TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim...

28
TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! “Kendimiz İçin Siyaset Yapmak” Yaşar Seyman’la Söyleşi: “Çalışan Kadınların Sözcüsü Oldum” “Haydi Yerel Yönetimlere” EĞİTEREK DEĞİŞTİRECEĞİZ OCAK 2004 SAYI: 7

Transcript of TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim...

Page 1: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak!

“Kendimiz İçin Siyaset Yapmak”

Yaşar Seyman’la Söyleşi:“Çalışan Kadınların Sözcüsü Oldum”

“Haydi Yerel Yönetimlere”

EĞİTEREK DEĞİŞTİRECEĞİZ

OCAK 2004 SAYI: 7

Page 2: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

İstanbul’un kara teslim olduğuo meşhur günde bitirme aşama-sındaydık dergimizi... Biz de

doğanın akıl almaz gücü karşısındaellerimizi havaya kaldırdık.

Ve zorunlu tecrit dönemi... Tabii ki bitti. Geldik işimizin başına.

Sevgili kadınlar, bu sayıyla bir yılı arkada bıraktık. Petrol- İş Kadındergisi, çocuğumuz, Ocak’ta bir ya-şına bastı. Yeni yaşa yeni yüzle baş-layalım, dedik. Kadın dergisine ilgiduyan erkek-kadın Petrol-İş üyesiarkadaşlarımızın da önerileri üzeri-ne, bazı değişikliklere gittik. Umarızbeğenirsiniz. İyi olmanın, zamanınve emeğin bir fonksiyonu olduğunubiliyoruz.

Emek ve kadın dünyasındakideğişimlere katkıları bulunan pek çok kadın, sağ olsun bizi yazıları veönerileriyle destekliyor.

Gündem konumuz sendikamızında gündemi olan TÜPRAŞ ihalesi,ihale sürecini ve sendikamızın mü-cadele çizgisini ilk sayfalarımızda

bulabilirsiniz.Kadınların çabaları sonucunda

Türk Ceza Kanunu’ndaki değişik-likler yeniden gözden geçiriliyor.Meclis Alt Komisyonu’nda lehimizekararlar çıktı. Artık namus cinayetiadı altında kadınların canına kıyanlar yakasını kolay sıyıramayacaklar.

Özelleştirme harekatının bir par-çası olan Kamu Yönetimi ReformKanunu Tasarısı’nın kadınlar açısın-dan da değerlendirilmesi gerekiyor-du. Biz ne yapalım, ne edelim diye düşünürken, Ankara Kadın Dayanış-ma Vakfı’ndan Nazik Işık arkada-şımız imdadımıza yetişti. Meseleyi Petrol-İş Kadın dergisi için yazdı.

Bu sayımızda “Ben Petrol-İş Kadın dergisi için bir şeyler yapmak istiyorum” deyip kapımızı çalanve gönüllü katkılarıyla dergimizizenginleştiren Aysun Selçuk’un iki haberi de yer alıyor. Yerel seçimlerin yaklaşması nedeniyle KADER’i zi-yaret etmiş Aysun... Gelecek sayı için de sürprizleri var.

Ankara Şubesi’nden arkadaşlarlakonuşmaya iki kişi gittik bu kez. Selgin ve Necla olarak... Faydalı, keyifl i bir sohbet oldu... Umarım beğenirsiniz.

Bu sayımızda kadınların sendika-larda neler yapabileceğini gösteren önemli bir konuğumuz var; Yaşar Seyman. Yaşar Hanım samimiyeti,sıcaklığı ve övgüleriyle bize moral verdi.

Sevgili kadınlar, dergimiz ‘tay tay’ dönemini geçti... Sağlam adım-larla yürüyor artık. Ama hala bir ek-siğimiz var: Sizin katkılarınız. Bizeyazın, fi krinizi söyleyin, “olmamış”deyin, “şöyle olsun” deyin, “böyleolsaydı daha iyi olurdu”, “bunu da ben yazdım” deyin... Aliağa’danİzmit’ten, Batman’dan, Gebze’den, Bursa’dan yazın sevgili kadınlar. Oralarda neler olduğunu yazın... Bir kez daha söylüyoruz, bu dergi bizimçocuğumuz, ne kadar sahip çıkarsak o kadar gelişip büyür. Yeni bir sayıda buluşmak umuduyla hoşça kalın...

P e t r o l - Ý þ K a d ý n D e r g i s i

Türkiye Petrol Kimya Lastik Ýþçileri Sendikasý adýna; Sahibi: Genel Baþkan Mustafa ÖztaþkýnYazý Ýþleri Müdürü: Genel Sekreter Mustafa Çavdar Genel Yayýn Müdürü: Genel Örgütlenme ve Eðitim Sekreteri Ýsmet Yiðit

Koordinatör: Erhan Kaplan Editör: Necla Akgökçe Tasarým ve Uygulama: Selgin ZýrhlýÝdare Yeri: Altunizade Mah. Kuþbakýþý Sokaðý No: 25 Altunizade 81180 Üsküdar/ÝSTANBUL

Tel: (0216) 474 98 70 Faks: (0216) 474 98 67 Baský: Fesan Ofset Ltd. Þti.web: www.petrolis.org.tr e-posta: [email protected]

Bu dergi sendikamýz Basýn Yayýn Servisi tarafýndan hazýrlanmýþtýr. (Petrol-Ýþ Dergisi’nin özel ekidir.)

TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (3)

TCK’ya Yeni Çehre (4)

Kendimiz İçin Siyaset YapmakS. Nazik Işık (5)

GüncelHaydi Yerel Yönetimlere (8)

“Çalışan Kadınların Sözcüsü Oldum”Yaşar Seyman’la Söyleşi (10)

Tarihten Kadýn SesleriHazýrlayan: Yard. Doç. Dr. Serpil Çakýr (12)

Petrol-İş Ankara Şubesi’nden Kadınlar:“Eğiterek Değiştireceğiz” (13)

Saðlýk:Şu Hain Kolesterol (16)

Jinekoloðunuz Diyor kiHazýrlayan: Dr. Selma Dönmez (18)

HaklarýmýzHazýrlayan: Petrol-Ýþ Sendikasý HukukMüþaviri Av. Serap Özdemir (19)

y þþ

Mutfak (20)

Başarı Öyküsü“Hiçbir Şey İçin Geç Kaldığımı Düşünmem”

ş y(22)”

Güzellik (23)

Ruh Hali: Onsuz Yapabilirsiniz (24)

Derdini Söylemeyen (25)

Yeþil Köþe (26)

Güldeste (27)

MERHABA,

Page 3: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak!18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha eklendi. Sendikamız Petrol-İş, halkın malını onların

ellerine bırakmamak için uğraşlarını sürdürüyor.

TÜPRAŞ, Alman-Rus ortakların bulun-duğu Tataristan Petrol Şirketi Tafnet’in ticari kuruluşu olan Efremov Kautschuk GMBH ile onunla son anda ortaklığagiren Zorlu grubuna verildi. TÜPRAŞ, 1 milyar 302 milyon dolar karşılığındagitti. Bu rakam TÜPRAŞ’ın 2.5 yıllık karı ile eşdeğer. Sendikamız Petrol-İş haklı olarak bu ihaleyi bir peşkeş modeli olarak görüyor. Evet, bu bir peşkeş modelidir. Çünkü Türkiye’ninen büyük sanayi kuruluşlarından olan TÜPRAŞ’ın kuruluş değeri 7 milyar, piyasa değeri 2.3 milyar dolar civarın-dadır. Hazineye 9 katrilyonun üzerinde kaynak aktaran şirkette, bugün 4 bin 716 kişi çalışıyor. Bir de TÜPRAŞ’ın her yıl bu memleke-te kattığı değerlere bakalım;TÜPRAŞ 2003 yılında 13.3 milyar do-

larlık ciro yaptı. 400 milyon dolar brüt, 300 milyon dolar net karı var. Geçen yıldevlete ödediği vergi miktarı 7.2 milyar dolar. Bu kadar karlı bir kuruluşun, yerli ya da yabancı özel sermayeye aktarılmasının nedeni, kamu yararı ola-maz elbette. İhaleden ağzı kulaklarında çıkan ortaklardan, TÜPRAŞ özelleştir-mesinin kimin çıkarına olduğunu peka-la anlıyoruz.Geçtiğimiz günlerde özelleştirme çı-ğırtkanlığı yapan gazetelerden birinde şöyle bir ifade vardı: “Kasasında 1 kat-rilyona yakın kaynak bulunduran ve na-kit yaratma gücü yüksek olan TÜPRAŞ, bütün bankaların müşteri yapmak için peşinden koştuğu bir şirket. Bütün ban-kalar TÜPRAŞ’ın müşterisi olmasını is-ter.” Evet, bankaları, küresel şirketleri, dolarları ve rüşvetleriyle geliyorlar.

TÜPRAŞ’ı 2.5 yıllık karı karşılığında satmak, emeği ile çalışıp kazanan, üre-ten ve toplumun tüm katmanlarına katkısağlayan insanlara ihanettir. Sendikamız Petrol-İş, TÜPRAŞ’ın sa-tılmasına karşı fabrikada, Ankara’da, sokakta, büyük bir mücadele yürütü-yor. İhalenin yapıldığı 13 Ocak günü, Türkiye’de bulunan 6 rafi neride çalışan arkadaşlarımız özelleştirmeyi protesto amacıyla işi bıraktılar. Ayrıca ÖİB bina-sı önünde toplanan arkadaşlarımız, bu talanı protesto ederek “TÜPRAŞ bizim-dir bizim kalacak” diye haykırdılar.

Akademisyenlerden destek Yangından mal kaçırırcasına gerçekleş-tirilen TÜPRAŞ ihalesi aykırılıklarladolu. TÜPRAŞ konusunda çok yönlü mücadele yürüten sendikamız kamuo-

3

Page 4: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

4

yu karşısında bu aykırılıkların da altınıçiziyor. Sendika Başkanımız Mustafa Öztaşkın yaptığı açıklamada Zorlu grubunun ihalenin sonuçlanacağı gün Ortak Girişim Grubuna dahil olmasının,Özelleştirme Yasası ve İhale Şartname-si’ne aykırı olduğunun altını çizdi. Baş-kan daha sonra ihalenin sonuçlandırılışşekli ile ilgili ÖİB yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunması dahil her türlü yolun deneneceğini söyleyerek, kamuoyu ve üniversitelerden haklı davamıza destek vermelerini istedi.

Bu talebe cevap İstanbul Üniversitesiİktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisive Endüstri İlişkileri Bölümü öğretimüyelerinden geldi. Başta Bölüm Baş-kanı Prof. Dr. Gülten Kutal ve ÇalışmaEkonomisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nur Serter olmak üzere pek çok öğretim üyesi ortak açıklama yaparak TÜPRAŞ’ın satılmasına karşı çıkılma-sını istediler. Öğretim üyeleri yaptıklarıaçıklamada şöyle dediler: “Bilimselçalışmalarını bu alanda sürdüren İs-tanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisive Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretimelemanları olarak soruyoruz; 17 yıldır sürdürülen özelleştirme faaliyeti sonu-cunda ortalama yüzde 50-60 oranındaistihdam kaybı, yüzde 70-90 oranındaise sendikasızlaştırma söz konusudur. İşsiz kalan çalışanların 15.828’inintazminatı devlete yüklenmiştir. TÜP-RAŞ’ta halen 4716 yetişmiş personelçalışmasına rağmen Türkiye’nin 10milyon tonluk rafi neri ihtiyacını karşı-layacak en az 1000 kişilik ek istihdamyaratacak kapasitesi bulunmaktadır.Bugün kuruluş değeri 7 milyar dolarınüstünde ve yalnızca sigorta bedeli 4.4 milyar dolar olan bu dev kuruluş hangi

ekonomik gerekçelerle satılmak isten-mektedir?”

Zorlu mücadeleSendikamız kararlı, TÜPRAŞ ihalecile-ri Petrol-İş işçisiyle mücadele edecek-lerini ve bu mücadelenin zorlu olaca-ğını bilsinler. Bugüne kadar söylenensözleri anlamamakta direnenlere biz de arkadaşlarımız gibi hep bir ağızdan“Bu şarkı burada bitmez Tayyip Bey” diyoruz.

Kimdir Efremov GMBH?

Rüşvetçi fi rma TÜPRAŞ’ın satıldığı Efremov GMBH, Tataristan devlet petrol şirketi Tafneft’in ticari işlerini yürütüyor. Arkasında Alman-Rus fi rmalarının bulunduğu Tafneft’in bir ortağı da İtalyan Tamoil. Tamoil’in bu bölgedeki işlerini yürüten kişi ise 1995 yılında Türkiye’de Özer Çiller’e rüşvet vermekle suçlanan Lübnan asıllı ABD’li Roger Tamraz. İşte böylesine rüşvetçi bir şirket olan Efremov, GMBH fi rması artık Türkiye’nin en büyük, en can alıcı kuruluşunun sahibi oluyor.

Kadın örgütleri aylardır KKTürk Ceza Kanunu KK(TCK) Tasarısı’ndaki KKkadınlar aleyhine yapılan değişik-liklere karşı, mücadele yürütüyor. Bu mücadeleler sonuç vermişebenziyor. Adalet Alt Komisyo-nu’nda bazı maddeler kadınlar le-hine değiştirildi. Bunların başında31. madde yer alıyor. Bu maddede“Haksız bir tahrikin meydana ge-tirdiği hiddet ve şiddetli eyleminetkisi altında suç işleyen kimseyeağırlaştırılmış müebbet hapiscezası yerine oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir” deniyordu.İşin peşini bırakmamak Madde, namus cinayetlerini tahrik kapsamında ele aldığı için, namus cinayetleri yasalar aracılığıyla da destekleniyordu neredeyse; işte

bu madde değiştirildi. Değişti-rilme nedeni olarak da “kadın örgütlerinin talebi” gösterildi. Bu, biz kadınlar açısından sevindiricive umut verici bir gelişme, “hak verilmez alınır” sözünün kadınmücadelesi alanındaki somutlan-mış biçimi.Alt komisyonda değiştirilen

maddelerden biri de 4. maddeydi.Avrupa Konseyi’nin de dikkatiniçeken bu maddede “Kadın: Budeyim kızları da kapsar” diye yazı-yordu. Bu şekilde kanun karşısın-da kadınlar kategorilere ayrılıyor,hak ihlallerinde buna göre işlem yapılıyordu.Ayrıca çocuk ve küçüklere yönelik

tecavüzde ”rıza” ile gerçekleşmesihalinde ceza indirimini öngören düzenleme, tasarıdan çıkarıldı.Alt komisyonda cinsel suçlarlailgili maddeler hala görüşülüyor.Bu maddeler içinde en önem-lilerden biri de “tecavüzcüyleevlendirilme” meselesiydi. Buda sonuçlandırıldı. Kadınlar artık tecavüzcülerle evlendirilmeyecek.Evlilik içi tecavüz de mağdurun şikayetine bağlı olarak suç kabul edildi. Tek tek kadınlar, kadın ör-gütleri, hukukçu kadınlar işin peşi-ni bırakmaya niyetli değiller. ZiraMeclis Adalet Alt Komisyonu’ndakabul edilen değişiklikler, MeclisKomisyonu’nda ya da Meclis’tekabul edilmeyebilir. Biz kadınlar olarak umutluyuz. Uğraşlarımızınsonuç vermesi için gelin sesimizi hep birlikte yükseltelim.

Namus cinayetlerinde artık indirim yok...

Sıra diğer cinsiyetçi maddelerdeTürk Ceza Kanunu’nun hak ve özgürlükleri-mizi koruyacak şekilde değiştirilmesi için bir süredir uğraşıyoruz. Çabalarımız bu kez gali-

ba sonuç veriyor.

Page 5: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Yerel yönetimler yaşam çevremi-zin, yaşam kalitemizin iyileştiril-mesiyle görevli kamu birimleri.

Görev alanları nedeniyle, yerel yöne-timler insanların hayatını iyileştirmekteçok büyük bir öneme sahip. O halde biz kadınlara sunulan hizmetler de yerel yö-netimlerin görevlerindendir.

Kadınlar, ataerkillikle yakından iliş-kili olan “izin” ve “parasızlık” sorunları yüzünden genellikle kentler arasında vehatta kent içinde hareketli değiller. Kadın-ların hayatı, genellikle bir yerel yönetimbiriminin sınırları dışına pek çıkmaz, hat-ta birkaç mahalleden öteye pek geçmez.Hayatımızın geçtiği yerele ilgi gösterme-miz bu nedenle önemli, yararlı ve gerekli.Hele de kadınlar için ve kadınları dikkate alan politika yapma biçimlerinin taşıyıcısıolmak istiyorsak!

Yerel yönetimler reformu bizim için ne ifade ediyor?

1990’lardan bu yana kadınlar olarak yerel yönetimlerle çeşitli işbirliklerimizoldu. Bu işbirlikleri kapsamında kadındanışma merkezleri açanlarımız oldu, yada bizimle işbirliği yaptığı için danışmamerkezi açan belediyeler... Birkaç dasığınak deneyimimiz var. Yani, kadın ha-reketinin şiddetle mücadele eden parçasıolarak yerel yönetimlerden belediyelerleişbirliği alanında belirli bir deneyimbirikimine sahibiz. Bu deneyimi ilk kez 2003’te Kadın Dayanışma Vakfı’nın“sığınaklara giden yol” çalışmaları kapsa-mında gerçekleştirdiği “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Alanında Belediye-Kadın Kuruluşu İşbirliği: Deneyimler, Sorunlar, Çözümler” Atölyesi’nde elealdık, hep birlikte gözden geçirdik. Bu

atölyenin yayınlanmış olan kitabında dagörüleceği gibi, bu deneyimi politikalarave gelecekte daha iyi çalışmalar için ya-pılması gerekenlere bağladık. Bu atölye çalışmasında vurguladığımız gibi, yerelyönetimler reformu kanunu çalışmalarıbizim için dikkatle izlenmesi gereken bir özellik taşıyor.

