Tarım Arşiv - AB’YE UYUM SÜRECİNDE SU …359 AB’YE UYUM SÜRECİNDE SU ÜRÜNLERİ...

13
359 AB’YE UYUM SÜRECİNDE SU ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜNÜN EKONOMİDEKİ YERİ VE PAZARLAMASI Serpil YILMAZ' Ali Şevki AKAY* 2 Özet Modern işletmecilik anlayışına göre bir ürünün sadece üretimi değil pazarlanmasının önemi de oldukça büyüktür. Bu kapsamda üretilen ürünlerin hem yurt içi, hem de yurt dışında yeni pazarlara ihtiyacı vardır. Diğer taraftan gıda ürünlerinin dayanıksızlıkları nedeni ile pazarlama organizasyonlarının özenle oluşturulması şarttır. Su ürünleri pazarlamasında da ilk amaç; ürünlerin bozulmadan ve tazeliğini yitirmeden tüketicilerin kullanımına sunulması olduğundan, dağıtım zincirinin iyi organize edilmesi gerekmektedir. Su ürünlerinin uygun olmayan şartlarda değerlendirilmesi hem iç tüketimde, hem ürünü işlemede ve hem de ihracatla büyük kayıplara neden olabilmektedir. İşte bu çalışmada Su Ürünleri Sektörünün ekonomideki yeri ve önemi incelenerek; su ürünlerinin mevcut dağıtım kanalları ortaya konulmuş, pazarlamada karşılaşılan problemler belirlenip, çözüm önerileri sunulmaya çalışılmıştır. PLACE İN E( ONOMICS ANI) MARKETINC OF FISIIERY PRODUCTS SECTOR İN ADAPTATİON PROCESS TO EU Abstract Accoıding to the modern maııagemenl understandiııg not only t he produclion of a pıoduct but also its marketing is very important. Therefore the established braııds ııeed both iııterııal and abroad markets. On the other lıand marketing organizatioııs should be developed carefully because of the perish ability of food pıoducts. Since the first aim in Yıd. Doç Dr.. Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi. serpilyilma/@akdeııiz. edu.tr 2 Öğr. Gör.. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler M.Y O. Pazarlama Programı, [email protected]

Transcript of Tarım Arşiv - AB’YE UYUM SÜRECİNDE SU …359 AB’YE UYUM SÜRECİNDE SU ÜRÜNLERİ...

359

AB’YE UYUM SÜRECİNDE SU ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜNÜN EKONOMİDEKİ YERİ VE PAZARLAMASI

Serpil YILMAZ' Ali Şevki AKAY* 2

Özet

Modern işletmecilik anlayışına göre bir ürünün sadece üretimi değil pazarlanmasının önemi de oldukça büyüktür. Bu kapsamda üretilen ürünlerin hem yurt içi, hem de yurt dışında yeni pazarlara ihtiyacı vardır.

Diğer taraftan gıda ürünlerinin dayanıksızlıkları nedeni ile pazarlama organizasyonlarının özenle oluşturulması şarttır. Su ürünleri pazarlamasında da ilk amaç; ürünlerin bozulmadan ve tazeliğini yitirmeden tüketicilerin kullanımına sunulması olduğundan, dağıtım zincirinin iyi organize edilmesi gerekmektedir. Su ürünlerinin uygun olmayan şartlarda değerlendirilmesi hem iç tüketimde, hem ürünü işlemede ve hem de ihracatla büyük kayıplara neden olabilmektedir.

İşte bu çalışmada Su Ürünleri Sektörünün ekonomideki yeri ve önemi incelenerek; su ürünlerinin mevcut dağıtım kanalları ortaya konulmuş, pazarlamada karşılaşılan problemler belirlenip, çözüm önerileri sunulmaya çalışılmıştır.

PLACE İN E( ONOMICS ANI) MARKETINC OF FISIIERY PRODUCTS SECTOR İN ADAPTATİON PROCESS TO EU

AbstractAccoıding to the modern maııagemenl understandiııg not only t he

produclion of a pıoduct but also its marketing is very important. Therefore the established braııds ııeed both iııterııal and abroad markets.

On the other lıand marketing organizatioııs should be developed carefully because of the perish ability of food pıoducts. Since the first aim in

Yıd. Doç Dr.. Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi. serpilyilma/@akdeııiz. edu.tr2 Öğr. Gör.. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler M.Y O. Pazarlama Programı, [email protected]

3 6 ü

(he marketiııg of fislıery prodııcts is (o dişli the products ııp lo tfıe usiııg of consumeıs before t hey sour oı lose ıheir frcshness. llıc disıributiorı clıain mıısl be well organized. Asscssing the fishery products in inappıopriate coııditions ıııay carise hig losses both in domeslic consumption, tıcalıng the prodrıct and also in exporl.

In (his very slııdy by analyziııg llıe place and importancc of water products in cconomy; (he exisling distribution channels ha ve beeıı displnyed, the problems faced in marketiııg lıave bcen detcrınincd and solıılion suggestioııs lıave been tıied lo preseni.

1. Giriş

Günümüzde 6 milyar kişiyi aşan ve giderek artmaya devam eden dünya nüfusunun, beraberinde beslenme sorunlarını da artırdığı bilinmektedir. 13u nedenle insan beslenmesinde değerli bir gıda olan su ürünlerinin pa/.arlanması ve kalitenin güvenilir bir şekilde korunması tüm dünyada olduğu gibi. Ülkemizde de son yıllarda ayrı bir önem kazanmaktadır.

