T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER...

213
T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRK HALK EDEBİYATI BİLİM DALI KORE HARBİ’NİN SÖZLÜ VE YAZILI TÜRK HALK EDEBİYATINA YANSIMASI YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Özge ERDAĞI Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Fatma Ahsen TURAN Ankara/2007

Transcript of T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER...

Page 1: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

TÜRK HALK EDEBİYATI BİLİM DALI

KORE HARBİ’NİN SÖZLÜ VE YAZILI TÜRK HALK EDEBİYATINA YANSIMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Özge ERDAĞI

Tez Danışmanı

Yrd. Doç. Dr. Fatma Ahsen TURAN

Ankara/2007

Page 2: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak
Page 3: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

TÜRK HALK EDEBİYATI BİLİM DALI

KORE HARBİ’NİN SÖZLÜ VE YAZILI TÜRK HALK EDEBİYATINA YANSIMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Özge ERDAĞI

Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Fatma Ahsen TURAN

Ankara/2007

Page 4: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

i

ÖNSÖZ

İnsanoğlunun geçmişini, onların arkada bıraktığı izlerden öğrenebiliriz.

Yıllar öncesinden günümüze değin kalabilen yazılı ya da sözlü ürünler bu

konuda bizleri aydınlatır. Halkın yarattığı bu değerlerler, ulusların geçmişten

geleceğe uzanan serüvenini bize anlatır ve zamanın sınavından geçerek

günümüze ulaşır.

Bizim amacımız, Türkiye sınırlarından çok uzaklarda olan bir ülkenin

barışı uğruna savaşan askerlerimizin yaşadıklarının Türk toplumunu nasıl

etkilediğini ve bu olayın toplumsal bellekte nasıl yer ettiğini ortaya koymaktır.

Kore Harbi’nin Sözlü ve Yazılı Türk Halk Edebiyatı’na Yansıması konulu bu

çalışma, siyasi, ekonomik, coğrafi ve kültürel sebeplerin yanı sıra

modernleşme süreci ile sözlü kültür ortamının yok olmaya başladığı bir

dönemde, Türk tarihinde yer alan Kore Savaşı’nın, Türk edebiyatına ve

folkloruna da yansıdığını ortaya koymaktır. Bu yüzden Kore Savaşı’nın Türk

Halk Edebiyatı’na yansıması ilişkisi ve etkisi sözlü tarih, folklor ve bellek

kavramlarından yola çıkılarak açıklanmaya çalışılmıştır. Yaşanmış bir

gerçeğin folklor ürünleriyle günümüze kadar taşınması olgusu da araştırma

neticesinde bulunan destanlar, memoratlar ve ağıtlar sonucunda ortaya

çıkmıştır. Çalışmanın içeriği, üzerinden sadece elli yedi yıl geçmesine

rağmen bu savaşın halk belleğinde fazlaca yer almaması sebebiyle oldukça

ilginçtir.

Çalışmamız sırasında karşılaştığımız en büyük zorluk, bu savaşa

katılan gazilerimizin büyük bir kısmının hayatta olmamasıdır. Yaşayan ve

ulaşabildiğimiz gazilerimizden elde ettiğimiz bilgiler ise daha ziyade savaşta

yaşanan anılarıyla ilgili anlattıkları olmuştur. Bu yüzden biz de titiz bir

kütüphane çalışması gerçekleştirerek, YÖK arşivlerinden tez taraması

yaparak Kore Savaşı ve gazileri ile ilgili doğrudan ve dolaylı olarak çalışma

yapan araştırmacıların tezlerine ulaştık. Bunların yanı sıra Milli

Kütüphane’den bu savaşa dair halk şairleri tarafından yazılan yaprak

Page 5: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

ii

destanları tespit ettik. Bu konuda çalışma yapan araştırmacılarla görüştük,

fikirlerini aldık ve Türkiye Gaziler Muharip Derneğiyle de bağlantı kurduk.

Ayrıca elektronik kültür ortamındaki kaynaklardan da faydalandık. “Kore

Savaşı’nı ve gazilerini bireysel ve toplumsal bellekte nasıl anımsıyoruz?” ve

“Unutulan savaşın ikinci sözlü kültür ortamına nasıl yansıdığı” sorularının

cevaplarını bu çalışmamızda ortaya koymaya çalıştık.

Çalışmamız boyunca, her türlü konuda öneri ve yardımlarıyla bana

destek olan, anlayışı ve sabrıyla beni teşvik eden, böyle konuda çalışmama

vesile olan, kıymetli danışmanım Yrd. Doç. Dr. Fatma Ahsen Turan’a,

tezimde karşılaştığım zorlukları aşmamda yardımcı olan değerli lisans hocam

İsmail Kasap’a, fikirlerini benimle paylaşan Suzan Nur Başarslan’a ve Kore

savaşı ile ilgili elindeki dökümanları benden esirgemeyen Burak Karakurt’a,

benimle görüşmeyi kabul eden Kore gazileri Nazım Dündar Sayılan’a,

Osman Yaşar Eken’e ve Mehmet Balcı’ya, çalışmam sırasında maddi ve

manevi destekleriyle daima yanımda olan aileme de şükranlarımı ve

teşekkürlerimi sunarım.

Özge ERDAĞI

Page 6: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

iii

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ………………………………………………………………………………i

İÇİNDEKİLER……………………………………………………………………... iii

TABLOLAR DİZİNİ……………………………………………………………......vii

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ……………………………………….. viii

GİRİŞ………………………………………………………………………………. 1

1. SÖZLÜ TARİH ve YAZILI TARİH…………………………………………….. 1

1.1. SÖZLÜ TARİH……………………………………………………………1

1.1.1. SÖZLÜ TARİHİN TÜRKİYE’DE Kİ GELİŞİMİ………………….3

1.2. YAZILI TARİH………………………………………………………….....5

1.2.1. SÖZLÜ TARİH VE YAZILI TARİH İLİŞKİSİ……………………6

2. SÖZLÜ KÜLTÜR VE YAZILI KÜLTÜR………………………………………..8

2.1. SÖZLÜ KÜLTÜR…………………………………………………....8

2.2. YAZILI KÜLTÜR…………………………………………………...10

2.3. SÖZLÜ KÜLTÜR VE YAZILI KÜLTÜR İLİŞKİSİ……………….12

3. FOLKLORUN SÖZLÜ TARİH VE BELLEKLE İLİŞKİSİ…………………...,13

3.1.SÖZLÜ TARİH VE FOLKLOR………………………………………….14

3.2. FOLKLOR VE BELLEK………………………………………………...16

I. BÖLÜM

TARİHİ BAKIŞ AÇISINDAN KORE SAVAŞI

1.1. KORE SAVAŞI’NIN ORTAYA ÇIKMA SEBEPLERİ…………………….19

1.2. KORE SAVAŞI’NA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN MÜDAHALESİ………20

1.3. TÜRK ASKERİNİN KORE’YE GÖNDERİLME KARARI………………..22

1.4. CEPHEDEKİ TÜRK TUGAYI’NIN FAALİYETLERİ……………………..21

1.5. KORE SAVAŞI’NIN SONA ERMESİ VE ATEŞKES İMZALANMASI…23

Page 7: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

iv

II. BÖLÜM

KORE HARBİ’NİN TOPLUMSAL BELLEKTEKİ YERİ VE DEĞERİNİN

İNCELENMESİ

2.1. KÜLTÜREL BELLEK………………………………………………………...26

2.2. İLETİŞİMSEL BELLEK………………………………………………………26

2.2. KORE HARBİ’NİN İLETİŞİMSEL VE KÜLTÜREL BELEKTEKİ YERİ….27

III. BÖLÜM

KORE SAVAŞI’NI VE GAZİLERİNİ BİREYSELVE TOPLUMSAL BELLEKTE

NASIL ANIMSIYORUZ?

3.1. TOPLUMSAL BELLEK……………………………………………………..32

3.2. KİŞİYE ÖZGÜ BİREYSEL BELLEK……………………………………....38

3.3. HATIRLAMA FİGÜRLERİ………………………………………………….40

3.3.1. Zaman ve mekâna bağlılık………………………………………....41

3.3.2. Gruba bağlılık………………………………………………………..41

3.3.3. Tarihin yeniden kurulması……………………………………….. ..42

3.4. TARİHE KARŞI BELLEK…………………………………………………..43

3.5. NİÇİN BELLEK?....................................................................................43

3.6 MÜLAKATLAR…………………………………………………………….....44

3.6.1 BURAK KARAKURT İLE MÜLAKAT……………………………………45

3.6.2 HANDAN BALCI İLE MÜLAKAT………………………………………...49

IV.BÖLÜM

UNUTULAN SAVAŞIN İKİNCİ SÖZLÜ KÜLTÜR ORTAMINA YANSIMASI

4.1.KORE SAVAŞI KAYNAKLI DESTANLAR…………………………………54

4.1.1. 33’LÜLERİN KORE DESTANI……………………………………....56

Page 8: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

v

4.1.2. ANNESİNİN OĞLUNA HİTABESİ…………………………………...59

4.1.3. AŞIK HASAN’IN KORE İÇİN SÖYLEDİĞİ DESTAN……………...61

4.1.4. KORE HARBİ ŞEHİTLERİNİN DESTANI…………………………..66

4.1.5. DÜNYA DÜŞMAN STALİNE………………………………………...76

4.1.6. GAZİ MEHMETÇİĞE HİTABE………………………………………78

4.1.7. RUSLAR TÜRK’Ü BOLŞEVİK YAPSAM DİYOR………………….83

4.1.8. KAHRAMANLIK KORE DESTANI…………………………………..84

4.1.9. KAHRAMAN TÜRKLERİN DESTANI……………………………....88

4.1.10. KORE DESTANI…………………………………………………….95

4.1.11. KORE DESTANI…………………………………………………….98

4.1.12. MEHMETCİKTEN ANNESİNE SESLENİŞ……………………...106

4.1.13. KORE DESTANI……………………………………………………110

4.1.14. KORE DESTANI……………………………………………………112

4.1.15. KORE DESTANI……………………………………………………115

4.1.16. KORE KAHRAMANLARI DESTANI……………………………...118

4.1.17. KORE KAHRAMANLIK DESTANI………………………………..121

4.1.18. KORE ŞEHİTLERİ DESTANI……………………………………..130

4.1.19. KORE ŞEHİTLERİNE……………………………………………...134

4.1.20. KORE ŞEHİTLERİNE……………………………………………...135

4.1.21. KOREDE ÇARPIŞAN ŞANLI KAHRAMAN TÜRK TUGAYINA.137

4.1.22. MEHMETÇİK’İN KORE DESTANI……………………………….138

4.1.23. ŞEHİT MEHMETÇİĞE HİTABE………………………………….141

4.1.24. KORE KAHRAMANALARI DESTANI.......................................143

4.1.25. KORE’YE GİDİŞ………………………………………………......146

4.1.26. ŞEHİT ALBAYIM…………………………………………………..157

4.1.27. MEHMETÇİK KORE’DE…………………………………………..158

4.1.28. KORE’YE DOĞRU………………………………………………….159

4.2. KORE SAVAŞI KAYNAKLI AĞITLAR……………………………………161

4.3. KORE SAVAŞI KAYNAKLI MEMORATLAR……………………………170

4.3.1. Kore’de Bulutlar Askerimizi Örtmüştü……………………………..172

4.3.2. Dede ile Sohbet……………………………………………………...174

Page 9: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

vi

4.3.3. Kore Şehidinin Kıbrıs Harekâtında Savaşması…………………..175

4.3.4. Bir Erin Çinli Bir Taburu Esir Alması………………………………177

4.3.5. Rüya………………………………………………………………….178

4.3.6 Öleceğini rüyasında gören Kore gazisi……………………….......179

SONUÇ………………………………………………………………………… .181

KAYNAKÇA……………………………………………………………………...188

EKLER-FOTOĞRAFLAR………………………………………………………195

ÖZET…………………………………………………………………………… 201

ABSTRACT……………………………………………………………………. 202

Page 10: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

vii

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo1: Kore Harbinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Muharebelerdeki

Kayıpları(19501953)…………………………………………………………….24

Tablo2: Kore Savaşı Şehitleri Listesi…………………………………………25

Tablo1: Jan Assmann’ın Bellek Çeşitlerini Gösteren Tablosu (2001;

59)…………………………………………………………………………………27

Page 11: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

viii

KISALTMALAR CETVELİ

Bkz : Bakınız

Çev : Çeviren

S. : Sayı

ss. : Sayfa sayısı

vd. : ve devamı

vb. : ve benzeri

Page 12: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

1

GİRİŞ

Kore Savaşı gerçeğinin Türk Halk Edebiyatı’na sözlü ve yazılı

olarak yansıması konusunu ele alırken, öncelikle sözlü tarih, yazılı tarih,

sözlü kültür, yazılı kültür, folklor ve bellek tanımlarının yapılması ve bunların

birbirleriyle ilişkisinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kavramlardan yola

çıkarak Kore Savaşı’nın Türk halkı ve onun edebiyatı üzerindeki etkilerinin

daha iyi anlaşılacağı aşikârdır.

1. SÖZLÜ TARİH ve YAZILI TARİH

1.1. SÖZLÜ TARİH

Olaylar üzerine kurgulanan ve olayları olgularla destekleyerek yararlı

bir anlatım biçimi sunan IX. yüzyılın modern tarih yazıcılığı, XX. yüzyılda

sosyal bilimlerin verilerinden, yöntem ve yaklaşımlarından yararlanarak

toplum yapılarının ve toplumun değişim süreçlerinin altını çizen yeni bir

anlatım biçimine dönüşmüştür. Bu durum toplumun geniş kesimlerinin tarih

oluşumunda önemli bir fenomen olduğunun vurgulanması ve tarihi görüş

açısının siyasi ve askeri olaylardan toplumsal olana doğru genişlemesine yol

açmıştır. Tarihin aktörleri değişmiştir, daha az özgün olan insanlar tarihin

öznesi olarak “tarihi görünürlük” kazanmışlardır. (Metin 2002:288).Varolan

tarih anlayışlarına alternatif olmaktan daha çok tarihin daha iyi anlaşılması

için yeni imkânlar sunan sözlü tarih, bu yeni eğilimlerden önde

gelenlerindendir.1

1Ayrıntılı bilgi için bkz. NEYZİ, Leyla, (2004)“Ben Kimim?” Türkiye’de Sözlü Tarih ve Öznellik, Çev.: Hande Özhan, İletişim Yayınları, 1.Basım, İstanbul; TOSH, John (2005); “Tarihin Peşinde”, Çev.: Özden Arıkan, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2. Basım, İstanbul.

Page 13: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

2

Sözlü tarih Arzu Öztürkmen’e göre, bir yandan yazılı kaynaklarda

bulunamayan farklı bilgilere ulaşmanın yoluyken, diğer bir yandan da yazılı

kaynakların “iktidarının” ötesindeki bilgilere ulaşma potansiyeli de olan bir

araştırma alanıdır(2002:115) . Bu yüzden Arzu Öztürkmen de sözlü tarihi

yeni bir disiplin anlayışı olarak tanımlamaktadır.2

Sözlü tarih, geçmişin yaşayan belleğidir. Her insanın hayat hikâyesinin

tarihin bir parçası olduğu önermesinden hareket eden sözlü tarih, disiplinler

arası işbirliğini daha da arttıran yönü ile sosyoloji, antropoloji, etnoloji, folklor,

psikoloji, sosyal psikoloji, coğrafya gibi beşeri bilimlerin tüm imkânlarından

yararlanmaktadır. Kimi araştırmacılarca da sözlü tarih, tarihin ilk biçimi olarak

görüldüğü gibi- Samuel Johnson “ Tüm tarih başlangıçta sözlüydü.”-

yönteminde teknolojiden faydalanıldığı için tarihin en yeni biçimi olarak da

kabul edilmektedir. (Thompson 1999).

Connerton (1999:31) az çok resmi olmayan biçimde söylenmiş

anlatıların ürünü olan tarihlerin üretilmesinin, karakteristik insan eylemlerinin

saptanması yolunda temel bir etkinliğe dönüştüğünü ve bu durumun her türlü

belleğin özelliği olduğunu belirtmiştir ve toplumların anımsamasında sözlü

tarihin gerekliliğini savunmuştur.

Sözlü tarihin neyi ifade ettiğini Paul Thomson “Geçmişin Sesi” isimli

kitabında “Sözlü tarih insanlar etrafında kurulmuş bir tarih türüdür. Tarihin

içine hayatı sokar, kapsamını genişletir. Kahramanlarını sadece liderler

arasından değil çoğunluğu oluşturan ve o ana kadar bilinmeyen insanlar

arasından da seçer. Tarihi topluluğun içine ve dışına taşır. Daha az ayrıcalıklı

ve özellikle yaşlı olanların saygınlık ve özgüven hissi kazanmalarına yardımcı

olur. Toplumsal sınıflar ve nesiller arasında bağlantıyı, dolayısıyla anlayışı

sağlar. Ortak anlamları ortaya çıkararak tarihçiye ve başka insanlara bir

mekâna ya da zamana ilişkin aidiyet duygusu kazandırabilir. Kısacası daha

2 Bkz. Öztürkmen, Arzu, 2002, “ Sözlü Tarih: Yeni bir disiplin cazibesi”, Toplum ve Bilim,s. 91.

Page 14: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

3

dolu insanlar yaratır. Aynı şekilde, sözlü tarih, insanı tarihin kabul edilmiş

mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak zorunda

bırakır. Tarihin toplumsal anlamını kökten dönüştürmek için bir araçtır.”

(Thomson,1999:18) şeklinde ifade etmektedir. Sözlü tarih çalışmalarındaki

temel felsefe ise “daha ziyade sözlü kaynakları toplama yöntemi ve bu

malzemelerden hareketle bu günü daha iyi anlayabilmek ve geleceği

yönlendirmek için geçmişi anlamlandırma sürecine yapılan bir katkıdır

(Caunce, 2001:11).

Biz de bu çalışmamızda tarihimizde yer alan; fakat halk tarafından

çok bilinmeyen ve unutulan Kore Savaşı hakkında topladığımız Halk

Edebiyatı’na ait malzemelerle, geçmişi daha iyi anlamlandırabilme ve

anlayabilme çabasındayız. Bu çalışmayı yaparken de sözlü tarih

kaynaklarından toplanan verileri ve kütüphane kaynaklı ürünleri

değerlendirmeyi esas aldık. Amacımız, bu kaynaklardan hareket ederek Kore

Savaşı’nın Türk Halk Edebiyatı üzerindeki yansımasını ortaya koymaktır.

Sözlü tarih kaynaklarının neyi ifade ettiğini dile getiren İlhan Başgöz’ün

“Sözlü tarih kaynaklarından toplanan verileri ince eleyip sık dokumalıyız.

Yoksa, belli bir olaya katılan yüzlerce kişinin hayat hikâyesi bize ortak bir

bakış verecektir; hiç olmazsa psikolojik bir gerçeği izah edecektir. Ayrıca

bunlara bakarak tarihçinin görmediği yerel detayları yakalar, olaya belli ve

gerçekçi bir tarih çerçevesi çizebiliriz.” şeklindeki fikirleri, bu düşüncemizi

destekleyen özelliktedir ( Başgöz, 2005: 9).

1.1.1. SÖZLÜ TARİHİN TÜRKİYE’DE Kİ GELİŞİMİ

Metin’e göre (2002: 250) günümüzde yakın tarihle ilgili birçok tarih

bilgisi gelişim ve değişimin hızına bağlı olarak ya çabucak uçup gitmekte

veya hiç varolmamış gibi hiçbir iz bırakmadan yok olmaktadır. Buna

çoğunlukla teknolojik gelişmeler sebep olmaktadır. İletişim teknolojisindeki

hızlı değişimin yol açtığı azalan belge sorunu artarak devam etmektedir. Bilgi

ve fikirlerin uçucu olduğu; mektubun, pusulanın, telgrafın yerini telefonun;

Page 15: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

4

kitap ve gazete gibi yazılı metinlerin yerini televizyon, sinema, multivizyon,

kaset-çalar gibi görmeye ve işitmeye dayalı cihazların; klasör ve dosyaların

yerini internet sayfalarının aldığı günümüzde yerel veya genel tarihin azalan

kaynaklarını yeni bilgi toplama yolları geliştirerek aşması gerekmektedir.

Fakat aynı teknolojik gelişmeler, uzak ve yakın geçmişe ait birçok tarih

malzemesini yaşatabilmemize ve koruyabilmemize imkanlar

sağlamaktadır(Thompson, 1999 : 97).

Batıda sözlü tarih çalışmalarına yönelik, modern teknolojiler de

kullanılarak, ilk girişimler, II. Dünya Savaşı’nın yol açtığı maddi ve insani

yıkımların boyutunu ölçmek ve anlamak için gerçekleştirilmiştir. Siyasi amaçlı

bu girişimlerin ardından kendi metot ve araçlarını tanımlama uğraşı veren

sözlü tarih, tarih dışındaki sosyal bilimlerin kişilerle görüşme ve toplulukları

gözlemleme yöntemleri arasında varolma uğraşı vermiştir.

Sözlü tarih çalışmalarının bizdeki kökleri Cumhuriyet döneminin ilk ve

önemli kültür kurumlarından olan Halkevleri bünyesindeki folklor ürünlerinin

derlenmesi çalışmalarına dayanır ve özellikle Türkiye’de tarih çalışmalarında

sözlü kaynak kullanımı 1980 sonrası yıllarda yakın tarihe olan artan ilgi ile

bağlantılıdır. Özellikle çok partili siyasal hayat ve 1950’lerden sonra hızla

değişen sosyal tarihin çeşitli yönleriyle ele alınıp yazılan tarihlerinde kişisel

tanıklıklara başvurulmuştur.(Ozan SAY

http://bgst.org/dans/arastirma/61.html)

Çalışmamızın konusu olan Kore Savaşı hakkında yazılan, tarihe

kaynak olarak gösterilebilecek bireysel bellek izi taşıyan anı kitapları da

oldukça fazladır.3 Biz de çalışmamız sırasında bu kaynaklara başvurarak,

3 Bkz. Yazıcı Tahsin, Kore Birinci Türk Tugayı’nda Hatıralarım, İstanbul, 1963; Ruscuklu Bülent, Unutulan Savaş ve Gazi Faruk Pekerol’un Anıları, Alfa Yayınları, Ekim 2005,İstanbul; Sayılan Nazım Dündar, Kore Harbinde Türklerle,MEB Yayınları, Ankara,2003; Dora Cemal, Kore Savaşında Türkler, Akgün Matbaası,İstanbul, 1963; Baltacıoğlu Tuna, Savaş İçinde Barış, YKY Yayınları, 1.Basım, İstanbul.

Page 16: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

5

savaşı içten yaşayanların gözüyle de bu durumu anlamaya ve

değerlendirmeye çalıştık.

1.2. YAZILI TARİH

Sözlü tarih yaşayan bellektir. Her insanın kendi yaşamına ilişkin

varolan ve anlatabilecekleri yaşam öyküleri yüzyılımızın tarihi için değerli

bilgiler içermektedir. Bunlar, değişiklik dönemlerde yaşayanların aracılığıyla

doğrudan anlatımıdır.( Tosh 2005; Assmann 2001; Neyzi 2004; Tekin

2006)

Sözlü tarih çalışmaları, kaynak olarak kişisel anıların kullanımı üzerine

inşa edilir. Bu kaynaklar temel alınarak tarihçilerin genelde dayandıkları

belgeleri tamamlayıcı bir rol üstlenir. Söz konusu olan tarihi olayın belgelere

yansımayan sosyal bağlamını anlamaya çalışarak tarihi belgeler arasına

sıkışıp kalmış olan insanı ve onun toplumsal boyutunu ortaya koymaya

çalışır. Caunce, sözlü malzemelerin tarih araştırmacılığında son zamanlara

kadar kullanılmaması ile ilgili "tarih şimdiye kadar bu tür malzemeler

olmadan yazıldıysa, bunun nedeni genelde tarihçilerin bunlardan

yararlanmayı düşünmemeleri ya da bilmemeleridir" (Caunce, 2001: 8)

şeklinde tespitte bulunmaktadır. Bu ifadeyi “Ciltler dolusu hatıralar, kayıtlara

geçirilmediği için dedelerimizin hafızaları ile birlikte ebedi âleme akıp

gitmiştir.” ( Tekin 2006:8) düşüncesiyle de desteklemektedir. Bu durumu Jan

Asmann “Sözlü tarih, yazılı tarihten daha sıkı bir biçimde toplumda bağlayıcı

etkiye sahiptir; çünkü sözlü tarih anlatılarında birlik bilincini destekleyen

olgular mevcuttur, yazı tarihi ise dondurucu etkiye sahiptir, oysa sözlü

anlatılarda tarih tekrar tekrar ve farklı bir biçimde yaşanabilir.” (Assmann

2001: 69–70) olarak değerlendirmektedir.

Page 17: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

6

1.2.1. SÖZLÜ TARİH VE YAZILI TARİH İLİŞKİSİ

Tekrarlanamadığı, deney ve gözlem yöntemi kullanılmadığı için, tarih

bilimi, toplumları, milletleri, olayları zaman ve yer göstererek, bu olaylar

arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı

etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını sebep

sonuç ilişkisi içinde inceler. Bu incelemede tarih arşiv belgelerinden,

yayınlanmış resmi belgelerden, incelenen döneme ait hatıralar, eserler,

edebiyat çalışmaları, dönemin basın-yayın organları (gazeteler, dergiler)

ve sözlü kaynaklardan yararlanır. (http://tr.wikipedia.org.tarih) Bununla birlikte

John Tosh’un “ Tarihin Peşinde” adlı eserinde ifade ettiği gibi (Tosh 2005

:127) “ Tarihin olguları asla tamamen nesnel olamaz, çünkü ancak tarihçinin

kendilerine atfettiği anlam aracılığıyla tarihsel olgu haline gelirler.” şeklinde

bir tespitte bulunmakta mümkündür.

Sözlü kaynaklar, kişilerle yapılan görüşmeleri kapsar ki bu bireylerin

belleğe dayalı anlatılarıdır ve ses kaydetme teknolojilerinin gelişmesiyle de

desteklenen bir çalışma alanı ve araştırma yöntemidir( Ong 2003; Thompson

1999; Caunce 2001 ). Sözlü tarihin geleneksel biçimi kişisel yaşam

öykülerinin saptanmasıdır. Böyle olduğu için kişisel arşivler önem kazanmaya

başlamıştır. Ancak zamanla kurum tarihi, olay tarihi, sözlü tarih çalışma

konuları arasına girmiştir.

Sözlü tarih bir bilimsel disiplinden çok bir bilimsel yöntemidir. Ancak

disiplin olarak tarihe, sosyolojiye yakındır ve antropoloji ile benzerlikler

gösterir. Çünkü sözlü tarih çalışması salt bir kayıt faaliyeti değildir. Görüşme

hazırlığı, görüşme süreci ve görüşme sonrası 'katılımcı gözlemcilik'

tekniklerinin de kullanıldığı bir anlama faaliyetidir. ( Thompson 1999: Caunce

2001)

Page 18: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

7

Sözlü tarih kaynakları tarihî şiirler, hikâyeler, efsaneler, mitoslar,

destanlar, menkıbeler, fıkralar ve atasözleri olmak üzere çeşitlendirilebilir.

(Ersoy 2004; Çobanoğlu 2000; Metin 2002 ; Asmann 2001 )

Sözlü tarih çalışmalarında anlatılar, kişinin hayatı kavrayış tarzıyla

yoğrulan ürünlerdir. Yaşanmış olanla kişinin anısı arasında bir yeniden üretim

süreci vardır. Sözlü tarih çalışmaları, bireysel değerlerin ve eylemlerin

geçmişi nasıl biçimlendirdiğini ve geçmişin bugünkü değerleri ve eylemleri

nasıl biçimlendirdiğini de ortaya çıkartan bir araç olmaktadır. ( Neyzi 2004 ;

Köker 2005 ) Sözlü tarih araştırmalarında uygulanan yöntem ve dolayısıyla

sahaya bakış her kültüre göre farklılık arz edebilir. Çünkü her kültür ve

medeniyet ortaya çıktığı ortam içerisinde maddî ve sözlü mahiyette birçok

yapıyı meydana getirir.

Sözlü ve yazılı tarih, tarih disiplininin iki temel alanıdırlar ve tarihi

nesnelliğin ve sebep sonuç ilişkileri içinde olay, kişi, zaman ve mekân olarak

ortaya konmasını sağlarlar. Sözlü tarih bireysel bellekle ilgilidir ve gerçekliğin

objektif açıdan verilişinde sıkıntılara neden olur. Yazılı tarih ise tarihe not

düşen yazarın objektifliğine dayansa da resmi belgeler, nesnel açıklamalar

ve ispata dayalı açıklamaları içerdiğinden sözlü tarihe göre daha objektif bir

tutumun göstergesi kabul edilir. (Connerton 1999; Tosh 2005 ) Yine sözlü

tarihin bireysel bellekle bağlantısında karşımıza çıkan yeniden üretim olgusu

olayların gerçeklik algısındaki kırılmalara işaret eder. Bu noktadan yani tarihî

şiirler, hikâyeler, efsaneler, mitoslar, destanlar, menkıbeler, fıkralar ve

atasözlerinden yola çıkılarak yapılan bir inceleme edebiyatın da sahasına

girecek ve edebiyatta karşımıza çıkan gerçeklik sorunu burada da kendisini

gösterecektir. Öyleyse denilebilir ki, sözlü tarih yazılı tarih için bir bilimsel

yöntem olarak kullanıldığı kadar edebiyat için de bilimsel bir yöntem olarak

kullanılacak ve yazılı tarihin ortaya koyduğu ve koyamadığı bakış açıları bu

alanla tamamlanacaktır. Sözlü tarih, yazılı tarihten daha sıkı bir biçimde

toplumda bağlayıcı etkiye sahiptir. Çünkü sözlü tarih anlatılarında birlik

bilincini destekleyen olgular mevcuttur. Sözlü tarih yazılı tarihle bir bütün

Page 19: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

8

olarak değerlendirildiğinde değişik bakış açıları ve gerçeklik anlayışındaki

farklılıkların sentezlenmesi sağlanacak, son olarak da tarihin ele alamayacağı

bireye yönelik psikoloji, sosyolojik yapıya uyum, sosyolojik yapının

dönüşümüyle bireyin değişimi… alanlarında bize veriler sunacaktır.

2. SÖZLÜ KÜLTÜR ve YAZILI KÜLTÜR

2.1. SÖZLÜ KÜLTÜR

Amerikalı araştırmacı Walter Ong (2003:53), sözlü kültürü henüz

yazıyla karşılaşmamış toplulukların söylem ve anlatmaları olarak ifade eder.

Halkbilimi açısından sözlü kültürü ise Dursun Yıldırım daha kapsamlı

olarak şu şekilde değerlendirmeyi yapar: “Sözlü gelenekte yer alan, tamamen

söz ile, kısmen söz ile ve tamamen sözsüz yaratılan; ama sözlü geçiş ve

iletişimle fertler arasında dolaşan veya nesilden nesile geçen tüm unsurlar

yapı, muhteva, biçim ve fonksiyonları ne şekilde olursa olsun, sözlü kültür

kapsamındadır. Bunların her biri oluşturuldukları sözlü ortam toplumunun

ortak kabulleri olarak, kendilerine mahsus birer gelenek yaratmışlardır. Her

unsurun nitelikleri bu gelenek içinde kendini korur, geliştirir veya değiştirir.

Her unsur, kavram ve kapsamını bu gelenek içinde ifade etme imkânı

kazanır. Gelenek kendini, ortak kabul sahibi olan topluluğun ‘ teoride en az iki

kişi’ veya milleti meydana getiren fertlerin ihtiyaçlarına cevap verdiği ölçüde

yaşatır.” ( Yıldırım, 1998: 87-101).

Başka bir araştırmacı Connerton ise, sözlü kültür kapsamına, sözsüz

gösterime dayanan uygulamaları da dâhil eder. “ Günümüzle ilgili

deneyimlerimizin büyük ölçüde geçmiş hakkında bildiklerimizin üzerine

oturduğu ve genellikle geçmişle ilgili imgelerimizin, var olan toplumsal düzeni,

meşrulaştırmaya yaradığını” belirtir. Connertan’a göre “geçmişin anımsanan

bilgileri uygulamalarla taşınıp sürdürülmektedir.” ( Connerton, 1999:13).

Page 20: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

9

Walter Ong’un tespitine göre, insanoğlunun dünya üzerindeki varlığı

30.000- 50.000 yıl öncesine aittir. Buna karşılık ilk yazı 6000 yıl öncesine

aittir. Bu çerçevede insanlık tarihinin binlerce yıllık bilgi, deneyim ve

tecrübesinin sözlü gelenek vasıtasıyla kuşaktan kuşağa aktarıldığını ifade

edebiliriz. Tarih boyunca konuşulan binlerce, on binlerce dilden topu topu 106

tanesi edebiyat üretebilecek derecede yazıya bağlanabilmiş, büyük bir kısmı

ise, hiç yazılamamıştır. Ong, bugün konuşulan 3000 kadar dilden yalnızca 78

tanesinin edebiyat üretebildiğini ve yüzlerce dilin kendisini ifade edebilecek

bir alfabe ile karşılaşmadığını belirtmiştir( Ong: 2005:14).

İngiliz tarihçi Paul Thompson Afrika kıtasındaki sözlü kültürünü

değerlendirdiği “ Geçmişin Sesi” adlı eserinde yazı öncesi dönemdeki tarihin

tümüyle sözlü olduğunu belirtmiştir. Thompson’a göre, yazı öncesi dönemde

zaman, gökyüzü, zanaatlar, beceriler, kanun ve konuşmalar, ticari işlemler

kısaca bütün toplumsal birikimin akılda tutulması gerekiyordu. Bütün bu

uygulamalar kollektif hafıza veya görevli kişiler tarafından tutulup, kültür

olarak sonraki kuşaklara aktarılırlar. Bu durumu Thompson eserinde şu

şekilde dile getirmiştir: “Yazılı ortam kaynaklarının yetersiz ve az olduğu

meçhul tarihsel dönemlerle ilgili olarak elimizde sadece sözlü ortam

kaynakları bulunmaktadır. İşte bu aşamada sözlü tarih (oral history) disiplini

devreye girer. Belgelerin yetersiz, az, yanlı olduğu kanaatini uyandırdığı

sırada tarihsel olayların cereyan ettiği toplumun sözlü geleneğine müracaat

edildiğinde bize farklı açılardan ve bilmediğimiz tanıklarla aydınlatıcı ufuklar

açabilir”(Thompson, 1999:20).

Kore Savaşı hakkında, sözlü geleneğimizde yer alan ve yazıya

geçirilen destanların, ağıtların ve memoratların da bize bu farklı bakış açısını

kazandıracağı kanaatindeyiz.

Olgu ve olayları farklı cephelerden değerlendirme gerekliliği hususunu

aynı eserinde Paul Thompson şu şekilde belirtir: “Sözlü tarih, tarihin kabul

Page 21: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

10

edilmiş mitlerini ve baskın yargılarını yeniden değerlendirme, tarihin

toplumsal anlamını kökten dönüştürme aracıdır. İnsanlara tarihlerini kendi

sözleriyle geri verir. Onlara geçmişi verirken geleceği kurmak için de yol

gösterir." ( Thompson, 1999:20).

W.Ong, sözlü kültüre ataların hüküm sürdüğü ve bugünkü var

oluşumuza ilişkin bilincimizi tazeleyebileceğimiz bir kaynak olarak da

bakmaktadır.4

2.2. YAZILI KÜLTÜR

Sözü mekâna bağlayan yazı, dilin gücünü tahmin ettiğimizden çok

daha fazla pekiştirir (Alıntılayan Ong, Haugen: 1996, 43). Yazılı kültürün,

sözlü kültürü desteklediği bir gerçektir. Bu gerçek Ong tarafından “Yazı,

başından itibaren sözlü kültürü daraltmamış, sözlü hitabın ‘ilkelerini’ ve

bileşenlerini bilimsel bir ‘sanat’ olarak, konuşmanın nasıl ve niçin istenilen

etkiyi yaratabileceğini göstereni birbirini izleyen bir zincirleme kurallar bütünü

yaratacak şekilde düzenleyerek, sözlü kültürün gelişmesini sağlamıştır.”( Ong

2003: 22) olarak ifâde edilmiştir.

Buna karşılık Jan Asman( 2001:27) yazı ile ilk kez kelimenin tam

anlamı ile bağımsızlaşma ve iletişimin dış alanının karmaşıklaşması

imkanının ortaya çıktığını ifade etmiştir.

Yazılı kültüre geçişin gerekliliğini ve önemini W. Ong eserinde “Sözlü

kültürlerin ürettiği, sanat ve insanlık değerleri açısından son derecede üstün

sözel edimler, insan ruhuna yazının taht kurmasıyla yiter ve bir daha 4 Ayrıntılı bilgi için, ASSMANN, Jan (2001),Kültürel Bellek Eski Yüksek Kültürlerde Yazı, Hatırlama ve Politik Kimlik,İstanbul:Ayrıntı Yayınları, ONG, Walter J., (1999), Sözlü ve Yazılı Kültür: Sözün Teknolojileşmesi, İstanbul: Metis Yayınları, THOMPSON, Paul (1999); Geçmişin Sesi Çev: Şehnaz Layıkel, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul

Page 22: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

11

yaratılamaz. Buna karşılık, yazı olmadan insan bilinci, gizil gücünden istediği

gibi yararlanamaz, başka bazı güzel ve güçlü yapıtlar üretemez. Bu

bağlamda sözlü kültür, yazılı kültür üretmek zorundadır ve üretecektir

şeklinde belirtmiştir (Ong, 2003:28).

Yazılı kültürün özelliklerini Gonca Gökalp Alpaslan, “XIX. Yüzyıl Yazılı

Anlatılarında Sözlü Kültür Etkileri” adlı eserinde,

“- Sözlü kültürden sonra doğmuştur, yapaydır.

- Yazı bir teknolojidir, yazılıdır.

- Belirli bir yazarı vardır.

- Metne bağlıdır.

- Yazı yoluyla aktarılır.

- Okuru değişebilirse de metin değişmez.

- Bireysel belleğe dayalıdır.

- İki eyleyeni vardır: yazar ve okur.

- Yazar ve okur arasında varsayılmış (kurgulanmış) bir iletişim vardır.

- Özdeşleşme kırılır.

- Üreten yalnızdır.

- Anlatının istenen bölümüne istenilen sıktıkta ve yoğunlukta geri dönülebilir.

- Kişileri bireyleştiricidir; içseldir.

- Kişiyi kendi iç dünyasına döndürür.

- Kalıpları yoktur; daha çeşitli ve esnektir.

- Soyuttur, çözümleme ve irdeleme vardır.”(Gökalp, 2002:54- 83) şekilde

sıralamıştır.

Kültürü meydana getiren gelenekler, insanlık tarihinin yaşadığı üç

kültür sürecinde; sözlü, yazılı ve elektronik kültür ortamlarında

değerlendirildiğinde, farklı sosyal ve kültürel bağlamlarda, yeni

yapılanmalarda ortaya çıkmaktadır. İnsanlığın geçirdiği dönem boyunca,

sözlü ve yazılı kültür arasındaki ayrım, ancak elektronik çağda algılanmaya

başlanmıştır. Elektronik çağ, ikincil sözlü kültür çağıdır; varlığı yazı ve

Page 23: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

12

matbaa teknolojilerine dayanan telefon, radyo ve televizyona özgü sözlü

kültürün çağıdır (Ong 2003: 15, Çobanoğlu 2000: 152 ).

2.3. SÖZLÜ KÜLTÜR VE YAZILI KÜLTÜR İLİŞKİSİ

Her topluluk, değişik unsurlardan teşekkül ettiğinden maddî, manevî

bütün kültür ürünleri, ait olduğu topluluğun kimliğini temsil eder. Kültür

sahasında her ne varsa, onların hepsinin yansımalarını sözlü kültür

ortamında bulmak mümkündür. Sözlü Kültür, "Bir milletin hayatında, fertlerin

sözlü ve yazılı geleneklerinde yer alan kabulleriyle, müştereklik gücüne

erişen ve millî kimliği oluşturan maddî ve manevî faaliyetlerin

bütünüdür"(Yıldırım l998: 38). Bu bütünlük sözlü gelenek içinde kuşaktan

kuşağa aktarılır ve belli bir dönem sonra sanatçılar tarafından çeşitli eserler

içinde (şiir, düzyazı, resim, mimari, müzik, el sanatları…) somutlaştırılır.

Yazılı kültür, sözlü kültürü yansıtması açısından ikili bir özellik taşır.

Bunlardan birincisi, geçmişten o güne ulaşan kültürün gösterimi; ikincisi bu

kültür taşıyıcılığında dönemin özelliklerinin o eseri etkilemesi. Sözlü kültürün

eş zamanlı incelemesi yazılı kültür gibi kanıtlanabilir olamayacağından,

yazıya geçirildiği dönemin kültürel özelliklerinin etkisini tespit etmek ve

gerçeklik algısındaki değişiklikleri belirlemek bu alandaki sorunlardan birisi

olarak karşımıza çıkar. Yine yazılı kültürün içinde bulunduğu sosyolojik,

siyasi, tarihi ve ekonomik yapı eseri etkileyecek faktörlerden birkaçıdır. Buna

eklenecek diğer bir yapı da sözlü kültürün yazılı kültüre geçirilişi kadar yazılı

kültürün sözlü kültürü etkilemesidir. Yazılı kültür ürünlerinin modern hayatla

hızlı bir basım-yayımla topluma ulaştırılmasının sözlü kültürü etkilemesi ve

sözlü kültür ürünü eserlerin azalması sorunudur. Bu alanda karşımıza

çıkabilecek diğer bir sorunsa, sözlü kültürdeki değişimin belli bir zaman sonra

yazılı kültüre geçirilmesi ve değişimin aynen ifâde edilememesidir.

Bunların dışında yazılı kültür ürünlerinde karşımıza çıkan yazar-okur

ilişkisi, yazarın bireyselliği ve okurun düzeyi, yazarın ele aldığı konu ve bu

Page 24: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

13

konuyu işleyiş şekli, topluma değil de bireye hitap etmesi… gibi unsurlar

yazılı kültür alanının hâlen tartışılmakta olan sorunlarıdır ki bu, apayrı bir

alanın inceleme konusudur.

Kısaca denilebilir ki, sözlü kültür ve yazılı kültür döngüsel bir yapı

gösterirler ve aralarındaki ilişki birinin diğerini etkilemesi ve bu etkilenimin

toplumun yapısını gösteren birbirinden ayrılamayacak iki ana unsur teşkil

etmeleridir. Aralarındaki farklılıklar ne olursa olsun, bu döngüselliğin sınırı

belli değildir ve bu belirsizlik de bizim yazılı kültür ürünlerini incelerken sözlü

kültüre ait enstrümanları tespit etmemize ve toplumu etkileyen

olayların/durumların izlerini bulmamıza olanak sağlar. ( Ersoy 2004 ; Metin

2002 ; Boratav 2000:38-40 )

3. FOLKLORUN SÖZLÜ TARİH VE BELLEKLE İLİŞKİSİ

3.1. SÖZLÜ TARİH VE FOLKLOR

Folklor, bir ülke ya da belirli bir bölge halkına ilişkin maddi ve manevi

alanlardaki kültürel ürünleri konu edinen, bunları kendine özgü yöntemlerle

derleyen, sınıflandıran, çözümleyen, yorumlayan ve son aşamada bir

bireşime vardırmayı amaçlayan bir bilim dalıdır. ( Örnek, 1995:27) olarak

tanımlanmaktadır. 5 Folklor bu noktada , bir topluma ait mitlerin, destanların,

halk hikâyelerinin, bilmecelerin, atasözlerin, ağıtların… incelendiği alandır

aynı zamanda ve bu alan, tüm kaynaklarını sözlü tarihten toplar. Folklor

incelemelerinin yazılı tarihten önceki alanı bilhassa yazılı tarihe ışık

tuttuğundan, bir toplumun sözlü tarihi; eserlerin meydana geldiği, eserlerin

oluştuğu, eserlerin aktarıldığı dönemi açıklamada folklore kaynaklık teşkil

eder.

