TÜRKİYEDE EKONOMİ POLİTİKALARI Toprak reformu...

30
TÜRKİYEDE EKONOMİ POLİTİKALARI 1923-1932 DÖNEMİ Cumhuriyetin ilk yıllarında ülke ekonomisi pek iç açıcı değildi. Ülkede sanayi tesisleri yok denecek kadar azdı.Kişi başına düşen milli gelir payı çok düşüktü Ülkedeki siyasi bağımsızlığın ekonomik bağımsızlığı desteklemesi amacı ile beş yıllık kalkınma planları hazırlandı. 1923 İzmir İktisat kongresine göre; Devlet özel girişimleri teşvik etmiştir. 1925 yılında aşar vergisi kaldırılmıştır. 1926 çiftçilere kredi imkanı sunulmuştur. Teşvik-i Sanayi kanunu çıkarılmıştır. İş bankası,Sanayi bankası ve Maadin bankaları kurulmuştur. Şeker fabrikaları kanunu çıkarılmıştır. Sigara ve maden işletmeleri devlet tekeline alınmıştır. Bu dönemde devlet özel sektörü destekleyici politika izlese de istenen gelişme sağlanamamıştır.1929 yılında tüm dünyayı etkileyen ekonomik krizden Türkiye de payına düşeni almıştır. 1932-1950 DÖNEMİ EKONOMİ POLİTİKALARI Ekonomide sanayi devlet sermayesi ile gerçekleşmeye başlamıştır. 1933 yılında Sümerbank kurulmuştur. 1934-1938 yılları arasında uygulanan birinci beş yıllık kalkınma planında bir bölümü yabancıların elinde bulunan DEMİR YOLLARI,TELEFON İŞLETMELERİVE KÖMÜR İŞLETMELERİ devlet kontrolüne alınmıştır. Toprak reformu yapılmıştır. 1938-1942 yılları arasında ikinci beş yıllık kalkınma planı hazırlanmıştır. Ancak ikinci dünya savaşının başlaması ile bu plan uygulanamamıştır. 1950-1960 DÖNEMİ ULAŞIM başta olmak üzere Tarım ve sanayi de gelişmeler yaşanmıştır. Ülkenin bir çok yerine karayolu inşa edilmiş Tarımda makineleşmeye geçilmiştir. Tarımsal üretim yaygınlaştırılmış Yabancı yatırımcılar teşvik edilerek sanayi alanında gelişmeler yaşanmıştır. Dış borçlara karşı döviz rezervlerinin kullanılması ülkedeki enflasyonu artırmıştır. Bu da döviz karşısında Türk parasının değer kaybetmesine neden olmuştur. 1960 SONRASI DÖNEM 30 EYLÜL 1960 tarihinde DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI kurulmuştur. Kalkınma planları ile;ülkedeki işsizliğin azaltılması,yatırımların artması,dış borçların ödenme takviminin belirlenmesi ,nitelkli iş gücünün oluşturulması,dış ticaret dengesinin korunması gibi konular hedeflenmiştir. 1970 yıllarda Türkiye’ ye ABD’ nin uyguladığı ambargolar nedeniyle ülke ekonomisi yavaşlamıştır. 1

Transcript of TÜRKİYEDE EKONOMİ POLİTİKALARI Toprak reformu...

TÜRKİYEDE EKONOMİ POLİTİKALARI

1923-1932 DÖNEMİ

Cumhuriyetin ilk yıllarında ülke ekonomisi

pek iç açıcı değildi. Ülkede sanayi

tesisleri yok denecek kadar azdı.Kişi

başına düşen milli gelir payı çok düşüktü

Ülkedeki siyasi bağımsızlığın ekonomik

bağımsızlığı desteklemesi amacı ile beş

yıllık kalkınma planları hazırlandı.

1923 İzmir İktisat kongresine göre;

Devlet özel girişimleri teşvik etmiştir.

1925 yılında aşar vergisi kaldırılmıştır.

1926 çiftçilere kredi imkanı

sunulmuştur.

Teşvik-i Sanayi kanunu çıkarılmıştır.

İş bankası,Sanayi bankası ve Maadin

bankaları kurulmuştur.

Şeker fabrikaları kanunu çıkarılmıştır.

Sigara ve maden işletmeleri devlet

tekeline alınmıştır.

Bu dönemde devlet özel sektörü

destekleyici politika izlese de istenen

gelişme sağlanamamıştır.1929 yılında tüm

dünyayı etkileyen ekonomik krizden

Türkiye de payına düşeni almıştır.

1932-1950 DÖNEMİ EKONOMİ

POLİTİKALARI

Ekonomide sanayi devlet sermayesi ile

gerçekleşmeye başlamıştır.

1933 yılında Sümerbank kurulmuştur.

1934-1938 yılları arasında uygulanan

birinci beş yıllık kalkınma planında bir

bölümü yabancıların elinde bulunan

DEMİR YOLLARI,TELEFON

İŞLETMELERİVE KÖMÜR

İŞLETMELERİ devlet kontrolüne

alınmıştır.

Toprak reformu yapılmıştır.

1938-1942 yılları arasında ikinci beş

yıllık kalkınma planı hazırlanmıştır. Ancak

ikinci dünya savaşının başlaması ile bu

plan uygulanamamıştır.

1950-1960 DÖNEMİ

ULAŞIM başta olmak üzere Tarım ve

sanayi de gelişmeler yaşanmıştır.

Ülkenin bir çok yerine karayolu inşa

edilmiş

Tarımda makineleşmeye geçilmiştir.

Tarımsal üretim yaygınlaştırılmış

Yabancı yatırımcılar teşvik edilerek

sanayi alanında gelişmeler

yaşanmıştır.

Dış borçlara karşı döviz rezervlerinin

kullanılması ülkedeki enflasyonu artırmıştır.

Bu da döviz karşısında Türk parasının değer

kaybetmesine neden olmuştur.

1960 SONRASI DÖNEM

30 EYLÜL 1960 tarihinde DEVLET

PLANLAMA TEŞKİLATI kurulmuştur.

Kalkınma planları ile;ülkedeki işsizliğin

azaltılması,yatırımların artması,dış

borçların ödenme takviminin

belirlenmesi ,nitelkli iş gücünün

oluşturulması,dış ticaret dengesinin

korunması gibi konular

hedeflenmiştir.

1970 yıllarda Türkiye’ ye ABD’ nin

uyguladığı ambargolar nedeniyle ülke

ekonomisi yavaşlamıştır.

1

ÖRNEK SORU

1934 yılında uygulamaya konulan birinci beş

yıllık kalkınma planında temel tüketim mallarının

üretimine önem verilmesi ve hammaddesi

Türkiye de bulunan sanayi işletmelerinin

kurulması amaçlanmıştır.

Yalnızca bu bilgiye dayanarak

I ithalatın azaltılması istenmektedir.

II Ticaret dengesinin korunması istenmektedir.

III Yabancı sermayeden yararlanmak

istemektedir.

A) Yalnız I b)yalnız II c)I ve II d)I ve

II e)II ve III

Cevap…………….

TÜRKİYEDE TARIM VE HAYVANCILIK

TARIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1- İklim

2- Yer şekilleri ve yükselti

3- Toprak bakımı

4- Sulama olanakları

5- Makineleşme

6- Tohum ıslahı

7- Gübreleme

8- İlaçlama

NADAS:Su kaynaklarının kıt olduğu kurak yada

yarı kurak sahalarda tarım arazilerinin

dinlendirilmesine nadas denir. Nadasa bırakılan

toprak kendi nemini tamamlayarak ürün

üretimine hazır hale gelir.nemli bölgelerde

böyle bir uygulamaya ihtiyaç duyulmaz.

Ülkemizde nadas topraklarının en çok olduğu

bölgeler GDA, Orta Anadolu ve Doğu Anadolu

topraklarını sıralayabiliriz. Bunun dışında

karasal iklim sahaları içinde bulunan ergene

havzası, İçbatı Anadolu bölümü gibi karasal

iklim sahalarında da nadas uygulamalarına

rastlamaktayız.

Türkiye de nadas alanlarının daralması

demek;

1 Sulama imkanlarının artması demektir.

2 İklime olan bağlılık azalır

3 Yılda birden fazla ürün alınabilir

4 Tarım alanlarının yüzölçümü artar

5 Tarımsal verimlilik ve tarım ürünlerinde

çeşitlilik artar.

6 Suya ihtiyacı olan

mısır,pamuk,şekerpancarı,tütün gibi

endüstri bitkileri yetiştirilir.

Tarımı Destekleyen Kuruluşlar: Tarım

ürünlerinin toplanması, pazarlanması ve

işlenmesi yönüyle çiftçilerin desteklenmesi

gerekmektedir. Türkiye’de tarıma destek

sağlayan çeşitli kuruluşlar bulunmaktadır.

Tarım Bakanlığı,Ziraat Bankası,Tarım Kredi

ve Satış Koperatifleri,Türkiye Zirai Donatım

Kurumu,Devlet Üretme

Çiftlikleri,Çaykur,Tekel, Toprak Mahsulleri

Ofisi,Tariş,Çukobirlik,

Antbirlik,Fiskobirlik,Tar ım İşletmeleri Genel

Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri tarımı

destekleyen ve tarımla ilgilenen kuruluşlardır.

2

TÜRKİYEDE YETİŞTİRİLEN BAŞLICA

TARIM ÜRÜNLERİ

A )TAHILLAR

Bilmece

Başı bize yarar

Ortasını at yer

Kökü toprağı emer (………)

Yaradanın işleri

Sırtındadır dişleri(……..)

Alçacık tepe

Şıngıldaklı küpe (……..)

BUĞDAY

Yetişme Koşulları : 300 – 400 mm yağış ve bol

güneş ister. Büyüme dönemi olan ilkbaharda serin

ve nemli hava, olgunlaşma ve hasat dönemi olan

yaz aylarında ise sıcak ve kurak hava ister.

Ekiminden sonra kar yağışı ve dondan zarar

görmez. Yaz kuraklığının erken başlamasıyla

üretim miktarı azalır. Kışların aşırı soğuk

geçmediği yerlerde sonbaharda, Doğu

Anadolu’nun soğuk yerlerinde ilkbaharda ekilir.

• Akdeniz ve Ege kıyılarında Haziran ayında, İç

Anadolu’da Temmuz’da, Doğu Anadolu’da

Ağustos’ta hasat edilir.

• Türkiye’de en fazla üretim İç Anadolu

Bölgesi’nde yapılır. Konya, Ankara ve Adana ise il

olarak ilk üç sırayı paylaşır.

• Karadeniz kıyılarında yazların yağışlı

geçmesinden, Doğu Anadolu’nun yüksek

yerlerinde ise yazların serin geçmesinden dolayı

üretilemez.Kıyılarda ise daha çok gelir getiren

ürünler yetiştirildiği için üretimi yaygın değildir.