Yerel yönetimlerden taleplerimiz,beklentilerimiz var. O halde, yerel yö-netimlerdeki olası gelişmeler de ilgialanımızdan çıkamaz. Hem taleplerimiz,hem de bugüne kadar geliştirdiğimizçalışmaların, örneğin Yerel Gündem 21 çalışmalarımızın, danışma merkezleri ve sığınmaevlerimizin yasal güvenceye sa-hip olmaları için bu çalışmalara doğrudan tarafız.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasa-rısı kadına yönelik şiddetle mücadeleyene getiriyor?

1. “Parçabaşı Reform”: Reformun bütününü henüz göremedik

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasa-rısı, aslında 10’dan fazla kanundan olu-şacak “kamu yönetimi reform kanunlarıseti”nin en önemli, en temel parçası. Bu 10’dan fazla kanun arasında Büyükşe-hir Belediyeleri Kanunu, Belediyeler Kanunu, İl Özel İdareleri Kanunu, BilgiEdinme Kanunu, Ombudsman Kanunu,Kamu Mali Yönetimi Kanunu, Kamu İhale ve Alım Kanunu gibi kanunlar var. Henüz, bunlardan sadece ikisi, geçtiğimizgünlerde açıklanan Kamu Yönetimi Te-mel Kanunu Tasarısı ile sessiz sedasızTBMM’ye gönderilmiş olan Kamu MaliYönetimi Kanunu Tasarısı ortada, mev-cut. Mahalli idarelerle ilgili bir çerçeve

Yerel Yönetimler Reformu’na farklı bir bakış ya da:

KENDİMİZ İÇİN SİYASET YAPMAKAnkara Kadın Dayanışma Vakfı’ndan Nazik Işık, kadına yönelik şiddetle mücadele açısından Kamu Yönetimi Temel Kanunu

Tasarısı’nı Petrol- İş Kadın için değerlendirdi.

S. Nazik Işık

5

Page 6: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

6

yasa tasarısı taslağı da yakın zamana ka-dar ayrı bir tasarı taslağı olarak ortadaydı; ama şimdi bu tasarı taslağındaki hükümler de Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarı-sı’na yedirilmiş. Özetle; yapılacak kamureformuna ilişkin kanunların tamamı, hat-ta bu kanunlar arasında neyin neden yer aldığına-alacağına ilişkin ilkesel çerçevebile henüz ortada yok. Tabii, biz de henüzbu bütünlüğü görmüş değiliz.

2. “İlgi, Takip, Dikkat, Etki: Sürece Katılmalıyız!

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasa-rısı ise, sanki bu bütünlük ortadaymış yada bu Tasarıyla ortaya konuyormuş gibi kaleme alınmış bir gerekçeyle kamuo-yuna sunuldu. Buna rağmen, gerekçeninbir yerinde (s.89’da), yerel ihtiyaçlarınyerel düzeyde karşılanması ilkesinden veKamu Yönetimi Temel Kanunu ile birlik-te il özel idaresi, büyükşehir belediyelerive belediyeler kanunlarının da “kapsamlı bir yenilenmenin temeli” olacak şekildeyenilenmesi gerektiğinden söz ediliyor. Bu bizim için neden önemli? Çünkü, biz Kadın Sığınakları Kurultayı olarak hep sığınak açma görevinin yerel yöne-timlere verilmesini talep ettik. Bunu da, yerel yönetimleri genellikle “belediyeler”olarak algılayarak talep ettik. Şu andaortada olan Tasarı’da Geçici madde 1’e dayanarak bu görevin belediyelere ve-rildiğini düşünebiliriz, ama açık hükümyok. (Geçici 1. madde başka şeylerin yanı sıra Sosyal Hizmetler Çocuk EsirgemeKurumu’nun (SHÇEK) yerel hizmet bi-rimlerini de sınırı dahilinde oldukları be-lediyelere devretmeyi öngörüyor.) Peki,bize bunu açıkça gösterecek, söyleyecek olan nedir? Biraz önce adlarını saydığım yerel yönetimlere ilişkin özel kanunlardır;özel kanunlarda sığınak açma görevinin belediyelere verildiğine açıkça hükme-dilmesidir. Özel kanunlarda bu hüküm var mı? Bilemiyoruz, çünkü özel kanun-lara dair tasarılar ve hatta taslaklar henüz ortada değil. O halde takipçi, ilgiliolmalı, Hükümet’in hazırlıklarında veTBMM’nin görüşmeleri sırasında etkiliolmaya çalışmalıyız.

3. Kanun, belediyeleri sığınak aç-makla açıkça görevlendirmeli!

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Ta-sarısı (m.3/B) yerel yönetimleri il özelidaresi, belediye ve köy olarak açıkçatanımlıyor. Kamu yönetiminin kuruluş ve işleyişinin temel ilkelerini sıralarken“Görev, yetki ve sorumluluklar hizmet-ten yararlananlara en yakın, en uygun

birime verilir” diyor. Bu aslında bizim ta-lebimizin de dayandığı ilkedir; biz de, ye-rel yönetimlerin sığınak açmasını isterkenbu ilkeyi güdüyoruz. Tasarıda, kamu hiz-metlerine ilişkin temel kararlarda kamukuruluşu niteliği taşıyan meslek odaları ile sivil toplum kuruluşlarının görüş ve önerilerinin alınması ilkesine de yer ve-rilmiş (5/f), bilgi edinme hakkına da (5/g).Bu ilkeler bizim için önemli olduğundan takdir ediyoruz.

Ancak, bizim için içeriği itibariyledeğilse de yol açacağı sonuçlar nedeniylekritik olan bir ilke mevcut: Tasarı yasa-laştığında, kamu kurum ve kuruluşlarınınkanunla kendilerine açıkça görev veril-

meyen ve kuruluşun amacıyla doğrudanilgili olmayan alanlarda işletme kurması,mal ve hizmet üretmesi, tahsiste bulun-ması yasaklanmış olacak. Bu aslında bu-gün de geçerli bir ilke ve 2828 sayılı, bir anlamda Sosyal Hizmetler Temel Kanunu olan kanunda, sığınak açma görevi açıkçaSHÇEK’e verilmiş bir görev. Belediyeler Kanunu’nda da kadın danışma merkezlerive sığınakları belediyelerin en azındangörev alanında saydırabilecek bir hükümmevcut, yani sorun yok sayılabilir. Fakat Tasarı yasalaştıktan sonra bu düzenleme-lerin ne olacağı belirsiz. Şimdiye kadar belediyeler de, biz kadın kuruluşları da Belediyeler Kanunu’nun bir maddesin-deki (15/48) ifadeyi yeterli saydık, kadındanışma merkezleri ve sığınakları buna dayandırdık; ancak şimdi bu yöntemin iş-leyemeyeceği bir yol açılıyor da olabilir.

Yani, kadın danışma merkezlerimizin ve sığınaklarımızın var olmasını istiyorsak,bunun kimin görevi olduğunun açıkçadüzenlenmesini talep etmemizin önemlive gerekli olduğunu fark etmeli, gereğinide yerine getirmeliyiz.

Örneğin, Kanun Tasarısı, merkeziidarenin yürüteceği görev ve hizmetleritanımlamış ve saymış, buna karşılık yerelgörev ve hizmetleri “bunlardan geriyekalan her ne varsa o” diyebileceğimizbir şekilde tanımlamıştır. Yerel yönetim-lerin birden çok türü olduğundan, şu andakonuşmakta olduğumuz Tasarı; “illerde yapılması gereken hizmetlerin kanunlar-da belirtilen istisnalar dışında valilik ve kaymakamlıklarca yapılacağı”nı belirti-yor. Bu hususa dikkat etmek zorundayız. Çünkü sığınak açmanın kanunda belirtil-memiş hizmetler arasında yer alması da çok mümkün. Aslında, Kamu YönetimiReformu’na ilişkin tüm çalışmalara kar-şı dikkatli ve uyanık olmak zorundayız.Bizim talebimiz, sığınak açmaya ilişkingörevin belediyelere verildiğine dair açık bir hükmün mahalli idareler yasasında yer almasıdır.

4. Muğlaklıktan bize hayır gelmez:“Uzmanlaşmış STK” ne demek?

Sığınaklarımız için önemli bir diğer madde 11. madde. Bu maddede, “daha et-kili ve verimli bir hizmet için, yetkili orga-nın kararı ile uygun görülen hizmetlerin,üniversitelere, noterlere, kamu kuruluşu sayılan meslek kuruluşlarına, hizmet bir-liklerine, özel sektöre ve UZMANLAŞMIŞ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA devredilebileceği” söylenmekte. Bu bir taraftan talebimize uygun bir ifade,çünkü biz, yerel yönetimlerin açacağısığınakların kadın kuruluşlarıyla yapı-lacak protokollerle ve gerekli destekler sağlanarak kadın kuruluşlarınca işletilipdenetlenmesini istiyoruz. Diğer taraftansorunlu, çünkü muğlak bir ifadeyle karşı

karşıyayız. “Uzmanlaşmış STK” nedemek? Bunun tanımı, ölçüsü ne?Bizim sığınak açma ve işletmekonusunda “uzmanlaşmış”(?) kaç kadın kuruluşumuz var? Kamu ilk kez bir işe kalkıştığında uzmanlaş-mış değilim diye o işi yapmaktanvaz mı geçiyor? Sivil toplum ku-ruluşları için uzmanlaşma şartı ne-den aranıyor? Uzmanlaşmış olma şartı nerede aranabilir? Örneğin kamunun denetiminde sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin de yer almasına ilişkin bir düzenlemedearanabilir.

Bizim talebimiz, sığınakaçmaya ilişkin görevinbelediyelere verildiğine dair açık bir hükmün

mahalli idareleryasasında yer almasıdır.

Page 7: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

5. Kritik alan: DenetimDenetim, Kamu Yönetimi Temel Ka-

nunu Tasarısı’nın bence yumuşak karnı.Tasarı, açık, saydam, hesap verme sorum-luluğunu yerine getirmeye muktedir bir kamu yönetimi sistemi oluşturmak açı-sından yetersiz. Bunun en açık göründüğü yer de denetime ilişkin düzenlemeler. Ancak, bu yazının içeriğinde bu konuya girmeyeceğim. Denetimle ilgili olarak burada ele alacağım iki soru var:

• Kamunun, örneğin belediyelerin bi-zim kuruluşlarımızla protokoller yaparak açacağı sığınakların kamu iç ve dış dene-timi açısından statüsü, konumu nedir?

• Bu Tasarı yasalaşırsa, bizim bağım-sız sığınaklarımızın denetiminde neler olacak?

Kanımca, tasarı, her iki konuda da açık, net değildir. Birinci sorunun cevabı,pekala protokollerle kadın kuruluşlarınadevredilmiş olan hizmetlerin yerine geti-rilmesi açısından kadın kuruluşlarının enazından bu hizmeti sunan biriminin kamu kuruluşu olarak, aynen diğer kamu kurum ve kuruluşları gibi dışarıdan Sayıştay, içeriden de yetkili yöneticiler tarafındangörevlendirilen iç denetmen tarafındandenetlenmesi olabilir. Bu durumda, bizimbağımsız sığınaklarımız gibi bu kuru-luşların da SHÇEK tarafından denetlen-mesini öngören, taslak aşamasından bu yana karşı çıktığımız meşhur SHÇEK Yönetmeliği’nin akıbeti ne olacak? Buda belirsizliklerden biri. Bu tabii ki biziayrıca kendi bağımsız sığınaklarımızınaçma izinleri ve denetimleri açısındanda yakından ilgilendiriyor. Zaten ikincisorumuz da buydu.

Tabii, belediyelerle protokol ile açtığı-mız sığınakların, birazdan söz edeceğimmahalli halk denetçilerinin görev alanınagirip girmediğini de ayrıca netleştirmek zorundayız.

6. “Ombudsman”: Biz bu yeni ku-rumun neresinde olmalıyız?

Tasarıda yer alan ve kadına yönelik şiddetle mücadele kuruluşları açısındanönemli olduğunu düşündüğüm yeni bir müessese: “Mahalli halk denetçisi”.

Tasarı’da merkezi idaredeki ombuds-man, yani halk denetçiliği sistemine iliş-kin hiçbir şey söylenmemiş, ama mahallihalk denetçiliği düzenlenmiş. Bu da aslın-da ilginç bir durum. Ama burada sadece dikkat çekmekle yetinelim.

Tasarı’nın 42. maddesi mahalli halk denetçisinin görevini “Kamu idaresinin vebunların birlik ve işletmelerinin gerçek ve tüzel kişilerle ilgili işlem ve eylemlerinin

hukuka uygunluğunu değerlendirmek ve aralarındaki anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olmak” biçiminde tanımlamak-kkta. Bu yeni denetim kurumunun;

• Biraz önce de söylediğim gibi, bizim kuruluşlarımız açısından, özellikle de kamunun görevini protokolle üstlendiği-miz durumlarda, yerel ombud sisteminin kurulmasının bizim üzerimizdeki, çalış-malarımız üzerindeki etkisi ve sonuçlarıne olacak? Bunu netleştirmeliyiz.

• Bundan da önemli olarak, bu yeni denetim müessesesinin örneğin karakol-lar, adli tıp, hastaneler gibi şiddet kurbanıkadınlar ve çocuklarla ilgili işlem yapan kamu kurum ve kuruluşları için nasılişletilmesi gerektiğine hazırlanmalı, bu işletilişte müdahil olmamızı sisteme dahil ettirmeliyiz. Örneğin, kuruluşlarımızıngerçek kişileri temsilen ombuda başvuruyapma hakkına sahip olması için şim-diden yöntem geliştirmeli, önermeli ve talepte bulunmalıyız.

Ayrıca, mahalli halk denetçiliği se-çimle gelinen bir görev olacak. Sözü uzatmamak için ayrıntılı açıklamayaca-ğım, her tür karar mekanizmasında ne kadar yer aldığımız bizim için çok önem-li, çok temel. O halde, kadınların mahallihalk denetçiliği görevine talip olması ve

seçilebilmesi için kadın hareketi olarak bir hazırlık yürütmeliyiz. Bu hazırlığıniki boyutu var: Görevin ne olduğunu du-yurmak, bu görevlere aday olmayı ve se-çilmeyi hedefl emek ve buna hazırlanmak;ikinci olarak da bu işe soyunan kadınlarıdestekleme kriterlerimizi ortaya koymak.Evet, söylediğimin anlamını biliyorum,artık sadece biyolojik cinsiyeti kadın ol-duğu için kadınları desteklemekten yanadeğilim.

7. Üç başbakan yardımcısından enaz biri kadın olmalı.

Tasarı, hükümette üç başbakan yar-dımcısı olmasını öngörmekte. Ancak,bu kişilerin cinsiyetlerine ilişkin hiçbir düzenleme öngörülmemiş. Bizim bir başbakan yardımcısının kadın olmasınadair bir talebimiz var. Hem bu talebimi-zin takipçisi olmak ve gereğinin yerinegetirilmesini sağlamak için, hem de cinsi-yetçilikle mücadelede bir “olumlu eylem(affi rmative action)” örneği olmak üzere,Tasarı’ya, “üç başbakan yardımcısınınaynı cinsiyetten olamayacağını” belirtenbir ibarenin eklenmesini talep ve teklif etmeliyiz.

Son söz olarak,Kamu Yönetimi Temel Kanunu

Tasarısı’yla birlikte artık biliyoruz ki,Yerel Yönetimler Reform Kanunu, kamu yönetimi reformunun bir parçası olarak artık gündemde. Biz de bakış açımızı bu genişlemeyi dikkate alan bir şekilde geniş tutmalıyız. Çünkü şimdi çok daha genişkapsamlı bir reforma yönelik gelişmeleriizlemek, bu gelişmelere taraf olmak göre-vi ile karşı karşıyayız.

Yasal düzenleme konusunda çekingen olmamıza hiç gerek yok. Kadın hareketi olarak son 10 yılda yasal düzenlemeler alanında önemli başarılar kaydettik. Ör-nekleri, TCK’nın 438. maddesi ve Me-deni Kanun’un 159. maddesinin kaldırıl-ması, yeni Medeni Kanun’un kabulünde önemli taleplerimizin tümünün karşılan-ması, 4320 sayılı Ailenin KorunmasınaDair Kanun’un çıkarılması... Bu geçmiş,geleceğimizin güvencesi, başarabileceği-mizin göstergesidir.

Şimdi, kadınların sorunlarını çöz-mek, ihtiyaçlarını karşılamak için siyaset yapmanın, karar mekanizmalarında yer almanın, bizim ölçümüz olduğunu gör-menin ve yaşatmanın zamanı. 2004, yerelseçimler yılı. 2004 baharında yapılacak olan yerel seçimlerde seçmen olarak oy kullanacağız, tabii aday da olabiliriz.Yani, şimdi kendimiz için siyaset yapma-nın zamanı da, zemini de uygun.

Tasarı, hükümette üç baş-bakan yardımcısı olmasını öngörüyor. Ancak, cinsiyet-lere ilişkin bir düzenleme yok. Biz bir başkan yar-

dımcısının kadın olmasını istiyoruz.

7

Page 8: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Güncel

Haydi Yerel YönetimlereYerel seçimler hızla yaklaşırken içindeki siyasetçiyi ortaya çıkarmak isteyen her kadına müjde! Bu zorlu yoldakimücadelenizde Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği

(KADER) size destek veriyor.

Aysun Selçuk

28 Mart yerel seçimlerine doğru Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği“KADER”i tanıtmak ve seçimlerle ilgilifaaliyetlerini öğrenmek amacıyla der-neğin genel başkan yardımcısı ÇiğdemAydın’la siyaset ve kadınlar üzerine bir söyleşi yaptık.

KADER’in kuruluş amacı nedir? KADER 1997 yılında kuruldu. Amacıseçimle ve atamayla gelinen her türlükarar alma mekanizmasında kadınlarınsayısını artırmak. Fakat destekleyeceği-miz kadın adayın tüzüğümüzde yer alankriterlere uygun olması gerekiyor.

