TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci,...

20
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22 ubat 2008 / DEÜ BF ktisat Bölümü / zmir -Türkiye TÜRKYE’DE TARIM POLTKALARININ DEMOKRATKLEMES VE ALTERNATF TARIM POLTKALARI OLUTURULMASI SÜRECNDE BASKI GRUPLARI OLARAK ÜRETC ÖRGÜTLER Hasan YILMAZ * ÖZET: Türkiye’de tarm politikalarnda etkinsizlik uzun yllardan bu yana tartlmaktadr. Bu etkinsizlikte bugüne kadar uygulanan politikalarn daha çok politik kayglarla ele alnm olmasnn da etkili oldu%u çeitli platformlarda dile getirilmektedir. Son yllarda bu etkinsizli%in artk sürdürülemez oldu%u anlalm ve bu nedenle reform ihtiyac gündeme gelmitir. Günümüzde di%er sektörlerde oldu%u gibi tarm sektörü de hzla de%ien, ezamanl ve egüdümlü karar mekanizmalarna ihtiyaç duyulan sektörlerden biri haline gelmitir. Bu süreçte Türkiye’nin içerisinde bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yaplanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselleme nedeniyle ayr bir özellik göstermektedir. Bu iç ve d dinamikler Türkiye tarmna farkl seçenekler sunmakta ve alnacak kararlarn önemini ve sonuçlarn de%erlendirmeyi zorunlu klmaktadr. Tarm politikalarnn baarl bir ekilde uygulanmasnda sadece uygun araçlarn seçimi de%il, daha öncelikli olarak geni kitlelerinde katlm ile temel altyaps oluturulmu ve benimsenmi amaçlara ihtiyaç bulunmaktadr. Dünya’da tarm gelimi ülkelerde tarmsal örgütler, güçlü çkar temsilcileri olarak tarm politikalarnn belirlenmesinde do%rudan rol oynamaktadrlar. Bu süreçte istenilen de%iiklik, tarm politikalarnn oluturulmas sürecinin demokratik bir ekilde yenilenmesi, yerelden küresele ulaan bir sistemin kurulmasdr. Bu süreçte, politikalarn yukardan aa% de%il, aa%dan yukarya do%ru katlmc bir anlayla belirlenmesi esas alnmakta, üreticiler ve örgütler tartma, talep ve lobi faaliyetleri ile sürece do%rudan katlarak politikalar yerel önerilerle zenginletirilmektedir. Bu süreç oluturulan politikalarn baaryla uygulanmasnda önemli katk sa%lamaktadr. Bu çalmada, katlmc ve demokratik bir tarm yönetimi ve tarm politikas oluturma süreci örgütlülük, etkinlik, demokratikleme gibi kalitatif kriterler açsndan de%erlendirilmitir. Anahtar Kelimeler: Tarm Politikas, Üretici Örgütleri, Demokratikleme Jel Kodlar): Q18, R38, Q19 PRODUCER ORGANIZATIONS AS PRESSURE GROUPS IN THE PROCESS OF DEMOCRATIZATION OF AGRICULTURAL POLICIES AND MAKNG OF ALTERNATIVE AGRICULTURAL POLICIES IN TURKEY ABSTRACT: Inefficiency in Turkish agricultural policies has long been discussed. In different occasions it is discussed that policy applications were affected by political interests and this caused inefficiency. In last years it is realized that this inefficiency cannot continue thus need for reform is arisen. Nowadays as in other sectors, agriculture has become a sector that is changing and that needs coordination and synchronized decision making mechanisms. In this process, situation in which Turkey is European Union process, political and economical structure, World Trade Organization, globalization makes is unique. These internal and external dynamics offers variety of choices and makes evaluation of importance of decisions and their results necessary. In the success of application of agricultural policies, not only selections of appropriate means but also with the participation of mass crowd aims that assimilated and has background are needed. In countries where agriculture is progressed, agricultural organizations as strong interest groups are playing a role in determining agricultural policies. In this process desired change is the establishment of network from local to global and democratization of policy making process. In this process it is aimed that policy determination is from base to top not from top to base, and producers and organizations could participate with their demand and lobby activities to make the policies richer. This process helps in success of application of policies. In this study in the process of agricultural policy making, participatory and democratic agricultural administration was examined in term of qualitative criteria such as organization, efficiency, democratization. Key Words: Agricultural Policies, Producer Organizations, Democratization * Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarm Ekonomisi Bölümü, [email protected]

Transcript of TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci,...

Page 1: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

2. Ulusal İktisat Kongresi / 20-22 Şubat 2008 / DEÜ İİBF İktisat Bölümü / İzmir -Türkiye

TÜRKİYE’DE TARIM POLİTİKALARININ DEMOKRATİKLEŞMESİ VE ALTERNATİF TARIM

POLİTİKALARI OLUŞTURULMASI SÜRECİNDE BASKI GRUPLARI OLARAK ÜRETİCİ ÖRGÜTLERİ

Hasan YILMAZ*

ÖZET: Türkiye’de tarım politikalarında etkinsizlik uzun yıllardan bu yana tartışılmaktadır. Bu

etkinsizlikte bugüne kadar uygulanan politikaların daha çok politik kaygılarla ele alınmış olmasınında etkili olduğu çeşitli platformlarda dile getirilmektedir. Son yıllarda bu etkinsizliğin artıksürdürülemez olduğu anlaşılmış ve bu nedenle reform ihtiyacı gündeme gelmiştir. Günümüzde diğer sektörlerde olduğu gibi tarım sektörü de hızla değişen, eşzamanlı ve eşgüdümlü karar mekanizmalarına ihtiyaç duyulan sektörlerden biri haline gelmiştir. Bu süreçte Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durum, Avrupa Birliği süreci, politik ve ekonomik yapılanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselleşme nedeniyle ayrı bir özellik göstermektedir. Bu iç ve dış dinamikler Türkiye tarımına farklı seçenekler sunmakta ve alınacak kararların önemini ve sonuçlarını değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır. Tarım politikalarının başarılı bir şekilde uygulanmasında sadece uygun araçların seçimi değil, daha öncelikli olarak geniş kitlelerinde katılımı ile temel altyapısı oluşturulmuş ve benimsenmiş amaçlara ihtiyaç bulunmaktadır. Dünya’da tarımı gelişmiş ülkelerde tarımsal örgütler, güçlü çıkar temsilcileri olarak tarım politikalarının belirlenmesinde doğrudan rol oynamaktadırlar. Bu süreçte istenilen değişiklik, tarım politikalarının oluşturulması sürecinin demokratik bir şekilde yenilenmesi, yerelden küresele ulaşan bir sistemin kurulmasıdır. Bu süreçte, politikaların yukarıdan aşağı değil, aşağıdan yukarıya doğru katılımcı bir anlayışla belirlenmesi esas alınmakta, üreticiler ve örgütler tartışma, talep ve lobi faaliyetleri ile sürece doğrudan katılarak politikalar yerel önerilerle zenginleştirilmektedir. Bu süreç oluşturulan politikaların başarıyla uygulanmasında önemli katkısağlamaktadır. Bu çalışmada, katılımcı ve demokratik bir tarım yönetimi ve tarım politikasıoluşturma süreci örgütlülük, etkinlik, demokratikleşme gibi kalitatif kriterler açısından değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Tarım Politikası, Üretici Örgütleri, Demokratikleşme Jel Kodları: Q18, R38, Q19

PRODUCER ORGANIZATIONS AS PRESSURE GROUPS IN THE PROCESS OF

DEMOCRATIZATION OF AGRICULTURAL POLICIES AND MAKİNG OF ALTERNATIVE AGRICULTURAL POLICIES IN TURKEY

ABSTRACT: Inefficiency in Turkish agricultural policies has long been discussed. In different occasions it

is discussed that policy applications were affected by political interests and this caused inefficiency. In last years it is realized that this inefficiency cannot continue thus need for reform is arisen. Nowadays as in other sectors, agriculture has become a sector that is changing and that needs coordination and synchronized decision making mechanisms. In this process, situation in which Turkey is European Union process, political and economical structure, World Trade Organization, globalization makes is unique. These internal and external dynamics offers variety of choices and makes evaluation of importance of decisions and their results necessary. In the success of application of agricultural policies, not only selections of appropriate means but also with the participation of mass crowd aims that assimilated and has background are needed. In countries where agriculture is progressed, agricultural organizations as strong interest groups are playing a role in determining agricultural policies. In this process desired change is the establishment of network from local to global and democratization of policy making process. In this process it is aimed that policy determination is from base to top not from top to base, and producers and organizations could participate with their demand and lobby activities to make the policies richer. This process helps in success of application of policies. In this study in the process of agricultural policy making, participatory and democratic agricultural administration was examined in term of qualitative criteria such as organization, efficiency, democratization. Key Words: Agricultural Policies, Producer Organizations, Democratization

* Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü, [email protected]

Page 2: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

Türkiye’de Tarım Politikalarının Demokratikleşmesi ve Alternatif Tarım Politikaları OluşturulmasıSürecinde Baskı Grupları Olarak Üretici Örgütleri

1. GİRİŞ Cumhuriyetin başında yalnızca öz tüketimi için üreten ve tek ürün yetiştiren

işletme yapısı bugün yerini tam olmasa da girdi ve teknoloji kullanabilen, pazar için çeşitli ürün elde edebilen ve tüketim kalıbı belirli ölçülerde de olsa kentlileşen bir yapıya dönüşmüştür. Bu dönüşüm tarımda ve kırsal alanda beraberinde bir takım sorunları da getirmiştir. Bir yanda fazla girdi kullanabilen, pazar için daha fazla ve çeşitli ürünler yetiştirebilen, mekanize olmuş az sayıdaki kapitalist tarım işletmeleri diğer yanda ise, yetersiz girdi kullanan, daha çok aile tüketimi için üretim yapan ve pazar koşullarına teslim olan az topraklı veya topraksız işletmeler bulunmaktadır. Nitekim Türkiye'de tarımişletmelerinin büyük bir bölümü küçük işletme boyutunda olup, giderek de parçalanan ve küçülen işletme sürecinde yer almaktadır. Yani, tarımın geçirdiği çok yönlü değişim ve gelişime rağmen, yapısal sorunlar giderek artmaktadır. Üstelik 1980 sonrasında olduğugibi, bir takım dönemsel uygulamalardan ötürü, bu sorunların bir kısmı nitelik değiştirmiş,bir bölümü daha da yaygınlaşmış ve ağırlaşmıştır (İnan ve diğ., 2000:155).

Türkiye tarımı ekonomik bir sektör olmaktan çok, sosyal bir sektör olma özelliğitaşımaktadır. Nüfusunun yaklaşık %34'ü tarım sektöründe istihdam edilmekte, tarımGSMH'dan ancak %11-12 pay alabilmektedir. Ekonomik olarak düşük katma değerli bir sektörün ülke yönetiminde ve demokratik yapılanmadaki ağırlığı ise, ancak bu ölçüde olabilmektedir. Bu nedenle, Türkiye tarımı konusunda yapılacak tüm değerlendirmeler, bu kesimin üstlendiği sosyo-ekonomik misyondan ötürü, aynı zamanda ülke ekonomisinin ve demokratikleşmesinin sorgulanması anlamını da taşımaktadır.

Örgütlenme düzeyinin düşük ve var olan örgütlerin de demokratik oluşum niteliğiyerine giderek bürokratik özellikli bir yapıya dönüştüğü, yerel yönetim koşullarınınyenilenmediği ve yer yer büyük toprak sahipliğinin egemen olduğu tarım sektöründe demokratik bir yapının var olduğunu söylemek oldukça güçtür. Bu sorunlarınçözümlenmesi dolayısıyla, tarımda demokratikleşmenin sağlanması ancak, örgütlenme ve her alanda yönetime katılım ile olasıdır. Yönetime katılma, karar mekanizmalarında rol alma ve yetkili olma, sorunların çözümü için dayanışma ve işbirliği anlayışlarınıyaygınlaştırma konuları açısından tarımda örgütlenme demokratikleşmenin de başlıca koşuludur (Gülçubuk ve diğ., 2005). Örgütlenmeden beklenen, yalnızca ekonomik nitelikli amaçlarla sınırlı kalmadan, kırsal toplumun birlikte davranma ve dayanışma yeteneğini geliştirme, ekonomik ve siyasal bilinçlenmeyi sağlama ve demokratik katılımcılığı yaşama geçirme doğrultularında da etkin olmasıdır. Çünkü tarım politikalarını oluşturmak, uygulama koşullarını belirlemek ve böylece politik mekanizmaları etkileyebilmek, pazarda etkin olabilmek, çağdaş üretim yöntemlerini kullanıp verimliliği arttırarak kırsal alan kalkınmasını gerçekleştirmek, ancak örgütsel güçle yani örgütlü üreticilerle olmaktadır(İnan ve diğ., 2000:148).

Türkiye’de tam demokratikleşmeye geçiş için bütün sektörlerde olduğu gibi tarımsektöründe de örgütlü hareket etme zorunluluğu önemli bir gerçek ve gerekliliktir. Nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan kırsal kesimin örgütlenmesi ile gerek ekonomik gerekse politik anlamda bir baskı grubu oluşturup, kırsal halkın da sistem içerisinde yüksek sesli söylemlerde, itirazlarda ve yaptırımlarda bulunmasının önündeki engellerde kaldırılmış olacaktır.

Gelişmiş ülkeler incelendiğinde, tarımın gelişip sanayileştiği ve üreticilerin de örgütlendiği görülür. Gelişmiş ülkelerde, sosyoekonomik politikalarının üretim ve uygulama maliyetini asgari düzeye düşürmede ve politikaların uygulamadaki etkinliklerini artırmada üretici örgütlerinden yararlanılmaktadır. Ayrıca, çeşitli sosyo-ekonomik beklentileri olan gruplar kendi aralarında, yasal ve idari yollardan diyaloglar kurarak sosyoekonomik sorunların çözümüne geniş kitleleri katarak, onların toplumun yönetilmesinden ve yönlendirilmesinden sorumluluk duymalarını sağlamaktadır. Böylece fertler, örgütler aracılığıyla sosyoekonomik politikaların oluşmasına katkıda bulunmakta ve uygulamalara bu örgütler aracılığı ile katılmaktadırlar (Çıkın, 1992:276).

