SANAT TARiHi D ETNOGRAFYA D NUMisMATiK · 2015-06-04 · SANAT TARiHi D ETNOGRAFYA D NUMisMATiK...
Transcript of SANAT TARiHi D ETNOGRAFYA D NUMisMATiK · 2015-06-04 · SANAT TARiHi D ETNOGRAFYA D NUMisMATiK...
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Yönetmeni Nezih Başgelen
İdari Yönetim Bilge Başgelen
Düzenleme Füsun Uluülke
Onur Kurulu Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal Prof. Dr. Oktay Aslanapa Prof. Dr. Halet Çambel Prof. Dr. Refik Duru Prof. Dr. Ufuk Esin Prof. Dr. Semavi Eyice Hon. Dr. Dr. Çelik Gülersoy Prof. Dr. Jale Inan Prof. Dr. Doğan Kuban Prof. Dr. Machteld J. Mellink
Danışma Kurulu Prof. Dr. Zeynep Ahunbay Prof. Dr. Berna Alpagut Prof. Dr. O. Tekin Aybaş Prof. Dr. Nezahat Baydur Prof. Dr. Oktay Belli Prof. Dr. C. Greenewalt Jr. Prof. Dr. Kenneth W. Harl Prof. Dr. Harald Hauptmann Prof. Dr. WernerJobst Prof. Dr. Bülent Iplikçioğlu Prof. Dr. Peter Kuniholm Prof. Dr. Önder Küçükerman Prof. Dr. Hasan Malay Prof. Dr. Recep Meriç Prof. Dr. Roin Metreveli Prof. Dr. Robert Ousterhout Prof. Dr. Mehm~.t Özdoğan Prof. Dr. Engin Ozgen Prof. Dr. Cemal Pulak Prof. Dr. Mirjo Salvini Prof. Dr. Umit Serdaroğlu Prof. Dr. Veli Sevin Prof. Dr. Celal Şengör Prof. Dr. Uğur Tanyeli Prof. Dr. Taner Tarhan Prof. Dr. Numan Tuna Prof. Dr. Oğuz Tekin Prof. Dr. Henry T. Wright III Prof. Dr. Stefanos Yerasimos Prof. Dr. Levent Zoroğlu Doç. Dr. Ahmet Vedat Çelgin Yard. Doç.Dr. Engin Akyürek
Dış İlişkiler ve Projeler Editörü Dr. Brian Johnson
Redaksiyon Kurulu AliAkkaya Chris Lightfoot Aksel Tibet
Müzeler Bölümü: Erdem Yücel
BasınDanışmanı: Engin Akyüz Belgelerne: H. Semih Eralp Dizgi: Arkeoloji ve Sanat Yayınları Baskı: Ofset Yapımevi
İdare Yeri ve Yazışma: Hayriye Cad. Çqrlu Apt. 3/4 80060 Beyoğlu - Istanbul Tel.: (O 212) 293 03 78 - 245 68 38 Fax: (O 212) 245 68 77 E-mail: [email protected]
SANAT TARiHi D ETNOGRAFYA D NUMisMATiK "Ancak memleketimizin hemen her tarafında emsalsiz defineler
halinde yatmakta olan kadim medeniyet eserlerinin ilerde tarafımızdan meydana çıkarılarak ilmi bir surette
muhafaza ve tasnifleri ve geçen devirlerin sürekli ihmali yüzünden pek harap bir hale gelmiş olan abidelerin muhafazaları için müze müdürlüklerine ve hafriyat işlerinde kullanılmak üzere arkeoloji
mütehassıslarına kat 'i lüzum vardır. "
Gazi Mustafa Kemal
İçİNDEKİLER
• Aydın ve Milet Müzelerinde Bulunan Red-on-White Grubu Kandiller .......... ...................................... ..... 2
Gürol Barın
• Uşak - Akmonia (Ahatköy) Mozaikleri ........... .......................... 23
N ezih Başgelen
• Kolkhis Bölgesi'nin Tarihi Coğrafyasına İlişkin Bazı N otlar .. ......... .. ..... ............ ....... .... .. ......... .. .................... ' 26 Murat Arslan
• Arkeoloji Haberleri: Yortanlı Barajı'nın Suları Altında Kalacak Olan Antik
Bir Şifa Merkezi: Allianoi .... ......................................................... 41
Erdem Yücel
• Nümismatik Haberleri/Nümismatic News Kıbrıs'ın Osmanlı Sikkeleri /
The Ottornan Coinage of Cyprus .. ......................... ... ....... ............ 45 Gyula Petra.nyi
Kapak Fotoğrafı: Uşak - Akmonia Mozaik/erinden bir örnek (Foto . Nezih Başgelen)
İki ayda bir yayınlanır. Yayınlanan yazılardaki bilimsel görüş ve düşünceler yazarına aittir. Yazı ve her türlü görsel malzemenin yayın hakkı saklıdır.
Yıl: 22 Sayı: 97 Tem.m.uz - Ağustos 2000
ii i i
i
KOLKHİs BÖLGESi'NİN
TARİHİ COGRAFYASINA İLİşKİN BAZI NOTLAR
MURAT ARSLAN
Bu makale', Antikçağ'da değerli madenieri, stratejik konumu, verimli toprakları ve efsaneleriyle, ilgi çekici olduğu kadar tehlikeli, bilindik olduğu ölçüde tuhaf, Kolkhis Bölgesi'nin tarihi coğrafyasına ilişkin bilgileri sistemleştirerek ileride bu konuda çalışacak olan araştırmacılar ve öğrenciler için bir başlangıç olmasını
amaçlamıştır. Çalışmanın temelini antik kaynaklar meydana getirmiş olmakla beraber, yeri geldiğinde arkeolojik, nümismatik, epigrafik ve modern literatür bilgilerinden yararlanılarak bir sonuca varılmaya çalışılmıştır. Çünkü, metinden de anlaşılacağı üzere, Kolkhis Bölgesi'ne ilişkin mitolojik ve tarihsel anlatımlar antik yazarlar tarafından birbirinden titiz bir şekilde ayrılmamış ve hatta bölgeye gelen tarihsel şahsiyetler dahi mitolojik kahramanlardan etkilenmişlerdir.
Kolkhis Bölgesi'nin sınırları Kafkas Dağları tarafından çizilmiştir. Ancak bu dağların sarp ve güçlükle geçit veriyor olması bölgenin komşularıyla, yani Iberia, Armenia ve Kafkaslar'ın kuzeyindeki bölgelerle sosyal, ekonomik ve kültürel etkileşimlerinin zayıf kalmasına yol açmıştır. Antikçağ boyunca, bölgenin dağlık topografyası ve sık bitki
örtüsü ulaşım zorluğuna neden olmuş; dolayısıyla kara yolundan ziyade deniz yolu kullanılmıştır. Bölge ana bağlantısını batıdan yani Karadeniz üzerinden sağlamaktadır. Bu bakımdan Kolkhis Bölgesi en erken dönemlerinden itibaren Hellen dünyasıyla yoğun bir ticari ve kültürel iletişim içinde bulunmuşturl . Herodotos' a (iv. 86) göre, Karadeniz'in girişinden Phasis (= Rioni) Irmağı'na, yani en uzak kesimine gemiyle dokuz gün sekiz gecede gidilebilirdi.
Antikçağ' da Kolkhis adı verilen bölgenin güneyinde Armenia, kuzeyinde Skythia2
, batısında Karadeniz, doğusunda ise Iberia ve Albania yer almaktadır3 •
Strabon Kolkhis'in güneyindeki Armenia Maior'la olan sınırını Kafkas Dağları ve K yros (= Kura) Irmağı'nın belirlediğinden bahsetmektedir (xi. 3. 2). Gene Strabon Kolkhis'in kuzey sınırını Pityos (xi. 2. 14). Doğu sınırını Sarapana kentiyle belirler (xi. 3.4). Bölgenin güneybatısında yer alan Pontos ve Armenia Minor bölgeleriyle olan sınırının ise nereye kadar uzandığı kesin olarak bilinmemektedir.
IBERIA
o 150km 1=1 =======91
Kalkhis Bölgesi :ve metinde geçen yerler.
26 ----~--~------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ VE SANAT
N
o f 500 km
t======jl
AKDENIZ
Kalkhis Bölgestnin Konumu
ARABIA
Ksenophon (anab. iv. 8. 8), Pontos Bölgesi'nin liman kenti Trapezus'un doğu sınırında yer alan Makron'ların4 sınırından Kolkh'ların sınırına üç günlük yürüyüşle ulaşılabileceğini; aynı eserinin bir başka yerinde (iv. 8. 22) ise Trapezus'un Sinope'nin Kolkh ülkesindeki kolonisi olduğunu ileri sürmektedir. Fakat Ksenophon'un, Kolkh'lar olarak tanımladığı kavimle Kolkhis'lilerin aynı kişiler oldukları şüphelidir. Zira, Ksenophon (anab. v. 6. 36-37; 7. 7-10), Kral Aietes'in soyundan gelenlerin hüküm sürdüğü Kolkhis Bölgesi'nden söz ederken, Hellenlerin, Phasis' e yelken açmayı ve Phasis'lilerİn (= Kolkhis'lilerin) ülkesini ele geçirmeyi düşündüklerini bildiriyor olsa gerektir. Strabon da (xi. 2. 16), Phasis ismini sadece Rioni ırmağı için kullanılmayıp, söz konusu isimle ya yörede bulunan aynı isimdeki kenti ya da Kolkhis Bölgesi'ni kastetmektedir. Aynı şekilde, Aristoteles (hist. anim. iii. 21. 7) ve Hippokrates (Aer. 15), gerek Kolkhis Bölgesi'ndeki çiftlik hayvanlarından gerekse yörenin yönetim organizasyonundan bahs ederlerken Phasis ismiyle ne ırmağı ne de kenti nitelemişler; fakat genelolarak Kolkhis Bölgesi'ni ve bu bölgede yaşayan halkı tarif etmişlerdir.
