Stereo Mecmuasi Sayi 28
description
Transcript of Stereo Mecmuasi Sayi 28
2 Stereo Mecmuası
SM İçerik
Editörden
Yeni Basılan Plaklar ve CD’ler
Makaleler, Biyografiler
Kadın Sisyphos / Melody Gardot
Sir James Paul McCartney
Gil Scott-Heron’un Ardından
Karanlık Akım Yeni Klasik Müzik
Ayrıntılı Bakış
Müzik Hayvanı
Mutant – Blues In Z
John Zorn - Bar Kokhba
Jamiraquoi
Screaming Masterpiece
Caz Albüm İncelemeleri
Charles Mingus - Let My Children Hear Music
Céline BonacinaTrio - Way Of Life inviting Nguyen Le /
Nguyen Le - Signature Edition
Vladislav Sendecki Solo Piano at Schloss Elmau /
Horace Silver Quintet – Song for my Father
Miles Davis- In A Silent Way
Leonard Cohen' - Songs of Love and Hate
Charles Mingus—Mingus Ah Um
Henry Threadgill Box Set
Oscar Peterson And Nelson Riddle The Trio And Orchestra
Illinois Jacquet—Swing's The Thing On
Bill Evans At Town Hall
Mary Lou Williams Collective – Zodiac Suite
Sarah K - Water Falls
Bireli Lagrene Gipsy Project: Move /
Dewey Redman - Tarık
KonstruKt ve Peter Brötzmann - Dolunay
Blues, Country Albüm İncelemeleri
Eric Bibb - Booker’s Guitar
Muddy Waters - At Newport 1960
Chuck Berry - St. Louis to Liverpool
Etnik, Folk ve Türkiye’den Albüm İncelemeleri
Nim Sofyan - Agora
Trio Tzane - Gaitani
Sevinç, Karademir, Kartal - Dönüş Yolu
Zeki Müren Saklı Kayıtlar 2
Klasik Müzik Albüm İncelemeleri
Mendelssohn - A Midsummer Night’s Dream
I Musici - Concerts & Folies In Pergolessi’s Time
Beethoven Symphony No.6 Pastorale
Johann Sebastian Bach - Six Brandenburg Concertos
Jordi Savall & Le Concert Des Nations - Le Concert Spirituel
Purcell- Chamber Music
Beethoven Triple Concerto Oistrakh, Rostropovich, Richter,
Karajan
Extreme Türlerden Albüm İncelemeleri
Dimmu Borgir - Abrahadabra
Burzum - Fallen
Demonaz – March Of The Norse
Ozzy Osbourne - Blizzard Of Ozz
Arch Enemy -Khaos Legions
Rock Albüm İncelemeleri
Quicksilver Messenger Service
Motörhead
Santana –Lotus Speakers Corner
Fairport Convention – Festival Bell
28. Sayımızda Okuyabilecekleriniz
Stereo Mecmuası‟nın 28. sayısından herkese merhabalar!
Uzun yıllar sonra sizlere söz verdiğim gibi dergimizin basılı
dergi lere yakın yepyeni
formatıyla sizleri selamladığım için çok çok mutluyum. Aslında
hazırlanan format daha da renkli hatta cıvıl cıvıl sanki basılmaya hazır bir dergi taslağı gibiydi. Ama dergiyi bilgisayar
ekranından okumak yerine basıp okumayı tercih eden o ku yu cu l a r ı m ı z a e z i y e t
etmemek için biraz sadeleştirdik ve şu an göz atmaya
başladığınız halini yayınlamaya karar verdik. Yine yazıcılarınızın
renkl i kartuşlarına biraz yüklenmiş olsak bile kusura bakmayacağınızı umuyoruz. Sonuç olarak ben bu yeni
formatı çok sevdim ve bundan sonraki –eğer yayınlarsak– Müzik Özel sayılarımız bu
formatta yayınlanacak. 27. sayımızda ilk adımları attığımız
bu yenilenme sürecinde olumlu tepkiler aldık. Umarım 28.
sayımızı da beğenirsiniz. Yine
her zaman olduğu gibi görüş l er in i z i bek l i yorum
diyeceğim de, nasıl olsa görüş filan gelmeyeceği için üzerinde fazla durmaya gerek yok.
B u d u r u m u n T ü r k okuyucusunun genel bir
karakteristik özelliği olduğu konusunda kesin olarak eminim. Belki biliyorsunuzdur en az altı aydır “Andante”
dergisine hi-fi konusunda yazılar yazıyorum. Andante editörü Sn. Serhan Bali‟ye
yazılar hakkında yorum veya görüş gel iyor mu diye
sorduğumda benzer bir cevap aldım. Görüştüğüm veya
yazıştığım bir çok insanda aynı şeyden müzdarip aslında. Sanırım uzun zaman bu alışkanlıklar değişmeyecek gibi.
Sonuçta ortaokul öğrencisi
dönem ödevinden lise öğrencisi dönem ödevine upgrade olduk. Bir sonraki adımda bitirme
tezine upgrade oluruz belki :) Sağlık olsun diyerek kaldığımız
yerden devam edelim.
Yaz geldi ne yazık ki. Hayatta en sevmediğim şeylerden bir
tanesi sıcaklardı r. Tabi i
ülkemizin her yanından bu görüşe katılmayanlar olacaktır
ancak sahillere doğru indikçe sıcak gerçekten çekilmiyor. Yaz aylarının gelmesi demek hem müzik hemde hi-fi konularında
ortalığın sessizleşmesi de demek ayrıca. Bu yaz boyunca web sitemizde klasikleşen
yayınlarımıza devam etmeyi planlıyoruz. Belki fırsat bulursak
bir de hi-fi sayısı yayınlarız. Eylül ayından sonra ise ne
yapacağımız şimdilik belli değil. Yaz aylarında kararımızı vereceğiz.
Son sayımızdan bu güne kadar geçen zaman d i l iminde
ülkemizde plaklara gösterilen ilgi artmaya devam ediyor. Bu durum bizimki gibi içerisinde bol
bol pikap, plak ve yardımcı ekipman bulunan bir web
SM Editörden
Merhabalar!
3 Stereo Mecmuası
sitesinin trafiğini de önemli ölçüde etkiliyor. Özellikle genç
yaşlarda insanları tanımak ve sorularını cevaplamak çok hoşuma gidiyor. Yüzyüze gelmekten bahsediyorum.
Gerek Facebook, gerek twitter gerekse de mesaj olarak çok fazla soru gelmeye başladı son günlerde. Açık konuşayım
Facebook ve türevlerini takip e t m i y o r u m . O t o m a t i k güncellemeler kullanıyorum. Bu
yüzden sorularınızı forumlarımız vasıtasıyla sormanızı tavsiye ederim. Sonuçta elimizin altında harika bir forumumuzun olması
çok güzel. Kafanıza takılan her şeyin cevabını bulabileceğinize em in im. Eğe r c evab ı n ı
bulamadığınız bir sorununuz olursa, forumlarımıza yazmayı u n u t m a y ı n . C e v a p s ı z kalmazsınız..
Bu arada unutmadan kendi
bloğumda plak meraklılarının ilgisini çekeceğini düşündüğüm “Plak Koleksiyonculuğu” yazı dizime de fırsat buldukça
devam ediyorum. Arada dozajı kaçırıp fazla teknik yazılar yayınladığım konusunda geri
dönüşler alınca yazı dizisi içerisinde olaya yeni girenlerin
kend i l e r i n i daha raha t hissedeceği bir alt bölüm
ekledim. Arada sırada göz atmanızı tavsiye ederim. Bayağı faydalı bilgiler bulacağınıza eminim. Dediğim gibi kafanıza
takılan soruları da forumlarımız aracılığı ile bana ve diğer meraklılara sorabilirsiniz.
Plak demişken, ilgi ve alaka
arttıkça ülkemizdeki müzik firmalarının plaklar konusunda meraklıları sevindirdiklerini söylemem lazım. Bu aralar
hemen her hafta raflara yeni plaklar giriyor. Büyük zincir mağazalar bile plaklara yer ayırmış durumda. Ülkemizde de
plaklar basılmaya devam ediliyor. Bu konuda çok keskin yazılar yazmamaya çalışıyorum
ancak hem baskı, hem
mastering hemde kal i te konusunda biraz daha dikkatli çalışmaların yapılmasına ihtiyaç
var gibi. Son dönemlerde öze l l i k l e a r ş i v c i l e r i ve
koleksiyoncuları ilgilendire-bileceğini düşündüğüm bir çok plakta hayal kırıklığına uğradım. Yine de bir kısmını satın
alıyorum ama halimden çok memnun olduğum söylenemez.
Bu arada aranızda eşleri (kız arkadaş veya anneler bile olabilir) ev dekorasyonu ana
temalı dergileri takip edenler
var ise, arada sırada pikaplara da yer verimeye başladılar.
Çok yakın bir dönemde “Issız Adam” f i lmi sonras ında yaşananlar galiba tekrar edecek. Geçenlerde bir vesile ile
Swiss Otellerinin dergisinde yer alacak pikaplar konulu bir yazıda bende görüşlerimi paylaştım. Bu aralar gazeteler
ve dergiler, plaklar ve pikaplar
konusuna bu denl i i lgi gösteriyorlarsa yeni bir çılgınlık
başlayacak demektir kesinlikle. Bu konuda bazı dedikodular ve projelerde var. Bir bakarsınız yine koleksiyoncuları anlatan bir
film seyrederiz. Konuyu şu an çok fazla açabilmem mümkün değil ancak bazı gelişmeler var
diyelim. Konu direkt olarak benle alakalı olmadığından
dertsiz başıma dert almayayım. Uzun lafın kısası umarım tüm
bu yenilikler pazarımız için hayırlı olur.
Neyse plakları bir kenara bırakalım. Zaten ilerleyen sayfalar boyunca bol bol plak ve
CD‟lerden bahsedeceğiz.
Son sayıdan bugüne web
sitemize eklediğimiz bir diğer yeni özellik daha doğrusu bölümden bahsedeyim sizlere.
Yeni bölüm “Türkiye‟den Hifi Sistemler” adını taşıyor. Aslında bu sitenin bir benzerini
geçmişte yapmaya çalışmıştık ancak pek başarılı olmadık. Bu kez yazılımı değiştirdik. Bence fonksiyonel oldu ancak araya
yaz dönemi girince sanırım bu
bölüm bayağı ilgisiz kalacak. Aslında gelişme potansiyeli çok
yüksek bir konu ancak nedense
biz bir türlü katılımı arttırmayı bece-emiyoruz. Belki ileride
birileri bu konuya el atarak daha farklı bir web sitesi yaparlar ve ortaya harika bir iş çıkar. Konunun potansiyeli
“bence” yüksek!
Geçtiğimiz ay içerisinde Münih High End fuarı yapıldı. Ben gitmedim ancak gitmiş gibi oldum. Bu sene ülkemizden
ciddi bir katılım olmuş fuara.
Elimize ulaşan bir çok fotoğraf ve bilgiyi web sitemiz üzerinden
yayınladık. Geçmişte fuarlarla ilgili sayılar hazırlıyorduk büyük hevesle. Ancak son bir kaç fuar ana temalı dergimiz, genel
ortalamanın çok altında ilgi görünce bu kez Münih 2011 için özel bir sayı hazırlamama kararı aldık. Belki dergiye 40-50
fotoğraf ekleyebilecek iken,
forumlarımızda neredeyse yüzlerce fotoğraf var. Bir göz
atmanızı öneri r im. Bazı sistemlerin ilgimi çektiğini söylemeliyim. Dinleyemedikten sonra neye yarar diyenler
olacaktır ama fotoğraflara bakmak insanın aklına yeni fikirler getiriyor. Örneğin stand
ihtiyacı olanlar için çok güzel fikirler çıkabilir. Bir göz
atmanızda fayda var.
Evet bu kadar gevezelik yeter. Y e n i s a y ı m ı z ı u m a r ı m
beğen i rs i n i z ve key i f l e okursunuz. Yazıcıdan çıktı alıp okuyacaklar baskı kalitesini düşürürler ise kartuş tasarrufu
yapabilirler.
Bir sonraki sayıda görüşmek
üzere...
4 Stereo Mecmuası
6
PINK FLOYD SEVERLERİN DİKKATİNE!
Eylül ayının 26'ında EMI
tarafından yayınlanmış 14 Pink Floyd stüdyo albümü yeniden
merak l ı l a r ı n b eğen i s i n e sunulacak. Çok önceden başlayan remaster çalışmaları i l e haz ı r l anan albümler
ekstralarla zenginleştiriliyor.
Üç albüm için daha da özel çalışmalar yapılmış. Dark Side of the Moon, Wish You Were
Here ve The Wall 'Discovery',
'Experience' ve 'Immersion' olarak adlandırılan 3 farklı versiyon ile meraklılara yeniden
sunulacak. Geriye kalan 11 albüm ise sadece re-master edilmiş versiyonları ile satışa sunulacak.
Kutu içerisibe ilk kez hazırlanan
bir 'Best of…' eklenmiş. "A Foot
In The Door" adı verilen albüm ayrıca satışa da sunulacak. Setin SACD, plak ve indirilebilir
dijital sürümü de yayınlanacak. Ayrıca iPhone/iPad sahiplerine bazı sürprizler var.
Peki 3 albüm için hazırlanan özel versiyonlarda neler var?
The Experience Edition. Ek
materyellerin olduğu bir ekstra disk ve genişletilmiş kitapçık ile geliyor. Yukarıdaki fotoğraf Dark Side of the Moon albümü
için hazırlanan Experience Edition kutusu.
Immersion Edition. Her albüm için 29cm'lik özel kutular h a z ı r l a n m ı ş . İ l k k e z
y a y ı n l a n a c a k r e s i m l e r , fotoğraflar ile zenginleştirilmiş.
k u t u l a r i ç e r i s i n d e koleksiyoncular için değerli bazı ö z e l l i k l e r i n b u l u n m a s ı planlanıyor. Ayrıca içerik Blu-
Ray ve DVD'ler ile desteklemiş. Aşağıda Wish You Were Here albümünün Immersion Edition fotoğrafı var. Albüm diskine ek
olarak 4 adet disk daha eklenmiş olması dikkat çekici. Ayrıca çok sayıda ek olduğu
rahatlıkla görülüyor.
Albümleri ister teker teker isterseniz kutu halinde satın alabileceksiniz. Ancak kutu
setlerinin fiyat açısından biraz
daha avantajlı olacağı belli gibi.
SM Müzik Haberleri
Yeni Basılan Plaklar ve CD’ler
Stereo Mecmuası
CD
CD
7 Stereo Mecmuası
Remaster edilmiş plaklarda eş z a m a n l ı o l a r a k s a t ı ş a
sunulacak. Plaklar içinde özel bir kutu setinin satışa sunulması bekleniyor ancak resmi bir açıklama şu an için
yok.
Setler muhtemelen ükemizde de eşzamanlı olarak satışa sunulacak. Pink Floyd severlerin şimdiden para biriktirmelerini
tavsiye ederiz. Çünkü bu setlere
veya özel versiyonlara sahip olmak için oldukça fazla para
ödemek gerekecek g ib i gözükmekte.
THE GRATEFUL DEAD SHAKEDOWN STREET
AUDIO FIDELITY 180g LP
Shakedown Street, Grateful
Dead'in onuncu stüdyo albümü ve 1978 yı l ında Arista tarafından yayınlanmışt ı .
A rad an g eç en y ı l l a r da 1990'larda CD formatında basılan albüm için remaster çalışması yapılarak 2000 yılında
yeniden yayınlandı. Albümün
ismi ise oldukça i lginç, "Shakedown Street" müzik f e s t i v a l l e r i n d e v e y a
konser l er inde sa t ı c ı l ar ın çadırlarının bulunduğu yere verilen bir ad. Albüm 180 +
Pure Virgin Vinyl formatında kısıtlı sayıda basıldı. Her plak teker teker numaralandırılmış. Fiyat ise 29 Dolar civarında.
Meraklıları kaçırmasınlar.
KATE BUSH DIRECTOR'S CUT EMI IMPORT 180g 2LP
Director's Cut İngiliz şarkıcı
Kate Bush'un Mayıs 2011'de yay ın lad ığ ı a lbümü. Bu albümdeki kaynak "The Sensual World" ve "The Red Shoes"
albümlerinden geliyor. Bazı
şarkılar yeniden kaydedilerek Bush'un yıllar içerisindeki müzik
yolculuğundan etkileşimler ve yeni bakış açısı ön plana çıkartılmış.
Çift plaktan oluşan albüm 180 Gram standart vinyl formatında
ve 26 sayfalık bir kitapçık içeriyor. Umarız EMI Türkiye albümü ülkemize getirir.
MARVIN GAYE WHAT'S
GOING ON UNIVERSAL (LP/2CD)
What's Going On, Marvin Gaye'in 11. stüdyo albümü.
1971 yılında yayınlanan albüm Motown'un alt firması Tamla Records tarafından yayınlandı.
Albümdeki tüm şarkılar ünlü
şarkıcının imzasını taşıyor. Aslında albüm bir konsept
albüm olarak da kabul ediliyor. A l büm V i e tnam sava ş ı
gazilerinin hayatına bir bakış atıyor. Zaten bir çok müzik eleştirmenine göre albüm, tüm zamanların en iyi albümleri
listesinde en üst sıralarda. Albümün bu özel baskısı 40 yılı anısına yapılmış. 1 adet plak 2 adet CD'den oluşan set
içerisinde 28 adet bonus şarkı var. Bonus şarkılar özellikle Gaye meraklılarının çok hoşuna
g i decekt i r . Çünkü baz ı yayınlanmamış ve farkl ı düzenlemelere sahip orijinalleri bu sette bulabilmek mümkün.
Pirates of the Caribbean: On
Stranger Tides CD
Rob Marshall`ın yönettiği ve
Johnny Depp, Penélope Cruz, Ian McShane i le Kevin McNally`nin oynadığı “Karayip
Korsanları: Gizemli Denizlerde” filmi gösterime girdi. Filmin müzikleri de dinleyicilerin beğenisine sunuldu.
Filmin soundtrack‟inde yer alan
müzisyenler adeta yıldızlar
geçidi. Film endüstrisinin göz bebeği olan usta müzisyen Hans Zimmer “Pirates of the
Caribbean: On Stranger Tides” ile geri döndü. Oscar ödüllü müzisyen daha önce 2 kez
Golden Globe, 4 kez de Grammy Ödülü‟nün sahibi olmuştu. Rodrigo y Gabriela ile yaptıkları besteler, tartışmasız
albümde ilk etapta dikkati
çeken şarkıları oluşturuyor. Rodrigo y Gabriela i le
çalışmaktan büyük mutluluk
LP
LP
LP
CD
8
duyduğunu belirten Zimmer “Penélope Cruz‟un oynadığı
Angelica karakteri bir İspanyol. Bu sebeple müziğimde Latin ezgilerin olmasını özellikle istedim ve buna dikkat ettim.
Meksikalı gitarist Rodrigo y Gabriela‟nın uzun süredir hayranıydım. Bu projede bir araya gelmek, birlikte üretmek
benim i ç in b i r zevkt i ” cümleleriyle bu müzikal birlikteliği açıklıyor.
FLEETWOOD MAC R U M O U R S
WEA LP
Rumours, Fleetwood Mac'in 11 .albümü. Büyük bir bölümü Amerika'da kaydedilen albüm
1977 yılında Warner Bros.
Records tarafından yayınlandı. Yayınlandığı sene başta Amerika ve İngiltere'de liste
başına yükselen albümden "Go Your Own Way", "Don't Stop", "Dreams" ve "You Make Loving Fun" single olarak yayınlandı.
Albüm topluluğun en çok satılan albümüdür. Tahminlere göre günümüzde toplam satış 40
milyonu geçmiş durumda. WEA albüm için özel bir baskı yaptı. 45 devirlik 2 plaklık set olarak yayınlanan albüm orijinal
analog teypler kullanılarak hazırlanmış. Kutu içerisinde siyah beyaz fotoğraflar, yüksek kaliteli plak kapağı gibi
meraklıların ilgisini çekebilecek materyaller çıkıyor.
BEN WEBSTER GENTLE BEN ANALOGUE PRODUCTIONS
SACD
Ben Webster, Amerikalı caz s a k s o f o n c u l a r ı n ı n e n
önemlilerinden bir tanesi. Zaten bildiğiniz gibi Coleman Hawkins ve Lester Young ile birlikte
t ü r ü n e n ö n e m l i ü ç müzisyeninden birisi olarak tüm müzikseverler taraf ından tanınıdr. Bu kaydın özelliği 1972
yılında ölümünden 10 ay önce yapılmış olması.
Bu dönemde Avrupa'da devamlı konserler veren Webster, çok önemli bir müzisyen olan Tete
Montoliu ile bu önemli kaydı gerçekleştirmiş. Albümde "Ben's Blues," "Sweet Georgia Brown,"
"The Man I Love" ve "Don't Blame Me." gibi önemli şarkılar
var ve bu albümdeki yorumların bir kısmı caz eleştirmenleri
tarafından mükemmele yakın şeklinde değerlendirilmiştir. Albümdeki müzisyenler; Ben Webster, tenor saksafon. Tete
Montoliu, piyano. Eric Peter, bas. Peer Wyboris, davul. Albüm hibrid SACD formatında.
BETTE MIDLER THE DIVINE
MISS M / MOBILE FIDELITY/ MFSL/ MOFI LP
Bette Midler'in 1972 yılında yayınlanan debut albümü plak
format ında yayın lanıyor. İlerleyen yıllarda vokal tarzını geliştiren ve kendisine önemli
bir hayran kitlesi edinen Midler'a bu albümde şu müzisyenler eşlik ediyor. Barry Manilow ve Dick Hyman
dönüşümlü olarak piyano. Ron
Carter, bas. Albüm MOFI tarafından kısıtlı sayıda basıldı.
Her plak numaralandırılmış. Hifi dünyasında çatlak olarak tanınan Tim de Paravacini t a r a f ı n d a n h a z ı r l a n a n
elektronikler kullanılarak master çalışması yapılmış
SANTANA MOONFLOWER
FRIDAY MUSIC 180g 2xLP
Moonflower, 1977 yılında yayınlanan stüdyo ve aynı zamanda canlı performans akbümü. Albümde ilginç bir
konpsete imza atılmış. Uzun
yıllar Santana sevenlerin favori albümü olarakkalan albüm özellikle Lotus'un tüm dünyada
yayınlanması i le birl ikte popülerliğini kaybetmiştir. Ufak bir not Lotus 1990'ların başında
tüm dünyada yayınlanmıştır. Albüm plak formatında sınırlı sayıda basıldı. 180gr Audiophile Vinyl formatında basılan
albümün master çalışması
RTI/AcoustTech tarafından yapıldı.
