Türk Hususi Hukukunda Muvazaalı Muameleler

248
ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ YAYINLARINDAN . 105 Dr. T u r h a n ESENER Ankara Hukuk Fakültesi Medenî Hukuk Doçenti TÜRK HUSUSÎ HUKUKUNDA MUVAZAALI MUAMELELER HUKUKÎ MAHİYETİ — HÜKÜM VE NETİCELERİ İTİMADA MÜSTENİT MUAMELELERLE MUKAYESESİ KANUN İHTİLAFLARI FAKÜLTELER MATBAASI— İSTANBUL, 1956

Transcript of Türk Hususi Hukukunda Muvazaalı Muameleler

  • ANKARA NVERSTES HUKUK FAKLTES YAYINLARINDAN . 105

    Dr. T u r h a n E S E N E R Ankara Hukuk Fakltesi Meden Hukuk Doenti

    TRK HUSUS HUKUKUNDA

    MUVAZAALI MUAMELELER

    HUKUK MAHYET HKM VE NETCELER TMADA MSTENT MUAMELELERLE MUKAYESES

    KANUN HTLAFLARI

    F A K L T E L E R M A T B A A S I S T A N B U L , 1 9 5 6

  • KISALTMALAR

    Der. Ankara Barosu Hukuk Dergisi Adliye Ceridesi Adalet Dergisi Ankara Hukuk Fakltesi Dergisi Ankara Hukuk Fakltesi Mecmuas Alman Hukuk Usul Muhakemeleri Kanunu Alman Meden Kanunu Ad geen eser Ad geen makale Ad geen tez Band Baknz Borlar Kanunu madde Bltter fr zrcherische Rechtssprechung cilt Considerant eviren Dalloz hebdomadaire Dalloz periodique Esas - Karar fkra Fransz Medeni Kanunu Fiches juridiques Suisses Hukuk Usul Muhakemeleri Kanunu Hukuk Dnyas bidem 'ayni yerde' svire Borlar Kanunu icra fls Kanunu stanbul Hukuk Fakltesi Mecmuas svire Medeni Kanunu stanbul Barosu Dergisi stanbul Baro Mecmuas Le journal des tribunaux Karlatrnz Madde, Numara madde

  • M.K.m. : Muk. . : mtea. : OLG : Rev. trim : R.G. : R.g. no : Sir. s.

    Sem. Jud. SJZ t. Tat. Yarg. Kar. Tem. H.D. Tem. H.U.H. Tem. T.D. Tem. . . D. Tere. T. . Kl. T.K. Tem. Kar. Tev. . K. "ZbJV 2 S R

    Medeni Kanun madde Mukayeseli itihatlar Mteakip Die Rechtsprechung der Oberlandesgerichte Revue trimestrielle de droit civil Entscheidigungen des Rechsgerichts in Zivilsachen Resm Gazete Le Recueil officiel Sirey sayfa La semaine judiciaire Schweizerische Juristen-Zeitung tome Tatbikatta Yargtay Kararlar Temyiz Hukuk Dairesi Temyiz Hukuk Umumi Heyeti Temyiz Ticaret Dairesi

    ; Temyiz icra iflas Dairesi : Tercme

    Trk tihatlar Klliyat Ticaret Kanunu Temyiz Kararlar

    : Tevhidi itihat karar Zeitschrift des bernisehen Juristenvereins Zeitschrift fr schvveizerisches Recht

  • *t

    NDEKLER

    NSZ 1

    B L M I

    MUVAZAANIN UNSURLARI VE NEVLER

    Tarif 1

    FASIL I. TARAFLARIN DAHL RADELER LE BEYANLARI ARASINDA KASD UYGUNSUZLUK 7

    1. rade ile beyan arasndaki uygunsuzluk 7 2. rade ile beyan arasndaki uygunsuzluun kasd olmas 10

    FASIL II. NC AHISLARI ALDATMAK NlYETl . . . . 11 1. Muvazaa niyeti 11 2. Muvazaa ve hile 12 3. Muvazaa ve kanuna kar hile 13

    FASIL III. TARAFLARIN ARALARINDA MUVAZAA HUSUSUNDA ANLAMALARI 20

    1. Muvazaa anlamas 20 2. Muvazaa ve cidd olmyan beyanlar 24 3. Muvazaa ve kayd zihn 25 4. Muvazaann mmkn olmad haller 2S

    FASIL IV. MUVAZAANIN NEVLER : 1. Mutlak muvazaa - Nisb muvazaa 41 2. Hukuk muamelelerin illetinden muvazaa 43

  • VIII

    B L M n MUVAZAANIN TARAFLAR ARASINDA TEVLT ETT

    HKM VE NETCELER Problemin vaz' 49"

    F A S I L I. MUVAZAALI (ZAHR) M U A M E L E 49* 1. Muvazaal akdin hkmszl 4T 2. Muvazaal akdin hkmszlnn tevli t et t ii neticeler 54

    F A S I L I I . GZL (HAKK) MUAMELE 59 1. Gizli akdin muteberl ii 6;)" 2. Ksm muvazaa veya akdin ar t la r nda muvazaa . . . . 62" ? 3. Nisb muvazaa ve hukuk muamelelerde tahvil 69""

    FASIL III. EKLE BALI AKTLERDE MUVAZAALI AKT LE GZL AKT ARASINDAK KARILIKLI MNASEBETLER 71

    1. Gerek muvazaal akitte ve gerek gizli akitte ekle riayet edilmi olmas 7T

    2. Muvazaal akitte ekle riayet edilmemesine mukabil gizli akitte ekle riayet edilmi olmas . 73"

    3. Muvazaal akitte ekle riayet edilmesine mukabil gizli akitte ekle riayet edilmemi olmas 75:

    FASIL IV. MUVAZAANIN TARAFLARDAN BRS TARAFINDAN SBATI 81

    1. Kanunun muayyen bir delil ile isbatm emrettii muamelelerde muvazaann isbat . . . . . . . . 84"

    2. Doumu muayyen bir resm ekle bal muamelelerde muvazaann isbat 8T

    3. sbat veya doumu muayyen bir ekle bal olmyan muamelelerde muvazaann isbat . . . . . . . . 89'

    B L M ffl

    MUVAZAANIN NC AHISLAR BAKIMINDAN TEVLT ETT HKM VE NETCELER

    Problemin vaz' . . . . " Sfc

  • x:

    FASIL I. MUVAZAANIN NC AHISLAR TARAFINDAN DERMEYNI . 91

    1. Muvazaa dermeyan edebilecek olan nc ahslar . . 91 2. nc ahslarn muvazaa davas 102 3. Muvazaann nc ahslar tarafndan isbat . . . . . 109-

    FASIL II. MUVAZAANIN NC AHISLARA KARI DER-MEYANI 113

    1. Muvazaa sebebiyle butlann nc ahslara kar dermeyan edilmesi 113

    2. Muvazaa sebebiyle butlann nc ahslara kar dermeyan edilebilmesi prensibinin istisnalar 119-

    FASIL III. B.K.m. 18 t. 2 MUCBNCE BR ALACAI HSNNYETLE TEMELLK EDEN NC AHISLARIN MUVAZAAYA KARI HMAYES . . . . . . 126

    1. B.K.m. 18 f. 2 ile nc ahslarn himayesi . . . . 126 2. B.K.m. 18 f. 2 nin tatbik art lan 129 3. B.K.m. 18 f. 2 nin tatbik sahas . 136-

    B l t M IV

    MUVAZAA LE TMADA MSTENT MUAMELELER ARASINDA KARILIKLI MNASEBETLER

    Problemin vaz'

    FASIL I. TMADA MSTENT (NANLI) MUAMELELER 1. timada mstenit muamelelerin tarif ve tarihesi . . 2. - timada mstenit muamelelerin hukuk mahiyeti . . 3. timada mstenit muamelelerin hkm ve neticeleri ,

    FASIL II. MUVAZAA LE TMADA MSTENT MUAMELE LERN MUKAYESES

    1. Muvazaa ile itimada mstenit muameleler arasnda ben zerlik ve farklar

    1 2 . Muvazaa ve muhtelit itimada mstenit muameleler (fidu ciae cum creditore)

    144

    144 144 146-148

    152r

    152*

    155

  • X

    3. Muvazaa ve hakik itimada mstenit muameleler (fiduciae cum amico)) 166

    FASIL III. MUVAZAA VE NAM-I MSTEAR ARASINDA KARILIKLI MNASEBETLER 174

    1. Genel olarak nam- mstear 174 2. Fransz Hukukunda muvazaa ve nam- mstear (prete-nom) 175 3. Trk-svire Hukukunda muvazaa ve nam- mstear . . 176

    B | L M V MUVAZAALI MUAMELELERE TATBK EDLECEK KANUN

    Problemin vaz 189

    FASIL I. DEVLETLER HUSUS HUKUKUNDA RADENN MUHTARYET PRENSB 190

    1. radenin muhtariyeti prensibi . 190 I 2. Taraflarn tatbik edilecek kanunu sarahaten gstermemi

    olmalar hali 194 3. Trk hukukunda mukavelelere tatbik edilecek kanun . . 200

    FASIL II . MUVAZAAYA TATBK EDLECEK KANUNUN TAYN 203 1. Mutlak muvazaa ve itimada mstenit muamelelere tatbik

    edilecek Kanun 203 2. Nisb muvazaaya tatbik edilecek Kanun 205

    NETCE 216 BBLYOGRAFYA 221

  • N S Z

    Muvazaada, taraflarn iradelerini karlkl ve biribirine uygun surette izhar etmeleri neticesinde muvazaa mukavelesi (anlamas) olarak vasflandrabileceimiz iki tarafl bir hukuk muamele vcude gelmektedir.

    Acaba byle bir mukavele hukukan muteber midir?

    Hukuk nizam, akit serbestisi prensibinden mlhem olarak, ahslara karkkl mnasebetlerini istedikleri ekilde tanzim etmek imkn ve selhiyetini bahetmektedir.

    Fakat, itima cereyann iddetle kendisini gstermee balad bir devirde, iradenin mutlak bir surette hkim olmasna imkn yoktur. Bu cereyana gre, ancak itima tesant kaidelerine uygun olan bir irade beyan hukuk netice tevlit edebilir. Bu bakmdan, mukavele serbestisi, ms-bet hukukun tayin ettii hudutlar dahilinde rnevzuubahis olur.

    Muvazaann esasn tekil eden mukavele, akit serbestisi prensibinin hudutlan ile tahdit edilmi midir? , .

    Muvazaa ile taraflardan birisinin ahs haklarna bir tecavz bahis mevzuu olamaz. nk, burada nc ahslar istihdaf edilmektedir.

    Dier taraftan, mevcut bir hukuk durumu hakikate tekabl etmeyen cal bir muamele arkasnda gizlemek mme intizamna, ahlk ve daba aykn telkki edilemez.

    u halde, bizatihi muvazaa hukuka aykn bir muamele deildir. Muvazaann hkm ve neticeleri nelerden ibarettir? Hususiyle, mu

    vazaal muameleye istinaden bir hak iktisap etmi olan nc ahslarla, gizli akdin mevcudiyetini dermeyan eden kit taraflar arasndaki menfaatler ihtilf nasl telif edilecektir?

    ite, bu gibi meseleler kanun vazlann tedenberi megul etmitir.

    Son zamanlarda, svire Hukukunda, Roma Hukukunun itimada

  • 2

    mstenit muamelelerinin (actes fiduciaires) tekrar rabet bulmas, aslnda mudil bir mefhum olan muvazaann hudutlarnn tayin edilmesini daha da gletirmitir.

    Muvazaal bir tasarruf muamelesinin itimada mstenit ve binnetice muteber olan bir muameleden tefrik edilebilmesi iin, ma'ksada elverili kstaslar tayin etmek lzmdr.

    4

    Btn bu meselelerin pratik ve nazari ehemmiyeti zerinde durmaya lzum yoktur.

    Hukukumuzda, isvire Borlar Kanununun kabulnden sonra daha ok muvazaann isbat hususunda neriyat yaplmtr. svire doktrininde de muvazaay etrafl bir ekilde inceleyen bir tez veya eserin mevcut olmad mahede edilebilir.

    Bu durum karsnda, meselenin gln tamamen mdrik bulunmakla beraber, bu mevzuda yaplacak bir tetkikin nazari ve ameli ba-krndan faydal olaca dncesiyle1, muvazaa mevzuu zerinde bir etd yapmay uygun bulduk.

    isminden de anlalaca vehile, bu etdmzde mnhasran Trk-svire husus hukukundaki muvazaal muameleler zerinde durulacandan dier hukuk sistemleri tetkikahmzn dnda braklmtr.

    ' Maamafih, bir meselenin halli hususunda Trk-Isvire Hukukunda kabul edilebilecek hal suretleri zerinde tereddt hasl olduu zaman mehaz kanunun mlhem olduu Alman hukuku ile Fransz Hukukunda cari olan sistemlerin mukayesesi ihmal edilmemitir.

    Etdmzn plnna gelince: Evvel, Birinci blmde unsurlar, tesbit edilmek suretiyle muvazaa messesesi, kanuna kar hile, ciddi ol-myan beyanlar ve kayd zihn gibi mefhumlardan tefrik edilmitir.

    Muvazaann hkm ve neticeleri ise ikiye aynlarak taraflar arasnda tevlit ettii hkm ve neticeler ikinci blmn, nc ahslar bakmndan tevlit ettii hkm ve neticeler de nc blmn mevzuunu tekil etmektedir.

    Drdnc Blmde Muvazaa ile itimada mstenit muameleler arasndaki karlkl mnasebetler tetkik edilmi ve her iki messeseyi biribi-rinden ayracak kstasn tayin edilmesine gayret olunmutur.

  • 3

    Nihayet, memleketler aras ticar faaliyetlerin artt u son zamanlarda muvazaa muhtelif kanunlann atmasna sebeb olmaktadr. Hkim yabanc bir unsuru ihtiva eden muvazaal bar muamele karsnda kald zaman acaba hangi kanunu tatbik edecektir ? imdiye kadar ne Hukukumuzda ve ne de Avrupa Hukuk edebiyatnda incelenmemi olan bu orijinal mesele sonuncu blmde tetkik edilmitir. Muvazaaya tatbik edilecek kanunun tayininin bizatihi muvazaa probleminden aynlamyaca dncesi bizi bu meseleyi de tetkik etmee sevketaitir.

  • TtRK BtlSUS HUKUKUNDA MUVAZAALI MU AMELELER

  • BALANGI

    MUVAZAANIN HUKUKt MAHYET

    t

  • B L M ! I

    MUVAZAANIN UNSURLAR VE NEVLER

    Muvazaay, taraflarn nc ahslar aldatmak maksad ile ve fakat kendi hakiki iradelerine uymayan ve aralarnda hkm ve netice tevlit etmeyen bir grn yaratmak hususunda anlamalardr, eklinde t> rif edebiliriz.