KADER’in ülke genelinde örgütlen-mesi nasıl?Dernek olarak katılımcılığa son dereceönem veriyoruz. Türkiye de 15 şubemizve yedi girişim grubumuz var. Biz yay-

gın örgütlenmeden, çok kadın sorununadoğru bakış açısına sahip kadınların ger-çekten bir aktivist gibi çalışmalar yapa-bileceği yerleri ve illeri tercih ediyoruz.

Siyasete girmek isteyen bir kadın size başvurduğunda onu nasıl yönlendiri-yorsunuz? Çeşitli eğitimlerimiz ve kitapçıklarımızvar. Tüm kadın dernekleriyle de bağlantı içindeyiz. Öncelikle aday olmak isteyenkadına “sen kendi eksiğini nerelerdegörüyorsun, nasıl bir eğitim almak is-tersin?” diye soruyoruz. Bir bakıma obizi yönlendiriyor. Kadının istekleridoğrultusunda kendisini hazırlamayaçalışıyoruz.

KADER’e başvuracak kadın adaylar-da ne gibi özellikler arıyorsunuz? Eğer bir kadın T.C vatandaşı ise, okuma

yazma biliyorsa, 25 yaşını da doldurmuş-sa yeterli .

Kadın adaylar için sadece okuma yaz-ma bilmek yeterli olacak mı? Sizce bu yarışı kazanmak için daha üst nitelikle-re ihtiyaçları yok mu?Meclise baktığımızda kadınlar meclisegiren erkeklerden daha iyi durumdalar.Çoğunun mesleği, yabancı dili var. Siviltoplum örgütlerinde çalışmışlar.Bu yönden baktığımızda erkeklerden bir gömlek yukarıdalar. Ama bizim de ama-cımız kadın aleyhine olan bu şartlanmayıyıkmak, daha çok kadını siyasete çekebil-mek.

Adayların “kadın bakış açısı”na sahip olması gerektiğinden sözetmiştiniz. Kadını ikinci cins olarak gören si-yasetler var. Bunlara önem veriyor musunuz, yoksa yeter ki kadın olsun mu diyorsunuz?Evet, yeter ki kadın olsun. Çünkü kadınhareketi için geri diyebileceğimiz düşün-cedeki partiler KADER’in çalışmalarıiçin daha uygun zeminler. Böylece kadınıbilinçlendirme yanında erkeği de bilinç-lendirebiliriz diye düşünüyoruz. MeselaAB’ye girişte bir kriter bu. Ama bunubilmeyen parti yöneticileri var. O partiler-le de kadın sorununda bir bilinçlendirmeyürütüyoruz. Çünkü kadın sorunu ortak bir sorun. Kadın bugün şiddete uğruyorsa, okuma yazma oranı erkeklerden düşükse,sağlık problemi en çok kadını vuruyorsabu aynı zamanda bir kürt kadınının da,başı bağlı bir kadının da problemidir. Ka-dınları ayıracak kadar lükse sahip değiliz.Biz farklılıklardan ziyade kadın sorunuüzerinde ortaklaşmaya çalışıyoruz.

8

Page 9: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Kadın hareketi içinde hem siyasi işlevinizi, hem de çe-şitli siyasi düşünceye sahip her kadına kapılarınızın açık oluşunu düşünürsek tek misiniz? Evet, KADER bu anlamdaTürkiye’de tek. Dünyada daiki üç örneğine rastlayabi-lirsiniz, fakat bu dernekler taraf. Ancak sahip olduklarıgörüş doğrultusunda olankadınları destekliyorlar. Bizher partiye eşit mesafede ta-nımlıyoruz kendimizi.

Kadın aday, yönetimde yer aldıktan sonra ilkelerinize uymayan şekilde davranırsa... Bu konuda bir yaptırım var mı? Kadın aday size bir taahhütte bulunuyor mu?Açıkçası bunu yapmayı ilk önce düşün-dük, ama daha sonra tartışmalarımızdabunun çok da doğru olmayacağınakarar verdik. Biz insanın sözünün bağ-layıcılığına inanıyoruz. İlkelerimize ters bir davranışta yapabileceğimiz tek şey kınamak, açığa çıkarmak ve toplumsalyaptırımı harekete geçirmek.

KADER’in kadının temel haklarını ortadan kaldırmaya yönelik toplum-sal veya siyasal olaylarda da -örneğin namus cinayetlerinde- bir tavrı oluyor mu?Kesinlikle yüz kızartıcı, çağımızda karşıkarşıya gelmek dahi istemediğimiz -ka-dınları kazanımlarımızın çok gerisinegötürdüğüne inandığımız- bu gibi olay-larda tepkimizi koyuyor ve diğer kadın gruplarıyla ortak çalışabiliyoruz. 2500 üye adına konuşmak önemli bir şey. KADER’in işlerinden biri de yasalardakadının konumunu takip etmek. Kadınınstatüsünü yükseltici yasalara ihtiyacı-mız var. Bu yüzden TCK yasa tasarısı hazırlanırken veya yeni Medeni Kanun çalışmaları sırasında bizim de çalışma-larımız oldu.

Siyasete giren kadınlar erkekleşiyor ve erkek politikalarıyla mı siyaset yapıyorlar?Siyasete giren kadınların erkekleştiklerihakkında eleştiriler yapılıyor. GerçektenTürkiye ve Dünya tarihinde buna rast-lıyoruz. Biz bunun nedenini kadınların siyasette sayıca az olması olarak görüyo-ruz. Bizim var olma nedenimiz de bu.

Kadın siyasetçiler erkek siyasetçilerin içinde tutunamadıkları için mi onlar gibi davranmaya başlıyorlar?Evet, tam da bu. Siyaseti erkeklerden öğreniyorlar. Bu anlamda rol modeliolacak kadın siyasetçi yok, örnek yok. Siyaset biliminde kritik eşik denen bir ölçüt var. Bu ölçüt şöyle bir şey söylü-yor: Bir grubun içinde sesinizi duyurmak istiyorsanız en az yüzde 30 oranında olmanız lazım. Maalesef genel ve ulu-sal meclislerimizde kadınların sayısı buorana ulaşamadığından, kendi sesleriniduyuramıyorlar.

Siyasete girmek isteyen kadın aday için meclis mi, belediye mi, muhtarlık mı ulaşılması zor makamdır?Hepsi zor ama içlerinde en kolay olanı-nın muhtarlık olduğunu söyleyebilirim.Çünkü uzun zamandır kadın muhtarları-mız var. Alışılmış, tuhaf karşılanmayan bir statü. Çok başarılı kadın muhtarları-

mız var ve bizim gibi dernekler sayesinde faaliyetleri de ön planaçıkıyor. Diğer kadınlar için iyibirer rol modeli oluyorlar.

Derneğinizin erkek üyeleri var mı?Evet, çok faal erkek üyelerimiz var. Tek ölçütümüz, erkek aday desteklemiyoruz.

KADER, TV’deki “Mahallenin Muhtarları”adlı dizide de yer almıştı. Daha sonra bunun gibi çalışmalarınız oldu mu? Dizinin yazarı Kandemir Konduk üyemizdir. Bu dönemde de ”Ço-

cuklar Duymasın” dizisiyle sesimizi du-yurmaya çalıştık. Dominant Teyze Gö-nül’ün annesi önce muhtar, daha sonra belediye meclis üyesi adayı olmaya karar verdi. Her şekilde halka sesleniyoruz.

Önümüzdeki yerel seçimler için neler yapmayı planlıyorsunuz?Yerel seçimler için belediyelerin ücretsiztahsis ettiği panolara afi ş yapıştırdık. Bir Radyo CD’si hazırlatıyoruz. Bu konuda tiyatro sanatçılarımız destek verdi. Bun-ların ücretsiz yayınlanması için radyolar-dan da destek bekliyoruz. Bunu reklamolarak görüp ücret talep edebiliyorlar. Bunun yanında Ankara şubemiz yerel seçimler ve siyaset hakkında birbirinden aydınlatıcı broşürler hazırladı.

Zaman ayırdığınız ve verdiğiniz bil-giler için teşekkürler. Hazır seçimler yaklaşıyorken kadınlara bir mesajınız var mı?Kadınlarımızın siyasetten çekindiklerini,erkek işi olarak gördüklerini biliyorum. Bizimle görüşmeye eşleriyle gelen ve sözü hep onlara bırakan kadınlar var. Biz onları yalnız konuşmak için tekrar çağırıyoruz. Bunu kırmak için önce kendilerine inansınlar, sonra eksiklerinitamamlamak için bize gelsinler.Biz de KADER’in Ankara şubesinin se-çimler için hazırladığı broşürlerden alıntıyaparak siyasette yolunuz açık olsun diyoruz:“Kadınların bilgisini yerel siyasete taşı-yarak, siyasetin çehresini, yaşam çevre-mizi, yaşamlarımızı değiştirebiliriz!KADINLAR OLARAK,KADINLARLA BİRLİKTEVE KADINLAR İÇİN...”

Bunları biliyor musunuz?

Kadın belediye başkanlarının oranı Latin Amerika’da %8 iken,Türkiye’de bu oran sadece % 0.6.Sadece Londra belediyesindeki kadın temsilci oranı % 28 iken,Türkiye genelinde genel meclis üyesi kadın oranı % 1.4, belediye meclis üyesi % 1.6

9

Page 10: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Çalışan kadınların sözcüsü oldumHem sendikacı, hem siyasetçi, hem yazar, hem de kadın

Yaşar Seyman: “Yaşamım boyu iki ‘S’yi başka iki ‘S’ ile ta-nıştırdım, buluşturdum ve barıştırdım. Sendika ve siyaseti

sevgi ve sabırla sürdürdüm” diyor.

Yaşar Seyman kadınlarınçok az varlık gösterdiğisendikal alanda pek çok

ilki gerçekleştiren bir kadın. Onu BASİSEN’den tanıyoruz, aynı za-manda Türk-İş Genel Kurulu’nuntek kadın delegesi. Bir dönem CHP Genel Başkan Yardımcısıolarak görev yapan, kitap yazan,bu arada bir de çocuk büyütenYaşar Seyman’la yapılmış bir söyleşi Petrol-İş Kadın için çok uygun olur diye düşündük. Yoğun işleri arasında sağ olsun bize vakit ayırdı. Sendikacılıkta 20. yılınıgeçtiğimiz yıl kendi deyimiyle“tek başına” kutlayan Yaşar Ha-nım’a bırakıyoruz sözü...

Sendikacılığı nasıl seçtiniz?

Çalışma yaşamına İş Bankası’nda başla-dım. 1979 yılında işçilerin öneri ve oy-larıyla işçi temsilcisi seçildim. Sendikal dünyayla tanışmam ve yolculuğum işçitemsilciliği ile başladı. İşçi temsilcisi se-çildikten kısa bir süre sonra 12 Eylül 1980 darbesi oldu. Sendikal yaşam donduruldu.Bu arada DİSK kapatıldı ve bazı sendika-cılar tutuklandı.

82 Darbe anayasası ile çalışma yaşamıve sendikal yasalar yeniden düzenlendi. 12 Eylül sırasında işyeri sendikası olansendikamız TİBAŞ, 82 anayasası sonrası banka ve sigorta işkolunda örgütlenenBASİSEN (Banka-Sigorta İşçileri Sen-dikası) adıyla işkolu sendikası oldu. 1983 yılında ülke genelinde 10 şube açtı. Anka-ra ve İç Anadolu Şubesi kurucu sekreteri ve daha sonra iki dönem sekreter, 1987 yılında profesyonel sendikacı ve 1989 yı-lında şube başkanı seçildim. Aynı yıl 420 delege ile toplanan Türk-İş Genel Kuru-lu’nun tek kadın delegesi seçilmiştim.

Sendikal yolculuğumun 20. yılını geçenyıl bir başıma kutladım.

Yönetici kademelere yükselmiş bir ka-dın olarak, karar alma mekanizmala-rında bir kadın olmanın avantaj ve de-zavantajlarını değerlendirir misiniz?

Ülkemizde örgütlü yapılarda kadın olmak, yaşam boyu mücadele etmek demektir. 1991’de Kanada’nın Ottowakentinde ICFTU’nun 5. Dünya Kadın Kurultayı’na Türk-İş delegesi olarak ka-tılmıştım. Bir sendikacı kadın: “Yaşamım boyu beni grevler izledi “ demişti.

Sendikal uğraş erkek işi olarak algılanı-yor. Karar mekanizmalarında kadın ol-mak, sorunların çözümü adına hep avan-taj olmuştur. Nüfusun yarısını toplumsalmücadelenin dışında tutmak, kadınlarınbirikmiş potansiyellerini toplumsal üreti-me aktarmamak en büyük dezavantajdır.Bir başka gerçeğimiz de birey olmadanbireyselleşmek, özgüven eksikliği ve ina-nılmaz kıskançlık. Dünyada başka ülke

var mıdır? Üretkenlik, güzellik, güzelkonuşmak kişi için engel olsun.

En büyük dezavantaj, bizim kuşak sendikacıların çağdaş olmayan bir anayasa ile sendikacılık yapması ve o yıllarda ülkemizde çalışma barışınınsağlanmasında katkısı yadsınmayan sendikal dünyaya bakışın ne yazık ki; pek sıcak olmaması. Böylesi önyargılı bakışların olduğu bir dünyaya girmek ve kadın olarak bu yolculuğu sürdür-mek çok kolay değildi. Benim önemliavantajım öğrenim düzeyi yüksek bir işkolunda sendikacılık yapmamdı.Sendikal yaşamımda dönem arkadaş-larımın hemen hepsi genel başkan ol-dular ve sadece sendikacılıkla yetindi-ler. Oysa benim sendikacı seçildiğimyıl, kadın hareketi ülkemizde hızla

gelişti, örgütlendi ve her alanda temsilci-sini kendiliğinden buldu. Ben de çalışankadınların sözcüsü oldum. İstemim dışıgelişen bu durumu itmedim, kucakladım,hızla eksiklerimi gidermeye çalıştım.BASİSEN’deki tüm ilk ve teklerin sahibiolmanın onurunu taşıdım ve sendikamokullarımdan biri oldu. Türk-İş’te debirçok ilk ve teke imza attım, dünya ku-rultaylarında Türk-İş’i temsil ettim. Ne yazık ki, Türk-İş 21. yüzyılda erkek örgü-tü görünümünden kurtulamadı...

Sizin gibi, bu alanlarda bu kadar üst kademelere yükselmiş örnek yok, bu-nun sebepleri sizce nelerdir?

Teşekkürler. Bu izlenime sevindim.Bence, bunun birçok nedeni var. Sendi-kal dünyanın içe dönük katı kurallarıylayetinmedim. Sendikal uğraşı başka uz-manlık alanları ile besledim. Seçilmeninyeterli olmadığına inandığım için kalıcıolmaya özen gösterdim. Disiplinli çalış-mak, uzmanlaşmaya inanmak, ülke in-

10

Page 11: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

sanının değer yargılarını tanımak, dünya görüşün ve ilkelerin doğrultusunda söyle-yecek sözün olması...

Yaptığım her işi çok ciddiye alırım. Bir gazete ve dergide mi yazıyorum; ister-se çok az sayıda okura ulaşsın, yine deyazıma inanılmaz özen gösteririm. Çok iyi bildiğim konuda konuşmacı olarak çağrılsam bile, sınava giren öğrenci gibihazırlanmadan gitmem. Sendikacılığındünyadaki yol haritasını izlerim. İyi bir okurum. Bakmakla yetinmem, görmek isterim. Televizyon programlarında seçicidavranırım. Zaman hırsızı olmam, olanıda sevmem.

Kamusal alanda bir misyonu da olanbir kadın olarak, yoğun bir temponuz var. Bakımlı kalmayı nasıl başarıyor-sunuz?

Ben bir kadınım. Bunu hiç unutmam. Bence, kadın estetik ve güzellik çağrış-tırıyor. Temsilcisi olduğum kadınlara ve işçilere saygımdan bakımlı olmalıyım.Beni sendikada üzgün, yorgun, hasta gö-rebilirler, ama bakımsız asla. İktidar zaten erkeksi, bir de erkek gibi davranış sergi-lemek gerekmez. Kadın duyarlılığı, üret-kenliği ve kadın kimliğini korumak içininanılmaz mücadele ettim ve bu alandagüzel bir örnek olduğumu söyleyebilirim.1999-2000 yıllarında CHP genel başkan yardımcısı olarak tüm çalışmalarımda bu özenimi sürdürdüm. İnsanların beğenidolu bakışlarına ve övgülerine tanık ol-dum. Kadın kimliğinden ödün vermedentoplumsal uğraşı sürdürmek gerekir.

Siz aynı zamanda annesiniz, bir anne olarak, sendikacılık ile ev yaşamını bir arada nasıl yürütüyorsunuz?

Yirminci yüzyılda çalışan kadını şöyletanımlamıştım. Bu tanımım bilim dünya-sında da yankı buldu. Yirmi birinci yüz-yılda da geçerli tanımım: Çalışan kadıniki işverenli, ikili mesaili, dört vardiyalı(ev, eş, çocuk, iş) yorgun ve mutsuz. Bu koşulları güzelleştirmenin yolu evde veülkede demokrasi kültürünü geliştirmek.O zaman vardiya sayılarınız azalıyor. Oğ-lumla uğraşlarım birlikte büyüdü. Sendi-kacılığımın, siyasi çalışmalarımın, kadınhakları savunuculuğumun ve yazarlığı-mın en iyi tanıklarından biridir FIRAT.

Toplumsal mücadeleyi yaşam biçimi seç-mişseniz, zaman kavramını kullanmayı,önceliklerinizi iyi saptamayı öğreniyor-

sunuz. Yine de Fırat’a ve sevdiklerime zaman borçlu olduğumu hep anımsarım.Amacı kavgası olan insanın severek yap-tığı iş, bir süre sonra yaşam biçimi oluyor. Yaşamım boyu iki ‘ S’yi başka iki ‘ S ‘ ile tanıştırdım, buluşturdum ve barıştır-dım. Sendika ve siyaseti sevgi ve sabırlasürdürdüm. Kin gibi kötü duyguları yüre-ğime yük etmedim. Öfkemi terbiye ettim.Yıllardır öğretici olan işçi sınıfından,payıma düşeni almaya çalıştım.