Stereo Mecmuası
LP
LP
LP
CD
9 Stereo Mecmuası
Bu sene düzenlenen Donizetti
2011 Klasik Müzik Ödüllerinde ödüllendirilenlerin tam listesi açıklandı. Tam listeye buradan ulaşabilirsiniz.
BOB DYLAN IN CONCERT BRANDEIS UNIVERSITY
SONY 180g LP MONO
Columbia Records ve Legacy Recordings, yeni bir seriye başlıyor gibi gözüküyor. İlk
adım Bob Dylan In Concert - Brandeis University plağı. Bob Dylan'ın 21 yaşında Brandeis'ta düzenlenen ilk folk müzik
festivalindeki performansında kayıt yapıldığı bilinmiyordu. 1963 yılında yapılan konserin kaydının analog bandı Rolling
Stone dergisinin kurucularından Ralph Gleason'ın arşivinde bulundu. Neredeyse 40 yıldır
orada duran kayıt oldukça iyi
ayrıntılı bir çalışmadan sonra plak formatında da yayınlandı.
JOHNNY CASH AMERICAN VI: AIN'T NO GRAVE
UNIVERSAL LP
American VI: Ain't No Grave, Johnny Cash'in 2010 albümü. Ca sh ' i n 78 ' i n c i d oğum gününden bir kaç gün önce
yayınlanan albümün asıl
kayıtları 2006 yılında American V: A Hundred Highways
albümünün çalışmaları sırasında yapılmıştı. Albümde kalabalık bir ekibin imzası dikkat çekiyor; Mike Campbel l , Smokey
Hormel, Matt Sweeney ve Jonny Polosky gitar. Benmont Tench, piyano, harpsichord, organ.
Scott Avett, banjo. Seth Avett, perküsyon. Ayrıca geniş bir
konuk müzisyen listesi var; "Cowboy" Jack Clement, Randy
Scruggs, Pat McLaughlin, Laura Cash, Mark Howard, Marty Stuart, Dave Rose, Dennis Crouch, "Uncle" Josh Graves,
Mac Wiseman, Larry Gatlin, Pete Wade, Mike Leach, Reggie Young, Mickey Raphael, Larry
Perkins ve June Carter Cash. A lbüm p lak format ı nda yayınlandı ve fiyatı uygun
sayılır. Cash sevenler mutlaka
göz atsınlar!
HANK WILLIAMS TIMELESS UNIVERSAL LP
Hank Williams'ı (1923 – 1953) tanımıyorsanız buna çok sıkılmayın. Eğer folk müzik ile
alakanız yok ise bu durum
gayet normal. İsterseniz Wil l iams'ı sizlere kısaca
tanıtalım. Asıl adı Hiram King
Wil l iams, Amerikan folk müziğinin en önemli ismidir.
Hatta bir çok kişi için tüm zamanların en önemli country şarkıcısı ve şarkı yazarıdır. 29 yaşında ölen Williams kısa
yaşamında toplam 35 adet şarkı kaydetmiştir.
Albüm bu efsanevi müzisyeni anmak için hazırlanmış. A l bümdek i i s im l e r g öz
kamaştırıyor; Tom Petty, Bob
Dylan, Sheryl Crow, Keith Richards, Beck, Keb' Mo',
Emmylou Harris, Ryan Adams, Johnny Cash ve Lucinda Williams.
Albüm tam anlamıyla kısıtlı sayıda basılmış. Fiyatı ise
korkutucu değil
YENİ ALIA VOX ALBÜMLERİ
Erken dönem müz iğ i ne damgasını vuran Alia Vox, sekiz yeni başlıkla dinleyicilere göz
kırpıyor.
Bu başlıklar arasında Jordi
Savall'ın nadiren seslendirdiği ve kayıt altına aldığı Mozart-Requ i em , büyük yank ı
LP
LP
LP
CD
uyandıran ilk albümün devamını getiren Celtic Viol II ve
Monserrat Figueras'a haklı şöhretini sunan El Cant De la Sibilla da var. Alia Vox dünyasından haberler bununla
bitmiyor. Geçtiğimiz senelerde de İstanbul‟da konserler veren Jordi Savall, topluluğı Hesperion XXI ile 30 Nisan'da İş Sanat'ta
olacak ve farklı kültür, coğrafya ve dillere ait ninnilerden derlediği “Ninna Nanna” adlı
pro j es i n i ses l end i recek . Konserde anonim ninnilerin yanı sıra Byrd, Mussorgsky, Milhaud, Arvo Pärt gibi farklı bestecilere
ait ninniler de seslendirecek olan topluluğun repertuarı çok sayıda orta çağ İspanyol
parçalarından, Rönesans ve İngiliz barok müziklerine kadar uzanıyor. 19. yüzyıl öncesi erken müziğini taze, çağdaş bir
yaklaşımla inceleme ve icra etme tutkusuyla bugüne kadar 170‟den fazla CD çıkaran Jordi Savall‟in viola da gambasından
çıkardığı ezgilere Montserrat Figueras‟ın büyüleyici sesiyle yaşam vereceğ i konser
dinleyenleri aynı ortak rüyaya götürecek.
B.B. KING LIVE AT THE REGAL / ACE LP
B.B.King 1964 yılının soğuk bir Kasım gününde yüzlerce seyirci
karşısında verdiği efsanevi bir konser. Peki neden efsanevi? B.B.King ve müzisyenler konser
sırasında amiyane tabiri ile
öylesine bir gaza geliyorlar ki, ortaya çıkan performans müthiş. Bu albüm King'in yeni
nesil hayranlarından ziyade tam eski tarz blues sevenlere hitap
ediyor. "Please Love Me", "My Own Fault" ve "How Blue Can You Get" gibi çok bilinmeyen ancak meraklıların yakından
tanıdığı şarkılar plağın dikkat çekenleri. Albüm Ace Records tarafından basılmış. İngiliz firması genelde eski albümlerin
yeniden basımlarını yapıyor. Plak işine yeni yeni giriyorlar. Kayıt konusunda soru işareti,
fiyat ise çok ucuz değil.
COWBOY JUNKIES
DEMONS: NOMAD SERIES VOL. 2 DIVERSE RECORDS 180g LP
Cowboy Junkies, müzik
kariyerine uzun zaman boyunca
aynı kadro ile devam eden ender topluluklardan bir tanesi. Neredeyse aynı kadro ile "The
Trinity Session" (1988), "Black Eyed Man" (1992), "Miles From Our Home" (1998), "Early 21st Century Blues" (2005) ve
"Trinity Revisited" (2007) gibi albümlere imza attı. 25 yıllık müzik hayatları boyunca
ürettikleri şarkıları, kendi plak firmaları ile yayınladılar. Bu albümler 4 plaktan oluşan bir seri. Seri şu şekilde; Renmin
Park, Demons, Sing In My Meadow ve The Wilderness. Yakınlarda Diverse Records serinin ikincisini bastı.
CEM KARACA - ÖLÜMSÜZLER
LP
Yavuz Plak'tan yeni bir plak raflarda yerini aldı; Cem Karaca - Ölümsüzler. Bir nevi Cem
Karaca "best of"u olarak nitelendirilebilecek plak çeşitli
müzik marketlerde 40 ila 45TL
aralığındaki fiyat etiketiyle meraklılara sunuluyor. Albümün
plak kaydı pek tatmin edici değil ancak arşivciler yine de göz atsınlar...
Equinox Müzik, Mack Avenue
plak şirketinin albümlerini ülkemizdeki müzik meraklılarına sunmaya başladı. Danilo Perez,
Kebin Eubanks, Yellowjackets, Gary Burton, Stanley Jordan,
Kirk Whalum, Brian Bromberg gibi isimlerin bulunduğu katalog
da özellikle odyofillerin ilgisini çekme potansiyeline sahip. Bu arada plak firmasından oldukça kısıtlı sayıda basılan bir plak var
ki, 210Gr‟lık bu özel baskıdan satın almak için 1 ay b e k l e m e n i z g e r e k i y o r .
Beklemenize değecek bir ufak haberimiz var, plak ülkemizde yurtdışından daha ucuz olacak.
Çok yakında ayrıntıları sizlerle
paylaşacağız.
10 Stereo Mecmuası
LP
LP
LP
Her gün güncellenen yeni plak ve CD
haberlerini okumak için buraya
tıklayınız. Tabii ki bu bölümlerimiz
tüm müzik firmalarına, amatör ve
profesyonel müzisyenlere sonuna
kadar açıktır. Bu arada konser ve
etkinlik haberlerinizi de bize
göndermeyi unutmayın... HC
Avant-garde jazz'in sayısız
yenilikçi kolundan biri olan; tam zamanında, 1972'de Columbia Recordings tarafından piyasaya sürülmüş mükemmel albümde
Mingus'ın post-bop'a bakış
açısını bir başka spektrumda algılayabiliyoruz.
Zaten üstadın da belirttiği üzere en uç, hazmı en zor, bir o kadar
da leziz bir albüm Let My Children Hear Music. Mingus bu albüm için dönemin en iyi
isimleriyle çalışmış. Hani çeşitli caz belgesellerinde "Mingus' Big Band" sözü geçer ya, bunun
tam karşılığını vermiş büyük
usta. Kontrbasta Mingus'a ek olarak Şu an Wisconsin'de
akademik kariyerinin zirvesinde
olan Richard Davis, "Caz-basçılarının dekanı" olarak adlandırılan Milt Hinton ve ka r i y e r i n i n z a f e r d o l u
basamaklarını tırmanmakta olan
Ron Carter, trombonda Eddie B e r t v e - M i n g u s ' ı n vazgeçilmezi- Jimmy Knepper,
üflemelilerde Charlie Parker'ın takipçileri Bobby Jones ve Charles McPherson, geçtiğimiz
ay aramızdan ayrılan James Moody, Kind of Blue'nun prodüktörü Teo Macero, Hal McKusick ve Danny bank;
trompette bebop ve neo-bop
u s t a s ı Ma r v i n S t a mm , kutsanmış adam Joe Wilder ve
Lonnie hillyer yer alıyor. Tek
davulcu Dannie Richmond ise
yeterince güven veren büyük isimlerden biri.
Bu albüm tipik bir caz albümü değil. Third Stream'in avant-
garde ile kesişim noktasındaki
pek nadir eserlerden biri. Adagio Ma Non Troppo'da bunu daha iyi anlayacaksınız, ancak beklentiler kesinlikle caz temalı
olmamalı. Charles Mingus tutkunları bilir, Mingus her şeyi caza dönüştürebilir. Can Tutuğ
Charles Mingus - Let My Children Hear Music
SM Kısa Kısa LP
Charles Mingus - Let My
Children Hear Music
Columbia Plak
12 Stereo Mecmuası
13 Stereo Mecmuası
ACT‟ın 2010 yılında plak
şirketine kazandırdığı Fransız kökenli saksafoncu Céline Bonacina‟nın en önemli özelliği besteci kimliği. Genç müzisyen
ACT için yayınladığı albümdeki bir çok şarkının altındaki imzanın sahibi. Bonacina‟nın kendi trio‟su davulcu Hary Ratsimbazafy ve
e l ek t r i k b a s ç ı N i cho l a s Garnier‟dan oluşuyor. Albümdeki konuk isim Fransız/Vietnamlı
gitarist Nguyen Le. Albüm genel olarak klasik caz çizgisinde ancak e tn i k öğe l e r i l e renklendirilmiş. Örneğin “Ra
Bentr‟ol” veya “Ekena” isimli şarkılarda bu etkiyi çok açık şekilde duyuyorsunuz. Ancak
albümün açılış parçası “ZigZag Blues” gibi şarkılarda daha klasik ama hareketli ve sıcak bir sound ve tarz hakim. Albümün
genelinde birbirinden farklı türler başarı ile kaynaştırılmış. Çok sıklıkla olmasa bile yüksek perdelerde sololarla denk
gelebilmek mümkün. Örneğin
etnik öğelerle başlayan “Ekena” şarkısı bir süre sonra Le‟nin
solosuyla rock‟a yakın bir kimliğe bürünebil iyor. Albüm tam anlamıyla bir yaz albümü. Cıvıl cıvıl. Kayıt ACT firmasının bir çok
kaydında olduğu gibi başarılı. Farklı bir tad arayanlar için dikkat edilmesi gereken bir
albüm. HC
1955 doğumlu Vladislav
Sendecki Polonyalı bir caz piyanisti. Sendecki, Fryderyk Chopin Müzik Akademisinde eğitimine başladıktan sonra
Krakow Müzik Akademisinde eğitimine devam etmiş. Genelde onu kendi kurduğu küçük caz toplulukları ile tanıyoruz.
Bunlardan en bilinenleri Extra Ball ve Sunship. Tabii meraklılar onu Leszek Zadlo ve Janusz
Stefanski ile birlikte Polski Jazz Ensemble‟dan veya Zbigniew Namysłowski i l e yapt ığ ı çalışmalardan tanıyabilirler.
1981 yılında ülkesini terkeden müzisyen ilerleyen yıllarda bir çok ünlü müzisyen ile çalışma
fırsatı bulmuş. Liste yazmakla bitecek gibi değil. Müzisyenin 2008 yılında yayınladığı Piano adlı albümü ile benzer çizgideki
perfomans kayıt açısından gerçekten ölümcül. Performans da gerçekten göz kamaştırıcı. Özellikle Lennon-McCartney
bestesi “Blackbird” için yaptığı
düzenleme ilk adımda dikkat çekiyor. Polonya halk şarkıları
üzerine yaptığı düzenlemelerde dikkat çekici. ACT plak şirketinin Schloss Elmau performanslarını mercek altında tutmak lazım.
Ben daha boş bir kayıtla denk gelmedim şahsen. Solo piyano dinlemek isteyenler için farklı bir
seçenek. HC
Nguyen Le‟den bahsetmişken
2010 y ı l ında ACT p lak şirketinden yayınlanan özel Signature Edition CD‟sinden de bahsedeyim sizlere. Farklı
dönemlerde yaptığı çalışmaların toplandığı CD, cazdan etniğe, rock‟tan çok daha farklı türlere kadar uzanan bir yolculuk
vadediyor dinleyicilerine. Kuzey Afrika Berberi ve Türk müziği etkileri de farkediliyor. Randy
Brecker, Vince Mendoza, Eric Vloeimans, Carla Bley, Michel Portal ve Dhafer Youssef gibi isimlerle yaptığı çalışmaların
yanında benim için "The Jimi Hendrix Project" çalışması çok önemli Le‟nin. Bu özel set
içerisinde “Voodoo Child” y o r u m u n u d i n l e y i n c e s ö y l e d i ğ i m i n s e b e b i n i an l ayacaks ı n ı z . A l bümde
saydığım tüm bu önemli isimlerle yaptığı çalışmalardan örnek var. Eminim ki, bir çok meraklı okuyucumuz Le‟nin
albümleri konusunda hafiyeliğe
başlayacaklardır. Kayıtlar bu set için elden geçirilmiş, pek güzel
olmuş. Zaten ACT‟ın Signature serisi bence müzikseverler için birer hazine. Hem format, hem kayıtlar müthiş. Bu setler
ülkemizde de göreceli uygun fiyat etiketleri ile satılıyor. Bir göz atmakta fayda var... HC
Céline BonacinaTrio - Way Of
Life inviting Nguyen Le / ACT CD
Vladislav Sendecki Solo Piano at
Schloss Elmau / ACT CD
Nguyen Le - Signature Edition
ACT CD
Müzik: 6/10
Kayıt: 8/10
Müzik: 8/10
Kayıt: 9/10
Müzik: 8/10
Kayıt: 9/10
SM Kısa Kısa
! CD CD CD
14
1963-64 yılları arasında, 3 ayrı
zaman dilimi ve 2 farklı beşli ile
kaydedilen bu plak Horace Silver‟ın Blue Note için kaydettiği klasikler arasında
büyük olasılıkla en ön sıralarda yer alır.
Hatta bazı caz eleştirmenlerince hard bop tarzında Blue Note ekürisi içerisinde Lee Morgan‟ın
The Sidewinder‟ı ile eşdeğerde tutulur.
1963 yılının 31 Ekiminde Horace Silver trompette Blue Mitchell, tenor saksofonda
Junior Cook, basta Gene Taylor
ve davulda Roy Brooks ile Rudy
Van Gelder‟in stüdyosunun yolunu tutar. Birlikte 4 parça kaydederler ancak bilinmeyen
bir nedenden ötürü orijinal plakta sadece ikisi yer alır: Calcutta Cutie ve Lonely Woman. 28 Ocak 1964‟te aynı
kadroyla tekrar stüdyoya girerler ve aralarında Silver Treads Among My Soul ve
Sighin‟ and Cryin‟ olan 3-5 parça daha kaydederler. Ancak
Horace Silver neticelerden pek memnun değildir ve 5 yıl kadar
u z u n sayılabilecek bir süre birlikte
çaldığı grubu dağıtır.
Dağıtır dağıtmaz da yeni
elemanlar arayışına girer. Trompette batıdan gelmesine karşın “cool” akımından pek
nasibini almamış Carmell Jones‟ta karar kılar. Kadroya t e n o r s a k s o f o n d a J o e Henderson, basta Teddy Smith
ve davulda Roger Humphries eklenir. Joe Henderson dışındaki müzisyenler pek tanınmamış
olmalarından sürpriz gibi gelmiş
olabilirler ancak Horace Silver bu sürprizin mümkün olduğu
Horace Silver Quintet – Song for my Father
Stereo Mecmuası
SM Ayrıntılı İnceleme
LP
15
Horace Silver Quintet – Song for
my Father – Blue Note – Music
Matters – 2 x 45 LP
Müzik 8/10
Kayıt 8/10
Horace Silver‟ın Francis Wolff
tarafından çekilmiş bir
fotoğrafı
Stereo Mecmuası
kadar kişiyi ama herkesten önce kendini tatmin edebilmesi için
Haziran ayında hemen provalara
başlayıp derhal ardından ABD ve Avrupa‟da konserlere çıkarlar.
Amaçları yeni bestelerinin
“oturmasıdır” Turne sonrası 26 Ekim‟de tekrar stüdyoya girerler ve The Natives are Restless Tonight, Que Pasa, The Kicker
ve Song for my Father‟ı kaydederler.
Song for my Father‟ı dinleyen Blue Note‟un patronu Alfred Lion olası “hit”i hissedince
hemen plağı basmak ister ve d a h a f a z l a k a y ı t l a uğraşmalarına izin vermez. Dolaplarda kalmış bir önceki
beşlisiyle yaptığı 2 eski yayınlanmamış icrayı yapıştırır ve plağı yayınlar. Normal
şartlarda bölük pörçük olması gereken bu plak belki Horace
Silver‟ın plakları arasında en “sökük-dikik” olanıdır ancak
tartışmasız en zengin olanlardan
biridir.
Zira eski beşlisi artık bazen otomatik pilota bağlı hissi
vermeye başlamış olmalı ki onu
dağıtıp, kafasında hala “taze” o l an f i k i r l e r i n i h aya t a geçirebilmek için yeni beşlisini
bulmakta hiç zaman kaybetmedi ve bunun için de isimsiz o lma lar ı na karş ı n genç müzisyenleri tercih etti. Bkz.
The Natives are Restless Tonight‟ta eski grubu olan Jazz Messengers‟ların yüksek tempo
ve hızına rastlıyoruz.
Albüme ismini veren parçaya
gelince hikaye şöyle: HS Brezilya‟da yaygın olan latin ritmlerine vurulur. Cape Verde doğumlu olan babasının
çocukluğunda evlerinde çaldığı müzikleri anımsar ve babasının anısına bossa nova ritmleriyle
C a p e V e r d e e z g i l e r i n i harmanladığı bu parçayı
besteler.
Beste çok beğenilir, plak ciddi
bir satış grafiği yakalar ve sürekli olarak en “iyi” caz
plakları listelerinde yerini alır.
Bunun yanı sıra ufak alıntılar:
Steely Dan grubu Rikki Don‟t Lose that Number adlı hit parçalarındaki girişi neredeyse
aynen, Earth Wind & Fire grubu ise Clover adlı parçalarındaki bas melodisini Song From my Father‟dan “esinlenmişlerdir”.
Meraklılara duyurulur.
Music Matters‟ın baskısı her
zaman olduğu gibi son derece sessiz ve Kevin Gray ile Steve Hoffman son derece başarılı bir
iş çıkarmışlar.
BM
17
In a Silent Way, Miles Davis‟in en ilgi çekici albümlerinden brir
tanesi. MOV Davis‟in “elektric” olarak adlandırılan periyodundaki albümleri sırası geldikçe basıyor. Böylelikle “In A Silent Way”in
güzel bir baskısına da sahip olma fırsatım oldu. 1969 yılında yayınlanan albüm stüdyoda yapılan tek bir session ile ortaya
çıktı. John McLaughlin, Chick Corea, Herbie Hancock, Joe Zawinul ve Wayne Shorter gibi
çok önemli müzisyenlerin çaldığı bir kadrodan farklı bir şey beklenemezdi herhalde. Albüm Davis‟in müzik kariyerinde yeni
bir başlangıç olduğu gibi bir çok müzik tarzını değiştiren ve caz içerisinde deneysel yapıların
kullanıldığı ilk albümlerden bir tanesi. Albümle alakalı bir diğer i l g i n ç n o k t a , a l b ü m yayınlanmadan önce çok sayıda
eleştirmene dinletilmesi. O dönemde yarattığı etkiyi hayal edebil iyor musunuz? Tüm bunlara rağmen albümün gerçek
değeri –hem dinleyiciler hemde
müzik tarihçileri açısından– daha sonraki yıllarda anlaşıldı. Albüm
“Kind Of Blue” gibi daha mainstream albümlerini seven dinleyiciler açısından biraz karmaşık olacaktır ancak “Kind
Of Blue” müzik tarihi için ne kadar değerli ise “In A Silent Way” en az o kadar değerlidir.
