SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın...

45
SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM Sanayi 4.0 Teknoloji İstihdam Eğitimde Kalite Mesleki Eğitim Ahilik PISA 2015

Transcript of SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın...

Page 1: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

SANAYİ 4.0 VEDÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM

Sanayi 4.0 Teknoloji İstihdam

EğitimdeKalite

MeslekiEğitim

AhilikPISA2015

Page 2: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

SANAYİ 4.0 VE MESLEKİ EĞİTİM

Ocak 2017

Page 3: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

ii

EDV | Eğitimde Dönüşüm Vakfı

EDV Yayınları 2017/1.

Adres: Beştepe Mahallesi Nergiz Sokak No:7 Viatower İş Merkezi Kat:13 No:25

Yenimahalle / ANKARA

Tel: 0 (312) 395 21 46

E-posta: [email protected]

Web: www.egitimdedonusumvakfi.org

Twitter: @edv_org

Bu yayının tüm hakları EDV Eğitimde Dönüşüm Vakfı’na aittir. EDV izni olmaksızın

yayının tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik (fotokopi, kayıt ve bilgi

depolama, vd.) yollarla basımı, yayını, çoğaltılması veya dağıtımı yapılamaz. Kaynak

göstermek suretiyle alıntı yapılabilir.

Page 4: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

iii

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER ................................................................................................................................................... 3

TABLOLAR ........................................................................................................................................................ 2

GİRİŞ ................................................................................................................................................................... 3

1. SANAYİNİN EVRİMİ .................................................................................................................................. 6

1.1. Sanayinin Gelişimi ............................................................................................................................. 6

1.2. Sanayi 4.0 Öncesi Küresel Eğilimler ........................................................................................... 7

1.2.1. Değişen Üretim Yapısı .................................................................................................................. 7

1.2.2. Doğuya Kayan Güç Dengesi........................................................................................................ 9

1.2.3. Finansal Piyasalar ve Sermaye Akımları .............................................................................. 9

1.2.4. Teknoloji Odaklı Kalkınma ...................................................................................................... 10

1.3. Sanayi 4.0........................................................................................................................................... 11

2. EĞİTİMDE DÖNÜŞÜM ........................................................................................................................... 14

2.1. Değişen Eğitim Tanımı ................................................................................................................. 14

2.2. Eğitimin Bireysel ve Toplumsal Faydaları ............................................................................ 16

2.3. Dünyada Eğitimde Yaşanan Gelişmeler ................................................................................. 18

2.3.1. Eğitime Artan Talep ................................................................................................................... 18

2.3.2. Eğitim Harcamaları .................................................................................................................... 19

2.4. Türkiye’de Eğitimde Yaşanan Gelişmeler ............................................................................. 20

2.5. Eğitimde Kalite ................................................................................................................................ 23

TIMSS 2015 ............................................................................................................................................... 23

PISA 2015 .................................................................................................................................................. 24

2.6. Değerlendirme................................................................................................................................ 26

3. MESLEKİ EĞİTİM .................................................................................................................................... 27

3.1. Giriş ...................................................................................................................................................... 27

3.2. Mesleki ve Teknik Eğitimin Önemi .......................................................................................... 29

3.3. Nasıl Bir Mesleki ve Teknik Eğitim? ........................................................................................ 32

3.3.1. Geleneksel Tarihi Değerlerimizi Hatırlama ...................................................................... 37

Page 5: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

2

TABLOLAR

Tablo 1. Eğitim Kademeleri İtibarıyla Okullaşma Oranları (2000-2016) .............................. 21

Tablo 2. Farklı Sınav Türleri Ve Seviyeler İtibarıyla Türkiye Ve OECD Ortalaması Pısa

Sonuçları .......................................................................................................................................................... 25

ŞEKİLLER

Şekil 1. Şekil: 2001 -2016 Arası Dünyanın En Büyük İlk 5 Şirketi ............................................ 10

Şekil 2. Sanayi Çağları ................................................................................................................................. 12

Şekil 3. PISA 2003-2015 Türkiye Başarı Sıralamaları .................................................................... 25

GRAFİKLER

Grafik 1. MEB ve Yükseköğretim Bütçe Ödenekleri, 2002-2017 .............................................. 23

Grafik 2. Ortaöğretimde Genel ve Mesleki Eğitimin Payı (%) ..................................................... 28

KUTULAR

Kutu 1. Değişen Eğitim Tanımının farklı olarak anlatımı ............................................................. 16

Kutu 2. Dijital Yetkinlik (Bilgisayar Teknolojileri-BT).................................................................. 33

Kutu 3. Türkiye Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2014‐2018 .... 36

Kutu 4. Türk Toplumunda Erken Dönem Mesleki Eğitim Kurumu: Ahilik ............................ 38

Kutu 5. Mesleki Eğitimde Başarılı Bir Özel Sektör-Kamu-Sanayi İşbirliği Modeli: AKILLI

KOLEJLER ........................................................................................................................................................ 41

KISALTMALAR

AB Avrupa Birliği

ABD Amerika Birleşik Devletleri

ARGE Araştırma Geliştirme

BİT Bilgi İletişim Teknolojileri

ESAGEV Ekonomik ve Sosyal Düşünce Araştırma-Geliştirme Vakfı

FED Amerikan Merkez Bankası

GSYH Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla

KOBİ Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme

OECD Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü

PISA Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı

TIMSS Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması

TOKİ Başbakanlık Toplu Konut İdaresi

TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu

TL Türk Lirası

Page 6: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

3

GİRİŞ

Herhangi iki nokta arasındaki mesafe ölçüm itibarıyla aynı olsa da bir coğrafyacı ve

bir iktisatçı açısından çok farklı anlamlar ifade eder. Örneğin, Wausau, Wisconsin ve

Wuhan, China arası sabit 7.020 millik bir mesafedir bir coğrafyacı için. Ancak bir iktisatçı

açısından, iki şehir arasındaki bir mesajın iletim süresi ve maliyeti, navlun maliyeti, iki

ülkenin ticarete koyduğu tarife ve tarife dışı maliyetler gibi unsurlar devreye girer.1

Bugün içinde yaşadığımız dünyanın en önemli özelliklerinden birisi hemen bütün

iktisadi ölçüm yöntemlerine göre, mesafelerin hızla azalıyor oluşudur. Hızla azalan

mesafeler, ekonomik bütünleşme ve bağımlılığı beraberinde getirmektedir. Hızla gelişen

bilgi ve iletişim teknolojileri çoğu zaman mesafelerin anlamını çoğu zaman yitirmesine yol

açmaktadır.

Bilgi ve İletişim (Bit) Teknolojileri

Bilgi dijital platformlara, kablosuz sensörlere, sanal uygulamalara, milyarlarca cep

telefonuna aktıkça dünya üzerindeki veri (data) hacmi, her üç yılda bir ikiye

katlanmaktadır. ABD’de son 25 yılda yaratılan işlerin üçte biri daha önce Bilgisayar

Teknolojileri (BT) geliştirme, uygulama geliştirme, BT sistem yönetimi gibi (tanımlı

olmayan) işlerdir.

Yapay zekâ ve robot endüstrilerinin de katkılarıyla otomasyonun gelişimi daha

yüksek üretkenlik, verimlilik, güvenlik ve kolaylığı beraberinde getirmektedir. Diğer

yandan bu gelişmeler, istihdam ve mevcut işler, ücretler ve çalışma hayatı üzerinde de zor

problemleri beraberinde taşımaktadır. Bugün çalışanların yaptığı pek çok iş otomasyona

konu olabilir.

Eğitim-İstihdam Uyumsuzluğu

Eğitim sistemleri, çalışma hayatının değişen dünyasına ayak uyduramıyor.

İşverenlerin pek çoğu arzu etkileri beceriye sahip çalışan bulamadıklarından şikâyetçidir.

McKinsey’in 9 ülkede genç insanlar ve işverenlerle yaptığı bir saha araştırmasının

sonuçlarına göre, işverenlerin % 40’ı temel (başlangıç) düzeyindeki işlerin boş kalmasının

ana sebebi olarak beceri eksikliğini göstermektedir. 2

1 Chairman Ben S. Bernanke At the Federal Reserve Bank of Kansas City'sThirtiethAnnual Economic Symposium, Jackson Hole, Wyoming, August 25, 2006 , Global Economic Integration: What's New and What's Not? 2 http://www.mckinsey.com/global-themes/employment-and-growth/technology-jobs-and-the-future-of-work

Page 7: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

4

İşverenlerin % 60’ı mezunların çalışma dünyasına yeterince hazır olmadığını;

sadece mesleki ve teknik becerilerde değil aynı zamanda iletişim, takım çalışması,

hassas/dakik çalışma gibi yumuşak beceriler (soft skill) olarak nitelendirilebilecek

becerilerde de eksiklikler bulunduğunu ifade etmektedir. Buna ilave olarak, çalışanların

potansiyellerinin ne kadarını kullanabildikleri de tartışmalıdır.

Dünyanın en büyük kariyer internet ağı olan Linkedin’in yaptırdığı bir araştırmaya

göre; mevcut bir işi olan ve iş arayanların % 37’si mevcut işlerinin kapasitelerini tam

göstermelerine imkân tanımadığını veya yeterince fırsat ortaya koymadığını belirtmiştir.

Günümüzde kişilerin gelirlerinin en temel kaynağı emek geliridir (işgücü geliri).

ABD, AB ve gelişmiş ülkelerde maaş, ücret ve sermayeden kaynaklanan toplam gelirler

2005-2014 arası dönemde sabit kalmış veya hanelerin üçte ikisinde düşmüştür. Başka bir

McKinsey araştırmasına göre ABD ve AB’de çalışanların % 30’u, klasik 900-1700 işyeri

temelli çalışmanın dışında, bağımsız çalışmaktadır.

Dünya ekonomileri ve ekonomi bölgeleri incelendiğinde, eğer her ülke istihdama

katılımda kendi ülkesindeki en verimli ülke seviyesinde olsaydı Dünya hâsılası (GDP-GSYH)

2025 itibarıyla 12,5 trilyon dolar daha yüksek olabilirdi. Bu tutar Japonya, Almanya ve

İngiltere’nin GSYH’ larının toplamına eşittir. Dünya üzerinde, çalışma çağındaki nüfusun

%30-45’i eksik değerlendirilmektedir, yani işsiz, pasif veya eksik istihdamdır.

Göç Olgusu

2015 yılında, yaklaşık 250 milyon kişi doğduğu ülkenin dışında yaşamaktadır. Bu

sayı 50 yıl öncesinin üç katıdır. Bunların pek çoğu daha iş bulabileceklere yerlere göç

etmiştir. %90’ ından fazlası gönüllü olarak göç etmiştir. Bu kişilerin yarıdan fazlası

gelişmekte olan ülkelerden göç etmişlerdir. 2000-2014 arası Kanada, İspanya, İngiltere ve

ABD’deki işgücü artışının yaklaşık % 40’ı göçmen nüfus kaynaklıdır. 2015 yılında dünyada

üretilen toplam katma değerin yaklaşık % 10’u göçmen çalışanlar tarafından

üretilmektedir.

Küresel ölçekte şu ana kadar geliştirilmiş teknolojilerin gelecekte, dünya

ekonomisinin % 49’unu, 1,1 milyar çalışanı ve 12,7 trilyon dolar işgücü ücretini

etkileyeceği öngörülmektedir. Bugünkü teknoloji düzeyiyle bile, şu anki işlerin % 60’ının

değişen oranlarda otomasyona geçmesi mümkündür. Bu dönüşüm dalgasını

yakalayabilmek için büyük veri (Bigdata) etrafında şekillenen yeni dünyayı doğru okumak

gerekmektedir. Büyük veriyi stratejik bir vizyona dönüştürmek ve sonrasında doğru iş

süreçleri ve kurumsal kapasiteleri oluşturmak başarının ilk adımları olmalıdır. Mevcut iş

Page 8: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

5

süreçlerinin/operasyonların tepesine teknolojik sistemlerin konulması bu dönüşüm için

yeterli olamayacaktır. Büyük veri ve veri analitiğinin (madenciliğinin) potansiyelini

kullanabilmek için kurumsal bir dönüşümün bütün bileşenlerini oluşturmak

gerekmektedir.

İşte bu çalışmada dünyada küreselleşmenin geçirdiği evrelere kısaca değinilecek, bu

dönüşümleri tetikleyen unsurların altı çizilmeye çalışılacaktır. Küreselleşme-sanayi

ilişkisine daha yakından bakılacak ve doğru sanayi politikalarının ülkelerin, toplumların ve

dünyanın refahı için neler sunabileceği değerlendirilecektir. 2000 sonrası yeni bir evreye

giren sanayi ve küreselleşme dalgasının dinamikleri anlaşılmaya çalışacak, ülkelerin,

firmaların, sistemlerin, eğitim gibi sektörlerin bu dinamikleri doğru okuması, anlaması için

hangi noktalara yoğunlaşması gerektiğine cevap aranacaktır.

Hemen arkasından bütün bu süreçlerin en kilit aktörü olan “eğitimin” dünyada ve

ülkemizde mevcut durumu, sorunları ve fırsatlarına değinilecek, eğitim istihdam bağlantısı

için kilit olan “nitelikli mesleki ve teknik eğitim” sunumu için hangi alanların öncelenmesi

gerektiği vurgulanacaktır.

