Türk Evli Çiftlerde Erken Dönem Anne-Baba Deneyimlerinin Eşe Yönelik Duygusal Bağımlılığa...

1
Türk Evli Çiftlerde Erken Dönem Anne-Baba Deneyimlerinin Eşe Yönelik Duygusal Bağımlılığa Etkileri Dr. Sevinç Göral Alkan, Prof. Dr. Hürol Fışıloğlu, ODTU, Ankara, Türkiye Anne ve baba ile çocuklukta kurulan ilişkilerin, kişinin daha sonraki yaşamında kurduğu yakın ilişkiler için temel bir alt yapı hazırladığı, psikoanalizden bu yana pek çok psikoterapi okulu tarafından ifade edilmektedir. Young, Klosko, ve Weishaar (2003) Şema Terapi yaklaşımı bağlamında, bir çocuğun, bağlanma ve yakınlık kurma, tutarlı ve güvenli bir ortamda yaşama, bağımsızca kendini gerçekleştirme, kendini belirleme ve ifade edebilme, kabul görme ve kendine güven duyma, gerçekçi sınırlar ve limitler dahilinde başkalarına değer verme ve gözetme ihtiyaçlarının olduğunu söylemiştir. Çocuklukta, ebeveynlerin, çocuğun bu ihtiyaçlarını aşırı ya da eksik gidermesi erken dönem uyum bozucu kişilik şemalarının temellerini oluşturur. Young, ve Gluhoski (1997) ebeveynlerle çocuklukta yaşanan deneyimlerin bu şemalar aracılığı ile yetişkinlikte kurulan ilişkilerini etkilediğini dile getirmiştir. Kişinin, anne babasından çocukluğunda gördüğü aşırı korumacılık, eşi ile ilişkisinde ya eşine karşı aşırı korumacı tutumlar göstermek ya da eşinden kendisine yönelik aşırı korumacılık beklemek şeklinde ortaya çıkabilir. Çocuklukta cezalandırıcı ebeveynlik deneyimleri olması, kişinin erken dönem uyum bozucu şemalarında kabul görme ve kendine güven duyma ihtiyaçlarının eksikliğine bağlı şemaların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu şemalar yetişkinlikte ilişkilerinde kişinin ya eşine karşı cezalandırıcı bir tutum içinde olmasına ya da eşinden cezalandırıcılık beklemesine yol açabilir. Türk kültürü bağlılık, bağımlılık, bağlanma ve bağımsızlık kavramları açısından Batı kültürlerinden farklılıklar göstermektedir. Fişek ve Kağıtçıbaşı (1999) ve Fişek (2009) Türk kültürünün ilişkiselliği içindeki çift boyutluluğa dikkat çekmektedir. Türk aile yapısı hem hiyerarşik yapıdaki kontrole, hem de bireyler arasındaki yakınlık ve bağlılığa dayanır. Kontrol ve yakınlık boyutlarının zamanlı varlığı Türk aile yapısına özgüdür. Bu aile yapısı dahilinde kişilik gelişimi, hem yakın ilişkiler içinde bağlanabilme, hem de bağımsızca işlev görebilme şeklinde biçimlenir. Bu yönleriyle bağımsızlığa vurgu yapan batı kaynaklı ilişkisellik modellerinin Türk kültürünün özellikleri kapsamında yeniden araştırılması gerekmektedir. AMAÇ Bu çalışmada amaç, Türk evli çiftlerin, kendi anne babaları ile çocukluk çağındaki deneyimlerinin, eşlerine duydukları duygusal bağımlılığa etkilerini anlamaktır. Bu yolla hem anne baba deneyimlerinin eş ilişkisi üzerindeki etkileri incelenmekte, hem de Türk kültürünün bağlanma özelliklerine ışık tutulmaktadır. Batı kaynaklı psikoloji literatürü, yakın ilişkilerdeki bağımlılığı güvensizlik, zayıflık, çocuksuluk ve olgunlaşmamışlık ile ilişkilendirilirken; bağımsızlık ve otonomi gelişim basamağında daha sağlıklı ve daha olgun bir düzeyde