SANTİGRAT SAYI 6

72
AIRFEL’‹N YAYINIDIR OCAK - fiUBAT - MART 2008 SAYI: 6 Farkl› bir endüstri Futbola yat›r›m kazand›r›yor! Hayat›n akt›¤› yerler Osmanl› Çarfl›lar› Yeni projeler “Forum ‹stanbul” da Airfel imzas›

description

Santigrat Sayı 6

Transcript of SANTİGRAT SAYI 6

Page 1: SANTİGRAT SAYI 6

A I R F E L ’ ‹ N Y A Y I N I D I R O C A K - fi U B A T - M A R T 2 0 0 8 S A Y I : 6

Farkl› bir endüstriFutbola yat›r›mkazand›r›yor!

Hayat›n akt›¤› yerlerOsmanl› Çarfl›lar›

Yeni projeler“Forum ‹stanbul” da

Airfel imzas›

Page 2: SANTİGRAT SAYI 6

4 ‹Ç‹NDEK‹LER

SANT‹GRAT Ocak - fiubat - Mart 2009 Say›: 06 Airfel Is›tma ve So¤utma Sistemleri San. Tic. A.fi. Ad›na ‹mtiyaz Sahibi: Hasan ÖnderYönetim Yeri: Airfel Is›tma So¤utma Sistemleri San.Tic.A.fiHürriyet Mahallesi E-5 Yanyol Üzeri No: 57 Kartal / ‹stanbul 0 216 453 27 00 www.santigrat.com.tr - [email protected]

Yaz› ‹flleri Müdürü (Sorumlu): fiule fientarl› Kreatif Direktör: Belma Kuyucu Editör (Kurumsal): Hülya Dinçer Editör (‹çerik): Mesut Y›lmaz Çeviri: Erkan fienol Foto¤raf: Tolga Erbay, fiendo¤an Yamako¤lu Katk›da Bulunanlar: Ebru Damran, Nuh Köklü, Murat Levent Albayrak,Levent U¤urlu Bask›: Özgün Ofset Tel: (90) 212 280 00 09

© Bu yay›n›n her hakk› sakl›d›r. Bu dergide legal olarak yay›mlanan yaz›, makale, foto¤raf, çizgiroman ve illustrasyonlar›n sorumluluklar› sahiplerine ait olup,copyright haklar› Airfel Is›tma ve So¤utma Sistemleri San. Tic. A.fi.’ye aittir. ‹çeri¤in, Airfel Is›tma ve So¤utma Sistemleri San. Tic. A.fi.’den yaz›l›ön izin almaks›z›n hangi ortamda olursa olsun ço¤alt›lmas›, bas›lmas›, referans gösterilmesi ve yay›mlanmas› yasakt›r.

MEVLEV‹L‹⁄‹N KEND‹NE ÖZGÜ

R‹TÜELLER‹ DE MEVLEV‹LER‹N

YAfiAM TARZI DA ‹NCE AYRINTI-

LAR SAKLAR… MESELA B‹R

MEVLEV‹ SOFRASINDA HANG‹

YEMEKLER YEN‹R, HANG‹LER‹

YENMEZ?

64

L‹DER EKONOM‹ DERG‹S‹

CAP‹TAL, 40 YAfi ALTI EN

BAfiARILI GENÇ GENEL MÜDÜRÜ

SEÇT‹. BU YIL “BAfiARIYA

YÜRÜYENLER” ÖDÜLÜNÜ AIRFEL

GENEL MÜDÜRÜ HASAN ÖNDER

ALDI.

20

OSMANLI’DA HAYATIN AKTI⁄I YER-

LERD‹ ÇARfiILAR. S‹YASETTEN

MODAYA HER TÜRLÜ GÜNDEM

ÇARfiILARIN DÜKKANLARINDAN

TAK‹P ED‹L‹R, DAHASI BEL‹RLEN‹RD‹…

SANT‹GRAT/06

46

Page 3: SANTİGRAT SAYI 6

5

Yine, yeni, yeniden....2009 büyüktür 2008’den. Matematik insano¤lu-nun geliflmesinde ve ilerlemesinde rol oynayanen büyük bilimdir. Evet yaflça ve rakamsal olarakbu y›l›n geçen y›ldan büyük oldu¤undan flüphe-miz yok. Tabi-i ki her y›l dönümünde oldu¤u gibi yeni bir say-fa açt›k. Hesaplar ve planlar yeniden revize edil-di. Peki 2008’in muhasebesini ne ölçüde yapabil-dik? Ve yeni bir sayfaya yazacak umutlar›m›z›gerçeklefltirecek, sermayemizi büyütebildik mi ?2009 büyüktür 2008’den. Parti kapatma davas›,Cumhurbaflkanl›¤› seçimi, ekonomik kriz, Erge-nekon soruflturmas›, Filistin mezalimi, iflten ç›ka-r›lmalar, dövizin de¤erlenmesi, iflaslar, yok olanumutlar, kriz 盤›rtkanlar› ve gerçek kriz… Zaten 2008 küçüktü… Yeni y›lda daha büyük be-lalar ve s›k›nt›lar bizi bekliyor mant›¤›, umutsuz-luk.2009 büyüktür 2008’den. Yeni do¤an bebekler,bar›fl için at›lan ad›mlar, sistemin kendini yenile-mesi ve güçlenmesi için f›rsatlar, kazan›lan tecrü-beler, önümüzdeki f›rsatlar, devam eden yat›r›m-lar, yeni bafllang›c›n getirdi¤i ola¤anüstü motivas-yon ve umut.2009 büyüktür 2008’den. Hayat iyimserler ile kö-tümserlerin bir oyunu gibi; bazen biri, bazensedi¤eri kazan›yor. Ve bütün gerçekli¤iyle devamediyor. Bafltan çok olumsuz düflünüp, hayat› ›s-kalamaktansa, var gücüyle çabalay›p ara s›ra kay-bedenlerden olmak daha iyi gibi. Peki ama nas›l?Kendimiz ve ifl hayat›m›zla ilgili hedeflerimiz çoknet, ulafl›labilir ve yaz›l› olmal›. Hatta flu an elini-ze bir defter al›p yazmaya çal›fl›n. ‹nanmad›¤›n›zhiçbir hedef belirlemeyin. Geliflmesi gerekenyönlerinizi tüm aç›kl›¤›yla belirleyin, gerekirsedestek al›n. Ve kendinize inan›n. Üç ayda bir otu-rup, sadece kendi muhasebenizi yap›n, iyi gidentaraflar için kendinizi takdir ederken, zay›f ve ek-sik gidenler için yeni düzenlemeler yap›n. Kendi-nize ‹NANIN.2009 büyüktür 2008’den. Tüm güzelliklerin sevgi-nin, sayg›n›n, iyi bir dünya için yap›lan tüm çal›fl-malar›n, savafllarda zulme u¤rayan çocuklar›nseslerini duyan kulaklar›n, yaflama sevincinin, he-yecan›n ve dostluklar›n çok büyük olmas› dile-¤iyle, hepimizin yeni y›l› kutlu olsun.Bu say›m›zda da sizleri çok özel ve zevkle oku-yaca¤›n›z konular bekliyor, daha fazla uzatmadansizleri yeni say›m›zla bafl bafla b›rak›yorum.Sevgiyle kal›n.

Hasan ÖNDER

16

HULUS‹ NEC‹, TASARLADI⁄I “KALEM KUMANDA” ‹LE

2008 DESIGN TURKEY TURQUALITY ÖDÜLÜNÜ AIR-

FEL’E KAZANDIRDI. HULUS‹ NEC‹, H‹KAYES‹N‹ ANLATTI…

12

PARA... U⁄RUNA HER fiEY‹N YAPILDI⁄I PARA. HANG‹

ÜLKEN‹N PARASI DAHA GÜZEL? EN ‹LG‹NÇ TASARIM

HANG‹ PARAYA A‹T?

54

BU SAYIDA B‹R AVRUPA MUTFA⁄INDA, ‹TALYA’DAYIZ.

MAKARNA, P‹ZZA VE PEYN‹R‹YLE TANINAN ÜLKEN‹N

D‹⁄ER LEZZET SIRLARI…

62

METAL FIRTINA VE 3. DÜNYA SAVAfiI K‹TAPLARININ

ÜNLÜ YAZARI GAZETEC‹ BURAK TURNA, SANT‹GRAT

OKURLARI ‹Ç‹N “ÜRET‹M” TEMALI B‹R YAZI KALEME

ALDI…

68

DÜNYANIN EN ‹LG‹NÇ MÜZELER‹NDE B‹R GEZ‹NT‹YE

NE DERS‹N‹Z? TEMBELL‹K MÜZES‹, SES MÜZES‹ VE

D‹⁄ERLER‹…

��

��

72

AIRFEL BAfiARILI PROJELERDE YER ALMAYA DEVAM

ED‹YOR. TÜRK‹YE VE BALKANLAR’IN EN BÜYÜK ALIfi-

VER‹fi MERKEZ‹ PROJES‹ OLAN “FORUM ‹STANBUL”,

HAVALANDIRMA, SO⁄UTMA VE ISITMA EK‹PMANLARI-

NI AIRFEL’DEN TEDAR‹K ED‹YOR…

40

FUTBOL ARTIK TÜM DÜNYAYI ETK‹S‹ ALTINA ALMIfi

KOCA B‹R ENDÜSTR‹. ÜNLÜ ‹fiADAMLARI BÜYÜK

PARALAR ÖDEY‹P, KULÜPLER‹ SATIN ALIYOR.

ASTRONOM‹K TRANSFERLER, YAYIN ‹HALELER‹, NUH

KÖKLÜ’NÜN YAZISINDA.

36

MERAKLA OKUNAN YAZI D‹Z‹M‹Z ENNEAGRAM’IN BU

SAYIDAK‹ KONUSU: K‹fi‹L‹K T‹PLER‹NE GENEL BAKIfi….

Page 4: SANTİGRAT SAYI 6

Bilimadamlar›, fareden al›nan sinirhücrelerini, önce belirli bir solüsyo-nun içinde gelifltirerek, daha sonrabir makinenin içine yerlefltirmeyi ba-flard›lar. ‹ngiltere’deki Reading Üni-versitesi’nde yürütülen çal›flmalar, si-nir hücrelerini elektrotlardan meyda-na gelen bir düzenekle beraber ça-l›flmas›n› sa¤lad›. Sinir hücrelerininoluflturdu¤u beyin a¤›, elektrotlaryard›m›yla bir robotu kontrol edebi-liyor. fiu anda biyo-makinenin kon-tol merkezinde 100 bin kadar hücrenin aktif oldu¤u tahmin ediliyor. Busay› fare beyninde bir milyon, insan beyninde ise 100 milyar civar›nda.Gordon ad› verilen biyo-makine, ilk anda sinir sistemiyle ilgili birçok has-tal›¤› ayd›nlatacak. Beynin iflleyifli, haf›za, parkinson gibi birçok konu,Gordon’un beyni üzerindeki araflt›rmalarla netleflecek.

Biyo-mekanik beyin

6 B‹L‹M - TEKNOLOJ‹

Bilgisayar› hayat›n her an›na tafl›yan dizüstü bilgisayarlar ilk olarak tam 40y›l önce düflünülmüfltü. Xerox’ta bilgisayar mühendisi olarak çal›flan AlanKay taraf›ndan yap›lan ilk tasar›mlar, günümüzdekine yak›n boyut ve a¤›r-l›¤a sahipti. 1968 y›llar›n›n bilgisayarlar› düflünüldü¤ünde, “dizüstü” bilgisa-yarlar çok uzak ve hayali olarak dursa da, inan›lmaz bir h›zla yay›larak 40y›lda hayat›m›z›n vazgeçilmezleri aras›nda yerini ald›. Alan Kay, kendi tasa-r›mlar›n› o y›llarda “Dynabook” ad›yla çal›flt›¤› firmaya vermesine ra¤men,donan›m boyutlar›n›n küçülmesiyle, ilk tafl›nabilir bilgisayar 1981 y›l›ndaortaya ç›kt›. As›l özelli¤i sadece tafl›nabilir özellikte olan bu bilgisayara Os-borne-1 ad› verildi. Osborne-1’in boyutlar› flimdiki mini-tower pc’ler kadar-d›. Yaklafl›k 10cm’lik CRT ekrana sahipti ve tam 11 kilo a¤›rl›¤›ndayd›. Son-raki y›llarda üretilen Epson’un HX-20 modeli, flimdiki dizüstü bilgisayarlarabenziyordu, fakat ekran› hesap makinesi ekran› boyutlar›ndayd›. Bu model-le birlikte “dizüstü” kavram› hayat›m›za girmifl oldu. ‹lk kapakl› dizüstüneise Grid Compass 1000 ad› verildi. Günümüz dizüstü bilgisayarlar› ise AlanKay’in ilk tasar›mlar›na en yak›n modeller. Üstelik performanslar› gün geç-tikçe yükseliyor ve fiyatlar› da düflüyor.

‹klim de¤ifliklikleriyle beraber baz› hayvan ve bitkitürleri yok olma tehlikesiyle karfl› karfl›ya. Kopyala-ma ile birlikte birçok tür, do¤al yaflam alanlar› eldeedemese de, tamamen yok olmaktan bir nebzekurtuldu. Bir baflka geliflme ise buzullarda donmuflhalde bulunan eski ça¤lara ait baz› canl›lar›n tek-rar hayata geçmesini sa¤layabilir. Japon bilimadam-lar›, 16 y›ld›r donmufl halde bulunan bir fareyi, hüc-releri donmadan ötürü zarar görmüfl oldu¤u haldekopyalamay› baflard›. Binlerce y›l öncesine ait ma-mut gibi canl›lar›n hücre çekirde¤i bir flekilde çokbozulmam›fl olarak ele geçirilirse, bu canl›lar›n dakopyalanmas› mümkün olacak. Bilimadamlar›n›namac›, flimdilik bir DNA bankas› oluflturarak, canl›-lar›n temel yaflam formlar›n› bu bankada toplamak.Bu sayede gelecek nesiller için “nesli tükenmiflcanl›lar” olmayacak. Bu bankadan al›nacak hücreçekirde¤iyle, canl›lar›n kopyalanmas› sa¤lanacak.

Nesli tükenmeyen canl›lar

Kulland›¤›m›z piller, ömürleri dolduktan sonra do¤aiçin en tehlikeli at›klar olarak çöplüklerde yerlerinial›yor. ‹çerdikleri nikel, kadmiyum gibi a¤›r metalleryüzünden, su ve topra¤a ciddi zararlar veriyor.Yak›n zamanda, kat› pillere alternatif olarak yak›tpilleri (fuel-cell) piyasada yerlerini almaya bafllaya-cak. Benzin gibi s›v›lar›n yanmas› sonucu ortayaç›kan enerji, yak›t pillerinde elektrik enerjisinedönüfltürülerek kullan›ma haz›r hale geliyor. Birdizüstü bilgisayar, iki dolumluk yak›t pili ile gün-lerce çal›flabiliyor. Toshiba gibi önde gelen bilgisa-yar üreticileri bu teknoloji üzerinde çal›flmalar›nadevam ediyor. Yak›t pilleri tükendi¤inde tekrardolum yap›lmas› gerekiyor. Bu pillerin hayat›m›zdayerini almas›yla çevremizde pil istasyonlar› görebili-riz. Ayn› ebatlardaki kat› pile göre 20 kat daha fazlaenerji sunan bu piller, afl›r› ›s›nma sorunu afl›ld›¤›anda kullan›lmaya bafllanacak. Bilimadamlar›, ilkyak›t pillerinin kullan›c›ya sunulmas› için 2-3 y›l gibik›sa bir süre öngörüyor. Dizüstü bilgisayar üretici-

leri, bu yeni teknoloji üzerindeh›zla çal›flmaya devam ediyor.Di¤er yandan otomobil üreti-cileri, yeni modellerde yak›t

pillerini kullanmay› düflünüyor.

Dizüstü bilgisayarlar 40 yafl›nda

Yak›t piller yak›nda kullan›mda

Page 5: SANTİGRAT SAYI 6

Türk teknoloji flirketi CTD Systems, klavyelerden kurtulmam›z› sa¤layan biryaz›l›m gelifltirdi. Söylediklerimizi yaz› olarak dijital ortama aktaran, “Dikte”ad› verilen yaz›l›m, ilk ve tek Türkçe konuflma-tan›ma sistemi. Bu yaz›l›m›nkullan›lmas› için önce bilgisayar›n kullan›c›n›n sesine adapte olmas› gerekiyor.Bu ifllem bazen üç saate kadar zaman alabiliyor. Sonras›nda düzgün telaffuzedilen kelimeler yaz›l› olarak dijital ortama aktar›l›yor. Dikte yaz›l›m› 300 mil-yar kelime kapasitesine sahip. Ayr›ca 16 milyon kelime türetebiliyor ve 25 ke-lime kökünü tan›yabiliyor. 2000’li y›llar›n bafl›ndan itibaren farkl› dillerde ge-lifltirilen bu yaz›l›mlar aras›nda, Dikte en yüksek kelime kapasiteli olanlardanbiri. ‹ntel’in yeni teknolojileri desteklemek üzere açt›¤› yar›flmada, dünya bi-rincili¤ini alan Dikte yaz›l›m›, özürlüler için de büyük kolayl›k sa¤layacak.

Dikte’nin baflar›s›

Simülasyon sistemleri, çal›flan bir mekanizman›n tüm de¤iflkenlerinin he-saplanarak, bir benzerinin dijital ortamda üretilmesini sa¤lar. Ayr›ca farkl›etkenlerin tüm mekanizma üzerinde etkileri hesaplan›r. Hava durumundan,kanserli organizmalara kadar birçok mekanizma, bilgisayar modellemeleriyard›m›yla daha kolay anlafl›l›l›r hale gelebilir. Bu mekanizman›n tam ola-rak do¤ru ortaya konulmas› için birçok farkl› de¤iflken vard›r ve bunlar›nhesaplamalar› büyük zaman al›r. Türk bilimadamlar› bu hesaplamalarda 40milyon bilinmeyenli bir denklemi çözmeyi baflard›. ABD’li bilimadamlar›daha önce 22 milyon bilinmeyenli denklemleri çözmeyi baflarm›flt›. Bilkent

Üniversitesi’ndeki bilimadamlar›n›nçal›flmas› baz› gerçekleri daha netolarak ortaya koyacak. Cep telefo-nunun beyne ne kadar zarar verdi-¤i, radarlar›n uça¤›n boyutunu vekanat aç›kl›¤›n› hesaplamas›, havaak›mlar›n›n modellemesiyle dahakesin hava durumu tahminleri gibibilgiler daha sa¤l›kl› olarak hesapla-nabilecek.

40 milyon bilinmeyenli denklemçözüldü

Nükleer reaktörler küçülüyorNükleer enerji verimli bir alternatif olarak dursa da,çevreye verdi¤i zararlar ve riskleri aç›s›ndan çokuzun zamand›r tart›fl›lan konular aras›nda. Büyüknükleer tesisler, beraberinde gerçekten de büyükriskler tafl›yor. Peki nükleer reaktörler bu kadar de-vasa olmay›p, bir telefon kulübesi boyutlar›nda ol-sa nas›l olurdu? ‹lk atom bombas›n›n›n üretildi¤iLos Alamos laboratuvar›nda, mini nükleer reaktör-ler üzerinde çal›flmalar tamamlanmak üzere. Minireaktörlerin, ABD’de befl y›l içinde kullan›lmayabafllanaca¤› düflünülüyor. Telefon kulübesi büyük-lü¤ündeki tasar›mlarda, mekanik mekanizma bu-lunmayaca¤› için s›z›nt› veya bozulma riski en azaindirgeniyor. Topra¤›n alt›na gömülecek olan reak-törlerde çok düflük miktarlarda uranyum bulunu-yor. Bir tek mini reaktörle 20 bin evin elektrik ihti-yac› karfl›lanabilecek.

Kendini temizleyen ka¤›t

Bin kiflinin bir y›lda kulland›¤› ka¤›t yaklafl›k ola-rak 300 a¤ac›n kesilmesine sebep oluyor. Not ka-¤›tlar›, yaz›c› ç›kt›lar› hepsi bu rakam›n içinde.Xerox firmas› bu tüketimin önüne geçmek içinkendini temizleyen ve yeniden kullan›m›na ola-nak veren ka¤›t gelifltirdi. Ev ve iflyeri kullan›c›-lar›n›n kolayl›kla kullanabilece¤i bu ka¤›tlar 16-24 saat içerisinde üzerlerindeki yaz› ve görüntü-leri yok ediyor. Xerox’un bir di¤er araflt›rma mer-kezi ise bu ka¤›tlar için uygun olan yaz›c›lar üze-rinde çal›flmalar›n› sürdürüyor. Bu ürünlerin kul-lan›c›ya sunulmas›yla, her türlü yaz›c› ç›kt›s› gö-nül rahatl›¤›yla al›nacak ve ka¤›t israf›n›n da bü-yük ölçüde önüne geçilmifl olacak.

7

Page 6: SANTİGRAT SAYI 6

8

eliflmifl görüntü ve ses sistemlerini biraraya geti-rerek, evinizde kendi sinema salonunuzu yarata-bilirsiniz. Ev sinema sistemleri ayr›ca farkl› mar-

kalar›n, farkl› modelleriyle son kullan›c›ya bir bütün ola-rak da sunuluyor. Son kullan›c› aç›s›ndan, bu sistemin neamaçla kullan›laca¤›, ürün seçiminde en önemli ölçütler-den biri. Müzik dinlemek, oyun oynamak veya film izle-mek için farkl› ürün seçenekleri mevcut. Ço¤unlukla mü-zik dinlemek için düflünülen bir sistem, geliflmifl görüntüseçeneklerinden çok, güçlü hoparlörlere ihtiyaç duyuyor.Ayr›ca al›nan sistemin en verimli flekilde kullan›lmas› için,bulundu¤u ortama göre farkl› ayarlar›n›n yap›lmas› gereki-yor. Ortam›n ›fl›¤›na göre en canl› renklerin yakalanmas›

ve hoparlörlerin ortam›n akusti¤ine göre yerlefltirilmesiylegerçek bir sinema salonu keyfi veya konser salonu ortam›sa¤lanabiliyor. Piyasadaki en son teknolojiler ilk anda yüksek fiyatlarlakullan›c›ya sunulsa da özellikleri aç›s›ndan zamana dahaçok direnebilen sistemler oluyor. Bu yüzden, sadece ev si-nema sistemlerinin seçiminde de¤il, di¤er birçok alandada ürün seçerken, ürünün son teknolojileri bar›nd›rmas›veya onlarla uyumlu olmas› oldukça önemli. Çünkü, tek-nolojik cihazlar, piyasaya sunulduktan birkaç y›l sonra cid-di bir biçimde yeniliklerin gerisinde kal›yor. Ev sinema sis-temleri ise daha kaliteli görüntü ve ses biçimlerine uyumsa¤layamamaya bafll›yor.

Görüntü ve ses boyut de¤ifltiriyor:

EV S‹NEMA S‹STEMLER‹, S‹NEMA SALONLARININ ATMOSFER‹N‹ EVLERE TAfiIYOR. ‹ZLEY‹C‹YE SESVE GÖRÜNTÜ ALANINDA ÇARPICI VE CANLI B‹R ORTAM YARATAN S‹STEMLER, YAKIN GELECEKTEB‹R BOYUT DAHA KAZANARAK ÜÇ BOYUTLU HALE GELECEK. HOLOGRAMSI GÖRÜNTÜLEREfiL‹⁄‹NDE B‹R F‹LM‹N ‹Ç‹NDE GEZ‹NT‹YE ÇIKACA⁄IMIZ GÜNLER ÇOK YAKIN…

B‹L‹M - TEKNOLOJ‹

H A Z I R L A Y A N : M E S U T Y I L M A Z

EV S‹NEMA S‹STEMLER‹

G

Page 7: SANTİGRAT SAYI 6

kalitesinde görüntülerle uyumlu ve 1080i çözünürlük sa¤-l›yor. Toplam 800W gücündeki hoparlörler, flerit biçimin-de fl›k birer tasar›ma ve 360 derecelik ses tayf›na sahip.

GELECE⁄‹N YEN‹ BOYUTLARIYüksek çözünürlük (HD) özellikli yay›nlar, görüntü kalite-sini yaklafl›k dört kat artt›rd›. Kalitenin artmas›n›n yan› s›-ra, baflka bir alanda da çal›flmalar sürüyor. Bu alandakiaraflt›rmac›lar üç boyutlu görüntünün peflinde. Samsung,Philips ve JVC bu teknolojiyle çal›flan ilk üç boyutlu tele-vizyonlar› ürettiklerini duyurdu. Bu yeni teknoloji ile bera-ber özel bir gözlük takma gere¤i de ortadan kalk›yor. Ja-ponya’da özel bir kanal, üç boyutlu görüntü sunan tv’lerinyayg›nlaflmas›n› sa¤lamak için günde bir saat üç boyutlugörüntü hizmeti vermeye bafllad›. Tvlerin Uzakdo¤u’dakisat›fl fiyat› 2 bin dolardan bafll›yor. Üç boyutlu görüntüsa¤lamak için alternatif teknolojilerden biri de hologram-lardan yola ç›karak gelifltiriliyor. Holograms› görüntülersunacak olan tv’ler, köfleli ekranlar ve çeflitli merceklerkullan›larak elde ediliyor. Bu daha da ileriki zamanlardaizledi¤iniz filmin içinde gezintiye ç›kman›za da olanak ve-rebilir. Böylece, görüntüye olan bak›fl aç›s› de¤ifltikçe, ›fl›-¤›n gelifl yönü ve k›r›lmas› sayesinde, ayd›nl›k ve karanl›kalanlarla boyut say›s› art›r›lm›fl oluyor. Hatta, bu görüntü-ler ilk olarak geçti¤imiz aylarda bir tv kanal›n›n canl› yay›-n›nda denendi ve oldukça büyük ilgi uyand›rd›. Farkl› birstüdyoda, 35 ayr› yüksek çözünürlüklü kamera ile yap›lançekimler, di¤er stüdyoda biraraya getirilerek canl› yay›nakonuk olan kiflinin holograms› bir görüntüsü elde edildi.fiimdilerde konuklar›n görüntüleri iki boyutlu olan bir düzekran üzerinden verilirken, ilk defa bir tv program›nda üçboyutlu görüntü yarat›ld› ve baflka bir alana tafl›nd›. Ben-zer fikirlerle önümüzdeki y›llarda sinema alan›nda yepye-ni ve flafl›rt›c› geliflmeler ortaya ç›kabilir.

9

SES VE GÖRÜNTÜ ‹Ç‹N PÜF NOKTALARIEv sinema sistemleri, tv ekran›, dvd okuyucu, amplifikatörve befl adet hoparlörü kaps›yor. Günümüzde tv ekran› ola-rak genellikle Lcd veya plazma ekranlar tercih edilse de,projektör-beyaz perde ikilisi de seçenekler aras›nda. ‹yi birgörüntü yakalamak için, yüksek çözünürlük, düflük tepkisüresi ve yüksek kontrast oranlar› gerekiyor. Bu sayede,hareketli görüntülerde bulan›klaflman›n önüne geçilmesive karanl›k sahnelerde de doygun renklerin yakalanmas›sa¤lan›yor. Dvd okuyucular›n, geliflen teknolojiyle beraberbirçok farkl› görüntü format›n› da desteklemesi gerekiyor.Özellikle, yüksek kapasiteli Blu-ray Disc’lerle uyumlu oy-nat›c›lar, yüksek görüntü kalitesi sunuyor. Son günlerdes›kça duydu¤umuz HD veya HDMI destekli ekranlarla, ge-liflmifl özelliklere sahip oynat›c›lar görüntüde en son tek-nolojiyi yakal›yor. Ev sinema sisteminin beyni olan amplifikatör, sesi hopar-lörlere da¤›tma görevini üstleniyor. Dolay›s›yla güçlü bircihaz, seste bozulmalar› en aza indirgiyor ve sesi ortam›kaplayan bir hale dönüfltürüyor. Ekran›n, en canl› biçimdegörüntü vermesi için do¤rudan ›fl›k almamas› gerekti¤i gi-bi, hoparlörlerin de ortam içindeki yerleflimi oldukçaönemli. Ön hoparlörlerle stero ses, arkadakiler ise surro-unding için kullan›l›yor. ‹zleyici böylece sesle kuflat›lm›floluyor. Ses sisteminin en dikkatli olunmas› gereken bile-fleni ise sub-woofer. Belirli frekanlarda bass ses üreten bubileflen, izleyiciye sesi hissettirmek için kullan›l›yor. Ge-nelde, bir köfleye s›k›flt›r›lan subwoofer’lar için, geneldeyap›lan›n aksine izleyiciye yak›n ve aç›k bir alanlar tercihedilmeli.

TASARIMIYLA D‹KKAT ÇEK‹YORPhilips’in ev sinema sistemlerindeki HTS 9800W modeli,geliflmifl özellikleriyle göz dolduruyor. Tasar›m›yla da dik-kat çeken ürün, duvara montaj ve kablosuz ba¤lant› özel-likleriyle sinema sistemlerindeki kablo karmaflas›na sonveriyor. Dolby Digital 6.1 destekli olan üründe ek bir sur-round özelli¤inin olmas›, sesi daha da canl›laflt›r›yor. HD

Page 8: SANTİGRAT SAYI 6

10 B‹L‹M - TEKNOLOJ‹

Cisimler üzerlerine düflen ›fl›¤› yan-s›tmazlarsa, onlar› göremeyiz. Butemel yasadan yola ç›karak, Berke-ley Üniversitesi’ndeki bilimadamla-r› görünmezlik üzerinde çal›fl›yor.Nonateknoloji sayesinde üretilenözel giysiler, üzerlerine gelen ›fl›¤›nyans›t›lmas›n› engelleyerek görün-mezlik sa¤l›yor. ABD hükümeti ta-raf›ndan desteklenen projede gelifl-tirilen nanoteknoloji malzemeli giy-silerin, savunma sanayinde özellik-le kullan›lmas› bekleniyor. Nano-teknoloji tabanl› bu üretimlerin da-ha da gelifltirilerek, nesnelerin bafl-kalar› taraf›ndan alg›lanmas›n›n ta-mamen önüne geçilmesi hedefleni-yor. Bu özel malzemeyle kaplananaraba, ev, insan gibi her türlü nes-ne veya canl› görünmezlik kazan-m›fl olacak.

