TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül...

17
TÜRKONFED Aylık Ekonomik Görünüm Raporu Temmuz 2014 Doç. Dr. Ümit İzmen, Zuhal Özbay Daş ve Yasemin Özbal tarafından hazırlanan TÜRKONFED Aylık Ekonomik Görünüm Raporu’nun Temmuz sayısı WBT Tarım’ın katkılarıyla yayınlanmaktadır.

Transcript of TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül...

Page 1: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

TÜRKONFED Aylık Ekonomik Görünüm Raporu Temmuz 2014

Doç. Dr. Ümit İzmen, Zuhal Özbay Daş ve Yasemin Özbal tarafından hazırlanan TÜRKONFED Aylık Ekonomik Görünüm Raporu’nun Temmuz sayısı WBT Tarım’ın katkılarıyla yayınlanmaktadır.

Page 2: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

1

Giriş: 1 Gözler sonbahara çevrilmiş durumda

Seçimlerden sonra ihracattaki artışın da etkisiyle canlanmaya başlayan ülke ekonomisi, önce Soma faciası, ardından da Irak’ta meydana gelen olaylar nedeniyle sarsıldı. Bölgedeki gelişmeler çatışma sürecinin bir süre daha devam edeceğine işaret ediyor. Arap Baharıyla başlayan post kolonyal döneme özgü devletlerde kırılma süreci Türkiye’nin komşularına da yansıdı. 3 yıldır devam eden Suriye iç savaşının yanı sıra Irak’ta da IŞİD’in Musul’u ele geçirmesiyle başlayan süreç bölgedeki mezhep çatışmasına dönebilme riski taşıyor. Ukrayna’da bir yolcu uçağının düşürülmesi ve İsrail’in Gazze’de başlattığı kara harekatı, küresel jeopolitik riskleri daha da yükseltti.

Ortadoğu’daki gelişmelerin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinden kaçınabilmek imkansız. Zira Irak Türkiye’nin en çok ihraç yaptığı ikinci ülke. TİM verilerine göre Irak’a yapılan ihracatta Haziran ayında daralma var. Özellikle güney Irak’a iş yapan girişimcilerimiz, yatırımcılarımız, ödemelerde ve sevkiyatlarda büyük sorunlar çekiyor.

Ortadoğu’da siyasi risklerin tırmanması, gelişmekte olan ülkelerde büyümenin yavaşlamış olduğu, gelişmiş ülkelerde ise büyümenin henüz dünya ekonomisini olumlu etkileyebilecek bir yörüngeye girmemiş olması, Türkiye’de de büyümenin nereden geleceği sorusunun açıkta kalmasına yol açıyor.

Bu gelişmelerin yarattığı belirsizliklerin ve risklerin yanına, cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında ekonomi yönetiminin yeninden şekillenme ihtimalini eklemek gerekiyor.

Her ne kadar göstergeler ikinci çeyrekte ekonominin normal patikasında ilerlediğini gösteriyor olsa da, yılın kalanında iç talep ve dış talebin büyümeye katkıları konusunda soru işaretleri var. Dış gelişmeler nedeniyle ihracatın katkısının yüksek olmayacağı görünüyor. İç talepte ise büyümeyi sürükleyecek bir canlanmadan bahsetmek mümkün değil. Yatırımlarda hızlanma görülmezken sanayi üretimi bir önceki çeyreğe paralel bir seyir izliyor.

Türkiye uzunca bir süredir işaret ettiğimiz “düşük büyüme, yüksek enflasyon, yüksek cari açık” patikasında ilerlemeye devam ediyor. Ancak bu patikada uzun süre yol almanın mümkün olamayacağını dikkate almamız ve önümüzdeki dönemde risklere daha çok dikkat etmemiz gerekiyor.

Küresel ekonomi:

Dünya ekonomisinde büyüme trendi gelişmekte olan ülkelerde farklılık gösterirken, gelişmiş ülkelerde istikrar kazanıyor. OECD Bölgesi büyüme ivmesi yakalamışken BRIC ülkelerinden Brezilya’nın ivme kaybettiği, Çin ve Rusya’nın trend yönünde hareket ettiği, Hindistan’ın ise hızlı büyüme patikasına girebileceği belirtiliyor.

Bir süredir ABD'nin faiz artırımına gitmesi durumunda Türkiye'nin de arasında olduğu bazı gelişmekte olan ülkelerin ciddi finansal sorunlarla karşı karşıya kalacağı endişeleri ifade ediliyordu. Oysa son veriler bu endişelere rağmen bu ülke piyasalarının beklentilerin çok üzerinde bir performans sergilediğini gösteriyor. Nicedir uygulanan gevşek para politikası Kırılgan Beşli olarak adlandırılan ülkelerin borsalarının en fazla kazandıran borsalar olmasına yol açtı.

ABD ekonomisinde güçlü iyileşmeye işaret eden göstergeler dikkati çekiyor. Kötü geçen kış koşullarının etkisiyle ilk çeyrekte daralan ABD ekonomisinin ikinci çeyrekte iyi bir performans sergilemesi bekleniyor. İstihdam piyasaları beklentilerin üzerinde bir

1 TÜRKONFED Aylık Ekonomik Görünüm Raporu’ndaki değerlendirme ve yorumlar 16 Temmuz 2014 tarihi itibariyle bilinen son verilere dayanmaktadır.

Küresel gelişmeler

Türkiye ekonomisi

açısından elverişli değil.

Türkiye’de ihracatın

büyümeye olan katkısı

ilerleyen dönemde

azalabilir.

Ekonomisi iyiye giden

ABD’de faiz artırımı

konusu gündemde.