algılanmaktadır. (Bischoff, 2008; Bornstein, 2005; Devine, Camfield & Gough, 2008). Zamanla bu bakış açısında bir genişleme olmuş ve yakın ilişkilerdeki bağımlılığın çok boyutlu bir kavram olarak ilişkilerden alınan doyum (Arntz, 2005) ve eşler arasında güvenli ve yakın bir bağ kurulması (Mongrain, 1995; Zuroff & de Lorimier, 1989; Neyer, 2002) için belli ölçüde gerekli olduğu ifade edilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla literatürde yakın ilişkilerde bağımlılık için ikiye ayrılmış bir görüş bulunmaktadır. Araştırmanın bulguları bu iki yaklaşımı da doğrular niteliktedir. Evhamlılık/ aşırı koruyuculuk, çocuklukta hem anne hem de baba ile yaşanan uyum bozucu ebeveynlik deneyimleri olarak, yetişkinlikte eşe yönelik duygusal bağımlılığı olumlu yönde yordamıştır. Bu bulgu, yakın ilişkilerde bağımlılığı işlev bozucu olrak değerlendiren literatür ile uyumludur. Bulgu ayrıca Türk çocuk yetiştirme tutumları açısından bakıldığında da beklendik yöndedir ve benzer bir çalışma (Caner, 2009) ile aynı yöndedir. Ancak erken dönem uyum bozucu anne ve babalık deneyimlerinden duygusal bakımdan yoksun bırakıcı annelik ile cezalandırıcı babalık deneyimlerinin duygusal bağımlılığı olumsuz yönde yordaması beklenmeyen bulgulardır. Duygusal bakımdan yoksun bırakıcı ebeveynlik deneyimleri, Türk aile yapısında yer alan “yakınlık” boyutu ile tam ters yönde ilişkilidir. Bu alt ölçeğe ait yüksek puanlar, çocuklukta anne tarafından sevilip değer verilmeme hislerini göstermektedir. Türk kültüründe bu kabul edilmesi zor bir duygusal deneyimdir. Ayrıca, Young ve ark. (1997) tarafından bu ebeveynlik boyutu, yetişkinlikte yakın ve doyurucu eş ilişkileri kurabilmenin önündeki engellerden biri olarak tanımlanmıştır. Bu yönleriyle, çocuklukta duygusal bakımdan yoksun bırakıcı annelik deneyimleri yaşamamış olmanın, literatür ile ilk bakışta uyumsuz görünmesine rağmen, eşe yönelik duygusal bağımlılık gibi sevgi, yakınlık, aşk gibi duygularla tanımlanmış olan ilişkiselliği yordaması anlaşılır bulunmaktadır. Cezalandırıcı ebeveynlik deneyimleri, Türk aile yapısı içinde yer alan “kontrolboyutu ile paralellik gösterir. Türk kültüründe cezalandırıcı ebeveynlik kültürel olarak ailenin çocuğa sunması beklenen yönlendirme, sınırlar koyma, disiplin verme boyutlarını içerir. Soygüt ve arkadaşlarına (2008) göre cezalandırıcı olmayan babalık deneyimleri hem düşmancıl olmayan ebeveynliği, hem de uygun yönlendirme ve disiplin vermenin eksik olduğu babalık deneyimlerini içerebilir. Cezalandırıcı olmayan babalık deneyimleri Türk aile yapısı içindeki yakınlık boyutuna denge getirmediği için çocuğun uygun şekilde bağımsızlaşmasının önünde engel oluşturarak, kişilik gelişiminde bağımlılığın artmasına katkıda bulunabilir. Bu yönüyle, cezalandırıcı olmayan ebeveynlik deneyimleri yaşamanın, literatürle ilk bakışta uyumsuz Ölçüm Araçları Young Ebeveynlik Ölçeği: 72 maddeli 6’lı Likert tipi ölçek, Young (1994) tarafından Şema Terapi modeli çerçevesinde geliştirilmiştir. Bir çocuğun ebeveynlerinden aldığı anne babalık tarzlarını belirlemek hedefiyle