T.C İVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANABİLİM DALI · 2.1.8. 4-) Ektopik üreter orifisi 5 2.1.8....
Transcript of T.C İVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANABİLİM DALI · 2.1.8. 4-) Ektopik üreter orifisi 5 2.1.8....
T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
UNİLATERAL DİSTAL ÜRETER OBSTRÜKSİYONU
YAPILAN SIÇANLARIN ÜRETEROPELVİK
BİLEŞKELERİNDEKİ CAJAL HÜCRELERİNDE
MEYDANA GELEN DEĞİŞİKLİKLER
Dr. BARIŞ KUZGUNBAY
UZMANLIK TEZİ
TEZ DANIŞMANI
Prof Dr. NİHAT SATAR
ADANA - 2005
T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
UNİLATERAL DİSTAL ÜRETER OBSTRÜKSİYONU
YAPILAN SIÇANLARIN ÜRETEROPELVİK
BİLEŞKELERİNDEKİ CAJAL HÜCRELERİNDE
MEYDANA GELEN DEĞİŞİKLİKLER
Dr. BARIŞ KUZGUNBAY
UZMANLIK TEZİ
TEZ DANIŞMANI
Prof Dr. NİHAT SATAR
TF 2003 LTP16-Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Fonu
ADANA - 2005
TEŞEKKÜR
Asistanlık eğitimim boyunca ve tez çalışmam esnasında, yardım ve desteklerini
esirgemeyen, sevgili eşim Ecz. Gamze Kuzgunbay’a, yol gösterici tez danışmanım Prof.
Dr. Nihat Satar’a, akademik bilgilerini ve deneyimlerini paylaşarak beni bugünlere getiren
ve beraber çalışmaktan onur duyduğum Prof. Dr. Sinan Zeren başkanlığında Üroloji
Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri olan Prof. Dr. Ruhi Türkyılmaz, Prof. Dr. Reha Özkeçeli,
Prof Dr. Uğur Erken, Prof Dr. Şaban Doran, Prof. Dr. Zühtü Tansuğ, Prof. Dr. Bülent
Soyupak, Doç Dr. Yıldırım Bayazıt ve Yrd. Doç. Dr. Atilla Arıdoğan’a, tezime
yardımlarından ve katkılarından dolayı Op. Dr. Tahsin Turunç’a, Op. Dr. Erkan Demir’e,
özveri ile çalışan Üroloji Anabilim Dalı asistan, hemşire ve personellerine, tez çalışmamın
patoloji ile ilgili kısımında bana yardımcı olan Prof. Dr. Figen Doran ve Patoloji Anabilim
Dalı teknik personellerine, deneysel çalışmalarımı gerçekleştirdiğim TIBDAM’deki tüm
yönetici ve çalışanlarına teşekkür ederim.
Bu çalışma, TF 2003 LTP16 proje numarası ile Çukurova Üniversitesi Bilimsl
Araştırma Fonu tarafından desteklenmiştir.
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR i
İÇİNDEKİLER ii
TABLO DİZİNİ iv
ŞEKİL DİZİNİ v
KISALTMA LİSTESİ vi
ÖZET - ANAHTAR SÖZCÜKLER vii
ABSTRACT - KEYWORDS viii
1. GİRİŞ VE AMAÇ 1
2. GENEL BİLGİLER 2
2.1. Üreter 2
2.1.1. Anatomi 2
2.1.2. Embriyoloji 2
2.1.3. Histoloji 3
2.1.4. Vaskülarizasyon 3
2.1.5. İnnervasyon 3
2.1.6. Fizyoloji 4
2.1.7. Fonksiyonları 4
2.1.8. Anomaliler 4
2.1.8.1-) Konjenital üreteral atrezi 4
2.1.8. 2-) Konjenital üreter duplikasyonu 5
2.1.8. 3-) Üreterosel 5
2.1.8. 4-) Ektopik üreter orifisi 5
2.1.8. 5-) Üreteropelvik bileşke obstrüksiyonları 6
2.1.8. 6-) Üreterin edinsel hastalıkları 6
2.2. Cajal Hücreleri 7
2.2.1. Tarihçesi 7
2.2.2. Yapısı 8
2.2.3. Embriyolojik orijini 9
2.2.4. Fonksiyonu 9
2.2.5. Ayırıcı tanısı 10
2.2.6. Saptama yöntemleri 11
2.2.6. 1-) Histolojik yöntemler 11
2.2.6. 2-) Histokimyasal yöntemler 11
2.2.6. 3-) İmmunolojik yöntemler 12
2.2.7. Cajal Hücrelerinin patolojik bulgular ile ilişkisi 13
2.2.7. 1-) Patolojik durumlarda Cajal hücrelerinin ultrayapısı 13
2.2.7. 2-) Gastrointestinal tümörler ile Cajal hücreleri arasında ilişki 13
2.2.8. Üriner sistemde Cajal hücreleri 14
3. GEREÇ VE YÖNTEM 16
4. BULGULAR 20
5. TARTIŞMA 30
6. SONUÇLAR 33
7. KAYNAKLAR 34
8. ÖZGEÇMİŞ 39
TABLO LİSTESİ
Sayfa No
Tablo 1. Çalışmaya alınan sıçanların gruplara göre dağılımı 17
Tablo 2. Gruplara göre 10 ayrı 200 büyütme alanında toplam Cajal 24
hücre sayılarının dağılımı
Tablo 3. Gruplar için 10 ayrı 200 büyütme alanında toplam Cajal hücresi 25
sayılarına göre biyoistatiksel hesaplamalar
Tablo 4. 10 ayrı 200 büyütme alanında toplam Cajal hücresi sayıları açısından 26
kontrol grubu ile çalışma gruplarının karşılaştırılması ve p değerleri
Tablo 5. 10 ayrı 200 büyütme alanında toplam Cajal hücresi sayıları açısından 27
kontrol grubu ile sham gruplarının karşılaştırılması ve p değerleri
ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa No
Şekil 1. Üreter ligasyonunun uygulanması (in vivo) 16
Şekil 2. Üreter ligasyonu sonrası üreterohidronefroz (in vivo) 20
Şekil 3. Üreter ligasyonu sonrası üreterohidronefroz (in vitro) 21
Şekil 4. H&E X 100: Obstrüksiyon sonrası 14. gün üreter ve mononükleer 21
iltihap hücreleri
Şekil 5. H&E X 100: Obstrüksiyon sonrası 30. gün böbrek parankim dokusu, 22
glomerüller arası mononükleer iltihap hücreleri
Şekil 6. Anti c-kit x 100: Obstrüksiyon sonrası 1. günde üreter ve mononükleer 22
iltihap hücreleri
Şekil 7. Anti c-kit x 200: Obstrüksiyon sonrası 7. günde üreterde 23
submukozal c-kit + Cajal hücreleri
Şekil 8. Anti c-kit x 400: Obstrüksiyon sonrası 14. günde üreterde 23
submukozal c-kit + Cajal hücreleri
Şekil 9. Cajal hücre sayısı gruplara göre dağılımı (ortanca) 27
Şekil 10. Anti c-kit x 200: Obstrüksiyon sonrası 30. günde üreterde 28
submukozal c-kit + Cajal hücreleri
Şekil 11. Anti c-kit x 400: Obstrüksiyon sonrası 60. günde üreterde 28
submukozal c-kit + Cajal hücreleri
Şekil 12. Anti c-kit x 100: Obstrüksiyon sonrası 90. günde üreterde 29
submukozal c-kit + Cajal hücreleri
KISALTMA LİSTESİ
CIH: Cajal’ın İnterstisyel Hücreleri
GIS: Gastrointestinal Sistem
MGP: Myenterik Ganglion Pleksusu
AP: Auerbach Pleksusu
SMP: Submuskuler Pleksus
CM: Sirküler Muscle
DMP: Derin Muskuler Pleksus
TEM: Transmission Elektron Mikroskop
µ: mikron
ZnI2: Çinko İyodür
NOS: Nitrik Oksit Sentaz
GABA: Gama Amino Butirik Asit
TIBDAM: Tıbbi Bilimler Deneysel Araştırma ve uygulama Merkezi
K: Kontrol Grubu
Ç: Çalışma Grubu
S: Sham Grubu
İP: İntraperitoneal
PBS: Fosfat Tamponlu Tuzlu Su
SPSS: Statistical Package for Social Sciences
H&E: Hemotoksilen Eozin
N: Number (sayı)
ÖZET
Unilateral Distal Üreter Obstrüksiyonu Yapılan Sıçanların Üreteropelvik
Bileşkelerindeki Cajal Hücrelerinde Meydana Gelen Değişiklikler
Cajal hücreleri, ilk olarak gastrointestinal sistemde pacemaker hücreler olarak bulunduktan sonra, ürogenital sistemde de Cajal hücreleri ile ilgili çalışmalar başlamıştır. Ancak günümüzde, henüz ürogenital sistemde Cajal hücrelerinin rolü ve çeşitli patolojik durumlara verdikleri yanıtları açığa çıkaran yeterli çalışma yapılamamıştır. Son zamanlarda yapılan bir çalışmada üreterde Cajal hücreleri tespit edilmiştir. Çalışmamızda, sıçan distal üreterinde oluşturulan deneysel obstrüksiyon sonrası üreteropelvik bölgedeki Cajal hücrelerinin, sayı ve morfolojilerinde meydana gelen değişikliklerin incelenmesi amaçlandı. Ortalama ağırlıkları 200 gram olan 175 Wistar türü sıçan kullanıldı. Kontrol grubunda 20, sham grubunda 35 ve çalışma gruplarında 120 adet sıçan vardı. Çalışma grubundaki sıçanların distal üreterleri operasyonla ligatüre edildi. Kontrol grubundaki sıçanlar çalışmanın başında, sham ve çalışma grubuna ait sıçanlar obstrüksiyondan 1, 7, 14, 30, 60 ve 90 gün sonra (çalışma grubu için sırasıyla Ç1, Ç2, Ç3, Ç4, Ç5 ve Ç6 alt grupları) sakrifiye edilerek üreter ve renal pelvisleri çıkartıldı. C-kit antikor ve toluidin mavisi ile boyanan preparatlar ışık mikroskopu altında incelenerek üreteropelvik bölge submukozal seviyede Cajal hücrelerinin sayı ve morfolojileri değerlendirildi. Kontrol grubunda Cajal hücre sayısı ortalaması 4.55±2.21, Ç1’de 12.47±4.92, Ç2’de 7.40±6.88, Ç3’te 21.16±19.03, Ç4’te 12.63±8.16, Ç5’te 10.40±5.09, Ç6 ‘da 10.90±6.33, S1’de 5.67±2.65, S2’de 5.00±5.31, S3’de 4.28±1.38, S4’te 8.60±4.03 olarak bulundu. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, Ç2 hariç tüm çalışma gruplarında Cajal hücre ortalama sayısı açısından istatiksel olarak anlamlı artış saptandı (p<0.05). Ancak hücre morfolojisi açısından ışık mikroskopu ile değerlendirilebilen bir fark saptanmadı. Distal obstrüksiyon sonrası erken ve geç dönemlerde, üreteropelvik bölge submukozal Cajal hücre sayılarının artmış olarak bulunması bu hücrelerin üreter motilitesi ile yakından ilişkili olduğuna işaret etmektedir. Üreterde obstrüksiyon sonrası motiliteyi ve Cajal hücrelerinin morfolojik yapısını ve bu hücrelerin fonksiyonlarını daha iyi tanımlamak için elektron mikroskopik çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar sözcükler: Cajal hücreler, c-kit, obstrüksiyon, üreter
ABSTRACT
The Changes On Cajal Cells At The Ureteropelvic Junction In Unilateral
Distal Ureter Obstruction Of The Rats
