTt/ii_i> f _ x i i J_5 l_İJ H a n i , b i z e ( Â l l â h ' a ) ş e r i k

s a n d ı ğ ı n ı z ş e f a a t ç ı l a r ı n ı z ı y a n ı n ı z d a g ö r e m i y o r u z . fgSl f ı Ü j j-j-JJ I

lj?J_i> f L s Z a n n e d e r d i n i z s i z e ş e f a a t e d e r l e r , ş e r i k o l u r l a r  l l â h ' a .

N e r e d e b u n l a r ? f x l l l i £_kâS J l İ ü A r a n ı z k a t o l d u , o n l a r d a n a y r ı l d ı ­

n ı z , a r a n ı z d a k i b ü t ü n b a ğ l a r k o p t u . H a n i h i ç b i r f a y d a s ı n ı g ö r m e -

x o o ^d i n i z , t a p t ı k l a r ı n ı z n e r e d e k a l d ı ? O j-ü js f i l ? l_i f x l £ J- isJ B â t ı l

o l d u , k a y b o l d u b u p u t l a r . M a l v e e v l a t l a r ı m ı z b i z i h a l a s e d e c e k

z a n n e d e r d i n i z . H e p s i g i t t i , n e r e d e o n l a r ? H e p s i k a y b o l u p g i t t i .

O o O O 0 1> s; o s h ^

95- c - ıL i l J I j_ i il ^ tfj- lilj 4-—il (3-ilS *&! Ol

Oj-kSp ^ - s L S <ül f k J i £_—J 1 j_ i

l i j - l l j d -—il 3-ilS <xil Ol C e n â b - ı Â l l â h , t e v h i d e d e l â l e t e d e n b i r

m i s a l i l e b e y a n e d i y o r . H a b ; b u ğ d a y t a n e s i . N e v â ; ç e k i r d e k . B u n ­

l a r n a s ı l h a l k o l u y o r ? Ş ü p h e y o k k i d a n e l e r i v e ç e k i r d e k l e r i y a r a ­

r a k n e b a t l a r ı v e a ğ a ç l a r ı y e t i ş t i r e n  l l â h - û T e â l â ' d ı r . S o n r a

424 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

Page 63: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 425

d —*-..J I j_ i ^.»Jl öyle Âllâh ki ölüden, diriyi o çıkarır ve diriden ölü-o o i \

yü çıkaran O'dur. C_>J1 j - i Ölüden diriyi çıkarır. İİCJî,1 ■ " ^ ^<oil İşte bu kuvvet-i kudrete sahip olandır Âllâh. Böyle

iken nasıl oluyor da ondan yüz çeviriyorsunuz.

96- d ü i t s ı ı u . j_;âjıj r - L İ J i j ı ls L : j J ı j j ^ j ^ L p j ı â-Jiio " o o

ıl- -il >_j>*JI

E o ^

^ L lV tfl â-Jli Sabahı "gecenin karanlığından" yarıp çıka­

ran O'dur. lLx_: J-IJl (j_İj>-J Geceleri istirahatınız için halk etmiş.

u l lJ J - JJLâJlj r~«-dJlj Güneş'i, Ay'ı da birer hesap nişanesi, ölçü-O O O /v

sü kılmıştır. f--l*Jl >j>*Jl J-jJ â5 d ü i Bu takdirât, Aziz ve Âlim olan

Âllâh'ın takdiridir.

97- j_:>tJlj j- J l ol_«Lk ^_i l gj ljJ-2-g.lj fj_:>tlil î-SLi <j _^Â-Jl j-Aj

0j-li-*-j fj-â-i o L jJI l - J y» i Jl-3

/V

^ÂJl J_aJ Öyle bir Âllâh'tır ki İ_£J J-*>- halk etmiş size fj-A lil' t s • ° .M

yıldızları.j^tlJlj J_lJl o L U k Lg_> ijJL-Igjd Gece karanlığında ka-' ”” -• -- • '

rada ve denizde yolu bulasınız diye yıldızları halk etmiş. U u a i Jl.3x 4 0 o °Oj-*1*j fj-âJ o l J J l Hâlik-i Kâinat buyuruyor Vahdaniyet-i İlâhiye

için, mufassal bildirilmiştir ama anlayan kimselere tafsil etmişiz­

dir.

/\ft 9 .J / I î''® ° '' * ti'''*''98- l - J i Oj2_j i j _jâ- _J-.İ 0 J_^lj r-L-* j - i l—&.>l ^ÂJl j—Aj

Oj gâLj fj-â-i o L j J l

sj^ I j Lr^ j - i p ü ü l ^ U l .Aj Öyle bir Âllâh ki bütün bu kâi­

Page 64: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

426 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

natı, bir nefs-i vahit olan Âdem Aleyhisselam'dan halk etmiş.

£Sj£_U>j j i - L lÜ Bu ayet-i kerimeye üç mâna vermişler.

Hepinizi bidayetten nihayete kadar, Âdem Aleyhisselam'dan tâ

haşre kadar bir tek nefisten halk ettik. Bugün bir kısım insanlar

rahm-i maderdedir, bir kısmı da tevdi edilmiş babaların arkasın­

dan analara intikal etmiş, bir kısmı yer üzerine ki hayatta olan in­

sanlar bulunuyor. Bir kısmı ölüm ile kabirlere tevdi ediliyor. Üçün-o ^ ' 0 ' s * '

cü ise kabirden kalkınca mahşere gidilecektir. oU jV l üJUai J ıi

Üj gi î j Tefekkuh eden, anlayan düşünenlere, ayetlerimizi ince ve

derin anlayışlı kimseler için tafsil ettik.

99- /—>-j—"/9 J s o/_p «j /i—j- /9 */-a «./i—LJl j_a JyjI ^ U I j-Aj

üIJ-Ü /-g-L-Ua j_a J - ' J I j-» j /-IS J,.-) / ^ A“-a (Tj- 'j Ij A-ia

j-^pj /gt--— a ü /-) _jJı j üj—.-j_ JIj ı_/_..pı j_» o L i—j ■L-jIi

Üj---ajJ j_iJ o L jV f_ fJ i _9 d)I _L—.JJ j - i I IiI a j - i _!ı Ijj-lijI

<i/-a «./i_«JI <>a cJS_jI ^ jJI J_Aj O Âllâh'tır ki yukarıdan, bulutlar- jl

dan yağmuru gönderiyor. JS oLIS <0 /^ j:-/! Sonra biz her

nebâtı o yağmur suyu ile çıkardık, her bitkiyi onunla yetiştirdik,

1j_^— «l_L> /__i^ji-/3 ondan başak olmuş daneler çıkarttık. ç-j- 'j

14 - AJL> O yeşilliğin içinde de öz hâsıl olur, ondan da başak olmuş

daneler hâsıl olur, UtSlji-a birbirinin üzerine binmiş daneler olur.

İ-IjIS üIJ_-i /-gr*iu ja J - '—I j_aj Hurmanın tomurcuğundan sar­

kan (koparmak isteyene yakın) salkımlar, oL-U-j semadan gelen

yağmur suları ile bağ ve bahçeler _>LipI j_a üzümden, üj-iJ>JIJ* s } 'üL ijJIJ zeytin ve nar bahçeleri çıkardık. Üzümün birçok hassaları

var. Zeytinin 70 kadar menfaatleri mevcut saymışlar. Kemiklere

Page 65: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 427

k u v v e t o l u p y u m u ş a k l ı k o l u r , m ü l a y i m t u t a r , i n s a n ı n b e d e n i n d e k i

k u r u l u ğ u g i d e r i r . B ö y l e c e 7 0 k a d a r h a s s a s ı n ı s a y m ı ş l a r . N a r ı n h i ç ­

i» s $b i r c i h e t i z i y a n d e ğ i l d i r . A j L d ü B u n l a r ı n b a z ı l a r ı n ı b i r ­

b i r i n e b e n z e y e n v e b e n z e m e y e n o l a r a k h a l k e d e r C e n â b - ı Â l l â h ,

A z a m e t - i İ l â h i y e ' y e d e l â l e t e t s i n .

j _ l s l İ Ü ^ J l I j j l â s l B a k ı n ı z o n u n y e m i ş i z u h u r e t t i ğ i z a -

' ' ' ' ^ o ' ' o i * ' S

m a n , b u h u r m a l a r ı n . u - * İ j J N a s ı l z u h u r e d i y o r ? o U V » _ x J i O l

B u n l a r ı b i r i n s a n n a z a r - ı i t i b a r a a l ı r s a , b u b a ş a k l a r ı v e

h a s ı l a t l a r ı , b u t a t l e z z e t n e r e d e n g e l i y o r ? B u n l a r ı n h e p s i , H a l i k - i

H â k i m ' i n v a h d a n i y e t i n e , k u v v e t - i k u d r e t i n e d e l â l e t e d e r .

« u i I J A z a m e t - i İ l â h i b ö y l e c e a ş i k â r g ö r ü l d ü ğ ü h a l ­

d e , Â l l â h - û T e â l â ' n ı n v a h d a n i y e t i n i i n k â r e d e r l e r . O ' n a ş e r i k , o r t a k

y a p a r l a r . o U j j U J I j - j j ^ j » - f â i ^ J j - ^ J I İ s n a t e d i y o r l a r C e n â b - ı

H a k ' k a . C i n l e r i , Â l l â h ' a ş e r i k k o ş t u l a r . M e l e k l e r i m a b u t e d i n d i l e r .

i, o ^K i m i ş e y t a n l a r ı ş e r i k t u t t u l a r . » J l p B i l m e y e r e k b u n u y a p a r ­

l a r , b i l m e d e n O ' n a o ğ u l l a r v e k ı z l a r i c a d e t t i l e r . i l * ^ - İ / * 5 J

M ü n e z z e h t i r  l l â h ! O n l a r ı n b u y a p t ı k l a r ı i s n a t l a r ı n d a n , i l e r i

s ü r d ü ğ ü v a s ı f l a r d a n u z a k v e y ü c e d i r .

»“ i‘p j_Aj tKi- -0 s

j ^ j V l j o l j L U l £ - > J u S e m â v a t - ı a r d ı m i s l i o l m a y a r a k h a l k e d i -

Page 66: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

428 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

y o r . C e n â b - ı H a k , M ü b d i ' d i r ; y o k t a n v a r e d e r . B u â l e m l e r i e m s a l i

£ i,o l m a d a n h a l k e d e r . j J j <d ü j _ x j ^_il B ö y l e b i r k u v v e t - i k u d r e t s a ­

h i b i n i n , e ş i o l m a d ı ğ ı h a l d e n a s ı l ç o c u ğ u o l a b i l i r ? L j3 3 » ! j

O ' n u n n a s ı l e v l a d ı o l a b i l i r k i z e v c e s i y o k t u r . J İ L J İ j J.S

» —jİP H e r ş e y i h a l k e d e n O ' d u r v e h e r ş e y i h a k k ı y l a b i l e n

O ' d u r . H e r ş e y e â l i m , e v v e l i v e a h i r i b i l e n O ' d u r .

102- j-Aj ^ ji^ Î i ^ J £ j_* J j d j J •JÜJ i l » b i

*

+S.>y4ü\ - J ü i İ ş t e b u s ı f a t l a r l a m e v s u f o l a n d ı r , R a b b i n i z . 5JI J

j__* J l O ' n d a n b a ş k a b i r M â b u d y o k , m a k s u t y o k v e m e v c u t d a

y o k . J j ^ U - H e r ş e y i y o k t a n v a r e d e n , O ' d u r . aj J l ^ î j A n c a k

O ' n a i b a d e t e d i n v e O ' n u t e v h i d e d i n . J ^ i j * _i> ^-İP j-*j H e r

ş e y e v e k i l , h a f i z , m u h a f a z a e d e n , u m u r u n u t e v k i l e d e n  l l â h ' t ı r .

103- İ^aji J ^ ı j* j ju j jı j* j ju : j ı is'jü j

j t - k / J l J J B a s a r - u b a s i r e t . B a s i r e t ; k a l b i n g ö r ü ş ü n e

d e r l e r . B a s a r ; g ö z ü n g ö r ü ş ü n e d e r l e r . N e b a s a r n e d e b a s i r e t i ­

n i z , O ' n u d e r k e t m e z . j l - k / J l d j j u j _ * j O h e r ş e y i g ö r ü r b i l i r . j _ A j

° ,,,,,,■ L j J J I L J î ^ - k İ J l D o s t l a r ı n ı b i l i r , h a b e r d a r d ı r b ü t ü n k â i n a t ı n a h v a l i ­

n e . L a t i f ' d i r , l ü t u f s a h i b i d i r .

104- l g ^ a P j - ^ , ^ 4 _ w * j 2 j J L d ^ — k J İ j - A ^ j “ ^ J l _ 3

k j » C j L p Î - İ İ Î _ » j

^ — O yy» x j j j _ * » i * Î > - « ü E y i n s a n l a r , h ü c c e t o l a r a k  l l â h ' t a n

s i z e ( h i d a y e t i d a l a l e t t e n , h a k k ı b a t ı l d a n a y ı r t e d e n ) a p a ç ı k h ü c -

Page 67: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

E , s tcetler gelmiştir. 4— Jb Ji J-^ j I j - l s Hakikati görüp de iman eden­

ler, kendine yapıyor çünkü imanın faydası kendine aittir.i» x ^L4 İÜ 3 Her kim ki kör olup da düşünmezse, dalâleti ihtiyar eden­

lerin vebali yine kendinedir. k f_ x llP l i l l_jJ Ben, üzerinize

muhafız değilim ancak tebliğe memurum.

