Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar...

12
Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 “AFRÝKA”NIN ÜCRETSÝZ HAFTALIK EKÝ Leymosun'un üzerine Maraþ'ýn külleri dökülmüþtür… Faize Özdemirciler P P P P P azaR azaR azaR azaR azaR P P P P P azaR azaR azaR azaR azaR

Transcript of Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar...

Page 1: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 “AFRÝKA”NIN ÜCRETSÝZ HAFTALIK EKÝ

Leymosun'un üzerineMaraþ'ýn külleridökülmüþtür…

Faize Özdemirciler

PPPPPazaRazaRazaRazaRazaRPPPPPazaRazaRazaRazaRazaR

Page 2: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

14 Haziran 2015 PazarPazar2

SABAHTAN AKÞAMA/KAHKAHADAN AH’A KADAR/64

n Filiz Naldöven / ([email protected])

PazarSahibi:

“AFRÝKA” YayýncýlýkLimited

Editör:

FaizeÖZDEMÝRCÝLER

Dizilip Basýldýðý Yer:“AFRÝKA” Yayýncýlýk Limited Tesisleri

Matbaa Teknikeri:Bünyamin NAZÝK

Görsel Tasarým:

Erdem YORGUNOÐLU

E-Mail: [email protected]: www.afrikagazetesi.net

Sýcaktehdidigünler,Haziran, 2015

ÖÐLEÝki adým, ter.Yüzde ýslak bir parlaklýðýn

baþlangýcý. Koltukaltlarýna yayýlan,elbiselere, tiþörtlere koyu bir göllekesi býrakan tuzlu su. Yediðiniz,içtiðiniz ne varsa ve baharatlar, hepsio suda saklý.

Eðilip kalktýkça, kolunuzu kaldýrýpindirdikçe yayýlan kokular.

Hava fena sýcak, bol sarýmsaklý bircacýk ya da sucuk yedikten sonrakalabalýk bir otobüse bindiniz.Burunlarýný elleriyle kapatarak, baþýnýbaþka yöne çeviren yýðýnla insan.

Tersini düþünelim. Otobüsün en azyüzde sekseni sarýmsak yemiþ veterlemekte; siz yemediniz.

Burnunuzu elinizle kapatarak,yolculuðun bir an önce bitmesinidileyerek yola devam mý edersiniz?

Hemen, ilk durakta iner misiniz?Yoksa büyük bir öfkeyle patlayýp

en yüksek perdeden herkese baðýrýrmýsýnýz: Hey millet, madem otobüsebinecektiniz, niye sarýmsak yediniz?Böyle leþ gibi kokacaðýný bile bile bizeazap çektirmeye ne hakkýnýz var?

Bir aydýnýn, deðerleri yerle birolmuþ, çürümüþ, kokuþmuþ birtoplumdaki feveraný tam da budur.Otobüsten inmez ama sesiniyükseltir.

Madem beraber yaþamayamecburuz, bu yolculukta birliktegideceðiz, kokuþmasanýz ya bukadar, ömrümüzü yemeseniz!

ÝKÝNDÝBazen anlamanýn tek yolu o

durumu, hali yaþamaktýr.'Baþýna gelmeyen bilmez', tuhaftýr

ki bizde geçerli bir deyiþtir. Bir de'tok, açýn halinden anlamaz' vardýrki; sanýrsýn sabaha karþý pirzolalarýgötürüp ertesi gün oruç tutanlar, açýnhalinden anlamaktadýr.

Bin altý yüz elli liraya çalýþanmasterli gençlerimiz vardýr. Göçyasasý denilen ucube açlýk yasasýnadahil olarak çalýþanlarýn büyükbölümü, özel okul ve iþ yerlerinde,garantisiz ve sendikasýz ömürçürütmektedir.

Küçüðe koysan sýðmaz, büyüðekoysan almaz, orta büyüðe hiçuymaz bu durumu, yaþamadananlamak mümkün deðildir ki,hükümet ettikleri iddiasý olanmilletvekilleri, bakanlar bir türlübunu deðiþtirmemektedir.

Madem ki, bazý þeyler yaþanmadananlaþýlamýyor, meclis tayfasýnýnmaaþlarýný yeniden ayarlamakgerekir. Nasýlsa onlarýn da arasýndaçok az masterli ve doktoralý olanvardýr. Evet, çok doktor vardýr. Amasanýyorum onlar milletvekili, bakanmaaþlarýna el sürmeden bankadabekletmektedirler. Nasýlsa meclisten

fýrlar fýrlamaz, özel kliniklerinde sýrayagirmiþ hastalarý onlarý beklemektedir.

Herkesin maaþý 1650 olduðu zaman,milletvekillerinin zeka, sabýr, yaratýcýlýkve yaþadýðýmýz hayata tahammülnitelikleri ortaya çýkacak, kimleriyönetici olarak baþ tacý ettiðimiziayrýntýsýyla anlamýþ olacaðýz.

Acaba pankartlarý açarak, yükseksesle sloganlar atarak mecliseyürüyecekler mi? Acaba Sibel Siberkimin nerede durduðunu þaþýrarakbirilerine dava açacak mý?

Küçük bir hesap yapalým. Dört yýllýküniversite eðitimi, 1650 lira. Doktorlaron sene okuyor. Yani iki buçuk lisans.1650 çarpý iki buçuk, 4125 lira. (DevletBahçeli gibi oldum sizin yüzünüzden!)

Hesap buradaysa, arþýn ordadýr.

AKÞAMÜSTÜÇok isterdim bir milletvekiliyle

markette karþýlaþmak. Az çok da

tanýþýrýz, þöyle ayaküstü bir muhabbetedelim.

Mesela ben, onun alýþveriþ arabasýnýgözden geçireyim; o da benim alýþveriþçantamý çaktýrmadan süzüversin. Benonun kuruyemiþ, viski, çikolata,kilolarca et, sayýsýz sos kavanozu,enteresan konservelerine bakayým; o dabenim bir süt, bir ekmek, bir gazete,küçücük bir hellim, en küçük paketzeytin, en ufaðýndan karpuzuma gözgezdirsin.

Sonra, kasada önlü arkalý sýrayagirelim. Benim param ödemeyeyetmesin, zeytini mesela geri vereyim.

Ýnsan gibi hissetmek, diye bir deyimvardýr.

Uruguay eski devlet baþkaný JoseMujica:

"Sahip olduklarýmla yaþayabilirim"diyor. Baþkanlýk yaptýðý sürece 12000dolarlýk maaþýnýn sadece 775'ini kendineayýrýp geri kalan parayý yoksullarla

küçük giriþimcilere baðýþlayan adam.775 dolar Uruguay'da ortalama maaþ.Asgari ücret gibi.

Toprak yoldan gidilen eski bir çiftlikte,bahçeyi ekip biçerek yaþayan, üç ayaklýbir köpeðin ve 87 doðumlu birVosvos'un sahibi.

Örnek Uruguay'daysa, dönekburadadýr.

Ha, bir de Türkiye'de, Ovacýk'ta birbelediye baþkaný var, - merak ederseniz- kktc'ye þenlik.

GECEGörmedik.Ne böyle milletvekili, baþkan; ne

meczup bilim insaný, sanatçý.Arada birileri azýcýk yüzünü gösterse

de, deli damgasýný vurup eve kapattýkonu.

Geleneðin, anlayýþýn bir milim dýþýnaçýkýnca önce fýsýltý, sonra kulaklarý saðýreden bir gürültü baþlýyor. Neden? Biz

Ben yazýyý bitirirken, Maraþ'ý da yaktýlar. Yýlanlar, çýyanlar, sýçanlar Maðusa'ya kaçýþtý. Ogüzelim sahil kara duman içinde.Ah Varoþa! Ben seni metruk ve talan edilmiþ gördüðümdekýþtý. Metal, paslý masalar ve üzerlerine abanmýþ sandalyeler hala balkonlarda duruyordu.

Kir içindeydi her þey ve boyuna yaðan yaðmur böyle bir kiri temizlemekten acizdi. Açýkpanjurlar fýrtýnadan deli deli çarpýyordu, o ýssýzlýkta. Yollardaki çatlaklardan, köþe bucaktan

vahþi otlar fýrlamýþtý. Bomboþ araba galerileri, sevdiklerini bekleyen, umutsuz, yatalakyaþlýlar gibi feri sönmüþ pencereleriyle bakan evler…

Page 3: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3

böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeniadet!

Bankalar mecburen daha ilerici. Paragelecek yerden reklamý esirgemiyor.Eski köye, yeni adet, diyor, milletisoymak için.

Söz konusu para olunca, akan akýllarbile duruyor.

Osmanlýda bile, arada padiþahlartebdil kýyafet yaparak halkýn arasýnakarýþýr, kamuoyu yoklamasý yaparlardýbir çeþit.