Soru ne olursa olsun cevap eğitimdir!

Raporun son kısmında, doğru ve verimli bir mesleki eğitim sistemi tasarım ve

uygulanmasına doğru özel sektör kurumlarının süreçlere aktif ve etkin katılımının

önemine değinilecek ve bu alanda son beş yılda bir başarı hikâyesine imza atan “Akıllı

Kolej” tecrübesine kısaca özetlenecektir.

Page 9: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

6

1. SANAYİNİN EVRİMİ

1.1. Sanayinin Gelişimi

Son üç asırda dünyanın iktisadi ve sosyal değişimi/gelişimi incelendiğinde

sanayinin/endüstri ülkelerin rekabet ve refah seviyelerinin gelişiminde en başat rolü

oynadığı görülmektedir. Endüstri devrimleri, kısa vadede yeni kazanan ve kaybedenler

yaratmasına, gelir dağılımını bozabilmesine rağmen orta ve uzun vadede sunduğu

dışsallıklarla toplumları dönüştürmeyi başarmıştır.

Nitelikli ve rekabetçi temel ve mesleki eğitim politikaları, Ar-Ge ve yenilikçilik dostu

teknoloji politikaları ile desteklenmiş bir sanayi, sadece uygulayan ülke için değil küresel

ölçekte de refah ve ilerleme sunmaktadır. Dünya tarihi incelendiğinde büyüme, kalkınma

ve refahın hemen tamamının dünyada yaşanan sanayi dönüşümleri ile eş anlı olması

sanayi-kalkınma-refah arasındaki yakın ve nedensellik yönü güçlü ilişkiyi ortaya

koymaktadır. Literatürde bununla ilgili pek çok örnek bulunmakla birlikte, burada konuya

ilişkin iki örnekle iktifa edilecektir.

Birinci örnek, yaklaşık 2000 yıl boyunca benzer bir kalkınma çizgisi izleyen Doğu ve

Batı ülkelerinin daha sonrasında giderek ayrışan büyüme oranlarıdır.

Örnek 1: Doğu /Batı Ayrışması

1000 ile 1820 yılları arasında dünyanın Doğu ile Batı eksenleri

arasında benzer bir büyüme hikâyesi vardı.1820 sonrası, sanayileşme

ile başlayan döneme baktığımızda; Batı’da 1820-2001 arası kişi

başına milli gelir 20 kat artarken, Dünyanın geri kalanında ise sadece

altı (6) kat artmıştır.3

İkinci ve daha yakın dönemden bir örnek ise, Çin’in son 40 yılda gerçekleştirdiği

ekonomik performanstır. 1970’lere kadar fakirlik ve hatta açlık sorunu ile uğraşan Çin,

kapsamlı dönüşüm ve reform paketleriyle neredeyse dünyanın en büyük ekonomisi haline

gelmiştir. Son 20 yılda Çin’deki orta sınıfa mensup vatandaş sayısı % 70 oranında büyümüş,

yoksulluk ve açlıkla mücadele de çok önemli mesafeler kat edilmiştir.

3 Growth and Interaction in the World Economy, The Roots of Modernity, Angus Maddison, The AEI Press,2004.

Page 10: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

7

Örnek 2: Çin

Ekonomik gelişim sürecinde Çin, kırsal ve tarımsal bir ekonomik

yapıdan sanayileşmiş bir ekonomik yapıya geçiş ile katı merkezi

ekonomiden kısmi serbest piyasa ekonomisine geçiş gibi iki önemli

dönüşümü birlikte gerçekleştirmeyi başarmıştır. 1978-2013

arasındaki dönemde yalnızca ekonomik büyüme alanında değil sosyal

alanda da büyük bir başarı elde edilmiş, yüzde 65 olan fakirlik oranı

2011 yılında yüzde 10’un altına düşürülmüş ve aynı dönemde 500

milyon insan fakirlik sınırından kurtulmuştur.4

Bu süre zarfında sanayinin gelişim evreleri incelendiğinde üç evreden söz etmek mümkündür:

1. Su ve buhar gücünün daha verimli kullanılmasını sağlayan mekanik tezgahların

bulunması.

2. Henry Ford'un üretim bandı tasarımı ve elektriğin seri üretimde kullanılmaya

başlanması, üretim hattının geliştirilmesi.

3. 1970'lerde üretimde mekanik ve elektronik teknolojilerin yerini dijital teknolojiye

bırakmasına sebep olan programlanabilir makinelerin kullanılmaya başlanması.

1.2. Sanayi 4.0 Öncesi Küresel Eğilimler

Sanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve

bunlara göre politika tasarlayabilmek için öncelikle Sanayi 4.0 öncesi temel küresel

eğilimlere hızlıca bakmakta yarar vardır.

1.2.1. Değişen Üretim Yapısı

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızla gelişmesi, buna bağlı olarak her türlü mal, bilgi

ve hizmet ulaştırmasının maliyetinin düşmesi ve hızının artması rekabet anlayışında

önemli değişikliklere yol açmıştır. Genellikle tek bir çatı altındaki üretim süreçleri artık

giderek daha fazla merkeze kaydırılmakta, alt uzmanlık/ihtisas alanları oluşmaktadır.

Üretimin bu şekilde yeniden örgütlenmesi sebebiyle uluslararası ticaretin gittikçe artan

bir bölümü nihai ürünler yerine ara ürünlerden ve endüstri içi ticaretten oluşmaktadır.5

Geleneksel olarak kuzey/güney (merkez-periferi) hattında genişlemiş olan ticaret,

güneyden kuzeye doğru doğal kaynaklar ve işlenmemiş ürünler, kuzeyden güneye doğru

4 Türkiye’nin İhracat Potansiyelinin Artırılması Kapsamında Çin’in İhracat Politikalarının Değerlendirilmesi, Planlama

Uzmanlığı Tezi, Cesim ÇELİK, Mayıs 2015, Ankara. 5 10. BYKP, Ankara www.kalkinma.gov.tr

Page 11: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

8

ise nihai ürünler şeklindeydi. Ancak endüstri içi ticaret kuramı ile Nobel ödülü alan Paul

Krugman’ın da gerekçelerini ortaya koyduğu üzere endüstri içi ticaret günümüzde

toplam ticaret içinde çok daha merkezi bir yer tutmakta. Kısa ifadesiyle, farklı tüketim

gruplarının beğenilerine, gelir yapılarına hizmet eden aynı ürünün farklılaştırılmış

desenleri ticaretin konusu oluyor. Örneğin Türkiye’de son on yıldır otomotiv sektörü

tekstil ile birlikte Türkiye’nin en önemli ihracat kalemidir. Yine ithalata baktığımızda,

petrol ve türevleri dışında yine otomotiv en büyük ithalat kalemi olarak karşımıza

çıkmaktadır.

Sadece yönettiği nakdi varlık 60 milyar dolar düzeyinde olan Samsung’un (TC

Merkez Bankası rezervlerinin yaklaşık 2 katı) en büyük tedarikçisinin küresel ölçekte

aynı zamanda en büyük rakibi olan Apple olması endüstri içi ticarete ilişkin en çarpıcı

örneklerdendir. Benzer şekilde deApple’ın da küresel ölçekte en büyük tedarikçisi

Samsung’dur. Son yıllarda AB ve ABD mahkemelerinde birbirleri aleyhinde pek çok

rekabet ihlali davaları ve hükmedilmiş tazminatları bulunan bu iki firma, buna rağmen

hem yoğun bir şekilde ticaret yapmakta hem de rekabet etmektedir.

Kişilerin bilgiye ve üretilen mal ve hizmetlere erişiminin artması farklı sektörlerde

tüketici tercihinin giderek daha önemli olmasına ve kişiye özel talep odaklı ürün

geliştirme süreçlerine yol açmaktadır. Ayrıca, sanayi ve hizmet sektörleri daha fazla

bütünleşmekte ve iç içe geçmektedir. Bilgi-iletişim altyapı ve hizmetlerinin gelişmesiyle,

sanal ortam giderek daha fazla üretim, tüketim ve ticaret alanı haline gelmektedir. Bir

diğer gelişme ise, geleneksel olarak dış ticarete konu olmayan hizmetler sektöründe

özellikle eğitim ve sağlık alanında hizmet ihracatının hacim ve öneminin artmakta

olmasıdır.

Örneğin turizm sektörünün en güçlü paydaşlarından birisi artık internet üzerinden

rezervasyon imkânı sağlayan sitelerdir. Bu sitelerin toplam rezervasyonların

içerisindeki payı ihmal edilebilecek düzeylerinden % 60’lara kadar ulaşmış ve hizmet

sunum biçimini esaslı şekilde değiştirmişlerdir. Otellerin rezervasyon ücretlerinin

yaklaşık % 20’sini rezervasyon portalları alabilmektedir.

Bu siteler sadece gelirden daha fazla pay almakla kalmamakta, aynı zamanda

hizmetin sunuş biçimini, üretici ve tüketici tercihlerini değiştirmekte, dönüştürmekte ve

iş süreçlerinde önemli yapısal değişikliklere yol açmaktadırlar.

Page 12: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

9

1.2.2. Doğuya Kayan Güç Dengesi

Küresel ekonomide üretim ekseni ve ağırlık merkezi, giderek doğuya doğru

kaymaktadır. Çin ve Hindistan başta olmak üzere yükselen ekonomilerin hızlı büyüme

performansı, bu ülkelerin küresel ekonomideki payını artırırken, Amerika Birleşik

Devletleri (ABD) ve AB ülkeleri başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin payı genel olarak

azalma eğilimindedir.

Önceleri düşük maliyetli işgücüne dayalı ucuz ve düşük teknolojili mal ihracı

stratejisini benimseyen bu ülkeler üretim fırsatları döngüsünü ve küresel gelişmeleri doğru

okuyarak teknoloji ve yenilik odaklı hamleleri ile giderek teknoloji odaklı üretim ve rekabet

aksları haline gelmektedir. Örneğin, geçtiğimiz yıl Çin’de 1 milyonu aşkın patent başvurusu

olmuştur.

Başta Çin olmak üzere hemen tüm Uzak Asya ülkelerinde üretilen artı değeri ve

hâsılayı devletin aktif yeniden dağılım ve vergilendirme politikaları ile toplumsal tabana

yayan sosyal politikaları kalkınmanın dengeli ve sürdürülebilir olmasına da hizmet

etmektedir. 1960’larda açlık sorunlarıyla uğraşan Güney Kore bugün dünyanın en yenilikçi

ülkelerinin başında gelmektedir. Yine 1980’e kadar yoksulluk ve hatta açlığın kol gezdiği

Çin’in toplam milli geliri bugün satın alma gücüne göre yapılan düzeltmelerin ardından

ABD GSMH’sını geçerek dünyada 1. Sıraya oturmaktadır. 1988 -2008 arası orta sınıfa

mensup vatandaş sayısı ABD’de % 4 artarken Çin orta sınıfının sayısı % 70 artmıştır.

1.2.3. Finansal Piyasalar ve Sermaye Akımları

İçinde bulunduğumuz ikinci küreselleşme dalgasının öncekinden temel

farklarından birisi, finansal sermayenin dünya üzerinde çok daha hızlı bir şekilde hareket

ediyor olmasıdır. Finansal sermayenin bu hızlı hareketi sermaye eksikliği olan ve bu dış

sermayeyi geri dönüşü yüksek olan alanlara doğru enstrümanlarla tahvil eden ülkeler için

önemli imkânlar sunarken bu kaynakları verimli kullanamayan ülkeler için de bir tehdit

haline gelebilmektedir. Bu ivmelenme aynı zamanda ülkelerin yaşadığı krizlerin diğer

ülkelere transfer hızı ve şiddetini de artırmaktadır. Büyük Buhran’dan (1929) sonra

dünyanın gördüğü en büyük kriz olan 2008 Amerika finansal krizinden en fazla olumsuz

etkilenen ülkelerin krizin başladığı ülke değil de yayıldığı ülkeler olması bu açıdan önemli

bir tespittir.

Ülkemiz ekonomisi de tüm bu iktisadi-finansal süreç ve döngülerden bağımsız

değildir. Bilakis, tasarrufla ilgili sorunlar, milli hâsıla içinde dış ticaretin göreli yüksek payı,

turizm ve hizmetler üzerinden döviz kazandırıcı faaliyetlerin ağırlığı, hane halklarının

Page 13: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

10

yabancı para birimlerini bir tasarruf aracı olarak yönetmesi gibi olguların varlığından

hareketle, dışa açık ekonomimiz yurtdışındaki, özellikle de ABD’deki dolar ve faiz’in

pozisyonundan hızlı ve önemli ölçüde etkilenmektedir.6 Dalgalı kur rejimi uygulamamıza

rağmen son dönemde kısa vadeli sıcak sermaye giriş ve çıkışlarının dolar kuru ve TL faiz

hadleri üzerinde oluşturduğu baskılar ve etkiler ülkemizin sermaye piyasaları ve finansal

akımlar karşısında ne kadar hassas olduğunu da ortaya koymaktadır.

