SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve...

112
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANABİLİM DALI SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİ İLE REZİN ESASLI BİR KANAL PATININ BAZI ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dt. A. Şehnaz İŞÇİ DOKTORA TEZİ DANIŞMANI Doç. Dr. H. Oğuz YOLDAŞ ADANA - 2008

Transcript of SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve...

Page 1: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANABİLİM DALI

SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU

MATERYALİ İLE REZİN ESASLI BİR KANAL PATININ

BAZI ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Dt. A. Şehnaz İŞÇİ

DOKTORA TEZİ

DANIŞMANI

Doç. Dr. H. Oğuz YOLDAŞ

ADANA - 2008

Page 2: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANABİLİM DALI

SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU

MATERYALİ İLE REZİN ESASLI BİR KANAL PATININ

BAZI ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Dt. A. Şehnaz İŞÇİ

DOKTORA TEZİ

DANIŞMANI

Doç. Dr. H. Oğuz YOLDAŞ

Bu tez Çukurova Üniversitesi Araştırma Fonu tarafından DHF2006D2 nolu proje olarak desteklenmiştir.

Tez No:………………….

ADANA - 2008

Page 3: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

ii

Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı Doktora Programı çerçevesinde

yürütülmüş olan Sentetik Polimer Esaslı Bir Kanal Dolgu Materyali İle Rezin Esaslı

Bir Kanal Patının Bazı Özelliklerinin Değerlendirilmesi adlı çalışma, aşağıdaki jüri

tarafından Doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Tez Savunma Tarihi:

Page 4: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

iii

TEŞEKKÜR

Mesleki eğitimim ve Doktora eğitimim süresince hem klinik hem de akademik

düzeyde yardımlarını ve bilgilerini benden hiçbir zaman esirgemeyen, tezimin başından

sonuna kadar her aşamasında yol gösterici olan danışmanım Doç. Dr. Oğuz Yoldaş’a,

tavsiyeleri ve gösterdiği hoşgörüden dolayı,

Bilgilerini, yardımlarını esirgemeyen ve desteğini üzerimizden eksik etmeyen,

hem doktora yeterlilik hem de tez jürimin değerli üyesi Prof. Dr. Tayfun Alaçam’a,

Tezimi okuyarak bilimsel açıdan değerlendiren ve eksiklerimi düzelten değerli

abim Doç. Dr. Cem Doğan’a,

Kendisinden çok şey öğrendiğim sevgili hocam Doç. Dr. Haluk Öztunç’a,

Stereomikroskobun kullanımında ve bilgisayarlı analizler sırasında, fikirleriyle

çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı

Doç. Dr. Mehmet Kürkçü’ye,

İstatistiksel değerlendirmelerdeki ve grafik tasarımlarındaki yardımlarından

dolayı Prof. Dr. Nazan Alparslan ve Doç. Dr. Gülşah Seydaoğlu’na,

Exact cihazının ve steremikroskobun kullanımındaki yardımlarını, her türlü

desteğini ve vaktini esirgemeyen sevgili arkadaşım Arş. Gör. Emre Benlidayı’ya,

Tezimin hazırlanması sırasında gösterdikleri anlayıştan dolayı bölüm

arkadaşlarıma,

Manevi desteklerini hep hissettiren sevgili arkadaşlarım, Arş. Gör. Ayşin

Dumani, Arş. Gör. Neslin Aytutuldu ve Arş. Gör. Ahmet Özkömür’e,

Yaşamımın her anında olduğu gibi doktora eğitimim sırasında da sevgi ve

desteklerini hiç eksik etmeyen sevgili aileme,

Tüm içtenliğimle teşekkür ederim.

Page 5: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

iv

İÇİNDEKİLER

Kabul ve Onay ii

TEŞEKKÜR iii

İÇİNDEKİLER iv

ŞEKİLLER DİZİNİ vi

ÇİZELGELER DİZİNİ ix

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ x

ÖZET xi

ABSTRACT xiv

1.GİRİŞ 1

2.GENEL BİLGİLER 4

2.1. Endodonti’nin Tarihçesi 4

2.1.1. Türkiye’de Endodonti 5

2.2. Kanal Dolgusunun Yapımı ile İlgili Temel Prensipler 5

2.3. Kanal Dolgu Materyalleri 8

2.3.1. Kök Kanallarının Doldurulmasında Kullanılan Metaller 9

2.3.2. Guta-perka 10

2.4. Kanal Dolgu Patları 11

2.5. Epiphany Kök Kanal Dolgu Sistemi 17

2.6. Kök Kanal Dolgu Materyallerinin Dezenfeksiyonu 20

2.6.1. Kimyasal Dezenfeksiyonda Kullanılan Solüsyonlar 22

2.6.1.1. Sodyum hipoklorit (NaOCl) 22

2.6.1.2. Klorheksidin (CHX) 23

2.7. Kanal Dolgusunda Dentin Duvar Adaptasyonu ve Önemi 23

2.8. Lateral Kanallar, Aksesuar Kanallar ve Kanal İçi Düzensizlikler 26

2.9. Kök Kanal Dolgu Teknikleri 27

2.9.1. Lateral Kondenzasyon 27

2.9.2. Isıtılmış Guta-Perkanın Vertikal Kondenzasyonu 28

2.9.2.1. Isı Taşıyıcısı 28

2.8.2.2. System-B Isı Kaynağı 29

Page 6: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

v

2.9.3. Termoplastik Enjeksiyon Tekniği 31

2.9.3.1. Obtura II Sistemi 31

3. GEREÇ VE YÖNTEM 34

3.1. Sodyum Hipoklorit ve Klorheksidinin Resilon Konlar Üzerindeki

Etkisinin Değerlendirilmesi: Atomik Kuvvet Mikroskobu Çalışması 35

3.2. Resilon ve Guta-Perkanın Kanal İçi Düzensizlikleri Doldurma

Kapasitesinin Değerlendirilmesi 36

3.3. Epiphany Sistemi ile Doldurulan Kök Kanallarında Dentin

Duvar Adaptasyonu ve Tübül Penetrasyonunun Değerlendirilmesi:

SEM Çalışması 39

3.4. Epiphany Sistemi İle Doldurulan Simüle Eğri Kanallarda

Pat ve Dolgu Dağılımının Değerlendirilmesi 41

3.5. Resilon ve Guta-Perkayla Doldurulan Dişlerde Yapay Olarak

Oluşturulan Lateral Kanalların Farklı Dolgu Teknikleriyle

Tıkamasının Karşılaştırılması 43

4. BULGULAR 45

4.1. Sodyum Hipoklorit ve Klorheksidinin Resilon Konlar Üzerindeki

Etkisinin Değerlendirilmesi: Atomik Kuvvet Mikroskop Çalışması 45

4.2. Resilon ve Guta-Perkanın Kanal İçi Düzensizlikleri Doldurma

Kapasitesinin Değerlendirilmesi Çalışması Bulgular 46

4.3. Epiphany Sistemi ile Doldurulan Kök Kanallarında Dentin

Duvar Adaptasyonu ve Tübül Penetrasyonunun Değerlendirilmesi:

SEM Çalışması 49

4.4. Epiphany Sistemi İle Doldurulan Simüle Eğri Kanallarda Pat

ve Dolgu Dağılımının Değerlendirilmesi 57

4.5. Resilon ve Guta-Perkayla Doldurulan Dişlerde Yapay Olarak

Oluşturulan Lateral Kanalların Farklı Dolgu Teknikleriyle

Tıkamasının Karşılaştırılması 59

5. TARTIŞMA 68

6. SONUÇLAR 80

7. KAYNAKLAR 82

8. ÖZGEÇMİŞ 95

Page 7: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

vi

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 3. 1: Epiphany kök kanal dolgu sistemi 33

Şekil 3.1.1: Atomik kuvvet mikroskop ünitesi 34

Şekil 3.2.1: Split diş modelleri 36

Şekil 3.2.2: Kanal içi defektlerin hazırlanması 36

Şekil 3.3.1: Tarayıcı elektron mikroskop ünitesi 39

Şekil 3.4.1: Exakt hassas kesme ünitesi 41

Şekil 3.4.2: Stereomikroskop ünitesi 42

Şekil 4.1.1: NaOCl ve CHX gruplarının 1 ve 5 dakika ve kontrol grubunun üç

boyutlu AFM görüntüleri 44

Şekil 4.1.2: Deney gruplarının RMS değerlerinin grafiği 45

Şekil 4.2.1: Split model üzerindeki dolgular; A, Resilon ile geniş kanal;

B, Resilon ile dar kanal; C, guta-perka ile geniş kanal;

D, guta-perka ile dar kanal 46

Şekil 4.2.2: Modelden çıkarılan dolgular; A-B, guta-perka; C-D, Resilon 47

Şekil 4.3.1: Lateral kondensasyon tekniği ile doldurulan bir örneğin

(A) düşük büyütmedeki (×500) ve (B) yüksek büyütmedeki (×1500)

görüntüsü. (*): Resilon konlara ait gevşek bağlı plaka şekilli doldurucular,

Patın globüler yapıdaki partikülleri, D: dentin, R: Resilon. 49 :(٭ )

Şekil 4.3.2: Lateral kondensasyon tekniği ile doldurulan bir örneğin düşük

büyütmedeki (×500) SEM görüntüsü. Doldurucu partiküller koyu renkli

oklarla işaretli. 50

Şekil 4.3.3: Obtura II ile doldurulan bir örneğin yüksek büyütmedeki

(×1500) SEM görüntüsü. (*): Plaka şekilli doldurucular. 51

Şekil 4.3.4: Obtura II ile doldurulan bir örneğin yüksek büyütmedeki

(×1500) SEM görüntüsü. 51

Şekil 4.3.5: Obtura II ile doldurulan örneğin düşük büyütmedeki (×500) SEM

görüntüsü. 52

Şekil 4.3.6: Obtura II ile doldurulan örneğin yüksek büyütmedeki (×1500)

SEM görüntüsü. (*): Resilonun plaka şekilli doldurucuları, ( ٭): Resilon

yüzeyine bağlanan pat partikülleri. 52

Page 8: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

vii

Şekil 4.3.7: System B ile doldurulan örneğin yüksek büyütmedeki (×1500)

SEM görüntüsü. 53

Şekil 4.3.8: System B ile doldurulan örneklerin (A) yüksek büyütmedeki

(×2000) ve (B) yüksek büyütmedeki (×1500) SEM görüntüsü. Resilon

uzantıları koyu renkli oklarla işaretli. 54

Şekil 4.3.9: System B ile doldurulan örneğin (A) düşük büyütmedeki (×500)

ve (B) yüksek büyütmedeki (×1500) SEM görüntüsü. Resilon uzantıları

koyu renkli oklarla işaretli. 55

Şekil 4.4.1: System B ile doldurulan bir örneğin koronal, orta üçlü ve

apikal kesitleri. 56

Şekil 4.4.2: Obtura II ile doldurulan bir örneğin koronal, orta üçlü ve apikal

kesitleri. 56

Şekil 4.4.3: Lateral kondensasyon ile doldurulan bir örneğin koronal, orta üçlü

ve apikal kesitleri. 57

Şekil 4.5.1: Lateral kanalların tıkanmasının kullanılan yöntemlerle olan

ilişkisinin grafiği. 60

Şekil 4.5.2: Lateral kanalların tıkanmasının kullanılan materyallerle olan

ilişkisinin grafiği. 60

Şekil 4.5.3: Lateral kondensasyon ile guta-perka kullanılarak doldurulan

şeffaflaştırılmış örnekler. (×10 ve ×30 büyütme) 61

Şekil 4.5.4: Obtura II yöntemi ile guta perka kullanılarak doldurulan

şeffaflaştırılmış örnekler. (×10 büyütme) 61

Şekil 4.5.5: Obtura II yöntemi ile guta perka kullanılarak doldurulan

şeffaflaştırılmış örnekler. (×30 büyütme) 62

Şekil 4.5.6: System B yöntemi ile guta perka kullanılarak doldurulan

şeffaflaştırılmış örnekler. (×10 büyütme) 62

Şekil 4.5.7: System B yöntemi ile guta perka kullanılarak doldurulan

şeffaflaştırılmış örnekler. (×30 büyütme) 63

Şekil 4.5.8: Lateral kondensasyon yöntemi ile Resilon kullanılarak

doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler. (×10 büyütme) 63

Şekil 4.5.9: Lateral kondensasyon yöntemi ile Resilon kullanılarak

doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler. (×30 büyütme) 64

Page 9: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

viii

Şekil 4.5.10: Obtura II yöntemi ile Resilon kullanılarak doldurulan

şeffaflaştırılmış örnekler. (×10 büyütme). 64

Şekil 4.5.11: Obtura II yöntemi ile Resilon kullanılarak doldurulan

şeffaflaştırılmış örnekler. (×30 büyütme) 65

Şekil 4.5.12: System B yöntemi ile Resilon kullanılarak doldurulan

şeffaflaştırılmış örnekler. (×10 büyütme) 65

Şekil 4.5.13: System B yöntemi ile Resilon kullanılarak doldurulan

şeffaflaştırılmış örnekler. (×30 büyütme) 66

Page 10: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

ix

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 2.1: Kök kanal patları 13

Çizelge 4.1.1: Deney gruplarının RMS değerlerinin ortalama değerleri 45

Çizelge 4.2.1: Materyal, cihaz ve kanalların boşluk oluşturma

durumunun karşılaştırılması 47

Çizelge 4.2.2: Materyal, cihaz ve kanalların kanal içi defektleri doldurma

kapasitesinin karşılaştırılması 48

Çizelge 4.2.3: Replikasyon ve boşluk oluşumunu etkileyen faktörler

için çoklu regresyon analizi sonuçları 48

Çizelge 4.4.1: Tekniklere ve düzeye göre kesitlerin ortalama dolgu

yüzdeleri 57

Çizelge 4.4.2: Tekniklere göre düzeylerin birbirleriyle olan ilişkileri 57

Çizelge 4.4.3: Tekniklere ve düzeylere göre p değerleri 58

Çizelge 4.5.1: Kullanılan materyal ve yönteme göre lateral kanalların dolgu

durumları 59

Çizelge 4.5.2: Kullanılan yöntem ve materyalin lateral kanalları doldurma

kapasitesinin çoklu regresyon analizi değerleri 59

Page 11: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

x

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

AFM: Atomik Kuvvet Mikroskobu

PCS: Pulpa kanal patı

SEM: Tarayıcı elektron mikroskobu

CRCS: Kalsibiyotik kök kanal patı

EDTA: Etilendiamintetra asetik asit

UDMA: Üretan dimetakrilat

PEGDMA: Polietilen glikol dimetakrilat

EBPADMA: Etoksilat bisfenol A dimetakrilat

BISGMA: Bisfenilglisidil dimetakrilat

ANSI/ADA: American National Standard/American Dental Association

J/g: Joule/gram

MPa: Mega pascal

MTAD: Tetrasiklin izomeri, asit ve deterjan karışımı

PCR: Polimeraz zincir reaksiyonu

NaOCl: Sodyum hipoklorit

CHX: Klorheksidin

CMI: Temas modu görüntüsü

RMS: Root mean square

CWT: Sürekli ısı ile obturasyon tekniği

TET: Termoplastik enjeksiyon tekniği

FE-SEM: Alan emisyonlu elektron mikroskobu

Page 12: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

xi

ÖZET

SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİ İLE

REZİN ESASLI BİR KANAL PATININ BAZI ÖZELLİKLERİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Bu çalışmanın amacı, 1) %2’lik klorheksidin ve %5.25’lik sodyum

hipokloritin Resilon konların yüzey özellikleri üzerindeki etkilerinin atomik

kuvvet mikroskobu ile değerlendirilmesi, 2) guta-perka ve Resilonun iki farklı

dolgu yöntemi (System B ve Obtura II) kullanarak kanal içi düzensizlikleri

doldurma özelliklerinin karşılaştırılması, 3) Epiphany kök kanal dolgu sisteminin

dentin tübül penetrasyonu ve duvar adaptasyonunun tarayıcı elektron mikroskobu

ile incelenmesi, 4) Epiphany kök kanal dolgu sisteminin üç dolgu yöntemi ile pat

dağılımının gözlenmesi ve 5) Epiphany sistemi ile guta-perkanın yapay olarak

oluşturulan lateral kanalları doldurma özelliklerinin karşılaştırılmasıdır.

1) Resilon konlar 1 ve 5 dakikalık zaman aralıklarında dezenfektan

ajanlarda (%5.25’lik sodyum hipoklorit ve %2’lik klorheksidin) bekletildi. Resilon

konların yüzey değişikliklerini değerlendirmek için atomik kuvvet mikroskobu

kullanıldı. Yüzey değişikliklerinin artış ve azalışlarını ölçmek için “root mean

square” (RMS) parametreleri hesaplandı. Sodyum hipoklorit ve klorheksidin

solüsyonlarında 5 dakika bekletilen gruptaki konların diğer gruplara göre

istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük RMS değerleri gösterdiği belirlendi

(p<0.05). 1 dakika bekletilen Resilon konların yüzeyinde anlamlı bir bozulma

görülmedi (p>0.05). Sonuç olarak, dezenfeksiyon için kullanılan sodyum hipoklorit

ve klorheksidin solüsyonları Resilon konların RMS değerlerini 5 dakika

uygulamada anlamlı derecede düşürdüğü saptandı.

2) Çekilmiş iki adet insan üst santral kesici dişi sement-dentin birleşiminden

akrilik rezin bloklara gömüldü. Koronal genişlikleri farklı apikal genişlikleri aynı

iki adet split diş modeli elde edildi. Kök kanal genişletmesinden sonra, rond frezle

dentin duvarlarına 4 adet yapay defekt yapıldı. Her bir split model sıcak vertikal

kondensasyon (System B) ve termoplastik enjeksiyon yöntemi (Obtura II)

kullanılarak guta-perka ve Resilon ile her grup için 10’ar kez dolduruldu.

Örnekler defekt replikasyonu ve boşluk oluşumu yönünden incelendi. Guta-perka

Page 13: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

xii

ve Resilon arasında boşluk oluşumu açısından istatistiksel olarak anlamlı fark

bulunmadı (p>0.05). System B ile Obtura II teknikleri arasında boşluk oluşumu

yönünden istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p<0.05). Dar kanal geniş

kanala göre anlamlı derecede fazla boşluk oluşturduğu belirlendi (p<0.05). Guta-

perkanın istatistiksel olarak Resilondan ve aynı şekilde geniş kanallarda dar

kanallardan istatistiksel olarak daha iyi kanal içi defekt replikasyonu gösterdiği

saptandı (p<0.05). System B ve Obtura II grupları arasında istatistiksel olarak

anlamlı fark bulunmadı.

3) Çekilmiş 30 adet tek ve düz köklü insan anterior dişleri toplandı ve

kronları sement-dentin birleşiminden su soğutmalı elmas frezle uzaklaştırıldı. Kök

kanalları dönen aletlerle genişletildi ve üç gruba ayrıldı. Gruplar lateral

kondensasyon, sıcak vertikal kondensasyon (System B) ve termoplastik enjeksiyon

yöntemi (Obtura II) kullanılarak guta-perka ve Resilon ile dolduruldu ve vertikal

yönde kırıldı. Köklerin orta üçlüsünden Resilon-dentin ara yüzeyinde SEM

incelemesi yapıldı ve dijital fotoğraflar alındı. Epiphany kök kanal patının dentin

tübül penetrasyonu ve duvar adaptasyonu değerlendirildi. Sıcak vertikal

kondensasyon yönteminin diğer gruplara göre daha iyi penetrasyon gösterdiği

bulundu.

4) Bu çalışma için 30 adet eğri kanallı simüle rezin bloklar kullanıldı.

Kanallar dönen aletlerle genişletildi ve üç gruba ayrıldı. Gruplar lateral

kondensasyon, sıcak vertikal kondensasyon (System B) ve termoplastik enjeksiyon

yöntemi (Obtura II) kullanılarak guta-perka ve Resilon ile dolduruldu. Rezin

bloklar, koronalin 5 ve 10 mm, apikalin 3 mm uzağından uzun aksa dik olacak

şekilde su soğutmalı elmas kaplı testere ile kesildi. Her bir kesitten

stereomikroskopa bağlı dijital kamera ile dijital fotoğraflar alındı. Görüntüler

Adobe Photoshop programı ile analiz edildi ve pat ve dolgu alanları hesaplandı.

Lateral kondensasyon yöntemi koronal kesitlerde en az dolgu oranı gösterdi

(p<0.05). Obtura II yöntemi apikal üçlüde koronal ve orta üçlülere göre daha

yüksek pat oranı gösterdi (p<0.05). System B tüm düzeylerde istatistiksel olarak

anlamlı farklılık göstermemiştir. Sonuç olarak, sıcak vertikal kondensasyon

tekniği hem Resilon hem guta-perka için diğer gruplara nazaran daha homojen bir

dolgu oluşturduğu belirlendi.

Page 14: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

xiii

5) Çekilmiş 60 adet düz köklü insan anterior dişleri toplanarak ve kronları

sement-dentin birleşiminden su soğutmalı elmas frezle uzaklaştırıldı. Kök

kanalları dönen aletlerle genişletildi ve koronal, orta ve apikal üçlülere yapay

olarak lateral kanallar açıldı ve rasgele 6 gruba ayrıldı. Bu gruplar şu yöntemlerle

dolduruldu; (1) guta-perka-AH Plus ile lateral kondensasyon, (2) guta-perka-AH

Plus ile sıcak vertikal kondensasyon, (3) guta-perka-AH Plus ile Obtura II, (4)

Resilon ve Epiphany ile lateral kondensasyon, (5) Resilon ve Epiphany ile sıcak

vertikal kondensasyon, (6) Resilon ve Epiphany ile Obtura II. Dişler 72 saat

%5’lik nitrik asitle demineralize edildi, metil salisilat ile şeffaflaştırıldı ve

stereomikroskop ile değerlendirildi. Apikal, orta ve koronal üçlüdeki aksesuar

kanallar değerlendirildi. Dolgu materyalinin ve patın lateral kanallara

penetrasyon derinliği 5 skor derecesi ile numaralandı. Sıcak vertikal kondensasyon

tekniği tüm düzeylerde en iyi penetrasyonu gösterdi (p<0.05). Guta-perka ve

Resilon arasında teknikler açısından anlamlı fark bulunmadı. Ancak, apikal

üçlüde guta-perka Resilona göre anlamlı derecede iyi penetrasyon gösterdi.

Anahtar kelimeler: Resilon, guta-perka, lateral kondensasyon, System B,

Obtura II.

Page 15: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

xiv

ABSTRACT

THE EVALUATION OF SOME PROPERTIES OF A SYNTHETIC POLYMER BASED ROOT CANAL FILLING MATERIAL AND A RESIN BASED ROOT

CANAL SEALER

The purpose of this study is (i) to evaluate the effects of 2% chlorhexidine

and 5.25% sodium hypochlorite on the surface properties of Resilon cones with the

atomic force microscopy, (ii) to compare gutta percha and Resilon by using two

root canal obturation system (System-B Heat Source and Obtura II) on capability

to replicate intracanal depressions with split tooth models, (iii) to assess the dentine

tubule penetration and dentin wall adaptation of Epiphany root canal filling

system with a scanning electron microscopy, (iv) to observe sealer distribution in

root canals obturated with Epiphany root canal filling system by three obturation

techniques, and (v) to compare the filling capability of Epiphany system and gutta

percha on artificial lateral canals by using three obturation techniques.

The Resilon cones were immersed in disinfecting agents (5.25% sodium

hypochlorite and 2% chlorhexidine) at 1 and 5 min time intervals. Atomic force

microscopy was used to evaluate topographical deviations of Resilon cones. Root

mean square (RMS) parameters for topographic amplitudes were calculated. The

cones exhibited statistically significant low RMS values at 5-min immersion in

sodium hypochlorite and chlorhexidine groups compared to the all other groups

(p<0.05). One-minute immersion did not show any significant deterioration on the

Resilon surface (p>0.05). In conclusion, sodium hypochlorite and chlorhexidine

solutions used for disinfection significantly decreased (p<0.05) the RMS values of

Resilon cones at 5-min applications.

Extracted two human maxillary central incisors were embedded in a clear

acrylic resin blocks just below the CEJ. After root canal preparation, 4 artificial

defects were created by using round bur on dentinal walls. Split models were

obturated with gutta percha and Resilon using by warm vertical compaction

(System B Heat Source) and thermoplastic injection technique (Obtura II) for 10

times for each groups. The samples were detected for defect replication and void

formation. No statistically significant differences were found between the gutta

Page 16: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

xv

percha and Resilon in void formation (p>0.05). Twenty five samples obturated

with System-B and four samples obturated with Obtura II had voids (p<0.05).

Narrow canal split model generated statistically more voids than wide canal split

model (p<0.05). Gutta percha was statistically better than Resilon, and likewise

wide canal was found better than narrow canal in replication of intracanal defects

(p<0.05). No statistically significant differences were found between the System-B

and Obtura II groups.

Extracted thirty human anterior teeth with uncurved roots were collected

and the crowns were seperated at the CEJ with a high speed water-cooled diamond

bur. The root canals were instrumented with rotary instruments and divided into

three groups. The groups were obturated with Resilon and epiphany by using

lateral condensation, warm vertical condensation (System B) and thermoplastic

injection technique (Obtura II). The roots were seperated vertically. SEM

investigation was performed on Resilon-dentin interface at the medial third and

digital images were captured. The dentin tubule penetration and dentin wall

adaptation of the Epiphany root canal sealer was evaluated. Warm vertical

condensation technique has had the best dentin penetration relative to the other

groups.

Thirty simulated resin blocks with curved canals were used for this part of

the study. The canals were instrumented with rotary instruments and divided into

three groups. The groups were obturated with Resilon and Epiphany by using

lateral condensation, warm vertical condensation (System B) and thermoplastic

injection technique (Obtura II). The resin blocks were sectioned perpendicular to

the long axis at 5 mm and 10 mm from the canal orifice and 3 mm from the apex

with a water cooled diamond coated saw. The digital images were captured with a

digital camera attached to stereomicroscopy from each cross-section samples. The

images were transferred to computer and analyzed by using Adobe Photoshop

programme and the proportion of sealer to root canal fillings were calculated.

Lateral condensation technique showed less root canal filling ratio at coronal

section (p<0.05). Obtura II technique showed more sealer at apical third than

coronal and medial thirds (p<0.05). System B didn’t show statistically significant

Page 17: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

xvi

differences among the sections. In conclusion, warm vertical condensation

exhibited more homogen root canal fillings relative to other groups.

Extracted sixty human anterior teeth with uncurved root were collected

and the crowns were removed at the CEJ with a high speed water-cooled diamond

bur. The root canals were prepared with rotary instruments and lateral canals at

coronal, medial and apical thirds of the roots were created artificially and

randomly divided into six groups. The groups were obturated with the following

techniques; (1) gutta percha Ah Plus by using lateral condensation, (2) gutta

percha Ah Plus by using warm vertical condensation, (3) gutta percha Ah Plus by

using Obtura II, (4) Resilon and Epiphany by using lateral condensation, (5)

Resilon and Epiphany by using warm vertical condensation, (6) Resilon and

Epiphany by using Obtura II. The teeth were demineralized with a 5% nitric acid

for 72 hours, cleared in methyl salicylate and examined under a stereomicroscope.

Accessory canals were evaluated in the apical, middle and coronal thirds of each

root canal and the depth of penetration of root filling material and cement into

lateral canals was scored using a 5 grade scale. Warm vertical condensation

technique showed significantly better penetration at all levels (p<0.05). Gutta

percha and Resilon didn’t show any significant difference among the techniques,

but significant differences were found at apical thirds.

Key Words: Resilon, gutta percha, lateral condensation, System B, Obtura

II.

Page 18: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

1

1. GİRİŞ

Endodontik işlemlerin ana hedefi kök kanal boşluğunun tamamıyla doldurulması

olmalıdır. Biyolojik koşullar, nekrotik ve gangrenli kök kanallarından kaynaklanan

protein bozulma ürünlerinin, bakteri ve bakteri toksinlerinin uzaklaştırılmasını gerekli

kılar. Başarılı kök kanal tedavisi, pulpa boşluğu enfeksiyonunun kontrolüne bağlıdır.

Son çalışmalar, endodontik başarı için kompleks kök kanal sisteminin periodontal

ligament ve kemikle olan ilişkisinin kesilerek tıkanması ile birlikte, periapikal dokuların

sağlığını tehlikeye atan endodontik kökenli etkenlerden de korunması gerektiğini

göstermektedir1. Bununla birlikte, esas istenen kök kanallarının kendi bütünlüğünü

bozmadan temizlemek ve şekillendirmek ve tamamını doldurmaktır. Kök kanal

tedavilerini değerlendirmede kullanılan yöntemlerle, ne enfeksiyon kontrol aşamaları ne

de dolgu kalitesi hakkında tam bir bilgi elde etmek mümkündür. Radyografik durum,

yalnızca kök dolgusunun uzunluğu ve dansitesi gibi parametrelerle ilgili bilgi

vermektedir.

Guta-perka ve Resilon konlar aseptik koşullar altında üretilmiş olsa da, kullanım

sırasında veya saklama koşullarında aerosollerle ve fiziksel nedenlerle kontamine

olabilirler2-4. Resilon henüz yeni bir materyaldir ve henüz kimyasal dezenfektanların

kon yapısında meydana getirebileceği etkiler bilinmemektedir. Bu kimyasalların guta-

perka üzerindeki etkileri daha önce araştırılmış ve sodyum hipokloritin yalnızca

%0,5’lik konsantrasyonunun kon yapısında bozulmaya neden olmadığı bulunmuştur3.

Atomik kuvvet mikroskobu (AFM), tarayıcı bir uca sahip olan ve bu ucun hareketini

çok hassas bir şekilde algılayan diod lazer alıcı ile yüzeyin topografyasını ortaya koyan

bir mikroskoptur. Bu uç ile örnek arasındaki taramayı ölçülebilir bir değere

dönüştürerek örnek hakkında bilgi vermektedir5. Bu nedenle, kon yapısının ve

yüzeyinin dezenfektan solüsyonlarından nasıl etkilendikleri hakkında AFM cihazı

yardımıyla bilgi alınabilmektedir.

Kök kanallarının tıkanmasında guta-perka ve kök kanal patı kullanımının kanal

duvarı boyunca yeterli bir tıkama oluşturmayacağı bilinse de, standart bir yaklaşım

haline gelmiştir. Apikal ve koronal sızıntıyı azaltmak için hem total hem de self etch

adezivler deneysel olarak kullanılmıştır. Metakrilat esaslı dentin adezivler, epoksi rezin

veya çinko oksit öjenol esaslı kök kanal patları ve guta-perka arasındaki polimerizasyon

Page 19: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

2

yetersizliği bu tekniği güçleştirmektedir. Bu patların tek başlarına kullanımı ise

retreatment olgularında zorluklara neden olmaktadır. Self-etch ve total-etch “dual cure”

yani hem ışıkla hem de kimyasal olarak polimerize olan adeziv sistemler deneysel

olarak çok kez denenmiştir6-7. Dolayısıyla, yeni üretilen metakrilat esaslı kanal dolgu

patı olan Epiphany’nin de uygun kontrollerinin yapılması ve dentin duvarına

adaptasyonunun değerlendirilmesi gerekmektedir.