105- o j l - > p-îJ j t ■ * j I jJ j _J j u /j JI j * ıAU ıT j

o / J J I û J j û J Böylece biz, ayetleri türlü türlü beyanx d x * *

ederiz. c_*5s I jJ j l lJ J Eğer ki bunlar aralarında, "bu önceki pey­

gamberlerin sözleridir almış söylüyor" diyorlar. "Ders almıştır" de­

seler bile, 5j-_ii*j p - îJ ^LllliJJ biz beyan ederiz, vazifemiz beyan

etmektir. İster iman etsin, ister iman etmesinler.

106- j / j U J I j P > > İ J Ja J l â l J d^ j j* clLIJI ^ j i /j U l

J -- -- ) _d ıJ j (j_ j dLlJI £__ jl /-* f-^ l Tâbi olun, ey Habibim Sallâllâhû

Aleyhivessellem, Rabbinden size nâzil olan Kur'an-ı Azîmüşşân'ı,£ 2 t S ~

onlara tebligatını yap. J-a J l 5JI J O'ndan başka bir Mâbûd-u Mak-o x

sut yok. j^^ j-LÜ l j_P ^ j-P lJ Müşriklerden i'raz et, iltifat etme

onların inkârına. Müşriklerden yüz çevir.

107- f£;.ip T-Sİ /jJ l k;î>- f *.İ.P /_İİ*.>- /-jJ IjTj—âl /-j 4Üİ fr/_â j j j

En'am Sûresi • 429

îy J-âI *Lâ j J j Eğer Allâh irâde etseydi, onlar müşrik ol­

mazlardı. Azamet-i İlâhi'yenin icâbatıdır, müşrik olacak, münafık

olacak ve Mü'min olacak. Zaman-ı Saadet'te Mü'min vardı, kâfir

Page 68: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

430 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

vardı ve münafık da vardı. Ondan sonra da olmuş ve bugün de

vardır.S S O

S İ-glLP l- ij Ey Habibim! Seni

hafiz olarak, hafız olarak, rakıb olarak, onları cehennemden kü­

fürden koruyucu muhafız olarak göndermedik. Sen vekil de değil­

sin onlara, onların vekili değilsin.

Bir ibadetin arkasında küfür gibi sebebiyet veren bir şey gö­

rülüyorsa, o ibadeti yapmamak daha evlâdır. Çünkü şerre sebep

olan şey şer olur. Âshab-ı Kiram, müşriklerin putlarına söylerlerdi,

onlar da bunu işitince mukabele ederlerdi. Öyle ise siz, onların kü­

fürlerini şirklerini tezyif etmeyin ki onlar da size, Âllâh-û Teâlâ'nın

ta'n edilmesine sebep olmasın, dil uzatmasınlar. Buna benzer, "iyi

yapıyorum" zannıyla yapılan şeyler, sonunda fesada sebep olur.

Senin niyetin iyidir ama neticede daha büyük fesada sebep olun­

masın. Bundan vazgeçin diyor.

4ÂJİ O ji Oj-PJj jj JI Ijİ - J "Jj Sebbetmeyiniz o kimselere ki ' i î > s '

Âllâh'ın gayrini talep ederler, putlara ibadet ederler. ^ l I j i J J On­A i. o 0

lar, başlarlar Âllâh'a dil uzatmaya. İ İ p j_ lL IJjlP "Sen benim pu­

tuma dil uzattın, ben de senin Âllâh'ına ta'an ederim" diyor. düÂS * 2 s,

-4--®-* U j $ Çünkü her cemaate onların yaptıkları işleri ca­

zip gösterdik. Onun gözünde küfrü tezyin olmuş, küfründen dola-o 0 0 S " î "

yı senin de İlâhına tecavüz eder. f-fc’j <_*-)] f-3 Üzülmeyiniz,

Page 69: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 431

} s }hepsinin rücûu Âllâh'adır. Oj -O-İ: Ijilr l ! f^ ılliS Onların dünyada

yaptığını, onlara haber verir, onları cezalandırır.

109- Us! J J o i fjStl— jsJ Ij-O-lSİJ

Oj-lig J ot/_— liı /. ı f İ J i - l /.ij i ı Jl-Ip o /jjîi

1 9/ /V ^<0}/_> Iji_l3IJ Mekke kâfirleri, Âllâh'a yemin ederler, f- f ilU l J^—

imanının cehdi ile. "gayete içtihad ih im " j - l i j l i İ-JI f gstl— j_jJ

"Sen bir ayet bize gösterirsen, mesela Safa Dağı altın olursa

biz iman edeceğiz" dediler. Cenâb-ı Hak, dilediğinde olur fakat

Cenâb-ı Hak, bilir ki bunlar iman etmezler. İman etmeyince de

buna ihtirah derler, iman etmeyince kahr-ı gazap olur. Evlatların­

da Mü'minler olacağından, Cenâb-ı Hak kahr-ı gazabı istemiyor.O jlJ_S Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem, bunlar

S ® siman etmezler. Onlara de ki; «Sil jlJLp tiAJJfl l_!sl Ayetler, Âllâh'ın

emri iledir. Âllâh ne isterse, istediği zaman inzâl eder. Ben ancakX j!

Âllâh'ın emrini size tebliğ etmeye memurum. lil L^sl f i J i - i j l__ij

O j-lijJ J ot/_— İstifâm-ı inkâridir, nedir size iş'ar eden? O ayetler

olsa da iman etmezler onlar.

110- f_AjJjj S y i jjji O I .lijj f j LL5 f-Aj\+a-iIj f* pJLi_di

Oj-fLi; f*sllÂI»

f^UıSl t4_lljj Niçin iman etmezler? Âllâh-û Teâlâ, bunla­

rı cehennem için halk etmiş, mucizeler olsa bile iman etmezler.

fJîjU^IJ Gözlerini küfre çeviriyoruz, i'raz ediyorlar. Ij_L>jjfJ /_!?

Â-j Nasıl ki iman etmiyorlar sJ_i JJI ayet gelmeden, o zamanda

da iman etmezler. Mucizeye inanmadıkları gibi, mucize geldikten

Page 70: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

t. , sonra da iman etmezler. »-gi/li» Onları tuğya­

nında bırakırız ve onları dalalette, şaşkın oldukları halde azgınlık­

ları içerisinde bırakırız.

432 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

111- JS ».gllp ^İJUI »4-1*5 ^jCiiUI »gÜ] ÜSl J-JJ

O j ^ » .ij lS i j j d j i ı ;üL$ (Sİ J i i j L j l J iji/S /_* 1 4 i *£_i

Ü j d U l » glil L iJ y L-iSİ J-Jj Onlar, Rasûl-û Ekrem'den istiyor­

lardı "melekler gelsin." Diğeri de "ölmüşlerimiz gelsin" de ölüler

kendileri ile konuşsalardı JLİS (J S ' j <^]1JI »4-ISj

ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik. Ij-i*}! I j i lS U> Âj-

lâh'ın dilemesi müstesna yine de inanacak değillerdi. £L£ j Ol JIi- ■ /V

<ml İman, Meşiyet-i İlâhiye'de olur. Meğerki Âllâh-û Teâlâ dilemiş

olsun. j r ^ J Mucize, imana sebep değildir fakat çok­

ları bunu bilmez. Çünkü onların kalplerinde fitne, vicdanlarında

pas vardır.

112- j-jjd lj r*—sJl _i IjJl-P J^—i /—il*->- d —JJoj

^j.ks /_* d J j ;/_! j j j İjjj^ i j j - ij ı j * . * ^ Ji »4 4 * 5

♦. > '■•'IO j ı _«j *_-&j JJ

* \ J OdüJS 'j Ey Habibim böylece sana yaptıkları gibi,

|JJl_p sana olduğu gibi her peygambere ins-û cinnûn en inatçı-\ 2 o

larını düşman kıldık. ja-Ju ^_il »4^*5 j - ^ l j r S J I jı-^ /l- i■‘ v $ o ' O J I # ^ s ~ s ' ' ' " t "

IjjJ-P JJ_aJI Vesvese eder o şeytanlar, ins ve cin şeytanla­

rı. İns şeytanları, cinni olandan daha müessirdir. Onlar, birbirleri­

ne, aldatmak için yaldızlı sözler telkin ederler. Şayet Rabbin Celle

Page 71: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 433

Ş a n û h û d i l e s e y d i b u n u y a p a m a z l a r d ı . O a l d a t ı c ı s ü s l ü s ö z l e r i b i r ­

b i r i n e t e l k i n v e y a p e y g a m b e r l e r e d ü ş m a n l ı k e d e m e z l e r d i .

a j _ i L L 0 d L j J B u n l a r ı n h e p s i , R a b b i n i n e m r - i i r a d e s i y l e d i r . f - A j l S

ü j j - s - î j / _ 0 j R a b b i n d i l e s e y d i o n u d a y a p a m a z l a r d ı . A r t ı k o n l a r ı u y ­

d u r d u k l a r ı ş e y l e r l e b a ş b a ş a b ı r a k .

113- I j _ 3 j — î J j a j - ^ S j - J j o / j ü j — - a j J V j _ j l J l a J L - L İ l A - ; J l

i ' h • > | -

T â k i m e y l e t s i n l e r « J Ü 1 b u u y d u r m a s ö z l e r i , j - j l J l o J L i i l

s j - j — ^ J / j ü j ___ - a j J V a h i r e t e i n a n m a y a n l a r ı n k a l p l e r i o n a m e y l e t s i n ,

( o y a l d ı z l ı s ö z l e r e ) k a n s ı n . ü j J j — i 0 f - A / - _ a I j ~ 9j — - i - ; J j a j ‘ ^ j ' i j İ n a n ­

m a y a n l a r o n l a r a t â b i o l u p a z a b a g i r i f t a r o l s u n l a r . M ü ' m i n l e r d e

t a h a m m ü l e t s i n l e r , d e r e c a t ı b u l s u n l a r .

114- j . / » î a ^ / _ — f j ı f ___ f - ; - J ı J j - j i ^ j — J ı j - A j / ___ ^ - â . ' 4 ü 1 j _ ; « . â I

J _ â ( j - ^ J / j O — j j j — o J j — . 0 A — j l ü j - i - i - L J ( _ > / _ l f J l f - A / i p l j _ j . l J l j

s o )° ' s *( S - j ^ - u - İ J 1 Cr-0 ( S - j J f -Jt '

L i f - j l * S i 1 j _ l  S İ D e k i Y a M u h a m m e d S a l l â l l â h û A l e y h i ­

v e s s e l l e m , " A r a m ı z d a k i d a v a y ı h â l i ç i n , Â l l â h - û T e â l â ' d a n g a y r i -

o } s s * ' (Jy i h a k e m m i y a p a c a ğ ı m ? _ A _ — f J 1 f - f l J l J j - i l ^ U 1 J - a J O Â l l â h k i

b u K u r ' a n - ı A z î m ü ş ş â n ' ı g ö n d e r m i ş , J _ * a i a a ç ı k b e y a n e t m i ş .

H e r ş e y i h a k k ı , b a t ı l d a n ş ü p h e y e y e r b ı r a k ı l m a k s ı z ı n g ö n d e r m i ş . "

^ 0 jı o*1 ^_ > l — f J 1 f - A / l I S l j - j l J 1 J K e n d i l e r i n e k i t a p v e r i l e n l e r ( y a h u d i v e h ı r i s -

t i y a n l a r ) T e v r a t v e İ n c i l ' d e , R a s û l - û E k r e m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s -

s e l l e m ' i n a h v a l i b e y a n b u y u r u l m u ş t u r . ü j - İ İ l J B i l i r l e r k i J j _ . a a _ s 1

O - j J j - a b u K u r ' a n , R a b b i n d e n n a z i l o l m u ş t u r . Ö y l e i s e h a k e m

Page 72: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

x t ' , 0

ancak Kur'an'dır, başka hakem talep edilmez. j-jj&s J i0 ^ '

j_ j j lL L il Öyle ise şüphe edenlerden olma ki onlar, Kur'an'ın vet

senin hak olduğunu bilirler. Küfr-ü inadi olarak devam ediyorlar.

Dünyanın mal-ı serveti ellerinden çıkmasın diye, kendi inkârları

üzere yapıyorlar.