5 Folklor kavramı için ayrıntılı bilgi bkz. Boratav, Pertav Naili, Halk Edebiyatı Dersleri, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, Mart, 2000

Page 25: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

14

Meydana gelen tarihi olaylara muhatap olan halkın duygu dünyasının

tezahürü olarak da muhtelif tür ve çeşitlilikte sözlü kültür ürünleri(folklor

ürünü) meydana gelmektedir. Örneğin, uzun süre devam etmiş, büyük

acılara sebep olmuş, savaşlar ve göçler sonunda oluşan destanlar, iskân

çalışmaları esnasında yurdundan kopartılanların feryatları, acıklı iz bırakan

ölüm olayları karşısında yakılan ağıtlar sosyal ve siyasi olayların sonucunda

olaylar veya olayların kahramanlarını konu alan türküler bunlara en basit

örneklerdir. (Yıldırım 1998: 87-102; Başgöz 2004: 15-31) Söz konusu bu

sözel metinleri üretenlerin dünyasına metinlerin yaratılış bağlamları ve

bağamdaki işlevleri göz önünde bulundurularak girilirse ve modern

antropolojik kuramlar çerçevesinde bu metinler okunursa halkın ürettiği folklor

metinleri çok daha farklı ve anlamlı bir tarihi belge haline gelebilir. Yazılı tarih

çalışmalarına kısmen de olsa dahil olan söz konusu bu bağlamsal bilgiler,

daha çok sözlü kültür ortamında son çırpınışlarını sürdürmektedir. ( Ersoy

2005: 85-86)

Neticede şunu ifade edebiliriz ki, toplum hayatında yaşanmış her olay

edebi ürünlerin kaynağıdır ve bu ürünler geleneğin özellikleri ile biçimlenip,

kuşaktan kuşağa gelenekler yoluyla aktarılıp, halkın hafızasında saklanır.

(Sever 2002: 24)

3.2. FOLKLOR VE BELLEK

Sözlü kültür, toplumun ortak malı olan hazır kalıpların deneyimleri

pekiştirecek şekilde biçimlendirilmesiyle oluşur ve metinden yoksun olduğu

için de toplum belleğinde yüzyıllarca gelişerek varlığını halkın bilincine

yerleştirerek sürdürür. Sözle biçimlenen düşünce zaman içinde geliştikçe

hazır deyişlerin kullanımı da daha ince bir ustalık kazanır (Ong 20003: 50-

52).

Page 26: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

15

Hafızada meydana gelen bu birikim ve birikimin yeni kuşaklara

aktarımında kullanılan anlatım biçimleri zamanla daha da gelişir. İnsanların

günlük hayatlarındaki en sıradan olaylardan en olağan üstü olaylara kadar

tarihe kayıt düşürülmesi söz konusu olan veya kayıt düşürülmeden

hafızalarda kalan belleklere kayıt düşülen her türlü sosyal, siyasi, ekonomik

ve insani hadiseler sözlü kültür ortamında yaşanmaktadır. Bu durumda

Ersoy’a göre( 2004) sözlü kültürün bir alt kadrosu olarak sözlü tarihi

değerlendirmek gerekmektedir. Çünkü tarihi olaylar cereyan ettikleri toplum

içerisinde birtakım etkiler bırakmaktadırlar. Bu etkinin bir yansıması olarak da

bir sözlü kültür üretiminin, folklor ürününün, meydana gelmesi en doğal bir

süreçtir.

Sözlü kültürlerin ürettiği, sanat ve insanlık değerleri açısından son

derece üstün sözel edimler, insan ruhuna yazının taht kurmasıyla yiter ve bir

daha yaratılamaz. (Ong 2003:27) Öte yandan yazılı tarih olayların, halkın

muhayyilesinde bıraktığı izlerin ve anlamların algılanması hususunda sözlü

kültür ürünlerinin önemli bir kaynak olduğu doğrultusunda Propp’un şu

görüşlerini vermekte çok doğrudur. “Ancak karakterler ve eylemler kayıtlı

tarihe tamamen uymak zorunda değildir. Halk sanatsal imgelemini ve tarihsel

hayal gücünü serbest bırakabilir, ancak buna rağmen tarihsel farkların genel

karakteri bozulmaz, bu farkların tarihselliği, tarihsel kişilerin portresini doğru

çizmesine ya da gerçek olduğu düşünülen olaylarla doğrudan ilişkili olmasına

değil, halkın kendi tarihsel öz bilincini ve geçmişteki olay, kişi ve koşullara

yönelik tavrını dışa vurmasına dayanmaktadır. Tarihselliğin anlamı ideolojik

bir fenomendir. (Propp 1998: 84) Fakat bunun yanı sıra klasik anlamda

sözlü tarihe kaynaklık eden hafızaların haricinde insanlığın pek çok birikimini

sağladığı sözlü kültür ortamının geleneği doğrultusunda yetişen sözel bellek

taşıyıcılarını, köken olarak milli hafızanın en önde gelen ürünlerinden olan

destanları, yazıya aktarılıncaya hatta daha sonrasına kadar belleğinde

taşıyan ozan-baksılara götürebiliriz. (Çobanoğlu 2003:55-84)

Page 27: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

16

Sözlü ortam kaynağı , hangi biçim içinde ifade edilirse edilsin, zaman

içinde geçip geldiği yüzyılların bilgisini, tarihi olgu ve eylemlerin sınırsız

sayıda yeniden düzenleyerek gelen ya da kayda geçiren bir sözel belge

niteliği taşır ve bu belgeler halk belleğinde folklor ürünleri olarak

somutlaştırılır. ( Yıldırım 1998 : 92 )

Page 28: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

17

I.BÖLÜM

TARİHİ BAKIŞ AÇISINDAN KORE SAVAŞI

Savaş olgusu, geçmişte ve günümüzde insanoğlunun varoluşuyla

hayatımızda olan bir gerçektir. Savaşlar, felaketler, inkılâplar… gibi toplum

hayatında değişiklik yaratan önemli olaylar, tarihin olduğu kadar edebiyatında

ilgi alanına girmektedir. Çünkü edebiyat, toplumsal ilişkilerden beslenen ve

gelişen bir alandır ve edebi eserler, yaşayan kültür topluluğunun ortak dünya

görüşüne ve değerler sistemine göre şekillenmektedir. 1950 - 1953 yılları

arasında meydana gelen Kore Savaşı’nın da Dünya ve Türk Tarihi açısından

farklı bir yeri vardır. Çünkü bu savaş uluslararası bir nitelik taşımaktadır ve bu

savaşa Türkiye’de askeri kuvvetiyle destek vermiştir.

Bu bölüm içerisinde, Türk Tarih sayfasında 1950- 1953 yılları arasında

yer alan, Kore Savaşı’nın tarihçesini, niçin ortaya çıktığını, Kore Savaşı’na

Birleşmiş Milletler’in müdahalesini, Türk askerinin Kore’ye gönderilme

kararını, cephedeki Türk Tugayı’nın faaliyetlerini ve Kore Savaşı’nın sona

ermesi ile ateşkes imzalanması konusunu içeren bilgileri vereceğiz. Bu tarihi

bilgileri açıklamanın, Kore Savaşı gerçeğinin Türk Halk Edebiyatı’na sözlü ve

yazılı olarak yansıması konusunda yardımcı olacağı kanaatindeyiz.

“Sabah ülkesi” anlamına gelen Kore, jeopolitik ve Asya’da bulunduğu

stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca güçlü komşularının, denizaşırı

güçlerin, saldırılarına ve işgallerine sahne olmuştur. Japonlar, Çinliler,

Moğollar, Kore üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmışlardır. Bu savaşların her

birinde yabancı kuvvetler çarpışmış ve her defasında yenilen ve ezilen Kore

halkı olmuştur. ( Haytoğlu 2002:76, Karakurt, Öztürk ve Doğan 1998:10-14)

Japonya’nın 1894’te Çin’e karşı kazandığı zafer ile Kore’yi istila eden

Japonlar, Ruslar ile karşılaştılar ve Rusların Kore’yi de hakimiyeti altına

almasından endişe ettiklerinden Ruslarla çatışmaları gecikmedi. Japonlar,

1904-1905’te yapılan savaşta Rusları yenilgiye uğratarak Kore üzerinde

Page 29: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

18

hakimiyetlerini ilan ettiler. 1910 yılında ülkeyi ilhak eden Japonlar, 1910-1945

yılları arasında Kore’yi hakimiyetleri altında tuttular.

İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte, büyük devletlerin

Pasifik’ teki çıkarlarının, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin Batı

Pasifik’teki güvenlik alanının korunması bakımından Kore’nin bağımsız bir

devlet olması gerekiyordu. Müttefik devletler liderlerinin Kırım’ daki Yalta

Konferansı’nda Sovyet Rusya’nın Uzak Doğu’daki harbe katılacağı

anlaşılınca, Kore’den Japonları uzaklaştırmak görevinin Amerikan ve Rus

orduları tarafından yapılması hususunda anlaştılar. Bu karar, ancak Postdam

Bildirge’sinden sonra açıklandı ki bu konferans 17Temmuz–2 Ağustos 1945

tarihleri arasında yapılmıştır. ABD uçakları, 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya

atom bombası atınca, Sovyetler Birliği Uzakdoğu’da askeri harekata başlama

kararı almıştır. Japonların teslim olması ile gelen özgürlük, Korelilerin sıkı

mücadelelerine rağmen bağımsızlık getirmemiş, bir milletin bölünmesinde

ideolojik çatışmaların başlangıcı olmuştur. S.S.C.B, II. Dünya Savaşı’nın

sonunda Japonya’nın tesliminden sonra Uzakdoğu’da Japon Denizi ile Sarı

Deniz arasında uzanan Kore yarımadası üzerinde, Pasifik’teki hakimiyet

arayışına engel olan Japon tehlikesinin ortadan kalkması ile tarihi bir fırsat

elde etmiştir. Sovyetler Birliği, Japonya’ya savaş ilan ederek askerlerini

Kuzey Kore’ye sokmuş, 38.paralele doğru ilerlemeye başlamıştır.

Japonlar ve Ruslar 38. paraleli daha 1896'da kullanmak ve bu hat

boyunca tarafsız bir bölge kurmak istemişlerdi. Bu yüzden Kore, birdenbire iki

Kore olmuştu. 1945'de Kore'nin, Japonlardan kurtarılırken ikiye bölünmesi bu

ülkeyi komünist ve antikomünist dünya arasında en çetin bir çatışma alanı

haline sokmuştu. Güneyde bir Demokratik Kore (15 Ağustos 1948); kuzeyde

de Komünist Kore Halk Cumhuriyeti’nin (12 Eylül 1948) kurulmasından

sonra, 25 Haziran 1950'de kuzeyin taarruzu ile iç harp başlamış oldu. Bu

durum, bir taraftan Birleşmiş Milletler’in diğer taraftan Çin ordularının savaş

alanına girmesine yol açtı. Güney ve Kuzey Kore'yi birleştirmeye çalışan

Birleşmiş Milletler komisyonu bunu başaramamıştır. Birleşik Devletler,

Page 30: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

19

Sovyetler Birliği ve İngiltere temsilcileri 15 Aralık 1945’te Moskova’da

toplanmış, ve Kore’nin dört devletin (ABD, S.S.C.B. İngiltere ve Çin) vekaleti

altına korunmasına karar vermiştir.

Savaş sonrası 20 Mart 1946’da Amerika Birleşik Devletleri ve S.S. C.

B. Ortak Komisyonu Seul’de ilk toplantısını yapmıştır. 8 ve 21 Mayıs’ta

yapılan görüşmeler sonuçsuz kaldığı için, Kore’nin bağımsızlığı konusunda

bir karara varılamamıştır. Kore’nin durumu, 17 Eylül 1947’de ABD’nin

kararıyla, S.S.C.B.’nin tepkisine rağmen Birleşmiş Milletler’e havale edilmiştir.

BM de, Kore’de “Geçici Komisyon“ kurulmasını, bu komisyon denetiminde 31

Mart 1948’de Kuzey ve Güney Kore’yi içine alan genel bir seçim yapılarak tek

bir Kore devletinin kurulması ve ABD ile Sovyetler Birliği askerlerinin ülkeyi

terk etmeleri kararları alınmıştı( Haytoğlu 2000: 78).

Kore anlaşmazlığının sürüp gitmesinde Batılı devletlerle ve özellikle

Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasında, dünya sorunları

hakkında bir anlaşmaya varılamamasının büyük payı vardır (Karakurt, Öztürk

ve Doğan 1998: 19-27, Öke 1990: 27-37).

1.1. KORE SAVAŞI’NIN ORTAYA ÇIKMA SEBEPLERİ

XX. asrın ilk yarısında siyasî ve ekonomik sahada hayli ilerlemeler

gösteren ve süratli bir nüfus artışı olan Japonya kendi adalarında

yaşayamayacağını anlayınca yeni topraklara sahip olarak idarî ve iktisadî

sahada genişlemek, millî refahı artırmak politikasıyla ilk hamlede Kore'yi ve

Çin'in bir kısmını istila etmeyi plânlamıştır. O yıllarda Kore ile münasebeti iyi

olan Çinliler Kore'nin hamiliğini yüklenince iki millet arasında rekabet başladı;

Japonya'nın istila siyasetini dikkatle takip eden ve bunun kendisine tehlike

olacağını sezen Sovyet Rusya da on dokuzuncu asır sonralarında bu

rekabete katılmıştır.

Page 31: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

20

Kore bol toprak mahsulleri ve zengin madenleriyle siyasî ve iktisadî

yönden olduğu kadar askerî yönden de Japonya için bir köprübaşı, Rusya ve

Çin içinse bir çıkış mevzii olarak görülüyordu. İkinci Dünya Savaşı’ndan

Japonların mağlûp çıkmasını fırsat bilen Rusya Kore'yi bütünüyle

hâkimiyetine almak istemişse de Amerika Birleşik Devletleri’nin

müdahalesiyle ancak bir bölümünü eline geçirebilmiştir ( Öke 1990: 18- 27).

1.2. KORE SAVAŞI’NA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN MÜDAHALESİ

BM Kore Komisyonu, iki Kore arasındaki sorunları aşmak amacıyla 10

Haziran 1950’de Kuzey Kore temsilcileri ile 38.paralel üzerinde görüşme

yapmışlardır. Bu görüşmelerde, Kuzey Kore barış yolu ile birleşmeden söz

etmiştir. Bu görüşmelerden 15 gün sonra, barış karşıtı bir gelişme olmuştur.

Bölgedeki barış Kuzey Kore kuvvetlerinin 25 Haziran 1950 Pazar günü

38.paralelden Güney’e doğru saldırıya geçmesi ile tehlikeye girmiştir.

(Haytoğlu 2000: 79)

Kuzey Kore’nin taarruzu, Amerika Birleşik Devletleri için büyük bir

şok olmuştur. Çünkü Kuzey Kore’nin taarruzu, Amerika Birleşik Devletleri’nin

güvenliğine ciddi tehdit oluşturacak bir olay idi. Dışişleri Bakanlığı’nın kararı

ile Amerika Birleşik Devletleri konuyu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne

götürmüştür. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri bu saldırının arkasında

Sovyet Rusya’nın bulunduğundan emindir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler’e

dayanmaktan başka çaresi yoktur. Harp başladıktan iki gün sonra Güvenlik

Konseyi ateşkes emri vermiştir. Bu kararı Sovyet Rusya boykot etmiştir. (

Öke 1990: 29) Kuzey Koreliler hızlı bir hareketle önce başkent Seul ve

ardından bütün Kore’yi ele geçirmek için Birleşmiş Milletler’in kararını hiçe

sayarak saldırıya devam etmişlerdir. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler Genel

Sekreteri 28 Haziran 1950’de bütün üye devletlere Konsey’in 27 Haziran

1950 tarihli kararını bildirmiş ve onlardan ne gibi yardımda bulunacaklarını

sormuştur. Kore savaşında en çabuk yardım, Uzak Doğu’da hava, deniz ve

kara kuvvetleri bulunan Amerika Birleşik Devleti’nden gelmiştir. Fakat

Page 32: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

21

Amerika Birleşik Devleti’nin tümeni, er ve subaylarının önemli bir kısmı daha

önceden terhis edilmişti. Bu nedenle Amerika Birleşik Devleti Kore’de bir

müdahale için tam anlamıyla hazır değildi. İlk olarak, Japonya’daki 24.

Amerikan tümeni, 5 Temmuz 1950 yılında, düşman taarruzundan on gün

sonra, Kore’ye yetişmiş ve Kore Cumhuriyeti ordusuyla muharebeye

katılmışlardır.

Birleşmiş Milletler güvenlik Konseyi’nin 25- 27 Haziran 1950

kararlarını, 56 üye devletten 53’ü kabul etmiştir. Sovyet Rusya, Çekoslovakya

ve Polonya bu kararları kabul etmemiştir. Kabul eden 53 ülke arasında

Türkiye de vardır.

Birleşmiş Milletler’e üye devletlerden en çok asker, malzeme ve para

yardımında bulunan Amerika Birleşik Devleti’dir. Bununla beraber, Amerika

Birleşik Devleti’nden başka 15 üye devlet de saldırıya uğrayan Kore

Cumhuriyeti ordusuna asker göndermiş ve Birleşmiş Milletler paktı

hükümlerini yerine getirmek için Kore’de Birleşmiş Milletler bayrağı altında

savaşmışlardır. Kore’ye kuvvet göndermeyi kabul eden devletlerden;

Avustralya, Belçika, Birleşik Amerika, Filipin, Fransa, Habeşistan, Hollanda,

İngiltere, Kanada, Lüksembourg, Porteriko, Tayland, Türkiye, Yeni Zelanda,

Yunanistan devletleri kara kuvvetleri; Avustralya, Birleşik Amerika, Hollanda,

İngiltere, Kanada, Kolombiya, Tayland, Yeni Zelanda devletleri deniz

kuvvetleri; Avustralya, Belçika, Birleşik Amerika, Güney Afrika Birliği,

İngiltere, Kanada, Yunanistan, devletleri ise hava kuvvetleri göndermişlerdir. (

Karakurt, Öztürk ve Doğan 1998: 26 )

1.3. TÜRK ASKERİNİN KORE’YE GÖNDERİLME KARARI

14 Mayıs 1950, Türk demokrasi tarihinde bir dönüm noktasıdır.

Yapılan genel seçimler Demokrat Parti’nin zaferiyle sonuçlanmıştır.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderestir. Dışişleri bakanı

Page 33: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

22

olarak Fuat Köprülü görevi üstlenmiştir.6 Kore Savaşı patlak verdiği zaman

BM Genel Sekreteri, bu durumu Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na telgrafla

bildirmiş ve bütün üye ülkelerden olduğu gibi Türkiye’den de yardım

istemiştir.

Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra ilk defa Kore’ye kara

kuvveti göndereceğini bildiren ülke Türkiye olmuştur. ( Artuç 1990: 11)

25 Temmuz 1950’de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Güney Kore

Cumhuriyeti’ne Birleşmiş Milletler topluluğu içerisinde, yardım etmenin

önemini takdir ederek, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayı alınmadan”

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine Kore’de vazife görmek üzere 4.500

kişilik bir Türk savaş birliğini Birleşmiş Milletler emrine vermeğe hazır

bulunduğunu bildirmiştir ( Karakurt, Öztürk ve Doğan 1998: 27 ).

1.4. CEPHEDEKİ TÜRK TUGAYI’NIN FAALİYETLERİ

27 Kasım 1950 tarihinde düşmanla ilk teması sağlayan Türk Tugay’ı

savaşın sona erdiği 27 Temmuz 1953 tarihine kadar; savaş azim ve iradesini

koruyarak, Kore Savaşının her safhasında her türlü muharebe harekâtına

katılmış, üzerine düşen tüm görevleri en iyi şekilde yerine getirmiştir. Kore

6Ayrıntılı bilgi için; Unutulan Savaşın Kronolojisi Kore, 1950- 53,s:63-64. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne Kore olayı ile ilgili müracaatı gelir. Konu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 30 Haziran 1950 tarihli oturumunda gündemin ana konusunu oluşturur. Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü Kore’deki saldırıyı ve Birleşmiş Milletler’in aldığı kararı açıklar ve ardından şu konuşmayı yapar: “ Arkadaşlar, malumunuzdur ki , dış siyasette Birleşmiş Milletler şartına bütün kuvvet ve samimiyetiyle iştirak bizim için sarsılamaz bir esas teşkil eder. Bu şartın men’i ve ruhu dahilinde, yeni yeryüzünde sulhu ve emniyeti müdafaa, taarruza karşı mukavemet ve bütün milletlerin istiklâllerine, toprak bütünlüklerine riayet, bütün insanlığın saadetini ve, refahını temin, takip edegeldiğimiz haricî siyasetin esasıdır. Birleşik Amerika ile çok sıkı ve samimi işbirliğimiz, İngiltere ve Fransa ile mevcut ittifakımız, bu esaslar dairesinde yeryüzünde sulhun istikrarına hizmet eden bu açık, sarih, dürüst siyasetimizin icabıdır. Bu son vaziyet karşısında, yani tecavüz karşısında eğer Birleşmiş Milletler derhal fiilî bir harekete geçmiş olmasaydı ve eğer emrivakii kabul etmek vaziyetinde kalsaydı, bu yalnız bu bölge için değil, dünyanın bütün bölgeleri içinde yeni emniyetsizlik membaı olacak ve dünya sulhu temelinden sarsılacaktı. Bundan dolayı, Birleşmiş Milletler’in bu kararını tatbik hususunda bütün kuvvetlerini derhal harekete geçiren ve dünya sulhunu muhafaza hususunda derhal fiilî harekete geçen birleşik Amerika Hükümeti’nin hareketini büyük bir memnuniyetle karşılamak, sulhsever bütün milletlerin vazifesidir. Tecavüzün tamamen hukuk dışı olduğuna inanan bütün demokrat milletlerin vazifesidir.”TBMM Tutanak Dergisi, ıx/C:1 Ankara,1950

Page 34: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

23

Savaşı’nda Türk Tugayı’nın icra ettiği 13 muharebeden; Kunuri,

Kumyangjang-Ni, Seul Savunması ve Vegas muharebeleri savaşın kaderini

değiştiren önemli muharebelerdir. Kunuri ve Kumyangjang-Ni Muharebeleri

ile Kuzey Çin ordularını yenerek Birleşmiş Milletler kuvvetlerini büyük bir

hezimetten kurtarmış ve Birleşmiş Milletler ordularının Kore’yi terk etme

düşüncesinden vazgeçmesini sağlamıştır. Seul savunması ile başkent

Seul’ün düşman eline geçmesine mani olmuş, Vegas Muharebesi ile de

ateşkes antlaşmasının yapılmasını sağlamıştır.

Kore’de Türk askeri Türkiye-Güney Kore dostluğunun oluşmasının en

önemli adımını atmış, savaş için gittiği topraklarda, savaş mağduru Kore

insanına ve özellikle Kore’li çocuklara yardım elini uzatmıştır. Kore’de yetim

çocukların bir bölümü tugay tarafından toplanarak, yetiştirilmeye çalışılmış ve

Suwon’da “Ankara Yetimhanesi” adını alan bir okul ve yurdun açılması

sağlanmıştır. ( Sayılan 2003; Artuç 1990; Öke 1990)

1.5. KORE SAVAŞI’NIN SONA ERMESİ VE ATEŞKES

İMZALANMASI

25 Haziran 1950’de başlayan savaş, üç yıl bir ay sonra 27

Temmuz 1953’de bitmiştir ( Artuç, 1990 : 112).

Askeri açıdan görünürdeki sonuç; Güney Kore’nin Kuzey

tarafından yutulmasına engel olunduğudur. Resmi kayıtlara göre Kore’de

Birleşmiş Milletler ordusunun kaybı- Türkler dâhil- 94 bini ölü olmak üzere

500 bin kişidir. Ayrıca 1.5 milyon Güney Koreli sivil masum insanda bu

savaşta hayatını kaybetmiştir. Türk Tugayı’nın kaybı ise, en çoğu 1.Tugayda

olmak üzere şu şekildedir.7

7 Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Kore Harbinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Muharebeleri (1950-1953), Ankara, Genelkurmay Basımevi, 1975

Page 35: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

24

Tablo 1: Kore Harbinde Türk Silahlı Kuvvetlerin Muharebelerdeki Kayıpları

( 1950- 1953)

Bu sayı “Dünden Bugüne Kore’de Türk Kahramanları” isimli

kitapta ise şu şekilde verilmektedir. 8

8 Kore Savaşı’nda ölen askerlerimizin sayısı hakkında çeşitli kaynaklarda farklı bilgiler bulunmaktadır. 721 şehit, 171 Kayıp, 2100 yaralı. Biz çalışmamızda Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Kore Harbinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Muharebeleri (1950-1953), Ankara, Genelkurmay Basımevi, 1975, adlı kitabı esas olarak kabul ettik. Bu çalışma sırasında görüştüğümüz bir Kore gazisi evladı olan Burak Karakurt- aynı zamanda Dünden Bugüne Kore’de Türk Kahramanları kitabının araştırmacı yazarı- tarafından verilen bilgiye göre, Genelkurmay Başkanlığı Aralık ayında 100 bin Kore Savaşı belgesini araştırmacıların hizmetine sunacağı yönündedir. Bu yeni bilgiler ışığında şehit sayısının 3000 üzerinde olduğu düşünülmektedir. TRT’nin hazırladığı, Ramazan Öztürk tarafından sunulan ‘Kırılma Noktası’ adlı belgeselde de bu sayının 1000 civarında olduğu da ifade edilmiştir. bkz.www.trt.net.tr.

Şehit

Sb. Asb. Er

Yaralı

Sb. Asb. Er

Yitik

Sb. Asb. Er

Tutsak

Sb. Asb. Er

Toplam

1.Tugay 25 16 369 4 38 1.059 3 1 171 4 3 218 1.953

2.Tugay 8 2 111 20 17 463 - - 621

3.Tugay 4 8 178 15 11 478 - 2 - 7 703

Genel

Toplam

721

2.147

175

234

3.277

Page 36: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

25

Tablo2: Kore Savaşı Şehitleri Listesi

KORE SAVAŞI ŞEHİTLERİ

LİSTESİ Rütbe Şehit sayısı

ALBAY 1

BİNBAŞI 3

YÜZBAŞI 6

ÜSTEĞMEN 19

ASTEĞMEN 7

BAŞÇAVUŞ 15

SFC 10

ÇAVUŞ 82

ONBAŞI 47

ER 533

AŞÇI 1

TOPLAM 724

Page 37: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

26

II.BÖLÜM

UNUTULAN KORE HARBİ’NİN TOPLUMSAL BELLEKTEKİ YERİ VE

DEĞERİNİN İNCELENMESİ

2.1. KÜLTÜREL BELLEK VE İLETİŞİMSEL BELLEK

Son zamanlarda ülkemizde ses getirmeye başlayan sözlü tarih

çalışmaları, daha çok yakın zamanın sözlü belleğini araştırma alanı olarak

seçmiştir ve bu çalışmalar hakkında tartışmalar artmıştır. ( Ersoy 2004: 106,

Neyzi 2004: 100) Bizim da çalışma alanı olarak seçtiğimiz Kore Savaşı

üzerinden elli yedi yıl geçmiştir. Toplum olarak bizim için önem taşıyan

olayları, insanlık serüveninde ülkemizi bir adım öne taşıyan insanlarımızı

giderek anmaz ve hatırlamaz olduk. Oysaki gerçekleşmiş olaylarla ilgili

anmalar, bizim toplumsal hafızamızı tazeler. Kimlik bilincimizin oluşmasına

katkıda bulunur ve en önemlisi de bizi biz yapan değerleri anlamlandırmamızı

sağlar. ( Asman 2001; Connerton 1999)

Asmann’ a göre toplumsal bellek iki tarzda işlenmektedir:

1- Kökeni göz önünde tutan, kökensel hatırlama tarzında,

2- Kişinin özel deneyimlerini yani yakın geçmişini göz önünde tutan

biyografik tarzında hatırlama. Sözlü kültüre sahip toplumlarda, dilde ya da dil

dışı araçlarla yaptığı nesneleştirmeler olan her türlü simgeye başvurulur ki bu

simgeler arasında törenler, danslar, anlatılar, desenler, giysi, takı, dövmeler,

resimler, mekânlar ve benzeri öğelerle sağlanır. Bunlar hatırlama figürleridir.

(Assmann 2001; 55–56)

Hatırlamak ya da anımsamak geçmişin sürekli etkinliğidir. Geçmişteki

yaşanmış bir olayı yeniden sözle ve ya davranışla anlayabilmek ve bunun

geçmişte olduğunu bilmektir.

Kore Savaşını ve gazilerini bu açıdan değerlendirirsek gerek kültürel

gerekse iletişimsel bellekte çok yer almadığı yönündedir. Çünkü bu savaştan

bize kalan, bizim hatırlamamıza/anımsamamıza vesile olacak figürler sınırlı

sayıdadır. Bireysel olarak yapılan biyografik tarzda hatırlama ise gazilerin

büyük bir kısmının ölmesi dolayısıyla çok mümkün görünmemektedir. Fakat

Page 38: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

27

bu savaşa dair yazılı ürünler edebiyatımızda yer almaktadır. Bu durumda az

da olsa bu savaşın kültürel bellekte de yer aldığını göstermektedir.

2.2. KORE HARBİ’NİN TOPLUMSAL BELLEKTEKİ YERİ

İletişimsel Bellek Kültürel Bellek

İçerik

Bireysel biyografiler

çerçevesinde tarihsel

deneyimler

Efsanevi köken tarihi,

ulaşılamaz geçmişte

yaşananlar

Biçim

Gayri resmi, az

biçimlendirilmiş, doğal,

iletişimsel alışveriş

içinde gelişen, gündelik

Planlanmış, çok iyi

biçimlendirilmiş,

törensel iletişim,

bayram

Araçlar

Organik belleklerdeki

canlı anılar, deneyler,

aktarılanların anlatımı

Kesin nesneleştirme,

söz, görüntü ve dans

yoluyla geleneksel

sembolik kodlama,

sahneleme

Zaman Yapısı

80–100 yıl, şimdiki

zamanla bağlantılı 3- 4

kuşaklık zaman ufku

Kesin geçmiş, efsanevi

bir geçmiş zaman

Taşıyıcılar

Belirsiz, bir hatırlama

grubunun canlı tanıkları

Uzmanlaşmış, gelenek

taşıyıcıları

Tablo 1: Jan Assmann’ın Bellek Çeşitlerini Gösteren Tablosu (2001; 59)

Asmann’ın “ Kültürel Bellek” adındaki kitabında yer alan tabloya

baktığımızda bu durum daha net anlaşılmaktadır. Asman, iletişimsel bellekte

yer alan bir olayın sınırının 80 ile 100 yıl arasında olduğunu belirtmiştir. Yani

bir olayın iletişimsel bellekte yer etmesi için verilen süredir ki bu durumda

çalışmamızın tarihi üzerinden elli yedi yıl geçmiştir ve Kore Savaşı iletişimsel

Page 39: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

28

bellekte yerini almıştır. Bu gerçeği bize aktaranlar sınırlı sayıda da olsa o

dönemde savaşmış gazilerdir. Onların anı kitaplarından ya da

anlattıklarından tarihsel gerçeğin farklı bir yönünü öğrenebiliriz. Fakat

Asman( 2003: 66), anıların iletişimsel bellekte doğal olarak belli bir süre

içinde tutulduğunu söylemiştir. Toplumsal belleğin oluşturulmasında ortak bir

mekân ve ortak bir tarih, devamlılığın sağlanması için ise, bağlayıcı unsur

olarak imgelerin, geleneklerin, ritüellerin işlevsel bir öneme sahip olduğunu

da vurgulamıştır (Assmann, 2001:52).

Kore savaşı gerçeğinin hatırlanmaması ve toplumsal bellekte yer

almamasının bizce en önemli sebebi ortak bir mekân olmamasıdır. Bu

savaşa katılanların anılarını tazeleyebileceği ya da yeniden hatırlayabileceği

mekân çok uzaklardadır. Bu yüzden tarihimizde yer alan Yemen Savaşı da

sadece bir türkü ile hafızalarda kalmıştır. Oysaki Çanakkale ve Sarıkamış

savaşları hakkında toplum hafızasında devamlılığı sağlayacak, kültürel

belleği kuşaktan kuşağa aktaracak birçok ağıtlar vardır ve en önemlisi ortak

bir mekan düşüncesi bulunmaktadır. Kore savaşı hakkında ise daha çok halk

şairleri tarafından yazılan destanlar, sınırlı sayıda da olsa ağıtlar ve Kore

gazilerinin hatırlanmasına vesile olan memeoratlar bulunmaktadır.

Çalışmamızın esası da bu ürünleri değerlendirmek ve az da olsa bu savaşın

kültürel bellekte yer aldığını ortaya koymaktır.

Kültürel bellek açısından bakıldığında, gerçek tarih ile hatırlanan tarih

arasındaki fark konusu hemen merkezîleşir. Kültürel bellek için gerçek değil,

hatırlanan tarih önemlidir. Kültürel bellekte, gerçek tarih hatırlanan tarihe ve

ardından da efsaneye dönüşür. Grubun ya da toplumun kimliği, kültürel

bellek aracılığıyla sürekli yaşatılır ve sonraki kuşaklara aktarılır. Kültürel

bellek, gündelik olmayan olayları hatırlama organıdır. Bu organ ile tarih

anımsanır, topluluk kökeninden emin olur. Gündelik yaşamın ötesinde yer

alan kimlikler, kültürel bellek içinde saklanır ve canlı tutulur( Asman 2001: 56-

62).

Page 40: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

29

Kore savaşını hatırlanmakta bile zorluk çeken toplumumuz, bu gerçeği

sonraki kuşaklara aktarmadığı için böyle bir tarihi anımsamamaktadır.

Geçmişin hatırlanması, tehlikeli fikirlerin ortaya çıkmasına neden olabilir ve

yerleşmiş toplum; belleğin yıkıcı içeriklerinden korkmaktadır. Hatırlama bir

anlamda, gerçeklerden uzaklaştıran, bu gerçeklerin iktidarını kısa bir süre

içinde kıran bir 'aracılık' biçimidir. Bellek, geçmiş korkular gibi geçmiş

umutların da yeniden hatırlanmasını sağlar ( Asmann 2001:88).

Kore Savaşı toplumsal bellekte bir umut ya da tarihimizdeki güzel bir

sayfa olarak hatırlanmamaktadır. Dönemin siyasi durumu içinde aynı şeyi

söylemek mümkündür. Çünkü o dönem başbakanı olan Adnan Menderes bir

süre sonra asılmıştır. Kore’ ye asker göndermek istemeyen anneler ağıtlar

yakmışlar,9 hatta dönemin ünlü şairi Nazım Hikmet Adnan Menderes’i bir

şirinde sert bir şekilde eleştirmiştir. 10 Savaşın bitiminden dört yıl sonra

yazılan bu şiirde de bir protesto söz konusudur.

Assmann’a göre kültürel bellek ve iletişimsel bellek toplumsal belleğin

alt birimleridir. “İletişimsel bellek yakın geçmişe ilişkin anıları kapsar. Bunlar

kişilerin çağdaşları ile paylaştığı anılardır. Bunun en tipik örneği kuşağa özgü

bellektir. Bu bellek tarihi olarak grupla bağlantılıdır, zamanla oluşur ve

zamanla yok olur; daha açık ifade edersek taşıyıcıları ile sınırlıdır. Sahibi

öldüğü zaman bir başka belleğe yer açar. Bu doğrudan bireye bağlı olarak

var olan ve iletişimsel deneyimle kazanılan belleğin mekânı 3–4 kuşağı

kapsar.” (Assmann 2001; 54).

Kültürel bellek, “geçmişin belli noktalarına yönelir. Geçmiş onda

olduğu gibi kalmaz, daha çok anının bağlandığı sembolik figürlerde

9 Ağıtlar , Unutulan Savaşın İkinci Sözlü Kültür Ortamına Yansıması bölümünde ele alınacaktır.

10 KORE'DE ÖLEN BİR YEDEK SUBAYIMIZIN MENDERES'E SÖYLEDİKLERİ DİYET Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey, iki gözünüzle bakarsınız, iki kurnaz, iki hayın, ve zeytini yağlı iki gözünüzle, bakarsınız kürsüden Meclis'e kibirli kibirli ve topraklarına çiftliklerinizin ve çek defterinize. Ellerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey…

Page 41: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

30

yoğunlaşır.” (Assmann 2001; 55). Bu sembolik figürler Kore geçmişimizin

içinde bulunmamaktadır.

Kültürel belleğin iletişimsel bellekten ayrı olduğunu düşünmek doğru

değildir. Kore gazileri ile yapılan görüşmelerde bireyin kendi anıları ya da

atalarının anıları dışında bir efsaneden veya bir şiirden yararlanması

iletişimsel bellekten kültürel belleğe geçişin göstergesidir. Bu iki bellek

birbirinin etkisi içindedir ve halkın yarattığı değerler bunlar içinde

yaşamaktadır.

Assmann “Belleğin birlik sağlayıcı ve eyleme yönelik –kuralcı ve

biçimsel- itkilerini yerine getirebilmesi için üç koşulun gerekli olduğunu

söyler. Bunlar kaydetme, çağırma ve iletme; ya da şiirsel biçim, ritüel sunuş

ve toplumsal katılımdır.” (Assmann 2001; 59–60).

Birincisi şiirsel biçimlendirmenin, kimliği koruyan, bilginin saklanabilir

biçimine sokulması için , bellek tekniği hedefine uygun olduğu söylenebilir.

Kore Savaşı ile ilgili bellekte kalan ağıtlar ya da yazıya geçirilen ürünler sınırlı

sayıdadır. Savaştan sonra halk arasında teşekkül eden memoratlar da çok

yoktur. İkincisi bu savaşı anımsatmak için her hangi bir anma töreni- özel

olarak- bulunmamaktadır. Savaşa katılan gazilerimiz sadece 19 Eylül

gününde anılmaktadır. Bireysel olarak yapılan çalışmalar ise yetersizdir.11 Bu

koşullardan en önemlisi sonuncusu olan toplumsal katılımdır ki bu Kore

Savaşı ve gazileri için böyle bir katılımdan söz etmek doğru değildir.

Connerton’un toplumsal bellek denen bir şey varsa onu anma törenlerinde

görürüz fikrinden hareketle, Kore Savaşı için böyle bir düşünceyi ifade

etmenin yanlış olacağı kanatindeyiz. Toplumsal katılımı sağlayan herhangi

bir argüman yoktur. Sınırlı sayıda yapılan haberleri, birkaç belgeseli bunların

dışında tutarak ifade edebiliriz.

11 Burak Karakurt bunun için elinden geleni yaptığını ve yapacağını belirtmiştir.

Page 42: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

31

Assmann’a göre, ritüellerin ve efsanelerin toplumsal kimlik açısından

önemli işlevleri vardır. “Ritüeller ve efsaneler gerçeğin anlamını

açıklamaktadır. Onlara saygı gösterilmesi, korunması ve gelecek kuşaklara

devredilmesi dünyanın düzenini aynı zamanda grubun kimliğini korur.”

(Asmann2001; 60)

Savaşa katılan gazilerinin hatırlanmadığı bir zamanda, onlar için

anlatılan, kuşaktan kuşağa geçerek- ki sadece beş kuşaklık bir fark vardır-

kültürel belleğimizde yer etmelerini sağlayacak bir efsane ya da ritüel yoktur.

Şunu da diyebiliriz ki dünyevi ve kutsal her zaman iç içedir ve bunu keskin

sınırlarla ayırmak mümkün değildir. Efsaneler, memoratlar kutsal özellik

taşırlar fakat dünyevi olmadıkları var sayılamaz. Bu ürünlerin kutsal olma

özellikleri kültürel bellekteki yerini sağlamlaştırır. Kore Savaşı’na dair toplum

belleğinde yer alan memoratlar sınırlı sayıdadır. Kültürel bellek

destekleyicileri olan bu ürünler toplumun kendini canlandırmasında ve tarihi

yeniden inşasında önemli roller üstlenmektedir.

unlar kültürel belleği canlı tutarak, düzenli tekrar sayesinde kültürel

kimliği koruyup yeniden üretme işlevi bunlardan birisidir. Assmann (2001, 60–

61) kültürel belleği her gün olmayan olayların hatırlandığı yer olarak

düşünmüş ve iletişimsel bellekten ayrılan en önemli özelliğinin törensellik

olduğunu belirtmiştir. Yazısız kültürlerde kültürel belleğin sadece anlatılardan

oluşmadığını; dansın, geleneklerin, resimlerin, giysilerin, ritimlerin,

mekânların… Toplumun kendini canlandırmasında ve kendine olan güveninin

artmasında işlevi bulunduğunu, bunların da kültürel bellek destekleyicileri

olduklarını ifade etmiştir. Geçmiş, kültürel yapının ve temsilin şimdiki zaman

içinde betimlenmesi sonucu oluşur. Toplumun sürekliliği ile geçmiş de

yeniden yaratılır ve sürekli olur. Bunu sağlayan kültürel bellektir; kültürel

bellek bireysel bellek gibi nörolojik olmadığından sürekli olarak toplum

tarafından canlı tutulması gereken bir oluşumdur. Bu canlı tutma görevi –

mitler, türküler, danslar, deyimler, kanunlar, kutsal metinler, resimler…-

tekrarlar, ritüeller sayesinde yerine getirilir . Bellek soyut olarak düşünülür,

fakat giysiler, mekânlar, danslar, müzikler, anıtlar… belleğin somut

göstergeleridir. Kore geçmişi somut göstergelere sahip değildir.

Page 43: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

32

III. BÖLÜM

KORE SAVAŞINI VE GAZİLERİNİ TOPLUMSAL BELLEKTE NASIL

ANIMSIYORUZ?

Bu bölümde öncelikle “toplumsal bellek, kişiye özgü bireysel bellek,

hatırlatma figürleri, tarihe karşı bellek ve niçin bellek” konuları açıklanacak,

bu konular Kore Savaşı üzerinden değerlendirilecektir. Sözlü tarih yöntemi

olan mülakatlar, belleğe dayandığı için bu bölümün sonunda verilecektir.

3.1. TOPLUMSAL BELLEK

Halbwach, eserlerinde belleğin sosyal koşullara bağlı olduğunu dile

getirir ve belleği biyolojik açıdan, yani nörolojik ve beyin fizyolojisi açısından

ele almaz. Bunun yerine bireysel bir belleğin oluşması ve korunması için şart

olan sosyal çevreyi koyar. Bunu da şu şekilde ifade eder. “ Bu çerçevenin

dışında toplumda yaşayan insanların, hatırlarını sabitleştirebilecekleri ve

yeniden bulabilecekleri başka bir bellek olmaz.” ( Halbwach, 1985:121).

Bir insan ve toplum geçmişi sadece bağlantı kurduğu ilişki

çerçevesinde yeniden kurabiliyorsa, bu ilişki çerçevenin dışında kalan her

şeyi unutacaktır ve ya bunun dışındakileri unutacaktır. ( Assman 2001: 41)

Neticede bireysel bellek, belli bir kişide, onun iletişim sürecine katılımı

sayesinde gerçekleşir. Bu olgu, kişinin aileden, dini ve ulusal topluluklara

kadar çeşitli sosyal gruplara dahil oluşunun, bir sonucudur. Bellek canlıdır ve

sürekli iletişim içinde varlığını sürdürür. Ancak bu iletişim kesintiye

uğradığında bellekte unutma hasıl olur. Alışverişin duraksaması veya

alışveriş içinde olunan gerçekliğin çerçevesinin değişmesi ya da kaybolması

bunun sebebidir. Çünkü insan sadece alışveriş içinde olduğu ve ortak

belleğin çerçevesi içine yerleştirebildiği şeyleri hatırlar. Unutma, bu

çerçevenin tamamen ya da kısmen kaybolması anlamına gelir ki, nedeni ise

Page 44: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

33

dikkatimizin ona odaklanmasının mümkün olmayışı ya da başka bir yere

yönlendirilmiş olması ile açıklanabilir. Unutmak ya da bazı anıların deforme

olması aynı zamanda bu çerçevenin bir zaman diliminden ötekine

değişmesinin sonucudur. Sadece hatırlamak değil, unutmak da sosyal bir

olgudur. ( Assmann 2001: 41-42)

Kore gazileri ile yaptığımız görüşmelerde ve okuduğumuz anı

kitaplarında bu insanları dikkatlice dinleyenlerin ancak yakın çevreleri

olduğunu ya da bu savaşa katılmış kişilerin bir araya geldiklerinde

belleklerinde bu olayı yeniden yaşadıklarına şahit olduk. Hatta öyleki bazı

çevrelerde bu savaşa katılanların sülalelerinin “Koreliler” olarak anıldığını da

araştırmamız süresince tespit ettik

(www.tepebasikoyu.com,www.ailekutugu.com/Isparta_Uluborlu.htm).

İsimler ve takma adlar bir arada yaşayan insanları daha kolay

tanımaya, birbirinden ayırt etmeye yarayan simgelerdir. Kore Savaşı’na

katılan gazilerimiz de toplumsal yapımızda böyle bir simgeyle anılmıştır.

Paul Connerton (1999 :11) “ Toplumlar Nasıl Anımsar” kitabında

şunları ifade etmektedir: “ Geçmişin imgeleri bir araya gelince, o sırada var

olan toplumsal düzeni meşru gösterirler. Herhangi bir toplumsal düzene

katılmış bulunanların, ortak anıları olduğunu varsaymaları gerektiği örtük bir

kuraldır. Bu kimseler, söz konusu toplumun geçmişiyle ilgili anılarının farklılığı

derecesinde, ne ortak deneyimlere ne de ortak varsayımlara sahip

olabilecektir. Bunun sonucu belki en açık biçimde, bambaşka anılara sahip

kuşaklar arasındaki iletişimde ortaya çıkan engellerde görülür. Kuşaklar

arasında çoğu kez örtük arka plan anlatıları biçiminde görülen farklı anılardan

oluşmuş kümeler, birbirleriyle çatışacaktır; öyle ki belli bir tarihte ve yerde

birlikte yaşamış olsalar da kuşaklar, zihinsel ve duygusal bakımından

birbirlerinden tamamen kopuk olabilirler, bir kuşağın anıları, o kuşağın

üyelerinin beyinleri ve bedenleri içinde, bir daha geri alınamayacak biçimde

kilitlenmiş olabilir.” İşte bu sebepten Kore Savaşıyla ilgili anıların ve

Page 45: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

34

yaşananların büyük bir kısmının bu kişilerin yüreklerinde kilitlenmiş durumda

olduğunu düşünmekteyiz.

