T.C. CUMHURBAŞKANLIGI HiMAYESiNDEisamveri.org/pdfdrg/D223001/2013_1/2013_1_OCAKA.pdfgibi} temel...
Transcript of T.C. CUMHURBAŞKANLIGI HiMAYESiNDEisamveri.org/pdfdrg/D223001/2013_1/2013_1_OCAKA.pdfgibi} temel...
T.C. CUMHURBAŞKANLIGI
HiMAYESiNDE
ll. Uluslararasi Selçuklu Kültür ve Medaniyeti Sempozyumu
SELÇUKLULARDA BiLiM ve DÜŞÜNCE Bildiriler/Proceedings 19-21 Ekim 2011 KONYA
T.C. KONYA
CiLT -1
iSLAMi iLiMLER
Editör
Prof.Dr.Mustafa DEMİRCİ Doç.Dr. Ali TEMİZEL
Doç.Dr. M.Ali HACIGÖKMEN Yrd.Doç.Dr. Sefer SOLMAZ
4ı TORKTARh
KURUMU
~l IRCICA KONYA BÜYÜKŞEHiR mçuK
VALİLİGİ BELEDiYEsi ÜNİVERSITESİ ÜNiVERSiTESi
MEDRESE GELENEGİ İÇİNDE NİZAMİYE MEDRESELERİ'NİN ÖNEMİ VE İLİM
DÜNYASINA KAZANDIRDIGI YENİLİKLER
Doç. Dr. Ahmet OCAK*
ÖZET
Selçuklular yeni bir devlet olarak ortaya Çiktiklan andan itibaren atalanndan tevarüs ettikleri (devlet kurmak, ülke yönetmek gibi} temel özelliklerin yanma bir yenisini daha katarak iç çekişmeler sebebiyle yorgun düşmüş olan islam dünyasmm siyasi liderfiğini
" de üstlenmiş/erdi. Bu liderlik islam'a karş1 oluşan tehlikelere karş1 koymak kadar, Sünni is!am'1 yeniden ihya edecek ve eski gücüne kavuşturacak müesseseleri kurmak şeklinde de tezahür etmiştir. Bu maksat/a devletin desteğinde aÇJ!an Nizarniye Medreseleri bir taraftan Bôtmflik ve Karmatflik gibi yJkJcJ ve bölücü fikirleri engelleme görevi görmüş, diğer taraftan ilmin yayilmasi ve gelişmesine hizmet etmişlerdir. Bu kurumlar sayesinde yetiştirilen donamm/i insanlar ve oluşan i/mf an!ay1ş sebebiyle islam dünyasmda yeniden bir derlenme ve toparlanma yaşanmlŞtir. islam dünyasmda Sünnflik ortak paydasmda birleşme sağlamrken Türkistan'm içlerinden Endülüs'e kadar olan geniş coğrafyada pek çok siyasi- sosyal ve i/mf gelişme de yaşanmlŞtir. Nizarniye Medreseleri bu gelişmelerin merkezinde yer a/1rken, dönemine göre çok ileri seviyedeki uygulamalara da imza atm1ş, Osmanli/ar dahil olmak üzere, islam ve BatJ dünyasmdaki eğitim kurum/anna model olmuşlardir. Medrese geleneğinde ortaya ç1kan kadrolu müderris/ik, alan uzmam hoca atanmasi ve mufdlik gibi birtakim uygulamalar yanmda, bugün modern üniversitelerde görülen misafir öğretim üyesi, öğrencilerin hoca, hocalarm öğrenci seçme hakki gibi pek çok husus o dönemde bu medreselerde uygulamaya sokulmuştur. Bu yönüyle ilim dünyasma büyük katki sağlayan kurumlar olma özelliğine sahip olmuş/ardJr. Tebliğimde bu konular, dönemin kaynaklan JŞJğmda örnekleri verilerek ve mukayeseler yapilarak gösterilmeye ça!JŞJ!acaktJr.
• Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
'<ll
E
E <rtl tfl
442
Medrese Geleneği İçinde Nizaıniye Medreseleri'nin Önemi
Giriş
Eğitim, insanlık tarihi boyunca önem arz etmiş bir konu olup, bütün dinf ve felsefi sistemler insanlan kendi öğretileri doğrultusunda eğitmeyi hedeflemişlerdir. Meydana getirilen medeniyetlerin seviyesi de o medeniyeti meydan getiren toplurolann kültür düzeylerinin yü..~ekliğiyle ölçülür hale gelmiştir. İslam dünyasındaki gelişmeler de benzer doğrultudadır. Zira kitaplı bir peygamberi olan ve ilk emri "oku" hükmüyle başlayan İslam, insanın eğitimini ve bu doğrultuda yücelmesini temel alan bir tutum takınarak; "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu" 1 "ilim, kadın erkek her Müslüman'a farzdır" ve "İlrnin verdiği rütbe bütün rütbelerin üzerindedir" şeklindeki hükümlerle ilmi, bilgiyi ve bilgini yüceltmiştir. ·,
Bu düşüncenin bir tezahürü olarak Hz. Peygamber miladi 622 yılında Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde ilk iş olarak "Mescid-i Nebevi"yi inşa ettirmekle kalmamış, bu mescidin yansını da "Suffa" adıyla okul haline getirerek ilk İslam üniversitesini kurmuştur. 2 Böylece İslam'ın ilme verdiği değer sadece teori aşamasında bırakılmamış, bizzat bu dinin peygamberi tarafından müşahhas bir şeklide hayata geçirilmiştir. Bu yaklaşım Müslümanlar tarafından sonraki dönemlerde de devam ettirilmiştir.
İslam dünyasındaki eğitim-öğretim kurumlan ilerleyen dönemlerde duyulan ihtiyaca binaen küttab ok-ullan, kitapçı dükkfınlan, ulema evleri, edebi salonlar, saray okullan, cami ve mescitlerde eğitim
öğretim faaliyetleriyle devam etmiştir. 3 Eğitimdeki bu dağınıklık me~ dreselerin tesis edilmesine kadar devam etmiş ve İslam aleminde IX. y.y'dan itibaren görülmeye başlayan medreseler, XI. y.y'dan sonrakurumsaliaşarak gelişmelerini devam etmişlerdir.
İslam dünyasında ilk medresenin Hallfe Memun döneminde (813-833) Horasan'da açıldığı nakledilmekle beraber,4 gerçek anlamda X. yy'dan itibaren açılmaya başlandığı kesindir. Bu işin öncülerinden İsmail b. Ahmed b. Esed b. Saman (ö. 907) Buhara'da bir medrese ve yanına kütüphane bina ettirerek buraya vakıflar bağlamıştı. Ayrıca 936 senesinde Buhara'da yangında yok olan "Farcek Medresesi" ve 959 senesinde hala mevcudiyetini koruyan "Külartekin Medresesi"ni de bu
1 Kuran-ı Kerim, Züıner 39/8. 2 Muhammed Hamidullah, İslil.m Peygamberi II, (trc.Salih Tuğ), İstanbul1980, s. 830 vd. 3 H. G. Yurdaydın, İslam Tarihi Dersleri, Ankara 1982, s. 67 vd.; M. Dağ-H. R. Öymen, İslam Eğitim Tarihi, Ankara 1974, s. 79 vd.; Ahmed Çelebi, İslamda Eğitim Öğretim Tarihi, (tre. A. Yardım), İstanbull976, s. 58 vd.
4 C. Zeydan, Tarih u Temeddüni'I-İslami II, Beyrut, ts. , s. 220.
Medrese Geleneği İçinde Nizamiye Medreseleri'nin Önemi
kurumun öncelikli olanlanndandır.5 Daha sonralan bazı alimler evlerini medrese haline getirerek bu işin öncülüğünü yapmışlardır. Ebu Hatim el-Bust:l ilk defa kütüphanesi olan ve yabaneriann da bannrhasına imkan sağlayan bir medrese kurdu. Taberan'da el-Hatımi (ö. 1003) için bir medrese inşa edildi. Bunlardan başka Nisabur'da es-Saiğ en-Nisaburi (ö. 960) ve Ebu Ali el-Hüseyni (ö.1003) için birer medrese açıldı. Dikkat edilmesi gereken husus bunların birer hususi medrese olması ve devlet desteğinde olmamalandır. ·
Medreselerin devlet desteğinde açılması ve belirli bir misyonu üstlenmeleri ise Fatımilerle beraber başlayan bir olaydır. Kuzey Afrika'da kurulan Fatımiler, ordulanyla Mısır ve Şam'a hakim olmuşlar; buralan Şiileştirmeye çalışınakla kalmamış, kendi nüfuzlan altında olmayan bölgelerde de Abbasi halifesinin otoritesini sarsmak, Sünniliği zaafa düşürmek yolunu tercih etmişlerdir. 6 Sünniliğe karşı mücadeleyi temel yol olarak seçen Fatımiler, bu maksatla, inançlannı öğretecek
merkezler ve bu inançlan yayacak görevliler yetiştirmek için kollan ş;ıvadılar. Fatımi Halife Muiz (952-975), Fatımı akldesini yaymak için 972 Yılı Ramazan ayında el-Ezher Camii'ni ibadete açarak7 burasını aynı
zamanda Şii kurmaylannın yetiştirildiği bir üs haline geldi. Halife elHakim de 1005 senesinde, benzer bir akademi inşa ettirerek, Bağdat'daki "Beytü'l-Hikme"ye8 atfen de buraya "Daru'l-Hikme" veya "Daru'l-İlm" adı verdi. Böylece Şii-İsmaili düşüncenin öğretildiği kurumlar hayata geçirildiler.9
Fatımilerin bu faaliyetleriyle halifelik iddialannı güçlendirme yanında, dağınık durumdaki İsınam dallerini bir bayrak altında toplama imkanına da kavuştular. 10 Şiilik propagandası yapan ve binlerce dalden
5 N.Maruf, Medarisu Kable'n-Nizamiyye, Bağdad 1973, s. 8 vd. 6 Y. D. Gavfuıime, Gulatu'ş-Şiati'l-Batıniyye fi Biladi'ş-Şam, Arnıuan 1981, s. 20; H. İ.
Hasan, a.g.e., s. 233. 7 e1-Malmzi, Takiyyüddin Ebu'I-Abbas Ahmed, Kitabu'l-Mevaizi ve'l-İtibar bi Zikri'l
Hıtatı ve'I-Asar II, Beyrut, ts., s. 273; H. İ. Hasan, Tarihu'd-Devleti'l-Fatımiyye, Kahire, s. 378 vd.; Adam Mez, Onuncu Yüzyılda İslam Medeniyeti, (tre. Salih Şaban), İstanbul 2000, s. 85.