Page 3: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

2

iyileşme gösteriyor. Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici güveninde de beklenenin üzerinde bir artış var. Bu olumlu gidişatın Fed’in faiz oranlarında artış kararını erkene taşımasına neden olabileceği ve beklenen faiz indiriminin 2015 başında hatta daha da önce gelebileceği konuşulmaya başlandı. Hep söylediğimiz gibi yükselen ekonomiler için önemli bir finansman riskine işaret eden bu gelişme, jeopolitik risklerdeki tırmanışla birleşmesi durumunda Türkiye’nin işini zorlaştıracaktır.

AB ekonomisinden gelen son verilerin arzu edilen seviyenin yakalanmadığına işaret etmesiyle parasal genişleme tartışmaları hız kazandı. IMF de Avrupa Merkez Bankası’nın bu politikayı değerlendirmesi gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca deflasyon riski de devam ediyor. Bu kapsamda olası bir parasal genişleme özellikle dış borcu yüksek ekonomiler için bir fırsat yaratabilir.

Çin ekonomisinde iyileşme sinyalleri görülüyor. Son açıklanan veriler Çin yönetiminin aldığı önlemlerin ekonomiyi harekete geçirmeye başladığına yönelik ipuçları veriyor. Nitekim Çin ekonomisi ikinci çeyrekte %7,5 ile beklentilerin üzerinde büyüdü.

Öte yandan, OECD’nin son raporu KOBİ’lerin tüm dünyada küresel krizden en fazla etkilenen kesim olduğunu ortaya koyuyor. Birçok ülkede parasal genişleme önlemlerine ve ekonomide gözlemlenen düzelmelere karşın KOBİ’lerin finansal sıkıntısı devam ediyor. 31 ülkede yapılan araştırmaya göre 2007-12 yılları arasında parasal genişleme politikaları özel sektöre özellikle de KOBİ’lere kredi akışını artırmadı. Hatta bazı ülkelerde toplam kredi miktarı azaldı. Türkiye KOBİ kredilerinin en fazla arttığı ülke olmasına rağmen, toplam ticari kredilerden KOBİ’lerin aldığı pay 2007’de %40,1’den 2012’de %37,5’e geriledi.

OECD’nin son açıklanan Türkiye raporu da ülkedeki mikro KOBİ’lerin verimliklerine ilişkin çarpıcı bilgiler içeriyor. 21 ülke içerisinde en büyük firmaların en küçük firmaların verimliliğine oranının en yüksek olduğu ülke 4,29 ile maalesef Türkiye. KOBİ’lerin verimsizliğine ilişkin bu saptama, Türkiye’nin rekabet gücünün bozulmasının KOBİ’lerin ihracat imkanını hepten zora sokacağına işaret ediyor.

Dünya Bankası’ndan sonra OECD de Türkiye ekonomisinin 2014 yılı büyüme öngörüsünü %3,5 olarak açıkladı. Ancak, bölgesel sorunlar Türkiye için risk taşıyor. Irak’ta gelişen olaylar ve bölgenin yeniden şekillenmesi, ülkenin siyasi ve ekonomik hayatı için büyük önem arz ediyor. Bu kapsamda bu aylık raporumuzda Ortadoğu’daki gelişmeleri mercek altına almak istedik.

Ortadoğu’daki gelişmeler:

Ortadoğu’da gerilim tırmanışa geçti. IŞİD’in, şimdiki adıyla İslam Devleti’nin Musul’u işgalinden bu yana her gün yeni bir olay diğerine ekleniyor. Suriye’de iç savaş devam ederken Irak’taki gelişmeler ve akabinde İsrail’de de hız kazanan çatışma ortamı, Bölge’ye yönelik endişeleri artırıyor. Ortadoğu’da haritaların yeniden değişeceği bir döneme girerken, Türkiye’nin bu durumdan etkilenmemesi imkansız.

Öncelikle çok önemli siyasi ve ekonomik sonuçlar doğurabilecek bu sürecin kısa vadede en büyük etkilerinden biri en büyük ikinci ticari partnerimiz olan Irak’a olan satışlarımızın yavaşlaması. TİM’in Haziran verilerine göre Irak’a yapılan ihracat %21 oranında azaldı. Özellikle Irak’ın güneyine ihracat yapan şirketlerin satışları durma noktasına geldi. Kuzey Irak ise nispeten güvenli bir bölge olduğu için bu bölgeye satışların devam ettiği belirtiliyor. Hatay, Mersin ve Adana’da bulunan üyelerimizden aldığımız bilgilere göre bu bölgelere iş yapan özellikle, nakliye, narenciye, mobilya, inşaat ve gıda sektörleri bu süreçten çok olumsuz etkilendi. Son altı ayda

AB’de deflasyon riski

devam ediyor

Küresel krizden en fazla

KOBİ’ler etkilendi.

KOBİ’ler ve büyük

şirketler arasındaki

verimlilik farkının en

yüksek olduğu ülke

Türkiye.

Page 4: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

3

Diyarbakır’dan yapılan ihracat %26 artarken, Haziran ayında %20 daraldı. Diyarbakır’dan Irak’a yapılan ihracat ise bu ayda bir önceki yıla göre %19,5 azaldı.

Bu sürecin petrol fiyatları üzerindeki etkisi ise kısa sürdü. Musul işgalinden sonra hızla yükselişe geçen petrol fiyatları, IŞİD’in Irak’ın güneyindeki yataklara ulaşamayacağı anlaşılınca düşüşe geçti. Ancak, IŞİD’in bölgedeki varlığı petrol üretim sahaları, rafineri tesisleri ve boru hatları üzerinde ciddi bir risk unsuru oluşturmaya devam ediyor.

Bölgedeki çatışmaların en önemli sonuçlarından biri ise maalesef milyonlarca insanın savaşlar yüzünden göçe zorlanması. Türkiye halihazırda Suriyeli göçmenler sorunuyla baş etmeye çalışırken, devam eden çatışmaların yeni bir göç dalgası yaratması kaçınılmaz. Dolayısıyla, uzun vadede göçmen sorununa ilişkin yeni önlemler alınması gerekiyor.