Su ürünleri sektörü içinde balık yetiştiriciliği, balık avcılığı ve bu sektörlere bağlı yan sanayiler yer almaktadır (Saygı ve aık., 20()(ı). Balık tüketiminin ülkelerin beslenme kriterleri ve sağlıklı yaşam bilinci ile doğrudan ilgili olduğu ise tartışmasız bir gerçektir. Ancak, Gelişmekte Olan Ülkeler grubunda yer alan Ülkemizde, dengesiz ve yetersiz beslenme düzeyleri, su ürünlerinin insan gıdası olarak tüketilmesinin özendirilmesi ve sağlanması konusunda henüz lam anlamıyla başarı sağlanamamıştır. Nitekim Dünyada kişi başına düşen balık tüketimi 16 kg, AH’dc 23 kg iken Türkiye’de 8,9 kg’dıı (TÜİK, 2006)

İnsanların sağlıklı olabilmesi, yaşanılan çevrenin ve tüketilen gıdaların da sağlıklı olmasını gerektirmektedir. Sağlıklı su ürünlerinden ise hastalıksız, insan sağlığına zararlı herhangi bir kalıntı içermeyen, genetik yapısı ile oynanmamış, hijyenik ortamlarda ileri teknoloji ile üretilen ürünler anlaşılmakladır (Savaş, 2002). Son yıllarda dünya genelinde ve özellikle Avrupa Birliği içerisinde güvenilir sıı ürünlerinin tüketiminin teminine yönelik çok önemli çalışmalar gerçekleştiri lmiştir Bıı çalışmalar sonucunda, tüm ülkeleri bağlayıcı niteliklere sahip olan bir lakım kriterler belirlenmiş olup, kriterlerin uygulanması bir zorunluluk haline getirilmiştir. Aksı takdirde su ürünlerinin ticareti konusunda çok ciddi engellemelerin uygulamaya konulması (1998 yılında AB’yle yaşanan sorunlar gibi) söz konusu olabilmekledir. Böyle bir durumda, ihracatçı konumunda olan

361

ülkemiz de hu ticaretleri olumsuz yönde etkilcnebilmektedir (Türkyılmaz ve Hasantuntaş, 2(X)3).

Diğer taraftan Ülkemizde 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununda da belirlilen balık sağlığı ile ilgili ciddi önlemler mevcuttur Söz konusu kanunda; karantina, sağlık sertifikaları, su ürünleri hallerinin hijyenik şanları, parazitlerle bulaşık olunan taze su ürünlerinin insan tüketimi için piyasaya verilmesinin yasak olması gibi kararlar yer almaktadır. Bakteri kaynaklı hastalıklara maruz kalmış ve antibiyotik tedavisi uygulanmış kültür balıklarının tedaviden kaç gün sonra satışa sunulduklarının bilinmesi, insan sağlığı açısından çok büyük önem taşımaktadır

Su ürünleri, sadece beslenme açısından değil; özellikle Gelişmiş Ülkelerin tüketici pozisyonunda bulunduğu pazarlar düşünüldüğünde de. Gelişmekte Olan Ülkeler açısından önemli bir gelir kaynağıdır. Ülkemizin su ürünleri ihracat miktarı 2006 yılı itibariyle yaklaşık 48,S milyon ton iken, ihracat geliri (FOB) 280 milyon $ dır (TÜİK, 2006).

Ancak Türkiye’de, su ürünlerinin üretim alanı 26 milyon hektarın üzerinde olmasına rağmen, ilgili sektörün milli ekonomiye katkısı henüz yeterli düzeye ulaşamamıştır (Doğan, 2003; Yenigün ve ark., 2(X)I; Çelikkale ve ark., 1999; Aydın ve ark., 2005). Oysa bu sektör, gıda ve imalat sanayi, sağlık, çevre, turizm ve ulaştırma sektörleri ile doğrudan veya dolaylı ilişkisi nedeniyle ayrı bir ekonomik anlam taşımaktadır.

2. Su Ürünleri Sektörü ve Türk Ekonomisindeki Yeri

Su ürünleri, insan beslenmesine katkısı, sanayi sektörüne hammadde sağlaması, istihdam olanağı yaratma ve yüksek ihracat potansiyeline sahip olma özelliklerinden dolayı ekonomimizde önemli bir yere sahiptir. Hatta su ürünleri sektörü artık ülkemiz tarım sektörünün, dört temel unsurundan biri olma özelliğini göstermektedir.

rarım sektörü içerisinde yer alan su ürünleri sektörünün önemini daha iyi anlayabilmek için Ülke genelinde tarım sektörünün GSM11 içindeki yerine ve tarım sektöründe su ürünlerinin yerine bakmak yeterli olacaktır. Ülkemiz ekonomisinin temel unsuru olan tarım sektörünün, ekonomimizdeki azalan nispi payını, son yıllarda gelişme önceliği gösteren sanayi, ticaret ve hizmet sektörü almıştır. Nitekim Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatı, 1995 yılında toplanı ihracatın % 15,6’sim oluştuıuyorken, 2006 yılında % 4,7'siııi oluşturmaktadır. Ancak GSYİH’nm yaklaşık ck 10’unu ve istihdamın yaklaşık % 29’unu oluşturan tarım sektörü(http://devdata.worldbank.org/AAG/tur_aag.pdf); beslenme ile doğrudan

3 6 2

ilgisi, aktif nüfus vc istihdamdaki payının yüksek oluşu, milli gelire katkısı ve sanayi sektörüne sağladığı hammadde ve sermaye yanında, sağlıklı çevrenin oluşması ve korunması, ekolojik dengenin kurulması ve sürdürülebilirliği açısından, tüm ülke halkını ilgilendirmesi nedeniyle, ekonomik vc sosyal bir sektör olma özelliğini halen korumaktadır.