8 Abbasi Halifesi el-Memun (198-202/813-817) tarafindan kurulan "Beytü'1-Hikme" çeviri faaliyetlerinin yanında salahiyetli alimleree ilmi çalışmalar da yapıldığı bir merkezdi. Bkz. S. Eyice, a.g.m., s. 49.
9 Mustafa Galib, Tarihu'd-Daveti'l-İsmailiyye, Beyrut 1975, s. 222; H.İ.Hasan, Taribu'dDevleti'l-Fatımiyye, Kahire 1981, s. 435; M. Hüseyn el-Müzaffer, Tarihu'ş-Şia, Beyrut 1985, s. 187; K.Vollers, "Ezher", İA IV, s. 433; Semavi Eyiee, "Meseid", İA VIII, s. 50; İsmail Erünsal, "Diirulilm", DİA. VIII, s. 540.
10 C.Cahen, İslamiyet, (tre. E.N.Erendor), İstanbul1990, s. 178.
E <~
....:!:!
443
ı...
<l)
E
E <rO tl)
444
Medrese Geleneği İçinde Nizaıniye Medreseleri'nin Önemi
oluşan taraftarlannı Abbas! topraklannda kullanırken, 11 Bağdat' a hakim olan Şii Büveyhller'i de Sünn! Halife'nin otoritesini sarsmak için desteklemişlerdir. 12
Sünn! düşüncenin temsilcisi olan Bağdat hallfesinin bu durumdan kurtulmak için Türklerden başka yardım isteyebileceği bir güç de gözükmüyordu. Bu maksatla halife önce Gaznelilerden yardım istemiş ve onlann verdiği destekle bir müddet rahat nefes almıştı. 13 Baskılar
yeniden ve artarak devam edince bu defa da bölgenin yeni Sünrıl gücü olan Selçuklulardan yardım isternek zorunda kalmıştı.
Abbas! halifesi ve onun temsilcisi olduğu Sünn! düşünce bu şekilde siyası ve kültürel olarak yok edilmeye çalışılırken devreye Sünn! Selçuklular girmiş ve onlann desteğiyle beraber Sünniliğin aleyhine olan durum düzelmiştir. Selçuklular 1055 yılında Bağdat'a gelerek Büveyhller devletine son verip, Sünn! Bağdat hallfesini bu kötü durumdan kurtararak hilafet makamının vakar ve heybetini geri iade etmişlerdir. 14 Bu tarih aynı zamanda Selçuklutann Sünrıl İslam dünyasının liderliğini üstlendiği tarih olup, bu tarihten sonra Türkler İslam adına yüzyıllar sürecek siyası ve fikri mücadelenin bayraktarlığını yapmaya başlayacaklardır. 15 ·
Sünn! düşünceniı:ı koruyuculuğunu üstlenen Selçuklular, İslam dünyasının iç meselesi olan ve temelde Fatımllerir. siyası emellerine hizmet eden bu mezhep yayılmacılığına engel olmayı kendi açılanndan ana gaye olarak gördüler. Çünkü Şiiler sadece mezhep propagandası yapmakla kalmamış, işin içine "Batınllik" gibi tedhiş ve terör boyutu olan başka bir hareketi de katarak, özelde Selçuklular, genelde ise Sünn! İslam'a karşı büyük bir mücadele yürütmüşlerdir. 16 Bu fırka sui--
11 Bemard Lewis,, Haşişiler, (tre. A.Aktan), İstanbul 1995, s. 28; Mustafa Öz, "Dili", DİA VIII, s. 520; Abdu'l-Münim Miicid, Nazmu'l-Fatımiyyin ve Rusiimuhum fi Mısr, Mısır 1973-1978, s. 183 vd.
12 A. Muhammed Hasaneyn, Selaçıka İran ve'l-lrak, Kahire 1970, s. 11-13; Mevdiidi, Selçuklular Tarihi, (tre. 'A. Genceli), Ankara 1975, s. 25.
13 Ebu'n-Nasr Muhammed b. Abdulcebbiir el-Utb'i, Tarihu'l-Yemini I, [Alırned el-Men'in'i, (Şerhu'l-Yemini) ei-Fethu'l-Vehbi ala Şerhi Ebi Nasr el-Utbi' nin kenarında], Kilhire 1286, s. 317; İbn Hallikiin, Ebu'I-Abbas Şemseddin Alımed b. Muhammed b. Ebi Bekr, Vefiiyatu'l-A'yan ve Ebnau Ebnai'z-Zaman V, (tah. İhsan Abbas), Beyrut 1397/1977, s. 176; İbrahim Kafesoğlu, "Mahmud Gaznevi", İ.A.VII, s. 175.
14 Alırnet Ocak, Selçukluların Dini Siyaseti, İstanbul 2002, s. 164 vd.; T. H. Balcıoğlu, Türk Tarihinde Mezhep Cereyanları, İstanbul 1940, s. 58 vd.
15 H. Alımed Mahmud - A. İbrahim eş-Şerif, Alemu'l-İslam fi'l-Asri'l-Abbasi, Kahire, ts., s. 537 vd.
16 Hasan Sabbab, Fiitımi Devleti'nin dıştan yaptığı fiili müdahaleyi Selçuklu ülkesinin içine taşıyarak, bilhassa şehirlerdeki fakir tabakaya etki etmiş; Sünnilere karşı geniş bir ideolojik mücadele başlatarak, kurulu sosyal düzeni sarsmayı amaçlamıştı. Bkz. M. A. Köyınen, Selçuklu Devri Türk Tarihi, Ankara 1989, s. 209 vd.
Medrese Geleneği İçinde Nizamiye Medreseleri'nin Önemi
kastı bir sanat haline getirerek fedfı'ileri vasıtasıyla kendilerine muhalif kişileri ortadan kaldırmış ve kesin çözüm kastıyla "imha timi" gibi kullanılmışlardır. 17 •
Selçuklular, Şit-Fatımller ve aniann uzantısı Satırıllerin İslam alemi için yarattığı tehlikeyi ve bu tehlikenin sırf askeri tedbirlerle önlenemeyeceğini kavramışlardı. Fikire fikirle cevap vermek ve halkın zihinlerini Batırıl propagandalara karşı korumak gerekiyordu. Bu maksatla Ehl-i sünnet inancını güçlendirmek ve Şilliği engellemek için Nizarniye Medreseleri'ni açarak bu faaliyetlere karşı koyma cihetine gittiler. 18
Genelde Şi'i-Batın'i tehlikesini ortadan kaldırmak için açılan Nizamiyeler, bir taraftan Sünn! inancını güçlendirirken, diğer taraftan da insanlan devlet otoritesini tanıyan, kanunlara itaat eden ve devleti koruyan fertler olarak yetiştiriyordu. 19 Bu sayede Şiilik egemen bir mezhep olmaktan çıkanlmış, Fatımı medreselerinin yıkıcı propagandalanna karşı ilm! yollarla mücadele erme imkanı doğmuştur.
hk planda Şii-Batını fikirlerle mücadele etmek için açılmış olsalar da Nizamiyeler, Sünnt düşüncesinin korunması yanında, onun yeniden ihya ve inşası için önemli görev üstlenmişlerdir. Bu medreselerden yetişen ilim adamlan sadece Selçuklu devrinde değil, bütün İslam! dönemler dikkate alındığında otorite sayılabilecek kişiler olup, İslam dünyasının parlak ilim ve fikir yıldızlannı meydana getirmişlerdir.20
Nizarniye Medresleri, bir taraftan Şit-Batırıl fikirleri engellemek için mücadele edecek insanlan yetiştirmeyi hedeflerken, diğer taftan fikri çalışmalan canlandırarak Sünrılliğin yok olmaktan kurtulmasını
sağlamışlardır.
Bu medreselerin ilki Alp Arslan döneminde sultanın izni ve vezir Nizamulmülk'ün gayretleriyle Nisabür'da açılmış, daha sonra imparatorluğun önemli merkezlerinde şubeleri açılarak eğitimin hizmetine girmişlerdir. Bu eğitim kurumlan, gerek İslam dünyası, gerekse Batı tarihi açısından önem arz eden kurumlar olarak tarihteki yerini almışlardır. Türkistan içlerinden Endülüs'e kadar İslam dünyasını fikri planda etkilemiş, Muvahhidün Devleti, E yılbil er ve Osmanlllara. kadar pek çok siyası oluşumun da kültür ve eğitim politikalannda model
17 A. M. Hasaneyn, s. 72 vd.; P. Hitti, Siyasi ve Kültürel İsHim Tarihi II, (tre. S. Tuğ), İstanbul 1980, s. 688; M.Şemseddin Günaltay, "Anarşist Dervişler Çetesi (Haşşaşin)", Hudfetten Hakikate, (nşr. Ahmet Gökbel), İstanbul1997, s. 161 vd.
18 B. Lewis, ''İsmaililer", İ.A., VIII, s. 1123. 19 H. Emin, a.g.e., s. 223. 20 M. A. Köymen, Alp Arslan ve Zamarn II, Ankara 1983, s. 392.
E <rO
-~
445
Medrese Geleneği İçinde Nizamiye Medreseleri'nin Önemi
olmuşlardır.21 Bu sebepten dolayı, Nizarniye Medreseleri'nin ilim dünyasına kazandırdığı yerıilikler ve oluşturduğu farklan üç ana. başlıkta . incelemeye çalışacağız.
ı- İslam Dünyasında Medrese Modelinin Oluşması ve Müesseseleşmesine Katkısı
Nizarniye Medreseleri'nden önce İslam dünyasında görülen İbn Furek, Beyhakiyye, Sa'diyye ve Ebu İshak el-İsferayin1 Medresesi gibi önemli medreseler şahıslar tarafından açılmış medreselerdi. 22 Bu medreseler mahalll özellik arz eden ve prograrnlan medresenin başında bulunan şahıslar tarafından belirlenen kuruluşlar olup, resını bir hüviyete sahip değillerdi. 23 O bakımdan henüz bir kurumsallaşmadan söz edilemez. Bu tür medreselerde okumak isteyen ilim talipleri de değişik beldeleri gezerek, bunun için uzun ve yorucu seyahatler yapmak ve çeşitli mahrumiyedere katlanarak ders almak istedikleri hocalan bulup onlardan ilim tahsil etmek zorundaydılar. 24 Bu işlem zaman ve mekan bakımından oldukça yorucu bir işti.