Guta-perkayla lateral kondensasyon tekniği en çok kabul gören kök kanal dolgu

yöntemlerinden biridir. Fakat boşluk oluşumu, spreader izleri, guta-perka konların

birbirlerine kaynaşmasının yetersizliği ve yüzey adaptasyonundaki yetersizlik gibi

nedenlerle kanal dolgusunun iç yüzeyinde tam bir uyum elde edilememektedir8. Eguchi

et al9, bu tekniğin kanal dolgusunun büyük miktarda pat içermesine ve apikal bölgede

boşluklar oluşmasına neden olduğunu bildirmişlerdir. Termoplastik yöntemler pat

oranını azaltarak daha homojen bir dolgu ve daha iyi yüzey adaptasyonu sağlayabilirler.

Guta-perkanın farklı teknikler kullanıldığında görülen pat guta-perka oranı birçok

çalışmada değerlendirilmiştir10,11. Bu değerlendirmeler ışığında, yeni üretilen Epiphany

sistemi ile elde edilecek dolgunun pat-dolgu oranı ve dağılımının bilinmesi faydalı

olacaktır.

Kök kanal dolgusunun başarısı kullanılan pata, kanal dolgu materyaline, dolgu

yöntemine ve kanalların anatomik yapısına bağlıdır. Bugüne kadar birçok kanal patı

guta perkayla birlikte kullanılarak dolgu kalitesi değerlendirilmiştir. Aynı şekilde farklı

tekniklerin avantaj ve dezavantajları saptanmış ve birbirlerine göre üstünlükleri ortaya

konmuştur8-11. Bunların yanı sıra, kök kanal sisteminin tıkanmasında tıkamanın

değerlendirilmesinde anatomik yapıya bağlı iki önemli faktöre dikkat etmek gerekir:

1- Cerrahi olmayan bir işlemle kök ucu tıkamasını bilmedeki yetersizlik

2- Lateral kök apselerine yol açma potansiyeline sahip birçok aksesuar kanal

varlığı1.

Bu faktörler gözönünde tutulduğunda kök kanal dolgusu yapılırken kullanılacak

yöntem ve materyallerin seçiminin önemi ortaya çıkmaktadır. Venturi et al12’ın dişleri

demineralize ederek yaptıkları bir çalışmada, sıcak vertikal kondensasyon tekniği AH-

Plus ve Pulp Canal Sealer (PCS) ile birlikte kullanılmış ve aksesuar kanalları doldurma

kapasitesi değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, AH-Plus’ın dar ve derin boşluklara daha

iyi penetrasyon gösterdiği bulunmuştur. Bowman ve Baumgartner13, hazırladıkları split

Page 20: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

3

diş modelinde sıcak vertikal kondensasyon tekniğinin farklı penetrasyon derinliklerinde

yüzey düzensizliklerini ve lateral kanalları doldurma kapasitesini değerlendirmişler ve

sıcak vertikal kondenzasyonun guta-perkaya akışkanlık kazandırarak lateral kanalları ve

kanal içi düzensizlikleri penetrasyon derinliği 3 mm olduğunda doldurduğunu, diğer

derinliklerde ise hiç doldurmadığını bildirmişlerdir.

Geçmişte katı kor materyali olarak kullanılan gümüş konların yanı sıra guta-

perka 100 yılı aşkın süredir kanal dolgu materyali olarak sıklıkla tercih edilmektedir.

Self-etch primer ile kanal dolgusu ile dentin arasında sızdırmaz bir ilişki sağlamayı

hedefleyen bir sistem olan Epiphany, sentetik polimer esaslı bir kök kanal dolgu

materyali ve rezin esaslı bir kök kanal patından oluşmaktadır. Bu sistem üretilirken

hedeflenen kanal dolgusunda “monoblok” yapının oluşumu ve tekniğin ve materyallerin

kullanılmakta olan materyallere göre üstünlüğünün çok yönlü olarak değerlendirilmesi

gerekmektedir.

Çalışmamızın amacı, farklı dolgu teknikleriyle kullanıldığında Epiphany ve

Resilon’un anatomik düzensizlikleri doldurma özelliği, dolgu kalitesi, dentin duvar

adaptasyonu ve dezenfektan solüsyonların Resilon konlar üzerindeki etkilerinin

incelenmesidir.

Page 21: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

4

2. GENEL BİLGİLER

2. 1. Endodonti’nin Tarihçesi

Endodonti, pulpa ve periapikal dokuların hastalıkları ile bu hastalıkların

etiyolojisi, önlenmesi, tanı ve tedavisini konu edinen bir diş hekimliği dalı olarak

tanımlanır. Bu alan, 19. yüzyıla kadar antik çağ ve orta çağ tıp tedavi metodları

yardımıyla yalnızca ağrının dindirilmesi şeklinde sınırlı kalmıştır. Bilinen ilk

endodontik tedavi vakası 2000 yıl öncesine dayanmaktadır. Bu vakada kök kanal

dolgusu olarak bronz bir pin kullanılmıştır. J. C. F. Maury (1786–1840), bir tel çubuğa

birçok telciği lehimlemiş ve bu teli döndürdükçe pulpa dokusunu çıkartan bir çeşit sinir

çekme iğnesi (tirnerf) olarak kullanmış, ayrıca pulpayı sülfürik asit, nitrik asit veya

gümüş nitratla koterize etmeyi denemiştir14.

Edward Hudson (1772–1833) ön dişlerin kanallarını apeksten geçecek şekilde

altınla doldurarak bilinen ilk kanal dolgusunu yapmıştır14.

1800’lü yıllardan önce kök kanal dolgusu altınla sınırlı kalmıştı. Bunun dışında

çeşitli metaller, çinko oksiklorit, parafin ve amalgam da farklı derecede başarı ve

memnuniyet göstermiştir. 1847’de Hill, “Hill’s stopping” olarak bilinen ilk guta-perka

dolgu maddesini geliştirmiştir15. Guta-perkanın ilk hazırlandığı formülasyon

beyazlaştırılmış guta-perka, karbonat ve cam ile ortaya çıkmış ve 1848 yılında patentli

olarak diş hekimliğinde kullanıma geçmiştir.1867’de Bowman guta-perkayla ilk kanal

dolgusunu çekilmiş bir molar dişte yapmıştır16. 20. yy’dan önce guta-perkanın kök

kanal dolgusunda kullanımıyla ilgili elimizde çok az ve desteksiz bilgi mevcuttur.

1883’te Perry ince bir altın telin etrafını guta-perkayla sararak kanal dolgusunda

kullanarak, bugünün taşıyıcı sistemli tekniğinin temellerini atmıştır. Tabaka halinde

üretilen guta-perka ince parçalar halinde kesilip, ısıtılarak istenilen kon yapısında

hazırlanıp, kullanılırdı. Perry daha sonra konları ısıtarak kanal şekline ve uzunluğu esas

alınarak belirli boyutta hazırlamıştır. Son guta-perkayı koymadan önce kaviteye alkol

yerleştirip, kapiller aktivite ile kanala hareketi sağlanıp, guta-perkanın yumuşaması ve

kompakte edilebilmesini sağlamıştır. Böylece kimyasal yumuşatma işleminin temelleri

atılmıştır17. 1887’de S. S. White Company guta-perka üretmeye başlamıştır18.

Kök kanal dolgusunun değerlendirilmesinde radyografların kullanımıyla birlikte,

kanalların silindirik olmadığı gerçeği görüldü ve ek bir dolgu materyaline ihtiyaç ortaya

Page 22: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

5

çıktı. İlk zamanlar hızlı sertleşen simanlar kullanıldı fakat uygun olmadığına karar

verildi. Simanın antiseptik özelliği olması gerektiği düşünüldü ve bazı fenolik veya

formalin tipteki simanların gelişimi başladı. Guta-perkanın yumuşatılması ve çözünmesi

için rosin kullanımı ilk defa 1914’te Callahan ile başladı19. Daha sonra guta-perkayla

kullanımında en iyi tıkama özelliğine sahip simanı elde edebilmek için çabalar başladı

ve birçok pat üretildi16.

70–80 yıldır diş hekimliğinde genişletilen kanalların guta-perka dağılımında bu

simanlarla çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Son yıllarda fokal enfeksiyon, seçici

lokalizasyon, “hollow tube” teorisi ve doku sıvılarının neden olduğu primer

başarısızlıklar ve kötü yapılmış kanal tedavilerinde mikroorganizmaların neden olduğu

başarısızlıklara olan ilgi devam etmektedir16.

Hatton 1924’te, “Cerrahi veya diş hekimliğinde pulpa kanal dolgusu kadar

mükemmele yakın sonuç alabilmek için çok fazla dikkat gerektiren başka bir teknik

operasyon yoktur” demiştir16.

2. 1. 1. Türkiye’de Endodonti

Bilimsel diş hekimliği eğitiminin 1909’da başladığı ülkemizde endodonti çok

geç gelişme göstermiştir.1914 yılında Charles Godon (1854-1923)’dan Diş Tabibi Sabri

Osman ve Basri Nusrettin tarafından tercüme edilen “Mükemmel Ameli ve Nazari

Dişçilik” eserinde kök kanallarının tedavisi de yer alır. 1935’te Prof. Suat İsmail

Gürkan tarafından yayınlanan “Diş Hastalıkları ve Tedavisi” eseri endodonti konularına

yer veren ilk kitaplardandır. Eğitimini Almanya’da yaparak 1925 yılında Türkiye’nin ilk

“Doktor Diş Hekimi” unvanını alan Prof. Dr. Pertev Ata, kanal dolgu maddeleri ve

tekniklerini tanımlayan nitelikli bir yapıt olan “Konservatif Diş Tedavisi” kitabını

yayınlamıştır14.

2.2. Kanal Dolgusunun Yapımı ile İlgili Temel Prensipler

Diş hekimlerinin kök kanal tedavisi yaparken karşılaştıkları problemler herhangi

bir dental kaviteyi doldururken karşılaştıkları problemlerle birçok yönden

benzemektedir. Koronal kavitelerde genellikle boşluk kolayca görülebilirken, kök kanal

sisteminde diş hekiminin görüşü dışında apikal foramenin ve majör aksesuar foramenin

tamamen doldurulması gerekmektedir. Operatif diş hekimliğinde, kavite sınırları bütün

Page 23: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

6

çürük dentinin uzaklaştırılabilmesi, uygun dolgunun yerleştirilebilmesi ve sekonder

çürük oluşumunu önlemek için biraz genişletilebilir. Aynı şekilde, kök kanallarının

temizlenmesi ve şekillendirilmesi sırasında oluşturulan kavite şekli bütün organik

debrislerin uzaklaştırılması, foramene iyi bir giriş yolu hazırlanması ve daimi kök kanal

dolgusunun yerleştirilebilmesini sağlamalıdır1.

Kök kanal tedavisinin amacı, kök kanallarının ve aksesuar kanalların üç boyutlu

tıkamasının yapılmasıdır. Geçmişte, kök kanal dolgusunun yeterliliği dental

radyografideki vertikal görüntü esas alınarak değerlendirilirdi. Daha da önem verilen

dolgunun radyolojik kök ucuna ulaşıp, ulaşmadığıydı. Kanalların vertikal olarak olduğu

kadar lateral olarak da doldurulması, klinik tekniğin hem etkili hem de kolay olmasını

gerektirmektedir1.

Mikroorganizmalar, toksinler ve metabolitler gibi mikrobiyal irritanlar ve

dejenere pulpal doku ürünlerinin ve bunların ileri safhalarda periradiküler dokulara

geçişinin pulpanın ölümüne neden olan primer nedenler olduğu kabul edilmiştir. Bu

etiyolojik faktörleri uzaklaştırmadaki başarısızlık ve kök kanalının kontaminasyonuyla

devam eden irritasyon hem cerrahi olmayan hem de cerrahi olan başarısız kök kanal

tedavisinin esas nedenidir20-23.

Kök kanallarının üç boyutlu tıkamasının önemi yapılan birçok çalışma ile

gösterilmiştir. Bununla birlikte, bu amacı sağlamak esas olarak, kanalların temizlenmesi

ve şekillendirilmesindeki kaliteye ve klinisyenin becerisine bağlıdır. Klinisyenin

becerisinin yanı sıra kullanılan materyallere, bunların nasıl kullanıldığına ve

radyografik yoruma bağlıdır ve bunlar başarı ya da başarısızlığı belirlemeye

yardımcıdır. Kök kanal tedavisinden sonra yerleştirilen yetersiz koronal restorasyon ve

sızıntı, restoratif tedavinin başarısızlığı veya periodonsiyumun sağlığının yeterli

olmayışı tedavideki başarı ve başarısızlığı belirleyen faktörler olarak gösterilmiştir24.

Kök kanal tedavisinin başarısını değerlendiren güncel bakış, apikal sızıntı

çalışmaları25 ve iki boyutlu radyografik değerlendirmeler26 temeline dayanmaktadır.

Kanal dolgusu radyografik olarak yetersiz ise, sızıntı olma ihtimali yüksek olarak kabul

edilir. Ancak, kanal dolgusu radyografik olarak yeterli ise bile sızıntı olma ihtimali hala

yüksektir ve başarısızlık görülme riski %14’tür20,26. Dolayısıyla hekim kök kanallarını

en iyi şekilde temizleyecek ve şekillendirecek tedavi yolunu ve bununla birikte üç

boyutlu, apikal, lateral ve koronal olarak kanalı tıkayacak tıkama tekniğini seçmelidir.

Page 24: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

7

Bu teknik parametreler elde edilirse, periradiküler doku rejenerasyonunu gösteren

biyolojik parametrelerin görülme ihtimali de artacaktır16.

Kök kanallarının doldurulması için bugüne kadar 100’den fazla teknik ve 270

civarında materyal kullanılmıştır. Kanal dolgusu işlemi genelde düzensizlikler gösteren

yaklaşık olarak konik şekilli bir boşluğun, düzgün konik şekilli bir nesneyle sızdırmaz

bir şekilde doldurulmaya çalışılmasıdır.

Kanalların genişletilmesinde gösterilen tüm çabalara rağmen, kanal içinde hiç

dokunulmadan kalmış ve hatta kendi orijinal şeklini koruyan alanlar bulunabilmektedir.

Kanal genişletilmesinde kullanılan farklı aletler, ayrı şekiller elde edilmesine neden

olmaktadır. Reaming enine kesitte nispeten yuvarlak bir şekil sağlarken, eğeleme eliptik

bir şekil oluşturmaktadır. Kanalın orijinal şekli ve kurvatür derecesi de preparasyonun

alacağı şekil üzerinde etkili olan faktörler arasındadır. Kanal preparasyonunda, kanal

çapının koronalden apikale doğru giderek daralacak şekilde yapılması yani kök kanalına

koniklik verilmesi amaçlanmaktadır. Bununla birlikte, eğri köklerde bu şeklin her

zaman başarılması güçtür. En ideal kanal preparasyonları bile kanalda düzensizliklere

neden olabileceğinden kanalların sıkıştırılabilen maddelerle doldurulmaları daha uygun

olacaktır. Kök kanal sisteminin anatomisinde varyasyonlar görülmesine rağmen, tıkanan

kök kanalı, aşağı yukarı kök morfolojisine benzer şekli yansıtmalıdır. Ayrıca, tıkanan

kanalın şekli aşırı genişletme yapılmaksızın artan bir koniklikte olmalıdır27. Rotary

enstrümanlar koronal kök dentininin aşırı genişletilmesine olanak sağlayan genişletme

teknikleridir. Burada şu üç sebepten dolayı aşırı genişletmeden kaçınılmalıdır:

1. Kök duvarları zayıflayabilir.

2. Posterior dişlerde lateral veya strip perforasyon olma ihtimali yüksektir.

3. Guta-perka ve pat yoğun olmasına ve koronal kısımda iyi kondanse edilmesine

rağmen, kaybolan dentini yeterince güçlendirmez28.

Klinisyenler arasında radyografik değerlendirmede büyük farklılıklar bulunduğu

için, kök kanal dolgusunun durumu dikkatlerden kaçabilir. Kanal patlarının

radyoopasitelerindeki farklılıklar, guta-perkanın içeriği, çevre kemik anatomisi,

radyografik açılama ve kanal dolgusunun iki boyutlu görünümü tıkamanın kalitesini

belirlememizi ve standardize etmemizi zorlaştırır. Örneğin, kök kanal dolgusunun

değerlendirilmesinde kullandığımız radyograflarda apikal üçlüdeki dolgunun yoğunluğu

önemlidir. Oldukça radyoopak kök kanal patlarıyla doldurulan kanalda apikal kısım

Page 25: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

8

yalnızca patla doldurulsa bile klinisyeni dolgu kalitesinin iyi olduğu yönünde yanlış

yönlendirebilir16,29.

Kök kanal dolgusunda başarı değerlendirildiğinde şu faktörlerin önemi ortaya

çıkmaktadır:

1. Kök kanal dolgu tekniğinin başarısı büyük oranda kanal preparasyonunun

başarısına bağlıdır.

2. Kanallar apikaldeki kesin bir dentin matrisiyle prepare edilmelidir.

3. Isı uygulanan teknikler beraberinde kondensasyon gerektirir.

4. Hekimin elinde uygulanan teknikle ilgili gerekli tüm gereçler bulunmalıdır.

5. Hekim vakanın özelliğine göre tekniği modifiye edebilmelidir27.

Kanalların uygun şekilde genişletilmesinin yanı sıra, preparasyon sonrası kanal

içi debrislerin uzaklaştırılması ve kanalların mikroorganizmalardan arındırılabilmesi

için irrigasyon yapılması gerekmektedir. Kanal duvarlarında genişletme sırasında oluşan

smear tabakasının uzaklaştırılması ve bunun periapikal dokulara zarar verilmeden

yapılması başarıyı etkileyen faktörlerdendir.

2.3. Kanal Dolgu Materyalleri

Tam bir kök kanal tıkaması sağlama umuduyla birçok kök kanal dolgu tekniği

geliştirilmiştir. Geliştirilen en güncel teknikler ya katı bir materyal ve siman ya da kök

kanalının şekline uyan plastik bir materyaldir. Grossman’a göre ideal bir kanal dolgu

materyalinde bulunması gereken özellikler şöyle sıralanmıştır:

1. Kolay manipüle edilmeli ve yeterli çalışma zamanı olmalıdır.

2. Büzülme göstermemeli, boyutsal olarak stabil kalmalıdır.

3. Kanalları kompleks anatomisine uygun olarak hem lateral hem de apikal olarak

tıkayabilmelidir.

4. Periapikal dokuları irrite etmemelidir.

5. Nemden etkilenmemeli ve pöröz olmamalıdır.

6. Doku sıvılarıyla bozulmamalı, korozyon veya oksidasyon göstermemelidir.

7. Bakteriyel büyümeyi engellemelidir.

8. Radyoopak olmalı ve radyografta kolayca görülebilmelidir.

9. Diş yapılarını boyamamalıdır.

10. Steril olmalı veya edilebilmelidir.

Page 26: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

9

11. Kanallardan gerektiğinde kolayca uzaklaştırılabilmelidir27.

Kök kanal dolgusunda kullanılan en popüler katı maddeler guta-perka ve gümüş

konlardır.

2. 3. 1. Kök Kanallarının Doldurulmasında Kullanılan Metaller

Kök kanallarının doldurulmasında farklı cins ve şekillerde metaller uzun yıllar

önce kullanılmaktaydı. 19. yüzyılda özellikle guta-perkanın yaygın olarak

kullanılmadığı yıllarda kök kanallarını doldurmak için altın ve kurşun çubuklar

kullanılmıştır. 1930’lu yıllarda Grove isimli bir araştırmacı altın telin modifiye edilerek

kullanılmasını savunmuş ve hatta standart bir şekilde önceden hazırlanmasının klinik

kullanımı kolaylaştıracağını belirtmiştir.

1930’lu yıllardan sonra kalay yaprak, kurşun tel ve çubuklar, bakır amalgam ve

altın-kalay alaşımları denenmiş bunların içinden yalnızca gümüş tellerin kullanımı

hekimler tarafından benimsenmiştir. Bunun en önemli nedenlerinden biri gümüşün

oligodinamik etkiye sahip olması ve antibakteriyel etkinlik göstermesidir.

Jasper, dental materyal üreticilerini ve diş hekimlerini gümüş konları dolgu

maddesi olarak kullanımına ikna etmiş ve kanal aletlerinin ebatlarına uygun gümüş

konların yapımını önermiştir. Jasper, gümüş kon yapımının ve kanal dolgusu olarak

kullanıldığında guta-perkayla aynı başarıyı göstereceği ve kullanımının daha kolay

olduğunu öne sürmüştür. Gümüş konların rijidite, boyutsal stabilite, uygulama kolaylığı,

radyoopasite, kanal patının taşınması, hareketlilik ve önceden kıvrılabilme gibi

avantajlarının yanı sıra kök kanal sistemindeki düzensizlikleri ve yan kanalları

doldurmada yetersiz kalması, erirlik özelliğinin bulunması, periapikal dokularda

irritasyon, retrograd dolgu yapımında karşılaşılan zorluklar ve kanaldan sökülmesinin

zorluğu gibi dezavantajlarından dolayı kullanımı giderek azalmaktadır16. Zmener30’in

gümüş konların disintegrasyonuyla birlikte görülen kök rezorbsiyonlarını rapor ettikleri

bir çalışmasında, gümüş konların korozyon ürünlerini tarayıcı elektron mikroskobu

(SEM) görüntüleriyle ortaya koymuştur.

Page 27: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

10

2. 3. 2. Guta-perka

Guta-perka, uzun yıllardır kullanılan katı bir kök kanal dolgu materyalidir. Guta-

perka, Isonandra percha ağacının özsuyundan elde edilmiştir. İlk olarak 1843’te Sir

Jose d’Almeida tarafından İngiltere Kraliyet Asya Birliği’nde tanıtılmış ve 1800’lü

yılların sonlarına doğru diş hekimliğinde kullanılmaya başlanmıştır. Minimal toksisite

gösteren, minimal doku irritasyonu yapan ve kanalda kaldığı sürede en az alerjik olarak

bilinen bir dolgu maddesidir. Apikalden taşkın olan dolgularda bile kanalın temiz ve

tıkalı olduğu koşullarda periradiküler dokular tarafından iyi tolere edilebilir. Bununla

birlikte, kloroform gibi yumuşatıcı ajanlarla muamele edildiğinde ve ince partikül formu

kullanıldığında lokalize bir doku cevabı oluşturabilmektedir31.

Kimyasal olarak saf guta-perka iki belirgin farklı kristal şekil gösterir32. Bunlar

alfa ve beta formlarıdır. Bu formlar materyaldeki ısı değişikliğine bağlı olarak kendi

arasında geçiş yapabilir. Piyasadaki birçok ürün beta formundadır, ama yeni ürünler

termoplastik yöntemlere uygun olacak şekilde alfa kristalin formda üretilmektedir.

Geleneksel guta-perkalar 42–49˚C arası ısılarda alfa fazına dönüşürler. Isıtılmaya

devam edildiğinde 53–59˚C arasında amorf yapı kazanırlar. Bu faz değişiklikleri

hacimsel değişimlere de neden olur. Yüksek derecelerde ısıtıldığında guta-perkada daha

fazla bir büzülme meydana gelir. Guta-perkanın yumuşama derecesi 64˚C, erime

derecesi 100˚C, parçalanma ve bozulma derecesi 150˚C’dir32. Guta-perka, kök kanal

boşluğundaki düzensizliklere uyumu artırmak için kimyasal çözücülerle yumuşatılabilir.

Bununla birlikte, çözücünün buharlaşmasıyla büzülme olabilir veya çözücü ile

yumuşatılan guta-perkanın apikalden taşmasıyla periapikal dokularda irritasyona neden

olabilir.

Guta-perka konların içeriğinde, üretici firmaların kompozisyonundaki ufak

değişikliklerle birlikte, aşağı yukarı %19–22 oranında guta-perka, %59–75 oranında

çinkooksit, diğer kısımda çeşitli mumlar, renklendiriciler, antioksidanlar ve metalik

tuzlar bulunmaktadır. İçeriğin oranlarındaki değişiklik materyalin kırılganlığını,

katılığını, çekme dayanımını ve radyoopasitesini etkiler33. Guta-perka mikrobiyal

büyümeyi desteklemediği gibi, çinko oksit içeriğinden dolayı kesin bir antimikrobiyal

etki gösterir34,35. Antimikrobiyal etkisini artırmak amacıyla, iodoform eklenen guta-

perka konlar üretilmiştir36.

Page 28: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

11

2.4. Kanal Dolgu Patları

Kanalların genişletilmesi ve irrigasyonundan sonra oluşturulan boşluğun

sızdırmaz bir şekilde doldurulması gerekmektedir. Hermetik bir tıkama yalnızca guta-

perka kullanılarak başarılamaz, çünkü guta-perka kendiliğinden dentin duvarıyla

arasında bir bağ oluşturmaz. Bundan dolayı, kök kanalındaki boşlukları ve

düzensizlikleri, aksesuar kanalları ve lateral kondensasyon sırasında guta-perka konlar

arasındaki boşlukları doldurmak ve bunların arasında sıkı bir ilişki elde edebilmek için

kanal patları da kullanılmaktadır.

Henüz tüm kriterleri sağlayan bir pat geliştirilememesine rağmen ideal bir kanal

dolgu patından beklenen özellikler şöyle sıralanabilir:

1. Kolaylıkla doldurulabilmeli, yeterli çalışma zamanı tanımalı ve gerektiğinde

kolayca kanaldan uzaklaştırılabilmelidir.

2. Periapikal dokulara ve dişe zararlı olmamalıdır.

3. Doldurulmadan önce sıvı veya yarı-katı olmalı fakat sonra kanal içinde

genleşerek yavaşça sertleşmelidir.

4. Stabil olmalı, sertleşme sırasında veya sonradan büzülmemeli veya nemden

etkilenmemelidir.

5. Kanal duvarlarına yapışmalı, kök kanalını yandan ve apikal alandan üç boyutlu

olarak iyice kapatmalı ve dentin kanalcıklarına derin penetrasyon göstermelidir.

6. Pöröz olmamalıdır.

7. Doku sıvılarında erimemelidir.

8. Periapikal dokuya taştığında rezorbe olabilmeli, ancak kanal içinde rezorbe

olmamalıdır.

9. Post preparasyonunda apikal tıkaması bozulmamalıdır.

10. Steril olmalı veya steril edilebilmeli ve bakteriyostatik olmalıdır.

11. Radyoopak olmalıdır.

12. Dişi boyamamalı ve zamanla dişin renginde değişikliğe neden olmamalıdır.

13. Periapikal dokularda immün cevap oluşturmamalıdır.

14. Mutajenik ve karsinojenik olmamalıdır.

15. Bozulmadan uzun süre saklanabilmelidir.

16. İçeriğindeki metaller (civa, çinko, baryum, bizmut, titanyum gibi) toksik sınır

seviyesini aşmamalıdır37.

Page 29: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

12

Bugüne kadar birçok farklı özellikler taşıyan kanal patları imal edilmiştir.

Bunların birbirlerine göre avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Bu kanal patları

kimyasal yapılarına göre; çinkooksit öjenol içeren patlar, paraformaldehit içeren patlar,

cam iyonomer esaslı patlar, kalsiyum hidroksit içeren patlar ve polimer yapılı rezin

esaslı patlar olmak üzere 5 grupta incelenebilir (Çizelge 2.1).

Çoğu endodontik siman temelde çinko oksit öjenol esaslıdır ve endodontik

kullanım için modifiye edilirler. Bu materyal için karıştırıcı likit genellikle öjenoldür.

Bu simanlar bazı kimyasalların eklenmesine elverişli bir yapıya sahiptir. Örneğin;

antimikrobiyal ve fikse edici etki için paraformaldehit, antiseptik etkinlik için

germisidler, daha iyi dentin adezyonu için Kanada balsamı veya rosin ve inflamatuar

cevabın baskılanması için kortikosteroidler eklenmiştir38. Çinkooksit öjenol içeren

patlar, biyouyumlu ve iyi tıkama özelliği olmasından dolayı tercih edilen patlardır.

Periradiküler dokulara taştığında rezorbe olabilmesi, sertleşme zamanının uzun olması

ve antimikrobiyal39 etki göstermesi gibi avantajlarının yanı sıra, sertleşme sırasında

büzülme, diş dokularını boyama ve doku kültürü çalışmalarında toksik40 bulunması gibi

dezavantajları da bulunmaktadır.

Çinko oksit öjenol esaslı patlar ilk olarak Rickert ve Dixon41 tarafından ortaya

atılmıştır. Hem toz hemde likidine radyoopasite kazandırması için eklenen gümüş

partikülleri dişlerin boyanmasına yol açmıştır. Procosol (Procosol, Inc., Philadelphia),

Rickert formülünde bir değişiklik yapılarak gümüş partiküllerin çıkarıldığı bir pattır.

1958’de Grossman42 bu formülasyonu değiştirerek diş yapılarını boyamayan bir pat

hazırlamıştır ve Roth patı (Roth International) olarak piyasaya sürülmüştür43.

Diğer bir öjenol esaslı pat olan Tubliseal (SybronEndo, Orange, CA) iki pat

şeklinde hazırlanmıştır ve toz/likit formülasyonlara göre daha hızlı sertleşme zamanına

sahiptir. Wash patı (Balas Dental, Chicago, IL) pata yapışkan özellik kazandıran ve

guta-perkayı yumuşatan Kanada balsamı içermektedir43.

Page 30: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

13

Çizelge 2.1: Kanal dolgu patları

Page 31: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

14

Paraformaldehit içeren patlar endodonik simanların geniş bir grubunu oluşturur.

Bu çinko oksit öjenol formülasyonundan zamanla civa ve kurşun içeriği uzaklaştırılsa

da, oldukça toksik olan paraformaldehit içeriği halen varlığını korumaktadır. Sargenti

metodu44 olarak da bilinen N-2 patı (Indrag Ansa S. A., İsviçre) %6.5 oranında

paraformaldehit, kurşun ve civa içermektedir. Ağır metallerin uzaklaştırılması ile yeni

bir formülasyon olan RC2B oluşturulmuştur. Endometazon (Septodont, Paris, Fransa),

SPAD (Quetigny, Fransa) ve Reibler patı diğer paraformaldehit içeren patlardır. Bu

patların endodontide kullanımı kontrendikedir ve özellikle lentülo ile kullanılması

sonucu periapikal dokulara taşması osteomiyelit ve paresteziye neden olmuştur43,45,46.

Cam iyonomer esaslı patlar, dentine bağlanma özelliklerinden dolayı tercih

edilmiştir. Ketac-Endo (3M/Espe, Minneapolis, MN) pat ve dentin duvarı arasında

bağlanma meydana getirir. Nem kontaminasyonundan olumsuz yönde etkilenir47.

