neyapilabilir.netneyapilabilir.net/wp-content/uploads/2016/08/DANIŞTAY... · Web view19-) Özel...
Transcript of neyapilabilir.netneyapilabilir.net/wp-content/uploads/2016/08/DANIŞTAY... · Web view19-) Özel...
( 14. Sayfadaki Uyarılar Dikkatine Alınmalıdır )
DANIŞTAY BAŞKANLIĞI’NA
DAVACI : İSİM / SOYİSİM ( T.C. )
Adres: …. /Ankara
DAVALI : T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü - Kızılay / Ankara
İPTALİ İSTENEN İŞLEM:
1-) …. Valiliği’nin 00.00.2016 tarih ve ….. sayılı özel öğretim kurumları öğretmen /
yönetici/uzman öğretici/usta öğretici/ çalışma izninin iptali işlemi ile
2-) Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21.07.2016
tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü ile Bağlantılı
Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesi
D. KONUSU : ……. Valiliğinin 00.00.2016 tarih ve ….. sayılı özel
öğretim kurumları öğretmen / yönetici/uzman öğretici/usta öğretici/ çalışma izninin iptali
işlemi ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün
21.07.2016 tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü
ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesinin açıkça hukuka aykırı
olması nedeniyle yapılacak yargılama sonunda dava konusu idari işlem ve
Genelgenin iptaline karar verilmesine yönelik dilekçeyi ihtiva etmektedir..
YAYIM TARİHİ veya ŞAHSİ
İŞLEMİN ÖĞRENİLDİĞİ TARİH : 21.07.2016
AÇIKLAMALAR :
1-) Ben ….. Eğitim Kurumları A.Ş. ye bağlı …. Özel …. Okulunda/ Kolejinde 2010-
2014 tarihleri arasında öğretmenlik / yöneticilik yaptım. Belirttiğim tarihler
arasında öğretmenlik yaptığım okulun / kolejin FETÖ / PYD Terör örgütü ile
irtibatı olduğu gerekçesi ile kapatılmasına karar verilmiştir. Okulun FETÖ / PYD
irtibatı gerekçe gösterilerek benimde yöneticilik / öğretmenlik çalışma iznim …..
Valiliği’nin …. Tarih ve …. Sayılı yazısı ile iptal edilmiştir. Yöneticilik /
Öğretmenlik çalışma iznimin iptal edildiğini …. Tarihinde öğrendim. ( Ek-1
Öğretmenlik Çalışma İzninin İptali İşlemi )
2-) Özel Öğretim Kurumları yöneticilik / öğretmenlik çalışma iznimin iptal edilmesi
Hukuk aykırı olup, iptali için iş bu davayı açma gereği hasıl olmuştur. ……. Valiliği
tarafından tesis edilen çalışma izni iptal işlemi ve bu işlemin dayanağı Milli Eğitim
Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21.07.2016 tarihli ve
15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu
Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesi ( Ek- 2 Genelge ) Anayasa’ya, Özel Öğretim
Kurumları Kanununa, 1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Taltif ve
Cezalandırılmasına Dair Kanuna, Devlet Memurları Kanununa ve Özel Öğretim
Kurumları Yönetmeliğine Aykırı olup iptali gerekir. Şöyle ki;
Dava Konusu Genel Düzenleyici İşlemin Dayanağı Yasal Metinler ( Anayasa,
Kanun, Tüzük ve Yönetmelikler ) Gösterilmeli ve Bu Yasal Metinlere Aykırı
olmamalıdır.
3-) Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21.07.2016
tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü ile Bağlantılı
Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesinde kısaca; “FETÖ / PYD Terör Örgütü
bağlantılı olduğu tespit edilerek Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında işlem başlatılan
Özel Öğretim Kurumları ile özel öğrenci yurtları hakkında yapılacak işlemler
bildirilmiştir Buna göre;
1- Yönetimlerine kayyum atanmayan özel okullar dışındaki özel öğretim kurumları ile
özel öğrenci yurtlarının kurum açma izinlerinin iptal edilerek kapatılacağı, kapatılan
özel öğretim kurumlarının mevcut işyeri açma ve kapatma ruhsatlarının bir örneği iptal
edilmek üzere Bakanlığa gönderileceği, kurumların kurum açma izinleri de valiliklerce
iptal edilerek kurumların kapatılacağı, MEBSİS üzerinden herhangi bir bilgiye erişime
izin verilmemesi için gerekli tedbirlerin alınması,
2- Kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatları iptal edilen kurumların mühür
ve evrakı, herhangi bir güvenlik zafiyetine yol açmayacak şekilde gerekli tedbirlerin
alınarak milli eğitim müdürlüklerinde muhafaza altına alınacağı
3- Cumhuriyet Savcılıkları tarafından haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları
ile özel öğrenci yurtlarından yönetimine kayyum atanmayan kurumlar ile kayyum atanan
kurumlarda kayyum atamasından önce görev yapan yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman
öğretici, usta öğretici ve diğer personelin MEBBİS üzerinden tespitlerinin yapılarak
çalışma izinleri valiliklerce iptal edilecek ve bu personel başka bir özel öğretim
kurumunda çalışma izin onayı düzenlenmeyecek ve MEBBİS üzerinde gerekli bilgi
işlenecektir. “denilerek, iş bu genelge / tamim yayınlanmış ve tüm Valililiklere
gönderilmiştir. Bu genelge hukuka aykırı olup iptali gerekmektedir.