Strabon (xii. 3. 17), Pontos'tan kalkıp, kıyı boyun-
0"\S:~Ar~~ ARAL \ . DENiZi )
~ -j '1 II \
~/
ca ilerlenirse Trapezus kentiyle Kolkhis Bölgesi arasında bir yerde Zygopolis olarak adlandırılan bir yerleşim yerine gelindiğini ve ondan sonra da Kolkhis'in başladığını bildirmektedir. Appianos ise (Mithr. 101), Pontos Kralı Mithridates VI. Eupator'un M.ö. 66 yılında Roma Generali Pompeius tarafından yenilgiye uğratılıp geri çekilirken önce Armenia'ya, daha sonra da, Absarros (= Apsaros) Irmağı'nı5 aşarak Kolkhis Bölgesi'ne girdiğinden bahsetmektedir. Plinius da (nat. vi. 9. 25; lL. 29), Absarros ırmağı'nın Parihedri Dağları'ndan doğarak Karadeniz'e aktığını ve bu dagların Kolkhis'in güneybatısında yer alan Armenia Minor Bölgesi'yle aralarındaki doğal sınırı oluşturduğunu ifade eder. Ayrıca (nat. vi. 4. 12) bölgenin güneybatısında -Trapezus kentinden 140 mil mesafede- Absarros isimli bir kale6 ve aynı adla anılan bir ırmağın varlığından söz etmekte olup, söz konusu ırmağın Kolkhis'le Pontos bölgelerinin doğal sınırını teşkil edebileceğini düşündürür. Aynı şekilde
bu görüş Arrianos'ta (periplus 11) daha açık bir şe
kilde ifade edilmektedir. Arrianos, stratejik olarak çok önemli bir yere kurulan Absarros Kalesi ve ırmağı' nın Pontos Bölgesi' ni bitiren en önemli topografik nokta oıduğunu ileri sürmektedir. Söz konusu antik kaynaklardan çıkan sonuçlar bize,
-----------------------------------------------------------------------------27
, ARKEOLOJİvE SANAT----------------------------------
Akampsis (= Çoruh) ırmağı'yla birleşerek Karadeniz' e dökülen Absarros ırmağı ve aynı isimle anılan kalenin Kolkhis Bölgesi'nin Pontos'la olan sınırını teşkil ettiğini düşündürmektedir.
Kolkhis Bölgesi'nde Paleolitik Devir'de başlayan insan topluluklarına ait izler yerlerini Neolitik Çağ'la birlikte yerleşik, tarıma dayalı küçük köy toplumlarına bırakmıştır7 • Çünkü bölgenin jeolojik, fizyografik ve iklimsel koşulları, insan toplulukların yerleşmesi ve gelişmesi açısından elverişli bir ortam yaratmaktadır. Ayrıca Antikçağ' da, Kafkas Dağları'nda ve bölgenin ırmaklarında bulunan zengin altın madeni bölgeyi diğer kültürlerin nazarında da ilgi çekici kılmaktaydı. Bundan dolayı, Kolkhis Bölgesi'ne Bronz Çağı'ndan itibaren yoğun bir şekilde yerleşilmiştirs . M.ö. VIII.Vii. yüzyılla birlikte bölgede efsanevi lason'un Altın Postlu Koç'u aramaya geldiği Kolkhis Bölgesi'ne ilişkin hikayeler Hellen yazarlar tarafından kaleme alınmaya başlamıştır9 • M.ö. VII- ıV.
yüzyıllarda, Hellenlerl D ve Perslerlell ekonomik, kültürel ve siyasal alanda yoğun ilişkilerde bulunmuşturl2 • Hellenistik Dönem'le birlikte, M.ö. 115 yılında Pontos Kralı Mithridates Vi Eupator'un egemenliğine giren bölgel3 M.ö. 65 yılında Pompeius tarafından fethedilmeye çalışılmışl4 ve Parth akınlarına karşı Roma'nın ileri bir karakolu haline getirilmeye gayret edilmiştir. Daha sonra Arsakid'ler ve Sasani'lerin egemenliğine giren Kolkhis, M.s. 300 yıllarında Roma himayesinde bir devlete dönüşmüştür. M.s. V. yüzyılda ise, kısa bir süre efsanevi kral Vahtang tarafından özgürlüğüne kavuşan Kolkhis, önce Sasani Kralı Hüsrev tarafından yağmalanmış ve M.s. Vii. yüzyılın ortalarındaki Arap fethine kadar Bizans ve İran arasındaki
Apsaros Kalesi
mücadelelere sahne olmuşturıs .
Kolkhis Bölgesi'ne ilişkin mitolojik ve tarihsel anlatımlar bölgeye gelen tarihsel şahsiyetleri ve antik yazarları etkilemiştir: Strabon (i. 2. 39; xi. 4. 8), Kolkhis Bölgesi'ni anlatırken önce Phriksos'un daha sonra da lason'un yöreye olan seferlerinden ve onlara ait buluntulardan bahsetmektedir. M.ö. ıV. yüzyılda Ksenophon (anab. v. 6. 36-37), Kolkhis'lilerin ülkesini kral Aietes'in soyundan gelenlerin yönettiğinden bahsetmektedir. Strabon (i. 2. 39) ise, Aietes'in yerel bir isim olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca Kolkhis Bölgesi'nde M.5. i. yüzyılda dahi Aietes isimli soyluIara 'rastlandığından
söz edilmektedirl6• Arrianos (periplus 9-11), Kolk
his sahillerini anlattığı bölümde bir yandan Prometheus'un Zeus tarafından bağlandığı dağı tanımlamaya çalışırken, diğer yandan Argonaut'ların zamanından kalma eski eserleri incelemektedir. Appianos (Mithr. 103), M.ö. 66/5 yıllarında Pompeius'un bölgeye düzenlediği seferi anlatırken onun daha önceden Argonaut'ların, Dioskur'ların ve Herakles'in ziyaret ettiği bölgeye yaklaşmakta olduğu sıradaki ruhsal durumunu yansıtmakta ve bilhassa Prometheus'un Kafkas Dağı'nın üzerinde bağlandığı ve acı çektiği yeri görmek istediğind~n söz etmektedir17
• Arrianos (perip lus11) ise, M.s. 132 yılında Roma valisi sıfatıyla Kappadokia' da bulunduğu sırada Prometheus'un zincire vurulduğu, koni şeklinde doruğu olan Strobilos Dağı'nals tırmanmıştır. Büyük İskender'in Pers seferi esnasında bölgeye yakın olduğu sırada Kolkhis ve komşuları Amazon'larl9 üzerine bir sefer düzenlemesi teklif edilmiş; fakat İskender o sıralar Hindistan üzerine yürüyeceği için bu seferi ilerideki bir zamana ertelemiştir2D • Suetonius (Nero 19. 2), Nero'nun Kolkhis'e bir sefer düzenlemeyi düşündüğü için sadece İtaliklerden oluşan bir legio hazırladığı ve bu legio'ya (= legio i ltalica) "Büyük İskender'in Mızraklı Alayı" lakabını taktığından bahsetmektedir21
• Ayrıca Nero, bu seferini Aithiopia'ya (= Etiyopya) kadar uzatmayı, böylece Mısır Kralı III. Sesostris22 gibi, Kolkhis'le Aithiopia arasındaki toprakları ele geçirmeyi düşünmektedir23
• Kolkhis Bölgesi'nin ünlenmesi Argonaut'lar24 ve Altın Post efsanesFs sayesinde olmakla birlikte26
, bölgeyle ilgili yazılı belgeler ilk olarak Homeros'la başlar: Homeros (Il. vii. 465-475; Od. xii. 69-75), Kirke'yle Kral Aietes'in kardeş olduklarını, Argo gemisini ve lason'u ve onun Aietes'in ülkesinden gidip oradan geri döndüğünü yani Argonaut'ların yolculuğunu bilmekle birlikte, Ar-
28--------------------------------------------------------------------
----------------------------------ARKEOLOJİvE SANAT
gonaut'ların hikayesi ve Kolkhis konusunda ayrıntılara girmemektedir. Hesiodos ise (theog. 955-1002), Kirke ve kral Aietes'in kardeş olduklarından, Phasis ırmağı, Aietes, Argo gemisi,lason ve Medeia' dan söz etmektedir. Aietes'in kralı olduğu Kolkhis hakkında ilk kez bilgi veren antik yazar, M.ö. VIII. (M.ö. ca. 730) yüzyılda yaşamış olan Korinthos'lu ozan Eumelos'tur27
• Eumelos'a (Paus. ii. 3. 10-11) göre, Kolkhis'in kralı Aietes aslen Korinthos'lu olup, Kolkhis ona Güneş Tanrısı Helios tarafından verilmiştir. Ayrıca ona göre, lason'un Kolkhis' e gitme nedeni Altın Postlu Koç değildir; fakat lason, Kolkhis'ten Aietes'in kızıyla lolkos kentine döndükleri zaman, Korinthos halkı, ardından hiçbir selef bırakmadan ölen son kralları Marathon'un yerine Kolkhis Kralı Aietes'in kızı Medeia'yı geçirmek isterler. Bu yüzden Medeia, kocası lason'la birlikte Korinthos' a gelerek krallığı devralır ve hükümdarlığı lason'a verir2s
•
M.ö. VI. yüzyılda Giritli Epimenides, Argo gemisinin inşası ve lason'un Kolkhis'e olan seferini anlatan 6.500 satırlık bir eser kaleme almıştır29 • Aynı şe
kilde, M.ö. VI.-Y. yüzyıllarda yaşamış ünlü coğrafyacı ve logographos Hekataios (FGrH 171; 185-188) da Argonaut' lar ve Kolkhis' e olan yolculuklarına değinmiştir. M.ö. Y. yüzyılda Hellen dünyasında Argonaut'ların hikayesi çeşitli tiyatro eserlerine konu olmuştur, bunlardan en önemlisi Euripides'in Medeia (1-1415) adlı trajedisidir. Herodo-
tos' a (i. 2) göre, Hellenler uzun bir gemiye atlayarak Kolkhis'teki Aia30 kentine ve Phasis ırmağı'na kadar gelmişler ve kendilerini buralara kadar getiren isteklerin hepsini yerine getirdikten sonra, kralın kızı Medeia'yı da kaçırarak Hellas'a geri dönmüşlerdir. Kolkhis kralı peşlerine adam salmasına ve kızını geri alabilmek için istekte bulunmasına rağmen bundan bir sonuç elde edememiştir31 •
Hippokrates' e (Aer. 15) göre, Kolkhis Bölgesi yağışlı bir iklime sahiptir, yılın büyük bir bölümü düzenli ve ağır bir yağmurla geçer, mevsimler ve gündüzle gece arasında önemli bir ısı değişikliği yaşanmaz, ülkede rutubet hiç eksik olmaz ve yer yer bataklıklara rastlanırdı32 • Arrianos (periplus 9), bu bakımdan Kolkhis'lilerin yüksek yerlerde kentlerini kurduklarını, böylelikle hem askeri açıdan savunması kolay yerlere yerleştiklerini hem de sistemli bir şekilde oluşturdukları kanal sistemiyle kentlerindeki su dolaşımını kontrol altına aldıklarını bildirmektedir. Antikçağ' da bataklık bölgelerde yaşayan halk bu yüzden yerden yaklaşık 4-5 m. yükseklikte yapay, yığma tepecikler inşa ederek ve onların üzerlerini düzleştü'erek is kana elverişli duruma getiriyorlardı33 • Hippokrates (Aer. 15) de, bölgede yapı malzemesi olarak hem iklim koşullarına uygun hem de sağlıklı olan ahşap kullanıldığını belirtir. Vitruvius da (ii. 1. 4), Kolkhis mimarisinden söz ederken yüksek ahşap kulelere değinmektedir.