Firstly after the interstitial cells of Cajal was explored in gastrointestinal system as pacemaker cells, the studies about Cajal cells in urogenital system had started. However, nowadays, the studies are not enough to explore the functions and the response of the Cajal cells to the patologic processes in urogenital system, yet. Recently, Cajal cells was proved in ureter in one study. In this study, investigation of the changes in number and morphology of the Cajal cells at ureteropelvic junction after experimental distal ureter obstruction of the rats was aimed. One hundred and seventy five rats were used which were weight about 200 grams. There were 20 rats in control, 35 rats in sham and 120 rats in study groups. The ureters of the rats in study group were ligatureted by operation. In the study, firstly the rats in control group and then the rats in the sham and study group after the obstruction in 1, 7, 14, 30, 60 and 90 days (for study subgroups S1, S2, S3, S4, S5 and S6 consecutively) were sacrified and the ureters and renal pelvices were extracted. The preparation of the sections stained by c-kit anticore and toluidin blue were examined under light microscope and the number and morphology of the submucosal Cajal cells in ureteropelvic junction was studied. Mean value of the numbers of Cajal cells in control group was 4.55±2.21, while it was 12.47±4.92 in S1, 7.40±6.88 in S2, 21.16±19.03 in S3, 12.63±8.16 in S4, 10.40±5.09 in S5, 10.90±6.33 S6, 5.67±2.65 in sham group 1, 5.00±5.31 in sham group 2, 4.28±1.38 in sham group 3, 8.60±4.03 in sham group 4. When all the study groups were compared with the control group, there was statistically significant increase in mean value of the submucosal Cajal cells in all study groups, except S2 (p<0.05). However, there was no significant difference in the Cajal cell morphology that could be observed by light microscope. Evidence of increase of the number of submucosal Cajal cells in early and late distal postobstructive periods show that these cells are closely related with ureter motility. The studies that will examine the motility and the morphology of the Cajal cells by electrone microscope after the ureter obstruction, may help the identification of the functions of these cells better. Key words: Cajal cells, c-kit, obstruction, ureter
1. GİRİŞ VE AMAÇ
Cajal’ın interstisyel hücreleri (CIH); ilk olarak 1893 yılında Ramon Y. Cajal tarafından barsaklarda
primitif nöronlar olarak tanımlandıktan sonra bu konu ile ilgili çalışmalar devam etmiş ve son zamanda
Pubmed’te ’’Cajal’’ isimi ile yapılan taramada yaklaşık 3275 çalışma saptanmıştır.1
Cajal hücreleri nöral krestten, enterik sinir sisteminden ayrı köken almıştır.2-4 Cajal
hücreleri gastrointestinal sistem (GIS)’de sinir ucu ile düz kas hücreleri arasında yer alan ve
peristaltik hareket için gereken yavaş elektriksel dalga iletiminden sorumlu pacemaker
hücreler olarak gösterilmişlerdir.2, 5, 6 Peristaltik hareketlerin bozukluğu ile seyreden
Hirschsprung’s Hastalığı, İnfantil Hipertrofik Pilor Stenozu, Yavaş Geçişli Konstipasyon
gibi GIS hastalıklarında c-kit immunoreaktivitesinde azalma ve Cajal hücre dağılımlarında
farklılıklar görülmüştür.2, 7-9
Yapılan son çalışmalarda üriner sistemde de Cajal hücrelerinin varlığı tespit edilmiş
olup insan üreteropelvik birleşke örneklerinde bulunan CIH’ler GIS’taki CIH’lere
morfolojik olarak benzerlik göstermektedir.10 Sıçan vaz deferensinin submukozal ve
musküler tabakalarında, kobay prostattında düz kas stroması ile glandüler tabaka arasında,
kobay mesanesinde düz kas demetleri ile sinir hücreleri arasında, tavşan üretrasında ve
insan üreteropelvik bileşkesinde c-kit + boyanan Cajal hücreleri gösterilmiştir.10-14
İdrar, üst üriner sistemde interkaliksiel alandan başlayan peristaltik hareketler ile
pelvisten üretere ve buradan da mesaneye ulaştırılır. CIH’ler üreteropelvik peristaltik
hareketlerinin başlatılması, koordinasyon ve üretiminden sorumludur.10 Biz çalışmamızda,
1-90 gün arasında değişen sürelerde Wistar türü sıçanlarda tek taraflı distal üreter
obstrüksiyonu oluşturup aynı taraf üreteropelvik bölgede c-kit + hücrelerin sayı, morfoloji
ve dağılımlarında meydana gelen değişiklikleri inceledik. Bu değişikliklerin, peristaltik
bozukluklarla beraber seyreden konjenital ve akkiz üreter patolojilerinin mekanizmalarını
açıklığa kavuşturacağını düşünmekteyiz.
2. GENEL BİLGİLER
2.1. ÜRETER
2.1.1. Anatomi
Böbrek kaliksleri intrarenal yerleşimli olup böbrek parankimi ile yakın ilişkidedir.
Minör kalikslerin sayısı 8 ile 12 arasında değişmektedir. Uç kısımları piramidlerin
uzantılarıyla çentiklenmektedir. Minör kaliksler birleşerek böbrek pelvisine boşalan major
kaliksleri oluşturmaktadır. Major kalikslerin sayısı 2 ile 3 arasında değişmektedir. Böbrek
pelvisi tamamen intrarenal veya kısmen intrarenal kısmen de ekstrarenal olabilmektedir.
Böbrek pelvisi alt iç yanda incelerek üreteri oluşturur. Yetişkin üreterinin boyu bireyin
boyu ile doğrudan ilişkili olup ortalama 30 cm.dir. Oldukça düzgün bir “S” eğrisi çizerek
mesaneye kadar uzanır. Üreter boyunca 3 adet rölatif darlık alanları mevcuttur. Bunlar; (1)
Üreteropelvik bileşke (2) Üreterin iliak damarları çaprazladığı bölge (3) Üreterin mesane
içine girdiği yerdir. Yukardan aşağıya doğru üreterler psoas kasının üstünden sakroiliak
eklemlerin iç yanına geçer, dış yanda seyrederek iskiyal çıkıntıların yanından geçer. Daha
sonra içyana dönerek mesane tabanından içeriye girer. Kadınlarda uterin arterler
jukstavezikal üreter segmenti ile yakın komşuluk gösterirler. Üreterler posterior peritonla
örtülüdür. Jukstavezikal kısımları ise retroperitoneal yağ dokusu içindedir. Vaz deferensler
inguinal halkayı geçerken üreterlerin ön yüzündeki lateral pelvik duvarları üzerinden
seyrederler. Seminal veziküllerle birleşmeden ve prostat tabanını delip ejakülatuvar
kanalları oluşturmadan önce üreterlerin iç yanında lokalizedirler.15
2.1.2. Embriyoloji
Gebeliğin 4. haftasında distal mezonefrik kanaldan gelişen üreter tomurcuğu
metanefrik blastem ile etkileşerek dallanır ve kaliksleri, pelvisi ve üreteri oluşturur. Üreter
tomurcuğunun distalinde kalan mezonefrik kanal segmentine ana boşaltım kanalı denir. Bu
kanal gelişmekte olan mesaneyle birleşerek trigonun bir parçasını oluşturur. Üreter
tomurcuğunun başlama noktası üreter orifisidir. Ortak boşaltım kanalı mesaneyle
birleştikten sonra üreter orifisleri mesane içinde kranial ve lateral yönde ilerler.16
2.1.3. Histoloji
Üreterlerin mukozası değişici (tranzisyonel) epitel ve bağ dokusundan oluşan
lamina propriadan oluşmaktadır. Kas tabakaları heliks şeklinde düzenlenmiştir. Üreterler
mesane duvarına idrarın geri akımını önleyen bir kapak oluşturacak biçimde oblik olarak
girerler. Üreterin intravezikal kısımında yalnız longitüdinal kas lifleri bulunur. Üreterler
dıştan adventisya membranı ile sarılmışlardır.17
2.1.4. Vaskülarizasyon
Böbrek kaliksleri, pelvis ve üreter proksimal bölümü renal arterden beslenir.
Üreterin orta bölümleri internal spermatik-ovaryan arterden beslenir. Üreterin distal kısımı
ise ana iliak, internal iliak (hipogastrik) ve vezikal arter dallarından beslenir. Venöz
damarları arterlere eşlik ederler. Kalikslerin, pelvisin ve proksimal üreterin lenfatikleri
lomber lenf nodlarına, üreter orta kısımının lenfatikleri internal iliak ve ana iliak lenf
nodlarına, distal üreterin lenfatikleri ise vezikal ve hipogastrik lenf nodlarına drene
olurlar.15
2.1.5. İnnervasyon
Üreterler preganglionik sempatik liflerini T10-L2 sinir köklerinden alır. Sempatik
postganglionik lifleri ise aortikorenal, süperior ve inferior hipogastrik otonomik sinir
pleksuslarından alır. Parasempatik inervasyon ise S2-S4 sinir köklerinden olur. Ancak
otonomik inervasyonun üretere etkisi bilinmemektedir. Peristaltik hareketler için gerekli
değildir. Çünkü peristaltik hareketler pelviste, interkaliksiel aralıklardaki bir merkezden
pacemakerlar tarafından stimuluslarla başlar ve distal üretere kadar devam eder.
Üreterin ağrı lifleri sempatik sinir lifleri ile seyreder. Gerginliğe hassas noziseptör
aracılığı ile veya direk mukoza irritasyonu ile uyarılırlar. Ağrı somatik yayılım paterni
gösterir. Sempatik sinir köklerine (T10-L2) uyan somatik alanlarda hissedilir. Ağrı ve
refleks kas spazmı subkostal, iliohipogastrik, ilioinguinal ve genitofemoral sinirlerin inerve
ettiği böğür, kasık ve skrotal (labial) bölgelerde hissedilir.15
2.1.6. Fizyoloji
İdrarın pelviste toplanmasıyla yükselen basınç, pelvisten başlayarak üreter boyunca
aşağıya doğru yayılan bir peristaltik dalgayı başlatır. Peristaltik dalga her 2-3 dakikada bir
10 saniye süreyle oluşarak 3 cm/sn kadar hızla yayılır. Peristaltik dalga idrarı 50-100
mmHg’lik bir dirence karşı hareket ettirebilir. Peristaltik dalganın oluşumunu üreter
çeperindeki sinsisyum yapan düz kastan geçen aksiyon potansiyelinin yaratması olasıdır.
Parasempatik uyarma dalgaların frekansını arttır, sempatik uyarma ise frekansı azaltır ve bu
yolla kontraksiyon şiddetini de kontrol edebilir.
Aşağı uçlarında üreterler oblik olarak trigona girerler. Mesane epiteli altında birkaç
santimetre uzanan üreterler mesanedeki basınç altında bulunduklarından, idrarın çıkarılması
sırasında bu basıncın yükselmesiyle idrarın geriye akışı önlenir.
Üreterler ağrı liflerinden zengindir. Üreterde taş gibi sebeplerden dolayı
obstrüksiyon olduğu zaman, şiddetli kasılmayla beraber ağrı da meydana gelir. Ağrı
uyarıları gerideki böbreklerde de sempatik refleks yaratarak böbrek arteriyollerinin
daralmasına ve böylece böbrekten idrar akışının da azalmasına yol açarlar ki bu etkiye
üreterorenal refleks adı verilir.18
2.1.7. Fonksiyonları
Üreterlerin fonksiyonu; peristaltik aktivitesi sayesinde böbrek glomerüllerinden
süzülen idrarı, böbrek pelvisinden mesaneye kadar taşımaktır.
2.1.8. Anomalileri
1-) Konjenital üreteral atrezi
Üreter tamamen yoktur veya böbreğe giderken körleşmiş olabilir. Üreter
tomurcuğunun mezonefrik kanaldan çıkışında bir defekt vardır veya metanefrik blasteme
ulaşmadan gelişimi durmuştur. Böbrek agenezisi veya multikistik böbrek ile sonuçlanır.