Tarımda gelişmiş AB ülkelerinin rekabet gücünü artıran unsurların başında örgütsel yapının güçlü olması gelmektedir. AB’de güçlü tarımsal örgütlenme tarım ve gıda sektöründe rekabet gücünü artıran en önemli unsur olmuştur (TKB, 2004:521).

Page 3: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

2. Ulusal İktisat Kongresi / 20-22 Şubat 2008 / DEÜ İİBF İktisat Bölümü / İzmir -Türkiye

Türkiye’de tarım politikalarının belirlenmesinde ulusal çıkarların öncelenmesi ve rekabete dayanıklı bir tarım sektörü yaratmak için karar verme, politika ve strateji geliştirme, iş yapma süreçlerinde çok taraflı ortaklıklar kurmak kaçınılmaz olmuştur. Hükümet, kamu sektörü, iş dünyası, tüketici dernekleri, kooperatifler, üretici örgütleri, sendikalar, üniversiteler, medya gibi bir çok paydaşı, yani sektör paydaşları içinde örgütlü tüm kesimleri dahil eden karar mekanizmaları oluşturmak gerekmektedir. Demokratik politika süreci, çiftçi çıkarlarının daha etkin temsiline olanak sağlayarak, tarımpolitikalarının etkinliğinin artmasına ve tarımsal politikaların ülke tarımının ve çiftçi lehine değişmesine yol açabilir.

Tarım sektöründe demokratik üretici örgütlerinin geliştirilmesi ve tarımpolitikalarının demokratikleşmesi en önemli hedeflerden biri olmalıdır. Bu nedenle tarımpolitikaları ve demokratikleşme kavramları arasındaki ilişkinin niteliğini açıklamaya yönelik çalışmaların yapılması büyük öneme sahiptir. Bu çalışmada, katılımcı ve demokratik bir tarım yönetimi ve tarım politikası oluşturma süreci örgütlülük, etkinlik, demokratikleşme gibi kalitatif kriterler açısından değerlendirilmiştir. Tarım politikalarınınoluşturulmasında baskı unsuru olarak üretici örgütlerinin rolü ve alternatif tarımpolitikaları üretebilme güçleri tartışılmıştır. Türkiye tarım sektöründeki örgütlülük sorunları analiz edilerek çözüm önerileri sunulmuştur. Çalışmada ayrıca bu yönde oluşabilecek tartışmalara katkıda bulunmakta amaçlanmıştır. Çalışma konuyla ilgili gelişmiş ülke deneyimleri ile desteklenmiştir. Ele alınan konuyla ilgili Türkçe literatürün yetersizliği bu çalışmaya ayrı bir önem katmaktadır. Çalışmada baskı grubu, çıkar grubu kavramları ile sivil toplum örgütleri, üretici örgütleri kavramları arasındaki farklılık ihmal edilmiş (RG, 2006), ilgili kavramlar birbirlerinin yerine kullanılmıştır. 2.TÜRKİYE’DE TARIM POLİTİKALARI UYGULAMALARINA BİR

BAKIŞTarım politikaları, geniş bir etki alanına sahip olması nedeniyle, ülkelerin;

ekonomik, sosyal ve siyasal politikalarının en önemli parçasını oluşturmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar Türkiye’de tarım farklı dönemlerde farklıihtiyaçları karşılamak amacıyla farklı politika ve destekleme araçları ile desteklenmiş ve yönlendirilmeye çalışılmıştır.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 1929–1930 ekonomik bunalımı ve bu bunalımın özellikle tarımsal ürün fiyatlarında çöküşe yol açması nedeniyle bu dönemde korumacı politikalar önem kazanmıştır (Özkaya ve diğ., 2001:5). Tarım politikalarında 1980 öncesi dönemde çoğunlukla kullanılan araçlar; taban fiyat ve destekleme alımları ile birlikte girdi sübvansiyonları ve ucuz kredi desteklemeleri olmuştur (Isıklı ve Abay, 1992:216). Planlı kalkınma döneminin başlamasıyla birlikte 1963 yılında, tarım politikalarıkalkınma planları çerçevesinde ele alınmaya başlanmış, tarım sektörüne yönelik amaç ve stratejiler kalkınma planları ve yıllık programlarla belirlenmeye çalışılmıştır (Özkaya ve diğ., 2001:5). Türkiye’de tarım politikalarında ve tarım sektörüne bakış açısında esas değişim 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Programı ile başlamıştır. Türkiye ekonomisi ve tarım politikaları açısından serbest pazar ekonomisine geçiş kararları dönüm noktasıolmuş tarım sektörüne yönelik uygulanan politikalarda da önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu dönemde, Türkiye’de tarım sektörü, daha çok yapısal önlemleri içermeyen, kısa vadeli politik konjonktüre endeksli fiyat ağırlıklı destekleme politikası araçları ile yönlendirilmeye çalışılmıştır (Abay ve diğ., 2005:2). Bu genel çerçevenin tarıma yansıması; destekleme kapsamının daraltılması, tarımsal ürün fiyatlarının baskılanması ve iç ticaret hadlerinin keskin bir şekilde tarımın aleyhine dönmesi ile kendisini göstermiştir.

Tarımsal üretimin yönlendirilmesi ve ekonomik dengelerin korunmasını amaçlayan tarımsal destekleme politikaları; desteklerin hedef kitleye ulaştırılamaması, istenilen hedeflerin gerçekleştirilememesi ve devlete getirdiği mali yük nedeniyle etkisini yitirmiş,kalkınmaya yönelik hedefleri engelleyen unsurlar olarak tartışılmaya başlanmıştır. Türkiye tarımının uluslararası anlaşmalara bağlı olarak yeniden yapılandırılması önem taşıyan bir konu olarak 1990’lı yıllarda gündeme gelmiştir. Türkiye'nin IMF'ye (Uluslararası Para Fonu) sunduğu 9 Aralık 1999 tarihli Niyet Mektubunda ortaya koyduğu tarım politikaları,

Page 4: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

Türkiye’de Tarım Politikalarının Demokratikleşmesi ve Alternatif Tarım Politikaları OluşturulmasıSürecinde Baskı Grupları Olarak Üretici Örgütleri

Dünya Ticaret Örgütü, Uruguay Nihai Senedine bağlı olarak verdiği taahhütler ve AB Katılım Ortaklığı Belgesine yanıt olma özelliği taşıyan Ulusal Programda tarım başlığında yapılmasını öngördüğü değişiklikler, tarım politikalarını yeniden biçimlendirmiştir(Tahsin, 2001:75). Tarım politikalarında köklü değişimleri öngören bu sürecin ilk yansımalarından biri, Tarım Reformu Projesi (ARIP) kapsamında doğrudan gelir desteği politikalarına geçiştir. Uruguay Sözleşmesinin tarım ürünlerine yönelik düzenlemesinde, doğrudan gelir destekleme politikaları "klasikleşmiş destekleme politikalarının" yerini alırken, tarımürünleri piyasalarında liberalizasyonuna geçişin adımları da atılmıştır (Arı, 2007).

Türkiye’de özellikle son 10-15 yıldır izlenen tarım politikaları sonucu sektörün bazısorunlar ile karşı karşıya kaldığı herkesçe bilinmekte ve bu olgu kabul görmektedir. Serbest ekonomi ile değişen dünya koşullarına uyum politikaları tarımda çoğu durumda ülke çıkarı için yapısal bir dönüşümü sağlayamamakta ve beraberinde bir takım sosyo-ekonomik sorunlar getirmekte ve tarımdan geçimini sağlayan milyonlarca nüfus zor durumda kalmaktadır. Özellikle 1990’lı yıllardan sonra yaşanan ekonomik krizler, tarımda uluslar arası politikaların ön plana çıkması ve uygulanan politikalar kırsal alanda önemli değişimlere yol açmıştır. Bu dönemde kente göç artmış, kırsal ve kentsel alanda işsizlik daha da artmış, topraksız veya az topraklı üreticiler kendine yeterlilikten uzaklaşmıştır. Türkiye’de mutlak yoksullukla karşı karşıya bulunanların sayısı yıllar geçtikçe artmaktadır. Ülkede gelir dağılımının bozuk olması, ekonomik dalgalanmalar ve kaynakların rasyonel kullanılamaması özellikle göreli yoksulların sayısını arttırmıştır (Gülçubuk ve diğ., 2005)

Türkiye’de tarım politikaları daha çok ekonomik kriz dönemlerinde krize ayak uydurmak amacıyla iç dinamiklerden ve uluslar arası anlaşma ve taahhütler gibi dış dinamiklerden kaynaklanan nedenlerle değişim göstermiş ve belirlenmiştir. Türkiye’de tarım politikalarının resmi ağızdan dile getirildiği en önemli belge beş yıllık kalkınma plânları ve programlardır. Bu nedenle mevcut durum içerisinde Türkiye’de yerleşik bir tarım politikası bulunmamaktadır. Genelde istikrarlı çerçevesi olmayan Türk tarımpolitikası uygulamaları ulusal önceliklerden çok, uluslar arası tercihlerin biçimlendirdiği bir uygulama alanı olmuştur (Yalçınkaya ve diğ., 2006;107). Uygulama öncelikleri Türkiye’nin tarım politikalarını belgeleyen birçok yayında ve raporda da kendisini göstermektedir. Dünya Ticaret Örgütü ve AB Gümrük Birliği Anlaşmaları tarım sektörü ile ilgili dışsal çerçeveyi çizmiştir. Yeni tarım politikalarına geçişi temsil eden Tarım Reformu Projesi’nin uygulanmaya başlandığı 1999 sonrası dönemde yaşanan ekonomik krizleri takiben IMF ve Dünya Bankası ile yapılan anlaşmalar ve “istikrar programları”, tarımpolitikalarının esas belirleyicisi konumuna gelmiştir (TKB, 2004b:368).

Tarım sektörü ilk kez 2004 yılında stratejik bir yaklaşımla ele alınmış ve 2006–2010 Ulusal Tarım Stratejisi belgesi hazırlanmıştır (DPT, 2004). Tarım Strateji Belgesinde, tarım politikalarının esaslarının Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Tarım Anlaşması,Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası (OTP) ve uluslararası ticaretteki gelişmeler çerçevesinde belirleneceği belirtilmekte, gıda güvenliği ilkesi çerçevesinde artan nüfusun dengeli ve yeterli beslenmesini esas alan ‘sürdürülebilir’ bir tarım sektörünün amaçlandığı ifade edilmektedir. Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar, gelişmişülkelerde olduğu gibi yasa gücünde belirlenmiş tarım politikası çerçevesi uygulanamamıştır. 2006 yılında kabul edilen Tarım Kanunu ile Türkiye tarımı ilk defa tarım politikalarının çerçevesini çizen bir kanuna kavuşmuştur (RG, 2006). 3. TARIM SEKTÖRÜNDE BASKI GRUPLARI OLARAK ÜRETİCİ

ÖRGÜTLERİSiyaset bilimi literatüründe çıkar ve baskı grupları (interest/pressure groups) için

farklı tanımlar ve yaklaşımlar ortaya konulmaktadır. Siyaset bilimciler çıkar/baskıgruplarını bazen farklı tanımlamalar içinde bazen de bir biri ile aynı tanımlamalar içinde değerlendirmektedirler. Çıkar gruplarına ilişkin tanımlamalarda farklı noktalara vurgu yapılmaktadır. Maddi ve manevi çıkarlar etrafında bütünleşmeleri, uzmanlığa dayalı bir grup olmaları ve siyasi yönetimden maddi ve manevi çıkarları doğrultusunda bazı talepleri olması çıkar gruplarının tanımlamalarında vurgulanan farklı özelliklerdir. Çıkar grupları,ortak maddi ve manevi çıkarlar etrafında bütünleşmiş ve bu çıkarlar çerçevesinde

Page 5: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

2. Ulusal İktisat Kongresi / 20-22 Şubat 2008 / DEÜ İİBF İktisat Bölümü / İzmir -Türkiye

uzmanlığa dayalı olarak örgütlenmiş, ortak çıkarları doğrultusunda siyasi yönetimden talepte bulunan toplumsal gruplar olarak tanımlamak mümkündür (Aktan ve diğ., 2007: 8). Baskı grupları ise; siyasal iktidar ve bürokrasi üzerinde çeşitli yöntem ve araçlarla etkili olmaya çalışan, organize olmuş çıkar grubu olarak tanımlanabilir (Ekici ve Demir, 2000:165). Burada çıkar gruplarından farklı olarak vurgulanan siyasal otoriteleri etkilemeye çalışma niteliği, baskı gruplarını çıkar gruplarından ayıran en önemli fark kabul edilmektedir (Kapani,1989: 193). Esasen çıkar grupları ile baskı grupları arasında çok küçük nüanslar dışında önemli sayılabilecek bir fark yoktur. Baskı ve çıkar gruplarıkavramı genellikle aynı anlamda kullanılmaktadır. Bütün bu grupların amacı, üyelerin ortak çıkarlarını elde etmek için karar alma süreci üzerinde etkili olmaya çalışmaktır(Sakal, 2007:8). Sivil toplum kuruluşları kavramı ise literatürde kimi zaman çıkar gruplarıve baskı grupları kavramı ile eş anlamlı kullanılmakta, kimi zamanda daha farklıanlamlarda kullanılmaktadır (Aktan ve diğ., 2007: 10).

Baskı grupları, isteklerini lobiler veya doğrudan kendi örgütleri aracılığıyla elde etmeye çalışırlar. Baskı grupları isteklerini elde edebilmek için çeşitli yöntemler kullanmaktadırlar. Bunlardan en önemlileri şunlarıdır: (Sakal, 2007:7).