Toplu sözleşme masası ile evdeki ilişki-ler arasında, tutum benzerliği gösterdi-ğiniz oluyor mu?

Kadınların anaç tavrı ve sıcaklığı yaşa-mın her alanında kendini duyumsatıyor.Bazı alanlar var ki; profesyonel olmayı

gerektirir. Toplu sözleşme süreçleri başlı başına ustalık, incelik ve uzmanlık gerek-tiren işlevlerdendir. İşin gereği yapılmalı-dır. Farklı toplumsal rolleri yerli yerinde yapma gereğine inandığım için, öyle yapmaya özen gösteririm. Toplu sözleş-me masalarını izlerken; gösterdiğim sabrı yaşamın hiçbir alanında göstermedim.

Aynı zamanda bir yazarsınız. Yazdık-larınızda, verdiğiniz mücadelelerin‘tarihini düşmeyi’ amaçladığınızı söy-leyebilir miyiz?

Sendikal uğraştan arta kalan zamanlarda yazmayı, düşüncelerimi kamuoyuylapaylaşmayı ve sendikal dünyayı tanıtma-yı kalemimle sürdürüyorum. Ülkemizdeilk kez Kadın ve Sendika kitabım çıktı.

Kısa sürede ikinci baskısı tükendi ve bazıüniversitelerde kaynak kitap olarak gös-terildi. 2003 yılında sendikal yaşamımınyirminci yılında, kendime ve işçi sınıfınaarmağan verdim. 1993 yılındaki Paşabah-çe Direnişi’yle ilgili “CAMBAHÇE KA-DINLARI” adında bir oyun yazdım ve Devlet Tiyatroları Edebi Kurulu’nda ka-bul edilerek, yerli oyunlar repertuarındayer aldı. Umarım kısa sürede sahnelenir.

Halen çalışmalarını yürüttüğünüz negibi projeler var?

2003 yılı kadın çalışmaları ile aktı. İki Avrupa projesine katıldım. Birincisi,Güneydoğu Avrupa Kadın Hakları İnisi-yatifi , Hırvatistan – En büyük kadın sivil toplum örgütü (SEELINE) için ülkemizçalışma yaşamı ve çalışan kadınlarıyazdım. İkincisi Avrupa Alevi BirlikleriFederasyonu’nun (AABF) dünya kadınınıanlatan ‘KADININ TÜRKÜSÜ’ proje-sinin metin yazarlığını yapıyorum. Bir anlamda dünya kadın belgeseli oluyor. 3Nisan 2004 günü Almanya - Oberhausen/ Arena’da yapılacak festivale yurtdışında-ki ve ülkemizdeki herkesi bekliyoruz.

Petrol-İş Kadın dergisiyle ilgili ne dü-şünüyorsunuz?

Petrol-İş, sevgi ve beğeni ile izlediğimkardeş sendikalarımızdandır. Öteden beri kadın haklarında duyarlı bir yaklaşımsergiler. Petrol-İş Kadın dergisi çok pro-fesyonel. Tarihle güncellik, yerelden ev-rensele bir yolculuk izliyor. Dünyada veülkemizde ses duvarını aşan kadınlarla,üyelerini buluşturmak bir başka güzellik.Bence, içerikli, özgün, sıcacık ve eğitici...Yarınlarda başucu yapıtları arasında hak edeceği yeri alacağından kuşkum yok. Petrol-İş sendikasına da böylesi yakışır.

Toplu sözleşmemasalarını izlerken;

gösterdiğim sabrıyaşamın hiçbir ala-nında göstermedim.

11

Page 12: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Tarihten Kadın Sesleri

Yıl 1908:GREV KOMİTELERİNİNEYLEMCİ KADINLARIKadınlar çalışma hayatına girmek amacıyla 1800’lerden beri taleplerini dile getirmiş, mücadele etmiş, bu amaçla grevlerekatılmışlardır. İki yüzyıllık geçmişimize bir göz atalım.

p g ş ş ç gg

1872-1907 tarihleri arasında örgüt-lenen 50 grevden 9’u kadınların ça-lıştığı iş kollarında, dokumacılıkta

gerçekleşti. Örneğin Feshane grevinde50 kadın işçi, eylemin örgütleyicisi ve yürütücüsüydü. 22 Ağustos 1876 yılın-da Feshane’de çalışan onlarca Rum veErmeni toplumuna mensup kadın işçiler, Bâb-ıââ Âli’ye (Başbakanlığa) yürüyerek sadrazama bir dilekçe sundular, ödenme-yen ücretlerin ödenmesini istediler.

27 Ocak 1873 tarihinde, Tersane grevin-de, kadınlar bu kez burada çalışan baba-larına ve eşlerine destek verdiler, onların grevine katıldılar. Tramvay grevindeeşlerine destek veren kadınlar, tramvay

seferlerine engel olmak için rayların üzerlerine yattılar.

1907-1908 yıllarında günde 16 saat çalı-şıp 40 para veya 2 kuruş alan Sivaslı bir kadın işçi, bir günlük ücretiyle fi yatı 5kuruş olan bir ekmek bile alamıyordu.

Kıtlık ve grev

Buna o yıllarda yaşanan kıtlık ve açlık eklenince, 25 Haziran 1908’de 50 kadar kadın harekete geçti. Sivas BelediyeBaşkanı’nın evini taşlayarak, buğday depolarını yağmaladılar.

1908, zor ve kötü şartlardaki çalışma koşullarına tepkinin şiddetlendiği, grev

dalgasının yayıldığı bir yıldı. Bu dalgaiçinde yüzü aşkın grev örgütlendi. Bun-lardan kırka yakını kadınların çalıştığı gıda, tütün, dokuma gibi iş kollarındayapıldı. Bir işçi olarak grev komitelerin-de yer alan kadınlar olduğu gibi, grevcieşlerine destek olan, onların yanlarındayer alarak dayanışmaya giren kadınlar da vardı. Örneğin, 1 Ekim 1908 İzmir-Aydın demiryolu grevinde, grevcilerle,güvenlik güçleri arasındaki çatışmayakadınlar da katıldı.

1910 yılında, Bursa’da greve giden 30 bin işçiden çoğu kadındı. Bilecik’te debin ipek işçisi greve gitmişti.

İzmir İktisatKongresi’nde

kadınlaradoğum izni

7 Şubat 1923’te İzmir’de düzenlenen 1. İktisat Kongresi’ne 7 işçi, bir kadın delege katıldı. Çok sayıda kadın kongreyi izledi. Kongrede kadın işçilere doğum öncesi ve sonrasında 8 haftalık izin verilmesi, kadınların ma-denlerde çalıştırılmalarının yasaklanması, işyerlerinde emzikhanelerin açılması gibi kararlar alındı. Kong-renin 4 Mart’taki kapanış konuşmasını Rukiye Ha-nım yaptı.

BİR PORTRE

Bir roman gibi hayat:Sabiha Sertel

Sabiha Sertel, Cumhu-riyet’in ilk kadın gaze-tecilerindendir. Kendisi

gibi gazeteci olan Zekeriya Sertel’le birlikte çeşitli dergive gazetelerin yayımcısı vesahibi olarak da çalışmıştır.Balkan göçmeni bir ailedengeliyordu. Eşi Zekeriya Ser-tel’le birlikte bir süreliğinegittikleri ABD’de eğitimle ilgiliönemli deneyim biriktirdiler.Kadın hakları, eğitim ve öz-gürlük konusu, yazılarınınbaşlıca temalarını oluşturur.Cumhuriyet’ten önce bir süre Büyük Mecmua’da, daha son-ra, uzun bir süre CumhuriyetGazetesi’nde köşe sahibi ola-

rak bu konular üzerine yazı yazmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında hayli popüler bir başka yayın olan ResimliAy Dergisi’nde “Cici Anne” başlıklı köşesi de vardı. 1934 yılında eşiyle birlikte, Ahmet Emin Yalman, Halil Lütfü gibidönemin önemli gazetecile-riyle Tan Gazetesi’ni çıkarma-ya başladı.

Memleketten uzakta1945 yılında gazetenin mat-baasının yakılıp yıkılması ve sonrasında artan baskılarüzerine 1950 yılında Zeke-riya Sertel ile birlikte İstan-bul’dan, Türkiye’den ayrılmak zorunda kaldı. Paris, Viyana,Bulgaristan, Macaristan gibiülkelerden sonra, uzun süre kaldığı Bakü’de 73 yaşında öldü. Kullandıkları soyadını,(Sertel “çekinmeden yazı

yazan” anlamına geldiğiiçin) bilinçli olarak seçen karı-kocanın mücadelelerle geçen yaşamı ve fi kirler, Türkiye’deki siyasi mücadele tarihinde önemli bir yer işgaleder. Sabiha Sertel’in “Bir Roman Gibi” adlı eseri, bir anıkitabı olarak hem yazım, hem de döneme ilişkin bilgileraçısından önemli bir kaynak kitaptır.

12

Hazırlayan:Yard.Doç.Dr. Serpil Çakır

İstanbul Ünv. Siyasal Bilgiler Fak.

Page 13: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

EĞİTEREK DEĞİŞTİRECEĞİZBanu, Fulya, Zehra, Serap... Bu kez başkentteydik ve Petrol-İş Sendi-kası üyesi, temsilcisi ve yöneticisi kadın arkadaşlarımızla konuştuk.

Arkadaşlar kendilerinden emin, memnun ve umutluydular.

Ankara Garı’na indiğimizde don-durucu bir soğukla karşılaştık. Ankara Şube Başkanı Mustafa

Özgen bizi garda karşılayacaktı. Bir-den, birbirimizi nasıl tanıyacağımızadair ayrıntıyı unuttuğumuzu fark ettik. Cep telefonlarına sarıldık. Mustafa Bey gelmişti ve bizi bekliyordu. “İşçisınıfı disiplini” dedik. Ankara’da kal-dığımız süre boyunca başta Mustafa Bey ve Enver Bey olmak üzere şubede bulunan tüm arkadaşlar bizi ağırlamak için seferber oldular. Kendimizi genişPetrol-İş ailesinin sevilen, biraz da hadi olayın ismini koyalım, şımartılan kız kardeşleri gibi hissettik... Bize gurbet hissi yaşatmayan herkese teşekkürleri-mizi yolluyoruz.

Kadın olarak çalışmak, kadın olarak çalışmanın zorlukları, işyerinde kadın olduğunuz için karşılaştığınız sıkıntı-lar üzerine neler düşünüyorsunuz? Banu Büyükakyol: Benim açımdanbir sıkıntı yok. Gayet güzel, seviyeli bir işyerimiz var. Benim çalıştığım yerde

kadın erkek ayrımı yok. Herhangi bir ayrımcılığa uğramıyoruz.

Bu sırada Ankara Şube’sindeki erkek arkadaşların jestiyle karşılaşıyoruz. Bize çay demlenmiş, tatlı tuzlu kurabi-yeler hazırlanmış, sohbet bundan sonra bir kadınlar günü kıvamında gidiyor.

Kaldığımız yerden devam edelim ister-seniz, hayatınızda sizi zorlayan ne? Banu: Kadınların çalışma hayatındaen büyük zorluğu zannediyorum hem ev işlerini hem de dış görevi yürütmek zorunda olmaları. Bu insanı bayağı bir hırpalanıyor.

Bu da bir ayrımcılık esasında...Tabii korkunç bir şey bu. Benim eşim çok yardımcıdır ama yapar ve çekilir.Gerisi bana aittir yani.

Yani eve ait temel problemleri siz çö-zümlüyorsunuz.Banu: Tabii, her şey bizim üzerimizde.Çocuklar, temizlik. Kimi zaman eş de

bir çocuk gibi ihtimam istiyor. Evde tek yetişkin sensin. Hiç dinlenemiyorsun.İşe git, bütün gün orada çalış, eve gel,tekrar çalış.

Biraz da belki erkekleri sıkıştırmak mı gerek? Banu: Belki. Ben haklı olduğumu hep kabul ettiriyorum ama icraat yok. Erkekler gerçekten artık eskisi gibi de-ğiller, fakat onların yine de ayrıcalıklarıvar. Daha az sorumluluk alıyorlar.Fulya Özçelik: Aslında problem yok dedik, ama bakın problem var. Kadınla-rın hem evde, hem de işte çalışmasının birçok zorluğu var. Çifte mesai yapıyor-lar. Ev işlerinin karşılığı da yok.Banu: Doğru, problem var da çözüm yok.Fulya: Aslında çözümü de var. Erkek-leri eğiterek yardım etmelerini sağlaya-cağız.Banu: Önce kabul ediyorlar da, amabelli bir sene evlilik olduktan sonra olmuyor.Fulya: Evlenmeden önce müdahale et-mek gerekir...Zehra Orhan: Bana kalırsa bizden sonraki nesillerde işler biraz daha düze-lecek. Yoksa geçmişte yetişen erkekleri değiştirmek çok zor. Çünkü biz de top-lumsal kuralları benimseyip, ‘evet, böy-leymiş’ deyip, boyun eğip devam ettik.Erkek çocukları olan kadınların, onlarıkadın haklarına saygılı yetiştirmelerigerekiyor.

Bilinçli kız çocuğu yetiştirmek de önemli..Zehra: Ben bir kızımı öyle yetiştirdim. Tuttuğunu koparan bir kız. Eminim ileride bunun faydasını görecek. İyi bir yönetici olacağını sanıyorum ben.

Siz pek konuşmadınız? Serap Tuğçe: Ben, kadın erkek ayrımı

13

Necla-Selgin

Page 14: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

yapılmasına karşıyım. Yani insanların yaşamı bir bütün, kadın erkek olarak bir bütün. Geleneksel yapıda aile içerisinde erkek daha güçlü görülüyor. Fakat bizhem fi zik, hem de akıl anlamında daha güçlüyüz. Kadın daha çok ezilmiş,yıpranmış, daha hor görülmüş. Biraz önceki arkadaşlarımın söylediklerinekatılıyorum, biz kadın olarak ezilmeyikanıksamışız. Ezilmeyi ve ikinci sınıf insan muamelesi görmeyi kanıksamışolmamız nedeniyle yadırgamıyoruz bas-kıyı. Ama eğitim seviyesi yükselip, ka-dın çalışma yaşamının içerisine girdikçe bu zincir büyük bir ölçüde kırılıyor. Eğitim ise temel olarak ailede başlıyor. Çocuk bebekliğinden sekiz-dokuz yaşı-na kadar alacağını aileden almış oluyor. Kız çocuğuna başka, erkek çocuğunabaşka oyuncaklar alınıyor. Anne babaya büyük görev düşüyor. Ayrım yapma-yacaklar. Erkeğin eline silah verirken kızların eline de bebek verilmeyecek.Kız anneye yardım ederken erkek çocuk oturmayacak. Çamaşır yıkanması, sofra kurulması, bulaşık yıkanması gereki-yorsa çocuk bütün bunlara herkesin eşit katkı sunması gerektiğini öğrenecek.

Peki siz kendinizi ayrımcılığa uğramış hissettiniz mi çalışma yaşamında?Serap: Biz bu anlamda birazcık şanslıy-dık. Türkiye Petrolleri’nde ya da bu gibi yerlerde çalışmış olmak bizim için bü-yük bir şans. Birlikte çalıştığımız insan-

lar, hakikaten görgülü, tecrübeli ve hoş-görülü, son derece nazik insanlar. Ama bizim karşılaşmamış olmamız, kadına karşı ayrımcılığın olmadığı anlamına

gelmiyor. Kadınların tacize uğramaları, ücret ayrımı yapılması ya da tahsil duru-munun göz önünde bulundurulmasıylailgili haksızlıkların özel sektörde daha yoğun olduğunu düşünüyorum. Fulya: Kendi yaşadıklarımızdan dolayı memnunuz ama etrafta yaşananları duy-dukça, üzülüyoruz. Ben de şahsen böyle bir şey yaşamadım. Ama duyuyorum buetkiliyor tabii.

Galiba daha çok evlilik rolleri ile ilgili sorunlar sizi rahatsız ediyor; ne yap-mayı düşünüyorsunuz? Banu: Hiçbir şey yapamıyorsunuz.Patlama noktasındaysanız onlar da kalkıp bir şeyler yapıyorlar, devreye girebiliyorlar. Ama o zamana kadar bekliyorlar. Ben çok şanslıyım, eşim yemek yapar. Fakat, yemek yaptıktan sonra temizlemek gerekiyor. Bir de şu var; ben kendim de eşime kıyamıyorum.Biz kadınlar esasında daha güçlü vebecerikliyiz.Fulya: Ama o sırada da işte eşine bir şey olduğu yok, o keyfi nde, sen ortalığı topla, koştur ...Serap: Erkekler evin temizliğini hiçbir

şekilde üstlenemiyorlar. Yani temizliğimutlaka kadınlar yapıyor. Ben erkek kardeşimle birlikte kalıyorum, 24 ya-şında. Gazi Üniversitesi’ni bitirdi. Yani eğitimli ama o da temizlik konusunda farklı bir tutum sergilemiyor. Kendi odasını temizliyor ama yaptıklarınındışarıya yansıtılmasını istemiyor. Erkek iş yapar mı, diyecekler diye çekiniyor. Çekinerek yapıyor yaptığı işi. Yani bu tür işlerin ona uymadığını düşünüyor temelde.