Mingus Ah Um, Charles Mingus‟un Columbia Records için
yayınladığı ilk albüm. 1959 yılında yayınlanan albüm Mingus severlerin arşivlerinde olmaz ise olmaz türden bir albüm. Bilikte
çalışması çok zor olan Mingus‟a önemli bir müzisyenler topluluğu eşlik etmişti bu albümde. John Handy saksafon. Booker Ervin
ve Shafi Hadi tenor saksafon. Willie Dennis ve Jimmy Knepper dönüşümlü olarak trombon.
Horace Parlan piyano. Dannie Richmond davul. Bu albümde M i n g u s y a r a t ı c ı l ı ğ ı n ı n zirvelerinde. Bu albüm zaten
Mingus severlerin arşivinde vardır ama Mingus ismine şüpheyle bakan daha standart
caz dinleyicilerinin de göz atması gereken bir albüm.
Çünkü "Open Letter to Duke" Duke Ellington‟a, “Jelly Roll" Jelly Roll Morton‟a “Bird Calls"
ise Charlie "Bird" Parker‟a saygı için yapılmış ve klasik döneme
selam çakan şarkılar. Hem icra hem besteler müthiş. Bu arada
Music On Vinyl plağın baskısında 1970‟lerin sonunda albümün orijinal bantları bulunduktan
sonra yapılan restorasyonlara sadık kalan bir remaster çalışması yapmış. Ortaya çıkan sonuç gayet başarılı. HC
Songs of Love and Hate, Leonard Cohen'in muhtemelen
en çok bilinen ve sevilen albümlerinden en önde geleni. Kanadalı müzisyenin üçüncü a l b ü m ü 1 9 7 0 y ı l ı n d a
yayınlanmıştı. Albümdeki "Sing Another Song, Boys" şarkısının bir özelliği var, meşhur “Isle of W i g h t ” f e s t i v a l i n d e
kaydedilmiştir. Bu yıllarda bu festival en önde gelen müzik festivalleri içerisinde sayılıyordu.
Albümün temasını aslında ismi çok güzel şekilde açıklıyor. Sevgi ve nefret şarkıları. Sözler son derece etkili ve vurucu.
Cohen bu albümü hazırlarken neler düşünüyordu veya nasıl bir ruh halindeydi bu konu biraz
tartışmalı ancak marş haline gelen "Famous Blue Raincoat"un sözlerine baktığınızda derin bir melankoli söz konusu. Zaten bu
şarkı sonraki yıllarda çok kez yorumlandı. Sadece o değil "Joan of Arc" "Avalanche" gibi şarkılar sayısız kere önemli
müzisyenler tarafından yeniden
yorumlandı. Listeyi yazmaya kalksam sayfalar lazım. Sonuç
olarak her arşivde kendisine yer bulma potansiyeli yüksek, sözlerini anlayınca sizi kendisine daha da bağlayacak önemli bir
albüm. MOV‟un albüm için yaptığı baskı da gayet başarılı. Ülkemizde de bulunuyor. HC
Miles Davis- In A Silent Way
MOV Plak
Leonard Cohen' - Songs of Love
and Hate /MOV Plak
Charles Mingus—Mingus Ah Um
MOV Plak
Müzik: 10/10
Kayıt: 7/10
Müzik: 8/10
Kayıt: 8/10
Müzik: 10/10
Kayıt: 7/10
LP LP LP
SM Kısa Kısa
Stereo Mecmuası
18
John Zorn, Stereo Mecmuası ve kendi bloğumda bol bol bahsettiğim bir müzisyen. Birbirinden çok farklı alanlarda
işlere imza atan Zorn, her dönem ve her zaman aralığında kendisinden bahsettirecek bir çalışmaya sahip. Hal böyle
olunca malzeme bitmiyor. Tabii ki de sevdiğim bir isim olduğunu da söylemeliyim. Bu
arada albümlerinde her zaman geniş açıklamaya yapmaya çalışıyorum. Caz müziğinden bahsederken bir okuyucumuz
kazaran Painkiller veya Naked City albümlerinden bir tanesini alıp, daha ilk notadan itibaren
saydırmaya başlayabilir haklı olarak. Geçmişten bugüne
Zorn'un farklı çalışmalarından bahsetmiştim sizlere. Bu kez
Bar Kokhba hanesine yazılan bir a l bümden bahsedeceğ im sizlere.
Şimdi burada bir durayım. Zorn'un bir çok grubu var.
Bunlardan en geniş kapsamlı çalışmaları Masada projesi ile
yaptıkları. Ancak Masada dediğimizde tek bir topluluktan
değil bir çok topluluktan bahsetmem lazım. Şimdi kafanızı biraz karıştırayım. İlk
ele almamız gereken yapı muhtemelen “Masada String Trio”. Bu topluluk genel olarak küçük bir caz formasyonu
olarak nitelendirilebilir. Genelde minimal Zorn bestelerini seslendiriyorlar. Bu topluluğa
bazı müzisyenler eklendiğinde
ismi “Bar Kokhba Sextet”
oluyor. “Bar Kokhba Sextet” bazen “Masada Chamber
Ensemble” olarak da anılıyor. Örneğin bu yazımda konumuz “Bar Kokhba” albümü. Albüm kapağında müzik grubu olarak
“Masada Chamber Ensemble” görünüyor olsa da, aslında çalan topluluk “Bar Kokhba Sextet” Karışık değil mi? İşin
içerisine girince kolayca alışıyorsunuz merak etmeyin. Bir de “Electric Masada”
topluluğu var ki, punk, metal gibi türler haricindeki en ekstrem Zorn oluşumu bu herhalde.
Masada projelerinde farklı
müzik alanlarına el atan Zorn. Bu yazımda konu olan “Bar Kokhba”ya el atmadan önce
Masada albümlerine el atmamız
lazım. Lazım da bu işin içinden
John Zorn - Bar Kokhba
Stereo Mecmuası
SM Ayrıntılı İnceleme
CD
19
nasıl çıkacağım bilemiyorum.
Masada top lu luk la r ı ndan bahsettik değil mi? Şimdi ise albüm olan Masada'lardan
bahsetmem lazım. Albümler Yahudi tarihindeki meşhur Masada ayaklanmasından almış
isimlerini. İlk tur Masada albüm projesi aslında 10 albümden oluşuyor. Bu albümleri bulmak biraz zor. Ben
geçtiğimiz sene zar zor tamamlamayı başardım. 1994 ile 1997 arasında yayınlanan 10 albümü çok sayıda konser,
deneme albümü, takip ediyor. Yani liste oldukça uzun. Tahminen 15 albüm veya daha
fazlasından bahsediyorum. Tam herşey tamamdır derken bir bakıyorsunuz “Bar Kokhba” Zorn‟un diğer projesi Lucifer:
Book of Angels Volume 10‟da ortaya bir kez daha çıkıyor. Bu albümü çok severim. Burada
geniş bir açıklama bulabilirsiniz.
Aslına bakarsanız incelemede az bile yazmışım. Gelelim albüme diyeceğim ama bu pek kolay
olmayacak. Nedeni ise şu,
“Bar Kokhba” albümünün içeriği aslında Alef, Beit, Gimel ve Dalet albümlerine dayanıyor. Bu
albümler Masada serisinin ilk 4 albümü. Sonrasında gelen Masada albümlerinde bir kaç besteye de rastlamak mümkün.
Buradaki besteler al ınıp “Masada Chamber Ensemble”ın yorumlayacağı hale getirilmiş
ve düzenlenmiş. Albümde grup olan Masada‟dan tanıyacağınız isimler var, kemanda Mark Feldman, çel loda Erik
Friedlander, basta Greg Cohen veya Mark Dresser, gitarda Marc Ribot, piyano da Anthony
Coleman, klarnette David Krakauer veya Chris Speed , organ ve piyanoda John Medeski, davulda Kenny
Wollesen ve trompette Dave Douglas. Bu müzisyenler bazı şarkılarda dönüşümlü olarak çalıyorlar.
Tüm albüm olan Masada
projelerinde olduğu gibi İsrail
başta olmak üzere bölge müzik mirası son derece ön plandaki ö ğ e . B ö y l e s i n e b ü y ü k
müzisyenler söz konusu olunca caz ile etnik öğeler birbirine
öyle bir yedirilmiş ki, 2 CD‟den
oluşan albüm su gibi akıp gidiyor.
Zorn gerçekten garip bir m ü z i s y e n , i l k d ö n e m kayıtlarından bugüne kadar hep
büyük bir özen var. Bu kadar büyük müzisyen birarada çal ınca insan ayrınt ı ları kaçırmak istemiyor ve haliyle
kayda bir miktar önem veriyor. Allah‟tan Zorn‟da önem vermiş ve kayıtlar çok iyi. Müzik ise bir
alem. Etnik caz severler için güzel bir seçenek. HC
John Zorn Masada Chamber
Ensembles - Bar Kokhba
Tzadik Records 2CD
John Zorn’un sakin görünüşü
sizi yanıltmasın. Bu adamın ne yapacağı hiç belli değil...
Stereo Mecmuası
Henry Threadgill (1944 – yaşıyor) Amerikalı besteci, saksafoncu ve flütçü. Özellikle 1970'lerde yaptığı albümler ve
kurduğu topluluklarla fırtına gibi esmiştir. Bir çok müzik eleştirmeni onu bugün yaşayan en yaratıcı caz bestecisi olarak
gösterirler. Bir çok kişi için müziğini dinlemek çok zorlu bir süreçtir. Ancak bestelerinin
tadını almaya başladığınızda a r ş i v i n i z i n e n ö n e m l i parçalarından birisi haline gelebilir.
Threadgill‟in müzik hayatı
1960‟larda başlıyor. AACM‟nin bir elemanı olan müzisyen bu
dönemlerde kendisi gibi müzisyenlerle kaynaşma fırsatı
bulduğu gibi müziğini de iletir.
Ben sizin y e r i n i z d e
olsam AACM‟yi iyice kurcalarım. 60‟ların sonunda Vietnam savaşı sırasında orduda görev yapan Threadgill, 1970‟lerde
double basçı Fred Hopkins ve davulcu Steve McCall ile Air t op l u l uğunu ku ra r . Bu döneminde de çok uçuk olarak
karşılanmış bir oluşum. Artık ortaya çıkan müziğe radikal emprovizasyon mu demeli,
avantgarde caz mı demeli bilemiyorum. Ancak ortada bir gerçek var ki, hem albümler çok değerli hemde bulması zor.
Ben bir miktar Soul Note kaydını CD formatında bulup satın almıştım ama CAM Jazz,
yavaş yavaş tüm Soul Note
arşivini re-master ederek kutu setler halinde yayınlıyor. Fiyatlar gayet makul ve kayıtlar
çok başarılı. Set içeriği mükemmel Air'in yanında yine
uçuk bir oluşum olan “Flute Force Four”la “Flutistry”, kendi Sextet'i ile kaydettiği “Spirit Of Nuff.. Nuff” daha ilerleyen
yıllarda kurduğu New Air‟den “Air Show No.1” (Bu albümde Cassandra Wilson da var) kutuya dahil edilmiş. Kutu
setlerini bulabilmek kolay değil ama ülkemize bir miktar geldi. Ben seti Öner Yumukoğlu
sayesinde edindim. Kendisine de buradan teşekkürler. Türe meraklı olanlar atlamasınlar...
Henry Threadgill Box Set
SM Arşiv
Henry Threadgill The Complete
Remastered Recordings on Black
Saint & Soul Note
CAM Jazz 7 CD Box Set
CD
20 Stereo Mecmuası
22
Yazımızın başlığı biraz şaşırtıcı
değil mi? Müzik Hayvanı. Müzik Hayvanı bağımsız bir müzik oluşumu. Yurtdışında bu tarz oluşumlara independent label
deniliyor yani bağımsız bir plak
şirketi. Ancak ülkemizde bu tarz bir yapı pek bilinmediğinden müzik oluşumu bence Müzik
Hayvanı‟nı anlatmak için uygun terim.
Müzik Hayvanı oluşumundan ilginç bir şekilde haberim oldu.
Biliyorsunuz geçmiş aylarda Yakaza Ensemble‟ın A‟mâk-ı Hayâl albümünü öve öve
bitirememiştim. Hala da aynısını
düşünüyorum. Bence son yıllarda dinlediğim -kendi türünde– en başarı l ı 5 albümden bir tanesiydi. Bu
topluluğun bir parçası olan Eray Düzgünsoy vas ı tas ı i l e Facebook‟tan öğrendim Müzik
Hayvanı‟nı. Oluşum albümlerini meraklılarla ücretsiz olarak paylaşıyor. İnternet üzerinden
indirmek seçeneğinizin yanında
CD olarak ed inmenizde mümkün. Çeş i t l i müz ik
marketlerde Müzik Hayvanı yapımlarını edinebi lmeniz
m ü m k ü n . Ş i m d i l i k edinebileceğiniz noktaların tamamı İstanbul‟da ancak i n ternet ten de ind i rme
seçeneğimiz olduğundan bu
büyük bir sorun olmuyor.
Albümleri edinip beğenirseniz yazımın sonunda bulacağınız web adresi linkini kullanarak
bağış yapabilirsiniz. Zorunluluk yok, alt miktar yok. Canınız nasıl istiyorsa o şekilde
davranabilirsiniz. Ama albümleri indirip hoşunuza giderse karınca kararınca destek
olmaya calışın derim...
Bu tarz oluşumların en önemli
özelliği bence müzisyenlerin hiçbir baskı olmadan arzu ettikleri şekilde yani serbest olarak istediğini yapabilme
özgürlüğünü sağlamasıdır. An c ak h e r mü z i s y en i n yaşamaya ihtiyacı olduğundan
dinleyicilerin onlara destek
vermesi gerekli. Bugün her alt türden deneysel müzik tarzları,
ilerici, serbest performansa dayanan müzikler, pek fazla
seyirci ve dinleyici bulamıyor kendisine. Bu sadece Türkiye‟de değil, dünyanın her yerinde böyle maalesef. Hal böyle
o l u n c a m ü z i s y e n v e
dinleyicilerin buluşmasını ve karşılıklı etkileşimini sağlamak için bazı formüller gerekiyor.
Müzik oluşumları, web siteleri, b l o g ‟ l a r b u a m a ç l a kullanılabilecek enstrümanlar.
Ben Türkiye için Stereo Mecmuası‟nı da bu statüde görüyorum. En az ından elektronik derginin yönetimi
bende olduğu sürece bu durum
böyle devam edecek.
Müzik Hayvanı‟ndan yayınlanan iki albümü sizlere tanıtayım. İlk albüm Eray Düzgünsoy‟un
“Şifalı otlar için postlüdler” başlığını taşıyan albümü. Albüm neredeyse 27 dakikalık bir
süreye sahip. Emeği geçenler ise oldukça kalabalık. Haydi gelin listeye göz atalım. Beste
Özensoy: Obua. Bora Çifterler:
Timpani, Trampet, Vibrafon. Ceren Erendor: Viyolonsel,
Müzik Hayvanı
Stereo Mecmuası
SM Büyüteç Altında
23
Piyano. Emrah Yilgin: Saksofon. Eray Düzgünsoy: Gitar. Ertan
Sahin: Tuba. Ezgi Kaki: Korangle. Hülya Uysal: Flüt. Kamucan Yalçın: Klarinet. Kerem Murat Özdemir: Keman.
Merve Darcan: Kontrabas.
Serkan Emre Çiftçi: Trompet. “Şifalı otlar için postlüdler” toplam 16 şarkıdan oluşuyor.
16 şarkının 27 dakikalık bir a l b ü m o l u ş t u r d u ğ u n u düşünürseniz, şarkılar çok uzun
değil. Ancak bazı şarkıların çok daha uzun olmasını isterdim doğrusu. Örnek vereyim mesela Enginar veya Nar!
Deneysel b i r a lbümden
bahsetmek her zaman zordur. Albümler genelde son derece içseldir. Belli bir forma sahip olmadıkları için bir dergi yazarı
için okuyuculara albümü anlatmak kabus gibidir. En kolay yönü alın dinleyin
demektir. Müzik Hayvanı albümleri için bunu söylemek çok kolay. Zaten albümleri
edinmek için ücret ödemenize
gerek yok. Bilgisayarınıza ö z g ü r c e i n d i r e r e k
dinleyebilirsiniz. Bu tarz müziğe yabancı olan okuyucularımız
için bir kaç öneri de bulunayım. Eminim ki bir çok insan web sitesine göz atacaktır. Bu tarz albümleri dinlerken herhangi bir
beklenti içine girmeyin. Müthiş
bir birliktelik, müthiş bir solo duymaya çalışmayın. Gözlerinizi kapatın ve müziğin sizi bir
yerlere götürmesini bekleyin.
Ne alaka diyeceksiniz ama zihninizi özgür bırakın. Bakalım siz neler düşünecek, neler hayal
edeceksiniz.
Sizlere bahsetmek istediğim
ikinci mini albüm “Fragments” adını taşıyor. Emir Emre‟nin kendi bestelerini içeren albüm
toplam 5 şarkıda oluşuyor. Şarkılar Emre‟nin gitarının e l e k t r o n i k ö ğ e l e r l e zenginleşt i r i lmesi , çeşi t l i
e f e k t l e r v e b i l g i s a y a r bölümleriyle desteklenmesi ile oluşturulmuş. “Boğaz 953”
isimli şarkıda Ertan Şahin
destek vermiş. Bu şarkı pek güzel olmuş. Şarkılar şaşırtıcı derece de uzun ve karmaşık
yapıdalar. Açıkçası ben çok beğendim. Yine zihninizi serbest
bırakabileceğiniz yapıdalar. Siz ne anlatmasını istiyorsanız şarkılar onu anlatıyor.
Siz bu satırları okurken Ömer
Sarıgedik‟in “Anomali” albümü
bilgisayarıma iniyordu. Bu albümle alakalı düşüncelerimi de kendi bloğumda yayınlarım yakın zamanda. Ayrıca çok
yakında Eray Düzgünsoy‟ün “Works” ismini verdiği albümü yine Müzik Hayvanı üzerinden
merak l ı l a r ı n b eğen i s i n e sunulacak. Eğer albümleri beğenirseniz web adreslerini sık
kullanılanlarınıza atmanızı
öneririm. Önyargılarınızdan sıyrı lıp aşağıdaki l inkleri kullanarak Müzik Hayvanı web sitesine doğru yol almanızı
tavsiye ederim... HC
Müzik Hayvanı
Web sitesi
www.muzikhayvani.com
Blog:
http://muzikhayvani.wordpress.com
Çalışmalar sırasında çekilmiş
fotoğraflar ve yayınlanan albümlerin kapakları
Stereo Mecmuası
24 Stereo Mecmuası
AK Müzik kendi web sitesi son dönemlerde çok daha sıkı bir şekilde güncelleniyor. Geçen gün yeni yayınlanan albümlere
göz attığımda “Mutant – Blues In Z” CD‟sini görünce her zaman ki gibi merak başladı ve işi gücü bırakıp hemen albümü
satın almak üzere yollara koyuldum. Albümdeki isimleri görünce albümün çok sıradan
olmayacağı belliydi. Ama beklediğimden çok daha iyisi çıktı…
Mutant 7 gitaristen oluşan bir topluluk. Bu gitaristler; Bakış
Üstün, Eylül Biçer, Cansun Küçüktürk, Giray Gürkal, Deniz
Güngören, José Blasco ve Şevket Akıncı. İlk olarak
m ü z i s y e n l e r i t a n ı m a y a
çalışalım. Bakış Üstün, genç bir
müzisyen 1985 yılında Gebze‟de doğmuş. Biyografisinde lisede gitar çalmaya başladığı yazıyor. Genç yaşına rağmen çok iyi
müzisyenlerden müziğin teorisi ve matematiğine dair dersler almış. 2000′li yıllarda Arıza Band müzik yapmaya devam
etmiş ve Mutant ile daha önce gitar çalıştığı Şevket Akıncı ile aynı albümde buluşmuş. Eylül
Biçer 1987 yılında İstanbul‟da doğmuş. Lise yıllarında gitar çalmaya başlamış. Önemli bir çok müzisyenden dersler almış.
2006 yılında “Moonshine” grubuyla Blues Brothers‟ın alt grubu olarak gitar çalan Biçer‟in
“EVO Trio” adlı bir caz grubunda
müzik çalışmaları devam ediyor. Cansun Küçüktürk yine genç yaşlarda olduğunu zannettiğim
bir gitarist. Kendisi hakkında internet üzerinde çok fazla bilgi
bulamadım. Ancak İstanbul‟da çeşitli topluluklarda çalmış. Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa rock topluluğu Bajar‟da da gitar
çalmıştı. Giray Gürkal yine internet üzerinde fazla bilgi bulamadığım bir müzisyen. Gürkal, çok sayıda özgür
doğaçlama projesi içerisinde bulunmuş. Müzisyenin iki albümü Amazon‟da denk geldi.
Hey People! ve Gurkal ve Umut Caglar birlikteliğiyle “Musik For Walkie- ta lk ies” A lbümler şimdilik elimde olmadığı için bir
şeyler karalamayacağım. Deniz Güngören yine oldukça genç bir müzisyen, 1987 doğumlu.
Çeşitli rock topluluklarında
müzik yapmış. Ben biyografisini ararken sinema ile alakalı sitelere denk geldim. Çeşitli dizi
Mutant – Blues In Z
SM Ayrıntılı İnceleme
CD
!
25 Stereo Mecmuası
ve film projelerinde de görev almış. José Blasco‟yu bazı Oğuz Büyükberber, Islak Köpek ve Şevket Akıncı konserlerinden
tanıyoruz. Son olarak Şevket Akıncı 1972 doğumlu. uzun yıllar yurtdışında yaşayan Akıncı, rock gruplarında müzik
yapmış . Meşhur Berklee College of Music‟te okumuş. 1990′ların sonlarında i lk
albümlerini yayınlamış. Çok sayıda müzisyenle yaptığı çalışma var. Ancak geçen sene AK Müzik‟ten yayınlanan
Century albümünde beni tam can evimden vurmuştu ki hala b ü y ü k k e y i f l e a l b ü m ü
dinlemekteyim.
Bir çok genç müzisyenin
bilgilerini bulmakta zorlandım. Genç müzisyenlerin bu konuda kendi sitelerini açmalarının
yanında onları bi lgi lerle doldurmaları gerekli sanırım. En azından benim işim kolaylaşırdı.
Umarım ilerleyen yıllarda
ülkemizde de “All Music” tarzı siteler kurulur. Müzikle uğraşan herkesin faydasına olacaktır
böyle bir durum. Çünkü bana kalırsa Myspace ve türevleri ile vakit geçmez.
