Prof.Dr. İ. Tayfun UZBAY GATA Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı
description
Transcript of Prof.Dr. İ. Tayfun UZBAY GATA Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı
Prof.Dr. İ. Tayfun UZBAY
GATA Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı
Çağdaş uygarlığa ulaşmada bilim politikalarının yeri ve
önemi
22.11.2008, Sağlık Bilimlerinde Süreli Yayıncılık – 2008, 6. Ulusal Sempozyum
Çağdaş toplum
Bilim
Etik
Hukuk
Ahlak kuralları, gelenek ve görenekler toplumdan topluma değişebilirken etik ve bilim evrenseldir.
Çağdaş olmak: Yüksek yaşam standartlarına ulaşmak, güçlü olmak, saygı görmek, yaşama yön vermek demektir.
Bilim insanının bilimsel yöntemleri kullanarak belli bir sorunun çözümüne yanıt arama sürecidir.
Süreç:
problemin tanımlanması (hipotez oluşturma)
çözüme yönelik yöntemlerin uygulanması (hipotezin sınanması)
veri toplama
verilerin değerlendirilmesi
verilerin yorumlanması
Süreç sonunda bilimsel bilgi elde edilir.
Bilimsel bilgi, bilimsel yöntemlerin doğru kullanılması ile, deneye dayalı olarak, olaylar arasında neden-sonuç biçimde mantıklı bir bağ kurmanın sonucunda kazanılmaktadır.
Bilimsel araştırma
Bilimsel bilginin kendine özgü olmazsa olmaz özellikleri
Tarafsızlık
Doğru ölçme ve değerlendirmeye dayanma
Kanıtlanabilir olma
Olması gerekenle değil olanla uğraşma
Din, dil, milliyet ve ırk ayrımı olmaksızın geçerli olma (evrensellik)
Sahte veya karşıt bilimin varlığı
Analitik düşünceye dayalı çağdaş bir eğitim sistemine sahip olmama
Bilimsel üretimin yapılacağı alanlarda nitelikli eleman olmaması
Etik zeminden yoksunluk
Etkili bilimsel bilgi üretiminin önündeki doğal engeller
Teknolojiye dönüşebilecek güçlü bilimsel veriler elde edebilmek için öncelikle bu dört sorun olmamalıdır.
Hukuk sistemi ve yasalar sahte ve karşıt bilime izin vermez,
Bilime saygı ve etik bilinç aileden başlayarak tüm eğitim seviyesinde benimsetilmiştir,
Milli eğitim analitik düşünce temelinde bilimsel gelişimi teşvik edecek bir eksende uygulanır,
Güçlü bilimsel bilgiyi üretebilecek nitelikli bilim insanları yetiştirilir ve yetiştirilenler başka ülkelere kaptırılmazlar.
Çağdaş ve gelişmiş bir ülkede:
Bilimsel bilgi paylaşılmalıdır
Sözlü
Bildiri
Bilimselindeksleregirmeyen
Bilimsel bilginin en etkili paylaşım yolu
Yazılı
Konferans - Seminer
TVBildiri özeti
Dergi* Kitap
Basın
Bilimselindeksleregiren (SCI)
Kaliteli bilimsel yayın
“Söz uçar yazı kalır”
* Süreli yayın
Bilimsel bilgi
Teknolojiye Teknolojiye dönüşüm dönüşüm
Yaşam standartlarında Yaşam standartlarında gelişme= gelişme= ülkelerin uluslararası gücüülkelerin uluslararası gücü
Bilimsel bilgi aynı zamanda teknolojiye dönüşmelidir
Buluş, Buluş, Patent Patent
Bilimsel bilginin en etkili Bilimsel bilginin en etkili kullanılış biçimikullanılış biçimi
Nitelikli olması gerekir
Nitelikli bilim insanı
Uygun hipotez (reel bir problemin çözümüne yönelme)
Nitelikli ortam (akredite laboratuvar, bilime saygılı ülke vb.)
Nitelikli malzeme
Gerekli disiplinler arasında doğru işbirliği (meslek sövenizmi yapmaksızın multidisipliner çalışabilme)
Etik kurallar çerçevesinde üretilmiş olması gerekir
Ülkelerin aldıkları patent sayıları teknolojiyi ekonomiye yansıtma ve bilimsel bilgiyi ekonomik gelişmede kullanmanın en önemli göstergesidir.
Bilimsel bilginin teknolojiye dönüşebilmesi için:
Daha çok patent sahibi olmak için:
Buluşa yönelik araştırma stratejileri geliştirilmelidir.
Proje değerlendirmeleri çok iyi yapılmalıdır. Özellikle yüksek bütçeler buluşa dönüşebilecek potansiyel taşımalıdır.
Yüksek bütçeli proje kesin raporlarının kabulünde yayının yanında patent alma ölçütü konmalıdır.
Bilimsel değerlendirmelerde patente önem verilmelidir.
Üniversitelerin ve araştırma enstitülerinin kendi patent ofislerini kurmaları gerekir.
Dikkat!!!
Her patent mutlaka etkin bir şekilde teknolojiye dönüşmeyebilir.