Rüzgar tribünleri, yükse¤e ç›k›ld›kça rüzgar›n gücüartt›¤› için olabildi¤ince yüksek yap›l›r. Sky WindPower ad› verilen rüzgar tribünü ise topra¤a ba¤l›olmak zorunda de¤il. Uçurtma gibi gökyüzündeas›l› kalan bu yeni tribünler, hem olabildi¤inceyükselerek rüzgar›n gücünden en iyi flekilde fayda-lan›yor hem de topra¤a ba¤l› olmad›klar› için iste-dikleri flekilde yer de¤ifltirebiliyor. Bilimadamlar›-n›n söylemlerine göre, yükseklerdeki hava ak›m›-n›n çok küçük bir yüzdesini dahi yakalayarak ener-jiye dönüfltürmek, tüm dünya için çok büyük birkaynak oluflturabilir.

Uçan enerji kaynaklar›

Yeni gezegenin mimarlar›Mars’ta keflifler sürerken, su yataklar›na rastlanma-s› gezegende yeni bir yaflam oluflturulabilir mi fik-rini de beraberinde getirdi. Bilimadamlar›, gezege-nin nas›l yaflanabilir hale getirilece¤i üzerinde dü-flünmeye ve projeler üretmeye bafllad›lar. AB’ninfon deste¤i sa¤lad› I-Swarm projesi, Mars’ta yaflam›robot kar›ncalarla oluflturmay› hedefliyor. Yüz bin-lerce, belki de milyonlarca robot kar›ncan›n Marsyüzeyine b›rak›larak sonradan gelecek astronotlariçin ilk s›¤›naklar› oluflturmas› bekleniyor. Üzerle-rindeki günefl panellerinden enerji elde edecekolan kar›ncalar, özel bir yap›flt›r›c› ile su ve topra¤›biraraya getirip ilk yaflam alanlar›n› kuracaklar. Te-ker teker uzaktan kontrol edilmesi neredeyse im-kans›z olan robot kar›ncalar birbirlerinden haber-dar olarak, uzaktan verilen komutlar› tek bir orga-nizma gibi yerine getirecekler. Bir bak›ma yapayzeka oluflturup, boyutlar›n›n verdi¤i hareket esnek-li¤iyle Mars’›n ilk mimarlar› olacak.

Nanoteknoloji’yle görünmezlik

2008 y›l›n›n en iyi buluflu

Times Dergisi’nin 2008’in en iyi buluflu olaraksundu¤u DNA testi, kendimizi kal›tsal olarakdaha çok tan›mam›z› sa¤l›yor. Kiflisel özellikle-rimizin ötesinden kal›tsal haritam›z› ortaya ç›-karan, 23andMe ad›ndaki bu teste ücreti karfl›-l›¤› herkes sahip olabiliyor. Zeka’dan yüksek riskli hastal›klara kadar hertürlü bilgiyi veren test, do¤acak olan çocu¤u-nuzun gen haritas›n› da istatistiksel olarak orta-ya koyuyor. Sa¤l›k sektöründe, teflhis ve tadaviyöntemlerine yepyeni uygulamalar› beraberin-de getirecek olan gen haritalar›, insan ömrününuzamas›na da en büyük katk›y› yapacak alan-lardan biri.

Page 9: SANTİGRAT SAYI 6

L‹DYALILARIN PARAYI ‹CAT ETMES‹YLE TRAMPA S‹STEM‹ DEN‹LEN DE⁄‹fi – TOKUfiUN DA DEVR‹KAPANDI. ALTIN, GÜMÜfi G‹B‹ DE⁄ERL‹ MADENLERDEN YAPILAN PARALAR GÜNÜMÜZDE YER‹N‹“KA⁄ITTAN” YAPILMA PARALARA BIRAKTI. ÜSTEL‹K ARTIK PARALAR ARASI GÜZELL‹K YARIfiMASI DAYAPILIYOR…

24 HABER

adiflah Abdülmecid, 1839 y›l›nda K›r›m Savafl› ne-deniyle artan masraflar› karfl›lamak için ka¤›t parabas›lmas›n› buyurdu ve “Kaime-i Nakdiye-i Mute-

bere” yani para yerine geçen ka¤›t bas›ld›. Ka¤›t, para ye-rine geçti, o ka¤›tlardan ellerinde bulunduranlar zengin ol-du. Üzerinde padiflah›n mührünü tafl›yan ka¤›t, o dönemOsmanl› co¤rafyas›n›n en de¤erli ka¤›d› oldu. Tabii bir deK›r›m Savafl›’n› hat›rlanmas›na vesileydi. Ka¤›t paran›n ta-rihi Abdülmecid’den çok öncelere dayan›r. Dünyan›n ilkka¤›t paras› Çinliler’in kulland›¤› deriden yap›lm›fl paray›saymazsan›z ‹ngilizler kulland›. Geçen yüzy›l›n bafl›nda ar-t›k bütün dünyan›n kabul etti¤i ortak bir de¤er haline gel-di. Art›k tek bafl›na al›n›p sat›lan bir araç de¤il, koleksiyon-cular›n›n da bildi¤i üzere tarihi, siyasi ve hatta estetik an-lamlar tafl›yor. U¤runa savafllar yap›lan para… Zamanla koleksiyonununda yap›laca¤› görüldü; koleksiyonu yapanlar en eskisini,en farkl›s›n›, hatal›s›n›, özelini arad›. Nihayet 2008 y›l›ndaÇek Cumhuriyeti’nde Uluslararas› Para Birli¤i (IACA)’nindüzenledi¤i en iyi dizayn edilmifl para yar›flmas›nda “dün-

yan›n en güzel paras›” belirlendi. Venezuela’n›n Bolivar’›birinci, Papua- Yeni Gine’nin Kina’s› ikinci, Rus Cumhuri-yeti’nin tedavüle yeni sürdü¤ü Ruble ise üçüncülü¤ü ald›.fiimdi dünyan›n en güzel paras›na, paralardan nas›l bir ta-rihi hikaye ç›kt›¤›na geçmeden önce ka¤›d›n para olarakkullan›m tarihine bakal›m.

KA⁄IT NASIL PARA OLDU? Paran›n en kestirme tarifi flöyle: Mübadele edilen mal mik-tar›n›n oran› her mal›n di¤erine nazaran de¤eridir. Müba-delenin gerçekleflebilmesi, taraflardan her birinin alaca¤›mal›n, verece¤i maldan daha faydal› oldu¤una inanmas›y-la mümkün olur. Di¤er taraftan, trampa edilecek mallarkolayl›kla bölünemedi¤inden, bu mallar aras›nda kolayl›k-la k›ymet eflitli¤i sa¤lanam›yor, dolay›s›yla mübadeleyizorlaflt›r›yordu. Bu zorlu¤u gidermek için üçüncü bir mal›(hayvan derisi, tuz gibi) ödeme vas›tas› olarak kullan›lma-ya bafllanm›fl. Demir, nikel gibi çeflitli madenlerden yap›l-m›fl paralar, alt›n, gümüfl, banknot, kaydi para, ka¤›ttanyap›lm›fl senet ve bono gibi yap›lm›fl de¤erli ka¤›tlar kul-

Günümüzde ka¤›t para:

H A Z I R L A Y A N : N U H K Ö K L Ü

P

MUTEBER KA⁄IDIN KISA TAR‹H‹

Page 10: SANTİGRAT SAYI 6

25

lan›lm›fl. En eski paran›n M.Ö. 2900 y›llar›n-da kullan›lan alt›n ve gümüfl sikkeler oldu¤usan›l›yor. 18’nci yüzy›la kadar para sisteminintemelini teflkil eden gümüfl sikkelerin a¤›rl›¤›ve ayar› devletçe tespit edilmekteydi. Bildi¤i-miz banknot sistemlerine öncü say›labilecekilk para ‹ngiltere’de 17’nci yüzy›lda de¤erlimadenleri muhafaza eden sarraflar›n müflteri-lerine verdikleri makbuzlard›.Goldsmith’s notes ad› verilen bu makbuz ha-milleri, üzerinde yaz›l› de¤erde alt›n veya gü-müfl külçe almak hakk›na sahiptirler. Zaman-la bu makbuzlar para gibi tedavül etmeyebaflland›. 17’nci yüzy›l›n sonlar›nda faaliyetle-ri durdurulan sarraflar›n yerine ayn› nitelikle-ri tafl›yan bankalar kuruldu. Bu ayn› zaman-da para bas›m›n›n merkezileflmesi, dünyadaalt›n fiyatlar›n›n kontrol alt›na al›nmas›na ilifl-kin de bir müdahaleydi. 19’nci yüzy›lda iseözellikle savafl dönemlerinde halk›n elindeki banknotlar›alt›n sikkeye çevirme e¤iliminin artmas› nedeniyle merkezbankalar› alt›na çevirme taleplerini karfl›layamaz hale gel-di. Böylece banknotlar›n alt›na çevrilebilme kabiliyetinigeçici bir süre kald›rarak ka¤›t para rejimine geçildi. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda para birimi Akçe’ydi. Gümüflpara Akçe’nin ilk zamanlarda ayar ve a¤›rl›¤› hiç de¤ifl-

mezdi. 1863 Eylül ay›nda daha önce Abdül-mecit döneminde bast›r›lan Kaime’nin bas›l-mas›na ve tedavülüne son verildi. Bu tarihtensonra tahsil ve tediye ifllemleri yaln›z madeniparalarla yap›lmaya baflland›. 1876 y›l›ndaKaime tekrar bast›r›lmas› ve tedavüle sokul-du ama 1879’da tekrar tedavülden kald›r›ld›.Sultan 5. Mehmet Reflad zaman›nda 1 Nisan1916 tarihli Tevhid-i Meskukad hakk›nda Ka-nuni Muvakkat ile “alt›n” Osmanl› devletindek›ymet ölçüsü olarak kabul edildi. Sultan 2.Abdülhamit devrinde de yürürlü¤e konanKavaim-i Naktiye nizamnamesi ile para iflibelirli bir kanuna ba¤land›. Cumhuriyet devrinde 1924 tarihli 411 say›l›kanun ile 100 paral›klar ç›kart›ld›. Böyleliklekullan›lmakta olan ka¤›t paralar alt›n parayaçevrilebilir olmaktan ç›km›fl ve banknotlar›nkarfl›l›¤› bir nevi Türk liras›n›n mal sat›n ala-

bilece¤i de¤er oluflmufltu. Ka¤›t para ç›kart›lmas› bir ka-nunla 1999 y›l› sonuna kadar T.C. Merkez Bankas›’na birimtiyaz olarak verildi. Cumhuriyet tarihi boyunca 8 emis-yon ç›karm›fl ve yap›lan uluslararas› anlaflmalarla da Türkparas› uluslar aras› dolafl›ma aç›k b›rak›lm›flt›r. 8’nci emis-yon 1 Ocak 2009 tarihinde YTL yerine ç›kan TL’dir. Para bir mübadele arac›, ortak bir de¤er ölçüsüdür. Ka¤›t

Page 11: SANTİGRAT SAYI 6

para bir nevi ülkenin siyasal ba¤›ms›zl›¤›n› simgeler. Bun-dan dolay›d›r ki, ba¤›ms›zl›¤›n hemen akabinde para bas›-l›r ve ço¤unlukla da ba¤›ms›zl›¤›n sembolü olan bir portreka¤›d›n üzerine çizilir. Para, ayn› zamanda bir devletin hü-kümranl›k alan›n› teyit eder ya da etti¤i varsay›l›r. BugünBüyük Britanya’ya ba¤l› ülkelerin paralar›n›n üzerindeKraliçe Elizabet’in resminin olmas› bu nedendendir. Yineba¤›ms›z olmayan, hatta bir savafl vesilesiyle ele geçirilen

26

Page 12: SANTİGRAT SAYI 6

Falkland Pound’u ‹ngiltere’nin egemenli¤ini tescil eder.Yine bugün tarihin müzesinde yer alan Biafra, S›kk›m, Or-ta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerin paralar› üzerindendünyan›n siyasal tarihini okuyabilirsiniz. Mesela eski Irakdinarlar›n›n üzerinde yer alan Saddam Hüseyin resimleri-nin yeni paralarda olmamas› art›k Saddam döneminin bit-ti¤ini anlat›r bir ifadedir. Para ayn› zamanda koleksiyonarac›d›r. 1792’de tedavüle sokulan bir Frans›z Frang› bu-

gün binlerce dolar de¤erinde. ‹srail’in kuruldu¤u y›l ç›kanilk para, devalüasyon nedeniyle bol s›f›rl› Arjantin Peso’su,‹spanyol sömürgesi y›llar›ndaki Küba Peso’su, Vietnam Sa-vafl› döneminde ülke ikiye ayr›lmadan önceki paralar, bu-gün koleksiyonlar›n en de¤erli parçalar›d›r. Yine Euro’yageçmeden önceki ‹talyan Liret’i, Alman Mark’›, YunanDrahmi’si de koleksiyon de¤eri tafl›r. Para ayn› zamanda siyasal tarihi de gösterir. 1792’de ç›kanFrans›z Frang›’n›n üzerindeki “hürriyet, eflitlik, özgürlüksembolü”, devrimden sonra Küba’da ç›kar›lan üzerindeChe Guevera’n›n resmi olan Peso, birleflmeden sonra te-davülden kald›r›lan Do¤u Alman Mark› siyasal tarihin öze-ti gibidir. Türkiye’de ise Mustafa Kemal Atatürk portreleriyan› s›ra bir dönem ‹smet ‹nönü’nün portresinin de para-larda kullan›lmas› yak›n tarihimizin nas›l seyretti¤ine ilifl-kin ipuçlar› verir. Velhas›l para “güzel” bir fleydir. Özenle dizayn edilir veböylelikle al›n›p sat›lma arac› olmas› yan›nda estetik birifade de tafl›r. Uluslararas› Para Birli¤i’nin tescil etti¤i dün-yan›n en güzel paras› da bu kriterlere göre belirleniyor.Venezuela Bolivar’› dünyan›n “tescillenmifl” en güzel para-s›. Di¤er ka¤›t paralardan temel fark› ise yatay de¤il, dikeyolarak dizayn edilmesi. Yine paran›n arka taraf›nda neslitükenen, hatta Venezuela’da hiç yaflamam›fl hayvanlar›nresminin kullan›lmas› da paran›n ay›rt edici bir baflka özel-li¤i. Dünyan›n en güzel ikinci paras›na bakt›¤›n›zda isekendinizi egzotik bir hayvanat bahçesinde hissedebilirsi-niz. Papua’da yaflayan hayvanlar paran›n üzerinde arz-›endam ediyor ve bu görüntü gerçekten de estetik bir gö-rünüm oluflturuyor.

27

Page 13: SANTİGRAT SAYI 6

DESIGN TURKEY 2008 TURQUALITY ÖDÜLÜNÜ “AIRFEL KALEM KUMANDA” ‹LE KAZANANHULUS‹ NEC‹, TASARIMIN ZOR VE SIKINTILI B‹R SÜREÇ OLDU⁄UNU SÖYLÜYOR. BAfiARILITASARIMCININ TAKT‹R ETT‹⁄‹ ‹S‹M ‹SE ÇA⁄ININ ÇOK ÖTES‹NDE TASARIMLARA ‹MZA ATAN RAY-MOND LOEWY…

16 BAfiARI ÖYKÜSÜ

Airfel’e ödül getiren tasar›mc›: HULUS‹ NEC‹

H A Z I R L A Y A N : fi U L E fi E N T A R L I

asar›m, bütün dünyada yükselen bir trend. Art›küreticiler tasar›ma a¤›rl›k veriyor. Bunun enönemli nedeni katma de¤eri yüksek üretimlerin

önemli hale gelmesi ve endüstriyel tasar›m›n firmalar ara-s› rekabette avantaj sa¤l›yor olmas›. Bunun yolu da ar-ge,inovasyon ve tasar›mdan geçiyor. Unutmay›n ki, her tür-lü piyasada sonsuz say›da rakibiniz var ve siz bunlar›naras›ndan s›yr›larak öne ç›kmak zorundas›n›z. O halde si-zi rakiplerinizden farkl› k›lacak taraflar›n›z olmal›. Mese-la tasar›mlar›n›z fark yaratmal›. Türkiye bu alanda yol al›-yor. Son y›llarda firmalar›n ar-ge ve inovasyona yapt›kla-r› güçlü yat›r›mlar zaten bunun bir göstergesi. Bunun bir uzant›s› da endüstrinin gelece¤ine yön göste-recek, yarat›c› fikirleri teflvik edecek ödüllerdi. Bu ne-denle Design Turkey Endüstriyel Tasar›m Ödülleri ad› al-t›nda yeni bir de¤erlendirme ve ödüllendirme sistemi ge-lifltirildi. Yar›flma, Türkiye’de devlet deste¤iyle yap›lan ilkürün tasar›m› yar›flmas› olma özelli¤i tafl›yor ve Kavram-sal Tasar›m ve Ürün Tasar›m› olarak iki ana kategoride

veriliyor. Airfel’in baflar›s›na gelince: fiirket, kurul-du¤u günlerden beri ar-ge ve inovasyona büyük

önem veriyor ve bu alanda yat›r›mlar yap›-

T

Page 14: SANTİGRAT SAYI 6

17

yordu. Gelece¤i gören bu yaklafl›m Airfel’e son dereceönemli bir ödül getirdi. TURQUALITY® program› dahilinde Desing 2008 Endüstri-yel Tasar›m 2008 ödülünü Airfel ad›na “Airfel Kalem Ku-manda Universal Klima Kumandas›”n›n tasar›mc›s› HulusiNeci ald›. Ayr›ca TURQUALITY® Tasar›m Ödülü de AirfelIs›tma-So¤utma Sistemleri A.fi’ye verildi. Bu ödülü de Airfelad›na Sanko Holding Yönetim Kurulu Baflkan› AbdulkadirKonuko¤lu, Devlet Bakan› Kürflad Tüzmen’in elinden ald›.Elbette bu baflar› bir tesadüf de¤il. Alt yap›s› çok öncedenoluflturulmufl bir vizyon meselesi. Ödül getiren “Airfel Ka-lem Kumanda”n›n tasar›mc›s› Hulusi Neci, geçmifli baflar›-larla dolu bir tasar›mc›. Bundan sonraki y›llarda da önemlibaflar›lar›na tan›kl›k edece¤imize inand›¤›m›z Hulusi Necitasar›ma yaklafl›m biçimini, vizyonunu ve kariyerine yönveren düflüncelerini dergimiz Santigrat’a anlatt›: “Airfel Kalem Kumanda Universal Klima Ku-mandas›” tasar›m› ile 2008 y›l›nda verilen De-signTurkeey TURQUALITY Tasar›m Ödülleri’ndeen iyi tasar›m ödülü ald›n›z. DesignTurkey Türkiye’de düzenlenen devletdestekli ilk ürün tasar›m› yar›flmas›. Yar›flman›namac› yenilikçi ürünleri ve bu ürünlere destekveren firmalar› teflvik etmek. Organizasyonunarkas›nda Endüstriyel Tasar›mc›lar Meslek Ku-ruluflu, Türkiye ihracatç›lar Meclisi, D›fl TicaretMüsteflarl›¤› gibi ciddi kurulufllar var. Bu yar›fl-ma her sene tekrarlanaca¤› için popülerli¤i deher sene daha da artacak gibi görünüyor.Biz bu projeye bafllarken böyle bir yar›flma he-nüz ortada yoktu. Projeyi hayata geçirirken biryar›flmay› kazanma gibi bir amaçla yola ç›kma-d›k. Ben asl›nda o s›rada baflka bir yar›flman›nmücadelesini veriyordum. Küçük çapl› bile olsabu proje ile birlikte Sanko ve Airfel, benim bil-di¤im kadar› ile inovatif bir projeye ilk kez ya-t›r›m yap›yordu. Bu proje, baflar›s›z olsayd› San-ko’nun yenilikçi projeler konusunda belki hevesi ortadankalkacakt›, belki hayal k›r›kl›¤›na u¤rayacakt›. Ben projeninher ad›m›nda bu sorumlulu¤un a¤›rl›¤›n› üzerimde hisset-tim. Tabi-i flunu da söylemem gerekli, tasar›mc›n›n tek bafl›na çabas›,baflar› için yeterli de¤ildi. Firman›n da bu baflar›y› talep et-mesi ve desteklemesi gerekiyordu ki, öyle de oldu. O yüz-den de kendimi do¤ru zamanda do¤ru firmada çal›flt›¤›miçin flansl› görüyorum.Sizin ödül kazanan tasar›m›n›z, hhangi aç›lardan fark yarat›-yordu?Bence en baflta seçim do¤ruydu. Kumanda objesi hep k›y›-da köflede kalm›fl, kimsenin üzerine gitmedi¤i, belki de kü-

çümsedi¤i bir üründü. Uzaktan kumanda üzerine yapaca¤›-m›z her yenili¤in bir ilgi uyand›raca¤› kesindi. Bu bak›mdando¤ru bir bafllang›ç yapt›k, Genel Müdürümüz Hasan Ön-der’i bu bak›mdan kutlamam gerekir. Al›fl›lagelmifl kuman-dalar, tasar›mlar›n› üretimin k›s›tlamalar›ndan al›yordu. Birkumanda yapmak için bir elektronik kart tasarlan›yordu. Bukartlar ve dü¤meler bir kutu ile kaplan›yordu. Biz, yapt›¤›-m›z üründe kullan›c›dan yola ç›kt›k. Ürünü ne flekilde elin-de tutaca¤›, parmaklar›n› ne flekilde kullanaca¤›n›, nelereihtiyaç duyaca¤›n› hesaplay›p, bütün bunlara göre ürünüflekillendirdik. Üretim teknolojilerini bu ihtiyaçlar›n tatminiiçin zorlad›k. Sadelik çok önemliydi. Ürünlerin birbirleri ileyar›flt›¤› günümüz karmaflas› içerisinde kullan›c›s›na huzurveren sade, yal›n bir ürün yapmam›z gerekiyordu. San›r›myar›flmay› kazanmam›zda bir etken de fluydu: Özellikle

elektronik ürünler bafltan afla¤› tüm detaylar› ileyeniden tasarlanmaz. Ürünün detay çözümle-mesinde piyasadaki di¤er ürünlerden yararlan›-l›r. Fakat bizim yapt›¤›m›z üründe ekran yap›s›,butonlar›n yap›s›, konstrüksiyonu, parçalar›nbirbirlerine montaj flekilleri, hiçbir üründenesinlenilmeden yeniden tasarland›. Jüri üyeleride bu noktalar› takdir etti ki bizi birincili¤e la-y›k gördüler.Ar-ge ve inovasyon konular›nda neler düflünü-yorsunuz?Art›k daha da önemli diyorum. Çünkü art›k kul-lan›c›lar, her ürünü birçok alternatif aras›ndanseçip sat›n alabiliyorlar. E¤er sizin yapt›¤›n›zürünün, di¤erlerinden bir fark› yoksa marketle-rin raf›n› bofl yere iflgal etmemek laz›m diye dü-flünüyorum. Ben ODTÜ endüstri ürünleri tasa-r›m› bölümünden mezun oldum. Türkiye’nin ilkürün gelifltirme firmalar›ndan biri olan Infotronfirmas›nda çal›flt›m. Infotron’da birçok firman›ntasar›m ya da mühendislik bölümünü yak›ndangörme flans›m oldu. Infotron sonras› dönemde

elektrikli küçük ev aletleri projeleri çizmeye bafllad›m. Ak-su ve Arzum gibi firmalara elektrikli ev aletleri çizdim. Buürünler flu an hala üretiliyor ve sat›l›yor.Reeferans ald›¤›n›z kimlikler var m›? Hangi yanlar› ile sizi et-kilediler?Kendime model olarak seçti¤im ve onun gibi olmaya çal›fl-t›¤›m herhangi bir tasar›mc› yok. Ama baflar›lar›n› takdir et-ti¤im tasar›mc›lar var. Bunlardan biri Raymond Loewy. Ken-disi b›rak›n bilgisayar›, hesap makinesinin bile olmad›¤› birtarihte (1893) dünyaya gelip, uçak, tren ve otomobil gibibugün bile ileri teknoloji gerektiren ürünlerin tasar›mlar›n›yapm›flt›r. Kendisi bir arabay› ön tamponu ile arka tampo-nu aras›nda kalan her detay› ile tek bafl›na tasarlam›fl bir ta-

Page 15: SANTİGRAT SAYI 6

18

li hale geldi. Büyük marketlerin tüketiciye verdikleri destekile birlikte güven ihtiyac›n›n tatmini yerini, markalardançok, ürünün sat›n al›nd›¤› sat›fl sonras› güçlü, büyük mar-ketlere b›rakt›. Markalar, daha önceleri bir hizmet gibi sun-duklar› güven ihtiyac›na olan talep eksikli¤inin yerini stil vetarz üretme olarak kullan›c›ya ulaflt›racaklar. Bunun da ta-sar›mla do¤rudan iliflkisi var.Kiflisel olarak enerjinizi nereden al›yorsunuz? Tasar›m›n çok fazla yetenek gerektirdi¤ini düflünmüyorum.Daha do¤rusu do¤ufltan gelen bir yetene¤e inanm›yorum.Tasar›m için biraz empati kurabilmek, biraz nesnelerinyayd›¤› hissi iyi soluyabilmek, biraz 3 boyutlu düflünebil-mek, biraz da sab›r gerekiyor. Bunlara sahipseniz i¤ne ilekuyu kazar gibi ufak problemlerle bo¤uflman›z gerekiyor.Her problemin çözümü beraberinde yeni bir problem geti-recektir. Bir ileri bir geri giderek bütün problemlerin çözü-lebildi¤i bir sonuca gitmeniz gerekiyor. Bilgi birikimi tasa-r›m için gerekiyor. Pratik bilginin bu meslek için çok öne-mi var. Bu meslek çok dinamik bir meslek, bilgiler çok ça-buk de¤ifliyor. Kitaplardan takip etmek mümkün de¤il. Sürekli her meslek-ten insan›n tecrübelerinden faydalanmak gerekiyor. Mesle-ki yay›nlar› takip etmek, fuarlar, kitaplar, broflürler, ‹nternetgibi bu alanda bilgi ak›fl›n› sa¤layacak her türlü mecradanfaydalan›yorum. Bunlara ek olarak flunu söylemem laz›m,yapt›¤›m her projede yeni bir fley ö¤renmeye çal›fl›yorum.Bu sebeple yapt›¤›m her projenin di¤erinden daha farkl›,daha ileride olmas›na çal›fl›yorum. Tabi-i bu sadece benim elimde de¤il, elimden geldi¤ince yöne-ticilerimi farkl› konularda proje yapmaya ikna etmeye çal›-fl›yorum.Tasar›mc›lara neler önerirsiniz?‹nanmak çok önemli. ‹nanmad›klar› projeye bafllamas›nlar.Karfl›lar›ndakiler bu konuda ikna etmeye çal›fls›nlar. Maki-ne mühendisleri, elektronik mühendisleri gibi tasar›makomflu olan di¤er disiplinlerle olabildi¤ince iç içe olmayaçal›fls›nlar. Yapt›klar› baz› projelerde baflar›s›z olabilirler,takdir edilmeye bilirler, y›lmas›nlar, sab›rl› olsunlar…

sar›mc›d›r. Bilmiyorum kendisinden sonra bu flekilde çal›-flan baflka bir tasar›mc› ç›km›fl m›d›r? Bunun d›fl›nda Charles ve Ray Eames çifti de beni etkiledi.Çiftin 1950 y›l›nda tasarlad›¤› mobilyalar›n benzerleri halamodern mobilya olarak kabul edilip, üretilip sat›l›yor. Ea-mes çifti sadece mobilyalar› tasarlam›yorlard› ayn› zamandaüretilecek mobilyalar için üretim yöntemleri de gelifltiriyor-lard›. Ben kendi tasarlad›¤›m ürünler için bir tasar›mc› mo-delinden çok gördü¤üm her ürün detay›ndan faydalanma-ya, beslenmeye çal›fl›yorum.Bu ödül niççin bu kadar önemli? Türkiye’nin bu alandaönemli baflar›lar› neler? Sanko’nun ve Airfel’in sanayi ve ticaretteki baflar›s› bilini-yordu. Bu yar›flma ile Sanko’nun tasar›ma verdi¤i önemi deTürkiye görmüfl oldu. Yar›flman›n, Türkiye’de yenilikçi tasa-r›mlar› teflvik etme d›fl›nda bir misyonu daha vard›; o daTürkiye’nin tasar›mc› kimli¤ini dünyaya göstermek. Türkiyeihracatç›lar Meclisi, D›fl Ticaret Müsteflarl›¤›’n›n yar›flmayadestek vermesindeki sebep de biraz bu. ICSID ve IDSA gi-bi Amerika ve dünyan›n önde gelen tasar›m kurulufllar› buyar›flmay› takip ettiler, web sitelerinde kazananlar› dünyayaduyurdular. Bu sebeple Airfel ve Sanko’nun tasar›m alan›nda bilinirli¤iartacakt›r diye düflünüyorum. Yurt d›fl›nda sayg›n markala-ra çal›flan Türk tasar›mc›lar›m›z var. Mesela yurt d›fl›ndaMercedes’e, Peugeot’ya, SonyEricson’a, Philips Design’a,Panasonic’e, Vitra’ya, Herman Miller’e projeler çizen tasa-r›mc›lar›m›z var. Türkiye’nin ismini Reddot ve iF gibi pres-tijli uluslararas› tasar›m yar›flmalar›nda duyuran Türk tasa-r›mc›lar› da oldu. Ama bunlar hep bireysel çabalard›. Dev-letin destekledi¤i bu yar›flma ile Türkiye’nin tasar›mdaki ba-flar›lar› da dünyaya yavafl yavafl duyurulacakt›r.Markalaflma ve tasar›m iliflkisii hakk›nda neler söylersiniz?Her geçen gün bu iki kavram daha çok etle t›rnak gibi olu-yor. 90’lar›n sonlar›na do¤ru OEM ürünleri biraraya getire-rek kendilerine marka oluflturan firmalar artt›. Tüketiciler,kendilerini güvende hissettikleri için, ürünün OEM oldu¤u-nu bile bile güvendikleri markalar›n ürünlerini al›p kullan›-yorlard›. 2000’lerle birlikte tüketici haklar› biraz daha önem-

Page 16: SANTİGRAT SAYI 6

GEÇM‹fiTE OSMANLI KENTLER‹N‹N MERKEZ‹NDE YER ALAN ÇARfiILAR ADETA BÜTÜN KÜLTÜRLER‹NBULUfiTU⁄U, T‹CARETTEN S‹YASETE HER TÜRLÜ SOSYOPOL‹T‹K PLATFORMUN OLUfiTU⁄U YER-LERD‹. ÇO⁄U TAfiTAN YAPILI, VAKIF MALI OLAN BU ÇARfiILARDAK‹ ESNAF, AHLAK‹ DE⁄ERLER‹ PARA-DAN ÜSTÜN TUTARDI.