biçimlendirilen ölçeğin Türk örneklemine uyarlamasını Soygüt, Çakır ve Karaosmanoğlu (2008) yapmıştır. Ölçeğin Türkçe versiyonunda 10 alt ölçek belirlenmiştir: a) kuralcı/kalıplayıcı, b) kücümseyici/kusur bulucu, c) duygusal bakımdan yoksun bırakıcı, d) sömürücü/istismar edici, e) aşırı koruyucu/evhamlı, f) başarı odaklı, g) kontrol etmeyen/sınırsız, i) kötümser/endişeli, j) cezalandırıcı, k) duygularını bastıran/değisime kapalı ebeveynlik. Tüm alt ölçekler için iç tutarlılık katsayılarının .53 and .89 arasında değiştiği bildirilmiştir. Duygusal Bağımlılık Ölçeği: 9 maddelik 7’li Likert tipi ölçek, Buunk (1981) tarafından eşe yönelik duygusal bağımlılığı ölçmek amacıyla geliştirilmiştir. Eşe duyulan duygusal bağımlılık eşin göreceli olarak diğer herşeyden daha önemli algılanması ve eşin tutumlarından duygusal olarak yüksek düzeyde etkilenilmesi olarak tanımlanmıştır. Ölçeğin Türkçe’ye uyarlamasını Karakurt (2001) yapmış ve tutarlılık katsayısını .87 olarak bildirilmiştir. Katılımcılar Araştırmaya evli ya da birlikte yaşayan 178 heteroseksüel Türk çift (356 birey) katılmıştır. YÖNTEM Analiz Anne ve baba formları için ayrı ayrı yapılan basamaklı çoklu regresyon analizlerinde, katılımcıların yaş, cinsiyet, eğitim durumu, medeni hal ve sosyo-ekonomik düzeyleri kontrol değişkeni olarak ilk basamakta atanmıştır. BULGULAR Kontrol Değişkenleri Annelik Deneyimleri Babalık Deneyimleri TARTIŞMA KAYNAKÇA (Seçkili) Buunk, B (1981). Jealousy in sexually open marriages. Alternative Lifestyles, 4 (3), 357-372. Fişek, G. O. (2009). Self development, individuation and culture: A paychoanalytic search. In S. Bekman, & Aksu Koç (Eds.), Perspectives in human development, family and culture. Cambridge: Cambridge University Press. Fişek, G. O., & Kağıtçıbaşı, Ç (1999). Multiculturalism and psychotherapy: The Turkish case. In Multiculturalism as a fourth force (pp. 75-92). Philadelphia, PA: Taylor and Francis Kağıtçıbaşı, Ç. (1996). The autonomous-relational self: A new synthesis. European Psychologist, 1(3), 180-186. Soygüt, G., Çakır, Z., & Karaosmanoğlu, A (2008). Ebeveynlik biçimlerinin değerlendirilmesi: Young ebeveynlik ölçeği’nin psikometrik özelliklerine ilişkin bir inceleme. Türk Psikoloji Yazıları, 11 (22), 17-30. Young, J. E (1994). Young parenting inventory. [http://www.schematherapy.com/id205.htm]. New York: Cognitive Therapy Center Young, J., & Gluhoski, V (1997). A schema focused perspective on satisfaction in close relationships. In R. J. Sternberg, & M. Hojjat (Eds.), Satisfaction in close relationships (pp. 356- 381). New York: Guildford Press. Young, J., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E (2003). Schema therapy: A practitioner's guide. New York : Guilford Press. SONUÇ İlişkisellik, kültür bağlamı içinde değerlendirilmelidir. Bağımlılık, bağlılık ve bağımsızlık ile ilgili başat Batı literatürü, kültüre özgü özelliklere göre yeniden değerlendirilmeli; kültürler-arası çalışmaları da içerir hale getirilmelidir. GİRİŞ Dr. Sevinç Göral Alkan [email protected] *p< .5, ** p< .01, ***p< .001, ****p< .0000