4-) Bilindiği üzere Genelge ; “ Yasa ve yönetmelik hükümlerinin uygulanmasını
göstermek ve herhangi bir konuda aydınlatmak, dikkat çekmek üzere ilgililere
gönderilen yazı, tamim ve sirkülerdir.” Bu haliyle Genelge, yeni bir hüküm ihdas
edemez, yeni bir düzenleme getiremez. Genelge, mevcut kanun ve yönetmelik
hükümlerinin uygulanması konusunda dikkat çekmek üzere gönderilir. Ancak, Milli
Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21.07.2016 tarihli ve
15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu
Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesine bakıldığında dayanak Kanun, tüzük ve
yönetmelik gösterilmemiştir.
5-) Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşları, görev alanlarına ilişkin olarak
tüzük ve yönetmelik dışında, yönerge, tebliğ genelge gibi çeşitli adlar altında da
düzenleme yapabilmektedirler. Ancak bu düzenlemeler arasında “normlar
hiyerarşisi” olarak adlandırılan bir ilişki bulunmaktadır. Normlar hiyerarşisi
kuramına göre hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, tüzük,
yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her
norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Bu nitelikleri
gereği, dayandıkları üst hukuk normlarına aykırı hüküm ihtiva etmeleri mümkün
değildir. Bu kuramın en belirgin özelliklerinden biri de, bir düzenlemenin hiyerarşik
sıralamada daha altta bulunan bir düzenleme ile değiştirilememesi ve kaldırılamamasıdır.
( Danıştay 8. Dairesi’ nin 14.07.2015 tarih ve 2015/ 7901 sayılı Yürütmeyi Durdurma
Kararı ) Ancak Milli Eğitim Bakanlığı bu genelge ile kanuna ve yönetmeliğe aykırı bir
düzenleme ortaya koymuştur. Dahası kanun ve yönetmelikte olmayan bir düzenleme
yaparak bir çok kişinin mağdur olmasına neden olmuştur.
Dava Konusu İşlem, Hukuk Devleti İlkesine Aykırıdır.
6-) Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21.07.2016
tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü ile Bağlantılı
Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesi açıkça kanun ve yönetmelikte olmayan
bazı düzenlemeler getirerek Genelge’nin genel amacını aşmıştır. Yukarıda kısmen
açıklandığı üzere, idare hukukunda normlar hiyerarşisinde yönetmelikten sonra gelen ve
sirküler, genelge, yönerge, ilan, genel yazı, genel emir gibi adlar alan düzenleyici
işlemlerin tesisinde, idarece üst normlara açıklık getirmek ve üst normlar tarafından
çizilen çerçeve içerisinde teknik detayları belirlemek suretiyle uygulamadaki
belirsizliklerin giderilmesi amacı taşınmaktadır. Dava konusu genelgede ise bir kanun
veya mevzuatın uygulanmasına açıklık getirmek yerine, kanun veya üst normlar gibi yeni
kurallar ihdas etmektedir.
7-) Buna karşın, bu düzenleyici işlemlere, üst normlarda belirlenen esasların
değiştirilmesi veya bu normlara ilaveten yeni esaslar ihdas edilmesi, yeni bir şart
öngörülmesi, kapsamın yeniden belirlenmesi gibi asli bir işlev yüklenmesi ise hukuki
güvenlik ile belirlilik ilkelerine, idari mercilerin keyfi uygulamada bulunmaması
gerekliliğine ve üst normlara uygun olma zorunluluğuna aykırı olması nedeniyle hukuk
devleti ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu
hukuki güvenlik ilkesi ise, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm
eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yaptığı düzenlemelerde
bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir.
Dava konusu Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün
21.07.2016 tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü
ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesinde bu hususlara uyulmadığı;
kanun ve yönetmelikte yer almayan hususların düzenlendiği, anayasa da yer alan bazı
hakları sınırlandırıcı düzenlemelerin yer aldığı açıktır.