Üretimde gelişmeler:

Haziran ayında beklentiler kısmen bozulmuş görünüyor. Soma faciasının ardından Ortadoğu’da gelişen olaylar gerek üretim gerekse tüketim tarafında bir tedirginliğe neden olmuş gibi. Özellikle ülkedeki ekonomik aktörler genel ekonomik durum beklentisine çok hızlı tepki veriyorlar. Üretimde kısmen bir gerileme olmasına karşılık kapasite kullanım oranlarının seyrini koruması, önümüzdeki aylarda üretimin çok değişmeyeceğini gösteriyor. Ancak, seçimlerin yaklaşmasıyla politik gerilimin artması ve Ortadoğu’daki çatışmaların hız kazanması ekonomik görünümde bozulmalara sebep olabilir.

Tüketici güveni gerilemeye devam ediyor.

Seçim sonrası hızla yükselen tüketici güveni Mayıs ayından sonra Haziran ayında da sert bir şekilde daraldı. Tüketiciler genel ekonomik durum beklentisinde bir bozulma öngörüyor. Genel ekonomik durum beklentisi endeksi 95,1 ile Mart ayının dahi gerisinde. Özellikle konut ve otomobil sahipliği beklentisinde sert daralmalar görülüyor. Mayıs ayında TL’nin değer kazanması bu kalemlerde güven artışına neden olmuştu. Oysa Haziran ayında bölgesel risklerin tırmanışa geçmesiyle birlikte TL’de de değer kaybı yaşandı. Dolayısıyla, tüketicinin ekonomideki risklerin artmasından ve TL’nin değer kaybetmesinden etkilendiği görülüyor.

Orta Doğu’da IŞİD

nedeniyle yaşanan

gerilim, enerji ve döviz

piyasalarına olumsuz

yansıdı.

Ağustos’ta yapılacak

cumhurbaşkanlığı seçimi

ve Ortadoğu’daki

tansiyon, ekonomik

görünümü bozabilir.

Risklerin artması ve

TL’nin değer kaybı

tüketici güvenini

olumsuz etkiliyor.

Page 5: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

4

Reel kesim güven endeksinde de Haziran ayında bir miktar gerileme söz konusu. Mevsimsellikten arındırılmış endeks Haziran’da 107,3 değerini aldı. Reel kesim güven endeksinin bu ay gerilemesinde gelecek üç aylık üretim hacmi ve ihracat sipariş beklentisindeki azalışlar etkili oldu. En önemli ihracat partnerlerimizden birinde görülen bu siyasi istikrarsızlığın son dönemde büyümenin motoru görevi gören ihracatta düşüşe neden olması beklenen bir durum. Nitekim, üreticilerin de tüketiciler gibi genel gidişat beklentilerinde bir bozulma görülüyor. Öte yandan, üreticiler hala yatırım yapmak için dönemin uygun olduğunu düşünüyorlar. Bu ise uzun vadede ülke ekonomisine olan güveni yansıtıyor.

Kapasite kullanım oranı Haziran’da bir önceki aya göre artarak 74,8 değerine ulaştı. Bu ay kapasite kullanım oranının tüm alt sektörlerinde yükseliş gözlendi ancak en dikkat çekici olanı 76,1 değerine yükselen dayanıklı tüketim malları grubu endeksi. Mayıs ayında üretim hacmi beklentisinde yükselme beklentisi hakimdi dolayısıyla Haziran kapasite kullanım oranının yüksek olması şaşırtıcı değil. Temmuz ayında da bu oran paralel seyredebilir.

Sanayi üretimindeki

yatay seyir devam ediyor.

Düşük tüketici güveni

dayanıklı tüketim malları

üretimini olumsuz

etkiliyor.

Page 6: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

5

Geçen Eylül ayından bu yana yatay bir seyir izleyen sanayi üretimi mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre Mayıs’ta bir önceki aya göre %1 geriledi ve 119,6 değerini aldı. Nitekim kapasite kullanım oranı da Mayıs’ta bir önceki aya göre gerileyerek bu durumun sinyalini önceden vermişti. KKO’da Haziran ayında görülen küçük artışa bağlı olarak sanayi üretim endeksinin Haziran ayı verisinde de bir artış gözlemleyebileceğiz.

Mevsim etkilerinden arındırılmış endekslerde imalat sanayindeki gerileme %1 olurken, maden ve taş ocakçılığı sektöründeki gerileme %2,6 oranında oldu. Doğal olarak Soma faciasının bir sonucu olarak kömür ve linyit çıkarma endeksi de bir önceki aya göre %10,2 azaldı.

İmalat sanayiinin alt kırımlarına bakıldığında, tüketici güvenindeki zayıflığa paralel olarak dayanıklı tüketim malları üretiminin bir önceki aya göre gerilediği görüldü. Dayanıksız tüketim malları üretiminde ise bir önceki aya göre %0,4 artış oldu. Ortadoğu’da artan politika riskler ve Irak’a ihracatın yavaşlaması, Ramazan ayının ve bayramın dayanıksız tüketim talebi üzerinde yarattığı etkinin geçmesi, yılın üçüncü çeyreğinde sanayi üretiminde hızlanmanın kolay olmayacağına işaret ediyor .

Mayıs ayında sanayi

üretiminde Soma

faciasının etkileri

görüldü.

Yılın üçüncü çeyreğinde

sanayi üretiminde

hızlanma zor görünüyor.

Page 7: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

6

İstihdam piyasası

Nisan ayında işsizlik oranı bir önceki aya göre gerileyerek %9 seviyesinde gerçekleşti. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı ise %9,1 ile aynı kaldı. Mevsim etkilerinden arındırılmış diğer verileri incelediğimizde işgücüne katılım oranının %50,4’e, istihdam oranının ise %45,8’e gerilediği görülüyor. Genç işsizlik oranı da %16,1 ile aynı seviyede kaldı. Tarım dışı işsizlik oranı ise bir önceki aya göre 0,1 puan artarak %11,1 seviyesinde gerçekleşti.