Çift taraflı ise yaşamla bağdaşması mümkün olmayan Potter Sendromu’nu temsil eder. Tek
taraflı olduğunda asemptomatik olabileceği gibi hipertansiyon, enfeksiyon veya tümör
olaya eşlik edebilir.19
2-) Konjenital üreter duplikasyonu
Üreterin en sık rastlanan doğumsal malformasyonudur. Komplet veya inkomplet
olabilir. Kadınlarda daha sık görülür. Sıklıkla bilateraldir. Kalıtımsal iletim otozomal
dominant tiptedir. İnkomplet duplikasyon metanefrik blasteme varmadan önce üreter
tomurcuğunun dallanması sonucu oluşur. Olguların çoğu asemptomatiktir. Birleşme yeri
yakınında peristaltizm bozulabilir. Bu olgularda üreteroüreteral reflüye bağlı olarak bir
segment tıkalı ve dilate olabilir. Komplet duplikasyonda, iki üreter tomurcuğunun
bulunması tamamen ayrı iki üreter ve iki böbrek pelvisi oluşumuna yol açar. Üst segmente
giden üreter mezonefrik kanalın daha yukarısından çıktığı için mezonefrik kanala daha
uzun süre bağlı kalır ve bu nedenle daha uzağa göç eder ve alt segmenti drene eden üreterin
iç yan ve aşağısında sonlanır (Weigert-Mayer kanunu). Bu yüzden üst segmenti drene eden
üreter çok fazla kaudale göç edebilirken, alt segmenti drene eden üreter daha dışyanda
sonlanır ve vezikoüreteral reflüye neden olur. Nadir görülen üreter triplikasyonunda da aynı
ilkeler geçerlidir.19
3-) Üreterosel
Üreterin terminal kısmının keseleşmesidir. İntravezikal veya ektopik olabilir.
Ektopik olanda bir bölümü mesane boynunda veya üretrada lokalizedir. Kız çocuklarda
daha sık görülür. %10 bilateraldir. Doğum öncesi erken dönemde üreterin eksik veya
gecikmiş kanalizasyonunun, üreter tomurcuğunun ürogenital sinüs içinde mesane ile
birleşmeden önce obstrüksiyon ve genişlemesine yol açarak üreterosel oluşturduğu ileri
sürülmektedir. Böbrek üst kutbunun displazisi eşlik edebilir. Displastik segment noduler
renal blastem içerebilir ve neoplazi eğilimindedir.19
4-) Ektopik üreter orifisi
En çok üreterosel ve üreter duplikasyonları ile beraber görülür. Embriyolojik
gelişme sürecinde üreter tomurcuğunun mezonefrik kanaldan ayrılmaması ve geç ayrılması
sonucu meydana gelir. Erkeklerde üreter doğrudan vaz deferens veya seminal veziküle
açılır ve bu olgular epididimit kliniği ortaya koyarlar. Kız çocuklarında orifis üretra,
vagina veya perinede olabilir, inkontinans belirgindir.19
5-) Üreteropelvik bileşke obstrüksiyonları
Üreterin en sık görülen doğumsal anomalisidir. Erkeklerde daha sık görülür. % 10-
15 bilateraldir. Gerçek stenoz nadirdir. Bu bölgede anormal peristaltizm ve sonuçta pelvisin
drenajının bozulmasından sorumlu karekteristik histolojik ve ultrastrüktürel değişiklikler
gözlenir. Hastaların spesmenlerinin çoğunda üreteropelvik bölge kaslarının
düzenlenmesinde anormallik mevcuttur. Dar olan üreteropelvik segmentinde kollagen
miktarında artma olduğu gösterilmiştir.20, 21 Aberan damar basısı, yüksek girimli pelvis
nadir görülen nedenlerdir. İnterstisiel obstrüksiyonlarda üreter duvarındaki sinir liflerinde
tükenme ve buna bağlı olarak kas liflerinde disfonksiyon ve atrofi görülür. Kas tabasında
interstisiel ve intersellüler olarak anormal kollajen birikimi görülür. Bu değişiklik
üreteropelvik birleşke motilitesini ve üreter elastisitesini bozarak mekanik ve fonksiyonel
obstrüksiyona neden olabilir.22 Hematuri, kusma, üriner enfeksiyon, taş ve hipertansiyon
görülebilir. Bazı çocuklar tamamen asemptomatiktir. Solari ve arkadaşlarının 2003 yılında
yaptığı çalışmada insan üreteropelvik bileşke obstrüksiyonlarında Cajal hücre sayılarının
oldukça az veya hiç olmadığı tespit edilmiştir.10 Genellikle üreteropelvik bileşke
obstrüksiyonları ürogenital sistemin diğer konjenital anomalileriyle, kardiak anomalilerle
ve Hirschsprung’s hastalığı ile beraber görülür.19, 23-25
6-) Üreterin Edinsel Hastalıkları
a- Üreter darlıkları
b- Tranzisyonel hücreli tümörler
c- Enflamatuar değişiklikler
d- Üreter taşları
e- Ekstransek üreter obstrüksiyonları
f- Travmalar
2.2. CAJAL HÜCRELERİ
2.2.1. Tarihçesi
İspanyol bilim adamı Ramon Y. Cajal, ilk olarak 1893 yılında Cajal’ın interstisyel
hücrelerini barsakta primitif nöron hücreleri olarak tanımlamış, daha sonra da bu hücrelerin
sinirler ve barsak düz kas hücreleri ile ilişlili olduğunu bildirmiştir.1, 26 İmaizumi ve Hama
1969 yılında kuşların taşlığında, Stach 1972 yılında sıçan kolonunda, Duchon ve
arkadaşları 1973 yılında köpek ince barsağında, Yamamato 1977 yılında fare ve yarasaların
ince barsağında ve Faussone-Pellegrini 1977 yılında insan midesinde ve distal özefagus
sfinkterinde, Cajal hücrelerinin varlığını göstermişlerdir.27-32 Roman ve arkadaşları 1975
yılında kedi özefagusunda sinir lifleri ile Cajal hücreleri arasında yakın ilişki bulunduğunu
bildirmişlerdir.33 1982 yılında Thuneberg ve Rumessen sıçan ince barsaklarında, myenterik
pleksusu alanında CIH göstermiş, ince barsak duvarındaki variköz sinir uçları ile Cajal
hücreleri arasında bağlantılar tanımlamıştır.34 Ohkawa 1983 yılında kobay prostatında
spontan elektriksel aktivite olduğunu saptamış ve daha sonra 2002 yılında Exintaris ve
arkadaşları kobay prostattında düz kas stroması ile glandüler tabaka arasında c-kit
immünoreaktif hücrelerin olduğunu, bu hücrelerin prostat düz kası ve akson demetleriyle
yakın ilişkide olduğunu, yavaş dalgalı spontan elektriksel aktivitenin tetikleyici
pacemaker’ı olabileceğini ve glandüler sekresyonun asiner hücrelerden prostatın major ve
minor kanallarına ve buradan da üretraya transportundan sorumlu olabileceğini
düşünmüşlerdir.12, 35 Benzer tetikleyici pacemaker hücreler tavşan üretrasında da
gösterilmiştir.14 Mc. Closkey ve Gurney 2002 yılında kobay mesanesinde düz kas
demetleri sınırında paralel olarak uzanan, sinir hücreleri ile yakın ilişkili, kolinerjik
stimulasyona cevap olarak veya spontan olarak Ca+2 dalgalarını ateşleyerek sinyallerin
sinir hücrelerinden düz kas hücrelerine iletiminde rol oynayan Cajal hücrelerinin varlığını
saptamışlardır.13 Turunç ve arkadaşlarının 2003 yılında sıçanlarda yaptığı çalışmada,
obstrüksiyon sonrasında vaz deferensin submukozal ve musküler tabakalarındaki Cajal
hücresi sayılarında üçüncü ayda azalma olduğunu saptamışlardır.11 Solari ve arkadaşlarının
2003 yılında yaptığı çalışmada, insan üreteropelvik bileşkesinde çok sayıda c-kit pozitif
Cajal hücresi olduğu, bu hücrelerin üreter peristaltizmden sorumlu olduğu ve üreteropelvik
bileşke obstrüksiyonlarında sayılarının oldukça az veya hiç olmadığı tespit edilmiştir.10
Son yıllarda patolojik ve immünohistokimyasal tanı yöntemlerindeki gelişmeler ile
birlikte üriner sistemde Cajal hücrelerinin lokalizasyonu, miktarı, fonksiyonu ve üriner
sistem hastalıklarının patofizyolojisindeki yeri ile ilgili çalışmalar giderek artan sıklıkta
yapılmaktadır.
2.2.2. Yapısı
Laboratuvar memelilerinde ışık mikroskobu ile yapılan çalışmalar göstermiştir ki
Cajal hücreleri ağsı yapıdadır ve yoğun bantları, belirgin flament bağları mevcuttur.36 Cajal
hücreleri barsağın farklı bölgelerinde ve farklı gelişme dönemlerinde fonksiyonel ve
ultrastrüktürel olarak farklılık gösteren değişik alt gruplara ayrılmaktadır. Longitüdinal ve
sirküler düz kas lifleri arasında yeralan ve myenterik ganglion pleksusu (Auerbach’s) (CIH-
MGP, CIH-AP) ve submuskuler pleksusla (CIH-SMP) ilişkili olan alt grupları yavaş dalga
üretiminden sorumlu olup pacemaker fonksiyonu gösterirler. 1996 yılında Burns ve 1998
yılında Ward’ın tariflediği midede sirküler kas tabakası içinde yer alan CIH-CM ve 1997
yılında Matini ve Faussone-Pellegrini’nin tariflediği ince barsaklarda derin kas tabakaları
arasında yer alan CIH-DMP (Derin musküler pleksus) alt grupları düz kasta inhibitör
inervasyonun mediyatörlüğünü ve modülatörlüğünü yapmaktadır. 37-39
Transmission Elektron Mikroskopik (TEM) çalışmalar göstermiştir ki; tipik olarak
CIH’ler uzun gövdeye ve sayıları iki ile beş arasında değişen, uzunlukları yaklaşık 100 µ
olan dar, yuvarlak ve yassı uzantılara sahip yıldızsı bipolar hücrelerdir. Primer uzantılardan
sekonder ve tersiyer uzantılar çıkabilir. Bir veya birden fazla periferal yerleşimli
çekirdekçik içerebilen, yoğun kromatine sahip oval şekilli çekirdekleri, perinükleer ince
halka şeklinde sitoplazmaları, elastin ile yakın ilişkili inkomplet bazal laminaları
mevcuttur. Mitokondriler uzundur ve sitoplazmanın her yerinde bulunur, ancak primer
uzantılarının çıktığı yerler gibi geniş yerlerinde daha fazladır. Uzantıların, uzun eksenine
parelel olarak filamanlar ve mikrotübüller uzanmaktadır. Granüllü endoplazmik
retikulumun yuvarlak sisternaları ve serbest ribozomlar sayıca rölatif olarak azdır. Düz
endoplazmik retikulum sisternadan zengindir. Golgi cisimcikleri ve lizozomlar
sitoplazmada az sayıda bulunmaktadır. Sitoplazmada glikojen partikülleri genellikle
görülmez. Oldukça çok miktarda lipid damlaları ve lipofusinik cisimcikler bulunmaktadır.
Plazma membranları çok sayıda girintiler, invajinasyonlar ve az sayıda sitoplazmik
veziküller içermektedir. CIH’ler birbirleriyle, sinir hücreleriyle, düz kas hücreleriyle ve
makrofajlarla aralarındaki gap junction ve benzeri bağlanma noktaları yardımıyla sıkı
ilişkiler içerisinde bulunmaktadırlar.27
2.2.3. Embriyolojik orijini
Son birkaç yıla kadar Cajal’ın interstisiyel hücrelerinin, embriyolojik orijini netlik
kazanmamış, nöral krest veya mezenkimden kaynaklanabileceği düşünülmüştür. Cajal
hücrelerinin özelliklerinin bir kısmı nöral krest orijinli hücrelere, bir kısmı da mezenşim
kaynaklı hücrelere benzemektedir. Ancak Lecoin ve arkadaşları tarafından 1996 yılında,
yarasaların embriyonik barsak segmentlerinde yapılan çalışmada, Cajal hücrelerinin nöral
krestten köken almadığı gösterilmiştir.3 Son zamanlarda ise Cajal hücrelerinin ve düz kas
hücrelerinin mezenkimal öncü hücrelerden kaynaklandığı görüşü ağırlık kazanmaktadır.