20 GELENEKSEL

smanl› kentinin hayat damarlar› gerçekten, baflkahiçbir yerde olmad›¤› kadar, çarfl›da atar; orada,her tabakadan erkek ve kad›n karfl›lafl›r, çok fark-

l› diller ve yerel a¤›zlar orada biraraya gelir. Asl›nda, Ma-urice M. Cerasi’nin de “Osmanl› Kenti” bafll›kl› yap›t›ndavurgulad›¤› gibi, levanten Osmanl› kenti tek ve temsili birmerkeze sahip olmasa da, “çarfl›” kent cemaatinin ve gün-delik yaflamdaki hemen herfleyin iç içe geçip kaynaflt›¤›mekand›r. Osmanl›’n›n millet sistemine dayanan polietnikimparatorluk yap›s› çerçevesinde, dini ve kültürel etkinlik-ler bir tür belirsizlik içinde kalm›fl olsalar da, çarfl›, kent sa-kinlerinin bütünü için özel bir yerdir. Yani günümüzünbak›fl aç›s›yla “kamusal” bir aland›r.Çarfl›da, sadece ticaret de¤il, siyaset de vard›r; ifl tart›flma-lar› kadar devlet dedikodular› da buralarda yap›l›r. Cerasi,bu durumu “Osmanl› Kenti” adl› yap›t›nda “Osmanl› ken-tinin hayat damarlar›, baflka hiçbir yerde olmad›¤› kadar,merkez-çarfl›da atar…” diye yorumlar. Osmanl› kenti de-yince akla gelen de, özellikle Anadolu ve Rumeli’de, hal-k›n ahflap yap›larda oturdu¤u; ancak külliyeler ve kapal›-

çarfl›lar gibi, kamu hizmeti veren, vak›flara ba¤l›, ço¤u tafl-tan yap›lm›fl kal›c› yap›lar›n da yer ald›¤› yerleflim alanla-r›d›r. Osmanl› kenti genelde, bu merkez-çarfl›lar›n çevre-sinde geliflir ve flehiriçi yollar bu merkezlerde buluflur.Kentte üretilen her türlü mal ve hizmet, Bedesten’den bafl-layan ve genellikle uzunçarfl› diye adland›r›lan ifllek bircadde üzerinde yer al›r. Bu caddeden ayr›lan sokaklar›nher birinde, belirli bir ifl kolunda mal ve hizmet üreten es-naf ve onlar›n örgütleri bulunur. Nitekim, birçok Osmanl›kentinde oldu¤u gibi, baflkent ‹stanbul’da da, Kapal›çar-fl›’n›n kuzeybat› kap›s›ndan bafllayan Uzunçarfl› Caddesi’nesa¤l› sollu ba¤lanan sokaklar T›¤c›lar, Çakmakç›lar, Ha-vanc›, Nargileci gibi adlar alm›flt›r.

BÜTÜN YOLLAR ÇARfiIYA ÇIKARKapal›çarfl›’n›n çevresi de, ticaret ve yolcu hanlar› ile çev-rilidir. Yine klasik Osmanl› kent yerlefliminde görüldü¤ügibi, Kapal›çarfl› çevresinde de, Mahmudpafla, Bayezid veNuruosmaniye Camiileri yer al›r. Osmanl› kentinin hayatdamar› merkez-çarfl› ise, bir Osmanl› çarfl›s›n›n kalbinin at-

Hayat›n akt›¤› yer:

H A Z I R L A Y A N : M U T L U Ö Z G E N

O

OSMANLI’NIN ÇARfiILARI

Page 17: SANTİGRAT SAYI 6

21

t›¤› mekan da “bedesten”dir. ‹lk zamanlarda kumaflç›lariçin infla edilen bu yap›lar, Osmanl› çarfl›s›nda bir yönüy-le borsa ifllevini yerine getirirken, di¤er yönüyle de, parave mücevherat›n belirli bir süre için sakland›¤› kiral›k ka-sa görevini de üstlenmifl. Bu nedenle, bedestenler olduk-ça sa¤lam biçimde infla edilmifller. Bedestenler ayn› za-manda, kentteki ticaret yaflam›n› da yönlendiren yar› res-mi kurulufllar olarak konumlan›r. Dolay›s›yla bedesteninçevresine yerleflen dükkanlar›n da belirli bir s›ralanma bi-çimi vard›r. Satt›klar› mal›n de¤eri ne kadar yüksek ise,dükkanlar›n yeri de bedestene o kadar yak›nd›r.Bulunduklar› flehrin ticaretinde, bedestenlerin hep özelgörevleri olmufltur. Örne¤in, ipek ve ipekli kumafl sat›c›la-r›n›n etkin oldu¤u Bursa’da, ipek al›m sat›m fiyatlar›n›, be-desten tüccarlar› belirler. ‹stanbul’da, imparatorluk merke-zinde bulunan Cevahir Bedesteni’nde ise, ülke genelinde-ki k›ymetli maden ve mücevher piyasas› belirlenir.

Page 18: SANTİGRAT SAYI 6

‹lk dönem Osmanl› çarfl›lar›n›n iflleyiflinde lonca sistemi et-kin güçtür. Lonca sistemi özellikle esnaf üzerinde sat›fl veüretimle ilgili baz› ahlak kurallar›n›n oluflmas›n› sa¤lam›flbir kurumdur. Osmanl› çarfl›s›nda, “Komflusu siftah yap-mam›flsa, müflteriyi komfluya göndermek” adettendir. Ayn›flekilde, varisleri bulunan ama mezata düflmüfl hacizli birmal›n sat›fl›na, “A¤layan›n mal› gülene hay›r etmez” dü-flüncesiyle, çarfl› esnaf›ndan hiçbiri kat›lmaz.Lonca sistemi çarfl›da, ayn› iflkolundan birinin, di¤erininönüne ç›kmas›na da izin vermez. Osmanl› çarfl›lar›nda ay-n› mal› satan dükkanlar›n birarada bulunmas›, çarfl›ya ken-di içinde bir düzen sa¤lar.

GEZG‹NLER ÇARfiILARI ANLATIYOR‹talyan yazar Edmondo de Amicis, Osmanl› çarfl›lar› için“Kar›fl›kl›k ancak görünüfltedir. Koca çarfl›, bir k›flla gibimuntazamd›r” demifl. Gündelik yaflam, tüm Tanzimat ön-cesi klasik Osmanl› toplumunda oldu¤u gibi, çarfl›larda dasabah ezan›yla bafllar ve yats› ile sona erer. Bu saatler ara-s›nda yaflanmas›, ‹slam gelene¤i aç›s›ndan oldu¤u kadar,hayat›n gün ›fl›¤›na ba¤›ml› olmas›yla da iliflkilidir. Osmanl› toplumunda, Avrupai be¤eni ve tekniklerin kabu-lü gibi, reddi de çarfl›dan geçer. Büyük halk kitleleri Ba-t›’dan gelen mallar› ve fikirleri, önce çarfl›da yaflayarak de-nemifltir diyebiliriz. ‹mparatorlu¤un en önemli kentlerinde,farkl› kültürlerden gelen tüccarlar hep çarfl›larda buluflur.Rum ve Ermeniler, do¤duklar› bölgelerin d›fl›na ç›kt›lar.Karadeniz ve Tuna nehri boyunca yer alan Slava ve Rumticaret kurumlar›n›n yerini Venedik’lilerin ve Cenova’l›lar›nalmas›yla bu etnik gruplar, önce o kentlerin çarfl›lar› içinegirdiler. 18’nci yüzy›l boyunca da o kentlerin yaflam› ilebütünlefltiler. ‹mparatorlu¤a kabul edilen ‹spanyol Yahu-dileri de, çarfl› içine ve ard›ndan ticaret ve finans alanlar›-na nüfuz ederek, 17’nci yüzy›lda statülerini iyiden iyiyegüçlendirmeyi baflard›lar. Osmanl›’da çarfl› esnaf›n›n farkl›milletlerden oluflmas› da, ticari hayatta ve sat›fl tekniklerin-de farkl› renkler ortaya ç›kar›r. Her milletin kendi özellik-leri vard›r. Bu özellikleri, ‹stanbul’u ziyaret eden tan›nm›fl

22

Page 19: SANTİGRAT SAYI 6

‹talyan yazar Edmondo de Amicis flöyle aktar›r:“Müflteri dört taraftan sözler ve iflaretlerle ça¤r›l›r. Rum tüc-car biraz azametli bir tav›rla seslenir; ayn› derecede hile-kar ama daha mütevaz› görünen Ermeni, abart›l› bir hür-metle müflteriyi celb etmek ister; Yahudi, sataca¤› fleylerikula¤›n›za f›s›ldar; dükkan›n efli¤inde ba¤dafl kurup otu-ran a¤›rbafll› Türk ise ancak gözleriyle davet eder sizi veifli kadere b›rak›r…”

HERfiEY BAS‹T VE YALINDISat›fl için teflhir edilen mallar, Osmanl› çarfl›lar›n›n do¤aldekorudur asl›nda. Sat›lan ürün, yal›n bir biçimde ön pla-na ç›kar. Osmanl› çarfl›lar›nda mallar›n teflhiri kendine hasbir tarz içindedir. Gezgin Bore, flunlar› dile getirir: “Yol bo-yunca, iki tarafl› dizilmifl duvarlar boyunca, raflarda yertutmufl albenisi olan ne kadar mal varsa; Bursa’n›n kadife-leri, ‹ran ve Hint flallar›, Bohemya ve Venedik camlar›, bir-biri pefline renkli yelpaze gibi aç›l›p gözleri büyüleyen çar-fl›larda, sadece rafta kalmazlar…Özellikle kumaflç›larda,kepenklerin yukar› kalkan kanad›ndan veya tonozlar› tu-tan demir çubuklardan afla¤›ya do¤ru kumafl parçalar›n›nsark›t›lmas› adettir. Bu bin bir renkli atlaslar, ipekliler, ar-kalar›ndan gelen gün›fl›¤›n› alaca bulaca yans›tarak herke-si büyülü bir masal alemine davet etmektedir.” Osmanl›

çarfl›s›ndaki dükkanlarda, kimi zaman, her fley iç içedir.Üretim, depolama, teflhir ve sat›fl, ayn› mekanda yap›l›r.Dükkanlarda vitrin yoktur; ürünlerin teflhiri, basit ve sadebir biçimdedir. Ama bütün bu sadelik Osmanl› çarfl›s›n›ngürültülü pat›rt›l› flamatas›n›, zenginlikleri ve yoksullukla-r›yla, burada yaflanan hay huyu kucaklar. Osmanl›’n›n çar-fl›lar›n›n içinden adeta kentin geçti¤ini görürüz...

23

Page 20: SANTİGRAT SAYI 6

30 SÖYLEfi‹

Aflk›n Nur Yengi:AfiK fiARKILARININ EN GÜZEL YORUMCUSU

Page 21: SANTİGRAT SAYI 6

31

H A Z I R L A Y A N : M U T L U Ö Z G E N

NEREDEYSE ÇOCUK YAfiTA SEZEN AKSU’NUN VOKAL‹ST‹ OLARAK ‹LK KEZ KARfiILAfiTI⁄IMIZ AfiKINNUR YENG‹, BUGÜN TÜRK POP MÜZ‹⁄‹N‹N EN ÖNEML‹ ‹S‹MLER‹NDEN B‹R‹. GÜÇLÜ SES‹, ‹NSANI B‹RANDA KEND‹NE ÇEK‹VEREN EfiS‹Z YORUMU VE SAHNE IfiI⁄IYLA O MÜZ‹⁄‹N D‹VASI.

ürk pop müzi¤inin en güçlü seslerinden biri Aflk›nNur Yengi. Mektepli bir müzisyen. Konservatuar-dan çellist olarak mezun olmufl. Çok küçük yafllar-

dan beri müzikle ilgilenen Yengi’nin bütün dünyas› flark›-lar olmufl bugüne kadar. Asl›nda baflar›l› bir oyunculukkariyeri de var hat›rlarsan›z. Levent K›rca ile sahneye ç›-kan sanatç›, bunu televizyonda devam ettirdi. Rol ald›¤›televizyon dizilerinden en çok ak›lda kalan› ise CesurKuflku. Ayr›lmam, Serserim Benim, Yalanc› Bahar gibi bir-çok flark› onun sesi ve yorumuyla kimbilir kaç kiflinin içi-ne iflledi. Hüzünlü, duygu yüklü flark›lar›n yorumcusu Afl-k›n Nur Yengi, kendini müzi¤e sad›k biri olarak tan›ml›-yor. Hayatta vazgeçemeyece¤i tek fleyin k›z› Nazl› oldu-¤unu belirten sanatç›, müzi¤in kendisi için nefes almakkadar önemli oldu¤unu söylüyor. ‹flte, Aflk›n Nur Yen-gi’nin müzi¤e ve hayata bak›fl›…Müzik kariyeriniz çok eskiye dayan›yor…1990 y›l›nda ilk albümüm ç›kt›¤›nda Aflk›n Nur Yengi ola-rak da ilk kez varl›¤›m› koydum. Asl›nda 1981 y›l›ndakonservatuarda bir ö¤renci olarak müzikle yaflam›m bafl-lam›flt›. Orada heyecan zaten baflka bir fleydi. Çünkü oyafllarda çocukluk ve ilk gençlik coflkusu da iflin içine gi-riyordu. Hem klasik Türk musikisi hem de klasik Bat› mü-zi¤i dersleri al›yordum. ‹flin nazari yönlerini bilmek asl›n-da kifliyi çok zenginlefltiren bir durum. Tabii o zamanlarbunun çok fark›nda de¤ildim. Sadece okul okuman›n ge-rektirdi¤i durumlar› yafl›yor ve zaman zaman da çok yo-ruluyordum. Y›llar sonra bakt›m ki, bende müthifl bir bi-rikim oluflmufl. Bu birikimim vokalistlik dönemimde orta-ya ç›kt›. Her söylenenin çabuk alg›lanmas› gereken birkonumdur oras›. Tabii ki ister istemez çok iyi bildi¤in fley-ler de karfl›na ç›kar ve sen art›k bunlar› parma¤›n›n ucuy-la çevirirsin ve an›nda yapars›n. Elbette insan›n kendineolan güvenini art›ran bir durumdur. Devam›nda çeflitli yar›flmalarda gelen birincilikler, profes-yonelli¤imi de bafllatt› diyebilirim. Bütün bu süreç ve edi-nimler sahnedeki duruflu, auray› etkiliyor. ‹nsan›n sahne›fl›¤›n› belirliyor. Müzik hayat›n ta kendisi, nefes almakkadar de¤erli bir fley. Ve iyi de bir s›rdafl ayn› zamanda.Müzik benim için bazen bir kaç›fl noktas›, bazen bir kav-ga, bazen hüznün ayak sesleri, bazen yaflam›n ta kendisi;bazen k›z›m, bazen eflim… Yani ben kendi hikayemi onaadapte ettim. Dolay›s›yla serzenifllerimde de o var, isyan-lar›mda da, aflklar›mda da. Size hep hüzünlü flark›lar›n yorumcusu dendi, size hüz-nnün çok yak›flt›¤› söylendi. Bu tespite kat›l›yor musunuz?Çok do¤ru bir tespit. Asl›nda bu durumdan pek haz etme-dim. Ben bir yorumcuyum. Kendime yak›flt›rd›¤›m, söyle-

T

Page 22: SANTİGRAT SAYI 6

32

Page 23: SANTİGRAT SAYI 6

33

mekten keyif ald›¤›m herfleyi kendime uygun görüyorum.Ama o dönemlerde yani 90’l› y›llarda slow müzik dahadinlenebilir haldeydi. fiimdilerde ise fast food tüketimeuygun h›zl› flark›lar tercih ediliyor ve hemencecik tüketi-liyor. Ne yaz›k ki bizim o flark›lar›m›z unutuldu ve yerineinan›lmaz bir tüketim sorunu bafllad›. Size göre as›l müzik nerede bafll›yor?As›l müzik duygular›n› iyi ifade etti¤in yerde bafll›yor. Hü-zünde bafll›yor. O melodinin ayak seslerinde bafll›yor.Dolay›s›yla ben de sonras›n› düflündü¤ümde hüzün flark›-lar›n› daha iyi icra etti¤imi gördüm. Zaten aflk flark›lar› da-ha çok o melodiler yani slow flark›larda oluyor. Evet çoks›k›nt› çekti¤in zaman h›zl› flark› da dinleyebilirsin ama bubir isyan biçimi de olabilir. Ama genelde bütüne vurdu-¤un zaman bizler hüzünü ve arabeski seven insanlar›z.Arabesk de böyle do¤mad› hayat›m›za da? Zaman zamanben bile kendi müzi¤imin d›fl›nda bir müzik dinlemeyeihtiyaç duydu¤um zaman Orhan Gencebay’› da dinliyo-rum. ‹brahim Tatl›ses’i de. O s›rada ben melodiyi dinliyo-rum kifliyi de¤il. Ama iyi bir sesten dinlemek benim lük-süm. Ama o melodinin beni nereye götürdü¤üne flark›la-r›n sözlerinin nereye götürdü¤üne bak›yorum. Her zamanda öyle felsefik sözlere ihtiyac›m›z yok. Zaman zamançok s›radan bir söz bile insan› al›p bir yerlere götürüyor. Hayata karfl› bak›fl aç›n›z ve du-ruflunuzla güçlü bir insann izleni-mi veriyorsunuz. Bu bak›fl aç›s›müzi¤inize de yans›yor…Arzu etti¤ini yapan biri diyelim...Türkiye’de trajlarla ilgili ciddi s›-k›nt›lar yaflan›yor biliyorsunuz.Art›k albümler yap›lamaz halegeldi. Bunun sebebi de malum;korsan. Asl›nda korsan da de¤il,internetten indirilen flark›lar›n yorumcular›n›n, emek ve-renlerin haklar›n› alamamas›. Ünlü bir yazar bir kitap ya-z›yor. ‹mza gününe bir kifli geliyor. Neden böyle oldu di-ye ona sorduklar›nda dönüyor diyor ki; “ Ben o kitab› za-ten bir kifli için yazm›flt›m, o kiflinin anlayaca¤›n› biliyor-dum” diyor. Aynen benim duygum da böyle. Bir fleyi is-teyerek severek yap›yorum ama, bunu kendim haz etti-¤im için, bunu yapmaktan mutlu oldu¤um için yap›yo-rum. Ticari kayg›lar, sat›fl endifleleri geçtik art›k. Yani, Afl-k›n Nur Yengi albümü 3,5 milyon satarken vard› da flim-di bu 3,5 milyon kifli yok mu oldu? Ülke mi de¤ifltirdi? Ha-y›r halen burdalar; sadece sad›k de¤iller. Onlar sad›k de-¤il ama ben sad›k biriyim. Yabanc› ülkelerde Mp3’ ler var. Ama yine de albümler sa-t›yor. Bunu nas›l aç›kl›yorsunuz?Onlarda sad›k bir dinleyici profili var. Ve bizden dahamerakl›lar müzik dinlemeye. Tabii iflin görsel taraf› da çok

önemli. Mesela Madonna. O benim gözümde flark›c› de-¤il çok iyi bir show girl. 50 yafl›n› geçti ama halen insan-lar›n dikkatini çekip; kendisine bakmalar›n› sa¤layabili-yor. Onun yapt›¤› fleyi biz yapabilir miyiz? Hay›r yapama-y›z. Çünkü do¤am›za ayk›r› bir durum. Amerika’da yafla-sayd›k yapabilirdik. Ama burda geleneksel görüntümüzeayk›r› bir durum onun yapt›klar›. Çünkü o, flark› söyle-medi¤i için buna baflvuruyor. Diana Rose yap›yor mu?Yapm›yor. Çünkü o flark› söylüyor. Herkesin bir durufluvar hayatta. Diana Rose’un da albümü sat›yor. Madon-na’n›n da albümü sat›yor… Çünkü onlar›n dinleyicileri butür fleylere daha sad›k. Yabanc› ülkelerde 7-8 katl› binler-ce müzik store var. Biz ise ancak bir tane var. Onda daalbümü vitrine koymak için 50 bin dolar istiyorlar. Siz ge-lin de ortam böyleyken duygu üretin.Yeni nesilin müzi¤e ve hayata bak›fl›nn› nas›l de¤erlendiri-yorsunuz? Bence mutlular ve ço¤unun hayatla ilgili bir bilgisi deyok. Ama hepimiz bu yoldan geçtik. Biz öyle bir jeneras-yondan geldik ki, ekme¤i soban›n üzerinde k›zart›yorduk.5 tane insan soban›n etraf›na dolufluyorduk ›s›nmak için.Ordan bir sinerji ç›k›yordu. Kalorifer ç›kt› mertlik bozul-du. O 5 kifli ayr› odalarda nas›lsa ev s›cak diye kendileri-ne göre bir hayat kurdular. Sohbetler bile önemini kay-

betti. Birbirimize mektup yaz›yorduk flimdi bilgisayarlamail at›yoruz. Telefonlarla mesaj at›yoruz. Konuflma en-gelliyiz biz fark›nda de¤iliz. Sab›r kavram›m›z kalmad›.Foto¤raf makinesiyle çektiklerimizin tab edilece¤i günüheyecanla beklerdik. Ama flimdi dijita, çekiyor ve hemenbak›yorsun. Eskiden cep telefonu mu vard›? Birbirimizlenas›l bulufluyorduk? Sad›kt›k çünkü verilen söze. Sistemzordu ama çok daha lezzetliydi. Müzikte bildi¤im tek birfley var. Söylemekten hoflland›¤›m flark›lar beni ilgilendi-riyor. Mühim olan o zaten. Bana inananlar benimle birmüzik yolculu¤una ç›karlar. ‹nanmayanlar›n da can› sa-¤olsun.Bir k›z›n›z var. Bafl›n›za gelen en güzel fley diyebilir mi-yiz??Nazl›, hakikaten öyle. Nazl› hayatta kendim için yapt›¤›men hakiki ve iyi fley. Evlat bu. Daha ötesi var m›? Müzi¤ihayatta hiç bir fley için feda etmem. Ama evlad›m için her-fleyden vazgeçebilirim.

MÜZ‹KTE B‹LD‹⁄‹M TEK B‹R fiEY VAR. SÖYLEMEKTEN HOfiLANDI⁄IM fiARKILAR BEN‹ ‹LG‹LEND‹R‹YOR. MÜH‹M OLAN O ZATEN. BANA ‹NANANLAR BEN‹MLE B‹R MÜZ‹K YOLCULU⁄UNA ÇIKARLAR. ‹NANMAYANLARINDA CANI SA⁄OLSUN.

Page 24: SANTİGRAT SAYI 6

34 SA⁄LIK

H A Z I R L A Y A N : M U R A T L E V E N T A L B A Y R A K

nsanlar da dahil birçok canl›n›n bedeni yaflam flartlar›-na, ortama göre çeflitli de¤iflimlere u¤rayarak günümü-ze kadar geldi. Mesela Afrika’da yaflayanlar›n derileri-

nin koyu renk olmas› kaç›n›lmaz bir zorunluluktu. Çünkübeyaz tenli birinin Afrika k›tas›n›n s›ca¤›na, günefline zarargörmeden dayanmas› çok güç olacakt›. Ayn› biçimde fark-l› co¤rafyalarda farkl› hastal›klar da ortaya ç›kt›. Bütünbunlar do¤an›n kendi koflullar›n›n birer sonucuydu. Buklasik gidifli bozan durum ise modern yaflam. Daha do¤-rusu modern yaflam›n beraberinde getirdikleri. Yak›n birgeçmifle kadar dünya nüfusunun büyük bir k›sm› k›rsalalanlarda yafl›yordu. Ama art›k büyük kentlerdeki nüfusbu oran› tersine çevirir bir duruma geldi. Kentler daha da

büyüdü, karmafl›klaflt› ve metropol diye an›lmaya bafllad›.Her ne kadar metropol, modern yaflam›n bütün olanakla-r›n›, hareketi, e¤lenceyi, konforu ça¤r›flt›r›yor olsa da yanetkileri yok de¤il. Uzmanlar, günümüzde psikolojik ya dapsikosomatik birçok rahats›zl›¤›n kökeninde büyük kentyaflam›ndan kaynaklanan sorunlar›n yatt›¤› konusunda uz-lafl›yor. Korunmaya ve güvene ihtiyaç duyan insan, dünyaya gel-di¤i ilk günlerden bafllayarak yard›mlaflmay› temel alan birhayat biçimi sürdürüyor. Hatta kabaca söyleyecek olursak,çevrenin kendisine sundu¤u olanaklara ba¤›ml› olarak ya-fl›yor. Bu zincir gittikçe daha büyük gruplar halinde yafla-mas›na neden oldu¤u için geçmiflin kabile ve küçük top-

Zamane sorunlar: BÜYÜK KENTLER SA⁄LI⁄I TEHD‹T ED‹YOR

METROPOLLERDE YAfiAMAK HER GÜN DAHA ZORLAfiIYOR. HAVA K‹RL‹L‹⁄‹, GÜRÜLTÜ, KALABALIK,STRES, YABANCILAfiMA, YALNIZLIK VE ÇILDIRTAN TRAF‹K BÜYÜK fiEH‹RLERDE YAfiAYANLARINSA⁄LI⁄INI BOZUYOR. DÜNYANIN BÜTÜN METROPOLLER‹NDE GÖRÜLEN VE BÜYÜKfiEH‹RHASTALI⁄I OLARAK N‹TELEND‹R‹LEN SORUNLARA ‹STANBUL’DA DA RASTLANIYOR.

Page 25: SANTİGRAT SAYI 6

35

luluklar› günümüzde yerini nüfusu milyonlar› geçen met-ropollere b›rakm›fl durumda. Bu sosyolojik gerçekle birlik-te di¤er bir gerçek de, metropol yaflam›n›n birçok sa¤l›ksorununa yol aç›yor olmas›. Hava kirlili¤i, gürültü, çarp›kyap›laflma, düzensizlik ve ç›ld›rtan trafik sorunu insanlar›hasta ediyor. Ev ve ifl aras›nda s›k›flan, beton y›¤›nlar› ara-s›nda kaybolan insanlar, hareketsizli¤e ba¤l› olarak me-nüsküs, bel f›t›¤›, obezite, yüksek kolesterol ve de¤iflikalerjik hastal›klara yakalan›yor.

‹STANBUL’DA SIKINTI DAHA FAZLAfiehir hastal›klar› aras›nda yaln›zl›k, duyars›zl›k, umursa-mazl›k ve stres gibi psikolojik hastal›klar da say›l›yor. Sü-rekli daralt›l›p geniflletilen caddeler, de¤ifltirilen istikametve yollar, kimi yerde hiç olmayan, kimi yerde ise 30 san-timi aflan kald›r›mlar, delik deflik edilen sokaklar da insansa¤l›¤›n› bozuyor. Doktorlar büyük flehirlerin psikolojikolarak insanlar› tüketti¤ine iflaret ediyor. Büyükflehirlerdeen çok görülen hastal›klar›n bafl›nda alerji geliyor. “‹stanbulomani” ile “‹stanbul bronfliti” denilenhastal›klar› hiç duymufl muydunuz? T›p li-teratürüne girmifl bir hastal›k olmasa da“‹stanbul bronfliti” denen bir durum-dan bahsetmek mümkün. Hava kirlili-¤inin yo¤un oldu¤u büyük flehirlerdekuru öksürükle ortaya ç›k›yor olmas›en önemli özelli¤i. Bildi¤imiz bronflitinatefl, balgam ve öksürük belirtileri gö-rülmüyor; sadece geceleri uyand›ran biröksürü¤e sahip. “‹stanbulomani” ise bukentteki trafi¤in korkunçlu¤u, yaflanmas›muhtemel stresler, hayat pahall›l›¤› gibi ‹s-tanbul’a özgü tetikleyicilerle ortaya ç›kanbir psikolojik durum. Asl›nda bu kentte ya-flamaya karfl› duyulan bir korku. Bir baflka flehir hastal›¤›ise “hasta bina sendromu” ad›yla tan›mlan›yor. Büyük fle-hirlerde insanlar›n genellikle gökdelenlerde, ifl merkezle-rinde ve büyük binalarda çal›fl›yor. ‹fl hayat›n›n yo¤un ola-rak sürdü¤ü bu tür yap›lar, profesyonellerce yönetilen,›s›nmas›ndan havaland›rmas›na kadar pek çok konununmerkezi sistemle idare edildi¤i yerler. Enerji tasarrufu için binalardaki havan›n sadece yüzde20’sinin de¤ifliyor olmas› bile sorun yarat›c› nitelikte. Pen-cereler aç›lamad›¤› için ayn› havan›n bina içinde süreklidolaflt›¤›na dikkat çeken uzmanlar, bu binalarda vakit ge-çirenlerde bafl a¤r›s›, yorgunluk, halsizlik, gözlerde yan-ma, burun t›kan›kl›¤›, geniz ak›nt›s›, yutkunma problemle-ri gibi çeflitli flikayetlerin ortaya ç›kt›¤›n› belirtiyor.