1.2.4. Teknoloji Odaklı Kalkınma

Dünyada yaşanan dönüşümde gelişmekte olan ülkelerin nüfus ve doğal kaynak

avantajlarını teknolojik üretime ve rekabet avantajına dönüştürme yönündeki politikaları

ile yüksek oranlı yatırımları belirleyici unsurlar olarak öne çıkmaktadır. Teknoloji yoğun

ürünler ve teknoloji odaklı firmalar küresel yarışta giderek konvansiyonel firma ve

ürünlerin önüne geçmektedir. Aşağıdaki Grafik 2001-2016 arası dünyanın en büyük 5

firmasının değişim eğilimini gözler önüne sermektedir. 2001 yılında dünyanın en büyük 5

firmasının sadece 1’i (Microsoft) teknoloji firması iken, 2016 yılına gelindiğinde en büyük

5 firmanın beşi de teknoloji firmalarıdır.

Şekil 1. Şekil: 2001 -2016 Arası Dünyanın En Büyük İlk 5 Şirketi

6 Ekonomik ve Sosyal Düşünce Araştırma ve Geliştirme Vakfı (ESAGEV), Büyük Dolar Medceziri, http://esagev.org/FileStorage/Article/b44b93d8-493a-435a-aa2d-161e42b6d21b.pdf

Page 14: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

11

Üretim sektöründeki önemli endüstriyel devrimler sonrası ülkeler ve şirketler

küresel boyutta yaşanan bu değişimlere ayak uydurmak zorunda kalmış ve artan rekabet

koşulları arasında rekabet üstünlüklerini devam ettirebilmek amacıyla bazı stratejiler

geliştirmişlerdir. Almanya'da gündeme gelen ve daha sonra bütün dünyaya yayılan

“Endüstri 4.0” da bu stratejilerden birinin adıdır.

Netice itibarıyla, günümüz ekonomilerinin sürdürülebilir ve rekabetçi yapılara

dönüşebilmesi için bilgi tabanlı, güçlendirilmiş ve rekabetçi bir endüstriyel üretim yapısına

ihtiyacı vardır. Bu ise ancak uluslararası ekonomik rekabette fark yaratabilmek için beşeri

sermayenin nitelikli hale dönüştürülmesiyle mümkün olabilecektir.

1.3. Sanayi 4.0

Sanayileşmenin tarihi aşağıda listelenen dört ana evrede incelenmektedir.

1. Su ve buhar gücünün daha verimli kullanılmasını sağlayan mekanik tezgahların

bulunması.

2. Henry Ford'un üretim bandı tasarımı ve elektriğin seri üretimde kullanılmaya

başlanması, üretim hattının geliştirilmesi.

3. 1970'lerde üretimde mekanik ve elektronik teknolojilerin yerini dijital teknolojiye

bırakmasına sebep olan programlanabilir makinelerin kullanılmaya başlanması.

4. Endüstri 4.0

Page 15: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

12

Şekil 2. Sanayi Çağları

Endüstri 4.0, 4. Endüstri Devrimi ya da 4. Sanayi Devrimi terimi ilk olarak 2011

yılında Almanya Hannover Fuarı'nda kullanılmış ve Ekim 2012 yılında Robert Bosch

GmbH ve Henning Kagermann tarafından oluşturulan çalışma grubu, 4. Sanayi Devrimi

öneri dosyasını Alman Federal Hükümeti'ne sunmuştur. 8 Nisan 2013 tarihinde yine

Hannover Fuarı'nda çalışma grubu Endüstri 4.0 raporunu sunmuştur.

Endüstri 4.0’ı imalat sanayiindeki dijitalleşmenin yeni evresi olarak da

tanımlamak mümkündür. Bu evreyi sürükleyen dört itici kuvvetten söz etmek

mümkündür:

- Veri hacmindeki inanılmaz artış, (büyük veri-veri madenciliği) ve hesaplama

gücündeki artış

- Analitik yeteneklerin ve iş dünyası yeteneklerinin geliştirilmesi

- Dijital bilgilerin fiziksel dünyaya çevrimi (ileri robotlar ve 3 boyutlu yazıcılar gibi)

- İnsan makine etkileşimlerinin yeni şekillerinin geliştirilmesi7

Endüstri 4.0 siber-fizik sistemlerin fabrikaların fiziki süreçlerini izlediği ve

kararlar aldığı bir akıllı fabrika sistemi olarak da değerlendirilebilir.

Bu fiziksel sistemlere Nesnelerin İnterneti (Internet of things) diyebiliriz. Nesnelerin

interneti birbirleri ve insanlarla iletişim ve işbirliği yürütme kapasitesine sahiptirler.8

7McKinsey 8WHAT EVERYONE MUST KNOW ABOUT INDUSTRY 4.0, FORBES.COM http://www.forbes.com/sites/bernardmarr/2016/06/20/what-everyone-must-know-about-industry-4-0/#311c79bb4e3b

Page 16: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

13

Bir sistemin Endüstri 4.0 olarak tanımlanabilmesi için aşağıdaki özelliklere sahip

olması beklenir:

- Makine, alet, sensör ve çalışanların birbirleriyle bağlanabilmeleri ve iletişim

kurabilmeleri

- Sistemin bilgiyi belli bir kontekste çevirebilmek için fiziki dünyanın sanal bir

kopyasını oluşturabilmesi

- Sistemin kişileri karar alma ve problem çözmede, insanlar için çok zor veya

tehlikeli görevlerde desteklemesi

- Sistemin basit kararları alması ve mümkün olduğunca otonom olabilmesi

Endüstri 4.0, doğru kullanıldığında verimi artırmak, maliyetleri düşürmek, pazara

ulaşma süresini kısaltmak gibi rekabeti doğrudan etkileyen önemli dışsallıklar sunabilir.

Bosch Dünya Başkan Yardımcısı ve İşletme Birimi Başkanı Gaur Dattatreya’nın

ifadeleriyle:

Pazara Varış Süresi Günlere Düşecek

“Moda sektörünü ele alalım. Bugün moda sektörü şöyle çalışıyor, bu yılki

trendlerin ne olduğunu önceden tahmin ediyor, sonra dokuz ay öncesinden

tasarıma sözleşmelere ve üretime başlıyor. Çünkü sezon başladığında

ürünlerin raflarda olması gerekir. New York’ta bir mağazaya girdiğinizde,

örneğin Adidas mağazasında ‘şu malzeme ile şu ebatlarda’ ürün istiyorum

diyebiliyorsunuz ve 3D yazıcılarla üretilen ürün size teslim ediliyor. Çok

yakında bu yeni realite olacak. Yani pazara ulaşma süresi dokuz aydan

haftalara hatta günlere kadar düşecek. Ve pazardan gerçek zamanlı (real

time) bir tepki alıyor olacaksınız.” 9

9Gaur Dattatreya, Dünya Bilişim Zirvesi; http://www.dunya.com/sektorler/teknoloji/endustri-40da-turkiyenin-potansiyeli-almanyadan-iyi-haberi-341634

Page 17: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

14

2. EĞİTİMDE DÖNÜŞÜM

2.1. Değişen Eğitim Tanımı

Sanayi devriminden günümüze kadar yaşanan süreçte, özellikte bilgi toplumuna

dönüşümün hızlandığı son yirmi yıllık dönemde eğitimin tanımı, kapsamı, iktisadi ve

sosyal hayatla ilişkisi önemli ölçüde değişim geçirmiştir.

Klasik iktisatçılar tarafından ekonomik büyüme kalkınmanın temel aracı olarak

görülmekte ve işgücü stoku ile fiziki sermaye ekonomik büyümenin en temel gücü, bileşeni

kabul edilmekte iken, daha sonra teknoloji seviyesinin de ekonomik büyümeyle yakından

ilişkili olduğu ortaya konmuştur. Beşeri sermayenin büyüme modellerine işgücü, fiziki

sermaye gibi bir değişken olarak dâhil edilmesi, sadece teknolojik değişim ile ekonomik

kalkınma arasındaki ilişkinin anlaşılmasını kolaylaştırmamış, aynı zamanda büyüme

modellerinin açıklama gücünü ve dolayısıyla ekonomik modellerin büyüme eğilimlerini

tahmin gücünü daha da artırmıştır. Daha yalın bir ifadeyle büyüme modellerinde eğitim

veya beşeri sermaye bir girdi olarak tanımlanıp büyümenin kaynakları bulunmaya

çalışıldığında modeller çok daha güçlü ve anlamlı sonuçlar vermiştir.

Beşeri Sermayenin pek çok tanımı olmakla birlikte Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma

Örgütü (OECD) tarafından kullanılan “bireylerin kişisel, sosyal ve ekonomik anlamda

katma değer yaratabilmesini kolaylaştıran bilgi, yetenek ve yeterlilikler bütünü”

tanımı son derece açıklayıcı görülmektedir.

Beşeri sermayeye ilişkin yukarıdaki tanım geniş ve kapsayıcı olmakla birlikte beşeri

sermayenin en temel bileşeni, öznesi eğitimdir. Genelde beşeri sermaye özelde ise eğitim

pek çok farklı kanaldan ülkelerin ekonomik kalkınma serüvenlerine katkı sağlar.

Literatürde eğitimin hangi mekanizmalarla ekonomik büyümeyi arttırdığına ilişkin pek çok

çalışma bulunmaktadır.

Bugün özet itibarıyla,

- Daha ileri ve nitelikli seviyede eğitim alan bireyler çalıştıkları mesleklerde, alanlarda

veya sektörlerde çok daha verimli olmaktadır. Bu verimlilik artışının bir bölümü

işgücü verimlilik artışı karşılığında ücret ve maaş ödemeleri olarak kişiye yansımakta

bu da kişilerin refah seviyelerini olumlu etkilemektedir. Kişiler eğitim süreleri

ilerledikçe iş hayatlarında karşılarına çıkacak bilgilere, talep edilen becerilere yönelik

birikimleri artacağı için daha verimli çalışan haline gelmekte, verimlilikleri arttığı için

de gelirden aldıkları pay yani ücretleri iyileşmektedir.

Page 18: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

15

- Eğitimin kamu tarafından finanse edilmediği durumlarda kişiler bu (ilave) eğitim

maliyetine katlanmakta, ileride artacak verimliliklerinden kaynaklanacak gelir

artışlarının bu maliyetlerin üstünde olduğunu, dolayısıyla bireysel bir maliyet-fayda

analizinde ilave eğitimin faydalarının maliyete kıyasla daha yüksek olduğunu

düşünmektedir.

- Eğitim sadece daha çok gelir olarak bireye yansımamakta aynı zamanda kişilere ve

ülkelere pek çok ilave sosyal fayda (dışsallık) sunmaktadır. Örnek olarak bireylerin

eğitim seviyesi arttıkça, toplumsal suç oranları azalmakta, çevre bilinci, sağlık bilinci

artmaktadır.10 Bu artışlar sağlık bilincindeki artış gibi, önce kişinin yaşam süresini ve

kalitesini olumlu etkilemekte, yaşam süresindeki artış işgücünde bulunma süresini ve

işgücü verimliliğini artırmaktadır. Toplum ve ekonomi de bu faydaların neticesini

farklı kanallardan almaktadır. Örnek olarak toplumun genel eğitim seviyesi arttıkça,

artan çevre bilinciyle paralel olarak kamunun çevreyle ilgili yapacağı harcamalar

azalmaktadır. Devlet eğitime ayrılan kaynaklardan çok daha fazlasını azalan çevre

kirliği, orman yangınları gibi olumlu neticelerden kaynaklanan tasarruflarla

kazanmaktadır. Dolayısıyla eğitimden devletin elde ettiği faydaların eğitime ayırdığı

kaynaklara kıyasla daha yüksek olması, kamunun eğitim sistemlerini finanse

etmesinin arkasındaki en temel gerekçelerden birisidir.

- Eğitimin daha yüksek kazançlar, daha iyi şahıs ve toplum sağlığı, bebek ölüm

oranında ve bebek doğum oranında düşme, demokratikleşme, siyasi istikrar,

yoksulluğun ve eşitsizliğin azaltılması, daha düşük suç oranları ve çevre bilincinin

oluşması gibi bir çok net çıktısı vardır.11

Kutu 1. Değişen Eğitim Tanımın farklı olarak anlatımı

Değişen eğitim tanımının

farklı bir yöntemle anlatımı

10Türkmen, Fatih, “Eğitimin ekonomik ve sosyal faydaları ve Türkiye'de eğitim ekonomik büyüme ilişkisinin araştırılması”

DPT Uzmanlık Tezleri, Eylül 2002,Ankara

11Türkmen, 2002:45

Page 19: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

16

2.2. Eğitimin Bireysel ve Toplumsal Faydaları

Eğitim kaynaklı dışsallıklar ve faydalar eğitimin bireysel ve sosyal getirileri olarak,

yani eğiitm alan kişinin kendisine ve mensubu bulunduğu sosyal yapıya ait faydalar

olarak sınıflandırılmaktadır. Yapılan çalışmalar eğitim kademeleri itibarıyla yukarı

doğru çıkıldıkça eğitimin bireysel getirisinin sosyal getiriye kıyasla daha çok arttığını

ortaya koymaktadır. Örnek olarak:

- Lise kademesine bakıldığında OECD ülkelerindeki erkek vatandaşlar için ortalama

lise kademesindeki eğitimin İç Geri Dönüş Oranı (Internal Rate of Return-IRR) %14,5

seviyesindedir. Bu ise lise kademesindeki eğitim yatırımlarının yaklaşık 7 yıl içinde

kendisini karşılayacağını daha sonraki yıllarda ise net kazanç artışı olacağını

göstermektedir. Kamu açısından yatırımın karlılığı incelendiğinde ise erkekler için İç

Geri Dönüş Oranı %8,4 seviyelerindedir. Bu ise kamunun lise kademesine yaptığı

yatırımın karşılığını yaklaşık 12 yıl (11,9) içinde aldığını göstermektedir.12

- OECD ülkeleri ortalamasına bakıldığında, erkekler için yükseköğretime yapılan

yatırımın net bireysel (özel) getirisi 155.000 dolar, sosyal(toplumsal) getirisi ise

100.000 dolar seviyesindedir. O kişinin eğitiminin maliyeti ise 60.000 dolar

seviyelerindedir.13

OECD ülkeleri ortalamasında erkekler için yükseköğretime yapılan yatırımın net

bireysel (özel) getirisi 155.000 dolar, sosyal (toplumsal) getirisi ise 100.000 dolar

seviyesindedir. O kişinin eğitiminin maliyeti ise 60.000 dolar seviyesindedir.