Savaşa katılmanın nedeni halk tarafından sorgulanmaya başladığı

andan itibaren gazilerin sorunu sadece kişisel olarak algılanmaya

başlamıştır. Kore Savaşı ve Kore Gazileri halkın belleğinden tamamen

silinmiştir. ( Oh 2002:61)

Kore Savaşı’na giden askerlerimiz toplum tarafından bir kenara

itilmişler ve yok sayılmışlardır. Bu düşünceyi destekleyen çalışmalar

bulunmaktadır.12 Bu değerlendirmemizi günümüzde Kore Savaşı hakkında

çıkan gazete yazıları da desteklemektedir. Bu yazılardan bir tanesini, Radikal

gazetesinde 26/10/2003 tarihinde yayınlanan, Avni Özgürel tarafından

yazılan köşe yazısını, düşüncemizi doğrulayan nitelikte gördüğümüzden

tezimize koymayı uygun gördük. Çünkü bu yazı Kore Savaşı ve bu savaşa

katılan gazilerin halkın gözünde nasıl değerlendirildiği hakkında bilgiler

içermektedir ve toplumsal belleği yansıtmaktadır. Bu yazı, Kore Savaşı’nın

komutanı General Tahsin Yazıcı’nın oğlu Bali Yazıcı tarafından kaleme

alınmıştır. Yazıdaki düşüncelere katılmadığını belirten Bali Yazıcı’nın

açıklamaları oldukça düşündürücüdür:

“Kore konusunda düzeltme

Geçen hafta yazdığım, Kore maceramızla ilgili yazıya gösterilen ilgiye

teşekkür ederim. Amacım Amerika Birleşik Devletleri şemsiyesi altında yeni

sefere çıkmadan, 50 yıl önceden ders çıkarmamız gerektiğini düşündürmekti.

Ancak, Kore Türk Tugayı'nın komutanı General Tahsin Yazıcı'nın oğlu emekli

tank kıdemli Binbaşı Bali Yazıcı'dan aldığım uzun not, hem düzeltme yapmak

12 Bkz. Kore Gazilerinin, Kore ve Kore Savaşı Hakkındaki Kişisel Anıları Üzerine Antropolojik Bir Yaklaşım, Jin Heouk Oh, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 2002; An Oral History Study On Turkısh Veterans Of The Korean War, Gülsema Dalgıç, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul 2002

Page 46: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

35

hem de bu savaş konusunda farklı bir bakış açısının var olduğunu aktarmak

ihtiyacını doğurdu.

Siyasi hatanın faturası askere

Bali bey "Ne yazık ki, Kore'de kahramanca çarpışan askerlerimiz, siyasette

yapıldığı tartışılan hatadan dolayı (dönemin DP iktidarının Kore'ye asker

gönderme kararı alıştaki yönteminden dolayı) aşağılanır olmuşlardır. Bu,

haksızlık ve saygısızlık görünümündedir" diye bitirdiği mektubunda, Kore'yle

Irak arasında paralellik kurmanın imkânsız olduğunu, Türk askerinin Kore'ye

53 ülke askeriyle birlikte BM'nin davetiyle gittiğini söylüyor ve düzeltilmesini

istediği hususları sıralıyor:

1) Babam, emekliliği durdurularak tugaya komutanı yapılmadı.

2) Tahsin Yazıcı Kafkas ve Güney cephelerinde 1. Dünya Savaşı'na katıldı,

Çanakkale Savaşı'na katılmadı.

3) Babam İngilizce bilmiyordu; ama iyi Fransızcası vardı; ayrıca tugayda

tercümanlık yapan çok sayıda subay vardı. ABD karargâhıyla iletişimsizlik

sorunu yoktu.

4) Tugay silah ve eğitim bakımından zayıf değildi. Askerler Kore'ye

gönderilecekleri belli olunca Etimesgut'ta ve yol boyunca gemide atış talimi

yapıldı. Süngü her piyade tarafından hâlâ kullanılır; dolayısıyla birliklerimizin

bu silahla donatılmış olmaları zayıflık değildir.

5) Askerimizin giydikleri Amerikan yapısı kışlık giysiler koruyucuydu ve bu

sayede soğuktan ötürü bir problem olmamıştır; '2. Sarıkamış' benzetmesi

yersizdir. Sağlık hizmetleri de etkili şekilde verilmiştir.

6) İstihkâm birliklerinin desteği her zaman yeterli olmuştur; askerlerimizin buz

tutmuş nehirlerden yarı bellerine dek suya girmelerine gerek kalmamıştır

7) Türk Tugayı, başka ülke askerleri gibi ABD genel komutanlığının emrinde

savaştı, bunda eleştirilecek bir husus yoktur.

Page 47: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

36

8) Tugayımızda yeterli araç her zaman bulunmuş, istenen destek her şartta

alınmıştır. Ancak sorun şoförlerimizin yetersizliği, deneyimsizliği olarak

görülmüştür.

9) Tugayımızla ABD karargâhı arasında iletişim kopukluğu olmamış, bundan

dolayı zayiat verilmemiştir. Şehit sayımız 741 değil 721'dir. Kayıpların ne

olduğu bilinmediği için çoğunun öldüğü kabul edilmelidir. Şehitlikte az sayıda

asker mezarının bulunması özellikle Kunuri'de yitirdiğimiz askerlerimizin

naaşlarının savaş şartları yüzünden arazide kalmış olmasındandır.

Bu yazıya yorum olarak Volkan Çilingiroğlu tarafından verilen cevap

ise (ÇİLİNGİROĞLU, Radikal: 26/10/2003) Kore Savaşı gazilerine bakış

açısını yansıtmaktadır:

“Dönemin utancı olduğu çoktan anlaşıldığından pek ayrıntılarına

girilmeyen, tarihimizin en acı tecrübelerinin başında gelir Kore Savaşı. Beş yıl

çekilen acılardan sonra geriye kalan tek bir evrensel soru var: Ne işimiz vardı

oralarda?”

Aynı düşünceler elektronik ortamda farklı sitelerde de ifade edilmiştir.

Bunlardan bir tanesinde tarihimizde yenilmiş olarak kabul edildiğimiz

savaşlarla- Yemen ve Sarıkamış-, Kore Savaşı denk tutulmuştur.

“Tarihimizin kanayan yaralarından biri uzak diyarlarda kaybettiğimiz

evlatlarımızdır. Yemen’de, Galiçya’da vb. uzak diyarlarda Anadolu çocukları

kimi zaman ne için savaştığını bile bilemeden kanını dökmüştür. En acısı ise

bundan hiç ders almamış olmamızdır. Tek yaptığımız arkalarından ağıt

yakmak olmuştur. Bunun yakın tarihteki en canlı örneği de Kore Savaşıdır.

Menderes meclise dahi sormadan 5090 kişiyi dünyanın öbür ucuna

yollamıştır. CHP’nin en azından bize bir danışsaydınız yollu basit itirazı para

etmeyecektir. Savaş sonunda 741 şehit, 234 tutsak, 175 kayıp ve 2147

yaralı verecek olan Türk birliğinin macerası 1950 Eylülünde İskenderun’da

başlayacak ve 1954’e kadar Kore de görev yapacaktır. Dökülen Türk

kanlarına pahasına Türkiye tehlike geçtikten sonra NATO’ya alınacak halka

ise yine ağıtlar yakmak

kalacaktır.”Bozkır(http://www.yaziyaz.com/forum/archive/index.php/t)

Page 48: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

37

“Askerlerimizin ülke toprakları dışında ya da çok uzak "vatan"

topraklarında can vermesi gerçekten üzücü. Bir Galiçya’da ölen Anadolu

çocukları niye öldü diye insan soruyor. Yemen çölleri Anadoluyu erkeksiz

bırakmıştır neredeyse. Mısırı alacağız diye Süveyş’in yanı başında kaç

askerimiz ölmüştür. Bunların dışında hayal peşinde koşan Enver Paşa 90000

gencin canına kıymıştır. Tüm bunları okuyan Cumhuriyet insanları nasıl

Kore’ye asker yollar? Hadi yolladın bu kadar körü körüne askerlerin ölmesine

nasıl izin verdiniz?”Harbey.

(http://www.yaziyaz.com/forum/archive/index.php/t)

Bu yorumlara baktığımızda değerlendirmemiz ise şu şekildedir. Kore

Savaşı gerçeği dile geldiğinde halkımızın sorusu hep “ Ne işimiz vardı?”

orada mantığı olmuştur. Bu sorunun cevabı halka yeterince anlatılsaydı, bu

savaşın toplumsal bellekteki yerinin daha farkı olacağı kanaatindeyiz.

“Bellekte kalıcı biçimde şekillendirilmeyen hiçbir kahraman yaşamaz.” (Ong.

2003:89) düşüncesinden hareketle Kore Savaşı’na katılan askerlerimizin

toplumsal hafıza şekillenmediğini ve yer almadığını görüyoruz.

Araştırmalarımız sonucunda bu savaşı hatırlatacak ve kolektif bilincimizde

yer ettirecek argümanların olmadığını ve Türk askerinin bu savaşa

katılmasının, dünya barışı için savaşmasının ve bu uğurda şehitler

vermesinin bir sonraki kuşak tarafından yeterince bilinmediğini tespit ettik.

Oysa kültürel belleğin biyolojik olarak devredilmesi söz konusu olmadığından

kuşaklar boyunca kültürel olarak canlı tutulması gerekmektedir. Bu anlamın

kaydedilmesi, canlandırılması ve ifade edilmesi yoluyla yapılır. ( Asman:

2001:91). Bu durum Asmann’a göre kültürel bellek tekniğinin işlevidir.

Sürekliliğin ve kimliğin devamının sağlanmasının şartıdır. Böyle bir kimlik

bilincinin Kore Savaşı ve gazileri için olmadığını düşünüyoruz.

Page 49: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

38

3.2. KİŞİYE ÖZGÜ BİREYSEL BELLEK

Bireysel ve toplumsal belleğin farkı ve örtüştüğü noktayı J.Asmmann

şöyle niteler. “Şüphesiz ki bellek her zaman bireye aittir; ama bu bellek

toplumsal olarak belirlenir.” (Asmmann, 2001:40).

Halbwach’ (1985:64), “Toplumlara ‘ait’ bir bellek yoktur, ama toplumlar

üyelerinin belleğini belirler. En kişisel anılar bile, sadece sosyal grupların

iletişimi ve etkileşimi üzerinden oluşur. Sadece başkalarından

öğrendiklerimizi hatırlamayız, aynı zamanda onların anlattıklarını, anlamlı

diye vurguladıklarını ve yansıttıklarını da hatırlarız. Her şeyden önce

başkaları tarafından sosyal açıdan belirlenmiş anlamları bağlamında algılarız.

Çünkü ‘farkındalık’ olmadan hatırlamak mümkün değildir.” der.

Yaşları itibariyle yaşamı gözden geçiren kişilerin doğal olarak

hatırladıkları ile teknik olarak mükemmelleştirilmiş, yani bireyselin yerine

konulmuş olanlar arasındaki fark ve ölümünden sonra arkada kalanların bu

yaşama ilişkin anıları, toplumsal hatırlamanın özel kültürel karakterini daha

anlamlı kılar. Ölenlerin, geride kalanların anısında “yaşamaya devam ettiğini”

söyleriz. ( Assmann 2001: 37) Hatırlama kültürünün ilk ve en yaygın örneği

olarak ölülerin anılmasıdır. ( Connertonn 1999: 67; Assmann 2001: 38) Peki

biz toplum olarak dünya barışı uğruna savaşan askerlerimizi ne kadar

anımsıyoruz?

Kore gazileri şuanda 80’li yaşların üstündedir ve bu savaşın üstünden

elli yedi yıl geçmiştir. Yaşları çok ilerlemiş olduğu için, görüşme yaptığımız

gazilerimizden bazıları neyi niçin anlattığının farkında değildir. Bazen

coşkuyla bu savaştan bahsederken, bazen de durgunlaşmışlardır.

Kore Savaşı ve Gazileri ile ilgili çıkan haberlere baktığımızda Kore

Gazileri için kullanılan asıl kelime hep “UNUTULAN” olmuştur.13 Hatta

13 Bkz. Kore savaşı unutulmasın 19/10/2003 Avni ÖZGÜREL Radikal, Unutulan Savaşın Kronolojisi, Mim Kemal Öke, Kırılma Noktası belgesel Unutulan Savaş, Unutma Beni Kore Savaşı, Atlas Dergisi 116. sayı.

Page 50: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

39

benzeri bir durum için, Türk askerinin Irak’a gitme durumunda olduğu bir

dönemde, bir Kore gazisi olan Nazmi Ural bir gazetede (Zaman gazetesi,

09.08.2003)14 şunu demiştir: “Biz Kore’de destan yazdık. Ama bugün

maalesef elektrik borcumu yatırmak için kapı kapı dolaşıyorum. Birleşmiş

Milletler bana madalya gönderdi, dört tane madalyam oldu. Kardeşim, benim

karnım madalya ile doymuyor. Verdikleri 130 milyon lira ile yaşam

mücadelesi veriyorum. Ben madalya istemiyorum. Maaşlarımızı yükseltsinler

yeter. Benim gibi binlerce Kore gazisi aynı çileyi çekiyor. Biz Kore’de can

verdik şehit verdik binlerce Mehmetçik sakat kaldı. Bunun karşılığı 130

milyon lira olmaması gerekirdi.”

Kore gazilerimizin birçoğu da bu savaşta yaşadıkları anılarla doludur

ve kendilerine yeterli ilgi gösterilmediğini düşünmektedir.15 Gülsema Dalgıç

çalışmasında 25 Kore gazisi ile görüşmüş ve bu sonucu çıkarmıştır.

Netice de şunu söyleyebiliriz ki bu gazilerimizin hissettikleri bireysel

algılardır; ama yaşadıkları anılar toplumsal belleğimizde yer etmiştir. Bunun

yansıması o dönemde halk şairleri tarafından yazılan destanlarda, halk

arasında anlatılan memoratlarda ve yakılan ağıtlarda görmek mümkündür.

Türk tarihinde, şehitleri ve gazileriyle, savaşa dair anlatılan

efsaneleriyle destanlaşan ve unutulmayan olarak yer alan Çanakkale Savaşı,

Kore Savaşı gibi ‘unutulan’ sıfatıyla toplumsal bellekte yer almamıştır. Bu

yüzden, halk arasından derlenen, Kore Savaşı hakkında ulaşabildiğimiz çok

fazla sayıda ağıt yoktur. Bunun yerine halk şairleri tarafından yazılan, bir ya

da birkaç sayfadan oluşan, epik ve lirik nitelikte olan destanlar bulunmaktadır.

Buna az sayıda bulunan ağıtları ve memoratları da ekleyebiliriz.

14Türkiye’nin Irak’a asker göndermesine karşı olduğunu vurgulayan Ural, “Çünkü ortada işgal edilmiş bir ülke var. Ve o ülkenin insanları acı çekmiş kim olursa olsun karşı tepki gösterirler. ABD Irak’ta kalırsa çok zaiyat verir. Bu nedenle Türk askerini Irak’ta kullanmak istiyor. Biz bu oyuna gelmeyelim. Askerimizi Irak’ta perişan etmeyelim. Anaları Mehmetçikleri için yeniden gözyaşı dökmesin.” şeklinde tepki gösterdi. 15 DALGIÇ, Gülsema ,Kore Savaşı gazileri üzerine bir sözlü tarih çalışması, .Yüksek Lisans. Boğaziçi Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, ,2000

Page 51: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

40

Bunun sebebinin şu olduğunu düşünmekteyiz: Bu savaşa giden

askerlerimiz için ‘vatan’ kavramı savaştıkları mekândan çok uzakta kalmıştır.

Bu askerlerimiz dünya barışı adına savaşmışlardır. Görülen ya da kabul

edilen düşman fiilen yurdu işgal etmemiştir. Bu yüzden Kore Savaşı ve

gazilerimizle ilgili gazete ve dergilerde yer alan haberler oldukça sınırlıdır ve

bu insanlar günümüzde yeterince bilinmemektedir.

3.3. HATIRLATMA FİGÜRLERİ

Düşünce ne kadar soyut bir eylem ise, hatırlama da o kadar somuttur.

Düşünceler belleğin bir parçası olmadan önce, bir algılama aşaması yaşanır.

Bir gerçeğin bir gurubun belleğinde yer etmesi için gerçek belli bir kişi, yer ya

da olay biçiminde yaşanması gerekmektedir. Ama muhakkak bir olayın bir

grubun belleğinde kalabilmesi için de anlamlı bir gerçekle zenginleşmesi

gerekir. Her kişilik ve her tarihi olay bu belleğe girişiyle bir dersi bir kavram,

bir sembol aktarır; toplumun düşünceler sisteminin bir unsuru haline gelir. (

Assmann 2001: 41-42)

Assmann bu unsurları şu şekilde karakterize eder.

-Zaman ve mekana bağlılık

-Gruba bağlılık

-Tarihin yeniden kurulması ( Assmann 2001:42).

3.3.1. Zamana ve Mekâna Bağlılık

Connerton’a göre (1999:12) geçmişin imgeleri ve geçmişin anımsanan

bilgileri uygulayımlarla taşınıp sürdürülmektedir. Ülkemizde Kore Savaşına

yönelik Sarıkamış Harekâtı veya Çanakkale Zaferi gibi anma törenleri

düzenlenmemekte ve şehitlikler bulunmamaktadır. Kore’de şehit olan

Page 52: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

41

askerlerimiz için Pusan’da bir şehitlik ve Ankara’da bir anıt bulunmaktadır.

Buna ayrıca Eskişehir’de yer alan Kore-Türk Dostluk Anıtı’nı da ekleyebiliriz.

Bunun dışında karşılaşılan imge ve uygulayım olmadığı için zaman ve

mekânın etkisi bireysel ve toplumsal bellekte olumlu işlememekte, Kore

Savaşı, bu savaşta şehit olan askerlerimiz ve geri dönen gazilerimiz

unutulmaya mahkûm olmaktadırlar.

3.3.2. Gruba Bağlılık

Jan Asman(2001:40) “Bir insan- ve bir toplum- geçmişi sadece

bağlantı kurduğu ilişki çerçevesinde yeniden kurabiliyorsa, bu ilişki

çerçevesinin dışında kalan her şeyi unutacaktır.” der ve bu düşüncesine

şunları ekler: Bireysel bellek, belli bir kişide, onun iletişim sürecine katılımı

sayesinde gelişir. Bu olgu, kişinin aileden, dini ve ulusal topluluklara kadar

çeşitli sosyal gruplara dâhil oluşunun bir sonucudur. Bellek canlıdır ve sürekli

iletişim içinde varlığını sürdürür, bu alış veriş duraksarsa veya alışveriş içinde

olunan gerçekliğin çerçevesi değişir ya da kaybolursa unutma ortaya çıkar.

İnsan sadece alışveriş içinde olduğu ve ortak belleğin çerçevesi içine

yerleştirebildiği şeyleri hatırlar.”

3.3.3. Tarihin Yeniden Kurulması

Tarihi yaşantıların mekân, zaman, kişi ve olay düzleminde nesnel

tavırla yazıya geçirilmeleri tarih bilimi için bir yöntem olarak karşımıza çıkar.

Yine sözlü tarihte karşımıza çıkan, destan, ağıt, halk hikâyesi ve tarihi şiir…

gibi ürünler de bir yöntem olarak benimsenir ve yaşanan tarihi olayın yeniden

üretimini sağlar. Bu noktada Kore Savaşı ile karşımıza çıkan ve bu tezde de

sunulan destanlar, memoratlar Kore Savaşı’nın yaşanılan anın dışında

bireysel ve toplumsal açılardan yeniden dile getirilmesine yani Kore

Savaşı’nın yeniden kurulmasına ve hatırlatılmasına olanak sağlamışlardır.

Page 53: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

42

3.4. TARİHE KARŞI BELLEK

Tarih, sözlü ve yazılı tarihin imkânlarından faydalanırken sözlü

kültürün en önemli işlevi olan kişisel bellekten yararlanır. Bireysel bellek,

iletişim sürecine katılımla gelişir. İnsan sosyal bir varlıktır ve bir ailenin, bir

toplumun, o toplumu oluşturan dini, milli yapının içinde doğar ve büyür.

Belleğin canlılığı sürekli iletişimle sağlanır ve iletişim duraksarsa ya da

vaktinde yazıya geçirilmediği için belleğin canlılığı kaybolursa unutma ortaya

çıkar. Tarihe karşı bellek, tarihin varlığının en önemli sebebidir ve bu bellek,

mekân ve zaman unsurları dâhilinde aktif olarak canlı tutulmazsa bellekteki

kayıp aslında tarihin buradan da toplumsal belleğin dolayısıyla kültürün, milli

yapının ve bir toplumu birleştiren ortak temellerin kaybı anlamına gelir. Kore

Savaşı’na yönelik bireysel belleğin canlı tutulmaması, ürünlerin vaktinde

yazıya geçirilmemesi, bireysel bellekten toplumsal belleğe aktarımın zayıf

olması birtakım sorunlara yol açmış, bu savaşın tarihimizde fazlaca yer teşkil

etmeyen küçük bir olay gibi algılanması sonucu karşımıza çıkmıştır. Oysa her

savaş nihayetinde savaştır ve ulusu maddi ve manevi anlamda etkiler ve bir

dönemin sebep-sonuç açısından sorgulanmasını gerektirir. Elimizdeki tarihi

kaynakların az olması tarihe karşı bireysel ve toplumsal belleğin yeterli

destek olmadığının kanıtıdır.

3.5. NİÇİN BELLEK?

Yaşanılanların unutulmaması ve tarihe not düşülmesi için bellek,

insanın elindeki en önemli veridir. Yaşanılan her hadise, tarihe konu olan her

husus, aslında bellek tarafından yazıya geçirilir. 19.yy.da yapısalcılıkla birlikte

karşımıza çıkan eşzamanlılık ve artzamanlılık kavramları; olayların yaşanılan

zaman, mekân ve diğer şartlar altında incelenmesi gerektiğini, bugünün

kabullerinden geçmişe yönelik bir karşılaştırma yapmanın(artzamanlılık)

doğru olmadığını ifâde etmektedirler. “Artzamanlı araştırmada olaylar,

gelişmeleri açısından inceleneceğinden, bir gelişmenin gerçekleşmesi için

Page 54: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

43

gereken süre içindeki inceleme söz konusudur.”(Aksan, 1990:38) Yani ancak

dönemler tasnif edilerek aralarındaki farklılıkları ortaya çıkarmaları açısından

ele alınan bir yöntem olmalıdır. Eşzamanlılığın veya artzamanlılığın bellekle

ilişkisi belleğin yaşadığı olayı yaşadığı andaki bilgileriyle, çok daha sonraları

o olaya ait bilgilerinin farklı olacağı; yaşantılar sonucu olayın değişim ve

farklılık geçireceği ve değerlendirilmesinin de eşzamanlı yapılması gerektiği

unutulmamalıdır. Bellek, ancak unutma gerçekleşmeden sağlıklı veriler

verebilecektir ki bu bilgilerin de subjektif yapısı akıldan çıkarılmamalıdır.

Toplumun belleğinde karşımıza çıkan bölümlenmeler16 ve farklılıklar da

aslında bireysel bellekte karşımıza çıkan farklılıkların bir sonucudur. Yine de

tüm bu etkilere rağmen, insanın elindeki en önemli varlık, bellektir. Çünkü

bellek, bireyin olduğu kadar toplumun da belleğini oluşturur, yapılandırır ve

değiştirir. Bu yapı, toplumsal hayatın birleştirici unsurlarının, sevinç ve

üzüntülerinin, matem ve şölenlerinin toplumu oluşturan diğer bireylerce bir

arada yaşanmasını ve millet dediğimiz kavramın ortaya çıkmasını ve bu

kavramın kuşaklar boyu aktarımını da sağlar. Belleksiz bir millet

düşünülemeyeceği gibi, milleti bir arada tutan belleğin de bir milleti olmadan

anlam ihtiva etmesi düşünülemez. Bellek sadece tarihi yapı içinde değil,

psikoloji, antropoloji, epistemoloji, siyasal bilimler… gibi birçok alanın da yapı

taşıdır ve bellek olmadan bu bilimlerin amaçlarını gerçekleştirmeleri mümkün

olmaz.

Kore Savaşı ile ilgili yaptığımız bu çalışmanın da belleğe yönelik yani

sözlü tarih ürünlerine yönelik bir temele oturması, bir araştırmada bilimsel

yöntem olarak karşımıza çıkması, belleğin önemini bir kez daha ifade

etmekte ve vazgeçilmez unsur olarak her toplumda önemli yer teşkil ettiğini

göstermektedir.

16 Kayan boşluk tanımı için bkz. VANSINA, Jan (1985); Oral Tradition As History, The University of Wisconsin Press U.S.A.

Page 55: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

44

3.6. MÜLAKATLAR

Bu bölüme Kore gazisi evlatlarıyla görüşmemiz sonucunda,

sorduğumuz sorulara verdikleri cevapları ekliyoruz. Görüştüğümüz gaziler

ileri yaşlarda oldukları için ve hafızalarında gel-gitler yaşandığından dolayı

sorularımızı çocuklarına yönelttik. Gazi Nazım Dündar Sayılan ve Osman

Yaşar Ekenle yaptığımız görüşmeleri tez içeriğinden dolayı buraya almadık.

3.6.1. Burak Karakurt İle Yapılan Mülakat

Burak Karakurt, Kore gazisi evladıdır. Şuan da Kıbrıs’ta yaşamaktadır.

Kore Gazileri ve bu savaşın tarihi hakkında araştırma yapmaktadır.

Araştırmalarını “Dünden Bugüne Kore Kahramanları” ismiyle kitaplaştırmıştır

ve hala bu konuda araştırmaya yapmaya devam etmektedir.

1-Burak Bey, öncelikle Kore Harbi ve gazileri ile ilgilenmenizin nedeni nedir?

Babamın, Haydar Karakurt’un Kore gazisi olmasıdır.

2- Bir Gazi çocuğu olarak Türkiye'de Kore gazilerine verilen önemi yeterli

buluyor musunuz?

Hayır, yeterli değil. Lakin daha önceki yıllara oranla bu yıllarda daha

çok faaliyetler yapılmaktadır. Özellikle Güney Kore Devleti gazilere yönelik

faaliyetlerini sıklaştırılmış bulunmaktadır. Ülkemizde ise son yıllarda gençlerin

ilgisi artarak devam etmektedir.

3-Babanız bu savaşa hangi tarihte gitti ve size anlattıkları anılarını

kitaplaştırdı mı?

Babam Ekim 1950 de bu savaşa ilk katılanlardandır. Kunuri

muharebesini savaşta tutmuş olduğu günlüğe kaydederek sadece bana değil

tarihide güzel bir armağan bırakmıştır. Babamın vefatından önce babamın

savaş günlüğünden de yola çıkarak anılarını yazma fırsatını buldum, daha

sonra babamın tarihinin peşinden koşarken Kore Savaşı ile alakalı olan

"Dünden Bugune Kore de Türk kahramanları" kitabı canlandı.

Page 56: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

45

4- Bu savaşın ve bu savaşa katılan gazilerimizin unutulmasının sebebini

neye bağlıyorsunuz, çünkü yazılan anı kitaplarında ya da TRT'nin çekmiş

olduğu Ramazan Öztürk tarafından hazırlanan bir belgeselde bu savaş için

hep UNUTULAN kelimesi kullanılmaktadır. Sizce bunun sebebi ne olabilir?

Savaş aslında bizim tarafımızdan unutulmuş bir savaş, yoksa Kore de

hala bugün olmuşcasına canlıdır anılar. Ülkemizde gazilerimizin unutulmasını

ben daha çok "ne işimiz vardı bizim bu savaşta" mantığına bağlıyorum. Bu

savaşın iç yüzünü ve ülkemizin neden bu savaşa katıldığını bilmeyenler

tarafından ileri sürülmüş ve zamanla oldukça da destek bulmuş bir mantıktır.

Son yıllarda ülkemiz tarihinin o dönemlerinin gün yüzüne çıkması ve bu

savaşa ilgi duyanların araştırmalarıyla ortaya gerçekler çıktıkça ilgi de

artmaktadır. Bu gerçeklerin başında da ülkemizin İkinci Dünya savaşına

katılmaması ve soğuk savaş döneminin dünyayı iki kutba ayrılması ile

ülkemizin bu kutuplardan birine dâhil olmaması da ülkemizi yalnızlık

politikasına sürüklemiştir. İşte Kore Savaşı ile ülkemiz iki yanın birinde

bulunan ABD’nin yanında yerini almıştır. Bu sayede de Sovyetlerin 1939’dan

itibaren yapmış olduğu iki tehdit ki bunlar " Doğu Anadolu’dan toprak ve

Boğazlardan üst isteği" tehditleri bertaraf edilmiştir. Bunun içinde şahsım her

zaman Kore Savaşının aslında bizim kendi savaşımız olduğunu

savunmuşumdur.

5- Babanızın bu durumdan hiç şikâyet ettiğini duydunuz mu? Kore'ye gönüllü

olarak mı gitmişti?

Sadece babam değil, gazilerin hepsinin ortak şikâyetidir ilgisizlik.

Gazilerimize ilgisizlik birazda kendilerini zamanla anlatamamalarından

kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Bugüne değin bu savaşın hep anılarına

önem verilmiş, eli kalem tutan her gazi anılarını yazmış, lakin hiç bir gazi bu

savaşın nedenlerini ve Türkiye’nin bu savaşta ne işi vardı mantığını

sorgulayamamış. Babam Kayseri de askerken gönüllü olarak bu savaşa

katılmıştır. Her zamanda anılarını dinlerken bundan gurur duyarak anlatırdı.

6- Bu savaşın sonuçta Çanakkale ya da Kıbrıs Savaşlarından bir farkı var

diye düşünüyorum. Düşman olarak görülen kesim sadece Komünist Rusya

Page 57: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

46

ve Çin miydi? Bu konuda babanızın anlattıklarından hareketle bizimle

bilgilerinizi paylaşır mısınız?

Bu konuda babamın anlattıkları değil; ama kendi araştırmalarımdan

şunu gördüm. Kıbrıs orda yaşayan yurttaşlarımız için onların özgürlükleri ve

yaşadıkları zulümden kurtarılmaları için yapılmış bir savaş, Çanakkale kendi

insanımız için özgürlüğümüz için yapılmış bir savaş. Kore ise bizim ülke

olarak Türkiye olarak dünya müvazenesine çıkma savaşıdır diye

düşünüyorum. Türkiye, Çanakkale ve Kurtuluş savaşları ile özgürleşirken,

kendisini dünya müvazenesine çıkaran savaş Kore savaşıdır. Türkiye Kore

savaşıyla NATO’ya kabul edilme adımını atmıştır. Kore savaşında ki

mücadelesi ile gücünü dünyaya gösterirken, yüce Atatürk’ün büyük ve

dünyaya her yönüyle bakan sözünü "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözünü

sadece bir söz olmayıp fiiliyatını da bu savaşta ki gücüyle kanıtlamıştır.

7- Sizde bu konuda bildiğimiz kadarıyla- araştırmacı yazar olarak- çalışmalar

yapıyorsunuz. Bu çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Dünden Bugüne Kore de Türk Kahramanları" kitabımı, gün gün Kore

Savaşını 133 gaziyi dinleyerek ve Türkiye de yazılmış kitaplardan

makalelerden yaptığım araştırmalardan anılardan yola çıkarak hazırladım.

"Kore Savaşı ve Türk Ordusu" isimli konferansımı Harbiye Ordu Müzesinde

09 Nisan 2007’te verdim. 25 Haziran 2007’te Kore’nin Busan Belediyesi

tarafından Kore’ye davet edildim, bu davete de üç gazimizle katılarak 25

Haziran’da ki BM Kore Savaşı’nın başlaması törenlerine iştirak ettik. 2008 yılı

içinde "Kore de Niçin Savaştık?" araştırmamı Genel Kurmayın geniş

arşivinden de yararlanarak belgelere dayandırarak kitaplaştıracağım.

8- Babanızın size anlatmış olduğu o yıllara dair herhangi bir olağanüstü

durum hatırlıyor musunuz? Mesela elimde Kore gazisi ile ilgili bir anı var, Ali

Taş tarafından derlenmiş.

Benimde kitabımda yer alan iki anı beni çok etkilemiştir, onları

paylaşayım sizinle. Babamın anlattığı böyle bir olayı hatırlamıyorum: Ölümü

hiçe sayan topçu Üsteğmen Şehit Mehmet GÖNENÇ, 22/23 Nisan 1951

gecesi düşman genel taarruza geçmiş, 9. Bölüğün savunma bölgesinde

Page 58: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

47

topçu ileri gözetleme subayı olan Üsteğmen Mehmet Gönenç’ ten şu telsiz

haberi alınmıştı:

- Düşman bulunduğumuz tepeyi işgal etti. Çok şehit verdik. Telsizcimiz de

şehit oldu. Koordinatları veriyorum. Bataryalar ateş etsin.

Alay topçu irtibat subayı telsizle şu cevabı vermiştir.

- Verdiğin koordinatlar bulunduğun yerdir.

Topçu Üsteğmen Mehmet Gönenç’ in ise verdiği cevap şöyledir:

-Evet öyle; biz düşmana esir olmak istemiyoruz! Bizi onlara teslim etmeyin!

Vasiyetimiz şu: Bizleri kendi ateşlerimizle şehit ediniz! Tekrar koordinatları

veriyorum... Bütün bataryalar buraya ateş etsin!

dedi ve sesi kesildi.

Bu telsizi alan alay irtibat subayı Yüzbaşı Refik Soykut yüreğinden

vurulmuş bir halde topçu taburunu güçlükle bulabildi. Topçu tabur

karargâhında bu ölüm dileğinde bulunan Topçu Üsteğmen Mehmet Gönenç

‘in verdiği telsiz isteğini dinleyen, şu subaylardı: Tabur Komutanı Yarbay

Tahsin Kurtay, yardımcısı Binbaşı Ahsen Saya, S-III Binbaşısı Lemsi Eralp

ve 25. Tümen Topçu Taburunda irtibat subayı görevlisi Yüzbaşı Alaattin

Haydaroğlu. Bütün subaylar şaşkın şaşkın birbirlerinin yüzüne bakıyor

hiçbirisi konuşmaya cesaret edemiyordu. İleri gözcü subayı, bulunduğu yere

bütün toplarıyla ateş açılmasını istiyordu. Harp tarihinde bu olay ne görülmüş,

ne de duyulmuş bir istekti. Aralarında güçlükle yapılan durum

muhakemesinden sonra topçu Üsteğmen kahraman Mehmet Gönenç’in

vasiyetini yerine getirme kararı alındı. Gözyaşları içinde bütün toplar ateşe

başlamıştı. Yalnız tugayımızın topçu taburu değil, tümenin bütün topçuları

bildirilen koordinatlara ateş etmeye başlamıştı. Toplar gürlemiyor hıçkırıyordu

sanki...

6 Temmuz 1951’deki Ramazan bayramını Albay Dora şöyle anlatıyor:

Ramazanın çoğunu cephede geçirmiştik. Erat ve subaylarımızdan birçoğu

muharebenin çok gayri müsait ve tahammülsüz şartları altında dahi oruçlarını

tutmuş ve her buldukları fırsatta namazlarını kılmış ve Kuranlarını

okumuşlardı. Bu bayram namazını ihtiyat bölgesinin ortasında ve etrafı

yüksek kavak ağaçları ile çevrili zümrüt gibi yemyeşil büyük çayırlıkta bütün

Page 59: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

48

tugayca toplu olarak kılmamızı kararlaştırdıktan sonra içimde bir ürperti

hissetmiştim. Beş bin kişi namazda iken maazallah düşmanın bir uçak

filosunun taarruzuna uğradığımız takdirde ne büyük bir felâkete

uğrayacağımızı gözümün önüne getiriyor ve bir türlü gönlüm razı olmuyordu.

General Yazıcıya taburların kendi bölgelerinde ayrı ayrı namazlarını

kılmalarını teklif ettimse de imam adedinin azlığı yüzünden imkân

görülmemişti. Akşamdan birliklere verilen emir gereğince namaz kılınacak

yerin dört tarafı uzaklardan ve yakınlardan erkence emniyete alınmış ve

birlikler henüz ortalık ağarmadan abdestlerini alarak kendi bölgelerinden

çayırlığa doğru gelmeye başlamışlardı. Hava çok açık ve berraktı. Havada en

küçük bir parça bulut dahi yoktu. Birlikler çayırlık bölgeye gelirken onlarla

birlikte bir sis tabakası da çayırlık üzerine çökmeye başlamıştı. Cemaat

çoğaldıkça bu sis tabakası da kesafet peyda etmiş ve 10 m. İlerisi görünmez

bir hal almıştı. Bir hikmeti ilahi, bu sis tabakası yalnız Kavaklık bölgeye

inhisar etmiş ve bu bölgenin dışında kalan sahada sisten hiçbir emare

görülmemişti.

Cenabı Allah’ın Türk birliğini koruduğunun en büyük nişanesi olan bu

sis tabakası içinde namazımızı kıldıktan, duasını yaptıktan ve bunu müteakip

birbirimizle sarmaş dolaş bayramlaştıktan sonra birlikler kendi bölgelerine

giderlerken sis de birden bire ortadan kaybolmuştu. Allah bizi yalnız burada

değil her yerde koruyordu.

9- Pusan’daki Türk Şehitliğini ziyaret ettiniz mi ve o anda neler hissettiniz?

Evet, 25 Haziran’da ziyaret ettim. Şehitlikler manevi bakımdan çok

güzel mekânlar. Şehitliğe girdiğimde bir anda bedenimi bir kutsi duygu

kapladı yanımda konuklar ve bir de Avustralyalı General vardı. Ağlamamam

gerekli diye düşünüyordum; lakin kendimi tutamadım, ağladıkça ağladım,

kafamı kaldırıp bayrağımızın orda süzüldüğünü görünce de bu ağlamalarım

daha da arttı, şehitlerimizin başında inanılmaz duygular yaşadım. Lakin

bunları hiç bir zaman kaleme dökemem diye düşünüyorum, çünkü bu

duyguları anlatmaya ne mürekkep ne de benim gücüm yeter.

Page 60: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

49

10- Kore’ye gittiğinizde bir gazi çocuğu olarak nasıl karşılandınız? Kore

halkının size yaklaşımı nasıldı?

25 Haziran 2007’nin onur konuğu şahsım ve yanımda bulunan üç

kahraman gazimizdi. Tören alanında gaziler anons edildiğinde duygulanan

insanlar bir gazi evladı olarak babamın yerine benim orda olmam anons

edildiğinde herkes daha başka bir duygu içine girdi. Törenin sonunda çok

fazla insanla muhabbet etmek ve resim çektirmek zorunda kaldım. Kore

medyası da canlı yayınlara bizi davet ederek halkın teveccühünü bizlere

gösterdiler. Diğer günün sonunda yanımda bulunan bir gazimizle markete

girdiğimizde market sahibi bizi tanıyarak önümüzde saygı duruşu yaptı ve

bize hediyeler sundu. Tabi bunlar o günlerde ki kahramanlarımızın

bugünlerde bize sunmuş oldukları hediyelerdi.

11- Şu anda Türkiye’de özel olarak - Kore Gazileri- için bir anma töreni-

gelenekselleşmiş olarak- yapılıyor mu? Ya da bu savaşı hatırlatan herhangi

bir organizasyon düzenli olarak yapılıyor mu?

25 Ocak, her yıl Kumyajang-ni zaferinin yıldönümü olarak

kutlanmaktadır ve bu da konferans şeklinde yapılmaktadır.

12- Sizce bu savaşın toplum hafızasında yeniden yer etmesi ve

unutulmaması için neler yapılmalıdır?

"NİÇİN KORE’DE SAVAŞTIK" sözünün tam anlamıyla topluma

anlatılmasıyla olur.

3.6.2. HANDAN BALCI İLE MÜLAKAT

Handan Balcı, Bolu’da yaşayan bir öğretmendir. Yaşayan Kore gazisi

Mehmet Balcı’nın kızıdır. Bu savaşa dair bildikleri babası dolayısıyladır.

1- Babanızın adı –soyadı ve yaşı nedir? Babanız Kore Savaşı’na hangi yıl

katıldı ve gönüllü olarak mı gitti? Kaç yıl kaldı?

Mehmet Balcı 75 - 1952. Gönüllü olarak gitmiş ve 14 ay kalmış.

2-Orada yaşadıklarını sizlerle paylaştı mı?

Page 61: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

50

Biz küçüktük; ama anneme anılarını anlattığını biliyorum. Bazen bize

de anlatırdı, fakat bizler çok ilgilenmezdik.

3-Anılarını kitaplaştırdı mı ya da böyle bir teklif araştırmacılardan geldi mi?

Hayır, böyle bir teklifte geldiğini hatırlamıyor ve ben de bilmiyorum.

4- Babanızın çağrıldığı -Kore gazilerini anmak için- herhangi bir organizasyon

var mı? Ya da babanız hiç Kore’ye savaştan sonra gitti mi?

Çağrılıyor; ama rahatsız olduğu için katılamıyor.

5- Bu savaşta yaşadığı herhangi olağanüstü bir durum size anlattı mı?

Evet, savaş zamanı yiyecek bulamadıkları için fare ve kurbağa

yediklerini anlatmıştı. Bunun dışında hatırladığı herhangi olağanüstü bir

durumdan bizlere bahsetmedi.

6- Cephe zamanında en çok hangi türküyü dinlerler ya da etkilenirlermiş, bu

konuda bir bilginiz var mı?

Türkü pek dinleyemiyorlarmış. Çünkü zamanları yokmuş. Babamın da

bu savaşı hatırladığı, özellikle çok dinlediği bir türkü yok diye biliyorum

çocukluğumdan bu yana.

7- Babanız kendilerine -Kore gazilerine- yeterli ilginin gösterildiğini düşünüyor

mu? Kore’deki arkadaşlarıyla görüşüyor mu ve unutulduğunu düşünüyor mu?

Hayır. Yeterli ilgi gösterildiğini düşünmüyor. Arkadaşları var; ama pek

görüşemiyorlar. Çünkü yaşlı oldukları için veya hasta olduklarında dolayı

iletişimleri olmuyor.

8- Peki siz onun bu savaşa hangi sebepten katıldığını hiç sordunuz mu?

Ailenizde bu konuda yeterli ilgi gösterildi mi?

Açıkçası biz doğmadan önce gittiği için pek bu konularla ilgili sorular

sormadım. Arada bir arkadaşlarına oradaki anılarını veya yaşadıklarını

anlatırken kulak misafiri olurdum. Ama anneme anlattığımı biliyorum. Babam

o yılları bize pek anlatmazdı, çok ketumdur bu konuda.

9-Bireysel olarak Kore gazileri için ne düşünüyorsunuz? Bu savaş Türk

tarihinde yaşanmış bir gerçektir. Babanız bir Kore gazisi olduğu için mi bu

savaştan haberiniz var? Onun savaşa gitmesini ve başka ülkenin

bağımsızlığı için savaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Page 62: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

51

Evet. Kore Savaşı hakkında pek bilgim yok. Babam katıldığı için

biliyorum. Başka bir ülkenin bağımsızlığı için gönüllü olarak bu savaşa

katıldığı için de babamla gurur duyuyorum. Sanırım ben de olsaydım zorda

olana yardım etmek için giderdim, mantıklı ve doğru olduğunu düşündüğüm

sürece bağımsızlık savaşlarında insanların ve ülkelerin birbirine yardım

etmesi güzel bir şey bence.

10-Babanızın bir madalyası var mı ya da Gaziler adına devlet imkânlarından

yararlanıyor mu?

Madalyası yok ve bu imkânlardan da yararlanmıyor. Ama Gaziler için

verilen bir maaş olduğunu biliyorum. Bunun da yeterli olduğunu sanmıyorum.

İlginin de yetersiz olduğunu düşünüyorum. Biraz devlete küskün olduğunu da

zaman zaman aklına geldikçe dile getirir.

Page 63: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

52

IV. BÖLÜM

UNUTULAN SAVAŞIN İKİNCİL SÖZLÜ KÜLTÜR ORTAMINA YANSIMASI

Walter Ong (1991:23) yazı ve matbaa kavramlarının varlığını

bilmeyen, iletişimin yalnız konuşma dilinden oluştuğu kültürleri, “birincil sözlü

kültür”, buna karşılık günümüz ileri teknolojisiyle yaşantımıza giren telefon,

televizyon ve diğer elektronik araçların sözlü nitelikleri , üretimi ve işlevi önce

yazı ve metinden çıkıp sonra konuşma diline dönüştüğü için “ikincil sözlü

kültür”ü oluşturduğunu ifade etmektedir.