Nizarniye Medreselerinin açılması ile ilmin belirli bir merkezde ve sahanın uzman hocaları eliyle yapılması imkanı doğmuş, uzun ve meşakkatli yolculuklara gerek kalmamışnr. Kuruculan tarafından medreseye, öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak, hocaların maaşlarını
vermek üzere zengin gelirli vakıflar bağlanmışnr.25 Medrese; dershane, mescid, kütüphane, yatakhane, yemekhane, hamam vb. sosyal ihtiyaçların karşılanacağı bütün donarııma sahip olduğu için burada okuyan öğrencilerin bütün ihtiyaçlarına cevap vermiştir. 26
Vakfiye gereği olarak her disiplin için o sahanın önde gelen hacası maaşlı müderris olarak atanmak suretiyle ilk defa alanında uzman hocalar Nizamiyelerde görevlendirilmişlerdir. Medresede hangi derslerin akutulacağı da yine vakfiye şartlarına göre belirlenerek
21 Ahmet Ocak, "Selçuklu Medreselerinin Mağrib ve Endülüs Üzerindeki Etkileri",Turkish Studies 4/3 (Spring 2009), s. 1622 vd.
22 es-Subki, Taceddin Ebu Nasr Abdulvalılıab b. Ali b. Abdulkafi, Tabalcltu'ş-Şafiiyyeti'lKübra IV, (tah. A.M.el-Hulv- M.M. et-Teniihl), Mısır 1964-1976, s. 314; Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, İstanbul1980, s. 332. ·
23 O.Aslanapa, "Ortaçağın En Eski Yahlı İlim ve Kültür Merkezleri", Türk Kültürü ID/1-2 (Ekim1963), s. 34.
24 Fazlurrahman, İslam, (tre. M. Dağ-M. Aydın), İstanbul1981, s. 233. 25 Nizfunülınülk, Medreseye vakıf olarak gayrimenkuller vakfetrniş, ayrıca medrese çalı
şanlarından herkese, vakıf gelirinden adil bir şekilde pay verİlınesini de istemişti. Bağdat Nizilmiyesi için her yıl 200 kurr buğday (yaklaşık bir kurr 2925 Kg) ve 18.000 dinar para tahsis edilınişti. Bkz. İbnu'l-Cevzi, Ebu'l-Ferec Abdurrahman b. Ali b. Muhammed, eiMuntazam Fi Tarihi'I-Mulô.ki ve'I-Umem IX, Haydarabad 1359, s. 66.
26 H. Emin, a.g.e., s. 234; C. Zeydan II, s. 222.
Medrese Geleneği İçinde Nizamiye Medreseleri'nin Önemi
bugünkü anlamda ders programlan oluşturulmuştur. Bunun ötesinde imparatorluğun önemli merkezlerinde Nizarnİyelerin değişik şubeleri açılarak27 öğrencilerin bugünkü yatay geçişe benzer şekiide bir şehirde okuduktan sonra başka şehre giderek eğitimlerine orada devam etme imkanı da sağlanmıştır.
Bütün bunlar devlet destekli olup ilmin yayılması ve Ehl-i sünnet fikrinin güçlenmesi için yapılan işlerdir. Böylece medrese açmak ve ders vermek bireysel faaliyet olmaktan çıkmış; zengin gelirli vakıflan olan sultan ve vezirler tarafından desteklenen kurumsal kişiliği olan müesseseler haline gelmiştir. Medrese anlayışında bir çığır açılmış,
sultanlar ve devlet adamlannın önde gelenleri tarafından medrese inşa etmek, medreseyle beraber öğrencilerinin bannma, iaşe ve diğer ihtiyaçlannı karşılamak geleneği yerleşmiştir. Bunda Nizamiyeler model vazifesi görmüşlerdir.28 Nizamiyelerden hemen sonra Hallfe Mustansır, Selahaddin Eyyübi ve Nureddin Zeng! aynı yolda yürüyerek Sünni medreseler açmışlar ve Sünni düşüncenin gelişmesine çalışmışlardır. 29
Nizamiyeler kendinden sonraki medreselere sadece fiziki planda _değil, ana misyon ve ders programlanyla bakımından da örnek olmuş ve yıllarca takip edilmişlerdir.30 Özellikle Fatih döneminde yaptınlan Sahn-ı Sernan Medreseleri, Nizamiyeler ile başlıysan bu ekolün devamı ve zirveleştiği nokta olmuştur.3 ı Nizarnİyelerin etkisi o kadar kuvvetli olmuştur ki, Türkler kahhar ekseriyetle Maturidi mezhebinde olmalanna rağmen, Osmarılı medreselerinde tedrisat son günlerine kadar Nizarnİyelerin etkisinden dolayı tamamen Eş' arl sistemine göre yapılmıştır. 32
Nizamiyeler ders proğramlan, hoca ve öğrencilere tanınan imkanlar ve belirli bir merkezde derslerin yapılmasıyla önceki medreselerden aynlır. Bu sebepten "yeryüzünün ilk üniversitesi" olarak kabui edilir.33
Bazı araştırmacılar ilk üniversite olarak ı 000 yılında kurulan Bologna
27 Nizarniye Medreselerin açıldığı şehirler şunlardır: I-Bağdat 2-Belh 3-Nisabfu 4-Herat 5-İsfahan 6-Basra 7-Merv 8-Anıul (Taberistan) 9-Musul 10-Ffısenc (Büsenc) 11-Harcird (Hargird) 12-Rey 13-Ceziretü İbni Ömer 14-Zebid 15-Huzistan 16-Ziihir Bkz. Ahmet Ocak, Nizarniye Medresleri, Malatya 1993 (yayımlanmanuş yüksek !isan tezi).
28 H. Emin, a.g.e., s. 218 vd. 29 A. Çelebi, a.g.e., s. 112; M. Dağ-H. R. Öymen, a.g.e., s. 126; P. Hitti II, s. 633; R. Şeşen,
Seliihaddin Devrinde Eyyiibiler Devleti, İstanbu11983, s. 255. 30 İbrahim Kafesoğlu, Selçuklu Tarihi, İstanbul 1972, s. 176. 31 H. R., Raşit Öymen, "İsliiıniyette Eğitim ve Öğretim Hareketleri", A.Ü.İ.F.D., XI (1963), s. 41. 32 Osmanlı Medreselerinde Eş'ari ekolünün yerleşmesi ve devamı konusunda daha geniş bilgi
için bkz. Ahmet Ocak, "Osmanlı Medreselerinde Eş'ari Geleneğinin Oluşmasında Selçuklu Medreselerinin Tesirleri", XIII. Türk Tarih Kongresi Bildirileri Ill!II, Ankara 1999, s. 765 vd.
33 İ.Kafesoğlu, a.g.e., s. 176.
.... c.ı
E
447
Medrese Geleneği İçinde Nizanüye Medreseleri'nin Önemi
Okulu'nu kabul ederlerse de burası merkezileşmiş bir hukuk okulu olup, hususi teşebbüs ürünüdür.34 Görüleceği üzere Selçuklular, seletlerinde olmayan bir hususu gerçekleştirerek bilim ve düşünce için merkez vazifesi gören medreseyi kurumsallaştırarak, bundan sonraki dönemler için de örnek olmuşlardır. Bu husus Osmanlılar dahil ~m İslam dünyası için geçerli olmanın yanında Batı üniversitelerinde de benzer etkiye sahiptir.35 Avrupa üniversitelerinde de İslam'la alakah dersler yerine Hıristiyanlıkla ilgili derslerin konması ve derslerin işlenişinin Nizamiyelere benzer şekilde icra edilmesiyle Nizamiyeler model olarak alınmışlardır.36 Batı üniversitelerinin ilki XII. asnn ilk çeyreğinde kurulan Paris üniversitesidir. Onu takip eden Oxford ve Köln üniversiteleri de yine Müslümap medreselerinin müfredat ve muhteviyatını taklit etmişlerdirY Bu abartılı bir görüş olarak kabul edilmemeli. Zira hastahane gibi kurumlan da Batılılann Selçuklulardan aldıklan bilinen bir gerçektir.38
2- Medrese Müderrisleri ve Öğretim Kadrosu Konusundaki Yenilikler
Nizarniye Medreseleri aynı zamanda maaşlan devlet tarafından ödenen kadrolu müderrislerin görev yaptığı ilk kurum olarak da kabul edilir. Nizamiyenin ls.uruluşundan sonra oluşturulan vaktiyesine göre medrese aslen ve feran Şafii mezhebi mensuplanna vakfedilmişti.39
Vakfiye doğrultusunda medreseye müderrisler ataması yapılırken sahasında uzman kişilerin seçilmesine dikkat edilmiştir. 40 Müderris atama işinde öncelik Sultan ve vezir yetkili olmakta, bazen de hallfe tarafından atamalann yapıldığına şahit olunmaktadırY
34 Kazım Sankavak, "Toledo, Bologna ve Pedua Okullannın Düşünce Tarihindeki Yeri", Akademik Araştırmalar Dergisi I/3 ((Kış 1996), s. 127 vd.; İ.Kafesoğlu, Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun Dünya Tarihindeki Rolü", V. T.T.K. Bildirileri, Ankara 1960, s. 275. Oysa Selçuklu medreseleri bugünkü anlamda Hukuk, İhiliiyat, Edebiyat,Siyasal Bilgiler ve Fen Fakültelerinden oluşan beş fakülteyi kapsamaktadır. Bkz. Hüseyin Atay, "İsliim'da Eğitim", A.Ü.İ.F.D. XXiTI (Ankara 1987), s. 27 vd.
35 Aydın Sayılı, "Ortaçağ İslam Dünyasında İ1m1 Çalışma Temposundaki Ağırlaşmanın Biizı Temel Sebepleri (Avrupa İle Mukayese)" Araştırma I (1963), Ankara 1964, s. 40 vd.
36 P. Hitti, a.g.e 11, s. 630 vd. 37 İ. Kafesoğlu, a.g.m. s. 275 vd. 38 O. Turan, Selçuklular Tarihi ... , s. 435; Arslan Terzioğlu, "Yerli ve Yabancı Kaynaklar
Işığında Selçuklu Hastahaneleri ve Tebabetinin Avrupa'ya Tesirleri", Türkler V, Ankara 2002, s.734 vd.
39 Vakfiyede medresede görev yapacak bir viiiz, bir Kur'an hocası ve Arapça öğretecek bir nahiv hocası ve mütevelli'l-kutub'un da (kütüphaneci) bulunması şart koşulmuştu. Bkz. İbnu'l-Cevzi IX, s. 66.