�Baskı grupları yetkili organları, kendilerinin ne kadar haklı olduklarına inandırmaya çalışmaktadırlar

�Yetkili kurumların ilgisizliği halinde özellikle seçimlerin yaklaştığı dönemlerde, parlamento adaylarını ve parlamenterleri desteklemeyecekleri şeklinde tehdit etmektedirler,

�Baskı grupları mali olanaklarından yararlanarak, bazı siyasal partileri seçimler sırasında desteklerler. Böylece, bazı parlamento üyelerinin baskı grubunun çıkarlarını savunması sağlanmış olur.

�Hükümetin görevlerini yerine getirmesini önlemeye çalışmak amacıyla kamu kuruluşlarıyla işbirliğinden kaçınılır, vergi ödemekten kaçınılır.

Baskı gruplarının A.B.D. ve İngiltere’de siyasi partilerle ilişkileri, genellikle olumlu yönde gelişmiştir. Ancak diğer birçok ülkede ise, baskı grupları siyasi partiler gibi hareket etmektedir. Az gelişmiş ülkelerde partilerin zayıflığı, baskı gruplarını daha etkili hale getirmektedir. Bu nedenle, siyasal partiler genellikle baskı gruplarının bazıdavranışlarından çekinirler. Bazı durumlarda ise, baskı grupları siyasi partileri destekleyerek onları kendilerine bağlarlar.

Siyasal toleransın yaygın olduğu ülkelerde baskı grupları da, partiler gibi demokrasinin temel unsurlarından birisi olarak değerlendirilmektedir. Partiler arasındaki rekabet durumunda olduğu gibi, menfaat grupları arasındaki rekabetin de yaygınlaşmasının politik karar almada rasyonelliğin sağlanması yönünden, seçmenlerin tercihlerini daha iyi bir şekilde açıklayacağını savunulmaktadır (Bulutoğlu; 1981:105). Ancak, bütün çıkar gruplarının seçmenlerin tercihlerini yansıtacak şekilde etkin olmalarıimkansızdır. Baskı gruplarının etkinliği üye sayısının büyüklüğüne ve mali kaynaklarına bağlı olmaktadır. Örneğin çıkarları çatışmakta olan, satıcılar alıcılardan, firmalar tüketicilerden, aracılar üreticilerden, işverenler işçilerden daha iyi bir şekilde organize olabilmektedir. Baskı gruplarının karar alma sürecinde büyük etkileri olmasına rağmen kendi aralarında ortaya çıkan çatışmalar onların etkilerini sınırlamaktadır.

Lobi faaliyetlerinin yaygın olduğu ABD'de çiftçilerin üretici örgütleri aracılığı ile politikaların belirlenmesinde ve kararların alınmasında aynı görüşte oldukları seçilmişvekilleri kendilerine çekmeye çalışmaları çok yaygın uygulamalardır.

Baskı gruplarının en önemli amacı kendi ortak çıkarlarını korumak ve genişletmek için siyasi süreci etkilemek ve ortak çıkarlarını maksimize etmektir. Baskı gruplarınınsiyasal süreci etkileme yöntemleri şu şekilde özetlenebilir (Aktan, 2003:37).

�Lobicilik (siyasi karar alma sürecindeki aktörler üzerinde baskı oluşturma) �İkna (yasa tasarısının hazırlandığı sırada tasarıya katkıda bulunmak veya

bürokratları ikna etmek) �Kamuoyunu etkileme (kamuoyunu bilgilendirmek, aydınlatmak, farkındalık

yaratmak, medya kuruluşları ile karşılıklı çıkar ilişkisi kurarak hükümeti etkilemek)

Page 6: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

Türkiye’de Tarım Politikalarının Demokratikleşmesi ve Alternatif Tarım Politikaları OluşturulmasıSürecinde Baskı Grupları Olarak Üretici Örgütleri

�Tehdit (Seçimlerde muhalefeti desteklemek) �Kolektif rüşvet (siyasal partilere örtülü biçimde parasal yardımda bulunmak) �Sabotaj (hükümet faaliyetlerini engelleme) �Başka partiyi destekleme (diğer partilere parasal destek sağlamak, örgütün oy

potansiyelini diğer partiler için kullanmak) �Doğrudan hareket ve lokavt (gösteri yürüyüşleri, grevler ve imza kampanyaları

yolu ile politika yapıcıları baskı altına almak) Baskı grupları olarak örgütlerin etkileme gücünü belirleyen etmenler ise şöyle

sıralanabilir. (Aktan, 2007:14): �Üye Sayısı (baskı grupları üye sayısına bağlı olarak kamuoyu üzerinde büyük bir

etki yaratma imajına sahip olurlar) �Sahip oldukları mali kaynaklar (örgütlerin sahip olduğu mali kaynakların genişliği

etkinliklerini artırmaktadır) �Organizasyon niteliği (örgütlerin ulusal ve yerel düzeyde örgütlenmiş olmaları,

yöneticilerinin niteliği ve halkla ilişkilerin iyi işlemesi) �Sosyal statüler (örgüt üyelerinin toplum gözündeki prestiji, yöneticilerin

popülaritesi) �Siyasi ve sistemsel özellik (demokratik yönetim biçimi ve örgütün özerklik

derecesi) �Liderlik (örgüt liderinin liyakati, tecrübeli, demokratik ve vizyon sahibi bir kişi

olması)Az gelişmiş ülkelerde toplumun; siyasal katılım, eğitim seviyesinin düşüklüğü,

fakirlik ve yeterli bilgi ile enforme edilmemiş olması nedeniyle baskı grupları oldukça düşük seviyededir. Tarım sektöründeki örgütler mesleki çıkar gruplarına örnek teşkil etmektedir. Tarım sektörünün ekonomik ve siyasi etkinliği, ülkenin sanayileşme ve gelişme düzeyine bağlıdır. Tarım sektörünün milli ekonomiden aldığı pay, bu sektörün çıkar grubu olma niteliğini belirlemektedir. Az gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda tarım sektörünün milli ekonomiden aldığı pay çok düşük kalmakta, bunun yanı sıra istihdam açısından toplam işgücünün önemli bir kısmı bu sektörde istihdam edilmektedir. Ancak bu toplumlarda tarımsal nüfusun sayısal çokluğuna rağmen tarımda çalışan nüfus organize bir örgütlenme ortaya çıkaramamakta ve siyasi karar mekanizması üzerinde etkin bir baskı grubu niteliğine kavuşamamaktadır. Tarım sektöründeki örgütlenme eksikliğinin temelinde yatan, okuma yazma oranının düşüklüğü, üreticilerin dağınıkyerleşim alanlarında yaşıyor olmaları, eylem yapma imkanlarının ve iradelerinin oldukça kısıtlı olmasıdır (Akçalı, 1981:75). Türkiye’de bazı baskı grupları, parlamento ve idare üzerinde etkili olmaktadır. Özellikle işçi sendikaları genel grevlere giderek yasama organıüzerinde etkili olmaktadır. Baskı gruplarının etkinlikleri konusunda şu örnekler verilebilir. Bir baskı grubu olarak şoförler, trafik yasa tasarısının çıkmasını önlemişlerdir. Bazıdurumlarda ise, baskı veya çıkar grupları parlamento üyeleri tarafından oluşturulmaktadır. Örneğin Yeminli Mali Müşavirlik ve Serbest Muhasebecilik Kanun Tasarısı, parlamentoda avukatların ağırlığı ve meslek kuruluşlarının baskısı yüzünden uzun bir dönem yasalaşmadan beklemiştir. Türkiye’de baskı gurupları mahalli idareler üzerinde de oldukça etkili olabilmektedir (Sakal, 2007:7). Türkiye’de tarımsal örgütlerin baskı grubu olarak yeterince etkin olduklarını söylemek oldukça zordur. Ancak bazıörneklerine rastlamak mümkündür. Bazı yıllarda Ziraat Odaları hükümetleri destekleyerek bazı ürünlerin destekleme alım fiyatlarını yükseltmelerinde etkili olmuşlardır. Yine son yıllarda yapılan en önemli çiftçi mitinglerinden biri olan ''Karadeniz Fındık Mitingi” Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) öncülüğünde düzenlenmiş, üretici örgütlerinin baskı grubu olarak demokratik hak arama ve kamuoyu oluşturma çabalarına örnek olarak verilebilir. 3.1. Avrupa Birliğinde Tarımsal Çıkar Örgütlerinin Politika Üretme Ve

Karar Sürecindeki Etkileri Günümüzde, tarımsal örgütlenmenin en yaygın olduğu ve geliştiği ülkelerin

başında Avrupa Birliği (AB) ülkeleri gelmektedir. Avrupa Birliği’nde, tarım kesimine yönelik politikaların oluşturulmasında ve bu politikaların uygulanmasında tarımsal

Page 7: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

2. Ulusal İktisat Kongresi / 20-22 Şubat 2008 / DEÜ İİBF İktisat Bölümü / İzmir -Türkiye

örgütlerin önemli bir yeri vardır, tarıma dayalı sanayinin yaklaşık %50’si de bu örgütler aracılığıyla yürütülmektedir.

Avrupa Birliğinde tek bir tarımsal örgütlenme modeli yoktur. AB üyesi ülkelerde üretici örgütlenmesi her ülkede aynı şablona oturtulmadığı gibi, federatif yapıdaki devletlerde eyaletler arasında da üretici kuruluşlarının işlev ve yönetimleri farklılıkgösterebilmektedir (Eraktan, 2003). Her ülke kendine en uygun olan örgütlenme şeklini seçmiştir. Ancak yine de örgütlenme şekilleri ortak bazı özellikler göstermektedir; üye ülkelerin hemen hemen hepsinde, kooperatifler, üretici örgütleri ve meslek örgütlerinden oluşan üçlü bir örgütlenme yapısı görülmektedir. Tarımsal yapılanma içinde hem kooperatifler hem üretici birlikleri yer almakta ve her ikisi de önemli görevler yürütmektedir. Bu iki örgüt, birbirinin alternatifi olarak değil, tamamlayıcısı olarak çalışmakta ve tarım kesimine yönelik politikaların oluşturulmasında ve uygulanmasında etkin bir rol oynamaktadır (Köroğlu, 2003:127).

Çok işlevsel bir yapıya sahip olan ve üreticilere her türlü hizmeti sunan Avrupa Birliğindeki tarımsal örgütlenme yapısını şu şekilde sıralamak mümkündür:

1. Ekonomik Örgütler • Kooperatifler • Üretici Örgütleri/Grupları/Toplulukları (Birlikleri) 2. Mesleki Örgütler • Ziraat Odaları• Çiftçi Birlikleri • Branş Birlikleri 3. Çiftçi Organizasyonları• Mesleki Tarım Örgütleri Komitesi (COPA) • AB Tarımsal Kooperatifçilik Genel Komitesi (COGECA) • Avrupa Genç Çiftçiler Konseyi (CEJA) Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasından doğrudan etkilenen çiftçilerin örgütlerinin

temsilcileri, tarımsal çıkar ve baskı grupları (tarım lobisi), kanun ve yönetmeliliklerin hazırlanmasının her aşamasında hem resmi hem de resmi olmayan, mümkün olan bütün araçları kullanarak karar mekanizması üzerinde etkili olmaya çalışmaktadırlar. Tarım lobi hareketinde resmi lobi yapma hakkı, birlik anlaşmasıyla verilmiştir.

Birlik düzeyinde çiftçi temsilcileri Konseyi kullanarak karar mekanizmasınıetkilemeye çalışırken, ulusal lobilerde bu süreç içinde kararları etkileme faaliyetlerini sürdürmektedirler. Söz konusu lobiler üç düzeyde çalışmaktadırlar. Bu düzeyler; Brüksel’de alınacak olan kararlarla ilgili olarak kendi hükümetleri üzerinde baskıyaratmak, birlik yetkililerini doğrudan etkilemek ve üye oldukları Birlik kurumlarınıetkilemek olarak sayılabilir(Öner, 1992: 29).

Üretici örgütleri (COPA, COGECA, CEJA) tarafından AB ortak tarım politikalarınıetkilemek için esas olarak dört kanal kullanılmakta olup, bunlar Ekonomik ve Sosyal Komite, Bakanlar Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Komisyon’dur.

Avrupa Birliği tarım politikaları karar alma mekanizmasında yasal süreç bir Komisyon önerisiyle başlamaktadır. Komisyon, yeni politika ve politika değişikliğigereksinimini araştırır, ulusal ve birlik düzeyindeki tavsiye organları ve ilgili birimlerin danışmanlığında yasa tasarıları hazırlar ve bunu Bakanlar Konseyine sunar. Komisyon bir öneri sunduğu zaman, Konsey, öncelikle tartışma yöntemini hazırlaması için üst düzey memurlardan oluşan özel bir komite veya bir çalışma grubuna talimat verir. Bunun yanında görüş bildirmesi için ESC (Ekonomik ve Sosyal Komite)´ye de başvurulur ancak görüşü Konsey üzerinde bağlayıcı değildir. Komisyon, yeni yasayı ancak Konsey (veya ortak karar prosedürü çerçevesinde Parlamento ve Konsey) tarafından kabul edildiğitakdirde işleme koyar. (Varol, 2003:20)

Avrupa Birliği ortak tarım politikası, diğer ortak politikalardan farklı olarak liberalleşme ve piyasalaşma sürecine en fazla direnen politikadır. OTP, Avrupalı çiftçileri uluslararası rekabete hazırlamaya çalışmamıştır. OTP çiftçileri daha ziyade sektörde tutmaya yarayan bir çeşit sosyal politika olmuştur (Peterson ve Bomberg, 1999:120). Bu yönleriyle OTP, diğer ortak politikalardan kesin çizgileriyle ayrılmaktadır. Ortak tarım

Page 8: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

Türkiye’de Tarım Politikalarının Demokratikleşmesi ve Alternatif Tarım Politikaları OluşturulmasıSürecinde Baskı Grupları Olarak Üretici Örgütleri

politikası oluşturulduğu 1962 yılından günümüze kadar birçok değişim yaşamıştır. Bu değişimde iç siyasi dinamiklerin ve özellikle tarım lobisinin etkisi belirleyici olmaktadır.