Gelelim albüme. İlk olarak şarkı listesi;
1 Mezur A 2:01 2 Menschenheitsdammer 6:45
3 Corrections 3:47 4 Büyük saat 6:09 5 Gonzo fist 4:40 6 TV people 4:02
7 Maymun 5:13 8 Disconnectus erectus 4:35 9 1979 2:38 10 El topo 5:08
11 Ether party 2:56 12 Polka gerilla
Albümü satın almadan önce ilk olarak Glenn Branca projeleri
geldi. Malum çok gitarist olunca bu tarz bir çalışma mıdır diye
merak ettim. CD‟yi alır almaz hemen dinlemeye koyuldum.
Beklediğimden oldukça farklı bir ç a l ı ş m a o l d u ğ u n u söyleyebilirim. Köklerini caz, blues ve rock‟tan alan bir
albüm. Ancak köklerin üzeri a rd ı a rkas ı kes i lmeyen doğaç lamalar la örü lmüş.
Atışmalar, minik sololar havalarda uçuşuyor. 7 gitarist olunca neredeyse 7 ayrı gitar
tonu ve tekniği var. Temiz gitar
tonlarının yanında bol bol distorsiyonlu gitarlar tonları da kullanılmış. Bu durumda albüm
meraklı kulaklar açısından çok zengin. Albümde dominant bir sound yok. Hemen her şarkıda h e r d a k i k a h e r ş e y
değişebiliyor. Şarkının bir yerinde Blues etkileri alırken bir saniye sonra son derece sert bir
rock hatta daha fazlasına
dönüveriyor albüm. Özellikle
son iki şarkı olan “Ether Party” ve “Polka Gerilla” şarkılarını dinleyenler albüm geneli için bu duruma hak vereceklerdir. Bu
arada özellikle “Polka Gerilla” bir kapanış parçası olarak çok eğlenceli bir finale vesile olmuş. Güzel bir sürpriz oldu benim
açımdan.
Albümün kayıtları Ergin Özler tarafından, miksajı Demirhan Baylan tarafından yapılmış.
Albümün kapak fotoğrafı Deniz Kader‟e, tasarımı ise Candaş
Şişman‟a ait. Albümün kayıt kalitesi gayet başarılı, CD‟nin
tasarımını ise çok beğendim. Özellikle kapaktaki gitar ana temalı illüstrasyon pek hoş. Bu arada kocaman bir teşekkür AK
Müzik‟e gidiyor. Son yıllarda yayınladıkları albümler açık konuşmak gerekirse bir çok
plak şi rketinin kaçacağı türlerde. Bu açıdan ülkemizde müziğin gelişmesi açısından
önemli işler yapıyorlar.
HC
Mutant – Blues In Z
AK Müzik CD
Müzik: 9/10
Kayıt: 8/10
Dış kapak gibi iç
kapak tasarımı
da müthiş görünüyor
Nelson Riddle ismi ilk bakışta çok
tanımadığınız bir isim olabilir. Ancak uzun yıllar kurduğu büyük orkestralarla ortalığı kasıp kavuran Riddle, Ella Fitzgerald,
Frank Sinatra, Dean Martin, Nat King Cole gibi önemli isimlerle çalışmış. Bu isimlerle çalışırken onun aranjör ve besteci kimliği
ön plana çıkıyor. Zaten Sinatra onun için gelmiş geçmiş en öneml i aranjörlerden bi r
tanesidir demişti r. Oscar Peterson ise piyano virtüözü o lmasın ın yanında farkl ı toplulukları ile caz müzikte
kendisine haklı olarak önemli bir isim yapmış ve ülkemizde de caz dinleyicileri tarafından çok
sevilen bir isim. İkili bir araya geldiğinde bir tarafta Riddle‟ın kompozisyonları bir tarafta da Peterson‟ın doğuştan gelen
müzik kabiliyeti ile dinlenmesi keyifli bir albüm çıkmış ortaya. Albümde ben bu melodiyi bir yerlerden hatırlıyorum cümlesini
bol bol söyleyeceksiniz. Hemen
söyleyelim albümdeki bir çok me l od i Duke E l l i n g t on ,
Thelonious Monk, Benny Goodman gibi önemli isimlerden tanıdık. 1964 yılında Verve etiketi ile yayınlanan albüm
insanı sıkmayan bol swing‟li yapısı ile dikkat çekiyor. HC
Söz konusu Bill Evans olunca bir
çok okuyucumuzun yeni çıkan plakları yakından takip ettiğini yakınen biliyorum. Speakers Corner belirli aralıklarla saklı
kalmış Evans kayıt larını yayınladıkça hepimiz çok mutlu oluyoruz. Yine bir konser kaydını mercek altına alalım. "Bill Evans
At Town Hall"da büyük müzik adamı yine üçlü bir formasyonda basta Chuck Israels ve davulda
Arnold Wise kendisine eşlik ediyor. Plak konserin birinci bölümünü içeriyor umarım yakın zamanda ikinci bölümde
yayınlanır. Albümün en önemli performansı konserden iki hafta önce vefat eden babasının
anısına çaldığı yaklaşık 13 dakikalık bölüm. Böylesine duygu dolu bir şarkı (belki medley demek daha doğru olur)
için bile alınabilecek bir plak. Bilindik iki melodi üzerine yaptığı emprovizasyon müthiş. Plakta ayrıca "I Should Care",
"Spring Is Here", "Who Can I
Turn To" ve "Make Someone Happy" gibi klasiklerin Evans
tarzı yorumları dinleyiciyi mest edecektir. Speakers Corner plağı gatefold formatında yayınlamış. Ori j inal kayıt üzerindeki
remaster çalışması da çok başarılı. Almamış olanları acilen listelerine eklemeleri gerekli!
Illinois Jacquet, Amerikalı bir
müzisyen. Tenor saksafonu ile attığı bazı sololar caz tarihinde kendisine yer bulmuştur. Jacquet farklı müzik tarzlarında
da çalmaya son derece istekli bir müzisyendi ve hem baladlar hemde hızlı şarkılarda başarılı p e r f o r m a n s l a r a i m z a
a t a b i l i y o r d u . M ü z i k kariyerindeki en önemli gelişme 1940‟ların ortasında Count Basie
orkestrasına katılmasıydı. Bu aslında çok riskli bir adımdı Jacquet için. Çünkü Lester Y o u n g ‟ ı n o r k e s t r a d a n
ayrı lmasıyla onun yerini alacaktı. Bu yıllardan itibaren müzikal anlamda kendisini
geliştiren Jacquet, “Jazz at the Philharmonic” konser serilerinde çok önemli performanslara imza attı. Bir çok müzik tarhiçisi
açısından “R&B” “rock and roll”da kullanılan saksafon bölümlerinde önemli bir etki sahibidir. Hatta 1942 yılında
Lionel Hampton orkestrasında
“Flying Home” şarkısında attığı solo ile 18 yaşında müzik
tarihine girmiştir. Albümde Jaquet‟e süper bir kadro eşlik ediyor; Roy Eldridge, Jimmy Jones, Herb Ellis, Ray Brown ve
Jo Jones. Achtung, Harlem Nocturne ve Las Vegas Blues şarkılarına dikkat. HC
Oscar Peterson And Nelson
Riddle The Trio And Orchestra
Speakers Corner LP
Illinois Jacquet—Swing's The
Thing On
Speakers Corner LP
Bill Evans At Town Hall
Speakers Corner LP
Müzik: 8/10
Kayıt: 8/10
Müzik: 8/10
Kayıt: 9/10
Müzik: 9/10
Kayıt: 9/10
LP LP
27 Stereo Mecmuası
SM Kısa Kısa
LP !
İlk canlı performansı Mary Lou
Williams tarafından Carnegie Hall‟da New York Philarmonic
orkestrası eşliğinde verilmiş olan ve bestecinin tanıdığı
müz i syen l er i n as t ro l o j i k bu r ç l a r ı n ı g öz e a l a r ak bestelediği eserin (Örneğin: koç: Billie Holiday & Ben
Webster, boğa: Duke Ellington & Bing Crosby, yengeç: Lena Horne) 60 yıl gibi bir aradan
sonra piyanist Geri Allen önderliğinde yeniden yorumu.
Eşlik edenler: basta Buster Williams ve davulda Billy Hart
veya Mary Lou Williams ile
bizzat çalışmış olan Andrew Cyrille.
Hepsi günümüzün kalbur üstü c a z m ü z i s y e n l e r i . Performansları da, bekleneceği
üzere birbirilerini tamamlayıcı ve son derece uyumlu. İstisnasız olarak her burca a d a n a n b e s t e f a r k l ı
doğaçlamalarla süslenerek daha da ileriye götürülmüş, aslına sadık kalmakla beraber daha
“güncel” hale getirilmiş.
Orijinal plakta bulunmayan ve
biri Mary Lou Williams‟a
teşekkür niteliğinde olan Geri Allen bestesi de bonus.
B.M.
Mary Lou Williams Collective –
Zodiac Suite Revisited – Mary
Records - CD
Müzik 8/10
Kayıt 8/10
Mary Lou Williams Collective – Zodiac Suite
SM Kısa Kısa
CD
28 Stereo Mecmuası
Mary Lou Williams 1910 doğumlu, Amerikalı caz
bestecisi, piyanisti ve aynı zamanda o rkes t r a i ç i n
aranjmanlar yazarıdır.
Kendi radyo programı, 100‟ü aşkın değişik formatlarda
plakları, sayısız ünlü müzisyenle çalışmaları ve dünya turneleri dahil olmak üzere yine sayısız konserler vermiş olmasına
k a r ş ı n g e n e l k i t l e d i n l e y i c i l e r i n d e n i s e “müzisyenlerin müzisyeni” olan bir sanatçıdır. 1945 yılında,
solo, basta Al Lucas, ve/veya davulda Jack Parker i le
kaydettiği bu eseri hiç kimse kayıt kalitesi için dinlemez
ancak Duke Ellington, Louis Armstrong ve Benny Goodman
i ç i n a r a n j m a n y a z a n , Thelonious Monk, Charlie Parker, Dizzy Gillespie veya Miles Davis gibi isimlere hocalık
yapmış birisinin müzikleri, besteleri ile dolu olduğu için dinler. Yeni basım CD‟de daha
önce yayınlanmamış olan alternatif kayıtlar da var. Caz
tarihinde bir köşe taşı mı desem, başyapıt mı desem,
başlı başına bir esin kaynağı mı
desem, bilemiyorum. Her caz koleksiyonuna lazım.
B.M.
Mary Lou Williams – Zodiac Suite
Mary Lou Williams – Zodiac Suite
Smithsonian Folkways - CD
Müzik 10/10
Kayıt: tarihi
CD
SM Kısa Kısa
29 Stereo Mecmuası
30
Gilbert Scott-Heron veya bizim tanıdığımız ismiyle Gil Scott-Heron (1 Nisan 1949 – 27 Mayıs
2011) vefat etti. O bir
müzisyen, şair, yazar ve konuşmacıdır. Onun müzik yolculuğu caz, blues ve soul müziğin bir karışımıdır. Müziğini
sözlerle desteklemesi onun en önemli özelliklerindendir. Sözler genelde sosyal olaylar ve
dolayısıyla politik bir içeriğe daha doğrusu karşıtlığa sahiptir. Vokal tekniği son derece
kendisine özgüdür. Bunun en
önemli sebebi bir şeyler s ö y l e m e k , a n l a t m a k istemesinden kaynaklanır.
Bazen konuşur gibi anlatır şarkılarını, bazen sözleri bir şiir gibi okur, bazen de öylesine hızlaca bir şeyleri anlatmanın
derdine düşer ki, benim gibi zayıf İngilizcesi olanlar ortada dönüp do l aşan konuyu anlamakta zorlanır. CD veya
plak kapakçığının yardımına başvurur.
Gil Scott-Heron‟un müziğinden bahsettiğimizde ismini mutlaka anmamız gereken bir isim var;
Brian Jackson. 1970′lerde
üniversite sırasında tanışan iki önemli isim uzun yıllar birlikte çalışırlar.
Gil Scott-Heron‟un bir şeyler söylemek istediğini yazdım.
Özellikle 1970′lerin sonlarında politik zenci hareketinin hız kazanmasıyla sözlerinde ve
şiirlerinde önemli bir dönüşüm
yaşan ı r . 1960′ l a rda ve 1970′lerdeki meşhur “Black P o w e r ” h a r e k e t i n d e n
etkilenmiştir. Black Power nedir derseniz, bir nevi Amerika‟da yaşayan Afrika kökenlilerin beyazlara karşı üstünlüğünü
savunan siyasi görüştür. Bu görüşün müzik dünyasında özellikle de siyah müziğinde
önemli etkileri olmuştur.
Müzik tarihçilerine göre Gil Scott-Heron bir yönüyle soul
müziği derinden etkilemiştir. Neo-soul denilen tür, bir
yönüyle bir şeyler anlatma konusunda onun yolundan gider. Sözlerin daha önem
kazandığı bu yeni soul akımı
özellikle 1990′larda popülerlik kazanmış. Bu türe çok hakim olmadığımdan fazlaca yorum yapmayacağım. Gil Scott-
Heron‟un asıl etkilediği müzik türü hip hop‟tur. Çoğu insan bu müziği dans edilen kızlardan ve
spor arabalardan bahsedilen bir müzik türü olduğunu zanneder. Ancak durum pek öyle değildir.
Politik söyleme sahip son
derece üst düzey sözler yazan hip hop toplulukları vardır. Bu toplulukların bir çoğu Gil Scott-
Heron‟u müziklerinin babası olarak kabul eder.
Gil Scott-Heron işte bu yüzden çok önemli bir isim. O ölene kadar müzik yapmaya devam
etti. Hatta 2010 yılında “I‟m
New Here” isimli bir de albüm yayınlamıştı. Ne diyelim toprağı bol olsun… HC
Gil Scott-Heron’un Ardından
SM Saygı Duruşu
Stereo Mecmuası
Sizlere Stockfisch kataloğundan tanıtacağım albüm Amerikalı
besteci ve yorumcu Sara K'nın Water Falls albümü.
Sanatçı Blues, folk ve caz
tarzlarının bileşiminde eserler ortaya koymakta, ayrıca iyi bir akustik gitar virtüözüdür.
Sanatçının 2001 yı l ında Stockfisch'ten yayımlanan ilk
albümü olan Water Falls sonrası
2003'te Live In Concert, 2006'da Hell or High Water yine Stockfisch'ten yayınlanan
albümleridir. Sanatçı 2009'da yine aynı firmadan Made In The
Shade albümünü bir veda albümü olarak çıkarmış ve
Stockfish'ten öncesinde de uzun yıllar süren müzik kariyerine son vermiştir.
Konumuz olan Water Falls albümüne gelirsek içeriğinde
oniki parçadan oluşan albümün tanıtmakta olduğum uzun çalar formatı firma tarafından double
LP olarak hazırlanmış. Albümü dinlerken firmaya özgü net pürüzsüz kayıt hemen dikkat çekmekte ve her ufak detay
kayıt içinde algılanabilmekte.
Buna birde sanatçının harika yorumu ve gitar partisyonlarını
da ekleyince din lemeye doyulamayan güzel bir blues
çalışması ortaya çıkmakta.
Sizlere yine bu albümde uygulanan plak mastering konusunda da altta bilgi vermek isterim:
Plak mastering işleminde
stereo'yu oluşturacak 2 sinyal
esastır. Bu sinyaller pikap dönüş hızının yarım devri kadar bir zaman aralığı sağlarlar. Bu
SM Ayrıntılı İnceleme
Sarah K - Water Falls
LP
32 Stereo Mecmuası
33 1/3 devir albümlerde 0,909 saniyedir. İlk varan sinyal
basılmaz ve kesme iğnesinin mekanizması için kontrolör olarak kullanılır. Dolayısıyla müzik yolları yada çizgileri
(bunu İngilizce de groove
olarak adlandırmaktayız) için gereken 0,9 saniye kesme i ğ n e s i ç a l ı şm a a r a l ı ğ ı
hesaplanır.
Üstte DMM kesim iğnesi (SX
82) operasyon ha l i nde görülmekte. Burada ince saydam tüp mar i fet i y l e
bobinlere soğutma için helyum sağlanmakta
Müzik yolları ya da çizgileri (grooves) için bakır plaka üstündeki gerekli boşluk farklı
pa ramet re l e r ta ra f ı ndan belirlenir. Örneğin kazanç ve
faz korelasyonu gibi.
Analog bant makinelerinin
kullanıldığı zamanlarda ön
sinyal ile kesim sinyali teybin 2 kafası arasındaki bant kısım
tarafından belirlenirdi. Bugün kesim sinyali genellikle dijital master ' l a rdan a l ınmakta dolayısıyla bu maksat için dijital
g e c i k t i rm e ku l l a n d ı ğ ı n ı belirtmekte Stockfish.
Ses istasyonunda 2 stereo
sinyali 4 kanallı EDL e vererek
gerekli zaman aralığını ön ve kesim sinyalleri için elde etmekteler Sesi dijitalden
analoğa çevirmek için yüksek kaliteli D/A Daniel Weiss
konvertör kullanmaktalar. Bu cihazın stüdyolar için olanı GAMBIT DAC1 ve ev kullanımı için olan odyofil tipi ise
MEDEA'dır.
Şarkı Listesi; Side A: Yatahyta Running Away from You
Turned My Upside Down
Side B The Painter Waterfalls
(Would You) Break My Heart
Side C:
Step On Mine Destination All Your Love (Turned To
Passion)
Side D:
In The Fall(Maggie's Dream) Blind-Hearted
Anynore
Bülent Şaman
33 Stereo Mecmuası
Bireli Lagrene, farklı tarzlarda
albümler yaparak dinleyicilerini şaşırtma potansiyeli yüksek bir müzisyen. Bazen büyük bir orkestrayla, bazen rock‟a yakın
bir sound‟la karşımıza çıkan Lagrene asıl olarak Reinhardt müziğinin günümüzdeki en önemli tesilcisi. Şahsen ben en
çok bu tarz albümlerini tercih ediyorum. Move, Django Reinhardt‟ın ortaya çıkarttığı özel
çingene müziğini modernize etme çalışmalarındaki önemli bir a d ı m . Move a l bümünde kullandığı formül biraz farklı.
İsterseniz müzisyenlere bir göz a t a l ı m . Za t en f a r k l ı l ı ğ ı anlayacaksınız. Hono Winterstein
gitar, Franck Wolf saksafon, Diego Imbert double bas. Gördüğünüz gibi Lagrene klasik formasyonlarında alıştığımızın
aksine (keman olmamasına dikkat) daha caza dönük bir dörtlü ile kaydetmiş albümü. Bu sayede Django‟nun müziğinin
farklı formlara girmeye ne kadar
müsait bir tarza sahip olduğunu da görüyoruz. Benim açımdan
çok başarılı bir çalışma. Muhtemelen Re inhard t ‟ ı n müziğini seven okuyucularımız b u f a r k l ı y o r u m u d a
seveceklerdir. Şu üçlü kombo‟ya özel l ikle dikkat; Nuages, C h e r o k e e v e D a n s e
Norvegienne! HC
KontruKt, bizden bir caz
topluluğu. Ama al ışı lmış çizgilerin son derece dışındalar. Ülkemizde (ve görünüşe göre) çok aşırı geniş bir dinleyici
kitlesi olmayan serbest caz ve emprovize müzik çalıyorlar. Ülkemizde son yıllarda bu alandaki gelişmeleri büyük
keyifle takip ediyorum. Umarım hep birlikte dinleyici kitlesini genişleteceğiz. KonstruKt, 2008
yılında yayınladıkları Dolunay albümü ile gerçekten önemli sürprizler içeren sıradışı bir caz deneyimi sunuyor. KonstruKt,
nefesli enstrümanlarda Korhan Futacı, gitarda Umut Çağlar ve davul ve vurmalılarda Özün Usta
ve Korhan Argüden ‟den oluşuyor. Albümde bir isim var ki, serbest caz sevenler için bambaşka bir öneme sahip;
Peter Brötzmann. Benim için de çok önemli bir müzisyen. KonstruKt ‟ün bi r önceki albümünde de Sun Ra‟dan
tanıdığımız ve sevdiğimiz
Marshall Allen var. Dolunay için söylenecekler pek az. Müthiş
keyifli bir albüm. Brötzmann‟ın yaşına göre performansı, genç m ü z i s y e n a r k a d a ş l a r ı n performansına veya tutkusuna
m ı ş a p k a ç ı k a r t ı l m a l ı bilemiyorum. Alın, destekleyin. Bir de buraya göz atmanızı
şiddetle tavsiye ederim.
1 Ekim 1969 BYG Actuel
Records çıkışlı, 2001'de yeniden yayınlanarak cazseverlere çöldeki vaha hissi yaşatan, benzersiz musette tonuyla
açılan eşsiz Ethnic-Free Jazz albümü, bir Dewey Redman şaheseri Tarik.