Diğer taraftan Ülkemizin sahip olduğu iklim koşulları ve üç tarafının suyla çevrili olması, tarım sektörü içerisinde su ürünleri sektörünün ekonomik anlamda önemli bir uğraş haline gelmesine neden olmuştur. Ancak bıı büyük potansiyele ve son yıllarda yapılan yatırımlarla sağlanan gelişmelere rağmen, ilgili sektörden yeterince faydalanddığı söylenemez. Su ürünlerinde kültür balıkçılığının ve avcılığın artması sonucu sıı ürünlerinin GSMU içindeki payı yıllar itibariyle artış göstermiş, sektörün ülke ekonomisine sağladığı katına değerlerde de üretime paralel olarak artışlar kaydedilmiş, fakat bu gelişmeler yeterli düzeyde olmamıştır (Doğan, 2003 )

2004 yılı verilerine göıe, dünyada toplam su ürünleri üretimi yaklaşık 140 milyon ton olup, bu miktarın ancak % 0,4’ü (551 bin tonu) Ülkemizde üretilmektedir. Dünyada su ürünleri üretiminde ilk sıraları Çin, AB. Beru gibi ülkeler paylaşırken, Türkiye avcılıkta 32. ve kültür yetiştiriciliğinde ise 26. sıradadır. Yapılan çalışmalara göre ülkemizdeki balıkçı sayısı 98.787 olup, bu rakamın %92’sinirı deniz balıkçılarından, % 8’inin ise iç su balıkçılarından kaynaklandığı bilinmektedir (KKGM, 2007)

Balıkçılık ve yetiştiricilik tüm dünya için önemli ekonomik faaliyetler arasında yer almakta hatta su ürünleri yetiştiriciliği, hayvansal gıda üıclen sektörler arasında en hızlı büyüyen gıda sektörü olarak tanımlanmaktadır. 1980 yılından bu yana yetiştiriciliğin % 8.8 oranında, aynı dönemde avcılığın % 1,2 oranında büyüdüğü göz önünde bulundurulduğundu,yetiştiricilikte yaşanan gelişmenin büyüklüğü daha iyi anlaşılmakladır. Yetiştiricilikten elde edilen ürünlerin toplam üretime katkısı 1980 yılında % 3,9 iken, 2004 yılında % 32.4'dür (I-'AO, 2006).

AB ülkelerinde ise 1,4 milyon ton olan su ürünleri yetiştiriciliğinde; sırasıyla Ispanya, İnansa, İtalya ve Yunanistan en önemli üreticiler iken, balıkçılık ve yetiştiricilikte ilk sıralarda yer alan Ispanya’yı, Danimarka, I-ransa ve İngiltere izlemektedir (Hurostat, 2006). Bu miktar diinya üretiminin % 2,5’ine karşılık gelmektedir. AB ülkeleri, alabalık, çipuıa- levrek, yılan balığı, kalkan ve midye üretiminde dünya lideri, Türkiye ise çipura-levıck üretiminde Avrupa beşincisidir.

AB için balıkçılık sektörünün, gelişmiş üye ülkelerin gayıisafı hâsılalarına katkısı genel olarak % l ’deıı az da olsa, alternatiflerin sınırlı

363

olduğu bölgelerde istihdam kaynağı olarak halen büyük önem taşımaktadır. Nitekim balıkçılık ve yetiştiricilikte 2006 yılı itibariyle Avrupa Birliği 6,2 milyon ton üretimiyle Çin’den sonra gelmektedir.

Ülkemizdeyse 2006 yılı itibariyle 8 1’i (533 bin tonu) avcılıkla, I9'u (129 bin tonu) yetiştiricilikle olmak üzere yaklaşık 662 bin ton su ürünleri üretilmiştir. Avcılıkla elde edilen toplam su ürünleri üretiminin yaklaşık 9c 62’si deniz balıklarından, I2’si diğer deniz ürünlerinden, % 7'si iç su ürünlerinden elde edilmektedir (Çizelge I).

Çizelge 1: Ana Gruplar İtibariyle Türkiye Su Ürünleri Üretim Miktarı ve Oram(bin ton, 9c)

Yıllar Balık Oran Tatlı Su Oran Kültür Oran Di£crÜrünler Oran TOPLAM

2(XX) 510.000 80.2 50.190 7.8 63.000 9.9 13.634 2,! 636.8242(X)1 441.690 76,0 42.824 7,3 79.031 13,6 18.831 " 3,1 582.3762002 465.180 78.3 43.323 7.2 67.244 11,3 19.230 3.2 594.9772003 493/146 79.0 43.938 6,8 61.165 9,7 29.298 4,5 627.8472004 416 126 70.9 44.698 7,6 79.943 13,6 46.948 7.8 587.7152005 456.752 70.8 45.585 7,0 94.010 14,7 48.145 7.5 644.4922006 409.778 61,9 44.354 6.6 129.100 19.5 78.778 11,9 662.010Kayna : TUIK. 2008

Ülkemizde 2006 yılında deniz ürünleri üretim miktarı, bir önceki yıla göre % 28,5 oranında artarak yaklaşık 489 bin ton, iç su ürünleri üretimi bir önceki yıla göre % 4,4 oranında azalarak yaklaşık 44 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Deniz balıkları içerisinde ekonomik değeri yüksek olan hamsiyi (270 bin ton üretim) ise sırasıyla palamut-torik, lüfer-çinekop, sardalye ve istavrit balığı izlemiştir.