    Bu tariften de istihra edilecei vehile muvazaann unsuru mevcuttur:

    1 > Taraflarn dahili iradeleri ile beyanlar arasnda kasd bir uygunsuzluk.

    2) nc ahslar aldatmak niyeti. 3) Taraflarn aralarnda nc ahslara kar cali bir grn ya

    latmak hususunda anlamalar.

    Bu unsuru teker teker tetkik edelim :

    1 FASIL I

    TARAFLARIN DAHLl RADELER LE BEYANLARI ARASINDA KASD BR UYGUNSUZLUK

    1. irade e beyan arasmdaki uygunsuzluk

    Bir kimsenin muayyen bir hukuk neticeyi (Rechtsfolge) elde etmek hususundaki iradesi, hukuki muamelelerin karakteristik vasfn tekil eder. Bu iradeye, netice iradesi (ErfolgS:Geschftswille) veya taraf iradesi (Prtervville) denilmektedir. Psikolojik ve deruni bir mefhum olan irade, izhar edilmedike hukuk muamelelerin teekkl iin kfi gelmez.

  • 8

    te deruni iradenin aa vurulmasna irade beyan (declaration de vo-lonte) diyoruz.

    u halde, her irade beyan biri deruni bir mefhum olan irade1 dieri ise harici bir mefhum olan beyandan terekkb eder. rade beyan sayesindedir ki muhatab o iradeye ttla kesbeder.

    Normal olarak bir hukuki muamelede irade ile beyan birbirine uygun olur. Fakat bir ok hallerde hukuk muamelenin i ve d cephelerindeki mutabakat tam deildir. Yni, irade ile beyan birbirine uymamaktadr2.

    Hukuk tarihi boyunca hukukular, irade ile beyan arasnda uygunsuzluk bulunduu takdirde bunlardan hangisine itibar olunaca meselesi ile megul olmulardr. Bu hususta sistem ileri srlmtr3.

    1. rade prensibi (Theorie de la volonte) : Eski bir tarihe malik olan bu prensip 19 uncu asnn ilk yarsnda pan-

    dektistler tarafndan ortaya atlmtr.4

    Bu prensibe gre bir irade beyan, ancak beyan sahibinin dahiii -iradesine uygun olduu takdirde, hukukan muteberdir. Grlyor ki bu prensip iradeye beyandan daha stn bir ehemmiyet atfetmektedir5.

    irade prensibi iradenin muhtariyeti prensibinden hareket etmektedir. Hi kimse istemedii bir eyle taahht altna soJkulamaz. Fakat bu netice bugnk hayat ihtiyalarna cevap veremez. Tamamiyle ferdiyet-

    i) Dahili irade de iki unsurdan teekkl eder: a) netice i^desi b) beyan sahibinin iradesini izhar etmek hususundaki iradesi-beyan iradesi (Erklrungs-wille)

    2) Schvrarz, Borlar Hukuku dersleri, cilt 1, (ev. Dr. B. Davran) stanbul, 1948, 34, s. 288; Gnensay, Borlar Hukuku, c. 1, stanbul 1948, 14, s. 85/86.

    3) Bk. Esener, Akitlerin in'ikadnda itimat prensibinin ehemmiyeti, AHFD, 1952, say 3-4, s. 168 ve mtea.

    4) Von Tuhr, Partie generale du code federal des obligations, Lozan, 1933, 36, . 250; von Tuhr, Die Bedeutung des Willens in Zivilrecht, ZSR, 46 (1922) s. 267, ev. Ansay, radenin meden hukuktaki rol Ad. Cer. 1938, s. 1282.

    5) rade prensibi iin Bk. Bosshart, L'interpretation des contrats tez, Cenevre, 1939, s. 45-49; Meier-Hayoz, Das Vertrauensprinzip beim Vertragsabsch-lusses, tez, Zrih, 1948, s. 45-58.

  • 9

    iliin hkim olduu bir srada ileri srlm olan irade prensibi beyan sahibini o kadar fazla himaye etmektedir ki taraflar arasndaki msavat prensibi ihmal edilmekte ve muhatabn hsnniyeti nazan itibara alnmamaktadr.

    2. Beyan Prensibi (Theorie de la declaration) 19 uncu asrn ikinci yansnda birok hukukular irade prensibinin

    ticar emniyet iin bir tehlike tekil ettiini mahede etmiler ve beyan prensibini ileri srmlerdir.

    irade nazariyesinin tam aksi olan bu nazariyeye gre hukukan ehemmiyet arzeden husus, deruni irade deil, beyandr. iBylece irade esasndan (Willensdogma) uzaklatnlarak onun yerine beyan esas (Erkl-rungsdogma) ikame edilmitir.

    Ancak, bu prensibin esas olarak ele ald beyan hukuken mutlak bir kymeti hiz olamaz. nk, beyan ahslar arasnda bir mnasebetin tesirine hizmet eden bir ifade vastasndan ibarettir. Bu bakmdan vastann eksik olmas bir ekil noksandr. Yalnz harici ekle ehemmiyet verilecek olursa esas, ekle feda edilmi olacaktr6.

    Dier taraftan, beyan prensibi, irade prensibinin aksine olarak, muhatab himaye etmekte neticede taraflar arasnda cri olmas lzm gelen msavat esas bu sefer de beyan sahibi aleyhine bozulmaktadr.

    Borlar kanunumuzda bu iki nazariye arasnda mtevasst bir sistem kabul edilmi bu iki nazariyeden bazan birine bazan dierine yer verilmitir7.

    3 . timat prensibi (Vertrauenstheorie) Fikir itibarile eski bir tarihe istinat eden bu nazariye son zamanlar

    da isvire hukukunda rabet bulmakta ve hususile Bale niversitesi Hu-

    6) Cuenod, Delimitation du domaine de l'erreur dans les contrats, tez, Lozan, 1941, s. 15.

    7) Bk. Von Tuhr, a. g. e., I 36, s. 251; Arsebk, Borlar Hukuku, Ankara, 1950, 40, s. 396; Schwarz, a. g. e., 34, s. 289; Gnensay, a. g. e., s. 87 Gene bk. Birsen, Borlar Hukuku Dersleri, cilt, 1, stanbul, 1954, No 128, s. 156.

  • 10

    kuk Fakltesi Profesrlerinden Simonius tarafndan mdafaa edilmektedir.

    itimat prensibi u ekilde izah edilmektedir. Br irade beyanna muhatab olan kimsenin bu beyana, -hsnniyetle, drst ve makl bir insan "a reasondhle man" sfatyla, verebilecei mna hukuk bir kymeti haiz olacaktr9.

    Grld zere muhatab beyan sahibinin hakiki iradesini prensip itibarile aratrmaya mecbur deildir. Bu bakmdan itimat nazariyesi beyan nazariyesine benzer. Fakat, itimat prensibine gre muhatab, beyan nazariyesinin aksine olarak, beyan harfi harfine deil bilkis iin mahiyetini, rf ve deti, beyan sahbinin tabiatn, kendisi ile arasnda mevcut mnasebetleri nazar itibara alarak beyan tefsir edecektir.

    timat prensibi ilk nce muhatabn menfaatlann himaye etmekte sonra da beyan sahibinin menfaatlerini korumaktadr.

    Bir beyana .muhatab olan kimse, evvel hsnniyetle ve kendisinden beklenilen ihtimam gstererek beyan sahibinin hakiki maksadn aratracak, sonra hsnniyetle bu beyana atfettii manaya itimat edebilecektir. Beyan sahibi de, Egger'in dedii gibi, "beyannn hsnniyet kaidelerine gre i hayatnda nasl anlalacak idi ise ona gre anlalmasn ve muamele grmesini ho grmee mecburdur"10.

    2. Irjaie ile beyan arasmdaki uygunsuzluun hasd olmas Muvazaadan bahsedebilmek iin irade ile beyan arasndaki uygun

    suzluun kasd olmas iktiza eder. Baka bir tbirle, muvazaada taraflar baka bir ey dnmekte ve istemekte olduklan halde, baika bir eyi beyan etmektedirler. Temyiz Mahkememizin de dedii gibi, "muvazaadan bahsedilebilmesi iin taraflarn izhar ettikleri iradenin kasdetmi olduklan akde uygun olmamas icap eder"11 .

    8) Simonius, ber die Bedeutung des Vertrauensprinzip in der vertragsleh-re, Basler Festgabe zum schweiz. Juristentag, Bale, 1942 s. 235 ve mtea.; Simonius, Du principe de la confiance et des derogations qu'il subit dans le droit suisse, Sem. Jud., 1949, s. 506.

    9) Simonius, Du prencipe de la confiance, s. 506; Vertragslehre, s. 240. o) Egger, Kommentar zum schweiz. ZGB, Personenrecht, Zrih, 1930,

    Mad. 2, No 13, si 69, Trke tercmesi, V. ernis, s. 87. i ) Tem. H.U.H. 4/4/951, E. 5-92/54, K. 20- Kayaoglu, Muvazaa Akitleri

    ve tatbikat, Ad. Der., 1953, say 1, s. 97.

  • 11

    iBu balkmdan muvazaa kayd zihniye benzer. Buna mukabil, B.K. m. 23 ve mteakipte zikredilen ihatadan kat'i surette ayrlr. Zira, beyan hatas, irade ile beyan arasndaki gayr kasd bir uygunsuzluk halidir.

    Akitlerin aralarnda yaptklar bir mukaveleye nc ahslar aldatmak kast olmakszn, yanllkla, hakikatte istediklerinden baka bir isim vermi olmalar muvazaa deildir12. Mesel, rehin iin vedia, karz yerine irket, bey'i hvefa yerine kira tabirlerinin kullanlm olmas muvazaay tazammun etmez. Bu gibi hallerde; hkim, B.K. m. 18 f. 1 e gre, taraflarn hakiki maksatlarn aratrarak mukavelenin mahiyetini tayin edecektir.

    FASIL II

    NC AHISLARI ALDATMAK NYET

    1. Muvazaa niyeti Muvazaann ikinci usuru nc ahslan aldatmak niyetidir. Buna

    muvazaa niyeti (Simulationsabsicht - intention de simuler) de diyebiliriz. Hakik irade ile beyan arasnda kasti bir uygunsuzluk meydana getirmenin sebebi, bir kimseyi veya nc ahslan zahiren meydana getirilen grnle aldatmaktr.

    nc ahs aldatmak unsuru, svire Federal Mahkemesinin mteaddit kararlannda13 ve Doktrin14 belirtilmitir15.

    12) Becker, Kommentar zum schweiz. ZGB, Obligatlorienrecht. Bern, 1941, Mad. 18, No 28, s. 80; Oser-Schnenberger, Kommentar zum schweiz. ZGB, Obligtionenrecht, Zrih, 1936, Mad, 18, No 4, Trke tercmesi, Recai Sekin, Borlar Hukuku, Ankara, 1947, s. 145.

    13) RO 31 II 109, "Grririg - Dutoit/Kppeler"; RO 37 II 66, "S.chmidt-Zrer/Zrrer; "RO 52 II 67," Caruzzo/Caruzzo"; RO 54 II 438 JdT 1929, s. 268, coris. 3, "Savoy/MUriset"; RO 66 II 32, JdT 1940, s. 311-312, cons. 2, "Dama Sauthier/Hirs de Fumax"; RO 72 II 154, JdT 1946 s. 614, cons. 3, "Ortler/ Ortler."

    14) Maday, La Simulation, FJS No 606, s. 2; Gaudy, Die Rechtiiche Be-handlung der Simulation nach O.R. Art. 18, Tez, Zrih, 1927, s. 25; Ehrenzeller, Die Simulation von Vertrgen nach schwelzefischem Recht, Tez, Bern, 1951, s. 11.

    15) Staudinger-Riezler, Kommentar zum BGB, Bd. 1, AUg. teil, Mnih

  • 12

    nc ahslan aldatmak niyetinden bahsettiimiz zaman, bununla taraflann harice kar aldatc bir durum yaratmak hususundaki niyetini kastediyoruz. Yoksa, muvazaa her zaman nc ahslara zarar iras etmek niyetiyle yaplan bir muamele deildir16.

    Fransz Hukuk Doktrininde de belirtildii zere, bazan bir ahsn kendi durumunu nc ahslarn tecesssnden azade bulundurmas gibi hakin sebepler muvazaann yaplmasna amil olabilir 17 .

    Mesel, bir hayrsever, ismini aklamamak, mal durumunu harice belli etmememk iin yapt hibeyi bir sat arkasnda gizlemi olabilir. Keza, bir-baba oullann almaa sevketmek iin mallann muvazaal bir temliki tasarrufla devretmektedir18.

    Muvazaann nc ahslar aldatmak unsurun^ baklarak, bu messeseyi hukuka aykn (lllicite - Widerrechtlich) bir muamele zannet-Imemek lzmdr. Kayaolu'nun da dedii gibi19" Eer byle olsayd Ka-nun~mvazayl himayeden mahrum brakF ve_ nazarnda muteber kl mazdi7r~

    2. Muvazaa ve Hile Muvazaay, incelemekte olduumuz nc ahslan aldatmak niyeti

    unsuru dolaysiyle, B.K.m. 28 de derpi edilen ve irade fesad sebeplerinden olan hile ile kantrmamak lzmdr. Hilenin muvazaaya benzeyen taraf aldatc bir grn arkasnda gizli bir fikrin mevcut bulunmasdr20

    Berlin ve Leipzig, 117, No 1. Eski Roma Hukukunda "Typischen Scheingesc hft" denilen Acceptilatio, n iure cessio, Mancipatio bereignigung gibi baz muamelelerde nc ahslar aldatmak niyeti bulunmadndan dolay muvazaadan farkl olduuna iaret etmektedir.

    16) Kayaolu, a. g. m., s. 95. Alman Hukukunda ayni fikir: Planck, Komm. zum BGB, Bd. 1, Allg. teil, Berlin, 1913, 117, s. 211; Crome, System des deut-schen brgerlichenrechts, Bd. 1, Allg. Teil, Tbingen, 1900.

    17) Planiol-Ripert-Boulanger, Traite elementaire de droit civil, t. 2, Paris, 1949, No 581, s. 204; Colin et. Capitant, Precis de droit civil, t. 2, Paris 1947, No 164, s. 80; DePage, Traite elem. de dr. civil Belge, No 622, s. 588.

    18) Boisselot, a. g. t., s. 47. s) Kayaolu, a.g.m., s. 95. Bk. Aada, Blm II, Fasl II, 1,

    Not 53. 20) Nitekim Servius hileyi (dol) "Aliud simulatur, aliud agitur" diye

    tarif ediyordu. D. 4, 3, fr. I, 2 - Planiol - Ripert - Boulanger a.g.e, No. 582, s. 204.