Aynı zamanda Redman'ın büyük oğlunun adı. Ornette Coleman'la
geçen yıl larının ardından köklerine bağlı kontrbasçı Malachi Favors Maghostut'la
dönemin (değeri bilinmeyen) u s ta p l ak ş i rke t i BYG
bünyesinde tanışan Redman, yine Coleman' ın sağlam
sidemanlerinden baterist Ed Blackwell'ı da yanına alarak piano-less trio'sunu oluşturmuş. Hatta o s ı ra lar avrupa
turnesindeki Redman albümü paris'te kaydetmiş ve paris? oui! adlı leziz parçayı da buraya
adamış. Öte yandan albümün açılış şarkısı Tarik'ta Ed B l a c k w e l l ' ı n f r e e j a z z
duayenliğini kanıtlayan ritmini
ve sırtını Malachi Favors'ın kemik tonlarına yaslayan Dewey Redman'ın Musette (Çin zurnası)
tonunu beğenmemek mümkün değil. Unutmadan, Related & Unrelated Vibrations'ın mucizevi bir final oluşturduğunu eklemek
isterim. Can Tutuğ
Bireli Lagrene Gipsy Project:
Move / Dreyfus CD
Dewey Redman - Tarık
BYG Actuel Plak
KonstruKt ve Peter Brötzmann -
Dolunay / Ares Müzik CD
Müzik: 8/10
Kayıt: 7/10
Müzik: -/10
Kayıt: 8/10
Müzik: Müthiş keyifli /10
Kayıt: Kimin umurunda :)/10
CD
34 Stereo Mecmuası
LP
SM Kısa Kısa
CD
35 Stereo Mecmuası
1951 doğumlu Eric Bibb
ülkemizde de çok sevilen bir Amerikalı blues müzisyeni. Uzun yıllar önce Avrupa‟ya taşınan Bibb, 2010 yılı albümünde sık sık
karşılaştığımız şekilde bir anma albümüne imza atmış. Bu albüme konu olan müzisyen Booker T. Washington White
veya onu tanıdığımız ismiyle; Bukka White. Mississippi doğumlu White, ile bir diğer
blues devi B.B. King, akrabalar. Bu önemli isim, metal gitar denilen (Amerikada national guitar deniyor) özel bir gitar
çalan önemli isimlerden bir tanesi. 1909 yılında doğan müzisyen ilk kaydını Victor
Records için 1930 yılında yapmış. Kendisine özgü bir stil yaratan Whi te, özel l i k l e gospel‟de gördüğümüz son
cümlenin bel l i sat ı r larda tekrarlanması geleneğini blues‟a taşımıştır. White ilerleyen yıl larda unutulmuş ancak
1960‟lardaki Blues‟un araştırma
ve yeniden yükselme döneminde tekrar hatırlanmıştır. Hemen her
blues müzisyeninin hayatında olduğu gibi White‟ın hayatı da efsanelerle örülüdür. Bibb, bu efsaneleri güncel bir yorumla
günümüze taşıyor. Albüm klasik Bibb çizgisinde. Blues severler mutlaka göz atsınlar. HC
St. Louis to Liverpool, Chuck
Berry‟den müthiş bir rock‟n‟roll albümü. 1964 yılında Chess Records tarafından yayınlanan a lbüm Speakers Corner
tarafından plak formatında yeniden yayınlandı. 1963 yılında Berry neredeyse 2 yıl süren hapis cezasını çekip serbest
kalıyor. Hapishane‟deyken aralarında “Beach Boys”un da bulunduğu beyaz gruplar onun
şarkılarından fazlasıyla etkilenip (aslında daha ileri gidilebilir) listelerde başarı kazanmışlar. Hatta 1960‟larda ortaya çıkan
İngiliz blues akımı da Berry‟i bu müziğin bir nevi babası olduğunu göstermek için bu
plağın hazırlığına başlanır. Chess Records, albümü yayınlayınca h e m A m e r i k a h e m d e İngiltere‟de önemli başarı
kazanır. "No Particular Place to Go;" "You Never Can Tell;" "Promised Land" albümde bence en çok öne çıkan şarkılar. Albüm
çıktığı dönem ve albümün yapısı
itibarıyla çok önemli. Türü s e v e n l e r i n a r ş i v l e r i n d e
bulunması gereken bir albüm. Speakers Corner albümün plak baskısında bence müthiş bir iş yapmış. Hatta daha önce
yayınlanmış MoFi‟nin altın diskinden bile daha başarılı. HC
McKinley Morganfield veya
tanıdığımız ismiyle Muddy Waters Stereo Mecmuası‟nda d e v a m l ı b a h s e t t i ğ i m i z isimlerden bir tanesi. Modern
Chicago blues‟unun babası olarak kabul edilen Waters, Amer ikan b lues tar ih in i e t k i l e m e s i n i n y a n ı n d a
1960‟ larda İngi l i z b lues hareketini daha sonra da rock‟n‟ roll dünyasını etkilemiştir. At
Newport 1960, meşhur Newport festivalinde yapılan bir kayıt. Kaydın en önemli özelliği W a t e r s ‟ a e ş l i k e d e n
müzisyenler. İsterseniz hemen bir göz atalım. Otis Spann piyano ve vokaller. Pat Hare
gitar. James Cotton armonika. Andrew Stephens bas ve Francis Clay davul. 1960 Newport festivalinin bir de
önemli bir özelliği var, resmen isyan çıkıyor. Waters konserde I Got My Brand On You", "Hoochie Coochie Man" ve "Tiger In Your
T a n k ” g i b i ş a r k ı l a r ı n ı
yorumlamış hemde müthiş bir şekilde! Muhtemelen bu konser
kaydı blues tarihinin en önemli kayıtlarından bir tanesi ve bence blues severlerin arşivlerinde bir şekilde olması gerekiyor. Müzik
mükemmel, plak baskısı çok ba şa r ı l ı , ü l k em i zde d e bulunuyor. Eh daha ne
duruyorsunuz? HC
Eric Bibb - Booker’s Guitar
Telarc CD
Muddy Waters - At Newport
1960 / Speakers Corner Plak
Chuck Berry - St. Louis to
Liverpool / Speakers Corner Plak
Müzik: 7/10
Kayıt: 8/10
Müzik: 10/10
Kayıt: 8/10
Müzik: 9/10
Kayıt: 8/10
SM Kısa Kısa
! LP LP CD
Bu yazının başlığı konusunda iki seçenek
konusunda çok kararsız kaldım, ilki kazara yada Kazaen Şarkıcı idi . Bu başlık bana oldukça didaktik geldi, hem tüm olayı
baştan anlattım bitti gibi oldu hem de her ne kadar tamamıyla gerçek olsa da olay biraz çocukluğumuzun Türk filmi
formatına girdi, genç kadın kaza geçirir sakat kalır, genelde bizde kör olur, sonra pat aşkın
gücü falan gözler açılır, aşıklar kavuşur halbuki Melody Gardot‟yu bugünkü noktasına getiren geçirdiği korkunç kaza
değil tam aksine kazadan son rak i mücade l es i v e direnişidir. İşte bu nedenle
Kadın Sisyphos, oldukça
feminen görünümlü bu kadına çok daha fazla uymakta.... hem
mücadelesi, hem öyle bir kazadan sağ çıkması adeta gerçek Sisyphos‟un ölüler ülkesine girip çıkmayı başaran
tek canlı olması gibi etkileyici... Neyse, abarttığımı düşünen varsa yapacak bir şey yok... Ben yine de Melody Gardot‟nun
müziğini merak ediyorsanız bu mitolojik açılışlı yazıyı okuyun derim.
Melody Gardot‟nun yaşamının
ilk bölümüne göz attığımızda, sanatçının 9 yaşında piyano çalmaya başladığını 16 y a ş ı n d a n i t i b a r e n i s e
Philadelphia‟daki barlarda Cuma ve Cumartesi geceleri 4 saat
boyunca The Mamas & the Papas„tan Duke Ellington„a
hatta Radiohead‟e kadar geniş bir müzik aralığında, ama sadece kendisinin belirlediği parçaları çaldığı hakkında
bilgilere rastlıyoruz. Bu müzik seçimi bizlere bugünlerde sunduğu caz ve blues‟un kadınlara özgü bir tutkuyla
yap ı l an kar ı ş ımı o larak yansımış.
Genç Melody‟nin yaşamı kendi halinde devam ederken 2003
yılında, daha 19 yaşındayken, uğradığı bir trafik kazası çok ciddi ve kalıcı yaralar almasına neden oldu. Bisik let iyle
giderken bir jipin onu altına alması sonucu, başında,
be l kem iğ i nde ve ka l ça k em i ğ i nd e k ı s a ca t ü m
Kadın Sisyphos / Melody Gardot
37 Stereo Mecmuası
SM Biyografi
vücudunda ciddi kırıklar meydana gelen sanatçı tam bir
yıl boyunca, hastanede hiç kıpırdamadan sırt üstü yatmak zorunda kalır. Gardot‟nun beyninde meydana gelen hasar
tıbbi adı anomia olan, isimleri ve nesneleri hatırlayamama olarak özetleyebileceğimiz bir
rahatsızlığa neden olur. Bunun
sonucunda hayatımızdaki en basit şeyleri, örneğin diş f ı rçalamak ve yürümek,
konuşmak gibi fonksiyonları yeniden öğrenmesi gerekir. Ayrıca hafızasında kısa ve uzun dönemler ile ilgili oluşan
kayıplar en önemlisi ani ışık ve sese karşı gösterdiği kitlenme derecesinde tepkiler de tüm bunların üstünde yer almakta.
Tüm bunları aşan, kendi deyimiyle her gün Everest dağına tırmanan, bir sanatçıyı ve
müziğini “caz ve blues‟un kadınsı bir tutkuyla yapılan karışımı” diye nitelemek asla onu ve müziğini
hafife almak değil tam tersine bu tutkunun ancak bir kadında o lab i lmes ine duyduğumuz saygıdan i ler i geld ig in i belirtmekte fayda var.
Peki nasil olur da çoğu insanın
tedavi sürecini bile atlatıp atlatamayacağı böyle bir kazadan bugünkü Grammy adaylığına ulaşır. Bunun sırrı kendi deyimiyle her gün Everest‟e
tırmanmasında, bana göre ise ölüler diyarından geri dönüp Sisyphos gibi koca koca kayalar yerine yeniden öğrenmek
zorunda kaldığı kelimeleri beyninin bir köşesine yerleştirip ertesi gün belki de aynı kelimeleri yeniden öğrenip yeniden beynine yerleştirip muhtemelen de ertesi
gün bunu yapacağını, yapmak
zorunda kalacağını bilmekte yatıyor. Melody Gardot‟nun bu inanılmaz iyileşme sürecine nasıl
bir tedavinin yardımcı olduğuna gelince, bu topraklara hiç yabancı olmayan bir terapinin, müzik terapisinin tüm bu iyileşmeyi sağladığını görüyoruz. Yaşadığı
hafıza kaybı ve ifade zorluğu gibi sıkıntıları müzikle atlatacağına inanan bir t ıp adamının sayesinde, kendi deyimiyle
bitkisel dönemini, yattığı yerde kendini müzikle ifade ederek, besteler yaparak geçirmiş. Bu arada her ne kadar piyano çalsa da bugün sıklıkla çaldığı gitarı
gerçek anlamda yattığı yerden öğrenmiş. İlk albümünün adının Some Lessons, The Bedroom Sessions yani, bazı dersler, yatak odası seansları olması, ilk anda
yarattığı cinsellik dolu izlenime r a ğme n a s l ı n d a M e l o dy Gardot‟nun kendine has mizah
38 Stereo Mecmuası
Gardot‟un büyük kalabalıklara
ulaştığı albüm My One and Only Thrill‟in
kapağı
anlayışının sonucu olarak yatalak olarak geçirdiği dönemle dalga
geçen bir isim.
Hastanede yattığı dönemde bırakın şarkı söylemeyi ya da konuşmayı, mırıldanmayı bile yeniden öğrenen bir insanı şarkı söylemeye bu denli hangi içgüdü
iter, böylesine bir tecrübeyi çok şükür ki yaşamamış olan, benim gibi insanların verebileceği bir cevap değil. Ancak müziğin tedavi edici etkisine veya en
yalın haliyle müziğin kendisine o lan inanc ın ın , onu i l k konserlerine vücuduna bağlı olan ve k ısaca TENS deni len
(Transcutaneous Electro-Nerve Stimulator kısaca acıyı azaltmaya yönelik, akü ile çalışan bir stimulatör/uyarıcı) bir cihazla çıkma gücünü verdiğini söylemek
lazım. Müziğin kendisi için ne
ifade ettiğni soranlara; müzik benim için her şey, benim
mutluluğa sahip olmama, hatta bugün her kimsem o olabilmeme neden olan sebep diye açıklıyor. Başka bir röportajında müziği onu yattığı yerden elinden tutup
kaldırarak nereye kadar süreceğini hesaplamadan beraber yürüdüğü bir insan, bir dost olarak tanımlıyor.
Melody Gardot‟nun EP formatında olan ilk albümü olan Some
Lessons, The Bedroom Sessions‟ı bir yana bırakırsak başlangıç a l b ü m ü s a y a b i l e c e ğ i m i z Worrisome Heart 2008 yılında
piyasaya çıkmış. Bu albümü tanımlarken, son derece kişisel , tıpkı günlük yazmak , kafamda duyduklarımı kağıda dökmek gibiydi diye anlatıyor Gardot.
Albümün adını Worrisome Heart
(Kaygılı/Huzursuz Kalp) isimli bestesinden almasını ise o
dönemdeki durumunu en iyi anlatan şark ı o lmasından kaynaklandığını anlatıyor.
Worrisome Heart albümünden sonra Madeleine Peyroux, Norah Jones hatta Ella Fitzgerald ve
Billie Holiday gibi caz ikonları ile karşılaştırılmasını ise, müzik yapmanın rekabet etmeye yönelik bir kavram olduğunu hiçbir zaman düşünmediğini, hiç bir
müzisyenin yaptığı müziği bu anlamda analiz etmediğini, kişinin müzik yapmasının kendi içinde yeteri kadar büyük bir başkaldırı
ve meydan okuma olduğuna inandığını belirterek tevazuyla karşılıyor. Tüm bu sanatçılar ile karşılaştırılmasını ise insanın d oğ a s ı n d an k ay n a k l a nan
benzerlik bulma çabası veya
39 Stereo Mecmuası
Basın
bültenlerinde
kullanılan büyük özenle çekilmiş
fotoğraflar gerçekten çok
güzel :)
m u k a y e s e d u y g u s u n d a n kaynaklandığını düşündüğünü, bu sanatçı lar ın müziğinin
kendisini her halükarda hem insan hem sanatçı olarak zaten
yücelttiğini belirtiyor.
Bu sene piyasaya çıkan albümü My One and Only Thrill , Melody Gardot‟nun müziğinin ana unsuru
olan piyanonun temel olarak aynı k a l m a s ı n a k a r ş ı n l a t i n müziğinden de esintiler de taşımakta. Çok sıkı bir Nina Simone ve Caetano Veloso
hayranı olan Melody Gardot bu iki dev sanatçıya olan hayranlığını son albümünde son derece keyifli, fazla kaçmayan bir latin
e t k i s i n i n o t a a r a l a r ı n a yerleştirerek göstermiş.
My One and Only Thrill sanatçının aşırı ve ani seslere olan duyarlılığından dolayı yine sınırlı sayıda enstrüman ve müzisyen ile gerçekleştirilmiş.
B ü y ü k a n n e s i n e i t h a f e n yorumladığı Over the Rainbow hariç albümdeki tüm şarkılar Melody Gardot‟ya ait. Bir çok
eleştirmenden çıkar çıkmaz
olumlu eleştiriler alan albüm 3 d a l d a G r a m m y ' e a d a y gösterilmiş.
Melody Gardot bu iki veya iki
buçuk albümünün dışında bir çok caz sanatçısına vokali ile de eşlik etmiş. Bunlardan benim ilk aklıma gelen Herbie Hancock‟un p iyanosuna eş l ik ederek
yorumladığı çok güzel bir Joni Mitchell bestesi olan Edith and the Kingpin. (Youtube‟da bu y o r u m u n v i d e o s u n a ulaşabilirsiniz) Bundan başka
s e v g i l i d o s t u m T e v f i k Tozkoparan‟ın geçenlerde hediye ettiği eski tüfek Charlie Haden ve Quartet West yoldaşlarının
Sophisticated Ladies albümünden If I‟m Lucky (Joseph Myrow / Eddie Delange) yorumunu söyleyebiliriz.
Bugün 26 yaşında olan Melody Gardot‟nun sesini dinlediğinizde duygusal yetkinliğini yaşıyla
bağdaştıramayacağınız bir teknik akıcıl ıkla kullandığını fark edeceksiniz. Bu belki de bir çok i n s a n ı n y a ş a m a d ı ğ ı a c ı
tecrübelerin ruhuna yansıyan
kısmı, ancak şunu da unutmamak lazım ki bir kazanın enkazından, müz iğ in insan yaşamıy la
birleşmesi ve onu tekrar yaratması ortaya çıkmış.
Hangisini seçerseniz seçin ister Worrisome Heart ister My One and Only Thrill, koyun bir kadeh şarap (başka bir içki değil, zira
Melody Gardot bir şekilde şarabın hem kalender hem aristokratlara yönelik ruhuna sahip) keyifle dinleyin. Umarım onu yerden kaldıran müzik daha
uzun yıllar elini bırakmaz ve bizler de keyifle dinlemeyi sürdürürüz.
İlgilenenlere önemli not:
Müzik terapis i sanatç ın ın yaşamında öylesine önemli bir yer kaplıyor ki kişisel sitesinin önemli bir bölümü müzik terapisi
ve makrobiyotik beslenmeye ayırmış. İ lgi lenen okurlar sanatçının sitesinden detaylı bilgilere ulaşabilir .
Aydın Eroğlu
40 Stereo Mecmuası
2000‟lerin caz ikonu olarak
nitelendirilen Gardot bu
durumu kabul-lenmiş gibi:)
42 Stereo Mecmuası
Nim Soyfan, bir yanıyla Avusturya‟lı bir topluluk ama...
Topluluğun kadrosuna bakınca ama bölümünü anlayacaksınız. Alp Bora, vokal, gitar. Paul Dangl, keman. Johann Öttl,
trompet. Gerald Selig klarnet ve flüt. Roland Mach, bas ve Klaus Fürstner davul. Albüm Ekinoks Müzik vasıtasıyla elime ulaştı. CD
çalarıma koyduğumda ne oluyor diye irkildim. Sonra albüm kitapçığına bakınca durumu
anladım. Albüm tam anlamıyla bir Ege albümü. Denizin iki kıyısından eğlenceli, neşeli harika şarkı lar havalarda
uçuşuyor. Ramizem, Yüksek Yüksek Tepeler, Maniko Mou, Allı Turnam, Gökteki Yıldızlar derken
ne olduğunuzu şaşırıyorsunuz. Ayr ı ca top lu luğun kend i şarkılarına da albümde yer veri lmiş. Bunlarda gayet
keyi f l i l er. Albüme konuk müzisyen olarak Turgay Uçar destek vermiş. Albüm tanıdık melodilerin son derece keyifli
şekilde yorumlanmasıyla tam
anlamıyla bir yaz albümü olarak nitelendirilebilir. Eğlenceli, icralar
gayet başarılı, kayıt gayet güzel. Eh insan daha ne ister ki. Ege ve Balkan müziği gerçekten insanı mutlu eder ve bu albümde tam
bu tü rden . Ben öncek i albümlerinin peşine düştüm s a n ı r ı m s i z d e a y n ı s ı n ı
yapacaksınız.
3 genç müzisyenden dikkat çekici bir albüm. Hatice Doğan
Sevinç, Coşkun Karademir ve Emirhan Kartal, Anadolu'da bizleri bir yolculuğa çıkartıyorlar. Yolculuk Azerbaycan‟a kadar
uzanıyor. Aslında albümü ilk elime aldığımda bu kadar beğeneceğimi zannetmiyordum. Albümün açılış şarkısı Rüya‟da
kemençenin o kendisine özgü sesi sizi bir tutsak alıyor ki, albümün tamamını dinlemeden
başından kalkamıyorsunuz. Aslında son yıllarda yapılan bu tarz harika çalışmalar benim gibi Anadolu müziği i le çok
ilgilenmemiş insanların gözlerini kendi topraklarına doğru yöne l tme l e r i n i sağ l ı y o r .
Albümde Orhan Aktaş‟ın kavalı ile zenginleştirdiği “Bir Sandığım Vardır” Erzurum‟dan Karadenize yolculuğa çıktığımız “Uzun Dere
Barı” “Dere Akar Bulanık” türküleri çok hoşuma gitti. Taksim olarak gözükseler de kendi başlarına birer parça olan
“Uzak” ve “Rüya” ise tarif
edilemeyecek keyifte şarkılar. Albümde tanımlayamadığım bir
yapı var ve bu gerçekten çok etkiledi beni. Bir yönüyle bizden olan albüm bir yönüyle çok evrensel. Hiç beklemediğiniz
anda bir saz bölümü giriyor ve ton o kadar farklı ki, albüm çok ilginç hale geliyor. Bence bu
sayının bomba albümlerinden...
T r i o T z an e , X an t h ou l a Dakovanou, Sandrine Monzelum
ve Gül Haver Toruk‟tan oluşan bir topluluk. Çok sesli (polifonik) bir yapıda müzik yapan topluluğun seçtiği şarkılar çok
tanıdık ve pek sevdiğimiz bir coğrafyadan. Balkanlardan, Ege‟ye ve oradan Karadeniz‟e uzanıyor. Tanıdık melodiler
kulağınıza ilk adımda farklı gelecek ve hemen alışacağınız bir şekilde yorumlanmış. Üç
farklı milletten bayanlardan (Türk, Bulgar ve Yunan) kurulu olan topluluk birbiri ile benzer hikayeleri farkl ı di l lerde
yorumluyor. Özellikle Balkanlar v e E g e ‟ d e k i h a l k l a r ı n birbirlerinden neden nefret
ettiğini anlamak mümkün değil. Albümdeki düzenlemelerde çok başarılı. Farklı milletlerden müzisyenlerinde enstrümanları
ile katkıda bulundukları albüm bazı dini eserleri de içeriyor. Neva İlahi‟yi ilk kez dinledim ama daha önceden dinlemiş
olduğum “Mirologue of the
Virgin” düzenlemesini çok b e ğ e n d i m . A l b ü m ü n
kitapçığında Türkçe‟ye de yer verilmiş. Tüm sözler de Türkçe‟ye çevrilmiş. Kayıt çok b a ş a r ı l ı . B a h s i g e ç e n
coğrafyadan bambaşka bir l ez ze t a lmak i ç i n göz atabileceğiniz bir albüm.
Nim Sofyan - Agora
Galileo Music CD
Trio Tzane - Gaitani
Naive / AK Müzik CD
Sevinç, Karademir, Kartal -
Dönüş Yolu / AK Müzik CD
Müzik: 7/10
Kayıt: 8/10
Müzik: 8/10
Kayıt: 8/10
Müzik: 9/10
Kayıt: 8/10
SM Kısa Kısa
CD CD CD
!
43 Stereo Mecmuası
Ailecek Zeki Müren‟i çok sevdiğimizi biliyorsunuzdur.
Geçmiş yıllarda çok önemli miktarda Türk Sanat Müziği 45‟lik toplamış olsak bile yeni yayınlanan plakları da boş
geçmemeye çalışıyoruz.