Yine 2006 yılı itibariyle denizlerde ve iç sularda yetiştiricilik üretimi bir önceki yıla göre % 9 oranında artarak, yaklaşık 129 bin ton olmuştur. Yetiştiricilik üretiminin miktar olarak % 44’ü iç sularda, 56'sı ise denizlerde gerçekleştirilmiştir. Aynı yıl iç sulardaki yetiştiricilik üretimi % 16,6 oranında, denizlerde yapılan yetiştiricilik üretimi ise % 3,7 oranında artmıştır. Ülkemizde 1.159 adedi iç sularda, 311 adedi denizlerde olmak üzere 1.470 adet ve toplam 148.760 ton/yıl kapasiteye sahip olan su ürünleri yetiştiricilik tesisi bulunmaktadır. Yetiştirilen türler piyasa koşulları ve pazar beklentilerine göre değişmekle birlikte ülkemiz, iç sularında % 43,5 oranında alabalık, denizlerinde ise % 29,8 oranında levrek ve % 22,1 oranında çipura yetiştirilmektedir (TÜİK, 2008).

364

Bölgelere göre üretimin dağılımına bakılacak olursa, Ülkemiz deniz ürünleri istihsalinin, bölgede yoğun olarak yapılan hamsi balığı avcılığı nedeniyle yaklaşık % 75'i Karadeniz Bölgesinden gerçekleştirilmededir. Karadeniz bölgesini sırasıyla, Marmara, lige ve Akdeniz Bölgesi izlemektedir (Çizelge 2).

Çizelge 2: Deniz Ü rünleri Ü retiminin Bö lgesel D ağılım! ( % )Yıl D. Karadeniz B. Karadeniz Karadeniz

o ....... 'M armanı Ege Akdeniz

2000 56,0 22.0 78.0 10.0 9.0 3.02001 46.5 26,5 73,0 15,0 9,0 3,02002 51,0 26.4 77.4 13,8 6.6 2.22003 49.2 25.7 74,9 14,7 7.6 2.82004 51.0 25,8 76.8 13,3 7.4 2,52005 51,1 18.8 69,9 13.4 1 1.6 5.1

Kaynak; TU IK Su Ürünleri İstatistikleri (2008)

Su ürünleri sektörü ülke ekonomisine, üretim potansiyeline bağlı olarak artırılan üretim miktarıyla birlikte, yüksek ihracat olanaklarıyla da katkı sağlamaktadır. Nitekim Çizelge 3 incelendiğinde tarım ürünleri dış ticaretinde balıkçılık oranının giderek arttığı gözlenmektedir.

Çizelge 3: Ekonomik Faaliyetlere (Usss, 3.Rev.) G öre Dış T ica re lM ilyon $İHRACAT 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007

Tarım ve Ormancılık (değer) 1.659 1.976 1.754 2.121 2.542 3.329 3.481 3.724Balıkçılık (değer) 25 30 51 81 103 140 131 158Oran (% ) 1.5 1,6 2,9 3.8 4,1 4,2 3,8 4,3

İTHALAT 2000 200 2002 2003 2004 2005 200 2007Tarım, Ormancılık (değer) 2.123 1.409 1.703 2.535 2.757 2.801 2.902 4.641Balıkçılık (değer) 2 1 1 2 8 24 33 31Oran (% ) 0,09 0,07 0,06 0,07 0,29 0,86 1,14 1,89Kaynak; DTM. 2008

3. Su Ürünleri Pazarlaması

Pazarlama üretimle doğrudan ilişkilidir ve üretimin milli ekonomiye katkısı için çok önemli bir araçtır. Ancak pazarlanacak ürünün, üretim aşamasından başlayarak tüketiciye ulaştırılana kadar olan aşamalarında ürünün kayıplarının en aza indirilmesi, kalitenin korunması, değerinin kaybedilmemesi büyük önem taşımaktadır. • Özellikle gıda ürünlerin dayanıksızlıkları nedeni ile pazarlama organizasyonlarının özenle oluşturulması şarttır. Nitekim su ürünleri pazarlamasında da ilk amaç ürünlerin bozulmadan ve tazeliğini yitirmeden tüketicilerin kullanımına sunulmak olduğundan dağıtım zincirinin iyi organize edilmesi

3 6 5

gerekmektedir. Su ürünlerinin uygun olmayan şartlarda değerlendirilmesi iç tüketimde, ürünü işlemede ve ihracatta maddi kayıplara neden olmaktadır. Bu anlamda ürünlerin gerek iç pazarın gerekse dış pazarın talep ettiği standart, çeşit, kalite ve miktarda üretilmesi, üretimin ve üreticilerin çağdaş ülke normlarına göre entegrasyonunu gerektirmektedir.