Bizimkiler halkla içli dýþlýlar; fakatnedense baþka bir dünyada yaþýyorgibiler. Sanki yerçekimindenkopmuþlar, diðer insanlarla aralarýnaþeffaf duvarlar örülmüþtür. Hemoradadýrlar, hem deðiller.

Halkýn gönlünü hoþ tutmak ve birsonraki seçimi garantilemek adýnaoradadýrlar ama biri bir þey istemeyeniyetlenince ses geçirmez sýrçafanuslarýna çekilerek, Allaaddin elinisürse þu lambaya da, baþka yereuçuversek, duasýna duruyorlar.

Oysa, sabahýn alçak köründehastanede kayýt yaptýrarak kuyruktabekleyen yaþlý bir hastanýn yanýnda,Ahmet Gülle'yi görsek mesela.Muayene sýrasýný beklerken. Ya da birMS hastasýyla, devletin keyfine göredaðýttýðý yarým kutu hapý almak içinoradan oraya birlikte koþuþsalar.

Makam arabalarýný satýyoruz deselerbir gün. Zaten herkesin arabasý var.

Bir grup milletvekili her gün bir okulagiderek ders dinlese! Bakalýmdinleyebilecek mi? Özel ders almadanherhangi bir sýnavdan geçebilecek mi?Para ödemeden kayýt yapabilir, karnealabilir mi acaba devlet okulundan?

Gizli ya da aþikar, açlýktan sürüneninsanlarýn mideleri guruldarken…

Boyuna sarýmsak yiyerek, bu denlikokuþmaya hakkýnýz yok!

SABAH+KUÞLUKYa bir köprü inþa edeceðiz bu

uçurumun üstüne ya da atlamalýyýz.Giderek açýlýyor ara, giderek havuzlu

villalar ve varoþlar þehri oluyoryaþadýðýmýz yerler. Giderek açlar vetoklar keskinliðinde, iki kesimli, karýþýkbölgeli, yayaya yol vermeyen asfaltýndalüks arabalarýn korna ve arabeskçaldýðý, meyhane masalarýnda haladevrimci nutuklar atýlan o rezilce yalanhayata gömülüyoruz.

Hakkýnýz yok bu kadar kokmaya,ömrümüzü yemeye!

Nereden geldiði malum fakat nereyegideceði meçhul o paralarla, o budalagösteriþ numaralarýyla, o 'bende var,ohh, sende yok' orgazm halleriyle buderece mutsuzluk nereye kadar?

Yumurtayý asfalta kýrsak, piþirecekbir sýcak ve dayanýlmaz sarýmsaklý terkokusu!

Ben yazýyý bitirirken, Maraþ'ý dayaktýlar. Yýlanlar, çýyanlar, sýçanlarMaðusa'ya kaçýþtý. O güzelim sahil karaduman içinde.

Ah Varoþa! Ben seni metruk ve talanedilmiþ gördüðümde kýþtý. Metal, paslýmasalar ve üzerlerine abanmýþsandalyeler hala balkonlardaduruyordu. Kir içindeydi her þey veboyuna yaðan yaðmur böyle bir kiritemizlemekten acizdi. Açýk panjurlarfýrtýnadan deli deli çarpýyordu, oýssýzlýkta. Yollardaki çatlaklardan, köþebucaktan vahþi otlar fýrlamýþtý.Bomboþ araba galerileri, sevdiklerinibekleyen, umutsuz, yatalak yaþlýlar gibiferi sönmüþ pencereleriyle bakanevler…

"Roman kendini yaktý! Olmamýþ herþey :/ Kar, katý, fosil ve kahraman!"*

*Aþk Ben'i Yýka,Sayfa: 34, Konkav.

Bugün size Leymosun'dan sözedecektim… Rumca ve Türkçebarýþtýðýmýz o muazzambuluþmadan… Mustafa Akýncý ileNikos Anastasiadis'i biraraya getireno Leymosun akþamýndan ve kim nederse desin bunun önemli bir þeyolduðundan, iki liderin bir oyundabuluþmasýnýn çözüme deðil ama barýþayapabileceði katkýdan… Saðdan vesoldan gelen eleþtirilerden, iki lideribuluþturan þiirin sahibi olarak imkandahilinde görünen ve belki de kapalýkapýlar ardýnda konuþulmakta olan ikibölgeli iki toplumlu çözüm ileþiirimdeki Kýbrýs arasýndaki o büyükuçurumdan söz edecektim… Benimorada bulunmamý çeliþki sayansolcularla, benim orada bulunmamýihanet sayan saðcýlarýn buluþtuðu ozehirli noktadan söz edecektim… Belkibiraz da abartýlý umutlarla abartýlýumutsuzluðun akrabalýðýndan…An'lardan, barýþý insanýn yüreðindehissettiði o geçici an'lardan sözedecektim… Rialto Tiyatrosu'ndakiyüzlerce insanla Türkçe ve Rumcaaðladýðýmýzdan, güldüðümüzden vebarýþýn böyle bir þey olduðundan…Rialto'nun önündeki meydandan,harnýp aðaçlarý altýnda ilerleyen vehiçkimsenin bitmesini istemediði ogeceden söz edecektim… YaþarErsoy'un hem yönetip hem oynadýðý

Leymosun'un üzerine Maraþ'ýnkülleri dökülmüþtür…

"Rumca küstüm, Türkçe kýrýldým"oyununun bu sefer de, yine NiyaziKýzýlyürek'in çevirisiyle Rumcaoynanacaðýndan söz edecektim size…Popi Avraam'ýn bu oyunu Rumcaoynamak için nasýl hevesli olduðundan,duyduðu heyecandan… Bütün bunlardansöz etmek için þimdi ya çok geçtir, ya daçok erkendir… Çünkü kah "bütünlüklüçözüm"ün bir parçasý, kah "güven artýrýcýönlem" olarak siyasetçilerin dillerindendüþürmedikleri Maraþ'ta yangýn çýkmýþtýrve o yangýnýn külleri Leymosun'un üstünedökülmüþtür. Leymosun artýk yokhükmünde aydýnlýk bir gecedir. Maraþzaten ölüydü, bir ölüydü yaktýklarý, birölüydü yanan, kurtardýklarý da ölüydü vefakat acýdýr: bu ölü kentin küllerininsunduðu olanak kullanýlamamýþ, generalyine çizmeyi aþmýþ, generalin çizdiði sýnýraþýlamamýþtýr. Çünkü seyircisi olduðumuzþey, oyuncusu olmaya cesaretedemediðimiz þeydir… Yangýnýsöndürmek için Türkiye'den helikopterbeklemek yerine, Rumlarýn yardým teklifigeri kabul edilseydi, bin gül çýkarýlabilirdiMaraþ'ýn küllerinden… Bin gül hebaedilmiþ, bin gül ölmüþtür…Þöyle yazmýþtým yýllar önce:"Anneler portokal çiçeklerine pusu kurardý,içkilerini kuyudan çekilmiþ sulardasoðuturdu babalar… Güvercinlere isimler

Faize Özdemirciler

takan eflatun çocuklarýn vardý, çekipgittiler! Türklüðümüzden veRumluðumuzdan kediler köpekleryarattýlar, kavga kaynattýlar, göçkýzarttýlar, katliam piþirdiler, zafer diyekoydular tabaklarýmýza, yutturdun bizehepsini, yuttuk biz de… Hiçbir postacýmektup getiremedi bize ayrýdüþtüðümüz kasabalardan yýllarca…Kapýlarý açtýklarýnda evlerimizin çatýlarýçoktan uçmuþ, güvercinler çoktanyerleþmiþti doðduðumuz odalara…Nuh'umuzu arýyorduk, gemimiziarýyorduk, denizimizi arýyorduk,kendimizi arýyorduk da bulamýyordukkendi kýyýlarýmýzda. Barikatlarameydan okuyan hasretimiz duvarlarýyýkamýyordu, ölüyorduk ve ölürkenyýkayamýyorduk kendi sularýmýzda…"Bu raddeden sonra bu satýrlara þunuekleyebilirim ancak:Yanýyoruz ve söndüremiyoruz kendiyangýnýmýzý kendi sularýmýzla…Çünkü önümüz Temmuz'dur…Rumca küsmüþlüðümüz, Türkçekýrýlmýþlýðýmýz, Rumca ve Türkçebölünmüþlüðümüz bakidir ve fakatyapacaðýmýz öncelikli þey Rumca veTürkçe barýþmak deðil, ahý gitmiþ vahýkalmýþ bu haritanýn dört bir yanýnaRumca ve Türkçe kusmaktýr…An itibarýyla þiirin önerisi budur…

Kah "bütünlüklü çözüm"ün bir parçasý, kah "güvenartýrýcý önlem" olarak siyasetçilerin dillerinden

düþürmedikleri Maraþ'ta yangýn çýkmýþtýr ve o yangýnýnkülleri Leymosun'un üstüne dökülmüþtür. Leymosun

artýk yok hükmünde aydýnlýk bir gecedir.