Kanaldan sökülmesi zordur ve minimal antimikrobiyal özelliğe sahiptir. Bununla

birlikte, Friedman et al48, Ketac-Endo’nun lateral kondensasyon ya da tek kon

tekniğiyle kanal dolgusu yapılan olgularda kök kanallarından ultrasonik enstrumanlarla

sökülmesinin kolay olduğunu öne sürmüşlerdir. Cam iyonomer esaslı patların kök

dentinini güçlendirdiğini gösteren çalışmalar yapılmıştır49. AH Plus ve Tubliseal ile

karşılaştırıldığında Ketac-Endo’nun kök dentinini neredeyse hiç enstrümantasyon

yapılmamış bir köke yakın değerde güçlendirdiği ortaya konmuştur. Bu durum bu

patların endodontik tedavi görmüş dişlerin kırılmaya karşı direncini arttırdığı anlamına

gelmektedir.

Kalsiyum hidroksit içeren patlar terapotik etkilerinden dolayı geliştirilmiştir. Bu

patların antimikrobiyal aktivite ve osteojenik-sementojenik potansiyel göstereceği

düşünülmüştür. Ne yazık ki bu etkiler gösterilememiştir. Kalsiyum hidroksitin salınımı

ve uzamış etkisi için çözünmesi gerekmektedir. Bu durum patın amacıyla çelişmektedir.

Kalsibiyotik kök kanal patı (CRCS) kalsiyum hidroksitli bir çinko oksit öjenol pattır.

Sealapex (SybronEndo, ABD) kalsiyum hidroksit esaslı öjenol içermeyen polimerik bir

pattır43.

RoekoSeal (Roeko GmbH Co, Langenau, Almanya) silikon esaslı bir kök kanal

patıdır. İçeriğinde polidimetilsiloksan, silikon yağı, parafin yağı, hekzakloroplatinik asit

(katalizör) ve radyoopasite kazandıran zirkonyum dioksit bulunmaktadır. Tüm sentetik

materyallerde olduğu gibi homojen bir karışım elde etmek çok önemlidir. Çift hazneli

Page 32: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

15

bir enjektör içinde kullanıma hazır durumdadır. RoekoSeal’in, dentin yüzey hazırlığında

kullanılan solüsyonların (Etilendiamintetra asetik asit [EDTA], distile su, fosforik asit,

sitrik asit) dentine adezyonunda anlamlı bir artışa neden olmazken, primer uygulaması

adezyonu anlamlı derecede arttırmıştır50.

Rezin simanlar, polimer yapılı kök kanal dolgu maddeleri olarak da bilinirler. Bu

patlar, sertleşirken polimerize olurlar. Diaket (3M ESPE AG, Seefeld, Almanya),

polivinil yapısında, oldukça yapışkan ve diş yapılarına kuvvetli bağlanan bir kanal

dolgu patıdır. Sertleşirken hacim kaybına uğramayan, yumuşak dokuyu irrite etmeyen

ve kanaldan uzaklaştırılması kolay olan bu materyalin dezavantajı sertleşme zamanının

kısa olmasıdır. Bununla birlikte, kan, nem ve doku sıvılarından etkilenmeyen ve

bakteriyostatik bir materyaldir37.

İlk defa Schroeder tarafından 1954 yılında sunulan AH26 (Dentsply DeTrey

GmbH, Konstanz, Almanya) rezin grubu toz/likit sistemiyle hazırlanan bir preparattır.

Bisfenol diglisidileter bir katalizör olan hekzametilen tetraminle birleşerek polimerize

olur ve bu sırada bir miktar formaldehit açığa çıkar. Böylece antiseptik etki sağlanmış

olur. Polimerizasyon büzülmesi göstermemesi, nemli ortamda bozulmaması, dentine

yüksek adaptasyon niteliğinin olması patın önemli özellikleridir51,52. Yavaş sertleşen bir

pattır. Son yıllarda kök kanal patlarının içeriklerinde gümüş bulunması, dişleri

boyamasından ve dokularda irritasyona neden olmasından dolayı tartışmalara yol

açmıştır. Piyasaya sürülen yeni AH 26’lardan gümüş ve titanyum dioksit çıkarılmış,

hekzametilen tetramin oranı ise %25’den %20’ye düşürülmüştür. Gümüşlü ve

gümüşsüz AH 26 ile yapılan toksisite çalışmasında benzer iltihabi reaksiyonlar

gözlenmiştir53. Makaslama bağlanma dayanımı endodontik patların dentine adezyonunu

ortaya koyan bir test metodudur. AH 26 ile yapılan bir çalışmada, AH 26’nın diğer

endodontik patlara (CRCS, Apexit, PCS, Ketac-Endo, Bioseal) göre daha yüksek

bağlanma dayanımı gösterirken, yine epoksi rezin esaslı bir kanal patı olan Sealer

26’dan daha düşük bağlanma dayanımına sahip olduğu ortaya konmuştur54.

AH 26’nın epoksi amin kimyası korunarak, renkleşme eğilimi ve formaldehit

açığa çıkışı elimine edilerek AH Plus (Dentsply DeTrey GmbH, Konstanz, Almanya)

geliştirilmiştir. Çift patlı bir sistemdir ve sertleşme zamanı 4 saattir. İki pat

karıştırıldıktan sonra poliaddition reaksiyonu başlar. Bu reaksiyonda artık monomer

kalmadığı ileri sürülmektedir. Materyalin büzülmesi ve erirliği azaltılarak boyutsal

Page 33: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

16

stabilitesi sağlanmıştır. Film kalınlığı 26 µm’dir. Akma özelliği kolay karıştırmayı

sağlar. Kanala kolay yerleştirilmesi amacıyla hafif tiksotropik olarak hazırlanmıştır37.

Fibroblast hücre kültürleriyle yapılan in vitro bir çalışmada, AH Plus ilk 24

saatte orta derecede inhibisyon gösterirken 72 saatte şiddetli inhibisyona neden

olmuştur55. Miletic et al56’ın, HeLa ve fare fibroblast hücre kültürleriyle yaptığı

sitotoksisite çalışmasında AH Plus, RoekoSeal’e göre anlamlı derecede sitotoksik

bulunmuştur. Bununla birlikte, AH Plus ile RoekoSeal’in fare fibroblastları üzerinde

benzer sitotoksik etkileri olduğunu rapor eden çalışmalar da vardır57. Bu çalışmaların

aksine, AH Plus, EndoRez, Epiphany, RoekoSeal, Guttaflow, Apexit, Acroseal ve RC

Sealer ürünleri kullanılarak insan gingiva fibroblastları üzerinde yapılan sitotoksisite

testinde AH Plus’ın sitotoksik olmadığı, RC Sealer, RoekoSeal ve Guttaflow’un hafif

düzeyde sitotoksik olduğu diğer patların ise şiddetli düzeyde sitotoksik olduğu

bulunmuştur58.

AH Plus’ın sızdırmazlık özelliği büyük ölçüde smear tabakasına bağlıdır59.

Smear tabakasının varlığı endodontik patların tıkama özelliklerini değiştirmektedir60.

Bununla birlikte, smear tabakasının varlığının AH Plus’ın bağlanma dayanımını

değiştirmediğini, smear tabakasının varlığında veya yokluğunda meydana gelen

başarısızlık tipinin değişmediği ortaya konmuştur. Bu durum tübüllerde pat tıkaçlarıyla

meydana gelen mikromekanik retansiyonun, adezyonu etkileyen tek faktör olmadığını

ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, tübüler penetrasyon açıkça endodontik patların

kimyasal ve fiziksel özelliklerine de bağlıdır61.

Endodontik patların dentine bağlanmaları kadar guta-perka veya kullanılan

dolgu materyaline de bağlanması, oluşturulacak mono-blok yapı ve dolgunun bütünlüğü

açısından oldukça önemli bir parametredir. AH Plus, guta-perkaya dentinden daha iyi

bağlanmaktadır. AH Plus, dentine makaslama bağlanma dayanımı testinde %30 koheziv

başarısızlık gösterirken, %70 yalnızca adeziv başarısızlık göstermiştir. Guta-perkaya

ise, %40 koheziv, % 60 karışık başarısızlık göstermiştir62. Dentine uygulanan yüzey

hazırlayıcı solüsyonlar (EDTA, sitrik asit, fosforik asit) AH Plus’ın dentine ve guta-

perkaya adezyonunda anlamlı bir artışa neden olmamış, en yüksek bağlanma dayanımı

distile suyla irrigasyonda ve koheziv başarısızlık olarak görülmüştür50.

AH Plus nem kontaminasyonundan etkilenmektedir. Bu da doku sıvılarının

bulunduğu periapekste, apikal sızdırmazlığı olumsuz yönde etkilemektedir. Ketac-Endo,

Page 34: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

17

Apexit, RoekoSeal ve Tubli-Seal endodontik patlarının nem kontaminasyonunun

etkilerinin incelendiği bir çalışmada, Ketac-Endo en kötü sonuçları gösterirken, diğer

patlar nem varlığında daha iyi sızdırmazlık göstermiştir63. Kök kanal patlarının tükürük

ve sudaki çözünürlüğünü değerlendiren bir başka çalışmada da, AH Plus, AH 26,

RoekoSeal ve Diaket’in %3’ten az ağırlık kaybına uğradığı, Ketac-Endo, Aptal-Harz ve

Sealapex’in oldukça yüksek oranda ağırlık kaybına uğradığı ortaya konmuştur64.

2. 5. Epiphany Kök Kanal Dolgu Sistemi

Epiphany- Resilon kök kanal dolgu sistemi, bir pat ve kanal dolgu materyalinden

oluşan bir sistemdir. Epiphany rezin esaslı bir kök kanal dolgu patı olup, hem ışıkla hem

de kimyasal olarak polimerize olan dual-cure bir yapıya sahiptir. İçeriğinde üretan

dimetakrilat (UDMA), polietilen glikol dimetakrilat (PEGDMA), etoksilat bisfenol A

dimetakrilat (EBPADMA) ve bisfenilglisidil dimetakrilat (BISGMA) rezinlerinin bir

karışımı, silanlanmış baryumborosilikat camları, baryum sülfat, silika, kalsiyum

hidroksit, aminli bizmut oksiklorit, peroksit, foto inisiyatör, stabilize ediciler ve pigment

bulunur. Çift patlı bir sistemdir. Pembe bir baz ve beyaz katalizör kısmı vardır ve ester

benzeri bir kokuya sahiptir. Patın ışık geçirmeyen ve buzdolabı gibi serin bir ortamda

saklanması uygundur.

Resilon, sentetik polimer esaslı bir kanal dolgu materyali olup, guta-perka gibi

hem kon hem de pelet şeklinde üretilmiştir. İçeriğinde, polyester, difonksiyonel

metakrilat rezin, bioaktif cam, radyoopak doldurucular ve renk verici maddeler

bulundurmaktadır. Açık pembe renkte, kokusuz ve nötr pH’a sahip bir materyaldir.

Güncel adeziv tekniklerin bonding uygulamasıyla hedeflediği tübül

penetrasyonunun aynı şekilde kök kanal dentininde de elde edilmesi için üretilen bu

sistemin bir parçası da Epiphany primer’dir. İçeriğinde, suda çözünmüş asidik monomer

bulunmaktadır. Likit formda, açık sarı renkte, ester benzeri kokuda ve pH’sı 1.5

civarında bir materyaldir.

Dental kompozit yapıdaki kök kanal patının oldukça kıvamlı olması nedeniyle

uygulama kolaylığı sağlaması açısından Epiphany inceltici rezin kullanılabilmektedir.

İnceltici rezin, fotoinisiyatörlü EBPADMA rezin, aminler, stabilize ediciler ve Red

#40’dan oluşmaktadır. Likit formda, kırmızımsı ve ester kokulu bir materyaldir.

Page 35: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

18

İntraradiküler dentine adezyon, asitleme-yıkama veya self-etch adezivler ve

uyumlu metakrilat esaslı rezin simanlarla sağlanabilir65-67. Konvansiyonel guta-perkanın

poliisopren yapısı ile çinko oksit öjenol, epoksi rezin, kalsiyum hidroksit veya cam

iyonomer esaslı patlar arasında kimyasal bir ilişkinin olmayışı endodontik monoblok

yapının oluşturulmasına engel teşkil etmektedir62,68,69. Amalgam ve silanlanmış seramik

gibi rezin olmayan restoratif materyallerin metakrilat esaslı rezin simanlara bağlanması,

bu simanlar ve rezin kompozitler arasında elde edilen sonuçların kıyaslanmasıyla ve

aynı test parametreleri kullanılarak yapılmıştır70,71.

Epiphany patının önerilen American National Standard/American Dental

Association (ANSI/ADA) standartlarına uygunluğu değerlendirilmiştir. ADA

standartlarına göre patların sertleşme zamanı üreticinin önerdiği sürenin yalnızca %10’u

kadar değişkenlik gösterebilir. Epiphany için 25 dakika önerilmiştir. Yapılan çalışmada

bu sürenin doğruluğu gösterilmiştir72. ADA standartlarına göre, patın çözünürlüğü %3

oranını aşmamalıdır fakat Epiphany %3.41’lik oranla bu standarda uyum

göstermemiştir73. Akışkanlık testinde ADA standartlarına göre, patın çapı 20 mm’den

az olmamalıdır. Epiphany 35.74 mm çap oluşturarak bu standarta uyum göstermiştir.

Aynı şekilde 20.1µ film kalınlığı göstererek, ASA standartlarına (<50 µ) uyum

sağlamıştır. Epiphany polimerizasyon büzülmesine uğrayan bir pat olmasına rağmen, su

içerisinde bekletildiğinde su emilimi göstererek %8.1 oranında boyutsal değişikliğe

uğramış, %1’den fazla büzülme ve %0.1’den fazla genleşme olmaması gerektiğini

belirten ADA standartlarına uyumsuzluk göstermiştir72.

Resilon termoplastik sentetik polimer esaslı bir kök kanal dolgu materyalidir.

Resilon ile guta-perkanın yumuşama sıcaklıkları arasında fark yoktur. Guta-perka

60.01˚C’de yumuşarken, Resilon 60.57˚C’de yumuşar. Yalnız entalpi değişimleri

arasında anlamlı fark vardır. Entalpi, bir maddenin yapısında depoladığı her tür

enerjinin toplamını ifade eder. Maddelerin entalpileri ölçülemez, ancak tepkimedeki

ürünler arasındaki fark belirlenir. Kimyasal tepkimelerde, ürünlerin entalpileri toplamı

ile girenlerin entalpileri toplamı arasındaki farka, tepkimenin entalpi değişimi ya da

tepkime entalpisi adı verilir. Guta-perkanın entalpi değişimi 10.88 ± 0.60 J/g iken

Resilonun entalpi değişimi 25.20 ± 0.68 J/g’dır. Bu veriler sıcak vertikal kompaksiyon

sırasında Resilonu termoplastik hale getirmek için gereken ısı enerjisinin guta-perkayı

Page 36: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

19

termoplastik hale getirmek için gereken ısı enerjisinden daha fazla olduğunu ortaya

koymaktadır73.

Resilonun dentin yüzeyine bağlanma dayanımının değerlendirildiği bir

çalışmada, makaslama bağlanma dayanımının 1.64 MPa olduğu karşılaştırıldığı rezin

kompozitin ise 7.62 MPa olduğu bulunmuştur. Resilon örneklerinde başarısızlığın

adeziv başarısızlıkla birlikte 1/5 örnekte hem koheziv hemde adeziv başarısızlığa bağlı

olduğu gösterilmiştir74.

Mikrosızıntının değerlendirilmesinde sıvı filtrasyon, bakteriyel sızıntı, boya

penetrasyonu ve glukoz filtrasyonu gibi birçok teknik kullanılmaktadır. Epiphany

sisteminin mikrısızıntısının değerlendirildiği sıvı filtrasyon çalışmalarında, guta-perka

ve AH Plus ile yapılan kanal dolgularıyla karşılaştırıldığında sızıntının anlamlı derecede

azaldığı gösterilmiştir75,76. Bununla birlikte, guta-perkayla karşılaştırıldığında anlamlı

bir fark görülmediğini işaret eden çalışmalar da yapılmıştır77-79. Pague et al80, sıvı

filtrasyon testinde sürenin mikrosızıntı üzerindeki etkisini incelemişler ve guta-perka ile

AH Plus’ın zamanla sızıntıda azalmaya, bunun aksine Resilon ve Epiphany’nin zamanla

sızıntıda artmaya neden olduğunu göstermişlerdir. Shemesh et al81, yaptığı glukoz ve

sıvı filtrasyon testinde Resilon’un glukozda en fazla sızıntıyı gösterirken, sıvı

filtrasyonda guta-perkadan istatistiksel olarak anlamlı bir fark göstermediğini

bulmuşlardır. Bakteriyel sızıntı testlerinde Shipper et al82, Resilon ve Epiphany

sistemini guta-perka ve AH Plus’a göre anlamlı derecede iyi bulurken, Baumgartner et

al83, guta-perka ve AH Plus’ı daha iyi bulmuşlardır, fakat anlamlı farklılık

gösterememişlerdir. Pitout et al84, boya penetrasyonu ve bakteriyel sızıntı testi yaptıkları

çalışmada, diş köklerini guta-perka ve Roth kanal patıyla, Resilon ve Epiphany patını

System-B ve lateral kondensasyon teknikleriyle doldurmuşlardır. Lateral kondensasyon

ile doldurulan kanalların System-B ile doldurulanlara göre daha iyi sızdırmazlık

gösterdiğini fakat anlamlı fark olmadığını, aynı şekilde boya penetrasyonunda da,

lateral kondenzasyonun daha az sızdırdığını göstermiştir.

Materyallerin değerlendirilmesinde biyouyumluluk da en az sızdırmazlık kadar

önemlidir ve toksik etki göstermemesi gereklidir. Boullaguet et al55, Epiphany

primerinin aseton, etanol ve GuttaFlow primerine göre oldukça toksik olduğunu, fakat

Resilon ve Epiphany patın AH Plus ve GuttaFlow’a göre en az toksisiteyi gösterdiğini

bulmuşlardır. Bir sitotoksisite çalışmasında, RoekoSeal, Sealite ve guta-perka ile

Page 37: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

20

karşılaştırıldığında Resilon ve Epiphany’nin 1, 2 ve 7. günde daha sitotoksik olduğunu,

fakat 30. günde hiçbirinde sitotoksisite gözlenmediği belirtilmiştir85. Resilonun insan

gingival fibroblastları üzerindeki ilk 1 saatte guta-perkadan daha sitotoksik olduğu ama

24 saatte guta-perkayla benzer, yani sitotoksik olmadığı rapor edilmiştir86,87. Resilon ve

Epiphany köpek dişlerinde guta-perka ve AH Plus’a göre daha az apikal periodontitis

göstermiştir88. Ayrıca, Resilonun kök dentinini resin kompozitler ve guta-perka kadar

iyi güçlendirmediği ve desteklemediği bulunmuştur89.

2. 6. Kök Kanal Dolgu Materyallerinin Dezenfeksiyonu

Endodontik tedavide kök kanallarının yeniden enfekte olmasını önlemede kök

kanal tedavisi önemli bir işlemdir. Bu işlemler sırasında kök kanallarında

enstrümanlardan veya dolgu maddelerinden kaynaklanan çapraz enfeksiyonun

önlenmesi çok önemlidir. Kök kanallarında oldukça sık kullanılan guta-perka konlar,

steril koşullarda üretilse de, kullanım sırasında veya saklama koşullarında aerosollerin

dağılımıyla bazı patojenlerle kontamine olabilir4,5. Bu durum konların ve patların

antibakteriyel etkisinin olması gerektiği düşünüldüğünde, çelişki yaratmaktadır.

Dolayısıyla, bazı olgularda kök kanal dolgusu yapılmadan önce guta-perka konların

dezenfeksiyonu önerilmektedir. Guta-perka konlar ısıyla sterilize edilemediğinden,

diğer dezenfeksiyon metodlarının kullanımı gerekmektedir.

Dezenfektan solüsyonlar etkilerini gösterirken kullanıldıkları materyalde bazı

bozulmalara yol açabilirler. Sodyum hipokloritin güçlü okside edici etkisinin çeşitli

materyaller üzerinde bozulmalara yol açtığı bilinmektedir90. Dolayısıyla solüsyonların

etkili olduğu kadar güvenilir olması da önemlidir. Dezenfektanların konsantrasyona

bağlı yüzey bozulmaları değerlendirilirken, bu konsantrasyonda antibakteriyel

etkinliklerinin de değerlendirilmesi gerekmektedir.

Valois et al91, guta-perka yüzey bozulmalarını AFM ile inceledikleri bir

çalışmada %2’lik klorheksidinin yüzey bozulmasına neden olmadığını, %5.25’lik

sodyum hipokloritin ise 1 dakikalık uygulamadan sonra yüzey bozulmasına neden

olduğunu göstermişlerdir. Sodyum hipokloritin farklı konsantrasyondaki solüsyonları

(%0.5, 2.5, 5.25) değerlendirildiğinde yalnızca %0.5’lik sodyum hipokloritin guta-perka

kon yapısında hiçbir yüzey bozulmasına neden olmadığı görülmüştür3.

Page 38: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

21

Guta-perkanın yapay olarak enfekte edilmesi ve %5.25’lik sodyum hipoklorit ve

%2’lik klorheksidin ile dezenfeksiyonu sonucu, sodyum hipokloritin konları yüksek

düzeyde dezenfekte ettiği, klorheksidinin ise bütün vejetatif formdaki bakterileri

öldürdüğü yalnız B. subtilis üzerinde etkili olmadığı bulunmuştur92. %5.25’lik sodyum

hipoklorit, %2’lik klorheksidin ve MTAD (Tetrasiklin izomeri, asit ve deterjan

karışımı) hem guta-perka hem de Resilon konlar üzerinde E. faecalis’in

eliminasyonunda etkili olmuştur93. Dumani et al94’ın Resilon konları E. faecalis ve C.

albicans ile yapay olarak kontamine ettiği bir çalışmada, dezenfektan olarak %1 ve

%5’lik NaOCl ve %2’lik CHX solüsyonu kullanılmıştır. NaOCl solüsyonunun her iki

konsantrasyonda da hem 1 hem de 5 dakikalık sürede etkili dezenfeksiyon sağladığı,

CHX’in ise 5 dakikadan uzun sürede bu etkiyi sağlayabildiğini göstermişlerdir.

Guta-perka konların sterilizasyonu için sodyum hipoklorit, klorheksidin,

gluteraldehit, alkol, hidrojen peroksit, polivinilpirolidon iyodin ve MTAD gibi

dezenfektanlar kullanılmıştır. Bu çalışmalarda konlar genellikle bazı bakterilerle

kontamine edilmiş ve solüsyonların etkinlikleri değerlendirilmiştir. Kimyasal

sterilizasyon sırasında konların yüzey özelliklerinde ve yapılarında fiziksel değişiklikler

görülmüştür. Moller ve Orstavik95, %70’lik izopropil alkol, %5 kloramin ve %0.5

klorheksidin ile muamele edilen konların çekme dayanımlarının azaldığını rapor

etmişlerdir.

Klinik koşullarda bekletilen ve içlerinden rasgele seçilen guta-perka konlar

üzerindeki kontaminant bakteriler polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) kullanılarak

tanımlanmış ve yine aynı bakterilerle kontamine edilen guta-perkalar %5.25’lik sodyum

hipoklorid, %2’lik klorheksidin ve ChloraPrep solüsyonlarında hızlı dezenfeksiyon için

bekletilmiştir. Dezenfektanların antibakteriyel etkinliği kültür tekniği ile saptanırken,

konlar üzerindeki yapısal bozulmalar, elektron mikroskobuyla, çekme dayanımı ve

uzama oranının belirlenmesi ile tespit edilmiştir. Bu çalışmada bakteri türü olarak

stafilokok tanımlanmıştır ve üç dezenfektanın da antibakteriyel etkinliği yeterli

bulunmuştur. Bütün dezenfektanlar guta-perka konların uzama katsayısını artırmıştır96.

Page 39: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

22

2. 6. 1. Kimyasal Dezenfeksiyonda Kullanılan Solüsyonlar

2. 6. 1. 1. Sodyum hipoklorit (NaOCl)

Sodyum hipokloritin yara tedavisinde kullanımı ilk olarak, I. Dünya Savaşı’nda

Daikin isimli bir hekim tarafından ortaya atılmıştır. Sodyum hipokloritin endodontide

kullanımı ise, ilk defa Walker (1936) tarafından önerilmiştir. Sodyum hipoklorit,

çamaşır suyu (%5.25’lik solüsyon) olarak bilinen ve en yaygın olarak kullanılan

dezenfektandır. Genellikle yeşilimsi sarı solüsyondur; katı olarak bulunmaz. NaOCl,

sıvı ya da gaz klor yani klor elementi ile kostik soda = sodyum hidroksit (NaOH)’ten

soğutularak elde edilir. Sodyum hipoklorit suda iyonize olur. Sodyum hipoklorit, bir

zayıf asitin tuzu olduğundan hipoklorit iyonları hipokloröz asitle bir eşitlik sağlar ve

hipoklorit iyonlarının konsantrasyonu pH’daki artışla artar. Bu nedenle stabil kalması

için sodyum hipoklorit solüsyonları alkalidir97.

NaOCl bakterilere, bakteriyofajlara, sporlara, funguslara ve virüslere karşı

etkilidir. Klorin ve klor salan bileşikler orta düzey dezenfektanlar arasında

gruplandırıldığı gibi, bazı kaynaklarda konsantrasyona bağlı sporosidal ve

mikobakterisidal etkilerinden dolayı yüksek düzey dezenfektanlar gurubunda da

gösterilmektedir. Klorin ve klor salan bileşikler sık kullanılmalarına rağmen etki

mekanizmaları tam bilinmemektedir. Bu maddeler oldukça aktif oksidize edici

maddelerdir ve bu şekilde proteinlerin hücresel aktivitesini bozarlar; nükleotid bazların

klorlanmış derivelerini oluşturarak bakteri DNA’sı üzerine etki ederler. Klor salan

maddeler yüksek dozlarda sporisit etki gösterir. Spor mantosunun permeabilitesini

artırır. Bu maddelerle muamele sonrası spor refraktivitesini kaybeder, spor mantosu,

korteksden ayrılır ve lizis oluşur. Klor salan maddeler virüsit etki de gösterir. RNA’yı

parçalama, kapsidin bozulması gibi olası etki mekanizmaları düşünülmekle birlikte

konu üzerinde daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır98.

Hipoklorit solusyonu düşük pH’da, yüksek ısıda ve yüksek konsantrasyonda

mikrobisidal etkisi artar. Düşük konsantrasyonda (100 ppm) vejetatif bakteri, mantar ve

virüsleri öldürür iken, yüksek konsantrasyonda (500-1000ppm) sporosidal ve

tüberkülosidal etki elde edilir. Hipokloritin hızlı etki göstermesi, boyama ve yanıcı

özelliğinin olmaması ve ucuz elde edilmesi olumlu özelliklerindendir. Bununla birlikte

metaller üzerindeki korozif (aşındırıcı) etki göstermesi ve organik maddelere bağlı

stabilitesini kaybetmesi önemli olumsuzluklarıdır99.

Page 40: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

23

2. 6. 1. 2. Klorheksidin (CHX)

Kimyasal olarak biguanid bileşiğidir. Sıklıkla suda çözünebilen diglukonat tuzu

şeklinde kullanılır. Bununla birlikte asetat formu da kullanılabilir. Alkollü deterjan

preparatları da vardır. Hidroklorit formunda toz halindedir. En etkin olduğu pH 8’dir.

Ortamda bazı protein içeren maddeler (püy, kan, süt ve serum gibi) varlığında etkinliği

azalır. Etkinliğini mikroorganizma hücre zarının geçirgenliğini azaltarak ve hücre

bütünlüğünü bozarak sağlar. Etki spektrumu geniştir. Gram-pozitif bakterilere etkinliği

gram-negatifler ve funguslardan daha iyidir, mikobakteriyel etkinliği zayıftır.

Sporosidal etkinliği yoktur. Lipofilik virüslere etkilidir, ancak entero virüs, rota virüs ve

adenovirüs gibi zarfsız virüslere karşı hemen hemen hiç etkinliği yoktur100,101.

Son 20 yıldır klorheksidin, E. faecalis ve Candida albicans’a karşı etkili olan

geniş spektrumlu bir antimikrobial ajan olduğundan, alternatif bir kanal içi medikament

olarak hem in vitro hem de in vivo olarak araştırılmaktadır. Klorheksidin kullanıldığı an

etki göstermesinin yanı sıra diş dokuları tarafından emilip, yavaş yavaş salınma

özelliğine sahiptir. Bu devamlı etkinlik, likit, jel veya kontrollü salınım araçları

kullanılarak in vitro kök kanallarında gösterilmiştir102. Gomes et al103’ın %2’lik CHX

ile kalsiyum hidroksiti kanal içi pansuman materyali olarak karşılaştırdıkları çalışmada,

E. faecalis’e CHX jelin tek başına kalsiyum hidroksitten daha etkili olduğunu yalnız bu

etkinin zamana bağlı olduğunu bulunmuştur. Krithikadatta et al104’ın yaptığı çalışma da

aynı şekilde %2’lik CHX jelin E. faecalis üzerine etkili olduğunu ortaya koymuştur.

Çalışmalar klorheksidinin kanal içi medikament olarak kullanımında in vivo etkinliğini

garanti etmektedir.

2.7. Kanal Dolgusunda Dentin Duvar Adaptasyonu ve Önemi

Mikrosızıntı, hem apikal hemde koronal yönde, endodontik tedavinin

başarısızlığına neden olan ve klinik problem teşkil eden bir durumdur. Dolayısıyla, kök

kanal tedavisinin iyi tıkama özelliğinin olması istenir. Lateral kondenzasyonda konları

bir arada tutmak ve dolgu ile dentin duvarı arasındaki boşlukları kapatmak için

kullanılan patların iyi tıkama özelliği taşımaları, dentin ve guta-perkaya sıkıca

bağlanmaları klinik koşullarda sızıntıyı azaltacak bir etken olarak kabul edilebilir.

Endodontide smear tabakanın rolü 1975’te ilk tanımlandığı zamandan günümüze kadar

değerlendirilmekte ve tartışılmaktadır. Smear tabakası, kök kanallarının

Page 41: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

24

genişletilmesinden sonra kanal duvarlarında oluşan organik ve inorganik debrisin bir

kombinasyonudur105 ve elektron mikroskobunda amorf, irregüler ve granüler şekilde

görünür. Dentin talaşı, doku debrisleri, odontoblastik artıklar ve mikrobiyal hücreler

içerir106-108. Smear tabakası dentin yüzeyinde yüzeysel ve dentin tübüllerine sıkışmış

olarak bulunmaktadır. Tıkamadan önce kanal duvarlarında smear tabakanın

uzaklaştırılıp, uzaklaştırılmayacağı tartışılmaktadır. Biyolojik olarak, smear tabakanın

varlığı sızıntı ve bakteriyel büyüme için bir yol teşkil eder109. Smear tabakası

uzaklaştırılmadan termoplastik guta-perka ve pat ile tıkanan kanallardaki bakteriyel

penetrasyon, smear tabakası uzaklaştırıldığında tıkanan kanallara nazaran anlamlı

derecede yüksektir110. Aynı zamanda smear tabaka varlığı kullanılan kanal içi

irriganların dentin tübüllerine ulaşmasına engel olmaktadır111,112. Smear tabaka

uzaklaştırılmadığında yavaşça disintegrasyon ve sızıntı gelişir veya asitler ve enzimler

gibi bakteriyel yan ürünlerle uzaklaşabilir113. Bazı çalışmalara göre; smear tabakanın

varlığı veya yokluğu apikal tıkama üzerinde bir değişikliğe yol açmamıştır50,69,114.