K‹MYASAL MADDELER TEHL‹KEY‹ ARTIRIYORKendine özen gösteren erkeklerin kulland›¤› losyon vekremler, manikür, pedikür, saç bak›m› ve cilt bak›m› s›ra-s›nda kullan›lan ürünler alerjik durumlara yol açabilir.Özellikle büyük kentlerde yaflayanlar bu tür kozmetiklere

gereksinim duyuyor. Dövme, piercing gibi aksesuar amaç-l› süsler ise cilt hastal›klar›na yol açt›¤› kadar sonu kötü bi-ten enfeksiyonlara neden oluyor. AIDS ve hepatit gibi cid-di hastal›klar›n bulaflma riski yükseliyor. Fast food beslenme, do¤al olmayan g›dalar, boyalar, sa¤-l›ks›z üretim yerleri gibi birçok olumsuz koflul da büyükkentlerin beslenme zincirinde iç karart›c› tabloya efllik edi-yor. ‹nsanlar vakitlerinin ço¤unu ev, iflyeri, araba gibi ka-pal› ortamlarda geçiriyor. D›flar› ç›kt›¤›nda ise kendisinihava temiz karfl›lam›yor. Özellikle ‹stanbul gibi büyükkentlerde yaflayanlar soka¤a ç›kt›klar›nda yo¤un trafi¤inneden oldu¤u egzoz duman›n›n içine giriyor.

STRES‹N KORKUTUCU ETK‹LER‹‹nsanlar, kendilerini korkutacak bir durumla karfl›laflt›kla-r›nda bedenleri onu bu durumla bafl edebilecek bir hor-mon salg›lar: Adrenalin. E¤er stres devam ederse Kortizolad› verilen bir di¤er hormonun salg›lanmas› bafllar. Korti-

zol, so¤ukkanl›l›¤› korumaya yard›mc› olur, bu ne-denle bir ad› da stres hormonudur. Uzun süreli

stres, kortizol hormonunu yükseltiyor ve baz›hastal›klar erken yaflta ortaya ç›k›yor. Vücut-taki kortizol düzeyinin artmas›, eriflkinlerdefleker hastal›¤›na, yüksek tansiyona, ka-d›nlarda adet kesilmesine, erkeklerdecinsel gücün kaybolmas›na, enfeksiyon-lara ve kansere neden olabiliyor.Panik Atak Derne¤i verilerine göre pa-

nik ata¤›n görülme s›kl›¤› di¤er flehirlerdeyüzde 3 iken ‹stanbul’da bu oran yüzde 10.

Türkiye’deki bin 200 psikiyatristin 800’ü ‹stan-bul’da yafl›yor. Nüfus önemli bir faktör olsa bile bu

büyük bir rakam. Stres, öfke, yaln›zl›k, güvensizlik,korku, kayg›, bir yere yetiflme telafl› ‹stanbul’da yaflayanla-r›n bencilleflmesine, yabanc›laflmas›na ve yaln›zlaflmas›naneden oluyor.

B‹RKAÇ ÖNER‹E¤er bir metropolde yafl›yorsan›z bütün bu tehlikelerlekarfl› karfl›yas›n›z demektir. Zaten bunun psikolojik etkile-rini görmek için bir uzman olmaya da gerek yok. Hafta-sonlar› do¤ayla baflbafla olmak, bal›k tutmak, denize aç›l-mak, ormanda koflmak ya da piknik yapmak gibi pek çokaktivite asl›nda bu olumsuzluklara karfl› tedbir anlam›nageliyor. Birçok kifli, metropollerde yaflamay› kald›ram›yor ve dahasakin yerlere tafl›nmay› bile tercih ediyor. Kentte kalanlariçin en s›k önerilenler ise, s›k s›k kent d›fl›na ç›kmak,mümkün oldu¤unca yeflil alanlara gitmek, hareket etmek,büyük al›flverifl merkezlerinde çok fazla zaman geçirme-mek, s›k s›k bulunulan ortam› havaland›rmak ve elektro-manyetik kirlili¤e yol açacak cihazlar› yatak odalar›ndanmümkün tutmak fleklinde s›ralan›yor. En önemlisi de streskontrolünü baflarmak.

Page 26: SANTİGRAT SAYI 6

36 K‹fi‹SEL GEL‹fi‹M

erkes ayn› kumafltan biçilmemifl ya da ayn› kal›ptanimâl edilmemifltir. Bu yüzden herkesin psikolojik veruhsal meseleleri bir ölçüde farkl› olacak, bunun so-

nucu olarak bu meselelerin en uygun ele al›n›fl s›ras› dafarkl› olacakt›r. Enneagram, kendi kiflilik tipimizin yap›s›n› anlamam›z ko-nusunda yard›mc› olarak, bize nas›l ve neden baflar›s›z ol-du¤umuzu ve büyümemizin s›n›rland›¤›n› gösterir. Bize,içimizde ve önemli iliflkilerimizde neler oldu¤unun panora-mik bir görüntüsünü sa¤lar.

Bu say›m›zda kiflilik tiplerini daha h›zl› anlayabilmeniz içinbir k›lavuz tablo oluflturmaya çal›flt›k. Kiflilik tipleri ayn›olan kifliler aras›ndaki farkl›l›klar› aç›klamak için de, tiple-rin sa¤l›k seviyelerini ekledik. Hedef, en yüksek sa¤l›k se-viyesine ulaflmak. Kiflisel geliflim yolculu¤unuzda engel sa-dece sizsiniz. Kendi tipiniz eksiklerine konsantre olurken,di¤er tiplerin iyi yönlerini örnek al›n. Afla¤daki tablolarda tüm tiplerin h›zl› anlafl›lmas›n› sa¤laya-cak özet tablolar var. Fakat unutmayal›m ki, haritalar sade-ce genel bilgi verir, arazide her zaman farkl›l›klar vard›r.

ENNEAGRAM - VIK‹fi‹L‹K T‹PLER‹NE GENEL BAKIfi

Y A Z I : H A S A N Ö N D E R

H

Page 27: SANTİGRAT SAYI 6

37

Page 28: SANTİGRAT SAYI 6

38

Page 29: SANTİGRAT SAYI 6

39

Page 30: SANTİGRAT SAYI 6

BÜTÜN DÜNYADA B‹R FUTBOL ÇILGINLI⁄I YAfiANIYOR. M‹LYON DOLARLIK ‹HALELERLE YAYIN HAK-LARINI TELEV‹ZYON fi‹RKETLER‹NE SATAN FUTBOL KULÜPLER‹ BU ‹fiTEN KARLI ÇIKIYOR. ARTIK B‹RENDÜSTR‹YE DÖNÜfiEN FUTBOL, YATIRIMCILARIN YEN‹ GÖZDES‹ HAL‹NE GEL‹YOR.

40 GÜNDEM

arih 26 Ekim 1863. Cambridge’de Freemason’sTaverna’da biraraya gelen 12 futbol kulübün tem-silcisi futbol kurallar›n› tart›fl›rlar. Aradan 13 y›l

geçer ve Glaskow’lu bir futbolcu, Darwen adl› baflka birtak›mda oynamak için para al›r; bu tarihin kaydetti¤i ilkprofesyonel futbolcu transferidir. Cambridge’de ço¤u üni-versiteye ba¤l› 12 kulübün futbol kurallar›n› tart›flmak içinbir araya geldi¤i tarihten 41 y›l sonra ise, FIFA (Uluslara-ras› Futbol Federasyonlar› Birli¤i) kurulur. Yani futbol ar-t›k bütün dünya aç›lm›flt›r. Günümüzde ise futbol art›koyuncusu, taraftar›, patronu, stad›yla küreselleflmenin aç›kifadelerinden birisi durumunda. En pahal› transferler, bir‹ngiliz tak›m›n›n formalar›n›n Japonya’da çok satmas›, Al-man futbol ayakkab› firmas›n›n Honduras’ta üretim yap-mas›, büyük sermaye gruplar›n›n futbol tak›m› sat›n alma-

s›, naklen yay›nlar› velhas›l art›k futbol al›n›p sat›lan bü-yük bir “mal” konumunda.

YIL 1980: T‹CAR‹ FUTBOLUN SIFIR YILI Bafllang›çta özellikle ‹ngilizlerin ticari iliflkide oldu¤u yer-lerde bofl zaman faaliyeti olarak yayg›nlaflan futbol, uzunzaman bir amatör u¤rafl olarak kald›. Aston Villa kulubü-nün baflkan› William McGregor’un belirli bir oyun düzeniolan bir lig düzeni kurulmas›n› önermesiyle dünyadaki ilkprofesyonel lig 1888 y›l›nda 12 kulübün kat›lmas› ile ku-rulmufl oldu. 1904 Londra Olimpiyatlar›’nda ancak bir“gösteri oyunu” olarak kendine yer bulan futbolda profes-yonel yönetime iliflkin ilk giriflim ‹ngiltere’den geldi. Fut-bol kulüpleri kendilerini flirketler olarak örgütlemeye bafl-lad›. Futbolcu ücretleri ve stadyum inflas› büyük ölçüde

Endüstriyel futbolun bugünü: FUTBOLA YATIRIM YAPAN KAZANIYOR!

H A Z I R L A Y A N : N U H K Ö K L Ü

T

Page 31: SANTİGRAT SAYI 6

41

para hareketlerini de gerektiriyordu. Profesyonel futbolunpopülaritesi futbolun profesyonel bir giriflim olarak düflü-nülmesine yol açt› ve Liverpool, Chelsea, Portsmouth gibikulüpler profesyonel futbol flirketleri olarak ortaya ç›kt›. 1989 y›l›nda Liverpol ile Notingham Forest maç› s›ras›ndaç›kan ve 96 kiflinin ölümüyle sonuçlanan olaylardan son-ra futbol kulüpleri art›k profesyonelli¤in zaman› geldi¤inekarar verdi. Belki de bugünkü endüstriyel futbolun özünüoluflturan Taylor Raporu’nun haz›rlanmas› bu flekilde oldu.Endüstriyel futbolun amentüsü gibi görülen Taylor Rapo-

ru, maç›n oynand›¤› Hillsborough Stad› soruflturmas›n› yö-neten yarg›ç Lord Taylor taraf›ndan haz›rlanm›flt›. Raporayn› zamanda futbol kulüplerinin geleneksel yap›s›n›n butür olaylar› önlemedeki zaaflar›n› da ortaya koyuyordu.Taylor Raporu’ndan sonra ‹ngiltere baflta olmak üzere bü-tün dünyada futbol kulüpleri profesyonel yönetimler alt›n-da toplan›ld›, yeni kurallar getirildi. Ayr›ca FIFA’n›n yapt›-¤› yeni anlaflmalarla futbol, para kazan›lacak bir mecra ha-line geldi.

Page 32: SANTİGRAT SAYI 6

FUTBOL PARA BASMAYA BAfiLADI1983’de Totenham tak›m›n›n, Totenham Hots-pur adl› bir flirket ad› alt›nda oynayaca¤›n› dek-lare etmesi, 1992’de 22 ‹ngiliz kulübünün yenibir lig kurma giriflimi ve ayn› y›l SKY TV’nin ligmaçlar›n› naklen yay›n hakk› için ödedi¤i 305milyon Sterlin, endüstriyel futbola ilk ad›mla-r›yd›. ‹ngiliz Premier Lig tak›mlar› da yeni duruma ayakuydurmak için transferler yaparken, di¤er yandan da gelirgetirecek yeni anlaflmalar imzalamaya bafllad›. Bundansonraki ikinci ad›m ise uluslararas› sermaye gruplar›n›nfutbol kulübü sat›n almas›yd› ki, bu konuda da öncülük‹ngiltere’nin oldu. 1991’de David Dein’in 16 milyon dola-ra Totenham’› sat›n almas› lig tarihi aç›s›ndan bir dönümnoktas›yd›. Dein’e cevap Liverpool’dan geldi ve DavidMoores’in baflkanl›¤›nda kulübün finansal yap›s› de¤ifltiril-di. Ard›ndan Michael Knighton, 20 milyon dolara Manc-hester United’› sat›n ald›. Knighton’›n isminin borsa spekü-lasyonlar›na kar›flmas›yla ‹ngiltere Futbol Federasyonu du-ruma el koyarak, “piyasay› düzenleme” karar› ald›. 1993’teJack Walker’›n Blackburn’ü ve Mohammed Al Fayed’in

Fulham’› sat›n almas›yla ‹ngiltere’de futbolun art›k bir pa-ra ifli oldu¤u belli oldu ama as›l de¤iflimi yaratan yeni Rusmilyader Roman Abromovich’in Chelsea’y› almas›yd›.

YABANCI YATIRIMA YERL‹ ‹SYANI1990’l› y›llarda futbol kulüplerindeki bu finansal operas-yonlar yine de “yerli”ydi. 100 y›ll›k Harrods markas›n›n sa-

hibi olmas› Fayed’i yeterince yerli yap›yordu ama2003 y›l›nda Rus milyarder RomanAbromovich’in Chelsea’yi ve ard›n-dan ABD’li yat›r›mc›lar›n ManchesterUnited’›n hisselerinin ço¤unlu¤unusat›n almas› art›k farkl› bir döneme gi-rildi¤inin iflaretiydi. ‹ngiliz bas›n›nagöre “yabanc› patron e¤ilimi” döne-minde, ABD’li Randy Lerner 124 mil-yon dolara Aston Villa’y› sat›n ald›, ‹z-landa kökenli yat›r›m flirketi Bjorgolfur

ikinci ligde oynamas›na ra¤men Westham United için 210milyon dolar ödedi. Liverpool’un dünyan›n en zengin be-flinci adam› Dubai fleyhi El Maktum taraf›ndan 10 milyardolara sat›n al›nmak istenmesi, Hollywood’a yat›r›mlar›ylatan›nan Robert Earl’ün Everton’› sat›n alma giriflimleri pa-zar savafl›n›n k›z›flaca¤›n›n en önemli iflaretleri oldu. YineManchester City’nin Abu Dhabi United Group taraf›ndansat›n al›nmas› da ‹ngiliz ligine küresel sermayenin el att›-¤›n›n bir göstergesiydi. Öte yanda kulüp taraftarlar› bu du-rumlara tepki duymuyor de¤ildi. Manchester City’li taraf-tarlar›n ise Arap erkeklerinin giydi¤i kefiyeyi bir protestoarac› olarak kullanmas› bunun bir örne¤iydi. Futbol art›k küresel sermayenin gözde yat›r›m arac›. Me-

42

FUTBOLA K‹M, NE KADAR YATIRDI?1. Oleg Deripaska (Kuban Krasnodar) 28 milyar dolar2. Roman Abramovich (Chelsea) 23.5 milyar dolar3. Lakshmi Mittal (QPR) 20.5 milyar dolar4. Amancio Ortega (Deportivo De La Coruna) 20.2 milyardolar5. Francois Pinault (Rennes) 16.9 milyar dolar6. Paul Allen (Seattle Sounders) 16 milyar dolar7. Silvio Berlusconi (AC Milan) 9.4 milyar dolar8. Alisher Usmanov (Arsenal) 9.3 milyar dolar9. Philip Anschutz (LA Galaxy, Houston Dynamo, Hammarby)8 milyar dolar10. John Fredriksen (Valerenga) 8 milyar dolar

Page 33: SANTİGRAT SAYI 6

sela Forbes dergisinin haberine göre futbolla iç içe olan enzengin 10 ifladam›n›n 1 numaras›nda Rus Kuban Krasno-dar tak›m›n›n sahibi demir kral› Oleg Deripaska var. Buisim ayn› zamanda ‹ngiliz Arsenal ve West Bromwich ta-k›mlar›na da talip olmufl durumda. ‹ki numarada ise tan›-d›k bir isim; Roman Abromovich bulunuyor. Küresel ser-mayenin futbola yat›r›m yapmas›n›n en önemli nedeni fut-bolun h›zla geliflen bir piyasa olmas›. Yeni yap›lan stadlar

(ki Katar’da yap›m› 2011’de bitecek olan stad, gelecekyüzy›llar›n stad› olarak gösteriliyor), televizyon ve de in-ternet üzerinden yay›nlar, futbol ürünleri sat›fl›n›n artmas›piyasan›n daha da büyüyece¤inin göstergeleri. Hâl böyle olunca Rusya’dan Katar’a, ABD’den Özbekis-tan’a kadar birçok sermaye gruplar› futbol kulübü almakiçin u¤rafl›yor.

43

“FUTBOL PARA L‹G‹”NDEN NOTLAR

Deloitte taraf›ndan haz›rlanan “Futbol Para Ligi” araflt›rmas›2006/2007 sezonu sonuçlar› ise ilginç verilerle flafl›rtacak ni-telikte. Araflt›rma, futbolun dünyadaki en h›zl› büyüyen sporoldu¤unun alt›n› çiziyor. Araflt›rmadan birkaç not…� Sezonun en çok gelir elde eden kulübü, 351 milyon Euroile bir önceki y›la oranla gelirini yüzde 20 oran›nda art›ran Re-al Madrid. � 87,20 milyon Euro’luk gelirle dünyan›n en çok kazanan fut-bol kulüpleri listesinde 25. s›rada Fenerbahçe bulunuyor. � Real Madrid ve Manchester United sadece bir futbol sezo-nunda 300 milyon Euro’nun üzerinde gelir elde eden kulüplerolarak kayda geçti. Real Madrid’in gelirinin 132,4 milyon Eu-ro’su naklen yay›nlardan. � 6 futbol kulübü ile ilk yirmiye en çok kulüp kazand›ran ‹ngil-tere’yi, dörder kulüp ile Almanya ve ‹talya takip ediyor.

Page 34: SANTİGRAT SAYI 6

M . R A U F A T E fiC a p i t a l & E k o n o m i s t & P C n e t

Y a y › n D i r e k t ö r ü

GEÇ‹fi‹ YÖNETMEN‹N

6 KR‹T‹K YOLU

tobüs flirketlerinin sahiplerininkat›ld›¤› bir toplant›da konufl-mac› idim. Türkiye’nin dört biryan›ndan, çeflitli boyutlarda flir-ketlerin sahipleri ile onlar›n k›zve o¤ullar› birlikte kat›lm›fllard›.Soru-yan›t bölümünde, ilgininflirketi yeni kufla¤a devir etme

ve veliaht seçme konusuna odakland›¤› dikkatimi çekti.Sadece kurucu baba ya da anneler de¤il, yeni kuflak daayn› sorular›n yan›t›n› ar›yordu. Beni gerçekten flafl›rtt›lar. Çünkü, genelde otobüs ifllet-mecili¤i klasik, çok fazla sorgulamayan, do¤rudan baba-dan o¤ula geçen bir ifl olarak kabul edilir. Oysa, toplan-t›da, geleneksel görünen otobüs iflletmecilerinin sorgula-maya bafllad›klar›n›, gelecek için endifle ettiklerini ve ara-y›flta olduklar›n› gördüm. Sorular›, “Nas›l” ile bafll›yor,“Ne zaman”, “Kim”, “Kiminle”, Nerede” fleklinde devamediyordu. Benzer tabloyu Konya, Denizli, Kayseri, Erzurum,Uflak’ta yapt›¤›m sunumlarda da görmüfltüm. Kurucular,giderek daha fazla ölçüde yeni kufla¤a geçifl konusuna il-gi duymaya bafllam›fllar. Gördü¤üm kadar›yla yan›tlar›n›arad›klar› sorular da afla¤› yukar› ortak… fiöyle bir bakt›-¤›n›zda, yan›tlar› aranan sorular flöyle ortaya konulabilir: 1. KURUCUNUN DEV‹R YAfiI Harvard Business School’dan Prof. Dr. John Davis, yenikufla¤a koltu¤u devretmede 65 yafl›n önemine dikkat çe-kiyor. Ona göre, 65’i geçti¤i halde flirketin bafl›nda kal-maya devam eden kurucu, yeni kufla¤a devir konusundaciddi s›k›nt› yaflayabiliyor. Kennesaw State University’denProf. Dr. Joe Astrachan’›n flu de¤erlendirmesine dikkatçekmek isterim: “Kurucular ya da iflin bafl›ndaki aile bü-yüklerinin önemli bölümü tüm hayatlar›n› iflleri üzerinekuruyorlar. ‹fl d›fl›nda bir hayat oluflturmad›klar› için, de-vir konusunda tereddüt yafl›yorlar. Zaten 65’i geçtiklerin-de ise koltu¤a yap›fl›yorlar.”‹ki uzman›n görüflleri de 65 yaflta birlefliyor. Zaten gerçekdünyaya bak›nca, 65 yafl civar›n› geçenler, “koltukta öl-meyi tercih” edenler oluyor.

2. YEN‹ KUfiAK NE YAPMALI?Türkiye’deki flirketler, yeni kufla¤› haz›rlarken de¤iflikprofiller çiziyorlar. Asl›na bakarsan›z, bunun dünyadakiuygulamalardan farkl› oldu¤unu söylemek mümkün de-¤il. Göründü¤ü kadar›yla 3 yöntem var:1. ‹yi bir e¤itimden sonra yeni kufla¤› aile ifline, bir kade-meden bafllatmak,2. Yine iyi bir e¤itimden sonra yurtd›fl›nda, kendi sektö-rü ya da farkl› bir sektörde deneyim kazand›rmak,3. E¤itim sonras› ülkede, baflka bir flirkette deneyim ka-zand›rd›ktan sonra aile ifline dahil etmek.Bunlar›n hepsi uygulan›yor. Ancak, en çok önerilen ise3-5 y›l aile ifli d›fl›nda deneyim kazan›p, dönmek oluyor.Burada da yafl faktörü devreye giriyor. Genelde e¤itimin25 yafl civar›nda tamamland›¤› dikkate al›n›rsa, bundansonra ifl dünyas›na kat›l›m gerçeklefliyor. Uzmanlar›nönerisi ise yetki alma yafl›n›n 35 civar›nda olmas› yönün-de… Yani yönetici düzeyinde aile ifline kat›l›mdan sözediyoruz. Prof. Astrachan’›n yeni kufla¤›n flirkete kat›l›m›ve tam yetkiyle ifli ele almas›na yönelik flöyle bir hesab›var:“Her kuflak flirketin bafl›nda minimum 14, maksimum 28y›l kalmal›. Yeni bir kuflak flirkette 25-27 yafl aras›nda so-rumluluklar almaya bafllamal›. 40 yafl civar›nda da yöne-timi alabilir. 40’l› yafllarda enerjik ve deneyimli oluyorlar.Sorumlulu¤u alacak kiflinin kendine güvenmesi gereki-yor.”3. TÜRK‹YE’DE NASIL OLUYOR?Türkiye’deki flirketlere bakt›¤›m›zda, üç tip profil ortayaç›k›yor. Birinci cephede üç ve üstü kuflakta bulunanlaryer al›yor. Bu kapsama Koç ve Eczac›bafl› gibi gruplar gi-riyor. ‹kinci grupta, ikinci kufla¤›n ifl bafl›nda oldu¤u,üçüncü kufla¤›n ise çocuk yaflta bulundu¤u gruplar var.Son grup, yeni giriflimcilerden olufluyor. Bunlarda ise ye-ni kuflak henüz iflin bafl›na geçecek yaflta de¤il.Ancak genel uygulamaya bak›nca, Türkiye’de geneldegeç yafllarda teslim tercih edildi¤i görülüyor. Çok say›dapatron, 70 ve üstü yafllarda bir sonraki kufla¤a ifli devre-diyor. Baz›lar› devir yap›yor, ancak ifle düzenli olarak git-meye devam ediyor. Örne¤in, Koç Holding’in kurucusu

44 ‹fi DÜNYASI

O

Page 35: SANTİGRAT SAYI 6

45

Vehbi Koç, 1984 y›l›nda Yönetim Kurulu Baflkanl›¤›’n›o¤lu Rahmi Koç’a devrederek fieref Baflkan› oldu¤unda83 yafl›ndayd›. Vehbi Bey aktif olarak yönetimden çekil-diyse de çal›flmay› bir an bile b›rakamad›. Holding’in fie-ref Baflkan› olarak kararlarda yönlendirici etkisini hayat›boyunca sürdürdü. Yönetim Kurulu Baflkanl›¤›’n› 54 yafl›nda devralan RahmiKoç ise 72 yafl›nda fieref Baflkan› olarak, koltu¤unu 43yafl›ndaki o¤lu Mustafa Koç’a b›rakt›.Türkiye’nin g›dadaki en büyük gruplar›ndan Ülker’debayrak devri 2000’de gerçekleflti. 1920 do¤umlu olanSabri Ülker, o¤lu Murat Ülker’e 80 yafl›nda iflleri devret-ti. Murat Ülker’in 45 yafl›nda Yönetim Kurulu Baflkanl›¤›görevi üstlenmesiyle Sabri Bey Onursal Baflkan oldu. Sel-çuk Yaflar, Yaflar Holding’deki Yönetim Kurulu Baflkan-l›¤›’n›, k›z› Feyhan Kalpakl›o¤lu’na 79 yafl›nda devretti.Selçuk Yaflar, yay›nlanan bir mesaj›nda flunlar› söylemifl-ti:“Yaflar Holding art›k kurumsallaflt›. Kiflilerin varl›¤›-na ba¤l› olmaktan kurtuldu. Yönetim tama-men profesyonel ellerde. 79 yafl›nday›mve sa¤l›¤›m çok flükür yerinde. Yaflhaddi nedeniyle görevimi, k›z›m Fey-han Kalpakl›o¤lu’na huzur içinde b›-rak›yorum. Ben de rahmetli VehbiKoç gibi Onursal Baflkan olaca¤›m.” 4. ADAY NASIL AÇIKLANMALI?Sadece Türkiye’de de¤il, asl›ndabütün dünyada “devir” sanc›l›bir süreçtir. Bunu kurucu veyeni kuflak iliflkisi d›fl›nda da görü-yoruz. Çok say›da büyük flirkette,CEO ya da patronlar, gelece¤inCEO’lar›n› belirlemiyor, olas› ayr›l-malara haz›rl›ks›z giriyor. Aile flir-ketlerinde ise “di¤er çocuklar› k›rma”ya da “bölünme” endiflesiyle kurucular, birsonraki lideri aç›klamaktan kaç›n›yorlar. Oy-sa, uygulamalar gösteriyor ki, kurucular›nalmad›klar› bu önlemler, sonradan flirket-leri bölünmeye, aile içi çat›flmalara neden olabiliyor. Onedenle patronlar›n 50’li yafllarda gelece¤i planlamalar›,kuflak e¤itim ve geçifl sürecini oluflturmalar› gerekiyor.Tabii yoksa bir Aile Anayasas› ve Konseyi oluflturmalar›,burada öne ç›k›yor. Patron, 60’l› yafllara gelmeden iyi biremeklilik plan› yap›p, kendine yeni u¤rafllar, sosyal so-rumluluk projeleri ve hobiler haz›rlamas›nda yarar var.Emeklilik için kendine bir tarih ya da yafl belirlemeli vebunu en az 2 y›l öncesinden aç›klamal›… Böylece, iyi birgeçifl dönemi oluflturmufl, yeni kufla¤› da ›s›nd›rm›fl olur.5. DEV‹RDE ‹LK TERC‹HBu sorunun yan›t› dünyan›n neresine giderseniz gidinneredeyse ayn›… Aile flirketlerinde kurucular, ifli önce-likle büyük o¤ullar›na devir etmeyi tercih ediyorlar. Türkiye’de 2’nci kuflak yöneticiler içinde en büyük erkek

çocu¤un flirketin bafl›nda oldu¤u pek çok örnek var. KoçHolding kurucusu Vehbi Koç’tan yönetimi devralan enbüyük erkek çocuk Rahmi Koç da yönetimi üçüncü ku-fla¤a devrederken en büyük o¤lu Mustafa Koç’u seçti.Orhan Holding’in aile anayasas›nda bile en büyük çocu-¤un flirketin bafl›na geçece¤i yaz›yordu. Sanko YönetimKurulu Baflkan› Abdülkadir Konuko¤lu da flirketin kuru-cusu Sani Konuko¤lu’nun en büyük o¤lu. PennsylvaniaÜniversitesi Wharton Okulu’nda aile flirketleri konusun-da uzman Raffi Amit de 1994 y›l›ndan 2000’e kadar 508büyük aile flirketini inceledi. Araflt›rmaya göre, aile flir-ketlerinde yönetim ikinci kufla¤a geçti¤inde flirketler de-¤er kaybediyor. Amit, buna neden olarak flirketlerin kö-tü yönetilmesini gösteriyor. “CEO ya da baflkanl›k koltu¤unda oturan kifli yönetimdevri için rastgele en büyük çocu¤u seçmektense o flir-keti en iyi yönetecek kifliyi tercih etmeli” diyen Amit,duygularla yap›lan seçimlerin flirketi sona götürdü¤ünübelirtiyor. Yaklafl›k 30 y›ld›r aile flirketleri ile ilgili çal›fl-

malar gerçeklefltiren Northwestern Üniversitesiprofesörlerinden John Ward’a göre ise yö-

netimin çocuklara devredilme ifllemle-rinden sadece üçte biri ya da dörtte

biri “do¤ru” seçimle sonuçlan›yor. 6. ANAYASA KARARIYLA EN

BÜYÜK ÇOCUKTürkiye’deki flirketlerin büyükço¤unlu¤unda ikinci kuflak yö-netimi en büyük çocuk temsil

ediyor. Bu gelenek Koç’tan Ya-flar’a, Sanko’ya ülkenin en büyük

kurulufllar›nda itibar görüyor. OrhanHolding de bu gelene¤in anayasayla

kanunlaflt›r›ld›¤› aile flirketlerinden biri.Orhan Holding’in yönetim kurulu baflkan› ve

CEO koltu¤unda Orhan Ailesi’nin en büyük ço-cu¤u olan Halil Murat Orhan oturuyor. En büyükkardeflin bafla geçmesi aile anayasas› ve her aydüzenli olarak gerçeklefltirdikleri aile konseyikararlar›nca düzenlenmifl durumda. fiirketin

kurulufl belgesinde dahi ailenin en büyük çocu¤ununkurucudan sonra bafla geçece¤i yer al›yor. Ancak OrhanAilesi’nde e¤itim ve deneyim de çok önemli. Murat Or-han, flirketin bafl›na geçene kadar grup içinde strateji veyat›r›m bölüm baflkanl›¤›, bilgi sistemleri bölüm baflkan-l›¤› ve uluslararas› ifller grup baflkanl›¤› görevlerini yürüt-tü. Bu görevlerine halen de devam ediyor. Di¤er kardefl Ayflegül Orhan Donat, yönetim kurulu bafl-kan yard›mc›s› ve yönetim kurulu üyesi. Ayr›ca, her ikikardeflin eflleri de yönetim kurulu üyesi ve baz› bölüm-lerin baflkan› konumunda. Kurumsallaflmas›n› sürdürenOrhan Holding yönetimine d›flar›dan genel müdür veCEO getirilmesi flimdilik gündemde de¤il. Ama holdingeba¤l› flirketlerin tamam›nda yöneticiler profesyonellerdenolufluyor.