Yeni yaratılan istihdamda sektörlerin paylarına baktığımızda Nisan’da en fazla katkı yine hizmetler sektöründen geliyor. Sanayinin katkısı sınırlı bir seviyede gerçekleşirken, tarım ve inşaat sektörü istihdamı geriliyor. İnşaatta gerileme özellikle belirgin zira 2014 Ocak-Nisan dönemi konut satışları da bir önceki yılın aynı dönemine göre %8 geriliyor.

İşsizlik görünümü

değişmedi.

Page 8: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

7

Kamu Maliyesi

Seçimlerin etkisiyle bozulmaya başlayan kamu maliyesi Haziran’da toparlanmış görünüyor. Haziran ayında bütçe sadece 613 milyon açık verirken, geçen yıl aynı ay 1,2 milyar TL açık vermişti. Öte yandan vergi gelirleri düşerken, vergi dışı gelirlerde görülen %114,8 oranında artış dikkat çekici. Özellikle sermaye gelirleri kaleminde muazzam bir artış var. Gayrimenkul satışları vesaireden oluşan bu kalemdeki artış vergi gelirlerindeki düşüşü dengelemiş görünüyor. Ocak-Haziran döneminde ise bütçe dengesi geçen sene 3 milyar TL fazla verirken bu sene 3,3 milyar TL açık verdi.

Hep vurguladığımız gibi mali disiplin ülke ekonomisinin en güçlü yanlarından biri. Ancak vergi gelirlerinde bir önceki yıla göre düşüş, özellikle kurumlar vergisindeki düşüş dikkat çekici. Gelirler kaleminde vergi dışı gelirlerin artıyor olması bütçe disiplinin çok da sürdürülebilir olmadığının bir göstergesidir. Dolayısıyla, vergi tabanını genişleten daha adil bir vergi reformu bir an önce yürürlüğe konulmalıdır.

Dış Denge

AB ekonomisindeki toparlanma eğilimi Mayıs ayı dış ticaret rakamlarında da kendini gösteriyor. Nitekim AB ihracatının toplam ihracattaki payı geçen yıla kıyasla yaklaşık %5 arttı. Ayrıca TL’nin kısmen değerlenmesi ve ekonomideki canlanma ithalatı da artırıcı bir etki yapmışa benzer. Ancak Haziran ayında yeniden değer kaybeden TL ve bölgesel istikrarsızlıklar dolayısıyla ihracat ve ithalat rakamlarında kısmen aşağı yönlü bir seyir izlenebilir. Nitekim Haziran ayında Irak ihracatında önemli oranda bir düşüş var. Bu eğilim bir süre daha devam edebilir. Ancak, AB’de de ekonomiyi canlandırıcı politikaların devam etmesi durumunda Ortadoğu Bölgesi’ne yapılan ihracatta görülecek azalmalar, AB’deki canlanmayla kısmen dengelenebilir.

Dış açıktaki iyileşme sürdürülebilir mi?

Mayıs ayında, dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına kıyasla %29 azalarak 7,1 milyar dolara geriledi. İhracat geçen yılın aynı ayına göre %3,6 artarak 13,75 milyar dolara yükselirken, ithalat %10,3 oranında azalarak 20,86 milyar dolara geriledi. Ancak,

Kamu maliyesi Türkiye

ekonomisinin en güçlü

ayağı olmaya devam

ediyor…

…ancak vergi

gelirlerinde dikkat çekici

bir gerileme var.

Bütçe gelirlerini vergi

dışı gelirlerdeki artış

destekliyor.

Bütçe harcamalarının

artışı mali disipline

ilişkin soru işareti

yaratıyor.

İç talepteki yavaşlama ve

AB ekonomisindeki

toparlanma sonucunda

dış açık daralıyor.

Page 9: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

8

mevsim ve takvim endeksinden arındırılmış ithalat bir önceki aya göre artmaya devam ediyor.

Altın ticareti dış ticaret verilerini etkilemeye devam ediyor. Altın ithalatı ve ihracatı hızla azalmaya devam ediyor. Bu nedenle altın hariç ithalatın gerileme hızı daha düşük, altın hariç ihracatın artış hızı ise daha yüksek. Geçtiğimiz yıllar ile kıyaslandığında, enerji ithalatında ise herhangi bir azalma görülmüyor.

İhracat yapısına baktığımızda bir önceki yıla göre orta-yüksek teknolojili ve düşük teknolojili ürün ihracatlarında artış görülüyor. Dolayısıyla, üretim yapımızı orta gelir tuzağını aşmak perspektifinden tekrar değerlendirmek gerektiği bir kez daha ortaya çıkıyor.

Cari açık gerilemeye devam ediyor.

Cari açık Mayıs’ta bir önceki aya göre 1,4 milyar dolar gerileyerek 3,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Geçen yıl Ocak-Mayıs döneminde 32,2 milyar dolar olan cari açığın bu yıl 19,8 milyar dolara gerilediği görülüyor. Gerilemede 33,5 milyar dolardan 22,7 milyar dolara gerileyen dış ticaret açığının payı büyük.

Cari açığın düşmesi, finansman sorununu da hafifletiyor. Cari açığın finansmanında bankalar ve diğer sektörlerin kredi kullanımındaki artışın yanı sıra portföy yatırımlarında görülen artış da etkili. Özellikle borç senetlerinde Nisan ve Mayıs aylarında artış var. Öte yandan aylık bazda yurtdışından doğrudan yatırımlar ise gerilemeye devam ediyor. Ocak-Mayıs döneminde net doğrudan yatırım seviyesi 3,8 milyar dolar düzeyinde, zira yerleşiklerin yurtdışı doğrudan yatırımında kısmen bir canlanma söz konusu. Rezerv varlıklarda ise bu ay 1,9 milyar dolar artış olması sevindirici. Net hata ve noksan kalemi eskisi kadar yüksek olmasa da yine de 948 milyon dolar ile yüksek bir seviyede. Her ne kadar kısa vadede bir finansman riski görünmüyorsa da borçların yapısı ve cari açık seviyesi, finansman olanaklarının daralmasının beklendiği bir küresel ortamda Türkiye ekonomisinde kırılganlığa neden oluyor.