Hem Cajal öncü hücrelerinde hem de düz kas öncü hücrelerinde, embriyolojik dönemin
ortalarında tirozin kinaz reseptörü olan kit ekspresiyonu başlamakta; ancak daha sonra düz
kasa dönüşecek hücrelerde kit ekspresiyonunda azalma, miyoflaman proteinlerinde artma
görülürken, Cajal hücrelerine dönüşecek olanlarda kit ekspresyonunda artma meydana
gelmektedir. Kenny ve arkadaşları tarafından 1999 yılında yapılan immünohistokimyasal
çalışmada, insanda ovulasyondan sonra 12. haftada çekumda, ince barsağın distalinde ve
antrumda c-kit + CIH hücrelerinin bulunduğu ve sefalokaudal bir gelişim gösterdiği ortaya
koyulmuştur.40
2.2.4. Fonksiyonu
Yapılan çalışmalar sonucunda Cajal hücrelerinin gastrointestinal sistemde
peristaltizmden sorumlu pacemaker hücreler oldukları, sinir hücreleri ve düz kas hücreleri
arasında yer alarak nöromodülatör olarak görev yaptıkları bilinmektedir.6, 41 Normal
proksimal ince barsakta semilikid gastrik boşalmayı takiben yavaş dalga kontrollu
peristaltizm meydana gelir, ancak Cajal hücresi olmayan W/W farelerde bu aktiviteye
rastlanmaz.2 Hirschsprung’s hastalığında, İnfantil Pylorik Stenoz gibi peristaltik
hareketlerin bozulduğu hastalıklarda gastrointestinal sistemden alınan spesmenlerde Cajal
hücrelerinin sayıca azaldığı gösterilmiştir.2, 8 Ayrıca yapılan çalışmalar sonucunda kobay
prostatında düz kas stroması ile glandüler tabaka arasında bulunan Cajal hücrelerinin
prostat düz kası ve akson demetleriyle yakın ilişkide olduğu, yavaş dalgalı spontan
elektriksel aktivitenin tetikleyici pacemakerı olabileceği ve glanduler sekresyonun asiner
hücrelerden prostatın major ve minor kanallarına ve buradan da üretraya transportundan
sorumlu olabileceği düşünülmüştür.12 Benzer tetikleyici pacemaker hücreler tavşan
üretrasında da gösterilmiştir.14 Kobay mesanesinde düz kas demetleri sınırında paralel
olarak uzanan Cajal hücrelerinin sinir hücreleri ile yakın ilişkili olduğu, kolinerjik
stimulasyona cevap olarak veya spontan olarak Ca+2 dalgalarını ateşleyerek sinyallerin sinir
hücrelerinden düz kas hücrelerine iletiminde rol oynadığı saptanmıştır.13 İnsan
üreteropelvik bileşkesinde çok sayıda bulunan Cajal hücrelerinin üreter peristaltizmden
sorumlu olduğu ve üreteropelvik bileşke obstrüksiyonlarında sayılarının oldukça az veya
hiç olmadığı tespit edilmiştir.10
2.2.5. Ayırıcı tanısı
Cajal hücreleri uzun yıllar boyunca kendisine yapısal olarak benzeyen düz kas
hücreleri, nöronlar, makrofajlar, fibroblastlar ve glial hücrelerle karıştırılmış ancak son
yıllarda TEM incelemelerle Cajal hücrelerine spesifik ultrayapısal özellikler keşfedilmiş ve
ayırıcı tanısı yapılmıştır. İnkomplet bazal lamina, sitoplazmik boşluklar, membranla ilişkili
yoğun bantlar ve sitoplazmik cisimcikler, düz endoplazmik retikulum ve mitokondrilerin
bulunması Cajal hücrelerinin elektron mikroskobisinde diğer hücrelerden ayırımını
sağlayan sitolojik özelliklerdir. Granüler endoplazmik retikulumun sisternalarının orta
derecede dilate olması ve iyi gelişmiş sekretuvar aparatlarının bulunması fibroblastlarla
karışmasına neden olan özelliklerdir, ancak oldukça ince, geniş ve şerit benzeri yapıya
sahip olan fibroblastlardan daha dar, yuvarlak ve yassı olmaları ile ayrılmaktadırlar.27, 42, 43
Cajal hücrelerinde bazal lamina inkomplet ve incedir, düz kas hücrelerinde ise bazal lamina
tam ve kalındır, fibroblastlarda ise bazal lamina bulunmaz.27 Ayrıca düz kas hücrelerinden
farklı olarak Cajal hücrelerinde kontraktil flamanlar daha azdır ve desmin
salgılamamaktadırlar.44 Cajal hücrelerinin c-kit antikorları ile + boyanma özelliği
immunohistokimyasal olarak diğer hücrelerden ayırdedilmesini sağlamaktadır. Benzer
şekilde c-kit antikoru ile + boyanan mast hücrelerinden alcian mavisi, toluidin mavisi ve
tryptase boyaları ile ayırdedilebilirler.45
2.2.6. Saptama Yöntemleri
1-) Histolojik yöntemler : Vital ve Supravital boyalar
Metilen Mavisi: Bu metod ilk defa Cajal tarafından kullanılmıştır. Boyanmış
hücrelere zarar vermediği için gerçek vital boyadır. Fare, kobay ve tavşan ince
barsaklarında CIH-MGP, köpek kolonunda CIH-SMP’ nin boyanmasına izin verir. Deney
hayvanlarında CIH subgruplarının saptanmasında kullanılmıştır.46 Bu metodun dezavantajı
oksijen tüketimini artmasına neden olarak doku bütünlüğünün korunup boyanın difüzyon
problemine yol açmasıdır.47
Ozmik Asid / Çinko İyodür (Champy Maillet Metodu) (ZnI2): Bu metod ile
Cajal hücreleri ve sinir hücreleri selektif olarak boyanır. Aldehit fiksasyonu bu selektiviteyi
bozabilir. ZnI2 temas ettiği hücreyi hemen öldüren, kaba ve selektivitesi değişken bir
yöntemdir.48, 49
Lipofilik Karbosiyanin Boyası (DiI): Metilen mavisine göre daha az fotosensitif
ve daha az toksik bir boyadır ki bu özellik mikroelektrot çalışmalarında tercih edilmektedir.
Bu metod ile boyanan fare ince barsağında TEM ile sinir ve düz kas hücreleri ile ilişkili
CIH’ler gösterilmiştir.47
Rodamin 123: Bu boya ile Ward ve arkadaşları köpek kolonunda CIH-SMP
subgrubunu göstermişledir.50 Bu boya çeşitli hücre tiplerinde mitokondrilerin
boyanmasında kullanılmaktadır. Muhtemelen bu özelliklerinden dolayı CIH’leri
boyamaktadır.
2-) Histokimyasal Yöntemler: Enzimler
Diaforezis ve nitrik oksit sentaz (NOS): 1993 yılında Xue ve arkadaşları TEM
köpek proksimal kolonunda Cajal hücresinde NADH-diaforez aktivitesi göstermişlerdir.51
Manganez Süperoksit Dismutaz: 1995 yılında Fang ve Christensen rat kolonunda
CIH-SMP hücresinde NADH-diaforez ve manganez süperoksit dismutaz aktivitesini
göstermişlerdir.52
Hem Oksijenaz 2: Bu yöntem ile 1998 yılında Miller ve arkadaşları fare ince
barsağında CIH-MGP ve CIH-DMP saptamışlardır.53
3-) İmmunolojik yöntemler: İntermediate filamanlar ve Reseptör proteinleri
Vimentin: Fibroblastları da + boyamakla beraber köpek ve kemirgenlerin kolon
ve ince barsaklarında CIH’leri TEM altında göstermek için kullanılmaktadırlar.49, 54
8E1-Epitop: 1997 yılında Furuya ve arkadaşları tarafından CIH-GMP’lerin
gösterilmesi için kullanılan bir metoddur. Aynı zamanda astrositler ve subepiyelyal
fibroblastlar da boyanmıştır.55
C-kit (CD 117 reseptör proteini): CIH’lerin gösterilmesinde sıkça uygulanan bir
yöntemdir. İlk olarak 1992 yılında Maeda ve arkadaşları tarafından c-kit antikoru
yardımıyla Cajal hücreleri gösterilmiştir.56 Cajal hücrelerinin ayırıcı tanısında önemli olan
düz kas hücreleri ve fibroblastlar c-kit negatiftir.54 C-kit Cajal hücrelerinin membranında
bulunan bir reseptör proteinidir. Bir büyüme faktör reseptörüdür ve aynı zamanda
protoonkogendir. Eksternal ligant bağlayıcı komponent ve sitoplazmik tirozin kinaz
komponentlerinden oluşmuştur.
Siklik GMP: Elektriksel uyarı sonucunda GMP-IR’de artış ile beraber CIH ve düz
kas hücreleri görüntülenir.57
CD 34: Hematopoyetik hücre antijenidir. Cajal hücrelerinin küçük bir kısmı ile
beraber fibroblast benzeri hücreler, bazı stromal ve endotelyal hücreler de + olarak
boyanmaktadırlar.58-60
Nöron Spesifik Enolaz ve GABA (Gama amino butirik asit): Cajal
hücrelerinin nöron spesifik enolaz ve GABA ile immun reaksiyon gösterdiklerine dair
ipuçları bulunmaktadır.57, 61
2.2.7. Cajal Hücrelerinin Patolojik Bulgular İle İlişkisi
1-) Patolojik durumlarda Cajal hücrelerinin ultrayapısı
1977 ve 1985 yıllarında Faussone-Pellegrini ve Cortesini akalazyada, insan distal
ösefagusunda TEM altında CIH organellerinde azalma, ağsı bağlantılarda bozulma
olduğunu ve hipertansif sfinkter durumlarında CIH mitokondri ve düz endoplazmik
retikulumda artma olduğunu göstermişlerdir.28, 62 Rumessen 1996 yılında yaptığı çalışmada
ülseratif kolitli hastalarda CIH’lerde lipofusinik cisimlerin arttığını ve ultrayapısal
değişikliklerin olduğunu göstermiştir.63 Yapılan bir çalışmada kolonda submukozanın dış
kenarında, musküler tabakada ve myenterik pleksusun çevresinde c-kit immunoreaktivitesi
görüldüğü ancak Hirschsprung’s hastalığında aganglionik segmentlerde bu aktivitenin
görülmediği bildirilmiştir.7, 8 Vanderwinden ve arkadaşları, yaptıkları bir çalışmada,
İnfantil Hipertrofik Pilor Stenozu’nda c-kit immünoreaktivitesinin dokunun büyük bir
kısmında görülmediğini bildirmişlerdir.64 Yavaş geçişli konstipasyonlu hastaların sigmoid
kolon örneklerinde tüm katlarda CIH miktarında azalma olduğu da gösterilmiştir.65 Kronik
idiopatik intestinal psödoobstrüksiyon hastalığının myopatik formunda TEM ile yapılan
çalışmalarda CIH-DMP’nin yok olduğu ve CIH-MGP’nin normal sayıda ve morfolojide
olduğu tespit edilmiştir.48
Bu tip peristaltizmin bozulduğu hastalıklarda yapılan çalışmalarda, CIH’lerin
sayıca azaldığı ve morfolojik dağılımlarında değişmeler olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle
motilite değişikliklerinde Cajal hücrelerinin ultrayapısının ve patolojik değişikliklerinin
değerlendirilmesi hastalığın aydınlatılmasında önemli rol oynayacaktır.