Su ürünleri, Ülkemizde balıkçı barınaklarında, balık hallerinde, satış merkezlerinde, bazen de doğrudan işleme değerlendirme tesislerine ulaşarak halka sunulmaktadır. Ilalen Karadeniz Bölgesinde 56, Marmara Bölgesinde 49. Ege Bölgesinde 44, Akdeniz Bölgesinde 16 olmak üzere toplam 165 adet balıkçı barınağı, 163 adet su ürünleri işleme ve değerlendirme tesisi ve belediyelere bağlı 10 adet su ürünleri hali bulunmaktadır (KKGM, 2007). Çizelge 4’de de görüldüğü gibi Türkiye’deki 163 işleme ve değerlendirme tesisinden 28 ' i dışında diğerleri AB ülkelerine ihracat yapabilmektedirler.

Çizelge 4: Su Ürünleri İşleme ve Değerlendirme Tesisleri Sayıları ve Dağılımı (%)Su Ürünleri İşleme ve Değerlendirme Tesisleri Sayı Dağılım

Onay Numaralı Balıkçılık Ürünleri Tesisleri 101 61.9Onay Numaralı Canlı Çift Kabuklu Yumuşakça Tesisleri 9 5,5İşlenmiş Kurbağa Ve Kara Salyangozu Tesisleri 13 7.9Canlı Kurbağa ve Kaıa Salyangozu Tesisleri 12 7.4AB Dışındaki Ülkeler İçin İhracat İzni Verilen Su Ürünleri 'Tesisleri 28 17.3TOPLAM 163 1 00.0

Kaynak K K G M . 2007

Hâlihazırda Büyükşehirlerde 1580 sayılı Belediye Kanunu çerçevesinde balık hallerinde su ürünleri bir satış sistemi ile organize veya disipline edilmekledir Ayrıca 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununa dayanılarak çıkarılan Balıkçı Barınakları Yönetmeliğine göre bir kısım su ürünleri, buralardan ilgili pazarlara ulaştırılmaktadır. Diğer taraftan, avcılık sonrası teknelerden doğrudan fabrikalara giden ürünlerle ilgil olarak, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca yapılan düzenlemeler mevcuttur. Bunlardan başka su ürünleri sabit perakende satış yerlerinden de satılabilmektedir. Çizelge 5 ’tc bu tür satış yerlerinin bölgesel dağılımı verilmiştir. Çizelge’yc göre perakende satış yerlerinin büyük çoğunluğu Marmara Bölgesinde bulunmaktadır. Söz konusu bölgeyi sırasıyla Karadeniz, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesi izlemektedir

3 6 6

Çizelge 5: Su Ürünleri Sabit Perakende Satış Yerlerinin Bölgesel DağılımıBÖLGELER Satış Yeri Sayısı (adet) Oran ( % )

Marmara Bölgesi 7X6 ___30,2Ege Bölgesi 47 X IX,3Akdeniz Bölgesi 343 13.2Karadeniz Bölgesi 503 19,3İç Anadolu 338 13,0Doğu Anadolu Bölgesi 103 3,9Güney Doğu Anadolu Bölgesi 54 2,1TOPLAM 2605 100.0Kaynak: KKGM .2007

Toptancı haller içerisinde en büyük kapasiteli su ürünleri hali, 45,000 ton/yıl kapasiteyle, hem iç hem de dış ticarette etkin olması sebebiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Su Ürünleri Halidir. İstanbul’u en yakından Samsun ve Bandırma Büyükşehir Belediye Başkanlığı Su Ürünleri Toptancı Hali takip etmektedir (Çizelge 6).

Çizelge 6: Ülkemizdeki Su Ürünleri Halleri ve Kapasiteleri (ton/Yıl)SU ÜRÜNLERİ HALLERİ Kapasite Oran (%)

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Su Ürünleri Hali 45.000 31,9

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Su Ürünleri Ilali 10.000 7,1

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı Su Ürünleri Hali 8.000 5,7Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı Su Ürünleri Hali 20.000 14,2

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı Su Ürünleri Hali 10.000 7,1Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ereğli 8.00ü 5,7ve İzmit Su Ürünleri HaliÇanakkale Belediye Başkanlığı Su Ürünleri Hali 5.000 3,5Trabzon Belediye Başkanlığı Su Ürünleri Hali 10.000 7,1Ordu Belediye Başkanlığı Su Ürünleri Hali 10.000 7,1Bandırma Belediye Başkanlığı Su Ürünleri Hali 15.000 10,6Toplam

Kaynak: KKGM .2007141.000 100,0

Ancak, su ürünleri toptancı haline sahip olan illerde de iç talepyetersizliği ve sektörde yaşanan sorunlar nedeniyl e tüketim istenilenseviyede seyretmemektedir. Bu sorunların en önemlisini, hem tüketiciye

367

hem dc denize uzak olması nedeniyle Toptancı Hallerin konumu oluşturmaktadır.