İthalatın gerilemesindeki

en büyük pay altın

ithalatında yaşanan

düşüş…

Dış açıktaki azalma cari

açığı düşürmeye devam

ediyor…

…cari açığın finanmanı

olumlu yönde seyrediyor.

Page 10: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

9

Parasal Göstergeler

Zayıf seyreden iç talebe bağlı olarak tüketici kredilerindeki gevşemenin Mayıs ayına kadar devam etmiş olduğu görülüyor. Mayıs ayından sonra taşıt hariç olmak üzere tüketici kredilerinde bir miktar hızlanma olsa da, kredi artış hızı finansal istikrar açısından makul sayılabilecek bir hızda seyrediyor.

Büyümeyi desteklemek üzere faiz oranlarının aşağı çekilmesi konusunda hükümetin politika tercihi, kredi artış hızının kontrol altına alınmış olması ve cari açık ve finansman risklerinin geçmişe oranla gevşemiş olması ile birlikte düşünüldüğünde, önümüzdeki dönemde, küresel gelişmeler izin verdiği ölçüde faiz oranlarında düşüş olacağına işaret ediyor.

Nitekim, Haziran ayındaki 75 baz puanlık indirimden sonra Merkez Bankası Temmuz ayında da beklendiği gibi faizi 50 baz puan daha aşağıya çekti ve politika faizi %8,25 oldu. Önümüzdeki aylarda yurtiçi ve yurtdışı talebin enflasyonist baskı yaratmaması ve enflasyon beklentilerinin hedefler doğrultusunda gerilemesi durumunda Merkez Bankası politika faiz oranlarında indirime devam edecek.

Haziran ayında Avrupa Merkez Bankası’nın aldığı faiz kararının ardından gerileyen Euro, Temmuz itibariyle tekrar artışa geçti. Avrupa Merkez Bankası, Euro Bölgesi’nde deflasyon riskinin devam etmesi durumunda önlem almaya gidecek. Bu durum ilerleyen haftalarda Euro’nun tekrar gerilemesine neden olabilir.

ABD’de istihdam verilerinin olumlu gelmesi doları bir süre geriletti ancak Ortadoğu’da IŞİD nedeniyle yaşanan gerilim, doların uluslararası piyasalarda değer kazanmasına neden oldu. Ukrayna’da düşürülen yolcu uçağı ve İsrail’in Gazze’ye başlattığı karar operasyonu jeopolitik riskleri arttırarak yen ve doların değer kazanmasına yol açtı. Bununla birlikte, Fed bu ayın ortasında yılın ilk yarısına dair para politikası raporunu açıkladı. ABD’de parasal normalleşme sürecinin temkinli yürüyeceği beklentileri, uluslararası piyasalarda gerginliğin azalmasına katkıda bulundu. ABD ekonomisinde beklenenden olumlu gelişmelerin devam etmesi durumunda beklenen faiz indiriminin 2014 sonbaharında gelmesi durumunda, kur-faiz-enflasyon üçgeninde son derece dar

Faizlerde düşüş imkanı

sınırlı, faiz indirimi

enflasyonla birlikte

gitmeli.

.

Olumlu istihdam verileri ile

gerileyen dolar,

Ortadoğu’daki gerilimle

tekrar yükselişte.

Page 11: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

10

bir alanda hareket eden Türkiye için makasın zamansız biçimde biraz daha kapanması anlamına gelecek.

Enflasyon hız kesti ancak hala beklentilerin üstünde.

Enerji fiyatlarının bu sene nispeten yavaş seyretmesi ve TL’deki değer kaybının gecikmeli etkilerinin sürmekle birlikte yavaşlamasına rağmen, enflasyonda hız kesme eğilimi arzulanan seviyenin gerisinde kalıyor. Haziran’da aylık %0,31 oranında artan enflasyon oranı yıllık bazda %9,16’ya geriledi. Bu ay enflasyonda en fazla düşüş “giyim ve ayakkabı” kaleminde görülürken, en fazla artış ise “eğitim” kaleminde görüldü. Eğitim kaleminde görülen yüksek artış, Haziran ayında özel okul fiyatlarına yapılan fiyat artışından kaynaklanmış olabilir.

Çekirdek enflasyonu simgeleyen kapsamlı I endeksindeki artış hızı ise bu ay bir önceki aya göre sınırlı bir gerileme gösterdi. Çekirdek enflasyonda yaşanan gerileme eğilimi önümüzdeki aylarda enflasyondaki artışın hız kaybedebileceği yönünde yorumlanabilir. Ancak Ramazan ayı boyunca gıda fiyatlarında görülen artışın da enflasyonu yukarı yönlü etkileyebileceği göz ardı edilmemeli.

Haziran ayında enflasyonun %9,16 seviyesine gerilemesi ile birlikte Merkez Bankası’nın yıllık %7,6 enflasyon hedefine ulaşması mevcut durumda zor görünüyor. Merkez Bankası’nın yürüttüğü Beklenti Anketi de bu durumu destekler nitelikte. Temmuz ayı Beklenti Anketi’ne göre enflasyonun yılsonunda %8,30 seviyesinde gerçekleşeceği öngörülüyor. Reel sektör enflasyon konusunda temkinli davranıyor.

Temmuz’da Merkez

Bankası beklenen

düzeyde faizi 50 baz puan

indirdi.

Önümüzdeki dönemde de

enflasyonun düşmesi ile

faizler 50 ila 75 baz puan

inebilir.