Page 4: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

14 Haziran 2015 PazarPazar4

nnnnn Ümit ÝNATÇI

Özneler arasý iletiþimin varlýkkaygýsýyla beslenen birgereksinimden kaynaklandýðýnýalgýlayabiliyoruz. Sanat ve iletiþimingünümüzde her zamankinden dahafazla iç içe geçiþen disiplinlerolduðunu görmek beklenilmedik birdurum arz etmiyor. Bunun üzerinedüþünmek ve gündelik yaþamýmýzýtasarlama cüreti gösteren kitleiletiþim araçlarýnýn sanatla olançatýþkýsal iliþkisinden, nasýl yenidenözerk kiþiliði inþa edebiliriz sorusunayanýt aramak kaçýnýlmazdýr artýk.Üçlü (trilojik) karþýlaþtýrmalarlasorunsalý irdelemeye çalýþacaðýmýzbu deneme dikkat-niyet-iliþki, içerisi-dýþarýsý-mevcudiyet ve bellek-görselkültür-nosyon kavramlarýyla þekilalacak.

Dikkat-Niyet-ÝliþkiDikkatimizi bir þeye

yoðunlaþtýrdýðýmýz durumlarda oþeyle ilgili ne varsa, iletiþime geçmiþoluyoruz. Ona gösterdiðimiz ilgionunla ilgili bilginin oluþmasýnýsaðlýyor. Bu da etrafýmýzý kuþatangerçekliðin içselleþtirilmesi anlamýnagelir. Þeylerle olan iliþkimiz öncenesneden özneye aktarýlan bilgiyedayalý bir iliþkidir. Sonradan bu iliþkianlamlandýrma sürecine evirildiðizaman öznelleþmeye baþlar. Budüzlemde artýk þey þey deðil onu nasýlanlamlandýrdýysak odur. Ýnsanlarlaolan iliþkimizden farklý olarakþeylerle kurduðumuz nesne ve öznearasýndaki iliþki sanatsal alanaaktarýldýðý zaman anlam odaklý biriþlemin parçasýna dönüþüyor.

Dikkatin ýsrarýyla beslenen iliþkininniyetle þekil almaya baþlamasý biristeme tasarýmýný güdüler. Ýstemeninkodlarýný oluþturmadan ve bir iletiþimmekaniðinin içine aktarýlmadanelbette ki algýlanabilir olmakmümkün deðil. Ýletiþim sadece iletiyideðil algýlanabilirliði de içeren üstdilsel bir anlam yapýsýna sahiptir. Buanlam zaman zaman kapalý, zamanzaman da ifþa edici bir niteliðe sahipolabilir. Sanatýn dikkatini odakladýðýþey imgeler yoluyla düþünme veniyet arasýnda kurulan baðdýr.

Niyet etmek, bir hedefinamaçlandýðýnýn iþaretidir. Ýstemetasarýmýnýn devreye girdiði süreçburasýdýr. Neyi istediðimizin anlaþýlýrkýlýnmasý ve bir etki unsurunadönüþmesi hangi imge, gösterge vekodlar üzerinden kurguladýðýmýz dilebaðlýdýr. Bu dil ben ve ötekininaralarýnda kuracaðý öznel iliþkinin tekaracýdýr. Sanat burada kendi estetikkodlarýný devreye sokarak iþaret,biçim ve imge yoluyla kolektif birbellek oluþturmaya katký koyuyor.Sanatýn gündelik kitle iletiþimaraçlarýndan farklý olarak ortayakoyduðu þey bireyin özerk kimliðinitemsil eden özgün bir dilin varlýðýdýr.

Bireyin sanatla özerklik kazanmasýestetik kodlara sahip formel bir dilinyaþamýmýzda yer almasýný saðladý.Ýnanç propagandasý veyayýlmacýlýðýna yönelik ortaya çýkanikonografik iletiþim biçimi

Rönesans'la daha özgür anlam ve anlatýalanlarýna kavuþur. Romantizmincesaretlendirdiði modernlikle gelensanattaki klasik kurallarýn inkarý,sanatçýnýn mevcudiyet konumuna dahaözgürlükçü bir nitelik kazandýrdý. Buortamda sanatýn özneler arasý kurduðuiletiþim biçimi hikâyeler üzerinden deðilalgýnýn doðasýna yönelik bir deðiþimeuðradý. Bu süreçteki en önemli deðiþimempresyonizmle gelen zaman ve mekânalgýsýyla ilgili bir deðiþimdir. Sanatçýartýk sadece özneler arasý bir iletiþimindeðil ayný zamanda fiziksel çevreyleyaþanýlmasý gereken bir iliþkiden doðaniletiþim biçiminin arayýþýna girmiþti.

Ýçerisi-Dýþarýsý-MevcudiyetGiorgio Agamben ' 'Aperto' ' adlý

kitabýnda bir insanýn dýþarda olmasýylahavanýn dýþarýda olmasýnýn ayný þeyolmadýðýný söylüyor. Bizim ''dýþarý'' diyeadlandýrdýðýmýz fiziksel ortam bir hayvaniçin içeride bulunmak demektir.Empresyonistlerin atölyenin dýþýnaçýkarak duraðan ýþýk yerine hareketligün ýþýðýnýn nesnelerin algýlanmasýndayarattýðý etkiyi gözlemlemeleri aslýnda

dýþarýya çýkmak deðil içeriye girmek yanidoðaya dönmek anlamýný taþýyordu.''Gün Batýmý'' bir empresyondan baþkabir þey deðildi; çünkü hareket edengüneþ deðil yeryüzünün kendisiydi.Belki de Galilei'nin bilimsel buluþununsanatla kanýtlanmasýnýn ilk adýmýydýatýlan.

Sanatýn ve sanatçýnýn doðaya dönmeeylemi fiziksel çevreyle iletiþimkurmanýn da bir tezahürüydü. Sanat artýkdoðanýn ve insanla doða arasýndakiiliþkinin hallerini iletmekle meþguldü.Dýþarýda bulunmak doðaüstü ya dainsanüstünü yücelten metafizikseldüþünce biçimlerinin itibarsýzlaþmasýnada yol açmýþtý. Sanatýn dýþarýsýylailetiþime girmesi, doðayý ve insanhallerinin doðasýný izlenimler yoluylaöteki kitlelere aktarmasý dýþarýsý veiçerisi arasýndaki net ayrýlýðýn da sonunugetirecekti. Artýk imgeler yoluyla deðildoðrudan doða halleriyle estetik kodlarüreterek iletiþim gerçekleþiyordu.

Kübizmde iç ve dýþ arasýndaki ayrýmresimlerdeki atmosferik bütünlüksayesinde ortadan kalkýyordu. Birnesneye çoklu noktalardan bakarak

resimde dördüncü boyutunalgýlanmasýný saðlamak bir baþkabulunma biçiminin iþaretleriniveriyordu; zaman da mekân kadaralgýlanabilir bir kavram olarak temsilediliyordu. Joseph Beuys'tan Arte Poverasanatçýlarýna dýþarý artýk Agamben'in içeridiye tabir ettiði insanýn reel dünyasýnadönüþmüþtü. Sanatsal iletiþim nesneldayanaklarýný gündelik yaþamdakullanýlagelen nesnelerinde de bulabilirdiartýk. Sadece insan deðil nesneler deontolojik bir kapsam içerisinde elealýnabilirdi ve insanýn söyleyeceði kadarnesnelerin de söyleyebileceði þeylervardý. Nesneler de birer zaman ve mekânimgesine dönüþebilir, hatta týpký eskidinlerde olduðu gibi ritüel bir doða-insaniliþkisinin araçlarýna dönüþebilirlerdi.Burada artýk görsel kültür ve kolektifbellekten bahsedebiliriz; elbette kigörsellik ve bellek arasýndaki iliþkiyibesleyen nosyondan da.