Dünyada ve Türkiye’de en geniş doğal ekim

alanına sahiptir.Türkiye’de Karadeniz hariç her

yerde yetişmesine rağmen en fazla İç

Anadolu’da yetişir.İklime bağlı olarak üretimde

dalgalanmalar olur.O zaman duruma göre buğday

ithal edilir.Buğday yükselti arttıkça

sınırlanır.Buğday tüketimi nüfus artışı ile doğru

orantılı olduğu için ihraç edilmez.

Türkiye üretiminde ilk sırada İç Anadolu

bulunur. Bu bölgeyi Marmara, Akdeniz,

Karadeniz, Ege, Güneydoğu Anadolu ve Doğu

Anadolu bölgeleri izler.

Arpa:

‘Tarlaya arpa ekersen buğday biçemezsin’

Türkiye’de buğdaydan sonra en çok üretilen

tahıl ürünüdür.Yetişme ve olgunlaşma süresi

buğdaya göre daha kısadır. Sıcağa ve soğuğa

daha çok dayanıklıdır. Bu nedenle dağlık yerlerde

de yetişebilir. Yetişme koşulları buğdaya benzer.

% 39’unu İç Anadolu sağlar. Tüm bölgelerde

tarımı yapılır. Buğdaydan sonra en fazla üretilen

tahıldır.

Mısır:

Bol su, yüksek sıcaklık, nemli bir iklim ve

çapalanma isteyen bir üründür.Mısır üretiminde

yaz yağışları çok önemlidir.Bu yüzden Karadeniz

iklimine uyum sağlar.Ülkemizde sulama yapılan

her yerde yetiştirilebilir.En fazla Akdeniz’de

yetişir.Sonra Karadeniz ve Marmara gelir.

Karadeniz halkının temel besin maddesi

olduğundan ticarette değeri yoktur.

Çeltik(PİRİNÇ):

Çeltik ilk çimlenme döneminde bol su ister.

Hasat döneminde kuraklık gerekir. Yurdumuzun

sıcaklık şartları çeltik tarımına elverişlidir.

Fakat su sorunu vardır. Bu sebeple tarımı akarsu

kenarlarında gelişmiştir. Çeltik tarım alanlarında

sivrisinek çok geliştiğinden ekim alanları devletin

kontrolündedir (yerleşim birimleri çevresinde

tarımına müsaade edilmemektedir). Üretimde en

büyük paya sahip bölgemiz Marmara Bölgesidir.

Başta Edirne ilimiz gelmektedir. Üretimde ikinci

bölge Karadeniz Bölgesidir. Başta Samsun olmak

üzere, Çorum, Sinop, Kastamonu çevresinde

tarımı gelişmiştir. Ayrıca Balıkesir , Çanakkale ve

Bursa çevrelerinde de tarımı yapılır.Akdeniz

bölgesinde Silifke ve Amik ovaları önemli çeltik

ekim alanıdır.Üretimimiz yeterli olmadığından

ithal etmekteyiz.

Çavdar:

Tahıllar içerisinde soğuğa en dayanıklı olanıdır.

Bu nedenle, buğday ve arpanın yetiştirilemediği

serin ve yüksek yerlerde yetiştirilebilir.

Ülkemizde en çok, İç Anadolu ve Doğu Anadolu

bölgelerinde üretilir.

Yulaf: Yulaf, sıcak ve kurak şartlarda üretildiği

gibi, serin bölgelerde de yetişebilir. Ülkemizde

daha çok İç Anadolu, Marmara ve Çukurova’da

yetiştirilmektedir.

Baklagiller

Mercimek: Yaz kuraklığına en dayanıklı

baklagildir. Yetişme döneminde yağış, olgunlaşma

döneminde sıcak ve kurak iklim ister. Her türlü

toprak koşullarına dayanıklıdır. Ülkemizde

kırmızı mercimek en fazla Güneydoğu Anadolu’da

(%95), yeşil mercimek ise İç Anadolu Bölgesi’nde

(%75) üretilir.

Fasulye: Ekim alanı en geniş ve dağınık olan,

hemen hemen tüm bölgelerimizde tarımı yapılan

bir üründür. Yüksekliği 2000 m yi aşmayan ve yaz

döneminde sulanabilen tüm sahalarda yetiştirilir.

En önemli yetişme alanları, kıyı bölgelerimizdeki

ovalardır. Özellikle Çukurova ve Antalya ovaları

ile Güney Marmara Bölümü’ndeki ovalarda fasulye

tarımı yaygın olarak yapılır. İç bölgelerimizde

ise, akarsu boylarındaki bahçelerde yetiştirilir.

Nohut: Yarı kurak iklim şartlarında yetişebilen

nohut, en fazla İç Anadolu, Akdeniz, İç Ege ve

Güneydoğu Anadolu’da üretilir. Baklagiller

içerisinde en fazla üretim miktarına sahiptir.

Yumrulu Sebzeler

Patates: Ülkemizde buğdaydan sonra en fazla

tüketilen üründür.Her türlü iklime ayak

uydurur.Ülkemizde en fazla İç Anadolu’da

(Niğde, Konya, Kayseri), Karadeniz’de

(Samsun, Ordu, Gümüşhane, Kastamonu) ve

Marmara’da yetiştirilir.

Soğan ve Sarımsak: Patatesten sonra en fazla

üretilen sebzedir.En fazla İç Anadolu,

Marmara ve Karadeniz’de yetiştirilir. Devlet

tarafından destekleme alımları yapılmadığından,

üretim miktarları yıllara göre farklılık gösterir.

Endüstri Bitkileri

Sanayide hammade olarak kullanılan bitkilere

sanayi bitkileri denir.Sulanabilen tarım alanları

genişledikçe endüstri bitkilerinin ekim alanları

da genişlemektedir.Önemli ihraç

ürünlerimizdendir.

Şekerpancarı: Şekerpancarının fazla sıcaklık

isteği yoktur. Ancak, yetişme ve ürün verme

döneminde tabandan sulanması

gerekir.Ülkemizin pek çok bölgesinde

yetiştirilebilir.

UYARI: Şekerpancarı, fazla bekletilmeden

işlenmesi gereken bir tarım ürünü olduğundan

şeker fabrikaları ile pancar üretim alanları iç

içedir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kuraklığın

belirgin ve sulamanın yetersiz olması nedeniyle

şekerpancarı tarımı yapılamaz. Kıyı ovalarında

ise ekonomik değeri daha yüksek ürünler

yetiştirildiği için şekerpancarı tarımı yapılmaz.

Belli bir tarım bölgesi olmayan şekerpancarı

üretiminde İç Anadolu Bölgesi ilk sırayı alır.

Pamuk: Yetişme döneminde yağış, olgunlaşma

dönemi olan yaz aylarında sıcak ve kurak iklim

ister. Ürün verdiği dönemlerde tabandan

sulanması gerekir. Bu dönemdeki yaz yağışları

ürünün kalitesini düşürdüğü için Karadeniz

kıyılarında yetiştirilemez.

Ayrıca yüksek yaz sıcaklığı istediği için, iç

bölgelerimizdeki üretimi gelişmemiştir.

Pamuk, ülkemizde en fazla Güneydoğu Anadolu

Bölgesi’nde,Kıyı Ege ovalarında, Çukurova,

Hatay, K.Maraş ovalarında üretilir.

Tütün: Türkiye’nin iklim koşullarına en iyi uyum

sağlamış bir endüstri bitkisidir. İç Anadolu

Bölgesi’nde tarımı yapılmaz. Tütün üretimi en

çok Ege, Karadeniz ve Marmara bölgelerinde

yapılır. Kıraç toprakları seven, yetişme

döneminde nem ve olgunlaşma dönemi olan yaz

aylarında yüksek sıcaklığa ihtiyacı olan bir

bitkidir. Türkiye’nin genelinde iklim ve toprak

yapısı tütün üretimine elverişlidir. Fakat,

kalitesinin azalmaması için devlet ekim

alanlarını belirlemekte ve kaliteye göre

fiyatlandırma yapmaktadır. Bu yüzden

üretimde yıllara göre dalgalanmalar

azalmaktadır.

Soya Fasulyesi: Soyanın yetiştiği iklim,

mısırınki gibidir. Kısa gün bitkisi olup, uzun

günlere karşı hassastır. Kurak ve dona karşı

fasulye ve bezelyeye göre daha dayanıklıdır.

Her çeşit toprakta yetişir, fakat en iyi verim

kumlu-killi toprakta elde edilir. Yetiştirildiği

toprağa azot ilave etmektedir. Böylece

toprağın kuvvetini artırmaktadır.

Tohumlarından sıvı yağ ve margarin hâlinde

kullanılan yemeklik bir yağ çıkarılır. Ülkemizde

hızla artan soya tüketimi ise yıllık 250,000

tona varıp, en çok Adana'da yetiştirilir.

Çay: Ilıman iklim, bol yağış, kireçsiz toprak ve

kış ılıklığı isteyen bir bitkidir. Güneş ışığını

sevmez.Çay, fazla bekletilmeden işlenmesi

gereken bir üründür.

Yurdumuzda en iyi yetişme şartlarını Doğu

Karadeniz Bölümünde bulmuştur.Bugün Rize

başta olmak üzere

Ordu,Trabzon,Giresun,Artv in’de çay tarımı

yapılmaktadır. Ülkemizde ekim alanı en dar

olan endüstri bitkisidir.

Haşhaş: Türkiye’nin hemen hemen tüm

bölgelerinde yetişebilen bir bitkidir. Belli bir

tarım bölgesi yoktur. Ekim döneminde 7 - 8°C,

olgunlaşma döneminde 12 - 13°C sıcaklık isteği

vardır. Uyuşturucu elde edilmesinde

kullanıldığı için haşhaş üretimi devlet

denetimindedir. En önemli ekim alanları Ege

Bölgesinin İç Batı Anadolu Bölümü ile Göller

Yöresi’dir. Bugün başta Afyon olmak üzere

Kütahya, Uşak,Denizli, Burdur, Isparta,

Konya çevresinde tarımı yapılır. Son yıllarda

tütün bitkisine alternatif bitki olsun diye

Manisa'nın kırsal kesimlerinde (Gördes,

Demirci, Kula ,Selendi gibi) haşhaş tarımına

müsaade edilmiştir.

Anason: Göller Yöresi’nde ve Menteşe

Yöresi’nde tarımı yaygındır. Daha çok içki

endüstrisinde katkı maddesi olarak kullanılır.

Keten-Kenevir: Tropikal bölgelerin bitkisi olan

keten - kenevirin liflerinden keten kumaşı ve

kot bezi yapılır. Ayrıca kenevir tohumundan,

yağ çıkarımında faydalanılır. Keten -

kenevirden uyuşturucu da yapıldığından

devletin kontrolü vardır. Keten - kenevir

üretimi daha çok, Batı Karadeniz’deki

Kastamonu, Sinop ve Zonguldak çevresinde

ve Marmara’da Kocaeli çevresinde yapılır.