  • 13

    Muvazaa ile hile arasndaki fark kolaylkla izah edilebilir. B. K. m. 28 de derpi edilen hal udur : Taraflardan biri dierini akit yapmak huunda iradesini izhar etmee sevketmek iin jjfiiselerkullanarak onda yanl

    "bir H'kir dourmaa almaktadr. Baka bir tabirle, bir taraf dier taraf hatya drerek rzasn istihsal etmee almakta ve bylece onunla mukavele yapmak imknn elde etmektedir.

    Buna mukabil muvazaada, bir taraf dierini aldatmamakta bilkis onunla, nc ahslan aldatmak iin cali bir grn yaratmak hususunda anlamakta, Saymen'in de dedii gibi 2 " iki taraf nc ahslan aldatmak iin~terikl mesai etmektedirler?"

    3. Muvazaa ve Kartma kat Hile (in hasuddrn legis) 1. Kanuna kar hile mefhumu 22

    Kanuna kar hile, emredici bir kanun hkmnn nenettii gayeye bu hkmn tatbikini bertaraf ederek baka bir yoldan erimek demektir 2 3 .

    Burada hereyden evvel, Kanunu bertaraf etmek niyetini (geni manada kanuna kar hile - Sbjektif)) hukuk muamelelerin butlan sebebi olan kanuna kar hileden (dar manada kanuna kar hile-Objektif) tefrik etmek lzmdr. Sbjektivist gr hile kastna istinat ettiinden, btn kanuna kar hileli muameleleri btl addetmee mtemayildir.24. Halbuki elde edilen neticeyi esas olarak alan objektivist gre gre kanundan kamak niyeti muhtelif ekillerde tezahr edebilir ve bir hukuk muamele ile yapld zaman muhakkak o hukuk muamelenin butlann inta etmez. Bir butlan sebebi olan kar hileden bahsedebilmek iin, bertaraf edilen kanun hkmnn, elde edilmek istenilen neticeyi menetmesi lzmdr.

    21) Saymen, Kanuna kar hile istimali, st. Bar. Mec. 1940, s. 478 (e). 22) Dilimizde fraude . la loi - Gesetzesumgehung karl olarak muh

    telif tbirler kullanlmaktadr. Biz Kanuna kar Hile tbirini tercih ediyoruz. 23) Maday, Die Sogenannte Gesetzesumgehung, tez, Bern, 1941, s. 29;

    von Tuhr, a.g.e., s. 222; Yung, simulation, fiducie et fraude . la loi, Melanges Sauser-Hall, s. 155; Oser-Schnenberger, a. g. e., Mad. 20, No. 26, Tere. s. 169; Egger, a. g. e. ahsn hukuku, mad. 2, No. 40, Tere. s. 101; Ehrenzeller, a.g.t.; s. 52.

    24) Topuolu, Kanuna kar hile, tez, zmit, 1950, s. 216/217. Sbjektivist telkki iin bk. Desbois, La notion de fraude . la loi, tez, Paris, 1927, No. 6, s. 24-27; Boisselot, a. g. t., s. 84; Demogue, Des obligations en general, VII, No. 1137, s. 530.

  • 14

    Bu takdirde, memnuiyet, yalnz men edilen neticeyi elde etmek iin ba vurulan vastaya deil, o neticeye isal eden dier btn vastalara da amil olur.

    Eer kanun, sadece vastay men etmi, neticeyi men etmemise taraflar kanuna kar hile tekil etmeksizin ayni neticeye baka bir yoldan muteber olarak varabilirler25.

    sve Federal Mahkemesi, kanuna kar hileyi tesbit etmek iin muhtelif kararlarnda u noktadan hareket etmektedir. "Mevzubahis olan kanun hkmnn, taraflarn elde etmek istedikleri iktisad neticeyi tamamen veya ksmen men edip etmediini veya bu neticeyi men etmemekle beraber srf bunu elde etmek iin kullanlan vastalar m men ettiini aratrmak lzmdr. ayet kanun, sadece vastay men etmise, istenilen neticeye baka vastalarla varmak mmkndr26.

    u halde Federal Mahkeme, iki halde kanuna kar hilenin mevcudiyetini kabul etmektedir.

    a) Kanun muayyen bir neticenin elde edilmesini mutlak olarak menediyorsa.

    Mesel, kanun ehil olmyan kimsenin kanun mmessilinin nzas olmakszn taahht albna girmesini menettiinden baka vastalara mracaat ederek ayni neticeyi elde etmek kanuna kar hile tekil eder27.

    b) Kanun, ahslara muayyen bir neticeyi elde etmek iin bahettii vastadan baka bir vastay kullanmamay emrediyorsa.

    Bu takdirde, dier vastalann kullanlmas kanuna kar hile tekil edecektir. Mesel, M. K. m. 690 hkmen teslim ile rehin tesisine cevaz vermemektedir. Ayn gayeyi temin edecek baka bir vastaya mracaat, kanuna kar hile addedilecektir 2 8 .

    25) Von Tuhr, a. g. e., s. 222; Arsebk, a. g. e., s. 347-348; Oser-Schnen-berger, a. g. e., mad. 20, No. 26, tere. s. 169.

    26) RO 72 II 67, JdT 1947, s. 121/122, Cons. 3, "S. A. des produits Cra/ Ruttimann" RO 58 II162, JdT 1933 s. 247," Alpina/Chapelle RO 56 II195 (198) ,r "Hoirs de Jde L/T"; RO 54 II 429 (440), JdT 1929 s. 270, "Savoy/Mriset,"

    27) RO 54 II 429, JdT 1929, s. 261, "Savoy/Muriset". Ek. aada, Blm IV, Fasl III, 1, Not 90.

    28) Gktrk, 'Borlar Hukuku, Ankara, 1946, 15, s. 145. Bk. aada Blm IV, Fasl II, 2, Not 38.

  • 15

    Buna mukabil, kanun neticeyi men etmemekle beraber, srf vastay menediyorsa o neticeye baka bir vasta ile erimek merudur.. Mesel, gayrimenkul sat akitlerinin resm ekilde yaplmas lzmdr. Burada, kanun sadece vastay tanzim etmitir. Resm ekle riayeti icap ettirmeyen dier bir vastayla mlkiyetin nakledilmesi kanuna kar hile tekil etmez. Bir gayrimenkulu iletmek maksad ile teekkl eden anonim irketin hisse senetlerinin hissedarlardan birisine, resm ekle tabi olmakszn, satlmas ve bylece o kimsenin gayrimenkul zerinde mlkiyet hakkna mabih bir tasarruf hakkn haiz olmasn temin etmek kanuna kar hile deildir 29.

    2. Kanuna kar hilenin hukuk mahiyeti

    Doktrinde kanuna kar hilenin hukuk mahiyeti pek mnakaaldr. Maday, tezinde, bir muameleye hukukan kanuna kar hile sfatn verebilmek iin unsurun bulunmasnn art olduunu yazmaktadr 30.

    a) Hdisenin deitirilmesi veya tahrifi (Die Tatbestandsvernde-rung) 13.

    Bir kimse, hdiseyi deitirmek suretiyle mir hkmn tatbikini bertaraf etmekte ve bunun yerine deitirilen hdiseye uygun baka bir hkm tatbik etmektedir.

    b) Kanunen memnu olan bir neticenin istihsali. c) Hile kastnn mevcudiyeti. (Umgehungsahsicht) 32. M&amafih, hile kastumn kanuna kar hilenin bir unsuru olup olma

    d mnakaal olup, bu art bir ok mellifler tarafndan aranmamaktadr 33 .

    29) Kar. RO 54 II 429, JdT 1929, s. 270, Cons. 3, "Savoy/Muriset."; RO 45 II 33, JdT 1919, s. 230, "Rostello/Filiberti"; Becker, a.g.e., Mad. 18, No. 28, s. 80. Bk. aada, Blm IV, Fasl H, 3, Not 83.

    30) Maday, a. g. t., s. 28/29. 31) Maday, a. g. t., s. 49-54. 32) Maday, a. g. t., s. 39-44; Desbois, a. g. t., s. 11 ve 21; RO 58 II 162,

    Jdt 1933 s. 244, "Alpina/Chapelle." 33) Von Tuhr, a. g. e., s. 222/223; Leemann, Komm. zum schweiz ZGB,

    Bd. IV, Sachenrecht, Bern, 1920, Mad. 717 No 26; Saymen, a. g. m s. 484; Topuolu da tezinde (a. g. t., No; 75, s. 187) iki unsuru kfi grmektedir:

    "1. Kanuna hile addedilen muamelenin kanunlarn lfzna mutabk olua

  • 16

    Dier taraftan, kanuna kar hilenin mstakil bir messese olup olmad meselesi de mnakaaldr.

    Bir ksm mellifler, kanuna kar hileye mstakil hukuki bir mahiyet atfetmektedirler34. Bu takdirde, Contra Leg&nt agere ve in fraudem legis birbirinden farkldr. Bu fikirde olan mellifler, kanuna kar hilenin meyyidesi olarak Gleichstettung prensibini kabul etmektedirler. Bu prensibe gre, hileye maruz kalm olan kanun hkm, tahrif edilmi olan hdiseye tatbik edilecektir35.

    Buna mukabil, dier bir ksm mellifler, kanuna kar hileyi sadece fiil bir hdise olarak tavsif etmekte ve mevcut bir takm arelerle nne gemek istemektedirler. Bu fikirde olan melliflerin bir ksm, kanuna kar hileyi hakkn suistimalinin bir ekli olarak kabul etmektedirler.

    Bu gr tarznn hareket noktas, bir hakkn yalnz gayesine ve itima fonksiyonuna uygun olarak kullanlabileceidir36.

    Dier bir fikre gre ise, kanuna kar hile kanunun ihllidir (Ge-setzverletzung). Bu gre nazaran, contUa legem agere ve in inauem legis agere arasnda fark yoktur37. u halde kanuna kar hile hukuka ay

    2. Bu muamele ile istihdaf edilen gayenin, temin edilen iktisad ve hukuk neticenin kanunlarn ruh ve maksatlarna aykr oluu."

    Alman Hukukunda Bk. Enneccerus - Nipperdey, Lehrbuch des brgerlic-hen rechts, Bd. 1, Marburg, 1931, 177 II.

    34) Maday, a. g. t., s. 16/17; Reymond, essai sur la nature et les limites de l'acte fiduciaire, tez, Lozan, 1948, No 109, s. 68/69.

    35) Maday, Simulation, No 4, s. 5; Topuolu, a. g. t., s. 217 ve 295 (a) in fine ve (c).

    36) Objektif Hukukun suiistimali denilen bu gr tarz son zamanlarda rabet bulmutur. Bk. Guhl, le droit Federal des obligations, Zrih, 1947, s. 96 in fine; Egger, a. g. e., Personenrecht, Mad. 2, No. 38, tere. s. 100; Gktrk, a. g. e., s. 145. Kanuna kar hile ile hakkn suiistimalinin mukayesesi iin bk. Saymen, a. g. m., s. 481; Topuolu, a. g. t., s. 226-244.

    Topuolu, s. 243, svire ve Trk Meden Kanunlarnn 2 inci madde metnindeki farka iaret ederek yle demektedir: "isvire metnine gre kanuna kar hileyi hakkn suiistimali fkrasna sokmak - baz tereddtlerle beraber-kabildir. Fakat bizde imknszdr. Zira kimseye zarar dokunmayan, kimseyi ahsan mteessir etmemi, ahs menfaatlerinde haleldar etmemi olan bir fiil iin faile "senin hareketin srf gayr zrar eden bir suiistimaldir" dememize imkn yoktur."

    37) E. Thilo, Reserve de propriete et vente temperament, tez, Lozan,

  • 17

    kn bir muamele olarak tavsif edilebilir38. Bazan da kanuna kar hile ahlk ve daba aykn bir muamele olarak telkki edilmektedir. Btn bu hallerde kanuna kar hilenin meyyidesi B.K.m. 20 dir.

    3 . Muvazaa ile kanuna kar hile arasnda karlkl mnasebetler.

    Acaba kanuna kar hile ile muvazaa arasnda karlkl mnasebetler nelerden ibarettir? '

    Eski Roma Hukukular kanuna kar hileyi psikolojik bakmdan incelemediklerinden sarih olaVak "simuhttan" bir muameleyi "in h

  • 18

    Her iki messesenin hukuk bnyeleri de birbirinden farkldr: Bir hdisenin tahrifi kanuna kar hile olarak vasflandnld halde ayni hdisenin baka bir hukuk muamele arkasnda gizlenmesi kanuna kar hile addedilemez. nk, hdisenin gizlenmesi sadece grnte bir de-iiklik husule getirmekte, hakikat halde ise o hdise tahrif edilmemektedir. Meydana getirilen grn ortadan kalknca eer gizlenen muamele de btlsa, bunun sebebi o hdisenin kanuna kar hile tekil etmesi deil, belki kanuna aykn veya ekle riayet edilmemi olmasndandr.

    Grlyor ki, kanuna kar hile ile muvazaa gerek gayeleri ve gerek mahiyetleri bakmndan birbirinden farkl mefhumlardr. Acaba bu noktadan hareketle kanuna kar hilenin muvazaa vastas ile yaplam-yaca iddia edilebilir mi? Kanaatimizce bu suale menfi cevap vermek lzmdr44.

    Nitekim, bir ok hallerde kanuna kar hile niyetinin (Umgehung-sabsicht) mevcudiyetinin muvazaa niyetini (Simularionsabsicht) tazam-mun ettii mahede edilebilir. Hususile, muvazaal bir temliki tasarruf muamelesi nc ahslar tarafndan kefedilip ispat edilinceye kadar bir kanun hkmn bertaraf etmek iin mkemmel bir vasta tekil eder45.

    Bu bakmdan, birok melliflerin ve hususile von Tuhr'un mdafaa ettii "Temliki tasanrufta bulunan bir kimsenin niyeti hile olduu nis-bette, bu kimsenin temliki tasarrufunun ciddiliini kabul etmek lzm gelecei fikrinden ayrlm bulunuyoruz46. Bilkis, kanunu bertaraf etmek niyeti bir ok muvazaa hallerinde mevcuttur. Binaenaleyh, muvazaa i'e kanuna kar hile arasnda yakn bir mnasebet mahede edilebilir.

    Bu mahede, halledilmesi icap eden baka bir mesele ortaya karmaktadr. Mademki bir muvazaal muamele ayni zamanda kanuna kar hile tekil etmektedir, yleyse meyyide bakmndan bu iki messeseden

    44) Aksi fikirde Ferrara "Muvazaa kanunun tatbikini bertaraf eden bir vasta olmayp onun ihllini gizleyen bir vastadr. Kanunun ihlli ise muvazaadan mstakil olup muvazaa buna birsey eklemez" (Boisselot, a. g. t., s. 86 ve Desbois, a. g. t , s. 42 de zikredilmitir.)

    45) Ayni fikirde: Yung, a. g. m., s. 157; Boisselot, a. g. t., s. 86; Ehrenzel-ier, a. g. t., s. 53/54.