Bellek-Görsel Kültür-NosyonDüþüncelerin davranýþlara

yansýyabilmesi açýsýndan, yazýlý kültür vesözel kültürden daha etkili olan görsel

Sanat ve iletiþim:Çatýþký ve özerk kiþiliðin yeniden inþasý

Özellikle çaðdaþ sanatýn çok disiplinli ve geçiþken karakteri göz önündetutulduðunda iletiþim ve sanatýn paralellikten öte birbirlerini çaprazladýklarýný

söyleyebiliriz. Her türlü kitle iletiþim aracý ve sosyal medyada hýzýna yetiþemeyecekkadar yoðunlukta akan görsel kültür tikel bir kültür anlayýþýný ve tek tipleþenkitleleri çoðaltýyor. Her bireyin özdeþleþebileceði görüntülerde çeþitli, özde ayný

birçok imge ve davranýþ biçimi pompalanýyor. Sanatýn bu durum karþýsýndabireyin özerk kimliðini koruyan bir savunma refleksine dönüþebilmesi için sanat

piyasasýnýn hýrçýn kapitalist denetiminden ve yönetiminden kurtulabilmesikoþuldur. Çatýþkýyý ve yeniden inþa edilmeyi göze alan bir sanat doðaya dönme

becerisini gösteren insanýn korunaðýna dönüþebilir.

Page 5: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

14 Haziran 2015 Pazar Pazar 5

kültürün etkilerini kültürel antropolojisayesinde daha iyi anlayabiliriz. Ýnsandavranýþlarýna þekil veren en etkiliunsur belleði oluþturan nosyonlardýr.Burada artýk sadece estetikkodlardan deðil sosyal ve kurumsalkodlardan da bahsedebiliriz. Siyasi,dini veya sivil kurumlarýn temsiledilme yöntemlerinde kullanýlangörselliðin bir imge adanmýþlýðýnabile yol açabilecek derecede etkiliolabildiklerine tanýk oluyoruz. Kitleiletiþim kanallarýnýn yanýnda, zümremerkezci kitlesel oluþumlarýn dagörsel algýya dayalý hegemonyacýgiriþimlere baþvurduðunugörüyoruz. Bir görsel imge, birnesne veya bir davranýþ biçimininyüceltilmesiyle yaratýlan efsanelerkitlelerin adanabileceði gerekçeleredönüþebiliyorlar.

Sanatýn bu obje ve idol fetiþizmikarþýsýnda gösterdiði tepki budurumun gülünç durumadüþürülmesi ve ironik bir aldýrmazlýktavrýndan ibarettir. Ama ironi bileçoðu zaman egemen kurumlarýntahammül bile edemeyeceði bireleþtiri þekli olabiliyor. Ýnsanlarýntepki yeteneklerini köreltmek üzeredevreye giren çok çeþitli rol modelgörüntüleri sosyolojik bir ayrýþmanýnönünü açýyor. Seçenekler arasýndadaðýlan ve parçalanan bireyler kendidavranýþlarýyla deðil rol modelseçtikleriyle görünür olmakistiyorlar. Bu durumda bireyinvaroluþsal tepki gösterme yetisiazalýyor. Ýnsanlarýn hatýrladýklarýþeylerle hatýrlanmak istemeleri bu türbir baskýlamanýn sonucudur. Kolektifbellek burada edilgenliðin makinesinedönüþebiliyor.

Ýdollerle kurduðu mistik iliþkidendoðan özdeþleþme güdüsü ve bundanduyulan haz bireyin kendi olmaiþtahýný azaltýyor. Bu durumda tektipleþmeye meyil vermiþ bir kitledenitaatkâr bir kitle yaratmak zor olmaz.Sanat kendi iletiþim modalitesinidüzen kýrýcý bir entelekyayadönüþtürebilirse ancak o zamantoplum ve birey arasýndaki iliþkisaðlýðýna kavuþabilir. Görsel kültürlebeslenen bellek nosyon aracýlýðýylailetiþim ortamlarýnda bir üst bilinçolarak devreye giriyor. Bir üst dilolarak sanatýn kavramaya veiletmeye çalýþtýðý durum söz konusuüretilmiþ üst bilinçle çatýþmakzorunda kalýr. Bellek, görsel kültürve nosyon sanat ve iletiþimkapsamýnda ele alýndýðýnda sosyalpsikoloji ve kültürel antropolojininverileriyle hareket etmek gerekir.

Özellikle çaðdaþ sanatýn çokdisiplinli ve geçiþken karakteri gözönünde tutulduðunda iletiþim vesanatýn paralellikten öte birbirleriniçaprazladýklarýný söyleyebiliriz. Hertürlü kitle iletiþim aracý ve sosyalmedyada hýzýna yetiþemeyecek kadaryoðunlukta akan görsel kültür tikelbir kültür anlayýþýný ve tek tipleþenkitleleri çoðaltýyor. Her bireyinözdeþleþebileceði görüntülerdeçeþitli, özde ayný birçok imge vedavranýþ biçimi pompalanýyor.Sanatýn bu durum karþýsýnda bireyinözerk kimliðini koruyan bir savunmarefleksine dönüþebilmesi için sanatpiyasasýnýn hýrçýn kapitalistdenetiminden ve yönetimindenkurtulabilmesi koþuldur. Çatýþkýyý veyeniden inþa edilmeyi göze alan birsanat doðaya dönme becerisinigösteren insanýn korunaðýnadönüþebilir. (t24.com)

gününen güzel vakti

günün en güzel vaktindesavrulur saçlarýn sinemedizlerin yorgun yorgunçýkarken basamaklarýbir bir gülleregünün en yorgunvakitleri bunlarkararýr birazdangöðü izleyengüllerin ömrüsolar fidanlarýn cýlýz dallarýkesilir uçuþan eteðindeki yelserçelerin operasý sonlanýrve baþlar yarasalarýn nöbetidizlerin yorgungözlerin aðrý içindeilerlersin güllerdensola döndüðündekisükut-u haneyegünün en güzel vakti bugüneþ ana uzaklaþýrkensaman sarýsýçýplak bedeniyletopraksuya kavuþmayý

beklerkeninsan ekmeðegönlüm sanagünün

en güzel vakti þimdiyüreðin

en yorgun haliuzat ellerini...

Hüseyin BAHÇ[email protected]

anne büyüdüm,görebiliyorum

dünyamýzýgemilerde dayanýr semalarýna

anamyersiz yurtsuz gemiler

ört yanaklarýndaki hüznügeçmiþ zamana dayanýrgemilere teslimiyettekiutancýmýz

istila anam bu istilasusturan, hüzne gömenören saydam hudutlarýpaslý telleri

kanlý tarihle saçlarýna..

Page 6: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

14 Haziran 2015 PazarPazar6

Kýbrýs Karikatürleri Sergisi üzerine…

nnnnn Serkan SÜREK / [email protected]

Bu haftaki yeni mizah öykümüAfrika Pazar okurlarý içingöndermeye hazýrlanýyordum kiAfrika Pazar'ýn editörü FaizeÖzdemirciler, benden daha erkendavranýp bir mesaj yazdý: 'SevgiliSerkan, istersen bu haftaÝstanbul'da açtýðýnýz 'Kýbrýskarikatürleri Sergisi' ile ilgili biryazý yayýmlayalým ne dersin?'. Buöneriyi memnuniyetle kabul ettim.Fakat bir yandan da karikatürsergimizle ilgili izlenimlerimi nasýlkaleme alabilirim diye düþünmeyebaþladým. Hayatý, çizgilerledüþünen ve yorumlayan birkarikatürcü için böyle bir konuyuyazýyla ifade etmek kolay oldudiyemem.Bilindiði gibi karikatür, bir kiþininya da olayýn tuhaf, çeliþkili veyagülünç yanlarýný çizgiyle gösterenbir sanattýr. Bir yazarýn sayfalarcaanlatmaya çalýþtýðý bir konuyu birkarikatürcü birkaç çizgiyleözetleyebilir. Hayatýn içindegördüðü olaylarý düþüncesüzgecinden geçiripmürekkebinden kâðýda damlatýr.Kimi zaman güldürüp kimi zamandüþündürse de karikatürün dünyagenelinde eleþtirel bir sanat olarakkabul edildiðini söyleyebiliriz.Demokratik olmayan ülkelerde,dikta rejimlerinde karikatürcülerinbaský altýna alýndýðý, aleyhlerinesoruþturma veya tazminat davalarýaçýldýðý, hapis cezasýna çarptýrýldýðý,hatta öldürüldükleri sýr deðildir.Ancak günlük gazeteler, dergiler vegünümüzde internet yoluyla hýzlayayýlma gücüne sahip bu sanatýengellemek de kolay deðildir.Birçok demokratik ülkede kurulankarikatür örgütleri, dernekleri,

federasyonlarý bu baskýlarýengellemek, birlikte hareket etmek vekarikatürcülerin haklarýný korumakiçin çalýþmaktadýrlar.Konuyu Kýbrýs'a getirirsek; KuzeyKýbrýs'ta 1986 yýlýnda kurulan KýbrýsTürk Karikatürcüler Derneði, odönemden bugüne kadar büyüyerekgeliþmiþtir. 1988 yýlýnda, AvrupaKarikatürcüler Örgütleri Federasyonu(FECO) üyeliðine kabul edilen Kýbrýs