Örneğin erkekler dışarı çamaşır asmı-yorlar, değil mi ?Serap: Evet. Kesinlikle asmıyorlar.Fulya: Ama bence biraz da kadın da erkeğe o rolü biçiyor. Çevredeki ataer-

kil yapı da bu anlayışları destekliyor. Kadınlar da çoğu kez güçlü erkeklerden hoşlanıyor. Ben kılıbık erkekle yaşaya-mam, diyen pek çok kadın var. Oysaortak bir yaşam kuruyorsanız, evde ortaya çıkan işleri de birlikte yapma-nız gerekir. Benim ailemde geleneksel iş bölümü yoktur. Babam Güneydo-ğu’dan, Mardin’den gelmiş. Yemek de yapar, temizlik de yapar, alışverişe deçıkar. Ağabeyim de öyle yetişti, şimdikendi başına yaşıyor ve her işini kendi

yapıyor. Aile içi eğitim önemli. Çocuk ne görürse onu yapıyor.Zehra: Ben 19 yaşında evlendim. Eşim ortaokul mezunu ama hayat tecrübesi çok fazla. Biz çocuklarımızı beraber bü-yüttük. Gerektiğinde altını açtı, bezini değiştirdi.Ameliyat olmak için hastaneye yattı-ğımda, iki çocuğum da çok küçüktüler. Biri üç, diğeri dört yaşındaydı. Eşimbu dönemde çocuklara gayet iyi baktı. Çamaşırlarını yıkadı, astı, yemekleriniyaptı. Yardım için biz hiç kimseyi ça-ğırmadık. Hala öyledir. Gerektiğinde hemen işin içine girer. Sormaz hiç, yardım edeyim mi, diye. Çok titizdir,derli topludur. Hatta kızlara da kızar dağınıklar diye. Hakikaten kızlardandaha topludur, onları eleştirir. Çamaşır da asar.Fulya: Tepki gördükçe erkekler de değişiyor bence. Böyle gelmiş böyle gidecek diye bir şey yok. Hayat şartları sürekli değişiyor. Son günlerde benim dikkatimi çeken bir durum var; kadın-ların birçoğu çalışıyor ve erkeklerin de büyük bir bölümü işsiz. Bu durum, kadı-nı evin reisi konumuna getiriyor ve rol-ler değişiyor. Kadınlar kendi aralarında bir birlik oluşturdukça belki de erkekler kendilerine çeki düzen veriyor.

Peki sendikalı olmak, işyeri temsilci ol-mak konusunda ne düşünüyorsunuz? Banu: Temsilci olmam için teklif gel-diğinde çok şaşırdım. Daha önceden

Zehra OrhanTürkiye Petrolleri Ano-nim Ortaklığı Genel Müdürlüğü’nde Genel Muhasebe’de baş me-mur olarak çalışıyorum. Evliyim, biri 18, diğeri 16 yaşında iki kızım var.

Banu BüyükakyolBOTAŞ’ta fi nansman muhasebede çalışı-yorum. Evliyim iki çocuk annesiyim. Aynı zamanda Botaş’ın da temsilcisiyim.

Çamaşır yıkanması, sofra kurulması, bu-laşık yıkanması gere-kiyorsa çocuk bütün bunlara herkesin eşit katkı sunması gerek-

tiğini öğrenecek.

Serap TuğçeTürkiye Petrolleri Araştırma Merkezi Grup Başkanlığı’nda teknik hizmetler-de baş memurum. Bekârım, 34 yaşın-dayım.

14

Page 15: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

BOTAŞ’ta varmış kadın temsilci amaben de bilmiyordum. Bazıları bu çok büyük bir cesaret diyor. Ama ben büyük bir cesaret olarak görmedim. Biraz me-şakkatli ama çok güzel ve ben kadınlar adına bir adım attım. Şimdi de herkes benim yerime geçmek istiyor. Özellik-le de kadınlar. Yani onlara da önderlik yaptım...

Kadın arkadaşlarınızdan destek görü-yor musunuz? Banu: Kadın arkadaşlarımdan destek çok gördüm. Çok mutlu oldular. Banateklif geldiğinde birkaç kadın arkadaşada teklif götürmüşler. İşte kimi evdeeşim izin vermiyor, kimi ben girmek istemiyorum, demiş. Oysa ben de ev-liyim, eşime “böyle böyle teklif geldi,ne dersin? diye sorduğumda, “Sonunakadar arkandayım” dedi…Fulya: Ama desteklemese ne kadar güçolurdu.Banu: Kesinlikle giremezdim. Des-teklemeseydi, böyle bir şey sözkonusuolmazdı.Fulya: Sendikacılık ve siyaset hep erkek işi olarak görünüyor bizim ülkemizde.Sendikacı kadın, hem evde, hem işte,hem de sendikada çalışacak. Bu nedenle pek çok kadın arkadaşımıza zor geliyor. Bu durumu değiştirmek için Petrol- İşAnkara Şubesi olarak bazı çalışmalar yapıyoruz. Kadınların katılımını artır-mamız lazım; çünkü eskiyle mukayeseedilemeyecek bir biçimde kadın işgücüsayısı arttı. Yukarıda saydığım ne-denlerden dolayı kadınlar sendikalarayönelmiyorlar. Sendikacılığı onlar içincazip kılmak lazım. Mesela sendikalar-da çocuk odası olabilir ya da toplantılar kadınlara uygun saatlerde düzenlenir.Yada ulaşım sorunu ortadan kaldırılabilir.

Siz sendika yönetimindesiniz değil mi?Fulya: Disiplin kuruldayım. Yavaş,yavaş, fazla korkutmadan, yönetimdeetkinleşiyoruz.

Bu nasıl oldu, size önerildi mi?Fulya: Önerildi ama ben de istedim.Şubemiz de o konuda son derece istek-liydi. Şube başkanımız da kadınların bu işe el atmasına sıcak bakıyordu. Genel Merkez’de Mustafa Bey de kadınlarınkatılımını destekliyor. Bizim sendika-mız o açıdan çok iyi. Zaten kadın dergisi kaç sendikada var?Ama belki kadın komisyonumuz ya da

kadın sekreterliğimizin de olması gere-kiyor. KESK’in var kadın sekreterliği.Geçenlerde de burada toplantı yaptılar onlara çok özendim. Çünkü, Petrol İş’in 50 yıllık bir geçmişi var. KESK’in ise10 yıllık bir geçmişi.

Peki sizler sendikalı olmak konusunda ne düşünüyorsunuz.Zehra: Ben memnunum.Serap: Sendika şart. İktidara yön ver-mek için hakikaten örgütlü olmamız,örgütleri geliştirmemiz gerekiyor. Sen-dikacılık bir anlamda köreltilmiş. 80 sonrasında sendikaların sesleri yasalarlakısılmış. Fakat biz varolmak istediğimizsürece varolabiliriz ve bunun için de bir mücadele gerekiyor. Tek tek bireyler bazında ses çıkarmanın pek faydası yok.

Bir güç olabilmek için bir araya gelme-yi, örgütlü olmayı bilmek lazım. Bizörgütlü güç olarak ses çıkarabilirsek ik-tidarlar da öyle rahat hissetmezler ken-dilerini. Şu an bir Petrol Yasası ResmiGazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.TPAO’nun son derece elini kolunubağlayan, budayan bir yönetim anlayışıgeliyor. Bu konuda diğer sendikalar Pet-rol-İş’le birlikte bir güç birliği oluştu-rabilseydi Türkiye’nin milli çıkarlarınave biz çalışanların aleyine olan bu yasa belki de çıkmazdı. Sendikalar mutlakabir atılım yapmak zorunda. Bir arayagelmek zorunda. Petrol sizin konunuz bizi ilgilendirmiyor, dememek lazım.Bizim davamız yeri geldiğinde tümçalışanların davası olacak. Gerçekten de‘birlikten güç doğar’ anlayışının yerleş-mesi lazım. Ama sendikal dünyada da maalesef bize dokunmayan yılan binyaşasın anlayışı egemen.

Son olarak bir kadın olarak nasıl bir toplumda yaşamak isterdiniz. Var mıaklınızda bir toplum modeli?Fulya: Daha bilinçli, daha duyarlı ve ezilenlerin kendi güçlerinin farkındaolduğu bir toplumda yaşamak isterdim.Serap: Ben hem kadına saygılı, hem doğaya saygılı bir toplumda yaşamak istiyorum.Zehra: Gelecekten endişe duymadanyaşamak isterim. Çocuklarımın iş kay-gısı olmadan okumasını, başarılarınınkarşılığını almalarını istiyorum. Çok zor şartlarda yetiştiriyoruz onları. İnsa-nın değerli olduğu bir ülkede yaşamak istiyorum.

Fulya ÖzçelikTPAO Genel Müdürlü-ğü’nde çalışıyorum. Ayrıca Petrol İş An-kara Şubesi Disiplin Kurulu Başkanıyım. Bekârım, 29 yaşın-dayım.

Sendikacı kadın, hem evde hem işte, hem sendikada ça-

lışmak zorunda. Bu nedenle pek çok kadın arkadaşımıza

zor geliyor.

15

Page 16: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Saglık

ŞU HAİN KOLESTEROLTürkiye’de yaşayan pek çok kadının, özellikle de daha az hareketli olan ev kadınlarının kolesterolü yük-sek. Bu, kalp krizlerine ve beyin kanamalarınadavetiye çıkarıyor. Daha fazla hareket ve bi-linçli beslenme ile sorunu azaltabilirsiniz.

Annenizde var, teyzenizde var,geçenlerde sizde de çıktı.Kolesterol lafını çok duyu-

yorsunuz ama bir türlü hayatınızdakiyeri somutlayamıyorsunuz. Yaşam içingerekli olan, mum kıvamında yağımsıbir madde olan kolesterol, beyin, sinir-ler, kalp, bağırsaklar, kaslar, karaciğer başta olmak üzere tüm vücutta yaygınolarak bulunuyor.

Vücut kolesterolü kullanarak hor-mon (kortizon, seks hormonu), D vita-mini ve yağları sindiren safra asitleriniüretir. Bu işlemler için kanda çok azmiktarda kolesterol bulunması yeter-lidir.

Eğer kanda fazla miktarda koleste-rol varsa, damarlarda birikerek, kan da-marlarının sertleşmesine, daralmasınayol açar. Damarlar tüm vücutta yaygınolarak bulunur, kalp, beyin, böbrek gibiorganlara kan taşıyarak bu organlarıngörev yapmasını sağlar. Kolesterolhangi organın damarında birikirse, o organa ait hastalıklar ortaya çıkar. Ör-neğin, kalbi besleyen atar damarlardakolesterol birikimi olursa göğüs ağrısı,kalp krizi gibi sorunlar oluşur. Böbrek damarlarında yüksek kolesterol ise,yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliği-ne yol açabilir.

Kalp damar hastalıkları, kadın ölümnedenleri arasında ilk sıralarda yer almasına rağmen pek az kadın bu ger-çeğin farkında. Son yıllarda ABD’deve Avusturya’da yapılan iki araştırmakonuya ışık tutuyor. ABD’de 500 kadın arasında telefon görüşmesi yoluyla ya-pılan bir Gallup araştırmasında kadınla-

rın, kadın ölüm nedenleri arasın-da meme kanserini ilk sıraya yer-leştirdiği görüldü. Soruşturmayakatılanların yüzde 34’ü memekanserinden ölüm oranını birincisıraya koyarken, bu oran gerçekteyüzde 4 civarındaydı. Aynı kadınlar kalp ve damar hastalıklarından ölmeriskini ise düşük tahmin ettiler.

Beyin inmesi tehlikesiBir diğer araştırma ise Avusturya’da

gerçekleştirildi. Linz Spectra Enstitü-sü tarafından yaptırılan ‘Kadın 2000Araştırması’na, her yaş grubundan1092 kadın katıldı. Bu araştırmada daAmerika’dakine benzer sonuçlar ortayaçıktı. Kadınların yüzde 29’u kadın ölümnedenleri arasında birinci sıraya yinememe kanserini yerleştirdiler. Oysa,Avusturya’da bu rakam, gerçekte yüz-de 4 civarındaydı. Buna karşılık yüzde44’lük kalp hastalıklarından ölme riski,yüzde 20 gibi daha düşük bir rakam ola-rak tahmin edildi.

Yemek kültürünün etkileriAynı araştırmada kolesterol değer-

leri açısından da ilginç sonuçlar ortayaçıktı. “Normal kolesterol değerleri ne-dir?” sorusuna kadınların sadece yüzde21’i doğru yanıt verdi. Soruşturmayakatılanların yüzde 57’si ise normal de-ğerleri bilmiyordu. Genç kadınlar, ko-lesterol konusunda 50 yaşın üzerindekikadınlardan daha az bilgiye sahipti. Ko-lesterol düzeyleri yüksek olan kadınlarınise ancak yüzde 33’ü tedavi görüyordu.

Rakamlar karşısında şaşkına dönen

y e t -kililer,k a d ı n l a r ı nbu konularla ilgili bi-linçlendirilmeleri için kampanyalar ör-gütlemeye karar verdiler. Aslında aynıtürden bir bilinçlendirme kampanyasınabizim de ihtiyacımız var.

Kolesterol yüksekliği ülkemizdeyaşayan 50 yaş üstü kadınların özelliklede ev kadınlarının büyük bölümününkarşı karşıya kaldığı bir problem. Ye-mek kültürümüzün et ve katı yağlaradayanıyor olması ve spor yapma alış-kanlıklarımızın olmaması, durumundaha da vahimleşmesine yol açıyor.Türk Kardiyoloji Derneği’nin araştır-malarına göre ülkemizde 9 milyon ki-şinin kolesterol düzeyi, sınır değerlerinüzerinde bulunuyor. Ülkemizde kalı-tımsal olarak iyi kolesterol düzeyinindüşük olması da durumun vehametiniartırarak, kalp hastalıkları açısından bü-yük risk oluşturuyor.

Kalp ve damar hastalıklarını kolay-laştıran faktörlere, kardiyovasküler risk faktörleri adı veriliyor. Kanda, koleste-rol ve LDL-kolesterolün yüksek olması,

16

Page 17: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

hasta için risktir ve kolesterol yüksek-liği kalp ve damarlar açısından bir risk faktörüdür. HLD (iyi kolesterol) koles-terolün düşük olması da bir risktir.

Bu riske sahip olan hastalarda, kalp krizi, felç, damar tıkanıklığı, böbrek yetmezliği gibi hastalıkların ortaya çıkma olasılığı daha fazladır. Özellikle belli bir yaş grubundaki kadınların, kalp damar hastalıklarına karşı kendilerinikorumak için kolesterol düzeylerinedikkat etmeleri, diyet, tedavi ve spor yardımıyla sorunla başa çıkmaya çalış-maları gerekiyor.

Menopoz sonrası risk artarPeki kimler risk altında? Şişman

olanlar, sigara içenler risk altındalar.Ayrıca ailesinde kolesterol yüksekliğiolanlarda da kolesterol yüksekliği daha sık görülmektedir. Çünkü, kolesterolyüksekliği aynı zamanda kalıtsal bir olaydır. Kolesterol yüksekliği, 50-60 yaştan sonra daha sık görülmektedir.Kadınlarda menopoza yaklaştıkça risk artar. Menopoz sonrası daha da artar.

Günümüzde 30-35 yaşından itibarenkontrollerin yapılması, ailesel yatkınlık varsa bu yaşın daha erkene çekilmesigerekmektedir. Yılda bir kez mutlakakolesterol kontrol edilmelidir. Eğer daha önceden tespit edilmiş bir yük-seklik varsa, 6 ayda bir mutlaka kontrol edilmelidir.

Kolesterol nasıl önlenebilir?Öncelikle kilosu olanlar kilo verme-

ye çalışmalıdır. Spor yapalım. En iyispor yürüyüştür, bunu herkes rahatlıklayapabilir. Yürüyüşte bir hedef seçilse çok iyi olur. (Bir saatte 5 kilometreyürümek gibi.) Hedefi zaman içinde ar-tırmak, en doğru tutumdur. Önce 15- 20 dakika ile başlanır, zaman içinde yarım saat, bir saate çıkılır. Paketsiz, eşyasız, cüzdansız, eli boş, ritmik bir şekilde bir saatte 5 kilometreyi yürümek, en güzelspor olur. Yüzme de en yararlı ve en güzel sporlardan biri, ama bunu herkeseöneremiyorsunuz.

Diyete gelince, yüksek yağ oranı içeren yiyeceklerden kaçınmak lazım.Bunlar neler olabilir? Yağlı kırmızıetler, süt, yoğurt gibi hayvansal yağ içe-ren besinlerin hepsi. Süt ve yoğurdun azyağlı olanları veya yağdan arındırılmış diyet besinler ile sebze tercih edil-melidir. Lifl i yiyecekler de yenilmesi gereken yiyecekler arasında yer alıyor. Yumurtaya gelince, yumurta yenil-meyecek diye bir şey yok. Yumurta yenilecek ama daha aralıklı yenilecek,yağda kızartılmayacak, haşlanılarak yenilecek. Beyaz et tercih edilmelidir.(Balık, hindi, tavuk gibi). Karides, ka-buklu deniz ürünleri kolesterol açısın-dan zengindir, dolayısıyla zararlıdır.

Kolesterol konusunda sık yapı-lan hatalar

* Kolesterol düşürücü ilaç kullanır-ken diyeti önemsememek.* Doktor randevusuna gitmedenbirkaç gün önce diyet yapmaya baş-lamak.* Doktor veya beslenme uzmanı-na danışmadan diyet değişiklikleri yapmak* Kolesterol düşürücü ilaçları kulla-nırken şeker hastalığı, yüksek tansi-yon, sigara içimi gibi diğer sorunları ihmal etmek.* Komşunun veya arkadaşın önerisi ile ilaç almak* İlacın bitmesi, muayeneye kısa bir zaman kalması gibi nedenlerle ilaç tedavisine kısa süre bile olsa aravermek* Kullanılan ilacın ismini hatırlama-mak ve doktora giderken ilaç kutu-sunu yanına almamak.

Bebeğiniz çok gazlı, de-vamlı ağlayıp duruyor,geceleri de uykudan kaldırıyor sizi. Sakin olun ve aşağıda sıraladığımız önerilere kulak verin...

* Anne ve baba sakin olmalı, bebeğe şefkatle ve güvenle yaklaşmalı, * Aşırı sıcak veya soğuk ortam oluşturulmamalı, * Dar ve sıkıcı veya üstüste giysiler giydirilme-meli, * Besinler hazırlanırken

hijyen (temizlik) kuralları-na uyulmalı, * Bebekler hep aynı po-zisyonda yatırılmamalı, yan olarak veya karın üstü yatırılmalı (karın üstü yatırılırken bir kişi-nin bebeğin yanından ayrılmaması gerekiyor), * Karnına ve ayaklarına ılık bezler konulmalı, * Her beslenmeden sonra en az yarım saat ve en az iki kere “Gark” edene kadar gazı çıkar-

tılmalı,* Bebeğe okşayarak ve severek güzel sözler söylenmeli, * Sinirsiz olduğu bir za-manda bebeğe uygun masaj yapılmalı, * Gereğinden fazla emzi-rilmemeli, gereksiz yere ek besinler verilmemeli, * Rezene çayı ve ana-son verilebilir.* Doktorunuza görünmeli ve onun önerilerine uy-malısınız.