Phasis (= Rioni) Irmağı ve Kafkas Dağları'nın genel görünümü.
----------------------------------------------------------------------29
· ARKEOLOJİVE SANAT--------------------------------------------------------------------
Bölgedeki akarsuların çokluğu, bölgenin önemli ölçüde yağış alması ve havadaki nem oranının yüksek olması nedeniyle Kolkhis Ovası'nda, sulak yerlerde yetişen, çabuk büyüyerek olgunlaşan bir bitki olan dad4 (= Echinochlara crus-galli) üretimi yoğunluktaydı3s • Ayrıca Kafkas Dağları'nın
etekleri ve bölgenin güneyindeki araziler daha sıcak ve karasal iklim özellikleri gösterdiği için buğday yetiştirilmesine uygundu. Bölgede üzüm üretimi de önemli bir yer tutmakta olup, Kolkhis şaraplarıyla ünıüydü. Fakat Hippokrates' e (Aer. 15) göre, gene bölgeye özgü olan ani su baskınlarının,
kuru ve sıcak rüzgarların (= kenkhron [KEYXPOV]) tüm ürünü birkaç saatte yok etme ihtimali vardı.
Strabon (xi. 3. 4), yağmur sularının dağlardan çeşitli ırmaklar olarak Kolkhis içinden Karadeniz' e doğru aktıklarını vurgulamaktadır. Ülkenin merkezinden geçerek Karadeniz' e dökülen en önemli ırmağı Phasis36 (= Rioni) olup, Kaukasos (= Kafkas) Dağları'ndan doğar37 • Bu büyük ırmak dağlardan denize doğru yolculuğu sırasında birçok küçük akarsuyla, özellikle Glaukos, Hippos ve Kyaneos ırmaklarıyla birleşerek debisini artırır38 •
Bu bakımdan sedimentle yüklenen Phasis Irmağı sarımtırak bir renk alır39 • Irmak kenarlarında kamışların bittiğinden40 ve insan yiyen yaratıkların (timsah) varlığından bahsedilmektedir4
! . Nasıl
Mısır Nil' in bir armağanı ise, Kolkhis de Phasis Irmağı'nın bir armağanıdır42 • Phasis Irmağı'na paralel akarak, Karadeniz' e dökülen diğer bir ırmak Khobos (= Enguri) Irmağı olup, Suania (= Svane-
Kalkhis Bölgesi'nin Armenia ve Iberia ile olan sınırını oluşturan Kyros (= Kura) Irmağı
ti) Dağları'ndan doğar43 • Kolkhis'in güneyinde ise, kollarından biri Armenia, bir diğeri ise Pontos sınırı yakınlarında yer alan Akampsis (= Çoruh) Irmağı, Absarros (= Gürcü dilinde Adcharistsqali) Irmağı'yla birleşerek Karadeniz'e döküıür44 • Phasis Irmağı' nın kuzeyinde yer alan ırmaklar ise Khorien, Rhoan, Penios, Kharieis ve üzerinde Dioskurias kentinin yer aldığı Anthemos'tur4s
• Plinius' a (nat. vi. 4. 12) göre, Kolkhis Bölgesi'nin güneybatı sınırını yani bölgenin büyük bir ihtimalle Pontos Bölgesi'yle olan hududunu Absarros Kalesi ve Irmağı oluşturur. Kolkhis Bölgesi' nin güney ve doğu sınırını yani bölgenin Armenia ve Iberia'yla olan sınırını, esas itibariyle Kyros (= Kura) Irmağı teşkil eder. Strabon (xi. 3. 2) ve Plinius'a (nat. vi. 15) göre, bazen Kafkas Dağları'nın arasındaki derin vadilerden ve büyük ölçüde geniş ovalardan akan bu ırmak Kolkhis Bölgesi' nin, güney ve güneydoğusunda Armenia, doğusunda ise Surami Dağı'yla birlikte Iberia'yla olan doğal sınırını oluşturur. Daha sonra da Iberia'nın yüksek platolarından ve geniş ovalarından akarak Albania Bölgesi'ne, oradan da Hazar (= Koros) Denizi'ne döküıür46 •
K yros Irmağı bu uzun yolculuğu sırasında Kolkhis Bölgesi'ndeki Suania Dağları'nın kuzeyinden ve Kazbeyi Dağları'nın47 eteklerinden doğan Aragos'la (= Argavi); gemiyle yolculuk etmeye olanak sağlayacak kadar geniş ve derin olan Alazonios, Sandobanes, Rhoetakes ve Khanes ırmaklarıyla ve birçok diğer akarsuyla beslenerek debisini artırır48 •
Kolkhis Bölgesi'nin büyük bir bölümünü, ırmak-
30-----------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ VE SANAT
lar tarafından yarılmış olan ve batıdan doğuya doğru daralarak bir üçgen şeklini alan Kolkhis Ovası 0luşturur49 • Bölge, önemli coğrafi konumu ve doğal kaynakları nedeniyle hem Hellenler hem de Romalılar tarafından yörenin kilit ticari merkezi haline getirilmiştir. Ayrıca bölge stratejik konumu itibariyle de önemli bir yere sahiptirSO. Bölgenin zenginliği yörede bulunan altınS1 , gümüşS2, bakır ve demir madenleris3, değerli taşları54 ve bereketli otlaklarıyla açıklanmaktadır. Belki de bu nedenle Phriksos Kolkhis Bölgesi'ne erken dönemlerde bir sefer yapmak ihtiyacı duymuştur. Phriksos'un seferinin izleri halen kendini göstermektedir: Phriksos'un, Iberia' da, adı sonradan Ideessa olarak değiştirilen küçük bir kenti ve kendine ait tapınağı halen Kolkhis'le Iberia sınırında yer almaktadırss • Diğer yandan, Phriksos'un bu seferi Hellenlerin, M.ö. 750-550 yılları arasındaki Büyük Kolonizasyon hareketiyle aynı bağlamda ele alınabilir. Anavatanındaki tehlikelerden kaçan Hellen uzak bir ülkede kendine yeni bir yaşam kurar ve yerel bir kadınla evlenerek oraya yerleşir6 . Plinius (nat. 33. 52), Kolkhis'in efsanevi kralı Aietes'in ardılı olan Saulauskes'in bölgedeki madenciHğin yaratıcısı olduğundan ve Kuzey Kafkaslar' daki Suania Bölgesi'nde bol miktarda altın ve gümüş madenIerinin varlığından söz etmektedirs7
• Ayrıca Strabon (xi. 2. 19) da bölgenin altın
Suania (= Svaneti) Dağları ve Khobos (= Enguri) Irmağı'nın genel görünümü
madeni açısından zenginliğiyle Argonaut'ların Kolkhis'e düzenledikleri sefer arasında bir ilişkinin olduğunu düşünmektedir.
Bölgedeki nem oranının yüksek olması geniş otlak alanlarının oluşmasına olanak sağlamıştır. Bu bakımdan Kolkhis Bölgesi af8
, sığır9, keçi sakallı bir geyik cinsi olan tragelaphus60 ve domuz yetiştiriciliğine son derece uygun olup, koyun besiciliği açısından elverişli değildir61 . Bölgedeki bataklıklar ise, ördek ve sülün gibi bazı yaban kuşlarının yetişmesi için uygun bir ortam yaratıyordu. Özellikle sülün, "Phasis kuşu" olarak adlandırılmakta ve bol miktarda ihraç edilmekteydi. Elegabalus (M.5. 204-222) gibi, her bulduğunun tadına bakmadan edemeyen bazı Roma imparatorları da bu kuşu yalnızca kendileri yemekle kalmıyor, aynı zamanda hayvanlarını da sülünle besliyorlardı62 .