Bununla birlikte, Saunders et al115, smear tabakanın uzaklaştırılmasının tıkamayı

iyileştirdiği ve koronal sızıntıyı azalttığını öne sürmektedirler.

Çoğu araştırmacı smear tabakanın uzaklaştırılmasını şu nedenlerden dolayı

desteklemektedir:

1. Büyük miktarda su içerdiği için hacmi ve kalınlığı tahmin edilemez,

2. Bakteri ve nekrotik dokuları içerir,

3. Bakteriler için substrat rolü oynayabilir ve onların dentin tübüllerinin derinlerine

doğru ilerlemesine neden olabilir,

4. Dezenfektan ajanların, kanal içi medikamentlerin ve kök kanal dolgusunun

dentin tübüllerine maksimum penetrasyonunu engelleyebilir116.

Smear tabakanın kök kanallarının tıkamasındaki etkinliğinin değerlendirildiği bir

meta-analiz çalışmasında, test tekniği olarak sıvı filtrasyonun kullanıldığı çalışmalardan

analize dahil edilen 7 çalışmadan 4’ü smear tabakasının uzaklaştırılmasında anlamlı

fark bulmuştur. Bakteriyel sızıntı tekniği de smear tabakasının uzaklaştırılmasında

anlamlı fark göstermiştir. Metodolojik farklılıklar, istatistiksel değerlendirmelerdeki

farklılıklar çalışmaların karşılaştırılmasını zorlaştırsa da, bu meta-analiz çalışmasından,

smear tabakanın uzaklaştırılmasının hem koronal hem de apikal tıkamayı artırdığı ve bu

Page 42: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

25

etkinin tıkama tekniğine, sızıntı testinin tipine, pat tipine, kullanılan boyanın tipine ve

testin yapıldığı zamana bağlı olmadığı sonucuna varılabilir116.

Tıkamadan önce smear tabakanın uzaklaştırılması için alternatif şelasyon

ajanlarına odaklanılmıştır. Sodyum hipoklorit ve serum fizyolojik ile irrigasyona ek

olarak %17’lik EDTA veya %10’luk sitrik asit kullanımı önerilmektedir. Ancak, bu

tekniklerin rutin kullanımı evrensel olarak kabul edilmemiştir. Bu işlemlerin önemi,

kanal genişletme ve irrigasyonuyla birlikte kullanılan tıkama tekniğiyle ortaya

çıkmaktadır.

Minimal pat kalınlığı ve oldukça az boşluk oluşumu uzun dönem tıkama

yeteneğinin ölçüsü olarak kabul edilmektedir. Apikalden koronale ve mezialden distale

pat penetrasyonundaki bölgesel farklılıklar dezenfeksiyon ve bağlanmada büyük öneme

sahip olabilir116.

Weis et al117, yaptığı bir in vitro çalışmada, lateral kondensasyon, sürekli ısı ile

vertikal kondensasyon, taşıyıcı kor ve SimpliFill ile yapılan kanal dolgularında pat

penetrasyonu ve kalınlığı değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, Thermafil en iyi sonuçları

gösterirken, SimpliFill fazla pat kalınlığı ve yüksek oranda boşluk meydana getirmiştir.

Diğerlerinden anlamlı derecede farklı olarak hem lateral kondensasyon hem de

ısıtılmış guta-perka tekniklerinde mükemmel uyum görülmüştür. Bununla birlikte, pat

penetrasyonunun derinliği ve sıklığının uygulanan dolgu tekniklerine bağlı olmadığı

bulunmuştur.

Gençoğlu et al118’ın, Ultrafil (enjekte edilebilen termoplastik guta-perka) ve

Thermafil (taşıyıcı kor materyalli termoplastik guta-perka) sistemleri ile lateral

kondenzasyonun dentin adaptasyonunu karşılaştırdıkları bir çalışmada elde edilen

sonuçlar Weis et al117’ın, yaptığı çalışmaya benzer bulunmuştur. Her metod smear

tabakası uzaklaştırılmadan ve uzaklaştırıldıktan sonra değerlendirilmiştir. SEM

gözlemlerinde, smear tabakasının varlığında ve yokluğunda, Thermafil sisteminin daha

iyi dentin adaptasyonu gösterdiği bulunmuştur. Bununla birlikte, smear tabakası

uzaklaştırıldığında tüm gruplarda artmış guta-perka adaptasyonu görülmüştür. Kanal içi

pat kullanılsa da, termoplastik guta-perkanın patent tübüllere penetre olma yeteneğinin

arttığı bulunmuştur.

Gopikrishna ve Parameswaren119, yaptıkları bir boya penetrasyon çalışmasında,

SimpliFill, Thermafil ve ısıtılmış guta-perkanın vertikal kondenzasyonu tekniklerinin

Page 43: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

26

lateral kondenzasyona göre daha iyi sonuçlar gösterdiğini bulmuşlardır. Bu in vitro

çalışmada post boşluğu hazırlanmış ve yalnızca bölgesel apikal tıkama yapılmıştır.

2. 8. Lateral Kanallar, Aksesuar Kanallar ve Kanal İçi Düzensizlikler

Epitelyal kök kınının oluşumu sırasında bazen kının devamlılığında bir bozulma

meydana gelir. Bu sırada defektin karşılığında dentinogenez devam etmez. Bunun

sonucu pulpa ve dental kese arasında küçük bir “aksesuar” kanal oluşur. Aksesuar

kanallar kök boyunca herhangi bir yerde bulunabilirler, ama sıklıkla kökün apikal

üçlüsünde yer alırlar. Aksesuar kanallar yalnızca ince çaplı bir arteriolün geçmesine izin

verecek kadar dardır. Periodontal dokularla pulpa arasında bir geçiş yolu sağlarlar.

Bununla birlikte, periodontal hastalıkta cep oluşumu ile aksesuar kanallar açılabilir ve

mikroorganizmalar ve ürünlerinin pulpaya geçmesine neden olabilir120.

Lateral kanalların endodontik tedavi sırasında enstrümante edilmesi ve irrige

edilmesi zordur ve bakteriyel büyüme için bir rezervuar görevi görebilirler121-123.

Barthel et al124, doldurulmayan lateral kanallarla periodontal ligamentin inflamasyonu

arasında bir ilişki gözlememesine rağmen, diğer çalışmalar lateral kanalların

doldurulduğu olgularda periradiküler lezyonların iyileşmesini göstererek, lateral

kanalların potansiyel patojen etkisini ortaya koymuşlardır125-127. Endodontik dolgu

tekniklerinin ince ve düzensiz kanal içi oluşumları doldurması ve tıkaması önemli bir

klinik avantajdır. Bu lateral kanalların etkili bir şekilde tıkanmasının değerlendirildiği

ve tekniklerin karşılaştırıldığı birçok in vitro çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda

çekilmiş dişlerdeki doğal lateral kanalların doldurulması ve yapay olarak oluşturulan

lateral kanalların veya kanal içi düzensizliklerin tıkanması değerlendirilmiştir128-130.

Birçok farklı teknik arasından sıcak vertikal kondensasyon tekniği lateral kanalların

doldurulmasında en etkili teknik olarak bulunmuştur131. Lateral kanalların guta-perkayla

ya da en azından kanal patıyla doldurulması hedeflenmektedir. Bu dolgunun elde

edilebilmesi için lateral kanalların da irrigasyon solüsyonları ile temizlenmesi

gerekmektedir. Dolayısıyla kanal genişletmesi sırasında oluşan smear tabakanın

uzaklaştırılması ve lateral kanalların ağzının açılması gerekmektedir. Böylece dolgu

sırasında oluşturulan basınçla birlikte pat veya guta-perkanın lateral kanalları

doldurması beklenebilir.

Page 44: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

27

De Deus132, 1140 dişi analiz ettiği çalışmasında % 27.4 oranında lateral kanala

rastlamış ve bunların %17’sinin apikal üçlüde, %8.8’inin orta üçlüde, %1.6’sının ise

koronal üçlüde bulunduğunu rapor etmiştir.

O’Neill et al133, şeffaflaştırılmış dişlerde apikal sızıntı ile guta-perka

adaptasyonunun mikroskobik görüntüsü arasında bir ilişki bulamazken, diğer çalışmalar

endodontik başarısızlığın aksesuar kanallara bağlı olduğunu ve başarının bu lateral

kanalların doldurulmasıyla sağlandığını göstermişlerdir134.

Goldberg et al130, farklı obturasyon tekniklerinin simüle lateral kanalları

doldurma kapasitesini değerlendirmişler ve en iyi sonuçları Ultrafil tekniğinden elde

etmişlerdir.

2. 9. Kök Kanal Dolgu Teknikleri

2. 9. 1. Lateral Kondenzasyon

Lateral kondensasyon, en yaygın olarak kullanılan tıkama metodudur. Bu teknik

çoğu klinik koşulda kullanılabilen ve kondensasyon sırasında kanal boyu kontrolünün

sağlanabildiği bir tekniktir.

Kanal preparasyonunu takiben apikal genişliğe uygun olarak seçilen standart

kon, ana kon olarak kullanılır ve uygun kon seçilmişse “tug back” denen bir dirençle

kök ucuna yerleşir. Konvansiyonel konlara nazaran daha az konikliği olan standart

konlar kullanılır, böylece daha derin spreader penetrasyonu sağlanabilir. Bu teknik

uygun birçok kanal patıyla kullanılabilir. Ana kon yerleştirildikten sonra spreader

yardımıyla yardımcı konlarla kanal hem vertikal hem de horizontal olarak doldurulur.

Uygulanan basınçla apikal foramenin ve aksesuar kanalların doldurulması amaçlanır.

Lateral kondensasyon tekniğinin dezavantajlarından biri homojen bir dolgu

yapılamamasıdır.

Lateral kondensasyon tekniğinde spreader kullanımı esastır. Spreadera

uygulanacak aşırı kuvvet, istenen penetrasyon derinliğini sağlarken, vertikal kök

kırıklarına neden olabilir.

Harvey et al135, lateral kondensasyon sırasında uygulanması gereken ortalama

kuvveti 1-3 kg olarak rapor etmişlerdir. Bununla birlikte, Holcomb et al136, 1.5 kg’lık

bir kuvvetin mandibüler kesicilerde ve inceledikleri örneklerin %13’ünde 3.5 kg’lık

veya daha az kuvvetin kök kırıklarına neden olduğunu bildirmişlerdir.

Page 45: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

28

Ni-Ti spreaderlarla paslanmaz çelik spreaderların penetrasyon derinliklerinin

karşılaştırıldıkları çalışmalarda, Ni-Ti spreaderların daha iyi penetrasyon derinliğine

sahip olduğu bulunmuştur137-140.

Nielsen et al141, Ni-Ti spreaderların farklı koniklikteki Resilon ve guta-perka

konlarla yapılan lateral kondensasyon sırasında penetrasyon derinliğini

değerlendirmişlerdir. Konikliği .02 olan Resilon ve guta-perkanın konikliği .04 olan

konlara göre daha fazla penetrasyon derinliği gösterdiğini ve Resilonun guta-perkaya

göre daha derin spreader penetrasyonu gösterdiğini bulmuşlardır.

2.9. 2. Isıtılmış Guta-Perkanın Vertikal Kondenzasyonu

İlk defa 1967 yılında Schilder tarafından önerilen ısıtılmış guta-perkanın vertikal

olarak kondanse edilmesi yöntemi basit veya kompleks yapılı kök kanallarında etkili bir

tıkama sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Vertikal kondensasyon, minimal düzeyde pat

içeren ve yoğun, homojen guta-perka kitlesi oluşturan bir dolgu sağlar. Vertikal basınçla

kitlenin sıkıştırılması vücut ısısıyla oluşan büzülmeyi dengeler. Aynı zamanda, ısıtılmış

guta-perkanın vertikal kondenzasyonla kullanılması dolgunun apikal kısmının

yoğunluğunun yüksek olmasına neden olmaktadır.

Isıtılmış guta-perka tekniğini uygulayabilmek için kök kanallarının, en dar çapın

periodontal ligamentte en geniş çapın koronal açıklık veya giriş kavitesinde olduğu

devamlı artan bir koniklikte şekillendirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, bu

koniklik eğimlenebilir, ama koronale doğru giderek artan şekilde genişlemelidir. Bu

koniklik farklı kalınlıktaki pluggerların kanala girişini ve guta-perkanın apikal olarak

sıkışmasını sağlar27.

2. 9. 2. 1. Isı Taşıyıcısı

Schilder’in önerdiği bu teknikte guta-perkayı ısıtabilmek için bir ısı taşıyıcısına

ihtiyaç duyulmaktadır. Bu teknikte ısı taşıyıcısı olarak spreader kullanılırken, guta-

perkayı kondanse etmek için “plugger” kullanılmaktadır. Spreaderla arasındaki fark

pluggerın keskin olmayan, kör bir uca sahip olması spreader ın ise sivri bir ucunun

olmasıdır. Bu teknikte, pluggerlar genellikle soğuk kullanılırken, spreader yalnızca

ısıtılarak kullanılır. Pluggerlar ısıtılmamalıdır çünkü ısı metali yumuşatarak vertikal

kondenzasyonu zorlaştırabilir. Bu teknikte ısıtılmış spreader hiçbir zaman lateral olarak

Page 46: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

29

kullanılmadığından, “spreader” yerine “ısı taşıyıcısı” teriminin kullanılması

önerilmiştir. Isı taşıyıcısı kor rengi olana kadar ısıtılır ve hızla kök kanalına koronalden

3–4 mm derinden bastırılır. Guta-perka yumuşatıldıktan hemen sonra, ısı taşıyıcısı

çıkarılır ve uygun bir plugger ile apikale doğru guta-perka itilir. Guta-perkanın

mükemmel bir yalıtkan olduğu ve yalnızca ısı taşıyıcısının çevresindeki kısmın

yumuşayacağı unutulmamalıdır. Servikal bölgenin milimetrelerce uzağındaki guta-

perkanın bu noktadan yapılacak bir kondenzasyondan kesinlikle etkilenmeyeceği

ortadadır. Tekrar ısıtma ve kondensasyon işlemleri devam ettikçe, servikalde üç boyutlu

vertikal kondensasyon sağlanırken, kanalın orta ve apikal üçlüsü etkilenmeden kalır1.

Kanalın servikal bölgesinin derinleri doldurulduktan sonra ısı taşıyıcısı yalnızca

guta-perkayı ısıtmak için değil kondensasyon için de kullanılabilir. Isıtılmış

enstrümanın 3–4 mm bastırılarak kullanılması daha derinlerdeki guta-perkayı kademeli

olarak yumuşatacaktır. Plugger serilerinin güçlü vertikal kondenzasyonla kullanılması

guta-perkanın orta üçlüye itilmesine neden olur. Isıtılmış guta-perkanın bu parçalı

kondenzasyonu 3, 4 veya 5 mm derinlikteki lateral kanalların etkili bir şekilde

tıkanmasını sağlar. Diş hekimi son kullandığı reamer veya eğeye göre pluggerı seçip,

kök ucuna yaklaşımına karar vermelidir1.

Çok az miktarda pat kullanılması ve bu patın guta-perkanın vertikal

kondenzasyonu ile hidrostatik basınç altında uniform bir şekilde dağılması önemlidir.

Isıtılmış guta-perka ile doldurulması zor olsa da, çok ince lateral kanallar patla

doldurulabilir. Lateral kanalların patla doldurulması guta-perkaya nazaran az tercih

edilse de, boş bırakılmasından daha iyidir. Venturi et al131 yaptığı çalışmaya göre, doğal

dişlerde büyük çoğunluğu apikal üçlüde bulunan silindirik şekilli ve çapı 100 µm’den

daha küçük olan çok miktarda lateral kanala rastlanmıştır. Standart bir model üzerinde

oluşturulan yapay lateral kanalların ise, demineralizasyon sonucu vertikal kondensasyon

ile üç boyutlu olarak dolduğu gösterilmiştir.

2. 8. 2. 2. System-B Isı Kaynağı

Yumuşamış, sıcak guta-perkanın vertikal kondenzasyonundaki en önemli

gelişme System-B ısı kaynağının üretilmesidir. Temellerini Schilder’in ortaya attığı ve

“sıcak vertikal kondensasyon tekniği” olarak bilinen bu teknik, 1996 yılında Buchanan

tarafından geliştirildi142 ve System-B ısı kaynağının kullanılmasıyla birlikte “sürekli ısı

Page 47: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

30

ile kondensasyon tekniği” adını aldı. Isı taşıyıcısının ucundaki ısıyı monitörde

gösterebilen ve belirli bir zaman aralığında ısı miktarını dağıtabilen bir cihazdır. Isı

taşıyıcısı pluggera benzer şekilde tasarlandığı için aynı anda guta-perkayı hem

yumuşatıp hem de kondanse edebilmektedir. Bu açıdan, bu teknik “sürekli ısı tekniği”

olarak bilinmektedir. Bu sistemle pluggerlar standardize olmayan guta-perka konların

konikliğiyle uyumlu olacak şekilde üretilmiştir. Dolayısıyla, ana kon kanala

yerleştirildiğinde, aynı boyuttaki plugger ısıtma ve kondensasyon için seçilebilir. Bu

birleşim dolgu materyalinin aynı anda ısıtılmasını ve kondenzasyonunu sağlar. Buna ek

bir avantaj, dolgu materyali bütün düzeylerde enstrümanın apikale hareketine olanak

sağlayarak yumuşar ve kondanse olur.

Isı kaynağı 200˚C±10˚C (392˚F±50˚F)’de çalıştırılır, kanal kurutulur ve ana kon

pat ile beraber yerleştirilir. Pluggerın ucu kanal girişine yerleştirilir ve System-B aktive

edilir. Plugger tek bir hareketle apikal sonlanıma 3 mm yaklaşana kadar kona doğru

itilir. Pluggerın üzerindeki basınç sürdürülürken, ısıtma sistemi üzerindeki tuş serbest

bırakılır ve soğuması beklenir. Apikale doğru basınç yaklaşık 5–10 saniye, guta-perka

soğuyana kadar sürdürülür. Böylece materyalin soğuma sırasındaki büzülmesi

dengelenmiş olur. Sonra pluggerın guta-perkadan ayrılması için tuşa çok kısa süre (1

saniye) basılarak yani “ayrılma ısısı” verilerek tekrar cihaz aktive edilir. Bu kısa sürede

System-B saniyenin yarısı sürede 300˚C (572˚F)’lik ani bir ısı artışına ve tekrar hızlıca

200˚C (392˚F)’ye dönmeye uygun olacak şekilde programlanmıştır. Bu sınırlı ısı artışı

yalnızca pluggerın guta-perkadan ayrılması içindir16.

System-B aynı zamanda 200˚C’de stabil kalarak apikal kondensasyon süresince

sabit ısı uygulamaya olanak tanır. Eğer ısı çok yüksek olursa, plugger fazla ısınan guta-

perkanın içine gömülür ve üç boyutlu dolgu için gereken basınç uygulanamaz hale gelir.

Apikal kısım doldurulduktan sonra kanalın koronal kısmı doldurulur. Koronal kısım

aynı sistemle 100˚C’lik ısıyla veya enjekte edilebilen guta-perka ile doldurulabilir.

System-B kullanıldığında plugger apikal kondenzasyonda olduğu gibi ana konla aynı

boyutta yeni bir konla ve aynı plugger ile doldurulur. Bu ikinci kon da pata bulaştırılır.

Kon basınç uygulamadan guta-perkayı yumuşatmak için ısıtılır, daha sonra duvarlara

adaptasyon için basınç uygulanır ve soğuması beklenir. Aşırı ısının uzun süre

uygulanmasından kaçınılmalıdır, çünkü pluggerın derinlere penetre olup kanaldan

Page 48: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

31

uzaklaştırılabilir. Plugger hafifçe döndürülerek sıkıştırılan guta-perkadan ayrılmalıdır.

Eğer gerekiyorsa, koronal kısıma guta-perka tekrar ısıtılarak eklenir16.

Bu tekniği uygulamak için gerekli ekipmanın az olmasına rağmen, ekipmanın

fiatına dikkat edilmelidir. Aynı şekilde tekniğe alışık olunmadığı için uygulaması zordur

ve klinisyenin pratik yapması gereklidir. Bu tekniğin ısıyla oluşan potansiyel etkilerinin

çevre periodonsiyuma zararlı olabileceği de bilinmelidir. 10˚C’lik artış periradiküler

dokularda hasara ve 44–47˚C’lik artış 1 dakika uygulama halinde kemikte nekroza

neden olabilir143. Venturi et al144, System-B ısı kaynağının, 250˚C’de ve ince

kanallarda apikal gutta-perkayı kondensasyon için uygun ısıya getiremediğini ve

sement-mine bileşkesinde oluşan ısı artışının periradiküler dokularla uyumlu olduğunu

göstermişledir. System-B ısı kaynağı kullanıldığında kök yüzeyinde oluşan ısı artışının

değerlendirildiği bir çalışmada, maksiller santral kesiciler ve maksiller kaninler

doldurulurken oluşan ısının kritik değerin altında kaldığı, mandibüler santral kesicilerde

ise kök yüzeyindeki ısı artışının 10˚C’yi aştığı bulunmuştur145. Bu tekniğin

güvenirliğini, etkinliğini ve uzun dönem başarısını destekleyen prospektif ve

retrospektif klinik çalışmalar yeterli değildir. Boya sızıntı ve materyalin adaptasyonuyla

ilgili çalışmalar, bu tekniğin diğer güncel tıkama teknikleriyle karşılaştırılabilir

olduğunu göstermektedir.

2. 9. 3. Termoplastik Enjeksiyon Tekniği

Kök kanallarının düşük ısılı termoplastik guta-perka dolgu tekniği ile dolgusu ilk

defa 1984’te Michanowicz ve Czonstkowsky tarafından tanımlanmıştır146. Guta-

perkanın dişin dışında ısıtılması ve materyalin kanal içine enjeksiyonu yöntemi,

termoplastik tekniklere ek bir değişiklikle ortaya çıkmıştır. Obtura II ve Ultrafill 3D

sistemleri bu tekniği esas alarak geliştirilmiştir. Obtura II sistemi guta-perkayı 200˚C’ye

kadar ısıtırken, Ultrafill 3D 70˚C’ye kadar ısıtmaktadır.

2. 9. 3. 1. Obtura II Sistemi

Obtura II sistemi esas olarak, guta-perka pelletlerinin yerleştirildiği bir odacık ve

bu odacığı çevreleyen ısıtıcı bir haznenin bulunduğu elle kontrol edilen ve tutulan bir

tabancadan oluşmaktadır. Guta-perka aşağı yukarı 185–200˚C (364–392˚F)’ye Resilon

ise 160˚C’ye kadar ısıtılabilir. Termoplastik hale gelen materyal gümüş enjektör

Page 49: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

32

uçlarıyla (20, 23 ve 25 gauge kalınlığında) kanal içine aktarılır. Enjektör uçları kanal

duvarlarına sıkışmamalıdır. Sistemin bir diğer parçası olan kontrol ünitesinde operatör

ısıyı ve dolayısıyla materyalin viskozitesini ayarlayabilmektedir16.

Bu teknikteki kanal preparasyonu diğer tekniklerdekine benzerdir. Apikal

sonlanım guta-perkanın taşkın olmaması için olabildiğince dar yapılmalıdır. Bu teknik

pat kullanımını gerektirmektedir. Kanalın kurutulmasını takiben kanal patı bir eğe veya

paper point yardımıyla kanal duvarlarına uygulanmalıdır. Pat olabildiğince az ve

duvarlara uygulanmalıdır, böylece apikal bölgenin yalnızca pat ile doldurulması

önlenebilir. Hızlı sertleşen patların kullanımı önerilmemektedir. Materyal tabancada

ısıtılır, enjektör apikal 3–5 mm’ye yaklaşılana kadar itilir ve sonra materyal pasif olarak

kanal içine enjekte edilirken yavaşça kanalın koronaline doğru geri çekilir. Dolgu

tamamlandıktan sonra bir plugger ile koronalden kondensasyon basıncı uygulanır16.

Bu sistemde karşılaşılan zorluk, boyut kontrolünün zorluğudur. Buna hem taşkın

dolgu hemde yetersiz dolgu dahildir. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için hibrit

teknik kullanılabilir. Klinisyen kanal dolgusuna lateral kondensasyon tekniği veya

vertikal kompaksiyon tekniği ile başlayıp, apikal 4–5 mm’yi ana kon ve aksesuar

konlarla doldurup, ısıtılmış bir plugger ile sıkıştırdıktan sonra, koronal kısmı

termoplastik enjeksiyon tekniği ile doldurabilir16.

Bu tekniğin kullanımında olanakları artırmak için guta-perkanın içeriğinde bazı

değişiklikler yapılmıştır. Yüksek akış özelliklerine sahip homojenize formülasyonlu

“normal akışlı guta-perka” nın yanı sıra daha düşük ısılarda daha uzun çalışma süresine

sahip yumuşak akışlı “kolay akışlı guta-perka” üretilmiştir16.

Enjekte edilebilen guta-perkanın özellikle tıkalı alanlar, çentikler gibi kanal içi

düzensizlikler, internal rezorbsiyon, C şekilli kanallar, aksesuar veya lateral kanallar ve

dallanan foramen gibi anatomik düzensizlikleri doldurmada faydalıdır147. Yumuşayan

guta-perkanın kanal duvarlarına adaptasyonunun lateral kondenzasyondan daha iyi

olduğu gösterilmiştir. Smear tabakasının uzaklaştırılması ve guta-perkanın enjekte

edilmesi ile dentin tübüllerinin pat ve guta-perkayla doldurulabileceği belirtilmiştir148.

Bu tekniğin klinik başarısının ilk değerlendirmesinin tatmin edici olduğu

kanıtlanmıştır149. Bununla birlikte, bu tekniğin etkili kulanımı için klinisyenin öncelikle

uygulamayı çekilmiş dişlerde veya modellerde tecrübe etmesi gerekmektedir147.

Page 50: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

33

Kök kanallarının homojen, inert, boyutsal olarak stabil, fizyolojik olarak kabul

edilebilir ve kök kanallarının internal konfigürasyonunun şeklini alabilecek plastik

kıvamda, manipüle edilebilen bir materyalle doldurulması tercih edilen bir durumdur.

Guta-perkanın endodontideki değeri uzun zamandır kabul edilen bir görüştür.

Page 51: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

34

3. GEREÇ VE YÖNTEM

Araştırmamızda yeni üretilen sentetik polimer esaslı bir kök kanal dolgu

materyali ve rezin esaslı bir kanal dolgu patı sistemi olan Epiphany’nin (Pentron

Clinical Technologies, Wallingford, CT, ABD) yapısı ve farklı dolgu teknikleri

kullanıldığında kök kanallarını doldurmadaki etkinliği ve kalitesi bazı analiz sistemleri

kullanılarak değerlendirilmiştir. Çalışmalarımız beş başlık altında toplanmıştır:

1. Sodyum hipoklorit ve klorheksidinin Resilon konlar üzerindeki etkisinin

değerlendirilmesi: atomik kuvvet mikroskobu çalışması

2. Resilon ve guta-perkanın kanal içi düzensizlikleri doldurma kapasitesinin

değerlendirilmesi

3. Epiphany sistemi ile doldurulan kök kanallarında dentin duvar adaptasyonu ve tübül

penetrasyonunun değerlendirilmesi: SEM çalışması

4. Epiphany sistemi ile doldurulan simüle eğri kanallarda pat ve dolgu dağılımının

değerlendirilmesi

5. Epiphany sisteminin yapay lateral kanalları doldurma kapasitesinin değerlendirilmesi

Şekil 3. 1: Epiphany kök kanal dolgu sistemi

Page 52: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

35

3. 1. Sodyum Hipoklorit ve Klorheksidinin Resilon Konlar Üzerindeki

Etkisinin Değerlendirilmesi: Atomik Kuvvet Mikroskobu Çalışması

Bu çalışma için ISO standartlarına göre 40 numaralı Resilon (Pentron Clinical

Technologies, Wallingford, CT, ABD) konlar kullanıldı (Şekil 3.1). Bütün örnekler

rasgele seçildi ve son kullanım tarihi geçmeden kullanıldı. AFM cihazında analiz

yapabilmek için Resilon konların ucundan 3 mm’lik bir kısmı kesildi ve küçük bir cama

çift tarafı yapışabilen bir bantla yapıştırıldı. Bu işlemleri takiben örnekler 4 gruba

ayrıldı ve aşağıda gösterildiği gibi değişik zaman aralıklarında dezenfektan

solüsyonlarda bekletildi. Her deney grubu için % 5.25 sodyum hipoklorit (NaOCl,

Hypo, Koruma A. Ş., İzmit, Türkiye) ve %2 klorheksidin (CHX, Klorheks, Drogsan

İlaçları A. Ş., Ankara, Türkiye) solüsyonları kullanıldı.

1- %5.25 NaOCl solüsyonu 1 dakika

2- %5.25 NaOCl solüsyonu 5 dakika

3- %2 CHX solüsyonu 1 dakika

4- %2 CHX solüsyonu 5 dakika

Şekil 3.1.1: Atomik kuvvet mikroskop ünitesi

Page 53: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

36

AFM analizleri kesilen Resilon™ konların orta üçlüsünden ve farklı yedi

noktasında yapıldı. Örnekler solüsyonlarda bekletildikten sonra sodyum/klorit

kristallerini uzaklaştırmak amacıyla distile suyla yıkandı ve kurutma kâğıdıyla nazikçe

kurutuldu. Bir adet Resilon™ kon hiçbir muameleye maruz bırakılmadan kontrol grubu

olarak kullanıldı.

Resilon™ konların topografik değişikliklerini değerlendirmek amacıyla AFM

cihazının kontak modu Valois et al3’ın tanımladığı gibi kullanıldı. Yüzey analizi İzmir

Yüksek Teknoloji Enstitüsü Malzeme Araştırma Merkezindeki Multi Mode SPM

Nanoscope IV (Veeco Ins., Santa Barbara, CA) atomik kuvvet mikroskop cihazı ile

yapıldı (Şekil 3.1.1). Oksitle inceltilmiş silikon nitrit normal uç (Veeco Ins., Santa

Barbara, CA) kontak mod ucu olarak kullanıldı. Konlar 6,104 Hz scan oranı ve standart

eşit kare (2.5 μm x 2.5 μm) alanlar şeklinde tarandı. Konların taranması sırasında

kontak mod görüntü (CMI) profilleri elde edildi. Resilon™ konların üç boyutlu analiz

görüntüleri ve bir kıyaslama yapılabilmesi için root mean square (RMS) değerleri

kaydedildi. RMS değerleri, topografik değişkenliği ilgilendiren niceleyici ölçümlerdir.

Bu ölçümler istatistiksel olarak tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılarak,

gruplar arasındaki farklar ise Tukey Post-Hoc testi kullanılarak değerlendirildi.