H s s s fi * *115- £-1 ._j i l j—Aj sU-SJ J Jj_p j L-ja.» llI—jj ı _«.İS ı _«.jj

Ü _j j ı _«.İS d _U j Senin Rabbinin kitab-ı kelâmı tamam oldu,^ 'fi Ç. s s sJIJlP-j Ujl*? doğru ve adalet üzerine. oUASJ J J lI İ J Kıyamete ka-

'" " " "• *dar bu Kur'an'a, bu kelimâta tâbi olmak. f-ıJ^Jl J il j-Aj Âllâh

işitir her sözü, bilir her şeyi. Gizlediklerini bilicidir.s }

116- J| O j i^ O| İ ı j . : j p Iij_L .j j j j ı ^-i j i j l s i O|j

Oj-^j.^ J| -A O|j

Ayet-i kerimenin sebeb-i nüzulü, müşriklerden dediler ki; "Bir

hayvan ölür de atılır, onu kim öldürmüştür? Tabi ki Âllâh'ın em­

riyle ölmüştür, onu atıyorsunuz. Siz kestiğiniz hayvanın etini yi­

yorsunuz da Âllâh'ın öldürmüş olduğu hayvanın etini niye yemi­

yorsunuz" dediler. Hâlik-i Kâinat, Habibine buyuruyor ki; "Bunlar

küfür üzerine gideceği malum olan kimseler, ne yapsanız imanao ^9' o jı 0

gelmezler, onun için üzülme." j j J l < -i j i J-iSl £_ks O|j Eğer, Mek­

ke yerindeki ekserinin sözüne itâat etsen bile ki (asla yapmazsın, s

onu,) yine iman etmezler. Küfürde gideceği gibi, J - j - : j-P

4İil isterler ki seni de dininden vazgeçirmeyi. jk J l J l O jA^ Ol On­

lar kendi zann-ı vehmine tâbi olurlar. "Bunu Âllâh öldürmüş, bunu

434 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

Page 73: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

o } 0i n s a n ö l d ü r m ü ş . B u n i ç i n y e n i l i y o r , b u n i ç i n y e n i l m i y o r ? " J l » _ * O l j

O n l a r z a n n ı n d a k â z i b t i r l e r , y a l a n c ı l ı k t a n b a ş k a h i ç b i r ş e y

d e ğ i l f a k a t i m a n a d a g e l m e z l e r .

117- j*jI4iİl> »ipi j i j uL-J- jp j i »iPî j i d - j «Sî

t S l M u h a k k a k d _ - 5 e y H a b i b i m , s e n i n R a b b i n » _ i p | Â l i m

0 ^ 0O ' d u r , b a ş k a s ı d e ğ i l . j - i K i m O ' n u n d i n i n d e , y o ­

l u n d a , i t a a t i n d e d i r , j ^ J c L g l J l » ____ i . p | j _ i j h i d a y e t e g e l e n l e r i O b i l i r ,

m ü k â f a t ı n ı O v e r i r .

En'am Sûresi • 435

118 ■ d j i o i p < ^ 1 » w — * ı j S î i j i C i

<JLJlP <oj! p j.S'i i l i I_j_Kj Yiyiniz bir şeyi ki zikredilmiş Âllâh'ın

ismi üzerine. İsm-i İlâhi üzerine kesilmiş. Değil ki gayrinin zikri

üzerine bir put için kesilen, bir paşa için kesilen, benzeri kişiler

için kesilenlerdir yenilmeyenler. u - s ll »-US Ol Eğer sizin,

Âllâh-û Teâlâ'nın âyât-ı beyyinatına imanınız varsa emir budur.

Zikrullah ile kesilen hayvanın etini yiyiniz.

119- l i » Ü J-^ i JıİJ U-Iip i l »-—I j_Sİ i l i ij is is J î » Ü l i j

»ip j-;-*-- »—4 l j i/ j üj-l^-i Ij-;^Olj U-Jl »-Jjj-k. 1 l i ‘Jl ».- -J-P

j j - j ı i l i ı - »-ipi j i d j (Oi

»_xJ l i j Ne var size, ne mani var I_jJo IS VI yemiyorsunuz? UL* t jl JS. ^

<4^ -ojI »_—.1JJTÜ Âllâh'ın ism-i zikri üzerine kesilen hayvanı yemi­

yorsunuz. »-xIiP l i »_£J Jl3j  llâh CelleCelâlûhû tahrim

ayetinde, sûrenin başında tafsil etti haram olan yerleri. O haram

olanların dışındakiler, hepsi de helaldir size. Helal olanlar çok, ha­

Page 74: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

436 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

ram olanlar az olduğu için haramları beyan etti. Onun maada­

sı helaldir. 4_lil /-_i J l Hatta iztırar zamanında, o haram

olan şeyler de helal olur. iJıSi'OlJ Muhakkak çok, sizinle mücadele

eden insanlar. f^ Ij lLO j- Î^ İ i Kendi hevâ ve hevesatına tâbi olur

da mücadeleye kalkarlar çünkü nefisleri öyle arzu ediyor. fJp J j L

Bir malûmat, dayanacak bir ilim olmadığı halde nefsi istiyor. Nefsi

istediğinden dolayı mücadeleye giriyor. j_jjILLJl> fJLPl j_* dUJJ Ol

Ey Habibim Muhammed Sallâllâhû Aleyhivessellem, muhakkak

senin Rabbin alimdir. "b il m u'ted ine el m ütecav iz ine" Helâl ile

haramı karıştıranların halini bilir ve cezasını verir.

120- /_!_> OJ j-?;—: f—jJ! Oj-;_j - A i l Ol A-iis/jj f_jJ[I j_a / Ij j İj

Oj-SJ-â-âj lj_j/r

İJ5İJ Terk ediniz. Emir mükellefleredir, mükellef olanlar hep-o 0

si dâhildir. f J J f l J_*Lk Zâhiri günah olan mesela hırsızlık, zina ve

içki emsalleri gibi. Â_lkl5J Batını, gizli olanı da terk ediniz. Ucûb,

riya, kibir, haset ve emsali olanları da terk ediniz. Şeriat yalnız

zahiri değil, bâtın olan günahları da tasfiye etmek istiyor. .yJJI Ol » • , '

f J J f l Oj — kJOnlar ki dünyada hataları, günahları kesbederler

O j j ? - : muhakkak ahirette cezalanırlar Oj a-â; 'j- il? /_!_> yaptığı

kesbten dolayı. Mademki dünyada kesb-i kârı günahtır, ahirette

bu kesb-i kâr üzerine cezasını görecektir.

L21- OİJ <3-^ ^ ^ f - ^ %

(Sjr"J—lO-J f J o i f~*jiül>i (OiJ f İ £ ı ? J f * ® ' O j^ jlJ

I j- irls J J Yemeyiniz, a_IİP «Sil f_ : i j_?Ju f—J /__—> İsm-i İlâhi'y-

Page 75: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 437

le zikredilmeyen şeyi yemeyiniz. Allâh'ın isminin gayrı üzerine

zikredileni yemeyin. 5_LiJ «LsIJ Bir şey ki Allâh'ın ismi ile değil,

başkasının ismi ile kesilmiştir. Onu yemek fısktır, fücurdur, doğru

yoldan huruçtur. f_$jÇJJi ûj-^-jiJ j J s / lJ ü I 6iJ Şeytanlar, şey­

tanların hali, insanların üzerine bir ilkaat yapıyor. Tesir edemedi

mi, onun dostlarını tutar. O dostları ile ona musallat olur. Şeytan,

Adem Aleyhisselam'a ilkaat yapamadı. Biraz nakise olan Havva

Radıyâllahû anha'yı musallat etmek suretiyle tesirini yapmış oldu.

j Eğer siz, onlara \ *

itâat etseniz ki nefsiniz de belki heves edecek. OjTj—L lJ f->3l O

vakit, siz de onlar gibi olursunuz. Allâh'ın emrini bırakıp da onlara

itâat ettiniz mi, emirde başka bir şirk yapmış olursunuz.

Cenâb-ı Hak, bir misal ile bildiriyor. Bu ayet-i kerime, Ebû Ce­

hil hakkında nazil olmuştur. Mâlum ya bir kalp, Allâh'ın zikriyle ha-

yatlanmazsa ölü bir kalptir. Ne zamanki Allâh'ın zikriyle hayatlandı

ise nurlu olur. Nurlu olan kalp de ferahlanır genişler.

ULlj 6^ j- j j ' İstifhamdır. Müsavi midir bir adam, ölü bir adam

ile aLİIIi-lS sonra bizim ihya ettiğimiz adam bir olur mu? Biri öl­

müştür, hayat bulmadı gitti. Biri de öldükten sonra biz, onu ihya

ettik. İkisi bir olur mu? Biri küfürde, diğeri iman etmiştir. Her ikisi

de bir, aynı olur mu? Hiç müsavi olur mu? Tabi müsavi değildir. Ve

kalbini ihya ettikten sonra da «u. l l p «J UULi -j onlara bir nurS* * J

<L } } x oLTjJsUJÜ Size mücadeleye gelsinler. f j ^ i i l k l ûj

Page 76: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

438 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

halk ediyoruz, o nurla devam ederler. yL-ü l . J Biz, onlara bir nur

ihsan ettik ki insanlar arasında o nur ile gidip geliyorlar.

Ayet-i kerime iki parçadır. Biri; L lIL^ J a/_ill£-/3 ULla ü/S 0jl

<_> . _dwLJ iJc-j AJ Bir adam meyyit idi evvelce, biz onu ihyâ ettik,

nur verdik, nur ile meshediyor insanların arasını. Diğeri AjliO j.i.S'

L^ia j j/_ j J*4J o L Ü k J l . 9 bir adam da karanlıklarda, zulümat-

larda/küfür zulmeti, cehalet zulmeti, görüş zulmeti. O zulmette

kalmış, ondan çıkmaz ki kâfirdir. Bunlar ikisi bir, müsavi olur mu?

Tabi olmaz.

O J İ T Nasıl Mü'minlere imanı zinetlendirmiş Âllâh, j j j i/ fU j_Jj

ü j- iiL J İp /S L0 kâfirlere de Hâlik-i Kâinat tezyin etmiştir o küfür

yolunu. Hepsini yapan Âllâh'tır. İhtiyar vardır insanda, ihtiyar-ı

cüz'idir. Züyyine linnası ... ayet-i kerimesinde şeytana istinat

ediyorlar fakat ziynetlendirip süsleyen yine Âllâh'tır. Âllâh Celle­

Celâlûhû, bir insanı cehennem ile halk etmişse, cehenneme gi­

den yolu onun gözünde güzel gösteriyor. Cennet için halk olan

Mü'mine de cennete giden yolları, onun gözünde güzel göster­

miştir. Yoksa sıkıntı ve meşakkatlara tahammül ve sabretmesi, o

Mü'minin kalbinde nur olmazsa, bir muhabbet olmazsa sıkıntılarla

dolu olan bu yolu kat etmesi mümkün olmaz. Fakat cehennemin

etrafı, nefsin arzu ettikleriyle doludur.

123- Laj i j j j f i ü l« io j4 J j_j/Si < jji j S n i ı * . O JİS 'j

ü j j L l ; l o j V ı ü jj- ii-J

\ *O J iS j Böyle Mekke halkı gibi. Halik-i Kâinat, Habibine bildiri­

Page 77: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 439

yor. Ebû Cehil gibi, diğerleri de Mekke'nin eşrafları idi. Darb-ı mi­

saldir. Balık baştan kokar, kötülük daima yukarıdan yayılıyor. İyilik

ise daima aşağıdan yukarı çıkıyor. Peygamberan-i İzâm'a evvelâ

tâbi olan fukaralar idi. Hâlik-î Kâinat buyuruyor. Diğer geçmiş, ev­

velki peygamberler zamanında daima böyle olmuştur. Baştakileri

küfre götürüyor sevk ediyoruz, onların dalaleti ile aşağıdakiler de

küfre giriyorlar. Nasıl ki Mekke-i Mükerreme'nin kâfirleri, fâsıkları,

münafıkları en ileri gelenleri eşref idi. Hâlbuki Âllâh-û Teâlâ, onlarıS Mi } o

fâsık, ehl-i cehennem yaptı. <Jj.S J j l lû ^ Her belde karyelerde

L g ı i jj^i j-jls l mücrimleri, ekâbirlerden yaptık. Mücrimler ekâbir-

lerden olur, ekâbirler mücrim olur. Çünkü "benim" diyor, kendinde

benlik görüyor. Âllâh'ın benliğine karşı çıkıyor. Her beldenin ekâbi-

ri mücrimdir. O ekâbir, cehennem yolunu tutacak da arkasından

cehennem yoluna gitsinler. I g i i jJ-s lIJ Mücrimi, ekabir yapıyoruz

ta ki mekru hile yapsın, imanından vazgeçsin, fesat yapsın mem­

lekette. Hâlbuki J l Oj J-S-Ij l i j eğer hakikatı bilseler, onlar

ancak nefsine mekru hile yapıyorlar. OjJA-i-J l i j Ama farkında de­

ğiller, bundan malûmatları yok.

9 ' O S /v<_Jl İ_£>£l>- ü lj Âyât-ı beyyinat nazil olduğu zaman. Sebeb-i

nüzul ayet bu idi. Ebû Cehil diyordu, "Abdimenaf oğullarının şerefi

var, zenginliği var, bir peygamber geldi onlardan, bize ne kaldı?

