Sürdürülebilir yaşam için...

48
CSR Turkey Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Temmuz-Ağustos-Eylül 2015 • Sayı: 22 • ISSN 2147-6179 Sürdürülebilir yaşam için...

Transcript of Sürdürülebilir yaşam için...

Page 1: Sürdürülebilir yaşam için...

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Temmuz-Ağustos-Eylül 2015 • Sayı: 22 • ISSN 2147-6179

Sürdürülebilir yaşam için...

Page 2: Sürdürülebilir yaşam için...
Page 3: Sürdürülebilir yaşam için...
Page 4: Sürdürülebilir yaşam için...

A4 DARUSSAFAKA ILAN_Layout 1 17.02.2015 11:41 Page 1

Page 5: Sürdürülebilir yaşam için...

İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü D. Eylem Altıok

Genel Koordinatör D. Eylem Altıok

Görsel Yönetmen Alsu Yalçıntaş

Reklam Rezervasyon [email protected]

Yayın Adı KSS Türkiye Dergisi

Yayın Türü 3 Aylık Yerel Süreli

KSS Türkiye Dergisi 0530 608 36 87 [email protected] [email protected]

Gürler Sokak 77/5 Yenimahalle/Ankara

Baskı Arkadaş Basım Sanayi Ltd. Şti. 0312 341 63 10

Basım Tarihi

Bu yayının tamamı ya da bir bölümü

yayıncının yazılı izni alınmaksızın

kullanılamaz.

Merhaba,KSS Türkiye, 22.sayısıyla sizlerle.

Bu sayı itibariyle başlayan değişim / yenilenme hareketinin ilk habercisi olsun: KSS Türkiye dergisi, bundan böyle üç ayda bir sizlerle buluşacak!

Bu uygulama, başından beri sorduğumuz ‘‘bu dergi nasıl daha efektif olur? ’’sorusunun cevaplarından biri oldu. Dolayısıyla yeni yayın periyodunun hepimize ‘‘iyi geleceğini’’ düşünüyorum.

Bir önceki sayıda yerel yönetimleri baz alarak, kamu - KSS ilişkisi üzerinde bir parça durmuştum. Türkiye’nin yine zorlu bir süreçten geçtiği malumunuz. Sürecin etkenleri ve topluma etkileri, objektif olarak değerlendirildiğinde, ‘‘sorumluluk’’ mevzusunun kamu yönetimi seviyesinde de ciddiyetle ele alınması ve yükses sesle konuşulması gerekliliği açıkça görülüyor. Aslına bakılırsa, hem bireyler hem de kurumlar zorlu bir ‘‘sorumluluk testinden’’ geçti; geçiyor.

Varolabilmenin şartlarının, artık tüm yapılar için değiştiği tartışma götürmez. Sorunludan sorumluya dönüşmek gerekiyor. Değişim ise, güvenli alanların dışına çıkmadan gerçekleşmiyor.

Sosyal sorumluluk kavramının ortaya çıkışı ve geçirdiği sürece bakılınca, tarih boyunca farklı akımlarım etkisiyle devlete farklı roller biçildiği anlaşılıyor. Kimi düşünce ve politikalar devlet kurumuna, toplumsal fayda yaratmak adına sorumluluk yüklemezken; kimi akımlar da sorumluluğun merkezine koyuyor. Bu farklı sistemler, bir bakıma devletin kurumsal sorumluluk çerçevesini de çizmiş gibi. Bugün ise; sosyal sorumluluk, kurumsal sorumluluk, sürdürülebilirlik tabanlı konular net olarak hayatımızda. Kamusal kurumlar açısından özellikle etik, şeffaflık, paydaş iletişimi- hatta bir şirket için önemli olduğu kadar- önemi yadsınamaz.

Bugünü kaybedersek yarının olmayacağı gibi basit bir gerçekten yola çıkarsak; devlet kurumunun kendisini ‘‘sosyal fayda yaratması beklenen bir girişim’’ gibi düşünmesi yaratıcı olmaz mıydı?

Bir sonraki sayıda buluşmak üzere…

İyi okumalar.

Sevgi ve Saygılarımla,

D. Eylem Altıok

Page 6: Sürdürülebilir yaşam için...

İçindeki le

r

KSS Uygulamaları

KSS Söyleşileri

STK

KSS Söyleşileri

KSS Söyleşileri

12 YEDAŞ

16 Pirelli

17 Abdi İbrahim

18 Atlas Copco

23 Huawei

26 VİKO

31 ING Bank

35 İşletme 2020 Manifestosu

36 Kale Grubu

37 Palmarina Bodrum

38 İşletme 2023 Zirvesi

39 Sorumlu Şehirler

Programı

40 Tat Gıda

42 Toyota Türkiye

43 Zorlu Enerji

44 Nutricia

45 Lufthansa Group

7 Bilim Kahramanları

Derneği

D. Hakan Habip

14 Finansbank

Armağan Engel

19 Borsa İstanbul Özel Pazar Recep Bildik

21 Sürdürülebilir Yaşam TV Tuna Özçuhadar

28 TÜSEV

Tevfik Başak Ersen

33 Michelin

Marco Giuliani

41 SETBİR 46 Tema Gönüllüleri

27 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı - Milli Eğitim Bakanlığı

41 Sürdürülebilir İş Ödülleri

Page 7: Sürdürülebilir yaşam için...

Bilim Kahramanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı D. Hakan Habip, FIRST® LEGO® League ve Derneğin diğer faaliyetleriyle ilgili sorularımızı yanıtladı.

Bilim Kahramanları Derneği, sizin sihirli değnek olarak tanımladığınız bir organizasyon gerçekleştiriyor: Bilim Kahramanları Buluşuyor/FIRST® LEGO® League (FLL). Detaylarını paylaşır mısınız?

Sihirli bir değneğiniz olsa, kullanarak insanlığın olumlu geleceğine adım adım yaklaştığınızı bilseniz, kullanır mısınız? Kuşkusuz evet. Elimizdeki sihirli bir değnek olmayabilir, ancak sihirli bir dokunuşa bu kadar yaklaşan başka bir faaliyet bilmiyorum.

Bilim Kahramanları Buluşuyor etkinliğine 11 yıldır, 9-16 yaş arası çocuklar, 35 ilden, toplamda 9.000

genç katıldı. Her sosyo-ekonomik seviyeden, kız, erkek, özel okul, devlet okulundan, STK ve özel sektör desteğiyle katılan takımlar var. Gençler, kendilerini geleceğin bilim insanı, mühendisi, etkin girişimcisi, duyarlı dünya vatandaşı olarak hayal edip, her sene dünyayı ilgilendiren bir tema doğrultusunda topluma faydalı çözümler üretiyorlar. Son zamanlarda her sene patent başvuruları çıkıyor; uluslararası 21 ödül kazanıldı; dünyanın en iyi üniversitelerinde burslu okuyan, katılımın faydasına tanıklık yapan katılımcılar var.

Her etkinlikte 100 kadar gönüllü 300 kadar öğrenci için çalışıp, onlara zihinsel olarak sarılıyor. Katılımcıların bir gün gönüllü faaliyetlere katılım ihtimali yükseliyor. Çocuklar arası önyargı olmadığı her ziyaretçi tarafından gözlemleniyor. Etkinlikler festival havasında geçiyor. Eğlence, renk cümbüşü, paylaşım, duyarlılık, coşku, özgün çözümler, zaman zaman müzik, dans, takım çalışması ve bilim bir arada. Gören her ziyaretçi gelecekle ilgili umutla dolup, çıkıyor. Toplumsal barış mı istersiniz, yayılan toplumsal dayanışma duygusu mu, katma değerli üretim yapma becerisi artışı mı, gelir dağılımına çözümler mi, evrensel bakış açılarıyla dünyanın yaralarına merhem olabilecek gençler mi, bilime kolayca-eğlenerek erişiriz algısı mı, hepsinden biraz mı? Katılım her sene kendiliğinden artıyor. 12. sezon beklentimiz 40 ilden 250 takım 2.000 kadar genç.

FLL’de katılımcıları neler bekliyor? Nasıl bir deneyim yaşıyorlar ?

Katılan her genç, el becerisi, özgüven, ifade, dinleme, sunum, empati kurma, zaman kullanımı, algoritmik düşünme metodları, iş birliği içinde çalışma, kazan-kazan tavırlar, paylaşım, süreç odaklılık gibi kendilerine evde, okulda, günlük yaşamda, ileriki yıllarda her an faydalı olabilecek beceriler geliştirdi. Her yıl ulusal turnuvada şampiyon olan takım tek, ama kazanan herkes. İcatlar çıkaran mucitler var. Yakın gelecekte, gençlerin iyi fikirlerine yatırım yapmak isteyen girişimciler çıkacak. Dünyada çıktı. İyi fikirler ürüne dönüştü.

Biz hayallerin ne kadarına izin verirsek, o kadarı gerçekleşecek

KSSSöyleşi leri

7

Page 8: Sürdürülebilir yaşam için...

ABD’li mucit Dean Kamen (Ginger kod adıyla bilinen Segway ulaşım cihazının muciti, biyomedikal konularda birçok keşfi var) çocuk ve gençlerin çoğunlukla topçu veya popçu olmaya özendiklerini, topluma daha yüksek değer katan bilim insanı ve mühendislere neredeyse hiç özenmediklerini fark ediyor. Sorunun bir boyutu çocuk ve gençlerin topluma değer katan kişilere özenmemesi, diğer boyutu da topçu-popçu olmak isteyen genç için bu ihtimalin milyonda bir olması. Aynı çocuk bilim insanı veya mühendis olmayı gerçekten isterse, olması ihtimali (bir eksiği yoksa, iradesi yerindeyse) yüksek. Dean Kamen, bu dengesiz duruma çözüm üretmek için önce 1989’da Manchester, New Hapshire, ABD’de, amacı çocuk ve gençleri bilime yaklaştırmak olan, FIRST Vakfı’nı kuruyor. Liseler arası robot turnuvaları düzenliyor. Sonrasında, robot turnuvalarıyla, ilk ve ortaokul seviyesine erişebilmek için yol ararken LEGO’nun (ABD’nin ünlü teknik okulu MIT’de geliştirilen) robot platformuyla karşılaşıyor ve iş birliği başlıyor. 1998’den beri dünyada FIRST LEGO League (FLL) ismiyle düzenlenen etkinliklerin her sene farklı bir teması var. Tema tüm dünyayı ilgilendiriyor. Her ülkeden fikir toplanıyor; aralarından dünyanın durumu açısından en önemli olarak algılanan tema 2-3 yıl önceden seçiliyor.

Türkiye’de FLL süreci

FLL etkinlileri Türkiye’de 2004-2005 sezonundan beri Bilim Kahramanları Derneği gönüllüleri

tarafından düzenleniyor. Fikir vermesi için bugüne kadar düzenlenen turnuvaların tema konuları: engellilere çözümler, denizler ve ekoloji, nanoteknolojiler, alternatif enerjiler, iklim değişikliği, biyomedikal çözümler, akıllı ulaşım sistemleri, gıda güvenliği, yaşlılar için çözümler, doğal afetler, gelecekte eğitim. 2015-2016 sezonunun tema konusu: çöp.

Sezon Eylül’de başlıyor. Her takımın 18 yaş üstü takım koçu var. Koç, başvuruyu www.bilimkahramanlari.org web sitesini kullanarak yapıyor. 4-10 kişi arası takımlar Ekim-Kasım ayında kuruluyor. Takımlar 2-3 ay çalışıp, Şubat-Mart aylarında yerel turnuvalara katılıyorlar. Bu sene Ankara, Bursa, İstanbul, İzmir yerel turnuvaları yapılacak. Bilim Kahramanları Facebook sayfasında tarih ve mekan detaylarını takip etmek mümkün. Mart 2016’da yapılacak ulusal turnuvayla ülkemizde 12. sezon kapanıyor olacak. Hak kazanan takımlar, Nisan-Temmuz arası farklı ülkelerde uluslararası etkinliklere katılıyor.

FLL, belki de bugün dünyada yapılan katılımı en yaygın ve yüksek (fen, matematik, mühendislik,

8

Page 9: Sürdürülebilir yaşam için...

matematik, tasarım, kodlama, sanat ve sosyal becerilerin öne çıktığı) STEAM etkinliği. Dünyada 2015-2016 sezonu katılım beklentisi 80 ülkeden 290.000 genç. Tercih edilen bir platform olarak FLL başarısının sırrı: her paydaşı tarafından dünyada eğitim sistemlerinin açıklarını kapatıyor diye algılanması ve çok dengeli bir hedef, dil, değerler, deneyim birlikteliği sunması.

FLL’de her katılan takım en az iki şey yapıyor:

Robot: Ping-pong masası boyutlarında bir masanın üstünde temayla ilişkili mekanik görevler var. Dünyada 9-16 yaş arası 29.000 takım aynı masa ve görevlerin en fazlasını 2,5 dakikada çözecek otonom, modüler LEGO robotları tasarlıyor ve programlıyor. Hiç bir robot birbirine benzemiyor.

Araştırma projesi: Beyin fırtınası yapıyor. Temayla ilişkili yerel veya küresel bir sorun saptıyor. Uzmanlarla görüşüyor, araştırma yapıyor, jüriye canlı sunulacak 5 dakikalık teatral bir sunum hazırlıyor.

Takımların ne yaptıkları kadar, nasıl yaptıkları da önemli. Her takım FLL’nin evrensel denebilecek değerlerini içselleştiriyor, kullanıyor, ve yayıyor. FLL’nin özdeğerleri:

• Biz bir takımız,

• Koçlarımızın ve danışmanlarımızın rehberliğinde, çözüme ulaşmak için işleri biz yaparız,

• Arkadaşça rekabet kurallarına uyarız,

• Keşfettiklerimiz, kazanmaktan daha önemlidir,

• Deneyimlerimizi başkalarıyla paylaşırız,

• Yaptığımız herşeyde duyarlı profesyonellik gösteririz ve eğleniriz.

Özdeğerler boyutunda her katılımcıya verilen mesaj basit: evet, geleceğin bilim insanı, mühendisi, etkin girişimcisi olmaya özen; ama her zaman topluma duyarlı ol ve kazan-kazan düşün. Bu dengeli tasarımdan hepimizin sorması gereken sorular çıkıyor: sınav sonuçlarına odaklanmış öğrencilerde, kısa zamanda kar etmeye çalışan iş dünyasında, seçilmek için her yolu deneyebilen siyasette bu kavramlar yaşanıyor mu?

Her takımın turnuvalarda 3 kez robot maçına çıkma hakkı var. Ayrıca, robot tasarım, proje, ve özdeğerler jürisiyle toplamda 15’er dakika geçiriyorlar. Jüriler, her sene kendi alanlarında uzman olan kişiler arasından, takımların turnuvalarda güvenliğinden, turnuvanın akışından sorumlu gönüllüler de yüzlerce başvuru arasından seçiliyor ve özel bir formasyondan geçiyorlar. Keza robot hakemleri de, yüzlerce saat hazırlık yapıyorlar. Her turnuvanın akışı dakika dakika planlanıyor.

FLL’de, Türkiye ayağı olarak Bilim Kahramanları Derneği’nin etkinlikteki sorumlulukları nedir? Dernek yanı sıra farklı etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Bunlar hakkında da bilgi verir misiniz?

Bilim Kahramanları Derneği, FIRST Vakfı ve LEGO ile yıllık iletişimden, etkinliklerin sağlıklı şekilde yapılmasını sağlayacak gönüllülerin, jüri ve hakemlerin bulunmasından; koç, jüri, gönüllü, ve hakem formasyonundan; mekan, ayni ve finansal destekçi bulunması gibi konulardan sorumlu.

30 kadar yerel, 11 ulusal, 1 uluslararası turnuva deneyimi olan ekip, her sene sayıca büyüyor. Turnuvayı her gören, bu olumlu virüsü taşımaya başlıyor ve deneyimin doğal gönüllüsü oluyor. Dernek, her sene artan sayıda devlet okulu, dezavantajlı, risk altında çocuk katılabilsin diye destekçi buluyor. 2014-2105 sezonunda 45 takıma destekçi bulundu. Henüz kamu desteği olmasa da, kamudan ziyaretçilerin artması ve paydaşların memnuniyetlerini her yerde ifade etmesi sonucu kamunun da katkısı olacağına inanıyorum. İsrail Eğitim Bakanlığı bu sezon İsrail’de FLL’ye katılan toplamda 400 takımın 150-200 tanesine takım başına 1.600 USD (okul başına 4.800 ABD Doları’na kadar) bağış yapıyor. Bu sene desteğin 5. yılı.

2014-2015, FLL’nin ülkemizde 11. sezonu yaşandı. Amacı bilimi toplumun odak noktası haline getirmek, çocuk ve gençleri erken yaşta temel bilimlere çekmek, genç bilim insanlarını yüreklendirmek, artan sayıda dezavantajlı çocuk ve gence erişmek olan Bilim Kahramanları Derneği, bir süredir sadece FLL’yi düzenlemekle kalmıyor:

Jr.FLL fuarları: İlk kez 2014-2015 sezonunda 6-9 yaş grubu için yapılan Jr.FLL sayesinde ilk okul

9

Anlam duygusu ne kadar artarsa, bu enerji diğer kişi ve kurumları da tetikler. Bu da toplumsal dayanışma duygusunu

pekiştirir.