Dava Konusu Düzenleme Anayasadaki Çalışma Hürriyetine Aykırıdır.
8-) Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21.07.2016
tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü ile Bağlantılı
Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesi ile; FETÖ / PYD Terör Örgütü bağlantılı
olduğu tespit edilerek Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında işlem başlatılan Özel
Öğretim Kurumları ile özel öğrenci yurtları hakkında 3- Cumhuriyet Savcılıkları
tarafından haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları ile özel öğrenci
yurtlarından yönetimine kayyum atanmayan kurumlar ile kayyum atanan kurumlarda
kayyum atamasından önce görev yapan yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici,
usta öğretici ve diğer personelin MEBBİS üzerinden tespitlerinin yapılarak çalışma
izinleri valiliklerce iptal edilecek ve bu personel başka bir özel öğretim kurumunda
çalışma izin onayı düzenlenmeyecek ve MEBBİS üzerinde gerekli bilgi işlenecektir.
Şeklindeki düzenlemesi Çalışma ve Sözleşme Hürriyetine açıkça aykırıdır.
9-) Dava konusu düzenleme, hukuk devleti olmanın sağladığı güvencelere, çalışma ve
sözleşme hürriyetine açıkça aykırıdır. Anayasa Mahkemesi, hukuk devleti ilkesini; hukuk
güvenliği, kamu yararı, nesnellik kriteri, adalet, hakkaniyet ölçütleriyle birlikte açıkladığı
bir kararında şu belirlemelerde bulunmaktadır: “...Hukuk devletinin temel ilkelerinden
olan hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve
işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven
duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Kanunların, kamu
yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve
hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle yasa
koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar
içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması
gerekir.” (AYM, E:2008/22, K: 2010/82, K.T: 17.6.2010).
10-) Anayasa ve yasalara göre, özel öğretim kurumlarında çalışma izni bulunan
kişiler ile, işyeri açma ve çalışma ruhsatı alan Eğitim Kurumlarının, sınırları belli
olmayan, kişi /kuruluşlarca sürekli ve keyfi bir şekilde denetlenmesi ve keyfi
uygulamalara maruz kalacak şekilde denetlenmeleri Hukuk devleti ve kamu yararı
ilkesine aykırıdır. Toplumların tarihsel gelişim ve değişim süreci içerisinde, demokratik
siyasal yapılanmalarla şekillenen demokratik toplum düzenleri içerisinde eğitim ve
öğretim etkinlikleri, giderek bireyin kendisini geliştirmesi için vazgeçilmez bir bireysel
özgürlük halini almıştır. Bireyin yaşamının her alanında çeşitli şekillerde karşı karşıya
geldiği ve onu sürekli olarak etkileyen eğitim - öğretim etkinliğinin devlet tarafından
düzenlenmesi konusu tüm yurttaşların çağın getirdiği bilgi birikiminden eşit düzeyde
yararlanması ve bireysel donanımlarının artırılması açısından demokratik devletler için
zorunluluk halini almıştır. Ancak devletin mali kaynaklarının kısıtlılığı karşısında, siyasal
değişim süreci içerisinde kamusal bir işlev kazanan eğitim öğretim etkinliği alanına,
devletin yanında bireyin donanımlarının artırılması amacıyla, devlet tarafından belirlenen
kurallar doğrultusunda hareket etmek ve onun denetimine açık olmak üzere özel
teşebbüsün de girmesini gerektirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 42.
maddesinde de bu konuyla ilgili emredici düzenlemelere yer verilmiştir.
11-)Anayasanın ilgili hükümleri şu şekildedir; Madde 11- Temel hak ve hürriyetler,
Anayasa'nın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak kanunla sınırlanabilir. Kanun, kamu
yararı, genel ahlâk, kamu düzeni, sosyal adalet ve millî güvenlik gibi sebeplerle de olsa
bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz. Madde 12- Herkes dil, ırk, cinsiyet, siyasî
düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Madde 21- Herkes, bilim ve
sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma
hakkına sahiptir. Eğitim ve öğretim, Devletin gözetim ve denetimi altında serbesttir. Özel
okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak
kanunla düzenlenir. Çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim ve öğretim yerleri
açılamaz. Madde 36- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak
kamu yaran amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum
yararına aylan olamaz. Madde 40- Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme
hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Kanun, bu hürriyetleri, ancak
kamu yaran amacıyla sınırlayabilir. Devlet, özel teşebbüslerin millî iktisadın gereklerine
ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını
sağlayacak tedbirleri alır. Denilmektedir.