Bize de versinler bundan." Velid İbni Mugayyire ise; "Eğer nübü­

Page 78: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

440 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

vvet hak ise ben, ona daha layıkım. Hem ondan büyük ve hem

daha zenginim" diyordu. "Bize de bir hisse versinler ki biz de iman

edelim" şeklinde itiraz ediyorlardı. Ayet, kıyamete kadar bütün

emsallerine şümulü var. Bugün de "Arabistan'da bir peygamber

olur da niçin İstanbul'da bir peygamber yetişmesin" demez mi?

Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû Aleyhivessellem'in sıdkına dâir bir

ayet nazil olduğu zaman, j_ijS j J Ij-JlS "Ona gelen vahiy gibi bize

de gelmedikçe asla iman etmeyiz" derler. JSjI l_i jJL>

<aı1 J J L j Tâ ki bize de gelsin, onlara geldiği g ib i.J-i—j ı i^ —f - J ^ i l

AaJl_:5 Âllâh CelleCelâlûhû emrediyor. Âllâh âlimdir, bilir risalete

ehil kimdir. Ij-iJ—I j —jJJI 4 ;,kL_: İsabet eder o cürüm işleyenle­

re. Ekâbirler, mücrimlere, onlara isabet ediyor jUL> Âllâh-û Teâlâ

tarafından bir zillet, hasaret. JuJl_İ>_IJl_İJ <üil Jl_1p Dünyada zillet

esir olacak, katil olacak, ahirette de azabı ebedi olacak. IjJ lT /-Lj

OjJ— Onların yaptığı bu mekru hileden dolayı.

125- A-L aj O' J j-^J J —: J ûjJl— A-jJljj O' 4Üİ J j-—

J_i>o d J Jo tL»_-Jl JL-igj /-—jl? /_—■j>- /-■â-j-.i? ajJL- J J_i>o

O j^ jJ J j^.JJI ^_Îi J - —JJI i l

ajJ_^ £ j—l â_jJl*j Oİ <Aii İJr_J j-LS Bu ayet-i kerimeyi,

Mevlâna Celaleddin-i Rûmî belki on sahife ile izah ediyor. Bir kim­

seyi hidayete getirmek isterse Âllâh-û Teâlâ, kalbi genişler İs­

lamiyet için. "Din-i İslam, Nübüvvet, Kur'an için, Âllâh için." Bu

kelimeler geçtiği vakit, kalbinde bir ferahlık olur, bir genişlik olur.

Kalp kafeste yerleşmez, sığmaz bir hal olur.

4_I^j o! İj -J j - i J Eğer Âllâh-û Teâlâ, birisinin idlâlini isterse

Page 79: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 441

LâjU? ajjı-?? J-*^ onun da kalbini daraltır, sıkar. JL - ik ΗA ili U>-J

frlA—LJl ^_i Öylesine ki (iman etmesi teklif edilse,) zorla göğe çı­

kıyormuş gibi meşakkatlandırır. j- j iJ l ^-İP T V j J l J-*^ d ü io

5jJL4Ş J İşte bu şekilde, Âllâh CelleCelâlûhû iman etmeyenlere

böyle azap eder.

Hadis-i Şerif; "Dâr'ul Gurûr olan dünyadan uzaklaşır, Dâr'ul

Sûrur olan ahirete meyleder, ölüm gelmeden önce ölüme hazırlık

yapar."

126 ' JjJS'Ju _jÂJ OÎjVI ÎI İ ■ k i j.5 ÎA_j-â-"-wJ<> CİJj isi i İLAj

Hj-âLJU> d L / j il^ _? i i_*j Hâlik-i Kâinat, Habibine emrediyor."t * J *

Ey Habibim Sallâllâhû Aleyhivessellem, bu İslam ve Kur'an, Rab-

binin dosdoğru yoludur. Böylece ümmetine tebligat yap. Ldkai J ıi

<JjJ-Sj j_lJ o Î JV l Tafsil ettik âyât-ı beyyinatı, tezekkür eden an­

layanlara. Kur'an'dan kim istifade eder ancak iman edenlerdir.

Kur'an, bütün mahlûkata gelmiştir fakat iman etmeyince istifade

edemiyor.

127- (JjİA-Rj i jjÎS"" Iaj j*j f-g/j J-iP Jw»Jl j l i f-g-J

'_gjj JJLp pJ_LJl jlS f-g Darussselâm, Cennetin ismidir. Onlar

için Rableri katında Darusselâm, selâmet yurdu cennet vardır. j*j

J j—U-ij I j j lİ î_Aj »gİJj  llâh-û Teâlâ, onların işledikleri hayırlı iş­

lerden dolayı dostu ve yardımcısıdır. İltifat ediyor Cenâb-ı Âllâh;

"Siz amel ettiniz de veriyorum" diyor.E „ o „ o o £ „ „

128- J l j_ ' J&jl.^>l J_i j-^Jl j— Î-j fj-Jj

cT -iJ ' j-^ f —*JÎjJjİ J l- fj

Page 80: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

442 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

E y H a b i b i m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m ü m m e t i n e b e y a n e t .

e a a a Ap _ J j O g ü n ü k i  l l â h C e l l e C e l â l û h û , i n s - i c i n n i h e ­

s a p i ç i n h a ş r e d e r , h u z u r u n a i h z a r e d e r . O g ü n j - ^ J l j - i l i L J c i n -

£ o° * } » s* s o 'l e r e d e r l e r k i ş e y t a n l a r a ; (_ r - j ' ^ l j - i J l J " S i z i n s a n l a r ı n

ç o k l a r ı n ı i ğ v a e t t i n i z . S i z s e b e p o l d u n u z , o n l a r ı y o l d a n ç ı k a r d ı n ı z . "

l _ A j ( Î J J l J l _ 3 j İ n s a n l a r ı n e v l i y a l a r ı , H â l i k - i K â i n a t ' a b u y u r u r l a r k i

o >o 0 0 r- 0 0a r z e d e r l e r ; , ^ - ! ! . U L ^ A j i U - j j ^ ^ J l j - i " O n l a r y a l n ı z b i z i

y o l d a n ç ı k a r m a d ı l a r . B i z b i r b i r i m i z e y a r d ı m e t t i k d e b u d a l a l e t e

^ & s s '—■t s ag i r d i k . U - J c J i ş - l ^ U l L l L > - l L l i J - j j S e n i n t a y i n g ü n ü n e d e b u g ü n

\

y e t i ş t i k . " H â l i k - i K â i n a t , c i n l e r e d i y o r k i ; " S i z i n s a n l a r ı n ç o ğ u n u

i d l a l e t t i n i z , b u g ü n c e z a s ı n ı g ö r ü r s ü n ü z . " O n l a r d a d e r l e r k i ; " B i z

h e p b i r l i k t e b i r b i r i m i z d e n y a r d ı m g ö r d ü k d e d a l a l e t e g i r d i k . B i z e

b i r d ü n y a h a l k e t g i d i p i m a n a m e l e d e l i m . " F a k a t r e d d o l u p k a -

3 a s s sb u l o l m a z . İ - i o j i i j l İ J l J l - 3 B u g ü n m e s v a n ı z , y e r i n i z c e h e n n e m d i r .

H e m d e l _ L i . j _ > j d U - e b e d i o l a r a k i ç i n d e k a l a c a k s ı n ı z . * L Î l _ i J l

b S ^ s s t< o i l İ l l â Â l l â h ' ı n i r a d e e t t i ğ i k i m s e b a ş k a . İ - J - P f - l S S - t Ü L j j O l S e n i n

R a b b i n , H â k i m ' d i r . S u n u n d a a l i m d i r , h e r ş e y i b i l i r m a l û m a t ı v a r .

H i k m e t s a h i b i d i r , b i l e n d i r .

129- OjJ-jSo IjjlS la ^Jjj lLU.ÂJ"j

D ü n y a d a d a z a l i m l e r i b i r b i r i n e t e r b i y e e d i y o r , y a p t ı ğ ı m a a s i -

d e n d o l a y ı . A h i r e t t e d e i t i r a f e d i y o r l a r . " C i n l e r y a l n ı z y a p m a d ı l a r .

B i z b i r b i r i m i z e y a r d ı m e t t i k , d a l a l e t e g i r d i k " d i y o r l a r . Z a l i m l e r d e n

b i r k ı s m ı n ı , b i r k ı s m ı n a b ö y l e m u s a l l a t e d e r i z .

Page 81: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 443

130- » İlip 6 j - i i »-&i j —5 »-ktj »Jî <_r-sjlj j* J l j - l ü Lj

.İsi ^JıP /sl^A IjJ/S I j j* » J^ jj JUÜ » İO j5 :£ j <-s-f/J1

j_ jji/S Ij_S/S»—$jî» 4 ı isî(^-i-PIjJ-4—Aj /-IsJJl«j-p'J

0 0 $

^r-SVlj ([j_^l j - L Ü Lj Ey cin ve insan cemaati, J —-5 »-&Ij »Jl

size peygamberler gelmedi mi? »_x ii Sizden, sizin cinsinizden' s l * t ' ' > *

peygamber gelmedi mi? »-x .jL P B izim bu âyât-ı beyyi-

natımızı size beyan etmediler mi? I j_ i »-x^^ *Uü » J^ jj ı ij j Bugü-JI A ^

ne mülâki olacağınızı size söylemediler mi? b - î s l ^JiP ujl -A IjJtS

Artık orada tam cehenneme gidecek cihettir, inkâra mahal kal­

maz, itiraf ediyorlar. Kendi aleyhimize şahitlik ederiz ki; "Peygam­

ber de geldi, ahkâm da tebliğ edildi. Nefsimiz bizi bu yola çevirdi.9 & f 0 9'" s **'"

/IsJJI Sj-UJI »-pj-^j Dünyanın hayatı mağrur etti bizi." ^JlP

j - j j io Iji/S »^sl »-g-ıİSl O vakit kendi kendilerine nefisleri için şe-

hadet ederler ki iman etmediler, kendi kabahatlerinden idi. Pey­

gamberlerin tebligatı da ve söyledikleri de var.

131- O j i i / p / « i i î j » i L ı d i 4 i d 5 j f c » tOî d j î

} S 9 * S \^j-âJI d - i p d_j5 »-İ d)l d J î Böyle peygamberleri gön­

dermek ve bu ifadeleri beyan etmenin sebebi budur ki bilsin­

ler muhakkak Âllâh CelleCelâlûhû, »_Lkj j-JI d -i-p d J j »J

zulm ile hiçbir memleketi helâk etmez, zulm ile hiçbir insanı azap-

landırmaz. Herkes amelinin cezasını görür. Ojls/P /^ iilj Ehl-i gafil

olur da peygamber göndermeden de ceza vermez.

' * , Us ' ' i , s s * s i £ s s ' * t* '132- O j i - ı * . j / ı P J i / * - ^d-5 / i j I j i ı P / l i t ^ j / ^ 5 i J C J j

Page 82: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

444 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

X ' s oÛj-li/P /_4UIJ Biliniz ki herkes için, gerek ehl-i cennet için,

gerek ehl-i cehennem için. Ehl-i cehennemin derekâtı var, ehl-i

cennetin derecâtı var. 8 derecedir ehl-i cennet, 7 derekedir ehl-i

cehennem. I j-L-P ÛL) Yaptığı amelden dolayı, L_lP J-s/L L J j /—jJ

Û j-H u senin Rabbin gafil değildir onların yaptığından.

133- /» f j j J u j - j J i U L i J j f i İ A İ u I I ûi i ı^ J j ı j i ı d d j j

j —j j J-I p —9 İ-Jji j —j fü-LSİ /_ıT İL-L

5-U-JJI j ! ^^JUl d ı j j j Ey Habibim, senin Rabbin ganidir, halkın

taat ve ibadetinden ve imanından. Onlara taat teklifi ancak kemâl—• j o o 3 0 % o .

bulmaları içindir. İ L İ /j f.TjJ^ j_j J ilA -LL jJ fjxl®ju L İ d)! İsterse

bir anda sizi yok eder ve sizden sonra yerinize dilediği bir kavmi

yaratır. j- jji- l p - î İ-Jji j_ j fi'LLsİ L_lT Nasıl sizi başka bir kavmin

arkasından halk etti, sizi de götürüp sizin arkanızdan da başka

bir kavmi halk eder. Nasıl ki sizi de bir başka kavmin neslinden

meydana getirdi.

134- f is i /jj o J ûjJ-PjJ lj Ûl

Biliniz ki size va'dedilen azap, kıyamet, hesap muhakkak ge­

lecektir. Cennet-i cehennem, hepsi Va'd-ı İlâhi'dir. Siz, Allâh'ı aciz

bırakamazsınız kaçamazsınız.£

135- j_ j ûj_U.*j c3 j_ li J —j/P -Sl _ -S-j/ -j ^J-P Ij-J-l-Pİ p_5 /—j J - î

Ûj^LkJI £_1İJ J «-Si j l j J I İ —Iî/P «J Ûj—&

a ' • -»p j Lj J-3 Ey Habibim Ekmelerasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem,

ibret için onlara söyle. "Ey kavim f_xss/£j> ^JıP Ij-ll_Pl elinizden ge-

Page 83: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 445

® i sleni yapın, jo/P . j l ben de yapacağımı yapıyorum. ûj-iiLS Jsj-lS

jl s $ }Bundan sonra bir gün gelir göreceksiniz, j'jJl <-p/P AJ üj_f j_0 iyi

akıbet kime olacağını göreceksiniz." üj-iJ/kJl £_iij V AJl Muhakkak

Âllâh CelleCelâlûhû, zalimleri iflah etmez. Zalimler kurtuluşa ere­

mezler, zalimler felâh bulamazlar.