Geçtiğimiz sene içerisinde Zeki Müren plakları konusunda önemli gelişmeler yaşandı. İlk “Saklı Kayıtlar”ın yanında
“Gözlerin Doğuyor Gecelerime” adlı bir plak daha basılmıştı. Her i k i p l a ğ ı d a S t e r e o
Mecmuası‟nda mercek altına almıştık. Bu plakların kayıtları çok başarılı olmasa da, türe merak duyanları can evinden
vurduklarını söylersek yanlış olmaz.
Bu kez ilk plağın ardından çok uzun bir süre geçmeden Bayar Müzik serinin ikinci plağı Türk
Sanat Müziği severlere sundu. İkinci plağın tam adı Zeki Müren Saklı Kayıtlar 2 -1960-1984. Bu
yeni plak her açıdan ilkinden çok daha başarılı. Öncelikle
ş a r k ı l a r ı n r e s t o r a s yonu konusunda katedilen yol dikkat
çek i c i . Ancak durum çok iyi demek
mümkün değil. Ayrıca bu kez seçilen şarkılar türün ağır örneklerinden sıkılanların bile kolaylıkla dinleyeceği şekilde
şarkı listesine dağıtılmış. Şarkı
listesinde hemen herkesin bildiğini tahmin ettiğimiz “Bir Bahar Akşamı”, “Söyleyemem
Derdimi” “Yıldızların Altında” “Huysuz Ve Tatlı Kadın” “ İnleyen Nağmeler” gibi eserlere
yer verilmiş. Plakta bizim için en önemli eser “Enginde Yavaş Yavaş” oldu. Bu güzel eseri Zeki Müren‟in sesinden dinlemek çok
büyük bir keyif. Stereo Mecmuası‟nda yayınladığımız ilk
plağın eleştirisinde plağın açılır
kapaklı olmaması konusunu biraz eleştirmiştik. Böylesine bir çalışma da açıl ır kapak sevindirici olurdu. Sanki sesimiz
duyulmuş (belki de yazımız okunmuştur) bu kez plak açılır kapaklı. Yalnız çözülmesi gereken bir sorun daha var.
Plak kapağı baskısında bence sorun var. Sanırım kapak
yurtiçinde yapılıyor. Daha kalın
bir kartonun kullanılması ile bu
sorun çözülebilir. Ayrıca her iki
plakta da, plağı koruyan jelatinin sökülmesi sırasında sorun çıkıyor. Eğer serinin üçüncü plağında bu konuda
çözülürse harika olacak.
Bu arada sevindirici bir durum bir çok genç müzik severin bu yayınlanan plaklar sayesinde Zeki Müren ile tanışması. Belki
ailelerinin isteğiyle, belki kendi içlerindeki merak sayesinde bu plakları alarak bambaşka bir
müzik tarzı ile tanışıyorlar. Umarız Türk plak şirketleri bu çalışmalara devam ederek 2011 yılı içerisinde plak basımına
daha da hızlanarak devam ederler.
Bu plak ne olursa olsun Türk Sanat Müziği severler için kaçmayacak bir fırsat. S ve HC
Zeki Müren Saklı Kayıtlar 2
SM Arşiv
Müren Saklı Kayıtlar 2 -1960-
1984.
Bayar Müzik CD veya Plak
LP
Farklı müzik türlerine meraklı i n s a n l a r a J a m i r o q u a i dediğinizde, bir çoğu topluluğun
varlığından haberdardır ve
büyük ihtimalle müziğini de dinlemiştir. Eğlenceli tarzları ve türün içerisinden kolaylıkla sıyrılan kaliteleri ile Jamiroquai
ülkemizde de sevilen bir müzisyenler topluluğu. Yaz aylarında bir ülkemizde de bir
konser verecek olan topluluğa kısaca göz atalım. İlk önce genel bir yanılgıdan başlayalım.
Jamiroquai sanılanın aksine
topluluğun solistinin değil tüm topluluğun ismidir. Topluluğun müziğinde sağlam grubun daha
doğrusu kaliteli müzisyenlerin varlığı çok hakim bir etkiye sahiptir. Muhtemelen bu denli t a n ı n m a l a r ı n d a v e
sev i lme l e r i nde b i r ç ok müzisyenin ortak çalışması çok etkili olmuştur.
Farklı müzik türlerine meraklı i n s a n l a r a J a m i r o q u a i
dediğinizde, bir çoğu topluluğun
varlığından haberdardır ve büyük ihtimalle müziğini de dinlemiştir. Eğlenceli tarzları ve
türün içerisinden kolaylıkla
sıyrılan kaliteleri ile Jamiroquai ülkemizde de sevilen bir müzisyenler topluluğu. Yaz aylarında bir ülkemizde de bir
konser verecek olan topluluğa kısaca göz atalım. İlk önce genel bir yanılgıdan başlayalım.
Jamiroquai sanılanın aksine topluluğun solistinin değil tüm topluluğun ismidir. Topluluğun
müziğinde sağlam grubun daha
doğrusu kaliteli müzisyenlerin varlığı çok hakim bir etkiye sahiptir. Muhtemelen bu denli
t a n ı n m a l a r ı n d a v e sev i lme l e r i nde b i r ç ok müzisyenin ortak çalışması çok etkili olmuştur.
Jamiroquai, İngiltere kökenli bir
caz funk ve acid caz topluluğu.
1990'ların başında kurulan topluluk bu yıllarda Londra'da başlayan acid caz hareketinin
içerisinde kendisine yer bulur. Caz etkileşimlerinin yanında
pop, rock ve electronik tarzlarını da kendi müziğinde harmanlayan topluluk kısa
zamanda tüm dünyada tanınır
haline gelir.
Jami roquai top lu luğunun yazması biraz zor bir ismi var. Bu isim “Jam Session”ın Jam kısmı ile "iroquai" kelimesinin
birleşiminden oluşuyor. Iroquai, bildiğiniz gibi Kuzey Amerika'da yaşayan bir yerli kabilesi.
Topluluğun kadrosu yıllar
içerisinde defalarca değişmiş olsa da, solist Jason "Jay" Kay ve davulcu Derrick McKenzie ilk
albümlerden bu yana hep topluluğun içerisinde yer aldılar. Jason "Jay" Kay toplulukta en çok öne çıkan isim. Şarkıların
büyük bir bölümü de o yazıyor. Bir ara kendi solo projesini de oluşturan müzisyen pek başarılı
olmadı hatta hezimete uğradı.
Belki kendi solo projesi başarıya ulaşsa Jamiraquoi ismini pek hatırlayan kalmayacaktı ancak
Jamiraquoi
SM Büyüteç Altında
44 Stereo Mecmuası
yaşanan hezimet sonrasında Jason "Jay" Kay topluluğa dört
elle sarıldı. Bu arada “Brand New Heavies” ve kendi solo projelerinden uzak durmanızı tavsiye ederim. “Brand New
Heavies” nereden çıktı derseniz bu da Jason "Jay" Kay‟in alternatif topluluğu. Kesinlikle
uzak durulası :)
Jamiroquai'ın ilk ilgi çekmesi "When You Gonna Learn" şarkısı
ile 1992 yılında olmuş. Bu başarılı single'ın ardından Sony
BMG Music ile 8 albümlük bir kontrat yaparlar. İlk Sony albümü “Emergency on Planet Earth” 1993 yılında yayınlanır.
Hemen arkasından 1994 yılında “The Return of the Space Cowboy” albümü yayınlanır. Bu
albümden "Space Cowboy" tam anlamı ile patlar ve kulüplerde ve radyolarda bol bol dönmeye
başlar. Asıl patlama 1996
yılında yayınlanan "Travelling Without Moving" ile olur. Albüm tüm dünyada önemli bir başarı
kazanır.
"Travelling Without Moving"
albümünün bu denli popüler olmasında albümün etkisi çok büyüktür. Virtual Insanity" ve
"Cosmic Girl" gibi çok iyi
şarkıların yanında albümün geniş kitlelere ulaşması müzik
kanallarında durmadan dönen "Virtual Insanity” videosu çok
etkili olmuştur. Jonathan Glazer tarafından çekilen video Jason "Jay" Kay‟in kendisine özgü garip dans figürlerinin yanında
hareketli sahne yapısı ve efektleri ile dikkat çekmişti. Bugünün standartlarında bile
kesinlikle çok başarılı bir video olduğunu söylemek mümkün.
Jamiroquai topluluğunun en
güçlü olduğu yan ise konserler ve can l ı performanslar.
N e r e d e y s e ş a r k ı l a r ı n albümlerdeki versiyonlarından çok daha iyi çalındığını söylersem yanlış olmaz. Sony
BMG etiketi ile raflarda bulunan ve son derece uygun fiyat etiketi olan Verona konseri
DVD‟sinde bu durumu kendi gözlerinizle ve kulaklarınızla duyabilirsiniz.
Bu arada Haziran sonunda Jamiraquoi İstanbul‟da bir
konser verecek. Acid caz, funk severlerin zaten bu konseri kaçırmayacağını biliyorum. Ancak farklı türleri dinliyorsanız
bir şekilde bilet bulma şansınız olursa bir göz atmanızda fayda olacaktır. Sıkılmayacağınıza
eminim.
HC
Bunları Kaçırmayın
Travelling Without Moving 1996 yılında yayınlandı. "Virtual Insanity" "Cosmic Girl" "Travelling Without
Moving" gibi önemli şarkıları içeriyor.
Synkronized 1999 yılında yayınlandı. Albümde "Canned Heat"
“Butterfly” ve Godzilla filminin müziği "Deeper Underground"
dikkat çekiyor.
2001 yılında yayınlanan "A Funk Odyssey Feel So Good" ve "Little L"
gibi hitler içeriyor.
Jason "Jay" Kay garip ve son
derece ağır şapkaları ile nasıl dans edebiliyor
45 Stereo Mecmuası
Müzik tarzlarında zaman içerisinde farklı alt akımlar
ortaya çıkıyor. Klasik müzik içerisinde 20. yüzyılda iki savaş
arasında “yeni klasik” denilen bir alt akımı konuyla ilgilenenler
mutlaka biliyorlardır. “Yeni klasik” dönemin başlangıcı için müzik tarihçilerinin farklı görüşleri olsa da, Igor
Stravinsky'nin en çok etkilenilen besteci lerden bir tanesi olduğunu söylersek yanılmış
olmayız sanırım. Bestecinin “Le Sacre du printemps” (Bahar
Ayini) eseri klasik müzik dünyasında mercek altına
alındığı kadar farklı müzik akımlarından bir çok müzisyen t a r a f ı n d a n i n c e l e n i y o r .
İncelendikçe hayranlık yaratan eser, klasik müziğin çok uzaklardan akrabası olan bir akımın alt yapısında da önemli
bir etkiye sahip. Bu akımın adı da biraz manidar, “karanlık
akım yeni-klasik müzik” Tıpkı “Bahar Ayini”nde olduğu gibi alt
yapısında özellikle pagan folk öğeleri içeren bu yeni akım klasik müzik etki leşiml i
bambaşka bir müzik dünyasının kapılarını aralıyor. Bu genç akımın en önemli temsilcileri kıta Avrupa'sından ve bir çoğu
klasik müzik eğitimi almış müzisyenler. İlk bakışta İtalyan, Fransız ve Alman topluluklar
kendilerine özgü yapıları ile birbirinden ayrılan 3 önemli okul oluşturmuş durumdalar.
Ancak İskandinavya'dan da
i l g inç örnekler d in leme f ı r s a t ı m ı z o l u y o r s o n
dönemlerde. Aslında akımın temelleri 90‟lı yıllarda atılmış
olsa da, olgunlaşmış örnekler son yıllarda elimize geçer oldu. Müzik türlerinin evrimine iyi bir örnek. Bu yeni türün ilk
a d ı m l a r ı n d a ö n e Fransız/Avusturya kökenli Elend çıkıyor. Bu toplulukla alakalı
olarak Stereo Mecmuası'nın geçmiş sayılarında bir şeyler
karalamıştım. Müzikal anlamda çok gelişen topluluk “Winds
Cycle” üçlemesinde klasik müziğe daha fazla yaklaşma eğilimindeydi. Son dönemlerde
denk geldiğim bir diğer topluluk İ t a l y a ' d a n , C a m e r a t a Mediolanense. Müziklerinde “yeni-barok” etkileri çok
rahatlıkla hissedilen topluluk, 90'ların sonları ve 2000'lerin
b a ş l a r ı n d a y a p t ı k l a r ı albümleriyle dikkat çekiyor.
Özell ikle vokal kullanımı konusunda çok dikkat çekici şarkılara imza atmışlar. Alman
“Bacio di Tosca” ise daha yeni bir oluşum. 2010 yılı albümleri “Hälfte des Lebens”e bir göz atmakta fayda olabilir. Son
dönemlerde elime geçen bir diğer albüm müthiş vokaller ve koroların ustaca kullanımı ile
dikkatimi çekti. İtalyan Corde Oblique topluluğunun 20111 albümü "A Hail of Bitter
Almonds" Akım içerisinde oda
orkestrası formuyla müzik yapanlardan, büyük korolarla
çal ı şanlara kadar farkl ı denemeler yapan topluluklara
rastlamak mümkün. Bunun yanında daha küçük formlarla müzik yapanlara da rastlamak mümkün. Bu tarz topluluklar
klasik müzikten etkilenmiş yap ı l a r l a fo l k öğel er in i harmanlayıp daha minimal bir
tarzda müzik yolculuklarına devam ediyorlar. Tabii ki
deneysel çalışmalara da bol bol rastlanıyor. Özellikle elektronik
müzik ile klasik müziği bir araya geti rmeye çal ışan i lginç topluluklarda mevcut. Bunların
en önemlileri Fransız bağımsız plak şirketi “Prikosnovénie” bayrağı altında toplanmış durumdalar. Bu yeni türden
albümler daha çok bağımsız p l a k ş i r k e t l e r i n d e n
yayınlandığından bulabilmek pek kolay olmasa da, denemeye
değer. Bu yeni akım, klasik müzik dinleyicilerinden çok, klasik müzik dünyasına adım
atmak isteyen uç müzik dinleyicilerini ilgilendiriyor. İlerleyen sayılarda akımla ilgili daha geniş kapsamlı bir yazı
yazmayı planlıyorum. Bir göz a t m a k t a n b i r ş e y kaybedilmeyecek bir akım ve
çok başarılı albümlere denk gelmek mümkün! HC
SM İlk Bakış
Karanlık Akım Yeni Klasik Müzik
47 Stereo Mecmuası
48 Stereo Mecmuası
Felix Mendelssohn'un (1809-
1847) çok bilinen Yaz Gecesi R ü ya s ı a s l ı n d a W i l l i am Shakespeare'in aynı adlı eserinin sahneye konması amacı ile
bestelenmiştir. Eser sayısız kez seslendirilmiş. Bu kez konuk sanatçılar olarak Jennifer Vyvyan (soprano) ve Marion Lowe'ı Peter
Maag yönetimindeki Londra Senfoni Orkestrası ve Kraliyet Opera Evi Korosu ile beraber
kaydedi len eser Original Recording tarafından özel olarak basılmış. Son derece kısıtlı sayıda bası lan plak için
gösterilen özen üst düzey. Her kopya el ile numaralandırılmış. Fiyat son derece yüksek olsa da
ORG'nin diğer kayıtları gözönüne alınırsa referans seviyesinde bir plak seti ortaya çıkmış. Ses kalitesi çok üst düzey. İsviçreli
şef Peter Maag, 1950‟nin ortalarından itibaren Londra Senfoni ile çalışıyor ve bir dizi önemli Mendelssohn ve Mozart
kaydına imza atıyor. Plak bu
serinin bir örneği. İngiliz soprano Jennifer Vyvyan‟ın Tytania
rolüyle son derece başarılı olduğu ve dünya çapında üne kavuştuğunu düşünürsek kaydın önemi de biraz daha fazla
anlaşılabilir. Bu arada meraklılar Peter Maag‟ın yine Londra Senfoni ile Mozart‟ın 29 ve 34
n u m a r a l ı s e n f o n i l e r i n i yorumladığı kayıtları da bir
kenara not etsinler. Denk gelirseniz mutlaka edinin. HC
P o l onya Oda F i l a rmon i
Orkestrası şef Wojciech Rajski yönetiminde Ludwig van Beethoven'in (1770-1827) m e ş h u r 6 . s e n f o n i s i n i
yorumluyor. Wojciech Rajski, 1948 yılında doğmuş Polonyalı bir şef. Uzun yıllar Varşova'da müzik eğitimi almış ve 1972
yılında ilk kez bir orkestra yönetmiş. Uzun yıllar Poznan Filarmoni Orkestrası yönettikten
sonra yeni bir orkestra kurması için görevlendiri lmiş. Bu orkestranın özellikle yurt dışında Polonya‟yı temsi l etmesi
amacıyla kurulduğu için Polonya Klasik Müziğinde önemli bir yere sahip. O yıllarda gelecek
vadeden genç yetenekleri orkestra bünyesine alan Wojciech Rajski, ilerleyen y ı l l a rda ba şka Po l onya
orkestralarının başına geçmiş.
Beethoven, 6. senfonisi veya tanınan ismiyle “Pastoral Senfoni” bildiğiniz gibi standart
senfonilerin aksine 4 değil 5
bölümden oluşuyor. Eser, kendisini doğanın kollarında çok rahat ve huzurlu hisseden
bestecisinin duygularını yansıtan bir yapıda. Tacet firması hemen her zaman olduğu gibi tamamen vakum tüp le donat ı lmış
ekipmanla yaptığı master çalışmasını 180gr'lık plağa aktarmış. Plak ülkemizde AK
Müzik etiketiyle bulunabiliyor.
HC
1950‟lerde kurulan İtalyan “I
Musici”, oda orkestrası özellikle Barok dönem eser ler in i yorumlayarak tüm dünyada dikkat çekmeyi başardı .
Topluluk bu plakta başta Giovanni Battista Pergolesi (1710-1736) olmak üzere Francesco Geminiani (1687-
1762), Antonio Vivaldi (1678-1741) eserlerini yorumlamış. I Musici ‟nin uzun zamandır
kadrosunda bulunan Antonio Anselmi ve Marco Serino bu kayıtta öne çıkan soloistler. Burada hemen bir parantez
a ç a r a k P e r g o l e s i ‟ d e n bahsedeyim. Dönemi için son derece devrimsel bestelere imza
atan besteci özellikle komik operaları ile tanınıyor. Klasik Barok formlarında da eserleri var ve bas notlarının kullanımı
ve eserlerin dinamik yapısı a ç ı s ı n d a n B a c h d a h i l kendisinden sonra gelen bestecileri derinden etkilemiş.
Albümde “I Musici” bestecinin Si
Bemol keman konçertosunu yorumlamış. Fone Records
dendiğinde ilk akla gelen müthiş kayıt kalitesi oluyor. Çok sınırlı (genelde 500‟den az) basılan plaklar son derece pahalı oluyor
ancak klasik müzik meraklıları kısa zamanda sınırlı plakları tüketiyorlar. Bende klasik
müziğe meraklı bir arkadaşımda dinleme fırsatı buldum. Allah‟tan
SACD formatında da alabilmek mümkün. HC
SM Kısa Kısa
Beethoven Symphony No.6
Pastorale / Tacet 180Gr LP
I Musici - Concerts & Folies In
Pergolessi’s Time
Fone Records 200Gr LP
Mendelssohn - A Midsummer
Night’s Dream
ORG 2LP
SM Kısa Kısa
! LP LP LP
Johann Sebastian Bach - Six Brandenburg Concertos plak
seti, geçmiş aylarda Alman Speakers Corner plak şirketi tarafından plak formatında hazırlanarak müzikseverlere
sunulmuştu. Kayıt aslında Tacet tarafından yapılmış ve her iki
firmanın ortak çalışması ile plak f o rm a t ı n a y a y ı n l a n m ı ş .
Stuttgarter Kammerorchester yani Stuttgart Oda Orkestrası 1 9 4 5 y ı l ı n d a A l m a n ya
Stuttgart‟ta kurulmuş. İlk kurulduğu dönemlerde özellikle post romantik dönem eserleri yorumlayan orkestra, o yıllarda
küçük yapısına rağmen büyük işler yapmış. Savaş sırasında yakıp yıkılan Stuttgart kentinde
Furtenbach salonunda ilk konserlerini veren orkestra, kendisine özgü yapısı ve sağlam yorumlarıyla ilk önce tüm
Almanya arkasında da tüm dünyada ün l enmi ş . İ l k kurulduğu dönemden 1980‟lerin sonuna kadar Karl Münchinger
tarafından yönetilen orkestra 1990‟ların ortasından itibaren Denn i s Ru s se l l Dav i e s
yönetiminde daha da tanınır hale gelmiş. Bu dönemde repertuvarı genişletilen orkestra
bazı farklı projelerle de ismini duyurmuş. Bu projelerden en ilginçlerinden bir tanesi Keith
Jarrett ile birlikte yapılmış. P lağın büyük bölümünü
kaplayan eser Johann Sebastian Bach tarafından Brandenburg
valisi Christian Ludwig için bestelenmiş. Bir çok müzik eleştirmeni tarafından barok
dönemin en önemli eseri olarak nitelendirilen Brandenburg konçertoları tarih boyunca sayısız defa kaydedildi. Eser
k l a s i k t a r z d a k i o d a orkestralarının Herbert von K a r a j an g i b i i s i m l e r i n
repertuvarlarında da yer aldı. Toplam 6 konçertodan oluşan eserin herkes farklı bölümlerini daha çok seviyodur eminim ki.
Benim şahsi favorim 6 numaralı konçerto (BWV 1051) Özellikle ilk bölüm olan Allegro ilginç yapısıyla dikkatimi çekiyor.
Zaten müzik tarihi boyunca bu eserin bazı bölümleri çok farklı alanlarda da kullanılmış.
Örneğin 6. Konçerto‟nun bazı bölümleri transpoze edilip modernleştirilerek bir çok radyo
programının jenerik müziği olarak kullanılmış.
Stuttgart Oda Orkestrası Brandenburg konçertolarını iki
kez seslendirmiş. İlk kayıt Karl Münchinger yönetiminde Decca plak şirketi için yapılmış. Bu plak yeniden basılmadığı için
bulabilmek pek kolay değil. İkinci kayıtlarını ise 2000 yılında Tacet firması için yapmışlar.