2-) Gastrointestinal tümörler ile CIH arasındaki ilişki
CD34, 115 kd ağırlığında bir transmembran glikoproteinidir, hematopoyetik
antijen olarak bilinmektedir. Gastrointestinal sistem stromal tümörlerinin bir çoğunda +
olarak bulunmaktadır. Cajal hücrelerinin çok küçük bir kısmı da CD34 + olarak
boyanmaktadır ve bu özelliği ile barsakta CD34 +, c-kit + ve Vimentin + boyanan tek hücre
grubudur. Bu nedenle büyük olasılıkla gastrointestinal sistem stromal tümörlerinin Cajal
hücrelerinden kaynaklandığına veya bu yönde farklılaşma gösterdiğine inanılmaktadır.45, 66
Kindblom ve arkadaşları tarafından TEM ile yapılan bir çalışmada tüm gastrointestinal
sistem stromal tümörlerinin CIH’nin ultrayapısal karekteristiğini sergileyen hücreler
içerdiği gösterilmiştir.58
2.2.8. Üriner sistemde Cajal Hücreleri
Üriner sistemde ilk defa 1999 yılında Klemm ve arkadaşları tarafından yapılan bir
çalışmada, kobayların üst üriner sisteminde morfolojik ve elektrofizyolojik özellikleri
açısından Cajal benzeri hücreler gösterilmiştir.67 Burton ve arkadaşlarının 2000 yılında
yaptığı bir çalışmada, sıçan, fare ve domuzlarda vaz deferens submukozasında ATP bağımlı
kanallarda Cajal hücrelerinin P2X2 reseptörlerini gösterilmiş, daha sonra bu bulgu nöron
spesifik enolaz ve c-kit protein kullanılarak yapılan immunuhistokimyasal çalışmalarla
doğrulanmış, dış longitüdinal ve sirküler kas tabakalarının P2X1 reseptörü içerdiği ancak iç
longitüdinal kas tabakasında bu reseptörün bulunmadığı gösterilmiş, bundan yola çıkarak
semen transportunda etkili olan düz kas aktivasyonu veya lokal ATP kullanılarak mukozal
sekresyonun regulasyonunda CIH’nin rol alabileceği düşünülmüştür.68 Turunç ve
arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, obstrüksiyon sonrasında vaz deferensin submukozal
ve musküler tabakalarındaki Cajal hücresi sayılarında üçüncü ayda azalma olduğu
saptanmıştır.11 Yapılan çalışmalarda, kobay prostatında spontan elektriksel aktivite olduğu,
düz kas stroması ile glandüler tabaka arasında c-kit immünoreaktif hücrelerin olduğu, bu
hücrelerin prostat düz kası ve akson demetleriyle yakın ilişkide olduğu ve yavaş dalgalı
spontan elektriksel aktivitenin tetikleyici pacemakerı olabileceği ve glanduler sekresyonun
asiner hücrelerden prostatın major ve minor kanallarına ve buradan da üretraya
transportundan sorumlu olabileceği düşünülmüştür.12, 35 Sergeant tarafından yapılan bir
çalışmada, tavşan üretrasında başlıca üriner kontinans ve tonus gelişiminde rol aldığı
düşünülen ve pacemaker aktivitesine sahip interstisyel hücreler olduğu gösterilmiştir.14
Kobay mesanesinde düz kas demetleri sınırında paralel olarak uzanan, sinir hücreleri ile
yakın ilişkili, kolinerjik stimulasyona cevap olarak veya spontan olarak Ca+2 dalgalarını
ateşleyerek sinyallerin sinir hücrelerinden düz kas hücrelerine iletiminde rol oynayan Cajal
hücrelerinin varlığı bir çalışmada saptanmıştır.13 Koyun renal pelvisinde, pelvikaliksiel
sınırda spontan olarak aktif pacemaker merkezi olduğu gösterilmiştir. Renal pelviste iletim
bloklarının olduğu ve bu bloklar neticesinde üreterde multimodal aktivitenin gerçekleştiği
saptanmıştır. İletim hızı pelviste ortalama 1.2 cm/sn, üreterde 2-5 cm/sn olarak
hesaplanmıştır.5 Solari ve arkadaşlarının 2003 yılında yaptığı çalışmada insan üreteropelvik
bileşkesinde çok sayıda c-kit pozitif Cajal hücresi olduğu, bu hücrelerin üreter
peristaltizmden sorumlu olduğu ve üreteropelvik bileşke obstrüksiyonlarında sayılarının
oldukça az veya hiç olmadığı tespit edilmiştir.10
3. GEREÇ ve YÖNTEM
Çalışmamızda ağırlıkları 150 gr ile 250 gr arasında değişen (ortalama 200 gr) 3-4
aylık 175 adet, her iki cinsten Wistar türü sıçan kullanıldı. Tüm işlemler, 1986 Uluslararası
Strazburg Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi şartlarına uygun olarak, Çukurova
Üniversitesi Tıbbi Bilimler Deneysel Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (TIBDAM),
Etik Kurulu onayı ile veteriner hekim kontrolünde gerçekleştirildi. Denekler; TIBDAM
kontrollü ortamdaki standart sıçan kafesleri içinde her kafeste yedi sıçan olacak şekilde
barındırıldı. Sıçanlar, kemirgenlere özel palet yem ve su ile beslendiler. Hayvan atıklarının
uzaklaştırılması, su ve yemlerinin sağlanması, kafeslerin temizlenmesi ve kontrolü
merkezin veteriner hekimi ve deneyimli personelleri tarafından yapıldı.
Sıçanlar; kontrol (K), sham (S) ve çalışma (Ç) grupları olarak üç grupta
incelendiler. Kontrol grubunda 20, sham grubunda 35 ve çalışma grubunda 120 sıçan vardı.
Çalışma grubundaki 120 sıçan altı alt gruba ayrıldı. Bu gruplardaki sıçanların hepsine
unilateral üreter ligasyonu yapılarak üreter obstrüksiyonu sağlandı (Şekil 1). Birinci alt
gruptaki sıçanlar (Ç1) ligasyondan bir gün sonra, ikinci alt gruptaki sıçanlar (Ç2)
ligasyondan yedi gün sonra, üçüncü alt gruptaki sıçanlar (Ç3) 14 gün sonra, dördüncü alt
gruptaki sıçanlar (Ç4) 30 gün sonra, beşinci alt gruptaki sıçanlar (Ç5) 60 gün sonra ve
altıncı alt gruptaki sıçanlar (Ç6) 90 gün sonra sakrifiye edildiler. Sıçanların gruplara göre
dağılımı Tablo 1’de gösterilmiştir.
Şekil 1. Üreter ligasyonunun uygulanması (in vivo)
Tablo 1. Çalışmaya alınan sıçanların gruplara göre dağılımı
Denek Grubu Sayı (n)
Kontrol Grubu 20
Çalışma Grubu 1 20
Çalışma Grubu 2 20
Çalışma Grubu 3 20
Çalışma Grubu 4 21
Çalışma Grubu 5 18
Çalışma Grubu 6 21
Sham Grubu 1 7
Sham Grubu 2 7
Sham Grubu 3 7
Sham Grubu 4 5
Sham Grubu 5 4
Sham Grubu 6 5
Üreter ligasyonundan önce sıçanlara, anestezi için %2’lik Ksilazine hidroklorür
(Rompun) 6 mg/kg ve Ketamin hidroklorür (Ketalar) 75 mg/kg kombinasyonu
intraperitoneal (ip) olarak uygulandı. Anestezi aldıktan sonra sıçanlar çentikleme yöntemi
ile kulakları delinerek numaralandırıldı. Karın bölgeleri tıraş edildikten sonra ameliyat
masasına supin pozisyonunda yatırıldı. %10 povidon-iyot ile operasyon alanı silindikten
sonra karın alt kısımlarına yapılan 3 cm’lik insizyonla cilt, ciltaltı, fasia ve periton açıldı.
Mesane bulunduktan sonra sol üreterovezikal bölge disseke edildi ve No 3/0 ipek ile üreter
ligatüre edildi (Şekil 1). Sham grubundaki 35 sıçana da aynı işlem uygulandı fakat
üreterleri ligatüre edilmedi. Daha sonra periton ve fasiya 4/0 kromik ile, cilt ise 3/0
polipropilen ile sütüre edildi. Kontrol grubundaki 20 adet sıçan aynı şekilde açıldıktan
sonra sol üreterleri ve böbrek pelvisleri eksize edildikten sonra servikal dislokasyon
uygulanarak sakrifiye edildiler. Çalışma ve Sham grubundaki sıçanlara postoperatif
analjeziyi sağlamak amacıyla Meperidin HCl 5-10 mg/kg i.p uygulandı ve anestezik ajanın
etkisi geçtikten sonra yem ve su verildi. Postoperatif yedi gün povidon-iyot ile pansuman
uygulandı ve yedinci günde sütürleri alındı. Deneklerde postoperatif olarak ortaya çıkan
yara yeri enfeksiyonları ve abseleri, abse drenajı ve antibiyotik tedavisi (50 mg/kg
Sefazolin sodyum, peroral) ile takip edildi.
Ç1 ve S1 grupları postoperatif birinci gün, Ç2 ve S2 grupları postoperatif yedinci
gün, Ç3 ve S3 grupları postoperatif 14. gün, Ç4 ve S4 grupları postoperatif 30. gün, Ç5 ve
S5 grupları postoperatif 60. gün ve Ç6 ve S6 grupları postoperatif 90. gün anestezi altında
servikal dislokasyon uygulanarak sakrifiye edildiler. Median abdominal 5 cm’lik insizyonla
katlar açıldı, ligature edilen üreter bulundu ve böbrek pelvisi dahil eksize edildi.
Spesmenler formol içeren flakonlara alındı ve histopatolojik inceleme yapılmak üzere
+4oC’de saklandı.
Histopatolojik inceleme: 5 µ kalınlığında kesilen parafin kesitler etüvde 60 oC’de
parafin eriyinceye kadar tutulduktan sonra ksilol içerisinden geçirilip distile suyla
yıkanarak deparafinize edildi. Kesitler pH 7.2 ile 7.4 arasında olan PBS (Fosfat Tamponlu
Tuzlu Su) solüsyonunda üç dakika bekletildikten sonra %3’lük hidrojenperoksit
damlatılarak beş dakika beklendi. Tekrar PBS’de dokular yıkandıktan sonra 6 mol üre
solüsyonu içinde 10 dakika mikrodalganın medium konumunda 95 oC’de inkübe edildi.
Dokular tekrar oda ısısına gelinceye kadar yaklaşık 30 dakika bekletildi. Tekrar PBS ile
yıkandı, dokular kurutulmadan 1:10 oranında dilüe edilen c-kit PAB (c-kit Ab-1 Polyklonal
Rabbit IgG Cat # PC 34 oncogene. 100 µg Lot # D04579-6) damlatılarak iki saat inkübe
edildi. PBS ile yıkanarak kurutulmadan biotinylated link (Anti-Mouse and Anti-Rabbit Ig
Code No-K0672) damlatılarak 20 dakika inkübe edildi. PBS ile yıkandıktan sonra dokular
kurutulmadan Streptavidin HRP (Dako,for LSAB 2 system HRP) damlatılarak 30 dakika
inkübe edildiler. PBS’lerle yıkanan dokular kurutulmadan AEC substrate Chromogen
Ready-to-use (Code No-K0672) damlatılarak 5-15 dakika arasında tutuldu. Bu aşamada
olgunlaşma mikroskop altında gözlemlendi. Boyanma gerçekleştikten sonra dokular çeşme
suyu altında yıkandı. Mayer hematoksilende 1-2 dakika tutularak zıt boya yapıldıktan sonra
dokular yeniden çeşme suyunda yıkandı. Dako Ready to-use (Faramount, Aqueous Code
No-S3025) mounting medium ile kapatılan dokular mikroskop altında incelemeye hazır
hale getirildi.
Mast hücrelerinin de c-kit + boyanma özellikleri olduğundan bu hücreler Cajal
hücrelerinin histopatolojik incelemesi yapılmadan önce toluidin mavisi kullanılarak Cajal
hücrelerinden ayırdedildi, daha sonra pH 3 seviyesinde 0.5 gram toluidin ve 100 cc distile
su ile toluidin mavisi solüsyonu elde edildi. Beş µ kalınlığındaki parafin kesitler
deparafinize edilip toluidin mavisi solüsyonuna konuldu. Onbeş dakikalık inkübasyon
periyodundan sonra çeşme suyunda yıkanarak kurutulup ksilolde 5 dakika bekletildi.