40 M. A. Köymen, a.g.e., s. 390. 41 es-Suyı1ti, Tarihu'l-Hulefa, Mısır 1371/1952, s. 440; İbn Hallikiin 1II, s. 218; Sıbt ibnu'l
Cevzi, Şemsuddin Ebu'l-Müzaffer Yusuf b. Kızoğlu, Miratıı'z-Zaman fi Tarihi'l-Ayan,
Medrese Geleneği İçinde Nizamiye Medreseleri'nin Önemi
Nizarniye vaktiyesindeki şartlar bağlayıcı olduğundan önceleri bu şartıann dışına çıkılamıyordu. Nitekim daha sonra medreseye ikinci bir kütüphaneci tayin edilmek istenince, vakfiye şartlamlin ikinci bir kütüphaneciye müsaade etmediği gerekçesiyle yapılan tayine karşı
çıkılmıştı.42 Zamanla derslerin çoğalması ve ihtisas sahibi kişilerdi:m
istifade etme zarureti ortaya çıkınca birden fazla müderrisin tayin edildiği görülmektedir. Ancak tayin edilen müderrisler, medreseye vakfiye doğrultusunda atanmış olan müderrisin emrinde oluyorlardı. 43 Bu günkü karşılığı olarak; vakfiye şartını taşıyan müderris "Rektör" konumunda, diğer müderrisler ise bu müderrisin emrinde ve sahalannda uzman kişiler durumundaydılar.44
Nizamiye'de ders veren müderrislerin birden fazla olduğu, medreseye tayin edilen müderrislerin münavebeli olarak ders vermelerinden de anlaşılmaktadır. Nisabur Nizamiyesi'nde hadis dersini Ebu'IHasan el-Müfessir ile Ebu Said el-Hayri münavebeli olarak okuturken,45
Bağdat Nizamiyesi'nde Ebu Muhammed eş-Şirazi ile Ebu Abdullah etTabeıi aynı şekilde münavebeli olarak ders okutmuşlardır.46 Medresede okutulan fıkıh, tefsir, hadis, kelam, lügat, nahiv, edebiyat, hilaf, münazara, nazar, cedel, tilavet, usul, mantık vb. derslerin çokluğuna da bakarsak bu derslerin bir müderris tarafından verilerneyeceği anlaşılır. Sadece Bağdat Nizamiyesi'nde 6.000 öğrencinin ders gördüğü göz önünde bulundurulursa, 47 bu öğrencilerin ders görebilmesi için pek çok müderrisin bulunması gereği ortaya çıkar. Bu da değişik alanlarda uzman müderrislerin medresede görevlendirildiklerine bir delildir.
Nizarniye müderrisleri, ilmi kapasite bakımından devrin önde gelen alimlerinden meydana geliyordu. Hemen hemen hepsi pek çok sahada söz sahibiydiler. Radiyuddin Ebu'l-Hayr el-Kazv1rıl (ö. 1193) vaaz, tefsir ve usulde asnrıın imamı, özellikle tefsir ilminde bir derya misaliydi. 48
Ebu Zekeriyya et-Tikriô (ö. 1219), tefsir, hadis, hilaf, lügat, münazara, tilavet ilimlerinde önde gelen bir şahsiyetti.49 Mahmud ez-Zencarıl (ö.
(nşr. A.Sevim), Ankara 1968,, s. 135; İbnu'l-İmad, Şehiibuddin Ebu'l-Feth el-Hanbeli edDımaşki, Şezeratu'z-Zeheb fi Ahbiiri men Zeheb m, (tah. A. el-Arnaı1t- M. el-Amaı1t ), Beyrut 1410/1989, s. 307.
42 YoussefEche, Les Bibliotheques Ar ab es, Damas 1967, a.g.e., s. 169. 43 M. A. Köymen, a.g.e., s. 391. 44 H. Emin, a.g.e., s. 229. 45 es-Sarfini, Ebı1 İshak İbrahim, el-Muntehab min Kitabi's-Siyak li Tarihi Neysabı1r (tah.
Halid Haydar), Beyrut 1993/1414, s. 595 vd. 46 el-Bundilıi, el-Feth b.Ali b. Muhammed, Zübdetü'n-Nusra ve Nuhbetü'l-Usra (Irak ve
Horasan Selçuklulan Tarihi), (tre. K.Burslan), İstanbul1943, s. 81; İbnu'l-Cevzi' IX, s. 53. 47 A. Çelebi, a.g.e., s. 301. 48 es-Subki VI, s. 8 vd. 49 es-Subki Vlll, s. 356; es-Suyı1n I, s. 338.
E <rd .~
449
450
Medrese Geleneği İçinde Nizanliye Medreseleri'nin Önemi
ı 258), hadis ilminde ve hat sanatmda büyük bir kabiliyetti. 50 Şemsudd1n
Ebu'I-Meall el-Eykf (ö. 1297), usUl, tefs1r, manuk, evail ilimlerinde söz sahibi bir alimdiY İbn Fadlan el-Bağdact1 (ö. 1233), mezhep, hilaf, usul, manuk ve münazara sahalannda önde gelenlerdendi.52 Kıraat müderrislerinden Ebu'I-Kasım el-Huzell (ö. 1072) sahanın önde gelen şahsiyetlerinden olup, islam alemini doğudan bauya dolaşarak 365 hocadan ders görmüş ve kendinden sonrakilere önemli ölçüde tesir etmiş birisiydi. 53 Önce Bağdat Nizamiyesi'nde mu1d, sonra Zeb1d Nizamiyesi'nde müderris olan Mecdüdd1n FirCızabact1 (ö. 1414) ilmi seyahatlerini arkasından kitaplannı taşıyan hamallarla birlikte yapardı. 54
Bağdat Nizilmiyesi müderrisi İbnu't-Tilmiz Bağdad1 (ö. 1215) gibi Arapça, Farsça, Türkçe, Habeşce, Rumca, Ermenice ve Zencice dillerini bilen müderris yanında, Hibetullah Bağdad1 gibi Arapça, Farsça, Yunanca ve Süryani dillerini bilen müderrislere de rastlanmaktadır. 55
Nizamiyeler Şafii mezhebi mensuplanna hizmet vermek üzere programlanmışlardır. Medrese gelirlerinin yüksekliği ve devletin itibarlı
kuruluşlan olmalan sebebi ile müderrislerine yüksek ücretler öden~ mekteydi. Aynı zamanda ilm! seviyenin de yüksek olması pek çok insanı burada müderris olmçık noktasında cezb etmişti. Vakfiye şarlannın
bağlayıcı olma özelliğinden dolayı diğer mezheplere mensup alimler bu medresede görev alinak için mezhep değiştirerek Nizamiye'de görev alma şansına sahip olmuşlardır. Bu alimiere örnek olarak Ebü Bekir elBağdad1 (ö. 1241),56 Ahmed b. Ebu'l-Feth (ö. 1124),57 Ebü Bekir elBended (ö. 1138),58 ve İbnu'l-Hubeyre (ö. 1241)59 gibi Hanbeli mezhebinden Şafii mezhebine geçerek Nizamiye'de göreve başlayarılar yanında; Hanbeli iken önce Hanefi, sonra Şafii olan ve Nizamiye'de. nahiv hocalığı yapan el-Vecih b. ed-Dehhan'ı (ö. 1215)60 örnek olarak gösterebiliriz.
50 Marı1f, Niici, '"(arihu Ulemiii'l-Mustansıriyye I, Kahire 1976, s. 134 vd. 51 İbn Kadı Şuhbe, Takiyyüddin Ebı1 Bela Ahmed b. Muhammed ed-Dımaşki, Tabaldltu'ş
Şafıiyye n, (tah. Abdulalim Han), Haydarabad 1979, s. 246 vd. 52 es-Subki VIII, s. 107 vd. 53 es-Sarfini, a.g.e., s.539; es-Suyı1ti, Celiiluddin Ebu'I-Fazi Abdurrahman, Buğyetu'l-Vuiit fi
Tabaldlti'l-Luğaviyyin ve'n-Nuhiit n, Beyrut, ts., s. 359; Muhammed Salim Muhaysin, Mucemu Huffiizi'l-Kur'an Abre't-Tarih n, Beyrut 141211992, s. 338 vd.
54 es-Suyı1ti, Buğye I, s. 473. 55 M. A. Köymen, a.g.e., s. 392. 56 es-Su b ki VIII, s. 108 vd. 57 İbnu'l-Cevzi lX, s. 251; İbnu'd-Dimyiiti, Ahmed b. Aybek b. Abdullah el-Hüseyni, el-
Müstefiidu min Zeyli Tarihi Bağdiid XIX, (tah. K. Ebı1 Ferah), Beyrut, ts., s. 62. 58 İbnu'd-Dimyiiti XIX, s. 10 vd. 59 es-Subki VIII, s. 108 vd. 60 İbn Hallikiin IV, s. 153; es-Su.Y,fiti, Buğye II, s. 273 vd.
Medrese Geleneği İçinde Nizaıniye Medreseleri'nin Önemi
Nizamiyeler ilk defa "niyabet" adıyla vekaleten müderrislerin görevrendirildiği kurum olarak da görülmektedirler. Bu vekaletiri sebebi ya aranan müderrisin bulunamaması veya asıl müderrisin bir şekilde görevinde olamamasından kaynaklanmaktaydı. Bunlann en meşhuru İmaını Gazalrnin kardeşi Ahmed Gazall'dir (ö. 1126). Gazall, Bağdat Nizamiyesindeki müderrislik görevini ı 095 yılında terk edince, 61 kardeşi
Ahmed Gazall'yi yerine vekil olarak bırakmıştı. 62 Aynı şekilde müderris Yusuf ed-Dımaşkl'nin vefatı üzerine, Ebu Cafer b. Ebi Galib (ö. 1189) Nizamiye'de vekaleten ders vermişti. 63 İsfahan Nizamiyesi'nde elHocenl'nin evlatlan tarafından müderris naipliğine getirilen Ebu'I-Meall el-Verkan1 de (ö. 1163) bu şekilde müderris olanlardandır. 64 Benzer şekilde Nizamiye'de önce mUıd, sonrada müderris naipliği yapan Ebu'IHasan Ali el-Fankl'yi de (ö.I206) zikretmek mümkündür. 65 Bu yol, büyük ihtimalle vezirin emri veya sultanın fermanıyla asıl müderris atanana kadar geçecek sürede eğitimin aksamadan yürümesi için düşünülmüş bir çaredir. Yani, ders verme kapasitesine sahip kişileri
geçici olarak müderrislik hizmetinde görevlendirmedir.