    46) Von Tuhr, a. g. e., s. 249; Oser-Schnenberger, a. g. e., Mad. 18, No 9, tere. s. 147; Gnensay, a. g. e., s. 91; Arsebk, a. g. e., s. 393/394; Keller, Die fiduziarisehe Rechtsgeschft im schweizerischem Zivilrecht, tez, Bern 1944, s. 20 jKar. aada, Blm IV, Fasl, II 3, not 71.

  • 19

    hangisine itibar olunacaktr47 ? Hukuk teknii bakmndan, ispat edilmi olmas artiyle, muvazaann mevcudiyeti kanuna kar hile mefhumunun tatbik sahasn ortadan kaldrr. Muvazaal bir temlik muamelesi ayni zamanda kanuna kar hile tekil ediyorsa, muvazaa ispat edilince temlik hkmsz olur. Bu takdirde, pek tabii olarak hkmsz olan bir muamelenin-bir dier sebeble (kanuna kar hile sebebiyle) butlan ileri srlemez. Baka bir tabirle, muvazaa kanuna kar hilenin "hdisenin tahrifi" unsurunun tahakkukuna imkn brakmamaktadr. Filhakika, muvazaal muamele hkmsz olduundan hdisenin tahrifinden bahsetmee imkn yoktur48.

    Nazar olarak ifade ettiimiz bu hususu, kanuna kar hile doktrininde klsik bir misal olan Federal Mahkemenin 1930 tarihli bir karan4 9 ile izah etmenin faydal olacan umuyoruz :

    MT-CT davasnda MT nin avukat olan L muhtelif sebebler yznden avukatlk sanatm icradan menedilmitir. Buna ramen, L mahkemeye gelerek dava mevzuunu tekil eden alacan mvekkili tarafndan kendisine temlik edildiini gsteren bir vesikay ibraz ederek, bundan byle davay kendi nam ve hesabna takip edeceini bildirmitir.

    Kanton mahkemesi, bu vaziyette temlikin muvazaa sebebiyle butlanna hkmetmi, maamafih temlik itimada mstenit ve binnetice muteber olsa bile in fraaem legis sebebiyle btl olduunu beyan etmitir.

    Hdisede muvazaal bir temlik mi, yoksa itimada mstenit bir temlik mi olduunu ileride tetkik edeceimizden50 burada belirtmek istediimiz nokta udur : Eer, temlikin muvazal olduuna kanaat getirilecek olursa bu temlik hkmsz olacandan alacakl, avukat L deil, MT dir. yleyse, kanuna kar hilenin mevcudiyeti iin, lzumu unsurlardan hdisede deiiklik art tahakkuk etmemitir.

    Grlyor ki, muvazaann mevcudiyeti ayni hdisede, kanuna kar hileyi fiilen bertaraf etmektedir51.

    47) Kars. Ehrenzeller, a. g. t , s. 56, No. 4; Saymen, a. g. m., s. 481. 48) Bk.asada, Blm IV, Fasl II, 3, not 85; Blm III, Fasl I, 1,

    Not 26. 49) RO 56 II195, "Hoirs de J de L/T"; Gene bk. Saymen, a. g. m., s. 489. 50) Yukarda, Blm IV, Fasl II 3, not 79. 5i) Federal Mahkeme, RO 58 II 162, JdT 1933, s. 217, "Alpina/Chapelle'

  • 20

    Buna mukabil, eer temlikin itimada mstenit ve muteber olaca' kabul edilirse, o zaman kanuna kar hile bir butlan sebebi olarak ortaya , karsa.

    FASIL III *

    TARAFLARIN ARALARINDA MUVAZAA HUSUSUNDA ANLAMALARI

    1. Muvazaa Anlamas (Canuention de simulation) Muvazaa anlamas, taraflarn, muvazaal - zahir - muamelenin ken

    di aralarnda hkm ifade etmedii ve srf nc ahslara kar cal bir muamele yapmak hususunda aktettikleri gizli bir anlamadr.

    Federal Mahkeme, en son kararlarnda, muvazaa anlamasn (Si-mulationvereinbarung) muvazaann mevcudiyeti iin bir unsur olduunu tasrih etmektedir53.

    Alacakllarnn takibinden kurtulmak maksadiyle mallarn muvazaal olarak bir arkadana temlik eden kimse onunla hereyden evvel bu devir ve temlikin bir grnten ibaret olduu ve kendisinin mallarn sahibi bulunduu hususunda anlar.

    Nisb muvazaa, yani bir muamelenin dier bir muamele arkasmd-, gizlenmi olmas halinde, muvazaa anlamas ekseriya gizli akdin (Acte

    davasnda da ortada muvazaa veya itimada mstenit bir muamelenin bulunduu meselesini halletmeksizin muameleyi kanuna kar hile sebebiyle btl addetmitir.

    52) Filhakika, kanuna kar hilenin, hdisenin tahrifi (MT nin L ye alaca temlik etmesi) ve neticenin men edilmi olmas (L nin avukatlk sanatn icra etmekten men edilmi olmas) unsurlar hdisede tahakkuk etmitir. Kars. Reymond, a. g. t., s. 72.

    27/6/1938 tarih ve 3499 numaral yeni avukatlk kanununun kanuna kar hile halini nleyen 50 inci maddesinin 3 nc fkrasna gre "Avukatlk yapmak selhiyetini haiz olmadklar halde muvazaal surette matlup temellk veya kanunlarn bahettii sair haklar suiistimal eylemek suretiyle avukatlara ait selhiyetleri kullananlar.... cezalandrlrlar," demektedir. Saymen, a. g. m., s- 482.

    53) RO 71 II 99, JdT 1945 s. 474, "Wrtli/Wrtli"; RO 72 II 275, JdT 1947 s. 171, (c), S/X; RO 72 II 154, JdT 1940 s. 612 "Ortler/Ortler".

  • 21

    dissimule - Contre lettre) bir ksmn tekil edecektir. Maamafih, muvazaa anlamasnn, esas bakmndan, zahiri akit arkasnda maskelenmi olan gizli akitten mstakil bir mevcudiyeti vardr54.

    Grlyor ki muvazaa mefhumu taraflann arasnda muvazaa hususunda anlamalanna istinat eder.

    Gaudy, taraflarn iradelerinin muvazaa hususunda birlemesinin kfi olduu fikrindedir55. Bu noktay nazar, B.K.m. 1 in sarahati karsnda reddedilmelidir56. Muvazaa anlamas, B.K.m. 1 e gre, "iki tarafn karlkl ve birbirine uygun surette nzalann beyan etmeleriyle in'ikad eder." B.K.m. 6 ya gre de muvazaa hususundaki bir icap zmnen de kabul edilmi olabilir.

    Muvazaa anlamasnn in'ikad etmedii hususunda kacak ihtilf57. kanaatimizce itimat prensibine (Vertrauenstheorie) gre halledilmelidir58. Bir tarafn muvazaa hususundaki irade beyan dier tarafa anlal-m veya kendisinden beklenilen ihtimam gsterdii takdirde anlalabilir olmas halinde muvazaa anlamas in'ikad etmi demektir. ~~

    isvire doktrininde kabul edildiine gre59, muvazaa anlamas ekle tbi deildir. Nasl ekle tbi bir mukaveleden ne'et eden bir alacan ibras I.B.K.m. 115 e gre ekle bal deilse, muayyen ekilde yaplmas icap eden bir hukuk muamelenin taraflar arasnda hkm husule getirmeyeceine dair bir anlamann shhati iin de. o ekle riayet mecburiyeti yoktur.

    .B.K.m. 115 her nedense kanunumuza alnmadndan ibra akdin umum hkmlerine tbi olacak ve bu suretle mehazdan baz noktalarda aynlnm bulunacakdr60. Nitekim, Borlar kanunumuzda byle bir is-tisna bulunmadndan B.K.m. 12 gereince ekle tbi olan bir akdin tdilinin dahi ayni ekilde icras lzm gelir61.

    54) Bk. Aada, Blm II, Fasl II, Not 47. Fransz Hukukunda ayni fikirde: Flavin, Des Contre-lettres, tez, Paris 1929, s. 32.

    55) Gaudy, a.g.t., s. 42 ve mtea. 56) Maday, Simulation, s. 1-2; Ehrenzeller, a.g.t., s. 8/9. 57) Mesel, RO 52 II 65 "Caruzzo/Caruzzo". 58) Bk. Esener, a.g.m., s. 168 ve mtea. 59) Maday, Simulation, s. 2. 60) Saymen, Borlar Hukuku Dersleri, stanbul, 1950, s. 562. 6i) Mesel kefili kefaletten ibra iin kefaletin tbi olduu yazl ekle ri

    ayet lzmdr (B.K.m. 484).

  • 22

    jAcaba, ekle bal bir mukavelenin hkm ve netice tevlit etmiye-cei hususunda aktedilen muvazaa anlamasmmmuteberiyeti iin ayni ekle nayeTmecluriyeti var~m7dw?

    Fikrimizce bu suale menfi cevap vermek yerinde olur. Zira, B.K.m. 12 de derpi edilen vaziyet muvazaadan tamamen farkldr. B.K.m. 12, tahrir ekilde yaplan irade beyannn bilhire yaplacak ikinci bir irade beyan ile tdil edilmesi halini gz nnde tutmaktadr. Halbuki muvazaa hususundaki anlama, zahir muameleden sonra deil bilkis ondan daha evvel ve nihayet onunla ayni zamanda yaplacakdr62.

    Eer bir akdin in'ikadndan sonra hkmsz olduu taraflar arasnda kararlatrlacak olursa, ortada muvazaa olmayp, B.K.m. 12 de derpi edilen tdil edici bir mukavele, confrflcfus Octus bahis mevzuudur.

    u hale gre, zahir muameleden evvel ve en ge onunla ayni za-mand^yiSuanTmvazaa anlamas^ B.K.m. 12 hkmne tbi deildir63 ve^B sebeble ekle bal olduu iddia edilemez.

    . -

    ; . - j ,

    Mesel, taraflar ekle bal bir akid olan gayrimenkul hibesini sat akdi ile gizlemek istemektedirler. Sat akdinin resm ekilde yaplmas mecburiyeti muvazaa anlamasnn da resm ekilde yaplmasn icap ettirmez. Hatt muvazaa anlamas ifahen dahi akdedilmi olabilir.

    Muvazaa anlamas ile gizli akdi (contre-Iettre) biribirine kartrmamak lzmdr. Bu bakmdan, zahir akidde ekle riayet edilmi olmas maksada kfi olup, gizli akidde aynca ekle riayet etmek mecburiyetinin bulunmad telkkisi64, fikrimizce,' hataldr. Bu mevzua ileride temas edeceimizden65, burada unu kaydetmekle iktifa edeceiz: Gizli akid ekle tbi ise (mesel gayrimenkule mteallik hibe akdi), muvazaa an-la"masrnn ekle TBrTmayrTbr akid olmas dolaysle, ekle riayet mec-

    62) Postacolu, Gaynmenkullerin ferana mteallik akitlerde ekle riayet mecburiyeti, tez, istanbul, 1945, No. 88, s. 129; Maday, Simulation, s. 2; Aeby, L'acte fiduciaire dans le systeme du droit civil suisse, ZSR 31 (1912), s. 157 not 8: Reymond, a.g.t., s. 73; Fransz hukukunda ayni fikir: Rousseau, Essai sur la no-tion juridique de simulation, tez, Paris, 1937, No. 4, s. 4; Flavian, a.g.t,, s. 33.

    63) Kars. Oser-Schnenberger, a.g.e., mad. 12, No. 3, tere, s. 116. 64) Postacolu, a'.g.t, No. 88, s. 130. 65) Aada Blm II, Fasl III, 3, not 101 ve mtea.

  • 23

    buriyetinden kurtarlamaz. Bilkis, muvazaa anlamas ekle bal bir gizli akdin Bir ksmn tekil ediyorsa mecburen o ekle brnecektir.

    Muvazaann akdi mahiyetinden istihra edilecei vehile, vasiyet, iln suretiyle vait, icazet, tesis beyan gibi tek tarafl hukuk muamelelerde muvazaa bahis mevzuu edilemez66. Bu gibi hallerde ancak kayd zihn bahis mevzuu olur. Zaten borlar kanunumuzda muvazaaya akid bahsi dolayisiyle temas etmektedir.

    Buna mukabil doktrinde, tek tarafl hukuk muamelelerden muhatabna vusul iktiza eden beyanlarda (Empfangsbedrftig-exigeant re-ception)6 8 muvazaann mmkn olduu kabul edilmektedir69.

    Von Tuhr u misali veriyor70: kira bedeli zerinde tesis edilmi olar rehini felce uratmak maksadiyle ev sahibi kiracs ile anlaarak kira akdini feshetmektedir. Bu misalde, kira akdinin feshi beyan bir muvazaadan ibarettir.

    Fikrimizce, tekemml vusulne bal bir beyann muvazaal olabil-mesi Ehrenzeller'nzannettii gibi'1, muvazaann akdi mahiyetine bir s-tisna tekil etmez. Yukarki mislde de ev sahibi ile kracnn, fesih beyannn muvazaadan ibaret bulunduu hususundaki anlamalar kolaylkla mgahede_^SISilir. Eer, bir muvazaa anlamas mevcut deilse muvazaa deil, belki sadece kayd zihn bahis mevzuu olur. Mesel, bir veklet mnasebetinde, mvekkiller aralarnda anlaarak, vekillerin haberi olmakszn, srf nc ahslar aldatmak, onlara vekletin hitama erdii hususunda yanl bir fikir vermek iin veklet akdini feshettiklerini beyan etseler, fikrimizce, fesih beyannn muvazaal olduu iddia edile-

    66) Vasiyette muvazaann mmkn olmad hakknda bk. Escher, Komm. zum schweiz. ZGB, Bd. 3, Das Erbrecht, Zrich, 1937, Mad. 469, No. 4, s. 113.

    "Fkh hkmlerine gre muvazaal olan ikrar hi bir hukuk netice tevlit etmez." (Arsebk, a.g.e., s. 391, not 41.)

    68) Bk. von Tuhr, a.g.e., s. 145; Arsebk, a.g.e., s. 243. Bu trl beyanlar hususiyle unlardr: cab, Kabul, cabn reddi ve yaratc haklarn( droit forma-teur) kullanlmas zmnnda, yaplan beyanlar: Fesih, hbar, takas gibi.

    69) Von Tuhr, a.g.e., s. 248; Arsebk, a.g.e., s. 391; Gnensay, a.g.e., s. 90; Maday, Simulation, s. 2; Keller, a.g.t., s. 18. Alman hukukunda ayni fikirde: Stau-dinger-Riezler, a.g.e., 117, No. 6, s. 562; Crome, a.g.e., 93, s. 416, not 5.

    70) Von Tuhr, ibid., not 22. 71) Ehrenzeller, a.g.t., s. 9.

  • 24

    mez. nk, mvekkiller ile vekiller arasnda bir muvazaa anlamas yaplmamtr72.