Kore Savaşı’nın gerçekleştiği zamanı ve sonraki dönemi içine alan

sürede oluşan ürünleri biz bu noktada “ikinci sözlü kültürün” ürünleri olarak

değerlendirmekteyiz.

Bu bölüm içerisinde Kore Savaşı kaynaklı Türk Halk Edebiyatı’na ait

ürünleri değerlendirmeye çalışacağız. Birinci bölümde de ifade ettiğimiz gibi

savaşlar, felaketler, inkılâplar … gibi toplum hayatında değişiklik yaratan

önemli olaylar, tarihin olduğu kadar edebiyatında ilgi alanına girmektedir.

Çünkü edebiyat, toplumsal ilişkilerden beslenen ve gelişen bir alandır ve

edebi eserler, yaşayan kültür topluluğunun ortak dünya görüşüne ve değerler

sistemine göre şekillenmektedir. Bu etkileşimin sonucu olarak Kore

Savaşı’ndan bize kalan ve Türk Halk Edebiyatı’na yansıması olarak

değerlendirebileceğimiz destanlar, ağıtlar ve memoratlar bulunmaktadır.

Sözlü kültür ürünleri, toplumun ortak malı olan hazır kalıpların

deneyimleri pekiştirecek şekilde biçimlendirilmesiyle oluşan ve yazılı

metinden yoksun olduğu için toplum belleğinde yüzyıllarca gelişerek varlığını

sürdüren canlı organizmalar bütünüdür. Sözlü ürünler halkın bilincinde sözle

biçimlendikleri için, sözün ilk kaynağı olan düşünce geliştikçe hazır deyişlerin

Page 64: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

53

kullanımı da daha ince bir ustalık kazanarak ifade alanını genişletmiştir. (Ong

1995: 50-52). Ancak sözlü kültürden maksat sadece sözle üretilen edebiyat

değildir; sözlü kültür, insan yaşamının bütününü kapsayan, toplumun ve o

toplum içinde fertlerin kendilerini gerçekleştirme sürecinin tamamını kapsar.

Sözlü kültür alanında yapılan çalışmaların bir sonucu olarak, zamanın

ihtiyaçlarına göre yeni ürünler meydana gelmekte ve bu ürünler sadece

köylülerde değil; toplumun bütün sosyal grupları arasında kendini

göstermektedir. (Yıldırım: 198548) Sözlü kültür ürünlerinin söz konusu bu

özelliği, onun canlı bir varlık olduğunu ve bu kültür içinde şekillenen

insanların bu ürünleri canlandırdığı, hayatın canlılığı ile söz ve günlük hayat

aracılığıyla bu ürünlerin yaşanan güne taşındığı ifade edilebilir. Sözlü kültür

ürünleri doğal bağlamında üretildiği andan itibaren toplumsal yaşamın

dinamiklerini oluşturmaya başlamışlardır. Mitler, destanlar, masallar, halk

hikâyeleri, halk inançları, bunlardan bazılarıdır. Söz konusu ürünler,

yaşamlarını doğal ortamda sürdürdükleri yer ve zamanda pek çok

sosyokültürel ihtiyaçlara cevap verip kültürde sürekliliği sağlamışlardır. (Ersoy

2004:108)

İlber Ortaylı'ya göre sözlü ortam malzemeleri " Kamuoyunu oluşturan

araçlar arasında dedikodu kadar, meddah hikâyeleri, kıssahanların

anlattıkları menkıbeler, halk şairlerinin destanları, şüphesiz ki toplumsal

hayatın yazılı belgeler dışında kalan yönlerini, çeşitli grupların kanaatlerini

anlamak bakımından önemli malzeme teşkil ederler." (Ortaylı 2000:38)

Kore savaşı ile ilgili yazılı kültür ürünlerine baktığımızda Ortaylı’nın da

ifade ettiği gibi o dönemki halk anlayışını, halkın gözünde bu savaşın nasıl

yer ettiğini ve bu savaşa Türk halkının ilgisini görmek mümkündür.

İlk olarak Kore kaynaklı halk şairleri tarafından yazılan destanları

değerlendireceğiz.

Page 65: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

54

4.1. KORE SAVAŞI KAYNAKLI DESTANLAR

Destan kelimesinin asıl söyleniş biçimi “ dâstân”dır ve kök olarak

Farsça bir sözcüktür. Türkçe’de destan, “hem legende hem de epope”

karşılıklarında kullanılır ve “ sosyal, tarihi ve mizahî mevzularda söylenen

milli bir nazım şeklinin ve çeşidinin de adı destandır.17 Bu tanımlardan destan

kelimesinin biri eski dönemlerde epik tarzda yazılan kahramanlık hikâyelerini,

biri de halk şairleri tarafından yazılan şiirleri içine alan iki farklı tür için

kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Bizim de çalışmamızın temelini oluşturan destan türü, halk şairleri

tarafından yazılmış olanlarıdır.18

Yaptığımız araştırma sonucunda, 1950-1953 yıllarını arasında yapılan

Kore Savaşı’nı ve bu savaşa giden gazilerimizi içeren , “yazılı kültür ortamı”

ürünü olarak, Latin harfleri ile yazılıp basılmış yirmi sekiz adet destan tespit

ettik.

Bu destanlar haricinde Kore Savaşı’nda şehit olan Albay Nuri Pamir

adına yazılmış anonim bir şiiri, Kore Savaşı’na katılan gazilerimizden Mustafa

Kurt’un Mehmetçik Kore’de şiirini ve Hüseyin Pektaş’ın Kore’ye Doğru

şiirlerini dönemin olaylarını yansıttığı için tezimize koymayı uygun gördük.

Bu destan ve şiir metinleri çalışmamızda şu sırayla yer almıştır.

17 Nihat Sami Banarlı: Resimli Türk Edebiyatı Tarihi I (İstanbul 1987), Hikmet DİZDAROĞLU: “Halk Şiirinde Türler”, Türk Dili, XIX, 205 (Aralık 1968), Destan kelimesinin yerli ve yabancı kaynaklardaki anlamları için Bkz: Yakup KARASOY. “ Destan Kavramı”, Milli Folklor, 10 ( Yaz 1991), 37-42.

18 Kore savaşı hakkında yazılan her ürünü halk edebiyatına aittir demek elbette ki doğru bir yaklaşım değildir. Yalnız o dönem şiirlerini incelediğimizde şairlerin genellikle halk şiiri geleneğinden yararlandığını görüyoruz. Bu yüzden şiirleri çalışmamıza dahil ettik. Bu destanların konusunu göre “savaş destanları”olduğunu söyleyebiliriz. Destanları konu olarak sınıflandırma çalışmaları, G.Jakop, M.F. Köprülü, A.Rasim, A.T. Onay, P.Naili Boratav, İlhan Başgöz, Hikmet Dizdaroğlu, Cem Dilçin, M.S. Koz, Fuat Özdemir, Ali Yakıcı ve Ö.Çobanoğlu tarafından yapılmıştır. Çalışmamızdaki destanların Ali Yakıcı’ya göre “ savaş, zafer, fetih ve kahramanlık” konulu destanlar olduğunu düşünüyoruz. Ayrıntılı bilgi için bkz. YAKICI, Ali, “ Aşık Tarzı Türk Şiirinde Destan Türünün Tasnifi”, Milli Folklor, S. 10, s. 19-22

Page 66: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

55

1. 33’LÜLERİN KORE DESTANI

2. ANNESİNİN OĞLUNA HİTABESİ

3. AŞIK HASAN’IN KORE İÇİN SÖYLEDİĞİ DESTAN

4. KORE HARBİ ŞEHİTLERİNİN DESTANI

5. DÜNYA DÜŞMAN STALİNE

6. GAZİ MEHMETÇİĞE HİTABE

7. RUSLAR TÜRK’Ü BOLŞEVİK YAPSAM DİYOR

8. KAHRAMANLIK KORE DESTANI

9. KAHRAMAN TÜRKLERİN DESTANI

10. KORE DESTANI

11. KORE DESTANI

12. MEHMETCİKTEN ANNESİNE SESLENİŞ

13. KORE DESTANI

14. KORE DESTANI

15. KORE DESTANI

16. KORE KAHRAMANLARI DESTANI

17. KORE KAHRAMANLIK DESTANI

18. KORE ŞEHİTLERİ DESTANI

19. KORE ŞEHİTLERİNE

20. KORE ŞEHİTLERİNE

21. KOREDE ÇARPIŞAN ŞANLI KAHRAMAN TÜRK TUGAYINA

22. MEHMETÇİK’İN KORE DESTANI

23. ŞEHİT MEHMETÇİĞE HİTABE

24. KORE KAHRAMANLARI DESTANI

25. KOREYE GİDİŞ

26. ŞEHİT ALBAYIM

27. MEHMETCİK KOREDE

28. KORE'YE DOĞRU

Page 67: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

56

4.1.1. 33’LÜLERİN KORE DESTANI

Türkiye’nin arslanları boşandı

Hazreti Ali kılıcını kuşandı

Geçti askerin önüne yollar boşandı

Vurun kardeşler ezelim düşmanı

Seferhisar’da yetişen aslan yiğitler

Bize karşı duramaz düşmanlar

Pala bıyıklı kahraman Türkler

Vurun kırılsın düşmanın beli

Bindik vapura üçler yanımızda

Vardık Kore’ye yediler ordumuzda

Girdik savaşa kırklar sağımızda

Korkmayın yiğitler evliyalar solumuzda

Kore’ye varınca otuz üç kurası

Balkan harbine döndü orası

Düşmanların unumaz yarası

Vurun yiğitler sulh olsun orası

Ordumuzun başkanı Baransel Paşa

Askeri yürüttü dağa ve taşa

Mustafa Kemal Maraşal Paşa

Bindi hızırın atına erler geliyor

Canik dağı dedikleri denize bakar

Topların ateşi düşmanı yakar

Düşmanlar önümüzden bölük bölük kaçar

Vurun yiğitler kalmasın düşmanlar

Page 68: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

57

Türk bataryaları ateş açıyor

Hain düşman bölük bölük kaçıyor

Yağlı kurşun düşmanları biçiyor

Aldı gürzünü Zaloğlu Rüstem geliyor

Cehennem kazanı orada kaynıyor

Zalim düşmanlar hüngür hüngür ağlıyor

Çalıyor Türkler gülüyor oynuyor

Oynayın arkadaşlar halk bizimledir

Kore dağları dile geliyor

Zalim düşman yola geliyor

Müttefik dostlar şimdi ona gülüyor

Vurun yiğitler ezelim düşmanı

Hakka doğrudur Türklerin yolu

Göğsümüz din ve imanla dolu

Türkün kahraman yenilmez oğlu

Vurun kurtulsun Kore’nin yurdu

Makineli tüfeği kurdum tepeye

Düşman askeri sokulmadı cepheye

Şaşırdı düşman daldı şüpheye

Vurun yiğitler geçelim öteye

Yürüdü ordumuz akıyor dağı

Çevirdik çemberi bağladık bağı

Cepheyi terk etti düşmanın çoğu

Binmiş atına Hazreti Hamza geliyor

Page 69: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

58

Allah Allah diyerek girdik harbe

Düşmanın beline vurduk darbe

Tarihe kayd olsun bu eser de

Binmiş devesine Ebu Müslim geliyor

Attım bombayı dağları ettim delik delik

Türk askerinin kolu demir değil çelik

Hasan Hüseyin Hanifi Halit Bin Velit

Çekmiş Zülfikarı Hazreti Ali geliyor

Bu işe düşmanlar çoktan pişman

Çekildi geriye diyor çarpışmam

Ebubekir Ömer Hazreti Osman

Almış asasını Hazreti Musa geliyor

Zalim düşman hep Kore’de can verdi

Cephede harp eder askerin merdi

Mehmet Ateş destanını son verdi

Hoşça kalın arkadaşlar kardeşler ( Ateş,1955)

Halk şairi, Mehmet Ateş tarafından yazılan bu destan; çok yönlü bir içerikle

karşımıza çıkmaktadır. Döneminin tarihi yapısı kadar, tarihsel

göndermeleriyle de dikkat çekmektedir. Dönemine ait süreci vapurla yola

çıkışla başlatıp Kore’ye varışla ifâdelendiren ozan, Tarihsel göndermelerde

Balkan Harbi’ne atıfta bulunmuş, tarihi kişiliklerden Hz. Musa’dan Zaloğlu

Rüstem’e, Ebu Muslim’den Hz. Hasan ve Hüseyin’e, Hz. Hamza, Ebubekir,

Ömer, Osman ve Halit Bin Velit’e kadar birçok isim saynış, bu isimleri

Mustafa Kemal’e kadar sıralamıştır. Askeri yapıdan bahsederken ordunun

başında Barensel Paşa’nın bulunduğunu, mühimmat olarak tüfek, makineli

tüfek ve bombaların kullanıldığını, savaşın sadece Türk’le Kore arasında

değil, Müttefiklerle Kore arasında olduğu bilgilerini vermektedir. Zihniyete

baktığımızda özellikle Türk askerinin cesur, din ve imanla dolu, palabıyıklı

Page 70: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

59

olduğu, askeri yönünün ise bir söz sanatıyla arslana denk olduğu ortaya

çıkmaktadır. Destanın epik yapısı yani doğası gereği dörtlük sonlarında nida

sanatının sıkça kullanılması, Türk askerini gayrete getirmek ve onun

cesaretini arttırmak içindir. Destanın diğer dikkat çekici özelliği ise, Türk

askerinin yalnız olmadığı, metafizik unsurlarla yani üçler, yediler, kırklar ve

Hızır gibi dinî figürlerle ifâde edilmiştir. Bunun sebebinin Balkan Harbi’ne

yapılan gönderme ile aynı olduğunu düşünmekteyiz. Bir asker için en büyük

pâye şehitliktir ve şehitlik makamı ancak din ve vatan uğruna olacağı için

destanın tamamına yakınında dine ve vatana yönelik göndermeler yer

almıştır. Bu savaş, kendi vatan topraklarımızın çok uzağında olduğu için

ozan, Anadolu coğrafyasının kültürel ve dinî belleğini kullanarak Kore

Savaşı’na ve bu savaşta yer alan askerlere kutsiyet atfetmek istemiştir.

4.1.2. ANNESİNİN OĞLUNA HİTABESİ

Oğlum seni ninni ile büyüttüm

Sevgili vatana armağan ettim

Okşadım sırtını hem dua ettim

Zafer seninledir varol Mehmedim

Zaferinle oğlum dünya çalkalandı

Yirmi milyon seni sevgiyle andı

Annenin kalbi sevinçten yandı

Acıma Moskofa hücum Mehmedim

Mehmedim kükremiş bir arslan durur

Allah der haykırır süngüyü vurur

İmanı bütünü Allahım korur

Kahraman çarpışan arslan Mehmedim

Akıttın savaşta aziz kanını

Duyurdun dünyaya Türkün şanını

Page 71: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

60

Dedenin sen aldın intikamını

Kutlu olsun zaferin şanlı Mehmedim

Şu dünya çapında eski namımız

Cihanı sarsmıştır Türklük şanımız

Atatürk , İnönü, Çakmak adımız

Yine destan oldu şanlı Mehmedim

Oğlum sütüm sana hep helâl olsun

Kalbin sarsılmaz imanla dolsun

Çak süngünü düşman varsın kahrolsun

Vatan bunu bekler senden Mehmedim

Kızıl köpekleri denize dökün

Düşün takibine hep akın akın

O kızıl köpeğin ölümü yakın

O da süngünledir senin Mehmedim

Yavrum unutma hiç Balkan Harbini

Moskof Rusya’nın kahpeliğini

Hiç aman verme ez kemiğini

Kızıllar dünyadan kalksın Mehmedim

Ölüm her yerde var Mehmedim size

Vurun kahpeleri yatırın dize

Şehit haberiniz gam vermez bize

Komünist ırkını kesin Mehmedim

Hamit sözün burda etti tamam et

Vatan için ölmek canıma minnet

Zaferler kazanıp sağ ve selâmet

Şerefle vatana avdet Mehmedim. (Özpolat 1951: 2)

Page 72: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

61

Hamit Özpolat tarafından yazılan bu destan; bir annenin evladına

hitabe olduğu için, asker ve asker annesine yönelik duyguların ifâdesiyle öne

çıkmaktadır. Özellikle asker annesinin sütünün helâl edilmesi, ninnilerle ve

dualarla büyütülüp vatan için yetiştirilen askerin kahramanca savaşmasına

bağlıdır. Bu savaşta akan kan, azizdir ve Türklüğün şanının yüceltilmesi

savaşın kazanılmasıyla gerçekleşmektedir. Bu destanda da diğeri gibi Balkan

Harbi’ne gönderme yapılmakta, Allah, iman, dua kullanılan dini motifler olarak

karşımıza çıkmaktadır. Dönemin sosyal yapısı ile ilgili olarak nüfus bilgisinin

verilmesi -20 milyon-, Atatürk, İnönü ve Fevzi Çakmak’ın isimlerinin

hatırlatılması, Rusya’nın, Rusya ile Türkiye’nin karşılaştığı komünizmin

düşman olarak kabul edilmesi destanda karşımıza çıkan diğer unsurlardır.

Mehmet, yine tüm Türk askerini simgeleyen bir kavram olarak karşımıza

çıkmakta bir nev’i şair, Türk anaları adına konuşmaktadır.

4.1.3. AŞIK HASAN’IN KORE İÇİN SÖYLEDİĞİ DESTAN

Nice derya geçtik nice karada

Türkiye bir misal durur arada

Meydan süngüsüne girdik Kore’de

Düşmanın bağrını yaranlardanız

Ankara şehri kaldı aralı

Kimi şehit oldu kimi yaralı

Hazır ol vaktine kızıl Koreli

Meydanda koç gibi duranlardanız

Analar bacılar bekler yolumu

Düşman sardı sağımızı solumu

Şarapnel parçası kırdı kolumu

Cephede al kanı akanlardanız

Page 73: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

62

Esirgesin Allah dertten belâda

Askerlerin gözü gönlü sılada

Bir zaman çarpıştık Çanakkale’de

Nice kara günler görenlerdeniz

Bekleyelim biz vatanı bucağı

Türk harbe girince açar kucağı

Şehitler yeri Peygamber’in ocağı

Ehl-i şeriatı bilenlerdeniz

Hazret-i Muhammed Hayber’i geçti

Onlarla harb etti hep devler peri

Ol Şah-ı Vilâyet dönmedi geri

Tanrı arslanını sevenlerdeniz

Hazret-i Muhammed Hayber’i geçti

Halid-i Muktadı ileri seçti

Aliyyül Murtaza semâda uçtu

Ehl-i kerâmeti bilenlerdeniz

Esirgesin Allah dertten belâdan

Askerlerin gözü olur sılada

Bir zaman çarpıştık Çanakkale’de

Nice kara günler görenlerdeniz

Cenâb- ı Allah’ın vardır durağı

Şehitler altına verir Burak’ı

Bir zaman boyladık Hind’i Irak’ı

Susuz Kerbelâ’da kalanlardanız

Page 74: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

63

Ankara şehrinde aldık biz emir

Koç yiğit yüreği taş değil demir

Rabbım sizlere versin çok ömür

Korkamayın kardeşler hücum ileri

Ankara şehrinde bir büyük ordu

Koç yiğit bekler de vatanı yurdu

Cephede harp eder askerin merdi

Korkmayın kardeşler hücum ileri

Kore’ye varınca süngüyü taktık

Arslanlar gibi cepheye aktık

Kızıl Çin askerin kükreyip yaktık

Korkmayın kardeşler hücum ileri

Dayandı Kore’ye askerin ucu

Nice hükümdardan almıştık baçı

Yavuz Sultan Selim çekti kılıcı

Bindi kır atına devlet varıyor

Kore’de asker harbe döşendi

Bütün evliyâlar burada boşandı

Molla Hünkâr kılıcını kuşandı

Yürüdü Konya’dan aslan varıyor

Kore’de asker imdada baktı

Bütün evliyâlar kandiller yaktı

Hacı Bektaş Veli buradan kalktı

Ahî Evrân Âşık Paşa varıyor

Page 75: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

64

Kavradı kabzayı askerin eli

Hücum arkadaşlar tutalım beli

Ankara’dan kalktı Hacı Bayram Veli

Yazıcıoğlu Ahmet Mehmet varıyor

Kore cephesi çalıyor sazı

İnşallah getirir hayırlı yazı

Malatya sultanı Battal Gazi

Abdülvahab ile Ahmet varıyor

Kore’de düşman içer şarabı

Onlar bilmez ahireti filanı

Çekti teberini Müslüman turabı

Mızrak cihangirle Besim varıyor

Kerbelâ çölünde nice aslan yatar

Atılan gülleyi eliyle tutar

Hazret-i Hüseyin imdâda yeter

Kavs-i azâm Kutub üçler varıyor

Kore’de asker sıkıldı gayet

Kılarız namazı okuruz âyet

Çekti zülfikârı Şah-ı Vilâyet

Halid Mikdat Abdurrahman varıyor

Kore’de asker taarruza geçti

Tahsin Yazıcı fırkasın seçti

Muhammed Mustafa bir sancak açtı

Ebu Bekir Ömer Osman varıyor

Page 76: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

65

Cenâb-ı Allah cümleye nazır

Türkiye’de çoktur çalışan vezir

Deryâda İlyas karada Hızır

Gayub-ı ricâl ilm-i ledün varıyor

Âşık Hasan der ki söyleriz hemen

Allah’ın emrinde küre-yi zemîn

Süzüldü semâda Cibril-i emin

Gökyüzüne has melekler varıyor

Bu şiirin son dörtlüğü Altınok 2003’te şöyledir:

Âşık Hasan der ki uyarız hemen

Allah’ın emrine etmeyiz gümân

Zâlim Kore olmaz inşallah Yemen

Ölüsü gurbette kalanlardanız ( Sever: 2007: 143)

Geycekli Aşık Hasan tarafından yazılan bu destan da tarihi yönüyle ön

plana çıkmaktadır. Dönemin tarihsel kişilerinin Adnan Menderes, Celal Bayar,

Fevzi Çakmak ve Tahsin Yazıcı’nın verilişi kadar, Ankara hükümetinin

kararıyla savaşa gidilmesi, tarihsel arka planda Hind, Irak, İnönü, Çanakkale

savaşları ve tarihsel kronolojimizde karşımıza çıkan isimler de Battal Gazi,

Hz Muhammed, Ali, Ebubekir, Ömer, Osman, Halit, Miktat, Abdurrahman, Ahi

Evran, Hacı Bayram Veli… bu yapıyı oluşturmaktadır. Dinî motiflerin en az

tarihî unsurlar kadar baskın oluşu da bu destanın belirleyici özelliklerindendir.

Allah, İlyas, Hızır, Burak, namaz, ayet ve melekler, evliyalar, üçler ve ehl-i

şehitler… yine vatanın kutsiyeti ve ordunun Peygamber ocağı oluşu, askerin

koç gibi oluşu, vatanı beklemenin aslî görevinin olması, ölenin ölü bir beden

değil şehit olarak tanımlanması, ve geride kalanlara yol beklemenin düşmesi

Kore Savaşı’nın diğer vatan savunmasındaki savaşlarla eş ve denk oluşunun

göstergeleridir. Bu destanı diğer destanlardan ayıran en önemli özellik ise

askerlerin vaktini geçirirken düşman askerlerinin şarap içmesinin aksine saz

Page 77: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

66

çalmalarıdır. Sözlü geleneğimizin ve bu güne kadar devam eden halk

edebiyatının en önemli unsuru olan saz, Kore’de askerimizin bize ait

unsurlarla hayatını idame ettirdiğinin yani onun sosyal hayatının en önemli

delilidir. Dönemin zihniyetini yansıtması açısından Çin’in komünist olarak

sunulması ve bunun desteklenmemesi önemlidir.

Bir başka farklılık da devler ve periler gibi metafizik unsurların bu

destanda yer alışıdır. Çünkü devler ve periler bizim destanlar dönemi yani

İslâmiyet öncesi destanlarımızın yapısında ortaya çıkan unsurlardandır.

Denilebilir ki bu destan tarihi, dini, sosyal, siyasi yapının ve mekânın verilişi

açısından diğer destanlardan daha şümullü bir yapı arz etmektedir.

4.1.4. KORE HARBİ ŞEHİTLERİNİN DESTANI

Sene bin dokuz yüz elli yılında

Kore harbi bu cihanın dilinde

Bu cepheler Amerikan ilinde

Türkler harbe girdi zafer yolunda

Ordunun başında General Tahsin

Müttefik devletler ayağa kalksın

Çin ordularını ateşe yaksın

Şehitlerimizin kanları aksın

Komutan Albay en genç Teğmenler

Alaylar yürüdü doldu meydanlar

Komünist Moskoflar mundar insanlar

İnsanlık ne bilsin öyle hayvanlar

Page 78: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

67

Kumanda veriyor Türk Generali

Tacından düşesin düşman kıralı

Kimi şehit düştü kimi yaralı

Dünya yazar bozar aklı karalı

Komünist Uruslar hem de bolşevik

En adi bir millet hem de dalkavuk

Bunlardan kıymetli bir tüysüz tavuk

Dinleri pek zayıf yüzleri soğuk

Bu harbe ne diyor İngiliz Hitler

Şu hain urusta Çinleri fitler

Bağrını yesin pireler bitler

Arslan mı boğacak şu uyuz itler

Erlerimiz gitti Kore harbine

Allah uğratmasın düşman darbına

Tanrı kavuştursun ana yurduna

Analar yanıyor evlat derdine

Karar verdi hep müttefik devletler

Bu birlikte oldu sai gayretler

Düşmanlara göğüs geren evlatlar

Türklerde yiğitlik bütün kuvvetler

Kızıl Çinliler her tarafı sardılar

Savaş meydanına geldi ordular

Allah Allah deyü harbe girdiler

İlk hücumda bir kaç şehit verdiler

-Sonra Çin’in çemberini kırdılar-

Page 79: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

68

Birleşmiş milletler sözünde dursun

Birlikte Urusu Çinleri kırsın

Açın iradyolar havadis versin

Türkün yiğitliğini her millet görsün

Cepheye yürüdü şanlı Türk alayı

Şiddetli çarpıştı kahraman tugayı

Her ana doğurmaz böyle bir subayı

İnşallah tuttuğu gelir kolayı

Geride teğmenler önde yüzbaşı

Vatanperverleri zafer güneşi

Taarruza başladı her vatandaşı

Türk evlatları hep din gardaşı

Kore’de harp bayrağını diktiler

Amerikan askerini geri çektiler

Kafalar kestiler kanlar döktüler

Düşmanların bellerini büktüler

Hazır durur yirmibeşinci tümen

Kollarda kuvvet var kalplerde iman

Düşmanlar korkuyor Türkler yaman

Çinler bağırıyor yeter el aman

Emir geldi Türkler taarruza kalkın

Bu meydan savaşı süngüler takın

Düşmanın yıkılma zamanı yakın

Size yoldaş olsun nusreti Hakkın

Page 80: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

69

Çarpışıyor Kore kahramanları

Tarihe yazıldı yiğit şanları

Ilgıt ılgıt aktı şehit kanları

Kore’de kaybettik bazı canları

Türkler savaşırken titriyor yerler

Allah muin olsun hem peygamberler

Şehitler üstüne saçıldı nurlar

Göğsünde kudret yıldızı parlar

İleri sürdüler Urusu Çini

Onların zaten yok imanı dini

Her iki taraftan döktüler kanı

Gafil durma düşman hasmını tanı

Uruslar mı oldu çinin atası

Kızılların çoktur burda hatası

Arşa çıktı Allah Allah sedası

Din kuvveti Peygamberler nidası

Devletler toplandı ilk konferansa

Her millette bir iddia varsa

Durmayıp vuralım Çin’e urusa

Bütün dünya üzerine yürüse

Yardımımız Allah, şanımız sancak

Türklük şerefini güderiz ancak

Dünyayı buladan şu şu urus alçak

Yeter gayri düşman silahtan el çek

Page 81: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

70

Moskofa güvendin ey kızıl küffar

Bizim güvencimiz ol ismi Gaffar

On düşmanın arslanıdır bir nefer

Kore dağlarında başladı zafer

Şerefli gayretle girdik hücuma

Kırılsın düşmanlar sen de acıma

Kanlı mendilimi verin bacıma

Ağlasın kanımı sürsün saçına

Gelin yarim el sözüne bakmasın

Yavruları büyütsün evden çıkmasın

Bu dünyada hakkımı helal etmem

Validemin hatırını yıkmasın

Hakkım helal olsun alsın duamı

Yoksa mahşerece kesmem devamı

Ayrılmasın yavrularım büyütsün

Dağıtmasın benim bir tek yuvamı

Her gece uyumam erken kalkarım

Er kalkar da yollarına bakarım

Sağ selamet asker yarım gelirse

O gün ellerime kına yakarım

Kore’nin toprağı kan ile dolu

Oradaki ana kuzuları dolu

Yavrularımın emaneti sana

Bizim kavuşmamız mahşere kaldı

Page 82: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

71

Firkatli mektubun aldım okuttum

Gözlerimden kanlı yaşlar akıttım

Mevlam ruhsat verir geliyor diye

Senin yollarına kolcu bekittim

Kore’de Türk askerinin izi

Kan ile yoğruldu deresi düzü

Kimi şehit düştü kimisi gazi

Allaha emanet eyledik sizi

Size kuvvet versin ol Gani Settar

Hakkın muradını yapar mukadder

Kore dağlarında yatan şehitler

Veda olsun vatan size minnettar

Her muharebede Türkler şan verdi

Düşmanlar kırıldı hep de yan verdi

Çokları vatan uğruna can verdi

İnşallah mahvolur şu kızıl ordu

Mehmetcikler harbe girdi Kore’de

Bazıları şehit düştü orada

Sağ olanlar gelir erer murada

Ana baba yol bekliyor burada

Hep birlikte mahvetmeli urusu

Toprağı çok bu dünyanın yarısı

Ekmekleri yenmez gil gil darısı

Namusu düşünmez kızı karısı

Page 83: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

72

Ortadan kaldırmalı urusları

Onlar icat etti komünistleri

Süpürüp atmalı böyle pisleri

Kırılsın şu dünyanın elbizleri

Bizim için asla yoktur farimek

Göğüs gerip vatan için yürümek

Anayasamızı daim korumak

Bize çok değil yurt için erimek

Dünyayı sızlattı şu Kore harbi

Şimali Afrika Cenubi garbi

Sıtk ile vuralım düşmana darbı

Hem top tüfek hem süngü harbi

Her şey Allahtan ne desek hata

Hazreti ademdir en büyük ata

Vatan için kurban giden şehitler

Bu dünyadan ayrıldınız elveda

Kendi cesur Türk’tür sözü türküdür

Bir hamlede bin bir düşmanı ürkütür

Her savaşta düşmanları korkutur

Cehdedin kardeşler Allah bakidir

Türkler harbe girdi gayet şiddetli

Heyecanlı heybetli hem de hiddetli

Ordumuz hazırdır size imdatlı

Sılada analar ağlar firkatli

Page 84: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

73

Yatan şehitlere mezar kazıldı

Onların alnına böyle yazıldı

Amerikan kolordusu bozuldu

Çinlerin askeri bütün ezildi

Ne zamanlar oldu umumi harpte

Çok şehitler kaldı şimalde garpte

Sahipsiz evlalar kaldılar sarpta

Onların acısı duruyor kalpte

Asla geri kalmaz Türklerin sözü

Ecdadı kahraman yiğittir özü

Kan ile yoğruldu dünyanın yüzü

Savaş kahramanı İnönü Gazi

Ne kanlar döküldü eski harplerde

Hala çarpıntısı durur kalplerde

Süngümüzün ucu uyuz kelplerde

Tarihi destanlar durur ceplerde

Din kardeşlerimiz gitti Kore’ye

Bizim hakkımızı Mevlâ’m araya

Kanlı Dumlupınar hem Sakarya

O zaman Yunalılar kaçtı geriye

Yunanlılar zapt etti her bir cepheyi

Kana boyadılar Tınaz tepeyi

Sonradan düşmanlar yedi sopayı

Bazı şehit düştü devlet subayı

Page 85: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

74

Bilenimiz çoktur seferberliği

Allah göstermesin öyle darlığı

Bu milletin yiğitliği erliği

Unutulmaz Atatürk’ün varlığı

Kolay mı bu işin altından kalkmak

Dostu sevindirip düşmanı yıkmak

Kara Kazım Bekir hem Fevzi Çakmak

Onlara şayeste vatana bakmak

Atatürk’ün var bize vasiyeti

Dünyada büyüktür Türk haysiyeti

Bir pul kadar yoktur düşman diyeti

Dikkatli çalışmak Türk’ün niyeti

Kanlı çizmeleri dizine ekti

Şanlı bayrakları meydana dikti

Kahraman Atatürk çok kanlar döktü

Nice düşmanların belini büktü

Yiğit adamların kaybolmaz izi

Analar bugün için doğurmuş bizi

Allah’a emanet eyledik sizi

Tanrı hasretlere kavuştur bizi

Atalardan miras kaldı bu vatan

Cepheleri bozup silahlar tutan

Alçak Rus ettiğinden sen utan

Sensin her millete kafa tufan tutan

Page 86: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

75

Bu paşalar çok harbetti

Sonra vatan saadete kavuştu

Hep de öldü dünyasını değiştirdi

Bu arada nice devirler geçti

Onlar ile bitti her harbin başı

Hep de birbirinin cephe arkadaşı

Yalan olur yalan dünyanın işi

Düşünürsem akar gözümün yaşı

Bu emekli paşalarımız n’oldu

Onlar bu vatanı düşmandan aldı

Türk milleti büyük bir şeref buldu

Yurdumuz kurtuldu yüzümüz güldü19 ( Coşkun 2005)

Aşık Talibi Coşkun’un yazdığı bu destan tarihi, dini motifler açısından

diğer destanlarla paralel özellikler içermektedir. Dumlupınar, Sakarya ile

Yunanlılarla savaş, Atatürk, Fevzi Çakmak ve Tahsin Yazıcı ile tarihi

şahsiyetler; Allah, Peygamber, dua, Hz. Adem ile dini yapı, Kore Savaşı’na

katılan hükümetler Amerika, Çin, Rusya, Türkiye, İngiltere ve Birleşmiş

Milletler ile dönemin siyasi yapısı, savaşın tarihi -1950- ve mekânın –Kore-

bildirimi ile destandaki gerçekliğin verilmesi sağlanmıştır. Asıl bu destanda

karşımıza çıkan iki yeni unsur bu destanı bizim için diğer destanlardan farklı 19 Asıl adı Hacı Bektaş olan Aşık Talibî, 1902’de Sivas’ın Altınyayla ilçesinde doğmuştur. Henüz 7 yaşındayken babası tifo hastalığından vefat eder ve dört kardeşiyle birlikte yetim kalır. Annesi, okuması için Başyayla köyünde bulunan Bekir Hoca’ya gönderir. Talibî okumayı bir türlü beceremez. Bir gün hocası Talibî’yi falakaya yatırır ve bir güzel döver. Yüklüğün altına atılan Talibî burada uyuyorken rüyasında kendisine bir bardak bade sunulduğunu görür. Bu olaydan sonra Talibî, hafız gibi Kur’an okumaya başlar. Hocası sıkıştırır ve nasıl oldu da aniden mükemmel bir şekilde okumaya başladın diye sorar. Talibî de rüyasında yaşadığı olayı anlatır. Bu olaydan sonra Talibî bir anda hocasının gözdesi olur. Sesi güzel olan Talibî’nin ezan okuduğu ya da selâ verdiği zaman insanlar tarafından hayranlıkla dinlendiği anlatılmaktadır. Talibî’nin halk aşıklığına giden serüveni burada başlamıştır.Öğretim üyesi Yrd. Doç Dr. Doğan Kaya tarafından bir araya getirilerek Aşık Talibî Coşkun (Sivas 2005) ismiyle kitaplaştırılmıştır.

Page 87: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

76

kılmaktadır. Bunlardan birincisi anlatıcı kişinin değişmesi – anlatıcı Kora

Savaşı’ndaki askerken asker yarine geçmiş sonra tekrar anlatıcı asker

olmuştur- ; ikincisi ise Türk toplumunun beklenti ve davranışlarından öte

destanın çoğunluğunda diğer dünya devletlerinin düşüncelerine yer verilmiş

olmasıdır. Diğer dünya devletlerine ait haber ve havadislerin radyo ve

gazeteler aracılığıyla öğrenildiği destanda belirtilmekte bu da döneme ait

teknolojik gelişmelerin ve siyasi yapıda içe değil dışa dönük beklenti ve

taleplerin doğduğu sonucuna bizleri ulaştırmaktadır. Bunların dışında

destanda yine toplumsal kültürü yansıtan bacı, gelin, valide, kına yakmak,

asker yari, yavru… gibi motifler yer almakta ve bu bölümlerde epik dil yerine

lirik bir dilin tercih edilmesidir. Bu destandaki dil yapısındaki farklılık ise

destanın kimi bölümlerinde eleştirel dilin kullanılması ve buna yönelik

ifadelerin argo kullanılarak ifade edilmesidir hatta denilebilir ki kimi yerlerde

popülist argümanlar da karşımıza çıkmaktadır.

4.1.5. DÜNYA DÜŞMAN STALİNE

Dünya aciz oldu Rus’un elinden

Aleme şer saçan kötü dilinden

Herkes şikayetçi şu Stalin’den

Vücudunu ortadan kaldır Allah’ım

Din namus ve ırz yok imiş meğer

Rejimine girenler boynunu eğer

İş işten geçince dizini döver

Cihanı şerrinden kurtar Allah’ım

Dünya harap olsa bir tek Rus kalsa

Firavun misali yer tanrısı olsa

Firavunu yendi Hazreti Musa

Stalin’i suya gark et Allah’ım

Page 88: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

77

Nemrut İbrahim’i ateşe attı

Tanrı da Nemrud’a sinek halk ettti

Nemrud’un burnuna bir sinek gitti

O sineği Rus’a gönder Allah’ım

Günden güne yükselir Rusların işi

Kimseler sevmiyor böyle gidişi

Ebreh’e helaki Ebabil kuşu

Stalin üstüne gönder Allah’ım

Hatemül Enbiya dünyaya geldi

Tanrı düşmanından hiç kimler kaldı

Bedir’de de Ebu Cehil can verdi

Bu harpte Moskofu mahvet Allah’ım

Ey alçak Stalin azıcık düşün

Kabul eden var mı tuttun işin

Milletler nefreti çirkin gidişin

Yüzünü gösterme Türk’e Allah’ım

Allahın sevgili kuludur Türkler

Muhammed aşıkı büyük küçükler

Şeriati baki bilin yezidler

Kıyamete kadar saklar Allah’ım

Aşık Hüseyin dorudur özüm

Destanı yazarken kan ağlar gözüm

Habib’in hürmetine kıl cümlemizden

Duasını dergahında Allah’ım ( Özgül 1952)

Page 89: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

78

Aşık Hüseyin Özgül’ün yazdığı bu destan, tema itibariyle Stalin dönemi

Rusya’sının dünyaya verdiği zarar üzerine kurulmuştur. Şair, Türk ulusu

adına onların kötülüklerinden korunmak için Allah’a yalvarmakta, bunu

yaparken de tarihi göndermelerle destanını etkili kurmaktadır. Bu

göndermelerin en önemli özelliği, karşıtlıklar üzerine kurulmuş olmasıdır.

Firavun ve Musa, Nemrud ve İbrahim, Ebreh’e ve Ebabil kuşu, Hz.

Muhammed ve Ebu Cehil gibi. Bu bilgilerin dışında dönemin tarihi, siyasi ve

sosyal yanını veren örneklerin olmaması destanın temasının sınırlı olarak

seçilmesinden kaynaklanmaktadır.

4.1.6. GAZİ MEHMETÇİĞE HİTABE

Ne kadar öğünsen haklısın elbet

Sensin tarihlere şan veren Mehmet

Haddini tanıdı kızıl iskelet

Kore’de çarpışan şanlı Mehmetçik

Süngün Kore dağlarında parladı

Kızılların kalplerini dağladı

Annen seni Allah’a ısmarladı

Her savaşta zafer senin Mehmetçik

O kızıllar kanlarına susadı

Sizi gören kızıl ejderha sandı

Kore’de sancağın kana boyandı

Cihan bir daha duydu senin Mehmetçik

Mehmetçik Kore’de savaşa girdi

Kızılın köpeğin belini kırdı

Müttefik devletler harika gördü

Şanınla çalkalandı dünya Mehmetçik

Page 90: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

79

Kore kahramanı Tahsin Yazıcı

Tugayınızdır kızıl ezici

Çemberleri yarıp cephe bozucu

Zaferin kutlusu şanlı Mehmetçik

Mehmetçiktir kızıllarla savaşan

Zaferi bırakıp zafere koşan

Hem aç hem susuz beş gün çarpışan

Kan döken şehit veren gazi Mehmetçik

İnsanlık ideali uğrunda koşan

Kızıllar peşinde sel gibi coşan

Mehmed’i görünce tebdili şaşan

Kızıl köpeklere şahin Mehmetçik

Attilâ Hanın torunu sensin

Türk oğlu Türksün hem kahramansın

Tarihe altın sütun yazansın

Çemberi yaran, cephe bozan sensin Mehmetçik

Ecdatların gibi durmadın koştun

Sığmadın ülkeye Kore’ye taştın

Ordaki kardeşi bağrına bastın

Hasrete kavuşan şanlı Mehmetçik

Kore dağlarına diktin sancağı

Kızıl Çin bağrına şahladın tığı

Sendedir zaferin sarsılmaz bağı

Kore kahramanı şanlı Mehmetçik

Page 91: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

80

Kahramanlık ecdadından kalmıştır

Şanın vardır senin düşmanı bastır

Vatanın uğrunda canın mirastır

Harika yaratan şanlı Mehmetçik

Güney Koreliye yardıma koştun

Kızıllarla kahramanca savaştın

Zafer kazanmağa dünden and içtin

Tarihin gazisi şanlı Mehmetçik

Dü cihanda Allah yardımcın senin

Hazin dumanını sildin Kore’nin

Cümle Müslümanlar duacın senin

Zaferler yaratan şanlı Mehmetçik

İnkılâp kurmağa cihana geldin

Süngünle kızılın bağrını deldin

Savaşmasın bildin zafer kazandın

Kutlu olsun zaferin şanlı Mehmetçik

Alay sancağını beline sardın

Düşmanla savaşıp çemberi yardın

Rütbeniz Albay Celâl’dir adın

Kore kahramanı Dora Mehmetçik

İki yüz bin kızıl çembere aldı

O kızıl köpekler kuşattık sandı

Kahraman Mehmetçik çemberi yardı

Harika yaratan şanlı Mehmetçik

Page 92: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

81

Vatan istiklâli için savaştın

Süngünle yarıp çemberi aştın

Kore dağlarına kan ateş saçtın

Birleşmiş orduya önder Mehmetçik

Birleşmiş ordular çemberde kaldı

Mehmetçik yetişip hücuma daldı

Görenler duyanlar hayrete kaldı

İmdada yetişen gazi Mehmetçik

Bin bir merhaleyi aşanda sensin

Düşmanın peşinde koşan da sensin

Savaşta barışta sulhte de sensin

Lozan’da imtiyaz gören Mehmetçik

Kore’de çarpışman görmeği değdi

Cihan sancağına başını eğdi

Katerine yine dize mi geldi

Kahraman Baltacı namlı Mehmetçik

Yine sendin Pilevne’yi kuşatan

Kalbinde Gazi Osman yaşatan

Kore’de Malazgirt harbi yaratan

Süngünle söylendin şanlı Mehmetçik

Sensin Selâhaddin sensin Eyyubi

Kudüs’te kükredin arslanlar gibi

Lâkin Kore’deki zaferin gibi

Görülmüş değildik arslan Mehmetçik

Page 93: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

82

Sensin Çin seddinin taşını atan

Sivastapol’da atın oynatan

Sancağın altında bu koca vatan

Her an savaşmağa hazır Mehmetçik

Allah Allah deyüp savaşa daldın

Merminde tükendi süngünle kaldın

Yine kızılların bağrını deldin

Allah seninledir var ol Mehmetçik

Hamit Özpolat bestekâr sana

Selâmlar yolluyor hep vatan sana

Gittim makberine ulu atana

Söylendi Kore’de dedim Mehmetçik. ( Özpolat 1951: 3)

Hamit Özpolat tarafından yazılan bu destan, döneminin tarihi sürecini

yansıtması için verdiği bilgilerle, Güney Kore’ye yardım, Birleşmiş Milletlerin

belirlediği müttefiklerle Kore’ye savaşa gidiş, Çinlilerle savaş, Tahsin

Yazıcı’nın başında olduğu ordu…, dönemin siyasi ve tarihi gerçekliğini

yansıtmaktadır. Bu destanda özellikle askerin ve Kore Savaşı’nın

yüceltilmeye çalışıldığı tespit edilmektedir. Malazgirt, Kudüs, Çin Seddi,

Sivastapol… savaşları verilerek askerimizin bu savaşının diğerlerinden daha

yüce olduğu, tüm Müslümanların askerlerimize duacı olduğu ifade

edilmektedir. Özellikle farklı bir teşbih askerimizin kızıl ejderhaya

benzetilmesidir. Çünkü kızıl ejderha Uzak Doğu Asya mitolojisinde kullanılan

bir kavramdır. Türk destanında yer alması bu destanı farklı kılan özelliğidir;

çünkü farklı bir kültüre ait mitin Türk destanında kullanılabileceğinin ve

kültürler arasındaki etkileşimin delilidir. Attila, Baltacı, Gazi Osman,

Selahaddin Eyyübi, Ulu Ata… destanın andığı tarihi kişiliklerdendir. Dini

motiflerden Hz. Muhammed, dua, Kudüs… verilmektedir.