Şerbetçi Otu : Türkiye için yeni bir tarım

ürünüdür. Bilecik ve çevresinde tarımı

yaygındır. Bira üretiminde ve alkollü içkilerde

hoş koku ve acımsı tad vermekte kullanılır.

Gül: Parfümeri endüstrisinin hammaddesi olan

gül tarımı Göller Yöresi’nde özellikle Isparta’da

yaygındır. Yurtdışına satımı yapılan önemli bir

üründür. Ayrıca gül yağı üretiminin % 70 - %

80’i dışarı satılmaktadır.

Aşağıdaki tabloda bazı tarım ürünleri

verilmştir hangi ürün hangi gruba ait ise

işaretleyiniz

Ürün adı tahı

l

baklag

il

Sana

yi

ürünü

Yağ

bitki

si

Yumrul

u bitki

Arpa

Buğday

Pamuk

Tütün

Mısır

Zeytin

Soğan

Yulaf

Nohut

Fasulye

Pirinç

Hashaş

Tütün

Ş.panca

Mercime

k

Ayçiçeği

Keten

kenevir

Aşağıdaki kısa cevaplı soruları cevaplayınız

1- En çok çay nede yetişir………………………………

2- Afyon,Kütahya,Uşakta yetişen tıp alanında

kullanılan bitki…………………………………..

3- Ülkemizde en çok Adana’da yetişir.Yağ

çıkarımında kullanılır………………………………

4- En fazla İç Anadolu, Akdeniz, İç Ege ve

Güneydoğu Anadolu’da

üretilir……………………………

5- Ülkemizde en fazla Güneydoğu Anadolu

Bölgesi’nde,Kıyı Ege ovalarında, Çukurova,

Hatay, K.Maraş ovalarında üretilir.

1-Türkiye’de özellikle 1950 yılından sonra mera

alanlarının azaldığı, buna karşılık tarım alanlarının

arttığı görülmektedir.

Aşağıdakilerden hangisi bu durumun nedenidir?

A) İklim şartlarının değişmesi

B) Bitki örtüsünün tahrip edilmesi

C) Hayvancılığın öneminin azalması

D) İklim şartlarının değişmesi

E) Tarımda makineleşme

2-Türkiye’de ekilebilir toprakların büyük kısmında

tahıl tarımının yapılmasını aşağıdakilerden hangisi en

iyi açıklar?

A) Ekonomik değerinin yüksek olması

B) Gübreleme ihtiyacının olmaması

C) Devlet kontrolü ve desteğinin olması

D) Karasal iklim şartlarının yaygın olması

E) Yaz ve kış ekilebilir olması

3-Aşağıdaki tarım ürünlerinden hangi ikisinin aynı

doğal şartlarda yetişmesi zordur?

A) Tütün – Pamuk

B) Buğday – Mısır

C) Çay – Fındık

D) Ayçiçeği – Haşhaş

E) Şekerpancarı – Buğday

4-Buharlaşmanın az ve yağış miktarının fazla

olduğu alanlarda topraklarda bulunan tuz ve kireç

oranı azdır

Aşağıdakilerden hangisi yukarıda sözü edilen

topraklarda daha kolay yetişir?

A) Tütün B) Nohut C) Çay

D) Muz E) Pamuk

Fındık

Üzüm

Antep fıstığı

Kivi

Türkiye’nin Tarımsal İhracatı

Dünya’nın en büyük tarımsal ürün ihracatçıları

sıralamasında ilk sırada ABD (176 milyar $

tarımsal ihracat miktarı), ikinci sırada Hollanda

(111 milyar $ tarımsal ihracat miktarı), üçüncü

sırada Almanya (99 milyar $ tarımsal ihracat

miktarı), dördüncü sırada Brezilya (91 milyar $

tarımsal ihracat miktarı) ve beşinci sırada

Fransa (82 milyar $ tarımsal ihracat miktarı)

gelmektedir. Türkiye ise tarım ürünleri

ihracatında Dünya’nın 26. büyük ihracatçısı

konumunda yer almaktadır. Türkiye’nin ihraç

ettiği başlıca tarım ürünleri aşağıda

sıralanmıştır:

Turunçgiller

Fındık

İncir

Üzüm

Kayısı

Tütün

Sebze

Antepfıstığı

Mercimek

Ceviz

Sebze

Türkiye’nin tarımsal ürün ihracat ettiği başlıca

ülkeler Almanya, ABD, Fransa, Hollanda ve

İsviçre’dir.

İthal Ettiğimiz Tarımsal Ürünler

Türkiye’de az yetişen ya da zararla olabileceği

nedeniyle yetiştirilemeyen/yetiştirilmeyen

ürünler ithal edilmektedir. Bu ürünlerden

başlıcaları aşağıda sıralanmıştır:

Pirinç

Muz

Kahve

Kakao

Ananas

Hindistan Cevizi

Çay

Monokültür Tarımsal Ürünler

Herhangi bir tarım ürünü belli bir yörede

toprak koşulları, ekonomik koşullar ve iklim

koşulları gibi nedenlerle yaygın olarak

yetiştiriliyorsa bu bitkilere monokültür bitkisi

denilir.

Çay – Rize

Muz – Anamur, Alanya, Gazipaşa

Haşhaş – Afyonkarahisar

Gül – Isparta

Fındık – Ordu, Giresun

Yerfıstığı – Adana, Osmaniye

Üretimi Devlet Denetiminde Olan Tarımsal

Ürünler

Tarımsal Ürünlerin Devlet Kontrolünde Olması

Bazı tarımsal ürünler ürün değerini

kaybetmemesi, çiftçinin (üreticinin) zarar

etmemesi, hastalık riski oluşturması, kalitesinin

korunması ya da uyuşturucu üretimi için

hammadde olması nedeniyle üretimi devlet

kontrolünde bizzat devlet tarafından ya da izin

verilen üreticiler tarafından üretilebilir. Bu

ürünler aşağıda sıralanmıştır.

Haşhaş (Uyuşturucu üretildiği için)

Kenevir (Uyuşturucu üretildiği için)

Tütün (Kalite nedeniyle)

Pirinç (Hastalığa neden olduğu için

Bulmaca

1- Tıbbi malzeme olarak kullanılan bir ürün

2- Halat urgan yapımında kullanılır.

3- Aydın ili üretimde ilk sırada yer alır.

4- Çay ‘ın memleketi

5- Sofralık ve yağ çıkarımı olarak üretilen bir

tarım ürünü

6- Patates soğan gibi ürünlere verilen genel ad

7- Bir tahıl

8- Akdeniz iklimini seven bir meyve

1

4

3

2

6

5

8

7

TÜRKİYE’DE MADENLER VE ENERJİ

KAYNAKLARI

Yerkabuğunun içinde kayaçların bileşiminde yer

alan mineral toplulukları olarak adlandırılan

madenler büyük ölçüde yerin jeolojik yapısına, o

yapının oluşum zamanına ve yaşına bağlıdır. Bu

bakımdan madenle:

a) metalik madenler (krom, demir,

civa, uranyum, manganez, boksit, altın, çinko,

alüminyum vb.)

b) metal dışı madenler

(mermer, kaolin, dolomit, zımpara, lületaşı,

asbest, kükürt, sodyum, sülfat, bor tuzları

ve süs taşları olan elmas, yakut ametist, opal

vb.)

c) yakıt madenleri (kömür,

petrol vb.) olmak üzere gruplara ayrılır.

Madenler kullanım alanlarına göre de sanayi hammaddesi olan madenler (metal ana sanayi, kimyasal sanayi ve taş ve toprağa dayalı sanayi) ve enerji kaynağı olan madenler olmak üzere

ayrılabilir.

**Türkiye çeşitli maden kaynakları bakımından

zengindir. Bunun başlıca nedeni Alp-orojenik

kuşakta yer alması nedeniyle gerek tektonik

gerekse volkanik ve metamorfik olaylara

uğraması sonucu belli minerallerin bir araya

gelerek toplanmasıdır.

***Ülkemizin jeolojik yapısının bir eseri olan

madenlerin çıkarım işlemi eskiçağa hatta tarih

öncesi döneme kadar iner. Bu nedenle

madencilikle ilgili temel bilgiler diğer ülkelere

Anadolu'dan yayılmıştır. Ülkemizde madenler

uzun yıllar modern yöntemlerle yapılmamış

ancak batı dünyasının 19. yy.da madenlere olan

gereksiniminin artması üzerine yabancı

işletmeler kurulmuştur. Madenlerimizin bilimsel

olarak

işletilmesi Cumhuriyet döneminde 1935 yılında

M.T.A. (Maden Tetkik ve Arama)

Enstitüsünün kurulması ile başlamıştır.

***Türkiye maden kaynakları bakımından zengin

bir ülke olmakla birlikte bunların çıkartılıp

işletilmesi ve ekonomik açıdan bir değer ifade

etmesi için rezerv miktarlarının yeterli olması

gerekir. Bu bakımdan, demir, bakır, manganez, kükürt, linyit, uranyum, kurşun-çinko rezervleri ülke ihtiyacına yeterlidir. Buna karşılık taşkömürü, petrol doğalgaz nikel ve volfram gibi madenlerin rezervleri yeterli değildir. Rezerv ve üretimi fazla olan madenlerimiz ise krom, bor tuzları, tuz rezervleri ve mermer yataklarıdır. Bunlardan

özellikle krom ve bor mineralleri dünya

çapında önemlidir.

Sanayinin Hammaddesi Olan Madenler

Demir

Ağır sanayinin hammadesi olan demir her türlü

inşaat (bina, demiryolu köprü, vb.) makine ve

teçhizatının üretiminde kullanılır. Magmatik,

metamorfik ve tortul kökenli demir yataklarına

sahip olan ülkemiz demir rezervleri bakımından

oldukça zengindir. Yaklaşık 900 milyon ton

rezervi olduğu tahmin edilen demir

yataklarından tenörü en yüksek olanlar Sivas ilindeki Divriği (125 milyon ton) ve Kangal (140 milyon

ton) çevresi ile Malatya ilindeki Hekimhan-Hasan Çelebi (470 milyon ton) çevresidir. Bu sahalar Karabük ve Ereğli demir-çelik

fabrikalarının gereksiniminin büyük kısmını

karşılar. Ayrıca Adapazarı doğusunda Çam dağı,

Edremit İvrindi arasında Eğmir, Ege bölgesinde

Simav ve Torbalı'da, Kayseri, Adana ve

Hatay illerindeki demir yatakları önemlidir.

Krom

Ülkemiz krom rezervi açısından oldukça zengin olup (36.800.000 ton) bu bakımdan dünya dördüncüsü (birinci Güney Afrika 6 milyar ton,

ikinci Zimbabwe 1,6 milyar ton, üçüncü Rusya

68 milyon ton) durumundadır. Yüksek kaliteli

çelik elde etmek için kullanılan bu maden savaş araç gereçleri yol

yapım makinaları, gemi, uçak ve lokomotif

motorlarının yapımında kullanılır.