Bölgenin en önemli problemi tuzdu. Özellikle Kafkas Dağları'nda yaşayan halk için tuz temin etmek zor ve son derece önemliydi. Bu yüzden Strabon (xi. 2. 16; 5. 6) dağlık alanlarda yaşayan ve farklı diller konuşan kabilelerin özellikle Dioskurias kentine tuz almaya geldiklerinden söz etmektedir. Kolkhis sahillerinde ikamet edenler ise, deniz suyunun kaynatılmasıyla tuz elde etmeye çalışıyorlardı. Fakat zaten tuzluluk oranı düşük (= 0/00 18-19) olan Karadeniz'in Kolkhis sahillerin-
-----------------------------------------------------------------------------31
· ARKEOLOJİvESANAT--------------------------------~----------------------------------
Gonio Hazinesi bu luntularından
de birçok ırmağın denize karışıyor olması denizin tuzluluk oranını daha da düşürüyordu. Arrianos (periplus st M.ö. II . yüzyılda
Kolkhis sahillerini gezerken, denizin sığ kesimlerinde hayvanların deniz suyu içerek tuz ihtiyaçlarını karşıladık
larına şahit olmuş
tur63• Bu bakımdan
Kolkhis' e Pontos ve Armenia bölgelerinden tuz ithal ediliyordu64
•
Kolkhis Bölgesi gemi yapımı için her çeşit malzeme üre
altın heykelcik. tir. Bölge sık orman-ları bulunan bir yerdir. Özellikle Kafkas Dağları, deniz filosu inşa etmek için ideal bir kaynak teşkil etmektedir6S
• Ülkede bol miktarda bulunan kere stenin yanı sıra, yelkenler için keten, ipler için kenevir, balmumu ve zift üretimi yapılmaktadır. Fakat Kolkhis Bölgesi özellikle keten üretimi ve ihra catıyla ünlenmiştir66 • Sedirler ve selviler ev yapmak için kullanılırdI. Bölgede önemli ölçüde kereste ticareti yapılırdI. Ayrıca tahta işlemeciliği de gelişmiştiı bölgede işlenen tahta sandıklar ünlü olup, özellikle aranan bir üründü. Kolkhis'in sahil kentlerinden Pityos, ismini Hellence'de "çam ağacı" (= rı nhuç) kelimesinden almıştır. Bunun nedeni ise kent içinde ve civarında önemli miktarda kaliteli çam ağacı bulunmasıdır. Bu dağlardan kesilen ağaçlar ırmaklar yardımıyla zahmetsiz bir şekilde taşınabilmekteydi67 •
Kolkhis ile Iberia arasındaki ana yol yüksek dağların ve derin vadilerin arasından ve Surami Dağı'ndaki geçitten geçmekte olup, ancak, dar patikalardan öküzler vasıtasıyla çekilen yük arabalarıyla dört günde alınabiliyordu68 • Plinius (nat. vi. 52) Kolkhis Bölgesi'nden Iberia'ya Surami Dağları üzerindeki tek bir noktadan geçiş yapılabildiğini ve bu geçidin çok güç şartlar altında kullanıla
bildiğini belirtmektedir. Prokopios'a (viii. 13.3-6) göre, Bizans Dönemi'nde - yol yapımında usta
olan- Persler, Iberia üzerinden Kolkhis' e gitmek için Surami Dağları'nı aşan ilk düzgün yolu inşa etmek için oldukça para ve zaman harcamışlardır. Böylelikle bölgeler arasındaki ticaret örgütlenmiş ve askeri birliklerin Iberia üzerinden Kolkhis Bölgesi'ne kolayca ve hızlı bir şekilde gitmesini kolaylaştıran bir yol ağı 01uşturulmuştur69 • Kolkhis'in Kafkas Dağları'nın kuzeyindeki bölgelerle bağlantısı ise bölgenin kuzeydoğusunda bulunan Elbruz ve Kazbeyi dağları arasında yer alan çok sayıdaki küçük ve aşılması güç geçitlerden sağlanmakta olup, bu geçitlerin en önemlisi "Caspium Kapısı" olarak Antik kaynaklarda geçen bugünkü Dariel Geçidi' dir7o
•
Ülke içindeki ulaşım esas itibariyle, gemi taşımacılığına elverişli nehirler üzerinde yapılırdı71 • Bundan dolayı, bölgede kurulan kentler de ya ırmak ya da deniz kenarlarında yer almaktadırlar. Strabon72 ve Plinius'a73 göre Kolkhis Bölgesi'nden başlayan, Iberia üzerinden Hazar Denizi'ne ve oradan da Hindistan'a kadar uzanan bir ticaret yolu bulunmaktadır74 • Plinius'a (nat. vi. 19.52) göre, bu yolun Hazar Denizi'nden Phasis'e kadar olan bölümü kara yoluyla yaklaşık beş günde alınırdi. Hatta Pompeius, Kolkhis Bölgesi'ndeyken bu yolu bulmaya çalışmıştır75 • Arrianos da Periplus maris Euxini adlı eserinde Hindistan ve Baktria' dan barbarların Phasis' e gelmekte olduklarından söz etmektedir76
• Panopolis'li Nonnos ise, Diony-
Gonio Hazinesi buluntularından altın madalyon .
32-------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ VE SANAT
Gonio Hazinesi'nden, Dioskur'lara ait altın obje.
sos'un Hindistan'dan Himalayalar ve Kafkas Dağları'ndaki geçitlerden geçerek Kolkhis ve Karadeniz' e ulaştığından bahsederken, Hindistan ve Kolkhis arasında yer alan yolu vurgulamaktadır77 .
Seleukos Nikator (M.ö. 311-281) da mitolojiyi gerçekleştirmek istercesine, Kafkas Dağları'nın kuzeyinden bir kanal açarak Hazar Denizi'yle ile Karadeniz'i birleştirmeyi düşünmüştür78
Pomponius Mela'ya (i. 108-109) göre, Miletos'lu Themistogoras tarafından kurulan ve Phasis Irmağı'yla aynı adı taşıyan bir kentin ırmak kenarında yer aldığından söz etmektedir'9. Strabon'a (xi. 2. 16-17; 3. 4) göre ise, Phasis kentinin bir yüzü Karadeniz' e, bir yüzü kentle aynı ismi taşıyan ırmağa, bir diğer yüzü de hemen yanında yer alan göle bakmaktadır. Zosimos (hist. i. 31) ise, Kolkhis
Kralı Aietes'in, Phasis ırmağı ağzında bulunan bir sarayda ikamet ettiğini ifade etmektedir. S t r a -ban (i. 2 .. 39) da kendi zamanında Aia kentinin Phasis kıyısında yer aldığını bize bildirmektedir. Herodotos (i. 2) ve Rhodos'lu Apollodoros'a (argon. ii. 1140-1155) göre, Aia kenti, Kolkhis Kralı Aietes'in krali ikametgah merkezidir80, Plinius'a (nat. vi. 4. 13) göre de bölgenin en önemli kentidir. Ayrıca Agronaut'ların seferine katılan Dioskur'lar8! adına bölgede bir kent, "Dioskurias"82 kurulmuştur. Hellenler Dioskur'lara olan saygıları nedeniyle bu kentin adını olduğu gibi muhafaza etmelerine rağmen, Romalılar söz konusu kenti "Sebastopolis" olarak adlandırmışlardır83 . Son yıllarda Absarros kenti yakınlarında bölgede ortaya çıkarılan ve "Gonio Hazinesi" olarak bilinen hazineden elde edilen arkeolojik ve nümismatik buluntular Dioskur'lara ait karakteristik malzemelerle doludur84
• Appianos'a (Mithr. 101) göre, Dioskurias'lılar kentin efsanevi kurucuları olan Dioskur'lara özel bir saygı beslemektedirler. Ayrıca, bölgede yer alan bu kentin Dioskur'lar tarafından kurulduğuna ve yörenin otokton halkı Heniokhi'lerin (= Savaş arabalılar) Dioskur'ların soyundan geldiğine dair yerel bir inanış vardır8s . Plinius (nat. vi. 4. 13) de, Phasis ırmağı'nın iki yakası boyunca önemli miktarda kentin kurulmuş olduğundan bahsederek; ismini Dioskur'ların babası Tyrtdareus'tan86 alan Tyndaris; Surion87; Kirkaios ve Aia kentlerinin isimlerini vermektedir. Ptolemaios ise (geogr. v. 8. 2-6; viii. 19.3-4) de, Kolkhis sahil yerleşimlerinden Siganeon'la Neapolis kentlerinin isimleriyle birlikte birkaç kasaba ve iç kısımlardaki bazı köylere ilişkin bilgi verir.
Gene Plinius (nat. vi. 4. 13-14), Kolkhis Bölgesi'nde Latince Cygnus (= "kuğu") olarak bilinen iki kentten daha söz eder. Bunlardan biri Phasis ırmağı üzerindeki Tyndaris' tir, diğeri ise, Karadeniz kıyısındaki Dioskurias'ın yakınlarında yer almaktadır. Dioskurias yakınlarındaki Cygnus kenti, Pomponius Mela'ya (i. 110) göre, fırtınaya tutulan Hellen tüccarlarının kıyıdaki kuğuların bağırtılarını duyarak sağ salim karaya çıktıkları yerde kurulmuştur88 . Görüldüğü üzere, Kolkhis'liler kendi etnik kökenleri konusunda Hellen mitolojisinden yararlanarak orijinlerini Hellas' a bağlama eğilimindedirler.
Sonuç olarak, Anadolu'nun kuzeydoğusunda, Kappadokia'nın doğusunda; kuzeyi Kafkas Dağları, güneyi Armeiüa, doğusu Iberia ve batısı Ka-
--------------------------------------------------------------------------33
, ARKEOLOJİVE SANAT--------------------------------------------------------------------
radeniz'le sınırlandırılmış olan Kolkhis Bölgesi'nin kuzey sınırını Pityos, doğu sınırını Sarapana kenti belirler. Bölgenin Armenia Minor ve Pontos bölgeleriyle tartışmalı olan sınırını ise, antik kaynaklardan elde edilen verilere göre Parihedri Dağları ve Akampsis (= Çoruh) ırmağıyla birleşerek Karadeniz' e dökülen Absarros ırmağı ve aynı isimli kalenin oluşturabileceği görüşü ortaya atılmıştır.
DİPNOTLAR
* Bana bu çalışmayı yürütürken görüşleriyle katkıda bulunan ve manuskriyi gözden geçirerek önerileriyle yardımcı olan Doç. Dr. A. Vedat ÇELGİN' e ve Yard. Doç. Dr. Kemalettin KÖROGLU'na teşekkürü bir borç bilirim.