Page 94: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

83

4.1.8. RUSLAR TÜRK’Ü BOLŞEVİK YAPSAM DİYOR

Rus der ki Türkleri yapsam Bolşevik

O zaman dünyaya vermem metelik

Türkler asla kabul etmez kahpelik

Yolu doğru dini haktır Türklerin

Rusların güvenci kızıl ordusu

Yok imiş ırzı ile hem de namusu

Piç imiş askeri sözün doğrusu

Yolu doğru dini haktır Türklerin

İnsanlar dünyada niçin yaşar

Irz namus uğrunda orduya koşar

Türk şerefli millet saldırır coşar

Ölümden korkusu yoktur Türklerin

Ruslar der Türk’te de komünist varsa

Mutlaka o piçtir aslını ara

Tahsin Yazıcı ile hem Celal Dora

Halis neslindendir onlar Türklerin

Türk canı verir atasını vermez

Namus için koşar ölürüm demez

Günlerce aç kalsa aklına gelmez

Açlığa sabretmek huyu Türklerin

Deccal mi kesildin Stalin yezit

Dünya herc merc oldu şerinden hey it

Türk beni bakidir bizden uzak git

Yolu doğru dini haktır Türklerin

Page 95: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

84

Fesatlar çıkardın kızıl Kore’den

Ben yapmadım diye çıktın aradan

Komünist Çinleri sürdün sonrada

Belini kır diye müttefiklerin

Aklına turp sıkam ahmak Stalin

Emeğin berhava ey fikri zalim

Yakındır ecelin hem sonra ölüm

Dediği olacak müttefiklerin ( Özgül 1952: 2)

Hüseyin Özgül’ün yazdığı bu destan, Türk-Rus askerlerinin karşıtlığı

üzerine kurulmuştur. Özellikle Rus askerinin ve toplumunun veildiği

kısımlarda subjektif bakış açısının hakim olduğu görülmektedir. Rus askeri,

komünist, ırz-namusa önem vermeyen, piç olarak verilmekte; Türk askeri ve

genelleştirilerek de Türk halkı, ırz-namusu için ölümü göze alan, ataya değer

veren, aç kalsa da önem vermeyen tok gözlü, dinine ve kutsallarına değer

veren olarak yansıtılmıştır. Tahsin yazıcı ve Celal Dora Türk askerinin temsili

olarak halis neslin devamı olarak somutlaştırılmıştır. Stalin Deccal’e teşbih

edilmiş hatta varsa Türk komünistler de piç olarak ifade edilerek yanlı bakış

açısı ve mübalağa sanatı destanın geneline hakim olan unsur olarak

belirginleşmiştir.

4.1.8. KAHRAMANLIK KORE DESTANI

Türk milleti vahşi diye hor gören

Bizi hep tepesinde taşıyor bugün

Kredin yok meteliği vermiyen

Yardımlar milyarı aşıyor bugün

Page 96: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

85

Kore yüksetmişti Türkün şanını

Mehmetçik orada döktü kanını

Güvenlik konseyi verdi hakkını

Atlantik Paktına aldılar bugün

Ne partiye suç bul ne de Bayar’a

Her şeyi Allah’ın emrinde ara

Mehmetçik Kore’de gelince dara

Tanrı nusret verdi yükseldin bugün

Hakkın izni ile yardık çemberi

Pek çok şehit oldu o gün Türk eri

Tarihe yazıldı Kore zaferi

Dünyaca kahraman tanındın bu gün

Bir avuç askerle Kore’ye giren

Dostları uğrunda canını veren

Bizleriz her yerde şanlı ün alan

Kore’de madalya takındık bugün

Beş bin Mehmetçiği Kore’ye saldık

Efsane sözlere fazla bunaldık

Tahsin Yazıcı’ dan çok memnun kaldık

Dualar haddindi aşıyor bu gün

Yaşa generalim askerlerinle

Yardımcın Allah’tır korkma seninle

Kore feth olacak yiğit azminle

Sevgin kalbimizde yaşıyor bu gün

Page 97: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

86

Cihan tarihine ismin yazılsın

Her millet dilinde adın anılsın

Dünyalara Türk destanı yayılsın

Dillerde aşk ile okunsun bu gün

Atatürk’ün sözü hala aklımda

Türkler harb edecek Çin toprağında

Şüphelerim vardı itimadımda

O meşhur sözlerin çıkıyor bu gün

Fatihler Yavuzlar gibi ün aldın

Düşmanlar elinden Türkü kurtardın

Ebedi uyanmaz uykuya daldın

Ruhun Mehmetçiği seyretsin bu gün

Atayı Çakmağı kaybetti Türkler

Yerine getirdik aynı yiğitler

Bizi öldü sandı kızıl itler

Kore’de kendimiz tanıttık bu gün

Ceddimi hatırla be hey serseri

Fatih’in nesliyiz dönmeyiz geri

Yüz düşmana bedeldir Türk’ün bir eri

Çok şanlı tarih yazdırdık bu gün

Atatürk ant içtik yolundan sapmak

Kurduğun temli bir vakit yıkmak

Türk’ün maraşalı ey merhum Çakmak

Yerine arslanlar getirdik bu gün

Page 98: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

87

Sakarya harbinde birçok milletler

Türk’ü tasdik etti umum devletler

Yunanı denize döken Mehmetler

Çininde çemberini yardılar bu gün

O şanlı tarihe Kore’de ek olsun

Sakarya harbine Kore denk olsun

Ruslarla Çinlilerin beli berk olsun

Yediği süngüyü unutmaz bu gün

Dalgalan Kore’de Türk sancakları

Altacı aklında Türk kazakları

Moskof’un uşakları Çin alçakları

Türkün de gücünü anladı bu gün

Sarsılmaz cesaret menbaı bizde

Tanrı’nın Kuran’ı var elimizde

Peygamber selavat hem dilimizde

Ruslarla Çinliler az gelir bu gün

Ey bugünkü nesil kahraman Türkler

Tarihe dikkat er ne der büyükler

Ant içip üstüne aldığın yükler

Atamızdan miras kalmıştır bu gün

Türkiye dünyanın gülü sayılır

Çok düşmanlar yurdumuza bayılır

Bekçisi Mehmetçik aslan anılır

Kore’de kendini tanıttı bu gün ( Özgül 1952: 4)

Page 99: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

88

Hüseyin Özgül tarafından yazılan bu destan, Kore savaşı’nın

sonuçlarını göstermesi bakımından önem arz etmektedir. Bu savaşa kadar

Türkler vahşi diye hor görülen, meteliği yok diye kredi verilmeyen bir ulusken,

Türk ulusunun bu savaşla birlikte tepelerde taşınan ve milyarlarca yardım

verilen, cesur, kahraman, yiğit olarak anılmaya başlandığı, Güvenlik

Konseyi’nin Türkleri Atlantik Paktı’na aldığı belirtilmektedir. Kore Savaşı’na

5000 Türk askerinin gönderilmesine yönelik tepkilerin de -özellikle Celal

Bayar’a ve partiye yönelik- doğru olmadığını, bu savaşın Allah’ın emrine

dayalı olduğu yani bu savaşın Türk ulusunun kaderinde olduğuna değinilerek,

Tanrı, Kuran, Peygamber ve salavatlarla yapılan bu savaşın kutsiyetine

değinilmiş; hatta bu savaş Sakarya Harbi ile denk tutulmuştur. Atatürk, Fatih

ve Yavuz bu destanda karşılaşılan tarihi kişiliklerdir ve özellikle Atatürk’ten

övgüyle bahsedilmektedir.

4.1.9. KAHRAMAN TÜRKLERİN DESTANI

Ne kadar methini etsem Türklerin

Yazıp vasfeylesem imlaya sığmaz

Meydan da cenk edip cevlan etseler

Attıkları nara dünyaya sığmaz

Süngüyü parlatır şimşekler gibi

Düşmanı sererler eşekler gibi

Zafer koşarlar aşıklar gibi

Düşmanın feryadı semaya sığmaz

Yalan mı Baltacı Mehmed’in işi

Cevap veremedi nice bin kişi

Dünyada var mıdır Türklerin eşi

Bire bine bedel deryaya sığmaz

Page 100: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

89

Çinliler dinleyin Alparslan Türk’tür

Ertuğrul Çağrı Bey Gazi Osman Türk’tür

Bunların yaptığı işler büyüktür

Düşünseniz bir kere hülyaya sığmaz

Şöyle bilin bizi Atama dengiz

İyi bilin Türk’tür Timur’la Cengiz

Zalim Rüstem gibi kılınç çalarız

Dökeriz kanları sahraya sığmaz

Türk’e karşı duran herhangi bir kuvvet

Zanneder ki koptu şimdi kıyamet

Çağrışırlar hemen aman Mehmet

Sedaları arşa alaya sığmaz

Kudüs’te haykıran Eyüp Selahaddin

Deniz kahramanı Hayrettin

Kızılı Çinler bildi Türklerin haddin

Şanımız kağıda künyeye sığmaz

Beş bin kaplan girdi yüz bin çakalar

Kızıl kehle kaçmak ister sakala

Mehmet kızılları tutup yakala

Boğduğun Çinliler Volga’ya sığmaz

Aman vermen vurun kızıl zalimi

Bu harp değil bilin idman talimi

Daha görmediniz Türk’ün zarbını

Esas harp cesedi Kore’ye sığmaz

Page 101: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

90

Kore toprakları bir sarp cebeldir

Türklerin birisi Çin’e bedeldir

Zorla değil gidenler gönüldendir

Gönüler arzı kuzeye sığmaz

Türklerin adını dünyalar duydu

Komünistler bizi cenge buyurdu

Komünist Çin inkarlarda bulundu

Ahmet Türkler taşsa bir yere sığmaz

Var mıdır Türkleri bir defa yenen

Çekinmesin desin filandır filan

Kahpe Ruslar etti bize çok plan

Ne ederse etsin hiçte korkmayız

İyi bilin Türk’tür dünyanın tadı

Türk olmazsa olmaz cihanın adı

Göktürkler çektirdi Çinlere seddi

Biz yılanız ama dostu sokmayız

Türklerin söylenir çok şanlı adı

Kore harbi oldu Türkler kaynadı

Kaynadıkça taştı yurda sığmadı

Pusan’da göründü bir tugayımız

İki koca devlet kurdu denk denge

İkisi de sarıldılar tüfenge

Ruslar unuttuysa şehit var cenge

Doğu’da bulunan Malazgirt ilimiz

Page 102: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

91

Malazgirt önleri dar geliyordu

Türklerin mızrağı Rus deliyordu

Mehmetçikten el aman diliyordu

İnanmayan baksın vardır tarihimiz

Enbiyalar bile yardım ederler

Enbiyalar kalkıp harbe giderler

Düşmanın kalbini pürbün ederler

Bize sahip olan var çok şükür Allah’ımız

Kağıt Türk’tür kalem ile el Türk’tür

Vatanı kurtaran bil Atatürk’tür

Kore dağlarında dolaşan Türk’tür

Yazmakla bitmeyen var destanımız

Atilla Cengiz Timur Alparslan Türk’tür

Fatih Yavuz Kanuni Süleyman Türk’tür

Pilevneyi salan Gazi Osman Türk’tür

Hesaba gelmedik var merdanemiz

Eyubi Selahattin Barbaros Hayrettin

İsmi tarihtedir hem Atatürk’ün

Ertuğrul Çağrı bey bir de Gültekin

Daha bunlar gibi var komutanımız

Bin dört yüz elli üçte fethetti Fatih

Top sanatını icat etti Fatih

Büyük İstanbul’u zapetti Fatih

Haliçte at süren kumandanımız var

Page 103: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

92

Tekrar tekrar analım Fevzi Çakmağı

Mevlâ’m göstermesin nara yakmayı

Nurla hurla dolsun kabri toprağı

Görmek ister onu şu ruhlarımız

Şu fışkı Ermeni Türk’e harp açtı

Sözü birlik etti Rus’a karıştı

Acep en sonunda ne için kaçtı

Hasım fazla ise ne edersiniz

Rus’un teşvikiyle savaşa girdi

Hamsi Türk eriydi hemen yenildi

Baktı ki baş olmaz geri çekildi

Yazmaya hacet yok hep bilirsiniz

Sivasopul’uya Türk sancak dikti

Bolşevik Rusların belini büktü

Deli Petro’nun da karısını …

Baltacı Mehmet’tir eyi biliniz

Türk’ün çalkalanıyor cihana adı

İslamlığı Türkler kabul eyledi

Peygamber bildik ol Muhammedi

Dinlerden üstünüdür bizim dinimiz

İslamlar hep Türk’le din kardeşidir

Muhammed İslâm’ın temel taşıdır

Aradan ekmeği aşı arpa aşıdır

Aza çoğa neyse var kanaatimiz

Page 104: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

93

Bir kalp gibi çarpar bütün Türk kalbi

Bu mümin dini baki et Ya Rabbi

İmamdı yardı melun mürhali

Haydarı Kerrar’ı var arslanımız

Atatürk dünyanın arslanı merdi

Yurdumuzdan sildi düşmanı derdi

Hakk inşallah ona cennet verdi

Nice böyle vardır atalarımız

Eşidin sesleri ey iki merhum

Sizi aşkla anar bu benim ruhum

Sizden emanettir şu şirin yurdum

Hala durmaktadır eserleriniz

Yetiştirdiğiniz arslan Kore ilinde

Düşmanla savaşır kılınç elinde

Yaratanın ismi hem dillerinde

Dünyayı titreten o gençlerimiz

Her ne kadar yazsam kağıt yetişmez

Deniz boya olsa yazmakla bitmez

Ellerim gözlerim tahammül etmez

Artık olsun bana müsaadeleriniz

Destanı yazanın Samsun ilidir

Ladik’tir ilçesi Bucak şıhlıdır

Köyü Karaptal’dır şu da ilmidir

Sizi kıran anar zairleriniz

Page 105: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

94

Safiye annesi babası Ali

Soyadı Gürdağ bekardır hali

Adı Ahmet’tir mahlası Fani

Görmek isteyene var hünerimi (Gürdağ 1951)

Fani Ahmet Gürdağ tarafından yazılan bu destan, Türk’e ve Türk’ün

savaşçılığına övgü için kaleme alınmış, mübalağa sanatının ve teşbihlerin

bolca kullanıldığı bir destandır. Özellikle teşbihler dikkati çekmektedir.

Süngüyü şimşek gibi parlatmak, düşmanı eşekler gibi yere sermek, aşıklar

gibi zafer koşmak, Zalim Rüstem gibi kılınç çalmak, yılan gibi olmak ama

dostu sokmamak… gibi. Türklerin savaşçı yönü belirtilirken telmih sanatının

dikkati çektiği destan, Türklerin tarihi kişiliklerini ve dinî büyüklerini de

sıralamaktadır: Hz. Muhammed, Haydarı Kerrar, Selahattin Eyyübi, Hayrettin

Paşa, Baltacı Mehmet, Alparslan, Ertuğrul Gazi, Çağrı Bey, Gazi Osman,

Timur, Cengiz, Attila, Fatih, Yavuz, Kanuni Süleyman, Atatürk… Tarihi

dönemlerden Göktürklerin Çinlilere sedd çektirmesinden, Sivastapol zaferine,

Malazgirt’ten Plevne’ye, Anadolu’nun kurtuluşundan Kore Savaşı’na kadar

bahsedilmekte, Ermenilerin Ruslarla işbirliği yapması ve kaçmalarından

Baltacı Mehmet Paşa’nın Deli Petro’nun karısıyla ilişkisine kadar uzun bir

süreç verilmiştir. Özellikle Baltacı konusu hafif bir istihzayla verilerek Rusların

bir kez daha yenildikleri belirtilmiştir. Dini motiflerden Allah’ın Türklere sahip

çıkması, enbiyaların yardımı, Kudüs, İslâm’ın üstün din oluşu, tüm

Müslümanların Türklerle din kardeşi olduğu belirtilmektedir. Bu destanın

diğer destanlardan farklı yönü, Ahmet Gürdağ’ın kişisel bilgilerini bir dörtlükte

vermesidir. Samsun ili, Ladik ilçesi, Şıhlı bucağı, Karaptal köyünden Safiye

ve Ali Gürdağ’ın oğludur Ahmet Gürdağ. Bu bilgilerden biri de mahlasıdır ki,

biz de bu mahlasın Fani olduğunu ozanın destanından öğrenmiş oluyoruz.

Page 106: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

95

4.1.10. KORE DESTANI

Ey Türk oğlu yetiş Kore dağına

Çember atmış düşman sağ ve soluna

Layık değil çember bir Türk oğluna

Bağrına süngüyü indir Mehmetçik

Annem bizi bu gün için doğurmuş

Mayamızı Türk kanıyla yoğurmuş

Allah şehitliği bize buyurmuş

İman et Allah yürü Mehmetçik

Dinimiz İslâm’dır Allah dilimde

Kore için süngüm hazır belinde

Ne mutlu ölürsem Allah yolunda

Bu da murazdır arslan Mehmetçik

Bu yurt Atatürk’ten emanet bize

İzmir’de düşmanı döktü denize

Otuz Ağustos hatıra size

Daha bunlar gibi nice Mehmetçik

Din yoluna iftiharlarla atıldım

Kore savaş birliğine katıldım

Gönüllüyüm diye çıkıp haykırdım

Allah yardımcındır yürü Mehmetçik

İki arslan al sancağı tuttular

Cengaversin eşleriniz baktılar

Kollarına ay yıldızı taktılar

Yolun açık olsun arslan Mehmetçik

Page 107: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

96

Sizde varın şu Kore’yi kuşatın

Al sancağı semalarda yaşatın

Türk oğlusun dünya bilir has adın

Yolun açık olsun arslan Mehmetçik

Git cepheye gelin deme kız deme

Yeni yetme kızı çıksa vur gene

Unutma evinde bekler Emine

Yolun açık olsun arslan Mehmetçik

Ölürsen şehitsin dönersen gazi

Kore’ye ilk varan Tahsin Yazıcı

Deha Yamut orda tümen kurucu

Yolun açık olsun arslan Mehmetçik

Babamız Abdülkadir bizi çok sever

Vedat Garan vurmuş atına eğer

Şahap süngüsüyle sayılır bin er

Yolun açık olsun arslan Mehmetçik

Şükrü tez varacak zaten kanatlı

Dora Kunuri’yi kana boyattı

Çekti süngüsünü sancağı kaptı

Yolun açık olsun arslan Mehmetçik

Niyazi Kırık selden bir ışık

Kore diye Canıpek sevdaya düşük

Zaten Türk ordusu savaşa aşık

Yolun açık olsun arslan Mehmetçik

Page 108: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

97

Göksan kanadını taktı varıyor

Altıncan Yavuz da korna çalıyor

Sayenizde müttefikler gülüyor

Yolun açık olsun arslan Mehmetçik

Baransel doğuda hudut bekliyor

Yakup ordumuza subay ekliyor

Kulak ver Kore’de bomba patlıyor

Değiştir onları yetiş Mehmetçik

Kore’de arslanlar düşman bozuyor

Dünya bunu tarihlere yazıyor

Ataç İstanbul’da mevzi kazıyor

Yurdun emniyette yürü Mehmetçik

Türk’üz gururlanmak bizlere layık

Süngümüz ezelden kana boyanık

Kemal Niş güneyde mevzisi alık

O da yardıma hazır Mehmetçik

Rahmetle anarım baba hasdalı

Acıyla yazarım burda destanı

Allah bizden aldı böyle bir canı

Burda biraz yas çek aslan Mehmetçik

Yeter ki sağ olsun sayın Koraltan

Millette düşünür Kore’yi her an

Allah’ın emriyle zafer kazanan

Allah yardımcındır yürü Mehmetçik

Page 109: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

98

Müsaade verirsen sayın Bayar’ım

Kore’de süngümü Çin’e dayarım

Menderes oldukça bulunmaz darım

Allah’ın aslanı yürü Mehmetçik

Niğde şubesinden geldim askere

İsmim Cemil Turgut yazmam boş yere

Sayın büyüklerim bunu hoş göre

Yolun açık olsun aslan Mehmetçik ( Turgut 1952)

Cemil Turgut tarafından yazılan bu destan, genelden çok özele hitap

eden, Kore’de yazılmış bir destandır. Turgut, özellikler savaşan Türk

askerlerinin isimlerini sayarak bu askerlerin tarihe not düşülmesini

sağlamıştır. Tahsin Yazıcı, Yamut, Vedat Garan, Şükrü, Celal Dora, Niyazi

Kırık, Göksan, Altıncan Yavuz, Baransel, Yakup, Kemal Niş, Ataç… bu

askerlerden bazılarıdır. Dönemin büyüklerinin de isimlerini sayan ozan,

Koraltan, Bayar ve Menderes’in isimlerini vermektedir. Turgut, bir nev’i bir

asker mektubu gibi destanını kaleme almış, askerimizin duygu ve

düşüncelerini, geride kalanlara olan sevgilerini ifade etmiştir.

4.1.11. KORE DESTANI

Ruhları gördü esen

Daha vatanda iken

Dillerde dolaştın sen

Türkler geliyor diye

Sundular her saniye

Müjdeyi bir hediye

Page 110: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

99

Kore’ye ayak basman

Dostuna verdi derman

Gözde küçüldü düşman

Çete işini süzdün

Cevaplandırdı süngün

Kâfi diye altı gün

Dinliler bir tarafta

Çarpıştı aynı safta

İlerdi bir hafta

Ama dinler muhtelif

Ve düşman gayet kesif

Köpek sürüsü herif

Yığıldı küme küme

Hepsi geldi ölüme

Ve çoğu gitti güme

Semalarda taştı kin

Din ile dinsizliğin

Çarpıştığı bu yerin

Gökleri sardı ün

Parlar parlamaz süngün

Çember yarıldı o gün

Adetçe iki bindin

On bindi karşında Çin

Durum böyleydi lakin

Page 111: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

100

Gördü Türk’ü siperde

Gözüne indi perde

Kaldı olduğu yerde

Allah Allah sesleri

Sarınca siperleri

Dönüverdi süzgeri

İkinci bir Seddi Çin

Yaptırabilmek için

Hedefi oldu Pekin

Kalanlara o gün

Deyiverince süngün

Yere serildi bütün

Onlara dedi Hakan

Taş toprak vücutlardan

Suyunuz olacak kan

Böyle çürük felsefe

Onları koydu defe

Ve sevk etti hedefe

Etrafı sarmak için

Uğraşırken buna Çin

Toprağa oldu perçin

Ölü verdirdi nice

Yaptı dört gün beş gece

Seddi Çini böylece

Page 112: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

101

Kimse yoktu izinde

Zaferin üzerinde

Sen durdun böyle zinde

Doğmadı bunun eşi

Önünde yığdı leşi

Bu zaferin güneşi

Tanıttırdı ulunu

Salladıkça kolunu

Dostun buldu yolunu

Ardında büyük kütle

Tutuğun bu geçitle

Hayatı buldu böyle

Vazifen zaten buydu

İlmin tekniğe uydu

Bunu dünya da duydu

Kendin değildin sade

Sen kendinden ziyade

Kılmak için azade

Dostuna gerdin kanat

O duramadı fakat

Zuhur etti barakat

Seda verdin İlah’a

Sarılarak silaha

Şamar attın bir daha

Page 113: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

102

Önün dolarak ceset

Çektirdi ikinci set

Süngündeki maharet

İki yüz de esiri

Her birisi dipdiri

Teslim ettirdin geri

Dön dediler dönmedin

Dönmez Mehmetçik dedin

Çünkü yanıyor için

Harbin anayasası

Allah Allah sedası

Siler süngünden pası

Senin göğsünde iman

Sana oldukça kalkan

Süngüsünden eksilmez kan

Senin bu secaatın

Yaratır nice akın

Süngüne göstermez kın

Çünkü sen koştun buna

Hürriyetin uğruna

Milliyetin uğruna

Kan döksen de hesapsız

Sen kalsan da yapayalnız

Dalgalanır Ay yıldız

Page 114: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

103

Önünde duran kimdir

İli senin ilmindir

Onu kim etmiş esir

Savaş senin evladın

Harp ise senin adın

Bu toprakta er kadın

Damarlarda dolaşan

Kan değildir sade şan

Yaşayan böyle insan

Seni bilmeyen kimse

Hiçte düşmesin yese

Eğer bu hal elimse

Başvursun tarihine

Küfretsin talihine

Eğer isterse yine

Çıksın er meydanına

Susamışsa kanına

Kan içsin kana kana

Üstün olsa da sayı

Sanat mı be bu dayı

Raks ettirmek kuklayı

At yürüttük biz suda

Başta olmakla Hüda

Bir hiçtir yine bu da

Page 115: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

104

Çek yüzünden maskeni

Şöyle görelim seni

Nasıldır boyu eni

Ancak insan olanlar

Ayıp yerini kapar

O da adaba uyar

Senin ki yüzün örtük

İsmin dillerde sürtük

Hem ki değildir tek tük

Bugün Çin senin ismin

Ama ayıdır cismin

Başkadır yarin için

Yığdın bir sürü insan

Zafer eldeyen ferman

Sana kim verir derman

Aç kaldı susuz kaldı

Cephanesiz bunaldı

Süngü taş sopa aldı

Hepsi de aynı işi

Savurdu her girişi

Kanamadan tek dişi

Yoksulluk nimet olsa

Meşakkat yemek olsa

Görünmez hiçbir tasa

Page 116: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

105

Köpekler birden ürdü

Sürüler çember ördü

Yarıldı gözün gördü

Yürüdü bu akında

Yaralısı sırtında

Süngü değildi kında

Elli mil mesafede

Böyle yürüdüyse de

Almadı hiçbir zede

Oldu çokluğa tabi

Çehresi tüm asabi

Fakat bir arslan gibi

Yelesin her tüyü

Gözlerde oldu büyü

Oynattıkça süngüyü

Subay gedikli ve er

Yarattı böyle zafer

Görmeden alnında ter ( Nazif 1951)

Eflani’nin yazdığı bu destan, Kore Savaşı öncesinde müttefik ülke

askerlerinin Türk askerlerini dört gözle beklemelerini ve bunun onlar için

esenlik ve müjde anlamına geldiğini belirtmekte ve savaş öncesine ait bu

dizelerden sonra metnin sonuna dek savaşı anlatmaktadır. Savaşa ait bilgiler

veren destanda Türk askerinin sayısının 2000, Çinli askerlerin sayısının ise

10000, Çinlilerle aradaki mesafenin 50 mil olduğu verilmekte, Türk

askerlerinin İlah’ının adıyla savaştıkları ve adeta Çinlilerin ölülerinden ikinci

Page 117: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

106

bir Çin Seddi inşa ettikleri anlatılmaktadır. Bu savaşta tarafların tespitini ozan,

farklı dinler ile dinsizlik arasındaki savaş şeklinde yapmaktadır. Bu destanın

farklı yönü nazım biriminin üçlüklerden seçilmesi ve ölçüsünün de 7’li hece

ölçüsü olmasıdır. Aslında bu yapı olay anlatımına ve diyaloglara dayalı

destan türü için bir olumsuzluktur, oysa ozan cümlesini dizelere yayarak ve

üçlüğün içinde cümlesini tamamlayarak bu olumsuzluğu rahatça gidermekte

ve üslubundaki farklılığı ile –devrik cümlelerin sıklığı, sade ve akıcı, açık dil –

öne çıkmaktadır.

4.1.12. MEHMETCİK’TEN ANNESİNE SESLENİŞ

Annem beni vatanım için büyüttü

İntikam öcünü kanında güttü

Kızıllar Kore’ye hücum mu etti

Çarpışmak zamanı gelmiştir anne

Kore için yardıma fedai çıktık

İnsanlık uğrunda koştuk çalıştık

Anne, baba, kardeş, bacı koklaştık

Ayrılık zamanı gelmiştir anne

Çantamın bağını annem bağladı

Hem dua etti hem ısmarladı

İskele başında hem selamladı

Uzatın elini öpeyim anne

İskele Mersin’den vapura bindik

Er , subay, gedikli mevcut beş bindik

Hoca dua etti hep hep amin dedik

Duamız müstecap olmuştur anne

Page 118: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

107

Ayrıldık vatandan hep veda ettik

Denizde vapurla on beş gün gittik

Nihayet yetiştik Kore’ye yettik

Pusan limanına gelmişiz anne

Güney Koreliler hep şad oldular

Binlerce izzet ikram kıldılar

Zaferimiz için dua kıldılar

Kore imdadına yetiştik anne

General Yazıcı emirler verdi

Sahilde beş bin er karargâh kurdu

İcap eden tedbir ve karar aldı

Düşmana darbeyi vurmuştuk anne

Bir emirle ateş dağları sardı

Beş bin arslan, kızıl çemberi yardı

Düşmanın korkudan kalpleri durdu

Düşman önümüzde serildi anne

Düşmandır Mehmed’e aman çağıran

Mehmet’tir düşmanın bağrını yaran

Şaşırıp kaldılar savaşı gören

Harikayı burda yarattık anne

Kalplerimiz iman ile doludur

Tuttuğumuz yol zafer yoludur

Bükülmeyen ancak Türk’ün koludur

Düşmana salladık satırı anne

Page 119: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

108

Sancak albayı Celal Dora elinde

Göklere yükseldi Kore ilinde

Göksümüz düşmana çelikten perde

Yılmayan Mehmetçik savaşta anne

Zaman oldu beş gün çemberde kaldık

Şehitte verdik gazide olduk

Cihana yıkılmaz bir temel kurduk

Türkün imanıdır bilsinler anne

Birleşmiş ordular harika gördü

Evet Mehmetçikler şehitte verdi

İki yüz bine, tam beş bin erdi

Yinede yılmadık yıldırdık anne

Bin bir merhaleden yine yılmayız

Düşmanı kovmaktan geri kalmayız

Biz gazi şehidiz esir olmayız

Ta vatanda tek fert kalsa da anne

Baltacı Mehmet’ten biz öğüt aldık

Moskova önünde yine biz vardık

Deli Petro’nun karısında aldık

Tarımar eyledik düşmanı anne

Ne mutlu annesin şehit annesi

Makber bizim için vatan sinesi

Peygamber çağırıp müjdeler bizi

Şehidi Kerbelâ olmuşuz anne

Page 120: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

109

Kızıl köpek bizi yeni mi bilir

Oltu bataklığı yalan mı gelir

Nihayet köpekler tevbeye gelir

Köpeğin belini kırmışız anne

Cihanda Türkleri herkes duymuştur

Gelip sancağına başın eğmiştir

Ölen şehit kalan gazi olmuştur

Biz imanı bütün Türkleriz anne

Ne kadar öğünsem yine az gelir

Türklüğü cihanda herkes bilir

Zafer Türklüğe mirastır alır

Allah bizimledir daima anne

Döğüştük birimiz kalmadık geri

Yaremi bağladı sıhhiye eri,

Emir ileridir değildir geri

Her Türkün hedefi böyledir anne. ( Özpolat 1951)

Hamit Özpolat tarafından yazılan bu destan, bir askerin Kore

Savaşı’na tanıklığı ile sürecin bir hatırat şeklinde anlatımını esas almaktadır.

Bireysel bir öykünün anlatımı gibi dursa da aslında dönemi yansıtan önemli

bir tanıklık olarak sözlü tarih için değerli bir yapı arz eder. Destandaki olayları

sıraladığımızda, Kızılların(Çin askerleri) Kore’ye saldırışı; savaşın başlaması;

insanlık için 5000 Türk askerinin savaşa katılması; askerin anne, baba,

kardeş, bacı ile vedalaşması; Mersin limanından vapura biniş; yolculuğun 15

gün sürmesi; Güney Kore’de Pusan limanında askerin karaya ayak basması;

Tahsin Yazıcı’nın emri ile karargah kurulması ve savaşın başlaması; 5000

kişiye karşılık 200000 bin düşman askeri ile mücadele; savaşta kimi Türk

askerinin şehit olması ve yaralanması; annesine seslenen Türk askerinin de

Page 121: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

110

yaralanması ve savaşın kazanılması anlatılmaktadır. Şehit Türk askerlerinin

Kerbela şehidi kabul edilmesi bu destanda da karşılaştığımız ortak motiftir.

Türk askerinin görevinin vatan için savaşmak olması ve her Türk annesinin

görevinin bu olduğunun belirtilmesi, vatan için vatanın uzağında olsa bile

farklı bir coğrafyaya savaşmak için gidilmesinin kutsal kabul edildiği ve bu

kutsiyetin Kerbela’ya denk tutulduğunun göstergesidir.

4.1.13. KORE DESTANI

Kore’ye gönderdik gitti bir fırka

İnşallah dönecek suyumuz arka

Türklerin başına toplanmış hep kuzgun karga

Korkmayın arkadaşlar nusret bizde

Düşman ordusunu geriye katlar

Acı acı kişnedi yaralı atlar

Kore’de durulan yiğitler

Korkmayın arkadaşlar nusret bizde

Kore’de düşmana hiç yoktur hesap

Girsin Türk erleri olsun kasap

Teslim olan düşmana sorulacak hesap

Korkmayın arkadaşlar nusret bizde

Kore dağlarına kurdum çadırı

General Tahsin Yazıcı düzdü

Arslan taburu, Türklere mi?

Verdin Allah’ım dinle saburu

Çinlilere gitti aslan Türkün taburu

Korkmayın arkadaşlar nusret bizde

Page 122: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

111

Çelik süngülerimizi tüfeklere

Kalktık Allah Allah diyerek çemberi açtık

15 saniye varmadan süngüye kalktık

Kızıl Çinlileri cepheden attık

Korkmayın arkadaşlar nusret bizde

Çantamı dürdüm asker mi sandın

Kore’ye giden aslanı gelmez mi sandın

Çekilen bayrağı düğüm mü sandın

Korkmayın yavrular nusret bizde

Kore çaylarında biten söğütler

General Tahsin Yazıcı asker öğütler

Kore’ye yürüdü sürmeli gözlü seçme yiğitler

Korkmayın arkadaşlar nusret bizde

Bir emir geldi ordu yürüdü

Kore dağlarını Türkler bürüdü

Türkün aslan yavrusu Kore’ye yürüdü

Korkmayın yavrular nusret bizde

Tokyo’dan göründü Kore’nin yokuşu

Kore’ye bağlandı şanlı Türkün ordusu

17 düvele şanlı Türkün kanlı süngüsü

Kore’de nam kazanıyor aslan ordusu

Vur süngünü Mehmetçik

Dağlar inlesin Kore’de

Düşmanlar imana gelsin

Korkmayın yavrular nusret bizde ( Demirkıran 1953)

Page 123: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

112

Fethiyeli Recep Demirkıran’ın yazdığı bu destan, Kore Savaşı’nın

Allah’ın yardımıyla kazanıldığını ve Ordunun başındaki Tahsin Yazıcı’nın

askerini yönlendirmesinin bu savaşta etkili olduğunu anlatmaktadır. Bu

destanın ilgi çekici yönü tematik açıdan incelenmesi değil, yapı açısından

dörtlük, beşlik ve altılıklardan oluşması ve hece ölçüsünün düzensiz

olmasıdır.

4.1.14. KORE DESTANI

Türk askeri Kore yurduna girdi

Kızıl Koreliyi bir korku sardı

Ruslarla Çinliler şaşırıp kaldı

Ansızın Kore’ye çıktı Mehmetçik

Bir metre yirmi santim çinin irisi

Süngümüze dayanmıyor çinin birisi

Lakin köpek gibi çoktur sürüsü

Kırmakla bitmez dedi Mehmetçik

Rus harbe sokulmaz Çinleri fitler

Boş yere aldanır o kızıl itler

Amerika diyor Türk de yiğitler

Böylesi kahraman yoktur Mehmetçik

Kızıl Çinlileri çembere aldı

Türk askeri o gün gayet bunaldı

Erzak gelmez oldu susuz kaldı

Canından ümidi kesmez Mehmetçik

Page 124: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

113

Gönderdik Kore’ye gitti bir fırka

İnşallah soyumuz düşecek arka

Toplandı başıma kör kuzgun karga

Urfa’dan Kürt Salih varıyor

Düşman ordusunu geriye katlar

Acı acı kişniyor yaralı atlar

Kore cephesinde duran yiğitler

Korkmayın yiğitler nusret bizdedir

Tahsin Yazıcıoğlu eyleme merak

Zannetme Türkiye Kore’ye ırak

Altmış bin süvari altında burak

Kanlı çizme ile Kemal varıyor

Kafkas fırkaları yürüdü paşa

Döküldü askerler hep dağa taşa

Elinde Kuranlı Mareşal paşa

Çekti orduları Çakmak varıyor

Kore’de askerler taarruza geçti

Tahsin Yazıcı fırkasın seçti

Muhammet Mustafa bir sancak açtı

Ebubekir Ömer Osman varıyor

Cenabı Allah cümleye nazır

Türkiye’de çoktur çalışkan vezir

Deryada İlyas, karada Hızır

Çekti zülfikarı Hz.Ali varıyor

Page 125: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

114

Kore çayırlarında biten söğütler

Gelmiş kumandanlar asker öğütler

Gözleri sürmeli seçme yiğitler

Konya’da baş büken Arif ve Hikmet

Dayandı Kore’ye askerin ucu

Nice hükümdardan almışız bacı

Yavuz Sultan Selim çekti kılıcı

Bindi kır atına devlet varıyor

Kore ‘de askerler harbe döşendi

Evliyalar bütün burdan boşandı

Molla Hünkar kılıncını kuşandı

Yürüdü Konya’dan aslan varıyor

Kore’de askerler imdada yetti

Bütün Evliyalar kandiller yaktı

Hacı Bektaş Veli buradan kalktı

Malatya’dan Sultan Battal varıyor

Kerbelâ çölünde aslanlar yatar

Atılan gülleyi eliyle tutar

Hazreti Hüseyin imdada yeter

İmamı Azam Ali varıyor

Yine mi seslendi Kore dağları

Merakından çiçek açmaz bağları

Hayrette kaldılar Kore beyleri

Ebubekir, Ömer, Osman varıyor

Page 126: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

115

Kore’de askerler sıkılmaz gayet

Kılarız namazı okunur ayet

Ortada Anadolu Niğde vilayet

Şeyh Kuddüs’ü bordan varıyor. (Sağ 1952)

Safa Sağ tarafından yazılan bu destan, Kore Savaşı’nda Çinlilerle

Rusların bir tarafta olduğunu diğer tarafta ise Amerika’yla Türk askerinin

olduğu tespitiyle başlamıştır. Çinli askerlerden bahsederken onların fiziki

yapılarından bahseden bu destanda Çinli askerlerin en irisinin boyu 1.20cm.

olarak verilmektedir. Destanlar arasında ilk defa bu destanda böyle bir

bilgiyle karşılaşmaktayız. Tarihi ve dinî göndermeleri diğer destanlarla

benzeşen bu destanda Hz. Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali,

Hüseyin, Yavuz Sultan Selim, Molla Hünkar, Hacı Bektaş Veli, Sultan Battal,

İlyas ve Hızır… gibi tarihi kişiliklerin isimleri sıralanmaktadır. Farklı olarak

tabur içindeki Urfalı Kürt Salih, Konyalı Arif ve Hikmet’in isimleri verilmekte,

bir de askerimizin Kore’de vaktini savaşın dışında namaz kılarak ve

Kuran’dan ayetler okuyarak geçirdiği belirtilmektedir.

4.1.15. KORE DESTANI

Ankara şehrinden aldık biz emir

Koç yiğit yüreği taş değil demir

Rabbim sizlere versin çok büyük ömür

Korkmayın kardeşler hücum ileri

Ankara şehrinde bir büyük ordu

Koç yiğit beklerdi vatanı yurdu

Cephede harp eder askerin merdi

Korkmayın kardeşler hücum ileri

Page 127: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

116

Kore’ye varınca süngüyü taktık

Arslanlar gibi cepheye attık

Kızıl Çin askeri kükreyip yattık

Korkmayın kardeşler hücum ileri

Asker süngü taktı der Allah Allah

Er olan kavgadan hiç korkmaz vallah

Kırklar hikmeti yardımcı Allah

Korkmayın kardeşler hücum ileri

Bizim harbimizi yazsa bir katip

Tahsin Yazıcı Arslan bir hatip

Çemberde yetişti kavs ile kütük

Korkmayın kardeşler hücum ileri

Kör Moskof öğretti yürüttü Çin’i

Onlar komünisttir kaldırmış dini

Vurun arkadaşlar çevirmen yönü

Korkmayın kardeşler hücum ileri

Bizim partimiz demir kırası

Kör Moskof komünist zatından asi

Harp eder sıtkınan İslâm’ın hası

Korkmayın kardeşler hücum ileri

Türklerin başkanı ol Celal Bayar

Neferin birini 10000 ne sayar

Zannetmem ki uzak çağırsam duyar

Şakıp gürleyene yol verir derler

Page 128: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

117

Tahsin Yazıcı eyleme merak

Zannetme Türkiye Kore’ye ırak

70 bin süvari altında bırak

Kanlı çizme ile Kemal geliyor

Kafkas fırkaları yürüdü başa

Döküldü askerler hep dağa taşa

Elinde Kuranı Maraşal Paşa

Çekti orduları Çakmak geliyor

Dayandı Kore’ye askerin ucu

Nece hükümdarda almıştı tacı

Yavuz Sultan Selim çekti kılıcı

Bindi kıratına devlet varıyor

Kore’de asker harbe döşendi

Bütün evliyalar burada boşandı

Molla Hünkar kılıcını kuşandı

Yürüdü Konya’dan arslan varıyor

Kore’de asker imdada baktı

Bütün evliyalar kandiller yaktı

Hacı Bektaş-ı Veli buradan kalktı

Ahi Evran Aşık Paşa varıyor

Gabzayı kavradı askerin eli

Vurun arkadaşlar aşalım beli

Ankara’dan kalktı Hacı Bayram Veli

Yazıcıoğlu Ahmet varıyor ( ? ? )

Ankara’nın yani Türk hükümetinin emri ile Kore’ye savaşa giden

askerlerin anlatıldığı bu destanda, dinsiz Çinlilerle mücadele edildiği

Page 129: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

118

anlatılmaktadır. Tarihsel kişiliklerin verildiği destanda dini motifler de yer

almaktadır. Maraşal Paşa, Fevzi Çakmak, Molla Hünkar, Hacı Bektaş veli,

Hacı Bayram Veli, Ahi Evran, Aşık Paşa, Yazıcıoğlu Ahmet, kırklar…

bunlardan birkaçıdır. Dönemin siyasi yapısını temsilen Demokrat Parti, Celal

Bayar ve askeri yapısını temsilen ordunun başında Tahsin Yazıcı

verilmektedir. Bu destanın kimin tarafından söylendiği belli değildir.

4.1.16. KORE KAHRAMANLARI DESTANI

Al sancağı diktin Kore dağına

Süngüsünü sapladın düşman bağrına

Yerini bıraksan küçük oğluna

Çelik büken kökler söken Mehmetçik

Hazreti Muhammet’ten bize kalmış

Vatanseverlik seni Kore’ye salmış

Adalet uğruna canını vermiş

Çelik büken kökler söken Mehmetçik

Sen şehit olmuşsun ne mutlu sana

Kore dağlarını boyadın kana

Her zaman vatanın minnettar sana

Çelik büken kökler söken Mehmetçik

Kore dağlarında sesini duydum

Komünist kanını iç yudum yudum

Bir zaman Moskofun gözünü oydun

Çelik büken kökler söken Mehmetçik

Page 130: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

119

Bir değil on değil tarihte yazın

Çemberler içinde kaldın ansızın

Yine de cezasını verdin haksızın

Çelik büken kökler söken Mehmetçik

Şimşekler patlatan kara bulutsun

Aşılmaz sarsılmaz sen bir bulutsun

Ölümden korkmazsın şeref duyarsın

Çelik büken kökler söken Mehmetçik

Sarsılmaz kaleyi namla yıkan

İstihkam içinde düşmanı yakan

İmdat isteyene şefkatle bakan

Çelik büken kökler söken Mehmetçik

Semaya yükseldi şan ve şerefin

Seddi çini aşacaktır hedefin

Sütunlar doldurdu yine şerefin

Çelik büken kökler söken Mehmetçik

Mevlâ’m yardımcıdır korkmadan savaş

Yalnız silahındır sana arkadaş

Yorganın kar olsun yastığın dağ taş

Çelik büken kökler söken Mehmetçik

Allah Allah sedasıyla coşarsın

Volkanlar dinlemez uçup gidersin

Beynini parçalar kanını içersin

Çelik büken kökler söken Mehmetçik

Page 131: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

120

Kore dağlarında şehit ve gazi

Dünyayı sarsıyor Türklerin azmi

Bunlarda sizden eser kalmaz mı

Çelik büken kökler söken Mehmetçik

Albay Pamir’in şehitlik destanı

Tahsin Yazıcı oldu başı

Dizisi bu imiş alnımızın yazısı

Dinmez kalbimin sızısı

Çinliler içindeki ateşte aldın bağlarım

Türk kanı ile yoğrulmuş zalim halatlar

Sabrım kalmadı zalim kardeşler

İntikam almak ister

Zalim kavatlar

Açtığın yara sarsılmaz bir zaman

Kore dağlarında ordular bozan

Aşık Selahaddin Köksal bunları yazan

Çelik büken kökler söken Mehmetçik ( Köksal 1953)

Aşık Selahaddin Köksal tarafından Kore Savaşına giden Türk askeri

için yazılan bu destan, Türk askerinin kahramanlığı üzerine kurulmuştur.