12-) Gerek eğitim hakkı ve ödevi, gerekse çalışma ve sözleşme hürriyeti birer temel hak
ve ödev olarak Anayasanın 13. ve 15. maddesinde temel hak ve ödevler için öngörülen
korumadan yararlanmaktadırlar. Bu anlamda her iki hak ve özgürlük alanında yasayla
getirilecek olan sınırlandırmalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı
olamayacağı, gibi, öngörüldükleri amaç dışında da kullanılamazlar. Öte yandan sınırlama
gerekçeleri de zaten aynı Anayasa maddesi içerisinde sayılarak belirtilmiştir; Devletin
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli egemenliğin, Cumhuriyetin, milli
güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel
sağlığın korunması amacıyla ve Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel
sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlama yapılabileceği
düzenlenmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere temel hak ve ödevler normlar hiyerarşisi
içerisinde yasadan daha alt statülü bir normla sınırlanamayacağı gibi, sınırlama
konusunda yasayla yapılan düzenlemelerle de daha alt statülü normlara yetki verilmesi de
söz konusu olamayacaktır.
Dava Konusu Düzenleme Hukuki Güvenlik İlkesine Aykırıdır.
13-)Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu
belirtilmiş olup, Anayasa Mahkemesi kararlarında hukuk devleti, insan haklarına
dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun
olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk
güvenliğini gerçekleştiren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm
devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendine bağlı sayan, yargı
denetimine açık olan devlet olarak tanımlanmıştır.
14-)Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan ve “hukuk devleti ilkesinin”
önkoşulları arasında bulunan “hukuki güvenlik ilkesi”, hukuk normlarının öngörülebilir
olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de
normatif düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını
gerekli kılmaktadır. Hukuk devleti ilkesinin diğer bir önkoşulu olan “belirlilik ilkesi” ise,
düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya
yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu
otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir.
15-) Bu nedenle; Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün
21.07.2016 tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü
ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesi ; düzenlenme amacını aşacak
nitelikte, getirdiği düzenlemeler ile hukuk devleti ilkesine, eğitim öğretim hakkına ve
hukuk güvenliği ilkesine açıkça aykırı olup, Kanun ve yönetmelikte yer almayan ve
alışılmış hukuki ve idari teamüllerin dışında bir denetleme yetkisi vermek suretiyle
hukuka açıkça aykırıdır. Bu nedenlerle de genelgenin iptali gerekmektedir.
16-) Milli Eğitim Bakanlığı dava konusu işlemle; kimin ne şekilde uygulayacağı belli
olmayan, ucu sonu belli olmayan, uygulayıcılara geniş uygulama yetkisi veren, keyfi
uygulamalara açık, kanuni dayanağı olmayan bir yetki ve düzenleme vermektedir. Oysa
böyle bir yetki ne kanun ne yönetmelikle hiçbir idari makama verilmemiştir. Hatta
Anayasa Mahkemesi aşağıdaki emsal kararında böyle bir yetkinin kanunla dahi
düzenlemeyeceğini açıkça ortaya koymuştur.
17-) 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun 10/ 2 maddesindeki “Hizmete
devamında 9 uncu madde hükümlerine göre sakınca görülen yönetici, öğretmen, uzman
öğretici, usta öğretici ve diğer personelin görevine, izni veren makam tarafından son
verilir.” Düzenlemesinin Anayasa’ya aykırılığını inceleyen Anayasa Mahkemesi; ”
Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin önkoşullarındandır. Kişilerin
hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının
öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini,
devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden
kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de
idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net,
anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı
koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir. Bu bakımdan, kanunun metni, bireylerin,
gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal
yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine
imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır. Dolayısıyla, uygulanması öncesinde
kanunun, muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir.
İtiraz konusu kural, hizmete devamında 9. maddeye göre sakınca görülmesi durumunda
özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta
öğreticilerin görevine, çalışma iznini veren makam tarafından son verilmesini
öngörmektedir. Atıf yapılan 9. maddenin itiraz konusu kuralı ilgilendiren bölümü, söz
konusu kişilerin, yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından
tabi oldukları kanunları göstermekte olup hizmete devamında sakınca oluşturan
eylemleri düzenlememektedir. Bu durumda idarenin, göreve devamında sakınca
oluşturan eylemlerin neler olduğunun belirlenmesi hususunda geniş bir takdir yetkisine
sahip olacağı açıktır. Bu hâliyle ne tür eylemlerin 9. maddeye göre sakınca
oluşturduğunun ilgili kişilerce önceden bilinebilir olduğu söylenemez. Özel öğretim
kurumunda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin görevine son
verilmesini gerektiren fiillerin tespiti hususunda idareye geniş takdir yetkisi tanıyan itiraz
konusu kural, öngörülebilir olmadığı gibi ilgiliye, idarenin keyfi yorum ve
uygulamalarına karşı yeterince koruma sağlayacak nitelikte olmadığından hukuki
güvenlik ilkesini zedelemektedir.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 2. maddesine aykırıdır” kararı
vermiştir. ( Anayasa Mahkemesi’ nin 2013/ 39 Esas 22.05.2013 tarih 2013/ 65 sayılı
İptal Kararı )
Dava Konusu İşlem Anayasa’nın 38 Maddesine ve Cezaların Şahsiliği İlkesine
Aykırıdır.