Page 36: SANTİGRAT SAYI 6

MEVLEV‹LER‹ YEMEK YEMEY‹ B‹R R‹TÜELE DÖNÜfiTÜRMÜfiLERD‹. MÜTEVAZILI⁄I ELDEN BIRAK-MADAN, ‹fi‹N AfiIRISINA KAÇMADAN HAZIRLANAN YEMEKLER, BÜYÜK B‹R SESS‹ZL‹K ‹Ç‹NDEYEN‹YORDU. NE VAK‹T B‹R CAN SU ‹Ç‹YOR, SU ‹ÇERKEN ONUN DA HAKKINI ‹STEMEDEN DE OLSAYER‹Z BELK‹ TERB‹YES‹YLE BÜTÜN ELLER YEMEKTEN ÇEK‹L‹RD‹.

2464 BAKIfi

Mevlana’n›n sofras›ndan: HAMDIM, P‹fiT‹M, YANDIM

H A Z I R L A Y A N : N U H K Ö K L Ü

Page 37: SANTİGRAT SAYI 6

47

önül de, göz de, mide de nur yer; çünkü yeme-¤in asl› nurlardand›r”. Mevlana CelaleddiniRum-i’nin Divan’› Kebir’inde belirtti¤i bu sözler

onun Allah inanc›n› anlatt›¤› gibi, nimet olarak addedilenyeme¤e de bak›fl›n› gösterir. Mevlana’n›n ölümünden son-ra belirli ritüellere ba¤lanan Mevlevili¤in ay›rt edici özelli¤iSema yapmaksa bir di¤er özelli¤i de yeme¤e, hem Mevla-na’n›n eserlerinde hem de Mevlevi tarikat› mensuplar›ncaözel bir önem atfedilmesidir. Mevlana, yine Divan-› Ke-bir’de “Has›l› bütün ömrüm flu üç sözcükten art›k de¤il:Hamd›m, pifltim, yand›m” sözleriyle de Allah inanc›yla, Al-lah’›n nimetlerine bak›fl› aras›nda ba¤lar kurar. ‹nsan ham-d›r, hamur gibidir, yo¤rulur, pifler ve yanar. Mevlevilik deözünde bu yanma sürecini ifade eder ki, Tarikat içerisindeyo¤rulan bir mürit mutfaktan geçmelidir.

MEVLANA’NIN SOFRASI Dünyada an›t mezara sahip olan ilk aflç› Atefl-baz-› Veli’nintürbesinin Konya’da oldu¤u düflünülürse Mevlevi tarikat›-n›n mutfa¤a, yeme¤e ne kadar önem atfettikleri de ortayaç›kar. Rivayete göre; Atefl-baz-› Veli bir gün Mevlana’yaoca¤a atacak odunun kalmad›¤›n› söyler. Mevlana da onaayaklar›n› kazan›n alt›na koymas›n› söyler. “Eyvallah” di-yen Veli, aya¤›n› oca¤›n alt›na uzat›r ama bir yandan daacaba yanar m› diye bir flüpheye kap›l›r ve o anda sol bafl

parma¤› yanar. Durum Mevlana’ya haber verilir. Veli, ya-nan parma¤›n› Mevlana’ya göstermemek için di¤er ayakparma¤›n› yanan parma¤›n›n üstüne koyar. Bugün Sema-zenlerin Sema’ya bafllarken att›klar› ilk ad›m bu rivayeti yadetmek için yap›l›r. Mevlevi mutfa¤› di¤er tarikatlar›n mutfa-¤›na benzemekle birlikte hem verilen görevler hem de Ta-rikat’a girmek isteyen birinin mutfakta çal›flmak zorundaolmas› nedeniyle farkl›l›k gösterir. Atefl - baz da denilenmutfa¤›n bir makam olarak görülmesi ve de oca¤›n üstün-de Ya Hazret-i Atefl baz-› Veli levhas›n›n olmas› da Mevle-viler’in mutfa¤a verdikleri önemin iflaretidir. Mevlevi mut-fa¤›na destursuz girilmez, kap›ya sessizce yanafl›p, bir baflkesmeniz (selam) gerekir. Mutfa¤›n masraflar›n› düzenle-yen Aflç› Dede, onun yard›mc›s› Kazanc›, mutfa¤a girenle-ri yetifltiren Halife Dede, üç günlük çilesinden sonra mut-fa¤a kabul edilen mutfak can› bu kültürün önemli parças›-d›r. Yine bunlarla birlikte flerbet ikram eden fierbetçi, sof-ray› kuran ve kald›ran Somatç›, kahve döven Tahmisçi,kaplar›n kalaylanmas›n› sa¤layan Dolapç› da mutfa¤›n asliunsurlar› aras›nda yer al›r. Tabii, somat ad› verilen Mevleviyemeklerinin yenmesi de kurallara ba¤l›d›r. Yemek piflinceKazanc› Dede, kazan veya tencerenin kapa¤›n› açar, canlarkab› yere indirir. Kazanc› Dede “Tabh› flîrîn ola, Hak bere-kât›n vere, dem-i Hazret-i Mevlânâ, s›rr-› Atefl-bâz› Velî Hûdiyelim” fleklinde bir gülbang çeker ve hep beraber Hu çe-

“G

Page 38: SANTİGRAT SAYI 6

kilir. Sofralar kurulur, çevrelerine postlar konur ve her sof-raya uzun bir havlu, çepçevre yay›l›r. Su vermek hizmetiniüstlenen canlar, testileri, bardaklar› haz›rlar. Kafl›klar, sap-lar› sa¤a gelmek ve herkesin önüne düflen sofra üstüne yü-züstü kapanmak flart›yle s›ralan›r. Sofraya en k›demli kifli-nin duas›yla bafllan›r. Önce a¤za tuz at›l›r. Ondan sonra ye-mek gelir. fieyhin bafllamas›yla yemek de bafllar. Sofrayabardak konmaz. Can denilen bir Mevlevi, isteyen olursahemen suyu uzat›r. Suyu alan kifli barda¤› öper, suyu içer,tekrar barda¤› öper ve görevliye geri verir. O suyunu içer-ken, di¤er kifliler yemekten el çeker. O s›rada onlar dahaçok yemek yemifl olmas›n, hakk› geçmesin isterler. fieyhveya aflç›bafl›, yahut da bunlar yoksa k›demli dedelerdenbiri, su içene “Aflk olsun” der, o da niyaz eder, tekrar ye-me¤e bafllan›r. Yemekte baflka konuflma olmaz.Yeme¤in sonunda fleyh: “Biz yoldaki sûfîleriz, padiflah›n

48

Bademli irmik helvas›

Malzemeler:* 250 gram tereya¤›* 2 yemek kafl›¤› kabuklar› soyulmufl badem* 1 su barda¤› un* 1 su barda¤› kepekli un* 3 su barda¤› fleker* 4 su barda¤› su* 1 yemek kafl›¤› gülsuyu

Haz›rlan›fl›: Yuvarlak dipli bir tencerede ya¤› eritin. Kabuksuz bademle-ri ilave edip, k›s›k ateflte, badem ve un pembeleflinceye ka-dar, yaklafl›k olarak bir saat tahta bir kafl›kla kar›flt›rarak ka-vurun. Di¤er tarafta bir tencereye su ve fleker koyup, flekereriyene kadar kar›flt›r›n. Kaynamaya bafllad›ktan sonra daateflten al›p, di¤er tarafta kavrulan kar›fl›m›n üzerine ilaveedin. Tencereye yap›flmamas› için tahta kafl›kla kar›flt›rarakkapa¤›n› örtün ve 15 dakika dinlenmeye b›rak›n. Helvayakafl›kla flekil vererek servis taba¤›n›na yerlefltirin ve üzerinegülsuyu dökerek servis edin.

Page 39: SANTİGRAT SAYI 6

sofras›nda yemek yiyenleriz. Yarabbi, bu kâseyi, bu sofra-y› daimî k›l” der, sonra pilav yenir ve fleyh sofraya e¤ilipbafl keserek niyaz eder. Kalkar, herkes de kalk›p birer bi-rer kap›da dönüp mutfa¤a bafl keserek ç›kar. Mevlevileryeme¤e lokma derler. Fakat bir de hassaten lokma denenbir pilav yap›l›r ki bu Mevlevilere hast›r. Sofrada her fleyolabilir. Tabii, dönemin koflullar›nda bulunan erza¤a görehangi yeme¤in yap›laca¤› flekilleniyordu. Mesela dutla ya-p›lan yeme¤in çokça olmas›n›n temel sebebi o dönemdebolca dut bulunmas›yla aç›klanabilir. Zeytinya¤› yaln›zcakandillerde kullan›l›yor. Tutmaç çorbas›, Selçuklu döne-minden beri Konya’da yap›lagelen, içinde et, un gibi mal-zemelerin oldu¤u bir çorba çeflidi. Göremez, bir çeflit tan-d›r ekme¤i. fiifl kebab›, yumuflac›k kuzu etinden yap›l›yorve Mevlana’n›n da tercih etti¤i gibi yan›nda tere ile servisediliyordu. Gül yaprakl› marul salatas› güllerle yeniliyordu.Genelde su buhar›nda piflirme, ya¤da piflirme, kuru hara-ret denilen saçta piflirme yöntemleri kullan›l›yordu. Yahni,musakka, dolma gibi yemekler haz›rlan›rken de ya¤ - sukar›fl›m› denilen bir yöntem uygulan›yordu.

KONYA MUTFA⁄ININ KAYNA⁄I MEVLEV‹LERBugün Konya mutfa¤›n› oluflturan yemeklerin birço¤u Mev-levi mutfa¤›nda da bulunuyordu. Tutmaç çorbas›, yapraksarma, ekmek salmas›, bamya çorbas›, f›r›n kebab›, su bö-re¤i, sac kavurma ve de helva. Yeme¤e noktay› Mevlevi ge-lene¤inde oldu¤u gibi hoflaf koyuyor. “Söz kesen” diye ad-land›r›lan hoflaf›n gelmesiyle yeme¤in son buldu¤u anlat›l-mak isteniyordu. Eskiden a¤›r misafirlere kara yemek tak›-m› (yemekler koyu renk oldu¤u için bu ad verilmifl) ç›kar-m›fl. Gelene¤e göre yemek s›ralamas› flöyleymifl: Yemekçorbayla bafllay›p, arkas›ndan bütümetli patl›can, su böre¤ive baklava gelirmifl. Ekfli yemekle (bamya çorbas›) yenidenbafllayan yemek, etli dolma, yine etli bir yemek, sütlaç, zer-de, pilav ve hoflaf s›ralamas›yla son bulurmufl. Konya mut-fa¤›nda t›pk› Mevlevi mutfa¤›nda oldu¤u gibi zeytinya¤›kullan›m› yok denecek kadar az. Eskiden tarlada, ba¤da ça-l›fl›rken enerji sa¤lamak için ya¤l› ve etli yemekler tercihedilirmifl. Osmanl›’dan gelen helva sohbetlerinin bafllang›c›da Mevlana dönemine dayan›yor. Gece gelen misafire ara-bafl› çorbas› ve helva (piflmaniye) sunulmas› adetmifl. Soh-bet biraz daha uzarsa, “yat geberlik” denilen bir tür kahval-t›l›k yiyecekler ç›kar›l›rm›fl. Keflke alt› parma¤›m olsayd› dadaha fazla helva yeseydim dedi¤i rivayet edilen Mevla-na’n›n, “Perhiz yüzünden hastaya helva vermiyorsun, tatl›bir yüz göstermiyorsun amma, hastan› daha da beter edi-yorsun, etme” dedi¤i biliniyor. Onun bu sözleri insana vede onun yarat›c›s›na duydu¤u sevginin ete - kemi¤e bürün-müfl hali. Mevlana’n›n kitaplar› bir nevi yemek metaforlar›y-la, insan sevgisiyle dolu sat›rlar bar›nd›r›r ve o günümüz ta-biriyle bir gurmedir. Ama ortaya serdi¤i sofran›n yaln›zcadünya nimetleriyle donat›lmad›¤›n› da biliyordu.

49

Tand›r Çorbas›

Malzemeler: 1/4 su barda¤› nohut1/4 su barda¤› kuru fasulye2 so¤an (yemeklik k›y›lm›fl)2 yemek kafl›¤› sadeya¤1/2 su barda¤› bulgur1/2 su barda¤› yeflil mercimek2 yemek kafl›¤› kavurma (b›çak aras› tekni¤iyledo¤ranm›fl)8 su barda¤› et suyu1 tatl› kafl›¤› kimyon1 tatl› kafl›¤› karabiberYeterince tuzHaz›rlan›fl›:Mercimek, nohut ve fasulyeyi sekiz saat öncesinden su-da ›slat›n. Güveçte so¤an› sadeya¤ ile sarar›ncaya kadarkavurun. Önce bulguru, sonra k›yma kavurmas›n› ekle-yip ateflte çevirin. Mercimek, nohut, fasulye ve et suyu-nu ilave edin, baharatlar›n› koyun. Kaynay›nca kapa¤›n›örtün ve hafif atefle al›n. Fasulye ve nohutlar yumuflay›n-caya kadar yaklafl›k iki saat piflirin. Tuzunu ekleyip ondakika daha piflirin ve ateflten al›n. 10 - 20 dakika din-lendirip güveciyle servis edin.

Page 40: SANTİGRAT SAYI 6

lfa Romeo’nun çarp›c› modeli 8C’nin küçültülmüflbir versiyonu gibi görünen ve ad› efsane anlam›nagelen MiTo, neresinden bakarsan›z bak›n y›rt›c›,

çekici ve dinamik duruyor. Alfa Romeo 8C’de oldu¤u gibiçerçevesiz yan camlar›, krom çerçeveli dev farlar›, ön tam-pondaki üç parçal› hava giriflleri, LED ayd›nlatmal› arka ›fl›kgurubu, büyük tekerlek yuvalar› ve bombeli motorkaputuyla sportif görselli¤ini aç›kça belli eden Alfa RomeoMiTo, 4.06 metrelik uzunlu¤a sahip olmas›na ra¤men sankidaha küçük bir araçm›fl gibi görünüyor. 1.44 metrelik yük-sekli¤i, 1.72 metrelik geniflli¤i olan MiTo’nun dingilmesafesi ise 2.51 metre. Yaln›zca üç kap›l› karosere sahipolan MiTo bu dingil mesafesi ile yeterli bir iç mekangeniflli¤i sunuyor. ‹ç içe geçmifl göstergelerin etkileyicitasar›m›, fliflkin orta konsol, sportif yan desteklere sahipolan koltuklar bize göre en fazla ilgi çeken detaylar. ‹kisi benzinli üç motor seçene¤i bulunan MiTo sürüflümüzs›ras›nda bize dizel güç ünitesiyle efllik etti. Fiat Autoçat›s›nda yer alan birçok modelde yer alan 1.6 lt’lik dizelünite 120 HP güç üretirken ayn› zamanda 320 Nm torksunuyor. Fabrika verilerine göre 9.0 sn içinde 0-100 km/sh›zlanmas›n› tamamlayabildi¤i belirtilen MiTo 6 ileri oranl›manuel flanz›manla keyifli sürüfllere olanak tan›yor. AlfaRomeo MiTo, lüks küçük s›n›fta istedi¤i baflar›ya çok dazorlanmadan ulaflacak gibi görünüyor.

VOLKSWAGEN GOLF1974 y›l›nda ilk kez bantlardan ç›kan VW Golf o gündenitibaren s›n›f›n›n hep ç›ta yüksekli¤i belirleyen model oldu.Dünya çap›nda 26 milyonu aflan kullan›c› taraf›ndan tercihedilen model, yüksek sat›fl rakamlar›na ulaflarak Volkswa-gen’in yüz ak› oldu. Alt›nc› nesline kavuflan model asl›nda bir önceki versiyon-dan çok farkl› özellikler tafl›m›yor. Çünkü hala Golf V’in altyap›s›n›, motorlar›n› ve aktarma organlar›n› kullanan araçbu nedenle pek çoklar› için önceki neslin makyajl› haligibi. Ancak arac›n pek çok noktas›nda yap›lan iyilefltirmeçal›flmalar› sonucu Golf, bu son neslinde hiç olmad›¤›kadar dinamik ve konforlu bir araç halini alm›fl.‹lk etapta üç benzinli motor seçene¤iyle sat›fla sunulanaraçta baz model 1.6 litrelik 8 supapl› ünite. 102 HP güçüreten bu motor seçene¤i uzun y›llard›r VW sat›fllar›nda

50 OTOMOB‹L

H A Z I R L A Y A N : M E R T D U R A N

ALFA ROMEO’NUN YEN‹ KÜÇÜ⁄Ü MITO, TASARIMIYLA D‹KKAT ÇEK‹YOR. VOLKSWAGEN GOLF ELDENGEÇ‹R‹LM‹fi ÖZELL‹KLER‹YLE ÖNE ÇIKIYOR VE MERCEDES-BENZ GLK 320 CDI, GEÇ G‹RD‹⁄‹ KOM-PAKT SUV SINIFI ARAÇLAR ARASINDA YOLLARIN YEN‹ KONFOR USTASI SIFATINI HAK ED‹YOR.

‹lk sürüfller:ÜNLÜ MARKALAR SINAVI NASIL GEÇT‹?

A

Page 41: SANTİGRAT SAYI 6

önemli bir paya sahip. Serinin en güçlü modeli ise 1.4 litrehacimden turbo ve kompresör yard›m› ile 160 HP güçüretiyor. Sürüflünü gerçeklefltirdi¤imiz 122 HP’lik model iseürün gam›ndaki bir di¤er seçenek. 1.4 litre hacimden turboyard›m› ile 122 HP güç ve 200 Nm tork elde eden motor 6ileri oranl› flanz›man ile uyum içinde çal›fl›yor. Canl› veh›zlanmaya meyilli yap›s›yla Golf’ün kullan›m›n›n çok key-ifli olmas›n› sa¤layan motor fabrika verisi ortalama 6.2 litre-lik tüketim de¤eriyle çok da müsrif de¤il. Zaten VW, TSI

51

‹ç mekanda her fley sürücü odakl› haz›rlanm›fl. Ele oturan direksiyon simidi sürüflün daha da keyifli olmas›n› sa¤l›yor.

Page 42: SANTİGRAT SAYI 6

motor ailesini tan›t›rken dizel kadar tutumlu bir güç ünite-si ürettiklerini belirtmiflti. EuroNCAP taraf›ndan yap›lan çarp›flma testlerinden 5 y›ld›zalarak ne kadar güvenli bir otomobil oldu¤unu dakan›tlayan Golf sürüfl karakteriyle de dinamizminipekifltiriyor. Biraz sert ayarlara sahip olan süspansiyon sis-

temi sayesinde özellikle virajlarda güven veren bir karak-tere sahip. Eskisinden çok daha konforlu olan iç mekan-daysa dikkat çeken ilk önemli yenilik arac›n sessizlefltir-ilmesi olmufl. Bunun d›fl›nda Passat CC modeli ile büyükbenzerlikler tafl›yan orta konsol ve gösterge tablosu içmekanda elit bir havan›n oluflmas›n› sa¤lam›fl. Farkl› donan›m paketleri sayesinde ihtiyaçlara cevap vermekonusunda oldukça baflar›l› olan Golf yeni modelinde det›pk› öncülerinde oldu¤u gibi s›n›f›n›n en baflar›l› modeliolmay› kafas›na koymufl gibi. Baflar›l› motorlar› ve art›r›lankonforuyla Golf’ün bunu baflarmas› ise hiç de zor de¤il.Ancak fiyat› hala rakiplerinden biraz yüksek.

MERCEDES-BENZ GLK 320 CDIMercedes kullan›c›lar› için bu markan›n en fazla öne ç›kanözelli¤i sundu¤u yüksek konfor. Bu nedenle de firma üret-ti¤i her araçta konforu, istenilen di¤er özelliklerlebirlefltiriyor. H›zla yükselen kompakt SUV s›n›f›nda dahafazla sessiz kalmak istemeyen Alman üretici, girifl modeliolan GLK’da bu nedenle konfora büyük önem vermifl. Audi Q5, BMW X3, Volkswagen Tiguan gibi zorlu rakipleribulunan Mercedes-Benz GLK, sahip oldu¤u yüksek stan-dart donan›m ve konforla birlikte köfleli ve geçmifle gön-dermeler yapan maço tasar›m›yla rakiplerinden ayr›lmakistiyor. Ülkemize art›k ithal edilmeyen efsanevi G Serisi’ninmodern bir versiyonu gibi alg›lanan GLK’n›n tasar›m›ndaköfleler ve sert ifadelere s›kl›kla yer verilmifl. Bu tasar›manlay›fl› erkeklerin hofluna gitse de bayanlar›n biraz iticibulmas› olas›.Arac›n tasar›m›na flekil veren köfleler iç mekanda da ken-disine yer bulmufl durumda. Son dönemde üretti¤i tüm

52

‹ç mekan öncüsünden hem daha konforlu hem de çok daha sessiz.

H›zlanmaya istekli TSI motor istenirse DSG otomatik flanz›manla dasat›n al›nabiliyor.

Page 43: SANTİGRAT SAYI 6

53

araçlar›n iç mekan›nda yuvarlak hatlar› tercih eden firma,burada biraz radikal bir karar alarak geçmifle göndermeleryapmaya devam etmifl. Genifl ve ferah yap›s›yla kullan›mlailgili herhangi bir sorunun yaflanmad›¤› GLK’nin içmekan›nda kumandalar di¤er modellerden ve özellikle CSerisi’nden tan›d›k. Üç adet yuvarlak göstergeden oluflangösterge tablosuysa kolay okunan yap›s› ve sportif çizgi-leriyle iç mekana oldukça yak›fl›yor. Ayr›ca orta konsoldasunulan farkl› renk seçenekleri ve metal aksesuarlar daGLK’y› sportif k›lan detaylardan. San›yoruz y›llarca makamarac› üretme konusunda uzmanlaflan Mercedes, hala bual›flkanl›¤›ndan kurtulamam›fl.Kendisini kan›tlam›fl 2987 cc’lik hacme sahip, önde uzun-lamas›na yerlefltirilmifl V6 motorundan güç alan ve flimdiliksadece bu motorla ithal edilen GLK sahip oldu¤u 224 HPgüçle birlikte 540 Nm gibi oldukça etkileyici bir torkubünyesinde bar›nd›r›yor. Sars›nt›s›z ve sessiz çal›flma karakteri ile be¤eni toplayandizel motor, gücünü ise yere 7 ileri orana sahip 7G-TRON-IC flanz›manla aktar›yor. Manuel kullan›ma da izin veren,spor veya konfor olmak üzere iki tercih imkan› bulunanflanz›man motorla oldukça uyumlu çal›fl›yor ve sars›nt›s›zvites geçifllerine imkan tan›yor.GLK, pazardaki en konforlu seçeneklerden biri. Yüksekmarka imaj›yla birlikte sessiz dizel motoru GLK’n›n önemlikozlar›. Ancak arac›n flu anda tek motorla ithal edilmesi veherkesin hofluna gitmeyecek olan köfleli tasar›m dezavan-taj yaratabilir.

‹ç mekan tipik Mercedes-Benz kalitesinde. Kumandalardi¤er modellerden tan›d›k.

Güçlü V6 dizel motor gücünü yere 7 ileri oranl› otomatikflanz›manla aktar›yor.

Page 44: SANTİGRAT SAYI 6

54 TATLAR

Y A Z I : fi U L E fi E N T A R L I

vrupa’n›n en eski mutfaklar›ndan biri olan ‹talyanmutfa¤›, Latin kökenli Avrupa mutfaklar›n›n “esa-s›” olarak da kabul ediliyor. ‹talyan mutfa¤› deyin-

ce, bol soslu spagettiler ve nefis pizzalar geliyor akla. Bumutfa¤› biraz daha yak›ndan tan›yanlar, etli ekme¤ebenzeyen canzone’yi, leziz ‹talyan flaraplar›-n›, flarapl›, sebzeli, deniz ürünlü risot-to’lar›, La Torta della Nonna’y› (Büyü-kannenin Turtas›) da keyifle an›m-sarlar. Dünyan›n sevilen di¤ermutfaklar› gibi ‹talyan mutfa¤›daçeflitli ve zengin. Çeflit ve zen-ginlik, her bölgenin kendine öz-gü malzemelerinden ve farkl›kültüründen kaynaklan›yor. Kuzeyve Güney bölgelerinde kullan›lanmalzemelerde ve piflirilen yemekler-

de bu farkl›l›k hemen göze çarp›yor. Örne¤in Sicilya, Sar-dunya, Kalabriya, Napoli gibi güneyde kalan yerleflimyerlerinde daha çok bal›k ve di¤er deniz ürünleri tüketi-liyor. Burada Akdeniz iklimi hüküm sürdü¤ü için doma-tesli, sar›msakl›, zeytinya¤l› sebze yemekleri daha fazla

pifliriliyor. Coflkulu, s›cakkanl› ve can›tez ‹talyan-lar bu özelliklerini yeme-içme kültürüne

de tafl›m›fl. Ailecek mutfa¤a girmek, bir-likte piflirdikleri bu yemekleri bir flenlik

edas›yla uzun akflam yemeklerinedönüfltürmek tam bir ‹talyan gele-

ne¤i. ‹talyanlar için yemek vemutfak o kadar önemli bir ay-r›nt›d›r ki, birçok aile mutfakla-

r›n›n oturma odas› büyüklü-¤ünde olmas›n› tercih ediyor.

Pizza ve spagettinin ötesinde:B‹R fiÖLEND‹R ‹TALYAN MUTFA⁄ITÜRK DAMAK TADINA EN UYGUNU MUTFAK MUHTEMELEN ‹TALYAN MUTFA⁄I. BENZER CO⁄RAF-YALARA SAH‹P OLUfiUMUZ ÜRÜN ÇEfi‹D‹NDE DE BENZERL‹K YARATMIfi. P‹ZZA, MAKARNA VE PEY-N‹R ‹LE SINIRLANAMAYACAK KADAR GEN‹fi B‹R YELPAZEYE YAYILAN ‹TALYAN LEZZETLER‹, TADAN-LARA AYNI ZAMANDA GÖRSEL B‹R fiÖLEN DE SUNUYOR.…

A

Page 45: SANTİGRAT SAYI 6

55

ZEYT‹NYA⁄I VE PEYN‹R ÜLKES‹‹talya’n›n en önemli tar›m ürünleribu¤day, üzüm, zeytin, m›s›r, pirinç,fleker pancar›, tütün, soya, ayçiçe¤i, patates,domates, elma, armut, fleftali, portakal, limon ve manda-lina. ‹talyan yemek kültürünün en önemli özelli¤i kullan›-lan malzemelerin her zaman taze olmas›. Özellikle zeytin-ya¤›, flarap ve peynir ‹talyan gelenekleriyle özdeflleflmiflve mutfakta en çok kullan›lan ürünlerin bafl›nda geliyor.Peynir üretimi Kuzey ‹talya’da binlerce y›ll›k geçmifle sa-

hip. ‹talya’n›n genelinde 400’den fazlapeynir çeflidi bulunuyor. Baz› peynirler özel-

likle taze yenilmek üzere yap›l›rken, baz›lar› aylar, hattay›llarca bekletildikten sonra en iyi sonucu veriyor. En se-vilen ve en çok tüketilen parmesan peyniri de ‹talya’n›nkuzey bölgesinde Parma flehrinde haz›rlan›yor. Çi¤ ineksütünden üretilen bu peynir makarnalarda ve salatalardaçok iyi sonuç veriyor. Tüketilmeden önce, en az bir y›lbekletilen parmesan e¤er 3 - 4 y›l bekletilirse daha da lez-zetli oluyor.