Nizarnİyelerin eğitim tarihine kazandırdığı ciddi değişimlerden biri de bugün modem üniversitelerde uygulanan "misafir öğretim üyeliği" statüsündeki bir modeli tarihte ilk defa hayata geçirmiş olmalandır. Bugün sahasında otorite hocalann yurtiçi veya yurtdışındaki üniversiteler tarafından davet edilerek bilgi ve deneyiminden geçici bir süre istifade cihetine gidilmesine benzer şekilde bir uygulamaya imza atılmıştır. Alanlannda uzmanlaşmış ve ilim dünyasında şöhrete ulaşmış alimler medreseye davet edilerek bir müddet ders vermeleri ve onlann bilgilerinden diğerlerinin istifade etmeleri sağlanmıştır. Bu şekilde
Nizamiye'de misafir edilen alimierin vaaz ve derslerinden hem talebelerin hem de halkın İstifadesi sağlanmıştır. Bu misafirlik bazen uzun olup, iki sene kadar sürenleri bile vardı.66
Bu alimiere örnek olarak Nizamiye'de pek çok defa vaazlar vermesi yanında mezhep ve hilaf konulannda mahir olan Ömer b. Ahmed elHatıb1 (ö.?),67 Mağrib halkından olup, aynı zamanda Eş'ari kelamında da önde gelenlerden olan Atık b. Abdullah el-Bekrl (ö. 1083),68 İbn
61 İbn Hallikfuı IV, s. 216 vd. 62 İbnu'l-Cevzi IX, s. 87; İbn Ha!likfuı I, s. 97. 63 es-Subki VI, s. 149. 64 es-Semani, et-Tabbir I, s. 205 vd. 65 George Makdisi, Ortaçağ'da Yüksek Öğretim İsHim Dünyası ve Hıristiyan Batı, (tre.
A.H. Çavuşoğlu- H.T.Başoğlu), İstanbul2004, s. 284. 66 M. A. Köymen, a.g.e., s. 411. 67 es-Subki VII, s. 239 vd. 68 İbnu'n-Naccil.r XVI, s. 209.
E <r"<l
...!:!)
451
.... Q)
E
452
Medrese Geleneği İçinde Nizanıiye Medreseleri'nin Önemi
Furek'in tarunu ve Ebu'l-Kasım el-Kuşeyri'nin damadı olan Ahmed b. el-Hasan (ö. 1085),69 Ebu Eyyub Ebu Bekr el-Fureki (ö. 1085)1° gibi şahıslar gösterilebilir. Yine Merv, Nisabur ve Harameyn'de hadis tahsili yaparak bu sahanın otoritelerinden olan Ebu Bekir es-Seman! (ö. 1116); Horasan, Maveraünnehr, Belh, Harezm, Mısır ve İskem~eriye gibi yerleri dolaşarak ilmini ikmal eden Ebu'l-Hayat el-Farisi (ö. 1135) 71
·gibi alimler de bu statüde Bağdat Nizarniye Medresesi'nde vaazlar veren şahsiyetlerdendir. 72
Bu şahsiyetler dönemin ilirnde önde gelen kişileri olduklanndan dolayı sadece medresedeki öğrencilerin dikkatini çekmemiş, bu medresenin müderrisleri ve dönemin devlet ricali tarafından da hüsnü kabulle karşılanmışlardır. Nitekim Abdulkerim Kuşeyri'nin oğlu ve Cüveynl'nin öğrencisi olan Ebu Nasr el-Kuşeyri (ö. 1120), Bağdat'a gelerek Nizamiye'de vaazlar verdiğinde Bağdat Nizarniye Medresesi müderisi Ebu İshak eş-Şirazi onun vaaz meclislerine kanlırdı. 73 Benzer bir şahsiyet de YusufHemedanl'dir (ö. 1140). 1067 senesinde Bağdat'a gelerek Ebu İshak eş-Şirazl' den ilim tahsil ederek usUl, fıkıh, mezhep ve hilaf ilimlerinde kendini iyice yetiştirmişti. Sonra İsfahan ve Semerkand'a geçerek buradaki alimlerden de hadis dersleri alan Hemedanl, tasavvuf yolunu seçerek bu alanda yükselmiş bir şahsiyetti. Ünlü Türk mutasavvıfı Ahmed Yesevi'nin de şeyhi olan Yusuf Hemedani 1121 ·tarihinde Bağdat'a geri dönmüş, burada hadis öğretmiş ve Nizamiye'de vaazlar vermiştir. Halkın büyük ilgisini görmüş, vaazlanna halkın yanında devrin alimlerinden de kanlanlar olmuştu.74 Sohbetlerine İmam Gazall'nin de kanldığı Merv'li Erdeşir b. Mansur Ebu'l-Hüseyn (ö. 1152)15 ve Harezmli Muzhiruddin elHarezml'de76 (ö. 1172) Nizamiyede vaaz veren benzer misafir alimlerdendir.
Nizarniye müderrislerinin maaşlannın devlet tarafından
karşılanması ve devlet ricali ile olan sıkı ilişkileri onlann kapıkulu olduklan anlamına gelmemelidir. Bu yakınlık Sünni düşüncenin korunması ve' yıkıcı fikirleri engellenmesi noktasında siyasi liderlerle ule-
69 İbn Tağriberdi V, s. 119. 70 İbnu '1-Cevzi IX, s. 17. 71 İbnu'd-Dimyati IXX, s. 16 vd. 72 ez-Zehebi, Tezkiratu'1-Huf!az IV, s. 1266 73 İbn Ha1likiin III, s. 207 vd. ; es-Subki VII, s. 159 vd. ; İbn Kesir XII, s. 187; İbnu'd
Dimyati IXX, s. 158 vd. 74 İbn Hallikiin VII, s. 79; İbn u '1-Cevzi IX, s. 171. 75 İbnu'1-Cevzi IX, s. 75; İ.Kesir XII; s. 155; İbn Tağriberdi, Ebu'1-Mehasin Cema1uddin
Yusuf, en- Nücil.mu'z-Zahire fi Mülil.ki Mısr ve'l-Kahira V, (tah. M.H. Şernseddin), Beyrut 1413/ 1992, s. 291.
76 es-Subki VII, s. 289 vd.
Medrese Geleneği İçinde Nizaıniye Medreseleri'nin Önemi
manın benzer görüşleri paylaşmalan, aynı zamanda devlet bütünlüğü için bunu bir gereklilik olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır.
Bunun dışında başka bir anlam aramamak ve medre'senin bilimsel bağımsızlığına bir halel getirme olarak görmemek gerekir. Tam tersine devrin uleması gerektiğinde dönemin sultan ve vezirlerini en acımasız şekilde eleştirebilme gücüne sahip olduklannı da göstermiştir.
Dönemin alimlerinden Ebu Ali Faramedl'nin Nizamulmülk'ü açık bir şekilde eleştİrmesi bunun güzel bir örneği dir. 77 Yine sultan Melikşah ile devrin ünlü alimi Cüveyrli arasında meydana gelen bir meselede Cüveynl'nin Sultan'a: "Devlet işlerinde fermanaitaat bizim vazifemizdir. Fakat fetvaya taalluk eden bir meselede Sultan'ın bize danışması
lazımdır" diye cevap vermesi dönemin anlayışını net bir şekilde yansıtmaktadır.78 Melikşah'ın vefatından sonraTerken Hatun'un siyasi emellerine ve oğlu Mahmud'un sultan olmasına şiddetle karşı çıkan devrin alimi İmam Gazall olduğu gibi,79 Sultan Sancar'ın isteklerine karşı çıkan da yine Gazall olmuştur. 80 Bütün bunlar devrin ulemasının ilimdeki
: yüksek seviyeleri ve özgüvenlerinden dolayı gerektiğinde siyasilere · muhalefeti rahat bir şekilde göze alabildiklerini göstermektedir.
3- Öğrenciler ve Haklan Konusunda Sağlanan Yenilikler
Nizamiyelerle birlikte medreselerin kurumlaşmasına kadar eğitimde bir dağınıklık söz konusu olup, ilim öğrenmek isteyenler değişik beldelere seyahat ederek buralardaki alimlerden ders almak durumundaydılar. Bu işe "Rıhle" yani ilim seyahati denirdi. Bu gezgin talebeler uzun mesafeler kat ederek ders görmek istedikleri hocanın yanına
77 Nizfunülmülk, Ebu Ali el-Faramecü benim kusurlanını ve kötülüklerimi yüzüme karşı söylüyor. Bundan dolayı gururum lanlıp, kötülüklerden kaçınıyonım, derdi. Bkz. İbnu'l-Esir X, s. 209; İbnu'l-Adim, a.g.e., s. 47 vd.
78 Melikşiilı, Ramazanın sonunda hilil.lin görülmesi üzerine bayram günü ilan etti. Fakat Cüveyni ertesi günün Ramazan olduğuna dair fetva verdi. Devlet otoritesinin söz konusu olduğu bu durumda Sultan, Cüveyni'yi nil.zik bir şekilde saraya dil.vet ederek meseleyi sorar. Cüveyni Sultan'a: "Devlet işlerinde fermanaitaat bizim vazifemizdir. Fakat fetvaya taalluk eden bir meselede Sultan'ın bize danışması liizımdır'' der. Neticede, Cüveyni'yi haklı bulur ve onun verdiği fetvaya uyar. Bkz. O. Turan, Türk Cihan Hakimiyeti .. .!, s. 282.
79 İbnu'l-Cevzi IX, s. 63; İbnu'l-Esir X, s. 214; Zekeriya Kitapçı,"Türkil.n Hatun ve Selçuklu Prenslerinin Mücadelesi", Türk Dünyası Tarih Dergisi, VIJ62, (Şubat 1992), s. 49 vd.
80 İmaını Azam konusunda ortaya atılan birtakım haksız iddialar karşısında Sultan Sancar'ın davetine karşı saraya gitmeyen Gazil.li, sonra ordugil.hta sultanla buluşmuştur. Gaziili ordugil.ha geldiğinde Sancar onu ayakta karşılamış ve tahtının yanına oturtmuştu. Gazil.li, meselenin yanlış duyulduğunu ve İmfun-ı Azam'ın büyüklüğünü anlattıktan sonra Sancar'a dönerek: ''Ey Padişah! Allah sana dürüst iman ve itikat, güzel yüz, iyi ahlak ve iyi amel nasip etmiştir. Bunların üçü Allah'ın lütfu olup dördüncüsü senin elinde olan bir iştir. Sen bu dördüncüye sıkı san! ki, ilk üçünden de sana zarar gelmesin." Sultan'ın yanındakilere de: "Sizin bu Padişabınızdan başka bir Padişahınız daha vardır. Kıyamet günü ona hesap vereceksiniz. Ona göre muamele yapın" diye nasihatte bulunmuştu. Bkz. M. Şerefeddin, "Sancar ve Gazil.li", T.M. III (1925), s. 42vd.