18-) Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21.07.2016
tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü ile Bağlantılı
Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesi ile; Cumhuriyet Savcılıkları tarafından
haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtlarından
yönetimine kayyum atanmayan kurumlar ile kayyum atanan kurumlarda kayyum
atamasından önce görev yapan yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta
öğretici ve diğer personelin MEBBİS üzerinden tespitlerinin yapılarak çalışma izinleri
valiliklerce iptal edilecek ve bu personel başka bir özel öğretim kurumunda çalışma
izin onayı düzenlenmeyecek ve MEBBİS üzerinde gerekli bilgi işlenecektir. Şeklindeki
düzenleme Anayasa’nın 38. maddesindeki Cezaların Şahsiliği, Mahkeme kararı ile suçlu
bulununcaya kadar herkesin suçsuz olduğu, Masumiyet / Lekelenmeme, İlkesine açıkça
aykırıdır.
19-) Özel Öğretim Kurumlarında çalışan yönetici, öğretmen ve diğer personel özlük
hakları bakımında 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun 9 maddesi gereğince
Devlet Memuru gibi sayılırlar. Özel Öğretim Kurumlarında çalışan bu personel 4483
sayılı Kanuna tabi olarak işlem görürler. Bu genelge ile; Hakkında soruşturma ve işlem
yapılan özel öğretim kurumlarında çalışan yönetici, öğretmen ve diğer personelin çalışma
izinleri iptal edilmektedir. Çalışma izni iptal edilen öğretmen yönetici ve diğer personelin
soruşturma konusu suça karışıp karışmadıkları, bu soruşturma konusu suç ile bağının
olup olmadığı ceza alıp almadığına bakılmaksızın işlem tesis edilmiştir. Çalışma İzninin
iptali bir disiplin hukuku uygulaması olup, Ceza hukukunun özel bir alanıdır. Özel
Öğretim Kurumunda çalışan herkesin, kanunun çalışma izninin iptaline dair açık
hükümlerine aykırı olarak, bir suç soruşturması şüphelisi olup olmadığına bakılmaksızın
tümden çalışma izinlerinin iptal edilmesi Anayasanın 38 maddesindeki “ ceza şahsiliği”
ilkesine aykırıdır. Bu nedenle de dava konusu işlem iptal edilmelidir.
20-) 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38 maddesi ; “Ceza sorumluluğu
şahsidir “ ve “ Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz”
demektedir. Ancak dava konusu genelge ile; Cumhuriyet Savcılıkları tarafından
haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtlarından
yönetimine kayyum atanmayan kurumlar ile kayyum atanan kurumlarda kayyum
atamasından önce görev yapan yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici
ve diğer personelin tamamı FETÖ / PYD Silahlı Terör Örgütü üyesi olarak kabul edilmek
bu Silahlı Terör Örgütü Üyesi muamelesine tabi tutulmaktadır. Bu yönüyle bu genelge
Anayasamızın “ Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” ilkesine
açıkça aykırıdır.
Dava Konusu Düzenlemenin 1. Maddesi; 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanunun 7. Maddesi, 1739 Sayılı Milli eğitim Temel Kanunun ve Özel Öğretim
Kurumları Yönetmeliğinin 7. Maddesine aykırıdır.
21-) Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21.07.2016
tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü ile Bağlantılı
Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesi ile; FETÖ / PYD Terör Örgütü bağlantılı
olduğu tespit edilerek Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında işlem başlatılan Özel
Öğretim Kurumları ile özel öğrenci yurtları hakkında yapılacak işlemlerden olarak;
Yönetimlerine kayyum atanmayan özel okullar dışındaki özel öğretim kurumları ile özel
öğrenci yurtlarının kurum açma izinlerinin iptal edilerek kapatılacağı, kapatılan özel
öğretim kurumlarının mevcut işyeri açma ve kapatma ruhsatlarının bir örneği iptal
edilmek üzere Bakanlığa gönderileceği, kurumların kurum açma izinleri de valiliklerce
iptal edilerek kurumların kapatılacağı, MEBSİS üzerinden herhangi bir bilgiye erişime
izin verilmemesi için gerekli tedbirlerin alınması,” tamim edilmiştir.