1. Homeros destanları, Argonaut'lar Efsanesi ve Hesiodos'un Theogonia'sı Hellenlerin Karadeniz kıyıları ve Kolkhis Bölgesi hakkında en az M.ö. VIII. yüzyıldan itibaren bilgi sahibi olduklarını göstermektedir (BOARDMAN 1988: 240; ERTEKİN 1996: 4; ATASOY 1997: 3 v.dd.). Bunu doğrulayacak arkeolojik buluntular ise, Samos Adası'ndaki Hera kutsal alanında ortaya çıkarılmış ithal Kafkas bronzlarıyla, Kolkhis'te bulunmuş Hellen fibula'larıdır (BOUZEK 1990: 173 ayrıca bk. KOSHELENKO 1996: 17; 29; KACHARAVA 1997: 137 v.dd.).
2. Eur. Med. 9; Pind. Olymp. xiii. 53. Ap. Rhod. argon. ii. 1217; Lycophr. Alex. 174 gibi yazarlar tarafından Kolkhis Bölgesi'nin İskit ülkesinin sınırları içine dahil edildiği de görülmektedir. Her ne kadar İskitlerin Kolkhis'e ilişkin olarak tarihsel ya da mitolojik kaynakları hakkında bir bilgiye sahip olmasak da, Eskiçağ' da Kolkhis ülkesi, belirli bir süre de olsa, İskit egemenliği altında bulunmuş olabileceği düşünüle
bilir (Konuya ilişkin olarak ayrıca bk. lust. ii. 3. 6; xli. 1. 1; Amm. Marc. xxxi. 2. 20; BRAUND 1994: 9 n. 6; 18 n. 57 v.dd.). Ayrıca son zamanlarda Kolkhis Bölgesi'ndeki Eshera, Gynus, Vani ve diğer birçok kentte yapılan arkeolojik araştırmalar M.ö. VI. yüzyılda
Kolkhis aristokratlarının atlarıyla birlikte gömüldüklerini ortaya çıkarmış olup, bu uygulamanın İskit etkisi olduğu öngörülmektedir (BRAUND 1994: 56; 130 v.d.). Diodoros (iv. 47)'a göre ise, Aietes bir İskit kralıdır. Seneca da, Kral Aietes'in sarayında İskitlerin Hindistan seferi sırasında yağmaladıkları malların bulunduğundan söz etmektedir (Medeia 483-5) .
3. Strab. xi. 2. 14; 3. 2; xii. 3. 17-18; Plin. nato vi. 15. 39.
4. Eskiden Makron'lar adı verilen San'lar kabilesi ve Küçük Armenia, Trapezus kentinin üst tarafında ve
Kolkhis Bölgesi'nin güneybatı sınırında bulunuyordu(Strab. xii. 3. 17-18).
5. Gürcü dilinde Adcharistsqali diye tanımlanan Absarros ırmağı, Akampsis (= Çoruh) ırmağı'yla birleşerek Gürcistan'daki Gonio (= Absarros) Kalesi önlerinde Karadeniz' e dökülür.
6. Parihedri Dağları'nın bitimiyle Karadeniz sahili arasında ve Akampsis (= Çoruh) ırmağı'nın kenarında yer alan Absarros (= Gürcistan'daki Gonio) Kalesi stratejik ve coğrafi açıdan çok önemli bir yerde kurulmuş olup kale günümüzde de iyi durumdadır (BRAUND 1994: 182 v.dd.).
7. SALIA 1983: 11 v.d.
8. Bölgede sürekli bir yerleşim olduğu arkeolojik malzemeyle de desteklenmektedir. Bunun için bk. SALIA 1983: 13 v.dd.; 18 v.dd.; BRAUND 1994: 50; 51 n. 44-45; 89; KOSHELENKO 1996: 17.
9. Hom. Il . vii. 465-475; Od. xii. 69-75; Hes. theog. 955-1002; ayrıca bk. DREWS 1976: 18 v.dd.
10. Plat. Phaid. 109b; Ksen. anab. v. 6. 36-37; 7. 7-10; HAMMOND 1967: 114; BRAUND 1994: 31; 73 v.dd.; 90; KACHARAVA 1997: 137 v.dd. Karadeniz'deki Hellen kolonizasyonuna ilişkin yeni görüşler için ayrıca bk. SEvİN 1999: 114 v.dd.
11. Hdt. iii. 97; vii. 79.
12, Son zamanlarda, M.ö. VIII. yüzyıl Urartıı krallarından olan II. Sarduri'nin M.ö. 764-735 yılları arasında Urartuların kuzey sınırında yer alan Qulha ülkesiyle çeşitli münasebetlerinin bulunmuş olabileceği görüşü yaygınlık kazanmıştır. Hatta bazı bilim adamlarınca Qulha isminin Kolkhis'le olan benzerliğinden yola çıkılarak Qulha'nın, Kolkhis Bölgesi olabileceği tezleri ileri sürülmüştür ve Mla bu teori güncelliğini korumaktadır (DREWS 1976: 31; SEvİN 1999: 114 n. 2.). Fakat şimdiye kadar bu tezler söz konusu bölgeye ilişkin isim benzerliğinden ileriye gitmemiş ve teorinin doğruluğunu kanıtlayacak herhangi bir delile de rastlanmamıştır. Konuya ilişkin olarak bk. SALIA 1983: 24 v.d.; BRAUND 1994: 91.
13. FGrH 434 F. 22. 3 (= Memnon); App. Mithr. 15; Strab. xi. 2. 18; xii. 3. 28; lust. xxxviii. 7. 10.
14. Strab. i. 2. 1; ii. 5. 12; xi. 2. 2; 5. 1-5; xii. 3. 28; Plut. Pomp, 37. 2-3.
15. SALIA 1983: 44 v.dd.; 102 v.dd.; BRAUND 1994: 122 v.dd.; 238 v.dd.; 311 v.dd.; ERTEKİN 1996 : 1.
16. Strab. iii. 8. 7; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Zos. hist. i. 31; Plin. nato xxiii. 52.
17. Dünyanın en büyük sıradağlarından biri olan Kafkaslar üzerinde Prometheus'un zincire bağlandığı yere ilişkin değişik yorumlar ve görüşler için ayrıca bk. Arr.
34-------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİvESANAT
anab. v. 3.1-4; Strab. xi. 5. 5; xv. 1. 8; BRAUND 1994: 11 v.d.
18. Bu dağın ismi, Hellence "dönen" (= Strobilos L'tpO
~lA6ç) sıfatından gelmektedir. Konuya ilişkin olarak bk. BRAUND 1994: 29 n. 126. Prometheus'un zincire vurulduğu dağ ve yerine ilişkin değişik yorumlar için ayrıca bk. Strab. xi. 5. 5; xv. 1. 8; Arr. anab. v. 3. 1-4.
19. Strab. xi. 5. 1 v.dd. Kolkhis'in komşuları olan ve Karadeniz' de yaşadıkları düşünülen Amazon'lara ilişkin diğer bir söylenti ise, gene İskender'in Hyrkania' da olduğu sırada ortaya çıkmıştır. Amazon Prensesi Thalestris'in İskender'i ziyaretine ilişkin olarak bk. Diod. xvii. 77. 1-3; Strab. xi. 5. 4-5; Curt. vi. 5. 24-32; Iust. xii. 3. 5-7; Arr. anab. vii. 13. 2-3. Fakat bu konu Plutarkhos tarafından şüpheyle karşılanmaktadır: Plut. Alex. 46; diğer yandan Pompeius'un KolkhisBölgesi'ne düzenlediği sefer sırasında, Amazon'lara ait olduğu düşünülen araç gereçler bulunmuş; fakat hiçbir Amazon cesediyle karşılaşılmamıştır; bk. Plut. Pom. 35. 3-4; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. BOSWORTH 1988: 65 v.dd.; BRAUND 1994: 13 n. 16 v.d.
20. Arr. anab. iv. 15; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Plin. nato iv. 39.
21. Plin. nat. vi. 15.40; Tae. hist. 1. 6; Suet. Nero 19. 2.
22. M.ö. 1878-1842, On ikinci sülaleye ait Mısır krallarından biridir. Aithiopia'dan, Phasis ırmağı'na kadar sefer düzenlemiştir. Bu bakımdan Herodotos, Mısır
lılarla Kolkhis' lilerin aynı soydan geldikleri ileri sürmektedir. Bu tezini savunmak için de, Kolkhis'lilerin d~ aynen Mısırlılar gibi derilerinin karalığı ve saçlarının kıvırcık oluşuna, sünnet oluşlarına, keteni aynı şekilde işleyişlerine; yaşayışlarında ve dillerindeki benzerliklere değinmekte; fakat, Mısırlılarla Kolkhis'lilerin akrabalığını gösteren başka hiçbir belirti olmadığını da dile getirmektedir. Hdt. ii. 102-106; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Diod. i. 55. 1 v.dd.; 4-5; 9 n. 1; BRAUND 1994: 17.
23. Diod. i. 55; 63. 8. 1; Plin. vi. 181-4; Tac. ann. ii. 60; ayrıca bk. BRAUND 1994: 13 n. 21-22.
24. Troya efsanesi kahramanlarından önceki jenerasyonun ünlü kahramanlarıdır. Antik yazarların bunlar üzerine verdikleri listeler birbirlerini tutmamakla birlikte, belli başlı olanları Iason, gemi ustası Argos, dümenci Tiphys, ozan Orpheus, Idmon, Amphiaraos ve Mopsos adlı kahinler; Boreas'ın oğulları Kalais'le Zetes; Kastor ve Polydeukes, Peleus'le Telemon, Meleagros, Herakles ve başkalarıdır: Apoı!. bibl. i. 9. 16; 21; Ap. Rhod. argon. i. 25 v.dd; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. ERHAT 1989': 56 v.d.; HAMILTON 19895
:
117 v.dd.
25. Argonaut'lar ve Altın Post öyküsünü anlatanların başında M.ö. III. yüzyılda yaşamış olan Rhodos'lu Apollonios gelmektedir. Apollonios'un Argonautika adlı eseri esas itibariyle,lason ve Argonaut'ların HelIas' a dönmeleriyle bitmektedir. Iason ve Medeia'nın başından geçenler ise, M.ö. V. yüzyılın ünlü tragedya yazarlarından Euripides'in Medeia'sı tarafından anlatılmıştır. Iason ve Pelias'ı ilgilendiren bölümler ise, gene M.ö. v. yüzyıl şairlerinden Pindaros'un Pythia ve Olympia adlı lirik şiirlerine; daha sonra da Apollodoros'un Bibliotheka adlı mitoloji es erine ve Seneca'nın Medeia adlı tragedyasına konu olmuştur.