Page 46: SANTİGRAT SAYI 6

56

hal oluflturuyor. ‹talyanlar risotto’ya deniz ürünlerindensebzeye kadar istedikleri her fleyi ilave ediyor. Genelliklebütün çeflitlerinde parmesan peyniri kullan›lan risot-to’nun deniz ürünlü olanlar›na ise kesinlikle parmesaneklemiyorlar. Pirinç iflin püf noktas›. Risotto pirinci ya dak›r›k pirinç kullan›lmas› gerekiyor. Makarna ise ‹talyanmutfa¤›n›n bafllang›çlar›ndan. Ravioli, tagliatelle, spagetti,penne, fettucine ve di¤erleri tek bir bafll›k alt›nda topla-n›yor ‹talya’da: “Pasta.” ‹talyanlar bu kelimeyi suyla ununkar›flt›r›lmas›yla elde edilen tüm hamur iflleri için kullan›-yor. Pastaya sadece makarna, lazanya ya da vermicelli(eriflte) gibi ünlü ‹talyan yemekleri de¤il, ayn› zamandaekmek, lapa ve krep gibi yiyecekler de dahil ediliyor. Ma-karnan›n ilk kez hangi ülkede üretildi¤i konusunda ortakbir görüfl olmasa da, ilk izler Etrüsk, Roma, Arap ve Çinuygarl›klar›nda rastlan›yor. Bununla birlikte ‹talyanlar bu

Ülkenin her yerinde zeytin yetifltiriliyor. ‹talyanlar içinzeytinya¤› kullan›m›, yemeklerden soslara kadar vazgeçil-mez bir yer tutuyor ve neredeyse zeytinya¤› ile haz›rlan-mayan bir yemek düflünülemiyor bile. fiarap ise ‹talyan yemek kültüründe tam bir tutku. Sadeceözel günlerde yudumlanan bir içecekten öte, her ö¤ündetüketilen günlük bir al›flkanl›k durumunda. Zaten ‹talya,flarap üretiminde dünyada en iyiler aras›nda yer al›yor. Bukonudaki en büyük avantajlar› ise güney ve kuzey ‹talyaaras›ndaki iklim farkl›l›klar›ndan kaynaklanan üzüm türüçeflitlili¤i.

KLAS‹KLER: R‹SOTTO, MAKARNA, P‹ZZARisotto gerçek bir ‹talyan klasi¤i. En önemli özelli¤i ise pi-flirme tekni¤i. Bizim pilav›n tersine, suyu azar azar yediri-lerek piflirilen pirinç, niflastas›n› b›rakarak kremams› bir

Page 47: SANTİGRAT SAYI 6

57

ucuz, lezzetli, dayan›kl›, doyurucu ve sa¤l›kl› yeme¤i ençok sahiplenen, yemek kültürünün bir parças› haline ge-tiren, dünyaya tan›tan tek ülke olarak biliniyor. ‹talyanlarmakarnay› her zaman “aldente”, yani diri k›vamda pifliri-yorlar ve asla süzdükten sonra so¤uk sudan geçirmiyor-lar. Süzüp, ayn› anda haz›rlanm›fl sosa atarak çeviriyorlarve bekletmeden yiyorlar. Yüzlerce biçimde haz›rlanabilensoslar›n içinde mutlaka zeytinya¤›, sar›msak ve fesle¤en-den biri ya da en iyisi üçü birarada bulunuyor. Pizza ise bundan 250 y›l önce Napolili f›r›nc›lar taraf›n-dan, ince hamurun üzerine birtak›m malzemeler eklene-rek fakir insanlar için piflirilen basit ve ucuz bir ye-mek olarak do¤uyor. Sonralar› üzerindekierimifl mozarella, domates ve zeytinya-¤›yla soylular›n ilgisini çekiyor. Niha-yet bu fakir yeme¤i (!) pizzalar›n kra-liçesi ve kraliçelerin pizzas› “Marg-herita” ad›yla ortaya ç›k›yor. Önce‹talya’ya, oradan da dünyaya yay›-l›yor. Bugün hemen her malzemeile haz›rlanan pizza, dünyan›n ençok satan fast food yeme¤i ünvan›-n› da elinde tutuyor.

KAHVALTIDAN YEME⁄ETah›l, makarna ve ekmekler 4 bin y›ldan be-ri Akdeniz mutfa¤›n›n temelini oluflturuyor. Kah-valt› genellikle ikinci planda kal›yor. Yani ‹talyanlar›n ço-¤unlukla geçifltirdikleri bir ö¤ün. Tipik bir ‹talyan kahval-t›s›nda ev yap›m› küçük ekmekler yeniyor, cappucino ve-ya espresso içiliyor. Ancak Akdeniz yemek kültürünüsimgeleyen salam, mozarella, domates ve fesle¤en her za-man kahvalt› masalar›nda yer bulan temel yiyecekler. Bir ‹talyan sofras›nda önce “antipasto” ad› verilen girifl ye-me¤i sunuluyor. Bunlar so¤uk ya da s›cak meze türündeyiyecekler. Daha sonra “primi piatti”, ilk yemek denilen,

hamurifli, risotto ve çorba aras›nda tercih yap›l›yor. Bizims›cak yemek onlar›n ise “secondi piatti” dedikleri etli, ta-vuklu veya bal›kl› bir yemekle devam ediliyor. S›ra pey-

nir taba¤›na geliyor. ‹talya’da peynir çeflitleri en azFransa’daki kadar bol oldu¤undan mutfakta

özel bir yere sahip. Spagetti, lazanya,pizza gibi hamurifllerinde, risotta’lar-

da, f›r›n gratenlerde ve hatta tatl›lar-da, farkl› türlerden peynirler kulla-n›l›yor. Ülkemizdeki han›mlar›n labnepeyniriyle haz›rlad›klar› “tiramisu”pastas›n›n kremas›, memleketi‹talya’da pahal› bir peynir olan

mascarpone ile haz›rlan›yor. Pizzave canzone’lerde, dil peynirine ben-

zetebilece¤imiz mozzarella kullan›l›yor.Risotto ve spagettilere parmiggiano (par-

mesan) kat›l›yor. Peynir taba¤›ndan sonra s›ray›meyve ve tatl›lar al›yor. Ve tabii ülkemizde de Roma don-durmas› olarak bilinen lezzetli dondurma…Gerçekten ilkkez ‹talyanlar taraf›ndan da¤lardan afla¤›ya indirilen buzile yap›lm›fl bir tatl›. Bu kadar yedikten sonra, sindirimikolaylaflt›rmak için bir fincan, meflhur ‹talyan kahvesi es-presso içmek gerekiyor. Az miktarlarda içilen bu koyukahve, ‹talyanlar taraf›ndan günde 8 – 10 fincan içiliyor.Espresso denilmesinin nedeni de, az miktarda olmas› veh›zla içilmesi.

Page 48: SANTİGRAT SAYI 6

58 MODA

H A Z I R L A Y A N : S ‹ B E L K Ö K L Ü

009’a girdi¤imiz bugünlerde, yeni y›l›n heyecan›vitrinlere de yans›m›fl durumda. Yeni y›l›n kad›nve erkek modas›nda öne ç›kan birçok detay var

kuflkusuz… Ama kaç›r›lmamas› gereken f›rsatlar da… Pekçok ünlü marka yeni y›la yeni koleksiyonlar ve önemlioranlarda indirimlerle giriyor. Bunlardan biri, farkl› çizgi-si ve kalitesiyle dikkat çeken Stefanel… Stefanel k›fl ko-leksiyonunda yüzde 30 indirim f›rsat› su-nuyor. Stefanel’in triko grubundaki çeflit-lilik de görülmeye de¤er. Sezonun tren-di olan dar ve uzun; üste yap›flan kesim-ler, uzun h›rkalar triko grubunun vazge-çilmezi olacak. Koleksiyonun hakimrenkleri ise siyah, gri, sar›, k›rm›z›, lilamor ve yeflillerden olufluyor.

Yeni y›lda al›flverifl f›rsatlar›:2009 MODASI NELERGET‹RECEK?

2009 YILININ ‹LK YARISI ‹Ç‹N MODACILAR KÜÇÜLEN YAKALAR, KOYU RENKLER, TR‹KOLAR F‹KR‹NDEB‹RLEfi‹YOR. ERKEK G‹Y‹M‹N‹N ÜNLÜ MARKALARI ‹Ç‹N HAZIRLANAN KOLEKS‹YONLARDA KISALANPAÇA BOYLARI, DARLAfiAN CEKET KALIPLARI VE KÜÇÜK GÖMLEK YAKALARI D‹KKAT‹ ÇEK‹YOR.

Moda sektörünün genç markas› Collezione’da da k›fl al›fl-veriflleri için çok özel bir f›rsat var. Collezione, ‘Renkli ‹n-dirim Günleri’ kapsam›nda tüm al›flverifllerde k›rm›z› nok-tal› ürünlerde yüzde 60, yeflil noktal› ürünlerde ise yüzde50 indirim f›rsat› sunuyor.Markalar Cenneti YKM’nin “Büyük K›fl ‹ndirimi” tüm YKMMa¤azalar›’nda çoktan bafllad› bile. YKM’nin k›fl koleksi-

yonunda tüvitler, ekoseler, parlak ve koyu renkler, es-ki modellerin yeni yorumlanm›fl versiyonlar›, deri-

ler ve tek renklilik sezona damgas›n› vuruyor.Ayakkab›larda babetler, retro görünüm,

ayr›ca parlak malzemeler dik-kat çekiyor. Park Bravo Group markala-r›ndan biri olan Enzo Angi-

2

Page 49: SANTİGRAT SAYI 6

59

olini de yeni modelleriyle sezonun son trendlerini sunu-yor. Enzo Angiolini’de bilekte biten botlar, maskülen ta-sar›mlar, kroko ve süet detaylar, oxford stili modeller gö-ze çarp›yor. Abiyeden klasi¤e uzanan genifl seçenekleriy-le Enzo Angiolini, kaliteli el iflçili¤i ve ulafl›labilir lüksüaya¤›n›za getiriyor.

ERKEK MODASINDA NELER VAR?Erkek modas›n›n öncülerinden Frans›z moda markas›Cacharel’in 2009 K›fl Koleksiyonu birbirinden fl›k alterna-tifler sunuyor. Koleksiyonda fl›kl›k detaylar ve aksesuar-larda gizli. Abart›ya kaçmadan uygulayaca¤›n›z birkaç kü-çük de¤ifliklik, sizi di¤erlerinden farkl› k›labilir. Özellikledar kesimli, vücuda oturan kal›plar ve modeller bu y›l›ngözdesi. K›salan ceket ve pantolon boylar›, pilesiz dar ke-simli pantolonlar, dar yakalar, yün ipliklerden yap›l› incesüveterler ve omuzlar› saran hatlar en çok tercih edilenleraras›nda. Renk tercihlerini ise siyaha bakan tonlardan lacivert, mor,kahve, gri ve bordo renklerden yana yapmal›s›n›z. Burenk da¤›l›m› Cacharel’in tüm koleksiyonunun genelinehakimken, siyahlarla griler, lacivertlerle kahveler ya dakahvelerle grilerin kar›fl›m› ile oluflan renk kombinasyon-lar› da s›kça kullan›l›yor.Cacharel, k›fl koleksiyonu ile birlikte müflterilerine bu y›l

ilk defa el yap›m› ayakkab›lar sunuyor. Usta ‹ngiliz iflçili-¤inin fark edildi¤i bu özel tasar›mlar oldukça iddial›. Ke-mer ve cüzdan içlerindeki detaylarda hep k›rm›z›n›n kul-lan›lm›fl olmas› da dikkat çekici bir unsur. Son dönem erkek modas›nda görmeye al›flt›¤›m›z dar ke-simler, Pierre Cardin gömlek koleksiyonunda da öncülü-¤ü elden b›rakm›yor. Vücuda oturan tarzda “slim fit” ola-rak haz›rlanan gömlekler, saten likral› veya kompakt ku-mafllarla daha rahat ve kullan›fll› oluyor. 2009 K›fl Kolek-siyonu’na dahil olan yeni dar kesimli gömlekler befl anagrupta toplan›yor. Regular, Weekend, Signature, SilverButon ve Black & White olarak adland›r›lan gruplarda,her kiflili¤e ve yaflam flekline uygun gömlek bulmakmümkün.Günümüzün moda trendinde her fley küçülüyor. Pierre

Page 50: SANTİGRAT SAYI 6

Cardin’in bu y›lki koleksiyonunda da gömleklerin yakala-r› art›k daha ince ve küçük. Güncelleflen yaka kesimleriy-le Pierre Cardin, 20 farkl› yaka kesimi sunuyor ve her er-ke¤in kendi özel stilini daha rahat belirlemesini sa¤l›yor.Yeni uygulanmaya bafllayan dönt drop gömlekler sayesin-de, beden ve kol boyunda s›k›nt› yaflayan special fit be-denler, art›k tadilat yapt›rmadan gömlek giyebilecekler.Bütün dünyada çizgilerin incelik ve kal›nl›klar› ile oyna-narak yeni modeller oluflturulmas› trendi, bu sezon çiftmanfletli garnili Pierre Cardin gömleklerle kendini göste-riyor.

Ç‹ZMELER UZUYORAmerika’n›n ünlü kad›n ayakkab› markas› Ni-na, Acarlar Grup bünyesinde Türkiye’ye geldi. Özellikle gece ayakkab›s› konusunda çok id-dial› olan marka, Hollywood y›ld›zlar›n›n datercihi. Carmen Electra, Vivica A. Fox, MichelleRodriguez, Natalia Bello, Virginia Madsen gibipek çok ünlünün tercih etti¤i Nina koleksiyo-nundaki çizme boylar› giderek uzuyor. Saten,tafll› ve abiye modeller ise koleksiyonun en dik-kat çekici parçalar›. Özel üretim teknikleriyle,yüksek topuklu modeller bile son derece rahatve uzun saatler giyilebilecek kadar konforlu.Erkeklerin gözde ayakkab› markas› Scoo-ter, Watertight grubundaki modelleriile k›fl›n zorlu flartlar›nda su geçirmez

60

Page 51: SANTİGRAT SAYI 6

modas›n› kollar›na tafl›-mak isteyenler içindo¤ru seçim. Saatin fi-yat› ise 234 dolar. Kar tatili seviyorsan›zve kayak tutkunuysa-n›z, ileri teknoloji Pra-da gözlüklerini yan›-n›zdan ay›rmay›n.Özel cam teknoloji-

si ve kar tatiline uygun çerçe-ve tasar›mlar› ile Prada, gözlerinizikoruyacak kaliteli bir seçim. Pradagünefl gözlükleri, günlük kullan›miçin ideal olan nesnelerle spor ru-hundan esinlenen detaylar› birlefltirerek,sportif aktivitelerle günlük kullan›m› birlefltiriyor. Koçak P›rlanta, güzel ve etkileyici parçalardanoluflan kahverengi p›rlanta tak› koleksiyonu ile2009 y›l›n› karfl›l›yor. Koçak P›rlanta’n›n SmokyQuartz p›rlanta tak› koleksiyonu, yüzük, küpe, kol-

ye ve setlerden olufluyor. Koleksiyonda yer alan tasar›mlar hem gün içinde

hem de gece kullan›labilecek flekilde tasarlanm›fl.Bir da¤ kristali olan Smoky Quartz tafl› dumanrenginde ve yar› fleffaf. Kifliye pozitif enerji ver-di¤i belirtilen tafl›n, duygular› güçlendirdi¤ine

de inan›l›yor.

61

özelli¤iyle ayaklara konforu tafl›yor.Scooter, Watertight grubundaki Kro-nos, Gatto ve Trek modelleriyle dik-kat çekiyor. Enjeksiyon teknolojisiy-le üretilen bu modellerin en çarp›c›özelliklerinden biri, üstündeki deri iletaban›n›n birbirinden ayr›lmamas›.Aç›lma yapmayan taban› sayesinde buürünler, uzun y›llar gard›robunuzdakiyerini koruyabilir. Kevin Kostner, Heidi Klum, Jessica Al-ba, Angelina Jolie gibi ünlülerin çocuklar› için ter-cih etti¤i ayakkab› markas› olan Stride Rite, KanyonAl›flverifl Merkezi’ne geldi. ABD’nin 89 y›ll›k geçmi-fle sahip, 0-12 yafl aras› çocuk ayakkab›s› markas›Stride Rite’› Türkiye’ye Minikad›m Ayakkab› A.fi ge-tirdi. ABD d›fl›nda Güney Amerika ve Kanada’daçok say›da ma¤azas› olan Stride Rite, Kanyon ma¤a-zas› ile ilk kez Avrupa pazar›na girdi.

AKSESUARIN GÜCÜÜnlü saat markas› Kenneth Cole, tüm dünyaca be¤e-nilen koleksiyonunu yeni modeli KC4626 ile genifl-letti. Son günlerin modas› swarovski tafllar›n› tasa-r›mlar›na adapte eden Kenneth Cole gümüfl kad-ran› ve multi fonksiyon özellikleriyle be¤eni top-luyor. New York koleksiyonuna ait tasar›m›ylaTürkiye’de de ilgi çeken KC4626 özellikle y›l›n

Page 52: SANTİGRAT SAYI 6

B U R A K T U R N AG a z e t e c i - Y a z a r

ÜRET‹M B‹R YAfiAM

B‹Ç‹M‹D‹R

ncak bu anlay›fl henüz geliflmekteolan ülkelerde kendisini yeni yenihissettirmeye bafllad›. Moderniteyedo¤ru evrilmenin erken aflmas›ndakitoplumun bireyleri üretimi basit ihti-yaçlar›n› gidermenin bir arac› olarak

görür. Üretim mecburen yap›lmakta olan bir eylemdir.Günlük ihtiyaçlar için gereken maddi de¤er, sabah kal-k›p ifle gidilerek gerçeklefltirilen üretim eylemi ile sa¤-lan›r.Oysa modern kavram›n› hak eden toplumlarda üretimbir yaflam biçimi hatta daha ileri aflamalarda bir yaflamgustosu halini al›r…Erken toplumlarda insanlar üretim-leri ile tan›mlan›rlarken eriflkin toplumlarda insanlartoplumsal de¤il bireyselleflmifl, yaflam gustosu biçimi-ne sokulmufl eylemleriyle tan›mlan›rlar. Örnek vermekgerekirse, foto¤rafç›l›k e¤itimi olan bir Alman para ka-zanmak için garsonluk yapsa da, toplumda bir foto¤-rafç› olarak alg›lan›rken bu durum Türkiye’de tersidir.Art›k günlük lisan›m›za girmifl olan diplomal› manav,diplomal› garson gibi kavramlar buna bir örnektir. Oinsanlar›n diplomalar› ve e¤itimleri vard›r ama manavveya garson olarak alg›lan›rlar…Sanatsal üretim ise bireyselleflen üretimin en rafine ha-lidir. Maddi de¤er yarats›n ya da yaratmas›n, moderntoplumun en üst s›raya koydu¤u üretim biçimidir. Ya-flam biçimi haline gelmifltir. Bu sanat›n üretimi oldu¤ukadar tüketilmesi de bir yaflam biçimine dönüflür. Ko-leksiyonculuk, elefltirmenlik ve profesyonel izleyicilikileri toplumlarda daha yayg›nd›r. Sanatsal üretimi ger-çeklefltiren kifli yani sanatç›, bireysel üretimin en rafi-ne halini eyleme geçirmifl kifli olarak, toplumsal norm-lar›n d›fl›na taflma hakk›n› kazanm›flt›r. Öncelikle gün-delik hayat›n sabah-akflam ifl saatleri kavram›n›n d›fl›nataflar daha sonra da bu onun beyinsel olarak da top-lumsal normlar›n ötesine geçmesine olanak sa¤lar. Modern öncesi toplumlarda kifliler toplumsal üretimle-ri ile tan›mlan›rlarken, modern toplumlarda gerçeklefl-

tirdikleri üretimin, toplumsal üretim çerçevesindeki ye-ri ile tan›mlan›rlar. Yani üretimin toplumsaldan birey-sele do¤ru gerçeklefltirdi¤i yolculuk, bizi biz yapan et-ken halini al›r. Üretim bir yan›yla bireyselleflirken, birdi¤er yan›yla da daha çok toplumsallafl›r. ‹nternet gibiiletiflim araçlar› sayesinde, bireysel üretimimizi dahaönce düflünemedi¤imiz ölçüde genifl kitlelere ulaflt›ra-biliriz. Böylece bireysel üretimimiz, toplumun içinde gerçek-lefltirdi¤imiz para kazanma ile ilgili eylemimizin önünegeçer. Bu nedenle geliflen iletiflim, toplumsal modern-leflmeye de katk›da bulunur. Bireyselleflen üretim, sa-natsal üretimin daha fazla par›ldamas›na neden olur-ken, bir di¤er tarafta sorunlar da ç›karabiliyor. Meselamüzik sektörü art›k müzik satarak para kazanam›yor.Bunun en büyük nedeni internet sayesinde bireyselüretimin genifl kitlelere paras›z ulaflabilmesidir…Üretim ve kiflilik yap›s› da paralellik gösterir. Ve birey-selleflen üretim, tembel insanlar› toplumda ön plana ç›-kartmaya bafllam›flt›r. Zira bireysel üretim, üretimdenelde edilen fayday›, bizzat üretim sahibine aktar›r. Bude¤er maddi ya da manevi olsun, do¤rudan üretimisa¤layan kifliye ait olur. Bireyselleflen üretim arac›y› or-tadan kald›r›r ve üretimi yal›nlaflt›r›r. Sanatç› kavram›da bu ba¤lamda gittikçe genifller… Sanatç› tek bir sa-nat üzerinde çal›flmak yerine, teknolojinin nimetlerinikullanarak farkl› alanlarda kendisini ifade etmeye bafl-lar. Foto¤rafç›l›k, sadece foto¤raf çekmenin ötesine ge-çer, teknolojik manipülasyonlar ile yeni sanat harikala-r› yarat›labilir ve sadece bu ifl bile yeni bir sektör ola-rak h›zla geliflmektedir. Evinde sadece bir bilgisayar› olan kifli, Türkiye’denAmerika’daki bir firma için foto¤raf manipülasyonu ifliyapmakta ve para kazanabilmektedir. Eskiden tembeldiye nitelenen insanlar, art›k teknolojinin nimetleri ileevlerinden ç›kmadan, sabah erken kalkma derdi olma-dan üretim yapabilmekte, hatta bireysel üretimin ayn›zamanda nitelikli üretim olmas› nedeniyle de klasik ça-

52 BAKIfi AÇISI

A

Page 53: SANTİGRAT SAYI 6

53

l›flma hayat›n› yaflayan insanlardan fazla para kazan-abilmektedir. Bu tabii ki insanl›k tarihinin cilvelerin-dendir. Deyimler sözlü¤ünde bulunan, çal›flma ile ilgi-li pek çok söz de¤ifltirilmek zorunda kalabilir. Meselaerken kalkan yol al›r, insan› tembellik mahveder (ya-banc› atasözü) vs. Art›k biliyoruz ki, tembellik diye ni-telenen yaflam biçimi bireysel üretim araçlar› sayesin-de gelecek toplumun yaflam biçimidir. Türk toplumunun bu durumdan alaca¤› çok ders var.Modern toplum olma yolunda ilerlerken önümüzdeciddi engeller bulunuyor ama afl›lmaz de¤iller. Öncel-likle, ev kad›n›, ev k›z› kavramlar›n› ortadan kald›raca-¤›z. Tabii ki ev kad›nl›¤› sonsuza kadar olacak ama evkad›nl›¤›n›n üretimden uzak bir psikoloji bar›nd›rmas›-na izin vermeyece¤iz. Asl›na bak›l›rsa ev kad›nl›¤› birüretim biçimini bar›nd›r›r onu afla¤›da tart›flaca¤›z. He-le ev k›z› kavram› dünyaya bizim taraf›m›zdan hediyeedilmifl bir saçmal›kt›r. Ev k›z› olmak, asl›nda hiçbirfley yapmamak demektir. Bireysel üretime katabildi¤i-miz ölçüde, ev k›zlar›m›z Türkiye’nin itici gücü bileolabilirler.Pek çoklar›m›z›n bilmedi¤i hatta üzerinde düflünmedi-¤i bir üretme biçimi var ki, asl›na bak›l›rsa, üretiminana kayna¤› da odur… K›saca verimlilik denebilir…Hatta verimlilik hareketi diye bilinen bir görüfl halinegelmifl ve bir bak›ma ideoloji halini alm›flt›r. Verimlilik,insan›n normal eylemlerinde ekonomik davranmas›,görünmez biçimde üretim yapmakla eflde¤erdir. Ev ka-d›nlar› konusuna girmiflken bundan bahsetmemek ol-

mazd›. Verimlilik, ev kad›nl›¤›n› üretken yapan ve as-l›na bak›l›rsa bir meslek haline gelmesini sa¤layan anaunsurdur. Ev kad›n›, ailenin gündelik ihtiyaçlar›n› enverimli biçimde karfl›lamak görevini yerine getirir…Tabii yukar›da belirtti¤imiz üzere, bunun bilincinde ol-mamak, ev kad›nl›¤›n› pasif bir meslek olarak alg›lat›-yor. Do¤rusunu söylemek gerekirse, bir ülkenin gün-delik ekonomisinin büyük ço¤unlu¤u kad›nlar taraf›n-dan çevrilir. Bu nedenle, kad›n›n üretimden ne anlad›-¤› her fleyden önemlidir. Ev kad›nl›¤› kavram›n› dahaaktif bir üretim biçimi ile birlefltirmek, inan›lmaz yarar-lar sa¤lar…Sonuç olarak üretmek demek, nas›l olursa olsun top-lumun parças› olmak, kendimizi tan›mlamak ve kiflili-¤imizi gelifltirmek, sosyalleflmek demek. Üretim keli-mesini hayat›m›z›n merkezine koymadan kurdu¤umuzhiçbir toplumsal yada bireysel hayal gerçekleflmez, bu-nu baflarabilecek olan tek fley çal›flmak ve üretmektir.Bugünden itibaren, kendimize para için çal›flt›¤›m›z ifl-lerin d›fl›nda yeni bir ifl edinece¤iz… Her akflam bir sa-atimizi bu ifl üzerinde araflt›rma yapmak ve kendimizigelifltirmek için harcayaca¤›z… Birkaç y›l sonra bir ba-kacaklar ki, muhasebeci bildikleri adam gitmifl yerinebir minyatür sanatç›s› gelmifl… O s›k›c› ofislerden bi-rinde çal›flan s›radan k›z›n yerini kendine güvenen,tarz› ile dünya çap›nda ifller yapan bir web sitesi tasa-r›mc›s› alm›fl…. Bu örneklerin s›n›r› yok, s›n›r sizin ha-yal gücünüz… Evet, üretimin s›n›r› insan›n hayal gü-cüdür…

Page 54: SANTİGRAT SAYI 6

64 HABER

CAP‹TAL DERG‹S‹’N‹N JOHNNIE WALKER SPONSORLU⁄UNDA DÜZENLED‹⁄‹ TÜRK‹YE’N‹N 40 YAfi VEALTI EN BAfiARILI GENEL MÜDÜRLER‹ YARIfiMASI “BAfiARIYA YÜRÜYENLER” SONUÇLANDI. ADAYLARÖNCE ‹NTERNET ORTAMINDA OYLANDI. EN ÇOK OY ALAN 15 YARIfiMACI, ÜNLÜ ‹S‹MLERDEN OLUfiANÖZEL B‹R JÜR‹ TARAFINDAN ÇEfi‹TL‹ KR‹TERLER BAZ ALINARAK DE⁄ERLEND‹R‹LD‹. AIRFEL GENELMÜDÜRÜ HASAN ÖNDER B‹R‹NC‹L‹⁄E LAYIK GÖRÜLDÜ.

apital dergisinin Johnnie Walker sponsorlu¤undadördüncüsünü düzenledi¤i “Baflar›ya Yürüyenler”yar›flmas› sonuçland›. 2008 y›l›n›n En Baflar›l› Genç

Genel Müdürü’nün belirlendi¤i yar›flmay› 43 kifli aras›ndans›yr›lan Airfel Genel Müdürü Hasan Önder kazand›. Novar-tis Türkiye Ülke Baflkan› Güldem Berkman ikincili¤i, CMCGenel Müdürü Baflak Soykan üçüncülü¤ü elde etti. 40 yafl ve alt› Genel Müdürler aras›nda yap›lan yar›flmaya 43aday kat›ld›. Bu adaylar internet ortam›nda oyland›. En çok

oyu alan 15 kifli, ifl dünyas›n›n ünlü isimlerinin yer ald›¤› birjüri taraf›ndan de¤erlendirildi. Jüri, söz konusu genel mü-dürlerin yönettikleri projelerden kariyerlerine, flirket karl›l›-¤› ve itibar›na yapt›klar› katk›ya kadar hemen her faktörü ti-tizlikle ele ald› ve birinci bu flekilde belirlendi. Airfel GenelMüdürü Hasan Önder, 608 çal›flan› ile 100 milyon dolar ci-roya ulaflt›rd›¤› firmas›n› sektörünün liderleri aras›na tafl›d›-¤› için yar›flman›n birincisi seçildi. Dereceye girenler 18 Ara-l›k 2008 akflam› Conrad Otel’de yap›lan bir törenle ödülle-

Capital dergisi “Baflar›ya Yürüyenler”iseçti:

EN BAfiARILI GENEL MÜDÜRHASAN ÖNDER

C

Baflak Soykan, Hasan Önder, Güldem Berkman

Page 55: SANTİGRAT SAYI 6

65

rini ald›. Gecede Hürriyet Gazetesi ‹cra Kurulu Baflkan›Vuslat Do¤an Sabanc› da “baflar›” temal› bir konuflma yap-t›. Kay›p Bal›k Nemo animasyon filmindeki kahraman›n kö-pekbal›klar›na karfl› verdi¤i mücadeleyi ifl hayat›na adapteetti¤i konuflmas›yla Sabanc›, salondaki davetliler taraf›ndanbüyük ilgi gördü. Gecede, Capital ve Ekonomist ve PC NetDergileri Yay›n Direktörü M. Rauf Atefl, Diageo Türkiye Ge-nel Müdürü Ayd›n Soysal da birer konuflma yapt›. Uluslara-ras› üne sahip tasar›mc› Y›lmaz Zenger’in her derece içinayr› ayr› tasarlad›¤› ödüllerin sahiplerine verildi¤i seramoni-den sonra dereceye girenler k›sa birer konuflmayla davetli-lere vizyonlar› hakk›nda ipuçlar› verdi. ‹fl dünyas›ndan 200yöneticinin kat›ld›¤› gecede Airfel, kalabal›k bir ekiple ha-z›r bulundu. Sanko Holding Yönetim Kurulu Baflkan› Ab-dulkadir Konuko¤lu, Yönetim Kurulu Üyesi Sami Konuko¤-lu, Airfel Yönetim Kurulu Baflkan› Hüseyin Hamut baflta ol-mak üzere flirketin birçok üst düzey yöneticisi Hasan Ön-der’in baflar›s›n› kutlamak için geceye kat›ld›.