Patent alan bir verinin teknolojiye dönüşme olasılığı kuvvetlidir.
Ama patent olmaksızın, sadece yayın yapılarak, bir buluşun teknolojiye dönüşmesi ve ekonomiye katkı sağlaması olanaksızdır.
Ülkemiz sağlık bilimleri alanındaki sorunlar
Araştırma önceliklerinin ve konu başlıklarının saptanarak bunlarla ilişkili kurum ve kuruluşların görev tanımlarının yapılmamış ve nitelikli ekiplerin yeteri kadar oluşturulmamış olması.
Buluşa yönelik bir araştırma politikası olmaması.
Yayın sayısındaki artışın yeterli görülmesi ve hızlı yayın yapılmasının teşvik edilmesi.
Bilimsel bilgiyi teknolojiye dönüştürebilecek yeterlilikte alt yapıya sahip kurum veya kuruluşların azlığı.
Etik sorunlar.
Sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerin bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetleri için ayırdıkları paranın GSMH içindeki payı eşik değer olan % 1’in üzerindedir.
AB’nin Barselona sözleşmesine göre bu oranın 2010 yılında % 3’e çıkarılması hedeflenmektedir (Japonya’da halen % 3).
Bu oran ülkemiz için yaklaşık olarak % 0.6’dır.
Türkiye’nin sıkıntıları
Bin kişi başına düşen bilim insanı sayısı
Japonya 9.7
ABD 8.6
AB 5.8
Yunanistan 3.8
Türkiye 1.1
Teknolojiyi ekonomiye yansıtma başarısında Türkiye 49 ülke içinde 33.
1) ABD 2) İsveç 3) Finlandiya
Türkiye’de tescil edilen patent sayısı yaklaşık 2.000
ABD ve Japonya 150.000 / yıl
Almanya 50.000 / yıl
Rusya 20.000 / yıl
İlk 4000 sıralamasında Türk Üniversitelerinin yeri:
Bilkent 475
ODTÜ 482
Boğaziçi 525
İTÜ 789
Ankara 852
Hacettepe 915
Ege 1002
Anadolu 1068
Gazi 1145
Sabancı 1371
İstanbul Üniversitesi 1397
Uludağ 1612
Yeditepe 2683
Van 100.yıl 2888
Galatasaray 3073 Paksoy, N: CBT, 25 Ocak 2008
Bilim ve teknoloji politikasının henüz tüm tarafların katılımı ile ulusal bir politika haline getirilememiş olması ve bilim politikalarının ülkenin genel ekonomisinin dışında düşünülemeyeceğinin tam olarak farkına varılamamasıdır.
Diğer önemli bir sorun da ülkemizdeki bilimsel bilgi üretiminin ve bilimsel performans değerlendirmesinin hızlı yayın kaygısı taşımasıdır.
Akademik aşamalarda ve üniversitelerin bilimsel etkinliklerinin değerlendirilmesinde zamanla buluşa yol açabilecek çalışmaları özendirecek bir yaklaşım sergilenmemektedir.
Türkiye’deki temel sorun!!!
Önemli atasözlerimiz veya yerleşmiş geleneksel sözler
İcat çıkarma!!!
Eski köye yeni adet getirme!!!
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar!!!
Sıra dışı düşünme!!!
Yel değirmenleri ile savaşma!!!
Sistemi değiştiremezsin!!!
Salla başını al maaşını!!!
Bir şiirden alıntılar...
... Kör kadıya şehla de, incitme düztabanıDüşküne nasihat ver, kodamana abanıZengin ol sen de de aşır her dağdan arabanı
Tekerine taş korlar sallamazsan başınıUslu otur, hoş geçin al gitsin maaşını
Prensle iyi geçin emirle bul arayıAzıcık sen de öğren dalgayı dubarayıBırakıver kanasın vicdan denen yarayı
Ne derlerse , huu diye salla hemen başınıEl öpüp etek öpüp al gitsin maaşını ...
Abdullah Çağlayan, 1950
Neden böyle bir tablo çizdim?
Eğitim sistemimiz ilk okuldan üniversiteye kadar analitik düşünceye dayanan, sorgulayıcı ve bilime saygı gösteren çizgiden uzaktır.
Ezberci ve taklitçi (tercümeye dayalı) bir yaklaşım söz konusudur.
Türk öğrencisinin en önemli hedefi saatte 85 soruda 75 net çıkarmadır. Soru sormayı, sorgulamayı, analitik düşünmeyi, eleştirel yaklaşımları, bilimsel üretimleri zamanı gelince öğrenirler... (Türk velileri, dershane öğretmenleri vb.)
Eğitim sistemi
Bilimsel unvanların alınmasında nitelik göz ardı edilmektedir. Akademisyenin niteliğinde sorun vardır.
Belli bir problem üzerinde çalışarak ciddi birikim sağlamış akademisyen çok azdır.
Ülkemiz akademisyeni için idari görevler daha prestijlidir.
Nitelik
Bu ikiliden nitelikli bilimsel çalışmalar çıkar mı?