26. Argo gemicilerinin Kolkhis'e yaptıkları seferin nedeni: Iolkos Kralı Aison üvey kardeşi Pelias tarafından tahtından indirilmiştir ama kralın oğlu Iason delikanlılık çağına gelince Pelias'ın karşısına dikilerek, kendisinin olan tahtı geri istemiştir (ApolI. bibl. i. 9. 1; 6. 16 n. 1; Pind. Phyt. 4. 73 [129] v.dd.; Ap. Rhod., argon. i. 5 v.dd). Pelias da ondan kurtulmak için önce Kolkhis'e gidip, Phriksos'un orada bıraktığı Altın Post'u getirirse tahtı ona bırakacağına yemin etmiştir (ApolI. bibl. i. 9. 16; Strab. i. 2. 39; Lycoph. Alex. i. 175; Hyg. fab. 12, 13; Verg. Ec/. 4. 34). Iason da Hellas'ta ne kadar kahraman varsa hepsini toplayarak, Argo adlı gemiyle Kolkhis' e doğru yelken açmış (Hdt. vii. 193; Ap. Rhod. argon . i. 5. v.dd.; Paus. i. 1. 4; 18. 1; ii. 12. 6; V. 17. 9; viii. 4. 10; ix. 32, 34; Catul!. 64. 3 v.dd.; Diog. Laert. i. 111) ve Kolkhis Kralı Aietes'in kızı Medeia'nın yardımları sayesinde Altın Post'u elde etmeyi başarmış ve Hellas'a geri dönmüştür (Ap. Rhod., argon. ii. 1260 v.dd.; iii. 1 v.dd.; iv. 1-240; ApolI. bibl. i. 9. 23 v.dd. n. 4; Diod. 4. 48.1-5; Va!' Fl. Arg. V.
177 v.dd.; viii. 139; Ovid. Met. 7. 1-158).
27. Paus. ii. 1. 1; iv. 4. 1; Clem. Alex. Strom. i. 131. 8; Eumelos'un yaşadığı tarihe ilişkin yorumlar ve çeşitli teklifler için ayrıca bk. HUXLEY 1969: 62; BOWRA 1963: 145 v.dd.; DREWS 1976: 19 n. 13 v.dd.; BRAUND 1994: 15.
28. Eumelos'un bu yorumları üzerine ayrıca bk. Lycophr. Alex. 1024; DREWS 1976: 19 n. 13 v.dd.; BRAUND 1994: 15. n. 32.
29. Diog. Laert. i. 111; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Catul!. 64. 3 v.dd.; BRAUND 1994: 15 v.d.
30. Strab. i. 2. 39.
31. Herodotos bu olayı Perslerle, Hellenlerin arasındaki savaşın nedenlerinden biri olarak sayar. Çünkü Persler, Kolkhis kralının kızı Medeia'yı kendilerinden sayarlar ve soylarını ona kadar dayandırırlardı (Hdt. vii. 62; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. BRA-
------------------------------------~-----------------------------------35
ARKEOLOJİvESANAT--------------------------------------------------------------------
UND 1994: 9 n. 4). Herodotos zamanında, yani M.ö. V. yüzyılda, Kolkhis'liler ve onların Kafkas Dağları'na kadar olan komşuları da (çünkü bu dönemde Pers egemenliği Kafkas Dağları'na kadar uzanmaktaydı) Perslere kendi istekleriyle vergi vermekteydiler. Bu vergi her beş yılda bir olmak üzere yüz oğlan ve yüz kızdan oluşmaktaydı (Hdt. iii. 97). Ayrıca Kolkhis'liler, Kserkses'in Hellas'a düzenlediği seferde onları desteklemişlerdir (Hdt. vii. 79).
32. Prokopios'a (ii. 29,25) göre, bölgenin iklim ve bitki örtüsü insan sağlığı açısından zararlıydı ve bu yüzden guatr hastalığı halk arasında yaygındı.
33. Bölgede yapılan kazılarda Bronz Çağı'ndan Hellenistik Dönem' e kadar devam eden, yukarıda sözü edilen tepecikler bulunmuştur. Ayrıca bk. BRAUND 1994: 50.
34. Darıca otu olarak da bilinen bu bitkinin E. oryzoides olarak da adlandırıldığı olur. Sulak yerler ve pirinç tarlaları içinde yetişir. Bk. BAYTOP 1997: 85.
35. SALIA 1983: 20; BRAUND 1994: 54 v.d.; ERTEKİN 1996:9
36. Phasis, günümüzdeki adıyla Rioni ırmağı, adını Hellence' de "akan" anlamında olan PEWV sıfatından almış olsa gerektir (BRAUND 1994: 25 n. 102). İlk olarak Hesiodos'ta (theog. 335-345) Okeanos ile Tethys' in oğullarından biri olarak zikredilen Phasis ırmağı, Kolkhis Bölgesi'nin en önemli akarsuyu olup, Nil ırmağı gibi Okeanos' tan doğardı; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Pind. Pyth. 251-252; Diod. i. 55; MERKELBACH 1967: Fr. 241; BRAUND 1994: 17 v.d. n. 50. Herodotos (ii. 21-23) ise, Okeanos ırmağı hakkında kesin bir bilgiye sahip olmadığını ve bilinmeyen bir şeyi açıklamak için masala başvurarak Okeanos'tan söz açan adamı çürütmenin ona kalmadığını söyleyerek bu tartışmadan sıyrılır. Ayrıca M.ö. VI. yüzyıl yazarlarından Hekataios (FGrH ı F 18a) ve M.Ö. ı. yüzyıl yazarlarından Diodoros (iv. 56) Okeanos' un Phasis' e kadar ulaşmadığını ileri sürmektedirler. Ayrıca bk. BRAUND 1994: 18.
37. Strab. xi. 3. 4; Hdt. iv. 45; Vit. de Arch. viii. 2. 6.
38. Strab. xi. 2. 17; 3. 4; Hippokr. Aer. 15; Plin. nat. vi. 4. 13-14; BRAUND 1994: 48.
39. Arr. periplus 9.
40. PS.-Plut. De Fluviis v. 2; Hippokr. Aer. 15.
41. Paus. iv. 34. 2; PS.-Plut. De Fluviis v. 3.
42. Mnaseas, ap. schol. vet. ad Theoçritum xiii. 75; ayrıca bk. BRAUND 1994: 27 n. 113.
43. Plin. nat. vi. 4. 14.
44. Arr. periplus 7. 4 v.dd.; 42. 2; FGrH V 1; App. Mithr. 101; Plin. nato vi. 12 v.d.; konuya ilişkin olarak ayrıca
bk. BRAUND 1994: 46 v.dd. n. 24.
45. Plin. nat. vi. 4. 14; 5. 15; Strab. xi. 2. 18.
46. Strab. xi. 1. 5; 3. 2; Plin. nato vi. 15; 26; 29 ve 39; Ptol. georg. V. 10. 1.
47. Bölgenin en yüksek dağlarından biri olan volkanik Kazbeyi Dağı 5040 m. yükseklikte olup, Kolkhis'in doğusunda yer almaktadır. Strabon' a ( xi. 3. 5) göre, söz konusu dağa tırmanmak üç gün alırdı.
48. Strab. xi. 3. 2; 4. 1; Plih. nat. vi. 11-l2.
49. ERTEKİN 1996: 5.
50. Plin. nat. vi. 30; 40. Kolkhis'in, ıberia'yla olan komşuluğu ve Hindistan' la olan ilişkisi için bk. Strab. ii. 5.31. Pompeius, Kolkhis Bölgesi'ndeyken Trans-Kafkasya üzerinden Hindistan'a giden yolu bulmaya çalışmıştır. Plin. nat. vi. 52. Konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Strab. ii. 1. 11; 1. 15; xi. 7. 3; Ael. nat. anim. xvii. 32; BRAUND 1994: 40 v.d . n. 5 v.dd.
51. Avien. Or. mar. 873-4; Ovid. Met . viii. 791; Phriksos'un getirdiği varsayılan Altın Postlu Koç hikayesine Strabon'un (ix. 2.19) getirdiği yorum daha mantıklı olup, Appianos (Mithr. 103) tarafından da kabul görmektedir. Aynen Sardeis'teki Paktolos ırma
ğı'nda olduğu gibi (Hdt. V. 101; Strab. xiii. 1. 23; 4.5), Kolkhis'teki Kafkas Dağları'ndan akan ırmakların getirdiği altınları toplamak için koyun derisi kullanılıyordu. ırmağın içine yerleştirilen koyun derisi akmakta olan ırmakta bulunan küçük parçaları bünyesine topluyor ve daha sonra kıyıya alınan post üzerinden, parlayan değerli metal tanecikleri kolayca ayıklanabiliyordu.
52. M.ö. V. yüzyıldan itibaren Kolkhis Bölgesi'nde basılmaya başlayan gümüş paralar M.ö. I. yüzyıla kadar yoğun bir şekilde kullanılmış olup, bölgenin gümüş madeni açısından zenginliğin önemli bir kanıtıdır. Ayrıca bk. BRAUND 1994: 42 v.d .
53. Strab. xi. 2. 19; Plin. nat. vi. 13.
54. Plin. nat. 37. 2; SALIA 1983: 30; 504; BRAUND 1994: 62; KOSHELENKO 1996: 23; ERTEKİN 1996: 11.
55. Strab. i. 2. 39; Phriksos'a ait Kolkhis Bölgesi'ndeki buluntular için ayrıca bk. Ap. Rhod. argon . ii. 1140-51; Tac. ann. vi. 34; Strab. xi. 2.17-18; Mela i.107.