- Üniversite kademesine bakıldığında OECD ülkelerindeki erkek vatandaşlar için

ortalama üniversite kademesindeki eğitimin İç Geri Dönüş Oranı (Internal Rate of

Return-IRR) % 13 seviyesindedir. Bu ise üniversite kademesindeki eğitim

yatırımlarının yaklaşık 7,7 yıl içinde kendisini karşılayacağını daha sonraki yıllarda

ise net kazanç artışı olacağını göstermektedir. Kamu açısından yatırımın karlılığı

incelendiğinde ise erkekler için İç Geri Dönüş Oranı % 11,2 seviyelerindedir. Bu ise

kamunun üniversite kademesine yaptığı yatırımın karşılığını yaklaşık 8,9 yıl içinde

aldığını göstermektedir.

12OECD, Education at a Glance, 2013:144 13OECD, 2013:148

Page 20: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

17

- Yükseköğretim kademesinin bireysel ve sosyal getirisi Türkiye için incelendiğinde ise

Türkiye’de yükseköğretim bireysel iç getiri oranı %19,3 olup OECD ortalamasının

yaklaşık 1,5 kat üzerindedir. Kamu açısından yükseköğretim finansmanının karlılığı

incelendiğinde ise erkekler için İç Geri Dönüş Oranının %9,3 seviyelerinde olduğu

görülmektedir. Bu ise Türkiye’de kamunun yükseköğretim kademesine yaptığı

yatırımın karşılığını yaklaşık 10,7 yıl içinde aldığını göstermektedir.

OECD ülkelerindeki erkek vatandaşlar yükseköğretime yaptıkları

yatırımı yaklaşık 7,7 yıl içerisinde geri alırken, ülkemizde bir erkek

öğrenci yükseköğretime yaptığı yatırımı eğitiminden sonraki yaklaşık

5 yıl içerisinde karşılamaktadır. Kadınlar için de benzer oranlar söz

konusudur.

Yukarıda verilen oranlarının eğitim sistemlerinden, eğitim sistemlerinin

kalitelerinden bağımsız ortalama veriler olduğunu dikkatte tutmak gerekir.

- Bu getiriyi sağlayabilmenin ve/veya daha fazla getiri elde edebilmenin en temel

koşulu nitelikli bir eğitim hizmeti sunulmasıdır.

Dünyanın en önemli dergilerinden The Economist’in eğitimin

faydalarına/getirilerine ilişkin yaptığı güncel bir çalışmanın sonuçlarına göre okul-

öncesi eğitim dönemine yönelik yapılan her bir(1) dolar lık harcamanın kamuya/devlete

6 ila 7dolar getirisi olmaktadır. Bu getiri oranlarına bakıldığında, faydası uzun dönemde

alınmakla birlikte, getiri oranı daha yüksek bir iktisadi veya sosyal sektör

bulunmamaktadır.

The Economist’in güncel bir çalışmasının sonuçlarına göre

okul-öncesi eğitim dönemine yönelik yapılan her bir(1) dolar

lık harcamanın kamuya/devlete 6 ila 7dolar getirisi

olmaktadır. Bu getiri oranlarına bakıldığında, faydası uzun

dönemde alınmakla birlikte, getiri oranı daha yüksek bir

iktisadi veya sosyal sektör bulunmamaktadır.

Page 21: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

18

2.3. Dünyada Eğitimde Yaşanan Gelişmeler

Yukarıda da kısaca özetlendiği üzere, eğitimin kişilerin ve toplumların refahına

yaptığı katkı ve bu katkıların iktisadi modellerle giderek somut bir şekilde ortaya konması,

son yirmi yılda eğitime olan talebi daha önceki on yıllara göre çok daha fazla bir şekilde

artırmıştır.

2.3.1. Eğitime Artan Talep

Ailelerin daha eğitimli bireylerin çalışma hayatındaki daha iyi statülerini, çalışma

koşullarını ve artan gelir seviyelerini gözlemlemeleri ile beraber çocukları için daha fazla

eğitim hizmeti talep etmeye başlamışlardır. Benzer şekilde öğrencilerin çevrelerinde

gördükleri eğitimli bireylerin daha yüksek yaşam standartları ve gelir seviyeleri

neticesinde eğitim motivasyonları hızla artmıştır. Devletlerin konunun iktisadi boyutuna

bakışı da aslında bu doğrultudadır. Eğitimli işgücünün ve nüfusun ekonomik ve sosyal

kalkınmaya pozitif katkılarının gözlemlenmesi ülkelerin eğitim ayırdıkları kaynakların

artmasını beraberinde getirmiştir.

OECD ülkeleri için 25-64 yaş grubu, 2000-2011 dönemi itibarıyla incelendiğinde

2000 yılında bu nüfus grubunun % 22’si yükseköğretim kademesinde eğitim almış

bireylerden oluşmakta iken 2011 itibarıyla 25-64 yaş grubunun % 32’si yükseköğretim

kademesinde eğitim almış bireylerden oluşmuştur. Bu ise yaklaşık yıllık % 3,3 düzeyinde

bir artışa karşılık gelmektedir.

Türkiye için 25-64 yaş grubu, 2000-2011 dönemi itibarıyla incelendiğinde 2000

yılında bu nüfus grubunun % 8’i yükseköğretim kademesinde eğitim almış bireylerden

oluşmakta iken 2011 itibarıyla 25-64 yaş grubunun % 14’ü yükseköğretim kademesinde

eğitim almış bireylerden oluşmuştur. Bu ise yaklaşık yıllık % 4,8 düzeyinde bir artışa

karşılık gelmektedir. Türkiye’de yükseköğretim almış nüfus OECD ortalamasının her yıl 1.5

kat üstünde artmasına rağmen, 2011 itibarıyla halen yükseköğretimli nüfus OECD

ortalamasının yarısının altındadır.

Page 22: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

19

Benzer şekilde 25-34 yaş grubunda da yükseköğretim seviyesinde eğitim almış

nüfus Türkiye için OECD ortalamasının yarısıdır (OECD % 39, Tr % 19). 14

Türkiye’de yükseköğretim almış nüfus OECD ortalamasının her

yıl 1.5 kat üstünde artmasına rağmen, 2011 itibarıyla halen

yükseköğretimli nüfus OECD ortalamasının yarısının

altındadır. Benzer şekilde 25-34 yaş grubunda da

yükseköğretim seviyesinde eğitim almış nüfus Türkiye için

OECD ortalamasının yarısıdır. (OECD % 39, Tr % 19)

2.3.2. Eğitim Harcamaları

Eğitime olan talep artışı ve sunulan eğitim hizmetinin kalitesine yönelik beklentiler

öğrencilerin, ailelerin, özel sektör eğitim hizmeti sunucularının ve devletin eğitim

harcamalarını arttırmaktadır. Yine referans olarak OECD ülkelerinin eğitime ayırdıkları

harcamalara baktığımızda, OECD ülkeleri ilköğretimden yükseköğretime kadar öğrenci

başına yıllık ortalama 9.313 dolar harcadığı görülmektedir. Bu tutar ilköğretimde ortalama

7.974 dolar, ortaöğretimde 9.014 dolar, yükseköğretimde ise 13.528 dolar seviyesindedir.

2005-2010 yılları arasında öğrenci başına harcamalar OECD ülkelerinde 17 yüzde

puan artmıştır. OECD ülkeleri 2010 yılında toplam gelirlerinin yaklaşık % 6,3’ünü eğitime

ayırmışlardır. 2000-2010 döneminde eğitim harcamalarının artış oranı GSYH artış

oranlarının üstündedir. 15

Bu noktada Amerika Birleşik Devletlerinde önce konut sektöründe başlayıp sonra

finans sektörünü etkileyen, küresel finans kanalları üzerinden tüm dünya ekonomilerini

etkileyen, 1929 ABD Büyük buhranından sonra yaşanan en büyük ekonomik krizin

olumsuz etkilerini de göz ardı etmemek gerekir. Eğitim, özellikle ilk ve ortaöğretim

kademeleri çoğunlukla kamu kaynaklı olarak finanse edilmektedir. Yaşanan kriz ülkelerin

bütçe gelirlerini azaltmış ve bütçe finansman imkânlarını olumsuz etkilemiş bu ise eğitime

bütçeden ayrılan paylarda kısıntılara gidilmesine yol açmıştır. Ancak son yaşanan

ekonomik krize rağmen, kamu ve özel kesim kaynaklı eğitim harcamalarının uzun dönemli

eğilimi artış şeklindedir.

14OECD, 2013: 15 OECD, 2013:184

Page 23: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

20

2.4. Türkiye’de Eğitimde Yaşanan Gelişmeler

Türkiye 2001 ve 2009 yıllarında yaşadığı büyük finansal-iktisadi krizlere rağmen son

15 yılda önemli makro iktisadi-sosyal-siyasal reformlara imza atmış, sürekli büyüyen ve

gelişen bir çizgi yakalamıştır. Bu performansın yakalanmasında, Orta Vadeli Programın

Temel Amaçlarında:

I stikrarlı, kapsayıcı bu yu me

Enflasyonun du şu ru lmesi

Cari açıg ın azaltılması

Rekabet gu cu nu n artırılması

I stihdam ve verimlilig in artırılması

Mali disiplinin su rdu ru lmesi

vurgulandığı gibi temel amaçlara sahip Plan ve Program önceliklerine uyulması ve yapısal

reformların hayata geçirilmesidir. Yaşanan bu dönüşüm ve artan harcanabilir kamu

gelirleri eğitim ve sağlık gibi sosyal sektörlerin bütçeden giderek daha çok pay almasını da

beraberinde getirmiştir.

Türkiye 2000’li yıllardan özellikle 2003’ten itibaren hızla fiziki ve beşeri sermaye

yatırımlarını artırmıştır. Bu artıştan kamu ve özel sektör yatırımları daha detaylı

incelendiğinde en fazla payı eğitim sektörünün aldığı görülmektedir. 2002-2016

döneminde eğitim yatırımlarının reel olarak tam 3 kat arttığı görülmektedir.16 Bu

yatırımlarla ilk ve ortaöğretimde derslik sayısı, yükseköğretimde üniversite ve fakülte

sayısı hızla artırılmış buna bağlı olarak da öğrenci sayısı ve okullaşma oranlarında çok ciddi

artışlar kat edilmiştir.

Türkiye’de 2000’li yıllarla birlikte özellikle 2003’ten itibaren eğitim sektörü en

öncelikli sektör olarak kamu politika tasarımında ele alınmış, eğitim sektörüne ayrılan

kamu ve özel kaynaklar hızla arttırılmıştır. Bu çerçevede, okul öncesinden yükseköğretime

kadar fiziki altyapıda, öğretmen ve öğretim üyesi sayısında, yeni derslik, okul, fakülte ve

üniversite sayısında önemli artışlar yaşanmıştır. Hizmet sunum kapasitesinde yaşanan

genişlemelere benzer bir şekilde eğitim kademeleri itibarıyla öğrenci sayılarında da önemli

artışlar meydana gelmiştir.

2000 yılı ve 2017 yılı Programı verileri ve göstergeleri kıyaslamalı incelendiğinde

son 20 yılda eğitim kademeleri itibarıyla yaşanan nicel gelişmeler net bir şekilde

görülmektedir.