Askerimiz için yapılan teşbihler ile dikkati çekmektedir. Şimşek patlatan kara

bulut’a, aşılmaz sarsan bir bulut’a benzetilen askerimizin gücü, çelik büken,

kök söken denilerek ifade edilmeye çalışılmıştır. Albay Pamir’in şehadetine

değinilen metinde, Tahsin Yazıcı’nın ordunun başında olduğu ve Allah

tarafından yardımın eksik olmadığı, zamanında Moskof’u (Rusları) yendiği

gibi şimdi Komünist Çinlileri de yeneceği aktarılmaktadır.

Page 132: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

121

4.1.17. KORE KAHRAMANLIK DESTANI

Evvelâ başlayalım bir söze

Yahşi olsun dokunmasın damara

Politikaya değmesin eyi gelmez bize

Ceza görüp uğramayın zarara

Milâttan çok evvel yurdumuz olan

Orta Asya idi vatan bulunan

Var idi bahçesi bağı sulanan

Suları bol ihtiyaç yoktu punara

Bir kuraklık oldu kalmadı sular

Ne deniz, ne ırmak suyu, ne punar

Her zaman yağarken yağmaz yağmurlar

Çöl halini aldı battı kumlara

Bu susuz vatanda geçinemedik

Göç olduk çok yana hicret eyledik

Çok yerlere kurduk çok egemenlik

Türklüğü öğrettik saldıranlara

Doğu illerinden geçtik batıya

Güneye Kuzeye hem Avrupa’ya

Çok akınlar ettik bir çok orduya

Kendimizi tanıttık baş kaldıranlara

Anadolu biz Türklerin vatanı

Akıldan unutma sakın atanı

Sıtkıyla analım ol yaratanı

Düşürmesin bizi el amanlara

Page 133: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

122

Ay yıldızla beyan ana hattımız

Hiç yeksan olmadı paytahtımız

İnşallah bakidir saltanatımız

İlahi sen düşürme zevallara

Birkaç padişahlar geçti aradan

Hiç hali haberdar değil fukaradan

Başları çıkarmazlardı saraydan

Bazıları sapmıştı kötü yollara

Bu hali gördü böyle üç zatlar

Bize cephe açtı birkaç devletler

Yıkıldı imparatorluk hem saltanatta

Uğratmasın Mevlâ’m böyle hallara

Bu zatın birisi Fevzi Çakmak’tı

Gayesi her zaman yurt korumaktı

Üç yüz altmış damarı demokrattı

Hak rahmet eylesin batsın nurlara

Kahraman biri İnönü İsmet

Onun sayesinde hür oldu millet

El’an yolundadır hükmü adalet

Benden selam olsun kahramanlara

Allah rahmet etsin Gazi Kemal’e

Hak nasip eylesin cennet cemale

Yurdumuzu uğratmasın zevale

Kavuştursun Ata’yı âlâlara

Page 134: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

123

Bu zatların methi sonraya kalsın

Düşmanın eceli gelmeden ölsün

Sıra partililer işine gelsin

Yürüsün kalemim o mısralara

Bin dokuz yüz elli Mayıs on dörtte

Parti oyu atıldı memlekette

Devlet kaldı artık bu demokrata

Türkiye emanet Celal Bayar’a

Celal Bayar geçti devlet başına

Yurt sever mebuslar düşüt peşine

Bir tek fesat karışamaz işine

Düşmanlara etmez asla mudara

Birçok vâidini aldı yerine

Şükrolsun yetirdi mümin dinine

Yirmi bir milyon Türk hazır emrine

Ya Rab koyma artık bet zamanlara

Muhtasarca geçtim bu gıssaları

Öğrendim tarihten çok mısraları

Kahraman Türk öğretti hisseleri

Moskofla Ermeni İtalyanlara

Zulmet içindeydi bu şirin vatan

Yedi ejderhaydı yurdu karartan

Evvel Allah sonra üç zat komutan

Türklüğü bildirdi şu dünyalara

Page 135: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

124

Hak ağız tadıyla koysun bu demde

Düşmanı koymasın artık bu semte

Zeval indirmesin şanlı başkende

Bir dahi düşürmesin buhranlara

Ya Rab duamızı müstecap eyle

Bu kahraman Türkü bırak haliyle

Atanın çizdiği kroki ile

Yürürüz gideceğimiz her yanlara

Kimsenin yurdunda yoktur gözümüz

Savaşta arslandır oğul kızımız

Yıldırıma benzer şimşek ordumuz

Bizden selam olsun o arslanlara

Bu hal böyle iken her işler bitti

Türkler yurtlarını yudu arıttı

Bulanık suları süzdü durulttu

Güçlük mü olur ki arslan Türklere

Dünya sulhu oldu rahatça kaldı

Hiç savaş olmadı uykuya daldı

On iki yıl evvel savaş başladı

Şeytan fişek sürdü şu Almanlara

Yazmadım ben daha ilim nısfını

Yazayım dinleyin Alman vasfını

Evvel Polonya’ya etti baskını

Çok işler eyledi Avrupalılara

Page 136: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

125

Çizmesi altında kaldı Avrupa

Haykırdı yarattı bir çok harika

Bingazi Trablusgarp kıta Afrika

Kolunu uzattı ta oralara

Avrupa’yı bastı barut dumanı

Feleğin tersine döndü kirmanı

Rus Türk’ten istedi Karsı Ardahan’ı

Hak fırsat vermedi o azgınlara

Koca deve gibi kükredi Alman

Bütün Avrupalı dedi el aman

Saldırdı her yana çizdi çok plan

Topunu çevirdi en son Ruslara

Başkan Hitler düştü harp hevesine

Almak ister halkı terbiyesine

İngiliz Amerika ta tepesine

Konup uğrattılar bu tufanlara

Terki silah etti Alman devleti

Parım parça oldu yurdu milleti

Cümle yeksan oldu o saltanatı

Cevap veremedi o kodamanlara

Bu harbin geldi böylece sonu

Koca dünya gördü böyle bir günü

Sabrettik bekledik savaş sonunu

Çok öğütler verdik baş vuranlara

Page 137: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

126

Dünya böyle iken çok günler geçti

Birkaç devlet birlik oldu birleşti

Komünist Ruslar da çok fesatlaştı

Bolşevikler aşladılar Çinlere

Muteber tutarak çokları bunu

Yoğurmak istediler ağız burnunu

Evvel Kuzey Kore açtı harbini

Masum gibi duran güneylilere

Her ikisi de anlaşmadı karıştı

İki taraf oldu cenge duruştu

Komünist Çinliler ateşi açtı

Ne yaman kaldık ki bu devranlara

Çinliler fazlaca basınca hemen

Demokratlar dedi yetiş Amerikan

Gelmezseniz elden gidiyor vatan

Hali arz ettiler müttefiklere

Müttefik milletler el birlik etti

Toplandı Kore’ye çok asker gitti

Türklerde bu harbe iştirak etti

Bu söz tesirlidir anlıyanlara

Türkün askerine lüzum görüldü

Bir tugay kuvveti gitsin denildi

Bir zamandan sonra harbe sürüldü

Kurt gibi girdiler o koyunlara

Page 138: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

127

Başlarında olan Tahsin Yazıcı

Çok savaşçı cengi bozucu

Düşmanı çiğneyip başın ezici

Hasmını koyandır bet durumlara

Çinliler bu harbi şaka zannetti

Utanmadı Türkler ile cenk etti

Türk geliyor diye çektiğin seddi

Düşünüp bir kere al hatırlara

Tugay harbe girdi harbi basırttı

Düşmanı karşıladı sarsıttı

Bütün dünyalara parmak ısırıttı

Hak yardım eylesin o merdanlara

Niyet gaza kasti kafir dediler

Ya şehit ya gazi deyip girdiler

Allah Allah diye nara vurdular

Düşman dayanmadı bu hücumlara

Çinliler duymamış mı Türkün namını

Harpte anladılar savaş farkını

Sakarya’da ezdik düşman bağrını

İnanmayan baksın şu tarihlere

Harp patlak verince ta Uzak şarkta

Biraz şehidimiz kaldı toprakta

Anlamışlar kalemi ezel ervahta

Şehit olup düşen fedakârlara

Page 139: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

128

Türkün askerleri cenge durdular

Komünist Çin etrafı sardılar

Türkler Çinlileri delip yardılar

Böyle harpler hiçtir er doğanlara

Öyle bir harp etti Türkün erleri

Naradan sarstılar bütün bütün yerleri

Süngüye taktılar şaşkın Çinleri

Cihanı koydular çok hayranlara

Vücutlar delindi kesildi başlar

Kanlara bulaştı nice kardaşlar

Top sesiyle doldu dağlar ve taşlar

Allah kuvvet versin cengâverlere

Kore illerinde Türkün askeri

Zaloğlu Rüstem’e döndü her biri

Çok yaman fedakâr müttefikleri

Hak selamet versin namüdarlara

Dinlerin üstünü bizim dinimiz

Cennete kavuşan şehitlerimiz

Onları gözlüyor peygamberlerimiz

Hak devalar etsin yaralılara

Türkün methi geriye kalsın

Allah kardaşlara sabırlar versin

Kavuşmak nimetin bize göstersin

Mevlâ’m kavuştursun bu ihsanlara

Page 140: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

129

Burda hitam buldu yazılan dersim

Halk dinlemez ise ar edersin

Kulak tutanlara hak murat versin

Bu sözüm cümle dinleyenlere

Ben bay değilem biraz yoksulum

Yılına ancacık yeter mahsulüm

Arifler gınaman azdır tahsilim

Tazarru eylerim ben alimlere

Bu destan burada kafidir artık

Vatanı kurtardı büyük Atatürk

Buna isnat eder Hüseyin Entürk

Beni koyma ilahi nadanlara

Bu vatana kimse yan bakmasın

Sınıra bir santim bile yaklaşmasın

Türk ile kimseler ayaklaşmasın

Azrail oluruz her bir canlara

Allah Allah deyip gireriz harbe

Düşmana vururuz çok yaman darbe

Yıktığımız yerler olur harabe

Aman soluk vermeyiz düşmanlara

Ben okudum bütün alem dinledi

Kore toprakları sır sır inledi

Destanı okudum kimse gülmedi

Maşallah çekerim şu insanlara

Page 141: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

130

Bire seksen beştir gaddi gametim

Bir saniye ömre yoktur senedim

Bu destanı düzen aşık Ahmed’im

Çok selamlar olsun şairanlara ( Gürdağ 1951)

Ahmet Gürdağ tarafından yazılan bu destanın özelliği Kore Savaşı’na

kadar Türk ulusunun geçirdiği merhaleleri kronolojik olarak vermesidir. Bu

süreci Orta Asya’dan başlatan şair, susuzluk ve çölleşen toprakların göçe

neden olduğunu; Türklerin kuzeye ve batıya doğru göç ederek değişik

medeniyetler kurduğunu; İslam dinini benimsediğini, imparatorluk kurup

padişahlık sistemi ile yönetildiğini, düzen bozulunca birkaç devlet tarafından

istila edilmek istendiğini; Fevzi çakmak, İsmet İnönü ve Gazi Kemal

tarafından bu yurdun kurtarıldığını ve yeni bir devlet kurulduğunu; II. Dünya

Savaşını; Rus-Çin karşıtlığını ve Kuzey Kore’nin savaşını; Amerika’nın

isteğiyle Demokrat Parti’nin Türkleri bu savaşa soktuğunu; ordunun başında

Tahsin Yazıcı’nın bulunduğunu; bu savaşta şehit olan Türk askerlerinin

olduğunu ve bunların mekânının cennet olduğunu anlatmaktadır. Destanın

başlangıcında destanda politikaya değinmeyeceğini çünkü bunun yüzünden

ceza görebileceğini belirten şair aslında başlangıcında politikaya değinmiş

olmakta, bu sürecin anlatılmasının yahut eleştirilmesinin yasaklandığını

dolaylı olarak ifade etmiş olmaktadır.

4.1.18. KORE ŞEHİTLERİ DESTANI

Tabanca elde yalın kılınç gezerim

Şahin gibi her cepheyi gezerim

Kore dağlarında kaldı mezarım

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

On bombam var idi dokuzunu attım

Onuncu bombaya canım da kattım

Kore dağlarında ben şehit gittim

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Page 142: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

131

Parçalandı bomba akıyor kanım

Sadık Aldoğan’a duyurman beni

Türk yoluna feda ettim ben canı

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Sadık Aldoğan yanma kardeş böyledir yazın

Parçalandı bomba görmüyor gözüm

Arada kalmasın şu bir çift kuzum

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Subay kardeşler kulak versin sözüme

Al kan doldu kardeşler silin gözüme

Hasret gidiyorum bir çift kuzuma

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Emir yazıyorum daima alaya

İleri kardeşler çıkın kaleye

Kimi gelir kimi gelmez sılaya

Şehitler mezarım kazın Kor’ye

Kardeşim vurulmuş akıyor kanı

Şerefli sancağım yüzbaşım hani

Kardeşim yanımda verince canı

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Vuruldu kardeşim akıyor kanım

Sardırın yaramı götürün beni

Örtün üstüme de şanlı sancağı

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Page 143: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

132

Kore’ye gitmeye verdiler emir

Demokrat halkta millet beraber

Yaşasın başkanımız hakkımızı arar

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Alın şehitleri bir yere koyun

Sadık Aldoğan’a ölmedi deyin

Şehit künyemi de gizlice verin

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Gitmiyor Kore’nin kara dumanı

Süngü tak durmanın geçti zamanı

Var ise kardeşim dinin imanın

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Kalktık taarruza kestik su yolun

On bomba atınca kalmadı kolun

Kor dağlarında kaldı şu ölüm

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Sadık Aldoğan yanma kardeş böyledir yazın

Parçalandı bomba görmüyor gözüm

Arada kalmasın şu bir çift kuzum

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Ölene rahmet sağ olsun sağlar

Annesi olanlar elbette ağlar

Babasız yavruyu annesi neyler

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Page 144: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

133

Gizli söylen kardeş sol bayan yara

Yanmasın şu bana yansa ne çare

Bize vatan oldu şu kanlı Kore

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Türk bombası düşmanın bağrını ezer

Toplandı şehitler kazıldı mezar

Şehit olanların künyesi yazar

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Düştüm kardeş ben de şehit yoluna

Şehit bayrağını aldım elime

Türk şanı için razı oldum ölüme

Şehitler mezarım kazın Kore’ye

Köyüm Karabekir soyadım Göçer

Gam çekem kardeşler bu gün de geçer

Kapanmış kapıyı yaradan açar

Şehitler mezarım kazın Kore’ye ( Gülme 1956)

Ahmet Gülme tarafından yazılan bu destanın anlatıcı kişisi, bir şehittir.

Göçer soy isimli iki çocuğu olan şehit, Demokrat Parti tarafından onaylanarak

Kore’ye gönderilen askerler içindedir ve bombacı olarak görev yapmaktadır.

Attığı dokuz bombadan sonra onuncusuyla birlikte kendisi de vefat etmiştir.

Kore’de kalan mezarı, şehitler için ağlayan anaları, geride kalan kınalı

kuzuları ile şehit Türk askerlerinin durumunu anlatan bu destan, epik

olmaktan çok, lirik yapısı ile dikkati çekmektedir.

Page 145: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

134

4.1.19. KORE ŞEHİTLERİNE

Coşkun bir ses kükredi gönüller ileri

İçinden ayırdılar dört bin beş yüz askeri

Türk bayrağı gidecek Kore ufuklarına

Savaşmaya çıkacak okyanus boylarına

Analar uğurladı hep dualar ederek

Aziz evlatlarını gazalar bekliyerek

Evet onlar gittiler çok uzak diyarlara

Düşüncemiz kalbimiz her şey onlarla

Elbette komünisti yenecektir Türk gücü

Alınacak onlardan beşeriyetin öcü

Erlerimiz Kore’nin müdafi oldular

Barışa karşı koyan düşmanları boğdular

O ateş çemberini parçalayıp attılar

Beş bin kahraman birden harika yarattılar

Böylelikle ordumuz kızılları mahvetti

Dünya Türk’ün gücünü bir daha idrak etti

Fakat bazılarının Kore mezarı oldu

Savaştıkları toprak şehit kanıyla doldu

Birbirine karıştı sevinç ve kederimiz

Göğsümüz kabarırken yaşardı gözlerimiz

Maruf ecdad bak milletin cihanı titretiyor

O da atası gibi Asya’yı kükretiyor

Ey Muhammet türbeni aç aziz şehitlerine

Cihanda yenilmeyen bu kahraman Türklere ( Harmankaya )

Page 146: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

135

Bu destan, Kore’de savaşan ve kimisi şehit olan 5000 Türk askeri için

yazılmıştır. Amacın komünisti yenmek ve beşeriyetin öcünü almak olarak

verildiği destan, şehitlerin yanının Hz. Muhammed’in yanı olduğunu

belirtmekte, ana dualarının Türk askerinin zaferi için edildiğini söylemektedir.

Bu destanın diğer destanlardan farkı, savaşta söylenen bir destan olmaması,

savaşa giden askerler için Türkiye’de kalan bir kişi tarafından kaleme

alınmasıdır.

4.1.20. KORE ŞEHİTLERİNE

Yürüdü Kore’ye şanlı bir fırka

Şehitleri giydi yeşil hırka

Muhammed Mustafa bunlara arka

Hasan Hüseyin de var Kore’de

Kore’de düşmanlar yere serildi

Birleşmiş milletler buna sevindi

Hazreti Alimiz düldüle bindi

Halit bin Velit de var Kore’de

Yiğit Türk erleri tekbir aldılar

Müttefik askerleri şaşıp kaldılar

Düşmanın bağrına hançer saldılar

Şahışehidan Hamza da var Kore’de

Kore’nin dağları güm güm inledi

Çinliler telaşla bunu dinledi

Mevlâ’m emir verdi gökler gürledi

Şahı merdanımız da var Kore’de

Page 147: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

136

Türkün süngüsünden kanlar çağladı

Çinliler Moskoflar kanlar bağladı

Yazıcıoğlu arslan gibi kükredi

Mübarek Zülfikar da var Kore’de

Koç gibi dövüşür yiğit erimiz

Cenneti aladır bizim yerimiz

Namus için orda kalsın ölümüz

Seyit Battal Gazi de var Kore’de

Düşman kahpece etrafı bağladı

Çavuşlar sancağım diye ağladı

Albay Dora kemendine bağladı

Başbuğum Atatürk var Kore’de

Cümlenin Tanrısı Rahman şahı

Yardımcımız olur Allah kerimdir

Ölürsem şehidim cennet benimdir

Şehidi Kerbela var Kore’de

Mürşitler yetişti gör neler oldu

Kore sahraları kan ile doldu

Aşık Mehmet dualar kabul oldu

Bizim Yunus Emre de var Kore’de ( Demirbaş 1958 )

Mehmet Demirbaş tarafından yazılan bu destan, Kore’de savaşan ve

şehit düşen Türk askerleri için kaleme alınmıştır. Şehitlerin yeşil hırka

giymesi sembolü ile Allah yolunda savaştıkları ve mekânlarının cennet

olduğu belirtilmektedir. Türk askerinin yalnız olmadığı, Allah’ın yardımının

onlarla olduğu, Hz. Muhammed’in, Ali’nin, Hasan’ın, Hüseyin’in, Hamza’nın,

Seyit Battal Gazi’nin, Atatürk’ün ve Yunus Emre’nin bu savaşta askerlerimizle

Page 148: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

137

birlikte oldukları verilirken aslında her bir askerimizin de bu insanlar gibi

olduğu verilmek istenmiştir.

4.1.21. KORE’DE ÇARPIŞAN ŞANLI KAHRAMAN TÜRK TUGAYINA

Varol Mehmetçiğim yine gürledin

Kore dağlarında volkanlar gibi

Süngünle düşmanın bağrını deldin

Yılmadan savaştın arslanlar gibi

Kahramanlar yeri bu aziz yurdun

Sesini cihana tekrar duyurdun

İmanlı göğsünle siperler kurdun

Semaya ser çekmiş kalpler gibi

Şerefli sancağı bağrına sardın

Şahlandın kükredin hem de kabardın

Düşman çemberini süngünle yardın

Atıldın düşmana şahinler gibi

Birine on olan düşmanı bozdun

Dipçik sopa ile kafasını ezdin

Tarihine şanlı destanlar yazdın

Fatihler, Cengizler, Timurlar gibi

Allah Allah deye sel gibi aktın

Buz tutmuş dağları naranla yaktın

Türklüğe cihanı hayran bıraktın

Sarsılmaz azminle kayalar gibi

Page 149: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

138

Çelik bileğinle zafer yarattın

Milyonlarca Türk’e göğüs kabarttın

Aciz yıldızı medyun bıraktın

Akıyor göz yaşı deryalar gibi ( Harmankaya 1951)

Bu destanda Türk askerinden bahsedilerek Türk askerinin yiğitliği

arslana, şahine teşbih edilmiştir. Kore Savaşı ile Türk askerinin bir kez daha

sesini duyurduğu ve cesaretini, yenilmezliğini ispatladığı aktarılmış, daha

önceki zaferler adına fatih, Cengiz ve Timur’a telmih yapılmıştır.

4.1.22. MEHMETÇİK’İN KORE DESTANI

Gazan kutlu olsun arslan Mehmetçik

Her yana okudun meydan Mehmetçik

Tarihe şan veren son zaferinde

Cihan oldu sana hayran Mehmetçik

Hak yolunda girdin kanlı yarışa

Bu yoldan varılır çünkü barışa

Kızıllar ister ki dünya karışa

Verme kafirlere aman Mehmetçik

Barışta kuzusun savaşta Bozkurt

Seninle övünür şu mübarek yurt

Aldırma kızıllar etse de cart curt

Atıver her yana tırpan Mehmetçik

Çin seddini aşan senin atandır

O yerler Türklere eski vatandır

Sendeki temiz kan hala o kandır

Gaziler oğlusun yaman Mehmetçik

Page 150: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

139

Sana uzak değil Çin’i Kore’si

Bilmem ki durağın şimdi neresi

Düşmana akındır Türk’ün töreni

Aşarsın dağ deniz orman Mehmetçik

Kim dayanır senin gibi ere

Yanar dağ misali şanlı askere

Al sancak elinden düşmedi yere

Gücünü anladı devran Mehmetçik

Allah Allah dedin yaman saldırdın

Kafir bağrına süngü daldırdın

Atını her yanda şaha kaldırdın

Göğsünde nişanlar alkan Mehmetçik

Sen attıkça kafirlere satırı

Hoşnut oldu şehitlerin hatırı

Tepeledi nice kızıl katırı

Bir avuç kahraman civan Mehmetçik

Kızıl ayılardan aldın öcünü

Cihana gösterdin Türk’ün gücünü

Başına geçirdin zafer tacını

Yarattın bir eşsiz destan Mehmetçik

Yüzü güldü bütün yurdun vatanın

Aklına şaşarım sana çatanın

Galiçya’da şehit düşen atanın

Kalmadı göğsünde hicran Mehmetçik

Page 151: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

140

Cephede katınca tozu dumana

Düşman leşlerini serdin yabana

Kızıl ayı tükürürken tabana

Süngünle seslendi meydan Mehmetçik

Ölürsen şehitsin kalırsan gazi

Allah da Resul de sizlerden razı

Dönecek bir daha o şanlı mazi

Oldukça senle bu iman Mehmetçik

Ne kışı dinledin ne yağan karı

Unuttun sılada sevgili yarı

Toprağa yaraşmaz şehit mezarı

Milletin gönlünde mihman Mehmetçik

Şehidin türbesi Tanrı bucağı

Meskeni cennetin yeşil bucağı

Can ver de kaptırma o al sancağı

O sana Tanrı’dan ihsan Mehmetçik

Bir tugayı ordularla savaştı

Coşkun seller gibi köpürdü taştı

Yan bakan düşmanın gözü kamaştı

Sanırsın kükremiş kaplan Mehmetçik

Süzül şahin gibi düşman üstüne

Çullanın kartal gibi ayı postuna

İbret olsun düşmanına dostuna

Sen hemen süngüye davran Mehmetçik

Page 152: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

141

Gürlesin dağlarda o arslan sesin

Düşmana ölümdür senin nefesin

Gövdeler uçurun güller kesin

Her zaman alınmaz bu şan Mehmetçik

Aşık Keleş der ki vurun domuza

Kan rengi gösterin deli camuza

Verecek dostlarla omuz omuza

Barışa siz bulun derman Mehmetçik! ( Harmankaya 1951)

Hasan Harmankaya tarafından Aşık Keleş’ten derlenen bu destan,

Kore Savaşı’ndaki Türk askeri için yazılmıştır. Şehit edilen askerlerimizin

mekânı cennet olarak verilirken, askerimiz arslan, şahin, kartal gibi

teşbihlerle; Çinliler ise ayı, domuz gibi teşbihlerle sunulmuştur. Tarihi

dönemlerden Göktürklere gönderme iki yerde yapılmış, farklı olarak da

Galiçya’daki şehitler anılmıştır.

4.1.23. ŞEHİT MEHMETÇİĞE HİTABE

Ey kahraman Mehmet şehit mi düştün

Kızıl köpeklerle yaman döğüştün

Ölüp öldürmeğe dünden and içtin

Makberin cennettir ey şehit oğlu şehit

Şehitler serdarı ey Sedat Bora

Düşmanın kalbine açtınız yara

Sizi özler miydi o zalim kora

Vatan seninledir ey şehit oğlu şehit

Vatanın uğrunda canını verdin

Savaştın düşmanı yerlere serdin

Makberin firdevstir gözünle gördün

Alırız öcünü ey şehit oğlu şehit

Page 153: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

142

Şehit rütbesine oldunuz nail

Sana aşık mıydı (Piyangyong seul)

Sana makber bulmak hiç mümkün değil

Vatan fedaisi ey şehit oğlu şehit

Vatan sizin için oldu mükedder

Şanınla çalkalandı dünyada her yer

Kucağını açmış ulu peygamber

Ruhun şad olsun ey şehit oğlu şehit

Senin makberini ziyaret kılsam

Ölünceye kadar türbedar olsam

Kabrine misk amber bir çelenk koysam

Az gelir şanına ey şehit oğlu şehit

Kabrinin üstüne bir Kâbe yapsam

Arşu âlâ gibi bir kubbe taksam

Güneş nuru gibi şemâdan yaksam

Az gelir şanına ey şehit oğlu şehit

Kazıldı makberin arşu âlâya

Ruhun vasıl oldu ulu Mevlâ’ya

Şüheda yüzbaşı ( Aldoğan Kaya)

Minnettarındır vatan ey şehit oğlu şehit

Makberiniz bizim sinemizdedir

Yirmi milyon kalp hep seninledir

Ey şehit annesi çeşmini dindir

Alırız öcün ey şehit oğlu şehit

Page 154: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

143

Nice ülkelere diktin sancağı

Zaferler uğrunda akıttın kanı

Dini bir uğruna verdin bu canı

Cihanın şanlısı ey şehit oğlu şehit

Yirmi milyon hazır intikamına

Bin kızıl yine az damla kanına

Vallahi and içtik Türklük namına

İmanınla inan ey şehit oğlu şehit

Hamit Özpolat bestekârındır

Vatanın uğruna kurban canımdır

İntikamın almak hep emelimdir

Almazsam nabekârım ey şehit oğlu şehit ( Özpolat 1952)

Hamit Özpolat tarafından yazılan bu destan, Şehit Sedat Bora ve

Aldoğan Kaya namıyla bütün Kore şehitleri için yazılmış ve Kore şehitlerinin

mekânı cennet, cennetin de Firdevs katı olduğu belirtilmiştir. Şehitlerin

rütbesinden bahsederken, ozan, onlara kucak açıp bekleyenin Peygamber

olduğunu ifade ettikten sonra, şehit kabrinden bahsederek bu mekânın,

üzerine Kâbe yapılacak, arş kubbe yapılacak, güneş nuru ile aydınlatılacak

kadar kutsal olduğunu eklemiştir. Dönemin nüfus bilgilerini de veren destan,

dönem Türkiye’sinin nüfusunun 20 milyon olduğunu belirterek, her bir Türk’ün

şehit edilen askerlerimizin intikâmını alacağını belirterek, vatan uğruna şehit

olmanın dinî bir görev olduğu söylenmiştir.

4.1.24 KORE KAHRAMANLARI DESTANI

Bin dokuzyüz elli yılı içinde,

Gazeteler yazdı günü gününde

Uzak Şark’da Kore ülkelerinde

Başladı yine harp pek kanlı diye

Page 155: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

144

Kızıllar Kore’ye hile kurdular

Milleti birbirine tutuşturdular

Birtakım gafiller boş bulundular

Başladılar harbe pek şanlı diye

Şimali Korenin akılsızları

Rehber edinmişler şol kızılları

O çıkmaz yolların bu yolcuları

Çok geçmez dönerler pişmanız diye

Bir tek millet iki kısma bölündü

Şimalden cenuba doğru yüründü

Cephelerde kanlı işler görüldü

Kızılca kafalar dumanlı diye

Bütün dünya cenup ile beraber

Adalet olmuştur onlara rehber

Aklını başına al be birader

Gitme yanlış yola insanız diye

Hürriyet aşıkı olan insanlar

Fedakarlık için fırsat kollarlar

Zayıfın düşkünün halin sorarlar

İnsanlar hepsi bir kardeşiz diye

Hak nerede ise biz ordayız

Haksızlığa asla alet olmayız

Yalanla dolanla aldatılmayız

Hakka öz canımız fedadır diye

Page 156: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

145

Doğru uğruna canlar fedadır

Tam insan olana bu müktezadır

Haksızların hakkı mutlak cezadır

Tutmalı bu yolu sezadır diye

Türkler adaletin öncüleridir

Savaş meydanının incileridir

Haksızlık yapanın kincileridir

Tarihte adımız namlıdır diye

Hür insanlar sever her an hürlüğü

İstemez bir vakit hiç esirliği

Buna mani asaleti benliği

Ecdadı daima hür ünvanlı diye

Doğruyu eğriyi fark etmelidir

Gidilecek yola tam gitmelidir

Haydutu mutlaka ürkütmelidir

Bir daha fenalık etmesin diye

Samimi özüm doğru tutmuşuz

Hamsıda meydana davet etmişiz

Türküz biz tarihte nam bırakmışız

Dünyalar durdukça söylensin diye ( Yaşa ? )

Samim adlı bir şair tarafından yazılan bu destan, Kore Savaşı’nın 1950 yılı

içinde başladığını, Türk askerlerinin Kore’ye gönderildiğini, bu bilginin de

gazeteler aracılığıyla duyurulduğu bilgisini vermektedir. Kore’nin Kızıllar yani

Komünistler tarafından savaşa mecbur bırakan destan, bu savaşı eleştirel

dille eleştirmektedir. Kore’nin ikiye ayrıldığı ve dünya ülkelerinin Güney

Kore’yi desteklediği anlatılmakta, Türkiye’nin de özgürlük ve adalete hizmet

etmek için ezilen insanların yanında olduğu, bunun da millet olarak

Page 157: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

146

özelliğimiz olduğu belirtilmektedir.Epik özelliklerin ağır bastığı bu destanın en

önemli özelliği döneminin tarihi gelişmelerine ışık tutmasıdır.

4.1.25 KOREYE GİDİŞ

Havalarda uçup gittik

Deryalardan aşıp gittik

Şu Korenin dağlarında

Bayrağımızı dikip geçtik

Kumandanımız emir verdi

Harp kapısın açın dedi

Düşmanların bağrını

Delik deşik edin dedi

Her tarafa döne döne

Süngü vurduk kana kana

Düşmanlara bozgun verdik

Kaçıp gitti yana yana

Mevzilerden sıçradık biz

Arslan gibi çarpıştık biz

Karşımıza çıkanların

Kara kanını akıttık biz

Sormadan aslını biz

Kestik başını biz

Çamur gibi yoğurduk

Mundar leşini biz

Page 158: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

147

Düşmanın yüzü kara

Bulduk biz ona çare

Elimize geçeni

Kıldık biz pare pare

Toplanmış cihanın

Birleşik milleti

Korede savaşır

Cümlesi kat’i

Korenin etrafında

Oturma sofrasında

Yediğin zıkkım olur

Bulursun haftasında

Komünisttir adınız

Nolur sizin haliniz

Yediğiniz çam kabuğu

Zehirlendiniz varınız

Adınız kıtay sizin

Ruslar tutay sizi

Çingen namı almışız

Arslanlar yutay sizi

Üç kat çember arasında

Sarılmıştık bir sahada

Allah fırsat verdi bize

Yardık çıktık ol sırada

Page 159: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

148

Serdik yere leşlerini

Kestik geçtik başlarını

Kara kana boyadık

O mundar leşlerini

Kalbimizde arslan yatar

Düşmana vurduk satır

Aman vermez Mehmetçik

Yakar sizi çatır çatır

Aradık Korenin gönlünü bildik

Ezilmiş milletlere derman olduk

Düşmanları o gün yerlere serdik

Süngümüzde kara kanlar uyuşup kaldı

Cihanın toprağı

İstemez onları

Denize dökünüz

Türkler bunları

Kabul etmeyiz biz

Bu azgınları

Mundardır Komünistlerin

Kanları

Bayrağımız ayla yıldız

Cinsimiz bizim temiz

Bu cihanda namımız

Söylenmektir henü

Page 160: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

149

Helalleştik vatanda

Düşmanlar heyecanda

Emir verdi General

Hazır olduk o anda

Selam durduk sahada

General geldi onda

Evlatlarım söyleyin

Dinleniz sözü bunda

Kahraman Türk ordusu

Yazılmıştır ezelden

Düşmanların kafasın

Kırınız siz güzelden

Ezilmiş mazlumlara

Yardım etmek borcumuz

Zalimleri tepelep

Boyunların vurunuz

Arslan gibi çarpışınız

Kaplan gibi girişiniz

Süngünüzün ucunda

Kafaların dikiniz

Görsünler hem bilsinler

Türkler gelmiş desinler

Kahraman kim olduğunu

O dinsizler bilsinler

Page 161: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

150

Savaşmak bizim için

Ağlamak düşman için

Kesiniz kafalarını

Çeksinler cezasını

Anılmışık alemde

Katipler var kalemde

Yazılmakla bitmez bizim

Kestiğimiz baş alemde

Haksızlık yapanlara

Hazırdır Türk ordusu

Kazanmadan mükafat

Verilmez hiç doğrusu

Cihanın kökü oynamış

Gönüller çoktan kaynamış

Karşımıza çıkanı

Kılıç ile biçtik biz

Türkün özüyüz biz

Yurdun gözüyüz biz

Yurdumuza göz dikenin

Canının tuzuyuz biz

Tuzlarız kakaç gibi

Yakarız ağaç gibi

Kaynatırız kazanda

Kirli çamaşır gibi

Page 162: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

151

Kumandanımız general

Ateşler gibi yanar

Kimse durmaz karşında

Kaptığını yere çalar

Nasihat verir bize

Dinleriz her gün gece

Korkamayın ey hak ordusu

Allah verecek bize

Sözümü dinleyin siz

Düşmanı eziniz siz

Türkün sancağını

Her zaman gözleyin siz

Asırlar görmemiş

Böyle bir hüner

Kahraman evlatlar

Yaktılar fener

Komünist bağrını

Süngüler deler

Mehmetçik Koreyi

Dolaşıp döner

Komünist süngüsü

Kemden ibaret

Mehmetçik süngüsü

Keskin delalet

Page 163: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

152

Bu cihan görmemiş

Böyle alamet

Yaşasın alemde

Şanlı ordumuz

Tahsin Yazıcı

Kumanda eder

Mareşallık ona

Layıktır peder.

Yiğitlik devri ancak bu zaman

Er olan sözünden durur her zaman

Haksızlık yapanlar bulur bir zaman

Haksızın cezası verilsin bugün

Cinsimize bizim

Türk oğlu derler

Yaşasın cihanda

Şanlı ordumuz

Çelikten kaladır

Bizim ordumuz

Sallamaz düşmanı

Vermez yurdumuz

Severler vatanı

Tutarlar sözümüz

Yaşasın cihanda

Bizim ordumuz

Page 164: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

153

Mehmetçik vatanı

Daima sever

Düşmandan bize

Dokunmaz keder

Mehmetçik göğsünü

Germiştir gezer

Düşmanın topunu

Ayakla ezer

Vatanın etrafı

Çelikten kala

Tanınmış bu millet

Dünyada böyle

İntizam içinde

Yaşarlar cümle

Yaşasın cihanda

Bizim ordumuz

Bayrağımızda yazılı

Tanrının ismi

Korede vardır

Türklerin cismi

Ayağımızın altında

Çinlerin resmi

Süngümüzün ucunda

Sizin nasibiniz

Page 165: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

154

Destanın yazılsın

Şehit kanıyla

Şarka garba gitsin

Türkün namıyla

İlla söylenir

Türkün heybeti

Vardır bu içde

Hakkın hikmeti

Parlamış alemde

Şanlı ordumuz

Korkmayız düşmandan

Vermeyiz yurdumuz

Keseriz başları

Dökeriz kanları

Elimizde ferman

Yakarız canlar

Dinsizlere merhamet

Yoktur bu zaman

Kökünden sökeriz

Vermeyiz aman

Şu Korenin harbine

Taliptir yüz bin kişi

Süngümüzün ucuyla

Sökeriz dağı taşı

Page 166: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

155

Korkmak usanmak asla

Komutan verse pusula

Emir bekler Mehmetçik

Düşmanın hepsi hasta

Süngüler parlamakta

Düşmanlar ağlamakta

Kara kanlar içinde

Gövdeler çağlamakta

Koreye biz gideriz

Gönülleri sezeriz

Düşmnaları öldürüp

Bir sıraya dizeriz

Süngümüzün ucunda

Kara kanlar uyuştu

Mehmetçiğin heybetinden

Düşmanlarımız savuştu

Kılıcımız keskin bizim

Düşmanımız küskün bizim

Kahramanlık yakışır

Sözümüz üstün bizim

Korenin dağlarını

Dolaştım bağlarını

Karşımıza çıkanın

İçeriz yağlarını

Page 167: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

156

Damarlarımız şişkindir

Düşmanlarımız düşkündür

Yakarız canınızı

Kılıcımız keskindir

Şarktan garba namımız

Söylenir ahvalimiz

Türk oğluna teslim olunuz

Yoksa gider canınız

Çekiliniz Koreden siz

Çekmeyiz elimizi biz

Sökeriz kökünüzü

Gitmeden Koreden biz

Korede savaştın

Yüksek şanınla

Ordular bozan

Mehmetçik sensin

Düşmanın ceseti

Mevzimiz oldu

Komutanımız bizim

Gözümüz oldu

Emrini tutmak

Borcumuz oldu

Mevziler deviren

Şanlı Türk bizik

Page 168: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

157

Süngümüzün ucunda

Kudret ateşi

Ayağımızın altında

Düşman ceseti

Yapmayın dinsizler

Bize haseti

Mevziler bozan

Mehmetçik bizik. ( Temirhan 1951)

Osman Temirhan tarafından yazılan bu destan, Kore Savaşı’nı ve savaşta

çarpışan Türk askerlerini anlatmaktadır. Döneme yönelik tarihi bilgi olarak

Tahsin Yazıcı ve onun ordudaki rütbesi–mareşallik- verilmektedir. Yine

savaşta karşı cephede yer alan tarafın siyasi tasnifi yapılarak Çinliler,

komünist ve dinsiz olarak belirtilmiştir. Türk askerinin cesareti mübalağa

sanatıyla anlatılırken, savaşta yenen tarafın askerilerimiz olduğu ifade

edilmiştir. Bu destanda dikkat çeken ve diğer destanlarda karşılaşmadığımız

özellik kelime seçimidir. Osmanlıca ve yöresel kelimelerin yanında Kıtay,

Tutay, Yutay, Kakaç gibi Öz-Türkçe kelimelerin de seçilmiş olmasıdır.

4.1.26. ŞEHİT ALBAYIM

Bir nâme almışım Kore ilinden

Başıma yıkıldı dağlar yeşil Bor.

Felek bergüzârı aldı elimden

Şimdi için için ağlar yeşil Bor

Dinimiz Hak dini eksilmez sayı

O kahbe düşmandan alırız payı,

Kaybettik Nuri Pamir albayı,

Şimdi için için ağlar yeşil Bor.

Page 169: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

158

Güç bulunur kahramanın bir eşi,

Kıydı hayatına düşman ateşi,

Haber almış ise kavim, kardeşi,

Şimdi için için ağlar yeşil Bor.

Albay Nuri Pamir baş temelimiz,

Yaratan Mevlâ’ya açık elimiz,

Çağlasın düşmana ölüm selimiz,

Öcünü alacak sağlar yeşil Bor.

Ruhuna rahmetler o kahramanın,

Kalır mı yanında kahbe düşmanın?

Artmıştır hicranı dertli Savancın

Kalbi için için ağlar yeşil Bor.20

4.1.27. MEHMETCİK KORE’DE

Kızıl Çinliler bizi çembere aldı

Türk askeri o gün gayet bunaldı

Erzak gelmez oldu ve susuz kaldı

Canından umudunu kesmez Mehmetcik

General Tahsin Yazıcı bir emir ve

Celal Dora sancağı beline sardı

Allah Allah nidasıyla semalar doldu

Çemberi yardı çıktı Mehmetcik

20 www.yesilbor.com sitesinden alınmıştır.

Page 170: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

159

Şükür Mehmetcik çemberden çıktı

Celal Dora şanlı sancağımızı dikti

Amerika Mehmetciğe madalya taktı

Bize layık budur dedi Mehmetcik

Kahraman yüzbaşım Kaya Aldoğan

İleri atılıp düşmanı boğan

Ne çare Allah’a etti teslimi can

Şehit olup uçtu gitti Mehmetcik

Bir metre yirmi santim Çinlinin irisi

Süngümüze dayanmıyor birisi

Lakin sinek gibi çoktur sürüsü

Kırmakla bitmiyor dedi Mehmetcik

Kore dağlarında ot kucak kucak

Mehmetcik ne bilsin böyle olacak

Yağmurun yerine kurşun yağacak

Kurşunun içini yardı Mehmetcik

Mustafa Kurt katılmıştır hücuma

Analarım şehitlere ağlama

Ordum varken keder gelmez bacıma

Kore dağlarında coştu Mehmetcik ( Kore gazisi Mustafa KURT şiiri, derleyen Ali Taş

www.cankiri.tv.net)

4.1.28. KORE'YE DOĞRU

Vapura bindik denizde yüzdük

Otuz gün otuz gece okyanus gittik

Kore limanına gece ulaştık

Yürü zalim vapur yürü Kore'ye doğru

Page 171: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

160

Kore dağlarında gece yürüdük

Sağımız solumuz bilmez olduk

4500 askerle karargah kurduk

Yürü zalim vapur yürü Kore'ye doğru

Çinli'ye karşı siperler kazdık

Topla tüfekle mevziler aldık

Anadan babadan ayrı düştük

Yürü zalim vapur yürü Kore'ye doğru

Çinli'ye karşı mevziler aldık

Kore dağlarında destanlar yazdık

4500 askerle tarih işledik

Başımız dik anlımız ak

Yürü zalim vapur yürü vatana doğru ( Kore Gazisi, Hüseyin Pektaş,

Derleyen: Ali Taş www.cankiri.tv.net)

Kore Savaşı’na dair söylenen destanların, anlatıcının dili kullanma

biçimine, kültürel varsayımlarına ve ideolojik tercihlerine dayandığı için kimlik,

bilinç ve kültürün ifadesi olduğunu düşünmekteyiz. Bu yüzden bu ürünler

Asmann’a göre kültürel bellekte yer almaktadırlar. “ Sözlü anlatı dünyasında

metinlerin bilgilendirme ve yenileme gücü kısıtlıdır. Daha çok zaten bilineni

dile getirdikleri için kültürel bellekte kalırlar.” ( Asman 2001: 99)

Bu destanlarda dönemin siyasi, askerî, sosyal, dinî, ekonomik,

teknolojik ve kültürel yapısı kadar Türk tarihinin değişik süreç ve tarihî

kişilikleri, savaş öncesi, savaş ve savaş sonrası, Kore Savaşı’na yönelik

olumlu ve olumsuz eleştiriler, bu savaşın sonuçları, Türk askerinin maddi ve

manevi yapısı, beklentileri ve durumu nasıl kabullendikleri, özlemleri…,

Türklerin kendilerine ve dünyaya bakış açısı… da verilerek geniş bir

perspektiften Kore Savaşı ile ilgili bilgiler elimize ulaşmaktadır. Destanların

Page 172: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

161

üslubu, çoğunluğu halk şairleri tarafından yazıldığı için, genellikle yöresel ve

yazımı yanlış kelimelerle doludur. Elimizdeki destan örneklerinden, Kore

Savaşı’na yönelik ilginin Türk edebiyatında çok fazla ilgi göstermediği ve

verilen örneklerin de yöresel özellikleriyle genele fazla yansımadığı sonucuna

ulaşmaktayız. Destanların genelinden çıkardığımız diğer bir sonuçsa -ki bu

en bariz olanıdır- Kore Savaşı’na kutsiyet atfetmek için dinî motiflerin sıkça

kullanılması ve bu savaşın Sakarya, Kerbela, Çanakkale gibi tarihimizde

önemli bir yer etmiş savaşlarla denk tutulmasıdır.