... c.ı
E
E <rtJ Vl
453
454
Medrese Geleneği İçinde Nizaıniye Medreseleri'nin Önemi
gider ve orada okurlardı.81 Her hocanın ihtisası ayrı sahada olduğundan, başka bir ilim dalında yeterli bilgi elde edebilmek için, bu defa da o sahada söz sahibi hocanın yanına gitmek gerekirdi.
Eğitim ve öğretimdeki bu dağınıklık Nizamiyelerle ortadan kaldınlmakla kalmamış öğrenciler ve hocalar devletin himayesine alınarak ihtiyaçlan karşılanmıştır.82 Sağlanan bu düzen, medrese inensuplanna sunulan imkanlar ve ilm! seviyenin yüksekliğinden dolayı, Nizarniye Medreseleri'ne değişik bölgelerden öğrenci akını olmuştur. 83
Endülüs'den Türkistan içlerine kadar değişik bölgelerden gelen öğrenciler bu müesseselerde eğitimlerini geçim kaygusu olmaksızın rahat bir şekilde sürdürmüşlerdir.
Nizarniye vakıflanndan elde edilen gelirle müderrislerin maaşlan veriliyor, öğrencilerin yeme, içme, bannma, elbise, ders kitabı, kağıt, kalem, mürekkep vb. bütün ihtiyaçlan karşılanıyordu. Öğrencilerin gerek duyduklan diğer ihtiyaçlan da yine devletçe temin ediliyordu. 84
Fazladan bu günkü nakdi burslara benzeyen cep harçlığı da veriliyordu. Nizarniye Medreseleri ve onu destekleyen vakıflan bu şekliyle
sadece eğitim hizmeti görmemekte, sosyal bir mahiyet de arz etmekteydi. 85
Bu anlamda Nizamiyeler mensuplanna büyük imkan sağlamışlardır. Nizamülmülk, Bağdat Nizamiyesi için gelir getiren gayrimenkuller vakfetmekle kalmamış, bu gelirlerden medrese mensuplannın gıda ihtiyacı için yıllık 200 kurr buğday ve 18.000 dinar para tahsis etmişti. 86 Bu medresenin ilk müderrisi İbn Sabbağ da göreve başlar başlamaz her öğrenci için dört ntl ekmek (yaklaşık 3.250 gr.) verilmesini kararlaştırmıştı. 87 Benzer bir uygulamayı da Nizamülmülk'ün Zahit Nizamiyesi'ni açmasından sonra buradaki öğrencilerin et ihtiyacı için her bir öğrenciye ayda bir koyun ve belirli miktarda bölgeye özgün bir tahıl olan "es-Sult" verilmesini vaktiyede şart koşmasında görmek mümkündür. 88 Bu ölçüler temel ihtiyaçlar için belirlenen miktarlar olup, diğer , ihtiyaçların da yine medrese gelirlerinden karşılandığı
81 A. Çelebi, a.g.e., s. 333; M. Dağ-H. R. Öymen, a.g.e., s. 219. 82 İ. Kafesoğlu, Selçuklu Tarihi, s. 175; A. M. Hasaneyn, a.g.e., s. 187 vd. 83 M. A. Köymen, a.g.e., s. 405. 84 H. Emin, a.g.e., s. 234; D. Sourdel, a.g.e., s. lll. 85 S. Tanilli, Yüzyıliann Gerçeği ve Mirası, İnsanlık Tarihine Giriş Il, İstanbul 1990, s.
348; O. Turan, Türk Cihan Hakimiyeti... I, s. 255; P. Hitti II, s. 631. 86 İbnu'l-Cevzi IX, s. 66. O dönemde bir kurr yaklaşık 2925 Kg.dır. 87 Sıbt, a.g.e., s. 135; Bahsedilen dönemde bir ntl yaklaşık olarak 812,5 gr ağırlığına tekabül
etmektedir. Dolayısıyla bir öğrenciye günlük olarak 3. 250 gr. ekmek verilmesi kararlaştınlmıştır. Bkz. W. Hınz, a.g.e., s. 34; M. A. Köymen, a.g.e., s. 405, nu.l329.
88 el-Kazvini, Zckeriyya b. Muhanlllled b. Mahmud, Asaru'l-BiHid ve Ahbaru'l-İbad, Beynıt, ts., s. 602.
Medrese Geleneği İçinde Nizamiye Medreseleri'nin Önemi
açıkur. Nitekim ilim erbabına fazlaca düşkün olan Nizamulmülk'ün yardım ettiği insan sayısı İbnu'l-Kalanisl'nin nakline göre 12.000 kişiden fazlaydı.89 Bu bilgiler bugünkü unıversite öğrendierini bile kıskandıracak miktarda ve bollukta rakamlan ihtiva etmektedir.
Nizarniye Medreseleri sadece fiziki alanda değil, öğretim kadrosu bakımından da önceki medreselere göre yenilikler getirmişlerdir.
Müderristen sonra medresenin en önemli elemanı olan ve eğitimin kalitesi bakımından eherrimiyet taşıyan "muldlik" kurumu da Nizarniye Medreseleri ile beraber ortaya çıkmışur.90 Her ne kadar bu mefhumun H.V. asırda ortaya çıkuğı ileri sürülüyorsa da, eğitim tarihindeki önemli yerine Nizarniye Medreseleri ile kavuşmuş olması bir hakikattir. 91
Genel anlamıyla dersi tekrarlayan müderris yardımcısı demek olan mu! d, 92 müderrislerin dersi işlemesinden sonra öğrencilere yardımcı olan kişidir. Müderrisin işi bitince, muldin vazifesi başlardı. Öğrenciler müderristen okuduğu dersten anlayamadığı kısımlan mulde sormak sure~yle zorluklan çözer, müşkülünü hallederdi. Onlar bu halleriyle müderrisin yardımcısı ve öğrencilerin danışmanı ve rehberi mevkiindedirler.93 Medresede görev yapan muldler sayesinde hem müderrisin yükü hafiflemiş hem de eğitim-öğretim faaliyetleri daha kolay yürütülür hale gelmiştir. Bu kişilere bugünkü karşılığıyla "asistan" demek mümkündür. 94
MUıdler, zeki öğrenciler arasından seçildiği için büyük çoğunluğu sonradan müderrisliğe yükselmişlerdir. Bağdat Nizamiyesi'nin ilk müderrisi Ebu İshak eş-Şirazl, Ebu Tayyib et-Taberi'nin ders halkasında okumuş ve ona mUıd olmuştu. Nizarniye açılınca da oraya müderris olarak atanmışu.95 Ünlü simalardan İmam Gazall de, İmamu'lHarameyn Cüveynl'nin öğrencisi iken diğer arkadaşlan İlkiya el-Harrasl ve el-Havafi ile birlikte hocasının muldi idi.96
Muldleri medresedeki görevlerinin yanında, başka görevlerde de görmek mümkün. Nitekim İsa b. Ebu'l-Feth, Nizamiye'de muldlik yaparken Nasıriyye Ribau'nda da şeyhlik yapmaktaydı.97 Ebu'I-Berekat
89 İbnu'l- KaHinisi, Ebu Ye'lii Hamza b. Esed et-Ternimi, Tarilm Dımaşk, (tah. Süheyl Zekkiir), Dunaşk 1403/1983, s. 200.
9° C. Baltacı, a.g.m., s. 7; H. Emin, a.g.e., s. 232. 91 A. Çelebi, a.g.e., s. 257; H. Emin, a.g.e., s. 232. 92 C. Baltacı, a.g.m., s. 7; A. Çelebi, a.g.e., s. 257. 93 A. Çelebi, a.g.e., s. 257. 94 C. Baltacı, a.g.m., s. 7. 95 ez-Zehebi, Şemsuddin Ebu Abdullah, el-İber Fi Haberi Men Gaber Il, Beyrut 1985, , s.
334; İbn Hallikiin I, s. 30; es-Subki III, s. 215 vd. 96 İbn Kadı Şuhbe I, s. 320. 97 es-Subki VIII, s. 345.
,_ c.ı
E
455
Medrese Geleneği İçinde Nizaıniye Medreseleri'nin Önemi
b. el-Enbari, Bağdat Nizamiyesi'nde mu!d iken vaaz meclisleri de kurardı. Dini ve edebi pek çok eserler de telif etmişti.98 İbn Şükran olarak da tanınan Ahmed b. Abdurrahman (ö. 1165) mu!dlik görevinin yanında imamlık ve vaizlik yapmakta, devrin alimlerinden hadis dinlemekte, kendisi de hadis rivayet etmekteydi.99 Mu!dler, ilmi gayretleri ve k~biliyetleri neticesinde ilmiye sınıfının en üst noktasında bulunan müderrislik makamına kadar yükselebiliyorlardı. 100 Bu şekilde yükselme yolunun açık tutulması, kabiliyedi insanlan ilme ve çalışmaya teşvik ettiği gibi, onlara yükselmenin fırsatını da veriyordu. Mu!dlikten müderrisliğe
yükselen belli başlı kişiler arasında İmam Gazall (ö. 1111), İlkiya elHarras! (ö. 1145), 101 Ebu'l-Hayr el-Kazv1n1 (ö. 1193), 102 Ebu Bekir eş-Şaş! (ö. 1113), 103 Ebu Ali b. Yahya el-Yasıô (ö. 1209), Ebu'I-Berekat b. elEnbari (ö. 1181) 104 vb. şahsiyetleri saymamız mümkündür.