Dokular etanolle kapatıldıktan sonra mikroskop altında incelemeye alındı.
Eksize edilen üreterden hazırlanan kesitler 100-200-400’lük mikroskobik büyütme
alanlarında histopatolojik incelemeye alındı. Submukozal tabakadaki Cajal hücreleri ayrı
ayrı sayıldı ve morfolojileri değerlendirildi. Kontrol grubundaki bulgularla çalışma
grubundaki bulgular istatistiksel olarak karşılaştırıldığı gibi, çalışma gruplarındaki bulgular
ile sham gruplarındaki bulgular da birbirleriyle karşılaştırıldılar. Cajal hücreleri 10 ayrı 200
büyütme alanında toplam sayı olarak ifade edildi.
İstatistiksel Analiz: Verilerin istatistiksel analizi Statistical Package for Scial
Sciences (SPSS) for Windows 11.00 programı ile nonparametrik testler kullanılarak
yapıldı. İkili grupların karşılaştırılmalarında Mann-Whitney U Testi kullanıldı. Analizlerde
p< 0.05 değerleri anlamlı kabul edildi.
4. BULGULAR
Erken postoperatif dönemde (0-7 gün) 4 (% 2.5) deneğin insizyon yerinde abse
saptandı. Bu deneklerin insizyon hattındaki sütürler alınarak abseleri drene edildikten sonra
50 mg/kg dozunda i.p sefazolin sodyum başlandı.
Geç postoperatif dönemde (7. günden sonra) abse drenajı yapılan 2 adet sıçan
eksitus oldu. Bunlardan başka 2 adet sıçan da bilinmeyen nedenlerden dolayı eksitus oldu.
Başka herhangi bir komplikasyona rastlanmadı.
Sakrifiye edildikten sonra yapılan makroskopik incelemede tüm deneklerde değişik
derecelerde hidroüreteronefroz saptandı (Şekil 2, 3). Bu deneklerin 21 (%12)’inde
pyonefroz olduğu da görüldü.
Şekil 2. Üreter ligasyonu sonrası üreterohidronefroz (in vivo)
Şekil 3. Üreter ligasyonu sonrası üreterohidronefroz (in vitro) Mikroskopik incelemede Hematoksilen&Eozin (H&E) ile boyanan doku örnekleri
Şekil 4 ve Şekil 5’te gösterilmiştir.
Şekil 4. H&E X 100: Obstruksiyon sonrası 14. gün üreter ve mononükleer iltihap hücreleri
Şekil 5. H&E X 100: Obstruksiyon sonrası 30. gün böbrek parankim dokusu, glomerüller arası mononükleer iltihap hücreleri
Şekil 6. Anti c-kit x 100: Obstruksiyon sonrası 1. günde üreter ve mononükleer iltihap hücreleri
Mikroskopik incelemede Cajal hücreleri immünohistokimyasal boyamada
kullanılan AEC kromojen nedeniyle kahverenginde göründüler (Şekil 6, 7, 8, 10, 11, 12).
Anti c-kit ile boyanan bu hücreler radyal olarak dallanma içeren uzantılar içermekte idi.
Submukozal bölgede yerleşen Cajal hücrelerinin c-kit ekspresyonu yaptığını bildiğimiz
mast hücrelerinden ayırt edilmesi için aynı kesitlerin toluidin boyası ile karşılaştırmalı
incelemeleri yapıldı. Mast hücrelerinin morfolojik olarak yuvarlak oval şekli ve
metakromatik granüler sitoplazmaları ile mavi-mor renkte boyanarak farklı bir görünüme
sahip oldukları görüldü. Bu granüllerin proteoglikanları içerdikleri ve bunların da histamin
ve heparine bağlandıkları bilinmektedir. C-kit + hücrelerin çoğu submukozadaki sinir
pleksusları çevresinde yer almaktaydı. Çalışmamızda Cajal hücre sayılarının gruplara göre
dağılımı Tablo 2’de gösterilmiştir.
Şekil 7. Anti c-kit x 200: Obstruksiyon sonrası 7. günde üreterde submukozal c-kit + Cajal hücreleri
Şekil 8. Anti c-kit x 400: Obstruksiyon sonrası 14. günde üreterde submukozal c-kit + Cajal hücreleri Tablo 2. Gruplara göre 10 ayrı 200 büyütme alanında toplam Cajal hücresi sayılarının dağılımı
N K Ç1 S1 Ç2 S2 Ç3 S3 Ç4 S4 Ç5 S5 Ç6 S6 1 6 12 5 19 3 32 5 3 2 18 18
2 3 9 9 8 6 3 6 12 9 6 15
3 4 19 4 2 7 15 4 14 10 17 9
4 5 10 3 3 3 13 5 5 9 12 18
5 5 13 9 4 1 43 5 10 13 18 6
6 2 9 4 1 17 6 3 25 14 19
7 6 11 3 2 33 2 5 12 9
8 10 10 16 5 9 5 1
9 6 18 3 9 23 12 10
10 8 16 5 8 8 6 4
11 4 26 5 5 25 3
12 2 12 14 171 4
13 5 13 1 50 7
14 3 11 5 10 13
15 2 7 22 14 9
16 4 10 37
17 4 6 19
18 1 8
19 4
20 7
Mikroskopik inceleme esnasında Ç1’de 2, Ç2’de 4, Ç3’te 1, Ç4’te 9, Ç5’te 5, S5’te
4, Ç6’da 10 ve S6’da 5 patoloji örneğinde immuno histokimyasal yöntemlerle boyanmış
üreter dokusuna rastlanmadı.
Çalışmamızda, kontrol grubunda Cajal hücre sayısı ortalaması 4.55±2.21, Ç1’de
12.47±4.92, Ç2’de 7.40±6.88, Ç3’te 21.16±19.03, Ç4’te 12.63±8.16, Ç5’te 10.40±5.09, Ç6
‘da 10.90±6.33, S1’de 5.67±2.65, S2’de 5.00±5.31, S3’de 4.28±1.38, S4’te 8.60±4.03
olarak bulundu. Ortanca değer olarak ise kontrol grubunda 4.00, Ç1’de 11.00, Ç2’de 5.00,
Ç3’te 13.50, Ç4’te 10.00, Ç5’te 12.00, Ç6’da 9.50, S1’de 4.5, S2’de 3.00, S3’te 5.00, S4’te
9.00 olarak bulundu (Şekil 9). Gruplara göre biyoistatiksel olarak hesaplanan değerler
Tablo 3’de gösterilmiştir.
Tablo 3. Gruplar için 10 ayrı 200 büyütme alanında toplam Cajal hücresi sayılarına göre biyoistatiksel hesaplamalar
GRUP N Ortalama Standart sapma Ortanca Minimum Maksimum
K Kontrol 20 4.5500 2.21181 4.0000 1.00 10.00
Ç1 1. gün 17 12.4706 4.92592 11.0000 6.00 26.00
Ç2 7.gün 15 7.4000 6.88477 5.0000 1.00 22.00
Ç3 14. gün 18 21.1667 19.03943 13.5000 3.00 7100
Ç4 30. gün 11 12.6364 8.16422 10.0000 3.00 25.00
Ç5 60. gün 15 10.4000 5.09622 12.0000 3.00 18.00
Ç6 90. gün 10 10.9000 6.33246 9.5000 1.00 19.00
S1 1. gün sham 6 5.6667 2.65832 4.5000 3.00 9.00
S2 7. gün sham 8 5.0000 5.31843 3.0000 1.00 17.00
S3 14. gün sham 7 4.2857 1.38013 5.0000 2.00 6.00
S4 30. gün sham 5 8.6000 4.03733 9.0000 2.00 13.00
Toplam 132 10.1970 9.84028 8.0000 1.00 71.00
Kontrol grubu ile çalışma grupları Mann-Whitney U Testi ile karşılaştırıldığında,
Ç2 grubu hariç diğer çalışma gruplarında 10 ayrı 200 büyütme alanında toplam Cajal hücre
sayısı ortalama ve ortanca değerlerinde kontrol grubuna göre anlamlı bir artma olduğu
saptandı (p<0.05). Kontrol grubuna göre Ç2’de saptanan ortalama ve ortanca değerlerdeki
artış istatiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05). Aynı yöntemle çalışma grupları ile
sham grupları karşılaştırıldığında, Ç1, Ç2, Ç3 gruplarında saptanan ortalama ve ortanca
değerlerdeki artış istatiksel olarak anlamlı kabul edildi (p<0.05). Ancak Ç4’te saptanan
ortalama ve ortanca değerlerdeki artış istatiksel olarark anlamlı bulunmadı (p>0.05). Tüm
gruplar için hesaplanan istatiksel değerler ve karşılaştırmalar Tablo 4 ve Tablo 5’te
gösterilmiştir.