136" Ü 1j_i IjJ/iLâ /_y -ı Ş _LjVlj tLlj_>Jl j _a ijî /_i) Ü 1j_l_)L>-J

/-oj ül ^Jl J-â f-g-j/S"j_iJ ü/S /_«-â LL.5i.5>'"j_jü 1 Jl_&j f_.gi.py~ 0 ~ , İ İ '-*1

üj_if^ti /—o «■/—*•» f gJOj . J 1 j j j-g-® Ü ü/S

i \ü ij_i-L- j Onların kabahatlarının bazıları; Âllâh'a tahsis eder-

0 * * sler, /-L-aS ^/JüVlj d->j.j>J1 j_o l î /-ia onların ekmiş olduğu bazı zi­

raatları ve bazı hayvanları. "Âllâh'ın malıdır" diyorlar. "Bize haram

olur" diye yemiyorlar. f_gi_Py ü IJ -A 1 j—J/ S "Bu Âllâh'ın malıdır"

diyor, "bize helal değil bize haramdır" diyor./Is/Sj-L IJlaJ Bir kısmı

da diyorlar ki "bu da şerik tuttuğumuz ilâhlarımızındır" derler.LiS

ÜÜ J l j - a i J-S lgj/S’j_ iJ Ü/S "Şeriklere tahsis edilen mal, Âllâh'a

verilmez. fgj/S'j_A J1 j_ a j j_gi ü ü/S /J>j Şeriklere ait olan Âllâh-û

Teâlâ'ya erişmez. Ama Âllâh-û Teâlâ'ya ait olan ortaklarına erişir."

Ü j - i f o /-0 */_ Ne çirkin hüküm veriyorlar!

137- f i j i j ı j f i j / r j i . j i i j-^ j^üJi j_o j j j o j İ S ' j

ü jj_ & /_oj f i j J « jİL uo ü ; / l j-Jj f g i o i j - i i y j

* \ * sOJJS 'j Nasıl ki tezyin edilmiş bu küfürler onların gözünde. jJ5

s '* * s o *f_AiVj1 J J lS j ı^ j- L U l j_o j-;ixJ Bunun gibi, ortakları (şeytanlar

veya puthane hademesi) müşriklerin birçoğuna (fakr korkusu tel­

kin ederek) evlatlarını öldürmeyi hoş gösterdi. Hele kız çocuğu

Page 84: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

446 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

o l u r s a . f g l l P I j _ İ J L Ü j f - i j S j i İ f i j / S j - i . T â k i o n l a r ı h e l â k e

d ü ş ü r s ü n l e r , d i n l e r i n i k a r ı ş t ı r s ı n l a r , t e ş e v v ü ş e u ğ r a t s ı n l a r . « L Î - j J j

O S J \ yyO j ^ - i â j / J > j f -  j j j a j - l i i U A l i l B u n l a r ı n h e p s i  l l â h ' ı n i r a d e s i , h a l k

e t m e s i y l e o l u r . E ğ e r  l l â h h a l k e t m e z s e , t a b i b u n l a r y a p a m a z .

E ğ e r k i i n s a n i r a d e s i y l e z u h u r e d e r f a k a t C e n â b - ı H a k k ' ı n d ı r . İ h ­

t i y a r l a o l d u ğ u i ç i n , o n u n d a i ş t i r a k i n i s p e t i n d e c e z a v e r i r . E y H a ­

b i b i m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m a r t ı k s e n , o n l a r ı i f t i r a l a r ı y l a b a ş

b a ş a b ı r a k .

138- f ^ P ^ « l l s J i / _ J i l k J f / - i s i â l i I j - J / S j

« ı ^ a î ı L g ı İ P i ı f _ ^ ı 5 j J - S i j f / - i s i j f L i S i j

O j j — s i İ j — s / S / _ « _ > 4 _ : İ . p

r £ c s * "f L I s I T J l _ Â I j _ J / 3 j O n l a r , s a ç m a d ü ş ü n c e l e r i n e g ö r e

d e d i l e r k i ; " B u e k i n l e r v e h a y v a n l a r h a r a m d ı r . « U s j > J I / g Ü t ; J

İ I İ p « İ ^ ı ı g l i p i ı ^ ı O j j j î J f / ^ i j / - i j j g i f H i j

B u n l a r ı d i l e d i ğ i m i z d e n ( p u t h a n e h a d e m e s i n d e n v e e r k e k l e r d e n )

g a y r i s i y i y e m e z . V e ş u h a y v a n l a r ı n ( B a h i r e , S â i b e v e H â m ' ı n ) d a

a r k a s ı n a b i n m e k v e y ü k v u r m a k h a r a m d ı r " d e d i l e r . B i r t a k ı m d a ­

v a r l a r ı d a  l l â h ' ı n i s m i n i a n m a d a n b o ğ a z l a d ı l a r . ( İ l â h l a r ı a d ı n a k e ­

s e r l e r . ) B ü t ü n b u n l a r ı , H a k T e â l â e m r e t m i ş t i r d i y e i f t i r a e d i y o r l a r .

I j i / S / - t  l l â h - û A z i m ü ş ş a n , b u i f t i r a l a r ı y ü z ü n ­

d e n y a k ı n d a o n l a r a c e z a l a r ı n ı v e r e c e k t i r .

139- ^ - İ P f j — L - j j j S j J Â ■ ^ İ L > - f / _ * j V l a i _ . A û j - k j ^ - î / - » I j J / î j

4 J > İ £ / S j _ î 4— : i f _ g i  - L » ^ j — N O j / - ^ I j j İ

? \ ' 9 S '

r ^ r

Page 85: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 447

Lx—Ijjl j_—ij Ls5j?JJ l-^J/— ^LüVI ûJl.a (Oj- j -S IjJ/Sj

" B u h a y v a n ı n k a r n ı n d a k i y a v r u , h a l i s e r k e k l e r i m i z e d i r . H a n ı m l a r a

d e ğ i l d i r , k a d ı n l a r a h a r a m k ı l ı n m ı ş t ı r " d e d i l e r . î-ijij^ OJİj Ö l ü o l a ­

r a k d o ğ a r s a b u y a v r u , t/?J_A A-ıS f-js e t i n d e n y e m e k t e k a d ı n e r ­

k e k o r t a k t ı r . f- j lg j O n l a r ı n k e n d i l i k l e r i n d e n " b u h e l a l b u

h a r a m d ı r " d i y e v a s ı f l a n d ı r m a l a r ı n d a n ö t ü r ü , Â l l â h o n l a r ı n c e z a s ı n ı

v e r e c e k t i r . f - J i jL-£>- A_jl  l l â h - û A z i m ü ş ş a n , H a k i m - i  l i m ' d i r .

H e r ş e y i y e r l i y e r i n e h a l k e t m i ş t i r , h e r ş e y e d e â l i m d i r .

X 0 S s } * ^140- f j *jj L.i Ijij^J f_J“i f— iJfjI Ij-Îâd j-;JjI j-,**—- J-i

j_j.Ja.ji lj_sl? L j Ij_L J_i <üil ^-Ip tlj-aSİ «üil

x x x "T xJ_~J- J 3 H a k i k a t e n h ü s r a n a g i r d i l e r . ____a>SV_J| 'j-lai j-j-JÜ E v l a ­

d ı n ı k a t l e d e n l e r , f-Li j_!İj /ji-. i l i m s i z s e f a h a t l e f-jîjj /_i Ij-ij—J

Alil  l l â h ' ı n k ı s m e t e t m i ş o l d u ğ u h a y v a n ı , r ı z k ı k e n d i l e r i n e h a r a m

e d i y o r l a r . <ül . _Li tIJ_aSl B i r d e  l l â h ' a i f t i r a e d e r l e r , "  l l â h e m r e t ­

" ı ' , ,m i ş b u n u " d i y e . Ij-lis J 3 O n l a r d o ğ r u y o l u k a y b e t m i ş l e r , 'jil? L-iJt(j-j.Ja.ji h i d a y e t e d e g e l e c e k d e ğ i l l e r d i r . B u n l a r s o n r a d a n n e d a m e t

e d i p d e i m a n a d a g e l m e z l e r .

141- ^jjjlj J-SelJlj O/_iûjJ.ii J-J- J O/_iûjJ.ii O L l— /—LSİ ^JJi j—fcj

(j-i Ij-i? <j/_L.a j_;-pj /jj/_L.a O/—®_jJIj Oj-aj jJlj A-l? LiÎıSti

4 ——J J A_j| IjSj_*j J j aÜ_s<a>- j-_j Ajâ>- Ij__jIj j_ljI İÜ aj—!

^ j - ^ 1

H â l i k - i K â i n a t , i m t i n a m k a b i l i n d e n m i n n e t o l a r a k v e r d i ğ i n i ­

m e t l e r i b e y a n b u y u r u y o r . E y b u n i m e t l e r i k e n d i n e h a r a m e d e n !

Page 86: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

448 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

Ben, yalnız bunları size ihsan etmedim. Öyle nimetleri halk edip

verdim ki hadd-i hesaba gelmez. Hangisini haram ediyorsunuz.

^ U l yk j Öyle bir Âllâh'tır ki o ll> - l ü l size halk ediyor bir ta­

kım bağ-u bahçeler. Onlar oLA jJA .i bazıları yer üzerinde; kavun,

çilek, karpuz gibi. o lA jJA .i j l i j Bazıları da yukarı doğru; buğday,

arpa, elma, hurma gibi olanlar. ^j>-Jlj J-:^lilj Ziraat, ehemmiye­

tine binâen bildiriyor. Ü S İ L İL i^ i Bakınız bu nimetlerin hangisini

ağzına alsan, lezzetleri aynı değil. O jü y lj Zeytin; zeytinin yetmiş* s }

faydasını saymışlar. Ol—ijJ lj Nar; her cihetiyle faydalıdır. l^ l- is ii» ^<jLİ£i J_Ip J Bunların yenmesi, şekilleri, lezzetleri ayrı ayrı birbir­

lerine benzemez. Renkleri, kokuları hepsi ayrı ayrı halk olmuş- 0 * K

lar. Hepsi de size helal edilmiş. 7j_Jo \j_LS' Emrediyor Cenâb-ı

Hak; "Yeyiniz onun hasılatını. aiUks- j_J i- lS lj_ 1 j JJLâl İSİ Hakkı­

nı, zekâtını hasadı zamanında veriniz." Bu ayet hurma ile üzüme-i ® '

aittir. l j i j_ lj J j İsraf etmeyiniz meselâ hepsini verip de kendiniy o jı s ^

mahrum etmek yapmak. jJ j_ L İ J l J i i l A llâh-û Teâlâ, is­

raf edenleri sevmez.

142- Oİj i j at-j-S-J J j 4ül î_S.3jj l_«i İj-İj l_A j j j ÂJja.?- LjoJI j)-ij

^ JJlP û O ı i ı l n

J i j _ i j Yine Nimet-i İlâhiye, haram ediyorsun kendine

ama ne nimetler var. U j i i - Bir takım hayvanları halk etmiş, ham­

le salih. Sığır, deve, merkep gibi hayvanlara yükünü yükletir gö­

türürsün. L i- j i j Bir takım hayvanları da ufak halk etmiş hamle

salih değil, onların yavruları. 4aj\ î- S îj j L Ij-iJ Ey insanlar, Allâh

CelleCelâlûhû bunları size ihsan etmiş bu nimetleri, Âllâh'a iftira

Page 87: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 449

etmeyiniz, Nimet-i İlâhi'den istifade ediniz. "Bu haramdır, bu he­

laldir" diyerek kendiliğinizden bir hüküm yapmayınız. İ j - L î j j

JlialJül .“.ılj W Şeytanın hutuvatını, tarikını, kalbe olan ilkiatına

tâbi olmayınız. Şeytan diyor size, "bu helaldir, bu haramdır." U l

j-j-» JJl-P f—x J Çünkü şeytan, adaveti zâhir düşmandır, beyyin'ül

adavedir. Âllâh'ın emrine karşı bir şeyler çıkarır, öyle ise şeytanı

dinlemeyiniz. Âllâh emrediyor bunlar helaldir.

143- fj—>- jj—jjüJi j j j tA.jı j-*j ( j^ ı ju -Ji j» j' ij ı ^ pi-Aj

Jj » JL j - j & j l f Î -^ lİAIİ-I Î_»j j - j ^ j l fi

o J ^r-lj$l Â_jil Sekiz çift var ki jliJl JLİaJI j_» koyundan iki (erkekS ' i - o " ’ ® / î T 9 ^

dişi,) j-jl^l >HJl j-»j keçiden de iki (erkek dişi.) fj_>- j-JjiiJl J-*)l'ö s s ' s s s , s

jJ-j-B j l fi Erkeği mi haramdır, dişisi mi haramdır 4JÜ1P l-IAIİ-I IJ>I

j4l±j j l fL>-jl yoksa iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı" o } * ° .» -haramdır? j_JiUs ' J u i (Jl 'Juu Bize söyleyiniz hangisi ha­

ramdır. Tabi bir şey diyemezler. Dalâletlerini bilsinler içindir.