AB ülkelerinin çoğunda çiftçiler uzun yıllardan beri güçlü tarımsal çıkar örgütlerine sahiptirler (Öner, 1992: 54). Bu örgütler üç boyutlu olarak nitelenebilen kooperatifler, ziraat odaları ve üretici birliklerinden oluşan demokratik örgütlerdir. Bu yapı içersinde; kooperatifler, çiftçinin ekonomik kolunu, üretici birlikleri, politika yönlendirme ve lobi oluşturma kolunu, ziraat odaları ise hükümet ile çiftçi arasında köprü görevi yapan mesleki kolunu oluşturmaktadır. Bu yapılanmada organizasyonların görev ve sorumluluklarını birbirinin tamamlar mahiyette olması çok önemlidir. (TKB,2004a: 529 )

Birlik seviyesinde çiftçileri temsil eden en önemli örgütlenme COPA/COGECA’dır. COPA (Committe of Professional Agricultural Organisations) “Mesleki Tarım Örgütleri Komitesi”, hem örgütlenme imkânları hem de temsil gücü itibariyle zirve örgüt olma özelliğine sahiptir. Bütün AB üye ülkelerindeki çiftçi birlikleri, (COPA)’a katılarak, daha üst bir örgütte de temsil edilmektedirler. Her ülke ve her ülkenin bölgelerinin sorunları ve talepleri, hatta bazı ülkelerde çıkarları bile farklı olmakla beraber, COPA, çiftçiler için ortak çıkar anlamına gelen tarım konularındaki kararlara temel oluşturan Komisyon tekliflerinin hazırlanmasına bir lobi kuruluşu olarak etkide bulunur. COPA, satış kaygısıolmaksızın, birbirinden çok farklı sorunları olan çiftçi kitlelerinin ortak çıkarlarınısavunmaya çalışır (Eraktan, 2003).

COPA’nın kuruluşundan bir yıl sonra AB’deki tarımsal kooperatifleri temsilen COGECA (General Committee for Agricultural Cooperation in the European Community) “AB Tarımsal Kooperatifçilik Genel Komitesi” kurulmuştur. COGECA, günümüzde, “AB Tarım Kooperatifleri Genel Konfederasyonu” adını almıştır. COGECA 17 üye organizasyondan oluşmaktadır. Bu organizasyon içinde 30 000’den fazla birim kooperatif yer almakta, kooperatiflerin yaklaşık dokuz milyon üyesi bulunmakta ve bu kooperatiflerde 600 000 üzerinde personel istihdam edilmektedir. COGECA, kooperatifleri ilgilendiren tüm konularda Birlik politikalarının uygulanmasında ve genel çerçevenin çizilmesinde rol almaktadır. Esas amacı, Birlik organları ile yapılan tartışmalarda tarım ve balıkçılık kooperatiflerinin özel ve genel menfaatlerini korumaktır. Bir diğer amacı da kooperatiflere daha çok önem verilmesini sağlayarak Birlikteki yapısal olarak dezavantajlıbölgelerin geliştirilmesine çalışmaktır.

COPA/COGECA aynı zamanda, Parlamento ve özellikle Tarım Komitesi ve politik grup sekreterlikleri üzerinde etkili olmayı amaçlamaktadır. COPA yetkilileri parlamenterlerle yazışmalar yapar ve COPA sekreterliği de Parlamentonun genel oturumuna katılır. COPA/COGECA, Konsey kararları ve özellikle “Özel Tarım Komitesi” kararları üzerinde üye örgütler yoluyla doğrudan veya dolaylı olarak etkide bulunabilmektedir. COGECA’nın etkinlikleri AB’de kooperatif hareketi üzerine yoğunlaşmış olup, karar alma sürecinde tarımsal politikaların özellikle tarımsal fiyatlarınbelirlenmesinde Birlik kurumlarını etkilemeye yönelik çalışmalar yapmaktadır (Varol, 2003:11).

1958 yılında Roma’da kurulan CEJA, (European Council of Young Farmers) “Avrupa Genç Çiftçiler Konseyi” üye ülkelerin genç çiftçilerinden oluşmaktadır. Bugün CEJA’ya, 15 üye devletten 22 organizasyon ve 6 aday ülkeden 6 birlik üyedir. CEJA Özellikle Fransa ve İtalya’da iyi örgütlenmiş yaklaşık bir milyon genç çiftçiyi temsil etmektedir. CEJA, herhangi bir politik görüşe bağlı kalmadan Avrupa çapındaki tüm genç çiftçileri ve tarımla ilgilenen gençleri bir bütün olarak temsil etmektedir. CEJA, tarımla ilgili konularda AB kurumları, karar mercileri ve organizasyonlarla sürekli iletişim halindedir. Komisyon bünyesinde yer alan 24 Tarım Danışma Komitesine de sürekli katılım sağlamaktadır. CEJA’nın AB’deki genç çiftçilerin menfaatlerini korumak, genç çiftçilerin çalışma olanaklarına bağlı olarak ortak ulusal bilgi alışverişini geliştirmek ve genç çiftçiler için ortak programlar oluşturmak gibi üç temel amacı vardır. Bu amaçlara ulaşmak için CEJA çalışma toplantıları ve seminerler düzenlemektedir. CEJA’nın politika öncelikleri ise, tarımın geliştirilmesi için genç çiftçilerin teşvik edilmesini sağlamak ve genç çiftçilerin sahip olduğu imkanları geliştirmektir. CEJA’da kararlar oybirliği ile alınmaktadır (Öner, 1992: 55; İnan, 2004:152).

Page 9: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

2. Ulusal İktisat Kongresi / 20-22 Şubat 2008 / DEÜ İİBF İktisat Bölümü / İzmir -Türkiye

Bu örgütler dışında tarım alanında eğitim ve geliştirme çalışmaları ile ilgilenen CEFFAR (Tarımsal ve Kırsal Yaşam İçin Avrupa Eğitim ve Geliştirme Merkezi), tarımişçilerinin sorunlarını çözümlemeyi hedefleyen EFA (Avrupa Tarım İşçileri Federasyonu), Avrupa’daki tüm tarımsal kuruluşları kapsayan ve Avrupa tarımının çıkarlarını, özellikle ekonomik, sosyal ve kültürel meselelerini, AB dışı bir kurum olarak temsil ve muhafaza etmeyi amaçlayan CEA (Avrupa Tarım Konfederasyonu) AB düzeyindeki diğer önemli örgütlerdir.

Dünyadaki ekonomik ve teknolojik değişimler sonucu ortaya çıkan değişim süreci Avrupa’daki üretici örgütlenmesinin üst yapısına yansımıştır. Bu çerçevede Avrupa’daki üretici örgütlerinin üst kuruluşları olan COPA, COGECA ve CEJA ’nin güçlerini bir araya getiren yeni örgütlenme yapısı ortaya çıkmıştır. AB’nin genişleme süreci içinde kıta Avrupa’sının büyük bir kısmını kapsaması bu süreci hızlandırmıştır. Ekim 2004 tarihi itibariyle bu örgütler birleşmişlerdir (TKB, 2004a:529).

AB’de hemen her ürün bazında tarımsal çıkar örgütleri de kurulmuştur. AB ülkelerindeki diğer bir güçlü üretici örgütleri ise üretici birlikleridir. Üretici birlikleri ürün veya ürün grubu bazında ve dikey yönde bir yapılanma şekline sahiptir. AB’de Üretici Birlikleri kendi görüşlerini yetkili organlara anlatmak ve yeni tarım politikalarınınoluşturulmasında görev almaktadırlar. AB’de üretici birlikleri ülkelerin ihtiyaçlarına göre kurulmuş değişik yapı ve modeller oluşturmaktadırlar. Bu modellerin ortak yönü, ülkede bir Ulusal Tarım Konseyi bulunması ve Ulusal Çiftçi Birlikleri Federasyonunun Ziraat Odaları ve Tarım Kooperatifleri Federasyonları ile birlikte bu üst yapılanmada yer almasıdır.

Bu tip tarımsal çıkar örgütleri, ulusal düzeyde de gayet iyi örgütlenmiştir. Tüm Üye Devletlerde, tüketicilerin yanısıra çiftçileri, tüccarları ve işleyicileri temsil eden çeşitli tarım örgütleri mevcut olup, yapıları üye ülkeler arasında farklılık göstermektedir. Bunlardan hemen hemen hepsi ulusal düzeyde olduğu kadar Birlik düzeyindeki çeşitli tarım örgütlerinin de üyesidir. Bu örgütler ulusal düzeyde benzer işlevlere sahip olup, üyelerinin haklarını doğrudan veya alt örgütleri aracılığıyla korumak üzere Birlik kurumlarını etkilemeye çalışırlar (Varol, 2003:20)

Bu örgütler AB’de önemli bir siyasi güç haline gelmişler, güçlerini belirli bir dönem büyük ölçüde korumuşlardır. Avrupa Birliği kurumlarının tarım lobisine yaklaşımınındeğişmesi, iç dinamikler, küreselleşme sürecinin getirdiği dış baskılar ve uluslararasıticaret konusunda gelen baskılar, tarım lobisinin çıkar temsil modellerini değiştirmiştir. AB’nin ticari ortaklarından çok fazla baskı gelmesi, OTP bütçe maliyetlerinin sürdürülemez olması, Birliğin genişlemesi, genişleme ile birlikte çıkar çevrelerinin artması, çıkar türlerinin çeşitlenmesi, üretici örgütlerinin özellikle COPA’nın temsil kalitesini düşürmüş ve COPA efsane olarak anılan gücünü yitirmeye başlamıştır. Bu değişimlere bağlı olarak günümüzde bu örgütlerin eski güçlerini koruyamadıkları, çok yaygın ve kabul gören bir kanaattir (Arabacı, 2004:3). AB’de tarımsal üretici örgütlerinin lobi faaliyetleri oldukça fazladır. Tarım lobileri hem AB düzeyinde, hem de üye devletler düzeyinde faaliyet göstermektedirler. Lobilerin faaliyet biçimleri ve güçleri önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Tarım lobisi genelde karar alıcılarla güçlü iletişim kurmaktadırlar. Tarım lobisinin gücünün kaynağı, lobinin birlikte hareket etmesidir. Bünyesinde birbirinden çok farklı çıkarları barındırsa da tarımlobisi belirli amaçlarda birleşmektedir. Tarım lobisinde çıkarlar, genelde yaygın temsil bulmaktadır. Sadece birkaç üye devlette temsil tekelini elinde bulunduran çiftçi örgütleri bulunmaktadır. İsveç, temsil tekelinin bulunduğu ülkelere iyi bir örnektir. İsveç Çiftçiler Federasyonu, İsveç’te hakim konumdaki çiftçi örgütüdür. Bu örgüt, tüm kategorilere ait çiftçi çıkarlarını korumak amacıyla örgütlenmiştir (Grant, 1997:165). Diğer yandan Fransa’da çiftçi örgütleri arasında, yöntem ve stratejiler açısından ciddi ayrımlar bulunmaktadır. Fransa’da ülkenin en büyük tarım sendikasının güçlü bölgesel bağlantılarıolup; tarım sendikası, yerel yöneticilerden parlamenterlere kadar % 8.5’i çiftçi olan lobi ağına sahiptir (MB, 2006: 5). Fransız çiftçileri tarihsel olarak isyancı köylü geleneğine bağlıdır. Fransız çiftçi örgütleri militan gösteriler yoluyla hükümeti etkilemeye çalışmaktadırlar. Fransa’da önde gelen çiftçi örgütlerinden biri FNSEA (Fédération

Page 10: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

Türkiye’de Tarım Politikalarının Demokratikleşmesi ve Alternatif Tarım Politikaları OluşturulmasıSürecinde Baskı Grupları Olarak Üretici Örgütleri

nationale des syndicats d'exploitants agricoles)’dir. FNSEA diğer bir çiftçi örgütü olan Co-ordination Rurale’yi çiftçi eylemlerinde ılımlı olmakla suçlamıştır. Bu iki örgüt arasındaki görüş ayrılığı OTP’ye karşı olan farklı tavırlarından kaynaklanmaktadır. Hükümet, kırsal kesimin çıkarlarını savunan Co-ordination Rurale’yi, şiddet eylemleri konusunda yalnızbırakmış, sahip çıkmamıştır. Tarımsal örgütler arasındaki yöntem ve strateji farklılıkları,tarım lobisinin gücünü ve konumunu etkileyen önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır (Arabacı, 2004; 5).