Page 10: Sürdürülebilir yaşam için...

öğrencilerine erişiyor. Her sezon teması FLL ile aynı olan Jr.FLL, dünyada bu sezon 14 ülkeden 4.500 takım, 20.000 kadar öğrencinin katılımı ile yapılıyor. FLL’de olduğu gibi her sezon takım koçu rehberliğinde 2 şey yapıyor: temel tasarım ve basit kodlama içeren hareketli LEGO modeli ve araştırma ve sunum içeren Anlat Bana! posteri. Jr.FLL’nin değerleri de FLL değerleriyle hemen hemen aynı. Farklı olarak, Jr.FLL’de, her katılan takım ödül kazanıyor. Öğretmenler “Katılan her çocuk okulda farklı bir özgüvenle yürüyor” diyor. İlki 5 ilden 18 takım 91 çocukla yapılan Jr.FLL fuarının, çöp konulu ikinci sezonunda beklentimiz, 10 ilden 150-200 takım, 500-1.000 kadar öğrencinin katılımı. Tabi, bu çocukların zamanla FLL’ye daha hazır gelmeleri ve FLL’ye katılımı hızla yükseltmeleri mümkün.

WRO turnuvası: ABD’de başlamış olan FLL ve Jr.FLL etkinliklerine göre farklı yaklaşımlar içeren World Robot Olympiad, Singapur’un katkısıyla 2004’te doğmuş. Yeni sezonda 42 ülkeden 2-3 kişilik 20.000 takım katılıyor. WRO’nun dünyada ilkokul, ortaokul, lise, ve üniversite bacakları var. 3 Ekim 2015’te ülkemizde ilki yapılacak olan WRO yalnızca liseler arası olacak. En üst dereceyi kazanan 1-2 takım Kasım 2015’te Doha, Katar’da ülkemizi temsil hakkı kazanacak. WRO’da yine LEGO robotları kullanılıyor. Ancak, WRO’da takımlar, önceden tasarlamış ve programlamış oldukları robotu tamamen demonte edip, turnuvada 2,5 saat içinde sıfırdan, hiçbir yere

bakmadan, destek almadan hazırlamak zorunda. WRO, FLL’ye göre teknik becerilerin daha çok öne çıktığı bir ortam. Lise seviyesinde olup da, FLL’ye katılmış, ancak yaş sınırından dolayı artık katılamayan öğrenciler için WRO, gençlerin kendilerini geliştirmeye devam etmelerine imkan tanıyor.

Genç Bilim İnsanı ödül töreni: Her yıl üç yeni rektörün ortak ev sahipliğinde temel bilimler ve mühendislik konularında bilime katkı, yayılmasına katkı, toplum yararına kullanılmasına katkı yapan akademi, özel sektör veya kamuda çalışan 38 yaş altı genç bilim insanlarına yönelik yüreklendirme amaçlı bir ödül töreni düzenliyor.

11 yıldır süren bu organizasyonun hedefleri ve alınan sonuçlara ilişkin neler söylersiniz?

FLL’de yaşanan çok ilham verici sahneler oldu. Bir kaç örnek vermek gerekirse:

• 2010 yılında İstanbul’da yapılan Avrupa Açık Şampiyonası’na (OEC) 26 ülkeden 57 takım katıldı. Önyargısız 400 kadar gencin el ele dans ettiği, toplum faydalı çözümleri paylaştığı bir ortam hayal edin. Jüri üyeleri daha açılışta sevinç gözyaşı döküyordu: “insanlık için umut var” duygusu bıçakla kesilebilecek kadar yoğundu.

• 2013-2014 sezonunda LEGO Vakfı destekli Mardin, Midyat’ın Sivrice köyü ortaokulundan

10

Page 11: Sürdürülebilir yaşam için...

Sivrice Dream takımı Avrupa Açık Şampiyonası’na katıldı ve ödül aldı.

• 2014-2015 sezonunda Soma maden kazasından etkilenmiş 150 kadar genç (6 ilçeden 17 takım) Allianz’ın yapmış olduğu bağış sayesinde FLL’ye katıldı. Katılımcı öğrenciler yaşamış oldukları travmayla baş edebilmelerini bir ölçüde kolaylaştıran bir deneyim yaşadı. Hem çocuklar, hem öğretmenler, hem de ebeveynler deneyimden çok memnun.

• 2014-2015 sezonunda henüz 14 yaşında olan Nehir, yaz aylarına bir devlet okuluna gönüllü robotik öğretmeni oldu ve yeni okul döneminde okulu çalıştırdı.

Dünyada yapılan akademik araştırmalar, FLL’ye katılan öğrencinin, okula ilgisinin artmış olduğuna, eğitim sisteminin içinde kalması ihtimalinin arttığına, üniversitede temel bilimler ve mühendislik dallarına ilgi artışına, profesyonel yaşamda bu konularda çalışma ihtimali artışına dem vuruyor. Yıllar içinde sohbet etmiş olduğumuz onlarca veli ve öğretmen katılan öğrencilerin notlarının arttığını, yaşam becerileri kazandığını, özgüven kazandığını, en sessiz öğrencileri de, en hareketli öğrencileri de süreç içinde “kazandıklarını” söylediler. Katılımcıların, hem evde, hem de okulda etkileşim becerileri ve tavırları olumlu etkileniyor.

Olumlu sonuçlar ortada. Bu sonuçların üstüne yenilerini inşa etmek mümkün. Mesela,

• Türkiye’nin tüm illerindeki öğrencilere erişebilmek: Zamanla her şehirde etkinlik yapılmasını sağlamak için özel sektör, kamu, STK, veya duyarlı vatandaşlardan oluşmuş yerel paydaş, yerel gönüllü kapasitesi inşa etmek.

• Belediyelerin, duyarlı kurumların mekan ve finansman sağlayıp, dezavantajlı, risk altındaki gençlerin FLL’ye katılımını sağlamak.

• FLL‘ye, WRO’ya meslek okullarından artan katılım sayesinde öğrencilerin özgüvenlerini arttırmak.

• Uluslararası etkinlikler: Örneğin, Türkiye’nin komşularından gelen takımların katıldığı, her yıl yapılan İngilizce bir turnuva bölgedeki çocuk, genç ve veliler arasında çok olumlu etkileşimler başlatabilir. Bu da zamanla bölgede sürdürülebilir barışın inşasına destek olur. Zamanla katılım çemberi genişler.

• Suriyeli çocuk ve gençler için etkinlikler: Bu çocuk ve gençlerin bilim insanı, mühendis, girişimci, sanatçı, dünya vatandaşı olması ve toplumun her kesimini bir araya getirip, olumlu geleceği adım-adım inşa etmeleri mümkün. Zaman içinde kamuoyu duyarlılığı arttıkça, yapılan çalışmalar bir

çeşit bilim seferberliğine yolculuk olabilir. 20 senelik bir dönemde ülkemizden temel bilimlerde Nobel ödülü adayları çıkabilir. Temel bilimlerin giderek az tercih edildiği bir dönemde bu mesajı duyun ve lütfen duyurun.

Sihirli değnek demiştim. Biz bu hayallerin ne kadarına izin verirsek, ne kadar desteklersek, o kadarı gerçekleşecek. Belki de sihirli değnek öncelikle yüreğinizde.

Kurum/kuruluşların, Bilim Kahramanları’na verdiği destek kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) uygulaması olarak mı görülüyor? Sürdürülebilir geleceğe katkı adına beklentiniz /çağrınız nedir?

Evet, kurumlar derneğimize yaptıkları ayni ve finansal desteği kurumsal sosyal sorumluluk uygulaması olarak görüyorlar. Yaptıkları bağışın toplum için olumlu sonuçları olacağına inanıyorlar. Bu katkıyı paydaşlarına duyurduklarında, kuruma duyulan saygı ve sevginin artacağına güveniyorlar. Bir saat bile olsa faaliyetlerimize katılan destekçi, bu duyguyu daha da yoğun yaşıyor.

Bir kuruluşun paydaşları, o kuruluşun; çalışanı, hissedarı, müşterisi ve tedarikçisi. Bu paydaşların kuruluşa gösterdikleri sevgi ve bağlılık belki de o kuruluşun en değerli varlığı. Samimi bağlılığın ön şartlarından biri de iş birliğinde anlam olmasıdır. Bilim Kahramanları Derneği gibi kurumların faaliyetleri tüm paydaşları yoğun olumlu duygularla birleştirmekle kalmıyor; her bir paydaşın ailesini, komşularını ve yakın çevresini de heyecanlandırıyor.

“Annem, babam, akrabam, komşum, ülkeye, insanlığa, ihtiyacı olan çocuk ve gençlere bu şekilde katkı yapıyor” diyen bir kişinin size saygısı artıyor. Sosyal medyanın da faaliyetleri hızla yayabilmesi, kuruluş hakkında olumlu kamuoyu görüşünü yoğunlaştırıyor. Bu çeşit yoğun olumlu duyguyu parayla satın almak mümkün değil, ama KSS sayesinde kendiliğinden gerçekleşiyor.

Hepimiz aslında olumlu geleceği inşa etme işindeyiz. Sorunların farkındayız. Sorunlar karşısında kendini güçsüz hissetmek kolay. Ancak, eğer kendimizi her gün çözümün küçücük bile olsa bir parçası olduğumuzu hissedebilirsek, anlam duygumuz, iç güç, özgüven o kadar artar. Anlam duygusu ne kadar artarsa, bu enerji diğer kişi ve kurumları da tetikler. Bu da toplumsal dayanışma duygusunu pekiştirir. Eğer gelecek nesiller için sürdürülebilir bir gelecek istiyorsak, KSS faaliyetleri olumlu gelecek için belki de en hızlı yol… KSS faaliyetiniz yoksa bulun. Destek oluyorsanız, devam edin. Mümkünse, paydaşlarınızı KSS faaliyetleri sayesinde adım adım birleştirmeyi deneyin.

11

Page 12: Sürdürülebilir yaşam için...

Business Initiative Directions (BID) tarafından her yıl dünyaca ünlü şirketlerin ve üst yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşen Dünya Kaliteye Bağlılık Kongresi’nde, Uluslararası Mükemmellik ve İş Prestiji Ödülü’nün en yüksek seviyesi olan Kalite Elmas Tacı’na layık görülen YEDAŞ, dünyaca ünlü şirketlerin yer aldığı ve ‘‘kalitenin dünya raporu’’ olarak gösterilen BeattON dergisinin kapağında yer aldı.

Amerika’dan Orta Doğu’ya tüm dünya coğrafyasındaki büyük şirketlerin ‘kalite ve

liderlik’ çalışmalarını takip eden ve okuyucularıyla buluşturan BeattON dergisi, temmuz ayı sayısında YEDAŞ Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu ve şirket çalışanlarının kaliteye olan bağlılığından övgüyle bahsetti. YEDAŞ Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu da, “YEDAŞ yönetim modeli, sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya örnek oluyor” dedi.

BeattON dergisi, YEDAŞ’ı kapağına taşıdı

KSS

Uygulamaları

YEDAŞ, dünyaca ünlü politikacıların, sanatçının ve şirket liderlerinin ‘‘kalite ve liderlik’’ konulu makalelerini yazdığı BeattON dergisinin kapak konuğu oldu. Dergi editörleri, YEDAŞ’ın kaliteye olan bağlılığından övgüyle bahsetti.

12

Nurettin Türkoğlu

Page 13: Sürdürülebilir yaşam için...

New York’ta kentinde düzenlenen ödül töreninde BID Başkanı ve CEO’su Jose E. Prieto, YEDAŞ’ın başarısından bahsetti. Dergi editörleri, Prieto’nun ifadelerini, “3 yıldır aramızda olan YEDAŞ, 2015 yılında Kalite Elmas Ödülü’nü alarak hem BID ailesinin bir üyesi olduğunu tescilledi, hem de ‘QC100 kalite modeli programının’ uygulanmasındaki bağlılığını gösterdi” şeklinde okuyucularına duyurdu. Elmas Ödülü’nün BID’nin CEO’su Prieto tarafından YEDAŞ Genel Müdürü Türkoğlu’na takdim edildiği belirtilen derginin içeriğinde toplam 11 sayfada YEDAŞ’ın 5 yıldaki kalite yolculuğu anlatıldı. YEDAŞ Genel Müdürü ve aynı zamanda BID Komite Üyesi olan Nurettin Türkoğlu’na, şirketin üst yönetimine yakın ilgi gösteren Prieto ve üyelerinin yer aldığı fotoğrafları derginin temmuz sayısında paylaşan editörler, YEDAŞ için “Türkiye’nin lider elektrik dağıtım şirketi” dedi.

BeattON editörlerinden övgü dolu mesajlar

Şirketin ana başarısındaki sırrın ‘‘toplam kalite yönetim modeli’’ ile yönetiliyor olmasından

kaynaklandığı belirten ve YEDAŞ’tan övgüyle bahseden dergi editörleri, “güvenilir ölçümlerle

müşteri memnuniyetini üst seviyede tutan, tüm iş süreçlerinde kaliteye odaklanmış bir şirket. YEDAŞ’ın yönetim modeli, diğer elektrik dağıtım şirketlerince model olarak uygulanmalı. Sürdürülebilir bir geleceği, enerji dağıtımında verimliliği hedefleyen ve sektörün günümüz teknolojik altyapısını sistemine entegre etmiş bir şirket” şeklinde ifadelere yer verdiler. Dünyaca ünlü magazin dergisi Ideasb2b Business to Business editörlerinin geçen yıl da YEDAŞ’tan övgüyle bahsettiğini hatırlatan BID Komite Üyesi Türkoğlu, “Şirketimiz, bir adım daha ileri gitti ve dünyanın büyük yatırımcılarının ‘Kalite ve Liderlik’ konulu makalelerini yazdığı BeattON dergisinin kapak konuğu oldu. Bu dergide yer almak ve editörlerin satırlarında YEDAŞ’ı anlatması bizler için onur vericidir” dedi.

YEDAŞ, büyük yatırımcıların gözdesi

Tamamen bağımsız bir kuruluş olan; kalite, liderlik ve sürdürülebilirlik anlayışını

ödüllendiren BID’nin Uluslararası Mükemmellik ve İş Prestiji Ödülleri’nde Altın, Platin ve Elmas Ödülleri’ne layık görülen YEDAŞ’ın Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu, “Finansal açıdan Türkiye ortalamasının üzerinde performans gösteren şirketimiz, dünyanın büyük yatırımcı şirketleri tarafından izlenmektedir” dedi. Şirketin, 2019 yılı hedeflerinin çok üstünde yer aldığını söyleyen Türkoğlu, “Mükemmellik yolculuğunu çok boyutlu olarak sürdüren şirketimiz, ‘sürekli değer yaratma’ vizyonu doğrultusunda ‘mükemmellik modeli & balance score card’ yönetim modellerini içeren, ‘kalite, liderlik ve sürdürülebilirlik’ anlayışıyla güçlenen toplam kalite yönetim modelinin gereksinimlerini yerine getirmektedir. Şirketin stratejik performansları sürekli olarak ölçülmekte ve geliştirilmektedir. Büyük finale sadece bir adım kaldı. Hedefimiz, bu yıl içerisinde Avrupa’nın 4 Yıldız Ödülü’nü almak” diye konuştu.

13

Page 14: Sürdürülebilir yaşam için...

Finansbank İletişim Bölüm Müdürü Armağan Engel, sorularımızı cevaplandırdı.

Finansbank ve KSS’nin şirkete entegrasyonu üzerine neler söylersiniz?

Kurulduğumuz günden bu yana müşterilerimize klasik bankacılık hizmetlerinden fazlasını sunma, sorunlarını çözme, ihtiyaçlarını karşılamak üzere çalışıyor ve insan odaklı bankacılık anlayışımızı ‘‘işimiz rakamlarla değil, insanlarla’’ diyerek anlatıyoruz.

Şimdiye kadar bu yaklaşımımız doğrultusunda kültür, sanat, spor, eğitim gibi farklı alanlarda insan odaklı birçok projeye imza attık. Mayıs ayında duyurusunu yaptığımız “Minik Eller Büyük Hayaller” toplumsal sorumluluk platformumuz ise bizce şimdiye kadar şirkete entegre etmede başarılı olduğumuz, hatta entegrasyondan da öte bizzat şirketimizin var ettiği bir platform.

Bu sene uzun soluklu, bütünsel bir toplumsal sorumluluk çalışmasını belirlemek üzere yola çıktığımızda Türkiye’nin dört bir yanındaki finansçılarımız ile “biz” olarak hareket ettik. Farklı birimlerde ve şubelerde görev yapan finansçılarla

toplantılar, çalışmalar gerçekleştirdik, farklı fikirleri dinledik. Bu görüşmelerde ve çalışmalarda aldığımız geri bildirimlerde, insan, özellikle de çocuk odaklı bir gelişim platformu fikri çok daha fazla öne çıktı, sahiplenildi.