56. Rhodos'lu Apollonios'a (argon. ii. 1140-1155) göre, Phriksos Hellas'tan Altın Postlu Koç'la Phasis ırmağı kenarındaki Aia kentine gelerek (Strab. i. 2. 39), Kolkhis Kralı Aietes'in kızı Khalkiope'yle evlenir (KP. ı 155). Uzun bir yaşam sürdükten sonra PhriksosAietes'in evinde, yaşlanarak ölür. Diodoros'a (iv. 47) göre ise, Aietes, Phriksos'la kızını evlendirdikten sonra krallığını da ona bırakmıştır.
57. SALIA 1983: 12 v.dd.; BRAUND 1994: 145 n. 4.
36-------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİvESANAT
58. BRAUND 1994: 56 n.67 v.d.
59. Aristot. hist. an. iii. 21. 7;SALIA 1983: 20; 30.
60. Plin. nat. viii. 120; Ath. Deip. xi. 500 d-e.
61. BRAUND 1994: 56 v.d.
62. Ath. Deip. ix. 387 c.
63. Ayrıca bk. Aristot. hist. an. iii. 21. 7.
64. Prok. ii. 15. 5. Kolkhis'teki tuz yetersizliğine diğer bir kanıt da, deniz balık açısından çok zengin olduğu halde, bölgede balık tuzlamacılığına dair bir delilin bulunmamasıdır (BRAUND 1994: 58; ERTEKİN 1996: 11).
65. Strab. xi. 2. 15; 2. 17; Ver. georg. ii. c. 440; Amm. Marc. xxvii. 12. 11; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. MAGIE 1950: 196; BRAUND 1994: 53 n. 54-55.
66. Strab. xi. 2. 17; Arr. periplus 5. Bu bakımdan Herodotos (ii. 105), Kolkhis'lilerin Mısırlılarla akraba olabileceğini ileri sürerken her ülkede de ketenin aynı şekilde işlendiğini örnek göstermektedir; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Strab. xi. 2. 17; Diod. i. 55. 4-5; MAGIE 1950: 48 n. 85; 196.
67. Strab. xi. 2. 17; ayrıca bk. Plin. nat. vi. 4. 16; BRA-UND 1994: 53 v.d. n. 56; 198.
68. Strab. xi. 2. 17.
69. BRAVND 1994: 42; ERTEKİN 1996: 4.
70. Plin. nat. vi. 12.30; 15. 40; 17. 43 v.dd.; Prok. i. 10. 25. Elbruz ve Kazbeyi dağları arasında otuz altı tane geçit vardı ve bunlardan yedi tanesini aşmak kolay, sekiz tanesini aşmak ise zordu (ERTEKİN 1996: 4 v.d.).
71. Strab. xi. 2. 16-17; 3. 2; 3. 4.
72. Strab. ii. 1. 11; 5.31; 1.15; xi. 7. 3; konuya ilişkin ayrıca bk. Prok. viii. 12. 3-6.
73. Plin. nat. iv. 19.52; vi. 30; 40; söz konusu yola ilişkin olarak ayrıca bk. Ael. nat. anim. xvii. 32; Strab. xi. 7. 2 v.dd.; MAGIE 1950: 1418 v.d.
74. Fakat bu yol üzerinde özellikle Iberia'nın doğusunda Hellen Arkaik ve Klasik çağlarına ilişkin az sayıda seramik bulunmuştur (BRAUND 1994: 41).
75. Plin. nat. vi. 52.
76. Arr. periplus 44.
77. Nonn. Dion : CHUVIN 1991: 281 v.dd.; BRAUND 1994: 42 n. 11.
78. Plin. nat. vi. 12.31; Strab. ii. 1. 39.
79. BOARDMAN 1988: 254; KOSHELENKO 1996: 24.
80. KP. i 151; 155.
81. Dioskuroi, Zeus'un delikanlıları anlamında olup, onun Leda'yla birleşmesinden doğan Kastor ve Polluks adlı çocuklarıdır. ERHAT 19894: 104 v.d.; KP. II .
92 v.d.
82. App. Mithr. 101; KP. II 89 v.d. Amm. Marc. (xx. 8. 15)' de kentin Sparta'lı Kerkios ve Amphitos tarafından kurulduğunu iddia etmektedir (ayrıca bk. Amm. Marc. xxii. 8. 24; Paus. iii. 19. 7; 24. 7). Kentin Miletos'lular tarafından kuruluşuna ilişkin görüşler ve arkeolojik buluntular için ise, bk. MAGIE 1950: 356 n. 10; BOUZEK 1990: 30; BRAVND 1994: 77 v.dd.; 87 v.dd.; 99 v.dd.; KOSHELENKO 1996: 26; AKSOY 1997: 11.
83. JONES 1971: 173; LORDKIPANIDZE 1977: 221 v.dd.; BRAUND 1994: 30 n. 130; 194.
84. BRAUND 1994: 31 n. 137 v.dd.; 182 v.dd.
85. Plin. nat. vi. 5. 16; Solinus xv. 17; Amm. Marc. xxii. 8.24; Mela i. 111; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Lucan. iii. 269; Strab. xi. 2. 12; Paus. iii. 19.9; 24.7; KP. II 89 v.d.; BRAUND 1994: 33 n. 143.
86. Dioskur'lar aynı zamanda" Tyndariai" olarak da bilinirler (BRAUND 1994: 30 n. 132 v.dd.).
87. Gürcistan' daki Vani kenti civarında yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda bronz bir tablet üzerinde bulunan bir yazıt söz konusu kentin "Souris" olarak da adlandırıldığını kanıtlamıştır (BRAUND 1994: 148 n. 115 v.dd.) .
88. BRAUND 1994: 31. Genelolarak Karadeniz kıyısına yerleşen ilk Hellen kolonistlerin kurdukları kentler doğalolarak küçük boyutluydu. Önceleri kendilerine yetecek kadar toprak parçası, sonra güvenli bir liman ve savunulması kolay bir coğrafi konuma dikkat ediliyordu. Bu nedenle öncelikle yarımada boyunları ve ırmak deltaları yerleşim alanları olarak tercih edilmiştir (HAMMOND 1967: 114 v.d.).
* Not: çalışmamızda kullanılan haritalar, BRAUND 1994: 1, 44 ve 182-183. sayfalarındaki haritalar baz alınarak tarafımızdan yeniden oluşturulmuş;
fotoğraflar için Unterwes zum Goldenen Viies, Saarbrücken 1995, adlı kitaptan yararlanılmıştır.
ANTİK ESERLER
Ael. nat. anim. (= Aelianus, De Natura Animalium): One The Characteristics of Animals. With an English Translation by A. F. SCHOLFIELD. I-III. Cambridge, Mass.-London 1971 (The Loeb Classical Library).
Amm. Marc. (= Ammianus Marcellinus, Rerum Gestarum Libri): Ammianus Marcellinus. With an English Translation by J. C. ROLFE. I-III. Cambrid-
----------------------------------------------------------------------------37
ARKEOLOJİvESANAT--------------------------------------------------------------------
ge, Mass.-London 1935-1939 (The Loeb Classical Library).
Apoll. bibl. (= Apollodoros, Bibliotheke): The Library. With an English Translation by J. G. FRAZER. I-II. Cambridge, Mass.-London 1963 (The Loeb Classical Library).
Apoll. Rhod. argon. (= Apollonius Rhodius, Argonautica) Argonautica. With an English Translation by R. C. SEATON, Reprint. Cambridge, Mass.London 1961 (The Loeb Classical Library).
App. (= Appianus, Rhomaika):
Mithr. (= Mithridateios): Appian's Roman History. With an English Translation by H. WHITE. I-IV Cambridge, Mass.-London 1912-1913 (The Loeb Class ical Library).
Aristot. hist. an. (= Aristoteles, Historia animalium)
Arr. anab. (= Arrianus, Anabasis):
periplus (= Periplus maris Euxini) Arrian. With an English Translation by P. A. BRUNT. I-II. Cambridge, Mass.-London 1976-1983 (The Loeb Classical Library). İskender'in Anabasis'i. çev.: H. ÖRS. İstanbul 1945.
Ath. Deip. (= Athenaios, Deipnosophistia epitome): Athenaei deipnosophisticarum epitome. Rec.: S. P. PEPPINKI. I-II. Leiden 1937-1939.
Avien. ora. (= Rufius Festus Avienus, Ora maritima): Ora Maritima, With an English Translation by
Catull. (= Catullus, Tibullus und Pervigilium Veneris): The Poems of Gaius Valerius Catullus. With an English Translation by F. W. CORNISH. London, New York 1966 (The Loeb Classical Library).
Cic. leg. (= Cicero, De legibus):
De Legibus. With an English Translation by C. W. KEYES. London, New York 1938 (The Loeb Classical Library).
Cic. nato deor. (= Cicero, De Natura Deorum): De Natura Deorum. With an English Translation by H. RACKHAM. London, New York 1961 (The Loeb Classical Library).
Clem. Alex. Strom. (= Clemens Alexandrinus, Stromateis) Stromateis. Edited by. O. STALIN. Leipzig 1905-1909.
Curt. (= Quintus Curtius Rufus, Historiarum Alexandri Magni Macedonis): Quintus Rufus. With an English Translation
by J. C. ROLFE. I-II. Cambridge, Mass.-London 1962 (The Loeb Classical Library).
Diod. (= Diodoros Siculus, Bibliotheke Historike): Diodorus of Sicilyo With an English Translation by R. M. GEER. London, New York 1947 (The Loeb Classical Library).
Diog. Laert. (= Diogenes Laertios, De elarorum philosophorum vitis): Lives of Eminent Philosophers. With an English Translation by R. D. HICKS, M. A. I-II. London, New York 1925 (The Loeb Classical Library).
Eur. Med. (= Euripides, Medeia) Medeia. Çeviren A. H. TANPıNAR. Ankara 1943.
FGrH. (= Die fragmente der griechischen Historiker): Die fragmente der griechischen Historiker. Ed. F. JACQBY. ı-xv Berlin-Leiden 1923-1958.
Hdt. (= Herodotos, Historiai): Herodotus. With an English Translation by A. D. GODLEY. I-IV London, New York 1926 The Loeb Classical Library). Herodot Tarihi. çev.: M. ÖKMEN. İstanbul 1991 (3. bas.)