description

The Effects of Early Maladaptive Parenting Experiences on Emotional Dependency in the Couple Relationship

Transcript of Türk Evli Çiftlerde Erken Dönem Anne-Baba Deneyimlerinin Eşe Yönelik Duygusal Bağımlılığa...

Page 1: Türk Evli Çiftlerde Erken Dönem Anne-Baba Deneyimlerinin Eşe Yönelik Duygusal Bağımlılığa Etkileri

Türk Evli Çiftlerde Erken Dönem Anne-Baba Deneyimlerinin Eşe Yönelik Duygusal Bağımlılığa EtkileriDr. Sevinç Göral Alkan, Prof. Dr. Hürol Fışıloğlu, ODTU, Ankara, Türkiye

Anne ve baba ile çocuklukta kurulan ilişkilerin, kişinin daha sonraki yaşamında kurduğu yakın ilişkiler için temel bir alt yapı hazırladığı, psikoanalizden bu yana pek çok psikoterapi okulu tarafından ifade edilmektedir. Young, Klosko, ve Weishaar (2003) Şema Terapi yaklaşımı bağlamında, bir çocuğun, bağlanma ve yakınlık kurma, tutarlı ve güvenli bir ortamda yaşama, bağımsızca kendini gerçekleştirme, kendini belirleme ve ifade edebilme, kabul görme ve kendine güven duyma, gerçekçi sınırlar ve limitler dahilinde başkalarına değer verme ve gözetme ihtiyaçlarının olduğunu söylemiştir. Çocuklukta, ebeveynlerin, çocuğun bu ihtiyaçlarını aşırı ya da eksik gidermesi erken dönem uyum bozucu kişilik şemalarının temellerini oluşturur. Young, ve Gluhoski (1997) ebeveynlerle çocuklukta yaşanan deneyimlerin bu şemalar aracılığı ile yetişkinlikte kurulan eş ilişkilerini etkilediğini dile getirmiştir. Kişinin, anne babasından çocukluğunda gördüğü aşırı korumacılık, eşi ile ilişkisinde ya eşine karşı aşırı korumacı tutumlar göstermek ya da eşinden kendisine yönelik aşırı korumacılık beklemek şeklinde ortaya çıkabilir. Çocuklukta cezalandırıcı ebeveynlik deneyimleri olması, kişinin erken dönem uyum bozucu şemalarında kabul görme ve kendine güven duyma ihtiyaçlarının eksikliğine bağlı şemaların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu şemalar yetişkinlikte eş ilişkilerinde kişinin ya eşine karşı cezalandırıcı bir tutum içinde olmasına ya da eşinden cezalandırıcılık beklemesine yol açabilir.Türk kültürü bağlılık, bağımlılık, bağlanma ve bağımsızlık kavramları açısından Batı kültürlerinden farklılıklar göstermektedir. Fişek ve Kağıtçıbaşı (1999) ve Fişek (2009) Türk kültürünün ilişkiselliği içindeki çift boyutluluğa dikkat çekmektedir.Türk aile yapısı hem hiyerarşik yapıdaki kontrole, hem de bireyler arasındaki yakınlık ve bağlılığa dayanır. Kontrol ve yakınlık boyutlarının eş zamanlı varlığı Türk aile yapısına özgüdür. Bu aile yapısı dahilinde kişilik gelişimi, hem yakın ilişkiler içinde bağlanabilme, hem de bağımsızca işlev görebilme şeklinde biçimlenir. Bu yönleriyle bağımsızlığa vurgu yapan batı kaynaklı ilişkisellik modellerinin Türk kültürünün özellikleri kapsamında yeniden araştırılması gerekmektedir.

AMAÇBu çalışmada amaç, Türk evli çiftlerin, kendi anne babaları ile çocukluk çağındaki deneyimlerinin, eşlerine duydukları duygusal bağımlılığa etkilerini anlamaktır. Bu yolla hem anne baba deneyimlerinin eş ilişkisi üzerindeki etkileri incelenmekte, hem de Türk kültürünün bağlanma özelliklerine ışık tutulmaktadır.