Su ürünleri Hallerinin şehir merkezinden uzak olması ürünlerin tüketiciyle buluşmasını engellemektedir. Balık hallerinde faaliyet gösteren esnafa göre çözüm Balık Hali’nin tüketiciyle buluşabileceği bir yere kurulması ve bu yerin de deniz kenarında konumlandırılmasından geçmektedir. Bu yolla aynı zamanda kaçak satış ve ulaşımda karşılaşılan zorluklar vb. sorunların giderileceğine inanılmaktadır. Çünkü yapılan araştırmalara göre üretimin yaklaşık yarısı hallerde satılmakta, geri kalan kısmı ise kaçak pazarlanmaktadır (Ünal, 2006; Akyol ve Perçin, 2005).

Halik hallerinde karşılaşılan bir başka sorun ise sağlık ve hijyen koşullarıdır. Balıkçılara göre, sağlık ve hijyen koşullarına uyulmaması sık sık denetim yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Bunlardan başka;

• Su ürünlerinin üretim sektörünün örgütsüz olması sebebiyle tüketim amaçlı tanıtım, reklam gibi organizasyonların yapılamaması,

• Ürün fiyatlarında istikrar olmaması,• Kaçak avlananların kontrol altına alınamaması,• Balık sanayinin oluşmamasından dolayı saklanabilirliğin olmaması

gibi sorunlar mevcutturBu sorunlara;

• Sektöre hizmet veren teşkilat yapısının güçlendirilmesi,• Konu ile ilgili eğitim almış teknik kadroların istihdamı,• Sık sık ulusal ve uluslar arası su ürünleri fuarlarının düzenlenmesi,• Yüksek protein içeren su ürünleri tüketiminin arttırılması için ulusal

kampanyalar yapılması,• Su ürünlerinin tanıtımı amacıyla belgesel programlar hazırlanması,• iler semte denetimli balık pazarı kurulması,

gibi çözüm önerileri getirilmekte, söz konusu çözümler TKB; Su Ürünleri Üretici Birlikleri, Su ürünleri Fakülteleri vb. kuruluşlar tarafından heı fırsatta yinelenmektedir.

Bu aksamalar ve dağınıklığı giderebilmek amacıyla Devlet tarafından Su Ürünleri Kanununun 26’ncı maddesi uyarınca bir çalışma başlatılmış. Su Ürünleri Toplan ve Perakende Satış Yerleri Yönetmeliği 19.06.2002 tarih ve 24790 sayılı Resmi Gazete’de (RG) yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikte “Su Ürünleri Halinin Altyapı, Fiziksel, Teknik ve Hijyenik Şunları” ve “Su Ürünleri loptan Satış Merkezinin Kuruluş, Çalışma İzinleri ve ürün Satışı” gibi hassas konular ayrıntılı olarak belirlenmiş olup, 14.07 2004 tarih ve 25522 sayılı RG ’de ve 27.04.2007 tarih ve 26505 sayılı

3 6 8

RG’de ilan edilen ilan edilen değişik şekli ile de özellikle AB müzakere başlıklarından I3.’sii olan “Balıkçılık” konusunda önemli düzenlemeler yapılmıştır. Aneak, yönetmelikle yapılacak düzenlemeler daha çok pazarlama kanallarının yapısına, işleyişine ve teknik ve hijyenik şartlarının oluşturulmasına yönelik bir çalışma iken, herhangi bir fiyat müdahale unsuru taşımamaktadır.

Yönetmeliğe göre pazara sunulan ürünlerin boy standartları, avlanma yasakları düzenlemelerine paralel olmak zorundadır. Belirli boydan küçük su ürünlerinin avlanması ve pazara sunulması yasaktır. Boy sınırlamaları genellikle AB’niıı standartları ile uyumlu bulunmaktadır Diğer taraftan, pazara sunulan ürünlerde tüketim açısından bir olumsuzluk olduğunda veya müdahale gerektiren durumlarda 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununun 34'üııcü maddesi gereği su ürünlerine el konulmakta, hazırlanan rapora göre tüketime uygun olmayanlar imha edilmektedir. Ayrıca, ilgili kişiler hakkında gerekli yasal işlemler uygulanmaktadır.

Ülkemizde pazar bilgilerinin toplanması ile ilgili bir sistem bulunmakla birlikte bu sistem AB sistemi ile uyumlu değildir. Sistem, avlanan ürünlere ilişkin bilgilerin pazara sunulmadan önce, ilk karaya çıkış noktalarında yetkililere bilgi verilmesini öngörürken, Türkiye’de pazar bilgileri daha çok balıkhanelerden ve satış merkezlerinden toplanmaktadır. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca 12 metrenin üzerindeki teknelerde başlatılan Jurnal Sistemi ile kayıtların karaya çıkış noktalarında tutulması bir ölçüde sağlanmış olsa da Ülkemizde merkezi referans fiyat rejimi bulunmamaktadır. Buna ilişkin olarak bilgi akışım sağlayan bir sistem de mevcut değildir.

Sektör açısından yaşanan bir olumlu gelişme ise Tarım ve Köy işleri Bakanlığı tarafından su ürünleri- balıkçılık sektöründe Avrupa Birliği’ne uyum amacıyla bir projenin başlatılıyor olmasıdır.

AB desteği ile Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü bünyesinde yürütülecek proje kapsamında, 2006 yılı sonu itibariyle, balıkçılık sektörünün altyapı ve mevzuat olarak AB’ye uyumunun sağlanması hedeflenmektedir. AB’nin 6,2 milyon avıo destek sağladığı proje, 10 Ocak 2005 tarihi itibariyle başlatılmış olup, proje çerçevesindeki ilk aşamada mevzuat uyumu öngörülmektedir.