Bu doğrultuda, toplumsal fayda platformumuzun ana odak noktası, hepimizin bireysel olarak da önceliği olan “çocuklar” olarak belirlendi ve Minik Eller Büyük Hayaller ortaya çıktı.

Finansçılarımız, fikir sunarken gösterdikleri isteği çalışmalar esnasında da hayata koydu. Çocuklarla buluştuğumuz etkinliklerde gönüllü olmak için adeta birbirleriyle yarıştı.

Bir finans kuruluşu olarak, kurguladığınız KSS projelerinde neleri gözetiyorsunuz? Uygulamalarınızın etki alanı/alanları neler oluyor?

Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarının evrensel kabul gören prensiplerinin başında: odaklanılan bir alan etrafında, belirli bir disiplin çerçevesinde ve sürdürülebilir şekilde yapılması geliyor. Finansbank olarak bu prensiplere uymanın yolunun, hayata geçirilecek projenin kurum kültürüyle ve hücreleriyle uyumlu olmasından

Gönüllü desteğiyle oluşan bir gelişim platformu:Minik Eller Büyük Hayaller

KSS

Söyleşi le

ri

14

Page 15: Sürdürülebilir yaşam için...

geçtiğine inanıyor, hayata geçireceğimiz projelerin bu özelikleri barındırmasını istiyoruz.

Minik Eller Büyük Hayaller Platformu’nda da bağ kurabileceğimiz, enerjimizi sinerjiye çevirecek projeleri almaya özen gösterdik. Bugünün çocuklarının yarının yaratıcı liderleri olduğuna, Türkiye’nin inovasyon üretme gücünü artırmanın yolunun da çocuklarımızın hayallerine dokunmaktan geçtiğine inanıyoruz. Ve Türkiye’nin finansçısı olarak, genlerimizde olan “yenilikçi, yaratıcı, analitik, güvenilir, teknolojik, çözümcü, farklı düşünen ve pozitif kişilik özelliklerimizi” proje ile çocuklarımıza aktarmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda etki alanımızı da çocuklarımızın, ülkemizin ve dünyamızın geleceği olarak görüyoruz.

Minik Eller Büyük Hayaller projesinin detaylarını paylaşır mısınız? Projenin nihai hedefi nedir ve işleyişi nasıldır?

Minik Eller Büyük Hayaller, ‘‘çocuk’’ odağımızı ve çalışkanlığımızı vurgulayan Minik Eller ile çocuklarımızın geleceğe yön verecek yaratıcılıklarının başlangıç noktası olan Büyük Hayalleri bir araya getiren bir gelişim platformu.

Platformumuzun amacı, çocukların hayata insan odaklı ve çok yönlü bir perspektiften bakabilme, öğrenme ve bilgiyi değerlendirme gücünün gelişimine katkı yapabilmek. Türkiye’nin inovasyon üretme gücü açısından bunun çok önemli ve değerli olduğunu düşünüyoruz.

Platformda, çocukların ilgisini kazanacak, onların hayal dünyası için ilham kaynağı olacak, çevrelerindeki dünya, teknoloji ve sanatla etkileşimlerini tetikleyip, yaratıcılıklarını güçlendirecek, her biri farklı iş birlikleri ile yürüyen farklı projeler bulunuyor.

Bunlardan biri, Microsoft Türkiye ve Habitat iş birliğinde hayata geçen Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor projesi. Bu proje ile çocukların teknoloji okuryazarlığı konusundaki becerilerini geliştirmeyi hedefliyoruz. Proje ilk aşamada, 20 ilde 26 lokasyonda, benzersiz bir deneyimle çocukların teknoloji odaklı yaratıcılık gücüne ilham verecek. Bu proje kapsamında ilk etapta 5.000 çocuğa ulaşmayı hedefliyoruz. Projenin gönüllü eğitmenleri, Habitat’ın gönüllü eğitmenlerinin yanı sıra Finansbank çalışanlarından oluşan “finansçı gönüllüler” olacak.

Bir diğer projemiz ‘‘Math Amazing’’ yani ‘‘Harika Matematik’’. Bu, interaktif bir matematik müzesi olarak tanımlanabilir. Bu interaktif müze, Finansbank desteği ile önce İstanbul’da, daha sonra gezici sistem sayesinde ülkemizin farklı bölgelerinde binlerce çocuğumuza ücretsiz olarak ulaşacak, hayatın her alanında var olan matematiği, çocuklara eğlenceli ve yaratıcı yüzüyle tanıtacak.

Başka bir projemiz ise, TED iş birliğinde hayata geçecek olan “Başarı Her Yerde”. Proje ile Adana ve Ankara’da 8 okulda eğitim kalitesinin yükseltilmesine odaklanacağız.

2015 başında sponsor olduğumuz Madagascar Live ve Sezuş’un Hikayeleri adlı çocuk oyunlarımız ile de şimdiye kadar Türkiye’nin birçok ilinde yaklaşık 200 bin çocuğa ulaştık. Sosyal etkinliklere ulaşım imkanı kısıtlı olan çocuklarımızın da kamu kurumları aracılığı ile bu gösterimlere katılımlarını sağladık. Finansçılarımız bu gösterimlerde gönüllü olarak görev aldılar, çocuklarımıza büyük bir içtenlikle abilik, ablalık yaptılar. Sezuş’un Hikayeleri Ekim ayında tekrar turneye çıkacak.

15

Page 16: Sürdürülebilir yaşam için...

Okulların açılmasıyla hız kazanacak olan diğer projelerin alt yapı çalışmaları için de şimdiden inanılmaz bir gönüllü katılımı var. Bu katılımın önümüzdeki dönemde yapılacak projelerde de artarak devam etmesi için kolektif yaratıcı gücümüzü harekete geçiriyoruz. Bir yarışma düzenleyerek, finansçı çalışma arkadaşlarımızın yaratıcılığı ile üretilecek çocuk odaklı projeler arasından seçilecek üç özel projeye destek vereceğiz.

Süregelen ya da planlanmış başka KSS uygulamalarınız var mıdır? Varsa kısaca onlardan da söz eder misiniz?

Yine bu platformumuz kapsamında, finansçıları bir arada tutan “saygı ve bağlılık” değerimizin, ‘‘biz’’ duygumuzun yarattığı sinerjinin çocuklarımızın hayatlarına da pozitif etki etmesini istiyoruz. Bu kapsamda finansçılarımızın çocukları için sunduğumuz burs ve ödül sistemimizi geliştirerek sürdürmeye devam edeceğiz.

KSS/sürdürülebilirlik çalışmalarınızın iletişimi

konusunda nasıl ilerliyorsunuz?

Minik Eller Büyük Hayaller, finansçılar ile birlikte

ortaya çıkan ve yaşatılacak bir platform. Dolayısıyla

hem banka içi hem de genel kamuoyuna yönelik

iletişim çalışmalarımızı oldukça önemsiyoruz.

Eklemek istedikleriniz

Çocuklarımız hepimizin en kıymetli varlığı.

Her birinin ilgi alanı; yetenekleri farklı olabilir.

Bu yüzden geniş bir yelpazede çocuklarımıza

ulaşmaya, çocuğun ilgi alanını bulmasına yardımcı

olmaya çalışıyoruz. “Bir çocuğa dokunmak ilerinin

inovasyon liderlerine dokunmaktır“ diyoruz.

Genlerimizdeki yenilikçi, yaratıcı ve analitik

düşünme özelliklerini çocuklarımıza aktarabilirsek

ne mutlu bize...

16

Pirelli, dünyanın en büyük borsalarından Frankfurt Borsası’nın yaptığı değerlendirmede, çevre dostu ve sürdürülebilirlik çalışmaları nedeniyle otomotiv tedarikçileri arasında en yüksek sürdürülebilirlik puanını aldı.

Frankfurt Borsası’na kote şirketlerin çevre, sosyal sorumluluk ve yönetişim dallarında değerlendirildiği Sustainalytics çalışmasında,

Pirelli çevresel sürdürülebilirlik kategorisinde 100 üzerinden 99.6, sosyal kategoride 99, kurumsal yönetişim kategorisinde de 97.80 puan aldı. Şirketler, “Çevresel Sürdürülebilirlik” kategorisinde, ürün ve hizmetlerin geliştirilmesinde çevresel faktörlerin entegre edilip edilmediği, tedarik faaliyetlerinin sürdürülebilir olup olmadığı ve ekolojik ayak izi kriterleri açısından değerlendirildi.

İki ödül aldı

Şirketlerin müşterileri, tedarikçileri, çalışanları ve genel olarak toplumla ilişkileri ve kurumsal

sosyal sorumluluk çalışmaları “sosyal”, iş ahlakı ve iletişimde şeffaflık ise “kurumsal yönetişim” kategorilerinde değerlendirildi.

Pirelli’nin ikinci ödülü de İngiltere’den geldi. AB, OECD ve BM tarafından desteklenen ve büyük uluslararası şirketlerin, kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik projelerini takip eden Londra merkezli Standard Ethics kurumu Pirelli’nin sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik notunu, EE-’den EE’ye yükselttiğini açıkladı. İtalyan endüstri devi CNH Industrial tarafından İtalya’nın Torino kentinde düzenlenen Endüstri Tedarikçileri Danışma Konseyi toplantısında Pirelli iki ödüle layık görüldü.

Pirelli, sürdürülebilirlik dalında ödüllendirildi

KSS

Uygulamaları

Page 17: Sürdürülebilir yaşam için...

1912 yılından bu yana tıbba ve insanlığa hizmet eden Abdi İbrahim, 500 yıllık Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nı çağdaş müzecilik anlayışıyla yeniledi.

Abdi İbrahim Başkanı Nezih Barut, Darüşşifa’nın açılışında yaptığı konuşmada, “İçinde doğup

büyüdüğümüz toprakların tarihine, kültürüne ve geleceğine sahip çıkmanın bizim en büyük görevimiz olduğuna inanıyoruz. Abdi İbrahim olarak, 103 yıldır tıbba ve insanlığa hizmet etmek için öncü, cesur ve yenilikçi bir yaklaşımla her zaman daha iyiye ulaşmak için çaba sarf ediyoruz. Yüzyıllar boyunca hastaları tedavi eden Edirne Darüşşifası’nı iyileştirmek bizim için bu nedenle ayrı bir anlam ve değer taşıyor” dedi.

Abdi İbrahim’in Türkiye’ye ve insanlığa fayda sağlayacak yatırımlar gerçekleştirmeye devam edeceğini belirten Nezih Barut şöyle devam etti: ‘‘İçinde doğup büyüdüğümüz toprakların tarihine, kültürüne ve geleceğine sahip çıkmanın bizim en büyük görevimiz olduğuna inanıyoruz ve bu inançla, toplumumuzun kültürel gelişimine katkı sağlamayı da yine bu topraklara olan teşekkür borcumuz olarak görüyoruz. Abdi İbrahim olarak, 103 yıldır tıbba ve insanlığa hizmet etmek için öncü, cesur ve yenilikçi bir yaklaşımla her zaman daha iyiye ulaşmak için çaba sarf ediyoruz. Bu nedenle yüzyıllar boyunca hastaları tedavi eden Edirne Darüşşifası’nı iyileştirmek bizim için ayrı bir anlam ve değer taşıyor.”

“Edirne Darüşşifası, yüzyıllar boyunca insanları iyileştirmek için hizmet verdi”

Barut, 1488 yılında hastane olarak kapılarını açan ve 1915’de kapanana kadar hastaları

tedavi etmek için hizmet veren Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nın yenileme çalışmalarını uzun bir bilimsel ön hazırlık sürecinin ardından modern bir tasarımla gerçekleştirdiklerini söyledi.

Tıp tarihinin en önemli merkezlerinden biri olan Edirne Darüşşifası’nı, tarihine ve mimari dokusuna saygı duyarak ve Osmanlı tıbbına dair bilgilerin gün ışığına çıkmasına öncülük ederek yenilediklerini aktaran Nezih Barut, şunları ekledi: “Edirne Darüşşifası’nın 26 odasını birebir o dönemin uygulamalarını yansıtabilmek amacıyla büyük bir titizlik ve emekle kurguladık. Çalışmalar sonucunda; tıp tarihimizin değerli hazinelerini gün yüzüne çıkarıp, günümüzün modern ve etkileyici sunum teknikleriyle bugüne ve gelecek kuşaklara aktarıyor olmaktan dolayı bahtiyarız. Burayı ziyaret edenler; 15 ve 18. yüzyıllar arasındaki dönemde erkeklerde estetik göğüs ameliyatları yapıldığını, yeniçerilere fıtık ameliyatı yapan kadın cerrahların varlığını, İngiltere Kraliyet Ailesi’nin de yaptırdığı Türk Usulü Çiçek Aşısı’nın Edirne’den Avrupa’ya nasıl yayıldığını, gülcülüğün ve gülsuyunun memleketinin bilinenin aksine Edirne olduğunu, hastalıklara nasıl tedaviler uygulandığı ve ameliyat teknikleri gibi birçok değerli bilgiyi hem metinlerle hem de canlandırmalarla yerinde öğrenme şansını yakalayacak.”

Edirne Darüşşifası’nın mimari özellikleriyle de batıya ilham verdiğini belirten Nezih Barut, “Burada ilk kez hastane fonksiyonları esas alınarak merkezi sistemde altıgen planlanmış yeni bir hastane mimarisi kullanılmış. Bu merkezi sistem sayesinde hasta hizmetleri daha az sayıdaki personelle yapılabilmiş. Daha sonra bu sistem 19. yüzyılda Avrupa’da ve Amerika’da revaç kazanmış ve Gasthius, Stuiven, Philadelphia Presbyterian, John Hopkins gibi önemli hastanelerde de kullanılmış. Ayrıca Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nın mükemmel akustiği ve havalandırma feneri de hastane mimarisinde dikkat çeken uygulamalar arasında yer alıyor. Bu değerli eseri iyileştirerek toplumumuza ve tüm insanlığa armağan etmekten büyük mutluluk duyuyoruz” diye konuştu.

Abdi İbrahim, Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nı iyileştirdi

KSSUygulamaları

17

Page 18: Sürdürülebilir yaşam için...

ABD’nin haftalık dergilerinden Newsweek, çevre ile olan ilişkilerini değerlendirmek amacıyla

dünyanın en büyük 500 halka açık şirketini analiz etti. Araştırma ortakları Corporate Knights Capital ve HIP Investors Inc. ile birlikte dergi, enerji ve su kullanımı, sera gazı emisyonları ve atık geri dönüşümü gibi göstergeleri inceledi. İnceleme sonucunda Atlas Copco dünya genelinde 11. ve endüstri alanında 1. seçildi. Atlas Copco geçen seneki listede de yer almıştı.

Atlas Copco Kurumsal Sorumluluk Başkan Yardımcısı Mala Chakraborti, “Yenilikçi ve enerji tasarruflu ürünler yaratmak ve çevresel etkileri azaltacak diğer adımları atmak iş liderliğine ilişkin hususlardır. Çevresel hedeflerimiz yaptığımız işin odak noktasıdır ve bu anlamda takdir edilmekten oldukça mutluyuz ” dedi.

Atlas Copco’nun yenilikçi ve enerji tasarruflu ürünleri, Grup’un 1994 yılında öncülüğünü ettiği ve enerji tüketimini azaltarak kompresörlerin sadece gerekli olan hızda çalışmalarına olanak sağlayan bir teknoloji ürünü olan değişken, hızlı kompresörleri de içeriyor.

Ürün ve operasyonlarında karbondioksiti azaltma hedefi nedeniyle Atlas Copco, Birleşmiş Milletler tarafından bu yılın başında düzenlenen iklim değişikliğine dair konferansta da onurlandırılmıştı. Yine bu sene Atlas Copco, yıllık Küresel 100 (Global 100) listesinde de dünyanın en sürdürülebilir şirketlerinden biri olarak yerini aldı.

Atlas Copco, çevre bakımından en iyi endüstriyel şirket olarak gösterildi

KSS

Uygulamaları

Atlas Copco, kurumsal sürdürülebilirlik ve çevresel etkileri ele alan Newsweek Green Rankings (Newsweek Yeşil Sıralama Listesi) listesinin en tepesinde yer aldı.

18

Page 19: Sürdürülebilir yaşam için...

Borsa İstanbul Özel Pazar Müdürü Recep Bildik, Özel Pazar yapılanmasını KSS Türkiye’ye anlattı.