4.2. KORE SAVAŞI KAYNAKLI AĞITLAR

Tarihin herhangi bir döneminde yaşanmış olaylar hem iyi, hem de kötü

yönleriyle bu olayları yaşayan toplumun veya milletin kültür ürünleri içinde

yansıtılır. Bu ürünlerden birisi de ağıtlardır. İsmail Görkem’e göre “ olaylar

karşısında halkın psikolojisini ve gerçekliğini yeniden üretip sunması

açısından, ağıtlar son derece zengin bir malzeme” (1997:237-258)

sunmaktadır.

Ağıtlarda ölünün bıraktığı canlı ve cansız her şeyin vaziyeti kalanların

dertleri ve eğer ölüm bir ocak yıkıntısına sebep olmuşsa, bu yıkılış karşısında

halkın kendi duygu ve endişeleri yer alıyor. ( Başgöz 1986: 245) Kore

kaynaklı ulaşabildiğimiz ağıtlarda da bu endişe yer almaktadır.

Bu endişeyi dile getiren Kore Savaşı kaynaklı bir ağıtta annenin

oğluna seslendiğini görüyoruz. Muhtemelen ölen oğlu için ağıt yakan Anadolu

kadını, çaresizliğini şu şekilde dile getirmiştir.

Kalksana annem kalksana

Lambaları yaksana

Oğlun yaralı gelmiş

Yarasına baksana

Page 173: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

162

Gitme oğlum Kore’ye

Vurulursun bir kazaya

Dinlemedin anneni

İşte girdin mezara

Mezar mezara bakar

Mezarda oğlum yatar

Oğlumun yavuklusu

Mezara çiçek takar

Hastanenin kapısı

İzmir’ e bakıyor

İzmir’in çiçekleri

Karanfile kokuyor.( Bu ağıt www.kulturturizim.gov.tr /agitlar sitesinden

alınmıştır.)

Başka bir ağıtta ise, bir annenin oğlunun Kore’ye gideceğini öğrenmesi

üzerine üzüntüsünü ifade eden duyguları şu şekilde dile gelmiştir.

Ne duruyon elden elden

Bize su doldur ver şu gölden

Size Topal Ali emme

Bana tatlı gonca gülden ( Derleyen Ahmet Bağoğlu)

1950 yılında Birleşmiş Milletler kararıyla, Güney Kore’ye gönderilen ve

Mançurya sınırına yakın bir yer olan Kunuri’de kendini çatışmanın içinden

bulan Türk Tugayından geriye dönmeyenler için ağıt yakan Anadolu kadını,

Türk askerinin Kore’ye gönderilmesini anlamsız bulmuş, bu endişesini “Kore

senin vatanın mı, yurdun mu?” şeklinde ifade etmiştir. Bu ağıttan yalvarış,

özlem ve sitem yansımaktadır.

“İzmir’den mi kalktı Kore’ye gemi ?

Gemi kurban olam getir Eyüb’ü,

Çok ağlattın anan ile Baliş’i,

Page 174: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

163

Kore senin vatanın mı, yurdun mu?

Gayıbıdın oğlum şehit oldun mu?

Şubeye vardım da künyen okundu

Emirdağ’ı başımızda yıkıldı

Dostumuz ağladı, düşman bakındı,

Dön gel oğlum dön gel kurban oluyum,

Sana kırk belikli gelin alayım

Köprüden ağrında gel bir görüyüm,

Görüyüm de gadın oğlum ölüyüm,

Apdil’i yerine vesek veriyim,

Bir günüm doğar da bir günüm batar,

Kore dağlarında aslanım yatar. (Yaldızkaya 1996:6)

Kore’ye savaşa giden Yozgatlı gencin ardından, eşinin yaktığı ağıt da

ise hasret duygusunu çarpıcı şekilde ifade ediliyor. Bu ağıttan yalvarış ve

hasret yansımaktadır.

“Bebeğin beşiği allanıyor,

Benim göğnüm gamlanıyor,

Tez gel del’eşim gurban olurum,

Abide gız gayri dilleniyor.” (Yaldızkaya 1996:10)

Kardeşinin şehit olması üzerine kardeşi Zehra’da uzunca bir ağıt

yakar. Ancak, ağıdın sadece belli mısraları hafızada kalmıştır. Ağıtta,

günlerce süren Kore yolculuğu, “ çığra yolla” yani bir kişinin ancak

geçebileceği ve kısa mesafelerde kullanılan yola benzetilirken, Kore evlerinin

ufaklığı ve insanın küçük boylu oluşu Anadolu kadınının ağzından şöyle dile

getirilir.

Page 175: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

164

Kore’ ye gidiyor uzun bir çığra,

Allah’ın aşkına Eyüb’e uğra

Eyüb bize biz Eyüb’e doyamadık,

Gelin alıp çeyizini dökmedik,

Ufacıktır şu Kore’nin evleri,

Benim gardaşımdır küçük beyleri ( Yaldızkaya 1996:6)

“Kore dağlarında ot kucak kucak

Bilse doğurmayacak bak

Rahmet yerine kurşun yağacak

Gitti de gelmedi buna ne çare” (http://www.tahtacilar.com/musa.jpg)

Bu türküde diğerlerinden farklı olarak protesto ve çaresizlik duyguları

ağır basmaktadır. Savaşın kültürümüzdeki anlayışının dışında anaların

savaşmak için er doğurması ve yetiştirmesi yerine “Bilse doğurmayacak bak.”

denilerek, anaların evlatlarını savaşmak için doğurmadığına yönelik tam tersi

bir anlayış karşımıza çıkmaktadır.

Türküler konusunda dikkat çeken unsursa türkülerin derlemeciler

tarafından değiştirilmeleri sorunudur. Bu konuda Ayhan Aydın’ın Musa

Eroğlu ile yaptığı görüşmede türkülere, bunların öykülerine ve türküleri

derleyenlere yönelik şu açıklamalar yer almaktadır. Bu görüşmeyi aynen

aktarıyoruz.

Sayısız Anadolu köyünü gezdiğinizi biliyoruz. Bir derlemecisiniz aynı

zamanda. Bir de ilginç bir özelliğiniz var. Bazen araştırmacıların, -

incelemecilerin elde edemediği, yakalayamadığı bilgileri toplayabiliyorsunuz.

Halk size araştırmacılardan daha fazla açılıyor. Bu çalışmalarınız hakkında

bilgi alabilir miyiz. Halk kültürü araştırmaları, folklor çalışmaları, derleme çok

ciddi uğraşlar aslında?

― Bir derlemeci (araştırmacı değil) halka gidiyor. İşte 40-50 yıl önceden

söylenen şeyleri notaya alıyor, derliyor, topluyor. Buna derlemeci deniliyor.

Ben buna 15 yıl önce de karşı çıkmıştım. Böyle bir derlemecilik olmaz. Çünkü

Page 176: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

165

türkülerimiz, içine baktığımız zaman, sadece teybe alınarak aktarılacak

şeyler olmadıkları görülür. Bir derleme ekibi olmalıdır. Bu ekipte bir tarihçi,

edebiyatçı, etimolog, sosyolog olmalı. Nota bilen birisi olmalı. Ancak o

zaman, gerçek anlamda bir derleme yapılmış olur. Kitap yazan birisine

kaynaklık edebilmeliyiz. Derlemelerde herhangi bir erkten korkulmamalıdır.

Utanç duyulmamalıdır. Toplumun, sosyolojik-psikolojik yapısını anlattığı için,

tarafsız bakılmalı türkülere. Hiçbir görüş, bakış açısı, türküleri etkilememeli.

1950'lerde yakılmış bir türkü var. Kore'ye ilk asker gönderdiğimiz

zamanlarda, anaların çocuklarının Kore'ye gitmemesi için söyledikleri bir

türkü var. (Analar sokağa çıkıp Nato'ya hayır! dememişler, ama türkü

söylemişler.) Biz ondan korkmuşuz, törpülemişiz, türküyü;

Eledim eledim höllük eledim

Aynalı beşikte bebek beledim

Büyüttüm besledim asker eyledim

Gitti de gelmedi buna ne çare

Kore dağlarında ot kucak kucak

Bilse doğurmayacak bak

Rahmet yerine kurşun yağacak

Gitti de gelmedi buna ne çare

Beyler rahatsız olmasın diye, sen o türküden bu kısımları çıkar, "Bir

güzel simadır aklımı alan/ Aşkın ateşiyle dağlara salam..." diye devam et.

Türküyü tahrip et. Bu, katlidir türkünün. Evet, öldürülmesidir türkünün.

Derlemecinin bilim ahlakı, onuru olmalıdır. Demek ki, sadece türküyü notaya

alan biri derlemeci değil. Bunu çok vurgulamışımdır. Derlemelerimde yukarda

söylediklerimi uygulamaya özen gösteririm. Gerçeğe en uygun, yakın olmalı

derleme. Bir şeyi derledikten sonra, bir sosyoloğa, tarihçiye, etimoloğa

danışıp, "Derleyen Musa Eroğlu" diyebilirim. Bende bine yakın kaset var.

Otantik şekliyle kasete almıştım. Özüne dokunulmamıştır. Öz tahrip edilerek,

Page 177: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

166

değiştirilerek, gerçek anlamda bir inceleme, gerçek bir derlemecilik

yapılamaz.

Benim avantajım şuydu: Bir köye gittiğimde, oraya derlemeye gittiğimi

söylememe gerek yok... Konuşmalar bir araştırmadır. Söylenen türküler,

maniler, fıkralar birer hazinedir, zaten bilene göre. Ses kayıt makinası ne

güzel bir alet. Görülmeyebiliyor, fark edilmeyebiliyor. Çok önemli bu. Uzun bir

gece boyu sohbet ederiz. Ben onlara hep türkü söylerim. Sonra... o insanlar

konuşmaya başlarlar... Benim de teybim çalışmaya başlar. Öyle şeyler

söylerler ki, bu bir tarihtir. (http://www.tahtacilar.com/musa.jpg)

Ayran Türküsü

Gurbet ellerinde eğlendim kaldım

Güzel cemalini görünce durdum

Gelin bu ayranı taze mi yaydın

Hodanın aşkına doldur ayranı

Canım ayranı, güzel ayranı

İyi hoş doldursun ayranı ye, sen kimsin? Köylük yerde bir genç kız her

isteyene bir tas ayranı uzatırsa ne olur, adı nereye çıkar? Demezler mi;

falancanın kızını gördüm, bir yabancıya tası doldurup ayran verdi. Aralarında

bir şey var, elin yabancısına yoksa verir mi ayranı? Hem köyün geleneklerine

de ters düşmez mi? Hem de genç bir kız! Yok canım, bu işin içinde bir iş var

mutlaka.

Cemile güzelliği dillere destan bir kız, Aziz köyün yakışıklı

gençlerinden. Eh göz görüp gönül de sevince, her şey tamam gerisi

büyüklerin bileceği iş. Üç-beş emmi dayı; köyün muhtarı imamı, bir de Aziz’in

babası varıp istemişler Cemile’yi. Kız evi naz evi derler, olacak o kadar naz.

Araya bir kaç görüşme daha girer, sonunda iş tamam. İş tamam da daha

askerliğini yapmamış Aziz. Bugün yarın derken, nişanlarının haftası askerlik

çağrısı gelmiş. Aman yaman daha yeni nişanlandım hiç olmazsa bir iki ay

geçsin dese kimse dinlemez. Günü gelince vurmuş sırtına çantasını, dost

ahbap helâlleşmiş, varmış Cemile’nin yanına. “Üç yıl çabuk geçer bak. Büyük

Page 178: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

167

seli hatırla beş yıl oldu, dün olmuş gibi. Esat emmi öleli dört yıl oldu. Demem

şu ki günler tez gediyor; bir göz açıp kapayınca buradayım gönlünü ferah tut”

demiş. Bekleyeceklerine söz verip ayrılmış Cemile ile Aziz. Kara trenin

düdüğü ile ilk kez köyünden ayrılmış Aziz. Sık sık mektup yazmış köyüne,

içindekileri dökmüş mektuplarına. Anasına babasına, dolaylı olarak da

nişanlısına selamlarını, özlemlerini iletmiş. Aziz askerdeyken, kötü bir haber

yayılmış asker ocağına; “Uzakdoğu’da savaş patlamış, bizi de savaşa

çağırıyorlarmış”. Kimi “Yok canım yalan söylüyorlar dünyanın bir ucundaki

kavgadan bize ne” dese de, “Bizim sözümüz varmış, onlar savaşa girerse biz

yardım edeceğiz, biz girersek onlar yardıma gelecekmiş. NATO mu, ne

diyorlar işte onun için” diyormuş kimileri. Derken Aziz’in kura günü gelip

çatmış. Adı cepheye gidecekler arasındaymış. Bir yandan üzülür ölürse

yaban ellerde ölecek, hem ne için savaştığını da bilmeyecek. “Yurduma

düşman saldırmadı, arıma, namusuma dil uzatan olmadı peki bu savaştan

bize ne” der “Acep oraların havası nasıl olur, kaç gün de gidilir” diye kendi

kendine düşünür durur. Çok geçmeden de cephede bulur kendini. Gecesi

gündüzü yok savaşın Aziz gününü ayını şaşırıyor, tek amacı ölmemek ve bir

an önce Cemile’sine kavuşmak.

Demokrat Partinin “Altın çağı” denilen bu dönem 1947’deki yabancı

sermayeyi teşvik kanunu 1951 de sermaye bölüşümünü daha da

kolaylaştırıcı doğrultuda yapılan değişiklik ve Kore savaşına bir tugay asker

göndermesiydi. ABD’nin isteği ve NATO’ya üye olmak için Tuğgeneral Tahsin

Yazıcı emrinde 5 bin asker Kore’ye gönderilmişti. Türkiye savaşı standart 5

bin kişiyle sürdüreceğine söz verdiği için eksilmeler oldukça asker

göndermeye devam etmiş ve savaşın Türkiye’ye faturası 717 ölü 5247 yaralı

229 esir 167 kayıp olmuştu. Bu da ABD’den sonra en fazla kayıp veren

ülkenin Türkiye olduğunun göstergesiydi.

Her taraftan ateş yağmakta tam bir cehennem misâli. Bu arada

şarapnel parçalarından biri de gelip Aziz’i buluyor ki, hem de yapayalnız.

Düştüğü yerde kalıyor. Aziz eli yüzü paramparça esir kampına götürülür.

Canı kurtuluyor kurtulmasına ya Aziz eski Aziz değildir artık. Radyo

bültenlerinde kayıp listeleri okunur, birliğine gelemeyenler arasında Aziz’in de

Page 179: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

168

adı vardır. Cemile vurulmuşa döner. Herkes birbirini avutmaya çalışsa da

Aziz’in artık dönmeyeceğine çünkü onun öldüğüne inanırlar. Ama Cemile hiç

ümidini kesmemiştir, “Aziz ölmedi, ölse künyesi bulunurdu” diye diye aradan

yıllar geçer ve tek bir haber çıkmamıştır Aziz’den. Günlerden bir gün Cemile

çeşme başında yayığı almış önüne ayran yapıyormuş. Başını kaldırdığında

bir atlının yoldan sapıp çeşmeye doğru geldiğini görmüş. Cemile kafasını

önüne eğip göz ucuyla da yabancıya bakmış. Yüzü gözü yara bere içinde

olan yabancı Cemile’den bir tas ayran istemiş. Cemile de yabancıyı

terslemiş, çünkü yabancı ayranı sözle değil türkü çağırarak istemiş. Cemile

de ayran vermek istemediğini yine türkü ile yanıtlamış. Karşılıklı türkü düeti

başlamış. Türkünün sonunda yabancının Aziz olduğunu anlamış Cemile.

Anlıyor da ayran yayığını bir yana, bakracı bir yana atıp boynuna sarılmış

Aziz’in. Yılların özlemini bir türküyle dillendirip, iki sevgilinin kavuştuğu bu

türkünün sözlerine bakalım...

Ayran Türküsü

Aziz:

Uzak yollardan da kıvrandım geldim

Tatlı dillerine eğlendim kaldım

Gelin bu ayranı tazemi yaydın

Hüda’nın aşkına doldur ayranı

Cemile:

Uzak yolların vefası mısın

Ak alnımın da sen cefası mısın

Yaydığım ayranın kahyası mısın

Anamdan habersiz vermem ayranı

Aziz:

Bunca yıldır gurbet elde dururum

Çeker silahımı seni vururum

Page 180: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

169

Ya ayranı alırım ya da ölürüm

Gel kız kerem eyle doldur ayranı

Cemile:

Ayranı atlarıma yüklerim

Götürür de dağ başına dökerim

Gurbet elde yârim vardır beklerim

Ondan başkasına vermem ayranı

Aziz:

O nedir ki yer altında paslanmaz

O nedir ki suya düşer ıslanmaz

O nedir ki etin kessen seslenmez

Ya bunun cevabın ya da ayranın

Cemile:

O altındır yer altında paslanmaz

O güneştir su altında ıslanmaz

O ölüdür etin kessen seslenmez

Bilirim bunları vermem ayranı

Aziz:

Tepsiye koydum da binliği tozu

Ortadan kaldırdık hele Aziz’i

Bir kaşık ayranı ver hala kızı

Hüda’nın aşkına doldur ayranı

Cemile:

Tepsiye koydum binliği tozu

Ortadan kaldırdım hele Aziz’i

Page 181: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

170

Sana feda ettim iki ala gözü

Getir kabını da doldur ayranı

(http://www.turkudostlari.net/hikaye.asp?turku=1258)

Ong (1999: 54-55), sözlü toplumlarda belleği güçlendirmek için

çözümleme yerine kümeleme yönteminin kullanıldığını belirtmekte; eş veya

karşıt anlamlı terimlerin, deyişlerin, cümleciklerin bir araya gelmesi ile ve

sıfatların çokça kullanılması ile kümelemenin oluştuğunu açıklamaktadır.

Türkülerde karşımıza çıkan tekrarlar, şiirin belleklerde tutulmasını

kolaylaştırmakta ve şiirin müzikalitesini sağlayarak ritminin oluşmasına imkân

vermektedir. Kore Savaşı için yakılan ağıtların ve söylenen türkülerin

kızgınlık, bekleyiş, hasret, sitem, protesto içerdiği; savaşı yaşayanlardan çok

geride kalanlar tarafından oluşturulduğu gözlenmektedir. Bu yönüyle Kore

Savaşı’na yönelik ağıtlar ve türküler, bize geride kalanlar hakkında bilgiler

verir ve daha çok sosyal ve sözlü tarihe ve sosyolojiye kaynaklık ederler.

4.3. KORE SAVAŞI KAYNAKLI MEMORATLAR

Memorat, Kvideland’da (1991:19) “Tabiatüstü ferdi bir tecrübenin

yaşanan ve ya ondan dinlenmiş birisi tarafından anlatılan şahsa bağlı hikaye”

olarak tanımlanmaktadır. (Özkul, 2003:21) Halk edebiyatı ürünlerinden biri

olan memeoratlar, geçmişle günümüz arasında kültürel aktarımı sağlayan,

insanın ve onun oluşturduğu kültürel yapının anlaşılmasına katkıda bulanan

alanlardan biridir. Gerçek ve hayali varlıklara, yer ve olaylara olağanüstü

özellikler atfederek oluşturulan, anlatılanların gerçek olduğuna ilişkin inançla

birlikte kişinin bireysel - toplumsal yaşamını yönlendiren söyleyeni belli

edebiyat türlerinden biridir. Kore Savaşı’nda da bu tarz hikâyeler yaşandığı

dile getirilmiş ve bu deneyimler anlatan kişi dışında da desteklenerek

doğruluğu ispatlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada memoratlar;

1. Memoratların işlevleri ve

2. İletişim biçimlerine dayalı tematik sınıflandırmaya yönelik

yapılacaktır.

Page 182: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

171

Bu tasniflerde Özkul Çobanoğlu’nun Türk Halk Kültüründe Memoratlar

ve Halk İnançları (Çobanoğlu, 2003) adlı eserinde memoratlara yönelik

inceleme ve tasnifi esas alınacaktır.

Memoratların İşlevleri (63-71):

1. Memoratların Durumsal ve Sosyal İşlevleri,

2. Memoratların Kurumsal ve Kültürel İşlevleri olarak verilmektedir.

Memoratların Tematik Özellikleri başlığı altında( 73-243),

memoratların muhteva özellikleri olarak iletişim kurulan olağanüstü güçlerin

genel ortak mahiyetleri ve Türk sosyal-kültürel yapısı içinde sosyal olarak

kabul edilmiş iletişim biçimleri ‘karaktere' veya ‘aktörlere dayalı tematik

sınırlandırma seklinde ele alınarak iletişim biçimlerinin etrafında örüldükleri

veya iletişimin gerçekleştiği olağanüstü varlıktan, aktörden hareketle Türk

halk kültüründeki biçimlerine dair memoratlar...” (77) şu biçimde sıralanmıştır:

1. Cinler ile Kurulan İletişim Biçimleri ve Yaşandığına İnanılan Olaylar,

2. Alkarısı ile Kurulan İletişim Biçimleri ve Yaşandığına İnanılan

Olaylar,

3. Ağırlık Basması-Karabasan, Congoloz, Kul, Erkebit… adlı varlıklarla

kurulan iletişim ve yaşandığına inanılan Olaylar,

4. Hızır ile Kurulan İletişim Biçimleri ve Yaşandığına İnanılan Olaylar,

5. Yatırlar, Evliyalar ve Şehitlerle Kurulan İletişim Biçimleri ve

Yaşandığına İnanılan Olaylar,

6. Rüya Görme Yoluyla Kurulan İletişim Biçimleri ve Yaşandığına

İnanılan Olaylar,

7. Nazar Değmesi İnancıyla İlgili İletişim Biçimleri ve Yaşandığına

İnanılan Olaylar,

8. Ölülerle Kurulan İletişim Biçimleri ve Yaşandığına İnanılan Olaylar,

9. Büyü ve Çeşitli Geleneksel Pratikler Yoluyla Kurulan İletişim

Biçimleri ve Yaşandığına İnanılan Olaylar,

10. Fal ve Falcılık Yoluyla Kurulan İletişim Biçimleri ve Yaşandığına

İnanılan Olaylar,

11. Tam Tanımlanamayan Olağanüstü Bir Güçle Kurulan İletişim

Biçimleri ve Yaşandığına İnanılan Olaylar,

Page 183: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

172

12. Modern Kent Yaşamı Memoratları: Ruh Çagırma, Astral Yolculuk

ve UFO'larla Kurulan İletişim Biçimleri ve Yaşandığına İnanılan Olaylar.

Kore Savaşı’nda karşılaşılan memoratlar ve tahlilleri şöyledir:

4.3.1. Kore’de de Bulutlar Askerlerimizi Örtmüştü

Kore Savaşı’nın efsane isimlerinden Albay Celal Dora, 1951’de

yaşanan bayram namazı hadisesini şöyle anlatıyor:

“6 Temmuz 1951 günü. Ramazan Bayramı’nın birinci günü idi. Bayram

namazını ihtiyat bölgesinin ortasında ve etrafı yüksek kavak ağaçları ile

çevrili zümrüt gibi yemyeşil büyük çayırlıkta bütün tugayca toplu olarak

kılmamızı kararlaştırdıktan sonra içimde bir ürperti hissetmiştim. Beş bin kişi

namazda iken maazallah düşmanın bir uçak filosunun, taarruzuna

uğradığımız takdirde ne büyük bir felâkete uğrayacağımızı gözümün önüne

getiriyor ve bir türlü gönlüm razı olmuyordu. General Tahsin Yazıcı’ya

taburların kendi bölgelerinde ve ayrı ayrı namazlarını kılmalarını teklif ettimse

de imam adedinin azlığı yüzünden imkân görülmemişti.

O sabah, hava çok açık ve berraktı. En küçük bir parça bulut dahi

yoktu. Birlikler çayırlık bölgeye gelirken onlarla birlikte bir sis tabakası da

çayırlık üzerine çökmeye başlamıştı. Cemaat çoğaldıkça bu sis tabakası da

kesafet peyda etmiş ve 10 metre ilerisi görünmez bir hâl almıştı.

Bir hikmeti ilâhi bu sis tabakası yalnız kavaklık bölgenin dışında

inhisar etmiş ve bu bölgenin dışında kalan sahada sisten hiçbir emâre

görülmemişti. Cenâbı Hakk’ın Türk birliğini koruduğunun en büyük nişanesi

olan bu sis tabakası içinde namazımızı kıldıktan, duâsını yaptıktan ve bunu

müteakip birbirimizle sarmaş dolaş bayramlaştıktan sonra birlikler kendi

bölgelerine giderlerken sis de birdenbire ortadan kaybolmuştu. 21

(Dora,1963:51-54)

21 Aynı memorat Çanakkale Savaşı’nda da yaşanmıştır. Mehmet İhsan Gençcan, Çanakkale Savaşı ve Menkıbeler, İst.1998 s. 75. Çanakkale savaşının en çok konuşulan ve Allah’ın (cc) bizlere yardımını açıkça ortaya koyan önemli bir olay da bulutların namaz kılan askerlerimizi örtmesidir. Savaşın

Page 184: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

173

Bu olayı görüşme yaptığımız Kore gazisi Nazım Dündar Sayılan’da

onaylanmıştır. Fakat bu durumu askeri bir hata olarak değerlendirmektedir.

Bütün askerlerin sırf bayram namazını kılmak için bir araya toplanmalarının

savaş sırasında tehlikeli bir durum olduğunu dile getirmiştir. (Bkz. Fotoğraf.

Nazım Dündar Sayılan)

Memoratların İşlevlerine yönelik Durumsal ve Sosyal İşlevi, Kurumsal

ve Kültürel İşlevi açılarından yapılan incelemede bu memoratta karşımıza

başlamasından bitimine kadar meydana gelen birçok olay nedeniyle yabancılar dahi bunu tasdik etmiştir. 1915 yılının Temmuz ayı ile Ağustos ayları arası Ramazan’dır ve Mehmetçik oruçlarını aksatmadan tutmuş, mücadelesine devam etmiştir. Bayram yaklaşırken akıllara şu soru gelir: “Acaba bayram namazı nasıl kılınacak? Toplu halde kılınan bir namaz savaş durumunda uygun olacak mı? Acaba kılamayacak mıyız?” Bütün bu endişeleri yaşayan bir gazimiz neticeyi şöyle anlatıyor: “Gelibolu’da oturmakta idim. Çanakkale’de 9. Tümen teşekkül edince gönüllü olarak kıtaya kaydoldum. Savaş ilerledikçe din görevlilerinin yerleri de belirsiz olmuştu. Bizim gibi gençler -o zaman 28 yaşındaydım- savaşın içinde görev yaparken, yaşlılar Sargıyeri ve hastanelerde görev ifa ediyorlardı. Ben, Seddülbahir Cephesi’nden savaş bitinceye kadar hiç ayrılmadım. Miladî 1915 yılında Ramazan, 13 Temmuz Salı günü başlamış. 11 Ağustos Çarşamba günü bitiyordu. Arife günü idi cephe kumandanı Vehip Paşa beni çağırdı. “Hafız, askerin bir talebi var. Yarın Ramazan Bayramı, sabahleyin hep beraber bayram namazı kılmak istiyorlar. Eratın toplu bir halde bulunmaları tehlikeli ve düşman için bulunmaz bir fırsattır. Tekliflerini kabul etmedim. Sen de, münasip bir lisan ile anlatırsın!” dedi. Paşanın yanından ayrılmıştım ki, zamanın ulularından gözü gönlü Hak adına bağlanmış arif, zarif bir zat çıktı karşıma. Bilgide kimse onunla yarışamazdı. Develer yükü okumuştu. Sohbette onu dinleyenler yangın içinde olsalar sohbetini bırakıp ateşten kaçamazlardı. Bu zat o gün orada idi. Bana dedi ki: “Sakın ola ki erata bir şey söyleme, gün ola, hayır ola! Allah ne derse o, olur!” 12 Ağustos 1915 Perşembe günü Ramazan Bayramı’nın sabahı erken kalktım. Müslüman Türk askerleri, bayram namazını mutlaka eda edeceklerdi... Aynı göle dökülen sular gibi; Allah sevgisinde birleşen yüzlerce asker de ayakta idi. Hak katında birlikte secdeye varacaklardı. Hep beraber başımızı göğe kaldırdık; hevenk hevenk beyaz bulutlar göründü. Biraz sonra da bu bulutlar yere çöktü. Herkes “Allahü Ekber!” deyip yüzlerini toprağa sürdü. Hepimizin içinde ince bir huzur çiçeklenmiş ve Yüce Allah bizi bulutlar arasında görünmez hale getirmişti. Bu ulu kişi askerin karşısında baş kesti; sonra o derin, o tatlı ve yanık sesiyle, Hazreti Kur’ân’dan “Fetih Sûresi’nin 1’den 9. ayetine kadar okudu. Sonra iki rekat bayram namazı eda edildi. Namaz bitiminde, yüzlerce asker hep birden, “La ilahe İllallah Muhammedün Resûlullah” sözlerini devamlı tekrarlıyorlardı. Askerin betleri benizleri kül gibi olmuş, kimsenin yüreğinde dur durak kalmamıştı. Bu duruma taş olsa dayanamazdı. Görenler mi, söyleyenler mi dayanacak? “Allah! Allah!” diyen kendinden geçiyor, sanki birlikte göklerde uçmak istiyorlardı. Allah ile bir bütün olmanın ilahi ahengi içinde varlıklarından, benliklerinden soyunmuşlar, kendilerinden geçmişlerdi. Zığındere’nin susuz yatağında, bir alçalıp bir yükselen ‘’La ilahe İllallah” sesleri, insanın kalbini kah varlığın sonsuz ufuklarında koşturuyor, kah yokluğun takat getirilmez güzelliğinde dinlendiriyordu. Hak’tan başka Hak yoktu. Tekrarlanan hep buydu... Sonra, kısa bir sessizlik oldu ve arkasından düşman siperlerinden yükselen, “Allahü Ekber, Allahü Ekber!” sesleri bir uğultu şeklinde bize kadar perde perde geldi.. Daha sonraki günlerde öğrendik ki, İngiliz sömürgesinin Müslüman askerleri; Müslüman Türk askeri karşısında savaştıklarını duyunca isyan etmişler ve derhal geriye alınıp, cepheden uzaklaştırılmışlardı. 12 Ağustos 1915 tarihinden sonra, Seddülbahir cephesinde durum oldukça sakinleşirken, Anafartalar cephesinde ise; kan gövdeyi götürmekteydi. Evladım, bu bulutları yere indirip sis halinde bize gösterilmesi ancak Hazreti Allah’ın emriyle, dört büyük melekten biri olan Mikail Aleyhisselâm tarafından yerine getirilmiştir. Bu olay, Ulu Allah’ın (cc) büyük bir mucizesidir.” Bkz. GÜZEL, Abdurrahman, Türk Edebiyatı’nda Çanakkale Savaşları ve Zaferi ile ilgili Menkabe, Destan, Şiir, Anekdot ve Efsaneler, S.409, Yıl:XXXV, Atatürk Araştırma Dergisi, s. 268-285

Page 185: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

174

kültürümüzde ve sosyal dayanışmada çok önemli bir role sahip bayram ve

bayram namazına yönelik yapının desteklendiği ortaya çıkmaktadır.

İletişim biçimlerine dayalı tematik sınıflandırmaya yönelikse, bu

memorat; Tam Tanımlanamayan Olağanüstü Bir Güçle Kurulan İletişim

Biçimleri ve Yaşandığına İnanılan Olaylar grubuna dahildir.

4.3.2. Dede ile Sohbet

Kore savaşında Mustafa Altun’un başından ilginç bir olay daha

geçer, kendi ağzından bu olayı da dinleyelim:

Ocak ayının 25’inde bir ovada akşam vakti mevzide bekliyoruz,

karşımızda Çinliler var ama karşılıklı savunmadayız. Yerde yarım metre kar

var. Ben makineli tüfeğime mermiyi verdim, nöbete başladım. Ateş diye bir

emir gelsin hemen ateşe başlarım diye, yani hazır vaziyetteyim. Miğferimin

üzerine oturdum, bekliyorum. Etrafımda yakın hiçbir siper yok, en yakın siper

10-15metre geride, orada Üsteğmen Şevki Küçükkayalar var. Ortalık sessiz,

çıt yok; birden yanımda sarıklı sakallı elinde kılıcı olan bir dede belirdi,

nerden geldi, nasıl geldi anlayamadım. ‘Selamün aleyküm’, dedi; ‘Aleyküm

selam’, dedim. Ayağa kalkmışım, ‘Otur oğlum.’ dedi. Benim konuştuğumu

arkadaki mevziden duyan üsteğmen Şevki Küçükkayalar taş attı, yani

konuşma diye ikaz ediyor. Ben ihtiyarla konuştuğum müddetçe taş atarak

beni uyarmaya devam etti, ben ise dede ile sizle konuştuğum gibi konuşmaya

devam ettim. Dede, ‘Bu gece nöbet benim, sen istirahatini yap.’ dedi, ama

ben kendisi ile sohbeti tercih ettim. Dede bana, ‘Evladım annenin sözünü

tutarsan seni Allah’ın izni ile burnun kanamadan evine götüreceğim.’ dedi.

Annemin ilk eşi Yemen’de şehit olmuş, annem çok takva sahibi bir kadındı,

Kore’ye giderken bana, ‘Oğlum, orada eline, beline, diline sahip ol, gerisini

Allah’a bırak.’ demişti. O sözü hatırladım, ben de dedeye, ‘Ey dede biz ne

zaman memlekete döneceğiz?’ diye sordum, üsteğmen yine taş atmaya

devam ediyordu. Dede ‘Siz en son kafilede memlekete döneceksiniz.’ dedi.

Nihayet hava aydınlandı. Dede bana, ‘Oğlum benim vazifem bitti.’ dedi, elini

öptüm; o da benim sırtımı sıvazladı sonra kayboluverdi. Nereye gitti,

Page 186: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

175

göremedim. Sabah olunca bana devamlı taş atan Şevki üsteğmen karın

üzerinde sürüne sürüne yanıma geldi. ‘Yahu Altun yasak değil mi, niye

konuştun? Mevzide konuşmak tehlikeli değil mi?’ diyerek bana kızdı, sonra

da mum ateşinde konserve kutusu içerisinde bir kakao kendine bir de bana

yaptı, sonra ‘Anlat bakalım sabaha kadar kiminle konuştun?’ dedi. Ben de

olanları anlattım, konuşmamı bitirirken ağzımı kapattı ve başladı ağlamaya.

‘Ben böyle şeyleri duyardım da inanmazdım, demek ki doğru imiş.’ dedi…

Şevki üsteğmenle Kore’den döndükten sonra Ankara’da birkaç defa

görüştük, bana çok değer verirdi. Öldüyse Allah rahmet eylesin, yaşıyorsa

sağlık afiyet versin. Çok dürüst ve kahraman bir subaydı; cesurdu. Taarruza

kalkacağımız zaman, ‘Haydi çocuklar, Allah bizimle beraber.’ derdi.

Bu olaydan birkaç ay sonra annemden mektup geldi. Annem,

mektubunda, ‘Oğlum, dede geldi, sıhhatini, durumunu bana izah etti. Çok iyi

olduğunu biliyorum, aman yavrum dedenin ve benim söylediklerimi unutma,

selam eder, gözlerinden öperim.’ diyordu.

Memoratların İşlevlerine yönelik Durumsal ve Sosyal İşlevi, Kurumsal

ve Kültürel İşlevi açılarından yapılan incelemede bu memoratta karşımıza

kültürümüzde, sosyal ve kurumsal yapımızda kutsiyet atfedilen ve çok önemli

bir yere sahip olan asker nöbetinin desteklendiği ortaya çıkmaktadır.

İletişim biçimlerine dayalı tematik sınıflandırmaya yönelikse, bu

memorat; Yatırlar, Evliyalar ve Şehitlerle Kurulan İletişim Biçimleri ve

Yaşandığına İnanılan Olaylar grubuna dahildir.

4.3.3. Kore Şehidinin Kıbrıs Barış Harekatı’ında Savaşması

Olay 1974 yılında yapılan Kıbrıs Harekatı'nda yaşanmış, Muammer

Gökalp Anlatıyor: Askerlik görevimi yaptığım Gaziantep'teki 49.piyade alayı,

Kıbrıs harekatında ilk çıkartma ya katıldı. Birliğimize düşman kuvvetlerinin

kümelendiği Beş Parmak Dağları'nın ele geçirilmesi emri verilmişti. Yoğun bir

ateş yağmuru altında şehitler veriyorduk. İşte bu taarruz sırasında, daha

önce hiç görmediğim bir asker, siperde yanıma yaklaştı ve cebinden çıkardığı

mektubu bana uzatarak:

Page 187: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

176

_Türkiye'ye döndüğünde bu mektubu üzerindeki adrese bırakırsın!..dedi.

Şaşırmıştım, ikimizde savaşın içindeydik ve kimin sağ kalacağı belli değildi.

Ben moral vermek gayesiyle inşallah ikimizde döneceğiz dedim. Asker:

_Ben dönemem; ama sen döneceksin karşılığını verdi. Bu arada mektubu

almam için ısrar ediyordu. Emrivakisi karşısında şaşkınlığım daha da

arttı."Bu adam benim döneceğimi kendisinin kalacağını nereden biliyor diye

düşündüm ve dayanamayarak mektubunu aldım. Tabi savaş hali askeri bir

daha göremedim. Tam teçhizatlı ve silahlı olan bu asker bildiğim kadarıyla

bizim birliğin askeri değildi. Çarpışmalar sırasında bacağımdan yaralandım;

ama yine taarruza katıldım. Bir yıl sonra terhis olup, Gölcük Ulaşlı'ya

döndüm. Mektubu unutmuştum. Bir gün bavulumu karıştırırken emanet

mektup gözüme ilişti. Ertesi günü mektubu yerine ulaştırmak için İstanbul'a

gittim. Üzerindeki adrese göre ev Aksaray'da idi. Evi buldum.Bu arada

mektubu veren asker belki dönmüştür, diye düşünüyordum. Kapıyı çaldım.

Yaşlı bir kadın kapıyı açtı. Mektup zarfında yazılı adresi sordum. Burası dedi.

Mektubu kendisine uzatarak:

_Bu mektubu oğlunuz Kıbrıs'tan gönderdi, dedim. Bilmem belki kendisi de

gelmiştir. Kadın büyük bir şaşkınlık içinde beni içeriye davet ederken "Bizim

Kıbrıs'ta çarpışan oğlumuz yok" dedi. İyice şaşırmıştım. Biraz sonra kadının

beyi de yanımıza geldi. Hadiseyi ona da anlattım. Yaşlı adam bir şey

söylemeden ve biraz sonra bir fotoğraf albümü ile geldi. Albümü açtı ve üç

gencin birlikte çektirmiş olduğu fotoğrafın ortasındaki delikanlıyı göstererek;

_Size mektubu veren bu muydu? diye sordu. Resme baktım

_Evet buydu...dedim. Gayet iyi hatırlıyorum. Kadın hıçkırarak ağlamaya

başlamıştı. Yaşlı adam:

_Resimdeki genç oğlumdu; ama 35 yıl önce Kore’de şehit düşmüştü.

Kendimi evden dışarı zor attım. Hadiseyi bir türlü unutamıyorum.

Memoratların İşlevlerine yönelik Durumsal ve Sosyal İşlevi, Kurumsal

ve Kültürel İşlevi açılarından yapılan incelemede bu memoratta karşımıza

kültürümüzde, sosyal ve kurumsal yapımızda kutsiyet atfedilen ve çok önemli

bir yere sahip olan vatan olgusunun desteklendiği ortaya çıkmaktadır.

Page 188: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

177

İletişim biçimlerine dayalı tematik sınıflandırmaya yönelikse, bu

memorat; Yatırlar, Evliyalar ve Şehitlerle Kurulan İletişim Biçimleri ve

Yaşandığına İnanılan Olaylar grubuna dahildir.

4.3.4. Bir Erin Çinli Bir Taburu Esir Alması

Kore’de meydana gelen bir olayı da Mehmet Ustaoğlu Yaren meclisi

dergisinin 7. sayısında Nuri Erkenci’ye şöyle anlatmış: Akıl ve mantığın kabul

etmediği fakat Kore’de gerçekleştiğine şahit olduğum bir olayı da ben

anlatayım. Bizimle birlikte bir er geceleyin ihtilam oluyor, sabah olunca gusül

abdesti almak için birliğin yakınındaki bir dereye gidiyor, elbiselerini ve

silahını çayın kenarına bırakıyor ve abdest alıyor. Abdesti bitip tam giyineceği

sırada 1 manga Çinli asker silahlarını doğrultuyor. Adını unuttuğum bizim

asker de beni öldürmeye öldürdüler, ben de hiç olmazsa bir kaçını vurayım,

deyip aniden silaha sarılıp onlara doğrultuyor. Bu esnada beklenmedik bir

şey oluyor, Çinliler silahlarını bırakıp ellerini havaya kaldırıyor ve teslim

oluyorlar. Bizim asker şaşkınlık içinde 1 manga Çinli askeri önüne katıyor ve

birliğe getiriyor. Birliğimizin Süleyman Kim adındaki Koreli tercümanı vasıtası

ile esirlere soruluyor: ‘Siz nasıl teslim oldunuz? Bir kişi sizi nasıl esir aldı?’

diye, onlar da cevap veriyorlar. ‘Bizi bir kişi esir almadı, değişik kıyafetli 30-40

kişi vardı, biz onlara esir düştük. Yine tercüman aracılığı ile soruluyor, ‘Peki

sizi esir alanlar şimdi burada mı?’ Esirler tekrar cevap veriyorlar, ‘Sizin birliğe

girince onlar kayboldu.’ İşte ben böyle bir olaya şahit oldum.

Memoratların İşlevlerine yönelik Durumsal ve Sosyal İşlevi, Kurumsal

ve Kültürel İşlevi açılarından yapılan incelemede bu memoratta karşımıza

kültürümüzde, sosyal ve kurumsal yapımızda kutsiyet atfedilen ve çok önemli

bir yere sahip olan bağımsızlık, şehadet ve din olgusunun desteklendiği

ortaya çıkmaktadır.

İletişim biçimlerine dayalı tematik sınıflandırmaya yönelikse, bu

memorat; Yatırlar, Evliyalar ve Şehitlerle Kurulan İletişim Biçimleri ve

Yaşandığına İnanılan Olaylar grubuna dahildir.

Page 189: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

178

4.3.5. Rüya

Gülsema Dalgıç’ın derlediği, Hamdi Gülbaş’ın benliğinde derin yaralar

açan memoratta Hamdi Gülbaş şöyle anlatıyor:

“Dar bir yoldan geçiyoruz, araçlar dönemedi. Kazma kürekle yolu

genişlettik. Bütün araçları oradan geçirdim, bir baktım ki hiçbir vasıta

kalmamış. Ben kalmışım yapayalnız. Bende Thompson silahı var. Yedi tane

de şarjörüm. Ama ben bunun rüyasını bir gece önceden gördüm. Rüyamda

bir beyaz at geldi. Dedi ki 'Hamdi atla!', sırtına atladım beni bir tepeye çıkardı

ancak aşağısı karanlık hiç ışık yok. 'Korkma Hamdi' dedi ve ben uyandım.

Rüyam aklıma geldi, yavaş yavaş yürümeye başladım, taş kümelerin

arasından geçiyorum, ancak geçmeden içlerini kontrol edip öyle yola devam

ediyorum arkadan vurulmamak için. Allah'a sığındım, hiç korkmadım. Hiç

durmadan tam 15 saat yürüdüm. Sabah 9.5 gibi birliğimi buldum, herkes beni

öldü biliyordu."