Bu kapsamda öncelikle, halen Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı nda 4 Genel Müdürlükte bulunan su ürünleri ve balıkçılıkla ilgili birimler, yem açılacak Bakanlık Teşkilat Kanunu ile birleştirilecek ve “Su Ürünleri Genel Müdürlüğü” kurulacaktır. Dolayısıyla mevzuat uyumu kapsamında ayrıca Su Ürünleri Kanunu yenilenecektir.

3 6 9

Balık neslinin korunması için Bakanlığa avlanan balık miktarı konusunda kota koyma yetkisi veren kanun, ayrıca avlanan balık miktarının kayıt altına alınması amacıyla, balıkların karaya çıkış noktalarının da sınıflandırılmasını öngörmektedir.

Balıkçılık sektörünün A B ’ye uyumu projesi kapsamında, balıkçılık örgütlerinin güçlendirilmesi yanında balıkların piyasaya sunulacağı toptancı hallerinin de iyileştirilmesi kapsam dahilindedir. Tüm bunların yapılması ile su ürünleri sektörünün yüksek potansiyeline rağmen üretime katkısına, istihdam olanaklarına ve sektördeki mevcut sorunlara çözüm getirileceği beklentisi vardır. Bu anlamda gerek Belediyelerin, gerek Valiliklerin gerekse Hükümetin süratle sektöre gereken desteği vermesi tavsiye edilmektedir.

Ancak, Türkiye balıkçılık alanında mevzuatının müktesebat ile uyumlaştırılması konusunda, bugüne kadar önemli bir ilerleme sağlanamamıştır. Kaynak ve filo idaresi, denetim ve kontrolü, yapısal eylemler. Fiyat destek rejimi ve devlet yardımı konularında müktesebatın uygulamasına başlanamamıştır.

Ülkemizde balıkçılık sektörünün idari yapıları, balıkçılık yetkilerinin değişik bakanlıklar arasında dağılmış olmasından kaynaklanan güçlükler halen devam etmektedir. Bunun yanı sıra yapının dağınık olması ve sorumlulukların dağılımı etkili bir yönetim için katkı sağlamamaktadır.

Ülkemiz potansiyelinin artırılıp rekabet açısından en iddialı olması gereken sektörlerden olan Su Ürünlerinin yeniden canlandırılması için yeni bir su ürünleri çerçeve kanunu taslağı hazırlanıp, buna bağlı olarak çok sayıda yönetmeliğin çıkarılması gerekmektedir. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığının idari kapasitesi özellikle kontroller ve denetimler açısından güçlendirilmeli, balıkçı tekne kaydı ve tekne izleme sistemi bııluşturulmalı ve balık stoklarının belirlenmesi çalışmalarına çok kısa bir sürede başlanmalıdır. Hn önemlisi bu sektöre yön vcıici işlevsel ve iyi derecede teknik elemanlarla örgütlenmiş hiı Sıı Ürünleri Genel Müdürlüğünün acilen kurulup hayatiyete geçirilmesi ve devlet mekanizmasının bu sektör üzerine hem finansal hem de yapısal olarak kararlı ve güçlü politikalar izlenmesi gerekmektedir. Yine balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği faaliyetlerinin belgelendirme ve kayıt işlemleri iyileştiril mel id ir. Avcılık, karaya çıkarma, balıkçılık faaliyetlerinin izlenmesi ve rapor edilmesi için kapsamlı iyileştirmeler yapılmalıdır. Pazar politikaları alanında da devletin arz, fiyatlar ve pazardan geri çekme konularının kontrolüne ilişkin olarak sınırlı devlet müdahalesi bulunmaktadır.

3 7 0

Türkiye’nin balık ve balıkçılık ürünleri için genel pazarlama sistemini geliştirmesi gerekmektedir. Henüz balık hallerinde avlanan ve pazarlanan balık miktarım onaya koyacak bir sistem getirilememiştir. Güvensiz veriler nedeniyle yapılan idari tasarruflar ve yatırımlar da amaçlarına ulaşamamaktadır

SONUÇÜlkemiz; deniz ve tatlı su kaynakları yönüyle kültür balıkçılığı

açısından son derece uygun koşullara sahip olmasına rağmen, sektöre yeterli önemin verilmemesi nedeniyle su ürünleri ile ilgili pek çok konuda çözüm bekleyen sorunlarla mücadele etmektedir.

Bu sorunlardan birisi olan dağınık pazarlama şartları; avcılık, yetiştiricilik, işleme ve kalite kontrolde çeşitli sorunlar yarattığı gibi pazarlamanın depolama, nakliye gibi aşamalarında da bazı olumsuzlukları beraberinde getirmektedir.

Avrupa Birliği ile uyum sürecinde, birçok alanda olduğu gibi su ürünleri alanında da reorganizasyonun gündeme geldiği şu günlerde su ürünleri sektöründe örgütlenmenin güçlendirilmesinin yanı sıra ürünlerin piyasaya sunulacağı Toptancı Hallerinin de iyileştirilmesi öngörülmektedir Bu sayede; türlerin korunması, balıkçıların ve yetiştiricilerin yaşam standartlarının yükseltilmesi ve tüketiciler ile balık ürünleri işleyenlerin düzenli ve makul fiyatta ürün bulabilmeleri amaçlanmaktadır.