Page 12: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

11

Gelecek Senaryoları

Türkiye’deki ekonomik aktörler açısından ülkenin genel ekonomik görünümü yatırım ve tüketim kararlarında çok etkili. Bu nedenle genel ekonomik gidişatı etkileme potansiyeli taşıyan siyasi gelişmeler özel önem taşıyor. İç siyasete Türkiye tarihinin ilk halkoyuyla seçilecek cumhurbaşkanı seçimleri hakimken, seçimlerin sürpriz unsurunun düşük olması, iç siyasi riskleri sınırlıyor. Buna karşılık cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra hükümette ve ekonomi yönetiminde gündeme gelmesi olası değişiklikler, sonbaharla birlikte ekonomi politikası risklerini yükseltiyor.

Dışarıda ise sonbaharda ABD’nin tahvil alımlarını durduracak olması ve bir ihtimal beklenen faiz artışının gündeme gelecek olması, finansman riskinin mutlaka dikkate alınması gerektiğine işaret ediyor.

Dışarıda sadece ekonomik riskler değil, siyasi riskler de ilave sıkıntı yaratıyor. Ukrayna’da düşürülen yolcu uçağı ile birlikte yeniden gündeme gelen Ukrayna krizi ve Ortadoğu’da tırmanışa geçen çatışma ortamı, döviz kurlarından petrol fiyatlarına, ihracatta gerilemeden siyasi türbülansın Türkiye’ye sıçramasına kadar geniş bir etki alanına sahip.

Bu tatsız iç ve dış siyasi çerçevenin yanı sıra, ekonomik göstergeler hiçbir biçimde pembe bir tablo ortaya koymuyor: cari açık, her ne kadar düşme eğilimi gösterse de yüksek; enflasyon oranı küçük düşüşe rağmen hala yüksek; işsizlik oranı %9 seviyesinde sabitlenmiş; bütçe açığındaki bozulmayı engelleyen tek şey sürdürülebilirliği olmayan bir seferlik gelirler.

Bu tablo altında iki temel senaryo ortaya çıkıyor. ABD'de faiz artırımının 2015'in ilk çeyreğinden sonraya bırakılması durumundaki senaryoda, gelişmekte olan ülkeler uluslararası piyasalardaki olumlu hava ile yelkenlerini şişirmeye devam ederler. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini geride bırakan Türkiye'de siyasi tansiyondaki düşüş ekonomik reformlara eğilmek için fırsat sağlar ve kazanılan altı aylık süre içinde ekonomi ABD'deki faiz artışına hazırlıklı hale getirilir. Böylece ekonomi bu sene %4 civarında büyüdükten sonra gelecek sene de %4 ve üstü bir hızla yoluna devam eder.

Enflasyon hız kaybetti

ancak Ramazan’ın gıda

fiyatlarına etkisi bir

sonraki ay

gözlemlenecek.

Dışarıda ekonomik

risklerin yansıra siyasi

riskler mevcut

İki senaryo var:

ABD faiz indirimine

hazırlıklı olduğumuz

durum…

ya da ekonomik

önlemlerin zamanında

alınmasına fırsat

kalamadığımız durum.

Page 13: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

12

İkinci senaryoda ise jeopolitik riskler, iç siyasetteki gerilim ve ABD'de beklenenden önce gelen faiz kararı, ekonomiyi güçlendirecek önlemlerin zamanında alınmasına fırsat tanımaz.

ABD’nin beklenenden önce faiz yükseltmesi, çok dar bir alanda kurulan faiz-enflasyon-kur dengesinin kaybolması riskini taşıyacak. Ekonomi yönetiminde değişiklik ihtimali ise bu riskin yönetiminde sorunlarla karşılaşılabileceğini akla getiriyor. Düşük verimlilik yapısı ve karşı karşıya oldukları finansman riskleri KOBİ’lerin bu süreçte özellikle temkinli olmasını gerektiriyor.

KOBİ’lerin temkinli

olması gerekiyor.

.

Page 14: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

13

Kaynakça

1. Türkiye İstatistik Kurumu 2. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası 3. T.C. Maliye Bakanlığı 4. EUROSTAT 5. Financial Times 6. http://ichef.bbci.co.uk/naturelibrary/images/ic/credit/640x395/o/oc/octop

us/octopus_1.jpg (sayfa 1) 7. http://www.emek.org.tr/wp-content/uploads/2014/06/%C4%B1%C5%9Fid-7.jpg (sayfa 2) 8. http://www.fraserway.com/discover/blog/fraserway-blog/2013/10/09/ordering-rv-parts---

what-s-the-holdup- (sayfa 3) 9. https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcR_Wk8G9-

1mAW56qes7F2yueLRGovTLnvBQob0LgfUuPS8soIa6 (sayfa 4) 10. http://www.fxevi.com/wp-content/uploads/2013/12/611x395_istihdam.jpg (sayfa 5) 11. http://s.wsj.net/media/sm_taxblogpig_D_20110118133244.jpg (sayfa 6) 12. http://www.angumruk.com.tr/news_index.php?category_code=1274745817&news_code=1307

115048 (sayfa 7) 13. http://economictimes.indiatimes.com/slideshows/economy/fms-take-on-various-issues-to-

revive-growth/current-account-deficit-biggest-worry/slideshow/18805263.cms (sayfa 8) 14. http://www.gercekgundem.com/images/posts/201407/c8879982bcd2da3d_480x270.jpg (sayfa

9)

Bu çalışma yalnızca bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Çalışmada yer alan analiz ve değerlendirmelerin kullanılması tamamen tercihe bağlı olup, hiçbir koşulda yatırım tavsiyesi biçiminde yorumlanmamalıdır. Çalışmada kullanılan veriler kamuya açık ve güvenilir olduğu düşünülen kaynaklardan derlenmiştir. Yine de, bu çalışmadaki bilgilerin ve yorumların kullanılmasının ve/veya sunulan verilerdeki hata ve eksikliklerin doğurabileceği her türlü olumsuz sonuçtan dolayı Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu ve her ne akitle bağlı olursa olsun her türlü çalışanı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Doç. Dr. Ümit İzmen, Zuhal Özbay Daş ve Yasemin Özbal tarafından hazırlanan TÜRKONFED Aylık Ekonomik Görünüm Raporu’nun Temmuz sayısı WBT Tarım’ın katkılarıyla yayınlanmaktadır.