Tablo 4. 10 ayrı 200 büyütme alanında toplam Cajal hücresi sayıları açısından kontrol grubu ile çalışma gruplarının karşılaştırılması ve p değerleri
GRUP N Ortalama Standart sapma Ortanca Minimum Maksimum P değeri
K Kontrol 20 4.5500 2.21181 4.0000 1.00 10.00
Ç1 1. gün 17 12.4706 4.92592 11.0000 6.00 26.00 0.000
Ç2 7.gün 15 7.4000 6.88477 5.0000 1.00 22.00 0.681
Ç3 14. gün 18 21.1667 19.03943 13.5000 3.00 71.00 0.000
Ç4 30. gün 11 12.6364 8.16422 10.0000 3.00 25.00 0.001
Ç5 60. gün 15 10.4000 5.09622 12.0000 3.00 18.00 0.000
Ç6 90. gün 10 10.9000 6.33246 9.5000 1.00 19.00 0.005
Tablo 5. 10 ayrı 200 büyütme alanında toplam Cajal hücresi sayıları açısından sham grupları ile çalışma gruplarının karşılaştırılması ve p değerleri
GRUP N Ortalama Standart sapma Ortanca Minimum Maksimum P
değeri Ç1 1. gün 17 12.4706 4.92592 11.0000 6.00 26.00 0.001 S1 1. gün sham 6 5.6667 2.65832 4.5000 3.00 9.00 Ç2 7.gün 15 7.4000 6.88477 5.0000 1.00 22.00 0.392 S2 7. gün sham 8 5.0000 5.31843 3.0000 1.00 17.00 Ç3 14. gün 18 21.1667 19.03943 13.5000 3.00 71.00 0.001
S3 14. gün sham 7 4.2857 1.38013 5.0000 2.00 6.00
Ç4 30. gün 11 12.6364 8.16422 10.0000 3.00 25.00 0.510
S4 30. gün sham 5 8.6000 4.03733 9.0000 2.00 13.00
Toplam 87 11.3793 11.36216 9.0000 1.00 71.00
0
2
4
6
8
10
12
14
Kontrol1.gün
7. gün14. gün
30. gün60. gün
90. gün
ÇalışmaSham
Şekil 9. Cajal hücre sayısı gruplara göre dağılımı (ortanca)
Şekil 10. Anti c-kit x 200: Obstruksiyon sonrası 30. günde üreterde submukozal c-kit + Cajal hücreleri
Şekil 11. Anti c-kit x 400: Obstruksiyon sonrası 60. günde üreterde submukozal c-kit + Cajal
hücreleri
Şekil 12. Anti c-kit x 100: Obstruksiyon sonrası 90. günde üreterde submukozal c-kit + Cajal hücreleri
5. TARTIŞMA
İlk olarak 1893 yılında CIH barsakta primitif nöron hücreleri olarak tanımlanmış,
daha sonra da bu hücrelerin sinirler ve barsak düz kas hücreleri ile ilişkili olduğu
bildirilmiştir.1, 26 Cajal hücreleri GIS’de sinir ucu ile düz kas hücreleri arasında yer alan ve
peristaltik hareket için gereken yavaş elektiksel dalga iletiminden sorumlu pacemaker
hücreler olarak gösterilmişlerdir.2, 5, 6 Peristaltik hareketlerin bozukluğu ile seyreden
Hirschsprung’s Hastalığı, İnfantil Hipertrofik Pilor Stenozu, Yavaş Geçişli Konstipasyon
gibi GIS hastalıklarında c-kit immunoreaktivitesinde azalma ve Cajal hücre dağılımlarında
farklılıklar görülmüştür.2, 7-9 İmaizumi ve Hama 1969 yılında kuşların taşlığında, Stach
1972 yılında sıçan kolonunda, Duchon ve arkadaşları 1974 yılında köpek ince barsağında,
Yamamato 1977 yılında fare ve yarasaların ince barsağında ve Faussone-Pellegrini 1977
yılında insan midesinde ve distal özefagus sfinkterinde Cajal hücrelerinin
göstermişlerdir.27-32 Roman ve arkadaşları 1975 yılında kedi özefagusunda sinir lifleri ile
Cajal hücreleri arasında yakın ilişki bulunduğunu bildirmişlerdir.33 1982 yılında Thuneberg
ve Rumessen sıçan ince barsaklarında, myenterik pleksusu alanında CIH göstermiş, ince
barsak duvarındaki variköz sinir uçları ile Cajal hücreleri arasında bağlantılar
tanımlamıştır.34
1977 ve 1985 yıllarında Faussone-Pellegrini ve Cortesini akalazyada, insan distal
ösefagusunda TEM altında CIH organellerinde azalma, ağsı bağlantılarda bozulma
olduğunu ve hipertansif sfinkter durumlarında CIH mitokondri ve düz endoplazmik
retikulumda artma olduğunu göstermişlerdir.28, 62 Rumessen 1996 yılında yaptığı çalışmada
ülseratif kolitli hastalarda CIH’lerde lipofusinik cisimlerin arttığını ve ultrayapısal
değişikliklerin olduğunu göstermiştir.63 Yapılan bir çalışmada kolonda submukozanın dış
kenarında, musküler tabakada ve myenterik pleksusun çevresinde c-Kit immunoreaktivitesi
görüldüğü ancak Hirschsprung’s hastalığında aganglionik segmentlerde bu aktivitenin
görülmediği bildirilmiştir.7, 8 Vanderwinden ve arkadaşları çalışmalarında İnfantil
Hipertrofik Pilor Stenozu’nda c-kit immünoreaktivitesinin dokunun büyük bir kısmında
görülmediğini bildirmişlerdir.64 Yavaş geçişli konstipasyonlu hastaların sigmoid kolon
örneklerinde tüm katlarda CIH miktarında azalma olduğu da gösterilmiştir.65 Kronik
idiopatik intestinal psödoobstrüksiyon hastalığının myopatik formunda TEM ile yapılan
çalışmalarda CIH-DMP’nin yok olduğu ve CIH-MGP’nin normal sayıda ve morfolojide
olduğu tespit edilmiştir.48 Bu tip peristaltizmin bozulduğu hastalıklarda yapılan
çalışmalarda, CIH’lerin sayıca azaldığı ve morfolojik dağılımlarında değişmeler olduğu
gösterilmiştir. Bu nedenle motilite değişikliklerinde Cajal hücrelerinin ultrayapısının ve
patolojik değişikliklerinin değerlendirilmesi hastalığın aydınlatılmasında önemli rol
oynayacaktır. Ayrıca GIS stromal tümörlerinin Cajal hücrelerinden kaynaklandığına veya
bu yönde farklılaşma gösterdiğine de inanılmaktadır.45, 66 Kindblom ve arkadaşları
tarafından TEM altında yapılan bir çalışmada tüm GIS stromal tümörlerinin CIH’nin
ultrayapısal karekteristiğini sergileyen hücreler içerdiği gösterilmiştir.58
Son yıllarda patolojik ve immünohistokimyasal tanı yöntemlerindeki gelişmeler
ile birlikte üriner sistemde Cajal hücrelerinin lokalizasyonu, miktarı, fonksiyonu ve üriner
sistem hastalıklarının patofizyolojisindeki yeri ile ilgili çalışmalar giderek artan sıklıkta
yapılmaktadır. Üriner sistemde ilk defa 1999 yılında Klemm ve arkadaşları tarafından
yapılan bir çalışmada, kobayların üst üriner sisteminde morfolojik ve elektrofizyolojik
özellikleri açısından Cajal benzeri hücreler gösterilmiştir.67 Burton ve arkadaşlarının
yaptığı bir çalışmada sıçan, fare ve domuzlarda vaz deferens submukozasında ATP bağımlı
kanallarda Cajal hücrelerinin P2X2 reseptörlerini göstermişlerdir.68 1983 yılında Ohkawa
kobay prostatında spontan elektriksel aktivite olduğunu saptamış ve daha sonra 2002
yılında Exintaris ve arkadaşları kobay prostatında düz kas stroması ile glandüler tabaka
arasında c-kit immünoreaktif hücrelerin olduğunu, bu hücrelerin prostat düz kası ve akson
demetleriyle yakın ilişkide olduğunu, yavaş dalgalı spontan elektriksel aktivitenin
tetikleyici pacemaker’ı olabileceğini ve glandüler sekresyonun asiner hücrelerden prostatın
major ve minor kanallarına ve buradan da üretraya transportundan sorumlu olabileceğini
düşünmüşlerdir.12, 35 2002 yılında Mc. Closkey ve arkadaşları kobay mesanesinde düz kas
demetleri sınırında paralel olarak uzanan, sinir hücreleri ile yakın ilişkili, kolinerjik
stimulasyona cevap olarak veya spontan olarak Ca+2 dalgalarını ateşleyerek sinyallerin sinir
hücrelerinden düz kas hücrelerine iletiminde rol oynayan Cajal hücrelerinin varlığını
saptamışlardır.13 Sergeant tarafından yapılan bir çalışmada, tavşan üretrasında başlıca
üriner kontinans ve tonus gelişiminde rol aldığı düşünülen ve pacemaker aktivitesine sahip
interstisyel hücreler olduğu gösterilmiştir.14 Turunç ve arkadaşlarının 2003 yılında
sıçanlarda yaptığı çalışmada obstrüksiyon sonrasında vaz deferensin submukozal ve
musküler tabakalarındaki Cajal hücresi sayılarında üçüncü ayda azalma olduğu tespit
edilmiştir.11 Solari ve arkadaşlarının 2003 yılında yaptığı çalışmada insan üreteropelvik
bileşkesinde çok sayıda c-kit pozitif Cajal hücresi olduğu, bu hücrelerin üreter
peristaltizmden sorumlu olduğu ve üreteropelvik bileşke obstrüksiyonlarında sayılarının
oldukça az veya hiç olmadığı tespit edilmiştir.10
Bizim çalışmamızda, kontrol grubunda 10 ayrı 200 büyütme alanında ortalama
Cajal hücre sayısı 4.55±2.21 iken üreter ligasyonundan sonraki 1., 14., 30., 60. ve 90.
günlerde bu sayıların ortalama 12.47±4.92, 21.16±19.03, 12.63±8.16, 10.40±5.09 ve
10.9±6.33 olarak bulunması obstrüksiyondan sonra üreteropelvik bölgede submukozal
seviyede Cajal hücre sayılarında anlamlı bir artış olduğunu göstermektedir. İlk günlerdeki
Cajal hücre artışı erken dönemde artmış peristaltik aktiviteye cevap olarak Cajal hücre
prekürsörlerindeki farklılaşma ile açıklanabilmektedir. Bununla beraber geç dönemlerde
peristaltizmin azalmasına rağmen bu artışın devam etmesi, kronik obstrüksiyonlarda Cajal
hücrelerinin nöromodülatör rolünün uzamış olarak devam ettiğini düşündürmektedir.
Ancak üreter ligasyonundan 7 gün sonra Cajal hücre sayısında anlamlı bir farklılık
saptanmamasının nedeni açıklanamamıştır. Üreter obstrüksiyonunun Cajal hücre
morfolojisine etkileri tam olarak bilimemektedir. Bizim çalışmamızda da ışık mikroskobu
ile yapılan değerlendirmede, Cajal hücrelerinin morfolojik yapısında farklılık
saptanmamıştır ancak TEM kullanılmadığı için Cajal hücrelerinin ultrastrüktürel yapısı ile
ilgili değerlendirme yapılamamıştır. Pellegrini ve Cortesini TEM ile yaptıkları
çalışmalarda GIS’de motilite bozukluğu ile giden akalazya, hipertansif distal özefagus
sfinkteri gibi hastalıklarda Cajal hücre morfolojisinde farklılıklar saptamışlardır.28, 62 Bu
nedenle üriner sistemde TEM ile yapılacak yeni çalışmalar Cajal hücrelerinin, üriner sistem
obstrüksiyonlarda morfolojik açıdan değerlendirmesine olanak sağlayacaktır.
6. SONUÇLAR
Cajal hücrelerinin, GIS’te olduğu gibi ürogenital sistemde de motilitenin
düzenlenmesinde rolü olduğunu gösteren çalışmalar ışığında yaptığımız çalışmada, distal
üreter obstrüksiyonu sonrası erken ve geç dönemde üreteropelvik bölgede, submukozal
seviyede Cajal hücrelerinde anlamlı artış saptanması bu hücrelerin motilite ile yakından
ilişkili olduğunu göstermiştir. Ancak ışık mikroskobu ile Cajal hücrelerinin morfolojisinde,
obstrüksiyon sonrasında değişiklik saptanmamıştır.
Bu bulgular, üreterde Cajal hücrelerini inceleyecek ileri çalışmalar çalışmalar için
bir kaynak oluşturabilir.
7. KAYNAKLAR
1. Cajal S R. Sur les ganglions et plexus nerveux d’intestin (Abstract). CR Soc Bio, 1893; 5: 217-223
2. Der-Slaphet T, Malysz J, Hagel S, Arsenault L, Huizinga J D. Interstitial cells of Cajal direct normal propulsive contractile activity in the mouse small intestine. Am Gastroenterol Ass, 1998; 114: 724-736
3. Lecoin L, Gabella G, Le Dourain N. Origin of c-kit positive interstitial cells in the avain bowel. Development, 1996; 122: 725-733
4. Young H M, Ciampoli D, Southwell B R, Newgreen D F. Orign of interstitial cells of Cajal in the mouse intestine. Dev Biol, 1996; 96: 97-107
5. Lammers E P J W, Ahmad H R, Arafat K. Spatial and temporal variations in pacemaking and conduction in the isolated renal pelvis. Am Physiol Soc, 1996; F: 567-574
6. Sanders M K. A case for interstitial cells of Cajal as pacemakers and mediators of neurotransmission in the gastrointestinal tract. Gastroenterology, 1996; 111: 492-515
7. Rolle U, Piotrowska P A, Nemeth L, Puri P. Altered distribution of interstitial cells of Cajal in Hirschsprung's disease. Arch Pathol Lab Med, 2002; 126: 928-933
8. Vanderwinden J M, Rumessen J J, Liu H, Descamps D, De Laet M H, Vanderhaegen J J. Interstitial cells of Cajal in human colon and in Hirschsprung's disease. Gastroenterology, 1996; 111: 901-910
9. Isozaki K, Hirota S, Miyagawa J I, Taniguchi M, Shinomura Y, Matsuzawa Y. Defiency of c-kit positive cells in patients with a myopathic form of chronic idiopatic intestinal pseudo-obstruction. Am J Gastroenterol, 1997; 92 (2):232-234
10. Solari V, Piotrowska P A, Puri P. Altered expression of interstitial cells of Cajal in congenital ureteropelvic junction obstruction. J Urology, 2003; 170: 2420-2422
11. Turunç T. Sıçan vaz deferenslerindeki obstrüksiyonun Cajal hücreleri üzerine etkileri. Uzmanlık Tezi. Çukurova Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı, Adana, 2003.