AB üye devletleri arasındaki ve OTP’yi oluşturan aktörler arasındaki iktidar dengesinin değişmesi devlet tercihlerinde ve çıkar grubu eylemelerinde kaymalara yol açmıştır. Güçler dengesinin çok uluslu gıda şirketlerine ve güçlü sektörel kurumlara doğru kayması, OTP’de karar alıcıları genel çiftçi topluluğunun çıkarlarını dikkate almaktan ziyade, tarım ticaretinin liberalleşmesi gibi konulara yöneltmiştir (Arabacı, 2004: 10). Zayıf çiftçiler gittikçe çevre-tarım yardımları ve kırsal gelişim destekleri yoluyla AB fonlarından yararlandırılırken, ulusal tarım politikaları sadece sektörün güçlülerini destekler hale gelmektedir. Bu süreçte üye devletler tarım sektöründe daha fazla rekabete yönelmişler ve uluslar arası tarım ticaretini ön planda tutmaya başlamışlardır. AB ‘de yaşanan bu değişim çıkar grubu faaliyetlerinde de değişime yol açmıştır. Ulusal düzeyde marjinalleşen çiftçiler, gittikçe Avrupa düzeyinde aktif olmaya başlamışlardır. Bu çiftçiler, çevreci ve tüketici gruplarla koalisyon kurmaktadırlar. Örneğin, Coordination Paysanne Europeenne (CPE) küçük aile çiftçilerinin organize ettiği bir örgüt olup, çevreci ve tüketici örgütleri ile koalisyon kurarak Brüksel’de ofis açmıştır (Hennis, 2001;834)

Son yıllarda Avrupa Birliği içersinde ürün bazlı birliklerin sayısı ve önemi gittikçe artmaktadır. AB’de ürün bazındaki birlikler, genel kapsamlı tarım örgütlerine kıyasla daha etkili çıkar temsil faaliyetlerinde bulunabilmektedirler (Arabacı, 2005:211). 4. TÜRKİYE’DE TARIM SEKTÖRÜNDE ÖRGÜTLENME VE ÜRETİCİÖRGÜTLERİNİN ETKİNLİĞİ

Türkiye’de tarımsal işletmeler küçük ölçekli, çok parçalı ve dağınık bir yapısergilemektedir. Söz konusu işletmelerin girdi, finansman, teknoloji, bilgi ve pazarlara erişimlerinin yeterli olmaması, pazarlama kanallarında aracı kademelerin çok sayıda olması, üreticilerin iç ve dış piyasalara yönelik ürün taleplerini ve fiyatları yeterince takip edememeleri, ürünlerin uygun zaman ve fiyat koşullarında pazarlanamaması, fiyatlarda ve üretici gelirlerinde istikrarın sağlanamaması örgütlenmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ancak, Türk tarım/ekonomi politikası üretenler, ekonomide çoğulculuğun ve demokratikleşmenin en önemli simgesi olan örgütlülüğe yakın durmamışlardır (Çıkın ve Kızıdağ, 1999:138)

Türkiye'de tarım sektöründe faaliyet gösteren örgütleri, tarım kredi kooperatifleri, birlikler, ziraat oda ve borsaları, tarımsal konularla ilgili örgütlenen dernekler ve vakıflar gibi üretici örgütleri ile tarımsal sanayi ve ticaret konusunda faaliyet gösteren örgütlenmeler olarak sayabiliriz. Bu anlamda Türkiye’de tarım sektörü paydaşlarıkapsamında oldukça fazla sayıda ve çeşitlilikte örgüt faaliyet göstermektedir. Bu örgütleri, ekonomik amaçlı örgütler (tarımsal kooperatifler, birlikler, şirketler), politika oluşturan üretici örgütlenmeleri (Türkiye Ziraat Odaları Birliği), baskı grubu oluşturan gönüllü üretici ve mesleki örgütlenmeleri (Vakıflar, Dernekler) ve tarımda politika oluşturan baskı grubu niteliğindeki sosyal amaçlı mesleki örgütlenmeler (meslek odaları,meslek birlikleri) olarak sınıflandırmak mümkündür (DPT, 2000:15).Türkiye'de tarımkesiminin örgütlenmesinde, kooperatifler, ziraat odaları, birlikler, vakıflar ve dernekler ile tarıma hizmet sunan kamu kuruluşları esas yapıyı oluşturmakta ancak bu oluşumlar yapıları ve işlevleri itibariyle tarım sektörünün gereksinimlerini karşılamakta çok yeterli olamamaktadır (Köroğlu: 2003:65). Üreticiler kooperatifler kanalıyla halledemedikleri sorunlarını çözümleyebilmek için çeşitli yasaların verdiği imkanlardan yararlanarak ziraat odaları, dernekler, vakıflar ve birlikler kurma yoluna gitmişlerdir. Ancak, bunlardan ziraat odaları haricinde kalanların, çiftçilerimizin ihtiyaçlarına cevap veren kendilerine özgü kanunları bulunmamakta ve dolayısıyla bu örgütler, mahalli seviyede küçük çiftçi örgütleri şeklinde ortaya çıkmakta ve üst teşkilatlanmaya gidemedikleri için ulusal ve uluslar arası

Page 11: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

2. Ulusal İktisat Kongresi / 20-22 Şubat 2008 / DEÜ İİBF İktisat Bölümü / İzmir -Türkiye

anlamda çiftçilerimizi temsil edecek yapıya kavuşamamaktadırlar. Üreticiler için çalışan oda, birlik ve kooperatifler, dernekler kurumlar sayıca çok olmasına rağmen bu kurumlar baskı grubu olarak faaliyet gösterememekte, üretici menfaatlerine yönelik ortak çalışma yapamamakta sonuçta bundan en çok üreticiler ve ülke kaynakları zarar görmektedir. Çoğu zaman hükümetlerin desteğini alan bu örgütler, çok nadiren de olsa hükümet politikalarını eleştirel tavırlarıyla kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışmaktadırlar. Türkiye’de mevcut tarımsal örgütlenme yapısı Tablo 1’de özetlenmeye çalışılmıştır. Tablo 1.Türkiye’de Tarımsal Örgütlenme Yapısı

Üretici Örgütlenmeleri Odalar Türkiye Ziraat Odaları BirliğiVakıfTürkiye Tarımcılar VakfıSu Ürün. VakfıTarımsal Kalkınma VakfıTürkiye Kalkınma Vakfı vb. Tarımsal Kooperatifler Tarımsal Kalkınma Sulama Koop. Su Ürünleri Koop. Pancar Ekicileri Koop. Tarım Kredi Koop. Çukobirlik TarişFiskobirlik Kayısıbirlik Pankobirlik

Tarımsal Kooperatifler (devam) Antbirlik Bursa Koza Sat. Koop Bir. Taskobirlik Tiftikbirlik Gülbirlik Karadenizbirlik Marmara Birlik İncir Birlik Kozabirlik Gapbirlik Güneydoğubirlik Türkiye Milli Koop Bir. Birlikler Sulama Birlikleri T.Dam. Sığır. Yet. BirliğiArı Yetiştiricileri Birliği vb.

Dernekler Adana. Çift. BirliğiEge Çift. BirliğiÖnd. Çift. BirliğiEko. Tar. DerneğiTuyed Tahıl Ürt. BirliğiSoya Ürt. BirliğiManisa Bağcılar Birliği vb. Sendikalar Tütün-Sen Üzüm-Sen Fındık-Sen Hububat-Sen Ayçiçek-Sen Hay-Yet-Sen

Meslek Örgütlenmeleri Odalar Türkiye Ziraat Mühendisleri OdasıTürkiye Ziraat Yüksek Mühendisleri BirliğiVeteriner Hekimler OdasıTürk Veteriner Hekimleri BirliğiGıda Mühendisleri OdasıZiraatçılar BirliğiZiraatçılar DerneğiVeteriner Sağlık Teknisyenleri DerneğiDernekler Tusiad Gıda Dernekleri Konfederasyonu Musiad Tükoder Yağ Sanayicileri DerneğiÇay Sanayicileri DerneğiGıda Katkı Maddeleri Derneğiİpsala Çeltik Üreticileri DerneğiMeşrubatçılar DerneğiMeyve Suyu Endüstrisi Derneği

Dernekler (devam) Pirinç Değirmencileri DerneğiSusam Tahin Helva Reçel Üret. DerneğiPakder Un Sanayicileri DerneğiTürkiye Yumurta Üreticileri DerneğiYem Sanayicileri DerneğiYağ Sanayicileri DerneğiZeytin ve Zeytinyağı Üreticileri DerneğiTisit Zimid Trakya Bitkisel Yağ Sanayicileri DerneğiTürkiye Bilişim DerneğiMakarna Sanayicileri DerneğiGübre Üreticileri DerneğiKültür Teknik DerneğiTükoder

Sendika Tek Gıda İş SendikasıTarım Orman ÇalışanlarıBirl. SendikasıVakıf, Birlik Ulusal Pamuk Konseyi Ulusal Zeytin Konseyi Tema Tarım Sigortaları VakfıTarmak-Bir Set-Bir Besd-Bir Türk-Ted Tüsemkom Yumurta Üret. Birliği

Kaynak. TKB, 2004a. Türkiye' de tarıma dayalı sanayi ve ticaret alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır.

Bu alanda faaliyet gösteren büyük ve orta ölçekli firmaların da katkısıyla, bu alandaki örgütlenmenin üreticilere kıyasla çok daha güçlü olduğu ifade edilebilir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), bünyesinde tarımsal konularla ilgili birçok firma temsilcisinin etkin çıkar temsil faaliyetleri bulunmaktadır (Arabacı, 2005:211). Üreticilere kıyasla çok iyi örgütlenmiş olan bu kesimin, üreticiden alınan ürünün pazarlanmasına kadar olan süreçte, üretici aleyhine ve

Page 12: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

Türkiye’de Tarım Politikalarının Demokratikleşmesi ve Alternatif Tarım Politikaları OluşturulmasıSürecinde Baskı Grupları Olarak Üretici Örgütleri

kendi lehlerine çok büyük kazançlar elde ettikleri bilinmektedir. Üreticinin eline geçen fiyat ile tüketicinin ödediği fiyat arasındaki fark açılmakta ve burada aracı kesimlerin karları çok yüksek seviyede gerçekleşmektedir. Bu dengesizlik, tarım sektöründeki paydaşların, Türk tarım sektörünün gelişmesine yönelik ortak çabalarında bir engel oluşturmaktadır. Üretici ve pazarlamacının ortak çıkarlarının örtüşmediği bir ortamda sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması mümkün görünmemektedir. Türkiye’de üreticiler bir araya gelerek ortak çıkarlarını savunabilecekleri etkin örgütler oluşturamamışlar, bunun sonucunda da üreticilerden çok aracı kesimin söz sahibi olduğu tarım sektöründe hem ürüne yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalan tüketiciler hem de emeğinin karşılığınıtam olarak alamayan üreticiler zarar görmüş ve tarım yeterince gelişememiştir.

Türkiye’de çiftçi örgütlenmesi yönünden oldukça karmaşık bir yasal dağınıklık söz konusudur. Türkiye’de üretici örgütleri, üç ayrı kanunla yönlendirilmektedir. Üç ayrıkanunla yönlendirilen üretici örgütleri, aynı zamanda çeşit ve sayı yönünden oldukça fazla ve dağınık bir yapı sergilemektedir (TKB, 2003). Bu durum kaynakların bölünmesine ve götürülen hizmetlerin dağınıklığına sebep olduğu gibi örgütlülük anlayışı yönünden de ikilemlere yol açmakta ve örgütlenme politikalarının tek bir yönde birleştirilmesi yönünde zorluk çıkarmaktadır.

Türkiye’de üreticiler kendilerini ilgilendiren pek çok konuda örgütlenememişlerdir. Üyesi oldukları örgütlenmelerde ise demokratik yönetim, özerklik ve bağımsızlık ilkeleri uygulanmamakta, hatta bu örgütler devlet güdümünde örgütler olarak faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bu nedenle çiftçilerin çoğu örgütleri kendilerinin çıkarlarını kollayan özerk ve demokratik kuruluşlar olarak değil, devletin güdümünde veya üst yönetimin keyfiyetinde yerler olarak görmektedir. Çiftçi, örgütü ile bütünleşememekte, aksine örgütünden uzak durmaktadır (İnan, 1998: 27). Türkiye’de tarımsal örgütlenmenin en önemli sorunlarından birisi de çiftçilerin üyesi oldukları örgütlere karşı güven eksikliklerinin olmasıdır (Koçtürk ve Cebeci, 2003:36).

Türkiye’de çiftçilerin gönüllü ve bilinçli desteğini yeterince sağlayamayan, çiftçi düzeyinde örgütlenmede yetersiz kalan, devletin destek ve gözetiminde faaliyetlerini sürdüren üretici örgütleri (özellikle Ziraat Odaları ve TZOB), gelişmiş ülkelerde olduğunun aksine etkin bir lobi faaliyeti yürütememektedir. Türkiye’de üretici örgütleri görevlerini yerine getirmekten uzak ve daha çok particilik düzleminde politize olmuş bir faaliyet içersindedirler. Genelde yönetimler, temsil etmeleri gereken mesleki kimlikler yerine parti kimliklerini öne çıkarmakta, gerek kendi bölgelerinde gerek odalar arası ilişkilerde sorunlar yaşanmakta, tarıma yönelik politikalar üretememekte ve ortak güç birliği içinde davranamamaktadırlar.

Tarım sektöründe faaliyet gösteren üretici örgütlerinin, bağımsız finansman kaynağına sahip olmadıkları görülmektedir. Bağımsız finansman kaynağına sahip olmayan üretici örgütlerinin, sadece kamu kaynaklarıyla etkin çıkar temsili faaliyetlerinde bulunması olanaksızdır. Tarımsal sanayi ve ticaret konusunda faaliyet gösteren örgütlerin yeterli finansman kaynaklarına sahip olmalarına rağmen, üretici örgütleri bu haktan yoksun bırakılmışlardır (TKB; 2004a:532). Mali yönden yetersizlik, faaliyetleri ayrıca engellemekte ve yeni gelişmelere ayak uydurulamamakta ve gerek yurt içi gerekse yurt dışı tarım kuruluşları ile ilişkiler çok sınırlı kalmaktadır (Köroğlu, 2003; 128). Dernekler, vakıflar ve birlikler gibi, tarımda muhtelif kanunlar ile muhtelif Bakanlık ve kuruluşlar tarafından yönlendirilen örgütler, hizmetlerin götürülmesinde dağınıklığa sebep olmakta ve görevlerini yürütebilmek için devletten sürekli kaynak aktarılmasına, böylece kaynakların israfına yol açmaktadır. Diğer taraftan, belirtilen bu örgütler tarımsal ürünlerle ilgili problemlerin çözüme ulaştırılmasında çok da etkili olamamaktadır.

Son yıllarda AB’de olduğu gibi Türkiye' de de tarımsal örgütlenmenin ürün birlikleri halinde gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar başlamıştır. Üreticilerin ürün veya ürün grubu bazında bir araya gelerek, tarımsal üretici birlikleri kurmalarını sağlamak amacıyla Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu yürürlüğe girmiştir (RG, 2004). Ancak ürün birlikleri henüz pazarda önemli bir aktör değillerdir. Birliklerin etkin çalışmasına yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. Bu örgütlerin mevcut halleriyle, yeterli finansman ve örgütsel

Page 13: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

2. Ulusal İktisat Kongresi / 20-22 Şubat 2008 / DEÜ İİBF İktisat Bölümü / İzmir -Türkiye

kaynaklar ile demokratik mücadele hakları olmadan, AB' deki benzerleri gibi etkili çıkar temsilinde bulunmaları mümkün değildir.