Medresenin öğrenci sayısını belirleme tamamen müderrisin yetkisine bırakılmış bir hususu olup, bu sayının belirlenmesinde öğrencilerin talebi de rol oynuyordu. Bazı müderrislerin ders halkasında ı O öğrenci ders görürken, bazılannda ı 00 öğrenci bulunuyordu. Bu sayı müderrisin şöhretine göre değişmekte, meşhur müderrislerin ders halkasında yüzlerle ifade edilen öğrenci bulunmaktaydı. Nizi'ımiyelerde rastlanan ve çağına gÖre çok ileri bir durum olan yeniliklerden birisi de bugünkü anlamda öğrencilerin hoca seçme, hocalann da ders vereceği öğrenciyi seçme hakkının olmasıdır. Adı açıkça konmuş olmasa da hocaöğrenci ilişkilerine bakıldığında Nizamiyelerde böyle bir uygulamanın var olduğunu görmek mümkün. Nitekim Nizamiyelerde ders veren hocalann ders halkalanndaki sayı bu konuda bize fikir vermektedir. 105
Gazall'nin ders halkasında 300'den fazla öğrenci bulunmaktaydı. 106
Nisabur Nizamiyesi'nin ünlü müderrisi İmamu'l-Harameyn Cüveyn! ı085 tarihinde vefat ettiğinde ders halkasındaki talebelen 400 civannda idi. 107 Diğer bir ünlü müderris ve Bağdat Nizamiyesi'nin hocası Ebu İshak eş-Ş!razl'nin ders halkasının kalabalık olduğu da yetiştirdiği öğrencilerin çokluğundan belli olmaktadır. 108 Ebu'I-Hasan el-Fas!hl el-
Ci Esterebaz! · (ö. 1123) gibi bazı müderrisler müderrislik görevinden E
. E <m Vi
456
98 el-Kutubi, Muhammed b. Şiikir, Fevatu'l-Vefayat Il, Beyrut 1973, s. 292 vd . 99 es-Subki VI, s. 68. 100 H. Emin, a.g.e., s. 68. 101 İbn Kadı Şubbe I, s. 320. 102 İbn Kadı Şubbe II, s. 28 vd. 103 es-Subki VI, s. 70. 104 es-Suyı1ti, Buğye II, s. 86 vd. ; H. Emin, a.g.e., s. 232. 105 H. Emin, a.g.e., s. 231. 106 Taşköprüzade, Mevzuatu'l-Ulfim, (nşr. Kemaleddin M. Efendi), İstanbull313, s. 804. 107 es-Subki V, s. 171 vd. ; İbnu'l-Cevzi IX, s. 18 vd. 108 es-Subki IV, s. 216.
Medrese Geleneği İçinde Nizaıniye Medreseleri'nin Önemi
aziedildikten sonra bile kendisine gelen öğrencilerine ders vermeyi sürdürmüşlerdir. 109 Ebu'l-Hayr İsmail el-Kazvini gibi bazı Nizarniye müderrisleri ise medrese dışında da öğrencilerine ders vermişlerdir.110
Bu şekilde öğrencileriyle yoğun olarak ilgilenen hocalar yanında, · öğrencilerin ders taleplerine olumlu cevap . vermeyerek onlan geri çeviren Ebu'l-Feth b. Berhan (ö. ı 124) gibi müderrisleri de görmek mümkün. 111
Aynı husus öğrenciler için de geçerli olup, öğrencilere istediği hocadan ders okuma gibi bir hürriyet tanınmıştır. Nizarniye müderrislerinden Ebu Abdullahet-Taberi (ö.ll04) önce Abdulğafir el-Farisl'den hadis okumuş, sonra Horasan'daki hocalardan istifade etmiş ve nihayet Ebu İshak eş-Şirazl' den fıkıh ilmini tahsil etmişti. 112 Başka bir müderris Ebu Mansur b. er-Razzaz (ö.ll44), Gazall, Ebu Bekir eş-Şaşi ve İlkiya elHarrasi gibi değişik Nizarniye müdenislerinden fıkıh okumuş, devrin hadis alimlerinden hadis dinlemişti. 113 Yine Mecdu'd-Din Ebu Ali elÖmeri (ö.I209), Bağdat Nizamiyesi'nde Ebu'n-Necib es-Sühreverdl'den
:fıkıh okumuş, buradan Nisabur' a geçerek Nisabur Nizamiyesi müderrislerinden Muhammed b. Yahya'dan hilaf ilmini tahsil etmişti. Sonra yine ·Bağdat Nizamiyesi'ne dönerek İbn Fadlan'ın öğrencisi olmuştu. 114 Bu uygulamalar bahsettiğim öğrencinin ders göreceği hocayı, hocanın da ders vereceği öğrenciyi seçme hakkını gösteren müşahhas örnekler olarak kabul edilebilir.
Öğrenciler konusunda farklı bir uygulama da bugünkü "yatay geçiş" usulüne uygun şeklin Nizamiyelerde uygulanmasıdır. Öğrenciler değişik yerlerde, değişik seviyelerdeki kişilerden okuduktan sonra Nizamiye'de öğrenci olabildikleri gibi, bütün yüksek tahsil hayatlannı Nizamiye'de tamamlayabiliyorlardı. Yukanda zikrettiğimiz Ebu Ali elÖmeri (ö. 1209) ve Ebu'n-Necib es-Sühreverdl' ye benzer şekilde Ebu Zekeriyya et-Tikrit! (ö. 1219), Tikrit ve Musul'da öğrenim gördükten sonra Bağdat' a gelmişti. 115 Ünlü alim İmam Gazall de önce Cürcan' da tahsiline başlamış, sonra Tus'da devam etmiş ve Nisabur'a gelerek İmamu'l-Harameyn Cüveynl'nin ogrencısı olmuştu. 116 İmamu'lHarameyn Cüveyni babasından tahsil görmüş, babasının vefatından
109 İbn Hallikiin III, s. 377; Yakiıt el-Haınevl, Şihiibuddlıı Ebu Abdullah Yiikfıt b. Abdullah, Mucemu'l-Udeba XV, Beyrut 1980, s. 66 vd.
110 es-Subki VI, s. 7 vd. ; İbn Hallikiin V, s. 317 vd. ; İbnu'l-Eslr XI, s. 522; İbn Keslr XIII, s. 9 vd. 111 es-Subki Vl, s. 30 vd.; İbnu'l-Cevzl IX, s. 251; İbnu'l- Esir X, s. 625; İbnu'1-İmiid N, s. 61. 112 İbn Kadı Şuhbe I, s. 286 vd. 113 es-Subki VIl, s. 93. 114 İbn Kadı Şuhbe n, s. 85 vd. 115 es-Subki VIIl, s. 356 vd. 116 es-Subki VI, s. 95 vd.
457
ı...
c.ı
E
Medrese Geleneği İçinde Nizamiye Medreseleri'nin Önemi
sonra, genç yaşında iken babasının yerine medresede müderrislik yapmaya başlamıştı. Cüveynt, bir taraftan müderrislik yaparken, bir taraftan . da Beyhakiyye Medresesi'nde Ebu'I-Kasım el-İsferayinl'rıin öğrencisi olarak onun derslerine devam etmişti. 117
Bu değişik misallerden de anlaşılacağı üzere; hocanın ders halkasına girecek öğrencileri belirlemesi gibi bir ilmt hürriyeti yanında, öğrencinin de istediği hacada okuma ve ilim tahsil etme hürriyeti vardı. Böylece hem ilim adamlan arasında iyiyi ve güzeli yakalamak için bir rekabet oluşmuş hem de öğrencilerin kendilerine daha faydalı
gördükleri hocadan ders okuma gibi bir hürriyetleri meydana çıkmıştı. Bu durum eğitimde kaliteyi teşvik etmiş ve ilmt seviyeyi yükseltmiştir. Bugün Batı üniversitelerinde yüksek lisans ve doktora seviyesindeki eğitimde uygulanan bu sistemin yüzyıllar önce Nizamiyelerde uygulanması dikkate değer bir konudur.
Sonuç
Nizarniye Medreseleri İslam dünyasında önemli bir anlayışın ortaya çıktığı dönemi ifade eder. Nizamiyelerle beraber İslam 'ın ana görüşü olan Sünnt düşünce yok edilmekten kurtanldığı gibi, Şilierin yapmak istedikleri de engellenmiştir. Nizamiyeler bu süreç içerisinde eğitimde birtakım yenilikler · ve fikri gelişmelerin ortaya çıkmasına da vesile olmuştur. Nizilmiyelerin sağladığı ilmt hürriyetle birlikte pek çok ilim adamı yetişmiş ve eser telif etmeleri sağlanarak İslam dünyasının yeniden derlenip taparlanması sağlanmıştır. Selçuklulann meydan getirdiği siyasi birlik, Nizarnİyelerin oluşturduğu fikir ve düşünce birlc iğiyle taçlanmış, Çin seddinden Endülüs'e kadar olan geniş İslam. coğrafyasında Sünntlik ortak paydasında fikir ve düşünce birliği meydari getirilmiştir. Bunda Nizilmiyelerin ve temsil ettiği fikri yapının önemi kadar, bu müesseseleri oluşturan Selçuklulann payı da büyük olmuştur.
117 es-SubkiV, s. 169.
Medrese Geleneği İçinde Nizaıniye Medreseleri'nin Önemi
KAYNAKLAR
ASLANAP A, Oktay, "Ortaçağın En Eski Yatılı ilim ve Kültür Merkezleri", Türk Kültürü III!l-2 (Ekim1963). .
ATAY, Hüseyin, "İslam'da Eğitim", A.Ü.İ.F.D., XXII1 (Ankara 1987).
BALCIOGLU, T. H., Türk Tarihinde Mezhep Cereyanları, İstanbul 1940.
el-BUNDA.Rl, el-Feth b.Ali b. Muhammed, Zübdetü'n-Nusra ve Nuhbetü'l-Usra (Irak ve Horasan Selçukluları Tarihi), (tre. K.Burslan), İstanbul 1943.
CAHEN, Cl., İsliimiyet, (tre. E.N.Erendor), İstanbul1990.
ÇELEBİ, Ahmed, İsliimda Eğitim Öğretim Tarihi, (tre. A. Yardım), İs-tanbul1976.
DAG, M. ÖYMEN, H. R., İsHim Eğitim Tarihi, Ankara 1974.
ECHE, Youssef, Les Bibliotheques Arabes, Damas 1967,
EMİN, Hüseyin, Tarihu'l-Irak fi'l-Asri's-Selçuki, Bağdad 1965.
, ERÜNSAL, İsmail, "Darulilm", DİA.VIII.
EYİCE, Semavi, "Meseid", İA VIII.
FAZLURRAHMAN, İslam, (tre. M. Dağ-M. Aydın), İstanbul 1981.
GA V ANiME, Y. D., Gulatu'ş-Şiati'l-Batıniyye fi Biladi'ş-Şam, Arnman 1981.
GÜNALTAY, M.Şemseddin, "Anarşist Dervişler Çetesi (Haşşaşin)", Hurafetten Hakikate, (nşr. Ahmet Gökbel), İstanbul1997.
GALİB, Mustafa, Tarihu'd-Daveti'l-İsmailiyye, Beyrut 1975.
el-HAMEvi, Şihabuddin Ebu Abdullah Yiikı1t b. Abdullah, Mucemu'lUdeba I-XX, Beyrut 1980.