Türk Karikatürcüler Derneði,uluslararasý kimlik kazanarak FECO-CYPRUS adý altýnda farklý birörgütlenmeye girmiþtir. FECO üyeliðinedeniyle, FECO Genel BaþkanYardýmcýlýðýna Hüseyin Çakmak;FECO Genel Sekreter Yardýmcýlýðýnaise Musa Kayra atanmýþlardýr. (*)Uluslararasý yarýþmalarda en fazla ödülkazanan çizerlerimizin baþýndaHüseyin Çakmak, Cemal Tunceri ve

Musa Kayra gelmektedir. Bu yarýþmadereceleri, dernek üyeleri olarakhepimizin gurur duyduðu baþarýlardýr.Derneðimiz gerek yurtiçi gerekseyurtdýþýnda açtýðý birçok ortakkarikatür sergisiyle Kýbrýslý Türklerinçizgisini topluma ve dünyaya tanýtmafýrsatý bulmuþlardýr.Bu sergilerin en sonuncusunu, KKTCCumhurbaþkanlýðýnýn himayelerinde 8-15 Haziran 2015 tarihleri arasýnda,Ýstanbul Kadýköy Caddebostan KültürMerkezi'nde açtýk. 'Kýbrýs KarikatürleriSergisi' baþlýðý altýnda derneðe üye 16çizerin 70 eseri bir hafta boyuncaizleyicilere sergilendi. CaddebostanKültür Merkezi'nin 4. Katýnda 9Haziran 2015, Salý günü saat 18.00'de,KKTC Ýstanbul Baþkonsolosu Sn.Fahri Yönlüer'in ve Sn. ArifAlbayrak'ýn konuþmalarýyla baþlayanserginin açýlýþýnda; derneðe üyeçizerlerden Dolgun Dalgýçoðlu,Mustafa Tozaký, Arif Albayrak ve benhazýr bulunduk. 1963-2015 arasýndaKýbrýs'ta yaþanan politik, ekonomik vesosyal geliþmeleri çizgilerimizlegösterdik. Sergiye eserleriyle katýlançizerlerin alfabetik sýraya göre isimleriþöyleydi: Arif A. Albayrak, CemalTunceri, Devran Öztunç, DolgunDalgýçoðlu, Ezcan Özsoy, HüseyinÇakmak, Leyla Çýnar Algül, M.Serhan Gazioðlu, Mehmet Ulubatlý,Musa Kayra, Mustafa Azizoðlu,Mustafa Tozaký, Ramiz Gökçe, SelenSelýþýk, ben Serkan Sürek ve ZaferTutkulu. Serginin açýlýþýndan sonraMuztafa Tozaký ve ben ziyaretçilerincanlý olarak portrelerini çizdik…

(*) 'Kýbrýs Türk Karikatür SanatýnýnKýsa Bir Özeti' kitabý (1999) /Hüseyin Çakmak.

Page 7: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

14 Haziran 2015 Pazar Pazar 7

maraþ'ý yaktýlarkocaman kara kýrmýzý mor bir dumankorkunun ötesinde ateþ yaktýlarçýldýrdý yaðmursuz topraksustu insansýz taþ evler yorgunkýmýldadýbiter mi denizler

oturup Maðusa'daMaraþ'ý yaktýlar

her yaz çiçeklenirsinkar düþer yeþiline dallarýnýnhiç mi yoktur haberinrüzgarla güneþe dallarýný verirsalarsýn kokunuseviþir insanlargölgelediði yoldan dallarýnýncenaze geçirirleryollarýnda havasý daralan þehrim

bir gün çözülecek bu düðümterkedecek sokaklarýný insanlaruzaklaþarak bu kalabalýktançocuklar þarkýlarýnýhep denizlere söyleyecekyeni baþtan kuracaklar þehirlerle köylerikuþlar dumansýz gökyüzünü dolduracak

dallarýn bizden ne kadar yüksekgözlerin göðe doðru mu yasemin

iþte bugüntahammül edemeyen o zatlar

oturup Maðusa'daMaraþ'ý yaktýlar...

maraþ'ý yaktýlarkocaman kara kýrmýzý mor bir dumankorkunun ötesinde ateþ yaktýlarçýldýrdý yaðmursuz topraksustu insansýz taþ evler yorgunkýmýldadýbiter mi denizler

oturup Maðusa'daMaraþ'ý yaktýlar

her yaz çiçeklenirsinkar düþer yeþiline dallarýnýnhiç mi yoktur haberinrüzgarla güneþe dallarýný verirsalarsýn kokunuseviþir insanlargölgelediði yoldan dallarýnýncenaze geçirirleryollarýnda havasý daralan þehrim

bir gün çözülecek bu düðümterkedecek sokaklarýný insanlaruzaklaþarak bu kalabalýktançocuklar þarkýlarýnýhep denizlere söyleyecekyeni baþtan kuracaklar þehirlerle köylerikuþlar dumansýz gökyüzünü dolduracak

dallarýn bizden ne kadar yüksekgözlerin göðe doðru mu yasemin

iþte bugüntahammül edemeyen o zatlar

oturup Maðusa'daMaraþ'ý yaktýlar...

Günsel Djemal ElüstünGünsel Djemal Elüstün

Page 8: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

14 Haziran 2015 PazarPazar8

n Fatma Ergün / [email protected]

Þubat ayýnda soðuk bir gündü.Vakýftaydýk. Bir arkadaþýmýzýnoðlunun, nikâh þekerlerini yapýyorduk.Önce gençlerin mutluluðu için duaettik. Sonra iþe koyulduk. Bordorenkli keçeden çiçek þekilleri, yeþilrenkli keçeden yapraklar, lavantatorbalarýný baðlamak için ayný boydakurdeleler kesildi. Kesilen kurdeleler;karýþmamasý, kýrýþmamasý ve kolaysayýlmasý için, onar onar ayrýlýp,baðlandý. Kurdele sayýsýnýnyetmeyeceðine karar verilip, ne kadardaha kurdele alýnacaðý hesaplandý.

Çay içildi. Çayla birlikte, birarkadaþýmýzýn getirdiði el açmasý nefiskýymalý börek, diðer bir arkadaþýmýzýnyaptýðý kurabiye ve vakýftayediklerimizin arasýnda mutlaka olan,komþu simitçinin çýtýr, sýcacýk simitleriyendi...

Bu hafta vakýfa gelmeyen, ameliyatolduðunu öðrendiðimiz, arkadaþýmýzarandý; iyi olduðu öðrenildi. Geçmiþolsun denildi.

Bütün bunlarýn yanýnda da sohbetedildi. Konudan konuya ne zamangeçildiði, gelinen konuya, neredengelindiði, fark edilmeden, sohbetedildi... Laf döndü dolaþtý; hanýmlarýnemekli olduktan sonra da kendileriniçeþitli uðraþlarla oyalayabildikleri,beylerin daha bir boþta kaldýklarý içinsýkýldýklarý, evde olur olmaz iþlerekarýþtýklarý konusuna gelindi. Bütünbunlarýn sonunda da münakaþalarýnçýktýðý, yok yere kýrgýnlýklarýnyaþandýðý konuþuldu...

Bugün vakýfa gelen arkadaþlararasýnda, daha önce ancak birkaç kezgördüðüm ve çok uzun zamandýr dagelmeyen bir öðretmen haným vardý.Çay servisini o yaptý. Yeme faslýbittikten sonra da sofrayý toplayýpbulaþýklarý yýkadý. Çay içmeye devameden hanýmlarýn çaylarýný tazeledi.

Sonra da gelip yanýma oturdu.Bordo renk keçeden çiçekler kesmeyekoyuldu. Önce elindeki örneði keçeninüzerine toplu iðne ile tutturuyor, sonrada dikkatlice kesiyordu. Hamarat birhaným olduðu ve yaptýðý iþi önemvererek, en iyi þekilde yapmayaçalýþtýðý ilk bakýþta bile fark ediliyordu.

Konu, beylerin evde yapýlan iþlerekarýþtýðýna geldiðinde, öðretmenhaným: "Evde her iþi yapýyorum; hiçbirþeyi beðendiremiyorum. Bir elinesaðlýk dediði yok. Hiçbir þeyi dekutlamýyor" dedi. Dinleyenler henüzbir þey demeden de "Bana, senindoðum günün yok ki kutlayalým diyor"diye ekledi.

Hanýmla bir samimiyetim yoktu.Yine de bu kadarýna dayanamayýpsöze girdim: "Nasýl doðum gününüzyok? Herkesin bir doðum günü var."dedim.