Kayıtlar firmanın lisanslı "Real Surround Sound (Gerçek Çevresel Ses)" teknolojisi ile yapılmış. Bunun yanında Tacet
kayıtlarını farklı kılan vakum tüplerle donatı lmış özel ekipmanın kullanımı. Bahsi geçen kayıt Tacet tarafından
daha önce SACD ve DVD-Audio formatlarında yayınlanmıştı. Üç plaktan oluşan setin 2,5 yüzü
Brandenburg konçertolarına ayrılmış. Son yüzün kalan bölümü ise Gaeda Trio tarafından icra edilen Largo and
Fugue No.5 ile değerlendirilmiş.
Bu 180Gr‟lık 3 adet plaktan oluşan set, ülkemizde rahatlıkla
bulunabiliyor. HC
SM Ayrıntılı İnceleme
Johann Sebastian Bach - Six
Brandenburg Concertos 3LP
Tacet, Speakers Corner işbirliği
ile yayınlanan ilk kutu setinin içeriği gayet
başarılı
LP
49 Stereo Mecmuası
The Concert Spirituel tarihte yapılan ilk halk konseri serisidir.
Konserler Paris‟te 1725‟te başlar ve 1790‟da son bulur. Konserler serisi dini bayramlarda bir nevi eğlenme aracı olarak ortaya
çıkmıştır. Programlar hem dini sözlü eserler ve hem de e n s t r ü m a n t a l e s e r l e r içermekteydi. Jordi Savall bu
a l b ü m d e b u m u h t e ş em akşamları tekrar hayata döndürmüş. Eser için barok
çağdan üç büyük bestekarların eserlerini seçmiş: Corelli, Telemann ve Rameau. Bu albüm ile 15. Louis zamanındaki müzik
hayatını anlamakta daha kolay olmakta.
Albüm Fransız Alia Vox‟tan yayımlanmış, firmanın tüm eserlerinde olduğu gibi harika bir
kay ı t v e ü rün ka l i t e s i yadsınamaz. Albüm SACD formatta yayımlanmış ve cidden
benim gibi siz de iyi bir SACD player sahibiyseniz albümü dinlemek müthiş bir zevk olacak.
Albüm çok detaylı bir kitapçık ile
gelmekte ki burada hem besteciler ve hem de dönem çok güzel anlatılmış.
Savall‟dan bir solist olarak Telemann eserlerini dinlemek
cidden çok farklı bir his. Yorumu çok derin ve tatminkar ve açık o l a r ak bu y o ru m l a r ı y l a
orkestrasına da ilham kaynağı
olmakta.. Tüm albüm çok iyi yorumlanmış. B.S.
Hi-Q, 1950'lerin sonu ile 1960'lar boyunca Capitol
Records tarafından kaydedilen ve pazara sürülen çok özel bir katalog. Günümüzde bu katalog EMI plak şirketinin geniş
kataloğunun bir parçası. Ludwig van Beethoven'in (1770-1827) 1803 yılında bestelediği ve 1804 yılında yayınlanan OP.56 Do
Majör Üçlü Konçerto'sunun icra edildiği ve EMI tarafından plak formatında müzik severlere
sunulan kayıt, tam anlamı ile tarihsel öneme sahip.
H e r b e r t v o n K a r a j a n
yönetimindeki Berlin Filarmoni Orkestrası ile kemanda David
Oistrakh, piyanoda Sviatoslav Richter ve çelloda Mstislav Rostropovich'in yer aldığı kayıt için EMI uzun yıllar uğraşmış. Bu
önemli müzisyenlerin bir araya toplanabilmesi için verilen uğraşlar sonunda sonuç vermiş
ve ortaya bu özel kayıt çıkmış. Yapılan restorasyon çalışması sonucunda ortaya çıkan plağın
bundan 40 sene önce yapılan bir
k a y ı t t a n h a z ı r l a n d ı ğ ı n ı düşünmek bile insanı şaşırtıyor. Albüm, CD formatında EMI'nin
"Great Recordings Of The C en t u r y " s e r i s i n d e d e yayınlanmıştı ancak plak versiyonu müthiş.
EMI Türkiye umarım bu seriyi
zaman içerisinde ülkemize
getirir. HC
Henry Purcell (1659-1695). Erken Barok döneminin ünlü
İngiliz bestecisidir. William Shakespeare'in A Midsummer Night‟s Dream ( Bir Yaz Gecesi Rüyası) adlı eserinden uyarlanan
Fairy Queen (Periler Kraliçesi) için yazdığı fon müziği ile tanınır. Bunun dışında 100‟ü aşkın şarkısı ve Dido ve Aenas
isimli minyatür operası vardır. Bir saray müzisyeninin oğlu olan Henry Purcell, 1677'de, 18
yaşındayken, II. Charles‟ın yaylı ç a l g ı l a r o r k e s t r a s ı n ı n b e s t e c i l i ğ i n e , 1 6 7 9 ‟ d a W e s t m i n i s t e r A b b e y
orgculuğuna atandı. Ömrünün 25 yılını Westminister‟da geçirdi ve 3 ayrı krala hizmet etti.
Saraydaki görevlerinin yanı sıra operalar, sahne müzikleri ve oda müziği bestelemekle uğraştı. O dönem İngiltere‟de
müzik dünyasındaki önemli gelişmelerden birisi, halk konserlerinin gerçekleştirilmeye başlaması ve çeşitli müzik
gruplarının kurulması idi. Henry
Purcell, pek çok meslektaşının aksine bu grupların sahnelemesi
için besteler yapmayı utanç verici olarak görmedi ve bestelerini verdi. Sadece sahne müziği alanında değil, müziğin
her alanında eserler verdi. 1695 yılında yaratıcılığının doruğunda iken hayatını kaybetti. Harmonia
Mundi'den CD formatında yay ın lanan bu a lbümde
sanatçının oda müziği üzerine eserlerine yer verilmiş. Eserleri
London Baroque yorumlamış.
Beethoven Triple Concerto
Oistrakh, Rostropovich, Richter,
Karajan /EMI - Hi-Q Plak
Purcell- Chamber Music
Harmonia Mundi CD
Jordi Savall & Le Concert Des
Nations - Le Concert Spirituel
Alia Vox SACD
SM Kısa Kısa
CD CD LP
50 Stereo Mecmuası
52
Norveçli Black Metal grubu Dimmu Borgir'in onuncu albümü Abrahadabra 2010 yazında yayınlanmıştı. Bu
dönemlerdeki Stereo Mecmuası Müzik Özel sayılarına işlerin yoğunluğundan dolayı katkıda bulunamamıştım. Şimdi acısını
çıkartalım!
Albümden yayınlanan ilk single olan "Gateways" dinleyicilerde şok etkisi yaptı. 2007 yılında
yayınlanan In Sorte Diaboli albümü ve hemen ardından yayınlanan “The Invaluable D a r k n e s s ” D V D ' l e r i n i n
arkasından şarkıdaki kadın vokaller klasik Dimmu Borgir
dinleyicisini biraz tedirgin etti. Son yıllarda klasik tarza sahip
çıkan toplulukların haricinde
hemen her Black Metal topluluğu kadın vokal kullanıyor ve bu durum artık neredeyse trend olmuş durumda. Dimmu
Borgir gibi ikinci jenerasyon bir Black Metal müzik topluluğunun trend'lere uyması yerine trend'leri oluşturması gerekir
gibi bir dinleyici beklentisi var. "Gateways"de vokallerde Djerv solisti Agnete Kjolsrud destek
vermiş. Aslında pek kötü olmamış ama ilk bakışta çalanın Dimmu Borgir taklidi bir topluluk olduğunu zannetmek
mümkün.
Albüm her zaman olduğu gibi Dimmu Borgir'in kendi üretimi.
Sözlerin büyük bölümü Silenoz tarafından yazılmış. Bestelerde
ise Shagrath, Silenoz ve Galder
imzası dikkat çekiyor.
Abrahadabra'nın kayıt aşaması klasik tarzdaki bir albüme göre bayağı uzun bir süre sürmüş.
Türün meraklıları klasik eski tarzda bir albümün genelde b i rkaç ha f ta i çe r i s i nde
yapıldığını bilecektir. Bu durumun tam aksine Dimmu
Borgir stüdyoda neredeyse 1 sene boyunca kalmış. Bu süre
boyunca şarkılar defalarca değ i ş t i r i lm i ş , kay ı t l a rda d ü z en l em e l e r y a p ı l m ı ş .
Albümün atmosferik havasının daha belirgin olmasını sağlamak amacıyla klavye bölümleri üzerinde çok çal ı şı lmış.
Albümde klavyelerin Shagrath tarafından çalındığını duyuran
kaynaklar olsa da, klavyelerin arkasındaki kişi Geir Bratland.
Onu “The Kovenant” ve özellikle
Dimmu Borgir - Abrahadabra
SM Ayrıntılı İnceleme
Stereo Mecmuası
CD
53
de “Satyricon” ile birlikte yaptığı çalışmalarla tanıyoruz.
Dimmu Borgir, parayı basıp klavyeleri ona çaldırdığı gibi konserlerde de Geir Bratland'la birl ikte sahneye çıkıyor.
A l b ü m d e k i o r k e s t r a bölümlerinde de Norveç Radyo Orkestrası i le çal ışı lmış.
Anlayacağınız Nuclear Blast
Records kesenin ağzını iyice açmış. Eh nasıl açmasın, sonuçta Black Metal dünyasının
en çok satanları Dimmu Borgir ve her albümde dinleyiciler daha fazla kalite ve yenilik bekliyorlar. Satış konusundaki
l iderl iklerini devam etti -rebilmeleri için bu harcamaların yapılması şart. Para var, huzur
var!
"Abrahadabra", ismi okültist
Aleister Crowley'in ”Liber AL vel Legis” kitabından geliyor. Yasa kitabı seçimi aslında özellikle
yapılmış. Topluluğa göre bu a lbüm Dimmu Borg i r ' i n müziğinde yeni bir dönemin başlangıcı. Topluluk genelde
albümlerinde daha uzun isimler
kullanırken bu kez tek bir kelimeyi tercih etmiş. Bu da
ilginç bir not. Albümün yeni bir Dimmu Borgir'in ilk adımı
olmasının bir diğer sebebi son dönemlerde yaşanan kadro değ i ş i k l i k l e r i . An l aş ı l an önümüzdeki yıllarda Shagrath,
Silenoz ve Galder kombosu dışında çok sayıda müzisyen göreceğiz kadroda.
Albüm kapağı ve tanıtım için çekilen fotoğraflar ise gerçekten
b i r a lem. Esk i Norveç mit ' lerinden etki leni lerek topluluk bambaşka bir imaj ile
o r t a y a ç ı k m ı ş . B a z ı röpor t a j l a rda ku l l an ı l an maskelerin H. P. Lovecraft'ın “ K a d i m T a n r ı l a r ı ” n d a n
etki leni lerek hazı r landığı
söylenmiş. Ancak gerek video kliplerde gerekse de promo fotoğraflarda boy gösteren yeni
imajın bayağı absürd olduğunu söylemek mümkün. Albüm biraz “ P u r i t a n i c a l E u p h o r i c
Misanthropia” veya “Death Cult Armageddon” çizgisine yakın gözükse de bence In Sorte Diaboli'nin bir sonraki adımı
gibi. Gitgide senfonik öğelerin
öne çıktığı daha farklı bir Black Metal. "Enthrone Darkness
Triumphant" veya "Spiritual Black Dimensions" çizgisine
dönüş pek mümkün değil artık... Albümde sözler klasik Dimmu Borgir çizgisinde. Öyle söylenildiği gibi yeni bir adım
veya başlangıçtan ziyade bildiğimiz hikayeler devam ediyor. Ancak bu kez sözlere
belirli bir özenin gösterildiği
b e l l i . H a t t a a n l a m bütünlüğünden bile bahsetmek mümkün. Çoğu zaman Dimmu
Borgir, melodileri ön plana çıkartarak sözleri ikinci plana atardı ancak son yıllarda bu konuda bir gelişim var.
Albümün kaydı başarılı. Albüm ise ortalamanın bir kaç tık üzerinde. Muhtemelen bir
sonraki albüm çok daha rafine olacaktır. Yani ne bileyim olur herhalde :)
T
Dimmu Borgir - Abrahadabra
Nuclear Blast CD
Müzik: 7/10
Kayıt: 8/10
Yeni albümün promosyon
fotoğrafları biraz komik olmuş
gibi gözüküyor
Stereo Mecmuası
54
Black Metal dünyasının yalnız
adamı Varg Vikernes, Fallen ile
geri döndü. Hemde ne geri dönüş.
Muhtemelen son birkaç albümü dinleyip “bu ne yahu” diyen
dinleyicilerden, son albümleri haklı olarak yerin dibine batıran müzik eleştirmenlerinden, benim gibi ne olacak bu
Burzum'un hali diyen fan'lara kadar herkes albümü dinleyince şoka girdi. Hiç beklemediğimiz
bir hareketle Varg Vikernes hepimizin suratına bir tokat attı.
İşte eski tarz Black Metal böyle olur dersi verdi. Hatta
akımın ortaya çıktığı 1990'ların
başın ı hat ı r la tan sound hepimizin kulaklarının pasını aldı. Eminim ki albümü dinleyen
herkes ne adamsın Varg Vikernes demiştir. Ben dedim...
Fallen, tek kişilik Burzum daha doğrusu Vikernes projesinin sekizinci albümü. Eğri oturup
doğru konuşmak gerekirse Vikernes, 1997 ve 1999 yıllarında hapisteyken yaptığı
“Daudi Baldrs” ve “Hlidskjalf” albümleriyle tüm dinleyicileri
şoka sokmuştu. Hoş adam ne yapsın hapishane yönetimi
hücresine sadece bir klavye
sokmasına izin vermişti. Norveç gibi bir memlekette, Vikernes ve benzeri adamlara pek
rastlanılmıyor. Suç oranlarının son derece düşük olduğu ülkede intihar oranları bayağı yüksek. Vikernes ve diğer “inner circle”
topluluklarından elemanlar 9 0 ' l a r d a N o r v e ç ' t e k i Hıristiyanlığa savaş açıp
kiliseleri yakmışlardı. Hatta ülkenin en eski kilisesini de
kaşla göz arasında kundaklayan topluluğun içerisinde bulunan
Burzum - Fallen
!
Stereo Mecmuası
SM Ayrıntılı İnceleme
CD
55
Vikernes, Mayhem'in efsanevi gitaristi Euronymous'u da
öldürmüştü. Hapishanedeyken de pek rahat durmayıp bir kaç firar girişiminde bulunmuştu.
2010 yılında yayınladığı Belus albümü hapishanedeyken
yayınladığı iki albüme göre çok iyi olmasına rağmen pek övgü alamamıştı. Belus‟un ardından Fallen gibi bir albüm pek
beklemiyorduk doğrusu. Bunun bir diğer sebebi Vikernes‟in verdiği röportajlardaki dengesiz
söylemleriydi. Kafası karışan Vikernes bir taraftan Norveç
aşırı sağına göz kırparken, bir taraftan 11 Eylül‟den sonra
popülerleşen İslam karşıtlığına göz kırpıyordu. Kendisine gelmesi pek uzun sürmedi ve üzerine vazife olmayan işleri en
azından bir süre için bırakıp asıl yapması gereken şeye yani yeni albümüne odaklandı.
Evet gelelim Fallen‟a. Albümün
kaydı sadece 2 haftada yapılmış. Tüm enstrümanları kendisi çalmış. Albümde çok
ilginç ekipmanlar kullanmış ve bu durum sayesinde sound
müthiş. Basına verilen ve albümde paylaşılan listeye göre 1960'lardan kalma VOX AC50 amplifikatör, 1970'lerden kalma
davul seti, meşhur lambalı Neumann M149 mikrofonlar gibi tür için son derece alışılmışın dışında bir ekipman kullanmış.
Albümdeki tarzı Burzum
açısından tarif etmek çok çok zor. Belus'un devamı gibi desem değil, “Det Som Engang
Var” tarzına yakın desem yine olmayacak. En iyisi şöyle
s ö y l e y e y i m F i l o s o f e m albümdeki o hepimizin çok
sevdiği karanlık atmosferi alın buna eski tarz Black Metal sound'unu ekleyin albüm işte böyle bir şey. Sözler ise şimdiye
kada r k i tüm Bu rzum albümlerinden çok daha iyi. Sözler kişisel ancak Vikernes'in
uzun yıllardır peşini bırakmadığı mitoloji ile iç içe. Albümde bir diğer sürpriz Vikernes'in klasik
vokal tarzını bırakıp normal
sesiyle şarkı söylemesi.
Şaşırtıcı olanlar listesi bunlarla sınırlı değil. Albümün kapağı da
Burzum‟dan beklenecek tarzda değil. Hep alıştığımız karanlık ve buram buram cehennem kokan kapakların yerine 19.
yüzyılda yaşamış Fransız ressam Wi l l i am-Ado lphe Bouguereau‟nun Elegy adlı tablosu kullanılmış. Ben dahil
bir çok kişi albüm kapağındaki Burzum yazısını görmesek bunun bir Burzum albüm kapağı
o l d u ğ u n u t a h m i n b i l e edemezdik.
Her halükarda Fallen türün
meraklarının edinmesi gereken bir albüm. Biraz paranız varsa
sınırlı sayıda basılan plağı edinebilirsiniz. Emin olun üzülmezsiniz. Verilen her kuruşa helal olsun... T
Burzum - Fallen
Byelobog Productions CD
Müzik: 9/10
Kayıt: 6/10
Alıştığınız Varg Vikernes yerine
farklı bir Varg Vikernes ile
tanışın!
Stereo Mecmuası
Immortal'ın Demonaz Doom
Occulta'sı veya daha tanıdık haliyle Demonaz ilk solo albümüyle karşımızda. Albüm Nuc l ear B l as t e t i ket i y l e
yayınlandı. Aslında albüm Immortal'ın ilk dönem albümleri Diabolical Fullmoon Mysticism, Pure Holocaust veya Battles in
the North'u sevenleri mutlu edebilir. Zaten ilk dinleyişte bu ç a l a n I m m o r t a l g a l i b a
diyorsunuz sadece vokaller biraz farklı geliyor. İlk dönem tüm Immortal albümlerinde olduğu gibi sözler Norveç mitolojisinden,
İskandinav doğasından ve hikayelerinden esintiler taşıyor. Sevdiğimiz Immortal formülü bu
albümde de karşımıza çıkıyor. A ra l a r a s e rp i l m i ş ma r ş niteliğinde şarkılarla albüm akılda kalır melodilere sahip.
March Of The Norse, A Son Of The Sword gibi şarkılar kısa sürede zihninizde yer ediveriyor. Sorun şu ki, eski tarz Black
Metal dinleyicisi gitgide daha
teknik topluluklarla tanışınca bu albüm gibi albümler bir süre
sonra sıkıcı hale geliyor. Hatta Immortal varken niye bu albümle uğraşayım ki diyebilme olasılığınız var ki, ben öyle dedim
şahsen. Son zamanlarda d i n l e y e c e k b i r ş e y l e r bulamadıysanız edinin derim. T
İsveçli death metal topluluğu
Arch Enemy son dönemlerde beklenen yeni albümü Khaos Legions‟u yayınladı. Century Media tarafından yayınlanan
albüme bayağı para yatırıldığı her açıdan belli oluyor. Arch Enemy ilk kurulduğunda bir süper grup olarak tanıtıldı ancak
kadın vokalli death grubu olarak tanındı. Angela Gossow'un başarılı performansının bu
algılamadaki etkisi büyük. Son b i r k a ç y ı l d ı r k on s e r performansı, eski şarkıları tekrar yayınlama gibi işlere dalan Arch
Enemy elemanları sonunda yeni albümlerini kaydettiler ancak tüm uğraşılara rağmen albüm
çok çok başarılı değil. Ortalama bir death metal albümü olarak nitelendirilebilir. Tabii bu albümde de ilginç denemeler
var, "No Gods, No Masters" şarkısı buna bir örnek. Albümde her zaman olduğu gibi thrash metal etkisi hissediliyor. Son
yıllarda death metal ne yazık ki
geril iyor ve toplulukların bundaki etkisi çok fazla. Teknik
olarak başarılı “Burning Bridges” ve neredeyse marş haline gelen “Anthems of Rebellion” gibi albümlerden sonra ve bu kadar
uzun bir aradan sonra biraz hayal kırıklığı oldu. Ancak yoklukta göz atılabilir. T
2011 yılı Ozzy Osbourne‟un
Blizzard Of Ozz ve Diary Of A Madman albümlerinin 30. yıl dönümü. Aslında Blizzard Of Ozz için hikaye biraz daha
karışık, albüm Amerika'da bir sene sonra yayınlanmıştı. Anlayacağınız Avrupa‟da 31. Amerika‟da ise 30 yıl dönümü.
Her neyse, Ozzy, Black Sabbath'tan şutlandıktan sonra iyice yolsuz kalır ve müzik
dünyasına tekrar dönmeye karar verir. Bu dönüş sırasında şansı yaver gider ve gitar ustası Randy Rhoads ile tanışır. Bu
birliktelik sayesinde Ozzy‟nin müziği sınıf atlar ve bazılarına göre Black Sabbath‟ın Ozzy‟siz
dönemlerini geçer. Zaten ilerleyen dönemlerde bu kez Sabbath elemanları yolsuz kalır ve bir şekilde ortak çalışmalar
yaparlar. Albümün 30. yılı anısına binbir çeşit versiyonu basıldı. Bunlardan Sony tarafından Premium High
Quality 180g vinyl formatında
hazırlanan plağı ve extended versiyon CD‟si en çok göze
batanlar. Her ikisinde de kayıt kalitesi çok iyileştirilmiş ancak bonus şarkı lar ve f iyat sayesinde CD sanki daha
avantajlı gibi. Arşivde yoksa bu fiyatlara denk geliyorken bu klasik albümü edinebilirsiniz. T
Demonaz – March Of The Norse
Nuclear Blast CD
SM Kısa Kısa
Ozzy Osbourne - Blizzard Of
Ozz / Sony CD veya Plak
Arch Enemy -Khaos Legions
Century Media CD veya Plak
Müzik: 6/10
Kayıt: 5/10
Müzik: 8/10
Kayıt: 8/10
Müzik: 6/10
Kayıt: 9/10
CD CD CD
56 Stereo Mecmuası
Müthiş bir müzisyen Sir James Paul McCartney.
18 Haziran 1942‟de doğan ünlü bir besteci, yorumcu olan Sir James Paul McCartney‟i sizlere
bu yazımızda tanıtacağız.