Türkiye’de ekonomi çevrelerin uzun süredir dikkat çektiği sorunlardan biri şirketler

kesiminin artan borçluluk oranları. Özellikle finans dışı sektörlerin borçları faiz ve kur risklerine karşı ekonomiyi kırılgan hale getiriyor. Artan borçlanmadaki en büyük kalem ise banka kredileri. Şirketlerin sadece banka kredileri ile borçlanma yoluyla finansman sağlamaları bilançolarını zayıflatıyor ve bir müddet sonra bu borçlar ve dolayısıyla şirketlerin faaliyetleri sürdürülemez hale

gelebiliyor. Şirketler kesiminin kredi borçlarının yüksek olması bilanço etkisi yoluyla günlük ekonomik dalgalanmaların finansal krizlere dönüşmesine neden olabileceğinden finansal ve ekonomik istikrarın sürdürülebilirliğini de tehdit ediyor. Reel sektörün yoğun şekilde banka kredilerine yönelmiş olmasının en önemli sebepleri ülkemizdeki mali sistemin bankacılık ağırlıklı olması ve sermaye piyasalarının finansal sistem içindeki payının küçük olması. Borsa İstanbul, sermaye piyasalarının baş aktörlerinden biri olarak Türkiye’nin bu önemli sorununa çare olabilecek önemli bir kurumsal sosyal sorumluk projesi yürütüyor: Borsa İstanbul Özel Pazar

Özel Pazar platformunun amacını ve çalışma şeklini anlatır mısınız?

Özel Pazar’ı halka açılmadan finansman, likidite ve yeni yatırım ihtiyaçlarını karşılamak için şirketleri, şirket ortaklarını ve yatırımcıları buluşturan bir platform olarak tanımlıyor. Özel Pazar, şirketlere halka açılmadan, halka açık şirketlerin tabi olduğu kamuyu aydınlatma gibi yükümlülüklerle karşılaşmadan ortak ve finansman bulmayı, yatırımcılara ise yaptıkları yatırımları likidite edebilecek alıcıları bulmayı kolaylaştırmaktadır. Şirketler Özel Pazar’da hisse senedi satışı yolu ile özsermaye finansmanı yaparken bilançolarını da güçlendirebilmektedir.

Özel Pazar platformunda şirket ve yatırımcılar tercih ve özelliklerine göre algoritmik olarak eşleştiriliyor ve birbirlerinin öneri listelerine ekleniyor. Ayrıca detaylı bir arama motoru uygulaması sayesinde aranılan özelliklerdeki şirket ya da yatırımcılara kolayca erişim sağlanıyor. Belge paylaşımı, doküman yönetimi, görüşme odalarında müzakere yürütülmesi gibi işlemler Özel Pazar platformu üzerinden elektronik ortamda

Özgün bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi: Borsa İstanbul Özel Pazar

KSSSöyleşi leri

19

Page 20: Sürdürülebilir yaşam için...

yapılabiliyor. Görüşme odası uygulamasında şirket ve yatırımcılar karşılıklı olarak mesajlaşma ve dosya paylaşımı yaparken, paylaşılan dosya ve yazışmalar kriptolu olarak güvenlikli bir şekilde saklanıyor. Ayrıca bu platformda şirket ve yatırımcılar paylarını aynı anda birçok yatırımcıya pay senedi satışı yapabilmek için ‘‘likidite’’ ve ‘‘ finansman programı’’ olarak adlandırılan pay satış ihaleleri düzenleyebiliyor.

Özel Pazar’da iki adet şirket segmenti bulunuyor. Birincisi “yeni girişim” olarak adlandırıyor ve henüz faaliyetlerine yeni başlamış hızlı büyüme potansiyeline sahip Start-Up ve erken aşama girişimci şirketleri içeriyor. Özel Pazar’daki mevcut yeni girişimlerin % 49’unu yenilikçi (inovatif) ekonomilerin temel taşlarından olan bilgi ve iletişim sektörü şirketleri oluşturuyor. İkinci segment ise “yükselen girişimler” olarak adlandırılıyor ve 2 seneden daha uzun geçmişi olan, aktif veya satış büyüklüğü en az 5 milyon TL olan şirketleri barındırıyor. % 51’ini imalat sektörü şirketlerinin oluşturduğu Yükselen Girişimler arasında ağırlıklı olarak KOBİ’ler bulunmakla birlikte daha büyük ölçekli, örneğin İSO ilk 500’den de şirketler mevcut. Özel Pazar bu iki segmentli yapısıyla girişimcileri şirket kurulma aşamasından başlayarak halka arz sürecine gelene kadarki yaşam döngüsünde desteklemiş ve girişimciliğin önünü açmış oluyor.

Bu platforma dahil olan kişi / kurum profilleri hakkında bilgi verir misiniz?

Özel Pazar’ın yatırımcı üyeleri arasında şirketlere erken aşamada yatırım yapan sertifikalı melek yatırımcılar ve nitelikli bireysel yatırımcılar ile girişim sermayesi şirketleri, girişim sermayesi yatırım ortakları ve yatırım fonları gibi kurumsal yatırımcılar yer alıyor. Özel Pazar sermaye arayan şirketler kadar yatırımcılara da yaptıkları yatırımlardan çıkış yapma ve kârlarını realize etme imkânı tanıyor. Özel Pazar’ın yatırımcı üyeleri arasında Ali Sabancı, Hasan Aslanoba, Sina Afra, Baybars Altuntaş, Nevzat Aydın gibi girişimcilik sektörünün en tanıdık isimlerinin yanısıra, Abraaj gibi uluslararası kurumsal yatırımcılar ve Türkcell gibi başarılı teknoloji şirketleri yer alıyor.

Özel Pazar’daki ilk işlem online giyim mağazası olan ve ortakları arasında en çok melek yatırım gerçekleştiren Hasan Aslanoba’nın da yer aldığı Modanisa.com ile Saudi Telecom’un girişim sermayesi şirketi olan STC Venures arasında

imzalanan ortaklık anlaşması ile gerçekleşti ve bu anlaşmayla Modanisa Özel Pazar üzerinden 5,5 milyon dolarlık yatırım aldı.

Özel Pazar’da aktif olmanın kazanımları neler oluyor?

Borsa İstanbul, kurumsal sosyal sorumluluk çerçevesinde Özel Pazar üzerinden üye yatırımcılara yönelik sertifikalı melek yatırımcılık eğitimleri, girişimlere yönelik girişimcilik ve değerleme eğitimleri ile çözüm ortakları yardımıyla danışmanlık ve mentörlük gibi destek programları düzenliyor. Ayrıca Özel Pazar’daki çözüm ortakları bağımsız denetim ve hukuki danışmanlık konularında üyelere çok uygun fiyatlarla hizmet verebiliyor. Aracı üyeler ise platformda müşterilerinin hesaplarını yöneterek müzakere sürecine destek oluyorlar. Böylece girişimcilik ekosisteminin tüm ögeleri Özel Pazar platformunda toplanmış oluyor. Özel Pazar’da her aşamadaki şirketi, her büyüklükteki nitelikli yatırımcı ile buluşturan Borsa İstanbul ayrıca Özel Pazar’a üye olduktan belirli bir süre sonra halka açılacak şirketlerin halka açılma ve kotasyon maliyetlerinin bir bölümünden muaf tutulmalarını sağlayarak uzun dönemde halka açılmayı planlayan şirketlere de önemli bir maliyet avantajı sağlıyor. Bu şekilde yeni girişim aşamasındaki şirketlere Twitter, Facebook ve Google gibi dünya devlerine dönüşme serüveninde son aşamada da destek verilmiş oluyor. Ülkemizdeki girişimcilik ekosisteminin büyümesine ve sermaye piyasalarının gelişimine katkı sağlarken kendi misyonuna uygun ve özgün bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi yürüten Borsa İstanbul, Özel Pazar aracılığı ile yenilikçi girişimlerin gelişimine ve ülkemizin ekonomik büyümesinin sürdürülebilirliğine destek veriyor.

Eklemek istedikleriniz

Özel Pazar’ın geçen yıl TİM’in İnnovasyon Haftası etkinliğinde Yılın En İnovatif Girişimi ödülünü aldığını da belirtmek isterim. Ayrıca ‘‘Güney Doğu Avrupa Mükemmeliyet Ödülleri” kapsamında “Bölgede Girişimciliği En Çok Destekleyen Borsa” ödülü (Türkiye Melek Yatırımcılar Derneği (TBAA) ve Avrupa Melek Yatırımcılar Ağı (EBAN) tarafından verildi.

20

Page 21: Sürdürülebilir yaşam için...

Sürdürülebilir Yaşam TV platformunun yaratıcısı

Tuna Özçuhadar, bu sosyal girişimin detaylarını

KSS Türkiye’ye anlattı.

Sürdürülebilir Yaşam TV neden ve nasıl var oldu?

Surdurulebiliryasam.tv (SYTV), sürdürülebilir bir yaşam için kültürel değişime katkı vermek amacıyla kurduğumuz bir web sayfası. 2008’den bugüne düzenlenmekte olan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nin (SYFF) ardından izleyicilerden gelen talepler doğrultusunda gösterdiğimiz filmleri daha geniş kitlelere ulaştırma arayışımızın bir sonucu.

SYTV bir anlamda Festivalin misyonunu devam ettiren ve etki alanını genişleten bir girişim. Dünyanın dört bir yanından bireylerin ve toplulukların gerçekleştirdiği örnek çözümler ile izleyicileri harekete geçiriyor, onlara ilham veriyor. Olumsuzluklar bombardımanında gözden kaçan olumlu hikayeleri gün yüzüne çıkarıyor.

Web sayfası fikri ortaya çıkınca sadece belgesellerle yetinmeyip Türkiye’den kurumların da sürdürülebilir bir dünya için vizyonlarını ve bu doğrultuda yaptıklarını görünür kılmanın önemli olduğunu düşündük. Yerel yönetimlerin, eğitim kurumlarının, şirketlerin, sivil toplum kurumlarının ve sosyal girişimcilerin örnek çalışmalarını dahil edecek bir altyapı geliştirdik. Böylece web sayfasını takip eden kişi ve kurumlar belgesellerle birlikte anlamlı işler yapan herkesi bir arada görebiliyor.

Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nden Surdurulebiliryasam.tv’ye

KSSSöyleşi leri

21

Page 22: Sürdürülebilir yaşam için...

Ekipte kimler var, kısaca tanıtır mısınız ?

Bendeniz, 2008’den bu yana Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’ni organize eden çekirdek ekibin içindeyim. Sürdürülebilirlik için stratejik planlama ve sistem tasarımı konularında çalışıyorum. SYTV ekibinde yer alan Pınar Öncel de benim gibi SYFF çekirdek ekibinden ve tasarım kökenli bir sosyal girişimci. İkimizin dışında SYTV’ye destek verenler ise festivalin takipçilerinden veya gönüllülerinden olan ve sürdürülebilirlik için mühendislik, iletişim vb alanlarda çalışmalar yürüten Meriç Gürsoy, Simla Gürsan, Emrah Kurum, Yaz Güvendi, Mert Güller, Rusya’da Ecocup Film Festivalini organize eden ve bir süredir Türkiye’de yaşayan Anastasia Laukkanen.

SYTV’nin işleyişinden söz eder misiniz?

SYTV, Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nde şimdiye kadar gösterilen ve ileride gösterilecek belgeselleri ve daha fazlasını ücretsiz olarak ve Türkçe altyazıyla internet ortamından izleyicilere ulaştırıyor. Film seçkisinde, çağımızın karmaşık ve görünmez olan büyük ölçekli sistem dinamiklerine ışık tutan, karmaşık sorunları etkin şekilde aktaran ve gücünü “gerçek”ten alan, bütüncül bakış açısına sahip olan ve çözüm barındıran ilham verici belgeseller yer alıyor. Filmlerin bir kısmı ise 3 dolara karşılık gelen bir ücret karşılığında kiralanarak izlenebiliyor. Bu, telif hakkı sahibi olan yönetmen/yapımcının tercihi ve ücretin tamamı kendilerine aktarılıyor. Bir filmi kiraladığınızda bu filmi çeken yönetmen/yapımcıyı bu çalışmalarına devam edebilmeleri için desteklemiş oluyorsunuz.

Bireysel üyeliğin ücretsiz olduğu web sayfasında kurumlar da kurum ve üyelik kategorisine göre ücretsiz olarak veya belli bir ücret karşılığında kolayca üye olabiliyor ve sürdürülebilir bir yaşam için gerçekleştirdikleri çalışmalarıyla yer alabiliyor. Surdurulebiliryasam.tv bu çabalarının görünür olması ve daha iyi anlaşılması için kurumları “reklam yapmadan” film yapmaya teşvik ediyor.

Herkes kolayca ulaşabiliyor

SYTV, STK’ların, yerel yönetimlerin, şirketlerin, eğitim kurumlarının, kamu kurumlarının

ve sosyal girişimlerin çabalarını belgesellerle aynı mecrada görünür kılarak medyada bilgi bombardımanında kaybolan haberler veya sadece uzmanlar tarafından okunan sürdürülebilirlik raporlarının ötesinde herkes tarafından kolayca ulaşılabilecek ve anlaşılabilecek bir ortam sağlıyor.

Sürdürülebilirlik iletişimi hassas bir konu ve henüz gelişmekte olan özel bir alan. Yapılan değerli işlerin iletişimi “yeşil badana”nın bol olduğu bu dönemde daha da önem kazanıyor. Reklam dilinden uzak, yaratılan değere odaklı paylaşımlar, kurumlar ve bireylerin hep birlikte yeni bir yaşam kültürü oluşturması yönünde cesaretlendirici bir rol oynuyor. Ayrıca SYTV yeni tanışıklıklara, kurumlar ve bireyler arası iş birliğine ve dayanışmaya imkan sağlıyor.

Takipçi / destekçi profiliniz nedir?

Web sayfasının üyeleri ve takipçileri arasında Türkiye’nin her yerinden farklı yaş ve mesleklerden bireysel üyeler bulunuyor. Kendisi, yaşadığı toplum

22

Page 23: Sürdürülebilir yaşam için...

KSSUygulamaları

ve gezegenimizdeki tüm canlılar için bir şeyler yapmak isteyen, değişimin potansiyel mimarları diyebileceğimiz türden insanlar. Çeşitlilik içeren bir yelpazede yer alan takipçilerimiz sürdürülebilirlik konusuna ilgi duyan, araştıran ve çalışmalar yürüten, meraklı ve ilgili kişilerden oluşuyor.

Web sayfasını ayrıca sürdürülebilir bir yaşam için farklı alanlarda çalışmalar yürüten, projeler geliştiren ve uygulayan kurumlar da takip ediyor; birbirlerinin neler yaptığını görebiliyor.

Eklemek istedikleriniz

SYTV’yi sürdürülebilirlik konusuyla ilgilenen insanların yakından takip ettiği, hem dünyadaki örnekleri sunan bir kaynak, hem de Türkiye’de bu konularda çalışmalar yürüten kurumların ve kişilerin çalışmalarını paylaştıkları canlı bir platforma dönüştürmek üzere geliştirmeye devam ediyoruz. Her hafta yeni belgeseller ekleniyor. Bireysel ve kurumsal üye sayısı da sitemiz duyuldukça artıyor.

23

Gerçekleştirildiği ülkelerde ilgiyle karşılanan ve 2015 yılında Türkiye’de de hayata geçen

Seeds For Gelecek İçin Tohumlar projesi, birçok kamu kurumu ve akademik kurumun da desteği ile Türkiye’de de hayata geçirildi. Türkiye’nin bilgi teknolojileri alanındaki istihdamına katkı sağlamak amacıyla başlatılan ve bugüne kadar çok sayıda ülkede başarıyla uygulanan proje, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi işbirliği ile başlatıldı.

Bugüne kadar dünya çapında 60’tan fazla üniversiteden 10 binden fazla öğrencinin katıldığı projenin temel amaçları; genç nüfusa farklı bir kültürel bakış açısı kazandırmak, iş odaklı bir eğitim programının uygulanması, gençlerin kariyer hedeflerine katkı sağlamak, Türkiye’de Huawei teknoloji elçileri oluşturmak ve bilişim alanında nitelikli bir insan kaynakları profili oluşturulması olarak açıklandı.

Huawei, katılımcıları seçerken üniversitelerin; Elektrik Elektronik, Bilgisayar Mühendisliği, Fen Edebiyat Fakültesi (fizik, matematik, istatistik) bölümlerinden, 3. ve 4. sınıf öğrencilerinin

başvurularını değerlendirdi. Proje, ağustos ayında Türkiye’de gerçekleşecek olan kapanış töreniyle son bulacak.

Huawei Türkiye Kamu Kurumları İletişim Direktörü Hakan Bakır, projeyle ilgili şöyle dedi: “Dünyanın önde gelen, inovasyon odaklı teknoloji şirketi Huawei, küresel düzeydeki sosyal sorumluluk projesini bu yıl Türkiye’ye taşıyor. Gelecek İçin Tohumlar adı altında gerçekleşen proje çerçevesinde ülkemizin değerli üniversitelerinden seçilen 15 genç arkadaşımız, Huawei’nin Pekin ve Shenzhen’de yer alan genel merkezlerinde önemli bir deneyim yaşayacaklar. Huawei büyüklüğündeki bir bilgi teknolojileri şirketinde, iş kültürünün sürekliliği, teknolojiye bakış açısı, küresel operasyonların işleyişi gibi alanlarda alacakları eğitim ve yaşayacakları farklı deneyimin, genç arkadaşlarımız için ileriki dönemde sektörde farklılık oluşturacağını düşünüyoruz. Projeye katılan tüm arkadaşlarımızın, gelecekte bilgi teknolojileri sektöründe önemli başarı hikâyelerine imza atacaklarına inanıyor ve bu başarı hikâyesinin küçük de olsa bir parçası olmaktan şimdiden gurur duyuyoruz.”