Kanda kolesterol düzeyleri neolmalıdır?

Toplam kolesterol 200 mg/dl den düşük normal200-240 mg/dl arası sınırda yüksek 240 mg/dl’den yüksek yüksek

LDL kolesterol 130 mg/dl den düşük normal130- 159 mg/dl sınırda yüksek160 mg/dl ve üzeri yüksek

HDL kolesterol 40 mg/dl den yüksek normal60 mg/dl den yüksek yüksek

Ağlaması belki de gazdandır

17

Page 18: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Belirtiler Dış gebeliklerde olan belirtiler ve

şikayetlere gelince; öncelikle normal ge-beliklerde olduğu gibi gebelik hormonla-rının artışına bağlı olarak adetten kesilmegörülür. Gebeliğin sona ermesi ile başla-yan rahim kanaması görülür, Eş kesesinin yırtılmasına bağlı kanamalar, karın ağrısı, ve karında kitle hissedilebilir. Akut tüp gebeliklerinin yüzde 40’ı hayatı tehdit eden olaylara yol açar. Karında şiddetliağrı, hafi f fakat sürekli bir rahim kanama-sı, yüzde 10 oranında şok ve bayılmalar ortaya çıkar, şok, yoğun bir kanama ve ağ-rıdan sonra gelişebilir, halsizlik, susuzluk, şiddetli terleme, hava açlığı, kusma ve idrara çıkmama belirtileri görülebilir.

Dış gebeliğe benzer bulgular veren pek çok hastalık vardır. Bunlarda sıklık-la apandisit, tüp iltihapları, yumurtalık iltihapları ve kistleri ile nadir olarak da idrar yolları iltihapları benzer belirtiler verirler.

Tekrar gebe kalınabilirTedavi olarak tanı konulduktan sonra

hemen ameliyat yapılır. Eğer kan kaybın-dan dolayı şok var ise önce şok düzeltilir.

Dış gebeliklerde anne ölümü yüzde1-2’dir. Çocuk ölümü ise hemen hemenyüzde 100’dür. Dış gebelik daha sonraki gebeliğe engel değildir. Daha önce dış gebelik geçiren annelerin yarısından daha çoğunda normal gebelik gelişebilir. Yüz-de 8’inde yeniden nüksedebilir.

Sevgili P. Bu gebeliğinin dış gebe-lik olmamasını temenni ederim. 6 veya8 haftalık olmuş ise tam teşekküllü bir hastanenin Kadın Hastalıkları ve Doğum kliniğine başvurarak yapılacak muayene-ler ile gebeliğinin normal veya dış gebelik olup olmadığını öğrenebilirsin.

Sorunsuz bir doğum ile doğacak çocu-ğuna, sana ve eşine esenlikler dilerim.

Dr. Selma Dönmez

Jinekologunuz diyor ki

Belki de hastasınız...Döllenmiş yumurta bazen rahim dışında bir yere yapışarak varlığınısürdürür. Buna dış gebelik denir. Tatsız bir durum ama korkmayın, dış gebelik daha sonraki gebeliğe engel değildir. Dış gebelik geçiren

annelerin yarısından daha çoğunda normal gebelik gelişebilir.

Sayın Selma Hanım

6 ay önce adet günüm gecikti. Gebe olduğumu düşündüm. İki ay sonra şiddetli karın ağrısı ile beraber kanama başladı. Kanamam çok fazla oluyor-du, karın ağrısı da belime ve sırtıma vurmaya başlayınca kocam hastaneye götürdü. Yapılan muayenelerden sonra, dış gebelik teşhisi koydular. Hemenameliyata alındım. Şimdi iyiyim ancak yine günüm geçti, gebelik testi yap-tırmak istedim, en az bir hafta geçmesi gerektiğini söylediler. On gün sonra yaptırdığım test sonucunda gebe olduğumu öğrendim. Bu gebeliğimin de dış gebelik olmasından korkuyorum. Aynı sıkıntıları bir daha çekmek istemiyo-rum. Ne yapmam gerekir. Tavsiyelerinizi bekliyorum. Teşekkür ederim.

P.M.

Sevgili P.Dış gebelik döllenmiş yumurtanın

rahmin dışında bir yere yapışarak, orada gelişmesini sürdürmesidir. Her 150-200gebelikte bir görülür. Görülen dış gebe-liklerin yüzde 90’ı da tüplerde olanıdır. Çoğunlukla 20-29 yaş arasında görülür.Tüplerden sonra sıklıkla, karın içinde,yumurtalıklarda, rahmin boyun kısmındave vajinada olabilir. Sebepleri de çeşit-lidir. Yumurtalık ve tüp iltihaplarındansonra ortaya çıkan yapışıklıklardan,tüplerin çok uzun olmasından, tüplerinboşluğundaki darlıklardan veya cep tar-zında genişliklerden, iyi huylu tümörler ile yumurtanın rahme kadar gelmesiniengelleyen birçok nedenden dolayı dış

gebelik oluşabilir. Döllenmiş yumurta rahim dışında bir

yere yapıştığı zaman gebelik anormal bir hal alır. Çünkü rahmin dışındaki organlar yumurtanın gelişmesine uyum sağlaya-mazlar. Gebelik bir bakıma tümör gibi davranır. Büyüme ve damarlanma ya-pıştığı dokuyu bozar, tüpte veya rahminboynunda ise buraları yırtarak, tüplerdenkarın boşluğuna, rahmin boynundan va-jinaya düşer. İç kanamalar veya vajinalkanamalar ortaya çıkar. Karın içine düşenbebek 3-4 aylık kadar büyümüşse vücut tarafından emilerek ortadan kaldırılmasızor olur, karın içinde mumyalaşmış, ki-reçleşmiş, taşlaşmış veya yağlı bir kitleyedönüşmüş olabilirler.

18

Page 19: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Haklarımız

Hamileyim haklarım var AV. SERAP ÖZDEMÝR

Petrol-Ýþ SendikasýHukuk Müþaviri

Hamilelik, çalışan kadın için işten atılma riskini göze almayıberaberinde getirebiliyor. Oysa hamilelikte de bazı hakları-mız var. Bunları bilirsek daha rahat olabiliriz.

Hamilelik, çalışan bir-çok kadın için mutlu-luk ve endişeyi bera-

berinde getirir. Kadın, bir taraf-tan annelik hayalleri kurarken,diğer taraftan işyerinde onun yokluğunda yerine başkasının alınması ve doğum sonrası işe dönüşte uyum endişelerini ta-şır.

İş Yasası’nda, hamileliğe iliş-kin bazı düzenlemeler getiril-miştir.

Yasada, Kadın işçilerin do-ğumdan önce 8 ve doğumdansonra 8 hafta olmak üzeretoplam 16 haftalık süre içinçalıştırılmamalarının esas olduğu, ancak çoğul gebelik halinde doğumdan önce 8haftalık süreye 2 hafta süre ek-leneceği belirtilmektedir. An-cak doğum öncesi iznin zama-nında başlayabilmesi için,doktordan rapor almakta geçkalınmamalıdır.

İş Yasası’nda yer alan düzen-lemede, sağlık durumu uygunolan kadın işçi, doktorun onayıile doğumdan önceki üç hafta-ya kadar işyerinde çalışabile-cek, bu durumda kadın işçinin çalıştığı süreler, doğum sonra-sı sürelere eklenecektir. Böy-lece çalışılan sürelerin doğum sonrası sürelere eklenmesi ileanne bebeği ile daha uzun sürebirlikte olabilecektir. Bununiçin işyerimize, doğumdanüç hafta öncesine dek çalışa-bileceğimizi ve kalan sürenin doğum sonrasına eklenebile-ceğine ilişkin doktor onayınıbildirmemiz gerekir.

Süreler doktor raporu ile işçi-nin sağlık durumuna ve işin özelliğine göre doğumdan

önce ve doğumdan sonra ge-rekirse artırılabilir. Örneğindüşük riski varsa izin süresi daha erken başlayabilir. Ha-milelik süresince periyodik kontroller için ücretli izinverileceği hususu da yasada yer almaktadır. Hekimin vere-ceği rapor ile işyerinizden sizi, sağlığınıza uygun daha hafi f bir işte çalıştırmasını isteyebi-lirsiniz, ücretinizde bir indirimyapılamaz.

Süt izni

Kadın işçiye isteği halinde 16, (çoğul gebelikte 18) haftalık sürenin sonunda altı aya kadar ücretsiz izin verilir. Kadınişçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri içingünde toplam 1,5 saat ‘süt izni’ verilir. Sürenin nasılkullanılacağını işçi belirler.Bu süreler için ücretten kesintiyapılamaz.

İşyeri uygulamalarına bak-tığımızda, (işyerlerine yakınmesafede oturan ve serviskullanmayan kadınlar hariç)

süt izinleri, günlük izinler birleştirilerek haftada bir gün olarak kullanılıyor.

İş Yasasında hamilelik ve do-ğumun iş akdi için geçerli bir sebep oluşturmayacağı açıkçabelirtilmiştir. Bu hallerdeişçinin işine son verilmesi du-rumunda, işçinin iş akdi feshigeçersiz olur.

İade davası açabilirsiniz

Oysa bazı işyerlerinde hamile-lik, işten çıkarılmak anlamınageliyor. İş Yasası’ndaki eşit davranma ilkesine aykırı ola-rak, işe alacağı kadınlardanhamilelik testi isteyen, işe başladıktan sonra belli bir süre evlenme veya hamilelik yasağıkoyan veya hamile kaldıkla-rında kürtaj olmaya zorlayan, aksi takdirde işten çıkarılaca-ğını söyleyen işveren örnek-lerine günümüzde rastlamak mümkün. Bu yüzden kadınlar işten çıkarılma korkusuyla hamileliklerini saklamak zo-runda kalıyorlar.

İş akdinizin feshinin hamile-

lik nedeni ile ilgili olduğunu düşünüyorsanız, ancak sizefarklı bir neden bildirilmişsefesih bildiriminin tebliğindenitibaren 1 ay içinde İş Mah-kemesi’nde işe iade davası açabilirsiniz.

İşe iade davası açabilmeniziçin, 30 veya daha fazla işçiçalıştıran işyerinde çalışma-nız, kıdeminizin 6 aydan fazlaolması ve belirsiz süreli iş söz-leşmesi ile çalışıyor olmanızgerekmektedir.

Mahkeme, geçersiz bir sebepleiş sözleşmesine son verildiğinekarar verirse;

* Mahkeme kararının tebliğin-den itibaren 10 işgünü içindeişe başlamak için işverenebaşvuruda bulunulmalı, aksitakdirde işverence yapılmışolan fesih geçerli sayılacaktır.

* İşveren, işçiyi bir ay içindeişe başlatmakla yükümlüdür.

* Mahkeme kararını uygu-lamayan işveren, işçiyi 1 ayiçinde işe almadığı takdirdeen az 4 aylık, en çok 8 aylık ücreti tutarında tazminat öde-mekle yükümlüdür. Miktar mahkemece belirlenir.

* Kararın kesinleşmesine ka-dar çalıştırılmadığı süre için,en çok 4 aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakla-rının da ödeneceği, mahkemekararında yer alacaktır.

* İşçi işe başlatılırsa peşin ola-rak ödenen bildirim süresine ait ücreti ile kıdem tazminatı bu ödemeden mahsup edile-cektir.

Yaşamınızın her döneminimutluluk içerisinde geçirme-niz dileğiyle....

19

Page 20: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Evet, mutfakta birileri var!

Kışa özel lezzetler Kışın soğuk algınlıklarına, gribe karşı korunmak için bağışıklık sisteminingüçlendirilmesi gerekiyor. Bunun için de beslenme, dengeli beslenme daha da önem kazanıyor. Bu sayımızda da sizlere sağlıklı, lezzetli ve farklı menüler

sunmaya devam ediyoruz. Balık çorbası ile başlayalım isterseniz.

Midye tavaMidye tava ayak üstü atıştır-dığımız bir yiyecek. Çoğu kezevde yaptığımız midye tavasokakta satılanlar gibi olmaz.İşin püf noktaları var. Aşağıda-ki tarif bunu vermeyi hedefl i-yor... Ama öncelikle, midyenintemiz, civasız ve sağlıklı ol-masına dikkat edin.

Malzemeler: 36 adet iç midye / 1 bardak un / 1 bardak kızartma yağı / 1 adet limon / 2 adet yumurta / 2 çorbakaşığı margarin / 1 küçük bira / Tuz

HazırlanışıYumurtaları bir delikli süzgeçe kırıp aklarını altındakikaba akıtın. Süzgeçte kalan sarılarını ayrı bir kaba alın.Bir tencereye unu koyup ortasına çukur açın ve 1 bardak bira, margarin ve 2 adet yumurta sarısı koyarak karıştırın.Sonra kenara ayırdığınız yumurta aklarına bir tutam tuzserpin ve telle köpürene kadar döğün ve bunları biralıhamura ilave edip iyice karıştırın.Diğer taraftan bir tavada 1 bardak sıvı yağı iyice kızdırınve midyeleri teker teker önce bir tabak içindeki una hafi fçebulayıp, sonra biralı hamura batırarak kızgın yağın içineatın.Midyeler kabarıp her iki tarafl arı da kızarınca delikli bir kepçe ile yağını iyice süzerek servis tabağına alın ve üzerisıcakken tuzlayıp tarator sosu ile servis yapın.

Balık çorbası

Malzemeler: 500 gr. beyaz etli balık / 2 adet büyük patates / 1 adet büyük soğan / 2 subardağı süt / 1 çorba kaşığı tereyağ / 3 çorba kaşığı sıvı yağ

HazırlanışıSıvı yağda soğanı pembeleştirin. Patatesleri küp küp kesin ve tuzlu suda beş-altı dakikahaşlayın. Kızarmış soğanları ilave edin, beş dakika daha pişirin. Küp küp kesilmiş balık parçalarını da ilave edin, ateşi kısın, beş dakika daha pişirin, sütü ilave ederek kaynatın.Ocaktan alarak soğumaya bırakın. Daha sonra tekrar ısıtarak tereyağını ilave edin.

Domatesli mantarlı erişte

Malzemeler: 500 gr. erişte / 4 domates (kabukları soyulup doğranmış) / 1 iri soğan / 120 gr. mantar (doğranmış) / 2 çorba kaşığı kaşar peyniri rendesi / 2 kesme şeker / 2 diş sarımsak (ezilmiş) / 3 çorbakaşığı tereyağı / 1 çay kaşığı karabiber / Tuz

HazırlanışıTencereye tereyağını koyup orta ateşte eritin. So-ğan ve sarımsağı katıp soğanlar pembeleşene kadar kavurun. Domates, mantar, karabiber, şeker ve 1/2 tatlı kaşığı tuzu ilave edip iyice karıştırın. Kayna-yınca tencerenin kapağını kapatıp, altını kısın ve 10 dakika kadar pişirin.Ayrı bir tencerede beş su bardağı su kaynatın. Kalan 1 tatlı kaşığı tuzu ve erişteyi katıp erişte yumuşayın-caya kadar kaynatın.Tencereyi ateşten indirip erişteyi süzgeçten süzün. Bir servis tabağına aktarıp üstüne hazırladığınız do-matesli ve mantarlı sostan gezdirin. En üstüne kaşar rendesini serperek servis yapın.

20

Hazırlayan: Selgin

Page 21: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Malzemeler 2 su bardağı süt / 2 yemek kaşığıkakao / 2 yemek kaşığı nişasta/ 1.5 su bardağı şeker / 1 yemek kaşığı margarin / 1 paket kremşanti / 250-300 gr kedi dili.

Uzmanlar kış aylarında özellik-le C vitamini yönünden zengin bir beslenme tavsiye ediyorlar. Bütün yeşil sebzeler kalori açı-sından fakir, C vitamini yö-nünden zengindir. Kış diyetinde mutlaka sebze ve mey-velere ağırlık ve-rilmelidir.

Mandalina ve portakalın dışın-da yeşil biber, la-hana, ıspanak, se-mizotu, pırasa, Brük-sel lahanası ve kuşbur-nu, C vitamini yönünden çok zengin besinlerdir. C vitamini vücutta depolanmadığı içinher öğün alınması, özellikle sigara içenlerin daha fazla C vitamini almaya özen göster-mesi gerekir.C vitamini* Yara iyileşmesini hızlandır-mak için,

* Soğuk algınlığı, nezle ve anjinde,* Enfeksiyona yakalanma ris-kini azaltmak için,* Damar sertliğinden korun-

mak amacıyla,* Kanser riskini a-

zaltmak umuduy-la,* Düşükleri önle-mek amacıyla,* Emziren anne-

lerde,* Bazı ruhsal so-

runlarda,* Spor performansını ar-

tırmak amacıyla kullanılmak-tadır.C Vitamini gereksinimiİnsan vücudunda 20-50 gün yetecek kadar 600-1500 mg.lık bir C Vitamini depolan-maktadır. Çocukların günlük gereksinimi ise 35-50 mg.kadardır.

Ebegümeci ve dünya ne olmuş

Değerli kızlarım.Ben bu dünyayı, buülkeyi, buradayaşayan insan-ları anlayamı-yorum artık.Geçende büyükoğluma gittim. To-runları özlemiştim,onları görürüm, biraz dadeğişiklik olur diye... Bizimoğlan, gelin “ben evleniyo-rum evinin” ve “pop starın” müdavimi olmuşlar. Ço-cuklar ise odalarında; evdeiletişim neredeyse sıfır. Benbir iki kez konuşmayı de-nedim ama beceremedim.Oğlan bilgisayar bağımlısıadeta. Anne babası içeridetelevizyon seyrederken oda benim aklımın pek er-mediği bilgisayar oyunların-da durmadan insan öldürü-yor, her öldürüşte çoşkuya kapılıp elini tavana vuruyor. “Ben evleniyorum” tam bir rezalet kızlarım. Anneleriçok, çok ayıpladım. Neyse,benim konum bu değil.Çocuklarda rahat edeme-dim anlayacağınız, oradabambaşka bir iklim hükümsürüyor.