JÜR‹DE K‹MLER VARDI?Airfel Genel Müdürü Hasan Önder’i birinci seçen jüri üyeleriaras›nda Do¤ufl Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Aclan Acar,insan kaynaklar› uzman› Pembe Candaner, Capital CEOClub Baflkan› Ak›n Öngör, Galatasaray Üniversitesi Ö¤retimÜyesi Doç. Dr. Gülçin Büyük Özkan, TÜG‹AD YönetimKurulu Baflkan› Lütfü Küçük, Koç Holding Yönetim Kurulu

Mehmet Y. Y›lmaz, Hasan Önder, Ayd›n Soysal

Mehmet Y. Y›lmaz, Ayd›n Soysal, Baflak Soykan, Hasan Önder, Güldem Berkman, Vuslat Do¤an Sabanc›, M.Rauf Atefl

Page 56: SANTİGRAT SAYI 6

66

Baflkan Vekili Hasan Subafl›, Capital, Ekonomist ve PC NetDergileri Yay›n Direktörü M. Rauf Atefl, GY‹AD YönetimKurulu Baflkan› P›nar Eczac›bafl›, Hürriyet ‹K DirektörüSerdar Devrim, Diageo Türkiye Genel Müdürü Ayd›n Soysal,Mentor Dan›flmanl›k Yönetici Orta¤› Hande YaflargilAtefla¤ao¤lu ve Egon Zehnder International YönetimDan›flman› Murat Yeflildere bulunuyordu.

BAfiARIYA YÜRÜYEN ÜÇ ‹S‹M1993’te ‹stanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisli¤ibölümünden mezun olan Hasan Önder, k›sa bir süre özelmühendislik firmas›nda çal›flt›. 1994’te HACE Mühendislikfirmas›n› kurdu. A¤›rl›kl› olarak do¤al gaz dönüflüm projele-riyle u¤raflan firma, k›sa zamanda büyüdü. 1998'de Singa-pur'da bir y›l yaflayan Önder, Uzakdo¤u pazar› konusundauzmanlaflt›. 1999’da ise Akfel Endüstriyel Pazarlama A.fi’yikurdu. Is›tma-so¤utma-havaland›rma sektöründe faaliyetgösteren firma, 2001 y›l›nda Sanko Holding bünyesine kat›l-d› ve firma unvan› Airfel A.fi olarak de¤iflti. Kurdu¤u flirket-lerle kriz ortamlar›nda dahi baflar›l› giriflimlerde bulunanÖnder, 2009’un olas› ekonomik koflullar›nda firmas›n›n he-deflerini de¤ifltirmedi¤ini belirtiyor ve flunlar› söylüyor: “Ba-flar›n›n temelinde ‘insan’ oldu¤una inan›yorum. Kiflinin ken-di kiflisel gelifliminin yan› s›ra, ekip arkadafllar›n›n geliflimide baflar›s›n› olumlu yönde etkiliyor.”

Yar›flmada ikincili¤i alan Güldem Berkman 2007 y›l›nda No-vartis Macaristan Genel Müdürlü¤üne atanm›fl, 2008 y›l›ndaise Novartis Türkiye Ülke Baflkan› olarak görev yapmayabafllam›fl bir isim. Berkman, Novartis’in son 7 y›lda güçlü birivmeyle büyümesinde etkin bir rol oynad› ve flirketin ülkeyönetiminde en yüksek sorumlulu¤u alm›fl kad›n yöneticiolmay› baflard›. ‹laç sektöründeki faaliyetleri 140 ülkeye ya-y›lan Novartis’te sadece 5 ülkede kad›n yönetici oldu¤unu,bunlar aras›nda sorumluluk alan›n›n büyüklü¤ü aç›s›ndanGüldem Berkman’›n ilk s›ray› ald›¤›n› da belirtmek gerek.Sorumlulu¤u alt›nda 2 bin 500 çal›flan› olan Berkman’›n yö-neticilere en büyük tavsiyesi, zaman› iyi kullanmalar› ve ay-n› pozisyonda çok oyalanmadan kariyer basamaklar›n› h›z-l›ca t›rmanmalar› yönünde. Pozitifli¤in baflar› getirdi¤ini söy-leyen Berkman, emeklili¤inde Alaçat›’da deniz ve topraklau¤raflmak istedi¤ini belirtiyor. CMC Genel Müdürü Baflak Soykan, henüz 35 yafl›nda. Tür-kiye’nin en büyük ça¤r› merkezi hizmetleri flirketine girdi-¤inde 27 yafl›ndayd›. Pazarlama ve ifl gelifltirme yöneticisiolarak girdi¤i flirkette bir y›l içinde Genel Müdür oldu. Dörty›lda flirketi ciroyu 12, karl›l›¤› 14 kat büyütmeyi baflaranSoykan, yafl ortalamas› 22 olan bin 200 çal›flan› yönetiyor.Baflak Soykan, baflar› isteyen bir yöneticinin alçak gönüllü-lükle farkl›l›klar› yönetebilme yetene¤ine sahip olmas› ge-rekti¤ini düflünüyor.

Sami Konuko¤lu, Hasan Önder, Abdülkadir Konuko¤lu

Hasan Önder, Sami Konuko¤lu Hasan Önder, Abdülkadir Konuko¤lu

Page 57: SANTİGRAT SAYI 6

68 GEZ‹ - MEKAN

H A Z I R L A Y A N : C ‹ H A N D E M ‹ R fi E V K

Fark yaratma zaman›: fi‹MD‹ YEN‹ NES‹L MÜZELER MODA‹NSANLAR, KLAS‹K F‹K‹RLER‹NDIfiINA ÇIKARAK FARKLI MÜZELER‹NfiA ED‹YOR. B‹NLERCE FARKLISESTEN OLUfiAN “SES MÜZES‹”,TEMBELL‹K EDEN ‹NSANLARIN YATTIKLARI YERDEN ÇALIfiANLARI‹ZLED‹KLER‹ “TEMBELL‹K MÜZES‹”,17 ‹LA 26 M‹L‹METRE EBAT-LARINDAK‹ KURAN’I-I KER‹M’‹N DEYER ALDI⁄I “M‹NYATÜR K‹TAPMÜZES‹” ‹LK AKLA GELENLER…‹fiTEYEN‹ NES‹L MÜZELERE M‹N‹ B‹RGEZ‹NT‹.

Page 58: SANTİGRAT SAYI 6

69

n›n ortas›na oturtulmufl. Müzenin iç mekan› ilham›n› do¤a-dan alarak insan›, eserlerin yap›ld›¤› döneme götürecek ka-dar zaman ve mekan duygusundan uzaklaflt›r›yor.

B‹L‹M TAR‹H‹N‹ MERAK EDENLEREBilgisayar Tarihi Müzesi, bilgi ça¤›n›n geliflimini geleceknesillere aktarmay› misyon edinmifl bir müze. Burada di-züstü bilgisayarlar›n atalar›n› gördükçe flafl›rmamak eldede¤il. Öyle ki müzede, bir oda boyutunda olan ilk bilgisa-yardan, efsane olarak nitelenen ve “atari”den bilgisayara ilkgeçifl olan “Commadore 64”e kadar tüm bilgisayarlar mev-cut... 1999’da kar amac› gütmeyen bir kurum olarak kuru-lan ve dünyan›n en genifl bilgisayar arflivine sahip olan mü-zede, insan eliyle yap›lm›fl ilk bilgisayar d›fl›nda, bilgi ça¤›-n›n günümüze kadar üretti¤i tüm dokümanlar mevcut. Ka-liforniya’da bulunan Bilgisayar Tarihi Müzesi, ayn› zaman-da e¤itim amaçl› olarak da kullan›l›yor.

DÜNYANIN BÜTÜN ENSTRÜMANLARIAmerikan Ulusal Müzik Müzesi, Güney Dakota Üniversite-si bünyesinde 1973 y›l›nda kuruldu. Müzede Avrupa, Ame-rika, Asya ve Afrika’ya ait 14 bin 500’den fazla müzik aletibulunuyor. Burada bulunan en önemli müzik aletleri ise pi-yanonun yarat›c›s› olarak kabul edilen Bartolomeo Cristo-fori taraf›ndan 18’nci yüzy›lda tasarlanan iki piyano... Amerika’n›n önemli müzik arflivcileri, ellerindeki tüm mü-zik aletlerini ve arflivlerini ba¤›fllay›p tek bir elde toplanma-s›n› sa¤l›yorlar. Baflta Afrika olmak üzere Bat› d›fl›ndaki uy-garl›klar›n en mistik müzik aletleri de müzede kendine yerbuluyor. Hindistan’dan Angola’ya; Suriye’den Java Adas›’nakadar dünya haritas›nda yerini dahi bilmedi¤imiz tüm ülke-lerden müzik aletleri var. Müze, www.usd.edu/smm webadresinden Manuel Antunes taraf›ndan 1767 y›l›nda yap›lanilk büyük piyanonun mistik sesini dinleme f›rsat›n› sunu-yor.

UFO’LAR VAR MI YOK MU? Roswell, mistik varl›klar ve Ufo ile ilgilenenler için tan›d›kbir kent… ‹ddialara göre; 1947 y›l›nda bu bölgeye bir Ufodüfler. Pentagon’dan gelen bir grup asker kalan parçalar›toplar ve askeri üsse götürür. Bakanl›k cismin bir meteoro-loji balonu oldu¤u aç›klasa da kimse inanmaz… Yayg›n ka-n›, askerlerin götürdü¤ü uzayl› kadavras›nda bilim insanla-r› uzun y›llar araflt›rma yapt›¤› yönündedir. ‹flte Ros-well Ufo Müzesi de böylelikle bu kente ku-rulur. Müzenin dünya d›fl› can-l›lar konusunda böyle flan-l› bir geçmifle sahipbir kentte kurul-mas› son derecenormal. Müzededüfltü¤ü iddiaedilen Ufo’nun veuzayl›n›n otopsisahnesini anlatan

ocuklu¤umuzun ve ilk gençlik y›llar›m›z›n müzele-ri, tozlu raflar›n boylu boyunca uzand›¤›, upuzunkaranl›k koridorlar›ndan aniden biri ç›kacakm›fl iz-

lenimi veren korku filmi tad›ndad›r. Üstelik çok ciddi yer-ler olmak zorundaym›flças›na as›k suratl›d›r. Müzelerin as-l›nda sevilebilecek yerler oldu¤u fikri, özel müzelerle haya-t›m›za girdi desek, devlet müzelerine çok da haks›zl›k et-meyiz san›r›m. Özellikle yaflam alan› olarak kurgulanm›fl,farkl› aktivitelerle vaktin nas›l geçti¤ini unutturan müzelerayn› zamanda, çocuklar›n da e¤lenerek keflfetmesini sa¤l›-yor. Asl›nda müzelerin hofl vakit geçirilebilecek yerler oldu-¤u fikri, çok yak›n tarihe dayan›yor ülkemizde. Belki deböyle bir kavram ilk Sunay Ak›n’›n Oyuncak Müzesi iledüfltü akl›m›za. Asl›nda müzeler, zamandan ve mekandanuzaklaflt›ran yerler olmal›yd›... ‹flte tam da bu noktada Su-nay Ak›n’›n “Oyuncak Müzesi”nin ard›ndan bir de OrhanPamuk’un açmay› planlad›¤› “Masumiyet Müzesi”, “müze”kavram›n› tekrar gündeme getirdi. Biz de bu tart›flmaya birucundan kat›ld›k ve dünyan›n bu konuda neler yapt›¤›nabir göz att›k.

SABAHA KADAR E⁄LENCE! Palm Spring Havac›l›k Müzesi, ‹kinci Dünya Savafl›’nda kul-lan›lan uçaklar› sergileyen bir müze. Klasik havac›l›k müze-lerinden çok farkl›. Müzede uçaklar› görebildi¤iniz gibie¤er ücretini öderseniz 2. Dünya Savafl›’ndan kalma biruçakla tur atma flans›na sahipsiniz. Ya da tek motorlu uça-¤›n›z var ancak ar›zal›; Palm Spring bu konuda da yard›m-c› oluyor, hatta uça¤›n›z› tamamen yeniliyor. ‹ki büyükhangardan oluflan müzede Avrupa ve Amerika kökenliuçaklar ayr› ayr› sergileniyor. Uçaklar›n aras›nda bulunankafede yemek yiyebiliyor hatta müzedeki “disko”da dansedebiliyorsunuz. Müzeye gündüz bir giriyorsunuz, girifl ogirifl; uçak siluetlerinin aras›nda sabaha kadar e¤lence de-vam ediyor. Kaliforniya’daki müze, do¤al olarak eyaletinen önemli hafta sonu e¤lence yerlerinden biri olarak gös-teriliyor.

GEÇM‹fiLE HESAPLAfiMAEiffel Kulesi’ne 200 metre uzaktaki (Quai Branly) yani “‹lkSanatlar Müzesi” ile bir anlamda sömürgeci geçmifliyle he-saplafl›yor. Müzeye ilk olarak “‹lkel Sanatlar Müzesi” ad› ve-riliyor. Ancak, ad›ndan bir küçümseme anlam› ç›kabilece¤idüflünülerek “‹lksel Sanatlar” olarak de¤ifltiriliyor. 3 bin 500eserin yer ald›¤› müzede Asya, Afrika, Okyanusya ve Ame-rika’daki Bat› medeniyeti öncesi dönemlerden eserler ser-gileniyor. Müzede, Türkiye’den ise 2 bin eser yer al›yor...Di¤er eserlere gelince, Senegal’den kaya parçalar›, Ceza-yir`den bir çeyiz sand›¤›, Hindistan’dan bir hal›… Karanl›kve gizli bölmelerde Burkina Faso ya da Fas’tan heykeller…Serginin Asya Medeniyetleri bölümünde Anadolu’dan tak›,gelinlik, kaftan gibi giysi ve aksesuarlar ile b›çak, kama, k›-l›ç ve kalkan gibi savafl aletlerini görmek mümkün. Eserle-rin günefl ›fl›nlar›ndan zarar görmemesi için müzenin çev-resi büyük a¤açlarla kaplanm›fl hatta müze adeta bir orma-

Ç

Casusluk Müzesi

Page 59: SANTİGRAT SAYI 6

70

¤in yüzlerce müzik türüne ait örneklerin ve milyonlarca do-¤al ses kayd›n›n yer alaca¤› dünyan›n ilk “ses müzesi” ka-p›lar›n› ziyaretçilerine açmaya haz›rlanan ilginç müzelerdenbiri. Müze, Çin’in Hefei kentinde, Küresel Müzik VadisiKültürel Endüstri Park› ad› alt›nda, 48 bin metrekarelikalanda 2010’da aç›lacak ve müzede dünyan›n tüm sesleriolacak.‹lginç bir di¤er müze k›sa bir zaman önce aç›lan “Tembel-lik Müzesi”. Kolombiya’n›n Bogota kentinde kurulan bumüzede tarihi eser yok, gezece¤iniz bir yer de. Burada yap-

balmumu heykeller yer al›yor. Yo¤un ilgi gören müzedehediyelik eflyalar da en az müzenin kendisi kadar ilgi gö-rüyor.

VE fiAfiIRTAN MÜZELER..Bu müzeler dünyada büyük ilgi gören, klasik müze kavra-m›n›n d›fl›na ç›km›fl müzelerin bafl›nda geliyor. Bunlar›n d›-fl›nda insana bu kadar› da abart› dedirtecek cinsten olanla-r› da var. Kimisi y›llar önce aç›ld› ve kap›lar›n› açt›¤› dönembüyük flaflk›nl›k yaratt›; kimisi ise aç›lma arifesinde. Örne-

‹lkel Sanatlar Müzesi

Bilgisayar Müzesi

Page 60: SANTİGRAT SAYI 6

71

t›¤›n›z tek fley, birbirinden rahat kanepelere, yataklara vehamaklara yat›p dev ekranlarda çal›flan insanlar›n görüntü-lerini izlemek… Bu müzenin amac› tahmin edece¤iniz üze-re; insanlara ne kadar çok çal›flt›klar›n› gösterirken dinlen-menin ne kadar önemli oldu¤unu anlatmak. Dünyan›n tek Minyatür Kitap Müzesi ise Bakü’de merakl›-lar›n› bekliyor… 6 binden fazla kitap koleksiyonuna sahipmüze, 62 ülkeden obje bulunduruyor bünyesinde. Ziyaret-çilerin ilgisini en çok 17 ila 26 milimetre ebatlar›nda olanKur’an-› Kerim çekiyor.Son olarak Uluslararas› Casus Müzesi’nden bahsetmek ge-rek. Washington’daki “International Spy Museum”da casus-

lu¤un ça¤dafl tarih boyunca nas›l h›zla de¤iflti¤ine tan›kolabiliyorsunuz. Müzede 1965’ten kalma ruj fleklindeki si-lahlar, dinleme cihazlar›n›n evrimini gösteren bölümler,içine kamera gizlenmifl a¤aç kütü¤ü gibi aletler, ziyaretçi-leri flaflk›nl›¤a u¤rat›yor.

Tembellik Müzesi

Ufo Müzesi

Uçak Müzesi

Page 61: SANTİGRAT SAYI 6

MULT‹ TURKMALL, “FORUM AVM” MARKASIYLA ALIfiVER‹fi MERKEZLER‹ PROJELER‹ ÜRETEN HOLLANDALIB‹R F‹RMANIN TÜRK‹YE ‹fiT‹RAK‹. F‹RMA HALEN TÜRK‹YE VE BALKANLAR’IN EN BÜYÜK AVM PROJES‹ OLAN“FORUM ‹STANBUL”U HAYATA GEÇ‹RMEYE HAZIRLANIYOR. PROJEN‹N ISITMA, SO⁄UTMA VE HAVA-LANDIRMA EK‹PMANLARI ‹SE Y‹NE AIRFEL MARKALI…

72 PROJE

Avrupa liderine Türk tedarikçi: “FORUM ‹STANBUL” DAAIRFEL ‹MZASI

vrupa gayrimenkul sektörünün lider firmalar›ndanHollandal› Multi Corporation, Avrupa’da daha çok ta-sar›m›n öne ç›kt›¤› al›flverifl ve ifl merkezleri projeleriy-

le tan›nan bir marka. Firman›n Türkiye ifltiraki olan Multi Turk-mall ise 2004 y›l›ndan bu yana Türkiye’de faaliyet gösteriyor.Multi Turkmall, Türkiye’de 10 milyar Euro de¤erindeki yat›-r›mla 25 tane “Forum AVM” açmay› planl›yor. Multi Turk-mall’un, 2006 y›l›nda ‹zmir’de, 2007 y›l›nda Mersin’de, 2008 y›-l›nda Denizli, Trabzon, Ayd›n ve Ankara’da açt›¤› Al›flverifl veYaflam Merkezleri’nin yan› s›ra, ‹stanbul, Antalya, Kayseri, Di-yarbak›r, Nevflehir, Gaziantep, Çanakkale, Çorum ve Elaz›¤ gi-bi Türkiye’nin çeflitli illerinde infla ve gelifltirme aflamas›ndabulunan 16 projesi daha bulunuyor. Multi Turkmall, üretti¤iprojelerin kentin ya da bölgenin yeniden canlanmas›nda etkinolmas›n› önemseyen bir firma. Bununla birlikte, tasar›m›n ye-rel kültüre uygunlu¤una da dikkat ediyor. fiirketin Türkiye’de gerçeklefltirdi¤i ilk proje olan Forum Bor-nova, yepyeni bir “yaflam merkezi” kavram›yla dikkati çekti.Forum Bornova, 62 bin metrekarelik bir alanda kurulu, ‹kea,Kipa gibi hipermarketlerin yan› s›ra yerli yabanc› markalar›nyer ald›¤› 128 ma¤aza, 7 sinema salonu ve 3 bin araçl›k oto-

parka sahip bir AVM olarak bölgeye önemli bir hareket getir-di. Y›lda 12 milyon kiflinin buray› ziyaret ediyor olmas›, yarat-t›¤› hareketin bir göstergesi. Multi, 20’den fazla Avrupa ülkesinde faaliyet gösteriyor. Genelmerkezi Hollanda’da bulunan flirketin Belçika, Çek Cumhuri-yeti, Fransa, Almanya, Yunanistan, ‹talya, Lüksemburg, Polon-ya, Portekiz, Romanya, ‹spanya, Slovakya, Türkiye, Ukraynave ‹ngiltere’de ofisleri bulunuyor. Sürekli büyümeyi kendineilke edinen Multi Turkmall, flirketin Bulgaristan, Romanya veYunanistan’daki faaliyetlerini ‹stanbul Merkez Ofisi’nden yürü-tüyor.

FORUM ‹STANBUL VE AIRFELMulti Turkmall’un en iddial› oldu¤u projelerinden biri olan Fo-rum ‹stanbul, 175 bin metrekare kiralanabilir alana sahip. Pro-je tamamland›¤›nda Türkiye’nin ve Balkanlar’›n en büyük al›fl-verifl merkezi olacak. Projede perakende ve e¤lence alanlar›-n›n yan› s›ra ofis, konut gibi birimler yer alacak. Benzeri pro-jelerden farkl› olan taraf› ise içinde 8 bin metrekarelik dev birakvaryum ve bir de otelin olmas›. Forum ‹stanbul’da da birçokönemli projede oldu¤u gibi Airfel ürünleri kullan›lacak. Airfel,

A

Page 62: SANTİGRAT SAYI 6

73

Merkezi’nden birer kifliyi McQUAY’›n ‹talya’daki fabrikas›nagötürerek so¤utma grubunun fabrikada yap›lan testi inceleme-sine olanak sa¤lad›. Bu proje kapsam›nda 4500 kW so¤utmakapasiteli 5 adet santrifüj kompresörlü McQUAY so¤utma gru-bu, 114 adet Airfel klima santrali ve 3000 kW ›s›tma kapasiteli4 adet HOVAL kazan kullan›ld›. Multi Turkmall firmas›na yap›lm›fl bu büyüklükteki bir sat›fl,projenin Türkiye ve Balkanlar’›n en büyük al›flverifl merkezi ol-mas› aç›s›ndan da büyük önem tafl›yor. Ayr›ca Airfel’in bu pro-jeden aln›n›n ak›yla ç›kmas› Multi Turkmall’un daha sonrakiprojelerinde Airfel’i tercih etmesinde büyük bir etken olacak.Böyle bir projenin Airfel’in referans listesine eklenmesi, Air-fel’in genç yafl›na ra¤men çok k›sa zamanda büyük ve sa¤lamad›mlarla sektöründe lider firmalar aras›nda yerini ald›¤›n›n eniyi kan›t› olarak niteleniyor.

bu projenin ›s›tma, so¤utma ve havaland›rma ile ihtiyaçlar›n›karfl›layacak. Airfel bünyesinde bu projenin takibi Mühendis-lik Sistemleri Müdürü Fahrettin Türko¤lu liderli¤inde sat›fl mü-hendisi Onur Y›ld›z ve Ercan Uzundurugan taraf›ndan gerçek-lefltirildi.Airfel, Yorum ‹nflaat firmas›n›n Forum AVM projesinin taahhü-dü almas›ndan sonra bu projenin ›s›tma, so¤utma ve havalan-d›rma ürünleri için Yorum ‹nflaat’›n mekanik tafleronu Aydem‹nflaat’a teklif vererek projeye dahil oldu. Bu yat›r›m›n ›s›tma,so¤utma ve havaland›rma projesi yurtd›fl› kökenli ARUP firma-s› taraf›ndan yap›ld›. Airfel, ARUP firmas›n›n yapt›¤› hesapla-malara göre bir fiyat teklifi haz›rlayarak Aydem ‹nflaat’a verdive de¤erlendirme sonucu rakiplerini geride b›rakarak Aydem‹nflaat ile el s›k›flt›.

YO⁄UN TEKN‹K DESTEK VER‹LD‹Airfel, Aydem ‹nflaat ile el s›k›flt›ktan sonra satt›¤› ürünler ileilgili teknik destek verdi. So¤utma gruplar›n›n ve kazanlar›nproblemsiz çal›flmas› için gerekli koflullar›n sa¤lanmas› ve yer-leflim detaylar›n›n incelenmesi için Airfel Merkez Servis, Ay-dem ‹nflaat ve Yorum ‹nflaat ile toplant›lar düzenleyerek iflinbu taraf›n› s›k› tuttu. fiartnamede klima santrallerine ait aspira-törlerin 8000C s›cakl›kta çal›flmas› isteniyordu. Klima santralifabrikas›nda bu veriye uygun test düzene¤i haz›rland›. Forum‹stanbul projesi için imal edilmifl bir klima santralinin aspira-törü 2 saat süre ile 8000C s›cakl›kta Multi Turkmall, Yorum ‹n-flaat, Aydem ‹nflaat’tan yetkililerin de kat›l›m›yla test edildi.Ürün, baflar›yla testi geçti. Airfel bununla da s›n›rl› kalmad›. Aydem ‹nflaat ve projeninkontrolör firmas› olan Pro-ge Proje Gelifltirme ve Yönetim

Page 63: SANTİGRAT SAYI 6

AIRFEL AKADEM‹ T‹YATRO GRUBU, YAKLAfiIK 7 AYDIR ÇALIfiTI⁄I “KULAKTAN KULA⁄A” ‹S‹ML‹ OYUNUTAMAMLADI. EK‹P HALEN DEKOR VE KOSTÜMLE ‹LG‹L‹ SON DÜZENLEMELER‹ YAPIYOR. PRÖM‹YER‹fiUBAT AYININ SON HAFTASINDA YAPILACAK OYUN SONRAK‹ GÜNLERDE TURNEYE ÇIKACAK.

74 AKADEM‹

urum içindeki her türlü sosyal faaliyete çok önemveren Airfel, bu nedenle Airfel Akademi ad›n› ver-di¤i bir oluflum gerçeklefltirmiflti. Bu akademi, ku-

rum çal›flanlar›n›n motivasyonlar›n› art›rmak ve ekip ruhu-nu pekifltirmek için her türlü çal›flmay› yapmay› hedefliyor-du. Bu dinamiklerle bilardo turnuvas›, reklam senaryosuyar›flmas›, karma sanat sergisi gibi etkinlikler gerçeklefltirenAirfel Akademi, geçti¤imiz y›l›n May›s ay›ndan beri kurumçal›flanlar›n›n kurdu¤u ekiple bir tiyatro oyunu çal›fl›yordu.Bununla ilgili geliflmeleri dergimizin önceki say›lar›nda si-ze duyurmufltuk. Bu say›m›zda art›k oyunun haz›r oldu¤u-nu ve fiubat ay›n›n son haftas›nda izleyicileri ile buluflaca-¤› haberini veriyoruz. Oyun, Airfel çal›flanlar›na sergilen-

dikten sonra Sanko Holding’in Gaziantep’teki merkezi bafl-ta olmak üzere kurumun üretim yapt›¤› yerlere turne yapa-cak. ‹zleyicilerin hoflça vakit geçirece¤ini düflündü¤ümüzoyunla ilgili yönetmen Müfit Aytekin düflüncelerini dergi-mizle paylaflt›:“Airfel Akademi Tiyatro Grubuyla bir oyun haz›rlamak is-tedi¤imizde asl›nda önümüzde çok seçenek yoktu. Çünküöncelikle ekipteki arkadafllar bu ifli ilk kez yapacakt›. Oyu-na göre bir kadro oluflturma flans›m›z da yoktu; bu çal›fl-maya kat›lmak isteyenlerden oluflan bir ekibimiz vard› vebizim parametremizi de bu oluflturuyordu. ‹rlandal› yazarLady Gregory’nin ‘Kulaktan Kula¤a’ isimli oyununu Türki-ye’ye adapte ederek çal›flmaya bafllad›k. Oyun temel ola-

“Kulaktan Kula¤a” fiUBAT SONUNDA SEY‹RC‹YLEBULUfiACAK

K

Page 64: SANTİGRAT SAYI 6

75

rak dedikodu ekseninde geliflen bir dizi yanl›fl anlafl›lmaüzerine kurulmufltu. Asl›nda bizim kültürümüze de bu an-lamda çok uygundu. Karakterleri Türklefltirdik ve rol da¤›-l›m›n› yapt›k. Yo¤un ifl yaflam›ndan gelen ekipteki oyuncu-lar baflta çok zorland›lar. Çünkü oyunculukla ilgili bir e¤i-timleri yoktu ve daha da önemlisi ifl ortam›nda ast-üst ilifl-kisinde olduklar› kiflilerle karfl›l›kl› oynamakta yani ‘rol kes-mekte’ problem yafl›yorlard›. Ama zaman içinde bunun üs-tesinden geldiler. ‹çlerinden birinin yapamayaca¤›n› düflü-nüp, vazgeçti¤i anlarda di¤erleri onu tekrar motive etmeyibaflard›. Bu çal›flman›n sonunda bunun bir ekip ifli oldu¤u

bilincine vard›klar›n› düflünüyorum. Çünkü hepsi ayn› an-da finifle varmak zorundayd› ve tek kiflinin oynamas› ilebunun olamayaca¤›n› çok iyi anlam›fllard›. Aral›k ay›ndaprömiyeri yapmay› planlam›flt›k ancak ülkedeki krizin etki-leri, yo¤un ifl temposu gibi etkenler çal›flmalar›m›z›n h›z›n›azaltt›. Bugün gelinen noktada ise eksi¤imiz sadece dekorve kostüme ait ayr›nt›lardan ibaret. Kurumsal bir yap› için-de çal›flanlar›n ekip ruhunu kavramalar›, birlikte çal›flman›ninceliklerini ö¤renmeleri aç›s›ndan bu tür programlar›n uy-gulanmas›n› çok gerekli görüyorum. Bana göre 7 ay› aflançal›flmam›z da bunun bir kan›t›d›r.”