Page 15: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

14

Makro Ekonomi & Strateji

ECB Hamlelerine TLTRO ile Devam Ediyor…

AB krizinin en yoğun yaşandığı 2011 sonu ve 2012 başlarında ECB beklenmedik bir hamle yaparak AB bankalarına o zamanlar için oldukça düşük sayılan %1’lik faiz oranı ile toplamda 1 trilyon €’luk likiditeyi 3 yıl vade ile verdi. LTRO adı verilen bu fonlama mekanizmasının Aralık 2011’deki ilk ayağına 523; Şubat 2012’deki ikinci ayağına ise 800 banka katıldı. Özellikle bu cesur hamle sonrasında AB krizinin giderek artan bir oranda toparlanma eğilimine girdiği; bankaları içine alan likidite krizinin ortadan kalkmaya başladığı; bankaların rahatlaması ve likiditeye kavuşması ile yeniden kamu tahvili iştahlarının artmaya başladığı (bu kaynakların çoğunu zaten kamu tahvili almak için kullanmışlardı) görüldü. O tarihlerde %7’nin üzerinde olan İspanya ve İtalya 10 yıllık tahvil getirilerinin bugünlerde %3’lü seviyelerin altına kadar geriledi.

ECB şimdi yeni bir LTRO programı açıkladı. Yine yüklü bir program (1 trilyon €). Yine düşük faizli (%0.25). Yine uzun vadeli (4 yıl). Ama eskisinden temel farkı bu sefer bu kaynak likidite krizi için değil kredileri canlandırmak için veriliyor. Bu nedenle başına T harfi eklenerek “hedeflenmiş” LTRO, ya da TLTRO adını aldı. Bankalar bu sene Eylül ve Aralık’ta gerçekleşecek 2 operasyonla toplam kredi portföylerinin (konut kredileri hariç) %7’si kadar bir kaynak almaya hak kazanacaklar. Bankalar bu imkandan maksimum düzeyde faydalanırsa 400 milyar €’luk ek kaynak elde etmiş olacaklar. Önümüzdeki sene Mart ayından itibaren de çeyreklik bazda düzenlenecek toplam 6 farklı operasyonla kullandırdıkları net kredi bakiyesinin 3 katına kadar ek kaynak alabilecekler ki ECB bunun da toplamda 600 milyar € olabileceğini açıkladı…

TLTRO’dan bir mucize beklemeli miyiz?

Temel amaç bankaların reel sektöre ve hanehalkına kredilerini arttırmaları (gayrimenkul kredileri kapsam dışında); bu yolla ekonomik aktivitenin canlandırılması. LTRO’da bankalarla kamu kesimi (tahvil getirileri) arasındaki fasit daire (yani sorunlu bankalar nedeni ile kamu bütçe açıklarının daha da bozulacağı endişesi → bütçe açığı artıyor korkusuyla tahvil getirilerinin yükselmesi → aktifinde tahvil tutan bankaların daha da kötü duruma düşmesi) kırılırken; TLTRO’da bankalarla ekonomik büyüme arasındaki fasit dairenin kırılması amaçlanıyor Açıklamanın ardından bazı AB üyelerinden oldukça olumlu değerlendirmeler geldi. Örneğin İtalya Merkez Bankası başkanı LTRO’nun İtalya’nın 2015 büyüme beklentisini (ki şu anda %1 civarında) 0.5 ila 1 puan arasında yukarı çekebileceğini açıkladı. Fakat ülke bazından çıkıp büyük resme bakıldığında bazı soru işaretleri var.

Birincisi, AB bankalarının sermayeleri ile ilgili sorunları devam ediyor. AB’nin en büyük 120 bankası ile ilgili stres test çalışmaları halihazırda devam ediyor ve sonuçlar yılsonunda açıklanacak. Bu süreçte bankalar sermaye açıklarını kapamak için yoğun çaba sarf ediyor. Son 1 sene içinde AB bankaları birinci kuşak sermayelerini toplamda 45 milyar € arttırdı. Yeterli olmadığı durumlarda aktif satışı yapılıyor. Unicredit iştiraki olan İtalya’nın en büyük online bankası Fineco’yu 2.2 milyar €’ya sattı. 2013’te 64 milyar € olan kredi satışının bu sene 100 milyar €’ya çıkması bekleniyor (çünkü kredi bakiyesi azaldığında sermaye ihtiyacı azalıyor). Tüm bunlara AB bankalarının 300 milyar € sermaye açığının olduğu tahmin ediliyor. Geçen yıla göre 100 milyar €’luk iyileşme olmuş olsa da halen çok büyük bir rakam ve bankalar bu ortamda kredilerini daha da arttırıp neden sermayelerini daha da zorlasınlar sorusu açıkta kalıyor.

TÜRKONFED Ana Sponsoru DenizBank’ın 14 Temmuz 2014 tarihli Haftalık Ekonomi Bülteni’nden Alınmıştır.

Page 16: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

15

İkincisi, 2011 ve 2012’de kullandırılmış olan LTRO’nun 404 milyar €’luk geri ödemesi Ocak ve Şubat’ta geliyor. TLTRO ile piyasaya sağlanan fonlama piyasadaki likiditeyi 2014 yılı son çeyreğinde artırsa da LTRO geri ödemeleriyle likidite 2015 yılı başında tekrar şu anki seviyelerine geri dönecek. Bankalar ilk iki TLTRO fonlamasından maksimumda yararlansalar (400 milyar €) bile bu kaynak aynen geri ödemede kullanılacak. Kaldı ki yandaki tablodan görülebileceği gibi ülke bazında asimetrik bir durum söz konusu. Aslında bu kaynakları en çok kullanması beklenen İtalya, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerin bankaları nette likidite açığında olacaklar. Önümüzdeki sene Mart’tan itibaren başlayacak çeyreklik fonlamalardan sonra zamanla artıya geçebilirler ama bu da zaman alacak.