Batı kaynaklı psikoloji literatürü, yakın ilişkilerdeki bağımlılığı güvensizlik, zayıflık, çocuksuluk ve olgunlaşmamışlık ile ilişkilendirilirken; bağımsızlık ve otonomi gelişim basamağında daha sağlıklı ve daha olgun bir düzeyde algılanmaktadır. (Bischoff, 2008; Bornstein, 2005; Devine, Camfield & Gough, 2008). Zamanla bu bakış açısında bir genişleme olmuş ve yakın ilişkilerdeki bağımlılığın çok boyutlu bir kavram olarak ilişkilerden alınan doyum (Arntz, 2005) ve eşler arasında güvenli ve yakın bir bağ kurulması (Mongrain, 1995; Zuroff & de Lorimier, 1989; Neyer, 2002) için belli ölçüde gerekli olduğu ifade edilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla literatürde yakın ilişkilerde bağımlılık için ikiye ayrılmış bir görüş bulunmaktadır. Araştırmanın bulguları bu iki yaklaşımı da doğrular niteliktedir.

Evhamlılık/ aşırı koruyuculuk, çocuklukta hem anne hem de baba ile yaşanan uyum bozucu ebeveynlik deneyimleri olarak, yetişkinlikte eşe yönelik duygusal bağımlılığı olumlu yönde yordamıştır. Bu bulgu, yakın ilişkilerde bağımlılığı işlev bozucu olrak değerlendiren literatür ile uyumludur. Bulgu ayrıca Türk çocuk yetiştirme tutumları açısından bakıldığında da beklendik yöndedir ve benzer bir çalışma (Caner, 2009) ile aynı yöndedir. Ancak erken dönem uyum bozucu anne ve babalık deneyimlerinden duygusal bakımdan yoksun bırakıcı annelik ile cezalandırıcı babalık deneyimlerinin duygusal bağımlılığı olumsuz yönde yordaması beklenmeyen bulgulardır.Duygusal bakımdan yoksun bırakıcı ebeveynlik deneyimleri, Türk aile yapısında yer alan “yakınlık” boyutu ile tam ters yönde ilişkilidir. Bu alt ölçeğe ait yüksek puanlar, çocuklukta anne tarafından sevilip değer verilmeme hislerini göstermektedir. Türk kültüründe bu kabul edilmesi zor bir duygusal deneyimdir. Ayrıca, Young ve ark. (1997) tarafından bu ebeveynlik boyutu, yetişkinlikte yakın ve doyurucu eş ilişkileri kurabilmenin önündeki engellerden biri olarak tanımlanmıştır. Bu yönleriyle, çocuklukta duygusal bakımdan yoksun bırakıcı annelik deneyimleri yaşamamış olmanın, literatür ile ilk bakışta uyumsuz görünmesine rağmen, eşe yönelik duygusal bağımlılık gibi sevgi, yakınlık, aşk gibi duygularla tanımlanmış olan ilişkiselliği yordaması anlaşılır bulunmaktadır. Cezalandırıcı ebeveynlik deneyimleri, Türk aile yapısı içinde yer alan “kontrol” boyutu ile paralellik gösterir. Türk kültüründe cezalandırıcı ebeveynlik kültürel olarak ailenin çocuğa sunması beklenen yönlendirme, sınırlar koyma, disiplin verme boyutlarını içerir. Soygüt ve arkadaşlarına (2008) göre cezalandırıcı olmayan babalık deneyimleri hem düşmancıl olmayan ebeveynliği, hem de uygun yönlendirme ve disiplin vermenin eksik olduğu babalık deneyimlerini içerebilir. Cezalandırıcı olmayan babalık deneyimleri Türk aile yapısı içindeki yakınlık boyutuna denge getirmediği için çocuğun uygun şekilde bağımsızlaşmasının önünde engel oluşturarak, kişilik gelişiminde bağımlılığın artmasına katkıda bulunabilir. Bu yönüyle, cezalandırıcı olmayan ebeveynlik deneyimleri yaşamanın, literatürle ilk bakışta uyumsuz görünmesine rağmen, yetişkinlikte eşe yönelik bağımlılığı yordaması Türk kültürü bağlamında anlaşılır bulunmaktadır.