16 2003, 2016 yılı Yatırım Programları, Kalkınma Bakanlığı 2017 yılı bütçesi Plan Bütçe sunuşu

Page 24: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

21

Tablo 1. Eğitim Kademeleri İtibarıyla Okullaşma Oranları (2000-2016)

1999-2000

2015-2016

Öğrenci

Sayısı

(Bin)

Brüt

Okullaşma

Oranı

(Yüzde)

Öğrenci

Sayısı

(Bin)

Brüt

Okullaşma

Oranı

(Yüzde)

Okul Öncesi Eğitim (1) 252 9,8 1 209 49,2

İlköğretim (2) 10 053 97,6 10 572 102,9

Ortaöğretim (2) 2 444 59,4 5 807 109,8

a) Genel Lise 1 506 36,6 3 047 57,6

b) Mesleki ve

Teknik Eğitim

925 22,8 2 760 52,2

Yükseköğretim Toplam

(3)

1 492 27,8 6 186 119,5

Örgün Eğitim 1 006 18,7 3 108 60,1

Yaygın Eğitim (4) 486 - 8 700 -

Kaynak: Kalkınma Bakanlığı (DPT) Yıllık Programları, 2003 Yılı Programı ve 2017 Yılı Programı (1) Öğrenci sayısı, okul öncesi öğretimdeki tüm öğrencileri kapsamaktadır. Okullaşma oranı 4-5 yaş grubu için ilkokula erken başlama yaşı dikkate alınarak aylık çağ nüfusu verileri kullanılmak suretiyle hesaplanmıştır. (2) Okula erken başlama yaşı dikkate alınarak aylık çağ nüfusu verileri kullanılmak suretiyle hesaplanmıştır. Açık ortaokul ve açık lise öğrencileri dâhildir. (3) Üniversiteler ve diğer eğitim kurumları dâhil, lisansüstü öğrenciler hariçtir. 18-21 yaş grubu için hesaplanmıştır. (4) Yaygın eğitim kurumlarına ait öğrenci sayısı bilgileri bir önceki öğretim yılı sonu itibarıyla verilmiştir.

Buna göre;

- Toplam öğrenci sayısı okul öncesi eğitimde 252 binden 1,2 milyona,

- İlköğretimde 10 milyondan 10 milyon 500 bine,

- Genel liselerde 1,5 milyondan 3 milyona,

- Meslek liselerinde 925 binden 2.8 milyona,

- Örgün yükseköğretimde 1 milyondan 3,1 milyona yükselmiştir.

Page 25: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

22

Hem öğrenci sayısı hem de okullaşma oranı itibarıyla en yüksek artışlar okul

öncesi eğitim ve meslek lisesi kademesinde gözlemlenmektedir. Eğitim harcamaları

benzer bir seyir izlemiştir. TÜİK tarafından 2016 Aralık ayında yayımlanan Eğitim

İstatistikleri incelendiğinde17;

Türkiye’de eğitim harcamalarının 2015 yılında 2014 yılına göre % 12,2 artarak 135

milyar 22 milyon TL olduğu,

2015 yılında bir önceki yıla göre eğitim harcamalarının en çok arttığı eğitim

düzeylerinin % 31,0 ile okulöncesi, % 24,6 ile ortaöğretim olduğu,

Eğitim harcamasının GSYH’ya oranının 2014 yılında % 5,9 iken 2015 yılında % 5,8

düzeyinde gerçekleştiği,

Eğitim harcamalarının % 74,3’ü devlet tarafından finanse edildiği ve Eğitim

harcamaları içerisinde hane halklarının yaptığı harcamaların payın ise % 18,7

olduğu,

Toplam harcamaların en büyük kısmı yükseköğretim düzeyinde gerçekleştirilmekle

birlikte, devlet kurumlarınca yapılan harcamaların % 29,5’ini (26 milyar 176 milyon

TL) ilkokul, % 28,4’ünü (25 milyar 223 milyon TL) yükseköğretim oluşturduğu,

Özel kurumlarca yapılan harcamaların ise % 47,2’si (10 milyar 299 milyon TL)

ortaöğretime, % 40’ı (8 milyar 727 milyon TL) yükseköğretime yapıldığı,

Öğrenci başına eğitim harcaması 6 bin 472 TL olduğu,

Türkiye’de öğrenci başına yapılan eğitim harcaması 2014 yılında 5 bin 778 TL

olurken, 2015 yılında ise 6 bin 472 TL olarak gerçekleştiği görülmektedir.

Türkiye’nin 2015 yılında milli gelirinin % 5,8’ini OECD nin ise yaklaşık

gelirinin %6’sını eğitime ayırdığı düşünülürse, Eğitime ayrılan kaynakların OECD

ülkelerinde ortalaması ile benzer düzeylerde seyretmesine rağmen eğitimin

niteliksel çıktılarının gelişmiş ülkelerin gerisinde olması 21. yüzyıl küreselleşme

yarışında ülkemizin önündeki en önemli sorun alanı olarak durmaktadır.

Kalkınma Bakanlığı verilerine göre 2002 yılı itibarıyla MEB bütçesi 100 kabul

edildiğinde MEB bütçesi 2017 itibarıyla toplam 370’e yükselmiştir. Benzer şekilde

toplam eğitim bütçesi 2002 itibarıyla 100 olarak kabul edildiğinde 2017 yılı

itibarıyla 384 olarak gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla 2002-2017 arası eğitime

ayrılan kaynaklar reel olarak (enflasyon arındırılmış şekilde) yaklaşık 3 kat

artmıştır.

17 Eğitim Harcamaları İstatistikleri, 2015-TÜİK, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21548

Page 26: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

23

Grafik 1. MEB ve Yükseköğretim Bütçe Ödenekleri, 2002-2017

2.5. Eğitimde Kalite

Eğitimde yaşanan sayısal gelişmelere rağmen ulusal ve uluslararası yeterlilik ölçüm

sınavlarında, istihdam ve verimlilik göstergelerinde de ortaya konulduğu üzere eğitimin

kalitesi arzu edilen ölçüde, 21. yüzyılda gelişmiş ülkelerle rekabet için gerekli işgücünü

oluşturacak şekilde geliştirilememiştir.

Yakın geçmişte açıklanan TIMSS (2015) ve PISA verileri Türkiye’nin eğitim alanında

kat edeceği önemli bir mesafe olduğunu gözler önüne sermektedir.

TIMSS 2015

49 ülkede 4. ve 8. sınıf öğrencilerinin fen ve matematik başarılarını 4 yılda bir

değerlendiren bir sınav olan TIMSS 2015 sonuçlarına göreTürkiye 4. ve 8. sınıf Matematik

ve 4. sınıf Fen Bilimleri başarısında uluslararası ortalamanın altında kalmaktadır. Sadece

Türkiye 8. sınıf Fen başarısında uluslararası ortalamayı yakalamış durumdadır. (istatistiki

olarak anlamlı) Ayrıca;

- Türkiye 4. Sınıf Mat Başarısında 2011'e göre istatistikî olarak anlamlı ilerleme

sağlamış: 469 (2011) vs 483 (2015)

- Türkiye 8. Sınıf Mat Başarısında 2011'e göre anlamlı ilerleme sağlamamış: 452

(2011) vs 458 (2015)

- Türkiye 4. Sınıf Fen Başarısında 2011'e göre istatistiki olarak anlamlı ilerleme

sağlamış: 463 (2011) vs 483 (2015)

- Türkiye 8. Sınıf Fen Başarısında 2011'e göre istatistiki olarak anlamlı ilerleme

sağlamış: 483 (2011) vs 493 (2015)

100

182

274

349370

100

218

340

417438

100

190

287

363384

2002 2007 2013 2016 2017

MEB Yükseköğretim Eğitim Toplam

Page 27: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

24

PISA 2015

İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından 2000 yılından itibaren her

3 yılda bir OECD üyesi ülkeler ile katılımcı ülkelerde uygulanan ve. 2015 yılında dünya

ekonomisinin % 90’ını oluşturan 70 ülkede uygulanan PISA sınavı, 15 yaşındaki

öğrencilerin matematik, fen bilimleri ve okuma olmak üzere 3 temel alana ilişkin bilgi ve

beceri düzeyini ölçmektedir

Ölçme işi, her bir alana ilişkin yetkinlik durumlarını gösteren 1-6 arası, yukarı doğru

çıktıkça performans düzeyi artan 6 seviyede sınıflandırılmaktadır. “Seviye 1 ve Altı” olarak

ifade edilen düzey, öğrencilerin bu alana ilişkin temel bilgi ve becerilerinden yoksun

oldukları anlamına gelmektedir. “Seviye 2” ise, temel bilgi ve becerilere sahip olma düzeyini

göstermektedir. Devamında yer alan her bir seviye, temel bilgi ve becerilere sahip olmanın

yanı sıra bunları günlük hayata kullanabilme, ileri düzeyde analiz ve sorgulama yapabilme

yetkinliğini giderek artan bir biçimde içermektedir.

2003 yılından itibaren tüm PISA sınavlarına düzenli olarak katılan Türkiye,

geçtiğimiz sınavlarda, sınava katılan ülkelerin ve OECD ülkelerinin ortalamasının altında

bir performans sergilemekle birlikte, yıllar itibarlıya performansını yukarı taşımakta idi.

Ancak 2015 PISA sonuçları geçtiğimiz yılların altında bir performansa işaret etmektedir.

72 ülke arasında Türkiye, bilim alanında 52'nci, okuma becerileri alanında 50'nci,

matematik alanında ise 49'uncu sırada yer almıştır.

Görüldüğü üzere, 2015 PISA’da elde edilen sonuçlar, matematik ve fen bilimleri

açısından 2006 PISA’da elde edilen sonuçlar ile aynıdır. Okuma alanında ise, katılım

sağlanan tüm PISA’lar içerisinde en kötü sonuç elde edilmiştir. Bu sonuçların başarı

düzeyleri açısından dağılımı, eğitim sisteminin içinde bulunduğu durumun anlaşılması

açısından bir diğer önemli göstergedir.

Page 28: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

25

Şekil 3. PISA 2003-2015 Türkiye Başarı Sıralamaları

Aşağıda yer alan ilk tabloda Türkiye’deki öğrencilerin başarı düzeyleri arasındaki

dağılımı, ikinci tabloda ise bu dağılımın OECD ortalaması gösterilmektedir.

Tablo 2. Farklı Sınav Türleri Ve Seviyeler İtibarıyla Türkiye Ve OECD Ortalaması Pısa Sonuçları

Türkiye/% Seviye 1 ve Altı Seviye 2 Seviye 3 Seviye 4 Seviye 5 Seviye 6

Matematik 51,4 25,3 16,3 5,9 1,0 0,1

Okuma 40,0 32,6 21,1 5,7 0,6 0,0

Fen Bilimi 44,5 31,3 19,1 4,8 0,3 0,0

OECD/% Seviye 1 ve Altı Seviye 2 Seviye 3 Seviye 4 Seviye 5 Seviye 6

Matematik 23,4 22,5 24,8 18,6 8,4 2,3

Okuma 13,6 23,2 27,9 20,5 7,2 1,1

Fen 21,2 24,8 27,2 19,0 6,7 1,1

Türkiye’de öğrencilerin Matematikte % 51,4, Okuma’da % 40 ve Fen’de % 44,5 i

en temel/düşük seviyede iken bu oran OECD ülkeleri için sırasıyla % 23,4, %

13,6 ve % 21,2 dir.

OECD ülkelerinin % 50’den azı 1. ve 2. Seviyede iken Türkiye’de öğrencilerin

neredeyse % 75’i ilk iki seviyededir.

Türkiye’nin matematikteki göreli performansı hem diğer branşlardaki

performansından hem de OECD ülkeleri performansından daha düşüktür.

Page 29: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

26

Türkiye’de okullar arasında ve okul içinde önemli bir performans farklılığı

bulunmaktadır ve eğitim kalitesi açısından ciddi bir farklılaşma ortaya

çıkmaktadır.

Türkiye’de sosyoekonomik arka planın eğitim başarısı üzerindeki etkisi OECD

ortalamasının oldukça üzerindedir. Bu bağlamda bir örnek vermek gerekirse,

Türkiye’nin matematik alanındaki puanı sosyoekonomik arka plan etkisinden

arındırıldığı takdirde, 420’den 450’ye yükselmektedir. 30 puanlık artışa tekabül

eden bu iyileşmenin OECD ortalaması ise, 1 puandır.

2.6. Değerlendirme

Uluslararası beceri ölçme sınavları da ortaya koyduğu üzere, ülkemiz son 10

yılda eğitimin kitleselleşmesi, tabana yayılması adına çok önemli mesafeler kat

etmesine rağmen, eğitim çıktılarında kalitede arzu edilen seviyeyi yakalamaktan

uzaktır. İçinde bulunduğumuz dönem de Türkiye’nin en büyük yumuşak güç

unsurlarından birisi, belki de birincisi sahip olduğu genç nüfus ve “demografik fırsat

penceresidir.”

Türkiye Avrupa ülkeleri arasında genç nüfusun (15-24) hem sayısal hem de

oransal olarak en büyük olduğu ülkedir. Bu güç aktif hale getirebilmek için kalite,

çağdaş bir eğitim hizmeti ile buluşturmak gerekmektedir. Ancak sonuçlar,

öğrencilerimizin okuduğunu anlama, analitik, düşünme, gen ve matematik

becerilerinde akranlarından çok geride olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla,

öğrenmeyi merkeze alan, çocukların kendilerini ifade etmelerine izin veren, öğrenci

ve öğretmenler arasında öğrenme konusunda rekabetçi bir yapı çizen, herkesin eşit

biçimde desteklendiği değil, başarılı öğrenci/öğretmen/okulların ilave pozitif

teşviklere konu olacağı bir sistem üzerinde düşünülmelidir.