Üçüncüsü, bankaların sermayeleri yeterli ve likiditeleri uygun olsa bile bu kredileri kullanmak isteyebilecek talebin olduğu konusunda soru işaretleri var. TLTRO gereği bankaların sadece AB ülkelerine kullandıracakları krediler kapsam içinde tutulacak. Büyümenin bu kadar yavaş gittiği, işsizliğin %12’de takıldığı, enflasyonun deflasyona doğru gitme sinyalleri verdiği bir ortamda hem şirketlerin hem de hanehalkının kredi kullanım iştahı çok çok güçlü değil. Faizler de zaten bugün itibarı ile çok düşük. Şirket kredileri (kurumsal, ticari ve kobi ortalaması) Fransa’da %2.22, Belçika’da %2.01, İspanya’da %3.67 ve İtalya’da %3.39. Bu 4 ülkenin faizleri ortalamada 2011 sonuna göre 60, 2008 sonuna göre ise 170 baz puan gerilemiş durumda. Keza bireysel kredilerde de durum aynı. Uzun vadeli mortgage kredi faiz oranları Euro Bölgesi ortalamasında 2008’e göre 200, 2011’e göre de 80 baz puan gerileyerek %3.14’lere kadar gerilmiş durumda.

Dördüncüsü, büyümenin ve iç talebin limitli; işsizliğin de yüksek olduğu bir ortamda bankalar NPL endişesi nedeni ile kredi vermeye çok istekli olmayabilirler. 2013 sonu itibarı ile İtalya, İspanya, İrlanda, Portekiz ve Yunanistan’da NPL oranları sırasıyla %15.1, %8.2, %24.6, %11.0 ve %31.3. ECB’nin testi sonrasında bu oranların daha da yükselme durumu varken bankaların daha fazla kredi batırma konusunda isteksiz olacakları çok açık.

Bu tarzda kredi canlandırıcı önlemler daha önce İngiltere ve Danimarka gibi ülkelerde de uygulandı fakat istenilen sonuçlar alınamadı. Çünkü bu tarzda radikal para politikaları krizi çözmekte etkili olsa da ekonomi ayağa kaldırmayı başaramıyor. Yine bir başka örneği Japonya’da görüldü. 1990’lardan sonra senelerce sıfıra yakın seviyede götürülen politika faizine karşın büyümede istenilen sonuçlar alınamadı. Ne zaman para politikaları bütçe politikaları + (çok az da olsa) reformlarla desteklenmeye başladı büyüme kıpırdandı. Bu tarz politikaların işe yaraması için yapısal olarak sağlam ekonomi ve bankalar lazım. Japonya’da

(Milyar €) Krediler* TLTRO** LTRO***

TLTRO ve

LTRO farkı

Almanya 1,350.1 95 13 82

Fransa 1,099.3 77 56 21

İtalya 1,075.1 75 184 -109

İspanya 768.6 54 161 -107

Hollanda 413.8 29 38 -9

Avusturya 219.0 15 5 10

Belçika 139.7 10 14 -4

Yunanistan 139.0 10 1 9

Portekiz 119.6 8 39 -31

İrlanda 110.3 8 23 -15

Finlandiya 97.5 7 0 6

Euro Bölgesi 5690 398 534 -136

* Nisan 2014 sonu itibarıyla TLTRO için baz alınacak kredi stoku

** Kredi stokunun %7'si ile maksimum olabilecek TLTRO miktarı

*** En son verilere göre LTRO stoku

Kaynak : Avrupa Merkez Bankası, Ülke Merkez Bankaları Aylık Raporları

Page 17: TÜRKON Aylık konomik örünüm Raporu Temmuz 2014 · Haziran ayında işsizlik 2008 Eylül ayından bu yana %6,1 ile en düşük seviyeye geriledi. Sanayi üretiminde ve tüketici

16

bu yoktu o yüzden işe yaramadı. AB de aynı durumda. Zaten Draghi de son zamanlarda politikacılara “Toparlanmanın sadece para politikası ile olması mümkün değil acil olarak reformların hayata geçirilmesi gerek” şeklinde mesaj veriyor.

Özetle, AB tarafından atılan adım kesinlikle önemli ve gerekli. 2 sene önce herkes Euro’nun dağılacağına ilişkin senaryoları gözden geçirirken bugün AB’nin düşük hızlarda da olsa büyümeye geçmiş olması, bankaların tekrar normale dönmesi, kamu tahvil getirilerinin tarihi düşük seviyelere inmiş olması zaten Draghi sonrasında ECB’nin yaptığı doğru hamlelerin bir sonucu. TLTRO’da bunun bir devamı. Ama yukarıdaki çekinceler ışığında TLTRO’nun tek başına banka kredisini canlandıracağını ve buna bağlı olarak ekonomileri ayağa kaldıracağını beklemek çok gerçekçi değil. Son günlerde Portekiz’in en büyük 3 bankasından biri olan Banco Espirito Santo’nun (BES) yaşadığı sorunlar sonrasında AB bankalarının hisse senetlerinde görülen olumsuz seyir ve artan endişe bunun tipik bir örneği. BES’in yaşadığı sorunlar tamamen bireysel olmasına karşın tüm bankaların etkilenebileceği paniğinin ortaya çıkması bölgede toparlanmanın halen çok kırılgan olduğunun ve uzun yıllar alacağının önemli bir göstergesi. Bu nedenle önümüzdeki dönemlerde ECB’den yeni TLTRO’lar, varlık alımları (ABS) ve hatta FED tipi parasal gevşemeler görmek kimseyi şaşırtmamalı…