3.2. Resilon ve Guta-Perkanın Kanal İçi Düzensizlikleri Doldurma

Kapasitesinin Değerlendirilmesi

Split diş model hazırlanması

Düz köklere sahip çekilmiş iki üst ön kesici insan dişi sement-mine birleşiminin

hemen alt kısmından şeffaf rezin bloklara gömüldü. Dişlerin uzun aksına dik olacak

şekilde vida için dört adet delik açıldı (Şekil 3.2.1). Dişlerin kronları sement-mine

birleşiminden yüksek hızda su soğutmalı elmas frezle kesildi. Gömülen kökler tam kök

kanalından geçecek şekilde su soğutmalı elmas kaplı band testere ile (Exakt 300 CL,

Exakt Apparatbau, Norderstad, Almanya) kesildi.

Çalışma boyu # 10 nolu paslanmaz çelik bir eğeyle anatomik kök ucundan 0.5

mm kısa olacak şekilde belirlendi. Kanallar kron-down tekniği kullanılarak # 70 nolu

eğeye kadar genişletildi. Koronal genişletme için Gates-Glidden frezleri kullanıldı. Kök

kanalları her eğe değişiminde 2 ml % 2.5 NaOCl ve 2 ml steril serum fizyolojik ile

Page 54: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

37

irrige edildi. Apikal genişlikleri aynı koronal genişlikleri farklı iki split diş modeli elde

edilmiş oldu.

Şekil 3.2.1: Split diş modelleri

Kanal içi defektlerin hazırlanması

Blok parçaları birbirinden ayrıldı ve kanallar kontrol edildi. Dentin duvarlarına

round frez kullanılarak biri bukkal diğer üçü palatinal tarafta olmak üzere dört adet

yüzeysel defekt yapıldı. Apikal defekt 2 nolu round frezle, frezin derinliğinin yarısı

kadar palatinal tarafa kanalın apikalinden 3 mm uzağına yapıldı. Orta üçlüde büyük

defekt fissur frezle aşağı yukarı 0.5 mm derinliğinde 2 mm uzunluğunda palatinal tarafa

kök ucundan 3 mm uzağına yapıldı. Koronal defekt rond frezle frezin derinliğinin yarısı

kadar palatinal tarafa kanal girişinin 2 mm uzağına yapıldı. Orta üçlüde küçük defekt

aynı işlem uygulanarak bukkal tarafa kanalın çalışma boyunun tam ortasına yapıldı.

Şekil 3.2.2: Kanal içi defektlerin hazırlanması

Page 55: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

38

Tıkama tekniği

Her tıkama tekniği için split diş modelleri 10 kez pat kullanılmadan dolduruldu.

Her dolgudan sonra bloklar açılarak dolgu çıkarıldı ve yeni bir dolgu için tekrar bir

araya getirilerek vidalandı. Guta-perka ve Resilon dolguları çıkarırken dolguya zarar

vermemek için kanallar her obturasyondan önce silikon spreyle kaplandı.

Devamlı ısı tekniği (CWT) System-B ısı kaynağı (SybronEndo, Glendora, CA)

kullanıldı. İlk olarak #70 numara 0.02 taper guta-perka veya Resilon ana kon kanala

çalışma boyunda olacak şekilde yerleştirildi. System-B pluggerı (ML-12 Analytic

Endodontics, Glendora, CA) çalışma boyundan 3 mm kısa olana kadar itildi ve ısı

kaynağı 10 saniye kadar üretici firmanın önerilerine göre, guta-perka için 200˚C’de

Resilon için 150˚C’de tutuldu. İki saniyelik ayrılma fazından sonra, plugger kök

kanalından uzaklaştırıldı ve koronal tıkama aksesuar konlarla tamamlandı.

Termoplastik enjeksiyon tekniği (TET) Obtura II (Obtura Spartan, Fenton, MO)

cihazı kullanılarak yapıldı. Guta-perka veya Resilon peletleri Obtura tabancasının

haznesine yerleştirildi ve üretici firmanın önerilerine göre guta-perka için 200˚C ve

Resilon için 130˚C’de ayarlandı. 20 gauge enjektör ucu (Obtura Spartan, Fenton, MO)

çalışma boyundan 3 mm kısa olacak şekilde yerleştirildi ve tabancanın tetiğine tıkama

süresince koronale doğru bir hareketle devamlı ve sabit bir basınç uygulandı. Dolgu

tamamlandıktan sonra bir plugger ile koronalden basınç uygulandı.

İki tıkama tekniği, iki kök kanal dolgu materyali ve aynı apikal genişlikte farklı

koniklikte iki split diş modeli kullanıldı ve gruplar aşağıdaki şekilde oluşturuldu:

GRUP 1: A geniş kanallı model CWT kullanılarak guta-perka ile

B geniş kanallı model CWT kullanılarak Resilon ile

GRUP 2: A dar kanallı model CWT kullanılarak guta-perka ile

B dar kanallı model CWT kullanılarak Resilon ile

GRUP 3: A geniş kanallı model TET kullanılarak guta-perka ile

B geniş kanallı model TET kullanılarak Resilon ile

GRUP 4: A dar kanallı model TET kullanılarak guta-perka ile

B dar kanallı model TET kullanılarak Resilon ile dolduruldu.

Page 56: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

39

Her grup için 10 örnek elde edildi. Örnekler defekt replikasyonu ve boşluk

oluşumu açısından değerlendirildi ve “replikasyon var veya yok” ve “boşluk var veya

yok” şeklinde kaydedildi.

Verilerin analizinde, kategorik değişkenlerin karşılaştırılmasında Ki-kare analizi

kullanıldı. Replikasyon ve boşluk oluşumunu etkileyen faktörlerin çoklu analizinde

lojistik regresyon analizi kullanıldı. Veriler n ve yüzde ile özetlendi ve p<0.05 anlamlı

kabul edildi.

3.3. Epiphany Sistemi ile Doldurulan Kök Kanallarında Dentin Duvar

Adaptasyonu ve Tübül Penetrasyonunun Değerlendirilmesi: SEM Çalışması

Çekilmiş 30 adet üst kesici insan dişi kanal preparasyonu yapılıncaya kadar

%10’luk formalin solüsyonu içerisinde bekletildi. Kök yüzeyindeki doku artıklarını

uzaklaştırmak için dişler işlemden önce 15 dakika %5.25’lik sodyum hipoklorit

içerisinde bekletildi. Doku artıkları mekanik olarak temizlendi. Tüm dişlerin kronları

sement-mine birleşiminden kesilerek uzaklaştırıldı. Kanal boyları #10 nolu bir

paslanmaz çelik K-tipi eğe ile eğenin ucu apikal foramenden görülene kadar itilerek ve

bu boydan 0.5 mm kısaltılarak tespit edildi. Koronal genişletme için Gates-Glidden

frezleri kullanıldı. Kök kanalları crown-down teknikle Hero Shaper Ni-Ti döner

aletlerle apikal genişlik #45 olana kadar genişletildi. Kanallar sırasıyla % 17’lik EDTA

ve %2.5’luk sodyum hipoklorit ve steril serum fizyolojik ile her enstrüman arasında

irrige edildi. Paper-pointlerle kurutularak kök kanal dolgusuna hazır hale gelen kanallar

rasgele seçilerek her grupta 10’ar diş olacak şekilde 3 gruba ayrıldı:

Grup 1: Resilon ve Epiphany kanal patı ile lateral kondensasyon tekniği.

Kurutulan kök kanallarına Epiphany primer bir paper point ile uygulandı. Artık primer

kuru bir paper pointle uzaklaştırıldı. # 40 nolu ana kon önceden tespit edilen çalışma

boyutunda Epiphany pata bulaştırılarak kanala yerleştirildi. Spreader kullanılarak

aksesuar konlarla soğuk lateral kondensasyon ile dolduruldu. Koronal kısım ısıtılmış bir

el aletiyle kesilerek uzaklaştırıldı.

Grup 2: Epiphany kanal patı ile ısıtılmış Resilon’un enjeksiyonu tekniği. Grup

1’de olduğu gibi kanallara Epiphany primer uygulandı. Pat kanal duvarlarına bir konla

uygulandı. Kanal dolgusu için apikal 3 mm’ye kadar yaklaşabilen 25 gauge enjektör ucu

kullanıldı. Obtura II cihazı üretici firmanın önerisine göre 25 gauge enjektör ucuna

Page 57: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

40

uygun olarak 160˚C’ye ayarlandı ve tüm örnekler bu sıcaklıkta dolduruldu. Koronaldeki

fazla Resilon bir el aletiyle uzaklaştırıldı ve plugger ile vertikal basınç uygulandı.

Grup 3: Resilon ve Epiphany kanal patı ile sıcak vertikal kondensasyon. Grup

1’de olduğu gibi kanallara Epiphany primer uygulandı. # 40 nolu ana kon önceden

tespit edilen çalışma boyutunda Epiphany pata bulaştırılarak kanala yerleştirildi.

System-B ısı kaynağı 150˚C’de aktive edilerek plugger (F-12 Analytic Endodontics,

Glendora, CA) apikal 3 mm kadar itildi.10 sn bekletildikten sonra 2 sn’lik ayrılma ısısı

verildi ve plugger kanaldan çıkarıldı. Kanalların koronal kısımları aynı işlemler takip

edilerek aksesuar konlarla dolduruldu.

Şekil 3.3.1: Tarayıcı elektron mikroskop ünitesi

Tüm örneklerin kök kanal dolgusu tamamlandıktan sonra dişler 20 sn süreyle

ışıkla polimerizasyona tabi tutuldu. Örnekler %100 nemde 37˚C’de 1 hafta etüvde

bekletildi. Köklerin bukkal veya lingual yüzeylerine köklerin uzun aksına paralel olarak

Page 58: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

41

çentik açıldı. Kökler bu çentiklerden kırılarak iki parçaya ayrıldı ve SEM incelemesi

için hazır hale getirildi. SEM incelemesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Malzeme

Araştırma Merkezi’nde bulunan Philips XL-30S FEG (Philips, Best, Hollanda)

cihazıyla yapıldı (Şekil 3.3.1). Örneklerin orta üçlülerinden ×500 ve ×1500 büyütmede

görüntüler alındı ve yapılan dolguların dentin duvarına adaptasyonu ve tübül

penetrasyonu değerlendirildi.

3.4. Epiphany Sistemi İle Doldurulan Simüle Eğri Kanallarda Pat ve Dolgu

Dağılımının Değerlendirilmesi

Bu çalışma için eğri kök kanallarını simüle eden 30 adet akrilik rezin blok

kullanıldı. Çalışma boyu standart olarak 15 mm olan bu simüle kanallar #10 nolu K tipi

kanal eğesiyle açıldı. Kanallar Hero Shaper Ni-Ti kanal eğeleriyle crown-down tekniği

kullanarak apikal genişlik #45 olana kadar genişletildi. Koronal genişletme Gates

Glidden frezlerle yapıldı. Her enstrümantasyondan sonra serum fizyolojik ile irrigasyon

yapıldı. Rezin bloklar her grupta 10 adet olacak şekilde 3 gruba ayrıldı ve kök kanal

dolguları aşağıda anlatıldığı gibi yapıldı.

Grup 1: Resilon ve Epiphany kanal patı ile lateral kondensasyon tekniği. Paper

pointle kurutulan kök kanallarına Epiphany primer yine bir paper point ile uygulandı.

Artık primer kuru bir paper pointle uzaklaştırıldı. # 40 nolu ana kon önceden tespit

edilen çalışma boyutunda Epiphany pata bulaştırılarak kanala yerleştirildi. Spreader

kullanılarak aksesuar konlarla soğuk lateral kondensasyon ile dolduruldu. Koronal

kısım ısıtılmış bir el aletiyle kesilerek uzaklaştırıldı.

Grup 2: Epiphany kanal patı ile ısıtılmış Resilon’un enjeksiyonu tekniği. Grup

1’de olduğu gibi kanallara Epiphany primer uygulandı. Pat kanal duvarlarına bir konla

uygulandı. Kanal dolgusu için apikal 3 mm’ye kadar yaklaşabilen 25 gauge enjektör ucu

kullanıldı. Obtura II cihazı üretici firmanın önerisine göre 25 gauge enjektör ucuna

uygun olarak 160˚C’ye ayarlandı ve tüm örnekler bu sıcaklıkta dolduruldu. Koronaldeki

fazla Resilon bir el aletiyle uzaklaştırıldı ve plugger ile vertikal basınç uygulandı.

Grup 3: Resilon ve Epiphany kanal patı ile sıcak vertikal kondensasyon. Grup

1’de olduğu gibi kanallara Epiphany primer uygulandı. # 40 nolu ana kon önceden

tespit edilen çalışma boyutunda Epiphany pata bulaştırılarak kanala yerleştirildi. System

B ısı kaynağı 150˚C’de aktive edilerek plugger (F-12 Analytic Endodontics, Glendora,

Page 59: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

42

CA) apikal 3 mm kadar itildi.10 sn bekletilikten sonra 2 sn’lik ayrılma ısısı verildi ve

plugger kanaldan çıkarıldı. Kanalların koronal kısımları aynı işlemler takip edilerek

aksesuar konlarla dolduruldu.

Tüm örneklerin kök kanal dolgusu tamamlandıktan sonra dişler 20 sn süreyle

ışıkla polimerizasyona tabi tutuldu. Örnekler %100 nemde 37˚C’de 1 hafta etüvde

bekletildi.

Rezin bloklar koronal 5 mm ve 10 mm uzaklıktan ve apikal 3 mm uzaklıktan

band şeklinde elmas kaplı testere ile (Exakt 300 CL, Exakt Apparatbau, Norderstad,

Almanya) kesildi (Şekil 3.4.1). Alınan kesitlerin her birinden stereomikroskoba

(Olympus BX50, Tokyo, Japonya) bağlı olan dijital kamera (Olympus DP 70, Tokyo,

Japonya) ile ×40 büyütmede görüntüler alındı (Şekil 3.4.2). Görüntüler Adobe

Photoshop programı ile analiz edilerek, pat ve dolgu alanları seçildi. Bu alanlar Image J

programı (Image J 1.23J; Wayne Rasband, National Institutes of Health, Bethesda, MD,

ABD) ile ölçüldü ve her fotoğrafın pat dolgu oranı yüzdesel olarak belirlendi. Elde

edilen veriler istatistiksel olarak Kruskal-Wallis H-testi ve Mann-Whitney U-testi

kullanılarak analiz edildi.

Şekil 3.4.1: Exakt hassas kesme ünitesi

Page 60: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

43

Şekil 3.4.2: Stereomikroskop ünitesi

3.5. Resilon ve Guta-Perkayla Doldurulan Dişlerde Yapay Olarak

Oluşturulan Lateral Kanalların Farklı Dolgu Teknikleriyle Tıkamasının

Karşılaştırılması

Bu çalışmada, 60 adet çekilmiş kesici insan dişi kullanılmıştır. Kanal

preparasyonu yapılıncaya kadar %10’luk formalin solüsyonu içerisinde bekletilen

dişler, kök yüzeyindeki doku artıklarını uzaklaştırmak için işlemden önce 15 dakika

%5.25’lik sodyum hipoklorit içerisinde bekletildi. Doku artıkları mekanik olarak

temizlendi. Tüm dişlerin kronları sement-mine birleşiminden kesilerek uzaklaştırıldı.

Kanal boyları #10 nolu bir paslanmaz çelik K-tipi eğe ile eğenin ucu apikal foramenden

görülene kadar itilerek ve bu boydan 0.5 mm kısaltılarak tespit edildi. Koronal

genişletme için Gates-Glidden frezleri kullanıldı. Kök kanalları crown-down teknikle

Hero Shaper Ni-Ti döner aletlerle apikal genişlik #30 olana kadar genişletildi.

Kanalların apikal, orta ve koronal üçlüsüne #20 nolu reamer ile hem distal hem de

mezial kök yüzeyinden yapay lateral kanallar oluşturuldu. Kanallar sırasıyla % 17’lik

EDTA ve %2.5’luk sodyum hipoklorit ve steril serum fizyolojik ile her enstrüman

arasında irrige edildi. Paper-pointlerle kurutularak kök kanal dolgusuna hazır hale gelen

kanallar rasgele seçilerek her grupta 10’ar diş olacak şekilde 6 gruba ayrıldı:

Page 61: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

44

Grup 1: Guta-perka ve AhPlus kullanarak lateral kondensasyon

Grup 2: Guta-perka ve AhPlus kullanarak System-B

Grup 3: Guta-perka ve AhPlus kullanarak Obtura II

Grup 4: Resilon ve Epiphany kullanarak lateral kondensasyon

Grup 5: Resilon ve Epiphany kullanarak System-B

Grup 6: Resilon ve Epiphany kullanarak Obtura II ile dolduruldu.

Tüm köklerden radyograf alınarak lateral kanalların dolgu durumları kaydedildi.

Doğal ve yapay olarak oluşturulan lateral kanalların tıkamasının değerlendirilmesi için

kökler %5’lik nitrik asitle 72 saat dekalsifiye edildi. Kökler %80, 90 ve 99’luk alkol

serilerinden sırasıyla 12 saat, 1 saat ve 3 saat geçirilerek dehidrate edildi ve metil

salisilat ile şeffaflaştırıldı. Şeffaflaştırılan köklerden stereomikroskoba (Olympus BX50,

Tokyo, Japonya) bağlı olan dijital kamera (Olympus DP 70, Tokyo, Japonya) ile ×10 ve

×30 büyütmede görüntüler alındı. Değerlendirme apikal, orta ve koronal üçlülerde ayrı

ayrı yapıldı. Lateral kanalların tamamı boş ise “0” ile, parsiyel olarak pat ile dolmuşsa

“1” ile, tamamı pat ile dolmuşsa “2” ile, parsiyel siman ve dolgu maddesi ile dolmuşsa

“3” ile ve tamamı dolgu maddesiyle dolmuşsa “4” ile skorlandı. Elde edilen veriler

Kruskall-Wallis H-testi ve Mann-Whitney U-testi ile analiz edildi. Ayrıca, bulgular

“kabul edilebilir” ve “kabul edilemez” şeklinde kategorize edilerek, değişkenlerin

karşılaştırılmasında Ki-kare analizi kullanıldı. Lateral kanalların dolmasını etkileyen

faktörlerin çoklu analizinde lojistik regresyon analizi kullanıldı.

Page 62: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

45

4. BULGULAR

4. 1. Sodyum Hipoklorit ve Klorheksidinin Resilon Konlar Üzerindeki

Etkisinin Değerlendirilmesi: Atomik Kuvvet Mikroskop Çalışması

NaOCl ve CHX gruplarının 1 ve 5 dakikadaki üç boyutlu AFM görüntüleri Şekil

4.1.1’de gösterilmektedir. Bu görüntüler örneklerin yüzey yapılarını ve yüzey

pürüzlülüğünü ortaya koymaktadır. Bu görüntülerde kontrol grubuyla

karşılaştırıldığında hem NaOCl hem de CHX’in 5 dakikada Resilon kon yapısında

düzleştirici bir etkiye neden olduğu görülmektedir. Kontakt mod görüntülerinin RMS

ortalama değerleri Çizelge 4.1.1’de görülmekte ve Şekil 4.1.2’de grafikle

özetlenmektedir. Kontrol grubu, 1 dakika NaOCl grubu ve 1 dakika CHX grubu

arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. 5 dakika NaOCl ve 5 dakika

CHX gruplarının RMS değerleri kontrol grubundan anlamlı derecede düşüktür (p<0.05).

5 dakika NaOCl grubu diğer tüm gruplardan anlamlı derecede düşüktür (p<0.05).

Şekil 4.1.1: NaOCl ve CHX gruplarının 1 ve 5 dakika ve kontrol grubunun üç boyutlu AFM görüntüleri

Page 63: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

46

Çizelge 4.1.1: Deney gruplarının ortalama RMS değerleri

Ort±S.D Kontrol* 31,55±2,02 NaOCl_1 min 31,77±2,42 NaOCl_5 min* 12,52±2,61 CHX_1 minƒ 31,39±3,19 CHX_5 min*ƒ 23,69±6,03 *p<0.01 kontrol ve NaOCl 5 dak, CHX 5 dak arasında ƒ p>0.01 CHX 1 dak ve CHX 5 dak arasında

Şekil 4.1.2: Deney gruplarının RMS değerlerinin grafiği

4.2. Resilon ve Guta-Perkanın Kanal İçi Düzensizlikleri Doldurma

Kapasitesi Bulguları:

Şekil 4.2.1’de split diş modellerinin dolgular yapıldıktan sonra kök kanalından

çıkarılmadan önceki görüntüleri, Şekil 4.2.2’de ise dolgu kitlelerinin kök kanalından

çıkarılmış görüntüleri sunulmaktadır.

Guta-perka ve Resilon boşluk oluşturma yönünden karşılaştırıldığında

istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.05). Guta-perkayla doldurulan

örneklerin 15’inde boşluk görülürken 25’inde görülmemiş, Resilon ile doldurulan

77777N =

p=0.0001

CHX_5 minCHX_1 min

NaOCl_5 minNaOCl_1 min

Control

RM

S

40

35

30

25

20

15

10

5

Page 64: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

47

örneklerin 14’ünde boşluk görülürken, 26’sında görülmemiştir. System-B ile doldurulan

örneklerin 25’inde ve Obtura II ile doldurulan örneklerin 4’ünde boşluk görüldü.

Dolayısıyla, dolgu teknikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur

(p<0.05). Geniş kanallar dar kanallara göre, daha az boşluk oluşturarak istatistiksel

olarak anlamlı bir fark gösterdi (p<0.05). Bulgular Çizelge 4.2.1’de özetlenmektedir.

Şekil 4.2.1: Split model üzerindeki dolgular; A, Resilon ile geniş kanal; B, Resilon ile dar kanal;

C, guta-perka ile geniş kanal; D, guta-perka ile dar kanal

Kanal-içi defektlerin replikasyonunda, verilerin analizi sonucunda, kullanılan

materyalin önemli olduğu görüldü. Guta-perka Resilona göre defekt replikasyonu

açısından istatistiksel olarak daha iyi bulunurken (p<0.05), System-B ve Obtura II

arasında ve dar ve geniş kanallar arasında fark görülmedi (p>0.05). Bulgular Çizelge

4.2.2’de özetlenmektedir.

Defekt replikasyonu ve boşluk oluşumunun karşılaştırılması için yapılan çoklu

regresyon analizinin bulguları Çizelge 4.2.3’de özetlenmektedir. Guta-perka’nın

Page 65: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

48

Resilona göre defektleri replike etme oranı 6,5 kez fazla (p<0.05) iken boşluk oluşturma

oranı 1.2 kez fazladır (p>0.05). System-B’nin Obtura II’ye göre defektleri replike etme

oranı 2.8 kez fazla (p<0.05) iken, boşluk oluşturma oranı 23.8 kez fazladır(p<0.05).

Geniş kanalın dar kanala göre defektleri replike etme oranı 1.7 kez fazla (p<0.05) iken

dar kanalın geniş kanala göre boşluk oluşturma oranı 6.7 kez fazladır (p<0.05).

Şekil 4.2.2: Modelden çıkarılan dolgular; A-B, guta-perka; C-D, Resilon

Çizelge 4.2.1: Materyal, cihaz ve kanalların boşluk oluşturma durumunun karşılaştırılması

BOŞLUK n (%)

0 (n=51) 1 (n=29) P değeri

Materyal Guta-perka 25 (62,5) 15 (37,5)

Resilon 26 (65,0) 14 (35,0) 0.816

Cihaz System-B 15 (37,5) 25 (62,5)

Obtura II 36 (90,0) 4 (10,0) 0.0001

Kanal Geniş 31 (77,5) 9 (22,5)

Dar 20 (50,0) 20 (50,0) 0.0001

Page 66: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

49

Çizelge 4.2.2: Materyal, cihaz ve kanalların kanal içi defektleri doldurma kapasitesinin karşılaştırılması

REPLİKASYON n(%)

0 (n=51) 1 (n=29) P değeri

Materyal Guta-perka 9 (22,5) 31 (77,5)

Resilon 25 (62,5) 15 (32,5) 0.0001

Cihaz System-B 13 (32,5) 27 (62,5)

Obtura II 21 (52,5) 19 (47,5) 0.700

Kanal Geniş 15 (37,5) 25 (62,5)

Dar 19 (47,5) 21 (52,5) 0.366

Çizelge 4.2.3: Replikasyon ve boşluk oluşumunu etkileyen faktörler için çoklu regresyon analizi

sonuçları

OR %95,0 GA. p değeri

Replikasyon

Guta-perka 6,5 (2,3-18,4) 0,0001

System-B 2,8 (1,0-7,7) 0,050

Geniş 1,7 (0,6-4,6) 0,312

Boşluk

Guta-perka 1,2 (0,4-3,9) 0,764

System-B 23,8 (5,8-97,9) 0,0001

Dar 6,7 (1,8-24,7) 0,004

OR: oran, GA: Güvenirlik aralığı

4. 3. Epiphany Sistemi ile Doldurulan Kök Kanallarında Dentin Duvar

Adaptasyonu ve Tübül Penetrasyonunun Değerlendirilmesi: SEM Çalışması

SEM görüntüleri, kırılarak hazırlanan örneklerin orta üçlülerinden alındı.

Örneklerin dentin yüzeylerindeki pat penetrasyonu ve dolgu materyalinin yüzeyi

değerlendirildi. İncelenen örneklerin tümünde Resilon konların yapısına ait plaka şekilli

doldurucular dikkati çekmektedir.

Page 67: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

50

Şekil 4.3.1: Lateral kondensasyon tekniği ile doldurulan bir örneğin (A) düşük büyütmedeki (×500) ve

(B) yüksek büyütmedeki (×1500) görüntüsü. (*): Resilon konlara ait gevşek bağlı plaka şekilli

doldurucular, ( ٭): Patın globüler yapıdaki partikülleri, D: dentin, R: Resilon.

A

B

٭ *

D

S

S

R

R D

Page 68: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

51

Şekil 4.3.2: Lateral kondensasyon tekniği ile doldurulan bir örneğin düşük büyütmedeki (×500) SEM

görüntüsü. Doldurucu partiküller koyu renkli oklarla işaretli.

Grup 1: Yapılan SEM incelemesi sonucu lateral kondensasyon ile doldurulan

10 örneğin 6’sında tübül penetrasyonu gözlenmezken, 3 örnekte birkaç tübülde sınırlı

penetrasyon gözlendi. Örneklerden bir tanesi analiz için uygun bulunmadı. Bütün

örneklerde dentin duvarına yapışmış pat ve tıkalı tübüller görüldü. Pat kalınlığının

oldukça değişken olduğu yer yer kalınlaşmaların olduğu görüldü (Şekil 4.3.1). Şekil

4.3.2’de soğuk lateral kondenzasyonla sıkıştırılan Resilon kon yüzeyinde bozulma

olmadığı görülmektedir. Yüzeye yapışan globüler yapıda pat artıklarının yanı sıra

yüzeyden kopan gevşek bağlı plaka şekilli doldurucular da görülmektedir.

D R

Page 69: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

52

Şekil 4.3.3: Obtura II ile doldurulan bir örneğin yüksek büyütmedeki (×1500) SEM görüntüsü.

(*): Plaka şekilli doldurucular.

Şekil 4.3.4: Obtura II ile doldurulan bir örneğin yüksek büyütmedeki (×1500) SEM görüntüsü.

*

D R

D R

Page 70: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

53

Şekil 4.3.5: Obtura II ile doldurulan örneğin düşük büyütmedeki (×500) SEM görüntüsü.

Şekil 4.3.6: Obtura II ile doldurulan örneğin yüksek büyütmedeki (×1500) SEM görüntüsü. (*):

Resilonun plaka şekilli doldurucuları, ( ٭): Resilon yüzeyine bağlanan pat partikülleri.

R

D

D

R

*

٭

Page 71: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

54

Grup 2:Yapılan SEM incelemesi sonucu Obtura II ile doldurulan 10 örneğin

3’ünde penetrasyon gözlenmezken, 7 örnekte penetrasyon varlığı görüldü. Örneklerde

pat bazı bölgelerde dentin duvarlarında bazı bölgelerde dolgu yüzeyinde gözlenmekte

olup, pat kalınlığının oldukça az ve homojen olduğu görüldü.

Şekil 4.3.7: System B ile doldurulan örneğin yüksek büyütmedeki (×1500) SEM görüntüsü.

D

R

Page 72: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

55

Şekil 4.3.8: System B ile doldurulan örneklerin (A) yüksek büyütmedeki (×2000) ve (B) yüksek

büyütmedeki (×1500) SEM görüntüsü. Resilon uzantıları koyu renkli oklarla işaretli.

A

B

D

R

Page 73: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

56

Şekil 4.3.9: System B ile doldurulan örneğin (A) düşük büyütmedeki (×500) ve (B) yüksek

büyütmedeki (×1500) SEM görüntüsü. Resilon uzantıları koyu renkli oklarla işaretli.

Grup 3: Yapılan SEM incelemesi sonucu System B kullanılarak sıcak vertikal

kondensasyon ile doldurulan 10 örneğin yalnızca birinde dentin penetrasyonu

görülmezken, 8 örnekte penetrasyon gözlenmiştir. Örneklerden birinin analize uygun

B

A

D R

D R

Page 74: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

57

olmaması nedeniyle değerlendirmenin dışında tutulmuştur. Tüm örneklerin dolgu

yüzeyinde derin penetrasyonu gösteren tübül replikasyonu olan deliller mevcuttur.

4. 4. Epiphany Sistemi İle Doldurulan Simüle Eğri Kanallarda Pat ve Dolgu

Dağılımının Değerlendirilmesi

Araştırmamızda, koronal üçlüde metodlar arası istatistiksel olarak anlamlı fark

görülürken (p<0.05), orta üçlü ve apikal üçlüde anlamlı farklılık görülmemiştir

(p>0.05). Bununla birlikte, yalnızca System B grubunda kesit alınan düzeyler arasında

fark görülmemiştir (Şekil 4.4.1). Obtura II ile doldurulan örneklerde apikal üçlüde

oldukça yüksek pat oranına rastlanmış, hem koronal hem de orta üçlü üçlüye göre

istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (Şekil 4.4.2). Çizelge 4.4.1’de kullanılan

tekniğe göre koronal, orta üçlü ve apikal üçlüdeki dolgu oranları sunulmaktadır.

Şekil 4.4.1: System B ile doldurulan bir örneğin koronal, orta üçlü ve apikal kesitleri.

Şekil 4.4.2: Obtura II ile doldurulan bir örneğin koronal, orta üçlü ve apikal kesitleri.

Resilon ve Epiphany patının pembemsi rengi ayırt edilmesini zorlaştırsa da,

tonlar arasındaki farklılık, alanların hesaplanmasını sağlamıştır. Lateral kondensasyon

Page 75: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

58

grubunda koronal, orta üçlü ve apikal üçlülerde bazı kesitlerde Resilon konlar arasında

birleşme görülürken, bazı kesitlerde konları tek tek görebilmekteyiz (Şekil 4.4.3).

Obtura II grubunda koronal ve orta üçlü üçlülerde homojen bir Resilon yapısı ile

duvarlarda yok denecek kadar az miktarda pat varlığı görülmektedir. Bununla birlikte,

apikal üçlüde oldukça fazla örnekte yalnız pat varlığı görülmektedir. Obtura II grubunda

apikal üçlünün pat oranı, koronal ve orta üçlü üçlülerden istatistiksel olarak anlamlı

derecede yüksek bulunmuştur (p<0.05). System B grubunda ise düzeyler arası anlamlı

bir farka rastlanmamıştır (Çizelge 4.4.2). Çizelge 4.4.3, dolgu oranlarının istatistiksel

değerlendirme sonucu tekniklere ve düzeylere göre p değerlerini göstermektedir.