Huawei’nin küresel projesi Türkiye’deHuawei’nin küresel kurumsal sosyal sorumluluk projesi Seeds For Future (Gelecek İçin Tohumlar) çerçevesinde, Türkiye’deki üniversitelerinden seçilen 15 öğrenci, Çin’de farklı bir eğitim ve bilişim deneyimi yaşayacak.

Page 24: Sürdürülebilir yaşam için...

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumlulukkuruluşunuzun kişiliğidir...

Page 25: Sürdürülebilir yaşam için...
Page 26: Sürdürülebilir yaşam için...

Öğrencilerden geri dönüşümlü elbiselerle defile

Projenin ödül süreci için bu yılki jüri üyeleri arasında EVD Enerji Yönetim Kurulu Başkanı

Ergin Kaya, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlileri Doç. Dr. Nur Bekiroğlu ve Dr. Engin Ayçiçek, Doç. Dr. Mustafa Gürkan Aydeniz ile

İstanbul MEM AR-GE Üyeleri Abdullah Taşkıran, Derviş Çelik ve Orhan Ayyıldız yer aldı. Jüri üyeleri, enerji verimliliğinde örnek çalışmalar gerçekleştiren İstanbul’un 39 İlçe 1.sini değerlendirdi ve sonunda 5 okul finale kaldı.

Enerji Verimliliğinde Yılın Örnek Okulu Yarışması’nın 1.si olan Zeytinburnu Fatma Süslügil İlkokulu, 1.lik ödülü olan 5000 TL’lik ödül çekini,

Okullar enerji verimliliği için yarıştı, en iyiler ödüllerini VİKO’dan aldı

KSS

Uygulamaları

26

Enerji verimliliği ve doğal kaynakların korunması konularında sürdürülebilirliği sağlamak, ayrıca çocukları bilinçlendirmek üzere yaklaşık 3 yıldır İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliği ile devam eden ‘‘Aydınlık Bir Gelecek İçin Okullarda Enerji Verimliliği’’ projesini yürüten VİKO, enerji verimliliğinde yılın en başarılı okullarını ve eğitimcilerini ödüllendirdi. Yılın örnek okulları yarışmasında dereceye giren okullar 17 Haziran’da törenle ödüllerini aldı.

Page 27: Sürdürülebilir yaşam için...

KSSKamu

enerji verimli okul bayrağını, notebook ve başarı plaketini almaya hak kazandı. 2. olan Esenler Ressam Şevket Dağ İlkokulu, 3.000 TL’lik ödül çekinin ve başarı plaketinin, 3.lüğü kazanan Maltepe Atatürk İlkokulu ise 2.000 TL’lik ödül çekinin ve başarı plaketinin sahibi oldu. Jüri Özel Ödülü, Tuzla Tapduk Emre İlkokuluna giderken Ataşehir Cemile Besler İlkokulu da mansiyon ödülü almayı başardı. Ödül töreninin ardından sahneye çıkan öğrencilerin geri dönüşümlü malzemelerden oluşturdukları kıyafetlerle gerçekleştirdikleri defile izleyicilerin beğenisini topladı.

“Hepimiz sorumluyuz”

Ödül töreninin açılış konuşmasını gerçekleştiren VİKO İnsan Kaynakları ve Kurumsal Gelişim

Direktörü Mutlu Kutlu, “İçinde bulunduğumuz dönemde, gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimizin ortak sorumluluğu. Hepinizin bildiği gibi doğal kaynaklarımız hızla tükeniyor, çevre kirleniyor, ülke olarak enerji için yüksek bedeller ödüyoruz. Tüm bu hayati derecede önem arz eden gerekçeler nedeni ile enerji verimliliği ve doğal kaynakların bilinçli tüketimi konularında ‘Hepimiz Sorumluyuz’ anlayışı ile yaşam faaliyetlerimizi yürütmek zorundayız” dedi.

“Sürdürülebilirlik, kurumsal değerimiz”

VİKO CEO’su Nusret Kayhan Apaydın ise düşüncelerini, “Sürdürülebilirliği kurumsal

bir değer olarak ele alan VİKO olarak, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için hayata geçirdiğimiz projeler ile bugüne ve geleceğe değer katmayı görev addediyoruz. Ürünlerimizden, tesis işletmemize, atık yönetimimizden kurumsal sosyal sorumluluk projelerimize kadar tüm süreçlerde, hepimiz sorumluyuz anlayışı ile faaliyet gösteriyoruz. Aydınlık geleceğimizin teminatı sevgili öğrencilere yönelik projelerde yer almaktan mutluluk ve heyecan duyuyoruz” sözleriyle ifade etti.

Aydınlık Bir Gelecek İçin projesi kapsamında bugüne kadar İstanbul’daki ilk ve ortaokullarda görev yapan 1.450 eğitimci için enerji yöneticisi eğitimleri verildi. Bu okullardaki öğrenciler için de enerji verimliliği kulüpleri kuruldu. Öğrencilerin projeye aktif katılımlarını ve eğlenirken öğrenmelerini sağlamak amacı ile oluşturulan VİKO Çocuk Tiyatrosu’nun sunduğu enerji verimliliği konulu oyunu 340.000 ilkokul öğrencisi izledi, VİKO Çocuk Tiyatrosu’nun hedefi 1.000.000 öğrenciye ulaşmak.

27

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü arasında, ‘‘Ben, Geleceği Çiziyorum” sosyal sorumluluk projesi için protokol imzalandı.

Proje ile Türkiye’nin tarım alanları, su kaynakları ve bitki besin ürünlerinin bilinçsizce kullanımı

sonucu meydana gelen olumsuzluklara karşı tedbir almak, gençlerde geri dönüşümü ve sürdürülebilirliği olmayan doğal kaynakların korunması ve kullanımı ile ilgili hassasiyet oluşturmanın amaçlandığı açıklandı. Proje kapsamında, 30 büyükşehir il sınırları içerisinde yer alan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okul öncesi,

1., 2., 3. ve 4. sınıf öğrencilerine ve dolaylı yararlanıcılar olarak da öğrencilerin, öğretmen ve ebeveynlerine yönelik bir takım eğitim ve etkinlik faaliyetleri gerçekleştirilecek. Bu kapsamda; toprak ve su temalı, yap-boz ve boyama kitapları ve bunun yanı sıra öğretmen, ebeveynler için de el kitabı ve broşür dağıtılacak. Yanı sıra animasyon filmi hazırlanması, çizgi film çalışması yapılması, toprak ve su temalarını içeren iki ayrı kamu spotunun hazırlanıp televizyon ekranlarından yayınlatılması, hatıra ormanlarının kurulması, Devlet Tiyatrolarında toprak ve su temalı bir tiyatro oyunu sahnelenmesi, resim yarışmaları düzenlenmesi gibi dizi çalışma yapılacak.

Ben, Geleceği Çiziyorum projesi için iki bakanlıktan protokol

Page 28: Sürdürülebilir yaşam için...

TÜSEV Genel Sekreteri Tevfik Başak Ersen ile, STK’lar ve şirket-STK iş birlikleri üzerine söyleştik.

Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV), güçlü bir sivil toplum yapısının sağlanması yönünde çalışan bir vakıf. Günümüz itibariyle ‘‘Türkiye’de STK’lar’’ fotoğrafını nasıl yorumlarsınız?

Türkiye’de sivil toplumun durumunu birçok farklı açıdan değerlendirmek gerekiyor. Son yıllarda yaşanan toplumsal hareketliliğin de etkisi ile sivil toplum, hızla gelişen bir alan haline geldi. Resmi veriler, 107347 derneğin ve 4867 vakfın faal olduğunu gösteriyor. Bunun yanında, son yıllarda tüm dünyada yükselişe geçen teknolojinin etkisiyle farklı alanlarda aktif olarak çalışan online

platformların sayısında da önemli bir artış olduğu gözlemleniyor. Bugün Türkiye’de yalnızca dernek ve vakıflar sivil toplum kuruluşu (STK) olarak tanımlanıyorlar. Platform, inisiyatif ve sosyal girişim gibi farklı örgütlenmeler de sivil alanda yer almalarına rağmen, bu tanıma dahil edilmiyorlar.

Dernekler Dairesi Başkanlığı verilerine göre Türkiye’deki derneklerin büyük bir çoğunluğu mesleki dayanışma, spor, dini hizmetler, insani yardım, eğitim ve araştırma alanlarında yoğunlaşmış durumdalar. Derneklerin sadece %1,5’i hak temelli ve savunuculuk konularında çalışmalar yapıyorlar. Vakıflar Genel Müdürlüğü 2014 yılı verileri ise, vakıfların en fazla sosyal yardım, eğitim ve sağlık alanlarında faaliyet gösterdiklerini ortaya koyuyor.

Demokratikleşme adına mücadele devam edecek

Günümüzde STK’lar gerek kamu kurumları, gerekse diğer aktörler tarafından

demokratikleşme süreçlerinin en önemli aktörleri arasında tanımlanmaya başladılar. Bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendirmemize rağmen,

STK’ların önündeki engeller sivil alanı daralttı

KSS

Söyleşi le

ri

28

Page 29: Sürdürülebilir yaşam için...

hala sivil toplum alanına yönelik kısıtlamaların mevcut olduğunu gözlemliyoruz. Dünyada birçok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de daralan bir sivil alandan bahsedebiliriz. STK’ların özgür bir ortamda faaliyet göstermelerinin önünde bulunan engellerin kaldırılması, özel sektör kuruluşları ve kamu kurumları ile ilişkilerin geliştirilmesi alana fayda sağlayacaktır. Sivil toplum bugüne kadar dünyada olduğu kadar Türkiye’de de gelişen karmaşık sosyal sorunların çözümü için yenilikçi çözümler üretmeye çalışan, bu anlamda önemli kazanımlar elde etmiş bir alan. Var olan durum gösteriyor ki; önümüzdeki yıllarda da karar alma süreçlerine katılım ve demokratikleşme konularındaki mücadele devam edecek.

TÜSEV olarak, 1993 yılından, yani kuruluşumuzdan bu yana, sivil toplumun yasal, mali ve işlevsel altyapısını geliştirmek amacıyla 100’ü aşkın mütevelli heyeti üyemiz ile aynı çatı altında iş birliği yapıyoruz. Bundan sonraki süreçte de gerek ulusal, gerekse uluslararası alanda yaptığımız iş birliklerini ve araştırmalarımızı sürdürecek, daha güçlü bir sivil toplum için çalışarak, alana katkı sağlamaya devam edeceğiz.

Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) ve sürdürülebilirlik konuları üzerine yaptığınız ya da bunlarla ilişkilendirdiğiniz faaliyetleriniz de söz konusu. Şirketler ve KSS / şirketlerin KSS uygulamalarında STK iş birlikleri vs. Bu faaliyetlerinizin hedef ve çıktılarından bahseder misiniz?

TÜSEV Sosyal Yatırım programı altında yürüttüğü Değişim için Bağış projesi ile Türkiye’de bağışçılık kültürünü teşvik etmeyi ve stratejik bağışçılığın gelişebilmesini kolaylaştıran bir altyapı geliştirmeyi hedefliyor. Proje kapsamında bireysel bağışçılar, hibe veren vakıflar ve STK’lar gibi farklı hedef kitlelelere yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Kurumsal bağışçılar olarak da tanımlayabileceğimiz şirketleri, bağışçılığın gelişmesi amacıyla yürüttüğümüz çalışmaların önemli bir paydaşı olarak görüyoruz.

KSS alanının gelişimi için bilgi ve iyi örnek paylaşımları, şirketler için atölye çalışmaları ve şirket-STK iş birliklerini artmasına yönelik çeşitli faaliyetler gerçekleştiriyoruz.

Şirketlerin bir kısmı KSS çalışmaları kapsamında STK’lar ile ortak projeler yürütüyorlar ancak bu projeleri belirli bir strateji doğrultusunda desteklemek, ölçülebilir etki yaratmak ve sonuçları sürdürebilir hale getirmek konusunda atılması gereken adımlar var. KSS çalışmaları ile ilgili mevuct durumu tespit etmek, iyi örneklere yer vermek ve KSS programı tasarlamak ya da var olan programı iyileştirmek isteyen şirketlere yol göstermek amacıyla 2012 yılında, “Şirketlerin Topluma Yatırım Programları Rehberi”1 adlı bir

yayın hazırladık. Bu yayını takiben, KSS alanında çalışan uzmanları biraraya getirerek akran öğrenme çalışmaları ve şirketler ile STK’lar arasında deneyim paylaşımılarının yapıldığı çeşitli etkinlikler düzenledik. Bu etkinlikleri KSS Türkiye ve Özel Sektör Gönüllüler

Derneği gibi alanda önemli deneyimleri olan uzman kuruluşlar iş birliğiyle gerçekleştirdik. Bununla birlikte, KSS alanı ile ilgili bilgileri, dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri, uzman görüşlerini Değişim için Bağış projemizin e-bültenleri ve web sitesi www.degisimicinbagis.org aracılığıyla yaygınlaştırıyoruz. Değişim için Bağış projesinin önümüzdeki döneminde de, sosyal fayda odaklı KSS çalışmalarının daha stratejik hale gelmesi ve özel sektör- sivil toplum iş birliklerinin geliştirilmesi yönünde çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Şirketlerin KSS başlığı altındaki faaliyetlerinde, STK’larla kurdukları ya da olası iş birlikleri üzerine neler söylersiniz? Efektif bir birliktelik söz konusu olabiliyor mu?

Büyük şirketler açısından kurumsal sosyal sorumluluk konusunun önem kazanmaya başladığını, bu alanda yapılan çalışmalar ve

1 http://degisimicinbagis.org/usrfiles/sirket_bagisciligi_raporu_web.pdf

29

STK’ları tanıma ve birlikte çalışma fırsatı bulan

çalışanların, KSS projelerine katkı sağlaması hatta yön vermesi şirketler açısından

da olumlu sonuçlar yaratabilir.

Page 30: Sürdürülebilir yaşam için...

iyi örneklerde bir artış olduğunu gözlemliyoruz. Özellikle çokuluslu şirketler söz konusu olduğunda KSS çalışmalarının global şirket stratejilerinin bir parçası haline geldiği ve bu çerçevede uygulandığını görüyoruz. Bununla birlikte, bu artışın önemli bir sebebinin başta çalışanlar ve tüketiciler olmak üzere farklı paydaşların şirketlerden sosyal sorumluluk anlamında artan beklenti ve talepleri olduğunu da düşünüyorum. Bu talepler KSS alanındaki iyi örneklerin sayısının artmasında etkili ve şirketlerin KSS yaklaşımlarını belirlemesinde önemli bir etken. Bu alana dair önemli bir gözlemimiz ise birçok örnekte şirketlerin KSS yaklaşımının yalnızca yapılan sponsorluklar ya da projeler olarak değerlendirilmesi ve şirket içinde bu şekilde konumlandırılması. Benzer bir tespiti gündeme getiren diğer uzmanlar gibi, biz de Türkiye’de KSS uygulamalarının fark yaratması ve topluma daha fazla katkı sağlaması için çalışan hakları, çevre bilincinin geliştirilmesi, sürdürülebilirlik vb. gibi temel konuları da kapsayacak şekilde şirket politikalarının bir parçası haline gelmesi ve içselleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Uzun vadeli ortaklık kurmada sıkıntı yaşanıyor

KSS uygulamalarındaki gelişmelere paralel olarak şirket-STK iş birliklerinde de gelişmeler

olduğunu söylemek mümkün. Şirketler genellikle belirli alanlarda uzmanlaşmış, bilinirliği yüksek, profesyonelleşmiş, başka kuruluşlardan fon alarak proje yönetme deneyimine sahip, ulusal çapta faaliyet gösteren, mali denetimden geçen ve hesaplarını kamuya açan STK’lar ile iş birliği yapmayı tercih ediyorlar. Ancak bu ve benzeri kriterlere uyan STK’lardan çok azı şirketler tarafından tanınıyor. Bu sebeple farklı şirketler genellikle aynı STK’ları desteklemeyi tercih ediyorlar. Şirketlerin STK’ları tanımasında çalışan gönüllülüğünün önemli bir katkısı olabileceğine

inanıyorum. STK’ları tanıma ve birlikte çalışma fırsatı bulan çalışanların KSS projelerine katkı sağlaması hatta yön vermesi şirketler açısından da olumlu sonuçlar yaratabilir. Eğitim, çoğu şirketin birincil destek alanını oluşturuyor. Şirketlerde kendi vizyon ve kültürlerine uygun alanlarda destek sağlamaya yönelik bir eğilim görülüyor. Bu sebeple de, şirketlerin iş birliği yapmayı tercih ettiği STK’ların çalışma alanı açısından kısıtlı olduğu söylenebilir. Örneğin hak temelli alanlarda çalışan STK’ların şirketlerle ortaklık kurabildiği örneklerin sayısı oldukça az. Şirketlerin STK’larla ilişkileri bir defaya mahsus bağış yapma gibi kısa süreli ve plansız bir şekilde ortaya çıkabiliyor. Bu durumda STK’lar ile uzun vadeli stratejik ortaklıklar kurulamıyor. STK’larla kurulan iş birliklerinin yaygınlaşmasına karşın, hibe mekanizmasının uygulamaya geçirilmediği gözlemleniyor. Bunun yanında, medyaya yansıyan KSS haberleri, hayırseverlik ve iyilik yapma temaları ile sınırlı kalıyor ve yalnızca sayısal verilere odaklanıyor. İzleme ve değerlendirme, sistematik ve yaygın olmadığı için programların gerçek etkisi hakkında çok az bilgi paylaşılabiliyor. Projelerin ortaklık kurulan STK, şirket ve paydaşları, çalışanları ve şirketin çalıştığı bölgede yaşayanlar açısından getirdiği faydayı ölçmek genellikle mümkün olmuyor.