Ne onların, ne de ken-dimin rahatını bozmayayım

diye evime geri döndüm.Üzerinize afi yet bağırsak-larım biraz tembelleşmiş.

Bu iş için ben ebegü-meci çiçeklerindenyaptığım çayı kullanı-rım. Ebegümeci eski-den tarlada, derede,tepede bolca bulu-nurdu. Tanımayanlar için biraz bilgi vere-

yim isterseniz. Ebegümeciçiçekleri ilaç, yaprakları dasebze olarak kullanılan ve genellikle tarla kenarların-da kendi kendine yetişenbir ottur. 20-70 cm. boyun-dadır. Mayıs-Ağustos aylarıarasında çiçek açar. Yaprakve çiçeklerinde fazla mik-tarda müsilaj vardır. Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser. Mide ve bağırsakların mun-tazam çalışmasını sağlar. Kabızlığı giderir. Mide bu-lantısı ve kusmaları önler.Ateşi düşürüp, vücuda ra-hatlık verir.

Ebegümecinin faydalarıanlatmakla bitmez, boğazve bademcik iltihapları-nı giderir. Nezle, bronşit,nefes darlığı tedavisindede kullanılır. Ben boğaz vebademciklerim için hiç kul-lanmadım. Kimbilir, belkiileride onu da denirim.

BESLENME

Cemile Teyze’nin Mutfağından

HazırlanışıSüt, kakao, nişasta, şeker ve margarini karıştırın,ocağın üstünde muhallebi kıvamında pişirin.Kedi dilinin üstüne krem şanti sürün, diğer kedi dilinin düz olan kısmını üstüne kapatın.Muhallebi bitene kadar aynı işlemi her kedi diliiçin tekrarlayın.Düz bir tepsiye yan yana dizin.Üzerine yapılan muhallebiyi dökün. Dolaptadinlendirin ve servis yapın.

Kedi dilli pasta

Ç S İÇAY SAATİ

Bol bol C Vitamini

Kahveniz bayatlamışsa, kullanmadanönce kısık ateşte hafi fçe kavurun. Hemrutubetin gittiğini, hem de tazeliğinekavuştuğunu göreceksiniz.

Yumurta hakkında bilmemiz gerekenler

Yumurta mutfaklarımızın vazgeçilmezleri ara-sında yer alır. Ama yumurta ile ilgili bilmemiz gerekenler var: • Yumurta evde buzdolabında ve alınanorijinal karton kutusu içerisinde, yıkanmadansaklanmalıdır. Yıkandığında doğal koruyucu tabakasınıkaybeder. • Yumurta buzdolabında güçlü kokusu olan besinlerinyakınında saklanmamalıdır. Çünkü yumurtanın kabuğugözeneklidir ve yumurta güçlü kokuları emebilmektedir.• Yumurta hazırlanılan yiyeceklerin besleyici değeriniartırmada da kullanılabilir. Sebzelerin protein miktarı dü-şüktür. Bu nedenle sebzelere yumurta kırılması protein,vitamin ve mineral açısından dengeli karışımların oluşma-sını sağlar.

21

Page 22: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Arzu Çakar ev kadını. Kadıköy’de oturuyor. 12 yıldır evli ve iki çocuk annesi. Arzu Hanım, kadınların is-tedikleri zaman neleri başarabileceklerine çok güzel

bir örnek teşkil ediyor. Şu anda Marmara Üniversitesi Hazır Giyim Bölümü’nde öğrenci. Stilistlik öğreniyor. İki çocuk ve hiçbir zaman bitmeyen ev işlerine rağmen zoru başarmayaazimli. Ondan yemek tarifi de alacağız almasına ya öncehikayesini anlatsın istedik. “Neden yeniden üniversiteye

gitmek istediniz, bu kadar işin arasında zor olmuyor mu?” Sorumuzu gülerek şöyle yanıtladı:

“Ben stilistliği bir kurs sayesinde meslek edinmiştim. İşi-mi çok sevmeme rağmen çocuklarıma bakmak için bıraktım.Bu arada, her şeyde olduğu gibi benim işimde de yenilikler ortaya çıktı ve ben hep geri kaldığımı hissettim. 31 yaşımdaüniversite sınavını kazandım. Üniversiteyi yani işin teori kısmını bitirince çalışmaya başlayacağım. Hiçbir şey için geç kaldığımı düşünmem. Kim ne derse desin kulak asmam.Hatta İngilizce öğrenmeye bile başladım. En azından çocuk-larıma yardımım oluyor.”

Üniversite Dönüşü Yemek Yoğun bir programı var Arzu Hanım’ın. Sabah erkenden

kalkıyor, büyük oğlunu okula gönderiyor, akşama kadar ev işleriyle uğraşıyor. İkinci öğretime gittiği için oğullarını an-nesine bırakıp akşam üzeri kendi okuluna gidiyor. Üniversite dönüşü yemek, bulaşık, çocukların derslerine yardım derken“Gün içindeki altın saatim çocuklar uyuduktan sonraki bir saat” diyor. Bu arada, küçük oğlu Berk elinde gerçek bir çe-kiçle geziyor; kendi odasındaki bütün çekmecelerin kulpla-rını kırdığına gözlerimizle şahit oluyoruz. Ne diyelim, Allah kolaylık versin!

Hiçbir şey için geçkaldığımı düşünmem

31 yaşında üniversiteye başlayan iki çocuk annesi Arzu Çakar’ınrrhedefl eri büyük. Onunla tanışmak umudumuzu artırdı. Bu arada

güzel bir salata tarifi aldık sizler için.

Aysun Selçuk

PANCARLI HAVUÇLU PATATESMalzemeler: 10 adet patates (orta boy), 3 adet havuç, 3 adet pancar, 10 adet kornişon turşu, 1 demet dereotu, 2 adet limon, ½ su bardağı sıvı yağ.

Yapılışı:Patatesleri, havuçları, ve pancarları ayrı ayrı haşlayın. Ilık iken ayrı yerlerde rendele-yin. Patates rendesinin içine 2 adet limonun suyunu, sıvı yağı ve tuzu katıp yoğurun. Bu karışımı üçe ayırın. Birinci bölüme kıyılmış dereotunu katın. İkinci bölüme ha-vucu, üçüncü bölüme de pancarı katıp ayrı ayrı yoğurun. Ortası delik büyük bir kek tenceresini streç fi lm ile kapladıktan sonra en alta pancarlı karışımı yayın. Araya doğ-ranmış kornişon turşuyu yerleştirin. Üzerine havuçlu karışımı güzelce yayın. Turşularıtekrar dizin. En son olarak patatesli kısmı bastırarak yayın. Bir gece beklettikten sonra düz bir tabağa ters çevirerek servis yapın. Afi yet olsun!

Basarı Öyküsüss

22

Page 23: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Morluklara rötuş İş yaşamı ya da stres nedeniyle çoğu zaman gözlerimizin altında morluklar belirir. Makyaj yoluyla bu morluklarıgizlemeniz mümkün. Morluklar, o kısımların renklerini açmak suretiyle gizlenir. Bu işi çok hafi f; açık renk bir fondötenle ya da yumuşak beyaz bir kalemle yapabilirsiniz. Bu malzemeyi oraya sürün, sonra da parmaklarınızlahafi fçe yayın. Beyazlaştırılan kısmın kenarlarının fondötene karışmasına özen gösterin.Gözleriniz çukursaÇukur gözleri daha belirli hale sokmak için gözkapağına uçuk bir renk sürmeli,farı çukurun hemen yukarısına yayılma-lıdır. Gözkapağıyla kaşın arasına biraz

kahverengi, grimsi kahverengi ya da gri far sürülmesi iyi olur. Kaşların altına ise ışıklandırıcı bir boya sürmeli ve göz-kapağının tam ortasına da bu boyayla bir nokta yapılmalıdır. Gözkapağının normal kıvrımının biraz yukarısına bir çizgi çekilerek hafi fçe yayılmalıdır. Üst kirpiklerin diplerine açık renk göz kale-miyle bir çizgi çekilmesi de iyi olur.

Patlak gözler Gözleriniz dışa doğru çıkıksa ve siz bundan hoşlanmıyorsanız bu konuda da bir makyaj hilesi var. Gözkapağına koyu renk, mat bir far sürmelisiniz. Böylece gözkapağı sanki daha gerideymiş gibidurur. Farı kaşlara doğru biraz yaymalı, ayrıca göz kuyruğundan alt kirpiklerin aşağısına doğru hafi fçe uzatmalısınız.Kaşın altında, pembe ya da et rengi bir boya kullanılması iyi olur. Gözkapağıkıvrımını koyu renkle belirtmeli, çizgi-yi hafi fçe yaymalısınız. Göz kalemiyleçizilecek bir çizgi de yine gözkapağını daraltır. Üst kirpikleri, önce kıvırarak,sonra da kat kat rimel sürerek iyice be-lirli bir hale getirmeniz doğru olur.

Güzellik

Taze ve zinde bir yüz için Avuç dolusu para harcamadan güzel ve bakımlı olabilirsiniz.Bunu başkaları için değil, kendiniz ve sevdikleriniz için yapın...

“Şimdi rağbet güzel ile zengine” der bir halk türküsü...

Buradaki ”güzel” tabii ki kadındır. Yaşadığımız top-lumlarda ne yazık ki kadınlar çoğu zaman tüketim nesnesi olarak algılandıkları için güzel olmaya, güzel kalmaya zorla-nıyorlar adeta. Kadın makya-jı, giyimi, kuşamı üzerinden kurulmuş koskoca bir endüst-ri var... Bedenimizi parçalaraayrılıyor, her parça üzerinden başka bir sektör para kazanı-yor. Evet, güzel, şık, çekici ve parlak olmamız isteniyor ama bunu kendimiz için yapmamız istenmiyor. Erkek egemen

toplumun bizi sokmak istediği sınırlar çerçevesinde cereyanediyor her şey. Çoğu zamanonların beğenilerine yönelikdar, ince topuklu, rahatsızgiysiler içinde dolaşmak zo-runda kalıyoruz. İçinde ya-şadığımız toplumun kadınadayattığı imge az düşünen,az okuyan, dış görünüşünefazla, fi kri gelişimine az önemveren bir azgelişmiş varlıklar topluluğu. Oysa biz kadınlar,erkeklere yönelik yaratılmış arzu nesneleri değiliz. Bizim de ideallerimiz, aklımız, fi kri-miz, tutumumuz var. Bir kezgeliyoruz bu dünyaya ve ken-dimiz gibi olmak ve kendimizi

yaşamak istiyoruz. Evet, bir kadın güzel ve bakımlı olmayı sevebilir, bunu sırf kendini ra-hat hissettiği için isteyebilir. Kendimiz için ya da güzel gö-rünmek istediğimiz insanlar için biz de öyle avuç dolusu para harcamadan reçeteler bulma ve sunma uğraşı için-deyiz. Köşemiz bu fi krimizin uygulama alanı. Geçen sayı-mızda sirkenin gençleştirici özelliğine değinmiştik... Bu kez sirkeden yararlanılarakevde yapabileceğiniz iki cilt sıkılaştırıcı veriyoruz... Bir deneyin bakalım.

Nane sirkesi 4 bardak sirke (elma sirkesi tercih ediliyor), 4 bardak damıtık su Yarım çay fincanı nane yaprağı. Tüm malzemeyi karıştırarak kaynatın. Sonra ateş-ten alarak cam bir kaba koyun. Beş gün bu şekilde bekletin. Süzün. Bu karışım gözenekleri iyice sıka-rak küçültüyor.

Gül sirkesi4 çay fincanı kurumuş kırmızı gül,Yarım çay fincanı gülyağı, 2 bardak sirke. Tüm malzemeyi kapaklı, cam bir kavanoza ko-yun. Üç hafta bekletin. Sık sık çalkalamayı da unutmayın. Sonra süzün. Sıvıya aynı miktarda damıtılmış su ekleyin. Bunu bir tonik olarak kullanın.

Page 24: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

Olmuyordu, ne yaparsa yapsın on-dan kopamıyordu. Birbirlerini severek evlenmişlerdi. Evliliğin daha ilk gün-lerinde sorunlar başlamıştı. Birbirimizealıştıkça her şey düzelir, diye düşünü-yordu. Annesi de aynı fi kirdeydi. Bu arada hamile kaldı. Çocuk umutlarınıtazeledi. Bir kız çocuğu dünyaya ge-tirdi. Bu arada eşinin kendinden iyiceuzaklaştığını hissediyordu. Çocuktan başını alıp düşünmeye başladığında,onun üzerine gitti. Erkek onu abartmak-la, hikaye yazmakla suçluyordu. Sonra kavgalar, kavgayı takip eden kapı vurup iki gün gözükmemeler. Aynı evde iki yabancı gibi oldular.

Ailesi devreye girdi, bu kez herkes boşanması gerektiğini söylüyordu. Fakat “onu bırakamam, ben onsuz ya-şayamam” şeklinde sabit bir fi kri vardı. Kendi kendine çok kızıyor ama bir türlü adım atamıyordu. Ablasının öne-risi üzerine psikiyatriste gitmeye karar verdi. Bağımlı bir ilişki içinde olduğu sonucuna vardı. Bir süre sonra ne yap-ması gerektiğini biliyordu artık.

Bir kişiyi sevmek, ona bağlanmak güzel bir duygudur. İnsanın yaşamınıanlamlı kılar. Ama her bağlanma sağ-lıklı değildir. Bazı bağımlılıklar sağlık-lı, bazıları da sağlıksızdır.

Evlilik gibi devamlı ilişkilerde,

duyguların ve düşüncelerin açıkça ifade edilebilmesi, mutlulukların ve acılarınpaylaşılması, tarafl arın cinsel ve edinil-miş rollerine bağımlı olmadan birbirle-riyle oldukları gibi olabilmeleri sağlıklı bağımlılığın işaretleridir. Sağlıksızbağımlılık ise hastalık veya sorunlu bir dönem dışında, yaşamını sürdürmek için diğer başka bir kişiye sorgusuzca, çaresiz ve vazgeçilmez şekilde bağımlı olmak, günlük yaşamını onsuz sürdüre-memek hali olarak kendisini gösterir.

Ruh Hali

Onsuz yapabilirsiniz...Bir ilişkinin size zarar verdiğini bilmenize rağmen onu bitiremiyorsanız, bitirmeyi düşündüğünüzde ise kaygı vekorku duyuyorsanız, bağımlı bir ilişki içindesiniz demektir.

Ama çözüm var. Bu yazıyı dikkatle okuyun.

Peki siz ne durumdasınız?Bağımlı bir ilişkide olup olmadığı-nızı test edebileceğiniz dört durumsıralıyoruz sizlere:

* İlişkinin size zarar verdiğini bil-menize rağmen (belki başkalarının da bunu size söylemesine rağmen)ilişkiyi bitirmek için etkin ve somut adım atamıyorsanız, İlişkiyi sürdürmek için kendi ken-dinize, gerçek olmayan ya da ilişki-nin zararlı yönleri ile başa çıkacak kadar güçlü olmayan nedenler önesürüyorsanız, üretiyorsanız,

İlişkiyi bitirmeyi düşündüğünüz-de, sizi ilişkiye daha da fazla bağla-yan, korkunç derecede bir kaygı vekorku hissediyorsanız,

İlişkiyi bitirmek için adım attı-ğınızda, fi ziksel huzursuzluğu da içeren, size acı veren yoksunluk belirtileri gösteriyorsanız ve bu belirtiler sadece ilişki yaşanılan kişi ile tekrar temas sağlandığında yok oluyorsa...

Bu belirtilerin bir çoğu size uyuyor-sa, büyük bir olasılıkla bağımlı bir ilişki yaşıyorsunuz ve kendi hayatı-nızı yönlendirme gücünü yitirmişsi-niz demektir.

Üstesinden gelebilirsiniz

1. Bağımlı ilişki biçiminden kurtulmayı hayatınızdaki enöncelikli konu olarak görün.2. "Bencil" olun, yani kendi ihtiyaçlarınızın karşılanma-sını daha etkin bir biçimdesağlamaya çalışın.3. Kişisel sorunlarınızla ve yetersizliklerinizle cesaretle

yüzleşin. 4. Kendinizle ilgili ihtiyaçları-nızın üzerine eğilin.5. Başkalarını yönetmektenve kontrol etmekten vaz-geçin; kendi ihtiyaçlarınızüzerine eğilmekle, başkala-rını değiştirmeye çalışmak yoluyla güven duygusunu

aramayı bırakabileceksiniz. 6. Ruhsal dünyanızı geliştirin. Size neyin huzur getirdiğinibulun ve ona belli bir za-man dilimini ayırın. 7. İlişki oyunlarında "takılı" kalmamayı öğrenin; kendi-nizi içinde bulabileceğiniz, kurban, çaresiz kadın gibi

tehlikeli rollerden kaçının.8. Sizi anlayacak ve size destek olacak bir destek grubu bulun..9. Kendi tecrübelerinizi veöğrendiklerinizi başkalarıyla paylaşın.10. Profesyonel yardım al-mayı düşünün.