Şekil 4.4.3: Lateral kondensasyon ile doldurulan bir örneğin koronal, orta üçlü ve apikal kesitleri. Çizelge 4.4.1: Yöntemlere ve düzeye göre kesitlerin ortalama dolgu yüzdeleri.

Yöntem Koronal ort±SD (min, max)

Medial ort±SD (min, max)

Apikal ort±SD (min, max)

Lateral kondensasyon (%) 90.60±3.86(85.34,94.89) 86.38±30.57(0.00,100.0) 95.35±4.64(88.58,100.0) Obtura II (%) 98.79±3.23(89.73,100.0) 98.64±2.61(92.89,100.0) 65.71±38.45(0.00,100.0) System-B (%) 96.35±4.53(87.52,100.0) 95.52±6.54(84.45,100.0) 93.49±13.56(59.06,100.0)

Çizelge 4.4.2: Yöntemlere göre düzeylerin birbirleriyle olan ilişkileri

Düzey Yöntem Koronal- orta

üçlü Koronal- apikal Medial-apikal

Lateral kondensasyon(%) .034* .034* .579 Obtura II (%) .796 .019* .029*

System-B (%) .798 .460 .897 *p< 0.05

Page 76: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

59

Çizelge 4.4.3: Yöntemlere ve düzeylere göre p değerleri.

Yöntem Düzey Lateral kondensasyon

(median) Obtura II (median)

System B (median)

p değeri

Koronal 90.60 100.00 98.05 .002 Orta üçlü 96.96 100.00 100.00 .075 Apikal 96.35 73.45 100.00 .063 p değeri .046 .012 .0766

4.5. Resilon ve Guta-Perkayla Doldurulan Dişlerde Yapay Olarak

Oluşturulan Lateral Kanalların Farklı Dolgu Teknikleriyle Tıkamasının

Karşılaştırılması

Araştırmamızda beş örnekte apikal bölgede doğal lateral kanala rastlandı. Yapay

olarak oluşturulan lateral kanalların simanla veya dolgu materyali ile tıkanma durumu 5

farklı numarayla skorlandı. Lateral kanalların skorlamasında “0-1” kabul edilemez, “2-

4” kabul edilebilir olarak değerlendirildi. Yapılan istatistiksel analiz sonucu, guta-perka

ve Resilon arasında kanalların doldurulduğu yöntem ne olursa olsun anlamlı farklılık

bulunmadı (p>0.05). Apikal üçlüde oluşturulan lateral kanallarda yöntemler arası fark

görülmezken (p>0.05), orta ve koronal üçlüde System B ile doldurulan kanalların

istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek skorlara sahip olduğu bulundu (Şekil 4.5.1).

System B yöntemi ile doldurulan kanallarda koronal ve orta üçlüde tüm lateral

kanalların kabul edilebilir düzeyde dolduğu, Resilonla doldurulan örneklerin yalnızca 3

tanesinin kabul edilebilir düzeyde dolmadığı görüldü. Obtura yöntemi ile doldurulan

kanallarda koronal, orta ve apikal üçlüde değişkenlik görülürken, en iyi kabul edilebilir

skorlar koronal üçlüde görüldü. Lateral kondensasyon yöntemi ile doldurulan kanallarda

ise guta-perka kullanıldığında orta ve apikal üçlüde, Resilon kullanıldığında koronal ve

orta üçlüde benzer değerler görüldü. Kullanılan materyal ve yönteme göre lateral

kanalların dolgu skorları Çizelge 4.5.1’de sunulmaktadır.

Kullanılan materyallerle lateral kanalların tıkanması karşılaştırıldığında koronal

ve orta üçlüde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmazken, apikal üçlüde guta-

perkanın Resilona göre lateral kanalları anlamlı derece daha iyi doldurduğu

bulunmuştur (p<0.05). Şekil 4.5.2’de grupların ortalama değerleri ve lateral kanalların

kullanılan materyalle olan ilişkisinin grafiği görülmektedir.

Page 77: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

60

Çizelge 4.5.1: Kullanılan materyal ve yönteme göre lateral kanalların dolgu durumları

Lateral kondensasyon Obtura II System B Guta-perka Resilon Guta-perka Resilon Guta-perka Resilon NA(n) A(n) NA(n) A(n) NA(n) A(n) NA(n) A(n) NA(n) A(n) NA(n) A(n) Koronal 6 4 1 9 3 7 3 7 0 10 0 10 Orta üçlü

2 8 1 9 5 5 7 3 0 10 0 10

Apikal 2 8 4 6 4 6 5 5 0 10 3 7 NA:Kabul edilemez, A: Kabul edilebilir n: örnek sayısı

Obtura II yöntemi çoklu regresyon analizi sonuçlarına göre, yaygın olarak

kullanılan lateral kondensasyon yöntemine göre lateral kanalları doldurmada 0.44 kat

iyi bulunurken (p<0.05), System B yöntemi ise 6.98 kat iyi bulundu (p<0.05).

Kullanılan materyaller karşılaştırıldığında guta-perka esas alındığında Resilon 0.87 kat

iyi bulundu (p>0.05). Apikal üçlü esas alındığında, orta üçlüdeki lateral kanalların

doldurulma olasılığının 1.34 kat fazla (p>0.05), koronal üçlüdeki lateral kanalları

doldurma olasılığının 1.66 kez fazla olduğu bulundu (p>0.05). Çoklu regresyon analizi

sonuçları Çizelge 4.5.2’de sunulmaktadır.

Çizelge 4.5.2: Kullanılan yöntem ve materyalin lateral kanalları doldurma kapasitesinin çoklu regresyon analizi değerleri Yöntem Materyal Düzey Obtura II System B Resilon Orta üçlü Koronal OR .440 6.984 0.872 1.34 1.66 %95 GA (0.20-0.95) (1.90-25.55) (0.42-1.80) (0.56-3.22) (0.68-4.07) p değeri 0.037 0.003 0.711 0.506 0.262 OR: oran, GA: Güvenirlik aralığı

Yapılan istatistiksel analizler sonucu apikal üçlüdeki lateral kanalların

doldurulabilmesinde guta-perkanın Resilona göre daha iyi olduğu, orta ve koronal

üçlüde kullanılan materyaller arasında fark olmadığı görüldü (Şekil 4.5.2). Şekil

4.5.2’de guta-perka ve Resilonun apikal, orta ve koronal üçlüde lateral kanalları

doldurma kapasitesinin ortalama değerleri sunulmaktadır.

Page 78: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

61

koronalmedialapikal

Skor

(orta

lam

a)

4,0

3,5

3,0

2,5

2,0

1,5

1,0

Metod

L.K.

Obtura

S.B.

3,83,7

3,0

2,3

1,61,6 1,6

1,9

1,6

Şekil 4.5.1: Lateral kanalların tıkanmasının kullanılan yöntemlerle olan ilişkisinin grafiği

koronalmedialapikal

Skor

(orta

lam

a)

2,8

2,6

2,4

2,2

2,0

1,8

1,6

Materyal

guta-perka

resilon

2,6

2,3

1,7

2,52,5

2,5

Şekil 4.5.2: Lateral kanalların tıkanmasının kullanılan materyallerle olan ilişkisinin grafiği

Page 79: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

62

Lateral kondensasyon yöntemiyle doldurulan örneklerde guta-perka

kullanıldığında koronal üçlüde 4 tanesinin, orta üçlüde 8 tanesinin, apikal üçlüde 8

tanesinin lateral kanallarının kabul edilebilir derecede dolduğu görüldü (Şekil4.5.3).

Şekil 4.5.3: Lateral kondensasyon ile guta-perka kullanılarak doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler. (×10

ve ×30 büyütme)

Obtura II yöntemi ile guta-perka kullanılarak doldurulan örneklerin 7 tanesinin

koronal üçlüdeki, 5 tanesinin orta üçlüdeki ve 6 tanesinin apikal üçlüdeki lateral

kanalları kabul edilebilir derecede doldurduğu görüldü (Şekil 4.5.4 ve Şekil 4.5.5).

Şekil 4.5.4: Obtura II yöntemi ile guta perka kullanılarak doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler. (×10

büyütme)

Page 80: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

63

Şekil 4.5.5: Obtura II yöntemi ile guta perka kullanılarak doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler. (×30

büyütme)

System B yöntemi ile guta-perka kullanılarak doldurulan örneklerin tamamının

koronal, orta ve apikal üçlüdeki lateral kanalları kabul edilebilir derecede doldurduğu

görüldü (Şekil 4.5.6 ve Şekil 4.5.7).

Şekil 4.5.6: System B yöntemi ile guta perka kullanılarak doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler. (×10

büyütme)

Page 81: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

64

Şekil 4.5.7: System B yöntemi ile guta perka kullanılarak doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler. (×30

büyütme)

Lateral kondensasyon yöntemi ile Resilon ve Epiphany kullanılarak doldurulan

örneklerin 9 tanesinin koronal ve orta üçlüdeki ve 6 tanesinin apikal üçlüdeki lateral

kanalları kabul edilebilir derecede doldurduğu görüldü (Şekil 4.5.8 ve Şekil 4.5.9).

Şekil 4.5.8: Lateral kondensasyon yöntemi ile Resilon kullanılarak doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler.

(×10 büyütme)

Page 82: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

65

Şekil 4.5.9: Lateral kondensasyon yöntemi ile Resilon kullanılarak doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler.

(×30 büyütme)

Obtura II yöntemi ile Resilon ve Epiphany kullanılarak doldurulan örneklerin 7

tanesinin koronal üçlüdeki, 3 tanesinin orta üçlüdeki ve 5 tanesinin apikal üçlüdeki

lateral kanalları kabul edilebilir derecede doldurduğu görüldü (Şekil 4.5.10 ve Şekil

4.5.11).

Şekil 4.5.10: Obtura II yöntemi ile Resilon kullanılarak doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler. (×10

büyütme)

Page 83: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

66

Şekil 4.5.11: Obtura II yöntemi ile Resilon kullanılarak doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler. (×30

büyütme)

System B yöntemi ile Resilon ve Epiphany kullanılarak doldurulan örneklerin

tamamının koronal ve orta üçlüdeki ve 7 tanesinin apikal üçlüdeki lateral kanalları

kabul edilebilir derecede doldurduğu görüldü (Şekil 4.5.12 ve Şekil 4.5.13)

Şekil 4.5.12: System B yöntemi ile Resilon kullanılarak doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler. (×10

büyütme)

Page 84: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

67

Şekil 4.5.13: System B yöntemi ile Resilon kullanılarak doldurulan şeffaflaştırılmış örnekler. (×30

büyütme)

Page 85: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

68

5. TARTIŞMA Guta perka uzun yıllardır birçok klinisyen tarafından kullanımı kabul gören bir

kök kanal dolgu materyali, vertikal kondensasyon tekniği ise aynı şekilde oldukça

yaygın olarak kullanılan bir tekniktir. Araştırmamızda, yeni üretilen bir kök kanal dolgu

materyali ve patı olan Epiphany ve Resilon’un vertikal kondensasyon ve termoplastik

dolgu yöntemleriyle kullanıldığında anatomik düzensizlikleri ve yan kanalları doldurma

kapasitesi, pat-dolgu dağılımı, dentin duvar adaptasyonu ve dezenfektan solüsyonların

bu maddelere etkileri incelenmiştir.

Dezenfektan ajanların her biri farklı antimikrobiyal spektruma ve etkinliğe

sahiptirler. Çalışmalar, NaOCl, klorheksidin150,151, gluteraldehit152 ve iyotlu

bileşiklerin153 uygun konsantrasyon ve yeterli sürede kullanıldığında materyalleri etkili

bir şekilde dezenfekte ettiklerini göstermiştir. Bunun yanı sıra, bu ajanların çok uzun

süreli kullanımının materyallerin yüzey özelliklerinde ve hatta tüm yapısında

bozulmalara yol açabileceği de belirtilmiştir3,154,155. Araştırmamızda, NaOCl ve

klorheksidinin Resilon konlar üzerindeki etkisi, materyalin topografik görüntüsünü,

yüzey düzensizliklerini ve elastisitesini kaydederek bir bilgisayar ekranına yansıtan

AFM kullanılarak değerlendirilmiştir.

NaOCl, endodontik tedavide irrigasyon ve konların dezenfeksiyonunda en sık

kullanılan dezenfektan ajandır4. Çoğu çalışmada NaOCl %0.5’ten %5.25’e kadar

değişen konsantrasyonlarda kullanılmıştır156,157. Klorheksidin, geniş spektrumlu, düşük

toksisiteli bir antimikrobiyal ajandır. Gomes et al4, % 5.25’lik NaOCl’nin guta-perka

konların hızlı dezenfeksiyonunda etkili olduğu ve yüksek dezenfeksiyon oranına sahip

olduğu ve %2’lik klorheksidinin Bacillus subtilis dışındaki bütün vejetatif bakteri

sporları üzerinde kısa sürede etkili olduğu sonucuna varmışlardır. Bu nedenle, bizde bu

araştırmada NaOCl ve klorheksidinin en etkili konsantrasyonları olan % 5.25 ve %2’lik

solüsyonlarını kullandık.

AFM, elektronik, telekomünikasyon, biyoloji, kimyasal, otomotiv, uzay ve

enerji endüstrilerini etkileyen teknolojilerde kullanılan materyallerle ilgili sorunları

çözmede kullanılmaktadır. İnce ve kalın film kaplamaları, seramikler, kompozitler,

camlar, sentetik ve biyolojik membranlar, metaller, polimerler ve yarı iletkenler gibi

birçok materyal bu cihazla incelenebilir. AFM aynı zamanda, abrazyon, adezyon,

temizleme, korozyon, asitleme, sürtünme, lubrikasyon, kaplama ve cilalama gibi

Page 86: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

69

çalışmalara uygulanabilir. AFM kullanılarak yalnızca örneğin atomik çözünürlüğü değil

aynı zamanda uygulanan kuvvetin nanonewton düzeyinde ölçümü de elde

edilebilir3,150,158-160.

Bilim dünyasına katıldığından bu yana, AFM teknolojisi’nden faydalanılarak

yapılan çalışmaların günden güne artmasıyla AFM’nin dental materyallerde de

kullanılması gündeme gelmiştir. Bu nedenle, bu çalışmada % 5.25’lik NaOCl’nin ve

%2’lik klorheksidinin Resilon üzerindeki etkisi AFM ile değerlendirilmiştir.

Valois et al3, yaptıkları bir AFM çalışmasında guta-perkanın farklı

konsantrasyonlardaki NaOCl solüsyonlarında (%0.5, %2.5 ve %5.25) bekletildikten

sonra RMS değerlerinin düştüğünü gözlemlemiştir. Araştırmamızda da aynı şekilde,

%5.25’lik NaOCl 5 dakikada örneklerin RMS değerlerini istatistiksel olarak anlamlı

derecede düşürmüştür. Valois et al154’nın bir başka AFM çalışmasında, guta-perkanın

%5.25’lik NaOCl ve %2’lik klorheksidinde 10 dakika bekletilmesinin RMS değerlerini

anlamlı derecede düşürdüğü bulunmuştur. Bununla birlikte, araştırmamızda NaOCl

veya klorheksidinde 1 veya 5 dakika bekletmenin guta-perka konların RMS değerleri

üzerinde anlamlı bir etkiye neden olmadığı görülmüştür.

Guta-perka ve Resilon konlar farklı yapıya sahiptirler. Ayrıca, Valois et al158,

farklı üretici firmaların guta-perka konlarının yüzey topografyalarını, herhangi bir

dezenfektan solüsyonda bekletmeden incelemiş ve karşılaştırmıştır. Bu çalışma

markaların farklı RMS değerleri olduğunu göstermiştir. AFM’nin kontakt modu örnek

yüzeyinin topografik sapmalarını nanometre düzeyinde ölçer. Topografik sapmaların

çok düşük düzeyde olmasının kon yapısındaki değişimlere veya içeriğin kaybına

bağlanması halen tartışmalıdır161. Bir dezenfektan solüsyonla yüzey düzensizliklerinin

çözünmesi kon yüzeyinin düzleşmesine ve bu da RMS değerlerinin düşmesine neden

olur. Dolayısıyla, RMS’deki azalmanın yüzeyin dezenfektanlarla değiştiğinin bir

göstergesi olduğu ve bu değişikliğin dolgu materyallerinin kimyasıyla ilgili olabileceği

bunun da monoblok oluşturulmasında klinik önem arz ettiği söylenebilir. Yaptığımız

literatür incelemesinde dezenfektanların Resilon konlara etkisi ile ilgili herhangi bir

çalışmaya rastlamadık. Bu nedenle sonuçlarımız guta-perka ile karşılaştırıldı.

Dumani et al94’ın Resilon konları E. faecalis ve C. albicans ile yapay olarak

kontamine ettiği bir çalışmada, dezenfektan olarak %1 ve %5’lik NaOCl ve %2’lik

CHX solüsyonu kullanılmıştır. NaOCl solüsyonunun her iki konsantrasyonda da hem 1

Page 87: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

70

hem de 5 dakikalık sürede etkili dezenfeksiyon sağladığı, CHX’in ise 5 dakikadan uzun

sürede bu etkiyi sağlayabildiğini göstermişlerdir.

Araştırmamızın sonuçları, dezenfeksiyon için kullanılan NaOCl ve klorheksidin

solüsyonlarının Resilon konların 5 dakikalık uygulamada RMS değerlerini düşürerek,

fiziksel değişimlere neden olduğunu göstermiştir. Etkili dezenfeksiyon ve Resilon kon

yüzeyindeki bozulmanın en az düzeyde tutulabilmesi için NaOCl ile 1 dakika

dezenfeksiyon uygun gibi görünmektedir.

Kök kanal morfolojisi kanal içi düzensizliklere ve oldukça karışık olabilen

dallanmalara sahip bir yapıdadır. Araştırmamızda, hem split diş modelinde kanal içi

düzensizlikler oluşturarak hem de çekilmiş insan dişlerinde yapay lateral kanallar

oluşturarak, Epiphany ve Resilonun bu boşlukları doldurma kapasitesini değerlendirdik.

Split diş modeli, ilk defa Budd et al162 tarafından ortaya atılan modelin biraz

değiştirilmiş halidir. Anatomik olarak farklılıklar gösteren çekilmiş insan dişleri

kullanılarak yapılan kanal dolgularında her dişte tam anlamıyla standart bir kanal

boşluğu elde edilememektedir. Bu açıdan, split diş modeli aynı kanalın birden çok kez

kullanımına olanak sağlayarak kanal dolgularında bir standardizasyona izin

vermektedir. Split diş modeli birçok çalışmada termoplastik dolgu yöntemleri

kullanılarak hem kanal içi hemde kök yüzeyi ısı değişimleri ve kanal içi defekt

replikasyonu değerlendirilmesinde kullanılmıştır163,164.

Lateral kondensasyon, guta-perka konların yerleştirilmesinin kontrollü olması ve

düşük maliyeti nedeniyle dünya genelinde birçok klinisyen tarafından tercih edilen bir

tıkama tekniğidir. Dolgunun son hali, birçok guta-perka konun birbirine sıkıca

preslendiği ve sıkıştırma ve patla kaynaşan genellikle homojen olmayan bir durumda

olmaktadır. Konlar arasındaki boşluklar, eğri kanallar, yetersiz lateral basınç tedavinin

çok iyi sonuçlar vermemesine neden olabilmektedir.

Sıcak vertikal kondensasyon tekniği ise lateral kondensasyon tekniğine kıyasla

daha homojen bir dolgu sağlamaktadır. Kanal içi düzensizliklerin ve lateral kanalların

yalnızca patla değil aynı zamanda guta perka veya Resilon ile doldurulması

termoplastik tıkama teknikleriyle elde edilebilmektedir. Bu nedenle, araştırmamızda

kanal içi defektlerin doldurulmasında sıcak vertikal kondensasyon ve termoplastik

enjeksiyon tekniği kullanılmıştır.

Page 88: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

71

Araştırmamızda, guta-perka ve Resilon arasında boşluk oluşması yönünden bir

fark bulunmadı. Buna karşın System B’nin, Obtura II’ye göre istatistiksel olarak anlamlı

derecede fazla boşluk oluşturduğu gözlendi. System B, uygulama sırasında teknik

duyarlılık ve deneyim gerektiren bir tekniktir. Guta-perka veya Resilonun apikalde

kondanse edilebilir bir akışkanlığa sahip olması için uygun sıcaklığa yani yaklaşık 40–

42°C’ye kadar ısınması gerekmektedir165. Bununla birlikte, Villegas et al166, 4°C’lik ısı

artışının guta-perkada çalışma boyutundan 2 mm uzaklıkta kanal içi düzensizlikleri

replike etmede yetersiz olduğunu ortaya koymuştur.

Venturi et al167, boşluk oluşumunu değerlendirdikleri bir çalışmada, Shilder

tekniği ile doldurulan kanalların modifiye sıcak vertikal kondensasyon tekniğinden daha

fazla boşluk oluşturduğunu ortaya koymuşlardır. Guta-perkanın vücut sıcaklığına yakın

bir değerde kondanse edilmesinin yetersiz olduğunu ve tekrar doldurulması güç

boşluklar meydana getirebileceğini belirtmişlerdir. Bu tekniği modifiye ederek, apikal

tıkamanın soğuk yapıldığı daha sonra Gutta-Condensor ile termomekanik olarak kanalın

koronalini doldurmuşlardır168.

Venturi et al167, Obtura II’nin en ince ucu olan 25 gauge enjektörün dar

kanallarda apikal üçlüye kadar ulaşamadığını ve oluşan boşlukların buna bağlı

olabileceğini rapor etmişlerdir. Araştırmamızda, apikal genişliği aynı koniklikleri farklı

iki ayrı split diş modelinde geniş (büyük) konikliğe sahip olan modelin dar olana göre

istatistiksel olarak anlamlı fark göstererek, daha az boşluk oluşumuna neden olduğu

bulunmuştur.

Araştırmamızda kanal dolgusu yapılırken pat kullanılmamıştır. Kök kanal

patının lubrikan etkisini sağlamak için her dolgudan önce kanal duvarları silikon spreyle

kaplanmıştır169. Böylece, kanal patından kaynaklanabilecek değişkenlerin ortadan

kaldırılması amaçlanmıştır.

Collins et al170, split diş modeliyle yaptıkları çalışmada soğuk lateral

kondensasyon, sıcak lateral kondensasyon ve sıcak vertikal kondensasyon yöntemlerini

karşılaştırmışlardır. Bu çalışmada, sıcak vertikal kondenzasyonun defektleri replike

ettiği, soğuk lateral kondenzasyonun hiçbir düzeyde defektleri replike etmediği, bununla

birlikte sıcak vertikal kondenzasyonun bazı örneklerde kısmen defektleri replike ettiği

görülmüştür. Bu nedenle, araştırmamızda guta-perkanın ve Resilonun ısıtılarak

doldurulduğu teknikler kullanılmıştır.

Page 89: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

72

Villegas et al171, apikalden 2 ve 4 mm uzağına kanal içi defekt yaptıkları split diş

modelinde System B ısı taşıyıcı pluggerını apikalden 2 ve 4 mm uzaklıkta

kullanmışlardır. Bu çalışmada, plugger apikal 2 mm’ye kadar itildiğinde defektlerin

tamamının replike edildiği, 4 mm’ye kadar itildiğinde yalnızca 4 mm düzeyindeki

defektin replike olduğunu ortaya koymuşlardır. Bowman ve Baumgartner172, System

B’nin kanal içi defektleri replike etmede en uygun apikal uzaklığı değerlendirdikleri bir

çalışmada, 3 mm derinlikte istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulmuşlardır. Biz de

araştırmamızda, System B ısı kaynağını üreticilerin önerilerine uygun sıcaklıklarda ve

apikal 3 mm derinlikte kullandık.

Araştırmamızda, kanal içi defektlerin replikasyonunda guta-perka Resilona göre

daha iyi bulunurken, System B ve Obtura II arasında bir fark bulunmadı. Karr et al173’ın

araştırmasının sonuçları bizim araştırmamızla uyum içerisindedir. Karr et al173, System

B pluggerının 3 ve 4 mm derinliğe yerleştirildiğinde, guta-perkanın 1 mm’deki defekti

Resilona göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha iyi doldurduğunu

bulmuşlardır. Bizim araştırmamızda hem System B pluggerı hem de Obtura II enjektör

ucu bütün örneklerde apikalden 3 mm derinliğe kadar yaklaşmıştır.

Dolgu tekniklerinin karşılaştırıldığı çalışmalarda sıklıkla System B ve Obtura II

tekniği kombine olarak kullanılmaktadır172,174,175. Bu hibrit tekniğin kullanılmasının

nedeni Obtura II’nin kanalların apikal bölgelerinde başarısızlığa uğramasıdır. Biz

çalışmamızda Resilonun akışkanlığını ve aynı zamanda yeni bir materyal olarak bu tip

kanalları doldurmada guta-perkadan farklı sonuç verme olasılığı nedeniyle bu iki

tekniği ayrı ayrı değerlendirdik. Aynı şekilde Kulild et al169, EndoTwinn ile birlikte

sıcak vertikal kondenzasyonu ve termoplastik enjeksiyon yöntemini kullanmışlardır. Bu

çalışmada enjeksiyon yöntemi orta büyük defektin replikasyonunda diğer tekniklere

göre istatistiksel olarak anlamlı derecede iyi çıkmıştır.

Geniş (büyük) konikliğe sahip modelle dar konikliğe sahip model boşlukları

replike etmede istatistiksel olarak bir fark göstermemiştir. Bunun nedeni, her iki kanalda

da System B pluggerının ve Obtura II enjektör ucunun apikal 3 mm’ye kadar

yaklaşabilmesi olabilir.

Kök kanal dolgu patlarının ve dolgu materyallerinin dentin duvarına

adaptasyonu birçok faktörü ilgilendiren bir koşuldur. Dentin duvarına adaptasyon, kanal

Page 90: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

73

tedavisi sonrası çeşitli nedenlere bağlı olarak zayıflayan dişin güçlenmesi ve dolgunun

dişten ayrılmaya karşı gösterdiği dirençle ilişkilendirilebilir. Bununla birlikte, dentin

duvarına sıkıca bağlanan kanal dolgusunun sızdırmazlığı da olumlu yönde etkileyeceği

unutulmamalıdır.

Tarayıcı elektron mikroskobu, kanal patlarının dentin duvarına adaptasyonu ve

tübül penetrasyonunun değerlendirilmesinde tercih edilen yöntemlerden biridir61,176-179.

SEM görüntüleri dentin tübüllerini ve kanal patının tübüllere olan entegrasyonunu ve

yüzey görünümünü oldukça yüksek detaylarla gözlemlenmesine izin verir. Bu tekniğin

bir dezavantajı, analiz için örnek hazırlanması sırasında artefaktların oluşmasıdır. İn

vivo ve in vitro çalışmalarda örneklerin SEM analizine hazırlanmasında farklı metodlar

kullanılmıştır. Çalışmalarda, kesit alındıktan sonra örnekler üzerinde oluşan inorganik

ve organik artıkların uzaklaştırılması için 6 mol/L HCl ve %1’lik NaOCl6,180, %15’lik

EDTA ve %5’lik NaOCl181, %10’luk fosforik asit182 kullanılmıştır. Dentin yüzeyini ve

dolgu materyallerinin yapısında oluşacak bir bozulmayı önlemek amacıyla

çalışmamızda, Kokkas et al179’ın araştırmasındaki gibi, örnekleri dişin uzun aksına

paralel olacak şekilde kırarak ve hiçbir kimyasal uygulamaya maruz bırakmadan SEM

incelemesine hazır hale getirdik.

Birçok araştırmacı tarafından tübüler penetrasyon derinliğinin bölgesel

farklılıklara uğradığı gösterilmiştir117,178,183. En derin pat penetrasyonu kök kanalının

orta üçlüsünde görülmüştür. Weis et al119, epoksi rezin patların anatomik apeksten 5

mm uzaklıkta 1 ve 3 mm uzaklığa nazaran daha derin penetrasyon gösterdiğini

bulmuşlardır. Apikal dentin diğer bölgelere kıyasla daha az tübül yoğunluğuna sahiptir.

Apikal dentinin yapısal karakteristiği dentin tübüllerine rezin penetrasyonunu esas alan

adeziv teknikler için elverişli bir yapıya sahip değildir. Kanalın apikal bölgesinde

oluşacak hibrit tabakanın nemlilik derecesinin kontrolü imkansızdır184. Ayrıca smear

tabakasının uzaklaştırılması işlemleri apikalde etkinliğini kaybetmektedir185, bu nedenle

çalışmamızda, örnek görüntülerini kökün orta üçlüsünden aldık.

Birçok çalışmada epoksi rezin esaslı kanal patları ve çinko oksit öjenol esaslı

kanal patları karşılaştırılmış ve rezin esaslı kanal patlarının penetrasyon derinliklerinde

değişken sonuçların varlığı görülmüştür179,183. Bu çalışmalarda genellikle dişin uzun

aksına paralel kesit alınması ve alınan kesitlerde tüm kök yüzeyini ve tüm tübüllerin

analiz edilememesi bu değişken sonuçların elde edilmesine neden olmuştur. Bugüne

Page 91: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

74

kadar yalnızca bir çalışmada kesin ölçümler verilmemiş, resin tıkaçlar “dentin

tübüllerine penetre oldu” denmiştir186.

Birçok çalışmada tübül penetrasyonunun kanal patının kimyasal ve fiziksel

özelliklerine bağlı olduğu61,113 ve rezin esaslı kanal patlarının diğerlerine nazaran daha

derin penetrasyon gösterdikleri belirtilmiştir61,179,183. Çalışmamızda, rezin esaslı bir

kanal patı kullanarak, penetrasyon derinliğini farklı tıkama yöntemleriyle

değerlendirdik. Birçok çalışmada penetrasyon derinliği oldukça sık kullanılan lateral

kondensasyon yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir179,181,186. Dolgu materyalinin

ısıtılarak kanal duvarlarına adaptasyonu kanal duvarlarıyla dolgu materyali arasındaki

boşluğu azaltarak, kanal patının dentin tübüllerine itilmesine ve daha derin penetrasyona

neden olur. Çalışmamızda, en iyi tübül penetrasyonu sıcak vertikal kondensasyon

tekniğinde bulundu. Termoplastik enjeksiyon tekniğinde de Resilon ısıtılarak kanallara

uygulansa da, System B ısı taşıyıcı sistemde uygulanan basınç penetrasyonun daha iyi

olmasına neden olmuştur. Lateral kondensasyon tekniğinde ise sınırlı düzeyde

penetrasyon görülmüştür.