144- j l fj j -jjiiJl tJ-5 -2 1 j ^j (j-^1 tJ-* 1 <3“»j

İ l » w j îj î l J J , fiIİf|İ j - j ^ l fl^jj j-j-İP L u l i - l l_»j

»J.P j-j-*-J yiLÜl j ajj Î-jii <ül _İP j-s-il <j-A» İ-kl j-Ai İJ-g/

(j_^lkjl f jü l ^ ig j i l (Jl

d o ^0j - j i l J^ jl j-»j Deveden iki (dişi-ibil, erkek-nâkaa) j_ÂİJI j_»j

j-IlSl sığırdan iki (erkek-dişi) j-IIİijl fj fj__>- <j_JJi’',İ!l J_5 bunla­

rın erkeği mi haramdır, dişisi mi haramdır fL>-jl UİP LlAiLİ>l î_»I

j - l j i j j l yahutta iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı ha­

Page 88: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

450 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

r a m d ı r ? Y â n i f i k r i n i z b â t ı l , Â l l â h s ö y l e m e m i ş . K e n d i n i z d e n u y d u r ­

d u ğ u n u z d a ö y l e b â t ı l d ı r k i c e v a p v e r e m e z s i n i z . J İ J 4 A » J L 1 S » I

t i i ' ' a - A c a b a s i z h a z ı r m ı y d ı n ı z ? I j — ^ - i ü l » - k ^ J î l  l l â h ' ı n , s i z e v a s i y e t

e t t i ğ i n e ş a h i t m i o l d u n u z , ( Â l l â h b ö y l e t a v s i y e e d e r k e n s i z , O ' n u n

S o ^ 0 ^y a n ı n d a m ı y d ı n ı z ? ) L Ş j s < ü l ^ _ i P ^ j - l i l j - l i » - i k i j l i B u h a l i s b i r

i f t i r a d ı r  l l â h ' a k a r ş ı , b i r i l i m v e h ü c c e t e d a y a n m a k s ı z ı n , h a l k ı i d l â l

O ^ s de d e n k i m s e d e n d a h a z a l i m k i m o l a b i l i r ? »Jlp J - l l i l J - * 4 J H a l ­

k ı i d l â l e d e r m a l û m a t ı o l m a d a n , j - ^ J / k j l p _ â J I ^ J u ^ i J ^ i l O l Âllâh

C e l l e C e l â l û h û n e f s i n e z u l m e d e n l e r i h i d a y e t e g e t i r m e z .

145- O j C O J l U — » p i k ^ - i - P ’ l i c S - J I c S - ^ I / - i s-® J - î J ( S

j i i / L l i J î j . J -5 i i j i ^ > 1 - » j j J î ^ j L l i L i S J î İ l l i

»- >-5 5j-İp d --5 d ) / - i a l p J j j _ l p j _ k i s l ( j _ l i o < ü l

s* * ' t ~ ~ ° *l i j A » £ - > • j j l l i A - î î - I J J - 3 E y H a b i b i m E k m e l e r r a s û l S a l ­

' y s 'l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m b u c a h i l l e r e , b u a h m a k l a r a , M e k k e m ü ş ­

r i k l e r i n e d e k i b a n a d a K u r ' a n - ı A z î m ü ş ş â n n a z i l o l u y o r . B a n a n a z i l

o l a n b u K u r ' a n - ı A z i m ü ş ş â n ' d a b u h a r a m l a r y o k , i l ü a j » - p i k ^ J L P

b i r k i m s e y e s e b u n l a r ı h a r a m d e ğ i l d i r . A n c a k h a r a m l a K b u n l a r d ı r

l i l i O j - £ j O İ J l m e ğ e r k i ö l ü i s e k e s i l m e d e n ö l ü r s e o z a m a n h a ­

r a m d ı r . L > - j i _ l i L i S J l Y a h u t k a n , a k a n k a n j - j y l — » - - > J . J l y a h u t

d o m u z e t i , 5 n e c i s t i r b u ç ü n k ü n e c i s t e n h a l k o l m u ş t u r . J l

* „ " E i S >l 2_ l i Y a h u t f ı s ı k s a h i b i , f ı s ı k s a h i b i k i m d i r ? o « ü i l J - a I B a ş k a s ı

i ç i n o n u n a d ı n a b o ğ a z l a n d ı ğ ı , Â l l â h ' t a n b a ş k a s ı a d ı n a b o ğ a z l a n ­

d ı ğ ı . Â l l â h ' t a n b a ş k a s ı a d ı n a k e s i l m i ş o l a n h a y v a n , o d a f ı s k t ı r .

B u n l a r d ı r h a r a m o l a n l a r . j k £ ? l j l i İ l t ı r a r a d ü ş e n y â n i ö l ü m h a l i n e

g e l i p d e y i y e c e k h e l â l b a ş k a b i r ş e y b u l a m a y a n , o s e f e r d e

Page 89: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 451

b a ğ ı o l a n b i r s e f e r d e ğ i l s e y â n i m e ş r u o l a n b i r h ü k ü m e t i n a l e y h i n e

t u ğ y a n e t m i ş d e ğ i l a L P V j y a h u t d ı ş a r ı ç ı k ı p d a h a l k ı s o y u c u d e ­

ğ i l s e , b u h a l d e y o l d a k a l m ı ş , p e r i ş a n o l m u ş b i r ş e y b u l a m a m ı ş s a

b u n a d a ö l m e y e c e k k a d a r c a i z d i r . J j i - P O - J j ü / i S e n i n R a b -

b i n e y H a b i b i m , g a f u r d u r m a ğ f i r e t e d i c i d i r , z a r u r e t i b i l i r , z a r u r e t

m i k t a r ı n a c e v a z v e r m i ş t i r . R a h i m d i r , m e r h a m e t s a h i b i d i r .

146" / _ L a j > f ___ - _ * J i j j - j 2 - ü 1 j — o j ^ j S / - L a j > ' j ^ L i j - j j J l ^ _ i p j

h i * ; > - 1 / _ o j l L j 1 j : > J l j l / i i j j g L C . < - i i : > - / - O V l / i g a j i - A f g ; i P

ü j - S a / . ı a J / - j l j f g ; * ? ; f - i / i j y ; - O J î f k * - >

1ja/i j jJ J l J p j B i z A z i m ü ş ş a n , y a h u d i l e r e h a r a m e t t i k o n l a r ı n

E \ f S ik i t a b ı i l e . j J L JS U-oj:>- T ı r n a k s a h i b i , b ü t ü n t ı r n a k l ı h a y v a n l a r ı

? 'o oh a r a m e t t i k f-LU lJ j-£?1 j- o j i n e k , s ı ğ ı r , k o y u n c i n s i h a y v a n l a r ı n

i ç y a ğ ı n ı . l l l j jg .L cJLi>- /_0 Vl /i£0j> i. f_g İP Haj^- M e ğ e r k i s ı r t ­

l a r ı n a v e b a ğ ı r s a k l a r ı n a y a p ı ş a n v e y a k e m i k l e r i n e k a r ı ş a n y a ğ l a r

s s * o *m ü s t e s n a . f k L , h_i£i-1 /_0 jl L i l j » ' jl B a ğ ı r s a k l a r ı n ı n t a ş ı d ı ğ ı y a

d a k e m i ğ e k a r ı ş a n y a ğ l a r h a r i ç , b u n l a r ı h a r a m e t m e k d e o l a n l a r a

b i r c e z a d ı r . ____ i/Li^^ O J İ O n l a r ı n y a p t ı ğ ı z u l ü m d e n d o l a ­

y ı b u y u r u y o r C e n â b - ı H a k , o n l a r a b u n i m e t l e r i h a r a m e t t i k . U lj

Üj- a/.aJ İ h b â r ı m ı z d a v a ' d i m i z d e h a k v e h a k i k a t t i r c e z a s ı n ı g ö r e ­

c e k l e r . B i z e l b e t t e d o ğ r u s ö y l e y e n l e r i z .

Y a h u d i l e r i n b a z ı p e y g a m b e r l e r i ö l d ü r m e l e r i , f a i z y e m e l e r i v e

 l l â h ' ı n h a r a m k ı l d ı ğ ı b a z ı ş e y l e r i h e l â l s a y m a l a r ı y ü z ü n d e n ,  l -

l â h - û T e â l â o n l a r a c e z a o l a r a k h a y v a n l a r ı n i ç y a ğ l a r ı n ı h a r a m k ı l ­

m ı ş t ı r .

Page 90: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

452 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

147- j-â-Jl j - i ij_j J j l i ^ l j l _!>-5 j î f—S05 J —âS îij-jJİT Ol_S

j_ - ij? İ J l

Il^Jo û'-i Ey Habibim Ekmelerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem

seni tekzib ederlerse l i _ J J l_— 5 j î f-xJ5 J-âS cevap budur. Âllâh

CelleCelâlûhû rahmeti vasia sahibidir, hata edenlere derhâl ceza

gelmez, mühlet veriyor ki belki tevbe eder imana avdet eder J Jo x o £ j!

j__;ij>tUl p-âJI ( j- i S jJ Onun be'si, onun azabı da mücrim

kavimlerden uzaklaştırılamaz. (Gerçi azabı ta'cil etmez, mühlet

verir fakat ihmal etmez. Hiç kimse Azab-ı İlâhi'yi mücrimlerden

men edemez.)

148- l _ i i J j L-SJ/j I J j /i?”j—Al /-i 4ül t/_A jJ lj?j_Al j —;UI Jj-â.-—o i- 'i-

J-A J jj /l_Ij—i l î -a. f-jL-î j - i j-J'J Jl d-J J? t^_A j - i

J ı f ü ı Oıj j l u J ı O j-ijls Oı L ü a ^ i- jS i f i i j _ i f l ı i i

♦. -» > s Oj-* j-Sej

Ij^J-Al j j J J I cJjâ-- Şirk yapanlar diyecekler ki 4xıl t/-A jJ eğer

Âllâh bizim şirkimizi istemeseydi, bizim bu yolumuzu istemeseydi

/l?J_Aİ L_i tabi biz şirk yapmazdık, /-jjljl J J âbâ-û ecdadımız dai» x ^

böyle. tc>-A <j-i /-ü j— J J Bu haram olan şeyleri de nefsimize ha­

ram ettik, onları da hiç yapmazdık. Demek ki bizim yaptığımız,

Âllâh'ın istediğiyledir. f-jLİ3 j - i j-jJJI JL.J.J Böylece onlardan”” > -■ i

önceki ümmetler de peygamberlerini tekzib etmişlerdi lj-.3lî __a^ i ° 3/l_^lJ azabımızı görünceye kadar, sonunda azabımızı tattılar. J_ î

H ! a J-j—aS f J i j_ i f J A İ i JJ* Bunlara cevap; Var mıdır sizde bir

ilm-i malûmat ki Âllâh buna razıdır. Yanınızda kitap ve hüccetten

Page 91: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

b i r ş e y v a r m ı ? V a r s a b i z e ç ı k a r ı n a ç ı k l a y ı n j y i J l û j^ ^ ûl a n c a k

b â t ı l o l a n b i r z a n n a , f a s i t o l a n b i r z a n n a t â b i o l m u ş l a r . J l f J i l û'J

Û j - i ^ S i z z a n d a n b a ş k a b i r ş e y e u y m u y o r s u n u z v e s i z s a d e c e

y a l a n s ö y l ü y o r s u n u z .

H e r ş e y i h a l k e d e n A l l â h ' t ı r , ş e r r i d e h a l k e d e n O ' d u r , h a y r ı

d a h a l k e d e n O ' d u r . F a k a t ş e r r e r ı z a s ı y o k , h a y r a r ı z a s ı v a r . H a y ı r

y a p a n d a n r a z ı d ı r , ş e r y a p a n d a n r a z ı d e ğ i l d i r . P e k â l â n e y e h a l k e t ­

m i ş t i r ? H â l i k o l d u ğ u i ç i n k u l u n u i m t i h a n e d i y o r .

K i O fi

En'am Sûresi • 453

149

O fi3 JU O sÜ^JI « lU İJJ E y H a b i b i m E k m e l e r r a s û l S a l l â l l â h û A l e y ­

h i v e s s e l l e m s ö y l e , A l l â h i ç i n d i r h ü c c e t - i b â l i ğ a ( t a m v e k a t ' i b ü r -

h a n . ) A l l â h ' ı n h ü c c e t i k u l ü z e r i n d e ; k i t a p , K u r ' a n , p e y g a m b e r g ö n ­

d e r d i , m a l û m a t v e r d i , h e l a l v e h a r a m ı b e y a n e t t i , i m a n v e k ü f r ü

b e y a n e t t i a r t ı k b u n l a r ı b e y a n e t t i k t e n s o n r a k u l , b u n l a r a e h e m ­

m i y e t v e r m e y i p d e k e n d i f i k r i y l e b e n d e v a r ı m d i y e r e k y a n l ı ş y a ­

p a r s a c e z a s ı n ı g ö r e c e ğ i m u h a k k a k t ı r . j^^lıî-İ f-CJgJ £/—> Jİİ E ğ e r

A l l â h i r a d e e t s e y d i b ü t ü n i n s a n l a r h i d a y e t e g e l e c e k l e r d i . Ş e y t a n ı ,

c e n n e t i , c e h e n n e m i h a l k e t m e z d i . İ r a d e - i İ l â h i y e ' d i r . F a k a t o v a k i t

n e o l u r d u . B i r h ü k ü m d a r v a r a m a h i ç b i r m ü c r i m e c e z a v e r e c e k

k u d r e t i y o k d e m e k o l u r d u .