12. Betty Exintaris B, Klemm F M, Lang J R. Spontanous slow wave and concractile activity of the guinea pig prostate. J Urology, 2002; 168: 315-322
13. Mc.Closkey D K, Gurney M A. Kit positive cells in the guinea pig bladder. J Urology, 2002, 168; 832-836
14. Sergeant, G P, Hollywood M A, Mc Closkey K D, Thornbury K D, McHale N G Specialised pacemaking
cells in the rabbit urethra, J Physiol, 2000; 526: 359 15. Tanagho E A, McAninch J W. Smith’s General Urology. 16th Ed, San Francisco: McGraw-Hill , 2004; 1: 1-
17 16. Walsh C P, Retik B A, Vaughan D E, Wein A C. Campbell’s Urology. 8th Ed, USA: Elsevier Science, 2002;
2: 1735-1765 17. Junqueria C J, Carneiro J, Kelley O R. Temel Histoloji. 7. baskı, İstanbul: Barış Kitabevi, 1992; 437-461
18. Guyton C A. Tıbbi Fizyoloji. 7. baskı, İstanbul: Merk Yayıncılık, 1987; 2: 649-664 19. Tanagho E A, McAninch J W. Smith’s General Urology. 16th Ed, San Francisco: McGraw-Hill, 2004; 35:
560-575 20. Notley R. G. The structural basis for normal and abnormal ureteric motility. Ann R Coll Surgery, England,
1971; 49: 250-267 21. Hana M K, Jeffs R D, Sturgess J M. Ureteral structure and ultrastructure: II. Conjenital ureteropelvic junction
obstruction and primary obstructive megaureter. J Urology, 1976; 116: 725-730. 22. Murakuma M, Nonomura K, Yamashita T, Ushiki T, Abe K, Koyanagi T. Structural change of collagen
components and diminution of nerves in congenital ureteropelvic junction obstruction. J Urology, 1997; 157: 1963-1968
23. Antonakopoulos N G, Fuggle J W, Newman J, Considine J, O'Brien M J. Idiopathic hydronephrosis. Arch
Pathol Lab Med, 1985; 109: 1097-1101 24. Bigler J A. Anomalies of the uriner tract in children. AJDC, 1929; 38:960-967 25. Williams D I., Karlaftis C M. Hydronephrosis due to pelvi-ureteric obstruction in the newborn. Br J Urology,
1966; 38: 138-144
26. Cajal S R. Histologie du systeme nerveux de I’homme et des vertebres (Abstract). Maloine, 1911; 2: 891-942 27. Faussone-Pellegrini M S, Thuneberg L. Guide to the identification of interstitial cells of Cajal. Microsc. Res.
Tech, 1999; 47(4): 248-266 28. Faussone Pellegrini M S, Cortesini C, Romagnoli P. Sull’ultrstruttura della tunica musculare della porzione
cardiale dell’esofago e dello stomaco umano con particolare riferimento alle considtte cellule interstiziali del Cajal. Arch It Anat Embriol, 1977; 82: 157-177
29. Imaizumi M, Hama K. An electromicroscopic study on the interstitial cells of the gizzard in the love bird
(uroloncha domestica). Z Zellforscch Mikrosk Anat. 1969; 97: 351-357 30. Stach W. Der Plexus Entericus Extremus des Dickdarmes und seine Beziehungen zu den Insterstitiellen Zellen
(Cajal) Z Mikosk Anat Forsch, 1972; 85: 245-272. 31. Duchon G, Henderson R, Daniel E E. Circular muscle layers in the small intestine. Int. Symp. Gastrointest,
1973; 635-646 32. Yamamoto M. Electron microscopic studies on the innervation of the smooth muscle and the interstitial cell of
Cajal in the small intestine of the mouse and bat. Arch Histol Jpn, 1977; 40: 171-201 33. Roman C, Gonella J, Niel J P, Condamin M, Miolan J P. Effects de la stimulation vagale et de L’ adrenaline
sur la musculeuse lise du bas oesophage du chat (Abstract). Inserm, 1975; 50: 415-422 34. Thuneberg L, Rumessen J J, Mikkelsen H B. Interstitial cells of Cajal- an intestinal impulse generation and
conduction system? Scand J Gastroenterol 1982; 71: 143-144 35. Ohkawa H. Symphatetic neuromusculer transmission in the smooth muscle of guinea-pig prostate gland. Int J
Fertil, 1983; 28: 68
36. Berezin I, Huizinga J D, Daniel E E. Interstitial cells of Cajal in the canin colon: a special communication network at the iner order of the circular muscle. J Comp Neurol, 1988; 273: 42-51
37. Ward S M, Morris G, Reese L, Wang X-Y, Sanders K M. Interstitial cells of Cajal mediate enteric
inhibitory neurotransmission in the lower esophageal and pyloric sphincters. Gastroenterology, 1998; 115: 314-329
38. Burns AJ, Lomaw A E, Torihashi S, Sanders K M. Interstitial cells of Cajal mediate inhibitory
neurotransmission in the stomach. Proc Natl Acad Sci USA, 1996; 93: 1208-12013 39. Matini P, Faussone-Pellegrini M S. Ultrastructural localisation of neuronal nitric oxide synthase-
immunoreactivity in the rat ileum. Neurosci Lett, 1997; 229: 46-48 40. Kenny S E, Connell G, Woodward M N, Llyod D A, Gosden C M, Edgar D H, Vaillant C. Ontogeny of
interstitian cells of Cajal in the human intestine. J Ped Surg, 1999; 34(8): 1241-7 41. Rumessen J J, Thuneberg L. Pacemaker cell in the gastrointestinal tract: Insterstitial cells of Cajal. Scand J
Gastroenterol Suppl, 1996; 216: 82-94 42. Rumessen J J, Thuneberg L, Mikkelsen H B. Plexus muscularis profundus and associated, interstitial cells.
II: Ultrastructural studies of Mouse small intestine. Anat Rec, 1982; 223: 129-146 43. Komuro T. Re-evaluation of fibroblasts and fibroblast-like cells. Anat Embryol, 1990; 182: 103-112 44. Torihashi S, Kobyashi S, Gerthoffer W T, Sanders K M. Interstitial cells in deep muscular plexus of canine
small intestine may be specialized smooth muscle cells. Am J Physiol, 1993; 265: G638-G645 45. Sircar K, Hewlett B R, Huizinga J D, Chorneyko K, Berezin I, Riddell R H. Insterstitial cells of Cajal as
precursors of gastrointestinal stromal tumors. Am J Surg. Pathol, 1999; 23(4): 377-89 46. Thuneberg L. Interstitial cells of Cajal: Intestinal pacemaker cells. Adv Anat Embryol Cell Biol, 1982; 71: 1-
130 47. Mikkelsen H B, Thuneberg L, Wittrup I H. Selective double staining of the interstitial cells of Cajal and
macrophage-like cells in the small intestine by an improved supravital methylene-blue technique combined with FITC-dextran uptake. Anat Embryol, 1990; 178: 191-195
48. Faussone-Pellegrini M S, Matini P. The interstitial cells of Cajal of the rat stomach. A light and electrone
microscope study. It J Anat Embryol, 1995; 100: 385-392 49. Komuro T, Tokui K, Zhou D S. Identification of the interstitial cells of Cajal. Histol Histopathol, 1996;
11(3): 769-786 50. Ward S M, Burke E P, Sanders K M. Use of rhodamine 123to label and lesion interstitial cells of Cajal in
canine colonic circular muscle. Anat Embryol, 1990; 182: 215-224 51. Xue C, Ward S M, Shuttleworth C W, Sanders K M. Identification of interstitial cells in canine proximal
colon using NADH diaphorase histochemistry. Histochemistry, 1993; 99: 373-384 52. Fang S, Christensen J. Manganase superoxide dismutase and reduced nicotinamid adenine dinucleotide
diaphorase colocalize in the rat gut. Gastroenterology, 1995; 109:1429-1436 53. Miller S M, Farrugia G, Schmalzz P F, Ermilov L G, Maines M D, Szurszewski J H. Heme oxygenase 2 is
present in interstitial cell networks of the mouse small intestine. Gastroenterology, 1998; 114: 239-244
54. Torihashi S, Ward S M, Nishikawa S, Nishi K, Kobyashi S, Sanders K M. C-kit-dependent development of
interstitial cells and electrical activity in the murine gastrointestinal tract. Cell Tissue Res, 1995; 280: 97-111 55. Furuya S, Nagata R, Ozaki Y, Furuya K, Nakayama T, Nagahama M. A monoclonal antibody to
astrocytes, subephitelyal fibroblasts of small intestinal villi and intestitial cells of the myenteric plexus layer. Anat Embryol., 1997; 195: 113-126
56. Maeda H, Yamagat A, Nishikawa S, Yoshinaga K, Kobayashi S, Nishi K, Nishikawa S. Requirement of c-
kit for development of intestinal pacemaker system. Development, 1992; 116:369-375 57. Prosser C L, Holzwarth M A, Barr L. Immunocystochemistry of the interstitial cells of Cajal in the rat
intestine. J Auton Nerv Syst, 1989; 27:17-2562. 58. Kindblom L G, Remotti H E, Aldenborg F, Meis Kindblom J M. Gastrointestinal pacemaker cell tumor
(GIPACT): gastrointestinal stromal tumors show phenotypic charesteristics of the intestinal cells of Cajal. Am J Pathol, 1998; 11: 728-734
59. Eaves C, Miller C, Cashman J. Hematopoietic stem cells: inferences in vivo assays. Stem Cells. 1997; 15: 1-
5 60. Wang X-Y, Sanders K M, Ward S M. Relationship between interstitial cells of Cajal and enteric motor
neurons in the murine proximal colon. Cell Tissu Res, 2000; 302: 331-342 61. Kobayashi S, Furness J B, Smith T K, Pompolo S. Histological identification of the interstitial cells of Cajal
in the guinea pig small intestine. Arch Histol Cytol, 1989; 52: 267-286 62. Faussone Pellegrini M S, Cortesini C. The muscle coat of the lower esophageal sphincter in patients with
achalasia and hypertansive sphincter. An electron microscopic study. J Submicrosc. Cytol, 1985; 17: 673-685 63. Rumessen J J. Ultrastructure of interstitial cells of Cajal at the colonic submusculer border in patient with
ulcerative colits. Gastroenterology, 1996; 111: 1447-1455 64. Vanderwinden J M, Liu H, De Laet M H, Vanderhaegen J J. Study of interstitial cells of Cajal in Infantile
Hypertophic Pyloric Stenosis. Gastroenterology, 1996; 111: 279-288 65. Chong-Liang He, Burgart L, Wang L, Pemberton J, Fadok T Y, Szurszewski J, Farruguia G. Decreased
interstitial cell of Cajal volume in patients with slow-transit constipation. Gasroenterology, 2000; 118: 14-21 66. Robinson T L, Sirkar K, Hewlett B R, Chorneyko K, Riddell R H, Huizinga J D. Gastrointestinal stromal
tumors may originate from a subset of CD34-positive interstitial cells of Cajal. Am J Pathol, 2000; 156(4): 1157-1163
67. Klemm M F, Exintaris B, Lang R J. Identification of the cells underlying pacemaker activity in the guinea
pig upper urinary tract. J Physiol, 1999; 519 Pt3: 867-84 68. Burton L D, Housley G D, Salih S G, Jarlebark L, Christie D L, Greenwood D. P2X2 receptor expression
by interstitial cells of Cajal in vas deferens implicated in semen emission. Auton Neurosci, 2000; 84(3): 147-61
8. ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Barış Kuzgunbay
Doğum Tarih ve Yeri : 10. 01. 1976 / Tarsus
Medeni Durumu : Evli
Adres : Güzelyalı Mah, Uğur Mumcu Bulvarı, Akdamar
Apt. D. 16 Seyhan / Adana
Telefon : 0 322 235 90 70, 0 532 744 62 67
Fax : 0 322 338 63 05
E.mail : [email protected]
Mezun Olduğu Tıp Fakültesi : Hacettepe Tıp Fakültesi
Varsa Mezuniyet Derecesi : -
Görev Yeri : -
Dernek Üyelikleri : Çukurova Üroloji Derneği, AKUD
Alınan Burslar : -
Yabancı Diller : İngilizce, Almanca