Gözyaşlarına hâkim olamayan Gülbaş'ı bir başka gazi uyarıyor, "Erkek adam

ağlamaz" diye. Savaşta ve sonrasında neler hissettiğine dair sorulardan

hoşlanmıyor Gülbaş, ısrarla sorulmasını istediği soru 'Biz niçin Kore'ye gittik?'

Cevabı ise, "O zamanlar diyorlardı ki, Türkiye Kore'ye neden asker

gönderiyor? Her yıl trafik kazalarında binlerce insan ölüyor. Biz gittik oraya

birçok şehit verdik ve bu bir işe yaradı. Türkiye Nato'ya girdi." diye yanıtlıyor.

Memoratların İşlevlerine yönelik Durumsal ve Sosyal İşlevi, Kurumsal

ve Kültürel İşlevi açılarından yapılan incelemede bu memoratta karşımıza

kültürümüzde, sosyal ve kurumsal yapımızda kutsiyet atfedilen ve çok önemli

bir yere sahip olan askerin desteklendiği ortaya çıkmaktadır.

İletişim biçimlerine dayalı tematik sınıflandırmaya yönelikse, bu

memorat; Rüya Görme Yoluyla Kurulan İletişim Biçimleri ve Yaşandığına

İnanılan Olaylar grubuna dahildir.

Page 190: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

179

4.3.6. Öleceği tarihi rüyasında gören gazi

Zonguldak'ın Çaycuma ilçesine bağlı Comranlı köyünde, rüyasında 5

yıl önce öleceğini görerek yaptırdığı mezar taşına bu tarihi yazdıran Kore

Gazisi İsmail Hakkı Türkiş, geçirdiği rahatsızlık sonucu tahmininden 1 yıl

sonra yaşamını yitirdi. Rüyasında öleceğini görmesinin ardından 1986'da

hayatını kaybeden eşi Hacer Türkiş'in yanına kazdırdığı mezarına yaptırdığı

mermer taşa ölüm tarihi olarak 2005 yazdıran 86 yaşındaki Türkiye

Taşkömürü Kurumundan emekli Türkiş, geçen yıldan devam eden

rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp

Fakültesi Hastanesi'nde öldü.

Mezar yerini 2001'den sonra sık sık ziyaret ederek çevresindeki otları da

temizleyen Türkiş için evinde okunan Kur'an-ı Kerim'in ardından köy

meydanında düzenlenen cenaze törenine yakınları, Çaycuma Belediye

Başkanı Mithat Gülşen ile köylüler katıldı. Türkiş'in cenazesi, kılınan namazın

ardından sağlığında hazırlattığı mezar yeri kazılarak defnedildi.

Gazinin oğlu Şaban Türkiş, babasının geçen yıldan itibaren sağlık

durumunun kötüleştiğini belirterek, ''8 çocuğu ve 20 torunu babamın ölümüne

hazırlıklıydık. Rüyasında öleceğini gördükten sonra babam sürekli bize

yokluğunu alıştırmaya çalışıyordu. Onun vasiyeti üzerine mezarındaki ölüm

tarihini değiştirmeyeceğiz.'' dedi.

Gazi Türkiş, 2005'de yaşamını yitirmemesinin ardından AA muhabirleri

ile yaptığı röportajda, şunları söylemişti: ''Kendimi ermiş ya da olağanüstü biri

görmüyorum. Rüyamın ardından mirasımı çocuklarımın arasında

paylaştırdım. Evlatlarımı ve torunlarımı da yokluğuma hazırladım. Savaştığım

Kore'de, çok kez ölümle burun buruna gelmiştim. Rüyamın, Allah'ın lütfu

olduğuna inanıyorum. Ölüm tarihim 2006'da olabilir. Ama, yine de belli olmaz.

Belki, Allah 10 yıl daha yaşamama izin verir.'' 02/09/2006

Memoratların İşlevlerine yönelik Durumsal ve Sosyal İşlevi, Kurumsal

ve Kültürel İşlevi açılarından yapılan incelemede bu memoratta karşımıza

kültürümüzde, sosyal ve kurumsal yapımızda kutsiyet atfedilen ve çok önemli

Page 191: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

180

bir yere sahip olan askerin üzerinden belli bir zaman dilimi geçse dahi

desteklendiği ortaya çıkmaktadır.

İletişim biçimlerine dayalı tematik sınıflandırmaya yönelikse, bu

memorat; Rüya Görme Yoluyla Kurulan İletişim Biçimleri ve Yaşandığına

İnanılan Olaylar grubuna dahildir.

Kore savaşı kaynaklı memoratlara baktığımızda şu değerlendirmeyi

yapabiliriz:

Kore Savaşı’na yönelik elde edebildiğimiz tüm memoratlar Türk kültür

ve sosyal hayatında desteklenen durumların olumlu örnekleri durumundadır.

Hiçbir memorat cezalanırma ya da sınama amaçlı ortaya çıkmamış, zor

durumda kalan kişilerin bu durumlarında onlara yol gösterici ve yapılan

davranışları destekleyici şekilde karşımıza çıkmaktadır.

Memoratların Tematik Özellikleri başlığı altında, memoratların

muhteva özellikleri olarak iletişim kurulan olağanüstü güçlerin genel ortak

mahiyetleri ve Türk sosyo-kültürel yapısı içinde sosyal olarak kabul edilmiş

iletişim biçimleri ‘karaktere' veya ‘aktörlere dayalı tematik sınırlandırma

seklinde ise daha çok Yatırlar, Evliyalar, Şehitler, Ölülerle Kurulan iletişim

biçimleri, Rüya Görme ve Tam Tanımlanamayan Olağanüstü Bir Güçle

(bulut) ortaya çıkan ve Yaşandığına İnanılan Olaylar şeklinde iletişim

biçimleri ve yaşandığına inanılan olaylar şeklinde tezahür etmektedir.

Page 192: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

181

SONUÇ

XX. asır sonralarında siyasî ve ekonomik sahada hayli ilerlemeler

gösteren ve süratli bir nüfus artışı olan Japonya kendi adalarında

yaşayamayacağını anlayınca Kore'yi ve Çin'in bir kısmını istila etmeyi

plânlamış, Çinliler Kore'nin hamiliğini yüklenince iki millet arasında rekabet

başlamıştır. Japonya'nın istila siyasetini dikkatle takip eden ve bunun

kendisine tehlike olacağını sezen Sovyet Rusya da on dokuzuncu asır

sonralarında bu rekabete katılmıştır. BM Kore Komisyonu, iki Kore arasındaki

sorunları aşmak amacıyla 10 Haziran 1950’de Kuzey Kore temsilcileri ile

görüşme yapmışlardır. Bölgedeki barış Kuzey Kore kuvvetlerinin 25 Haziran

1950 Pazar günü 38.paralelden Güney’e doğru saldırıya geçmesi ile

tehlikeye girmiştir. Kuzey Kore’nin taarruzu, Amerika Birleşik Devletleri için

büyük bir şok olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri konuyu, Birleşmiş Milletler

Güvenlik Konseyi’ne götürmüştür. Harp başladıktan iki gün sonra Güvenlik

Konseyi ateşkes emri vermiş, bu kararı Sovyet Rusya boykot etmiştir. Kuzey

Koreliler hızlı bir hareketle önce başkent Seul ve ardından bütün Kore’yi ele

geçirmek için Birleşmiş Milletler’in kararını hiçe sayarak saldırıya devam

etmişlerdir. Kore savaşında en çabuk yardım, Uzak Doğu’da hava, deniz ve

kara kuvvetleri bulunan Amerika Birleşik Devleti’nden gelmiştir. Birleşmiş

Milletler güvenlik Konseyi’nin 25- 27 Haziran 1950 kararlarını, 56 üye

devletten 53’ü kabul etmiştir. Kore Savaşı patlak verdiği zaman BM Genel

Sekreteri, bu durumu Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na telgrafla bildirmiş ve

bütün üye ülkelerden olduğu gibi Türkiye’den de yardım istemiştir. Kabul

eden 53 ülke arasında Türkiye de vardır. 4.500 kişilik bir Türk savaş birliği

savaşa gönderilmiştir. Kore Savaşı’nda Türk Tugayı’nın icra ettiği 13

muharebeden; Kunuri, Kumyangjang-Ni, Seul Savunması ve Vegas

muharebeleri savaşın kaderini değiştiren önemli muharebelerdir. Kunuri ve

Kumyangjang-Ni Muharebeleri ile Kuzey Çin ordularını yenerek Birleşmiş

Milletler kuvvetlerini büyük bir hezimetten kurtarmış ve Birleşmiş Milletler

ordularının Kore’yi terk etme düşüncesinden vazgeçmesini sağlamıştır. Seul

savunması ile başkent Seul’ün düşman eline geçmesine mani olmuş, Vegas

Page 193: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

182

Muharebesi ile de ateşkes antlaşmasının yapılmasını sağlamıştır. 25 Haziran

1950’de başlayan savaş, üç yıl bir ay sonra 27 Temmuz 1953’de bitmiştir.

Resmi kayıtlara göre Kore’de Birleşmiş Milletler ordusunun kaybı - Türkler

dâhil- 94 bini ölü olmak üzere 500 bin kişidir. Türk Tugayı’nın kaybı ise, en

çoğu 1.Tugayda olmak üzere 724 kişidir.

Bu çalışmada tarihimizde yer alan; fakat halk tarafından çok

bilinmeyen ve unutulan Kore Savaşı hakkında topladığımız Halk Edebiyatı’na

ait malzemelerle, geçmişi daha iyi anlamlandırabilme ve anlayabilme çabası

ortaya konmuştur. Kore Harbi’nin Sözlü ve Yazılı Türk Halk Edebiyatı’na

Yansıması adlı bu çalışma unutulan bir savaş olan Kore Savaşı ve bunun

edebiyatımıza yansıması sözlü tarih, folklor ve bellek bütünlüğü içinde ele

alınmış, sözlü tarih kaynaklarından toplanan veriler ve kütüphane kaynaklı

ürünleri değerlendirilmiştir. Bu kaynaklardan hareket ederek Kore Savaşı’nın

Türk Halk Edebiyatı üzerindeki yansımasını ortaya konmuştur.

Sözlü tarih yöntemini esas alınarak, sözlü tarih, folklor ve bellek ilişkisi

kurulmuş, belleğin bireysel ve kendiliğinden bir olgu olmadığı, sosyal alanla

kesişen, içinde bulunulan anın dinamiklerince belirlenen ve toplumsal

kimliğimizi kuran, değişken bir süreç olduğu ortaya konulmuştur.

Hatırlamanın ve unutmanın bireysel olduğu kadar, sosyal ve politik bir

süreçte ortaya çıktığı, Kore Savaşı ve gazilerine dair toplumsal belleğin tam

teşekkül etmediği; Kore gazilerinin sadece 19 Eylül Gaziler Gününde

hatırlandığı, bunun dışında herhangi bir zamanda anımsanmadığı sonucuna

ulaşılmıştır. Bu sonuca Kore savaşının bireysel ve toplumsal bellekteki yeri

mülakatlar, gazete yazıları, anı kitapları, ağıt, türkü ve destan metinleri

değerlendirilerek ve incelenerek varılmıştır.

Kore Savaşı hakkında incelediğimiz tüm bu destanlara baktığımızda,

onların ayırıcı vasıflarını verdiğimiz dördüncü bölümün dışında, sonuçlarının

tekrarlanması ve tasnif edilmesinin dikkate değer olduğu kanaatindeyiz.

Bu destanların ayırıcı vasıfları şunlardır:

Page 194: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

183

-1950-1953 Türkiye’sindeki siyasi yapısı (4.1.2., .4.1.3, .4.1.4, .4.1.6, 4.1.9,

4.1.15, .4.1.18),

-1950-1953 yılları arasında dünyadaki diğer ülkelerin siyasi yapısı (4.1.3,

4.1.4, 4.1.5, 4.1.8, 4.1.12, 4.1.15, 4.1.16, 4.1.17, 4.1.23),

- 1950-1953 Türkiye’sindeki askeri yapı (4.1.1, 4.1.6, 4.1.8, 4.1.10, 4.1.12,

4.1.13, 4.1.17, 4.1.20, 4.1.22),

-1950 Türkiye’sinin demografik yapısının belirtilmesi (4.1.2, 4.1.23),

-Hatırat özelliği ile yaşanılan zamana/savaşa tanıklık (4.1.11, 4.1.13),

-Türk toplumunun Kore Savaşı’na ve Kore’ye gönderilen Türk askerine bakış

açısı (4.1.3, 4.1.4, 4.1.13, 4.1.18, 4.1.21, 4.1.24),

-Türklerin yaşadığı coğrafî, tarihi ve siyasî değişimlerin aktarımı (4.1.1,

4.1.10, 4.1.18, 4.1.23),

-Türk kimliğinin içinin doldurulmasına yönelik kimlik tanımı yapılması (4.1.2,

4.1.4, 4.1.18),

-Türk toplumunun kültürel ve sosyal özelliklerinin verilmesi (4.1.3, 4.1.4),

-Dinî yapının vurgulanması (tüm destanlarda),

Türk kültürünün Kore kültüründen etkilenimi (4.1.7),

-Destan türü içindeki yapı unsurlarının farklı biçimlerde verilişi (4.1.12,

4.1.14),

-Kullanılan Öztürkçe, Osmanlıca, argo, yöresel ve günümüz Türkiye

Türkçesine ait kelimeler ile, Türk dilinin zenginliğinin ve özelliklerinin, bunların

kapsayıcı biçimde verilmesi ile dilin yaşayan yapısının gösterilmesi(tüm

destanlarda).

Bu tasnif göstermektedir ki, Kore Savaşı ile ilgili yazılan bu destanlar,

destan türünün insanî yapıyı her yönden aktaran bir iletişim aracı görevi

yüklendiğinin kanıtıdırlar. Yine bu destanlar, yaşanılan bir zaman dilimine

tanıklık etme özellikleriyle, farklı bir zamandan destanın yaşandığı çekirdek

olayın zamanını algılamamızı sağlayan eşzamanlı bir incelemeyi

gerçekleştirmemizi sağlayan araçlar olma özelliği taşımaktadırlar. Bireysel ve

toplumsal belleği yansıtma görevi de yüklenen bu destanlar, özellikle

işledikleri konu açısından, toplumsal bir konu tema olan savaşın işlenmiş

olması ile, Türk destanlarının toplumsal amaçla yazılma işlevini yansıtmakta;

Page 195: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

184

bu işlev ile destan kültürümüzün aynı paralelde devam ettiğini

göstermektedirler. Çünkü Türk destanları, diğer dünya destanlarının tersine

özel bir amaç için değil genelde toplumsal bir amaç için (savaş, yıkım, afet,

kahramanlık, yaratılış…) yazılmışlardır. Destan geleneğinin coğrafi, tarihi,

dini değişimlerden etkilenmesinin kanıtı olarak da ele alınan bu destanların –

Orta Asya’dan Anadolu’ya, Göktürklerden Türkiye Cumhuriyeti’ne kadarki

tüm- değişimleri yansıttığı, hatta bu savaş sebebiyle Uzak Doğu Asya

kültürüyle karşılaşıldığı ve bu kültürün özelliklerinden bazılarının –ejderha

örneğinde olduğu gibi- destanlarımızda işlendiği tespit edilmiştir.

Kore Savaşı’nın ve gazilerin toplumsal bellekte nasıl

hatırlandığı/anımsandığı iletişimsel ve kültürel bellek yönünden

değerlendirilmiştir. Üzerinden çok zaman geçmemesine rağmen bu savaşın

toplumsal bellekte yer almadığı görülmüştür. Tabii çalışma yöntemi olarak

sözlü tarih disiplini kullanıldığından bazı sorunlarla karşılaşılmıştır. Bu

savaşın üstünden elli yedi yıl geçmiştir ve Kore gazileri şu anda 80’li yaşların

üstündedir. Yaşları çok ilerlemiş olduğu için, bu sorunun görüşme yapılan

kişilerin bireysel belleğiyle ilgili olan sorunlar olduğu tespit edilmiştir hatta

Görüştüğümüz gaziler ileri yaşlarda oldukları ve hafızalarında gel-gitler

yaşandığı için sorularımızı çocukları yanıtlamıştır.

Kore gazileri ile yaptığımız görüşmelerde ve okuduğumuz anı

kitaplarında bu insanları dikkatlice dinleyenlerin ancak yakın çevreleri olduğu

ya da bu savaşa katılmış kişilerin bir araya geldiklerinde belleklerinde bu

olayı yeniden yaşadıkları tespit edilmiştir.

Kore Savaşını ve gazilerini hatırlamamıza vesile olacak figürler sınırlı

sayıda olduğu için kültürel ve iletişimsel bellekte çok yer almamaktadırlar.

Bireysel olarak yapılan biyografik tarzda hatırlama ise gazilerin büyük bir

kısmının ölmesi dolayısıyla çok mümkün olmamıştır. Fakat bu savaşa dair

yazılı ürünler edebiyatımızda yer aldığı, bu durumda az da olsa bu savaşın

kültürel bellekte de yer aldığı tespit edilmiştir. Kore savaşı gerçeğinin

Page 196: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

185

hatırlanmaması ve toplumsal bellekte yer almamasının bizce en önemli

sebebi ortak bir mekân olmamasıdır. Bu savaşa katılanların anılarını

tazeleyebileceği ya da yeniden hatırlayabileceği mekân çok uzaklardadır.

Çanakkale ve Sarıkamış savaşları hakkında toplum hafızasında devamlılığı

sağlayacak, kültürel belleği kuşaktan kuşağa aktaracak birçok ağıtlar varken,

Kore Savaşı hakkında ise daha çok halk şairleri tarafından yazılan sınırlı

sayıda destan bulunmaktadır. Çalışmamızda bu ürünleri değerlendirerek

sınırlı da olsa bu savaşın kültürel bellekte nasıl yer aldığını ortaya konmuştur.

Kore Savaşı’nı hatırlamakta bile zorluk çeken toplumumuz, bu gerçeği

sonraki kuşaklara aktarmadığı için böyle bir tarih anımsanmamaktadır.

Hatırlamakta zorluk yaşanmasının sebebi yapılan mülakatlarda ve gazete

yazılarında Kore Savaşı’na giden askerlerimiz toplum tarafından ötelenmeleri

ve yok sayılmaları olarak ortaya çıkmıştır. Kore Savaşı ve Gazileri ile ilgili

çıkan haberlere ve mülakatlara baktığımızda Kore Gazileri için kullanılan asıl

kelime hep “UNUTULAN” olmuştur. Halk arasından derlenen, Kore Savaşı

hakkında ulaşabildiğimiz çok fazla sayıda ağıt yoktur. Bunun yerine halk

şairleri tarafından yazılan, bir ya da birkaç sayfadan oluşan, epik nitelikte

olan destanlar bulunmaktadır. Bunun sebebinin şu olduğunu düşünmekteyiz:

Bu savaşa giden askerlerimiz için ‘vatan’ kavramı savaştıkları mekândan çok

uzakta kalmıştır. Bu askerlerimiz dünya barışı adına savaşmışlardır. Görülen

ya da kabul edilen düşman fiilen yurdu işgal etmemiştir. Bu yüzden Kore

Savaşı ve gazilerimizle ilgili gazete ve dergilerde yer alan haberler oldukça

sınırlıdır ve bu insanlar günümüzde yeterince bilinmemektedir.

Kore Savaşı’nın gerçekleştiği zamanı ve sonraki dönemi içine alan

sürede oluşan ürünler “ikinci sözlü kültürün” ürünleri olarak

değerlendirilmiştir. Kore Savaşına dair kültürel belleğin halk edebiyatına ait

ürünlerin kültürel bellek taşıyıcıları olarak halk şairleri tarafından yazıldığı

tespit edilmiştir. Yaptığımız araştırma sonucunda, 1950-1953 yıllarını

arasında yapılan Kore Savaşı’nı ve bu savaşa giden gazilerimizi içeren ,

“yazılı kültür ortamı” ürünü olarak, Latin harfleri ile yazılıp basılmış yirmi sekiz

adet destan ortaya konmuştur. Bu destanlar haricinde Kore Savaşı’nda şehit

Page 197: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

186

olan Albay Nuri Pamir adına yazılmış anonim bir şiir, Kore Savaşı’na katılan

gazilerimizden Mustafa Kurt’un Mehmetçik Kore’de şiiri ve Hüseyin Pektaş’ın

Kore’ye Doğru şiirlerinin de dönemin olaylarını yansıttığı tespit edilerek Kore

Savaşı’nın şiirlerdeki yansıması olarak verilmiştir.

Bu destanlarda dönemin siyasi, askerî, sosyal, dinî, ekonomik,

teknolojik ve kültürel yapısı kadar Türk tarihinin değişik süreç ve tarihî

kişilikleri, savaş öncesi, savaş ve savaş sonrası, Kore Savaşı’na yönelik

olumlu ve olumsuz eleştiriler, bu savaşın sonuçları, Türk askerinin maddi ve

manevi yapısı, beklentileri ve durumu nasıl kabullendikleri, özlemleri…,

Türklerin kendilerine ve dünyaya bakış açısı… da verilerek geniş bir

perspektiften Kore Savaşı ile ilgili bilgiler elimize ulaşmaktadır. Destanların

üslubu, çoğunluğu halk şairleri tarafından yazıldığı için, genellikle yöresel ve

yazımı yanlış kelimelerle doludur. Elimizdeki destan örneklerinden, Kore

Savaşı’na yönelik ilginin Türk edebiyatında çok fazla ilgi görmediği ve verilen

örneklerin de yöresel özellikleriyle genele fazla yansımadığı sonucuna

ulaşmaktayız. Destanların genelinden çıkardığımız diğer bir sonuçsa -ki bu

en bariz olanıdır- Kore Savaşı’na kutsiyet atfetmek için dinî motiflerin sıkça

kullanılması ve bu savaşın Sakarya, Kerbela, Çanakkale gibi tarihimizde

önemli bir yer etmiş savaşlarla denk tutulmasıdır. Yazıldıkları dönem içinde

pek önemsiz görünseler ve şiir metni olarak şekil yönünden zayıf

oluşturulmuş olsalar da, kültür tarihimiz açısından bu destanların önemli bir

işlevi olduğu ortadadır. Kore Savaşı’nı hiç bilmeyen bir insan bu şiirleri

okuduğunda dönemin siyasi, sosyal ve ekonomik hayatına dair birçok bilgiyi

öğrenebilir.

Kore Savaşı için yakılan ağıtların ve söylenen türkülerin kızgınlık,

bekleyiş, hasret, sitem, protesto içerdiği; savaşı yaşayanlardan çok geride

kalanlar tarafından oluşturulduğu gözlenmektedir. Bu yönüyle Kore Savaşı’na

yönelik ağıtlar ve türküler, bize geride kalanlar hakkında bilgiler vermekte ve

daha çok sosyal ve sözlü tarihe ve sosyolojiye kaynaklık etmektedirler.

Page 198: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

187

Kore Savaşı’na yönelik elde edebildiğimiz tüm memoratlar Türk kültür

ve sosyal hayatında desteklenen durumların olumlu örnekleri durumundadır.

Hiçbir memorat cezalanırma ya da sınama amaçlı ortaya çıkmamış, zor

durumda kalan kişilerin bu durumlarında onlara yol gösterici ve yapılan

davranışları destekleyici şekilde karşımıza çıktığı görülmüştür.

Memoratların Tematik Özellikleri başlığı altında, memoratların

muhteva özellikleri olarak iletişim kurulan olağanüstü güçlerin genel ortak

mahiyetleri ve Türk sosyo-kültürel yapısı içinde sosyal olarak kabul edilmiş

iletişim biçimleri ‘karaktere' veya ‘aktörlere dayalı tematik sınırlandırma

seklinde ise daha çok Yatırlar, Evliyalar, Şehitler, Ölülerle Kurulan iletişim

biçimleri, Rüya Görme ve Tam Tanımlanamayan Olağanüstü Bir Güçle

(bulut) ortaya çıkan ve Yaşandığına İnanılan Olaylar şeklinde iletişim

biçimleri ve yaşandığına inanılan olaylar şeklinde tezahür ettiği tespit

edilmiştir.

Tarihimizde ki diğer savaşlarında zaman içinde kültürel ve iletişimsel

bellek yönünden- ki bu içinde toplumsal bellek kavramını da taşır –

araştırmalara konu olması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü toplum hayatı

dinamiktir ve sürekli gelişmeye ve değişmeye devam etmektedir.

Page 199: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

188

KAYNAKÇA

AFŞİN, Zeki, Kore Kahramanları ve Türkiye, Desen Matbaası, Ankara, 1953.

AKAGÜNDÜZ, Ahmet Hulusi, “ Anılarım”, Korsavaş Dergisi, s:26 Temmuz, 1977

AKSAN ,Doğan, Her Yönüyle Dil, Ankara, TDK Yayınları, 1990.

AKSUGİL Mustafa ve GÜROĞLU Yusuf, Kore Kahramanlarına Düziçinden Selam,

Maraş, 1951.

ALPASLAN, Gonca Gökalp, XIX. Yüzyıl Yazılı Anlatılarında Sözlü Kültür

Etkileri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Yayınları, 1. Baskı, Ankara,2002.

ARTUN, Erman, “Âşıkların Destanlarının Sosyal Tarihe Kaynaklık Etmeleri”, Millî

Folklor, S.53, ss.34-38, 2002.

ARTUÇ, İbrahim, Kore Savaşlarında Mehmetçik, Kastaş Yay., İstanbul, 1990.

ARTUN, Erman, Aşıklık Geleneği ve Aşık Edebiyatı, Akçağ Yay., Ankara, 2001.

ASSMANN,Jan, Kültürel Bellek Eski Yüksek Kültürlerde Yazı, Hatırlama ve

Politik Kimlik,İstanbul:Ayrıntı Yayınları,2001.

BALİ, Muhan , Ağıtlar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1997.

BANARLI, Nihat Sami Resimli Türk Edebiyatı Tarihi I ,İstanbul, 1987.

BAŞGÖZ, İlhan, Protesto: Folklorun Beşinci İşlevi(Fonksiyonu), 1-4.s.,

Folkloristik, Prof Dr. Umay Günay ,Ankara.1996.

BAŞER, Sait , Toplumsalı Anlamak, Ataç Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 2006.

BARTHES, Roland, Göstergebilimsel Serüven, Çevirenler: Mehmet Rifat- Sema

Rifat, Yapı Kredi Yayınları, Gözden Geçirilmiş 4. Baskı, İstanbul, 2005.

BAŞER, Sait, Toplumsal Aklı Anlamak, Ataç Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 2006.

BAŞGÖZ, İlhan, “Sözlü Tarih, Ağıt ve Ermeni Sorunu”–2”, 22 Mayıs 2005 Pazar,

Radikal Gazetesi, Sayfa:9

BAŞGÖZ, İlhan, “Sözlü Tarih, Ağıt ve Ermeni Sorunu–1”, 21 Mayıs 2005

Cumartesi, Radikal Gazetesi, Sayfa:9

BAŞGÖZ, İlhan, Folklor Yazıları, Adam Yay.,İstanbul, Ocak, 1986.

BURKE, Peter, Yeniçağ Başında Avrupa Halk Kültürü, Çeviren: Göktuğ Aksan,

İmge Kitabevi Yayını, Ankara, 1996

Boratav, Pertav Naili, Halk Edebiyatı Dersleri, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul,

Mart, 2000.

Page 200: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

189

BORA, Salih Vecdi, Göçmen Kardeşlerimizle Kore Kahramanlarına, Vakit

Matbaası, İstanbul, 1951.

BALTACIĞLU, Tuna, Savaş İçinde Barış, YKY Yay., 1. Baskı, İstanbul, 2000.

BORA, Salih Vecdi, Kore Kahramanlarına, Anadolu Matbaası, İzmir, 1950.

BORA, Cemal, Kore Destanı, Nur Matbaası, Ankara, 1950.

CANBULAT, Cevdet, Kore’de Mehmetçik, Yeni Matbaa, İstanbul, 1952.

CARR, E. H.- J. Fontana, Tarih Yazımında Nesnellik ve Yanlılık, Çev: Özer

OZANKAYA, İmge Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, Ankara,1992

CONNERTON, Paul ,Toplumlar Nasıl Anımsar, İstanbul: Ayrıntı Yayınları,1999

ÇOBANOĞLU, Özkul ,Türk Dünyası Epik Destan Geleneği, Ankara, Akçağ

Yayınları, 2003

ÇOBANOĞLU, Özkul,Türk Halk Kültüründe Memoratlar ve Halk İnançları,

Akçağ Yayınları, Ankara, 2003.

ÇOBANOĞLU, Özkul, Aşık Tarzı Kültür Geleneği ve Destan Geleneği, Akçağ

Yay.,Ankara, 2000.

DALGIÇ, Gülsema, An Oral history study on the Korean War veterans, Kore Savaşı

Gazileri Üzerine Bir Sözlü Tarih Çalışması, Yüksek Lisans, Boğaziçi Üniversitesi,

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, 2000.

DEMİRBAŞ, Mehmet , Kore Destanı, Demokrat Matbaası, Samsun, 1958

DENİZLİ, Ali, Kore harbinde Türk Tugayları, Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi,

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, 1992

Dora Cemal, Kore Savaşında Türkler, Akgün Matbaası,İstanbul, 1963

DERAL, Mustafa, Kore’ye Niçin Gidiyoruz?, Bakış Matbaası, İstanbul, 1950

ELÇİN, Şükrü, Türkiye Türkçesinde Ağıtlar, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayını,

1990.

ELMAS, Ahmet, Kore Savaşı`da Türk Ordusu,Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim

Dalı. 2004.

ERCAN , Müfid, Kore Şehitlerine, Turan Basımevi, Elazığ, 1951

ERGUR, Ali, Görkemli Unutuş, Toplumsal Belleğin Kıvrımlarında Dumlupınar

Faciası, İstanbul, Bağlam Yayınları,1. Basım Nisan 2006.

Page 201: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

190

ERTÜRK, Kemal, Kore Şafaklarında, Sultanahmet Erkek Sanat Enstitüsü

Matbaacılık Bölümü, İstanbul, 1952.

ERKMAN- AKERSON, Fatma, Göstergebilimine Giriş, Multilingual Yayını,

İstanbul, 2005

ERSOY Ruhi (2004); “Sözlü Kültür ve Sözlü Tarih İlişkisi Üzerine Bazı Görüşler” ,

Millî Folklor, S.61, ss.102–110

ERSOY, Ruhi,“Barak Türkmenleri’nin Sözlü ve Yazılı Tarihlerine Mukayeseli Bir

Yaklaşım Denemesi”,Millî Folklor, S.65,ss.84–94, 2004

ERİM, Hıfzı, Mehmetçik Kore Yolunda, Güney Matbaası, Ankara, 1950

ERDEM, Rahmi, Merhaba, Filiz Matbaası, İstanbul, Nisan,1955

GEREDE, İsmail Şirin, Kore Manzumeleri, İstanbul, 1952

GENÇCAN, Mehmet İhsan ,Çanakkale Savaşı ve Menkıbeler, Çanakkale

Belediyesi Yay.,İst.1998

GÜLME, Ahmet, Kore Şehitler Destanı, Güven Matbaası, Konya, 1956.

GÜNAY, Uğur ,Kore Savaşı fotoğrafları ve Türk basını, Yüksek Lisans, Dokuz

Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sinema TV ,ABD., 2002,

GÜRDAĞ , Fani Ahmet, Kahraman Türklerin Kore ve Fedakarlık Destanı, Aksiseda

Matbaası, Samsun, 1951,

GÜNGÖR, Yaşar, Kore Kahramanları Destanı, Burhaneddin Erenler Matbaası,

İstanbul, 1950

GÖRKEM, İsmail ,Türk Edebiyatında Ağıtlar- Çukurova Ağıtları, Akçağ, 2001

GÜNAY, Umay, Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi, 3.Baskı,

Akçağ Yayınları, Ankara,1999.

GÜZEL, Abdurrahman, “Türk Edebiyatı’nda Çanakkale Savaşları ve Zaferi ile ilgili

Menkabe, Destan, Şiir, Anekdot ve Efsaneler”, S.409, Yıl:XXXV, Atatürk

Araştırma Dergisi, s. 268-285

HAYTOĞLU, Ercan, “ Kore Savaşı ve Denizli Kore Şehitleri”, Pamukkale

Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2002, s.11

KAHRAMAN, Nazan, Kore Savaşı ve Türk basını (Mayıs-Eylül 1950) , Yüksek

Lisans, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gazetecilik ABD.,2002

KÖKER, Eser,Kitapta Kurutulmuş Çiçekler ya da Sözlü Kültür Üzerine

Düşünmek, Dipnot Yayınevi, 2005.

Page 202: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

191

KANTEMİR, Enise, Kore Destanı, Doğuş Matbaası, Ankara, 1954

KAYA, Doğan, Aşık Edebiyatı Araştırmaları, Kitabevi Yay., İstanbul, 2000.

KARAKURT Burak, ÖZTÜRK Sinan ve DOĞAN Abdullah, Dünden Bugüne

Kore’de Türk Kahramanları, Pasiad Yay., İstanbul

KEPİR, Mustafa, Kore Kahramanlarına Sesleniş, Emek Basımevi, Ankara, 1951.

Kore Harbinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Muharebeleri( 1950-1953), Genelkurmay

Yay., Ankara, 1975

Kore’de Türk Askeri, Genelkurmay Yay., Ankara, 1989

KÖKSAL, Salahattin, Kore Kahramanları Destanı, Doğrusöz Matbaası, 1953.

METİN, Celal, “Sözlü Tarih ve Türkiye’deki Gelişimi”, Türk Kültürü, Yıl: XL,

Sayı: 469 ,Sayfa: 288-298, Mayıs ,2002.

NAZİF, Nevzat, Kore Destanı, Uzman Matbaası, İstanbul, 1951

NEYZİ, Leyla, Ben Kimim? Türkiye’de Sözlü Tarih ve Öznellik, Çeviren: Hande

Özhan, İletişim Yayınları, İstanbul, 2004.

OH, Jin Heouk, Kore gazilerinin, Kore ve Kore Savaşı hakkındaki kişisel anıları

üzerine antropolojik bir yaklaşım ,Yüksek Lisans, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal

Bilimler Enstitüsü, 2002.

OH, Eunkyung, Türk Basınında ve Edebiyatında Kore Savaşı, Yüksek Lisans,

Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1994.

OCAK, Ahmet Yaşar ,Menakıbnameler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara,

1992.

OĞUZ, M. Öcal, Küreselleşme ve Uygulamalı Halkbilimi, Akçağ Yayınları,

Ankara,2002.

ONG, Walter J., Sözlü ve Yazılı Kültür: Sözün Teknolojileşmesi, İstanbul, Metis

Yayınları, 1999.

ORTAYLI, İlber,"Osmanlı Toplumunda Yönetici Sınıf Hakkında Kamuoyunun

Oluşumuna Bir Örnek; Menakıb-ı Mahmud Paşa-i Veli" (Osmanlı İmparatorluğunda

İktisadi ve Sosyal Değişim Makaleler I içinde),Turhan Kitabevi, Ankara, 2000.

ÖKE, Mim Kemal, Unutulan Savaşın Kronolojsi( 1950- 1953), İstanbul, 1990

ÖZDEMİR, Ahmet Z. ,Öyküleriyle Ağıtlar 1,Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara,

1994.

Page 203: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

192

ÖZDEMİR, Ahmet Z. ,Öyküleriyle Ağıtlar 2, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara,

1994.

ÖZKAYNAK, Halit Fahri, Kore Kahramanlarımıza Hatay’ın Armağanı, Marifet

Basımevi, İskenderun, 1950.

Öztürkmen, Arzu, “ Sözlü Tarih: Yeni bir disiplin cazibesi”, Toplum ve Bilim,

2002, s. 91

ÖZTÜRK HEMİŞ, Özlem, “ Akdeniz’de Kültürel Belleğin Fragmanları ve Kültürel

Belleğin Taşıyıcıları: Çoçuklar, Deliler ve Entelektüeller”, Doğu-Batı Dergisi, Yıl:9,

S.34, s: 117-129

ÖZGÜL, Hüseyin, Kahramanlık Kore Destanı, Üstün Sanat Matbaası, İzmir, 1952

ÖZPOLAT, Hamit, Kore Destanı, Özen Basımevi ve Ciltevi, Ankara, 1951

Özürküt, Yaşar, Öyküleriyle Türküler 3, İstanbul, 2002

PORTELLİ, Alessandro, “Sözlü Tarihi Farklı Yapan Şey”, Çev. Kürşat Korkmaz,

Millî Folklor,S.68, ss.222-231, 2005.

PROPP, Vladimir, Folklor, Teori ve Tarih, Çevirenler: Necdet Hasgül- Tolga

Tanyel, Avesta yayınları, 1. Baskı, İstanbul,1998.

RAGLAN, Lord ; “Tarih ve Mit ”, Çev. Levent Soysal, Halkbiliminde Kuramlar ve

Yaklaşımlar 2 (305-317); Geleneksel Yayıncılık, Ankara, 2005

R. G. Collinwood, Tarih Felsefesi Üzerine Denemeler, çev. Erol Özvar, Ayışığı

Kitapları, İstanbul, 2000.

RUSCUKLU, Bülent, Kore Savaşı Unutulan Savaş ve Gazi Faruk Pekerol’un

Anıları, Alfa Yay., İstanbul, 2005.

SAĞ, Sefa, Kore Destanı, Demokrasinin Müdafii Matbaası, Samsun, ?

SAĞ, Sefa, Kore Destanı Yüceer Matbaası, Samsun,?

SAĞ, Sefa, Kore Destanı Gürses Basımevi, Ordu,?

SAKAOĞLU Saim ,“Ozan, Âşık, Saz Şairi ve Halk Şairi Kavramları Üzerine”,

Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, I.Cilt, Genel Konular,247-251.s.,

Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara , 1986.

SAYILAN, Nazım Dündar, Kore Harbinde Türklerle, MEB Yay., Ankara, 2003.

SEZER, Kemal, Kore Destanı, Yeni Kitap Basımevi, Konya, 1953.

SOYKUT, Refik Halit, Kore’de Ebedileşen Kahramanlar, Kırşehir Öğrenim

Gençliğine Yardım Derneği Yay., Ankara ,1952.

Page 204: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

193

TEMİRHAN, Osman ,Kore Destanı, Balıkesir, Türkdili Basımevi,1951

THOMPSON, Paul, Geçmişin Sesi ,Çev: Şehnaz Layıkel, Tarih Vakfı Yurt

Yayınları, İstanbul, 1999.

TOSH, John,Tarihin Peşinde, Çev: Özden Arıkan, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2.

Basım, İstanbul, 2005.

TURGUT, Cemal, Kore Destanı, Müdafii Matbaası, Samsun, 1952

ÜLKÜ, Feyzullah Sacit, Kore Mucizesi ve Şehidinin Sesi, Ülkü Basımevi, İstanbul,

1951

VANSINA, Jan ,Oral Tradition As History, The University of Wisconsin Press

U.S.A., 1985.

YAKICI, Ali, “ Aşık Tarzı Türk Şiirinde Destan Türünün Tasnifi”, Milli Folklor, S.

10, s. 19-22

YALDIZKAYA, Ö. Faruk, Emirdağ Yöresi Türkmen Ağıtları. İzmir, Bayraklı

Matbaası, 1992.

YALDIZKAYA, Ö. Faruk. "Bir Kore Ağıdı," Erciyes Dergisi, Sayı: 221, Mayıs,

1996.

YAŞA, Dursun, Kahramanlık Şiirimizden Bir Demet, Ankara.

YAZICI, Tahsin, Kore Birinci Türk Tugayında Hatıralarım, Ülkü Basımevi,

İstanbul, 1963

YILDIRIM, Dursun, "Türk Folklor Araştırmalarının Problemleri","Tarih Yazımı ve

Sözlü Ortam Kaynakları", Türk Bitiği, Ankara, Akçağ Yay., 1998.

Kore Savaşı Belgeseli, NTV, 1993

Kırılma Noktası, www.trt.net.tr, Kore Belgeseli

Kutup Yıldızı Belgeseli, TRT, 2000

(http://www.tahtacilar.com/musa.jpg)

(http://www.turkudostlari.net/hikaye.asp?turku=1258)

(www.tepebasikoyu.com, w.ailekutugu.com/Isparta_Uluborlu.htm).

(Ozan SAY http://bgst.org/dans/arastirma/61.html)

http://tr.wikipedia.org.tarih)

www.radikal.com.

www.zaman.com

Page 205: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

194

(http://www.yaziyaz.com/forum/archive/index.php/t

www.cankiri.tv.net

www.kulturturizim.gov.tr /agitlar

www.ahmetbagoglu.sitemmynet.com

“Bir Savaş Vardı Uzakta”, Atlas Dergisi, S.113, Ağustos 2002, s.107

Page 206: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

195

EKLER- FOTOĞRAFLAR

Fotoğraf1: Siyasilerin Kore’deki Türk Şehitliğini ziyareti. Fotoğraf 2:Ankara’daki Kore Anıtı

Page 207: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

196

Fotoğraf 3:Kore Savaşına katılan ve görüşme yaptığımız Kore Gazisi Nazım Dündar Sayılan

Fotoğraf4:Kore Savaşı hakkında yapılan bir konferansta Burak Karakurt ve Kore Gazisi Nazım Dündar Sayılan

Page 208: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

197

Fotoğraf5: Türk-Kore Öğrencileri Dostluk gecesi Kutlamaları Fotoğraf6: Şişli Harbiye Ordu Müzesi, Kore Salonu

Page 209: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

198

Fotoğraf7: Tahir Ün’ün Mektubu

Fotoğraf8: Akşehirli Fadime’nin Kore’deki Oğlu Hasan’a Mektubu

Page 210: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

199

Fotoğraf9: Savaş zamanı

Fotoğraf10:Savaş zamanı

Page 211: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

200

Fotoğraf 11: Kore Gazileri Çankaya’da

Fotoğraf 12: Kore’deki Türk Şehitliği

Page 212: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

201

ÖZET ERDAĞI, Özge. Kore Harbinin Sözlü ve Yazılı Türk Halk Edebiyatına Yansıması, Ankara, 2007.

Çalışmamızda yakın tarihimizin unutulmaya yüz tutan savaşı Kore

Harbi tarihi ve gazileri araştırılmış ve bu savaş sonrasında toplumsal bellekte

yer alan Türk Halk Edebiyatı’na ait ürünler ortaya konmuştur. Yeni bir disiplin

anlayışı olan sözlü tarih yönteminden faydalanılmış, elde edilen bilgiler tasnif

edilerek tezimizin içeriğine uygun olarak değerlendirilmiştir. Bu ürünler

destanlar, ağıtlar ve memoratlardır. Kore Harbi’nin iletişimsel ve kültürel

bellekteki yeri; zaman, mekân ve hatırlatma figürleri bağlamında

değerlendirilmiş ve günümüzdeki yansımaları ortaya konulmuştur. Bu

çalışmanın yöntemi sözlü tarihe de dayandığı için bu savaşın günümüzdeki

yaşayan tanıklarıyla ve onların çocuklarıyla da mülakat yapılmıştır.

Mülakatlara içeriği değiştirilmeden çalışmamızda yer verilmiştir. Ortaya

koyduğumuz ürünlerin değerlendirmesi dönemin siyasi ve sosyal olayları

dikkate alınarak yapılmıştır. Sonuç kısmında ise her bölüm sonunda

ulaştığımız yargılara yer verilerek Kore Harbi’nin Yazılı ve Sözlü Türk Halk

Edebiyatı’na Yansıması değerlendirilmiştir. Çalışmamızda faydalandığımız

eserler ve kaynaklar bibliyografya kısmında sıralanmıştır.

Anahtar Sözcükler

1. Kore Savaşı 2. Sözlü tarih 3. Folklor 4. Toplumsal bellek 5. Sözlü ve Yazılı Edebiyat

Page 213: T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...mitlerini ve tarih geleneğinin içinde yer alan baskın yargıları tartmak

202

ABSTRACT ERDAGI, Ozge. The Reflection Of Korean War To Oral And Written Turkish

Folk Literature

In our study, the history and veterans of Korean War which is about to forget,

are searched and the products into the social memory belong to Turkish Folk

Literature, produced after this war, are presented. The oral history, a new

understanding discipline, is practiced; and the gained information is

considered to the content of our thesis by classifying. These products are

epics, elegies and memoirs. The place of Korean War in the

communicational and cultural memory is interpreted through time, place and

reminding patterns and the modern reflections are presented. Because the

method of this study is based on oral history, we had an ınterview with the

alive withnesses of Korean War and their children. Interviews are included in

our study without any changing. The evaluation of our Works presented was

made by taking into consideration the political and social events of this

period. In the conglusion part , reflection of Korean War to written and oral

Turkish folk literature is evaluated by discussing the ideas we gained at the

and of each part.The works and sources that we benefited from are listed into

the bibliography.

Key Words:

1. Korean War

2. Oral History

3. Folk

4. Social Memory

5. Oral and Written Literature