Türkiye’de tarımsal örgütlerin baskı grubu olarak faaliyet gösterememelerinin en önemli nedenlerinden biri Türk tarımında küçük işletmelerin hakim olmasıdır. Ayrıca üreticilerin eğitim düzeyleri böyle bir yapılanmayı yeterince güçlendirecek ölçüde değildir. Türkiye’de etkin bir tarımsal örgütlenme ve lobi faaliyeti olmadığı için, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarım politikalarının belirlenmesinde ve politika karar alma sürecinde resmi veya resmi olmayan kanallardan ve tarımsal örgütlerden görüş almamaktadır. Hükümetler daha çok geniş bir nüfus kitlesini ilgilendirmesi nedeniyle, özellikle seçim dönemlerinde seçim ekonomisi denebilecek bir uygulama ile tarımsal destekleme politikasıuygulamaktadırlar (Öner,1992:75). Genelde tarım politikaları özelde ise destekleme alımfiyatları hükümet düzeyinde alınan politik kararlarla belirlenmektedir. Seçim dönemlerinde popülist yaklaşımlarla ürün fiyatları yüksek tutulmaktadır. Ürün fiyatlarınınve girdi sübvansiyonlarının yüksek olduğu yıllara bakıldığında bu yılların seçim yıllarıolduğu açıkça görülebilmektedir (Yılmaz, 2003:106). Oysa Türk tarımında sürekli, istikrarlı ve uzun vadeli politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun gerçekleştirilmesi, baskıgrubu niteliğinde karar alma sürecinde etkin bir tarımsal örgütlenme ile mümkün olabilecektir.

Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyelik Müzakereleri kapsamında, Türkiye'nin tarımmüzakere sürecinin farklı ve zorlu olacağı düşünüldüğünde baskı grubu olarak üretici örgütlerinin rolü daha da önemli hale gelmektedir. Üye ülkelerin müzakere deneyimleri incelendiğinde görülmektedir ki, müzakere sürecine üretici örgütlerinin önemli katkılarıolmuştur. Bu süreçte üretici örgütleri önemli bir baskı grubu olarak lobi faaliyetleri yürütmüşlerdir. Bu nedenle Türkiye’deki üretici örgütlerinin bağımsız çıkar temsil yeteneği kazanması bir zorunluluktur. Bunun için bu örgütler tarafından Türk tarımınınfırsatları, tehditleri, zayıf ve güçlü yönleri iyi bilinmeli ve iyi analiz edilmelidir. Müzakere pozisyonunu güçlendirebilmek için, her türlü tarımsal ve ekonomik teknik bilginin sistematik analizi ve analiz sonucu alınan kararların AB düzeyinde kabul ettirilmesi için örgüt lobilerinin baskısı gerekecektir. Müzakere sürecinde ülkelerin kendisi için hayati önem taşıyan konuları öncelikle tespit etmesi ve dersine iyi hazırlanması halinde, AB’nin başlangıçta son derece katı tutum izlediği konularda bile sonradan esnek davranabildiğide görülmektedir (Yılmaz ve diğ., 2006). Ülkeler, müzakere pozisyonlarında öngörülen katılım tarihinde uyum sağlayamayacakları müktesebat alanları için geçiş süresi talep edebilmişlerdir. Aday ülkeler, müktesebatın uygulanmasını bir süreliğine erteleyen “geçişsüresi” dışında, müktesebatın bir alanına ilişkin olarak “istisna” da talep edebilmektedir. Geçiş süreleri ve istisnalar uyum sağlamakta zorlanılacak alanlarda düzenleyici etki analiz raporları ile ortaya konulmakta ve Komisyona kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Bu anlamda yeni üye ülkelerin iyi hazırlanmış etki analiz raporlarının genellikle kabul edildiğigörülmektedir (Bilen, 2005: 55).

Müzakereler sürecinde en önem verilen konuların kamu sağlığı, gıda güvenliği, hayvan refahı ve hayvan sağlığı olduğu görülmektedir. Komisyon bu konulardaki mevzuatın üzerinde hassasiyetle durmakta ve mevzuatın eksiksiz uygulanmasını talep etmektedir. Bu nedenle özellikle veterinerlik alanının kapsadığı ve hayvansal ürünlerin üretildiği veya işlendiği tesislerdeki hijyen, stok yoğunluğu, taşıma, çevreye saygılıüretim, etiketlendirme ve pazarlama şartlarının ilgili direktiflerle belirlenmiş kurallara uyumu AB'nin tarım müzakerelerinde temel tartışma konuları olmuştur (İKV,2005:109–209) Tüm bu süreçte hassasiyet gösterilen konularda üretici örgütlerinin üreticilerini eğitmeleri, geçiş süreleri ve istisnalar hakkında bilgilendirme çalışmaları yapmaları, söz konusu müktesebat kurallarına uyum için işletmelerin yapısal değişimlerini sağlamaları bu sürecin daha kazançlı atlatılmasını sağlayacaktır.

Türk tarım sektöründe üretimin, pazarlamanın, rekabetin, gıda hijyeninin, tarımınçevreye etkilerinin ve kırsal kalkınma konularının üzerinde yeterli düzeyde katkısağlayacak bir örgütlenmenin bulunduğunu söylemek zordur. İstikrarlı bir örgütsel devamlılık ve çıkar temsil niteliği kazanmamış tarımsal örgütlerin Avrupa Birliği müzakere sürecinde Türk tarım sektörüne ve tarım politikalarına sağlayabileceği katkı çok sınırlı

Page 14: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

Türkiye’de Tarım Politikalarının Demokratikleşmesi ve Alternatif Tarım Politikaları OluşturulmasıSürecinde Baskı Grupları Olarak Üretici Örgütleri

kalacaktır. Söz konusu örgütlerin çok sayıda olması, örgütsel bütünlükten yoksunluk ve amaç birliğinin olmaması ve birlikte hareket etmemeleri baskı güçlerini zayıflatmaktadır. 4.1. Tarım Politikalarının Demokratikleşmesi ve Baskı Grupları Olarak

Üretici Örgütlerinin Rolü Toplumu oluşturan bireylerin, kendi yönetimlerinde söz sahibi olmaları yöntemini

içeren demokrasi, politik özgürlüğü genişlettiğinden dolayı, başlı başına arzu edilen ve ulaşılması gereken bir hedeftir. Aynı zamanda demokratik kurumlar ve süreçler ekonomik gelişmeye de katkı sağlamaktadır. Demokrasi ekonomik gelişme/büyüme için en temel kurumdur. Demokrasi, ekonomik ve politik yetki devrini kolaylaştırır, istikrarlı bir yatırımortamı sağlar ve ulusal enerjinin ve kaynakların ekonomik gelişme/büyüme doğrultusunda mobilizasyonunu hızlandırır. Demokrasi beşeri sermaye birikimini yükselterek ve gelir eşitsizliğini azaltarak büyüme hızının yükselmesine yol açar (Doğan, 2005:1-19). Toplum kalkınmasının en önemli yanı tabandan gelen ekonomik, toplumsal ve kültürel kalkınma hareketi olmasıdır. Bundan dolayı kalkınma ve demokratikleşme olgusu daha sağlam bir kök salmaktadır. Toplum kalkınması ile amaçlanan küçük ve dağınık yerel toplumların kalkınma çabalarını küresel hedeflere ulaştırmaktır. Böylece kıtkaynakların en ekonomik kullanımı sağlanabilir (Yavuz, 1996: 22-23). Bu nedenle, demokrasi gelişmekte olan ülkeler için bir lüks olarak görülmemelidir. Aksine, demokrasi ekonomik gelişme için esas değer olarak kabul edilmelidir. Çünkü demokrasi hem politik ve sivil özgürlüklerle kuvvetli bağlara sahiptir, hem de sosyal ve ekonomik gelişmeye katkı sağlamaktadır. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin en demokratik ve en örgütlü ülkeler olması bir rastlantı değildir (Doğan, 2005:1-19).

Demokrasi, modern zamanlarda sivil toplum örgütleri ile işlevsel hale gelmektedir. Kentlileşme ve modernleşme sürecinde birey, sivil toplum örgütlerinde aldığı rol ve sorumluluk ile demokrasinin de gelişmesini sağlamaktadır. Açık toplumlarda, sivil toplum örgütleriyle birlikte demokrasi, problemsiz sürmektedir. Ancak, henüz tam anlamıyla kentlileşememiş ve modernleşememiş dolayısıyla, cemaat ve kabile yapısının hakim olduğu doğu toplumlarında, sivil toplum örgütleri gerektiği gibi gelişememiştir (Bayhan, 2002:1-13) Sivil Toplum Kuruluşları (STK), kamuoyu oluşumunda ve bilinçlendirilmesinde, tartışmaların siyasal alana taşınmasında önemli görevler üstlenmektedir. Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin tarım sektörlerinde tarımsal üretim, pazarlama, ticaret, gıda hijyeni, çevre koruma, kırsal kalkınma ve hayvan refahı gibi konularda çok etkili sivil toplum kuruluşları bulunmaktadır. Bu STK'lar, Avrupa BirliğiOrtak Tarım Politikası'nın ve üye ülkelerin ulusal tarım politikalarının şekillenmesinde, etkili kamuoyu oluşturma kampanyaları ve çıkar temsil faaliyetleri yürütmektedirler. Çıkar ve baskı gruplarıyla da (lobiler) çıkar temsil ittifakları kurabilen bu STK'lar, ulusal ve ulus-üstü karar alma süreçlerini etkileyebilecek güce ulaşabilmektedirler (Arabacı; 2005:209). Dünya ekonomisini, küreselleşme sürecinde yöneten Dünya Bankası, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü’nün tek boyutlu gelişmiş ülkeler lehine uygulamalarına ve küreselleşmenin olumsuzluklarına karşı, alternatif politika üretilmesini isteyen ülke çiftçilerinin örgütlenmeleri önem taşımaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan örgütlü toplumlarda baskıgrupları olarak örgütler, gerekirse resmi otoritenin politikalarını yeniden oluşturacak, değiştirecek ya da sınırlayacak gücü temsil etmektedir (Bayhan, 2002:1-13).

Genelde tüm dünya ülkelerinde tarım politikasının üç temel hedefi vardır. Bunlardan birincisi tarımsal faaliyetin doğası gereği diğer sektörlere göre bu sektörde daha düşük gelirle çalışıldığı için, tarım sektöründe çalışanların gelir seviyesinin diğer sektörlerin gelir seviyesine yaklaştırılması veya yükseltilmesidir. İkincisi, toplumun beslenmesi için stratejik öneme sahip tarım ürünlerinin üretilmesinin garanti edilmesidir. Üçüncüsü ise, tarım kesiminin önemli bir kısmını oluşturan ve tarımı bir yaşam biçimi olarak kabul etmiş olan küçük aile işletmelerinin sektördeki büyük işletmelerin rekabeti karşısında ayakta kalabilmesi ve dolayısıyla sosyal huzurun sağlanması için desteklenmesidir. Ancak her ülke kendi tarımsal yapısının özelliklerinden dolayı ortaya çıkan problemlere bağlı olarak farklı tarım politikası amaç ve önceliklerine sahip olabilir (Yavuz, 2001:8). Politika oluşturma sürecinde devletin kaynak ve yetkilerini çiftçi

Page 15: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

2. Ulusal İktisat Kongresi / 20-22 Şubat 2008 / DEÜ İİBF İktisat Bölümü / İzmir -Türkiye

örgütleri ile birlikte kullanımı demokratikleşmenin temel ilkesidir. Çiftçi örgütlerinin katılımı yalnızca karar almayı etkilemeyi değil karar alma sürecinin her evresinde, kararların içeriklerinin biçimlenmesinde, uygulama ve denetlenmesinde yaygın ve yoğun katılımı da içermektedir. Türkiye gibi güçlü devlet geleneğinin, merkeziyetçiliğin egemen olduğu toplumlarda (World Bank, 1992: 49) katılım yollarının açık tutulması,biçimsellikten öteye geçmediğinden, çoğulcu kurumsal yapıların inşası, devletle toplum arasında aşağıdan yukarıya kurumsal bağları sağlayıp yerel kaygıları seslendiren bir örgütlenme yapısının oluşturulması önem arz etmektedir.

Tarım politikalarının demokratikleşmesi açısından katılımcılığın artırılmasını ve tabana yaygınlaştırılmasını sağlamak için, tarım politikaları örgütlü tarıma dayandırılmalıdır. Örgütler sektörel gelişimin belirleyici unsuru olmalıdır. Türkiye' de tarımsal politikaların ve destekleme sisteminin belirlenmesi genel olarak değerlendirildiğinde, Devletin gerek politika belirlemede gerekse politika yürütmede ağırlığının son derece fazla olduğu görülmektedir. Tarımı gelişmiş ülkelerde ise tarımsal politikaların ve destekleme sisteminin belirlenmesinde tarımsal örgütlerin daha etkin olduğu görülmektedir. Tarımsal destekleme politikası belirlenirken üreticilerin de buna destek vermesi, destekleme sisteminin daha demokratik bir şekilde yürütülmesi açısından önemlidir. Bu şekilde devlet tarafından uygulanan desteklemelerde üreticiler de bir ölçüde sorumlu olacaklarından tarımsal desteklemelerin ülke tarımına ve üretici gelirine faydalarıartacaktır (İnan, 2004:196).

Hükümetlerin politika belirleme, karar alma ve uygulama sürecinde, politikalarınkamu ve özel çıkarların optimumunda kaldığından emin olmak için sürekli bir dikkat ve çaba gerekmektedir. Bu nedenle kanun koyucular, kurullar, politika yapıcılar, artan sayıda profesyonel ve planlamaya yönelik sivil toplum örgütleri gibi çok sayıda kurum en fazla menfaati elde etmeye yönelik olarak politik atmosferde yer almaktadırlar. Bu nedenle AB’de tarımsal üretici örgütleri, karar ve görüşlere giderek daha yoğun katılmaları yönünde teşvik edilmektedir. Yine “Avrupa modeli katılımcı demokrasinin oluşturulması” hususunda sivil toplum örgütlerine önemli bir rol düşmekte ve Avrupa Birliği, üretici örgütlerinin AB karar alma sürecinde ve OTP’nin belirlenmesi sürecinde etkili olmasını istemektedir.