Page 65: SANTİGRAT SAYI 6

76 ZAMAN - MEKÂN

F O T O ⁄ R A F : fi E N D O ⁄ A N Y A M A K O ⁄ L U

ünyan›n 8’nci harikas› olarak kabul edilen Ayasof-ya, muhteflem kubbesi ile neredeyse 500 y›l bo-yunca Osmanl› mimarisine öncülük etmifl bir ya-

p›. O güne kadar yap›lm›fl hiçbir kubbe bu kadar büyükbir çapa sahip de¤ildi. Büyük gibi duran kubbeler, dahaküçük kubbelerin tafl›y›c› ayak ifllevini yerine getirmesiy-le büyükmüfl gibi görünüyordu. Ayasofya, o günün Romakentindeki Pantheon’un silindirik ve çok kal›n duvarlaraoturmufl kubbesinden küçüktü ama tonoz, kemerler veyar›m kubbeleriyle çok daha genifl bir alan› örten son de-rece sofistike bir iç mekan görünümündeydi. Yaln›zcadört tafl›y›c› duvar üzerine oturan bu boyutta bir kubbe,tasar›m, teknik ve estetik niteli¤i bir devrim anlam› tafl›-yordu. Kubbe, gökyüzünde as›l›ym›fl izlenimi yaratan birgörkeme sahiptir. Duvarlardaki mozikler, oyularak desen-lenmifl mermer sütunlar, günün her saati de¤iflen ›fl›koyunlar›na olanak sa¤lar. Mimarisindeki muhteflemliklebirleflen bu ›fl›k efektleri, Ayasofya’n›n insan› büyüleyenatmosferindeki bafll›ca etkenlerdir. Bizans imparatoru Justinyanus, Roma ‹mparatorlu¤u’nungücünün göstergesi olan Pantheon’dan daha görkemliAyasofya’y› infla ettirerek, Bizans’›n dünyan›n yeni merke-

zi oldu¤una da iflaret ediyordu. Ayasofya’n›n kitlelere ve-rilecek böyle bir ideolojik mesaj› da vard›. Matematikçi Tralles’li Anthemius ve geometri bilgini Mile-tus’lu ‹sidoros’un mimarl›¤›n› yapt›¤› Ayasofya’y› 10 biniflçi 5 y›lda bitirdi. Yap›, çeflitli zamanlarda yaflanan ‹stan-bul depremlerinde zarar görse de onar›mlarla varl›¤›n›sürdürdü. Ayasofya’n›n içindeki kuyuya dalan bir arkeo-log, temelin tamamen suyun içerisinde oldu¤unu ortayaç›kard›. Su, depremlere karfl› zarar› önleyici bir unsur ola-rak düflünülmüfltü. 7 bin 570 metrekare alan kaplayanAyasofya’n›n kubbe çap› ise 32 metreye yak›n. Fatih’in ‹s-tanbul’u almas›yla Mimar Sinan Ayasofya’n›n restorasyo-nuyla görevlendirildi. Eklenen ‹slami unsurlarla camiyeçevrilen Ayasofya ibadete aç›ld›. Ayasofya’n›n kubbe ge-niflli¤i Osmanl›’daki mimarlar için her zaman afl›lmas› ge-rekli bir unsur oldu. Sinan, Selimiye’de s›k›flt›rma kilit tafl-lar tekni¤ini kullanarak daha genifl bir kubbe yapmay› ba-flard›. Ayasofya’n›n tam karfl›s›na yap›lan Sultanahmet Ca-mii onun kadar büyük olmasa da tart›flmas›z ‹stanbul’da-ki en güzel camilerden biridir. 916 y›l boyunca kilise, 481y›l da cami olarak kullan›lan Ayasofya, 1935 y›l›nda Ata-türk’ün emriyle müze haline getirildi.

AYASOFYADÜNYA M‹MAR‹ TAR‹H‹NDE ÇOK ÖNEML‹ B‹R YERE SAH‹P OLAN AYASOFYA, 916 YIL K‹L‹SE, 481 YIL DACAM‹ OLARAK KULLANILDI. 1935 YILINDA ATATÜRK’ÜN EMR‹YLE MÜZEYE ÇEVR‹LD‹. DÜNYANIN 8’NC‹HAR‹KASI OLARAK TANIMLANAN AYASOFYA’DAN DAHA BÜYÜK B‹R KUBBE YAPMAK BAfiTA M‹MARS‹NAN OLMAK ÜZERE B‹RÇOK M‹MARIN DÜfiÜYDÜ…

Dünyan›n 8’nci harikas›:

D

Page 66: SANTİGRAT SAYI 6

77

Page 67: SANTİGRAT SAYI 6

78 AJANDA

aleme ald›¤› her kitab›yla gündemi de¤ifltiren ustakalem Ayfle Kulin’in son kitab› Umut, geçti¤imiz ayokurla bulufltu. Yazar›n, Veda isimli roman›n›n he-

men ard›ndan kaleme ald›¤› Umut, bir üçlemenin ikinci ki-tab› niteli¤i tafl›yor. ‹lk kitap Veda’da resmi tarihin d›fl›naç›karak, okuru Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun çöküflüne ta-n›k eden Kulin; o y›llar›n hesaplaflmas›n› ailesinin hikaye-sini de kurguya katarak yapm›flt›. Umut’ta kald›¤› yerdendevam eden Kulin, bu defa çöken imparatorlu¤un hikaye-sine y›k›mlar›, sürgünleri ve yeni kurulmakta olan Cumhu-riyet’in sanc›l› y›llar›n› da dahil ederek hikayeyi büyütüyor.Ve tarihsel hesaplaflmas› bitmiyor Kulin’in. Budefa merce¤e, günümüzde de gündemdendüflmeyen “Ermeni meselesi”ni al›yor. Okurutarihin sat›r aralar›nda dolaflt›r›rken ister iste-mez üçlemenin son kitab›na yönelik merakla-r› tazeliyor. Biz de eserlerine ve sanat›na ilifl-kin tüm merak ettiklerimizi Ayfle Kulin’e soru-yoruz… Romanlar›n›z ve öyküleriniz tarihi araflt›rmayadayan›yor. Buradan yola ç›karsak çal›flma tar-z›n››z› anlat›r m›s›n›z?Yazd›¤›m döneme dair pek çok bilgi topluyo-rum. Hatta yazd›¤›m dönemi anlatan baflkalar›n›n yazd›¤›romanlar› da okuyorum. Mesela Veda’y› yazarken tarihibilgilere ulaflman›n yan› s›ra Abdülhamit Düflerken adl› ro-man› da okudum ki, o günün dili iyice içime sinsin. Son kitaplar›n›zda politikaya fazlaca giriyorsunuz. Bu du-rumun özel bir nedeni var m›? Veda’da iflgal alt›nda ve çökmekte olan bir imparatorlu-¤un, Umut’da iflgali sonland›rm›fl ve 600 y›ll›k imparator-lu¤u devirmeyi baflarm›fl genç bir cumhuriyetin ailelerüzerinden anlat›lan öyküleri var. Veda ve Umut haliyle bi-raz politika koktular.Böyle bir üçlemeye nas›l karar verdiniz, sizi ne teflvik etti? Veda’ya bafllarken üçleme yapmak gibi bir niyetim yoktu.Veda okurlar›yla bulufltuktan sonra bana çok fazla mek-tup, e-posta ve telefon geldi. ‹mza günlerine gelenler deVeda da yer alan insanlara sonradan neler oldu¤unu me-rak ediyorlard›. Umut, okura bir yan›t olarak geliflti. Art›k

bu kitab› üçleyip bizzat tan›k oldu¤um y›llar› yazmayaelim mahkûm.Umut’un ard›ndan geelecek üçlemenin son kitab›nda bizine bekliyor? Do¤umumdan, babam› kaybetti¤im 1983 y›l›na kadar ta-n›kl›k etti¤im olaylar› anlatmak istiyorum. Bu kitab› oku-mak için biraz bekleyeceksiniz çünkü meslek hastal›¤›nau¤rad›m ve sa¤ omzum ve kolum sakatland›. 20 dakika-dan fazla yaz› yazmama izin yok.Bu üçlemenin ard›ndan, gelecek dönemde özellikle üze-rinde çal›flmak istedi¤iniz temalar var m›, neler?

Bu üçlenecek kitaplar yüzünden bafllay›p birtürlü bitiremedi¤im bir aflk roman› var. Onutamamlamak isterim do¤rusu.Kitaplar›n›z sinema ve televizyona uyarlann›-yor. Eserlerinizi bir yönetmene teslim ederkenneler hissediyorsunuz?Kamera arkas›nda on befl y›l geçirmifl biri ola-rak, kitaplar›m›n asla yazd›¤›ma sad›k kal›na-rak çekilmeyece¤ini biliyorum. Roman dili vesinema dili apayr›d›r. Evet, dizi yap›l›rken öy-küler sulan›yor, eserle ilgisini kaybediyorfilme çekilirken de de¤ifliyorlar. Ne var ki, bu

da okura ulaflman›n bir yolu. Ekrana yans›yan kitab›, ha-yat›nda hiç kitap okumam›fl insanlar da al›p okumaya bafl-l›yor. Kitap yeni bask›lar yaparken okuma hevesi de yay›l-m›fl hatta yerleflmifl oluyor. Her madalyonun iki yüzü var. Her birinde ayr› ayr› üzül-düm. Tesellisi bu kitaplar›n yeniden talep edilmesi ve ye-ni bask›lar yapmas› oldu. Bir yazar›n iste¤i de kitab›n›nokura ulaflmas› de¤il midir?Köprü’den uyarlama sinemma filmi “Vali” vizyonda. Sizceönce dizi yap›lan bu eser neden bu kadar be¤enildi?Vali filminin benim kitab›mla ve Köprü dizisiyle hiç alaka-s› yok. Vali Yaz›c›o¤lu’nun ailesi ve yap›mc› flirket aras›n-da bir anlaflma bu. Benim Vali filmi üzerinde hiçbir hak-k›m olamaz. Dizinin be¤enilmesine gelince, insanlar ara s›ra da olsa,do¤ru dürüst, erdemli bir insan›n öyküsünü seyretmek is-tiyorlar herhalde.

“VEDA” ‹S‹ML‹ ROMANIYLA OSMANLI’NIN SON DÖNEM‹NE IfiIK TUTAN AYfiE KUL‹N, ÜÇLEMEN‹N‹K‹NC‹ K‹TABI OLARAK KALEME ALDI⁄I “UMUT”TA TAR‹H‹, CUMHUR‹YET’‹N ‹LK YILLARINA KADARGET‹R‹YOR. KUL‹N, HEYECANLA BEKLENEN SER‹N‹N ÜÇÜNCÜ K‹TABININ SA⁄LIK PROBLEMLER‹NEDEN‹YLE GEC‹KECE⁄‹N‹N S‹NYALLER‹N‹ VER‹YOR.

“UMUT”LAR YEfiER‹YORVeda’n›n ard›ndan:

K

Page 68: SANTİGRAT SAYI 6

79

2008 sonbahar›nda patlak veren ekono-mik durgunluk devam ediyor. Ne za-man sona erece¤i konusunda hiç kim-senin bir fikri olmasa da bilinen bir ger-çek var: Kriz beklenilerek atlat›lamaz!‹flte bu nedenle hemen bir fleyler yap-mak gerek. Optimist Yay›nlar›’ndan ç›-kan “Krizde Ne Yapmal›?” okura krizlebafla ç›kman›n yolunu yordam›n› göste-riyor. ‹ster küçük ister büyük bir flirke-tin sahibi olun, durgunluktan ç›k›fl içinyapman›z gerekenler konusunda bu ki-taptan ö¤renece¤iniz çok fley var!

Kitap Yay›nevi, Helikopter markas› alt›ndaedebiyat eserleri yay›nlamaya bafllad›. ‹lk ola-rak Andre Maurois’in ‹klimleri’ni yeniden okur-la buluflturan yay›nevinin Yay›n Yönetmeni Le-vent Y›lmaz neden bu kitab› seçtiklerini flöyleanlat›yor: “Sahaflarda buldum bu roman›n eskibir bask›s›n›. Varl›k Yay›nlar›’ndan ç›km›flt›.1967 y›l›nda, Tahsin Yücel çevirisiyle. Sayfala-r›n› kar›flt›r›rken bir ithafla karfl›laflt›m, flöyle di-yordu: ‘Sevgilim, bu kitab› ilk defa on befl, bi-lemedin on alt› yafl›mda okudum. O kadar ba-y›ld›m ki, bir süre Odile oldum... Sonra kitapbir biçimde yok oldu. Unutmufltum. Geçengün sahafta görünce bir heyecan, bir heyecan... De¤iflmemifl... Bence hâlâen güzel aflk hikâyelerinden biri... Sana ald›m’. Okudu¤umda, ithaf› yazanahak verdim. Hakikaten okudu¤um en güzel aflk hikâyelerinden biriydi. ‘Heran yeni bir hayat serilir önümüze’, ‘birdenbire gidiflim sizi flafl›rtm›fl olmal›’diyor ve ‘kaderlerimizle arzular›m›z hemen hiç bir zaman ba¤daflm›yordu’diye bitiyordu kitap. Helikopter’in ilk kitab› bu: “Aflka âfl›k olanlar için tek-rar yay›nl›yoruz bu dünya güzeli kitab›, unutulmas›n diye.” Tüm bu sözlerinüzerine biz ne desek yalan, okuyun!

Aflka âfl›k olanlar için: ‹klimler

Para... Zengin olmay› kim istemez? Hepimiz gizlidengizliye (ya da aç›k aç›k) paran›n saadet getirece¤ineinan›r›z. Peki, varl›kl› insanlar nas›l zengin olurlar?fianslar› m› yaver gitmifltir, yoksa bir bildikleri mi vard›r?Uluslararas› çok satan Yaflam›n Kurallar›, YönetiminKurallar› ve Çal›flman›n Kurallar› kitaplar›n›n yazar›Richard Templar bu kez zengin olman›n kurallar›n›

göstermek üzere kollar› s›vam›fl. Optimist Yay›nlar›’ndan ç›kan “ZenginOlman›n Kurallar›”, servet yaratmaya götüren alt›n kurallar›n› kendine hasmizah anlay›fl› içinde okurlarla paylafl›yor.

Bafllang›ç Tarihi: 21 Ocak 2009 Bitifl Tarihi: 25 fiubat 2009E¤itmen: Ali fiimflekBafllama Saati : 19.30Yer: ‹FSAK‹lk filmi Koza’dan son filmi Üç MaymunaNuri Bilge Ceylan sinemas›na derinlikli birbak›fl. Kasaba ve May›s S›k›nt›s›’nda çocuk-luk, taflra ve melankoli. Uzak: Bir fiehre Gi-dememek! 90’l› y›llar Türk sinemas›n›nözellikleri. Mekan, zaman ve sinemato¤ra-fi. Taflraya nas›l bakmal›. Küçük insan›ngerilimli yolculu¤u. Durgunluk ve hikaye.Taflra temsilleri ve edebiyat. Auteur sinemanedir? Ve daha birçok soru...

Film Analizi Seminerleri

Dünya’da kendi alan›nda ilk ve tek k›safilm festivali olan, 2. El K›sa Film Festivalibu y›l da, “Elemiyoruz, Ellemiyoruz” slo-gan› ile yola koyuldu. Daha önce en azbir k›sa film festivalinden hüsranla evinedönen, elenmifl k›sa filmlerin kat›labildi¤i2. El K›sa Film Festivali’ne gönderilen herfilm festival boyu gösterimde olacak, jüritaraf›ndan de¤erlendirmeye al›nacak vebu de¤erlendirmeler yönetmenine aktar›-lacak. Bu y›l 12 – 22 fiubat 2009 tarihleriaras›nda Ankara’da üçüncüsü yap›lacakolan 2. El K›sa Film Festivali, tarihinde ilkkez bir k›sa filme “Övgüye De¤er FilmÖdülü” verecek.

2. El K›sa Film Festivali

Krizinden daha güçlü nas›lç›kabilirsiniz?

Zengin Olman›n Kurallar›

Page 69: SANTİGRAT SAYI 6

Geçti¤imiz ay Kocaeli Büyükflehir Belediyesi fiehir Tiyatrolar› iddial› biroyunla seyirci karfl›s›na ç›kt›: Roland Topor’un ve Jean-Michel Ribes’inbirlikte kaleme ald›klar› “Çat›flmalar” ile… Türkiye’de ilk kez sahnele-nen ve günümüz tiyatro dilini baflar›yla kullanan bu oyunun çevirisiniayn› zamanda oyunun yönetmeni Arzu Bigat Baril yapm›fl. Yaflam›niçindeki çat›flmalar›n sorguland›¤› oyunda flu soru ön plana ç›k›yor:“Yaflam çat›flmalar aras›nda inifl ç›k›fllardan ibaret olabilir mi?” Befl k›saAbsürt öykü ile tiyatro sahnesine tafl›nan oyunda; Bar›fl Falay, Betül Ço-bano¤lu, fiafak Karali rol al›yor.

Kocaeli’de “Çat›flmalar”

Atölye Tiyatro Toplulu-¤u’nun sahneledi¤i “Öde-meli Arama”, izleyiciyi ikikiflilik kavgadan toplumsalhesaplaflmaya uzanan geri-limli bir yolculu¤a ç›kar›-yor. Ödemeli Arama ile ge-nelde sinemada karfl›laflt›-¤›m›z gerilim türünü sah-neye tafl›yan topluluk, gerçek zamanl› akan tek perdelik oyunda seyir-cilerine farkl› bir deneyim sunuyor. Sercan Gidiflo¤lu, Berrak Yüce,Berrin Yüce, Can K›lc›o¤lu, Murat Ay, Kerem R›zvano¤lu'nun rol ald›-¤› Ödemeli Arama’da kullan›lan özgün video tasar›m›, canl› kameralarve profesyonel olarak haz›rlanm›fl özel efektler seyircileri oyunun (ge-rilimli) atmosferine dâhil ediyor. Oyunu 24, 25 Ocak’ta Beyo¤lu Oyun-cular Tiyatro Kafe’de, 31 Ocak ve 1 fiubat’ta ise Bak›rköy Sanat Mer-kezi’nde izleyebilirsiniz. www.tiyatroatolye.com

Ödemeli Arama

Müjdat Gezen Tiyatrosu bu sezon “Mustafam Ke-malim” ile seyirci karfl›s›na ç›kt›. Tuncer Cüceno¤-lu taraf›ndan Mustafa Kemal Atatürk’ün yaflanm›flhikayelerinden derlenen oyunda yaln›zca Atatürkde¤il ‹smet ‹nönü ve Kurtulufl Savafl›’n›n ünlü isim-leri de oyuna renk kat›yor. 52 ayr› rolün 26 aktörtaraf›ndan üstlenildi¤i oyunda yer alan yer belge-sel filmler oyuna tat kat›yor.

Bu defa sahnede: Mustafam Kemalim

80 AJANDA

Kahkaha garantili birgüldürü…

Tiyatro Birileri’nden Barbaros Uzunöner,yaflam denen tiyatrodan damla damla süz-dü¤ü kahkahalar› tek kiflilik gösterisiylesahne denen dünyaya tafl›yor. Özenli birdille haz›rlanan “Olmufl Bi’kere”de, tarihi-mizdeki ilginç olaylara, edebiyat dünyam›-z›n önemli isimleriyle ilgili mizahi an›lara,siyaset dünyas›n›n komik yüzüne, futboldünyas›n›n gülünesi yanlar›na dikkat çekili-yor. 2 saat süren gösteri sadece güldürmeyide¤il, sosyal sorumluluk gere¤ince izleyen-lere dan›flmanl›k yapmay› ve onlar› bilgininayd›nl›¤›na çekmeyi amaçl›yor. www.tiyat-robirileri.com

Bir çocuk müzikalinden çok öte…‹stanbul Devlet Opera ve Balesi “MutluPrens” isimli müzikal çocuk oyunu ile Ka-d›köy Süreyya Operas›’nda yeniden izle-yicilerinin karfl›s›na ç›kt›. Oscar Wilde’›nbir baflyap›t olarak de¤erlendirilecek den-li derin ve çarp›c› öyküsünden yola ç›k›-larak haz›rlanan bu müzikal gösteriyi sa-dece çocuklar de¤il, içlerindeki çocu¤uyaflatmay› baflarabilmifl her yafltan seyircide ilgiyle ve be¤enerek izleyecek. ‹stan-bul Devlet Opera ve Balesi taraf›ndan,dünün ve bugünün çocuklar› için özenlehaz›rlanan “Mutlu Prens” müzikal oyunu18 Ocak ve 1- 8 -15 fiubat tarihlerinde Ka-d›köy Süreyya Operas› Sahnesi’nde izle-nebilir. www.idobale.com

Page 70: SANTİGRAT SAYI 6

81

‹htiyar Delikanl› Türkiye’de ‹htiyarDelikanl› ad› ile gös-terime giren Oldboy2003’te yönetmenli-¤ini Park Chan-wo-ok’un yapt›¤›, JaponManga Oldboy'dansinemaya uyarlananbir Güney Kore filmi.

Psikolojik senaryosuyla izleyici üzerindekal›c› etki yaratmay› baflaran film, 2004 y›-l›nda Cannes Film Festivali’nde “GrandPrix” ödülüne lay›k görülmüfltü. Ve en so-nunda filmin DVD’si geçti¤imiz günlerderaflardaki yerini ald›.

Aflk›n ‹ngilizcesi

Dervifl Zaim sunar: Nokta

Zoe Cassavetes’in ilk senarist/yönet-menlik deneyimi olan “Aflk›n ‹ngiliz-cesi” Parker Posey, Drea de Matteo,Tim Guinee ileGena Rowlands’›bir araya getiriyor.Parker Posey, aflkve birliktelik ko-nular›na alayc› birflekilde yaklaflan,30’lar›ndaki Man-hattanl› Nora Wilder’› flafl›rt›c› dere-cede olgun ve incelikli bir oyuncu-lukla canland›r›yor. Film, evde DVDkeyfi için birebir.

Mehmet Ali Nu-ro¤lu, Serhat K›l›ç,Mustafa Uzuny›l-maz ile Settar Tan-r›ö¤en’in önemlirolleri paylaflt›¤›Nokta, 20 Mart’tavizyona giriyor.

Dervifl Zaim’in yönetmen koltu¤unaoturdu¤u film, iflledi¤i bir suç nede-niyle çekti¤i azaptan kurtulmaya ça-l›flan bir adam›n hikâyesini anlat›yor.Dervifl Zaim, geleneksel Osmanl› hatsanat›n› bu son filmine de organikbir biçimde dahil ediyor.

Yönetmenli¤ini Clint Eastwood’un üstlendi¤i “Sah-tekar”, 30 Ocak’ta sinemaseverlerle bulufluyor. Es-rarengiz bir flekilde ortadan kaybolan o¤lunu bul-maya çal›fl›rken, Los Angeles’in yozlaflm›fl kamudüzenini sonsuza kadar de¤ifltirecek bir anneninonurlu mücadelesinin anlat›ld›¤› filmde, AngelinaJolie ve John Malkovich baflrolleri paylafl›yor.

Baflrollerini Mazhar Alanson, Güven K›raç, ‹remAltu¤ ile Birsen Dürülü’nün paylaflt›¤› Kirpi, bir-birlerinden intikam almak için her yolu deneyeniki inatç› düflman›n, oldukça masum bafllayançekiflmelerinin ülke çap›nda bir kargaflaya yolaçmas›n› komik bir dille anlat›yor. Kirpi’nin kah-ramanlar› aras›nda bafllayan olaylar, dozu gide-rek artan misillemelerle çevrelerinde yaflayanherkesin bafl›n› belaya saran büyük bir hesaplafl-maya dönüflüyor. Yönetmenli¤ini Erdal MuratAktafl’›n üstlendi¤i film 30 Ocak’ta sinemalarda.

Sahtekar

F‹LM YÖNETMEN SEY‹RC‹ SALONIss›z Adam Ça¤an Irmak 1.864.012 159A.R.O.G Cem Y›lmaz 3.368.490 297Muro: Nalet Olsun… Zübeyr fiaflmaz 2.098.042 242fieytan›n Pabucu Turgut Yasalar 54.044 198Bolt Byron Howard 49.409 113Avustralya Baz Luhrmann 32.261 75Yalanlar Üstüne Ridley Scott 112.869 69Tafl›y›c› 3 Olivier Megaton 20.591 34Dünyan›n Durdu¤u.. Scott Derrickson 222.464 100Sonbahar Özcan Alper 47.326 36

Geçen ay›n en çok izlenenleri

Kirpi

Page 71: SANTİGRAT SAYI 6

82 AJANDA

‹fl Sanat Kibele Galerisi, sanat hayat›n›n 50.y›l›nda, ça¤dafl Türk resminin önde gelenisimlerinden Mehmet Güleryüz’ün retros-pektif sergisine ev sahipli¤i yap›yor. MehmetGüleryüz’ün çok say›da resmi ile heykel,gravür ve desenlerinden örneklerinin yer al-d›¤› sergiye, Wendy M.K. Shaw taraf›ndanyaz›lan kapsaml› bir kitap da efllik ediyor.Pazar ve pazartesi günleri hariç, her gün10.00-19.00 saatleri aras›nda izlenebilecekolan sergi 28 fiubat’a kadar devam edecek.

Büyük bir yetene¤in küçük düflündü¤ünde neler yapabildi¤ine tan›kl›ketmek istiyorsan›z mart ay›na dek yolunuzu mutlaka Rahmi M. Koç Mü-zesi’ne düflürün. Minyatür sanat›n›n günümüzdeki tek aktif temsilcisiHenry Kupjack’›n minik ama her detay› kusursuz “Hayallere S›¤mayanMinyatür Odalar”›nda tarihin sayfalar›na konuk olun. Sanatç›n›n, her birdetay› titizlikle ve asl›na uygun bir flekilde ele ald›¤› “Minyatür Odalar”›,dünya tarihinde iz b›rakm›fl dönemlerin yaflam tarz›n›, mimari özellikleri-ni ve ruhunu yans›t›yor. Sergiyi 15 Mart’a kadar izleyebilirsiniz.

Milli Reasürans Sanat Ga-lerisi’nde düzenlenen veon ça¤dafl ‹spanyol foto¤-rafç›n›n ifllerinden oluflan“Kuflaklararas› Geçifller”isimli sergi, ‹spanyol fo-to¤raf›n bir kesitini izleyi-ciye sunuyor. Küratör Oli-va Maria Rubio, bu sergi

çerçevesinde ülkesinde iyi tan›nan, baz›lar› ülke d›fl›nda önemli baflar›larkazanm›fl, hepsi sa¤lam kariyerlere sahip 1950 kufla¤› sanatç›lar› ile,1960’l› y›llarda do¤an, flimdilerde uluslararas› sanat ortam›nda yer alangenç kuflak sanatç›lar›n aras›ndan seçtiklerini bir araya getiriyor. Sergi 3-27 fiubat tarihleri aras›nda izlenebilir.

Mehmet Güleryüz retrospektifi

Kuflaklararas› Geçifller

Hayallere s›¤mayan minyatürler

Borusan Filarmoni’ye yeni bir soluk…

Caddebostan Kültür Merke-zi ve Lütfi K›rdar KonserSalonu’nda her ay ger-

çeklefltirdi¤i konserlerle‹stanbul’un iki yakas›-n› bir araya getirenBorusan ‹stanbul Fi-larmoni Orkestras›,

yeni Sanat Yönet-meni ve Sürekli fie-

fi Sascha Goetzel yönetiminde ilk kezOcak ay› konserinde dinleyicilerle bulufla-cak. Orkestran›n, 28 Ocak 2009 Çarflambagünü Caddebostan Kültür Merkezi ve 29Ocak 2009 Perflembe günü de Lütfi K›rdarKonser Salonu’nda gerçeklefltirece¤i kon-serler saat 20.00’de bafllayacak. Biletler Bi-letix’te…

Almelek’te Üç Kuflak

Keflfedilecek Plaklar: “Bir Zamanlar Özel”

Almelek Sanat Galerisi,20. y›l›n› “Almelek’teÜç Kuflak” sergisiylekutluyor. Galeri bu ser-gide, beraber çal›flt›¤›toplam yetmifl befl sa-natç›n›n yer ald›¤› birseçki sunuyor. Sergideyer alan sanatç›lar aras›nda Bedri RahmiEyübo¤lu, Nuri ‹yem, Abidin Dino gibi yi-tirdi¤imiz eski ustalar›n yan› s›ra, günü-müz sanatç›lar› da bulunuyor. Sergiyi, 31Ocak tarihine kadar ziyaret edebilirsiniz.

Geçti¤imiz y›l›n son günlerinde Ossi Mü-zik, bombas›n› patlatt› ve “Bir ZamanlarÖzel “Keflfedilecek Plaklar” albümünü pi-yasaya ç›kard›. Bu albümde t›pk› Ayla Dik-men - “Anlamazd›n” ya da Nil Burak -“Yaln›z›m Ben” gibi, bir dönemin ola¤a-nüstü güzellikteki flark›lar›ndan seçmeler

yer al›yor. 22flark›dan olu-flan bu seçki,Hakan Eren’inözenli ve titizbir çal›flma so-nucu ortayaç›kard›¤› arfliv-lik bir albüm.

Page 72: SANTİGRAT SAYI 6