Gesi et al182, Resilon ve guta-perkanın intraradiküler dentine bağlanma

dayanımını push-out testiyle değerlendirmişlerdir. Bu çalışmada, Resilonun dentine

bağlanma dayanımı guta-perkadan anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Resilon

örneklerde başarısızlık pat ve dentin arasındaki kopmada görülürken, guta-perka

örneklerinde dentin yüzeyinin patla kaplı olduğu görülmüştür. Resilon örneklerdeki

zayıf bağ büyük oranda pat ile dentin arasından kaynaklanmaktadır. Bu durum smear

tabaka varlığından veya patın dentin tübüllerine yetersiz penetrasyonundan

kaynaklanıyor olamaz. Çünkü dentin tübüllerine penetrasyon SEM görüntüleriyle ortaya

konmuştur. Bu rezin tıkaçlarındaki kırılma paterninin adeziv uygulanan yüzeyde oluşan

stres birikimlerinden kaynaklandığı öne sürülmektedir187,188. Bu stres birikimlerinin

nedeni, rezin patın homojen olmayan dağılımı sonucu Resilonun dentinle direk teması

veya rezin patta meydana gelen polimerizasyon büzülmesinin boşluklara neden olması

olabilir. Epiphany’nin polimerizasyonu özellikle orta ve apikal üçlüde kendiliğinden ve

yavaş olsa da (aşağı yukarı 25 dak), sıcak vertikal kondensasyon ve Obtura kullanımı

sırasında ortaya çıkan ısı polimerizasyon hızını artırabilir189.

Resilon ile Epiphany ve Epiphany ile dentin arasındaki adezyonun

değerlendirildiği push-out testlerinde, bağlanma dayanımının guta-perka ve AH-Plus ile

Page 92: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

75

karşılaştırıldığında daha iyi190 ve daha kötü182,191,192 olduğu gösterilse de, genel bir fikir

olarak Epiphany kanal patının dentine zayıf bağlandığı ve oluşan başarısızlığın adeziv

başarısızlık olduğu ortaya konmuştur. Bununla birlikte, Epiphany patı Resilona dentine

olduğundan daha iyi bir bağlanma göstermektedir191. Ayrıca, Kataoka et al193 ve Gogos

et al194, bonding ajanların kullanımının kök kanal patının dentine bağlanmasında

makaslama testinde bağlanma dayanımını artırdığını öne sürmüştür.

Resilon iyi düzenlenmiş lamellerden oluşan yarı kristalize polikaprolakton

içeriğe sahiptir. Bu yapı sıkıştırıldığında bir başarısızlık olarak, yuvarlak yapılar içeren

elastomerik matrisin plastik deformasyonu gerçekleşir. Bu polimer yapıya stres

uygulandığında kristalin yapıda ve yuvarlak yapıların bulunduğu amorf bölgelerde

yeniden düzenlenme olur. Yapısal olarak, daha az düzenlenmiş polimer zincir içeren

lameller yapının yeniden düzenlenmesi düşük kuvvetler altında gerçekleşir195.

Komponentlerin faz ayrılması birbirine tam anlamıyla karışmayan monomerlerle

hazırlanan polimer harmanlarında genellikle görülür. Resilonda polikaprolakton içeriği

fazla iken üretan dimetakrilat içeriği azdır. Bu oran yaklaşık 10:1’dir. Dolayısıyla

globüler formdaki faz ayrımları Resilonda da gözlenebilir195.

Hiraishi et al195, yaptıkları mikro makaslama testinde Resilon ile patın bağlanma

dayanımını farklı pürüzlülüğe sahip Resilon diskler hazırlayarak değerlendirdiler. Bu

çalışmada kontrol grubu olarak kompozit diskler kullanılmıştır. Farklı pürüzlülüğe sahip

Resilon diskler arasında mikro makaslama testinde istatistiksel olarak bir fark

görülmezken, kompozit diskler Resilon disklere göre anlamlı fark göstermiştir. Yapılan

FE-SEM incelemelerinde Resilonun plastik deformasyona uğradığı bölgelerde gevşek

plaka şekilli doldurucular ve Resilonun yarı kristalize polimer matriksinin lamellerinin

paralel bir dizilimde olduğu görülmüştür.

Kök kanal tedavisinin diş yapısını güçlendirdiği ve dişleri kırığa karşı

koruduğuna dair yaygın bir görüş vardır. Kök kanal tedavili dişler pulpası olan vital

dişlere nazaran daha kırılgandır ve bu nedenle güçlendirici materyallerle restorasyonları

tercih edilir196,197. Önceki çalışmalar adeziv restoratif materyallerle doldurulan

kanalların kuvvetleri daha iyi karşıladığını göstermişlerdir196,198. Johnson et al199, kök

kanal dolgulu dişlerin güçlendirilmesi için adeziv patların kullanımını önermiştir.

Sagsen et al200, kanal dolgulu dişlerin kırılmaya karşı gösterdiği direnci

değerlendirdikleri çalışmada, Epiphany kök kanal dolgu sistemini guta-perka ve AH-

Page 93: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

76

Plus ile kök kanalı genişletilmiş ama dolgusu yapılmamış dişlerle karşılaştırdılar. Tüm

kanal dolgularının dişleri güçlendirdiği ama gruplar arasında anlamlı bir farklılık

olmadığını bulmuşlardır. Bununla birlikte, Teixeira et al201 bu bulguların aksine,

Resilon konların ve Epiphany patın ve diğer deney gruplarının kontrol grubuyla anlamlı

fark göstermediğini, Epiphany dolgu sisteminin guta-perka ve AH-Plus’a göre

istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek kırılma dayanımına sahip olduğunu

bulmuşlardır.

Diğer çalışmalarda da olduğu gibi201-204, Hammad et al205, kök kanallarında

oluşan internal kuvvetlere karşı guta-perkanın direnç artırıcı bir etki göstermediğini

ortaya koymuşlardır. Buna karşın Resilon ve EndoRez’in direnci artırdığı ve bu artışı

dentin duvarına bağlanarak “monoblok” yapı oluşturabilmesine bağlamışlardır. Guta-

perka ve GuttaFlow’un dentin duvarına kimyasal olarak bağlanma yeteneği

bulunmamaktadır.

Wilkinson et al207, guta-perka, Resilon ve kompozitin kök kanallarını kırılmaya

karşı direncini değerlendirdikleri çalışmada, guta-perkanın en düşük kırılma dayanımına

sahip olduğunu bulmuşlardır. Hibrit kompozitle restore edilen dişlerin guta-perkaya

göre istatistiksel olarak anlamlı bir farkla güçlendiğini göstermiş, bununla birlikte diğer

deney grupları arasında anlamlı bir fark bulunmadığını belirtmişlerdir.

Guta-perkanın pat dolgu dağılımı termomekanik, vertikal ve lateral

kondensasyon gibi birçok teknikle değerlendirilmesine rağmen, Resilon ve Epiphany

kanal patının dağılımı henüz değerlendirilmemiştir. Araştırmamızda, Resilon ve

Epiphany kanal patının simüle rezin bloklarda eğri kanalları doldurma kapasitesi ve pat-

dolgu oranı incelenmiştir. Guta-perkanın pat dolgu oranı hem çekilmiş dişlerde hem de

simüle eğri kanallarda değerlendirilmiştir. Tek kon ile lateral kondensasyon

tekniklerinin karşılaştırıldığı simüle resin bloklarla yapılan bir çalışmada, pat-dolgu

oranında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır207.

Araştırmamızda, System B koronal ve orta üçlü üçlüde lateral kondenzasyona

göre daha yüksek dolgu-pat oranı, Obtura II’ye göre ise daha düşük dolgu-pat oranı

göstermiştir. Gençoğlu et al10, çekilmiş dişlerde guta perka-pat oranını

değerlendirdikleri çalışmada System B’nin lateral kondenzasyona göre daha yüksek

orana sahip olduğunu, fakat apeksten 2 ve 3 mm uzaklıktaki anlamlı fark olmadığını

bulmuşlardır.

Page 94: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

77

System B ısı taşıyıcı sistemi tüm kanal boyunca homojen bir dağılım göstererek,

koronal, orta üçlü ve apikal üçlülerde benzer dolgu-pat oranı ortaya koymuştur

(p>0.05). Bununla birlikte en yüksek dolgu-pat oranına koronal üçlüde sahiptir. Apikal

tıkama için yerleştirilen ilk konun pata bulaştırılması ve kondensasyon basıncı ile

birlikte patın orta üçlüye kadar çıkması bu duruma neden olan bir faktör gibi

görünmektedir.

Koronal ve orta üçlü üçlüde oldukça homojen ve yüksek dolgu-pat oranına sahip

olan Obtura II enjeksiyon tekniğinde, apikalde pat yüzdesinin istatistiksel olarak anlamlı

düzeyde fazla olduğu görülmektedir(p<0.05). Bu durum, enjektör uçlarının özellikle dar

ve eğri kanallarda yeterince ince uçlara sahip olmaması ve kanal girişine çok az da olsa

bulaştırılan patın basınçla birlikte apikale taşınmasından kaynaklanabilmektedir.

Venturi167 de çalışmasında sıcak vertikal kondenzasyondan sonra enjeksiyon yöntemiyle

doldurulan kanallardaki boşluk oluşumunu Obtura II’nin en küçük enjektör ucunun 25

gauge olmasına ve bunun da dar kanalların apikal üçlüsüne zor ulaşmasına

bağlamaktadır.

Lateral kondensasyon tekniği ile doldurulan kanallarda pat-dolgu oranlarında

düzeyler arası istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur(p<0.05). Apikal ve orta üçlü

üçlülerde bu oranlar birbirine yakınken, koronal üçlüde düşük pat-dolgu oranı

görülmüştür. Araştırmamızla benzer sonuçları Weis et al175, pat kalınlığını

değerlendirdikleri bir çalışmada lateral kondensasyon tekniğinde en yüksek pat

kalınlığını koronal üçlüde bulmuşlardır.

Koronal üçlüde en iyi pat-dolgu oranını Obtura II, apikal üçlüde ise System B

göstermiştir. Bununla birlikte, istatistiksel olarak anlamlı farklılık yalnızca koronal

düzeyde görülmüştür (p<0.05)

Birçok çalışma dişlerde çok sayıda lateral kanalların varlığını göstermiştir.

Çalışmamızın amacı, dolgu materyallerinin ve kök kanal patlarının bu lateral kanallara

akışının karşılaştırılmasıdır.

Dişleri şeffaflaştırma yöntemi, kök kanal sistemi ile ilgili bilgilerimizi artırması

ve kök kanal dolgularının değerlendirilmesi açısından oldukça etkili bir yöntemdir.

Dişlerin demineralizasyonu ve şeffaflaştırılması için birçok farklı yöntem denenmiştir.

%5-11’lik nitrik asit208-210, %20’lik formik asit133, %5’lik hidroklorik asit211

Page 95: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

78

demineralizasyon için denenen bazı asidik solüsyonlardır. Çalışmamızda sık kullanılan

%5’lik nitrik asiti, solüsyonları 24 saatte bir değiştirmek suretiyle kullandık. Dokuya

yerleşen asitin uzaklaştırılması için artan alkol serisinden geçirdikten sonra, son

basamak olan metil salisilatta şeffaflaştırma için beklettik. Yaptığımız pilot çalışmada

ilk olarak yine şeffaflaştırıcı bir kimyasal olan ksilen denenmiş, guta-perka ile

doldurulan kanallarda şeffaflaşmanın sağlandığı fakat Resilonla doldurulan kanallarda

Resilonun eriyerek ksilen solüsyonunun bulanıklaşmasına neden olduğu görülmüştür.

Resilon ile doldurulan kanalların şeffaflaştırılmasında ksilenin uygun olmadığı görüldü.

Bununla birlikte, metil salisilat ksilene göre daha az toksik212 ve daha az zarar verici

olduğu için tercih edildi213.

Çalışmamızda doğal lateral kanala sahip 5 diş bulunmuştur. Venturi et al134,

inceledikleri molar diş kanallarının tamamında kök kanalı boyunca oldukça fazla sayıda

lateral kanala rastlarken, Manning214, boya penetrasyon çalışmasıyla incelediği köklerde

daha az lateral kanala rastlamıştır. Çalışmamızda tek köklü dişlerin kullanılması ve

periodontal nedenlerle yaşlı dişlerin çekilmiş olması daha az lateral kanala

rastlanmasının nedeni olarak görülebilir.

Çalışmamızda, irrigasyon solüsyonu olarak %2.5’luk NaOCl ve %17’lik EDTA

kullanılmıştır. Kanal genişletmesiyle oluşan debrislerin ve smear tabakanın etkili bir

şekilde uzaklaştırılmasıyla birlikte kanallardaki mevcut lateral kanalların ve yapay

olarak oluşturulan lateral kanalların açıldığı görülmüştür. Kanal genişletmesi sırasında

kök kanallarında görülen anatomik varyasyonların enstrümante edilmesindeki zorluklar

ve bu bölgelerdeki pulpal doku artıkları ve debrisler etkili irrigasyon yöntemleri ve

solüsyonlarıyla uzaklaştırılabilmekte ve oluşan boşluğun kanal patı veya dolgu

materyaliyle tıkanması sağlanabilmektedir215-218. Bu çalışmalarda ultrasonik

irrigasyonun önemi ortaya konmuştur. Bununla birlikte Mayer et al219, ultrasonik

irrigasyon ve enjektörle irrigasyon arasında anlamlı farklılık bulmamış, smear

tabakasının uzaklaştırılması için NaOCl ve EDTA kullanımının öneminden

bahsetmiştir.

Bizim çalışmamızdaki bulgular, sıcak vertikal kondensasyon tekniğinin tüm

düzeylerde lateral kondensasyon ve termoplastik enjeksiyon tekniğine göre hem guta

perkada hem de Resilonda anlamlı derecede yüksek dolgu kalitesi gösterdiğini ortaya

koymuştur. Gurgel-Filho et al220, Bowman ve Baumgartner172’ın System B kullanarak

Page 96: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

79

yaptıkları çalışmalarının sonuçları da bizim sonuçlarımızı destekler niteliktedir.

Bununla birlikte, DuLac et al128, apikal bölgedeki lateral kanalların çoğunun kanal

patıyla dolduğunu bildirmişlerdir. Bizim bulgularımızın aksine, Karr et al221, System B

ve Obtura II cihazları kombine olarak kullanıldığında guta-perka ve Resilon arasında

akışkanlık yönünden fark olmadığını bulmuşlardır.

Guta-perka ve AH Plus ile Resilon ve Epiphany’nin lateral kanalları doldurma

kapasitesi karşılaştırıldığında yalnızca apikal üçlüde guta-perkanın Resilona göre daha

iyi akışkanlık gösterdiği ve anlamlı derecede yüksek skorlara sahip olduğu görüldü.

Kök kanal patlarının akışkanlığı farklıdır ve bunlar ADA veya ISO standartlarına göre

tarif edilmiştir. Epiphany 35.74 mm ile AH Plus ise 43 mm ile ADA standartlarına

uyum göstermektedir. Çalışmamızda guta-perka ve AH Plus’ın apikalde daha iyi

sonuçlar göstermesi, AH Plus’ın Epiphany’ye göre daha akışkan bir özelliğe sahip

olmasıyla açıklanabilir. Ayrıca, Epiphany’nin dual-cure özelliği olması ve ısı

uygulamasının bu reaksiyonu hızlandırdığı düşünüldüğünde akışkanlığın azalma

ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır222.

Guta-perka, kök kanal dolgu materyali olarak referas kabul ettiğimiz, bir kanal

dolgu materyalinden beklenen özelliklerin çoğunu sağlayan bir dolgu maddesidir. Yeni

üretilen birçok patla ve kanal dolgu teknikleriyle uyumlu bir madde olması ve

sızdırmazlık konusunda başarılı kabul edilmesine rağmen, güncel adeziv yaklaşımların

etkisi altında kalmıştır.

Koronal dolguları adeziv tekniklerle, dentin tübüllerine penetrasyonla, hibrit

tabakası oluşumuyla yapabildiğimiz gibi, kanal duvarlarında da bunu elde edebilir

miyiz?

Epiphany, bu ihtiyaca yönelik oluşturulmuş bir pat ve dolgu sistemidir. Smear

tabakanın etkili bir şekilde uzaklaştırılmasıyla açılan tübüllerin patla doldurulması ve

böylece daha sızdırmaz bir “mono-blok” yapı oluşumu sağlanabilir mi?

Ayrıca, birçok çalışmada adeziv restoratif materyallerin diş yapılarını daha iyi

güçlndirdiği ve kırılmaya karşı direncini artırdığı ortaya konmuştur. Resilon ile buna bir

katkı sağlayabilir miyiz?

Page 97: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

80

6. SONUÇLAR

1) Resilon konların dezenfeksiyonu için kullanılan NaOCl ve CHX

solüsyonlarının materyalin yüzeyinde bir bozulmaya neden olup, olmadığını

değerlendirdiğimiz çalışmamızda, Resilon konların yüzey değişiklikleri AFM cihazıyla

analiz edildi. NaOCl ve CHX solüsyonlarının 5 dakikalık uygulamada kontrol grubuna

göre Resilon konların RMS değerlerini düşürdüğü ve fiziksel değişimlere neden olduğu

görülmüş, 1 dakikalık uygulamada RMS değerlerinin anlamlı derecede düşük olmadığı

ve yüzey bozulmasına neden olmadığı görülmüştür.

2) Kon dezenfeksiyonu için uygun süre ve solüsyonun seçiminde yeterli

dezenfeksiyonun sağlanıp, sağlanmadığının değerlendirileceği mikrobiyolojik

çalışmalara ihtiyaç vardır. Böylece yüzey bozulmasına ve yapısal değişikliğe neden

olmadan etkili dezenfeksiyon elde edilebilir.

3) Kanal-içi düzensizliklerin doldurulmasında ve boşluk oluşumunda farklı

teknikler ve dolgu materyallerinin değerlendirildiği çalışmamızda, guta-perka ve

Resilonun boşluk oluşturma yönünden istatistiksel olarak anlamlı bir fark göstermediği

bulundu. Obtura II’nin istatistiksel olarak anlamlı derecede az boşluk oluşumuna neden

olduğu belirlendi. Geniş kanallarda dar kanallara göre, daha az boşluk oluşurken,

defekt replikasyonunda fark görülmemiştir.

4) Kanal-içi defektlerin replikasyonunda, kullanılan materyalin önemli olduğu

ve guta-perkanın defektleri daha iyi replike ettiği sonucuna varıldı. System-B’nin defekt

replikasyonunda Obtura II’den daha iyi olduğu saptandı.

5) Yapılan analizler sonucu, klinik olarak kanal içi düzensizliklerin

replikasyonunda kullanılan tekniğin önemli olduğu, kanal içi defektlerin

replikasyonunda System-B’nin daha iyi sonuçlar verdiği, Obtura II’nin daha az boşluk

oluşumuna neden olduğu sonucuna varıldı. Bu da System-B’nin daha fazla teknik

hassasiyet gerektiren bir yöntem olduğunu düşündürdü.

6) Resilon ve Epiphany’nin dentin tübül penetrasyonu ve kanal duvarına

adaptasyon gösterdiği ve tekniğe bağlı bazı farklılıkların olduğu belirlendi. SEM

görüntülerinde, System-B ısı taşıyıcı sistemle doldurulan kanalların dentin tübül

penetrasyonunun diğer tekniklere göre üstünlüğünü gösteren bulgular mevcuttur.

Resilonun ısıtılması ve vertikal basınçla kanal dolgusunun yapılması daha ileri

penetrasyon ve adaptasyon sağlamaktadır.

Page 98: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

81

7) Resilon ve Epiphany ile doldurulan simüle eğri kanallı rezin bloklarda dolgu-

pat dağılımının değerlendirilmesi sonucunda, lateral kondensasyon grubunda en yüksek

pat oranına rastlanmıştır. System-B ve lateral kondensasyon teknikleri apikalden

koronale kadar oldukça homojen bir dolgu sağlarken, Obtura II apikal üçlüde yalnızca

pat bulunan buna rağmen orta ve koronal üçlüde oldukça az pat yüzdesine sahip bir

dolgu ortaya koymuştur. Sonuç olarak, Obtura II enjektör uçlarının çok ince olmaması

klinik olarak, apikal 3 mm’ye ulaşılmasını zorlaştırmakta ve böyle kanallarda

kullanılmasında bir kontrendikasyon oluşturmaktadır.

8) Lateral kanalları doldurmada, guta-perka ve Resilon koronal ve orta üçlülerde

benzer sonuçları verirken, apikal üçlüde guta-perka daha iyi tıkama göstermiştir.

System-B, tüm lateral kanallarda en iyi tıkamayı sağlarken, Obtura II ve lateral

kondensasyon yöntemleri arasında fark görülmemiştir. Klinik olarak oldukça önem arz

eden ve başarıyı etkileyen lateral kanalların doldurulmasında Resilon veya guta-perka

kullanımının fark yaratmadığı, buna rağmen kullanılan yöntemin önemli olduğu

sonucuna varıldı.

Page 99: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

82

7. KAYNAKLAR

1. Schilder H. Filling root canals in three dimensions. Dental Clinics of North America, 1967; 723-44.

2. Motta PG, Figueiredo CBO, Maltos SMM, et al. Efficacy of chemical sterilization and storage

conditions of gutta-percha cones. Int Endod J, 2001;34:435–9

3. Valois CRA, Silva LP, Azevedo RB. Structural effects of sodium hypochlorite solutions on gutta-percha cones: Atomic Force Microscopy Study. J Endod, 2005;31:749 –51.

4. Gomes BPF, Vianna ME, Matsumoto CU, et al. Disinfection of gutta-percha cones with

chlorhexidine and sodium hypochlorite. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 2005;100:512–7.

5. Garcia R, Perez R. Dynamic atomic microscopy methods. Surf Sci Rep, 2002;47:197–301. 6. Perdigão J, Lopes MM, Gomes G. Interfacial adaptation of adhesive materials to root canal

dentin. J Endodon, 2007;33(3):259-63. 7. Ferrari M, Vichi A, Grandini S, Goracci C. Efficacy of a self-curing adhesive-resin cement

system on luting glass-fiber posts into the root canals: an SEM investigation. Int J Prosthodont, 2001; 14: 543-9.

8. Brayton SM, Davis SR, Goldman M. Gutta-percha root canal fillings. Oral Surg Oral Med

Oral Pathol Oral Radiol Endod, 1973; 35:226-31. 9. Eguchi DS, Peters D, Hollinger JO, Lorton L. A comparison of the area of the canal space

occupied by gutta-percha following four gutta-percha obturation techniques using procosol sealer. J Endod, 1985; 11:66-75.

10. Gencoglu N, Garip Y, Baş M, Samani S. Comparison of different gutta-percha root filling

techniques: Thermafil, Quick-Fill, System B, and lateral condensation. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 2002; 93:333-6.

11. Wu MK, Ozok AR, Wesselink PR. Sealer distribution in root canals obturated by three

techniques. Int End J, 2000; 33: 340-5. 12. Venturi M, Prati C, Capelli G, Falconi M, Breschi L. A preliminary analysis of the

morphology of lateral canals after root canal filling using a tooth-clearing technique. Int Endod J, 2003;36(1):54-63.

13. Bowman CJ, Baumgartner JC. Gutta-percha obturation of lateral grooves and depressions. J

Endod, 2002;28(3):220-3. 14. Uzel İ. Endodonti’nin Tarihçesi. In: Alaçam T. Endodonti, 2. Baskı, Ankara: Barış Yayıncılık,

2000: 1-8. 15. Koch CRE, Thorpe BL. A History of Dental Surgery. 2nd. Ed., National Art Publishing Co,

1909. 16. Gutmann JL, Witherspoon DE. Obturation of the cleaned and shaped root canal system. In:

Cohen S, Burns RC. Pathways of the pulp. 8th. Ed., Mosby, Inc; 2002: 293-364. 17. Perry SG. Preparing and filling the roots of teeth. Dent Cosmos, 1883;25:185.

Page 100: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

83

18. Keane HC. A century of service to dentistry. Philadelphia: SS White Dental Manufacturing Co, 1944.

19. Callahan JR. Rosin, solution for the sealing of the dental tubuli and as an adjuvant in the filling of root canals. Allied Dent J, 1914; 9:110.

20. Buckley M, Spangberg L. The prevalence and technical quality of endodontic treatment in an

American subpopulation. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 1995; 79:92. 21. Gutmann JL. Clinical, radiographic, and histologic perspectives on success and failure in

endodontics. Dent Clin North Am, 1992; 36:379. 22. Rud J, Andreasen JO. A study of failures after endodontic surgery by radiographic, histologic

and stereomicroscopic methods. Int J Oral Surg, 1972;1:311-28. 23. Sjogren U, Hagglund B, Sundqvist G, Wing K. Factors affecting the long-term results of

endodontic treatment. J Endod, 1990;16:498-504. 24. Vire DE. Failure of endodontically treated teeth: classification and evaluation. J Endod,

1991;17:338-42. 25. Wu MK, Wesselink PR. Endodontic leakage studies reconsidered. Part I. Methodology,

application and relevance. Int Endod J, 1993; 26:37-43. 26. Kersten HW, Wesselink PR, Thoden van Velzen SK. The diagnostic reliability of the buccal

radiograph after root canal filling. Int Endod J, 1987; 20:20-4. 27. Alaçam T. Kök kanal dolgu yöntemleri. In: Alaçam T. Endodonti, 2. Baskı, Ankara: Barış

Yayıncılık, 2000: 1-8. 28. Gutmann JL. The dentin-root complex: anatomic and biologic considerations in restoring

endodontically treated teeth. J Prosthet Dent, 1992;67:458-67. 29. Gutmann JL, Hovland EJ. Problems in root canal obturation. In: Gutmann JL, Dumsha TC,

Lovdahl PE, Hovland EJ. Problem solving in endodontics. 3rd.Ed., St Louis: Mosby,1997. 30. Zmener O. Unusual case of silver cone disintegration. J Endod, 1989;15:319-30. 31. Sjögren U, Sundqvist G, Nair PNR. Tissue reaction to gutta-percha particles of various sizes

when implanted subcutaneously in guinea pigs. Eur J Oral Sci, 1995;313-21. 32. Goodman A, Schilder H, Aldrich W. The thermomechanical properties of gutta-percha. II. The

history and molecular chemistry of gutta-percha. Oral Surg Oral Med Oral Pathol, 1974;37:954-61.

33. Friedman CE, Sandrik JL, Heuer MA, Rapp GW. Composition and physical properties of

gutta-percha endodontic filling materials. J Endod, 1977;3:304-8. 34. Moorer WR, Genet JM. Antibacterial activity of gutta-percha cones attributed to the zinc oxide

component. Oral Surg Oral Med Oral Pathol, 1982;53:508-17. 35. Moorer WR, Genet JM. Evidence for antibacterial activity of endodontic gutta-percha cones.

Oral Surg Oral Med Oral Pathol, 1982; 53:503-7. 36. Martin H, Martin TR. Iodoform gutta percha: MGP, a new endodontic paradigm. Dent Today,

1999;18:76-81. 37. Alaçam T. Kök kanallarının doldurulmasında kullanılan patlar. In: Alaçam T. Endodonti, 2.

Baskı, Ankara: Barış Yayıncılık, 2000: 1-8.

Page 101: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

84

38. Spangberg L. Instruments, materials, and devices. In: Cohen S, Burns RC. Pathways of the Pulp. 8th. Ed., Mosby, Inc; 2002; 521-572.

39. Svec TA, Harrison JW. The effect of effervescence on debridement of the apical regions of root

canals in single-rooted teeth. J Endod, 1981; 7:335-40. 40. Söderberg TA. Effects of zinc oxide, rosin and resin acids and their combinations on bacterial

growth and inflamatory cells, doctoral dissertation. Umea University, 1990. 41. Rickert U, Dixon C. The control of root surgery. Transactions 8th International Dental

Congress, Sec IIIA. No 9. 1933;20:1458. 42. Grossman L. An improved root canal cement. J Am Dent Assoc, 1958;56:381. 43. Johnson WT, Gutmann JL. Obturation of the cleaned and shaped root canal system. In: Cohen

S, Hargreaves KM. Pathways of the pulp. 9th. Ed., Mosby, Inc; 2006:358-399. 44. Sargenti A. The Sargenti N-2 method. Dent Surg, 1978;54:55. 45. Erisen R, Yucel T, Kucukay S. Endomethasone root canal filling material in the mandibular

canal: a case report. Oral Surg Oral Med Oral Pathol, 1989; 68:343. 46. Kleier DJ, Averbach RE. Painful dysesthesia of the inferior alveolar nerve following use of a

paraformaldehyde-containing root canal sealer. Endodon Dent Traumatol, 1988;4:46. 47. Roggendorf MJ, Ebert J, Petschelt A, Frankenberger R. Influence of moisture on the apical

seal of root canal fillings with five different types of sealer. J Endod, 2007;33:31-3. 48. Friedman S, Moshonov J, Trope M. Residue of gutta-percha and a glass ionomer cement

sealer following root canal retreatment. Int Endod J, 1993; 26:169-72. 49. Trope M, Ray HL Jr. Resistance to fracture of endodontically treated roots. Oral Surg Oral

Med Oral Pathol, 1992; 73:99-102. 50. Saleh IM, Ruyter IE, Haapasalo M, Ørstavik D. The effects of dentine pretreatment on the

adhesion of root-canal sealers. Int Endod J, 2002; 35:859-66. 51. Grossman LI. Physical properties of root canal cements. J Endod, 1976; 2:166. 52. McComb D, Smith DC. Comparison of physical properties of polycarboxylate-based and

conventional root canal sealers. J Endod, 1976; 2:228-35. 53. Zıraman F. Gümüşlü ve gümüşsüz Ah 26’ya karşı subkütanöz dokuda oluşan cevabın

karşılaştırılması. AÜ Diş Hek. Fak. Derg, 1993; 29:21. 54. Tagger M, Tagger E, Tjan AH, Bakland LK. Measurement of adhesion of endodontic sealers

to dentin. J Endod, 2002; 28:351-4. 55. Bouillaguet S, Wataha JC, Tay FR, Brackett MG, Lockwood PE. Initial in vitro biological

response to contemporary endodontic sealers. J Endod, 2006; 32:989-92. 56. Miletić I, Jukić S, Anić I, Zeljezić D, Garaj-Vrhovac V, Osmak M. Examination of

cytotoxicity and mutagenicity of AH26 and AH Plus sealers. Int Endod J, 2003; 36:330-5. 57. Oztan MD, Yilmaz S, Kalayci A, Zaimoğlu L. A comparison of the in vitro cytotoxicity of two

root canal sealers. J Oral Rehabil, 2003; 30:426-9.

Page 102: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

85

58. Eldeniz AU, Mustafa K, Ørstavik D, Dahl JE. Cytotoxicity of new resin, calcium hydroxide and silicone-based root canal sealers on fibroblasts derived from human gingiva and L929 cell lines. Int Endod J, 2007; 40:329-37.