22-) 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun 7 maddesine göre; Kurum Açma
İzninin İptali, Kurumun Kapatılması, Devri ve Nakli Başlıklı 7. Maddesi; Kurum açma
izni verilen kurumlarda iki yıl içinde öğretime başlamayan ile amacı dışında kullanıldığı
tespit edilen kurumun, kurum açma izinleri iptal edilir. Özel öğretim kurumları, kurum
açma şartlarından herhangi birini kaybetmesi veya izinsiz değişiklik yapması, mevzuatta
belirtilen sayıda personel çalıştırılmaması veya mevzuata aykırı personel çalıştırılması,
reklam ve ilana ilişkin gerekli şartların yerine getirilmemesi halinde, davranışın ağırlık
derecesine göre onbeş günden az olmamak kaydıyla üç aya kadar geçici olarak, 1739
sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun genel ve özel amaçlarıyla temel ilkelerine
uymayan, kurumunu mevzuata uygun kapatmayan, geçici olarak kapatma cezası alan ve
aynı fiili tekrar işleyen kurumlar ise sürekli olarak kurum açma izni veren makam
tarafından kapatılır. Okul kurucusu/kurucu temsilcisi; Bakanlığa, yönetici, öğretmen,
uzman öğretici, usta öğretici ve öğrenci/kursiyerlere en az üç ay önce yazılı olarak
bildirmek şartıyla ve gerekçesi Bakanlıkça uygun bulunduğu takdirde öğretim yılı
sonunda okulunu kapatabilir. Okullar dışındaki diğer kurumların kurucusu/kurucu
temsilcisi valiliğe, yönetici, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve
öğrenci/kursiyerlere en az üç ay önce yazılı olarak bildirmek şartıyla ve gerekçesi
valilikçe uygun bulunduğu takdirde dönem sonunda kurumunu kapatabilir.”
23-) Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 9. Maddesi ise; “ Kurum açma izni ile iş
yeri açma ve çalışma ruhsatının iptali ve geçici olarak kapatma” (1) Kanunun ( Özel
Öğretim Kurumları Kanunu ) 7 nci maddesi hükümlerinde belirtilen durumların
gerçekleşmesi hâlinde kurumların kurum açma izinleri ile iş yeri açma ve çalışma
ruhsatları iptal edilir veya kurum geçici olarak kapatılır. (2) Geçici kapatma cezası
verilen kurumların, geçici kapatma cezası sürelerinin dolması ve valiliklerce
eksikliklerini tamamladıklarının tespit edilmesi durumunda öğretime devam etmelerine
izin verilir. (Değişik cümle:RG-8/8/2015-29439) Maarif müfettişlerince eksikliklerini
süresi içerisinde tamamlamadığı tespit edilen kurumlar hakkında sürekli kapatma işlemi
uygulanarak bu kurumların kurum açma izinleri ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatları
iptal edilir. (3) (Ek:RG-5/7/2014-29051) Dönüşüm sürecinin bitiminde dönüşme
talebinde bulundukları örgün eğitim kurumunun haiz olması gereken şartları
karşılayamayan kurumların kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı iptal
edilerek faaliyetlerine son verilir. (4) (Ek:RG-5/7/2014-29051) Geçici kapatma cezaları
okullarda ders yılı bitiminden, diğer kurumlarda ise verildiği ayı izleyen ayın birinci iş
gününden itibaren uygulanır. Geçici kapatma cezası verilen kurumlar bu süre içerisinde
eğitim öğretim faaliyeti ve öğrenci/kursiyer kaydı yapamazlar. Şeklinde düzenlemelerden
anlaşılacağı üzere;
24-) Öncelikle Özel Eğitim ve Öğretim Kurumlarını kapatmaya yetkili makam Özel
Öğretim Kurumlarını Açma ve Çalışma Ruhsatını Veren Makamdır. Bu makam
Valiliktir. Belli durumlarda ise Bakanlıktır. Bu Kanuni düzenlemenin dışına çıkılarak bir
genelge ile özel öğretim Kurumlarını kapatma yetkisi Valiliklerden alınarak Bakanlığa
verilemez.
25-) Yine Gerek 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununda Gerekse Özel Öğretim
Kurumları Yönetmeliğinde Özel Eğitim Kurumunu kapatma belli şartlara bağlanmıştır.