    2. MUVOZCJ ve cidd olmyan beyanlar Muvazaann akdi karakteri, kendisini ltife beyanlarndan tefrik

    eder.

    Ltife beyannda, beyan sahibi nc ahslan aldatmay arzu etmemekte ve dier tarafn, beyann ciddiye almayaca fikriyle hareket etmektedir.

    Muhatab tarafndan, beyann hukuken balayc karakteri mevcut olmad farkedilebilen tedrisi veya nezaket icab veyahut srf aka, alay mahiyetinde olan beyanlar, mbalaal ifadeler cidd olmayan beyanlardr73. Keza mbalaal ve fakat ticar rf ve dete uygun olarak yaplan reklmlar da cidd olmayan beyanlar (Nicht Emstlichgemeinte Wil-lenserklrung) kategorisine sokulabilir74.

    Alman Meden Kanunu 118 inci maddesinde "Cidd olmayarak veya ciddiyetin eksiklii gzden kamyaca dncesiyle vaki irade beyan btldr" demektedir75.

    Alman Meden Kanununun 118 inci maddesinin tatbik edilebilmesi iin beyann ciddiye alnmayaca hususunda bir midin (Envartung) bulunmas arttr. Alman Hukuk Doktrininde hkim olan fikre gre, beyan sahibinin, beyannn muhatap tarafndan ciddiye alnmayaca hususundaki midinin derun olmas kfi addedilmektedir76.

    Borlar Kanunumuzda cidd olmayan beyanlarn btl olduunu beyan eden bir hkm mevcut olmamakla beraber, itimat nazariyesinin (Vertrauenstheorie) tatbiki neticesinde, bu netice kolaylkla elde edilebi-

    72) Ayni fikirde, Bpisselot, a.g.t, s. 62. 73) Von Tuhr, a.g.e., s. 246 (II); Arsebk, a.g.e., s. 387; Schwarz, a.g.e., s.

    292; Gnensay, a.g.e., s. 86; Gktrk, a.g.e., s. 141. 74) Rousseau, ag.t., No 39, s. 40 75) "Mamafih, AMK 122 ye gre, bu butlana gvenden doan zararn taz

    mini (menfi zarar ve ziyan) mkellefiyeti balanr, meerki beyan muhatab butlana vkf olsun". Schvvarz, a.g.e., s. 293, not 4.

    76) Bk. Staudinger - Riezler, a.g.e., 118, No 1 ve 3 de yaplan atflar

  • 25-

    lir: Muhatabn, beyann cidd olmadn anlad veya_anlajrMeci_b^_ tn hallerde bu beyan hkmszdr77.

    Baz yle haller vardr ki, muhatap beyann cidd olmadn anlamam veya kendisinden beklenilen ihtimam gstermi olmasna ramen anlyamamtr. Byle bir halde fena ltife (bser Scherz) mevcuttur78. Gene Vertmuenstheorie'nin tatbikiyle fena ltjfe beyannn hukuken muteber ve balayc bir beyan olduu neticesi karlabilir. Beyann cidd olmad anlalamyorsa, muhatabn beyana olan itimad himaye edilmelidir (Vertrauensschutz)79.

    Muvazaa ile ltife beyann biribirinden tefrik eden balca husus, muvazann bir akit olmasna mukabil, ltife beyannn ciddiye alnmayaca midiyje yaplan tek tarafl bir beyandan ibaret bulunmasdr. Bundan baka, muvazaann nc ahslar aldatmak kasd ve niyeti unsuru ltife beyanlarnda mevcut deildir.

    Ltife beyanlarnda hile kasdnn (Tauschungsabsicht) bulunmay bu beyanlar kaydi zihnden ayrr80.

    3. Muvazda ve kaydi zihn Muvazaann akd mahiyeti bu messeseyi kendisiyle mahebei

    arz eden kaydi zihnden tefrik eder.

    Kaydi zihn (Reserve mentale) bir kimsenin, hakikatte istedii bi hususu mahfuz tutarak denmen istemedii bir eyi beyan etmesidir. Beyan sahibi, beyannn kar tarafa ciddiye alnacan bilmektedir, onun maksad ekseriya kar taraf aldatmaktr. Bu bakmdan kaydi zihn, cid-cidd olmayan beyanlardan ayrlr ve muvazaaya yaklar.

    Kaydi zihnde hile niyeti mevcut olmayabilir. Von Tuhr u misali veriyor81: Bir ahs, A nn huzurunda B yi reddetmeye cesaret edemedii iin, dahil, iradesine istemedii halde, ona dn verme vaadinde bulunmaktadr. Demek ki kaydi ziPnnde hile kasdi ekseri hallerde mevcuttur,, fakat bulunmas art deildir.

    77) Kar. Cuenod, a.g.t., s. 23. 78) Schwarz, a. g.e., s. 292. 79) Bk. Gaudy. a.g.t., s. 17. 80) Bk. Staudinger - Riezler, a.g.e., 117, No 2. 8i) Von Tuhr, a.g.e., s. 245, not 6.

  • 26

    Alman Meden Kanununun 11 inci maddesinin 1 inci cmlesine gre "Bir irade beyan srf beyan sahibinin kaydi zihn ile beyan ettiinden baka bir ey istemi olmas hasebiyle hkmsz addedilemez". svire - Trk Borlar Kanununda byle bir hkm bulunmamakla beraber, doktrinde tam bir ittifakla kabul edildiine gre, kaydi zihn bir butlan sebebi deildir. Beyan sahibi, beyannn hkmszln iddia edemez82. Zaten aksini kabul etmek hileye itibar etmek olacaktr?3.

    irade nazariyesinin en hararetli taraftarlar bile} nazariyelerini kaydi zihnye temil edememilerdir. Burada da maksada en elverili sistem itimat prensibidir. Bu nazariyenin tatbiki neticesinde beyana hsnniyetle itimat eden ahs, yani beyan sahibinin hakiki iradesiyle beyan arasnda kasd bir uygunsuzluk yarattn bilmeyen ve bilemeyecek olan taraf-himaye edilmekte, neticede hukuk muamelelerde emniyet Ve verilmi sze riayet temin edilmektedir84.

    Kanaatimizce, hakiki iradesini mahfuz tutan ahs, hakik iradesi ile beyan arasndaki uygunsuzluu ileri srerek bir tazminat mukabilinde irade beyannn hkm ve neticelerini ortadan kaldramaz. Zira, kimse kendi suiniyetini ileri sremez85. Saniyen, bu halde esasl hata da mevcut deildir nk, beyan sahibi iradesi ile beyan arasndaki mbayene-ti mdriktir86.

    Alman Meden Kanununun 116 inci maddesinin ikinci cmlesine gre "ayet beyan bakasna kar yaplacaksa ve bu kimse kaydi zihnyi biliyorsa beyan btldr."

    timat prensibinin tatbiki neticesinde de muhatap beyan sahibinin hakik iradesini anlam veya halden istidlal etmee mecbur idi ise o beyan hkm ifade etmez87.

    82) Von Tuhr, a.g.e., s. 245; Oser-Schonenberger, a.g.e., JMad. 18 No 15 Tere. s. 148; Guhl, a.g.e., s. 94; Funk, Commentaire du code federal des obliga-tions, Neuchtel, 1930, Mad. 18, No 2, s. 16; Maday, simulation, s. 3; Arsebk, a.g.e., s. 386; Schwarz, a.g.e., s. 292; Saymen, a.g.e., s. 173; Ouzolu, Borlar Hukuku, Ankara, 1941, s. 117; Gaudy, a'g.t, s. 18-19.

    83) Meier - Hayoz a.g.t., s. 150-151; Bk. Schwarz, a.g.e., s. 29, 84) 'Kars. von Tuhr, a.g.e., s. 245. 85) Ayn fikirde Rousseau, a.g.t., No 101, s. 118. 86) Ayn fikirde Cuenod, a.g.t., s. 23 in fine. 87) Beyan sahibi bir ikrahn tesirinde kalarak hakiki iradesini mahfuz

  • 27

    Grlyor ki muvazaa ile kaydi zihn arasnda, beyan sahibinin iradesiyle beyan arasnda kasd bir uygunsuzluun bulunmas bakmndan bir benzerlik mevcuttur. Bu noktadan hareket eden baz mellifler, muvazaann hukuk mahiyetini iki tarafl kaydi zihn (Double Reserve mentale-Doppelseitige Mentalreservation) olarak izah etmilerdir88.

    Fakat, hkim olan fikre gre bu gr tarz doru deildir89. Filhakika, muvazaann mahiyeti taraflarn aralarnda nc ahslara kar cali bir vaziyet meydana getirmek hususundaki anlamalarna istinat eder. Halbuki zihn kaytta, iki tarafl bile olsa byle bir anlama mevcut deildir.

    Dier taraftan, acaba kaydi zihn "tek tarafl muvazaa" (Simula-tion unilaterale - einseitige Simulation) olarak vasflandnlabiiir mi?

    Bu suale de menfi cevap vermek icap eder. nk, kaydi zihnde iradesini mahfuz tutan beyan sahibi muhatabm aldatmak istemektedir. Halbuki, muvazaada tamamen aksine olarak iki taraf birleerek nc ahslan aldatmak istemektedirler.

    u halde, ne muvazaa iki tarafl bir kaydi zihndir, ve ne de kaydi zihn tek tarafl muvazaadr.

    Vasiyette kaydi zihnnin hkm ve netice tevlit edip etmeyecei meselesi mnakaaldr. Von Tuhr'a gre, kaydi zihn vasiyetin mutebe-riyetine tesir edemez90. Zira, musi vasiyetinden muayyen kanun ekillerden birisine riayet etmeksizin rcu edemiyeceine gre (M.K.m. 4 8 9 ) , kaydi zihnyi ileri srerek bidayeten ve ekline uygun olarak yaplm bir vasiyetin hkmlerini tevlit etmesine mani olamamaldr.

    Bu gr tarz, Alman Hukukunda da kabul edilmektedir. Alman mellifleri, vasiyete 116 nn yalnz birinci satrnn kabili tatbik olduu nu yazmaktadrlar91.

    tutmusa, beyan, ikrah sebebiyle kabili fesihtir (Anfechtbarkeit) ve kaydi zihn bu hususta bir rol oynamaz. (Staudinger - Riezler, a.g.e., 116, No 11)

    88) Boisselot, a.g.t., s. 53; Keza Rousseau (a.g.t., s. 115, Not 2) tarafndan zikredilen talyan Mellifleri.

    89) Kohler, Studien ber Mentalreservation und Simulation, Jehr. Jahrb. 16 (1878), s. 98; Maday, simulation, s. 2,

    90) Von Tuhr, a.g.e., s. 245, Not 5. 9i) Planck, a.g.e., 116, s. 211; Staudinger - Riezler, a.g.e., 116, No. C.

  • 28

    Buna mukabil Tuor, baka bir fikri mdafaa etmektedir92. Bu mellife gre, mesele, hakik irade ile beyan arasndaki gayri kasd uygunsuzlua kyaslanarak (M.K.m. 4 5 1 ) , vasiyetnamenin butlanna karar verilebilmelidir.

    Biz de, von Tuhr'n fikrine itirak ediyoruz; nk M.K.m. 451 sadece iradenin fesad sebebleri ile lme bal tasarruflarn butlanndan bahsetmektedir ve irade ile beyann kasdi uygunsuzluu hali bu madde hkmne hi bir vehile kyaslanamaz. Eer, vasiyetci, vasiyetnamesinin hakiki iradesine uygun olmadn iddia ediyorsa ancajt M.K.m. 489'? gre kanunda yazl muayyen ekillerden birine riayet etmek suretiyle vasiyetinden rcu edebilir.

    4. Muvazaann mmkn olmad haller. Muvazaa akdi karakteri icab mukavelelerde ve tekemml vusu

    lne bal irade beyanlannda mmkn olup tek tarafl hukuk muamelelerde mmkn olamyacan tesbit etmi bulunuyoruz. Bir ok hallerde, mukavelelerin teekklne resm memurlar da itirak etmektedirler. Acaba resm memur huzurunda yaplan muamelelerde muvazaa mmkn mdr? Bu suale cevap vermek iin resm memurun o muamelenin yaplmasndaki roln tayin etmek lzmdr. Eer resm memurun muameleye itiraki sadece isbat bakmndan, tasdik (certificatif) bir mahiyet arz ediyorsa, o muamelenin muvazaal olabileceini kabul etmemek iin hibir se-beb yoktur93. Nitekim, ileride greceimiz gibi94, noter huzurunda yaplan resm mukavelelerde, hususiyle gayri menkullere mteallik sat mukavelelerinde, muvazaaya sk sk rastlanmaktadr. Noter, kendisinden gizlenen muvazaay ekseri hallerde kefedemiyecei gibi, akdin muvazaal olup olmadn aratrmakla da mkellef deildir. 3456 sayl noter kanununun 50 inci maddesine gre "Kanunun emir veya men ettii hkmlere aykr olmamak artiyle borlar kanununun akitlerin serbestisi hak-

    92) Tuor, Kommentar zum schweiz. ZGB, Bd. III, Das Erbrecht, Bern 1929, Mad. 469, No 10, s. 108. Fransz Hukukunda ayni fikirde: Rousseau, a.g.t, No 102, s. 122 ve No 105, s. 126; Boisselot, a.g.t., s. 58.

    93) Kars. von Tuhr, a.g.e., s. 248; Arsebk, a.g.e., s. 391 (IV); Maday, Simulation s. 2; Gnensay, a.g.e., s. 90 in fine. Fransz hukukunda ayni fikir, Boisselot, a.g.t., s, 65-66.

    94) Aada Blm III, Fasl II, 2, ve Fasl IV, 1, not 133.

  • 29

    kndaki hkmler caridir". Muvazaa kanunen men edilmediine gre, noter muvazaal bir akdi tasdik edebilecektir94.

    Federal Mahkeme, bir kararnda, bir kimsenin kardei ile anlaarak alen mzayedeye srf ona ait bir maln fiyatn ykseltmek iin girip de satlann stnde kalmas halinde mzayede de fiyat arttnlmasm muvazaal ve bu sebeble sat hkmsz addetmitir95.

    M.K.m. 492 f. l ' e gre miras mukavelesi, resmi vasiyet eklinda tanzim edilmi olmadka muteber deildir. Acaba resmi vasiyet eklinde yaplm olan bir miras mukavelesinin muvazaal olmas mmkn-mdr?

    Doktrinde, miras mukavelesinin muvazaal olmas mmkn grlmektedir96.

    Filhakika taraflar srf nc ahslan mevcudiyetine inandrmak iin bir miras mukavelesi akdetmi olabilirler. Hususiyle miras mukavelesi ile yaplan mirastan feragat muvazaadan ibaret olabilir97. Vaka, M.K.m. 492 ye gre miras mukavelesi resmi vasiyet eklinde yani M.K.m. 497 mucibince iki ahit huzurunda sulh hkimi veya noter tarafndan tanzim edilir, fakat hkim veya noterin mukaveleye itiraki ina mahiyette deildir.