KSS çalışmalarının şirketlere getirdiği faydaların (itibar, çalışan bağlılığı, performans artışı, yatırımcı ilişkileri vb.) daha açık hale geldiği günümüzde KSS birimleri, şirket hedefleriyle programın ilişkilendirilmesinin bir zorunluluk haline geldiğini hissediyorlar. Kimi şirketler bu alanları belirlerken bir ihtiyaç analizi yaparken kimilerinin sistematik bir değerlendirme süreci bulunmuyor. Bunun yanında, KSS projelerinin geriye dönük olarak stratejik açıdan değerlendirilmesi ve bundan elde edilecek sonuçlara göre gelecek planı yapılmasının da pek yaygın bir uygulama olmadığı gözlemleniyor.

30

Page 31: Sürdürülebilir yaşam için...

ING Bank çalışanları, Özel Sektör Gönüllüleri Derneği iş birliği ile gönüllülük faaliyetlerini tek bir çatı altında buluşturan Turuncu Kalpler kurumsal gönüllülük programı çerçevesinde 4-10 Mayıs Çalışan Gönüllülüğü Haftası’nda faaliyetler gerçekleştirdi.

Çalışan Gönüllülüğü Haftası kapsamında İstanbul, Ankara ve Kahramanmaraş’ta

çalışmalar yürüten ING Turuncu Kalpler, İstanbul’da Fenerbahçe Park’ında Best Buddies Türkiye ile zihinsel engelli bireylerle sosyal aktiviteler gerçekleştirirken, Let’s do it! Türkiye ile İstanbul, Ankara ve Kahramanmaraş’ta ailelerinin de katılımıyla çevre temizliği yaptılar.

Hafta kapsamında ING Bank Çalışanları Alternatif Yaşam Derneği’nin (AYDER) Words of Silence adı altında sessiz iletişimde farkındalık yaratmak üzere düzenlendiği başlangıç düzeyi Türk işaret dili eğitimi de aldılar. Etkinlikler süresince üç ilde 50 ING çalışanı toplam 201 saat gönüllü mesai yaptı.

Gönüllülük çalışmaları 2008’de başladı

ING Bank çalışanları, 2008’den bu yana her yıl ING Bank’ın hem uluslararası alanda hem de

Türkiye’de “Küçüklere Büyük Destek” girişimi altında UNICEF’e kaynak yaratacak pek çok faaliyete gönüllü olarak katılım gösteriyor.

ING Bank çalışanları gönüllü mesaide

KSSUygulamaları

31

Page 32: Sürdürülebilir yaşam için...

Çocuklara kaynak sağlamak amacıyla son 4 yılda 720 ING Bank çalışanı toplam 2020 saat mesai harcayarak çeşitli faaliyetlere imza attı.

Bununla birlikte ING Bank, UNICEF iş birliği ile Kahramanmaraş’taki çocuklara okul öncesi eğitim merkezi kurulması için bir çalışma başlattı. ING Bank çalışanları, 2013 ve 2014 yıllarında İstanbul Maratonu’na katılarak Kahramanmaraşlı çocuklar için koştular ve topladıkları bağışlarla merkezin kurulumu için fon yarattılar. 2015 yılı Nisan ayında iki ING Bank Türkiye çalışanı Londra Maratonu’na katılarak yine Kahramanmaraş’taki okul öncesi eğitim merkezine destek sağlamak için bağış topladı.

Yine Unicef iş birliği ile ING Bank çalışanları, 2014 yılında Soma’da yaşanan elim maden kazası sonrası hemen aksiyon alarak UNICEF için Koş “Run for UNICEF” etkinliğiyle Soma için oluşturulan dayanışma fonuna kaynak sağladılar. Bu dayanışma fonu ile UNICEF ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın koordinasyonunda Soma’da maden kazasından olumsuz etkilenen çocuklara psikososyal destek hizmetleri sunuldu.

Çalışanlar gönüllü eğitimler veriyor

ING Bank’ın 2013 yılında hayata geçirdiği Turuncu Damla kurumsal sosyal sorumluluk programı

kapsamında ilkokul 3. ve 4. sınıf öğrencilerine verilen finansal okuryazarlık eğitimlerine katkıda bulunan ING Bank çalışanları bugüne kadar 2200 öğrenciye ulaşarak programın19 binden fazla öğrenciye ulaşmasında destek oluyor.

ING Bank çalışanlarına sosyal sorumluluk faaliyeti gerçekleştirme fırsatı veren “Turuncu Kalpler” platformunun yönetimini de çalışanlar üstleniyor. Turuncu Kalpler’in destek olacağı projeler “gönüllülük ihtiyaç anketi” aracılığıyla gönüllüler tarafından belirleniyor.

Hem Genel Müdürlük hem de Türkiye’nin 69 ilinden gönüllüleri bir araya toplayan “Turuncu Kalpler” tüm yıla yayılan etkinliklerle gönüllülük çalışmalarını sahaya da taşıyor. Program kapsamında gönüllüler arasından seçilen “iyilik liderleri” de gönüllülük etkinliklerinin devamlılığı, izleme-değerlendirme aşamaları ve gönüllülerden gelen proje önerilerinin değerlendirilmesi görevini üstleniyor.

32

Page 33: Sürdürülebilir yaşam için...

Michelin Türkiye Genel Müdürü Marco Giuliani, KSS Türkiye’nin sorularını cevaplandırdı.

Michelin’in, uygulaması devam eden İyi Dersler Şoför Amca projesinin bugünkü verileri hakkında bilgi verir misiniz?

Projenin yeni yüzüyle 2014-2015 döneminde Balıkesir, Edirne, Gaziantep, Isparta, Karabük, Kars, Malatya, Muğla, Nevşehir ve Trabzon olmak üzere 10 ile ulaştık. Bu illerde gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla 114 ilçede 4 bin ilkokul öğrencisi ve 6 bin taşımalı ilköğretim servis şoförüne “trafikte güvenlik”, “trafikte iletişim ve davranış” ve “trafikte ilkyardım” eğitimleri verdik. 2015 yılından itibaren projeye dahil ettiğimiz öğrenci eğitimleri ile ise belirlenen illerde toplam 100 ilkokulda 75 bin öğrenciye ise materyal dağıtımı yapılarak dolaylı olarak bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirdik.

Projedeki güncellemelerden ve bundan sonraki işleyişinden söz eder misiniz?

Türkiye’de bazı ilçeler ile merkez okul arası 135 kilometreye varan uzun mesafeler olabiliyor. Okulla ev arasındaki uzun süreli yolculuklarda, öğrencilerin servis sürücüleri ile geçirdikleri saatler gelişimleri için büyük önem taşıyor. Yolculukların öğrencilerin eğitimine katkısı olacak şekilde düzenlenmesi ve doğru rol modellerle karşılaşmasının sağlanması gerekiyor.

Michelin olarak en önemli sorumluluk alanlarımızdan yol ve yolcu güvenliğini sağlamak amacıyla hayata geçirdiğimiz “İyi Dersler Şoför Amca” projesi ile ilkyardım, trafikte güvenlik ve iletişim-davranış alanlarında servis şoförleri ve öğrencileri eğitiyoruz. 2011 yılından bu yana proje kapsamında Türkiye’nin pek çok ilinden yaklaşık 10 bin servis şoförüne ulaştık. Geçtiğimiz yıl projenin ortaklık yapısı değişti. Şu an hali hazırda Michelin, T.C Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, T.C İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı ve TÜVTÜRK Araç Muayene İstasyonları’nın iş birliğiyle “Trafikte Sorumluluk Hareketi” kapsamında proje çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Projenin yeni döneminde servis şoförlerinin yanı sıra ilkokul öğrencileri, okul yönetimi, öğretmenler ve veliler için de “trafikte güvenlik”, “trafikte iletişim ve davranış”, “trafikte ilkyardım” ve “mevzuat” başlıkları altında eğitimler veriyoruz. Eğitim çalışmalarına ek olarak geçtiğimiz yıl ilkokul öğrencilerinin trafikte güvenlik konusunda kendi farkındalıklarının artması ve çevrelerini bilinçlendirmeleri amacıyla afiş tasarlama yarışması düzenledik. Aldıkları eğitimlerin ardından yüz ilkokuldan yaklaşık bin öğrenci projemiz için afiş tasarladı. Yeni dönemde Şanlıurfa, Van, Samsun, Manisa, Kahramanmaraş, Mersin, Bursa, Ankara,

Michelin, Trafikte Sorumluluk Hareketi projesini genişleterek sürdürecek

KSSSöyleşi leri

33

Page 34: Sürdürülebilir yaşam için...

Erzurum, Kastamonu illerine giderek öğrenci ve servis şoförleri için eğitimler düzenlemeyi planlıyoruz.

Süregelen projeniz dışında, yakın zamanda uygulamaya konacak başka KSS projesi/projeleri var mıdır? Bilgi verir misiniz?

Michelin olarak, önümüzdeki süreçte kurumsal sosyal sorumluluk alanındaki çalışmalarımızın temeli İDŞA olmakla beraber yol güvenliği için hayati önem taşıyan “Doğru Hava Basıncı” aktivitelerimize de devam edeceğiz. İDŞA ile hedefimiz çok daha fazla ilkokul öğrencisi ve servis şoförüne ulaşarak eğitim vermek. Bu hedefle

2015 yılında daha geniş bir bölgede eğitimlerimizi yoğunlaştırmaya çalışıyoruz. Hedefimiz daha fazla servis şoför ve öğrenciye ulaşarak projemizi yıl sonunda Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu da dahil Türkiye’nin dört bir yanına ulaştırmak. 2004 yılından beri sürdürdüğümüz “Doğru Hava Basıncı” aktivitelerimizle de lastikte doğru hava basıncının güvenlik, uzun ömür ve yakıt tasarrufu açısından hayati önemini çeşitli şehirlerde gerçekleştirdiğimiz aktivitelerle sürücülere aktarmaya devam edeceğiz. İleriki dönemlerde sosyal sorumluluk anlamında yeni projelerimiz de mutlaka olacaktır. Ancak bizim için önemi olan bu projelerin çalışmalarına odaklanacağız.

34

Page 35: Sürdürülebilir yaşam için...

İşletme 2020 Manifestosu, 19 Haziran’da Milano

Expo’da düzenlenen Avrupa 2020 İçin Son

Çağrı Konferansı’nda paylaşıldı.

Lizbon Anlaşması’ndan sonra Avrupa Birliği’nin 2020 yılı hedefleri kapsamında şekillenen AB

2020 stratejisine özel sektörün katkısı olarak,

CSR Europe liderliğinde İşletme 2020 (Enterprise

2020) girişimi başlatıldı. Bu girişim; şirketlerin

özellikle ürün ve hizmetlerinde, kendi kurumlarında

ve kişilerde değişim yaratarak küresel yönetim,

iklim değişikliği, kaynak kıtlığı, nüfusun artması ve

teknolojinin hızla gelişmesi gibi global trendlere

karşı nasıl bir tutum sergilediğine ve bu eğilimler

için ne gibi tedbirler aldıklarına bakmak amacıyla

oluşturuldu.

İşletme 2020, sürdürülebilir iş geliştirmeyi

destekleme, paydaş dayanışmasını etkili kılmaya

yardım etme ve Avrupa’nın kurumsal sosyal

sorumluluk (KSS) alanındaki küresel liderliğini

güçlendirme gayesi taşıyor. 10.000’i aşkın şirket

ve 60’tan fazla çok uluslu şirketle iş birliği yapan

40 ulusal kurumsal sosyal sorumluluk kuruluşunun

liderliğinde hazırlanan İşletme 2010 Manifestosu,

üç stratejik önceliğe dikkat çekiyor ve kurumlara harekete geçme çağrısında bulunuyor.

Manifesto içinde belirlenen üç stratejik öncelik

• Ekonomik kalkınma kapsamında; iş gücüne katılım ve istihdam edilebilirlik konusunun şirketlerin yönetim ve değer zincirleri düzeyinde öncelik haline getirilmesi.

• Çevresel kalkınma kapsamında; şirketlerin yeni sürdürülebilir üretim yöntemleri, tüketim ve geçim kaynakları geliştirmesi için toplumlar, kentler ve bölgelerle iş birliklerinin teşvik edilmesi.

• Sosyal kalkınma kapsamında; iş yönetiminin merkezine şeffaflık ve insan haklarına saygının yerleştirmesi.

İşletme 2020 Manifestosu’nun takibi nasıl yapılacak?

İşletmeler, Manifesto’da belirlenen öncelikleri uygulama konusunda CSR Europe’un Avrupa

genelindeki yüzlerce girişimi içeren çevrimiçi ‘Business Impact Maps’ (İşletme Etkisi Haritası) programıyla önümüzdeki beş yıl boyunca izlenecek. İşletme Etkisi Haritaları, geçtiğimiz ay İstanbul’da da gerçekleştirilen İşletme 2020 Avrupa kampanyaları kapsamındaki “Sustainable Living in Cities” (Kentlerde Sürdürülebilir Yaşam) ve “Skills for Jobs” (İş için Beceriler) altında yapılan KSS uygulamalarını gösterecek.

İşletme 2020 Manifestosu açıklandı

KSSUygulamaları

35

Page 36: Sürdürülebilir yaşam için...

Kale Grubu çalışanlarından oluşan Kale Türk Sanat Müziği Korosu, gelirinin tamamının KSV’ye bağışlandığı bir konser gerçekleştirdi. Türk müziğinin sevilen eserlerinin seslendirildiği konser izleyicilerden tam not alırken, bilet satışından elde edilen gelirle maddi sıkıntılar nedeniyle okula devam edemeyen 20 çocuk eğitim imkânına kavuştu.

Koroda yer alan herkes, konser sonrasında hayatları boyunca unutamayacakları bir

an yaşadıklarını dile getirirken, Kale Grubu Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü Hande Sarantopoulos şunları söyledi: “Kale Korosu sayesinde farklı departmanlarda ve farklı lokasyonlarda çalışan birçok Kale çalışanı aynı projede yer alma fırsatı yakaladı. Yaptığımız bu güzel ve anlamlı proje sayesinde hem salonu dolduranların hem de burs desteğinde bulunduğumuz minik öğrencilerin yüzlerini güldürmüş oluyoruz. Kale Grubu olarak KSV

bünyesinde faaliyetlerini sürdüren usta kulüpleri, meslek edindirme kursları, köy okullarının daha hijyenik koşullara kavuşmasını sağlayan ‘İlk İşim Okullarda Değişim’ gibi projelerimizle ülkemizin geleceğine yönelik çalışmalarımız aralıksız sürüyor. Kale çalışanları, oluşturdukları tiyatro ve müzik gruplarıyla şirketimizin ve vakfımızın faaliyetlerine bireysel olarak da önemli destek sağlıyor, bu da bizi ayrıca memnun ediyor.”

Kale Tiyatro Kulübü de, kısa bir süre önce Türk tiyatrosunun klasik eserlerinden biri olan 7 Kocalı Hürmüz oyununu sahnelemiş ve bilet satışlarının gelirini Dr. (h.c.) İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (KSV)’na bağışlayarak 19 çocuğa, eğitimlerini tamamlamaları için gerekli desteği sağlamıştı. Bu oyunla birlikte, Kale Tiyatro Kulübü’nün son üç yıla sığan etkinlikleri sayesinde elde edilen gelirlerle burs sağlanan öğrenci sayısı 66’ya ulaşmıştı.

Kale çalışanları çocuklar okusun diye sahne aldı

KSS

Uygulamaları

36

Page 37: Sürdürülebilir yaşam için...

Palmarina Bodrum, alt markası ‘‘Kids Paradise’’ (Çocuk Cenneti) aracılığıyla UNICEF Türkiye Milli Komitesi ile iş birliği gerçekleştirerek UNICEF’i destekleme kararı aldı.

Sınırlı imkanları olan çocuklara daha iyi şartlarda sağlık, eğitim hizmeti sunma, barınma,

güven ortamında olmalarına katkı sağlama gibi alanlarda dünyada öncü rol üstlenen saygın kurum UNICEF’in Türkiye Milli Komitesi ve Palmarina Bodrum yönetimi arasında gerçekleştirilen anlaşma gereğince Kids Paradise giriş bileti üzerinden elde edilecek gelirin bir kısmı UNICEF’in Türkiye’de yürütmekte olduğu çocuklara yönelik projelerine aktarılacak.