Haným belli ki bu konuda çokdertliydi; anlatmaya baþladý: "Bendenönce doðan kýz kardeþim; bir buçukyaþýnda, suçiçeðinden ölmüþ. Onunölümünden bir yýl kadar sonra da bendoðmuþum. Onun öldüðünü nüfusabildirmemiþler. Ona çýkardýklarý nüfuscüzdaný benim oldu" Þaþýrmýþtým"Adýnýz?" diye sordum. Haným bunubilmeyecek ne var, der gibi baktýyüzüme. Yutkundu: "Tabii ki ölen kýzkardeþimin adý" dedi. Hanýma, kendiniiyi hissettirecek bir þeyler söylemekistedim. Ne diyeceðimi bilemedim.Düþündüm! Bu durumda, haným

Ölmemiþ çocuklar, doðmamýþ büyükler

Kýbrýs'ta doðduðu günden baþka bir tarihte nüfusa kaydedildiðini söyleyenbirini hiç duymadým. Kardeþinin ismini ve nüfus cüzdanýný taþýyaný da…

Var da ben mi duymadým? Bilemiyorum. Kýbrýs'ta genelde doðan çocuklar;doðduklarý tarihlerle nüfusa kaydettirilirler. Bir de evlerdeki dolaplarýn içkapaklarýna doðan çocuðun ismi ve yanýna da doðum tarihi yazýlýr. Doðan

sonraki çocuklar da alt alta sýralanýr. Bu, Rumlarda da olmalý ki; kapýlaraçýldýktan sonra teyzemin evine gelen, evin ilk sahibi Rum aile dolabý açýp,

iç kapakta, alt, alta dizili olan, isimlerin fotoðrafýný çekmiþler...

doðduðunda iki buçuk yaþýndaydý. Ailesionun için ne bir isim bulma, ne de nüfusakaydettirip, kendi nüfus cüzdanýnýçýkarma zahmetine girmedikleri gibi; birbuçuk yaþýnda ölen bebeklerini denüfustan sildirme zahmetinegirmemiþlerdi. Kendilerine göre ikizahmetten kurtulmuþlardý.

Bu durumda eþi de evli olduklarý yýllarboyunca; doðum gününü kutlamazahmetinden kurtulmuþtu. "Yazýk" diyekendi kendime düþünüyordum ki...

Haným anlatmaya devam etti: "Annemile babama, doðum günümüsorduðumda, babam, sanki annemsormuþ gibi "Pekmezler kaynatýlýrkendoðdu, Fahriye" dedi. Annem de: "Olur

mu Ýsmail, elmalar çiçek açmýþtý" dedi"Böylelikle haným, deðil doðum gününüöðrenmek, mevsimini bile öðrenemedi...

"Sizin isminiz ne?" diye sordum.Haným, kendinin olmayan nüfuscüzdanýndaki, kendinden evvel kýzkardeþine konulan ismi söyledi. "Halise"dedi. "Halise Haným, eþiniz ile ya bir günbelirleyin, ya da nüfus cüzdanýnda yazantarih de olabilir, birinden, birini kabul edinve kutlayýn!" dedim. Halise Hanýmgülümsedi: "Yok caným, doðumgünümün belli olmamasý bahane. Evliliktarihimiz belli. Yýl dönümünü çok mukutluyor? Hadi onu da unutuyor diyelim,sevgililer günü, günlerce televizyonda;reklamlarý yapýlýyor. Gazetelerde günlerce

öncesinden baþlayarak, yazýlar çýkýyor.Alýnabilecek hediye seçeneklerisunuluyor. Kuyumcular, gazeteler ilebirlikte, takýlarýnýn resimlerini vefiyatlarýný gösteren broþürler daðýtýyor.Yine de hiç oralý olmuyor." dedi. Sonrabir þey hatýrlamýþ gibi baþýný salladý: "Sahi,bir sevgililer gününde bana iki tane lalemiydi, karanfil miydi, þimdihatýrlamýyorum çiçek almýþtý" dedi. Tambir oh diyecektim, diyemedim. Yýllar öncebir sevgililer gününde, Halise hanýmýn eþiile oðlu sokaða çýkmýþlar. Oðluhatýrlatýnca, eþi iki çiçek almýþ. Evedöndüklerinde, kapýyý açan Halise

Haným eþinin elindeki çiçekleri görünceçok sevinmiþ. Hemen koþup, vazoyu eline

Page 9: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

14 Haziran 2015 Pazar Pazar 9

almýþ ve içine su koymak içinmusluðun yanýna gitmiþ. Oðlu telaþlaseslenmiþ: "Anne suya gerek yok!Çiçekler plastik" Çok moralibozulmuþ. "Nerede ise sinirimdenaðlayacaktým, eþim bana iki plastikçiçeði, ömrümüzün geri kalan tümkutlamalarý için almýþtý" diyeanlatmaya devam etti...

Ýþimizi bitirdik. Vakýftan çýktýk.Kýzýlay'a kadar birlikte yürüdük. Yolboyunca kaldýrýma serdikleribattaniyelerin üzerine, çoluk, çocukoturmuþ Suriyeliler, önlerinekoyduklarý kutularla; gelipgeçenlerden para dileniyorlardý...

Hava güneþli olmasýna raðmen,oldukça soðuktu. "Bu insanlarçocuklarý ile birlikte geceleri neredekalýyorlardý acaba?" diye düþündüm.

Otobüs duraðýnda beklerken,incecik yaðmurluðunun kapüþonunubaþýna geçirmiþ, zayýf mý zayýf birgenç, elini uzatýp, halini anlatarak,duraktaki beylerden para istedi... Okadar yavaþ konuþuyordu ki; nesöyledikleri anlaþýlýyordu, ne dekonuþtuðu dil. Para veren olmadý.

Otobüste eve dönerken; Halisehanýmýn hikâyesine benzer birhikâyeyi de yýllar önce Aliaða'dadinlediðimi hatýrladým. Þantiyemüdürü Ýlker Beyin hanýmý AytenHaným da kendinden önce ölen kýzkardeþinin ismini ve nüfus cüzdanýnýtaþýyordu. "Ben aslýnda 1952doðumluyum ama nüfus cüzdanýmölen ablama ait olduðu için 1948tarihli" diye açýklama yapýyordu, heryaþ konusu açýldýðýnda... Ayten Hanýmkendi doðum tarihini biliyor muydu?Hangisini kutluyorlardý? Bu konudada bir þey söylemiþ miydi?Hatýrlayamadým.

Türkiye'de yaygýn olarak, ölenbebeklerin nüfus cüzdaný kendindensonra doðan ayný cinsiyettekikardeþine miras kalýyor. Bununyanýnda kýz çocuklarý erkenevlendirilmek, erkek çocuklarý daerken askere gönderilmek için,nüfusa birkaç yaþ büyükyazdýrýlýyorlar. Bazý çocuklar ancakokul yaþý geldiðinde nüfusakaydettiriliyor. Hiç kaydettirilmeyenlerde var...

Azýmsanmayacak sayýda insan,gerçek doðum tarihini bilmiyor. Birarkadaþ, dayýsýnýn oðlu askere gittiðigün doðmuþ. Baþka bir tanýdýk, zeytinzamaný doðduðunu söylemiþti. Helebir komþunun doðum tarihi iyicebelirsizdi; annesine sorduðunda,annesi: "Sen doðduðunda Ramazandý,bayrama da az kalmýþtý" demiþ.Komþu: "Ramazan her yýl on gün öncegeliyor, bazý yýl yirmi dokuz güntutuluyor, ben þimdi gerçek doðumgünümü nasýl hesaplayým? KadirGecesinde doðmuþ olsam bari"diyordu gülerek...

Kýbrýs'ta doðduðu günden baþkabir tarihte nüfusa kaydedildiðinisöyleyen birini hiç duymadým.Kardeþinin ismini ve nüfus cüzdanýnýtaþýyaný da… Var da ben miduymadým? Bilemiyorum. Kýbrýs'tagenelde doðan çocuklar; doðduklarýtarihlerle nüfusa kaydettirilirler. Bir deevlerdeki dolaplarýn iç kapaklarýnadoðan çocuðun ismi ve yanýna dadoðum tarihi yazýlýr. Doðan sonrakiçocuklar da alt alta sýralanýr.

Bu, Rumlarda da olmalý ki; kapýlaraçýldýktan sonra teyzemin evine gelen,evin ilk sahibi Rum aile dolabý açýp, içkapakta, alt, alta dizili olan, isimlerinfotoðrafýný çekmiþler...

nnnnn Reþat KANSOY

Yýl 1992… lise öðrencisiydim. Testislerim ilebeynim geçici yer deðiþimlerini tamamlamýþtý.Tüm hormonlar alt üst, testesteron grip gibiburnumdan akýyor... Müdür bey "Terezin kampalanýna" tüm, "Yahudileri" toplamýþ, "Güzelyurtverilmez... burasý Ali Samiyen burdan çýkýþ yok!"brifingi veriyor.