Page 30: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

27

3. MESLEKİ EĞİTİM

3.1. Giriş

Artan küresel iktisadi rekabet ülkeleri ve firmaları ürettikleri mal ve hizmetlerin

kalitesini artırmak konusunda zorlamaktadır. Bu ise en az yükseköğretim kademesinde

eğitim almış kişiler kadar, orta seviyede bir eğitim almış, teknik ve profesyonel becerileri

haiz bir işgücünü de gerekli kılmaktadır. Mevcut mesleki eğitim sistemlerindeki

yetersizlikler, özellikle son dönemde Türkiye gibi pek çok ülkede gözlemlenmekte olan

kitleselleşen yükseköğretim, mesleki eğitimin nispi olarak daha pahalı olması gibi sebepler

mesleki eğitimin öneminin yeterince anlaşılamaması riskini de beraberinde getirmektedir.

Önceki bölümde kısaca değinilen küresel rekabette, sanayide, teknolojide ve

eğitimde yaşanan değişimler mevcut ve potansiyel çalışanların (öğrencilerin-yarının

işgücünün) hızla yeni beceriler edinmesini, yaratıcılıklarının, yenilikçiliklerinin ve

girişimciliklerinin desteklenmesini zorunlu kılmaktadır. Ayrıca hızla değişen meslekler

karşısında geçişlerin sağlanması ve yeni mesleğe uyum sağlama yeteneğinin

kazandırılması da gerekmektedir. Tüm bunlar ise ancak nitelikli bir mesleki ve teknik

eğitim ile mümkündür.

Uzun yıllar ihmal edilen mesleki ve teknik eğitim özellikle 2000’li yıllardan sonra

tekrar bir reform ve ilerleme dönemine girmiştir. Mesleki eğitimin sunulmasındaki

zorluklara karşın, son yıllarda ülkemizde mesleki eğitimin genel ortaöğretim içerisindeki

payı, Kalkınma Planı ve Yıllık Programlar, Milli Eğitim Bakanlığı politika dokümanları ile

uyumlu bir şekilde hızla artmaktadır. 2002 yılı itibarıyla % 33 olan Mesleki ortaöğretimin

toplam ortaöğretim içerisindeki payı 2016 itibarıyla % 48’e kadar yükselmiştir. OECD ve

AB üyesi ülkelere bakıldığında benzer oranlar görülmektedir. OECD ülkelerinde

Ortaöğretim düzeyinde mesleki ve teknik eğitimin payı % 44, 21 AB ülkesi için ise % 50,4

seviyesindedir.18

18 OECD Education at a Glance 2015 &Eurostat

Page 31: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

28

Grafik 2. Ortaöğretimde Genel ve Mesleki Eğitimin Payı (%)

1999-2000 öğretim yılı itibarıyla 925 bin olan Mesleki Teknik ortaöğretim öğrenci

sayısı 2016 yılı itibarıyla 2,760 milyon öğrenciye ulaşmış ve geçen 17 yılda ilave 1,8 milyon

ortaöğretim çağındaki genç mesleki eğitimle buluşturulmuştur. Yine aynı dönemde yaygın

mesleki eğitim faaliyetlerine de tür ve sayı olarak önem verilmiş ve hayat boyu eğitim

faaliyetlerine katılan kişi sayısı hızla arttırılmıştır.

Son dönemde, özel sektörün, eğitimin finansmanında payının artırılması için

mevzuat değişikliğine gidilmiş ve her eğitim kademesi için özel okullarda öğrenim gören

öğrencilere yıllık değişen miktarlarda eğitim ve öğretim desteği verilmesine 2013 yılı

itibarıyla başlanmıştır. Organize sanayi bölgelerinde yer alan mesleki ve teknik eğitim

kurumlarında okuyan öğrencilere yönelik uygulanan eğitim ve öğretim desteğinin

kapsamı, 2016-2017 yılı öğretim döneminden itibaren organize sanayi bölgeleri

dışında yer alan özel mesleki ve teknik eğitim kurumlarını da içerecek şekilde

genişletilmiştir.

Mesleki ve teknik eğitim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin ortaöğretim

içindeki payı son on yılda yüzde 36,3’ten yüzde 47,5’e ulaşmıştır.19

2016 yılında Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi yayımlanmış; ilk, orta ve yükseköğretim

dâhil kazanılan tüm yeterliliklerin kalite standartları çerçevesinde daha şeffaf ve

tanımlanabilir olması amaçlanmıştır. İşgücü piyasasının ihtiyaçlarını göz önüne alarak

meslek standartlarını geliştirme ve öğrencileri değerlendirerek sertifikalandırma

işlemlerine de devam edilmiştir. Yayımlanan ulusal meslek standartlarının sayısındaki hızlı

19 2017 Yılı Programı

67

61

5552

33

39

4548

0

10

20

30

40

50

60

70

80

2002 2007 2013 2016

Genel Ortaöğretim

Mesleki ve Teknik Ortaöğretim

Page 32: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

29

artışa paralel olarak sınav, akreditasyon ve belgelendirme faaliyetlerine de hız verilmesi

gerekmektedir. 20

Ayrıca 6764 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun

Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun çerçevesinde 2023 vizyonu ile ulusal hedefler, sektörel talepler ve

pedagojik ihtiyaçlar doğrultusunda mesleki eğitimin yeniden yapılandırılması için

girişimler başlatılmıştır. Mesleki eğitimin iyileştirilmesi ile ilgili TBMM’de kabul edilen

kanun doğrultusunda;

• İşletmelerde mesleki eğitim yapan öğrencilere verilecek ücretin işletme

büyüklüğüne göre 2/3 ile 1/3’lük kısmının devlet desteği olarak ödenmesi,

• Staj yapan öğrencilerin, işletmelerdeki mesleki eğitim yapan öğrencilerle

aynı haklara sahip olması (ücret, sınav, iş kazası ve meslek hastalığı

sigortası ),

• Öğrencilerin mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında uygulamalı

eğitim yaptıkları 10, 11 ve 12. sınıfta iş kazası ve meslek hastalığı

sigortaları kapsamında sigortalanmaları,

• Çıraklık eğitiminin zorunlu eğitim kapsamına alınması ve böylece

istihdamın önemli unsurlarından birisi olan usta-çırak ilişkisinin yeniden

kurulması sağlanmıştır.21

Ancak bütün bu olumlu gelişmelere karşın mesleki ve teknik eğitimin nitel ve nicel

olarak geliştirilme ihtiyacı açıktır. 2013 yılı ÖSYM verileri incelendiğinde, mesleki ve teknik

anadolu lisesi öğrenci ve mezunlarından yükseköğretime giriş sınavlarına başvuruyapan

611.817 öğrencinin %6’sı dört yıllık lisans programına yerleşmiştir. Genel ortaöğretimde

ise başvuru yapan 1.312.733öğrenciden %26’sı bir lisans programına yerleşmiştir. Benzer

şekilde istihdam verileri de göreli olarak kötüdür.

3.2. Mesleki ve Teknik Eğitimin Önemi

Günümüzde sermayenin çok hızlı hareket etmesiyle ekonomilerin büyüme ve

küçülme döngülerine çok sık giriyor olması ve teknolojinin baş döndürücü hızı ekonominin

daralma ve genişleme dönemlerinde talep edilen işgücünün özelliklerini hızla

20 2017 Yılı Programı 21http://mtegm.meb.gov.tr/

Page 33: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

30

değiştirmektedir. Ekonomilerin bu hızlı taleplerini yerine getirebilmesinin yolu da ancak

“hayat boyu mesleki –teknik eğitim” ile mümkün olabilecektir.

Yeni becerilerin edinilmesi, yaratıcılığın, yenilikçiliğin ve girişimciliğin

desteklenmesi, meslekler arasında geçişlerin sağlanması ve yeni mesleğe uyum sağlama

yeteneğinin kazandırılmasının en etkin yolu da yine çağın gereksinimlerine uygun nitelikli

bir mesleki ve teknik eğitim sunumundan geçmektedir.

Sermayenin değil aynı zamanda işgücünün de artan hareketliliği sadece ulusal

ölçekte geçerli ve tanınır yeterlilik ve sertifikaları da değil aynı zamanda farklı ülkeler

tarafından da tanınma ve benimsenme ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Bu ise başta yabancı

dil bilgileri olmak üzere, farklı sosyokültürel özellikleri de dikkate alan müfredatların

geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.

Özellikle Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları ve Avrupa Komisyonunun

mesleki eğitim ile ilgili yapılarının odağında bu uluslararası mobilite(hareketlilik) yer

almaktadır. Avrupa Komisyonu tarafından 2000’li yıllardan beri güncellenerek uygulanan

Leonardo Programı Avrupa ülkelerinin mesleki eğitim sistemlerinin uyumlaştırılmasını

öncelemektedir. AB ülkelerinin ekonomik ve sosyal alanda tam entegrasyonunu hedefleyen

ve 35 adet Avrupa Birliği Programları arasında ilk uygulanan Programların AB Eğitim ve

Gençlik (Socrates, Leonardo ve Gençlik Programları) Programları olması(2000’li yıllardan

önce uygulanmaya başlamıştır bu Programlar), iki önemli nedenden kaynaklanmaktadır;

- Ekonomik ve sosyal uyum için, öğrencilerin ve işgücünün serbestçe dolaşması

bunun için mesleki ve genel eğitim programlarının uyumlaştırılması önem arz

etmektedir.

- Sosyo-kültürel açıdan uyumlu bir toplum/topluluk inşası için eğitim programları

kritik önemi haizdir.

Bu çerçevede Avrupa Komisyonu 2002 yılında yayınladığı Kopenhag Bildirisi ile

şeffaflık, beceri ve yetkinliklerin tanınması, hareketliliğin sağlanması, kalite güvencesinin

geliştirilmesi ve hayat boyu öğrenmeye erişimin kolaylaştırılması için mesleki eğitim ve

öğretimde gönüllü iş birliğinin artırılması amaçlanmıştır.

Avrupa Komisyonu mesleki-teknik eğitim alanında öğrenme kazanımlarının,

yeterliliklerin tanınmasının ve hareket edebilmesinin gerçekleştirilmesi amacıyla;

Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi, (EQF),

Mesleki Eğitim ve Öğretim için Avrupa Kredi Sistemi (ECVET),

Page 34: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

31

Mesleki Eğitim ve Öğretim için Avrupa Kalite Güvencesi (EQAVET) ve

EUROPASS

gibi araçlar tanımlamış ve uygulamaya geçirmiştir.

Ülkemizde Avrupa Yeterlilikler Çerçevesine (EQF) uyum sağlanması amacıyla

Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi’ni (TYÇ); ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim

programlarında ve diğer öğrenme ortamlarında kazanılan tüm yeterlilik esaslarını sekiz

seviyede tanımlamıştır.

Page 35: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

32

3.3. Nasıl Bir Mesleki ve Teknik Eğitim?

Ekonomik kalkınma için gerekli ara insan gücünü teşkil edecek, sadece ulusal

ölçekli değil uluslararası mesleki yetkinliği ve geçerliliği olan bireyler

yetiştirecek, insanların işgücü piyasasında becerisiz ve umutsuz bir şekilde

yığılmalarını önleyerek, ekonomik ve sosyal bütünleşmeyi artıracak bir

meslek ve teknik eğitim sisteminin temel ilkeleri, amaçları ve politikaları

neler olmalıdır?

Bu soru uzun ama bir o kadar da önemli bir sorudur. Doğru cevabı verebilmeden

önce doğru soruyu sormak gerekmektedir. Bu soruya doğru cevap bulan Almanya ve

Japonya gibi ülkeler, sadece dünyanın en rekabetçi sanayi ülkeleri değil aynı zamanda da

mesleki eğitim ve diğer sosyal politikalarla refahı tabana yaymayı başaran da ülkelerdir.

Bir başka ifadeyle genelde doğru eğitim özelde ise doğru mesleki eğitim politikaları sadece

iktisadi kalkınma için bir kaldıraç vazifesi görmekle kalmaz aynı zamanda bu eğitimden en

çok ihtiyaç duyan sosyo-ekonomik arka planı düşük öğrenci ve aileleri yararlandığı için

gelir dağılımı ve sosyal entegrasyon için de önemli faydalar sunar.

Nasıl bir mesleki eğitim sorusuna verilecek ilk cevaplardan birisi, belki de birincisi,

ekonominin, sanayinin, işverenlerin talep ettikleri yetkinleri okullarda verebilen bir

mesleki eğitim sistemi tasarımı olmalıdır. Peki bu yetkinlikler nelerdir diye baktığımızda,

Sanayi Bakanlığı tarafından firma ölçeğinde yapılan 2012 tarihli bir araştırmaya göre; 2013

yılı için firmaların ençok ihtiyaç duyacakları beceriler şu şekilde sıralanmıştır;

- Mesleki ve teknik becerilere mikro ölçekli firmalarda %53,4; küçük ölçekli

firmalarda %56,2;orta ölçekli firmalarda %61,8 ve büyük ölçekli firmalarda

%56,7oranında ihtiyaç duyulmaktadır.

- Firma ölçekleri büyüdükçe, temel beceriler olarak tanımlanan, iletişim

becerileri, ekip çalışması, yönetim ve liderlik becerileri, problem çözme, yabancı

dil ve yenilikçilik gibi becerilere yönelik ihtiyaç da büyümektedir.