S i ^ S fi o , fi "’P fi 'jj s ® ^150- J - i IjJ g — û/-i IJ—a ç 4Üİ ûl ûjJg Lj j-j-Ul f T i I ■ J g — f-L* J —9

ûj_ij^ J j-j'JJij /_ /j / ı j_-j T j_jjjı «.i J-.Aİ j - ıs J j f4 * j jg

Û jJ j^ f-g’S’ f “*J

fTİİJg - f_ U j_ î E y H a b i b i m S a l l â l l â h û A l e y h i v e s s e l l e m s ö y ­

Page 92: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

454 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

le onlara, Âllâh Teâlâ bunu haram etti diye şehadet edecek şa­

hitlerinizi getirin. Iİ_a fj_^ <ü\ Ol Oj-Jg-^ j-j^ l Allâh CelleCelâlûhû

bunları haram ettiğine dair elinizde bir hüccetiniz varsa, Tevrat-ı> S 6 *

İncil'den bir hüccetiniz varsa getiriniz görelim. I j jL g lû J Bu ayet­

lerden sonra eğer onlar bir şey getirip gösterirlerse, J - i

İ-4*i ey Habibim hiç onlara iltifat etme,lj_jjo j jÂJI *lj-Al £_^ "Jj

L-j/J/j âyât-ı beyyinâtı tekzib edenlerin heva ve hevesatına tâbi

olma (arzu ve isteklerine uyma.) Sj__>-Jl> O j- iijj J j —j-Âilj Ahirete

iman etmeyenler, âyât-ı beyyinatı tekzib edenler ahirete iman et­

meyenlerdir. İ_Aj Onlar, Rabbine muadelet yaparlar,

şerik koşuyorlar.

151- jJJJ i JJ ijj i l i l o i jJ j_ İj "JÎ İ & İ P j fj_^ l i tJ JÎ ijjias J j

ijjjis J j j ^ J- ii j i f-^ J j i ij-kâs J j İSLTJ-İ

J l 4ül fj-*-^—‘-il ^»»îıil Ij-İi 2j J j ıj-^j l-ij l-^li j gk L i ^^-^ijUl

OjİJLaj ,_S.iıJ i_> îSSj. »j lj

Hâlik-i Kâinat, burada on madde beyan ediyor, beşini emir ile

beşini nehiy ile. Haram hangisidir? Âllâh'ın haram ettiğidir. Helal

hangisidir? Âllâh'ın helal ettiğidir. Hiç kimse bir şey için kendi­

liğinden helâldir haramdır diyemez. Biz ancak Kur'an'a tâbiyiz.o 0 f

Cenâb-ı Hak, on madde ile beyan ediyor. IjJUû J J Ey Habibim Ek-j! ^

melerrasûl Sallâllâhû Aleyhivessellem onlara çağır, de "Geliniz J i if ' t ) s

ben okuyayım bildireyim size, İ-xIlP ^ j fj-*- l-i Rabbinizin ha­

ram ettiğini size bildireyim. I t lA i> i jS j l i J l Âllâh'a şerik koşma­

yınız, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. u LJJ- l j_JjJlJJljj İkincisi;

Page 93: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 455

_ „ o ' * ' o' * 2° * 'ana babaya ihsan et, iyilik edin. ,3J_0l j_« V j Evlat-

' S jl j!larınızı da fakirlik korkusu ile öldürmeyiniz, î-*b lj j J ü sizi

de onları da rızıklandıran biziz. Dördüncüsü; ^^»IJÜl IjJj-âS V j ke-

bâir günahlara yaklaşmayın. j-k j lOj Igia j_gk 10 Zâhir olan kısım;

katil, zina, sirkat, yalan. Batın olan kısımlar; haset, kibir, ucûp

bunlara yakın olmayınız. V' 4ü 1 fj_» jül 1 j l lâ j V j Al-

lâh-û Teâlâ'nın katli haram ettiğine, haram kıldığı cana kıyma­

yın meğerki (kısas gibi) hak ile olsun. Hak olan ölümden murad; \ 1 \

dinden dönmek, kısas ve recim icap eden zinadır. o ^-C-^j f-cJ i

A llâh CelleCelâlûhû bununla sizi tavsiye ediyor, emrediyor

Ojiâ-i5 tâ ki taakkul tedebbür edesiniz. Hak buradadır, asıl hayatta

buradadır.

152- 1 j i j l j a l i l ^ J» j_ l» l ^ J L VI f ^ l jLO IjJjâS V j

î_Jİİ iSlj l* i_ ij VI H İ S c i J f ö V L - l ü L 6 l> - J lJ J ^ ı

f ü j o î - L i j îJbS Ij-ijı 4İ 1 ı ^ j J j s ıS 0^ j J j i j J ıP i i

j _ l» l ^-J/j Sil --J1 J/-0 Ij jâS V j B i r i s i v e f a t e t t i a k r a b a ­

l a r ı n ı z d a n y e t i m l e r i k a l d ı , o n l a r ı n m a l ı n a a h s e n s û r e t t e t e k a r r u b

e d i n . M a l ı n ı z ı n a s ı l m u h a f a z a e d i y o r s u n u z , o n u n , y e t i m i n m a l ı n ı

i * , > a id a o s û r e t t e m u h a f a z a e d i n . a l i l ^-JIj ^ -l» B u d a d a i m i d e ğ i l , o

y e t i m b a l i ğ o l u n c a y a k a d a r . O n b e ş y a ş ı n ı g e ç t i m i , y e t i m l i k o r t a ­

' ' ' 0 i s 0d a n k a l k a r . (J_ldjI 1j_i_jlj B e ş i n c i d e ; ö l ç e k t e h i l e o l m a s ı n 01$-—J lj

£ o 't a r t ı y ı a d a l e t l e y a p ı n . B u n l a r d a d a h i l e y a p m a y ı n ı z . L U L A d a ­

l e t l e ö l ç ü n ü z IgL-ij Vl l____1İ5 <ol_Kj V i m k â n d â h i l i n d e , o t e k l i f l e r

v a r d ı r . İ h t i y a r - ı n i y e t i n b o z u k o l m a d ı k t a n s o n r a g ü c ü n ü s a r f e t t i

Page 94: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

456 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

mi, üst tarafını Âllâh'a bırak. Asıl sû-i niyet olursa fena olur. l î l j

f_aiî Bir de mahkemelere gittiniz mi şehadet için. Ne zamanki

söylediniz, bir hüküm için bir şehadet için mahkemeye gittiğinizj!

zaman IjJ jlİIS adalet ediniz, doğru söyleyiniz. l î Ol? j—JJ Eğer 3 o' în o >v

ki şehadet edilen akrabanız da olsa, lj_3jl 4üI J^-jijJ Â llâh'a karşı

yaptığınız ahd-i muahedeyi ifa ediniz. Âllâh'a karşı muahede ne­

dir? İman ettik Kur'an'a, kabul ettik ne demek? Bütün emirlerit \ 2 \

gücüm yettiğince ifa edeceğim, amel edeceğim. a _> f—Sw >J f-x J i

OjJ-?JJJ f i d i ) Â llâh CelleCelâlûhû bununla sizi emrediyor. Tâ ki

siz tezekkür edesiniz, müttaiz olur anlarsınız.

153- 3 j-iaS J-~ JI lj-ij.ij J j aj-i-j/S /L-.â.'i- i —-kİj*9 I J - i O'js t S } $ S t \ } \ i-Oj— f_kî i j f_kn^J f-k jî A. ; - j —i

/—-â£_Li . - k l j g IJlİ OIJ Muhakkak ey insanlar, bu baştan ge-" ' E s -

çen on madde, müstekim olan benim yolumdur dinimdir. aj-iJlSs } s *

Buna tâbi olunuz, J i- U l I j i—aj J J başka yollara yüz çevirmeyiniz.■t > s * , ,‘Aİii-^ j - i f-x j 3 j- ia i Sizi, Âllâh'ın yolundan çevirir. Başka yollara

gittiniz mi, bu yoldan ayrılmış olursunuz. f_ x liJ f_x—gj f_xJi

Oj-âı5 Bununla Âllâh CelleCelâlûhû emrediyor, belki takva ile Âl­

lâh'ın huzuruna gidersiniz. Âllâh-û Teâlâ korunasınız diye size

bunları emretti.

154- J İ J jL -g İJJ j J j - i ^Jül LSU i 4 AİSÜI ^_^ji L-l^i f j

<Oj— fHh*5 t f - j ü !_!*“5J ^ l_ ij t—_"A

0 9/' 5; iıl» l_^ l < - ji Ll-Sl f-3 Biz Mûsâ Aleyhisselam'a kitap gönder­

dik. Tevrat'ı beyan ediyor Cenâb-ı Âllâh, beyan ettikten sonra

Page 95: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

aynen bizim olur. j^-A J £ J J - r sai’jJ j - l^ l i j ü l ^_ip L i H Tevrat

münzel olan kitapların en mükemmeli idi, hükmü nesholmuş sona

ermiştir. Bizim için amel edilecek bir kitap değildir. Ahsen sûrette

gönderdik mufassal olarak, l_l 5J _i j hidayete vesile ve rah­

met olarak gönderdik. O j-iijj »-4-5 j/- 1ş »-4İ*J Belki o zamandaki

insanlar, Rabbinin likası ile iman etsinler, bâse, sevaba ve ikaba

kavuşacaklarına iman etsinler.

En'am Sûresi • 457

Y155-Oj-l>-j j »SCJüJ IjÂjIj ojiL-ö/i d^L-i o/iiySİ i/ iS " I jLftj

O L liy î i l I S I j _i j Bu Kur'an, mübarek bir kitaptır gönderdik9sana ey Habibim. i^ L l i Mübarektir, birçok hayır ve menfaatler

S - f İvardır. o j^ / i O'na tâbi olunuz, amel ediniz. I j^ lj Küfürden ken-

l > i *dinizi muhafaza ediniz. O j-İ^ ji »-xi.*J Onunla Merhamet-i İlâhi­

ye'ye nail olursunuz. Muhalefetten sakının ki rahmet olunasınız.

156- j_p /-İs Olj /-ii-ıS j i j - j s i/ k ■i'p t-',/-*CiI Jy-Sİ /-lİİ Ij-ij2j d)1

;i lA J i5S

/.HİS (j_i j-ISİsU» ^_ip ^/-s^JI Jy-Sİ /-İsi I jJ jiJ d)î Hâlik-i Kâinat

beyan ediyor. Bunlar evvela Rasûl-û Ekrem'e diyorlardı ki; "Bizim

için nasıl Tevrat nazil olmuştur, bizim de bir kitabımız olsaydı oku­

yacaktık. Biz gidip de yahudilerin kitabını okumayacağız. Yahut

da bizim bir kitabımız olsaydı, biz onlardan daha ziyâde o kita- ^ e o 0

bın hükmüne tâbi olacaktık. j - J jü U »4*—— I5S j_p LİS (Olj Biz onu

anlamaktan gafil idik, onların lisanını bilmiyorduk ve okumadık

anlamadık."

157- » jr;£ »4 L t f ü ı ü& j 4 A.KJ1 u ı ip j^ ı d i j j jı

Page 96: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

458 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

t 4Üİ o/_jL> tl->.J_5r j — r__J- I (j—«i — j-» ÂJLjj

♦ * O '- ^ 0 0- ^0/-«j I__JI j_iJ I *j-l /-'3/ji <j_p Oj-i J1-* j-jJ I ı /-g--p

Oj-âJL. j Ij-j/S

_Ai£JI UlÛP Jj-sl /.sİ j-J IjJjâS ji Y i n e d i y o r d u n u z b i z e d e b i r k i -

o \ s ' ~^ *t a p n a z i l o l u r s a , f 4 1 » JlÂI lixJ b i z o n l a r d a n d a h a z i y â d e h i d a y e -

} * «—• o §t e y a n a ş ı r ı z . İ ş t e f-S*Û*- J ^ ş i m d i s i z e K u r ' a n g e l d i . f io j j.»

B e y a n d ı r R a b b i n i z d e n b u K u r ' a n , h i d a y e t t i r d a l a l e t t e n t e -

9 ' 6 ' sd e b b ü r e d e n k i m s e l e r e v e âJJ-jj t â b i o l a n l a r a r a h m e t t i r . fJıkl j_lâ

«Sil o/Jl> J J l-S j-l» B u h a l d e , b u K u r ' a n ' ı t e k z i b e d e n l e r d e n k i m

d a h a z a l i m o l u r , â y â t - ı b e y y i n a t ı t e k z i b e d e n d e n d a h a z a l i m k i m

Ö * S Q *•o l a b i l i r , LglPl3jl_Mj i ' r a z e d e n d e n d a h a z a l i m o l a b i l i r m i !