Hangi durumlarda özel öğretim kurumunun kapatılacağı ve yönetmelikle açıkça
yazılmıştır. Kanunda ve Yönetmelikte yazılanın dışında bir nedenle özel öğretim kurumu
kapatılamaz. Bu nedenle Kanunda ve Yönetmelikte yer almayan bir hususta yeni bir
düzenleme getiren dava konusu işlem hukuk aykırıdır. Bu nedenle de iptali gerekir.
Kurum Açma İle İşyeri Açma Çalışma Ruhsatı İptal Edilen Kurumların Mühür ve
Evrakları Milli Eğitim Müdürlüğüne Teslim Edilmesine Dair 2. Maddesi, 5580 sayılı
Özel Öğreti Kurumları Kanunun 7. Maddesinin 5. fıkrasına Aykırıdır.
26-) 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun 7 maddesinin 5 kapanan, izni iptal
edilen özel öğretim kurumlarının mühür ve evrakları ile ilgili olarak “ Kapanan veya
kapatılan kurum; mühürlerini, yönetici, öğretmen ve öğrencilerle ilgili bütün defterlerini,
dosyalarını ve diğer evrakını ilgili valiliğe devir ve teslim etmeye mecburdur. “ düzenlemesine rağmen Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel
Müdürlüğü’nün 21.07.2016 tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/
PYD Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesinde bu
konuda yetkiyi Milli Eğitim Müdürlüklerine vermiştir. Kanunun düzenlemesine aykırı
olarak Genelge ile yapılan belirleme hukuka aykırıdır.
Dava Konusu Genelgenin 3. Maddesi 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu
10. Maddesine Aykırıdır.
27-) Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21.07.2016
tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör Örgütü ile Bağlantılı
Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesi ile; FETÖ / PYD Terör Örgütü bağlantılı
olduğu tespit edilerek Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında işlem başlatılan Özel
Öğretim Kurumları ile özel öğrenci yurtları hakkında 3- Cumhuriyet Savcılıkları
tarafından haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları ile özel öğrenci
yurtlarından yönetimine kayyum atanmayan kurumlar ile kayyum atanan kurumlarda
kayyum atamasından önce görev yapan yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici,
usta öğretici ve diğer personelin MEBBİS üzerinden tespitlerinin yapılarak çalışma
izinleri valiliklerce iptal edilecek ve bu personel başka bir özel öğretim kurumunda
çalışma izin onayı düzenlenmeyecek ve MEBBİS üzerinde gerekli bilgi işlenecektir.
şeklinde tamim yapılmıştır.
28-) Özel Öğretim Kurumlarında görev yapan personelin ( yönetici, personel, usta
öğretici, uzman öğretici, ve diğer personelin ) çalışma izinleri 5580 sayılı kanun 8
maddesi gereğince “ Kurumların müdürleri, kurucu/kurucu temsilcisi tarafından; diğer
yönetici ve öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticileri ise müdürlerince seçilir ve
çalışma izinleri valiliğin iznine sunulur. Valiliğin izni alınmadan müdür ile diğer
yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler işe başlatılamaz.” Düzenlemesi
gereğince Valiliklerce yapılmaktadır. Gerekli şartları taşıyan yönetici, öğretmen, uzman
öğretici ve usta öğreticiler için valilikçe çalışma izni düzenlenir.
29-) Çalışma izninin iptali yine Valilikçe yapılır.Yine aynı kanun, yani 5580 sayılı Özel
Öğretim Kurumları Kanunun “ Çalışma İzninin İptali ve Geçici Görevlendirme”
başlıklı 10. Maddesi çalışma izninin iptalini düzenlemiştir. Buna göre; “İki defa teftiş
raporuyla başarısızlığı tespit edilen yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta
öğreticilerin çalışma izni, izni veren makam tarafından iptal edilir.” Diyerek izin iptalini
şekil şartına bağlamıştır.
30-) Dava Konusu Mili Eğitim Bakanlığının Genelgesi ile, Kanunda açıkça ve şekil
şartına bağlı olarak dar kapsamda düzenlenen çalışma izninin iptali yeniden ele
alınmıştır. Bu Genelge ile kanunun sarih düzenlemesi bir yana bırakılarak çalışma
izinlerinin ne şekilde iptal edileceği, iptalden sonra ne işlemlerin yapılacağı, çalışma izni
iptal edildikten sonra MEBBİS sistemine çalışma izninin iptal edildiğinin şerh
düşüleceği, belirtilmek suretiyle Kanun ve Yönetmelikte olmayan bir çalışma izninin
iptali yöntemi ihdas edilmiştir.