Bağımlı ilişkilerin üstesinden gelebilirsiniz. İşte size için takip etmeniz gereken on aşamalı plan:

24

Page 25: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

25

Derdini Söylemeyeny yDers çalışmıyor

Oğlum ders çalışmıyor. Ama nasıl bir çalışmamaktır bu, an-lam veremiyorum. Notları çok kötü, henüz lise bir öğrencisiüstelik. Bu yıl resmen çuvalladı, hem dersleri anlamıyor, hem ders çalışmıyor, hem de afrasından tafrasından geçil-miyor. Oysa geçtiğimiz yıl, tüm bunların tersi bir durumvardı. Çocuk bu yıl hem sorumluluklarını serdi, hem debüyük bir erkek gibi davranıyor. Büyük erkek gibi deyince,anlamışsınızdır; şu serseri olan türlerinden söz ediyorum.Sadece bilgisayar, müzik, televizyon, bağırıp çağırmak, ortadan kaybolmak… Oğlanın hayatı bunlardan ibaret. Söz dinletebilmem ise olanaksız; en tipik davranışı beni aşağı-lamak. Yeter ki sonunda beni küçümseyabilmesi mümkünolsun, sinirlerimi bozmak için elinden ne gelirse ardınakoymuyor. Acil tavsiyelerinizi bekliyorum, üstelik sadecesize değil, önüme gelen herkese bu konuyu açtım.

İzmit’ten Aynur Z.

Çalışacak, başka çaresi yok

Aynur Hanım!İpleri elinizden kaçırmak üzere olduğunuz belli. Bu du-

rum, bir açıdan doğal. Çünkü çocuğunuz, sizi değil, arka-daşlarını çok daha önemsiyor. Sizi aşağılaması da bunun kanıtı. Sizi yok saymadan, sizi etkisiz bir hale getirmeden,yeni ve asıl önemsediği çevresinde kendini var edemez. Ama bu işlere giriştiğinde, kendisine önceden beri çizilmiş olan yaşam yolundan sapamayacağını da bilmek zorunda.Okulda başarı kazanması, boş zamanlarında derslerine gereken ağırlığı vermesi, sınıfta verilen dersi dalga geç-meden doğru dürüst takip etmesi, internette boşu boşuna zaman kaybetmemesi, bilgisayar oyunlarına sadece haftasonu ve yalnızca bir saat zaman ayırması, cep telefonuylailişkisinin olumsuz yanlarını her gün en az yarım saat ye-niden düşünmesi, televizyon hastası olmaktan kurtulması, dolayısıyla müzik dinlemek de dahil hayatında var olan her şeyi yeniden ve sizin de beklentilerinizi hesaba katarak örgütlemesi gerekiyor. Siz ise bütün bu süreci yakından ve gücünüz yettiği kadar kontrol ederek onun dünyasınauzak kalmamaya çalışmalısınız.

Bakışla taciz ediliyorumSize açacağım konu, benim için çok önemli. Ben 21 yaşındayım ve namus kavramıyla sosyal yaşamın gerçekleri arasında bir yere sıkışmış gibi hissediyorum. Geceleri uykularım kaçıyor, gündüz-lerim ise anlatacağım üzere zaten cehennem gibi. Çalıştığım işye-rinde (70 kişi çalışıyor burada) karşımdaki makinelerden birindeki adam, gün boyu sürekli bana bakıyor. Hiçbir şey yapmıyor, sadecebakıyor ama yaşadığım rahatsızlığı ifade etmem mümkün değil.Bugün bu olay başlayalı altı ay oldu. Adamın bakışları, gece ka-buslarıma girmeye başladı. Bir gün aramızdan ustabaşı geçiyordu,aniden ona döndü, tacizci adam panik içinde hemen başını çevirdi.Bu olay beni çok etkiledi, çünkü ustabaşı hiçbir şey anlamamıştı. Çalıştığım yerde dedikodu çok yaygın, eğer bir şikayette bulunur-sam benim hakkımda söz çıkartırlar. Sonuçta işveren belki basitçekıdemimize bakar ve kalkıp benim işime son verir. Bu kadar bü-yük bir saygısızlığa, adaletsizliğe ve çaresizliğe, bu kadar genç bir yaşta maruz kaldığım için yaşadıklarımı kaldırmakta güçlük çekiyorum. Sizce ne yapmalıyım.

Maltepe’den Handan Y.

Siz değil o korksun

Herşeyden önce sakin olun, hayatta hiçbir so-run çözümsüz değildir. Çözümsüzlük varmış gibi düşünmeniz, karşınızdaki tacizci erkeğin yaptıkları da dahil, tüm toplumdaki adaletsizliklerin cezasız kalmasına neden olur. Bakışla taciz, ispat edilmesi en güç olan taciz çeşitlerinden biridir. Üstelik bir-birinin arkasından konuşmanın yaygın olduğu, az eğitimli ve ataerkil önyargılara sahip insanlar ara-sında bu sorunu yaşamak da büyük bir şanssızlık-tır. Ancak, söylediğim gibi hiçbir sorun çözümsüzdeğildir. Burada size birçok çözüm önerebilirim,örneğin adamı tuzağa düşürebilir, insanların için-de bu bakışla tacizi ortaya çıkarabilirsiniz. Ya da bizzat adamın üzerine giderek, şikayet edeceğinizi söyleyebilirsiniz. Şikayet de edebilirsiniz, adamıntacizci olduğunu her fırsatta herkese anlatabilir-siniz. Birçok çözüm var, ancak en iyi çözüm siziniçinizde ve korkunuzu silip atmanızı bekliyor.

Çocuğumu görümceme evlatlık verdilerBen 24 yıldır evliyim, bu kente gelin geldim. Geldiğimde annemden babam-dan uzakta, sessiz bir kızdım, özetle evin ezilen geliniydim. Eşimin kızkarde-şi de bizden bir yıl sonra evlendi. Benim bir kızım ve bir oğlum oldu. Onlarınise çocukları olmadı. Aile, yani kayınvalidem, kayınbabam, görümcelerim bana ve eşime baskı yapmaya başladılar. Yeniden hamile kalacak ve doğançocuğumu eşimin kızkardeşine verecektim. Bugün bu karara nasıl boyun eğ-dim, diye kendime kızıyorum. Size yazmamın nedeni, öğrendim ki 18 yaşınagelen güzel kızım, asıl anne babasının kim olduğunu öğrenmiş. Benimle bu konuyu hiç konuşmadı. Onun öğrendiğini de başkasından duydum. Az öncebize uğradı ve bana hiçbir şey olmamış gibi baktı, içime dokundu. Sonuçtaonu büyütenlerin asıl anne babası olduğunu söylemiş. Beni ise her zaman olduğu gibi dayısının eşi olarak gördüğünü söylemiş. (Kızım bana yenge diye hitap eder). Ondan bir şey beklemiyorum ama bu yanlışlığın neresinden dönülebilir, söyler misiniz?

Okurumuz ismini vermedi

Kızınızı sevin

18 yıl önce yanlış bir karar verdiğiniz ortada. Siz istemeseydiniz kızınız kimseyeevlatlık verilemezdi. Ama artık olan olmuşve bunca yıl geçmiş. Kızınız sizi yengeolarak tanımış ve sevmiş. Gerçeği öğren-dikten sonra da sevgisinde bir artma veyaazalma olmamış. Kızınızın kendini büyütenve emek verenleri ana baba olarak bilmesi ve kabullenmesi doğaldır. Sizin buna se-vinmeniz gerekir aslında. Anlaşılan o ki,biyolojik babası olan eşiniz de bu durumu kabullenmiş. Yalnız siz üzülüyorsunuz. Kızı-nızdan sevginizi ve desteğinizi eksik etme-yin. Durumu olduğu gibi kabullenin. Kızınız mutlu ise, zaten üzülecek bir durum da yok demektir. Ama, yine de çok üzülüyorsanız, bir psikiyatriste danışmanızı öneririm.

Page 26: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

26

Yesil Köse

En zararlı enerji: Nükleer enerji Çernobil nükleer kazasından sonra kimse nükleer enerji ve nükleer santraller konusunu açıkça gündeme getiremiyor artık. Fakat enerji ihtiyacı, enerji darboğazı

sözcüklerinin kullanıldığı yerlerde alttan alta savunulan bu santraller oluyor...

Gelişmiş kapitalist ül-kelerde çevreci hare-ketlerin mücadeleleri

sonucunda nükleer santraller halkın hayatından çıkmayabaşladı. Onların amaçları çev-re bilincinin az olduğu ülkelerekaydırmak bu tür belaları. Na-sıl bir tehlike ile karşı karşıyaolduğumuzu anlamak açısın-dan, nükleer santralin zararlarıhakkında biraz bilgi vermek istedik. Örneklerle gelişmelereşöyle bir bakalım...* ABD'de 1973 yılından sonra, yeni nükleer santral yapımınabaşlanmadı.* Avusturya devleti, 1978 yı-lında tamamladığı ilk nükleer santralini hiçbir zaman çalış-tırmadı.* Almanya Hükümeti, nükleer santrallerini kapatma kara-rı aldı. Mevcut santrallerinkapatılmasının ancak yirmiyılda mümkün olabileceğiniaçıkladı.Nükleer santrallerde çalışan-

larda, onların çocuklarında ve nükleer santrale yakın yaşayaninsanlarda; kanser, sakat do-ğumlar ve bağışıklık sistemibozuklukları, diğer insanlaragöre çok daha fazla görülü-yor. Bu da nükleer santrallerinnormal çalışırken bile çevreyeyaydıkları düşük radyasyonun,insan sağlığını tehdit ettiğininbir göstergesidir.

Radyasyona maruz kalma yo-luyla oluşan genetik bozukluk-lar, maalesef kuşaktan kuşağageçebiliyor.

Hiroşima’yı unutma Nükleer atıkların güvenli bir şekilde depolanması sorununa, hala biz çözüm bulunamadı.Nükleer santraller çalışırken,plütonyum üretiyorlar. Bir gram plütonyumun 5 milyondabirinin, bir insan tarafındansolunması, o kişinin akciğer kanserine yakalanmasına se-bep olabilir. 1.5 kg. plütonyumkullanarak, dünyadaki herkesiakciğer kanserli yapabilirsiniz.Nükleer atıklardaki plüton-yum, 240.000 yıl radyoaktif kalmaktadır. Ne nükleer atıkların konulduğu variller, ne de şu andaki depolamayöntemleri, nükleer atıkları240.000 yıl doğadan ve insan-lardan uzak tutamaz. Ayrıcayeraltında depolanan nükleer atıklar, bir deprem sonrasında

kolayca yerüstüne çıkabilirler. Ülkemizde ne kadar sıklıkla,şiddetli depremler olduğunuunutmamalıyız.Nükleer santrallerin ürettik-leri atıklar, nükleer silahlar yapılması için kullanılabilir. 6 Ağustos 1945'de Hiroşima'ya atılan atom bombası, anında100.000 kişiyi öldürmüştü.Sonraki yıllarda da binlercekişi radyasyona maruz kal-maktan oluşan hastalıklarayakalandı.Nükleer santraller, ekonomik yönden de karlı değildirler. Hükümetlerin açıkladıklarımaliyet fi yatları, nükleer atık-ların depolanması ve santralömrünü tamamlayınca (20-30 yıl) yerinden kaldırılması içingereken masrafl arı içermez.

20-30 yıl faaliyet gösterecek bir santral için bu kadar teh-likeyi göze almaya değer mi?Bizce değmez siz ne dersiniz?

Kuru çiçeklerden bir demetMaksat gönül almak değil mi? Kurutulmuş çiçeklerle oluşturacağınız, bileşimleri sev-diklerinize armağan olarak sunabilirsiniz. Ama önce çiçek kurutmayı bilmek gerek...

Çiçekler oda ve salonlarımızın vazgeçil-mez süsleri. Taze çiçekler eve bir bahar esintisi getirir. Ama tazeliğini yitirmiş çi-çekleri de çöpe atmamanızı tavsiye ederiz.Kuru çiçekler eviniz için çok güzel deko-rasyon malzemesi oluşturabilir... Onlarıkuruturken çok özenli ve dikkatli olmanızgerekiyor. Çünkü her şeyin olduğu gibi çiçek kurutmanın da bir usulü, kaidesivar... İşte belli başlı çiçekler ve onlarınkurutuluş biçimleri...Gül, şakayık, laleyi kuruturken çok açma-mış olmasına dikkat edin. Baş aşağı asın. Renginin solmaması için sıcak bir yerin, örneğin kaloriferin üstüne asmanızda

yarar var. Ortanca çiçeğinin ortası hafi fçe solmayabaşladığında koparılmalı. Bir vazoyakonup birkaç gün ya da birkaç hafta suda bırakılmalıdır. Çeşitli otlar ve haziran çiçeği; çiçek açmadan önce toplanmalı ve karanlık bir köşede başaşağı asılarak kurumaya bıra-kılmalıdır.Enginar; sapı kopartılmadan bir ızgaranınüzerinde kurutulmalıdır. Bu durumdaykençiçeklenmeye başlar ve üzerinde çiçeğiile kurur. Gürgen ve meşe yaprakları; ağustos veeylül aylarında toplanmalı, sapları kopa-

rılmalıdır. Bir vazonun içinde 1/3 gliserinile 2/3 sıcak su ile karıştırılıp soğumayabırakılmalı daha sonra yapraklar içineyerleştirilmelidir. Yapraklar terlemeyebaşladığında çıkartmalısınız.Ihlamur; haziran ayında toplanmalı,yaprakları ayıklanıp, buket halinde sak-lanmalıdır.Tahıllar; demetler halinde baş aşağı kuru-tulmalı ve saklanmalıdır.Kurutulmuş çiçek ve yapraklardan olu-şan potpurileri evinizde dekoratif amaçlıkullanabileceğiniz gibi yaratıcı gücünüzü de katarak dostlarınıza da hediye edebi-lirsiniz.

Page 27: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

“Yalandan vazgeçmeyi isteme-den, doğruyu söyleyemezsin.”

27

Güldeste

“İyi yapılmış şiir her zaman aydınlıktır” der Edip Cansever... Onun şiirleri de öyledir, enhüzünlü şiirlerinde bile alttan alta bir ferah-lık bir umut eser...

Evlerin saat beş olma haliBen yorgunum anlamaktanBir duvar, bir tebeşir gibi yazmaktan yazılmaktan...........Yağar ki sokaklarda bir uzun yağmurIslanırım ıslanırım anlamam Sanki nedir bir yağmurun güzel olmasıSahi bir yağmurun güzel olmasıYağarken kendine severek bakmasından.

Edip Cansever

Sone 43Apaçık görüyorum gözlerimi yumuncaBütün gün gördüklerim taşımaz hiçbir değer,Ama düşlerde hep sen varsın uyku boyunca;Göz karanlıkla ışır, karanlıkları deler.

Seni görmeyince benim her günüm gece;Geceler gündüz olur düş seni gösterince.

William ShakespeareÇev: Talat S. Halman

Hikaye bu ya...

Evlilik güzel hayal

Olay Fransa’da geçer. Güzel bir kadın, berrak suyu olan büyük bir gölün kenarında otururken,birdenbire kucağına bir kurbağa fırlar. Kadın şaş-kın şaşkın bakarken, kurbağa konuşmaya başlar. Kurbağa güzel kadına:“Ben aslında çok yakışıklı bir prensim ama bir büyücü beni bu hale soktu. Şimdi tekrar eski hale gelmem için beni güzel bir kadının öpmesi lazım. Eğer beni öpersen, ben de seninle evlenirim. Şa-toma gideriz. Sen bana çocuklar doğurur, yemek pişirir, elbiselerimi temizlersin. Annem kraliçeile birlikte ve mutlu mutlu yaşarız” der.Hikayenin devamında, daha geç bir saatte, kadın tek başına şarap, krema soslu kurbağa bacağı (Fransa’da pek makbuldür) pilavdan oluşan ye-meğini yerken şöyle düşünmektedir: “Evlilik ha? Güzel bir hayal, ama krema soslu kurbağa bacağına değişmem doğrusu.”

Eski Bir Tak vimİçin Şiirler

Her şey geçiyor; saatler, gökyüzünde bulutlar,

insanların yaşamı, do-ğumdan ölüme taşınarak.

Olayların tarihsel olgusunabağlanma! Bu, dünyaya

bakmanın kötü bir yoludur.Kaçan zamana, geri gel-

meyecek sabahlara endişe-lenmeden, her bir saniyeyizenginleştirici bir tecrübe

haline getir. Sonu olmayantek şey şu andır.

Amerika Yerlisi Deyişi

Ludwig Wittgenstein

Ezen ve ezilen arasındaki ilişkinin temel öğelerindenbiri, kural belirlemedir. Her kural belirleyiş, bir in-sanın başka bir insana seçimini dayatması demektir, bu da belirlenen insanın bilincini, belirleyeninkiyleuyumlu bir bilince dönüştürür. Böylelikle ezilenlerindavranışı belirlenmiş davranıştır; ezenin ilkeleriniizler.

Paulo Freire, Ezilenlerin Pedagojisi

Sizde kuralları kim belirliyor?

Page 28: TÜPRAŞ Bizimdir, Bizim Kalacak! (Ocak 2004).pdf · 2009. 8. 10. · TÜPRAŞ bizimdir, bizim kalacak! 18 yıllık özelleştirme suçlarına TÜPRAŞ ihalesi ile bir yenisi daha

İkinci Cins’i yazma düşüncesi çok geç geldi aklıma. Kadın olsun erkek olsun,herkesin paçasını kurtarabileceğini sanıyordum; kadınlığın ayrı bir durum oldu-ğunu kavrayamıyordum. Kadınlığıma hiç aldırmadan üç roman, bir sürü denemeyazdım. Günün birinde kendimi açıklama gereksinimi duydum. Düşünmeye baş-ladım ve büyük bir şaşkınlıkla, söyleyebileceğim ilk şeyin: ben bir kadınım, demek olduğunu gördüm. Bütün duygusal, zihinsel oluşumum erkeklerinkinden ayrıydı.Bunun üstünde durdum. Genel olarak da, özel olarak da, kadının neyi canlandırdı-ğına bakmak gerek, dedim. Kadının oluşumunda söylencelerin payını saptamaya, özellikle de toplumun kadınları nasıl oluşturduğunu betimlemeye çalıştım.”

Kadın, İkinci Cins/Bağımsızlığa Doğru

Simone de Beauvoir(9 Ocak 1908-4 Ağustos 1986)

Varoluşçuluk akımının ve kadın hareketinin en önemli düşü-nürlerindendir. 1949 yılında yayımladığı “İkinci Cins” adlı

kitabı kadın kurtuluş hareketinin manifestosu sayılır.