Ülkemizde en geniş rezervleri Elazığ ilinde Maden ilçesi -Alacakaya (Guleman) çevresi ile (10.000.000 tonun üzerinde) Muğla-Denizli arasında (Muğla ilinin Fethiye ve Köyceğiz çevresi ile Denizli'de Acıpayam ve Buldan ilçesi çevresinde 20.000.000 ton civarında)dadır. Diğer krom yatakları Bursa ili Osmaneli ilçesi,

Eskişehir ili Mihallıççık çevresi, Kop dağı doğu

etekleri (Erzurum), Adana, Aladağ yataklarıdır

Türkiye Cumhuriyet öncesinden beri krom

dışsatımı yapar. Günümüzde yıllık üretiminin

hemen hemen yarısını dışarıya satar. Geri kalan

kısmı ise Antalya ve Elazığ'daki

ferrokrom fabrikalarına gönderilir.

BAKIR Yumuşak bir metal olduğundan ülkemizde

ilkçağlardan beri işletilmekte olan bir

madendir. Anadolu'da tarihi çağlar içinde

çeşitli araç-gereç ve süs eşyası yapımından

kullanılan bakır günümüzde elektrik ve elektrikli

sanayi ürünleri ile elektrik, dinamo ve dinamo

motorlar yapımında kullanılır. Ayrıca çeşitli

alaşımları da (bakır- çinko alaşımı olan pirinç,

bakır, çinko nikel alaşımı olan özel pirinç ve

bronz) bazı

işkollarının ana malzemesidir. Ülkemizde

Karadeniz Bölgesinde Hopa ve Borçka'da Murgul (60.000.000 ton) Diyarbakır çevresinde Ergani (50-60.000.000 ton) ve Elazığ'ın Maden ilçesi çevresinde geniş yataklara sahiptir. Açık

işletmeler şeklinde izabe edilen bakır

Ergani'den demiryolu ile Murgul'dan ise

denizyoluyla diğer bölgelere sevk edilir. Bu

sahalar dışında Kastamonu ili Küre ilçe merkezi

çevresinde Rize ili Çayeli ilçesinin Madenköy

çevresinde çıkartılır.

Kimya Sanayinin Hammaddesi Olan Madenler

Bor (Boraks)

Kimya sanayinin önemli hammaddelerinden biri

durumunda olan bor tuzları bakımından

ülkemiz oldukça zengindir. Dünya rezervlerinin % 50'sinden fazlasını elinde bulunduran ülkemizde cam, seramik, temizlik maddeleri,

gübre, kumaş boyaları, kağıt hamuru yapımı ve

yangın söndürmede kullanılırken, son yıllarda

atom reaktörlerinin yapımında ve roket yakıtlarının yapımında

kullanılmaktadır. Ülkemizde en zengin rezervler Seyitgazi ve Kırka (Eskişehir ili) çevresinde işletilir.. Ayrıca Seyitgazi ve Emet (Kütahya ili)

Bigadiç

ve Susurluk (Balıkesir) diğer önemli sahalardır

Tuz

Türkiye tuz yatakları bakımından oldukça

zengindir. Tuz üretilen kaynaklara tuzla denir.

Bu kaynaklar deniz tuzu, göl tuzu ve kaya tuzu

olmak üzere üçe ayrılır. ****Deniz suyundan

buharlaşma ile elde edilen tuza en tipik örnek

İzmir Çamaltı tuzlasıdır. Bu sahadan yılda 500 bin ton tuz elde edilir.

Göl tuzlaları ise Tuz gölü kıyısındaki Yavşan tuzlası (250-350 bin ton üretim) ile Kaldırım Tuzlasıdır (550-600 bin ton).

İç Anadolu (Çankırı, Yozgat, Nevşehir, Kırşehir vb.) ve Doğu Anadolu (Kars, Erzurum, Ağrı vb.) bölgelerinde

kayatuzu şeklinde olan tuz madenlerine

rastlanır.

kaynak suları tuzlaları da (Sivas, Çorum, Konya Yozgat, Erzincan, Tunceli vb.) dikkati

çeker.

Tuz üretiminin % 75-80'ini deniz ve göl

tuzlalarından sağlayan ülkemiz yaklaşık olarak 2

milyon tona (1.888.962) yakın üretim yapar.

Kimya sanayine hammadde sağlayan diğer

madenlerden kükürt Keçiborlu (Isparta),

Simav (Kütahya), Karacasu (Aydın)'da, fosfat

Mardin ili Mazıdağ ilçesinde, civa Kütahya ve

Ödemiş'te çıkartılmaktadır.

Taş ve Toprağa Dayalı Sanayiye Hammadde

Sağlayan Madenler

Türkiye'de bu sanayi koluna hammadde

sağlayan en zengin kaynaklardan biri

mermerdir. Ülkemizin hemen hemen her

bölgesinde işletilen zengin mermer

ocakları vardır. Bunlardan Marmara Bölgesinde özellikle Marmara Adası ve Kapıdağ'da Ege Bölgesin'de ise Afyon'da işletilenler önemlidir.

Ayrıca Eskişehir, Sivas,

Denizli, Kırşehir, Manisa, Çanakkale gibi birçok

ilimizde mermer ocakları vardır.

Çimento hammaddesi sağlayan doğal

kaynaklardan kil alüvyal havzalar, neojen

sahalarda vb. zengin rezervlere sahip olup

Mihalıççık (Eskişehir), Söğüt (Bilecik), Yenice

(Çanakkale), Şile, Sarıyer, Büyükdere, (İstanbul) gibi alanlarda dikkati çeker. Jips

(Alçıtaşı) rezervleri en çok İç Anadolu bölgesinde Ankara, Çankırı, Sivas, Eskişehir ve Kayseri'de en kaliteli kireçtaşı ise Çankırı, Ankara, Kırşehir, Kütahya, Bursa ve Mardin'de

yer alır.

Eskişehir ilinde lületaşı, Muğla, Milas ve Aydın

illerinde zımpara diğer yeraltı zenginliklerimiz

arasındadır.

Demir dağılış haritası

Bor mineralleri

Krom

Bakır

Enerji Kaynağı Olan Madenler

Taşkömürü (Maden Kömürü)

Maden kömürü kaynakları bakımından zengin

olmayan ülkemizde başlıca çıkarım alanı olarak

Karadeniz Bölgesinde Zonguldak, Ereğli,

Amasra havzası dikkati çeker.

Birinci zamanın karbonifer devrine ait araziler

içinde görülen taşkömürü Karadeniz sahili

boyunca 180-200 km. uzunluğunda bir saha

dahilindedir. Ancak havza bütününde ortaya

çıkan faylar kömür tabakalarını büyük ölçüde

kesintiye uğratmakta, çıkartılan katmanlar da

işletilme sonucu giderek derinleşmektedir.

Havzadaki kömür damarlarının yer yer deniz

seviyesinin 200-300 m. altında ve denize indiği

saptanmıştır.

Bu nedenle üretim artık gelir getirici olmaktan

çıkmıştır.

Maden Kömürü 1829 yılında bulunmuş, 1843

yılında donanmamızın gereksinimi için

işletilmeye başlanmıştır. Halen işletilen kömür

damarları Zonguldak, Kandilli, Kireçlik, Kozlu, Kilimli, Gelik, Tarlaağzı ve Amasra'dır. Birinci Dünya Savaşından önceki dönemde 600-

800 bin ton dolayında üretimi yapılan bu

madenin günümüzde üretimi 6.5 milyon ton olup

(tüvenan olarak) net üretim

4,5 milyon ton civarındadır. Bu değer dünya

çapında üretim yapan devletlerle

karşılaştırıldığında oldukça sınırlıdır. Ancak

çıkartılan kömürlerimiz dünya standartlarına

göre yüksek kaliteli olup, özellikle kok

istihsaline elverişliliği ve kükürt oranının

düşüklüğü ile ünlüdür. Son yıllarda üretilen taş

kömürü Zonguldak Çatalağzı termik santralinde

kullanılmaktadır

Linyit

Ülkemiz maden kömürü yataklarının azlığına

karşın linyit kömürü rezervi bakımından oldukça

zengindir. Neojen göl havzalarında oluşan linyit

Güneydoğu Anadolu

Bölgesi dışında hemen hemen her bölgede

bulunur. Ev yakıtı olduğu kadar son yıllarda

termik santrallerde kullanılmaya başlayan linyit

90 dolayındaki işletmede

üretilmektedir. Ancak bunlardan çok az bir

kısmınının (yaklaşık 15 adet) üretimi 100 milyon

ton ve üzerindedir. Büyük kısmında termik

santral bulunan zengin rezevli

linyit yataklarımız arasında Afşin-Elbistan, Nallıhan, Kütahya-Seyitömer ve Tunçbilek, Manisa-Soma, Tekirdağ-Saray, Beyşehir, Sivas-Kangal, Muğla-Yatağan, Çankırı- Orta, Ankara-Beypazarı, Aşkale-Erzurum, sayılabilir. Bunlardan rezerv olarak 3.7 milyar

tonla Elbistan ilk sırayı alır. Elbistan'ı Soma

(426 milyon ton) ve Beypazarı

(404 milyon ton) izler.

Petrol

Türkiye çevresinde yer alan komşularının zengin

petrol yataklarına sahip olmasına karşın bu

doğal kaynak bakımından son derece kıt bir

rezerve sahiptir. Petrol rezervleri 500 ile bir

milyar ton arasında değişen Türkiye'de ilk

petrol aramaları 1934 yılında Mardin'in İdil

ilçesinde başlamış, ancak buradan olumlu bir

sonuç elde edilememiştir.

Bunun üzerine 1937'de M.T.A. tarafından

Raman dağında petrol aramalarına başlanmış ve

1940 yılında ilk kez Türkiye topraklarında

petrol bulunmuştur.

Daha sonra 1951 yılında yine aynı bölgede

Garzan'da petrol bulunmuş bunu Batman-

Beşiri, Siirt-Kurtalan ve Baykan bölgeleri

izlemiştir.