    Dier taraftan, M.K.m. 493 e gre, miras mukavelesinin ancak tahriri ekilde feshedilebilmesi bu mukavelenin muvazaal olmasna mani deildir. nk Federal Mahkemenin de belirttii gibi, "Husus bir ekle tbi olan bir mukavelenin nasl fesih edilecei cidd olarak akdedilmi mukavelelerde bahis mevzuu olduu halde muhtevas cidd olarak istenmemi mukaveleler hakknda bahis mevzuu deildir." 98 .

    u halde bir miras mukavelesinin muvazaa sebebiyle hkmszl , iptal davasnn M.K.m. 501 de derpi edilen mruru zaman mddeti ile takyit olunmakszn, her zaman ileri srlebilir.

    Ikna mukabil, resm makam veya memurun muameleye itiraki ina (Constitutif) bir mahiyet arz ettii halde muvazaa kabil deildir. "Di-

    94 a) Ayn fikirde: Kayaolu, a.g.m., s. 165. 95) RO 52 II 65, "Caruzzo/Caruzzo". 96) Escher, a.g.e., Mad. 469, No 4, s. 113; Ehrenzeller, a.g.t, s. 23-24. 97) RO 72 II, 154, JdT 1946 s. 611, "Ortler/Ortler." 98) RO 72 II 154-, JdT 1946 s. 612.

  • 30

    er bir tbirle, resm memurun taraf olarak itirak ettii muamelelere kar muvazaa iddia edilemez. Mesel telsik suretiyle bir devlet tabiiyetini iktisap eden kimse bilhare telsik edilmesinin muvazaal olduunu ve hakikat halde eski tabiiyetini muhafaza ettiini iddia edemez" . nk, bir devlet makam ile muvazaa yaplamaz.

    Keza, resm memura tevcih edilen irade beyanlannda muvazaa mm kn deildir. Mesel, M.K.m. 549 a gre miras reddettiini sulh mahkemesine bildiren miras bu beyannn muvazaal olduunu iddia edemez. Zira, resm bir memur beyan sahibi ile uyuarak makamna tevcih edilen bir beyan hkmsz klamaz100.

    mme Hukukunu ilgilendiren hususlara ve usule mteallik muame-lere kar muvazaa iddia edilemez101.

    Aile hukukuna mteallik muameleler, ahlki ve itima ehemmiyetleri dolaysiyle muvazaa mevzu tekil edemezler. Aile hukuku mukavelelerinde mukavele serbestisi (Vertragsfreiheit) prensibi tahdid edilmi ve hukuk neticeler sadece taraflann serbest iradesine braklmamtr. Aile hukukuna mteallik bir muamele muvazaal olarak yaplm olsa bile muteber olur ve bu muamele arkasnda gizlenmi olan hakik vaziyet hukuken bir ehemmiyeti haiz deildir. Bir ka misal alalm :

    a ) Evlt edinmede muvazaa mmkn deildir102. Evlt edinmenin esas gayesi evlt edinenle evltlk arasnda bir ev

    ltlk rabtas tesis etmektir. Evltlk rabtasnn neticesi olarak da M.K.m. 257 mucibince "evltlk kendini evltla alann aile ismini tar ve onun mirass olur".

    te taraflar aralarnda anlaarak, hakikat halde aralarnda bir evltlk rabtas tesis etmek istemedikleri halde, srf evltla kendisini evlt

    99) Bk. Boisselot a.g.t, s. 67-72. - IOO) Von Tuhr, a.g.e., s. 248, not 24; Gnensay, a.g.., s. 90; Arsebk,

    a.g.e., s. 391 Not 43; Kayaolu a.g.m., No 6, s. 102; Kank, muvazaa ve isbat, Ad. Der., 1952, say 5, s. 641; Erman, muvazaa iddialarnn isbat ekli, Ad. Cer. 1942, s. 107.

    o) Gaudy, a.g.t., s. 33-35 102) Von Tuhr, a.g.e., s. 248; Arsebk, a.g.e., s. 392; Gnensay, a.g.e., s.

    91; Maday, simulation, s. 2; Gaudy, a.g.t., s. 39-40; Ehrenzeller, a.g.t., s. 18-19; Oser-Schnenberger, a.g.e., Mad. 18, No. 14, Tere. s. 148; Kayaolu a.g.m.,

  • 31

    edinenin ismini tamasn temin etmek maksadiyle bir evlt edinme mukavelesi aktedebilirler.

    Acaba srf evlt edinenin ismini veya tabiiyetini iktisap etmek iin yaplan bir evlt edinme mukavelesine kar muvazaa iddias varit olur mu?

    Alman Yksek Mahkemesi mteaddit kararlarnda102 evlt edinme muamelesinin mnhasran evltla kendisini evlt edinenin asalet unvann kazandrmak gayesiyle yapld hallerde evlt edinenin muvazaal olduuna karar vererek butlanna hkmetmitir. nk, Alman Yksek Mahkemesine gre evlt edinme mukavelesinin asl mevzuu evltlk ile evlt edinen arasnda bir ailev mnasebet meydana getirmektir. Taraflar sadece evltln kendisini evlt edinenin ismini tamas zerinde anlatklar halde aralarnda esas olan evltlk rabtas tesis etmeyi istememi-lerse evltlk mukavelesi muvazaa sebebiyle hkmsz olacaktr. Evltlk mukavelesi A.M.K. 117'ye gre btl olunca bunun arkasnda gizlenmi olan evlt edinenin ismini iktisap hususu da sebebsiz kalacaktr.

    Buna mukabil hukukumuzdaki vaziyetin, kanaatimizce, Alman hukukundan farkl olmas lzmdr. Evlt edinme mukavelesi iin 'M.K.m. 256 ya gre lzumlu olan evlt edinenin ikametgh hkiminin msaadesi, bir mukavele hkmn kaleme almaktan ibaret olan noterin rol ile mukayese edilemez. Burada, hkimin evlt edinme mukavelesine itiraki m-ai bir tasarruf mahiyetindedir. Filhakika, hkim, kanun artlar bulunmakla beraber, ocuun menfaatine mugayir grrse talep olunan msaadeyi vermez. Binaenaleyh hukukumuzda evlt edinme muamelesine kar bunun muvazaal olduu iddiasnn mesmu olmamas lzm gelir.

    b) Meden Kanun madde 150 Bent 5 de derpi edilen ve boanma-nn fer'i neticelerine mteallik mukavelelerde muvazaa mmkn deildir. nk, bu mukavelelerin muteberiyeti boanma hkiminin tasdiki artna baldr103. Bu tasdik muamelesi ise inai bir tasarruftur ve hkim, taraflardan birisinin veya ocuklann menfaatine mugayir grd bir mukaveleyi tasvip etmeyerek reddedebilir.

    c) Evlenme mukavelesinde muvazaa mmkn deildir.

    102 a) Bk. Mesel, R.G. 29, s. 123 ve mtea. 103) Esener, Boanmann fer'i neticelerine dair mukaveleler, AHFM, 1951

    cilt VIII, say 3-4, s. 613-614 ve L'obligation de reparer les prejudices resultant du divorce, tez Cenevre, 1951 s. 14.

  • 32

    Taraflar, kanunumuza gre kanun rejim olan mal ayrl yerine evlenme mukavelesi ile kanunda yazl dier bir rejimi kabul ettikleri takdirde, evlenme mukavelesinin muvazaal olabilip olamyaca meselesi ortaya kar. Bu mesele svire Doktrininde mnakaaldr.

    Baz mellifler104 evlenme mukavelesinde muvazaay mmkn grmektedirler.

    Buna mukabil, melliflerin ekserisi evlenme mukavelesinde muvazaann mmkn olamyacan yazmaktadrlar105. Bu fikir, her eyden evvel evlenme mukavelesinin aile hukuku karakteri tamas dolaysiyle hakl gsterilebilir. Gaudy bu hal tarzn M.K.m. 173'e istinad ederek mdafaa etmektedir. Filhakika, evlenme mukavelesinin feshinin resm ekilde yaplaca bu kanun hkm ile tesbit edilmitir106. Kanaatmzca, Gaudy nin fikri hataldr. nk, ciddi olarak akdedilmi bir mukavelenin feshinden bahsedilebilir. Binaenaleyh, M.K.m. 173 f. 1 muvazaann mmkn olmadn gstermee kfi deildir. Buna mukabil, fikrimizce, evliliin devam srasnda yaplan evlenme mukavelelerinde muvazaann mmkn olamyaca katiyetle sylenebilir. Zira, M.K.m. 173 f. 2 ye gre bu gibi mukavelelerin muteberiyeti iin hkimin tasvibi lzmdr. Hkimin tasvibi ise, inai bir tasarruftur.

    d) Muvazaal evlenmeler muvazaa sebebiyle btl olamaz. Muvazaal veya cali evlenmeler (Mariages fictifs-Scheinehe), taraflarn ciddi surette tam ve daimi bir evlilik birlii kurmak* ve ocuk yetitirmek istemedikleri halde evliliin bahettii baz haklardan istifade etmek iin yaptklar bir evlenmedir. Muvazaal evlenmelerde, evlenmek iradesi (Ehesch-lissungswille) mevcut deildir. Eler beraber yaamak niyetinde deillerdir, byle bir evlenme tamamen ekli bir evlenme olup ekser ahvalde hilelidir de.

    Muvazaal evlenmeler en ok bir tabiiyet iktisap etmek maksadyle yapld gibi, idar mahiyetteki tedbirlerden kurtulmak veya evlilik dnda doan bir ocuun nesebini tashih etmek iin de aktedilmektedir.

    Muvazaal evlenmelere mteaddit misaller verilebilir:

    104) Ehrenzeller, a. g. t., s. 20-21. 105) Oser-Schnenberger, a.g.e., Mad. 18, No. 24, tere. s. 148; Gaudy.

    a.g.t, s. 40-41; Maday, simulation, s. 2. 106) Gaudy, a.g.t., ibid.

  • 33

    : a 7 8 8 sayl Memurin kanununun 4 nc maddesinin 2 inci bendi mucibince "Memur iken ecnebilerle evlenenler mstafi addedilirler. Ecne-ibi kadn ile evlenmesi halinde mstafi addedileceinden korkan devlet memurlar kanunun bu hkmn bertaraf etmek iin yle bir yola ba vurabilirler.: Yabana kadn bu memurun para ile tutulmu bir arkada ile cali olarak evlenmekte ve bylece Trk tabiiyetini iktisap ettikten sonra sz-sde kocadan boanmakta ve Trk sfatiyle devlet memuru ile evlenebilmektedir,

    b Keza, yle t i r ksm sanat ve hizmetler vardr ki (mesel avukatlk, eczaclk, doktorluk, algclk v.s. gibi) bunlar mnhasran Trk vatandalarna hasredilmi bulunmaktadr. te telsik yolu ile en aa be sene beklemesi icap eden yabanc kadm bir trk koca tedarik ederek onunla szde cali hr evlenme aktederek trk tabiiyetini iktisap yoluna gidebilir.

    c Cali evlenmelerin en karakteristik ekli lke dahilinde ikametine msaade edilmeyen bir Ecnebi kadnn Trk vatanda ile evlenerek onun vatandalk sfatn iktisap etmesi ve bu sayede ikametini temin etmesi eklidir.

    d Keza haz yabanclk sfatnn tevlit ettii mahzurlar bertaraf ermek "iin muvazaal evlenmelere mracaat edilmektedir.

    Acaba bu eit evlenmelerin muvazaa sebebiyle bl olduu iddia edilebilir mi? Bu mhim meselenin hukukumuzda nasl halledileceini tetkik etmeden evvel muvazaal evlenmeleri ksa da olsa' mukayeseli hukukta tetkik etmek faydal olacaktr.

    Cali evlenmeler hakknda ok dea kilise hukukunda Innocent III tarafndan kaleme alnan Tum Nos isimli kararname gelir107. Bu kararnamenin neri kanonistleri bir hayli artmtr. nk burada hakik olmyan Consensus'un muteber bir evlenmeyi inta etmiyecei beyan ediliyordu. Innocent III bylece kanonistlerin beyan nazariyesi (Erklrungstheorie) yerine Wlenstheorieyi ikame etmitir.

    Mehur Theologien St. Thomas d'A

  • 34

    kiki rzalarna tekabl etmese bile, evlenme muteber olur. nk evlenmeden tevellt eden mkellefiyetlerden kurtulmak iin ne kan ve ne de koca kendi hilesini ileri sremez".

    Fakat, St. Thomas d'Aquin'in naklettiine gre bu gre kar Tua Nos'da. Innocent III, nza olmakszn dier unsurlar'n aile birlii kurulmas iin kfi olmad esasn vazetmitir.

    Roma hukukunda da cali evlenmeler muvazaal addedilerek bu se-beble hkmsz addediliyordu: Smvlatae nuptiae nuius momenti stmP^08

    Fransz Hukukunda Fr. M.K.m. 146 ya gre "nza olmadka evlenme olmaz (II n'y a pas de mariage lorsqu'il n'y a point deconsentement). yle zannedilir ki Fransz mahkemeleri bu hkme istinaden hakiki evlenme iradesini ihtiva etmeyen muvazaal evlenmelerin butlanna karar verebilir. Fakat, Fransz itihatlan bilkis muvazaal evlenmeleri muvazaa sebebiyle hkmsz addetmemilerdir.

    10 Nisan 1856 da Lyon Mahkemesi u garip hdise ile karlamtr109: 23 yanda bir gen srf askere anlmasn geciktirmek maksady-le 68 yanda bir kadn ile evlenmitir. Fakat, bu evlenmeyi gayri mevcut addettiinden kamnn lmn beklemeksizin din ekilde ikinci defa evlenmi ve bundan evlilik d iki ocuu olmutur. Birinci kansmn lm zerine ikinci kans ile meden ekilde evlenmi ve bil evlenmeden bir ocuu daha olmutur.

    Babann vefatnda ikinci meden evlenme mahsul olan ocuk iki kardeinin zina mahsul olduunu ileri srerek yalnz kendisinin miras olduunu iddia etmitir. Dier iki ocuk ise muvazaa sebebiyle birinci evlenmenin hkmsz olduunu ve bylece kendilerinin de miras sfatn haiz olduklarn beyan etmilerdir.

    Ville-Franche Mahkemesi muvazaa isnadn reddederek birinci evlenmeyi muteber addetmitir. Lyon stinaf Mahkemesi ise birinci evlenmenin gizlilik sebebi ile butlanna karar vermekle beraber muvazaa iddiasn kabul etmemitir.

    11 Temmuz 1923 tarihinde Grenoble Mahkemesi de muvazaal bir evlenmenin butlanna karar vermekle beraber muvazaaya istinat ettirme-

    108) Egger, Ueber die Scheinehen, Festgabe Fleiner, s. 93. 109) Sir. 1856, 2, s. 706, Courvoisier, a. g. t., s. 58.