Sanatçı Liverpool‟da doğmuştur ve bir erkek kardeşi vardır. 1947‟de ilkokula başlar, 1954‟te Liverpool Enstitüsü‟ne girer,
oraya giderken kullandığı otobüs gidip gelirken bir gün George Harrison ile karşılaşır. O d a k e n d i s i n e y a k ı n
oturmaktadır. İkisi beraber koleje devam ederler.
1956‟da sıkı bir tiryaki olan annesini göğüs kanserinden
ötürü kaybeder. Daha sonra
tanışacağı John Lennon‟un da annesini erken kaybı aralarında hızlı bir etkileşime ilerde sebep olacaktır.
McCartney‟in babası Jim
McCartney trompet ve piyano çalmakta olup 1920‟lerde grubu
Jim Mac‟s Jazz ile müzik yapmış ve iki oğlunu da müzik
yapmaları i ç in cesaret -lendirmiştir. Oğlu Paul‟ü pek çok konsere götürmüş ve ona
bir trompet hediye etmiştir. Fakat Paul daha sonra bunu satıp Zenith marka bir akustik gitar almıştır
Paul solak olduğundan solaklar
için yapılmış gitar bulmakta zorluk çeker ama bir gün Slim Whitman konserinin reklamında
sanatçının gitarı tersten tutarak çaldığını görür o da bu tekniği
uygular. Zenith gitarıyla ilk parçası I Lost My Little Girl‟ ü besteler, daha sonra piyano çalmayı da öğrenir ve ikinci
parçası When I‟m Sixty Four‟u yapar. Babasının tavsiyesiyle müzik dersleri almaya başlar, ama kulaktan öğrenmeye daha
yatkın olduğundan derslere pek önem vermez..
Pau l Amer i kan Rhythm &Blues‟dan çok etkilenmektedir
ve Little Richard‟ın idolü olduğunu söylemektedir
15 yaşına geldiğinde (1957) John Lennon & The Quarrmen ile karşılaşır ve sonrasında
Sir James Paul McCartney
SM Biyografi
1957–1960
58 Stereo Mecmuası
Lennon ile çok yakın dost olurlar, ilerde müthiş parçalara
imza atacaklardır. Harrison‟da gruba 1958‟de dahil olur. 1960‟da pek çok isim denerler grupları için Johnny & the
Moondogs ve The Silver Beatles gibi. Sonunda 1960 Ağustos ortalarında The Beatles„da karar kılarlar. Pete Best‟i davulcu
olarak al ı r lar, Hamburg çalışmaları için...
Mayıs 1960‟da The Beatles Alan
Williams tarafından Hamburg‟ta bir kulüpte program yapmaları
için kiralanır. Sonraki 2 yıl The Beatles Hamburg‟ta kalacaktır, bu süreçte İngiltere‟ye de gelip C a v e r n C l u b ‟ t a s a h n e
alacaklardır. Gruplarının basçısı Sutcliffe henüz ayrılmadan McCartney grupta bas çalmaya
başlar. Hamburg‟ta ilk resmi kayıtlarını Tony Sheridan„ın teklisi My Bonnie için geri grup
olarak yaparlar. Daha sonra
Brian Epstein menajerleri olur
ve davulcu Best ayrılıp yerine Ringo Star gelir. 1963‟te
İng i l tere ‟de ve 1964‟ te Amerika‟da grup çok popüler olur ve 1965‟te 4 grup üyesi de Sör‟lük payesi alır. Grup 1962-
66 arasını yüzlerce konser ve 1966-70 arasını ise stüdyo çalışmaları ile geçirir.
The Beatles yılları içinde başarının en büyük sırrı
Lennon-McCartney müzik çalışmalarıdır, tabii Harrison‟ un harika parçalarını göz ardı
etmeyerek bunu söylüyorum. İkilinin mükemmel uyumu
McCartney‟in müthiş müzikal yetisiyle birleşince sonuçlar
klasik olan parçalar olmuştur. McCartney‟in parça sözlerini yazarken sıklıkla kullandığı kara mizah ise dikkat çekicidir..
Sanatçının burada çıkan unutulmaz bazı parçaları Let It Be, Yesterday, Penny Lane,
Obladi Oblada, Blackbird akılma ilk gelenler. Tabii Lennon‟dan da, Girl, I am The Walrus,
Strawberry Fields sayılabilir,
birde müthiş ortak çalışmaları A
Day In Life..
The Beatles‟ın dağılışından sonra McCartney müzik çalışmalarına devam eder. İlk
albümü McCartney 1970 yılında
yayımlanır, buradaki ilk akla gelen parça Another Day‟ dir.
Bu albümden sonra eşi Linda McCartney ile çalıştığı albümü RAM, 1971 yılında yayımlanır. Aynı yıl çifte gitarda Denny
Laine ve davulda Denny Seiwell katılır ve McCartney‟in grubu Wings doğar. Grup 1971-81
yılları arasında aktif olacak ve çok başarı kazanacaktır.
O yıl Wild Life adlı ilk Wings albümü yayımlanır bunu 1973‟te iki albüm izler Red Rose Speedway ve efsane olmuş
Band On The Run. 1975‟te Venus & Mars, 1976‟da Wings At The Speed Of Sound,
1978‟te London Town ve 1979‟da Back to The Egg grubun son çalışması olacaktır.
Paul McCartney 2007 yılında bir
televizyon şovunda gitar solo atarken
1960 – 1970 The Beatles
1970 -1980: Wings
59 Stereo Mecmuası
Bu periyotta da sanatçı klasikleşen eserler verir, Band
On The Run, With A Little Luck, Let‟em In, Silly Love Songs, I‟m Carrying, London Town, My
Love bu periyotta ilk akla gelenler olarak sayılabilir
Wings sonrası sanatçı diğer
popüler sanatçılarla çalışmalar yapar bunlar arasında Michael Jackson, Stevie Wonder ve Elvis
Castello‟yu sayabiliriz.
Sanatçı 1980‟de McCartney II
albümünü solo olarak çıkarır ve albüm İngiltere ve Amerika‟da büyük b a şa r ı k a z a n ı r . Sonrasında başarılı albüm Tug
Of War gelir. Bu albümde Tug Of War, Take It Avay, Wondrrlast çok dikkat çekicidir
ayrıca Stevie Wonder ile ortak
çalışması olan Ebony & Ivory bu albümdedir.
1983 ise klasik albüm Pipes Of Peace‟in yayımlandığı senedir.
Sanatçıya bu albümde, Ringo Star, Michael Jackson eşlik eder.. Albüm müthiş bir başarı
g e t i r e c e k t i r . A l b ü m d e unutulmaz Pipes Of Peace, Michael Jackson ile olan Say Say SaY, So Sad, The Other Me
gibi çok iyi çalışmalar vardır
1984 yılında ise aynı adlı Ringo Star ve eşi ile oynadığı filminin soundtrack çalışması Give My
Regards To Broad Street
yayımlanır. Bu albümde eski beetle pek çok Beatles parçasını Ringo Star ile yorumlar, ayrıca
bazı Wings parçaları ile özgün No More Lonely Nights çalışması yine bu albümdedir
İki yıllık sessizlik sonrası altıncı solo çalışması Pres To Play
yayımlanır. 1989‟da ise Flowers
In The Dirt albümü gelir ki bu albüm çok iyi parçalar ihtiva
etmektedir. Klibinde kendini ti'ye aldığı My Brave Face, Elvis
Castello ile ortak çalışması You Want Her Too, Rough Ride, Put It Ther, We Got Married gibi...
Flowers In The Disrt‟ten sonra 1993'e dek albüm çalışması
yapmayan sanaçtı, 1993‟te Off The G r ound a l bümünü yayımlar. Bu albümden Hope Of
Deliverance sanırım akıllardadır.
1998‟e gelindiğinde ise eşi
Linda‟ nın son kez katıldığı (Linda McCartney 1998 yılında kanser sonucu ölmüştür) albüm olan Flaming Pie gelir ki cidden
çok sıkı albümdür. Albümde oğlu James McCarney,ve George Martin, Ringo Star, Jeff
Lyne, Steve Miller gibi diğer
ustalarla çalışmıştır. Büyük başarı alan albüm her
Efsanevi Beatles
yıllarından güzel
bir fotoğraf. 70‟lerde bu
tablo anı olacak
1980-1990:
1990-2000
60 Stereo Mecmuası
McCartney severde olmazsa
olmaz bir eserdir.
Eşinin ölümü sonrası sanatçı 1999‟da eski Rock&Rol l
parçalardan oluşturduğu Run Devil Run albümünü çıkarır. Bu
albümde David Gilmour sanatçı ile çalışmıştır.
2001 yılında sanatçı Driving Rain albümünü yayımlar. Albümün akla gelen parçası
Freedom‟dur. 2005 yılında ise klasik McCartney‟ i hissettiren albümü Chaos and Creation in the Backyard yayınlanır. Buu
albümde sanatçı neredeyse tüm enstrümanları kendi çalar ama t a b i i k a t k ı d a b u l u n a n müzisyenler vardır. Bu albümde
olmazsa olmaz bir McCartney albümüdür, albümde The Beatles yıllarındaki parçası
Blackbird‟ün devamı niteliğinde
Jenny Wren vardır. English Tea, Too Much Rain, Friends To Go
albüm çok iyi parçalardan
oluşur ve sanatçının en baştan beri EMI‟dan yaptığı son çalışmadır.
2007‟de sanatçı Hear Music‟ten Memory Almost Full albümünü
yayımlar ki halen bunun dışında yeni çalışma yapmamıştır. Burada da You Tell Me ilk akla gelen çalışmadır.
McCartney sadece Rock tarzda
çalışmalar yapan bir sanatçı değil oldukça farklı bir alanda klasik müzik üstüne de başarılı çalışmaları vardır..
1991‟de ilk çalışması Paul
McCartney's Liverpool Oratorio yayımlanır. Albümün galası Liverpool Katedralinde The Royal Philarmonic Orchester
tarafından kuruluşlarının 150.
yılında yapılır. Çalışma sanat çevrelerinden olumlu tepkiler
alır.
Bu ça l ı şmay ı , 1997 ‟de
sanatçının ünlü eseri Standing Stone izler .Eser Londra Senfoni Orkestrası tarafından Abbey Road stüdyosunda Lawrence
Foster yönetiminde kaydedilir ve bu 4 kısımlık eserde klasik müzik çevrelerinden övgü alır.
Bunu 1999 yılında sanatçının Rock parçalarının tarafından klasik müziğe göre düzenlenmiş çalışmalarını içeren Working
Classical izler.
Ecce Cor Meum ise sanatçının şimdilik son klasik eseridir ve 2006‟da yayımlanmıştır ve
klasik müzik alanında ses
getirmiş o yılın en iyi albümü seçilmiştir.
Bülent Şaman
Paul ve vefat eden eşi Linda
McCartney ile bir konserde
2000’ler
Klasik Çalışmaları
61 Stereo Mecmuası
Quicksilver Messenger Service,
1965 yılında Amerika‟da kurulan bir psychedelic rock topluluğu. San Francisco kökenli topluluk 1970‟lere gelmeden önce
popüler bir hale gelmişti. Burada b i r parantez aça l ım. O dönemlerde kentler, topluluğun ses karakteri veya tür altındaki
alt konumunda önemli bir etkisi var. Topluluk kurulduğu zaman Jefferson Airplane ve The
Grateful Dead‟in rakibi olarak gös t e r i l i yo rdu . Yan i bu topluluklara i lgi duyanlar Quicksilver Messenger Service‟e
de göz atmalılar. Albüme kısaca bir bakış atarsak, Quicksilver Messenger Service topluluğun ilk
albümü. 1968 yılında yayınlanan albümde topluluğun aynı yıl Revolution filmi için hazırladığı iki şarkıya yer verilmiş. Albüm
topluluğun kendisine özgü sound‟unu oluşturmasında önemli bir adım niteliğinde. Dönemin popüler müziğine göz
kırpan albümün kaydı sırasında
müzisyenlerin kendilerini özgür hissettiği yerlede var. Özellikle
"Gold and Silver" şarkısında neredeyse bir jam session‟a dönüşen bölümler var. Pure Pleasure yavaş yavaş Quicksilver
Messenger Service diskografisini b a s ı y o r . B a s k ı k a l i t e s i mükemmel. 1960‟ların rock
müziğini sevenlere özel! HC
Santana rock müzik içerisinde
kendisine özgü bir isim. 1960‟ların ortalarından itibaren müziğinde G. Amerika‟nın etnik öğelerine yer veren Santana‟nın
1970‟lerin ortalarına kadar resmi bir konser albümü yayınlanmamıştı. Tabii ki bazı konser albümleri var ama
bootleg oldukları için resmi ilk konser kaydı 1974 yılında yayınlanan Lotus. Albüm ilk
çıktığında bazı ülkelerde yayınlanmamış ve hatta bazı ülkelere ithal bile edilmedi. Bunda plak şirketinin biraz para
kazanma hı rs ı olduğunu söylemek lazım. Albüm bazı ülkelerde öylesine acayip
fiyatlara satılıyordu ki, bazı müzikseverler albümü ancak rüyalarında görebiliyorlardı. Her şeye rağmen Lotus yıllar
içerisinde çok sevildi ve tanındı. Albümün makul fiyatlı CD versiyonu 1990‟larda yayınlandı. Albümün çok sevildiğini yazdım.
Eh ne yalan söyleyeyelim
S a n t a n a s e v e r l e r i ç i n sevilmeyecek gibi değil. 3
plaktan oluşan Lotus içerisinde 1974 yılına kadar yayınlanmış tüm önemli Santana şarkıları var. Speakers Corner çok
başarılı bir baskı yapmış. Merak etmeyin fiyat absürd değil ve ülkemizde bulunuyor. HC
1916, Motörhead‟in 1991 yılında
yayınladığı bir albüm. Albüm topluluğun dokuzuncu albümü. Albümün bir özelliği var. Söz konusu Motörhead olunca kavga
dövüş gayet normald i r . Motörhead ilk albümleriniz Bronze plak ş i rket inden yayınlamıştı. Bu şirket zor
duruma düşünce daha doğrusu iflas edince GWR plak şirketi tarafından satın alınıyor. Aslına
bakarsanız topluluğun ilk dönemlerdeki tüm diskografisi bu plak şirketlerinden çıkmıştı. Ancak Motörhead 8 albüm sonra
plak şirketini değiştirmeye karar verir ve ortalık birbirine girer. Anlayacağınız 1916 son derece
sancılı bir dönemin arkasından çıktı. Albüm I. Dünya Savaşı‟nda savaş meydanlarında ölen askerlerden etkilere sahip.
Özellikle de batı cephesindeki siper savaşlarından. Albümdeki en ilgi çekici şarkı "Love Me Forever" Solist Lemmy‟nin biraz
sakin söylediği (veya söylemeye
çalıştığı) bir balad. Ayrıca büyük punk grubu için yazılmış
"R.A.M.O.N.E.S." albümün ilginç parçalarında. Albüm bir çok dinleyici için Motörhead‟in olmazsa olmaz albümlerinden
birisi olmasa da, iyi bir kaydın farkını görmek isteyenler göz atabilirler. HC
Quicksilver Messenger Service -
S/T Pure Pleasure Plak
Motörhead - 1916
Pure Pleasure Plak
Santana –Lotus
Speakers Corner Plak
Müzik: 9/10
Kayıt: 9/10
Müzik: 7/10
Kayıt: 8/10
Müzik: 9/10
Kayıt: 9/10
LP
SM Kısa Kısa
LP LP
63 Stereo Mecmuası
Fairport Convention adı altında
ilk plaklarını yayınladıklarından bu yana tam 43 yıl geçmiş...
Dile kolay. Sayısız eleman değişikliklerinden sonra son
kadroları artık oturmuşa b en z i y o r . 4 y ı l ö n c e yayınladıkları “A Sense of Occasion”‟daki kadro i le
değişiklik yok. Ufak bir hatırlatma yapalım: Simon Nicol vokal, akustik ve elektrik gitar,
Chris Leslie vokal, buzuki, keman ve mandolin, Ric Sanders keman, klavyeliler,
Dave Pegg bas ve geri vokal,
Gerry Conway davul ve perküsyon. Gelelim bu son CD‟nin ismine, bunun için de
takvim yapraklarını biraz geriye doğru çevirelim. Artık İngiliz adalarında bir “kurum” haline gelmiş grup ilk kez olarak 1976
yılında Oxfordhire‟da Banbury yakınlarında olan Cropredy‟de ufak çaplı bir festival düzenler.
Her yıl artan seyirci kitlesiyle
artık her Ağustos‟un ikinci haftasında düzenlenen etkinlik toplam 3 gün sürüyor ve
20.000 civarında dinleyici toplayan bir “olay” haline
geliyor.
Olay, zira, genelde ailelere
yönelik ve büyük çoğunluğun çadırlarda gecelediği festivalde emzirme çağındaki bebeklerle
birlikte bastonlu dedelere rastlamak son derece olası. İşte bu festivale katılan dinleyicilerle Fairport fanları aralarında para
toplayıp köy kilisesi için Fairport adına kapakta resmi görülen çan ı döktürüp ku l es ine
yerleştirirler.
Bu CD de bu çanın anısına,
SM Kısa Kısa
Fairport Convention – Festival Bell
CD
64 Stereo Mecmuası
grubun şükranlarıyla... Müziğe gelince, büyük bir yenilik, yeni
bir atılım veya farklı tarzlar
bekleyenler varsa boşuna bek l emes i n l e r . F a i r po r t Convention neredeyse tek
başına İngiliz folkuna çağ atlatarak üzerine düşen görevi 69-74 yılları arasında fazlasıyla yaptı. Şimdilerde ise (bana
göre) hakkıyla işi “sağlama almakla” meşgul. Buna karşın son derece sağlam besteler
(kendilerinin veya başkalarının:
Ralph McTell, Richard Shindell vb.), kusursuz vokal ler, virtüozluğa yakın icralar,
m u h t e ş e m g ü n l ü k h i k a y e l e r / a n ı l a r , e s k i
yoldaşlarını unutmayan (bkz.
Kaybettikleri eski vokalistleri Sandy Denny‟nin bestesi Rising for the Moon‟un yeniden icrası)
ve belki de en önemlisi birlikte çalmaktan son derece zevk aldıkları her yerlerinden belli olan, müzisyenler bulacaksınız.
Bunca yıl geçmesine karşın
hala tazeliğini koruyabilen, rant uğruna gelip geçici modalara
ayak uydurmay ıp ödün
vermeyen, türünün belki de en iyi örneklerinden. İngiliz
folkundan hoşlananlara veya “bu da nasıl bi şeymiş böyle?”
diyebilen meraklılara...
Ses merakl ı lar ına: Tüm
enstrümanların netlikle ayrıştığı çok dengeli, başarılı bir de kayıt.
B.M.
Fairport Convention – Festival
Bell – Matty Grooves - CD
Müzik 7/10
Kayıt 8/10
Zaman içerisinde yolculuk.
65 Stereo Mecmuası
67 Stereo Mecmuası
Screaming Masterpiece veya İzlanda dilinde “Gargandi Snilld”
2005 yılında vizyona girmiş bir belgesel film. Ari Alexander Ergis Magnusson tarafından çekilen film İzlanda müzik
dünyası hakkında. İzlanda bir çok insan için geçtiğimiz senelerde yaşadığı absürd ekonomik sorunlarla gündeme
gelmişti. İzlanda acayip bir ülke her açıdan. Düşünsenize Atlantik Okyanusunda tek
başına duran bir ada. Bu küçük adanın müzik dünyasına en önemli hediyesi, Björk‟tür. Bende kendisinin hayranıyımdır,
ilk çıktığı dönemlerden beri pek beğenirim. Ancak bu küçük ülkede çok ilginç müzik
toplulukları varmış. Bu belgesel sayesinde bunlarla tanıştım. Zaten bu tarz belgesellerin en önemli faydası da bu bambaşka
isimleri tanıma şansınız oluyor.
Sizlere ilk bahsedeceğim
topluluk Sigur Ros. Bu topluluğun new-age ile rock arasında gidip gelen çok ilginç bir sound‟u var. Keman gibi
kullanılan gitar ve ilginç vokalin müziği bambaşka bir yere çektiğini söylemek mümkün. Slowblow ise etnik öğelerle
renklendiri lmiş garip bir elektronik müzik yapıyor. Benim gibi Kraftwerk severler
bir göz atmalı. Belgeselde asıl ilgimi çeken isim Mum oldu. Son derece garip enstrümanlara sahip İzlanda‟dan bir yanıyla
geleneksel bir yanıyla da yumuşak vokalleriyle çok çok farklı bir müzik yapıyorlar.
Albümlerini edinmek hayli güç ama araştırmalarım devam ediyor. Ghostigital ismi pek tanıdık değil ama Einar Örn
Benediktsson‟u belki Björk‟ün eski topluluğu Sugarcubes‟ten tanıyor olabilirsiniz. İzini
kaybedenler yeni topluluğuyla yaptığı işlere bakabilirler. Tabii belgeselde rap‟ten rock‟a hatta heavy metal‟e kadar bir çok
İzlandal ı müzisyene yer verilmiş. Tabii ki bol bol Björk‟ten de bahsedilmiş daha doğrusu Björk kendisinden
bahsediyor. Benim için asıl bomba yeni putperestl ik akımının üst çatısı olarak kabul
edilen Asatru‟nun İzlanda‟da da faaliyette olduğunu görmek oldu. Gerek politik hayatı gerekse de müzik üzerinde
önemli bir etkisi olduğunu görünce şaşırdım. Belgesel son derece keyifli ve samimi bir
şekilde çekilmiş. Bir şekilde edinip göz atabilirsiniz. HC
Screaming Masterpiece
SM Belgesel
Ülkemizde bulunmayan DVD’yi
Amazon gibi alışveriş sitelerinden
edinebilmeniz mümkün...
Stereo Mecmuası Sayı 28 Müzik Özel emeği geçenler;
Kodlama, tasarım ve diğer ıvır zıvırlar: Hakan Cezayirli ve Tolga
Yazılar, makaleler ve incelemeler: Aydın Eroğlu, Bülent Şaman,
Bruno Manusso, Can Tutuğ, Hakan Cezayirli, Seçil Cezayirli ve
Tolga.
Speşıl tenks: Destekleri ile yayınlarımızın sizlere ulaşmasına vesile
olan firmalar, dostlarımız, okuyucularımız ve herkes...