Çocuğun sağlığı, yaşam hakkı, korunması ve katılımı alanlarında destek çalışmaları yürüten UNICEF, (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) çocukların eğitimi, korunması, sağlığı, temiz suya erişimi, beslenmesi alanlarında dünya

üzerinde çalışmalar yürütüyor ve acil durumlarda çocukların temel ihtiyaçlarını karşılıyor. UNICEF Türkiye Ofisi, Türkiye sınırları içerisinde yürütülen Ülke Programı kapsamında çocuğun korunması ve eğitimi konusunda birçok projeye imza atıyor. Okul öncesi eğitimin güçlendirilmesi, kız çocuklarına karşı ayrımcılığun azalması, okul terklerinin önlenmesi, engelli çocukların temel haklarına kavuşması, çocuk işçiliğinin engellenmesi, gençlerin güçlendirilmesi ve korunması konusunda yapılan çalışmalar bunlardan bazıları. Unicef bu çalışmalarla her geçen gün sayısız çocuğun her alanda daha iyi olanaklarla tanışmasını sağlıyor.

UNICEF Türkiye Milli Komitesi Genel Müdürü Sanem Bilgin Erkurt iş birliğine ilişkin yaptığı açıklamada, Palmarina Bodrum Kids Paradise ile başlatmakta oldukları bu önemli iş birliğinin Türkiye’de yürütülmekte olan projelerinin sürdürülmesinde katkı sağlayacağı ve kamuoyunda farkındalık yaratacağı için büyük mutluluk duyduklarını, yurdışında yaygın olan desteklerin Türkiye’de de yaygınlaşmasının umut verici olduğunu belirtti, Palmarina Bodrum yönetimine teşekkür ederek benzer çalışmaların yaygınlaşmasını arzu ettiklerini dile getirdi.

Palmarina Bodrum yönetimi ise açıklamasında, UNICEF gibi değerli bir kurumu ve bu vesile ile Türkiye’de gerçekleştirmekte oldukları projeleri destekleyecek olmaktan, kısıtlı imkanlara sahip, zor şartlarda yaşamlarını sürdürmek zorunda olan çocukların daha iyi koşullarda sağlık, eğitim hizmeti alma, barınma, beslenme, güvenli bir ortamda yaşamlarını sürdürebilme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasına katkı sağlayabilecek olmaktan ötürü büyük memnuniyet içerisinde olduklarını ifade etti.

Palmarina Bodrum’dan UNICEF’e destek

KSSUygulamaları

37

Page 38: Sürdürülebilir yaşam için...

İşletme 2023 Zirvesi, bu risklere karşı özel sektörün geliştirdiği akıllı, sürdürülebilir ve

kapsayıcı uygulamaları bir araya getirecek. Zirvede Türkiye Cumhuriyeti'nin 100.yılı olan 2023 yılındaki kalkınma hedeflerine ulaşma adına hazırlanan İşletme 2023 manifestosu deklare

edilecek. Sözlerini eyleme döken şirketlerin başarılı KSS ve sürdürülebilirlik uygulamaları ödüllendirilecek. Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği, işletmeleri 2015-2023 yılları için oluşturulan sürdürülebilirlik stratejisine destek vermeye davet ediyor.

Akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı çözümlerin buluşma noktası: İşletme 2023 Zirvesi

Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği, işsizlik, iklim değişiklikleri, kaynakların tükenmesi, finansal krizler ve demografik değişimler risklerine karşı işletmeleri hazırlıklı olmaya çağırıyor.

Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından bu yıl ikinci kez dağıtılacak Sürdürülebilir İş Ödülleri ve Sürdürülebilir İş Liderleri Ödülleri için başvurular başladı.

Yeni ekonominin örnek lider kuruluşları arasında yer aldığına inanan ve Türkiye’de

diğer kuruluşlara model teşkil edecek projelerini paylaşmak isteyenler yarışmaya 21 Ağustos’a kadar başvurabilecek. Sürdürülebilirlik Akademisi,

alanında örnek olan kurumları ve iş liderlerini bu yıl da ödüllendiriyor.

Ödül için sürdürülebilir iş modelini benimsemiş, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayan küçük, orta ve büyük ölçekli işletmeler başvurabilecek. Kurumlar; karbon ve enerji yönetimi, su yönetimi, sosyal etki, sürdürülebilirlik iletişim, işbirliği, tedarik zinciri yönetimi, atık yönetimi, çeşitlilik ve dâhil etme gibi dokuz ödül kategorisinde başvurularını gerçekleştirebilecek.

Sürdürülebilir İş Ödülleri ve İş Lideri Ödülleri verilecek

KSS

Uygulamaları

38

Etkinlik

Page 39: Sürdürülebilir yaşam için...

TÜİK verilerine göre Türkiye’nin bugünkü nüfusu 77 milyon ve 2050 yılında 93 milyon olması

öngörülüyor. 2012 adrese dayalı nüfus sistemine göre Türkiye, dünyanın en kalabalık 20 ülkesinden biri. Nüfus artış hızı olan % 1,28 ile de Avrupa ülkeleri arasında Lüksemburg’tan sonra ikinci sırada. Toplam nüfus içinde kent ve kırsal nüfus oranları incelendiğinde 2000 yılında genel nüfusun % 65’i kentlerde yaşarken bu oran 2012 yılında % 78’lere çıktı. 2050 yılına gelindiğinde ise bu oranın % 90’ları geçeceği öngörülüyor. Bu belirlemeler kapsamında Türkiye’de şehir nüfusunun 84 milyon kişi olması bekleniyor.

Ekonomik olanaklar, eğitim fırsatları, sağlık imkanları gibi çekici nedenler kırsaldan kente doğru iç göçü arttırıyor. Peki bizler hızla artamaya devam eden bu göçlerin sonuçlarına hazır mıyız? Hızlı ve çarpık kentleşme, alt ve üst yapı sorunları, çevre sorunları, konut sorunu ve gecekondulaşma, iş gücü ve istihdam yapısındaki değişim, kentlileşme ve bütünleşme sorunu, sosyal yapıdaki değişimler, ulaşım, sağlık, eğitim alanlarında olanaksızlıklar ve enerji kullanımında karşılaşılacak zorluklarla ancak daha akılcı, yaratıcı, yenilikçi, çağdaş, kapsayıcı ve inovatif önlemlerle başa çıkılabilir.

Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği yürüttüğü ‘‘Sorumlu Şehirler’’ programı ile şehirlerin geleceğe hazırlanmasında rol almak istiyor. Şehir büyüdükçe daha akıllı ve sürdürülebilir yaşam olanaklarına gereksinimleri artacak. Dolayısıyla bu misyonu, tamamen merkezi ve yerel yönetimlerden beklemek yerine şehrin paydaşları olarak tanımladığımız sivil toplum örgütleri ve kurumsal sosyal sorumluluğu içselleştirmiş şirketler ile oluşturulacak ortak bir vizyon ile beraberce gerçekleştirmek istiyor.

Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği’nin bu program ile sahip olduğumuz mevcut kaynaklarımızın israf olmadan tam yerinde ve gereksinimler doğrultusunda verimli bir şekilde kullanılmasını, her kenti kendi içinde değerlendirerek yerel sürdürülebilir kent stratejileri oluşturmak ve daha sonra bu stratejileri birbirleri ile ilişkilendirerek sosyal sorumluluk sinerjisi yaratmayı hedefliyor.

Mevcut problemleri çözmek ve bunu yaparken şehirler ve özel sektör arasında daha etkili işbirlikleri oluşturmak için Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ağı olan CSR Europe 2014 yılının Mart ayında 3 yıllık “Şehirlerde Sürdürülebilir Yaşam Avrupa Kampanyası”nı başlattı. Bu kampanyanın amacı özel sektörü, şehir aktörleriyle bir araya getirerek, çoklu paydaş kent işbirlikleriyle yerel sürdürülebilir stratejiler geliştirmekti. Türkiye için hali hazırda bu konuda çalışmalar yürüten Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği, CSR Europe’un bu kampanyasına dahil olarak Türkiye’nin ilk ulusal turnesini İstanbul Valiliği himayelerinde, Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatı (UCLG-MEWA), Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi Vakfı (WALD), CSR Europe ve Kadir Has Üniversitesi desteğiyle“Sorumlu Şehirler Konferansı” adı altında 27 Mayıs 2015’te istanbul’da düzenlendi.

Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği ayrıca bu girişim kapsamında; Kadir Has Üniversitesi işbirliğiyle İstanbul Fatih İlçesi Cibali-Balat pilot bölgesi için “Sorumlu Mahalleler” projesini başlattı. Cibali-Balat mahallelerinin ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınması için bölgede yaşayan birey ve faaliyette bulunan kuruluşlarla ortak gerçekleştirilecek proje Ekim 2015’te başlıyor.

Sorumlu Şehirler programı, yaşanabilir kentler yaratmaya katkı sağlayacak Birlemiş Milletler verileri, 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun % 70’nin şehirlerde yaşayacağını bildiriyor. Bu, 6,3 milyar insan anlamına geliyor.

KSSUygulamaları

39

Page 40: Sürdürülebilir yaşam için...

Koç Topluluğu şirketlerinden Tat Gıda, gıda güvenliği alanında önemli bir kurumsal sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdi. Danışmanlığını İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu’nun yürüttüğü ‘‘Farkındayım’’ adlı proje ile toplum sağlığını direkt etkileyen gıda güvenliği konusunda başta ev kadınları olmak üzere yetişkinler için eğitimler düzenleniyor.

Gıda sektöründeki bilgi birikimini tüketicilere sağlıklı, güvenilir ve yenilikçi ürünler

geliştirerek sunan Tat Gıda, ‘‘Farkındayım’’ projesi ile de gıda güvenliği konusunda bilinmeyenlere ve doğru bilinen yanlışlara dikkat çekiyor. Sağlıklı bir yaşamın ‘‘olmazsa olmazı’’ gıda güvenliği ile ilgili düzenlenen ve bugüne kadar binlerce kişinin katıldığı eğitimlerde; gıdanın güvenli bir şekilde

seçilmesinden, ayrılmasına, pişirilmesinden yıkanmasına ve saklanmasına kadarki tüm aşamaları ayrıntılarıyla ele alınıyor.

Ev kadınlarının yanı sıra Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin çalışanlarına da verilen eğitimlerin belediyeler aracılığıyla Türkiye genelinde yaygınlaştırılması planlanıyor. Projenin yüz yüze eğitimlerin yanı sıra sosyal medya gibi farklı kanallarla da geniş kitlelere ulaşması hedefleniyor.

“Gıda güvenliğiyle ilgili doğru bilinen çok fazla yanlış var”

Projenin danışmanlığını yürüten İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü

öğretim görevlisi Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu, gıda güvenliğinin sağlıklı bir yaşam için dikkat edilmesi

Tat Gıda, Farkındayım projesiyle gıda güvenliğine dikkat çekiyor

KSS

Uygulamaları

40

Page 41: Sürdürülebilir yaşam için...

STK

ve özen gösterilmesi gereken en temel konu olduğunu söyledi. Projenin uygulanmasından önce hazırlık döneminin bir yıl sürdüğünü kaydeden Boyacıoğlu, amaçlarının gıda güvenliğini topluma en doğru ve en etkin şekilde aktarmak olduğunu dile getirdi. Dilek Boyacıoğlu, düzenledikleri eğitimlerle ile ilgili ise şu bilgileri paylaştı: “Eğitimimizde günlük yaşantımızda bir tüketici olarak güvenli gıda tüketmek için alabileceğimiz önlemleri; seçmek, yıkamak, ayırmak, pişirmek ve soğutmak olarak 5 ayrı bölümde detaylı şekilde inceleniyoruz. Her bir aşamada bildiğimiz yanlışları düzeltiyor, farkındalığı artırıyoruz. Bu tarz eğitimler yaygınlaştıkça daha sağlıklı nesillerin yetişeceğine inanıyoruz.”

Farkındayım projesi kapsamında düzenlenen eğitimlere gösterilen ilgiden son derece mutlu olduklarını ifade eden Boyacıoğlu, şunları ekledi: “Gıda güvenliğiyle ilgili toplumumuzda maalesef doğru bilinen çok fazla yanlış var. Eğitim durumu da bunu değiştirmiyor. Kulaktan dolma bilgilerin ve yanlış uygulamaların varlığını eğitimlerimiz sırasında da sıkça duyuyoruz. Örneğin hemen hemen tüm katılımcılarımız çiğ eti (kırmızı et, tavuk ve balık gibi) yıkadıklarını söylüyor. Oysaki hayvansal kaynaklı olan bu gıdalarda hastalık yapıcı etmenler doğal olarak bulunabileceği için yıkama ile bunların uzaklaştırılması mümkün olmadığı gibi, yıkanan ortama da bulaşmasına neden oluyor. Gıdadaki bu mikroorganizmaları öldürmenin yolu doğru sıcaklık ve sürede pişirme yapılmasıdır. Eğitimlerimizin sonunda

katılımcılarımızın gıda güvenliğiyle ilgili öğrendiklerini sadece kendi yaşamlarına değil ailelerine ve çevresindekilere de taşıyacağını bilmek bizleri ayrıca mutlu ediyor.”

“Özellikle gıda alerjisi olanlar etiketleri mutlaka okumalı”

Gıdanın alınmasından yıkanmasına, pişirilmesinden saklanmasına kadarki

süreçte yapılan yanlışlardan kaynaklı hastalıkların dünyada çok yaygın olduğuna da dikkat çeken Dilek Boyacıoğlu, “Çoğu zaman gıda kaynaklı hastalanmaların belirtileri soğuk algınlığı gibi hastalıklara benzediği için fark edilemiyor ya da etkileri kısa sürede geçerse önemsenmiyor. Ancak bazı durumlarda bu hastalıklar çok uzun süre devam edebiliyor ve hatta maalesef ölüme bile neden olabiliyor” dedi. Gıdaların alımı sırasında etiket okumanın önemine değinen Boyacıoğlu, özellikle gıda alerjisi olanların mutlaka etiket bilgilerini incelemesi uyarısında bulundu.

Proje kapsamında Sağlıklı bir yaşam için gıda güvenliğinin öneminin farkındayım adlı bir kitapçık hazırladıklarını belirten Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu, “Kitapçığımızda eğitimlerde sunulan bilgiler ve gıda alerjisi, gıda kaynaklı hastalıklar, gıda zehirlenmesi gibi konularda ayrıntılı bilgiler bulunuyor. Ayrıca yiyeceklerin hazırlanması öncesi ve sonrası dikkat edilmesi gereken noktalara da özellikle dikkat çektik” dedi.

41

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR), insan hakları, iş ve iş gücü, çevre ve yolsuzluk karşıtlığı ilkeleri ile dünyanın en kapsamlı sürdürülebilirlik platformu olarak kabul edilen UNGC’ye üye oldu.

Dünya çapında 12.000’in üzerinde imzacısı bulunan UNGC’ye üye olarak Türkiye’de sayısı

300’ü aşan üyeler arasına katılan SETBİR; insan hakları, iş ve iş gücü, çevre ve yolsuzluk karşıtlığı ana başlıklarında yer alan 10 ilke çerçevesinde faaliyet göstereceğini taahhüt etmiş oldu.

UNGC üyeliği ile birlikte SETBİR, Global Compact göstergeleri kapsamında, faaliyetlerinden en az bir tanesine yönelik olarak iki yılda bir raporlama yapacak.

SETBİR, sürdürülebilirlik platformu UNGC’ye katıldı

Page 42: Sürdürülebilir yaşam için...

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye 2009 yılından bu yana gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk faaliyetleri kapsamında, Çevre Turu ve Trafik Güvenliği Okulu projeleri bugüne kadar 8 bin 500’den fazla öğrenciye ulaştı.

Toyota Türkiye’nin Sakarya İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle, sosyal sorumluluk

faaliyetleri kapsamında hayata geçirdiği, ilk ve ortaokul öğrencilerini kapsayan çevre turu ve trafik güvenliği okulu projeleri, 2014-2015 eğitim yılını tamamladı. Öğrencilerin bilinçlendirilmesi konusunda yüksek verim alınan projeler kapsamında bugüne kadar toplamda 9 bine yakın öğrenciye ulaşıldı.

5 yılda 5 bin öğrenci

Geride bıraktığımız eğitim yılında Çevre Turu projesine Adapazarı Merkez ilçesinden

15 okul ve 675 öğrenci katıldı. Ortaokul 1. sınıf öğrencilerine yönelik olan projede katılımcılar, çevre ile ilgili öğretici sunum ve filmler izledi. Fabrika gezisi sırasında çevreye duyarlı bir üretim faaliyetini yerinde inceleyen öğrenciler,

atık su arıtma tesisi ile güneş enerji sistemlerini inceleme fırsatı buldular. Atık ayrıştırma oyunu ile de öğrencilerin geri dönüşümün önemini kavrayıp çevre duyarlılıklarını geliştirmeleri sağlanan projeye bugüne kadar 5 bin öğrencinin katılımı sağlandı.