Ölçüm AraçlarıYoung Ebeveynlik Ölçeği: 72 maddeli 6’lı Likert tipi ölçek, Young (1994) tarafından Şema Terapi modeli çerçevesinde geliştirilmiştir. Bir çocuğun ebeveynlerinden aldığı anne babalık tarzlarını belirlemek hedefiyle biçimlendirilen ölçeğin Türk örneklemine uyarlamasını Soygüt, Çakır ve Karaosmanoğlu (2008) yapmıştır. Ölçeğin Türkçe versiyonunda 10 alt ölçek belirlenmiştir: a) kuralcı/kalıplayıcı, b) kücümseyici/kusur bulucu, c) duygusal bakımdan yoksun bırakıcı, d) sömürücü/istismar edici, e) aşırı koruyucu/evhamlı, f) başarı odaklı, g) kontrol etmeyen/sınırsız, i) kötümser/endişeli, j) cezalandırıcı, k) duygularını bastıran/değisime kapalı ebeveynlik. Tüm alt ölçekler için iç tutarlılık katsayılarının .53 and .89 arasında değiştiği bildirilmiştir.

Duygusal Bağımlılık Ölçeği: 9 maddelik 7’li Likert tipi ölçek, Buunk (1981) tarafından eşe yönelik duygusal bağımlılığı ölçmek amacıyla geliştirilmiştir. Eşe duyulan duygusal bağımlılık eşin göreceli olarak diğer herşeyden daha önemli algılanması ve eşin tutumlarından duygusal olarak yüksek düzeyde etkilenilmesi olarak tanımlanmıştır. Ölçeğin Türkçe’ye uyarlamasını Karakurt (2001) yapmış ve iç tutarlılık katsayısını .87 olarak bildirilmiştir.

KatılımcılarAraştırmaya evli ya da birlikte yaşayan 178 heteroseksüel Türk çift (356 birey) katılmıştır.

YÖNTEM

AnalizAnne ve baba formları için ayrı ayrı yapılan basamaklı çoklu regresyon analizlerinde, katılımcıların yaş, cinsiyet, eğitim durumu, medeni hal ve sosyo-ekonomik düzeyleri kontrol değişkeni olarak ilk basamakta atanmıştır.

BULGULAR

Kontrol Değişkenleri

Annelik Deneyimleri

Babalık Deneyimleri

TARTIŞMA

KAYNAKÇA (Seçkili)Buunk, B (1981). Jealousy in sexually open marriages. Alternative Lifestyles, 4 (3), 357-372.Fişek, G. O. (2009). Self development, individuation and culture: A paychoanalytic search. In S. Bekman, & Aksu Koç (Eds.), Perspectives in human development, family and culture. Cambridge: Cambridge University Press.Fişek, G. O., & Kağıtçıbaşı, Ç (1999). Multiculturalism and psychotherapy: The Turkish case. In Multiculturalism as a fourth force (pp. 75-92). Philadelphia, PA: Taylor and Francis Kağıtçıbaşı, Ç. (1996). The autonomous-relational self: A new synthesis. European Psychologist, 1(3), 180-186.Soygüt, G., Çakır, Z., & Karaosmanoğlu, A (2008). Ebeveynlik biçimlerinin değerlendirilmesi: Young ebeveynlik ölçeği’nin psikometrik özelliklerine ilişkin bir inceleme. Türk Psikoloji Yazıları, 11 (22), 17-30.Young, J. E (1994). Young parenting inventory. [http://www.schematherapy.com/id205.htm]. New York: Cognitive Therapy CenterYoung, J., & Gluhoski, V (1997). A schema focused perspective on satisfaction in close relationships. In R. J. Sternberg, & M. Hojjat (Eds.), Satisfaction in close relationships (pp. 356- 381). New York: Guildford Press.Young, J., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E (2003). Schema therapy: A practitioner's guide. New York : Guilford Press.

SONUÇİlişkisellik, kültür bağlamı içinde değerlendirilmelidir. Bağımlılık, bağlılık ve bağımsızlık ile ilgili başat Batı literatürü, kültüre özgü özelliklere göre yeniden değerlendirilmeli; kültürler-arası çalışmaları da içerir hale getirilmelidir.

GİRİŞ

Dr. Sevinç Göral [email protected]

*p< .5, ** p< .01, ***p< .001, ****p< .0000