  • 35

    mistir. Hdise u idi1 1 0: 1914 harbinde, Trkiyede yayan Fransz tabiiyetindeki bir kadn esir derek toplama kampna gitmemek iin Amerikan vatandalm iktisap etmeyi dnm ve srf bu maksatla bir Amerikal ile evlenmitir. Bir mddet sonra Fransaya dnen kadn evlenmenin srf tabiiyet iktisab maksad ile yapldm ileri srerek hkmszlk karan almtr.

    Yukarda zikrettiimiz iki karardan da anlalaca gibi Fransz Mahkemeleri cali evlenmelerin hkmszln hibir zaman muvazaaya is tinad ettirmek temayln gstermemilerdir.

    Fransz doktrininde de baz muamelelerin mahiyeti icab muvazaal olamyacal ve srf yaplm olduklar iin ciddi olduu telkkisi hkimdir. te bu muamelelerden birisi de cali evlenmelerdir. Eer, kanun vaz evlenmenin butlan sebebleri arasnda muvazaaya yer vermemise bu bir ihmal olmayp evlenme messesesine husus bir mahiyet atfettii iindir. Kanun vaz fertlerin evlenmek hususunda cali bir grn yaratmalarna msaade edemez.

    Fransz melliflerine gre111, kanunun ekle balad bu kadar kutsal bir taahhdn muvazaa sebebiyle hkmsz addedilmesi mme menfaati telkkisine aykr olacaktr.

    Fr. M.K.m. 146 ya ramen 1933 senesine kadar kan kocann veya bunlardan birisinin nzas olmakszn yaplan evlenmelerin hkmszlne hkmetmek mmkn olmamtr. Nihayet, 19. ubat. 1933 tarihli bir kanun ile nzanm mevcut olmay evlenmenin mutlak butlan sebebleri arasna ilve edilmitir112. Fakat bu kanunun muvazaal evlenmeler hakknda bir meyyide tekil edecei phelidir. nk daha ok bir akl hastasnn yapm olduu evlenmenin butlann istihdaf etmektedir.

    Alman hukukuna gelince, beyan prensibinin balca mdafilerinden

    no) Courvoisier, a. g. t., s. 60. m ) Demogue, a.g.e., c. 1, No. 146, s. 267; Planiol-Ripert, Traite pratique

    1930, VI, No. 334, Boisselot, a. g. t., s. 108. 112) Bundan baka 19 Ekim 1945 tarihli Fransz tabiiyet nizamnamesinin

    40 mc maddesine gre, hakknda sarahaten ve usul dairesinde geri alnmam bir tard veya ikamete mecbur tutulma karan mevcut olan yabanc kadn 37 inci maddeden istifade edemez. Keza 42 inci maddenin 1 inci fkrasna gre bir Fransz adl makamndan sadr olan bir karar mucibince batl olan evlenmeye istinad eden kadn hsnniyetli olsa bile Fransz tabiiyetim iktisap edemez.

  • 36

    birisi olan mehur Alman hukukusu Kohler 1877 senesinde yazm olduu bir makalesinde113, evlenmede muvazaa olmyacan beyan ediyordu. Ona gre, evlenme resm bir muameledir. Devlet memurunun ve cemiyetin mmessilleri olan ahitler huzurunda akdedilmektedir. Binaenaleyh, taraflarn aralannda anlaarak bir komedi oynamalar hukuken hi bir kymeti haiz deildir.

    Ancak 1880 tarihli Alman Meden Kanununun redaktr olan mehur Sarih Planck bu fikre itirak etmeyerek A.M.K. 4 2 / 2 yi yle kaleme almtr: "Taraflarn hakik bir evlilik birlii kurmak niyeti olmakszn sadece bir evlilik hakknda grn yaratmak maksadiyle akdettikleri evlenme btldr144."

    Planck'a gre kanun muvazaal evlenmeler hakknda sakt olmamaldr. Bu mellif fikrini yle izah etmektedir: "Cali evlenmelerin butlan evlenmenin ahlki prensiplerinden olduu kadar mukavele hukukunun umum prensiplerinden de istihra edilebilir. Eer kanun evlenmenin butlann derpi etmezse ekseriya muvazaadan bihaber olan mddeiumumi butlan davasn ikame edemiyecektir. Bundan baka hsnniyetli nc ahslarn menfaati de umum hukuk prensiplerinin tatbikini icap ettirmektedir. nk onlar hakik kan koca ile hukuk muamelede bulunduk lann sanmaktadrlar.

    Buna mukabil 1888 tarihli proje Kohler'in tesiriyle cali evlenmelerin butlanndan bahsetmez. Maamafih bu nokta zerinde esbab mucibe lyihasnda kfi izahat verilmektedir. "Her nekadar umum prensiplere gre cali evlenmenin muvazaa sebebiyle hkmsz olmas icap ederse d^ mhim pratik sebebler bu prensiplerin bertaraf edilmesini mir bulunmak tadr. Emredilen ekle uygun olarak evlenmek istediini beyan eden kimse bu szleri ile bal kalmaldr. Evlenmede muvazaay kabul etmek boanma hususunda tesbit edilmi prensipleri hayali klacaktr115."

    Alman Doktrininde de srf bir grn husule getirmek iin muhatapla anlaarak ona kar yaplan beyann btl olduunu beyan eden AMK 117 nin evlenmeye tatbik edilemiyecei neticesine vanlmtr.

    113) Kohler, Studien ber Mentalreservation und Simulation, Jehr. Jahrb. 96, s. 91 ve mtea. ve 325 ve mtea.

    114) Begrundung des Entwurfes eines Familienrechts fr des deutsche Reich, Berlin 1880, s. 171 ve mtea.

    115) Motive zu dem Entw. eines B. G. B., 1885, s. 55.

  • 37

    Fakat cali evlenmelerin gittike oalmas nihayet Alman kanun vazn bu mevzuda bir hkm vazetmeye sevketmtir. 23 Kasm 1933 tarihli kanunun 1325'e gre gayesi aile birlii kurmak olmakszn srf kocasnn ismini tamas iin yaplan evlenmeler btldr.

    Nihayet 1938 tarihli Alman Evlenme Akdi ve Boanma hakkndaki Kanunun 23 nc maddesi ile tabiiyet iktisap etmek iin yaplan evlenmelerin btl olduu beyan edilmitir.

    svire Hukukuna gelince, akla ilk olarak 1922 tarihli Haenigser davas gelir116. Zabtayi ahlkiye kanunlarna muhalif hareketinden dolay Zrih Kantonu belediyesi bir Alman kadnnn tardna karar vermitir. Bunun zerine kadn hemen Zrihli bir otel kapcs ile cali bir evlenme akdetmi bylece isvire tabiiyetini iktisap ettiinden aleyhindeki tedbir infaz olunamamtr. Kansiyle biran bile beraber yaamam olan kapc bir mddet sonra boanma davas am fakat Zrih Belediye Meclisi de Evlenmenin butlan davas ikame etmitir. Zrih Kanton Mahkemesi butlan talebini reddetmi Federal Mahkeme de bu karan tasdik etmitir. Federal Mahkemeye gre Evlenmenin mutlak ve nisbi sebebleri tahdididir. Binaenaleyh, muvazaa, ahlk ve daba aykrlk ve hakkn suiistimali gibi sebeblerle evlenmenin butlanna karar verilemez. Filhakika, Federal Mahkemeye gre muvazaa yoktur. nk taraflar tabiiyet iktisabn ciddi olarak istediklerinden bu neticeyi istihsal etmek iin kullandklar evlenmeyi de ciddi olarak istemilerdir. Hakkn suiistimali de mme karakteri tayan evlenmeye tatbik edilemez. Ancak Federal Mahkeme 1939 da itihadn deitirerek cali evlenmeyi hakkn suiistimali olarak tavsif etmitir117.

    isvire Doktrinine gelince, bu trl evlenmelerin butlan iin B.K.m. 18 hkmne istinad edilip edilemiyecei mnakaaldr. Bu mesele bir ok mellifler tarafndan tekrar tekrar ele alnm fakat msbet cevap vermek imkn hasl olamamtr. Albert Richard, cali evlenmeyi muvazaa sebebine binaen btl addetmeye imkn grmemektedir118. Bu mellife gre, "evlenme ancak evlendirme memurunun beyan ile tekemml eder' evlendirme memuru evlenme akdine bir mme hukuku inai tasarrufu

    116) RO 48 II 182, JdT 1922, s. 524 "Ville et Canton de Zurih Haenegsen" 117) RO 65 II 133, JdT 1940, s. 98, "Frick/Zrih ve Zoug Kantonlar" 118) Albert Richard, les mariages fictifs, Revue de l'etat civil, t. 5, 1937,

    s. 214 ve mtea. (Trke tercmesi, Saymen, IHFM 1938, yl IV, s. 490-491.

  • 38

    (d'acte formateur de droit public) karakterini vermek iin mdahale eder. Amme hukukuna mteallik inai tasarruf telkkisine kar ise muvazaa ileri srlemez."

    Egger'de, muvazaal evlenmeler hakknda yazd bir makalede, muvazaa sebebiyle evlenmenin butlanna muhalefet etmektedir119. Bu mellife gre, evlenmede muvazaa telkkisi bir mkilta maruz kalr. Bu mkilt muvazaa sebebiyle butlann (Simulationsnichtigkeit) neticelerinde kendisini gsterir. Evlenmede, B.K.m. 18 mucibince muvazaada olduu gibi, mutlak bir butlan hali bahis mevzuu olamaz -evlenmenin butlanna hkmedilmesi lzmdr-... Dier taraftan, muvazaa mahiyeti itibariyle taraflann menfaati icab (Angelegenheit der Parteien) yaplr ve taraflarn ihtiyanna braklmtr. Fakat, bu vaziyet evlenmenin ehemmiyeti ile kabili telif deildir. Bir ok hallerde, taraflar muvazaay ileri sremiye-ceklerdir. Bu taktirde ise, muvazaa kendisine has manasn kaybedecektir.

    Taraflar, evlenmenin muteber olduunu ve nc ahslarda hsnniyetlerinin himayesini (IB.K.m. 18 f. 2) talep ederken devlet mme menfaati mlhazas ile evlenmenin butlann istiyecektir. Halbuki evlenmede muvazaa hi bir suretle mme menfaatini ihll etmez.

    Hlsa, Albert Kichard ve Egger muvazaa sebebiyle evlenmelerin ab initio butlann kabul etmemektedirler. Siegwart ve von Tuhr da ayni fikirdedirler120.

    Albert Richard ise makalesinde muvazaal evlenmelerin nne geebilmek iin en messir arenin I.M.K.m. 120 (M.K.m. 112) ye yeni bir butlan sebebinin ilvesi ile kabil olacan yazyordu122.

    Nihayet, 29/Eyll /1952 tarihli "isvire Tabiiyetinin iktisab ve kaybna" mtealik kanunun 56 inci maddesi ile I.M.K.m. 120 ye eklenen bir drdnc bend ile yalnz tabiiyet kazanmak iin akdedilen evlenmeler batl addedilmitir123. Filhakika, bu bende gre, "kadn aile birlii kur-

    119) Egger, a. g. m., s. 105-106. 120) Siegwart, Die Zweckwidrige Verwendung von Rechtsinstituten, Fri-

    burg, 1936, s. 25 ve mtea. Von Tuhr, a. g. e., s. 248. 12i) Knapp, Le mariage fictif et la nationalite de la femrne mariee, JdT

    1940, s. 258 ve mtea. 122) A. Richard, a. g. m., tere, s. 497; Gene Bk. Saymen, a. g. m., s. 487. 123) Bk. JdT. 15/0.cak/1953, say 1, s. 28.

  • 39

    inak istemeksizin srf telsike mteallik kaideleri bertaraf etmek iin evlenmise',, hu evlenme btldr.

    Bylece, svire Hukukunda mesele kanun hkm ile tamamen hal edilmi bulunmaktadr.

    Muvazaal evlenmelerin muvazaa sebebiyle btl olup olmad meselesi hukukumuz bakmndan da byk bir ehemmiyeti haizdir.

    18 Mays 1928 tarih ve 1312 sayl Trk Vatandalk Kanununun "Trklerle evlenen ecnebi kadnlar Trk vatanda olurlar" diyen 13 nc maddesinin 1 inci cmlesi cali evlenmelerin icrasna memleketimizde de sebeb tekil etmektedir. Fakat urasn kaydetmek yerinde olur ki cali evlenmelere hukukumuzda sadece Trk vatandaln iktisap etmek veya Memurin Kanununun tekat hkmlerini bertaraf etmek iin teves sl edilmektedir. Kans ve ocuu olmyan fakat kardeleri bulunan bir memur lmeden nce bir kadnla evlenmekte ve bu kadn kocasnn tekat maan ahzedince tekade hakk olmyan mteveffann kardelerine her ay veya ayda bir muayyen bir mebla tediyeyi taahht eylemektedir124.

    Hukukumuzda "Bu kanun mucibince snr d edilmi olan veya umum hkmlere gre Trk Vatandaln kaybetmi bulunan ecnebi kadnlarla snr d edilmesine veya vatandalktan skatna evlenme muamelesinin tekemmlnden evvel karar verilen ecnebi kadnlann 1312 sayl Trk Vatandalk Kanununun 13 nc maddesi ile ecnebi kadnlara bahedilen haktan istifade edemiyeceklerini" beyan eden 2 9 / 6 / 1 9 3 8 tarih ve 3529 sayl "Ecnebilerin Trkiyede ikamet ve seyahatleri hakkndaki kanunun" 25 inci maddesiyle bir dereceye kadar cali evlenmelere mani olunmakta idi. Esasnda kfi bir tedbir olmayan bu hkm 1 5 / 7 / 1950 tarih ve 5683 numaral "Yabanclann Trkiyede ikamet ve seyahatleri hakkndaki kanuna" alnmamtr.

    Yukarda beyan edilen sebeblere mebni, muvazaal evlenmelerin muvazaa sebebiyle btl addedilmesi fikri hukukumuzda da mdafaa edilemez125.

    l24)Elbir, Cali evlenmeler ve bu hususta l/Ocak/1953 tarihinden itibaren isvire Meden Kanununda yaplan tadilt, s t Bar. Der, 1953, c. XXVII, say 1, ayr bas, s. 11.

    125) Ayni fikirde Schwarz, a. g. e., s. 296 No. 4; Velidedeolu, Aile Hukuku,

  • 40

    u iki nokta zerinde, kanaatimizce srar; etmek lzmdr; IV Evlen> menin butlan sebebleri kanun tarafndan tahdidi olarak: gsterilmitir. 2 Evlenmede butlan ile muvazaa prensiplerine gre: muvazaal muamelenin butlan birbirinden farkldr. iM.K.m. 124 e gre. "Eylenmenin Butla; lan, ancak hkimin karan ile hkm ifade eder."