Kanun ve Yönetmelik ile düzenlenmeyen bir konuda Genel / Tamim ile düzenleme
yapmak; normlar hiyerarşisine aykırıdır. Kaldı ki; 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanunu ve Yönetmeliğin düzenleme yetkisi vermediği bir konuda Bakanlık tarafından
genel düzenleyici bir işlem yapılması hukuka aykırıdır. Hele ki, bu şekilde hazırlanılan
bir genelge ile Anayasanın bir çok hükmünün açıkça ihlal edilmesi sonucunu doğuran bu
düzenleme her yönüyle açıkça hukuka aykırıdır ve iptali gerekir.
ADLİ YARDIM TALEBİ
Dava konusu KHK ile meslekten çıkarıldım. Bu sebeple, hiçbir gelirim olmayıp, açtığım
davaların yargılama masraflarını karşılayacak maddi gücüm de bulunmamaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31.maddesinde adli yardım hallerinde
Hukuk Usulü Kanunu’nun uygulanacağı açıkça belirtmiştir. 6100 sayılı Hukuk
Muhakemesi Kanunu’nun 334.maddesinin 1.fıkrasında “(1) Kendisi ve ailesinin geçimini
önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini
kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında,
geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, haklı oldukları yolunda kanaat
uyandırmak kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmü yer almaktadır.
Aynı kanunun madde 336/2’de ise “(2) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte,
iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda
olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.”
hükmüne yer verilmektedir. 336.maddenin gerekçesinde ise “1086 sayılı Kanunda yer
alan ve günümüzde yeterli bir ispat aracı olma özelliğini yitiren, belediye veya ihtiyar
heyetlerince verilecek fakirlik şahadetnamesinin sunulması zorunluluğu kaldırıldığı ve
mali durumun ispatı bakımından hâkimde kanaat uyandırmaya elverişli belgelerin adli
yardım talebi ekinde ibraz edilmesi gerektiği” vurgulanmıştır.
Meslekten çıkarılmış olmam dolayısıyla hiçbir gelirim bulunmamakta olup, aileme
bakmak için gerekli mali yeterliliğim de maalesef yoktur. Bu nedenle, Başkanlığınızda
görülen davanın yargılama masrafları tarafımı zor duruma düşürmektedir. Bu sebeplerle
yargılamanın masrafları yönünden adli yardım kararı verilmesini isteme zarureti
doğmuştur.
HUKUKSAL NEDENLER :
1- T.C. Anayasası
2- 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu
3- Devlet Memurları Kanunu
4- Milli Eğitim Temel Kanunu
5- İdari Yargılama Usul Kanunu
6- Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği ve İlgili Yönetmelikler
7- Gerekli tüm yasal mevzuat.
TALEP SONUCU VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve res’en
gözetilecek hususlar çerçevesinde;
1. Öncelikle, Ankara Valiliğinin 00.00.2016 tarih ve ….. sayılı özel öğretim
kurumları öğretmen / yönetici/uzman öğretici/usta öğretici/ çalışma iznimin iptali
işlemi ile
2. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün
21.07.2016 tarihli ve 15520822-405.99- E. 7783529 sayılı “FETÖ/ PYD Terör
Örgütü ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar “ Genelgesinin
İPTALİNE,
Yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı yana yüklenmesine karar verilmesini
saygılarımla arz ve talep ederim. 00/00/2016
Davacı Asil İsim Soyisim
Öğretmen
Eki : 1-) İptali İstenilen Genelge
2-) ….. Valiliğin Çalışma İznin İptali İşlemi
3-) Vekaletname Sureti
NOTLAR
1-) Bu dilekçe Davacının Çalışma İzninin İptal Edilmesi Durumuna göre düzenlenmiştir.
2-) Sadece Genelgenin iptali İsteniyorsa, Kırmızı yerler çıkartılmalı veya düzeltilmelidir.
Bu halde davanın açılmasının son günü 21.09.2016 Çarşamba günüdür.
3-) Eğer dava dilekçesi davacının çalışma izninin iptali işleminin iptali ile birlikte
açılacak ise, ( mevcut hali buna uygundur ) dava açma Çalışma İzninin iptali işlemin
öğrenildiği tarihten itibaren 60 gündür.
4-) Yürütmeyi Durdurma, OHAL KHK ları sebebiyle Talep edilmemiştir. Bu düzenleme
OHAL’e ilişkin olmadığı ileri sürülere Yürütmeyi Durdurma istenilebilir.
5-) Kırmızı ile işaretlenmiş yerler herkes tarafından özel olarak incelenmeli ve özel
olarak doldurulmalıdır.
6-) Adli yardım talep etmeyenler ilgili bölümü çıkartarak başvuru yapabilirler.