- İş ahlakı ve iş disiplini mikro ve küçük ölçekli firmalarda daha çok ihtiyaç

duyulan beceriler iken (%26,1; %30,2) orta ve büyük ölçekli firmalarda daha az

ihtiyaç duyulan (%18,1; %16,1)beceriler arasındadır.22

22 Mesleki ve teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı, url = http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/06/20140608-7-1.pdf

Page 36: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

33

Benzer bir şekilde, ABD’de 2 milyonluk bir iş ilanı taranarak talep edilen Bilgisayar

Yetkinliğine ilişkin araştırma sonuçları da aşağıdaki Kutu’da sunulmaktadır. 23

Kutu 2. Dijital Yetkinlik (Bilgisayar Teknolojileri-BT)

Aralık 2016 yılında yayımlanan makalede yazarlar, yaklaşık 2 milyonluk bir iş ilan

örnekleminden yola çıkarak, en çok talep edilen 30 meslek grubunu incelemiş ve bu 30

gruptan her birinde talep edilen dijital yetkinlikleri ölçmüşlerdir. Bu meslekler, düşük,

orta yüksek düzey beceri gerektiren işlerdir. Araştırma sonuçlarına göre:

- Düşük, orta ve yüksek beceri düzeyindeki her işte bilgisayar becerisi talep

edilmektedir.

- Microsoft ofis programları gibi orta derece Bilgisayar teknolojisi gerektiren

beceriler orta ve üst düzey beceri gerektiren işler için talep edilmektedir.

- İşlerin gerektirdiği beceri düzeyleri yükseldikçe talep edilen bilgisayar teknolojileri

bilgileri de artmaktadır. Arada güçlü pozitif bir ilişki bulunmaktadır.

İdeal bir mesleki eğitim sisteminin temel amaçlarını, öncelik ve faaliyetlerini

vurgulamadan önce, ülkemizde konuya ilişkin resmi kamu politika dokümanlarına

değinmek ve ulusal önceliklere yer vermek gerekmektedir.

Kalkınma Planları, Orta Vadeli Programlar, Yıllık Programlar ve Milli Eğitim

Bakanlığı Stratejik Planı ile uyumlu olarak hazırlanmış olan ve Mesleki ve teknik eğitim

alanındaki en önemli politika dökümanı Yüksek Planlama Kurulu’nun 7 Mayıs 2014 tarih

ve 1957 sayılı Kararı ile kabul edilerek yayımlanmış olan “Türkiye Mesleki Ve Teknik

Eğitim Strateji Belgesi Ve Eylem Planı 2014‐2018” belgesidir.

Amaç

Sosyal ve ekonomik kalkınmaya destek veren, toplumun tüm kesimlerinin kendi

ihtiyaçlarına uygun öğrenme fırsatı bulduğu, iş ve meslek ahlakı değerleri olan, yenilikçi,

istihdama hazırlayan, paydaşların etkin katılımı ile esnek ve geçirgen bir mesleki ve teknik

eğitim sistemini oluşturmak

23DemandforDigitalSkills in the US Labour Market: The IT Skills Pyramid, Miroslav Beblavý, Brian Faboand Karolien Lenaerts ,No. 154 / December 2016

Page 37: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

34

Vizyon

Sosyal ve ekonomik sektörler ile iş birliği içinde ulusal ve uluslararası mesleki

yeterliliği ile kabul gören, mesleki değerlere sahip, yaratıcı, yenilikçi, girişimci, üretken,

ekonomiye değer katan ehil işgücü yetiştiren, kalite değerleri oluşmuş lider bir mesleki ve

teknik eğitim sistemi.

Temel İlkeler

Öncelikle nitelikli bir mesleki eğitimin dayanması gereken temel ilkeleri

vurgulamakta fayda görülmektedir. Ulusal ve uluslararası ölçekli pek çok eğitim strateji

dokümanında da öne çıktığı üzere ideal bir mesleki eğitim sisteminin temel ilkeleri

aşağıdaki hususları içermelidir.

- Sürekli geliştirmeye ve kaliteye odaklı olması,

- Ulusal ve uluslararası gelişmeleri dikkate alması,

- Okul, kurum ve sektör iş birliği içerisinde katılımcı bir anlayışla yapılması

- İşgücü piyasalarının ihtiyaç ve taleplerini kapsaması,

Ekonomide yaşanan değişimler, bilginin hızla artması ve giderek daha erişilebilir

olması, artan rekabet eğitim sistemlerinden beklentileri sık bir şekilde değiştirmektedir.

Bu ise mevcut tasarımların gelişime ve geri bildirime açık esnek bir şekilde olmasını gerekli

kılmaktadır. Eğitimin en temel misyonlarından birisi işgücüne gerekli misyonları ve

becerileri kazandırmasıdır. Bunun yolu ise piyasalar ile uyumlu kaliteli bir eğitimden

geçmektedir.

Eğitim ile istihdam arasındaki bağlantının güçlendirilmesi ise, eğitimin tasarımında

ve uygulanmasında işverenleri, sektörleri sürece daha etkin bir şekilde dahil etmekten

geçmektedir. Kurumların mevcut çalışanlarını bile çok sık bir şekilde hizmet içi eğitime tabi

tuttuğu, kendi sektöründe yaşanan gelişmeleri eş anlı aktardığı bir ortamda, eğitimin bu

gelişmelerin dışında kalması kaçınılmaz olarak kronik işsizlik ve verimsizlikle

sonuçlanacaktır. Zaten küresel dünyada eğitim ile iş dünyası arasında bir faz farkını olduğu

düşünülürse, eğer eğitim-istihdam bağlantısı yeterince kurulamazsa bu faz farkı giderek

artar ve sistemler eğitimli işsiz ordusu üretmeye başlar. Bu ise sadece bir eğitim-istihdam

sorunu olmaz, zaman içerisinde bunun çok üstünde siyasal ve sosyal olumsuz gelişmelere

kapı açar.

Eğitimin en temel paydaşlarından birisi belki de birincisi öğrencilerin kendileri ve

dahi aileleridir. Öğrenme ve öğretme süreçlerine daha aktif katılımları verilen eğitimi

Page 38: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

35

sadece benimsemelerini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda kritik geri bildirimleri

eğitim kalitesinin artırılmasında yol gösterici olacaktır.

Örnek olarak dünyanın en nitelikli ve saygın üniversitesi olan Harvard’da her

dönem sonunda akademisyenler öğrencileri tarafından değerlendirilmekte ve art arda iki

dönem başarısız performans notu alan akademisyenin Üniversite ile ilişiği kesilmektedir.

Amaçlar

Nitelikli bir mesleki eğitimin dayanması gereken ilkeleri kısaca sıraladıktan sonra, bu

eğitimin amaçları ne olmalıdır sorusuna cevap aranmalıdır.

Öncelikle kaliteli bir mesleki eğitim, kişileri istihdama, çalışma hayatına doğru bir

şekilde hazırlamaları ve çalışma hayatında ihtiyaç duyacağı temel yetkinlikleri

kazandırmalıdır. Bunlar:

o Ana dilde iletişim,

o Diğer bir dilde iletişim,

o Matematiksel yetkinlik ile bilim ve teknolojiye ait temel yetkinlikler,

o Dijital yetkinlik (bilgi ve iletişim teknolojilerinde temel yetkinlikler),

o Öğrenmeyi öğrenme,

o Sosyal ve sivil vatandaşlık yetkinliği,

o İnisiyatif alma ve girişimcilik yetkinliği,

o Kültürel farkındalık ve ifade yetkinliğidir.

Özellikle başlangıç seviyesindeki mesleki eğitim ve öğretimin kalitesinin,

verimliliğinin ve çekiciliğinin artırılması amaçlanmalıdır.

Öğretmenlerin ve idarecilerin niteliklerinin iyileştirilmesi gerekmektedir.

Yetişkinlerin mesleki eğitim ve öğretime devam etmelerinin teşvik edilmesi,

mesleki eğitim ve öğretimde uluslararası hareketliliğin geliştirilmesi önem arz

etmektedir.

Mesleki eğitim ve öğretimin her aşamasında yaratıcılığın, yenilikçiliğin ve

girişimciliğin artırılması, bilişim teknolojilerinin kullanımının teşvik edilmesi

gerekmektedir.

Mesleki eğitim ve öğretimin özellikle özel politika gerektiren grupların ve bireylerin

istihdam edilebilirliğini artırmasıdır.

Page 39: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

36

Kutu 3. Türkiye Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2014‐2018

POLİTİKA EKSENİ 1: MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİME ERİŞİM ÖNCELİK: 1.1. Mesleki ve Teknik Eğitime Erişim İmkânları Geliştirilecektir.

1.1.1. Mesleki ve teknik eğitimin önemi ve erişim imkânları hakkında farkındalık oluşturulacaktır. 1.1.2. Eğitim kurumlarının tür ve kademeleri arasında yatay-dikey geçişlerde esnek ve geçirgen bir

yapı oluşturulacaktır. 1.1.3. Özel politika gerektiren grupların MTE’ye erişim fırsatları geliştirilecektir. 1.1.4. MTE okul ve kurumlarının sektörle Ar-Ge faaliyetleri kapsamında iş birliği yapmaları

sağlanacaktır.

POLİTİKA EKSENİ 2: MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİMDE KAPASİTE ÖNCELİK: 2.1. Mesleki ve Teknik Öğretim Programları Geliştirilecek ve Yeterlilik Sistemi Güçlendirilecektir.

2.1.1. Orta ve uzun vadeli sektör projeksiyonları oluşturulacak ve meslek haritaları çıkarılacaktır. 2.1.2. Öğretim programları ulusal meslek standartlarına, ulusal yeterliliklere ve işgücü piyasası ihtiyaçlarına

göre geliştirilecektir. 2.1.3. Meslek beceri haritaları hazırlanacak, becerilere dayalı ölçme ve değerlendirme sistemi oluşturulacaktır. 2.1.4. Önceki öğrenmelerin tanınmasına yönelik altyapı oluşturulacak ve Mesleki ve Teknik Eğitimde Kredi

Transfer Sistemine işlerlik kazandırılacaktır. 2.1.5. MTE’de yabancı dil eğitimi etkili hale getirilecektir.

ÖNCELİK: 2.2. Mesleki ve Teknik Eğitimde Mesleki Rehberlik ve Kariyer Gelişimi Güçlendirilecektir.

2.2.1. Yönetici ve öğretmenlerin mesleki rehberlik ve kariyer gelişimi konularında yetkinlikleri arttırılacak ve öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine uygun programa devam etmeleri sağlanacaktır.

ÖNCELİK:2.3. Mesleki ve Teknik Eğitimde Etkin ve Verimli Bir Yönetim Sistemi Oluşturulacaktır.

2.3.1. Mesleki Eğitim Kurulu ve il istihdam ve mesleki eğitim kurullarının etkin ve verimli çalışmaları sağlanacaktır.

2.3.2. Gönüllü MTE Uzmanları Çalışma Grubu oluşturulacaktır. 2.3.3. MTE okul türleri azaltılacak, okul ve kurum yönetim modeli geliştirilip uygulamaya konulacaktır. 2.3.4. MYO’lar mesleki ve teknik eğitimin yapısına ve özelliğine uygun olarak yeniden yapılandırılacaktır. 2.3.5. MTE okul ve kurumlarının insan kaynakları nitelikleri geliştirilecektir.

ÖNCELİK:2.4. Mesleki ve Teknik Eğitimde Etkin ve Sürdürülebilir Bir Finansman Yönetimi Sağlanarak Okul ve Kurumların Eğitim Ortamları Geliştirilecektir.

2.4.1.MTE de okul bazlı bütçelemeye geçilecek ve MTE finansmanı için genel bütçe dışındakikaynakların arttırılması ve etkinleştirilmesi sağlanacaktır.

2.4.2. Özel MTE okul ve kurumu açmaya yönelik teşvik mekanizmaları çeşitlendirilecektir. 2.4.3. MTE okul ve kurumlarının atölye ortamları iyileştirilecek ve sektörlere uyumlu atölyemodelleri

geliştirilecektir.

ÖNCELİK:2.5. Mesleki ve Teknik Eğitimde Kalite Güvence Sistemi Kurulacaktır. 2.5.1.Eğitim kalite çerçevesi, öz değerlendirme ve kalite güvence sistemi oluşturulacaktır. 2.5.2. MTE okul ve kurumlarının akredite olması sağlanacaktır.

POLİTİKA EKSENİ 3: MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM İLE İSTİHDAM ÖNCELİK: 3.1. Mesleki ve Teknik Eğitim Okul ve Kurum Öğrencileri ve Mezunlarının İş Piyasasına Geçişleri Desteklenecektir.

3.1.1. İş yeri tabanlı eğitimlerin etkinliği ve verimliliği arttırılacaktır. 3.1.2. Özel politika gerektiren gruplara yönelik istihdam fırsatları geliştirilecektir. 3.1.3. Öğrenciler, kursiyerler, mezunlar, çalışanlar ve öğretmenler yaratıcılık, yenilikçilik vegirişimcilik

konularında desteklenecek, beceri ve proje yarışmalarına katılımları teşvik edilecektir.