AB’ııin Ortak Balıkçılık Politikası, daha çok avcılığın kontrolü ve kaynakların sürdürülebilir kullanımına yönelik olduğundan, söz konusu politikalar uygulandığı takdirde Ülkemizde avcılık daha etkin olarak kontrol altına alınmış olacak ve su ürünleri stoklarımız sürdürülebilir olarak kullanılabilecek, balıkçılıkla ilgili bilgiler ve filolar kayıt altına alınabilecektir. Ancak, yetiştiriciliği yapılan türlerin pazarlamasında ülke düzeyinde organize olmuş pazarlama stratejileri ve pazarlama organizasyonları olmadığından, önemli kayıplar mevcuttur. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde kurulmuş olan, haksız rekabetin önlenebildiği ve üreticilere tek fiyat uygulamasının verildiği balık borsalarının benzerlerine ülkemizde de ihtiyaç vardır.

Kısaca, üç tarafı denizlerle çevrili önemli bir potansiyele sahip olan Türkiye’de gerek nüfusun beslenmesi gerek gelir kazandırıcı bir faaliyet olması nedeniyle su ürünleri ihmal edilmemesi gereken bir sektördür. Bu itibarla, AB’ye uyum çalışmaları çerçevesinde alınacak önlemler sektöre gereken önemin verilmemesi açısından bir fırsat olarak değerlendirilmelidir

3 71

Öle yandan, Türkiye A B ’nin ortak politikalarından biri olan balıkçılık politikasına ııyıım sağlarken A B ’nin de Türkiye’yi teknik ve mali açıdan dc sic k I e ine s i ge re k me kte d i r .

K A Y N A K L A R

Akyol. O . Perçin. E . 2005. İ/.ınir Ba lık Halinde 1993-2004 Y ılları Arasında Pazarlanan Balıklar Üzerine B ir Araştırma. E .Ü Su Ürünleri Dergisi. Cilt/Volüme 22. Sayı/lssue (1-2). İzmir. 2005. ss: 125- 128

Aydın P . Koksal G.. Demir N . Bekean S .Kırkağaç M., Gözgözoğlu E . Erbaş S , Deniz H .Mallaş O.. Arpa H.. 2005 Su Ürünleri Yetiştiriciliğ i ve Politikalar, www.zmo.org.ir

Çelikkale.M S . Dü/.giineş.E., Okumuş,İ , 1999. Türkiye Su Ürünleri Sektörü Potansiyeli. Mevcut Durumu. Sorunları vc Çözüm Önerileri İstanbul Ticaret Odası Yayın No: 1999 2. İstanbul. 414s.

TÜİK. Muhtelif yıllar. Türkiye İstatistik Kurumu. Su Ürünleri istatistikleri. Ankara Doğan. K., 2003. Deniz ve Ba lıkçılık . A y lık Sektörel İhtisas Dergisi. Sayı 3 (EyK il 2003)

Kısım II.Doğan. K , 2003. Türkiye'de Su Ürünleri Yetiştiriciliğ i vc Pazarlaması. İstanbul Tarım Tarım

ve Köy işleri Bakanlığ ı İstanbul II Müdürlüğü Yayın Organı, Sayı 83:12-21 DTM. 2008. Dış Ticaret İstatistikleri, www.dtm gov.ir F.UROSTAT. 2006. Statistical Ycarbook FAO. 2006. Podııclioıı Ycarbook FAO. 2006. İrade YcarbookSavaş, II 2002 S I IM A E Yunus Araştırına Bülteni. 2:2. ss 14-1 5.Saygı. II., Saka. S • İ nat. K . Katağan. T . 2006 İzmir Merkez İlçelerinde Kamuoyunun Balık

Tüketimi ve Balık Yetiştiriciliğe Yaklaşım ı. E. Ü. Sıı Ürünleri Dergisi. 23(1 2), ss: I 33 138

Su Ürünleri Toptan ve Perakende Satış Yerleri Yönetmeliği. Yetki Kanunu: 1380 3288, Yayımlandığı R.Gazete: 19.06.2002-24790, Değişiklik R Gazele: 14.07 2004 25522. Değişiklik R.Gazete: 27.04.2007 26505

TKB. 2008. Koruma vc Kontrol ün l Müd . Sıı Ürünleri lli/.m Dairesi Başkanlığı, http://www.tarim.gov.tr/sanal kııtuphanc3/sıı ürünleri istatistikleri doc erişimtarihi: 07 Nisan 2008

Tlirkyılınaz, T vc O Hasallııntaş, 2003 Su Ürünleri Toptan ve Perakende Satış Yerleri Yönetmeliğinin Getirdikleri. S l I M A E Yunus Araştırına Bülteni, 3:1. ss:5 6

Uğur. E.. 2006, İzmir Balık Hali Toptancılarının Sorunları ve Çözüm Yolları, İzmir Ficaıel Odası, Araştırına ve Meslekleri Geliştirme Müdürlüğü. A & G Bülten, İzmir, Nisan 2006, ss:4 I -48

Ycnigütı, R . Başata. E . İstanhııllııoğlıı, E.. 2001. G A P Bölgesi Su Ürünleri Üretimi.Potansiyeli vc Sosyo-Ekonomik Yapısında Beklenen Değişiklikler, w-ww.gap.gov.tr

World Bank. 2008. lıtlp://devdata.worldbank.org/AAG/tur_aag.pdf,