Yýl 1992… Gali Fikirler Dizisi sonrasýnýn etkilerisebebiyle öðrencilerden, nümayiþ için BostancýSýnýr Kapýsý önüne gitmeleri isteniyor. Ben bu filmigörmüþtüm!Sýrasýyla Kenan Evren, Turgut Özal,Rauf Raif Denktaþ, St. Mamas Kilisesi silüetindenve Papazýn Malikanesinden (þimdiki arkeolojimüzesi) ilham alarak, Güzelyurt Kaymakamlýðýbalkonundan "Bir çakýl taþý vermeyiz..." diyehaykýrdýlar, haykýrttýlar!

Bende vermem! Vermem iþte, ben o çakýltaþlarýyla Tugçe'nin, Sinem'in, Gülten'in, merdivenayaklarý altýnda saatlerce beþ taþ oynadýðýnýbilirim. Niye vereyim ki mahallemin kzýlarýnýn çakýltaþýný? Sonra, o çakýl taþlarý ile yeni asfalt dökülenyollar üzerinde, az mý yarýþ yaptýk kýrlangýçlarla?Sertug'lar, Bora'lar, Hakan'lar, Güney'ler, Ali'ler,

"Guzelyurt Can Not Be Given"

Bu resmi gördüðümde anladým, çakýl taþýnýn, insan dan daha deðerli

olduðunu! Ellerinde dövizlerle, "Guzelyurt Can Not Be Given" diyeyollara dökülenler, bir süre sonra iþsiz-aþsýz kaldýlar, geleceksiz

býrakýldýlar... Göç ettiler, baþka yerlerde umut ve ekmek aradýlar...

Nidai'ler, Murat'lar... Söyleyin! Az mý doldurdukceplerimize olanca bitence çakýl taþýný;Bademlik'te "Guþlastiðiyle" ayaklarýmýz dikendolana kadar dolaþmadýk mý? Çakýl taþlarýcebimizde... Vermeyiz, verdirmeyiz çakýltaþlarýmýzý!

Yýl 1992… Güzelyurt'tan - Bostancý'ya okullarýnönünden otobüsler kalktý "Güzelyurt Verilmez"mitingine. Binmedik! Çakýl taþlarýný tekmeleyetekmeleye sýnýra kadar yaya gittik biz. Aynýnakaratý dinledik. Ne dediler anlamveremedik….Bu resmi gördüðümde anladým,çakýl taþýnýn, insan dan daha deðerliolduðunu!Ellerinde dövizlerle, "Guzelyurt Can NotBe Given" diye yollara dökülenler, bir süre sonraiþsiz-aþsýz kaldýlar, geleceksiz býrakýldýlar... Göçettiler, baþka yerlerde umut ve ekmek aradýlar.Devlet eliyle göç ettirildiler! Kalanlar üvey evlatmumelesini her gün devletin tokatýyla yanaðýndahissetti. Hissediyor! Çakýl taþýnýzý "vermedik",turþusu küflendi! Ama sokaklarýnda koþtuðumuzçocukluk arkadaþlarýmýzý, HAYSÝYETSÝZ -OMURÝLÝKSÝZ politikalarýnýz sebebiylekaybettik.Gün birbirimizi bulma günüdür!

Dün bitti, Bugün bitiyor! OMORFO YARIN ÝÇÝNÖRGÜTLENÝYOR!!

Page 10: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

14 Haziran 2015 PazarPazar10

Diyet yapýnca, böyle bir uyuzlukböyle bir sersemlik geliyor yaüstüne. Ýþte sýrf bu yüzden bilediyetten tiksinilebilir. Gözünaçýlmýyor, enerjin olmuyor, 'kalk kýzrio karnavalý evin önünden geçiyor'deseler kýpýrdayamayacak birhaldesin. Bütün otlarý umutsuzcayiyecek kývama da gelebiliyorsun biryerden sonra. Benim olmayansebzeleri, salatalarý da sanki yemekzorundaymýþým gibi hissediyorumöðlen aralarý. Bilmiyorum, bunlarýnsuçlusu ben deðil hep o metabolizmaþeysi. Niye yavaþladýn ki de benielaleme madara ettin. Rüyamdamaydonoz gördüm. Mutlumusunmetabolizma?

-Baþtan sona Ýrem Dericiröportajý okuyacak kadar kendimdenne ara vazgeçtim ki ben?

-Efendim, seven insan arar, sorar,koþar, ikna etmeye çalýþýr. Biraz nefesalsýn, sonra baþýný vura vura, çarpaçarpa gelsin yanýna. Ne dersin?Kulaða hoþ geliyor deðil mi?

-Mutsuz olmaya and içmiþ birinsan tanýyorum, dahasý tanýmakdeðil görmek gibi bir durumum var.Efendim, hafif polyanna tarafýmýyansýtmaya çalýþtým yýllarca afedersinama gýdým ilerleme kaydedemediolumsuzlukda. Olumsuzluðusevdiðini anladýðýmda hiç dürtmedimzaten. Esas, kurban yok aslýnda onunhayatýnda. Mecburiyetten onunlatanýþmak zorunda olan insanlaroluyor, bunun o halini görüp pozitifyolu göstermeye çalýþýyor bir müddetyeni gelen. Kimisi erken pes ediyor,kimisi aylarca uðraþýyor. Bu husustaherkes kaybediyor da, bir tekmutsuz olmaya and içmiþ kazanýyor.

-Efendim, sanki ilk kez birbüyüðümüz bir temsilcimiz ile aynidili konuþuyoruz mu nedir? Deðiþikmutluluklar efendim bunlar.

-Baktým ki beyin çok konuþuyor,baktým ki henüz daha eve gitmeyevakit var. Baktim ki susmayacak,takýyorum Yalýn'ýn herhangi birþarkýsýný ohhh pelte gibi oluyorbeyin. Yayýldýkça yayýlýyor.Geniþledikçe geniþliyor. Aþk diye diyebilincini kaybediyor beyin.

-Yalýn demiþken aklýma geldi,dünyanýn en uyduruk en kolpa aþklarýkesinlikle dondurma reklamlarýndakiaþklar. Kýz da oðlan da sýfýr yaðoranýna sahip, dondurma peþindeinsanlar. Yani, sen sevgilini kýrdýndiye dünya kadar dil dök, hediyeleral, yalvar, yakar pek bir ilerlemekaydetme. Elin adamý 2 liralýkdondurmayla sevgilisini ikna etsin.Öyle kolay aþk. Plaj aþký.

-Geçmiþe dönüp baktýðýmda elbetutanacaðým birsürü þey yapmýþýmdýr,herkes gibi. Sýnýfta Tarkan þarkýsýsöylemek, maykýl caksýn kahkülübýrakmak falan gibi performanslarýmolsa da daha kötüsü var. Kolsuz T-shirt! Evet, birçoðumuz yaptýðý veyamaruz kaldýðý bu rezillikten dahakötüsü olabilir mi? T-Shirt deðil, atletde deðil. Tam bir arada kalmýþ. Tambir kaybolmuþ. En mýsmýl insaný bilebaþka bir çirkinliðe dönüþtürebilecekkapasitesi olan bir ürün. Üstelik

benim kolsuz'um bir de turuncurenkteydi.

-'Eve Nasýl Geldim?' Hande Yener veBerksan'tan tam bir yaz þarkýsý. Evenasýl geldiðini merak edenlere, yolusevgiden geçenlere.

-En rahatsýz edici sesler kategorisinde3-4 yýl önce patlayan vuvuzela borusunasaygýlar sunarak baþka bir yýldýzdanbahsetmek istiyorum. Mobilet! Bu kadarkötü, bu kadar rahatsýz edici bir sesolamaz. Bu motorun sesini duyarduymaz süren kiþinin mýzýrlýktan buegsoz sesini yaptýðýný düþünürdüm. Yanimodifiye falan yapmýþ gibi gelirdi bana.Sonra o motorun normal sesi olduðunuöðrenince en azýndan sürene fena fenabakmýyorum.

-'Bu hareketlerini hiç beðenmem' dedikýz, umutsuzca baktý oðlan. Nediyeceðini bilemedi. Annesinin de aynicümleyi ona defalarca kurduðunuhatýrlamýþtý. Vay be dedi, çocukken deayni laflarý duyuyordum þimdi de. Ýnsangerçekten yaþlnamýyormuþ. Kýz dagüldü, oðlan da güldü. Kýz'ýn niyeti

yaralamak deðil, yaratmaktý.-Biri bana 'Ben çok ciddiyim' derse

anýnda dinlememeye baþlýyorum. Çokciddiyim eþittir daha çok eleþtirecemseni. Bile bile eleþtirilmeyim be caným.Olur?