Dünyada yaşanmakta olan küreselleşme sürecinde artan rekabet, teknolojik gelişmeler, uluslararası ticarette kaydedilen gelişmeler, tarımın endüstrileşmesi, mevcut durumun iyileştirilmesi gerekliliğini gündeme getirmiştir. Mevcut durumun iyileştirilmesi için yasal düzenlemeler dâhil bir dizi önlemin alınması yanında, dünya ile özellikle aday konumunda olduğumuz Avrupa Birliği ile uyum sağlayabilecek, tarım sektörünün yapısal sorunlarına çözüm getirebilecek etkin alternatif politikaların ve bu politikalarısürdürülebilir kılacak hukuksal altyapının ivedilikle oluşturulması gerekmektedir (DPT, 2000:53). 4.1.1. Tarım Politikalarında Pazarlık Yöntemi

Türkiye’de tarım sektöründe faaliyet gösteren örgütlerin, temsil ettikleri toplumsal kesimin sorunlarının ve bu sorunların çözümüne yönelik önerilerinin siyasi arenaya taşınmasına yönelik çabalara hemen hemen hiç girmedikleri görülmektedir. Bu örgütler, verimli tarım arazilerinin tarım dışı kullanımının önlenmesi, biyolojik çeşitliliğin, genetik kaynakların ve eko sistemlerin korunması, biyo-güvenliğin sağlanması, piyasalarıngüçlendirilmesi, verimliliğin artırılması, gıda güvencesi ve güvenirliğinin sağlanması, su kaynaklarının korunması, sulama yatırımlarına hız verilmesi, üretim-pazar ve tarım-sanayi entegrasyonunun sağlanması, kırsal yoksulluğun azaltılması vb. sektör için hayati derecede önemli konularda siyasal iktidar üzerinde hak arama ve gösteri yapma gibi demokratik baskı yaratamamakta, kamuoyunu ve üyelerini bu konularda bilgilendirip bilinçlendirme çabalarına yeterince katkı sağlayamamaktadırlar.

Oysa tarımı gelişmiş ülkelerden biri olan ABD' de üreticilerin kurduklarıkooperatifler tarım politikasında önemli rol oynamaktadır. Örneğin pirinç üretimi yapan üreticiler, çeltik fabrikası sahipleri, pirinç ticareti yapan toptancı ve perakendecileri, ihracatçılar bir araya gelerek Pirinç Federasyonu" (Rice Federation) isimli bir üst örgüt kurmuşlardır. Bu federasyon pirinç üreticilerinin yasal haklarını koruyarak pirinç

Page 16: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

Türkiye’de Tarım Politikalarının Demokratikleşmesi ve Alternatif Tarım Politikaları OluşturulmasıSürecinde Baskı Grupları Olarak Üretici Örgütleri

politikalarını ABD Tarım Bakanlığı ile birlikte belirlemektedir. Federasyonun diğer önemli amacı ABD pirinç sanayini temsil etmek ve ABD pirincini tüm dünyaya tanıtmaktır (İnan, 2004;197). Hatta bu federasyon Türkiye'de ABD pirincini tanıtmak ve pazarlamak üzere bir halkla ilişkiler şirketi ile birlikte çalışmaktadır. Bu konuda en çarpıcı örnek ise bir Kuzey Avrupa ülkesi olup da AB'ye katılmayan Norveç'tir. Norveç'te üreticilerin, mesleki örgütleri olan ziraat odaları ulusal birliği ekonomik örgütleri olan tarım kooperatifleri ulusal federasyonu tarım ürünleri piyasasının düzenlenmesinde ve tarım politikasına yön vermede her zaman birlikte aktif rol oynamışlardır. Aynı durum, İsveç, Danimarka ve Finlandiya gibi diğer İskandinav ülkelerinde de büyük ölçüde geçerlidir.

Bazı İskandinav ülkelerinde tarımsal politikalar ve destekler pazarlık yöntemi ile belirlenmektedir. Üreticilerin mesleki örgütleri olan Ziraat Odaları temsilcileri ve ekonomik örgütü olan tarım kooperatifleri temsilcilerinden meydana gelen bir kurul ürün fiyatları ve diğer tarımsal desteklerin tespitinde devletle pazarlık edebilmektedir (İnan, 2004: 198). Bu yönteme göre üreticilerin ortak oldukları yerel kooperatifler ile mesleki dayanışma örgütleri (Ziraat Odaları vb.) bunların ulusal düzeydeki merkez birlikleri kanalıyla TarımBakanlığı ile karşılıklı olarak görüşmelere oturmaktadır. Görüşmelerde daha önceden Ulusal Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü'nün hesapladığı model (test) işletmelerinin verilerine dayanan ürün maliyetleri ve işletme gelirleri ayrıca makro modellerin sonuçlarıdikkate alınarak o yıl uygulanacak destekleme ürün fiyatları ve tarıma yapılacak diğer destekler ve politikalar belirlenmektedir (Şekil 1). Ancak kurulan modeller gerçekçi ve öngörüleri tutarlı olmalı, sağlıklı veriler kullanılmalı, modeli kuranlar tarımı iyi bilmelidir. Bu konularda hassasiyet gösterilmez ise hatalı sonuçlar alınması kaçınılmazdır.

Şekil 1. Üretici Örgütleri ve Tarım Politikalarında Pazarlık Yönteminin İşleyişi

Kaynak. (İnan, 2004: 200). Pazarlık yönteminde üreticilerin temsilcileri (ziraat odaları, kooperatifler ve diğer

üretici örgütleri) ve devlet (Tarım Bakanlığı ve diğer ilgili kamu kuruluşları) bir araya gelerek sendikalarla işverenlerin yaptıkları toplu sözleşmelere benzer şekilde görüşmeler yapmakta ve bu görüşmeler sonunda ortak kararlar alınarak tarım politikaları ve tarıma verilecek destekler belirlenmektedir.

Türkiye’de de AB ülkelerinde olduğu gibi, pazarlık yönteminden yararlanmak ve tarımsal destekleri bilimsel verilere dayanarak karşılıklı uzlaşma ile saptamak mümkündür. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için tarımsal üretici örgütlerinin (ekonomik, mesleki ve tarımsal çıkar örgütleri) dayanışma içerisinde olması ve koordineli bir biçimde çalışması gerekir. Bu sistemin uygulanması ülkemiz için uygun bir model olsa dahi,

Page 17: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

2. Ulusal İktisat Kongresi / 20-22 Şubat 2008 / DEÜ İİBF İktisat Bölümü / İzmir -Türkiye

ülkemizde böyle bir sistem için siyasi otoritenin karar vermesi bugünkü koşullarda zordur. Çünkü hükümetler tarım kesimini genelde bir oy deposu olarak görmekte ve seçim zamanlarında tarım kesimine dönük popülist kararlar ile bu kesimi etkilemeye çalışmaktadır. Ayrıca sistemin uygulanmasında teknik yönden bir takım eksiklikler de bulunmaktadır. Tarımı gelişmiş ülkelerde bu sistem için çok iyi bir kayıt sistemi bulunmaktadır. Bu kayıtlar ülkenin özerk Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü uzmanlarının kontrolünde tutulduğundan "model işletmeler" pazarlık masasına oturan her iki kesimce de kabul edilmektedir. Bu nedenle, hatalar asgariye indirilmektedir.

Ülkemizde de Dünya Bankası desteği ile Tarım Bakanlığı'na bağlı olarak Ankara'da kurularak faaliyete geçen "Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü" bulunmaktadır. Ancak bu enstitünün işletme düzeyindeki sorunlarla pek ilgilenmediği, daha çok makro düzeyde çalışmalar yaparak buğday, pamuk vb. ürünlerle ilgili durum ve tahmin raporlarıhazırladığı görülmektedir. 5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Türkiye’de tarım politikaları, daha çok ekonomik kriz dönemlerinde krize ayak uydurmak amacıyla ve hükümetlerin geniş bir nüfus kitlesini ilgilendirmesi nedeniyle özellikle seçim dönemlerinde seçim ekonomisi uygulamaları gibi iç dinamiklerden ve uluslar arası anlaşma ve taahhütler gibi dış dinamiklerden kaynaklanan nedenlerle değişim göstermiş ve belirlenmiştir. Bu süreçte tarımsal üretici örgütlerinin rolü birkaç örnek dışında oldukça sınırlı kalmıştır. Dünyada yaşanmakta olan küreselleşme olgusu, artan rekabet ortamı, uluslar arası anlaşmaların getirdiği yükümlülükler tarım sektörünün daha güçlü konuma gelmesini zorunlu hale getirmiştir. Tarım ve gıda sektörünün güçlü konuma getirilmesi örgütsel yapının güçlendirilmesine bağlıdır. Türkiye’de tarımsal nüfusun sayısal çokluğuna rağmen tarımda çalışan nüfus organize bir örgütlenme ortaya çıkaramamış, politika karar mekanizması üzerinde etkin bir baskı grubu niteliğine kavuşamamıştır. Bunun en önemli nedenleri, üye üreticilerin örgütlerine güvensizliği, tarımsal örgütlerin demokratik yönetilmemeleri, örgütler arasında amaç birliğinin olmaması ve birlikte hareket etme yeteneklerinin zayıf olması, bağımsız finansman kaynağına sahip olmamaları, özerk ve bağımsız örgütler olarak çalışmalarının önündeki hukuksal altyapı yetersizliğidir.

Türk tarımının ve çiftçisinin bugün içinde yaşadığı sorunlarının temelinde, çiftçilerin piyasa karşısında örgütsüzlüğünden kaynaklanan güçsüzlüğü ve bilinçsizliği yatmaktadır. Küreselleşme bağlamında, henüz gelişmesini tamamlayamadan güçsüzleştirilen çiftçilerden, demokrasi adına fazla bir şey beklemek gerçekçi değildir. Çünkü zaten ellerinde toplumsal, ekonomik, yasal ya da siyasal fazla bir güç yoktur. Türkiye’de tarımıngelişmesi, tarımsal üretimin artması için gerekli kararları alarak uygulamaya koyması,ulusal ve uluslar arası düzeyde dayanışmanın gerçekleşebilmesi için tarımsal üretici örgütleri ile ilgili düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve yeniden yapılanmasının sağlanarak demokratik örgütler durumuna getirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de çiftçileri koruyup kollayan, yönlendiren biçimde düzenlenmiş, devletin çiftçilere ilişkin net bir örgütlenme politikası yoktur. Bu konudaki kamu yönlendirmeleri yetersizdir. Üretici örgütleri mevzuatı, çiftçilerin hak aramalarını destekler nitellikte demokratik içerik bakımından zenginleştirilmelidir. Bu bağlamda demokratik örgütlenmelerin kurulmalarını teşvik etmek, bu örgütlerin özerk ve bağımsız örgütler olarak çalışmalarını sağlamak için hukuksal altyapının tamamlanarak işlerlik kazandırılması gerekmektedir.

Türkiye’de de gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi, tarım politikalarını ve destekleri, tarımsal örgütler ve politika yapıcı kurumlarla karşılıklı uzlaşma ile saptamak mümkündür. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için öncelikle siyasi otoritenin karar vermesi, tarımsal üretici örgütlerinin (ekonomik, mesleki ve tarımsal çıkar örgütleri) dayanışma ve amaç birliği içerisinde olması ve koordineli bir biçimde çalışması gerekir.

Tarım sektöründe sürdürülebilir kalkınma ivmesi yaratmak; ekonomi, siyaset, sosyal mekanizmalar ve kültürü entegre eden, sektörde örgütlülüğü hedefleyen demokratik tarım politikalarının geliştirilmesine bağlıdır. Bu politikaların eksenini ise demokratik, etkin üretici örgütlerinin geliştirilmesi oluşturur. Bunun için, sosyo-ekonomik

Page 18: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

Türkiye’de Tarım Politikalarının Demokratikleşmesi ve Alternatif Tarım Politikaları OluşturulmasıSürecinde Baskı Grupları Olarak Üretici Örgütleri

hayatın örgütlü kesimlerinin ve siyasi iktidarın, bu politikaların üretileceği bir yönetişim platformu yaratıp ulusal iradeyi harekete geçirmesi gerekir.

Türkiye’de üretici örgütlerinin güçlenmesi, çiftçilerin büyük aracı ve tefecilerle rekabet edebilmesi, dış ticarette ve sanayide etkili olabilmesi ve hatta Avrupa Birliğiülkelerindeki çiftçi kooperatifleri ve üretici örgütleri ile bütünleşebilmesi için bunlarındemokratik ve özerk üst örgütlerinin en kısa zamanda oluşturulması önem arz etmektedir. Aynı zamanda örgütlerin, tarım politikalarının ve desteklerin belirlenmesi karar sürecinde yer almaları, demokratik çoğulcu katılımın gerçekleştirilmesinde kritik öneme sahiptir.

Türk tarım sektöründeki örgütlerin mevcut durumlarıyla Türkiye'nin AB müzakerelerinde etkin bir katkı yapabileceklerini söylemek zordur. Gerek kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, odalar, borsalar, gerekse vakıf ve derneklerin müzakere öncesinde ve müzakereler sonrasında ortak amaçlar çerçevesinde hareket etmelerini sağlayacak bağlantılar, kurumsallaşmış ittifaklar yeterli düzeyde görülmemektedir. Bu koordinasyon eksikliği ve amaç birliğinin olmaması, müzakere sürecinde Türk tarımsektöründe alınması gerekli önemli reform kararlarının uygulanmasında zafiyetlere yol açabilecektir.