' ,, j, ^Ujs/JI j P j-j-iJI B u n d a n s o n r a y â n i a h i r e t t e c e z a l a n d ı r ı r ı z .

 y â t - ı b e y y i n a t ı b ı r a k a n , i ' r a z e d e n , o n l a r ı c e z a l a n d ı r ı r ı z a m a n a s ı l

s *a z a p ? _IjıJüI *j_l E n ş i d d e t l i b i r a z a p i l e c e z a l a n d ı r ı r ı z . B u d a U o

OjâJL IjS/S o n l a r ı n y a p t ı ğ ı i ' r a z d a n d o l a y ı d ı r , a z a b ı n e n ş i d d e t l i s i

i l e c e z a l a n d ı r a c a ğ ı z .

158- 2_*j jl d —jj jl â_*jü_«JI Ol JI Ojj k'J j -

«J / gs/ajl /-lis J J/-ji f j_j t“J/-ji

di I j j^ ı j J İjli- ^/aji d - i S Jİ j l i j-» c j J j b

Ojj-Ml»

AjCdlJI d)l JI Ojj k ' j j - İ n t i z a r e d i y o r l a r . A z r a i l g e l s i n d e

r u h l a r ı k a b z e t s i n d e o v a k i t m i i m a n e d e c e k l e r ? O z a m a n e d i l e ni> , o o* t s s y, s- *i m a n ı n k ı y m e t i y o k . dUjj o/JI yaJu ji dLJj -jtJ ji R a b b i n i n

e m r i i l e b a ş l a r ı n a b i r a z a p g e l i r d e o n d a n s o n r a m ı i m a n e d e ­

Page 97: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 459

cekler yahutta kıyametin bazı alâmetleri zuhur ettiğinde mi iman' ' i o * o

edecekler? dU-j û >/_JI -slŞ çJ-J Kıyamet alâmetlerinin bazıları

zuhur edince, /gS/ljl HİS JilŞ J hiç kimsenin imanı fayda vermez

ona. J J j j-jC-J^I Evvel iman etmedikten sonra, sekerat-

taki imanın faydası olmaz. ij—lrî- /-g-S/lşi _S C - l T Jl Yahut iman et­

mediği halde bir hayır yaparsa, o hayrın da faydası yok. IjJMSl J î

Ûjj /_j| Ey Habibim, onlara söyle siz intizar ediyorsunuz, biz

de onu bekliyoruz. O vakit kurtuluş bize, helâk sizedir.

159- Ln l s f_g- -j c _l L*-;—— Ij__slTj f_g-iş,i lj—îji j-j'jJI ûl

ûj— ij-s/T /_!.> f f i 4İii f-*jji

f-.g-l;'5 Ij_S_Ji j_j^l d)! Onlar ki dinini terk etmişler, tefrikaya dü­

şürmüşler, bazı maddeleri kabul eder, bazı maddeler için bu be­

nim aklıma uygun gelmez diyenler. Kendini ve aklını bir şey zan-i> X X

nediyor. «. _- fgL> C - l /£!— I jSlTj Ey Habibim onların ıslahına

çalışma, onlar iman etmezler, küfür üzerine gidecekler. Sen onlara

taarruz etme, cezasını görecekler «Sil ^Jl f-AJjİ /-İsi Onların emri,

işi ancak Allâh'a kalmıştır. û y l^ lyju L l.if4 4 l.jfi Sonra Cenâb-ı

Hak, onların yaptığını onlara haber verir. Yâni nasıl haber verir,

cezasını verir ki yerleri cehennemdir. (ayet Mekki - mensuhtur)

160- ^j—>0 J_9 4J_;_ıJ/j «■/-:>- j-jJ L-g-Jlijl j—L-P «J-İ İl—ı>t!/j «■/—>- j-j

Û j-lü ş J f i J /4 İ L J i

E x o 'V 0 —LgJlül J_ıP «LU 5LL>JL £/->■ jJ> Kim ki bir haseneyi getirirse,

ona on misli sevabı var. Hasene nedir? Demişler ki lâ ilâhe illâl-

lâh Muhammedûrrâsûlûllâh. Birinin seyyiat-hasenatı hesapta

Page 98: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

460 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

b i r o l u r s a , R a h m e t - i İ l â h i y e s e b k a t e d i y o r . B i r a m e l y a p ı y o r , o n

m i s l i s e v a p v e r i l i y o r . B i r f e n a l ı k y a p ı l ı r s a , o n a b i r m i s i l c e z a v e r i l i ­

y o r . B i r h a y ı r m u r a d e d e r y a p m a z s a , b i r h a s e n e y a z ı l ı r . B i r f e n a l ı k

m u r a d e d e r y a p m a z s a , y a p a m a z s a g ü n a h y a z ı l m a z . Ç ü n k ü R a h ­

m e t - i İ l â h i y e g a z a b ı n a s e b k a t e t m i ş t i r . H â l i k - i K â i n a t i y i l i ğ i y a p a n

d e m i y o r , i y i l i ğ i g e t i r e n d i y o r y â n i h a l i s o l a n d ı r . o l _ L J l > * L > - j i j

S e y y i e y i g e t i r e n I f l L * V I J J a n c a k m i s l i i l e c e z a l a n ı r . J L ij

O j U k j Z u l ü m g ö r m e z l e r , ( s e v a p l a r ı e k s i k v e r i l m e d i ğ i g i b i a z a p l a r ı

d a a r t ı r ı l a r a k z u l m e u ğ r a m a z l a r . )

161- j A j _ > \ ^ _ i i L - J L - j ^ j - j - â s — l İ l ? l j _ ^ » ^ J l ^ - j j ^ - i j J L A ^ “ - " J İ J “ *

# o ° E O

j _ L « i l j j _ i O / J l _ i j l _ î . j . ı > -

_ _ l > l J j _ î S ö y l e e y H a b i b i m E k m e l e r r a s û l S a l l â l l â h û A l e y h i -

v e s s e l l e m , " B e n b e ş e r o l d u ğ u m h a l d e , b e ş e r i m a m a . _ j j , * _ _ i j a A

d o ğ r u y o l a C e n â b - ı H a k y e t i ş t i r d i b e n i , j - â l - L i - k l j — ^ ^ _ _ i | s ı r a t ı

m ü s t e k î m e y e t i ş t i r d i b e n i . B e n d e b e ş e r i m s i z i n g i b i , L U L l o

' ' E # t a ' 1"'m ü s t a k i m b i r d i n e s a h i p e t t i . B u d a j i O l J L > j L L ■ l » j ____j A j _ > \ « L - i i

j j ^ j - L l i l İ b r a h i m A l e y h i s s e l a m m i l l e t i k i h a n i f e n , h a k k a m a i l , d a ­

l a l e t t e n i s t i k â m e t e m a i l , h a k i k a t e m a i l . M ü ş r i k l e r i n i d d i a e t t i ğ i g i b i

ş i r k , o r t a k k o ş a n l a r d a n d e ğ i l d i .

162- j j j . ı i l a J l ‘ Ü i ^ j l ı i j ( ^ L > c i j ^ ! S _ L . j j O l J ^ s

S ö y l e e y H a b i b i m , b e n i m n a m a z ı m , ^ S — L i b e n i m i b a d e t i m ,

tb e n i m h a y a t ı m , b e n i m ö l ü m ü m , h a l i s h e p s i  l l â h i ç i n d i r .

Page 99: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

En'am Sûresi • 461

3J d^j— j Öyle Âllâh ki şerik ve naziri yok. oJ_*1 d ü iu j  llâh t ' ' '

tarafından ben bununla emrolundum. Tefvizi ûmûr etmeye, halis

olmaya, bütün ibadet ve taatim ile hayatım. Âllâh'ı takdis etmeyeO ) s

emrolundum. j j J L L İ J l J j l U lj Ben bu Müslümanların evveliyim.

Her peygamber ümmetinin evvelidir.

164- j l J i —-‘— j j J i i j j-*j î-jj ^ l j-j- ' J “5

lA/ '■K4 I-j-i '-KA: j -» '-N ’J ^ ı J j ^ 1 Jj j sJÛlj Jj-3 j j Î-4jrİP'

J j—â-İİJ j /»—İ-Iİ

0} s ^ O f nL/J> ^-*jl -oil J_İPİ J —5 Söyle Ey Habibim. Âllâh her şeyin Rabbi

iken ben, ondan başka Rab mi arayacağım. Her şeyi halk eden

Âllâh'tır. IglİP j l c r î'5 J i —-_ * j 'j j J i i j > j* j Her nefsin kes­

bettiği amel, hayır ve şer hepsi cezası ve mükâfatı o nefsin üzerine o o § **

yükleniyor. ^JJ-l Joj s jjlj Jj-3 " j j yâni tahmilü nefsün. Hiçbir nefse

hamledilmez, yüklenmez başkasının günahı. Hiçbir insana, diğer

insanın günahları yüklenmez. »:£*>-J» f-K/j ^ Jl f i Ondan sonra

hepinizin rücuu Âllâh-û Teâlâ'yadır. Jj-iİîAS 4_ji ' J Ü Î_A_> ' jK i l I j j

Bu dünyada ihtilaf ettiğiniz din, iman gerçeklerini o zaman görür­

sünüz. Uyuşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir.

165- OÎr>-Jp yS-AJ (3_ji £_İ J j f j j i ''-KJ-a>- İJ i j_Aj

y s j q 5 i U ^ ^ j^ â 4 j °j l» ^

j f j j l û l J J İ - '_Kİ*J>- < İJI j_Aj O Âllâh'tır ki sizi yerde halife

yaptı. Rasûl-û Ekrem Sallâllâhû Aleyhivessellem'in zamanı saa­

detinde vazifeleri dört idi. a) Âllâh'tan Vahy-i İlâhi'yi alırdı. b) Al­

dığı vahyi izah ederdi. c) İnfaz - icra ederdi d) Kalplere tasarruf

Page 100: çUüJl EN'AM SÛRESİ · lekler de tesbih ve tahmid ederek inmiş. Ve bunu gören Rasûlûl- lah Sallâllâhû Aleyhivessellem, "Sûbhane Rabbiyel Azîm" diye secdeye varmışlardır.

462 • Cemaleddin Arvasi (Parlakışık) Hayatı ve Eserleri

e d e r d i . R a s û l - û E k r e m ' i n v e f a t ı i l e b e r a b e r v a h i y m û n k a t ı o l d u .

D i ğ e r ü ç v a z i f e d e v a m e t t i . H u l e f â - i R â ş i d i n ' i n h e p s i n d e a l e s s e v i -

y e d e v a m e t t i . ( İ m a m E b û B e k i r , Ö m e r , O s m a n , A l i , H a s a n , H ü ­

s e y i n R a d ı y â l l â h û A n h û m ) H u l e f â - i R a ş i d i n ' d e n s o n r a b u ü ç v a z i f e

a y r ı a y r ı ş a h ı s l a r a t a k s i m o l d u . H i l a f e t o t u z s e n e d i r , o n d a n s o n r a

h ü k ü m d a r l ı k t ı r . oLî-^S ı 3 $ - * S i z i n b a z ı l a r ı n ı z ı , b a ­

z ı l a r ı n ı z d a n d e r e c e i t i b a r i i l e ü s t ü n k ı l d ı k . M a l i l e c â h i l e m e r t e b e

i l e m a n e v i y a t i l e A z a m e t - i İ l â h i y e ' y e d e l a l e t e t m e k i ç i n ; h e r k e s i n

r e n g i n i f i k r i n i b a ş k a , b o y u n u a k l ı n ı b a ş k a b a ş k a h a l k e t t i . K u v v e t - i

o -*1 t ' ~ . *k u d r e t i n t e k e m m ü l ü n e d e l a l e t e t m e k i ç i n d i r . »-x.pl L i ^-i » -S jii;

B u n u y a p ı y o r  l l â h , t a k i s i z i i m t i h a n e t s i n , i m t i h a n d a n n a s ı l ç ı k a r ­

s ı n ı z ? S i z e v e r d i ğ i n i m e t l e r d e n d o l a y ı s i z i i m t i h a n e t m e k i ç i n d i r .

_LftJl f e - - d_Ş5 Ol  llâh C e l l e C e l â l û h û ' n ü n i k a b ı , â s î o l a n l a r a

s e r i d i r . »-.»5 5j-İ*J U-SIJ M ü ' m i n l e r e m a ğ f i r e t i f a z l a d ı r , r a h m e t i d e

ç o k t u r f a k a t a z a b ı d a v a r d ı r . H â v f v e r e c â d a n h i ç k i m s e s a l i m o l ­

m a m a l ı d ı r . Â l l â h - û A z i m ü ş ş a n ( i m a n e d i p s a l i h a m e l l e r i ş l e y e n l e ­

r e ) m a ğ f i r e t v e r a h m e t e d i c i d i r .