Günümüzde petrol başlıca iki çıkarım

bölgesinden elde edilir. Bunlardan ilki

Güneydoğu Anadolu bölgesinde Batman-Siirt

(Raman, Beşiri, Kurtalan, Yanarsu, Baykan, Magrip, Çelikli Germik) Diyarbakır (Kurtkan, Kayaköyü, Sincan) ve Gaziantep (Adıyaman, Bölüklüyayla, Kahta, Piyanko), ikincisi Adana

çevresindedir (Bulgur Dağı). Günümüzde 3.7 milyon ton dolayında üretim

yapan ülkemizde çıkartılan veya dışarıdan satın

alınan petrol Mersin-Ataş (petrol işleme

kapasitesi 4.4 milyon ton), İzmitİpraş (petrol

işleme kapasitesi 13 milyon ton), İzmir-Aliağa (petrol işleme kapasitesi 10 milyon ton), Batman (petrol işleme kapasitesi 1.1 milyon ton) ve

Kırıkkale-

Hasanlar (petrol işleme kapasitesi 5 milyon ton)

rafinerilerinde işlenir. Türkiye'nin petrol

üretimi düşük olmakla birlikte gerek petro-

kimya sanayii gerekse petrol taşımacılığı

oldukça gelişmiştir. Ülkemizde petrol, rafineri

sahalarına boru hatları (pipe-line) ile taşınır. Bu

boru hatlarından en uzunu Kerkük-Yumurtalık

petrol boru hattıdır. 981 km. uzunluğunda olan

ve 1977 yılında hizmete giren bu hattın 640

km.si ülkemizden geçer. Bu hattın biraz daha

güneyinden geçen ikinci Kerkük-Yumurtalık

hattı 1987 yılında hizmete girmiştir ve 641

km.si ülkemizden geçer. Bunu Batman-Dörtyol

(494 km.), Yumurtalık-Kırıkkale (447 km.),

Adıyaman-Sarıl (82

km.), Batman-Şelmo (42 km.), Sarıcak-Pirinçlik

(41 km) petrol boru hatları izler.

Doğal Gaz

Son yıllarda ülkemizde gittikçe önem kazanan

önemli enerji kaynaklarından biri de doğal

gazdır. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük

kentlerde konutların ısıtılmasında kullanılması

diğer taraftan da büyük sanayi kuruluşlarının

ihtiyacına yönelinmesi doğal gaza olan ilgiyi

arttırmıştır.

Ülkemizde doğal gaz araştırma çalışmalarına

Trakya'da başlanmış ve burada Lüleburgaz (Hamitabat), Kırklareli (Deveçatağı), Babaeski (Ormancık, Kumrular) arasındaki sahada rezervlere rastlanmıştır. Ayrıca

Güneydoğu Anadolu'da Mardin-Çamurlu sahasında da doğal gaza rastlanmıştır.

Ülkemizde Rusya'dan gelerek Bulgaristan

üzerinden yurdumuza giren bir doğal

gaz boru hattı da bulunmaktadır. Bu hat 1988

yılında Ankara'ya kadar ulaşmış olup

İstanbul ve Ankara şehirleri içindeki dağılım

hatları hariç 650 km. uzunluğundadır.

Diğer Enerji Kaynakları

Ülkemizde yukarıda belirtilen yenilenmeyen

enerji kaynakları dışında jeotermal,

hidroelektrik enerji gibi yenilenen enerji

kaynakları da vardır. Bunlardan hidroelektrik

enerji kaynakları yönünden ülkemiz oldukça

zengindir. Ülkemizin dağlık ve yüksek bir arazi

yapısına sahip olması akarsuların dar ve derin

vadiler oluşturmasına neden olmuş bu durum ise

akarsu debilerinin oldukça yüksek olmasına

zemin hazırlamıştır. Çok sayıda barajın yapımı

ile beyaz kömür denilen bu kaynağımız

400 milyar kwh'lik bir potansiyele sahiptir.

Bunun 103 milyar kadarının elektrik enerjisine

çevrilebileceği hesaplanmaktadır.

Ülkemiz hidroelektrik enerjisi potansiyeli

bakımından Avrupa'da Rusya Federasyonu

ve Norveç'ten sonra üçüncü sırada

bulunmaktadır.

Ülkemizde Jeotermal enerji özellikle Ege Bölgesi ve Güney Marmara bölümlerinde dikkati

çeker. Magmanın yakın olduğu sahalarda

yeraltına sızan suların ısınarak

buhar halinde yüzeye çıkması ile oluşan bu

kaynaklar İzmir-Seferihisar ve Balçova'da,

Denizli-Sarayköy ve Kızıldere Aydın Germencik,

Afyonkarahisar-Göçek,

Kütahya'da dikkati çeker. Ülkemizde jeotermal

enerjiden elektrik üreten bir santral 1984

yılında Denizli-Sarayköy yakınlarında kurulan

Kızıldere santralidir. Bunu Aydın- Germencik'te

aynı yıl kurulan ikinci buhar santralı izlemiştir.

Özet

Türkiye maden ve enerji kaynakları

bakımından fakir bir ülke değildir. Hemen

hemen her bölgesinde çeşitli madenlere

rastlanır. Nitekim, dünya ülkelerinin

tamamında 51 çeşit maden çıkarılmakta bunun

29 çeşidi Türkiye'de yer almaktadır. Ancak bu

kadar çeşitli madenler

bulunmasına karşın gerek maden

rezervlerimizin az oluşu gerekse bu rezervlerin

tarihin eski çağlarından beri işletilmesi,

madenci bir ülke olmamızı engellemiştir.

19.yüzyıldan itibaren batıdaki sanayileşme

hareketleri maden ve enerji kaynaklarına olan

gereksinimi arttırmış ve bu amaçla Türkiye'de

batı sermayeli çeşitli maden işletmeleri

kurulmuştur.

Ülkemizde madenlerin bilimsel yöntemlerle

aranması işlemi Cumhuriyet döneminde 1935

yılında kurulan M.T.A. Enstitüsü sayesinde

gerçekleşmiştir.

Türkiye'de demir, bakır, manganez, kükürt,

linyit, uranyum, kurşun-çinko rezervleri ülke

ihtiyacına yeterlidir. Buna karşılık taşkömürü,

petrol doğalgaz nikel ve volfram gibi

madenlerin rezervleri yeterli değildir. Rezerv

ve üretimi fazla olan madenlerimiz ise krom,

bor tuz-İları, tuz rezervleri ve mermer

yataklarıdır. Bunlardan özellikle krom ve bor

mineralleri dünya çapında önemlidir.

Ülkemiz yenilenen enerji kaynakları olarak

adlandırılan hidroelektrik enerji ve jeotermal

enerji bakımından da oldukça zengin bir

potansiyele sahiptir.

KONU SONU DEĞERLENDİRMELER 1. Aşağıdaki alanlardan hangisinde petrol çıkarılır?

A. Elazığ ili - Maden ilçesi

B. Kayseri ili - Aladağ

C. Diyarbakır ili - Kurtkan

D. Elazığ ili - Guleman

E. Keban'da Bolkar Dağı

2. Aşağıdaki sahalardan hangisinde petrol rafinerisi

bulunmaz?

A. Batman

B. Mersin

C. İzmir

D. Diyarbakır

E. Kırıkkale

3. Ülkemiz hangi enerji kaynağı bakımından dünya

sıralamasında üçüncü durumdadır?

A. Jeotermal Enerji

B. Güneş Enerjisi

C. Nükleer Enerji

D. Hidroelektrik Enerji

E. Linyit

4. Aşağıdaki Madenlerden hangisi ağır sanayiye kaynak

oluşturan madenler

grubunda yer almaz?

A. Fosfat

B. Demir

C. Krom

D. Manganez

E. Bakır

5. Aşağıdaki sahalardan hangisinde termik santral

bulunur?

A. Denizli-Sarayköy

B. Aydın-Germencik

C. Zonguldak-Çatalağzı

D. Kırıkkale-Hasanlar

E. Diyarbakır-Karakaya 6- Demir-çelik ve kimya endüstrilerinin vazgeçilmez

enerji kaynağıdır. - Ülkemizde tek bir havza halinde bulunmaktadır. Yukarıda bilgileri verilen enerji kaynağı

aşağıdakilerden hangisidir?

A) Linyit B) Petrol C) Doğalgaz

D) Uranyum

E) Taş kömürü 7-Aşağıdaki rafinerilerden hangisinde petrol hem

çıkartılır hem de işlenir?

A) Aliağa

B) Batman

C) İpraş

D) Ataş

E) Orta Anadolu

8-Ülkemizin petrol üretimi ve petrol potansiyeli

bakımından durumu için aşağıdakilerden hangisi

söylenemez?

A) Ülkemizde sadece Güney Doğu Anadolu Bölgesinde petrol çıkartılır.

B) İlk olarak 1940 yılında Raman’da petrol bulunmuştur.

C) Ülkemizde ham petrolün arıtılması için rafineriler kurulmuştur.

D) Yumurtalık limanıyla ülkemiz dışarıya petrol ihraç etmektedir.

E) Ülkemizde petrol araştırmalarını MTA tarafından yapılmaktadır

9-Radyo-aktif bir elementtir. Aydın-Kaçarlı,

Çanakkale-Ayvacık, Şebinkarahisar-Giresun, Manisa-

Gördes, Uşak-Eşme yatakları bulunur.

Yukarıda bilgileri verilen maden aşağıdakilerden hangisidir?

A) Jeotermal enerji B) Uranyum

C) Taşkömürü

D) Linyit E) Petrol 10-Ülkemizde elektrik enerjisi termik ve hidroelektrik

santrallerden sağlanmaktadır.

Aşağıda bu santrallerin özellikleri verilmiştir.Bu

özelliklerin hangisi olumsuz bir özelliktir?

A) Elektrik enerjisinin büyük bir bölümünü karşılarlar. B) Bu santrallerin kurulması 1950'lerden sonradır. C) Hidroelektrik santrallerinin verimi yağış durumuna

bağlıdır. D) Termik enerji üretiminde linyitle çalışan santraller

ön plandadır. E) Termik santrallerin çalıştırılmasında kullanılan

yakıt; taş kömürü, fuel oil, motorin ve linyittir.

TÜRKİYE’DE SANAYİ Sanayi: Hammaddenin mamül ve yarı mamül

duruma getirilmesi faaliyetlerine üretim,

üretim tekniğine de sanayi ya da endüstri denir.

Sanayinin kurulması için gerekli koşullar;

1. Hammadde: Sanayide üretim yapılabilmesi

için hammaddenin olması gerekmektedir.

Ülkemizde hammadde kaynakları ile sanayi

kuruluşları arasında son derece sıkı bir ilişki

mevcuttur.

Örneğin, unlu gıda sanayisi İç Anadolu’da,

dokuma sanayii Adana, İzmir, Denizli

çevresinde, zeytin yağı sanayii Ege kıyılarında,

boya, plastik ve lastik fabrikaları rafineri

kenarlarında yaygınlık göstermektedir.

2. Sermaye: Sanayi tesisleri büyük

sermayelerle kurulmaktadır. Bu nedenle,

sermayenin, yani paranın biriktiği veya fazla

olduğu bölgelerde sanayinin kuruluşu daha kolay

olmaktadır.

Sermaye birikimi fazla olduğundan Marmara,

Ege ve Akdeniz bölgelerinde sanayi yatırımları

daha fazladır. Türkiye’de sanayinin

gelişmesinde en büyük etken sermayedir.

Sermayemiz yeterli olmadığından, ülkemizde

yabancı sermayenin girmesi için kolaylıklar

sağlanmaktadır.

3. Enerji

Fabrikaların çalışması için enerji

gerekmektedir. Bunun için, taşkömürü, petrol,

linyit gibi kaynaklardan yararlanılır. Ülkemizde

petrol, taşkömürü, doğal gaz gibi enerji

kaynaklarının çoğu dışarıdan temin edildiğinden

önemli bir döviz çıktısına neden olmakta, bu

durum sanayileşme hızını azaltmaktadır.