ÖNCELİK: 3.2. MTE Okul ve Kurum Öğrenci ve Mezunlarının Ulusal ve Uluslararası Hareketliliği Etkinleştirilecektir.

3.2.1. MTE öğrenci ve kursiyerlerinin ulusal ve uluslararası hareketliliğini arttırmak için öğrenci değişim programlarının uygulanması etkinleştirilecektir.

3.2.2. Ulusal ve uluslararası kuruluşlar ve/veya ülkelerle MTE alanında iş birliğinin güçlendirilmesi sağlanacaktır.

Page 40: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

37

3.3.1. Geleneksel Tarihi Değerlerimizi Hatırlama

Eğitim sistemlerinin iki temel misyonundan birisi nitelikli bir işgücü oluşturmak ise

diğeri de toplumda arzu edilen birey tipinin sosyo-kültürel kodlarının verilmesidir. Tarihi

olarak âleme nizam vermek ülküsünü yaymaya çalışmış olan bu toplumun derinlerine

bakıldığında, bu tohumların eğitim çağından itibaren bireylere atıldığı görülecektir.

İslam’ın dünyanın en yaygın dini olmasında büyük bir rolü olan erken İslam dönemine

bakıldığında, uzak Asya’ya ticaret için giden tacirlerin, kumandan ve komutanlardan daha

önemli bir misyon oynadığı görülmektedir. Dürüst bir tacir Dinimizin yaşanması ve

tebliğinde de en önemli rolü oynamıştır. Yine önce Anadolu sonra Rumeli’nin İslamlaşması

ve Türkleşmesinde Ahi/Alperenlerin oynadıkları kritik rol izahtan varestedir.

20. yüzyıl başı Ankara’sını ziyaret eden bir İtalyan seyyah anılarında, alışveriş için

sadece Türk kökenli esnafın tercih edilmesi gerektiğini (Dönem itibarıyla Rum-Ermeni-

Yahudi kökenli nüfus ve tacirlerin yoğun olduğu bir şehirdir Ankara) zira en kaliteli

malların en gerçekçi fiyatlarla Türklerden alınabileceğini belirtmişlerdir. Kalkınma ve

medeniyet iktisadi olduğu kadar sosyal bir olgudur. Bunun için medeniyet kurucu

büyüklerimizi tekrar hatırlamamız, onların içtihatlarını eğitim ve yaşamımızın merkezine

taşımamız gerekmektedir. Mesleki ve teknik eğitim geleneksel Ahi anlayışının tekrar

yeşertilmesi için çok önemli bir fırsattır. Böylelikle;

- Nitelikli bir usta çırak eğitimi,

- Sektörün kendi kendini düzenlediği bir oto-kontrol mekanizması,

- Gelirin meslek grupları itibarıyla daha düzgün dağılımı,

- Yeni işgücünün eksik alanlara daha hızlı yönlendirilmesi, (Etkin bir mesleki

rehberlik ve yönlendirme)

- Ortak çalışma, takım/ekip çalışmasının geliştirilmesi,

- Madde kullanımı, suç oranı gibi göstergelerin daha yüksek olduğu mesleki eğitim

öğrenci ve mezunlarının daha iyi bireyler olabilmelerinin sağlanması

gibi önemli çıktılar sağlanacaktır. Mesleki eğitimin ilk yıllarından itibaren bu

konuların müfredat ile somut ilişkilerinin kurulması, orta vadede çok önemli

ekonomik ve sosyal dışsallıklar sunacaktır.

Page 41: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

38

Kutu 4. Türk Toplumunda Erken Dönem Mesleki Eğitim Kurumu: Ahilik

Türk toplumunda mesleki ve teknik eğitimin kökünü Selçuklulara kadar götürmek

mümkündür. Ahilik kurumu Selçuklu ve özellikle Osmanlı toplumunda sadece ekonomik ve

ticari hayati tanzim etmekle kalmamış aynı zamanda Osmanlı’nın sosyo-kültürel

değerlerini de oluşturarak bir dünya devletini doğuran koşulları bünyesinde barındırmıştır.

İçtimai bir teşkilat olan Ahilik Selçuklu Türklerinde dini ve milli birliğin

muhafazasında, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ve Osmanlı insanının yetişmesi ve

terbiyesinde büyük hizmetler görmüştür. Ahiler arasında sanatın okumakla değil, ahinin

yetişmesi için, üstaddan öğrenmesi şartı getirilip yamaklık, çıraklık, kalfalık, ustalık

yiğitbaşılık, ahi babalık ve kethüdalık safhalarından geçmesi şartı aranmıştır.

Ahilik Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma

teşkilâtıdır. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da

yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında

yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma

yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir.

Ahi Teşkilatı'nın müslümanlara has bir kurum olarak iş görmesi 17. yüzyıla kadar

devam edegelmiştir. Osmanlı Devleti'nin hâkimiyet alanı genişleyip, gayrimüslim oranının

artmasıyla farklı dinden kişilerin ortak çalışması zorunlu olunca din ayrımı gözetilmeyen

"gedik"(tekel-imtiyaz) yapısı ihdas edilmiştir. Kavram olarak "Osmanlı bünyesindeki

esnaflığa ve sanatkârlığa girişi tetkik etmek" demek olan bu yapı ahilikten farklı

olmamakla birlikte ömrü onun kadar uzun olmamıştır. Zira 1838 Balta Limanı

Antlaşmasıyla tekel idaresi ortadan kalkmış ve gedikler çözülmüştür.

Meslek öğretimi, 1860’lı yıllardan itibaren örgün eğitim kurumları olarak

değerlendirilen meslek ve sanat okullarında verilmiştir. Ancak bu dönem aynı zamanda

Avrupa’da Rönesans ve Reform’un etkileriyle, temel bilimlerin geliştiği, temel bilimlerin ise

üretimi, sanayiyi tetiklediği artan üretimin yeni pazarlar oluşturduğu ve Avrupa’da

loncalar, tekellerin hızla yıkıldığı bir dönemdir. Osmanlı bu dönemi, dönemin, bilimsel,

iktisadi ve sosyal dinamiklerini yeterince hızlı okuyarak çözümler üretememiş ve çözülme

dönemine girmiştir.

Page 42: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

39

Türkiye Mesleki Ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nda değinilen

öncelik ve tedbirlerin hayata geçirilmesi için ve bölgesel ve küresel iktisadi gelişmelerle

uyumlu, ülkemizin rekabet gücünü artırıcı bir Mesleki Eğitim sistemi tasarımı ve

uygulamasında özel sektörün hem mesleki eğitim sunumuna hemde sistemin finansmanına

aktif katkı ve katılımı şarttır.

Doğru özel sektör girişimlerinin pozitif etkileri, aşağıdakilerle sınırlı

olmamakla birlikte, şöyle sıralanabilir:

Özel sektör Optimal kaynak kullanımı yoluna gideceği için (fiziki ve beşeri

kaynakların daha etkin kullanımı) ülkede daha az kaynakla daha çok çıktı elde

edilebilecektir.

Kamunun üzerindeki eğitim finansman yükü azaltılarak kamunun diğer altyapı

yatırımlarına (eğitim ve diğer sektörlerle ilgili) ilave kaynak ayırabilmesinin önü

açılacaktır.

Özel sektör ile çok daha hızlı ve etkin (bürokrasi azlığı, karar alma süreçlerinin hızı

ve etkinliği) ilişki ve işbirliği kurabildiği için özel sektör taleplerini eğitim

süreçlerine çok daha etkin dâhil edebilir.

Organize Sanayi Bölgeleri gibi doğrudan imalatın/sanayinin merkezinde kurulacak

okullar ile;

o Son teknoloji atölye/laboratuvarların ortak kullanımı

o Staj ve işyerinde eğitimin daha iyi planlanması ve uygulanması,

mümkün olabilir.

İşletme karlılığı ve verimliği saiklerinden hareketle, öğretmenlerin

performanslarına göre değerlendirilmesi, öğrenme çıktılarında/kalitesinde en

önemli belirleyicilerinden birisi olan “öğretmenlerin” eğitim süreçlerine daha aktif

katılımını beraberinde getirecektir.

2013 yılında Eğitim-Öğretim hayatına başlayan Özel Akıllı Okullar ın son 4 eğitim

öğretim dönemindeki nicel ve nitel gelişimi aslında özel sektörün doğru politikaları

uyguladığında mesleki eğitimde kat edilebilecek mesafeye ilişkin bir “pilot proje-

uygulama” mahiyetindedir.

Ayrıca, mesleki ve teknik eğitimin göreli pahalı olmasının en önemli sebeplerinden

birsi olan yüksek teknolojili altyapı (atelye-laboratuvar) yatırımlarının yerine robot,

model araç, eğitim Legoları, 3d eğitim, 3d yazıcı, 3d içerik gibi Sanayi 4.0 ile uyumlu

Page 43: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

40

yeni nesil otomasyon cihazlarının eğitimde kullanımı ile yeni nesil STEM

uygulamasını içeren “TEKNOLOJİ ve İNOVASYON LİSESİ” raporun ekinde bir Sanayi

4.0 uygulaması olarak kısaca verilmiştir.

Page 44: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

41

Kutu 5. Mesleki Eğitimde Başarılı Bir Özel Sektör-Kamu-Sanayi İşbirliği Modeli: AKILLI KOLEJLER

2013 yılında Ankara’da Eğitim-Öğretim hayatına başlayan Özel Akıllı Okullar, 16 farklı şubede

350 personel ile 3500 öğrenciye örgün eğitim ve binlerce öğrenciye uzaktan eğitim hizmeti

sunan kurumsal bir yapı haline gelmiştir. İvedik OSB Teknik ve Teknokent Liseleri 23.10.2012

tarih ve 28450 sayılı Yönetmelik" ile Ankara İvedik Organize Sanayi Bölgesi içerisinde, Özel

Mesleki ve Teknik Eğitim Kurumları Devlet Desteği kapsamında açılmıştır. Biyomedikal’den Sivil

Havacılık’a ekonominin hızla değişen talepleri ve dinamikleri ile uyumlu geniş bir faaliyet

yelpazesi bulunmaktadır.

AKILLI KOLEJLER;

Sosyal bütünleşmeye hizmet eden

Sosyoekonomik arka planı dezavantajlı gençler ve aileleri önceleyen,

Sanayi merkezlerinde çalışanların çocuklarını hedef alan,

Bilgi ve iletişim teknolojilerini eğitimde etkin bir şekilde kullanan,

Öğrencileri ve velileri öğrenme süreçlerine sürekli geri bildirimlerle dahil eden,

Yoksul öğrencilere yönelik ilave burs ve yardım araçları tanımlayıp uygulayan,

Eğitimin çok boyutlu işlevinden hareketle gençleri spor ve kültürel aktivitelerle

özgüvenli bir şekilde yetiştiren,

Eğitim-istihdam ilişkisini önceleyen

MAN ve Türk Traktör gibi pek çok sanayi kuruluşu ve Hak-İş gibi sendikalarla yakın

bir işbirliği tesis eden,

Protokollerle, hem sanayinin işgücünden beklentilerini hızla eğitime aktaran hem de

öğrencilerine istihdam imkanı sunan,

Kişiye özel kariyer danışmanlığı sistemini geliştiren,

Mesleki eğitim ve öğretimde dünyadaki en yeni gelişmeleri anlık takip ederek

Dünyanın en büyük eğitim fuarlarına düzenli katılım sağlayan,

Başarılı mesleki eğitim uygulaması olan ülkelere çalışma ziyareti gerçekleştiren

(Almanya-Brezilya gibi) ,

Ve buralardaki “iyi uygulamaları-good practise” kendi sistemlerinde hızla içselleştiren bir

yapıdır.

Akıllı Kolejlerde, 2016-2017 Eğitim Öğretim döneminde, yeni şubelerde

TEKNOLOJİ ve İNOVASYON LİSELERİ markası ile Brezilya ve Almanya’da kullanılan

‘Uygulamalı, Üretken Sınıflar’ ile ‘Mesleki ve Teknik Eğitimin 3. Boyutu’ modeline

geçilmesi hedefiyle yola çıkılmıştır.

ÖZETLE AKILLI KOLEJLER;

- Çok iyi İngilizce konuşan

- Teknolojiyi çok iyi kullanan

- Uluslararası geçerli sertifikaları olan

- Gerçek alanlarda staj ve uygulama yaparak mesleğini öğrenen

- Kariyerine başlamadan önce uluslar arası bir proje yapma vizyonuna sahip

- Meslek ve kariyer danışmanlarına sahip

- Sektörünü yönlendirme hedef ve yeterliliğiyle yola çıkacak

Kalifiye ara elemanlar yetiştirmektedir.

Page 45: SANAYİ 4.0 VE DÖNÜŞEN MESLEKİ EĞİTİM · PDF fileSanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği tehdit ve fırsatları doğru okumak, anlamak ve bunlara göre politika tasarlayabilmek

Adres : Beştepe Mahallesi Nergiz Sokak No:7 Viatower İş Merkezi Kat:13 No:25Yenimahalle / ANKARA

Telefon : (0312) 395 21 46

E- Mail : bilgi@egitimdedonusumvak�.org

www.egitimdedonusumvak�.org