HAMİDULLAH, Muhammed, İslam Peygamberi II, (tre.Salih Tuğ), İs-tanbul 1980.
HASAN, H. İbrahim, Tarihu'd-Devleti'l-Fatımiyye, Kahire 1981.
HASANEYN, A. Muhammed, Selaçıka İran ve'l-lrak, Kahire 1970.
HINZ, W alter, İslam'da Ölçü Sistemleri, (tre. A.Sevim), İstanbul 1990.
HİTTİ, Ph., Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi II, (tre. S. Tuğ), İstanbul 1980. .
İBN HALLİKAN, Ebu'I-Abbas Şemseddin Ahmed b. Muhammed b. Eb! Bekr, Vefiiyatu'l-A'yan ve Ebnau Ebnai'z-Zaman V, (tah. İhsan Abbas), Beyrut 1397/1977.
İBN KADİ ŞUHBE, Takiyyüdd'in Ebu Bekr Ahmed b. Muhammed edDımaşki, Tabakatu'ş-Şafıiyye I-II, (tah. Abdulalim Han), Hayclarabad 1979.
E <m .~
459
Medrese Geleneği İçinde Nizamiye Medreseleri'nin Önemi
İBN TAGRİBERDİ, Ebu'l-Mehiisin CemiHuddin Yusuf, en- Nücfimu'zZahire fi Mülfiki Mısr ve'l-Kahira V, (tah. M.H. Şemseddin), Beyrut 1413/ 1992, s. 291.
İBNU'D-DİMYATİ, Ahmed b. Aybek b. Abdullah el-Hüseyni, elMüstefadu min Zeyli Tarihi Bağd:id XIX, (tah. K. Ebu Ferah), Beyrut, ts.
İBNU'L-ADİM, Kemiiluddin Ebu'l-Kiisım Ömer, Buğyetu't-Taleb fi Tarihi Haleb, (nşr. Ali Sevim), Ankara 1976.
İBNU'L-CEVZİ, Ebu'l-Ferec Abdurrahman b. Ali b. Muhammed, elMuntazam Fı Tarihi'l-Mulfiki ve'l-Umem Vlll- X, Haydarabad 1359.
İBNU'L-ESİR, İmiiduddin Ebu'l-Hasan Ali b. Ebi Bekr eş-Şeybiini, elKamil fı't-Tarih IX-X, Beyrut 140211982.
İBNU'L-iMAD, Şehiibuddin Ebu'l-Feth el-Hanbeli ed-Dımaşki, Şezeratu'z-Zeheb fi Alıbari men Zeheb ID-V, (tah. A. elArnaut- M. el-Arnaut ), Beyrut 1410/1989.
İBNU'L-KALANİSİ, Ebu Ye'lii Hamza b. Esed et-Temimi, Tarihu Dımaşk, (tah. Sühey1 Zekkiir), Dımaşk 1403/1983.
İBNU'N-NACCAR, Muhibbuddin Ebı1 Abdullah Muhammed b. Mahmud b. el-Hasan Zeylu Tarihi Bağdad I-ID ( XVI-XVIII), (tah. K. Ebu Ferah), Beyrut, ts.
KAFESOGLU, İbnıhim, Selçuklu Tarihi, İstanbul1972.
-------------------, ~'Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nuu Dünya Tarihindeki Rolü", V. T.T.K. Bildirileri, Ankara 1960, s. 267-298.
-------------------, "Mahmud Gaznevi", İA VII.
el-KAZVİNİ, Zekeriyya b. Muhammed b. Mahmud, Asaru'l-Bilad ve Ahbaru'l-İbad, Beyrut, ts.,
KİTAPÇI, Zekeriya,"Türkiin Hatun ve Selçuklu Prenslerinin Mücadelesi", Türk Dünyası Tarih Dergisi, VI/62, (Şubat 1992).
KÖYMEN, Mehmet Altay, Selçuklu Devri Türk Tarihi, Ankara 1989.
-------------------,Alp Arslan ve Zamanı II, Ankara 1983, s. 392.
el-KUTUBİ, Muhammed b. Şiikir, Fevatu'l-Vefayati-IV, Beyrut 1973.
LEWİS, Bemard, "İsmaililer", İ.A., vm, s. 1120-1124.
-------------------, Başişiler, (tre. A.Aktan), İstanbul 1995.
(Y AL TKA YA), M. Şerefeddin, "Fiitımiler ve Hasan Sabbah", D.F.İ.F.M. 114 (1926), s.l-44.
MAciD, Abdu'l-Münim, Nazmu'l-Fatınıiyyin ve Rusfimuhum fi Mısr, Mısır 1973-1978.
MAHMÜD, H. Alımed- A. İbrahim eş-Şerif, Alemu'l-İslam fı'l-Asri'lAbbasi, Kiihire, ts.
Medrese Geleneği İçinde Nizamiye Medreseleri'nin Önemi
MAKDISI, George, Ortaçağ'da Yüksek Öğretim İslam Dünyası ve Hıristiyan Batı, (tre. A.H. Çavuşoğlu - H.T.Başoğlu), İstanbul 2004.
el-MA.IÖUZİ, Takiyyüddin Ebu'I-Abbas Abmed, Kitabu'l-Mevaizi ve'l-İtibar bi Zikri'l-Hıtatı ve'l-Asar II, Beyrut, ts.
el-MÜZAFFER, M. Hüseyn, Tarihu'ş-Şia, Beyrut 1985.
MARÜF, Naci, Medarisu Kable'n-Nizamiyye, Bağdad 1973.
-------------------,, Tarihu IDemai'l-Mustansıriyye I-II, Kalıire 1976.
MEVDÜDİ, Selçuklular Tarihi, (tre. A. Genceli), Ankara 1975.
MEZ, Adam, Onimcu Yüzyılda İslam Medeniyeti, (tre. Salih Şaban), İstanbul2000.
MUHA YSİN, Muhammed Salim, Mucemu Huffiizi'l-Kur'an Abre'tTarih II, Beyrut 1412/1992.
OCAK, Abmet, Selçukluların Dini Siyaseti, İstanbul 2002.
-------------------, Nizarniye Medreseleri, Malatya 1993 (yayımlanmamış yüksek lisan tezi).
-------------------, "Osmanlı Medreselerinde Eş'ari Geleneğinin Oluşmasında Selçuklu Medreselerinin Tesirleri", XIII. Türk Tarih Kongresi Bildirileri III/II, Ankara 1999.
-------------------, "Selçuklu Medreselerinin Mağrib ve Endülüs Üzerindeki Etkileri", Turkish Studies 4/3 (Spring 2009).
ÖYMEN, H. Raşit, "İslamiyette Eğitim ve Öğretim Hareketleri", A.Ü.İ.F.D., XI (1963).
ÖZ, Mustafa, "Dal", DİA VIII.
R. Şeşen, "Eyyübiler", D.G.B.İ.T. VI, s. 412.
es-SARFİNİ, Ebfr İshak İbrahim, el-Muntehab min Kitabi's-Siyak li Tarihi Neysabôr, (tah. Halid Haydar), Beyrut 1993/1414.
es-SEMANİ, Ebfr Sad Abdulkerim b. Muhammed b. Mansfrr et-Temirni, etTahbiru fi'l-Mucemi'l-Kebir II, (tah. Münire Naci Salim), -, ts.
es-SUBKi, Taceddin Ebfr Nasr Abdulvahhab b. Ali b. Abdulkafi, Tabakatu'ş-Şafıiyyeti'l-Kübra IV, (tah. A.M.el-Hulv- M.M. etTenahl), Mısır 1964-1976.
es-SUYÜTİ, Celaluddin Ebu'l-Fazl Abdurrahman, Buğyetu'l-Vuat fi Tabakati'l-Luğaviyyin ve'n-Nuhat II,Beyrut, ts.
-------------------, Tarihu'l-Hulefa, Mısır 137111952.
SARIKA V AK, Kazım, "Toledo, Bologna ve Pedua Okullarının Düşünce Tarihindeki Yeri", Akademik Araştırmalar Dergisi 1/3 ((Kış 1996).
SA YILI, Aydın, "Ortaçağ İslam Dünyasında İlrni Çalışma Temposundaki Ağırlaşmanın Bazı Temel Sebepleri (Avrupa İle Mukayese)" Araştırma I (1963), Ankara 1964.
Medrese Geleneği İçinde Nizaıniye Medreseleri'nin Önemi
SIBT İBNU'L-CEVZf, Şemsuddfu Ebu'l-Müzaffer Yusuf b. K.ızoğlu, Miratu'z-Zaman fi Tarihi'l-Ayan, (nşr. A.Sevim), Ankara 1968.
SOURDEL, J. -D., La Civilisatıon De L'İslam Clasique, Arthaud 1968.
ŞEŞEN, Ramazan, Selahaddin Devrinde Eyyfibiler Devleti, İstanbul 1983.
T ANİLİ, Server, Yüzyılların Gerçeği ve Mirası, İnsanlık Tarihine Giriş II, İstanbul 1990.
TAŞKÖPRÜZADE, Mevzuatu'l-Ulfim, (nşr. Kemiileddin M. Efendi), İstanbul 1313.
TERZİOÖLU, Arslan, "Yerli ve Yabancı Kaynaklar Işığıncia Selçuklu Hastahaneleri ve Tebabetinin Avrupa'ya Tesirleri", Türkler V, Ankara 2002.
TURAN, Osman, Selçuklular Tarihi.' ve Türk-İslam Medeniyeti, İstanbul 1980.
-------------------, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi I, Ankara 1978.
el-UTBİ, Ebu'n-Nasr Muhammed b. Abdulcebbar, Tarihu'l-Yernini I, [Ahmed el-Menini, (Şerhu'l-Yemini) el-Fethu'l-Vehbi ala Şerhi Ebi Nasr el-Utbi' nin kenarında], Kiihire 1286.
(YALTKAYA), M. Şerefeddln, "Sancar ve Gaziill", T.M. III (1925).
YURDA YDIN, H. G., İslam Tarihi Dersleri, Ankara 1982. '
ez-ZEHEBf, Şemseddin Ebu Abdullah, el-İber Fi Haberi Men Gaber II, Beyrut 1985.
-------------------, el-İber Fi Haberi Men Gaber, Beyrut 1985.
-------------------, Tezkiretü'l-Huffiiz IV, Beyrut, ts.
ZEYDAN, C., Tarihu Temeddüni'l-İsliirni II, Beyrut, ts.