4. İş Gücü ve Teknik Eleman

Sanayi tesislerinin çalışması ve üretimin

artması yönünden iç gücüne ihtiyaç vardır.

Ülkemizde iş gücü ihtiyacı rahatlıkla

karşılanabilmekte, hatta dış ülkelere bile

gönderilmektedir. Fakat, ülkemizde bazı sanayi

kollarında teknik eleman henüz tam olarak

yeterli değildir.

5. Ulaşım

Sanayinin ihtiyacı olan hammadde ve mamül

maddenin taşınması faaliyetlerine ulaşım denir.

Hammaddenin fabrikalara taşınması ve

üretildikten sonra pazarlara taşınması yaygın

ulaşım ağıyla mümkündür. Ülkemizde, sanayi

tesisleri, genelde önemli ulaşım yolları

kenarlarında ve limanlara yakın yerlere

kurulmuştur. İstanbul, İzmir, Mersin, Adana

gibi merkezlerin çok gelişmesi ulaşımla çok

yakından ilişkilidir.

6. Pazar

Üretilen her türlü sanayi ürününün satılması

gereklidir. Bu bakımdan sanayi tesislerinin

kurulmasında diğer etkenlerin yanında nüfusun

kalabalık olduğu, tüketimin fazla olduğu sahalar

tercih edilmektedir. Örneğin, batı bölgelerinde

nüfus fazla olduğundan ürünlerin pazarlanması

kolay olurken doğu bölgelerinde nüfus az

olduğundan ürünlerin pazarlanması zor olur. Bu

durum sanayi tesislerinin buralarda kurulmasını

zorlaştırmaktadır.

7. Yüzey Şekilleri

Sanayi tesisleri, genelde düz sahalarda daha

kolay kurulabilmektedir. Dağlık ve engebeli

yerlerde sanayinin kurulması zordur.

TÜRKİYE’DEKİ SANAYİ KOLLARI

1. Besin Sanayisi: Hammaddesi tarımsal ve

hayvansal ürünlerden oluşan sanayi dalıdır.

Ülkemizde tarım ve hayvancılık geliştiğinden ve

nüfus fazla olduğundan besin sanayii oldukça

gelişmiştir. Kuruluş yerleri genelde

hammaddenin fazla olduğu yerlerde veya büyük

şehirlerin kenarlarında toplanmıştır.

Şeker fabrikaları: İlk defa 1926 yılında

kurulmuştur. Şekerpancarı kıyı kesimler hariç

her yerde yetişir. Hemen işlenmesi

gerektiğinden fabrikaları üretim alanları yakını

Diyarbakır, Tekirdağ, İzmir, Ankara, Kırşehir,

Gazi Antep, Elazığ gibi merkezlerde rakı, bira

ve şarap fabrikaları bulunmaktadır.

Konserve ve salça fabrikaları: Marmara, Ege

ve Akdeniz bölgelerinin kıyı kesimlerinde

yaygındır.

Süt ürünleri fabrikaları: İzmir, Balıkesir,

Edirne, Erzurum, Elazığ, Kars, İstanbul,

Trabzon ve Bursa çevresinde yer alırlar.

2. Dokuma, Tekstil ve Deri Sanayisi

Dokuma ve giyim, Türkiye’de en gelişmiş ve

üretimin önemli bir kısmının ihraç edildiği bir

sanayi koludur. Gelişmiş ülkelerle rekabet

edilebilmekte ve onların pazarlarına dahi

girebilmektedir. Böylece ülkemize çok fazla

döviz girdisi sağlanmaktadır.

Pamuk ipliği ve pamuklu dokuma: Adana,

Antalya, K. Maraş, Tarsus, Nazilli, Denizli,

Manisa ve İzmir

Yün ipliği ve yünlü kumaş: Hereke

Suni ipek ve kumaş: İstanbul ve Bursa

Tabii ipek ve kumaş: Gemlik ve Bursa

Hazır giyim sanayii: İstanbul, Bursa ve İzmir

Halıcılık: Isparta, Uşak, Gördes ve Kayseri

Deri ve kösele işleme: İstanbul, İzmir, Bolu,

Gerede ve Uşak

3. Maden Sanayisi (Metalurji Sanayii)

Demir - çelik fabrikaları: Karabük, Ereğli,

İskenderun, Kırıkkale, Sivas ve İzmir’de

bulunmaktadır.

Alüminyum fabrikaları: Seydişehir’de

bulunmaktadır.

Bakır işleme fabrikaları: Samsun ve Artvin

(Murgul) de bulunmaktadır.

Kurşun ve çinko fabrikaları: Elazığ ve

Kayseri’de bulunmaktadır.

Krom işleme fabrikaları: Menteşe Yöresi’ndeki

krom madeni Antalya’da, Elazığ ve çevresindeki

kromlar da Guleman’daki fabrikalarda

işlenmektedir.

4. Makine Sanayisi

Türkiye otomotiv sanayiinde son yıllarda

yabancı marka otomobillerin de fabrikalarının

kurulmasıyla üretimde artış meydana

getirmiştir. Bursa, İstanbul, İzmir, İzmit,

Adapazarı, Konya, Adana gibi merkezlerde

otomobil, kamyon ve otobüs fabrikaları

bulunmaktadır.

Eskişehir ve Adapazarı’nda lokomotif ve vagon

fabrikaları, Ankara - Mürted’de uçak fabrikası,

İstanbul, Tuzla, Pendik, Gölcük ve İzmir’de

gemi tersaneleri bulunmaktadır.

5. Kimya Sanayisi

Petrokimya: Batman, İzmit, Mersin, İzmir ve

Kırıkkale’de petrol rafinerileri bulunmaktadır.

İlaç fabrikaları: İstanbul, İzmir, Ankara,

Adapazarı çevresinde yoğunlaşmıştır. 130

civarında ilaç fabrikamız bulunmaktadır.

Lâstik fabrikaları: İzmit, Adapazarı ve

Kırşehir’de bulunmaktadır.

Gübre fabrikaları: Mersin, Bandırma, Elazığ,

Kütahya, Tekirdağ ve İskenderun’da

bulunmaktadır. Ülkemizdeki gübre üretimi

yeterli değildir.

6. Orman Ürünleri Sanayisi

Ağaç malzemeden üretilen tüm malzemeler

orman ürünleri endüstrisine girer. Karadeniz

Bölgesi’nde hammadde fazla bulunduğundan

burada gelişmiştir.

Başlıca kereste fabrikaları Düzce, Bartın,

Ayancık, Rize, Ordu, Ardeşen, Burdur, Antalya

ve Isparta’da bulunur.

Mobilya Sanayii: Adapazarı, Ankara, İnegöl,

İstanbul, İzmir ve Kayseri’de gelişmiştir.

Türkiye mobilya ürünlerini ihraç

edebilmektedir.

Kâğıt fabrikaları: İzmit, Balıkesir, Giresun,

Zonguldak, Taşucu, Dalaman, Bolvadin, Bartın ve

Denizli çevresinde bulunur.

7. Çimento, Cam, Seramik SanayisiBu sanayi

koluna taşa, toprağa bağlı sanayi kolu da

denilmektedir.

Çimento fabrikaları: Hammaddesi kolay temin

edilir. Her bölgede inşaat sanayiinde kullanılır.

Ayrıca ulaşım masrafları maliyeti artırır. Bu

nedenle çimento fabrikaları Türkiye’nin her

bölgesine dağılmıştır. İstanbul, İzmit, Adana,

İzmir, Elazığ, Mersin, Yozgat, Denizli,

Adıyaman, Ordu gibi merkezler bunlardan

bazılarıdır.

Cam fabrikaları: İstanbul, Denizli, Mersin,

Kırklareli ve Sinop’ta cam fabrikaları

bulunmaktadır. Ülkemiz cam ürünleri

üretiminde ve ihracatında Dünya’da sayılı

ülkeler arasındadır.

Seramik fabrikaları: Çanakkale, Bilecik,

Kütahya, İstanbul ve İzmir’de bulunmaktadır.

Üretimin bir kısmı yurt dışına ihraç edilir.

1. İşlenmemiş ya da yarı işlenmemiş maddelerin, makinelerle işlenerek kullanılabilir ve tüketilebilir duruma getirilmesine sanayi denir.

Aşağıda verilenlerden hangisi sanayisi hızla gelişen bir ülkede görülen olumlu gelişmelere örnek gösterilemez?

A) İnsanlara geniş iş imkanları sunması B) Dışarıya çıkan döviz miktarını azaltması C) Sanayi ürünleri ihracatının yükselmesi D) Ülkenin dışa bağımlılığını arttırması E) Ülke savunmasına katkı sağlaması

2. Aşağıdakilerden hangisi bir bölgede endüstrinin gelişebilmesi için gereken doğal koşullardan biridir?

A) Sermaye B) Hammadde C) Pazar D) Ulaşım E) Kalifiye eleman

3-Aşağıdaki sanayi kollarından hangisinin

hammaddesi daha çok tarıma dayalıdır?

A) Seramik B) Kağıt C) Çimento D) Cam E) Dokuma 4. Bazı ürünler hasattan hemen sonra işlenmek

zorundadır. Bu nedenle fabrikalar ürünlerin

yetişme alanlarının yakınlarına kurulur.

Aşağıda verilenlerden hangisi bu genellemeye uymaz?

A) Amasya– Şeker sanayisi B) Isparta – Gül yağı sanayisi C) Rize – Çay sanayisi D) Bursa – Dokuma sanayisi E) Balıkesir – Salça işletmeleri

5. GAP projesi ile Güneydoğu Anadolu

Bölgesinde bir çok sanayi alanında gelişme

göstermesi beklenmektedir.

GAP ve bölgenin diğer özellikleri düşünüldüğünde, bu bölgemizde aşağıdaki sanayi dallarından hangisinde yakın zamanda gelişme beklenemez?

A) Kağıt B) Besin C) Dokuma D) Çimento E) Petro-Kimya 6. Ülkemizde sanayi ; İstanbul-Adapazarı,

Bursa- Balıkesir, Eskişehir-Ankara, İzmir-Aydın-Denizli, Mersin-Adana-İskenderun-Gaziantep hatlarında yoğunlaşmıştır.

Buna göre ülkemizde sanayi tesislerinin dağılışına aşağıdakilerden hangisi daha çok etkili olmuştur?