Hes. theog. (= Hesiodos, Theogonia): Theogony. With an English Translation by M. L. WEST. Oxford 1966. Theogonia, Eseri ve Kaynakları. Çev.: S. EYÜBOGLU-A. ERHAT. Ankara 1991 (2. bas.).
Hippokr. Aer.: (= Hippokrates, Peri Aeron, Hydaton, Topon), Airs, Waters, Places. With an English Translation by W. H. JONES I-IV London, New York 1923 (The Loeb Classical Library).
Hom. Il. (= Homeros, Ilias) İlyada Çev. A. ERHAT-A. KADİR. İstanbul 1999 (ll. bas.).
Hom.Od. (= Homeros, Odysseia) Odysseia. Çev. A. ERHAT-A. KADİR. İstanbul 1989 (10. bas.).
Hyg. Fab (= Hyginus, Fabellae)
lust. (= Marcus Iulianus Iustinus, M. Iuliani Iustini Epitoma Historiarum Philippicarum Pompei Trogi): Epitome of the Philippic history of Pompeus Trogus. With an English Translation by J. C. YARDLEY. With introduction and explanatory notes by R. DEVELIN. Atlanta, GA
38 ----------------------------------------------------------------------------
............... ,,, .......................... ,, .................... _ .. - ..
--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ VE SANAT
1994.
Lyeoph. Alex. (Lyophron, Tragoediae Alexandra) Tragoediae Alexandra.Edited by. E. SCHEER (eum sehooliis), Berlin 1881-1908.
Mela (=Pomponius Mela)
Mela, De Chorographia, Berlin 1867.
Memnon (= Memnon) Memnon. With an English Translation by C. MÜLLER. FGrH. III 536, Parisiis 1853.
Nonn. Dion. (= Nonnos, Dionysiaka) Dionysiaca. With an English Translation by W. H. ROUSE. Mythologieal introduetion with notes: H. J. ROSE and notes on text eritieism: L. R. LlND, London, New York 1962-1963 (The Loeb Classieal Library).
Ovid. Met. (= Ovidius, Metamorphoses) Metamorphoses. With an English Translation by F. J. MILLER. London, New York 1960 (The Loeb Classieal Library).
Paus. (= Pausanias, Perihegesis tes Hellados): Pausanias Deseription of Greeee. With an English Translation by W. H . JONES. ı-V. London, New York 1918-1935 (The Loeb Classieal Library) .
Pind. Olym. : (= Pindaros, Olympiaka), The Odes of Pindaros. With an English Translation by J. SANDYS. London, New York 1930. (The Loeb Classieal Library).
Pind. Pyth. : (= Pindaros, Pythiaka), The Odes of Pindaros. With an English Translation by J. SANDYS. London, New York 1930. (The Loeb Classical Library).
Plat. Phaid.: (= Platon, Phaidon) Phaidon. çev.: S. K. YETKİN ve H. R. ATADEMİR İstanbul 1997 (5. bas.) (Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları).
Plin. nat. (= Plinius Caecilius Secundus ("Yaşlı"), Naturalis Historia) : Pliny Natural History. With an English Translation by H. R. RACKHAM, W. H. S. JONES, D. E. EICHHOLZ. ı-x Cambridge, Mass.-London 1938-1971 (The Loeb Classieal Library).
Plut. (= Plutarkhos, Bioi Paralleloi):
Pomp. (= Pompeius): Plutarch's Lives. With an ,English Translation by B. PERRIN. ı-XL. London, New York 1959 (The Loeb Classieal Library).
Prok. (= Prokopios) Procopius ı-VI. With an English Translation by H. B. DEWING London, New York 1916.
Ptol. geogr. (= Claudios Ptolemaios, Geographika Hyphegesis): Claudius Ptolemaius Geographica Ed. by C. F. A. NOBBE. Lipsiae 1845.
Sen. Med. (Seneca, Medeia) Medeia. Çeviren S. SİNANOGLV. Ankara 1945.
Strab. (= Strabon, Geographika): The Geography of Strabo. With an English Translation by H. L. JONES. ı-VııI. London, New York 1917-1932 (The Loeb Classieal Library). Co~rafya. Çev.: A. PEKMAN. İstanbul 1987. (2. bas.) (Arkeoloji ve Sanat Yayınları).
Suet. Nero (= Suetonius, De Vitae Caesarum): The Lives of the Caesars. Ed. and transl. by J. C. ROLFE. I-II. London 1928-1930 (The Loeb Classieal Library).
Tae. ann. (= Tacitus, Annales): The Annals. With an English Translation by J. JACKSON. London, New York 1931-1937 (The Loeb Classieal Library).
Tae. hist. (= Tacitus , Historia): The Histories. With an English Translation by C. H. MOORE and J. JACKSON. London, New York 1925-1931 (The Loeb Classieal Library).
Val. Fl. Arg. (= Valerius Flaccus, Argonautika) Argonautika. With an English Translation by J. H. MOZLEY. London, New York 1963 (The Loeb Classieal Library).
Verg. georg. (= Vergilius, Georgica):
Eel. (= ecologia) Georgics. With an English Translation by H. R. FAIRCLOUGH. I-II. London, Mass.-Cambridge 1935 (The Loeb Classical Library).
Vitr. de Arch. (= Vitrivius, De Architectura) Scriptor de Architectura Latinus. Edited by. F. KROHN. Leipzig 1912.
Xen. Hell. (= Ksenophon, Hellenika): Hellenica. With an English Translation by C. L. BROWNSON and O. J. TODD. I-III. London, New York 1961 (The Loeb Classieal Library):
Zos. hist. (Zosimos, Historia Nova) New History. With an English Translation by R. T. RIOLEY. Sydney 1982.
--------------------------------------------------------------------------39
· ARKEOLOJİVE SANAT--------------------------------------------------------------------
MODERN ESERLER
ATASOY 1997 S. ATASOY, Amisos; Karadeniz Kıyısında Antik bir Kent, Samsun 1997.
BAYTOP 1997 T. BAYTOP 1997, Türkçe Bitki Adları Sözlüğü,
Ankara 1997.
BOAROMAN 1988 J. BOAROMAN 1988, The Greek Overseas, Their Early Colonies and Trade, London 1988.
BOSWORT 1988 A. B. BOSWORT, From Arrian to A lexander: Studies in Historical Interpretation. Oxford 1988.
BOUZEK 1990 J. BOUZEK, Studies of the Greek Pottery in the Black Sea Area, Praque 1990.
BOWRA 1963 C. M. BOWRA, "Two Lines of Eumelus", CQ XIII (1963) 145-53.
BRAUNO 1994 O. BRAUND, Georgia in Antiquity: A History of Colehis and Transcaucasian Iberia 550BCAD562. Oxford 1994.
CHUVIN 1991 P. CHUVIN, Mythologie et geographie dionysiaque: reserches sur l' oeure de Nonnos de Panopolis. Adosa 199L.
OREWS 1976 R. OREWS, "The Earliest Greek Settlements on the Black Sea" JHS 96: 18-31.
ERHAT 1989' A. ERHAT, Mitoloji Sözlüğü. İstanbul 19894
•
ERTEKİN 1996 E. ERTEKİN, Kolkhis'in Tarihi Coğrafyası. Marmara Üniversitesi, Doktora Ödevi. İstanbul 1996.
FGrH Die Fragmente der griechischen Historiker. F. JACOBY. ı-xv Berlin-Leiden 1923-1958.
HAMILTON 19895
E. HAMILTON, Mythology: Timeless Tales of Gods and Heroes. USA 19895
•
HAMMONO 1967 N. G. HAMMONO, A History nf Greece tn
323 B.C.. Oxford 1967.
HUXLEY 1969 G. HUXLEY, Greek Epic Poetry fram Eumelos to Panyassis. London 1969.
JHS Journal of Hellenistic Studies. London.
KACHARAVA 1997 O. KACHARAVA "The Greco-Kolkhian Trade Connections in the 7th-4th Centuries B.C." Ed. by. J. FOSSEY, Antiquitates Proponticae, Circumponticae et Caucasiae ii. Proceedin gs of the First International Conference on the Archaeology and History of the Black Sea (Amsterdam, Gieben): 137-146.
KOSHELENKO 1996
KP
G. A. KOSHELENKO and V O. KUZNETSOV "Colkhis and Bosporus: Two Models of Colonisiation". Colloquia Pontica 1: New Studies on the Black Sea Littoral, 17-30. Oxford 1996.
Der Kleine Pauly. Lexikon der Antike. Auf der GrundIage von Pauly's Realencyclopaedie der classischen Altertumswissenschaft. Unter Mitwirkung zahlreicher Fachgelehrter bearb. und hrsg. von K. ZIEGLER und W. SONTHEIMER (V: und H. GARTNER). ı-v Stuttgart (München) 1964-1975. Taschenbuchausg.: München 1979, 1989R.
LOROKIPANIDZE 1977 O. O. LOROKIPANIDZE, "K probleme grecheskoy kolonizatsii severnovo nomm/ya (Kolkhidy), in Problemy grecheskoy kolonizatsii severnovo i vastochnovo prichernomor'ya. Meteria ly i simpoziuma, Tskhaltubo (Thilisi), 187-255.
MAGIE 1950 O. MAGIE, Roman Rule in Asia Minor to the end of the third century af ter Christ I-II. Princeton 1950.
MERKELBACH 1967 R. MERKELBACH and M. 1. WEST, Fragmenta Hesiodea. Oxford 1967.
MOMMSEN 19303 T. MOMMSEN, The History of Rome I-IV Intr. by. E. A. FREEMAN, Trans. by W. P. DICKSON I-IV vol. London- New York 19303.
SALIA 1983 K. SALIA, History of the Georgian Nation. Paris 1983.
SEvİN 1999 V SEVİN, "Demir Çağında Anadolu-Batı
İlişkileri". Zafer Taşlıklıoğlu Armağanı i. Anadolu ve Trakya Çalışmaları 113-121. İstanbul 1999.
40 ----------------------------------------------------------------------------