-Yýllarönce rüyama aksakallý dedegirip çok da güzel görüntüler göstermiþtibana. Bir defa girip baþka da girmemiþtisaolsun. Çok da faydasý oldu. Bu yoldayürü dedi, yürüdüm. Bir zararýný dagörmedim. Fakat, yýllardýr ortada yoktunaksakallý dede. Ben seni ordabýrakmýþtým. Benim için bir efsaneydin.Yol göstericiliðin, gelecekten görüntülerverdin bana. Saygýlar sundum sanakalbimden. Madem yýllar sonragelecektin rüyama, eski günlerin hatrýnagüzel bir þeyle geleydin ya bana. Geldin,durdun karþýmda yüzüme baktýn ve ;'Evlat ne yaparsan yap sakýn 750 ml'likdev boy þampuan ve saç kremi alma.Sakýn bunu kendine yapma. Hade baybay'. Olmadý be aksakallý, olmadý be nuryüzlüm.

-Bazen Hülya Avþar'ýn beynimizin

Mutlu musun metabolizma?

hologramik bir yansýmasý olarakdüþünüyorum. Herkes en az biranýnda onu sevmiþ, yada nefretetmiþ. Ama her iki duyguyu da birþekilde yaþamýþ. Off, Hülya nerdengeldin aklýma.

-Ýkisi de çok yaþlýydý. Bir birleriniçok özlemiþ, epey görüþmemiþlerdi.Buluþup buluþmaz birbirlerinesarýldýlar. Ve hemen varoloþculukfelsefesi üzerine yeni bulgularýnýpaylaþtýlar. Konu dönüp dolaþýpfoton çaðýna gelecekti elbette.Fotondan çýkýp dünya ekonomisi içinne yapýlabileceðini konuþtular.Geliþen teknoloji ve sosyolojikeðilimler konusuna da deðinmedenedemediler... Ýnandýn mý? Çok safsýn.Niþan yüzüðü atanlarý mý istersin,doktorun yazdýðý haplarý mý,dünürcülük haberleri, hayýrsýz /tembel eniþteleri mi? Ýþte bunlarkonuþuldu a benim safým. O onudedi, bu bunu dedi muhabbetinin tamgöbeðiydi orasý, belki de dünyanýnmerkeziydi.

n Halil AÐAHalil AÐAHalil AÐAHalil AÐAHalil AÐA / / / / / [email protected]

Page 11: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

14 Haziran 2015 Pazar Pazar 11

nnnnn Tüge Daðaþan / [email protected]

"Hayatta hiçbir þey tesadüf deðil, her þeyin birsebebi vardýr."

Bu cümle, bu filmi neden þimdi izlediðiminaçýklamasý. Çünkü her þeyin bir sebebi vardýr ve bufilmi þimdi izlemiþ olmam bir tesadüf deðildir. Filminsonuna denk gelmem ve "tüh kaçýrdým" derken; filminyeniden baþlamasý bir tesadüf deðildir. Ýzlememgereken zaman dilimi bugündü. 2013'te gösterimegirmiþ olan bu filmi, 2015'te izlemiþ olmam birtesadüf deðildir. Birçok þey biz onlarýn tükendiðidüþündüðümüz zaman ortaya çýkar.

"Tamam Mýyýz?"Bu isim bu filmi öyle güzel tamamladý ki..Kim bilir neler neler düþünüyoruz bu cümleyi

kurarken; "tamam mýyýz?"Peki gerçekten de tamam mýyýz?Neyimiz tam ya da neyimiz eksik þu hayatta, þu

bedende, þu evrendeve neyimiz fazla?Bedenimizdeki her organýn yerli yerinde oluþu

tamam olmamýz için yeterli mi?Duygularýmýz düþüncelerimiz tamamen bize ait mi

yoksa deðil mi?Kendi bedenimizde kendimiz olarak mý yaþamýmýzý

sürdürüyoruzyoksa birilerinin olmamýzý istediði gibi mi?Hayata ne kadar baðlýyýz?Ne kadar seviyoruz yaþamayý, peki neden istiyoruz

ölmeyi?

TamamMýyýz?

Mutluluðumuzun tam olmasý için, umudumuzuntükenmemesi için

nedir gerekli olan insana?Organlarý eksik bir beden ne kadar tutunur, nereye

kadar tutunur hayata ve ölmek istediði zaman; çoðu kezne döndürür onu yaþamaya?

Tamam Mýyýz?Saðlýk açýsýndan sorunu olmayan bir beden tamam

mýdýr, sorunsuz mudur gerçekten? Ve ne kadarumutludur?

Her þeye sahipken eksik kaldýðý, kendini eksik hissettiðiþeyler nedir.. Nasýl tamamlar o eksiklerini / tamamlamayagücü yeter mi?

Yenebilir mi olumsuz düþüncelerini?Düþüncelerini ya düþlerini tamamladýðý zaman bedeni

de tamamlanmýþ olmaz mýdýr her ne kadar özlese de eksikyanlarýný!

Peki düþleri tamamlanýr mý insanýn, gülüþleri eksikken?Neden eksiktir? Eksikleri yerine nedir onda bir fazla

olan?Birçok soruya öyle güzel cevaplar bulmuþ ki Çaðan

Irmak bu filminde. Temmuz ve Ýhsan, birbirlerinin eksikyönlerini tamamlayan iki dost; bedenen / ruhentamamlýyorlar birbirlerinin eksiklerini.

Düþüncelerinde, düþlerinde, umutlarýndatamamlanýyorlar; yaþamaya, yaþama, nefes almaya..

Ellerin olmadan hayatý kucaklayabilmek, bir dostunelleri ile ne güzel.

Tükenen umudu yeniden filizlendirmek, çoðaltmak ne

güzel.Tesadüf diye bir þey yoktur. Olmasý gereken,

olmasý gerektiði zaman olur ve olmaya da devamedecektir. Yýllar önceden beri var olan bir þey, yenikarþýnýza çýkmýþ ise bunun bir nedeni vardýr. Þu anakadar ayný mekanlarda ortamlarda bulunsanýz dadikkat etmemiþ, birbirinizi görmemiþseniz ve þimdigörüp fark ediyorsanýz; karþýlaþmanýz gereken zamandilimi þu an olduðu içindir.

Nefes almakla karþýlaþtýðýnýz zaman, onun farkýnavarýn.

Solunum, tek baþýna yeterli deðildir nefes almayýaçýklamaya..

Dostlarýnýzýn eksik yanlarýný tamamlamanýz nefesalmaktýr.

Bir çocuða nedensiz gülümsemeniz ve onun sizekahkaha ile cevap vermesi nefes almaktýr.

Çiçeklerin renklerinden dolayý gözlerinizinkamaþmasý nefes almaktýr.

Bir dostunuzdan gelen "merhaba" mesajý nefesalmaktýr.

Dostlarýnýzýn size gelip sarýlmasý nefes almaktýr.Gökyüzünü izlemek nefes almaktýr.Bu filmi izlemek nefes almaktýr.Umudun varlýðýný korumasý gerektiðini

hatýrlamaktýr.Bazen bir film, sizde silüet haline gelmiþ olan bir

çok þeyi size hatýrlatýr tüm renkleri ve çizgileriyle.Yeter ki görmek isteyin.

Page 12: Tarih:14 Haziran 2015 YIL:(9) SAYI:520 ... - Afrika Gazetesi Pazar Sayi 520.pdf14 Haziran 2015 Pazar Pazar 3 böyle mi yaþýyoruz? Eski köye, yeni adet! Bankalar mecburen daha ilerici.

M. KANSU(Kýþ, 06)

GÖRÜNMEZÝM-itiraflarýmdýr, ne yazdýmsa.-

a)görünmezim;kar tutmuþ ulaþýlmaz daðlarýnüstünden uçacak çýlgýn bir

bulutun arkasýnda.b)yolcu olmak ya da olmamak;pörsümüþ kâðýtlarayazýlan masallarda anlatýlýr.c)gövden,defne yapraklarý gibi devinir,uzun soluklu düþler içinde,güneþe karþý gergin.ç)çok eski zamanlardasular yüksekti bu gölde;yelkensiz kayýklar geçerdi,üþüyen yaþlý bir kadýn:d)þimdi bizgeçeriz, çýplak ayaklarýmýzla.e)ve yine o ses;

"yolcu olacaksak,karanlýk birgökyüzü altýnda mý olsun?"

f)"henüz deðil,belki hiç çýkýlmayacakbilinmez, bilemezsin."

g)mevsimlerden güzdür;defne yapraklarý da düþecek,boþlukta yalpalanarakyüksek sularýn üstündekiyelkensiz kayýklar gibi.h)üþüyenim ben, üþüme sen.ý)görünmeden yol alan yolcuyum,her gün aðýrlaþan biraz daha,ve kapalý kapýlarý da,ansýzýn açmayý düþleye düþleye.