A) Enerji B) İklim şartları C) Ulaşım şartları D) Hammadde E) Denize yakınlık 7. Aşağıda bir yöre ve bu yörede bulunan

sanayi kuruluşu eşleştirilmiştir. Buna göre aşağıdaki eşleştirilmelerden hangisi

yanlıştır? A) Bursa – Otomotiv B) Kayseri – İpekli dokuma C) Bitlis – Sigara D) Mardin – Çimento E) Karabük – Demir çelik 8. Aşağıdaki sanayi kollarından hangisi

Karadeniz Bölgesi’nde bulunmaz? A) Petrol rafinerisi B) Cam fabrikası C) Demir-çelik fabrikası D) Bakır fabrikası E) Şeker fabrikası 9. Aşağıdaki sanayi kuruluşlarından hangisinin

dağılımında hayvancılığın rolü olmamıştır? A) Süt ürünleri B) Deri sanayi C) Et ve süt ürünleri D) Halı ve kilim dokuma E) Gübre sanayi 10.Aşağıda çeşitli sanayi kolları ve bunların

kurulduğu merkezler eşleştirilmiştir. Buna göre eşleştirilmelerden hangisi yanlıştır? A) Otomotiv - Aksaray B) Seramik – Çanakkale C) Kağıt – İzmir D) Alüminyum – Seydişehir E) Cam – Mersin 11.Aşağıdakilerden hangisi Doğu Anadolu

Bölgesi’nde endüstrinin gelişmemesine neden olan faktörlerden değildir?

A) Pazarlama

B) Yer şekilleri C) Enerji D) Ulaşım E) Sermaye 12. Aşağıdaki sanayi kuruluşlarının hangisinin

üretiminde bazı yıllar azalmalar görülür? A) Cam üretimi B) Kağıt üretimi C) Bakır üretimi D) Şeker üretimi E) Demir çelik üretimi 13. Aşağıdaki sanayi kollarından hangisinde

Türkiye’nin dışa bağımlılığı daha fazladır? A) İlaç B) Kağıt C) Tekstil D) Boya E) Seramik Soru 14. Aşağıdakilerden hangisi endüstrinin

kuruluş aşamasında en önemli öğedir? A) Enerji B) Sermaye

C)Pazar D) Ulaşım E) İş gücü 15. Hammadde bakımından dışarıya en çok

bağımlı olduğumuz sanayi kuruluşu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Otomotiv B) Metalurji C) Besin

D) Tütün E) Kimya 16. I.Aksu-Dalaman-Bolvadin-Çaycuma II.Bilecik-Bozüyük-Çanakkale-İzmir III.Mersin-Batman-İzmit-Kırıkkale Yukarıda verilen merkezlerde (bilgi

yelpazesi.net) aşağıdaki sanayi kollarından hangisi en çok gelişmiştir?

I II III ----------- ------------ --------------

------ A) Kağıt Seramik Petrol

rafinerisi B) Çimento Sigara Kağıt C) Konserve Çimento Demir-

çelik D) Cam Gıda Petrol

rafinerisi E) Kağıt Dokuma Otomotiv 17. Aşağıdakilerden hangisi bir ülkenin sanayi

alanında geliştiğini gösteren kanıtlardan biri değildir?

A) Dış ülkelerden göç alması B) Bağımlı nüfusun çok olması C) Eğitim seviyesinin yüksek olması D) Enerji tüketiminin fazla olması E) Hammadde ithal etmesi 18. Aşağıdaki sanayi kollarından hangisi hammadde

olarak tarımsal ürün kullanmaz?

A) İlaç B) Dokuma C) Deri D) İçki E)Yağ

19. Ülkemizde bitkisel yağ fabrikalarının Akdeniz, Ege ve

Marmara Bölgesi’nde yoğun olması aşağıdakilerden en çok hangisi ile ilişkilidir?

A) Ulaşımın kolay olmasıyla

B) Su kaynaklarının bol olmasıyla

C) Sanayinin gelişmiş olmasıyla

D) Hammaddenin bol olmasıyla

E) İş gücünün fazla olmasıyla 20. Kereste, tomruk, kağıt ve mobilya gibi orman ürünleri

endüstrisinin kurulup gelişebilmesi için aşağıdaki illerden hangisinin doğal koşulları elverişli değildir?

A) Hatay B) Kastamonu C) Bartın

D) Muğla E) Sivas 1.D 2.B 3.E 4.D 5.A 6.C 7.B 8.A 9.E 10.C 11.C

12.D 13.A 14.B 15.E 16.A 17.B 18.C 19.D 20.E

Sanayinin Türkiye’deki tarihsel gelişim süreci nasıldır?

1839 tanzimat ve sonrası

Bu dönemde Osmanlı devletinin Avrupa’daki sanayileşme sürecine ayak

uydurmak için tersaneler,demirhaneler, dokuma tezgahları kurarak

işletmiştir. Ancak Avrupa’da sanayinin hızla gelişmesi İstanbul ve

Bursa’daki dokuma tezgahlarının önem kaybetmesine neden oluştur.fakat

bütün bu gelişmelere rağmen ülkede

SABUN,DEĞİRMEN,KONSERVE,YAĞ,MAKARNA,KERESTE,MAKİNE

ONARIM gibi sanayi kolları faaliyet göstermiştir.

1915 dönemi Birinci dünya savaşı yılları olması sebebiyle devlet ekonomik kaynaklarını

savaş için harcamış olmasından dolayı sanayi kollarının gelişmesine pek katkı

sağlayamamıştır. ancak sanayi kuruluşlarının sayısı artmış ve özellikle

İSTANBUL,İZMİR,BURSA,MANİSA VE UŞAK’ta toplanmıştır.toplam 269

adet(88 gıda,75 dokuma,55 tütün)

1924 sonrası Bu dönemde özel sektörün sanayideki payı artmıştır.

1927 yılında gümrük,ulaşım ve hammadde temini için devlet tarafından

kolaylıklar sağlanmıştır.

Sanayi tesislerinin sayısı 65000

1934-38 yılları Bu dönemde devlet tarafından beş yıllık kalkınma planları hazırlanmış fakat

1929 daki ekonomik bunalım sebebi ile bu planlamadaki faaliyetler

gerçekleşmemiştir.(şeker,maden,selülöz,seramik fabrikaları)

1933 te ETİBANK kurularak

1-kimya sanayi(suni-ipek (gemlik),gülyağı(Isparta),kibrit-(izmir)

2-pamuklu dokuma(Bakırköy,Ereğli,kayseri,Malatya,Iğdır,nazilli)

3-kağıt,selülöz(İzmit)

4-demir sanayi (Karabük)

5- kükürt(Keçiborlu-ısparta)

6-toprak(Kütahya,çimento fabrikası)

7-şeker fabrikası(Alpullu,Turhal)

Tesis sayısı toplam 84000

1950 ve sonrası Ulaşım olanakları gelişmiştir.

Nüfus artmış ve köyden kente göç başlamıştır.

Özel sektörün sanayideki payı artmıştır.

MKE,TPAO,ET VE BALIK,SEKA,DEMİRÇELİK,TKİ gibi pek çok kuruluş

faaliyete geçmiştir.

TÜRKİYEDE ULAŞIM Genel anlamı ile ulaşım insan yada eşyanın bir

yerden başka bir yere taşınmasıdır.ancak

günümüzde paranın,bilginin,iletişimin de bir

yerden başka bir yere erimi olan ulaşım

bölgeler arası ilişkilerin kurulmasında ve

coğrafi yapının şekillenmesinde önemli rol

oynamaktadır.

Ulaşım taşınan malların değerlerinin artmasına

da vesile olur.tarihin ilk çağlarından günümüze

kadar ulaşım,insanlığın ana uğraşlarından birisi

olmuştur. Tekerleğin icadı ile başlayan

ulaşım,yolların gelişmesi ile bugünkü halini

almıştır.bu sayede İpekyolu,Baharat yolu,Kral

yolu gibi önemli ticaret yolları gelişmiştir.

Avrupa da sanayi devrimi ile başlayan buhar

gücü ile çalışan trenlerin ve gemilerin devreye

girmesi ile ulaşım ağları hızlı bir şekilde

gelişmiştir.’II dünya savaşından sonra ise

ulaşım ağlarındaki gelişmeler yadsınamaz hale

gelmiştir.20.yy da ise haberleşme ağlarındaki

hızlı gelişmeler ile artık mesafe sorunu da

ortadan kalkmıştır.

ULAŞIMI ETKİLEYEN TEMEL ŞARTLAR

A)Doğal çevre (iklim ve yerşekilleri)

b)Beşeri ve ekonomik faktörler

(nufus,yerleşme,tarım,sanayi,turizm v.s)

ULAŞIM AĞLARI

1- KARAYAOLU ULAŞIM AĞI

İnsanların çevrelerinde kullandıkları ilk yollar

patika yol denilen hayvanların açtığı

yollardır.ancak tekerleğin icadı ile yeni yol

guzergahları kuruarak gelişmiştir.tekerleğin

icadından sonra yapılan ilk yollar Asur

krallığına ait olduğu bilinmektedir.kısa ve

kaldırım taşlarından yapılan bu yollar

günumuzde beton ve asfalt olarak

yapılmaktadır.Kuşkusuz ilk yolların en

önemlilerini roma yolları oluşturmaktadır.ilk

büyük roma yolu 259 km uzunluğundadır.

Asyada doğal güzergahlardan yararlanılarak

yapılan ipek yolu,bahart yolu ve çay yolu

bulunmaktadır. Çay yolu Çin ile Rusya arasında

uzanan ancak Transsibirya demir yolunun

yapımı ile ortadan kalkmıştır.Çin ile Akdeniz

arasında İpek yolu kullanılırken Asya ile Orta

doğu arasında ise Baharat yolu kullanılmıştır.

Karayolu ulaşımında esas gelişme motorlu

raçların yapımından sonra olmuştur.özellikle

1925 yılından sonra yapılan benzinli araçlar ile

yük ve insan taşımacılığı hızla gelişmiştir.bu

gün artık dünya ülkelerin pek çoğunda

otomobil vazgeçilmez bir ihtiyaç haline

gelmiştir.bazı ülkelerin otomotiv üretimi ve

satışı liste başına geçmiştir. Örneğin Japonya,

Almanya,Amerika gibi

Karayolları taşımacılığında en çok gelişen

sektörlerden birisi otobüs taşımacılığı

olmuştur.otobüs taşımacılığın gelişmesi

turizmin gelişmesini de tetiklemiştir.

Karayollarında sadece yolcu değil aynı zamanda

yük taşımacılığı da yaygın olarak yapılmaktadır.

Her geçen yıl yük taşıma araçları gelişerek

bugün tonlarca yük başka yerlere

ulaştırılmaktadır.

Akdeniz, Karadeniz ve Doğu Anadolu

bölgelerimiz dışında diğer bölgelerimiz

karayolu yapımına daha elverişlidir. Akdeniz,

Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde

yerşekillerinin engebeli olması, yol yapımını

zorlaştırmış bu bölgelerde ulaşımda geçitlerin

kullanımını zorunlu kılmıştır. Akdeniz,

Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerimizde

ulaşımı kolaylaştıran geçitler şunlardır:

AkdenizBölgesinde;

Çukurova’yı Hatay’a bağlayan Belen Geçidi.