59. Cobankara FK, Adanir N, Belli S, Pashley DH. A quantitative evaluation of apical leakage of

four root-canal sealers. Int Endod J, 2002; 35:979-84. 60. Pommel L, About I, Pashley D, Camps J. Apical leakage of four endodontic sealers. J Endod,

2003; 29:208-10. 61. Okşan T, Aktener BO, Sen BH, Tezel H. The penetration of root canal sealers into dentinal

tubules. A scanning electron microscopic study. Int Endod J, 1993; 26:301-5. 62. Lee KW, Williams MC, Camps JJ, Pashley DH. Adhesion of endodontic sealers to dentin and

gutta-percha. J Endod, 2002; 28:684-8. 63. Roggendorf MJ, Ebert J, Petschelt A, Frankenberger R. Influence of moisture on the apical

seal of root canal fillings with five different types of sealer. J Endod, 2007; 33:31-3. 64. Schäfer E, Zandbiglari T. Solubility of root-canal sealers in water and artificial saliva. Int

Endod J, 2003; 36:660-9. 65. Gogos C, Stavrianos C, Kolokouris I, Papadoyannis I, Economides N. Shear bond strength of

AH-26 root canal sealer to dentine using three dentine bonding agents. J Dent, 2003; 3:321-6. 66. Hayashi M, Takahashi Y, Hirai M, Iwami Y, Imazato S, Ebisu S. Effect of endodontic

irrigation on bonding of resin cement to radicular dentin. Eur J Oral Sci, 2005; 113:70-6.

67. Schwartz RS, Fransman R. Adhesive dentistry and endodontics: materials, clinical strategies and procedures for restoration of access cavities: a review. J Endod, 2005; 31:151-65.

68. Tagger M, Tagger E, Tjan AH, Bakland LK. Shearing bond strength of endodontic sealers to

gutta-percha. J Endod, 2003; 29:191-3. 69. Saleh IM, Ruyter IE, Haapasalo MP, Orstavik D. Adhesion of endodontic sealers: scanning

electron microscopy and energy dispersive spectroscopy. J Endod, 2003; 29:595-601. 70. Olmez A, Ulusu T. Bond strength and clinical evaluation of a new dentinal bonding agent to

amalgam and resin composite. Quintessence Int, 1995; 26:785-93. 71. Shimoe S, Tanoue N, Yanagida H, Atsuta M, Koizumi H, Matsumura H. Comparative

strength of metal-ceramic and metal-composite bonds after extended thermocycling. J Oral Rehabil, 2004;31:689-94.

72. Versiani MA, Carvalho-Junior JR, Padilha MI, Lacey S, Pascon EA, Sousa-Neto MD. A

comparative study of physicochemical properties of AH Plus and Epiphany root canal sealants. Int Endod J, 2006; 39:464-71.

73. Miner MR, Berzins DW, Bahcall JK. A comparison of thermal properties between gutta-

percha and a synthetic polymer based root canal filling material (Resilon). J Endod, 2006; 32:683-6.

74. Hiraishi N, Papacchini F, Loushine RJ, Weller RN, Ferrari M, Pashley DH, Tay FR. Shear

bond strength of Resilon to a methacrylate-based root canal sealer. Int Endod J, 2005; 38:753-63. 75. Tunga U, Bodrumlu E. Assessment of the sealing ability of a new root canal obturation

material. J Endod, 2006; 32:876-8.

Page 103: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

86

76. Sagsen B, Er O, Kahraman Y, Orucoglu H. Evaluation of microleakage of roots filled with different techniques with a computerized fluid filtration technique. J Endod, 2006; 32:1168-70.

77. Shemesh H, Wu MK, Wesselink PR. Leakage along apical root fillings with and without smear

layer using two different leakage models: a two-month longitudinal ex vivo study. Int Endod J, 2006; 39:968-76.

78. Onay EO, Ungor M, Orucoglu H. An in vitro evaluation of the apical sealing ability of a new

resin-based root canal obturation system. J Endod, 2006; 32:976-8. 79. Biggs SG, Knowles KI, Ibarrola JL, Pashley DH. An in vitro assessment of the sealing ability

of Resilon/Epiphany using fluid filtration. J Endod, 2006; 32:759-61. 80. Paqué F, Sirtes G. Apical sealing ability of Resilon/Epiphany versus gutta-percha/AH Plus:

immediate and 16-months leakage. Int Endod J, 2007; 40:722-9. 81. Shemesh H, van den Bos M, Wu MK, Wesselink PR. Glucose penetration and fluid transport

through coronal root structure and filled root canals. Int Endod J, 2007; 40:866-72. 82. Shipper G, Ørstavik D, Teixeira FB, Trope M. An evaluation of microbial leakage in roots

filled with a thermoplastic synthetic polymer-based root canal filling material (Resilon). J Endod, 2004; 30:342-7.

83. Baumgartner G, Zehnder M, Paqué F. Enterococcus faecalis type strain leakage through root

canals filled with Gutta-Percha/AH plus or Resilon/Epiphany. J Endod, 2007; 33:45-7. 84. Pitout E, Oberholzer TG, Blignaut E, Molepo J. Coronal leakage of teeth root-filled with

gutta-percha or Resilon root canal filling material. J Endod, 2006; 32:879-81. 85. Susini G, About I, Tran-Hung L, Camps J. Cytotoxicity of Epiphany and Resilon with a root

model. Int Endod J, 2006; 39:940-4. 86. Key JE, Rahemtulla FG, Eleazer PD. Cytotoxicity of a new root canal filling material on

human gingival fibroblasts. J Endod, 2006; 32:756-8. 87. Merdad K, Pascon AE, Kulkarni G, Santerre P, Friedman S. Short-term cytotoxicity

assessment of components of the Epiphany resin-percha obturating system by indirect and direct contact millipore filter assays. J Endod, 2007; 33:24-7.

88. Shipper G, Teixeira FB, Arnold RR, Trope M. Periapical inflammation after coronal

microbial inoculation of dog roots filled with gutta-percha or Resilon. J Endod, 2005; 31:91-6. 89. Stuart CH, Schwartz SA, Beeson TJ. Reinforcement of immature roots with a new resin filling

material. J Endod, 2006; 32:350-3. 90. Yamauti M, Hashimoto M, Sano H, Ohno H, Carvalho RM, Kaga M, Tagami J, Oguchi H,

Kubota M. Degradation of resin-dentin bonds using NaOCl storage. Dent Mater, 2003; 19:399-405.

91. Valois CR, Silva LP, Azevedo RB. Effects of 2% chlorhexidine and 5.25% sodium

hypochlorite on gutta-percha cones studied by atomic force microscopy. Int Endod J, 2005; 38:425-9.

92. Gomes BP, Vianna ME, Matsumoto CU, Rossi Vde P, Zaia AA, Ferraz CC, Souza Filho

FJ. Disinfection of gutta-percha cones with chlorhexidine and sodium hypochlorite. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 2005; 100:512-7.

Page 104: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

87

93. Royal MJ, Williamson AE, Drake DR. Comparison of 5.25% sodium hypochlorite, MTAD, and 2% chlorhexidine in the rapid disinfection of polycaprolactone-based root canal filling material. J Endod, 2007; 33:42-4.

94. Dumani A, Yoldas O, Isci AS, Köksal F, Kayar B, Polat E. Disinfection of artificially

contaminated Resilon cones with chlorhexidine and sodium hypochlorite at different time exposures. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 2007;103(3):e82-5. Epub 2007 Jan 22.

95. Möller B, Orstavik D. Influence of antiseptic storage solutions on physical properties of

endodontic gutta-percha points. Scand J Dent Res, 1985; 93:158-61. 96. Pang NS, Jung IY, Bae KS, Baek SH, Lee WC, Kum KY. Effects of short-term chemical

disinfection of gutta-percha cones: identification of affected microbes and alterations in surface texture and physical properties. J Endod, 2007; 33:594-8.

97. Külekçi G. Klor verici dezenfektanların kullanım ilkeleri hangi şartlarda, hangi amaçlarla

kullanılır? Türevleri nelerdir? 4. DAS Kongresi, 2005. 98. Denyer SP, Hodges NA. Principle and practice of sterilization. In: Hugo WB, Russel AD.

Pharmaceutical Microbiology, 6th Ed,. Blackwell Science, 1998; 385-409. 99. Saniç A. Tıbbi cihaz ve aletlerin sterilizasyon ve dezenfeksiyonunda genel prensipler. In:

Günaydın M, Esen Ş, Saniç A, Leblebicioğlu H. Sterilizasyon, Dezenfeksiyon ve Hastane İnfeksiyonları. Samsun, SİMAD Yayınları, 2002;13-22.

100. Rotter ML. Hand washing and hand disinfection. In: Mayhall GC. Hospital Epidemiology and

Infection Control. 3rd Ed,. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins, 2004;1727. 101. Demirtürk N. Dezenfektan ve Antiseptiklerin Sterilizasyon Amacı ile Kullanımı. 5. Ulusal

Sterilizasyon Dezenfeksiyon Kongresi, 2007. 102. Gomes BP, Ferraz CC, Vianna ME, Berber VB, Teixeira FB, Souza-Filho FJ. In vitro

antimicrobial activity of several concentrations of sodium hypochlorite and chlorhexidine gluconate in the elimination of Enterococcus faecalis. Int Endod J, 2001; 34:424-8.

103. Gomes BP, Souza SF, Ferraz CC, Teixeira FB, Zaia AA, Valdrighi L, Souza-Filho FJ.

Effectiveness of 2% chlorhexidine gel and calcium hydroxide against Enterococcus faecalis in bovine root dentine in vitro. Int Endod J, 2003;36:267-75.

104. Krithikadatta J, Indira R, Dorothykalyani AL. Disinfection of dentinal tubules with 2%

chlorhexidine, 2% metronidazole, bioactive glass when compared with calcium hydroxide as intracanal medicaments. J Endod, 2007;33:1473-6.

105. McComb D, Smith DC. A preliminary scanning electron microscopic study of root canals after

endodontic procedures. J Endod, 1975; 1:238-42. 106. Brännström M. Smear layer: pathological and treatment considerations. Oper Dent Suppl,

1984;3:35-42. 107. Pashley DH, Tao L, Boyd L, King GE, Horner JA. Scanning electron microscopy of the

substructure of smear layers in human dentine. Arch Oral Biol, 1988;33:265-70. 108. Yamada RS, Armas A, Goldman M, Lin PS. A scanning electron microscopic comparison of a

high volume final flush with several irrigating solutions: Part 3. J Endod, 1983; 9:137-42. 109. Pashley DH. Smear layer: physiological considerations. Oper Dent Suppl, 1984;3:13-29.

Page 105: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

88

110. Behrend GD, Cutler CW, Gutmann JL. An in-vitro study of smear layer removal and microbial leakage along root-canal fillings. Int Endod J, 1996; 29:99-107.

111. Wu MK, De Gee AJ, Wesselink PR, Moorer WR. Fluid transport and bacterial penetration

along root canal fillings. Int Endod J, 1993; 26:203-8. 112. Olgart L, Brännström M, Johnson G. Invasion of bacteria into dentinal tubules. Experiments

in vivo and in vitro. Acta Odontol Scand, 1974; 32:61-70. 113. Sen BH, Wesselink PR, Türkün M. The smear layer: A phenomenon in root canal therapy. Int

Endod J, 1995; 28:141-8. 114. Madison S, Krell KV. Comparison of ethylenediamine tetraacetic acid and sodium hypochlorite

on the apical seal of endodontically treated teeth. J Endod, 1984; 10:499-503. 115. Saunders WP, Saunders EM. The effect of smear layer upon the coronal leakage of gutta-

percha fillings and a glass ionomer sealer. Int Endod J, 1992; 25:245-9. 116. Shahravan A, Haghdoost AA, Adl A, Rahimi H, Shadifar F. Effect of smear layer on sealing

ability of canal obturation: a systematic review and meta-analysis. J Endod, 2007;33:96-105. 117. Weis MV, Parashos P, Messer HH. Effect of obturation technique on sealer cement thickness

and dentinal tubule penetration. Int Endod J, 2004;37:653-63. 118. Gençoğlu N, Samani S, Günday M. Evaluation of sealing properties of Thermafil and Ultrafil

techniques in the absence or presence of smear layer. J Endod, 1993;19:599-603. 119. Gopikrishna V, Parameswaren A. Coronal sealing ability of three sectional obturation

techniques--SimpliFill, Thermafil and warm vertical compaction--compared with cold lateral condensation and post space preparation. Aust Endod J, 2006;32:95-100.

120. Trowbridge H, Kim S, Suda H. Structure and functions of the dentin and pulp complex. In:

Cohen S, Burns RC. 8th Ed,. Pathways of the Pulp. St.Louis, Missouri: Mosby, Inc., 2002; 411-455.

121. Rubach WC, Mitchell DF. Periodontal disease, accessory canals and pulp pathosis. J

Periodontol, 1965;36:34–8. 122. Stallard RE. Periodontic-endodontic relationships. Oral Surg Oral Med Oral Pathol,

1972;34:314 –26. 123. Harrington GW. The perio-endo question: differential diagnosis. Dent Clin North Am,

1979;23:673–90. 124. Barthel CR, Zimmer S, Trope M. Relationship of radiologic and histologic signs of

inflammation in human root-filled teeth. J Endod, 2004;30:75–9. 125. Seltzer S, Bender IB, Ziontz M. The interrelationship of pulp and periodontal disease. Oral

Surg Oral Med Oral Pathol, 1963;16:1474 –90. 126. Seltzer S, Bender IB, Smith J, Freedman I, Nazimov H. Endodontic failures-an analysis based

on clinical, roentgenographic, and histologic findings. I. Oral Surg Oral Med Oral Pathol, 1967;23:500 –16.

127. Weine FS. The enigma of the lateral canal. Dent Clin North Am, 1984;28:833–52. 128. Wolcott J, Himel VT, Powell W, Penney J. Effect of two obturation techniques on the filling

of lateral canals and the main canal. J Endod, 1997;23:632–35.

Page 106: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

89

129. DuLac KA, Nielsen CJ, Tomazic TJ, Ferrillo PJ, Hatton JF. Comparison of the obturation of lateral canals by six techniques. J Endod, 1999;25:376–80.

130. Goldberg F, Artaza LP, De Silvio A. Effectiveness of different obturation techniques in the

filling of simulated lateral canals. J Endod, 2001;27:362– 4. 131. Venturi M, Di Lenarda R, Prati C, Breschi L. An in vitro model to investigate filling of lateral

canals. J Endod, 2005;31:877-81. 132. De Deus QD. Frequency, location, and direction of the lateral, secondary, and accessory canals.

J Endod, 1975;1:361-6. 133. O'Neill KJ, Pitts DL, Harrington GW. Evaluation of the apical seal produced by the

McSpadden compactor and the lateral condensation with a chloroform-softened primary cone. J Endod, 1983;9:190-7.

134. Venturi M, Prati C, Capelli G, Falconi M, Breschi L. A preliminary analysis of the

morphology of lateral canals after root canal filling using a tooth-clearing technique. Int Endod J, 2003;36:54-63.

135. Harvey TE, White JT, Leeb IJ. Lateral condensation stress in root canals. J Endod,

1981;7:151-5. 136. Holcomb JQ, Pitts DL, Nicholls JI. Further investigation of spreader loads required to cause

vertical root fracture during lateral condensation. J Endod, 1987;13:277-84. 137. Gharai SR, Thorpe JR, Strother JM, McClanahan SB. Comparison of generated forces and

apical microleakage using nickel-titanium and stainless steel finger spreaders in curved canals. J Endod, 2005;31:198-200.

138. Wilson BL, Baumgartner JC. Comparison of spreader penetration during lateral compaction of

.04 and .02 tapered gutta-percha. J Endod, 2003;29:828-31. 139. Berry KA, Loushine RJ, Primack PD, Runyan DA. Nickel-titanium versus stainless-steel

finger spreaders in curved canals. J Endod, 1998;24:752-4. 140. Schmidt KJ, Walker TL, Johnson JD, Nicoll BK. Comparison of nickel-titanium and

stainless-steel spreader penetration and accessory cone fit in curved canals. J Endod, 2000;26:42-4.

141. Nielsen BA, Baumgartner JC. Spreader penetration during lateral compaction of Resilon and

gutta-percha. J Endod, 2006;32:52-4. 142. Buchanan LS. The continuous wave of obturation technique: 'centered' condensation of warm

gutta percha in 12 seconds. Dent Today, 1996;15:60-2, 64-7. 143. Eriksson AR, Albrektsson T. Temperature threshold levels for heat-induced bone tissue injury:

a vital-microscopic study in the rabbit. J Prosthet Dent, 1983;50:101-7. 144. Venturi M, Pasquantonio G, Falconi M, Breschi L. Temperature change within gutta-percha

induced by the System-B Heat Source. Int Endod J, 2002;35:740-6. 145. Lipski M. Root surface temperature rises during root canal obturation, in vitro, by the

continuous wave of condensation technique using System B Heat Source. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 2005;99:505-10.

146. Michanowicz A, Czonstkowsky M. Sealing properties of an injection-thermoplasticized low-

temperature (70 degrees C) Gutta-percha: a preliminary study. J Endod, 1984;10:563-6.

Page 107: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

90

147. Gutmann JL, Rakusin H. Perspectives on root canal obturation with thermoplasticized injectable gutta-percha. Int Endod J, 1987;20:261-70.

148. Gutmann JL. Adaptation of injected thermoplasticized gutta-percha in the absence of the

dentinal smear layer. Int Endod J, 1993;26:87-92. 149. Sonat B, Dalat D, Gunhan O. Periapical tissue reaction to root fillings with Sealapex. Int

Endod J, 1990;23:46-52. 150. Senia ES, Macarro RV, Mitchell JL, Lewis AG, Thomas L. Rapid sterilization of gutta percha

cones with 5.25% sodium hypochlorite. J Endod, 1975;1:136–40. 151. Gomes BPFA, Ferraz CCR, Vianna ME, Berber VB, Teixeira FB, Souza-Filho FJ. In vitro

antimicrobial activity of several concentrations of sodium hypochlorite and chlorhexidine gluconate in the elimination of Enterococcus faecalis. Int Endod J, 2001;34:424–8.

152. Frank RJ, Pelleu GB. Glutaraldehyde decontamination of gutta-percha cones. J Endod,

1983;9:368 –70. 153. Montgomery S. Chemical decontamination of gutta-percha cones with polyvinyl pirrolydone-

iodine. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 1971;31:258–66. 154. Valois CRA, Silva LP, Azevedo RB. Effects of 2% chlorhexidine and 5.25% sodium

hypochlorite on gutta-percha cones studied by atomic force microscopy. Int Endod J, 2005;38:425–9.

155. Moller B, Orstavik D. Influence of antiseptic storage solutions on physical properties of

endodontic gutta-percha points. Scand J Dent Res, 1985;93:158–61. 156. Vianna ME, Gomes BP, Berber VB, Zaia AA, Ferraz CC, de Souza-Filho FJ. In vitro

evaluation of the antimicrobial activity of chlorhexidine and sodium hypochlorite. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 2004;97:79–84.

157. Siqueira JF Jr, Rocas IN, Santos SR, Lima KC, Magalhaes FA, de Uzeda M. Efficacy of

instrumentation techniques and irrigation regimens in reducing the bacterial population within root canals. J Endod, 2002;28:181– 4.

158. Valois CRA, Silva LP, Azevedo RB, Costa ED. Atomic force microscopy study of guttapercha

cone topography. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 2004;98:250 –5. 159. Valois CRA, Silva LP, Azevedo RB. Atomic force microscopy study of stainless-steel and

nickel-titanium files. J Endod, 2005;31:882–5. 160. Hang-Qiang Li. Introduction of Atomic Force Microscope. Communication: http://

www.chembio.uoguelph.ca/educmat/chm729/afm/introdn.htm, 2006 (accessed on January 17, 2006).

161. Tay FR, Pashley DH, Williams MC, Raina R, Loushine RJ, Weller RN, Kimbrough WF,

King NM. Susceptibility of a polycaprolactone-based root canal filling material to degradation. I. Alkaline hydrolysis. J Endod, 2005;31:593– 8.

162. Budd CS, Weller RN, Kulild JC. A comparison of thermoplasticized injectable gutta-percha

obturation techniques. J Endod, 1991;17:260-4. 163. Weller RN, Koch KA. In vitro radicular temperatures produced by injectable thermoplasticized

gutta-percha. Int Endod J, 1995;28:86-90. 164. Sweatman TL, Baumgartner JC, Sakaguchi RL. Radicular temperatures associated with

thermoplasticized gutta-percha. J Endod, 2001;27:512-5.

Page 108: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

91

165. Goodman A, Schilder H, Aldrich W. The thermomechanical properties of gutta-percha. Part IV. A thermal profile of the warm gutta-percha packing procedure. Oral Surg Oral Med Oral Pathol, 1981;51:544-51

166. Villegas JC, Yoshioka T, Kobayashi C, Suda H. Obturation of accessory canals after four different final irrigation regimes. J Endod, 2002;28:534-6.

167. Venturi M. Evaluation of canal filling after using two warm vertical gutta-percha compaction

techniques in vivo: a preliminary study. Int Endod J, 2006;39:538-46. 168. Venturi M, Breschi L. Evaluation of apical filling after warm vertical gutta-percha compaction

using different procedures. J Endod, 2004;30:436-40. 169. Kulild J, Lee C, Dryden J, Collins J, Feil P. A comparison of 5 gutta-percha obturation

techniques to replicate canal defects. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 2007;103.

170. Collins J, Walker MP, Kulild J, Lee C. A comparison of three gutta-percha obturation

techniques to replicate canal irregularities. J Endod, 2006;32:762-5. 171. Villegas JC, Yoshioka T, Kobayashi Ch, Suda H. Intracanal temperature rise evaluation

during the usage of the System B: replication of intracanal anatomy. Int Endod J, 2005;38:218-22.

172. Bowman CJ, Baumgartner JC. Gutta-percha obturation of lateral grooves and depressions. J

Endod, 2002;28:220-3. 173. Alicia Karr N, Baumgartner JC, Marshall JG. A comparison of gutta-percha and Resilon in

the obturation of lateral grooves and depressions. J Endod, 2007;33:749-52. 174. Cathro PR, Love RM. Comparison of MicroSeal and System B/Obtura II obturation techniques.

Int Endod J, 2003;36:876-82. 175. Weis MV, Parashos P, Messer HH. Effect of obturation technique on sealer cement thickness

and dentinal tubule penetration. Int Endod J, 2004;37:653-63. 176. White RR, Goldman M, Lin PS. The influence of the smeared layer upon dentinal tubule

penetration by plastic filling materials. J Endod, 1984;10:558-62. 177. Vassiliadis LP, Sklavounos SA, Stavrianos CK. Depth of penetration and appearance of

Grossman sealer in the dentinal tubules: an in vivo study. J Endod, 1994;20:373-6. 178. Calt S, Serper A. Dentinal tubule penetration of root canal sealers after root canal dressing with

calcium hydroxide. J Endod, 1999;25:431-3. 179. Kokkas AB, Boutsioukis ACh, Vassiliadis LP, Stavrianos CK. The influence of the smear

layer on dentinal tubule penetration depth by three different root canal sealers: an in vitro study. J Endod, 2004;30:100-2.

180. Liu J, Kawada E, Oda Y.Effects of surface treatment and joint shape on microtensile bond

strength of reattached root dentin segments. J Prosthet Dent, 2004;91:46-54. 181. Mamootil K, Messer HH. Penetration of dentinal tubules by endodontic sealer cements in

extracted teeth and in vivo. Int Endod J, 2007;40:873-81. 182. Gesi A, Raffaelli O, Goracci C, Pashley DH, Tay FR, Ferrari M. Interfacial strength of

Resilon and gutta-percha to intraradicular dentin. J Endod, 2005;31:809-13.

Page 109: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

92

183. Sen BH, Pişkin B, Baran N.The effect of tubular penetration of root canal sealers on dye microleakage. Int Endod J, 1996;29:23-8.

184. Mjör IA, Smith MR, Ferrari M, Mannocci F. The structure of dentine in the apical region of

human teeth. Int Endod J, 2001;34:346-53. 185. O'Connell MS, Morgan LA, Beeler WJ, Baumgartner JC. A comparative study of smear

layer removal using different salts of EDTA. J Endod, 2000;26:739-43. 186. Ahlberg KM, Tay WM. A methacrylate-based cement used as a root canal sealer. Int Endod J,

1998 ;31:15-21.

187. Tam LE, Khoshand S, Pilliar RM. Fracture resistance of dentin-composite interfaces using different adhesive resin layers. J Dent, 2001;29:217-25.

188. Armstrong SR, Keller JC, Boyer DB. The influence of water storage and C-factor on the

dentin-resin composite microtensile bond strength and debond pathway utilizing a filled and unfilled adhesive resin. Dent Mater, 2001;17:268-76.

189. Li C, Schmid S, Mason J. Effects of pre-heating procedures on cement polymerization and

thermal osteonecrosis in cemented hip replacements. Med Engl Phys, 2003;25:559-64. 190. Skidmore LJ, Berzins DW, Bahcall JK. An in vitro comparison of the intraradicular dentin

bond strength of Resilon and gutta-percha. J Endod, 2006;32:963-6. 191. Ungor M, Onay EO, Orucoglu H. Push-out bond strengths: the Epiphany-Resilon endodontic

obturation system compared with different pairings of Epiphany, Resilon, AH Plus and gutta-percha. Int Endod J, 2006;39:643-7.

192. Sly MM, Moore BK, Platt JA, Brown CE. Push-out bond strength of a new endodontic

obturation system (Resilon/Epiphany). J Endod, 2007;33:160-2. 193. Kataoka H, Yoshioka T, Suda H, Imai Y. Dentin bonding and sealing ability of a new root

canal resin sealer. J Endod, 2000;26:230-5. 194. Gogos C, Stavrianos C, Kolokouris I, Papadoyannis I, Economides N. Shear bond strength of

AH-26 root canal sealer to dentine using three dentine bonding agents. J Dent, 2003;31:321-6. 195. Hiraishi N, Papacchini F, Loushine RJ, Weller RN, Ferrari M, Pashley DH, Tay FR. Shear

bond strength of Resilon to a methacrylate-based root canal sealer. Int Endod J, 2005;38:753-63. 196. Ausiello P, De Gee AJ, Rengo S, Davidson CL. Fracture resistance of endodontically-treated

premolars adhesively restored. Am J Dent, 1997;10:237-41. 197. Pilo R, Brosh T, Chweidan H. Cusp reinforcement by bonding of amalgam restorations. J Dent,

1998;26:467-72. 198. Hernandez R, Bader S, Boston D, Trope M. Resistance to fracture of endodontically treated

premolars restored with new generation dentine bonding systems. Int Endod J, 1994;27:281-4. 199. Johnson ME, Stewart GP, Nielsen CJ, Hatton JF. Evaluation of root reinforcement of

endodontically treated teeth. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 2000;90:360-4.

200. Sagsen B, Aslan B. Effect of bonded restorations on the fracture resistance of root filled teeth. Int Endod J, 2006;39:900-4.

Page 110: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

93

201. Teixeira FB, Teixeira EC, Thompson JY, Trope M. Fracture resistance of roots endodontically treated with a new resin filling material. J Am Dent Assoc, 2004;135:646-52.

202. Lertchirakarn V, Timyam A, Messer HH. Effects of root canal sealers on vertical root fracture

resistance of endodontically treated teeth. J Endod, 2002;28:217-9. 203. Trope M, Ray HL Jr. Resistance to fracture of endodontically treated roots. Oral Surg Oral

Med Oral Pathol, 1992;73:99-102. 204. Apicella MJ, Loushine RJ, West LA, Runyan DA. A comparison of root fracture resistance

using two root canal sealers. Int Endod J, 1999;32:376-80. 205. Hammad M, Qualtrough A, Silikas N. Effect of new obturating materials on vertical root

fracture resistance of endodontically treated teeth. J Endod, 2007;33:732-6. 206. Wilkinson KL, Beeson TJ, Kirkpatrick TC. Fracture resistance of simulated immature teeth

filled with Resilon, gutta-percha, or composite. J Endod, 2007;33:480-3. 207. Gordon MP, Love RM, Chandler NP. An evaluation of .06 tapered gutta-percha cones for

filling of .06 taper prepared curved root canals. Int Endod J, 2005;38:87-96. 208. Kasahara E, Yasuda E, Yamamoto A, Anzai M. Root canal system of the maxillary central

incisor. J Endod, 1990;16:158-61. 209. Tagger M, Katz A, Tamse A. Apical seal using the GPII method in straight canals compared

with lateral condensation, with or without sealer. Oral Surg Oral Med Oral Pathol, 1994;78:225-31.

210. Ibarrola JL, Knowles KI, Ludlow MO, McKinley IB Jr. Factors affecting the negotiability of

second mesiobuccal canals in maxillary molars. J Endod, 1997;23:236-8. 211. Vertucci FJ. Root canal morphology of mandibular premolars. J Am Dent Assoc, 1978;97:47-

50. 212. Vertucci F, Seelig A, Gillis R. Root canal morphology of the human maxillary second premolar.

Oral Surg Oral Med Oral Pathol, 1974;38:456-64. 213. Robertson D, Leeb IJ, McKee M, Brewer E. A clearing technique for the study of root canal

systems. J Endod, 1980;6:421-4. 214. Manning SA. Root canal anatomy of mandibular second molars. Part I. Int Endod J,

1990;23:34-9. 215. Metzler RS, Montgomery S. Effectiveness of ultrasonics and calcium hydroxide for the

debridement of human mandibular molars. J Endod, 1989;15:373-8. 216. Cheung GS, Stock CJ. In vitro cleaning ability of root canal irrigants with and without

endosonics. Int Endod J, 1993;26:334-43. 217. Passarinho-Neto JG, Marchesan MA, Ferreira RB, Silva RG, Silva-Sousa YT, Sousa-Neto

MD. In vitro evaluation of endodontic debris removal as obtained by rotary instrumentation coupled with ultrasonic irrigation. Aust Endod J, 2006;32:123-8.

218. van der Sluis LW, Versluis M, Wu MK, Wesselink PR. Passive ultrasonic irrigation of the

root canal: a review of the literature. Int Endod J, 2007;40:415-26.

Page 111: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

94

219. Mayer BE, Peters OA, Barbakow F. Effects of rotary instruments and ultrasonic irrigation on debris and smear layer scores: a scanning electron microscopic study. Int Endod J, 2002;35:582-9.

220. Gurgel-Filho ED, Feitosa JP, Gomes BP, Ferraz CC, Souza-Filho FJ, Teixeira FB.

Assessment of different gutta-percha brands during the filling of simulated lateral canals. Int Endod J, 2006;39:113-8.

221. Alicia Karr N, Baumgartner JC, Marshall JG. A comparison of gutta-percha and Resilon in

the obturation of lateral grooves and depressions. J Endod, 2007;33:749-52. 222. Daronch M, Rueggeberg FA, De Goes MF. Monomer conversion of pre-heated composite. J

Dent Res, 2005;84:663-7.

Page 112: SENTETİK POLİMER ESASLI BİR KANAL DOLGU MATERYALİLE … · çalışmamıza ışık tutan ve odasındaki metil salisilat kokusuna gösterdiği sabırdan dolayı Doç. Dr. Mehmet

95

ÖZGEÇMİŞ

1978 yılında Şanlıurfa’da doğdu. İlköğrenimini Ankara’da, orta ve lise

öğrenimini Konya’da tamamladı. 1996 yılında Çukurova Üniversitesi’nde başladığı

mesleki eğitimini 2001 yılında bitirdi. 2003 yılında Ç. Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Diş

Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine başladı. Halen araştırma

görevlisi olarak görev yapmaktadır.