Çocuklarda erken yaşta trafik güvenliği bilincini geliştirmeyi amaçlayan Trafik Okulu projesine ise 2014-2015 öğretim yılında yine Adapazarı Merkez ilçesine bağlı 13 okuldan toplam 550 öğrencinin katılımı sağlandı. Bu sayıyla birlikte 2010 yılından bu yana toplam 3 bin 500 öğrenciye ulaşan projede, ilköğretim 3’ncü sınıf öğrencileri trafik ile ilgili filmler izleyip, trafik ışıkları ve yaya yollarından güvenli geçiş için pratik yaptılar. Emniyet kemeri ve trafikte görünürlükle ilgili uygulamaları da deneyerek öğrenme fırsatı bulan öğrencilerin program sonunda gelecekte bilinçli birey olmaları yolunda önemli bir mesafe katedildi.

Bilinçlendirici projeleriyle öğrencilerin sosyal gelişimine katkı sağlamayı hedefleyen Toyota Türkiye, önümüzdeki öğretim yıllarında da çevreye ve trafik güvenliğine duyarlı bireyler yetişmesi için çalışmalarına devam edecek.

Toyota Türkiye öğrencileri bilinçlendirmeyi hedefliyor

KSS

Uygulamaları

42

Page 43: Sürdürülebilir yaşam için...

Zorlu Enerji, Aydın bölgesinde geliştirdiği uygulamalarla bölgenin sosyal hayatına değer katmayı amaçlıyor. Zorlu Enerji’nin Buharkent Kaymakamlığı ve Buharkent Belediyesi ile birlikte hayata geçirdiği “Buharkent Gençleriyle Hayata Smaç” projesi, gençlerin spor yaşamına aktif katılımı için yeni bir fırsat sunuyor.

Türkiye’nin en büyük jeotermal sahalarından Buharkent bölgesi, Zorlu Enerji sponsorluğunda

bir sosyal sorumluluk projesine daha ev sahipliği yapıyor. Buharkent Kaymakamlığı ve Buharkent Belediyesi ile gerçekleştirilen projeyle, bölgede yaşayan çocuk ve gençlerin spora yönlendirilerek toplumsal hayatta desteklenmeleri hedefleniyor.

Çocuk ve gençlerin zararlı alışkanlıklardan uzak tutulması ve sağlıklı bir yaşama yönelerek düzenli spor yapmaları, tüm dünyada sivil toplum çalışmalarının önemli alanları arasında yer alıyor. Buharkent’te Kaymakamlık ve Belediye’nin yanı sıra birçok kamu kurumunun desteğiyle hayata geçirilen “Buharkent Gençleriyle Hayata Smaç” projesi de gençlerin, boş zamanlarını basketbol oynayarak geçirmesine ve geleceğin profesyonel sporcularının yetişmesine katkı sağlamayı amaçlıyor. Zorlu Enerji Grubu’nun yatırım bölgelerinin ekonomisinin yanı sıra, sosyal yaşamına da değer kattığının altını çizen Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, konuyla ilgili olarak, “Sürdürülebilirlik anlayışımızı tüm yönleriyle hayata geçiriyoruz. Bu anlamda büyüyen ekonomisi ve genç nüfusu ile dinamik bir şehir olan Buharkent’te sporun yaygınlaştırılarak, gençlerin enerjisinin doğru yönlendirilmesini önemli buluyoruz” dedi.

Proje ile gençler, oyun içinde sporculara bilinçli bir disiplin, kolektif düşünme ve uygulama, takım içinde hızlı karar alma ve uygulama, grup ve toplum düzenine uyum sağlama, kendini kurallara uydurma

konusunda kontrol edebilme yeterliliği kazandıran bir spor olan basketbol eğitimi alacaklar. Projeyle sosyal ve kültürel faaliyetlerle desteklenecek çocuk ve gençlerin, sporu yaşamlarının bir parçası haline getirmeleri hedefleniyor.

İlk seçmeler tamamlandı

Projenin tamamlanmasının ardından basketbol sporuna yeteneği fark edilen öğrencilerin

okul basketbol takımlarında düzenli yer almaları ve profesyonel spor kulüplerine yönlendirilmesi sağlanarak projenin sürdürülebilirliğinin artırılması amaçlanıyor. Projeyle ilgili tüm bilgi ve gelişmeler hayatsmac.com web sitesinden takip edilebiliyor.

Proje kapsamında yapılan ilk seçmeler sonucunda, ilkokul ve lise öğrencilerinden oluşan 51 kişiye basketbol ayakkabısı, basketbol forması ve eşofman takımı hediye edildi. Uzman antrenörler eşliğinde haftada iki gün antrenman yapan öğrenciler, ayrıca Muratbey Uşak Sportif-Anadolu Efes maçını, Muratbey Uşak Sportif’in misafiri olarak yerinde izledi. Karacasu Afrodisias Antik Kenti ve Çanakkale gezileriyle sinema ve tiyatro etkinliklerine de katılan gençler, Buharkent Belediyesi doğa yürüyüşü, Kuşadası gençlik kampı ve Zorlu Enerji Grubu Kızıldere Jeotermal Santrali gezisine de katılacak. Bu etkinlikler üç yıl boyunca düzenlenmeye devam edecek.

Buharkent gençlerinden hayata smaç

KSSUygulamaları

43

Page 44: Sürdürülebilir yaşam için...

Bebek beslenmesi ve sağlığı hakkında annelerin bilincini artırmak için yola çıkan Nutricia Anne Bebek Beslenmesi, Mucize Annelik Okulu projesinin lansmanını yaptı.

Danone Ekosistem Fonu’nun katkısı ve Boğaziçi Üniversitesi Vakfı’nın iş birliğiyle 3 yılda 120

bin anneye ulaşacak olan projeye 1 milyon 600 bin euro kaynak ayrılacak. Projenin iki amacı olduğunu belirten Nutricia Anne Bebek Beslenmesi Türkiye ve Ortadoğu Bölge Başkanı Gamze Çuhadaroğlu, “Anneleri eğitirken bir ekosistem kurmayı, okulun 3 yıl sonra kendini finanse etmeye başlamasını hedefliyoruz” dedi.

Türkiye, anne ve bebek sağlığı açısından riskli ülkeler arasında bulunuyor. Bunun en büyük nedenleri arasında yanlış beslenme alışkanlıkları geliyor. 0-5 yaş arası her 10 çocuktan birinde bodurluk görünüyor. İlk 6 ay, sadece anne sütü ile beslenmesi gereken bebeklere iki aylıkken ek gıda veriliyor, çocuklar anne sütü mucizesinden yeterince faydalanamıyor.

0-5 yaş arasındaki her 10 çocuktan 1’i bodur

Nutricia Türkiye ve Ortadoğu Bölge Başkanı Gamze Çuhadaroğlu, Türkiye’nin anne ve

bebek sağlığı açısından riskli ülkeler arasında yer aldığını belirterek, “Ülkemizin bu konumda yer almasının önemli nedenlerinden biri dengesiz beslenme. Yapılan araştırmalarda, Ancak hala sağlıklı bebek beslenmesine ilişkin geliştirilmesi gereken yönler bulunuyor. TNSA 2013 verilerine göre: Eğitim almış annelerin bebeklerinde diğerleriyle kıyaslandığında ilk 1 saat içinde emzirme oranı % 20 daha fazla. 5 yaş altında bodurluk 2 kat daha az. Bebeğin ilk 1 yılı içinde 1000 canlı doğumda ölüm olasılığı 3 kat daha az

iken bu oran ilk 5 yıl içinde 2,5 kat daha az. Biz de annelerin bebek sağlığındaki bilgilerini arttırmak üzere çalışmalara başladık’’ dedi.

Hedef kalıcı bir platform kurulması

“Sağlıklı nesiller için bilinçli anneler” anlayışıyla hareket ettiklerini belirten

Çuhadaroğlu, proje ayrıntılarını şöyle anlattı: “Bu olumsuz tablonun olumluya çevrilmesi için hastanelerde, Aile sağlığı merkezlerinde anneyle ilk teması kuran hemşirelerimizle yola çıkıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Vakfı bünyesinde kurulacak okulumuzda uzman hemşirelerimizi istihdam edecek ve bu alanda uzmanlaşmalarını sağlayacağız. Uzman hemşirelerimiz, düzenlenecek eğitim programları ile annelere bebek bakımı ve beslenmesi eğitimini verecek. Burada iki amacımız var; anneleri eğitirken bir yandan da bir ekosistem kurmak istiyoruz. Projemizle annelere ulaşmayı ve bu mucize annelik okulunun sürdürülebilir olmasını sağlamak hedefindeyiz. Bu sebeple de eğitimlerimizi sembolik bir ücret karşılığında yapacağız.”

Çuhadaroğlu, proje kapsamında Türkiye’nin dört bir yanındaki 600 hemşireye 25 saat bebek bakımı ve beslenmesi eğitimi verileceğini ve bir de mobil uygulamanın hayata geçirileceğini de belirtti. Çuhadaroğlu, proje için ayrılan kaynağın yaklaşık 1 milyon 600 bin euro olacağını, bütçenin 1 milyon eurosunu Danone Ekosistem karşılarken, 600 bin eurosunu ise Nutricia Anne Bebek Beslenmesi’nin karşılayacağını da belirtti.

Annelik işlevi öğrenilebilir

Kadının anne olma kararıyla ciddi bir yükümlülüğün altına girdiğini belirten

Nutricia ve Boğaziçi Üniversitesi Vakfı’ndan ortak proje: Mucize Annelik Okulu

KSS

Uygulamaları

44

Page 45: Sürdürülebilir yaşam için...

KSSUygulamaları

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu ise söyledi: “Anne olmak, çocuğunu sevmek ve ona bağlanmak doğal olarak gelişen bir süreç olsa da, annelik işlevini sağlamak, çocuğun gelişimini ve ihtiyaçlarını, gelişimsel gerekliliklerini değerlendirerek çocuğa uygun, onu sosyal, duygusal ve fiziksel olarak destekleyecek becerilere sahip olmak aslında öğrenilmesi gereken bir süreç. Oysaki anneliği fedakarlık ve içten gelen bir işlev olarak gören toplumumuzda, kadının üzerindeki yük daha da artmakta. Çocuklarını yeteri kadar destekleyemediğini düşünen, ne yaptığını bilemeyen, soru ve sorunlarına tek başlarına yanıt bulamayan anneler, çaresiz ve güçsüz hissetmekte. Oysa ki annelik işlevi öğrenilebilir. Bu konuda içeriği zengin ve kaliteli bir eğitim alınmadığında ise, anneler kendi deneyimlerini tekrarlarlar, bu da iyinin yanında problemli davranışların da tekrarına neden olur. Annelerin çocuk gelişiminin farklı alanlarında bilgi

ve beceri edinmelerini sağlayacak bir eğitim süreci sonrasında anneler daha donanımlı ve yetkin, dolayısıyla daha güçlü hissedebilirler. Güçlü ve sağlıklı anneler ise güçlü çocuklar yetiştirebilir. Planladığımız eğitimle anneler, dolayısıyla aile sistemi, sonuç olarak da toplum önemli kazanımlar sağlanabilecektir.”

Proje kapsamında ilk dersliğin Ekim ayında açılacağını da belirten Barbarosoğlu, “Proje ile öncelikle üniversitemizdeki akademisyenlerimizden eğitim alan uzman hemşirelerimiz; ilk 1000 günde anne ve bebeğin tüm beslenme ve sosyal konularda ihtiyacı olan bilgileri annelere ulaştırıyor olacak. Üç ayrı kanalda bu eğitimleri veriyor olacağız. İsteyen anneler burada, üniversitemizde açılan sınıflarda ya da şirket veya diğer kamuya ait konferans salonlarında derslere katılırken; isteyen annelerse birebir evlerinde bu dersleri takip edebilecek” dedi.

Lufthansa Group, 21. Sürdürülebilirlik Raporunun temasını kalite, etkinlik ve inovasyon olarak belirledi. Raporda ayrıca, yakıt etkinliği rekoru, iklim araştırmaları, yetenek yönetimi gibi konular yer alıyor.

Lufthansa Group, şebekelenmiş inovasyon yönetimine odaklanarak 2020 yılına kadar

inovasyona 500 milyon euro yatırmayı planlıyor. Grubun hazırladığı raporda “başarılı yarınların anahtarı” olan inovasyona önem veriliyor. Raporun özel bir bölümü dünyanın en büyük havacılık şirketinde inovasyon yönetiminin önemine detaylı bir bakış sunuyor.

Lufthansa Group, okuyucuları iş, sosyal sorumluluk, çevre, ürün ve kurumsal vatandaşlık alanlarındaki çeşitli faaliyetleri, hedefleri ve gelişmeleri hakkında bilgilendiriyor.

Sosyal sorumluluk

Lufthansa Group, 2015’in başlangıcında şirket kurumsal vatandaşlık faaliyetlerini “Lufthansa

Group Social Care” adı ile yeniden oryantasyon programını tanıttı. Group, sosyal sorumluluk ve yardım projelerine daha çok odaklanarak bu alandaki performansını önemli ölçüde artırmayı amaçlıyor.

Lufthansa Group, 21. Sürdürülebilirlik Raporunu yayınladı

45

Page 46: Sürdürülebilir yaşam için...

Acı Çay araştırması

Çankırı Karatekin Üniversitesi Genç TEMA Topluluğu, Acı Çay’ın kirliliğine dikkat çekmek

için öncelikle Çankırılıların bu konudaki görüşlerini öğrenmek amacıyla bir kamuoyu araştırması yaptı. Şehir merkezinde yaşayan 200 kişinin katıldığı ve yüz yüze anket yöntemi ile gerçekleşen araştırmada sorun ve beklentiler saptandı. Anketin yanı sıra 300 Çankırılı ile bilgilendirme görüşmesi yapan gençler araştırma sonuçlarını yerel yöneticilerle paylaşacak.

Buca Üzümü anılarda kalmasın!

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Genç TEMA Topluluğu, İzmir’in meşhur üzüm türlerinden biri

olan Buca üzümünün yok olma tehlikesine karşı koruma projesi başlattı. Gençler Buca üzümünün yoğun göç, çarpık kentleşme gibi nedenlerle yok olmak üzere olduğunu tespit etti. Öncelikle Buca Kaynaklar Köyü’nü ziyaret eden gençler, bağ sahiplerinden sorunları dinledi. Türü korumak için 25 adet asma fidanını toprakla buluşturdu. Gençler, asma fidanlarının bakımını sürdürüyor.

Mardin’in gündeminde anız yakılması vardı

Mardin Artuklu Üniversitesi Genç TEMA Topluluğu’nun gündeminde ise toprağı tehdit

eden anız yangınları vardı. Gençler çiftçilere

anız yangınlarının zararlarını anlattı, bölgedeki

ziraat mühendisleri ile bir araya gelerek danışma

toplantılarına katıldı, Mardin Tarım Fuarı’nda stant

kurarak anız yangınlarının zararlarına dikkat çekti.

Yanı sıra Mardin İl Tarım, Gıda ve Hayvancılık

Müdürlüğü ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü

ile görüşmeler yaparak anız yangınlarının

önlenebilmesi için talep ve görüşlerini iletti. Mardinli

gençlerin çalışmaları sonucunda 700 çiftçiye

ulaşıldı.

İstanbul'un biyoçeşitliliği

10 farklı üniversiteyi kapsayan İstanbul Genç TEMA Toplulukları, yerel projelerini

birlikte hayata geçirmeye karar verdi. İstanbul’un

kaybolan biyolojik çeşitliliğine dikkat çekmek için

kentleşme, Boğaziçi, fundalıklar ve kuş göç yolları

konularındaki doğa sorunlarını anlatan kısa filmler

çekildi. Sosyal medyada #EskidenBuralar etiketiyle

bir kampanya gerçekleştirildi ve 1.621 farklı kişi

tarafından 9.201 tweet atıldı. Genç TEMA’lar, ünlü

isimlerin de desteğini aldıkları kampanya sonrası

çarpan etkisiyle yaklaşık 5.000 kişide İstanbul’un

kaybolan biyolojik çeşitliliği hakkında farkındalık

yarattı.

Genç TEMA’cılardan yerel çevre projeleri

46

Genç TEMA gönüllüleri Dünyayı Kurtaran Adım projesi ile 50 farklı ilde 53 yerel çevre projesi gerçekleştirdi. Proje kapsamında verilen çevre ve liderlik eğitimleriyle bulundukları bölgedeki çevre sorunlarına ilişkin farkındalığı artan gençler yerel çevre projeleri geliştirip uyguladı. Bu eğitimi alan gençlerin sayısı 3150 olurken, 53 yerel çevre projesiyle yaklaşık 16 bin kişiye ulaşıldı. Gençler su kirliliğinden kuraklığa, anız yangınlarından biyoçeşitliliğe kadar farklı alanlarda projeler gerçekleştirdi.

STK

Page 47: Sürdürülebilir yaşam için...
Page 48: Sürdürülebilir yaşam için...