Çukurova’yı İç Anadolu’ya bağlayan Gülek

Boğazı. Taşeli platosunu İç Anadolu’ya bağlayan

Sertavul Geçidi. Antalya’yı Göller yöresine

bağlayan Çubuk Geçidi.

DoğuKaradenizBölümünde;

Kop ve Zigana geçitleriyle Çoruh Vadisi kıyı ile

iç kesimleri birbirine bağlamaktadır. (Özellikle

Trabzon’u Erzurum’a bağlar.)

DoğuAnadolu’da;

Pülümür, Karlıova, Sakaltutan geçitleri bu

bölgede kuzey-güney yönünde ulaşımı

kolaylaştırmaktadır.

Türkiye’de karayollarının dağılışı

Ülkemizde en işlek karayolları;

Edirne, istanbul, Ankara ve Adana arası ile

İstanbul, İzmit, Bursa ve İzmir, Aydın, Denizli

arasındadır.

Otoyollar ise; Edirne, İstanbul, Bolu ve Ankara

arasında, Mersin, Adana, Gaziantep, Hatay

çevresinde ve İzmir, Aydın, Denizli arasında

bulunur.

B)Demiryolları

Türkiye’de ilk demiryolu hattı 1866 yılında

İzmir – Aydın arasında yapılmıştır. Demiryolu

taşımacılığı karayolu taşımacılığına göre daha

ekonomiktir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında demir

yollarına önem verilmiştir. 1950’den sonra

demiryolu yapımı azalmıştır. Şu anda ülkemizde

demiryollarının uzunluğu 8607 km’si anahat

olmak üzere 10.300 km’yi geçmiştir. Ülkemizde

yerşekillerinin engebeli ve ortalama yükseltinin

fazla olması demiryolu yapımını zorlaştırmıştır.

Doğu Karadeniz Bölümü, Antalya Bölümü,

Hakkari Bölümü ve Menteşe yöresi demiryolu

ulaşımının olmadığı alanlardır. Yolcu ve yük

taşımacılığında demiryolunun payı yaklaşık % 10

ile % 15 arasındadır. Demiryolları kara içinde

en ucuz taşıma sistemidir.

C)Denizyolları

En ekonomik ulaşım türüdür. Çünkü deniz

taşıtlarının yük ve yolcu kapasitesi fazladır.

Yol yapımı ve yenileme giderleri yoktur. Liman

yapımı giderleri fazladır, fakat bir kere yapılır,

uzun yıllar kullanılır. Kıtalar arasında ithalat ve

İhracat deniz yolu ile daha kolay ve ucuzdur.

Ülkemizde coğrafi konum bakımından deniz

ulaşımına elverişlidir. Çünkü;

1. Üç tarafı denizlerle çevrilidir.

2. Karadeniz; İstanbul ve Çanakkale Boğazı

ile diğer denizlere açılır.

3. Akdeniz, Süveyş Kanalı ve Cebelitarık

Boğazı’yla diğer deniz ve okyanuslara bağlanır.

4. Kıyılarımızda doğal limanlar çoktur.

Ancak Dünya deniz ulaşımı ticaretinde

ülkemizin önemli yeri yoktur.

Önemli Limanlarımız

İstanbul Limanı: Yük ve yolcu trafiği

bakımından en büyük limanımızdır. İhraç

ürünlerinin çoğu bu limana boşaltılmakta daha

sonra yurdun diğer kesimlerine

gönderilmektedir. Ayrıca yolcu gemileri için

transit limanıdır.

İzmir Limanı: İstanbul limanından sonra en

işlek limandır. Güney Marmara ve Ege

Bölgesi’nin ürünleri bu limandan ihraç edilir.

Mersin Limanı: Yükleme ve boşaltma yönünde

İstanbul’dan sonra en kapasiteli limandır.

İhracat limanı ve Ortadoğu’ya yönelik transit

liman özelliğindedir.

Antalya Limanı: Özellikle yaş meyve ve sebze

ihracatında ve turizm amaçlı kullanılmaktadır.

Demiryolu bağlantısı olmadığından hinterlandı

geniş değildir.

Samsun Limanı: Orta Karadeniz’in en önemli

limanıdır.

Trabzon Limanı: Doğu Karadeniz’in en önemli

limanıdır. Zigana Geçidi, limanın gelişmesine

katkıda bulunmuştur. İran transit limanı

özelliğindedir. Buraya gelen mallar karayolu ile

İran’a taşınır. Demiryolu bağlantısı yoktur.

Ayrıca Bandırma, İzmit, Zonguldak gelişme

gösteren limanlarımızdır. Kuşadası, Çeşme-

Bodrum, Marmaris, Antalya turizm amaçlı yat

limanlarımızdır.

Bir limanın iç bölgelerle olan ulaşım bağlantısı

özelliğine Hinterland (artülke-artbölge) denir.

Hinterlandın büyüklüğü ve genişliği; ulaşım

kolaylığı ve çokluğu, liman çevresindeki

ekonomik etkinliklerin kapasitesi ve niteliğine

bağlıdır. Hinterlandı geniş limanlar gelişmeye

elverişli limanlardır.

DenizTicaretFilomuz

Günümüzde uluslararası ticaretin önemli bir

kısmı denizyolu ile gerçekleştirilir. Bu yüzden

ülkelerin kalkınmasında güçlü bir deniz ticareti

filosuna sahip olması etkili olmaktadır.

D)Havayolları

En hızlı ulaşım şeklidir. Ülkemiz ulaşımında payı

en az olan ulaşım sektörüdür. Çünkü hava

ulaşımı yüksek teknoloji ve büyük sermaye

istemektedir. Son yıllarda hava ulaşımında

önemli artışlar meydana gelmektedir.

Ülkemizde havayolu, yolcu taşıma, ithalat ve

haberleşme alanlarında kullanılmaktadır.

Önemli hava alanlarımız şu illerdedir:

İstanbul (Atatürk ve Sabiha Gökçen

havaalanı), Ankara (Esenboğa havaalanı), İzmir

(Adnan Menderes havaalanı), Antalya, Adana,

Erzurum, Diyarbakır, Bodrum, Malatya, Elazığ,

Van, Samsun, Muğla (Dalaman), Konya, İsparta,

Eskişehir, Trabzon, Samsun ve Kayseri’dedir.

Örnek sorular

Türkiye'nin Ekonomik Coğrafyası : İç ve

Dış Ticaret

TİCARET

Üretilen mal ve hizmetlerin alınıp satılmasına

ticaret denir. İç ve dış ticaret olmak üzere ikiye

ayrılır.

1. İç Ticaret

Ülke sınırları içinde, bölge ve bölümler arasında

yapılan ticarete iç ticaret denir.

Ülkemizde bazı il merkezleri ticaret şehirleri

özelliği kazanmışlardır. Bunlar, İstanbul, Bursa,

İzmit, İzmir, Denizli, Adana, GaziAntep,

Diyarbakır, Ankara, Konya, Kayseri, Samsun,

Trabzon, Erzurum ve Malatya gibi illerdir. Bu

merkezlerde ticaretin gelişmesinde, ulaşım yolları

İhracat (Dış satım): Bir ülkenin başka ülkelere

yaptığı satışlardır.

İthalat (Dış alım): Bir ülkenin başka ülkelerden

aldığı mallara denir.

2. Dış Ticaret

Bir ülkenin başka ülkelerle yaptığı alışverişe dış

ticaret denir. Dış ticaretin para karşılığına dış

ticaret hacmi denir. Gelişmiş ülkelerde dış

ticaret hacmi fazla, gelişmemiş ülkelerde

düşüktür. Yine, gelişmiş ülkelerde ihracat,

genelde ithalattan daha fazladır. Bu ülkeler

dışarıdan daha çok hammadde alıp dışarıya

işlenmiş sanayi ürünleri satarlar. Az gelişmiş

ülkeler ise dışardan daha çok işlenmiş sanayi

ürünleri alıp, dışarıya tarım ürünleri veya ham

maddeler satarlar.

TÜRKİYE’DE DIŞ TİCARET

Başlıca İhraç Ürünlerimiz

Tarım ürünleri (Pamuk, fındık, tütün,

baklagiller, kuru ve yaş meyveler)

Dokuma ve tekstil ürünleri

Hayvan ve hayvansal ürünler (Deri,

yumurta, yün, tiftik)

Bitkisel yağlar

Bazı dayanıklı tüketim malları (Televizyon,

buzdolabı, vs.)

İpekli dokuma ve giyim eşyaları

Mobilya, çimento, cam ve seramik ürünleri

Madenler (krom, bakır, cıva, demir, bor,

tuz)

Başlıca İthal Ürünlerimiz

Fabrika kurmaya yarayan aletler, ham petrol, ilaç

ve kimyasal maddeler, elektronik araçlar, motorlu

araçlar, silah, optik araçlar, tropikal ürünler (muz,

kahve, hurma, pirinç)

Dış ticaretimizde önemli ülkeler

Almanya, İtalya, ABD, İngiltere, Fransa,

Hollanda, Belçika, Japonya, İran, Suudi

Arabistan ve son yıllarda Rusya Federasyonu,

Gürcistan ve Orta Asya ülkeleri (Kazakistan,

Azerbaycan, Kırgızistan, Tacikistan,

Türkmenistan)

Ülkemizde son yıllarda uygulanmak istenen diğer

bir ticaret şekli de serbest ticarettir. Serbest

ticarette ülkeler ürettikleri çeşitli malları, belli

yerlerde kurulacak pazarlarda gümrük vergisi

ödemeden pazarlamaktadır. Ülkemizde serbest

ticaret bölgesi olarak şu anda İstanbul, Mersin,

İzmir, İskenderun, Antalya ve Trabzon illeri

belirlenmiştir

zerinde bulunmalarının büyük etkisi olmuştur.

TÜRKİYEDE TURİZM

İnsanların gezmek, görmek, eğlenmek ve dinlenmek amacıyla yaptığı gezilere turizm denir. Bu geziyi

yapan kişilere de turist adı verilmektedir.

İç turizm: Vatandaşların kendi ülkeleri içinde yaptıkları gezilere denir.

Dış turizm: Bir ülkeden başka ülkelere yapılan gezilere denir.

Dünya’nın çeşitli ülkelerindeki doğal güzellikler ve tarihi değerler insanlara çekici gelmektedir.

Turizme konu olan çekicilikler şunlardır:

· Bazı hastalıkları tedavi edici kaplıca ve içmecelerin bulunması

· Tabii manzaranın güzel olması

· Spor sahalarının ve denize girmeye uygun plajların bulunması

· Tarihi kalıntıların bulunması

· Kaliteli malların pazarlandığı merkezler olmasI

· Kutsal ibadet yerlerinin varlığı

Türkiye’de turizmi etkileyen faktörler

· Deniz turizmine ve kış turizmine elverişli iklim koşulları

· Doğal ve tarihi zenginlikler

· Folklor zenginliği

· Turizm alt yapısının (ulaşım, tanıtım, konaklama) yetersizliği