    Evlenme, mutlak butlan ile malul olsa Bile hkimin kararna kadar sahih bf.r evlenmenin btn hkmlerini haizdir." Dier taraftarr, isvire* doktrininde tavsiye edilen hakkn suiistimaline ba vurularak muvazaal; evlenmelerin btl saylabilecei fikrinin hukukumuzda kabul edilebilecei pek phelidir126.

    Evvel, Meden Kanunumuzun 2 inci madde methi mehazdan farkldr. l.M.m. 2 f. 2 bir hakkn aikr suiistimalinin kanun tarafndan himaye edilmiyeceini syledii halde M.K.m. 2 i. 2 "Bir hakkn srf gay> zrar eden suiistimalini kanun himaye etmez" diyerek hakkn suiistimalinin hudut ve muln daraltmtir127.

    Saniyen, svire doktrinininde dahi, muvazaal evlenmelerin M.K-m. 2 f. 2 ye gre btl saylabilecei telkkisi tenkit edilmitir. stimal edilen bir hakkn sosyal gayesinden inhiraf ettirilmesi bir hakkn suiistimali" olarak kabul edilirse evlenme mevzuat bakmndan, de lege lata, evlenme hakknn suiistimalinden bahsedilmesi imknszdir. nk, kanun; vaz sosyal gayeleri dnda kalan evlenme akdini tarif etmemitir. ii halde hkimin kendi ahs sosyal gaye telkkisine uymayan evlenmelerin-butlanna karar vermesine msaade edilmez128. Grlyor ki, Sch^varzn-dedii gibi, evlenmenin muteberiydim M.K.m. 2 deki umum hkme-msteniden sarsmak pek tehlikelidir129.

    Saymen makalesinde130, muvazaal evlenmelere kar umum ted-

    istanbul 1949, s. 46; Gktrk, Aile Hukuku, Ankara, 1945, s. 284, Not. 4: Aksi? fikirde Belgesay, Trk Kanunu Medensi erHi, Aile Hukuku, stanbul 1950;. Mad 113, No. 3, s. 53-54.

    126) Bk. Topuolu, a. g. t, s. 97. Tatbik edilebilecei fikrinde Belgesay-a. g. e., mad. 113, No. 3, s. 53-54.

    127) Velidedeolu, a.g.e., s. 144; Elbif, a.g.m., s. 11; Mamafih doktrinde bu husus ihtilafldr. Bk. Velidedeolu, a.g.e:, s;. 342;* Topuolu, a.g.t:, s. 241," Postacolu, a.g.t., s. 124.

    128) Kars. Knapp, a. g. m., Gene Bk: Belgesay; a. gr. e., s. 52/533.. 129) Schwarz, Aile Hukuku, s. 120-125.. 130) Saymen, a.gjn., s. 487.

  • 4M.

    bir alnmasnn zaruri olduumu yazmaktadr. ElBir de1'31' son zamanlarda yaynlad bir makalesinde isvire Meden Kanununda yapria-n tadiltn memleketimiz bakmndan tad husus ehemmiyeti tebarz ettirmektedir.

    Ancak, svire Meden Kanununda yaplan tadilt sadece tabiiyet iktisabn istihdaf eden cali evlenmeleri nazara almakta sair muvazaalr evlenme ekilleri vaz edilen meyyidenin dnda kalmaktadr.

    Hukukumuzda muvazaal evlenmelerin nne gemek iin isvire; Meden Kanununda yaplan tadilttan daha mull hareket edilerek sadece tabiiyet iktisab iin deil bir evlilik birlii kurmay dnmiyerek-srf baz kanun kaideleri bertaraf etmek gayesiyle akdedilen her trl evlenmelerin nne geecek bir hkmn kabul edilmesi temenniye ayandr..

    FASIL. V; MUVAZAANIN NEVLER

    1. Mutlak Mvnktzaa - Nisb Muvazaa 1. Mutlak muvazaa (simulation abisolue veya simple), taraflarn;

    aralarnda hkm ve netice tevlit edecek hi bir muamele yapmak istemedikleri halde harice, nc ahslara, kar bir muamele yapm grnmek iin cali bir muamele yapmalar halidir.

    Bilhassa, muvazaal devir ve temliklerde (Alineations smulees) rastlanan bu gibi hallerde, muvazaa anlamas aa vurulan muamelenin hkm ve neticelerini taraflar bakmndan tamamen ortadan kaldrmaktadr.-

    Mutlak muvazaaya dair mteaddit misaller verilebilrr

    Mesel A alacakllarn tctkibmden^knrtulmak icmmallanm bu husus-tajmlat arkada B ye satmaktadr. Halbuki, hakikatte, A le B ara-snda bir sat akdi yaplm deildir ve temlik br muvazaadan ibarettir138..

    13i) Elbir, a.g.a., s. W. 138) Temlikin itimada mstenit bir temlik tarayp muvazaal olduut

    hakknda Bk. aada Blm IV, Fasl H f. 3* Not 73a Gene Bfc aada Bln II, fasl II, Not 48.

  • 42

    A, mal vaziyeti bozulan arkadann itibarm ykseltmek iin bir bor senedi imzalamaktadr (Effet de complaisance)139 .

    A, B ye kefil olmaktadr; bundan maksat hakiki bit kefalet akdi yapmak deil, bu akdin zevahirine aldanarak dier kimselerin de B ye kefil olmalarn temin etmektir140.

    2. Nisb muvazaa (Simulation relative-dissimulation) taraflann aralarnda akdettikleri bir mukaveleyi kendi dahili iradelerine uymayan ve harice kar yaptklar baka bir muamele ile gizlemeleridir.

    IB.K.m. 18 "Bir akdin ekil ve artlarn tayinde, iki tarafn gerek sehven gerek akiddeki hakiki maksatlarn gizlemek iin kullandklar tbirlere ve isimlere baklmayarak, onlan hakiki ve mterek maksatlarn aramak lzmdr" demek suretiyle sadece nisb muvazaaya temas etmektedir.

    Nisb muvazaada muhtelif haller dnlebilir:

    a) Mukavelenin mahiyet ve vasfna taallk eden muvazaa (Simulation sur la nature du contrat)

    Buna akidde muvazaa141 veya akdin vasfnda muvazaa142 da denmektedir. Bu halde taraflar gizli akid ile aa vurulan akdin mahiyetini deitirmektedirler.

    Mesel, taraflar aralarnda muteber olarak akdettikleri hibe akdini, miraslardan saklamak veya ivazsz iktisaplardan alnan yksek vergilerden kanmak maksadiyle zahiri olarak yaptklan bit sat akdi ile gizlemilerdir.

    Bunun aksi de olabilir. Taraflar, mesel, efiin f'a hakkn kullanmasna mani olmak iin sat akdini bir hibe akdi ile gizlemi olabilirler. Keza hibe karz akdiyle, veya vice vefsa, kira akdi bir sat arkasnda saklanm olabilir.

    139) Saymen, a. g. e., s. 175; Keza bk. Sem. Jud. 1939 s. 385, Giacobine/ Rubine (Cour de justice civil)

    140) Von Tuhr, a. g. e., s. 246, not 12; Arsebk a. g. e., s. 389 Not 25, Gnen-say, a.g.e., s. 89

    14i) Arsebk, a. g. e., s. 388 (c). 142) Postacolu, a.g.t., No 78, s. 116.

  • 43

    b) Akdin mevzuunda (veya artlarnda) muvazaa' : (Simulation sur l'objet - sur les conditions du contrat).

    Buna ksm muvazaa (Simulation partielle) de diyebiliriz. Burada, taraflar zahiri akdi ciddi olarak istemekle beraber bunun

    bir ka artn dahili iradelerine gre aralannda kararlatrdklarndan farkl olarak tayin etmilerdir.

    Mesel A, B ye evini hakikatte 10,000 liraya satt halde tapu masraflarn daha az demek iin sat mukavelesinde semeni 1,000 lira ola

  • 44

    Sebeb saikten farkldr. Saik (motif) bir kimseyi hukuk muamele yapmaa tahrik eden eitli ve az ok uzak millerdir. Bu miller arasnda muamelenin yaplmasna hukuk bakmdan en tesirli olanna, tbiri caizse o muameleye hukuk karakterini verenine ve onun hangi hukuk kaideleri tarafndan idare edileceini tayin edenine sebeb diyoruz.

    Saikler, prensip itibariyle hukuken ehemmiyet arz etmediklerinden bunlann muvazaal olmas da yaplmasna mil olduklar muamelenin muteberiyetine tesir etmez147.

    Biz burada muvazaay, illet (sebeb) mefhumu bakmndan incelemek istiyoruz148. Bunun iin illete bal muameleleri mcerred olanlardan tefrik etmemiz lzmdr. Mcerred muamelelerin shhati muteber bir se bebin mevcudiyetine bal deildir. Binaenaleyh sebeb zerinde149 muvazaa byle bir muamelenin muteberiyetine hi bir suretle tesir etmez, illete bal muameleler ise, shhati muteber bir hukuk sebebin mevcudiyetini istilzam eden muamelelerdir. u halde muamelenin illeti zerinde yaplacak bir muvazaa anlamas^dorudanjioruya o muamelenin muteberiyetine tesir edecektir.

    svire Hukukunda hkim olan fikir, hukuk muamelelerin prensip itibariyle illete bal olduu telkkisidir. Yung'un dedii gibi, iki tarafn alkal bulunduu bir muamelede, mesel sat akdinde, taraflar mecburi olarak borcun sebebi zerinde anlarlar, nk sebebsiz bor olmaz150. Buna mukabil, bir taahht muamelesi alacaklnn deil de bir nc ahsn mamelekine taallk ettii takdirde o muamelenin mcerret bir muamele olduu kabul edilebilir151. Bu gibi muamelelere misal olarak kefa-

    s. 79 ve mutea, tasarruf ve taahht muameleleri arasndaki fark tetkik etmektedir: "Hukuk muameleler aynlann ve haklarn nakli iin yapldndan ya bu intikali dorudan doruya meydana getirirler-ki bunlara tasarruf muameleleri diyoruz - yahut intikalin mteakiben yaplaca hususunda bir taahht mahiyetinde olurlar.

    147) Kars. Staudinger - Riezler, a. g. e., 117, No 7. 148) Sebeb (illet) mefhumu zerinde bk. Tongsir, Les actes juridiques

    concrets et les actes juridiques abstraits en droit prive suisse, tez, stanbul, 1951. 149) Sunu kaydedelim ki mcerret muamelelerde gsterilmemi olmakla

    beraber taahhdn yine bir sebebi vardr; Gnensay, a. g. e., 13, s. 84 (II). 150) Yung, La theorie de l'obligation abstraite et la reconnaissance de

    dette non causee en droit suisse, tez, Cenevre, 1930, s. 3. 151) Yung, a. g. t., s. 12; Tongsir, a. g. t., s. 149.

  • 45

    let, havale, alacan temliki ve borcun nakli zikredilebilir. Bunlardan borcun naklini ele alalm: Borlar Kanunumuzun sistemine gre borcun nakli messesesi iki muamelenin mevcudiyetini istilzam etmektedir. Bu muamelelerden birincisi borlu (B) ile borcun nakli mteahhidi (X) arasnda, ikincisi ise bu sonuncu ile alacakl (A) arasnda yaplr, (X) in borcu zerine almasnn sebebi -yani onunla borlu (B) arasndaki i mnasebetin sebebi ya (B) ye olan bir borcunu demek (cmsa solvendi) veya bir alacak tesis etmek (caasa ahdendi) yahutta hibe de bulunmaktr (causa donandi). Fakat (X) ile (A) arasndaki mnasebet sebebe bal deildir. (B) ile (X) arasndaki borcun nakli mukavelesi illete bal olduundan illet muvazaal olabilir. Fakat (X) ile (A) arasndaki mnasebet mcerret olduundan borcu taahht eden (X) , (A) ya kar (B) ile akdettii mukavelenin muvazaal olduunu iddia edernez.

    Ekseri hallerde taraflar zahir akidde hakiki sebeb yerine baka bir sebeb gsterirler. Mesel hibe sebebi yerine sat sebebi gibi. Bu mukavele arkasnda gizlenen akid ise hakiki sebebi ihtiva eder152. Bu keyfiyet yukarda nisb muvazaa olarak tavsif ettiimiz muvazaa halidir. Buna gizlenmi sebeb denmektedir153.

    Sebebin gizli olmas o muameleyi btl klmaz. Meerki gizli sebeb B.K.m. 20 ye gre ahlk ve adaba aykn veya kanun tarafndan emredilen ekle riayet edilmemi olsun.

    Bazan da taraflar hi bir hukuk sebeb mevcut olmad halde mevcut imi gibi gsterirler. (A) nn, srf arkadamn mal itibarm ykseltmek iin bir bor tanmas buna misal olarak gsterilebilir. Burada iki ihtimal vardr: a) Tahriri bor ikrarnda bir sebeb icat edilerek borcun sebebi olarak gsterilmitir (la reonnaissance de dette cause*). Bu taktirde, borlu sebebin muvazaal olduunu, hakikatte muteber bir sebebin bulunmadn ispat ederek senedin iptalini talep edebilir154. Keza alacakl olan kimse de bor ikrannm mal karmak maksadiyle muvazaaten yapldn ileri srerek bor senedini iptal ettirebilir154a. Borlu yazl bir

    152) Bk. ve Kars. Arsebk, a. g. e., s. 361: akit hakiki illetin gsterilmesinden ekinilerek yanl bir illete istinat ettirilmise yalnz illete mnhasr bir muvazaa var demektir.

    153) Saymen, a. g. e., s. 117. 154) Kars. Tem. Kar. 22/9/949. Tev. . Kl. I No. 334, s. 367. 154a) Bk. aada Blm III, Fasl I 1 , Not 38.

  • 46

    bor ikrarnda bulunmakla beraber borcun sebebi senette tecessm ettirilmemitir. Byle bir halde, sebeb mevzudan ayrlarak hukuk muamelenin dnda braklmtr155. Bor tanmasnn mahiyeti mnakaal olmakla beraber hkim olan fikre gre bu illete bal bir muameledir156 1 5 7 . Bor ikran borcun mevcudiyeti bakmndan bir ispat vastas tekil etmekte fakat borcun sebebinde skt edilmektedir. B.K.m. 17 "Borcun sebebini ihtiva etmemi olsa bile bor ikrar muteberdir" demek suretiyle Fr. M.K.m. 1132 nin izinde yryerek alacakly borcun mevcudiyetini ispat klfetinden kurtarmtr. Borlu ise, her zaman sebebin mevcut bulunmadn ispat edebilir.

    u hale gre, hukuk bir sebeb mevcut olmad halde arkadana bir senet (hatr veya arkadalk senedi)158 veren kimse, alacaklsna kar, sebebin bulunmadn ispat ederek bor ikrarn hkmsz bra