Üyelik halinde Türk tarımının OTP’ye uyumu tarımın örgütlenme yapısını önemli ölçüde değiştirebilecektir. Çiftçi örgütleri, AB çiftçi örgütleri bünyesinde yer alacak, örgütlerin bütünleşmeleri sağlanacak, böylece baskı grubu oluşturabilecek daha gelişmişve etkin bir tarımsal örgütlenme ile lobi faaliyetleri söz konusu olabilecektir. Gelişmiş ve gelişmekte olan örgütlü toplumlarda baskı grupları olarak örgütler, gerekirse resmi otoritenin politikalarını yeniden oluşturacak, değiştirecek ya da sınırlayacak gücü temsil etmektedir. Politika oluşturma sürecinde devletin kaynak ve yetkilerini çiftçi örgütleri ile birlikte kullanımı demokratikleşmenin temel ilkesidir. Çiftçi örgütlerinin katılımı yalnızca mevcut tarım politikası uygulamalarını etkilemeyi değil, politika oluşturma sürecinin her evresinde, politikaların içeriklerinin biçimlenmesinde, uygulama ve denetlenmesinde yaygın ve yoğun katılımı da içermektedir. Çünkü demokrasi hem politik ve sivil özgürlüklerle kuvvetli bağlara sahiptir, hem de sosyal ve ekonomik gelişmeye katkı sağlamaktadır. Tarım politikaları belirlenirken üreticilerin de buna destek vermesi, tarım politikalarının daha demokratik olarak belirlenmesi ve demokratik bir şekilde yürütülmesi açısından önemlidir. Türkiye’de tarımsal örgütlerin baskı grubu olarak yeterince etkin olduklarını söylemek oldukça zordur. Türkiye’de tarımpolitikalarının demokratikleşmesi açısından, katılımcılığın artırılmasını ve tabana yaygınlaştırılmasını sağlamak için, tarım politikaları örgütlü tarıma dayandırılmalıdır. Aşağıdan yukarıya kurumsal bağları sağlayıp yerel kaygıları seslendiren baskı grubu niteliğine sahip bir örgütlenme yapısının oluşturulması ve bağımsız çıkar temsil yeteneğikazanması zorunluluk halini almıştır. Bağımsız, demokratik ve sosyal bir tarım politikasıiçin baskı grubu olarak üretici örgütlerinin önündeki mevzuat engelleri kaldırılmalıdır. KAYNAKÇA ABAY Canan, OLHAN Emine, UYSAL Yasar, YAVUZ Fahri, TÜRKEKUL Berna. (2005);

“Türkiye’de Tarım Politikalarında Değişim”, VI. Teknik Kongre, 3–7 Ocak 2005,TMMOB Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası, Ankara, 2005

AKTAN, C.Can. (2003); "Görünmez Ayak ve Milletlerin İsrafı: Rant Kollama", içinde. C.C.Aktan, (ed.) Yasal Soygun ve Rant Kollama, Zaman Kitap, İstanbul.

AKTAN, C.Can, AY Hakan, ÇOBAN Hilmi. ( 2007). Siyasal Karar Alma Sürecinde Çıkar Grupları. Erişim Tarihi: 9.10.2007. www.canaktan.org/politika/cikar-grup/cikar-grup.pdf -

ARABACI, Ahmet (2004); “Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasında Tarım Lobisi”. Civilacademy, Vol. 2, No. 2, Oct. 2004, pp. 1-12

ARABACI, Ahmet (2005); “Avrupa Birliği’ne Üyelik Müzakereleri Sürecinde TarımSektöründeki Sivil Toplum Kuruluşlarının Önemi”. II. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi, Ekim 2005, Çanakkale. s. 209-214.

Page 19: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

2. Ulusal İktisat Kongresi / 20-22 Şubat 2008 / DEÜ İİBF İktisat Bölümü / İzmir -Türkiye

ARI, F. Aylan. (2007); “Türkiye’de Tarımın Ekonomideki Yeri Ve Güncel Sorunları”. Erişim Tarihi:12.10.2007; http://www.calismatoplum.org/sayi9/aylan_ari.pdf

BAYHAN, Vehbi (2002); “Demokrasi ve Sivil Toplum Örgütlerinin Engelleri: Patronaj ve Nepotizm”. Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Mayıs 2002, Cilt: 26, No: s.1-13. Sivas.

BİLEN, Gülhan (2005);”Türkiye'nin Müzakere Sürecine Analitik Bakış”. Finans DünyasıDergisi, sayı 188 (Ağustos 2005), s. 54–57.

BULUTOĞLU, Kenan (1981); Kamu Ekonomisine Giriş, Filiz Kitabevi, İstanbul. ÇIKIN, A.(1992); “Tarım Kesiminde Kooperatif Örgütlenme ve Tarımsal Kooperatifçilik

Politikası". 2000'li Yıllara Doğru Türkiye Tarımı- Tarım Haftası'92 Sempozyumu, TMMOB-ZMO, 7–10 Ocak 1992, Ankara.

ÇIKIN, Ayhan, KIZIDAĞ, Nermin (1999); “Avrupa Birliği ve Türkiye’de Tarımsal Kooperatifçilik Hareketleri”. Türkiye Milli Kooperatifler Birliği, Ümit YayıncılıkMatbaacılık. Ankara, 335 s.

DOĞAN, Adem (2005); “Demokrasi ve Ekonomik Gelişme”. Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 25, Temmuz – Aralık2005.Kayseri

DPT (2000); Tarımsal Politikalar ve Yapısal Düzenlemeler Özel İhtisas Komisyonu Raporu. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı. DPT: 2516 . ÖİK: 534. Ankara.

DPT (2000); Tarımsal Politikalar ve Yapısal Düzenlemeler Özel İhtisas Komisyonu Raporu. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı. DPT: 2516 . ÖİK: 534. Ankara.ss.61

DPT (2004); Tarım Stratejisi (2006-2010). Devlet Planlama Teşkilatı. Erişim Tarihi; 17.12.2007. http://mevzuat.dpt.gov.tr/ypk/2004/92.pdf

EKİCİ, M.S, DEMİR, M. (2000); "Rant Kollama Sürecinde Baskı Grupları", Maliye Araştırma Merkezi Yayını, Prof. Dr. Adnan Tezel'e Armağan, İstanbul.

ERAKTAN, Gülcan (2003); “AB - Türkiye Üretici Örgütlülüğü ve Değişim”. Ziraat Mühendisleri Odası, Tarım Haftası' 2003 Etkinliği, AB Genişleme Sürecinde Türkiye Semineri - Tarımsal ve Kırsal Politikalar, 8-9 Ocak 2003, Ankara.

GRANT, W. (1997); The Common Agricultural Policy, Newyork, St. Martin Pres. GÜLÇUBUK Bülent, ŞENGÜL Haydar, ALUFTEKİN Nilay, KIZILASLAN Nuray, KILIÇ

Mehmet. (2005); “Tarımda İstihdam Sosyal Güvenlik Uygulamaları Ve Kırsal Yoksulluk”. Erişim Tarihi: 15.09.2007;http://www.zmo.org.tr/etkinlikler/6tk05/ 059bulentgulcubuk.pdf

HENNİS, M. (2001); Europeanization and Globalization: The Missing Link. Journal of Common Market Studies, 39 (5), Aralık, 2001. ss. 834-835.

İKV (2005); Avrupa Birliği İle Katılım Müzakereleri Rehberi. İktisadi Kalkınma VakfıYayınları No:184,İstanbul. ss. 463.

ISIKLI Emin, ABAY Canan. (1992); “Destekleme Uygulamalarının Tarımsal Yapıya Etkisi”, Tarım Haftası 93 Sempozyumu, Tarımsal Destekleme Politikaları, Sorunlar, Çözümler, TMMOB Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Yayınları, Yayın No:20, Ankara, 1992

İNAN, İ.Hakkı (1998); Tarımsal Kooperatifçilik Ekonomisi. Tekirdağ Ziraat Fakültesi Ders Notu. Tekirdağ.

İNAN, İ.Hakkı (2004); Türkiye’de Tarımsal Kooperatifçilik ve AB Modeli. İstanbul Ticaret Odası. Yayın no 2004-40. İstanbul. ss.244

İNAN, İ. Hakkı., GÜLÇUBUK, Bülent., ERTUĞRUL, Cemil., KANTÜRER, Erdoğan., BARAN, E. Argun., DİLMEN, Özcan. (2000); “Türkiye’de Tarımda Kırsal Kesim Örgütlenmesi”. Türkiye Ziraat Mühendisliği 5.Teknik Kongresi, TMMOB-ZMO,17–21 Ocak 2000,Ankara. Erişim Tarihi: 19.12.2007; http://www.zmo.org.tr/etkinlikler/5tk02/ 06.pdf

KAPANİ, Münci. (1989); Politika Bilimine Giriş, Bilgi Yayınevi, 6. Basım, İstanbul. KOÇTÜRK, O. Murat ve CEBECİ, A.Nuray (2003). Türkiye’de Tütün Üretiminde Sözleşmeli

Tarım “Manisa Örneği” . Türk-Koop Ekin Dergisi, Yıl:7, Sayı: 26 Ekim- Aralık 2003. s.33-38.

Page 20: TÜRK YE’DE TARIM POL T KALARININ DEMOKRAT KLE MES …bulundu%u durum, Avrupa Birli%i süreci, politik ve ekonomik yap lanmalar, Dünya Ticaret Örgütü, Küreselle˜me nedeniyle

Türkiye’de Tarım Politikalarının Demokratikleşmesi ve Alternatif Tarım Politikaları OluşturulmasıSürecinde Baskı Grupları Olarak Üretici Örgütleri

KÖROĞLU, Semiha (2003); Avrupa Birliğinde Ve Türkiye’de Tarımsal Örgütlenme, T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığı, AT Uzmanlık Tezi, Ankara.s.170.

MB, (2006); AB Ortak Tarım Politikası ve Doha Round Ticaret Görüşmeleri, Rapor No: 18, T.C Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, 4 Ocak 2006. Ankara. ss.13. Erişim tarihi 13.12.2007:http://portal1.sgb.gov.tr/calismalar/diger_ raporlar/sayi_18.pdf

ÖNER, Ayla (1992); Avrupa Topluluğunda Çiftçi Organizasyonları ve Bu OrganizasyonlarınKarar Mekanizması Üzerindeki Etkileri, T.C. Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü Uzmanlık Tezi, Ankara, Temmuz 1992.

ÖZKAYA, Tayfun, OYAN Oğuz, ISIN Ferruh, UZMAY Ayşe. (2001); Türkiye’de Tarımsal Destekleme Politikaları Dünü – Bugünü – Geleceği, Türkiye Ziraat Odalar BirliğiYayını, Ankara, 2001

PETERSON, J. ve BOMBERG, E. (1999); Decision- Making in the European Union.Macmillian Pres. s.120.

RG (2006); 5488 sayılı Tarım Kanunu. 25.04.2006 tarih ve 26149 sayılı Resmi Gazete.RG (2004); 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu. 06.07.2004 tarih ve 25514

sayılı Resmi Gazete. SAKAL, Mustafa. (2007); “Siyasal Karar Alma Sürecinde Yeralan Aktörler Ve Rolleri”.

ErişimTarihi: 08.11.2007: www.canaktan.org/ekonomi/anayasal_iktisat/diger_ yazilar /sakal-siyasal-karar-alma.pdf.

TAHSİN, Emine. (2001); “Tarım reformu ve Uluslararası Antlaşmalar”, İktisat Dergisi,(Nisan 2001), sayı, 412, s. 75.

TKB (2003); Ülkemizdeki Tüm Kooperatifleri Kapsayan Tek Bir Kooperatifler YasasınınHazırlanması Hususunda Bakanlık Görüşü (Yayımlanmamış Rapor), Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü, Ankara.

TKB (2004a). Tarımsal Örgütler ve Örgütlenme. X.Komisyon, II. Tarım Şurası Sonuç Raporu.T.C Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 29 Kasım- 1 Aralık 2004. Ankara. s.519-541.

TKB (2004b); Tarımsal Girdi ve Desteklemeler. VII. Komisyon, ll. Tarım Şurası Sonuç Raporu.T.C Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 29 Kasım- 1 Aralık 2004. Ankara. s.367-425.

VAROL, Sinan. (2003); “Dünden Bugüne Ortak Tarım Politikası ve AB Tarımının Yönetim Yapısı”. AB Genişleme Sürecinde Türkiye, "Tarımsal ve Kırsal Politikalar"TMMOB, Ziraat Mühendisleri Odası, Etkinlikler, 8-9 Ocak 2003, Ankara

World Bank (1992); Governance and Development, Washington D.C.: World Bank. YALÇINKAYA Neslihan, YALÇINKAYA M. Hakan, ÇILBANT Coşkun. (2006); “Avrupa

Birliği’ne Yönelik Düzenlemeler Çerçevesinde Türk Tarım Politikaları ve Sektörün Geleceği Üzerine Etkisi”. Yönetim ve Ekonomi. Cilt:13 Sayı:2 Celal Bayar Üniversitesi İ.İ.B.F. MANİSA. s.97-118.

YAVUZ, Fahri (2001); Tarım Politikası ll. Genel Politikalar ve Uluslar arası TarımTicareti. Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ders Yayınları No: 186. Erzurum. ss. 266.

YAVUZ, Orhan (1996); Gelişmekte Olan Ülkelerde Kooperatifçiliğin Toplum Kalkınmasında ve Demokratikleşmedeki Yeri, Türk Kooperatifçilik Kurumu, Karınca Kooperatif Postası, sayı. 712, Nisan 1996, s.21-23, Ankara.

YILMAZ, Hasan. (2003); Türk Tarımında Gübre: İzlenen Politikalar ve Gübre Sübvansiyonunun Ekonomik Analizi, Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü. TarımEkonomisi Ana Bilim Dalı. Basılmamış Doktora Tezi. Adana. ss.232.

YILMAZ Hasan, DEMİRCAN Vecdi, DERNEK Zeynep (2006); “Avrupa Birliği TarımMüzakerelerinde Üye Ülke Deneyimleri ve Türkiye Açısından Değerlendirilmesi”. Türkiye VII. Tarım Ekonomisi Kongresi,13–15 Eylül 2006, Antalya.