Ezberci sistemden gelenasistan
Sınırlarımızın dışında pek etkili olmayan ama her şeyi çok iyi bilen sayısı skoru yerinde bir profesör
Yurt dışında eğitim görenlerin Türkiye’ye yıllık maliyeti 1.5 milyar dolardır.
Bunun % 59’u eğitim sonrası eğitim aldığı ülkede kalmaktadır.
Ey Türk bilim insanı, ilk hedefin kapağı bir yabancı ülkeye atmak ve/veya yabancı bilimcilerle birlikte yayınlar yapmak olmalıdır!...Bilim ancak gelişmiş ülkelerde yapılır; Türkiye’de hiç bir şey yapılamaz...
Beyin göçü
Türkiye’nin bilimsel araştırma öncelikleri belirsizdir.
Türkiye’de belli bir problem üzerinde çalışan ve bu problemin çözümüne yönelik özgün yayınlar yapan birikimli bilim insanı azdır.
Bilimsel araştırmaya harcanan kaynaklar Türkiye’nin belli bir probleminin çözümüne katkı sağlamaktan çok akademik aşamaların elde edilmesine yöneliktir.
Rektör, dekan vb… yönetici kadroların atanmasında bilimsel yeterlilikten çok siyasi irade, seçim vaadi vb... etkilidir.
Bu durumda gerçek bir bilimsel üretimden çok kaynak israfı yapılmaktadır.
Bilim politikası belirsizliği
ABD’nin otizm haritası… Bizim bu tür çalışmalarla işimiz yok!...
Bilimsel bilgi üretiminde önceliğin ülkeye özgül sorunlara verilmesi.
Temel araştırma geliştirme alanlarının ve konu başlıklarının belirlenmesi ve bunların ilan edilmesi (Kısa , orta ve uzun vadeli araştırma hedefleri).
Sağlıklı ve gerçekçi bir bütçe oluşturulması.
Belirlenen araştırma başlıklarında optimal verim sağlayabilecek ekiplerin ve ünitelerin oluşturulması:
Optimal verimi sağlayacak sayıda bilim insanı projede görevlendirilmelidir.
Farklı disiplinlerin işbirliği gerekiyorsa göz ardı edilmemeli, farklı disiplinlerin birlikte çalışması sağlanmalıdır.
Ekip elemanları tanımlanan konuda çalışabilecek yeterlilikte ve deneyimde olmalıdır. İşe adam değil adama iş verilmelidir.
Konu belli üniversite veya araştırma enstitülerinin görev tanımına sokulmalıdır .
Bilimsel alt yapının oluşturulması ve bunun için yatırım yapılması.
Bilimsel araştırmanın ülke ve devlet politikası olarak benimsenmesi.
Doğru bir bilim politikası şu temel öğeleri içermelidir
Çözüm önerileri:
Bilimden sorumlu bakanlık kurulmalıdır.
Eğitim reformu gereklidir (analitik ve eleştirel düşünceye önem veren bir eğitim sistemi kurulmalıdır).
Üniversite öncesi eğitim bilimin ve etiğin önemi kavratmalıdır.
Bilime saygılı bir toplum bilinci yerleştirilmelidir.
Bilim, bilimsel kurum ve kuruluşlar siyasetten arındırılmalıdır.
Ülkenin bilimsel araştırma öncelikleri doğru bir yaklaşımla saptanmalı ve buralara yatırım yapılmalıdır. Yani bilime ayrılan kaynaklar üretime yönelik ve rasyonel bir biçimde kullanılmalıdır.
Bilim insanı niteliği düzeltilmelidir.
Yönetici kadroların atanmasında bilimsel liyakat dikkate alınmalıdır.
“Ben manevi miras olarak hiç bir ayet, hiç bir dogma, hiç bir donmuş ve kalıplanmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle ilerliyor; milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
“hayatta en gerçek yol gösterici bilim ve fendir, gerek toplum yaşamında gerekse bireysel yaşamda bilim ve fen dışında çıkış ve çare aramak gaflettir, dalalettir.”
Türk Bilim İnsanları Atatürk’ün doğal olarak manevi mirasçılarıdır.
Türkiye’nin bilimsel alanda söz sahibi olarak çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkabilmesi ve Atatürk’ün en önemli vasiyetinin yerine getirilmesi
Atatürk gibi düşünebilen
Atatürk gibi cesur kararlar verebilen ve bunları uygulamaya koyma becerisi gösteren
Dürüst
Gönlü ülke sevgisi ile dolu
Bilim etiğine uyan
Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak için yüksek ideallere ve ideallerini gerçekleştirmek için kesin bir inanca ve azme sahip
Atatürk’ün izinde değil yolunda olan gerçek bilim insanlarının gayretleri ile gerçekleşebilir.
Atatürk’ün vasiyetini yerine getirme yolunda bilimin ve bilimsel düşüncenin egemen olduğu çağdaş bir Türkiye için herkes, her kesim elini taşın altına sokmalıdır.
Atatürk diyor ki:
“...Büyüklük odur ki, hiç kimseye eğilmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Önüne sayısız engeller yığılacaktır. Kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın...”
“Dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla ve asla yorulmazlar”.
Dikkatiniz için teşekkürler…